Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

İyiliğin Karşılığı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Cemâziye'l-Evvel 1402 / 28.02.1982
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zamana Sövmeyin!, İyiliğin ve Kötülüğün Karşılığı, Allah’a Kavuşmayı Sevmek, Heykel Yapmanın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İyiliğin Karşılığı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Cemâziye'l-Evvel 1402 / 28.02.1982
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zamana Sövmeyin!, İyiliğin ve Kötülüğün Karşılığı, Allah’a Kavuşmayı Sevmek, Heykel Yapmanın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillâhirrahmânirrahîm. Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu âlâ hayra halkıhî Muhammedinel-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu âlâ hayra halkıhî Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'du fa'lemû eyyühe'l-ihvân.Emmâ ba'du fa'lemû eyyühe'l-ihvân. Fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ MuhammedinFe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallâhu aleyhi ve selem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah.sallallâhu aleyhi ve selem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh. Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.Ve külle bid'atin dalâleh. Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallâhu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallâhu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Kâlellahu azze ve celle yu'zînî ibnü âdem dehra ene'd-dehruKâlellahu azze ve celle yu'zînî ibnü âdem dehra ene'd-dehru bi-yediye'l-emru ukallibu'l-leyle ve'n-nehâre. Sadaka Resûlallah fî-mâ kal ev ke-mâ kal. bi-yediye'l-emru ukallibu'l-leyle ve'n-nehâre.

Sadaka Resûlallah fî-mâ kal ev ke-mâ kal.

Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allah'ın rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Allah'ın rahmeti, bereketi üzerinize olsun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarekPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktarını Râmûzü'l-ehâdîs isimli eserden okumaya devam edeceğiz. hadîs-i şerîflerinden bir miktarını Râmûzü'l-ehâdîs isimli eserden okumaya devam edeceğiz.

Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce evvelen ve hâsseten Efendimiz, başımızı tâcı,Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce evvelen ve hâsseten Efendimiz, başımızı tâcı, rehberimiz, numûne-i imtisâlimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rehberimiz, numûne-i imtisâlimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek, muazzez rûh-u saadeti için, sonra sâir enbiyâ ve'l-mürselînin,mübarek, muazzez rûh-u saadeti için, sonra sâir enbiyâ ve'l-mürselînin, evliyaullahın cümlesinin ve hâsseten ashâb-ı kirâm rıdvânullahi Teâlâ aleyhim ecmaînevliyaullahın cümlesinin ve hâsseten ashâb-ı kirâm rıdvânullahi Teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtından üstadımız hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemil olanhazerâtından üstadımız hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemil olan cümle sâdât-ı meşâyihimizin ve hâssaten eserin müellificümle sâdât-ı meşâyihimizin ve hâssaten eserin müellifi Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin, Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin, bu eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar böylece vâsıl olmasına yardım etmiş, bu eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar böylece vâsıl olmasına yardım etmiş, emeği geçmiş olan cümle râvilerin ve ulemanın,emeği geçmiş olan cümle râvilerin ve ulemanın, ve hâsseten uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzereve hâsseten uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere bu mescid-i şerife cem olmuş olan siz kardeşlerimizin cümle geçmişlerinin ruhları içinbu mescid-i şerife cem olmuş olan siz kardeşlerimizin cümle geçmişlerinin ruhları için bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf hediye edip öyle başlayalım. bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf hediye edip öyle başlayalım.

Hadîs-i şerîfte Peygamberimiz sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleriHadîs-i şerîfte Peygamberimiz sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri Allahu Teâlâ hazretlerinden nakil ve rivayet yoluyla şöyle buyuruyor; Allahu Teâlâ hazretlerinden nakil ve rivayet yoluyla şöyle buyuruyor; yani okuduğumuz hadîs-i kutsîdir. yani okuduğumuz hadîs-i kutsîdir.

Kâlallahu azze ve celle. "Aziz ve celil olan Allahu Teâlâ ve Tebârek hazretleri buyurdu ki..."Kâlallahu azze ve celle. "Aziz ve celil olan Allahu Teâlâ ve Tebârek hazretleri buyurdu ki..." Yü'zînî. "Beni ezalandırır, bana eza verir." Kim? Yü'zînî. "Beni ezalandırır, bana eza verir."

Kim?

İbnü Âdeme. "Ademoğlu."İbnü Âdeme. "Ademoğlu." Şu insan denilen Hz. Âdem aleyhisselam'ın soyundan gelen mahluklar, Şu insan denilen Hz. Âdem aleyhisselam'ın soyundan gelen mahluklar, bu insanoğulları beni ezalandırır. Neden? bu insanoğulları beni ezalandırır.

Neden?

Bi-sebbi'd-dehra. "Dehre sövmek suretiyle..." Ene'd-dehru. "Dehir benim." Bi-sebbi'd-dehra. "Dehre sövmek suretiyle..." Ene'd-dehru. "Dehir benim." Bi-yediye'l-emru veyahut Bi-yedeyye'l-emru. "İş benim elimdedir."Bi-yediye'l-emru veyahut Bi-yedeyye'l-emru. "İş benim elimdedir." Ukallibu'l-leyle ve'n-nehâr. "Geceyi gündüzü ben peş peşe getiririm, değiştirim." Ukallibu'l-leyle ve'n-nehâr. "Geceyi gündüzü ben peş peşe getiririm, değiştirim."

Bu hadîs-i şerîften ne mâna çıkıyor? Önce dehir nedir? Bu hadîs-i şerîften ne mâna çıkıyor?

Önce dehir nedir?

Dehir "zaman" demektir. Edepsiz insanoğulları, terbiyesi kıt olanlarDehir "zaman" demektir. Edepsiz insanoğulları, terbiyesi kıt olanlar başına biraz sıkıntılı bir hal geldi mi ağzını açar, gözünü yumar, zamana söver.başına biraz sıkıntılı bir hal geldi mi ağzını açar, gözünü yumar, zamana söver. "Allah kahretsin!" diye mi başlar artık, nasıl başlarsa bir yerden başlar, öbür taraftan çıkar, gider. "Allah kahretsin!" diye mi başlar artık, nasıl başlarsa bir yerden başlar, öbür taraftan çıkar, gider. Söver. Sebbetmek "sövmek" demektir. Zamana sövüyor. Söver. Sebbetmek "sövmek" demektir. Zamana sövüyor.

Peygamber Efendimiz'in bize naklettiğine göre Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;Peygamber Efendimiz'in bize naklettiğine göre Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; "Ademoğlu böyle zamana sövmekle beni ezalandırır." "Ademoğlu böyle zamana sövmekle beni ezalandırır."

Adam zamana neden sövüyor? Adam zamana neden sövüyor?

Ezalandırmanın cevabını bulmak için bu sorunun cevabını bulmak lazım. Ezalandırmanın cevabını bulmak için bu sorunun cevabını bulmak lazım.

Zamana sövmüş Allahu Teâlâ niçin ezalanıyor? Zamana sövmüş Allahu Teâlâ niçin ezalanıyor?

Bir kere sövmek kötü bir şey de takdire rıza göstermiyor.Bir kere sövmek kötü bir şey de takdire rıza göstermiyor. Geçen hafta okuduğumuz bir kutsî hadiste geçmedi mi?Geçen hafta okuduğumuz bir kutsî hadiste geçmedi mi? "Benim takdirime rıza göstermeyen, benim hükmüme razı olmayan [kendine] benden başka bir Allah bulsun."Benim takdirime rıza göstermeyen, benim hükmüme razı olmayan [kendine] benden başka bir Allah bulsun. Başka bir rab bulsun" dememiş miydi hadîs-i şerîfte? Takdire rızası yok, sövüp sayıyor. Başka bir rab bulsun" dememiş miydi hadîs-i şerîfte? Takdire rızası yok, sövüp sayıyor.

