Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İsrâiloğulları’na Verilen Nimetler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Ramazan 1420 / 28.12.1999
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.

Ramazanlarınız inşaallah iyi geçiyordur. Ramazanlarınız inşaallah iyi geçiyordur.

İbadetlerinizin makbul olmasını, dualarınızın müstecâb olmasını Cenâb-ı Hak'tan dilerim. İbadetlerinizin makbul olmasını, dualarınızın müstecâb olmasını Cenâb-ı Hak'tan dilerim. Rabbülalemin muradlarınıza erdirsin, bu güzel ayın ayın, bu mübarek günlerin, Rabbülalemin muradlarınıza erdirsin, bu güzel ayın ayın, bu mübarek günlerin, gecelerin, ibadetlerin güzel sonuçlarından, mükafatlarından azamî nasibdar olmayı, kısmetinizi,gecelerin, ibadetlerin güzel sonuçlarından, mükafatlarından azamî nasibdar olmayı, kısmetinizi, nasibinizi bol bol almayı Cenâb-ı Hak'tan dilerim. nasibinizi bol bol almayı Cenâb-ı Hak'tan dilerim. Cenâb-ı Hak ihsan eylesin. Bir istenmeyen fasıla ile, fasılalar ile hadis sohbetleri, Cenâb-ı Hak ihsan eylesin.

Bir istenmeyen fasıla ile, fasılalar ile hadis sohbetleri,
tefsir sohbetleri bir ara inkıtaya uğruyor bazen.tefsir sohbetleri bir ara inkıtaya uğruyor bazen. Cenâb-ı Hak'ın [takdiri], kaderin cilveleri. Cenâb-ı Hak'ın [takdiri], kaderin cilveleri.

Şimdi Bakara sûresinin 122. ve 123. âyeti üzerinde, biraz da burada vakit oradan faklı bir durumda.Şimdi Bakara sûresinin 122. ve 123. âyeti üzerinde, biraz da burada vakit oradan faklı bir durumda. [Âyetleri] okuyarak hafif, kısa bir izah ile bu sefer ki [Âyetleri] okuyarak hafif, kısa bir izah ile bu sefer ki sohbetimi kısa kesmeyi düşünüyorum, hayırlısı... sohbetimi kısa kesmeyi düşünüyorum, hayırlısı...

122. âyet-i kerîme; Bismillâhirrahmânirrahîm. 122. âyet-i kerîme;

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Yâ benî isrâîle'zkürû ni'metiyelletî en'amtü aleyküm ve ennî faddaltüküm ale'l-âlemîn. Yâ benî isrâîle'zkürû ni'metiyelletî en'amtü aleyküm ve ennî faddaltüküm ale'l-âlemîn.

Vettekû yevmen lâ teczî nefsün an nefsin şey'en ve lâ yukbelu minhâ adlün Vettekû yevmen lâ teczî nefsün an nefsin şey'en ve lâ yukbelu minhâ adlün ve lâ tenfe'uhâ şefâ'atün ve lâ hüm yunsarûne. ve lâ tenfe'uhâ şefâ'atün ve lâ hüm yunsarûne.

Sadakallahülazîm. Bu da 123.âyet-i kerîme. Sadakallahülazîm.

Bu da 123.âyet-i kerîme.
Bakara sûre-i şerîfesinin 122. ve 123. âyet-i kerîmeleri. Bakara sûre-i şerîfesinin 122. ve 123. âyet-i kerîmeleri.

Cenâb-ı Hak Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Yâ benî isrâîl. "Ey İsrail'in evlatları!" Cenâb-ı Hak Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Yâ benî isrâîl. "Ey İsrail'in evlatları!"
Yani benî İsrail dediğimiz Yahudi kavmi. Yani benî İsrail dediğimiz Yahudi kavmi.

Benî kelimesi Arapça'da ibn, 'evlat, oğul' sözünün çoğuludur. Benî kelimesi Arapça'da ibn, 'evlat, oğul' sözünün çoğuludur. Benî "evlatlar" demek. [Benî isrâîl] "İsrailoğulları" demek oluyor.Benî "evlatlar" demek. [Benî isrâîl] "İsrailoğulları" demek oluyor. İsrail de Yakub aleyhisselam'ın sıfatıdır diye kitaplarda bildiriliyor. İsrail de Yakub aleyhisselam'ın sıfatıdır diye kitaplarda bildiriliyor. Yani İbrahim aleyhisselam'ın neslinden… Tabii bunlar Arapların akrabası oluyor. Yani İbrahim aleyhisselam'ın neslinden… Tabii bunlar Arapların akrabası oluyor. İbrahim aleyhisselam Arapların da atası; onun bir oğlundan bir taraf gelişiyor, İbrahim aleyhisselam Arapların da atası; onun bir oğlundan bir taraf gelişiyor, öbür oğlundan öbür taraf gelişiyor. öbür oğlundan öbür taraf gelişiyor.

Aslında bütün insanlar Hz. Âdem'den biribirlerinin kardeşi, bunlar da İbrahim aleyhisselam da Aslında bütün insanlar Hz. Âdem'den biribirlerinin kardeşi, bunlar da İbrahim aleyhisselam da nesebler birleşiyor, birbirleriyle akraba olan kavimler.nesebler birleşiyor, birbirleriyle akraba olan kavimler. İnsanların hepsi Hz. Âdem'in evlatları, bizler hep biribirimizin kardeşiyiz amaİnsanların hepsi Hz. Âdem'in evlatları, bizler hep biribirimizin kardeşiyiz ama işte böyle çeşit çeşit kabilelere, milletlere, ırklara bunlar teşekkül etmiş; işte böyle çeşit çeşit kabilelere, milletlere, ırklara bunlar teşekkül etmiş; tarihin akışı içinde coğrafi, kavmî şartlarla, inanç meseleleriyle tarihin akışı içinde coğrafi, kavmî şartlarla, inanç meseleleriyle bunlar böylece oluşmuş bir vâkıa, karşımızda duruyor. bunlar böylece oluşmuş bir vâkıa, karşımızda duruyor.

"Ey İsrail oğulları!" Üzkürû. Tabii üzkurû'nun başındaki ü'sü, hemze-i vâsıl, "Ey İsrail oğulları!" Üzkürû. Tabii üzkurû'nun başındaki ü'sü, hemze-i vâsıl, geçilebilen hemze olduğundan, bi-ismillahi demiyoruz da bismillah diyoruz ya…geçilebilen hemze olduğundan, bi-ismillahi demiyoruz da bismillah diyoruz ya… besmelede söylemiştim.besmelede söylemiştim. Bazı hemzeler geçilebilen hemzelerdir. O harfler ikisi arasında kalınca okunmaz, geçilir. Bazı hemzeler geçilebilen hemzelerdir. O harfler ikisi arasında kalınca okunmaz, geçilir.

Üzkürû, zekere-yezkuru'dan emir. Üzkürû. "Siz zikredin." Yani siz anın, hatırlayın. Üzkürû, zekere-yezkuru'dan emir. Üzkürû. "Siz zikredin." Yani siz anın, hatırlayın. Ama yâ benî isrâîle derken ona vuruluyor; Yâ benî isrâîle'zkürû. "Ey İsrailoğulları hatırlayın!" Ama yâ benî isrâîle derken ona vuruluyor;

Yâ benî isrâîle'zkürû. "Ey İsrailoğulları hatırlayın!"

Neyi? Ni'metî. "Benim nimetimi." Neyi?

Ni'metî. "Benim nimetimi."

Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; "Benim nimetimi hatırlayın!" Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; "Benim nimetimi hatırlayın!" Nimetin de ne olduğunu açıklıyor; Elletî en'amtü aleyküm.Nimetin de ne olduğunu açıklıyor;

Elletî en'amtü aleyküm.
"O nimet ki ben size bu nimeti bahşetmiştim, in'am etmiştim, ihsan etmiştim, ikram etmiştim.""O nimet ki ben size bu nimeti bahşetmiştim, in'am etmiştim, ihsan etmiştim, ikram etmiştim." "Benim size ikram etmiş olduğum nimetimi hatırlayın." "Benim size ikram etmiş olduğum nimetimi hatırlayın."

