Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

İyi Müslümanın Özellikleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Rebîü'l-Evvel 1408 / 17.11.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Başkalarının Günahlarını Gizlemek, Herkes İmtihan Oluyor, Müslüman Nasıl Olmalı?, Allah İşini Güzel Yapanı Sever, Allah'u Teala Şu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İyi Müslümanın Özellikleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Rebîü'l-Evvel 1408 / 17.11.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Başkalarının Günahlarını Gizlemek, Herkes İmtihan Oluyor, Müslüman Nasıl Olmalı?, Allah İşini Güzel Yapanı Sever, Allah'u Teala Şu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

İnnallâhe teâlâ yüdni'l-mü'mine fe-yedau aleyhi kenefehû ve yesturuhûİnnallâhe teâlâ yüdni'l-mü'mine fe-yedau aleyhi kenefehû ve yesturuhû Fe-yekûlu e ta'rifu zenbe kezâ ve e ta'rifü zenbe kezâ?Fe-yekûlu e ta'rifu zenbe kezâ ve e ta'rifü zenbe kezâ? Fe-yekûlü. Neam ey rabi, hattâ izâ karrarahû bi-zünûbihî ve raâ fî nefsihî ennehû heleke. Fe-yekûlü. Neam ey rabi, hattâ izâ karrarahû bi-zünûbihî ve raâ fî nefsihî ennehû heleke.

Kâle fe innî kad setertühâ aleyke fi'd-dünyâ ve ene ağfiruhâ leke el-yevme,Kâle fe innî kad setertühâ aleyke fi'd-dünyâ ve ene ağfiruhâ leke el-yevme, sümme yu'tâ kitâbe hasenâtihî ve emme'l-kâfiru ve'l-münâfıkûne fe-yekulü'l-eşâd:sümme yu'tâ kitâbe hasenâtihî ve emme'l-kâfiru ve'l-münâfıkûne fe-yekulü'l-eşâd: Hâ ulâ illezîne kezebû alâ Rabbihim. E â la'netullâhi ale'z-zâlimîn. Hâ ulâ illezîne kezebû alâ Rabbihim. E â la'netullâhi ale'z-zâlimîn.

Sadaka Resûlullah fi mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fi mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
Allahu Teâlâ hazretleri sizleri ve bizleri dünya ve âhiretin hayırlarına erdirsin.Allahu Teâlâ hazretleri sizleri ve bizleri dünya ve âhiretin hayırlarına erdirsin. Peygamber Efendimiz'in şefaatine, iltifatına nail eylesin.Peygamber Efendimiz'in şefaatine, iltifatına nail eylesin. Âhirette Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin. Âhirette Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin.

Peygamber Efendimiz'in mübarek hadislerinden bir miktar okuyup dinlemek üzere oturmuş bulunuyoruz. Peygamber Efendimiz'in mübarek hadislerinden bir miktar okuyup dinlemek üzere oturmuş bulunuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce;Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e saygımızın, sevgimizin,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e saygımızın, sevgimizin, bağlılığımızın nişanesi olmak üzerebağlılığımızın nişanesi olmak üzere ve onun cümle âl'inin, ashâbının, etbâının ve ahbâbının ruhlarına hediye olmak üzereve onun cümle âl'inin, ashâbının, etbâının ve ahbâbının ruhlarına hediye olmak üzere ve cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, evliyâullahın, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin,ve cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, evliyâullahın, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, fatihlerin, hayrât u hasenât sahiplerinin ruhlarına hediye olsun diye,fatihlerin, hayrât u hasenât sahiplerinin ruhlarına hediye olsun diye, uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere gelmiş olan siz kardeşlerimizin deuzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye,âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye, okuduğumuz kitabı telif eylemiş, bu hadisleri nakletmiş olan alimlerin, râvilerinokuduğumuz kitabı telif eylemiş, bu hadisleri nakletmiş olan alimlerin, râvilerin ruhlarına hediye olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ondan sonra başlayalım.ruhlarına hediye olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ondan sonra başlayalım. Allahu Teâlâ hazretleri kabul eylesin. Bismillâhirrahmânirrahîm. Allahu Teâlâ hazretleri kabul eylesin.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Mübarek hadîs-i şerîfin metnini teberrüken okumuş olduk. Mübarek hadîs-i şerîfin metnini teberrüken okumuş olduk.

Bu uzunca hadîs-i şerîf İbn Mâce ve sâir kaynaklarda var.Bu uzunca hadîs-i şerîf İbn Mâce ve sâir kaynaklarda var. Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Ve raâ fî nefsihî ennehû heleke.Ve raâ fî nefsihî ennehû heleke. "Kul da kendi kendine eyvah, mahvoldum, diye bir kanaate geldiği zaman…" "Kul da kendi kendine eyvah, mahvoldum, diye bir kanaate geldiği zaman…"

Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri; "Filanca zaman yaptığın günahı hatırladın mı?" diye bütün günahları soruyor.Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri; "Filanca zaman yaptığın günahı hatırladın mı?" diye bütün günahları soruyor. Allahu Teâlâ hazretlerinden bir şey saklamaya imkânı yok ki, saklanacak değil ki! O da ne yapsın: Allahu Teâlâ hazretlerinden bir şey saklamaya imkânı yok ki, saklanacak değil ki! O da ne yapsın:

"Evet yâ Rabbi!" diyor, boynunu büküyor; utangaç, mahcup, pişman, perişan, itiraf ediyor."Evet yâ Rabbi!" diyor, boynunu büküyor; utangaç, mahcup, pişman, perişan, itiraf ediyor. Bütün günahları sayılınca kim bilir ne terler döküyordur, burada terlerden bahsedilmiyor amaBütün günahları sayılınca kim bilir ne terler döküyordur, burada terlerden bahsedilmiyor ama o mü'min kul, "Helak oldum, bittim, benim işim bitti, ben artık mahvoldum…" dediği sırada; o mü'min kul, "Helak oldum, bittim, benim işim bitti, ben artık mahvoldum…" dediği sırada;

Kâle fe innî kad setertühâ aleyke fi'd-dünyâ. Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki; Kâle fe innî kad setertühâ aleyke fi'd-dünyâ.

Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki;

"Dünyada iken ben senin bu günahlarını gizlemiş idim. Başka insanlar duymadı.""Dünyada iken ben senin bu günahlarını gizlemiş idim. Başka insanlar duymadı." Tenhada bilmeden yapmış oldular. Tenhada bilmeden yapmış oldular.

Başka insanların bilmemesi de Allah'ın setretmesiyle oluyor.Başka insanların bilmemesi de Allah'ın setretmesiyle oluyor. Allah Settâru'l-uyûb olmasa, günahları, ayıpları örtücü olmasa, örtmeseAllah Settâru'l-uyûb olmasa, günahları, ayıpları örtücü olmasa, örtmese şu dünyada insanların birbirlerinin yüzüne bakacak hali kalmaz!şu dünyada insanların birbirlerinin yüzüne bakacak hali kalmaz! Settâru'l-uyûb olduğundan örtüyor da kimse görmüyor. Settâru'l-uyûb olduğundan örtüyor da kimse görmüyor.

Ve ene ağfiruhâ el-yevm. "Hani dünyada ben sana o günahları örtmüştüm, bu gün de mağfiret ediyorum! Ve ene ağfiruhâ el-yevm. "Hani dünyada ben sana o günahları örtmüştüm, bu gün de mağfiret ediyorum!

Allahu Teâlâ hazretleri; kula, helak olduğu sandığı sırada;Allahu Teâlâ hazretleri; kula, helak olduğu sandığı sırada; "Ey kulum! Ben seni dünyada örttüm, setrettim, günahlarını başkalarına göstermedim."Ey kulum! Ben seni dünyada örttüm, setrettim, günahlarını başkalarına göstermedim. Burada seni mahşer halkına rezil edecek değilim.Burada seni mahşer halkına rezil edecek değilim. Bak insanlarla ilgini kestim, seninle mahremâne konuşuyorum; Bak insanlarla ilgini kestim, seninle mahremâne konuşuyorum; şu şu günahları işledin, seni fazl u keremimimden afv u mağfiret ettim!" der. şu şu günahları işledin, seni fazl u keremimimden afv u mağfiret ettim!" der.

Sümme yu'tâ kitâbe hasenâtihî bi-yemînihî.Sümme yu'tâ kitâbe hasenâtihî bi-yemînihî. "Bu müjdeden sonra o kulun yazılmış olan amel defteri"Bu müjdeden sonra o kulun yazılmış olan amel defteri kendisine "Al defterini!" diye sağ yanından verilir." Mâlum; kendisine "Al defterini!" diye sağ yanından verilir."

Mâlum;

İnnâ künnâ nestensihu mâ küntüm ta'lemûn.İnnâ künnâ nestensihu mâ küntüm ta'lemûn. "Allahu Teâlâ hazretleri, insanoğlunun bütün işlemiş olduğu işleri meleklerine tespit ettiriyor." "Allahu Teâlâ hazretleri, insanoğlunun bütün işlemiş olduğu işleri meleklerine tespit ettiriyor."

"Video gibi mi, kaset bant gibi mi, her ikisi gibi mi?.." "Video gibi mi, kaset bant gibi mi, her ikisi gibi mi?.."

Hepsinden çok daha mükemmel bir şekilde, hiçbir şeyi eskimeden,Hepsinden çok daha mükemmel bir şekilde, hiçbir şeyi eskimeden, kaybolmadan, her şeyi tespit ettiriyor; ona insanın kitabı deniliyor.kaybolmadan, her şeyi tespit ettiriyor; ona insanın kitabı deniliyor. Melekleri günahlarını, sevaplarını yazıyorlar; o kitap. Her insanın yaptığı işler yazılıyor. Melekleri günahlarını, sevaplarını yazıyorlar; o kitap. Her insanın yaptığı işler yazılıyor.

Bizim okuduğumuz hadisler yazılıyor, sizin dinlediğiniz vaazlar,Bizim okuduğumuz hadisler yazılıyor, sizin dinlediğiniz vaazlar, namazlar, tesbihler, sevaplar, günahlar yazılıyor… Bu kitap sağ yanından verilir.namazlar, tesbihler, sevaplar, günahlar yazılıyor… Bu kitap sağ yanından verilir. Sağ yanından verilmesi kulun afv u mağfiret olacağının sembolü.Sağ yanından verilmesi kulun afv u mağfiret olacağının sembolü. Sağ taraftan "Al kitabını!" deniliyor. Kitap denilen şey ne? Sağ taraftan "Al kitabını!" deniliyor.

Kitap denilen şey ne?

Dünyada yapmış olduklarının hepsinin yazılı bulunduğu şey. Dünyada yapmış olduklarının hepsinin yazılı bulunduğu şey.

Kehf sûresinde bildiriliyor, insanlar bu kitabı açacaklar da; Kehf sûresinde bildiriliyor, insanlar bu kitabı açacaklar da;

Mâlî hâze'l-kitâbi lâ yuğâdiru sağîraten ve lâ kebîratenMâlî hâze'l-kitâbi lâ yuğâdiru sağîraten ve lâ kebîraten illâ ahsâhâ ve vecedû mâ amilû hâdıran ve lâ yezlimu Rabbüke ehadâ. illâ ahsâhâ ve vecedû mâ amilû hâdıran ve lâ yezlimu Rabbüke ehadâ.

Sayfaları karıştırdıkları zaman dünyada ne işlemişlerse karşılarında hepsini hazır görecekler.Sayfaları karıştırdıkları zaman dünyada ne işlemişlerse karşılarında hepsini hazır görecekler. "Allah Allah! Küçük büyük hiçbir şey bırakmamış, hepsini kaydetmiş, nasıl bir kitap?"Allah Allah! Küçük büyük hiçbir şey bırakmamış, hepsini kaydetmiş, nasıl bir kitap? Amel defteri nasıl bir defter? Bu nasıl bir tespit?.." diye hayretler içinde kalacaklar. Amel defteri nasıl bir defter? Bu nasıl bir tespit?.." diye hayretler içinde kalacaklar.

Allahu Teâlâ hazretleri dünyada da âhirette de kullarına zulmetmiyor,Allahu Teâlâ hazretleri dünyada da âhirette de kullarına zulmetmiyor, kullar günah işleyip kendilerine zulmediyorlar.kullar günah işleyip kendilerine zulmediyorlar. Onlara sağ tarafından verilecek; kâfirlere solundan, arkasından verilecek.Onlara sağ tarafından verilecek; kâfirlere solundan, arkasından verilecek. O veriliş tarzları da helak olacaklarının sembolü, alameti olmuş oluyor; mahvolacaklar. O veriliş tarzları da helak olacaklarının sembolü, alameti olmuş oluyor; mahvolacaklar.

Ve emme'l-kâfiru ve'l-münâfıkûne fe-yekulü'l-eşâd: Hâ ulâ illezîne kezebû alâ Rabbihim.Ve emme'l-kâfiru ve'l-münâfıkûne fe-yekulü'l-eşâd: Hâ ulâ illezîne kezebû alâ Rabbihim. "Kâfirin ve münafığın durumuna gelince, şahitler onlara;"Kâfirin ve münafığın durumuna gelince, şahitler onlara; 'Rab'lerine yalan isnat eden, Rab'lerinden kendilerine gelen dinin'Rab'lerine yalan isnat eden, Rab'lerinden kendilerine gelen dinin ahkâmını, vahiylerini inkar edip de o dinin ahkâmını yalan sayanlar işte bunlardır!' diyecekler." ahkâmını, vahiylerini inkar edip de o dinin ahkâmını yalan sayanlar işte bunlardır!' diyecekler."

Çünkü her şey şahitli, ispatlı oluyor.Çünkü her şey şahitli, ispatlı oluyor. Melekler, başka varlıklar şahit, eller ayaklar şahit! Melekler, başka varlıklar şahit, eller ayaklar şahit! İnsanın âzâsı; derisi, eli, ayağı, gözü, kulağı kendisinin aleyhinde şehadet edecek!İnsanın âzâsı; derisi, eli, ayağı, gözü, kulağı kendisinin aleyhinde şehadet edecek! Ve insanoğlu şaşıracak! Allah her şeyi konuşturmaya kâdir, bunları konuşturacak. Ve insanoğlu şaşıracak! Allah her şeyi konuşturmaya kâdir, bunları konuşturacak.

