Namaz Vakitleri

5 Rebîü'l-Âhir 1446
08 Ekim 2024
İmsak
05:36
Güneş
07:00
Öğle
12:57
İkindi
16:09
Akşam
18:44
Yatsı
20:03
Detaylı Arama

İyi İnsanların Birleşimi Salihler Topluluğu

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Rebîü'l-Evvel 1421 / 01.07.2000
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Emr-i Mâruf, Nehy-i Münker’i Canla Başla Yapmalıyız, Akşam ve Sabah Namazında Sonra Allahümme Ecirni Mine’n-nar | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İyi İnsanların Birleşimi Salihler Topluluğu

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Rebîü'l-Evvel 1421 / 01.07.2000
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Emr-i Mâruf, Nehy-i Münker’i Canla Başla Yapmalıyız, Akşam ve Sabah Namazında Sonra Allahümme Ecirni Mine’n-nar | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillahi rabbi'l-âlemin. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Elhamdülillahi rabbi'l-âlemin. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihîVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü fe-kâle resûlullahi sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem; Emmâ ba'dü fe-kâle resûlullahi sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem;

İzâ enzelellahu bi-kavmin azâben esâbe'l-âzâbü men kâne fîhim sümme bu'isû alâ a'mâlihim. İzâ enzelellahu bi-kavmin azâben esâbe'l-âzâbü men kâne fîhim sümme bu'isû alâ a'mâlihim.

Bu birinci hadîs-i şerîfte, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Bu birinci hadîs-i şerîfte, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, İmam Buhârî'nin ve İmam Ahmed b. Hanbel'in Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ'dan İmam Buhârî'nin ve İmam Ahmed b. Hanbel'in Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ'dan kitaplarına kaydettiğine göre, kitaplarına kaydettiğine göre, Peygamber Efendimiz bir hususu beyan buyuruyor, bildiriyor bize; Peygamber Efendimiz bir hususu beyan buyuruyor, bildiriyor bize;

İzâ enzelellahu bi-kavmin azâben. "Allah bir kavime, bir azab indirdiği zaman." İzâ enzelellahu bi-kavmin azâben. "Allah bir kavime, bir azab indirdiği zaman."

Zelzele mi, yangın mı, kıtlık mı, hastalık mı, bir ceza, bir azap indirdiği zaman. Zelzele mi, yangın mı, kıtlık mı, hastalık mı, bir ceza, bir azap indirdiği zaman.

Esâbe'l-âzâbü men kâne fîhim. "Bu indirdiği azap, oradaki salih insanlar da dâhil,Esâbe'l-âzâbü men kâne fîhim. "Bu indirdiği azap, oradaki salih insanlar da dâhil, o kavmin hepsine birden azap gelir, toptan gelir." Sümme bu'isû alâ a'mâlihim.o kavmin hepsine birden azap gelir, toptan gelir." Sümme bu'isû alâ a'mâlihim. "Sonra amellerinin cinsine göre âhirette muamele görürler." "Sonra amellerinin cinsine göre âhirette muamele görürler."

Baas olunurlar, muameleyi ona göre görürler ama o azap umumî geldiği zaman Baas olunurlar, muameleyi ona göre görürler ama o azap umumî geldiği zaman hepsine birden isabet eder, ayrılmaz. Salihlileri de, fasıkları, facirleri de azaba uğrar.hepsine birden isabet eder, ayrılmaz. Salihlileri de, fasıkları, facirleri de azaba uğrar. Asıl zalimleri, fasıkları, fâcirleri azaba uğrar ama arada iyiler de gider.Asıl zalimleri, fasıkları, fâcirleri azaba uğrar ama arada iyiler de gider. Hepsi gider, sonra âhirette ayrılır. Âhirette amellerine göre cennettekiler cennete gider, Hepsi gider, sonra âhirette ayrılır. Âhirette amellerine göre cennettekiler cennete gider, azaba müstahak olanlar cehenneme atılır. azaba müstahak olanlar cehenneme atılır.

