Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İslâm'a Artan İlgi ve Kültürel Karşılaştırmaların Rolü

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Zilka'de 1412 / 21.05.1992
Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Konuşma Metni

Gençlerin İslâm'a ilgi duyması ve yirminci yüzyılın ilmine, modern teknolojisine,Gençlerin İslâm'a ilgi duyması ve yirminci yüzyılın ilmine, modern teknolojisine, bilimsel gelişmelere rağmen, insanların başka dinlerde inancından soğurken,bilimsel gelişmelere rağmen, insanların başka dinlerde inancından soğurken, ayrılırken, vazgeçerken, bırakırken İslâm'a olan ilginin artması güzel bir şey. ayrılırken, vazgeçerken, bırakırken İslâm'a olan ilginin artması güzel bir şey.

Bu acaba bir milliyetçilik cereyanı mıdır? Bu acaba bir milliyetçilik cereyanı mıdır? Biz burada Almanların arasında olduğumuz için; Biz burada Almanların arasında olduğumuz için; "Bunlar Alman biz neyiz?" diye sorarak mı böyle bir duruma geliyoruz? "Bunlar Alman biz neyiz?" diye sorarak mı böyle bir duruma geliyoruz?

Bu düşünülebilir. Nitekim mütefekkir ve mücahit, yazar ve mütercim Kemal Kuşçu, Bu düşünülebilir. Nitekim mütefekkir ve mücahit, yazar ve mütercim Kemal Kuşçu, İstiklal Harbi gazilerinden idi rahmetli, hatırasında anlatmıştı; İstiklal Harbi gazilerinden idi rahmetli, hatırasında anlatmıştı;

"Ben, müslüman olduğumun farkına Fransa'dayken Fransa'da vardım. "Ben, müslüman olduğumun farkına Fransa'dayken Fransa'da vardım. Beni askerî ateşe olarak Fransa'ya gönderdikleri zaman benim nazarımda Fransa âşüfteler,Beni askerî ateşe olarak Fransa'ya gönderdikleri zaman benim nazarımda Fransa âşüfteler, artistler diyarıydı. artistler diyarıydı. Böyle bir dünyaya gidiyorum diye düşünüyordum.Böyle bir dünyaya gidiyorum diye düşünüyordum. Benim de dini bağlarım, duygularım çok kuvvetli değildi ama oraya gidince şaşırdım." diyor. Benim de dini bağlarım, duygularım çok kuvvetli değildi ama oraya gidince şaşırdım." diyor.

Paris'e yakın bir kasabaya yerleşmiş. Paris'e yakın bir kasabaya yerleşmiş. Mâlum, kasabalar da daha halkın oturmuş olduğu yerler;Mâlum, kasabalar da daha halkın oturmuş olduğu yerler; şehirler ise biraz daha kozmopolit, herkesin toplandığı yerler oluyor. şehirler ise biraz daha kozmopolit, herkesin toplandığı yerler oluyor.

"Orada baktım ki insanlar dinlerine çok bağlı, kadınlar örtülü, mantolu, "Orada baktım ki insanlar dinlerine çok bağlı, kadınlar örtülü, mantolu, ellerinde eldivenler, ayaklarında siyah çoraplar, halk mazbut;ellerinde eldivenler, ayaklarında siyah çoraplar, halk mazbut; hiç benim tahmin ettiğim gibi artistler, âşüfteler, açık saçık şeyler filan böyle hiç benim tahmin ettiğim gibi artistler, âşüfteler, açık saçık şeyler filan böyle bir durum yaygın değil.bir durum yaygın değil. Bizim Türkiye'deyken "Fransa" dediğimiz zaman hatırımıza gelen şeyleri orada görmedim, Bizim Türkiye'deyken "Fransa" dediğimiz zaman hatırımıza gelen şeyleri orada görmedim, aksine halkın oldukça kuvvetli bir şekilde örfüne, âdetine, inancına,aksine halkın oldukça kuvvetli bir şekilde örfüne, âdetine, inancına, milliyetine bağlı olduğunu gördüm.milliyetine bağlı olduğunu gördüm. O zaman kendi kendime sordum; O zaman kendi kendime sordum; 'Bunlar hıristiyan, bunlar Fransız, bunlar kendi kültürlerini yaşıyorlar.'Bunlar hıristiyan, bunlar Fransız, bunlar kendi kültürlerini yaşıyorlar. Peki, ben neyim?' dedim, diyor; o zaman kendimi merak etmeye,Peki, ben neyim?' dedim, diyor; o zaman kendimi merak etmeye, kendimi araştırmaya başladım." diyor. kendimi araştırmaya başladım." diyor.

O zaman bir takım İslâmî eserleri alıp okumaya başlamış. O zaman bir takım İslâmî eserleri alıp okumaya başlamış. Biliyorsunuz o Margaret Marcus'un [Meryem Cemile] bir eseri vardı; Biliyorsunuz o Margaret Marcus'un [Meryem Cemile] bir eseri vardı; rahmetli Kemal Kuşçu onu tercüme etmişti. rahmetli Kemal Kuşçu onu tercüme etmişti.

"İslâm ile böyle bir ilgilenmeye başlayınca onun mükemmelliğini gördüm." diyor. "İslâm ile böyle bir ilgilenmeye başlayınca onun mükemmelliğini gördüm." diyor.

Hakikaten de benim devam ettiğim camide -yani hocamız Mehmed Zahid Bursevî'nin camisine,Hakikaten de benim devam ettiğim camide -yani hocamız Mehmed Zahid Bursevî'nin camisine, biz o zaman sizin gibi genç olarak, ortaokul talebesi olarak gidiyorduk, biz o zaman sizin gibi genç olarak, ortaokul talebesi olarak gidiyorduk, vaazlarını zevkle dinliyorduk.- vaazlarını zevkle dinliyorduk.- Avrupa'da doktora yapmış kimseler vardı.Avrupa'da doktora yapmış kimseler vardı. Mesela Almanya'da Ruhr bölgesinde dökümcülük alanında doktora, ihtisas yapmış gelmiş;Mesela Almanya'da Ruhr bölgesinde dökümcülük alanında doktora, ihtisas yapmış gelmiş; Fransa'ya gitmiş, tekstil sahasında çalışma yapmış gelmiş;Fransa'ya gitmiş, tekstil sahasında çalışma yapmış gelmiş; yani Avrupa'yı görmüş insanlar ve modern ilmi tanımışyani Avrupa'yı görmüş insanlar ve modern ilmi tanımış insanların böyle müslüman olduğunu görüyordum. insanların böyle müslüman olduğunu görüyordum. Bu şöyle olduğu anlaşıldı ki, dünyanın üzerindeki muhtelif ülkelerde bulunan müslümanlar; Bu şöyle olduğu anlaşıldı ki, dünyanın üzerindeki muhtelif ülkelerde bulunan müslümanlar; Pakistan'da, Mısır'da, Suudi Arabistan'da, Kuveyt'te yaşayan insanlardan Pakistan'da, Mısır'da, Suudi Arabistan'da, Kuveyt'te yaşayan insanlardan Avrupa'ya gelenler biribirleriyle camilerde buluştukları, biribirleriyle konuştukları zaman,Avrupa'ya gelenler biribirleriyle camilerde buluştukları, biribirleriyle konuştukları zaman, bizim laik eğitim sistemi içinde dine bakış tarzımızın ve İslâm'a karşı soğuk yetiştirilmemizinbizim laik eğitim sistemi içinde dine bakış tarzımızın ve İslâm'a karşı soğuk yetiştirilmemizin hiç doğru olmadığını anlamış oluyorlar. hiç doğru olmadığını anlamış oluyorlar.

Türkiye'de İslâm'a karşı açılan mücadelenin boyutlarını insan dışarıda daha iyi anlayabiliyor. Türkiye'de İslâm'a karşı açılan mücadelenin boyutlarını insan dışarıda daha iyi anlayabiliyor. Mesela ben geçtiğimiz sonbaharda Özbekistan'a ve Bakü'ye-Azerbaycan'a gitmiştim. Mesela ben geçtiğimiz sonbaharda Özbekistan'a ve Bakü'ye-Azerbaycan'a gitmiştim. Emin olun, rahatlıkla söylüyorum; Türkiye'de İslâm'a karşı açılan düşmanca tavır ile Emin olun, rahatlıkla söylüyorum; Türkiye'de İslâm'a karşı açılan düşmanca tavır ile o ülkelerdeki İslâm'a karşı takınılan tavır mukayese edilirse, o ülkelerdeki İslâm'a karşı takınılan tavır mukayese edilirse, emin olun Türkiye'deki daha ağır gelir.emin olun Türkiye'deki daha ağır gelir. Daha ağır gelir çünkü orada hiç olmazsa halkı kışkırtmayalım, Daha ağır gelir çünkü orada hiç olmazsa halkı kışkırtmayalım, kışkırtmayalım, isyan etme durumuna getirtmeyelim diye işi biraz daha serbest bırakmışlar. kışkırtmayalım, isyan etme durumuna getirtmeyelim diye işi biraz daha serbest bırakmışlar. Fakat bizde serbest de bırakmamışlar, son derece sert bir rejim uygulanmış.Fakat bizde serbest de bırakmamışlar, son derece sert bir rejim uygulanmış. Ve ben sanıyordum ki bu sert uygulama çok eskilerde, kırklı senelerdeydi, Ve ben sanıyordum ki bu sert uygulama çok eskilerde, kırklı senelerdeydi, böyle yakın zamanlarda yoktur fakat bugün birisinin bazı hatıralarını dinledim; böyle yakın zamanlarda yoktur fakat bugün birisinin bazı hatıralarını dinledim;