Zaman dediğin ne? Ene'd-dehrü. "Zaman benim…"Zaman dediğin ne?

Ene'd-dehrü. "Zaman benim…"
Yani zamanı ben, ben halk ettim, ben yarattım,Yani zamanı ben, ben halk ettim, ben yarattım, benim elimdedir, geceyi gündüzü peş peşe getiren benim." [diyor Allah.] benim elimdedir, geceyi gündüzü peş peşe getiren benim." [diyor Allah.]

Eğer geceyi ebedî kılsaydı kim gündüzü getirebilirdi?Eğer geceyi ebedî kılsaydı kim gündüzü getirebilirdi? Eğer gündüzü ebedî kılsaydı istirahat edeceğimiz geceyi kim getirebilirdi bize? Eğer gündüzü ebedî kılsaydı istirahat edeceğimiz geceyi kim getirebilirdi bize? Rahmetinden geceyi gündüzü yaratmış da bize ihsan eylemiş. Rahmetinden geceyi gündüzü yaratmış da bize ihsan eylemiş.

"Hocam gündüzün rahmet olduğunu anlıyorum da gecenin rahmet olması nasıl oluyor?" "Hocam gündüzün rahmet olduğunu anlıyorum da gecenin rahmet olması nasıl oluyor?"

Gece olmasa da o zaman görsen! "Sen müptelayı gama sor kim geceler kaç saat?"Gece olmasa da o zaman görsen! "Sen müptelayı gama sor kim geceler kaç saat?" Hasta olanlara, o gece uyku uyuyamayanlara bir sor bakalım sabah geliyor mu?Hasta olanlara, o gece uyku uyuyamayanlara bir sor bakalım sabah geliyor mu? Sen akşamleyin uyuyorsun, Bismillâhirrahmânirrahîm der misin demez misin,Sen akşamleyin uyuyorsun, Bismillâhirrahmânirrahîm der misin demez misin, unutur musun bilmem, yatağa yatıyorsun uyuyorsun, sabahleyin namaza zor kalkıyorsun.unutur musun bilmem, yatağa yatıyorsun uyuyorsun, sabahleyin namaza zor kalkıyorsun. Ve bu uyumanın bir nîmet olduğunun farkında değilsin ama bir de hastalara sor bakalım! Ve bu uyumanın bir nîmet olduğunun farkında değilsin ama bir de hastalara sor bakalım!

Sabah oluyor mu? Nasıl oluyor? Sabah oluyor mu? Nasıl oluyor?

Hastanelerde hiç kaldın mı? "Acaba ne zaman gelecek şu hemşireler, şu hasta bakıcı?" diye bakarsın.Hastanelerde hiç kaldın mı? "Acaba ne zaman gelecek şu hemşireler, şu hasta bakıcı?" diye bakarsın. Saate bakarsın; saat iki, yine bakarsın saat ikiyi iki geçiyor. Yine bakarsın üç geçiyor.Saate bakarsın; saat iki, yine bakarsın saat ikiyi iki geçiyor. Yine bakarsın üç geçiyor. Çok zaman geçmiş gibi gelir yine bakarsın, beş geçiyor… Bir türlü bitmez o zaman. Çok zaman geçmiş gibi gelir yine bakarsın, beş geçiyor… Bir türlü bitmez o zaman.

Demek ki her şeyi hikmetiyle yapan, her şeyinde sonsuz,Demek ki her şeyi hikmetiyle yapan, her şeyinde sonsuz, hadsiz hesapsız akılların erdiği ermediği hikmetler faydalar bulunanhadsiz hesapsız akılların erdiği ermediği hikmetler faydalar bulunan Allahu Teâlâ hazretleri geceyi yaratmış. Neden? Allahu Teâlâ hazretleri geceyi yaratmış.

Neden?

Ve ce'alnâ nevmekum subâtâ. Geceleyin istirahat edeceksin de ondan.Ve ce'alnâ nevmekum subâtâ. Geceleyin istirahat edeceksin de ondan. Işığı kapatmasan küçük bebek bile uyumuyor. Işığı kapatmasan küçük bebek bile uyumuyor. Işık açık kaldı mı küçücük bebek seninle sabahlıyor, oynayıp duruyor.Işık açık kaldı mı küçücük bebek seninle sabahlıyor, oynayıp duruyor. Işığı kapatıyorsun da bakıyorsun biraz sonra dalmış. Işığı kapatıyorsun da bakıyorsun biraz sonra dalmış. Allahu Teâlâ hazretleri, Geceyi bize istirahat için yaratmış.Allahu Teâlâ hazretleri, Geceyi bize istirahat için yaratmış. Gece istirahat ediyoruz, gündüz çalışıyoruz.Gece istirahat ediyoruz, gündüz çalışıyoruz. Gündüz geçimimizi sağlıyoruz; ekimimizi ekiyoruz, işimizi yapıyoruz, paramızı kazanıyoruz. Gündüz geçimimizi sağlıyoruz; ekimimizi ekiyoruz, işimizi yapıyoruz, paramızı kazanıyoruz. Gece istirahat ediyoruz, yine ertesi gün dünyaya çalışalım diye.Gece istirahat ediyoruz, yine ertesi gün dünyaya çalışalım diye. Geceyi gündüzü yaratan Allahu Teâlâ hazretleri olduğuna göre zamana niye sövüyorsun? Geceyi gündüzü yaratan Allahu Teâlâ hazretleri olduğuna göre zamana niye sövüyorsun?

Yani neticede Allah'ın sana musallat ettiği şeylere senin rızan yok,Yani neticede Allah'ın sana musallat ettiği şeylere senin rızan yok, ondan dolayı başkasını bahane ediyorsun ama neticede nereye varıyorsa o laf... ondan dolayı başkasını bahane ediyorsun ama neticede nereye varıyorsa o laf... O lafın nereye vardığı besbelli.O lafın nereye vardığı besbelli. Onun için; "Allah bu zamanı kahretsin!" gibi zamana sövmek, ona buna sövmek yok. Onun için; "Allah bu zamanı kahretsin!" gibi zamana sövmek, ona buna sövmek yok.

Edepli bir müslüman isen hadiselerin arkasındaki fâil-i hakîkîyi gör.Edepli bir müslüman isen hadiselerin arkasındaki fâil-i hakîkîyi gör. Bu geceyi, bu gündüzü yaratan, başa bu hadiseleri getiren, seni yaratan, yaşatanBu geceyi, bu gündüzü yaratan, başa bu hadiseleri getiren, seni yaratan, yaşatan sonra öldürüpte tekrar diriltip huzuruna getirecek olan Allahu Teâlâ hazretleridir.sonra öldürüpte tekrar diriltip huzuruna getirecek olan Allahu Teâlâ hazretleridir. Allahu Teâlâ hazretlerinin takdirine rıza göster, edebini takın.Allahu Teâlâ hazretlerinin takdirine rıza göster, edebini takın. Bu hadîs-i şerîften çıkan dersler bunlar. Bu hadîs-i şerîften çıkan dersler bunlar.