Tabii bu sözün, bu hadîs-i şerîfin gereği iki şey aklıma geliyor benim. Tabii bu sözün, bu hadîs-i şerîfin gereği iki şey aklıma geliyor benim. Bir, bir yerde fısk u fücûrun artmaması için salih insanların çok çalışma yapması lazım.Bir, bir yerde fısk u fücûrun artmaması için salih insanların çok çalışma yapması lazım. Çünkü Allah'ın azabı gelecek oldu mu toptan geliyor.Çünkü Allah'ın azabı gelecek oldu mu toptan geliyor. Onun için toplumun bozulmamasına, fısk u fücûrun, yayılmamasına çok gayret göstermeleri lazım.Onun için toplumun bozulmamasına, fısk u fücûrun, yayılmamasına çok gayret göstermeleri lazım. Yani emr-i mâruf, nehy-i münker vazifelerini dilleriyle, canlarıyla, mallarıyla,Yani emr-i mâruf, nehy-i münker vazifelerini dilleriyle, canlarıyla, mallarıyla, ilimleriyle, irfanlarıyla, her türlü imkân ve müktesebatlarıyla,ilimleriyle, irfanlarıyla, her türlü imkân ve müktesebatlarıyla, toplumu ıslah çalışmalarını yapmaları lazım, bir. toplumu ıslah çalışmalarını yapmaları lazım, bir.

İkincisi de; iflah olmayan, ıslah olmayan, nasihat tutmayan, zulümde devam eden insanlarınİkincisi de; iflah olmayan, ıslah olmayan, nasihat tutmayan, zulümde devam eden insanların yanında durmamak lazım, oradan ayrılmak lazım çünkü oraya azap gelecek.yanında durmamak lazım, oradan ayrılmak lazım çünkü oraya azap gelecek. Kur'ân-ı Kerîm'de, âyet-i kerîmede bildiriliyor ki; Kur'ân-ı Kerîm'de, âyet-i kerîmede bildiriliyor ki;

"Eğer bir yerde, Allahu Teâlâ hazretlerinin hoşuna gitmeyecek işler yapılıyor,"Eğer bir yerde, Allahu Teâlâ hazretlerinin hoşuna gitmeyecek işler yapılıyor, sözler söyleniyor, zulümler işleniliyorsa." sözler söyleniyor, zulümler işleniliyorsa."

Fe-lâ tak'ud ba'de'z-zikrâ me'a'l-kavmi'z-zâlimîne.Fe-lâ tak'ud ba'de'z-zikrâ me'a'l-kavmi'z-zâlimîne. "Zalim, o günahkâr heriflerle ondan sonra kalma, [oturma]." "Zalim, o günahkâr heriflerle ondan sonra kalma, [oturma]."

Allah'la alay ediyor bir toplantıda. Birisi kalkmış, fıkra anlatıyor, dalga geçiyor. Allah'la alay ediyor bir toplantıda. Birisi kalkmış, fıkra anlatıyor, dalga geçiyor. Hemen o toplantıdan kalkıp gideceksin. Neden? Fe-lâ tak'ud ba'de'z-zikrâ me'a'l-kavmi'z-zâlimîne.Hemen o toplantıdan kalkıp gideceksin.

Neden?

Fe-lâ tak'ud ba'de'z-zikrâ me'a'l-kavmi'z-zâlimîne.
Bu hatırlatma, bu durum belli olur olmaz oradan kalkmak gerekiyor. Bu iki şey çok önemli. Bu hatırlatma, bu durum belli olur olmaz oradan kalkmak gerekiyor. Bu iki şey çok önemli.

Kötü meclislerde oturmamak lazım, kötü insanların yanında durmamak lazım. E ne yapmak lazım? Kötü meclislerde oturmamak lazım, kötü insanların yanında durmamak lazım.

E ne yapmak lazım?

İyilerin birleşmesi lazım. Toplaşması lazım.İyilerin birleşmesi lazım. Toplaşması lazım. Bir güzel numûne-i imtisâl, böyle bir güzel yer kurmaları lazım ki hiç günah yok, haram yok, Bir güzel numûne-i imtisâl, böyle bir güzel yer kurmaları lazım ki hiç günah yok, haram yok, haram madde satılmıyor. Günah işlenmiyor, içki yok, eğlence, kumar, dans, bar, pavyon yok.haram madde satılmıyor. Günah işlenmiyor, içki yok, eğlence, kumar, dans, bar, pavyon yok. Böyle bir şey kurmak lazım. Zor mu? Değil. Böyle bir şey kurmak lazım.

