Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

İslam'da İlim ve İman

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Zilka'de 1407 / 18.07.1987
Sapanca/Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İlmin Öğretilmemesinin Cezası, İslam Dini Hayatın Tamamını Tanzim Eder, Harcamada Ölçülü Olmak, Akıllı İnsan Kendisini İnsanlara | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İslam'da İlim ve İman

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Zilka'de 1407 / 18.07.1987
Sapanca/Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İlmin Öğretilmemesinin Cezası, İslam Dini Hayatın Tamamını Tanzim Eder, Harcamada Ölçülü Olmak, Akıllı İnsan Kendisini İnsanlara | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Nahmeduhû bi-cemîi mehâmidih.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Nahmeduhû bi-cemîi mehâmidih. Ve's-salâtü ve'ss-elâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîneVe's-salâtü ve'ss-elâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'âhu bi-ihsânin ilâ yevmid-dîn. Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'âhu bi-ihsânin ilâ yevmid-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Eyyumâ raculün âtâhullâhu ilmen fe ketemehû elceme'uhu'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi licâmin min nârin. Eyyumâ raculün âtâhullâhu ilmen fe ketemehû elceme'uhu'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi licâmin min nârin.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Çok aziz ve muhterem cemâat-i müslimîn! Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem cemâat-i müslimîn!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı ve rahmeti ve bereketi ihsanı, ikramı;Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı ve rahmeti ve bereketi ihsanı, ikramı; dünya ve âhirette cümlenizin üzerine olsun.dünya ve âhirette cümlenizin üzerine olsun. Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri bizi sevdiği kulların zümresine dâhil eyleyip Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri bizi sevdiği kulların zümresine dâhil eyleyip Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenPeygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ eden ve böylece yüksek müçtehitlerin sevaplarına nâil olan bahtiyarlardan eylesin. ve böylece yüksek müçtehitlerin sevaplarına nâil olan bahtiyarlardan eylesin.

Peygamber Efendimiz'in sünnetine ittibaı büyük oranda hadîs-i şerîflerini öğrenmek olduğundan,Peygamber Efendimiz'in sünnetine ittibaı büyük oranda hadîs-i şerîflerini öğrenmek olduğundan, o derecelere ulaşmanın yolu böyle meclislerde Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinino derecelere ulaşmanın yolu böyle meclislerde Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinin kıraati ve tezekkürü ve talim ve taallümü olduğundan,kıraati ve tezekkürü ve talim ve taallümü olduğundan, bu hadîs-i şerîflerden birer demet her gün burada okuyoruz. bu hadîs-i şerîflerden birer demet her gün burada okuyoruz.

Ama bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce boynumuzun borcu,Ama bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce boynumuzun borcu, sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın, ümmetliğimizin bir nişânesi olmak üzeresevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın, ümmetliğimizin bir nişânesi olmak üzere Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkinePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf hediye edelim. Ve onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının ruhlarınabir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf hediye edelim. Ve onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının ruhlarına ve sâir enbiyâ ve mürselînin, enbiyâullahın, Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olanve sâir enbiyâ ve mürselînin, enbiyâullahın, Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşayih-i turuk-u aliyyemizin cümlesinin ve halifelerinin müritlerinin;sâdât ve meşayih-i turuk-u aliyyemizin cümlesinin ve halifelerinin müritlerinin; ve bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin;ve bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin; ve cümle ashâb-ı hayrât ü hasenâtın, erbâb-ı ilmin ve hadis alimlerinin ve râvilerinin, kitabın müellifinin;ve cümle ashâb-ı hayrât ü hasenâtın, erbâb-ı ilmin ve hadis alimlerinin ve râvilerinin, kitabın müellifinin; uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu camide toplanmış bulunan siz kardeşlerimizinuzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu camide toplanmış bulunan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsunâhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun okuduğumuz Fâtiha ve İhlâs-ı Şerîfler. okuduğumuz Fâtiha ve İhlâs-ı Şerîfler.

Rabbimiz bizleri de dünya ve âhiretin saadetine erdirsin.Rabbimiz bizleri de dünya ve âhiretin saadetine erdirsin. Tevfîni bizlere refîk eyleyip huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmamıza nasip eylesin. Tevfîni bizlere refîk eyleyip huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmamıza nasip eylesin.

Az önce metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf Taberânî'nin kitabında rivayet edilmiştir.Az önce metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf Taberânî'nin kitabında rivayet edilmiştir. İlmin saklanmaması, bilginin, ilgili kimselere öğretilmesi ile ilgili bir hadîs-i şerîftir.İlmin saklanmaması, bilginin, ilgili kimselere öğretilmesi ile ilgili bir hadîs-i şerîftir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ifadesi şöyle; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ifadesi şöyle;

Eyyumâ raculün âtâhullâhu ilmen fe ketemehû. Eyyumâ raculün âtâhullâhu ilmen fe ketemehû.

"Herhangi bir adam ki herhangi bir şahıs ki Allah kendisine bir ilim nasip etmiş, ihsan etmiş,"Herhangi bir adam ki herhangi bir şahıs ki Allah kendisine bir ilim nasip etmiş, ihsan etmiş, vermiştir de o da onu kendisine saklamaktadır.vermiştir de o da onu kendisine saklamaktadır. Söylememiştir, başkalarına anlatmamıştır, sadece ben bilgili kalayım, başka kimse bilmesin diyeSöylememiştir, başkalarına anlatmamıştır, sadece ben bilgili kalayım, başka kimse bilmesin diye ilmi kendisine tahsis etmiş, saklamış, başkasına öğretmemiştir." ilmi kendisine tahsis etmiş, saklamış, başkasına öğretmemiştir."

Sen misin öğretmeyen diye Allahu Teâlâ hazretleri; Sen misin öğretmeyen diye Allahu Teâlâ hazretleri;

Elceme'uhu'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-licâmin min nârin.Elceme'uhu'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-licâmin min nârin. "Kıyamet gününde onu ateşten yapılma, kıpkırmızı veya bembeyaz ateşten gemlerle,"Kıyamet gününde onu ateşten yapılma, kıpkırmızı veya bembeyaz ateşten gemlerle, dizginlerle onun ağzını gemler ve dizginler, gem ve dizgin vurur onlara." dizginlerle onun ağzını gemler ve dizginler, gem ve dizgin vurur onlara."

Nasıl atların ağzına gem takılıyorsa; gemi takılıyor, dizginler.Nasıl atların ağzına gem takılıyorsa; gemi takılıyor, dizginler. Çekildiği zaman, hayvanın ağzı acıdığı zaman,Çekildiği zaman, hayvanın ağzı acıdığı zaman, başını kasıyor ve koşamıyor da onu idare etme vasıtası oluyorsa;başını kasıyor ve koşamıyor da onu idare etme vasıtası oluyorsa; Allah ilmini saklayan kimsenin ağzına ateşten, kordan dizginler ve gemler vurur, öyle ceza verir. Allah ilmini saklayan kimsenin ağzına ateşten, kordan dizginler ve gemler vurur, öyle ceza verir. Çünkü günahı ağzıyla işlemiştir, cezası ağzından kendisine verilir. Muhterem kardeşlerim! Çünkü günahı ağzıyla işlemiştir, cezası ağzından kendisine verilir.

Muhterem kardeşlerim!

İslâm'ın ilme ne kadar büyük önem verdiğini bir kere âyetlerden,İslâm'ın ilme ne kadar büyük önem verdiğini bir kere âyetlerden, ikincisi hadîs-i şerîflerden, üçüncüsü tarihten öğrenirsin. ikincisi hadîs-i şerîflerden, üçüncüsü tarihten öğrenirsin. Yani teorik olarak, nazarî olarak İslâm ilme kıymet vermiştir de ama lafta kalmıştır. Hayır! Yani teorik olarak, nazarî olarak İslâm ilme kıymet vermiştir de ama lafta kalmıştır.

Hayır!

Fiilen müslümanlar ilimde fevkalâde ileri gitmişlerdir.Fiilen müslümanlar ilimde fevkalâde ileri gitmişlerdir. Çölde çok sade, çok basit, çok zor şartlar altında yaşayan iptidaî hayat şartlarına sahip insanlar ikenÇölde çok sade, çok basit, çok zor şartlar altında yaşayan iptidaî hayat şartlarına sahip insanlar iken dünyanın en ileri insanları haline gelmişlerdir yarım asır içinde.dünyanın en ileri insanları haline gelmişlerdir yarım asır içinde. Dünyanın en büyük kıtalarına hâkim olmuşlardır kısa zaman içinde. Dünyanın en büyük kıtalarına hâkim olmuşlardır kısa zaman içinde. Hz. Ömer zamanında Azerbeycan'a, Kafkas dağlarına dayanmışlardır,Hz. Ömer zamanında Azerbeycan'a, Kafkas dağlarına dayanmışlardır, Orta Asya'ya varmışlardır, Afrika'ya geçmişlerdir. Orta Asya'ya varmışlardır, Afrika'ya geçmişlerdir.

Yani hem âyetler de hadisler de ilmi teşvik ediyor, hadisler de emrediyor,Yani hem âyetler de hadisler de ilmi teşvik ediyor, hadisler de emrediyor, hem de müslümanlar bu emri tutmuşlar ve hakikaten ilimde ileri gitmişler…hem de müslümanlar bu emri tutmuşlar ve hakikaten ilimde ileri gitmişler… Öyle büyük alimler yetişmiş ki bugün onları hürmetle, sevgiyle, saygıyla anıyoruz,Öyle büyük alimler yetişmiş ki bugün onları hürmetle, sevgiyle, saygıyla anıyoruz, onlarla iftihar ediyoruz; "Bizim içimizden böyle alimler yetişmiş" diye…onlarla iftihar ediyoruz; "Bizim içimizden böyle alimler yetişmiş" diye… İlme önderlik yapmış bizim büyüklerimiz. İlme önderlik yapmış bizim büyüklerimiz.

Medeniyeti ilerlettiği zaman başka ülkeler dünya üzerinde onun seviyesinde değillermiş.Medeniyeti ilerlettiği zaman başka ülkeler dünya üzerinde onun seviyesinde değillermiş. Hatta rivayet öyledir ki Avrupa'nın imparatoru Şarlken denilen şahsaHatta rivayet öyledir ki Avrupa'nın imparatoru Şarlken denilen şahsa İslâm âleminden bir guguklu saat hediye edilmiş; saatin içinden çalar saat çalıyor ve guguk çıkıyor.İslâm âleminden bir guguklu saat hediye edilmiş; saatin içinden çalar saat çalıyor ve guguk çıkıyor. "Bunun içinde şeytan var" diye adam kırdırmış saati. "Bunun içinde şeytan var" diye adam kırdırmış saati. Yani onlar ne kadar geri, bizimkiler ne kadar ileriymiş… Yani onlar ne kadar geri, bizimkiler ne kadar ileriymiş…

Burada bir nokta koyalım, şunu söyleyelim: Burada bir nokta koyalım, şunu söyleyelim:

Aynı din şimdi yeryüzüne hâkim değil mi? Biz şimdi aynı dinin mensubu müslümanlar değil miyiz?Aynı din şimdi yeryüzüne hâkim değil mi? Biz şimdi aynı dinin mensubu müslümanlar değil miyiz? Din aynı din, biz aynı müslümanlarız, niye ilimde geri kaldık? Niye biz Japonya'yı geçmedik?Din aynı din, biz aynı müslümanlarız, niye ilimde geri kaldık? Niye biz Japonya'yı geçmedik? Niye Avrupa geçti? Niye Amerika geçti? Niye kalkınma hareketlerine Japonya ile beraberNiye Avrupa geçti? Niye Amerika geçti? Niye kalkınma hareketlerine Japonya ile beraber aynı yıllarda başlamış olduğumuz halde Japonya bugün Avrupa'ya Amerika'yaaynı yıllarda başlamış olduğumuz halde Japonya bugün Avrupa'ya Amerika'ya yaka silktiriyor da biz bu durumda hâlâ bocalama içinde kalıyoruz? yaka silktiriyor da biz bu durumda hâlâ bocalama içinde kalıyoruz?

Ben bu meselelerin üzerinde çok uzun durdum, kitaplar yazdım,Ben bu meselelerin üzerinde çok uzun durdum, kitaplar yazdım, devlet planlama teşkilatına raporlar verdim. İstediler benden; üniversitede olduğum için yazdım. devlet planlama teşkilatına raporlar verdim. İstediler benden; üniversitede olduğum için yazdım.

Kısacası şunu söyleyebilirim muhterem kardeşlerim; Kısacası şunu söyleyebilirim muhterem kardeşlerim;

İslâm'dan, İslâmî şuurdan, duygudan insan uzaklaştı mı sadece dinsiz olmakla kalmıyor;İslâm'dan, İslâmî şuurdan, duygudan insan uzaklaştı mı sadece dinsiz olmakla kalmıyor; din de elden gidiyor, dünya da elden gidiyor, âhiret de elden gidiyor... din de elden gidiyor, dünya da elden gidiyor, âhiret de elden gidiyor...

O bakımdan imansızlık çok büyük bir mahrumiyet, çok zararlı bir şey; insanın âhireti mahvoluyor.O bakımdan imansızlık çok büyük bir mahrumiyet, çok zararlı bir şey; insanın âhireti mahvoluyor. Âhirete inanmayan insan der ki; "Boşver!" Çünkü bazı kimselere diyorsun ki; Âhirete inanmayan insan der ki; "Boşver!" Çünkü bazı kimselere diyorsun ki;

"İçki haram." "Sen, al bana getir, ben içerim." "İçki haram."

"Sen, al bana getir, ben içerim."

diyor. İnanmıyor. Yani âhirete inanmayan insan; diyor. İnanmıyor. Yani âhirete inanmayan insan;

"Aman cennet varmış, senin olsun, köşkler, hûriler varmış, senin olsun, istemem.." "Aman cennet varmış, senin olsun, köşkler, hûriler varmış, senin olsun, istemem.."

filan diyor. Allah isteyene vermeyecek, istemeyene verecek.filan diyor. Allah isteyene vermeyecek, istemeyene verecek. Çünkü "Kim cenneti ister, cenneti arzular; onu erdirecek" diye müjde var hadîs-i şerîfte.Çünkü "Kim cenneti ister, cenneti arzular; onu erdirecek" diye müjde var hadîs-i şerîfte. "Kim istemezse Allah onu mahvedecek" diye hadîs-i şerîf var. "Kim istemezse Allah onu mahvedecek" diye hadîs-i şerîf var.

