Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

İnsanın Yaratılışı ve Allah'a Olan İhtiyacı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Muharrem 1419 / 20.05.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.
Allah Dilerse İnsanlığı Yok Eder Yeryüzünde Başka Yaratıklar Yaratır, Allah'ın Bütün Uyarıları Bize Olan Sevgisinden Ve Merhametinden | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İnsanın Yaratılışı ve Allah'a Olan İhtiyacı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Muharrem 1419 / 20.05.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.
Allah Dilerse İnsanlığı Yok Eder Yeryüzünde Başka Yaratıklar Yaratır, Allah'ın Bütün Uyarıları Bize Olan Sevgisinden Ve Merhametinden | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne ve şefî'i'l-müznibîneVessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne ve şefî'i'l-müznibîne ve imâmü'l-müttakîne Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve imâmü'l-müttakîne Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecma'îne't-tayyibîne't-tâhirîn.ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecma'îne't-tayyibîne't-tâhirîn. Emma ba'dü; Aziz ve muhterem kardeşlerim! Emma ba'dü;

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inin Fâtır sûresinin Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inin Fâtır sûresinin 15. âyet-i kerîmesinde buyuruyor ki; 15. âyet-i kerîmesinde buyuruyor ki;

Mânası, Allahuâlem meali şöyle; Yâ eyyühe'n-nâsü. "Ey insanlar!" Mânası, Allahuâlem meali şöyle;

Yâ eyyühe'n-nâsü. "Ey insanlar!"

Nâs, ins kelimesi ile ilgili, insanlar demek, bütün insanlar, ey bütün insanlar. Nâs, ins kelimesi ile ilgili, insanlar demek, bütün insanlar, ey bütün insanlar.

Entümü'l-fukarâü ilallâhi. "Sizlersiniz Allah'a muhtaç olan." Entümü'l-fukarâü ilallâhi. "Sizlersiniz Allah'a muhtaç olan." Vallâhu hüve'l-ğaniyyü'l-hamîdü. "Allah size muhtaç değil, O Ganî'dir ve Hamîd'dir." Vallâhu hüve'l-ğaniyyü'l-hamîdü. "Allah size muhtaç değil, O Ganî'dir ve Hamîd'dir." İn yeşe'. "Eğer dilese, istese, isterse." Yüzhibküm.İn yeşe'. "Eğer dilese, istese, isterse." Yüzhibküm. "Sizi yok eder, götürür yeryüzünün sahnesinden, kaldırır, varlığınızı bitirir." "Sizi yok eder, götürür yeryüzünün sahnesinden, kaldırır, varlığınızı bitirir." Ve ye'ti bi-halkın cedîdin. "Başka yaratıklar yaratır." Ve ye'ti bi-halkın cedîdin. "Başka yaratıklar yaratır."

Siz şart değilsiniz, sizi götürür başka yaratık yaratır, yeni bir yaratık yaratır. Siz şart değilsiniz, sizi götürür başka yaratık yaratır, yeni bir yaratık yaratır.

Ve mâ zâlike alellâhi bi-azîzin. Ve mâ zâlike alellâhi bi-azîzin. "Bu iş Allahu Teâlâ hazretleri için de öyle altından kalkılmayacak, güç, zor iş değildir." "Bu iş Allahu Teâlâ hazretleri için de öyle altından kalkılmayacak, güç, zor iş değildir."

Fukarâ, fakîr kelimesinin çoğulu. Entümü'l-fukarâü ilallâhi. Fukarâ, fakîr kelimesinin çoğulu.

Entümü'l-fukarâü ilallâhi.
"Sizlersiniz Allah'a muhtaç olanlar." el-Fukarâü ilallâhi. "Sizlersiniz Allah'a muhtaç olanlar." el-Fukarâü ilallâhi.

Fakara ilâ şey'in. Arapça'da, "Bir şeye muhtaç olmak" demek. Fakara ilâ şey'in. Arapça'da, "Bir şeye muhtaç olmak" demek.

"Ey insanlar! Allah'a ihtiyacı olan, Allah'a muhtaç olan sizlersiniz,"Ey insanlar! Allah'a ihtiyacı olan, Allah'a muhtaç olan sizlersiniz, Allah size muhtaç değil, Allah Ganî'dir, yani müstağnidir." Allah size muhtaç değil, Allah Ganî'dir, yani müstağnidir." Ganî, "zengin" demek ama yani sizin ibadetinizden, sizin varlığınızdan,Ganî, "zengin" demek ama yani sizin ibadetinizden, sizin varlığınızdan, faaliyetlerinizden müstağnidir, ihtiyacı yok ki! Size ihtiyacı yoktur Allah'ın. faaliyetlerinizden müstağnidir, ihtiyacı yok ki! Size ihtiyacı yoktur Allah'ın.

"Mahmûd yani hamd edilen, şükredilen, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Allah." "Mahmûd yani hamd edilen, şükredilen, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Allah."

Muhterem kardeşlerim! Şimdi insanlar sanıyorlar ki, Allah emrediyor ya; Muhterem kardeşlerim!

Şimdi insanlar sanıyorlar ki, Allah emrediyor ya;
"Ey insanlar imana gelin!" Allah peygamber gönderiyor ya insanları imana çağırmak için; "Ey insanlar imana gelin!" Allah peygamber gönderiyor ya insanları imana çağırmak için; "Yapmayın, etmeyin, n'olur bırakın şu putlara tapınmayı, bırakın şu eğri büğrü dalâlet"Yapmayın, etmeyin, n'olur bırakın şu putlara tapınmayı, bırakın şu eğri büğrü dalâlet yollarında koşturmayı, imana gelin." yollarında koşturmayı, imana gelin."

Her beldeye, her memlekete bir peygamber göndermiş, bir ikazcı, Her beldeye, her memlekete bir peygamber göndermiş, bir ikazcı, bir haberci göndermiş ya, davetçi, doğru yola davetçi göndermiş ya... bir haberci göndermiş ya, davetçi, doğru yola davetçi göndermiş ya...

Vallâhu yed'û ilâ dâri's-selâm. "Cennetine çağırıyor ya herkesi." Vallâhu yed'û ilâ dâri's-selâm. "Cennetine çağırıyor ya herkesi."

Şimdi bazı insanlar bunu yalvarma sanıyor, kasıyorlar kendilerini; Yok olmaz! Şimdi bazı insanlar bunu yalvarma sanıyor, kasıyorlar kendilerini;

Yok olmaz!

Ya gel! Olmaz, hayır, istemem! Ya gel!

Olmaz, hayır, istemem!

Aptal adam, Allah'ın ihtiyacı yok ki sana, senin ihtiyacın var. Aptal adam, Allah'ın ihtiyacı yok ki sana, senin ihtiyacın var.

E peki neden öyle iki de bir de beni doğru yola çağırıyor, E peki neden öyle iki de bir de beni doğru yola çağırıyor, niye iki de bir de haberci gönderiyor, ha bire yalvarır gibi? niye iki de bir de haberci gönderiyor, ha bire yalvarır gibi?

Hâşâ, sümme hâşâ! Sana acıdığından, seni sevdiğinden, Hâşâ, sümme hâşâ! Sana acıdığından, seni sevdiğinden, senin iyiliğini murat ettiğinden, erhamurrahimîn olduğundan, çok merhametli olduğundan... senin iyiliğini murat ettiğinden, erhamurrahimîn olduğundan, çok merhametli olduğundan...

Şimdi senin gözünün önünde çok sevdiğin bir insanı yakalasalar, Şimdi senin gözünün önünde çok sevdiğin bir insanı yakalasalar, babanı veya anneni veya yavrunu, yakaladılar götürüyorlar; babanı veya anneni veya yavrunu, yakaladılar götürüyorlar;

"Ne yapıyorlar ya bunlar, bunu yakaladılar böyle sürükleye sürükleye götürüyorlar? "Ne yapıyorlar ya bunlar, bunu yakaladılar böyle sürükleye sürükleye götürüyorlar?

Ateşe atacaklar! Ne! Benim annemi mi?! Valla hayat mayat bana vız gelir tırıs geçer; Ateşe atacaklar!