Genç birisi askere gitmiş, kendisi hafız.Genç birisi askere gitmiş, kendisi hafız. Karşılaştığı, anlattığı olayların dehşetini bugün şurada duydum. Karşılaştığı, anlattığı olayların dehşetini bugün şurada duydum. Birliğinde dindar olduğu, namaz kıldığı için nasıl dövüldüğünü, Birliğinde dindar olduğu, namaz kıldığı için nasıl dövüldüğünü, nasıl ayaklarından bağlanıp tankın namlusuna asılıp baş aşağı sallandırıldığını ve nasıl yemeğinin, nasıl ayaklarından bağlanıp tankın namlusuna asılıp baş aşağı sallandırıldığını ve nasıl yemeğinin, yumurtasının içine zehir konulup öldürülmek istendiğini vesaireyi böyle duyuncayumurtasının içine zehir konulup öldürülmek istendiğini vesaireyi böyle duyunca hayretler içinde kaldım. hayretler içinde kaldım. Demek ki Türkiye'de çok korkunç ve dünyanın her yerinde uygulanan gibi Demek ki Türkiye'de çok korkunç ve dünyanın her yerinde uygulanan gibi ve hatta biraz dozaj bakımından belki daha fazla bir İslâm düşmanlığı uygulanmış.ve hatta biraz dozaj bakımından belki daha fazla bir İslâm düşmanlığı uygulanmış. Bulgaristan'daki, Yunanistan'daki, Azerbaycan'daki, Orta Asya'daki gibi burada da uygulanmış.Bulgaristan'daki, Yunanistan'daki, Azerbaycan'daki, Orta Asya'daki gibi burada da uygulanmış. İnsanlara sadece işin bir yönü öğretilmiş, sadeceİnsanlara sadece işin bir yönü öğretilmiş, sadece Yunan felsefesi, safsata olduğu halde sadece mitoloji öğretilmiş,Yunan felsefesi, safsata olduğu halde sadece mitoloji öğretilmiş, sadece dinsiz Fransız filozoflarının dinsizlikle ilgili kitapları tercüme edilmişsadece dinsiz Fransız filozoflarının dinsizlikle ilgili kitapları tercüme edilmiş ve böylece insanlar hakikaten kafa bakımından çok bozuk yetişmişler. ve böylece insanlar hakikaten kafa bakımından çok bozuk yetişmişler.

Fakat biz işçi kardeşlerimiz Avrupa'ya geldiği zaman bozulacaklar filan diye üzülüyorduk. Fakat biz işçi kardeşlerimiz Avrupa'ya geldiği zaman bozulacaklar filan diye üzülüyorduk. Bunun Allah tarafından bir hikmetli kader olduğu anlaşıldı ki,Bunun Allah tarafından bir hikmetli kader olduğu anlaşıldı ki, evet bozulan bozuldu ama içki içen zaten Türkiye'de de içiyordu; evet bozulan bozuldu ama içki içen zaten Türkiye'de de içiyordu; diskoteğe, kumarhaneye giden zaten Türkiye'de de gidiyordu. diskoteğe, kumarhaneye giden zaten Türkiye'de de gidiyordu.

Belki burada anasından babasından uzakta olunca, acaba Türkiye'de gitmeyenler de gitti mi? Belki burada anasından babasından uzakta olunca, acaba Türkiye'de gitmeyenler de gitti mi?

Sanmıyorum, böyle olduğunu sanmıyorum fakat burada Sanmıyorum, böyle olduğunu sanmıyorum fakat burada bir şeyi daha net olarak görmek imkânı hâsıl oldu. bir şeyi daha net olarak görmek imkânı hâsıl oldu. İslâm hakkında Türkiye'de hiçbir şey öğretilmediğini ve gerçeklerin tamamen unutturulmayaİslâm hakkında Türkiye'de hiçbir şey öğretilmediğini ve gerçeklerin tamamen unutturulmaya çalışıldığını burada gördük, mukayese yapma imkânını bulduk.çalışıldığını burada gördük, mukayese yapma imkânını bulduk. Başka milletlerin kültürleriyle karşı karşıya geldik.Başka milletlerin kültürleriyle karşı karşıya geldik. Bu da bize Kemal Kuşçu'daki gibi; "Biz neyiz, bunlar böyle ama biz neyiz?" [sorusunu akla getirdi.] Bu da bize Kemal Kuşçu'daki gibi; "Biz neyiz, bunlar böyle ama biz neyiz?" [sorusunu akla getirdi.]

Bunlar, işte iki adımda bir kilise var, akşamları kiliseye gidiyorlar, Bunlar, işte iki adımda bir kilise var, akşamları kiliseye gidiyorlar, Pazar günleri kilisede mutlaka toplanıyorlar, Pazar günü ortalık ıssız sessiz. Pazar günleri kilisede mutlaka toplanıyorlar, Pazar günü ortalık ıssız sessiz. Hele yılbaşında, bir yılbaşında Münih'teydim, baktım sokaklarda hiç kimse yoktu. Hele yılbaşında, bir yılbaşında Münih'teydim, baktım sokaklarda hiç kimse yoktu. Yani ne kadar şöyle veya böyle desek bizim anlayışımıza göre bir Alman, Yani ne kadar şöyle veya böyle desek bizim anlayışımıza göre bir Alman, çıplaklığıyla sanki dindar değil gibi görünüyor fakat kendi mantıkları içinde onlara baktığın zaman çıplaklığıyla sanki dindar değil gibi görünüyor fakat kendi mantıkları içinde onlara baktığın zaman onlar çıplaklığı, içkiyi dinlerine aykırı görmüyorlar ama kiliseye bağlı olabiliyorlar. onlar çıplaklığı, içkiyi dinlerine aykırı görmüyorlar ama kiliseye bağlı olabiliyorlar.

Kiliseleri fonksiyonlarını ve etkinliğini devam ettiriyor.Kiliseleri fonksiyonlarını ve etkinliğini devam ettiriyor. Hatta bir kardinal bazen bir federal devletin başbakanından daha nüfuzlu ve kuvvetli olabiliyor. Hatta bir kardinal bazen bir federal devletin başbakanından daha nüfuzlu ve kuvvetli olabiliyor. Mesela Münih'te bir arkadaşımız, bu Kardinal Döffner [Döpfner] buranın başbakanından bile [nüfuzlu] demişti. Mesela Münih'te bir arkadaşımız, bu Kardinal Döffner [Döpfner] buranın başbakanından bile [nüfuzlu] demişti.

Bir, öğretmeme çabalarından kurtulmamız ve öğretme imkanına kavuşmamız. Bir, öğretmeme çabalarından kurtulmamız ve öğretme imkanına kavuşmamız. İki, başka kültürlerle karşı karşıya gelip mukayese etme imkanını bulmamız. İki, başka kültürlerle karşı karşıya gelip mukayese etme imkanını bulmamız. Üç, insanların dünyanın her yerinde mutlulukla tatmin olamaması olayı, Üç, insanların dünyanın her yerinde mutlulukla tatmin olamaması olayı, yani zenginliğin insanı mutlu etmeye yetmemesi olayı. yani zenginliğin insanı mutlu etmeye yetmemesi olayı.

Burada, muhakkak ki en mütevazı işçi kardeşimizin bile hayat seviyesiBurada, muhakkak ki en mütevazı işçi kardeşimizin bile hayat seviyesi Türkiye'deki birçok insandan çok daha yüksektir. Türkiye'deki birçok insandan çok daha yüksektir. Her türlü imkânı vardır ama maddî imkânların artması insanın ruhundaki boşlukları doldurmuyor,Her türlü imkânı vardır ama maddî imkânların artması insanın ruhundaki boşlukları doldurmuyor, kafasındaki soruları cevaplandırmaya yetmiyor. kafasındaki soruları cevaplandırmaya yetmiyor. [Maddî ihtiyaçları] karşılanabilen bir insan bu sefer düşünme imkanını,[Maddî ihtiyaçları] karşılanabilen bir insan bu sefer düşünme imkanını, tefekkür imkânını buluyor, meseleleri araştırma yani bugün buranın tabiriyle, tefekkür imkânını buluyor, meseleleri araştırma yani bugün buranın tabiriyle, filozofi yapma yani felsefe; bir şeyin aslını maslını araştırma imkanını buluyor.filozofi yapma yani felsefe; bir şeyin aslını maslını araştırma imkanını buluyor. Onun için daha avantajlı duruma geçiyor. Onun için daha avantajlı duruma geçiyor.