İstemeyene vermeyecek, onu almayacak cennetine de hani, aldırmıyorlar.İstemeyene vermeyecek, onu almayacak cennetine de hani, aldırmıyorlar. Yani dünyalık tıkırında olduğu, yerli yerinde, yolunda gittiği zamanYani dünyalık tıkırında olduğu, yerli yerinde, yolunda gittiği zaman âhiret varmış veya yokmuş bu adamları ilgilendirmeyebiliyor. Çünkü kalbinde iman yok. âhiret varmış veya yokmuş bu adamları ilgilendirmeyebiliyor. Çünkü kalbinde iman yok.

Ama ceza olarak Allahu Teâlâ hazretleri iman gitti mi âhiretinin mahvolması gibi dünyayı da mahvediyor.Ama ceza olarak Allahu Teâlâ hazretleri iman gitti mi âhiretinin mahvolması gibi dünyayı da mahvediyor. Yani imansız bir insanın dünyası da âhireti de mahvolur.Yani imansız bir insanın dünyası da âhireti de mahvolur. Bizim sıkıntımız odur. Bizler dinimize döneceğiz. Ciddi insanlar olun. Bizim sıkıntımız odur. Bizler dinimize döneceğiz. Ciddi insanlar olun.

Dün akşam bir fabrikatör arkadaşımızla, büyüğümüzle, yaşça bizden büyük dostumuzla oturduk,Dün akşam bir fabrikatör arkadaşımızla, büyüğümüzle, yaşça bizden büyük dostumuzla oturduk, memleketin meselelerini konuştuk.memleketin meselelerini konuştuk. Hepimizin ortaya bir şey koymamız gerekiyor, yönetici olmamız gerekiyor, yapıcı olmamız gerekiyor. Hepimizin ortaya bir şey koymamız gerekiyor, yönetici olmamız gerekiyor, yapıcı olmamız gerekiyor. Beleşçi olmamamız gerekiyor. İnsanlara faydalı olmamız gerekiyor. Beleşçi olmamamız gerekiyor. İnsanlara faydalı olmamız gerekiyor. Başkasının sırtından geçinmememiz gerekiyor. Başkasının sırtından geçinmememiz gerekiyor. Alnımızın terini, elimizin emeğini yememiz gerekiyor,Alnımızın terini, elimizin emeğini yememiz gerekiyor, başkasının kesesine, kâsesine kepçe gibi dalmamamız gerekiyor.başkasının kesesine, kâsesine kepçe gibi dalmamamız gerekiyor. Yani başkasını istismar etmememiz gerekiyor. Biz İslâm'ın emirlerini bırakmışız. Yani başkasını istismar etmememiz gerekiyor. Biz İslâm'ın emirlerini bırakmışız.

İslâm nedir? İslâm nedir?

Din bir duygu; ona kimse ilişmez Laikliği ben böylece bileyim. demiş Hasan Âli Yücel. Din bir duygu; ona kimse ilişmez

Laikliği ben böylece bileyim.

demiş Hasan Âli Yücel.

Bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Millî Eğitim Bakanı dini böyle tarif ediyor; Bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Millî Eğitim Bakanı dini böyle tarif ediyor;

Din bir duygu; ona kimse ilişmez Laikliği ben böylece bileyim. Din bir duygu; ona kimse ilişmez

Laikliği ben böylece bileyim.

Din ne sadece bir duygudur ne de laiklik ona ilişmezmiş!... Din ne sadece bir duygudur ne de laiklik ona ilişmezmiş!...

İslâm dini: İnsanın hem dünyasını hem âhiretini, hem ruhunu hem bedenini,İslâm dini: İnsanın hem dünyasını hem âhiretini, hem ruhunu hem bedenini, hem sıhhatini hem ticaretini, hem ailesini hem yuvasını, hem mektebini;hem sıhhatini hem ticaretini, hem ailesini hem yuvasını, hem mektebini; hayatta ne varsa hepsini tanzim ediyor.hayatta ne varsa hepsini tanzim ediyor. İslâm sadece öyle âhirette şöyle olacakmış böyle olacakmış demiyor... İslâm sadece öyle âhirette şöyle olacakmış böyle olacakmış demiyor...

İslâm diyor ki; malının bir kısmını ayır bakalım, ver bakalım fakire!İslâm diyor ki; malının bir kısmını ayır bakalım, ver bakalım fakire! İslâm diyor ki; vücudunu temizle bakalım, dişlerini temizle bakalım! İslâm diyor ki; vücudunu temizle bakalım, dişlerini temizle bakalım!

Diş fırçası yokken, bak, misvak. Şeyinin içinden aldım getirdim, bir arkadaşa vereceğim.Diş fırçası yokken, bak, misvak. Şeyinin içinden aldım getirdim, bir arkadaşa vereceğim. Misvak var, bununla dişlerini temizlemişler.Misvak var, bununla dişlerini temizlemişler. Dal, ucunu şey yaptığın zaman diş fırçası gibi tel tel oluyor, dişleri inci gibi temizlemişler.Dal, ucunu şey yaptığın zaman diş fırçası gibi tel tel oluyor, dişleri inci gibi temizlemişler. Dişin temizliğinden tırnağının kesilmesine,Dişin temizliğinden tırnağının kesilmesine, koltuk altındaki kılların kesilmesinden sünnete varıncaya kadar İslâm insanın her şeyi ile ilgileniyor! koltuk altındaki kılların kesilmesinden sünnete varıncaya kadar İslâm insanın her şeyi ile ilgileniyor!

Yalan söylememekle de ilgileniyor, ailede huzuru sağlayıcı tedbirleri de söylüyor.Yalan söylememekle de ilgileniyor, ailede huzuru sağlayıcı tedbirleri de söylüyor. Onun için vah yazıklar olsun ki; Din bir duygu; ona kimse ilişmez. Onun için vah yazıklar olsun ki;

Din bir duygu; ona kimse ilişmez.

E şimdiden müzeye kaldırıp koy; olsun bitsin! Yanlış! E şimdiden müzeye kaldırıp koy; olsun bitsin!

Yanlış!

Yani bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti'nin Millî Eğitimi'ne hâkim olmuş bir insan.Yani bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti'nin Millî Eğitimi'ne hâkim olmuş bir insan. İnsanları yetiştiren, sizin içinizdeki yaşlıları yetiştiren zihniyet bu; bak ne kadar kötü!... İnsanları yetiştiren, sizin içinizdeki yaşlıları yetiştiren zihniyet bu; bak ne kadar kötü!...

Din sadece bir duygu değil! Din sadece bir duygu değil!

Din baştan aşağı, bütünüyle bir hayat, hayatın her safhasında insana yol gösteren bir nur, bir ışık! Din baştan aşağı, bütünüyle bir hayat, hayatın her safhasında insana yol gösteren bir nur, bir ışık!

İnsanlar tâbi olduğu zaman; laboratuarında ciddi çalışır,İnsanlar tâbi olduğu zaman; laboratuarında ciddi çalışır, masasında ciddi çalışır, mesuliyet duygusu taşır, yaptığı işi güzel yapar. masasında ciddi çalışır, mesuliyet duygusu taşır, yaptığı işi güzel yapar.

Hep insanların dâhiyâne çalışmalarıyla memleket ilerlemiyor.Hep insanların dâhiyâne çalışmalarıyla memleket ilerlemiyor. İsimsiz kahramanların müşterek çalışmasıyla ilerliyor memleket! İsimsiz kahramanların müşterek çalışmasıyla ilerliyor memleket!

Çöpçü sokağı güzel temizleyecek, elektrikçi elektriğini güzel bağlayacak,Çöpçü sokağı güzel temizleyecek, elektrikçi elektriğini güzel bağlayacak, fırıncı ekmeğini güzel yapacak, eczacı ilacının maddesini eksiksiz katacak,fırıncı ekmeğini güzel yapacak, eczacı ilacının maddesini eksiksiz katacak, arabayı yapan arabanın parçasını uygun yapacak, uçağı yapan tamirini yerli yerinde yapacak kiarabayı yapan arabanın parçasını uygun yapacak, uçağı yapan tamirini yerli yerinde yapacak ki uçak düşmesin, elektrik kesilmesin, insanlar aç kalmasın, açık kalmasın…uçak düşmesin, elektrik kesilmesin, insanlar aç kalmasın, açık kalmasın… Yani herkes üzerine düşen vazifeyi güzel yapacak. Yani herkes üzerine düşen vazifeyi güzel yapacak.

"Tamam hocam! O zaman çaresini buldum, herkesin arkasına bir tane polis takalım!" "Tamam hocam! O zaman çaresini buldum, herkesin arkasına bir tane polis takalım!"

Peki polisleri kim kontrol edecek?! Polisleri kim kontrol edecek?! Peki polisleri kim kontrol edecek?! Polisleri kim kontrol edecek?!

Millî eğitim bakanlarını kim yetiştirdi?Millî eğitim bakanlarını kim yetiştirdi? Reis-i cumhurları kim yetiştirdi? Komutanları kim yetiştirdi? Reis-i cumhurları kim yetiştirdi? Komutanları kim yetiştirdi?

Mekteplere göndeririz, Avrupa'da tahsil gösteririz.Mekteplere göndeririz, Avrupa'da tahsil gösteririz. Peki bu Güneydoğu Anadolu'da ordumuza silah çeken, Peki bu Güneydoğu Anadolu'da ordumuza silah çeken, köyleri basan kimseler cahil kimseler mi sanıyorsun?! köyleri basan kimseler cahil kimseler mi sanıyorsun?!

Cahil olsa polisin elinden, askerin elinden kolay kurtulur mu?Cahil olsa polisin elinden, askerin elinden kolay kurtulur mu? Bunların hepsi Avrupa'da, Amerika'da tahsil gördü, Paris'te... Bunların hepsi Avrupa'da, Amerika'da tahsil gördü, Paris'te...

Tahsil insanı adam etmez! Tahsil insanı bilgili eder; bilgisini şerde kullanır. Tahsil insanı adam etmez!

Tahsil insanı bilgili eder; bilgisini şerde kullanır.

Bak o kadar asker var, o kadar tedbir var; gece onbuçuk oldu mu, onbir oldu mu külahını çıkartıyor,Bak o kadar asker var, o kadar tedbir var; gece onbuçuk oldu mu, onbir oldu mu külahını çıkartıyor, silahını alıyor, hadi eşkiyâlığa kalkıyor. Ellerine geçmiyor. Neden? silahını alıyor, hadi eşkiyâlığa kalkıyor. Ellerine geçmiyor. Neden?

Şeytan gibi kurnaz, şeytan gibi kurnaz ondan! Demek ki tahsil bir şey yapmıyor! Şeytan gibi kurnaz, şeytan gibi kurnaz ondan!

Demek ki tahsil bir şey yapmıyor!

Yaşlı başlı bir hoca vardı bizim, eski Osmanlı efendisi,Yaşlı başlı bir hoca vardı bizim, eski Osmanlı efendisi, ağzı biraz da bozuk, lafı biraz da sert söylerdi; ağzı biraz da bozuk, lafı biraz da sert söylerdi;

"Tahsil insanı adam etmez! Adam değilse -afedersiniz- eşeklik bâki kalır." "Tahsil insanı adam etmez! Adam değilse -afedersiniz- eşeklik bâki kalır."

derdi. Yani biraz ağır bir söz ama tahsil bir şey yapmaz muhterem kardeşlerim;derdi. Yani biraz ağır bir söz ama tahsil bir şey yapmaz muhterem kardeşlerim; yanlış bilgi, yanlış düşünüyorlar. Okuturuz mekteplerde adam olur. yanlış bilgi, yanlış düşünüyorlar. Okuturuz mekteplerde adam olur.

Okutursan bilgili olur, adam olmak ayrı şey! Okutursan bilgili olur, adam olmak ayrı şey!

"Ben sana paşa olamazsın demedim, adam olamazsın dedim." "Ben sana paşa olamazsın demedim, adam olamazsın dedim."

diyor. Eskiden beri bildiğiniz bir hikâye, belki bilmeyenlere ibret olsun diye söyleyelim: diyor. Eskiden beri bildiğiniz bir hikâye, belki bilmeyenlere ibret olsun diye söyleyelim:

Çocuğun haline bakarmış, beğenmezmiş de babası; "Evladım sen adam olmazsın,Çocuğun haline bakarmış, beğenmezmiş de babası; "Evladım sen adam olmazsın, evladım sen adam olmayacakmısın, sen adam olmazsın…" filan dermiş. evladım sen adam olmayacakmısın, sen adam olmazsın…" filan dermiş.

Çocuk almış başını gitmiş beldeden, okumuş, tahsil görmüş, ilerlemiş, vezirlik pâyesine yükselmiş.Çocuk almış başını gitmiş beldeden, okumuş, tahsil görmüş, ilerlemiş, vezirlik pâyesine yükselmiş. Emrinde askerler var, konaklar var, paralar pullar... Askerlere emretmiş; Emrinde askerler var, konaklar var, paralar pullar... Askerlere emretmiş;

"Gidin şu filanca köyde, şu isimde bir kimse var -babasını tarif ediyor- onu alın getirin buraya." "Gidin şu filanca köyde, şu isimde bir kimse var -babasını tarif ediyor- onu alın getirin buraya."

Tabii subaşı askerlerini almış, atlara binmiş,Tabii subaşı askerlerini almış, atlara binmiş, hızlı bir gidişle o şehre varmışlar, o köye varmışlar, adamı yakalamışlar.hızlı bir gidişle o şehre varmışlar, o köye varmışlar, adamı yakalamışlar. "Yahu ne oluyor" filan demeye kalmadan; "Yahu ne oluyor" filan demeye kalmadan; "Vezir seni istiyor be adam, sus be!" filan diyerek almışlar, götürmüşler. "Vezir seni istiyor be adam, sus be!" filan diyerek almışlar, götürmüşler.