Sövmek umumiyetle kötü ama bir de hâsseten zamana ileri geri laf söylemekSövmek umumiyetle kötü ama bir de hâsseten zamana ileri geri laf söylemek neticede böyle bir noktaya götürdüğü için Allahu Teâlâ hazretleri bu gibi ifadelerden memnun olmuyor. neticede böyle bir noktaya götürdüğü için Allahu Teâlâ hazretleri bu gibi ifadelerden memnun olmuyor.

Diğer hadîs-i şerîfe geçelim. Diğer hadîs-i şerîfe geçelim.

Kâlellah izâ hemme 'abdî bi'hasenetin ve lem ya'melhâ ketebtühâ le-hû hasenetenKâlellah izâ hemme 'abdî bi'hasenetin ve lem ya'melhâ ketebtühâ le-hû haseneten fe-in 'amilehâ ketebtühâ 'aşra hasenâtin ilâ seb'i mieti dı'fin ve izâ hemme bi'seyyietinfe-in 'amilehâ ketebtühâ 'aşra hasenâtin ilâ seb'i mieti dı'fin ve izâ hemme bi'seyyietin ve lem ya'melhâ lem ektüb 'aleyhi fe-in 'amilehâ ketebtühâ seyyieten vâhideten. ve lem ya'melhâ lem ektüb 'aleyhi fe-in 'amilehâ ketebtühâ seyyieten vâhideten.

Hz. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın naklettiğine göre Resûlullah buyurmuş ki; Hz. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın naklettiğine göre Resûlullah buyurmuş ki;

Kâlallah. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki..." Yine hadîs-i kutsî oluyor.Kâlallah. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki..." Yine hadîs-i kutsî oluyor. [Yani hadisin] ifadesi Peygamber Efendimiz'in ağzından çıkıyor ama [Yani hadisin] ifadesi Peygamber Efendimiz'in ağzından çıkıyor ama Allahu Teâlâ hazretlerinin kelamı olmuş oluyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin kelamı olmuş oluyor.

İzâ hemme 'abdî bi'hasenetin. "Benim bir kulum bir iyilik yapmaya himmet ederse,İzâ hemme 'abdî bi'hasenetin. "Benim bir kulum bir iyilik yapmaya himmet ederse, şu iyiliği yapayım diye kalkışırsa..."şu iyiliği yapayım diye kalkışırsa..." Ve lem ya'melhâ. "Böyle niyet ettiği halde sonra da onu yapamazsa, yapmazsa…" Ve lem ya'melhâ. "Böyle niyet ettiği halde sonra da onu yapamazsa, yapmazsa…" Mesela, filanca hastayı ziyaret edeyim dedi mâni çıktı yapamadı.Mesela, filanca hastayı ziyaret edeyim dedi mâni çıktı yapamadı. Veyahut, gideyim filanca kimseye yardım edeyim, zavallı çok yardımcısız kaldı dedi, gidemedi...Veyahut, gideyim filanca kimseye yardım edeyim, zavallı çok yardımcısız kaldı dedi, gidemedi... Böyle bir iyiliğe niyet etti yapamadı. Böyle bir iyiliğe niyet etti yapamadı.

Ketebtühâ le-hû haseneten. "Ben ona bu yapmadığı işi yapmış gibi sevap, hasene yazarım."Ketebtühâ le-hû haseneten. "Ben ona bu yapmadığı işi yapmış gibi sevap, hasene yazarım." İyi niyetle o tarafa yöneldi o iyiliği yapmaya niyet etti diye, yapmadığı haldeİyi niyetle o tarafa yöneldi o iyiliği yapmaya niyet etti diye, yapmadığı halde ben ona o iyiliği yapmış gibi yazarım." ben ona o iyiliği yapmış gibi yazarım."

Fe-in 'amilehâ. "Eğer o niyet ettiği iyiliği yapmaya muvaffak olur da yapabilirse, yaparsa..."Fe-in 'amilehâ. "Eğer o niyet ettiği iyiliği yapmaya muvaffak olur da yapabilirse, yaparsa..." Ketebtühâ 'aşra hasenâtin.Ketebtühâ 'aşra hasenâtin. "O zaman onu bir iyilik yazmam, fazl u keremim ile on mislisiyle on iyilik yazarım." "O zaman onu bir iyilik yazmam, fazl u keremim ile on mislisiyle on iyilik yazarım."

Yani karşılığını bire on veriyor, bir iyilik yapmış gibi değil de sanki on iyilik yapmış gibi,Yani karşılığını bire on veriyor, bir iyilik yapmış gibi değil de sanki on iyilik yapmış gibi, bir fakir doyurmuş değil de sanki on fakir doyurmuş gibi on misli büyütüyor öyle ecir veriyor. bir fakir doyurmuş değil de sanki on fakir doyurmuş gibi on misli büyütüyor öyle ecir veriyor. O kadarla da kalmıyor; İlâ seb'i mieti dı'fin. "Bu on mislinden yedi yüz misline kadar artabilir." O kadarla da kalmıyor;

İlâ seb'i mieti dı'fin. "Bu on mislinden yedi yüz misline kadar artabilir."
Yani sen bir fakir doyurursun 700 fakir doyurmuş gibi olabilir. Yani sen bir fakir doyurursun 700 fakir doyurmuş gibi olabilir.

On neye göre, yedi yüz misli neye göre? On neye göre, yedi yüz misli neye göre?

Senin terbiyene, edebine, nezaketine, zerafetine, kulluktaki inceliğine, hassasiyetine, zekâna göre…Senin terbiyene, edebine, nezaketine, zerafetine, kulluktaki inceliğine, hassasiyetine, zekâna göre… Müslümanlık da akıl, fikir, zekâ, düşünce, gayret işi.Müslümanlık da akıl, fikir, zekâ, düşünce, gayret işi. Öyle güzel, edebine uygun yaparsan 700 misli alabilirsin. Öyle güzel, edebine uygun yaparsan 700 misli alabilirsin.

"Verâ sahibi bir kulun iki rekât namazı bin rekât yerine geçer." diye daha önceki haftalar da geçmişti. "Verâ sahibi bir kulun iki rekât namazı bin rekât yerine geçer." diye daha önceki haftalar da geçmişti. Günahlardan sakınan, edepli, gayretli bir kul iki rekâtçık namaz kılıyor, bin rekât yerine geçiyor.Günahlardan sakınan, edepli, gayretli bir kul iki rekâtçık namaz kılıyor, bin rekât yerine geçiyor. Farklı, aklı ticarette, işte, güçte olan insandan elbette farklı olacak; adalet öyle gerektiriyor.Farklı, aklı ticarette, işte, güçte olan insandan elbette farklı olacak; adalet öyle gerektiriyor. Hâlisâne yapan ile öteki türlü yapan arasında elbette bir fark olacak.Hâlisâne yapan ile öteki türlü yapan arasında elbette bir fark olacak. Allahu Teâlâ hazretlerinin lütfuna bak ki yapmadığı zaman bir hasene veriyorAllahu Teâlâ hazretlerinin lütfuna bak ki yapmadığı zaman bir hasene veriyor yaptığı zaman on mislinden 700 misline kadar verdiğini ifade ediyor. yaptığı zaman on mislinden 700 misline kadar verdiğini ifade ediyor.