"Şu günahı işledin mi?" İsterse o inkâr etsin, derisi; "Yâ Rabbi, evet ben onu tutmuştum." "Şu günahı işledin mi?"

İsterse o inkâr etsin, derisi; "Yâ Rabbi, evet ben onu tutmuştum."

Gözü; "Evet yâ Rabbi, ben onu seyretmiştim." Kulağı; "Evet, ben o çalgıyı, türküyü işitmiştim." Gözü; "Evet yâ Rabbi, ben onu seyretmiştim."

Kulağı; "Evet, ben o çalgıyı, türküyü işitmiştim."

Ayağı; "Evet, ben o tarafa varmıştım." diye söyleyecek.Ayağı; "Evet, ben o tarafa varmıştım." diye söyleyecek. Hem insanın kendi vücudundaki azalarından, hem çevresindeki eşyalardan şahitler çok! Hem insanın kendi vücudundaki azalarından, hem çevresindeki eşyalardan şahitler çok!

Mesela camiye giderken yürüdüğü taşlar kendisine şahit olacak,Mesela camiye giderken yürüdüğü taşlar kendisine şahit olacak, yanından geçtiği ağaçlar, duvarlar şahit olacak, başka insanlar şahit olacak,yanından geçtiği ağaçlar, duvarlar şahit olacak, başka insanlar şahit olacak, hiç yanından ayrılmayan melekler şahit olacak… İşte o şahitler hep birden; hiç yanından ayrılmayan melekler şahit olacak… İşte o şahitler hep birden;

"İşte bunlar; Rab'lerinin ahkâmını, emirlerini yalanlayan,"İşte bunlar; Rab'lerinin ahkâmını, emirlerini yalanlayan, dinlerini yalandır, hiçe sayanlardır!" diyerek kâfirleri ve münafıkları gösterecekler.dinlerini yalandır, hiçe sayanlardır!" diyerek kâfirleri ve münafıkları gösterecekler. "Bunlar kâfirdir, bunlar münafıktır, hak yolda yürümediler!" diye şahadet edecekler. "Bunlar kâfirdir, bunlar münafıktır, hak yolda yürümediler!" diye şahadet edecekler.

E â la'netullâhi ale'z-zâlimîn. "E â la'netullâhi ale'z-zâlimîn. " Agâh olunuz, aklınızı başınıza toplayınız, biliniz, mütenebbih olunuz kiAgâh olunuz, aklınızı başınıza toplayınız, biliniz, mütenebbih olunuz ki Allah'ın laneti zalimler üzerinedir!" Allah'ın laneti zalimler üzerinedir!"

Zalimlerin üzerine yağacak; Allah'ın lanetine uğrayıp mahvolacaklar, perişan olacaklar. Zalimlerin üzerine yağacak; Allah'ın lanetine uğrayıp mahvolacaklar, perişan olacaklar.

Muhterem kardeşlerim! İnsan bu dünyada ağa olur, paşa olur,Muhterem kardeşlerim!

İnsan bu dünyada ağa olur, paşa olur,
vezir, padişah, emir olur, komutan olur; insanlar bu dünyada serbest bırakılmış.vezir, padişah, emir olur, komutan olur; insanlar bu dünyada serbest bırakılmış. Hırsız hırsızlık yapıyor, katil katillik, zâni zânilik, edepsiz edepsizlik yapıyor;Hırsız hırsızlık yapıyor, katil katillik, zâni zânilik, edepsiz edepsizlik yapıyor; ibadet ehli de ibadet yapıyor. Allah müsaade ediyor, imkân vermek istemese ibadet ehli de ibadet yapıyor. Allah müsaade ediyor, imkân vermek istemese insan kolunu kaldıramaz, gözünü kıpırdatamaz.insan kolunu kaldıramaz, gözünü kıpırdatamaz. Olduğu yerde taş kesilir, donar kalır, kıpırdayamaz hale gelir; öyleleri de var.Olduğu yerde taş kesilir, donar kalır, kıpırdayamaz hale gelir; öyleleri de var. Bazılarını ibret için başına yıldırım yağdırıp orada yaktığı var. Bazılarını ibret için başına yıldırım yağdırıp orada yaktığı var.

Ve yürsilü's-savâika fe-yusîbu bihâ men yeşâ'.Ve yürsilü's-savâika fe-yusîbu bihâ men yeşâ'. "Bazen de şimşeği çaktırır, yıldırımı götürür kâfirin tepesine pat pat diye patlatır!" "Bazen de şimşeği çaktırır, yıldırımı götürür kâfirin tepesine pat pat diye patlatır!"

Bazen rüzgâr estirir, fırtınalar, kasırgalar altını üstüne getirir;Bazen rüzgâr estirir, fırtınalar, kasırgalar altını üstüne getirir; bazen zelzele olur, yerin dibine batırır. Çeşitli cezaları da yok değil amabazen zelzele olur, yerin dibine batırır. Çeşitli cezaları da yok değil ama bu dünya imtihan dünyası olduğu için insanlara genellikle müsaade olunuyor. bu dünya imtihan dünyası olduğu için insanlara genellikle müsaade olunuyor.

Herkes imtihan oluyor: Zalim imtihanı berbat ediyor;Herkes imtihan oluyor: Zalim imtihanı berbat ediyor; mü'min, âbid, imtihanda güzel cevaplar veriyor, demektir.mü'min, âbid, imtihanda güzel cevaplar veriyor, demektir. Hepimiz imtihandayız, bu imtihanın şuuruna ermeliyiz.Hepimiz imtihandayız, bu imtihanın şuuruna ermeliyiz. Bu imtihanda Allahu Teâlâ hazretlerinin buyruklarını tutmak imtihanı kazanmak vesilesidir,Bu imtihanda Allahu Teâlâ hazretlerinin buyruklarını tutmak imtihanı kazanmak vesilesidir, buyruklarını tutmamak kaybetmek sebebidir.buyruklarını tutmamak kaybetmek sebebidir. Allah'ın emrettiği şeyleri yapmak; yasak ettiği, emretmediği şeyleri yapmamak lazım! Allah'ın emrettiği şeyleri yapmak; yasak ettiği, emretmediği şeyleri yapmamak lazım!

İnsan bir yaptığından dolayı sevap kazanır bir de yapmadığından dolayı sevap kazanır.İnsan bir yaptığından dolayı sevap kazanır bir de yapmadığından dolayı sevap kazanır. Hayırlı işi yaptığı zaman sevap kazanır: Camiye gitti, namaz kıldı, oruç tuttu, sadaka verdi,Hayırlı işi yaptığı zaman sevap kazanır: Camiye gitti, namaz kıldı, oruç tuttu, sadaka verdi, hayır yaptı, hasenat işledi, cami, köprü, çeşme yaptırdı, dullara, fakirlere yardım etti…hayır yaptı, hasenat işledi, cami, köprü, çeşme yaptırdı, dullara, fakirlere yardım etti… Sevap yazılır. Bir de yapmadıklarından sevap yazılır: Arkadaşları çağırdı; Sevap yazılır. Bir de yapmadıklarından sevap yazılır: Arkadaşları çağırdı; "Gel bu akşam felekten bir gün çalalım, çengi de var çalgı da var, "Gel bu akşam felekten bir gün çalalım, çengi de var çalgı da var, içki de var davul da zurna da var..." "Yok, yapmadım." içki de var davul da zurna da var..."

"Yok, yapmadım."

Yapmadığından da sevap kazanır: Günahtan çekilmekten de,Yapmadığından da sevap kazanır: Günahtan çekilmekten de, harama el uzatmadığından, zulmetmediğinden, kötü söz söylemediğinden de sevap kazanır.harama el uzatmadığından, zulmetmediğinden, kötü söz söylemediğinden de sevap kazanır. Kötü şeyleri yapmayınca, iyi şeyleri yapınca sevap kazanıyor. Kötü şeyleri yapmayınca, iyi şeyleri yapınca sevap kazanıyor.

Aksine bir insan, iyi şeyleri yapacak makamdayken yapmıyor.Aksine bir insan, iyi şeyleri yapacak makamdayken yapmıyor. Tam hakikati söylemek fırsatı eline geçmiş; iktidarda, gücü kuvveti de var.Tam hakikati söylemek fırsatı eline geçmiş; iktidarda, gücü kuvveti de var. Hadi söylesene be adam! Söylemiyor, ağzını bıçak açmıyor.Hadi söylesene be adam! Söylemiyor, ağzını bıçak açmıyor. Hakkı söylesene, hakkı müdafaa etsene! "İşin doğrusu budur, Allah'ın emri budur,Hakkı söylesene, hakkı müdafaa etsene! "İşin doğrusu budur, Allah'ın emri budur, Allahu Teâlâ hazretleri şunu emretmiştir, binaenaleyh onun öyle yapılması lazım,Allahu Teâlâ hazretleri şunu emretmiştir, binaenaleyh onun öyle yapılması lazım, 'Ona suç var.' demeyin!" desene! Gık demiyor. Demiyor ama o demediğinden dolayı ceza yiyecek! 'Ona suç var.' demeyin!" desene! Gık demiyor. Demiyor ama o demediğinden dolayı ceza yiyecek!

Falanca adam filanca adamın üstüne çökmüş, gırtlağına bastırıyor;Falanca adam filanca adamın üstüne çökmüş, gırtlağına bastırıyor; o da onun yanından geçiyor, hiç aldırmıyor... o da onun yanından geçiyor, hiç aldırmıyor...

Hadîs-i şerîflerden biliyoruz: [Böyle yapan kişi] kabre girer girmez bir tokmak yiyecekmiş.Hadîs-i şerîflerden biliyoruz:

[Böyle yapan kişi] kabre girer girmez bir tokmak yiyecekmiş.
Ama nasıl bir tokmaksa, nasıl bir gürz ise kabrin içi ateş dolacakmış.Ama nasıl bir tokmaksa, nasıl bir gürz ise kabrin içi ateş dolacakmış. O zaman azap meleklerine diyecekmiş ki; "Ben namaz kılan bir insandım, oruç tutan bir insandım, bana niye vuruyorsunuz?O zaman azap meleklerine diyecekmiş ki;

"Ben namaz kılan bir insandım, oruç tutan bir insandım, bana niye vuruyorsunuz?
Ben ne kabahat işledim ki?" Ben ne kabahat işledim ki?"

"Bir zalim bir mazluma zulmediyordu, yanından geçtin kurtarmadın!" diyecekler. "Bir zalim bir mazluma zulmediyordu, yanından geçtin kurtarmadın!" diyecekler.

Sen misin kurtarmayan? "Ben bir kabahat işlemedim ben zulüm yapmadım." Sen misin kurtarmayan?

"Ben bir kabahat işlemedim ben zulüm yapmadım."

"Senin kabahatin o zulmü engellememen!" "Senin kabahatin o zulmü engellememen!"

O bakımdan insan yapacağı şeyi de bilecek, yapacak; yapmayacağı şeyi de bilecek, geri duracak.O bakımdan insan yapacağı şeyi de bilecek, yapacak; yapmayacağı şeyi de bilecek, geri duracak. Müdahale etmesi gereken yerde müdahale edecek, konuşması gereken yerde konuşacak, Müdahale etmesi gereken yerde müdahale edecek, konuşması gereken yerde konuşacak, susması gereken yerde susacak. susması gereken yerde susacak.

Herkes namaza durmuş, arka tarafta; Herkes namaza durmuş, arka tarafta;

"Yahu neredesin? Seni çoktandır göremedim, iyi misin, hoş musun?"Yahu neredesin? Seni çoktandır göremedim, iyi misin, hoş musun? Hani benim sana 80 bin lira borcum vardı ya;Hani benim sana 80 bin lira borcum vardı ya; onu 60 bin lirasını mı vermiştim, 20 bin lirası mı kaldı?.." onu 60 bin lirasını mı vermiştim, 20 bin lirası mı kaldı?.."

Öndekilerin namazını bozacaksın, şimdi onun konuşulma sırası mı? Sus!Öndekilerin namazını bozacaksın, şimdi onun konuşulma sırası mı? Sus! Susacak yerde konuşuyor, konuşacak yerde susuyor. Bu da dengesizlik demektir. Susacak yerde konuşuyor, konuşacak yerde susuyor. Bu da dengesizlik demektir.

Onun için müslümanlar olarak hepimiz vazifelerimizi bilelim.Onun için müslümanlar olarak hepimiz vazifelerimizi bilelim. Allahu Teâlâ hazretlerinin hesabı, insanları hesaba çekmesi var.Allahu Teâlâ hazretlerinin hesabı, insanları hesaba çekmesi var. Hesap haktır, mizan haktır, bu kayıtlar haktır, amel defterlerine amellerin yazılması haktır!Hesap haktır, mizan haktır, bu kayıtlar haktır, amel defterlerine amellerin yazılması haktır! İnsanlar bunların karşılığını muhakkak görecek. Müslümanı müslüman yapan asıl iman budur.İnsanlar bunların karşılığını muhakkak görecek. Müslümanı müslüman yapan asıl iman budur. Asıl iman, imanın içindeki en ince noktası, kalbi, esas noktası;Asıl iman, imanın içindeki en ince noktası, kalbi, esas noktası; âhirete iman ve hesaba çekileceğinin kânîiolmasıdır, insanın kanaatinin tam olmasıdır.âhirete iman ve hesaba çekileceğinin kânîiolmasıdır, insanın kanaatinin tam olmasıdır. Bu zayıf oldu mu insan günah işler, bu zayıf oldu mu tembellik eder,Bu zayıf oldu mu insan günah işler, bu zayıf oldu mu tembellik eder, gider zalimlerle ortaklık eder, gider haksızlık yapar, arsızlık, edepsizlik yapar. gider zalimlerle ortaklık eder, gider haksızlık yapar, arsızlık, edepsizlik yapar.

Allahu Teâlâ hazretleri hesap duygusunu içimizde kuvvetli eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri hesap duygusunu içimizde kuvvetli eylesin. O hesabı unutturmasın, rûz-ı mahşeri, mahkeme-i kübrâyı unutturmasın. O hesabı unutturmasın, rûz-ı mahşeri, mahkeme-i kübrâyı unutturmasın. O sorguları sualleri, o şahitlerin; "Yalan söylüyorsun!" dediklerini unutturmasın!O sorguları sualleri, o şahitlerin; "Yalan söylüyorsun!" dediklerini unutturmasın! "Bu Allah'a karşı geldi." dedirttirmesin."Bu Allah'a karşı geldi." dedirttirmesin. Bazı insanların mahşer halkı önünde rezil olacağının telaşını içimizden çıkarttırmasın.Bazı insanların mahşer halkı önünde rezil olacağının telaşını içimizden çıkarttırmasın. Bizi vazifelerini yapan, uyanık müslümanlar eylesin. Bizi vazifelerini yapan, uyanık müslümanlar eylesin.