Tabii vezir istiyor, yaka paça askerler almış götürmüş.Tabii vezir istiyor, yaka paça askerler almış götürmüş. O ihtiyar adamcağız acaba beni asacaklar mı, kesecekler mi, ne olacak filan diye yoldaO ihtiyar adamcağız acaba beni asacaklar mı, kesecekler mi, ne olacak filan diye yolda ölmüş ölmüş dirilmiş, ölmüş ölmüş dirilmiş, gelmiş.ölmüş ölmüş dirilmiş, ölmüş ölmüş dirilmiş, gelmiş. Şehre gelmiş, götürmüşler konağa, paşanın karşısına ite kaka;Şehre gelmiş, götürmüşler konağa, paşanın karşısına ite kaka; "İşte getirdik istediğiniz adamı!" filan deyince; adam bir askerlere bakmış,"İşte getirdik istediğiniz adamı!" filan deyince; adam bir askerlere bakmış, bir de bakmış karşısında kavuklu, cübbeli, kürklü, sarıklı adama; oğlu. Oğulu sırıtıyor. Demiş ki; bir de bakmış karşısında kavuklu, cübbeli, kürklü, sarıklı adama; oğlu. Oğulu sırıtıyor. Demiş ki;

"Baba bak sen bana adam olamazsın demiştin, bak görüyorsun işte vezir oldum, paşa oldum." "Baba bak sen bana adam olamazsın demiştin, bak görüyorsun işte vezir oldum, paşa oldum."

E adam yolda o çektiklerinden bu manzara karşısında yapıştırmış cevabı; E adam yolda o çektiklerinden bu manzara karşısında yapıştırmış cevabı;

"Evladım ben sana paşa olamazsın demedim, adam olamazsın dedim!" "Evladım ben sana paşa olamazsın demedim, adam olamazsın dedim!"

Nedir bu ikisi arasındaki fark? Birisi ilim, birisi irfan; birisi bilgi, birisi terbiye. Nedir bu ikisi arasındaki fark?

Birisi ilim, birisi irfan; birisi bilgi, birisi terbiye.

Mektepler bilgi veriyor ama terbiye ve görgü, irfan,Mektepler bilgi veriyor ama terbiye ve görgü, irfan, insanlık, fazilet, kemâlât dinle sağlanıyor muhterem kardeşlerim! insanlık, fazilet, kemâlât dinle sağlanıyor muhterem kardeşlerim! Bu gerçeği cümle cihan biliyor, tarih kitapları yazıyor, başka kitaplar yazıyor;Bu gerçeği cümle cihan biliyor, tarih kitapları yazıyor, başka kitaplar yazıyor; bunu nasıl bilmez insan?! Herkesin bilmesi lazım, bizim de bilmemiz lazım. bunu nasıl bilmez insan?!

Herkesin bilmesi lazım, bizim de bilmemiz lazım.

Çocuğunuza sadece bilgi vermek yetmez, sadece nasihat bile yetmez.Çocuğunuza sadece bilgi vermek yetmez, sadece nasihat bile yetmez. Nasihati verirsiniz, çocuk gene tutmaz. "Namaz kılın" dersin kılmaz,Nasihati verirsiniz, çocuk gene tutmaz. "Namaz kılın" dersin kılmaz, "Yalan söyleme" dersin yalan söyler, "Mektebe devam et" dersin mektepten kaçar; yapabilir bunları. "Yalan söyleme" dersin yalan söyler, "Mektebe devam et" dersin mektepten kaçar; yapabilir bunları. Takip lazım, iyi arkadaşlar bulmak lazım, baskı yapmak, uğraşmak, çırpınmak, bildirmek lazım… Takip lazım, iyi arkadaşlar bulmak lazım, baskı yapmak, uğraşmak, çırpınmak, bildirmek lazım…

Çok zor bir şey. Bu çok zor olan şeyi iman gücüyle İslâm sağlıyor.Çok zor bir şey. Bu çok zor olan şeyi iman gücüyle İslâm sağlıyor. İslâm dini bunu iman gücüyle sağlıyor.İslâm dini bunu iman gücüyle sağlıyor. Bir hadîs-i şerîfi dinliyoruz, okuyoruz, bir âyet-i kerîmeyi okuyoruz; bir boynumuzu büküyoruz, Bir hadîs-i şerîfi dinliyoruz, okuyoruz, bir âyet-i kerîmeyi okuyoruz; bir boynumuzu büküyoruz, gözümüzü kapatıyoruz, âyetler bunu böyle emretmiş, "pekâlâ" diyoruz, kuzu kuzu o yola geliyoruz.gözümüzü kapatıyoruz, âyetler bunu böyle emretmiş, "pekâlâ" diyoruz, kuzu kuzu o yola geliyoruz. Başka insanı, başka bir edepsizi, azgını kolay kolay o noktaya getiremezsin. Başka insanı, başka bir edepsizi, azgını kolay kolay o noktaya getiremezsin. Din getiriyor, iman getiriyor. Din getiriyor, iman getiriyor.

Sen dini imanı kaldır; din bir duygu ona kimse ilişmez,Sen dini imanı kaldır; din bir duygu ona kimse ilişmez, ben ilişmiyorum kimse de ilişmesin, kaldır müzeye rafa dursun! ben ilişmiyorum kimse de ilişmesin, kaldır müzeye rafa dursun!

Ha işte o zaman otuz sene sonra, kırk sene sonra acısı çıkar.Ha işte o zaman otuz sene sonra, kırk sene sonra acısı çıkar. Çünkü devletlerin idaresinde yıllar çabuk geçer; asırlar yıl gibidir, bir asır sonra acısı çıkar. Çünkü devletlerin idaresinde yıllar çabuk geçer; asırlar yıl gibidir, bir asır sonra acısı çıkar.

Adam leyleği yakalamış; "Bu ne biçim kuş yahu" demiş gagasını kesmiş,Adam leyleği yakalamış; "Bu ne biçim kuş yahu" demiş gagasını kesmiş, "Bu ne biçim bacak" demiş bacaklarını kesmiş."Bu ne biçim bacak" demiş bacaklarını kesmiş. Hayvan can havliyle bir kanat çırpmış, elinden kurtulmuş, uçmuş gidiyor, arkasından bağırmış;Hayvan can havliyle bir kanat çırpmış, elinden kurtulmuş, uçmuş gidiyor, arkasından bağırmış; "Sen yere inince görürsün gününü.""Sen yere inince görürsün gününü." Kanatları çırpıyor havada ama yere nasıl inecek; ayaklar gitti, Kanatları çırpıyor havada ama yere nasıl inecek; ayaklar gitti, "Yere indiğin zaman görürsün gününü" demiş. "Yere indiğin zaman görürsün gününü" demiş.

Onun için insanların terbiyesi eksik verilirse, dinleri imanları zaafa ve zelzeleye uğratılırsa,Onun için insanların terbiyesi eksik verilirse, dinleri imanları zaafa ve zelzeleye uğratılırsa, onun acısı ayakları yere değeceği zaman belli olur, o zaman acısı çıkar işin. onun acısı ayakları yere değeceği zaman belli olur, o zaman acısı çıkar işin.

Onun için bizim, dinimize imanımıza sımsıkı sahip olmamız lazım!Onun için bizim, dinimize imanımıza sımsıkı sahip olmamız lazım! Sahip olduk mu ilme de sarılırız. Her şeyi ciddi yaparız. Herkes işini ciddi yapar. Sahip olduk mu ilme de sarılırız. Her şeyi ciddi yaparız. Herkes işini ciddi yapar.

Rüşvet almaz, hırsızlık yapmaz, kaytarmaz, vazifesinden kaçmaz,Rüşvet almaz, hırsızlık yapmaz, kaytarmaz, vazifesinden kaçmaz, tembellik etmez, arsızlık etmez, haysiyet ve onur sahibidir…tembellik etmez, arsızlık etmez, haysiyet ve onur sahibidir… "Niye Amerikalının yaptığı şeyi ben de yapmayayım" der."Niye Amerikalının yaptığı şeyi ben de yapmayayım" der. Hayır sahibidir, parasını hayıra sarf eder, koyar ortaya, o işler yapılır, başarılır. Hayır sahibidir, parasını hayıra sarf eder, koyar ortaya, o işler yapılır, başarılır.

Bugün Türkiyemiz'de muhterem kardeşlerim;Bugün Türkiyemiz'de muhterem kardeşlerim; faydalandığımız şeylerin çoğunu imanlı, hayır sahibi insanlar yapmıştır.faydalandığımız şeylerin çoğunu imanlı, hayır sahibi insanlar yapmıştır. İstanbul'da gidersiniz bengler, Hamidiye suları, büyük kışlalar, büyük tesisler vesaireler… İstanbul'da gidersiniz bengler, Hamidiye suları, büyük kışlalar, büyük tesisler vesaireler…

Kim yapıyor? Büyük ölçüde hayır sahibi, imanlı kimseler yapıyor. Kim yapıyor?

Büyük ölçüde hayır sahibi, imanlı kimseler yapıyor.

Onun için aman aman imanımızı, imanımızı ihmal etmeyelim! Onun için aman aman imanımızı, imanımızı ihmal etmeyelim!

Evlatlarımızı iyi yetiştirelim ki her şeyimiz dörtbaşı mâmur, güzel olsun.Evlatlarımızı iyi yetiştirelim ki her şeyimiz dörtbaşı mâmur, güzel olsun. İslâm ilme büyük önem verdiğinden iman geldi mi arkasından ilim de gelir,İslâm ilme büyük önem verdiğinden iman geldi mi arkasından ilim de gelir, irfan da gelir, çalışma da gelir, yükselme de gelir... irfan da gelir, çalışma da gelir, yükselme de gelir...

Ben okullar arası münazaralara gittim hoca, dinleyici olarak müteaddit defalar.Ben okullar arası münazaralara gittim hoca, dinleyici olarak müteaddit defalar. Yarışmalarda jüri üyelikleri yaptım. Yarışmalarda jüri üyelikleri yaptım. Mü'min, imanlı çocuklar ötekilerden daha başarılı oldu, daha çalışkan oluyorlar.Mü'min, imanlı çocuklar ötekilerden daha başarılı oldu, daha çalışkan oluyorlar. Tecrübe ile sabit, istatistikler ile sabit. Tecrübe ile sabit, istatistikler ile sabit.

İslâm ilmi çok teşvik etmiştir. İlmi öğreneceğiz ve öğreteceğiz. Kendimiz İslâm'ı öğreneceğiz.İslâm ilmi çok teşvik etmiştir. İlmi öğreneceğiz ve öğreteceğiz. Kendimiz İslâm'ı öğreneceğiz. İslâm dışı ilimleri öğreneceğiz. Computer'ı, füzeyi, uçağı öğreneceğiz; bilgi sahibi olacağız.İslâm dışı ilimleri öğreneceğiz. Computer'ı, füzeyi, uçağı öğreneceğiz; bilgi sahibi olacağız. Dil öğreneceğiz. Düşmanı takip edeceğiz.Dil öğreneceğiz. Düşmanı takip edeceğiz. Memleketimizi, milletimizi, ümmetimizi koruyacağız, çalışacağız. Memleketimizi, milletimizi, ümmetimizi koruyacağız, çalışacağız.

Eğer insan bildiği bilgiyi başkasına öğretmezse o büyük günahtır.Eğer insan bildiği bilgiyi başkasına öğretmezse o büyük günahtır. Bu hadîs-i şerîfte onu bildiriyor. Bu hadîs-i şerîfte onu bildiriyor.

Sen misin saklayan?! Âhirette ateşten gemler vuracaklar ağzına.Sen misin saklayan?!

Âhirette ateşten gemler vuracaklar ağzına.
Onun için bizim büyüklerimiz bilgiyi söylemişler. Bunun bir ucu nereye çıkar? Onun için bizim büyüklerimiz bilgiyi söylemişler.

Bunun bir ucu nereye çıkar?

Şahitlik yaptığın zaman doğru söylemeye gider.Şahitlik yaptığın zaman doğru söylemeye gider. Çünkü biliyorsun ki şu işi şu yaptı, gidersin doğruyu söylersin.Çünkü biliyorsun ki şu işi şu yaptı, gidersin doğruyu söylersin. Söylemediğin zaman günah olduğunu, Allah ateşten gemler vuracağını bilirsin,Söylemediğin zaman günah olduğunu, Allah ateşten gemler vuracağını bilirsin, hakkı ve doğruyu söylersin. Filanca adam falanca adamı vurdu, ötekisi söyleyemiyor,hakkı ve doğruyu söylersin. Filanca adam falanca adamı vurdu, ötekisi söyleyemiyor, beni döverler, beni öldürürler diye söyleyemiyor. Muhterem kardeşlerim! beni döverler, beni öldürürler diye söyleyemiyor.

Muhterem kardeşlerim!

Öldüren yaşatan Allah'tır. Bir insanın, cümle cihan halkı üstüne üşüşse öldüremez. Öldüren yaşatan Allah'tır. Bir insanın, cümle cihan halkı üstüne üşüşse öldüremez.

"Hocam biraz mübalağalı konuşmuyor musun?" "Hocam biraz mübalağalı konuşmuyor musun?"

Hayır mübalağalı konuşmuyorum, Kur'ân-ı Kerîm'den misal var: Hayır mübalağalı konuşmuyorum, Kur'ân-ı Kerîm'den misal var:

Bütün bir beldenin ahalisi Hz. İbrahim aleyhisselâm'ın üstüne çullandılar, yakaladılar; kaçmadı da…Bütün bir beldenin ahalisi Hz. İbrahim aleyhisselâm'ın üstüne çullandılar, yakaladılar; kaçmadı da… Yakaladılar da bir de öldürmek için ateşe attılar. Öldürebildiler mi? Öldüremediler! Yakaladılar da bir de öldürmek için ateşe attılar.

Öldürebildiler mi?

Öldüremediler!