Ve izâ hemme bi'seyyietin. "Eğer bir kötülük yapmaya kalkışırsa, himmet ederse..."Ve izâ hemme bi'seyyietin. "Eğer bir kötülük yapmaya kalkışırsa, himmet ederse..." Ve lem ya'melhâ. "Onu yapmazsa..." Lem ektüb 'aleyhi. "Onun aleyhine bir günah yazmam."Ve lem ya'melhâ. "Onu yapmazsa..." Lem ektüb 'aleyhi. "Onun aleyhine bir günah yazmam." Yani günaha niyet etti diye yazmam. Yazabilirdi de... Yani günaha niyet etti diye yazmam. Yazabilirdi de... Çünkü gönülden geçenler de, aklen düşünülenler de, işlenenler deÇünkü gönülden geçenler de, aklen düşünülenler de, işlenenler de insanın aslında hesabına geçmesi lazım da Allahu Teâlâ hazretleri lütfu kereminden affediyor.insanın aslında hesabına geçmesi lazım da Allahu Teâlâ hazretleri lütfu kereminden affediyor. Hatta bir başka rivayetten, "Vazgeçti diye yine bir sevap yazarım." diye hatırlıyorum. Hatta bir başka rivayetten, "Vazgeçti diye yine bir sevap yazarım." diye hatırlıyorum.

Fe-in 'amilehâ. "Kötülükten kendisini alıkoyamayıp daFe-in 'amilehâ. "Kötülükten kendisini alıkoyamayıp da o niyetlendiği kötülüğü yaparsa o zaman bir misli günah yazarım."o niyetlendiği kötülüğü yaparsa o zaman bir misli günah yazarım." Yani cehenneme gidenler ne kadar kendilerini zorlayarak illa zorla cehenneme gidiyorlar. Yani cehenneme gidenler ne kadar kendilerini zorlayarak illa zorla cehenneme gidiyorlar.

İyilik yaparsa on mislinden 700 misline veriyor.İyilik yaparsa on mislinden 700 misline veriyor. Katsayı farkı var, oraya iltimas var, orada çok şey var...Katsayı farkı var, oraya iltimas var, orada çok şey var... Sevap kazanmak kolay; bir iyilik yapacaksın 700 misli alacaksın, bir kötülük yapacaksın bir misli.Sevap kazanmak kolay; bir iyilik yapacaksın 700 misli alacaksın, bir kötülük yapacaksın bir misli. Demek ki biz ne kadar edepsiziz, ne kadar günahta gayreti çok, ne kadar günahta çalışkan insanlarız ki,Demek ki biz ne kadar edepsiziz, ne kadar günahta gayreti çok, ne kadar günahta çalışkan insanlarız ki, bu kat sayı farklarına rağmen o iyiliklere yetişiyoruz da onları da geçiyoruz.bu kat sayı farklarına rağmen o iyiliklere yetişiyoruz da onları da geçiyoruz. Hesabımız aleyhimize tecelli ediyor da insan cehenneme gidiyor.Hesabımız aleyhimize tecelli ediyor da insan cehenneme gidiyor. Yani cehenneme gidene hakikaten "oh olsun!" demekten başka bir çare yok.Yani cehenneme gidene hakikaten "oh olsun!" demekten başka bir çare yok. Haketmiş oluyor, Allahu Teâlâ hazretleri kullarına zulmetmiş değil ki.Haketmiş oluyor, Allahu Teâlâ hazretleri kullarına zulmetmiş değil ki. Kaç defa peygamberler göndermiş ikaz etmiş. Kaç defa peygamberler göndermiş ikaz etmiş.

Bir insan kötülük işledi mi onların affedilmesi için çareler var. İstiğfar, tevbe var.Bir insan kötülük işledi mi onların affedilmesi için çareler var. İstiğfar, tevbe var. Gözyaşı dökerse, istiğfar ederse, günah kalmaz; namaz kılarsa, Gözyaşı dökerse, istiğfar ederse, günah kalmaz; namaz kılarsa, hacca giderse, ramazanda oruç tutarsa günah kalmaz. İki namaz arasındaki günahlara kefarettir.hacca giderse, ramazanda oruç tutarsa günah kalmaz. İki namaz arasındaki günahlara kefarettir. İki oruç, iki Ramazan arasındaki günahlara kefarettir.İki oruç, iki Ramazan arasındaki günahlara kefarettir. İki hac aradaki günahlara kefarettir.İki hac aradaki günahlara kefarettir. Hepsi silme, temizleme, koruma, kurtarma, insanı günahların belasından uzaklaştırma çareleri.Hepsi silme, temizleme, koruma, kurtarma, insanı günahların belasından uzaklaştırma çareleri. Bütün bunlara rağmen insan yine cehenneme giderse demek ki,Bütün bunlara rağmen insan yine cehenneme giderse demek ki, amma çalışmış hah cehenneme gitmek için, yaniamma çalışmış hah cehenneme gitmek için, yani ille cehenneme gideceğim diye olağanüstü bir gayret sarf etmiş. "Eh gidersen git!" ille cehenneme gideceğim diye olağanüstü bir gayret sarf etmiş. "Eh gidersen git!" O zaman hak etmiş! Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize akıl, insaf versin. O zaman hak etmiş!

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize akıl, insaf versin.

Böyle lütfu çok, keremi bol, hadsiz hesapsız nimetlerle, şefkatle, merhametle muamele edenBöyle lütfu çok, keremi bol, hadsiz hesapsız nimetlerle, şefkatle, merhametle muamele eden bir mevlanın, aziz celil Allah'ın kuluyuz. Bunca fırsatlara rağmen...bir mevlanın, aziz celil Allah'ın kuluyuz. Bunca fırsatlara rağmen... Aman yâ Rabbi! Ne kadar zalim insanlarız. Âyeti kerimede zalûmen cehûlâ diyor ya. Aman yâ Rabbi! Ne kadar zalim insanlarız. Âyeti kerimede zalûmen cehûlâ diyor ya.

İnnehû kâne zalûmen cehûlâ. İnsanoğlu bu emaneti yüklendi kabul etti.İnnehû kâne zalûmen cehûlâ. İnsanoğlu bu emaneti yüklendi kabul etti. "O çok zalimdir, çok cahildir." Mübalağa siğasıyla, çok zalimdir, çok cahildir. "O çok zalimdir, çok cahildir." Mübalağa siğasıyla, çok zalimdir, çok cahildir.

Hakikaten de çok zalim!Hakikaten de çok zalim! Şöyle çevrene bir bak, kan gövdeyi götürüyor, gazete okuyamaz hale geldim.Şöyle çevrene bir bak, kan gövdeyi götürüyor, gazete okuyamaz hale geldim. Suriye'de, Irak, İran hududunda o onu kesiyor, bu bunu kesiyor. Dünyanın her yeri mezbaha gibi. Suriye'de, Irak, İran hududunda o onu kesiyor, bu bunu kesiyor. Dünyanın her yeri mezbaha gibi.

Zalim değil mi? Zalimin zalimi insanoğlu. Neden? Zalim değil mi?

Zalimin zalimi insanoğlu.

Neden?

Birazcık insaf, merhamet ediverse biraz da onun da canı, bir kalbi olduğunu düşünse,Birazcık insaf, merhamet ediverse biraz da onun da canı, bir kalbi olduğunu düşünse, kendini onun yerine koysa yapmayacak ama herkes,kendini onun yerine koysa yapmayacak ama herkes, "Hepsi benim olsun, ötekisi ne yaparsa yapsın." diyor. Hem çok cahil, hem çok zalim."Hepsi benim olsun, ötekisi ne yaparsa yapsın." diyor. Hem çok cahil, hem çok zalim. Cahil çünkü sonunda başına nelerin geleceğini düşünemiyor, bilemiyor. Cahil çünkü sonunda başına nelerin geleceğini düşünemiyor, bilemiyor.

