Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

İnsan Sûresi Dünya Hayatının Çekiciliği ve Âhiretin Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Rebîü'l-Evvel 1419 / 30.06.1998
Avustralya

Açıklama

Mehmed Zâhid KOTKU ve Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocalarımızın sohbetlerinden kısa kesitler alınarak hazırlanan videolardır. İstifade edebilmek temennisiyle
Dünyayı Seviyorlar Ahireti Bırakıyorlar, Hatıra: Yeğenim Yedinci Kattan Betonun Üzerine Düştü, Allahu Teâlâ Hazretleri'nin Her İşinin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İnsan Sûresi Dünya Hayatının Çekiciliği ve Âhiretin Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Rebîü'l-Evvel 1419 / 30.06.1998
Avustralya

Açıklama

Mehmed Zâhid KOTKU ve Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocalarımızın sohbetlerinden kısa kesitler alınarak hazırlanan videolardır. İstifade edebilmek temennisiyle
Dünyayı Seviyorlar Ahireti Bırakıyorlar, Hatıra: Yeğenim Yedinci Kattan Betonun Üzerine Düştü, Allahu Teâlâ Hazretleri'nin Her İşinin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirinel-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirin Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Aziz ve muhterem kardeşlerim! Namazda okuduğumuz İnsan sûresi; Emmâ ba'd:

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Namazda okuduğumuz İnsan sûresi;

Hel etâ ale'l-insâni hînün mine'd-dehri lem yekün şey'en mezkûrâ. Hel etâ ale'l-insâni hînün mine'd-dehri lem yekün şey'en mezkûrâ.

Kur'ân-ı Kerîm'in 76. sûresinin 27. âyetinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Kur'ân-ı Kerîm'in 76. sûresinin 27. âyetinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

İnne hâulâi yuhibbûne'l-âcilete ve yezerûne ve râehüm yevmen sekîlâ. İnne hâulâi yuhibbûne'l-âcilete ve yezerûne ve râehüm yevmen sekîlâ.

"Hiç şüphe yok ki..." Hâulâi, Arapça'da "onlar" demek. 'Onlar'dan maksat, yaratılan insanlar. "Hiç şüphe yok ki..."

Hâulâi, Arapça'da "onlar" demek. 'Onlar'dan maksat, yaratılan insanlar.

İnne hâulâi yuhibbûne'l-âcilete. "Onlar âcil âlemi, âcil hayatı seviyorlar." İnne hâulâi yuhibbûne'l-âcilete. "Onlar âcil âlemi, âcil hayatı seviyorlar." Ve yezerûne ve râehüm yevmen sekîlâ. "Ağır bir günü, çetin bir günü arkalarına atıyorlar." Ve yezerûne ve râehüm yevmen sekîlâ. "Ağır bir günü, çetin bir günü arkalarına atıyorlar."

Yani arkalarında bırakıyorlar, sırt çeviriyorlar, bakmıyorlar, aldırmıyorlar, ihmal ediyorlar. Yani arkalarında bırakıyorlar, sırt çeviriyorlar, bakmıyorlar, aldırmıyorlar, ihmal ediyorlar.

kökünden bir kelime. Onun da femineni -masculine feminine var ya- müennesi kökünden bir kelime. Onun da femineni -masculine feminine var ya- müennesi

"Âcileyi seviyorlar, acele olanı seviyorlar." Acele olan ne? "Âcileyi seviyorlar, acele olanı seviyorlar."

Acele olan ne?

Âcil olan hayat, yani şu andaki içinde bulundukları hayat. Âcil olan hayat, yani şu andaki içinde bulundukları hayat.

Yani dünyayı seviyorlar. Dünya da nispeten, ikisi mukayese edildiği zaman,Yani dünyayı seviyorlar. Dünya da nispeten, ikisi mukayese edildiği zaman, "bize yakın olan hayat" demek. "bize yakın olan hayat" demek. İki hayat var: Bir, âhiret hayatı. Âhiret, "sonraki" demek; sonraki hayat.İki hayat var: Bir, âhiret hayatı. Âhiret, "sonraki" demek; sonraki hayat. Hayat kelimesi söylenmiyor, sadece sonraki [söyleniyor.] Âhiret; sonraki.Hayat kelimesi söylenmiyor, sadece sonraki [söyleniyor.] Âhiret; sonraki. Dünya; yakındaki. Yani sonraki hayat-yakındaki hayat... Dünya; yakındaki. Yani sonraki hayat-yakındaki hayat... Bu yaşadığımız hayat çeşitli isimlerle isimlendirilmiş; birisi de âcile, Bu yaşadığımız hayat çeşitli isimlerle isimlendirilmiş; birisi de âcile, yani şu andaki içinde bulunduğumuz, âcil olan, yaşadığımız hayat. yani şu andaki içinde bulunduğumuz, âcil olan, yaşadığımız hayat.

İnsanların çoğu bu içinde bulundukları hayatın süsüne, ziynetine aldanırlar, İnsanların çoğu bu içinde bulundukları hayatın süsüne, ziynetine aldanırlar, olaylara kapılırlar, yaşayıp giderler. olaylara kapılırlar, yaşayıp giderler. Çünkü herkes; "Hayat bir mücadeledir." diyor. Doğru, hakikaten bir mücadeledir. Çünkü herkes; "Hayat bir mücadeledir." diyor. Doğru, hakikaten bir mücadeledir. "Çalışmazsan ekmek yok." diyorlar. Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor ki; "Çalışmazsan ekmek yok." diyorlar. Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor ki;

Ve en leyse li'l-insâni illâ mâ seâ. "İnsanoğlu neye sa'y u gayret ederse o vardır, Ve en leyse li'l-insâni illâ mâ seâ. "İnsanoğlu neye sa'y u gayret ederse o vardır, onun eline geçecek olan odur. onun eline geçecek olan odur. Çalışmadığı şeyi elde etmez, çalışması lazım." Ve enne sa'yehû sevfe yurâ.Çalışmadığı şeyi elde etmez, çalışması lazım." Ve enne sa'yehû sevfe yurâ. "Sa'y u gayretinin sonucu elbette ona gösterilecektir, sonunda görülecektir." "Sa'y u gayretinin sonucu elbette ona gösterilecektir, sonunda görülecektir."

