Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Âhir 1446
21 Aralık 2024
İmsak
06:46
Güneş
08:19
Öğle
13:07
İkindi
15:25
Akşam
17:46
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

İstanbul’un Fethi; İman, Cesaret, Sabır, Zafer

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Safer 1419 / 29.05.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Zafer Nasıl Kazanılır? Akşemsettin’in Rolü, Yıldırım Beyazıt’a “Yıldırım” İsminin Verilme Nedeni, Müslümanı Kimse Yenemez | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İstanbul’un Fethi; İman, Cesaret, Sabır, Zafer

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Safer 1419 / 29.05.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Zafer Nasıl Kazanılır? Akşemsettin’in Rolü, Yıldırım Beyazıt’a “Yıldırım” İsminin Verilme Nedeni, Müslümanı Kimse Yenemez | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Benim şehidim merasimle gömülürken neden kilise marşı, kilise ilahisi ile gömülüyor?Benim şehidim merasimle gömülürken neden kilise marşı, kilise ilahisi ile gömülüyor? O kilise ilahisi niye okunuyor? Cahilliğimizden, gafilliğimizden, dikkatsizliğimizden...O kilise ilahisi niye okunuyor? Cahilliğimizden, gafilliğimizden, dikkatsizliğimizden... Dikkat edeceğiz. Dilimizi bileceğiz. Tarihimizi bileceğiz.Dikkat edeceğiz. Dilimizi bileceğiz. Tarihimizi bileceğiz. Tarihimizde kimin büyük olduğunu bileceğiz. Avustralyalı Osmanlı'yı beğeniyor; Tarihimizde kimin büyük olduğunu bileceğiz. Avustralyalı Osmanlı'yı beğeniyor;

"Osmanlı çok büyük bir ulu ağaçtı, ihtiyarladı;"Osmanlı çok büyük bir ulu ağaçtı, ihtiyarladı; ama meyveleri var, fidanları var, her yerde bitecek." diyor. "Osmanlı ahlâkı güzeldi." diyor. ama meyveleri var, fidanları var, her yerde bitecek." diyor.

"Osmanlı ahlâkı güzeldi." diyor.

"Onlar temiz ahlâklı insanlardı." diyor. Gelibolu'da çarpışan askerler de diyor."Onlar temiz ahlâklı insanlardı." diyor.

Gelibolu'da çarpışan askerler de diyor.
Burada televizyonda açıkça; "Dünyanın en asil insanlarıydı." diye söylüyorlar. Burada televizyonda açıkça; "Dünyanın en asil insanlarıydı." diye söylüyorlar.

Şimdi, bir padişahın yazmış olduğu şiiri okuyorum. Diyorlar ki; "Bu şiiri Fatih Sultan Mehmed yazmış." Şimdi, bir padişahın yazmış olduğu şiiri okuyorum. Diyorlar ki;

"Bu şiiri Fatih Sultan Mehmed yazmış."

Hayır, bu şiiri Fatih Sultan Mehmed yazmadı. Bu şiiri Sultan IV. Mehmed yazdı.Hayır, bu şiiri Fatih Sultan Mehmed yazmadı. Bu şiiri Sultan IV. Mehmed yazdı. Onun da adı Mehmed, "Fatih Sultan Mehmed yazdı." diyorlar. IV. Mehmed yazdı.Onun da adı Mehmed, "Fatih Sultan Mehmed yazdı." diyorlar. IV. Mehmed yazdı. O da sultan. O da genç, civan, delikanlı bir [padişah.]O da sultan. O da genç, civan, delikanlı bir [padişah.] 21 yaşında bir padişah, düşünebiliyor musunuz; ordunun başına geçmiş,21 yaşında bir padişah, düşünebiliyor musunuz; ordunun başına geçmiş, civan, bıyıkları yeni terlemiş, taptaze bir insan. 21-22 yaş nedir yani, muazzam bir şey!civan, bıyıkları yeni terlemiş, taptaze bir insan. 21-22 yaş nedir yani, muazzam bir şey! Genç insan... Genç insan ama etrafındaki vezirleri, hepsi gün görmüş, tecrübeli insanlar. Genç insan... Genç insan ama etrafındaki vezirleri, hepsi gün görmüş, tecrübeli insanlar.

Şimdi dünyanın büyük şirketleri genç yöneticiler, müdürler tayin ediyorlarmış.Şimdi dünyanın büyük şirketleri genç yöneticiler, müdürler tayin ediyorlarmış. En başına gençleri tayin ediyorlarmış.En başına gençleri tayin ediyorlarmış. Çünkü genç atılım yapabiliyor, kafasını çalıştırıyor, yeni bir şey buluyor ve uyguluyor.Çünkü genç atılım yapabiliyor, kafasını çalıştırıyor, yeni bir şey buluyor ve uyguluyor. İhtiyar; kendisini ayarlıyor, en az zahmetle, en az masraflaİhtiyar; kendisini ayarlıyor, en az zahmetle, en az masrafla gününü gün etmeye, maaşını almaya bakıyor. Genç öyle değil.gününü gün etmeye, maaşını almaya bakıyor. Genç öyle değil. Genç "bir şeyi başaracağım" diye hırslı. Onun için onu getiriyorlar.Genç "bir şeyi başaracağım" diye hırslı. Onun için onu getiriyorlar. Dünyadaki en büyük müdürler 35 yaşında, 37 yaşında filan oluyormuş. Fatih kaç yaşında? Dünyadaki en büyük müdürler 35 yaşında, 37 yaşında filan oluyormuş.

Fatih kaç yaşında?

21-22 yaşında. Cıvıl cıvıl, genç, delikanlı... 21-22 yaşında. Cıvıl cıvıl, genç, delikanlı...

Fatih'ten gelmiyor; fethin azmi Fatih'ten daha başka bir kimsede. Fatih'ten gelmiyor; fethin azmi Fatih'ten daha başka bir kimsede.

Fetih muhasarası 52 gün mü sürdü? 50 küsur gün, iki aya yakın. Bekle Allahım bekle...Fetih muhasarası 52 gün mü sürdü?

50 küsur gün, iki aya yakın. Bekle Allahım bekle...
Biz burada iki haftadır bekliyoruz, bıktık. Burada biraz bekliyoruz, bıktık.Biz burada iki haftadır bekliyoruz, bıktık. Burada biraz bekliyoruz, bıktık. Ekmek elden su gölden, kebapları yiyoruz, dolmaları atıştırıyoruz; bıktık.Ekmek elden su gölden, kebapları yiyoruz, dolmaları atıştırıyoruz; bıktık. İki aya yakın muhasara... Tecrübeli vezirler diyorlardı ki; İki aya yakın muhasara... Tecrübeli vezirler diyorlardı ki;

"Padişahım bu çok uzadı, bırakalım, kaldıralım bu muhasarayı, fethedemiyoruz."Padişahım bu çok uzadı, bırakalım, kaldıralım bu muhasarayı, fethedemiyoruz. Şimdi Avrupa'da ordu hazırlanıyor, bunlar gelecek, başımız derde girecek, kaldıralım bunu." diyorlardı. Şimdi Avrupa'da ordu hazırlanıyor, bunlar gelecek, başımız derde girecek, kaldıralım bunu." diyorlardı.

Fatih Sultan Mehmed; "Öyle mi yapsak, böyle mi yapsak?.." diye düşünüyordu. Kim diretiyordu? Fatih Sultan Mehmed; "Öyle mi yapsak, böyle mi yapsak?.." diye düşünüyordu.

Kim diretiyordu?

Akşemseddin kaddesallâhu sırrahu'l-azîz; "Hayır padişahım! Muhasarayı kaldırma.Akşemseddin kaddesallâhu sırrahu'l-azîz;

"Hayır padişahım! Muhasarayı kaldırma.
Devam, fetih müyesser olacak inşaallah!" diyordu. Biliyor çünkü, Allah ilham etmiş, bildirmiş. Devam, fetih müyesser olacak inşaallah!" diyordu. Biliyor çünkü, Allah ilham etmiş, bildirmiş. "Fetih olacak, devam!" diyordu. "Ya hocam, işte olmuyor, bak orduda mızırtılar başladı..." "Fetih olacak, devam!" diyordu.

"Ya hocam, işte olmuyor, bak orduda mızırtılar başladı..."

"Hayır, devam!" diyordu. Zorlayan Akşemseddin hazretleridir. "Hayır, devam!" diyordu.

Zorlayan Akşemseddin hazretleridir.

Akşemseddin'i ziyarete gitti, secdede buldu.Akşemseddin'i ziyarete gitti, secdede buldu. Hüngür hüngür ağlayarak, namazda, secdede, duada... Fetih dualarla kazanıldı.Hüngür hüngür ağlayarak, namazda, secdede, duada... Fetih dualarla kazanıldı. Fetihden önce çıkmış komutanlar, demişler ki; Fetihden önce çıkmış komutanlar, demişler ki;

"İçinizde haram lokma yemiş olanlar, hırsızlık yapmış, haram yemiş,"İçinizde haram lokma yemiş olanlar, hırsızlık yapmış, haram yemiş, içki içmiş vesaire varsa onlar ayrılsın; çünkü cihadın bereketini kaçırıyorlar.içki içmiş vesaire varsa onlar ayrılsın; çünkü cihadın bereketini kaçırıyorlar. Müsaade ediyoruz, gitsinler. Şu bizim cihadımız müttakî insanlarla olsun, Allah'ın yardımı gelsin.Müsaade ediyoruz, gitsinler. Şu bizim cihadımız müttakî insanlarla olsun, Allah'ın yardımı gelsin. Allah'ın günahkâr kullarına yardım gelmez, isteyen gitsin." Kimse gitmedi.Allah'ın günahkâr kullarına yardım gelmez, isteyen gitsin."

Kimse gitmedi.
Demek ki hepsi namazlı, niyazlı, tesbihli, mübarek, evliyâ insanlar... Evliyâ, Allah'ın sevgili kulu...Demek ki hepsi namazlı, niyazlı, tesbihli, mübarek, evliyâ insanlar... Evliyâ, Allah'ın sevgili kulu... Başında Akşemseddin. "Hayır padişahım. Sabret padişahım. Devam et padişahım. Bu iş olacak padişahım..." Başında Akşemseddin.

"Hayır padişahım. Sabret padişahım. Devam et padişahım. Bu iş olacak padişahım..."

İki ay, sabır kolay değil. Bıkar, olmayacak gibi gelir, "olmuyor" der.İki ay, sabır kolay değil. Bıkar, olmayacak gibi gelir, "olmuyor" der. Çünkü İstanbul Fatih tarafından muhasara edilinceye kadar çok muhasara edildi deÇünkü İstanbul Fatih tarafından muhasara edilinceye kadar çok muhasara edildi de savaşçılar, muhasara edenler eli boş, fethedemeden döndüler. Olmuyor.savaşçılar, muhasara edenler eli boş, fethedemeden döndüler. Olmuyor. İçeride su var, yiyecek var, silah var, Rum ateşi dedikleri iyi bir silah var.İçeride su var, yiyecek var, silah var, Rum ateşi dedikleri iyi bir silah var. Bizimkiler bunu bilmiyordu, neden yapıyorlar, nereden buluyorlar malzemesini, bilmiyordu.Bizimkiler bunu bilmiyordu, neden yapıyorlar, nereden buluyorlar malzemesini, bilmiyordu. Yapışkan bir ateş. Atıyorlar, attığı yerde yapışıyor, suyla sönmüyor.Yapışkan bir ateş. Atıyorlar, attığı yerde yapışıyor, suyla sönmüyor. Petrollü bir şey, katranlı bir şey... Yanıyordu.Petrollü bir şey, katranlı bir şey... Yanıyordu. Merdivenlerden tırmanmak isteyenlerin üstüne kazanlarla döküyorlardı,Merdivenlerden tırmanmak isteyenlerin üstüne kazanlarla döküyorlardı, askerler cayır cayır yanıyordu, şehit oluyorlardı. Saldırıyorlardı saldırıyorlardı, olmuyordu.askerler cayır cayır yanıyordu, şehit oluyorlardı. Saldırıyorlardı saldırıyorlardı, olmuyordu. Bugün de olmadı, yarın da olmadı... Geliyordu; "Hocam, ya bu iş olmuyor, olmayacak galiba..." diyordu. Bugün de olmadı, yarın da olmadı... Geliyordu;

"Hocam, ya bu iş olmuyor, olmayacak galiba..." diyordu.

"Hayır, devam!" "Devam" diyen Akşemseddin hazretleri... "Devam, sabret padişahım, devam et..." "Hayır, devam!"

"Devam" diyen Akşemseddin hazretleri... "Devam, sabret padişahım, devam et..."

Sabrın sonu muzafferiyettir, selâmettir.Sabrın sonu muzafferiyettir, selâmettir. Sabredeceğiz, çalışacağız, yılmayacağız, bıkmayacağız, gevşemeyeceğiz. Sabredeceğiz, çalışacağız, yılmayacağız, bıkmayacağız, gevşemeyeceğiz.

Allah bize niye bir ay oruç tutturuyor? Bir ay az bir vakit değil. "Sabrı iyice öğrenelim." diye. Allah bize niye bir ay oruç tutturuyor?

Bir ay az bir vakit değil. "Sabrı iyice öğrenelim." diye.

Hiç sabrımız yok. Her yıl bir ay sabır idmanı yaparız; sabrımız yok.Hiç sabrımız yok. Her yıl bir ay sabır idmanı yaparız; sabrımız yok. Karımızı döveriz, çocuğumuzu döveriz, arkadaşımıza bağırırız, çağırırız, kavga çıkartırız.Karımızı döveriz, çocuğumuzu döveriz, arkadaşımıza bağırırız, çağırırız, kavga çıkartırız. Hani nerede sabır? Senin hiç sabrın yok mu? Hani nerede sabır? Senin hiç sabrın yok mu?

Yok. Bitti, kalmadı. Hemen kızarız. Efelik var, kabadayılık var... Yok. Bitti, kalmadı. Hemen kızarız. Efelik var, kabadayılık var...

Ondan sonra, en son hücum, dualar, namazlar, niyazlar, kurbanlar... öyle fethedildi. Ondan sonra, en son hücum, dualar, namazlar, niyazlar, kurbanlar... öyle fethedildi.

Bak ne diyor bu Muhammed isimli sultan... Ama dördüncü, Fatih değil. Fatih sanılıyor. AmaBak ne diyor bu Muhammed isimli sultan... Ama dördüncü, Fatih değil. Fatih sanılıyor. Ama hepsinde aynı ruh var. Yıldırım da İstanbul'u fethetmek istedi, Fatih'e nasip oldu, hepsinde aynı ruh var. Yıldırım da İstanbul'u fethetmek istedi, Fatih'e nasip oldu, torununun oğluna nasip oldu. II. Murad da istedi. Hepsinin arzusu o. Edirne'yi fethettiler. torununun oğluna nasip oldu. II. Murad da istedi. Hepsinin arzusu o. Edirne'yi fethettiler. İstanbul'un iki tarafını aldılar, surların içi kaldı. Surların içine giremiyorlar. Adamlar iyi savunuyor. İstanbul'un iki tarafını aldılar, surların içi kaldı. Surların içine giremiyorlar. Adamlar iyi savunuyor.

Bakın ne diyor: İmtisâl-i câhidû fillah olupdur niyyetüm Bakın ne diyor:

İmtisâl-i câhidû fillah olupdur niyyetüm

Dîn-i İslâm'ın mücerred gayretidir gayretüm Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullah ile Dîn-i İslâm'ın mücerred gayretidir gayretüm

Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullah ile

Ehl-i küfrü ser-te-ser kahreylemektir niyyetüm Enbiyâ vü evliyâya istinâdım var benim Ehl-i küfrü ser-te-ser kahreylemektir niyyetüm

Enbiyâ vü evliyâya istinâdım var benim

Lütfu Hakk'tandır heman ümmîd-i feth u nusretim Mâl u can ile nola kılsam cihanda ictihad Lütfu Hakk'tandır heman ümmîd-i feth u nusretim

Mâl u can ile nola kılsam cihanda ictihad

Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm Ey Muhammed, mu'cizât-ı Ahmed-i Muhtar ile Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm

Ey Muhammed, mu'cizât-ı Ahmed-i Muhtar ile

Umarım gâlib ola a'dâ-yı dîne devletüm Açıklayacağım. Camide şiir açıklayacağım bugün, çünkü fetih günü. Umarım gâlib ola a'dâ-yı dîne devletüm

Açıklayacağım. Camide şiir açıklayacağım bugün, çünkü fetih günü.

İmtisal-i câhidû fillah olupdur niyyetüm. İmtisal, bir emri tutmaya derler.İmtisal-i câhidû fillah olupdur niyyetüm.

İmtisal, bir emri tutmaya derler.
Bir emri kulağına alıp, "Tamam, bunu yapacağım." demeye imtisal etmek derler. Bir emri kulağına alıp, "Tamam, bunu yapacağım." demeye imtisal etmek derler. Allah'ın emirlerine imtisal etmek lazım. Yani duyup yapmak lazım. Allah'ın emirlerine imtisal etmek lazım. Yani duyup yapmak lazım.