Zor mu?

Değil.

Avrupa'dan giden birçok toplumlar, Amerika keşfedildiği zaman;Avrupa'dan giden birçok toplumlar, Amerika keşfedildiği zaman; "Aa yeni bir yer keşfedildi, geniş araziler." diye gitmişler."Aa yeni bir yer keşfedildi, geniş araziler." diye gitmişler. Her dinî kuruluş kendi inancına uygun toplumunu kurmuş, şehrini kurmuş, kilisesini kurmuş,Her dinî kuruluş kendi inancına uygun toplumunu kurmuş, şehrini kurmuş, kilisesini kurmuş, orada ona göre yaşamış. Hâlen, hâlâ, hâlâ aynı hallerini devam ettiren toplumlar var. orada ona göre yaşamış. Hâlen, hâlâ, hâlâ aynı hallerini devam ettiren toplumlar var.

Mesela, Mormonlar var. Mormonlar, Southlake City denilen, Amerika'nın içlerinde, uzağında, Mesela, Mormonlar var. Mormonlar, Southlake City denilen, Amerika'nın içlerinde, uzağında, New York'tan çok uzakta bir yerde, içerde bir yer. Bu Mormonlar, birkere onlarda dört kadınla evlenmek var.New York'tan çok uzakta bir yerde, içerde bir yer. Bu Mormonlar, birkere onlarda dört kadınla evlenmek var. Dört kadınla değil de galiba çok kadınla evlenmek var yani. Dörtle de belki sınırlı değil. Dört kadınla değil de galiba çok kadınla evlenmek var yani. Dörtle de belki sınırlı değil. Mesela, içki ve sigara yasak, kumar yasak, yani kendi şehirlerini kurmuşlar, kendi kurallarını koymuşlar, Mesela, içki ve sigara yasak, kumar yasak, yani kendi şehirlerini kurmuşlar, kendi kurallarını koymuşlar, kendi borularını öttürüyorlar. Mesela, EymişEmiş [Amish] denilen bir topluluk var. kendi borularını öttürüyorlar.

Mesela, EymişEmiş [Amish] denilen bir topluluk var.
Alet edevât, modern elektrik cinsinden, motor, otomobil, vesaire kullanmıyorlar, atlı arabalarla geziyorlar.Alet edevât, modern elektrik cinsinden, motor, otomobil, vesaire kullanmıyorlar, atlı arabalarla geziyorlar. Giyimleri, kıyafetleri adamlarının belli, kadınlarının belli. Giyimleri, kıyafetleri adamlarının belli, kadınlarının belli. Ondokuzuncu yüzyıl, onsekizinci yüzyıl Avrupa kıyafetiyle hâlâ, hâlâ yaşıyorlar.Ondokuzuncu yüzyıl, onsekizinci yüzyıl Avrupa kıyafetiyle hâlâ, hâlâ yaşıyorlar. Şehir kurmuşlar, onların semtlerinden geçerken hayretle bakıyorsun. Giyimleri, kuşamları farklı. Şehir kurmuşlar, onların semtlerinden geçerken hayretle bakıyorsun. Giyimleri, kuşamları farklı.

Yani ne yapmışlar? Kendi hür inançlarına, iradelerine uygun toplumu kurmuşlar yaşıyorlar. Yani ne yapmışlar?

Kendi hür inançlarına, iradelerine uygun toplumu kurmuşlar yaşıyorlar.
Amerika'nın birçok yeri incelenirse böyle; topluluk topluluk.Amerika'nın birçok yeri incelenirse böyle; topluluk topluluk. Hattâ Avustralya incelenirse bile, bu görülebilir. Mesela biz Glen İnis'te [Glen Innes] yer alacaktık. Hattâ Avustralya incelenirse bile, bu görülebilir.

