Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İslâm Toplum Dinidir!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Muharrem 1418 / 30.05.1997
AKRA- Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!.. Size yine Avrupa'dan sesleniyorum. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!..

Size yine Avrupa'dan sesleniyorum.

Size kucaklar dolusu sevgiler, selamlar... Size kucaklar dolusu sevgiler, selamlar...

Türkiye'yi buradaki yayınlardan, televizyonlardan meraklanıyoruz, takip ediyoruz.Türkiye'yi buradaki yayınlardan, televizyonlardan meraklanıyoruz, takip ediyoruz. Bu televizyonları biraz fazla seyretme imkânı bulunca dikkatimi bir şey çekti;Bu televizyonları biraz fazla seyretme imkânı bulunca dikkatimi bir şey çekti; hep böyle kanlı-bıçaklı, acılı, korkunç, hatta belki çocuk eğitimi bakımındanhep böyle kanlı-bıçaklı, acılı, korkunç, hatta belki çocuk eğitimi bakımından ekranlara bile getirilmemesi gereken sahneler... İki kardeş beraber içmişler,ekranlara bile getirilmemesi gereken sahneler...

İki kardeş beraber içmişler,
birisi ötekisini bıçaklamış, ihtiyar bir dede bir nineyi bıçaklamış, sonra kuyuya inmiş.birisi ötekisini bıçaklamış, ihtiyar bir dede bir nineyi bıçaklamış, sonra kuyuya inmiş. Hep böyle şeyler duyunca bunların hepsinin kökeninde, İslâm'dan uzaklaşmanınHep böyle şeyler duyunca bunların hepsinin kökeninde, İslâm'dan uzaklaşmanın toplumda ne kadar büyük yıkıntılar meydana getirdiğini söyleyebiliriz. Temelinde o var.toplumda ne kadar büyük yıkıntılar meydana getirdiğini söyleyebiliriz. Temelinde o var. İslâm'dan uzaklaşınca insanlar çok korkunç, çok acımasız, çok gaddar oluyor. İslâm'dan uzaklaşınca insanlar çok korkunç, çok acımasız, çok gaddar oluyor.

Ben bu acılı haberleri duydukça esef ediyorum, üzülüyorum...Ben bu acılı haberleri duydukça esef ediyorum, üzülüyorum... Düşünün ki iki kardeş beraber içki alemi yapıyorlar, sonra birisi ötekisini öldürüyor.Düşünün ki iki kardeş beraber içki alemi yapıyorlar, sonra birisi ötekisini öldürüyor. Kardeşlik, bir insanın kardeşine karşı muhabbeti ne kadar kıymetli bir şey...Kardeşlik, bir insanın kardeşine karşı muhabbeti ne kadar kıymetli bir şey... Demek ki İslâm olmayınca bu olmuyor. Tabii bir de içki içince akıl, şuur gidiyor,Demek ki İslâm olmayınca bu olmuyor. Tabii bir de içki içince akıl, şuur gidiyor, ne yaptığını bilmiyor. Ama hepsi İslâm'dan uzaklaşmaktan kaynaklanıyor. Bir de kötü âkıbet... ne yaptığını bilmiyor. Ama hepsi İslâm'dan uzaklaşmaktan kaynaklanıyor. Bir de kötü âkıbet...

Bir insan nihayet ömrü bittiği, eceli geldiği zaman, sonunda ölecek amaBir insan nihayet ömrü bittiği, eceli geldiği zaman, sonunda ölecek ama iyi bir âkıbete nâil olup güzel bir şekilde âhirete göçmek var; bir de kötü bir şekilde,iyi bir âkıbete nâil olup güzel bir şekilde âhirete göçmek var; bir de kötü bir şekilde, sû-i hâtime dediğimiz şekilde âhirete göçmek var, o çok acı bir şey... sû-i hâtime dediğimiz şekilde âhirete göçmek var, o çok acı bir şey...

Allah cümlemize hayırlı, sıhhatli, afiyetli, huzurlu, rızasına uygun, mutlu, bahtiyarAllah cümlemize hayırlı, sıhhatli, afiyetli, huzurlu, rızasına uygun, mutlu, bahtiyar hayatlar nasip etsin, hüsn-ü hâtimeler ihsân eylesin... hayatlar nasip etsin, hüsn-ü hâtimeler ihsân eylesin...

Onun için bu sohbetimde, bizim hadis kitabımız Râmûzü'l-ehâdis'ten sürur ile sevinç ile başlayanOnun için bu sohbetimde, bizim hadis kitabımız Râmûzü'l-ehâdis'ten sürur ile sevinç ile başlayan hadîs-i şerîflerden okuyayım dedim. Şimdi birinci hadîs-i şerîften başlıyorum. hadîs-i şerîflerden okuyayım dedim.

Şimdi birinci hadîs-i şerîften başlıyorum.

İlk okuyacağım hadîs-i şerîf Hz. Aişe-i Sıddîka vâlidemizden rivayet olunmuş: İlk okuyacağım hadîs-i şerîf Hz. Aişe-i Sıddîka vâlidemizden rivayet olunmuş:

Men serrahû en yelkallâhe azze ve celle ğaden râdıyen fe'l-yüksirü's-salâte aleyye.Men serrahû en yelkallâhe azze ve celle ğaden râdıyen fe'l-yüksirü's-salâte aleyye. "Her kimse ki yarın aziz ve celil olan Allah'a, razı olduğu halde mülâki olmak isterse, severse,"Her kimse ki yarın aziz ve celil olan Allah'a, razı olduğu halde mülâki olmak isterse, severse, mülâki olmak onu sevindiriyorsa…" fe'l-yüksirü's-salâte aleyye "bana salât u selâmı çok eylesin!"mülâki olmak onu sevindiriyorsa…" fe'l-yüksirü's-salâte aleyye "bana salât u selâmı çok eylesin!" diye, bir hadîs-i şerîfiyle başlıyorum. diye, bir hadîs-i şerîfiyle başlıyorum.

Cuma günü salât u selâmı çok eylemek üzerine Efendimiz'in özel tavsiyeleri var.Cuma günü salât u selâmı çok eylemek üzerine Efendimiz'in özel tavsiyeleri var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salavat getirilince,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salavat getirilince, melekler o salât u selâmları "Yâ Resûlallah,falanca sana salât u selâm eyledi." diyemelekler o salât u selâmları "Yâ Resûlallah,falanca sana salât u selâm eyledi." diye Efendimiz'in ruh-u pâkine tebliğ ediyorlar, götürüyorlar, sunuyorlar. Efendimiz'in ruh-u pâkine tebliğ ediyorlar, götürüyorlar, sunuyorlar.

Böylece Resûlullah Efendimiz'in rızasına, selâmımıza mukabele etmesineBöylece Resûlullah Efendimiz'in rızasına, selâmımıza mukabele etmesine nâil ve mazhar olmuş oluyoruz. "Cuma gününde bana salât u selâmı arttırın!" diye denâil ve mazhar olmuş oluyoruz.

"Cuma gününde bana salât u selâmı arttırın!" diye de
özel ricâsı, tavsiyesi var. Onun için cuma günleri salât u selâmları çok yapacağız. özel ricâsı, tavsiyesi var. Onun için cuma günleri salât u selâmları çok yapacağız.

Sâir zamanlarda da salât u selâmı çok yapmamız lazım! Hatta bir toplantı içinde mutlaka Efendimiz'inSâir zamanlarda da salât u selâmı çok yapmamız lazım! Hatta bir toplantı içinde mutlaka Efendimiz'in mübarek ismi anılmalı ve ismi anıldığı zaman da salât u selâm getirilmeli!mübarek ismi anılmalı ve ismi anıldığı zaman da salât u selâm getirilmeli! Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e salât u selâm getirilmedenPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e salât u selâm getirilmeden başlayıp biten bir toplantı, çok kötü, çok hayırsız, bereketsiz bir toplantı oluyor.başlayıp biten bir toplantı, çok kötü, çok hayırsız, bereketsiz bir toplantı oluyor. Toplantılarda da Efendimiz'i unutmayalım, Efendimiz'e salât u selâmı çok eyleyelim! Toplantılarda da Efendimiz'i unutmayalım, Efendimiz'e salât u selâmı çok eyleyelim!

Demek ki yarın aziz ve celil olan Allah'a razı olduğu bir halde kavuşmaktan kim hoşlanırsa,Demek ki yarın aziz ve celil olan Allah'a razı olduğu bir halde kavuşmaktan kim hoşlanırsa, böyle bir kavuşma kimi memnun ederse -ki hepimizi memnun eder- Efendimiz'e salât u selâmı çok edecek. böyle bir kavuşma kimi memnun ederse -ki hepimizi memnun eder- Efendimiz'e salât u selâmı çok edecek.

Burada râzıyen kelimesi var. Arapça'da buna ‘hâl' derler.Burada râzıyen kelimesi var. Arapça'da buna ‘hâl' derler. Men serrehu "Her kimseyi ki sevindirir; en yelkâllahe azze ve celle.Men serrehu "Her kimseyi ki sevindirir; en yelkâllahe azze ve celle. "Aziz ve celil olan Allah'a kavuşmak…" ğaden "yarın,"Aziz ve celil olan Allah'a kavuşmak…" ğaden "yarın, âhiret hayatında", râdıyen "razı halde, hoşnut halde..." âhiret hayatında", râdıyen "razı halde, hoşnut halde..."

Tabi burada iki ihtimal var: Râdıyen kelimesi, kişiyle ilgili olabilir.Tabi burada iki ihtimal var: Râdıyen kelimesi, kişiyle ilgili olabilir. "Her kim ki Allah'la karşılaştığı zaman, mazhar olacağı lutf-u ilâhîlerden,"Her kim ki Allah'la karşılaştığı zaman, mazhar olacağı lutf-u ilâhîlerden, karşılaştığı güzel olaylardan hoşnut ve razı olacak bir şekilde Allah'a kavuşmak istiyorsa,karşılaştığı güzel olaylardan hoşnut ve razı olacak bir şekilde Allah'a kavuşmak istiyorsa, salât u selâmı çok etsin!" manasına; bu bir... salât u selâmı çok etsin!" manasına; bu bir...

İkincisi, râdıyen sıfatı aziz ve celil olan Allah'a ait olabilir.İkincisi, râdıyen sıfatı aziz ve celil olan Allah'a ait olabilir. O zaman; "Allah kendisinden, hoşnut ve razı bir şekildeyken,O zaman; "Allah kendisinden, hoşnut ve razı bir şekildeyken, Allah'ın huzuruna çıkmak istiyorsa, kim böyle bir duruma kavuşmak istiyorsa,Allah'ın huzuruna çıkmak istiyorsa, kim böyle bir duruma kavuşmak istiyorsa, Her iki mana da uygun, dilbilgisi kâideleri yönünden ikisi de mümkün. Her iki mana da uygun, dilbilgisi kâideleri yönünden ikisi de mümkün.

Bazen böyle vaaz ettiğimde kardeşlerimizden söz alırım, siz de söz verin… Bazen böyle vaaz ettiğimde kardeşlerimizden söz alırım, siz de söz verin…

Allah bir kulundan razı oldu mu, onu da razı eder.Allah bir kulundan razı oldu mu, onu da razı eder. Onun için âyetlerde: Râdıyeten merdıyyeh. "Ey ruh, Rabbinin huzuruna gel, cennetine gir!" diyeOnun için âyetlerde:

Râdıyeten merdıyyeh. "Ey ruh, Rabbinin huzuruna gel, cennetine gir!" diye
tavsiye edilmiş. Kul razı olsa, demek ki Allah ona razı olduğu imkânları vermiş de ondan razı;tavsiye edilmiş.

Kul razı olsa, demek ki Allah ona razı olduğu imkânları vermiş de ondan razı;
veyahut Allah kulundan razı olsa, demek ki o razı olduğuna göre kulun durumu iyi olacak.veyahut Allah kulundan razı olsa, demek ki o razı olduğuna göre kulun durumu iyi olacak. Bütün bu iki durum da aynı kapıya çıkıyor. Bütün bu iki durum da aynı kapıya çıkıyor.