Bir yığın müslüman, ne işe yarar? Hiçbir işe yaramaz.Bir yığın müslüman, ne işe yarar?

Hiçbir işe yaramaz.
Hiç olmasa yatağın içine doldursa da pamuk gibi işe yarasa, ona da işe yaramaz. Olmaz!Hiç olmasa yatağın içine doldursa da pamuk gibi işe yarasa, ona da işe yaramaz. Olmaz! Müslümanın bulunduğu yerde hayır olacak ve şer defolup gidecek!Müslümanın bulunduğu yerde hayır olacak ve şer defolup gidecek! Diyelim ki Yüzevler'de müslüman var: Diyelim ki Yüzevler'de müslüman var:

Ne kadar? Bir cami dolusu, 11 saf müslüman var; 22'şer kişiden 252 tane insan!Ne kadar?

Bir cami dolusu, 11 saf müslüman var; 22'şer kişiden 252 tane insan!
Yüzevler'de müslümanların Müslümanlığı sokakların temizliğinden, ahlâktan, edepten,Yüzevler'de müslümanların Müslümanlığı sokakların temizliğinden, ahlâktan, edepten, hayırdan, hasenattan, bereketten…belli olacak. hayırdan, hasenattan, bereketten…belli olacak.

Şu tepeyi aşıp da bu tarafa gelen; "Oh burada Müslümanlık kokuyor." diyecek.Şu tepeyi aşıp da bu tarafa gelen; "Oh burada Müslümanlık kokuyor." diyecek. Yani eseri, tesiri her şeyinde belli olacak. Bir günah yerine girdiği zaman da insan anlıyor.Yani eseri, tesiri her şeyinde belli olacak. Bir günah yerine girdiği zaman da insan anlıyor. Bakıyorsun orada çalgı, burada içki kokusu, öbür tarafta başka şeyler… Neden? Bakıyorsun orada çalgı, burada içki kokusu, öbür tarafta başka şeyler…

Neden?

Adamlar bozuk! Oraya girdiği zaman girdiğine pişman oluyor.Adamlar bozuk! Oraya girdiği zaman girdiğine pişman oluyor. İnsana bir kasvet basıyor, insan "Aman işimi bitirip şuradan kaçsam, İnsana bir kasvet basıyor, insan "Aman işimi bitirip şuradan kaçsam, hemen çabucak geçsem, kurtulsam…" diye düşünüyor. hemen çabucak geçsem, kurtulsam…" diye düşünüyor.

Müslüman etrafa faydası olan insandır! Müslüman etrafa faydası olan insandır!

"Çok güzel adam; melek gibi, ne faydası var zararı var, etliye de karışmaz sütlüye de karışmaz..." "Çok güzel adam; melek gibi, ne faydası var zararı var, etliye de karışmaz sütlüye de karışmaz..."

O sözün arkası "bir işe yaramaz" demek. Müslüman etliye de karışır sütlüye de karışır! O sözün arkası "bir işe yaramaz" demek. Müslüman etliye de karışır sütlüye de karışır!

"Herkesle iyi geçiniyor, çok iyi adam!.." Hayır, yanlış biliyorsun! "Herkesle iyi geçiniyor, çok iyi adam!.."

Hayır, yanlış biliyorsun!

Müslüman, herkesle iyi geçinen adam değildir!Müslüman, herkesle iyi geçinen adam değildir! Müslüman, iyi insanla iyi geçinen, kötü insanın kötülüğünü engelleyen insandır. Müslüman, iyi insanla iyi geçinen, kötü insanın kötülüğünü engelleyen insandır.

Kötü insana gidecek nasihat edecek; "Kardeşim yapma, şu içkiyi bırak, şu günahı terk eyle,Kötü insana gidecek nasihat edecek; "Kardeşim yapma, şu içkiyi bırak, şu günahı terk eyle, haksız mal yemeyi bırak, bak arkada kardeşlerinle miras bölünmede onlara haksızlık ettin, yazık değil mi?haksız mal yemeyi bırak, bak arkada kardeşlerinle miras bölünmede onlara haksızlık ettin, yazık değil mi? O ablanın şu kadar çoluk çocuğu var, sen mirasın üstüne çöreklendin.O ablanın şu kadar çoluk çocuğu var, sen mirasın üstüne çöreklendin. Baban yazılı bir şey bırakmadı, diye yutuyorsun, bunu yapma!.." İcabında sert olacak! Baban yazılı bir şey bırakmadı, diye yutuyorsun, bunu yapma!.." İcabında sert olacak!

Hadîs-i şerîfte "İnsanın [müslümanın] münafık bir kimseye; 'Efendim, yâ seyidi!' demesinden Arş-ı Âlâ titrer!" diyor.Hadîs-i şerîfte "İnsanın [müslümanın] münafık bir kimseye; 'Efendim, yâ seyidi!' demesinden Arş-ı Âlâ titrer!" diyor. Bu ne biçim insan ki Allah'ın sevmediği münafık bir insana,Bu ne biçim insan ki Allah'ın sevmediği münafık bir insana, "Efendim" dedi, diye arş zangır zangır titriyor. Öyle şey yok!"Efendim" dedi, diye arş zangır zangır titriyor. Öyle şey yok! İnsanın; arkadaşına bir güzel söz söylemesi sadakaysaİnsanın; arkadaşına bir güzel söz söylemesi sadakaysa zalime de kaşını çatması sadakadır, o da hayırdır.zalime de kaşını çatması sadakadır, o da hayırdır. Onun için lütfen herkes Müslümanlığı doğru anlasın! Müsamaha, hoşgörü, iyi geçinme…Onun için lütfen herkes Müslümanlığı doğru anlasın! Müsamaha, hoşgörü, iyi geçinme… Öyle yağma yok! İki taraflı, işin iki tarafı var. Öyle yağma yok! İki taraflı, işin iki tarafı var.

Eşiddâu ale'l-küffâri ruhamâu beynehüm. "Kâfirlere karşı şiddetli, pehlivan gibi, dağ gibi." Eşiddâu ale'l-küffâri ruhamâu beynehüm. "Kâfirlere karşı şiddetli, pehlivan gibi, dağ gibi."

"Ben bu dağı aşamam, yalçın, ben bunun üstünden geçemem." diye ödü patlayacak. "Ben bu dağı aşamam, yalçın, ben bunun üstünden geçemem." diye ödü patlayacak.

"Ama kendi aralarında merhametli, şefkatli, mülayim, sessiz;"Ama kendi aralarında merhametli, şefkatli, mülayim, sessiz; "Peki buyur, sen öne geçiver, al ben yemeyeyim sen ye…" "Peki buyur, sen öne geçiver, al ben yemeyeyim sen ye…" Yemek az; muma üflüyorlar ortalık görünmüyor. Kendisi tabağı takırdatıyor, bir şey yemiyor.Yemek az; muma üflüyorlar ortalık görünmüyor. Kendisi tabağı takırdatıyor, bir şey yemiyor. Kendisi kaşığı tabağa tak tak tuk tuk vuruyor, misafiri doyuruyor. Kadın demiş ki; Kendisi kaşığı tabağa tak tak tuk tuk vuruyor, misafiri doyuruyor. Kadın demiş ki;

"Yahu sen bu misafirleri getirdin ama evde yemek az." "Yahu sen bu misafirleri getirdin ama evde yemek az."

"Olsun, mumu söndürürüz. Biz kaşık tıkırtısı yaparız, misafir yemeği yer." "Olsun, mumu söndürürüz. Biz kaşık tıkırtısı yaparız, misafir yemeği yer."

Müslüman kendi arasında merhametli olacak. Yemeyecek yedirecek, giymeyecek giydirecek,Müslüman kendi arasında merhametli olacak. Yemeyecek yedirecek, giymeyecek giydirecek, hep müslüman kardeşlerinin hayrını düşünecek, yardım edecek. hep müslüman kardeşlerinin hayrını düşünecek, yardım edecek.

"Bir apartman yaptırdım, bir tane daha yaptırayım;"Bir apartman yaptırdım, bir tane daha yaptırayım; bir kat elbisem var birkaç tane daha olsun, birkaç çeşit ayakkabım var, birkaç tane daha olsun;bir kat elbisem var birkaç tane daha olsun, birkaç çeşit ayakkabım var, birkaç tane daha olsun; bankada şu kadar param var, falanca yerde şu kadar tarlam var, daha da olsun, daha da olsun..." bankada şu kadar param var, falanca yerde şu kadar tarlam var, daha da olsun, daha da olsun..."

Ne olacak? Ne olacak?

Öteki müslümanlara kesenin ağzını açacaksın, yardım edeceksin, ter dökeceksin uğraşacaksın. Öteki müslümanlara kesenin ağzını açacaksın, yardım edeceksin, ter dökeceksin uğraşacaksın.

Nasıl Hz. Ömer radıyallahu anh sırtına yiyecek çuvalını almış götürüyor!.. Diyorlar ki; Nasıl Hz. Ömer radıyallahu anh sırtına yiyecek çuvalını almış götürüyor!.. Diyorlar ki;

"Yâ emir'el-mü'minîn, bırak da biz taşıyalım." "Bırakın, kabahat benim."Yâ emir'el-mü'minîn, bırak da biz taşıyalım."

"Bırakın, kabahat benim.
Ben tebaanın zayıfını, muhtacını bilememişim, Allah benden soracak!" diyor,Ben tebaanın zayıfını, muhtacını bilememişim, Allah benden soracak!" diyor, koca karının evine gözlerinden yaşlar döke döke çuvalı götürüyor.koca karının evine gözlerinden yaşlar döke döke çuvalı götürüyor. Onun için hepimiz o şuurda olacağız. Onun için hepimiz o şuurda olacağız.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi günahlardan korusun, ârif kul, edepli, zarif, kâmil kul eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi günahlardan korusun, ârif kul, edepli, zarif, kâmil kul eylesin. İlmiyle âmil, çalışkan kul eylesin, tembel eylemesin, günahlara dalmış, gafil, cahil kul eylemesin. İlmiyle âmil, çalışkan kul eylesin, tembel eylemesin, günahlara dalmış, gafil, cahil kul eylemesin.

Ama bütün bu güzel huylara sahip olup kötü huylardan uzak olma gayretine rağmenAma bütün bu güzel huylara sahip olup kötü huylardan uzak olma gayretine rağmen insanın gene bir sürü kusurları var. insanın gene bir sürü kusurları var.

Hadîs-i şerîfte okudum ki Süleyman aleyhisselam havalarda uçarkenHadîs-i şerîfte okudum ki Süleyman aleyhisselam havalarda uçarken –peygamber, mucize olarak havalarda uçarken- durum hoşuna gitmiş pat aşağıya!–peygamber, mucize olarak havalarda uçarken- durum hoşuna gitmiş pat aşağıya! Biraz kendisi bu durumdan hoşlanınca küt aşağıya…Biraz kendisi bu durumdan hoşlanınca küt aşağıya… Peygamberlerin zelleleri, ayak sürçmeleri olur; birazcık, hatacık gibi şeyleri olabilir. Peygamberlerin zelleleri, ayak sürçmeleri olur; birazcık, hatacık gibi şeyleri olabilir.

Peygamber Efendimiz; Abdullah b. Ümmü Mektûm radıyallahu anh'a ikide bir de soru sordu diyePeygamber Efendimiz; Abdullah b. Ümmü Mektûm radıyallahu anh'a ikide bir de soru sordu diye biraz yüzünü buruşturdu.biraz yüzünü buruşturdu. Gelen kabilenin ileri gelen adamları ile konuşup dururken ikide bir de geliyor, soru soruyor.Gelen kabilenin ileri gelen adamları ile konuşup dururken ikide bir de geliyor, soru soruyor. Âmâ bir sordu, iki sordu, ondan sonra yüzünü buruşturdu;Âmâ bir sordu, iki sordu, ondan sonra yüzünü buruşturdu; yüzünü buruşturur buruşturmaz ayet-i kerîme geliyor: yüzünü buruşturur buruşturmaz ayet-i kerîme geliyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Abese ve tevellâ, encâehu'l-a'mâ, ve mâ yudrîke le allehû yezzekkâ, ev yezzekerü feten feahüz-zikrâ. Abese ve tevellâ, encâehu'l-a'mâ, ve mâ yudrîke le allehû yezzekkâ, ev yezzekerü feten feahüz-zikrâ.

Abese. "Peygamber, abus bir surat takındı, kaşlarını çattı."Abese. "Peygamber, abus bir surat takındı, kaşlarını çattı." Ve tevellâ. Encâehu'l-a'mâ. Âmâ kendisine geldi diye döndü." Ve tevellâ. Encâehu'l-a'mâ. Âmâ kendisine geldi diye döndü."

O âmânın ikide bir de gelip soru sormasından dolayı, "İşim var şimdi şununla uğraşıyorum…"O âmânın ikide bir de gelip soru sormasından dolayı, "İşim var şimdi şununla uğraşıyorum…" gibilerden yüzünü buruşturdu, memnuniyetsizlik duydu ve sırtını döndü. Onun üzerine; gibilerden yüzünü buruşturdu, memnuniyetsizlik duydu ve sırtını döndü. Onun üzerine;

"Belki ötekiler hiç fayda görmeyecek, bunun fayda göreceğini sen niye anlamıyorsun?"Belki ötekiler hiç fayda görmeyecek, bunun fayda göreceğini sen niye anlamıyorsun? Belki asıl faydayı bu âmâ görecek, imanda o ilerleyecek!" diye ayet-i kerîme inince;Belki asıl faydayı bu âmâ görecek, imanda o ilerleyecek!" diye ayet-i kerîme inince; "Öteki gafiller seni dinleyip dinleyip seni boş yere konuşturup gene defolup gidecekler,"Öteki gafiller seni dinleyip dinleyip seni boş yere konuşturup gene defolup gidecekler, onlara [ilgin] bir işe yaramayacak!" diye ayet-i kerîme inince Peygamber Efendimiz vaziyeti toparladı. onlara [ilgin] bir işe yaramayacak!" diye ayet-i kerîme inince Peygamber Efendimiz vaziyeti toparladı.

