Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

İnsanın Öleceği Yere Gitmesi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Muharrem 1414 / 11.07.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sıkıntıların Kaynağı, İnsanın Öleceği Yere Gitmesi, Evde de Namaz Kılın!, Hacdan Sonra Mekke’de Fazla Durmayın!, Kardeşine | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İnsanın Öleceği Yere Gitmesi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Muharrem 1414 / 11.07.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sıkıntıların Kaynağı, İnsanın Öleceği Yere Gitmesi, Evde de Namaz Kılın!, Hacdan Sonra Mekke’de Fazla Durmayın!, Kardeşine | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

Elhamdülillahi hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn.Elhamdülillahi hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din. seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâb'llah Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâb'llah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atünve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem. Kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

İzâ kassara'l-abdü fi'l-ameli ibtelâhu'llâhu Teâlâ bi'l-hemmi. İzâ kassara'l-abdü fi'l-ameli ibtelâhu'llâhu Teâlâ bi'l-hemmi.

Revâhü Ahmedi'bni Hanbel fî zühd. Revâhü Ahmedi'bni Hanbel fî zühd.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl, ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl, ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâla hazretlerinin selamı, rahmeti bereketi, ihsanâtı, ikramâtı dünyada ahirette üzerinize olsun.Allahu Teâla hazretlerinin selamı, rahmeti bereketi, ihsanâtı, ikramâtı dünyada ahirette üzerinize olsun. Rabbimiz tebâreke ve teâla hazretleri bizi iki cihanın hayırlarına erdirip cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Rabbimiz tebâreke ve teâla hazretleri bizi iki cihanın hayırlarına erdirip cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyacağız. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyacağız.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce Peygamber Efendimiz'in rûh-i pâkineBu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce Peygamber Efendimiz'in rûh-i pâkine ve mübarek âlinin, ashâbının, ezvâcının, etbâının ruhlarına ve sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizinve mübarek âlinin, ashâbının, ezvâcının, etbâının ruhlarına ve sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin Ebûbekir Sddîk ve Aliyyi Murtaza'dan hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadarEbûbekir Sddîk ve Aliyyi Murtaza'dan hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar silsilelerinden güzerân eylemiş olan cümle mensuplarının, mürşitlerimizin, üstadlarımızın, halifelerinin, silsilelerinden güzerân eylemiş olan cümle mensuplarının, mürşitlerimizin, üstadlarımızın, halifelerinin, onlara bağlı tarikat kardeşlerimizin ruhlarına;onlara bağlı tarikat kardeşlerimizin ruhlarına; bu beldelerde metfun bulunduğu rivayet edilen Yûşa aleyhhisselam'ın bu beldelerde metfun bulunduğu rivayet edilen Yûşa aleyhhisselam'ın ve sâir enbiyâ ve mürselîn salavatullahi ve selamu aleyhim ecmaîn hazeratının ruhlarına;ve sâir enbiyâ ve mürselîn salavatullahi ve selamu aleyhim ecmaîn hazeratının ruhlarına; beldeyi fethetmek için, cihat etmek için buraya gelmiş olan İslâm orduları arasında cihat edip beldeyi fethetmek için, cihat etmek için buraya gelmiş olan İslâm orduları arasında cihat edip burada şehit olup kalmış olan, vefat etmiş olan Hâlid ibn-i Zeyd Ebû Eyyüb el-Ensâri hazretlerininburada şehit olup kalmış olan, vefat etmiş olan Hâlid ibn-i Zeyd Ebû Eyyüb el-Ensâri hazretlerinin ve sâir sahabe-i kirâm rıdvanullahi teâla aleyhim ecmaîn hazretlerinin ruhlarına;ve sâir sahabe-i kirâm rıdvanullahi teâla aleyhim ecmaîn hazretlerinin ruhlarına; diğer fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, evliyâullahın, sâlihlerin, diğer fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, evliyâullahın, sâlihlerin, cümle hayrâtü hasenât sahiplerinin ruhlarına ve bu camiyi bina eden İskender Paşa'nın cümle hayrâtü hasenât sahiplerinin ruhlarına ve bu camiyi bina eden İskender Paşa'nın ve bu camiden güzerân eylemiş olan imamların, hatiplerin vaizlerin, müezzinlerin, kayyımların, ve bu camiden güzerân eylemiş olan imamların, hatiplerin vaizlerin, müezzinlerin, kayyımların, namaz kılmış, içinde ibadet eylemiş olanların ruhlarınanamaz kılmış, içinde ibadet eylemiş olanların ruhlarına ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu güzel piknik gününde, tatil gününde, ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu güzel piknik gününde, tatil gününde, tatilini Allah'ın rızası yolunda geçirmek için gelip bu camide şu mecliste hazır bulunmuş olan tatilini Allah'ın rızası yolunda geçirmek için gelip bu camide şu mecliste hazır bulunmuş olan siz kardeşlerimizin ahirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına; siz kardeşlerimizin ahirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına; ruhları şâd olsun, kabirleri nur dolsun, makamları yüksek olsun, nurları ve sürurları ziyade olsun diye ruhları şâd olsun, kabirleri nur dolsun, makamları yüksek olsun, nurları ve sürurları ziyade olsun diye ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbimizin lütfuna erelim, rahmetine mazhar olalım,ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbimizin lütfuna erelim, rahmetine mazhar olalım, rızasına vasıl olalım, huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak çıkalım diye;rızasına vasıl olalım, huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak çıkalım diye; o geçmişlerimzin, büyüklerimizin ruhlarına bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerif okuyup öyle başlayalım. Buyurun. o geçmişlerimzin, büyüklerimizin ruhlarına bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerif okuyup öyle başlayalım. Buyurun.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Okuduğumuz hadîs-i şerîf, Râmûzü'l-ehâdîs kitabının elli sekizinci sayfasının başındadır.Okuduğumuz hadîs-i şerîf, Râmûzü'l-ehâdîs kitabının elli sekizinci sayfasının başındadır. Birinci hadîs-i şerîftir. Ondan başlayıp devam edeceğiz.Birinci hadîs-i şerîftir. Ondan başlayıp devam edeceğiz. Ahmed b Hanbel rivayet eylemiş. Peygamber Efendimiz buyurmuşlar ki: Ahmed b Hanbel rivayet eylemiş.

Peygamber Efendimiz buyurmuşlar ki:

İzâ kassara'l-abdü fi'l-ameli. "Kul ibadetinde, amelinde kusur işler,İzâ kassara'l-abdü fi'l-ameli. "Kul ibadetinde, amelinde kusur işler, noksanlık yapar, vazifeyi tam yapmaz, eksiği kusuru olursa."noksanlık yapar, vazifeyi tam yapmaz, eksiği kusuru olursa." İbtelâhu'llâhu Teâlâ bi'l-hemmi. "Allah onu gam, keder, üzüntü, tasa ile müptela eder." İbtelâhu'llâhu Teâlâ bi'l-hemmi. "Allah onu gam, keder, üzüntü, tasa ile müptela eder."

Demek ki, üzüntülerin, gamların, kederlerin, iç sıkıntılarının,Demek ki, üzüntülerin, gamların, kederlerin, iç sıkıntılarının, tasaların kaynağı bir bakıma bu olmuş oluyor. tasaların kaynağı bir bakıma bu olmuş oluyor.

Kul; yaptığı ibadette, kıldığı namazda, tuttuğu oruçta, yapması gereken vazifelerde Kul; yaptığı ibadette, kıldığı namazda, tuttuğu oruçta, yapması gereken vazifelerde bir noksanlık yaptığı zaman, Allah ceza, bela ve iptila olarak, içine üzüntü,bir noksanlık yaptığı zaman, Allah ceza, bela ve iptila olarak, içine üzüntü, tasalanma, iç sıkıntısı, kuruntu, vehim gibi huzursuzluklar veriyor. tasalanma, iç sıkıntısı, kuruntu, vehim gibi huzursuzluklar veriyor. O halde Allah'ın rızası için yaptığımız ibadetleri, icraatleri hakkıyla yapmaya gayret edelim. O halde Allah'ın rızası için yaptığımız ibadetleri, icraatleri hakkıyla yapmaya gayret edelim.

Zaten muhtelif hadîs-i şerîflerde tekrar tekrar okuduk ve biz de sizlere naklettik ki Zaten muhtelif hadîs-i şerîflerde tekrar tekrar okuduk ve biz de sizlere naklettik ki Müslüman, yaptığı işi kaliteli yapacak. Müslüman, yaptığı işi kaliteli yapacak. Yaptığı işte bir güzellik olacak, kalite olacak; özenerek yapacak. Yaptığı işte bir güzellik olacak, kalite olacak; özenerek yapacak.

Yazı yazıyorsa güzel yazacak. Efendimiz buyurmuş ki; Yazı yazıyorsa güzel yazacak.

Efendimiz buyurmuş ki;

"İşte Nun'un alt tarafını şöyle güzelce kıvır, kaf'ı şöyle yap, elif'i şöyle çek…""İşte Nun'un alt tarafını şöyle güzelce kıvır, kaf'ı şöyle yap, elif'i şöyle çek…" Kur'an-ı Kerîm'i yazdırırken, vahiy katiplerine güzel yazmalarını böyle talim etmiş. Kur'an-ı Kerîm'i yazdırırken, vahiy katiplerine güzel yazmalarını böyle talim etmiş.

Sonra bir insan, kurban kesecekse bıçağını iyi bileyecek, hayvana eziyet çektirmeyecek, usta olacak. Sonra bir insan, kurban kesecekse bıçağını iyi bileyecek, hayvana eziyet çektirmeyecek, usta olacak.

Hani; "Acemi nalbant acemiliğini şurada çıkarır, burada çıkarır." diye atasözleri var. Hani; "Acemi nalbant acemiliğini şurada çıkarır, burada çıkarır." diye atasözleri var.

Hayvanın canını yakmayacak. Bıçağı keskin olacak, kendisi usta olacak. Hayvanın canını yakmayacak. Bıçağı keskin olacak, kendisi usta olacak. Kimisi gidiyor, boynun olmadık yerinden kesiyor, hayvan debeleniyor, debeleniyor, debeleniyor, ölmüyor.Kimisi gidiyor, boynun olmadık yerinden kesiyor, hayvan debeleniyor, debeleniyor, debeleniyor, ölmüyor. Çünkü yanlış yerden kesiyor. Kesilecek yeri bilemiyor. Çünkü yanlış yerden kesiyor. Kesilecek yeri bilemiyor.

Birisi tavuk kesmiş, kafasını uçuruvermiş, hayvan elinden kurtulmuş, başsız dolaşıyor ortalıkta.Birisi tavuk kesmiş, kafasını uçuruvermiş, hayvan elinden kurtulmuş, başsız dolaşıyor ortalıkta. Yazık! İnsan hayvanı öldürüyor, netice itibariyle canını çıkarıyorsun, kafasını koparıyorsun. Yazık! İnsan hayvanı öldürüyor, netice itibariyle canını çıkarıyorsun, kafasını koparıyorsun.

"Ondan da güzellik mi olur?" diyecek insan; ama"Ondan da güzellik mi olur?" diyecek insan; ama Peygamber Efendimiz yapılan her şeyin güzel olmasını emrediyor. Peygamber Efendimiz yapılan her şeyin güzel olmasını emrediyor.

Tabi güzel olması istenen işlerin en başında Allah'a karşı yapılan vazifeler gelir. Tabi güzel olması istenen işlerin en başında Allah'a karşı yapılan vazifeler gelir. Elbette namazın çok güzel olması lazım. Kişinin dağınık bir zihniyetle olmaması lazım. Elbette namazın çok güzel olması lazım. Kişinin dağınık bir zihniyetle olmaması lazım. Huşûlu olması lazım. Aklını derlemiş, toplamış olması lazım. İyi niyetli olması lazım.Huşûlu olması lazım. Aklını derlemiş, toplamış olması lazım. İyi niyetli olması lazım. Aklına başka şeyleri getirmemesi lazım. Abdestini güzel almış olması lazım.Aklına başka şeyleri getirmemesi lazım. Abdestini güzel almış olması lazım. Kıraatini tane tane güzel okuması lazım, gibi… Kıraatini tane tane güzel okuması lazım, gibi…

Bunları yapmadığı zaman, Allah onun içine üzüntü, iç sıkıntısı, tasa gibi şeyler veriyor. Bunları yapmadığı zaman, Allah onun içine üzüntü, iç sıkıntısı, tasa gibi şeyler veriyor.

İzâ kada'llâhu li-abdin en yemûte bi-ardın ceale lehû ileyhâ hâceten.İzâ kada'llâhu li-abdin en yemûte bi-ardın ceale lehû ileyhâ hâceten. Sübhânallah! Bu da Ahmed b Hanbel'de, Tirmizî'de, "hasen hadis" olarak rivayet edilmiş. Sübhânallah!

Bu da Ahmed b Hanbel'de, Tirmizî'de, "hasen hadis" olarak rivayet edilmiş.
Çeşitli kaynaklarda var. Çeşitli kaynaklarda var.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; İzâ kada'llâhu li-abdin en yemûte bi-ardın.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İzâ kada'llâhu li-abdin en yemûte bi-ardın.
"Allah bir kulun bir toprakta, bir ülkede, bir şehirde, bir mıntıkada ölmesini hükmettiği,"Allah bir kulun bir toprakta, bir ülkede, bir şehirde, bir mıntıkada ölmesini hükmettiği, takdir eylediği zaman." Ceale lehû ileyhâ hâceten.takdir eylediği zaman." Ceale lehû ileyhâ hâceten. "Oraya bir iş, bir ihtiyaç, bir zarurî seyahat olması lazım, diye "Oraya bir iş, bir ihtiyaç, bir zarurî seyahat olması lazım, diye bir vesile çıkarır, adam oraya gider, orada ölür." bir vesile çıkarır, adam oraya gider, orada ölür."

Öleceği yere gider. Hani dedelerimiz; "Ölüm çekti, eceli çekmiş." diyor. Öleceği yere gider. Hani dedelerimiz; "Ölüm çekti, eceli çekmiş." diyor.

Bizim burada; "Ali Taşdelen" diye bir kardeşimiz vardı. Bizim burada; "Ali Taşdelen" diye bir kardeşimiz vardı. Dergilerimizde görevli, kıymetli, sevdiğimiz, candan, çalışkan bir kardeşimizdi. Burada çalışıyordu.Dergilerimizde görevli, kıymetli, sevdiğimiz, candan, çalışkan bir kardeşimizdi. Burada çalışıyordu. İşi gücü şu binanın üstüydü, çalışma yeri burasıydı. İşi gücü şu binanın üstüydü, çalışma yeri burasıydı. Ama "Yaz tatili geldi." diye kalktı Kemaliye'nin Başbağlar Köyü'ne gitti.Ama "Yaz tatili geldi." diye kalktı Kemaliye'nin Başbağlar Köyü'ne gitti. O akşamki katliamda şehit oldu. Bak, onun eceli çekmiş; Allah orada vefat etmesini nasip etmiş.O akşamki katliamda şehit oldu.