Çalışan kazanır; çalışmayan tembelliğinin, çalışmamasının, ihmalinin cezasını çeker. Çalışan kazanır; çalışmayan tembelliğinin, çalışmamasının, ihmalinin cezasını çeker. İnsanoğlu -biraz da doğal, tabiî bir şey- bu hayatı öne alıyorİnsanoğlu -biraz da doğal, tabiî bir şey- bu hayatı öne alıyor ve bu hayatı iyi geçirmeye özen gösteriyor, bu hayatı seviyor. ve bu hayatı iyi geçirmeye özen gösteriyor, bu hayatı seviyor. Bu hayattan ayrılmayı da istemiyor; çünkü ölüm onun için korkunç bir olay ve ölümden sonrası, Bu hayattan ayrılmayı da istemiyor; çünkü ölüm onun için korkunç bir olay ve ölümden sonrası, öteki hayat meçhul.öteki hayat meçhul. Öbür hayat meçhul olduğu için, bilinmediği için, kendisi bilmediği için, şu anda görülmediği için,Öbür hayat meçhul olduğu için, bilinmediği için, kendisi bilmediği için, şu anda görülmediği için, ileride olacak olduğu için onu tasavvur edemiyor, lâyıkıyla anlayamıyor ileride olacak olduğu için onu tasavvur edemiyor, lâyıkıyla anlayamıyor ve bütün gücünü, kuvvetini, gayretini bu dünya hayatında bir sonuca ulaşmaya sarf ediyor. ve bütün gücünü, kuvvetini, gayretini bu dünya hayatında bir sonuca ulaşmaya sarf ediyor. Küçükten itibaren çocuklarımızı da "hayata hazırlayalım" derken öyle yetiştiriyoruz. Küçükten itibaren çocuklarımızı da "hayata hazırlayalım" derken öyle yetiştiriyoruz. Okullarda da bunlar söyleniyor. Zaten okul dediğimiz, tahsil dediğimiz olay da;Okullarda da bunlar söyleniyor. Zaten okul dediğimiz, tahsil dediğimiz olay da; hayatın yarısını öbür yarısında başarılı geçirelim diye tahsile harcıyoruz, yarısı tahsilde geçiyor.hayatın yarısını öbür yarısında başarılı geçirelim diye tahsile harcıyoruz, yarısı tahsilde geçiyor. Neden tahsil yapıyorsun? Öbür yarısında tahsilli olayım da başarılı olayım diye. Neden tahsil yapıyorsun?

Öbür yarısında tahsilli olayım da başarılı olayım diye.

Hayat zaten şu anda devam ediyor. Şimdiden başarılı olmak lazım.Hayat zaten şu anda devam ediyor. Şimdiden başarılı olmak lazım. Aslında hemen başlamak lazım. Aslında hemen başlamak lazım.

Dün [küçükler] Hamza'nın dükkânında [çalışmışlar,] para kazanmışlar.Dün [küçükler] Hamza'nın dükkânında [çalışmışlar,] para kazanmışlar. Hoşuma gitti, "aferin" dedim. Küçükten başlamak lazım; bir taraftan tahsil, Hoşuma gitti, "aferin" dedim.

Küçükten başlamak lazım; bir taraftan tahsil,
bir taraftan çalışma olması lazım.bir taraftan çalışma olması lazım. Doğrusu, akla-mantığa uygun olanı bu. Çocuklar iyi çalışsın diye,Doğrusu, akla-mantığa uygun olanı bu. Çocuklar iyi çalışsın diye, oyun oynasınlar diye [iş yapmaları ihmal ediliyor.] oyun oynasınlar diye [iş yapmaları ihmal ediliyor.] Ondan sonra da çocuk oyuna alışıyor, büyüdükten sonra çalışmaya yanaşmıyor;Ondan sonra da çocuk oyuna alışıyor, büyüdükten sonra çalışmaya yanaşmıyor; esrarkeş oluyor, havâî oluyor. esrarkeş oluyor, havâî oluyor. Babası zenginse babasının parasını yeyip yan gelip yatıyor, keyif çatıyor. Babası zenginse babasının parasını yeyip yan gelip yatıyor, keyif çatıyor.

Hâsılı, bu dünya hayatını iyi sürmek için de donatılmış olduğumuz için; Hâsılı, bu dünya hayatını iyi sürmek için de donatılmış olduğumuz için; gözümüz var, görüyoruz; kulağımız var, duyuyoruz; gözümüz var, görüyoruz; kulağımız var, duyuyoruz; sıcağı soğuğu hissediyoruz, soğuk olduğu zaman büzülüyoruz, ateşin yanına yaklaşıyoruz,sıcağı soğuğu hissediyoruz, soğuk olduğu zaman büzülüyoruz, ateşin yanına yaklaşıyoruz, sıcak olduğu zaman su içiyoruz, yakayı bağrı açıyor, sıcak olduğu zaman su içiyoruz, yakayı bağrı açıyor, yelpazeleniyoruz vesaire; hep bu hayatımızla ilgili. yelpazeleniyoruz vesaire; hep bu hayatımızla ilgili.

Ama Allahu Teâlâ hazretleri ilk insanı yarattığı zamandan itibaren, ilk insan da biliyor bunu; Ama Allahu Teâlâ hazretleri ilk insanı yarattığı zamandan itibaren, ilk insan da biliyor bunu; bu hayat asıl hayat değil, öldükten sonra âhiret hayatı, asıl hayat, bu hayat asıl hayat değil, öldükten sonra âhiret hayatı, asıl hayat, öteki hayat, sonraki hayat, ukbâ var. öteki hayat, sonraki hayat, ukbâ var. Dünyadan sonra ukbâ var. Ûlâdan, evvelki hayattan sonra âhiret var, "sonraki hayat" var. Dünyadan sonra ukbâ var. Ûlâdan, evvelki hayattan sonra âhiret var, "sonraki hayat" var. Âcileden sonra acile, "tecilli, sonradan gelecek olan, arkada olan hayat" var. Âcileden sonra acile, "tecilli, sonradan gelecek olan, arkada olan hayat" var. Bu ikinci hayat en önemli husus.Bu ikinci hayat en önemli husus. İşte bu ileride olacağından insanlar kavrayamaz diye bastıra bastıra, İşte bu ileride olacağından insanlar kavrayamaz diye bastıra bastıra, peygamberler göndere göndere Allahu Teâlâ hazretleri insanlara bildirmiş: peygamberler göndere göndere Allahu Teâlâ hazretleri insanlara bildirmiş:

