Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İslam'ın Kökleri ve Modern Dönemdeki Değişimler

Mehmed Zahid KOTKU

17 Rebîü'l-Evvel 1395 / 30.03.1975

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

İnsan hata eder çok ama, hatalar makuldür ama Peygamber'e elleşme,İnsan hata eder çok ama, hatalar makuldür ama Peygamber'e elleşme, Peygamber'in yoluna da elleşme. Allah'a elleşme, Allah'ın yoluna da elleşme.Peygamber'in yoluna da elleşme. Allah'a elleşme, Allah'ın yoluna da elleşme. Bak tarikatın ben sana aslını söyledim. İttika ile, takva ile beraber istikamettir.Bak tarikatın ben sana aslını söyledim. İttika ile, takva ile beraber istikamettir. Takva ile istikamet olmazsa tarikat olmaz. Adı çoktur kulak asma.Takva ile istikamet olmazsa tarikat olmaz. Adı çoktur kulak asma. İstikamet nerede var, takva nerede var orada feyz u bereket var.İstikamet nerede var, takva nerede var orada feyz u bereket var. Onlar yok; oradan da uzağa kaç, ateş var orada. Allah kusurlarımızı affetsin. Onlar yok; oradan da uzağa kaç, ateş var orada.

Allah kusurlarımızı affetsin.

Onun için şimdi anlaşılıyor ki tarikatın kökü Kitabullah'tır.Onun için şimdi anlaşılıyor ki tarikatın kökü Kitabullah'tır. Ne Yunanistan'dan gelmiştir ne Hindistan'dan gelmiştir ne de Acemistan'dan gelmiştir.Ne Yunanistan'dan gelmiştir ne Hindistan'dan gelmiştir ne de Acemistan'dan gelmiştir. Kökü o Acemistan'dan gelenler Kızılbaşlık'tır. Hindistan'dan gelen de odur. Kökü o Acemistan'dan gelenler Kızılbaşlık'tır. Hindistan'dan gelen de odur. Kızılbaşlılığı sokabilmişler, Yavuz Sultan da onların hakkından gelivermiş, ne yapalım. Kızılbaşlılığı sokabilmişler, Yavuz Sultan da onların hakkından gelivermiş, ne yapalım. Bugün işte işler meydanda, vaziyet de meydanda bugün. Bugün işte işler meydanda, vaziyet de meydanda bugün.

Cenâb-ı Peygamber buyuruyor ki; Lâ tektübû annî şey'en. "Benim söylediklerimi yazmayın."Cenâb-ı Peygamber buyuruyor ki;

Lâ tektübû annî şey'en. "Benim söylediklerimi yazmayın."
İlle'l-kur'ane. "Benim söylediklerimi yazmayın ancak Kur'an'ı yazın." İlle'l-kur'ane. "Benim söylediklerimi yazmayın ancak Kur'an'ı yazın."

Birbirine karıştırırsınız sonra. Benim sözümle Allah'ın kelamını birbirine karıştırırsınız.Birbirine karıştırırsınız sonra. Benim sözümle Allah'ın kelamını birbirine karıştırırsınız. Onun için Kuran'dan gayrısını yazmayın demiş. Onun için Kuran'dan gayrısını yazmayın demiş.

Fe-men ketebe annî ğayra'l-kur'âni fe'l-yemhuhû.Fe-men ketebe annî ğayra'l-kur'âni fe'l-yemhuhû. "Kim ki Kur'an'dan başka benim sözlerimi de yazdıysa silsin onları, mahvetsin.""Kim ki Kur'an'dan başka benim sözlerimi de yazdıysa silsin onları, mahvetsin." Ve haddisû annî. "Benden nakledin." Ve haddisû annî. "Benden nakledin."

"Peygamber böyle dedi" diye duyduklarınızı bellediğiniz kadar nakledersiniz. "Peygamber böyle dedi" diye duyduklarınızı bellediğiniz kadar nakledersiniz.

Ve lâ harace ve men kezibe aleyye müte'ammiden fe'l-yetebevve' mak'adehû mine'n-nâri.Ve lâ harace ve men kezibe aleyye müte'ammiden fe'l-yetebevve' mak'adehû mine'n-nâri. "Ama bilerek Peygamber böyle dedi diyerekten yalan bir şeyi söylersen,"Ama bilerek Peygamber böyle dedi diyerekten yalan bir şeyi söylersen, Peygamber'e isnâd edersen Cehennem'deki yerine de hazırlan." Peygamber'e isnâd edersen Cehennem'deki yerine de hazırlan."

Binâenaleyh Peygamber dediğin vakitte, onu tam manası ile, Peygamber'in dediğini bilerek söylemek lazım.Binâenaleyh Peygamber dediğin vakitte, onu tam manası ile, Peygamber'in dediğini bilerek söylemek lazım. Kitapta okuduğun gibi kanaat-ı kâmile gelecek içine. Her sözde değil, öyle her kitaptan da değil.Kitapta okuduğun gibi kanaat-ı kâmile gelecek içine. Her sözde değil, öyle her kitaptan da değil. Bak orada yukarıda dedi ki, "Şeytanlar ulema kılığına bürünecek." Her kitapta da çeşit şeyler var.Bak orada yukarıda dedi ki, "Şeytanlar ulema kılığına bürünecek." Her kitapta da çeşit şeyler var. Onların hepsine itimat da caiz değildir. Aslı olan Kur'an, aslı olan hadis. Bu ikisi de varsa ne mutlu. Onların hepsine itimat da caiz değildir. Aslı olan Kur'an, aslı olan hadis. Bu ikisi de varsa ne mutlu.

İbn Mes'ûd hazretlerine karşı Cenâb-ı Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: İbn Mes'ûd hazretlerine karşı Cenâb-ı Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Lâ tuksir hemmeke. "Yâ İbn Mesud! Ey İbn Mesud'un oğlu! Çok kez kaygı çekme.Lâ tuksir hemmeke. "Yâ İbn Mesud! Ey İbn Mesud'un oğlu! Çok kez kaygı çekme. Çok düşünme, çok meraklanma." Mâ yukadder yekün. "Takdîr-i ilahî neyse o olacak." Çok düşünme, çok meraklanma." Mâ yukadder yekün. "Takdîr-i ilahî neyse o olacak."

Onun için: Men âmene bi'l-kaderi emine mine'l-kederi.Onun için:

Men âmene bi'l-kaderi emine mine'l-kederi.
"Kadere iman eden kederlerden emin olur, rahat eder vesselam." "Kadere iman eden kederlerden emin olur, rahat eder vesselam."

Ve mâ turzak ye'tike. "Senin rızkın neredeyse mutlaka gelecektir." Ve mâ turzak ye'tike. "Senin rızkın neredeyse mutlaka gelecektir."

Sen yiyeceksin rızkını onun için gam çekme.Sen yiyeceksin rızkını onun için gam çekme. "Yahu yarına bir şey de kalmadı ama ne yapalım?" diye üzülme."Yahu yarına bir şey de kalmadı ama ne yapalım?" diye üzülme. Onun için Mevlânâ'nın bir sözü var, ezberimde bilmem bu beyitlerini ama mefhum olaraktan; hanımına; Onun için Mevlânâ'nın bir sözü var, ezberimde bilmem bu beyitlerini ama mefhum olaraktan; hanımına;

"Evde bir şey var mı?" dermiş. "Bu akşam bir şey yok." "Evde bir şey var mı?" dermiş.

"Bu akşam bir şey yok."

"En bahtiyar günümüz." diyerekten, "Eh, bu akşam evimiz sahabenin evine döndü." dermiş. "En bahtiyar günümüz." diyerekten, "Eh, bu akşam evimiz sahabenin evine döndü." dermiş.