Allahu Teâlâ hazretleri gözümüzden gaflet perdesini kaldırsın.Allahu Teâlâ hazretleri gözümüzden gaflet perdesini kaldırsın. Aklını başına devşiren, zeki insanlardan eylesin. Aklını başına devşiren, zeki insanlardan eylesin.

Zekâ, istikbale ait tehlikelerden kendisini koruyabilme kabiliyetidir.Zekâ, istikbale ait tehlikelerden kendisini koruyabilme kabiliyetidir. İstikbale ait tehlikelerden şimdiden kendini koruyamazsan sen akıllıyım diye geçinme. İstikbale ait tehlikelerden şimdiden kendini koruyamazsan sen akıllıyım diye geçinme.

el-Keyyisü men dâne nefsehû ve 'amile li-mâ ba'de'l-mevt.el-Keyyisü men dâne nefsehû ve 'amile li-mâ ba'de'l-mevt. "Zeki, kurnaz kimse o kimsedir ki; nefsini zapt eder de âhiret için hazırlık yapar." "Zeki, kurnaz kimse o kimsedir ki; nefsini zapt eder de âhiret için hazırlık yapar." Bu dünyaya dalıp gidenler istediği kadar kendilerini zeki sansınlar, isterse yutsunlar kitapları. Bu dünyaya dalıp gidenler istediği kadar kendilerini zeki sansınlar, isterse yutsunlar kitapları. Aklı olsaydı ebedî hayatı kurtarmaya çalışırdı. 80 yıllık hayata bu kadar çalışıyor;Aklı olsaydı ebedî hayatı kurtarmaya çalışırdı. 80 yıllık hayata bu kadar çalışıyor; yarısı geçmiş, yarısının da ne olacağı belli değil;yarısı geçmiş, yarısının da ne olacağı belli değil; 80 yıllık hayata bu kadar gayret sarfediyor ahireti hiç düşünmüyor. Akıl işi mi! 80 yıllık hayata bu kadar gayret sarfediyor ahireti hiç düşünmüyor. Akıl işi mi!

Diğer hadîs-i şerîf. Diğer hadîs-i şerîf.

Kâlellahu 'azze ve celle izâ ehabbe 'abdî likâî ahbebtü likâehû ve izâ kerihe likâî kerihtü likâehû. Kâlellahu 'azze ve celle izâ ehabbe 'abdî likâî ahbebtü likâehû ve izâ kerihe likâî kerihtü likâehû.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın naklettiğine göre Peygamber Efendimiz diyor ki; "Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki;Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın naklettiğine göre Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki;
"Kulum beni sevdi mi, bana kavuşmayı sevdi mi, arzu etti mi...""Kulum beni sevdi mi, bana kavuşmayı sevdi mi, arzu etti mi..." Ahbebtü likâehû. "Ben de ona kavuşmayı severim."Ahbebtü likâehû. "Ben de ona kavuşmayı severim." O beni sevip isteyip dururken, ben ondan ayrı durur muyum? O beni sevip isteyip dururken, ben ondan ayrı durur muyum? Demek ki ayrılıklar hep bizden. Yine kabahat bizde. Demek ki ayrılıklar hep bizden. Yine kabahat bizde.

Ve izâ kerehe likâî. "Benimle kavuşmaktan hoşnut olmuyorsa, kaçıyorsa, bana kavuşmak istemiyorsa..."Ve izâ kerehe likâî. "Benimle kavuşmaktan hoşnut olmuyorsa, kaçıyorsa, bana kavuşmak istemiyorsa..." Kerihtü likâehû. Allahu Teâlâ hazretleri kâinata muhtaç, mecbur değil ki...Kerihtü likâehû. Allahu Teâlâ hazretleri kâinata muhtaç, mecbur değil ki... "O da 'Başına çalınsın senin kulluğun.' der, O kula mülâki olmayı istemez.""O da 'Başına çalınsın senin kulluğun.' der, O kula mülâki olmayı istemez." Likâ "kavuşmak" demektir. Allahu Teâlâ hazretlerine kavuşmak isteyen, Likâ "kavuşmak" demektir. Allahu Teâlâ hazretlerine kavuşmak isteyen, Allah da ona kavuşmayı istediği için muradına erer.Allah da ona kavuşmayı istediği için muradına erer. Hani "Arayan Mevlasını da bulur..." demişler, demek ki söz boşuna söylenmemiş, Hani "Arayan Mevlasını da bulur..." demişler, demek ki söz boşuna söylenmemiş, hadîs-i şerîfin mânasına uygun. Arayan bulur, isteyen kavuşur... Hiç istedin mi? hadîs-i şerîfin mânasına uygun. Arayan bulur, isteyen kavuşur...

Hiç istedin mi?

Bana benden yakın olan Allahu Teâlâ hazretleri bana bunca nimetleri gönderiyor;Bana benden yakın olan Allahu Teâlâ hazretleri bana bunca nimetleri gönderiyor; âyet-i kerîmede, Ve hüve me'akum eyne mâ küntüm. "Nerede olsanız o sizin yanınızda." diyor. âyet-i kerîmede,

Ve hüve me'akum eyne mâ küntüm. "Nerede olsanız o sizin yanınızda." diyor.

Fe-eynemâ tuvellû fe-semme vechullâhi.Fe-eynemâ tuvellû fe-semme vechullâhi. "Yönünü nereye dönsen Allahu Teâlâ hazretleri orada." diyor. "Yönünü nereye dönsen Allahu Teâlâ hazretleri orada." diyor.

Ve nahnu akrabu ileyhi min habli'l-verîd.Ve nahnu akrabu ileyhi min habli'l-verîd. "Biz insanoğluna onun şah damarından daha yakınız." diyor. "Biz insanoğluna onun şah damarından daha yakınız." diyor.

Hiç merak etmiyor mu insanoğlu? Hiç merak etmiyor mu insanoğlu?

Hiç kendisine bunca hediyeleri gönderen, nimetleri veren,Hiç kendisine bunca hediyeleri gönderen, nimetleri veren, izzeti ikramı bahşeden, insanı kâinatın en yüksek mahluku yapan; izzeti ikramı bahşeden, insanı kâinatın en yüksek mahluku yapan; kuşları, koyunları, atları, develeri, balıkları her mahluku ona musahhar kılan; kuşları, koyunları, atları, develeri, balıkları her mahluku ona musahhar kılan; hepsini kullanmasına, asmasına, kesmesine, pişirmesine, yemesine izin veren;hepsini kullanmasına, asmasına, kesmesine, pişirmesine, yemesine izin veren; kâinatta halife yapan, bu sıhhatı, bu aklı veren Allahu Teâlâ hazretlerini; kâinatta halife yapan, bu sıhhatı, bu aklı veren Allahu Teâlâ hazretlerini; bunca kafîrin arasından İslâm nimetiyle müşerref kılmak suretiylebunca kafîrin arasından İslâm nimetiyle müşerref kılmak suretiyle şerefli kıldığını insan düşünüp de bunca nimetin sahibini aramaz mı ya? şerefli kıldığını insan düşünüp de bunca nimetin sahibini aramaz mı ya?