Câhidû fillah. Arapça bir söz bu, ne demek? "Allah rızası için, Allah yolunda cihat etmek." Câhidû fillah. Arapça bir söz bu, ne demek?

"Allah rızası için, Allah yolunda cihat etmek."

Kur'an'da var bu. Âyet: Bismillâhirrahmânirrahîm. Kur'an'da var bu. Âyet:

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Yâ eyyühe'llezîne âmenû kâtilu'llezîne yelûneküm mine'l-küffâri ve'l-yecîdu fîküm ğılzaten. Yâ eyyühe'llezîne âmenû kâtilu'llezîne yelûneküm mine'l-küffâri ve'l-yecîdu fîküm ğılzaten.

Tevbe sûresinde... Tevbe sûresinde...

Yâ eyyühe'llezîne âmenû câhidi'l-küffâra ve'l-münâfıkîne va'ğluz aleyhim ve me'vâhüm cehennem. Yâ eyyühe'llezîne âmenû câhidi'l-küffâra ve'l-münâfıkîne va'ğluz aleyhim ve me'vâhüm cehennem.

Müteaddit âyetlerde var. Câhidu fillah ne demek? "Allah yolunda fîsebîlillah cihat edin." demek. Müteaddit âyetlerde var.

Câhidu fillah ne demek?

"Allah yolunda fîsebîlillah cihat edin." demek.

İmtisâl-i câhidû fillah olupdur niyyetüm ne demek? İmtisâl-i câhidû fillah olupdur niyyetüm ne demek?

"Allah'ın bu cihat emrini tutmaya niyet ettim." demek. "Allah'ın bu cihat emrini tutmaya niyet ettim." demek.

İmtisâl-i câhidû fillah olupdur niyyetüm... Olupdur ne demek? İmtisâl-i câhidû fillah olupdur niyyetüm...

Olupdur ne demek?

"Öyle oldu" demek, yani "niyetim odur" demek. "Allah'ın 'cihat edin' emrine uymaya niyetlendim."Öyle oldu" demek, yani "niyetim odur" demek.

"Allah'ın 'cihat edin' emrine uymaya niyetlendim.
Niyetim Allah'ın o cihat emrine uymak, o cihadı yapmak." Dîn-i İslâm'ın mücerred gayretidir gayretüm. Niyetim Allah'ın o cihat emrine uymak, o cihadı yapmak."

Dîn-i İslâm'ın mücerred gayretidir gayretüm.

"Benim gayretim, çalışmam"Benim gayretim, çalışmam İslâm'ın emri, İslâm dininin gayreti. Müslüman olduğumdan yapıyorum bunu." İslâm'ın emri, İslâm dininin gayreti. Müslüman olduğumdan yapıyorum bunu."

Fatih Sultan Mehmed her yeri fethetti ya... Bir adam!Fatih Sultan Mehmed her yeri fethetti ya... Bir adam! Mübarek, rahmetullâhi aleyh, cennetmekân,Mübarek, rahmetullâhi aleyh, cennetmekân, Peygamber Efendimiz'in methine mazhar olmuş sultan. Mora'yı fethetti. Yunanistan'ı Fatih aldı.Peygamber Efendimiz'in methine mazhar olmuş sultan. Mora'yı fethetti. Yunanistan'ı Fatih aldı. Balkanlar'ı fethetti. Arnavutluk'u fethetti. Kosova, Sancak, Sırbistan, oraları fethetti.Balkanlar'ı fethetti. Arnavutluk'u fethetti. Kosova, Sancak, Sırbistan, oraları fethetti. Balkanlar'da ilerledi. Bulgaristan, Tuna, oralara kadar gitti. Balkanlar'da ilerledi. Bulgaristan, Tuna, oralara kadar gitti.

Yıldırım zamanında zaten Niğbolu'ya kadar gitmişlerdi.Yıldırım zamanında zaten Niğbolu'ya kadar gitmişlerdi. Niğbolu kalesinin komutanı Doğan bey, haçlı ordusu gelip Niğbolu çevresini kuşattığı zamanNiğbolu kalesinin komutanı Doğan bey, haçlı ordusu gelip Niğbolu çevresini kuşattığı zaman geceleyin bir ses duyuyor; "Bre Doğan!" Birisi bağırıyor.geceleyin bir ses duyuyor; "Bre Doğan!" Birisi bağırıyor. Adıyla kale komutanına bağırıyor. "Ya ben bu sesi tanıyorum, kim bu, kim bu?Adıyla kale komutanına bağırıyor. "Ya ben bu sesi tanıyorum, kim bu, kim bu? Padişahın sesi bu..." Hemen kalenin altına gitti; beyaz atın üstünde,Padişahın sesi bu..." Hemen kalenin altına gitti; beyaz atın üstünde, Yıldırım Bayezid yerinde duramıyor.Yıldırım Bayezid yerinde duramıyor. "Bre Doğan! Korkmayasın, sabredesin, sakın ha müdafaanda gevşemeyesin, geleceğim!""Bre Doğan! Korkmayasın, sabredesin, sakın ha müdafaanda gevşemeyesin, geleceğim!" Gitmiş, dayanamamış, bizzat kendisi söylemek için, kuvvet vermek içinGitmiş, dayanamamış, bizzat kendisi söylemek için, kuvvet vermek için 'dıgıdık dıgıdık' Niğbolu kalesinin dibine kadar gitmiş. Yıldırım. Bir insan "yıldırım" adını niye alır?'dıgıdık dıgıdık' Niğbolu kalesinin dibine kadar gitmiş. Yıldırım. Bir insan "yıldırım" adını niye alır? Uyuşuk insana "yıldırım" derler mi? Yerinden kırpırdamayan hımbıl insana "yıldırım" derler mi? Uyuşuk insana "yıldırım" derler mi? Yerinden kırpırdamayan hımbıl insana "yıldırım" derler mi?

Yıldırım gibi, duramıyor ki, fıkır fıkır...Yıldırım gibi, duramıyor ki, fıkır fıkır... Atına atlamış, muhasara edilen kalenin yanına kadar gidiyor; kale kapalı. Bar bar bağırıyor; Atına atlamış, muhasara edilen kalenin yanına kadar gidiyor; kale kapalı. Bar bar bağırıyor;

"Bre Doğan!.." "Buyur sultanım, hayrola?" "Korkmayasın, geliyorum, ordu topladım." "Bre Doğan!.."

"Buyur sultanım, hayrola?"

"Korkmayasın, geliyorum, ordu topladım."

Niğbolu zaferi... Bir gitti oraya, perişan etti, düşmanları yendiler.Niğbolu zaferi... Bir gitti oraya, perişan etti, düşmanları yendiler. Toplu toplu, birleşip birleşip gelen düşmanları hep yendiler. Allah için...Toplu toplu, birleşip birleşip gelen düşmanları hep yendiler. Allah için... Kosova'da yendiler, Niğbolu'da yendiler... Mohaç'a kadar gitti bu iş... Kosova'da yendiler, Niğbolu'da yendiler... Mohaç'a kadar gitti bu iş...

Onların marşları bile bir başka türlü.Onların marşları bile bir başka türlü. Estergon kalesi şarkısı nedir, insan dinlerken tüyleri diken diken olur. Mehter marşı...Estergon kalesi şarkısı nedir, insan dinlerken tüyleri diken diken olur. Mehter marşı... Mehter bir yürüdüğü zaman insanın yüreği 'güp güp' atar, 'hop hop' hoplar, tüyleri diken diken olur. Mehter bir yürüdüğü zaman insanın yüreği 'güp güp' atar, 'hop hop' hoplar, tüyleri diken diken olur.

Niye bir mehter takımı kurmadınız burada? Niye kurmuyorsunuz? Hemen yarın kurun. Bu iş kolay.Niye bir mehter takımı kurmadınız burada? Niye kurmuyorsunuz?

Hemen yarın kurun. Bu iş kolay.
Bir şalvar, bir kuşak, bir yakasız gömlek, bir ceket, bir de bıyıkları uzatırsınız, bir de burdu mu...Bir şalvar, bir kuşak, bir yakasız gömlek, bir ceket, bir de bıyıkları uzatırsınız, bir de burdu mu... Çocuklar bıyığı yoksa kömürden yapsınlar, pamuktan boyasınlar, taksınlar...Çocuklar bıyığı yoksa kömürden yapsınlar, pamuktan boyasınlar, taksınlar... Ondan sonra bir de başlarına [kavuk...] Nasıl yapmış Recep Hoca, Wollongong'da? Ondan sonra bir de başlarına [kavuk...]

Nasıl yapmış Recep Hoca, Wollongong'da?

Çocuklara, hepsine külahlarını giydirmiş. Nasıl selam verdiler koca Mevlevî külahlarıyla? Çocuklara, hepsine külahlarını giydirmiş. Nasıl selam verdiler koca Mevlevî külahlarıyla?

Bunları yapacaksınız. Neden? Çocuk Mevlevî'yi bilecek. Çocuk yeniçeriyi bilecek.Bunları yapacaksınız.

Neden?

Çocuk Mevlevî'yi bilecek. Çocuk yeniçeriyi bilecek.
Çocuk mehteri bilecek. Çocuk sevecek. Bunlar yapıyorlar.Çocuk mehteri bilecek. Çocuk sevecek.

Bunlar yapıyorlar.
Ben Goulburn kasabasında bunların bir bayramlarına tesadüf ettim, gördüm. Çok önemlidir.Ben Goulburn kasabasında bunların bir bayramlarına tesadüf ettim, gördüm.

Çok önemlidir.
Mübarek günleri, zaferleri, güzel olayları anmak çok önemlidir. Ben onun için buradayım.Mübarek günleri, zaferleri, güzel olayları anmak çok önemlidir. Ben onun için buradayım. Onun için bu akşam bu konuşmaları yapıyorum. Çok önemli. Unutulmaması lazım.Onun için bu akşam bu konuşmaları yapıyorum. Çok önemli. Unutulmaması lazım. Hem de bunun için bizim özenmemiz lazım, özel kıyafetler giyinmemiz lazım. Gülmememiz lazım.Hem de bunun için bizim özenmemiz lazım, özel kıyafetler giyinmemiz lazım. Gülmememiz lazım. Çocukları toplamamız lazım.Çocukları toplamamız lazım. Çocuklar; "Yahu senenin bir günü Esad Hoca geldi, camide bir merasim oldu; o neydi ya...Çocuklar; "Yahu senenin bir günü Esad Hoca geldi, camide bir merasim oldu; o neydi ya... Ne güzeldi!" demesi lazım. Hatıra olarak kalması lazım. Ne güzeldi!" demesi lazım. Hatıra olarak kalması lazım.

İmtisâl-i câhidû fillah olupdur niyyetüm Dîn-i İslâm'ın mücerred gayretidir gayretüm İmtisâl-i câhidû fillah olupdur niyyetüm

Dîn-i İslâm'ın mücerred gayretidir gayretüm

Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullah ile Ehl-i küfrü ser-te-ser kahreylemektir niyyetüm Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullah ile

Ehl-i küfrü ser-te-ser kahreylemektir niyyetüm

Heybete bak! Sözündeki kuvvete bak! Şiirdeki hislerin doluluğuna bak! Şiir böyle olur işte!Heybete bak! Sözündeki kuvvete bak! Şiirdeki hislerin doluluğuna bak! Şiir böyle olur işte! Duyarak yazmış çünkü... Duyarak yazılmış şiir güzel olur. "Ben bir şiir yazayım..."Duyarak yazmış çünkü... Duyarak yazılmış şiir güzel olur.

"Ben bir şiir yazayım..."
Al eline kalemi, ucunu ağzına sok, çiğne, şiir yaz. Öyle şey olur mu? Al eline kalemi, ucunu ağzına sok, çiğne, şiir yaz. Öyle şey olur mu?

Adam hissedecek, heyecanlanacak. O zaman şiir yazacak, bak böyle olur. Ne diyor? Adam hissedecek, heyecanlanacak. O zaman şiir yazacak, bak böyle olur.

Ne diyor?

Fazl-ı Hakk u himmet-i cündi ricâlullah ile. İki şey ile: Bir; fazl-ı Hakk. Küçük harf yazmış.Fazl-ı Hakk u himmet-i cündi ricâlullah ile.

İki şey ile: Bir; fazl-ı Hakk. Küçük harf yazmış.
Bunu yazan adam işin farkında değil. Fazl-ı Hakk, Cenâb-ı Hakk o. Büyük harfle yazılacak.Bunu yazan adam işin farkında değil. Fazl-ı Hakk, Cenâb-ı Hakk o. Büyük harfle yazılacak. Cenâb-ı Hakk'ın fazl u keremiyle, bir. Her şey Allah'ın fazlıyla oluyor. Cenâb-ı Hakk'ın fazl u keremiyle, bir. Her şey Allah'ın fazlıyla oluyor. Peygamber ordusu bile Allah fazl u kerem ederse başarı kazanıyor,Peygamber ordusu bile Allah fazl u kerem ederse başarı kazanıyor, biraz kendi sayısına güvendi mi hezimete uğruyor. İşin şakası yok! Fazl u Hakk, bir. biraz kendi sayısına güvendi mi hezimete uğruyor. İşin şakası yok! Fazl u Hakk, bir. Ne kadar güzel söylüyor; ne sağlam düşünce, ne sağlam iman... Fazl-ı Hakk u... Ne kadar güzel söylüyor; ne sağlam düşünce, ne sağlam iman...

Fazl-ı Hakk u...

'U' ne demek eski dilde? "Ve" demek. 'U' ne demek eski dilde?

"Ve" demek.

Gül ü bülbül, "gül ve bülbül" demek. Leyla ü Mecnun, "Leyla ve Mecnun" demek.Gül ü bülbül, "gül ve bülbül" demek. Leyla ü Mecnun, "Leyla ve Mecnun" demek. Bazen 'vü' olur, bazen 'u' olur, bazen 'ü' olur, yerine göre, ses uyumuna göre. Ama "ve" demek. Bazen 'vü' olur, bazen 'u' olur, bazen 'ü' olur, yerine göre, ses uyumuna göre. Ama "ve" demek.

Fazl-ı Hakku... Beraber yazmış. Beraber yazılmaz ki, 'u'yu ayrı yazacaksın. "Ve" demek. "'Ve' yazayım?" Fazl-ı Hakku... Beraber yazmış. Beraber yazılmaz ki, 'u'yu ayrı yazacaksın. "Ve" demek.

"'Ve' yazayım?"

'Ve' yazamazsın, vezin bozulur. Şiir bu. Bunun bir ölçüsü var, ölçü bozulur. 'Ve' yazamazsın, vezin bozulur. Şiir bu. Bunun bir ölçüsü var, ölçü bozulur.

45 numara ayakkabı giyiyor musun ayağına? 45 numara ayakkabı giyiyor musun ayağına?

Lappada lappada dışarıda yürümek güzel olmadığından giymiyorsun, kendi numaranı giyiyorsun. Lappada lappada dışarıda yürümek güzel olmadığından giymiyorsun, kendi numaranı giyiyorsun.

Burada da; Fazl-ı Hakk u himmet-i cündi ricâlullah ile... Burada da;

Fazl-ı Hakk u himmet-i cündi ricâlullah ile...

Bak, birisi fazl-ı Hakk ile. İkincisi de; ricâlullah ne demek? Bak, birisi fazl-ı Hakk ile. İkincisi de; ricâlullah ne demek?

"Allah'ın erleri, evliyâsı, erenler" demek. "Allah'ın erleri, evliyâsı, erenler" demek.

"Erenlerin himmeti ile, Allah'ın fazl u keremi ile." İki şeyle diyor. "Erenlerin himmeti ile, Allah'ın fazl u keremi ile." İki şeyle diyor.

İnsanın ordusunda evliyâ olursa o ordu zafer kazanmaz mı ya?İnsanın ordusunda evliyâ olursa o ordu zafer kazanmaz mı ya? Erenlerin olduğu ordu, evliyânın olduğu, Allah Allah diye giden ordu,Erenlerin olduğu ordu, evliyânın olduğu, Allah Allah diye giden ordu, Allah'a inanmış bir ordunun önünde kim durabilir ya? Allah'a inanmış bir ordunun önünde kim durabilir ya?

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım

Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım Mehmet Akif hissederek söylüyor. Yapar ha!Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım

Mehmet Akif hissederek söylüyor. Yapar ha!
Kalkarsa bir görürsün, yapar! Neden? Mü'min de ondan. Tek başına saldırır.Kalkarsa bir görürsün, yapar!

Neden?

Mü'min de ondan. Tek başına saldırır.
İnandı mı insan, Allah'tan mükâfatını bekledi mi, mü'min oldu mu tek başına bir orduyu dağıtır. İnandı mı insan, Allah'tan mükâfatını bekledi mi, mü'min oldu mu tek başına bir orduyu dağıtır.

Allah o ruhu versin. Ne diyor? Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullah ile. Allah o ruhu versin.

Ne diyor?

Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullah ile.

"Allah'ın fazl u keremi ile, erenlerin himmeti ile ehli küfrü, kâfir olan insanları..." "Allah'ın fazl u keremi ile, erenlerin himmeti ile ehli küfrü, kâfir olan insanları..."

Ser-te-ser kahreylemektir niyyetüm. Ser-te-ser ne demek? Ser-te-ser kahreylemektir niyyetüm.