Allah Allah! Şimdi bizim evlerin hangisinin içerisini yoklasalar aylarca yiyecek var evimizde.Allah Allah! Şimdi bizim evlerin hangisinin içerisini yoklasalar aylarca yiyecek var evimizde. Belki yıllarca yiyecekler vardır. Belki yıllarca yiyecekler vardır.

Ne güzel bir ders! Lâ tekra'û fîhi.Ne güzel bir ders!

Lâ tekra'û fîhi.
"Siz su içerken ağzınızı çeşmelere dayayıp da veyahut da testilere dayayıp da içmeyin." "Siz su içerken ağzınızı çeşmelere dayayıp da veyahut da testilere dayayıp da içmeyin."

Suyu görmeden içmeyin. Dayarsın içerisine sülük gelir, mikrop gelir, şu gelir bu gelir…Suyu görmeden içmeyin. Dayarsın içerisine sülük gelir, mikrop gelir, şu gelir bu gelir… Onu da yutarsın, gider. ["Bardakla içsin" diyecek olsursan,] O zaman bardak nerede amcacık! Onu da yutarsın, gider.

["Bardakla içsin" diyecek olsursan,] O zaman bardak nerede amcacık!

Velâkin iğsilû eydiyeküm. "O zaman elini yıka, avcuna dök, göre göre iç." Velâkin iğsilû eydiyeküm. "O zaman elini yıka, avcuna dök, göre göre iç."

Şimdi bizim hâlâ köylülerimiz, işçilerimiz; testi, kabak, bir şeyler vardır su getirmiştir.Şimdi bizim hâlâ köylülerimiz, işçilerimiz; testi, kabak, bir şeyler vardır su getirmiştir. Onları alır lık lık lık içer. Yorulur işten gelir onu içer. Ama görmez ki içinde ne vardır.Onları alır lık lık lık içer. Yorulur işten gelir onu içer. Ama görmez ki içinde ne vardır. Belki bir böcek kaçmıştır. Zehirli bir böcek de kaçmıştır içerisine.Belki bir böcek kaçmıştır. Zehirli bir böcek de kaçmıştır içerisine. İçerken o da girer senin boğazından aşağı. Allah esirgeye çok çeşit haller olur. İçerken o da girer senin boğazından aşağı. Allah esirgeye çok çeşit haller olur.

Ve'ş-rebû fîhâ. "Ve suyu avucunuzdan içiniz."Ve'ş-rebû fîhâ. "Ve suyu avucunuzdan içiniz." "Fe-innehû mâ min inâin etyabe ve enzafe mine'l-yedi. "Elden daha temiz hiçbir şey yoktur." "Fe-innehû mâ min inâin etyabe ve enzafe mine'l-yedi. "Elden daha temiz hiçbir şey yoktur."

Bizim Pakistanlı kardeşler, çok geziyor onlar. Kendilerinden dinlediğimiz [bir hadise].Bizim Pakistanlı kardeşler, çok geziyor onlar. Kendilerinden dinlediğimiz [bir hadise]. Amerika'ya gitmişler, bir lokantaya girmişler; pek girmezler onlar lokantaya ama nasılsa bu tabir artık.Amerika'ya gitmişler, bir lokantaya girmişler; pek girmezler onlar lokantaya ama nasılsa bu tabir artık. Elleri ile yiyorlar. Elleri ile yiyorlar. Herkes orada kaşık çatal bıçakla yerken; onlar da bunlara,Herkes orada kaşık çatal bıçakla yerken; onlar da bunlara, "Bunlar nasıl adam ki böyle elleriyle yiyorlar." diyerekten bakadurmuşlar."Bunlar nasıl adam ki böyle elleriyle yiyorlar." diyerekten bakadurmuşlar. Onlar da hiç istiflerini bozmamışlar. Onlar da hiç istiflerini bozmamışlar. Güzelce karınlarını doyurduktan sonra, İngilizce'yi de güzel biliyorlar, anlıyorlar; Güzelce karınlarını doyurduktan sonra, İngilizce'yi de güzel biliyorlar, anlıyorlar;

"Gelin!" demiş, "Anladık biz sizin niye baktığınızı."Gelin!" demiş, "Anladık biz sizin niye baktığınızı. Gelin sizi biz mutfağa bir götürelim deGelin sizi biz mutfağa bir götürelim de o mutfakta bu kapların nasıl yıkanıp da önümüze geldiğini bir görelim." demiş. o mutfakta bu kapların nasıl yıkanıp da önümüze geldiğini bir görelim." demiş.

E tabi bin bir kişi girip çıkıyor oraya. Onların hepsi aynı suyun içerisinde [yıkanıyor].E tabi bin bir kişi girip çıkıyor oraya. Onların hepsi aynı suyun içerisinde [yıkanıyor]. Zaten adamlar yüzlerini bile yıkamasını bilmezlermiş. Zaten adamlar yüzlerini bile yıkamasını bilmezlermiş. Afedersiniz, bu hıristiyanların âdet ve ananelerini kapmak çok çirkin.Afedersiniz, bu hıristiyanların âdet ve ananelerini kapmak çok çirkin. Hâlâ havuzları doldururlarmış şıp şıp şıp hepsi o havuzda yıkanırlarmış.Hâlâ havuzları doldururlarmış şıp şıp şıp hepsi o havuzda yıkanırlarmış. Hâlâ bile yani bugün, bugün bile! Çeşmelerinden bir su akıtmaya ödleri kopuyor.Hâlâ bile yani bugün, bugün bile! Çeşmelerinden bir su akıtmaya ödleri kopuyor. Ancak işte o doldurdukları leğende meğende neyse oradan yıkıyorlar yüzlerini filan. Ancak işte o doldurdukları leğende meğende neyse oradan yıkıyorlar yüzlerini filan.

E bu hiç yakışır bir şey mi? Yıkanmayı da daha henüz yeni öğrendiler.E bu hiç yakışır bir şey mi?

Yıkanmayı da daha henüz yeni öğrendiler.
Yıkanmazlarmış da. Bir kralları varmış ömründe bir kere suya düşmüş de öyle yıkanmış.Yıkanmazlarmış da. Bir kralları varmış ömründe bir kere suya düşmüş de öyle yıkanmış. Bu adamlara da biz akıllıdır diyerekten peşlerine takıldık, yallah babam!.. Bu adamlara da biz akıllıdır diyerekten peşlerine takıldık, yallah babam!..

Şunu tekrar edeyim yine; Şunu tekrar edeyim yine;

Esteîzubillah: İnnellezîne keferû ve mâtû ve hüm küffârunEsteîzubillah:

İnnellezîne keferû ve mâtû ve hüm küffârun
İnnellezîne keferû. "Şunlar ki kâfir oldular, küfür üzerindedirler.İnnellezîne keferû. "Şunlar ki kâfir oldular, küfür üzerindedirler. Ve mâtû ve hüm küffârun. "Gavur oldukları halde öldüler." Ve mâtû ve hüm küffârun. "Gavur oldukları halde öldüler."

Yani dine giremediler, İslâm dinine giremediler o gavurluklarını da ıslah ederek öldüler. Bak dinleyin! Yani dine giremediler, İslâm dinine giremediler o gavurluklarını da ıslah ederek öldüler. Bak dinleyin!

Ulâike aleyhim la'netullahi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecmaîne.Ulâike aleyhim la'netullahi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecmaîne. "Onlara olsun! Allah'ın laneti, bütün meleklerin laneti, bütün insanların da laneti"Onlara olsun! Allah'ın laneti, bütün meleklerin laneti, bütün insanların da laneti o kâfir olarak ölenlerin üzerine olsun." derken Allah biz bugün o kafirlerin eteklerine yapışmışız,o kâfir olarak ölenlerin üzerine olsun." derken Allah biz bugün o kafirlerin eteklerine yapışmışız, moda diyerekten onların âdât-ı ananelerini benimsiyoruz. Âdât-ı ananeyi aldın mı gittin şu tarafa.moda diyerekten onların âdât-ı ananelerini benimsiyoruz. Âdât-ı ananeyi aldın mı gittin şu tarafa. Âdât-ı ananeyi alınca gittin o tarafa. Âdât-ı ananeyi alınca gittin o tarafa.