Ondan sonra ne zaman Abdullah b. Ümmü Mektûm radıyallahu anh'ı görseOndan sonra ne zaman Abdullah b. Ümmü Mektûm radıyallahu anh'ı görse "Gel bakalım kendisi sebebiyle Rabb'imin beni azarladığı kardeşim." diye onu öyle çağırırmış."Gel bakalım kendisi sebebiyle Rabb'imin beni azarladığı kardeşim." diye onu öyle çağırırmış. Peygamberimiz'in ahlâkı çok güzel, çok yüksek amaPeygamberimiz'in ahlâkı çok güzel, çok yüksek ama bir âmâya birkaç defa soru sordu diye kaş çatması üzerine âyet iniyor. bir âmâya birkaç defa soru sordu diye kaş çatması üzerine âyet iniyor.

Hatasız kul olmaz, demek istiyorum. İyi kul olmaya gayret edeceğiz ama gene hatamız çoktur,Hatasız kul olmaz, demek istiyorum. İyi kul olmaya gayret edeceğiz ama gene hatamız çoktur, gönlümüzden geçenler, yaptığımız işler iyi yapalım derken kötü şeyler olur. gönlümüzden geçenler, yaptığımız işler iyi yapalım derken kötü şeyler olur.

Hatta bazen insan çok gayret ettikçe daha çok hata yapıyor.Hatta bazen insan çok gayret ettikçe daha çok hata yapıyor. Hani sineğin kurtulayım derken çırpındıkça bala yapıştığı gibi daha çok yapışıyoruz. Hani sineğin kurtulayım derken çırpındıkça bala yapıştığı gibi daha çok yapışıyoruz.

Neden? Neden olduğunu bilemezdik, hadîs-i şerîften öğreniyoruz: Neden?

Neden olduğunu bilemezdik, hadîs-i şerîften öğreniyoruz:

Kulun kibre düşüp kendini beğenmesi, burnunun havaya kalkması, onurlanması günahtan daha fenaymış.Kulun kibre düşüp kendini beğenmesi, burnunun havaya kalkması, onurlanması günahtan daha fenaymış. Kibirlilik daha fena olduğundan Allah müslüman kula bazen günah işlettirirmiş,Kibirlilik daha fena olduğundan Allah müslüman kula bazen günah işlettirirmiş, günaha düşüttürürmüş ki kibirlenemesin! günaha düşüttürürmüş ki kibirlenemesin!

"Ömrümü hep ibadetle geçirdim. Var mı benden daha iyisi?"Ömrümü hep ibadetle geçirdim. Var mı benden daha iyisi? Elbette Allah beni cennete sokacak başkasını mı sokacak?.." Elbette Allah beni cennete sokacak başkasını mı sokacak?.."

Böyle diyenler var. Yeryüzünde cahil insan çok! "Hiç hata etmedim!" diyor. Böyle diyenler var. Yeryüzünde cahil insan çok! "Hiç hata etmedim!" diyor.

"Beş vakit namazımı kılıyorum, Kur'an da okuyorum,"Beş vakit namazımı kılıyorum, Kur'an da okuyorum, tesbih de çekiyorum, var mı benden daha iyisi?.." diyor. tesbih de çekiyorum, var mı benden daha iyisi?.." diyor.

İşte bir kere senin bu sözün fena, kendini bir şey sanman fena oluyor. İşte bir kere senin bu sözün fena, kendini bir şey sanman fena oluyor.

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri bizi günahlardan korusun, tevazu sahibi eylesin.Onun için Allahu Teâlâ hazretleri bizi günahlardan korusun, tevazu sahibi eylesin. Tabi hatalarımız, günahlarımız da muhakkak olacaktır;Tabi hatalarımız, günahlarımız da muhakkak olacaktır; hatalarımızı da günahlarımızı kabahatlerimizi de Settâr ismi hürmetine setr eyleyiphatalarımızı da günahlarımızı kabahatlerimizi de Settâr ismi hürmetine setr eyleyip Gaffâr ismi hürmetine afv u mağfiret eylesin.Gaffâr ismi hürmetine afv u mağfiret eylesin. Bizi cehenneme düşürmeden, kahrına gazabına uğratmadan cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Bizi cehenneme düşürmeden, kahrına gazabına uğratmadan cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

İnnallâha yuhibbu izâ amile ehadükümü'l-amele en yutkinehû. İnnallâha yuhibbu izâ amile ehadükümü'l-amele en yutkinehû.

Taberanî'nin rivayet ettiği bir hadîs-i şerîftir. Taberanî'nin rivayet ettiği bir hadîs-i şerîftir.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İnnallâhe yuhibbu. "Hiç şüphe yok ki Allahu Teâlâ hazretleri sever." Neyi sever? İnnallâhe yuhibbu. "Hiç şüphe yok ki Allahu Teâlâ hazretleri sever."

Neyi sever?

İzâ amile ehadüküm amelen en yutkinehû. "Sizden biriniz bir amel işlediği zaman, bir iş yaptığı zaman;İzâ amile ehadüküm amelen en yutkinehû. "Sizden biriniz bir amel işlediği zaman, bir iş yaptığı zaman; Allah o ameli, işlediği o işi güzel yapmasını sever." Allah o ameli, işlediği o işi güzel yapmasını sever."

Aferin ustaya, demiri çok güzel yaptı; sever. Aferin terziye, çok güzel dikti; sever.Aferin ustaya, demiri çok güzel yaptı; sever. Aferin terziye, çok güzel dikti; sever. Aferin boyacıya, boyayı çok güzel yaptı; sever.Aferin boyacıya, boyayı çok güzel yaptı; sever. Aferin sıvacıya, sıvayı çok muntazam yaptı, güzel yaptı; sever.Aferin sıvacıya, sıvayı çok muntazam yaptı, güzel yaptı; sever. Aferin kunduracıya, pabucu çok sağlam yaptı; sever… Aferin kunduracıya, pabucu çok sağlam yaptı; sever…

Misalleri çeşitli mesleklerden veriyorum, sadece ibadet anlaşılmasın!Misalleri çeşitli mesleklerden veriyorum, sadece ibadet anlaşılmasın! Ne işi yapıyorsak yaptığımız işi güzel yapmalı.Ne işi yapıyorsak yaptığımız işi güzel yapmalı. Arkasından tekrar düzeltmeye sebep olacak bir tarzda yapmamalı, muntazam yapmalı.Arkasından tekrar düzeltmeye sebep olacak bir tarzda yapmamalı, muntazam yapmalı. Yazı yazıyorsak okunaklı okunaklı yazmalıyız.Yazı yazıyorsak okunaklı okunaklı yazmalıyız. Eczacı yazısı, doktor yazısı gibi on kişiye gösterirsin, ne olduğunu kimse sökemez; öyle olmaması lazım!Eczacı yazısı, doktor yazısı gibi on kişiye gösterirsin, ne olduğunu kimse sökemez; öyle olmaması lazım! Yazının güzel olması lazım, işin güzel olması, imar ettiğimiz şeyin güzel olması lazım. Yazının güzel olması lazım, işin güzel olması, imar ettiğimiz şeyin güzel olması lazım.

Baklavacıya gidiyorsun: Şu 1600 lira, şu 2100 lira, şu da özel 3000 lira diyor. Baklavacıya gidiyorsun: Şu 1600 lira, şu 2100 lira, şu da özel 3000 lira diyor.

Müşteri, "Sonuncudan ver." Diyor. Neden? Özel, özenilmiş; özenile bezenile yapılmış. Müşteri, "Sonuncudan ver." Diyor.

Neden?

Özel, özenilmiş; özenile bezenile yapılmış.

Allahu Teâlâ hazretleri özenilerek yapılanı seviyor.Allahu Teâlâ hazretleri özenilerek yapılanı seviyor. Uydurmasyon, çala çırpa, hemen, paldır küldür yapılan şeyi sevmiyor.Uydurmasyon, çala çırpa, hemen, paldır küldür yapılan şeyi sevmiyor. Müslümanın, sizlerin ve bizlerin, hepimizin içinde bir güzellik sevgisi olacak,Müslümanın, sizlerin ve bizlerin, hepimizin içinde bir güzellik sevgisi olacak, mükemmellik arzusu olacak, her yaptığımız işi mükemmel yapacağız! mükemmellik arzusu olacak, her yaptığımız işi mükemmel yapacağız!

Namaz kılıyoruz, namazı mükemmel kılalım; Allahu Ekber dediğimiz zamanNamaz kılıyoruz, namazı mükemmel kılalım; Allahu Ekber dediğimiz zaman hislerimizi, duygularımızı, düşüncelerimizi arkaya atalım; Rabb'imizin huzuruna tam girelim. hislerimizi, duygularımızı, düşüncelerimizi arkaya atalım; Rabb'imizin huzuruna tam girelim.

Kur'an okuduğumuz zaman ne oluyor? Kur'an okuduğumuz zaman ne oluyor?

Harflerin yarısını ya yuttun; doğru düzgün, tecvid ile, tane tane, güzel güzel okuyalım.Harflerin yarısını ya yuttun; doğru düzgün, tecvid ile, tane tane, güzel güzel okuyalım. Bir iş yaptığımız zaman bu işin daha güzel yapılması için ne lazım? Bir iş yaptığımız zaman bu işin daha güzel yapılması için ne lazım?

Falanca yerden kitap getir, falanca ustaya sor, filanca yeri ziyaret et,Falanca yerden kitap getir, falanca ustaya sor, filanca yeri ziyaret et, falanca insanın nasıl yaptığına bak; güzel yap!falanca insanın nasıl yaptığına bak; güzel yap! Bir duvar yapıyorlar; yandan bir bakıyorsun, deniz gibi dalgalı.Bir duvar yapıyorlar; yandan bir bakıyorsun, deniz gibi dalgalı. Olmaz, duvar muntazam olacak, pırıl pırıl, tertemiz olacak. Olmaz, duvar muntazam olacak, pırıl pırıl, tertemiz olacak.

Bir fiş yapmış, prize takıyorsun biraz sonra bakıyorsun bir koku geliyor; fiş erimiş.Bir fiş yapmış, prize takıyorsun biraz sonra bakıyorsun bir koku geliyor; fiş erimiş. Subhanallah! Bu fişi yapan adamın, bu fiş buraya takıldığı zamanSubhanallah! Bu fişi yapan adamın, bu fiş buraya takıldığı zaman biraz cereyan geçince ısınacağını düşünmesi gerekmez mi? biraz cereyan geçince ısınacağını düşünmesi gerekmez mi?

Bir şey bir şeyin karşılığı olarak yapılmış; uğraşıyorsun, didiniyorsun, içine girmiyor. Neden? Bir şey bir şeyin karşılığı olarak yapılmış; uğraşıyorsun, didiniyorsun, içine girmiyor. Neden?

Ayarsız yapmış, güzel yapacak! güzel yapılmadı mı Allah sevmiyor, güzel yapıldığı zaman seviyor.Ayarsız yapmış, güzel yapacak! güzel yapılmadı mı Allah sevmiyor, güzel yapıldığı zaman seviyor. Hepimiz hangi meslekteyse isterse çöpçülük olsun çöpçülükse güzel yapalım! Hepimiz hangi meslekteyse isterse çöpçülük olsun çöpçülükse güzel yapalım!

Bir Erzurumlu kardeşi unutamam: Ankara'da 20 sene önce kömür aldık.Bir Erzurumlu kardeşi unutamam:

Ankara'da 20 sene önce kömür aldık.
Kömür deposuna gittim, "Abi kömürü ben taşıyayım." diye ilk gelen insanın yanına yanaşıyorlar.Kömür deposuna gittim, "Abi kömürü ben taşıyayım." diye ilk gelen insanın yanına yanaşıyorlar. Ben de reddetmiyorum, bana lazım, ne diye reddedeyim; ilk gelene "Peki, gel." dedim.Ben de reddetmiyorum, bana lazım, ne diye reddedeyim; ilk gelene "Peki, gel." dedim. Küfeli; Hemen ilk kim karşılaşmışsa "Kömürünüzü isterseniz ben taşıyayım." dedi, "Olur." dedim.Küfeli; Hemen ilk kim karşılaşmışsa "Kömürünüzü isterseniz ben taşıyayım." dedi, "Olur." dedim. Çünkü "Hayır, olmaz." desem nasıl olsa birisine taşıttıracağım, ilk gelene evet dedim. Çünkü "Hayır, olmaz." desem nasıl olsa birisine taşıttıracağım, ilk gelene evet dedim.

Adamcağız orada kömürün konulmasında yardım etti.Adamcağız orada kömürün konulmasında yardım etti. Ondan sonra eve geldiği zaman kömürün taşınmasına hayran kaldım, koyuşuna, konuşmasına,Ondan sonra eve geldiği zaman kömürün taşınmasına hayran kaldım, koyuşuna, konuşmasına, düşünmesine hayran kaldım ve ondan sonra kömür taşıdığı yerleri sildi süpürdü, tertemiz yaptı. düşünmesine hayran kaldım ve ondan sonra kömür taşıdığı yerleri sildi süpürdü, tertemiz yaptı.

O adamın adını niye almadım, diye öyle pişmanım ki!O adamın adını niye almadım, diye öyle pişmanım ki! Niye adresini almadım, niye köyünü öğrenmedim?.. Niye adresini almadım, niye köyünü öğrenmedim?..

O kömürcü değildi, belki profesörlüğe layık bir insandı. Onun gibi yaptığı iş iyi yapan görmedim… O kömürcü değildi, belki profesörlüğe layık bir insandı. Onun gibi yaptığı iş iyi yapan görmedim…

Demek ki asil bir ailedenmiş. Belli olmuyor ki!Demek ki asil bir ailedenmiş. Belli olmuyor ki! Bu asalet denilen şey de omuza konulan, aylarla yıldızlarla ölçülen bir şey değil ki;Bu asalet denilen şey de omuza konulan, aylarla yıldızlarla ölçülen bir şey değil ki; insanın içinde olan, huydan gelen bir şey, çok hoşuma gitti.insanın içinde olan, huydan gelen bir şey, çok hoşuma gitti. Onun için siz de kim güzel çalışıyorsa, kim güzel iş yapıyorsa onları belleyin.Onun için siz de kim güzel çalışıyorsa, kim güzel iş yapıyorsa onları belleyin. Kendiniz de yaptığınız işi mükemmel bir tarzda yapmaya,Kendiniz de yaptığınız işi mükemmel bir tarzda yapmaya, en mükemmel tarzda yapmaya gayret edin. Bizler de öyle yapalım.en mükemmel tarzda yapmaya gayret edin. Bizler de öyle yapalım. Dünyada her şeyin en güzelini yapmak müslümana yakışır! Dünyada her şeyin en güzelini yapmak müslümana yakışır!