Demek ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i sevmeliyiz,Demek ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i sevmeliyiz, sevgimizi salât u selâmı çok söylemekle fiilî duruma geçirmeliyiz. Efendimiz'in hayatını okumalıyız.sevgimizi salât u selâmı çok söylemekle fiilî duruma geçirmeliyiz. Efendimiz'in hayatını okumalıyız. Efendimiz'in sîretini, sünnetini bilmeliyiz, hadîs-i şerîflerini öğrenmeliyiz.Efendimiz'in sîretini, sünnetini bilmeliyiz, hadîs-i şerîflerini öğrenmeliyiz. Sünnetine uygun yaşamalıyız. Rızasını kazanmaya çalışmalıyız.Sünnetine uygun yaşamalıyız. Rızasını kazanmaya çalışmalıyız. Ümmetine güzel hizmet etmeliyiz. Kendisine de salât u selâmı çokça etmeliyiz. Ümmetine güzel hizmet etmeliyiz. Kendisine de salât u selâmı çokça etmeliyiz.

Bazen böyle vaaz ettiğimde kardeşlerimizden söz alırım, siz de söz verin… Bazen böyle vaaz ettiğimde kardeşlerimizden söz alırım, siz de söz verin…

Her gün yüz defa, Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getirmek benden size bir tavsiye...Her gün yüz defa, Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getirmek benden size bir tavsiye... Zaten Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyurmuş, benden de size bir yâdigâr olsun. Zaten Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyurmuş, benden de size bir yâdigâr olsun.

"Es'ad Hoca bir vaazında söylemişti, ben de o günden itibaren kabul ettim, çok sevaplıymış."Es'ad Hoca bir vaazında söylemişti, ben de o günden itibaren kabul ettim, çok sevaplıymış. Bundan sonra her gün yüz defa Efendimiz'e salât u selâm getirmeyi kendime âdet edindim,Bundan sonra her gün yüz defa Efendimiz'e salât u selâm getirmeyi kendime âdet edindim, vazife edindim, vird edindim." diye kendi kendinize söz vermenizi rica ediyorum.vazife edindim, vird edindim." diye kendi kendinize söz vermenizi rica ediyorum. Çünkü çok sevaplı... Dünya ve âhirette çok faydasını göreceksiniz. Çünkü çok sevaplı... Dünya ve âhirette çok faydasını göreceksiniz.

Böylece sevinçle ilgili bir hadîs-i şerîfi size söylemiş olduk. Sevindirici bir haber vermiş olduk.Böylece sevinçle ilgili bir hadîs-i şerîfi size söylemiş olduk. Sevindirici bir haber vermiş olduk. İçinize neşe katacak, ruhunuzu ferahlatacak bir hadîs-i şerîf bu... İçinize neşe katacak, ruhunuzu ferahlatacak bir hadîs-i şerîf bu...

İkinci hadîs-i şerîf Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ten; birinci hadîs-i şerîfin altında yer almış: İkinci hadîs-i şerîf Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ten; birinci hadîs-i şerîfin altında yer almış:

Men serrahû en yecide halâvete'l-îmâni fe'l-yelbesi's-sûfe tezellülen li-rabbihî azze ve celle. Men serrahû en yecide halâvete'l-îmâni fe'l-yelbesi's-sûfe tezellülen li-rabbihî azze ve celle.

Bu da kısa bir hadîs-i şerîf, biraz bizimle ilgili olduğu için uygun düştü.Bu da kısa bir hadîs-i şerîf, biraz bizimle ilgili olduğu için uygun düştü. "Her o kimseyi ki imanın tadına ermek, tadını tatmak, sevindirirse, sevindirecekse...""Her o kimseyi ki imanın tadına ermek, tadını tatmak, sevindirirse, sevindirecekse..." Türkçe dolanbaçsız olarak söylememiz gerekirse: "İmanın tadını duymayı seven,Türkçe dolanbaçsız olarak söylememiz gerekirse: "İmanın tadını duymayı seven, böyle bir duruma kavuşmaktan sevinecek olan bir kimse..." Ne yapsın? böyle bir duruma kavuşmaktan sevinecek olan bir kimse..."

Ne yapsın?

Fe'l-yelbesi's-sûfe tezellülen li-rabbihî azze ve celle.Fe'l-yelbesi's-sûfe tezellülen li-rabbihî azze ve celle. "Aziz ve celîl olan Rabbine karşı tevazuunu ifade edecek bir kıyafet olarak yün giyinsin!" "Aziz ve celîl olan Rabbine karşı tevazuunu ifade edecek bir kıyafet olarak yün giyinsin!"

uyumsus kısım Peygamber Efendimiz Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine göre; uyumsus kısım
Peygamber Efendimiz Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine göre;

Aziz ve sevgili kardeşlerim! Yirminci yüzyıldayız.Aziz ve sevgili kardeşlerim!

Yirminci yüzyıldayız.
Kıyafetlerimizi yaptığımız malzemeler çok çeşitlendi.Kıyafetlerimizi yaptığımız malzemeler çok çeşitlendi. Bunların tabiî olanları var, yün ve pamuk gibi, keten gibi, ipek gibi; sun'î, yapma olanları var,Bunların tabiî olanları var, yün ve pamuk gibi, keten gibi, ipek gibi; sun'î, yapma olanları var, sentetik elyafla yapılmış kumaşlar deniyor, çeşitleri sayılamayacak kadar fazla.sentetik elyafla yapılmış kumaşlar deniyor, çeşitleri sayılamayacak kadar fazla. İsimlerini söylesem belki cemaat bilmez, belki ben hepsini sıralayamam.İsimlerini söylesem belki cemaat bilmez, belki ben hepsini sıralayamam. Şimdi çeşitli kumaşlarla elbiselerimizi yapıyoruz, giyiniyoruz. Giyimimize de özen gösteriyoruz. Şimdi çeşitli kumaşlarla elbiselerimizi yapıyoruz, giyiniyoruz. Giyimimize de özen gösteriyoruz.

Doğrusu ben de arkadaşlarıma diyorum ki; Doğrusu ben de arkadaşlarıma diyorum ki;

"Güzel giyinin, güzel giyinmeye dikkat edin! Çünkü Allah kendisi güzeldir, güzelliği sever."Güzel giyinin, güzel giyinmeye dikkat edin! Çünkü Allah kendisi güzeldir, güzelliği sever. Bir de siz İslâm'ı temsil ediyorsunuz, uzaktan görenler İslâm'dan korkmasınlar;Bir de siz İslâm'ı temsil ediyorsunuz, uzaktan görenler İslâm'dan korkmasınlar; bir müslüman nasıl olur, görsünler. ‘Bak işte giyimi güzel, hâli güzel, yüzü güzel,bir müslüman nasıl olur, görsünler. ‘Bak işte giyimi güzel, hâli güzel, yüzü güzel, davranışları güzel, sözü güzel, yumuşak, tatlı,davranışları güzel, sözü güzel, yumuşak, tatlı, sevimli, sokulgan, ılık, hoş bir insan!' desinler." diye söylüyorum. sevimli, sokulgan, ılık, hoş bir insan!' desinler." diye söylüyorum.

Ama o devirde, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in asr-ı saadetineAma o devirde, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in asr-ı saadetine doğru gittiğimiz zaman, imkânlar şimdiki gibi değil, tarif edilemeyecek kadar başka türlü...doğru gittiğimiz zaman, imkânlar şimdiki gibi değil, tarif edilemeyecek kadar başka türlü... Bir kere dokuma yok, dokuma çok zor bulunan bir şey.Bir kere dokuma yok, dokuma çok zor bulunan bir şey. Yemen'den bazen bürd-i yemânî denilen kumaşlar gelirmiş.Yemen'den bazen bürd-i yemânî denilen kumaşlar gelirmiş. Bazen belki Mısır'dan, Şam'dan tüccarların develere yükleyip kervanlarla getirdiği kumaşlar vardı.Bazen belki Mısır'dan, Şam'dan tüccarların develere yükleyip kervanlarla getirdiği kumaşlar vardı. Ama onlar pahalıydı. Öteki insanlar giyimlerini neyle sağlayacaklar? Ama onlar pahalıydı.

Öteki insanlar giyimlerini neyle sağlayacaklar?

O zaman en kolay bulunan, en ucuz ve en çabuk yapılan, fakirin giyebildiği malzeme, yün...O zaman en kolay bulunan, en ucuz ve en çabuk yapılan, fakirin giyebildiği malzeme, yün... Çünkü zavallılar ya koyun, ya deve güdüyorlar, bunların yünlerinden kendilerineÇünkü zavallılar ya koyun, ya deve güdüyorlar, bunların yünlerinden kendilerine çeşitli şeyler yapıyorlar. Yünlerini eğiriyorlar, iplerinden de örerek,çeşitli şeyler yapıyorlar. Yünlerini eğiriyorlar, iplerinden de örerek, dokuyarak bir şeyler yapıp bürünüyorlar, giyiniyorlar. dokuyarak bir şeyler yapıp bürünüyorlar, giyiniyorlar.

Terzilik de her halde şimdiki gibi hiç değildi, yok denilecek kadar azdı.Terzilik de her halde şimdiki gibi hiç değildi, yok denilecek kadar azdı. Belki iki parça kumaşın bir kısmını alt tarafa sararak, bir kısmını üst tarafa bürüyerek geziyorlardı.Belki iki parça kumaşın bir kısmını alt tarafa sararak, bir kısmını üst tarafa bürüyerek geziyorlardı. Belki basit manasıyla dikişli bazı elbiseler giyiniyorlardı amaBelki basit manasıyla dikişli bazı elbiseler giyiniyorlardı ama en kolay bulunan, en ucuz malzeme yün idi. İşte fukara o zaman yün giyerdi...en kolay bulunan, en ucuz malzeme yün idi. İşte fukara o zaman yün giyerdi... Onun için fakirlerin alâmeti gibi oluyor, basit bir kıyafet gibi oluyor. Onun için fakirlerin alâmeti gibi oluyor, basit bir kıyafet gibi oluyor.

Peki zenginler, imkanları, paraları olanlar ne giyerlerdi? Peki zenginler, imkanları, paraları olanlar ne giyerlerdi?

Herhalde, Yemen'den, Mısır'dan, Şam'dan getirilen ince kumaşlar; insanı serin tutan,Herhalde, Yemen'den, Mısır'dan, Şam'dan getirilen ince kumaşlar; insanı serin tutan, kaygan, haşin olmayan, vücudu kaşımayan, rahatsız etmeyen kıyafetler giyerlerdi. kaygan, haşin olmayan, vücudu kaşımayan, rahatsız etmeyen kıyafetler giyerlerdi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bize bu hadîs-i şerîfinde neyi tavsiye ediyor? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bize bu hadîs-i şerîfinde neyi tavsiye ediyor?

Mütevazıâne giyimi tavsiye ediyor. "Rabbine karşı tevazu göstermek için sof elbise giysin;Mütevazıâne giyimi tavsiye ediyor. "Rabbine karşı tevazu göstermek için sof elbise giysin; imanın tadını duyar." buyuruyor. İmanın tadı nasıl duyulacak? imanın tadını duyar." buyuruyor.

İmanın tadı nasıl duyulacak?