Ne! Benim annemi mi?! Valla hayat mayat bana vız gelir tırıs geçer;
40 kişi bağlasa beni onların ellerinden hoplarım zıplarım kurtulurum,40 kişi bağlasa beni onların ellerinden hoplarım zıplarım kurtulurum, gider anamı, babamı, yavrumu kurtarmaya koşarım. gider anamı, babamı, yavrumu kurtarmaya koşarım.

Neden? Ateşe atacaklar. Canım işte senin annen baban değil de Neden?

Ateşe atacaklar.

Canım işte senin annen baban değil de
yabancı birisi mesela ateşe atacaklar. yabancı birisi mesela ateşe atacaklar. Mesela Hintliler, birisi öldü mü, öldü. Karısıda onunla beraber ölsün diyeMesela Hintliler, birisi öldü mü, öldü. Karısıda onunla beraber ölsün diye götürüp yakıyorlarmış, âdetleri öyleymiş. götürüp yakıyorlarmış, âdetleri öyleymiş. İngilizler Hindistan'a hakim oldukları zaman bu âdeti çok engellemeye çalışmışlar. İngilizler Hindistan'a hakim oldukları zaman bu âdeti çok engellemeye çalışmışlar.

Yakıyorlar karıyı da, neden? Beraber olsunlar âhirette diye. Yakıyorlar karıyı da, neden?

Beraber olsunlar âhirette diye.
Öldü ya, o öbür tarafa gitti, karısını da postalıyorlar, onu da gönderiyorlar orada da Öldü ya, o öbür tarafa gitti, karısını da postalıyorlar, onu da gönderiyorlar orada da beraber olsun diye. beraber olsun diye.

Olur mu öyle şey? Olmaz. Niye olmaz? Olur mu öyle şey?

Olmaz.

Niye olmaz?

Ya ayıp be, insan, merhamet yani insan dayanamıyor; kızcağızı, kadıncağızı alacaklar,Ya ayıp be, insan, merhamet yani insan dayanamıyor; kızcağızı, kadıncağızı alacaklar, diyelim ki yeni evlenmiş, damat trafik kazasında ölmüş, haydi götürecekler diyelim ki yeni evlenmiş, damat trafik kazasında ölmüş, haydi götürecekler gelini cayır cayır yakacaklar veyahut ihtiyar adam ölmüş, gelini cayır cayır yakacaklar veyahut ihtiyar adam ölmüş, haydi ihtiyar kadıncağızı götürecekler cayır cayır kütük gibi ateşe atacaklarhaydi ihtiyar kadıncağızı götürecekler cayır cayır kütük gibi ateşe atacaklar yakacaklar, kül edecekler, küllerini kocasının yanına koyacaklar. yakacaklar, kül edecekler, küllerini kocasının yanına koyacaklar.

Olmaz ya! Niye olmaz? Yüreği dayanamıyor insanın. Acıyor insan. Olmaz ya!

Niye olmaz?

Yüreği dayanamıyor insanın. Acıyor insan.

Olur mu öyle, canlı canlı bir insan ateşe atılıp yakılır mı? Yakılmaz. E Allah? Olur mu öyle, canlı canlı bir insan ateşe atılıp yakılır mı?

Yakılmaz.

E Allah?

Allah merhametlilerin en merhametlisi. Allah merhametlilerin en merhametlisi. Ne kadar merhametli mahlûk varsa, işte sen ben merhametliyiz; acırım, dayanamam.Ne kadar merhametli mahlûk varsa, işte sen ben merhametliyiz; acırım, dayanamam. Kurban keserken bile yüreğim tutamıyorum, dayanamıyorum. Kurban keserken bile yüreğim tutamıyorum, dayanamıyorum.

Ha, merhametlileri en merhametlisi Allahu Teâlâ hazretleri rahmetinden dolayı, Ha, merhametlileri en merhametlisi Allahu Teâlâ hazretleri rahmetinden dolayı, rahmeti gazabından ilerde olduğundan, geçtiğinden dolayı kullara doğru yolu gösteriyor. rahmeti gazabından ilerde olduğundan, geçtiğinden dolayı kullara doğru yolu gösteriyor. Bir de âhirette kullar mızıkçılık etmesinler, itiraz eylemesinler diye;Bir de âhirette kullar mızıkçılık etmesinler, itiraz eylemesinler diye; "Yâ Rabbi! Benim haberim olmadı hiç bu işten. Bilmem, öyle miydi, bilmiyordum, aldandım;"Yâ Rabbi! Benim haberim olmadı hiç bu işten. Bilmem, öyle miydi, bilmiyordum, aldandım; babam böyle dedi, dedem böyle dedi, işte benim elimden tuttular,babam böyle dedi, dedem böyle dedi, işte benim elimden tuttular, küçükken alıştırdılar bir tapınağa götürmeye, bir putun önünde eğil, yat kalk,küçükken alıştırdılar bir tapınağa götürmeye, bir putun önünde eğil, yat kalk, secde et filan diye öğrettiler, ben de işin iç yüzünü bilemedim.secde et filan diye öğrettiler, ben de işin iç yüzünü bilemedim. Ya hiç bilgim yok ki, ilk defa burada karşılaştım! Ya hiç bilgim yok ki, ilk defa burada karşılaştım! Yani şaşırdım ben, haklı da." demesinler diye, Yani şaşırdım ben, haklı da." demesinler diye, kulların sonradan itiraz edecek halleri kalmasın,kulların sonradan itiraz edecek halleri kalmasın, önceden bilsinler diye Peygamber gönderiyor, gerçekleri anlatıyor; önceden bilsinler diye Peygamber gönderiyor, gerçekleri anlatıyor;

"Bak, cehennem diye bir yer var, oraya âsi kullar, suçlu kullar atılacak cezalandırılacak. "Bak, cehennem diye bir yer var, oraya âsi kullar, suçlu kullar atılacak cezalandırılacak. Cennet diye de bir yer var, oraya da iyi işler yapan kullar, mü'min olmak şartıyla iyi kullar, Cennet diye de bir yer var, oraya da iyi işler yapan kullar, mü'min olmak şartıyla iyi kullar, imanlı ve iyilik yapan kullar cennete alınacak, türlü nimetler verilecek, ebedî saadete erecekler. imanlı ve iyilik yapan kullar cennete alınacak, türlü nimetler verilecek, ebedî saadete erecekler. Siz cennete gidin hepiniz! Aman, bak cehennem tehlikesi var, cehenneme düşmeyin." Siz cennete gidin hepiniz! Aman, bak cehennem tehlikesi var, cehenneme düşmeyin."

Mesela yolda giderken diyor ki; "Dar köprü, tek şerik olunuz, kırmızı işarete dikkat ediniz,Mesela yolda giderken diyor ki; "Dar köprü, tek şerik olunuz, kırmızı işarete dikkat ediniz, karşıdan geçene yol veriniz." Vermem ben, dalarım. karşıdan geçene yol veriniz."

Vermem ben, dalarım.

Dalarsın ama köprüde toslarsın karşıdakine. Dalarsın ama köprüde toslarsın karşıdakine.

Olmaz. Senin iyiliğin için bu işaret, bu trafik işareti sana zulum mü? Olmaz. Senin iyiliğin için bu işaret, bu trafik işareti sana zulum mü?

Değil, iyiliğin için. Burada durmak yasaktır! Neden? Değil, iyiliğin için.

Burada durmak yasaktır!

Neden?

Ee alt üst olur sen burada durursan, geliş gidiş bozulur, ondan. Ee alt üst olur sen burada durursan, geliş gidiş bozulur, ondan.

Allahu Teâlâ hazretleri âhirette itiraza ve savunmayaAllahu Teâlâ hazretleri âhirette itiraza ve savunmaya lüzum kalmayacak şekilde [uyarılarını yapmış.] lüzum kalmayacak şekilde [uyarılarını yapmış.]

Âhirette bir kul ne diyebilir? "Yâ Rabbi! Benim haberim olmadı. Âhirette bir kul ne diyebilir?