Aç olan bir insan karnını doyurmakla uğraşırken;Aç olan bir insan karnını doyurmakla uğraşırken; karnı doymuş ve maddî ihtiyaçları çalışmasa bile karşılanmış olankarnı doymuş ve maddî ihtiyaçları çalışmasa bile karşılanmış olan bir insan da o zaman mânevî ihtiyaçları ve sorunlarının cevabını bulmak bir insan da o zaman mânevî ihtiyaçları ve sorunlarının cevabını bulmak ve aramak imkânı bulmuş oluyor.ve aramak imkânı bulmuş oluyor. Sanıyorum, sosyolojik bakımdan, psikolojik bakımdan mesele izah edilmeye çalışılsaSanıyorum, sosyolojik bakımdan, psikolojik bakımdan mesele izah edilmeye çalışılsa bu gerçekler görülür. bu gerçekler görülür.

Bir de bir insanın ruhundaki boşlukların doldurulması bahis konusu olduğu Bir de bir insanın ruhundaki boşlukların doldurulması bahis konusu olduğu zaman teklif edilen sistemler;zaman teklif edilen sistemler; işte Hıristiyanlık, işte Materyalizm, işte Epikürizm, işte Hedonizm, işte şu, işte bu…işte Hıristiyanlık, işte Materyalizm, işte Epikürizm, işte Hedonizm, işte şu, işte bu… Yani gönlünce yaşamak, gününü gün etmek, zevkinin peşinde koşmak,Yani gönlünce yaşamak, gününü gün etmek, zevkinin peşinde koşmak, olanca hürriyetiyle yaşamak veyahut şu sisteme bu sisteme uygun intizamlı hayat sürmek.olanca hürriyetiyle yaşamak veyahut şu sisteme bu sisteme uygun intizamlı hayat sürmek. Bunların içinde bir de hiç şüphesiz en önde gelen İslâm'ın çağlar üstü mükemmelliği.Bunların içinde bir de hiç şüphesiz en önde gelen İslâm'ın çağlar üstü mükemmelliği. Yani çağlar üstü demekten kastım, asırların yıpratamadığı mükemmelliğinin payı var. Yani çağlar üstü demekten kastım, asırların yıpratamadığı mükemmelliğinin payı var. Bakıyorsunuz İslâmî prensipler her asra uyuyor ve her asrın insanını tatmin ediyor Bakıyorsunuz İslâmî prensipler her asra uyuyor ve her asrın insanını tatmin ediyor ve her seviyede, her kültür seviyesindeki insanın ruhî ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. ve her seviyede, her kültür seviyesindeki insanın ruhî ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. İslâm'ın bu mükemmelliği var.İslâm'ın bu mükemmelliği var. İslâm öyle bir nizam ki en basit bir tahsilsiz çoban İslâm öyle bir nizam ki en basit bir tahsilsiz çoban veya köylü veya çiftçiden en yüksek bir mütefekkir veya köylü veya çiftçiden en yüksek bir mütefekkir ve filozof durumundaki insanı dahi tatmin ediyor. ve filozof durumundaki insanı dahi tatmin ediyor.

Acaba biz burada, bu İslâm'ı överken sübjektif mi davranıyoruz,Acaba biz burada, bu İslâm'ı överken sübjektif mi davranıyoruz, yani bizim ecdadımız müslüman olduğundan mı böyle sanıyoruz? yani bizim ecdadımız müslüman olduğundan mı böyle sanıyoruz?

Hayır, böyle değil. İslâm kim tarafından incelenirse sonunda adam müslüman oluyor. Hayır, böyle değil. İslâm kim tarafından incelenirse sonunda adam müslüman oluyor. Mesela Amerikalı blucin pantolonlu, sporsever, kitap okumaktan pek hoşlanmayan, Mesela Amerikalı blucin pantolonlu, sporsever, kitap okumaktan pek hoşlanmayan, gününü gün etmeyi seven bir üniversite talebesi veya yeni asistan olmuş bir kimse gününü gün etmeyi seven bir üniversite talebesi veya yeni asistan olmuş bir kimse Almanya'ya geliyor. Alman halkının tipik özelliği çok kitap okuması. Almanya'ya geliyor. Alman halkının tipik özelliği çok kitap okuması. Almanya'da bakıyor ki her yerde kitap okuyorlar yani trende de olsa oturuyorAlmanya'da bakıyor ki her yerde kitap okuyorlar yani trende de olsa oturuyor cebinden bir kitap çekiyor açıyor okumaya başlıyor. cebinden bir kitap çekiyor açıyor okumaya başlıyor.

Şimdi bu kitap okuma Amerika'da kendisinin alıştığı bir şey değil, dikkatini çekiyor. Şimdi bu kitap okuma Amerika'da kendisinin alıştığı bir şey değil, dikkatini çekiyor. Diyor ki; "Ya bunlar çok kitap okuyorlar biz okumuyoruz, Diyor ki;

"Ya bunlar çok kitap okuyorlar biz okumuyoruz,
biz daha ziyade açık havada temiz şeyle meşgul oluyoruz." filan diyor.biz daha ziyade açık havada temiz şeyle meşgul oluyoruz." filan diyor. Sonunda buradaki 15-20 günlük tatilini yaptıktan sonra memleketine yani Amerika'sına, Sonunda buradaki 15-20 günlük tatilini yaptıktan sonra memleketine yani Amerika'sına, kendi ülkesine dönerken şu kitabı alıyor, bu kitabı alıyor filan;kendi ülkesine dönerken şu kitabı alıyor, bu kitabı alıyor filan; hatta aldığı kitapların arasında Budizm'le ilgili kitap da var.hatta aldığı kitapların arasında Budizm'le ilgili kitap da var. Avrupalılar Hint felsefesini merak ediyor, onlara biraz egzotik geliyor, meraklarını çekiyor; Avrupalılar Hint felsefesini merak ediyor, onlara biraz egzotik geliyor, meraklarını çekiyor; Çin lokantası, Japon lokantası, bilmem neyi vesaire filan. Onun için Budizm'i de alıyor, Çin lokantası, Japon lokantası, bilmem neyi vesaire filan. Onun için Budizm'i de alıyor, bir de Kur'ân-ı Kerîm alıyor, daha başka felsefi eserler, bir de Kur'ân-ı Kerîm alıyor, daha başka felsefi eserler, romanlar alıyor ve Amerika'ya gidiyor. romanlar alıyor ve Amerika'ya gidiyor.

Amerika'da bunları bir zaman evin bir köşesine bıraktıktan sonra, Amerika'da bunları bir zaman evin bir köşesine bıraktıktan sonra, şu aldığım kitaplara bir göz atayım diye bir gün karıştırırken Kur'ân-ı Kerîm'i eline alıyor, şu aldığım kitaplara bir göz atayım diye bir gün karıştırırken Kur'ân-ı Kerîm'i eline alıyor, önsözünü okuyor, biraz Fâtiha'nın tercümesine bakıyor filan derken sardırıyor, merakı artıyor. önsözünü okuyor, biraz Fâtiha'nın tercümesine bakıyor filan derken sardırıyor, merakı artıyor. Daha fazla okumaya başlıyor, sayfaları çevirmeye, incelemeye başlıyor Daha fazla okumaya başlıyor, sayfaları çevirmeye, incelemeye başlıyor ve sonunda Kur'ân-ı Kerîm'i okuyarak müslüman oluyor. ve sonunda Kur'ân-ı Kerîm'i okuyarak müslüman oluyor. Yani kimsenin desteğiyle ve tesiriyle değil, Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğundan dolayı müslüman oluyor. Yani kimsenin desteğiyle ve tesiriyle değil, Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğundan dolayı müslüman oluyor.

Bu neyi gösteriyor? Yani hiçbir ön yargı olmadan, aksine pek çok ters şartlar mevcut iken, Bu neyi gösteriyor?

Yani hiçbir ön yargı olmadan, aksine pek çok ters şartlar mevcut iken,
İslâm dininin özelliği; başka insanları kazanıcı, başka insanları İslâm dininin özelliği; başka insanları kazanıcı, başka insanları kendisine bağlayıcı bir özelliği var yani İslâm'ın mükemmelliği, hak din olmasındaki güzellik var. kendisine bağlayıcı bir özelliği var yani İslâm'ın mükemmelliği, hak din olmasındaki güzellik var.

Nitekim ben, Ankara'da bir evde oturuyorduk böyle, Nitekim ben, Ankara'da bir evde oturuyorduk böyle, otururken bir Amerikalı subay geldi, yani Amerikan ordusu elbisesiyle geldi, içeriye girdi,otururken bir Amerikalı subay geldi, yani Amerikan ordusu elbisesiyle geldi, içeriye girdi, İngilizce biliyor başka bir şey bilmiyor tabii. İngilizce biliyor başka bir şey bilmiyor tabii. Sorduk, hoş geldin dedik, welcome dedik, what is your name dedik; Sorduk, hoş geldin dedik, welcome dedik, what is your name dedik;

"Yahya" dedi, ismini değiştirmiş, müslüman olduğunu söyledi. "Ben müslümanım." dedi."Yahya" dedi, ismini değiştirmiş, müslüman olduğunu söyledi. "Ben müslümanım." dedi. Ailesini sorduk, ailesinin kökeni neresidir yani Amerika'ya nereden gelmiş, oradan mıAilesini sorduk, ailesinin kökeni neresidir yani Amerika'ya nereden gelmiş, oradan mı Müslümanlıkla bir ilgisi var, biraz soruşturunca güldü dedi ki; Müslümanlıkla bir ilgisi var, biraz soruşturunca güldü dedi ki;

"Boşuna araştırmayın, benim ne anne tarafımda ne baba tarafımda İslâm'la ilgili bir şey yok. "Boşuna araştırmayın, benim ne anne tarafımda ne baba tarafımda İslâm'la ilgili bir şey yok. İslâm'la ilgili bir şey yok ben kendim müslüman oldum." dedi. İslâm'la ilgili bir şey yok ben kendim müslüman oldum." dedi.