Avrupalılar Selahaddîn-i Eyyûbî zamanında "Bizim kılıçlarımız üstün!" diye övünmüşler,Avrupalılar Selahaddîn-i Eyyûbî zamanında "Bizim kılıçlarımız üstün!" diye övünmüşler, işte şöyle yapınca kesiyor, böyle yapınca kesiyor…işte şöyle yapınca kesiyor, böyle yapınca kesiyor… Rivayete göre Selahaddîn-i Eyyûbî tülbenti havaya atmış kılıcı… Rivayete göre Selahaddîn-i Eyyûbî tülbenti havaya atmış kılıcı…

...korkmuş bunun içinde cin mi var? Peri mi var? falan diye sağını solunu kurcalamış bozmuş....korkmuş bunun içinde cin mi var? Peri mi var? falan diye sağını solunu kurcalamış bozmuş. Yani öyleymiş eskiden, sonradan işte bu harplerden darplardan biz bu üstünlüğü kaybetmişiz.Yani öyleymiş eskiden, sonradan işte bu harplerden darplardan biz bu üstünlüğü kaybetmişiz. Piri Reis diye bir denizci komutan var:Piri Reis diye bir denizci komutan var: Amerika'nın, Brezilya'nın, Afrika'nın her tarafının haritasını haritasına işlemiş.Amerika'nın, Brezilya'nın, Afrika'nın her tarafının haritasını haritasına işlemiş. Herkes hayret ediyor.Herkes hayret ediyor. Piri Reis'in dünya haritasına "Bu adam o zamanda, bu kadar kimsenin bilmediği yerleri nereden öğrendi?.." diye.Piri Reis'in dünya haritasına "Bu adam o zamanda, bu kadar kimsenin bilmediği yerleri nereden öğrendi?.." diye. Demek ki ya gitmiş ya da gidenlerden almış, öğrenmiş, haritasını işlemiş. Demek ki ya gitmiş ya da gidenlerden almış, öğrenmiş, haritasını işlemiş. Demek ki kaptanlığı mükemmelmiş. Demek ki kaptanlığı mükemmelmiş.

Mimar Sinan'ın eserlerine bugün herkes hayran kalıyor.Mimar Sinan'ın eserlerine bugün herkes hayran kalıyor. Almanın birisi Süleymaniye Camisinin içine sırtüstü yatmış, elinde fotoğraf makinesi, kubbeye bakıyor.Almanın birisi Süleymaniye Camisinin içine sırtüstü yatmış, elinde fotoğraf makinesi, kubbeye bakıyor. Bizim arkadaşlardan bir tanesi gitmiş: Bizim arkadaşlardan bir tanesi gitmiş:

"Nasıl? Şimdi yapılır mı, böyle bir eser yapabilir misiniz?" "Nasıl? Şimdi yapılır mı, böyle bir eser yapabilir misiniz?"

Demiş ki; "Bu kubbeyi alacaksın, ters çevireceksin,Demiş ki; "Bu kubbeyi alacaksın, ters çevireceksin, içine altın dolduracaksın, belki o zaman yapılır!" içine altın dolduracaksın, belki o zaman yapılır!"

Çok zor, çok para isteyen bir şey, falan mânasında.Çok zor, çok para isteyen bir şey, falan mânasında. Her şeyde öyle: Küçük camisi de öyle büyük camisi de öyle.Her şeyde öyle: Küçük camisi de öyle büyük camisi de öyle. Tuna nehrinin üstünde köprü tutturamıyorlar, çünkü bataklık;Tuna nehrinin üstünde köprü tutturamıyorlar, çünkü bataklık; altı cıvık olduğundan taşları koyduğu zaman kayıyor. Bir köprü yapmış, hâlâ sağlam!altı cıvık olduğundan taşları koyduğu zaman kayıyor. Bir köprü yapmış, hâlâ sağlam! Dedelerimiz Ankara'da bir köprü yapmış, yanına da karayolları getirmiş, geniş bir beton köprü yapmış.Dedelerimiz Ankara'da bir köprü yapmış, yanına da karayolları getirmiş, geniş bir beton köprü yapmış. Yanındaki köprü artık lazım değil. Çünkü o hörgüç gibi çıkmalı inmeli köprü, bu dümdüz.Yanındaki köprü artık lazım değil. Çünkü o hörgüç gibi çıkmalı inmeli köprü, bu dümdüz. İnşaat bittikten sonra karayolları mühendisleri demişler ki;İnşaat bittikten sonra karayolları mühendisleri demişler ki; "Bu eski köprüyü berhava edelim. Ateşleyelim gitsin bu yeni köprü kalsın." "Bu eski köprüyü berhava edelim. Ateşleyelim gitsin bu yeni köprü kalsın."

Demek orada birkaç tane akıllı insan varmış, demişler ki;Demek orada birkaç tane akıllı insan varmış, demişler ki; "Bu tarihî köprüdür, kitabesi var, tarihî eser olarak dursun." "Bu tarihî köprüdür, kitabesi var, tarihî eser olarak dursun."

Senesini hatırlayamıyorum: Ben Ankara'dayken bir sel geldi, bir yağmur yağdı;Senesini hatırlayamıyorum: Ben Ankara'dayken bir sel geldi, bir yağmur yağdı; bizim Keçiören köprüsü vs. gitti, sel her şeyi yardı götürdü.bizim Keçiören köprüsü vs. gitti, sel her şeyi yardı götürdü. Etlik'teki o büyük karayolları köprüsü betonarme köprüyü de karton gibi aldı devirdi!Etlik'teki o büyük karayolları köprüsü betonarme köprüyü de karton gibi aldı devirdi! Sel hızlı geldiği için sanki bir kitabı devirmiş gibi aldı devirdi.Sel hızlı geldiği için sanki bir kitabı devirmiş gibi aldı devirdi. O zaman herkes o eski köprüden işledi.O zaman herkes o eski köprüden işledi. O "Bombalayalım, atalım artık, temellerini yıkalım!" dedikleri köprüden işlediler. O "Bombalayalım, atalım artık, temellerini yıkalım!" dedikleri köprüden işlediler.

Neden? Sağlam yapmış; temelini, taşını sağlam yapmış.Neden?

Sağlam yapmış; temelini, taşını sağlam yapmış.
Gelen delidolu çay, dere 20. yüzyılın betonarme köprüsünü söküp atıyor da ötekisini atmıyor.Gelen delidolu çay, dere 20. yüzyılın betonarme köprüsünü söküp atıyor da ötekisini atmıyor. İşte camimiz, köprümüz, kumaşımız, boyamız… İşte camimiz, köprümüz, kumaşımız, boyamız…

Onaltıncı yüzyılda yapılan çininin rengini yirminci yüzyılda tutturamıyorlar.Onaltıncı yüzyılda yapılan çininin rengini yirminci yüzyılda tutturamıyorlar. Ne Avrupa tutturuyor, ne Türkiye tutturuyor!Ne Avrupa tutturuyor, ne Türkiye tutturuyor! O zamanın ustası öyle renkler yapmış, öyle sağlam yapmış ki şimdi onu tutturamıyorlar. O zamanın ustası öyle renkler yapmış, öyle sağlam yapmış ki şimdi onu tutturamıyorlar.

Müslümanın işi böyledir. Yaptığı işi güzel yapacak. Hepimiz öyle.Müslümanın işi böyledir. Yaptığı işi güzel yapacak. Hepimiz öyle. Tuttuğumuz işte hepimizin birinci olmamız lazım.Tuttuğumuz işte hepimizin birinci olmamız lazım. Elhamdülillah dergilerimizde yazacağız, Elhamdülillah dergilerimizde yazacağız, başörtülü kızlardan kaç tanesi birinci olmuş, onları tespit ettik.başörtülü kızlardan kaç tanesi birinci olmuş, onları tespit ettik. Bizim mühendis profesör kardeşlerimizden birisinin kızıBizim mühendis profesör kardeşlerimizden birisinin kızı Boğaziçi Üniversitesi Tıp Fakültesinin birincisi olmuş.Boğaziçi Üniversitesi Tıp Fakültesinin birincisi olmuş. Demişler ki; "Bunun başı örtülü, birincilik merasimine bunu almayız!" Demişler ki; "Bunun başı örtülü, birincilik merasimine bunu almayız!"

İşte öyle olmalı, insan çalışkanlığında yaptığı işle öyle mükemmel olmalı! İşte öyle olmalı, insan çalışkanlığında yaptığı işle öyle mükemmel olmalı!

İnnallâha Teâlâ ya'cebu min sâilin yes'elü gayre'l-cennetiİnnallâha Teâlâ ya'cebu min sâilin yes'elü gayre'l-cenneti ve min muğtin yu'ti li-gayrillâhi ve min müteavvizin yeteavvezü min gayri'n-nâr. ve min muğtin yu'ti li-gayrillâhi ve min müteavvizin yeteavvezü min gayri'n-nâr.

Bu hadîs-i şerîfi el-Hatîb el-Bağdadî, Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'den rivayet etmiş. Bu hadîs-i şerîfi el-Hatîb el-Bağdadî, Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'den rivayet etmiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in naklettiğine göre şöyle buyruluyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in naklettiğine göre şöyle buyruluyor:

İnnallâhe Teâlâ ya'cebu. "Allahu Teâlâ hazretleri hiç şüphe yok kiİnnallâhe Teâlâ ya'cebu. "Allahu Teâlâ hazretleri hiç şüphe yok ki taaccüp eder, şaşar, hayret eder, 'Olacak şey mi bu?' diye şaşar." taaccüp eder, şaşar, hayret eder, 'Olacak şey mi bu?' diye şaşar."

Kime şaşar? Kime şaşar?

Min sâilin yes'elü gayre'l-cenneti.Min sâilin yes'elü gayre'l-cenneti. "Cennetten başka bir şeyi isteyen insana şaşar, taaccüp eder." "Cennetten başka bir şeyi isteyen insana şaşar, taaccüp eder."

Yahu istenecek şey olarak cennet var, cenneti istesene!Yahu istenecek şey olarak cennet var, cenneti istesene! Cenneti istemiyor da; "Yâ Rabbi, bana şunu ver, bunu ver..." Değer mi? Cenneti istemiyor da; "Yâ Rabbi, bana şunu ver, bunu ver..."

Değer mi?

Allah, cennetten gayri bir şeyi isteyene şaşar.Allah, cennetten gayri bir şeyi isteyene şaşar. Aklı yok, idraki yok, şuuru zayıf, asıl istenecek şeyi bilemiyor diye şaşar. Aklı yok, idraki yok, şuuru zayıf, asıl istenecek şeyi bilemiyor diye şaşar.

Demek ki istenecek şey neymiş? Demek ki istenecek şey neymiş?

Cennetmiş, gayrısı boşmuş. Bu sözden o anlaşılıyor. Cennetmiş, gayrısı boşmuş. Bu sözden o anlaşılıyor.

Ve min mu'tin yu'tî li-gayrillâh. "Ve verene de şaşar." Nasıl veriyor? Ve min mu'tin yu'tî li-gayrillâh. "Ve verene de şaşar."

Nasıl veriyor?

Li-gayrillah. "Allah'tan gayrının alkışını, beğenmesini, takdirini düşünerek verene de şaşar!" Li-gayrillah. "Allah'tan gayrının alkışını, beğenmesini, takdirini düşünerek verene de şaşar!"

Vereceksen Allah için, Allah rızası için ver. Allah, bir başka maksatla verene şaşar.Vereceksen Allah için, Allah rızası için ver. Allah, bir başka maksatla verene şaşar. O zaman verdiğinin kıymeti yok ki! Yaptığı işin hiçbir hayrı, kıymeti olmaz.O zaman verdiğinin kıymeti yok ki! Yaptığı işin hiçbir hayrı, kıymeti olmaz. Gaye Allah rızası olmayınca,Gaye Allah rızası olmayınca, bir iş Allah'ın rızasını kazanmak için yapılmayınca ondan hiçbir fayda hâsıl olmaz. bir iş Allah'ın rızasını kazanmak için yapılmayınca ondan hiçbir fayda hâsıl olmaz.

"Boşuna uğraşıyor." mânasına, Allah buna şaşar."Boşuna uğraşıyor." mânasına, Allah buna şaşar. İnsan verdi mi Allah için vermeli, yaptığı şeyi Allah için yapmalı! İnsan verdi mi Allah için vermeli, yaptığı şeyi Allah için yapmalı!

Ve min müteavvizin yeteavvezü min gayri'n-nâr.Ve min müteavvizin yeteavvezü min gayri'n-nâr. "Ve cehennemden başka bir şeyden Allah'a sığınana, teavvüz edene, sığınma dileyene hayret eder." "Ve cehennemden başka bir şeyden Allah'a sığınana, teavvüz edene, sığınma dileyene hayret eder."

Asıl sığınılacak, kaçınılacak olan şey cehennemdir.Asıl sığınılacak, kaçınılacak olan şey cehennemdir. İnsanların uğraşıp, didinip kendisini cehennemden kurtarmağa gayret etmeleri lazım.İnsanların uğraşıp, didinip kendisini cehennemden kurtarmağa gayret etmeleri lazım. İsterlerse -isteyecekleri şeylerin en âlâsı, en yücesi, yükseği cennettir- cenneti istemeleri lazım.İsterlerse -isteyecekleri şeylerin en âlâsı, en yücesi, yükseği cennettir- cenneti istemeleri lazım. Eğer vereceklerse, biraz paraları pulları varsa, hayır yapacaklarsa,Eğer vereceklerse, biraz paraları pulları varsa, hayır yapacaklarsa, bir şey vereceklerse Allah rızası için vermek üzere niyetlerini tashih etmeleri lazım.bir şey vereceklerse Allah rızası için vermek üzere niyetlerini tashih etmeleri lazım. Allah'tan gayrı bir maksat için verilmez. Allah'tan gayrı bir maksat için verilmez.