"Bu kadar yakınımdaymış, niye ben ondan uzağım!" "Bu kadar yakınımdaymış, niye ben ondan uzağım!"

İdrak farkı! Sen idrak etmedikçe uzaktasın, o yine senin yakınında ama senin idrakın uzak.İdrak farkı! Sen idrak etmedikçe uzaktasın, o yine senin yakınında ama senin idrakın uzak. Elinde idrak imkanın da var, çalışmıyorsun, uzaklarda kalıyorsunElinde idrak imkanın da var, çalışmıyorsun, uzaklarda kalıyorsun çünkü sen ona kavuşmayı istemeyince o da sana kavuşmayı istemiyor.çünkü sen ona kavuşmayı istemeyince o da sana kavuşmayı istemiyor. Senin gözündeki perdeyi açmıyor, gönlündeki pası gidermiyor, bekliyorsun. Senin gözündeki perdeyi açmıyor, gönlündeki pası gidermiyor, bekliyorsun.

"Ben görmedim ki!" diyorsun. "Ben görmedim ki!" diyorsun.

Gören görüyor, eren eriyor, ulaşan ulaşıyor, zevkten zevke makamdan makama uçuyor. Gören görüyor, eren eriyor, ulaşan ulaşıyor, zevkten zevke makamdan makama uçuyor.

"Eh, ben bir şey görmedim" diyorsun. İstemeyince göremezsin ki!"Eh, ben bir şey görmedim" diyorsun.

İstemeyince göremezsin ki!
İsteyeceksin yanacaksın, yakılacaksın.İsteyeceksin yanacaksın, yakılacaksın. Bir akşam biraz tuzlu yemek yesen gece hep sular görürsün, için kavrulur. Bir akşam biraz tuzlu yemek yesen gece hep sular görürsün, için kavrulur.

Tabii burada kim bilir daha nice nice ince manalar var... Tabii burada kim bilir daha nice nice ince manalar var...

Likâ "kavuşmak" ama biz hep işi bu dünyada kavuşmak tarafından tutturduk. Likâ "kavuşmak" ama biz hep işi bu dünyada kavuşmak tarafından tutturduk.

Ve ileyhi turce'ûn. "Öleceğiz, Allahu Teâlâ hazretlerine döndürüleceğiz."Ve ileyhi turce'ûn. "Öleceğiz, Allahu Teâlâ hazretlerine döndürüleceğiz." Kavuşmayı istemez mi insan! Hayat mı iyi, ölüm mü iyi? Kavuşmayı istemez mi insan!

Hayat mı iyi, ölüm mü iyi?

Herkes normal olarak, "Yaşamak iyi, yaşayıp gidiyoruz işte" der amaHerkes normal olarak, "Yaşamak iyi, yaşayıp gidiyoruz işte" der ama Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî de şiirinde ne demiş? Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî de şiirinde ne demiş?

"Ben öldüğüm zaman sakın benim arkamdan ağlamayın, üzüntü günü değil sevinç günü…"Ben öldüğüm zaman sakın benim arkamdan ağlamayın, üzüntü günü değil sevinç günü… Sakın 'vah vah, yazık yazık' demeyin, şeytana uyunca insanın durumu yazık yazık olur,Sakın 'vah vah, yazık yazık' demeyin, şeytana uyunca insanın durumu yazık yazık olur, yoksa böyle bir şey yok ki! 'El-firâk el-firâk, Eyvah ayrılıyoruz' demeyin,yoksa böyle bir şey yok ki! 'El-firâk el-firâk, Eyvah ayrılıyoruz' demeyin, ben ayrılmaya gitmiyorum, kavuşmaya gidiyorum" diyor. Böyle diyebiliyor musun? Nasıl? ben ayrılmaya gitmiyorum, kavuşmaya gidiyorum" diyor.

Böyle diyebiliyor musun?

Nasıl?

Şeb-i arûs demiş. Vefat edeceği günün adını düğün gecesi koymuş. Düğün bayram...Şeb-i arûs demiş. Vefat edeceği günün adını düğün gecesi koymuş. Düğün bayram... Allahu Teâlâ hazretlerine kavuşacak. Tabii öyle olması için insanın âsi olmaması,Allahu Teâlâ hazretlerine kavuşacak. Tabii öyle olması için insanın âsi olmaması, insanın Allah'ın has kulu olması, yolunca gitmesi, yanması yakılması lazım. insanın Allah'ın has kulu olması, yolunca gitmesi, yanması yakılması lazım. "Ah! Şu hayat, şu yük bir gitse omzumuzdan da bir kavuşsak!" diye"Ah! Şu hayat, şu yük bir gitse omzumuzdan da bir kavuşsak!" diye o zaman yanıp yakılacak ama âsi, mücrim olunca insan huzuruna çıkmaya utanır.o zaman yanıp yakılacak ama âsi, mücrim olunca insan huzuruna çıkmaya utanır. "Eyvah şimdi huzuruna çıkınca bir de hesap vereceğiz!"Eyvah şimdi huzuruna çıkınca bir de hesap vereceğiz! Kulum ben buyurdum, buyruğumu tutmadın nedir bu halin derse, benim halim nice olur?" Kulum ben buyurdum, buyruğumu tutmadın nedir bu halin derse, benim halim nice olur?" O zaman tabii insanoğlu bucak bucak kaçıyor. O zaman tabii insanoğlu bucak bucak kaçıyor.

Bu hadîs-i şerîften bir de şu anlaşılıyor, ölümü de sevecek müslüman. Kafîr hayatı sever. Bu hadîs-i şerîften bir de şu anlaşılıyor, ölümü de sevecek müslüman. Kafîr hayatı sever.

Lev yu'ammeru elfe sene. "Keşke bin yıl yaşasa..." diye temenni eder kafîr.Lev yu'ammeru elfe sene. "Keşke bin yıl yaşasa..." diye temenni eder kafîr. Kafîr hayatı sever, müslüman da ölümü sevecek. Buradan biraz da o mâna çıkıyor. Kafîr hayatı sever, müslüman da ölümü sevecek. Buradan biraz da o mâna çıkıyor.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Kim cân u gönülden şehit olmayı temenni etmezsePeygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Kim cân u gönülden şehit olmayı temenni etmezse o bir çeşit nifak üzere ölür." Cömertsen Allah yolunda canını verebileceksin diyemeyiz,o bir çeşit nifak üzere ölür." Cömertsen Allah yolunda canını verebileceksin diyemeyiz, kolay bir şey değil ama Allah o duyguya bizi yükseltsin. kolay bir şey değil ama Allah o duyguya bizi yükseltsin.

Cânı, cânan dilemiş, vermemek olmaz, ey dil. Ne nizâ eyleyelim o ne senindir ne benim. Cânı, cânan dilemiş, vermemek olmaz, ey dil.

Ne nizâ eyleyelim o ne senindir ne benim.

"Canı sevgili istemiş, 'canı ver benim yolumda' demiş, vermemek olmaz."Canı sevgili istemiş, 'canı ver benim yolumda' demiş, vermemek olmaz. Ne diye uğraşalım, o can ne senin, ne benim, O'nun. Kendisinin malını istiyor." diyor şâir. Ne diye uğraşalım, o can ne senin, ne benim, O'nun. Kendisinin malını istiyor." diyor şâir.

"Al yâ Rabbi! Senin yolunda fedâ olsun!" "Al yâ Rabbi! Senin yolunda fedâ olsun!"