Ser-te-ser ne demek?

"Bir baştan bir başa" demek. Ser, "baş" demek. Ser-te-ser, "ser ta ser" demek. "Bir baştan bir başa" demek. Ser, "baş" demek. Ser-te-ser, "ser ta ser" demek.

"Bir baştan öteki başa bütün kâfirleri kahretmek niyetindeyim ha!"Bir baştan öteki başa bütün kâfirleri kahretmek niyetindeyim ha! Allah'ın lütfuyla, bir de evliyânın himmeti ile bu işe giriştim. Allah'ın lütfuyla, bir de evliyânın himmeti ile bu işe giriştim. Câhidû fillah emrine uymak için kalkmışım, İslâm'ın gayreti ile hareket ediyorum,Câhidû fillah emrine uymak için kalkmışım, İslâm'ın gayreti ile hareket ediyorum, ehl-i küfrü baştan aşağıya kahretmek niyetim." Bir muvaffak olsalardı, yani bir başarsalardı...ehl-i küfrü baştan aşağıya kahretmek niyetim."

Bir muvaffak olsalardı, yani bir başarsalardı...
Neden başaramadılar, onu sonra konuşacağız.Neden başaramadılar, onu sonra konuşacağız. Şimdi daha Kanunî devrine doğru, Fatih devrindeyiz, daha Balkanlar'da ilerliyoruz,Şimdi daha Kanunî devrine doğru, Fatih devrindeyiz, daha Balkanlar'da ilerliyoruz, Viyana'ya doğru daha ilerleme devresindeyiz... Çünkü imana bak... Viyana'ya doğru daha ilerleme devresindeyiz... Çünkü imana bak...

Enbiyâ vü evliyâya istinâdım var benim. Bak 'vü' burada da çıktı. Enbiyâ vü evliyâya istinâdım var benim.

Bak 'vü' burada da çıktı.

Enbiyâ; peygamberler. Evliyâ; erenler, Allah'ın sevgili kulları. Enbiyâ; peygamberler. Evliyâ; erenler, Allah'ın sevgili kulları.

"Peygamberlere ve velîlere dayanağım var benim. Ben onlara dayanıyorum." "Peygamberlere ve velîlere dayanağım var benim. Ben onlara dayanıyorum."

Enbiyâ vü evliyâya istinâdım var benim. İyi yere dayanmış.Enbiyâ vü evliyâya istinâdım var benim.

İyi yere dayanmış.
Peygamber Efendimiz'e dayanıyor, evliyâya dayanıyor, onların emrinde. Peygamber Efendimiz'e dayanıyor, evliyâya dayanıyor, onların emrinde.

Lütfu Hakk'tandır heman ümmîd-i feth u nusretim. Lütfu Hakk'tandır heman ümmîd-i feth u nusretim.

"Ben fütühât, zafer ümit ediyorsam bu Allah'ın lütfundandır;"Ben fütühât, zafer ümit ediyorsam bu Allah'ın lütfundandır; yoksa maddî bir şeyden, kendime güvendiğimden, kibrimden, onurumdan,yoksa maddî bir şeyden, kendime güvendiğimden, kibrimden, onurumdan, ordumun çokluğundan, silahımın mükemmelliğinden filan değil." ordumun çokluğundan, silahımın mükemmelliğinden filan değil."

Bak, bugün okuyacağız, Kur'ân-ı Kerîm'de ikinci cüzün sonunda; Bak, bugün okuyacağız, Kur'ân-ı Kerîm'de ikinci cüzün sonunda;

Kem min fietin kalîletin ğalebet fieten kesîreten bi-iznillah.Kem min fietin kalîletin ğalebet fieten kesîreten bi-iznillah. "Allah'ın izniyle nice az topluluklar büyük düşmanları yener!" Allah'ın izniyle..."Allah'ın izniyle nice az topluluklar büyük düşmanları yener!"

Allah'ın izniyle...
Evvelallah az bir insan, bir avuç insan o kadar kalabalıkları yener ha! Evvelallah az bir insan, bir avuç insan o kadar kalabalıkları yener ha!

Komutanlardan bir tanesi Gelibolu tarafından atıyla arkadaşıyla çıktı,Komutanlardan bir tanesi Gelibolu tarafından atıyla arkadaşıyla çıktı, kâfile halinde 'dıgıdık dıgıdık' gidiyorlar... Tekirdağ tarafına geldiler;kâfile halinde 'dıgıdık dıgıdık' gidiyorlar... Tekirdağ tarafına geldiler; Sırp ordusu gelmiş, Macarlar'dan, Bulgarlar'dan, başka civardaki kavimlerden birleşmişler,Sırp ordusu gelmiş, Macarlar'dan, Bulgarlar'dan, başka civardaki kavimlerden birleşmişler, kocaman bir ovada çadırları kurmuşlar, ateşleri yakmışlar.kocaman bir ovada çadırları kurmuşlar, ateşleri yakmışlar. Öncü kuvvetler bir gitti, geldi; "Komutanım, efendim, düşman ordusu önde koca bir ovayı kaplamış." dedi. Öncü kuvvetler bir gitti, geldi; "Komutanım, efendim, düşman ordusu önde koca bir ovayı kaplamış." dedi.

Kim bunlar? Sırplar müslümanlar çarpışmaya ordu toplamışlar, İstanbul'a doğru geliyorlar. Kim bunlar?

Sırplar müslümanlar çarpışmaya ordu toplamışlar, İstanbul'a doğru geliyorlar.

"Ne yapalım ya?" Oturdular, kafa kafaya verdiler, bir istişare yaptılar; "Ne yapalım ya?"

Oturdular, kafa kafaya verdiler, bir istişare yaptılar;

"Ne yapalım?" Adamlar da çok kalabalık, 60 bin filan. Bunlar da 4 bin kişi."Ne yapalım?"

Adamlar da çok kalabalık, 60 bin filan. Bunlar da 4 bin kişi.
Bugün Auburn camiinde cuma namazı kılan insanlar kadar filan. Bugün Auburn camiinde cuma namazı kılan insanlar kadar filan.

O kadar silahlı insan ama karşı taraf 60 bin. Ordu, silahlı, hepsi gelmişler.O kadar silahlı insan ama karşı taraf 60 bin. Ordu, silahlı, hepsi gelmişler. Bir de onların yortularıymış, kutsal günleriymiş. Dediler ki; "Bu sefer Türkler'in kökünü kazıyacağız.Bir de onların yortularıymış, kutsal günleriymiş. Dediler ki;

"Bu sefer Türkler'in kökünü kazıyacağız.
Bu ordunun karşısında onlar duramaz, canlarına okuyacağız, bunları mahvedeceğiz!" Sevinçliler.Bu ordunun karşısında onlar duramaz, canlarına okuyacağız, bunları mahvedeceğiz!"

Sevinçliler.
Bir de ümitlendiler; "Bizim kutsal günümüz, azizler bizim yanımızda..." gibi düşündüler.Bir de ümitlendiler; "Bizim kutsal günümüz, azizler bizim yanımızda..." gibi düşündüler. "Bunu kutluyalım..." Daha ortada zafer yok. "Artık Türkler'i denize dökeriz..." diye düşünerek içiyorlar. "Bunu kutluyalım..." Daha ortada zafer yok. "Artık Türkler'i denize dökeriz..." diye düşünerek içiyorlar.

Bizimkiler kafa kafaya verdiler; "Ne yapalım ya şimdi bu durumda? Ne yapalım, ne yapalım?..Bizimkiler kafa kafaya verdiler; "Ne yapalım ya şimdi bu durumda? Ne yapalım, ne yapalım?.. 'Ya Allah!' deyip saldıralım." dediler. Bir saldırdılar, Sırplar'ın hepsini biçtiler: Sırpsındığı savaşı. 'Ya Allah!' deyip saldıralım." dediler.

Bir saldırdılar, Sırplar'ın hepsini biçtiler: Sırpsındığı savaşı.

Sınmak ne demek? "Kırılmak" demek, öz Türkçe... Sırpsındığı savaşı, ne demek? Sınmak ne demek?

"Kırılmak" demek, öz Türkçe...

Sırpsındığı savaşı, ne demek?

"Sırpların hepsinin pırasa gibi doğranıp kırıldığı, kırılıp geçirildiği savaş" demek. Kim yaptı? "Sırpların hepsinin pırasa gibi doğranıp kırıldığı, kırılıp geçirildiği savaş" demek.

Kim yaptı?

4 bin kişi. Padişah bile kızdı ya komutana; 4 bin kişi.

Padişah bile kızdı ya komutana;

"Sen benim emrim olmadan niye kendi kendine böyle iş yapıyorsun?" diye. Orduyu dağıttı. "Sen benim emrim olmadan niye kendi kendine böyle iş yapıyorsun?" diye.

Orduyu dağıttı.

Kem min fietin kalîletin ğalebet fieten kesîreten bi-iznillah.Kem min fietin kalîletin ğalebet fieten kesîreten bi-iznillah. "Allah'ın izniyle nice mü'min, küçük, az topluluklar kalabalık toplulukları yener." "Allah'ın izniyle nice mü'min, küçük, az topluluklar kalabalık toplulukları yener."

Ve yendiler. Tarihte de yendiler... Fe-hezemûhüm bi-iznillah. "Allah'ın izniyle yendiler." Ve yendiler. Tarihte de yendiler...

Fe-hezemûhüm bi-iznillah. "Allah'ın izniyle yendiler."

Ve katele Dâvudu Câlute. "Davud aleyhisselam Câlut'u öldürdü." Ve katele Dâvudu Câlute. "Davud aleyhisselam Câlut'u öldürdü."

Tarihte de böyle olmuştur, Osmanlı tarihinde de olmuştur,Tarihte de böyle olmuştur, Osmanlı tarihinde de olmuştur, şimdi biz o imana sahip olsak şimdi de öyle olur. şimdi biz o imana sahip olsak şimdi de öyle olur.

İman, insanın kalbindeki en önemli duygu, temel duygu, kaynak.İman, insanın kalbindeki en önemli duygu, temel duygu, kaynak. İman oldu mu, imanlı bir insan tek başına çok iş yapar. Tek başına, kimse olmadan...İman oldu mu, imanlı bir insan tek başına çok iş yapar. Tek başına, kimse olmadan... Ben zaten arkadaşlara öyle diyorum: "Dünyada bir sen kalmışsın diye düşün.Ben zaten arkadaşlara öyle diyorum:

"Dünyada bir sen kalmışsın diye düşün.
Başka kimse yok. Herkes öldü. Müslüman kalmadı, İslâm'a yardım edecek hiç kimse kalmadı;Başka kimse yok. Herkes öldü. Müslüman kalmadı, İslâm'a yardım edecek hiç kimse kalmadı; bir tek sen varsın. Hiç kimse yok ya etrafta, hepsi ölmüş ya, bir ben kalmışım.bir tek sen varsın. Hiç kimse yok ya etrafta, hepsi ölmüş ya, bir ben kalmışım. 'İslâm'a bir ben yardım edeceğim!' diyeceksin ve İslâm'a öyle yardım edeceksin." 'İslâm'a bir ben yardım edeceğim!' diyeceksin ve İslâm'a öyle yardım edeceksin."

"Ben daha gencim de... Hacı amca yapsın..." Hacı amca; "Ben yaşlandım da... Gençler yapsın..." "Ben daha gencim de... Hacı amca yapsın..."

Hacı amca;

"Ben yaşlandım da... Gençler yapsın..."

Falanca yerdekiler; "Ben yapmayayım da filanca yerdekiler yapsın." Falanca yerdekiler;

"Ben yapmayayım da filanca yerdekiler yapsın."

Herkes birbirinin üstüne atıyor, vazife yapılmıyor. Olur mu? Herkes birbirinin üstüne atıyor, vazife yapılmıyor. Olur mu?

Vazifeye koşacak. "Bir ben kaldım, bu vazifeyi yapacağım." Tek başına yapacak. Vazifeye koşacak. "Bir ben kaldım, bu vazifeyi yapacağım." Tek başına yapacak.

Eğer o vazifeyi yaparken, bir de baktın ki o vazifeyi yapmak isteyen bir kişi daha var;Eğer o vazifeyi yaparken, bir de baktın ki o vazifeyi yapmak isteyen bir kişi daha var; tamam, onunla el ele tut, beraber yapın. Yükü kaldırmaya çalış. Zorlanıyorsun, kaldıramıyorsun.tamam, onunla el ele tut, beraber yapın. Yükü kaldırmaya çalış. Zorlanıyorsun, kaldıramıyorsun. Birisi daha kaldırmak istiyor. Tamam, elbirliği ile kaldır.Birisi daha kaldırmak istiyor. Tamam, elbirliği ile kaldır. Bir kişi daha gelir, tamam, başarı kazanırsınız. Ama tek başına kalsan, İslâm için çarpışacaksın. Bir kişi daha gelir, tamam, başarı kazanırsınız.

Ama tek başına kalsan, İslâm için çarpışacaksın.

"Olur mu hocam? Şimdi tek başına İslâm için çarpışırken karşı taraftakiler bizi yener." Yensin. "Olur mu hocam? Şimdi tek başına İslâm için çarpışırken karşı taraftakiler bizi yener."

Yensin.

Müslümanı kimse yenemez. Neden yenemez? Müslümanı kimse yenemez.

Neden yenemez?

Müslümanı öldürsen müslüman şehit olur, müslüman karşı tarafı öldürürse gâzi olur.Müslümanı öldürsen müslüman şehit olur, müslüman karşı tarafı öldürürse gâzi olur. Şehitlik gazilikten daha üstün.Şehitlik gazilikten daha üstün. Müslümana zarar vermek kâfirin hakkı ve haddi değil.Müslümana zarar vermek kâfirin hakkı ve haddi değil. Allah müslümanı iki iyilikten birisine kavuşturuyor; ya şehitlik veriyor, hesapsız cennete sokuyor,Allah müslümanı iki iyilikten birisine kavuşturuyor; ya şehitlik veriyor, hesapsız cennete sokuyor, ya da gâzi oluyor, zafer kazanıyor. Şehitlik daha üstün, anlayana, kıymetini bilene...ya da gâzi oluyor, zafer kazanıyor. Şehitlik daha üstün, anlayana, kıymetini bilene... Âhiretin ebedî saadetini kazanıyor. Enbiyâ vü evliyâya istinâdım var benim Âhiretin ebedî saadetini kazanıyor.

Enbiyâ vü evliyâya istinâdım var benim

Lütfu Hakk'tandır heman ümmîd-i feth u nusretim "Fütühâtı, zaferi Cenâb-ı Hakk'tan bekliyorum.Lütfu Hakk'tandır heman ümmîd-i feth u nusretim

"Fütühâtı, zaferi Cenâb-ı Hakk'tan bekliyorum.
Bunlar Cenâb-ı Hakk'ın lütfundan.Bunlar Cenâb-ı Hakk'ın lütfundan. Enbiyâya dayandım, evliyâullaha dayandım, onlara bağlıyım, onların hizmetindeyim." diyor. Enbiyâya dayandım, evliyâullaha dayandım, onlara bağlıyım, onların hizmetindeyim." diyor.

Biz de öyle olacağız. Biz de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e bağlanacağız. Biz de öyle olacağız. Biz de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e bağlanacağız.

Nasıl bağlanır insan, 1400 yıl önceki yaşanmış olan asr-ı saadetin hâlini nasıl [bilebilir?] Nasıl bağlanır insan, 1400 yıl önceki yaşanmış olan asr-ı saadetin hâlini nasıl [bilebilir?]

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okursun, uygularsın. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okursun, uygularsın.

"Peygamber Efendimiz'in nasıl yaşadığını öğrenmek istiyorum hocam, aynen onun gibi yaşamak istiyorum." "Peygamber Efendimiz'in nasıl yaşadığını öğrenmek istiyorum hocam, aynen onun gibi yaşamak istiyorum."

Alnından öpeyim seni, gel, tamam, ne kadar güzel...Alnından öpeyim seni, gel, tamam, ne kadar güzel... Zor mu yani Peygamber Efendimiz'in nasıl yaşadığını öğrenmek, imkansız bir şey mi? Zor mu yani Peygamber Efendimiz'in nasıl yaşadığını öğrenmek, imkansız bir şey mi?

Dünyada hiçbir kimsenin hayatı Peygamber Efendimiz'in hayatı kadarDünyada hiçbir kimsenin hayatı Peygamber Efendimiz'in hayatı kadar en ince teferruâtına kadar tespit edilmiş değil.en ince teferruâtına kadar tespit edilmiş değil. Peygamber Efendimiz kadar hayatı hakkında zengin mâlumât olanPeygamber Efendimiz kadar hayatı hakkında zengin mâlumât olan dünyada ikinci bir büyük şahıs yok; ne gelmiş, ne gelecek...dünyada ikinci bir büyük şahıs yok; ne gelmiş, ne gelecek... Sözleri, hareketleri, giyimi, kuşamı, her şeyi belli Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in.Sözleri, hareketleri, giyimi, kuşamı, her şeyi belli Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in. Sen yeter ki niyet et, Peygamber Efendimiz'in yolundan gitmeye, onun gibi yaşamaya sen bir niyet et.Sen yeter ki niyet et, Peygamber Efendimiz'in yolundan gitmeye, onun gibi yaşamaya sen bir niyet et. Çok kolay... Ama millet öyle düşünmüyor. Kimisi Elvis Presley'i taklit ediyor, kimisi Clark Gable'i...Çok kolay...