Öldüremezler, çünkü yaşatan öldüren Allah'tır; Allah öldürülmesini istemeyince ölmez. Başka misal: Öldüremezler, çünkü yaşatan öldüren Allah'tır; Allah öldürülmesini istemeyince ölmez. Başka misal:

Musa aleyhisselâm'ı Firavun'un ordusu takip etti, öldürmek istedi,Musa aleyhisselâm'ı Firavun'un ordusu takip etti, öldürmek istedi, Allah onun kurtardı, Firavun'u öldürdü. Allah onun kurtardı, Firavun'u öldürdü.

Onun için hakkı söylemekten korkmayalım,Onun için hakkı söylemekten korkmayalım, doğruyu söylemekten korkmayalım! Şahitlik hususunda olsun, başka hususlarda… doğruyu söylemekten korkmayalım! Şahitlik hususunda olsun, başka hususlarda…

Birileri çit çıkıyor, herkes çeşit çeşit hesaplar yapıyor, hakkı söylemiyor. Birileri çit çıkıyor, herkes çeşit çeşit hesaplar yapıyor, hakkı söylemiyor.

Yahu Allah'ın emri! İşte bu farz, bu böyledir desene! Yahu Allah'ın emri! İşte bu farz, bu böyledir desene!

Binbir türlü hesap yapıyor; maaşım gider, mevkiim gider… Hayır! Binbir türlü hesap yapıyor; maaşım gider, mevkiim gider…

Hayır!

Bizim temyiz mahkemesi hâkimlerinden rahmetli dostumuz vardı; Bizim temyiz mahkemesi hâkimlerinden rahmetli dostumuz vardı;

"Ömrümde hiç yalan söylemedim." Allah mekanını cennet etsin! Rahmetli; "Ömrümde hiç yalan söylemedim."

Allah mekanını cennet etsin! Rahmetli;

"Hiç yalan söylemedim. Her zaman da haksızlığın karşısına çıktım, kötü oldum." diyor. "Hiç yalan söylemedim. Her zaman da haksızlığın karşısına çıktım, kötü oldum." diyor.

İşte öyle olur. Kötüler iyilerin düşmanı olduğundan aleyhine başlarlar insanın... İşte öyle olur. Kötüler iyilerin düşmanı olduğundan aleyhine başlarlar insanın...

Onun için bir insanın aleyhinde düşmanlarının olması lazım!Onun için bir insanın aleyhinde düşmanlarının olması lazım! Hiç düşmanı olmayan insan iyi insan değildir! Neden? Hiç düşmanı olmayan insan iyi insan değildir!


Neden?

Etliye sütlüye karışmıyor da ondan.Etliye sütlüye karışmıyor da ondan. Karış da biraz etliye sütlüye, karış da biraz Allah yolunda çile çek, zahmet çek, doğruyu söyle! Karış da biraz etliye sütlüye, karış da biraz Allah yolunda çile çek, zahmet çek, doğruyu söyle! Ne etliye karışıyor ne sütlüye karışıyor, ne tatlıya karışıyor ne ekşiye karışıyor,Ne etliye karışıyor ne sütlüye karışıyor, ne tatlıya karışıyor ne ekşiye karışıyor, ot gibi ortada duruyor; olmaz! Hakkı söyleyecek, hakkı tutacak, taraf tutacak, tarafgir olacak! ot gibi ortada duruyor; olmaz!

Hakkı söyleyecek, hakkı tutacak, taraf tutacak, tarafgir olacak!

Hangi taraftan olacak? Haktan yana olacak, doğrudan yana olacak! Eğrinin karşısına çıkacak! Hangi taraftan olacak?

Haktan yana olacak, doğrudan yana olacak! Eğrinin karşısına çıkacak!

Eğer biz eğrilerin karşısına çıkmazsak bu memleket hayra gider mi? Gitmez! Her yerde suistimal… Eğer biz eğrilerin karşısına çıkmazsak bu memleket hayra gider mi?

Gitmez! Her yerde suistimal…

Mesela Sapanca'yı alalım; Sapanca'da gölün suyu tatlıdır,Mesela Sapanca'yı alalım; Sapanca'da gölün suyu tatlıdır, Adapazarı suyu buradan alıyor, Sapanca buradan alıyor.Adapazarı suyu buradan alıyor, Sapanca buradan alıyor. Hatta bir proje varmış güya, İstanbul'a da su buradan gidecekmiş deniliyor.Hatta bir proje varmış güya, İstanbul'a da su buradan gidecekmiş deniliyor. Bu gölün çevresine şu kadar mesafeye kadar ev yapılmaması filan gerekiyor.Bu gölün çevresine şu kadar mesafeye kadar ev yapılmaması filan gerekiyor. Usûlü neyse herkesin uyması, söylemesi, tatbik etmesi lazım. Usûlü neyse herkesin uyması, söylemesi, tatbik etmesi lazım.

Allah, her yerde, işte doğruyu söyleyen, hakkı tutan, hakkı destekleyenAllah, her yerde, işte doğruyu söyleyen, hakkı tutan, hakkı destekleyen kimseler olmayı cümlemize nasip eylesin! kimseler olmayı cümlemize nasip eylesin!

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

el-İktisâdu fi'n-nafakati nısfu'l-ma'îşeti ve't-teveddüdü ile'n-nâsi nısfu'l-akliel-İktisâdu fi'n-nafakati nısfu'l-ma'îşeti ve't-teveddüdü ile'n-nâsi nısfu'l-akli ve hüsnü's-suâli nısfu'l-ilmi. ve hüsnü's-suâli nısfu'l-ilmi.

el-İktisâdu fi'n-nafakati nısfu'l-ma'îşeti.el-İktisâdu fi'n-nafakati nısfu'l-ma'îşeti. "Masrafları yapmakta, geçim masraflarını yapmakta ölçülü gitmek geçimin yarısını halletmek demektir." "Masrafları yapmakta, geçim masraflarını yapmakta ölçülü gitmek geçimin yarısını halletmek demektir."

Kazanmak önemli ama olur olmaz yere sarf edersen gider paran.Kazanmak önemli ama olur olmaz yere sarf edersen gider paran. Yani sarfedeceğin yeri bilmek, ölçülü sarf etmek geçimin yarısıdır. Yani sarfedeceğin yeri bilmek, ölçülü sarf etmek geçimin yarısıdır.

Sırf kazanmakla iş bitmiyor.Sırf kazanmakla iş bitmiyor. Çünkü ben öyle kimseler biliyorum ki bizim maaşlarımızın iki mislini, üç mislini,Çünkü ben öyle kimseler biliyorum ki bizim maaşlarımızın iki mislini, üç mislini, sizin belki kazançlarınızın kaç mislini alıyor ama gene geçinememekten şikâyetçi.sizin belki kazançlarınızın kaç mislini alıyor ama gene geçinememekten şikâyetçi. Gazetelere bakıyoruz feryat figân.. Köyümüz kıt geliyor. Gazetelere bakıyoruz feryat figân.. Köyümüz kıt geliyor. Köylünün kaç misli para alan falanca adam; "Öldüm bittim" filan diyor. Köylünün kaç misli para alan falanca adam; "Öldüm bittim" filan diyor.

Yahu sen gel bakalım, nasıl olur anlat; karın çalışıyor, sen çalışıyorsun, şu kadar maaş alıyorsun.Yahu sen gel bakalım, nasıl olur anlat; karın çalışıyor, sen çalışıyorsun, şu kadar maaş alıyorsun. Şu zavallıcık; dokuz tane çocuğu var, senin aldığın maaşın şu kadarını alıyor.Şu zavallıcık; dokuz tane çocuğu var, senin aldığın maaşın şu kadarını alıyor. O yaşıyor sen nasıl sürünüyorsun? Sadece kazanmak meselesi değil,O yaşıyor sen nasıl sürünüyorsun? Sadece kazanmak meselesi değil, sarf etmeyi de ölçülü yapmak meselesidir; buna dikkat edelim. sarf etmeyi de ölçülü yapmak meselesidir; buna dikkat edelim. Gayrimeşrû yerlere veya israfa sarf etmeyelim. Gayrimeşrû yerlere veya israfa sarf etmeyelim.

Ben zaman zaman ev eşyamız üzerinde düşünürüm, bakarım.Ben zaman zaman ev eşyamız üzerinde düşünürüm, bakarım. Misafir odasında, masaların üstünde, raflarda; Misafir odasında, masaların üstünde, raflarda; ne yenilir, ne içilir, ne işe yarar, bir sürü ıvır zıvır vardır. Bu ne? Biblo. Bu ne? Bilmem süs. Bu ne? Askı. ne yenilir, ne içilir, ne işe yarar, bir sürü ıvır zıvır vardır.

Bu ne? Biblo. Bu ne? Bilmem süs. Bu ne? Askı.
Bu ne? Bilmem ne…. Yani hiçbir işe yaramaz. Ama doldurulmuş, bütün evlerde var. Bu ne? Bilmem ne…. Yani hiçbir işe yaramaz. Ama doldurulmuş, bütün evlerde var.

Herkes, moda olduğu için, ev kurarken de "bunların hepsi alınır" diye düşünüyor.Herkes, moda olduğu için, ev kurarken de "bunların hepsi alınır" diye düşünüyor. Öyle bir şey yok! Bilmem koca koca, yığın yığın çıkıntılı koltuklar, bilmem neler, oymalar, vesaireler...Öyle bir şey yok! Bilmem koca koca, yığın yığın çıkıntılı koltuklar, bilmem neler, oymalar, vesaireler... İsraf! Korkunç bir israf piyasada paranın lüzumsuz yere şey yapılması... Demek ki sarfı düşüneceğiz… İsraf! Korkunç bir israf piyasada paranın lüzumsuz yere şey yapılması... Demek ki sarfı düşüneceğiz…

Ve't-teveddüdü ile'n-nâsi nısfu'l-akli. "İnsanlara kendisini sevdirecekVe't-teveddüdü ile'n-nâsi nısfu'l-akli. "İnsanlara kendisini sevdirecek tavırda, mülayim davranmak, bu da aklın yarısıdır." diyor Peygamber Efendimiz. tavırda, mülayim davranmak, bu da aklın yarısıdır." diyor Peygamber Efendimiz.

Yani falanca adam akıllı birisi…Yani falanca adam akıllı birisi… Akıllı ama barut gibi, önüne gitsen tos atıyor, arkasına gitsen tekme atıyor, yanına yanaşılmıyor.Akıllı ama barut gibi, önüne gitsen tos atıyor, arkasına gitsen tekme atıyor, yanına yanaşılmıyor. Akıllı, akıllı, ünvanı almış ama geçimi yok; olmaz! Geçim de önemli.Akıllı, akıllı, ünvanı almış ama geçimi yok; olmaz! Geçim de önemli. Çevresindeki insanlarla yumuşak bir tarzda, sosyal münasebetleri oldu mu; geçinebilmeli insan. Çevresindeki insanlarla yumuşak bir tarzda, sosyal münasebetleri oldu mu; geçinebilmeli insan.

Evet, geçineceğiz derken; "Fedakârlıkta bulun, taviz ver dininden, imanından,Evet, geçineceğiz derken; "Fedakârlıkta bulun, taviz ver dininden, imanından, kaybet, günahlara gir" demek mânasına değil. kaybet, günahlara gir" demek mânasına değil. Yumuşak olursan tatlı tatlı, güzel güzel söylersin, o da memnun kalır, "Allah razı olsun" der. Yumuşak olursan tatlı tatlı, güzel güzel söylersin, o da memnun kalır, "Allah razı olsun" der.

Onun için insanların sevgisini kazanmaya da dikkat etmek lazım.Onun için insanların sevgisini kazanmaya da dikkat etmek lazım. Kimisi var; herkes canını verecekmiş gibi sever.Kimisi var; herkes canını verecekmiş gibi sever. Kimisi de var; "Allah Allah, aman gelmesin" diyor herkes, yaka silkiyor, geldiği yerden kalkıp kaçıyor.Kimisi de var; "Allah Allah, aman gelmesin" diyor herkes, yaka silkiyor, geldiği yerden kalkıp kaçıyor. Neden? Hastalık mı var? Sârî hastalık mı var? Değil; adam huysuz, kimse yanında durmak istemiyor. Neden? Hastalık mı var? Sârî hastalık mı var? Değil; adam huysuz, kimse yanında durmak istemiyor. Etrafından yavaş yavaş kalkıp gidiyorlar, yapayalnız kalıyor.Etrafından yavaş yavaş kalkıp gidiyorlar, yapayalnız kalıyor. Neden? Sevgiyi kazanacak tedbirleri almıyor. Neden? Sevgiyi kazanacak tedbirleri almıyor.

Biz de çevremizde sevgimizin kökleşmesi için tedbir almalıyız.Biz de çevremizde sevgimizin kökleşmesi için tedbir almalıyız. Başkalarının gönlüne önem vermeliyiz, kimseyi üzmemeye gayret etmeliyiz.Başkalarının gönlüne önem vermeliyiz, kimseyi üzmemeye gayret etmeliyiz. Onun bedavadan bir yolu güleç yüzlülük. Yani güleç yüzlü olursun, tebessüm edersin... Onun bedavadan bir yolu güleç yüzlülük. Yani güleç yüzlü olursun, tebessüm edersin...

"Senin kardeşinin yüzüne tebessüm etmen sadakadır." diyor Peygamber Efendimiz."Senin kardeşinin yüzüne tebessüm etmen sadakadır." diyor Peygamber Efendimiz. Yani cebinden para çıkartıp üçbin lira beşbin lira verdin, sadaka; tamam. Arkadaşının yüzüne; Yani cebinden para çıkartıp üçbin lira beşbin lira verdin, sadaka; tamam. Arkadaşının yüzüne;

Tebessümüke fî vechi ehîke sadakatün.Tebessümüke fî vechi ehîke sadakatün. "Yüzüne tebessüm etmen, bakıp da güleç yüz göstermen sadakadır, sevgiyle bakman sadakadır." "Yüzüne tebessüm etmen, bakıp da güleç yüz göstermen sadakadır, sevgiyle bakman sadakadır."