İşte Fatih burasını zapt etmeden evvel bizim İslâm âdeti buraya girmiş.İşte Fatih burasını zapt etmeden evvel bizim İslâm âdeti buraya girmiş. Fatih onu nasıl soktuysa sokmuş buraya. Fatih onu nasıl soktuysa sokmuş buraya. İslâm adât-ı ananesi girmiş, binâenaleyh İslâm ordusu girdikten sonra sıkıntı çekmemiş.İslâm adât-ı ananesi girmiş, binâenaleyh İslâm ordusu girdikten sonra sıkıntı çekmemiş. Diğer memleketlerde de öyle. Diğer memleketlerde de öyle. İslâm'ın zapt ettiği memleketlere, evvela İslâm'ın şanı, şöhreti, adaleti, istikameti gidiyor içlerine.İslâm'ın zapt ettiği memleketlere, evvela İslâm'ın şanı, şöhreti, adaleti, istikameti gidiyor içlerine. O zaman ordular zapt ettikleri yerlerde hiç sıkıntı çekmiyorlar. O zaman ordular zapt ettikleri yerlerde hiç sıkıntı çekmiyorlar.

Ne mutlu ki mesela bir belde muhasara edilmiş. Bağı var bahçesi var. Ne mutlu ki mesela bir belde muhasara edilmiş. Bağı var bahçesi var. Üzümler de olmuş, askerin canı da üzüm istiyor.Üzümler de olmuş, askerin canı da üzüm istiyor. O zaman Şeyhülislâm fetva veriyor, "Bir salkım üzüm beş kuruş," diyor.O zaman Şeyhülislâm fetva veriyor, "Bir salkım üzüm beş kuruş," diyor. Herkes kaç salkım üzüm yedi ise o kadar parayı alıp oraya bağlıyor. Elin gavuru gelip bakıyor ki; Herkes kaç salkım üzüm yedi ise o kadar parayı alıp oraya bağlıyor. Elin gavuru gelip bakıyor ki;

"Vay anasını yahu!"Vay anasını yahu! Bunlar bizi muhasara ettiler ama bak üzümlerimizi yemişler de parasını da koymuşlar oraya fazlasıyla.Bunlar bizi muhasara ettiler ama bak üzümlerimizi yemişler de parasını da koymuşlar oraya fazlasıyla. Ne iyi adam bunlar." diyerek, "Hadi teslim olalım bunlara!" diyor. "Bunlarla boğuşmaya ne lüzum var!Ne iyi adam bunlar." diyerek, "Hadi teslim olalım bunlara!" diyor. "Bunlarla boğuşmaya ne lüzum var! Ne iyi adam bunlar bak. Bizimkiler olsaydı bunları alt üst ederlerdi." diyor. Ne iyi adam bunlar bak. Bizimkiler olsaydı bunları alt üst ederlerdi." diyor.

Geçen gün Bosnalı iki tane kardeş geldi. Ama bunlar kitaba taalluk de ibret dersleridir.Geçen gün Bosnalı iki tane kardeş geldi. Ama bunlar kitaba taalluk de ibret dersleridir. O Bosnalı kardeşler Türkçe bilmiyorlar.O Bosnalı kardeşler Türkçe bilmiyorlar. Türkçe bilmedikleri halde tercüman vasıtasıyla kendileri ile konuşurken dediler ki; Türkçe bilmedikleri halde tercüman vasıtasıyla kendileri ile konuşurken dediler ki;

"İslâmiyet buradan çekilirken Bosna'da 360 tane camimiz vardı."İslâmiyet buradan çekilirken Bosna'da 360 tane camimiz vardı. Bosna'da 360 tane camimiz vardı ne zaman ki Tito geldi bir tane cami kaldı: Husrevpaşa Camisi.Bosna'da 360 tane camimiz vardı ne zaman ki Tito geldi bir tane cami kaldı: Husrevpaşa Camisi. Ötekilerin hepsini yok etti. Şimdi yine elhamdülillah 80 kadar yaptık başka." Ötekilerin hepsini yok etti. Şimdi yine elhamdülillah 80 kadar yaptık başka."

Ama bizim girdiğimiz memleketlerde onların ne kiliselerine elleştik ne papazlarına elleştik.Ama bizim girdiğimiz memleketlerde onların ne kiliselerine elleştik ne papazlarına elleştik. İşte hâlâ memleketimizde bir sürü kiliseleri yaşamakta ama onlar bir anda imha ediyorlar.İşte hâlâ memleketimizde bir sürü kiliseleri yaşamakta ama onlar bir anda imha ediyorlar. Hıristiyanlık'la İslâm'ın arasında dağlar kadar fark var. Hıristiyanlık'la İslâm'ın arasında dağlar kadar fark var.

Sûre-i Bakara'da, bunu iyi belleyiniz. Esteîzubillah: Sûre-i Bakara'da, bunu iyi belleyiniz. Esteîzubillah:

İnnellezîne keferû ve mâtû ve hüm küffârun ulâike aleyhim la'netullahi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecmaîne.İnnellezîne keferû ve mâtû ve hüm küffârun ulâike aleyhim la'netullahi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecmaîne. Hâlidîne fîhâ ebedâ da altında damga. "Ebediyen kalacak orada, kurtuluşu da yok." Hâlidîne fîhâ ebedâ da altında damga. "Ebediyen kalacak orada, kurtuluşu da yok."

Şimdi böyle bir kavmin âdât-ı ananesini modadır diyerekten takip eden müslümana ağlamak lazım mı değil mi? Şimdi böyle bir kavmin âdât-ı ananesini modadır diyerekten takip eden müslümana ağlamak lazım mı değil mi?

Şimdi kızlarımızda da bir pantolon giyme âdeti çıktı. Çeşitli âdetler… Hep bunlar oradan gelen âdetlerdir.Şimdi kızlarımızda da bir pantolon giyme âdeti çıktı. Çeşitli âdetler… Hep bunlar oradan gelen âdetlerdir. Buradan gelen âdetleri sonra da artık sökülüp de atması da mümkün olmuyor. Düşmanı atmak kolaydır.Buradan gelen âdetleri sonra da artık sökülüp de atması da mümkün olmuyor. Düşmanı atmak kolaydır. Yunan geldi buraya pekala elbirliği yaptık attık dışarıya herifi. Yunan geldi buraya pekala elbirliği yaptık attık dışarıya herifi.

Fakat âdât-ı ananeyi atmak düşmanı atmaktan daha zor değil mi? Allah kusurlarımızı affetsin. Fakat âdât-ı ananeyi atmak düşmanı atmaktan daha zor değil mi?

Allah kusurlarımızı affetsin.

Onun için müslüman demek, müslüman demek hemen namazı kılıp işte orucu tutup tesbihi çekmek ile değil,Onun için müslüman demek, müslüman demek hemen namazı kılıp işte orucu tutup tesbihi çekmek ile değil, düşmanını bilip düşmanının yolunu yol edinmemek lazım.düşmanını bilip düşmanının yolunu yol edinmemek lazım. Düşmanının yolunu yol edinen müslüman olamaz ki.Düşmanının yolunu yol edinen müslüman olamaz ki. Müslümansan Peygamberin var senin önünde, o Peygamber'in yolunu tutacaksın. Allah affetsin cümlemizi. Müslümansan Peygamberin var senin önünde, o Peygamber'in yolunu tutacaksın.

Allah affetsin cümlemizi.