Bak, onun eceli çekmiş; Allah orada vefat etmesini nasip etmiş.
Üç gün sonra gitse bir şey olmaz. Çünkü şimdi orada asker, jandarma kaynıyordur. Üç gün sonra gitse bir şey olmaz. Çünkü şimdi orada asker, jandarma kaynıyordur. Git, oh keseni yanına koy, yat uyu; hiçbir şey olmaz! Neden? Git, oh keseni yanına koy, yat uyu; hiçbir şey olmaz!

Neden?

Olan oldu, iş işten geçti, bitti. Artık herkes gelir oraya. Olan oldu, iş işten geçti, bitti. Artık herkes gelir oraya. İlk başta kimse yoktur ortada, şimdi herkes gelir. En emniyetli yer oldu şimdi. İlk başta kimse yoktur ortada, şimdi herkes gelir. En emniyetli yer oldu şimdi.

Türkiye'nin en emniyetli yeri neresi? Başbağlar Köyü. Neden? Türkiye'nin en emniyetli yeri neresi?

Başbağlar Köyü.

Neden?

Olan oldu, yıkılan yıkıldı, yakılan yakıldı, iş işten geçti, tamam.Olan oldu, yıkılan yıkıldı, yakılan yakıldı, iş işten geçti, tamam. Artık herkes gelir. Nasip; oraya gitti, babasıyla beraber şehit oldu. Artık herkes gelir. Nasip; oraya gitti, babasıyla beraber şehit oldu.

Neden "Şehit oldu." diyoruz? Neden "Şehit oldu." diyoruz?

Bir insan böyle zulmen haydutlar, eşkıyalar tarafından öldürülünce tabi o şehittir.Bir insan böyle zulmen haydutlar, eşkıyalar tarafından öldürülünce tabi o şehittir. Bu adamlar, camiyi, minareyi yaktığına, yıktığına göre, müslüman da değil, gayrimüslimin elinde;Bu adamlar, camiyi, minareyi yaktığına, yıktığına göre, müslüman da değil, gayrimüslimin elinde; belki Ermeni, belki dinden, imandan çıkmış mürted. Öyle insanlar. belki Ermeni, belki dinden, imandan çıkmış mürted. Öyle insanlar.

Ama tabi eceli onu çekti, Allah alnının yazısını öyle yazmış, oraya gitti,Ama tabi eceli onu çekti, Allah alnının yazısını öyle yazmış, oraya gitti, o akşam haydutlar geldi, bunlar da namazı kıldılar, camiden çıktılar.o akşam haydutlar geldi, bunlar da namazı kıldılar, camiden çıktılar. Haydutlar imamı öldürdüler. Sonra bunları öldürdüler, evleri yaktılar.Haydutlar imamı öldürdüler. Sonra bunları öldürdüler, evleri yaktılar. Kimisi evlerin içinde kaldı, hâlâ cesetleri çıkarılmadı. Kimisi evlerin içinde kaldı, hâlâ cesetleri çıkarılmadı. Çoğu Almanya'dan veyahut gurbetten köylerini ziyarete gelmiş insanlarmış. Çoğu Almanya'dan veyahut gurbetten köylerini ziyarete gelmiş insanlarmış.

Bak, nasıl hadîs-i şerîfte şimdi karşımıza geliyor ki Allah böyle buyurmuş. Bak, nasıl hadîs-i şerîfte şimdi karşımıza geliyor ki Allah böyle buyurmuş. İmam Tirmizî'de; "hasen hadis" demiş, sağlam. İmam Tirmizî'de; "hasen hadis" demiş, sağlam.

"Allah bir kulun bir yerde ölmesini murad etti mi, takdir eyledi mi,"Allah bir kulun bir yerde ölmesini murad etti mi, takdir eyledi mi, oraya bir ihtiyaç vesilesi çıkarır, gider, orada ölür." Allah şefaatlerine erdirsin. oraya bir ihtiyaç vesilesi çıkarır, gider, orada ölür."

Allah şefaatlerine erdirsin.

Şimdi ben diyorum ki; "Kim kârda? Ölen mi kârda, öldüren mi?" Şimdi ben diyorum ki; "Kim kârda? Ölen mi kârda, öldüren mi?"

Öldürülen cennete gitti; çünkü mazlum. Şimdi asıl ağlamak sırası öldürenlerde. Öldürülen cennete gitti; çünkü mazlum. Şimdi asıl ağlamak sırası öldürenlerde. Bir kere kanuna er geç bir yerde yakalanır. Bir kere kanuna er geç bir yerde yakalanır.

"İşte bunlar Başbağlar katliamını yapmış haydutlardı." diye objektiften "İşte bunlar Başbağlar katliamını yapmış haydutlardı." diye objektiften gözünü saklamaya çalışan, yüzünü saklamaya çalışan insanları bir zaman sonra görürsünüz. gözünü saklamaya çalışan, yüzünü saklamaya çalışan insanları bir zaman sonra görürsünüz.

Dünyada da ettiğini buldurur Allah, âhireti de mahvolur. Dünyada da ettiğini buldurur Allah, âhireti de mahvolur. Mü'minse, müslüman idiyse, imanı var idi de yaptıysa, bir müslümanıMü'minse, müslüman idiyse, imanı var idi de yaptıysa, bir müslümanı kasten öldüren ebediyen cehennemde yanacak. Kâfirse zaten cehennemde yanacak. kasten öldüren ebediyen cehennemde yanacak. Kâfirse zaten cehennemde yanacak. Şimdi asıl onlar gittiler. Bu dünya hayatını kâfir anlayamaz. Şimdi asıl onlar gittiler.

Bu dünya hayatını kâfir anlayamaz.
Âhirette öyle olacak, bunları anlayacak durumda değil. Âhirette öyle olacak, bunları anlayacak durumda değil. Ama, işin aslı Peygamber Efendimiz zamanında da böyle; daha önceki ümmetler zamanında da böyle. Ama, işin aslı Peygamber Efendimiz zamanında da böyle; daha önceki ümmetler zamanında da böyle.

Firavun, benî İsrail'in erkek çocuklarını öldürürmüş. Firavun, benî İsrail'in erkek çocuklarını öldürürmüş.

Yükâtilûne ebnâeküm ve yestahyûne nisâeküm. Yükâtilûne ebnâeküm ve yestahyûne nisâeküm. "Erkek çocukları öldürürdü. Kızları, kadınları geride bırakırdı." "Erkek çocukları öldürürdü. Kızları, kadınları geride bırakırdı."

Firavun'un zulmü öyle geçmiş. Nemrut'un zulmü böyle geçmiş.Firavun'un zulmü öyle geçmiş. Nemrut'un zulmü böyle geçmiş. Bilmem Âd kavminin, Semûd kavminin asilerinin, bâdîlerinin, haydutlarının,Bilmem Âd kavminin, Semûd kavminin asilerinin, bâdîlerinin, haydutlarının, eşkıyasının hayatları geçmiş. Lût kavmi şöyle helâk olmuş, böyle helâk olmuş... eşkıyasının hayatları geçmiş. Lût kavmi şöyle helâk olmuş, böyle helâk olmuş...

Zekeriya aleyhisselam'ı testere ile biçmişler, şehit etmişler.Zekeriya aleyhisselam'ı testere ile biçmişler, şehit etmişler. Peygamber, Allah'ın peygamberlerinden... Peygamber, Allah'ın peygamberlerinden...

Bir kabile, Peygamber Efendimiz'in mübarek ashabından, hafızlardan yetmiş kişiyi; "Bize Kur'ân-ı Kerîm'i öğret." diye çağırmış;Bir kabile, Peygamber Efendimiz'in mübarek ashabından, hafızlardan yetmiş kişiyi; "Bize Kur'ân-ı Kerîm'i öğret." diye çağırmış; yolda baskın yapmışlar, yetmişini şehit etmişler. yolda baskın yapmışlar, yetmişini şehit etmişler.

Allah'ın hükmü, hikmeti, takdiri, esrarı. Bilemiyoruz. Allah'ın hükmü, hikmeti, takdiri, esrarı. Bilemiyoruz. Böyle iyi insanlar, evliyâ gibi mübarek insanlar… Böyle iyi insanlar, evliyâ gibi mübarek insanlar…

Bu öldürülenlerden sekiz tanesi de bu sene beraber hac yaptığımız, hac arkadaşımız.Bu öldürülenlerden sekiz tanesi de bu sene beraber hac yaptığımız, hac arkadaşımız. Hac da yaptılar. "Allah şefaatlerine erdirsin." diyorum. Hac da yaptılar. "Allah şefaatlerine erdirsin." diyorum.

Allah, belalara, musibetlere uğratmasın. Müslümanlara uyanıklık nasip etsin. Allah, belalara, musibetlere uğratmasın. Müslümanlara uyanıklık nasip etsin.

Geçen sene, 1992 yılının Ekim, Kasım ayında gazeteler yazmaya başladı Geçen sene, 1992 yılının Ekim, Kasım ayında gazeteler yazmaya başladı ve biz de toplantılar yapıp yazılarımızla bildirmeye başladık: ve biz de toplantılar yapıp yazılarımızla bildirmeye başladık:

"Bakın, Genelkurmay Başkanı; 'Vaziyeti iyi görmüyorum.' diyor."Bakın, Genelkurmay Başkanı; 'Vaziyeti iyi görmüyorum.' diyor. Dışişleri bakanı; 'Çok karamsarım, ümitsizim.' diyor. Dışişleri bakanı; 'Çok karamsarım, ümitsizim.' diyor. Amerika'nın Stratejik Araştırmalar Enstitüsü; Amerika'nın Stratejik Araştırmalar Enstitüsü; '1993 yılının Ağustos'unda Balkanlar'da bir savaş çıkabilir.' diyor.'1993 yılının Ağustos'unda Balkanlar'da bir savaş çıkabilir.' diyor. Bu adamlar bir şey biliyorlar ki böyle diyorlar. Bu adamlar bir şey biliyorlar ki böyle diyorlar.

Aman gözünüzü açın, tedbirinizi alın, ihtiyatlı davranın, korunun, nöbetçi tutun, nöbetçi koyun.Aman gözünüzü açın, tedbirinizi alın, ihtiyatlı davranın, korunun, nöbetçi tutun, nöbetçi koyun. Evinizin, şahsınızın, köyünüzün, ülkenizin emniyetini sağlamaya gayret edin.Evinizin, şahsınızın, köyünüzün, ülkenizin emniyetini sağlamaya gayret edin. Havaiyatı bir tarafa bırakın, ciddi tedbirler alın." Havaiyatı bir tarafa bırakın, ciddi tedbirler alın."

Demek ki çok kimse bu konuşmaları ciddiye almamış. Demek ki çok kimse bu konuşmaları ciddiye almamış. Ama ateş olmayan yerden duman çıkar mı? Ciddiye almak lazım, tedbirini almak lazım.Ama ateş olmayan yerden duman çıkar mı? Ciddiye almak lazım, tedbirini almak lazım. Tedbiri alıp Allah'a tevekkül etmeyi ondan sonra yapmak lazım. Tedbiri alıp Allah'a tevekkül etmeyi ondan sonra yapmak lazım.

Tedbir ve ihtiyat Allah'ın bize emri. O da bir emir.Tedbir ve ihtiyat Allah'ın bize emri. O da bir emir. Peygamber Efendimiz tayyid ve tevekkel buyurmuş.Peygamber Efendimiz tayyid ve tevekkel buyurmuş. "Deveni bağla, ondan sonra Allah'a tevekkül eyle.""Deveni bağla, ondan sonra Allah'a tevekkül eyle." O bakımdan... Sonra müslümanların nöbet tutması sevaptır.O bakımdan...

Sonra müslümanların nöbet tutması sevaptır.
"Allah rızası için nöbet tutan göze, cehennem ateşi değmeyecek." "Allah rızası için nöbet tutan göze, cehennem ateşi değmeyecek."

Onun için evlerinizde, mahallelerinizde, köylerinizde nöbet tutun. Onun için evlerinizde, mahallelerinizde, köylerinizde nöbet tutun.

Sonra Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyurmuş: Sonra Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyurmuş:

Ve eiddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin.Ve eiddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin. "Şu kafirlere karşı gücünüzün yettiği kadar güç, kuvvet, silah hazırlayın." "Şu kafirlere karşı gücünüzün yettiği kadar güç, kuvvet, silah hazırlayın."

Yirminci yüzyıldayız. Sağımızda Ermeni, solumuzda Rum, tepemizde Rus, Yirminci yüzyıldayız. Sağımızda Ermeni, solumuzda Rum, tepemizde Rus, aşağımızda Ermenilerin eline geçirmiş olduğu bir Suriye. aşağımızda Ermenilerin eline geçirmiş olduğu bir Suriye.

Sen onu Arap ülkesi sanırsın; Süryanilerin, Ermenilerin hâkim olduğu yer.Sen onu Arap ülkesi sanırsın; Süryanilerin, Ermenilerin hâkim olduğu yer. Öbür tarafta bir zıpır Irak. Daha öbür tarafta bir -Allah ıslah eylesin- İran.Öbür tarafta bir zıpır Irak. Daha öbür tarafta bir -Allah ıslah eylesin- İran. Şimdi her taraf tehlike. Hazırlansana! Sevaptır. Bak, Allah ne diyor? Şimdi her taraf tehlike. Hazırlansana! Sevaptır.

Bak, Allah ne diyor?

Ve eiddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin. "Gücünüzün yettiğince kuvvet hazırlayın." Ve eiddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin. "Gücünüzün yettiğince kuvvet hazırlayın."

Eskiden herkesin belinde sapı süslü bir bıçağı olurdu, kuşağına takardı. Eskiden herkesin belinde sapı süslü bir bıçağı olurdu, kuşağına takardı. Küçükken köyde ben de gümüş saplı bir tane yaptırmıştım, tatile gittiğim zaman,Küçükken köyde ben de gümüş saplı bir tane yaptırmıştım, tatile gittiğim zaman, "Bu ne?" diye sorarlardı, hoşuma giderdi. Ben de pantolonuma takardım."Bu ne?" diye sorarlardı, hoşuma giderdi. Ben de pantolonuma takardım. Elma soymakta işe yarıyor, sopa yontmakta işe yarıyor falan. Elma soymakta işe yarıyor, sopa yontmakta işe yarıyor falan.

Bu bir âdetti, töreydi. Ama Allah celle celâlühû topluluğa da ciddi olarak emrediyor. Bu bir âdetti, töreydi. Ama Allah celle celâlühû topluluğa da ciddi olarak emrediyor.

Ve eiddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin. "Gücünüzün yettiğince kuvvet hazırlayın." Ve eiddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin. "Gücünüzün yettiğince kuvvet hazırlayın."