"Yâ Rabbi! Benim haberim olmadı.
Eğer benim haberim olsaydı o zaman ben de iyi bir mü'min olurdum." diyebilir, itiraz edebilir. Eğer benim haberim olsaydı o zaman ben de iyi bir mü'min olurdum." diyebilir, itiraz edebilir. Tamam, itirazı olmasın, o âhirette isteyecekleri şeyi Allah biliyor ya, dünyadayken verecek. Tamam, itirazı olmasın, o âhirette isteyecekleri şeyi Allah biliyor ya, dünyadayken verecek.

Tamam, önceden haberim olsun derdin değil mi? İşte önceden haberin var. Tamam, önceden haberim olsun derdin değil mi?

İşte önceden haberin var.

"Bilgim olsaydı böyle yapmazdım şöyle yapardım." der diye söylerdin değil mi? "Bilgim olsaydı böyle yapmazdım şöyle yapardım." der diye söylerdin değil mi?

İşte önceden bilgin oldu. Sakın ha, insanlardan bir tane sivri akıllı çıkıp daİşte önceden bilgin oldu.

Sakın ha, insanlardan bir tane sivri akıllı çıkıp da
Allah'ın kendisine muhtaç olduğunu sanmasın! Allah'ın ihtiyacı yok, âlemleri yaratmış. Allah'ın kendisine muhtaç olduğunu sanmasın! Allah'ın ihtiyacı yok, âlemleri yaratmış.

Sonra sen kimsin, anlat bakalım? E ben işte şuyum buyum, falanca oğlu filanca. Sonra sen kimsin, anlat bakalım?

E ben işte şuyum buyum, falanca oğlu filanca.

Yahu sen mahiyetin ne, nesin? Netice itibariyle yeryüzündeki yaratıklardan bir yaratıksın. Yahu sen mahiyetin ne, nesin?

Netice itibariyle yeryüzündeki yaratıklardan bir yaratıksın.
Senin gibi daha milyarlarca yaratık var.Senin gibi daha milyarlarca yaratık var. Şöyle yan yana dizilse Merih'e kadar uzar gider, sen onlardan bir tanesisin. Şöyle yan yana dizilse Merih'e kadar uzar gider, sen onlardan bir tanesisin.

Senin ne özelliğin var? Seni kim yarattı? Küçük çocuğa bile soruyorsun söylüyor; Senin ne özelliğin var?

Seni kim yarattı?

Küçük çocuğa bile soruyorsun söylüyor;
"Beni Allah yarattı." Soruyorsun, kendi söyleyiş tarzı ile; "Beni Allah yarattı." [diyor.]"Beni Allah yarattı." Soruyorsun, kendi söyleyiş tarzı ile; "Beni Allah yarattı." [diyor.] Söylüyor, küçük çocuk bile biliyor, küçük çocuğa bile öğretiyorsun. Söylüyor, küçük çocuk bile biliyor, küçük çocuğa bile öğretiyorsun.

Hakikaten de çevremizdeki olanları olduran, ölenleri öldüren, varlıkları varlık âlemine getiren,Hakikaten de çevremizdeki olanları olduran, ölenleri öldüren, varlıkları varlık âlemine getiren, yaratan, kaldıran, yok eden kim? yaratan, kaldıran, yok eden kim?

Allah! Bizim dışımızda bir yüce varlık! Herkes kabul ediyor bunu, hiç kabul etmeyen yok. Allah! Bizim dışımızda bir yüce varlık! Herkes kabul ediyor bunu, hiç kabul etmeyen yok. Bir Saprîm [Supreme], yüce, aşkın varlık; transendantıl [transcendental] varlık. Bir Saprîm [Supreme], yüce, aşkın varlık; transendantıl [transcendental] varlık. Var, hepsi kabul ediyor, masonlar da. Dinliler de, dinsizler de, filozoflar da, alimler de; Var, hepsi kabul ediyor, masonlar da. Dinliler de, dinsizler de, filozoflar da, alimler de; biyoloji uzmanı, kimya uzmanı, fizik uzmanı, Einstein [Aynştayn] manştayn hepsi... diyorlar ki;biyoloji uzmanı, kimya uzmanı, fizik uzmanı, Einstein [Aynştayn] manştayn hepsi... diyorlar ki; "Yüce varlık var." Ama bu yüce varlık kilisede resmini gördüğü mü?"Yüce varlık var."

Ama bu yüce varlık kilisede resmini gördüğü mü?
Budist mabedinde önüne geçtiği tapındığı mı? Değil. Budist mabedinde önüne geçtiği tapındığı mı?

Değil.
Yüce varlık, bu kâinatı bir yüce varlık idare ediyor, bunu hepsi kabul ediyor. Yüce varlık, bu kâinatı bir yüce varlık idare ediyor, bunu hepsi kabul ediyor.

Bir ordünaryus profesör, Âkil Muhtar Özden diye birisi bir kitap yazmış seneler önce. Bir ordünaryus profesör, Âkil Muhtar Özden diye birisi bir kitap yazmış seneler önce. Tıp profesörü, İsviçre'den madalyalar almış, çok meşhur bir kişi. Tıp profesörü, İsviçre'den madalyalar almış, çok meşhur bir kişi. İstanbul Üniversitesi tıp fakültesinin yüksek profesörlerinden. İstanbul Üniversitesi tıp fakültesinin yüksek profesörlerinden. İlim Bakımından Ahlâk diye bir kitap yazmış; ilim bakımından, İlim Bakımından Ahlâk diye bir kitap yazmış; ilim bakımından, bilimsel yönden ahlâk dediğimiz olay nedir? bilimsel yönden ahlâk dediğimiz olay nedir? İncelemiş bunu, ben de aldım okudum. Tıp Tarihi Enstitüsü diye bir bölüm var,İncelemiş bunu, ben de aldım okudum. Tıp Tarihi Enstitüsü diye bir bölüm var, oraya arada sırada gidiyoruz.oraya arada sırada gidiyoruz. İşte Ord. Prof. Süheyl Ünver vardı, Bedii Şehsuvaroğlu, vesaire filan vardı, İşte Ord. Prof. Süheyl Ünver vardı, Bedii Şehsuvaroğlu, vesaire filan vardı, o zaman doçentti asistandı, bizim gittiğimiz zamanlarda; hepsi geldi geçtiler. o zaman doçentti asistandı, bizim gittiğimiz zamanlarda; hepsi geldi geçtiler.

Ooo ordünaryüs profesör bir kitap yazmış, okuyoruz.Ooo ordünaryüs profesör bir kitap yazmış, okuyoruz. O zamanlarda böyle İslâmî kitaplar, dini kitaplar bizim okuduğumuz zamanlarda az. O zamanlarda böyle İslâmî kitaplar, dini kitaplar bizim okuduğumuz zamanlarda az. Üniversitede biri bir eser yazmış, okuyoruz, güzel baskısı var.Üniversitede biri bir eser yazmış, okuyoruz, güzel baskısı var. Diyor ki; "Hayvaları, insanları, varlıkları,Diyor ki;

"Hayvaları, insanları, varlıkları,
hepsini bir yüce kuvvet belli bir istikamete doğru muntazam şekilde,hepsini bir yüce kuvvet belli bir istikamete doğru muntazam şekilde, düzenli bir şekilde geliştirerek götürüyor."düzenli bir şekilde geliştirerek götürüyor." İncelemenin sonucu bu. Hoşuna gidiyor insanın;İncelemenin sonucu bu. Hoşuna gidiyor insanın; "Aferin be, ordünaryüs profesör de benim inancımı bulabilmiş,"Aferin be, ordünaryüs profesör de benim inancımı bulabilmiş, nihayet benim noktama gelebilmiş." diye seviniyor insan. nihayet benim noktama gelebilmiş." diye seviniyor insan.

Bizim noktamız nereden başlıyor? Bizim noktamız nereden başlıyor?

Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diye,Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diye, bütün filozofların, bütün ordünaryüs profesörlerin, bütün filozofların, bütün ordünaryüs profesörlerin, bütün alimlerin geldiği en son sınırdan başlıyoruz biz, oradan yukarı gidiyoruz.bütün alimlerin geldiği en son sınırdan başlıyoruz biz, oradan yukarı gidiyoruz. Onlar oraya kadar geliyorlar takır tukur, patır kütür, küt duvara tosluyorlar orada dökülüyorlar;Onlar oraya kadar geliyorlar takır tukur, patır kütür, küt duvara tosluyorlar orada dökülüyorlar; biz duvardan öbür tarafta, elhamdülillah... biz duvardan öbür tarafta, elhamdülillah... Hele hele hele, maşaallah maşaallah, sağ olsaydı da bir nazar boncuğu taksaydık, Hele hele hele, maşaallah maşaallah, sağ olsaydı da bir nazar boncuğu taksaydık, hele kainatın düzenini anlamış. hele kainatın düzenini anlamış. Einstein [Aynştayn]'da öyle. Diyorlar ki;Einstein [Aynştayn]'da öyle. Diyorlar ki; İnançlı mısın ey Einstein [Aynştayn]! İnancın var mı, bir dinin var mı?

İnançlı mısın ey Einstein [Aynştayn]! İnancın var mı, bir dinin var mı?
"Var." Diyor ki; "Benim incelediğim atom, şu kâinat... Çünkü bir âlem atom. "Var." Diyor ki; "Benim incelediğim atom, şu kâinat... Çünkü bir âlem atom. İçine girdin mi çıkamıyorsun, o kadar öyle büyük bir şey. İçine girdin mi çıkamıyorsun, o kadar öyle büyük bir şey. Bir de büyük âlem; yıldızlar, fezâ, dünya, gezegenler, Bir de büyük âlem; yıldızlar, fezâ, dünya, gezegenler, kocaman makro kozmoz yani büyük âlem, mikro kozmoz yani küçük âlem.kocaman makro kozmoz yani büyük âlem, mikro kozmoz yani küçük âlem. Mikroskopla görülen görülmeyen, en küçükten en büyüğe kadar iki tarafı da incelediğim zaman.Mikroskopla görülen görülmeyen, en küçükten en büyüğe kadar iki tarafı da incelediğim zaman. -ki kendisi fizikçi inceliyor. -ki kendisi fizikçi inceliyor. Yani onun işi atom fiziği bir de mekanik ve kâinatın genel fiziğini incelemek, Yani onun işi atom fiziği bir de mekanik ve kâinatın genel fiziğini incelemek, mesleği bu adamın; yani kimisi mühendis, kimisi matematikçi, kimisi fizikçi,mesleği bu adamın; yani kimisi mühendis, kimisi matematikçi, kimisi fizikçi, kimisi doktor, kimisi ziraatçi; onun mesleği o.-kimisi doktor, kimisi ziraatçi; onun mesleği o.- bu mikro kozmozdan yani atomdan kâinata kadar, bu mikro kozmozdan yani atomdan kâinata kadar, makro kozmoza kadar her yerde bir düzen var, düzenlilik var,makro kozmoza kadar her yerde bir düzen var, düzenlilik var, bir matematik ilmi bakımdan kesinlik var. bir matematik ilmi bakımdan kesinlik var. Kesinlik var, her şey muntazam, katsayılar, tam sayılar, kesirli değil,Kesinlik var, her şey muntazam, katsayılar, tam sayılar, kesirli değil, -inceliyor herşeyi- işte diyor, bu küçük âleme, en küçük âleme, -inceliyor herşeyi- işte diyor, bu küçük âleme, en küçük âleme, en büyük âleme bu düzeni veren varlığa imanım var.en büyük âleme bu düzeni veren varlığa imanım var. Eğer bu varlığa inanmak dindarlık ise ben dindarların en başındayım." diyor. Eğer bu varlığa inanmak dindarlık ise ben dindarların en başındayım." diyor.

En başında değilsin, en arkadasın, hatta kapının dışında kaldın, neden? En başında değilsin, en arkadasın, hatta kapının dışında kaldın, neden?

İslâm'ı anlayamadığın için, müslüman olamadığın için... İslâm'ı anlayamadığın için, müslüman olamadığın için... Einstein [Aynştayn], bir de müslüman olsaydın, Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın kelamıdır,Einstein [Aynştayn], bir de müslüman olsaydın, Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın kelamıdır, Muhammed sallalahu aleyhi ve sellem Allah'ın resûlüdur deseydi; Muhammed sallalahu aleyhi ve sellem Allah'ın resûlüdur deseydi; eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû deseydin ki,eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû deseydin ki, diyorsun, Allah'tan başka büyük bir varlık düşünüyorsun, seziyorsun, diyorsun, Allah'tan başka büyük bir varlık düşünüyorsun, seziyorsun, o varlığın yanına kadar aklın ermiş, bir de böyle deseydin bizimle beraber olacaktın;o varlığın yanına kadar aklın ermiş, bir de böyle deseydin bizimle beraber olacaktın; belki bizi de geçecektin ama kapının dışında kaldın, treni kaçırdın, uçağa binemedin; belki bizi de geçecektin ama kapının dışında kaldın, treni kaçırdın, uçağa binemedin; biz uçtuk gidiyoruz sen yerde kaldın. biz uçtuk gidiyoruz sen yerde kaldın.

Yangınların arasında kaldın, neden? İman etmedin.Yangınların arasında kaldın, neden?

İman etmedin.
Ama bir yüce varlığın, bu kâinatın düzenini kuran, düzenini devam ettiren Ama bir yüce varlığın, bu kâinatın düzenini kuran, düzenini devam ettiren bir yaratıcının varlığını hepsi kabul ediyor.bir yaratıcının varlığını hepsi kabul ediyor. Masonlar da, "Kâinatın ulu mimarı." diyorlar.Masonlar da, "Kâinatın ulu mimarı." diyorlar. Kendileri merasimlerinde, şeylerinde konuşurken, önlüğü mönlüğü takıyorlarmış,Kendileri merasimlerinde, şeylerinde konuşurken, önlüğü mönlüğü takıyorlarmış, bir şeyler, pergeller, cetveller, gönyeler, ters üçgen, ters şey bilmem merasimler vesaire filan.bir şeyler, pergeller, cetveller, gönyeler, ters üçgen, ters şey bilmem merasimler vesaire filan. Laflarına dikkat et, kâinatın ulu mimarı.Laflarına dikkat et, kâinatın ulu mimarı. Tabii ya, mimar ev yapar gibi, kâinatı Allahu Teâlâ hazretleri öyle güzel tanzim eylemiş,Tabii ya, mimar ev yapar gibi, kâinatı Allahu Teâlâ hazretleri öyle güzel tanzim eylemiş, herkes kabul ediyor; filozoflar, Dekart'lar, Paskal'lar, bilmem neler bilmem neler... herkes kabul ediyor; filozoflar, Dekart'lar, Paskal'lar, bilmem neler bilmem neler... hepsi kabul etmiş.hepsi kabul etmiş. Bir yaratan var, bu kâinatı sen yaratmış değilsin. Ustam sen mi yarattın? Bir yaratan var, bu kâinatı sen yaratmış değilsin.

Ustam sen mi yarattın?

Hâşâ sümme hâşâ! Benim hiçbir şey yaptığım yok. Ben mevcudu eviriyorum çeviriyorum,Hâşâ sümme hâşâ! Benim hiçbir şey yaptığım yok. Ben mevcudu eviriyorum çeviriyorum, öyle yapıyorum böyle yapıyorum, tahta alıyorum kesiyorum vesaire...öyle yapıyorum böyle yapıyorum, tahta alıyorum kesiyorum vesaire... Kimse bir şey yapamıyor, hiç kimsenin bir şey yaptığı yok. Ziraatçi bir şey mi yapıyor? Kimse bir şey yapamıyor, hiç kimsenin bir şey yaptığı yok.

Ziraatçi bir şey mi yapıyor?

Bir şey yapmıyor, Allah'ın yarattığı tohumu toprağın altına koyuyor suluyor. Bir şey yapmıyor, Allah'ın yarattığı tohumu toprağın altına koyuyor suluyor. O koymasa tohum zaten toprağa gidecek şekilde ayarlanmış. O koymasa tohum zaten toprağa gidecek şekilde ayarlanmış. Öyle bitkiler var ki tohumu bir atıyor ta ileriye, orada tohum toprağa kök salıyor yetişiyor zaten. Öyle bitkiler var ki tohumu bir atıyor ta ileriye, orada tohum toprağa kök salıyor yetişiyor zaten.