"Ey insanoğlu! Şu anda bir hayatta yaşıyorsunuz ama bu tek hayat değil,"Ey insanoğlu! Şu anda bir hayatta yaşıyorsunuz ama bu tek hayat değil, bundan sonra ikinci bir hayat var, asıl hayat var.bundan sonra ikinci bir hayat var, asıl hayat var. Bu muvakkat, belli bir zaman için, kısa; ötekisi sonsuz, devamlı...Bu muvakkat, belli bir zaman için, kısa; ötekisi sonsuz, devamlı... Buraya geldiniz, gideceksiniz. Burası bir geçit yeri, kalıcı bir yer değil; arkasında ölüm var.Buraya geldiniz, gideceksiniz. Burası bir geçit yeri, kalıcı bir yer değil; arkasında ölüm var. Bir kapıdan çıkıp, sahneden geçip öbür taraftan gitmek gibi... Bir kapıdan çıkıp, sahneden geçip öbür taraftan gitmek gibi... Bir köprü gibi, köprüden geçmek gibi... Bir anlık muvakkat bir şey. Bir köprü gibi, köprüden geçmek gibi... Bir anlık muvakkat bir şey. Allah böyle kurmuş, böyle buyurmuş, bu nizamı böyle istemiş.Allah böyle kurmuş, böyle buyurmuş, bu nizamı böyle istemiş. İnsanlar dünyaya gelecekler, sorumluluk var, serbestlik var. İnsanlar dünyaya gelecekler, sorumluluk var, serbestlik var. Serbestliğini sorumluluğunun ışığında doğru kullanacak. Serbestliğini sorumluluğunun ışığında doğru kullanacak. Kötü şey de yapabilir, iyi şey de yapabilir. Kötü şey de yapabilir, iyi şey de yapabilir. Kötü şeyleri yapmayacak, iyi şeyleri yapacak, imtihanı kazanacak. Kötü şeyleri yapmayacak, iyi şeyleri yapacak, imtihanı kazanacak. Âhirette ebedî hayat var. Allahu Teâlâ hazretleri böyle murad eylemiş, böyle dilemiş,Âhirette ebedî hayat var. Allahu Teâlâ hazretleri böyle murad eylemiş, böyle dilemiş, meşiet-i ilâhî böyle tahakkuk etmiş. meşiet-i ilâhî böyle tahakkuk etmiş. Bu imtihan var, olacak." Zaten İnsan sûresinin başında da buyuruluyor ki; Bu imtihan var, olacak."

Zaten İnsan sûresinin başında da buyuruluyor ki;

Nebtelîhi. "İmtihan ederiz. İmtihan etmek için yarattık." Nebtelîhi. "İmtihan ederiz. İmtihan etmek için yarattık." Fe-cealnâhu semîan basîrâ. "Bir de insanoğlunu çok iyi görücü, çok iyi işitici yarattık;Fe-cealnâhu semîan basîrâ. "Bir de insanoğlunu çok iyi görücü, çok iyi işitici yarattık; öğütleri işitsinler, gerçekleri görsünler [diye]." öğütleri işitsinler, gerçekleri görsünler [diye]."

Kulak niçin? Öğütleri duysun diye. Kulak niçin?

Öğütleri duysun diye.

Tabii kulak her sesi duysun diye; ama insanın kulağı öğütleri duyarsa kendisine fayda verir. Tabii kulak her sesi duysun diye; ama insanın kulağı öğütleri duyarsa kendisine fayda verir. Öğütleri duymazsa "Bir kulağından girip bir kulağından çıkıyor." diyoruz.Öğütleri duymazsa "Bir kulağından girip bir kulağından çıkıyor." diyoruz. Aslında öyle değil ama... Kulaktan her giren bir yere gidiyor da insan ihmal ediyor;Aslında öyle değil ama... Kulaktan her giren bir yere gidiyor da insan ihmal ediyor; yoksa öbür kulaktan çıkmıyor.yoksa öbür kulaktan çıkmıyor. Bu kulaktan gelen öbür kulaktan çıkmıyor. Aslında hepsi beyne gidiyor. Bu kulaktan gelen öbür kulaktan çıkmıyor. Aslında hepsi beyne gidiyor. Ama dinlerse dinliyor, dinlemezse dinlemiyor. Görürse gerçekleri görüyor, Ama dinlerse dinliyor, dinlemezse dinlemiyor. Görürse gerçekleri görüyor, ona göre hareket ediyor; görmezse görmüyor. Serbest. ona göre hareket ediyor; görmezse görmüyor. Serbest. Allah da serbest bırakmış. "Yapamazsın, dur! İlle şöyle yapacaksın!" dese öyle yapacak tabii. Allah da serbest bırakmış. "Yapamazsın, dur! İlle şöyle yapacaksın!" dese öyle yapacak tabii. Âlemlerin Rabbi öyle yapmasını istediği zaman, öyle irade buyurduğu zamanÂlemlerin Rabbi öyle yapmasını istediği zaman, öyle irade buyurduğu zaman insan irâde-i ezeliyyesine uyacak. insan irâde-i ezeliyyesine uyacak. Başka bir şeyi yok ki, insanoğlunun bir gücü kuvveti yok ki...Başka bir şeyi yok ki, insanoğlunun bir gücü kuvveti yok ki... İnsanoğlu yaratık, yani pilli bir oyuncak gibi... Pili olmazsa ne yapacak?İnsanoğlu yaratık, yani pilli bir oyuncak gibi... Pili olmazsa ne yapacak? Allah güç kuvvet vermese ne yapacak? Allah güç kuvvet vermese ne yapacak?

Âyetlerin sonunda şimdi gelecek burada... Ve mâ teşâûne illâ en yeşâ'allah. Âyetlerin sonunda şimdi gelecek burada...

Ve mâ teşâûne illâ en yeşâ'allah.
"Allah dilemezse siz dileyemezsiniz ki!" diyor. "Allah dilemezse siz dileyemezsiniz ki!" diyor.

Biz bir şey diliyoruz, istiyoruz; ama içeriden gelen istek ve dilek de bir yerden doğuyor. Biz bir şey diliyoruz, istiyoruz; ama içeriden gelen istek ve dilek de bir yerden doğuyor. Doğmazsa, istek gelmezse yapamazsın, aklına gelmez.Doğmazsa, istek gelmezse yapamazsın, aklına gelmez. "Hay Allah ya, ben bugün şunu yapacaktım, hiç aklıma gelmedi, unuttum!" "Hay Allah ya, ben bugün şunu yapacaktım, hiç aklıma gelmedi, unuttum!" İşte bak, unutursan yapamazsın. Hatırlatan Allah. İsteten Allah.İşte bak, unutursan yapamazsın. Hatırlatan Allah. İsteten Allah. Yoksa insan isteyemez. Biz niye imanı istiyoruz, Allah yolunda gitmek istiyoruz;Yoksa insan isteyemez. Biz niye imanı istiyoruz, Allah yolunda gitmek istiyoruz; ötekisi niye [aynı şekilde istemiyor?] ötekisi niye [aynı şekilde istemiyor?]

Bu istekleri veren de Allah. Bu istekleri veren de Allah.