Ama millet öyle düşünmüyor. Kimisi Elvis Presley'i taklit ediyor, kimisi Clark Gable'i...
Bunlar bizim eski zamanın [artistleri], siz bunları bilmezsiniz belki, biz biliriz.Bunlar bizim eski zamanın [artistleri], siz bunları bilmezsiniz belki, biz biliriz. Gary Cooper...Gary Cooper... Bunları biliyoruz. Biz şimdi yenileri bilmiyoruz, adlarını sanlarını gençler biliyor. Bunları biliyoruz. Biz şimdi yenileri bilmiyoruz, adlarını sanlarını gençler biliyor.

Mâl u can ile nola kılsam cihanda ictihad Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm Mâl u can ile nola kılsam cihanda ictihad

Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm

Bunu levha yapıp duvarlarımıza asmamız lazım. Evimizin her odasında olması lazım. Ne diyor: Bunu levha yapıp duvarlarımıza asmamız lazım. Evimizin her odasında olması lazım. Ne diyor:

Mâl u can ile... "Malımla, canımla..." Malım var, param var, elimde cüzdanım var, dolarım var...Mâl u can ile... "Malımla, canımla..." Malım var, param var, elimde cüzdanım var, dolarım var... Malımla canımla... Bir de Allah'ın verdiği canım var. Malımla, canımla... Nola kılsam cihanda ictihad.Malımla canımla... Bir de Allah'ın verdiği canım var. Malımla, canımla... Nola kılsam cihanda ictihad. "Cihanda İslâm için malımla, canımla cehd etsem, savaşsam, cihat eylesem ne ola..." "Cihanda İslâm için malımla, canımla cehd etsem, savaşsam, cihat eylesem ne ola..."

Elbet, gayet tabiî, bu doğal bir şey. Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm.Elbet, gayet tabiî, bu doğal bir şey.

Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm.
"Allah'a hamd olsun, Allah yolunda gazâ etmeye, cihat etmeye,"Allah'a hamd olsun, Allah yolunda gazâ etmeye, cihat etmeye, fîsebîlillah savaşmaya sad-hezâran rağbetim var." Sad-hezâran ne demek? fîsebîlillah savaşmaya sad-hezâran rağbetim var."

Sad-hezâran ne demek?

Sad, Farsça "yüz" demek.Sad, Farsça "yüz" demek. Hezar da "bin" demek. Sad-hezar, "yüz bin" demek. Sonu 'an' geldi mi çoğul oluyor.Hezar da "bin" demek. Sad-hezar, "yüz bin" demek. Sonu 'an' geldi mi çoğul oluyor. Sad-hezâran, "yüz binlerce" demek. Sad-hezâran, "yüz binlerce" demek.

"Elhamdülillah, Allah yolunda cihat etmeye içimde yüz binlerce rağbetim, isteğim var."Elhamdülillah, Allah yolunda cihat etmeye içimde yüz binlerce rağbetim, isteğim var. Çoşuyorum, kaynıyorum, savaşmak istiyorum. Malımla canımla böyle ortaya çıkmışım..." Çoşuyorum, kaynıyorum, savaşmak istiyorum. Malımla canımla böyle ortaya çıkmışım..."

Ne olacak, gayet tabiî, doğal, elbette bu duygularla dolu olan bir insan savaşır. Ne olacak, gayet tabiî, doğal, elbette bu duygularla dolu olan bir insan savaşır.

Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm. Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm.

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün. Şiir su gibi akıyor. Bunu yazacaksın. Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün. Şiir su gibi akıyor. Bunu yazacaksın.

Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm.Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm. "Allah'a hamd olsun, cihat etmeye içimde yüz binlerce rağbetim, arzum var. Gaza etmek istiyorum." "Allah'a hamd olsun, cihat etmeye içimde yüz binlerce rağbetim, arzum var. Gaza etmek istiyorum."

"Bosna'da mı? Allah'a ısmarladık, ben yarın Bosna'ya gidiyorum. Selâmun aleyküm..." "Bosna'da mı? Allah'a ısmarladık, ben yarın Bosna'ya gidiyorum. Selâmun aleyküm..."

"Çeçenistan'da mı? Peki, selâmun aleyküm..." "Ben Çeçenistan'a nereden gidebilirim?" "Çeçenistan'da mı? Peki, selâmun aleyküm..."

"Ben Çeçenistan'a nereden gidebilirim?"

Rize'ye gidersin, Sarp kapısından geçersin... Rize'ye gidersin, Sarp kapısından geçersin...

"Öyle mi olacak, başka yerden mi olacak, nasıl olacak... Paraşütle mi ineceğim, gemiyle mi gideceğim?" "Öyle mi olacak, başka yerden mi olacak, nasıl olacak... Paraşütle mi ineceğim, gemiyle mi gideceğim?"

"Ya ne oluyorsun ya, otursana oturduğun yerde. Bak âlem oturuyor uslu uslu..."Ya ne oluyorsun ya, otursana oturduğun yerde. Bak âlem oturuyor uslu uslu... Kahveler var, pavyonlar var, barlar var, parklar var, national parklar var,Kahveler var, pavyonlar var, barlar var, parklar var, national parklar var, dere kenarları var, deniz kenarları var... Sörf yapabilirsin; dalga sörfü, rüzgar sörfü...dere kenarları var, deniz kenarları var... Sörf yapabilirsin; dalga sörfü, rüzgar sörfü... Dalmak var, çıkmak var, yemek var, içmek var, yatmak var, gezmek var, tozmak var... Ne oluyor sana ya?" Dalmak var, çıkmak var, yemek var, içmek var, yatmak var, gezmek var, tozmak var... Ne oluyor sana ya?"

Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm. "Savaşmaya rağbetim var kardeşim.Hamdü lillâh var gazâya sad-hezâran rağbetüm.

"Savaşmaya rağbetim var kardeşim.
İçime düşmüş bu aşk, gazâ etmek istiyorum." İçime düşmüş bu aşk, gazâ etmek istiyorum."

Osmanlı böyleydi. Bu topraklar öyle kazanılmaz da savunulmaz da... Osmanlı böyleydi. Bu topraklar öyle kazanılmaz da savunulmaz da...

Bu hava gittikten sonra savunulamadı zaten.Bu hava gittikten sonra savunulamadı zaten. Bu hava gitti, bu ruh gitti, bu iman gitti, bu İslâm'a bağlılık gitti, bu ihlâs gitti,Bu hava gitti, bu ruh gitti, bu iman gitti, bu İslâm'a bağlılık gitti, bu ihlâs gitti, bu dindarlık gitti; o zaman Osmanlı bitti. Osmanlı niye bitti? Dindarlık gitti de ondan bitti. bu dindarlık gitti; o zaman Osmanlı bitti.

Osmanlı niye bitti?

Dindarlık gitti de ondan bitti.

"Nereden biliyorsun hocam Osmanlı'da dindarlığın gittiğini?" "Nereden biliyorsun hocam Osmanlı'da dindarlığın gittiğini?"

Divan edebiyatını bir açıver de gör bakalım, şairler neler yazmış...Divan edebiyatını bir açıver de gör bakalım, şairler neler yazmış... Bak bakalım, Lale devrinde neler yazmışlar...Bak bakalım, Lale devrinde neler yazmışlar... Bak bakalım, falanca şair neler döktürmüş, filancalar neler dizmiş, neler söylemiş... Bak bakalım, falanca şair neler döktürmüş, filancalar neler dizmiş, neler söylemiş...

"Sa'dâbâd'a gidelim..." Kaplumbağaların üstüne mumları dikiyorlarmış,"Sa'dâbâd'a gidelim..." Kaplumbağaların üstüne mumları dikiyorlarmış, kaplumbağalar mumlar [üstünde] geziyorlarmış, onlar da Sa'dâbâd'da zevk yapıyorlarmış.kaplumbağalar mumlar [üstünde] geziyorlarmış, onlar da Sa'dâbâd'da zevk yapıyorlarmış. Kağıthane'nin karşısı... Haliç'in Kağıthane deresi bir ayrı âlem...Kağıthane'nin karşısı... Haliç'in Kağıthane deresi bir ayrı âlem... Kağıthane'de çayırlar, çimenler, ağaçlar, keyifler, zevkler,Kağıthane'de çayırlar, çimenler, ağaçlar, keyifler, zevkler, helvalar, mısırlar, tatlılar, ekşiler, turşular...Oh, gel keyfim gel...helvalar, mısırlar, tatlılar, ekşiler, turşular...Oh, gel keyfim gel... Şemşiyeli, peçeli, sürmeli, rastıklı hanımlar; burma bıyıklı,Şemşiyeli, peçeli, sürmeli, rastıklı hanımlar; burma bıyıklı, cepkenli delikanlılar, bıyık kıvıran, yan bakan vesaire... cepkenli delikanlılar, bıyık kıvıran, yan bakan vesaire...

Ne oldu? İslâm'da bunlar var mı kardeşim? Kur'an'da, hadiste bunlar var mı? Yok. Ne oldu? İslâm'da bunlar var mı kardeşim? Kur'an'da, hadiste bunlar var mı?

Yok.

"Gidelim serv-i revânım, yürü Sa'dâbâd'e." Serv-i revânım kim ya? "Gidelim serv-i revânım, yürü Sa'dâbâd'e."

Serv-i revânım kim ya?

"Servi boylum, hadi Sa'dâbâd'a gidelim." diyor. Sa'dâbâd, ayrı bir âlem."Servi boylum, hadi Sa'dâbâd'a gidelim." diyor.

Sa'dâbâd, ayrı bir âlem.
Haliç'in bu tarafında.Haliç'in bu tarafında. Sa'dâbâd köşkü filan var. O zaman Kağıthane İstanbul'un mesire yeri...Sa'dâbâd köşkü filan var.

O zaman Kağıthane İstanbul'un mesire yeri...
Hadi, hoca bir de "mesire" dedi. Mesire ne demek? Hadi, hoca bir de "mesire" dedi. Mesire ne demek?

İngilizcesi picnic.Mesire, "gezme yeri, seyrangâh yer" demek. Kimse bilmiyor.İngilizcesi picnic.Mesire, "gezme yeri, seyrangâh yer" demek. Kimse bilmiyor. Ama pikniği herkes biliyor, çocuk bile biliyor. "Nereye gideceksiniz?" Ama pikniği herkes biliyor, çocuk bile biliyor.

"Nereye gideceksiniz?"

"Pikniğe gideceğiz. Hoca dede pikniğe gideceğiz." diyor. "Pikniğe gideceğiz. Hoca dede pikniğe gideceğiz." diyor.

Dilini tutacağım ama tutamıyor um, 'fırt' diye elimden kaçıyor.Dilini tutacağım ama tutamıyor um, 'fırt' diye elimden kaçıyor. Babasının dilini tutmak lazım, kulağını çekmek lazım. Mesireyi öğretmemiş, pikniği öğretmiş. Babasının dilini tutmak lazım, kulağını çekmek lazım. Mesireyi öğretmemiş, pikniği öğretmiş.

Yürü ey serv-i revânım, gidelim Sa'dâbâd'e. Ne olacak orada? Yürü ey serv-i revânım, gidelim Sa'dâbâd'e.

Ne olacak orada?

Bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pâkize-edâ. "Sen gel, bir de ben, bir de çalgıcı..." Bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pâkize-edâ.

"Sen gel, bir de ben, bir de çalgıcı..."

Mutrib, "çalgıcı, gıygıycı" demek.Mutrib, "çalgıcı, gıygıycı" demek. Herhalde çingenelerden [çalgıcılar] vardı, orada Herhalde çingenelerden [çalgıcılar] vardı, orada sipariş üzerine;sipariş üzerine; fesli, burma bıyıklı, delikanlı, şemsiyeli, peçeli, altı dallı güllü,fesli, burma bıyıklı, delikanlı, şemsiyeli, peçeli, altı dallı güllü, işlemeli, dantel mendilli kadın, ikisi yan yana giderken işaret etti miişlemeli, dantel mendilli kadın, ikisi yan yana giderken işaret etti mi herhalde gıygıycı da oraya gidiyordu. Bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pâkize-edâ. herhalde gıygıycı da oraya gidiyordu.

Bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pâkize-edâ.

Yani mutrip de süklüm bir şey olmayacak, güzel giyimli, edası güzel bir kimse olacak. Yani mutrip de süklüm bir şey olmayacak, güzel giyimli, edası güzel bir kimse olacak.

İznin olursa eğer, bir de Nedîm-i şeydâ. "Bir de bu Nedim gelsin." diyor.İznin olursa eğer, bir de Nedîm-i şeydâ.

"Bir de bu Nedim gelsin." diyor.
"Müsaade edersen bir de ben geleyim." diyor. Şair kendisini de katıyor. "Müsaade edersen bir de ben geleyim." diyor. Şair kendisini de katıyor.

Bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pâkize-edâ İznin olursa eğer, bir de Nedîm-i şeydâ Bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pâkize-edâ

İznin olursa eğer, bir de Nedîm-i şeydâ

Şeydâ ne demek? "Deli" demek. Neden deli olmuş? Zevkten, mecnun. "Bir de Nedîm-i Şeyda gelsin." Şeydâ ne demek?

"Deli" demek.

Neden deli olmuş?

Zevkten, mecnun.

"Bir de Nedîm-i Şeyda gelsin."

Gayrı yârânı bugünlük eyleyip ey şûh feda Gidelim serv-i revânım, yürü Sa'dâbâd'e Gayrı yârânı bugünlük eyleyip ey şûh feda

Gidelim serv-i revânım, yürü Sa'dâbâd'e

"Başka arkadaşları atlatalım bugün..."Başka arkadaşları atlatalım bugün... Onları feda edelim, onlar gelmesin;Onları feda edelim, onlar gelmesin; Sa'dâbâd'a ey servi boylum, hadi gidelim..." Osmanlı neden yıkılmış? Gazelden, şarkıdan, içkiden... Sa'dâbâd'a ey servi boylum, hadi gidelim..."

Osmanlı neden yıkılmış?

Gazelden, şarkıdan, içkiden...

İçki haram değil miydi Osmanlı'da? Haramdı. İçilmiyor muydu? Küplerle içiliyordu.İçki haram değil miydi Osmanlı'da?

Haramdı.

İçilmiyor muydu?

Küplerle içiliyordu.
Adam içiyor. Nerede içiyordu? Ermeni mahallesinde.Adam içiyor.

Nerede içiyordu?

Ermeni mahallesinde.
Türk mahallesinde hacı dedeler, babalar bastonla döver diye Kumkapı'ya iniyorlardı,Türk mahallesinde hacı dedeler, babalar bastonla döver diye Kumkapı'ya iniyorlardı, -Kumkapı, Ermeni mahallesi- orada her şeyi görüyorlardı.-Kumkapı, Ermeni mahallesi- orada her şeyi görüyorlardı. Askerî öğrenci yurdu Kumkapı'ya kurulmuştu. Ermenistan olduğu için, Ermeniler çok olduğu için.Askerî öğrenci yurdu Kumkapı'ya kurulmuştu. Ermenistan olduğu için, Ermeniler çok olduğu için. Harbiye karşı tarafta kurulmuş, gayrimüslimlerin çok olduğu yerde.Harbiye karşı tarafta kurulmuş, gayrimüslimlerin çok olduğu yerde. Hepsi düşünülmüştür, hepsinin sebebi vardır. Düşünürsen bulursun. Hepsi düşünülmüştür, hepsinin sebebi vardır. Düşünürsen bulursun.

Sa'dâbâd şiirinin daha başka yerleri var, onları söylemek istemiyorum. Ama o yeter. Sa'dâbâd şiirinin daha başka yerleri var, onları söylemek istemiyorum. Ama o yeter.

Ey Muhammed, mu'cizât-ı Ahmed-i Muhtar ile Umarım gâlib ola a'dâ-yı dîne devletüm Ey Muhammed, mu'cizât-ı Ahmed-i Muhtar ile

Umarım gâlib ola a'dâ-yı dîne devletüm

Şair, sultan kendisine hitap ediyor. "Ey Muhammed" diyor, kendisi sultan Muhammed ya...Şair, sultan kendisine hitap ediyor. "Ey Muhammed" diyor, kendisi sultan Muhammed ya... "Ey Muhammed, Ahmed-i Muhtar olan, Muhammed-i Mustafâ olan Peygamberimiz'in mucizeleri ile"Ey Muhammed, Ahmed-i Muhtar olan, Muhammed-i Mustafâ olan Peygamberimiz'in mucizeleri ile umarım ki din düşmanlarına, benim başında bulunduğum devletim umarım ki galip gelir." diyor. umarım ki din düşmanlarına, benim başında bulunduğum devletim umarım ki galip gelir." diyor.

Böyle düşündükleri zaman, Allah rızası için düşündükleri zaman zafer kazandılar. Böyle düşündükleri zaman, Allah rızası için düşündükleri zaman zafer kazandılar.

Bu vesileyle biraz Şemseddîn-i Sivâsî Efendimiz hazretlerini anlatmak istiyorum. Bu vesileyle biraz Şemseddîn-i Sivâsî Efendimiz hazretlerini anlatmak istiyorum.

Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri kaddesallâhu sırrahû Halvetî tarikatimizden, Sivasta, Zile'de,Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri kaddesallâhu sırrahû Halvetî tarikatimizden, Sivasta, Zile'de, Tokat'ta bulunmuş bir kimse. Türbesi Sivas'ta.Tokat'ta bulunmuş bir kimse. Türbesi Sivas'ta. Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri âhir ömründe bir rüya görüyor.Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri âhir ömründe bir rüya görüyor. Hayırdır inşaallah, kendisine cihat, savaş emrediliyor. Cihada gidecek. Uyanıyor, ihvânına diyor ki; Hayırdır inşaallah, kendisine cihat, savaş emrediliyor. Cihada gidecek. Uyanıyor, ihvânına diyor ki;

"Ben bu gece rüya gördüm, cihat etmek gerekiyor." İhvan diyorlar ki; "Ben bu gece rüya gördüm, cihat etmek gerekiyor."

İhvan diyorlar ki;

"Efendimiz, zât-ı âlîniz yaşlandınız, kaç yaşına geldiniz, yaşlı insansınız."Efendimiz, zât-ı âlîniz yaşlandınız, kaç yaşına geldiniz, yaşlı insansınız. Siz zaten nefisle cihat ediyorsunuz, şeytanla cihat ediyorsunuz. Nefisle cihat etmek en büyük cihattır.Siz zaten nefisle cihat ediyorsunuz, şeytanla cihat ediyorsunuz. Nefisle cihat etmek en büyük cihattır. Zaten bu vazifeyi her an yapıyorsunuz, her an mücahitsiniz. Onun için oturun oturduğunuz yerde." Zaten bu vazifeyi her an yapıyorsunuz, her an mücahitsiniz. Onun için oturun oturduğunuz yerde."

"Yok, benim bu rüyadan anladığım askere gitmemiz lazım, savaşmamız lazım." "Yok, benim bu rüyadan anladığım askere gitmemiz lazım, savaşmamız lazım."

"Peki efendim. Zât-ı âlîniz bilirsiniz."Peki efendim. Zât-ı âlîniz bilirsiniz. Ne yapacağız?" Silahlar hazırlanacak.Ne yapacağız?"

Silahlar hazırlanacak.
Başlıyorlar, demircilere ısmarlıyorlar; kılıçlar, kalkanlar, zırhlar, mızraklar...Başlıyorlar, demircilere ısmarlıyorlar; kılıçlar, kalkanlar, zırhlar, mızraklar... Hazırlıklar yapılıyor, yapılıyor... O sırada İstanbul'dan Sivas'a bir haberci geliyor,Hazırlıklar yapılıyor, yapılıyor... O sırada İstanbul'dan Sivas'a bir haberci geliyor, 'dıgıdık dıgıdık' posta katırı geliyor. Diyor ki; 'dıgıdık dıgıdık' posta katırı geliyor. Diyor ki; "Padişahımdan ferman vardır, zât-ı âlînize selamlar ediyor. Kendisi gazaya çıkacak,"Padişahımdan ferman vardır, zât-ı âlînize selamlar ediyor. Kendisi gazaya çıkacak, Endülüs küffârı üzerine, Avusturya küffârı üzerine cihat edecek.Endülüs küffârı üzerine, Avusturya küffârı üzerine cihat edecek. Bereket olsun diye sizin de savaşa katılmanızı istiyor efendim. Sultanımızın ricası budur."Bereket olsun diye sizin de savaşa katılmanızı istiyor efendim. Sultanımızın ricası budur." El pençe divan duruyor. El pençe divan duruyor.

Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri tebessüm ediyor, diyor ki; Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri tebessüm ediyor, diyor ki;

"Biz zaten hazırız, hazırlandık. Silahlarımız, kalkanlarımız, harp cihazlarımız hazır." "Biz zaten hazırız, hazırlandık. Silahlarımız, kalkanlarımız, harp cihazlarımız hazır."

"Nasıl hazırlandınız, kimden duydunuz?" "Ben rüyada gördüm, hazırlandık. Biz hazırız." diyor. "Nasıl hazırlandınız, kimden duydunuz?"

"Ben rüyada gördüm, hazırlandık. Biz hazırız." diyor.

Tabii adam 'dıgıdık dıgıdık' aynı süratle İstanbul'a dönüyor.Tabii adam 'dıgıdık dıgıdık' aynı süratle İstanbul'a dönüyor. Bağdat yolu mâlum, nerelerden geçiyor, nasıl gidiyor...Bağdat yolu mâlum, nerelerden geçiyor, nasıl gidiyor... Horasan yolu, İpek yolu, artık oralardan dönüyor... Padişaha diyor ki; Horasan yolu, İpek yolu, artık oralardan dönüyor... Padişaha diyor ki;

"Efendim, ben oraya gittim, gazaya katılsınlar diye davet ettim."Efendim, ben oraya gittim, gazaya katılsınlar diye davet ettim. Onlar zaten rüya görmüşler, önceden hazırlanmışlar." "Ya, öyle mi?.."Onlar zaten rüya görmüşler, önceden hazırlanmışlar."

"Ya, öyle mi?.."
Padişah da; "Bu işte bir bereket var demek ki, onlar da önceden hazırlanmışlar." diye seviniyor. Padişah da; "Bu işte bir bereket var demek ki, onlar da önceden hazırlanmışlar." diye seviniyor.

Ve Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri müritleriyle beraber silahlanıp, giyinip,Ve Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri müritleriyle beraber silahlanıp, giyinip, atlanıp Sivas'tan İstanbul'a yola çıkıyorlar. Tekkeler, miskinler tekkesi miymiş?atlanıp Sivas'tan İstanbul'a yola çıkıyorlar.

Tekkeler, miskinler tekkesi miymiş?
Tekkeler, bozguncu, tembel insanların yatma yeri miymiş? Tekkeler, bozguncu, tembel insanların yatma yeri miymiş?

Bak, Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri müritleriyle beraber savaşa gidiyor.Bak, Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri müritleriyle beraber savaşa gidiyor. Askerlik çağını çoktan geçmiş. Ben bile askerlik çağını çoktan geçtim, beni çağ dışılığa ayırdılar.Askerlik çağını çoktan geçmiş. Ben bile askerlik çağını çoktan geçtim, beni çağ dışılığa ayırdılar. Ben şimdi resmen çağ dışıyım. Kimse "gık" diyemez. Ben şimdi resmen çağ dışıyım. Kimse "gık" diyemez. "Çağ dışıyım" diye övünsem, söylesem "gık" diyemez. Benim askerlik çağım bitti."Çağ dışıyım" diye övünsem, söylesem "gık" diyemez. Benim askerlik çağım bitti. Askerliği yaptım.Askerliği yaptım. Ama o daha yaşlı, müritleriyle askere gidiyor. "Şeyhimiz Ama o daha yaşlı, müritleriyle askere gidiyor. "Şeyhimiz

savaşa gidiyor." diye onlar da aşk ile, şevk ile yola koyuluyorlar. savaşa gidiyor." diye onlar da aşk ile, şevk ile yola koyuluyorlar.

Sivas ile İstanbul arası 900 kilometre midir? Sivas ile İstanbul arası 900 kilometre midir?

Sivas'tan 950-1000 kilometre filandır. O kadar mesafeyi atla geliyorlar. Sivas'tan 950-1000 kilometre filandır.

O kadar mesafeyi atla geliyorlar.

İstanbul'a üç menzil kala, İstanbul'dan Aziz Mahmud-u Hüdâyî Efendimiz hazretleri,İstanbul'a üç menzil kala, İstanbul'dan Aziz Mahmud-u Hüdâyî Efendimiz hazretleri, kaddesallâhu sırrahu'l-azîz, o da büyük zât, büyük evliyâ, alim, fâzıl, kâmil,kaddesallâhu sırrahu'l-azîz, o da büyük zât, büyük evliyâ, alim, fâzıl, kâmil, padişahın hürmet ettiği, atına bindirdiği, önünde yaya yürüdüğü, dizginini tuttuğu insan,padişahın hürmet ettiği, atına bindirdiği, önünde yaya yürüdüğü, dizginini tuttuğu insan, Aziz Mahmud-u Hüdâyî hazretleri, efendimiz, pîrimiz, pirlerimizden biri... Aziz Mahmud-u Hüdâyî hazretleri, efendimiz, pîrimiz, pirlerimizden biri... Üç konak beriye geliyor, Şemseddîn-i Sivâsî hazretlerini İzmit'te karşılıyor. Üç konak beriye geliyor, Şemseddîn-i Sivâsî hazretlerini İzmit'te karşılıyor.

İstanbul, Kartal, Gebze, İzmit; o zaman İzmit üç günlük yol. 90 kilometre; 30, 60, 90...İstanbul, Kartal, Gebze, İzmit; o zaman İzmit üç günlük yol. 90 kilometre; 30, 60, 90... Kervanın bir günlük mesafesi aşağı yukarı 30 küsur kilometredir. Kervanın bir günlük mesafesi aşağı yukarı 30 küsur kilometredir. Kartal'da, Gebze'de hanlar vardır, büyük yerler vardır... O zaman orası çok canlıydı. Kartal'da, Gebze'de hanlar vardır, büyük yerler vardır... O zaman orası çok canlıydı. Gebze'de yol ikiye ayrılır. Bir, maunalarla karşıya geçerler, dağları aşıp İznik'e gider.Gebze'de yol ikiye ayrılır. Bir, maunalarla karşıya geçerler, dağları aşıp İznik'e gider. Bir de, dağları aşmadan, eğer Ankara tarafına, Sivas tarafına gidecekse, Bir de, dağları aşmadan, eğer Ankara tarafına, Sivas tarafına gidecekse, İzmit Adapazarı tarafına yönelecekse İzmit'te durur. O zaman oranın adı İznikmit. İzmit Adapazarı tarafına yönelecekse İzmit'te durur. O zaman oranın adı İznikmit.

Aziz Mahmud-u Hüdâyî hazretleri "Hoş geldiniz efendim." diye Şemseddîn-i Sivasî hazretlerini karşılamaya üç konak geldi. Aziz Mahmud-u Hüdâyî hazretleri "Hoş geldiniz efendim." diye Şemseddîn-i Sivasî hazretlerini karşılamaya üç konak geldi.

Neden? Mücevherin kıymetini kuyumcu bilir de ondan.Neden?

Mücevherin kıymetini kuyumcu bilir de ondan.
Gelen zatın ne kadar büyük zât olduğunu biliyor, hürmet ediyor;Gelen zatın ne kadar büyük zât olduğunu biliyor, hürmet ediyor; "Büyük evliyâullah, mübarek bir zât geliyor." diye "Büyük evliyâullah, mübarek bir zât geliyor." diye üç günlük yola karşılamaya geliyor. üç günlük yola karşılamaya geliyor.

Allah razı olsun, bizim kardeşlerimiz bizi Cakarta'da karşıladılar, denizler aşırı nerelere geldiler...Allah razı olsun, bizim kardeşlerimiz bizi Cakarta'da karşıladılar, denizler aşırı nerelere geldiler... Sağolsunlar. Padişahın yanına geliyorlar. Padişah seviniyor vesaire... Sefere çıkıyorlar.Sağolsunlar.

Padişahın yanına geliyorlar. Padişah seviniyor vesaire... Sefere çıkıyorlar.
Balkanlar'a gidiyorlar, Bulgaristan'ı geçiyorlar, Sırbistan'ı geçiyorlar...Balkanlar'a gidiyorlar, Bulgaristan'ı geçiyorlar, Sırbistan'ı geçiyorlar... O sırada Avusturyalılar 200 bin kişilik bir ordu toplamış.O sırada Avusturyalılar 200 bin kişilik bir ordu toplamış. Gök demir, her taraf zırhlı, çok iyi hazırlanmışlar, kuvvetli orduları var.Gök demir, her taraf zırhlı, çok iyi hazırlanmışlar, kuvvetli orduları var. Avusturya Prusya imparatorluğu, muazzam orduyla hazırlanmış.Avusturya Prusya imparatorluğu, muazzam orduyla hazırlanmış. Kalelerden birisini muhasara ediyorlar.Kalelerden birisini muhasara ediyorlar. 200 bin kişilik ordu gelirken tabii sağa sola sataşarak geliyor, yakarak yıkarak geliyor.200 bin kişilik ordu gelirken tabii sağa sola sataşarak geliyor, yakarak yıkarak geliyor. Bir kaleye geliyorlar, kaledekiler savunmada. Diyorlar ki; "Kaleyi savunmayın, teslim edin, çıkın gidin." Bir kaleye geliyorlar, kaledekiler savunmada. Diyorlar ki;

"Kaleyi savunmayın, teslim edin, çıkın gidin."

Avusturyalılar [muhasara] yapıyorlar. Kaledekilerin cephanesi yok.Avusturyalılar [muhasara] yapıyorlar. Kaledekilerin cephanesi yok. Hanımları, çocukları var. Garibanlar, boynu bükük mahsunlar, masumlar var. Yiyecek yok.Hanımları, çocukları var. Garibanlar, boynu bükük mahsunlar, masumlar var. Yiyecek yok. "Kaleyi teslim ederseniz canınıza dokunmayız, geçin gidin, ülkenize dönün." dedikleri için"Kaleyi teslim ederseniz canınıza dokunmayız, geçin gidin, ülkenize dönün." dedikleri için "peki" gidiyorlar, kaleyi teslim ediyorlar. Buna "peki" gidiyorlar, kaleyi teslim ediyorlar. Buna Osmanlı harp tabiri [olarak] "kaleyi vire ile vermek veya almak" deniliyor. Yani anlaşma ile...Osmanlı harp tabiri [olarak] "kaleyi vire ile vermek veya almak" deniliyor. Yani anlaşma ile... Vire ile kaleyi alıyorlar, bütün çocukları, kadınları kesiyorlar, hepsini öldürüyorlar.Vire ile kaleyi alıyorlar, bütün çocukları, kadınları kesiyorlar, hepsini öldürüyorlar. Sözlerinde durmuyorlar. Bu facia bir duyuluyor Osmanlı ordusunda; Sözlerinde durmuyorlar.

Bu facia bir duyuluyor Osmanlı ordusunda;
nasıl üzülüyor, hepsi kan ağlıyor.nasıl üzülüyor, hepsi kan ağlıyor. Hadi o 200 bin kişilik ordunun olduğu tarafa doğru Osmanlı ordusu yollanıyor.Hadi o 200 bin kişilik ordunun olduğu tarafa doğru Osmanlı ordusu yollanıyor. Ama Osmanlı ordusu bu ordudan sayıca az.Ama Osmanlı ordusu bu ordudan sayıca az. Haçova denilen yerde karşılaşıyorlar. Haçova denilen yerde karşılaşıyorlar.

Ben bir vakit olsa da oraları gezsem, videoya alsam, bu bilgileri de eklesem,Ben bir vakit olsa da oraları gezsem, videoya alsam, bu bilgileri de eklesem, televizyonlarımızda bunları millete seyrettirsek. Estergon kalesini merak etmez misiniz? televizyonlarımızda bunları millete seyrettirsek. Estergon kalesini merak etmez misiniz?

Estergon kal'ası bre dilber aman... Nasıl tüyleri diken diken oluyor insanın. Estergon kalesi bre!..Estergon kal'ası bre dilber aman... Nasıl tüyleri diken diken oluyor insanın. Estergon kalesi bre!.. Allah... Onu görmek istemez mi insan; göklere burcu yükselmiş yalçın bir kale...Allah... Onu görmek istemez mi insan; göklere burcu yükselmiş yalçın bir kale... Orada ne facialar olmuş... Ordumuz geri çekilirken neler çekmişler, ne ölümler olmuş.Orada ne facialar olmuş... Ordumuz geri çekilirken neler çekmişler, ne ölümler olmuş. Balkanlar'da neler olmuş, Kırım'da neler olmuş... Nereden anlayacaksın neler olduğunu? Balkanlar'da neler olmuş, Kırım'da neler olmuş...

Nereden anlayacaksın neler olduğunu?

Bu son savaşlara bak, bu Sırplar'ın Boşnaklar'a Avrupalılar'ın desteğiyle,Bu son savaşlara bak, bu Sırplar'ın Boşnaklar'a Avrupalılar'ın desteğiyle, NATO'nun desteğiyle neler yaptığını, yardımsız insanları, NATO'nun desteğiyle neler yaptığını, yardımsız insanları, masum komşularını nasıl kestiklerini gör, tarihteki hunharlıklarını anla.masum komşularını nasıl kestiklerini gör, tarihteki hunharlıklarını anla. Bulgaristan'da, Yunanistan'da, Girit'te, Selanik'te neler yaptıklarını anla. Gayet kesin. Bulgaristan'da, Yunanistan'da, Girit'te, Selanik'te neler yaptıklarını anla. Gayet kesin.

Bir atasözü var: "Su uyur, düşman uyumaz." Düşman uyumaz, tamam, burayı anladık. "Su uyur" ne demek? Bir atasözü var:

"Su uyur, düşman uyumaz."

Düşman uyumaz, tamam, burayı anladık. "Su uyur" ne demek?