En modern silahların Türkiye'de olması lazım. Türkiye'nin atomu yapması lazım.En modern silahların Türkiye'de olması lazım. Türkiye'nin atomu yapması lazım. Çünkü atom bombası yapan, Amerika'nın zulmünden kurtuluyor.Çünkü atom bombası yapan, Amerika'nın zulmünden kurtuluyor. Atom bombası yapmadı mı, muavenet gemisinin komuta kulesi uçuyor. Atom bombası yapmadı mı, muavenet gemisinin komuta kulesi uçuyor. Falanca yerden kalkan uçak, falanca yerde düşüyor.Falanca yerden kalkan uçak, falanca yerde düşüyor. Helikopterler falanca yere, asilere yardım malzemesi taşıyorlar. Helikopterler falanca yere, asilere yardım malzemesi taşıyorlar.

Silahın kuvvetli, pazun kuvvetli olmadı mı yandın.Silahın kuvvetli, pazun kuvvetli olmadı mı yandın. El âlemin maskarası oluyorsun. Kendi memleketinde kendi işini yürütemiyorsun,El âlemin maskarası oluyorsun. Kendi memleketinde kendi işini yürütemiyorsun, suçluyu cezalandıramıyorsun, yakasına yapışamıyorsun. Dışarıdan komuta geliyor, emir geliyor: suçluyu cezalandıramıyorsun, yakasına yapışamıyorsun. Dışarıdan komuta geliyor, emir geliyor:

"Dokunma ona, yaklaşma ona, dokunursan ben de sana yardımı keserim!" "Dokunma ona, yaklaşma ona, dokunursan ben de sana yardımı keserim!"

Öbür tarafta Yunanistan Batı Trakya'daki, bir araÖbür tarafta Yunanistan Batı Trakya'daki, bir ara Batı Trakya İslâm Cumhuriyeti'ni kurmuş olan kardeşlerimize zulmediyor.Batı Trakya İslâm Cumhuriyeti'ni kurmuş olan kardeşlerimize zulmediyor. Kurmuşlar ama kabul edilmemiş. Vardar ovasına kadar, Kosova'ya kadar orası İslâm diyarı;Kurmuşlar ama kabul edilmemiş. Vardar ovasına kadar, Kosova'ya kadar orası İslâm diyarı; Yunanlıları yendiğimiz halde alamamışız, koparamamışız. Yürüsek alırdık ama olmamış. Yunanlıları yendiğimiz halde alamamışız, koparamamışız. Yürüsek alırdık ama olmamış. Yunanlı orada zulmediyor, anlaşmaları çiğniyor.Yunanlı orada zulmediyor, anlaşmaları çiğniyor. Rodos adasında, Sakız adasında, bilmem ne adasında üs yapıyor.Rodos adasında, Sakız adasında, bilmem ne adasında üs yapıyor. "Hööyt!" diyemiyorsun. Neden? "Arkasında dayısı var. Amerika var, Avrupa var." diye. "Hööyt!" diyemiyorsun.

Neden?

"Arkasında dayısı var. Amerika var, Avrupa var." diye.

O halde ne yapacaksın? Yemeyi, içmeyi, köşkü, tatili, pikniği bırakalım; O halde ne yapacaksın?

Yemeyi, içmeyi, köşkü, tatili, pikniği bırakalım;
şu Amerika'yı korkutacak, şu düşmanlara kendimizi saydıracak bir teçhizatlanmaya, silahlanmaya girelim. şu Amerika'yı korkutacak, şu düşmanlara kendimizi saydıracak bir teçhizatlanmaya, silahlanmaya girelim.

İzzetbegoviç gelmiş, konuşma yapmış: İzzetbegoviç gelmiş, konuşma yapmış:

"Bana şu kadar milyar para verin. "Bana şu kadar milyar para verin. Ben size Yugoslavya'nın Kosova'sını, Sancak'ını, Bosna'sını, Hersek'ini, her tarafını alıvereyim." demiş. Ben size Yugoslavya'nın Kosova'sını, Sancak'ını, Bosna'sını, Hersek'ini, her tarafını alıvereyim." demiş.

Paraya dayanıyor, silâha dayanıyor. "Üç şeye ihtiyacım var." demiş. Uzaktan bunları duyuyoruz. Paraya dayanıyor, silâha dayanıyor. "Üç şeye ihtiyacım var." demiş. Uzaktan bunları duyuyoruz.

"Roketatar, roketatar, roketatar..." "Roketatar" dediği şey nedir? "Roketatar, roketatar, roketatar..."

"Roketatar" dediği şey nedir?

Şöyle boru kadar bir şey. Otomatik olanlarına "lav silahı" diyorlar. Şöyle boru kadar bir şey. Otomatik olanlarına "lav silahı" diyorlar. Ambalajdan çıkarıyorsun, biraz çekip uzatıyorsun, omzuna dayıyorsun, bir tane atıyorsun.Ambalajdan çıkarıyorsun, biraz çekip uzatıyorsun, omzuna dayıyorsun, bir tane atıyorsun. Ondan sonra da kullanılmış enjeksiyon iğnesi gibi atıyorsun.Ondan sonra da kullanılmış enjeksiyon iğnesi gibi atıyorsun. Bir daha kullanılmasına lüzum kalmıyor. Sandıktan çıkar, patlat, yürü. Bu kadar... Bu çok iş görüyor. Bir daha kullanılmasına lüzum kalmıyor. Sandıktan çıkar, patlat, yürü. Bu kadar... Bu çok iş görüyor.

Neden? Tanka isabet etti mi eritiyor. Neden?

Tanka isabet etti mi eritiyor.
Zaten o mermi tanka isabet etti mi, içindeki adamlar kapağı zor açıyorlar,Zaten o mermi tanka isabet etti mi, içindeki adamlar kapağı zor açıyorlar, kendilerini dışarı zor atıyorlar. Neden? İçerisi ateş gibi oluyor.kendilerini dışarı zor atıyorlar.

Neden?

İçerisi ateş gibi oluyor.
Bomba bu taraftan tankın orasını burasını eritmeye başlayınca içeride durulmaz,Bomba bu taraftan tankın orasını burasını eritmeye başlayınca içeride durulmaz, hemen canını dışarıya zor atar. Takır takır orada tankı düşürüyor, hemen canını dışarıya zor atar. Takır takır orada tankı düşürüyor, beton koruganları doksan santime kadar olunca deliyor vesaire. beton koruganları doksan santime kadar olunca deliyor vesaire. Kolay da; bir kişi bile taşıyabiliyor. Kolay da; bir kişi bile taşıyabiliyor.

Devletin başında ben olsam, herkese birer tane hediye ederim.Devletin başında ben olsam, herkese birer tane hediye ederim. Elli beş milyon tane roketatar, lav silahı. Tamam.Elli beş milyon tane roketatar, lav silahı. Tamam. O zaman ne Amerika'dan korkarsın, ne Rusya'dan korkarsın, ne Ermenistan'dan çekinirsin, ne vesaireden.O zaman ne Amerika'dan korkarsın, ne Rusya'dan korkarsın, ne Ermenistan'dan çekinirsin, ne vesaireden. Bu kadar basit. Bunu yapmadığı zaman ne oluyor? Çok daha büyük felâketler geliyor.Bu kadar basit.

Bunu yapmadığı zaman ne oluyor?

Çok daha büyük felâketler geliyor.
İstanbul'dan Trakya'ya, Tekirdağ'a kadar bütün sahiller, sahil siteleri, yazlıklar, İstanbul'dan Trakya'ya, Tekirdağ'a kadar bütün sahiller, sahil siteleri, yazlıklar, Yalova'dan Erdek'e, Çanakkale'ye kadar, Ege'de, girintili çıkıntılı, Bodrum, Marmaris,Yalova'dan Erdek'e, Çanakkale'ye kadar, Ege'de, girintili çıkıntılı, Bodrum, Marmaris, her taraf yazlık, keyif, eğlence, milyonlar, milyarlar, herkes keyfinde... her taraf yazlık, keyif, eğlence, milyonlar, milyarlar, herkes keyfinde...

Bir nişan için beş milyar. Bir yılbaşı gecesi eğlencesi için şu kadar milyon. Millette para var.Bir nişan için beş milyar. Bir yılbaşı gecesi eğlencesi için şu kadar milyon. Millette para var. Ensesinden tutup silkelesen tangur tungur, tangur tungur altın dökülecek.... Ensesinden tutup silkelesen tangur tungur, tangur tungur altın dökülecek....

Aşağıdan iyi tut! Dut ağacının altına çarşaf gerdiğin gibi, sokaktan kimi yakalarsan yakala,Aşağıdan iyi tut! Dut ağacının altına çarşaf gerdiğin gibi, sokaktan kimi yakalarsan yakala, ensesinden silkele, hepsinin cebinden tangur tungur altın dökülür. Memleket zengin.ensesinden silkele, hepsinin cebinden tangur tungur altın dökülür. Memleket zengin. Mercedesler dolu; apartmanlar, yazlıklar, kışlıklar, her şey var.Mercedesler dolu; apartmanlar, yazlıklar, kışlıklar, her şey var. Ama insaf yok, ciddiyet yok, gayret yok. Ama insaf yok, ciddiyet yok, gayret yok.

"Ben bir zamanlar dünyanın en büyük devletiydim; ne oldu bana?" diye bir utanma,"Ben bir zamanlar dünyanın en büyük devletiydim; ne oldu bana?" diye bir utanma, bir gayret, bir ciddiyet, bir çalışma, bir şey yok! bir gayret, bir ciddiyet, bir çalışma, bir şey yok!

Şuraya bu kadar borçluyuz, buraya bu kadar borçluyuz. Devletin hazinesi tamtakır.Şuraya bu kadar borçluyuz, buraya bu kadar borçluyuz. Devletin hazinesi tamtakır. Gemi su almış, batıyor, vesaire. Batarsa hepimiz batacağız. Tedbir alalım! Gemi su almış, batıyor, vesaire. Batarsa hepimiz batacağız. Tedbir alalım!

"Yok, eğlenelim!" Herkes geliyor o zaman. Boğazda, Çamlıca'da… "Yok, eğlenelim!" Herkes geliyor o zaman. Boğazda, Çamlıca'da…

Allah bize dünyanın en güzel yerlerini vermiş;Allah bize dünyanın en güzel yerlerini vermiş; "En güzel yerleri Allah bize verdi." diye buralarda çalgı, içki, kumar, fuhuş, zina, Allah'a isyan! "En güzel yerleri Allah bize verdi." diye buralarda çalgı, içki, kumar, fuhuş, zina, Allah'a isyan!

Allah'a teşekkür böyle mi olur? Allah'a şükür, nimetlerine şükür böyle mi olur? Allah'a teşekkür böyle mi olur? Allah'a şükür, nimetlerine şükür böyle mi olur?

Tabi bu gerçekleri gören kardeşlerimiz var, Allah onların çalışmalarını kabul etsin.Tabi bu gerçekleri gören kardeşlerimiz var, Allah onların çalışmalarını kabul etsin. Görmeyenlere de göstersin. Biz de ciddi müslümanlar olarak, Görmeyenlere de göstersin. Biz de ciddi müslümanlar olarak, her şeyi düşünen insanlar olarak, elimizden gelen her türlü tedbiri alalım. her şeyi düşünen insanlar olarak, elimizden gelen her türlü tedbiri alalım.

İzâ kadâ ehadükümü's-salâte fî mescidihîİzâ kadâ ehadükümü's-salâte fî mescidihî fe'l-yec'al li-beytihî nasîben min salâtihî fe-inna'llâhe câilün fî beytihî min salâtihî hayran.fe'l-yec'al li-beytihî nasîben min salâtihî fe-inna'llâhe câilün fî beytihî min salâtihî hayran. Bu da çok kaynaklarda rivayet edilmiş olan bir hadîs-i şerîf. Bu da çok kaynaklarda rivayet edilmiş olan bir hadîs-i şerîf.

Hocamız arkasına nereden aldığını sıralamış,. Bu hadîs-i şerîfin mânası şu: Hocamız arkasına nereden aldığını sıralamış,. Bu hadîs-i şerîfin mânası şu:

İzâ kadâ ehadükümü's-salâte fî mescidihî. "Sizden biriniz namazı bir mescitte cemaatle kıldığı zaman." İzâ kadâ ehadükümü's-salâte fî mescidihî. "Sizden biriniz namazı bir mescitte cemaatle kıldığı zaman."

Kıldı, tamam. Fe'l-yec'al li-beytihî nasîben min salâtihî.Kıldı, tamam.

Fe'l-yec'al li-beytihî nasîben min salâtihî.
"O namazından evine de bir nasip ayırsın, evinin de bir hissesi olsun.""O namazından evine de bir nasip ayırsın, evinin de bir hissesi olsun." Fe-inna'llâhe câilün fî beytihî min salâtihî hayran. Fe-inna'llâhe câilün fî beytihî min salâtihî hayran. "Çünkü evinde namaz kıldığı zaman, "Çünkü evinde namaz kıldığı zaman, Allah o namazından dolayı evine bir hayır ihsan edecektir, hayır bahşedecektir." Allah o namazından dolayı evine bir hayır ihsan edecektir, hayır bahşedecektir."

"Evinde de namaz kılsın." Bu nasıl olur? "Evinde de namaz kılsın."

Bu nasıl olur?

Sabahtan başlayalım. Sabah ezanı okunduğu zaman, abdestini alırsın,Sabahtan başlayalım. Sabah ezanı okunduğu zaman, abdestini alırsın, evinde sabah namazının sünnetini kılarsın, yürür camiye gelirsin, camide de farzı kılarsın.evinde sabah namazının sünnetini kılarsın, yürür camiye gelirsin, camide de farzı kılarsın. Evin de nasibi oldu, camide de cemaate yetiştin, sevap kazandın. Evin de nasibi oldu, camide de cemaate yetiştin, sevap kazandın.

Öğle ezanı okundu. Evinde öğle namazının sünnetini kılarsın, camiye gelir farzı kılarsın,Öğle ezanı okundu. Evinde öğle namazının sünnetini kılarsın, camiye gelir farzı kılarsın, son sünneti kılarsın veya camiye gelir, sünneti, farzı kılarsın;son sünneti kılarsın veya camiye gelir, sünneti, farzı kılarsın; "Evinin de namazdan bir nasibi olsun." diye, gider, son sünneti evinde kılarsın. Duanı orada yaparsın. "Evinin de namazdan bir nasibi olsun." diye, gider, son sünneti evinde kılarsın. Duanı orada yaparsın. İkindi oldu mu, ezan okununca evinde namaz kılar, gelirsin… İkindi oldu mu, ezan okununca evinde namaz kılar, gelirsin…

"Hocam, dur. Öğlende kurtuldun elimden ama ikindide kurtulamazsın."Hocam, dur. Öğlende kurtuldun elimden ama ikindide kurtulamazsın. Ezan okunup da evde namaz kılıp buraya gelinceye kadar namaz geçiyor." diyebilirsiniz. Ezan okunup da evde namaz kılıp buraya gelinceye kadar namaz geçiyor." diyebilirsiniz.