Allah rızası için, övünmekten, böbürlenmekten, tantanadan, farfaradan, debdebeden, gösterişten, Allah rızası için, övünmekten, böbürlenmekten, tantanadan, farfaradan, debdebeden, gösterişten, kibirden, kendini beğenmişlikten, caka satmaktan, fiyaka satmaktan,kibirden, kendini beğenmişlikten, caka satmaktan, fiyaka satmaktan, -biraz daha gençlerin tabirlerine doğru yaklaşırsak- havalı hareketler yapmaktan,-biraz daha gençlerin tabirlerine doğru yaklaşırsak- havalı hareketler yapmaktan, Allah rızası için güzel ahlâk eseri olarak uzak durmak... Karşısındakine sevgi, saygı için,Allah rızası için güzel ahlâk eseri olarak uzak durmak... Karşısındakine sevgi, saygı için, kendisinin kusurlarını bildiği için, Allah'ın mütevâzı insanları sevdiğini,kendisinin kusurlarını bildiği için, Allah'ın mütevâzı insanları sevdiğini, kibirlenenleri sevmediğini düşünerek; belki karşısındaki yoksul, fakir bir kimsedir amakibirlenenleri sevmediğini düşünerek; belki karşısındaki yoksul, fakir bir kimsedir ama ahlâkı güzeldir de, Allah onu daha çok seviyordur diyerek; belki fakirdir amaahlâkı güzeldir de, Allah onu daha çok seviyordur diyerek; belki fakirdir ama huyları daha iyidir diyerek insanları sevmek, insanlara saygı, sevgi göstermek... Bu çok önemli! huyları daha iyidir diyerek insanları sevmek, insanlara saygı, sevgi göstermek... Bu çok önemli!

İmkânı da olsa, sof giydiği zaman tevazu göstermiş oluyor. Kendisini saklamış oluyor,İmkânı da olsa, sof giydiği zaman tevazu göstermiş oluyor. Kendisini saklamış oluyor, böbürlenmemiş oluyor, halk adamı olmuş oluyor. Halkın yadırgamadığı bir kılıkta,böbürlenmemiş oluyor, halk adamı olmuş oluyor. Halkın yadırgamadığı bir kılıkta, kıyafette olmuş oluyor, mütevazı bir kıyafet oluyor. kıyafette olmuş oluyor, mütevazı bir kıyafet oluyor.

Şu devirde pamuk, yün çok kıymetli bir malzemedir. Hakikaten güzel bir malzemedir,Şu devirde pamuk, yün çok kıymetli bir malzemedir. Hakikaten güzel bir malzemedir, vücuda faydalıdır. O devirde öyle değildi. vücuda faydalıdır. O devirde öyle değildi.

Anadolu'daki manzaraları göz önüne getirin… Hanımların ellerinde bir takım eğirme aletleri,Anadolu'daki manzaraları göz önüne getirin… Hanımların ellerinde bir takım eğirme aletleri, yünleri kucaklarına alırlar, koltuk altlarına sıkıştırırlar, eğire eğire, o yünleri birbirine bağlayarakyünleri kucaklarına alırlar, koltuk altlarına sıkıştırırlar, eğire eğire, o yünleri birbirine bağlayarak ip yaparlar. Sonra, onları basit şekillerde, ya şişlerle örerler ya da basit tezgahlarla dokurlar.ip yaparlar. Sonra, onları basit şekillerde, ya şişlerle örerler ya da basit tezgahlarla dokurlar. Kendilerine ehram dediğimiz, örtü dediğimiz, sofra örtüsü dediğimiz, bele bağladıkları cinstenKendilerine ehram dediğimiz, örtü dediğimiz, sofra örtüsü dediğimiz, bele bağladıkları cinsten bir şeyler yaparlar idi... Belki Anadolu'dan bunları hatırlarsınız. bir şeyler yaparlar idi... Belki Anadolu'dan bunları hatırlarsınız.



Bu, halkın hemen hemen hepsinde olabilen malzeme, bunda bir övünç olmaz.Bu, halkın hemen hemen hepsinde olabilen malzeme, bunda bir övünç olmaz. Sade bir kıyafettir, bunu giysin diye Efendimiz tavsiye ediyor. Kibri tavsiye etmiyor.Sade bir kıyafettir, bunu giysin diye Efendimiz tavsiye ediyor. Kibri tavsiye etmiyor. Bazıları kibir alâmeti olarak elbisesinin arkasını uzun tutardı, elbisesi arkasından sürünürdü.Bazıları kibir alâmeti olarak elbisesinin arkasını uzun tutardı, elbisesi arkasından sürünürdü. İslâm'da bu yok... Hatta Suudi Arabistan'a giden arkadaşlar bilirler, orada daİslâm'da bu yok...

Hatta Suudi Arabistan'a giden arkadaşlar bilirler, orada da
çeşitli giyimler var. Bazıları giyimlerini, giydikleri zaman ayaklarının üstündeçeşitli giyimler var. Bazıları giyimlerini, giydikleri zaman ayaklarının üstünde bir mertebede tutuyorlar, yere sürünmeyecek gibi, Efendimiz'in tavsiyesine uygun olsun diye...bir mertebede tutuyorlar, yere sürünmeyecek gibi, Efendimiz'in tavsiyesine uygun olsun diye... "İşte bak, bunlar tam sofu, tam sünnete uygun hareket eden insanlar!" diye belli oluyor."İşte bak, bunlar tam sofu, tam sünnete uygun hareket eden insanlar!" diye belli oluyor. Uzun yapmıyor, yerlere sürünmüyor, çamurlanmıyor, tozlanmıyor…Uzun yapmıyor, yerlere sürünmüyor, çamurlanmıyor, tozlanmıyor… Efendimiz'in tavsiyesine de uygun olmuş oluyor. Demek kiEfendimiz'in tavsiyesine de uygun olmuş oluyor.

Demek ki
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz aslında tevazuyu tavsiye etmiş oluyor;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz aslında tevazuyu tavsiye etmiş oluyor; gösteriş yapmamayı, kimseye tepeden bakmamayı tavsiye etmiş oluyor. gösteriş yapmamayı, kimseye tepeden bakmamayı tavsiye etmiş oluyor.

Aziz ve sevgili kardeşlerim! Buradan başka bir şeye geçmek istiyorum. Biliyorsunuz,Aziz ve sevgili kardeşlerim!



Buradan başka bir şeye geçmek istiyorum. Biliyorsunuz,
"sôfi" dediğimiz, mutasavvıf dediğimiz, Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî gibi, Abulkâdir-i"sôfi" dediğimiz, mutasavvıf dediğimiz, Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî gibi, Abulkâdir-i Geylânî Efendimiz hazretleri gibi, Bahâeddîn-i Nakşibend hazretleri gibi,Geylânî Efendimiz hazretleri gibi, Bahâeddîn-i Nakşibend hazretleri gibi, Ahmed-iYesevî hazretleri gibi,Ahmed-iYesevî hazretleri gibi, tarihimize döndüğümüz zaman göğsümüzü kabartan, içimizi sevgiyle dolduran,tarihimize döndüğümüz zaman göğsümüzü kabartan, içimizi sevgiyle dolduran, milletimize sevgiyi öğreten, saygıyı öğreten, imanı, ihlâsı öğreten çok büyük şahsiyetler var.milletimize sevgiyi öğreten, saygıyı öğreten, imanı, ihlâsı öğreten çok büyük şahsiyetler var. Bunlara mutasavvıf diyoruz, seviyoruz. Yunus Emre gibi…Bunlara mutasavvıf diyoruz, seviyoruz.

Yunus Emre gibi…
Menâkıbını anıyoruz, Odunculuk yapmış da, şöyle mütevazıymış, böyle mütevazıymış...Menâkıbını anıyoruz, Odunculuk yapmış da, şöyle mütevazıymış, böyle mütevazıymış... Falanca büyük sôfi, filanca şehirde çok yüksek bir mevkideymiş de, tasavvufi terbiye alayım diye,Falanca büyük sôfi, filanca şehirde çok yüksek bir mevkideymiş de, tasavvufi terbiye alayım diye, o mevkiden vazgeçmiş, nasıl mütevazı hareket etmiş de, sonra neler olmuş...o mevkiden vazgeçmiş, nasıl mütevazı hareket etmiş de, sonra neler olmuş... Sôfileri biliyorsunuz, güzel ahlâkını duyuyorsunuz. Şiirlerini, ilâhilerini biliyorsunuz.Sôfileri biliyorsunuz, güzel ahlâkını duyuyorsunuz. Şiirlerini, ilâhilerini biliyorsunuz. Hepimiz seviyoruz. "Tarihte en çok kimi seversin?" denilse,en çok sevilen insanlar sayıldığı zaman,Hepimiz seviyoruz.

"Tarihte en çok kimi seversin?" denilse,en çok sevilen insanlar sayıldığı zaman,
ilk akla gelen sôfiler oluyor, mutasavvıflar oluyor. Bunların da,ilk akla gelen sôfiler oluyor, mutasavvıflar oluyor. Bunların da, Allah'ın sevgili kulları olanlarını daha çok seviyoruz.Allah'ın sevgili kulları olanlarını daha çok seviyoruz. Hüsn-ü zan ettiğimiz veyahut bir takım emarelerinden, alâmetlerinden Allah'ın sevgili kulu olduğunuHüsn-ü zan ettiğimiz veyahut bir takım emarelerinden, alâmetlerinden Allah'ın sevgili kulu olduğunu bildiğimiz kimseleri daha çok seviyoruz. Mesela Ankara'da bir cami var, Hacı Bayram Camii...bildiğimiz kimseleri daha çok seviyoruz.

Mesela Ankara'da bir cami var, Hacı Bayram Camii...
Hacı Bayrâm-ı Velî diyoruz. "Velî" Allah'ın sevgili kulu demek. Demek ki hayatında insanlarHacı Bayrâm-ı Velî diyoruz. "Velî" Allah'ın sevgili kulu demek. Demek ki hayatında insanlar onu denemişler, tanımışlar, dikkat etmişler, belki birileri rüyalarında gördüler,onu denemişler, tanımışlar, dikkat etmişler, belki birileri rüyalarında gördüler, belki kerâmetlerini gözleriyle müşahede ettiler; "Tamam, bu Allah'ın sevgili kulu, evliyâsı!" diyebelki kerâmetlerini gözleriyle müşahede ettiler; "Tamam, bu Allah'ın sevgili kulu, evliyâsı!" diye karar vermişler. İsminin arkasına lakap olarak takılmış, sabit bir kelime olarak girmiş,karar vermişler. İsminin arkasına lakap olarak takılmış, sabit bir kelime olarak girmiş, Hacı Bayrâm-ı Velî olmuş. Veyahut Hacı Bektâş-ı Velî... Hacı Bektaş'ın da evliyâullahtanHacı Bayrâm-ı Velî olmuş.

Veyahut Hacı Bektâş-ı Velî... Hacı Bektaş'ın da evliyâullahtan
olduğunu kabul etmişler, Hacı Bektâş-ı Velî demişler. Herkese bu sıfat verilmiyor ama olduğunu kabul etmişler, Hacı Bektâş-ı Velî demişler. Herkese bu sıfat verilmiyor ama bazı kimselere verilmiş. Bazıları da tevazuan o sıfatları kullanmamışlar, kendilerine sade sıfatlarbazı kimselere verilmiş. Bazıları da tevazuan o sıfatları kullanmamışlar, kendilerine sade sıfatlar takıştırmışlar, kendilerini öyle tanıtmışlar.takıştırmışlar, kendilerini öyle tanıtmışlar. Bizim mübarek Yunus Emre'mizin "Derviş Yunus, Miskin Yunus, Yoksul Yunus..." dediği gibi. Bizim mübarek Yunus Emre'mizin "Derviş Yunus, Miskin Yunus, Yoksul Yunus..." dediği gibi.

Seviyoruz, ama bu adamları sevmek bizim bir aldanmamızdan kaynaklanmıyor veyahut da onlarınSeviyoruz, ama bu adamları sevmek bizim bir aldanmamızdan kaynaklanmıyor veyahut da onların bizi aldatmasından, göz boyamasından kaynaklanmıyor.bizi aldatmasından, göz boyamasından kaynaklanmıyor. Zaten onların çevresindeki insanlara aldırış ettiği yok... Allah'ın rızasını kazanmaya çalışıyor.Zaten onların çevresindeki insanlara aldırış ettiği yok... Allah'ın rızasını kazanmaya çalışıyor. Her yaptığı şeyi Allah rızası için yapıyor, Allah'ın rızasını gözetiyor.Her yaptığı şeyi Allah rızası için yapıyor, Allah'ın rızasını gözetiyor. Hayırhasenât yapıyor, fedakârlık yapıyor, sabrediyor, şükrediyor, iyilik yapıyor.Hayırhasenât yapıyor, fedakârlık yapıyor, sabrediyor, şükrediyor, iyilik yapıyor. Arkasında eser bırakıyor, başka insanlara güzel şeyler öğretiyor... Arkasında eser bırakıyor, başka insanlara güzel şeyler öğretiyor...