Mesela biz Glen İnis'te [Glen Innes] yer alacaktık.
Orası bir Seltik [Celtic] city. Seltler, keltler… neyse öyle bir kavim. Onlar ayrı bir toplum. Orası bir Seltik [Celtic] city. Seltler, keltler… neyse öyle bir kavim. Onlar ayrı bir toplum.

Mesela bu Brisbın'nın [Brisbane] güney batısında, hep alman [toplulukları] var.Mesela bu Brisbın'nın [Brisbane] güney batısında, hep alman [toplulukları] var. Mesela hattâ cörmın krik [german creek] diye bir alman ırmağı, deresi diye bir dere mıntıkası bile var. Mesela hattâ cörmın krik [german creek] diye bir alman ırmağı, deresi diye bir dere mıntıkası bile var. Bütün isimler hep alman. Demek ki Almanya'dan gelmiş göçmenler oraya yerleşmiş,Bütün isimler hep alman. Demek ki Almanya'dan gelmiş göçmenler oraya yerleşmiş, yani böyle incelenirse görülebilir. yani böyle incelenirse görülebilir.

Biz de şu koca dünyanın koca ülkesinde biz de böyle bir şey kuralım ya! Bir Ottoman village kuralım.Biz de şu koca dünyanın koca ülkesinde biz de böyle bir şey kuralım ya! Bir Ottoman village kuralım. Ottoman village; Osmanlı villası. Ottoman da demeyelim, Osmanlı diyelim.Ottoman village; Osmanlı villası. Ottoman da demeyelim, Osmanlı diyelim. Onlar Ottoman diyor, biz de Osmanlı diyelim, ne yapalım!.. Onlar Ottoman diyor, biz de Osmanlı diyelim, ne yapalım!..

Ondan sonra, kapısı olsun, girişi olsun, evler kafesli olsun, hanımlar peçeli,Ondan sonra, kapısı olsun, girişi olsun, evler kafesli olsun, hanımlar peçeli, erkekler fesli, kuşaklı muşaklı, cepkenli filan.erkekler fesli, kuşaklı muşaklı, cepkenli filan. Ohh, keyfimize göre, aklımıza hangi şey doğru geliyorsa yapalım! Hiç baskısız onu yapalım.Ohh, keyfimize göre, aklımıza hangi şey doğru geliyorsa yapalım! Hiç baskısız onu yapalım. Meyhane yok. Cami var, medrese var, mektep var, Kur'an kursu var, vesaire vesaire...Meyhane yok. Cami var, medrese var, mektep var, Kur'an kursu var, vesaire vesaire... her şey İslâmî olsun. Yapamaz mıyız? Yaparız, pekalâ yaparız. her şey İslâmî olsun.

Yapamaz mıyız?

Yaparız, pekalâ yaparız.

Niyet edersek Allah nasip eder, kolaylığını gösterir. Biz iyi şeyleri istemeliyiz, niyet etmeliyiz. Niyet edersek Allah nasip eder, kolaylığını gösterir. Biz iyi şeyleri istemeliyiz, niyet etmeliyiz. Böyle kötü insanların arasında durmaktansa, kendi iyi mıntıkamızı seçmeliyiz demek istiyorum. Böyle kötü insanların arasında durmaktansa, kendi iyi mıntıkamızı seçmeliyiz demek istiyorum.

İkinci hadîs-i şerîf; İze'n-sarafte min salâti'l-mağribi fe-kul Allahümme ecirnî mine'n-nâri İkinci hadîs-i şerîf;

İze'n-sarafte min salâti'l-mağribi fe-kul Allahümme ecirnî mine'n-nâri
seb'a merrâtin fe-inneke izâ fe'alte zâlike sümme mütte fî leyletike kütibe leke civârun minhâseb'a merrâtin fe-inneke izâ fe'alte zâlike sümme mütte fî leyletike kütibe leke civârun minhâ ve izâ salleyte's-subha fe-kul kezâlike fe-inneke in mütte min yevmike kütibe leke civârun minhâ. ve izâ salleyte's-subha fe-kul kezâlike fe-inneke in mütte min yevmike kütibe leke civârun minhâ.