Peki, nasıl müslüman oldun? Nasıl müslüman oldun dedim. Dedi ki; Peki, nasıl müslüman oldun? Nasıl müslüman oldun dedim. Dedi ki;

"Kur'ân-ı Kerîm'i okudum, müslüman oldum." "Kur'ân-ı Kerîm'i okudum, müslüman oldum."

Bu da diğer faktörlerin yanında İslâm dininin büyüklüğünün, prensiplerinin yüceliğinin Bu da diğer faktörlerin yanında İslâm dininin büyüklüğünün, prensiplerinin yüceliğinin ve hak oluşunun, bütün insanların kalbini ve aklını fikrini celp edecek,ve hak oluşunun, bütün insanların kalbini ve aklını fikrini celp edecek, hayranlığını kazanacak kadar güzel olmasından kaynaklandığını gösteriyor.hayranlığını kazanacak kadar güzel olmasından kaynaklandığını gösteriyor. Nitekim Fransız bilimler akademisi Profesörü Profesör Dr. Moris Bükey ki Türkiye'ye de geldiNitekim Fransız bilimler akademisi Profesörü Profesör Dr. Moris Bükey ki Türkiye'ye de geldi ve Yıldız sarayında bir konferansta orada ben şahsen kendisini gördüm.ve Yıldız sarayında bir konferansta orada ben şahsen kendisini gördüm. Müslüman yani kendisi müslüman olmuş. Müslüman yani kendisi müslüman olmuş.

Nasıl müslüman olmuş? Kendisi hıristiyan iken üç din hakkında araştırmaya girmiş; Nasıl müslüman olmuş?

Kendisi hıristiyan iken üç din hakkında araştırmaya girmiş;
Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık. Bu üç dinin bilim karşısındaki konumu, durumu nedir,Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık. Bu üç dinin bilim karşısındaki konumu, durumu nedir, yani bilimle çatışıyor mu, uyuşuyor mu? yani bilimle çatışıyor mu, uyuşuyor mu? Bilimsel mi, değil mi? İlmî kanaatlere ve bilgilere uygun mu, aykırı mı? Bilimsel mi, değil mi? İlmî kanaatlere ve bilgilere uygun mu, aykırı mı?

Kendisi hıristiyan, bu araştırmaya başlamış ve araştırmasının sonucunda öteki dinlerin içinde Kendisi hıristiyan, bu araştırmaya başlamış ve araştırmasının sonucunda öteki dinlerin içinde çok karmaşık ve yanlış bilgiler olduğunu fakat İslâm'daki bilgilerin hepsininçok karmaşık ve yanlış bilgiler olduğunu fakat İslâm'daki bilgilerin hepsinin hem ilme uygun olduğunu hem de o ilmî hakikatler daha tespit edilmeden önce hem ilme uygun olduğunu hem de o ilmî hakikatler daha tespit edilmeden önce İslâm'ın onları söylemiş olduğunu [görüyor]. İslâm'ın onları söylemiş olduğunu [görüyor]. Yani evet dünyanın yuvarlak olduğunu Avrupalılar bilmem kaçıncı yüzyılda anlamışlardırYani evet dünyanın yuvarlak olduğunu Avrupalılar bilmem kaçıncı yüzyılda anlamışlardır ama İslâm âlimleri daha önceden [bunu söylüyor] mesela, bu onu gösteriyor. ama İslâm âlimleri daha önceden [bunu söylüyor] mesela, bu onu gösteriyor.

Kur'ân-ı Kerîm'de bir takım hakikatler var; Avrupalılar o hakikatleri ondokuzuncu, Kur'ân-ı Kerîm'de bir takım hakikatler var; Avrupalılar o hakikatleri ondokuzuncu, yirminci yüzyılda bulmuşlar ama Kur'ân-ı Kerîm 14 asır önceden bulmuş, yirminci yüzyılda bulmuşlar ama Kur'ân-ı Kerîm 14 asır önceden bulmuş, bundan dolayı Profesör Moris Bükey araştırmasının sonunda müslüman oluyor.bundan dolayı Profesör Moris Bükey araştırmasının sonunda müslüman oluyor. Bu güzel bir şey yani araştırıyor, mukayese ediyor, inceliyor,Bu güzel bir şey yani araştırıyor, mukayese ediyor, inceliyor, kendi yolunu bırakıyor müslüman oluyor. kendi yolunu bırakıyor müslüman oluyor.

Aynı şekilde Roger Garaudy... Libya'da bir toplantı olmuş, bizim yazar arkadaşlarımızdan, Aynı şekilde Roger Garaudy... Libya'da bir toplantı olmuş, bizim yazar arkadaşlarımızdan, müellif, kitapları filan olan birisi anlatıyor. müellif, kitapları filan olan birisi anlatıyor. Belki ismini söylesem tanıyacağınız bir arkadaş, gazeteci ve yazar. Belki ismini söylesem tanıyacağınız bir arkadaş, gazeteci ve yazar. Libya'ya o da çağrılmış. Akşam otelin aşağısındaki salonda, lobide konuşuyorduk diyor,Libya'ya o da çağrılmış. Akşam otelin aşağısındaki salonda, lobide konuşuyorduk diyor, işte İslâm'ın yirminci yüzyıldaki durumundan, Libya'nın durumundan, işte İslâm'ın yirminci yüzyıldaki durumundan, Libya'nın durumundan, Libya'daki Müslümanlıktan filan bahsedilirken İslâm'ın böyle yirminci yüzyılda direnebildiği, Libya'daki Müslümanlıktan filan bahsedilirken İslâm'ın böyle yirminci yüzyılda direnebildiği, canlı kalabildiği filan konuşulurken demiş ki; canlı kalabildiği filan konuşulurken demiş ki; "Canlı kalmak ne kelime, başkaları da müslüman oluyor."Canlı kalmak ne kelime, başkaları da müslüman oluyor. Nitekim mesela Fransızların büyük filozofu, çağdaş filozof Roger Garaudy de müslüman oldu." Nitekim mesela Fransızların büyük filozofu, çağdaş filozof Roger Garaudy de müslüman oldu."

Tabii Türkiye'den çağrılmış dine uzak gazeteciler ve yazarlar da var. Tabii Türkiye'den çağrılmış dine uzak gazeteciler ve yazarlar da var. Bu sefer bizim [arkadaşa] onlar hep birden itiraz etmişler; Bu sefer bizim [arkadaşa] onlar hep birden itiraz etmişler; "Yahu artık sizde de bir hastalık oldu, dünyada herkesi müslümandır diyorsunuz; "Yahu artık sizde de bir hastalık oldu, dünyada herkesi müslümandır diyorsunuz; bilmem astronot filanca müslüman oldu, denizleri inceleyen bilmem kim müslüman oldu, bilmem astronot filanca müslüman oldu, denizleri inceleyen bilmem kim müslüman oldu, falanca müslüman oldu, filanca müslüman oldu, atıyorsunuz yani herkesi müslüman yapıyorsunuz." falanca müslüman oldu, filanca müslüman oldu, atıyorsunuz yani herkesi müslüman yapıyorsunuz." filan gibi söylemişler. filan gibi söylemişler.

"Tabii bana inanmadılar fakat Allah'ın işine bakın ki ertesi gün "Tabii bana inanmadılar fakat Allah'ın işine bakın ki ertesi gün Roger Garaudy de Libya'ya kalktı geldi." diyor.Roger Garaudy de Libya'ya kalktı geldi." diyor. Kaddafi onu da çağırmış. Tabii bu sefer; "Üstad sen müslüman oldun mu?" filan diyeKaddafi onu da çağırmış. Tabii bu sefer; "Üstad sen müslüman oldun mu?" filan diye kendisine sormuşlar, olduğunu söylemiş. kendisine sormuşlar, olduğunu söylemiş.

Şaşırmışlar tabii bizim gazeteciler, onu kominist ve sosyalist filozof olarak biliyorlar Şaşırmışlar tabii bizim gazeteciler, onu kominist ve sosyalist filozof olarak biliyorlar ve eserleri Moskova'da tercüme edilmişve eserleri Moskova'da tercüme edilmiş ve Türkiye'de de kominist ve sosyalist olarak bilinen bir kimse. ve Türkiye'de de kominist ve sosyalist olarak bilinen bir kimse. Yani "Niye müslüman oldun, bula bula başka din bulamadın mı?" gibilerinden [soruyorlar.]Yani "Niye müslüman oldun, bula bula başka din bulamadın mı?" gibilerinden [soruyorlar.] Yakıştıramıyorlar, bir Fransız filozofunun müslüman olmasını akılları almıyor. Diyorlar ki; Yakıştıramıyorlar, bir Fransız filozofunun müslüman olmasını akılları almıyor. Diyorlar ki;

"Üstad niye müslüman oldun?" Ben onun cevabını çok beğeniyorum, kısaca; "Üstad niye müslüman oldun?"