Çamın altına bakıyorsun kozalaklardan neler çıkıyor? Çamın altına bakıyorsun kozalaklardan neler çıkıyor?

Küçük çamlar çıkıyor, minicik minicik çamlar; oh maşaallah, Küçük çamlar çıkıyor, minicik minicik çamlar; oh maşaallah, yeşil yeşil küçük çamlar çıkıyor dibinde.yeşil yeşil küçük çamlar çıkıyor dibinde. Zeytin ağacının dibinde, dökülen zeytinlerden yeni zeytinler çıkıyor.Zeytin ağacının dibinde, dökülen zeytinlerden yeni zeytinler çıkıyor. Zaten sen toprağa gömsen de gömmesen de kâinat, kâinattaki olaylar devam ediyor. Zaten sen toprağa gömsen de gömmesen de kâinat, kâinattaki olaylar devam ediyor. Senin bir şey yaptığın yok, seyrediyorsun. Aklın varsa hayran ol, seyret, o kadar! Senin bir şey yaptığın yok, seyrediyorsun. Aklın varsa hayran ol, seyret, o kadar! Başka ne var yani! Sen bu adalardaki, denizin altındaki bitkileri sen mi diktin? Başka ne var yani!

Sen bu adalardaki, denizin altındaki bitkileri sen mi diktin?

Denizin altına daha yeni dalıyorsun, yeni anlıyorsun denizin altını. Denizin altına daha yeni dalıyorsun, yeni anlıyorsun denizin altını.

Ormanlardaki ağaçları sen mi diktin? Zaten oluyor her şey, sen olanları inceliyorsun, Ormanlardaki ağaçları sen mi diktin?

Zaten oluyor her şey, sen olanları inceliyorsun,
vay be, şunu dikersem bahçemde bunun meyvası olursa iyi olur;vay be, şunu dikersem bahçemde bunun meyvası olursa iyi olur; haydi o meyvayı dikiyorsun, yetiştiriyorsun. haydi o meyvayı dikiyorsun, yetiştiriyorsun. A şu tohum benim işime yarıyor, buğday; onu ekiyorsun,A şu tohum benim işime yarıyor, buğday; onu ekiyorsun, bakıyorsun ki bir tanesinden kaç tane oluyor, ondan sonra ondan ekmek yapıyorsun yiyorsun.bakıyorsun ki bir tanesinden kaç tane oluyor, ondan sonra ondan ekmek yapıyorsun yiyorsun. Denemişsin faydalı olduğunu, onu özel olarak üretmeye şey yapıyorsun. Denemişsin faydalı olduğunu, onu özel olarak üretmeye şey yapıyorsun. Bazen bir ormanı açıyorsun, senin istediğin bitkiyi ekiyorsun,Bazen bir ormanı açıyorsun, senin istediğin bitkiyi ekiyorsun, bu daha faydalıdır diye ona yer açıyorsun. bu daha faydalıdır diye ona yer açıyorsun.

Hâsılı yaptığın şey mevcudu kullanmak. Mevcudu kullanmak ama mevcudu meydana getirmek değil,Hâsılı yaptığın şey mevcudu kullanmak. Mevcudu kullanmak ama mevcudu meydana getirmek değil, bir şey yaptığın yok senin, mevcudu evirmek çevirmek. bir şey yaptığın yok senin, mevcudu evirmek çevirmek.

Orada senin gücün ne oluyor? Seni de birisi yarattığı için! Orada senin gücün ne oluyor?

Seni de birisi yarattığı için!
Bakıyorsun birisi felç olmuş, sağ tarafına felç geldi kolu böyle sallanıyor, ayağı böyle sallanıyor;Bakıyorsun birisi felç olmuş, sağ tarafına felç geldi kolu böyle sallanıyor, ayağı böyle sallanıyor; "Bas!" basamıyor, "Tut!" tutamıyor, "Elini uzat selamlaşacağız!" tutmuyor. "Bas!" basamıyor, "Tut!" tutamıyor, "Elini uzat selamlaşacağız!" tutmuyor.

E bunun eli var, yarası yok, her şeyi var niye tutmuyor? E bunun eli var, yarası yok, her şeyi var niye tutmuyor?

İşte şurada bir şey eksik oluyor. Eksik bıraktı mı, İşte şurada bir şey eksik oluyor. Eksik bıraktı mı, Allah aldı mı, tıkandı mı felç oluyor, tutmuyor. Allah aldı mı, tıkandı mı felç oluyor, tutmuyor.

Yahudinin birisi mi, ermeni mi, ağlıyormuş ölünün başında, demişler; Yahudinin birisi mi, ermeni mi, ağlıyormuş ölünün başında, demişler;

"Niye bu kadar çok ağlıyorsun?" Yahu demiş, dehşet içindeyim, hayret içindeyim,"Niye bu kadar çok ağlıyorsun?"

Yahu demiş, dehşet içindeyim, hayret içindeyim,
az önce konuşuyorduk bununla, ne oldu buna? az önce konuşuyorduk bununla, ne oldu buna?

Bir anda işte konuşmaz oldu. Az önce konuşuyordu, canlıydı az önce konuşuyordun, Bir anda işte konuşmaz oldu. Az önce konuşuyordu, canlıydı az önce konuşuyordun, şimdi haydi konuş bakalım! Bütün vücut var, hatta tutsan daha sıcak, haydi bakalım konuş şimdi! şimdi haydi konuş bakalım! Bütün vücut var, hatta tutsan daha sıcak, haydi bakalım konuş şimdi!

E konuşamam hocam. Niye? Öldü. Ne demek öldü? Öldü ne demek? E konuşamam hocam.

Niye?

Öldü.

Ne demek öldü? Öldü ne demek?

Bir şeyden haberimiz yok, yani bir şeyler oluyor, biraz önce konuşan konuşmamaya başlıyor. Bir şeyden haberimiz yok, yani bir şeyler oluyor, biraz önce konuşan konuşmamaya başlıyor.

Biz kâinatın içinde mevcut olan şeylerden bir şeyiz; bizi Allah yaratmış. Biz kâinatın içinde mevcut olan şeylerden bir şeyiz; bizi Allah yaratmış. Yani bizi biz yaratmadığımıza göre bizi bir yaratan var, o kadar. Yani bizi biz yaratmadığımıza göre bizi bir yaratan var, o kadar. İşte o yaratan Hâlık, Rabbülâlemîn, âlemleri yaratan Allah. İşte o yaratan Hâlık, Rabbülâlemîn, âlemleri yaratan Allah. O'nun bize ihtiyacı yok çünkü kendisi yaratmış zaten. Bir sürü var, sırayla... O'nun bize ihtiyacı yok çünkü kendisi yaratmış zaten. Bir sürü var, sırayla...

Senin ne yazar, senin ismin ne okunur yani? Ne olacak, sen olsan ne olur, olmasan ne olur? Senin ne yazar, senin ismin ne okunur yani? Ne olacak, sen olsan ne olur, olmasan ne olur?

Allah senin gibi milyarlarca yaratmış, tarih boyunca kaç tanesi gelmiş gitmiş, nice nice adamlar. Allah senin gibi milyarlarca yaratmış, tarih boyunca kaç tanesi gelmiş gitmiş, nice nice adamlar.

Ey insanlar! Sizsiniz Allah'a muhtaç olan, ne sanıyorsunuz siz! Allah yalvarıyor mu sanıyorsunuz? Ey insanlar! Sizsiniz Allah'a muhtaç olan, ne sanıyorsunuz siz! Allah yalvarıyor mu sanıyorsunuz? Allah size muhtaç mı sanıyorsunuz?Allah size muhtaç mı sanıyorsunuz? Allah'ın sizin ibadetinize ihtiyacı mı var sanıyorsunuz ya?Allah'ın sizin ibadetinize ihtiyacı mı var sanıyorsunuz ya? Amma akılsızsınız! Cümle cihan, kâinatın bütün varlıkları Allah'a ibadet etseler ne olacak,Amma akılsızsınız! Cümle cihan, kâinatın bütün varlıkları Allah'a ibadet etseler ne olacak, etmeseler ne olacak! O yaratmış. etmeseler ne olacak! O yaratmış.