Şimdi yalnız gavur Fransa'da olsa, İngiltere'de olsa, Amerika'da olsa kolay iş. Fakat bugün ihtilat olmuş.Şimdi yalnız gavur Fransa'da olsa, İngiltere'de olsa, Amerika'da olsa kolay iş. Fakat bugün ihtilat olmuş. İçimizde kimin müslüman kimin gavur olduğunu da anlayamayacak derecede de basiretsizlik hasıl olmuş içimizde.İçimizde kimin müslüman kimin gavur olduğunu da anlayamayacak derecede de basiretsizlik hasıl olmuş içimizde. O kadar basiretten bahsederiz bazen. Basiret demek iç görüşü, duvarın arkasını görebilmek.O kadar basiretten bahsederiz bazen. Basiret demek iç görüşü, duvarın arkasını görebilmek. Duvarın arkasını görebilmek, istikbali görebilecek bir göz olmak. O göze nur gözü derler.Duvarın arkasını görebilmek, istikbali görebilecek bir göz olmak. O göze nur gözü derler. O nur gözü olmayınca insan arka tarafını göremez. O nur gözü olmayınca insan arka tarafını göremez. Onun için Cenâb-ı Peygamber'in çok dualarında o nuru istiyor.Onun için Cenâb-ı Peygamber'in çok dualarında o nuru istiyor. "Sağımdan ver, solumdan ver, önümden ver, ardımdan ver."Sağımdan ver, solumdan ver, önümden ver, ardımdan ver. İçimdeki etimi, kemiğimi, derimi nur eyle yâ Rabbi!" [diye dua ediyor] ki onlar görülebilsin!İçimdeki etimi, kemiğimi, derimi nur eyle yâ Rabbi!" [diye dua ediyor] ki onlar görülebilsin! Binâenaleyh o evradlar okunmadıkça, zikrullahlar yapılmadıkça o nur içeride hâsıl olmaz.Binâenaleyh o evradlar okunmadıkça, zikrullahlar yapılmadıkça o nur içeride hâsıl olmaz. Nur içeride hâsıl olmayınca [insan kör gibidir.] Bak size azıcık arz edeyim. Nur içeride hâsıl olmayınca [insan kör gibidir.] Bak size azıcık arz edeyim.

Şimdi karanlık olsa burası, şu lambalar da sönse birbirimizi görebilir miyiz,Şimdi karanlık olsa burası, şu lambalar da sönse birbirimizi görebilir miyiz, tanıyabilir miyiz, kitabımızı okuyabilir miyiz? Hiçbir şey olmaz. Niçin? tanıyabilir miyiz, kitabımızı okuyabilir miyiz?

Hiçbir şey olmaz.

Niçin?

Nur yok. Işığa nur derler. Nur yok. Bu nur içte de olmayınca insan da böyle olur işte.Nur yok. Işığa nur derler. Nur yok.

Bu nur içte de olmayınca insan da böyle olur işte.
Kör gibidir, farkı yok. Bu göz her hayvanda var.Kör gibidir, farkı yok. Bu göz her hayvanda var. Her hayvanda bu var, bununla insan iftihar edemez.Her hayvanda bu var, bununla insan iftihar edemez. Yalnız bunun kıymetini bilmek lazım kiYalnız bunun kıymetini bilmek lazım ki şu göz bebeğine Allah ne kadar kuvvet kudret vermiş de kainatı görüyor.şu göz bebeğine Allah ne kadar kuvvet kudret vermiş de kainatı görüyor. İnsan hâlâ Allah'ı arıyor! Yahu ne aptal mahluksun sen! İnsan hâlâ Allah'ı arıyor! Yahu ne aptal mahluksun sen!

Geçen birisi gelmiş de, Allah şaşırtmasın, öyle şaşırmış bir durumda,Geçen birisi gelmiş de, Allah şaşırtmasın, öyle şaşırmış bir durumda, "Allah'ı ben inkar edecek hâle geldim." diyor. Şaşırmış, zaten şeysi [ifadesi] de pek yakışıksız. "Allah'ı ben inkar edecek hâle geldim." diyor. Şaşırmış, zaten şeysi [ifadesi] de pek yakışıksız.

Neden kendine [sormuyorsun]; Seni yaratan kim? Sen nereden geldin dünyaya? Neden kendine [sormuyorsun];

Seni yaratan kim?

Sen nereden geldin dünyaya?

Şu haline bir bakıp da Allah'ı göremiyorsan yazık sana.Şu haline bir bakıp da Allah'ı göremiyorsan yazık sana. Şu gözünün bebeğin de verdiği kudret-i ilahiyyeyi bir ancık insan şöyle düşünse Şu gözünün bebeğin de verdiği kudret-i ilahiyyeyi bir ancık insan şöyle düşünse "Allah!" demekten başka çare bulamaz. "Allah!" demekten başka çare bulamaz.

Bu kuvveti kim yapabilir, kim yaratabilir, hangi kimsenin elinde bu şey var? Bu kuvveti kim yapabilir, kim yaratabilir, hangi kimsenin elinde bu şey var?

Herif aya çıkmak için dünyanın masrafını milyarlarını harcıyor, bir aya gitmek içinHerif aya çıkmak için dünyanın masrafını milyarlarını harcıyor, bir aya gitmek için dünyanın âlât-ı edevâtını yapıyor; insanın ruhu bir anda gidiyor geliyor. dünyanın âlât-ı edevâtını yapıyor; insanın ruhu bir anda gidiyor geliyor.

Sen ruhunu bu kadar kıymetsiz mi saydın arkadaşım!? Bu kuvveti veren hep Allah! Sen ruhunu bu kadar kıymetsiz mi saydın arkadaşım!?

Bu kuvveti veren hep Allah!

Bazen hastalar şunu ve bunu isterler. Lâ tukrihû merdâküm ale't-ta'âmi ve'ş-şerâbi.Bazen hastalar şunu ve bunu isterler.

Lâ tukrihû merdâküm ale't-ta'âmi ve'ş-şerâbi.
Onu ona vermemekle ısrar etmeyiniz. Onun istediklerini de veriniz." Onu ona vermemekle ısrar etmeyiniz. Onun istediklerini de veriniz."

Yahut o yemiyor. Hasta yemiyor, içmiyor, artık bu ölecek diyerekten korkmayın ki; Yahut o yemiyor. Hasta yemiyor, içmiyor, artık bu ölecek diyerekten korkmayın ki;

Fe-innellahe yut'imuhüm ve yeskîhim. "Allah onu yedirir ve içirir." Fe-innellahe yut'imuhüm ve yeskîhim. "Allah onu yedirir ve içirir."

Onun gıdasını verir ona yaşar. "Bu adam nasıl yaşıyor?" diye taaccüp de edersin. Onun gıdasını verir ona yaşar. "Bu adam nasıl yaşıyor?" diye taaccüp de edersin.

Lâ tekün evvele men yedhulü's-sûka ve lâ tekün âhira men yehrucu.Lâ tekün evvele men yedhulü's-sûka ve lâ tekün âhira men yehrucu. "Sokağa ilk çıkan olma, sokaktan da en son gelen olma." "Sokağa ilk çıkan olma, sokaktan da en son gelen olma."

İlk çıkan olma, evine son gelen de olma. Niçin? İlk çıkan olma, evine son gelen de olma.

Niçin?