Şurada imtihan edeyim, hiç kimse bilmez. Şurada imtihan edeyim, hiç kimse bilmez.

Buradaki su, water değil. Zaten waterin uyuması uyanması...Buradaki su, water değil. Zaten waterin uyuması uyanması... Hadi diyelim ki mecâzen bir çağlayan su var, bir de durgun su var, durgunluğu... Hayır. Hadi diyelim ki mecâzen bir çağlayan su var, bir de durgun su var, durgunluğu... Hayır.

Sü, eski Türkçe'de "asker" demek. Sübaşı, "asker başı" demek. Sü, eski Türkçe'de "asker" demek. Sübaşı, "asker başı" demek.

"Sü uyur, düşman uyumaz." Bu ne demek? "Ey komutan, dikkat et, savaş meydanındasın,"Sü uyur, düşman uyumaz." Bu ne demek?

"Ey komutan, dikkat et, savaş meydanındasın,
senin askerin yorulur, uyur, nöbetçi koy, dikkat et.senin askerin yorulur, uyur, nöbetçi koy, dikkat et. Senin askerin uyur ama düşman fırsat kollar, uyumaz." demek. Subaşını duymadınız mı? Senin askerin uyur ama düşman fırsat kollar, uyumaz." demek.

Subaşını duymadınız mı?

Subaşı, Nasreddin Hoca fıkralarında filan duymadınız mı? Subaşı, Nasreddin Hoca fıkralarında filan duymadınız mı?

"Subaşı şöyle yapmış da Nasreddin Hoca da böyle demiş..." "Komutan" demek. "Subaşı şöyle yapmış da Nasreddin Hoca da böyle demiş..."

"Komutan" demek.

Niye "komutan" kelimesini kullanıyoruz? Kumandan, Fransızca.Niye "komutan" kelimesini kullanıyoruz?

Kumandan, Fransızca.
Subaşını kullanalım, ne güzel. Subaşı, gayet güzel, tarihî bir [kelime...] Ne olur kullansak? Subaşını kullanalım, ne güzel. Subaşı, gayet güzel, tarihî bir [kelime...] Ne olur kullansak?

"Su uyur, düşman uyumaz." O tarafa yöneldiler, Haçova'da bir karşılaştılar."Su uyur, düşman uyumaz."

O tarafa yöneldiler, Haçova'da bir karşılaştılar.
200 bin kişilik pür silah, barutlu, toplu ordu, 'güm güm' patlamaya başladı.200 bin kişilik pür silah, barutlu, toplu ordu, 'güm güm' patlamaya başladı. Hadi bakalım sayıca üstün tarafı yen, kolay mı? 11-11 maç oluyor, 3-0 yeniliyorsun. Kolay değil. Hadi bakalım sayıca üstün tarafı yen, kolay mı?

11-11 maç oluyor, 3-0 yeniliyorsun. Kolay değil.
Koşuyorsun, [çabalıyorsun,] "Yazık oldu millî takıma!" diyorsun,Koşuyorsun, [çabalıyorsun,] "Yazık oldu millî takıma!" diyorsun, "Kalemiz kevgir gibi oldu, delik deşik oldu, kaç gol attılar... Tüh be, hay Allah..." "Kalemiz kevgir gibi oldu, delik deşik oldu, kaç gol attılar... Tüh be, hay Allah..." Yani o da koşturuyor, o da koşturuyor; ama karşı taraf bastırınca gol atabiliyor.Yani o da koşturuyor, o da koşturuyor; ama karşı taraf bastırınca gol atabiliyor. Usta olan karşı tarafı yeniyor. 200 bin kişilik ordunun geldiğini anla, gözünün önüne getir; Usta olan karşı tarafı yeniyor.

200 bin kişilik ordunun geldiğini anla, gözünün önüne getir;
zırhlı, tüfekli, toplu bir ordu geliyor. Ne olur? Bir kapıştılar savaşta... zırhlı, tüfekli, toplu bir ordu geliyor. Ne olur?

Bir kapıştılar savaşta...
Bir kapıştılar, çatır çatır, şakır şakır, kılıç kalkan seslerinden, toz duman ortalıkta kalktı,Bir kapıştılar, çatır çatır, şakır şakır, kılıç kalkan seslerinden, toz duman ortalıkta kalktı, Osmanlı ordusu dağıldı. Gördün mü şimdi olanları; bak, durum nasıl gidiyor...Osmanlı ordusu dağıldı. Gördün mü şimdi olanları; bak, durum nasıl gidiyor... Osmanlı ordusu dağıldı, yeniçeriler geri çekiliyorlar, kaçıyorlar...Osmanlı ordusu dağıldı, yeniçeriler geri çekiliyorlar, kaçıyorlar... Padişahın otağının yakınına kadar düşman vuruşa vuruşa geldi. Padişahın otağının yakınına kadar düşman vuruşa vuruşa geldi. Padişah düşmanın eline esir düşecek. Atına atladı. Atını getirdiler. Padişah düşmanın eline esir düşecek. Atına atladı. Atını getirdiler. Atına atlarken padişahın hocası, alim, tarihçi, Hoca Sâdeddin padişahın yakasına yapıştı:Atına atlarken padişahın hocası, alim, tarihçi, Hoca Sâdeddin padişahın yakasına yapıştı: "Gidemezsin padişahım!" dedi. "Sen gittin mi ordu kılıçtan geçirilir. Gitmeye hakkın yok! "Gidemezsin padişahım!" dedi. "Sen gittin mi ordu kılıçtan geçirilir. Gitmeye hakkın yok! Gitmeyeceksin, burada çarpışacaksın!" dedi. Adamı indirdi. Gitmeyeceksin, burada çarpışacaksın!" dedi. Adamı indirdi. Hocaların rolüne bak! İstanbul'un fethini kim sağladı? Hocaların rolüne bak!

İstanbul'un fethini kim sağladı?

Akşemseddin; "Sebat et, bırakma, muhasarayı kaldırma; Akşemseddin; "Sebat et, bırakma, muhasarayı kaldırma; zafer olacak, sabret." dedi, dedi, dedi... Akşemseddin sağladı.zafer olacak, sabret." dedi, dedi, dedi... Akşemseddin sağladı. Yoksa padişah kaldırıyordu, vezirler muhasarayı kaldırma taraftarıydı. Yoksa padişah kaldırıyordu, vezirler muhasarayı kaldırma taraftarıydı. "Olmuyor, iki aydır bekliyoruz, bir şey olmuyor." diyorlardı. "Olmuyor, iki aydır bekliyoruz, bir şey olmuyor." diyorlardı.

Padişah kaçacakken Hoca Sâdeddin durdurdu.Padişah kaçacakken Hoca Sâdeddin durdurdu. Padişah indi ama can korkusu var, düşmanın eline esir düşebilir, her şey bitebilir.Padişah indi ama can korkusu var, düşmanın eline esir düşebilir, her şey bitebilir. Saray nerede, atlas döşekler nerede, er meydanındaki bu hal ne?Saray nerede, atlas döşekler nerede, er meydanındaki bu hal ne? Ordusu perişan, döküldü, geri gidiyor... Kızgınlıkla Şemseddîn-i Sivâsî hazretlerine çattı. Ordusu perişan, döküldü, geri gidiyor... Kızgınlıkla Şemseddîn-i Sivâsî hazretlerine çattı. Dedi ki; "Hoca hoca!.." Zaten hocaya kızdılar mı "hocam" filan demezler, Dedi ki;

"Hoca hoca!.."

Zaten hocaya kızdılar mı "hocam" filan demezler,
o zaman "hoca hoca!" derler. "Hoca hoca, vazifeni bil, in aşağı, çık yukarı...o zaman "hoca hoca!" derler. "Hoca hoca, vazifeni bil, in aşağı, çık yukarı... O kadar konuş, uzun konuşma." Hocaların çektiği cemaatten, Allah... O kadar konuş, uzun konuşma." Hocaların çektiği cemaatten, Allah...

"Hoca hoca! Sen mânevî birtakım işaretlerden bahsediyordun, "Hoca hoca! Sen mânevî birtakım işaretlerden bahsediyordun, 'Allah'ın izniyle zafer bizimdir.' diyordun, bu ne haldir? Bak gidiyor, Osmanlı ordusu yıkılıyor." dedi. 'Allah'ın izniyle zafer bizimdir.' diyordun, bu ne haldir? Bak gidiyor, Osmanlı ordusu yıkılıyor." dedi.

Düşman bir saldırdı o sırada...Düşman bir saldırdı o sırada... Hadi, padişahın mutfağına, yemek pişirilen, yakın, etrafındaki yani maiyetine kadar geldiler.Hadi, padişahın mutfağına, yemek pişirilen, yakın, etrafındaki yani maiyetine kadar geldiler. Bizim Bolulu Mengenli aşçılar satırlarla düşmanla çarpıştılar.Bizim Bolulu Mengenli aşçılar satırlarla düşmanla çarpıştılar. Et kestikleri satırları aldılar, pat küt [çarpışmaya] başladı. Et kestikleri satırları aldılar, pat küt [çarpışmaya] başladı. Onların vazifesi savaş değil yemek pişirmek ama satırlarla [saldırmaya] başladı. O hâle geldi. Onların vazifesi savaş değil yemek pişirmek ama satırlarla [saldırmaya] başladı. O hâle geldi.

O durumda iken Şemseddîn-i Sivâsî padişahın bu târizini, hakaretini anladı.O durumda iken Şemseddîn-i Sivâsî padişahın bu târizini, hakaretini anladı. "Hoca hoca! Öyle diyordun, bak dediğin çıkmadı." Yani "Yalan söylemişsin." demek istiyor."Hoca hoca! Öyle diyordun, bak dediğin çıkmadı." Yani "Yalan söylemişsin." demek istiyor. Gayet sakin, gayet ciddi; "Padişahım, sabredin, sonuç zaferle bitecek, zafer bizimdir." dedi. Gayet sakin, gayet ciddi;

"Padişahım, sabredin, sonuç zaferle bitecek, zafer bizimdir." dedi.

Neresi zafer? Asker kaçıyor, düşman mutfak yanına kadar gelmiş,Neresi zafer? Asker kaçıyor, düşman mutfak yanına kadar gelmiş, aşçıbaşılar takkeleriyle çarpışıyorlar, önlükleriyle düşman askerleriyle çarpışıyor. Nerede zafer? aşçıbaşılar takkeleriyle çarpışıyorlar, önlükleriyle düşman askerleriyle çarpışıyor. Nerede zafer?

Fakat; "Hayır! Zafer bizim. Korkma, sabredin, direnin." dedi. Fakat; "Hayır! Zafer bizim. Korkma, sabredin, direnin." dedi.

Ne olduysa durum bir değişti,Ne olduysa durum bir değişti, aşçıbaşılar saldıran düşmanı oradan püskürttüler. "Düşman kaçıyor!" diye bir sesler duyuldu.aşçıbaşılar saldıran düşmanı oradan püskürttüler. "Düşman kaçıyor!" diye bir sesler duyuldu. Kaçanlar da "Ne oluyor?" bir geriye döndüler, baktılar düşman geriye gidiyorKaçanlar da "Ne oluyor?" bir geriye döndüler, baktılar düşman geriye gidiyor hadi onun arkasından... hadi onun arkasından... Düşman da bu sefer "Biz bunları yendik sanıyorduk ama bunlar yenilmemişler..." Düşman da bu sefer "Biz bunları yendik sanıyorduk ama bunlar yenilmemişler..." filan derken bir bocaladı, bir saldırdılar... 200 yüz bin kişiyi Haçova bataklıklarında öldürdüler.filan derken bir bocaladı, bir saldırdılar... 200 yüz bin kişiyi Haçova bataklıklarında öldürdüler. Muazzam bir zafer kazandılar, düşmana muazzam kayıp verdirdiler. Muazzam bir zafer kazandılar, düşmana muazzam kayıp verdirdiler.

Zaferden sonra İstanbul'a geldiler. Padişah çok mahçup.Zaferden sonra İstanbul'a geldiler. Padişah çok mahçup. O savaşın kızgınlığı sırasında, o heyecan içinde; O savaşın kızgınlığı sırasında, o heyecan içinde; "Hoca hoca! Bak, dediklerin çıkmıyor!" demiş olmasından dolayı utanıyor."Hoca hoca! Bak, dediklerin çıkmıyor!" demiş olmasından dolayı utanıyor. Artık Şemseddîn-i Sivâsî hazretlerinin gönlünü almak istedi, dedi ki; Artık Şemseddîn-i Sivâsî hazretlerinin gönlünü almak istedi, dedi ki;

"Hocam işte sarayımızda misafir olun, ne olur..." "Hocam işte sarayımızda misafir olun, ne olur..."

"Bizim Sivas'a gitmemiz lazım, teşekkür ederim." dedi, gayet ciddi... Yürüdü gitti Sivas'a..."Bizim Sivas'a gitmemiz lazım, teşekkür ederim." dedi, gayet ciddi... Yürüdü gitti Sivas'a... Bir de dedi ki; "Bizim ecelimiz, vâdemiz yakındır, hazırlık yapmamız lazım." Bir de dedi ki;

"Bizim ecelimiz, vâdemiz yakındır, hazırlık yapmamız lazım."

Sivas'a gitti, orada vefat etti. Türbesi orada... Şemseddîn-i Sivâsî. Sivas'a gitti, orada vefat etti. Türbesi orada... Şemseddîn-i Sivâsî.

Sivas'ın gümbür gümbür "Şemseddîn-i Sivâsî günü" yapması lazım, Sivas Sivas olsa! Sivas'ın gümbür gümbür "Şemseddîn-i Sivâsî günü" yapması lazım, Sivas Sivas olsa!

Fetih gününü kutlamaz! Şemseddîn-i Sivâsî'yi bilmez!Fetih gününü kutlamaz! Şemseddîn-i Sivâsî'yi bilmez! Haçova meydan savaşı ne zaman olduğunu bilmez! Ecdâdının güzel ahlâkını bilmez!Haçova meydan savaşı ne zaman olduğunu bilmez! Ecdâdının güzel ahlâkını bilmez! Osmanlı'yı tanımaz, savunmaz; herkes kötülürken o daha beter kötüler! Böyle nesil mi olur?Osmanlı'yı tanımaz, savunmaz; herkes kötülürken o daha beter kötüler! Böyle nesil mi olur? Böyle torun mu olur? O dedeler darılmaz mı bize ya? "Bizim kıyafetimize ne yaptınız siz?Böyle torun mu olur? O dedeler darılmaz mı bize ya? "Bizim kıyafetimize ne yaptınız siz? Bizim koruduğumuz değerleri niye çiğnettiniz siz?" derse ne cevap vereceksiniz?Bizim koruduğumuz değerleri niye çiğnettiniz siz?" derse ne cevap vereceksiniz? Yarın karşılaşmayacak mısınız onlarla? "Ne yaptınız siz bizim emanetleri ya?Yarın karşılaşmayacak mısınız onlarla? "Ne yaptınız siz bizim emanetleri ya? Size yâdigâr bıraktığımız topraklar ne oldu? Vatan ne oldu? Üç hilâlli bayrak ne oldu?"Size yâdigâr bıraktığımız topraklar ne oldu? Vatan ne oldu? Üç hilâlli bayrak ne oldu?" derse ne yapacaksınız? Ne yapacağız? derse ne yapacaksınız? Ne yapacağız?

Allah'ın dinine hizmet hiçbir devirde durmuş değildir, durmayacak.Allah'ın dinine hizmet hiçbir devirde durmuş değildir, durmayacak. Çünkü her insan imtihan hâlinde. Hepimiz imtihan oluyoruz.Çünkü her insan imtihan hâlinde. Hepimiz imtihan oluyoruz. Hepimiz bu hayatta yaptıklarımızdan hesaba çekileceğiz. Çekilmeyecek miyiz?Hepimiz bu hayatta yaptıklarımızdan hesaba çekileceğiz. Çekilmeyecek miyiz? Mahkeme-i kübrâ yok mu? Hesaba çekilmek yok mu? Sevapların, günahların tartılması yok mu? Mahkeme-i kübrâ yok mu? Hesaba çekilmek yok mu? Sevapların, günahların tartılması yok mu?

Fe-men ya'mel miskâle zerretin hayran yerahû. Ve men ya'mel miskâle zerretin şerran yerahû. Yok mu? Fe-men ya'mel miskâle zerretin hayran yerahû. Ve men ya'mel miskâle zerretin şerran yerahû.

Yok mu?

"Zerre kadar hayır işleyen onun mükâfatını görecek,"Zerre kadar hayır işleyen onun mükâfatını görecek, zerre kadar kötülük işleyen âhirette o ettiğinin cezasını çekecek." buyurmuyor mu Kur'ân-ı Kerîm?zerre kadar kötülük işleyen âhirette o ettiğinin cezasını çekecek." buyurmuyor mu Kur'ân-ı Kerîm? Hesaba inanmıyor muyuz? Ve'l-ba'su ba'de'l-mevti hakkun.Hesaba inanmıyor muyuz? Ve'l-ba'su ba'de'l-mevti hakkun. "Öldükten sonra dirilmek haktır." diye söylemiyor muyuz? Hesap yok mu?"Öldükten sonra dirilmek haktır." diye söylemiyor muyuz? Hesap yok mu? Allah'ın adaleti yok mu? Mahkeme-i kübrâ yok mu? Neyle oyalanıyor bu insanlar?Allah'ın adaleti yok mu? Mahkeme-i kübrâ yok mu?