Yani cümle kâinatın varlıkları çalışsalar çabalasalar ne yapıyorlar? Yani cümle kâinatın varlıkları çalışsalar çabalasalar ne yapıyorlar?

Rüzgar esiyor, bulut yağdırıyor, yer bitiriyor, ne oluyor yani? Sizin için, insanlar için! Rüzgar esiyor, bulut yağdırıyor, yer bitiriyor, ne oluyor yani?

Sizin için, insanlar için!

Allahu Teâlâ hazretlerinin ekine buğdaya ihtiyacı mı var? Allahu Teâlâ hazretlerinin ekine buğdaya ihtiyacı mı var?

İnsanlara da ihtiyacı yok; ekine, buğdaya, meyvaya, sebzeye, ete süte filan da ihtiyacı yok. İnsanlara da ihtiyacı yok; ekine, buğdaya, meyvaya, sebzeye, ete süte filan da ihtiyacı yok. Sizin ihtiyacınızı görmek için kâinatta bunları yaratmış. Bak, kendisinin ihtiyacı yok daSizin ihtiyacınızı görmek için kâinatta bunları yaratmış. Bak, kendisinin ihtiyacı yok da bir de sizin ihtiyaçlarınızı görüyor. bir de sizin ihtiyaçlarınızı görüyor.

Entümü'l-fukarâü ilallah. Bu ihtiyaçları görmese, bunları vermese, Entümü'l-fukarâü ilallah. Bu ihtiyaçları görmese, bunları vermese, bunları yaratmasa ne yapacaksınız? bunları yaratmasa ne yapacaksınız?

İki sene yağmur yağmasa Avustralya'ya, hepiniz göç edersiniz, bir taneniz kalmaz burada. İki sene yağmur yağmasa Avustralya'ya, hepiniz göç edersiniz, bir taneniz kalmaz burada.

Yağmur yağmasa her şey bitti; koyunları kurşunladılar, ağaçlar kurudu, Yağmur yağmasa her şey bitti; koyunları kurşunladılar, ağaçlar kurudu, her taraf takır takır çöl oldu, ben o çölde ne yapayım? her taraf takır takır çöl oldu, ben o çölde ne yapayım?

Yeşillikli başka yere giderim dersin. Yağmur yağdırmasa yağmuru kim getirecek, Yeşillikli başka yere giderim dersin.

Yağmur yağdırmasa yağmuru kim getirecek,
otu bitirmese ne olacak? otu bitirmese ne olacak?

O Çernobil olayından sonra korkunç olaylar oldu Türkiye de. O Çernobil olayından sonra korkunç olaylar oldu Türkiye de. Trakya'da mahsulü ektiler, evvelki senelerde ektikleri mahsul,Trakya'da mahsulü ektiler, evvelki senelerde ektikleri mahsul, dönümlerce araziye ayçiçeği ekiyorlardı, böyle ayçiçeği yemyeşil tarlalar, tepeler, dereler ayçiçeği. dönümlerce araziye ayçiçeği ekiyorlardı, böyle ayçiçeği yemyeşil tarlalar, tepeler, dereler ayçiçeği. Tanıdıklarımız var, şeylerimiz var; karpuz kavun ekiyorlardı bizi çağırıyorlardı ye babam ye,Tanıdıklarımız var, şeylerimiz var; karpuz kavun ekiyorlardı bizi çağırıyorlardı ye babam ye, al ya götür! ye ya diyordu, o biraz tembel, bırak onu diyordu, şuradan al ye diyordu,al ya götür! ye ya diyordu, o biraz tembel, bırak onu diyordu, şuradan al ye diyordu, kocaman karpuzları getiriyordu.kocaman karpuzları getiriyordu. Dörtbin dönüm araziye karpuzu ekiyordu hacı baba. Allah rahmet eylesin. Dörtbin dönüm araziye karpuzu ekiyordu hacı baba.

Allah rahmet eylesin.

Cömert adamdı, bizi çağırıyordu ihvanı, hocamızı, ye babam ye karpuzu, ha babam ha, Cömert adamdı, bizi çağırıyordu ihvanı, hocamızı, ye babam ye karpuzu, ha babam ha, ye babam ye, de babam de...ye babam ye, de babam de... Amma Çernobil olayı olduğu zaman çekirdekler çürüyüvermiş, hiç bitememiş.Amma Çernobil olayı olduğu zaman çekirdekler çürüyüvermiş, hiç bitememiş. Radyoaktivite denilen atomun patlamasından, sızmasından çekirdek tahrip olmuş; Radyoaktivite denilen atomun patlamasından, sızmasından çekirdek tahrip olmuş;

"Aaa! Hani nerede, yerden bu ayçiçekleri bitecekti?!" Bekle ki gelsin yok, neden? "Aaa! Hani nerede, yerden bu ayçiçekleri bitecekti?!"

Bekle ki gelsin yok, neden?

Çekirdek radyoaktiviteden bozuldu, haydi bakalım... Çekirdek radyoaktiviteden bozuldu, haydi bakalım...

Acaba bir radyoaktif patlama olsa, bütün mahsullerin tohumları bir daha tohum vermese, Acaba bir radyoaktif patlama olsa, bütün mahsullerin tohumları bir daha tohum vermese, toprağa ektiğin zaman bitmese, bitmeyebilir mi? Aklınız kesti mi? toprağa ektiğin zaman bitmese, bitmeyebilir mi? Aklınız kesti mi?

Kesti, işte bitmeyebiliyor, ne yapacaksınız? Kesti, işte bitmeyebiliyor, ne yapacaksınız?

Ölki ölem, öleceksiniz, ağlayacaksınız başka çare yok. Ölki ölem, öleceksiniz, ağlayacaksınız başka çare yok.

Kime ağlayacaksınız, kime yalvaracaksınız? Kime ağlayacaksınız, kime yalvaracaksınız?

Allah'a!... "Aman yâ Rabbi! Biz ettik sen eyleme yâ Rabbi! Allah'a!... "Aman yâ Rabbi! Biz ettik sen eyleme yâ Rabbi! Biz günah sen lütfeyle yâ Rabbi! Biz isyan ettik sen ihsan eyle yâ Rabbi! Anladık hatamızı yâ Rabbi!Biz günah sen lütfeyle yâ Rabbi! Biz isyan ettik sen ihsan eyle yâ Rabbi! Anladık hatamızı yâ Rabbi! Açız yâ Rabbi! Çocuklarım bağrışıyor evde yâ Rabbi! Su yok yâ Rabbi!..." Açız yâ Rabbi! Çocuklarım bağrışıyor evde yâ Rabbi! Su yok yâ Rabbi!..."

İçecek su yok, ne olacak? İçecek su yok, ne olacak?

"Sular derinlerine gidiverse, gökten de yağmasa ne içeceksiniz, ne yapacaksınız?" "Sular derinlerine gidiverse, gökten de yağmasa ne içeceksiniz, ne yapacaksınız?"

Yani her an Allah'a muhtacız, bir an değil, şöyle birazcık bir ihtiyacım var, Yani her an Allah'a muhtacız, bir an değil, şöyle birazcık bir ihtiyacım var, işimi görünceye kadar he he derim ondan sonra bildiğimi okurum, öyle değil; işimi görünceye kadar he he derim ondan sonra bildiğimi okurum, öyle değil; Allah'a her an, her saniye, her anda Allah'a ihtiyacın var, çünkü beynine bir şey gönderiverse... Allah'a her an, her saniye, her anda Allah'a ihtiyacın var, çünkü beynine bir şey gönderiverse...

Düşman, düşmanlar öldürmek için silah yapıyorlar lazer ışınları, Düşman, düşmanlar öldürmek için silah yapıyorlar lazer ışınları, zııızzt tutuyor, herif gitti, ne oldu? zııızzt tutuyor, herif gitti, ne oldu?

Karşı taraftan lazer ışınını tuttu, bitti işi yani insan insanı öldürmek için neler yapıyor. Karşı taraftan lazer ışınını tuttu, bitti işi yani insan insanı öldürmek için neler yapıyor.