Mütte veya mitte okunabilir. Bu hadîs-i şerîf, Müslim b. el-Hâris radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Mütte veya mitte okunabilir. Bu hadîs-i şerîf, Müslim b. el-Hâris radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Akşam namazından çıktın mı, ayrıldın mı, bitirdin mi akşam namazını; "Akşam namazından çıktın mı, ayrıldın mı, bitirdin mi akşam namazını; akşam namazını bitirdikten sonra de ki; Allahümme ecirnî mine'n-nâr, Allahümme ecirnî mine'n-nâr… akşam namazını bitirdikten sonra de ki; Allahümme ecirnî mine'n-nâr, Allahümme ecirnî mine'n-nâr… böyle yaptığın zaman, yani akşam namazından sona bunu yedi defa söylediğin zaman." böyle yaptığın zaman, yani akşam namazından sona bunu yedi defa söylediğin zaman." Sümme mitte fî leyletike. "O gece vefatın olursa, vefat edecek olursan."Sümme mitte fî leyletike. "O gece vefatın olursa, vefat edecek olursan." Kütibe leke civârun minhâ. "Cehennemden âzatlık yazılır sana." Kütibe leke civârun minhâ. "Cehennemden âzatlık yazılır sana."

Cehenneme girmesin diye, âzatlık belgesi verilir. Cehenneme girmesin diye, âzatlık belgesi verilir. Bunu söylersen cehenneme girmek yok, cehennemden kurtulursun. Kurtuluş beratı yazılır. Bunu söylersen cehenneme girmek yok, cehennemden kurtulursun. Kurtuluş beratı yazılır.

İzâ salleyte's-subha. "Eğer sabah namazını kıldıysan, kıldığın zaman."İzâ salleyte's-subha. "Eğer sabah namazını kıldıysan, kıldığın zaman." Fe-kul kezâlike. "Yine böyle söyle, yedi defa Allahümme ecirnî mine'n-nâr de." Fe-kul kezâlike. "Yine böyle söyle, yedi defa Allahümme ecirnî mine'n-nâr de."

Ecirnî ne demek ecirnâ ne demek? Ecirnî ne demek ecirnâ ne demek?

Ecirnî, "yâ Rabbi! Beni cehennemden kurtar" demek. Ecirnâ, "bizi cehennemden kurtar" demek.Ecirnî, "yâ Rabbi! Beni cehennemden kurtar" demek. Ecirnâ, "bizi cehennemden kurtar" demek. Birisi "beni" demek, birisi "bizi" demek. Nâ "bizi" demek, nî "beni" demek. Birisi "beni" demek, birisi "bizi" demek. Nâ "bizi" demek, nî "beni" demek.

"Sabah namazından sonra yedi defa Allahümme ecirnî mine'n-nâr derse"Sabah namazından sonra yedi defa Allahümme ecirnî mine'n-nâr derse ve o gün vefatı olursa, o gün ölürse bu söyleyen kişi,ve o gün vefatı olursa, o gün ölürse bu söyleyen kişi, ona da cehennemden kurtuluş beratı yazılır, verilir, cehenneme girmez." ona da cehennemden kurtuluş beratı yazılır, verilir, cehenneme girmez."

Onun için söylüyormuşuz.Onun için söylüyormuşuz. Demek ki öğrendiğimiz yaptığımız şeylerin, hadîs-i şerîflerde kaynağını bulmuş oluyoruz, seviniyoruz. Demek ki öğrendiğimiz yaptığımız şeylerin, hadîs-i şerîflerde kaynağını bulmuş oluyoruz, seviniyoruz.

Neden söylüyor muşuz? Cehennemden kurtulmamıza vesile olacakmış.Neden söylüyor muşuz?

Cehennemden kurtulmamıza vesile olacakmış.
Öldük mü, "Bu cehenneme girmeyecek." diye belgesi var, beraatı var, kurtuluş, âzadlık beraatı verilmiş,Öldük mü, "Bu cehenneme girmeyecek." diye belgesi var, beraatı var, kurtuluş, âzadlık beraatı verilmiş, cehenneme girmeyeceğiz. Ne güzel! Cehenneme hiç girmeden dosdoğru cennete gitmek ne güzel! cehenneme girmeyeceğiz. Ne güzel! Cehenneme hiç girmeden dosdoğru cennete gitmek ne güzel!