Ve ennî. "Ve yine hatırlayın ki ben sizi." Faddaltüküm. Ve ennî. "Ve yine hatırlayın ki ben sizi." Faddaltüküm. "Üstün kıldım, faziletli kıldım, daha meziyetli kıldım." Ale'l-âlemîn. "Üstün kıldım, faziletli kıldım, daha meziyetli kıldım." Ale'l-âlemîn. "Âlemlere nispetle, başka insanlara, başka ırklara, başka ailelere,"Âlemlere nispetle, başka insanlara, başka ırklara, başka ailelere, topluluklara nispetle sizi faziletli kılmıştım."topluluklara nispetle sizi faziletli kılmıştım." "Bunları hatırlayın ey İsrailoğulları!" buyuruyor. "Bunları hatırlayın ey İsrailoğulları!" buyuruyor.

Cenâb-ı Hak, İsrail oğullarına ne nimet verdi? En büyük nimet peygamberlik nimeti… Cenâb-ı Hak, İsrail oğullarına ne nimet verdi?

En büyük nimet peygamberlik nimeti…
Yani onların bağlı bulundukları o şahısların, İbrahim aleyhisselam'ın Yakup aleyhisselam'ın Yani onların bağlı bulundukları o şahısların, İbrahim aleyhisselam'ın Yakup aleyhisselam'ın İshak aleyhisselam'ın peygamber olması; Allah'ın seçtiği, mübarek,İshak aleyhisselam'ın peygamber olması; Allah'ın seçtiği, mübarek, Allah'ın emirlerini insanlara duyuran insanlar olması.Allah'ın emirlerini insanlara duyuran insanlar olması. Bu büyük bir ikram! Allahu Teâlâ hazretleri bir kavme böyleBu büyük bir ikram! Allahu Teâlâ hazretleri bir kavme böyle peygamber gönderdi mi çok büyük bir ikram, çok büyük bir lütuf. peygamber gönderdi mi çok büyük bir ikram, çok büyük bir lütuf. Bize de Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa hazretlerini [rahmet olarak gönderdi.] Bize de Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa hazretlerini [rahmet olarak gönderdi.]

Allahu Teâlâ hazretleri ne buyuruyor? Allahu Teâlâ hazretleri ne buyuruyor?

Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn. Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn. "Ben seni ey Resûlüm, ancak âlemlere rahmet olarak indirdim." "Ben seni ey Resûlüm, ancak âlemlere rahmet olarak indirdim."

Yani acıdığım için, onlar doğru yola sevk olsunlar, doğru yolu bulsunlar, Yani acıdığım için, onlar doğru yola sevk olsunlar, doğru yolu bulsunlar, böylece sevaplı işler yapsınlar da cenneti kazansınlar;böylece sevaplı işler yapsınlar da cenneti kazansınlar; hidâyet yolunu göstereyim diye; sen onlara benim emirlerimi tebliğ edesin, hidâyet yolunu göstereyim diye; sen onlara benim emirlerimi tebliğ edesin, onlar dalâlette, cehalette, cahiliyette kalmasınlar diye seni rahmet olarak gönderdim dediği gibi, onlar dalâlette, cehalette, cahiliyette kalmasınlar diye seni rahmet olarak gönderdim dediği gibi, en büyük nimet o. en büyük nimet o.

Tabii Allahu Teâlâ hazretlerinin bütün kullara umumî olarak nimetleri çoktur, sayısızdır,Tabii Allahu Teâlâ hazretlerinin bütün kullara umumî olarak nimetleri çoktur, sayısızdır, sayılamayacak kadar fazladır. sayılamayacak kadar fazladır.

Ve in te'uddû ni'metellâhi lâ tuhsûhâ. "Allah'ın nimetlerini saymaya kalksanız, takat getirip, Ve in te'uddû ni'metellâhi lâ tuhsûhâ. "Allah'ın nimetlerini saymaya kalksanız, takat getirip, sayıp hepsini bitiremezsiniz." sayıp hepsini bitiremezsiniz."

Bitmez, ömür biter ama nimetlerin sayılması yine yarıda kalmış olur, nimetler bitmez.Bitmez, ömür biter ama nimetlerin sayılması yine yarıda kalmış olur, nimetler bitmez. Allah'ın nimetleri çoktur. Zaten her türlü nimet ayrı ayrı yerlerden, ayrı ayrı yönlerden, Allah'ın nimetleri çoktur. Zaten her türlü nimet ayrı ayrı yerlerden, ayrı ayrı yönlerden, ayrı ayrı cihetlerden bize geliyor.ayrı ayrı cihetlerden bize geliyor. Vücudumuzun sağlığı bir nimet, aklımızın sağlam olması bir nimet, Vücudumuzun sağlığı bir nimet, aklımızın sağlam olması bir nimet, çevremizde tabiat şartlarının güzel olması bir nimet, huzurumuzun olması nimet.çevremizde tabiat şartlarının güzel olması bir nimet, huzurumuzun olması nimet. İslâm, iman, Allah'ın sevdiği iman üzere olmak nimet. Bu nimetler sayılamayacak kadar çok. İslâm, iman, Allah'ın sevdiği iman üzere olmak nimet. Bu nimetler sayılamayacak kadar çok. Cenâb-ı Hakk'ın nimetleri esas itibariyle, onun adâlet-i ilahîyesinin gereği olarak Cenâb-ı Hakk'ın nimetleri esas itibariyle, onun adâlet-i ilahîyesinin gereği olarak insanlara umumi olarak iner, yani gökten rahmetin indiği gibi, şakır şakır her evin üstüne, insanlara umumi olarak iner, yani gökten rahmetin indiği gibi, şakır şakır her evin üstüne, bir şehre, bir beldeye, bir bölgeye geldiği zaman yağdığı gibi gelir. bir şehre, bir beldeye, bir bölgeye geldiği zaman yağdığı gibi gelir. Ama bazıları bu nimetten istifade ederler, bazıları etmezler. Kabiliyetleri nisbetinde… Ama bazıları bu nimetten istifade ederler, bazıları etmezler. Kabiliyetleri nisbetinde… Bazı toprak çöl, yağmur yağar, kumların arasından rahmet sızar, diplere gider,Bazı toprak çöl, yağmur yağar, kumların arasından rahmet sızar, diplere gider, üstte bir bitki birşey olmaz. Ama toprak münbit ise, bitirici bereketli ise, güzelse,üstte bir bitki birşey olmaz. Ama toprak münbit ise, bitirici bereketli ise, güzelse, yağmuru da birden aşağıya geçirtmiyorsa o zaman yeşillenir, otlanır, çiçeklenir, ağaçlanır,yağmuru da birden aşağıya geçirtmiyorsa o zaman yeşillenir, otlanır, çiçeklenir, ağaçlanır, ormanlanır, türlü türlü nimetler olur. ormanlanır, türlü türlü nimetler olur.

Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetleri umumi insanlara çoktur da hususi olarak da Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetleri umumi insanlara çoktur da hususi olarak da İbrahim aleyhisselam'ın nesline, her koluna,İbrahim aleyhisselam'ın nesline, her koluna, evlatlarından devam eden neslinin kollarına nimetleri çok. evlatlarından devam eden neslinin kollarına nimetleri çok. Yahudilere de, yani benî İsrail'e de, Yakub aleyhisselam'ın evlatlarına daYahudilere de, yani benî İsrail'e de, Yakub aleyhisselam'ın evlatlarına da içlerinden nice nice nice peygamberler gönderdi.içlerinden nice nice nice peygamberler gönderdi. Hatta onlara devlet, şevket, izzet, ikram nasip etti. Hatta onlara devlet, şevket, izzet, ikram nasip etti. Düşmanlarını yendiler, muazzam devletler kurdular.Düşmanlarını yendiler, muazzam devletler kurdular. Davud aleyhisselam Câlut'u öldürdü, hükümdar oldu,Davud aleyhisselam Câlut'u öldürdü, hükümdar oldu, Süleyman aleyhisselam cinlere, insanlara hükmetti…Süleyman aleyhisselam cinlere, insanlara hükmetti… Artık o nimetlerin neler olduğunu daha önceki âyet-i kerîmelerden hatırlayacaksınız.Artık o nimetlerin neler olduğunu daha önceki âyet-i kerîmelerden hatırlayacaksınız. Onların hatırlatılması, tarihi olaylar geçmişti.Onların hatırlatılması, tarihi olaylar geçmişti. Burada da bu nimetleri yine hatırlamaları tekraren ifade ediliyor. Burada da bu nimetleri yine hatırlamaları tekraren ifade ediliyor.

Bu tekrar niçin? Kürriret hâhünâ li't-te'kîd. Yani tekid için. Tekid ne demek? Bu tekrar niçin?