E Allahu Teâlâ hazretleri yaşatmak istemese gittin, beslemek istemese gittin, E Allahu Teâlâ hazretleri yaşatmak istemese gittin, beslemek istemese gittin, nefes aldırmak istemese, havayı alsa gittin, su vermek istemese suyu göndermese gittin işte... nefes aldırmak istemese, havayı alsa gittin, su vermek istemese suyu göndermese gittin işte...

Entümü'l-fukarâü ilallah. "Her anda Allah'a muhtaçsınız." Vallâhu. "Allah'a gelince." Entümü'l-fukarâü ilallah. "Her anda Allah'a muhtaçsınız." Vallâhu. "Allah'a gelince." Hüve. "O." el-Ğaniyyü'l-hamîdü. "Hiçbir şeye ihtiyacı yok." Hüve. "O." el-Ğaniyyü'l-hamîdü. "Hiçbir şeye ihtiyacı yok."

Cümle kâinat halkı ona ibadet etse ibadetlerine de ihtiyacı yok, Cümle kâinat halkı ona ibadet etse ibadetlerine de ihtiyacı yok, bir şey yapmaya kalksa ne yapacaklar, Allah'a ne yapabilirsin? bir şey yapmaya kalksa ne yapacaklar, Allah'a ne yapabilirsin?

Ne gelir elden, ne yapabilirsin? Secde edip, zikredip, tesbih etmek... Ne gelir elden, ne yapabilirsin?

Secde edip, zikredip, tesbih etmek...

İnsanoğlunun yapabileceği başka bir şey var mı? İnsanoğlunun yapabileceği başka bir şey var mı? Ne yapabilirsin, pasta börek mi yapacaksın? Bir kutu çikolata mı göndereceksin, Ne yapabilirsin, pasta börek mi yapacaksın? Bir kutu çikolata mı göndereceksin, ne yapacaksın Allah'a? Düşün bakalım? Yaa! Vay be! Hiçbir şey yapamazmışım. ne yapacaksın Allah'a? Düşün bakalım?

Yaa! Vay be! Hiçbir şey yapamazmışım.

Hiçbir şey yapamazsın, hiçbir şey yapamazsın! Allahu Teâlâ hazretleri bir de dilerse; Hiçbir şey yapamazsın, hiçbir şey yapamazsın!

Allahu Teâlâ hazretleri bir de dilerse;
bu insanlar küstah, kâfir, kimisi puta tapıyor, kimisi üçe tapıyor, kimisi beşe tapıyor, bu insanlar küstah, kâfir, kimisi puta tapıyor, kimisi üçe tapıyor, kimisi beşe tapıyor, kimisi güneşe tapıyor... Aptal!.. kimisi güneşe tapıyor... Aptal!..

Bunları yok edeyim, başka bir mahluk türeteyim. Türetebilir mi? Bunları yok edeyim, başka bir mahluk türeteyim.

Türetebilir mi?

Türetir. Bu dünyada türetir, Merih'te türetir, Satürn'de süretir, nerede türetirse türetir. Türetir. Bu dünyada türetir, Merih'te türetir, Satürn'de süretir, nerede türetirse türetir.

Ye'ti bi-halkın cedîd. "Yeni bir yaratık türü geliştirir." Ye'ti bi-halkın cedîd. "Yeni bir yaratık türü geliştirir."

Geliştiremez desene sıkıysa? Diyemezsin. Hiç öyle bir laf diyemezsin. Geliştiremez desene sıkıysa?

Diyemezsin. Hiç öyle bir laf diyemezsin.

Ve mâ zâlike alellâhi bi-azîzin. "Bu da Allahu Teâlâ hazretlerine olmayacak zor birşey değildir." Ve mâ zâlike alellâhi bi-azîzin. "Bu da Allahu Teâlâ hazretlerine olmayacak zor birşey değildir."

E hocam, o zaman ne demek istiyorsun? E hocam, o zaman ne demek istiyorsun?

Yani bu âyetleri getirdin bize bu sabah okuyorsun, ne demek istiyorsun? Yani bu âyetleri getirdin bize bu sabah okuyorsun, ne demek istiyorsun?

Allah'ın verdiği nimetlere şükredin; "Yâ Rabbi! İstesen vermezdin, veriyorsun." Allah'ın verdiği nimetlere şükredin; "Yâ Rabbi! İstesen vermezdin, veriyorsun."

Sofraya bir oturuyoruz, masa yetmiyor ilave masa getiriyorlar, önümüze şunu da bunu da, Sofraya bir oturuyoruz, masa yetmiyor ilave masa getiriyorlar, önümüze şunu da bunu da, yahu âlem bunun bir tanesini bulamıyor.yahu âlem bunun bir tanesini bulamıyor. Koca bir masa yetmiyor, orta masası, yanına da bir masa daha getiriyorlar, Koca bir masa yetmiyor, orta masası, yanına da bir masa daha getiriyorlar, birkaç çeşit meşrubat, ne kadar ne kadar çeşitli yiyecek, etler; dana eti,birkaç çeşit meşrubat, ne kadar ne kadar çeşitli yiyecek, etler; dana eti, kuzu eti, tavuk eti, bıldırcın eti, balık eti... kuzu eti, tavuk eti, bıldırcın eti, balık eti...

Ne yapacaksın? Şükür!.. Allah'ın nimetlerine şükredeceksin, Allah'ı zikredeceksin. Ne yapacaksın?

Şükür!..

Allah'ın nimetlerine şükredeceksin, Allah'ı zikredeceksin.
Unutmayacaksın Allah'ı, her an unutmayacaksın; "Yâ Rabbi! Bana sıhhati veren sensin,Unutmayacaksın Allah'ı, her an unutmayacaksın; "Yâ Rabbi! Bana sıhhati veren sensin, hamdolsun sana.hamdolsun sana. Bana bu aklı veren, bu imanı veren sensin, hamdolsun sana yâ Rabbi!Bana bu aklı veren, bu imanı veren sensin, hamdolsun sana yâ Rabbi! Sana nasıl şükredeyim ben yâ Rabbi! Sabahtan akşama, akşamdan sabahaSana nasıl şükredeyim ben yâ Rabbi! Sabahtan akşama, akşamdan sabaha her gün sana şükretsem bitiremem. her gün sana şükretsem bitiremem.

Peygamberlerden bir peygamber, Peygamberlerden bir peygamber, Zülkifl aleyhisselam her gece 100 rekât namaz kılarmış, ömrünün sonuna kadar. Zülkifl aleyhisselam her gece 100 rekât namaz kılarmış, ömrünün sonuna kadar. Ben düşündüm, her gece biz iki rekât namaz kılamıyoruz, Ben düşündüm, her gece biz iki rekât namaz kılamıyoruz, 100 rekât değil, abdest alıpta iki rekât namaz kılamıyoruz. 100 rekât değil, abdest alıpta iki rekât namaz kılamıyoruz.

Yüz rekât kolay mı? Çek bakalım tesbihi, 100 defa Sübhanallah de. Yüz rekât kolay mı?

Çek bakalım tesbihi, 100 defa Sübhanallah de.
Zülkifl aleyhisselam 100 rekât namaz kılarmış her gece, Zülkifl aleyhisselam 100 rekât namaz kılarmış her gece, bütün ömrü boyunca, ölünceye kadar. bütün ömrü boyunca, ölünceye kadar.

Ya!.. Her gündüz oruç tutsak her gece namaz kılsak, sabahtan akşama Allah'a şükür için Ya!.. Her gündüz oruç tutsak her gece namaz kılsak, sabahtan akşama Allah'a şükür için uğraşsak şükrünü eda edemeyiz! uğraşsak şükrünü eda edemeyiz!

Allah'a şükredeceğiz, Allah'ı zikredeceğiz, Allah'ın emirlerini yapmakta, Allah'a şükredeceğiz, Allah'ı zikredeceğiz, Allah'ın emirlerini yapmakta, günahlarından kaçınmakta, ibadetleri ifâ etmekte sabredeceğiz.günahlarından kaçınmakta, ibadetleri ifâ etmekte sabredeceğiz. Üç tane şeymiş Müslümanlık. Ne kadar kolaylaştırdın hocam, Allah senden razı olsun. Üç tane şeymiş Müslümanlık.