Binbir güzelliğiyle seviyoruz.Gönlümüze taht kurmuşlar,Binbir güzelliğiyle seviyoruz.Gönlümüze taht kurmuşlar, gönlümüzün tahtında oturuyor bu mübarekler... Sultan değiller ama mânevî âlemin sultanları...gönlümüzün tahtında oturuyor bu mübarekler... Sultan değiller ama mânevî âlemin sultanları... Birçoğuna da bu sıfatı yakıştırıyoruz, bu sıfatla anıyoruz.Birçoğuna da bu sıfatı yakıştırıyoruz, bu sıfatla anıyoruz. Mesela Mevlânâ hazretleri, sıfatı Molla Hünkâr...Mesela Mevlânâ hazretleri, sıfatı Molla Hünkâr... Hüdâvendigârveya Hünkâr, sultan mânasına gelen bir kelime… Seviyoruz... Hüdâvendigârveya Hünkâr, sultan mânasına gelen bir kelime… Seviyoruz...

Onlar da herhalde bizden çok önce, bu hadîs-i şerîfleri okumuşlardı. Allah'ın rızasınıOnlar da herhalde bizden çok önce, bu hadîs-i şerîfleri okumuşlardı. Allah'ın rızasını kazanmak istiyorlardı, imanın lezzetini duya duya, imanlarına göre yaşamak istiyorlardı.kazanmak istiyorlardı, imanın lezzetini duya duya, imanlarına göre yaşamak istiyorlardı. Bu bizim en tabiî hakkımız. Bir insanın ilk hakkı, imanının gereğini yaparak yaşaması.Bu bizim en tabiî hakkımız. Bir insanın ilk hakkı, imanının gereğini yaparak yaşaması. İnsan haklarının en başında gelen haklardan birisi... İnsan niye dindar bir hayat seçiyor? İnsan haklarının en başında gelen haklardan birisi...

İnsan niye dindar bir hayat seçiyor?

Âhiret var, onun için... İmanın kendisine bildirdiği hususlar var, onun için...Âhiret var, onun için... İmanın kendisine bildirdiği hususlar var, onun için... Samimi hareket etmesi lazım. İmanının gereği olarak, mâlî fedakârlıklarda bulunuyor,Samimi hareket etmesi lazım. İmanının gereği olarak, mâlî fedakârlıklarda bulunuyor, bedenî zahmetlere, meşakkatlere razı oluyor. Mecbur olmadığı halde, sırf Allah rızası için,bedenî zahmetlere, meşakkatlere razı oluyor. Mecbur olmadığı halde, sırf Allah rızası için, çağrılmadığı halde, kanun olmadığı halde orduya katılıyor, gazi oluyor, alperen oluyor,çağrılmadığı halde, kanun olmadığı halde orduya katılıyor, gazi oluyor, alperen oluyor, seferlere katılıyor.Maaş almadan orduda hizmet ediyor,Allah rızası için... Kefenini boynuna dolamış,seferlere katılıyor.Maaş almadan orduda hizmet ediyor,Allah rızası için... Kefenini boynuna dolamış, sefere gidiyor, "Öleyim de, şehit olayım!" diye. Hudut kalelerinde Allah rızası içinsefere gidiyor, "Öleyim de, şehit olayım!" diye. Hudut kalelerinde Allah rızası için bekçilik yapıyor, bunun sevabı çok... "Allah bana şehitlik nasip etsin!" diye ön safta çarpışıyor.bekçilik yapıyor, bunun sevabı çok...

"Allah bana şehitlik nasip etsin!" diye ön safta çarpışıyor.
Düşmana arkayı dönüp kaçmak en büyük günahlardan birisi diye, Düşmana arkayı dönüp kaçmak en büyük günahlardan birisi diye, düşmandan yüz döndürmüyor. Geriye kaçmıyor, sebat ediyor, tek kişikalsa bile, kahramanlıklardüşmandan yüz döndürmüyor. Geriye kaçmıyor, sebat ediyor, tek kişikalsa bile, kahramanlıklar gösteriyor, destanlar yazıyor; Plevne müdafaası gibi, Kanije müdafaası gibi...gösteriyor, destanlar yazıyor; Plevne müdafaası gibi, Kanije müdafaası gibi... Tarihte bunları takdirle anıyoruz. Bunların hepsinin kaynağında ne var? Tarihte bunları takdirle anıyoruz.

Bunların hepsinin kaynağında ne var?

Bunların hepsinin kaynağında samimi dindarlık, iman var. İmanın gereğini yaşamış ecdâdımız...Bunların hepsinin kaynağında samimi dindarlık, iman var. İmanın gereğini yaşamış ecdâdımız... "Ben mü'minim, ben Allah'a inanmışım, kâinatı yaratan, bunca güzelliklerle donatan"Ben mü'minim, ben Allah'a inanmışım, kâinatı yaratan, bunca güzelliklerle donatan Rabbimin kuluyum, emri neyse onu yapmak istiyorum." diyor. Pekimüslümanlar niçin savaş yapmışlar? Rabbimin kuluyum, emri neyse onu yapmak istiyorum." diyor.

Pekimüslümanlar niçin savaş yapmışlar?

Bu kadar güzel duygularla dolu olan, âlemlerin Rabbine inanmış, bütün güzellikleri yaratanBu kadar güzel duygularla dolu olan, âlemlerin Rabbine inanmış, bütün güzellikleri yaratan Rabbine güzelce kulluk etmek isteyen bir müslüman niçin savaşıyor? Rabbine güzelce kulluk etmek isteyen bir müslüman niçin savaşıyor?

Haksızlık olduğu zaman savaşıyor, haksıza karşı savaşıyor, zalime karşı savaşıyor.Haksızlık olduğu zaman savaşıyor, haksıza karşı savaşıyor, zalime karşı savaşıyor. Bizim ecdâdımızın savaşları incelenirse, çoğu savunma savaşıdır ama galip gelmişizdir.Bizim ecdâdımızın savaşları incelenirse, çoğu savunma savaşıdır ama galip gelmişizdir. Anadolu'ya haçlılar az mı sefer yaptılar, az mı yakıp yıkıp geçtiler, Antakya'yı nasıl mahvettiler,Anadolu'ya haçlılar az mı sefer yaptılar, az mı yakıp yıkıp geçtiler, Antakya'yı nasıl mahvettiler, Kudüs'ü nasıl yakıp yıktılar, geçtikleri yerleri nasıl yangın yerine çevirdiler.Kudüs'ü nasıl yakıp yıktılar, geçtikleri yerleri nasıl yangın yerine çevirdiler. Hatta bizim ülkemizde değil; Haçlı orduları Tuna boylarından gelirken, şehirleri yaka yaka gelmişler.Hatta bizim ülkemizde değil; Haçlı orduları Tuna boylarından gelirken, şehirleri yaka yaka gelmişler. Ne yapsınlar; bunlar karşısında savunma yapmışlar, tedbir almışlar. Ne yapsınlar; bunlar karşısında savunma yapmışlar, tedbir almışlar.

İslâm âleminin hiç umulmayan başka köşesindeki ecdadımız, Türkler, Orta Asya'dan kalkmışlar,İslâm âleminin hiç umulmayan başka köşesindeki ecdadımız, Türkler, Orta Asya'dan kalkmışlar, düşmanların saldırdığı Anadolu'ya gelmişler. "Mübarek, tehlikeli yere ne gidiyorsun? düşmanların saldırdığı Anadolu'ya gelmişler.

"Mübarek, tehlikeli yere ne gidiyorsun?
Bulunduğun yerde rahat yaşa!.." Ama orada Allah'ın rızasını kazanmak var. Allah için Bulunduğun yerde rahat yaşa!.."

Ama orada Allah'ın rızasını kazanmak var. Allah için
şehit veyahut gazi olacak. Kalkmış gelmiş, Anadolu'yu korumak,şehit veyahut gazi olacak. Kalkmış gelmiş, Anadolu'yu korumak, İslâm âlemini korumak için vazife görmüş. Ama Allah, bu güzel niyetlerin karşılığında İslâm âlemini korumak için vazife görmüş. Ama Allah, bu güzel niyetlerin karşılığında onları üstün kılmış. Hatta çarpıştığı orduların ait olduğu milletler bile onları sevmiş.onları üstün kılmış.

Hatta çarpıştığı orduların ait olduğu milletler bile onları sevmiş.
"Ben Türk'ün adaletine, insaniyetperverliğine, merhametine hayranım, o gelsin;"Ben Türk'ün adaletine, insaniyetperverliğine, merhametine hayranım, o gelsin; başımızdaki zalim, despot derebeyi gitsin! Müslüman idaresi daha âdil..." diye onlar istemiş.başımızdaki zalim, despot derebeyi gitsin! Müslüman idaresi daha âdil..." diye onlar istemiş. Hayran kalmışlar, sevgi duymuşlar. Yoksa bu topraklar, bu diyarlar öyle büyük kuvvetlerleHayran kalmışlar, sevgi duymuşlar. Yoksa bu topraklar, bu diyarlar öyle büyük kuvvetlerle fethedilmemiş, gönüllerden fethedilmiş. Az kuvvetle, çok büyük ordular yenilerek,fethedilmemiş, gönüllerden fethedilmiş. Az kuvvetle, çok büyük ordular yenilerek, ama ahâli tarafından sevgi ile karşılanarak oralar fethedilmiş. ama ahâli tarafından sevgi ile karşılanarak oralar fethedilmiş.

Bugün dahi Bulgaristan'ın,Yugoslavya'nın,Romanya'nın yaşlılarıyla bir kahvehanede sohbet ederseniz,Bugün dahi Bulgaristan'ın,Yugoslavya'nın,Romanya'nın yaşlılarıyla bir kahvehanede sohbet ederseniz, "Neydi o günler!" diye o eski günleri ve ecdâdımızın iyiliklerini sayıp döküyorlar. "Neydi o günler!" diye o eski günleri ve ecdâdımızın iyiliklerini sayıp döküyorlar. Bunların sayısız misalleri var. Demek ki dervişler bunları Allah rızası için yapmışlar.Bunların sayısız misalleri var.

Demek ki dervişler bunları Allah rızası için yapmışlar.
Hatta müridler, şeyhleriyle grup halinde, beraberce gitmişler. Anadolu'da, Gâziyân-ı Rûm,Hatta müridler, şeyhleriyle grup halinde, beraberce gitmişler. Anadolu'da, Gâziyân-ı Rûm, Sôfiyân-ı Rûm, Bâciyân-ı Rûm diye alperenlerin, bu eski insanların halleri;Sôfiyân-ı Rûm, Bâciyân-ı Rûm diye alperenlerin, bu eski insanların halleri; Orta Asya'da, Hindistan'da, Afrika'da, Avrupa Kıtası'nda bunların tarih kitaplarına geçmişOrta Asya'da, Hindistan'da, Afrika'da, Avrupa Kıtası'nda bunların tarih kitaplarına geçmiş destanî hayatları var. Sôfiler, Allah'ın rızâsını kazanmak için bu yola da girmişler. destanî hayatları var. Sôfiler, Allah'ın rızâsını kazanmak için bu yola da girmişler.

Neden? İmanları neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar da onun için.Neden?

İmanları neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar da onun için.
İmanlarının bir gereği de tevazu olduğundan mütevâzı elbiseler giymişler. İmanlarının bir gereği de tevazu olduğundan mütevâzı elbiseler giymişler.

Bunun kaynağı ne? Sôfiler niye sof giymiş, yün giymişler, niye bu cemaate Bunun kaynağı ne?