İstekler çünkü insanın içinden bir yerden geliyor, insan içinin derinliklerini bilmiyor.İstekler çünkü insanın içinden bir yerden geliyor, insan içinin derinliklerini bilmiyor. İçimizi bilmiyoruz ki... "Aklıma geldi, yaptım." "Keyfime göre yaptım."İçimizi bilmiyoruz ki... "Aklıma geldi, yaptım." "Keyfime göre yaptım." Ama herkesin keyfi başka türlü oluyor.Ama herkesin keyfi başka türlü oluyor. Kimisi de Mekke-i Mükerreme'ye gidip orada yaşamayı arzu ediyor, Kimisi de Mekke-i Mükerreme'ye gidip orada yaşamayı arzu ediyor, "Medine-i Münevvere'ye gidip Peygamber Efendimiz'in şehrinde âhir ömrümde şöyle bir ibadet"Medine-i Münevvere'ye gidip Peygamber Efendimiz'in şehrinde âhir ömrümde şöyle bir ibadet ve taat ile geceleri uyanık, gündüzleri Kur'an okuyarak,ve taat ile geceleri uyanık, gündüzleri Kur'an okuyarak, ibadet ederek şöyle bir güzel ömür geçireyim..." diye onu istiyor. ibadet ederek şöyle bir güzel ömür geçireyim..." diye onu istiyor. Bazıları da onu istemiyor: sörf yapmak, yüzmek, gezmek, hap çekip,Bazıları da onu istemiyor: sörf yapmak, yüzmek, gezmek, hap çekip, içki içip kafayı bulmak istiyor. içki içip kafayı bulmak istiyor. Yani herkesin bir başka türlü isteği var. Allahu Teâlâ hazretleri serbest bırakmış.Yani herkesin bir başka türlü isteği var.

Allahu Teâlâ hazretleri serbest bırakmış.
İnsanlar bu dünyaya gelmişler, bu dünyayı seviyorlar. İşlerine yarayan şeyleri seviyorlar. İnsanlar bu dünyaya gelmişler, bu dünyayı seviyorlar. İşlerine yarayan şeyleri seviyorlar. Mesela güzel yiyecekleri seviyor; kuzu kebabı hoşuna gidiyor, yiyince karnı doyduğu için. Mesela güzel yiyecekleri seviyor; kuzu kebabı hoşuna gidiyor, yiyince karnı doyduğu için. Sıcak bir günde soğuk bir su içtiği zaman hoşuna gidiyor; Sıcak bir günde soğuk bir su içtiği zaman hoşuna gidiyor; çünkü ihtiyacını görüyor, ihtiyacı bittiği için. çünkü ihtiyacını görüyor, ihtiyacı bittiği için. Kendisine yarayan şeyleri sevmiş. Kendisine yarayan şeyleri sevmiş. Bazı şeyleri seviyor, bazı şeyleri sevmiyor. Esas itibariyle bu dünya hayatını tercih etmişBazı şeyleri seviyor, bazı şeyleri sevmiyor. Esas itibariyle bu dünya hayatını tercih etmiş ve bu dünya hayatı için çalışıyor. ve bu dünya hayatı için çalışıyor.

Bir insanın buraya -dünya hayatına- imtihan için geldiğine göre âhiretini kurtarmak için Bir insanın buraya -dünya hayatına- imtihan için geldiğine göre âhiretini kurtarmak için daha çok çalışması lazım. daha çok çalışması lazım. Hayır, tamamını dünya hayatını geçirmek için harcıyor, âhireti için bir şey harcamıyor.Hayır, tamamını dünya hayatını geçirmek için harcıyor, âhireti için bir şey harcamıyor. Halbuki -mantıklı olarak- âhiret sonsuz olduğuna göre âhirete çalışması lazım, dünya fâni olduğuna göre dünyayı bırakması lazım.Halbuki -mantıklı olarak- âhiret sonsuz olduğuna göre âhirete çalışması lazım, dünya fâni olduğuna göre dünyayı bırakması lazım. Tersini yapıyor, sonsuz olan âhireti ihmal ediyor ve fâni olan,Tersini yapıyor, sonsuz olan âhireti ihmal ediyor ve fâni olan, kısa olan bu dünyayı tercih ediyor, ona koşturuyor. kısa olan bu dünyayı tercih ediyor, ona koşturuyor.

Yuhibbûne'l-âcilete. "Bu âcil hayatı, bu dünya hayatını seviyorlar." Yuhibbûne'l-âcilete. "Bu âcil hayatı, bu dünya hayatını seviyorlar." Ve yezerûne ve râehüm yevmen sekîlâ. "Ağır, çetin bir günü arkalarına terk ediyorlar; Ve yezerûne ve râehüm yevmen sekîlâ. "Ağır, çetin bir günü arkalarına terk ediyorlar; yani sırt çeviriyorlar, ihmal ediyorlar, bakmıyorlar." yani sırt çeviriyorlar, ihmal ediyorlar, bakmıyorlar."

Niçin çetin bir gün? Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri çetin bir hesaba tâbi tutacak.Niçin çetin bir gün?

Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri çetin bir hesaba tâbi tutacak.
Bir kere hesap çetin. Zerre kadar hayır işleyen hayrının karşılığını görecek, Bir kere hesap çetin. Zerre kadar hayır işleyen hayrının karşılığını görecek, zerre kadar şer işleyen -zerre, bir toz parçası- havada uçuşan toz kadar şer işleyen şerrinin zerre kadar şer işleyen -zerre, bir toz parçası- havada uçuşan toz kadar şer işleyen şerrinin cezasını çekecek.cezasını çekecek. Onun için, aslında böyle yapmaması lazım. Nahnu halaknâhum ve şedednâ esrahum.Onun için, aslında böyle yapmaması lazım.

Nahnu halaknâhum ve şedednâ esrahum.
Allahu Teâlâ hazretleri; "İnsanları Biz yarattık." buyuruyor. Allahu Teâlâ hazretleri; "İnsanları Biz yarattık." buyuruyor.

Niye "Biz" diye buyuruyor? Çünkü Arapça'da azamet ifadesi böyledir. Niye "Biz" diye buyuruyor?

Çünkü Arapça'da azamet ifadesi böyledir.
Türkçe'de azamet ifadesi: "Ben yaptım. Ben emrettim." diyedir. Türkçe'de azamet ifadesi: "Ben yaptım. Ben emrettim." diyedir. Arapça'da "Biz" buyurur Allahu Teâlâ hazretleri. Vâhid olduğunu, ehad olduğunu, tek olduğunu,Arapça'da "Biz" buyurur Allahu Teâlâ hazretleri. Vâhid olduğunu, ehad olduğunu, tek olduğunu, şerîki olmadığını söylüyor; ama yine "Biz" diyor, yani "Ben Azîmüşşân yarattım." demek. şerîki olmadığını söylüyor; ama yine "Biz" diyor, yani "Ben Azîmüşşân yarattım." demek.