Allah bizi hesapsız azapsız doğrudan doğruya, ilk girenlerle cennete girenlerden eylesin. Allah bizi hesapsız azapsız doğrudan doğruya, ilk girenlerle cennete girenlerden eylesin.

Üçüncü hadîs-i şerîf; Üçüncü hadîs-i şerîf;

İzâ enfaka'r-racülü alâ ehlihî nafakaten ve hüve yahtesibühâ kânet lehû sadakaten. İzâ enfaka'r-racülü alâ ehlihî nafakaten ve hüve yahtesibühâ kânet lehû sadakaten.

Bu hadîs-i şerîfi de Ebû Mes'ûd radıyallahu anh rivayet etmişBu hadîs-i şerîfi de Ebû Mes'ûd radıyallahu anh rivayet etmiş ve sahib görüp de kitabına alan büyük hadis alimleri Ahmed b. Hanbel,ve sahib görüp de kitabına alan büyük hadis alimleri Ahmed b. Hanbel, İmam Buhârî, İmam Müslim, İmam Ebû Dâvûd, İmam Neseî ve İbn Hibbân İmam Buhârî, İmam Müslim, İmam Ebû Dâvûd, İmam Neseî ve İbn Hibbân rıdvanullahi aleyhim ecmaîn kıymetli kaynaklarda var. Peygamber Efendimiz müjdeli olarak diyor ki; rıdvanullahi aleyhim ecmaîn kıymetli kaynaklarda var. Peygamber Efendimiz müjdeli olarak diyor ki;

İzâ enfaka'r-racülü alâ ehlihî. "Adam ailesine yiyecek, içecek, giyecek, kira mira masraf yaptı mı." İzâ enfaka'r-racülü alâ ehlihî. "Adam ailesine yiyecek, içecek, giyecek, kira mira masraf yaptı mı."

Yapıyor muyuz? Yapıyoruz. Elhamdülilillah, çok şükür, çalışıyoruz, hanımları geçindiriyoruz. Yapıyor muyuz?

Yapıyoruz. Elhamdülilillah, çok şükür, çalışıyoruz, hanımları geçindiriyoruz.

Allah hepinizden razı olsun. "Hanımlara, aileye, çoluk çocuğa masraf yaptı mı."Allah hepinizden razı olsun.

"Hanımlara, aileye, çoluk çocuğa masraf yaptı mı."
Ve hüve yahtesibühâ. "Sevabını Allah'tan bekleyerek,Ve hüve yahtesibühâ. "Sevabını Allah'tan bekleyerek, 'Ben Allah rızası için bu işi yapıyorum' diye Allah rızası için yaptı mı bu işi." 'Ben Allah rızası için bu işi yapıyorum' diye Allah rızası için yaptı mı bu işi."

Kânet lehû sadakaten. "Bu eve masraflarının hepsi sadaka olur." Kânet lehû sadakaten. "Bu eve masraflarının hepsi sadaka olur."

Hepsinden sadaka sevabı alır. Onun için bu niyetle, eve bol bol yiyecek, içecek götürmek lazım.Hepsinden sadaka sevabı alır. Onun için bu niyetle, eve bol bol yiyecek, içecek götürmek lazım. Giyecek götürmek lazım; hanım memnun olsun, çocuklar sevinsin, yüzü gülsün, Giyecek götürmek lazım; hanım memnun olsun, çocuklar sevinsin, yüzü gülsün, gözleri tok olsun, gönülleri tok olsun. Onun bunun bir şeyini, komşunun elmasını koparmaya kalkmasınlar.gözleri tok olsun, gönülleri tok olsun. Onun bunun bir şeyini, komşunun elmasını koparmaya kalkmasınlar. Birisinin bir şeyini almaya kalkışmasınlar. Birisinin bir şeyini almaya kalkışmasınlar.

Allah hepinizde razı olsun. Hepinizi dünya ve âhiretin hayırlarına erdirsin. el-Fâtiha. Allah hepinizde razı olsun. Hepinizi dünya ve âhiretin hayırlarına erdirsin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2