Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İslâm’da İnsânî İlişkiler Peygamber Efendimiz’in Ahlâkı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Cemâziye'l-Evvel 1416 / 24.10.1995
Hannover/ Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Konuşma Metni

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i lâyıkı veçhile, gerçek cephesiyle, her vechesiylePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i lâyıkı veçhile, gerçek cephesiyle, her vechesiyle tam anlatabilmek herhalde bir kul için çok zor veya imkânsız bir şey.tam anlatabilmek herhalde bir kul için çok zor veya imkânsız bir şey. Çünkü Allah'ın sevdiği, seçtiği ve Hz. Âdem'den kıyamet kopuncaya kadar dünya üzerinde gelmiş geçmişÇünkü Allah'ın sevdiği, seçtiği ve Hz. Âdem'den kıyamet kopuncaya kadar dünya üzerinde gelmiş geçmiş ve gelip geçecek bütün insanların en üstünü olan bir şahsı anlatmak herhalde kolay bir şey değil. ve gelip geçecek bütün insanların en üstünü olan bir şahsı anlatmak herhalde kolay bir şey değil.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkının bizler için çarpıcı, siz gençler için enterasan,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkının bizler için çarpıcı, siz gençler için enterasan, bugünkü kültürle yetişmiş insanlar için şâyân-ı taaccub kısımlarını anlatmaya çalışacağım. bugünkü kültürle yetişmiş insanlar için şâyân-ı taaccub kısımlarını anlatmaya çalışacağım.

''İnsanî ilişkiler'' sözü çok geniş bir alanı kaplıyor. İnsanın insanla olan bütün ilişkileri bu sözün içine giriyor, içeriğine, muhtevasına dâhil oluyor. ''İnsanî ilişkiler'' sözü çok geniş bir alanı kaplıyor. İnsanın insanla olan bütün ilişkileri bu sözün içine giriyor, içeriğine, muhtevasına dâhil oluyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkı da son derece geniş bir konu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkı da son derece geniş bir konu.

İnsanî ilişkiler insanın doğduğu aile ortamından başlıyor.İnsanî ilişkiler insanın doğduğu aile ortamından başlıyor. Kendisinin anne ve babasıyla ilişkileri, anne babanın birbirleriyle ve çocukları ile ilişkileri, kardeşlerin birbirleriyle ilişkileri bu işin içine giriyor. Kendisinin anne ve babasıyla ilişkileri, anne babanın birbirleriyle ve çocukları ile ilişkileri, kardeşlerin birbirleriyle ilişkileri bu işin içine giriyor. En küçük sosyal birim olan, insan topluluklarının en küçüğü olan ailede bu ilişkiler var. Bunlarla ilgili İslâm'ın çok önemli emirleri var. En küçük sosyal birim olan, insan topluluklarının en küçüğü olan ailede bu ilişkiler var. Bunlarla ilgili İslâm'ın çok önemli emirleri var.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in çok dikkat çekici tavsiyeleri ve davranışları var.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in çok dikkat çekici tavsiyeleri ve davranışları var. Sonra anne babadan veya evlilikten dolayı ilgi kurulan insanlar var. Sonra anne babadan veya evlilikten dolayı ilgi kurulan insanlar var. Anne babadan dolayı olan ilişkilere İslâm'da ''karâbet'' denilir.Anne babadan dolayı olan ilişkilere İslâm'da ''karâbet'' denilir. Karabet olan insanların arasında ''kan bağı var'' demektir. Evlilikten doğan tanışıklıklara da ''sıhriyet'' denilir. Karabet olan insanların arasında ''kan bağı var'' demektir. Evlilikten doğan tanışıklıklara da ''sıhriyet'' denilir. Arada kan bağı yoktur.Arada kan bağı yoktur. Birisiyle birisi evlenir; başka şehirden başka ülkeden başka milletten olabilir ama aralarında bir sıhrıyet, yakınlık meydana geliyor.Birisiyle birisi evlenir; başka şehirden başka ülkeden başka milletten olabilir ama aralarında bir sıhrıyet, yakınlık meydana geliyor. Evlilikten doğan bir ilişki. Evlilikten doğan bir ilişki. Bunlarla ilgili ve insanın anne babasının dışındaki akrabalarıyla ilişkileriyle ilgili İslâm'ın hükümleri varBunlarla ilgili ve insanın anne babasının dışındaki akrabalarıyla ilişkileriyle ilgili İslâm'ın hükümleri var ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bu konudaki davranışları bahis konusu. ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bu konudaki davranışları bahis konusu.

Sonra müslümanların müslüman olarak birbirleriyle ilişkileri var. Bunların âdâbı var.Sonra müslümanların müslüman olarak birbirleriyle ilişkileri var. Bunların âdâbı var. Büyüklerin küçüklerle, küçüklerin büyüklerle ilişkileri var. Aynı yerde oturmaktan kaynaklanan ilişkiler var. Büyüklerin küçüklerle, küçüklerin büyüklerle ilişkileri var. Aynı yerde oturmaktan kaynaklanan ilişkiler var. Buna ''komşuluk ilişkileri'' diyoruz. Yani sizin yanınızda bir komşu aile oturuyor; aynı katta bir karşı kapı.Buna ''komşuluk ilişkileri'' diyoruz. Yani sizin yanınızda bir komşu aile oturuyor; aynı katta bir karşı kapı. Mesela bir Alman. Onlarla ilişkiler var; komşuluk âdâbıyla ilgili.Mesela bir Alman. Onlarla ilişkiler var; komşuluk âdâbıyla ilgili. Sonra toplumdaki faaliyetler dolayısıyla meydana gelen ilişkiler var.Sonra toplumdaki faaliyetler dolayısıyla meydana gelen ilişkiler var. Çalışma hayatı ilişkileri, ticaret ilişkileri, sanat ilişkileri, iş âdâbı, patron işçi ilişkileri var.Çalışma hayatı ilişkileri, ticaret ilişkileri, sanat ilişkileri, iş âdâbı, patron işçi ilişkileri var. Bunların herbirisi ayrı birer âlem. Herbirisi için bir kitap yazılabilir ve yazıldığı zaman çok da iyi olur. Bunların herbirisi ayrı birer âlem. Herbirisi için bir kitap yazılabilir ve yazıldığı zaman çok da iyi olur.

Sonra toplu yaşanılan yerlere ait âdap var; o yerlerin temizliği, oradaki insanların birbirleriyle münasebetleri,Sonra toplu yaşanılan yerlere ait âdap var; o yerlerin temizliği, oradaki insanların birbirleriyle münasebetleri, birbirleriyle geçinmelerinin âdâbı, buna ''muâşeret âdâbı'' diyoruz. Sonra düşmanlık gösteren topluluklarla ilişkiler var; sulh veya harp, cihat. birbirleriyle geçinmelerinin âdâbı, buna ''muâşeret âdâbı'' diyoruz. Sonra düşmanlık gösteren topluluklarla ilişkiler var; sulh veya harp, cihat.

Bu konferansı tertip eden sevgili kardeşlerimiz bir başlıkla bizi öyle bir konuya itti ki bu konularla ilgili olarak sizlerle yıllarca konuşabiliriz.Bu konferansı tertip eden sevgili kardeşlerimiz bir başlıkla bizi öyle bir konuya itti ki bu konularla ilgili olarak sizlerle yıllarca konuşabiliriz. Tabi kompozisyon ilmi bakımından, konuşma tekniği yazma tekniği bakımından konuların genişliği, işlenmesini âfâkileştirir.Tabi kompozisyon ilmi bakımından, konuşma tekniği yazma tekniği bakımından konuların genişliği, işlenmesini âfâkileştirir. Çünkü yukarıdan bakıyorsunuz, detayına inemezsiniz. Geniş konuların teknik yönden birtakım sakıncaları vardır. Çünkü yukarıdan bakıyorsunuz, detayına inemezsiniz. Geniş konuların teknik yönden birtakım sakıncaları vardır.

Ama buna rağmen güzel bir konu seçilmiştir.Ama buna rağmen güzel bir konu seçilmiştir. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in davranışından, hayatından, ahlâkından bugünkü hayatımıza köprü kurulması lazım.Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in davranışından, hayatından, ahlâkından bugünkü hayatımıza köprü kurulması lazım. Ve bizim ondan öğreneceğimiz çok şeyler var. Her şeyi ondan öğreniyoruz.Ve bizim ondan öğreneceğimiz çok şeyler var. Her şeyi ondan öğreniyoruz. Onun için ''Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkı ve insanî ilişkilerimiz'' diye, iki şey arasında güzel bir bağlantı, alaka kurulmuştur.Onun için ''Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkı ve insanî ilişkilerimiz'' diye, iki şey arasında güzel bir bağlantı, alaka kurulmuştur. Güzel bir konu seçilmiş. Konuyu tespit etmiş olan kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Güzel bir konu seçilmiş. Konuyu tespit etmiş olan kardeşlerimize teşekkür ediyorum.

İslâm'ın genel yapısına değinecek olursak; incelemek maksadıyla, mikroskopla inceler gibi,İslâm'ın genel yapısına değinecek olursak; incelemek maksadıyla, mikroskopla inceler gibi, bir bilim adamı titizliğiyle eğildiğimiz zaman İslâm'ın sosyal meselelere, toplumsal meselelere hayret edilecek kadar büyük önem veren bir din olduğunu görürüz. bir bilim adamı titizliğiyle eğildiğimiz zaman İslâm'ın sosyal meselelere, toplumsal meselelere hayret edilecek kadar büyük önem veren bir din olduğunu görürüz. Bu bakımdan İslâm dini, bütün öbür inanç sistemlerinden çok büyük bir farklılık arz eder. İslâm, bir bakıma topluluk dini gibidir. Bu bakımdan İslâm dini, bütün öbür inanç sistemlerinden çok büyük bir farklılık arz eder. İslâm, bir bakıma topluluk dini gibidir.

Bir kere İslâm, toplu yaşamayı teşvik etmiştir. Bir kere İslâm, toplu yaşamayı teşvik etmiştir.

''Acaba ben dağ başında mı yaşayayım, münzevî bir hayat mı süreyim?''Acaba ben dağ başında mı yaşayayım, münzevî bir hayat mı süreyim? Uzlet hayatı mı yaşayayım yoksa toplumun içinde mi yaşayayım?'' Uzlet hayatı mı yaşayayım yoksa toplumun içinde mi yaşayayım?''

İslâm, toplumun içinde yaşamayı tercih etmiştir ve teşvik etmiştir; ''Toplum içinde yaşayın.'' demiştir.İslâm, toplumun içinde yaşamayı tercih etmiştir ve teşvik etmiştir; ''Toplum içinde yaşayın.'' demiştir. Halbuki eski ümmetlerde toplumdan kaçış vardır, toplumdan kaçışı teşvik vardır. Halbuki eski ümmetlerde toplumdan kaçış vardır, toplumdan kaçışı teşvik vardır. Adamlar onun için dağ başlarında ibadethâneler yapmışlardır, toplumdan kaçarak yaşayıp ferdî olgunluklarını sağlamaya çalışmışlardır.Adamlar onun için dağ başlarında ibadethâneler yapmışlardır, toplumdan kaçarak yaşayıp ferdî olgunluklarını sağlamaya çalışmışlardır. Bunlara ''ruhbanlık'' deniliyor. Lâ rahbâniyyete fi'l-İslâm denilerek bu yasaklanmıştır. İslâm'da ruhbanlık yoktur, toplum kaçkınlığı yoktur. Bunlara ''ruhbanlık'' deniliyor. Lâ rahbâniyyete fi'l-İslâm denilerek bu yasaklanmıştır. İslâm'da ruhbanlık yoktur, toplum kaçkınlığı yoktur.

Tabi toplum içine girdiği zaman insanın birtakım dertlere belalara bulaşması, sataşması var.Tabi toplum içine girdiği zaman insanın birtakım dertlere belalara bulaşması, sataşması var. Ama İslâm'da ''Toplumun içine girip orada bunlara sabretmek, toplumun dışında kalmaktan daha iyidir.'' prensibi vardır.Ama İslâm'da ''Toplumun içine girip orada bunlara sabretmek, toplumun dışında kalmaktan daha iyidir.'' prensibi vardır. Tabi sevimli bazı teşvikler var:Tabi sevimli bazı teşvikler var: ''Şehirde yaşayan insanlar, aynı kalitede köyde yaşayan veya uzlette yaşayan insanlara göre beş yüz yıl önce cennete girecek.'' diye tavsiye var.''Şehirde yaşayan insanlar, aynı kalitede köyde yaşayan veya uzlette yaşayan insanlara göre beş yüz yıl önce cennete girecek.'' diye tavsiye var. Şehirde ilim var, cemaat var, dostluk var. Onun için Allahu Teâlâ hazretleri şehirdeki yaşama fazla prim veriyor. Şehirde ilim var, cemaat var, dostluk var. Onun için Allahu Teâlâ hazretleri şehirdeki yaşama fazla prim veriyor. Şehrin sevabı fazla. Bu, insanları bedeviyetten, bedevîlikten, toplum dışılıktan medeniyete, medineliliğe, şehirliliğe teşvik etmiştir.Şehrin sevabı fazla. Bu, insanları bedeviyetten, bedevîlikten, toplum dışılıktan medeniyete, medineliliğe, şehirliliğe teşvik etmiştir. Bu, İslâm'ın önemli bir farklı yönüdür. İslâm'ın daha önceki inanç sistemlerinden hayli farklı bir mantığı var. Bu, İslâm'ın önemli bir farklı yönüdür. İslâm'ın daha önceki inanç sistemlerinden hayli farklı bir mantığı var.

İslâm'ın sevap günah ahkâmı incelendiği zaman net olarak görülür ki İslâm; toplum yaşamını güzelleştiren,İslâm'ın sevap günah ahkâmı incelendiği zaman net olarak görülür ki İslâm; toplum yaşamını güzelleştiren, insanların topluca rahat ve huzurlu yaşamalarını sağlayan her türlü detay işi, küçük işi, teferruatı sevapla mükâfatlandırmıştır, insanların topluca rahat ve huzurlu yaşamalarını sağlayan her türlü detay işi, küçük işi, teferruatı sevapla mükâfatlandırmıştır, çok büyük sevap vermiştir, şaşılacak kadar büyük sevap vermiştir! çok büyük sevap vermiştir, şaşılacak kadar büyük sevap vermiştir! Toplumu fesada uğratacak, toplumun huzurunu, rahatını kaçıracak şeylere de ''çok büyük günah'' demiştir, yapılmamasını sağlamaya çalışmıştır. Toplumu fesada uğratacak, toplumun huzurunu, rahatını kaçıracak şeylere de ''çok büyük günah'' demiştir, yapılmamasını sağlamaya çalışmıştır.

Misal, selam. Nihayet bir selam, es-selâmü aleyküm diyorsun. ''Guten abend'' veya ''Guten morgen'' diyorsunuz, selamlaşıyorsunuz.Misal, selam. Nihayet bir selam, es-selâmü aleyküm diyorsun. ''Guten abend'' veya ''Guten morgen'' diyorsunuz, selamlaşıyorsunuz. Selam çok sevaplı bir şeydir. Efendimiz, hayret edilecek kadar büyük bir önem vermiştir, teşvik etmiştir;Selam çok sevaplı bir şeydir. Efendimiz, hayret edilecek kadar büyük bir önem vermiştir, teşvik etmiştir; ''Tanıdığınıza, tanımadığınıza selam verin.'' buyurmuştur.''Tanıdığınıza, tanımadığınıza selam verin.'' buyurmuştur. Birisi bir topluluğa girdiği zaman es-selâmu aleyküm deyince, ''on sevap kazandı'' demiştir.Birisi bir topluluğa girdiği zaman es-selâmu aleyküm deyince, ''on sevap kazandı'' demiştir. Arkasından birisi gelmiştir, es-selâmu aleyküm ve rahmetullah demiştir, ''yirmi sevap kazandı'' demiştir.Arkasından birisi gelmiştir, es-selâmu aleyküm ve rahmetullah demiştir, ''yirmi sevap kazandı'' demiştir. Arkasından birisi daha girip es-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh demiştir, ''otuz sevap kazandı'' demiştir.Arkasından birisi daha girip es-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh demiştir, ''otuz sevap kazandı'' demiştir. Topluma girerken de selam verilir, toplumdan kalkarken de. Millet kalkarken verilen selamı bilmiyor veya alışmadığı için yadırgıyor.Topluma girerken de selam verilir, toplumdan kalkarken de. Millet kalkarken verilen selamı bilmiyor veya alışmadığı için yadırgıyor. Halbuki kalkarken de es-selâmü aleyküm deyip kalkıp gitmek vardır. Halbuki kalkarken de es-selâmü aleyküm deyip kalkıp gitmek vardır.

Selam sözü ne ''guten abend''e benzer, ne ''guten morgen''e benzer, ne ''guten tag''a benzer; çünkü selamın inançla ilgili bir mânası vardır.Selam sözü ne ''guten abend''e benzer, ne ''guten morgen''e benzer, ne ''guten tag''a benzer; çünkü selamın inançla ilgili bir mânası vardır. Biz bir insana es-selâmü aleyküm dediğimiz zaman ''Cennetlik ol!'' demiş oluyoruz. Oraya kadar gidiyor.Biz bir insana es-selâmü aleyküm dediğimiz zaman ''Cennetlik ol!'' demiş oluyoruz. Oraya kadar gidiyor. ''Hem dünyada esen kal, başın dert görmesin; vücudun elem, keder, hastalık görmesin hem de''Hem dünyada esen kal, başın dert görmesin; vücudun elem, keder, hastalık görmesin hem de Allah seni dârusselam olan cennete soksun.'' diye âhirete kadar uzanan bir mânası vardır. Allah seni dârusselam olan cennete soksun.'' diye âhirete kadar uzanan bir mânası vardır.

Tabi İslâm insanların nasıl eğitileceğini biliyor.Tabi İslâm insanların nasıl eğitileceğini biliyor. Sözlerden öze geçildiğini, şekilden ruha doğru, dıştan içe doğru gelindiğini biliyor.Sözlerden öze geçildiğini, şekilden ruha doğru, dıştan içe doğru gelindiğini biliyor. Onun için İslâm şekle önem vermiştir. O şekli yapa yapa otomatikman, o şeklin sonucu olan güzel şeyler sağlanır.Onun için İslâm şekle önem vermiştir. O şekli yapa yapa otomatikman, o şeklin sonucu olan güzel şeyler sağlanır. Selam verile verile muhabbet olur. Muhabbeti teşvik ediyor. Selam verile verile muhabbet olur. Muhabbeti teşvik ediyor. Muhabbetin çok sevabı vardır. Kardeşliğin çok büyük sevabı vardır. Muhabbetin çok sevabı vardır. Kardeşliğin çok büyük sevabı vardır.

İmâm-ı Gazzâlî İhyâ'sına yazmıştır, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;İmâm-ı Gazzâlî İhyâ'sına yazmıştır, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; ''Bazı işler ibadet şeklinde değildir ama çok büyük sevabı vardır.'' Namaz mesela form olarak bir ibadet tarzıdır; ''Bazı işler ibadet şeklinde değildir ama çok büyük sevabı vardır.'' Namaz mesela form olarak bir ibadet tarzıdır; Allahu Ekber diyorsunuz, abdest alıp kıbleye dönüyorsunuz; rükûsu var, secdesi var.Allahu Ekber diyorsunuz, abdest alıp kıbleye dönüyorsunuz; rükûsu var, secdesi var. Ama bazı şeyler vardır ki böyle bir ibadet formu göstermiyor, dışarıdan bakan insan böyle bir şey düşünmez fakat ibadettir, sevaptır. Ama bazı şeyler vardır ki böyle bir ibadet formu göstermiyor, dışarıdan bakan insan böyle bir şey düşünmez fakat ibadettir, sevaptır.