Nahnu halaknâhum. "İnsanları Ben Azîmüşşân yarattım." Ve şedednâ esrahum. Nahnu halaknâhum. "İnsanları Ben Azîmüşşân yarattım." Ve şedednâ esrahum. "Varlıklarını, yaratılışlarını, bedenlerini de sapasağlam, şiddetli, iyice "Varlıklarını, yaratılışlarını, bedenlerini de sapasağlam, şiddetli, iyice yerli yerinde kuvvetli yaptım." yerli yerinde kuvvetli yaptım."

İnsanoğlunun [yaratılışıyapısı] hakikaten öyle sağlam ki...İnsanoğlunun [yaratılışıyapısı] hakikaten öyle sağlam ki... Benim yeğenim apartmanın yedinci katının camından betonun üstüne düştü.Benim yeğenim apartmanın yedinci katının camından betonun üstüne düştü. Küçüktü, küçük çocukken camların demiri yoktu.Küçüktü, küçük çocukken camların demiri yoktu. Bizim hacı hanım her gittiğimiz yerde demir yaptırır, Allah razı olsun. Bizim hacı hanım her gittiğimiz yerde demir yaptırır, Allah razı olsun. Özelif sitesinin yedinci katında dairesi vardı bizim hacı hanımın, bütün camlarını demirletti.Özelif sitesinin yedinci katında dairesi vardı bizim hacı hanımın, bütün camlarını demirletti. Kafa girmeyecek kadar 20 cm aralıklarla her taraf demir... Kafa girmeyecek kadar 20 cm aralıklarla her taraf demir... Balkonu da demirletti. Çok da iyi oluyor. Bizim yeğen yedinci kattan düştü.Balkonu da demirletti. Çok da iyi oluyor. Bizim yeğen yedinci kattan düştü. Biz Hocamız rahmetullâhi aleyh ile 40-50 kişi bir akşam sohbetinde bir evde misafir bulunuyorduk. Biz Hocamız rahmetullâhi aleyh ile 40-50 kişi bir akşam sohbetinde bir evde misafir bulunuyorduk. Kapıya haberci birisi geldi. Yeğenimin annesinin kardeşini, dayısını sordu; Kapıya haberci birisi geldi. Yeğenimin annesinin kardeşini, dayısını sordu;

"Falanca nerede?" O oradaydı, hemen kalktı, rahmetli... "Falanca nerede?"

O oradaydı, hemen kalktı, rahmetli...

"Ne var? Benim." dedi. "Yeğenin düşmüş, hastanede." "Ne var? Benim." dedi.

"Yeğenin düşmüş, hastanede."

Onun yeğeni benim de yeğenim. O dayısı, ben de amcasıyım.Onun yeğeni benim de yeğenim. O dayısı, ben de amcasıyım. Hemen biz izin istedik, onun arabasına atladık, çıktık yola... Hemen biz izin istedik, onun arabasına atladık, çıktık yola...

Nereden düşmüş? Evden. Evin bir katı 6,5.Nereden düşmüş?

Evden. Evin bir katı 6,5.
Ön taraftaki camdan düştüyse 6,5 kat.Ön taraftaki camdan düştüyse 6,5 kat. Çünkü birinci katına, apartmanın merdivenine dahi kapısına 6-7 merdivenle çıkılıyor;Çünkü birinci katına, apartmanın merdivenine dahi kapısına 6-7 merdivenle çıkılıyor; sokak bayır, ilginç bir sokak. sokak bayır, ilginç bir sokak. Apartmanın giriş kapısına bile 6-7 merdivenle çıkılıyor, yarım kat orası, kendisi de altıncı katta.Apartmanın giriş kapısına bile 6-7 merdivenle çıkılıyor, yarım kat orası, kendisi de altıncı katta. Öbür taraf yedi kat[tan] daha fazla veya 7,5 kat.Öbür taraf yedi kat[tan] daha fazla veya 7,5 kat. Arka taraf bir de arkaya meyilli, deniz manzaralı...Arka taraf bir de arkaya meyilli, deniz manzaralı... Önden düştüyse bir felaket, arkadan düştüyse iki felaket. Önden düştüyse bir felaket, arkadan düştüyse iki felaket. Ön taraf beton, arka taraf beton. Yukarıdan mı düşmüş?Ön taraf beton, arka taraf beton. Yukarıdan mı düşmüş? Hani kapısından düşer, merdivenden [düşer.] Yok, yukarıdaki kattan [düşmüş.] Çok fena olduk. Hani kapısından düşer, merdivenden [düşer.] Yok, yukarıdaki kattan [düşmüş.] Çok fena olduk.

Hastaneye gittik. "Evet, bize böyle bir hasta getirdiler ama Hastaneye gittik. "Evet, bize böyle bir hasta getirdiler ama bizde [gerekli müdahele imkânı olmadığı] için başka yere gönderdik." bizde [gerekli müdahele imkânı olmadığı] için başka yere gönderdik." Oraya gittik, oradan "Başka yere gönderdik." dediler. Oraya gittik, oradan "Başka yere gönderdik." dediler. Çünkü gece yarısı, biz yatsıdan sonraki sohbetten kalk[mıştık.] Çünkü gece yarısı, biz yatsıdan sonraki sohbetten kalk[mıştık.] Bir başka hastaneye gittik, izini süre süre bulduk. Hastanenin ana kapıları kapalı. Bir başka hastaneye gittik, izini süre süre bulduk. Hastanenin ana kapıları kapalı. Gecenin yarısı, ortada kimse yok. Acil servis, kimse yok. Kapılarda nöbetçi filan yok.Gecenin yarısı, ortada kimse yok. Acil servis, kimse yok. Kapılarda nöbetçi filan yok. Girdik, yürüdük. Tarif ettiler; "Gideceksin..." Hastane koridorları karanlık. Girdik, yürüdük. Tarif ettiler; "Gideceksin..." Hastane koridorları karanlık. En alt katta yürüdük, köşeyi döndük. Uzun bir koridor... "İşte orada, masanın üstünde." dediler. En alt katta yürüdük, köşeyi döndük. Uzun bir koridor... "İşte orada, masanın üstünde." dediler. Baktık, büyükçe bir masanın üstünde çocuğu bırakmışlar. Baktık, büyükçe bir masanın üstünde çocuğu bırakmışlar. Yanında kimse yok; doktor yok, hemşire yok, ışık yok. Çocuğu oraya koymuşlar. Yanında kimse yok; doktor yok, hemşire yok, ışık yok. Çocuğu oraya koymuşlar.