Kürriret hâhünâ li't-te'kîd. Yani tekid için.

Tekid ne demek?

Bir meseleyi iyice sağlamlaştırmak, kuvvetlendirmek, iyice belirlensin diye. Bir meseleyi iyice sağlamlaştırmak, kuvvetlendirmek, iyice belirlensin diye.

Ve'l-hissi ale't-tibâ'i'r-resûl ennebiyye'l-ümmiyyillezî yecidûnehû sıfatühû fî kütübihim Ve'l-hissi ale't-tibâ'i'r-resûl ennebiyye'l-ümmiyyillezî yecidûnehû sıfatühû fî kütübihim ve na'tehû ve ve's-mehû ve emrehû ve ümmetehû.ve na'tehû ve ve's-mehû ve emrehû ve ümmetehû. Yani, "Kendi kitaplarında, Tevrat'ta geleceği bildirilen bu âhir zaman peygamberi, Yani, "Kendi kitaplarında, Tevrat'ta geleceği bildirilen bu âhir zaman peygamberi, bu ümmî, Muhammedi'l-ümmiyyi'l-arabî, bu resûle ittibâ etmeye teşvik için bu…" bu ümmî, Muhammedi'l-ümmiyyi'l-arabî, bu resûle ittibâ etmeye teşvik için bu…" İsmiyle, emriyle, sıfatlarıyla, hayatıyla, ümmetinin evsafıyla kendilerine bildirilmişti.İsmiyle, emriyle, sıfatlarıyla, hayatıyla, ümmetinin evsafıyla kendilerine bildirilmişti. Geldiği zaman, öyle bir peygamberin geldiği zamana sizin evlatlarınız, Geldiği zaman, öyle bir peygamberin geldiği zamana sizin evlatlarınız, nesilleriniz yetişirse ona uysunlar diye onlardan ahd ü mîsak alınmıştı. nesilleriniz yetişirse ona uysunlar diye onlardan ahd ü mîsak alınmıştı. Bunun yapılması lazım diye; bunu teşvik sadedinde, bu âyet-i kerîmeler tekrar tekrar,Bunun yapılması lazım diye; bunu teşvik sadedinde, bu âyet-i kerîmeler tekrar tekrar, tekiden yani durumu kuvvetlendirmek için, iyice anlasınlar diye tekrar ediliyor. tekiden yani durumu kuvvetlendirmek için, iyice anlasınlar diye tekrar ediliyor.

Ve kitmânü mâ en'ame bihî aleyh ve emerahüm en yezkürû ni'metellâhi aleyhim Ve kitmânü mâ en'ame bihî aleyh ve emerahüm en yezkürû ni'metellâhi aleyhim mine'n-ni'ami'd-dünyeviye ve'd-dîniyye.mine'n-ni'ami'd-dünyeviye ve'd-dîniyye. "Bunları [tefsir kitabından] okuyorum. İbn Kesir kısaca böyle şey yapmış. "Bunları [tefsir kitabından] okuyorum. İbn Kesir kısaca böyle şey yapmış. Türkçesini söyleyelim; "Allah'ın kendilerine verdiği bu nimetleri hatırlasınlarTürkçesini söyleyelim; "Allah'ın kendilerine verdiği bu nimetleri hatırlasınlar ve açıklamaları gereken bilgileri saklamasınlar."ve açıklamaları gereken bilgileri saklamasınlar." Haset ettiklerinden, akrabası olan bu kavmin içinden, yine dedeleriHaset ettiklerinden, akrabası olan bu kavmin içinden, yine dedeleri İbrahim aleyhisselam'ın evladından gelmiş olan bu mübarek peygambere haset edip deİbrahim aleyhisselam'ın evladından gelmiş olan bu mübarek peygambere haset edip de Allah'ın ona verdiği nimetlere düşmanlık edip de ona münkir olmasınlar.Allah'ın ona verdiği nimetlere düşmanlık edip de ona münkir olmasınlar. Bu hasetten dolayı muhalefete, yalanlamaya düşmesinler, mü'min kavimken kâfir olmasınlar, Bu hasetten dolayı muhalefete, yalanlamaya düşmesinler, mü'min kavimken kâfir olmasınlar, muvafakatinden, ona ittibadan uzak kalmasınlar diye tekrar ediliyor. muvafakatinden, ona ittibadan uzak kalmasınlar diye tekrar ediliyor.

Evet, gerçekten mü'min olmak, imansız olmaktan çok yüksek bir meziyettir. Evet, gerçekten mü'min olmak, imansız olmaktan çok yüksek bir meziyettir. İnsanlardan fark böyle olur. İmanla iman etmeyen arasında çok büyük fark vardır.İnsanlardan fark böyle olur. İmanla iman etmeyen arasında çok büyük fark vardır. Birisi cennete girecek, ebedî saadete erecek, birisi de cehenneme düşecek, ebedî şekavet, Birisi cennete girecek, ebedî saadete erecek, birisi de cehenneme düşecek, ebedî şekavet, ebedî azapta kalacak, çok büyük fark var.ebedî azapta kalacak, çok büyük fark var. Yani tariflere sığmayacak kadar fark var. Bir de imanda da fark nedir? Yani tariflere sığmayacak kadar fark var.

Bir de imanda da fark nedir?

Takvâ; yani Allah'tan korkmak. Allah'ın emrini tutmak, Takvâ; yani Allah'tan korkmak. Allah'ın emrini tutmak, Allah'a muhalefetinden, karşı gelmekten, âsi olmaktan kaçınmak önemlidir. Allah'a muhalefetinden, karşı gelmekten, âsi olmaktan kaçınmak önemlidir. O âsi olmaktan sakınmak, kaçınmaya takvâ diyoruz. O âsi olmaktan sakınmak, kaçınmaya takvâ diyoruz. "Filanca adam takvalı bir müslüman." "Filanca adam takvalı bir müslüman." Yani âsi olmayayım, günah işlemeyeyim diye tir tir titriyor, titizleniyor… dikkatli müslüman demek.Yani âsi olmayayım, günah işlemeyeyim diye tir tir titriyor, titizleniyor… dikkatli müslüman demek. Bunları Cenâb-ı Hak İsrailoğullarına tekrar tekrar hatırlatıyor. Bunları Cenâb-ı Hak İsrailoğullarına tekrar tekrar hatırlatıyor.

Kendilerinin yanlış fikirlerini de yanlış kanaatlerini de geçtiğimiz haftalarda izah ettiğim gibi, Kendilerinin yanlış fikirlerini de yanlış kanaatlerini de geçtiğimiz haftalarda izah ettiğim gibi, ihtilafa düştükleri konuları da bir bir açıklıyor. ihtilafa düştükleri konuları da bir bir açıklıyor. Yani İsrailoğulları tarih boyunca, kendi tarihleri içinde ileri sürdükleri çeşitli yanlış fikirleri, Yani İsrailoğulları tarih boyunca, kendi tarihleri içinde ileri sürdükleri çeşitli yanlış fikirleri, bu Kur'ân-ı Kerîm ile düzeltiyorlar. bu Kur'ân-ı Kerîm ile düzeltiyorlar. Hatalarını, çeşitli fikirler çoğaldığı zaman doğru olan fikirleri buradan,Hatalarını, çeşitli fikirler çoğaldığı zaman doğru olan fikirleri buradan, Kur'ân-ı Kerîm'den anlayabilirler, anlıyorlar.Kur'ân-ı Kerîm'den anlayabilirler, anlıyorlar. Bunları anlayıp, bu peygamberin de Allah'ın hak peygamberi olduğunu kendi evlatlarınıBunları anlayıp, bu peygamberin de Allah'ın hak peygamberi olduğunu kendi evlatlarını bilecek kadar kesin, açık seçik bir şekilde bilip de ondan sonda küfürde kalmamak çok önemli. bilecek kadar kesin, açık seçik bir şekilde bilip de ondan sonda küfürde kalmamak çok önemli.

İnsanlar bunu neden yapıyor? Maalesef, siz de tecrübe kazanmışsınızdır, İnsanlar bunu neden yapıyor?

Maalesef, siz de tecrübe kazanmışsınızdır,
hayat tecrübenize dayanarak, insanların niye kusurları, hayat tecrübenize dayanarak, insanların niye kusurları, günahları işlediğini şöyle bir düşünüverin... günahları işlediğini şöyle bir düşünüverin...