Mesela onlardan birisi toplumda kişinin öteki kişilerle dostluk, arkadaşlık yapması.Mesela onlardan birisi toplumda kişinin öteki kişilerle dostluk, arkadaşlık yapması. Buna ''uhuvvet'' diyoruz, ''din kardeşliği'' diyoruz. Kardeş olması çok sevaptır. Buna ''uhuvvet'' diyoruz, ''din kardeşliği'' diyoruz. Kardeş olması çok sevaptır. Muazzam sevaptır, en büyük sevaplardan birisidir ve büyük bir ibadettir. Muazzam sevaptır, en büyük sevaplardan birisidir ve büyük bir ibadettir. İnsan yeni bir dost kazandıkça sevap kazanır. Mesela bugün birisiyle tanıştınız; İnsan yeni bir dost kazandıkça sevap kazanır. Mesela bugün birisiyle tanıştınız;

''Merhaba. Nerelisin?'' ''Şuralıyım.'' ''Merhaba. Nerelisin?'' ''Şuralıyım.''

''Allah yeni bir dost kazanan müslümanın derecesini cennette bir derece daha yükseltecek.'' diye buyuruluyor.''Allah yeni bir dost kazanan müslümanın derecesini cennette bir derece daha yükseltecek.'' diye buyuruluyor. Böylece dost kazanmaya, dostluk yapmaya teşvik vardır. Dostluğu sağlamlaştıracak vesilelere teşvik vardır. Böylece dost kazanmaya, dostluk yapmaya teşvik vardır. Dostluğu sağlamlaştıracak vesilelere teşvik vardır. Mesela ziyafet çekmek, hediye vermek, ziyaret etmek.Mesela ziyafet çekmek, hediye vermek, ziyaret etmek. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bunların hepsini geniş geniş teşvik etmiş ve sevaplarından bahsetmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bunların hepsini geniş geniş teşvik etmiş ve sevaplarından bahsetmiştir.

Şimdi sizi ilgilendiren bir hatırayı, yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum.Şimdi sizi ilgilendiren bir hatırayı, yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum. Kaddafi, propaganda maksadıyla çok çeşitli ülkelerden gazetecileri Libya'ya, Trablus'a çağırmış.Kaddafi, propaganda maksadıyla çok çeşitli ülkelerden gazetecileri Libya'ya, Trablus'a çağırmış. Bizim Türkiye'den de tanınmış solcu, sağcı gazetecileri çağırmış. Libya'da lüks bir otele yerleştirmiş. Bizim Türkiye'den de tanınmış solcu, sağcı gazetecileri çağırmış. Libya'da lüks bir otele yerleştirmiş. Bunu bana Abdurrahman Dilipak anlattı. O da sağcı bir gazeteci olarak oraya çağırılmış, gitmiş. Otelin lobisinde demiş ki; Bunu bana Abdurrahman Dilipak anlattı. O da sağcı bir gazeteci olarak oraya çağırılmış, gitmiş. Otelin lobisinde demiş ki;

''Biliyor musunuz, Fransız filozofu Roger Garaudy müslüman oldu.'' ''Biliyor musunuz, Fransız filozofu Roger Garaudy müslüman oldu.''

Tabi bizim Türkiyeli solcu gazeteciler ciddiye almamışlar; Tabi bizim Türkiyeli solcu gazeteciler ciddiye almamışlar;

''Yahu, siz de artık herkes için ‘müslüman oldu' diyorsunuz; O adam büyük filozof, kitapları Moskova'da ders kitabı olarak okunuyor.''Yahu, siz de artık herkes için ‘müslüman oldu' diyorsunuz; O adam büyük filozof, kitapları Moskova'da ders kitabı olarak okunuyor. Roger Garaudy müslüman olmaz.'' demişler. Roger Garaudy müslüman olmaz.'' demişler.

Allah'ın işine bakın ki ertesi gün Roger Garaudy de davetli olarak oraya gelmiş. Herkes merakta; Allah'ın işine bakın ki ertesi gün Roger Garaudy de davetli olarak oraya gelmiş. Herkes merakta;

''Acaba hakikaten Roger Garaudy müslüman oldu mu?'' Sormuşlar; ''Acaba hakikaten Roger Garaudy müslüman oldu mu?'' Sormuşlar;

''Müslüman mısınız?'' ''Evet, müslümanım, müslüman oldum.'' ''Müslüman mısınız?'' ''Evet, müslümanım, müslüman oldum.''

Bizim solcu gazetecilerden bir tanesi; Bizim solcu gazetecilerden bir tanesi;

''Üstat! Ne diye müslüman oldun?'' demiş. ''Üstat! Ne diye müslüman oldun?'' demiş.

Onun sitemini, edâsını, kafasındaki sözü anlamış. Çok hoşuma gidiyor da bunu her yerde söylüyorum. Demiş ki; Onun sitemini, edâsını, kafasındaki sözü anlamış. Çok hoşuma gidiyor da bunu her yerde söylüyorum. Demiş ki;

''Bak evlat! Kapitalizm insanı sermayeye ve patrona esir etti. Vahşi kapitalizm böyle işte; sonunda komünizmi doğurdu.'' ''Bak evlat! Kapitalizm insanı sermayeye ve patrona esir etti. Vahşi kapitalizm böyle işte; sonunda komünizmi doğurdu.''

Biliyorsunuz kapitalizmin sert uygulamaları reaksiyonlar meydana getirdi, komünizm meydana geldi.Biliyorsunuz kapitalizmin sert uygulamaları reaksiyonlar meydana getirdi, komünizm meydana geldi. Komünizm ise insanı topluma feda etmiştir. Orada da insanın hiç değeri yok. Yani hapse atılır, öldürülür.Komünizm ise insanı topluma feda etmiştir. Orada da insanın hiç değeri yok. Yani hapse atılır, öldürülür. ''Mühim olan toplumdur.'' denilerek orada da toplum öne geçirilmiş; fert olarak insan ihmal edilmiş. ''Mühim olan toplumdur.'' denilerek orada da toplum öne geçirilmiş; fert olarak insan ihmal edilmiş. Kapitalizmde de insan eziliyor, istismar ediliyor, çalıştırılıyor, işçinin emeği sömürülüyor, sermayedarlar gittikçe daha zengin oluyor. Kapitalizmde de insan eziliyor, istismar ediliyor, çalıştırılıyor, işçinin emeği sömürülüyor, sermayedarlar gittikçe daha zengin oluyor.

''Emperyalizm, sömürü ve kapitalizm insanı patrona esir etmiştir; komünizm cemiyete feda etmiştir.''Emperyalizm, sömürü ve kapitalizm insanı patrona esir etmiştir; komünizm cemiyete feda etmiştir. İnsana insan olma değerini veren İslâm'dır. Onun için müslüman oldum.'' demiş. İnsana insan olma değerini veren İslâm'dır. Onun için müslüman oldum.'' demiş.

Tabi bu, çok kısa bir özet. Ama bu işleri çok iyi bilen bir insan olarak, bütün ekonomik sistemleri gayet güzel bildirmiş oluyor. Tabi bu, çok kısa bir özet. Ama bu işleri çok iyi bilen bir insan olarak, bütün ekonomik sistemleri gayet güzel bildirmiş oluyor.

Evet, İslâm her konuda çok muhteşem, çok hayret edilecek, hayran kalınacak dengeler kuruyor.Evet, İslâm her konuda çok muhteşem, çok hayret edilecek, hayran kalınacak dengeler kuruyor. Aşırılıkları bertaraf ediyor, dengeli duruyor.Aşırılıkları bertaraf ediyor, dengeli duruyor. İslâm hem tek şahıs olarak ferde, bireye önem veriyor hem de topluma önem veriyor. İslâm hem tek şahıs olarak ferde, bireye önem veriyor hem de topluma önem veriyor. Birisini ötekisine ezdirmiyor. İslâm'da fert de çok mutlu, toplum da çok düzenli. Başka sistemlerde bu yok. Birisini ötekisine ezdirmiyor. İslâm'da fert de çok mutlu, toplum da çok düzenli. Başka sistemlerde bu yok. Onun için İslâm hakkıyla yaşandığı zaman insan ruhen de mutlu oluyor; çok rahat oluyor, içi huzurlu oluyor, bedenen sıhhatli oluyor.Onun için İslâm hakkıyla yaşandığı zaman insan ruhen de mutlu oluyor; çok rahat oluyor, içi huzurlu oluyor, bedenen sıhhatli oluyor. İslâm aklı korumayı da esas almış, aklen de sıhhatli oluyor. Ailevî yönden düzenli oluyor. İslâm aklı korumayı da esas almış, aklen de sıhhatli oluyor. Ailevî yönden düzenli oluyor. Çünkü kocaya da hanıma da bazı şeyler emretmiş. Cinsel yönden de düzen koymuş. Çünkü kocaya da hanıma da bazı şeyler emretmiş. Cinsel yönden de düzen koymuş. İçtimaî düzeni ve saadeti de sağlamış. Bunların hepsi İslâm'da bir düzene girmiş oluyor ve İslâm'da tahakkuk ediyor.İçtimaî düzeni ve saadeti de sağlamış. Bunların hepsi İslâm'da bir düzene girmiş oluyor ve İslâm'da tahakkuk ediyor. Onun için şeksiz şüphesiz en güzel nizam Garaudy'nin dediği gibi İslâm'la olmuş oluyor. Onun için şeksiz şüphesiz en güzel nizam Garaudy'nin dediği gibi İslâm'la olmuş oluyor.

Biliyorsunuz, ibadetler bile ferdîdir, netice itibariyle kulla Rabbi arasındadır.Biliyorsunuz, ibadetler bile ferdîdir, netice itibariyle kulla Rabbi arasındadır. Ama onların bile toplumsal olanlarının sevabı çok büyüktür.Ama onların bile toplumsal olanlarının sevabı çok büyüktür. Mesela insan evde bir namaz kılarsa bir birim sevap alıyor ama camide kıldığı zaman 27 kat sevap alıyor. Mesela insan evde bir namaz kılarsa bir birim sevap alıyor ama camide kıldığı zaman 27 kat sevap alıyor. Cuma namazı kılınan büyük camide kıldığı zaman 50 kat sevap alıyor. Cuma namazı kılınan büyük camide kıldığı zaman 50 kat sevap alıyor.

Namaz bir ibadettir; Allah'ın huzurunda duruyoruz, mânasını bilerek bilmeyerek bir şeyler okuyoruz, rükû ediyoruz, secde ediyoruz. İbadet. Namaz bir ibadettir; Allah'ın huzurunda duruyoruz, mânasını bilerek bilmeyerek bir şeyler okuyoruz, rükû ediyoruz, secde ediyoruz. İbadet.

Oruç? Oruç da bir ibadet. Allah için kendini tutuyorsun, sabrediyorsun.Oruç? Oruç da bir ibadet. Allah için kendini tutuyorsun, sabrediyorsun. Ama İslâm, zekâtı da bir ibadet yapmış. Zekât sonuç itibariyle iktisadî, içtimaî, ahlâkî bir olaydır. Ama ona büyük önem vermiş.Ama İslâm, zekâtı da bir ibadet yapmış. Zekât sonuç itibariyle iktisadî, içtimaî, ahlâkî bir olaydır. Ama ona büyük önem vermiş. Peygamber Efendimiz zamanında çok önemli uygulamalar var. Mesela Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz halife olunca bazıları şöyle demişler: Peygamber Efendimiz zamanında çok önemli uygulamalar var. Mesela Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz halife olunca bazıları şöyle demişler:

''Yâ Ebâ Bekir! Tamam, kelime-i şehadet getireceğiz, namaz kılacağız, Ramazan'da oruç tutacağız ama bizden zekâtı isteme!'' Ebû Bekir Efendimiz onlara; ''Yâ Ebâ Bekir! Tamam, kelime-i şehadet getireceğiz, namaz kılacağız, Ramazan'da oruç tutacağız ama bizden zekâtı isteme!'' Ebû Bekir Efendimiz onlara;

''Resûlullah zamanında verdiğiniz zekâtları ya aynen verirsiniz ya da sizinle savaşırım!''Resûlullah zamanında verdiğiniz zekâtları ya aynen verirsiniz ya da sizinle savaşırım! Çünkü siz Allah'ın bir emrini yapmayı istemiyorsunuz. Sizinle harp ederim.'' demiş. Çünkü siz Allah'ın bir emrini yapmayı istemiyorsunuz. Sizinle harp ederim.'' demiş.

Halbuki aynı Ebû Bekir, Peygamber Efendimiz vefat ettikten sonra Resûlullah'ın darılıp da zekât almadığı bir kimse zekâtını getirince; Halbuki aynı Ebû Bekir, Peygamber Efendimiz vefat ettikten sonra Resûlullah'ın darılıp da zekât almadığı bir kimse zekâtını getirince;

''Resûlullah'ın almadığı bir zekâtı ben senden nasıl alırım? Almam!'' diyor. ''Resûlullah'ın almadığı bir zekâtı ben senden nasıl alırım? Almam!'' diyor.

O olay da çok enteresan. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e zekât âyeti indiği zaman bu şahsa da tebliğ etmişler; O olay da çok enteresan. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e zekât âyeti indiği zaman bu şahsa da tebliğ etmişler;

''Zekât âyeti indi, şu kadarlık koyundan bir tanesini zekât olarak vereceksin, şu kadar deveden şu kadarını zekât olarak vereceksin.'' ''Zekât âyeti indi, şu kadarlık koyundan bir tanesini zekât olarak vereceksin, şu kadar deveden şu kadarını zekât olarak vereceksin.''

Kabul etmemiş. Kabul etmeyince Peygamber Efendimiz de; Kabul etmemiş. Kabul etmeyince Peygamber Efendimiz de;

''Bir daha onun yanına gitmeyin, istemeyin!'' demiş. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'e geldiği ve zekâtını vermek istediği zaman; ''Bir daha onun yanına gitmeyin, istemeyin!'' demiş. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'e geldiği ve zekâtını vermek istediği zaman;

''Yok!'' diyor, ''Resûlullah senden almadı, ben de almam!'' ''Yok!'' diyor, ''Resûlullah senden almadı, ben de almam!''

Maksat açgözlülük değil, para meselesi değil. Resûlullah'ın almadığından almıyor.Maksat açgözlülük değil, para meselesi değil. Resûlullah'ın almadığından almıyor. Resûlullah zamanında verilenin de verilmesini istiyor, verilmediği zaman ''çarpışırım'' diyor. Resûlullah zamanında verilenin de verilmesini istiyor, verilmediği zaman ''çarpışırım'' diyor.

Ama biz onların hepsini bir tarafa bırakalım; zekât gibi parasal bir olay, içtimaî fonksiyonu olan bir olay, önemli bir farz oluyor ve savaşa sebep olabiliyor.Ama biz onların hepsini bir tarafa bırakalım; zekât gibi parasal bir olay, içtimaî fonksiyonu olan bir olay, önemli bir farz oluyor ve savaşa sebep olabiliyor. O kadar önemli. ''Basit bir şey canım, işte kendisi kazanmış, ne yaparsa yapsın.O kadar önemli. ''Basit bir şey canım, işte kendisi kazanmış, ne yaparsa yapsın. Verirse verir, vermezse Allah'a hesabını kendisi versin.'' demiyor. Verirse verir, vermezse Allah'a hesabını kendisi versin.'' demiyor. Bunu böyle bir sisteme bağlamış, kat sayısını koymuş. Bu da İslâm'ın ne kadar disiplinli olduğunu gösteriyor. Bunu böyle bir sisteme bağlamış, kat sayısını koymuş. Bu da İslâm'ın ne kadar disiplinli olduğunu gösteriyor.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkı bahis konusu olduğu zaman, önce ahlâk konusunda bir iki söz söylemek lazım.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkı bahis konusu olduğu zaman, önce ahlâk konusunda bir iki söz söylemek lazım. Ahlâkın felsefesi uzunca yapılmıştır; çok şeyler söylenebilir. Ahlâk toplumsal bir olaydır.Ahlâkın felsefesi uzunca yapılmıştır; çok şeyler söylenebilir. Ahlâk toplumsal bir olaydır. Ancak toplumsal ilişkilerde beliriyor, ortaya çıkıyor; insanın kendi kendine olduğu zaman olan bir şey değil. Ancak toplumsal ilişkilerde beliriyor, ortaya çıkıyor; insanın kendi kendine olduğu zaman olan bir şey değil. Başkalarıyla olan ilişkilerinde, insanî ilişkilerde ortaya çıkan bir olay.Başkalarıyla olan ilişkilerinde, insanî ilişkilerde ortaya çıkan bir olay. O halde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkını incelediğimiz zaman, Peygamber Efendimiz'in çevresindeki insanlarla ilişkilerini de görmüş olacağız. O halde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkını incelediğimiz zaman, Peygamber Efendimiz'in çevresindeki insanlarla ilişkilerini de görmüş olacağız. Bu da bizim için önemli çünkü hayatımızdaki hareketlere ışık tutacak, kaynak olacak. Bu da bizim için önemli çünkü hayatımızdaki hareketlere ışık tutacak, kaynak olacak.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkı nasıldı? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkı nasıldı?

Hz. Âişe validemize sordular; Hz. Âişe validemize sordular;

''Resûlullah Efendimiz'in ahlâkı nasıldı?'' ''Resûlullah Efendimiz'in ahlâkı nasıldı?''

Çok kısa ama çok güzel bir cevap verdi. ''Onun ahlâkı Kur'an'dı.'' Çok kısa ama çok güzel bir cevap verdi.

''Onun ahlâkı Kur'an'dı.''

Hz. Âişe validemiz alim bir insandı. Kadınların hayret edilecek kadar bilgililerinden bir kimse idi. Hz. Âişe validemiz alim bir insandı. Kadınların hayret edilecek kadar bilgililerinden bir kimse idi. Hatta ashabtan yaşlı başlı, bilgisi olması gereken kimseler gelip kendisine çok meseleler sorarlardı.Hatta ashabtan yaşlı başlı, bilgisi olması gereken kimseler gelip kendisine çok meseleler sorarlardı. Hepsini gayet güzel cevaplandırırdı. Hepsini gayet güzel cevaplandırırdı. Fakih bir kimseydi, alime bir kimseydi. Her şeyi gayet güzel bilirdi. Fakih bir kimseydi, alime bir kimseydi. Her şeyi gayet güzel bilirdi.

Yeğeni; ''Teyzeciğim, ben senin tefsir, hadis, fıkıh bilmene şaşmıyorum ama şu tıp bilgisini nereden elde ettin?'' diyor.Yeğeni; ''Teyzeciğim, ben senin tefsir, hadis, fıkıh bilmene şaşmıyorum ama şu tıp bilgisini nereden elde ettin?'' diyor. Meraklı bir zihni var. Meraklı bir beyin. Tıpta da çok ileri bir durumu varmış. ''Bunu nereden elde ettin?'' diye yeğeni şaşırıyor, hayretle soruyor. Meraklı bir zihni var. Meraklı bir beyin. Tıpta da çok ileri bir durumu varmış. ''Bunu nereden elde ettin?'' diye yeğeni şaşırıyor, hayretle soruyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkını misaller vererek anlatmaya çalışacağım.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkını misaller vererek anlatmaya çalışacağım. Çok emsalsizdi. Eşsiz, emsalsiz güzellikte idi. Bununla ilgili Kur'ân-ı Kerîm'de de âyet-i kerîmeler var. Çok emsalsizdi. Eşsiz, emsalsiz güzellikte idi. Bununla ilgili Kur'ân-ı Kerîm'de de âyet-i kerîmeler var. Mesela Tevbe sûresinin sonundaki şu âyet-i kerîme Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e inmiştir: Mesela Tevbe sûresinin sonundaki şu âyet-i kerîme Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e inmiştir:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Lekad câeküm resûlün min enfüsiküm. ''Size sizin içinizden bir peygamber gelmiştir.''Bismillâhirrahmânirrahîm. Lekad câeküm resûlün min enfüsiküm. ''Size sizin içinizden bir peygamber gelmiştir.'' Enfüsiküm sözünü, enfesiküm okuyan alimler de var. Yani ''Sizin en enfeslerinizden birisi gelmiştir.'' Enfüsiküm sözünü, enfesiküm okuyan alimler de var. Yani ''Sizin en enfeslerinizden birisi gelmiştir.'' ''Enfes bir insan olarak gelmiş.'' mânasına okuyanlar da var. O da doğrudur.''Enfes bir insan olarak gelmiş.'' mânasına okuyanlar da var. O da doğrudur. Tabi Peygamber Efendimiz'in enfes bir şahsiyeti vardı ama bizim içimizden, bizim gibi bir beşerdi. Tabi Peygamber Efendimiz'in enfes bir şahsiyeti vardı ama bizim içimizden, bizim gibi bir beşerdi.