Sôfiler niye sof giymiş, yün giymişler, niye bu cemaate
sôfi diye isim verilmiş? Yün giydiklerinden besbelli, isimlendirilmesi "sof" kelimesiyle ilgili.sôfi diye isim verilmiş?

Yün giydiklerinden besbelli, isimlendirilmesi "sof" kelimesiyle ilgili.
Demek ki bu hadisleri okumuşlar, Allah'a karşı tevazularından, mahviyetkâr kullar olduklarından,Demek ki bu hadisleri okumuşlar, Allah'a karşı tevazularından, mahviyetkâr kullar olduklarından, kimseye tepeden bakmadıkları için, "Allah'ın huzurunda kullarına sevgi göstermek, şefkat göstermek,kimseye tepeden bakmadıkları için, "Allah'ın huzurunda kullarına sevgi göstermek, şefkat göstermek, O'nun rızasını kazanmağa vesiledir." diyerek, "sof" giymişler.Ondan sonra da öteki güzel huyların daO'nun rızasını kazanmağa vesiledir." diyerek, "sof" giymişler.Ondan sonra da öteki güzel huyların da hepsini uygulamışlar. "Huylardan bir tanesini uygula, ötekileri yapma!" dememişler. hepsini uygulamışlar. "Huylardan bir tanesini uygula, ötekileri yapma!" dememişler.

İnsanın şahsiyeti her cephesiyle bir bütündür. Şurada yalan söyleyen bir insan,İnsanın şahsiyeti her cephesiyle bir bütündür. Şurada yalan söyleyen bir insan, öbür tarafta da döneklik yapabilir. Neden? Şahsiyetinin burasında bir kusur varsa,öbür tarafta da döneklik yapabilir.

Neden?

Şahsiyetinin burasında bir kusur varsa,
kendisinde bir eksiklik olduğu için, ondan dolayı böyledir. Onun için onlar şahsiyet bütünlüğünükendisinde bir eksiklik olduğu için, ondan dolayı böyledir. Onun için onlar şahsiyet bütünlüğünü çok önemli görmüşler. Ahlâklarını, kendi huylarını, iç âlemlerini gözlem altına almışlar,çok önemli görmüşler. Ahlâklarını, kendi huylarını, iç âlemlerini gözlem altına almışlar, hatalarını düzeltmeye çalışmışlar ve güzel olan şeyleri yapmaya çalışmışlar.hatalarını düzeltmeye çalışmışlar ve güzel olan şeyleri yapmaya çalışmışlar. Allah onlardan razı olsun... Onları çok seviyoruz, milletçe seviyoruz.Allah onlardan razı olsun...

Onları çok seviyoruz, milletçe seviyoruz.
İnsanî medeniyetimizin medâr-ı iftihârı... Dünyada pek çok medeniyet var; Hint medeniyeti, İnsanî medeniyetimizin medâr-ı iftihârı... Dünyada pek çok medeniyet var; Hint medeniyeti, Çin medeniyeti, Avrupa medeniyeti, Mısır medeniyeti... Ama Mısır medeniyetinin neresini seversiniz,Çin medeniyeti, Avrupa medeniyeti, Mısır medeniyeti... Ama Mısır medeniyetinin neresini seversiniz, neresini alkışlarsınız ki; bir herif-i nâ-şerif için 150 metre yüksekliğinde "ehram" yapmışlar,neresini alkışlarsınız ki; bir herif-i nâ-şerif için 150 metre yüksekliğinde "ehram" yapmışlar, sonra onu tanrı yerine koymuşlar, kendileri gibi bir insana tapınmışlar. İnanç bakımından yanlış... sonra onu tanrı yerine koymuşlar, kendileri gibi bir insana tapınmışlar. İnanç bakımından yanlış... Akıl mantık bakımından da abes. Bir insan öldü mü, iki metre boyundaki bir çukur,Akıl mantık bakımından da abes. Bir insan öldü mü, iki metre boyundaki bir çukur, elli santim derinliğindeki bir çukur yeterken, elli santim derinliğindeki bir çukur yeterken, karyola kadar, somya kadar büyük taşları yığarak 150 metre yüksekliğindekaryola kadar, somya kadar büyük taşları yığarak 150 metre yüksekliğinde bir dağ yapmak, onun içinde koridorlar yapmak, altınların, gümüşlerin içinde bir cesedi gömmek çok yanlış... bir dağ yapmak, onun içinde koridorlar yapmak, altınların, gümüşlerin içinde bir cesedi gömmek çok yanlış...

Ehramlar dünyanın harikalarından birisi ama Mısır medeniyeti abes bir medeniyet...Ehramlar dünyanın harikalarından birisi ama Mısır medeniyeti abes bir medeniyet... Abesle iştigal etmişler,lüzumsuz işler yapmışlar. Hint medeniyeti;bakıyorsunuz,saçma sapan şeyler...Abesle iştigal etmişler,lüzumsuz işler yapmışlar. Hint medeniyeti;bakıyorsunuz,saçma sapan şeyler... Ama bizim ecdâdımızın medeniyeti insanî medeniyet, îmanî medeniyet, ahlâkî medeniyet... Ama bizim ecdâdımızın medeniyeti insanî medeniyet, îmanî medeniyet, ahlâkî medeniyet...

Süleymaniye, bir maddî eser olarak muhteşem veyahut falanca mimarî eser sağlam, büyük,Süleymaniye, bir maddî eser olarak muhteşem veyahut falanca mimarî eser sağlam, büyük, görkemli, muhteşem bir eser ama bizim bir şairimizin duyguları da muhteşem...görkemli, muhteşem bir eser ama bizim bir şairimizin duyguları da muhteşem... Bir sôfimizim ahlâkı da muhteşem, davranışları da muhteşem...Bir sôfimizim ahlâkı da muhteşem, davranışları da muhteşem... Bir padişahımızın güzel bir sözü de muhteşem. Mesela, Kanunî Süleyman Muhibbî ismini almış,Bir padişahımızın güzel bir sözü de muhteşem.

Mesela, Kanunî Süleyman Muhibbî ismini almış,
şiirde o ismi kullanmış. -"mahlâs" diyoruz.- Bir de divan tertip etmiş;şiirde o ismi kullanmış. -"mahlâs" diyoruz.- Bir de divan tertip etmiş; şiirleri çok, bir parmak kalınlığında bir divan teşkil ediyor, Muhibbî Divanı diye.şiirleri çok, bir parmak kalınlığında bir divan teşkil ediyor, Muhibbî Divanı diye. Padişah Kanunî Sultan Süleyman diyor ki; Nefs hazzın ey Muhibbî, vermegil hayvan sıfat, Padişah Kanunî Sultan Süleyman diyor ki;

Nefs hazzın ey Muhibbî, vermegil hayvan sıfat,

Zabt-ı nefs et, arif ol, âlemde insanlık budur. Bir beyit ama padişahın iç dünyasını gösteriyor. Zabt-ı nefs et, arif ol, âlemde insanlık budur.

Bir beyit ama padişahın iç dünyasını gösteriyor.

Ne diyor? "Zapt-ı nefs et!.Kendi nefsinin çektiği arzularını tut, kendine hakim ol,Ne diyor?

"Zapt-ı nefs et!.Kendi nefsinin çektiği arzularını tut, kendine hakim ol,
iradeni kuvvetli eyle, nefsinin her istediğini şımarıkça, hoyratça, ‘Ben padişahım!' diye, iradeni kuvvetli eyle, nefsinin her istediğini şımarıkça, hoyratça, ‘Ben padişahım!' diye, ‘Her istediğimi asarım, keserim!' edasıyla yapmaya kalkışma, nefsine hakim ol.‘Her istediğimi asarım, keserim!' edasıyla yapmaya kalkışma, nefsine hakim ol. İçinden gelen duyguları bir süzgece, teftişe, araştırmaya tâbi tut. Layık olmayanlarını içinde tut.İçinden gelen duyguları bir süzgece, teftişe, araştırmaya tâbi tut. Layık olmayanlarını içinde tut. Zabt-ı nefs et, arif ol..." Arif sözü çok önemli. Arif sözü irfanla,mârifetle ilgilidir.Zabt-ı nefs et, arif ol..."

Arif sözü çok önemli. Arif sözü irfanla,mârifetle ilgilidir.
Arif ol demek, irfan ehli ol, mârifet ehli ol demek... O mârifet de mârifetullahtır,Arif ol demek, irfan ehli ol, mârifet ehli ol demek... O mârifet de mârifetullahtır, Allah'ı bilen insanın mârifetidir. Yoksa hüner mânasına, sanat mânasınaariflik değil. Allah'ı bilen insanın mârifetidir. Yoksa hüner mânasına, sanat mânasınaariflik değil.

Ariflik ne demektir?.. Allah'ı bilen insan, mârifetullaha ermiş, muhabbetullahı gönlüneAriflik ne demektir?..

Allah'ı bilen insan, mârifetullaha ermiş, muhabbetullahı gönlüne
yerleştiren insan demektir. "Nefsine hakim ol da Allah'ın sevgili kulu ol! Allah'ı bilen,yerleştiren insan demektir.

"Nefsine hakim ol da Allah'ın sevgili kulu ol! Allah'ı bilen,
Allah tarafından sevilen, Allah'ın razı olduğu, Allah'ı seven gerçek bir müslüman ol,Allah tarafından sevilen, Allah'ın razı olduğu, Allah'ı seven gerçek bir müslüman ol, ihlâslımüslüman ol!.." Zabt-ı nefs et, arif ol, âlemde insanlık budur. ihlâslımüslüman ol!.."

Zabt-ı nefs et, arif ol, âlemde insanlık budur.

İnsanı öteki mahluklardan ayıran en önemli nokta nefsine hakim olmasıdır; aklını, ilmini,İnsanı öteki mahluklardan ayıran en önemli nokta nefsine hakim olmasıdır; aklını, ilmini, irfanını kendisine rehber edinmesidir. Öyle olursa o zaman insan, insan oluyor. irfanını kendisine rehber edinmesidir. Öyle olursa o zaman insan, insan oluyor.

Öteki mahlûkât ne yapıyor? Mesela bir kediyi, daha başka bir mahlûku düşünün;Öteki mahlûkât ne yapıyor?

Mesela bir kediyi, daha başka bir mahlûku düşünün;
içindeki arzularını yerine getirmek için saldırıyor, parçalıyor, kaçırıyor, mutfakta içindeki arzularını yerine getirmek için saldırıyor, parçalıyor, kaçırıyor, mutfakta tencereyi deviriyor, pirzolayı çalıyor vesaire.tencereyi deviriyor, pirzolayı çalıyor vesaire. Bu kedicik et kokusu duydu mu böyle yapar, ciğeri gördü mü dayanamaz, çalar. Neden? Bu kedicik et kokusu duydu mu böyle yapar, ciğeri gördü mü dayanamaz, çalar.

Neden?

Hayvan da onun için duygularını frenleyemiyor. Onun için... Nefs hazzınHayvan da onun için duygularını frenleyemiyor. Onun için...

Nefs hazzın
ey Muhibbîvermegil hayvan sıfat. "Nefsinin her istediğini hayvanlar gibi, o istiyor diyeey Muhibbîvermegil hayvan sıfat.

"Nefsinin her istediğini hayvanlar gibi, o istiyor diye
hemen yapmaya kalkışma! Zabt-ı nefs et; nefsini zabtet, tut, hakim ol, dizginle; ârif ol,hemen yapmaya kalkışma! Zabt-ı nefs et; nefsini zabtet, tut, hakim ol, dizginle; ârif ol, âlemde insanlık budur, asıl insanlık budur" diyor. Şimdi dönelim sözümüzün başındaki, gazetelerdenâlemde insanlık budur, asıl insanlık budur" diyor.