Millî Eğitim Bakanlığı bir kampanya açmış: Halkla devlet el ele! Millî Eğitim Bakanlığı bir kampanya açmış:

Halkla devlet el ele!

"Ben de şöyle bir okul yapayım da firmamın reklamı olsun." "Ben de şöyle bir okul yapayım da firmamın reklamı olsun."

Sen hava alırsın, âhiret sevabından hiçbir şey alamazsın! Allah rızası için yapacak! Sen hava alırsın, âhiret sevabından hiçbir şey alamazsın! Allah rızası için yapacak!

"Ben de vereyim de başvekil beni sevsin." Başvekil için verdi, olmaz! Allah rızası için verecek! "Ben de vereyim de başvekil beni sevsin."

Başvekil için verdi, olmaz! Allah rızası için verecek!

"Ben de vereyim de falanca insanla aram düzelir, o zaman ben de şöyle yaparım, böyle yaparım…" "Ben de vereyim de falanca insanla aram düzelir, o zaman ben de şöyle yaparım, böyle yaparım…"

Olmaz. İnsan kâmil müslüman ise yaptığı işi, Allah rızası için yapacak.Olmaz.

İnsan kâmil müslüman ise yaptığı işi, Allah rızası için yapacak.
Verdiği zaman Allah için verecek, aldığı zaman Allah için alacak.Verdiği zaman Allah için verecek, aldığı zaman Allah için alacak. İstenilen şeylerin en güzeli de cennettir. İstenilen şeylerin en güzeli de cennettir.

Muhterem kardeşlerim! Çünkü bazıları cennetin şöhretine,Muhterem kardeşlerim!

Çünkü bazıları cennetin şöhretine,
nâmına, şânına layık olmayan bir duygu taşıyorlar.nâmına, şânına layık olmayan bir duygu taşıyorlar. Cennet Allahu Teâlâ hazretlerinin bütün kudreti ile kulları için ziynetlendirdiği, hazırladığı bir yer.Cennet Allahu Teâlâ hazretlerinin bütün kudreti ile kulları için ziynetlendirdiği, hazırladığı bir yer. İnsan bazen bu dünyada bir sergiye gidiyor, bir büyük hana, yeni yapılmış bir binaya,İnsan bazen bu dünyada bir sergiye gidiyor, bir büyük hana, yeni yapılmış bir binaya, bir modern şehre, bir saraya, bir bahçeye giriyor bakıyor;bir modern şehre, bir saraya, bir bahçeye giriyor bakıyor; şu dünyada insan eliyle yapılmış ne kadar güzel şeyler var!..şu dünyada insan eliyle yapılmış ne kadar güzel şeyler var!.. Para, malî imkân oldu mu bu insanlar neler yapıyorlar;Para, malî imkân oldu mu bu insanlar neler yapıyorlar; havuzlar, mermerler, bahçeler, ışıklar, ışık oyunları, avizeler… havuzlar, mermerler, bahçeler, ışıklar, ışık oyunları, avizeler…

Her şeye kâdir olan, her şeyi yaratan Allahu Teâlâ hazretleri her türlü güzelliği cennette toplamış.Her şeye kâdir olan, her şeyi yaratan Allahu Teâlâ hazretleri her türlü güzelliği cennette toplamış. Rızası da cennette, sevdiği kullar da cennette, bütün güzellikler de cennette: Rızası da cennette, sevdiği kullar da cennette, bütün güzellikler de cennette: Gözlerin görmediği, kulakların hiç duymadığı! Tamam, gözler görmemiştir, kulaklar duymamıştır… Gözlerin görmediği, kulakların hiç duymadığı!

Tamam, gözler görmemiştir, kulaklar duymamıştır…

En önemlisi orada hiç kimsenin hayaline gelmedik güzellikleri ihsan edecek.En önemlisi orada hiç kimsenin hayaline gelmedik güzellikleri ihsan edecek. Ben şimdi aklımı ne kadar yorsam dünyadaki bir şeyin biraz daha mükemmelini düşünürüm,Ben şimdi aklımı ne kadar yorsam dünyadaki bir şeyin biraz daha mükemmelini düşünürüm, "İşte cennet herhalde öyledir." derim."İşte cennet herhalde öyledir." derim. İnsanların hepsinin hayalleri bir araya gelse, harıl harıl çalışsalarİnsanların hepsinin hayalleri bir araya gelse, harıl harıl çalışsalar hayallerine bile sığmayacak güzellikleri Allah cennette toplamış. hayallerine bile sığmayacak güzellikleri Allah cennette toplamış.

İstenmez mi? Bütün gücümüz orayı kazanmak için olmalı! İstenmez mi?

Bütün gücümüz orayı kazanmak için olmalı!

Delikanlı liseyi bitiriyor, "Ben Boğaziçi Üniversitesi'nin şu bölümünü kazanacağım…" diyeDelikanlı liseyi bitiriyor, "Ben Boğaziçi Üniversitesi'nin şu bölümünü kazanacağım…" diye bir-iki sene önceden çalışmaya başlıyor, en mükemmel dershaneye giriyor. bir-iki sene önceden çalışmaya başlıyor, en mükemmel dershaneye giriyor. Veyahut küçükten "Ben büyüyünce pilot olacağım." diye aklına koymuş, her işini ona göre ayarlıyor.Veyahut küçükten "Ben büyüyünce pilot olacağım." diye aklına koymuş, her işini ona göre ayarlıyor. Biz de "Âhirete gidince cennete gireceğim." diye bir azim, bir gayret taşımalıyız.Biz de "Âhirete gidince cennete gireceğim." diye bir azim, bir gayret taşımalıyız. Onun için harıl harıl çalışmalıyız. "Oğlum, biraz daha yat uyu!" Onun için harıl harıl çalışmalıyız. "Oğlum, biraz daha yat uyu!"

"Şu problemleri çözeyim de, bir saat daha çalışayım da öyle;"Şu problemleri çözeyim de, bir saat daha çalışayım da öyle; sınıfı geçeceğim, sınıf birincisi olacağım, fen lisesine gideceğim, Anadolu lisesini kazanacağım,sınıfı geçeceğim, sınıf birincisi olacağım, fen lisesine gideceğim, Anadolu lisesini kazanacağım, oradan üniversitenin şu istediğim bölümünü kazanacağım..." oradan üniversitenin şu istediğim bölümünü kazanacağım..."

İnsan bir yüksek gayeye gözünü diktiği zaman insanda uyku filan kalmıyor.İnsan bir yüksek gayeye gözünü diktiği zaman insanda uyku filan kalmıyor. Yorgunluk, uykusuzluk, açlık, susuzluk, üzüntü;Yorgunluk, uykusuzluk, açlık, susuzluk, üzüntü; sıkıntıya dişini sıkıyor, ta ki o güzel neticeye vasıl olsun.sıkıntıya dişini sıkıyor, ta ki o güzel neticeye vasıl olsun. Cennet de istenilecek şeylerin en güzeli. Cennet de istenilecek şeylerin en güzeli. Onun için bu dünya işleri için kimler nasıl çalışıyorsa bizim deOnun için bu dünya işleri için kimler nasıl çalışıyorsa bizim de onlardan ibret alıp cennete öyle çalışmamız, öyle gayretli olmamız lazım. onlardan ibret alıp cennete öyle çalışmamız, öyle gayretli olmamız lazım.

Böyle tembel tembel yan gelip yatmakla cennet kazanılır mı?Böyle tembel tembel yan gelip yatmakla cennet kazanılır mı? Gafletle, cehaletle, tembellikle, cihat etmeden, mal sarf etmeden,Gafletle, cehaletle, tembellikle, cihat etmeden, mal sarf etmeden, uğraşmadan, didinmeden, sıkıntılara uğramadan olur mu? Olmaz! Çalışacağız. uğraşmadan, didinmeden, sıkıntılara uğramadan olur mu?

Olmaz! Çalışacağız.

Cehennem de Allah'ın kahrının, gazabının tecelligâhı, tecelli yeri.Cehennem de Allah'ın kahrının, gazabının tecelligâhı, tecelli yeri. Onun için orada da akla hayale gelmedik eziyetler, sıkıntılar, korkular, üzüntüler, dehşetler var.Onun için orada da akla hayale gelmedik eziyetler, sıkıntılar, korkular, üzüntüler, dehşetler var. İnsan oraya da düşmemeye çalışmalı.İnsan oraya da düşmemeye çalışmalı. "Kış sebebiyle Sapanca-İzmit arasındaki yola dağdan kurtlar, ayılar sürüler halinde inmiş…" desek"Kış sebebiyle Sapanca-İzmit arasındaki yola dağdan kurtlar, ayılar sürüler halinde inmiş…" desek hiç kimse o taraflara gitmez. Onun için cehennemin korkusunun da içimizde olması lazım.hiç kimse o taraflara gitmez. Onun için cehennemin korkusunun da içimizde olması lazım. Cehennemin o dehşetlerini düşünüp oraya düşmemek için çalışmamız ve dişimizi sıkmamız,Cehennemin o dehşetlerini düşünüp oraya düşmemek için çalışmamız ve dişimizi sıkmamız, günahlardan uzak durmamız, Allah'ın rızasına aykırı işlere girişmememiz icap ediyor.günahlardan uzak durmamız, Allah'ın rızasına aykırı işlere girişmememiz icap ediyor. Bu arzuyu daima içimizde perçinlemeliyiz, taşımalıyız. Bu arzuyu daima içimizde perçinlemeliyiz, taşımalıyız.

Bu hadîs-i şerîf bir başka hadîs-i şerîfi hatırlattı. Bu hadîs-i şerîf bir başka hadîs-i şerîfi hatırlattı.

"Bir insan namazı kılar."Bir insan namazı kılar. Namazı bittikten sonra melekler ve huri kızları bakarlar. Namazı bittikten sonra melekler ve huri kızları bakarlar. Melekler "Allah Allah; pabucunu aldı, camiden dışarıya gidiyor.Melekler "Allah Allah; pabucunu aldı, camiden dışarıya gidiyor. Namazı kıldı, cenneti istemiyor, cenneti istemedi;Namazı kıldı, cenneti istemiyor, cenneti istemedi; cehennemden de Allaha sığınmadı, pabucunu aldı, gidiyor.cehennemden de Allaha sığınmadı, pabucunu aldı, gidiyor. Bir şey demiyor. Ne kadar acayip!" diye şaşırırlarmış melekler." Bir şey demiyor. Ne kadar acayip!" diye şaşırırlarmış melekler."

Huri kızları da namazı kıldı da bizi talep etmedi diye boyunlarını bükermiş. Huri kızları da namazı kıldı da bizi talep etmedi diye boyunlarını bükermiş.

Onun için Peygamber Efendimiz tarafından namazdan sonra; Onun için Peygamber Efendimiz tarafından namazdan sonra;

Allahümme ecirnâ mine'n-nâr.Allahümme ecirnâ mine'n-nâr. "Ya Rabbi, bizi cehennemden koru kurtar!""Ya Rabbi, bizi cehennemden koru kurtar!" Fe-edhılna'l-cennete mea'l-ebrâr. "Sevdiğin, has, iyi kullarınla beraber bizi cennetine dâhil eyle!"Fe-edhılna'l-cennete mea'l-ebrâr. "Sevdiğin, has, iyi kullarınla beraber bizi cennetine dâhil eyle!" Ve zevvicnâ mine'l-hûri'l-iyn. "Huri kızlarıyla da bizi tezvic eyle, orada evlendir!" diye Ve zevvicnâ mine'l-hûri'l-iyn. "Huri kızlarıyla da bizi tezvic eyle, orada evlendir!" diye öyle dua edilmesi erkeklere tavsiye ediliyor. öyle dua edilmesi erkeklere tavsiye ediliyor.

Tabi hanımların da duası yine kendilerine göre olur. Tabi hanımların da duası yine kendilerine göre olur.

İnnallâahe Teâlâ yekûlü: Ene sâlisü'ş-şerîkeyn mâ lem yehun ehadühümâ sâhibehûİnnallâahe Teâlâ yekûlü: Ene sâlisü'ş-şerîkeyn mâ lem yehun ehadühümâ sâhibehû fe-izâ hânehû haractü min beynihimâ. fe-izâ hânehû haractü min beynihimâ.

Bu hadîs-i şerîfte ortaklıkla ilgilidir. Bu hadîs-i şerîfte ortaklıkla ilgilidir.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'denEbû Hüreyre radıyallahu anh'den büyük hadis alimlerinden Ebû Davud es-Sicistanî rahmetullahi aleyh rivayet eylemiş.büyük hadis alimlerinden Ebû Davud es-Sicistanî rahmetullahi aleyh rivayet eylemiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İnnallaha Teâlâ yekulü. "Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor".İnnallaha Teâlâ yekulü. "Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor". diye Peygamber Efendimiz bize anlatıyor. Çünkü Allah ona, o da bize bildiriyor. diye Peygamber Efendimiz bize anlatıyor. Çünkü Allah ona, o da bize bildiriyor.

"Muhakkak ki Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurur." "Muhakkak ki Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurur."

Ene sâlisü'ş-şerîkeyn. "Ben iki iş ortağının üçüncüsü olurum!Ene sâlisü'ş-şerîkeyn. "Ben iki iş ortağının üçüncüsü olurum! İki kişi ortaklık yaptığı zaman üçüncüsü ben olurum!" İki kişi ortaklık yaptığı zaman üçüncüsü ben olurum!"

Ahmet'le Mehmet bir dükkân açtılar, sermaye koydular veyahut birisi sermaye koydu,Ahmet'le Mehmet bir dükkân açtılar, sermaye koydular veyahut birisi sermaye koydu, ötekisi iş yaptı, ortaklık, şirket teşkil ettiler.ötekisi iş yaptı, ortaklık, şirket teşkil ettiler. Allahu Teâlâ hazretleri; "Bu iki ortak bir araya geldiği zaman üçüncüsü ben olurum!" diyor Allahu Teâlâ hazretleri; "Bu iki ortak bir araya geldiği zaman üçüncüsü ben olurum!" diyor

Ne demek? Ne demek?