Müşrikler zaman zaman; ''Allah niye bir melek peygamber göndermedi?'' diye sormuşlar.Müşrikler zaman zaman; ''Allah niye bir melek peygamber göndermedi?'' diye sormuşlar. ''Bu niye böyle beşer? İnsanoğlundan, Âdemoğlundan bir peygamber olarak geldi. ''Bu niye böyle beşer? İnsanoğlundan, Âdemoğlundan bir peygamber olarak geldi. Niye melekten bir peygamber gelmedi? Gökten kanatlarıyla inseydi, gelseydi.'' demişler. Niye melekten bir peygamber gelmedi? Gökten kanatlarıyla inseydi, gelseydi.'' demişler.

Tabii ki yeryüzünde insanlar yaşadığı için ve ahkâm insanlara indirilmiş olduğu için.Tabii ki yeryüzünde insanlar yaşadığı için ve ahkâm insanlara indirilmiş olduğu için. Örnek insan onlardan olacak ki ötekiler onun hayatına bakarak kendi hayatlarını tanzim etsinler.Örnek insan onlardan olacak ki ötekiler onun hayatına bakarak kendi hayatlarını tanzim etsinler. O bakımdan, Allahu Teâlâ hazretleri beşeren resûlâ ''beşerden bir peygamber'' göndermiştir.O bakımdan, Allahu Teâlâ hazretleri beşeren resûlâ ''beşerden bir peygamber'' göndermiştir. Bizim gibi nefsi olan, bizim gibi kaşı gözü olan, bizim gibi kalbi olan, bizim gibi duyguları olan; Bizim gibi nefsi olan, bizim gibi kaşı gözü olan, bizim gibi kalbi olan, bizim gibi duyguları olan; sevinmesi üzülmesi, yemesi içmesi, uyuması, yorulması olan bir kimse.sevinmesi üzülmesi, yemesi içmesi, uyuması, yorulması olan bir kimse. ''Bu şartlarla Allah'a en güzel kulluk nasıl yapılabilir?'' Onu göstermek için beşerden bir peygamber gelmiştir. ''Bu şartlarla Allah'a en güzel kulluk nasıl yapılabilir?'' Onu göstermek için beşerden bir peygamber gelmiştir.

Birçok insan bu beşeren resûlâyı anlayamamışlardır.Birçok insan bu beşeren resûlâyı anlayamamışlardır. Beşerden peygamber gelmesini anlayamamışlardır; hep olağanüstü şeyler istemişlerdir. Diyorlar ki; Beşerden peygamber gelmesini anlayamamışlardır; hep olağanüstü şeyler istemişlerdir. Diyorlar ki;

''İki yanında iki melek gezmeli değil miydi? Sihirli bir bahçesi olmalı değil miydi?''İki yanında iki melek gezmeli değil miydi? Sihirli bir bahçesi olmalı değil miydi? Oradan çeşit çeşit meyveleri koparıp yemeli değil miydi?'' Oradan çeşit çeşit meyveleri koparıp yemeli değil miydi?''

Yahu Allah size, sizin gibi beşer bir peygamber gönderiyor.Yahu Allah size, sizin gibi beşer bir peygamber gönderiyor. Bu beşer peygamberi, yani ''tabiilik içindeki mükemmelliği'' birçok kimse anlayamamıştır. Bu beşer peygamberi, yani ''tabiilik içindeki mükemmelliği'' birçok kimse anlayamamıştır. Anlayan anlamıştır, anlamayan anlayamamıştır. Bir insanın kıymeti ne ile anlaşılır? Anlayan anlamıştır, anlamayan anlayamamıştır. Bir insanın kıymeti ne ile anlaşılır?

Mesela bazı insanların ''Allah'a iyi kulluk edeceğim'' derken seçtikleri yollar var. Cemiyeti terk ediyor. Mesela bazı insanların ''Allah'a iyi kulluk edeceğim'' derken seçtikleri yollar var. Cemiyeti terk ediyor.

İyi insan olmak cemiyeti terk etmekle midir, inzivaya çekilmekte midir? İyi insan olmak cemiyeti terk etmekle midir, inzivaya çekilmekte midir?

Herkes toplumu terk ederse, toplum düzeni yıkılır; herkes tek başına bütün ihtiyaçlarını kendisi görme durumunda kalır.Herkes toplumu terk ederse, toplum düzeni yıkılır; herkes tek başına bütün ihtiyaçlarını kendisi görme durumunda kalır. Beşerin, insanoğlunun gelişmesi sıfıra iner. Doğru değil. Akılları sıra ibadet olarak çeşit çeşit formlar ortaya koymuşlar. Beşerin, insanoğlunun gelişmesi sıfıra iner. Doğru değil. Akılları sıra ibadet olarak çeşit çeşit formlar ortaya koymuşlar. Ama onların hiç birisinin bir hikmeti yok.Ama onların hiç birisinin bir hikmeti yok. Tabiî yaşamı içinde beşer olarak, Allah'ın kendisine verdiği bütün imkânları kullanarak Allah'ın rızasını kazanmak; mesele budur.Tabiî yaşamı içinde beşer olarak, Allah'ın kendisine verdiği bütün imkânları kullanarak Allah'ın rızasını kazanmak; mesele budur. Ve birçok kimse bunu anlayamamıştır. Bizim iyice anlamamız lazım. Ve birçok kimse bunu anlayamamıştır. Bizim iyice anlamamız lazım.

Min enfüsiküm. ''Sizin içinizden, sizlerden biri olarak bir resul gelmiştir.'' Azîzün. ''İzzetli, kıymetli'' .Min enfüsiküm. ''Sizin içinizden, sizlerden biri olarak bir resul gelmiştir.'' Azîzün. ''İzzetli, kıymetli'' . Burada azîzün deyince bir virgül var, aleyhi mâ anittüm ikinci sıfattır.Burada azîzün deyince bir virgül var, aleyhi mâ anittüm ikinci sıfattır. Aleyhi mâ anittum. ''Sizi üzen şeyler ona ağırlık verir, sizin üzülmenizi istemez.''Aleyhi mâ anittum. ''Sizi üzen şeyler ona ağırlık verir, sizin üzülmenizi istemez.'' Veyahut azîzun aleyhi mâ anittum diye virgül olmadan, duraklama olmadan okunur o zaman hepsi birden aynı mânayı ifade eder.Veyahut azîzun aleyhi mâ anittum diye virgül olmadan, duraklama olmadan okunur o zaman hepsi birden aynı mânayı ifade eder. ''Sizi üzen şeyler ona fevkalâde üzücü ve ağır gelir.''''Sizi üzen şeyler ona fevkalâde üzücü ve ağır gelir.'' Her iki mânada da Resûlullah'ın sosyal ahlâkının ne kadar yüksek olduğu görülüyor. Her iki mânada da Resûlullah'ın sosyal ahlâkının ne kadar yüksek olduğu görülüyor. Yani Resûlullah bencil değil; başkalarının üzüntülerini kendisine yük edinen, başkalarının üzüntülerinden dolayı üzülen bir insan. Yani Resûlullah bencil değil; başkalarının üzüntülerini kendisine yük edinen, başkalarının üzüntülerinden dolayı üzülen bir insan. Bu çok önemli bir vasıf; toplumsal terbiyesinin yüksekliği Allah tarafından methedilmiş. Bu çok önemli bir vasıf; toplumsal terbiyesinin yüksekliği Allah tarafından methedilmiş.

Harîsun aleyküm. Bu da öyle. ''Size karşı son derece haris.''Harîsun aleyküm. Bu da öyle. ''Size karşı son derece haris.'' Bir annenin çocuğuna hırsı, koruma arzusu gibi, bir tavuğun civcivini koruması gibi size karşı himaye duygularıyla dolu, şefkatle dolu. Bir annenin çocuğuna hırsı, koruma arzusu gibi, bir tavuğun civcivini koruması gibi size karşı himaye duygularıyla dolu, şefkatle dolu.

Bi'l-mü'minîne raûfün rahîm. ''Mü'minlere karşı çok yumuşak kalpli, çok merhametli.'' Bi'l-mü'minîne raûfün rahîm. ''Mü'minlere karşı çok yumuşak kalpli, çok merhametli.''

Bunların hepsi Resûlullah'ın sosyal medihleridir. Allahu Teâlâ hazretleri bu vasıflarıyla methediyor.Bunların hepsi Resûlullah'ın sosyal medihleridir. Allahu Teâlâ hazretleri bu vasıflarıyla methediyor. Bu raûf ve rahîm kelimeleri Allah'ın sıfatlarıdır; beşere verilmiş, verilebilen sıfatlar olmadığı halde Peygamber Efendimiz'e Allah tarafından veriliyor.Bu raûf ve rahîm kelimeleri Allah'ın sıfatlarıdır; beşere verilmiş, verilebilen sıfatlar olmadığı halde Peygamber Efendimiz'e Allah tarafından veriliyor. Bu da önemli. Raûf sıfatı aslında Allah'ındır. Rahîm sıfatı, bismillâhirrahmânirrahîmde geçtiği gibi Allah'ındır.Bu da önemli. Raûf sıfatı aslında Allah'ındır. Rahîm sıfatı, bismillâhirrahmânirrahîmde geçtiği gibi Allah'ındır. Onun ne kadar yüksek olduğunu görmemiz için o sıfatları Peygamber Efendimiz'e lütuf olarak veriyor Onun ne kadar yüksek olduğunu görmemiz için o sıfatları Peygamber Efendimiz'e lütuf olarak veriyor

Ve inneke le alâ hulukin azîm âyet-i kerîmesi var. ''Ey Resûlüm! Sen çok büyük bir ahlâk üzeresin.'' Ve inneke le alâ hulukin azîm âyet-i kerîmesi var. ''Ey Resûlüm! Sen çok büyük bir ahlâk üzeresin.''

Lekâd kâne leküm fî resûlillâhi üsvetün hasenetün âyet-i kerîmesi var. Lekâd kâne leküm fî resûlillâhi üsvetün hasenetün âyet-i kerîmesi var.

Le-amruke diye ''Resûlullah'ın ömrüne, hayatına yemin etmesi'' var. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bazı âyetleri yeminle başlatır. Mesela; Le-amruke diye ''Resûlullah'ın ömrüne, hayatına yemin etmesi'' var. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bazı âyetleri yeminle başlatır. Mesela;

Ve'l-asr. ''Asr'a and olsun ki!'' Ve'l-asr. ''Asr'a and olsun ki!''

Ve't-tîni ve'z-zeytûni ve tûr-i sînîn. ''İncire, zeytine ve Tûr-i Sînâ dağına and olsun ki!'' dediği gibi, le-amruke ''senin ömrüne yemin olsun ki'' diyor. Ve't-tîni ve'z-zeytûni ve tûr-i sînîn. ''İncire, zeytine ve Tûr-i Sînâ dağına and olsun ki!'' dediği gibi, le-amruke ''senin ömrüne yemin olsun ki'' diyor.

Bütün bunlar Kur'ân-ı Kerîm'de, Peygamber Efendimiz'in Allah tarafından ne kadar sevildiğini gösteren misallerdir. Bütün bunlar Kur'ân-ı Kerîm'de, Peygamber Efendimiz'in Allah tarafından ne kadar sevildiğini gösteren misallerdir.

Fetih sûresi vardır; Fetih sûresi vardır;

İnnâ fetahnâ leke fethan mübînâ. Li-yağfira leke'l-lâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara. diye başlayan, sonunda; İnnâ fetahnâ leke fethan mübînâ. Li-yağfira leke'l-lâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara. diye başlayan, sonunda;

Muhammedün resûlullah, ve'l-lezîne meahû eşiddâu ale'l-küffâri ruhemâu beynehüm... âyet-i kerîmesiyle biten;Muhammedün resûlullah, ve'l-lezîne meahû eşiddâu ale'l-küffâri ruhemâu beynehüm... âyet-i kerîmesiyle biten; hepsi Resûlullah Efendimiz'i metheden âyetlerdir. Ona olan bağlılığın Allah'a yapılmış bağlılık olduğunu bildiren, tescil eden âyetlerdir. hepsi Resûlullah Efendimiz'i metheden âyetlerdir. Ona olan bağlılığın Allah'a yapılmış bağlılık olduğunu bildiren, tescil eden âyetlerdir.

Kur'ân-ı Kerîm Peygamber Efendimiz'in methedicisi; bu çok önemli. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyurmuş ki; Kur'ân-ı Kerîm Peygamber Efendimiz'in methedicisi; bu çok önemli. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyurmuş ki;

İnnehû sübhânehû eddebenî fe-ahsene te'dîbî. Veyahut eddebenî rabbî fe-ahsene te'dîbî. ''Beni Rabbim terbiye etti.''İnnehû sübhânehû eddebenî fe-ahsene te'dîbî. Veyahut eddebenî rabbî fe-ahsene te'dîbî. ''Beni Rabbim terbiye etti.'' Yani onu yetiştiren, ona âdâbı öğreten, veren Allahu Teâla hazretleridir. Çünkü babası öldü, annesi öldü, yetim kaldı.Yani onu yetiştiren, ona âdâbı öğreten, veren Allahu Teâla hazretleridir. Çünkü babası öldü, annesi öldü, yetim kaldı. O yetim, Ebû Tâlib'in yanına gitti. Ebû Talib de müslüman olmadı. Yani etrafta aileden kendisine bir edep ahlâk empoze edecek hiç kimse yok. O yetim, Ebû Tâlib'in yanına gitti. Ebû Talib de müslüman olmadı. Yani etrafta aileden kendisine bir edep ahlâk empoze edecek hiç kimse yok. Tabi hepsinde hikmetler var, sebepler var; Allahu Teâla hazretleri onu özellikle etrafından soyutlayarak, onun ahlâkını, terbiyesini hakikaten kendisi verdi. Tabi hepsinde hikmetler var, sebepler var; Allahu Teâla hazretleri onu özellikle etrafından soyutlayarak, onun ahlâkını, terbiyesini hakikaten kendisi verdi.

Önemli olan şu; daha peygamber olmadan halkının arasında güvenilir bir insan olarak tanındı.Önemli olan şu; daha peygamber olmadan halkının arasında güvenilir bir insan olarak tanındı. Değişik bir tabiatı var, çok değişik bir insan. Ve herkes kendisine hürmet ediyor. Değişik bir tabiatı var, çok değişik bir insan. Ve herkes kendisine hürmet ediyor.

Biliyorsunuz, Kâbe'nin tamiri bahis konusu oldu. Çatlamış olan, yıkılmaya meyilli olan duvarları yıktılar. Yapmaya başladılar.Biliyorsunuz, Kâbe'nin tamiri bahis konusu oldu. Çatlamış olan, yıkılmaya meyilli olan duvarları yıktılar. Yapmaya başladılar. Sıra Hâcer-i Esved'in yerine geldi. Hâcer-i Esved'i alacaklar, yerine koyacaklar, üstüne devam edecekler. İhtilaf çıktı. Birisi dedi ki; Sıra Hâcer-i Esved'in yerine geldi. Hâcer-i Esved'i alacaklar, yerine koyacaklar, üstüne devam edecekler. İhtilaf çıktı. Birisi dedi ki;

''Ben Kureyş'in falanca kabilesindenim, şöyle soyluyum böyle şerefliyim.''Ben Kureyş'in falanca kabilesindenim, şöyle soyluyum böyle şerefliyim. Binâenaleyh, bu taşı kabilem adına buraya benim koymam lazım.'' Ötekisi çıktı karşısına; Binâenaleyh, bu taşı kabilem adına buraya benim koymam lazım.'' Ötekisi çıktı karşısına;

''Ne münasebet! Benim kabilem senden daha şerefli, ben şöyleyim, bizim kabilemiz böyle, ben koymalıyım.'' ''Ne münasebet! Benim kabilem senden daha şerefli, ben şöyleyim, bizim kabilemiz böyle, ben koymalıyım.''

Ve iş büyüdü, neredeyse kavgaya dökülecek hale geldi, kılıçları çekme durumuna geldi. Sonunda bir tanesi; Ve iş büyüdü, neredeyse kavgaya dökülecek hale geldi, kılıçları çekme durumuna geldi. Sonunda bir tanesi;

''Durun, kavga etmeyelim; Mescid-i Haram'da, Kâbe'de kavga edilmez. Kapıdan ilk giren kimseyi hakem tayin edelim o koysun.'' dedi. ''Durun, kavga etmeyelim; Mescid-i Haram'da, Kâbe'de kavga edilmez. Kapıdan ilk giren kimseyi hakem tayin edelim o koysun.'' dedi.

Kura gibi bir şey. Kapıdan ilk kimin gireceği belli değil. Kura gibi bir şey. Kapıdan ilk kimin gireceği belli değil.

O sırada kapıdan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz girdi.O sırada kapıdan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz girdi. Kâbe'nin kendisi var bir de etrafında dönülen, tavaf edilen alan var; onun etrafı duvarla çevrili. Kâbe'nin kendisi var bir de etrafında dönülen, tavaf edilen alan var; onun etrafı duvarla çevrili. Burada bir kapı var, ''Bâbusselam'' deniliyor, avluya oradan giriliyor. Sonra bunlar kalkmıştır, içi çok genişlemiştir. O kapıdan Peygamber Efendimiz girdi. Burada bir kapı var, ''Bâbusselam'' deniliyor, avluya oradan giriliyor. Sonra bunlar kalkmıştır, içi çok genişlemiştir. O kapıdan Peygamber Efendimiz girdi.

''A! Muhammed el-Emîn geldi, tamam, razıyız, bunun hakemliği iyi oldu.'' Hepsi memnun oldu.''A! Muhammed el-Emîn geldi, tamam, razıyız, bunun hakemliği iyi oldu.'' Hepsi memnun oldu. ''Adaletli, aklı başında bir insan geldi.'' diye sevindiler. ''Adaletli, aklı başında bir insan geldi.'' diye sevindiler. Peygamber Efendimiz daha peygamber değil, Hatta Kureyş'in öksüz bir çocuğu; zengin değil, mevkii makamı yok. Peygamber Efendimiz daha peygamber değil, Hatta Kureyş'in öksüz bir çocuğu; zengin değil, mevkii makamı yok. Ama herkes parasını, emanetini getirip ona verirdi. Güvenilir insandı. Öyle yetişmiş. Allah öyle yetiştirmiş. Ama herkes parasını, emanetini getirip ona verirdi. Güvenilir insandı. Öyle yetişmiş. Allah öyle yetiştirmiş.

Peygamber Efendimiz'e durumu anlattılar: Peygamber Efendimiz'e durumu anlattılar:

''Yâ Muhammed! Bizim böyle bir meselemiz var, ihtilaf ettik. Bu taşı hangimiz koysun? Sen söyle, senin hükmüne razıyız.'' Dedi ki; ''Yâ Muhammed! Bizim böyle bir meselemiz var, ihtilaf ettik. Bu taşı hangimiz koysun? Sen söyle, senin hükmüne razıyız.'' Dedi ki;

''Bir örtü getirin.'' Örtü getirdiler. Sağlam bir örtü, sofra örtüsü gibi. Taşı üstüne koydu. ''Bir örtü getirin.'' Örtü getirdiler. Sağlam bir örtü, sofra örtüsü gibi. Taşı üstüne koydu.