Hakikaten bazı müezzinler ve imamlar, jet müezzin ve jet imam oluyorlar. Hakikaten bazı müezzinler ve imamlar, jet müezzin ve jet imam oluyorlar. Evinde namaz kılan bir insanın farza, namaza yetişmesi mümkün olmuyor.Evinde namaz kılan bir insanın farza, namaza yetişmesi mümkün olmuyor. Bu bir eksiklik. Araplar bunu çok güzel halletmişler. Bu bir eksiklik.

Araplar bunu çok güzel halletmişler.
Her namazın ezanından sonraya belli bir pay koymuşlar. Sabah namazı, ezandan yarım saat sonra kılınır.Her namazın ezanından sonraya belli bir pay koymuşlar. Sabah namazı, ezandan yarım saat sonra kılınır. Tamam. Bunu herkes biliyor. Hatta Diyanet İşleri Başkanlığı;Tamam. Bunu herkes biliyor. Hatta Diyanet İşleri Başkanlığı; "Öğle ezanından yirmi dakika sonra öğlenin farzına durulur. "Öğle ezanından yirmi dakika sonra öğlenin farzına durulur. İkindide on beş dakika, akşamda beş dakika, yatsıda şu kadar." diye, duvarlara levha olarak astırmış. İkindide on beş dakika, akşamda beş dakika, yatsıda şu kadar." diye, duvarlara levha olarak astırmış.

Öğleyin çok sıcak olduğu için onların memleketinde, dükkânlar öğleden evvel kapanıyor.Öğleyin çok sıcak olduğu için onların memleketinde, dükkânlar öğleden evvel kapanıyor. Millet öğle namazını kılıyor, evine gidiyor, yatıyor. Gündüz uykusu yapıyor. Millet öğle namazını kılıyor, evine gidiyor, yatıyor. Gündüz uykusu yapıyor. İkindi ezanı okunuyor; yataktan kalkıyor, gidiyor, gusül abdesti alıyor, yıkanıyor, İkindi ezanı okunuyor; yataktan kalkıyor, gidiyor, gusül abdesti alıyor, yıkanıyor, donanıyor, giyiniyor, camiye geliyor, sünnetini kılıyor, Kur'ân-ı Kerîm'i açıyor, donanıyor, giyiniyor, camiye geliyor, sünnetini kılıyor, Kur'ân-ı Kerîm'i açıyor, birkaç sayfa okuyor, ondan sonra farza duruluyor. Bu ferahlık çok hoşuma gidiyor.birkaç sayfa okuyor, ondan sonra farza duruluyor. Bu ferahlık çok hoşuma gidiyor. "Şu kadar dakika sonra" diye zamanı da belli. Böylece herkes yetişiyor. Biz ne yapıyoruz? "Şu kadar dakika sonra" diye zamanı da belli. Böylece herkes yetişiyor.

Biz ne yapıyoruz?

İmam, müezzin sesleniyor, hayyeale's-salâh. Ezan ne demek? İmam, müezzin sesleniyor, hayyeale's-salâh.

Ezan ne demek?

"Seslenmek, çağırmak, davet etmek" demek. Ve sözler tam davet, hayyeale's-salâh, "Haydin namaza!" "Seslenmek, çağırmak, davet etmek" demek. Ve sözler tam davet, hayyeale's-salâh, "Haydin namaza!"

Teşvik ediyor. "Haydin gelin, namaz kılacağız." Teşvik ediyor. "Haydin gelin, namaz kılacağız."

Minareden, hoparlörle köye, mahalleye bağırıyor: "Haydin namaz kılacağız, gelin." Minareden, hoparlörle köye, mahalleye bağırıyor:

"Haydin namaz kılacağız, gelin."

Sen de; "Peki, geleyim." diyorsun. Geliyorsun, bakıyorsun ki aaah, Sen de;

"Peki, geleyim." diyorsun.

Geliyorsun, bakıyorsun ki aaah,
vele'd-dâllîn amin; her şey bitmiş. Müzzine yan yan bakıyorsun. vele'd-dâllîn amin; her şey bitmiş. Müzzine yan yan bakıyorsun.

"Hani beni çağırmıştın, ne oldu?" Her şey geldi geçti. Böyle acele iyi değil. "Hani beni çağırmıştın, ne oldu?"

Her şey geldi geçti. Böyle acele iyi değil.

Arabistan'da yapılan daha güzel. Saatleri belli olmalı, biraz da ezanla farzın arasında vakit olmalı.Arabistan'da yapılan daha güzel. Saatleri belli olmalı, biraz da ezanla farzın arasında vakit olmalı. Herkes hazırlanabilmeli. Farkında olmayan da hazırlanabilmeli.Herkes hazırlanabilmeli. Farkında olmayan da hazırlanabilmeli. Camiye gelen de biraz Kur'an okumalı, hıfzını tazelemeli vesaire vesaire.Camiye gelen de biraz Kur'an okumalı, hıfzını tazelemeli vesaire vesaire. Öyle yapıyorlar. Ezberleri çok kuvvetli. Neden? Öyle yapıyorlar. Ezberleri çok kuvvetli.

Neden?

Vakit var. Camide her gün on dakika, yirmi dakika okuya okuya o yirmi dokuzuncu cüzü,Vakit var. Camide her gün on dakika, yirmi dakika okuya okuya o yirmi dokuzuncu cüzü, yirmi sekizinci cüzü, yirmi yedinci cüzü, amme cüzünden ayrı, geriye doğru ezberliyorlar. yirmi sekizinci cüzü, yirmi yedinci cüzü, amme cüzünden ayrı, geriye doğru ezberliyorlar.

Arabistan'da ahalinin Kur'an bilgisi çok güzel. Bizim öyle değil. Neden? Arabistan'da ahalinin Kur'an bilgisi çok güzel. Bizim öyle değil.

Neden?

Her şeyimiz jet usûlü. Bak, burada birinci hadîs-i şerîfte de geçti: Her şeyimiz jet usûlü. Bak, burada birinci hadîs-i şerîfte de geçti:

"Kul ibadeti kusurlu yaparsa o zaman tasaları, gamları artıyor." Öyle yapmayacak! "Kul ibadeti kusurlu yaparsa o zaman tasaları, gamları artıyor."

Öyle yapmayacak!

Demek ki, tadını çıkaracak. Madem bu namaz müslümanın gözünün bebeğiymiş; Demek ki, tadını çıkaracak. Madem bu namaz müslümanın gözünün bebeğiymiş; o halde bunu tatlı tatlı, özene bezene, güzel güzel, acele etmeden kılması lazım.o halde bunu tatlı tatlı, özene bezene, güzel güzel, acele etmeden kılması lazım. Bunu sağlayabilsek iyi olur. Bizim bu camide Hocamız (Mehmed Zahid Kotku) cennet mekanın Bunu sağlayabilsek iyi olur.

Bizim bu camide Hocamız (Mehmed Zahid Kotku) cennet mekanın
sağlığında bu iş böyleydi. Yani, insan Kıztaşı'nda da otursa, Fatih'te de otursa,sağlığında bu iş böyleydi. Yani, insan Kıztaşı'nda da otursa, Fatih'te de otursa, bilirdi ki buraya geldiği zaman farza yetişir. Burada eskiden çok acele edilmezdi.bilirdi ki buraya geldiği zaman farza yetişir. Burada eskiden çok acele edilmezdi. Çünkü Hocamız abdest alırdı, namazı içeride kılardı. Aheste aheste kılardı, tatlı tatlı kılardı.Çünkü Hocamız abdest alırdı, namazı içeride kılardı. Aheste aheste kılardı, tatlı tatlı kılardı. Buraya çıkıncaya kadar on dakika, on beş dakika da geçerdi. Buraya çıkıncaya kadar on dakika, on beş dakika da geçerdi.

Caminin imamı olduğundan, kimse de ondan evvel kalkıp kamet getiremezdi.Caminin imamı olduğundan, kimse de ondan evvel kalkıp kamet getiremezdi. Muhterem bir hoca olduğundan kimse; "Hoca, niye geç kaldın?" diye hesap da soramazdı. Muhterem bir hoca olduğundan kimse; "Hoca, niye geç kaldın?" diye hesap da soramazdı. Burası tatlı, güzel oluyordu. Şimdi hızlı oluyor. Ama bizim Sapanca'daki mahallede daha hızlıdır. Burası tatlı, güzel oluyordu.

Şimdi hızlı oluyor. Ama bizim Sapanca'daki mahallede daha hızlıdır.
Bizim mahallede ezanı duyduğun zaman gitsen duaya zor yetişirsin. O kadar jet. Bizim mahallede ezanı duyduğun zaman gitsen duaya zor yetişirsin. O kadar jet. Bizim müezzinimiz orada komşumuzdur, maşaallah, fîsebilillah ezanı okur, Bizim müezzinimiz orada komşumuzdur, maşaallah, fîsebilillah ezanı okur, fîsebilillah kameti getirir, Fâtiha'yı çeker, ya Allah… fîsebilillah kameti getirir, Fâtiha'yı çeker, ya Allah…

Tamam, iş bitti. Ununu eledi, eleğini duvardaki çiviye asar, geçer gider. Tamam, iş bitti. Ununu eledi, eleğini duvardaki çiviye asar, geçer gider.

Tadını çıkararak güzel yapmalı. Evinde de sünnetten, farzdan bir şeyler kılmalı.Tadını çıkararak güzel yapmalı. Evinde de sünnetten, farzdan bir şeyler kılmalı. Bunu unutmayın. Ve o kimselere de kızmayın; bazısı da kendi üstüne lazım olmayan şeye karışıyor, Bunu unutmayın. Ve o kimselere de kızmayın; bazısı da kendi üstüne lazım olmayan şeye karışıyor, adama yan yan bakıyor; "Yahu, Allah Allah! Bu adam niye dua etmeden gitti? adama yan yan bakıyor; "Yahu, Allah Allah! Bu adam niye dua etmeden gitti? Niye ötekisini de kılmıyor, duayı da beklemiyor?" Sana ne? Sana ne? Farzı kıldı mı; kıldı!Niye ötekisini de kılmıyor, duayı da beklemiyor?"

Sana ne? Sana ne? Farzı kıldı mı; kıldı!
Fesübhanallah! Bak, bilmediğin başka sebepler var. O da evde kılacak, daha fazla dua edecek.Fesübhanallah! Bak, bilmediğin başka sebepler var. O da evde kılacak, daha fazla dua edecek. Daha uzun tesbihatı vesairesi filan var. Daha uzun tesbihatı vesairesi filan var.

İzâ kadâ ehadüküm haccehû fe'l-yü'accili'r-rucûa ilâ ehlihî fe-innehû a'zamü li-ecrihî.İzâ kadâ ehadüküm haccehû fe'l-yü'accili'r-rucûa ilâ ehlihî fe-innehû a'zamü li-ecrihî. Hz. Âişe radıyallahu anhâ'dan şöyle rivayet edilmiş. O bizim annemiz. Hz. Âişe radıyallahu anhâ'dan şöyle rivayet edilmiş. O bizim annemiz. Tabi bu arada parantez içinde söyleyeyim; Arapça dilimiz de o zaman ne oluyor? Tabi bu arada parantez içinde söyleyeyim; Arapça dilimiz de o zaman ne oluyor?

Ana dilimiz oluyor. Biz ne biçim evlatlarız ki anadilimizi bilmiyoruz!Ana dilimiz oluyor.

Biz ne biçim evlatlarız ki anadilimizi bilmiyoruz!
Ne biçim evlat ki anadilini bilmiyor!Ne biçim evlat ki anadilini bilmiyor! Analarımız, Peygamber Efendimiz'in zevceleri, Hz. Âişe, Hz. Hatice vesaire. Analarımız, Peygamber Efendimiz'in zevceleri, Hz. Âişe, Hz. Hatice vesaire. Onlar Arapça konuşurdu, bizim anadilimiz Arapça; biz Arapça'yı bilmiyoruz. Onlar Arapça konuşurdu, bizim anadilimiz Arapça; biz Arapça'yı bilmiyoruz.

Nasıl evladız biz? Biraz Arapça öğreneceğiz. Bu işin yaşı yoktur.Nasıl evladız biz?

Biraz Arapça öğreneceğiz. Bu işin yaşı yoktur.
Yaşlı da olsak genç de olsak Arapça'yı öğreneceğiz. Yaşlı da olsak genç de olsak Arapça'yı öğreneceğiz. Okuduğumuz zaman Kur'ân-ı Kerîm'in tadını çıkara çıkara, anlaya anlaya okuyacağız.Okuduğumuz zaman Kur'ân-ı Kerîm'in tadını çıkara çıkara, anlaya anlaya okuyacağız. Tatlı tatlı ibadet edeceğiz, dua edeceğiz, zikir yapacağız. Tatlı tatlı ibadet edeceğiz, dua edeceğiz, zikir yapacağız.

Nikâh günü hoca efendiye işaret ediyorsun; "Bir aşr-ı şerîf oku." Nikâh günü hoca efendiye işaret ediyorsun; "Bir aşr-ı şerîf oku."

Kur'ân-ı Kerîm'den bir aşır okuyor, fesübhânallah! Kur'ân-ı Kerîm'den bir aşır okuyor, fesübhânallah! Nikâh, düğün; cenazeden, mirastan veya boşanmaktan bahsediyor. Nikâh, düğün; cenazeden, mirastan veya boşanmaktan bahsediyor. Yahu güzel bir konu ile ilgili, mevkiye makama, zamana, hengâma uygun bir aşır oku. Yahu güzel bir konu ile ilgili, mevkiye makama, zamana, hengâma uygun bir aşır oku.

Neden? Hafız ama mânasını bilmiyor. Neden?

Hafız ama mânasını bilmiyor.

Mekana ve makama uygun söz söylemek önemli. Her söz her yerde söylenmez.Mekana ve makama uygun söz söylemek önemli. Her söz her yerde söylenmez. Sözün söylenme yeri vardır, zamanı vardır. Onu güzelce ayarlamak lazım.Sözün söylenme yeri vardır, zamanı vardır. Onu güzelce ayarlamak lazım. Arapça bilmemekten çok komik işler oluyor; gaflar oluyor, hatalar oluyor. Arapça bilmemekten çok komik işler oluyor; gaflar oluyor, hatalar oluyor.

Sonra bu ilahilerde falan da oluyor. Sonra bu ilahilerde falan da oluyor. Adam orada ilahi okuyor, benim tüylerim diken diken oluyor; mânası çok kötü.Adam orada ilahi okuyor, benim tüylerim diken diken oluyor; mânası çok kötü. Bilmediği için kelimeleri değiştirip yalan yanlış şeyler söylüyor; Bilmediği için kelimeleri değiştirip yalan yanlış şeyler söylüyor; itikada aykırı, acayip şeyler olabiliyor. itikada aykırı, acayip şeyler olabiliyor. İnsanın mânasını bilmeden bir şey yapması doğru değil. O bakımdan Arapça'yı da öğrenmeliyiz. İnsanın mânasını bilmeden bir şey yapması doğru değil. O bakımdan Arapça'yı da öğrenmeliyiz.