Sabahleyin ezan okunur gidersin evvela camiine, abdestini alırsın. Uyku ölümün eşi.Sabahleyin ezan okunur gidersin evvela camiine, abdestini alırsın. Uyku ölümün eşi. Bu uykudan seni uyandırıp da hayata kavuşturan Allah'a, elhamdülillah.Bu uykudan seni uyandırıp da hayata kavuşturan Allah'a, elhamdülillah. Bir âyet-i kerîme var okunacak. Onu kimse bilmez şimdi nasıl söyleyecek, ancak hoca olsun ki okusun onu.Bir âyet-i kerîme var okunacak. Onu kimse bilmez şimdi nasıl söyleyecek, ancak hoca olsun ki okusun onu. Bir duası var ayrıca onu da okuyacaksın ki: "Yâ Rabb! Hamd olsun sana.Bir duası var ayrıca onu da okuyacaksın ki:

"Yâ Rabb! Hamd olsun sana.
Beni ölü hayattan kurtardın. Canlı bir hayata eriştirdin şimdi.Beni ölü hayattan kurtardın. Canlı bir hayata eriştirdin şimdi. Bu hayatı verdiğinden dolayı sana hamd u senalar ederim." diyerekten bir uzun dua. Bu hayatı verdiğinden dolayı sana hamd u senalar ederim." diyerekten bir uzun dua.

Binâenaleyh erkenden çıkacaksın da işe gideceksin de çok mu kazanacaksın? Binâenaleyh erkenden çıkacaksın da işe gideceksin de çok mu kazanacaksın?

Mukadder neyse o gelecektir sana. Onun için geçen Pakistanlılar gelmişlerdi yine. Hoş şeyler.Mukadder neyse o gelecektir sana.

Onun için geçen Pakistanlılar gelmişlerdi yine. Hoş şeyler.
Tabii 3-5 ay buralarda eğleniyorlar. Başka memleketlere de gidiyorlar filan.Tabii 3-5 ay buralarda eğleniyorlar. Başka memleketlere de gidiyorlar filan. Bizim arkadaşlardan birisi sormuş: Bizim arkadaşlardan birisi sormuş:

"Yahu siz buraya geliyorsunuz, bu kadar zaman burada böyle vakitlerinizi geçiriyorsunuz."Yahu siz buraya geliyorsunuz, bu kadar zaman burada böyle vakitlerinizi geçiriyorsunuz. Siz nasıl geçiniyorsunuz? Oradaki işlerinizi kim çeviriyor sizin işlerinizi?" Siz nasıl geçiniyorsunuz? Oradaki işlerinizi kim çeviriyor sizin işlerinizi?"

"Allah Allah! Sen müslüman mısın?" demiş. Evet müslümanım. "Allah Allah! Sen müslüman mısın?" demiş.

Evet müslümanım.

"Allah'ın takdirine senin aklın, senin inancın yok mu? Allah'ın takdirine senin inancın yok mu?" Var. "Allah'ın takdirine senin aklın, senin inancın yok mu? Allah'ın takdirine senin inancın yok mu?"

Var.

"E biz burada üç ay beş ay gezeriz gittik mi memleketimize, üç günde bakarsın onun geleceği geliverir."E biz burada üç ay beş ay gezeriz gittik mi memleketimize, üç günde bakarsın onun geleceği geliverir. Üç günde Allahu Teâlâ veriverir onun müşterilerini, Üç günde Allahu Teâlâ veriverir onun müşterilerini, ben üç ayda yahut altı ayda kazanacağımı üç günde kazanırım çıkarım işin içinden." ben üç ayda yahut altı ayda kazanacağımı üç günde kazanırım çıkarım işin içinden."

Binâenaleyh hak yolundan kaçmaktansa Allah'ın yolunda cihat etmek [lazım.] Onlar cihat diyorlar.Binâenaleyh hak yolundan kaçmaktansa Allah'ın yolunda cihat etmek [lazım.] Onlar cihat diyorlar. Gidip de memleket memleket gezip müslümanları uyandırmaya çalışıyorlar. Acayip şey! Gidip de memleket memleket gezip müslümanları uyandırmaya çalışıyorlar. Acayip şey! Bakınız çok acayip. Rusya, Bolşevik memleketlere de gidiyorlar. Bakınız çok acayip. Rusya, Bolşevik memleketlere de gidiyorlar.

"Ne işiniz var orada, ne yaparsınız?" diyoruz. "Hiçbir şey yapmayız." diyor."Ne işiniz var orada, ne yaparsınız?" diyoruz.

"Hiçbir şey yapmayız." diyor.
"Çünkü konuşamayız, konuşmak yasak. Müslümanlıktan bahsedemeyiz onlara."Çünkü konuşamayız, konuşmak yasak. Müslümanlıktan bahsedemeyiz onlara. Ama müslümanvâri bizim orada gezişmemiz kâfi geliyor." diyor. Ama müslümanvâri bizim orada gezişmemiz kâfi geliyor." diyor. "Bizim onlara gövde gösterisi yapmamız kâfi geliyor. "Bizim onlara gövde gösterisi yapmamız kâfi geliyor. Sarığı ile cübbesiyle müslümanlar şöyle bir sokaktan geçiyorlar. Sarığı ile cübbesiyle müslümanlar şöyle bir sokaktan geçiyorlar. Oradaki müslümanların içerisi bir sızlar:Oradaki müslümanların içerisi bir sızlar: 'Vay biz de böyle müslümandık, bak ama bak bugün ne hale geldik!''Vay biz de böyle müslümandık, bak ama bak bugün ne hale geldik!' Bir fırsat bulur bizi yakalar bir yerde bazı meselelerini sorarlar filan.Bir fırsat bulur bizi yakalar bir yerde bazı meselelerini sorarlar filan. Bir iki mesele anlatmak, bu da bizim için kâfi." diyor.Bir iki mesele anlatmak, bu da bizim için kâfi." diyor. "Ama orada sıkıntı çekeceğiz şey olacak, şu olacak bu olacak, bunlar bizim için mevzubahis değil." diyorlar. "Ama orada sıkıntı çekeceğiz şey olacak, şu olacak bu olacak, bunlar bizim için mevzubahis değil." diyorlar.

Bu erken çıkıp geç gelmek tabii bir hırs alameti. Çok kazanayım diyerekten namazı bırakır, cemaati bırakır.Bu erken çıkıp geç gelmek tabii bir hırs alameti. Çok kazanayım diyerekten namazı bırakır, cemaati bırakır. Canım cemaatte o kadar fevâid var ki bu dünyanın altınına, dünyanın altınlarına ölçülmez.Canım cemaatte o kadar fevâid var ki bu dünyanın altınına, dünyanın altınlarına ölçülmez. Cevahiri ile de ölçülmez. Bir sabah namazını cemaatle kılınışına dünya altınlarıyla ölçsen ölçemezsin. Cevahiri ile de ölçülmez. Bir sabah namazını cemaatle kılınışına dünya altınlarıyla ölçsen ölçemezsin.

Bak şimdi: Lâ tekûnü müslimen. "Sen müslüman olamazsın." Bak şimdi:

Lâ tekûnü müslimen. "Sen müslüman olamazsın."

Nerede tarikat sahibi olacaksın, müslüman olamazsın müslüman! Ne zaman? Nerede tarikat sahibi olacaksın, müslüman olamazsın müslüman!

Ne zaman?

Hattâ yesleme'n-nâsu min lisânike ve yedike.Hattâ yesleme'n-nâsu min lisânike ve yedike. "İnsanlar senin elinden ve dilinden selamet bulmadıkça müslüman bile olamazsın,"İnsanlar senin elinden ve dilinden selamet bulmadıkça müslüman bile olamazsın, nerede olacak da ehl-i tarîk olacaksın." "Eh ben bu kadar tesbih çekiyorum, bu kadar evrad okuyorum?" nerede olacak da ehl-i tarîk olacaksın."

"Eh ben bu kadar tesbih çekiyorum, bu kadar evrad okuyorum?"

Ne okursan oku birader! Peygamber bak ne diyor! Ben Peygamber'in dediğine bakarım. Ne okursan oku birader! Peygamber bak ne diyor! Ben Peygamber'in dediğine bakarım.

Lâ tekûnü müslimen. "Sen müslüman olamazsın!" diyor Peygamber. Lâ tekûnü müslimen. "Sen müslüman olamazsın!" diyor Peygamber.