''Hepiniz bir tarafından tutun.'' dedi, hepsi bir tarafından tuttular. ''Hepiniz bir tarafından tutun.'' dedi, hepsi bir tarafından tuttular.

''Örtüyü kaldırın.'' dedi, hepsi birden kaldırdılar. Taşı da aldı, kendi eliyle yerine koydu.''Örtüyü kaldırın.'' dedi, hepsi birden kaldırdılar. Taşı da aldı, kendi eliyle yerine koydu. Taş hem en iyi insan tarafından konulmuş oldu hem de hiç kimse darılmamış oldu. Taş hem en iyi insan tarafından konulmuş oldu hem de hiç kimse darılmamış oldu.

Çözümü de güzel. Çözümü de güzel.

Bu misal hem Peygamber Efendimiz'in peygamberlikten önceki mevkii bakımındanBu misal hem Peygamber Efendimiz'in peygamberlikten önceki mevkii bakımından toplumdaki durumunu hem de sosyal meselelerdeki çözüm bulma kabiliyetini gösteriyor. Böyle bir şahsiyeti var. toplumdaki durumunu hem de sosyal meselelerdeki çözüm bulma kabiliyetini gösteriyor. Böyle bir şahsiyeti var.

Efendimiz Peygamber olmadan önce merhametiyle tanınmıştı, kötü olan hiçbir şeye bulaşmamakla tanınmıştı.Efendimiz Peygamber olmadan önce merhametiyle tanınmıştı, kötü olan hiçbir şeye bulaşmamakla tanınmıştı. Kâbe'nin içinde 360 tane put olduğu söylenir; bu putlara tapınmamasıyla tanınmıştı.Kâbe'nin içinde 360 tane put olduğu söylenir; bu putlara tapınmamasıyla tanınmıştı. Bütün toplum bir şeye tapınıyor ama o tapınmıyor. Peygamber Efendimiz'in hiçbir davranışında veya mâzisinde bir gölge, bir karanlık yok. Bütün toplum bir şeye tapınıyor ama o tapınmıyor. Peygamber Efendimiz'in hiçbir davranışında veya mâzisinde bir gölge, bir karanlık yok.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yüzü ve bedeni de çok güzeldi; ölçülüydü, mütenâsip vücutluydu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yüzü ve bedeni de çok güzeldi; ölçülüydü, mütenâsip vücutluydu.

Biliyorsunuz, peygamberler içinde güzelliğiyle tanınmış olan Yusuf aleyhisselam'dır.Biliyorsunuz, peygamberler içinde güzelliğiyle tanınmış olan Yusuf aleyhisselam'dır. Kenan ilinde doğmuş, Yakup aleyhisselam'ın oğlu.Kenan ilinde doğmuş, Yakup aleyhisselam'ın oğlu. Sonra kardeşlerinin birtakım entrikalarıyla esir olarak satılmış, Mısır'a gelmiş. Mısır'da Mısır'ın azizinin evine köle olarak satın alınmış.Sonra kardeşlerinin birtakım entrikalarıyla esir olarak satılmış, Mısır'a gelmiş. Mısır'da Mısır'ın azizinin evine köle olarak satın alınmış. Ama çok güzel bir insan. Ama çok güzel bir insan. O kadar güzel ki evin sahibesi azizin hanımı Mısır'ın bütün kadınlarını salona çağırıyor, hepsine meyve ikram ediyor; elma veriyor, bıçak veriyor. O kadar güzel ki evin sahibesi azizin hanımı Mısır'ın bütün kadınlarını salona çağırıyor, hepsine meyve ikram ediyor; elma veriyor, bıçak veriyor.

Ve kâleti'hruc aleyhinne. Yusuf aleyhisselam'a; ''Gel içeriye, çık şunların önüne.'' diyor. Yusuf aleyhisselam kapıdan girince, Ve kâleti'hruc aleyhinne. Yusuf aleyhisselam'a; ''Gel içeriye, çık şunların önüne.'' diyor. Yusuf aleyhisselam kapıdan girince,

Felemmâ raeynehû ekbernehû ve katta'ne eydiyehünne ve kulne hâşe lillâh dediler ve ellerini kestiler.Felemmâ raeynehû ekbernehû ve katta'ne eydiyehünne ve kulne hâşe lillâh dediler ve ellerini kestiler. Ellerinde elma vardı, bıçak vardı, soyacaklardı; şaşkınlıklarından ''Allahu Ekber!'' deyip ellerini kestiler.Ellerinde elma vardı, bıçak vardı, soyacaklardı; şaşkınlıklarından ''Allahu Ekber!'' deyip ellerini kestiler. Katta'ne eydiyehünne. Ellerini kestiler. Kataa ''kesmek'', kattaa ''çok kesmek'' demek. Ellerini parçaladılar. Katta'ne eydiyehünne. Ellerini kestiler. Kataa ''kesmek'', kattaa ''çok kesmek'' demek. Ellerini parçaladılar.

Bu olay gerçekten olmuştur çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de böyle bildiriliyor.Bu olay gerçekten olmuştur çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de böyle bildiriliyor. Buradan Yusuf aleyhisselam'ın ne kadar etkili, çarpıcı ve güzel olduğu görülüyor.Buradan Yusuf aleyhisselam'ın ne kadar etkili, çarpıcı ve güzel olduğu görülüyor. Peygamber Efendimiz, Yusuf aleyhisselam'dan daha güzeldi.Peygamber Efendimiz, Yusuf aleyhisselam'dan daha güzeldi. Bedevîlerden bir tanesi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yüzü hakkında; ''Yüzü kılıç gibi parlıyordu.'' diyor.Bedevîlerden bir tanesi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yüzü hakkında; ''Yüzü kılıç gibi parlıyordu.'' diyor. Kılıç gibi yani metalik bir parlaklık. Bir tanesi itiraz ediyor; ''Ne kılıç gibisi! Ay gibiydi, güneş gibiydi!'' diyor. Kılıç gibi yani metalik bir parlaklık. Bir tanesi itiraz ediyor; ''Ne kılıç gibisi! Ay gibiydi, güneş gibiydi!'' diyor.

Resûlullah'ın nasıl bir insan olduğu; boyu posu, saçları, gözünün rengi, sakalı, vesairesi hakkında rivayetler var.Resûlullah'ın nasıl bir insan olduğu; boyu posu, saçları, gözünün rengi, sakalı, vesairesi hakkında rivayetler var. ''Resûlullah'ın siması nasıldı?'' diye görmeyenler görenlere sormuştur. Anlatılanlar içinde bir meşhur rivayet var: ''Resûlullah'ın siması nasıldı?'' diye görmeyenler görenlere sormuştur. Anlatılanlar içinde bir meşhur rivayet var:

Men reâhü bedîheten hâbehu. ''Kim onu ilk defa görürse, ondan korkardı.''Men reâhü bedîheten hâbehu. ''Kim onu ilk defa görürse, ondan korkardı.'' Öyle heybetli bir insandı ki gören kimse onun heybetinden korkar, titrer ve ezilirdi.Öyle heybetli bir insandı ki gören kimse onun heybetinden korkar, titrer ve ezilirdi. Bir keresinde bedevînin birisi Peygamber Efendimiz'in yanına geldi, heyecan ve korkudan eli ayağı titremeye başladı. Böyle bir heybeti vardı.Bir keresinde bedevînin birisi Peygamber Efendimiz'in yanına geldi, heyecan ve korkudan eli ayağı titremeye başladı. Böyle bir heybeti vardı. Ve men reâhu bedîheten hâbehû. Ve men hâletehû ma'rifeten.Ve men reâhu bedîheten hâbehû. Ve men hâletehû ma'rifeten. ''Ama kim onunla biraz bir arada bulunursa onu yakından tanırsa.'' Ehabbehû. ''Âşık olurdu, severdi.''''Ama kim onunla biraz bir arada bulunursa onu yakından tanırsa.'' Ehabbehû. ''Âşık olurdu, severdi.'' Yekûlu nâituhû. ''Onu gören başkasına anlatmak için şöyle derdi:Yekûlu nâituhû. ''Onu gören başkasına anlatmak için şöyle derdi: Lem era kablehû velâ ba'dehû mislehû. ''Ondan önce de ondan sonra da onun gibisini görmedim.'' Lem era kablehû velâ ba'dehû mislehû. ''Ondan önce de ondan sonra da onun gibisini görmedim.''

Hakikaten emsalsiz bir güzelliği vardı. Hakikaten emsalsiz bir güzelliği vardı.

Yunus'tan, Süleyman Çelebi'den bazı şiirleri de okumak isterim. Yunus'tan, Süleyman Çelebi'den bazı şiirleri de okumak isterim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'le ilgili çok şiirler yazılmıştır.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'le ilgili çok şiirler yazılmıştır. Peygamber Efendimiz'e âşık olan, onun hayranı olan insanlar İslâm tarihi boyunca onun için pek çok şâheserler meydana getirmişlerdir. Bir tanesi diyor ki; Peygamber Efendimiz'e âşık olan, onun hayranı olan insanlar İslâm tarihi boyunca onun için pek çok şâheserler meydana getirmişlerdir. Bir tanesi diyor ki;

Mâ in medahtu Muhammeden bi-makâletî. Mâ in medahtu Muhammeden bi-makâletî.

Velâkin medahtu makâlatî bi-Muhammedi. Velâkin medahtu makâlatî bi-Muhammedi.

''Ben sözlerimle Muhammed'i övmüyorum; Muhammed'den bahsederek sözlerimi şereflendiriyorum, sözlerimi övmüş oluyorum.'' ''Ben sözlerimle Muhammed'i övmüyorum; Muhammed'den bahsederek sözlerimi şereflendiriyorum, sözlerimi övmüş oluyorum.''

Yüzüne müştâk durur, ins ü melek. Yüzüne müştâk durur, ins ü melek.

Arş u ferş u ay u gün hem nüh-felek. Arş u ferş u ay u gün hem nüh-felek.

''Resûlullah'ın cemalini görmeye ins ü melek müştâk idi.'' ''Resûlullah'ın cemalini görmeye ins ü melek müştâk idi.''

Hâlâ öyle, her zaman öyle. ''İns'' insanlar. ''Melek'' de melekler. ''Arş'' Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş-ı Âzam'ı.Hâlâ öyle, her zaman öyle. ''İns'' insanlar. ''Melek'' de melekler. ''Arş'' Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş-ı Âzam'ı. ''Ferş'' bu yeryüzü. ''Ay'' kamer. ''Gün'' dediğimiz de güneş.''Ferş'' bu yeryüzü. ''Ay'' kamer. ''Gün'' dediğimiz de güneş. Biz ''gün'' deyince yirmi dört saatlik zaman dilimini anlıyoruz ama o devirde ''gün'' güneş demek.Biz ''gün'' deyince yirmi dört saatlik zaman dilimini anlıyoruz ama o devirde ''gün'' güneş demek. Nüh Farsça ''dokuz'' demek. Almancası yine ''n'' ile başlıyor. Neun (noyn) nüh ile akrabadır çünkü ikisi akraba diller.Nüh Farsça ''dokuz'' demek. Almancası yine ''n'' ile başlıyor. Neun (noyn) nüh ile akrabadır çünkü ikisi akraba diller. Bazısı nüh-felek deyince Nuh aleyhisselam sanıyor. Halbuki nüh-felek ''dokuz kat gökyüzü'' demek. Bazısı nüh-felek deyince Nuh aleyhisselam sanıyor. Halbuki nüh-felek ''dokuz kat gökyüzü'' demek.

Adı güzel kendi güzel Muhammed. Adı güzel kendi güzel Muhammed.

Canım kurban olsun senin yoluna, Canım kurban olsun senin yoluna,

Adı güzel kendi güzel Muhammed. Adı güzel kendi güzel Muhammed.

Gel şefaat eyle kemter kuluna, Gel şefaat eyle kemter kuluna,

Adı güzel kendi güzel Muhammed. diye Yunus'tan şiirleri biliyorsunuz. Adı güzel kendi güzel Muhammed.
diye Yunus'tan şiirleri biliyorsunuz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkından bazı hususları size kısaca anlatmak istiyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkından bazı hususları size kısaca anlatmak istiyorum.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz insanların en yükseği idi. Tabi bazı insanlar, bu yüksekliği subjebtif sayabilir.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz insanların en yükseği idi. Tabi bazı insanlar, bu yüksekliği subjebtif sayabilir. ''Sen yüksek diyorsun ama başkası da başka insanları yüksek sayıyor.'' diyebilirsiniz. Batılı bir filozof diyor ki; ''Sen yüksek diyorsun ama başkası da başka insanları yüksek sayıyor.'' diyebilirsiniz. Batılı bir filozof diyor ki;

''Bir insanın büyüklüğü yaptığı işte; yaptığı işin başarı derecesi de kullandığı aletlerin azlığına''Bir insanın büyüklüğü yaptığı işte; yaptığı işin başarı derecesi de kullandığı aletlerin azlığına karşısındaki müşküllerin çokluğuna rağmen sonucun büyüklüğüyle ölçülürse, bu mânada Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- insanların en büyüğüdür.'' karşısındaki müşküllerin çokluğuna rağmen sonucun büyüklüğüyle ölçülürse, bu mânada Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- insanların en büyüğüdür.''

Çünkü elinde imkânlar yokken hatta kavmi bile kendisine düşmanken kavmi bile kendisini öldürmek isterken işe başladı.Çünkü elinde imkânlar yokken hatta kavmi bile kendisine düşmanken kavmi bile kendisini öldürmek isterken işe başladı. Son derece cahil bir topluma, cahiliyet devresini yaşayan bir topluma peygamber olarak gönderildi.Son derece cahil bir topluma, cahiliyet devresini yaşayan bir topluma peygamber olarak gönderildi. Öyle bir toplum ki kız çocuklarını istemiyorlar, gömüyorlar. Hz. Ömer bile gömmüş.Öyle bir toplum ki kız çocuklarını istemiyorlar, gömüyorlar. Hz. Ömer bile gömmüş. Bir keresinde o olayı anlatırken ağlıyor. Mezarı kazıyormuş, kızı da; ''Babacığım! Toprak sakalına geldi.'' diye sakalını temizliyormuş. Bir keresinde o olayı anlatırken ağlıyor. Mezarı kazıyormuş, kızı da; ''Babacığım! Toprak sakalına geldi.'' diye sakalını temizliyormuş. Bir kız çocuğunun gömülmesinin ne kadar feci bir şey olduğunu, bu insanların vahşiliğini düşünün.Bir kız çocuğunun gömülmesinin ne kadar feci bir şey olduğunu, bu insanların vahşiliğini düşünün. Elleriyle yaptıkları putlara tapıyorlar. İşte böyle bir topluma geldi.Elleriyle yaptıkları putlara tapıyorlar. İşte böyle bir topluma geldi. Çok kısa bir zaman sonra o insanları çok büyük bir sosyal değişime uğrattı. Çok kısa bir zaman sonra o insanları çok büyük bir sosyal değişime uğrattı.

Halife, devletin başkanı Hz. Ömer Medine'den Mekke-i Mükerreme'ye gidiyor. Yanında bir kişi var.Halife, devletin başkanı Hz. Ömer Medine'den Mekke-i Mükerreme'ye gidiyor. Yanında bir kişi var. O zaman ordular İran'ı fethetmiş durumda. O zaman ordular İran'ı fethetmiş durumda. Yani devlet başkanı bir kişiyle gidiyor, öyle muhafızlı olarak değil. Bir yerde durakladılar.Yani devlet başkanı bir kişiyle gidiyor, öyle muhafızlı olarak değil. Bir yerde durakladılar. Baktılar orada bir çoban ağacın gölgesinde koyunları otlatıyor. Çobanı çağırdı, dedi ki; Baktılar orada bir çoban ağacın gölgesinde koyunları otlatıyor. Çobanı çağırdı, dedi ki;

''Bize şunlardan bir tane kes.'' Dedi ki; ''Bize şunlardan bir tane kes.'' Dedi ki;

''Ben sahibi değilim, kesmeye salahiyetim yok.'' ''Ben sahibi değilim, kesmeye salahiyetim yok.''

''Canım kes, ben sana parayı vereyim. Patrona ‘kurt yedi' dersin, ‘kayboldu' dersin.'' ''Canım kes, ben sana parayı vereyim. Patrona ‘kurt yedi' dersin, ‘kayboldu' dersin.''

''Hadi patronu aldattık ama Allah'ı aldatabilir miyiz?'' ''Hadi patronu aldattık ama Allah'ı aldatabilir miyiz?''

Dağdaki çoban; ''Allah'ı aldatabilir miyiz?'' diyor. Peygamber Efendimiz'in insanların üzerinde yaptığı büyük değişiklik! Dağdaki çoban; ''Allah'ı aldatabilir miyiz?'' diyor. Peygamber Efendimiz'in insanların üzerinde yaptığı büyük değişiklik!

Hz. Ömer geceleyin yolda, sokaklar arasında devriye geziyor. Kadın kızına bağırıyor; Hz. Ömer geceleyin yolda, sokaklar arasında devriye geziyor. Kadın kızına bağırıyor;

''Kızım, sütün içine biraz su koy.'' ''Kızım, sütün içine biraz su koy.''

''Halife gündüz tellal çağırtmadı mı, ‘sütünüze su katmayın' demedi mi anne?'' ''Halife gündüz tellal çağırtmadı mı, ‘sütünüze su katmayın' demedi mi anne?''

''Kızım sen de bırak Allah aşkına, sütün içine su kattığımızı halife nereden bilecek?'' ''Kızım sen de bırak Allah aşkına, sütün içine su kattığımızı halife nereden bilecek?''

''Halife bilmiyor ama Allah görmüyor mu? Nasıl yaparız bunu?'' diyor kız. ''Halife bilmiyor ama Allah görmüyor mu? Nasıl yaparız bunu?'' diyor kız.

Kız, halifenin emrinin tutulması şuuruna ermiş. Otoriteye itaat edilmesi gerektiğini biliyor, biz buna; ''vatandaşlık şuuru'' diyelim.Kız, halifenin emrinin tutulması şuuruna ermiş. Otoriteye itaat edilmesi gerektiğini biliyor, biz buna; ''vatandaşlık şuuru'' diyelim. Evin içinde annesine karşı şuuruna bak! Hz. Ömer o evi belliyor, işaretliyor.Evin içinde annesine karşı şuuruna bak! Hz. Ömer o evi belliyor, işaretliyor. Ertesi gün geliyor, o evin kapısını çalıyor; ''Kızınızı oğluma istiyorum.'' diyor. Kızı hiç görmeden. Ve alıyor. Ertesi gün geliyor, o evin kapısını çalıyor; ''Kızınızı oğluma istiyorum.'' diyor. Kızı hiç görmeden. Ve alıyor. İşte onun torunu Emevîler'in en adaletli halifesi oluyor; Ömer b. Abdülaziz. İşte onun torunu Emevîler'in en adaletli halifesi oluyor; Ömer b. Abdülaziz.

Toplum şuuru, insanlardaki ahlâkî değişme ve gelişme, Allah inancı ve her şeyi ihlâsla yapmak. Toplum şuuru, insanlardaki ahlâkî değişme ve gelişme, Allah inancı ve her şeyi ihlâsla yapmak.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisinin insanların en şereflisi olduğunu biliyordu. Diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisinin insanların en şereflisi olduğunu biliyordu. Diyor ki;

Seyyidü veledi âdem ve lâ fahr. ''Ben Benî Âdem'in efendisiyim. Övünmek yok; Allah'ın emri bu.'' Seyyidü veledi âdem ve lâ fahr. ''Ben Benî Âdem'in efendisiyim. Övünmek yok; Allah'ın emri bu.''