Mine'l-mü'minîne ricâlün sadakû mâ âhedullâhe 'aleyh.Mine'l-mü'minîne ricâlün sadakû mâ âhedullâhe 'aleyh. "Mü'minlerden öyle er kişiler vardır ki..." Sadakû mâ âhedullâhe 'aleyh."Mü'minlerden öyle er kişiler vardır ki..." Sadakû mâ âhedullâhe 'aleyh. "Allahu Teâlâ hazretleri ile yaptıkları anlaşmaya, verdikleri söze sâdıklar." "Allahu Teâlâ hazretleri ile yaptıkları anlaşmaya, verdikleri söze sâdıklar."

Er meydanına girmiş, kılıcı kırılıncaya, eli ayağı, vücudu delik deşik oluncaya kadarEr meydanına girmiş, kılıcı kırılıncaya, eli ayağı, vücudu delik deşik oluncaya kadar çarpışmış çarpışmış da; "Cennet var mı, Allah yolunda çarpışırsam şehit olur muyum" diye sormuş. çarpışmış çarpışmış da; "Cennet var mı, Allah yolunda çarpışırsam şehit olur muyum" diye sormuş.

"Cennet var mı?" "Var." "Peki, ben de bu yoldayım." demiş girmiş."Cennet var mı?"

"Var."

"Peki, ben de bu yoldayım." demiş girmiş.
O âyet-i kerîme onun üzerine nâzil oluyor. O âyet-i kerîme onun üzerine nâzil oluyor.

Mine'l-mü'minîne ricâlün. "Mü'minlerden öyle kullar vardır ki er meydanına girdiler."Mine'l-mü'minîne ricâlün. "Mü'minlerden öyle kullar vardır ki er meydanına girdiler." Sadakû mâ âhedullâhe 'aleyh.Sadakû mâ âhedullâhe 'aleyh. "Allah'a vaad ettikleri, o sözleştikleri hususa sâdık olarak verdiler canlarını..." "Allah'a vaad ettikleri, o sözleştikleri hususa sâdık olarak verdiler canlarını..."

Biz veremiyoruz... Biz veremiyoruz...

Veremiyorsan o zaman omuzuna bir demirli etiket gibi, halının kenarını demirli zımbayı taktıkları gibi zilleti gelirler yapıştırırlar, hor, zelil olursun. Veremiyorsan o zaman omuzuna bir demirli etiket gibi, halının kenarını demirli zımbayı taktıkları gibi zilleti gelirler yapıştırırlar, hor, zelil olursun.

Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Âhir zamanda ümmetler tabaklara üşüştükleri gibi sizin üzerinize çullanacaklar.""Âhir zamanda ümmetler tabaklara üşüştükleri gibi sizin üzerinize çullanacaklar." Tabaktaki yemeğe, tatlıya nasıl herkes elini uzatır, kapışır, yutar, Tabaktaki yemeğe, tatlıya nasıl herkes elini uzatır, kapışır, yutar, Ümmet-i Muhammed'in üstüne öteki milletler saldıracaklar, yağmalayacaklar. Diyorlar ki; Ümmet-i Muhammed'in üstüne öteki milletler saldıracaklar, yağmalayacaklar. Diyorlar ki;

"Yâ Resûlallah! O zaman bizim adedimiz az mı olacak?" "Yâ Resûlallah! O zaman bizim adedimiz az mı olacak?"

"Hayır, belki bugünden de fazla olacaksınız,"Hayır, belki bugünden de fazla olacaksınız, fakat sizden önceki ümmetlerin hastalıkları size bulaşmış olacak." fakat sizden önceki ümmetlerin hastalıkları size bulaşmış olacak."

Nedir o hastalıklar? 1. Dünya sevgisi, 2. Ölümden korkmak. Nedir o hastalıklar?

1. Dünya sevgisi,

2. Ölümden korkmak.

Kerâhiyetü'l-mevt. "Ölümden korkmak." birisi, ikincisi de hubbu'd-dünyâ. "Dünyayı sevmek." Kerâhiyetü'l-mevt. "Ölümden korkmak." birisi, ikincisi de hubbu'd-dünyâ. "Dünyayı sevmek."

Ben bu dünyadan nasıl vazgeçerim? Ben bu dünyadan nasıl vazgeçerim?

Gölün kenarında ne güzel köşküm var, motorum var.Gölün kenarında ne güzel köşküm var, motorum var. Yazın motora binerim, balık tutarım, akşamları balkonda çay demlenir, eş dost gelir,Yazın motora binerim, balık tutarım, akşamları balkonda çay demlenir, eş dost gelir, oh semaverler kaynar, ön tarafta renkli televizyonum kurulmuş…oh semaverler kaynar, ön tarafta renkli televizyonum kurulmuş… Şimdi Amerika uzay uydusu da atacakmış,Şimdi Amerika uzay uydusu da atacakmış, Amerika'nın 80 bin türlü programını da önümüzdeki seneler seyretmek mümkün olur;Amerika'nın 80 bin türlü programını da önümüzdeki seneler seyretmek mümkün olur; ne çıplaklık kalır, ne giyiniklik kalır artık… Her türlü zevk, sefa, plaj, eğlence var.ne çıplaklık kalır, ne giyiniklik kalır artık… Her türlü zevk, sefa, plaj, eğlence var. Dünyanın gezilecek çeşitli yerleri var; parası oldu mu insan atlamalı uçağa,Dünyanın gezilecek çeşitli yerleri var; parası oldu mu insan atlamalı uçağa, binmeli vapura Akdeniz, Amerika sefaları, Kanada sefaları var.binmeli vapura Akdeniz, Amerika sefaları, Kanada sefaları var. Hava kışsa İsviçre'ye gider, kayaklarda kayar, o güzel otellerde akşamları içkileri içer... Hava kışsa İsviçre'ye gider, kayaklarda kayar, o güzel otellerde akşamları içkileri içer...

E bu dünya bırakılır mı? O dünyayı bırakamazsan, bir gün o dünya seni bırakacak.E bu dünya bırakılır mı?

O dünyayı bırakamazsan, bir gün o dünya seni bırakacak.
Öyle bir bırakacak ki birden bire bakacaksın; Öyle bir bırakacak ki birden bire bakacaksın;

Bir bitmeyecek zevk verirken beste Bir tel kopar aheng ebediyen kesilir. Bir bitmeyecek zevk verirken beste

Bir tel kopar aheng ebediyen kesilir.

Senin çok hoşuna gidip dururken, bu dünyanın sazı tımbır tımbır çalarken, tel birden bire kopuverecek. Senin çok hoşuna gidip dururken, bu dünyanın sazı tımbır tımbır çalarken, tel birden bire kopuverecek.

Aa! Böyle mi olacaktı? Böyle olacaktı ya!Aa! Böyle mi olacaktı?

Böyle olacaktı ya!
Hadîs-i şerîflerde, âyet-i kerimelerde o telin birdenbire kopacağı bildiriliyor da ondan ikaz ediliyor. Hadîs-i şerîflerde, âyet-i kerimelerde o telin birdenbire kopacağı bildiriliyor da ondan ikaz ediliyor.

Ama ben burayı çok sevdim! Burası 80-100 yıl veyahut 120 yıl...Ama ben burayı çok sevdim!

Burası 80-100 yıl veyahut 120 yıl...
İstersen senin hatırın için büyük bir rakam söyleyeyim. Buurası fâni, orası; İstersen senin hatırın için büyük bir rakam söyleyeyim.