Nereden düştü? Altıncı kattan. Nereden düştü?

Altıncı kattan.

Çarşafa koymuşlar, getirmişler, kırığı döküğü ayrı kalmasın diye, oraya koymuşlar. Çarşafa koymuşlar, getirmişler, kırığı döküğü ayrı kalmasın diye, oraya koymuşlar. Uzaktan biz bir çarşafa konulmuş paket görünce ben çok fena oldum, aklım bir geldi gitti. Uzaktan biz bir çarşafa konulmuş paket görünce ben çok fena oldum, aklım bir geldi gitti. Korka korka yanına gittik. "Herhalde bir kemik torbası yığını bunlar." dedik.Korka korka yanına gittik. "Herhalde bir kemik torbası yığını bunlar." dedik. Ne kan var, ne bir şey... Yanaştık masaya; baktık, çocuk duruyor. "Baba!" dedi.Ne kan var, ne bir şey... Yanaştık masaya; baktık, çocuk duruyor. "Baba!" dedi. Ağabeyim de, babası da gitti, eğilince; "Baba!" dedi.Ağabeyim de, babası da gitti, eğilince; "Baba!" dedi. Çocuk meğer [doktorlardan] ürkmüş; susuyor[muş], pusuyormuş. "Hiçbir şey yok baba." dedi. Çocuk meğer [doktorlardan] ürkmüş; susuyor[muş], pusuyormuş. "Hiçbir şey yok baba." dedi.

Ertesi gün o çocuk evde fıldır fıldır koşturuyordu. Ertesi gün o çocuk evde fıldır fıldır koşturuyordu. "Yapma evlâdım, daha dün düştün..." Koşturuyor... "Yapma evlâdım, daha dün düştün..." Koşturuyor... Ve şedednâ esrahum. Onu anlatmak istiyorum. Şu yaratılışa bak!Ve şedednâ esrahum. Onu anlatmak istiyorum. Şu yaratılışa bak! Şu kemikler bu kaslarla çevrilmiş. Bu kaslar deri ile paketlenmiş.Şu kemikler bu kaslarla çevrilmiş. Bu kaslar deri ile paketlenmiş. Sivri yerlerinin uçları sertleştirilmiş, tırnaklar var.Sivri yerlerinin uçları sertleştirilmiş, tırnaklar var. Parmaklarda bu tırnaklar olmasa bu parmaklar ne olur, kim bilir. Parmaklarda bu tırnaklar olmasa bu parmaklar ne olur, kim bilir. Bu ayak bu sağlamlıkta olmasa yürüyünce ne olur, kim bilir. Altı da sertleşiyor. Bu ayak bu sağlamlıkta olmasa yürüyünce ne olur, kim bilir. Altı da sertleşiyor. Tabanın derisi sağlam bir deri, yürüdükçe daha da sağlamlaşıyor. Ayakkabı giydikçe inceliyor.Tabanın derisi sağlam bir deri, yürüdükçe daha da sağlamlaşıyor. Ayakkabı giydikçe inceliyor. Yani kullanmadıkça inceliyor, kullandıkça daha da sağlamlaşıyor.Yani kullanmadıkça inceliyor, kullandıkça daha da sağlamlaşıyor. Bir yeri kesiliyor, kapanıyor. Vücut kendi kendisini tamir ediyor, derliyor, toparlıyor. Bir yeri kesiliyor, kapanıyor. Vücut kendi kendisini tamir ediyor, derliyor, toparlıyor. Beyin kafatasının içinde, kafasına tokmakla vuruyorsun, adam ölmüyor. Beyin kafatasının içinde, kafasına tokmakla vuruyorsun, adam ölmüyor. Öyle sağlam yere konulmuş ki...Öyle sağlam yere konulmuş ki... Gözler dışarı görmesi için dışarıda fakat korunsun diye alnın içinde, çukurda.Gözler dışarı görmesi için dışarıda fakat korunsun diye alnın içinde, çukurda. Yukarıdan gelen sular gözün içerisine girmesin diye çitfence koymuşlar;Yukarıdan gelen sular gözün içerisine girmesin diye çitfence koymuşlar; sular buradan aşağıya akıyor, içeriye girmiyor.sular buradan aşağıya akıyor, içeriye girmiyor. İçeride olduğu için doğrudan doğruya bir darbe gözün kendisine gelmiyor. İçeride olduğu için doğrudan doğruya bir darbe gözün kendisine gelmiyor. Gözün ayrıca kapağı var; otomatik, kendinden komutalı, uzaktan komutalı değil; Gözün ayrıca kapağı var; otomatik, kendinden komutalı, uzaktan komutalı değil; karşıdan bir şey gelirken kendisi kapanıyor. karşıdan bir şey gelirken kendisi kapanıyor.

Tebâreka'llâhu ahsenü'l-hâlikîn. Şu yaratılışa bak! Bir gözün yaratılışı insana yeter. Tebâreka'llâhu ahsenü'l-hâlikîn.

Şu yaratılışa bak! Bir gözün yaratılışı insana yeter.
Uyanmak için, imana gelmek için gözün yaratılışı yeter! Uyanmak için, imana gelmek için gözün yaratılışı yeter! Bir göz kendi kendine kapanıyor; senin uğraşmana lüzum yok, otomatik ayarlı, kapanıyor.Bir göz kendi kendine kapanıyor; senin uğraşmana lüzum yok, otomatik ayarlı, kapanıyor. Bir sinek gördü mü, bir şey gördü mü hemen kapanıyor.Bir sinek gördü mü, bir şey gördü mü hemen kapanıyor. İkide bir de bir kapanıyor bir açılıyor, bir kapanıyor bir açılıyor. İkide bir de bir kapanıyor bir açılıyor, bir kapanıyor bir açılıyor. Göz çok hassas, onun üstünü ıslatıyormuş. Islanmazsa acımaya başlarmışGöz çok hassas, onun üstünü ıslatıyormuş. Islanmazsa acımaya başlarmış Dakikada kaç defa göz bir kapanıyor, bir açılıyor, cilalıyor, perdahlıyor, öyle görüyoruz.Dakikada kaç defa göz bir kapanıyor, bir açılıyor, cilalıyor, perdahlıyor, öyle görüyoruz. İnsanın vücudu bir âlem... İnsanın vücudu bir âlem... Sana oturayım, bir saat, iki saat, üç saat böbreği anlatayım; bir saat, iki saat, üç saat,Sana oturayım, bir saat, iki saat, üç saat böbreği anlatayım; bir saat, iki saat, üç saat, beş saat gözü anlatayım, kulağı anlatayım...beş saat gözü anlatayım, kulağı anlatayım... Ben doktor değilim ama merak ediyorum, anlatayım; tadına doyum olmaz. Ben doktor değilim ama merak ediyorum, anlatayım; tadına doyum olmaz.