Hz. Âişe validemiz Peygamber Efendimiz'den rivayet etmiş. Buyuruyor ki; Hz. Âişe validemiz Peygamber Efendimiz'den rivayet etmiş. Buyuruyor ki;

İzâ kadâ ehadüküm haccehû. "Sizden biriniz haccını tamamladığı zaman." İzâ kadâ ehadüküm haccehû. "Sizden biriniz haccını tamamladığı zaman."

Hicaz'a gitti, tamam. Arafat'a çıktı, Müzdelife'ye geldi, vakfesini yaptı. Hicaz'a gitti, tamam. Arafat'a çıktı, Müzdelife'ye geldi, vakfesini yaptı. Mina'ya geldi, şeytanlarını taşladı, farz tavafını yaptı.Mina'ya geldi, şeytanlarını taşladı, farz tavafını yaptı. Ondan sonra vazifeler bitti, kurbanlar kesildi, her şey bitti. Sonra hâlâ oturuyor. Ondan sonra vazifeler bitti, kurbanlar kesildi, her şey bitti. Sonra hâlâ oturuyor.

Hayrola! Hadi bakalım! Hz. Ömer elinde kamçı;Hayrola!

Hadi bakalım! Hz. Ömer elinde kamçı;
"Hadi yallah, yürüyün, memleketinize!" diye herkesi gönderirmiş."Hadi yallah, yürüyün, memleketinize!" diye herkesi gönderirmiş. Neden öyle yaptığını şimdi burada hadîs-i şerîfte anlıyoruz. Neden öyle yaptığını şimdi burada hadîs-i şerîfte anlıyoruz.

Peygamber Efendimiz diyor ki; "Sizden biriniz haccını yapıp tamamladığı zaman." Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Sizden biriniz haccını yapıp tamamladığı zaman."

Fe'l-yü'accili'r-rucûa ilâ ehlihî. "Beldesine, ailesine dönüşü acele yapsın, çabuklaştırsın.Fe'l-yü'accili'r-rucûa ilâ ehlihî. "Beldesine, ailesine dönüşü acele yapsın, çabuklaştırsın. Oyalanmasın, çabuk gitsin." Fe innehû a'zamü li ecrihî.Oyalanmasın, çabuk gitsin." Fe innehû a'zamü li ecrihî. "Çünkü böyle hareket etmek, haccının sevabının daha büyük olmasına sebep olur." "Çünkü böyle hareket etmek, haccının sevabının daha büyük olmasına sebep olur."

Hacıları beklemek durumunda olan aileni, vesaireni artık bekletme.Hacıları beklemek durumunda olan aileni, vesaireni artık bekletme. Tamam, bir an evvel gidiver, kavuşun artık, vazife de bitti. Tamam, bir an evvel gidiver, kavuşun artık, vazife de bitti.

"Sevap daha çok olur." diyor, Peygamber Efendimiz. Neler düşünüyor? "Sevap daha çok olur." diyor, Peygamber Efendimiz.

Neler düşünüyor?

Hani biz sanırız ki orada kalabildiği kadar kalsın, orada namaz kılmak sevap, Hani biz sanırız ki orada kalabildiği kadar kalsın, orada namaz kılmak sevap, o daha oyalansın, sallansın, vesaire. Hayır! Bu tarafı da düşünecek.o daha oyalansın, sallansın, vesaire.

Hayır! Bu tarafı da düşünecek.
Burada; "Gelsin de karşılayalım." diye hacısını bekleyenler de var. Onları üzmemek daha önemli oluyor. Burada; "Gelsin de karşılayalım." diye hacısını bekleyenler de var. Onları üzmemek daha önemli oluyor.

Bir de Peygamber Efendimiz'in zamanında sahabeden birisini hatırlıyorum.Bir de Peygamber Efendimiz'in zamanında sahabeden birisini hatırlıyorum. Abdullah b. Revâhâ radıyallahu anh hazretleri olabilir.Abdullah b. Revâhâ radıyallahu anh hazretleri olabilir. Bir askerî birliğin başına komutan tayin ediliyor. Bir askerî birliğin başına komutan tayin ediliyor. Çok güzel ata binermiş, deveye binermiş, hızlı sürermiş. Çok güzel ata binermiş, deveye binermiş, hızlı sürermiş.

"Sen bu birliğin komutanısın, bunları falanca yere götür." deniyor. "Sen bu birliğin komutanısın, bunları falanca yere götür." deniyor.

O da askerlerini, birliğini hazırlıyor. "Hadi siz yola çıkın, ben arkanızdan yetişirim." diyor.O da askerlerini, birliğini hazırlıyor.

"Hadi siz yola çıkın, ben arkanızdan yetişirim." diyor.
Kendisi Medine-i Münevvere'de kalıyor. Kendisi Medine-i Münevvere'de kalıyor.

Ertesi gün Cuma mıydı artık neyse, Peygamber Efendimiz bakıyor ki görevlendirdiği komutan Medine'de. Ertesi gün Cuma mıydı artık neyse, Peygamber Efendimiz bakıyor ki görevlendirdiği komutan Medine'de.

"Ben sana 'git' diye söylemedim mi?" "Gönderdim yâ Resûlallah!" "Ben sana 'git' diye söylemedim mi?"

"Gönderdim yâ Resûlallah!"

"Sen niye onlarla gitmedin?" "Sen niye onlarla gitmedin?"

"'Sevap' diye seninle şu cuma namazını, şu mescitte kılmayı istedim de onun için onları gönderdim;"'Sevap' diye seninle şu cuma namazını, şu mescitte kılmayı istedim de onun için onları gönderdim; arkadan yetişirim yâ Resûlallah!" arkadan yetişirim yâ Resûlallah!"

Diyor ki; "Ne kadar çırpınsan, burada namaz da kılsan,Diyor ki;

"Ne kadar çırpınsan, burada namaz da kılsan,
onlarla çıkmış olmanın sevabına erişemezsin, yakalayamazsın." onlarla çıkmış olmanın sevabına erişemezsin, yakalayamazsın."

Bak, vazife ve iş ne kadar önemli. Her işin bir yeri ve zamanı var. Bak, vazife ve iş ne kadar önemli. Her işin bir yeri ve zamanı var. O zaman erken gitmek sevap oluyor. Durumlar başka zaman başka türlü olabiliyor. O zaman erken gitmek sevap oluyor. Durumlar başka zaman başka türlü olabiliyor.

Onun için her şeyi yerli yerince yapmak lâzım. Hac tamam oldu mu? Oldu, tamam. Onun için her şeyi yerli yerince yapmak lâzım.

Hac tamam oldu mu?

Oldu, tamam.
Hac tamam olduysa o zaman; "Ya Allah, hadi bakalım, Hac tamam olduysa o zaman; "Ya Allah, hadi bakalım, çoluk çocuğuna bir an evvel kavuşmaya acele et!" demek lazım geliyor. çoluk çocuğuna bir an evvel kavuşmaya acele et!" demek lazım geliyor.

İza kaade ahadüküm ilâ ehîhi fe'l-yes'elhü tefekkuhen ve lâ yes'elhü teannüten. İza kaade ahadüküm ilâ ehîhi fe'l-yes'elhü tefekkuhen ve lâ yes'elhü teannüten.

Hz. Ali radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Hz. Ali radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

"Sizden biriniz bir kardeşinin yanına varıp da oturduğu zaman,"Sizden biriniz bir kardeşinin yanına varıp da oturduğu zaman, ona bir bilgiyi öğrenmek için, dinî bir konuyu öğrenmek için soru sorsun. ona bir bilgiyi öğrenmek için, dinî bir konuyu öğrenmek için soru sorsun. Onu imtihan etmek maksadıyla sormasın." Onu imtihan etmek maksadıyla sormasın."

Bizim başımıza çok geliyor. Biz kalkıyoruz, Anadolu'da bir kasabaya gidiyoruz Bizim başımıza çok geliyor. Biz kalkıyoruz, Anadolu'da bir kasabaya gidiyoruz veya yurtdışında müslüman işçilerin olduğu bir yere gidiyoruz. Adam bize soru yağdırıyor.veya yurtdışında müslüman işçilerin olduğu bir yere gidiyoruz. Adam bize soru yağdırıyor. Ama bu soruları benden önceki hocaya da sormuş, daha önceki hocaya da sormuş,Ama bu soruları benden önceki hocaya da sormuş, daha önceki hocaya da sormuş, daha önceki hocaya da sormuş. O onun profesörü olmuş. Konuyu benden iyi biliyor.daha önceki hocaya da sormuş. O onun profesörü olmuş. Konuyu benden iyi biliyor. Benim o meseleyle o kadar ilgim yok. O daha iyi biliyor. Bir de bana soruyor. Niye soruyorsun? Benim o meseleyle o kadar ilgim yok. O daha iyi biliyor. Bir de bana soruyor.

Niye soruyorsun?

Benim nefeslerime yazık değil mi? Beni ne diye meşgul ediyorsun, terletiyorsun, üzüyorsun? Benim nefeslerime yazık değil mi? Beni ne diye meşgul ediyorsun, terletiyorsun, üzüyorsun?

Kimisi yoklamak için soruyor, imtihan için soruyor, müşkül durumda bırakmak için soruyor. Kimisi yoklamak için soruyor, imtihan için soruyor, müşkül durumda bırakmak için soruyor. Bu doğru değil. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Bu doğru değil.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Sizden biriniz kardeşinizin yanına girip oturduğu zaman, soru soracaksa dinî bilgisini artırmak, "Sizden biriniz kardeşinizin yanına girip oturduğu zaman, soru soracaksa dinî bilgisini artırmak, tefeyyüz etmek için, taallüm etmek için, istifade etmek için sorsun;tefeyyüz etmek için, taallüm etmek için, istifade etmek için sorsun; yoksa imtihan için, onu müşkül durumda bırakmak için, meşakkate sokmak için sormasın." diyor. yoksa imtihan için, onu müşkül durumda bırakmak için, meşakkate sokmak için sormasın." diyor.

Her şeyde niyet çok önemli. Kişi iyi niyetli olacak, art niyetli olmayacak. Her şeyde niyet çok önemli. Kişi iyi niyetli olacak, art niyetli olmayacak.

İzâ kulte li-sâhibike ve'l-imâmü yahtubü yevme'l-cümuati ensıt fe-kad leğavte.İzâ kulte li-sâhibike ve'l-imâmü yahtubü yevme'l-cümuati ensıt fe-kad leğavte. Bu hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten. Bu hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten.

Cuma günü Allah müslümanların toplanmasını emretmiş. Cuma namazı bir topluluk namazıdır, farzdır. Cuma günü Allah müslümanların toplanmasını emretmiş. Cuma namazı bir topluluk namazıdır, farzdır. Bir içtimadır, mühim bir şeydir. Bir içtimadır, mühim bir şeydir. İşini gücünü bırakacak, ticaretini kapatacak, dükkanını örtecek, cuma günü gelecek. İşini gücünü bırakacak, ticaretini kapatacak, dükkanını örtecek, cuma günü gelecek.

Neden? İzâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumuati fes'av ilâ zikrillahi ve zerû'l-bey'.Neden?

İzâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumuati fes'av ilâ zikrillahi ve zerû'l-bey'.
"Ey iman edenler! Cuma günü, cuma namazı için ezan okunduğu zaman Allah'ın zikrine koşun."Ey iman edenler! Cuma günü, cuma namazı için ezan okunduğu zaman Allah'ın zikrine koşun. İmamın hutbesi, kılınan namaz; ikisi de zikir. Allah'ın zikrine koşa koşa gidin, alışverişi bırakın. İmamın hutbesi, kılınan namaz; ikisi de zikir. Allah'ın zikrine koşa koşa gidin, alışverişi bırakın. " Zâliküm hayrün leküm in küntüm ta'lemûn." Zâliküm hayrün leküm in küntüm ta'lemûn. "Bu sizin için daha hayırlıdır; bilecek olursanız, anlayabilecekseniz, bu sizin için daha hayırlıdır." "Bu sizin için daha hayırlıdır; bilecek olursanız, anlayabilecekseniz, bu sizin için daha hayırlıdır."

"Ticaret etmek değil, oraya koşmak hayırlıdır." diyor. "Ticaret etmek değil, oraya koşmak hayırlıdır." diyor.

İnsan camiye geldiği zaman, imam hutbeye çıktığı zaman artık namaz da kılamaz.İnsan camiye geldiği zaman, imam hutbeye çıktığı zaman artık namaz da kılamaz. İmam minbere çıkmışsa namaz da olmaz. Önceden gelseydi, kılsaydı kılardı. İmam minbere çıkmışsa namaz da olmaz. Önceden gelseydi, kılsaydı kılardı. Konuşması da olmaz. Konuştuğu zaman sevabı kaçar. Konuşması da olmaz. Konuştuğu zaman sevabı kaçar. Konuştuğu zaman Cuma'nın sevabı silinir, kalmaz. Konuşmayacak! İslâm işe ciddiyet getirmiş.Konuştuğu zaman Cuma'nın sevabı silinir, kalmaz.

Konuşmayacak! İslâm işe ciddiyet getirmiş.
İmam konuşurken kimse konuşamaz. Herkes can kulağıyla hatibi dinleyecek.İmam konuşurken kimse konuşamaz. Herkes can kulağıyla hatibi dinleyecek. Minbere çıkmış; konuşurken hiç ses çıkmayacak. Minbere çıkmış; konuşurken hiç ses çıkmayacak.

Buradaki meseleyi anladıktan sonra tercüme edelim. Buradaki meseleyi anladıktan sonra tercüme edelim.

Peygamber Efendimiz diyor ki; İzâ kulte li-sâhibike. Peygamber Efendimiz diyor ki;

İzâ kulte li-sâhibike.
"Arkadaşına dediğin zaman." Ne zaman? Ve'l-imâmü yahtubü yevme'l-cumuati."Arkadaşına dediğin zaman."

Ne zaman?

Ve'l-imâmü yahtubü yevme'l-cumuati.
"Cuma günü imam hutbeye çıkmış, hutbeyi okurken, sen arkadaşına şöyle dediğin zaman.""Cuma günü imam hutbeye çıkmış, hutbeyi okurken, sen arkadaşına şöyle dediğin zaman." Ensıt "Konuşma!" İmam hutbe okuyor, "Konuşma!" dediğin zaman." Ensıt "Konuşma!"

İmam hutbe okuyor, "Konuşma!" dediğin zaman."

Ensıt, "sus" demek, "sesini kes" demek. Ensıt dediğin zaman, fe-kad leğavte. Ensıt, "sus" demek, "sesini kes" demek.