Önemli şeyler bunlar. Bir selam verirsen… Yanından geçiyor, selam vermiyor, toplantıya geliyor. Önemli şeyler bunlar. Bir selam verirsen… Yanından geçiyor, selam vermiyor, toplantıya geliyor.

Bizim hanıma telefon açmış birisi, "Hocaefendi evde mi?" "Değil." Bizim hanıma telefon açmış birisi, "Hocaefendi evde mi?"

"Değil."

Ben evde değilim. Karşındaki hocaefendinin hanımı; "Selamun aleyküm" de. Ne oluyor? Ben evde değilim. Karşındaki hocaefendinin hanımı;

"Selamun aleyküm" de. Ne oluyor?

Bizim profesör arkadaşlardan bir tanesi Endonezya'ya mı, Malezya'ya gitti…Bizim profesör arkadaşlardan bir tanesi Endonezya'ya mı, Malezya'ya gitti… Malezya'da İngiltere'den tanıştığı bir rektör varmış, onun odasına oturmuş.Malezya'da İngiltere'den tanıştığı bir rektör varmış, onun odasına oturmuş. Kapıdan birisi girmiş, bir şey söyleyecek, rektör demiş ki; Kapıdan birisi girmiş, bir şey söyleyecek, rektör demiş ki;

"Çık, çık dışarı, kapıdan içeri gir tekrar es-selâmu aleyküm de!" "Çık, çık dışarı, kapıdan içeri gir tekrar es-selâmu aleyküm de!"

Çünkü hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz diyor ki; "Selam vermeyenle konuşmayın!" Çünkü hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Selam vermeyenle konuşmayın!"

Selamsız sabahsız pat içeri giriyor. Selam yok sabah yok ondan sonra gir!Selamsız sabahsız pat içeri giriyor. Selam yok sabah yok ondan sonra gir! "Selam ver, ondan sonra gel!" demiş. Ondan sonra da çıkmış demiş ki; "Selam ver, ondan sonra gel!"

demiş. Ondan sonra da çıkmış demiş ki;

"Ben bunlara, böyle şeyi öğretmek için çok gayret ediyorum." "Ben bunlara, böyle şeyi öğretmek için çok gayret ediyorum."

Demiş ki; "Camide üç defa, dört defa öğle namazı kıldığım oldu." Demiş ki;

"Camide üç defa, dört defa öğle namazı kıldığım oldu."

Cami var orada, üniversitede rektör, üç dört defa öğle namazı kılıyor.Cami var orada, üniversitede rektör, üç dört defa öğle namazı kılıyor. Birisini kılar, ötekisini kaza niyetine kılar, çocuklar görsün diye, çocuklara örnek olsun…Birisini kılar, ötekisini kaza niyetine kılar, çocuklar görsün diye, çocuklara örnek olsun… Hoşuma gitti yani… Hoşuma gitti yani…

Üçüncüsü, hadîs-i şerîfteki tavsiyelerden… Birisi; harcamaları dengeli yapmak.Üçüncüsü, hadîs-i şerîfteki tavsiyelerden… Birisi; harcamaları dengeli yapmak. İkincisi; etrafımızda tatlı tatlı bir geçim yapmak, yani gönül almak. İkincisi; etrafımızda tatlı tatlı bir geçim yapmak, yani gönül almak.

Bu gönül almak derken "tebessüm", "selam vermek" dedik.Bu gönül almak derken "tebessüm", "selam vermek" dedik. Bir de "hediyeleşmedir" sevgiyi kazanmanın vasıtası. Bir de "hediyeleşmedir" sevgiyi kazanmanın vasıtası. Sen ona bir hediye verirsin, o sana bir hediye verir; bir armağan…Sen ona bir hediye verirsin, o sana bir hediye verir; bir armağan… Küçük büyük, kesenin şeyine göre, çam sakızı çoban armağanı,Küçük büyük, kesenin şeyine göre, çam sakızı çoban armağanı, uygun bir şey verirsek öyle muhabbet oluyor. Yardımına koşarsın, en iyisi o.uygun bir şey verirsek öyle muhabbet oluyor. Yardımına koşarsın, en iyisi o. Yardım ediverirsin, iyi gününde yardım edersin, kötü gününde yardım edersin; o destek olur. Yardım ediverirsin, iyi gününde yardım edersin, kötü gününde yardım edersin; o destek olur. Sevgiyi tesis etmeye çalışmalıyız. Sevgiyi tesis etmeye çalışmalıyız.

Biliyorsunuz, geçtiğimiz haftalarda hadîs-i şerîfte okuduk; cennete girmenin şartı iman etmek.Biliyorsunuz, geçtiğimiz haftalarda hadîs-i şerîfte okuduk; cennete girmenin şartı iman etmek. İmanın da tam olması için müslümanın birbirini sevmesi gerekir.İmanın da tam olması için müslümanın birbirini sevmesi gerekir. Şu cami cemaatinde o ona dargın, o ona dargın, o ona küskün, namaz kılıp gidiyorlar.Şu cami cemaatinde o ona dargın, o ona dargın, o ona küskün, namaz kılıp gidiyorlar. Beklesinler ki namazlarında sevap ola… Olmaz!Beklesinler ki namazlarında sevap ola… Olmaz! Birbirini sevecek, birbirine kin, buğuz, adavet olmayacak. Birbirlerimizi sevmeyi öğrenmeliyiz. Birbirini sevecek, birbirine kin, buğuz, adavet olmayacak. Birbirlerimizi sevmeyi öğrenmeliyiz.

Üçüncü; ve hüsnü's-suâli nısfu'l-ilmi. "İlmin yarısı soruyu usturuplu, güzel sormaktır." Üçüncü; ve hüsnü's-suâli nısfu'l-ilmi. "İlmin yarısı soruyu usturuplu, güzel sormaktır."

Soru sormak kolay bir şey değil yani. Konuyu anlamayan soruyu güzel soramaz. Soru sormak kolay bir şey değil yani. Konuyu anlamayan soruyu güzel soramaz.

Ben ders anlatırdım. Bazen çocuğun birisi kalkar, bir soru sorar; Ben ders anlatırdım. Bazen çocuğun birisi kalkar, bir soru sorar;

"Aferin, aferin ki bu soruyu sormak dersi iyi takip ettiğinin, konuyu bildiğinin alameti,"Aferin, aferin ki bu soruyu sormak dersi iyi takip ettiğinin, konuyu bildiğinin alameti, çok güzel bir noktayı yakalamış, iyi ki sordun, bak şu konuyu açıklayayım" diye açıklarım. çok güzel bir noktayı yakalamış, iyi ki sordun, bak şu konuyu açıklayayım" diye açıklarım.

Bir keresinde göbeğine kadar sakallı bir talebem kalktı bir soru sordu.Bir keresinde göbeğine kadar sakallı bir talebem kalktı bir soru sordu. Ben Esmâü'l-Hüsnâ'yı anlatıyorum, konusu geçmişti.Ben Esmâü'l-Hüsnâ'yı anlatıyorum, konusu geçmişti. Yani edebî bir metinde, bir kasidenin izahında onu anlatıyordum.Yani edebî bir metinde, bir kasidenin izahında onu anlatıyordum. Koca sakalıyla bir soru sordu. Dedim; "Otur aşağı, otur aşağı…" Sorusundan küfre gidiyor.Koca sakalıyla bir soru sordu. Dedim; "Otur aşağı, otur aşağı…" Sorusundan küfre gidiyor. Öyle bir mantıksız, saçma soru sordu ki; "Yazıklar olsun" dedim, yani esef ettim.Öyle bir mantıksız, saçma soru sordu ki; "Yazıklar olsun" dedim, yani esef ettim. Yani bir iki yerde de söyledim; güzel soru sormak çok önemli.Yani bir iki yerde de söyledim; güzel soru sormak çok önemli. İnsan iyice düşünüp soruyu öyle sormalı! İnsan iyice düşünüp soruyu öyle sormalı!

Bir de onun fıkrası var:Bir de onun fıkrası var: Gitmek istediği adam gelirmiş paşalar, ağalar, münevver insanlar, toplanıp gelirmiş. Gitmek istediği adam gelirmiş paşalar, ağalar, münevver insanlar, toplanıp gelirmiş. Bir ağa da gelirmiş, bir kenarda otururmuş, hiç söze katılmazmış; dinler dinler gidermiş.Bir ağa da gelirmiş, bir kenarda otururmuş, hiç söze katılmazmış; dinler dinler gidermiş. Bir keresinde demişler ki; "Yahu sen hiç konuşmuyorsun, sen de konuşsana." Bir keresinde demişler ki;

"Yahu sen hiç konuşmuyorsun, sen de konuşsana."

O da o ikaz üzerine bir soru sormuş.O da o ikaz üzerine bir soru sormuş. Bakmışlar ki soru berbat. "En iyisi sen" demişler "gene eskisi gibi konuşma." Bakmışlar ki soru berbat. "En iyisi sen" demişler "gene eskisi gibi konuşma."

Yani soru sormak önemli bir şeydir. Yerli yerinde sormak ilmin yarısıdır.Yani soru sormak önemli bir şeydir. Yerli yerinde sormak ilmin yarısıdır. İlim güzel soru sorularak öğrenilir ve bilen insan güzel soru sorar. İlim güzel soru sorularak öğrenilir ve bilen insan güzel soru sorar.

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

el-Îmânü en tü'mine billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî ve'l-yevmi'l-âhiriel-Îmânü en tü'mine billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî ve'l-yevmi'l-âhiri ve tü'mine bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî. ve tü'mine bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî.

Müslim, Ömer radıyallahu anh'ten rivayet eylemiş.Müslim, Ömer radıyallahu anh'ten rivayet eylemiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki "iman" denilen şeyi tarif ederken... İman nedir? Peygamber Efendimiz buyuruyor ki "iman" denilen şeyi tarif ederken... İman nedir?

En tü'mine billâhi. "Allah'ın varlığına, birliğine inanmaktır"; bir. Yeter mi? En tü'mine billâhi. "Allah'ın varlığına, birliğine inanmaktır"; bir. Yeter mi?

Onun söylediği başka şeylere de inanmak lazım.Onun söylediği başka şeylere de inanmak lazım. Allah'a inanmak; ve melâiketihî. "Meleklerine inanmak." Allah'a inanmak; ve melâiketihî. "Meleklerine inanmak."

"E hocam ben görmüyorum melekleri?" "E hocam ben görmüyorum melekleri?"

Yahu iyi bir kul olsan zaten görürsün belki ama sen zaten her şeyi görüyor musun? Yahu iyi bir kul olsan zaten görürsün belki ama sen zaten her şeyi görüyor musun?

Elektriği, radyo dalgalarını görmüyoruz, daha birçok şeyleri görmüyoruz.Elektriği, radyo dalgalarını görmüyoruz, daha birçok şeyleri görmüyoruz. Dünyada görmediğimiz bir sürü şey var. Esrarengiz bir âlem içindeyiz. Dünyada görmediğimiz bir sürü şey var. Esrarengiz bir âlem içindeyiz.

Bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında bir damla gibidir.Bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında bir damla gibidir. Bilmediklerimiz umman gibiyse bildiklerimiz şu kadarcıktır dünyanın.Bilmediklerimiz umman gibiyse bildiklerimiz şu kadarcıktır dünyanın. Daha ne vücudu anlamışız, ne beyni anlamışız, ne hayatı anlamışız, ne enerjiyi anlamışız,Daha ne vücudu anlamışız, ne beyni anlamışız, ne hayatı anlamışız, ne enerjiyi anlamışız, ne elektriği anlamışız, ne fezayı anlamışız…ne elektriği anlamışız, ne fezayı anlamışız… Her şey bir sürü meçhulden içeri. Bir sürü bilmediğin var. Her şey bir sürü meçhulden içeri. Bir sürü bilmediğin var.

Bir dinsiz Fransız filozofuna, astronomi filozofuna, alimine sormuşlar; Bir dinsiz Fransız filozofuna, astronomi filozofuna, alimine sormuşlar;

"Sen böyle yeni bir sistem ortaya koydun, işte şu yıldız şurada,"Sen böyle yeni bir sistem ortaya koydun, işte şu yıldız şurada, bu yıldız burada filan diye iddiaların var. Senin bu gök sisteminde Allah'ın yeri neresi?" demişler. bu yıldız burada filan diye iddiaların var. Senin bu gök sisteminde Allah'ın yeri neresi?" demişler.

"Benim sistemimde Allah'a yer yok." demiş. Dangalak!"Benim sistemimde Allah'a yer yok." demiş.

Dangalak!
Öyle dangalak ki bilim namına konuşuyor. Yani koca göklerde yer mi bulamadın? Öyle dangalak ki bilim namına konuşuyor. Yani koca göklerde yer mi bulamadın? Bir kere bu gök dediğin şey nedir? Bir kere bu gök dediğin şey nedir?

Gökyüzü öyle derin bir mekân ki milyonlarca senede ışığı bize gelenler var.Gökyüzü öyle derin bir mekân ki milyonlarca senede ışığı bize gelenler var. Yıldızların içinde milyonlarca senede, milyarlarca senede ışığı ancak bize gelen var.Yıldızların içinde milyonlarca senede, milyarlarca senede ışığı ancak bize gelen var. Yani ışık sana gelmiş, kaç milyon sene önce yola çıkmış da fezayı geçip de sana gelmiş.Yani ışık sana gelmiş, kaç milyon sene önce yola çıkmış da fezayı geçip de sana gelmiş. Şu an sen onu görüyorsun ama farklı görüyorsun. Şu anda o orada var mı; yok, belki gitti. Şu an sen onu görüyorsun ama farklı görüyorsun. Şu anda o orada var mı; yok, belki gitti. Çünkü sen onun tâ beş milyon sene önceki ışığını almışsın şu an,Çünkü sen onun tâ beş milyon sene önceki ışığını almışsın şu an, ötekisi gelirse beş milyon sene yaşarsa sen o zaman gene aynı ışığı görürsen o hâlâ orada demek o.ötekisi gelirse beş milyon sene yaşarsa sen o zaman gene aynı ışığı görürsen o hâlâ orada demek o. Anla ki bu fezanın ötelerini görmek için Allah sana bir perde koymuş,Anla ki bu fezanın ötelerini görmek için Allah sana bir perde koymuş, o mesafe perdesinden ışığı gelmeyen şeyi zaten göremiyorsun. Sen kendini ne sanıyorsun?! o mesafe perdesinden ışığı gelmeyen şeyi zaten göremiyorsun. Sen kendini ne sanıyorsun?!