Neyle oyalanıyor bu insanlar?
İslâm'dan başka şeyle uğraşılacak zaman mıdır? İslâm'dan başka şeyle uğraşılacak zaman mıdır? İslâm'ın sözünden başka söz konuşulacak zaman mıdır?İslâm'ın sözünden başka söz konuşulacak zaman mıdır? Kur'an'dan başka bir kitaba yapışılacak zaman mıdır? Kur'an'dan başka bir kitaba yapışılacak zaman mıdır? Peygamber Efendimiz'in yolundan başka bir yolda yürünecek zaman mıdır? Biz hangi yolda yürüyoruz? Peygamber Efendimiz'in yolundan başka bir yolda yürünecek zaman mıdır? Biz hangi yolda yürüyoruz?

Nerede o fatihler? Peygamber Efendimiz'in övdüğü ordu ve erenler, subaşıları; nerede biz? Ne yaptık biz? Nerede o fatihler? Peygamber Efendimiz'in övdüğü ordu ve erenler, subaşıları; nerede biz? Ne yaptık biz?

Allah rızası için ne yaptığınızı kendi kendinize bir sorun. Allah rızası için ne yaptığınızı kendi kendinize bir sorun.

Şimdiye kadarki ömrünüzde hangi idealiniz oldu? Yüreğiniz ne için yandı? Hangi ülkünüz oldu?Şimdiye kadarki ömrünüzde hangi idealiniz oldu? Yüreğiniz ne için yandı? Hangi ülkünüz oldu? Hangi şevkiniz oldu? Hangi isteğiniz oldu? Hangi amacı gerçekleştirmek için çalıştınız? Hangi şevkiniz oldu? Hangi isteğiniz oldu? Hangi amacı gerçekleştirmek için çalıştınız?

Allah'ın dinine hizmet etmek için, Ümmet-i Muhammed'e hizmet etmek için,Allah'ın dinine hizmet etmek için, Ümmet-i Muhammed'e hizmet etmek için, Boşnak kardeşlerimize yardım etmek için, Çeçen kardeşlerimizin zulmünün engellenmesi için...Boşnak kardeşlerimize yardım etmek için, Çeçen kardeşlerimizin zulmünün engellenmesi için... Bombalar atılıp da evleri yıkıldığı zaman karlar altında açıkta kaldılar kardeşlerimiz,Bombalar atılıp da evleri yıkıldığı zaman karlar altında açıkta kaldılar kardeşlerimiz, yavruları açlıktan öldüler, soğuktan titrediler. Ne yaptık?yavruları açlıktan öldüler, soğuktan titrediler. Ne yaptık? Hâlâ Kosova'da, Yunanistan'da, Keşmir'de, Kıbrıs'ta neler oluyor?.. Hâlâ Kosova'da, Yunanistan'da, Keşmir'de, Kıbrıs'ta neler oluyor?..

Bugün hâlâ Bosna'ya gitmek için Sırplar'dan izin alman lazım.Bugün hâlâ Bosna'ya gitmek için Sırplar'dan izin alman lazım. Karayoluyla giderken Sırplar'dan, Slovenler'den izin alman, onların kontrolünden geçmen lazım. Karayoluyla giderken Sırplar'dan, Slovenler'den izin alman, onların kontrolünden geçmen lazım.

"Havadan gidelim." Havadan giderken de havaalanında Amerikan kontrolü var."Havadan gidelim."

Havadan giderken de havaalanında Amerikan kontrolü var.
Muhasara edilmiş durumda, oradaki kardeşlerimiz her an ölüm korkusu ile yaşıyor. Muhasara edilmiş durumda, oradaki kardeşlerimiz her an ölüm korkusu ile yaşıyor.

O mücahitlerin torunları bunlar. Bu kahramanların torunları...O mücahitlerin torunları bunlar. Bu kahramanların torunları... Sırplar bu kahramanların acısını bunlardan çıkartıyorlar.Sırplar bu kahramanların acısını bunlardan çıkartıyorlar. Eski yenilgilerin acılarını komşularını keserek çıkartıyorlar. Eski yenilgilerin acılarını komşularını keserek çıkartıyorlar. Tito zamanında beraber yaşadıkları, aynı sokakta oturdukları komşularınıTito zamanında beraber yaşadıkları, aynı sokakta oturdukları komşularını şimdi keserek kahramanlık taslıyorlar. Erkekçe seninle savaşmaya çıkmıyor.şimdi keserek kahramanlık taslıyorlar. Erkekçe seninle savaşmaya çıkmıyor. Sen savaşmaya kalktığın zaman ortaya bin tane ayırıcı insan çıkıyor.Sen savaşmaya kalktığın zaman ortaya bin tane ayırıcı insan çıkıyor. Onlar da ayırıcıları bildikleri için, "ayıran var nasıl olsa" diye, oradan horozlanıyor.Onlar da ayırıcıları bildikleri için, "ayıran var nasıl olsa" diye, oradan horozlanıyor. "Asarım ha! Vururum ha bir tane, görürsün sen! Ayağımın altına alırım!" Ne yapacaksın ya? "Asarım ha! Vururum ha bir tane, görürsün sen! Ayağımın altına alırım!"

Ne yapacaksın ya?
Çekilin bakalım şu aradan da ne yapacaksa yapsın, bir görelim, çok merak ediyorum. Gel bakalım. Çekilin bakalım şu aradan da ne yapacaksa yapsın, bir görelim, çok merak ediyorum. Gel bakalım.

"Tutmayın beni ya..." Ortada tutan filan yok. Niye "tutmayın" diyor? "Tutsunlar" diye. "Tutmayın beni ya..."

Ortada tutan filan yok. Niye "tutmayın" diyor?

"Tutsunlar" diye.

"Tutmayın..." Üstüne yürüdüğün zaman kaçıyor. "Tutmayın..."

Üstüne yürüdüğün zaman kaçıyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Ey müslümanlar! Ey Ümmet-i Muhammed! Ey mü'minler!Ey müslümanlar! Ey Ümmet-i Muhammed! Ey mü'minler! Sizin üstünüze dünyanın bütün kâfirleri, düşmanları çullanacak, saldıracak. Hepsi size el uzatacak.Sizin üstünüze dünyanın bütün kâfirleri, düşmanları çullanacak, saldıracak. Hepsi size el uzatacak. Yemek tabağına yemek yiyenlerin üşüştüğü gibi hepsi sizin başınıza üşüşecekler.Yemek tabağına yemek yiyenlerin üşüştüğü gibi hepsi sizin başınıza üşüşecekler. Kıyamete yakın zamanda böyle olacak." dedi. Dediler ki; Kıyamete yakın zamanda böyle olacak." dedi.

Dediler ki;

Ve min kılletin yevme izin yâ Resûlallah?Ve min kılletin yevme izin yâ Resûlallah? "O zaman müslümancıkların sayısı az olacak da ondan mı bu kâfirler saldırabilecek?"O zaman müslümancıkların sayısı az olacak da ondan mı bu kâfirler saldırabilecek? Nasıl olacak bu saldırma? Müslümanların sayısı az olacak da onlar mı saldıracak?" Nasıl olacak bu saldırma? Müslümanların sayısı az olacak da onlar mı saldıracak?"

Bel entüm kesîrûn. "Hayır, aksine o devirde siz sayıca çok olacaksınız." Bel entüm kesîrûn. "Hayır, aksine o devirde siz sayıca çok olacaksınız."

Biz şimdi sayıca ne kadarız? 1,5 milyar müslüman. Endonezya ne kadar müslüman? 200 milyon. Biz şimdi sayıca ne kadarız?

1,5 milyar müslüman.

Endonezya ne kadar müslüman?

200 milyon.

Bangladeş ne kadar müslüman? 110 milyon. Pakistan ne kadar? 90 milyon. İran ne kadar? 60 milyon. Bangladeş ne kadar müslüman?

110 milyon.

Pakistan ne kadar?

90 milyon.

İran ne kadar?

60 milyon.

Mısır ne kadar? 65 milyon. Türkiye ne kadar? 70 milyon. Milyon, milyon, milyon...Mısır ne kadar?

65 milyon.

Türkiye ne kadar?

70 milyon.

Milyon, milyon, milyon...
Kalabalık...Kalabalık... Bel entüm kesîrûn. "Çok olacaksınız ama..." Ke-ğusâi's-seyli. "Selin üzerindeki çer çöp gibi..." Bel entüm kesîrûn. "Çok olacaksınız ama..."

Ke-ğusâi's-seyli. "Selin üzerindeki çer çöp gibi..."

Amma da çok selin üzerindeki çöpler ha... Saman parçaları, ot parçaları, ıvır zıvır...Amma da çok selin üzerindeki çöpler ha... Saman parçaları, ot parçaları, ıvır zıvır... Selin üstünde ne kadar çoktur. Kaç tanedir, sayamazsın, sayılamayacak kadar çoktur. Selin üstünde ne kadar çoktur. Kaç tanedir, sayamazsın, sayılamayacak kadar çoktur.

"Selin üstündeki çer çöp gibi olacaksınız." "Selin üstündeki çer çöp gibi olacaksınız."

Onlar sele tâbi, selle beraber yuvarlanıp gidiyorlar. "Sizin sayınız öyle olacak." Onlar sele tâbi, selle beraber yuvarlanıp gidiyorlar. "Sizin sayınız öyle olacak."

"Bu durum size eski ümmetlerin iki hastalığı bulaşmış olduğundan, hasta insanlar olduğunuzdan olacak." "Bu durum size eski ümmetlerin iki hastalığı bulaşmış olduğundan, hasta insanlar olduğunuzdan olacak."

Nedir iki hastalık? Bir; hubbu'd-dünyâ. "Dünya sevgisi. Dünyayı sevmek, bu hayatı sevmek." Nedir iki hastalık?

Bir; hubbu'd-dünyâ. "Dünya sevgisi. Dünyayı sevmek, bu hayatı sevmek."

İki; kerâhiyetü'l-mevt. "Ölümden ürkmek, korkmak." İki; kerâhiyetü'l-mevt. "Ölümden ürkmek, korkmak."

Peygamber Efendimiz; "Bunlar olduğu için düşmanlar size çullanacak." diyor.Peygamber Efendimiz; "Bunlar olduğu için düşmanlar size çullanacak." diyor. İki hastalık: Bir, dünyayı sevmek. İki, ölümden ürkmek, korkmak. İki hastalık: Bir, dünyayı sevmek. İki, ölümden ürkmek, korkmak.

"İnsan ölümden korkmaz mı hocam?" demiyor musunuz içinizden? Korkmaz mı? "İnsan ölümden korkmaz mı hocam?" demiyor musunuz içinizden? Korkmaz mı?

Sahabe-i kirâm korkmazdı. Evliyâullah korkmazdı. Bu mücahitler korkmazdı.Sahabe-i kirâm korkmazdı. Evliyâullah korkmazdı. Bu mücahitler korkmazdı. Bunlar kefenlerini hazırlayıp, "Şehit olmaya gidiyorum, hakkını helal et." deyipBunlar kefenlerini hazırlayıp, "Şehit olmaya gidiyorum, hakkını helal et." deyip helalleşip öyle giderlerdi. Ölmeye giderlerdi, yaşamaya gitmezlerdi. helalleşip öyle giderlerdi. Ölmeye giderlerdi, yaşamaya gitmezlerdi. "Bir fırsatını bulsak da, cepheden kaçsak da geri dönsek." diye düşünmezlerdi."Bir fırsatını bulsak da, cepheden kaçsak da geri dönsek." diye düşünmezlerdi. Helalleşirlerdi, kefeni başlarına sarık diye sararlardı. Helalleşirlerdi, kefeni başlarına sarık diye sararlardı. "Biraz uzunca olsun da savaşmadan yolda filan ölürsem"Biraz uzunca olsun da savaşmadan yolda filan ölürsem öldüğüm zaman buna sarsınlar." diye, ölmeye giderlerdi. öldüğüm zaman buna sarsınlar." diye, ölmeye giderlerdi. Her akşam dua edenler var; "Yâ Rabbi! Dün akşam dua ettim ettim, canımı almadın,Her akşam dua edenler var; "Yâ Rabbi! Dün akşam dua ettim ettim, canımı almadın, bari bu akşam canımı al da Peygamber Efendimiz'e kavuşayım, sahabesine kavuşayım,bari bu akşam canımı al da Peygamber Efendimiz'e kavuşayım, sahabesine kavuşayım, sevdiğim insanlara kavuşayım! Ne olur, bu akşam canımı al!" diye yalvaran insanlar var.sevdiğim insanlara kavuşayım! Ne olur, bu akşam canımı al!" diye yalvaran insanlar var. Kitaplar yazıyor. Ölümü istiyor. Kitaplar yazıyor. Ölümü istiyor.

Çanakkale harbinde, iki tane asker cephede, yan yana, iki ahbap çavuş...Çanakkale harbinde, iki tane asker cephede, yan yana, iki ahbap çavuş... Komutan -subaşı- yanlarına geliyor.Komutan -subaşı- yanlarına geliyor. -"Komutan" demeyeceğim artık, iş inada bindi.- Bir geliyor, bakıyor ki ağlıyor. -"Komutan" demeyeceğim artık, iş inada bindi.- Bir geliyor, bakıyor ki ağlıyor.

"Niye ağlıyorsunuz?" "Şey komutanım..." diyorlar. "Niye ağlıyorsunuz?"

"Şey komutanım..." diyorlar.

O gelmeden ağlıyorlardı, şimdi gelince ağlarken yakalandılar. Diyor ki; O gelmeden ağlıyorlardı, şimdi gelince ağlarken yakalandılar. Diyor ki;

"Neden ağlıyorsunuz, söyleyin. Çocuklarınızı mı özlediniz, ondan mı duygulandınız?" "Neden ağlıyorsunuz, söyleyin. Çocuklarınızı mı özlediniz, ondan mı duygulandınız?"

"Yok efendim." diyorlar. "Savaştan filan mı korkuyorsunuz?" "Yok." "Yok efendim." diyorlar.

"Savaştan filan mı korkuyorsunuz?"

"Yok."

"Bir yeriniz filan mı acıyor, ağrıyor? Bir derdiniz, hastalığınız?" "Bir yeriniz filan mı acıyor, ağrıyor? Bir derdiniz, hastalığınız?"

"Yok efendim." "Yok efendim." "Yok efendim..." Sayıyor yani... Ne sebepten ağlar?"Yok efendim."

"Yok efendim."

"Yok efendim..."

Sayıyor yani...

Ne sebepten ağlar?
Koca adam, askere gelmiş adam neden ağlar? Subaşı soruyor. Neden ağlar? Koca adam, askere gelmiş adam neden ağlar? Subaşı soruyor. Neden ağlar?

"Bu değil, bu değil, o değil... Neden ağlıyorsunuz, Allah aşkına söyleyin." diyor. Hadi..."Bu değil, bu değil, o değil... Neden ağlıyorsunuz, Allah aşkına söyleyin." diyor.

Hadi...
"Allah aşkına" dedi mi o zaman akan sular durur, Allah için söylemek lazım. Diyor ki; "Allah aşkına" dedi mi o zaman akan sular durur, Allah için söylemek lazım. Diyor ki;

"Madem öyle dediniz subaşım, söyleyelim:"Madem öyle dediniz subaşım, söyleyelim: Biz buraya 'inşaallah şehit oluruz' diye niyetlenip geldik, şehit olmaya geldik.Biz buraya 'inşaallah şehit oluruz' diye niyetlenip geldik, şehit olmaya geldik. Buraya, bu savaşa kendi isteğimizle geldik, şehit olmak niyetiyle geldik.Buraya, bu savaşa kendi isteğimizle geldik, şehit olmak niyetiyle geldik. Allah yolunda çarpışırken canımızı verelim, şehit olalım diye geldik.Allah yolunda çarpışırken canımızı verelim, şehit olalım diye geldik. Şehitliği özleyerek geldik buraya. Kaç sefer çarpışmaya giriyoruz, 'güm güm güm', ölmüyoruz.Şehitliği özleyerek geldik buraya. Kaç sefer çarpışmaya giriyoruz, 'güm güm güm', ölmüyoruz. 'Acaba bizim bir kusurumuz var da Allah bize şehitlik makamını vermek istemiyor da'Acaba bizim bir kusurumuz var da Allah bize şehitlik makamını vermek istemiyor da ondan mı ölmüyoruz, günahımız ne?' diye ona ağlıyoruz." diyorlar. ondan mı ölmüyoruz, günahımız ne?' diye ona ağlıyoruz." diyorlar.