Kâne. "Olur"; lâ tekûnu. "Olmaz." Kâne. "Olur"; lâ tekûnu. "Olmaz."

Ve lâ tekûnu âlimen. "Hoca da olamazsın, âlim de olamazsın."Ve lâ tekûnu âlimen. "Hoca da olamazsın, âlim de olamazsın." Hattâ tekûne bi'l-ilmi âmilen. "İlminle âmil olmadıkça hoca da olamazsın." Hattâ tekûne bi'l-ilmi âmilen. "İlminle âmil olmadıkça hoca da olamazsın."

İstersen dünyanın kitabını oku. İstersen dünya devletlerinin profesörü ol. Olmaz!İstersen dünyanın kitabını oku. İstersen dünya devletlerinin profesörü ol. Olmaz! Alim olamazsın. Ancak ilmin ile âmil olduğun vakitte. Alim olamazsın. Ancak ilmin ile âmil olduğun vakitte.

Ha, işte bu bak tarikatin kökünü nasıl Peygamber sallallahu aleyhi vesellem burada açıklıyor bize. Ha, işte bu bak tarikatin kökünü nasıl Peygamber sallallahu aleyhi vesellem burada açıklıyor bize.

Ve lâ tekûnu âbiden. "Âbid de olamazsın." Âbid, "ibadet etmeye" çekilmiş.Ve lâ tekûnu âbiden. "Âbid de olamazsın."

Âbid, "ibadet etmeye" çekilmiş.
Eskiden savmaalara çekilirlermiş, camilere girerlermiş, işte şuraya buraya gider, ibadetle meşgul. Eskiden savmaalara çekilirlermiş, camilere girerlermiş, işte şuraya buraya gider, ibadetle meşgul. Ne zaman arasan camide ibadette. Ne zaman arasan camide ibadette.

Hattâ tekûne veri'an. "Verâ sahibi, Allah'tan korku, takvanın üstünde bir korku olmadıkça." Hattâ tekûne veri'an. "Verâ sahibi, Allah'tan korku, takvanın üstünde bir korku olmadıkça."

Verâ, takvanın üstünden bir korku. Takva Allah'tan korku, verâ şüphelerden de kaçmak suretiyle korku. Verâ, takvanın üstünden bir korku. Takva Allah'tan korku, verâ şüphelerden de kaçmak suretiyle korku.

"Böyle olmadıkça ne kadar çalışırsan çalış âbid de olamazsın." Ve lâ tekûne veri'an "Verâ sahibi olamazsın." "Böyle olmadıkça ne kadar çalışırsan çalış âbid de olamazsın." Ve lâ tekûne veri'an "Verâ sahibi olamazsın."

Verâ sahibi olamazsın, Allah'tan ben korkuyorum deyip hiç iddia etme, boştur. Verâ sahibi olamazsın, Allah'tan ben korkuyorum deyip hiç iddia etme, boştur.

Hattâ tekûne zâhiden. "Zahid olmadıkça verâ sahibi de olamazsın." Hattâ tekûne zâhiden. "Zahid olmadıkça verâ sahibi de olamazsın."

Zahid dünyadan elini eteğini çekmiş insan demek, dünyaya metelik vermeyen demek.Zahid dünyadan elini eteğini çekmiş insan demek, dünyaya metelik vermeyen demek. Dünyaya metelik vermeyen insan deyince köşede oturan insanı anlamamalı;Dünyaya metelik vermeyen insan deyince köşede oturan insanı anlamamalı; dünyaya kıymet vermeyen dünya için âhiretini zâyi etmeyen demektir. dünyaya kıymet vermeyen dünya için âhiretini zâyi etmeyen demektir. Hem âhiretini yapıyor hem de dünyada çalışacağı miktarda çalışıyor. Hem âhiretini yapıyor hem de dünyada çalışacağı miktarda çalışıyor. Ama paraları da israf edip de ziynetlerine sevk etmiyor. Ama paraları da israf edip de ziynetlerine sevk etmiyor. Bugünkü bizim insanlarımız paralarını hep ziynetlerine, taşlara harcıyorlar.Bugünkü bizim insanlarımız paralarını hep ziynetlerine, taşlara harcıyorlar. Taş devrinin bir ikinci devridir bu devir ki bütün paralar işte binalarda taşlarla yığılı. Taş devrinin bir ikinci devridir bu devir ki bütün paralar işte binalarda taşlarla yığılı.

Bir adama bir ev lazım. Lazım ama bu kadar süs saltanatta mı lazım? Bir adama bir ev lazım.

Lazım ama bu kadar süs saltanatta mı lazım?

Atıli's-samte. "Sükût et sükut! Sükûtun çok olsun." diyor Efendimiz. Atıli's-samte. "Sükût et sükut! Sükûtun çok olsun." diyor Efendimiz.

Geveze adam müslüman olamaz, geveze adam ehli tarik de olamaz. Geveze adam müslüman olamaz, geveze adam ehli tarik de olamaz.

Atıli's-samte. "Sükûtun uzun olsun, çok sus." Ve eksiri'l-fikra. "Çok düşün." Atıli's-samte. "Sükûtun uzun olsun, çok sus." Ve eksiri'l-fikra. "Çok düşün."

Tetefekkerû fî âlâillahi. "Allah'ın nimetlerini düşün." Tetefekkerû fî âlâillahi. "Allah'ın nimetlerini düşün."

Kendini düşün, nefsini düşün, cemiyetini düşün, düşün de düşün.Kendini düşün, nefsini düşün, cemiyetini düşün, düşün de düşün. Şu semayı düşün, bu kuvvetlerin sahibini düşün, bu âlemi intizama koyan hâli düşün, düşün de düşün. Şu semayı düşün, bu kuvvetlerin sahibini düşün, bu âlemi intizama koyan hâli düşün, düşün de düşün.

Ukkâşe denilen sahabeden bir zat var. Dün kitaplarımı karıştırırken onun duasına rast geldim.Ukkâşe denilen sahabeden bir zat var. Dün kitaplarımı karıştırırken onun duasına rast geldim. Güzel bir dua yapmış, iki sayfalık bir dua. Orada Cenâb-ı Hakk'a bir istiğfar ediyor.Güzel bir dua yapmış, iki sayfalık bir dua. Orada Cenâb-ı Hakk'a bir istiğfar ediyor. Öyle istiğfara şimdiye kadar hiç rast gelmediydim. Hepimiz estağfirullah diyoruz ya.Öyle istiğfara şimdiye kadar hiç rast gelmediydim. Hepimiz estağfirullah diyoruz ya. Ama onun istiğfarı bambaşka. Şimdi onu takrir edecek halim de yok. İstiğfarı ettikten sonra [duaya] gelince; Ama onun istiğfarı bambaşka. Şimdi onu takrir edecek halim de yok. İstiğfarı ettikten sonra [duaya] gelince;

Allahümme nazzim ahvâlî. "Yâ Rabbi benim halimi intizama sok, halim intizam içerisinde olsun."Allahümme nazzim ahvâlî. "Yâ Rabbi benim halimi intizama sok, halim intizam içerisinde olsun." Ve hassin ef'âlî. "Benim fiillerim de hâlim de fiilim de güzel olsun. Benim hâlim kâlime denk olsun." diyor. Ve hassin ef'âlî. "Benim fiillerim de hâlim de fiilim de güzel olsun. Benim hâlim kâlime denk olsun." diyor.