Bir ticarethanenin ortaklarından birisi Allah celle celâlühBir ticarethanenin ortaklarından birisi Allah celle celâlüh ve amme nevâlühû ve lâ ilâhe ğayruhu oldu mu o zaman her şey rast gider!ve amme nevâlühû ve lâ ilâhe ğayruhu oldu mu o zaman her şey rast gider! Müşterisi çok, bereketi çok olur, kâr olur, ziyandan korunur, yangın olmaz,Müşterisi çok, bereketi çok olur, kâr olur, ziyandan korunur, yangın olmaz, fare yemez, rutubet telef etmez; çünkü ortağın birisi her şeye kâdir olan Allahu Teâlâ hazretleri! fare yemez, rutubet telef etmez; çünkü ortağın birisi her şeye kâdir olan Allahu Teâlâ hazretleri!

Ne zaman? Ne zaman?

Mâ lem yehun ehadühümâ sâhibehû. "Bir tanesi ortağına, arkadaşına hıyanet edinceye kadar!" Mâ lem yehun ehadühümâ sâhibehû. "Bir tanesi ortağına, arkadaşına hıyanet edinceye kadar!"

"Hıyanet etmediği müddetçe ben onların ortağı olurum."Hıyanet etmediği müddetçe ben onların ortağı olurum. Ama birisi ötekisine hıyanet etmeye başladığı zaman iş bitti!" Ama birisi ötekisine hıyanet etmeye başladığı zaman iş bitti!"

Fe-izâ hânehû haractü min beynihimâ. "Birisi ötekisine bir hıyanetlik ettiği zamanFe-izâ hânehû haractü min beynihimâ. "Birisi ötekisine bir hıyanetlik ettiği zaman ben öyle hıyanetli ortaklıkta bulunmam, aralarından çekilir çıkarım!" buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri. ben öyle hıyanetli ortaklıkta bulunmam, aralarından çekilir çıkarım!" buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri.

Bu hadîs-i şerîften birkaç ders çıkıyor:Bu hadîs-i şerîften birkaç ders çıkıyor: Müslümanların müşterek iş yapmasını Allah seviyor, teşvik ediyor. Müslümanların müşterek iş yapmasını Allah seviyor, teşvik ediyor.

Ben tek başıma dükkân açabilir miyim? Açarım.Ben tek başıma dükkân açabilir miyim?

Açarım.
Açarım ama bir müslüman kardeşimle ortaklık yaparsamAçarım ama bir müslüman kardeşimle ortaklık yaparsam Allah da ortak olacak, hayır olacak, bereket olacak!Allah da ortak olacak, hayır olacak, bereket olacak! Demek ki ortaklıkta daha büyük bir bereket var. Ortak olmayı tercih etmek lazım. Demek ki ortaklıkta daha büyük bir bereket var. Ortak olmayı tercih etmek lazım. Müslümanların müşterek iş yapmaya alışması lazım, müslümanların şirketleşmesi,Müslümanların müşterek iş yapmaya alışması lazım, müslümanların şirketleşmesi, müslümanların dev şirketler kurması, büyük fabrikaların sahibi olması lazım. müslümanların dev şirketler kurması, büyük fabrikaların sahibi olması lazım.

Sapanca'ya gelinceye kadar yol boyunca bir sürü fabrika görüyoruz.Sapanca'ya gelinceye kadar yol boyunca bir sürü fabrika görüyoruz. Uniroyal, Froyhavs vs. sağında solunda bir sürü fabrika var. Uniroyal, Froyhavs vs. sağında solunda bir sürü fabrika var.

Övünmeye geldiği zaman bu memleketin yüzde kaçı müslüman? Övünmeye geldiği zaman bu memleketin yüzde kaçı müslüman?

%99'u müslüman. Yahudisi, Ermeni'si, Rum'u azınlık %1 kadar bir şey.%99'u müslüman. Yahudisi, Ermeni'si, Rum'u azınlık %1 kadar bir şey. %99'u müslüman ama şu memleketin hakiki sahibi olan bizlerin,%99'u müslüman ama şu memleketin hakiki sahibi olan bizlerin, doğru düzgün iktisadî bir şeyimiz yoktur. doğru düzgün iktisadî bir şeyimiz yoktur.

Şu namaz kılan ahalinin, şu hadîs-i şerîflerin bize emrettiği şekilde kardeşâne toplanıp;Şu namaz kılan ahalinin, şu hadîs-i şerîflerin bize emrettiği şekilde kardeşâne toplanıp; şirketler kurup da büyük şeyler yaptığı görülmüyor.şirketler kurup da büyük şeyler yaptığı görülmüyor. Daima iş adamları; Koç, Eczacıbaşı, Sabancı… Kanunları takip ediyorlar, işlerini biliyorlar. Daima iş adamları; Koç, Eczacıbaşı, Sabancı… Kanunları takip ediyorlar, işlerini biliyorlar. Devlet nereye kredi veriyorsa o sahada iş açıyor, devletin kredisini alıyor, işlerini yürütüyor. Devlet nereye kredi veriyorsa o sahada iş açıyor, devletin kredisini alıyor, işlerini yürütüyor.

Ama şu namazlı niyazlı, zekâtlı haclı, hayırlı hasenatlı insanlar daAma şu namazlı niyazlı, zekâtlı haclı, hayırlı hasenatlı insanlar da biraz zengin olsa ortalık para görecek. Fakirler bayram eder, iyi olur.biraz zengin olsa ortalık para görecek. Fakirler bayram eder, iyi olur. Bunların da şirketleştiğini görmemiz lazım. Tek insanların ticarethane kurması, gelişmesi ayrı!Bunların da şirketleştiğini görmemiz lazım. Tek insanların ticarethane kurması, gelişmesi ayrı! Ortaklık, müslümanların birlik ve beraberliği lazım ama yok. Varsa da kavga edip ayrılıyorlar.Ortaklık, müslümanların birlik ve beraberliği lazım ama yok. Varsa da kavga edip ayrılıyorlar. Ortaklık kurmuşsa da ayrılıyor.Ortaklık kurmuşsa da ayrılıyor. Geçinmesini, bu işin hayrını, bereketini bilmiyorlar veyahut iyi müslüman değiller.Geçinmesini, bu işin hayrını, bereketini bilmiyorlar veyahut iyi müslüman değiller. Hıyanet ettikleri zaman ortaklığın kadri ve bereketi kalmıyor. Hıyanet nasıl olur? Hıyanet ettikleri zaman ortaklığın kadri ve bereketi kalmıyor.

Hıyanet nasıl olur?

Ortağından habersiz kasadan para alır, bir başka oyun eder, malı alırken mal aldığı yere der ki; Ortağından habersiz kasadan para alır, bir başka oyun eder, malı alırken mal aldığı yere der ki;

"Kaça?" "Tanesi 90 bin liraya." "Kaça?"

"Tanesi 90 bin liraya."

"Sen bunları 100 bin lira yaz, 10 bin lirasını bana açıktan ver." "Olur mu?" "Sen bunları 100 bin lira yaz, 10 bin lirasını bana açıktan ver."

"Olur mu?"

"Böyle yazdığından dolayı 2000 lira da sana veririm…" "Böyle yazdığından dolayı 2000 lira da sana veririm…"

Şimdi bu hıyanet oldu, öteki ortağın haberi yok.Şimdi bu hıyanet oldu, öteki ortağın haberi yok. Mal dükkâna 100 bin liraya girmiş gibi görünüyor, hâlbuki 90 bin liraya girdi;Mal dükkâna 100 bin liraya girmiş gibi görünüyor, hâlbuki 90 bin liraya girdi; aradaki 10 bin lirayı bu ortak o alışverişten cebine indirdi.aradaki 10 bin lirayı bu ortak o alışverişten cebine indirdi. O zaman hıyanet oldu, hıyanetlik olan yerde Allahu Teâlâ hazretleri durmaz. O zaman hıyanet oldu, hıyanetlik olan yerde Allahu Teâlâ hazretleri durmaz. O zaman anlaşılıyor ki ortaklık yapacağız, ortaklıkta kuruşu, O zaman anlaşılıyor ki ortaklık yapacağız, ortaklıkta kuruşu, iğneyi düğmeyi hesaplayacağız, hakkaniyete riayet edeceğiz.iğneyi düğmeyi hesaplayacağız, hakkaniyete riayet edeceğiz. Kardeşimizin orada olmadığından istifade etmeye kalkışmayacağız,Kardeşimizin orada olmadığından istifade etmeye kalkışmayacağız, olsa da olmasa da onun hakkını aynen koruyacağız, kollayacağız.olsa da olmasa da onun hakkını aynen koruyacağız, kollayacağız. Böyle olursa onun bereketine doyum olmaz. Böyle olursa onun bereketine doyum olmaz.

Ben küçükken bizim büyüklerimiz anlatırdı: İki kardeş ortaklaşa buğday ekmişler, harman yapmışlar.Ben küçükken bizim büyüklerimiz anlatırdı:

İki kardeş ortaklaşa buğday ekmişler, harman yapmışlar.
Samanı bir tarafa, taneyi bir tarafa ayırmışlar. Bir tane arabaları var. Samanı bir tarafa, taneyi bir tarafa ayırmışlar. Bir tane arabaları var. Arabaya samanı dolduruyorlarmış; bir birisinin evine gidiyormuş ambarına yıkılıyormuş,Arabaya samanı dolduruyorlarmış; bir birisinin evine gidiyormuş ambarına yıkılıyormuş, araba bir daha geliyormuş dolduruyorlarmış, ötekisine gidiyormuş. araba bir daha geliyormuş dolduruyorlarmış, ötekisine gidiyormuş. Harmanı ikiye ayırmışlar, orada samanı, buğdaylarıHarmanı ikiye ayırmışlar, orada samanı, buğdayları "Şu saman bir kardeşin hakkı, bu saman bir kardeşin hakkı…" diye göz kararı eşit olarak ikiye ayırmışlar. "Şu saman bir kardeşin hakkı, bu saman bir kardeşin hakkı…" diye göz kararı eşit olarak ikiye ayırmışlar.

Bir tanesi samanı, buğdayı doldurup eve gittiği zaman öteki kardeş diyormuş ki; Bir tanesi samanı, buğdayı doldurup eve gittiği zaman öteki kardeş diyormuş ki;

"Bu benim ağabeyim evli, 6-7 tane çocuğu var;"Bu benim ağabeyim evli, 6-7 tane çocuğu var; hâlbuki ben bekârım, henüz daha öyle bir şeyim; çoluk çocuk gailem yok.hâlbuki ben bekârım, henüz daha öyle bir şeyim; çoluk çocuk gailem yok. Ağabeyim ısrar etti, biz bunu eşit böldük ama hazır o yokkenAğabeyim ısrar etti, biz bunu eşit böldük ama hazır o yokken biraz benimkinden kürek kürek o tarafa vereyim…" biraz benimkinden kürek kürek o tarafa vereyim…"

Nasıl olsa abisi yok, o tarafa saman, buğday atıyor. Nasıl olsa abisi yok, o tarafa saman, buğday atıyor.

Araba gelince bu sefer kendi buğdayını kendi samanını alıp evine götürdüğü zaman ağabeyi dermiş ki; Araba gelince bu sefer kendi buğdayını kendi samanını alıp evine götürdüğü zaman ağabeyi dermiş ki;

"Ben evlendim, hayattan muradımı aldım, çoluk çocuğa karıştım."Ben evlendim, hayattan muradımı aldım, çoluk çocuğa karıştım. Bu çocuk daha evlenecek, çeyiz çimen lazım, ev bark lazım, bunun paraya daha çok ihtiyacı var;Bu çocuk daha evlenecek, çeyiz çimen lazım, ev bark lazım, bunun paraya daha çok ihtiyacı var; eşit böldük ama şimdi o yokken ben kendi hakkımdan biraz daha şu tarafa kürek kürek vereyim.eşit böldük ama şimdi o yokken ben kendi hakkımdan biraz daha şu tarafa kürek kürek vereyim. O da samanı bu tarafa atıyor. Anlatırlar ki yani o samanı, buğdayı taşıya taşıya bitirememişler. O da samanı bu tarafa atıyor. Anlatırlar ki yani o samanı, buğdayı taşıya taşıya bitirememişler.

Neden? Allah bereket veriyor.Neden?

Allah bereket veriyor.
O güzel duygudan o kardeşâne histen dolayı Allah ona bereket veriyor taşıya taşıya bitirmemişler. O güzel duygudan o kardeşâne histen dolayı Allah ona bereket veriyor taşıya taşıya bitirmemişler.

Hakikaten de böyle olur. Peygamber Efendimiz'in mucizeleri arasında vardır kiHakikaten de böyle olur. Peygamber Efendimiz'in mucizeleri arasında vardır ki bir küçük kaptan pek çok kimse istifade ediyor. İçiyorlar içiyorlar, yiyorlar yiyorlar bitmiyor.bir küçük kaptan pek çok kimse istifade ediyor. İçiyorlar içiyorlar, yiyorlar yiyorlar bitmiyor. Bir tasın içinde süt var; "Yâ Ebû Hüreyre, iç bakalım." Bir tasın içinde süt var; "Yâ Ebû Hüreyre, iç bakalım."

İçiyor, ona veriyor; o içiyor, ona veriyor; o içiyor, ona veriyor…İçiyor, ona veriyor; o içiyor, ona veriyor; o içiyor, ona veriyor… 70 kişi içti içti, tas döndü geldi; hâlâ aynen duruyor. Neden? 70 kişi içti içti, tas döndü geldi; hâlâ aynen duruyor.

Neden?

Allahu Teâlâ hazretleri bereket veriyor. Allahu Teâlâ hazretleri bereket veriyor.

Mesela Peygamber Efendimiz'in verdiği hurmalardan iki tanesini kendi hurma torbasına atmış,Mesela Peygamber Efendimiz'in verdiği hurmalardan iki tanesini kendi hurma torbasına atmış, o hurma torbasından hurma hiç bitmemiş. Neden? o hurma torbasından hurma hiç bitmemiş.

Neden?

O mübarek hurmalardan var, bereket geliyor. Fışkırıyor, kaynıyor. Bu mânevî bir şeydir. O mübarek hurmalardan var, bereket geliyor. Fışkırıyor, kaynıyor. Bu mânevî bir şeydir.