Şimdi dönelim sözümüzün başındaki, gazetelerden
bu günlerde okuduğum, dehşet içinde kaldığım olaya; iki kardeş, yetişmiş, akıllı uslu iki kimse.bu günlerde okuduğum, dehşet içinde kaldığım olaya; iki kardeş, yetişmiş, akıllı uslu iki kimse. Akıllı derken deli değil demek istiyorum, aklını beğendiğim için değil... O yaşa kadarAkıllı derken deli değil demek istiyorum, aklını beğendiğim için değil... O yaşa kadar gelmiş iki kimse, gece içki âlemi yapmaya kalkıyorlar. İçki içmek günah... Neden? gelmiş iki kimse, gece içki âlemi yapmaya kalkıyorlar. İçki içmek günah...

Neden?

İçki; şuuru, aklı götürdüğü için, bütün kötülüklerin kaynağı olduğundan günah.İçki; şuuru, aklı götürdüğü için, bütün kötülüklerin kaynağı olduğundan günah. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"İçki ümmü'l-habâistir, bütün kötülüklerin anasıdır, bütün kötülükler ondan doğar." "İçki ümmü'l-habâistir, bütün kötülüklerin anasıdır, bütün kötülükler ondan doğar."

İnsan içki içti mi, aklı gitti mi, akılsızlıktan neler yapar, neler... İnsan içki içti mi, aklı gitti mi, akılsızlıktan neler yapar, neler...

Ben dergilerimde, yazılarımda böyle şeyler söyleyince bizim devrimbaz, düzenbazBen dergilerimde, yazılarımda böyle şeyler söyleyince bizim devrimbaz, düzenbaz ilericiler kızıyorlar; "Vay, üniversite profesörü ama bu çağda bu ne kafa, içkiyi engelliyor." ilericiler kızıyorlar;

"Vay, üniversite profesörü ama bu çağda bu ne kafa, içkiyi engelliyor."

Buyur işte, siz içkiyi engellemiyorsunuz, engellemediniz, bu cinayette sizin suçunuz var.Buyur işte, siz içkiyi engellemiyorsunuz, engellemediniz, bu cinayette sizin suçunuz var. İçki için toplandılar, bir de kadın çağırmışlar âlem yapmak için, ama içki var. İçki olmasa İçki için toplandılar, bir de kadın çağırmışlar âlem yapmak için, ama içki var. İçki olmasa o feci durum olmayacak. İçki içiyorlar, içki içince şuurları gidiyor, bir kardeş eline bıçağı alıyoro feci durum olmayacak. İçki içiyorlar, içki içince şuurları gidiyor, bir kardeş eline bıçağı alıyor ötekisini kızdığı için öldürüyor. Kaç yerden yaralıyor, ötekisini kızdığı için öldürüyor. Kaç yerden yaralıyor, merdivenlerden sürüne sürüne dışardan imdat istemeye gidiyor amamerdivenlerden sürüne sürüne dışardan imdat istemeye gidiyor ama kan kaybından ölüyor. Birisi mezara, birisi hapse gidiyor. Buradakan kaybından ölüyor. Birisi mezara, birisi hapse gidiyor. Burada çok aşikâr olarak içkinin kötülüğü görülüyor.çok aşikâr olarak içkinin kötülüğü görülüyor. Bu hadisede, insanın nefsine hâkim olmamasının ne kadar kötü olduğu görülüyor. Bu hadisede, insanın nefsine hâkim olmamasının ne kadar kötü olduğu görülüyor.

Ben şimdi diyorum ki İslâm her şeye hürriyet vermez, İslâm tam demokrasi değildir.Ben şimdi diyorum ki İslâm her şeye hürriyet vermez, İslâm tam demokrasi değildir. İslâm, İslâm'dır, demokrasiden de üstün bir nizamdır. Çünkü içki içmek demokraside serbest, İslâm, İslâm'dır, demokrasiden de üstün bir nizamdır. Çünkü içki içmek demokraside serbest, kardeş kardeşi ondan öldürüyor. Falanca adam trafik kazasını içki içtiği için yapıyor. kardeş kardeşi ondan öldürüyor. Falanca adam trafik kazasını içki içtiği için yapıyor.

Avrupa'da görüyoruz, yollarda kontrol yapıyorlar, içkiliyken arabaAvrupa'da görüyoruz, yollarda kontrol yapıyorlar, içkiliyken araba kullananları cezalandırmaya çalışyorlar... Amerika'da 1930'lu yıllarda içki bir ara tamamenkullananları cezalandırmaya çalışyorlar... Amerika'da 1930'lu yıllarda içki bir ara tamamen yasaklanmış ama tutturamamışlar. Akıl için yol tektir; içki insanın sağlığına, aklına,yasaklanmış ama tutturamamışlar. Akıl için yol tektir; içki insanın sağlığına, aklına, topluma zararlı bir şey... Siz yasaklamıyorsunuz, ama İslâm yasaklıyor.topluma zararlı bir şey... Siz yasaklamıyorsunuz, ama İslâm yasaklıyor. Yasaklamakla fena etmemiş, çünkü içki fena, içkinin sonuçları fena... Yasaklamakla fena etmemiş, çünkü içki fena, içkinin sonuçları fena...

Aziz ve sevgili kardeşlerim! Yirminci yüzyılda toplumlar arasındaki duvarlar kalktı,Aziz ve sevgili kardeşlerim!

Yirminci yüzyılda toplumlar arasındaki duvarlar kalktı,
herkes herkesin fikrini duyuyor. Hatta herkes herkese seyahat ediyor.herkes herkesin fikrini duyuyor. Hatta herkes herkese seyahat ediyor. Biz şu anda Avrupa'da olduğumuz gibi, Avrupalı birisi de Türkiye'ye geliyor.Biz şu anda Avrupa'da olduğumuz gibi, Avrupalı birisi de Türkiye'ye geliyor. Kalkıp buradan Hindistan'a gidebiliyor, biz de Çin'e gidebiliyoruz vesaire…Kalkıp buradan Hindistan'a gidebiliyor, biz de Çin'e gidebiliyoruz vesaire… Herkes başkalarının fikrini görüyor. O halde yirminci yüzyılda elimizde çok güzel bir imkân var.Herkes başkalarının fikrini görüyor.

O halde yirminci yüzyılda elimizde çok güzel bir imkân var.
Her şeyi incelemek, irdelemek, karşılaştırmak, değerlendirmek imkânına sahibiz.Her şeyi incelemek, irdelemek, karşılaştırmak, değerlendirmek imkânına sahibiz. Olduğumuz yerde efsanelerle uğraşmıyoruz, gözümüzle görüyoruz. Olduğumuz yerde efsanelerle uğraşmıyoruz, gözümüzle görüyoruz.

Ben Avrupa'yı gören, Amerika'yı gören,Ben Avrupa'yı gören, Amerika'yı gören, elhamdülillah üniversitede çalışarak Allah'ın lütfuyla profesörlük seviyesine yükselmiş,elhamdülillah üniversitede çalışarak Allah'ın lütfuyla profesörlük seviyesine yükselmiş, yıllarca profesörlük yapmış, İslâm'ı tanıyan bir kimse olarak söylüyorum:yıllarca profesörlük yapmış, İslâm'ı tanıyan bir kimse olarak söylüyorum: Bazıları İslâm'ı tanımıyorlar. İnsan tanımadığı şeye düşman olabilir,Bazıları İslâm'ı tanımıyorlar. İnsan tanımadığı şeye düşman olabilir, "İnsanoğlu bilmediği şeyin düşmanıdır." diye söylenmiştir. İslâm'ı tanımış bir kimse olarak,"İnsanoğlu bilmediği şeyin düşmanıdır." diye söylenmiştir.

İslâm'ı tanımış bir kimse olarak,
aydın bir kişi olarak kendimi kenara çekiyorum, şu Avrupa'ya bakıyorum, şu hıristiyanlara,aydın bir kişi olarak kendimi kenara çekiyorum, şu Avrupa'ya bakıyorum, şu hıristiyanlara, yahudilere bakıyorum; Filistin'de yapılan zulme, Avrupa'da olan olaylara,yahudilere bakıyorum; Filistin'de yapılan zulme, Avrupa'da olan olaylara, Avrupa'nın bizimle olan siyasetine, siyasetindeki çizgisine, Amerika'ya, Rusya'ya bakıyorum,Avrupa'nın bizimle olan siyasetine, siyasetindeki çizgisine, Amerika'ya, Rusya'ya bakıyorum, kendimi hakem durumunda tutuyorum, inceliyorum; elhamdülillah bizim yolumuz doğru,kendimi hakem durumunda tutuyorum, inceliyorum; elhamdülillah bizim yolumuz doğru, bunlarınki yanlış... Bizim ahlâkımız güzel, bunlarınki kötü... bunlarınki yanlış... Bizim ahlâkımız güzel, bunlarınki kötü...

Ama bizde kötü huylar yok mu? Var, işte kardeşin kardeşi öldürmesi,Ama bizde kötü huylar yok mu?

Var, işte kardeşin kardeşi öldürmesi,
içki içmek, gece âlem yapmak fena... içki içmek, gece âlem yapmak fena...

Ama işte onlar serbest. Ama işte onlar serbest.

Demek ki İslâm'dan uzaklaşıldığı için, Allah'ın "Bunlar kötüdür, yapmayın!" dediği şeyler Demek ki İslâm'dan uzaklaşıldığı için, Allah'ın "Bunlar kötüdür, yapmayın!" dediği şeyler yapıldığı için, insanlar o tür kötülüklere düşüyorlar. Allah bildirmiş,yapıldığı için, insanlar o tür kötülüklere düşüyorlar. Allah bildirmiş, "Bu yasak, bu günah bunu yapmayın!" diye; ama yapıyorlar. Tabii yaptıkları için kendiliklerinden "Bu yasak, bu günah bunu yapmayın!" diye; ama yapıyorlar. Tabii yaptıkları için kendiliklerinden kendilerini cezalandırmış oluyorlar ama ilâhî irade, Allah'ın kaderi de onları cezalandırıyor.kendilerini cezalandırmış oluyorlar ama ilâhî irade, Allah'ın kaderi de onları cezalandırıyor. Sen Allah'ın sözünü dinlemezsen, Allah da seni cezalandırır. Sen Allah'a itaat edersen,Sen Allah'ın sözünü dinlemezsen, Allah da seni cezalandırır. Sen Allah'a itaat edersen, Allah'ı seversen, Allah da seni sever. Bir kardeşimizintelevizyonda okuduğu ilâhi gibi; Allah'ı seversen, Allah da seni sever. Bir kardeşimizintelevizyonda okuduğu ilâhi gibi;

Sen Allah'ı seversen, Allah seni sevmez mi? Allah o zaman sever. Sen Allah'ı seversen,

Allah seni sevmez mi?

Allah o zaman sever.

Çünkü İslâm nasıl bir din? İslâm, akla, mantığa uygun, aklı koruyan, nesli, aileyi, dini,Çünkü İslâm nasıl bir din?

İslâm, akla, mantığa uygun, aklı koruyan, nesli, aileyi, dini,
ruhu, sıhhati koruyan bir din... Ana amaçları insanın korunmasına yönelik bir din, güzel bir din... ruhu, sıhhati koruyan bir din... Ana amaçları insanın korunmasına yönelik bir din, güzel bir din...

Türkler'in İslâm'ı benimsemesi tesadüfen olmamıştır. Komşularından bir din çıkmış, ilk önce onu görmüşler,Türkler'in İslâm'ı benimsemesi tesadüfen olmamıştır. Komşularından bir din çıkmış, ilk önce onu görmüşler, "Hadi bakalım, komşunun dinini biz de alalım!" diye Müslümanlığı öyle tanımış,"Hadi bakalım, komşunun dinini biz de alalım!" diye Müslümanlığı öyle tanımış, öyle müslüman olmuş değiller ki! Türkler, bütün dinleri tanımış bir millet...öyle müslüman olmuş değiller ki!