İnsanoğlu bir kere şeytana kanıyor, şeytana kandığı için, hatalı işler yapıyor.İnsanoğlu bir kere şeytana kanıyor, şeytana kandığı için, hatalı işler yapıyor. Şeytan da tarih boyunca, insanlığın tarihi boyunca,Şeytan da tarih boyunca, insanlığın tarihi boyunca, Hz. Âdem atamızdan beri kandırmayı yapagelen bir varlık olduğundanHz. Âdem atamızdan beri kandırmayı yapagelen bir varlık olduğundan kulları çok ustaca kandırıyor...kulları çok ustaca kandırıyor... Kul, şeytanın kendisini sinsice, vesvese vererek kandırdığını anlamıyor.Kul, şeytanın kendisini sinsice, vesvese vererek kandırdığını anlamıyor. Şeytanın kendisine verdiği fikirleri, kendisinin öz fikri sanıyor, canım öyle istiyor sanıyor,Şeytanın kendisine verdiği fikirleri, kendisinin öz fikri sanıyor, canım öyle istiyor sanıyor, halbuki şeytan onu kandırıyor. halbuki şeytan onu kandırıyor.

Bir, şeytanın kandırması var; iki, nefsin, insanın kendisinin, kendi egosunun, Bir, şeytanın kandırması var; iki, nefsin, insanın kendisinin, kendi egosunun, bencilliğinin, benliğinin aldatmaları, istekleri, arzuları, bitmez tükenmez hevesleri, bencilliğinin, benliğinin aldatmaları, istekleri, arzuları, bitmez tükenmez hevesleri, hevâsı, şehevâtı var. hevâsı, şehevâtı var.

İnsanoğlu bu hevâ ve hevesâtı, arzu ve şehevâtına gem vurmazsa, dizginlemezse, İnsanoğlu bu hevâ ve hevesâtı, arzu ve şehevâtına gem vurmazsa, dizginlemezse, engellemezse, yani iradesi kuvvetli olmazsa, aklını nefsine emir ve hakim kılmazsa engellemezse, yani iradesi kuvvetli olmazsa, aklını nefsine emir ve hakim kılmazsa o zaman ne oluyor? o zaman ne oluyor?

Her aklına geleni, her canının istediğini her yerde yapabilir mi insan? Her aklına geleni, her canının istediğini her yerde yapabilir mi insan?

Yapamaz. Neden? E başkalarının hakları var. Hep bu her istediğini yaparsa Yapamaz.

Neden?

E başkalarının hakları var. Hep bu her istediğini yaparsa
o zaman başkalarının haklarını çiğnemiş olur. o zaman başkalarının haklarını çiğnemiş olur.

Onun için bu nefsin, bu sonsuz, bitmez tükenmez arzularına, heveslerine, Onun için bu nefsin, bu sonsuz, bitmez tükenmez arzularına, heveslerine, şehevatına ne demek lazım? şehevatına ne demek lazım?

Dur bakalım, hizaya gel, başkalarının da hakları var, aşırı gitme, teraziyi elinden bırakma, Dur bakalım, hizaya gel, başkalarının da hakları var, aşırı gitme, teraziyi elinden bırakma, adaletten ayrılma, hakkın olanı al, hakkından fazlasını, yanlış şeyleri isteme,adaletten ayrılma, hakkın olanı al, hakkından fazlasını, yanlış şeyleri isteme, duygularının şiddetine, hırsına kapılarak günah olan şeylere kayma; demek lazım ona.duygularının şiddetine, hırsına kapılarak günah olan şeylere kayma; demek lazım ona. Şeytan da büyük bir düşman. Tabii bu iki aslî düşman insanları şaşırtıyor, imana getirtmiyor,Şeytan da büyük bir düşman. Tabii bu iki aslî düşman insanları şaşırtıyor, imana getirtmiyor, küfürde, şirkte bırakıyor, âhireti hiç düşündürtmüyor ve mahvediyor. küfürde, şirkte bırakıyor, âhireti hiç düşündürtmüyor ve mahvediyor.

Bu iki büyük düşmanı, hele şeytanı hiç hatırdan çıkarmamak lazım. Bu iki büyük düşmanı, hele şeytanı hiç hatırdan çıkarmamak lazım. Şeytana, şeytanın oyunlarına karşı, bilinçli olmak, uyanık olmak lazım.Şeytana, şeytanın oyunlarına karşı, bilinçli olmak, uyanık olmak lazım. Nefsin de arzu ve heves ve şehevâtına da meşru ölçüler içinde müsaade etmek lazım.Nefsin de arzu ve heves ve şehevâtına da meşru ölçüler içinde müsaade etmek lazım. Gayrı meşru çizgiye çıktığı yerde, zamanda,Gayrı meşru çizgiye çıktığı yerde, zamanda, "Yoo, burası gayrı meşru, böyle yapma!" diye dur demesini bilmek lazım. "Yoo, burası gayrı meşru, böyle yapma!" diye dur demesini bilmek lazım.

İnsan ile hayvan arasındaki zaten en büyük ayrım, insanın en yüksek meziyeti, kemalâtı, İnsan ile hayvan arasındaki zaten en büyük ayrım, insanın en yüksek meziyeti, kemalâtı, yani kamilliği, olgunluğu nerededir? yani kamilliği, olgunluğu nerededir?

Her arzu ettiğini hemen yapmaması, düşünmesi, taşınmasıdır. Her arzu ettiğini hemen yapmaması, düşünmesi, taşınmasıdır. Aklına mantığına göre hareket etmesidir. Aklına mantığına göre hareket etmesidir.

"Ben şu adama çok kızıyorum, bunun hemen kafasını kıracağım geliyor, "Ben şu adama çok kızıyorum, bunun hemen kafasını kıracağım geliyor, bunu öldürmek istiyorum, bir kaşık suda boğmak istiyorum." bunu öldürmek istiyorum, bir kaşık suda boğmak istiyorum."

İyi ama doğru değil, kâtil olursun. O zaman tamam, yapmayayım, yapmamam lazım. İyi ama doğru değil, kâtil olursun.

O zaman tamam, yapmayayım, yapmamam lazım.

Şunu çok canım istiyor, şu benim olsa... İyi ama, onu şu anda alacak param yok. Şunu çok canım istiyor, şu benim olsa...

İyi ama, onu şu anda alacak param yok.

Çalayım. Çalarsan hırsızlık olur. Sen onun malını çalıyorsun, memnun oluyorsun amaÇalayım.

Çalarsan hırsızlık olur.

Sen onun malını çalıyorsun, memnun oluyorsun ama
birileri de gelse senin mallarını çalsalar memnun olur musun? birileri de gelse senin mallarını çalsalar memnun olur musun?

Olmam. O zaman o da [memnun] olmadığına göre demek ki çalma iyi bir şey değil.Olmam.

O zaman o da [memnun] olmadığına göre demek ki çalma iyi bir şey değil.
Oradan anla! İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır.Oradan anla! İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır. Yani kendini onun yerine koyarsan o zaman anlarsın. Yani kendini onun yerine koyarsan o zaman anlarsın.

Şimdi Allah onları âlemlere, aralarından bazılarını peygamber kılarak, kendilerine kitap göndererek,Şimdi Allah onları âlemlere, aralarından bazılarını peygamber kılarak, kendilerine kitap göndererek, hak yolu göstererek, tevhidi, lailahe illallah'ı göstererek, âhireti bildirerek,hak yolu göstererek, tevhidi, lailahe illallah'ı göstererek, âhireti bildirerek, bir büyük iyilik yapmış, faziletli kılmış.bir büyük iyilik yapmış, faziletli kılmış. Öteki kavimler puta taparken, güneşe, aya, yıldıza taparken; Öteki kavimler puta taparken, güneşe, aya, yıldıza taparken; Sümerler, Babilliler, Romalılar, Yunanlılar... Politeizm, çok tanrıya tapmak, heykellere tapmak,Sümerler, Babilliler, Romalılar, Yunanlılar... Politeizm, çok tanrıya tapmak, heykellere tapmak, yıldızlara, gökteki varlıklara tapmak [gibi] saçmalıkların yanında bunlar yıldızlara, gökteki varlıklara tapmak [gibi] saçmalıkların yanında bunlar Allah'ın varlığını biliyorlar, peygamberleri de tanıyorlar, Allah'ın indirdiği kitaplara da sahipler. Allah'ın varlığını biliyorlar, peygamberleri de tanıyorlar, Allah'ın indirdiği kitaplara da sahipler. Bunlar büyük meziyet. İşte bu âyet-i kerîme bunları hatırlatıyor, hizaya gelmelerini, Bunlar büyük meziyet.