Ensıt dediğin zaman, fe-kad leğavte.
"İşte sen de sevabı kaçırdın." Ensıt demek bile yok. "Sus" bile demek yok."İşte sen de sevabı kaçırdın."

Ensıt demek bile yok. "Sus" bile demek yok.
"Sus" dediğin zaman da konuşmuş oluyorsun. O da sevabı kaçırıyor. "Sus" dediğin zaman da konuşmuş oluyorsun. O da sevabı kaçırıyor.

Konuşmayacaksın, bir. Konuşana "Sus!" bile demeyeceksin; çünkü o da bir konuşmadır. Konuşmayacaksın, bir. Konuşana "Sus!" bile demeyeceksin; çünkü o da bir konuşmadır. Herkes "Sus!" derse, koca bir kalabalık olur, gürültü olur.Herkes "Sus!" derse, koca bir kalabalık olur, gürültü olur. Susulacak, hiç konuşulmayacak. O kadar ciddî. Susulacak, hiç konuşulmayacak. O kadar ciddî.

Konuşulmayacak; herkes imamın nasihatini dinleyecek. Konuşulmayacak; herkes imamın nasihatini dinleyecek. Ama millet şöyle bir rahat oturdu mu, şöyle rahat bir şekilde kollarını dizlerini bir kavradı mı,Ama millet şöyle bir rahat oturdu mu, şöyle rahat bir şekilde kollarını dizlerini bir kavradı mı, düşmüyor da o zaman, -tam ağırlık merkezinden inen çekim,düşmüyor da o zaman, -tam ağırlık merkezinden inen çekim, dayanma düzleminin dışına çıkmadığı için gayet sağlam bir oturuş oluyor o- başlıyor uyumaya. dayanma düzleminin dışına çıkmadığı için gayet sağlam bir oturuş oluyor o- başlıyor uyumaya. Eğer dirsek atmazsak, horulduyor bir de, rahat geliyor. Bunda da iki şey var: Eğer dirsek atmazsak, horulduyor bir de, rahat geliyor.

Bunda da iki şey var:

İmamların cazip konuları anlatması lazım. Bu bir sanat da değil; milleti uyutmamak önemli.İmamların cazip konuları anlatması lazım. Bu bir sanat da değil; milleti uyutmamak önemli. Ötekisinin de uyumamaya dikkat etmesi lazım. Şeytanın oyununa gelmemesi lazım.Ötekisinin de uyumamaya dikkat etmesi lazım. Şeytanın oyununa gelmemesi lazım. Onu dinlemek ibadet, sevap. Onu dinlemek ibadet, sevap.

Fes'av ilâ zikri'llah. "Allah'ın zikrine koşun." demiş. Fes'av ilâ zikri'llah. "Allah'ın zikrine koşun." demiş.

Allah o konuşmaya önem veriyor, o nasihati dinlemesini istiyor. Şeytan da onu uyutuyor. Neden? Allah o konuşmaya önem veriyor, o nasihati dinlemesini istiyor. Şeytan da onu uyutuyor.

Neden?

Şeytan; Allah'ın dediklerinin tersini yaptırmaya, böylece Allah'ın gazabına uğramasına çalışır, uğraşır.Şeytan; Allah'ın dediklerinin tersini yaptırmaya, böylece Allah'ın gazabına uğramasına çalışır, uğraşır. İnsanları Allah'ın sevmediği bir duruma düşürmeye çalışır. Orada o uyku, şeytandan. İnsanları Allah'ın sevmediği bir duruma düşürmeye çalışır. Orada o uyku, şeytandan.

Onun için büyüklerimiz halvette tasavvufî çalışmasını yaparken ne yaparlarmış? Onun için büyüklerimiz halvette tasavvufî çalışmasını yaparken ne yaparlarmış?

"Uyumayayım." diye, "Başım önüme gelmesin." diye tedbir alırlarmış. "Uyumayayım." diye, "Başım önüme gelmesin." diye tedbir alırlarmış. "Arkama yaslanıp da horlamayayım." diye arkasına çivi koyarlarmış."Arkama yaslanıp da horlamayayım." diye arkasına çivi koyarlarmış. "Yaslandığı zaman batacak, hemen aklı başına gelecek, uykusu kaçacak." diye, "Yaslandığı zaman batacak, hemen aklı başına gelecek, uykusu kaçacak." diye, "Uyumasın." diye çivi koyarlarmış. "Uyumasın." diye çivi koyarlarmış.

Onun için tedbir almak lazım. O uyuma saati değil. Can kulağıyla hatibi dinleme saati.Onun için tedbir almak lazım. O uyuma saati değil. Can kulağıyla hatibi dinleme saati. Hatibin de vazifesi; cazip ve önemli konuları seçip onları okuması, anlatması lazım. Hatibin de vazifesi; cazip ve önemli konuları seçip onları okuması, anlatması lazım.

"Ey cemaat-i müslimîn! Bugünkü hutbemizin mevzuu, ağaç dikmenin güzelliği hakkındadır."Ey cemaat-i müslimîn! Bugünkü hutbemizin mevzuu, ağaç dikmenin güzelliği hakkındadır. Türk Hava Kurumu'na yardım hakkındadır." Fesübhanallah!Türk Hava Kurumu'na yardım hakkındadır."

Fesübhanallah!
Çevreyi korumak, güzelleştirmeyi Çevre Bakanlığı yapsın. Çevreyi korumak, güzelleştirmeyi Çevre Bakanlığı yapsın.

Çevre Bakanlığı konuşmalarında, konferanslarında; Çevre Bakanlığı konuşmalarında, konferanslarında;

"Ey cemaat-i müslimîn! Namazınızı ihmal etmeyin." diyor mu? Demiyor. "Ey cemaat-i müslimîn! Namazınızı ihmal etmeyin." diyor mu?

Demiyor.

Sen niye onun işini yapıyorsun? Sen kendi işine bak. Asıl işlerinle meşgul ol. Sen niye onun işini yapıyorsun?

Sen kendi işine bak. Asıl işlerinle meşgul ol.
Anneler günü, babalar günü, dedeler günü, nineler günü, bilmem ne günü… Nereden gelmiş? Anneler günü, babalar günü, dedeler günü, nineler günü, bilmem ne günü…

Nereden gelmiş?

UNESCO'nun bilmem nesi, bilmem nenin bilmem nesi…UNESCO'nun bilmem nesi, bilmem nenin bilmem nesi… Millet boyuna hatibi kendi konusunu konuşturmaya zorluyor.Millet boyuna hatibi kendi konusunu konuşturmaya zorluyor. Tabi millet de onu bildiği için tamam. "Ağaç dikmek sevaptır." Onu kırk defa duymuş. Tabi millet de onu bildiği için tamam. "Ağaç dikmek sevaptır."

Onu kırk defa duymuş.
Hutbesinin mevzuunu da başında söylüyor.Hutbesinin mevzuunu da başında söylüyor. Aslında kompozisyonda bir kaide vardır; konu hakkında meraklandırmak lâzım. Aslında kompozisyonda bir kaide vardır; konu hakkında meraklandırmak lâzım.

Romanlar nasıl başlar? Heyecanlı… Polisiye romanlar nasıl başlar? Romanlar nasıl başlar?

Heyecanlı…

Polisiye romanlar nasıl başlar?

"Geceleyin şiddetli bir rüzgar esiyordu. Odanın kapısı gıcııııırt diye birden açıldı." falan diye,"Geceleyin şiddetli bir rüzgar esiyordu. Odanın kapısı gıcııııırt diye birden açıldı." falan diye, insanın hemen gözleri açılıyor; "Dur bakalım, ne söyleyecek?" diyor. insanın hemen gözleri açılıyor; "Dur bakalım, ne söyleyecek?" diyor. Romanı başından sonuna kadar okuyor. Romanı başından sonuna kadar okuyor.

Başında; "Hutbemizin mevzuu, ağaç dikmenin faziletidir." diyor. "Tamam. Anladım hocam.Başında; "Hutbemizin mevzuu, ağaç dikmenin faziletidir." diyor.

"Tamam. Anladım hocam.
Hadi Allah'a ısmarladık. Allah rahatlık versin..." Hadi Allah'a ısmarladık. Allah rahatlık versin..."

Bu da uygun olmuyor. O da kompozisyon tekniği, hitabet tekniği olmuş oluyor.Bu da uygun olmuyor. O da kompozisyon tekniği, hitabet tekniği olmuş oluyor. O da ona dikkat edecek. Berikisi de şeytanın oyununa gelmeyip Allah'ın emirlerini,O da ona dikkat edecek. Berikisi de şeytanın oyununa gelmeyip Allah'ın emirlerini, âyetleri ve Resûlullah'ın hadîs-i şerîflerini dinlemeye dikkat edecek. âyetleri ve Resûlullah'ın hadîs-i şerîflerini dinlemeye dikkat edecek.

İzâ kada'l-imâmü's-salâte ve kaade fe-eahdese kable en yetekellemeİzâ kada'l-imâmü's-salâte ve kaade fe-eahdese kable en yetekelleme fe-kad temmet salâtühû ve men kâne halfehû mimmen etemme's-salâte.fe-kad temmet salâtühû ve men kâne halfehû mimmen etemme's-salâte. "İmam, namazını bitirip tahiyyât'ı tamamladıktan sonra, selâmdan önce, "İmam, namazını bitirip tahiyyât'ı tamamladıktan sonra, selâmdan önce, abdesti bozucu herhangi bir durum olursa, arkasında olanların da namazı tamam olmuştur." abdesti bozucu herhangi bir durum olursa, arkasında olanların da namazı tamam olmuştur."

Çünkü vazifeler yapılmış oluyor. Çünkü vazifeler yapılmış oluyor.

Sonra; İzâ kada'l-kâdî fe'ctehede fe-esâbe felehû Sonra;

İzâ kada'l-kâdî fe'ctehede fe-esâbe felehû
aşeretü ücûrin ve ize'ctehede fe-ehtae kâne lehû ecrün ev ecrâni.aşeretü ücûrin ve ize'ctehede fe-ehtae kâne lehû ecrün ev ecrâni. Abdullah b. Amr radıyallahu anhümâ'dan. Abdullah b. Amr radıyallahu anhümâ'dan. Babası da Mısır fatihi, Amr İbnü'l-Âs, kendisi de ashabın fakihlerinden; o rivayet etmiş. Babası da Mısır fatihi, Amr İbnü'l-Âs, kendisi de ashabın fakihlerinden; o rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki:

İzâ kada'l-kâdî fe'ctehede fe-esâbe felehû aşeretü ücûrin. İzâ kada'l-kâdî fe'ctehede fe-esâbe felehû aşeretü ücûrin. "Hakim, mahkemede iki kişi arasında hükmeden kadı, hükmünü verdiği zaman" "Hakim, mahkemede iki kişi arasında hükmeden kadı, hükmünü verdiği zaman" -ama hükmünü vermekte iyice bocalayıp, düşünüp, çalışıp, gayret edip, -ama hükmünü vermekte iyice bocalayıp, düşünüp, çalışıp, gayret edip, "Bunun nasıl olması lazım?" âyetleri, hadisleri, şeriatin ahkâmını,"Bunun nasıl olması lazım?" âyetleri, hadisleri, şeriatin ahkâmını, kanunlarını iyice düşünüp de karar verip- Fe-esâbe. "Kararı da isabetli olursa." kanunlarını iyice düşünüp de karar verip- Fe-esâbe. "Kararı da isabetli olursa."

Hakim kararı verdi, kararı da doğru, tamam. "İsabetli olursa, ona on sevap verilir." Hakim kararı verdi, kararı da doğru, tamam.

"İsabetli olursa, ona on sevap verilir."

Kadının isabetli kararına Allah on sevap verir. Kadının isabetli kararına Allah on sevap verir.

Ve ize'ctehede fe-ehtae. "Yine gayret etti, doğruyu bulmaya çalıştı, düşündü, taşındı,Ve ize'ctehede fe-ehtae. "Yine gayret etti, doğruyu bulmaya çalıştı, düşündü, taşındı, ama aklına öteki şey gelmedi, yanlış bir karar verdi." ama aklına öteki şey gelmedi, yanlış bir karar verdi."

Nasıl? İnsan bazen; "Hay Allah, tüh be; o da vardı!" falan der.Nasıl?

İnsan bazen; "Hay Allah, tüh be; o da vardı!" falan der.
Bir şeyi unuttu, aklına gelmedi, kararı yanlış oldu. O zaman ne olur? Bir şeyi unuttu, aklına gelmedi, kararı yanlış oldu.

O zaman ne olur?

Ama içtihat etti, cehd etti, gayret etti. Burada "içtihat" demek, "Gayret etti;Ama içtihat etti, cehd etti, gayret etti. Burada "içtihat" demek, "Gayret etti; doğruyu bulmaya çalıştı, uğraştı, düşündü, taşındı." demek. Ama kararı yanlış oldu. doğruyu bulmaya çalıştı, uğraştı, düşündü, taşındı." demek. Ama kararı yanlış oldu.

O zaman ne olur? Fe-ehtae kâne lehû ecrün ev ecrâni. O zaman ne olur?

Fe-ehtae kâne lehû ecrün ev ecrâni.
"Onun da yine bir ecri veyahut iki ecri olur." "Onun da yine bir ecri veyahut iki ecri olur."

Tabi bu "bir veya iki ecir" ifadesinde geçen "veya" sözü, râviden mi geliyor,Tabi bu "bir veya iki ecir" ifadesinde geçen "veya" sözü, râviden mi geliyor, onu bilemiyoruz, şu anda yanımızda şerh yok. onu bilemiyoruz, şu anda yanımızda şerh yok.

Belki; "Resûlullah şöyle mi dedi, böyle mi dedi, hatırımda iyi tutamamışım." mânasınadır. Belki; "Resûlullah şöyle mi dedi, böyle mi dedi, hatırımda iyi tutamamışım." mânasınadır.

Belki de Efendimiz; "Kararı veren insanın kararındaki Belki de Efendimiz; "Kararı veren insanın kararındaki duruma göre bir ecir veya iki ecir alıyor." diyor; öyle söylemiş olabilir. duruma göre bir ecir veya iki ecir alıyor." diyor; öyle söylemiş olabilir.

Şunu anlıyoruz ki kadı iyi niyetli oldu mu, hakkı bulmak için de çalıştı mı,Şunu anlıyoruz ki kadı iyi niyetli oldu mu, hakkı bulmak için de çalıştı mı, isabetli karar verirse on ecir alıyor, isabetsiz olsa iki alıyor; ama yine alıyor.isabetli karar verirse on ecir alıyor, isabetsiz olsa iki alıyor; ama yine alıyor. "Hata etti." diye ceza yazılmıyor, günaha girmiyor. Neden? Gayret etti. Ne yapsın?"Hata etti." diye ceza yazılmıyor, günaha girmiyor.