Ben onun cevabını çok beğeniyorum, kısaca;
kendisine böyle söyleyen Türk gazeteciye şöyle bakmış; kendisine böyle söyleyen Türk gazeteciye şöyle bakmış;

"Bak evlat!" demiş. "Bak evlat!" demiş.

Kısaca söylüyor ama çok güzel özetliyor, adam tabii filozof, yani büyük bilgin. Kısaca söylüyor ama çok güzel özetliyor, adam tabii filozof, yani büyük bilgin.

"Kapitalizm, yani batıda hâkim olan kapitalist ekonomik düzen, insanları paraya, "Kapitalizm, yani batıda hâkim olan kapitalist ekonomik düzen, insanları paraya, maddeye ve patrona esir etmiştir."maddeye ve patrona esir etmiştir." O zaman henüz daha Rusya ayakta. "Komünizm de insanı devlete ve cemiyete esir etmiştir, O zaman henüz daha Rusya ayakta. "Komünizm de insanı devlete ve cemiyete esir etmiştir, cemiyete ferdi feda etmiştir." cemiyete ferdi feda etmiştir." Yani ne kapitalizmde insanın değeri var, eziliyor ve sömürülüyor; Yani ne kapitalizmde insanın değeri var, eziliyor ve sömürülüyor; ne komünizmde insanın değeri var. ne komünizmde insanın değeri var. Kırk katır mı istersin, 40 satır mı istersin gibi orada da burada da insanoğlu zararda.Kırk katır mı istersin, 40 satır mı istersin gibi orada da burada da insanoğlu zararda. "İnsana insan olma şerefini bahşeden İslâm'dır." demiş. "İnsana insan olma şerefini bahşeden İslâm'dır." demiş.

Ve biliyorsunuz Roger Garaudy'nin, işte sekiz dokuz saat eserini ben aradım buldum,Ve biliyorsunuz Roger Garaudy'nin, işte sekiz dokuz saat eserini ben aradım buldum, satın aldım, kendi kütüphanemde topladım; pek çok eserleri Türkçeye tercüme edildisatın aldım, kendi kütüphanemde topladım; pek çok eserleri Türkçeye tercüme edildi ve İslâm'ın güzelliğini savunuyor. ve İslâm'ın güzelliğini savunuyor.

Elhamdülillah bu da memnunlukla müşahede ettiğimiz, gençlerin İslâm'a teveccüh etmesi olayının,Elhamdülillah bu da memnunlukla müşahede ettiğimiz, gençlerin İslâm'a teveccüh etmesi olayının, dinlerin mukayesesi yönünden durumunu, boyutunu, sebebini gösteren bir olay.dinlerin mukayesesi yönünden durumunu, boyutunu, sebebini gösteren bir olay. Yani elbet güzel, elbet beğeniliyor; onun için herkes İslâm'a dönüyor. Yani elbet güzel, elbet beğeniliyor; onun için herkes İslâm'a dönüyor.

Yani güzel bir baklavacı, bir hanın üçüncü katında dükkânı bile olsa, müşteri bulabiliyor; Yani güzel bir baklavacı, bir hanın üçüncü katında dükkânı bile olsa, müşteri bulabiliyor; yani halis tereyağı ile yapılmış, meşhur bir baklavacı bir şehrin kenar mahallesinde bile olsayani halis tereyağı ile yapılmış, meşhur bir baklavacı bir şehrin kenar mahallesinde bile olsa herkes gidiyor.herkes gidiyor. Ömür ayranını içmek için Topkapı dışına eskiden arabayla gidip geliyorlardı, Ömür ayranını içmek için Topkapı dışına eskiden arabayla gidip geliyorlardı, hatırladığım bildiğim bir şekil…hatırladığım bildiğim bir şekil… İslâm güzel olduğu için [herkes İslâm'a dönüyor.] Muhterem kardeşlerim! İslâm güzel olduğu için [herkes İslâm'a dönüyor.]

Muhterem kardeşlerim!

Şimdi bir de hakikî müslüman olan bir insanın çevresiyle ilgili durumu var. Şimdi bir de hakikî müslüman olan bir insanın çevresiyle ilgili durumu var. Yani başka yoldayken İslâm'a gelen bir insan, tamam güzel; bir de biz babadan, Yani başka yoldayken İslâm'a gelen bir insan, tamam güzel; bir de biz babadan, dededen temiz ailelerden, müslüman ailelerden gelmiş insanlar olarak, dededen temiz ailelerden, müslüman ailelerden gelmiş insanlar olarak, bir de bizim durumumuz var, o da şu; bir de bizim durumumuz var, o da şu; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri [hadîs-i şerîflerinde bildirmiş.] Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri [hadîs-i şerîflerinde bildirmiş.] Daha doğrusu ben ilk önce âyet-i kerîmeden bahsedeyim. Daha doğrusu ben ilk önce âyet-i kerîmeden bahsedeyim. Saf sûresinin son âyet-i kerîmesinde buyuruluyor ki; Saf sûresinin son âyet-i kerîmesinde buyuruluyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Yâ eyyehüllezîne âmenû kûnû ensârallah. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Yâ eyyehüllezîne âmenû kûnû ensârallah.
"Ey iman edenler! Allah'ın dininin yardımcıları olun." "Ey iman edenler! Allah'ın dininin yardımcıları olun."

Ensar, yardımcılar; yani nasıl Peygamber Efendimiz'e yardım eden Medinelilere de Ensar, yardımcılar; yani nasıl Peygamber Efendimiz'e yardım eden Medinelilere de ensar deniliyorsa, kûnû ensârallah. "Allah'ın dininin yardımcıları olun." ensar deniliyorsa, kûnû ensârallah. "Allah'ın dininin yardımcıları olun."

Müslümanın sevap kazanması, Allah'ın dinine yardım etmekle olacakMüslümanın sevap kazanması, Allah'ın dinine yardım etmekle olacak ve Peygamber Efendimiz'in bizzat kendisinin ve etrafındaki ashabının ve Peygamber Efendimiz'in bizzat kendisinin ve etrafındaki ashabının yaşam tarzlarını inceleyecek olursak,yaşam tarzlarını inceleyecek olursak, ki onlar en iyi müslümanlardı, başka bir mesleklerinin ön planda olmadığını görürüz. ki onlar en iyi müslümanlardı, başka bir mesleklerinin ön planda olmadığını görürüz.

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in mesleği neymiş acaba?Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in mesleği neymiş acaba? Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in mesleği neymiş biliyor musunuz? Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in mesleği neymiş biliyor musunuz?

Manifaturacı, bezzâz yani kumaş ticareti yapan ama hiç o yönüyle tanınmış değil; Manifaturacı, bezzâz yani kumaş ticareti yapan ama hiç o yönüyle tanınmış değil; öteki sahâbe-i kirâm da öyle. öteki sahâbe-i kirâm da öyle. Yani onlar bütün, asıl faaliyet olarak, asıl faaliyet dalı olarakYani onlar bütün, asıl faaliyet olarak, asıl faaliyet dalı olarak kendilerine İslâm'a hizmeti esas almışlarkendilerine İslâm'a hizmeti esas almışlar ve İslâm için çalışmışlar ve ömürlerini cihad etmekle geçirmişler. ve İslâm için çalışmışlar ve ömürlerini cihad etmekle geçirmişler.

Tabii cihad, "cehd sarf etmek, gayret sarf etmek" demek, Tabii cihad, "cehd sarf etmek, gayret sarf etmek" demek, sadece savaşmaktan daha geniş bir kavram. sadece savaşmaktan daha geniş bir kavram. Savaşmaya kıtal deniliyor, gaza deniliyor ama cihad çok daha geniş bir kavram.Savaşmaya kıtal deniliyor, gaza deniliyor ama cihad çok daha geniş bir kavram. İslâm için yapılan bütün uğraşlara cihad adı verilir.İslâm için yapılan bütün uğraşlara cihad adı verilir. Hatta insanın kendi nefsiyle dahi mücadelesi, yani canı mücadele etmek istemiyor,Hatta insanın kendi nefsiyle dahi mücadelesi, yani canı mücadele etmek istemiyor, tembellik yapıyor vesaire...tembellik yapıyor vesaire... İşte bununla yaptığı mücadelenin bile adı cihad oluyor.İşte bununla yaptığı mücadelenin bile adı cihad oluyor. Hatta bu cihada en büyük cihad, cihâd-ı ekber adı verildiğini hepimiz müteaddit defalarHatta bu cihada en büyük cihad, cihâd-ı ekber adı verildiğini hepimiz müteaddit defalar vaazlardan duymuşuzdur. vaazlardan duymuşuzdur. Peygamber Efendimiz, Medine-i Münevvere'ye savaştan dönüldüğü sırada; "Küçük cihaddan büyük cihada geldik." buyurmuş.Peygamber Efendimiz, Medine-i Münevvere'ye savaştan dönüldüğü sırada; "Küçük cihaddan büyük cihada geldik." buyurmuş. Herkes şaşırmış tabii, küçük savaş düşmanla çarpışmak da, harp etmek de;Herkes şaşırmış tabii, küçük savaş düşmanla çarpışmak da, harp etmek de; bu büyük savaş nedir? bu büyük savaş nedir? Bu savaş Medine'de olacak, ne olabilir filan diye merak etmişler. Buyurmuş; Bu savaş Medine'de olacak, ne olabilir filan diye merak etmişler. Buyurmuş;