İşte bu âyet-i kerîme bunları hatırlatıyor, hizaya gelmelerini,
dinlerinin icabını, kitaplarının kendilerine söylediğini yapmalarını gösteriyor.dinlerinin icabını, kitaplarının kendilerine söylediğini yapmalarını gösteriyor. Sonra Cenâb-ı Rabbü'l-âlemin buyuruyor ki; Ve't-tekû yevmen.Sonra Cenâb-ı Rabbü'l-âlemin buyuruyor ki;

Ve't-tekû yevmen.
"Öyle bir günden korunun, sakının, korkun ki." Lâ teczî nefsün an nefsin şey'â."Öyle bir günden korunun, sakının, korkun ki." Lâ teczî nefsün an nefsin şey'â. "Hiçbir nefis hiçbir nefisten bir şey koruyamaz, kurtaramaz." "Hiçbir nefis hiçbir nefisten bir şey koruyamaz, kurtaramaz."

Onun yerine karşılık olarak ona bir şey verilemez. Onun yerine karşılık olarak ona bir şey verilemez. Herkes kendisi ne kazandıysa o kazancına göre mükâfat veya cezayı alır.Herkes kendisi ne kazandıysa o kazancına göre mükâfat veya cezayı alır. Ötekisi, "Cezayı ben alayım da o çekmesin." diyemez. Mükafatı da, Ötekisi, "Cezayı ben alayım da o çekmesin." diyemez. Mükafatı da, "Bu faziletleri ben yaptım ama mükafatı ona ver." O da olmaz."Bu faziletleri ben yaptım ama mükafatı ona ver." O da olmaz. Her koyun kendi bacağından asılır, her nefis kendi ettiğini bulur,Her koyun kendi bacağından asılır, her nefis kendi ettiğini bulur, hiçbir nefsin hiçbir nefse, hiçbir canın hiçbir cana, hiçbir kişinin hiçbir kişiye,hiçbir nefsin hiçbir nefse, hiçbir canın hiçbir cana, hiçbir kişinin hiçbir kişiye, o kişinin kendinde Allah'ın istediği vasıflar olmayınca bir hayrı faydası, bir yardımı olamaz. o kişinin kendinde Allah'ın istediği vasıflar olmayınca bir hayrı faydası, bir yardımı olamaz.

Ve lâ yukbelü minhâ. "O günde kabul olunmaz." Adlün. "Muâdili, yerine bedel olarak." Ve lâ yukbelü minhâ. "O günde kabul olunmaz." Adlün. "Muâdili, yerine bedel olarak."

İşte ben girmeyeyim de cehenneme şu giriversin benim yerime gibi İşte ben girmeyeyim de cehenneme şu giriversin benim yerime gibi öyle bir muâdil kabul edilmez. öyle bir muâdil kabul edilmez.

Ve lâ tenfe'uhâ şefâ'atün. "Eğer kişi kulluğunu yapmamışsa o zaman şefaat de fayda vermez." Ve lâ tenfe'uhâ şefâ'atün. "Eğer kişi kulluğunu yapmamışsa o zaman şefaat de fayda vermez."

Bu benim yakımın, bu benim akrabam, bu benim sevdiğim, bunu kurtarayım. Bu benim yakımın, bu benim akrabam, bu benim sevdiğim, bunu kurtarayım. İyi ama Allah'ın emrini tutmadı, iyi kulluk etmedi, o zaman şefaat ona fayda vermez. İyi ama Allah'ın emrini tutmadı, iyi kulluk etmedi, o zaman şefaat ona fayda vermez.

Ve lâ hüm yunsarûne. "İyi kulluk yapmamış insanlara da hiçbir yerden yardım gelmeyecek, Ve lâ hüm yunsarûne. "İyi kulluk yapmamış insanlara da hiçbir yerden yardım gelmeyecek, hiçbir şekilde kendilerine yardım olmayacak." hiçbir şekilde kendilerine yardım olmayacak."

Burada ve lâ tenfe'uhâ şefâ'atün. "Bir şefaat fayda vermeyecek." deniliyor. Burada ve lâ tenfe'uhâ şefâ'atün. "Bir şefaat fayda vermeyecek." deniliyor.

Kime fayda vermeyecek? Cehennemi hak etmiş bir insana, Kime fayda vermeyecek?

Cehennemi hak etmiş bir insana,
kâfir olmuş bir insana, imana gelememiş bir insana birisinin şefaati fayda vermeyecek.kâfir olmuş bir insana, imana gelememiş bir insana birisinin şefaati fayda vermeyecek. Onu kurtarıp cennete girmesine yardımcı olamayacak ama şefaat var.Onu kurtarıp cennete girmesine yardımcı olamayacak ama şefaat var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şefaati var.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şefaati var. Kur'ân-ı Kerîm'de bazı kulların, Allah'ın müsaade ettiği bazı kimselerin bazı mü'min kimselere,Kur'ân-ı Kerîm'de bazı kulların, Allah'ın müsaade ettiği bazı kimselerin bazı mü'min kimselere, bazı kusurlarının affı konusunda şefaat edeceği kesin olarak bildiriliyor.bazı kusurlarının affı konusunda şefaat edeceği kesin olarak bildiriliyor. En kesin, herkesin bildiği delil Âyete'l-Kürsî… En kesin, herkesin bildiği delil Âyete'l-Kürsî…

Her namazın arkasından okuyoruz, ki her namazın arkasından Âyete'l-Kürsî okumak çok sevap, Her namazın arkasından okuyoruz, ki her namazın arkasından Âyete'l-Kürsî okumak çok sevap, onu okuyan insanın cennete girmesine sadece ne mâni oluyor? onu okuyan insanın cennete girmesine sadece ne mâni oluyor?

Hayatta yaşaması mâni oluyor. Hayatta yaşaması mâni oluyor. Çünkü Âyete'l-Kürsî'yi okuyor diye, hayatta olmasa, cennete girecek.Çünkü Âyete'l-Kürsî'yi okuyor diye, hayatta olmasa, cennete girecek. O kadar meth edilmiş. Men zellezî yeşfe'u indehû.O kadar meth edilmiş.

Men zellezî yeşfe'u indehû.
"Kimdir Allah'ın huzurunda şefaat edecek?" İllâ bi-iznihî. "Ancak izni olursa şefaat eder. "Kimdir Allah'ın huzurunda şefaat edecek?" İllâ bi-iznihî. "Ancak izni olursa şefaat eder. İzni olmadan kim şefaat edebilir? Kimse izinsiz şefaat edemez." diye bildiriliyor. İzni olmadan kim şefaat edebilir? Kimse izinsiz şefaat edemez." diye bildiriliyor.

Buradan izinsiz şefaat edilemeyeceği anlaşıldığı gibi, Buradan izinsiz şefaat edilemeyeceği anlaşıldığı gibi, Allah'ın bazı kimselere izin verip onlara da şefaat hakkı verdiği de görülüyor.Allah'ın bazı kimselere izin verip onlara da şefaat hakkı verdiği de görülüyor. Hadîs-i şerîflerden de biliyoruz, peygamberlerin şefaatleri var, şehitlerin şefaatleri var…Hadîs-i şerîflerden de biliyoruz, peygamberlerin şefaatleri var, şehitlerin şefaatleri var… Şehitler kendi aile efradına ama mü'min olanlara [şefaat edecek.] Şehitler kendi aile efradına ama mü'min olanlara [şefaat edecek.] Ama iman olmadı mı şefaat kâr etmez. İman olmadı mı birisinin onun namına tevbeAma iman olmadı mı şefaat kâr etmez. İman olmadı mı birisinin onun namına tevbe ve istiğfar edivermesi fayda etmez.ve istiğfar edivermesi fayda etmez. Onun namına hayır hasenât yapıvermesi, ben onun kurbanını kesiverdim,Onun namına hayır hasenât yapıvermesi, ben onun kurbanını kesiverdim, ben onun yerine hacca gidiverdim… ama adam mü'min değil ki, hiç ona gitmez. ben onun yerine hacca gidiverdim… ama adam mü'min değil ki, hiç ona gitmez.