Neden?

Gayret etti. Ne yapsın?
O zaman herkes bu işten kaçar. Kadılık mesleğinde insan kalmaz. Kimse kadı olmak istemez.O zaman herkes bu işten kaçar. Kadılık mesleğinde insan kalmaz. Kimse kadı olmak istemez. Zaten tehlikesi de var: Âhirette mahkeme-i kübrâ zamanında insanlar hesaba çekildiği zamanda Zaten tehlikesi de var:

Âhirette mahkeme-i kübrâ zamanında insanlar hesaba çekildiği zamanda
iki kişi arasında hükmeden insanlar hep "Keşke hükmetmeseydim!" diyecekmiş.iki kişi arasında hükmeden insanlar hep "Keşke hükmetmeseydim!" diyecekmiş. Çünkü korkulacak bir durum. Tabi herkes kaçar, herkes kaçınca bu fıkhî meseleler nasıl çözülecek?Çünkü korkulacak bir durum. Tabi herkes kaçar, herkes kaçınca bu fıkhî meseleler nasıl çözülecek? Bu ihtilâflar nasıl halledilecek? Bu mahkeme müessesesinin de mevcut olması şart. Bu ihtilâflar nasıl halledilecek? Bu mahkeme müessesesinin de mevcut olması şart.

O halde iyi niyetli insanların her şeyi tam yapamazsa bile yine de yapmaya çalışması lazım.O halde iyi niyetli insanların her şeyi tam yapamazsa bile yine de yapmaya çalışması lazım. İsabet ederse hükmünde on sevap alır. İsabet etmezse yine Allah mükâfâtsız bırakmıyor.İsabet ederse hükmünde on sevap alır. İsabet etmezse yine Allah mükâfâtsız bırakmıyor. Boş yok. İki ecir alıyor veya bir ecir alıyor. İslâm'da bunun gibi başka şeyler de var. Boş yok. İki ecir alıyor veya bir ecir alıyor.

İslâm'da bunun gibi başka şeyler de var.
Mesela bir insan bir iyiliği yapmaya niyet etse yapsa bire on kazanır.Mesela bir insan bir iyiliği yapmaya niyet etse yapsa bire on kazanır. Niyet etse yapamazsa yine sevap kazanır.Niyet etse yapamazsa yine sevap kazanır. "Şu hayrı yapayım." diye niyet etti ama mâni çıktı, misafir geldi, yapamadı; yine sevap kazanır."Şu hayrı yapayım." diye niyet etti ama mâni çıktı, misafir geldi, yapamadı; yine sevap kazanır. Bir kötülük yapmaya niyet etse, yapsa, bir günah kazanır.Bir kötülük yapmaya niyet etse, yapsa, bir günah kazanır. Bir kötülüğü yapmaya niyet etmişken, Allah'tan korkup vazgeçse bu sefer bir sevap kazanır. Bir kötülüğü yapmaya niyet etmişken, Allah'tan korkup vazgeçse bu sefer bir sevap kazanır. İslâm'ın böyle mükâfâtları var. İslâm'ın böyle mükâfâtları var.

Dokuzuncu hadîs-i şerîf: Dokuzuncu hadîs-i şerîf:

İzâ kulte sübhânallah fe-kad zekerta'llâhe fe-zekerek.İzâ kulte sübhânallah fe-kad zekerta'llâhe fe-zekerek. Ve izâ kulte elhamdülillah fe-kad şekerta'llâhe fe-zâdek.Ve izâ kulte elhamdülillah fe-kad şekerta'llâhe fe-zâdek. Fe izâ kulte lâ ilâhe illallah fe-hiye kelimetü't-tevhîd elletî men kâlehâ ğayrü şâkkin Fe izâ kulte lâ ilâhe illallah fe-hiye kelimetü't-tevhîd elletî men kâlehâ ğayrü şâkkin ve lâ murtâbin ve lâ mütekebbirin ve lâ cebbârin 'atekahu'llâhu mine'n-nâr.ve lâ murtâbin ve lâ mütekebbirin ve lâ cebbârin 'atekahu'llâhu mine'n-nâr. el-Hakemi'bni Ümeyr'den rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte şöyle buyuruyor: el-Hakemi'bni Ümeyr'den rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte şöyle buyuruyor:

İzâ kulte Sübhânallah. "Sübhânallah dediğin zaman." İzâ kulte Sübhânallah. "Sübhânallah dediğin zaman." Fe-kad zekerta'llahe fe-zekerek. "Allah'ı zikretmiş olursun; Allah da seni zikreder." Fe-kad zekerta'llahe fe-zekerek. "Allah'ı zikretmiş olursun; Allah da seni zikreder."

Biliyorsunuz, zikrin şerefi çok yüksektir. Kim Allah'ı zikrederse, Allah da onu zikrediyor. Biliyorsunuz, zikrin şerefi çok yüksektir. Kim Allah'ı zikrederse, Allah da onu zikrediyor.

Fe'zkürûnî ezkürküm ve'şkürûlî ve lâ tekfürûn. âyet-i kerîmesinde de bu var. Burada da karşımıza geliyor. Fe'zkürûnî ezkürküm ve'şkürûlî ve lâ tekfürûn.

âyet-i kerîmesinde de bu var. Burada da karşımıza geliyor.

"Sen sübhânallah dedin mi bu sözünle Allah'ı zikretmiş olursun ve Allah da seni zikreder." "Sen sübhânallah dedin mi bu sözünle Allah'ı zikretmiş olursun ve Allah da seni zikreder."

Allah'ın kulu zikretmesi, ne büyük devlettir, ne büyük şereftir, ne büyük nimettir, Allah'ın kulu zikretmesi, ne büyük devlettir, ne büyük şereftir, ne büyük nimettir, ne büyük mazhariyettir, ne büyük hayırların vesilesidir!ne büyük mazhariyettir, ne büyük hayırların vesilesidir! Allah kuluna; 'kulum' dedi mi insanın dayanacak hâli kalmaz. Fevkalâde güzel bir durum. Allah kuluna; 'kulum' dedi mi insanın dayanacak hâli kalmaz. Fevkalâde güzel bir durum.

Ve izâ kulte elhamdülillah. "Sen elhamdülillah dediğin zaman." Ve izâ kulte elhamdülillah. "Sen elhamdülillah dediğin zaman."

Sübhânallah dedin, Allah'ı zikretmiş olursun, Allah da seni zikreder. Sübhânallah dedin, Allah'ı zikretmiş olursun, Allah da seni zikreder.

"Elhamdülillah dediğin zaman." Fe-kad şekerta'llah. "Allah'a şükretmiş olursun." "Elhamdülillah dediğin zaman." Fe-kad şekerta'llah. "Allah'a şükretmiş olursun."

Çünkü, "Hamd olsun sana, yâ Rabbi!" demiş oluyorsun. Çünkü, "Hamd olsun sana, yâ Rabbi!" demiş oluyorsun. Fe zâdeke. "Allah o zaman senin nimetini artırır." Şükretmenin karşılığı da nedir? Fe zâdeke. "Allah o zaman senin nimetini artırır."

Şükretmenin karşılığı da nedir?

Nimetin artmasıdır. Şükredenin nimetini artırır. Allah'ın âdeti, âdetullah böyledir. Nimetin artmasıdır. Şükredenin nimetini artırır. Allah'ın âdeti, âdetullah böyledir.

Le in şekertüm le ezîdenneküm. Le in şekertüm le ezîdenneküm.

Allahu Teâlâ hazretleri böyle buyuruyor: "Eğer sizler şükrederseniz mutlaka ben Azîmü'ş-şan Allahu Teâlâ hazretleri böyle buyuruyor:

"Eğer sizler şükrederseniz mutlaka ben Azîmü'ş-şan
sizin o nimetinizi mutlaka ve mutlaka artırırım." sizin o nimetinizi mutlaka ve mutlaka artırırım."

"Şükrederseniz mutlaka ve mutlaka artırırım." O halde insanın şükredici bir kul olması lazım."Şükrederseniz mutlaka ve mutlaka artırırım."

O halde insanın şükredici bir kul olması lazım.
Tabi elhamdülillah demek de şükür oluyor. Tabi elhamdülillah demek de şükür oluyor. Suyu içiyorsun; "Oh, elhamdülillah, şu sıcakta mis gibi, bal gibi bir su, çok tatlıymış,Suyu içiyorsun; "Oh, elhamdülillah, şu sıcakta mis gibi, bal gibi bir su, çok tatlıymış, serinliği de çok güzelmiş, ne insanın boğazını donduracak gibi çok soğuk, ne de sıcak, elhamdülillah!" serinliği de çok güzelmiş, ne insanın boğazını donduracak gibi çok soğuk, ne de sıcak, elhamdülillah!"

Bak, içten şükrettin. Veya Allah evlat vermiş, para vermiş, sıhhat vermiş, vesaire vesaire… Bak, içten şükrettin. Veya Allah evlat vermiş, para vermiş, sıhhat vermiş, vesaire vesaire… Elhamdülillah dedikçe, Allah o verdiği nimeti artırır. Elhamdülillah dedikçe, Allah o verdiği nimeti artırır. Küfrân-ı nimette bulunursa insan, kadrini bilmezse, nimeti çeker alır.Küfrân-ı nimette bulunursa insan, kadrini bilmezse, nimeti çeker alır. Allah'ın kanunu böyledir. Şükredersen artırır, kıymetini bilmezsen çeker alır. Allah'ın kanunu böyledir. Şükredersen artırır, kıymetini bilmezsen çeker alır.

Fe-izâ kulte lâ ilâhe illallah. "Ve Lâ ilâhe illallah dediğin zaman ise."Fe-izâ kulte lâ ilâhe illallah. "Ve Lâ ilâhe illallah dediğin zaman ise." Fe hiye kelimetü't-tevhîd elletî. "Bu tevhid kelimesidir, Allah'ı birleme sözüdür ki." Fe hiye kelimetü't-tevhîd elletî. "Bu tevhid kelimesidir, Allah'ı birleme sözüdür ki." Men kâlehâ ğayrü şâkkin ve lâ murtâbin ve lâ mütekebbirin ve lâ cebbârin.Men kâlehâ ğayrü şâkkin ve lâ murtâbin ve lâ mütekebbirin ve lâ cebbârin. "Tereddüt etmeden, şüphe etmeden, kibirlenmeden, cebbar olmadan,"Tereddüt etmeden, şüphe etmeden, kibirlenmeden, cebbar olmadan, kim bu lâ ilâhe illallah sözünü halisâne söylerse."kim bu lâ ilâhe illallah sözünü halisâne söylerse." 'A'tekahullâhu mine'n-nâr. "Allah onu cehennemden âzat eder." 'A'tekahullâhu mine'n-nâr. "Allah onu cehennemden âzat eder."

Men kâle lâ ilâhe illallah. "Lâ ilâhe illallah diyen, cehennemden âzat olur, cennete dâhil olur."Men kâle lâ ilâhe illallah. "Lâ ilâhe illallah diyen, cehennemden âzat olur, cennete dâhil olur." Bu kadar önemli bu söz. Ama nasıl olacak? Ğayrü şâkkin. "Şaak, şek etmeden." Bu kadar önemli bu söz.

Ama nasıl olacak?

Ğayrü şâkkin. "Şaak, şek etmeden."

Lâ ilâhe illallah diyor ama acaba öyle mi, değil mi? Lâ ilâhe illallah diyor ama acaba öyle mi, değil mi? İranlıların dediği mi doğru, acemlerin, -yani eski İranlı ateşperestlerin demek istiyorum, İranlıların dediği mi doğru, acemlerin, -yani eski İranlı ateşperestlerin demek istiyorum, hani onlar iyilik tanrısı, kötülük tanrısı derlermi.- Hintlilerin dediği mi doğru, hani onlar iyilik tanrısı, kötülük tanrısı derlermi.- Hintlilerin dediği mi doğru, Japonlar mı haklı vesaire... Olmadı! Japonlar mı haklı vesaire...

Olmadı!

Ğayrü şâkkin. "Şek etmeden." Ve lâ murtâbin. "Reyb, tereddüt olmadan."Ğayrü şâkkin. "Şek etmeden." Ve lâ murtâbin. "Reyb, tereddüt olmadan." Ve lâ mütekebbirin. "Tekebbür, azamet, kendini beğenmişlik, ululanmak, kibirlenme olmadan."Ve lâ mütekebbirin. "Tekebbür, azamet, kendini beğenmişlik, ululanmak, kibirlenme olmadan." Ve lâ cebbârin. "Ve başkasına baskı vesaire olmadan." Ve lâ cebbârin. "Ve başkasına baskı vesaire olmadan."

Bu sıfatlar olmadan, güzelce kim lâ ilâhe illallah derse,Bu sıfatlar olmadan, güzelce kim lâ ilâhe illallah derse, Allah onu cehennemden âzat eder, cennetine sokar; o kadar önemli. Allah onu cehennemden âzat eder, cennetine sokar; o kadar önemli.

Demek ki "Sübhânallah demek zikirdir, Allah'ı zikretmiş olur; Allah da onu zikreder. Demek ki "Sübhânallah demek zikirdir, Allah'ı zikretmiş olur; Allah da onu zikreder. Elhamdülillah demek şükürdür. Allah, şükredenin nimetini artırır.Elhamdülillah demek şükürdür. Allah, şükredenin nimetini artırır. Lâ ilâhe illallah diyen, usulünce, iyi bir duyguyla lâ ilâhe illallah demişseLâ ilâhe illallah diyen, usulünce, iyi bir duyguyla lâ ilâhe illallah demişse Allah onu cehennemden âzat eder, cennetine dâhil eder." Allah onu cehennemden âzat eder, cennetine dâhil eder."

Allah cümlemizi lâ ilâhe illallah'ı böyle, bu şartlarla güzelce söyleyip cennetine girenlerden,Allah cümlemizi lâ ilâhe illallah'ı böyle, bu şartlarla güzelce söyleyip cennetine girenlerden, cehennemden âzat olmuş olanlardan eylesin. cehennemden âzat olmuş olanlardan eylesin.

İzâ kumte mine'l-leyli tusallî fe'rfa' savteke kalîlen tüfzi'u'ş-şeytâne veİzâ kumte mine'l-leyli tusallî fe'rfa' savteke kalîlen tüfzi'u'ş-şeytâne ve tûkızu'l-cîrâne ve türdi'r-rahmâne. tûkızu'l-cîrâne ve türdi'r-rahmâne. Bu onuncu hadîs-i şerîf, Enes radıyallahu anh'ten. Onuncu ve sonuncu hadîs-i şerîf. Bu onuncu hadîs-i şerîf, Enes radıyallahu anh'ten. Onuncu ve sonuncu hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz diyor ki; İzâ kumte mine'l-leyli tusallî.Peygamber Efendimiz diyor ki;

İzâ kumte mine'l-leyli tusallî.
"Namaz kılmak maksadıyla geceleyin uykunu bölüp kalktığında." "Namaz kılmak maksadıyla geceleyin uykunu bölüp kalktığında."