Adam kendisini birazcık işte onyedi, onsekizinci asırda astronomi öğrendi diye bir şey sanmış;Adam kendisini birazcık işte onyedi, onsekizinci asırda astronomi öğrendi diye bir şey sanmış; Allah'ın varlığını kabul etmiyor. Allah'ın varlığını kabul etmiyor.

Ya bu düzen, ya bu intizam, ya bu hayat, ya bu hareket, ya bu bereket,Ya bu düzen, ya bu intizam, ya bu hayat, ya bu hareket, ya bu bereket, ya bu dualara icabet nereden oluyor şaşkın! ya bu dualara icabet nereden oluyor şaşkın!

Onun için her alime, alim denilmez. Her alime, alim demeyin, hakikatte alim çok değil.Onun için her alime, alim denilmez. Her alime, alim demeyin, hakikatte alim çok değil. Palavracı çoktur da bazı şeyleri bilince şımarır, birçok şeye hakkı haddi olmadığı halde karışır.Palavracı çoktur da bazı şeyleri bilince şımarır, birçok şeye hakkı haddi olmadığı halde karışır. Onun için hakikî alimleri bulmaya dikkat edin! Meleklerine inandık! Âmennâ ve saddaknâ! Onun için hakikî alimleri bulmaya dikkat edin!

Meleklerine inandık! Âmennâ ve saddaknâ!

Vücudumuzda nice melekler var, her eklemimizde melek var.Vücudumuzda nice melekler var, her eklemimizde melek var. Kirâmen kâtibîn amellerimizi yazıyorlar, sevaplarımızı günahlarımızı yazıyorlar. Kirâmen kâtibîn amellerimizi yazıyorlar, sevaplarımızı günahlarımızı yazıyorlar.

Kardeşimiz, bizi videoya aldığı gibi filmimizi, hepimizin, Allahu Teâlâ hazretleriKardeşimiz, bizi videoya aldığı gibi filmimizi, hepimizin, Allahu Teâlâ hazretleri bu dünyada yaptıklarımızı kaydettiriyor. bu dünyada yaptıklarımızı kaydettiriyor. İsterse video gibi, isterse teyp gibi, isterse sesimizi, isterse görüntümüzü…İsterse video gibi, isterse teyp gibi, isterse sesimizi, isterse görüntümüzü… Rûz-u mahşerde karşımıza dökecek, çıkartacak.Rûz-u mahşerde karşımıza dökecek, çıkartacak. Bu dünyada işlediğimiz sevaplar, günahlar; hepsi ortaya dökülecek. Bu dünyada işlediğimiz sevaplar, günahlar; hepsi ortaya dökülecek.

Ve kütübihî. "Allah'ın kitaplarına da inanmak." Kur'an'ı kim indirdi? Allah. Ve kütübihî. "Allah'ın kitaplarına da inanmak."

Kur'an'ı kim indirdi?

Allah.

"Peygamber getirdi." "Peygamber getirdi."

Hayır! Peygambere Allah celle celâlühü indirdi, peygambere vahyetti.Hayır!

Peygambere Allah celle celâlühü indirdi, peygambere vahyetti.
Vahiy katipleri yazdı, Mushaf haline getirdi, bizim zamanımıza kadar geldi. Vahiy Allah'ın. Vahiy katipleri yazdı, Mushaf haline getirdi, bizim zamanımıza kadar geldi. Vahiy Allah'ın.

İncil de öyle, Tevrat da öyle, Zebur da öyle, suhûf-ı kadîme de öyle.. İncil de öyle, Tevrat da öyle, Zebur da öyle, suhûf-ı kadîme de öyle..

Ama insanlar bunları kitaplara, defterlere, kâğıtlara yazdıktan sonraAma insanlar bunları kitaplara, defterlere, kâğıtlara yazdıktan sonra bazı cümlelerini değiştirmişler, bazı yerlerini tahrip etmişlerdir. bazı cümlelerini değiştirmişler, bazı yerlerini tahrip etmişlerdir.

Papalığın İncil'de değişiklik yapma salahiyeti var. Sen kimsin?Papalığın İncil'de değişiklik yapma salahiyeti var. Sen kimsin? Sen Allah'ın kelamını ne hakla, nasıl değiştirirsin?Sen Allah'ın kelamını ne hakla, nasıl değiştirirsin? Onyedinci asırda basılmış İncil ile yirminci asırda basılmış İncil arasında fark var.Onyedinci asırda basılmış İncil ile yirminci asırda basılmış İncil arasında fark var. Olmaz, olmamalı! Olmaz, olmamalı!

Bizim Kur'ân-ı Kerîm'imiz Topkapı Sarayı'nda, Hz. Osman'ın hattıyla yazılmış Kur'ân-ı Kerîm neyse;Bizim Kur'ân-ı Kerîm'imiz Topkapı Sarayı'nda, Hz. Osman'ın hattıyla yazılmış Kur'ân-ı Kerîm neyse; şimdi elimizde okuduğumuz Kur'ân-ı Kerîm aynı. şimdi elimizde okuduğumuz Kur'ân-ı Kerîm aynı.

Onlar tahrifata uğramış, elhamdülillah Rabbimiz bizim kitabımızı,Onlar tahrifata uğramış, elhamdülillah Rabbimiz bizim kitabımızı, bize aynen kıyamete kadar koruyacağını vahyetmiştir: bize aynen kıyamete kadar koruyacağını vahyetmiştir:

İnnâ nahnu nezzelne'z-zikra ve innâ lehû le-hâfizûn. diye buyurmuştur. İnnâ nahnu nezzelne'z-zikra ve innâ lehû le-hâfizûn.

diye buyurmuştur.

Ve rusulihî. "Peygamberlerine de inanmak lazım." Ve rusulihî. "Peygamberlerine de inanmak lazım."

Bu Avrupalılar aslında bize çok hürmet etmesi gerekir; neden?Bu Avrupalılar aslında bize çok hürmet etmesi gerekir; neden? Biz o adamların bütün peygamberlerini peygamber kabul ediyoruz. Biz o adamların bütün peygamberlerini peygamber kabul ediyoruz.

Adamlar Hz. İbrahim'i peygamber tanıyorlar,Adamlar Hz. İbrahim'i peygamber tanıyorlar, kendilerine Abraham adını koyuyorlar biz de İbrahim diyoruz. kendilerine Abraham adını koyuyorlar biz de İbrahim diyoruz. Onlar "Isaac" diyorlar biz "İshak" diyoruz. Onlar "Adam" diyorlar, biz "Âdem" diyoruz.Onlar "Isaac" diyorlar biz "İshak" diyoruz. Onlar "Adam" diyorlar, biz "Âdem" diyoruz. Yani onlar "Moses" diyorlar veya başka şey kullanıyorlar biz "Musa" diyoruz.Yani onlar "Moses" diyorlar veya başka şey kullanıyorlar biz "Musa" diyoruz. O bakımdan saygı duymaları lazım bize. O bakımdan saygı duymaları lazım bize.

Allah Allah, bu müslümanlar ne mübarek insanlar,Allah Allah, bu müslümanlar ne mübarek insanlar, bizim peygamberlerimizin hepsini biliyorlar, tanıyorlar ve saygı gösteriyorlar. bizim peygamberlerimizin hepsini biliyorlar, tanıyorlar ve saygı gösteriyorlar.

Peki insafsızlar! Biz sizin peygamberinizi peygamber tanır,Peki insafsızlar! Biz sizin peygamberinizi peygamber tanır, severiz de siz bizim Peygamberimiz'e niye saygı göstermezsiniz?! Cahillikten. severiz de siz bizim Peygamberimiz'e niye saygı göstermezsiniz?! Cahillikten.

Bu din işini taassuba sokmuşlar, yoldan çıkmışlar. Allah'ın gazabına uğramış oluyorlar. Bu din işini taassuba sokmuşlar, yoldan çıkmışlar. Allah'ın gazabına uğramış oluyorlar.

Biz Allah'ın peygamberlerine inanmışız; Hz. Âdem atamız aleyhisselâm'dan âhir zaman Peygamberi,Biz Allah'ın peygamberlerine inanmışız; Hz. Âdem atamız aleyhisselâm'dan âhir zaman Peygamberi, kıyamete kadar da peygamberlik hükmü devam edecek olankıyamete kadar da peygamberlik hükmü devam edecek olan Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri arasındaMuhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri arasında gelmiş geçmiş olan nice peygamberler; gelmiş geçmiş olan nice peygamberler;

Minhüm men kasasnâ aleyke ve minhüm men lem naksus aleyke. Minhüm men kasasnâ aleyke ve minhüm men lem naksus aleyke.

Kimisinin adını anarak Kur'ân-ı Kerîm'de bize bildirmiştir, kimisini bildirmediğini bildirmiştir. Kimisinin adını anarak Kur'ân-ı Kerîm'de bize bildirmiştir, kimisini bildirmediğini bildirmiştir.

Ve in min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîrün. Ve in min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîrün.

"Hiçbir ümmet yok ki Allah oraya peygamber göndermemiş olsun, göndermiştir!" "Hiçbir ümmet yok ki Allah oraya peygamber göndermemiş olsun, göndermiştir!"

diye her ümmete peygamber gittiğini bildiriyor.diye her ümmete peygamber gittiğini bildiriyor. Ama bize Kur'ân-ı Kerîm'de bazılarının ismini bildirmiş, biz ismini bildirdiklerine de inanırız,Ama bize Kur'ân-ı Kerîm'de bazılarının ismini bildirmiş, biz ismini bildirdiklerine de inanırız, ismini bildirmemiş olduğu daha peygamberler olduğunu da biliyoruz. ismini bildirmemiş olduğu daha peygamberler olduğunu da biliyoruz. Onlara da inanıyoruz elhamdülillah. Onlara da inanıyoruz elhamdülillah.

Ve'l-yevmi'l-âhiri. "Son güne, âhiret gününe de inanıyoruz."Ve'l-yevmi'l-âhiri. "Son güne, âhiret gününe de inanıyoruz." Bu dünyadan başka öteki bir âlem olduğuna da inanıyoruz. Bu dünyadan başka öteki bir âlem olduğuna da inanıyoruz.

İşte imanın can damarı burasıdır! Can damarı burasıdır!İşte imanın can damarı burasıdır! Can damarı burasıdır! Çünkü belki siz de duyunca hayret edeceksiniz, ben sanıyordum ki bizim gibi inanıyorlar. Çünkü belki siz de duyunca hayret edeceksiniz, ben sanıyordum ki bizim gibi inanıyorlar.

Yahudilerde âhiret inancı yok. Fesubhanallah! Ne kadar şaşırtıcı! Âhiret inancı yok. Yahudilerde âhiret inancı yok. Fesubhanallah! Ne kadar şaşırtıcı! Âhiret inancı yok.

Âhiret inancı insanı mesuliyet duygusu altına sokar.Âhiret inancı insanı mesuliyet duygusu altına sokar. Yasak düşüncesiyle yanlış iş yapmaktan alıkoyan,Yasak düşüncesiyle yanlış iş yapmaktan alıkoyan, ahlâkî davranmaya sevk eden, imanın en önemli rüknüdür! ahlâkî davranmaya sevk eden, imanın en önemli rüknüdür!

Âhirete imanı yok! Bir gün gelip de Rabbimiz'in huzuruna çıkacağını bilmiyor,Âhirete imanı yok! Bir gün gelip de Rabbimiz'in huzuruna çıkacağını bilmiyor, ortalıkta "dindarım" diye geziniyor. Öyle yok! ortalıkta "dindarım" diye geziniyor. Öyle yok!

Evet, âhiret gününe de inanıyoruz, bir gün gelecek öleceğiz. Gam değil, nasıl olsa öleceğiz.Evet, âhiret gününe de inanıyoruz, bir gün gelecek öleceğiz. Gam değil, nasıl olsa öleceğiz. Her fâni bu ölümü tadacaktır, siz de öleceksiniz, ben de öleceğim, kime kalmış bu dünya?Her fâni bu ölümü tadacaktır, siz de öleceksiniz, ben de öleceğim, kime kalmış bu dünya? Kimseye kalmamış. Hani nerede peygamberler, hani nerede padişahlar, Kimseye kalmamış.

Hani nerede peygamberler, hani nerede padişahlar,
zenginler, sultanlar, hükümdarlar, pehlivanlar, kuvvetliler, güçlüler? zenginler, sultanlar, hükümdarlar, pehlivanlar, kuvvetliler, güçlüler?

Hepsi gitmiş, biz de gideceğiz, sıra bize de gelecek!Hepsi gitmiş, biz de gideceğiz, sıra bize de gelecek! Yaş sırasına göre de değil, Allah'n bildiği bir sırayla hepimiz âhirete göçeceğiz. Yaş sırasına göre de değil, Allah'n bildiği bir sırayla hepimiz âhirete göçeceğiz.

Ölümden korkmak yok! Ölümden korkmaya lüzum yok! Ölümden korkmak yok! Ölümden korkmaya lüzum yok!

Ölüm ne güzel nimettir ki seveni sevdiğine kavuşturuyor.Ölüm ne güzel nimettir ki seveni sevdiğine kavuşturuyor. Biz eğer öldükten sonra buradan kalkıp da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inBiz eğer öldükten sonra buradan kalkıp da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in meclisine gideceksek ben burada ne yapayım? meclisine gideceksek ben burada ne yapayım?

"Al yâ Rabbi canımı, huzûr-ı Resûlullah'a kavuşayım" diye can atar insan, ölümünü ganimet bilir. "Al yâ Rabbi canımı, huzûr-ı Resûlullah'a kavuşayım" diye can atar insan, ölümünü ganimet bilir.