Ve şedednâ esrahum. "İnsanları biz yarattık ve yaratılışını, bedenini sapasağlam, tahkimatlı, Ve şedednâ esrahum. "İnsanları biz yarattık ve yaratılışını, bedenini sapasağlam, tahkimatlı, teşkilatlı, şiddetli kuvvetli yaptık." teşkilatlı, şiddetli kuvvetli yaptık."

Ve izâ şi'nâ beddelnâ emsâlehüm tebdîlâ. Ve izâ şi'nâ beddelnâ emsâlehüm tebdîlâ. "Ama dilediğimiz zaman kendisini emsâli ile değiştiririz." "Ama dilediğimiz zaman kendisini emsâli ile değiştiririz."

Bu yaratık gider, başkası gelir. Ne olacak, Allah'ın kulları sonsuz; biri gider, biri gelir... Bu yaratık gider, başkası gelir. Ne olacak, Allah'ın kulları sonsuz; biri gider, biri gelir...

Beddelnâ emsâlehüm tebdîlâ. "Dilersek onlara benzer bedellerini getiririz." Beddelnâ emsâlehüm tebdîlâ. "Dilersek onlara benzer bedellerini getiririz."

"Bunu götürürüz, yok ederiz." Ya da bu beden gider ama âhirette tekrar diriltilir. "Bunu götürürüz, yok ederiz."

Ya da bu beden gider ama âhirette tekrar diriltilir.
Aynen her çeşit yaratmaya [kâdir.] Bi-külli halkin alîm. "Allah her türlü yaratmayı biliyor." Aynen her çeşit yaratmaya [kâdir.]

Bi-külli halkin alîm. "Allah her türlü yaratmayı biliyor."

Bu bedeni de tekrar diriltmeye kâdir. Belâ kâdirîne alâ en nüsevviye benâneh. Bu bedeni de tekrar diriltmeye kâdir.

Belâ kâdirîne alâ en nüsevviye benâneh.
"Parmaklarını aynen tekrar yaratmaya kâdiriz, kâdirim." diyor Allahu Teâlâ hazretleri. "Parmaklarını aynen tekrar yaratmaya kâdiriz, kâdirim." diyor Allahu Teâlâ hazretleri.

"Biz yarattık. Kuvvetli, teşkilatlı, sağlam yarattık. Dilediğimiz zaman değiştiririz; "Biz yarattık. Kuvvetli, teşkilatlı, sağlam yarattık. Dilediğimiz zaman değiştiririz; başkasını getiririz veya öldükten sonra tekrar diriltiriz." başkasını getiririz veya öldükten sonra tekrar diriltiriz."

İnne hâzihî tezkiratün. "Bizim bu indirdiğimiz âyetler birer hatırlatmadır." İnne hâzihî tezkiratün. "Bizim bu indirdiğimiz âyetler birer hatırlatmadır."

"Ey insanoğlu! Âhiret hayatı var. Bu dünya hayatı fâni. Seni yaratan Rabbine kulluk et. "Ey insanoğlu! Âhiret hayatı var. Bu dünya hayatı fâni. Seni yaratan Rabbine kulluk et. Dilerse seni mahveder, kahreder. Başka bir mü'min kavim getirir, kâfirleri dilerse helâk eder.Dilerse seni mahveder, kahreder. Başka bir mü'min kavim getirir, kâfirleri dilerse helâk eder. Âd kavmi, Semûd kavmi, Firavun kavmi helâk olduğu gibi dilerse helâk eder; iyi insanlar getirir.Âd kavmi, Semûd kavmi, Firavun kavmi helâk olduğu gibi dilerse helâk eder; iyi insanlar getirir. Dilerse seni yok eder, yerine başkasını getirir.Dilerse seni yok eder, yerine başkasını getirir. Dilerse seni öldürür, yok eder, dağıtır, sonra yine seni yaratır, yine aynen yaratır.Dilerse seni öldürür, yok eder, dağıtır, sonra yine seni yaratır, yine aynen yaratır. Her şeye kâdir. Bu bir hatırlatmadır.Her şeye kâdir. Bu bir hatırlatmadır. Bak, hatırlatmadan, öğütten nasibini al, aklını başına topla, Rabbine kulluk et." Bak, hatırlatmadan, öğütten nasibini al, aklını başına topla, Rabbine kulluk et."

Fe-men şâe't-tehaze ilâ rabbihî sebîlâ. "Artık kim dilerse Rabbine doğru bir yol tutturur, Fe-men şâe't-tehaze ilâ rabbihî sebîlâ. "Artık kim dilerse Rabbine doğru bir yol tutturur, Mevlâsının rızasını kazanmaya gider." Mevlâsının rızasını kazanmaya gider."

"Dileyen bu öğüdü alır, Rabbini bilir, Rabbine güzel kulluk etmeye yönelir; "Dileyen bu öğüdü alır, Rabbini bilir, Rabbine güzel kulluk etmeye yönelir; iyi kul olur, Rabbine ulaşır." iyi kul olur, Rabbine ulaşır."

Dedelerimiz; "Arayan Mevlâsını da bulur belasını da bulur." diye söylemiş.Dedelerimiz; "Arayan Mevlâsını da bulur belasını da bulur." diye söylemiş. Yani iyi kul olan evliyâ olur; günahlara dalan, öğütlerden öğüt almayan da belasını bulur. Yani iyi kul olan evliyâ olur; günahlara dalan, öğütlerden öğüt almayan da belasını bulur.

Ve mâ teşâûne illâ en yeşâ'allah. "Ama sizler Rabbiniz dilemedikçe dileyemezsiniz, Ve mâ teşâûne illâ en yeşâ'allah. "Ama sizler Rabbiniz dilemedikçe dileyemezsiniz, Rabbiniz izin verirse dilersiniz." İnna'llâhe kâne alîmen hakîmâ.Rabbiniz izin verirse dilersiniz." İnna'llâhe kâne alîmen hakîmâ. "Hiç şüphe yok ki Allah her şeyi bilicidir, her şeyi hikmetle yapıcıdır, hikmet sahibidir."Hiç şüphe yok ki Allah her şeyi bilicidir, her şeyi hikmetle yapıcıdır, hikmet sahibidir. Her şeyi yerli yerince yapıcıdır." Her şeyi yerli yerince yapıcıdır."

Allahu Teâlâ hazretlerinin her işinin hikmetli olması ne demek? Allahu Teâlâ hazretlerinin her işinin hikmetli olması ne demek?