''Âdem aleyhisselâm'dan bana gelinceye kadar sülalem hep asil ailelerden nikâhla gelmiştir, hiç zina durumu yoktur.''''Âdem aleyhisselâm'dan bana gelinceye kadar sülalem hep asil ailelerden nikâhla gelmiştir, hiç zina durumu yoktur.'' Ve lâ fahr. ''Övünmek yok.'' ''Âhirette de bana şunlar, şunlar, şunlar verilecektir; övünmek yok.'' diyor. Ve lâ fahr. ''Övünmek yok.'' ''Âhirette de bana şunlar, şunlar, şunlar verilecektir; övünmek yok.'' diyor. Övünmeye ait her çeşit şeyin tahakkuk ettiğini biliyor ve lâ fahre; ''Övünmek yok'' diyor. Övünmeye ait her çeşit şeyin tahakkuk ettiğini biliyor ve lâ fahre; ''Övünmek yok'' diyor.

Mütevazı bir hayat yaşamıştır. Mütevazı bir hayat yaşamıştır.

Nasıl mütevazı yaşadığının misallerini anlatacağım. Kendisi çok basit elbiseler giyerdi, sof giyerdi.Nasıl mütevazı yaşadığının misallerini anlatacağım. Kendisi çok basit elbiseler giyerdi, sof giyerdi. Pabuçlarını, elbiselerini yamardı.Pabuçlarını, elbiselerini yamardı. Deve varken, at varken, soylu insanlar böyle tantanalı şeyler yaparken o merkebe binerdi, icabında arkasına birisini alırdı.Deve varken, at varken, soylu insanlar böyle tantanalı şeyler yaparken o merkebe binerdi, icabında arkasına birisini alırdı. Bazen Abdullah b. Abbas vesaire gibi kimselerin bindiğini, konuşmalarını biliyoruz. Bazen Abdullah b. Abbas vesaire gibi kimselerin bindiğini, konuşmalarını biliyoruz.

Koyun sağardı, hizmetçisiyle birlikte yemek yerdi. Kölelere iyi bakmak hususunda sözleri devrim yapmıştır.Koyun sağardı, hizmetçisiyle birlikte yemek yerdi. Kölelere iyi bakmak hususunda sözleri devrim yapmıştır. Kölelerle beraber yemek yemek, onları âzat etmek konusunda muazzam teşvikleri vardır.Kölelerle beraber yemek yemek, onları âzat etmek konusunda muazzam teşvikleri vardır. Zengin fakir herkesle musafaha ederdi. Önce kendisi selam verirdi. Zengin fakir herkesle musafaha ederdi. Önce kendisi selam verirdi.

Davet edilirse mutlaka davete icabet ederdi. Hatta ''Bir deve paçasına bile çağrılsam gelirim.'' diyor.Davet edilirse mutlaka davete icabet ederdi. Hatta ''Bir deve paçasına bile çağrılsam gelirim.'' diyor. Tabi o zaman deve paçası en basit yemek. Çünkü herkesin bulabildiği bir şey. Tabi o zaman deve paçası en basit yemek. Çünkü herkesin bulabildiği bir şey. Kazana konulacak, fokur fokur kaynayacak, biraz yağı çıkacak, işte o kadar; lüks bir yemek değil.Kazana konulacak, fokur fokur kaynayacak, biraz yağı çıkacak, işte o kadar; lüks bir yemek değil. ''Ona bile çağırılsam gelirim.'' derdi. Bir keresinde gittiği evde kendisine sirke ikram etmişler. ''Ona bile çağırılsam gelirim.'' derdi. Bir keresinde gittiği evde kendisine sirke ikram etmişler. Ekmeği sirkeye banıp yedi. ''Sirke ne güzel gıdadır, sirke ne güzel gıdadır!'' diye övdü. Hiçbir yemeği beğenmezlik yapmazdı. Ekmeği sirkeye banıp yedi. ''Sirke ne güzel gıdadır, sirke ne güzel gıdadır!'' diye övdü. Hiçbir yemeği beğenmezlik yapmazdı.

Kahkahayla güldüğü görülmemiştir, tebessümü vardır. Bizim sabahları okuduğumuz Evrad'da; Kahkahayla güldüğü görülmemiştir, tebessümü vardır. Bizim sabahları okuduğumuz Evrad'da;

Min ma'diney mantikin ve mübtesemi, ''Resûlullah güzel konuşma ve tebessüm mâdeniydi.'' diye geçiyor. Mütebessimdi. Min ma'diney mantikin ve mübtesemi, ''Resûlullah güzel konuşma ve tebessüm mâdeniydi.'' diye geçiyor. Mütebessimdi.

Cömert ve güleç yüzlü idi. Cömertliği emsalsiz bir cömertlikti.Cömert ve güleç yüzlü idi. Cömertliği emsalsiz bir cömertlikti. Ganimetten kendi hissesine ne gelirse, hepsini akşama kadar dağıtırdı.Ganimetten kendi hissesine ne gelirse, hepsini akşama kadar dağıtırdı. Akşam gelmişse sabaha kadar dağıtırdı, evde bekletmezdi.Akşam gelmişse sabaha kadar dağıtırdı, evde bekletmezdi. Vefat edeceği zaman evde üç dirhem bir şey kaldığını hissetmiş; vefatı gününde onun hemen tasadduk edilmesini söylemiş. Vefat edeceği zaman evde üç dirhem bir şey kaldığını hissetmiş; vefatı gününde onun hemen tasadduk edilmesini söylemiş.

''Peygamberler miras bırakmazlar.'' diyor. Mal mülk edinmemiştir, malı depo etmemiştir, malın depo edilmesini uygun görmemiştir. ''Peygamberler miras bırakmazlar.'' diyor. Mal mülk edinmemiştir, malı depo etmemiştir, malın depo edilmesini uygun görmemiştir.

Hizmetçisi bir gün kendisine bir yemek getirdi; Bir gün önceki yemek. ''Niye bugüne beklettin?Hizmetçisi bir gün kendisine bir yemek getirdi; Bir gün önceki yemek. ''Niye bugüne beklettin? O gün verseydin fukaraya; Allah her günün rızkını yeniden verir.'' dedi. Yemek depo etmeyi uygun görmemişti. O gün verseydin fukaraya; Allah her günün rızkını yeniden verir.'' dedi. Yemek depo etmeyi uygun görmemişti.

Üzüldüğü zaman somurtmazdı. Çok konuşmazdı, tefekkür ederdi. Üzüldüğü zaman somurtmazdı. Çok konuşmazdı, tefekkür ederdi.

Bir keresinde birisi Resûlullah'ın yanındaki koyunları gördü. Bir keresinde birisi Resûlullah'ın yanındaki koyunları gördü.

''Yâ Resûlallah! Ne kadar güzel bir sürü!'' dedi. Peygamber Efendimiz; ''Yâ Resûlallah! Ne kadar güzel bir sürü!'' dedi. Peygamber Efendimiz;

''Çok mu beğendin?'' diye sordu. ''Çok mu beğendin?'' diye sordu.

''Bu koyunlar çok güzel yâ Resûlallah, çok güzel!'' deyince, ''Bu koyunlar çok güzel yâ Resûlallah, çok güzel!'' deyince,

''Al öyleyse senin olsun.'' dedi. ''Al öyleyse senin olsun.'' dedi.

''Hepsi mi yâ Resûlallah?'' ''Hepsi senin olsun!'' dedi. ''Hepsi mi yâ Resûlallah?'' ''Hepsi senin olsun!'' dedi.

Adam bütün sürüyü aldı, muazzam bir sevinç içinde sürüyle beraber kabilesine döndü. Sordular; Adam bütün sürüyü aldı, muazzam bir sevinç içinde sürüyle beraber kabilesine döndü. Sordular;

''Ne oldu böyle? Yoksa bunları çaldın mı? Sabahleyin nasıl çıktın, akşam nasıl geliyorsun?'' ''Ne oldu böyle? Yoksa bunları çaldın mı? Sabahleyin nasıl çıktın, akşam nasıl geliyorsun?''

''Muhammed veriyor ve Muhammed öyle bir verişle veriyor ki emsali yok! Fakirlikten korkmayan insanın verişiyle veriyor!'' ''Muhammed veriyor ve Muhammed öyle bir verişle veriyor ki emsali yok! Fakirlikten korkmayan insanın verişiyle veriyor!''

Evinde yarına bir şey depo etmezdi. Günlerce evinde sıcak yemek pişmediğini biliyorsunuz. Sahabesi dediler ki; Evinde yarına bir şey depo etmezdi. Günlerce evinde sıcak yemek pişmediğini biliyorsunuz. Sahabesi dediler ki;

''Yâ Resûlallah! Hurma yemekten içimiz yandı; hep tatlı, hep hurma, sadece meyve.'' ''Yâ Resûlallah! Hurma yemekten içimiz yandı; hep tatlı, hep hurma, sadece meyve.''

''Ben de sizin gibiyim, iki aydır evde yemek yok. Ben de sizin gibi yapıyorum.'' dedi. ''Ben de sizin gibiyim, iki aydır evde yemek yok. Ben de sizin gibi yapıyorum.'' dedi.

Birisi açlıktan karnına taş bağlamış. Sıcak taşı bağlayınca galiba midesi biraz rahat ediyor.Birisi açlıktan karnına taş bağlamış. Sıcak taşı bağlayınca galiba midesi biraz rahat ediyor. O karnını gösterince Peygamber Efendimiz de açtı; o da iki taş bağlamış. Yani toplumundan hiç farklı değil. O karnını gösterince Peygamber Efendimiz de açtı; o da iki taş bağlamış. Yani toplumundan hiç farklı değil.

Bunlar; eline bir şey geçmediğinden veyahut zengin olamayacağından değildi.Bunlar; eline bir şey geçmediğinden veyahut zengin olamayacağından değildi. Bir kere Allah kendisine her türlü zenginliği vermeyi vaat ettiği halde, Cebrail aleyhisselâmBir kere Allah kendisine her türlü zenginliği vermeyi vaat ettiği halde, Cebrail aleyhisselâm ''isterse zengin bir peygamber olmasını'' teklif ettiği halde onu tercih etmemişti. ''isterse zengin bir peygamber olmasını'' teklif ettiği halde onu tercih etmemişti. Kendisi tercih etmedi. Hiçbir şey biriktirmezdi. Eline bir şey geçmediğinden değil.Kendisi tercih etmedi. Hiçbir şey biriktirmezdi. Eline bir şey geçmediğinden değil. Bir keresinde kendisine çok rahat bir yatak hediye etmişlerdi, o gece teheccüde kalkamadı.Bir keresinde kendisine çok rahat bir yatak hediye etmişlerdi, o gece teheccüde kalkamadı. Dalmış, derin derin uyumuş. ''Bunu alın geri götürün, beni gece namazına kaldırmadı.'' dedi. ''Rahat'' diye.Dalmış, derin derin uyumuş. ''Bunu alın geri götürün, beni gece namazına kaldırmadı.'' dedi. ''Rahat'' diye. Rahatı kendisi istemiyor, zenginliği kendisi istemiyor; tevazu gösteriyor, kendisi isteyerek yapıyor. Rahatı kendisi istemiyor, zenginliği kendisi istemiyor; tevazu gösteriyor, kendisi isteyerek yapıyor.

Dulları çok kollardı, yetimlere çok merhametli idi. Nefsi için kızmaz ve intikam almazdı.Dulları çok kollardı, yetimlere çok merhametli idi. Nefsi için kızmaz ve intikam almazdı. Ama Allah'ın emri çiğnendiği zaman muazzam kızardı. Ama Allah'ın emri çiğnendiği zaman muazzam kızardı. Mekke fethedildiği zaman, her türlü intikamı alacak hale geldiği halde hepsini affetmişti. Mekke fethedildiği zaman, her türlü intikamı alacak hale geldiği halde hepsini affetmişti. İslâm ordusundan bazıları müslümanlara çok zarar vermiş olan kimseler hakkında;İslâm ordusundan bazıları müslümanlara çok zarar vermiş olan kimseler hakkında; ''Onları elimize geçirince çiğ çiğ yiyeceğiz, onlara neler yapacağız!'' diyenleri; ''aşırı bir şeyler yaparlar'' diye komutanlıktan aldı, arka hizmetlere verdi.''Onları elimize geçirince çiğ çiğ yiyeceğiz, onlara neler yapacağız!'' diyenleri; ''aşırı bir şeyler yaparlar'' diye komutanlıktan aldı, arka hizmetlere verdi. Tir tir titreyip karşısında hükmünü bekleyen Mekkeliler'e; ''Benden ne umuyorsunuz?'' dedi. Tir tir titreyip karşısında hükmünü bekleyen Mekkeliler'e; ''Benden ne umuyorsunuz?'' dedi. ''Yıllarca benimle uğraştınız; ordu gönderdiniz, çarpıştınız. Birçok şey oldu.'' demek istedi ama hepsini affetti.''Yıllarca benimle uğraştınız; ordu gönderdiniz, çarpıştınız. Birçok şey oldu.'' demek istedi ama hepsini affetti. Efendimiz'in genel davranışı böyleydi. Efendimiz'in genel davranışı böyleydi.

Biliyorsunuz, Taif'te kendisine hücum edildi.Biliyorsunuz, Taif'te kendisine hücum edildi. Şehirden dışarı çıkardılar, çıkarken peşine takıldılar, taş attılar; topukları yaralandı. Şehirden dışarı çıkardılar, çıkarken peşine takıldılar, taş attılar; topukları yaralandı. O bağda bulunan bir adam bir bağ evine çağırdı da orada istirahat eti.O bağda bulunan bir adam bir bağ evine çağırdı da orada istirahat eti. Cebrail aleyhisselam geldi; ''Yâ Resûlallah! Emredersen bu şehri mahvedeyim, yok edeyim!'' dedi ama o kabul etmedi, beddua da etmedi. Cebrail aleyhisselam geldi; ''Yâ Resûlallah! Emredersen bu şehri mahvedeyim, yok edeyim!'' dedi ama o kabul etmedi, beddua da etmedi.

''Yâ Resûlallah! Çok sıkıntı çekiyoruz. Şu müşriklere lanet etseniz.'' dediler. ''Yâ Resûlallah! Çok sıkıntı çekiyoruz. Şu müşriklere lanet etseniz.'' dediler.

''Ben lanet edici bir peygamber olarak gelmedim, rahmet peygamberi olarak geldim.''Ben lanet edici bir peygamber olarak gelmedim, rahmet peygamberi olarak geldim. Sabredin! Sizden önceki ümmetler çok daha fazlasına maruz kalmışlardı, meşakkatlere uğramışlardı. Siz de sabredin.'' diye sabrı tavsiye etti. Sabredin! Sizden önceki ümmetler çok daha fazlasına maruz kalmışlardı, meşakkatlere uğramışlardı. Siz de sabredin.'' diye sabrı tavsiye etti.

Kimseye beddua etmemişti.Kimseye beddua etmemişti. Önemli şeylerden birisi. Enes radıyallahu anh diyor ki; ''Resûlullah'a yirmi sene hizmet ettim.Önemli şeylerden birisi. Enes radıyallahu anh diyor ki; ''Resûlullah'a yirmi sene hizmet ettim. Ne beni dövdü ne de yaptığım bir şeyden dolayı ‘Niçin böyle yaptın veya yapmadın?' diye sordu.'' Hizmetçisine karşı gayet centilmen, gayet yumuşak idi. Ne beni dövdü ne de yaptığım bir şeyden dolayı ‘Niçin böyle yaptın veya yapmadın?' diye sordu.'' Hizmetçisine karşı gayet centilmen, gayet yumuşak idi.

Onu kendisine köle olarak hediye etmişlerdi.Onu kendisine köle olarak hediye etmişlerdi. Babası geldi; ''Gel oğlum!'' dedi, fidye-i necât verip kurtaracak, alacak, kabilesine geri götürecek. Resûlullah'tan istedi. Resûlullah; Babası geldi; ''Gel oğlum!'' dedi, fidye-i necât verip kurtaracak, alacak, kabilesine geri götürecek. Resûlullah'tan istedi. Resûlullah;

''Kendisine sorun, nasıl istiyorsa öyle yapsın. İstiyorsa seninle gelsin, fidye-i necât da istemem.'' dedi. O da; ''Kendisine sorun, nasıl istiyorsa öyle yapsın. İstiyorsa seninle gelsin, fidye-i necât da istemem.'' dedi. O da;

''Yâ Resûlallah! Ben senin yanında kalmak istiyorum.'' dedi. ''Yâ Resûlallah! Ben senin yanında kalmak istiyorum.'' dedi.

Babası kızdı. Tekrar ısrar edince Efendimiz; Babası kızdı. Tekrar ısrar edince Efendimiz;

''Beni tercih eden insanı ben dışlayamam, ‘git' diyemem.'' dedi. ''Beni tercih eden insanı ben dışlayamam, ‘git' diyemem.'' dedi.

Enes radıyallahu anh çok isabetli bir karar vererek Resûlullah'ın yanında kaldı. Enes radıyallahu anh çok isabetli bir karar vererek Resûlullah'ın yanında kaldı.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir palas üzerinde, bir bez parçası üzerinde uyurdu.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir palas üzerinde, bir bez parçası üzerinde uyurdu. O kadar sade ve mütevazı bir hayat yaşardı ki hanımları bu sadeliğe dayanamadılar. O kadar sade ve mütevazı bir hayat yaşardı ki hanımları bu sadeliğe dayanamadılar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mescidinin yanındaki hücre-i saadette hanımlarının da odaları vardı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mescidinin yanındaki hücre-i saadette hanımlarının da odaları vardı. Mescit genişletileceği zaman onlar yıkılmış, sahâbe-i kirâm ağlamışlar.Mescit genişletileceği zaman onlar yıkılmış, sahâbe-i kirâm ağlamışlar. Tabi bu yıkma ve genişletme işini o zamanki Emevî hükümeti yapıyor, valilik yapıyor.Tabi bu yıkma ve genişletme işini o zamanki Emevî hükümeti yapıyor, valilik yapıyor. ''Keşke yıkılmasaydı, kalsaydı da millet bu odaları görseydi.'' demişler. ''Keşke yıkılmasaydı, kalsaydı da millet bu odaları görseydi.'' demişler. Üç arşın boyunda, bir arşın eninde odalar. Bir somya kadar. Bir insan rahat yatar, iki insan zor yatar. Odalar böyleydi.Üç arşın boyunda, bir arşın eninde odalar. Bir somya kadar. Bir insan rahat yatar, iki insan zor yatar. Odalar böyleydi. Hanımları, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu sade hayatına dayanamadılar. Hanımları, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu sade hayatına dayanamadılar.

Bir gün Hz. Ömer, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına geldi, baktı ki hasır üzerinde yatmış; hasır, eline yüzüne iz yapmış.Bir gün Hz. Ömer, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına geldi, baktı ki hasır üzerinde yatmış; hasır, eline yüzüne iz yapmış. Erzak olarak içinde biraz su bulunan bir çömleği vardı, bir avuç arpası vardı; Peygamber Efendimiz onunla yaşıyordu. Erzak olarak içinde biraz su bulunan bir çömleği vardı, bir avuç arpası vardı; Peygamber Efendimiz onunla yaşıyordu. O hali, o manzarayı görünce Hz. Ömer ağladı.O hali, o manzarayı görünce Hz. Ömer ağladı. O da nihayet o toplumun insanı ama toplumun genel seviyesinden bile daha sade bir yaşam sürüyor ki Hz. Ömer ağlıyor. O da nihayet o toplumun insanı ama toplumun genel seviyesinden bile daha sade bir yaşam sürüyor ki Hz. Ömer ağlıyor.