Amr İbn Âs, Mısır'ı fethetmek için ordu tutmuş, giderken kaleyi çevirmişler, kapıları kapatmışlar,Amr İbn Âs, Mısır'ı fethetmek için ordu tutmuş, giderken kaleyi çevirmişler, kapıları kapatmışlar, okları, mızrakları almışlar, surun üstüne çıkmışlar.okları, mızrakları almışlar, surun üstüne çıkmışlar. Müslümanlarla savaşmak ve müdafaa yapmak üzere hazırlıklar yapmışlar. Amr İbn Âs diyor ki onlara; Müslümanlarla savaşmak ve müdafaa yapmak üzere hazırlıklar yapmışlar. Amr İbn Âs diyor ki onlara;

"Yahu siz boşuna bizim karşımıza durmak için hazırlık yapmayın, uğraşmayın!" Çünkü neden? "Yahu siz boşuna bizim karşımıza durmak için hazırlık yapmayın, uğraşmayın!"

Çünkü neden?

"Ben size öyle bir orduyla geliyorum ki şu benim ordumdaki şahısların her birisi ölmeye can atıyor."Ben size öyle bir orduyla geliyorum ki şu benim ordumdaki şahısların her birisi ölmeye can atıyor. Halbuki sizler nasıl olur da yaşarım diye çare arayıp duruyorsunuz!Halbuki sizler nasıl olur da yaşarım diye çare arayıp duruyorsunuz! Bunların arzusu ölmek, şehit olmak, siz ise yaşamak için ne yapacağınızı düşünüp duruyorsunuz, Bunların arzusu ölmek, şehit olmak, siz ise yaşamak için ne yapacağınızı düşünüp duruyorsunuz, bizimle başa çıkamazsınız!" diyor. "Edebinizle kapıyı açın" demiş teslim etsinler diye… bizimle başa çıkamazsınız!"

diyor. "Edebinizle kapıyı açın" demiş teslim etsinler diye…

Her zaman, her vesileyle söylüyorum. Allah şehitlerimizin cümlesineHer zaman, her vesileyle söylüyorum. Allah şehitlerimizin cümlesine yüksek makamlar ihsan eylemiştir, eylesin, bizi de onların şefaatine erdirsin. yüksek makamlar ihsan eylemiştir, eylesin, bizi de onların şefaatine erdirsin.

Çanakkale harbinde iki tane asker siperde ağlaşıyorlar. O adamlar üstlerine bir geliveriyor; Çanakkale harbinde iki tane asker siperde ağlaşıyorlar. O adamlar üstlerine bir geliveriyor;

"Bak iki tanesi başbaşa vermişler ağlaşıyorlar. Gelin buraya!" demiş. "Bak iki tanesi başbaşa vermişler ağlaşıyorlar. Gelin buraya!"

demiş.

"Utanmıyor musunuz siz, asker adam ağlar mı? Ölümden mi korkuyorsunuz?" "Utanmıyor musunuz siz, asker adam ağlar mı? Ölümden mi korkuyorsunuz?"

"Yok komutanım." filan demişler. "Yok komutanım."

filan demişler.

"Yahu söyleyin nedir? Ailenizi mi özlediniz? Çocuklarınız mı aklınıza geldi?" "Yahu söyleyin nedir? Ailenizi mi özlediniz? Çocuklarınız mı aklınıza geldi?"

"Yok komutanım." filan demiş. "Yok komutanım." filan demiş.

"Yahu söylesenize bir ihtiyacınız mı var? Bir haber göndereyim arka şeylere alayım.." "Yahu söylesenize bir ihtiyacınız mı var? Bir haber göndereyim arka şeylere alayım.."

"Yok komutanım, yok komutanım.." "Peki nedir?" "Karışma bize, ilişme bize..." "Yok komutanım, yok komutanım.."

"Peki nedir?"

"Karışma bize, ilişme bize..."

"Canım ille söyleyeceksiniz!" filan deyince demişler ki; "Canım ille söyleyeceksiniz!"

filan deyince demişler ki;

"Biz buraya Allah bize şehitlik makamını nasip etsin diye, o hevesle, o niyetle çıktık, savaşa geldik."Biz buraya Allah bize şehitlik makamını nasip etsin diye, o hevesle, o niyetle çıktık, savaşa geldik. Harbe giriyoruz, çıkıyoruz; sağlam çıkıyoruz. Harbe giriyoruz, çarpışıyoruz; geliyoruz sağlam.Harbe giriyoruz, çıkıyoruz; sağlam çıkıyoruz. Harbe giriyoruz, çarpışıyoruz; geliyoruz sağlam. Allah bize bu şehitlik makamını niye hâlâ vermedi diye ona üzülüyoruz. Allah bize bu şehitlik makamını niye hâlâ vermedi diye ona üzülüyoruz. Acaba nasip olmayacak mı bize diye üzüntümüz o." Acaba nasip olmayacak mı bize diye üzüntümüz o."

demiş. İşte iman insanı böyle yapar! demiş. İşte iman insanı böyle yapar!

Biz şimdi bugün Türkiye'de, Sapanca'da, Yüzevler'de göle karşı yeşilliklerin arasında oturmuşBiz şimdi bugün Türkiye'de, Sapanca'da, Yüzevler'de göle karşı yeşilliklerin arasında oturmuş dînî bir şey yapıyoruz diye de içimiz mutmain; rahat, huzur içinde yaşıyoruz. dînî bir şey yapıyoruz diye de içimiz mutmain; rahat, huzur içinde yaşıyoruz.

Nasıl yaşıyoruz? Dedelerimiz öldü de öyle yaşıyoruz, dedelerimiz şehit oldu öyle yaşıyoruz. Nasıl yaşıyoruz?

Dedelerimiz öldü de öyle yaşıyoruz, dedelerimiz şehit oldu öyle yaşıyoruz.

Niye şehit olmuş bu adamlar, olmasalardı, keyiflerine baksalardı? Niye şehit olmuş bu adamlar, olmasalardı, keyiflerine baksalardı?

İmanlarından. Sen bu imanı, bu milletin kalbinden, kafasından aldığın zamanİmanlarından. Sen bu imanı, bu milletin kalbinden, kafasından aldığın zaman çarpıştıramazsın, kaçarlar, çarpışmazlar. Başka milletlerde görüyoruz misallerini.çarpıştıramazsın, kaçarlar, çarpışmazlar. Başka milletlerde görüyoruz misallerini. Onun için nereden baksan İslâm güzel. Onun için nereden baksan İslâm güzel.

Âhiret gününe inanç imanın esaslarından ve sonunda da bir ibare eklendi:Âhiret gününe inanç imanın esaslarından ve sonunda da bir ibare eklendi: Ve tü'mine bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî. "Kadere inanmaktır iman.Ve tü'mine bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî. "Kadere inanmaktır iman. Hayır da Allah'tandır, şer de Allah'tandır. Ben bunu böyle takdir etmişim." Hayır da Allah'tandır, şer de Allah'tandır. Ben bunu böyle takdir etmişim."

Başıma bir hastalık geldi, başıma bu hal geldi, işim rast gitmedi,Başıma bir hastalık geldi, başıma bu hal geldi, işim rast gitmedi, çocuğum öldü, hanımım rahatsızlandı, ticaretim bozuldu, memuriyetim şu oldu. Nereden? çocuğum öldü, hanımım rahatsızlandı, ticaretim bozuldu, memuriyetim şu oldu. Nereden?

Allah'tan! Hepsi; hayrı da şerri de Allah'tan! Allah'tan! Hepsi; hayrı da şerri de Allah'tan!

Şimdi cahiller diyor ki yaygın bir söz var; "O adamın işi Allah'a kalmıştır." Şimdi cahiller diyor ki yaygın bir söz var;

"O adamın işi Allah'a kalmıştır."

Yani artık işi Allah'a kaldı, artık işi Allah'a kaldı. Peki önce? Yani artık işi Allah'a kaldı, artık işi Allah'a kaldı. Peki önce?

Önce Allah'a kalmamıştı da arkasından başkası mı yapıyordu? Önce Allah'a kalmamıştı da arkasından başkası mı yapıyordu?

Cahilliğe bakınız. Artık işi Allah'a kaldı, onun işi Allah'ta, Allah'lık adam, Allah'a kalmış. Cahilliğe bakınız. Artık işi Allah'a kaldı, onun işi Allah'ta, Allah'lık adam, Allah'a kalmış.

Evvelinde de âhirinde de işimiz Allah'tan, ne dilerse öyle yapar.Evvelinde de âhirinde de işimiz Allah'tan, ne dilerse öyle yapar. Biz O'nun arzusunun, emrinin, kaderinin dışına çıkamayız, ancak O'na yalvarırız! Biz O'nun arzusunun, emrinin, kaderinin dışına çıkamayız, ancak O'na yalvarırız!

Bizim elimizde iki tane yapılacak iş vardır: Kaderine razı olmak, boyun bükmek; Bizim elimizde iki tane yapılacak iş vardır: Kaderine razı olmak, boyun bükmek;

"Senden gelen bana hoştur yâ Rabbi" demek. İkincisi; dua etmek. "Senden gelen bana hoştur yâ Rabbi"

demek. İkincisi; dua etmek.

"Yâ Rabbi ben senin âciz bir kulunum, nâçizim, yüzüm kara, elim boş, suçum çok…"Yâ Rabbi ben senin âciz bir kulunum, nâçizim, yüzüm kara, elim boş, suçum çok… Ama sen Rabbim'sin, Erhamu'r-râhimîn'sin, gayp hazinelerinin sahibisin,Ama sen Rabbim'sin, Erhamu'r-râhimîn'sin, gayp hazinelerinin sahibisin, ben bu işe dayanamadım, benden bu derdi al yâ Rabbi.ben bu işe dayanamadım, benden bu derdi al yâ Rabbi. Bana lütfunu ihsan et. Sen bana dua etmeyi de emrettin Kur'ân-ı Kerîm'de, zaten onun için el açıyorum,Bana lütfunu ihsan et. Sen bana dua etmeyi de emrettin Kur'ân-ı Kerîm'de, zaten onun için el açıyorum, kaderime itirazım yok ama isteğim de şudur, sen bilirsin yâ Rabbi…" kaderime itirazım yok ama isteğim de şudur, sen bilirsin yâ Rabbi…"

diye dua etme ihtimali de vardır. İki ihtimal vardır, ikisi de güzeldir. diye dua etme ihtimali de vardır. İki ihtimal vardır, ikisi de güzeldir.

Allah Teâlâ hazretleri dua eden kulunu sever.Allah Teâlâ hazretleri dua eden kulunu sever. Ve bir başka güzel hadîs-i şerîf var, hatırınızda kalsın; Ve bir başka güzel hadîs-i şerîf var, hatırınızda kalsın;

Men lem yed'ullâhe gadiba'llâhu aleyh. "Kim Allah'a dua etmezse Allah ona gazap eder!" Men lem yed'ullâhe gadiba'llâhu aleyh. "Kim Allah'a dua etmezse Allah ona gazap eder!"

Subhanallah! Kendisinden istemeyene kızıyor Allah. Subhanallah! Kendisinden istemeyene kızıyor Allah.

Dünya zenginleri isteyene kızar; "Git be adam, Allah Allah, hep beni mi buluyorsun, başka zengin mi yok?Dünya zenginleri isteyene kızar; "Git be adam, Allah Allah, hep beni mi buluyorsun, başka zengin mi yok? Git de biraz başka zenginlerden iste! Git de biraz başka zenginlerden iste! Ben falanca camiye yardım ettim, okul yaptırdım, bilmem ne yaptırdım.Ben falanca camiye yardım ettim, okul yaptırdım, bilmem ne yaptırdım. Allah versin, başkası versin!" filan der dünya ehli zenginler. Allah versin, başkası versin!" filan der dünya ehli zenginler.

Allahu Teâlâ hazretleri kendisinden dua edip istemeyene gazap ediyor. Allah gazap ediyor.Allahu Teâlâ hazretleri kendisinden dua edip istemeyene gazap ediyor. Allah gazap ediyor. "Vay edepsiz vay! Benim azametimi kudretimi bilemedi, beni layıkıyla takdir edemedi,"Vay edepsiz vay! Benim azametimi kudretimi bilemedi, beni layıkıyla takdir edemedi, benden istemesini bile şey yapmıyor!..." diye ona gazap ediyor. Onun için; benden istemesini bile şey yapmıyor!..." diye ona gazap ediyor. Onun için;

"Pabucunuzun bağcığı kopsa Allah'tan isteyin." diyor Peygamber Efendimiz. "Pabucunuzun bağcığı kopsa Allah'tan isteyin."

diyor Peygamber Efendimiz.

"Pabucumun bağcığı koptu, yâ Rabbi, sen bana bir bağcık gönder." "Pabucumun bağcığı koptu, yâ Rabbi, sen bana bir bağcık gönder."

E böyle dua olur mu? Peygamber Efendimiz söylemiş.E böyle dua olur mu?

Peygamber Efendimiz söylemiş.
İnsan senli benli olunca, imanı kâmil olunca öyle ister. Allah gönderir. Ben gülüyorum; İnsan senli benli olunca, imanı kâmil olunca öyle ister. Allah gönderir.

Ben gülüyorum;

"Allah'ın varlığına deliller." Yahu Allah'ın varlığına delil mi ister insan? "Allah'ın varlığına deliller."

Yahu Allah'ın varlığına delil mi ister insan?

İstiyorsun, veriyor. Bakıyorum kitaplarda onu da yazmamışlar.İstiyorsun, veriyor.

Bakıyorum kitaplarda onu da yazmamışlar.
Allah'ın varlığı delili, birliği delili, kudüs delili, bilmem ne delili, bilmem ne delili…Allah'ın varlığı delili, birliği delili, kudüs delili, bilmem ne delili, bilmem ne delili… Bir sürü felsefî delil kırma, güncel, ispatlayıcı işaret şey yapmışlar… Bir sürü felsefî delil kırma, güncel, ispatlayıcı işaret şey yapmışlar…

Ya başına yazsana; dua ediyorsun istediğini veriyor, daha ne istiyorsun?! İstedin oldu. Ya başına yazsana; dua ediyorsun istediğini veriyor, daha ne istiyorsun?!