Onun için biz iyi müslümanlar, Allah'ın sevdiği müslümanlar olursakOnun için biz iyi müslümanlar, Allah'ın sevdiği müslümanlar olursak kardeşlerimizin iyiliğini murad edersek ticarethanemiz iyi olur,kardeşlerimizin iyiliğini murad edersek ticarethanemiz iyi olur, evimiz hayırlı, kesemiz bereketli olur, maaşımız yeter artar.evimiz hayırlı, kesemiz bereketli olur, maaşımız yeter artar. O küçücük maaşlarla ev alırız, tarla alırız, araba alırız,O küçücük maaşlarla ev alırız, tarla alırız, araba alırız, o evin olduğu yerde imar geçer on kata müsaade ederler.o evin olduğu yerde imar geçer on kata müsaade ederler. Müteahhit gelir; "Al sana beş tane daire, üç tane dükkân; şu arsayı ver…" der,Müteahhit gelir; "Al sana beş tane daire, üç tane dükkân; şu arsayı ver…" der, insan durduğu yerden para pul sahibi olur. Bereketli olursa zenginleşir gider. insan durduğu yerden para pul sahibi olur. Bereketli olursa zenginleşir gider.

Eğer bereketsiz olursa tarlası istimlaka uğrar,Eğer bereketsiz olursa tarlası istimlaka uğrar, yangın olur şu olur bu olur, bir hayrını bereketini görmez. Hasta olur hastalığa harcar.yangın olur şu olur bu olur, bir hayrını bereketini görmez. Hasta olur hastalığa harcar. Tedavi olacağım diye nesi varsa hepsini, fabrikasını satar, iş biter. Tedavi olacağım diye nesi varsa hepsini, fabrikasını satar, iş biter.

Onun için bereket denilen şey görülmeyen bir şeydir, ona riayet etmek,Onun için bereket denilen şey görülmeyen bir şeydir, ona riayet etmek, onu elde etmeye çalışmak, Allah'ın bereketine nail olmaya çalışmak lazım. onu elde etmeye çalışmak, Allah'ın bereketine nail olmaya çalışmak lazım.

İnnallâhe lâ yuazzibu bi-demi'l-ayni ve lâ bi-huzn'i-l-kalbi ve lâkin yuazzibu bi-hâzâİnnallâhe lâ yuazzibu bi-demi'l-ayni ve lâ bi-huzn'i-l-kalbi ve lâkin yuazzibu bi-hâzâ kâle ve eşâra ilâ lisânihî ev yerhamu ve inne'l-meyyite yuazzebu bi-bükâi ehlihî aleyhi. kâle ve eşâra ilâ lisânihî ev yerhamu ve inne'l-meyyite yuazzebu bi-bükâi ehlihî aleyhi.

Revâhu'l-cemaah. Hadis alimleri sahih kitaplarında bu hadîs-i şerîfi rivayet etmişler.Revâhu'l-cemaah.

Hadis alimleri sahih kitaplarında bu hadîs-i şerîfi rivayet etmişler.
Bu hadîs-i şerîf vefatlarda geriye kalanların ağlamamasıyla, Bu hadîs-i şerîf vefatlarda geriye kalanların ağlamamasıyla, nasıl davranmalarıyla ilgili bir tavsiye ihtiva ediyor. nasıl davranmalarıyla ilgili bir tavsiye ihtiva ediyor.

Bu hadîs-i şerîfte Efendimiz buyurmuş ki; Bu hadîs-i şerîfte Efendimiz buyurmuş ki;

İnnallâhe lâ yuazzibu bi-demi'l-ayni. "İnnallâhe lâ yuazzibu bi-demi'l-ayni. " Allahu Teâlâ hazretleri hiç şüphe yok ki gözden yaş dökülmesinden dolayıAllahu Teâlâ hazretleri hiç şüphe yok ki gözden yaş dökülmesinden dolayı kula günah yazıp da âhirette onu azaba uğratmaz, azaplandırmaz."kula günah yazıp da âhirette onu azaba uğratmaz, azaplandırmaz." Ve lâ bi-huzn'i-l-kalbi. "Gönlün mahzun olmasından, hüzne düşmesinden, üzülmesinden,Ve lâ bi-huzn'i-l-kalbi. "Gönlün mahzun olmasından, hüzne düşmesinden, üzülmesinden, gözlerin yaşarmasından dolayı Allahu Teâlâ hazretlerigözlerin yaşarmasından dolayı Allahu Teâlâ hazretleri ölüye ağlayan, üzülen kimseyi âhirette günah yazıp da azaplandırmaz."ölüye ağlayan, üzülen kimseyi âhirette günah yazıp da azaplandırmaz." Ve lâkin yuazzibu bi-hâzâ. "Şundan dolayı azaplandırır!" diye Peygamber Efendimiz dilini işaret etmiş. Ve lâkin yuazzibu bi-hâzâ. "Şundan dolayı azaplandırır!" diye Peygamber Efendimiz dilini işaret etmiş.

Çünkü hepinizin bildiği bir şey vardır kiÇünkü hepinizin bildiği bir şey vardır ki -bizim memlekette de vardır, Arap memleketlerinde de varmış- birisinin bir yakını öldüğü zaman-bizim memlekette de vardır, Arap memleketlerinde de varmış- birisinin bir yakını öldüğü zaman ağıt yakarlar, uzun boylu laflar söylerler;ağıt yakarlar, uzun boylu laflar söylerler; "Ah kömür gözlüydü, kara kaşlıydı, şöyle mübarekti, böyle iyiydi, "Ah kömür gözlüydü, kara kaşlıydı, şöyle mübarekti, böyle iyiydi, yâ Rabbi sen alacak başka insan bulamadın mı, bu benim kıymetli varlığımı elimden aldın..." yâ Rabbi sen alacak başka insan bulamadın mı, bu benim kıymetli varlığımı elimden aldın..."

Allah'ın takdirine uygun düşmeyen, bir sürü saçma sapan laflar söylerler; ondan dolayı azaba uğrarlar.Allah'ın takdirine uygun düşmeyen, bir sürü saçma sapan laflar söylerler; ondan dolayı azaba uğrarlar. "Seni edepsiz seni, sen o hadiseye sabretmedin de ileri geri konuştun!" diye "Seni edepsiz seni, sen o hadiseye sabretmedin de ileri geri konuştun!" diye dilinden dolayı Allah azaba uğratır veyahut da merhamet eder.dilinden dolayı Allah azaba uğratır veyahut da merhamet eder. Allahu Teâlâ hazretleri günahkâr kullarını merhamet etmeye, affetmeye kâdirdir.Allahu Teâlâ hazretleri günahkâr kullarını merhamet etmeye, affetmeye kâdirdir. O'na kimse "Etme!" diyemez, önüne çıkacak bir güç kuvvet yoktur kiO'na kimse "Etme!" diyemez, önüne çıkacak bir güç kuvvet yoktur ki dilerse affeder veyahut da kul diliyle güzel şey söyler: dilerse affeder veyahut da kul diliyle güzel şey söyler:

İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. "Hepimiz Allah'ın kullarıyız, yaratıklarıyız; o verir, o alır!" İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. "Hepimiz Allah'ın kullarıyız, yaratıklarıyız; o verir, o alır!"

Rabbim verdi, Rabbim aldı; ne diyeyim, benim diyecek bir şeyim yok, her şeyi hikmetle yapıyorRabbim verdi, Rabbim aldı; ne diyeyim, benim diyecek bir şeyim yok, her şeyi hikmetle yapıyor bunda da bir hikmeti vardır, diye boynunu bükerse oradan sevap da kazanabilir. bunda da bir hikmeti vardır, diye boynunu bükerse oradan sevap da kazanabilir.

İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn demekten çok sevap kazanır.İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn demekten çok sevap kazanır. Peygamber Efendimiz; "Her söylediği için sevabı yenilenir!" diyor. Peygamber Efendimiz; "Her söylediği için sevabı yenilenir!" diyor.

"Bir insan başına bir felaket gelse, innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn dese ve ilerde"Bir insan başına bir felaket gelse, innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn dese ve ilerde -bir hafta sonra, bir ay, bir sene, beş sene sonra- o felaketi yine hatırlasa,-bir hafta sonra, bir ay, bir sene, beş sene sonra- o felaketi yine hatırlasa, yine innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn dese her deyişinde sevabı tazelenir!" buyruluyor. yine innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn dese her deyişinde sevabı tazelenir!" buyruluyor.

Onun için bir de son cümlesi şu; Onun için bir de son cümlesi şu;

Ve inne'l-meyyite yuazzebu bi-bükâi ehlihî aleyhi.Ve inne'l-meyyite yuazzebu bi-bükâi ehlihî aleyhi. "Ölü; vefat eden kişi ailesinin, ehlinin arkasından ona ağlamasından muazzep olur." "Ölü; vefat eden kişi ailesinin, ehlinin arkasından ona ağlamasından muazzep olur."

O merasimlerden, yakmalardan, ağıtlardan, bağırmalardan, saç baş yolmalardan,O merasimlerden, yakmalardan, ağıtlardan, bağırmalardan, saç baş yolmalardan, yaka yırtmalardan, diz dövmelerden ah vah vs… yaka yırtmalardan, diz dövmelerden ah vah vs…

Adamlar iki taraftan da koluna girerler: "Yapma, etme, sabırlı ol!.." Adamlar iki taraftan da koluna girerler: "Yapma, etme, sabırlı ol!.."

"Siz de benim başıma ne felaket geldi bilmiyor musunuz? Siz nereden bileceksiniz?.." "Siz de benim başıma ne felaket geldi bilmiyor musunuz? Siz nereden bileceksiniz?.."

"Sus be adam!" Bir sürü laf söyler. Biliyorsunuz bazen böyle şeylerle karşılaşılıyor. "Sus be adam!"

Bir sürü laf söyler. Biliyorsunuz bazen böyle şeylerle karşılaşılıyor.

Mü'min nasıl yapar? Mü'min nasıl yapar?

Mü'min üzülebilir, durduğu yerden gözleri dolar, kalbi mahzun olur, üzülür, gözleri yaşarır;Mü'min üzülebilir, durduğu yerden gözleri dolar, kalbi mahzun olur, üzülür, gözleri yaşarır; bunda bir günah yok. Çünkü acıya tahammül zordur, insan bir acısı olduğu zaman ağlar, mahzun olur. bunda bir günah yok. Çünkü acıya tahammül zordur, insan bir acısı olduğu zaman ağlar, mahzun olur.

Söylediği sözler, yaptığı hareketler, taşkınlıklardan dolayı günaha girerSöylediği sözler, yaptığı hareketler, taşkınlıklardan dolayı günaha girer ve ölü de böyle ağlamadan dolayı muazzep olur. Kişi, ölüyü de azaplandırmış olur.ve ölü de böyle ağlamadan dolayı muazzep olur. Kişi, ölüyü de azaplandırmış olur. Allahu Teâlâ hazretleri elem keder vermesin.Allahu Teâlâ hazretleri elem keder vermesin. Bir musibete uğradığımız zaman da ona sabredip, Bir musibete uğradığımız zaman da ona sabredip, sabırdan dolayı ecir kazanmayı cümlemize nasip eylesin. sabırdan dolayı ecir kazanmayı cümlemize nasip eylesin.

İnnallâhe teâlâ yekûlu: İzâ aheztu kerîmetî abdîİnnallâhe teâlâ yekûlu: İzâ aheztu kerîmetî abdî fi'd-dünyâ lem yekün lehû indi cezâun ille'l-cennete. fi'd-dünyâ lem yekün lehû indi cezâun ille'l-cennete.

Tirmizî Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmiş.Tirmizî Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz diyor ki; "Hiç şüphe yok ki Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurur. Peygamber Efendimiz diyor ki; "Hiç şüphe yok ki Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurur.

İzâ aheztu kerîmetî abdî. "Ben bir kulumun iki kerîmesini alırsam" İzâ aheztu kerîmetî abdî. "Ben bir kulumun iki kerîmesini alırsam"

Kerîme: Türkçe'de "kız çocuk" mânasına geliyor ama bir de gözlere kerîme deniliyor. Kerîme: Türkçe'de "kız çocuk" mânasına geliyor ama bir de gözlere kerîme deniliyor.

Göz, görme kabiliyeti Allah'ın büyük ikramıdır, insana çok büyük bir ikramdır,Göz, görme kabiliyeti Allah'ın büyük ikramıdır, insana çok büyük bir ikramdır, etrafı görmek çok kıymetli bir duygu.etrafı görmek çok kıymetli bir duygu. "Dünyada, bir insanın görme duygusunu aldığım zaman,"Dünyada, bir insanın görme duygusunu aldığım zaman, onun âhirette mükâfatı cennetten gayrı bir şey olmaz!"onun âhirette mükâfatı cennetten gayrı bir şey olmaz!" Allah, kulu kör ederse âhirette mutlaka cenneti verir, cennetlik olur. Allah, kulu kör ederse âhirette mutlaka cenneti verir, cennetlik olur.

Biliyoruz sahabeden bir zâtın duası makbul idi.Biliyoruz sahabeden bir zâtın duası makbul idi. Peygamber Efendimiz'in ona duası var da Kime dua etse ondan dolayı kime ne dua etse duası olurdu.Peygamber Efendimiz'in ona duası var da Kime dua etse ondan dolayı kime ne dua etse duası olurdu. Hastaları getirirdi: "Yâ Rabbi, şifa ver." derdi, hasta şifa bulur giderdi. Hastaları getirirdi:

"Yâ Rabbi, şifa ver." derdi, hasta şifa bulur giderdi.

Duası makbul ve mücerreb.Duası makbul ve mücerreb. Tecrübe ediliyor, kesin olarak biliniyor ki o zâtın duası kabul olur, biliyoruz.Tecrübe ediliyor, kesin olarak biliniyor ki o zâtın duası kabul olur, biliyoruz. Bugün de var, bugün de mesela benim şahsen bildiğim kimselerden var:Bugün de var, bugün de mesela benim şahsen bildiğim kimselerden var: 5-6 sene çocuğu olmamış, dua bereketine Allah sonradan çocuk veriyor. 5-6 sene çocuğu olmamış, dua bereketine Allah sonradan çocuk veriyor.

"Filanca kimse dua etti…" Allah bazı kullarını seviyor, duasını kabul ediyor, oluyor. "Filanca kimse dua etti…"

Allah bazı kullarını seviyor, duasını kabul ediyor, oluyor.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2