Ölümü istiyordu. Ölmeyi istiyordu. Ölümden korkmuyordu.Ölümü istiyordu. Ölmeyi istiyordu. Ölümden korkmuyordu. Allah yolunda cihadı kendisine keyif ve zevk edinmişti.Allah yolunda cihadı kendisine keyif ve zevk edinmişti. Horasan'da otururken, hiç sebep yokken, askere almak durumu yokken Allah rızası için Horasan'da otururken, hiç sebep yokken, askere almak durumu yokken Allah rızası için Anadolu'ya savaşa geliyordu. Ve savaşan askerlere başlarındaki emirleri, subaşları;Anadolu'ya savaşa geliyordu. Ve savaşan askerlere başlarındaki emirleri, subaşları; "İsteyen ailesinin, çoluk çocuğunun yanına dönsün." diyordu. "Yok, biz savaşacağız." diye geliyorlardı. "İsteyen ailesinin, çoluk çocuğunun yanına dönsün." diyordu. "Yok, biz savaşacağız." diye geliyorlardı.

Yavuz Sultan Selim sefere çıkarken ne demiş? Tabii onunki biraz daha farklı bir olay ama...Yavuz Sultan Selim sefere çıkarken ne demiş?

Tabii onunki biraz daha farklı bir olay ama...
Kurşunlamışlar padişahın [otağını], güm güm güm... Atına bir binmiş...Kurşunlamışlar padişahın [otağını], güm güm güm... Atına bir binmiş... Yavuz öyle askerden korkan bir tip değil, yaman adam, asabi bir adam... Yavuz öyle askerden korkan bir tip değil, yaman adam, asabi bir adam... "Karılarının yanına gitmek isteyen gitsin; ben savaşmaya çıktım, gideceğim."Karılarının yanına gitmek isteyen gitsin; ben savaşmaya çıktım, gideceğim. İstemeyen gelmesin!" demiş, atını sürmüş gitmiş. Heyecanlanmış. Genç birisi savaşa gidiyor.İstemeyen gelmesin!" demiş, atını sürmüş gitmiş. Heyecanlanmış.

Genç birisi savaşa gidiyor.
Daha bıyıkları çıkmamış. Genç ama babayiğit, pehlivan, yetişmiş. Bıyıkları yok daha.Daha bıyıkları çıkmamış. Genç ama babayiğit, pehlivan, yetişmiş. Bıyıkları yok daha. "Sen daha çocuksun, taranacak bıyıkların bile yok."Sen daha çocuksun, taranacak bıyıkların bile yok. Sen girme orduya, dön geriye." diyorlar.Sen girme orduya, dön geriye." diyorlar. Tarağı bir alıyor, bir batırıyor [yüzüne], tarak [yüzünde] duruyor.Tarağı bir alıyor, bir batırıyor [yüzüne], tarak [yüzünde] duruyor. "Bak, var. Tarıyorum." diyor. Babayiğit. Yani bıyıkları çıkmamış ama delikanlı, yürekli..."Bak, var. Tarıyorum." diyor. Babayiğit. Yani bıyıkları çıkmamış ama delikanlı, yürekli... Fethediyor. Böyle insanlar... Ölümden korktu mu bir insan, bitti. Ölümden korkmayacak.Fethediyor. Böyle insanlar...

Ölümden korktu mu bir insan, bitti. Ölümden korkmayacak.
Neden korkmayacak? Bir müslüman ölümden niçin korkmayacak, muhterem kardeşlerim? Neden korkmayacak? Bir müslüman ölümden niçin korkmayacak, muhterem kardeşlerim?

Çünkü insan bir defa ölür. İnsanın ölümü alnında yazılıdır; hangi gün öleceği,Çünkü insan bir defa ölür. İnsanın ölümü alnında yazılıdır; hangi gün öleceği, ne kadar yıl yaşadıktan sonra öleceği bellidir. ne kadar yıl yaşadıktan sonra öleceği bellidir. Ölmeyecek bir insanı o yazıdan önce kimse öldüremez. Ateşin içine atsalar öldüremez.Ölmeyecek bir insanı o yazıdan önce kimse öldüremez. Ateşin içine atsalar öldüremez. İbrahim aleyhisselam gibi.İbrahim aleyhisselam gibi. Öldüremez! Allah [alnına] "yaşayacak" diye yazdı mı öldüremez.Öldüremez! Allah [alnına] "yaşayacak" diye yazdı mı öldüremez. "Şu tarihte şu saatte ölecek." diyen bir insanın da"Şu tarihte şu saatte ölecek." diyen bir insanın da o saati ne bir dakika öne gelir, ne bir dakika geriye gider. o saati ne bir dakika öne gelir, ne bir dakika geriye gider.

Fe-iza câe ecelühüm lâ yeste'hirûne sâaten ve lâ yestakdimûn. Fe-iza câe ecelühüm lâ yeste'hirûne sâaten ve lâ yestakdimûn.

Müddet geldi mi iş bitmiştir.Müddet geldi mi iş bitmiştir. Müslümanın "Bu belli olan bir şeyden dolayı niye korkayım?" demesi lazım.Müslümanın "Bu belli olan bir şeyden dolayı niye korkayım?" demesi lazım. Ölümden korkmaması lazım. Sonra, Allahu Teâlâ hazretleri kendi yolunda cihat edenlere yardım ediyor. Ölümden korkmaması lazım.

Sonra, Allahu Teâlâ hazretleri kendi yolunda cihat edenlere yardım ediyor.

Vellezîne câhedû fînâ le-nehdiyennehüm sübülenâ. İn tensuru'llâhe yensurküm ve yüsebbit akdâmeküm. Vellezîne câhedû fînâ le-nehdiyennehüm sübülenâ.

İn tensuru'llâhe yensurküm ve yüsebbit akdâmeküm.

Men ensârî ila'llâh... Bu âyetleri misal olarak veriyorum. Men ensârî ila'llâh...

Bu âyetleri misal olarak veriyorum.

Allah'ın dinine yardım için yola çıkana Allah yardım ediyor, fütühât veriyor, ganimet veriyor,Allah'ın dinine yardım için yola çıkana Allah yardım ediyor, fütühât veriyor, ganimet veriyor, ülke veriyor, devlet veriyor, şevket veriyor, safvet veriyor, saltanat veriyor, nimet veriyor.ülke veriyor, devlet veriyor, şevket veriyor, safvet veriyor, saltanat veriyor, nimet veriyor. Korkan insana da zillet veriyor, esaret veriyor. İşin aslı böyle.Korkan insana da zillet veriyor, esaret veriyor. İşin aslı böyle. Ama kimse bunu şu anda imanı zayıf olduğu için böyle düşünmüyor. Kimse Allah yolunda gayrete gelmiyor. Ama kimse bunu şu anda imanı zayıf olduğu için böyle düşünmüyor. Kimse Allah yolunda gayrete gelmiyor.

"Din-i İslâm'ın mücerret gayretidir gayretim." diyor şair."Din-i İslâm'ın mücerret gayretidir gayretim." diyor şair. Bizim gayretimiz İslâm'ın gayreti olmaktan çıkmış. Bizim gayretimiz şahsî.Bizim gayretimiz İslâm'ın gayreti olmaktan çıkmış. Bizim gayretimiz şahsî. "Kazancı nasıl sağlarım?" Bir işte çalışıyoruz, iki saat de öteki işte çalışıyoruz,"Kazancı nasıl sağlarım?" Bir işte çalışıyoruz, iki saat de öteki işte çalışıyoruz, oradan da şu kadar para gelsin. Bir de şu işe çalışıyoruz, bir de oradan para gelsin.oradan da şu kadar para gelsin. Bir de şu işe çalışıyoruz, bir de oradan para gelsin. Paradan başka değer yok mu bu dünyada? Bu dünyaya niçin geldik biz? Paradan başka değer yok mu bu dünyada? Bu dünyaya niçin geldik biz?

Bunu düşünen -mü'min bunu düşünür- buna göre hareket eder.Bunu düşünen -mü'min bunu düşünür- buna göre hareket eder. İhlâslı, imanı tam insan buna göre hareket eder. Herkes bir başka sevdada...İhlâslı, imanı tam insan buna göre hareket eder. Herkes bir başka sevdada... Ama Hakk sevdası değil. Kimisi mal sevdasında, kimisi mülk sevdasında,Ama Hakk sevdası değil. Kimisi mal sevdasında, kimisi mülk sevdasında, kimisi eş sevdasında, kimisi iş sevdasında... Ama Hakk sevdasına olan, Hakk âşıkları az. kimisi eş sevdasında, kimisi iş sevdasında... Ama Hakk sevdasına olan, Hakk âşıkları az.

Bir kardeşimiz mühendis oluyor.Bir kardeşimiz mühendis oluyor. Tamam, o mühendisliği ile İslâm'a hizmet etsin. Falanca kardeşimiz doktor oluyor.Tamam, o mühendisliği ile İslâm'a hizmet etsin. Falanca kardeşimiz doktor oluyor. Tamam, o doktorluğuyla hizmet etsin. Ben Fransa'da Strazburg şehrine gittim. Tamam, o doktorluğuyla hizmet etsin.

Ben Fransa'da Strazburg şehrine gittim.

"Hocam, burada müslüman olmuş iki Fransız var. Kökeni Fransız, hakiki Fransız."Hocam, burada müslüman olmuş iki Fransız var. Kökeni Fransız, hakiki Fransız. Birisi erkek, birisi karısı, kadın, ikisi de doktor." dediler. "Tanışalım." dedim. Birisi erkek, birisi karısı, kadın, ikisi de doktor." dediler.

"Tanışalım." dedim.

"İyi, sağlam müslüman." dediler. Fransız, müslüman olmuş... "Yok hocam, burada değil." Nerede? "İyi, sağlam müslüman." dediler.

Fransız, müslüman olmuş...

"Yok hocam, burada değil."

Nerede?

"Afganistan'a cihada gitti." dediler. Var mı içinizde bir tane Afganistan'a cihada gitmiş olan? "Afganistan'a cihada gitti." dediler.

Var mı içinizde bir tane Afganistan'a cihada gitmiş olan?

Yok. Biliyorum, burada yok. Olmaz, bizde öyle şeyleri arama... "Afganistan'a cihada gittiler." Yok. Biliyorum, burada yok. Olmaz, bizde öyle şeyleri arama...

"Afganistan'a cihada gittiler."

"Ya, doktorlar ne cihat edecek?" "Ya, doktorlar ne cihat edecek?"

"Buradan bütün hayır kurumlarını dolaştılar, bedava ilaç topladılar,"Buradan bütün hayır kurumlarını dolaştılar, bedava ilaç topladılar, kutuları doldurdular, Afganistan'a götürdüler, hastanelerde görev aldılar,kutuları doldurdular, Afganistan'a götürdüler, hastanelerde görev aldılar, harıl harıl mücahitleri tedaviye çalıştılar." dediler. Bak, ne kadar güzel... harıl harıl mücahitleri tedaviye çalıştılar." dediler.

Bak, ne kadar güzel...
Bizim doktorlar da yapabilir. Gördün mü, iman neler yaptırtıyor? Bizim doktorlar da yapabilir. Gördün mü, iman neler yaptırtıyor?

Ama imanı olmayan insan, Türkiye'de parası oldu mu nereye gidiyor? Ama imanı olmayan insan, Türkiye'de parası oldu mu nereye gidiyor?

Alpler'de kaymaya gidiyor, kayak yapmaya gidiyor.Alpler'de kaymaya gidiyor, kayak yapmaya gidiyor. Veyahut Nice'e gidiyor, Fransa sahilleri, Riviera; oralara gidiyor.Veyahut Nice'e gidiyor, Fransa sahilleri, Riviera; oralara gidiyor. Gezmeye gidiyor, eğlenmeye gidiyor. Amerika'ya gidiyor. Vizon kürk almaya gidiyor... Gezmeye gidiyor, eğlenmeye gidiyor. Amerika'ya gidiyor. Vizon kürk almaya gidiyor...

Aziz ve muhterem kardeşlerim! İstanbul'un fethi oldu, bitti.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

İstanbul'un fethi oldu, bitti.
Fatih Sultan Mehmed Peygamber Efendimiz'in methine mazhar oldu. Fatih Sultan Mehmed Peygamber Efendimiz'in methine mazhar oldu. Ne iyi emir, ne iyi subaşı, o ordu ne iyi ordu... Tamam, onların imtihanları bitti. Ne iyi emir, ne iyi subaşı, o ordu ne iyi ordu... Tamam, onların imtihanları bitti. Biz onlarla iftihar ediyoruz. Onların şefaatlerini bekliyoruz. Allah onlardan razı olsun.Biz onlarla iftihar ediyoruz. Onların şefaatlerini bekliyoruz. Allah onlardan razı olsun. Onlar gibi nice nice şehitlerin, gâzilerin hürmetine bugün biz varız.Onlar gibi nice nice şehitlerin, gâzilerin hürmetine bugün biz varız. Onlar bizi korudular, [bu toprakları...] bize bıraktılar. Şimdi nöbet bize geldi. Sıra bizde.Onlar bizi korudular, [bu toprakları...] bize bıraktılar.

Şimdi nöbet bize geldi. Sıra bizde.
Nöbet bizde. Bizim hizmet yapmamız lazım. Bizim Allah rızası için çalışmamız lazım.Nöbet bizde. Bizim hizmet yapmamız lazım. Bizim Allah rızası için çalışmamız lazım. Bizim fatihler olmamız lazım. Ne kadar güzel bir şiir idi, okuduk. Bizim fatihler olmamız lazım.

Ne kadar güzel bir şiir idi, okuduk.
Bir daha okuyarak şiirle konuşmamı kapatacağım. Bir daha okuyarak şiirle konuşmamı kapatacağım.

Bu şiiiri yazan Arif Nihat Asya, Allah rahmet eylesin, Mevlevî tarikatimizden idi.Bu şiiiri yazan Arif Nihat Asya, Allah rahmet eylesin, Mevlevî tarikatimizden idi. Mevlevî tarikatinde dervişlik makamına yükselmişti.Mevlevî tarikatinde dervişlik makamına yükselmişti. Mevlevîlik'te derviş olmak için 1001 gün çile çekmek lazım, üç yıl filan...Mevlevîlik'te derviş olmak için 1001 gün çile çekmek lazım, üç yıl filan... Arif Nihat Asya sıradan insan değildi, Allah rahmet eylesin. Arif Nihat Asya sıradan insan değildi, Allah rahmet eylesin.

Fetih Marşı diyor. Fetih Marşı diyor.

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek; Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek;Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek; Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek; Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek, Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek,

Yürü, hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın? Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın! Yürü, hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın? Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Sen de geçebilirsin yârdan, anadan, serden... Senin de destanını okuyalım ezberden...Sen de geçebilirsin yârdan, anadan, serden... Senin de destanını okuyalım ezberden... Haberin yok gibidir taşıdığın değerden... Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın... Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın! Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın... Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Gençlere söylüyoruz. İhtiyarlara bir şey yok.Gençlere söylüyoruz. İhtiyarlara bir şey yok. Sizlere söylüyoruz gençler, bu şiir sizin. Sizlere söylüyoruz gençler, bu şiir sizin.

Yüzüne çarpmak gerek zamânenin fendini! Göster: kabaran sular nasıl yıkar bendini?Yüzüne çarpmak gerek zamânenin fendini! Göster: kabaran sular nasıl yıkar bendini? Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini! Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini!

Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın; Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın! Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın; Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Bu kitaplar Fatih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır; Şu mihrap Sinânüddin, şu minare Sinan'dır;Bu kitaplar Fatih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır; Şu mihrap Sinânüddin, şu minare Sinan'dır; Haydi, artık uyuyan destanını uyandır! Haydi, artık uyuyan destanını uyandır!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın... Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın! Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın... Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!Delikanlım, işaret aldığın gün atandan Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan! Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan... Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan...

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın; Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın! Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın; Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin! Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin! Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın! Yürü arslanım, fetih hazırlığı başlasın! Yürü arslanım, fetih hazırlığı başlasın!

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın? Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın! Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın? Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Çok hoşuma gidiyor. Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaş; 20 yaş! Başarıya bak! Çok hoşuma gidiyor. Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaş; 20 yaş! Başarıya bak! Devir değiştirmiş, ülke yıkmış, bir devleti fethetmiş, tarihte emsalsiz bir nam almış,Devir değiştirmiş, ülke yıkmış, bir devleti fethetmiş, tarihte emsalsiz bir nam almış, Peygamber Efendimiz'in methine mazhar olmuş. Gençlerin hepsinin Fatih olmasını diliyorum.Peygamber Efendimiz'in methine mazhar olmuş.

Gençlerin hepsinin Fatih olmasını diliyorum.
Anaların Fatihler doğurmasını diliyorum. Allahu Teâlâ hazretleri Ümmet-i Muhammed'e yardımcı olsun.Anaların Fatihler doğurmasını diliyorum.

Allahu Teâlâ hazretleri Ümmet-i Muhammed'e yardımcı olsun.
Şehitlerin makamlarını, mükâfatlarını arttırsın. Allahu Teâlâ hazretleri gâzilere hayırlı ömürler versin.Şehitlerin makamlarını, mükâfatlarını arttırsın. Allahu Teâlâ hazretleri gâzilere hayırlı ömürler versin. Bizi rızasının yolundan ayırmasın. Gönül erbâbı, sevdiği razı olduğu kullardan eylesin.Bizi rızasının yolundan ayırmasın. Gönül erbâbı, sevdiği razı olduğu kullardan eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.

esselamün alel murselin velhamdülillahi rabbil alemin el fâtiha. esselamün alel murselin velhamdülillahi rabbil alemin el fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2