Her şeyin ilk temel şartı, ön şartı, kabul şartı, mü'min olmak.Her şeyin ilk temel şartı, ön şartı, kabul şartı, mü'min olmak. Mümin oldu mu o zaman şefaat olur. Allah müsaade ediyor, Allahu Teâlâ hazretleri müsaade ettiği içinMümin oldu mu o zaman şefaat olur. Allah müsaade ediyor, Allahu Teâlâ hazretleri müsaade ettiği için bazı kimseler sevdikleri bazı kimselere şefaat ediyorlar.bazı kimseler sevdikleri bazı kimselere şefaat ediyorlar. Peygamberler ümmetlerine, kendi ümmetlerine şefaat ederler, şehitler ailelerine şefaat ederler,Peygamberler ümmetlerine, kendi ümmetlerine şefaat ederler, şehitler ailelerine şefaat ederler, alimler kendilerine tâbi olan, sözlerini dinleyen kimselere şefaat ederler.alimler kendilerine tâbi olan, sözlerini dinleyen kimselere şefaat ederler. "Yâ Rabbi! Bu benim talebemdi, bunu ben öğretmiştim, bunun kusurlarını affediver…" [derler.] "Yâ Rabbi! Bu benim talebemdi, bunu ben öğretmiştim, bunun kusurlarını affediver…" [derler.]

Çünkü Cenâb-ı Hakk'ın afv u mağfireti de var. Çünkü Cenâb-ı Hakk'ın afv u mağfireti de var. Yani kullar kusursuz olamıyor, ne kadar uğraşsalar, ne kadar gayret etselerYani kullar kusursuz olamıyor, ne kadar uğraşsalar, ne kadar gayret etseler yine kulların her an nice nice hataları oluyor, hatasız kul olmuyor. yine kulların her an nice nice hataları oluyor, hatasız kul olmuyor. Dikkat edin, niyet edin; "Bu sabah niyet ettim, bugün hiç günah işlemeyeceğim, Dikkat edin, niyet edin; "Bu sabah niyet ettim, bugün hiç günah işlemeyeceğim, hata yapmayacağım." diye. hata yapmayacağım." diye. Bu niyetle evden çıkın ama akşamleyin düşünürsünüz ki yine ne Bu niyetle evden çıkın ama akşamleyin düşünürsünüz ki yine ne kadar istemeye istemeye hatalar olmuştur. kadar istemeye istemeye hatalar olmuştur.

Cenâb-ı Hak hataları affediyor. Gaffaru'z-zünûb. "Günahları bağışlayıcı." Afüvv. Cenâb-ı Hak hataları affediyor. Gaffaru'z-zünûb. "Günahları bağışlayıcı." Afüvv. "Affetmeyi çok seviyor." Settâru'l-uyûb. "Ayıpları örtüyor.""Affetmeyi çok seviyor." Settâru'l-uyûb. "Ayıpları örtüyor." Ekramü'l-ekramîn. Yübeddilullahü seyyiâtihim hasenât.Ekramü'l-ekramîn. Yübeddilullahü seyyiâtihim hasenât. "Kulların seyyiâtını hasenâta döndürüyor, affediyor." "Kulların seyyiâtını hasenâta döndürüyor, affediyor." Namaz kılınca bir önceki [namaz ile] aradaki günahı affoluyor. Namaz kılınca bir önceki [namaz ile] aradaki günahı affoluyor.

Birisi, "Yâ Resûllallah! Ben bir hata işledim. Bana hadd-i şer'iyyi yani şerî cezayı uygula." dedi.Birisi, "Yâ Resûllallah! Ben bir hata işledim. Bana hadd-i şer'iyyi yani şerî cezayı uygula." dedi. O sırada ezan okundu, namaz kıldılar, namazdan sonra tekrar geldi,O sırada ezan okundu, namaz kıldılar, namazdan sonra tekrar geldi, "Yâ Resûlullah! Ben bir suç işlemiştim, o cezamı, "Yâ Resûlullah! Ben bir suç işlemiştim, o cezamı, şeriatin bana tayin ettiği cezayı bana uygula." dedi. şeriatin bana tayin ettiği cezayı bana uygula." dedi. İmam Nevevî'nin Riyâzü's-sâlihîn'inde, sahih hadis kitaplarında var.İmam Nevevî'nin Riyâzü's-sâlihîn'inde, sahih hadis kitaplarında var. Riyâzü's-sâlihîn'i okuyunuz diyorum ya size,Riyâzü's-sâlihîn'i okuyunuz diyorum ya size, sahih hadisleri ihtiva eden güzel bir kitap diye, orada var. sahih hadisleri ihtiva eden güzel bir kitap diye, orada var. Peygamber Efendimiz diyor ki; "Namaz kılmadın mı bizimle?" Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Namaz kılmadın mı bizimle?"

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildiği halde soruyor; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildiği halde soruyor;

"Kıldım yâ Resûlallah!" "Tamam, affoldu. O hatan namaz kıldığın için affoldu." diyor "Kıldım yâ Resûlallah!"

"Tamam, affoldu. O hatan namaz kıldığın için affoldu." diyor

Evet, namaz kılınca günahlar affolur, abdest alınca günahlar dökülür, Evet, namaz kılınca günahlar affolur, abdest alınca günahlar dökülür, Ramazan orucunu güzel tutunca bir sene önceki günahlar affolur; Ramazan orucunu güzel tutunca bir sene önceki günahlar affolur; hacca, umreye gidince geçmiş günahlar affolur.hacca, umreye gidince geçmiş günahlar affolur. İbadetler yapılmış hataları affettiriyor, sildiriyor, bağışlatıyor. İbadetler yapılmış hataları affettiriyor, sildiriyor, bağışlatıyor.

Ve yağfû an kesîr. "Cenâb-ı Hak kulların işlediği çok hataları affediyor." Ve yağfû an kesîr. "Cenâb-ı Hak kulların işlediği çok hataları affediyor."

Affediyor, küçücük gayretlerini, ufacık ibadetlerini, değersiz çalışma Affediyor, küçücük gayretlerini, ufacık ibadetlerini, değersiz çalışma ve gayretlerini büyük mükafatlarla mükâfâtlandırıyor, lütfuyla keremiyle cennetine dahil ediyor,ve gayretlerini büyük mükafatlarla mükâfâtlandırıyor, lütfuyla keremiyle cennetine dahil ediyor, cemaline mazhar ediyor, köşklere sahip ediyor, hûrîleri, gılmânı emrine veriyor, cemaline mazhar ediyor, köşklere sahip ediyor, hûrîleri, gılmânı emrine veriyor, cennetin sonsuz nimetlerinden ebedî istifade imkânı veriyor. cennetin sonsuz nimetlerinden ebedî istifade imkânı veriyor.

Eğer bunları cennetlik olan bir insan, cennette sahip olduğu şeylerin Eğer bunları cennetlik olan bir insan, cennette sahip olduğu şeylerin en küçüğünü dünyadaki bütün imkanlarını sağlayarak satın almaya kalksa bir taşını alamaz.en küçüğünü dünyadaki bütün imkanlarını sağlayarak satın almaya kalksa bir taşını alamaz. Diyelim ki; İngiltere Kraliyet Tacı'nın başındaki şu kadar kıratlık büyük elmas, paha biçilemiyor.Diyelim ki;

İngiltere Kraliyet Tacı'nın başındaki şu kadar kıratlık büyük elmas, paha biçilemiyor.
Topkapı Sarayı'nın, Hazîne-i Hümâyûn dairesindeki kaşıkçı elması, paha biçilemiyor, çok pahalı… Topkapı Sarayı'nın, Hazîne-i Hümâyûn dairesindeki kaşıkçı elması, paha biçilemiyor, çok pahalı…

"Tamam, bunu alabilir misin?" Alamam hocam, nasıl alayım."Tamam, bunu alabilir misin?"

Alamam hocam, nasıl alayım.
Kuyumcudaki güzel elmas yüzüğü bile nişanlım için alayım dedim de,Kuyumcudaki güzel elmas yüzüğü bile nişanlım için alayım dedim de, ooo çok paralar istediler, onu bile alamadım." ooo çok paralar istediler, onu bile alamadım."

Evet, alamaz, ödeyemez, hiçbir şeyimiz yetmez, kendimizi esir pazarında satsak- Evet, alamaz, ödeyemez, hiçbir şeyimiz yetmez, kendimizi esir pazarında satsak- esirler satılırmış eskiden- kaç pul ederiz?esirler satılırmış eskiden- kaç pul ederiz? Ödemek mümkün değil. Ödemek mümkün değil.