Ne kadar kolaylaştırdın hocam, Allah senden razı olsun.

Amin ecmaîn. Bak ben ecmaîn diyorum siz demiyorsunuz, amin ecmaîn. Amin ecmaîn.

Bak ben ecmaîn diyorum siz demiyorsunuz, amin ecmaîn.

Şükür, sabır, zikir... Aa!.. Hem de birbirine benziyor kelimeler, ne kadar da kolay: Şükür, sabır, zikir...

Aa!.. Hem de birbirine benziyor kelimeler, ne kadar da kolay:
Şükür, sabır, zikir. Şükrü yapar mısınız? Yaparız!Şükür, sabır, zikir.

Şükrü yapar mısınız?

Yaparız!
Tabii balı kaymağı yiyince elbette herkes şükreder.Tabii balı kaymağı yiyince elbette herkes şükreder. Babam da şükreder! Herkes şükreder, kafir de şükreder, onlar da dua eder,Babam da şükreder! Herkes şükreder, kafir de şükreder, onlar da dua eder, sofraya oturduğu zaman şükrediyor, yemek yiyor çünkü. sofraya oturduğu zaman şükrediyor, yemek yiyor çünkü.

Şükür bir, sabır iki... Ha, o biraz acı, sabır biraz acı, Arnavut biberinden daha acı.Şükür bir, sabır iki...

Ha, o biraz acı, sabır biraz acı, Arnavut biberinden daha acı.
Sabır biraz zor ama sabredince de mükafatı büyük. Eyüb aleyhisselam nasıl sabretmiş? Sabır biraz zor ama sabredince de mükafatı büyük.

Eyüb aleyhisselam nasıl sabretmiş?

Mübarek nasıl sabretmiş, nasıl sabretmiş! Çoluğu çocuğu gitmiş, gitti çoluk çocuk. Mübarek nasıl sabretmiş, nasıl sabretmiş! Çoluğu çocuğu gitmiş, gitti çoluk çocuk. Bir karıcığı kalmış, mal mülkte gitmiş; davarlar, tarlalar, bağlar, bahçeler, mal mülkte gitmiş;Bir karıcığı kalmış, mal mülkte gitmiş; davarlar, tarlalar, bağlar, bahçeler, mal mülkte gitmiş; haydi, sıhhatte gitmiş, hastalanmış Eyüb aleyhisselam. haydi, sıhhatte gitmiş, hastalanmış Eyüb aleyhisselam. Yıllarca hastalığı çekmiş, bize de bulaşır diye korkusundan kimse yanına yaklaşamamış. Yıllarca hastalığı çekmiş, bize de bulaşır diye korkusundan kimse yanına yaklaşamamış. Şehirden dışarıya çıkarmışlar, bir hanımı gelirmiş hizmet edermiş. Şehirden dışarıya çıkarmışlar, bir hanımı gelirmiş hizmet edermiş.

Eyüb aleyhisselam'ın sabrı dillere destan olmuşta, o sabır kolay mı? Eyüb aleyhisselam'ın sabrı dillere destan olmuşta, o sabır kolay mı? Sabırın destanlaşması kolay mı? Kolay mı? Değil!.. Sabırın destanlaşması kolay mı? Kolay mı?

Değil!..

Sen şöyle azıcık bir sabret bakayım; seni bırak ya, ben kendim, bu kadar bu işleri bilen,Sen şöyle azıcık bir sabret bakayım; seni bırak ya, ben kendim, bu kadar bu işleri bilen, size söyleyen adam, sabrımız var mı? size söyleyen adam, sabrımız var mı?

İş yok bizde! Ne şükrümüzü tam yapabiliyoruz, ne sabrımızı tam yapabiliyoruz, İş yok bizde! Ne şükrümüzü tam yapabiliyoruz, ne sabrımızı tam yapabiliyoruz, ne zikrimizi tam yapabiliyoruz. ne zikrimizi tam yapabiliyoruz.

Zikir ne olacak? Zikrin başı lâ ilâhe illallah. Çok mu zor, en kolayı Allah Allah Allah... Zikir ne olacak?

Zikrin başı lâ ilâhe illallah. Çok mu zor, en kolayı Allah Allah Allah...

Güleceğim geliyor, evliyaullahtan birisi lâ ilâhe illallah demem demiş. Güleceğim geliyor, evliyaullahtan birisi lâ ilâhe illallah demem demiş.

Demem!.. Niye? Çünkü lâ ilâhe illallah iki şeyden müteşekkil; nefî ve isbat. Demem!..

Niye?

Çünkü lâ ilâhe illallah iki şeyden müteşekkil; nefî ve isbat.

Lâ ilâhe illallah. "Hiçbir tanrı yok!" Bu nefî, hepsini silip atıyor, silme ve ortaya koyma. Lâ ilâhe illallah. "Hiçbir tanrı yok!"

Bu nefî, hepsini silip atıyor, silme ve ortaya koyma.

Nefî, lâ ilâhe illallah. "Hiçbir tanrı yok." İllallah. "Ancak Allah var!" Nefî, lâ ilâhe illallah. "Hiçbir tanrı yok." İllallah. "Ancak Allah var!"

Başka hiçbir tanrı yok ancak Allah var. Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah...Başka hiçbir tanrı yok ancak Allah var. Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah... Silme ortaya koyma, silme ortaya koyma... Başkasının hepsini siliyorum,Silme ortaya koyma, silme ortaya koyma... Başkasının hepsini siliyorum, öyle put mut filan tanımayız biz müslümanlar. öyle put mut filan tanımayız biz müslümanlar. Öyle heykel meykel, put mut, at it, ot öyle şey yok: Lâ ilâhe illallah. Öyle heykel meykel, put mut, at it, ot öyle şey yok: Lâ ilâhe illallah.

Adamcağız, mübarek, güldüğüm adam, Allah şefaatine erdirsin. Adamcağız, mübarek, güldüğüm adam, Allah şefaatine erdirsin. "Lâ ilâhe illallah derim de o sırada canımı alıverir Allah." diye korkarmış. Siz de gülüyorsunuz..."Lâ ilâhe illallah derim de o sırada canımı alıverir Allah." diye korkarmış. Siz de gülüyorsunuz... Lâ ilâhe illallah derim de illallahı yetiştiremem, nefesim orada kesilir ölürüm diye korkusundanLâ ilâhe illallah derim de illallahı yetiştiremem, nefesim orada kesilir ölürüm diye korkusundan lâ ilâhe illallah demezmiş de hep Allah Allah dermiş... lâ ilâhe illallah demezmiş de hep Allah Allah dermiş...

Ne mübarekler var, ne insanlar var, ne hoş tatlı insanlar gelmiş geçmiş şu dünyadan!.. Ne mübarekler var, ne insanlar var, ne hoş tatlı insanlar gelmiş geçmiş şu dünyadan!..

Allah bizide tatlı insan eylesin. Acı şeyleri bazen suya koyuyorsun,Allah bizide tatlı insan eylesin.

Acı şeyleri bazen suya koyuyorsun,
tuzlu suya koyuyorsun biraz bekletiyorsun döküyorsun, tuzlu suya koyuyorsun biraz bekletiyorsun döküyorsun, bir daha koyuyorsun döküyorsun filan tatlılaşıyor sonra, bir daha koyuyorsun döküyorsun filan tatlılaşıyor sonra, ondan reçel meçel yapıyorlar değil mi? ondan reçel meçel yapıyorlar değil mi? Portakalın kabuğundan, bergamuttan filan... Portakalın kabuğundan, bergamuttan filan...

Allah bizi de tatlandırsın. Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmün hakîm. Allah bizi de tatlandırsın.

Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmün hakîm.
Sübhâne rabbinâ rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn ve selâmün alâ cemî'i'l-enbiyâSübhâne rabbinâ rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn ve selâmün alâ cemî'i'l-enbiyâ ve'l-mürselîn ve âli küllin ecmaîn ve'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn el-Fâtiha. ve'l-mürselîn ve âli küllin ecmaîn ve'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2