Kurduğu devlet tuttuğu, kendisi devlet başkanı olduğu halde; elçiler kabul ettiği, elçiler gönderdiği halde yaşayışında bir değişiklik yapmadı.Kurduğu devlet tuttuğu, kendisi devlet başkanı olduğu halde; elçiler kabul ettiği, elçiler gönderdiği halde yaşayışında bir değişiklik yapmadı. Artık elinde her türlü imkân olabilirdi çünkü ülkeler fethediliyordu, çok büyük maddî imkânlar geliyordu.Artık elinde her türlü imkân olabilirdi çünkü ülkeler fethediliyordu, çok büyük maddî imkânlar geliyordu. Ama o yine de kul gibi, köle gibi yaşardı. Kimseyi incitmezdi. Kimseyi dövmemişti.Ama o yine de kul gibi, köle gibi yaşardı. Kimseyi incitmezdi. Kimseyi dövmemişti. Bir yere dayanarak yemek yemezdi.Bir yere dayanarak yemek yemezdi. ''Uhud dağı kadar altınım olsa hepsini Allah yolunda sarf ederim.'' dediğini rivayet ediyorlar. Ashabını da infak etmeye teşvik ederdi. ''Uhud dağı kadar altınım olsa hepsini Allah yolunda sarf ederim.'' dediğini rivayet ediyorlar. Ashabını da infak etmeye teşvik ederdi.

Bir keresinde Hz. Ali Efendimiz'in, Fâtıma anamızın evine ziyarete gitmiş.Bir keresinde Hz. Ali Efendimiz'in, Fâtıma anamızın evine ziyarete gitmiş. Birisi kızı, birisi evlatlığı - Hz. Ali'yi de yanında büyüttü - damadı ve amcasının oğlu olduğu için yeğeni.Birisi kızı, birisi evlatlığı - Hz. Ali'yi de yanında büyüttü - damadı ve amcasının oğlu olduğu için yeğeni. Bir perde gördü, dört dirhem değerindeymiş; birkaç salkım üzüm fiyatına. Geri döndü. Hz. Ali Efendimiz peşinden koşup dedi ki; Bir perde gördü, dört dirhem değerindeymiş; birkaç salkım üzüm fiyatına. Geri döndü. Hz. Ali Efendimiz peşinden koşup dedi ki;

''Yâ Resûlallah! Geliyordunuz, niye geri döndünüz? Perdeye mi kızdınız?'' ''Yâ Resûlallah! Geliyordunuz, niye geri döndünüz? Perdeye mi kızdınız?''

''Onu satıp parasını fakirlere verebilirdin.'' dedi. ''Onu satıp parasını fakirlere verebilirdin.'' dedi.

Kendi kızı. Nihayet bir perde. Kendi kızı. Nihayet bir perde.

Kendi kızı ve damadı ellerini gösterdiler; Kendi kızı ve damadı ellerini gösterdiler;

''Yâ Resûlallah! Kuyudan iple su çekmekten, değirmeni döndürmekten ellerimiz yara oldu. Bize köle ver de bu işleri o görsün.'' dediler. Vermedi. ''Yâ Resûlallah! Kuyudan iple su çekmekten, değirmeni döndürmekten ellerimiz yara oldu. Bize köle ver de bu işleri o görsün.'' dediler. Vermedi.

''Ben size bir şey öğreteyim; her namazdan sonra 33 kere sübhanallah, 33 kere elhamdülillah, 33 kere Allahu Ekber deyin;''Ben size bir şey öğreteyim; her namazdan sonra 33 kere sübhanallah, 33 kere elhamdülillah, 33 kere Allahu Ekber deyin; Allah size kolaylık verir, köle kullanmanızdan daha iyi olur.'' dedi. Köle kullanmadı, onları sattı. Allah size kolaylık verir, köle kullanmanızdan daha iyi olur.'' dedi. Köle kullanmadı, onları sattı.

Kendisinin hayatı yaşayışı, dünyaya bakışı böyle.Kendisinin hayatı yaşayışı, dünyaya bakışı böyle. Hadîs-i şerîflerinde anne ve babaya hürmeti ısrarla tavsiye etmiştir.Hadîs-i şerîflerinde anne ve babaya hürmeti ısrarla tavsiye etmiştir. Hatta vefatlarından sonra anne ve babaya saygılarının ve dualarının devam etmesini emretmiştir.Hatta vefatlarından sonra anne ve babaya saygılarının ve dualarının devam etmesini emretmiştir. Bir keresinde minbere çıkarken üç defa ''âmin'' dedi. Bir adım attı, ''âmin''; bir adım daha attı, ''âmin''; bir adım daha attı, ''âmin.'' İnince sordular: Bir keresinde minbere çıkarken üç defa ''âmin'' dedi. Bir adım attı, ''âmin''; bir adım daha attı, ''âmin''; bir adım daha attı, ''âmin.'' İnince sordular:

''Yâ Resûlallah! Hutbe okumak için minbere çıkarken ‘âmin' dediniz. Niye?'' ''Yâ Resûlallah! Hutbe okumak için minbere çıkarken ‘âmin' dediniz. Niye?''

''Cebrail; ‘Anne ve babasına veya bunlardan sadece bir tanesine erişip de,''Cebrail; ‘Anne ve babasına veya bunlardan sadece bir tanesine erişip de, sağlığında onunla bir arada bulunmak imkânına kavuşup da cenneti kazanamayanın burnu yerde sürtsün!' dedi ben de ‘âmin' dedim.'' sağlığında onunla bir arada bulunmak imkânına kavuşup da cenneti kazanamayanın burnu yerde sürtsün!' dedi ben de ‘âmin' dedim.''

''Bir çocuğun anne babası sağ da, onların duasını alıp cenneti kazanamamışsa; ''yazıklar olsun!'' diyor.''Bir çocuğun anne babası sağ da, onların duasını alıp cenneti kazanamamışsa; ''yazıklar olsun!'' diyor. Anne babaya bu kadar hürmet. Bir hadîs-i şerifinde; Anne babaya bu kadar hürmet. Bir hadîs-i şerifinde;

''Bir evlat, anne babasının kendisine sevgiyle bakmasını sağlayabilirse;''Bir evlat, anne babasının kendisine sevgiyle bakmasını sağlayabilirse; annesinin babasının, kendisine bir bakışından dolayı bir köle âzat etmiş kadar sevap kazanır.'' diyor. annesinin babasının, kendisine bir bakışından dolayı bir köle âzat etmiş kadar sevap kazanır.'' diyor.

''Yâ Resûlallah! Çok bakar, 360 defa bakar.'' diyorlar. ''Yâ Resûlallah! Çok bakar, 360 defa bakar.'' diyorlar.

''Allahu Ekber! 360 defa bakarsa, 360 köle âzat etmiş gibi Allah sevap verir!'' ''Allahu Ekber! 360 defa bakarsa, 360 köle âzat etmiş gibi Allah sevap verir!''

Burada çocukların anne babaya hürmet etmesini tavsiye ediyor. Burada çocukların anne babaya hürmet etmesini tavsiye ediyor.

Buna karşılık, anne ve babanın da çocuklarına karşı görevleri olduğunu vurguluyor.Buna karşılık, anne ve babanın da çocuklarına karşı görevleri olduğunu vurguluyor. ''Çocuklarınıza güzel isim koyun.'' ''Güzel terbiye edin, edeplendirin.'' ''Çocuklarınıza güzel isim koyun.'' ''Güzel terbiye edin, edeplendirin.'' ''Kur'ân-ı Kerîm terbiyesiyle, Resûlullah sevgisiyle büyütün.''''Kur'ân-ı Kerîm terbiyesiyle, Resûlullah sevgisiyle büyütün.'' Allimû evlâdekümü'l-kitâbete ve'r-rimâyete ve's-sibâha.Allimû evlâdekümü'l-kitâbete ve'r-rimâyete ve's-sibâha. ''Çocuklarınıza yazı yazmayı öğretin, silah kullanmayı öğretin, yüzmeyi öğretin.'' diyor. Böyle tavsiyeleri var. ''Çocuklarınıza yazı yazmayı öğretin, silah kullanmayı öğretin, yüzmeyi öğretin.'' diyor. Böyle tavsiyeleri var.

Eğer anne baba onlara karşı vazifelerini yapmazlarsa çocukların âhirette anne ve babadan davacı olacaklarını bildiriyor.Eğer anne baba onlara karşı vazifelerini yapmazlarsa çocukların âhirette anne ve babadan davacı olacaklarını bildiriyor. Binaenaleyh ebeveynlere çocuklarına hizmet etmeyi salık veriyor, çocuklara da anne babalarına hürmet ve hizmet etmeyi salık veriyor.Binaenaleyh ebeveynlere çocuklarına hizmet etmeyi salık veriyor, çocuklara da anne babalarına hürmet ve hizmet etmeyi salık veriyor. Bu karşılıklı münasebetleri düzenliyor. Bu karşılıklı münasebetleri düzenliyor.

Hanımın kocasına karşı itaatini emrediyor ve bu itaati mutlak bir itaat olarak tarif ediyor. Hanımın kocasına karşı itaatini emrediyor ve bu itaati mutlak bir itaat olarak tarif ediyor.

Peygamber Efendimiz; ''İslâm'da bir insanın bir insana secde etmesi yoktur.'' diyor. Bir grup insan gelmiş, demişler ki; Peygamber Efendimiz; ''İslâm'da bir insanın bir insana secde etmesi yoktur.'' diyor. Bir grup insan gelmiş, demişler ki;

''Yâ Resûlallah! Müsaade buyurun, secde edelim.'' ''Yâ Resûlallah! Müsaade buyurun, secde edelim.''

''Hayır!'' diyor. ''Bizim dinimizde bir insanın bir insana secde etmesi yoktur.'' Halbuki eski milletlerde vardı.''Hayır!'' diyor. ''Bizim dinimizde bir insanın bir insana secde etmesi yoktur.'' Halbuki eski milletlerde vardı. Eski milletlerde hürmet etmek için mesela babasına secde edebilirdi.Eski milletlerde hürmet etmek için mesela babasına secde edebilirdi. Tapınmak mânasında değil de, saygının emaresi olarak.Tapınmak mânasında değil de, saygının emaresi olarak. Nitekim anasını babasını ve kardeşlerini getirince, Yusuf aleyhisselam'ın huzuruna girdikleri zaman kardeşleri hepsi birden Yusuf aleyhisselam'a secde ettiler. Nitekim anasını babasını ve kardeşlerini getirince, Yusuf aleyhisselam'ın huzuruna girdikleri zaman kardeşleri hepsi birden Yusuf aleyhisselam'a secde ettiler. O zamanın töresi öyleydi. Harrû lehû sücceden.O zamanın töresi öyleydi. Harrû lehû sücceden. Yusuf aleyhisselam'a saygılarını belirtmek, hürmetlerini göstermek için özür dilemek babında ''evvelce yaptıkları affolsun'' diye, hepsi secdeye kapandılar. Yusuf aleyhisselam'a saygılarını belirtmek, hürmetlerini göstermek için özür dilemek babında ''evvelce yaptıkları affolsun'' diye, hepsi secdeye kapandılar.

İslâm'da insana secde yoktur.İslâm'da insana secde yoktur. Ama ''Bir insanın bir insana secde etmesi bahis konusu olsaydı, yapılabilecek olsaydı -bak ben kendime bile secde ettiremiyorum ama-Ama ''Bir insanın bir insana secde etmesi bahis konusu olsaydı, yapılabilecek olsaydı -bak ben kendime bile secde ettiremiyorum ama- kadının kocasına secde etmesini emrederdim.'' diyor. kadının kocasına secde etmesini emrederdim.'' diyor. Kocası ne zaman emrederse ''gel yanıma'' derse hanımın efendisinin yanına gitmesini salık veriyor. Kocası ne zaman emrederse ''gel yanıma'' derse hanımın efendisinin yanına gitmesini salık veriyor.

Kadınlar bu kadar köle mi yani? Niye bu kadar şiddetli emirler var? Kadınlar bu kadar köle mi yani? Niye bu kadar şiddetli emirler var?

Buna karşılık kocanın da hanımına karşı görevleri olduğunu beyan ediyor; o zaman için çok mühim bir şey.Buna karşılık kocanın da hanımına karşı görevleri olduğunu beyan ediyor; o zaman için çok mühim bir şey. O zaman kadının kıymeti yok, erkeklerin sonsuz bir sultası var, gücü kuvveti var.O zaman kadının kıymeti yok, erkeklerin sonsuz bir sultası var, gücü kuvveti var. Kadının yemesi içmesi, giyimi, barınması erkeğin üzerine. Bakın şimdi Alman hükümetinde, Alman toplumunda bile böyle değil.Kadının yemesi içmesi, giyimi, barınması erkeğin üzerine. Bakın şimdi Alman hükümetinde, Alman toplumunda bile böyle değil. Evi ve aileyi geçindirmekte erkek yükümlü. Evi ve aileyi geçindirmekte erkek yükümlü. Hatta bu sebepten dolayı kadın evladını emzirmek istemese, ''sütanne bulup çocuğu bakıp büyütmek'' babanın vazifesi. Hatta bu sebepten dolayı kadın evladını emzirmek istemese, ''sütanne bulup çocuğu bakıp büyütmek'' babanın vazifesi. Böylece bir dengeleme koyuyor; karı kocanın birbirlerine karşı görevlerini çiziyor.Böylece bir dengeleme koyuyor; karı kocanın birbirlerine karşı görevlerini çiziyor. ''Erkek kuvvetli'' diye kadını erkeğe ezdirtmiyor veyahut aksine erkeğe çok fazla yük yükleyip de kadını şımartmıyor.''Erkek kuvvetli'' diye kadını erkeğe ezdirtmiyor veyahut aksine erkeğe çok fazla yük yükleyip de kadını şımartmıyor. Bugünkü toplumlarda hep bunları görüyoruz. Bugünkü toplumlarda hep bunları görüyoruz. Sanıyorum bugün Almanya'da erkeğin karşısında hürriyetini sağlamak bâbında kadın fazla şımartılmıştır.Sanıyorum bugün Almanya'da erkeğin karşısında hürriyetini sağlamak bâbında kadın fazla şımartılmıştır. İslâm'da böyle değil; bunlar gayet güzel dengeleniyor. İslâm'da böyle değil; bunlar gayet güzel dengeleniyor.

Peygamber Efendimiz'in kardeşlerin birbirleriyle münasebetleri hakkında da emirleri var.Peygamber Efendimiz'in kardeşlerin birbirleriyle münasebetleri hakkında da emirleri var. Mesela ''Büyük ağabey baba gibidir.'' diye hadîs-i şerîf var. Büyük ağabey baba kadar hürmetlidir.Mesela ''Büyük ağabey baba gibidir.'' diye hadîs-i şerîf var. Büyük ağabey baba kadar hürmetlidir. Ben burada kardeşlerin birbirlerine hitaplarını, hatta evladın babasına hitabını görüyorum; ismiyle hitap ediyor.Ben burada kardeşlerin birbirlerine hitaplarını, hatta evladın babasına hitabını görüyorum; ismiyle hitap ediyor. Nerede İslâm, nerede buradaki eğitim ve ahlâk? Nerede İslâm, nerede buradaki eğitim ve ahlâk?

Peygamber Efendimiz evde şakacıydı, latifeciydi. Latife yapardı.Peygamber Efendimiz evde şakacıydı, latifeciydi. Latife yapardı. Evde tatlı ve güleç yüzlü bir hava vardı; çatık kaşlı, mistik, devamlı mahzun bir hava değil. Evde tatlı ve güleç yüzlü bir hava vardı; çatık kaşlı, mistik, devamlı mahzun bir hava değil. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz latifeciydi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz latifeciydi.

Aile meselesinden başka konuya geçmeden önce bir şeyi söylemek lazım.Aile meselesinden başka konuya geçmeden önce bir şeyi söylemek lazım. İslâm'ın cinsel konularda -bilmiyorum hangi kelimeyi kullanmam lazım- son derece mâkul, son derece güzel tavsiyeleri var.İslâm'ın cinsel konularda -bilmiyorum hangi kelimeyi kullanmam lazım- son derece mâkul, son derece güzel tavsiyeleri var. Bir kere nikâh sünnet ve sevap. Nikâhlı insanın sevabı artıyor.Bir kere nikâh sünnet ve sevap. Nikâhlı insanın sevabı artıyor. İnsanın ailesine getirdiği yiyecek, içecek bire yedi yüz misli mükâfatlandırılıyor. Sevabı o kadar yüksek. İnsanın ailesine getirdiği yiyecek, içecek bire yedi yüz misli mükâfatlandırılıyor. Sevabı o kadar yüksek. Sonra evlilik münasebetleri sevap. Bir keresinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem cinsel münasebetin sevap olduğunu söylüyor. Ashab şaşırıyor. Sonra evlilik münasebetleri sevap. Bir keresinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem cinsel münasebetin sevap olduğunu söylüyor. Ashab şaşırıyor.

''Yâ Resûlallah! Biz nefsimizin, şehvetimizin arzusunu yerine getiriyoruz, bunlar sevap mı oluyor?'' diyorlar. ''Yâ Resûlallah! Biz nefsimizin, şehvetimizin arzusunu yerine getiriyoruz, bunlar sevap mı oluyor?'' diyorlar.

''Elbette'' diyor, ''Öyle yapmazsanız günahla onu sağlayacağınız için bu sevaptır.'' diye bildiriyor. ''Elbette'' diyor, ''Öyle yapmazsanız günahla onu sağlayacağınız için bu sevaptır.'' diye bildiriyor.

Tabiata, fıtrata, yaradılışa son derece uygun bir tavır var.Tabiata, fıtrata, yaradılışa son derece uygun bir tavır var. Bir hadîs-i şerîfte; ''Bir adamın bir eşi veya cariyesi olup da kırk gün yanına varmazsa, yani yatağına davet etmezse günahkâr olur.'' diyor. Bir hadîs-i şerîfte; ''Bir adamın bir eşi veya cariyesi olup da kırk gün yanına varmazsa, yani yatağına davet etmezse günahkâr olur.'' diyor. ''Onun da cinsel arzuları vardır, tatmin olunsun.'' mânasına. Bu kadar realist bir hal var. ''Onun da cinsel arzuları vardır, tatmin olunsun.'' mânasına. Bu kadar realist bir hal var.

Onun için İslâm toplumunda, ashâb-ı kirâmın yaşantısında cinsel problem yok, cinsel suç yok.Onun için İslâm toplumunda, ashâb-ı kirâmın yaşantısında cinsel problem yok, cinsel suç yok. Çünkü gayet iyi tatmin edilme durumu var ve sevap olarak teşvik edilmiş. Çünkü gayet iyi tatmin edilme durumu var ve sevap olarak teşvik edilmiş. ''Sizden biriniz Cuma günü hanımıyla münasebette bulunup onun da yıkanmasına vesile olup kendisi de yıkanmaktan aciz midir?'' diyor.''Sizden biriniz Cuma günü hanımıyla münasebette bulunup onun da yıkanmasına vesile olup kendisi de yıkanmaktan aciz midir?'' diyor. Hiç olmazsa haftada bir kez boy abdesti almayı teşvik ediyor, bu açıdan rahatlamayı teşvik ediyor. Hiç olmazsa haftada bir kez boy abdesti almayı teşvik ediyor, bu açıdan rahatlamayı teşvik ediyor. Bugünkü toplumda suçların çoğu cinsel konulardadır. Bu tavsiye ile bu deşarj oluşu sağlamaya çalışıyor. Bugünkü toplumda suçların çoğu cinsel konulardadır. Bu tavsiye ile bu deşarj oluşu sağlamaya çalışıyor.