Nasıl oluyor? Allah'ın lütfundan, ikramından oluyor, azımızı çoğa saymasından, Nasıl oluyor?

Allah'ın lütfundan, ikramından oluyor, azımızı çoğa saymasından,
günahlarımızı bağışlamasından oluyor. günahlarımızı bağışlamasından oluyor. Çok bağışlayıcı, çok cömert, çok lütufkar olduğundan, kullarına çok lütfettiğinden,Çok bağışlayıcı, çok cömert, çok lütufkar olduğundan, kullarına çok lütfettiğinden, kulların tevbesinden çok memnun olduğundan, hata işleseler bile estağfirullah deyipkulların tevbesinden çok memnun olduğundan, hata işleseler bile estağfirullah deyip tevbe edince, affediverdiğinden kullar kurtuluyor, siliniyor, temizleniyor, günahlardan sıyrılıyor.tevbe edince, affediverdiğinden kullar kurtuluyor, siliniyor, temizleniyor, günahlardan sıyrılıyor. O zaman Allahu Teâlâ hazretleri cennetine dahil ediyor. O zaman Allahu Teâlâ hazretleri cennetine dahil ediyor.

Yani şefaat kafirlere fayda vermeyecek, eğer cehennemlik olmuşsa o zaman orada Yani şefaat kafirlere fayda vermeyecek, eğer cehennemlik olmuşsa o zaman orada ebediyen kalacaklar, hüm fîhâ hâlidûn.ebediyen kalacaklar, hüm fîhâ hâlidûn. Ama mü'minlerin kusurlarının affında, bağışlanmasında ve derecelerinin yükseltilmesinde,Ama mü'minlerin kusurlarının affında, bağışlanmasında ve derecelerinin yükseltilmesinde, cennete girmesinde şefaatler var. cennete girmesinde şefaatler var.

Resûlüllah Efendimiz'in müteaddid şefaatleri var; mahşer gününde şefaatleri var, Resûlüllah Efendimiz'in müteaddid şefaatleri var; mahşer gününde şefaatleri var, hesabın başlaması için, ümmetinin günahkarları için şefaati var... hesabın başlaması için, ümmetinin günahkarları için şefaati var...

Böylece bunu açıklamış oluyoruz. Bu tehdit, bu ifade inanmayanlar için. Böylece bunu açıklamış oluyoruz. Bu tehdit, bu ifade inanmayanlar için.

Görüyorsunuz ki Kur'ân-ı Kerîm'in bir âyetine dayalı Görüyorsunuz ki Kur'ân-ı Kerîm'in bir âyetine dayalı bir hüküm söylemek yarım bilgi olur, doğru olmaz.bir hüküm söylemek yarım bilgi olur, doğru olmaz. Kur'ân-ı Kerîm'i tam bilmek lazım, bütün âyetleri bilmek lazım, konuştuğu konuyu da Kur'ân-ı Kerîm'i tam bilmek lazım, bütün âyetleri bilmek lazım, konuştuğu konuyu da teferruatıyla bilmek lazım. teferruatıyla bilmek lazım. Şimdi bazıları çıkıyor, şefaati inkâr ediyor. Neden inkar ediyor? Şimdi bazıları çıkıyor, şefaati inkâr ediyor.

Neden inkar ediyor?

Delil de gösteriyor, işte diyor bu âyet-i kerîmede ve lâ tenfe'uhâ şefâ'tün dedi. Delil de gösteriyor, işte diyor bu âyet-i kerîmede ve lâ tenfe'uhâ şefâ'tün dedi. İyi ama bu [âyet-i kerîme] kafirler için, mü'minler için şefaat kâr etmez demiyor ki! İyi ama bu [âyet-i kerîme] kafirler için, mü'minler için şefaat kâr etmez demiyor ki! Mü'minler için şefaatin olduğunu Âyete'l-Kürsî söylüyor, başka âyet-i kerîmeler, Mü'minler için şefaatin olduğunu Âyete'l-Kürsî söylüyor, başka âyet-i kerîmeler, sahih hadîs-i şerîfler söylüyor, Peygamber Efendimiz söylüyor. sahih hadîs-i şerîfler söylüyor, Peygamber Efendimiz söylüyor.

Peygamber Efendimizi mi inkâr edeceksin? Peygamber Efendimizi mi inkâr edeceksin?

Efendim, işte adalet icabı suçlu suçunu çeksin, birisi ona şefaat edince niye kurtuluyor? Efendim, işte adalet icabı suçlu suçunu çeksin, birisi ona şefaat edince niye kurtuluyor?

İyi ama zaten hep Cenâb-ı Hakk'ın lütfuyla; yaşamamız, affımız, cennete girmemiz, hep lütuf. İyi ama zaten hep Cenâb-ı Hakk'ın lütfuyla; yaşamamız, affımız, cennete girmemiz, hep lütuf. Eğer adaletle muamele olsa herkes yanar, herkes. Eğer adaletle muamele olsa herkes yanar, herkes. Fuzûlî diyor ki; şairâne bir söz söylüyor ama aynı zamanda doğruyu da söylüyor çünküFuzûlî diyor ki; şairâne bir söz söylüyor ama aynı zamanda doğruyu da söylüyor çünkü Fuzûlî alim bir insandı. Yoh mende bir amel sana şayeste âh Fuzûlî alim bir insandı.

Yoh mende bir amel sana şayeste âh

Eger âmâlime göre vere adlün ceza bana Eger âmâlime göre vere adlün ceza bana

Tam böyle Âzerî şivesiyle tam nasıldır, bilmiyoruz ama bu harflerle yazıldığı için… Tam böyle Âzerî şivesiyle tam nasıldır, bilmiyoruz ama bu harflerle yazıldığı için…

"Yok bende bir amel sana layık yâ Rabbi! Eğer adaletle bana karşılık verecek olursan "Yok bende bir amel sana layık yâ Rabbi! Eğer adaletle bana karşılık verecek olursan vay benim halime, yandım o zaman." vay benim halime, yandım o zaman." Çünkü terazide benim şeyim ne olacak ki kaşığında ne alacağım, gibi, söz söylemiş.Çünkü terazide benim şeyim ne olacak ki kaşığında ne alacağım, gibi, söz söylemiş. Bu beytin olduğu o şiiri çok güze bir şiiridir. Bu beytin olduğu o şiiri çok güze bir şiiridir.

Doğrudur, hep Cenâb-ı Hakk'ın lütfuyla o mükâfâtlara eriyoruz ama azımızı çoğa sayıyor Cenâb-ı Hak…Doğrudur, hep Cenâb-ı Hakk'ın lütfuyla o mükâfâtlara eriyoruz ama azımızı çoğa sayıyor Cenâb-ı Hak… Onun için biz karınca kararınca, elimizden geldiğince Onun için biz karınca kararınca, elimizden geldiğince Cenâb-ı Hakk'a güzel kulluklar etmeye çalışalım,Cenâb-ı Hakk'a güzel kulluklar etmeye çalışalım, Ramazanımızı güzel geçirmeye gayret edelim, orucumuzu güzel tutmaya çalışalım,Ramazanımızı güzel geçirmeye gayret edelim, orucumuzu güzel tutmaya çalışalım, teravihleri aşk ile şevk ile kılalım, zikr ü tesbihâtımızı yapalım, Kur'ân-ı Kerîm'imizi okuyalım. teravihleri aşk ile şevk ile kılalım, zikr ü tesbihâtımızı yapalım, Kur'ân-ı Kerîm'imizi okuyalım. Şimdi itikâfa girecek kardeşlerimiz var, "Neler yapalım hocam?" diyorlar. Şimdi itikâfa girecek kardeşlerimiz var, "Neler yapalım hocam?" diyorlar.

Tabii kişiye göre neler yapacağı değişir ama ben diyeceğim ki Kur'ân-ı Kerîm bilginizi arttırın, Tabii kişiye göre neler yapacağı değişir ama ben diyeceğim ki Kur'ân-ı Kerîm bilginizi arttırın, hiç ezberi olmayanlar, az olanlar, Amme cüzünü ezberlesin… hiç ezberi olmayanlar, az olanlar, Amme cüzünü ezberlesin… Onu bilenler Tebareke'yi de ezberlesin, onu bilenler Kadsemi'a cüzünü, Onu bilenler Tebareke'yi de ezberlesin, onu bilenler Kadsemi'a cüzünü, Tebareke'den önceyi ezberlesin.Tebareke'den önceyi ezberlesin. Böylece Kur'an bilgisini arttırsın bir de mealine, mânasına, tefsirine dikkat etsin;Böylece Kur'an bilgisini arttırsın bir de mealine, mânasına, tefsirine dikkat etsin; okusun, ibret alsın, uygulasın. okusun, ibret alsın, uygulasın.