Yerli yerince olması; akla, mantığa, maslahata uygun olması ve sağlam olması demek.Yerli yerince olması; akla, mantığa, maslahata uygun olması ve sağlam olması demek. Allahu Teâlâ hazretlerinin yaptığı her şey yerli yerindedir.Allahu Teâlâ hazretlerinin yaptığı her şey yerli yerindedir. O kul mü'min, o kul kâfir; ona imanı verdiren Allah, onu küfürde bırakan Allah; O kul mü'min, o kul kâfir; ona imanı verdiren Allah, onu küfürde bırakan Allah; ama işi hikmetli, sebebi hikmeti vardır.ama işi hikmetli, sebebi hikmeti vardır. Onun edebi vardır, ondandır; ötekisinin edepsizliği vardır, ondandır. Onun edebi vardır, ondandır; ötekisinin edepsizliği vardır, ondandır. Kullar kendi yaptıklarının cezasını çekecekler. Kullar kendi yaptıklarının cezasını çekecekler.

Ve mâ ene bi-zallâmin li'l-abîd. "Ben kullarıma zulmedici değilim." diyor Allahu Teâlâ hazretleri. Ve mâ ene bi-zallâmin li'l-abîd. "Ben kullarıma zulmedici değilim." diyor Allahu Teâlâ hazretleri.

Onlar kendilerine ediyorlar. Kulun cehenneme girmesi kendisinin edepsizliğinden. Onlar kendilerine ediyorlar. Kulun cehenneme girmesi kendisinin edepsizliğinden. Kulun cennete gitmesi, ufak da olsa gayretinden. Allah, [kul] gayretli oldu mu, Kulun cennete gitmesi, ufak da olsa gayretinden. Allah, [kul] gayretli oldu mu, iyi niyetli oldu mu sınıfı geçirttiriyor.iyi niyetli oldu mu sınıfı geçirttiriyor. Yoksa cenneti satın alacak kadar çok başarılı olduğundan değil de, Yoksa cenneti satın alacak kadar çok başarılı olduğundan değil de, lütfu ile keremiyle cennete sokuyor. lütfu ile keremiyle cennete sokuyor.

Yudhilu men yeşâu fî rahmetihî.Yudhilu men yeşâu fî rahmetihî. "Dilediğini rahmetine dahil eder, rahmeti deryasına daldırır, rahmetine erdirir." "Dilediğini rahmetine dahil eder, rahmeti deryasına daldırır, rahmetine erdirir." Ve'z-zâlimîne eaddelehüm azâben elîmâ.Ve'z-zâlimîne eaddelehüm azâben elîmâ. "Zalimlere gelince; zalimlere de elim, feci bir azap hazırlamıştır." "Zalimlere gelince; zalimlere de elim, feci bir azap hazırlamıştır."

Zalim ne demek Arapça'da? Zalim, "zulmeden" demek. Zulüm ne demek? Zalim ne demek Arapça'da?

Zalim, "zulmeden" demek.

Zulüm ne demek?

"Adalet etmeyen, yani doğru hareket etmeyen, "Adalet etmeyen, yani doğru hareket etmeyen, yapması gereken işi yapması gerektiği gibi yapmayan" demek. yapması gereken işi yapması gerektiği gibi yapmayan" demek.

Onun için, Arapça'da başkasına karşı adaletsizlik edene de zalim derler, günah işleyene de zalim denir. Onun için, Arapça'da başkasına karşı adaletsizlik edene de zalim derler, günah işleyene de zalim denir.

Adam zalim... Zâlimun li-nefsihî. Nefsine zalim, yani kendi nefsine zulmetmiş. Adam zalim...

Zâlimun li-nefsihî. Nefsine zalim, yani kendi nefsine zulmetmiş.

Neden? Adaletli, hakkaniyetli, doğru dürüst davranmamış; Neden?

Adaletli, hakkaniyetli, doğru dürüst davranmamış;
nefsi cehenneme atılacak, ceza çekecek.nefsi cehenneme atılacak, ceza çekecek. O zaman nefsine zulmetmiş oluyor. O zaman nefsine zulmetmiş oluyor.

Onun için [Allah, kulu] zalim olunca cezalandırıyor; müeddeb olunca,Onun için [Allah, kulu] zalim olunca cezalandırıyor; müeddeb olunca, edepli olunca da cennetine dahil ediyor. edepli olunca da cennetine dahil ediyor.

Allahu Teâlâ hazretleri bize lütfeylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bize lütfeylesin. Duaları kabul edicidir, dua ediyoruz, diliyoruz, yalvarıyoruz, yakarıyoruz;Duaları kabul edicidir, dua ediyoruz, diliyoruz, yalvarıyoruz, yakarıyoruz; bizi rahmetine erdirdiği kullarından eylesin. Bizi şeytana uyan, fâni dünyayı sevip,bizi rahmetine erdirdiği kullarından eylesin. Bizi şeytana uyan, fâni dünyayı sevip, fâni dünyaya kapılıp âhireti unutan kişilerden olmayan, âhireti unutmayan,fâni dünyaya kapılıp âhireti unutan kişilerden olmayan, âhireti unutmayan, fâni dünyaya kapılmayan kullarından eylesin. fâni dünyaya kapılmayan kullarından eylesin. Vazifelerini yapan kullarından eylesin. Vazifelerini yapan kullarından eylesin. Rızasını kazanan sevdiği kulu hâline gelmeyi nasip eylesin. Rızasını kazanan sevdiği kulu hâline gelmeyi nasip eylesin. İçimize mârifetullahı, muhabbetullahı ihsan eylesin. Hüsnü hâtime nasip eylesin. İçimize mârifetullahı, muhabbetullahı ihsan eylesin. Hüsnü hâtime nasip eylesin. Bu dünyadan ayrılış, vedalaşma güzel bir şekilde olsun. Bu dünyadan ayrılış, vedalaşma güzel bir şekilde olsun. Sevdiği bir kul hâlinde, o hâle ulaşmışken,Sevdiği bir kul hâlinde, o hâle ulaşmışken, mü'min-i kâmil olarak, eşhedü en lâ ilâhe illallah mü'min-i kâmil olarak, eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlühû diyerek âhirete imanla göçenlerden eylesin.ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlühû diyerek âhirete imanla göçenlerden eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Rıdvân-ı ekberine cümlemizi vâsıl eylesin. Rıdvân-ı ekberine cümlemizi vâsıl eylesin.

Bi-hürmeti ismihi'l-a'zâm ve bi-hürmeti nebiyyihi'l-ekrem ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti ismihi'l-a'zâm ve bi-hürmeti nebiyyihi'l-ekrem ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2