"Kişinin kendi nefsiyle mücadelesi." Kendi içindeki benliğiyle ve kendisinin kusurlarıyla, "Kişinin kendi nefsiyle mücadelesi." Kendi içindeki benliğiyle ve kendisinin kusurlarıyla, duygularıyla mücadele ederek doğruyu yapma gayreti göstermesi,duygularıyla mücadele ederek doğruyu yapma gayreti göstermesi, kötü duygularını bastırması, engellemesi, onlara uymaması. kötü duygularını bastırması, engellemesi, onlara uymaması. Sahâbe-i kirâmın genel durumu bu ve bizim de bugün aslında iyi bir müslüman olmak içinSahâbe-i kirâmın genel durumu bu ve bizim de bugün aslında iyi bir müslüman olmak için yapmamız gereken asıl çalışma bu. yapmamız gereken asıl çalışma bu.

Burada tabii, aramızda bu durumda olabilecek insanlar var, olamayacak insanlar var.Burada tabii, aramızda bu durumda olabilecek insanlar var, olamayacak insanlar var. Bu durumda rahatlıkla olabilecek insanlar; arbaitsloz [arbeitslos], işçilik yapmayan Bu durumda rahatlıkla olabilecek insanlar; arbaitsloz [arbeitslos], işçilik yapmayan veya emekli olmuş veya emekliye ayrılmış insanlar. veya emekli olmuş veya emekliye ayrılmış insanlar. Başka hiçbir şeyi, hiçbir meşguliyeti yok; o halde sırf bundan sonra din için çalışabilirlerBaşka hiçbir şeyi, hiçbir meşguliyeti yok; o halde sırf bundan sonra din için çalışabilirler ve faydalı olabilirler.ve faydalı olabilirler. Yani dinimize, müslümanlara faydalı olabilirler, çeşitli aktivitelerde, faaliyetlerde görev alırlar.Yani dinimize, müslümanlara faydalı olabilirler, çeşitli aktivitelerde, faaliyetlerde görev alırlar. Çocukların Kur'an öğrenmesinde, caminin hizmetlerinde, eğitim çalışmalarında,Çocukların Kur'an öğrenmesinde, caminin hizmetlerinde, eğitim çalışmalarında, diğer gayretlerde gayret gösterebilirler. diğer gayretlerde gayret gösterebilirler.

Gençler var; gençlerin içinden tahsile heves etmiş olanları takdirle karşılıyoruz. Gençler var; gençlerin içinden tahsile heves etmiş olanları takdirle karşılıyoruz. Tabii ikinci nesil bizim umduğumuzdan çok daha iyi çıktı ve korktuğumuz gibi olmadı.Tabii ikinci nesil bizim umduğumuzdan çok daha iyi çıktı ve korktuğumuz gibi olmadı. Almanlar diyorlar ki; "Birinci nesil hebâ olmuştur, onlar bize yar olmuyor, ikinci nesil ortadadır,Almanlar diyorlar ki;

"Birinci nesil hebâ olmuştur, onlar bize yar olmuyor, ikinci nesil ortadadır,
üçüncü nesil bizimdir yani onları eritiriz tamamen bize benzetiriz." diye üçüncü nesil bizimdir yani onları eritiriz tamamen bize benzetiriz." diye düşünüyorlardı ama ikinci nesilde görüyoruz ki İslâm'a bağlılık artmıştır; düşünüyorlardı ama ikinci nesilde görüyoruz ki İslâm'a bağlılık artmıştır; İslâm'a teveccüh, İslâm için, İslâmî şuur yükselmiştir.İslâm'a teveccüh, İslâm için, İslâmî şuur yükselmiştir. Bu üçüncü neslin de tabanı, temeli olacaktır, yani bunların evlatları Bu üçüncü neslin de tabanı, temeli olacaktır, yani bunların evlatları üçüncü nesil olacaksa bundan sonraki generasyon şey yapacaksa;üçüncü nesil olacaksa bundan sonraki generasyon şey yapacaksa; bu generasyon hem bilgili olacak, hem Almancayı öğrenmiş olacak,bu generasyon hem bilgili olacak, hem Almancayı öğrenmiş olacak, hem Alman toplumunu tanımış olacak,hem Alman toplumunu tanımış olacak, hem hıristiyanların ahvâl-i perişanlığını yakından öğrenmiş olacak. hem hıristiyanların ahvâl-i perişanlığını yakından öğrenmiş olacak.

Bu bizim için güzel bir avantajdır, tahsil gören gençlerin, Bu bizim için güzel bir avantajdır, tahsil gören gençlerin, o halde tahsillerini mümkün olduğu kadar Allah rızası için o halde tahsillerini mümkün olduğu kadar Allah rızası için en mükemmel tarzda yapmaya çalışması [lazım].en mükemmel tarzda yapmaya çalışması [lazım]. Tabii gençlerimizin bir kısmı da yine ailevî sebepler dolayısıyla ya daTabii gençlerimizin bir kısmı da yine ailevî sebepler dolayısıyla ya da yabancı bir toplumda onların eğitim sistemine intibak edip de okumak,yabancı bir toplumda onların eğitim sistemine intibak edip de okumak, imtihanlarını kazanmak kolay bir şey değil; bir kısmı yine meslek erbabı olmuştur,imtihanlarını kazanmak kolay bir şey değil; bir kısmı yine meslek erbabı olmuştur, çeşitli işlerde çalışıyorlar. çeşitli işlerde çalışıyorlar. Bu da güzel, yani bir insanın alnının teriyle çalışması eskiden beri arzu edilen bir şey. Bu da güzel, yani bir insanın alnının teriyle çalışması eskiden beri arzu edilen bir şey.

Hatta bizim pîrimiz Bahâeddin Nakşibend Efendimiz, yani herkesin bir mesleği olsun,Hatta bizim pîrimiz Bahâeddin Nakşibend Efendimiz, yani herkesin bir mesleği olsun, kendisi kazansın, başkasına yük olmasın diye [çalışmayı] şart koşarmış; kendisi kazansın, başkasına yük olmasın diye [çalışmayı] şart koşarmış; yani kendi elinin emeğiyle yetişmesini şart koşarmış.yani kendi elinin emeğiyle yetişmesini şart koşarmış. Herkesi ilme çağırmak zorundayız.Herkesi ilme çağırmak zorundayız. Evet, dünya hayatını sürdürmek için burada bir meslek tutarak rahat yaşamamız mümkündür; Evet, dünya hayatını sürdürmek için burada bir meslek tutarak rahat yaşamamız mümkündür; bu kendimizi kurtarır, bu bizim için iyidir ama eğer idealist insansak, bu kendimizi kurtarır, bu bizim için iyidir ama eğer idealist insansak, eğer dinimize faydalı olmak istiyorsak, o zaman okumak zorundayız, eğer dinimize faydalı olmak istiyorsak, o zaman okumak zorundayız, o zaman daha yüksek bilgileri kazanmak zorundayız.o zaman daha yüksek bilgileri kazanmak zorundayız. O bakımdan tahsilli olmayı daha uygun görüyoruz. O bakımdan tahsilli olmayı daha uygun görüyoruz.

Fakat zaten Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri,Fakat zaten Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri, çeşitli sebeplerle herkesin bu işe giremeyeceğini, çeşitli sebeplerle herkesin bu işe giremeyeceğini, binaenaleyh bir kısım müslümanların dinî bilgileri güzel öğrenip gidecekleri yerlerdebinaenaleyh bir kısım müslümanların dinî bilgileri güzel öğrenip gidecekleri yerlerde İslâm'ı anlatmalarını tavsiye buyurmuştur. İslâm'ı anlatmalarını tavsiye buyurmuştur. Yani dinde fakihleşsin, bilgisini derinleştirsin, ondan sonra kavmine,Yani dinde fakihleşsin, bilgisini derinleştirsin, ondan sonra kavmine, bir topluluğun arasına gittiği zaman onlara İslâm'ı anlatsın diye buyrulmuştur âyet-i kerîmede. bir topluluğun arasına gittiği zaman onlara İslâm'ı anlatsın diye buyrulmuştur âyet-i kerîmede.