Şimdi tarikatın ikinci bir adı [hâldir.] Şeriatte insanlar kâl hâlidir:Şimdi tarikatın ikinci bir adı [hâldir.] Şeriatte insanlar kâl hâlidir: Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah. "Ben müslümanım." Tarikat hâlin ile müslüman olun der.Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah. "Ben müslümanım." Tarikat hâlin ile müslüman olun der. Ona biz gavur diyemeyiz. Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah demiş; müslüman olmuştur.Ona biz gavur diyemeyiz. Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah demiş; müslüman olmuştur. Fakat hâli ile müslüman olmak; o ayrı bir devlet. Onu görünce alnında bunun lâ ilâhe illallah yazıyor.Fakat hâli ile müslüman olmak; o ayrı bir devlet. Onu görünce alnında bunun lâ ilâhe illallah yazıyor. Alnında lâ ilâhe illallah yazıyor, bu müslümandır diye damgayı basarsın, düşünmezsin; hâli ispat ediyor.Alnında lâ ilâhe illallah yazıyor, bu müslümandır diye damgayı basarsın, düşünmezsin; hâli ispat ediyor. Öteki, söyle bakayım sen hangi dindensin diyeceksin. O da diyecek ki müslümanım diyecek. Öteki, söyle bakayım sen hangi dindensin diyeceksin. O da diyecek ki müslümanım diyecek. Ama inanırsın inanmazsın başka. Ama ötekinden hiç şüphen yoktur ki bu müslümandır.Ama inanırsın inanmazsın başka. Ama ötekinden hiç şüphen yoktur ki bu müslümandır. Hâzâ müslümandır diye damgayı basarsın. Çünkü alnındaki nur sana onun müslümanlığını ispat ediyor. Hâzâ müslümandır diye damgayı basarsın. Çünkü alnındaki nur sana onun müslümanlığını ispat ediyor.

Onun için ehl-i tarîkin birinci vazifelerinden birisi de kâlden hâle geçmektir. Onun için ehl-i tarîkin birinci vazifelerinden birisi de kâlden hâle geçmektir.

Onun için işte hâle geçmek istiyorsan şiarın bu olsun. Ne dedi? Onun için işte hâle geçmek istiyorsan şiarın bu olsun.

Ne dedi?

"Bütün insanlar elinden, dilinden emin olsun, selamette bulunsun." "Bütün insanlar elinden, dilinden emin olsun, selamette bulunsun."

Nâs deyince bir takım insan değil, insanların hepsi.Nâs deyince bir takım insan değil, insanların hepsi. Bugün memlekette oturan hıristiyan da var yahudi de var, her cins insan var. Bugün memlekette oturan hıristiyan da var yahudi de var, her cins insan var. Bunların hepsinin bizim elimizden selamette olması lazım.Bunların hepsinin bizim elimizden selamette olması lazım. Ama onlar bize isyan ederlerse o zaman cezalarını devlet verir onun.Ama onlar bize isyan ederlerse o zaman cezalarını devlet verir onun. Bize düşen onlara karşı da insanlığımızı göstermek. Bize düşen onlara karşı da insanlığımızı göstermek.

Bak ashabtan birisi, isimleri hatırda kalmıyor tabii, koyun kesmişler. Bak ashabtan birisi, isimleri hatırda kalmıyor tabii, koyun kesmişler. Gerek kurbanda gerek işte bazı adak madak kesiliyor ya. Komşusu da yahudiymiş, demiş ki; Gerek kurbanda gerek işte bazı adak madak kesiliyor ya. Komşusu da yahudiymiş, demiş ki;

"Komşumuz yahudinin hakkını unutma!" "Komşumuz yahudinin hakkını unutma!"

Et dağıtıyoruz ya birer parça komşulara.Et dağıtıyoruz ya birer parça komşulara. Hanımına tembih ediyor evde; "Yahudi komşunun hakkını da unutma." demiş. Hanımına tembih ediyor evde;

"Yahudi komşunun hakkını da unutma." demiş.

Geliyor işinden, "Yahudi komşunun etini verdin mi?" diyor. Geliyor işinden, "Yahudi komşunun etini verdin mi?" diyor.

Yahudi komşunun etini verdin mi? Cemiyet hukuku bu. Onun için; Yahudi komşunun etini verdin mi?

Cemiyet hukuku bu. Onun için;

"Bütün insanlar senin elinden ve dilinden selamette olmadıkça, ilminle de âmil olmadıkça,"Bütün insanlar senin elinden ve dilinden selamette olmadıkça, ilminle de âmil olmadıkça, zühd ü takva sahibi olmadıkça da müslüman olamazsın." zühd ü takva sahibi olmadıkça da müslüman olamazsın."

Zühd ü takva sahibi olmadıkça da müslüman olamazsın. Çok incedir meseleler.Zühd ü takva sahibi olmadıkça da müslüman olamazsın. Çok incedir meseleler. Şimdi insanın hemen fetvalar cebinde, "Olur da olur" diyerekten hemen fetva veriveriyor. Şimdi insanın hemen fetvalar cebinde, "Olur da olur" diyerekten hemen fetva veriveriyor.

Şimdi söyleyeceğim ama pek olmayacak.Şimdi söyleyeceğim ama pek olmayacak. Takva sahibi olmak lazım, yasaklara son derece riayet etmek lazım.Takva sahibi olmak lazım, yasaklara son derece riayet etmek lazım. Allah'ın razı olmadığı şeyleri, Peygamberin razı olmadığı şeyleri kullanmamak lazım. Allah'ın razı olmadığı şeyleri, Peygamberin razı olmadığı şeyleri kullanmamak lazım.

Ama söz geçirebiliyor muyuz, yapabiliyor muyuz? Katiyen yapamıyoruz. Ama söz geçirebiliyor muyuz, yapabiliyor muyuz?

Katiyen yapamıyoruz.

Allah taksiratlarımızı affetsin. Allah taksiratlarımızı affetsin.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bir derisi varmış,Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bir derisi varmış, sofra olaraktan onu yayarlar onun üzerinde yemek yerlermiş. sofra olaraktan onu yayarlar onun üzerinde yemek yerlermiş.

Okuduk, bir kardeş, "Ben sana bir deri getireyim." dedi. Okuduk, bir kardeş, "Ben sana bir deri getireyim." dedi.

Gitmiş tabakhaneye, güzel bir deriden sofra yaptırmış. Gitmiş tabakhaneye, güzel bir deriden sofra yaptırmış.

Hanıma diyorum, "Getir yahu şu derinin üzerinde yiyelim." diyerekten;Hanıma diyorum, "Getir yahu şu derinin üzerinde yiyelim." diyerekten; hâlâ ısrar ediyorlar eski o sini gelecek, altına kasnağı gelecek, orada yiyeceğiz yemekleri. hâlâ ısrar ediyorlar eski o sini gelecek, altına kasnağı gelecek, orada yiyeceğiz yemekleri.

Yahu Peygamber böyle yemiş, ashab da böyle yiyor da bize ne oluyor? Canım müsaade yok mu? Yahu Peygamber böyle yemiş, ashab da böyle yiyor da bize ne oluyor?

Canım müsaade yok mu?

Müsaade var, başka. Ama takva sahibi olmak için bunlara lüzum yok. Takvada bunlara lüzum yok.Müsaade var, başka. Ama takva sahibi olmak için bunlara lüzum yok. Takvada bunlara lüzum yok. Takvan olmazsa müsaade var. Ama takva sahibiyim diyorsan bunlara lüzum yok.Takvan olmazsa müsaade var. Ama takva sahibiyim diyorsan bunlara lüzum yok. Çünkü hem masraf hem evin içerisini eşya ile dolduruyor. Çünkü hem masraf hem evin içerisini eşya ile dolduruyor.

"Şimdi hocaefendi sen bunu böyle diyorsun ama televizyonlara ne diyeceksin?" dersen ne diyeyim artık? "Şimdi hocaefendi sen bunu böyle diyorsun ama televizyonlara ne diyeceksin?" dersen ne diyeyim artık?

Ne desem boş. Kimse dinler mi seni? Ne desem boş.

Kimse dinler mi seni?