İstedin oldu.

"İmtihanları yâ Rabbi geçeyim, şu soru gelsin…" "İmtihanları yâ Rabbi geçeyim, şu soru gelsin…"

Soruyu isteyip de sorunun geldiği var. Kendi hayatımdan biliyorum.Soruyu isteyip de sorunun geldiği var. Kendi hayatımdan biliyorum. Şu soru gelsin, bu soru gelmesin. Üç yeri çalışmıştım. Hop açıyor hoca, o yeri soruyor. Neden? Şu soru gelsin, bu soru gelmesin. Üç yeri çalışmıştım. Hop açıyor hoca, o yeri soruyor. Neden?

Allah dualarını kabul ettiği için gözünü açamıyor. Allah dualarını kabul ettiği için gözünü açamıyor.

Her yerde Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığına, birliğine delil var ama insanoğlu kör.Her yerde Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığına, birliğine delil var ama insanoğlu kör. Körlerden beter! Dünyanın körü ışık görmüyor ama akıl nuruyla neler görüyor… Körlerden beter! Dünyanın körü ışık görmüyor ama akıl nuruyla neler görüyor…

Rahmetli, bizim bir hâfız, kör komşumuz vardı. İki gözü âmâ… Eve bir girmiş kapıdan içeri; Rahmetli, bizim bir hâfız, kör komşumuz vardı. İki gözü âmâ… Eve bir girmiş kapıdan içeri;

"Evde hırsız var!" demiş kendisi, iki gözü âmâ, evine hırsız girmiş."Evde hırsız var!"

demiş kendisi, iki gözü âmâ, evine hırsız girmiş.
Hırsızın gözü görüyor, ev sahibinin iki gözü âmâ yakalamış, evin içinde hırsızı yakalamış. Neden? Hırsızın gözü görüyor, ev sahibinin iki gözü âmâ yakalamış, evin içinde hırsızı yakalamış. Neden?

O âmâlık bir şey değil. Hem öyle âmâ olur da insan sabır da ederse; O âmâlık bir şey değil. Hem öyle âmâ olur da insan sabır da ederse;

"Allah bunu böyle takdir etmiş, ne yapalım veren O alan O…" derse; "Allah bunu böyle takdir etmiş, ne yapalım veren O alan O…"

derse;

"Ben bir kimsenin gözünü alır da o da sabrederse, alırsam o da sabrederse; ona cenneti veririm." "Ben bir kimsenin gözünü alır da o da sabrederse, alırsam o da sabrederse; ona cenneti veririm."

diyor Allahu Teâlâ; sevabı büyük.diyor Allahu Teâlâ; sevabı büyük. Onun için duası makbul sahabeden bir zâtın âhir ömründe iki gözü görmez olmuş, demişler ki; Onun için duası makbul sahabeden bir zâtın âhir ömründe iki gözü görmez olmuş, demişler ki;

"Biz seni biliyoruz, sana getiririz hastayı dua edersin iyi olur, bir şey için senden gelir"Biz seni biliyoruz, sana getiririz hastayı dua edersin iyi olur, bir şey için senden gelir rica ederiz dua edersin o dediğimiz şey olur; kendine de dua etsene, gözün açılsın." rica ederiz dua edersin o dediğimiz şey olur; kendine de dua etsene, gözün açılsın."

"Ben, Allah'ın rızasını gözümün nurundan daha çok severim." "Ben, Allah'ın rızasını gözümün nurundan daha çok severim."

Sevgiye bak! Biliyor tabii, gözünün nurunu Allah aldı, onun mukabilinde cennet var.Sevgiye bak! Biliyor tabii, gözünün nurunu Allah aldı, onun mukabilinde cennet var. "Gözümün nuru gelsin" diye bile dua etmiyor, istese eder. "Gözümün nuru gelsin" diye bile dua etmiyor, istese eder. Allah da o sevdiği kula istediğini vermiştir. Onu da verir ne var… Ama "ben istemem" diyor. Allah da o sevdiği kula istediğini vermiştir. Onu da verir ne var… Ama "ben istemem" diyor.

O dünya âmâlığı bir şey değil, insanların mânevî âmâlığı asıl körlük olur, asıl körlük!O dünya âmâlığı bir şey değil, insanların mânevî âmâlığı asıl körlük olur, asıl körlük! O'nun olduğuna Kur'ân-ı Kerîm'den delilimiz şu ki: Allahu Teâlâ hazretleriO'nun olduğuna Kur'ân-ı Kerîm'den delilimiz şu ki: Allahu Teâlâ hazretleri mücrim kullarını rûz-ı mahşerde, âhirette âmâ olarak haşredecek. O da diyecek ki; mücrim kullarını rûz-ı mahşerde, âhirette âmâ olarak haşredecek. O da diyecek ki;

Kâle rabbi li me haşertenî a'mâ ve kad küntü basîran. Kâle rabbi li me haşertenî a'mâ ve kad küntü basîran.

"Ben dünyada gözleri iyice gören, fıldır fıldır gören insandım, açıkgözlü dedikleri;"Ben dünyada gözleri iyice gören, fıldır fıldır gören insandım, açıkgözlü dedikleri; sen beni burada niye âmâ olarak böyle haşreyledin?" sen beni burada niye âmâ olarak böyle haşreyledin?"

Kâle kezâlike etetke âyâtünâ fe nesîtehâ ve kezâlike'l-yevme tünsâ. Kâle kezâlike etetke âyâtünâ fe nesîtehâ ve kezâlike'l-yevme tünsâ.

"Sana Allah'ın emirleri, yasakları, buyrukları geldiği zaman sen duymuyordun,"Sana Allah'ın emirleri, yasakları, buyrukları geldiği zaman sen duymuyordun, görmüyordun, iman etmiyordun; işte bugün ceza olarak senin de gözün görmüyor." görmüyordun, iman etmiyordun; işte bugün ceza olarak senin de gözün görmüyor."

diye cevabı olacak. diye cevabı olacak.

Allah bizi mânevî körlükten kurtarsın!Allah bizi mânevî körlükten kurtarsın! Maddî bakımdan da vücutlarımıza sıhhat afiyet versin! İki cihanın hayırlarına cümlemizi nâil eylesin! Maddî bakımdan da vücutlarımıza sıhhat afiyet versin! İki cihanın hayırlarına cümlemizi nâil eylesin!

Kaderin hayrının ve şerrinin Allah'tan geldiğine inanmak;Kaderin hayrının ve şerrinin Allah'tan geldiğine inanmak; bu önemli bir şey! İmanın esaslarından biridir. bu önemli bir şey! İmanın esaslarından biridir.

Bizim profesör arkadaşlardan birisi, Mısır'da tahsil gören yabancı profesörün yanında doktora yaptı.Bizim profesör arkadaşlardan birisi, Mısır'da tahsil gören yabancı profesörün yanında doktora yaptı. Doktorası esnasında "Kur'an'a göre iman esasları" derken "kader inancı"nı yazmadı.Kabul etmedi. Doktorası esnasında "Kur'an'a göre iman esasları" derken "kader inancı"nı yazmadı.Kabul etmedi.

Bak, hadîs-i şerîf… Müslim'in Sahîh'inde yer alan hadîs-i şerîfteBak, hadîs-i şerîf… Müslim'in Sahîh'inde yer alan hadîs-i şerîfte hayrı ve şerri Allah'ın takdir ettiğini gösteren hadîs-i şerîf… Hayır da Allah'tan şer de Allah'tan.hayrı ve şerri Allah'ın takdir ettiğini gösteren hadîs-i şerîf… Hayır da Allah'tan şer de Allah'tan. Allah'ın emri olmasa yaprak bile kıpırdamaz, hiçbir şey olmaz! Allah'ın emri olmasa yaprak bile kıpırdamaz, hiçbir şey olmaz! Allahu Teâlâ hazretleri istemeyince hiçbir şey olmaz! Peki neden kötülükler oluyor? Allahu Teâlâ hazretleri istemeyince hiçbir şey olmaz!

Peki neden kötülükler oluyor?

Allah iyilere ve kötülere fırsat ve hürriyet, imkân vermiş. Rızası yok.Allah iyilere ve kötülere fırsat ve hürriyet, imkân vermiş. Rızası yok. Dikkat edin, rızası yok; kötülüğü yapmaya rızası yok!Dikkat edin, rızası yok; kötülüğü yapmaya rızası yok! "Ben öyle yaparsan razı gelmem!" diyor ama müsaade, imkân var... "Ben öyle yaparsan razı gelmem!" diyor ama müsaade, imkân var...

O adam da aklını kullanıp iyi yolu seçerse sevap veriyor, kötü yolu tercih ederse günaha giriyor.O adam da aklını kullanıp iyi yolu seçerse sevap veriyor, kötü yolu tercih ederse günaha giriyor. Onun için, serbestlik olduğundan; iyi insan da var, kötü insan da var.Onun için, serbestlik olduğundan; iyi insan da var, kötü insan da var. Serbestlik olduğundan içki içen de var içmeyen de var. Serbestlik olduğundan içki içen de var içmeyen de var. Serbestlik olduğundan her türlü melaneti yapan da var;Serbestlik olduğundan her türlü melaneti yapan da var; kumar mumar, ıvır zıvır vesaire, yapmayan da var. İmtihan dünyası.kumar mumar, ıvır zıvır vesaire, yapmayan da var. İmtihan dünyası. Dünya, imtihan dünyası olduğundan oluyor ama hayır ve şer Allah'tandır, hiç başka bir şey yoktur. Dünya, imtihan dünyası olduğundan oluyor ama hayır ve şer Allah'tandır, hiç başka bir şey yoktur.

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm.

Her şey Allah'tandır! Onun için başına bir işler gelirse Allah'tan dile kaldırsın.Her şey Allah'tandır! Onun için başına bir işler gelirse Allah'tan dile kaldırsın. Başına bir hayır ulaşırsa, devlet kuşu konarsa; elini Allah'a kaldır, dua et, şükret, Başına bir hayır ulaşırsa, devlet kuşu konarsa; elini Allah'a kaldır, dua et, şükret, "elhamdülillah" de, "şükren lillah" de. Çünkü Allah'tan, hepsi Allah'tandır. "elhamdülillah" de, "şükren lillah" de. Çünkü Allah'tan, hepsi Allah'tandır.

İmanını böyle takviye eyle ki Allahu Teâlâ hazretleri bu tarzda kaderine razı olanlarıİmanını böyle takviye eyle ki Allahu Teâlâ hazretleri bu tarzda kaderine razı olanları en yüksek makamları verir. Yani dervişlikteki, mü'minlikteki en yüksek makamlardan birisi o. en yüksek makamları verir. Yani dervişlikteki, mü'minlikteki en yüksek makamlardan birisi o.

"Ben iyi günlerde baklavalı börekli, ballı kaymaklı giderken"Ben iyi günlerde baklavalı börekli, ballı kaymaklı giderken iyi kulluk ederim ama başıma bir felaket geldi mi basarım yaygarayı…"iyi kulluk ederim ama başıma bir felaket geldi mi basarım yaygarayı…" derse insan, o zaman yanlış olur. O zaman Allah böyle kulları sevmez. derse insan, o zaman yanlış olur. O zaman Allah böyle kulları sevmez. Rıza makamına, teslimiyet makamına ermesi için kulunRıza makamına, teslimiyet makamına ermesi için kulun iyi hâle de kötü hâle de sapasağlam sabredip durması lazım gelir.iyi hâle de kötü hâle de sapasağlam sabredip durması lazım gelir. Feryâd ü figân etti mi, saç baş yoldu mu, dövündü mü, yakındı mı, şikâyet etti mi?... Feryâd ü figân etti mi, saç baş yoldu mu, dövündü mü, yakındı mı, şikâyet etti mi?...

Sen kimi kime şikâyet ediyorsun? Allah'ı mı şikâyet ediyorsun?Sen kimi kime şikâyet ediyorsun? Allah'ı mı şikâyet ediyorsun? Allah'ın takdirini mi başkasına şikâyet ediyorsun? Allah'ın takdirini mi başkasına şikâyet ediyorsun?

"Çık benim mülkümden!" diye Allah kendi mülkünden kovar."Çık benim mülkümden!" diye Allah kendi mülkünden kovar. O'nun mülkünün dışında mülk yok ama sevmediğinin alameti oluyor. O'nun mülkünün dışında mülk yok ama sevmediğinin alameti oluyor.

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi rıza ve teslimiyet makamına vâsıl eylesin. Onun için Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi rıza ve teslimiyet makamına vâsıl eylesin.

Hoştur bana senden gelen Ya gonca gül yahut diken Hoştur bana senden gelen

Ya gonca gül yahut diken

Ya hil'atü yahut kefen Lütfun da hoş kahrın da hoş… Ya hil'atü yahut kefen

Lütfun da hoş kahrın da hoş…

diye serbest serbest yürüyen, hür, hakikî müslümanlar olmayı nasip eylesin!diye serbest serbest yürüyen, hür, hakikî müslümanlar olmayı nasip eylesin! İnsan o zaman serbest yürür. Hayır da Allah'tan şer de Allah'tan. İnsan o zaman serbest yürür. Hayır da Allah'tan şer de Allah'tan. Vallahi kimseden zerre kadar korkum yoktur.Vallahi kimseden zerre kadar korkum yoktur. "Cümle cihan toplansa topuyla tüfeğiyle, karşıma gelse gözümü kırpmam, "Cümle cihan toplansa topuyla tüfeğiyle, karşıma gelse gözümü kırpmam, dediğimi yaparım, işimi bilirim, orası her neyse şey yaparım" diye gider insan.dediğimi yaparım, işimi bilirim, orası her neyse şey yaparım" diye gider insan. Böyle bir imanı olmayan insan da vesveseler, felaketler içinde sürüklenir durur. Böyle bir imanı olmayan insan da vesveseler, felaketler içinde sürüklenir durur.

Allahu Teâlâ hazretleri hakikî imanın lezzetine cümlemizi nâil eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri hakikî imanın lezzetine cümlemizi nâil eylesin.

Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2