Kedisini, öyle âhiretteki kimsenin kimseye fayda vermeyeceği o güne mü'min olarak Kedisini, öyle âhiretteki kimsenin kimseye fayda vermeyeceği o güne mü'min olarak gidecek şekilde hazırlamaya çalışsın, hatalarının affı için gayret etsin, gidecek şekilde hazırlamaya çalışsın, hatalarının affı için gayret etsin, emirleri tutmaya çalışsın, o zaman Cenâb-ı Hak onun hüsn ü niyetiyle, emirleri tutmaya çalışsın, o zaman Cenâb-ı Hak onun hüsn ü niyetiyle, öyle karınca kararınca, adımcık adımcık, küçük gayretlerini büyük mükâfâtlarla mükafatlandırır.öyle karınca kararınca, adımcık adımcık, küçük gayretlerini büyük mükâfâtlarla mükafatlandırır. Ama hiç gayret göstermiyor, ben nasıl olsa hızlı koşarım diye tavşan gibi yatıyor, Ama hiç gayret göstermiyor, ben nasıl olsa hızlı koşarım diye tavşan gibi yatıyor, o zaman kaplumbağa yarışta tavşanı geçiyor gibi olur. o zaman kaplumbağa yarışta tavşanı geçiyor gibi olur.

Allahu Teâlâ hazretleri bize şu Ramazan'ın tadını hissetmeyi nasip etsin.Allahu Teâlâ hazretleri bize şu Ramazan'ın tadını hissetmeyi nasip etsin. Çok güzel bir ay. İbadetler çok güzel, oruç çok güzel.Çok güzel bir ay. İbadetler çok güzel, oruç çok güzel. Lütfen yemeği az yiyin, bakın ne kadar mideniz boş olunca… Lütfen yemeği az yiyin, bakın ne kadar mideniz boş olunca… zaten Türkiye'de kış gününe geldiği için gündüzler kısa.zaten Türkiye'de kış gününe geldiği için gündüzler kısa. Orucu biraz hafif yemekle şey yapın, mideniz biraz boş kalsın, sebze yiyin, salata yiyin,Orucu biraz hafif yemekle şey yapın, mideniz biraz boş kalsın, sebze yiyin, salata yiyin, öyle yağlı ağır yemeyin. öyle yağlı ağır yemeyin. Sahura kalkın ama az yiyin. İftarda da hafif şey yapın, [yiyin.]Sahura kalkın ama az yiyin. İftarda da hafif şey yapın, [yiyin.] Göreceksiniz oruç ne kadar güzel, teravih ne kadar güzel, sahur ne kadar güzel, Göreceksiniz oruç ne kadar güzel, teravih ne kadar güzel, sahur ne kadar güzel, teheccüd ne kadar güzel, itikâf ne kadar güzel… teheccüd ne kadar güzel, itikâf ne kadar güzel…

Zalim nefisler tabii bir taraftan itiraz ediyor, diyor ki; "Neresi güzel hocam! Zalim nefisler tabii bir taraftan itiraz ediyor, diyor ki; "Neresi güzel hocam! Uykusuz kalıyor insan, aç kalıyor insan, yoruluyor insan!" Uykusuz kalıyor insan, aç kalıyor insan, yoruluyor insan!"

İyi ama yani idman için ırgat gibi koşmuyor mu millet? Niye koşuyor? İyi ama yani idman için ırgat gibi koşmuyor mu millet?

Niye koşuyor?

Koşturuyor koşturuyor, işte vücudum dinç kalacak, ayakta kalacak filan diye ter döküyor. Koşturuyor koşturuyor, işte vücudum dinç kalacak, ayakta kalacak filan diye ter döküyor.

Evine âlet almıyor mu idman yapacağım diye? Ağırlıklar alıyor, kaldırıyor, indiriyor. Evine âlet almıyor mu idman yapacağım diye?

Ağırlıklar alıyor, kaldırıyor, indiriyor.
Yerinde duran, bisiklet gibi şeyin üstüne çıkıyor, döndürüyor, döndürüyor yerinde sayıyor, Yerinde duran, bisiklet gibi şeyin üstüne çıkıyor, döndürüyor, döndürüyor yerinde sayıyor, yerinde sayıyor, şakağından terler boşanıyor. yerinde sayıyor, şakağından terler boşanıyor.

Neden yapıyor bunu? Onları yapmayı mâkul görüyor, onlara itiraz etmiyor ama Neden yapıyor bunu?

Onları yapmayı mâkul görüyor, onlara itiraz etmiyor ama
âhiretine fayda verecek şeyler[e itiraz ediyor.] âhiretine fayda verecek şeyler[e itiraz ediyor.] Bunlar da mânevî idmanlar, bunlar da nefsin terbiye olması için gerekli… Bunlar da mânevî idmanlar, bunlar da nefsin terbiye olması için gerekli…

İnsan bunları böyle yapacak, Ramazan nefsi terbiye ayı, tasavvuf ayı, nefsin tezkiyesi ayı, İnsan bunları böyle yapacak, Ramazan nefsi terbiye ayı, tasavvuf ayı, nefsin tezkiyesi ayı, kötü huylardan kurtulmak mevsimi, faziletleri kazanmak, güzel alışkanlıkları edinmek,kötü huylardan kurtulmak mevsimi, faziletleri kazanmak, güzel alışkanlıkları edinmek, böylece Cenâb-ı Hakk'ın lütfuna ermeyi öğrenmek, müttekî kul olmak ayıdır, fırsatıdır. böylece Cenâb-ı Hakk'ın lütfuna ermeyi öğrenmek, müttekî kul olmak ayıdır, fırsatıdır.

O fırsatı güzel değerlendirmeyi Allah cümlemize nasip eylesin. O fırsatı güzel değerlendirmeyi Allah cümlemize nasip eylesin. Allah yardımcımız olsun. Allah yardımcımız olsun.

Cenâb-ı Hak yardım edince, kolaylaştırınca, tevfikini refik edince kolay olur.Cenâb-ı Hak yardım edince, kolaylaştırınca, tevfikini refik edince kolay olur. Allah'tan yardım istemek lazım. İstiyoruz zaten ama onu candan istemek lazım. Allah'tan yardım istemek lazım. İstiyoruz zaten ama onu candan istemek lazım.

İhdına's-sırâta'l müstekîm. "Bizi doğru yola hidâyet eyle." İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în. İhdına's-sırâta'l müstekîm. "Bizi doğru yola hidâyet eyle." İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în. "Ancak sana ibadet ederiz, ancak senden yardım bekleriz." "Ancak sana ibadet ederiz, ancak senden yardım bekleriz."

Onu şuurla yani yardımın Allah'tan geldiğini bilerek, şuurla istemek lazım. Onu şuurla yani yardımın Allah'tan geldiğini bilerek, şuurla istemek lazım. Allah isteyene istediğini veriyor. Sen cân u gönülden istersen, önünden müşkülleri kaldırır,Allah isteyene istediğini veriyor. Sen cân u gönülden istersen, önünden müşkülleri kaldırır, kolaylaştırır, seni de sevdiği kullar arasına dahil eder. kolaylaştırır, seni de sevdiği kullar arasına dahil eder.

Allah cümlemize tevfikini refik etsin, yolunu sevdirsin, günahlardan, Allah cümlemize tevfikini refik etsin, yolunu sevdirsin, günahlardan, kötülüklerden korusun, kurtarsın.kötülüklerden korusun, kurtarsın. Pâk eylesin, tertemiz eylesin, pürnûr eylesin, huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varalım,Pâk eylesin, tertemiz eylesin, pürnûr eylesin, huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varalım, rızasına erelim, cemalini görelim, iki cihanda aziz ve bahtiyar olalım, aziz ve sevgili kardeşlerim. rızasına erelim, cemalini görelim, iki cihanda aziz ve bahtiyar olalım, aziz ve sevgili kardeşlerim.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2