Bir tanecik daha okuyayım da bitsin.Yine bak Cenâb-ı Peygamber'in bir emri.Bir tanecik daha okuyayım da bitsin.Yine bak Cenâb-ı Peygamber'in bir emri. İbn Mübarek hazretlerinden bir nakil. İbn Mübarek hazretlerinden bir nakil. Bir kardeş İbn Mübarek hazretlerinin kitabını eserlerinden doktora yapıyor.Bir kardeş İbn Mübarek hazretlerinin kitabını eserlerinden doktora yapıyor. İbn Mübarek hazretlerinin çok güzel nasihatları vardır. İbn Mübarek hazretlerinin çok güzel nasihatları vardır. O da hem tarikat sahibidir hem İmam Âzam'ın talebesidir hem de mücahittir.O da hem tarikat sahibidir hem İmam Âzam'ın talebesidir hem de mücahittir. Hem dersini yapıyor hem de bütün gün Ruslarla dövüşüyor. Ruslarla da dövüşüyor.Hem dersini yapıyor hem de bütün gün Ruslarla dövüşüyor. Ruslarla da dövüşüyor. Rus hudutlarında kendileri, orada dövüşen bir zat.Rus hudutlarında kendileri, orada dövüşen bir zat. Aynı zamanda çok da muhaddis, kendisi aynı zamanda muhaddis. Aynı zamanda çok da muhaddis, kendisi aynı zamanda muhaddis.

Bakınız şimdi bir tane aklımda kalmış onun hâlinden. Hacca gidiyor.Bakınız şimdi bir tane aklımda kalmış onun hâlinden. Hacca gidiyor. Hacca giderken zannediyorsam bizim Afyonkarahisar'dan geçiyor.Hacca giderken zannediyorsam bizim Afyonkarahisar'dan geçiyor. Afyonkarahisar'da bir talebesi varmış, onu da görüp de öyle gideyim diyor.Afyonkarahisar'da bir talebesi varmış, onu da görüp de öyle gideyim diyor. Geliyor arıyor talebeyi, hapiste diyorlar. Neden? Geliyor arıyor talebeyi, hapiste diyorlar.

Neden?

Şu kadar borcu var, veremedi, attılar hapse. Hemen gidiyor icra dairesine şu adamın borcu ne kadar? Şu kadar borcu var, veremedi, attılar hapse.

Hemen gidiyor icra dairesine şu adamın borcu ne kadar?

Al paraları. Veriyor paraları hapisten kurtarıyor, kendisi de gözükmeden gidiyor.Al paraları.

Veriyor paraları hapisten kurtarıyor, kendisi de gözükmeden gidiyor.
Kendisi de gözükmeden gidiyor! Paraları veriyor, onu hapisten kurtarıyor, kendisi de gözükmeden gidiyor. Kendisi de gözükmeden gidiyor! Paraları veriyor, onu hapisten kurtarıyor, kendisi de gözükmeden gidiyor.

Takvayı gördün mü kardeş, dervişin halini gördün mü kardeş, müslümanın nasıl olduğunu gördün mü kardeş!.. Takvayı gördün mü kardeş, dervişin halini gördün mü kardeş, müslümanın nasıl olduğunu gördün mü kardeş!..

Bir de kalkarız o tarikat şöyledir, bu tarikat böyledir. Ama biz onun ehli değiliz başka. Bir de kalkarız o tarikat şöyledir, bu tarikat böyledir. Ama biz onun ehli değiliz başka.

Allah bu ehilden etsin cümlemizi. Şimdi bir tanecik kaldı onu da okuyorum. Allah bu ehilden etsin cümlemizi.

Şimdi bir tanecik kaldı onu da okuyorum.

Ah ah!.. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; Lâ tekûnû ayyâbîne. "Siz ayıplayıcı olmayınız." diyor. Ah ah!.. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem;

Lâ tekûnû ayyâbîne. "Siz ayıplayıcı olmayınız." diyor.

"Bunun boyu kısaydı, bunun boyu uzundu, bu şişmandı, bu zayıftı [diyerekten] ayıplayıcı olmayın." diyor."Bunun boyu kısaydı, bunun boyu uzundu, bu şişmandı, bu zayıftı [diyerekten] ayıplayıcı olmayın." diyor. Çünkü!.. O devirde bir hanım gelmiş, Hz. Aişe validemiz [onun hakkında] Cenâb-ı Peygamber'e demiş ki: Çünkü!.. O devirde bir hanım gelmiş, Hz. Aişe validemiz [onun hakkında] Cenâb-ı Peygamber'e demiş ki:

"Filan hanım geldi, hani etekleri uzun bir hanım vardı, o hanım geldi." "Filan hanım geldi, hani etekleri uzun bir hanım vardı, o hanım geldi."

Hanımı tavsif ediyor Peygamber Efendimize. Demiş: Hanımı tavsif ediyor Peygamber Efendimize. Demiş:

"Aa, ne yaptın Aişe! Ne yaptın sen Aişe, tevbe et böyle söz söylenir mi!"Aa, ne yaptın Aişe! Ne yaptın sen Aişe, tevbe et böyle söz söylenir mi! O kadını o eteğinin uzunluğu ile mi ayıplıyorsun?" O kadını o eteğinin uzunluğu ile mi ayıplıyorsun?"

Yani bu [söylediğim] tafsilatlı bir söz. Sözün kendisi değil. Onun için Cenâb-ı Peygamber: Yani bu [söylediğim] tafsilatlı bir söz. Sözün kendisi değil.

Onun için Cenâb-ı Peygamber:

Lâ tekûnû ayyâbîne. "Ayıplayıcı olmayın." [buyurmuş.] Lâ tekûnû ayyâbîne. "Ayıplayıcı olmayın." [buyurmuş.]

Herkeste bir kusuru vardır, kusursuz yalnız Allah. Kusursuz olan yalnız Allah. Herkeste bir kusuru vardır, kusursuz yalnız Allah. Kusursuz olan yalnız Allah.

Sübhanallah! "Bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan yalnız Allah." Sübhanallah! "Bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan yalnız Allah."

Onun için kusur kimsede aramayın, kusur hepimizde var.Onun için kusur kimsede aramayın, kusur hepimizde var. En çok kusur bende var. En çok kusur da bende var. Allah affetsin! En çok kusur bende var. En çok kusur da bende var.

Allah affetsin!

Yaşımız bu kadar olduğu halde gene kusurlardan kendimizi kurtaramıyoruz. Yaşımız bu kadar olduğu halde gene kusurlardan kendimizi kurtaramıyoruz.

Ve lâ meddâhîne. "Methedici de olmayın." Ve lâ meddâhîne. "Methedici de olmayın."

Methedici olmayın; aman şu adam yok mu ne adamdır ya. Ne evliyadır, işte şöyledir böyledir. Methedici olmayın; aman şu adam yok mu ne adamdır ya. Ne evliyadır, işte şöyledir böyledir.

Ne dedi geçenki derste? "Beni haddinden fazla kıymetlendirmeyin. Bana o pâyeyi vermeyin.Ne dedi geçenki derste?

"Beni haddinden fazla kıymetlendirmeyin. Bana o pâyeyi vermeyin.
Allah'ın verdiği pâye bana kâfi. Bana İsa gibi Allah'ın oğlu demeyin. Allah'ın verdiği pâye bana kâfi. Bana İsa gibi Allah'ın oğlu demeyin. [Hıristiyanların] Meryem'in oğlu İsa'ya Allah'ın oğlu [dedikleri gibi siz bana öyle] demeyin.[Hıristiyanların] Meryem'in oğlu İsa'ya Allah'ın oğlu [dedikleri gibi siz bana öyle] demeyin. yani beni de öyle yapmayın." derken diğer yerlerde de: "Benim mezarımı da mabet edinmeyin." [buyuruyor.] yani beni de öyle yapmayın." derken diğer yerlerde de: "Benim mezarımı da mabet edinmeyin." [buyuruyor.]

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2