Ama bunun yanında nâmahreme, yabancı bir kadına bakmak dahi günah. Yolda gidiyorsun, gözün takıldı, tamam. Birinci bakış normal.Ama bunun yanında nâmahreme, yabancı bir kadına bakmak dahi günah. Yolda gidiyorsun, gözün takıldı, tamam. Birinci bakış normal. ''İkinci bakış suçtur.'' diyor. ''Gözler de zina eder, eller de zina eder.'' diyor.''İkinci bakış suçtur.'' diyor. ''Gözler de zina eder, eller de zina eder.'' diyor. Gözün zinası yabancıya bakmaktır, elin zinası yabancıyı tutmaktır veya musafahadır.Gözün zinası yabancıya bakmaktır, elin zinası yabancıyı tutmaktır veya musafahadır. Peygamber Efendimiz hanımlarla el sıkışmamış, musafaha etmemiş, bey'at ederken onlarla el tutarak tokalaşmamıştır. Peygamber Efendimiz hanımlarla el sıkışmamış, musafaha etmemiş, bey'at ederken onlarla el tutarak tokalaşmamıştır. Bunlar İslâm'ın bu konulardaki enteresan yaklaşımları. Bunlar İslâm'ın bu konulardaki enteresan yaklaşımları.

Halifeyken Hz. Osman'ın yanına birisi geliyor.Halifeyken Hz. Osman'ın yanına birisi geliyor. Hz. Osman radıyallahu anh onun yüzüne bakıyor; ''Senin gözlerinde zina izleri görüyorum.'' diyor. Hz. Osman radıyallahu anh onun yüzüne bakıyor; ''Senin gözlerinde zina izleri görüyorum.'' diyor. Karşısındaki şahıs şöyle bir sarsılıyor, afallıyor, kızarıyor:Karşısındaki şahıs şöyle bir sarsılıyor, afallıyor, kızarıyor: ''Yâ Osman, yâ Emire'l-mü'minîn! Yoksa peygamberlik kesilmedi de sende devam mı ediyor?'' diyor.''Yâ Osman, yâ Emire'l-mü'minîn! Yoksa peygamberlik kesilmedi de sende devam mı ediyor?'' diyor. Çünkü kendisinin durumunu bildi.Çünkü kendisinin durumunu bildi. Gelirken yolda, sokakta bir evin kapısından bakmış, içeride bir kadın yıkanıyormuş, açık saçıkmış. Ona arzuyla bakmış. Yani gözle zina oluyor. Gelirken yolda, sokakta bir evin kapısından bakmış, içeride bir kadın yıkanıyormuş, açık saçıkmış. Ona arzuyla bakmış. Yani gözle zina oluyor.

Peygamber Efendimiz; ''Bir insanın bir başka evin penceresinden veya kapısından bakması, o eve girmek gibi suçtur.'' diyor.Peygamber Efendimiz; ''Bir insanın bir başka evin penceresinden veya kapısından bakması, o eve girmek gibi suçtur.'' diyor. Namusu koruyucu o kadar tedbir var. Tabi hepsini hatırlayamıyorum, kısmen söylüyorum ama dengeleme var.Namusu koruyucu o kadar tedbir var. Tabi hepsini hatırlayamıyorum, kısmen söylüyorum ama dengeleme var. Evlilik var ama öbür tarafta yabancıya bakmak bile yok. Evlilik var ama öbür tarafta yabancıya bakmak bile yok.

Akrabaların arasındaki bağlara ve hukuka çok önem veriyor. Buna ''sıla-i rahim'' diyoruz.Akrabaların arasındaki bağlara ve hukuka çok önem veriyor. Buna ''sıla-i rahim'' diyoruz. Yani akrabaları ziyaret etmek, bir. Sadece kuru ziyaret değil, gerekirse maddeten desteklemek, iki. Yani akrabaları ziyaret etmek, bir. Sadece kuru ziyaret değil, gerekirse maddeten desteklemek, iki. Sıla-i rahimi sadece ''ziyaret'' diye anlamak doğru değil. Sıla-i rahimi sadece ''ziyaret'' diye anlamak doğru değil. Bu konudaki rivayetleri dikkatle incelersek, sıla-i rahimin biraz da ''maddî bakımdan destek olmak'' mânası taşıdığı anlaşılıyor.Bu konudaki rivayetleri dikkatle incelersek, sıla-i rahimin biraz da ''maddî bakımdan destek olmak'' mânası taşıdığı anlaşılıyor. Peygamber Efendimiz sıla-i rahimin insanın ömrünü arttırdığını, beldeleri -mânevî bakımdan- mâmur hale getirdiğini beyan ediyor. Peygamber Efendimiz sıla-i rahimin insanın ömrünü arttırdığını, beldeleri -mânevî bakımdan- mâmur hale getirdiğini beyan ediyor. Günahları siliyor, insanın ömrünü uzatıyor, beldeleri mâmur ve şen hale getiriyor. Bunu teşvik ediyor. Günahları siliyor, insanın ömrünü uzatıyor, beldeleri mâmur ve şen hale getiriyor. Bunu teşvik ediyor.

Kendisi de uzaktan yakından ilişkisi olan her insanla ömrünün sonuna kadar en tatlı ilişkileri devam ettirmiştir.Kendisi de uzaktan yakından ilişkisi olan her insanla ömrünün sonuna kadar en tatlı ilişkileri devam ettirmiştir. Hicret ederken yolda birisi kendisine bir şey sunmuş; o kadına her zaman hediye gönderiyor, geldiği zaman iltifat ediyor, ziyaret ediyor. Hicret ederken yolda birisi kendisine bir şey sunmuş; o kadına her zaman hediye gönderiyor, geldiği zaman iltifat ediyor, ziyaret ediyor. Medine'ye geldiği zaman Kuba köyünde biraz kalmışlar; her Cumartesi günü Kuba köyüne ziyarete gidermiş.Medine'ye geldiği zaman Kuba köyünde biraz kalmışlar; her Cumartesi günü Kuba köyüne ziyarete gidermiş. Mekâna ve şahıslara muazzam bir vefası var. Hiç ihmal etmiyor. Mekâna ve şahıslara muazzam bir vefası var. Hiç ihmal etmiyor.

Peygamber Efendimiz müslümanların birbirleriyle kardeşliğine çok büyük teşviklerde bulunmuştur, kendisi de aynen öyle davranmıştır.Peygamber Efendimiz müslümanların birbirleriyle kardeşliğine çok büyük teşviklerde bulunmuştur, kendisi de aynen öyle davranmıştır. Büyüklerin küçüklere, küçüklerin büyüklere karşı davranışlarını tanzim etmiştir. Kendisi küçüklere karşı çok şefkatli davranmıştır. Büyüklerin küçüklere, küçüklerin büyüklere karşı davranışlarını tanzim etmiştir. Kendisi küçüklere karşı çok şefkatli davranmıştır.

Bir keresinde Hz. Hasan veya Hüseyin, birisi; Bir keresinde Hz. Hasan veya Hüseyin, birisi;

''Dede, komşunun devesi var, o bindi. Bizim devemiz yok.'' diyor, biraz sızlanıyor. ''Dede, komşunun devesi var, o bindi. Bizim devemiz yok.'' diyor, biraz sızlanıyor.

''Gel ben de seni omzuma bindireyim.'' diyor, omzuna alıyor. ''Gel ben de seni omzuma bindireyim.'' diyor, omzuna alıyor.

''Ama onların devesi şöyle bağırıyordu, böyle bağırıyordu.'' diyor, Peygamber Efendimiz bir o tarafa bağırıyor, bir bu tarafa bağırıyor; ''Ama onların devesi şöyle bağırıyordu, böyle bağırıyordu.'' diyor, Peygamber Efendimiz bir o tarafa bağırıyor, bir bu tarafa bağırıyor;

''Oldu mu?'' diyor. ''Oldu mu?'' diyor.

Camiye giderken çocuklar yolunu kesiyorlar, diyorlar ki; Camiye giderken çocuklar yolunu kesiyorlar, diyorlar ki;

''Bizi de omzuna bindir.'' Peygamber Efendimiz yanındaki sahabisine diyor ki; ''Bizi de omzuna bindir.'' Peygamber Efendimiz yanındaki sahabisine diyor ki;

''Git evden çocukları memnun edecek bir şeyler al gel.'' ''Git evden çocukları memnun edecek bir şeyler al gel.''

Gidiyorlar evden bir şeyler alıyorlar, çocuklara onları veriyor, gönüllerini hoş ediyor. Gidiyorlar evden bir şeyler alıyorlar, çocuklara onları veriyor, gönüllerini hoş ediyor.

Bir çocuk varmış, bir kuş tutmuş, ''o öldü'' diye ağlamış.Bir çocuk varmış, bir kuş tutmuş, ''o öldü'' diye ağlamış. Onun yanından geçerken; ''Senin kuşçuğun ne oldu bakalım?'' diye halini, hatırını soruyor.Onun yanından geçerken; ''Senin kuşçuğun ne oldu bakalım?'' diye halini, hatırını soruyor. Kendisinin davranışı böyle ve tavsiyesi bu tarzda. Kendisinin davranışı böyle ve tavsiyesi bu tarzda.

''İki müslüman birbiriyle dost olduğu, kardeş olduğu zaman -bizim dedelerimiz buna ''âhiret kardeşi'' demiş-''İki müslüman birbiriyle dost olduğu, kardeş olduğu zaman -bizim dedelerimiz buna ''âhiret kardeşi'' demiş- Arş-ı Âlâ'nın altında gölgeleneceğini, çok büyük sevaplara nail olacağını'' bildiriyor.Arş-ı Âlâ'nın altında gölgeleneceğini, çok büyük sevaplara nail olacağını'' bildiriyor. Biliyorsunuz insanlar mahşer yerinde toplanmış olacaklar ve hepsi çıplak olacaklar. Hz. Âişe validemiz diyor ki; Biliyorsunuz insanlar mahşer yerinde toplanmış olacaklar ve hepsi çıplak olacaklar. Hz. Âişe validemiz diyor ki;

''Yâ Resûlallah! Hep çıplak mı olacaklar? Yani hem izdihamlı hem çıplak olur mu?'' ''Yâ Resûlallah! Hep çıplak mı olacaklar? Yani hem izdihamlı hem çıplak olur mu?''

''Yâ Âişe!'' diyor, ''O gün millet, öyle bir korku ve telaş içinde olacak ki birbirinin çıplaklığını düşünecek durumda olmayacak.''Yâ Âişe!'' diyor, ''O gün millet, öyle bir korku ve telaş içinde olacak ki birbirinin çıplaklığını düşünecek durumda olmayacak. Büyük izdihamda büyük ter içinde, büyük korkular içinde olacak. Büyük izdihamda büyük ter içinde, büyük korkular içinde olacak. Ama bazı insanlar o günde Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde olacak; yukarıda nurdan minberlere oturacaklar; yüzleri nur, elbiseleri nur, koltukları nur olacak.Ama bazı insanlar o günde Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde olacak; yukarıda nurdan minberlere oturacaklar; yüzleri nur, elbiseleri nur, koltukları nur olacak. Mahşer halkı yerden bizim yıldızlara baktığımız gibi onlara bakacaklar. Ama bunlar peygamber değildir, şehit değildir.'' Mahşer halkı yerden bizim yıldızlara baktığımız gibi onlara bakacaklar. Ama bunlar peygamber değildir, şehit değildir.''

''Kimdir onlar yâ Resûlallah?'' diye soruyorlar. Diyor ki; ''Kimdir onlar yâ Resûlallah?'' diye soruyorlar. Diyor ki;

Humü'l-mütehâbbûne fillâh. ''Onlar, birbirlerini Allah için seven kimselerdir.'' Humü'l-mütehâbbûne fillâh. ''Onlar, birbirlerini Allah için seven kimselerdir.''

Bu gibi hadîs-i şerîfler müslümanların birbirleriyle has kardeş olmasını teşvik eden haberler. Kendisinin davranışı da bu tarzda. Bu gibi hadîs-i şerîfler müslümanların birbirleriyle has kardeş olmasını teşvik eden haberler. Kendisinin davranışı da bu tarzda.

Sonra komşuluk âdâbına çok önem veriyor. Sonra komşuluk âdâbına çok önem veriyor.

''Cebrail bana geldi, komşu hakkı üzerinde o kadar durdu ki Allah komşuyu komşuya varis kılacak sandım.'' buyuruyor. ''Cebrail bana geldi, komşu hakkı üzerinde o kadar durdu ki Allah komşuyu komşuya varis kılacak sandım.'' buyuruyor.

Komşuluk üç kademede oluyor. Komşuysa ona karşı komşuluk vazifelerinizi yapacaksınız. Komşuluk üç kademede oluyor. Komşuysa ona karşı komşuluk vazifelerinizi yapacaksınız.

''Kendi binanızı komşunuzun binasından daha yüksek yapıp onun havasını ve rüzgârını engellemeyin.'' buyuruyor.''Kendi binanızı komşunuzun binasından daha yüksek yapıp onun havasını ve rüzgârını engellemeyin.'' buyuruyor. Onu kollayacak ve binalar eşit olacak; birisi yukarıda ötekisi aşağıda olmayacak. Onu kollayacak ve binalar eşit olacak; birisi yukarıda ötekisi aşağıda olmayacak. Yediğinden, pişirdiğinden, kokusu yayılan şeylerden verecek, ikram edecek. Bir derecesi, komşuluk.Yediğinden, pişirdiğinden, kokusu yayılan şeylerden verecek, ikram edecek. Bir derecesi, komşuluk. Komşun müslümansa hem komşuluk hakkı var hem de müslüman kardeşliği hakkı var, takviyeli. Komşun müslümansa hem komşuluk hakkı var hem de müslüman kardeşliği hakkı var, takviyeli. Bir de akrabaysa, üç kat takviyeli hem müslüman olduğu için hem komşu olduğu için hem de akraba olduğu için.Bir de akrabaysa, üç kat takviyeli hem müslüman olduğu için hem komşu olduğu için hem de akraba olduğu için. Artık onların birbirleriyle ne kadar güzel geçinmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Artık onların birbirleriyle ne kadar güzel geçinmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Efendimiz'in bunlarla ilgili kendi örnek davranışları ve pek çok tavsiyeleri var. Efendimiz'in bunlarla ilgili kendi örnek davranışları ve pek çok tavsiyeleri var.

Sonra ticarî hayatta Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in önemli tavsiyeleri var. Bir kere ticareti teşvik ediyor.Sonra ticarî hayatta Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in önemli tavsiyeleri var. Bir kere ticareti teşvik ediyor. Ticareti çok methediyor. ''Doğru sözlü, güvenilir bir tüccarın Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgeleneceğini'' söylüyor. Ticareti çok methediyor. ''Doğru sözlü, güvenilir bir tüccarın Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgeleneceğini'' söylüyor. Birbirini Allah için dost edinen kimseler gibi. Onun için bizim eski İslâm alimlerimiz, büyüklerimiz özellikle ticarete girmişlerdir.Birbirini Allah için dost edinen kimseler gibi. Onun için bizim eski İslâm alimlerimiz, büyüklerimiz özellikle ticarete girmişlerdir. Mesela İmâm-ı Âzam aynı zamanda tüccardı.Mesela İmâm-ı Âzam aynı zamanda tüccardı. İmâm-ı Âzam'ın aynı zamanda tüccar olması para aşkından değil, ticaret sevap olduğundan.İmâm-ı Âzam'ın aynı zamanda tüccar olması para aşkından değil, ticaret sevap olduğundan. ''Başka bir yerden bu beldenin ihtiyacı olan malları getirmek sevaptır.'' diye bildiriyor.''Başka bir yerden bu beldenin ihtiyacı olan malları getirmek sevaptır.'' diye bildiriyor. Para kazanılıyor ama bir taraftan da bir sosyal görev yerine getirildiği için Peygamber Efendimiz ticareti çok methediyor, teşvik ediyor. Para kazanılıyor ama bir taraftan da bir sosyal görev yerine getirildiği için Peygamber Efendimiz ticareti çok methediyor, teşvik ediyor. Patron ve işçi münasebetlerinde patronu frenliyor, işçiyi öğütlüyor. Genel tavsiyesi de; Patron ve işçi münasebetlerinde patronu frenliyor, işçiyi öğütlüyor. Genel tavsiyesi de;

''İşçinin alnının teri kurumadan iş ücretini veriniz.''''İşçinin alnının teri kurumadan iş ücretini veriniz.'' ''İşe almadan, çalıştırmaya başlamadan önce ücreti beyan ediniz.'' buyuruyor. ''İşe almadan, çalıştırmaya başlamadan önce ücreti beyan ediniz.'' buyuruyor. Sonradan; ''Ben sana şu kadar veriyorum, git!'' tarzında veya vermemek tarzında değil. Bunları gayet güzel tanzim ediyor. Sonradan; ''Ben sana şu kadar veriyorum, git!'' tarzında veya vermemek tarzında değil. Bunları gayet güzel tanzim ediyor.

Ticaretin hangi usullerle olacağına dair tavsiyeleri var. Bir hadîs-i şerîf var, onu arkadaşlarımız basmıştı.Ticaretin hangi usullerle olacağına dair tavsiyeleri var. Bir hadîs-i şerîf var, onu arkadaşlarımız basmıştı. ''Şöyle bir tüccarın kazancı çok muhteremdir.'' diye şartlarını sıralıyor, iyi bir ticaretin nasıl olacağını tanzim ediyor.''Şöyle bir tüccarın kazancı çok muhteremdir.'' diye şartlarını sıralıyor, iyi bir ticaretin nasıl olacağını tanzim ediyor. Kendisi bir belediye başkanı gibi çarşı-pazar yerine girmiştir, oralarda emirlerde bulunmuştur. Kendisi bir belediye başkanı gibi çarşı-pazar yerine girmiştir, oralarda emirlerde bulunmuştur. Bir keresinde bir çuvalın başına geldi, mala elini soktu, ters çevirdi; altı ıslak, üstü kuru, hileli, mostralı, üstü düzenlenmiş, altı kötü. ''Böyle yapmayın!'' dedi. Bir keresinde bir çuvalın başına geldi, mala elini soktu, ters çevirdi; altı ıslak, üstü kuru, hileli, mostralı, üstü düzenlenmiş, altı kötü. ''Böyle yapmayın!'' dedi.

Men ğaşşenâ fe-leyse minnâ. ''Kim böyle aldatırsa bizden değildir.'' Men ğaşşenâ fe-leyse minnâ. ''Kim böyle aldatırsa bizden değildir.''

Biliyorsunuz ticaretin, tartının düzgün olmasıyla ilgili sûre bile var. Âyet değil, sûre var: Tatfîf sûresi, Mutaffifîn sûresi. Biliyorsunuz ticaretin, tartının düzgün olmasıyla ilgili sûre bile var. Âyet değil, sûre var: Tatfîf sûresi, Mutaffifîn sûresi.

Veylün li'l-mutaffifîn. Ellezîne ize'ktâlû ale'n-nâsi yestevfûn. Ve izâ kâlûhüm ev vezenûhüm yuhsîrûn.Veylün li'l-mutaffifîn. Ellezîne ize'ktâlû ale'n-nâsi yestevfûn. Ve izâ kâlûhüm ev vezenûhüm yuhsîrûn. Elâ yezunnu ülâike ennehüm meb'ûsûne li-yevmin azîm. Elâ yezunnu ülâike ennehüm meb'ûsûne li-yevmin azîm.

Hollanda'da bir hoca arkadaş bizzat görmüş, o anlattı; bu tartı meselesinde hatırıma geldiği için nakledeyim. Hollanda'da bir hoca arkadaş bizzat görmüş, o anlattı; bu tartı meselesinde hatırıma geldiği için nakledeyim.

''Hocam! Ölmek üzere olan bir hastamız var, lütfen yetişin.'' demişler. ''Hocam! Ölmek üzere olan bir hastamız var, lütfen yetişin.'' demişler.

''Beni gece 3'te aldılar, hastanın başına götürdüler. Hasta kendinden geçmiş, hırıltı içinde can çekişiyor.''Beni gece 3'te aldılar, hastanın başına götürdüler. Hasta kendinden geçmiş, hırıltı içinde can çekişiyor. Ben de yavaş yavaş kelime-i tevhidi ve kelime-i şehadeti telkin etmeye çalışıyorum.'' diyor. Hasta bir ara; Ben de yavaş yavaş kelime-i tevhidi ve kelime-i şehadeti telkin etmeye çalışıyorum.'' diyor. Hasta bir ara;

''Ne zorluyorsun beni? Görmüyor musun, terazinin topuzunu boğazıma sokup sokup çıkarıyorlar!'' demiş, ondan sonra orada o halde ölmüş. Diyor ki; ''Ne zorluyorsun beni? Görmüyor musun, terazinin topuzunu boğazıma sokup sokup çıkarıyorlar!'' demiş, ondan sonra orada o halde ölmüş. Diyor ki;

''Hanımına sordum; ‘bu ne haldir' dedim.'' ''Hanımına sordum; ‘bu ne haldir' dedim.''