O halde bizim kardeşlerimizin bir kısmı, az da olsa, O halde bizim kardeşlerimizin bir kısmı, az da olsa, yüzde itibariyle genel toplamın küçük bir parçası da olsa; bu üzülecek bir şey değildir.yüzde itibariyle genel toplamın küçük bir parçası da olsa; bu üzülecek bir şey değildir. Tahsilliler tahsiliyle İslâm'a hizmet edecekler; normal yaşamlarını çalışma suretiyle devam ettiren Tahsilliler tahsiliyle İslâm'a hizmet edecekler; normal yaşamlarını çalışma suretiyle devam ettiren kardeşlerimizin de organize olması, böyle camiler etrafında teşkilatlanması kardeşlerimizin de organize olması, böyle camiler etrafında teşkilatlanması ve burada dinlerini öğrenerek ve biribirleriyle burada Kur'an'ı öğrenecekler,ve burada dinlerini öğrenerek ve biribirleriyle burada Kur'an'ı öğrenecekler, dini bilgileri öğrenecekler.dini bilgileri öğrenecekler. Toplum için iyi olacak, çünkü böyle organize olmuş bir teşkilatın olduğu yerleşme yerine Toplum için iyi olacak, çünkü böyle organize olmuş bir teşkilatın olduğu yerleşme yerine yeni gelen bir insan, bu ilk gelen birinci neslin sıkıntılarını çekmeyecek. yeni gelen bir insan, bu ilk gelen birinci neslin sıkıntılarını çekmeyecek. Hazır bir toplum, sürülmüş bir tarla bulacak ve burada rahatlıkla faaliyetlerini sürdürebilecek. Hazır bir toplum, sürülmüş bir tarla bulacak ve burada rahatlıkla faaliyetlerini sürdürebilecek.

Onun için özet olarak söylememiz gerekirse, benim bu gezilerim 75 yıllarına dayanır. Onun için özet olarak söylememiz gerekirse, benim bu gezilerim 75 yıllarına dayanır. İlk defa Almanya'ya gelişim 1975 yılında Bavyera Devlet Kitaplığı'ndaİlk defa Almanya'ya gelişim 1975 yılında Bavyera Devlet Kitaplığı'nda yazma eserleri inceleme üzerine idi.yazma eserleri inceleme üzerine idi. O zamandan beri benim gördüğüm; biz o zaman müslümanlar O zamandan beri benim gördüğüm; biz o zaman müslümanlar çok zayıftı, birçok yerde namaz kılacak yerleri yoktu. çok zayıftı, birçok yerde namaz kılacak yerleri yoktu. Bir federasyon kurulması konusunda çalışmalara başlamıştık.Bir federasyon kurulması konusunda çalışmalara başlamıştık. Ben altı ay kalmıştım, benden sonra bu çalışmalar devam etmişti,Ben altı ay kalmıştım, benden sonra bu çalışmalar devam etmişti, kuruluş da tamamlanmıştı fakat sonradan başka şeylere dönüşmüş işler. kuruluş da tamamlanmıştı fakat sonradan başka şeylere dönüşmüş işler.

Şimdi şu durumda 75, 76, 86, 92 [yılındayız]; Tabii etraflarında tahakkuk ettirmiş oluyor,Şimdi şu durumda 75, 76, 86, 92 [yılındayız]; Tabii etraflarında tahakkuk ettirmiş oluyor, bu güzel bir şey. bu güzel bir şey.

Allahu Teâlâ hazretleri öteki kardeşlerimizi de [bu güzel duruma kavuşturusun.] Allahu Teâlâ hazretleri öteki kardeşlerimizi de [bu güzel duruma kavuşturusun.]

Tabii bu güzel dediğimiz duruma kavuşan insanların nispeti ne kadardır? Tabii bu güzel dediğimiz duruma kavuşan insanların nispeti ne kadardır?

İstatistik bilgisi çok önemlidir ve bugün birçok şeyler istatistik bilgisine dayanarak yönetiliyorİstatistik bilgisi çok önemlidir ve bugün birçok şeyler istatistik bilgisine dayanarak yönetiliyor ve kararlar ona göre alınıyor.ve kararlar ona göre alınıyor. İthalat, ihracat, üretim ve diğer teşebbüsler hep rakamların takibindenİthalat, ihracat, üretim ve diğer teşebbüsler hep rakamların takibinden ve istatistiklerin incelenmesinden çıkartılıyor. ve istatistiklerin incelenmesinden çıkartılıyor.

Şimdi acaba bizim buradaki müslüman kardeşlerimizin adedi ne kadardır? Şimdi acaba bizim buradaki müslüman kardeşlerimizin adedi ne kadardır? Türklerin adedi ne kadardır? Ne kadarı dindardır? Ne kadarı dinde, dinî yönden zayıftır; Türklerin adedi ne kadardır? Ne kadarı dindardır? Ne kadarı dinde, dinî yönden zayıftır; ne kadarı ters durumdadır? ne kadarı ters durumdadır? Ne kadarı kaybolmuştur? Ne kadarı kazanılabilir, ne kadarı kazanılmıştır? Ne kadarı kaybolmuştur? Ne kadarı kazanılabilir, ne kadarı kazanılmıştır? Gençliğin yüzde kaçı bizim istediğimiz çizgidedir? Gençliğin yüzde kaçı bizim istediğimiz çizgidedir? Yüzde kaçı annesine babasına âsi durumdadır, yüzde kaçı kilise tarafından kandırılabilmiştir? Yüzde kaçı annesine babasına âsi durumdadır, yüzde kaçı kilise tarafından kandırılabilmiştir?

Birçok açıdan tam istatistik yapılamasa bile anketleme metoduyla; Birçok açıdan tam istatistik yapılamasa bile anketleme metoduyla; mesela 100 kişi üzerinde, bin kişi üzerinde anket yaparak rakamları bulmaya çalışmamız lazımmesela 100 kişi üzerinde, bin kişi üzerinde anket yaparak rakamları bulmaya çalışmamız lazım ve rakamların bize verdiği istikamette çalışmalarımızı genişletmemiz, derinleştirmemiz lazım gelir. ve rakamların bize verdiği istikamette çalışmalarımızı genişletmemiz, derinleştirmemiz lazım gelir.

Her halükârda bizim için ilk yapılacak şey kendimizi Allah'ın sevgili bir kulu hâline getirmektir, Her halükârda bizim için ilk yapılacak şey kendimizi Allah'ın sevgili bir kulu hâline getirmektir, yani beş vakit namazımızı kılmak, günahlardan uzak durmak, Allah'ın emirlerini tutmak, yani beş vakit namazımızı kılmak, günahlardan uzak durmak, Allah'ın emirlerini tutmak, Kur'ân-ı Kerîm yolunda, Peygamber Efendimiz'in yolunda yürümek; bunu yapacağız. Kur'ân-ı Kerîm yolunda, Peygamber Efendimiz'in yolunda yürümek; bunu yapacağız.

Kendimizi şahsen kurtardıktan sonra yapacağımız ikinci iş, Kendimizi şahsen kurtardıktan sonra yapacağımız ikinci iş, etrafımızdaki insanları kurtarmaya çalışmaktır.etrafımızdaki insanları kurtarmaya çalışmaktır. Yani gemi batmış, yüzme bilen insan kendisini kurtarabiliyor güzel tabii bu;Yani gemi batmış, yüzme bilen insan kendisini kurtarabiliyor güzel tabii bu; ama akraba müslüman gruplarla, çalışan insanlarla iş birliği yaparakama akraba müslüman gruplarla, çalışan insanlarla iş birliği yaparak veriminizi arttırma ve daha kaliteli çalışmalar yapma devresine geçebilirsiniz.veriminizi arttırma ve daha kaliteli çalışmalar yapma devresine geçebilirsiniz. Biz bu hususta hazırız; arkadaşlarımızın tanıtırken söylediği gibi,Biz bu hususta hazırız; arkadaşlarımızın tanıtırken söylediği gibi, benim müslümanların yetişmesi için düşündüğüm beş tane dergi çalışmam var. benim müslümanların yetişmesi için düşündüğüm beş tane dergi çalışmam var.

İslâm dergisi, belki bazılarınız alıyordur; Kadın ve Aile dergisi… İslâm dergisi, belki bazılarınız alıyordur; Kadın ve Aile dergisi… Bunlar Türkiye'de tirajı en yüksek dergilerdendir ve yazıları itibarı ile beğeniliyor.Bunlar Türkiye'de tirajı en yüksek dergilerdendir ve yazıları itibarı ile beğeniliyor. Kadın ve Aile dergisi kadınlara hitap ediyor ve beğeniliyor, gelen mektuplardan… Kadın ve Aile dergisi kadınlara hitap ediyor ve beğeniliyor, gelen mektuplardan… Okudum, beğendim, okuduktan sonra başımı örttüm, iyi müslüman olmaya gayret ediyorum,Okudum, beğendim, okuduktan sonra başımı örttüm, iyi müslüman olmaya gayret ediyorum, Allah sizden razı olsun filan diyorlar. Tirajımız güzel. Allah sizden razı olsun filan diyorlar. Tirajımız güzel.

Sonra İlim ve Sanat dergimiz var, bu bilimsel bir dergidir. Sonra İlim ve Sanat dergimiz var, bu bilimsel bir dergidir. Üniversitesinde seminer konusu yapıyoruz dediler.Üniversitesinde seminer konusu yapıyoruz dediler. Hatta Fas'ta bir beynelmilel kongre olmuş, bizim dergilerden orada Hatta Fas'ta bir beynelmilel kongre olmuş, bizim dergilerden orada İlim ve Sanat dergimizden bahsedilmiş. İlim ve Sanat dergimizden bahsedilmiş.