Türkler, bütün dinleri tanımış bir millet...
Orta Asya'dayken Budizm'i gördüler, Tibet'i tanıdılar,Tibet'i istila ettiler, oralara hakim oldular.Orta Asya'dayken Budizm'i gördüler, Tibet'i tanıdılar,Tibet'i istila ettiler, oralara hakim oldular. Hindistan'a indiler, Hint dinlerini tanıdılar, yüzlerce inanç, itikad gördüler.Hindistan'a indiler, Hint dinlerini tanıdılar, yüzlerce inanç, itikad gördüler. Çin'e gittiler, Çin'i tanıdılar. Sibirya'da yaşadılar, Sibirya bozkırlarındaki batıl inaçları,Çin'e gittiler, Çin'i tanıdılar. Sibirya'da yaşadılar, Sibirya bozkırlarındaki batıl inaçları, Şamanizmi tanıdılar. Hazar kıyılarından Avrupa'ya kadar geldiler, Macaristan'a, Almanya'ya kadarŞamanizmi tanıdılar. Hazar kıyılarından Avrupa'ya kadar geldiler, Macaristan'a, Almanya'ya kadar geldiler. İslâm'ın gelmesinden önce oralarda Hıristiyanlığı tanıdılar. geldiler.

İslâm'ın gelmesinden önce oralarda Hıristiyanlığı tanıdılar.
Bir kısmı Yahudiliği tanıdı, yahudi oldu, bir kısmı Hıristiyanlığı tanıdı, hıristiyan oldu.Bir kısmı Yahudiliği tanıdı, yahudi oldu, bir kısmı Hıristiyanlığı tanıdı, hıristiyan oldu. Ecdadımız bunların hepsini bilen insanlar olarak, en güzeli olduğu için müslüman oldular. Ecdadımız bunların hepsini bilen insanlar olarak, en güzeli olduğu için müslüman oldular. Tesadüfen veya o bölgede o din çıkmış olduğundan değil...Tesadüfen veya o bölgede o din çıkmış olduğundan değil... Kendi bölgelerinin dinlerini bırakarak bu dine girdiler. Bu çok önemli, bunun bilinmesi lazım!Kendi bölgelerinin dinlerini bırakarak bu dine girdiler. Bu çok önemli, bunun bilinmesi lazım! Bilinmeyince tabii, yanlış işler oluyor. Bilinmeyince tabii, yanlış işler oluyor.

Bu ikinci hadis münasebetiyle tevazuansûf, "yün giyinmek" derken, sôfilerden söz açılınca, Bu ikinci hadis münasebetiyle tevazuansûf, "yün giyinmek" derken, sôfilerden söz açılınca, sôfiler çok tatlı insanlar olduğundan, tarihe ahlâk destanları yazdığından, onlar hakkında nelersôfiler çok tatlı insanlar olduğundan, tarihe ahlâk destanları yazdığından, onlar hakkında neler söylesek bitmez. Birazda bu devirde bunu çok söylememiz lazım! Çünkü bu mâsum ve pırıl pırılsöylesek bitmez. Birazda bu devirde bunu çok söylememiz lazım! Çünkü bu mâsum ve pırıl pırıl yola yan bakanlar, söz atanlar, taş atanlar var, onun için de doğrusunu söylemek lazım!.. yola yan bakanlar, söz atanlar, taş atanlar var, onun için de doğrusunu söylemek lazım!..

Böylece bu hadisle birlikte iki oldu. Bir şey iki oldu mu üçlemek iyidir, bir hadîs-i şerîf daha okuyalım.Böylece bu hadisle birlikte iki oldu. Bir şey iki oldu mu üçlemek iyidir, bir hadîs-i şerîf daha okuyalım. Bu üçüncü hadîs-i şerîfle sohbetimizi tamamlayalım. Bu üçüncü hadîs-i şerîfle sohbetimizi tamamlayalım.

Üçüncü hadîs-i şerîf yine aynı sırada, bu üç hadîs-i şerîf peşpeşe...Üçüncü hadîs-i şerîf yine aynı sırada, bu üç hadîs-i şerîf peşpeşe... İbn Ömer radıyallahuanhuma'dan rivayet edilmiş, râvisi Hz. Ömer'in oğlu Abdullah...İbn Ömer radıyallahuanhuma'dan rivayet edilmiş, râvisi Hz. Ömer'in oğlu Abdullah... Peygamber Efendimiz bu rivayete göre buyurmuşlar ki; Peygamber Efendimiz bu rivayete göre buyurmuşlar ki;

Men serrahû en yeskünebuhbûhate'l-cennetife'l-yelzemi'l-cema'ah, fe-inne'ş-şeytânemea'l-vâhidiMen serrahû en yeskünebuhbûhate'l-cennetife'l-yelzemi'l-cema'ah, fe-inne'ş-şeytânemea'l-vâhidi ve hüve mine'l-isneynieb'ad. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; ve hüve mine'l-isneynieb'ad. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Cennetin avlusunda, içine girip de orta yerinde mekan tutup, köşklere kurulup iskân olmak,"Cennetin avlusunda, içine girip de orta yerinde mekan tutup, köşklere kurulup iskân olmak, orada mesken tutup oturmak kimin hoşuna giderse, kimi sevindirirse o kimse cemaate sarılsın, orada mesken tutup oturmak kimin hoşuna giderse, kimi sevindirirse o kimse cemaate sarılsın, cemaate bağlansın, cemaate ters düşmesin, cemaatten kopmasın, cemaatten ayrılmasın,cemaate bağlansın, cemaate ters düşmesin, cemaatten kopmasın, cemaatten ayrılmasın, yanlış yola sapmasın, cemaati bırakmasın!" Cemaat ne demek? Topluluk demek...yanlış yola sapmasın, cemaati bırakmasın!"

Cemaat ne demek?

Topluluk demek...
Topluma devam etsin. Peygamber Efendimiz "çünkü" diyor, bununmânevî sebebini izah buyuruyor; Topluma devam etsin.

Peygamber Efendimiz "çünkü" diyor, bununmânevî sebebini izah buyuruyor;

Fe-inne'ş-şeytânemea'l-vâhid."Çünkü tek kişi oldu mu şeytan onu kandırabilir, onun yanında olur,Fe-inne'ş-şeytânemea'l-vâhid."Çünkü tek kişi oldu mu şeytan onu kandırabilir, onun yanında olur, ağzından girer, burnundan çıkar, damarlarında dolaşır, aklını çeler. Tek kişiye günahı işlettirir.ağzından girer, burnundan çıkar, damarlarında dolaşır, aklını çeler. Tek kişiye günahı işlettirir. Tek kişiye daha çok gücü yeter."Ve hüve mine'l-isneynieb'ad."Ama iki kişi oldu mu,Tek kişiye daha çok gücü yeter."Ve hüve mine'l-isneynieb'ad."Ama iki kişi oldu mu, onlardan biraz daha uzaktadır." Çünkü iki müslüman bir arada oldu mu,birbirlerine yardımcı olurlar,onlardan biraz daha uzaktadır."

Çünkü iki müslüman bir arada oldu mu,birbirlerine yardımcı olurlar,
günahtan korurlar, sevaplı işi yapmaya gayretli olurlar. Birbirlerini de ikaz ederler.günahtan korurlar, sevaplı işi yapmaya gayretli olurlar. Birbirlerini de ikaz ederler. Birisi namaza kalkamazsa ötekisi kapısına vurur, "Kardeşim, namazın vakti geçiyor,Birisi namaza kalkamazsa ötekisi kapısına vurur, "Kardeşim, namazın vakti geçiyor, kalk namazı kılalım!" der. Demek ki şeytan onu uyutturup da sabah namazını kaçırttırtamaz.kalk namazı kılalım!" der. Demek ki şeytan onu uyutturup da sabah namazını kaçırttırtamaz. İki kişi, üç kişi olursa daha iyi, beş kişi olursa daha iyi olur.Koca cemaat olursa daha iyi olur. İki kişi, üç kişi olursa daha iyi, beş kişi olursa daha iyi olur.Koca cemaat olursa daha iyi olur.

İşte İslâm'ın toplum dini olduğunu gösteren bir hadîs-i şerîf... "İslâm toplum dinidir!" İşte İslâm'ın toplum dini olduğunu gösteren bir hadîs-i şerîf...

"İslâm toplum dinidir!"

Bunun altını çizerek büyük harflerle yazıyorum. İnsan toplumunu mutlu kılmak için,Bunun altını çizerek büyük harflerle yazıyorum. İnsan toplumunu mutlu kılmak için, topluluğun düzenini sağlamak için, insanın toplum hayatı içinde mutlu bir yaşam sürmesitopluluğun düzenini sağlamak için, insanın toplum hayatı içinde mutlu bir yaşam sürmesi ve gereken görevleri yapıp toplumsal yaşamda çıkan faydaları da kendisi devşirmesi,ve gereken görevleri yapıp toplumsal yaşamda çıkan faydaları da kendisi devşirmesi, onları da kazanması için İslâm çok önemli bir dindir. onları da kazanması için İslâm çok önemli bir dindir.

İslâm toplumu, cemaati, topluluğu tavsiye buyuruyor; ayrılığı tavsiye etmiyor,İslâm toplumu, cemaati, topluluğu tavsiye buyuruyor; ayrılığı tavsiye etmiyor, yalnızlığı tavsiye etmiyor. "Falanca adam, dağbaşında bir ev tutmuş veya bir mağaranın yalnızlığı tavsiye etmiyor.

"Falanca adam, dağbaşında bir ev tutmuş veya bir mağaranın
içine girmiş, orada yaşıyor." İslâm böyle şeyleri istemiyor, topluluğu istiyor,içine girmiş, orada yaşıyor."

İslâm böyle şeyleri istemiyor, topluluğu istiyor,
büyük şehirleri tavsiye ediyor. Büyük şehirlerde ilim, irfan, medeniyet vardır. büyük şehirleri tavsiye ediyor.

Büyük şehirlerde ilim, irfan, medeniyet vardır.

Ben hep uzleti, sakin, küçük yerlerde yaşamayı isterdim. "Orada bir ev alıp da toplumdan uzak,Ben hep uzleti, sakin, küçük yerlerde yaşamayı isterdim.

"Orada bir ev alıp da toplumdan uzak,
kitapların arasında okur, yazar, böylece çalışır, ömrümü geçiririm." derdim. kitapların arasında okur, yazar, böylece çalışır, ömrümü geçiririm." derdim.

Hocamız Mehmed Zahid Kotku hazretleri, -rahmetullahi aleyh, cennette makamı âlâ olsun-Hocamız Mehmed Zahid Kotku hazretleri, -rahmetullahi aleyh, cennette makamı âlâ olsun- her söylediğimde beni engellerdi. Neden razı olmadığını her seferinde söylemiyordu da bir seferinde dedi ki; her söylediğimde beni engellerdi. Neden razı olmadığını her seferinde söylemiyordu da bir seferinde dedi ki;

"Evlâdım, küçük yerlerde insanın kıymetini bilmezler." "Evlâdım, küçük yerlerde insanın kıymetini bilmezler."

Doğru, hakikaten küçük yerde, çok yüksek eğitim görmüş, çok mübarek insan gelse bile,Doğru, hakikaten küçük yerde, çok yüksek eğitim görmüş, çok mübarek insan gelse bile, o adamlar onu üzerler, kızdırırlar, kıymetini bilmezler, iterler kakarlar. Doğru… o adamlar onu üzerler, kızdırırlar, kıymetini bilmezler, iterler kakarlar. Doğru… Büyük yerlerde, büyük şehirlerde kıymet biliniyor. Mücevherin değerini kuyumcu bildiği gibi, Büyük yerlerde, büyük şehirlerde kıymet biliniyor. Mücevherin değerini kuyumcu bildiği gibi, hakikaten öyle oluyor. Rahmetli dedem de; "Büyük şehirlere gidin, çünkü büyük şehirlerde mektep,hakikaten öyle oluyor.

Rahmetli dedem de;

"Büyük şehirlere gidin, çünkü büyük şehirlerde mektep,
doktor vardır. İnsan doktorsuz yerde hastalandığı zaman ne yapacak?" derdi. doktor vardır. İnsan doktorsuz yerde hastalandığı zaman ne yapacak?" derdi.

Biz o yüzden şehre yerleşmiştik. Bir hadîs-i şerîf de var,Biz o yüzden şehre yerleşmiştik.