Gece namazına kalktın mı, kalktın. Tamam. Fe'rfa' savteke kalîlen. "Sesini biraz yükselt." Gece namazına kalktın mı, kalktın. Tamam.

Fe'rfa' savteke kalîlen. "Sesini biraz yükselt."

"Komşular rahatsız olur!" "Yükselt!"" diyor Peygamber Efendimiz. "Sesini biraz yükselt!" "Komşular rahatsız olur!"

"Yükselt!"" diyor Peygamber Efendimiz. "Sesini biraz yükselt!"

Fe'rfa' savteke kalîlen. "Adamın ödünü patlatacak gibi değil de sesini azıcık yükselt." Fe'rfa' savteke kalîlen. "Adamın ödünü patlatacak gibi değil de sesini azıcık yükselt."

Ne olur? Tüfzi'u'ş-şeytâne. "Böyle yapınca şeytanı korkutursun. Ne olur?

Tüfzi'u'ş-şeytâne. "Böyle yapınca şeytanı korkutursun.
Şeytanı telâşa, korkuya düşürürsün." Şeytanı telâşa, korkuya düşürürsün." Ve tûkîzu'l-cîrâne. "Komşuları da uyandırırsın." Demek ki komşu duyacak gibi yapacaksın. Ve tûkîzu'l-cîrâne. "Komşuları da uyandırırsın."

Demek ki komşu duyacak gibi yapacaksın.
Tangırtı tungurtu olacak biraz, kapı gıcırdadı, vuruldu, açıldı, bilmem ne. Alttaki uyansın, korkma! Tangırtı tungurtu olacak biraz, kapı gıcırdadı, vuruldu, açıldı, bilmem ne. Alttaki uyansın, korkma! Üstteki uyansın azıcık. Komşu; uyandırmış olursun. Üstteki uyansın azıcık. Komşu; uyandırmış olursun.

Ve türdi'r-rahmâne. "Rahmân'ı da hoşnut etmiş olursun." Ve türdi'r-rahmâne. "Rahmân'ı da hoşnut etmiş olursun."

Sesi azıcık yükseltecek ama tabi bu nasıl komşulara olur? Sesi azıcık yükseltecek ama tabi bu nasıl komşulara olur?

Komşuların hepsi müslüman olur, sabahleyin Komşuların hepsi müslüman olur, sabahleyin "Tüh, bu gece bir gaflet bastı, hastaydım, uyanamadım." bilmem ne der, böyle komşular var. "Tüh, bu gece bir gaflet bastı, hastaydım, uyanamadım." bilmem ne der, böyle komşular var.

Bir de; camiye razı değil. Mahallede cami kurulmasına razı değil. Bir de; camiye razı değil. Mahallede cami kurulmasına razı değil. Cami kurulduysa ezan okunmasına razı değil. Neden? Cami kurulduysa ezan okunmasına razı değil.

Neden?

"Benim uykumu bölüyor, ezan okunmasın istemiyorum." diyor. "Benim uykumu bölüyor, ezan okunmasın istemiyorum." diyor.

Ankara'da, çok güzel bir mahalle yapmışlar, biz de gittik, orada bir ev aldık. Mahallenin içine Girdik.Ankara'da, çok güzel bir mahalle yapmışlar, biz de gittik, orada bir ev aldık. Mahallenin içine Girdik. Merkez Bankası Evleri Mahallesi. Koca bir tepenin üstünde manzaralı, şahane, bahçeli evler.Merkez Bankası Evleri Mahallesi. Koca bir tepenin üstünde manzaralı, şahane, bahçeli evler. Bir arkadaşla biz de bir ev sahibi olduk. Bir arkadaşla biz de bir ev sahibi olduk.

Her şeyi var; çarşısı, pazarı, sineması, sığınağı, parkı var. Başka nesi var? Her şeyi var; çarşısı, pazarı, sineması, sığınağı, parkı var.

Başka nesi var?

Her şeyi var, her şeyi ayırmışlar. Mahalleyi planlı yapmışlar, her şeyi var. Cami yeri yok! Her şeyi var, her şeyi ayırmışlar. Mahalleyi planlı yapmışlar, her şeyi var. Cami yeri yok!

Yahu bu adamlar gâvur mu? Gavur olsa, Amerikalı olsa, bir kilise yeri ayırırdı. Yahu bu adamlar gâvur mu?

Gavur olsa, Amerikalı olsa, bir kilise yeri ayırırdı.
Mutlaka mahallenin en güzel parselini kiliseye ayırıyorlar.Mutlaka mahallenin en güzel parselini kiliseye ayırıyorlar. İşte, burada Avustralyalı kardeşlerimiz var.İşte, burada Avustralyalı kardeşlerimiz var. Avrupa'yı görenler de bilir, parselasyonun en güzel parçası, en kaymaklı yerini mutlaka kiliseye ayırırlar. Avrupa'yı görenler de bilir, parselasyonun en güzel parçası, en kaymaklı yerini mutlaka kiliseye ayırırlar. Belediye hiç şaşmaz. Orada yok.Belediye hiç şaşmaz.

Orada yok.
Biz tuttuk; ne yapalım, ne edelim, bir arkadaşın, evinin bodrumunu temizledik,Biz tuttuk; ne yapalım, ne edelim, bir arkadaşın, evinin bodrumunu temizledik, dört metreye altı metre bir salon. Bodrumunu temizledik, burayı mahallenin mescidi yaptık.dört metreye altı metre bir salon. Bodrumunu temizledik, burayı mahallenin mescidi yaptık. Direğe de bir hoporlör koyduk. Buradan mikrofondan tel oraya gidiyor. Ezan okunacak. Direğe de bir hoporlör koyduk. Buradan mikrofondan tel oraya gidiyor. Ezan okunacak.

İşte bizim mescidimiz, mahallemizin mescidi. Bodrumda başlıyor, yer altında başlıyor.İşte bizim mescidimiz, mahallemizin mescidi. Bodrumda başlıyor, yer altında başlıyor. Yer altı faaliyeti. Sabahleyin bakıyoruz kesilmiş. Tamir ediyoruz, ertesi gün bakıyoruz, kesilmiş. Yer altı faaliyeti. Sabahleyin bakıyoruz kesilmiş. Tamir ediyoruz, ertesi gün bakıyoruz, kesilmiş. Tamir ediyoruz, ertesi gün bakıyoruz, kesilmiş. Ezan sesi istemiyor! Tamir ediyoruz, ertesi gün bakıyoruz, kesilmiş.

Ezan sesi istemiyor!

Araştırdık, sorduk, kim yapıyor, neden yapıyor? Araştırdık, sorduk, kim yapıyor, neden yapıyor?

Biz bu mahalleyi Amerikalılara kiraya vermek istiyoruz; cami istemeyiz, ezan istemeyiz. Biz bu mahalleyi Amerikalılara kiraya vermek istiyoruz; cami istemeyiz, ezan istemeyiz.

Şimdi senin kafanı kırarım ha! Şimdi senin kafanı kırarım ha!

"Amerikalıya kiraya verilecek." diye ben kendi memleketimde ezan okumayacağım. "Amerikalıya kiraya verilecek." diye ben kendi memleketimde ezan okumayacağım. Kerata eşhedü en lâ ilâhe illallah'ı, duysun da imana gelsin. Tabi biz dinlemedik. Mücadele ettik. Kerata eşhedü en lâ ilâhe illallah'ı, duysun da imana gelsin. Tabi biz dinlemedik. Mücadele ettik.

Sonra elhamdüllillah biz galip çıktık. Camiyi büyüttük, kocaman bir parsele bir cami yaptık.Sonra elhamdüllillah biz galip çıktık. Camiyi büyüttük, kocaman bir parsele bir cami yaptık. Yanına Kur'an kursu yaptık. Şunu yaptık, bunu yaptık… Okul yaptık. Yanına Kur'an kursu yaptık. Şunu yaptık, bunu yaptık… Okul yaptık. Herhalde hırslarından çatlamışlardır. Veya kafaları da çatlamıştır. Herhalde hırslarından çatlamışlardır. Veya kafaları da çatlamıştır. Zaten evvelden çatlak belki. Oldu ama... Ezan istemiyor, cami istemiyor.Zaten evvelden çatlak belki. Oldu ama...

Ezan istemiyor, cami istemiyor.
Nereden gelmiş bilmiyor, nereden bitmiş? Yerden mi bitti, gökten mi düştü? Anlaşılmaz şey! Nereden gelmiş bilmiyor, nereden bitmiş? Yerden mi bitti, gökten mi düştü? Anlaşılmaz şey!

Tabi sen şimdi böyle insanlarla bir apartmanda oturuyorsan, biraz gürültü yaparsın,Tabi sen şimdi böyle insanlarla bir apartmanda oturuyorsan, biraz gürültü yaparsın, bakarsın karakoldan davetname gelir veya bir polis gelir.bakarsın karakoldan davetname gelir veya bir polis gelir. "Komşular rahatsız oluyor" der. Sen de komşunu iyi seçseydin!"Komşular rahatsız oluyor" der.

Sen de komşunu iyi seçseydin!
İyi yerde otursaydın, iyi arkadaşları etrafında toplasaydın!İyi yerde otursaydın, iyi arkadaşları etrafında toplasaydın! Büyüklerimiz boşuna mı söylemişler; "Ev alma da komşu al." diye. Büyüklerimiz boşuna mı söylemişler; "Ev alma da komşu al." diye.

Evvela komşu lâzım. Hatta hadîs-i şerîf belki; Evvela komşu lâzım.

Hatta hadîs-i şerîf belki;

el-Câru kable'd-dâr. Bak çok kolay, Arapça. el-Câru kable'd-dâr.

Bak çok kolay, Arapça.

el-Câr, "komşu" demek. el-Câru kable'd-dâr. Dar, "ev" demek. el-Câr, "komşu" demek.

el-Câru kable'd-dâr. Dar, "ev" demek.

Ne demek? "Evden evvel komşu." "Evvela komşu" demişler. Ne demek?

"Evden evvel komşu."

"Evvela komşu" demişler.

er-Refîk sümme tarîk. Ne demek? "Önce yol arkadaşı, sonra yol." er-Refîk sümme tarîk.

Ne demek?

"Önce yol arkadaşı, sonra yol."

Hemen öyle yola gidilmez. Kendine bir yol arkadaşı seçeceksin. Tatlı dilli, hizmet ehli, fedakâr,Hemen öyle yola gidilmez. Kendine bir yol arkadaşı seçeceksin. Tatlı dilli, hizmet ehli, fedakâr, vefakâr bir arkadaşın olacak. Yola öyle çıkacaksın. Kolay mı? vefakâr bir arkadaşın olacak. Yola öyle çıkacaksın.

Kolay mı?

Şimdi biraz kolay tabi. Kadın vasıtaya biniyor, öbür ülkeye gidiyor, orada karşılıyorlar.Şimdi biraz kolay tabi. Kadın vasıtaya biniyor, öbür ülkeye gidiyor, orada karşılıyorlar. Hacı babalar, hacı dedeler, nineler, dil bilmez insanlar bile bakıyorum; İsveç'e filan gidiyor.Hacı babalar, hacı dedeler, nineler, dil bilmez insanlar bile bakıyorum; İsveç'e filan gidiyor. Esenboğa Havaalanı'ndan bindiriyorlar. Kadıncağız hiçbir şey bilmiyor. Ben de uzaktan kolluyorum.Esenboğa Havaalanı'ndan bindiriyorlar. Kadıncağız hiçbir şey bilmiyor. Ben de uzaktan kolluyorum. Bakalım bu dil bilmez hatuncağız ne yapacak filan diye. Ooh! İsveç'e iniyor, Bakalım bu dil bilmez hatuncağız ne yapacak filan diye. Ooh! İsveç'e iniyor, hava alanında biraz kollamak istiyorum filan. İşlerini bitiriyor, hava alanında biraz kollamak istiyorum filan. İşlerini bitiriyor, bakıyorsun oradan birisi karşılamış, arabasına alıp gidiyor. Şimdi kolaylaştı ama eskiden yolculuk öyle değil. bakıyorsun oradan birisi karşılamış, arabasına alıp gidiyor. Şimdi kolaylaştı ama eskiden yolculuk öyle değil. Bugün haberlerde vardı: Bugün haberlerde vardı: Afrika'nın bir ülkesinde, Cezayir'de galiba; çölde araçları bozulmuş, 16 kişi susuzluktan ölmüşler. Afrika'nın bir ülkesinde, Cezayir'de galiba; çölde araçları bozulmuş, 16 kişi susuzluktan ölmüşler.

er-Refîk sümme tarîk. "Önce yol arkadaşı, sonra yol." er-Refîk sümme tarîk.

"Önce yol arkadaşı, sonra yol."

el-Câru kable'd-dâr. "Önce komşu, sonra ev." el-Câru kable'd-dâr.

"Önce komşu, sonra ev."

Tabi komşular iyi olunca; "Allah razı olsun. İyi ki sizin evde bir tangırtı tungurtu oldu,Tabi komşular iyi olunca; "Allah razı olsun. İyi ki sizin evde bir tangırtı tungurtu oldu, biz de o vesileyle ne var ne yok diye uyandık, baktık teheccüd vaktiymiş, biz de o vesileyle ne var ne yok diye uyandık, baktık teheccüd vaktiymiş, abdest aldık, namaz kıldık." der, sevinir. İyi komşularla tatlı olur.abdest aldık, namaz kıldık." der, sevinir. İyi komşularla tatlı olur. Kibarlık iyi de her zaman değil.Kibarlık iyi de her zaman değil. Geceleyin biraz gürültü yapacaksın ki komşu da uyansın. Geceleyin biraz gürültü yapacaksın ki komşu da uyansın.

Efendimiz'in tavsiyesi var: Hatta hanımla bey arasında bile; "Gece namazına kalkması için hanımını uyandırEfendimiz'in tavsiyesi var: Hatta hanımla bey arasında bile; "Gece namazına kalkması için hanımını uyandır veya hanımına beyini uyandır. Kalkmazsa yüzüne birazcık su serpeleyiver." diyor.veya hanımına beyini uyandır. Kalkmazsa yüzüne birazcık su serpeleyiver." diyor. Yani kavga çıkmayacak kadar. Bir kova boşaltmak değil de biraz su serpeleyiver.Yani kavga çıkmayacak kadar. Bir kova boşaltmak değil de biraz su serpeleyiver. Allahu Teâla hazretleri bizi yolunda daim, zikrinde kaim eylesin. Allahu Teâla hazretleri bizi yolunda daim, zikrinde kaim eylesin. Her işimizi rızasına uygun yapmaya muvaffak eylesin. Her işimizi rızasına uygun yapmaya muvaffak eylesin.

Fâtiha-i şerîfe me'al besmele. Fâtiha-i şerîfe me'al besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2