Sonra doktor kardeşlerimizin çıkarttığı Panzehir dergisi var. Sonra doktor kardeşlerimizin çıkarttığı Panzehir dergisi var. Çocuklar için çıkarttığımız Gülçocuk dergisi var. Çocuklar için çıkarttığımız Gülçocuk dergisi var. Hukukçular için çıkartmaya hazırlandığımız bir Teklif dergisi var; vardı, çıkıyordu,Hukukçular için çıkartmaya hazırlandığımız bir Teklif dergisi var; vardı, çıkıyordu, şimdi yeni bir organizasyonla inşaallah finansman meselelerini hallederek çıkartmaya çalışacağız. şimdi yeni bir organizasyonla inşaallah finansman meselelerini hallederek çıkartmaya çalışacağız.

Dergiler haberleşme ve eğitim vasıtasıdır, onu yapmaya çalışacağız.Dergiler haberleşme ve eğitim vasıtasıdır, onu yapmaya çalışacağız. Tabii videokasetler ve ses bantları; bunlar da birer eğitim vasıtasıdır ve güzel şeylerdir,Tabii videokasetler ve ses bantları; bunlar da birer eğitim vasıtasıdır ve güzel şeylerdir, çünkü insan bir şehirden bir şehre giderken büyük ölçüde bant dinleme imkânı buluyor çünkü insan bir şehirden bir şehre giderken büyük ölçüde bant dinleme imkânı buluyor ve zamanını boşa geçirmemiş oluyor, güzel bir şey. ve zamanını boşa geçirmemiş oluyor, güzel bir şey. Bu çalışmaları devam ettirebilirsiniz ve muntazam bir şekilde bunu yaparsanız faydalı olur. Bu çalışmaları devam ettirebilirsiniz ve muntazam bir şekilde bunu yaparsanız faydalı olur.

Biz Türkiye'de şahsen mali imkân bulursak, bir radyo kanalı, Biz Türkiye'de şahsen mali imkân bulursak, bir radyo kanalı, televizyon kanalı yakalamayı bile istiyoruz, yani böyle bir şeyi çıkartabilir de televizyon kanalı yakalamayı bile istiyoruz, yani böyle bir şeyi çıkartabilir de yapabilirsek inşaallah faydalı olur diye düşünüyoruz; yapabilirsek inşaallah faydalı olur diye düşünüyoruz; dua edin, böyle bir teşebbüsümüz bayağı bir ileri noktaya geldiği zaman sizin de ilginizi,dua edin, böyle bir teşebbüsümüz bayağı bir ileri noktaya geldiği zaman sizin de ilginizi, yardımınızı isteriz inşaallah. yardımınızı isteriz inşaallah.

Vakıflarımız var, tabii onları İslâm'a hizmet gayesiyle kurduk.Vakıflarımız var, tabii onları İslâm'a hizmet gayesiyle kurduk. Mesela Hakyol Vakfımızın gayesi; eğitim yardımlaşma ve dostluk. Mesela Hakyol Vakfımızın gayesi; eğitim yardımlaşma ve dostluk. Yani insanları her yönden her konuda çalışmalar yapacak enstitüler kurup çalışmaları götürmek;Yani insanları her yönden her konuda çalışmalar yapacak enstitüler kurup çalışmaları götürmek; dinî kültürümüzü, ecdadımızı ve ecdadımızın her türlü güzel örfünü, dinî kültürümüzü, ecdadımızı ve ecdadımızın her türlü güzel örfünü, âdetini, kültürünü tanımak, tanıtmak ve sevdirmek için çalışmalar yapmak. âdetini, kültürünü tanımak, tanıtmak ve sevdirmek için çalışmalar yapmak. Sanat; yani müslümanların güzelliğe yönelik, her yönden Sanat; yani müslümanların güzelliğe yönelik, her yönden sanat değeri yüksek çalışmalar yapmasını hazırlamak, sanat değeri yüksek çalışmalar yapmasını hazırlamak, yapılmış çalışmaları tanıtmak ve neşretmek gibi. yapılmış çalışmaları tanıtmak ve neşretmek gibi.

İslâmî hizmet maksadıyla kurduk, yani şahsi menfaatlerin üstüne elhamdülillah İslâmî hizmet maksadıyla kurduk, yani şahsi menfaatlerin üstüne elhamdülillah Rabbimiz bizi eriştirmiş; maddî ihtiyacı olmayan insanlarız, Rabbimiz bizi eriştirmiş; maddî ihtiyacı olmayan insanlarız, maddî bakımdan başkalarına faydalı olabilmek için çalışan insanlarız, maddî bakımdan başkalarına faydalı olabilmek için çalışan insanlarız, kendimiz öyle bir ihtiyaçlı durumda değiliz. kendimiz öyle bir ihtiyaçlı durumda değiliz. Emekli profesörüz, evimiz barkımız, malımız mülkümüz var.Emekli profesörüz, evimiz barkımız, malımız mülkümüz var. Biz de hayır yapacak yerleri arayıp, bu çalışmaları bulupBiz de hayır yapacak yerleri arayıp, bu çalışmaları bulup Ümmet-i Muhammed'in daha iyi günlere, hallere ermesi için gayret etmek durumundayız. Ümmet-i Muhammed'in daha iyi günlere, hallere ermesi için gayret etmek durumundayız.

İnşaallah bu tanışıklıklarımız devam eder. Ben gezdiğim yerlerden çok memnunum, İnşaallah bu tanışıklıklarımız devam eder. Ben gezdiğim yerlerden çok memnunum, siz de Türkiye'ye geldiğiniz zaman bizleri ziyaret edin;siz de Türkiye'ye geldiğiniz zaman bizleri ziyaret edin; çalışmalarımızı da görmüş olursunuz, dostluklarımız devam eder.çalışmalarımızı da görmüş olursunuz, dostluklarımız devam eder. Ben de önümüzdeki aylarda ve yıllarda Almanya'ya daha çok gelmeyi ve sizlerle daha yakından, Ben de önümüzdeki aylarda ve yıllarda Almanya'ya daha çok gelmeyi ve sizlerle daha yakından, daha derinlemesine ilmî çalışmalar, eğitim çalışmaları, dostluk çalışmaları yapmayı arzu ediyorum. daha derinlemesine ilmî çalışmalar, eğitim çalışmaları, dostluk çalışmaları yapmayı arzu ediyorum.

Allah sizi, sizleri ve bizleri yolunda dâim etsin. Allah sizi, sizleri ve bizleri yolunda dâim etsin. Sevdiği işleri, sevdiği icraatı, sevdiği aktiviteleri, faaliyetleri yapmayı; zamanı,Sevdiği işleri, sevdiği icraatı, sevdiği aktiviteleri, faaliyetleri yapmayı; zamanı, ömrü kaliteli bir şekilde geçirmeyi, Allah'ın rızasına uygun geçirmeyi nasip etsin. ömrü kaliteli bir şekilde geçirmeyi, Allah'ın rızasına uygun geçirmeyi nasip etsin.

Müslümanlar bugünlerde, gazetelerden takip ettiğimiz gibi, çok acı günler geçiriyorlar.Müslümanlar bugünlerde, gazetelerden takip ettiğimiz gibi, çok acı günler geçiriyorlar. Biz mutluyuz, rahatız ama başka müslüman mutsuz olduğu zaman ona üzülüyoruz. Biz mutluyuz, rahatız ama başka müslüman mutsuz olduğu zaman ona üzülüyoruz. O kardeşlerimiz için de dua edelim, Allah onları da kurtarsın, biz de onlara yardım edebilirsekO kardeşlerimiz için de dua edelim, Allah onları da kurtarsın, biz de onlara yardım edebilirsek etmeye çalışalım. etmeye çalışalım.

Allahu Teâlâ hazretleri Ümmet-i Muhammed'i aziz eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri Ümmet-i Muhammed'i aziz eylesin. Ümmet-i Muhammed'i mesut ve bahtiyar eylesin. Ümmet-i Muhammed'in galip olduğunu, Ümmet-i Muhammed'i mesut ve bahtiyar eylesin. Ümmet-i Muhammed'in galip olduğunu, mutlu ve bahtiyar olduğunu yakın zamanda görüp bizim de o diyarlarda, mutlu ve bahtiyar olduğunu yakın zamanda görüp bizim de o diyarlarda, yabancı kültürlerin arasında onları kaybetmemeyi nasip etsin. yabancı kültürlerin arasında onları kaybetmemeyi nasip etsin.

Evlatlarımızın güzel günlerini, mutlu günlerini görmeyi nasip etsin.Evlatlarımızın güzel günlerini, mutlu günlerini görmeyi nasip etsin. Cümlemize sıhhat âfiyet versin, hayırlı uzun ömürler versin. Cümlemize sıhhat âfiyet versin, hayırlı uzun ömürler versin. Âhirette de cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha Âhirette de cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2