''Hoca efendi sorma. Bizim adam bakkaldı, iki terazi kullanırdı. Bir, alımları yaptığı terazi; iki, satışları yaptığı terazi.'' ''Hoca efendi sorma. Bizim adam bakkaldı, iki terazi kullanırdı. Bir, alımları yaptığı terazi; iki, satışları yaptığı terazi.''

Alımları yaptığı terazi hafif tartıyormuş. Mesela bir kilo iki yüz gramlık şeyi bir kilo gösteriyormuş.Alımları yaptığı terazi hafif tartıyormuş. Mesela bir kilo iki yüz gramlık şeyi bir kilo gösteriyormuş. Yani ağır olduğu halde hafif çekiyormuş. Mesela bir kilo diye tarttığı şey aslında sekiz yüz gram geliyormuş.Yani ağır olduğu halde hafif çekiyormuş. Mesela bir kilo diye tarttığı şey aslında sekiz yüz gram geliyormuş. Böylece iki terazi kullanmakla halkı aldatıyor. Böylece iki terazi kullanmakla halkı aldatıyor.

''Vallahi vefatında böyle oldu; kulaklarımla duydum, gözlerimle gördüm.'' diyor.''Vallahi vefatında böyle oldu; kulaklarımla duydum, gözlerimle gördüm.'' diyor. İslâm bunun kanunlarını gayet güzel bir şekilde ortaya koyuyor. İslâm bunun kanunlarını gayet güzel bir şekilde ortaya koyuyor.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Medine'ye hicret ettiği zaman, sosyal hayatı tanzim eden uzun maddeler sıralamış.Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Medine'ye hicret ettiği zaman, sosyal hayatı tanzim eden uzun maddeler sıralamış. Hatta Medine'de buna ''İslâm'ın ilk anayasası'' deniliyor.Hatta Medine'de buna ''İslâm'ın ilk anayasası'' deniliyor. Okumuşsunuzdur; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in içtimaî tavsiyeleri var Okumuşsunuzdur; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in içtimaî tavsiyeleri var

Mesela her ev sahibinin evinin önünü temizlemesi, hadîs-i şerîftendir, Efendimiz'in tavsiyesidir.Mesela her ev sahibinin evinin önünü temizlemesi, hadîs-i şerîftendir, Efendimiz'in tavsiyesidir. Toplum içindeki zenginlerin Allah rızası için fakirlere yardım etmesi, İslâm'ın en önemli emirlerinden biridir.Toplum içindeki zenginlerin Allah rızası için fakirlere yardım etmesi, İslâm'ın en önemli emirlerinden biridir. Bu bir zekâttır, toplum görevidir. O fakirlere, dullara, yetimlere, yoksullara yardım etmek yöneticilerin görevidir. Bu bir zekâttır, toplum görevidir. O fakirlere, dullara, yetimlere, yoksullara yardım etmek yöneticilerin görevidir.

Kendisinin dünyaya değer vermediğine dair örnekleri anlattım.Kendisinin dünyaya değer vermediğine dair örnekleri anlattım. Resûlullah Efendimiz'in ahlâkını söylerken bir hususu açıkça belirtmemiz lazım.Resûlullah Efendimiz'in ahlâkını söylerken bir hususu açıkça belirtmemiz lazım. Resûlullah Efendimiz öyle kuzu kuzu bir insan değildi. Hep yumuşak bir insan değil. Sertleştiği zamanlar vardı. Resûlullah Efendimiz öyle kuzu kuzu bir insan değildi. Hep yumuşak bir insan değil. Sertleştiği zamanlar vardı. Mesela savaşlarda en önde gidiyor, düşmandan hiç korkmuyor. Pehlivan bir kimse kendisiyle güreşmiş, küt devirmiş.Mesela savaşlarda en önde gidiyor, düşmandan hiç korkmuyor. Pehlivan bir kimse kendisiyle güreşmiş, küt devirmiş. ''Olmadı, bir daha.'' demiş. Yine güreşmişler, yine Resûlullah yenmiş. Gücü kuvveti yerinde, cesur bir insan. Savaştan korkmayan bir kimse. ''Olmadı, bir daha.'' demiş. Yine güreşmişler, yine Resûlullah yenmiş. Gücü kuvveti yerinde, cesur bir insan. Savaştan korkmayan bir kimse.

Peygamber Efendimiz'den önce Mekke'de ahlâk çok bozuk olduğu için artık Mekke ahalisi de üzülmüşler.Peygamber Efendimiz'den önce Mekke'de ahlâk çok bozuk olduğu için artık Mekke ahalisi de üzülmüşler. İki şahıs kafa kafaya vermiş, bir anlaşma yapmışlar. İki şahıs kafa kafaya vermiş, bir anlaşma yapmışlar. Demişler ki; ''Mekke'de haksızlık olursa biz nüfuzumuzu kullanarak bu haksızlığı engelleyelim.'' Başkaları da katılmış.Demişler ki; ''Mekke'de haksızlık olursa biz nüfuzumuzu kullanarak bu haksızlığı engelleyelim.'' Başkaları da katılmış. Bu bir antlaşma olmuş; hilfu'l-fudûl anlaşması ve bu antlaşma çalışmış. Haksızlığa uğrayan kimseler buna müracaat etmişler, haklarını almışlar. Bu bir antlaşma olmuş; hilfu'l-fudûl anlaşması ve bu antlaşma çalışmış. Haksızlığa uğrayan kimseler buna müracaat etmişler, haklarını almışlar.

Bir keresinde civar kabilelerden birisinden bir bedevî, hanımıyla beraber geliyor; Mekke'de mal satacak. Hanımı güzelmiş.Bir keresinde civar kabilelerden birisinden bir bedevî, hanımıyla beraber geliyor; Mekke'de mal satacak. Hanımı güzelmiş. Mekke'nin haylaz, edepsiz eşrafından birisi bir hileyle kadını kapıp evine kaçırıyor.Mekke'nin haylaz, edepsiz eşrafından birisi bir hileyle kadını kapıp evine kaçırıyor. Mekke'de öyle tek başına bir şey yapamaz. Ne yapacağını şaşırıyor. Mekke'de öyle tek başına bir şey yapamaz. Ne yapacağını şaşırıyor. ''Sen en iyisi bu işi hilfu'l-fudûl sahiplerine söyle.'' diyorlar. Gidiyor, söylüyor. ''Sen en iyisi bu işi hilfu'l-fudûl sahiplerine söyle.'' diyorlar. Gidiyor, söylüyor. Kılıçları çekip adamın kapısına dayanıyorlar, kapısını açtırıp haksızlığı engelliyorlar.Kılıçları çekip adamın kapısına dayanıyorlar, kapısını açtırıp haksızlığı engelliyorlar. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem; ''Ben de yetişseydim onlara katılırdım.'' diyor.Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem; ''Ben de yetişseydim onlara katılırdım.'' diyor. Efendimiz'in sosyal asayiş bakımından anlayışı bu. Efendimiz'in sosyal asayiş bakımından anlayışı bu.

İslâm âleminin hudutlarında nöbet tutmanın ne kadar sevaplı olduğuna dair çok hadîs-i şerîfler var.İslâm âleminin hudutlarında nöbet tutmanın ne kadar sevaplı olduğuna dair çok hadîs-i şerîfler var. Buna rıbat veya murabata diyoruz; hudutlarda bekçilik yapmak. Düşmanla çarpışmak hakkında zaten pek çok âyetler ve hadisler var. Buna rıbat veya murabata diyoruz; hudutlarda bekçilik yapmak. Düşmanla çarpışmak hakkında zaten pek çok âyetler ve hadisler var. Buna da mücahede veya cihad adını veriyoruz. Buna da mücahede veya cihad adını veriyoruz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in; devlet reisi veya çeşitli yönetim kademelerindePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in; devlet reisi veya çeşitli yönetim kademelerinde reis durumunda bulunan insanlarla ilgili pek çok uygulamaları, tavsiyeleri var.reis durumunda bulunan insanlarla ilgili pek çok uygulamaları, tavsiyeleri var. Tebâ durumunda olanlara tavsiyeleri var, yönetici durumunda olanlara tavsiyeleri var. Tebâya tavsiyesi, yöneticiye itaat.Tebâ durumunda olanlara tavsiyeleri var, yönetici durumunda olanlara tavsiyeleri var. Tebâya tavsiyesi, yöneticiye itaat. Yöneticiye tavsiyesi de, Allah'ın emirlerine uygun davranması. Yöneticiye tavsiyesi de, Allah'ın emirlerine uygun davranması.

Seferlere, seyahatlere birilerini gönderdiği zaman birisini başkan, emir seçiyor.Seferlere, seyahatlere birilerini gönderdiği zaman birisini başkan, emir seçiyor. Bir keresinde elli kişi, yüz kişi bir sefere gönderilecek; hepsini önünden geçiriyor, konuşuyor, Bir keresinde elli kişi, yüz kişi bir sefere gönderilecek; hepsini önünden geçiriyor, konuşuyor, kontrol ediyor, halini hatırını soruyor, Kur'ân-ı Kerîm bilgisini soruyor. Nihayet karşısına bir genç geliyor: kontrol ediyor, halini hatırını soruyor, Kur'ân-ı Kerîm bilgisini soruyor. Nihayet karşısına bir genç geliyor:

''Sen anlat bakalım, Kur'ân-ı Kerîm'den ne kadar biliyorsun?'' diye soruyor. ''Sen anlat bakalım, Kur'ân-ı Kerîm'den ne kadar biliyorsun?'' diye soruyor.

''Yâ Resûlallah! Ben şunları şunları bilirim, bir de Bakara sûresini ezbere bilirim.'' diyor. ''Yâ Resûlallah! Ben şunları şunları bilirim, bir de Bakara sûresini ezbere bilirim.'' diyor.

Biliyorsunuz Bakara sûresi, 286 âyet, iki buçuk cüz, 50 sayfa kadar, büyük bir sûredir. Biliyorsunuz Bakara sûresi, 286 âyet, iki buçuk cüz, 50 sayfa kadar, büyük bir sûredir.

''Ne? Sen Bakara sûresini ezbere biliyor musunuz?'' ''Biliyorum.'' ''Ne? Sen Bakara sûresini ezbere biliyor musunuz?'' ''Biliyorum.''

İzheb fe-ente emîruhüm. ''Git, onların komutanı sensin.'' diyor. İzheb fe-ente emîruhüm. ''Git, onların komutanı sensin.'' diyor.

Bakara sûresini bildiği için, daha çok âyet bildiği için, daha çok sûre bildiği için genç olduğu halde onu ötekilere reis yapıyor. Bakara sûresini bildiği için, daha çok âyet bildiği için, daha çok sûre bildiği için genç olduğu halde onu ötekilere reis yapıyor.

Fe'lyeümmehüm akraühüm. Bir yerde başkan kim olacak? Fe'lyeümmehüm akraühüm. Bir yerde başkan kim olacak?

İslâmî bilgisi kuvvetli olan, ''Kur'ân-ı Kerîm'i en iyi bilen insan olacak.'' diye bildiriyor. İslâmî bilgisi kuvvetli olan, ''Kur'ân-ı Kerîm'i en iyi bilen insan olacak.'' diye bildiriyor.

Biz de onun için radyo yayın şirketimizin adını ''AKRA'' koyduk, ''Kur'an'ı en iyi bilen'' mânasına.Biz de onun için radyo yayın şirketimizin adını ''AKRA'' koyduk, ''Kur'an'ı en iyi bilen'' mânasına. Bir taraftan Ak Radyo'nun kısaltılmışı gibi, ''Ak Radyo, Akra'' bir taraftan da asıl amacımız; ''Kur'ân-ı Kerîm'i en iyi okuyan kimse'' gibi bir mâna düşünerek. Bir taraftan Ak Radyo'nun kısaltılmışı gibi, ''Ak Radyo, Akra'' bir taraftan da asıl amacımız; ''Kur'ân-ı Kerîm'i en iyi okuyan kimse'' gibi bir mâna düşünerek.

Bir keresinde birisini bir topluluğun başına emir tayin etmiş; ''Sen onların komutanısın.'' demiş.Bir keresinde birisini bir topluluğun başına emir tayin etmiş; ''Sen onların komutanısın.'' demiş. Tabi insanlık hâli seyahatte birtakım ihtilaflar olmuş, dinlememişler, çeşitli meseleler olmuş, komutan da kızmış. Sonra başka bir seferde komutan diyor ki; Tabi insanlık hâli seyahatte birtakım ihtilaflar olmuş, dinlememişler, çeşitli meseleler olmuş, komutan da kızmış. Sonra başka bir seferde komutan diyor ki;

''Odun toplayın.'' Çalı çırpı topluyorlar. ''Odun toplayın.'' Çalı çırpı topluyorlar.

''Ateş yakın.'' Yakıyorlar. ''Ateş yakın.'' Yakıyorlar.

''Emire itaat edilecek.'' diye bir kaide olduğundan, ''Girin içine!'' diyor. ''Emire itaat edilecek.'' diye bir kaide olduğundan, ''Girin içine!'' diyor.

''Girmeyiz ve bunu Resûlullah'a söyleyeceğiz!'' diyorlar. Gelince söylüyorlar. Peygamber Efendimiz; ''Girmeyiz ve bunu Resûlullah'a söyleyeceğiz!'' diyorlar. Gelince söylüyorlar. Peygamber Efendimiz;

''Girseydiniz öldüğünüz zaman cehenneme girerdiniz. İtaat ancak mâruftadır, iyi şeylerdedir. Günahta itaat olmaz.'' buyuruyor. ''Girseydiniz öldüğünüz zaman cehenneme girerdiniz. İtaat ancak mâruftadır, iyi şeylerdedir. Günahta itaat olmaz.'' buyuruyor.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkına ve bize öğrettiği şeylere bakacak olursak,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkına ve bize öğrettiği şeylere bakacak olursak, tepeden bakıp genel hükümler çıkaracak olursak şunu görüyoruz: tepeden bakıp genel hükümler çıkaracak olursak şunu görüyoruz: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz meseleleri bir bütün olarak çok güzel görüyorResûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz meseleleri bir bütün olarak çok güzel görüyor ve o bütünün her tarafını dengeli bir şekilde tatmin edecek hüküm koyuyor.ve o bütünün her tarafını dengeli bir şekilde tatmin edecek hüküm koyuyor. Hiçbir kimseye haddinden fazla salahiyet vermiyor. Hiçbir kimseyi de ezdirmeyecek şekilde hüküm koyuyor.Hiçbir kimseye haddinden fazla salahiyet vermiyor. Hiçbir kimseyi de ezdirmeyecek şekilde hüküm koyuyor. İnsanî ilişkilerin her çeşidini gayet güzel bir şekilde tanzim ediyor.İnsanî ilişkilerin her çeşidini gayet güzel bir şekilde tanzim ediyor. Kendisi de bunu kendi hayatında bize bir numune olarak gayet güzel bir tarzda gösteriyor. Kendisi de bunu kendi hayatında bize bir numune olarak gayet güzel bir tarzda gösteriyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz güzel ahlâkı şöyle anlatıyor:Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz güzel ahlâkı şöyle anlatıyor: Güzel ahlâk hasbî olacak, karşılıksız olacak, Allah rızası için olacak. Bir hadîs-i şerîfte soruyorlar; Güzel ahlâk hasbî olacak, karşılıksız olacak, Allah rızası için olacak. Bir hadîs-i şerîfte soruyorlar;

''Musibetin, insana gelen hastalık veya üzücü bir olayın da Allah'ın bir ikramı olduğunu anlamayan gerçek mü'min değildir.'' diyor. ''Musibetin, insana gelen hastalık veya üzücü bir olayın da Allah'ın bir ikramı olduğunu anlamayan gerçek mü'min değildir.'' diyor.

Peygamber Efendimiz'in olaylara bakışı bizim bakışımız gibi değil.Peygamber Efendimiz'in olaylara bakışı bizim bakışımız gibi değil. Hastalık gelmiş, Allah'ın bir kaderi; buna sabredince sevap kazanacak.Hastalık gelmiş, Allah'ın bir kaderi; buna sabredince sevap kazanacak. Bir musibet gelmiş, o da Allah'ın bir kaderi; ona tahammül ettiği zaman sevap kazanacak. Bir musibet gelmiş, o da Allah'ın bir kaderi; ona tahammül ettiği zaman sevap kazanacak. Yani ''her şey tatlı, her şey güzel olacak'' gibi bir şey telkin etmiyor.Yani ''her şey tatlı, her şey güzel olacak'' gibi bir şey telkin etmiyor. Hayatın acı ve tatlı hadiseleri karşısında mütehammil olmayı tavsiye ediyor.Hayatın acı ve tatlı hadiseleri karşısında mütehammil olmayı tavsiye ediyor. Onların Allah'tan geldiğini, binaenaleyh onlara karşı sabırlı olmak gerektiğini anlatıyor. Onların Allah'tan geldiğini, binaenaleyh onlara karşı sabırlı olmak gerektiğini anlatıyor.

Yapılan her şeyin; dünya menfaati için veya bir iyiliğin karşılığı olduğu için değil, Allah rızası için yapılması gerektiğini anlatıyor.Yapılan her şeyin; dünya menfaati için veya bir iyiliğin karşılığı olduğu için değil, Allah rızası için yapılması gerektiğini anlatıyor. Böylece son derece şuurlu, her detayı düşünülmüş bir ahlâk sistemini kendisi hayatı boyunca uygulamış ve bize de Böylece son derece şuurlu, her detayı düşünülmüş bir ahlâk sistemini kendisi hayatı boyunca uygulamış ve bize de ''beşerî ilişkilerimizde böyle hareket edelim'' diye onları tavsiye olarak bırakmış oluyor. ''beşerî ilişkilerimizde böyle hareket edelim'' diye onları tavsiye olarak bırakmış oluyor.

Allahu Teâla hazretleri bizleri de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkıyla ahlâklanmaya muvaffak eylesin.Allahu Teâla hazretleri bizleri de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ahlâkıyla ahlâklanmaya muvaffak eylesin. Hem aile hayatında hem akrabalarımızla münasebetlerimizde hem diğer müslüman kardeşlerimizle ilişkilerimizde,Hem aile hayatında hem akrabalarımızla münasebetlerimizde hem diğer müslüman kardeşlerimizle ilişkilerimizde, komşularımızla ilişkilerimizde hem ticaretimizde hem içtimaî hayatımızda, iş hayatımızda bu kâidelere uygun hareket etmemizikomşularımızla ilişkilerimizde hem ticaretimizde hem içtimaî hayatımızda, iş hayatımızda bu kâidelere uygun hareket etmemizi Allahu Teâla hazretleri bizlere nasip eylesin. Allahu Teâla hazretleri bizlere nasip eylesin. Böylece rızasını kazanmayı, hem dünyada mutlu olmayı, mutlu bir düzen kurmayı, mutlu bir toplum meydana getirmeyi Böylece rızasını kazanmayı, hem dünyada mutlu olmayı, mutlu bir düzen kurmayı, mutlu bir toplum meydana getirmeyi hem de âhirette sevap kazanmış olarak varıp Allah'ın rızasına erip cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı cümlenize, cümlemize nasip eylesin. hem de âhirette sevap kazanmış olarak varıp Allah'ın rızasına erip cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı cümlenize, cümlemize nasip eylesin.

Allah hepinizden razı olsun. Allah hepinizden razı olsun.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2