Bir hadîs-i şerîf de var,
bazı alimler zayıf diyorlar ama yine de doğru olması mümkün; çok seviyorum ve doğru olduğunu sanıyorum: bazı alimler zayıf diyorlar ama yine de doğru olması mümkün; çok seviyorum ve doğru olduğunu sanıyorum:

Şehirdekiler, köydekilerden 500 yıl önce cennete girecek." buyruluyor. Şehirdekiler, köydekilerden 500 yıl önce cennete girecek." buyruluyor.

Bu da İslâm'ın toplumsal yaşamaya teşvik ettiğini gösteriyor. Münferit yaşamaktan,Bu da İslâm'ın toplumsal yaşamaya teşvik ettiğini gösteriyor. Münferit yaşamaktan, inziva hayatı yaşamaktan ziyade, toplum içinde gerekli iş bölümünü yaparak yaşamayıinziva hayatı yaşamaktan ziyade, toplum içinde gerekli iş bölümünü yaparak yaşamayı tavsiye ettiğini gösteriyor. İslâm böyle bir din ve toplum hayatını böyle tanzim ediyor.tavsiye ettiğini gösteriyor. İslâm böyle bir din ve toplum hayatını böyle tanzim ediyor. Herkesin hukukunu, vazifelerini tarif ediyor; "Sen toplumda şöyle yapacaksın, sen böyle yapacaksın;Herkesin hukukunu, vazifelerini tarif ediyor; "Sen toplumda şöyle yapacaksın, sen böyle yapacaksın; görevlerin şunlar, hakların şunlar..." diye toplum nizamını koruyor. O haldegörevlerin şunlar, hakların şunlar..." diye toplum nizamını koruyor. O halde yirminci yüzyılın ve bundan sonraki yüzyılların, çağların, çağlar üstü nizamı İslâm'dır.yirminci yüzyılın ve bundan sonraki yüzyılların, çağların, çağlar üstü nizamı İslâm'dır. En güzel nizam, İslâm'dır. İnsanlar bir şeyler yapıyorlar ama güzel bir şey yapalım diyeEn güzel nizam, İslâm'dır.

İnsanlar bir şeyler yapıyorlar ama güzel bir şey yapalım diye
bazen de nefislerinin esiri olarak bir şeyler yapıyorlar. İçki yasak desek,bazen de nefislerinin esiri olarak bir şeyler yapıyorlar. İçki yasak desek, içkiye alışmış birçok kimse karşımıza çıkıyor, diyor ki;içkiye alışmış birçok kimse karşımıza çıkıyor, diyor ki; "Siz nasıl yasaklarsınız, bu benim keyfim, zevkim!" diyor. "Siz nasıl yasaklarsınız, bu benim keyfim, zevkim!" diyor.

İran'da seçimler olmuş, -gazeteleri takip ediyorum- geniş görüşlü, kültür bakanlığı yapmışİran'da seçimler olmuş, -gazeteleri takip ediyorum- geniş görüşlü, kültür bakanlığı yapmış bir kişi başkan seçilmiş. Yorumcular, bizim gazetelerdeki yazarlar diyorlar ki; bir kişi başkan seçilmiş. Yorumcular, bizim gazetelerdeki yazarlar diyorlar ki;

"İran halkı cinsel hürriyetini istiyor." vesaire… Kendi arzularını düşünüyorlar."İran halkı cinsel hürriyetini istiyor." vesaire…

Kendi arzularını düşünüyorlar.
Allah korkusu olmazsa, iman olmazsa, insanlar vur patlasın, çal oynasın, eğlenmek isterler. Allah korkusu olmazsa, iman olmazsa, insanlar vur patlasın, çal oynasın, eğlenmek isterler.

Barlarda, pavyonlarda, milyonları, milyarları harcayanlar niye harcıyorlar,Barlarda, pavyonlarda, milyonları, milyarları harcayanlar niye harcıyorlar, hükümet zoruyla mı yapıyorlar bunları? Hayır, keyiflerinden yapıyorlar,hükümet zoruyla mı yapıyorlar bunları?

Hayır, keyiflerinden yapıyorlar,
tatlı geldiği için yapıyorlar. Tatlı ama Hocamız rahmetullahialeyh'in bir sözü; tatlı geldiği için yapıyorlar. Tatlı ama Hocamız rahmetullahialeyh'in bir sözü;

"Bütün bunlar hoştur amma, âkıbet mevt olmasa!.." "Bütün bunlar hoştur amma, âkıbet mevt olmasa!.."

Bir de bunun hesabı var, âhireti var. Bu dünya fâni...Bir de bunun hesabı var, âhireti var. Bu dünya fâni... İnsan ne kadar yaşıyorsa yaşıyor, ondan sonra ölüyor.İnsan ne kadar yaşıyorsa yaşıyor, ondan sonra ölüyor. Ölümden korkmanın da, kaçmanın da faydası yok, kaçsan da geliyor. Bazı olayları hiç unutamıyorum; Ölümden korkmanın da, kaçmanın da faydası yok, kaçsan da geliyor. Bazı olayları hiç unutamıyorum;

İran'da büyük olaylar olmuştu, "Bazıları İran'dan kaçtı." dediler.İran'da büyük olaylar olmuştu, "Bazıları İran'dan kaçtı." dediler. Sonra o günlerde gazeteler yazdı. İran'dan kaçmış birisi, Antalya körfezinde boğulmuş.Sonra o günlerde gazeteler yazdı. İran'dan kaçmış birisi, Antalya körfezinde boğulmuş. Ecel geldi mi, İran'dan kaçmakla ecelden kurtulmuyor insan, Antalya körfezinde boğuluyor. Ecel geldi mi, İran'dan kaçmakla ecelden kurtulmuyor insan, Antalya körfezinde boğuluyor.

Geçen gün de zavallı bir İranlı işçi, İstanbul'da bir yerde, hafriyatta, kazıda çalışıyorken,Geçen gün de zavallı bir İranlı işçi, İstanbul'da bir yerde, hafriyatta, kazıda çalışıyorken, kanalın kenarı çökmüş üstüne; zavallı ölmüş. Belli ki İran'dan geldiği için buradakanalın kenarı çökmüş üstüne; zavallı ölmüş. Belli ki İran'dan geldiği için burada kendisinin geçimini sağlayacak bir iş bulmaya çalıştı. Belki kaçak bir işçi olarak orada çalışıp,kendisinin geçimini sağlayacak bir iş bulmaya çalıştı. Belki kaçak bir işçi olarak orada çalışıp, yevmiyesini alıp yaşayacaktı. İran'dan niçin kaçtı, kendi ülkesi, orada dursaydı? yevmiyesini alıp yaşayacaktı.

İran'dan niçin kaçtı, kendi ülkesi, orada dursaydı?

Kim bilir, bazen oluyor; ya mevcut idareyi beğenmedi ya da mevcut idare buna baskı yapmış olabilir.Kim bilir, bazen oluyor; ya mevcut idareyi beğenmedi ya da mevcut idare buna baskı yapmış olabilir. Kaçmış. Oradan kaçıyor ama burada ecel geldi mi, başağrısı bahane oluyor ve insan ölüyor.Kaçmış. Oradan kaçıyor ama burada ecel geldi mi, başağrısı bahane oluyor ve insan ölüyor. Asıl mühim olan âhiret... İnsanlar birtakım kurallar koyabiliyor.Asıl mühim olan âhiret...

İnsanlar birtakım kurallar koyabiliyor.
Ondan sonra bir başka meclis geliyor, o kuralı değiştirebiliyor.Ondan sonra bir başka meclis geliyor, o kuralı değiştirebiliyor. Ama insanların, toplumun mutluluğunu sağlayan nizamın en güzelini, insanı yaratan,Ama insanların, toplumun mutluluğunu sağlayan nizamın en güzelini, insanı yaratan, onu en iyi bilen, her şeyi en iyi bilen Allah cellecelaluh koymuş işte;"İçki içmeyin!" diyor. onu en iyi bilen, her şeyi en iyi bilen Allah cellecelaluh koymuş işte;"İçki içmeyin!" diyor.

İçki içmemek yasak da değil, içki devlet zoruyla da içilmiyor.İçki içmemek yasak da değil, içki devlet zoruyla da içilmiyor. İçmeyen, "Ben Yeşilaycıyım!" diyor, içmiyor. İçen de içiyor.İçmeyen, "Ben Yeşilaycıyım!" diyor, içmiyor. İçen de içiyor. Bazen içen içmeyenle de fıkralarla dalga geçiyor...Bazen içen içmeyenle de fıkralarla dalga geçiyor... İçkiyi üreten firmalar da bunun güzel reklamlarını yapıyorlar.İçkiyi üreten firmalar da bunun güzel reklamlarını yapıyorlar. Bunları engellemek isteyen insanlara da içkiye alışmışlar kızıyor,Bunları engellemek isteyen insanlara da içkiye alışmışlar kızıyor, "Vay, bizim keyfimizi, zevkimizi engelliyorsunuz." diyorlar. "Vay, bizim keyfimizi, zevkimizi engelliyorsunuz." diyorlar.

Tamam, sonucun ne olduğunu gör, anla, incele, hangisinin daha güzel olduğunu sen kararlaştır!Tamam, sonucun ne olduğunu gör, anla, incele, hangisinin daha güzel olduğunu sen kararlaştır! Çünkü mal meydanda... Allahu Teâlâ hazretleri İslâm'ın güzelliğini anlamayı cümlemize nasip etsin...Çünkü mal meydanda...

Allahu Teâlâ hazretleri İslâm'ın güzelliğini anlamayı cümlemize nasip etsin...
İyi müslüman olmayı nasip etsin... İhlâslı, tam müslüman olmayı nasip etsin...İyi müslüman olmayı nasip etsin... İhlâslı, tam müslüman olmayı nasip etsin... İmanın tadını duya duya, lezzeti ağzımızda şekerden tatlı olarak,İmanın tadını duya duya, lezzeti ağzımızda şekerden tatlı olarak, onu hissede hissede yaşamamızı nasip etsin... Cümlemize hayırlı, uzun ömür versin... onu hissede hissede yaşamamızı nasip etsin... Cümlemize hayırlı, uzun ömür versin...

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Müslümana uzun ömür yakışır, müslüman için uzun ömür iyidir." Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Müslümana uzun ömür yakışır, müslüman için uzun ömür iyidir."

Çünkü müslüman hayırlı iş yapar, yaşadıkça hayır daha çok olur.Çünkü müslüman hayırlı iş yapar, yaşadıkça hayır daha çok olur. Hayırlı bir kaynak yaşıyor, yaşadıkça faydası daha çok olur. Hayırlı bir kaynak yaşıyor, yaşadıkça faydası daha çok olur.

Allah hayırlı uzun ömür versin... Son nefeste hüsn-ü hâtime nasip etsin...Allah hayırlı uzun ömür versin... Son nefeste hüsn-ü hâtime nasip etsin... Güzel bir şekilde, şerefli bir şekilde, şehit olarak, gazi olarak, din yolunda, hac yolunda,Güzel bir şekilde, şerefli bir şekilde, şehit olarak, gazi olarak, din yolunda, hac yolunda, cami yolunda, hayır yolunda, iman yolunda, Allah yolunda can vermeyi, ömrümüzü bitirmeyi,cami yolunda, hayır yolunda, iman yolunda, Allah yolunda can vermeyi, ömrümüzü bitirmeyi, son nefesimizi vermeyi, nefeslerimizi tüketmeyi Allah nasip eylesin...son nefesimizi vermeyi, nefeslerimizi tüketmeyi Allah nasip eylesin... Cennetiyle, cemâliyle cümlenizi, cümlemizi müşerref eylesin...Cennetiyle, cemâliyle cümlenizi, cümlemizi müşerref eylesin... İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin, şen eylesin... Allah hepinizden razı olsun... İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin, şen eylesin... Allah hepinizden razı olsun...

es-Selâmüaleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!.. es-Selâmüaleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!..

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2