Buurası fâni, orası;

Halidîne fî-hâ ebedâ. "Ahiret ebedî." Halidîne fî-hâ ebedâ. "Ahiret ebedî."

Emin olun bu dünyanın parasında, pulunda, zevkinde, sefasında, köşklerindeEmin olun bu dünyanın parasında, pulunda, zevkinde, sefasında, köşklerinde aslında büyük bir zevk yok. Çünkü onlara sahip insanlara da bakıyoruz, bizim gibi müzdarip.aslında büyük bir zevk yok. Çünkü onlara sahip insanlara da bakıyoruz, bizim gibi müzdarip. Onların da başı dertte. Mesela bizi İran'a gönderdiler gezdik, gördük, geldik...Onların da başı dertte. Mesela bizi İran'a gönderdiler gezdik, gördük, geldik... İran şahını düşünün... Bir saraylar yapmış ki tarif edilmez, odaları öyle süslerle süslemiş kiİran şahını düşünün... Bir saraylar yapmış ki tarif edilmez, odaları öyle süslerle süslemiş ki altından dokunmuş perdeler yapmış. Kelimelerle o perdenin tarifini yapapmam. altından dokunmuş perdeler yapmış. Kelimelerle o perdenin tarifini yapapmam. O odaların her köşesini parmak ucu kadar, tırnak kadar küçük aynaları çeşit çeşit eklemiş,O odaların her köşesini parmak ucu kadar, tırnak kadar küçük aynaları çeşit çeşit eklemiş, yapıştırmış, kimisini gümüşlü, kimisini altınlı yapmış, zinetler, süsler... yapıştırmış, kimisini gümüşlü, kimisini altınlı yapmış, zinetler, süsler... Ama bunca süse, ziynete rağmen dünya başına dar geldi. Allah dar getirir mi? Getirir. Ama bunca süse, ziynete rağmen dünya başına dar geldi.

Allah dar getirir mi?

Getirir.

Müslümanlara da bir kere öyle olmuştu.Müslümanlara da bir kere öyle olmuştu. Müslümanlar Huneyn gazvesinden evvel şöyle ordularına baktılar, vadi dolusu asker; Müslümanlar Huneyn gazvesinden evvel şöyle ordularına baktılar, vadi dolusu asker;

"Bugün bizi kim yenebilir? Eskiden, Bedir'de şu kadardık, Uhud'da bu kadardık,"Bugün bizi kim yenebilir? Eskiden, Bedir'de şu kadardık, Uhud'da bu kadardık, şöyle yaptık, böyle yaptık bu koca orduyu kim yenebilir?" dediler. şöyle yaptık, böyle yaptık bu koca orduyu kim yenebilir?" dediler.

Sen misin Allah'tan gayri şeye güvenen, sen zaferi ordunun çokluğundan mı sanıyordun?Sen misin Allah'tan gayri şeye güvenen, sen zaferi ordunun çokluğundan mı sanıyordun? Allahu Teâlâ hazretleri bir sıkıntı verdi; düşmanın karşısında öyle sıkıldılar ki; Allahu Teâlâ hazretleri bir sıkıntı verdi; düşmanın karşısında öyle sıkıldılar ki;

Ve dâkat aleykümü'l-ardu bi-mâ rahubet.Ve dâkat aleykümü'l-ardu bi-mâ rahubet. "Yeryüzü bunca genişliğine, göğünün meydanının genişliğine rağmen başlarına dar geldi." "Yeryüzü bunca genişliğine, göğünün meydanının genişliğine rağmen başlarına dar geldi."

Allah ferahlatırsa ferahlatır. O para sahipleri de mesut olmuyor çünküAllah ferahlatırsa ferahlatır. O para sahipleri de mesut olmuyor çünkü insan bir kere baklava yer, iki kere baklava yer, 50 defa yedirmeye kalkarsan,insan bir kere baklava yer, iki kere baklava yer, 50 defa yedirmeye kalkarsan, bu sefer yememeye çalışır, kamçılasan yemek istemez.bu sefer yememeye çalışır, kamçılasan yemek istemez. Demek ki tat baklavada değilmiş, başka şeydeymiş.Demek ki tat baklavada değilmiş, başka şeydeymiş. Allah insana ağız tadı verirse, tuz ekmekle de verir o tadı. Allah insana ağız tadı verirse, tuz ekmekle de verir o tadı.

Allah yolunda giden, Allah'ın rızasına uygun ömür geçiren bir insanın lezzetini,Allah yolunda giden, Allah'ın rızasına uygun ömür geçiren bir insanın lezzetini, şu kainatın bütün zenginleri bir araya gelse, bir anının lezzetini satın alamazlar.şu kainatın bütün zenginleri bir araya gelse, bir anının lezzetini satın alamazlar. Onun için evliyâullahtan bir zât: "Allahu Teâlâ hazretlerinin bize verdiği nimetleri,Onun için evliyâullahtan bir zât: "Allahu Teâlâ hazretlerinin bize verdiği nimetleri, lezzetleri şu hükümdarlar bilseler ordu gönderirlerdi üstümüze,lezzetleri şu hükümdarlar bilseler ordu gönderirlerdi üstümüze, elimizden almak için bu nimetleri ama bilmiyorlar ne olduğunu. Onun için emniyetteyiz." diyor.elimizden almak için bu nimetleri ama bilmiyorlar ne olduğunu. Onun için emniyetteyiz." diyor. Bu hayatında kendine göre zevkleri, lezzetleri vardır.Bu hayatında kendine göre zevkleri, lezzetleri vardır. Lezzet için Allah'a kulluk edilmez ama Allah o lezzeti yine mükafât olarak veriyor.Lezzet için Allah'a kulluk edilmez ama Allah o lezzeti yine mükafât olarak veriyor. Hatta insan daha mesut oluyor.Hatta insan daha mesut oluyor. Onun için lezzeti vesaireyi bir tarafa bırakıp Allah'ın rızasına bakmak lazım,Onun için lezzeti vesaireyi bir tarafa bırakıp Allah'ın rızasına bakmak lazım, insanın aklı varsa Allahu Teâlâ hazretlerine karşı kulluk vazifesini ifâ etmeye çalışması lazım. insanın aklı varsa Allahu Teâlâ hazretlerine karşı kulluk vazifesini ifâ etmeye çalışması lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi akıllı kullar eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi akıllı kullar eylesin.

Kâlellahu teâlâ ve men azlemu mimmen zehebe yahluku halkan ke-halkîKâlellahu teâlâ ve men azlemu mimmen zehebe yahluku halkan ke-halkî fe'l-yahlukû habbeten ev li-yahlukû zerraten ev li-yahlukû şe'îraten. fe'l-yahlukû habbeten ev li-yahlukû zerraten ev li-yahlukû şe'îraten.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet eylediğine göre buyurmuş ki; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet eylediğine göre buyurmuş ki; "Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor; "Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor; "Yaratmaya kalkışan, yaratıcılık iddiasına kalkışan kuldan daha zalim kim vardır?" "Yaratmaya kalkışan, yaratıcılık iddiasına kalkışan kuldan daha zalim kim vardır?" Benim yaratmam gibi yaratmaya kalkışıp yaratıcılık yapmak isteyen kuldan daha zalim kim vardır?Benim yaratmam gibi yaratmaya kalkışıp yaratıcılık yapmak isteyen kuldan daha zalim kim vardır? "Hadi bakalım güçleri yeterse, bir habbe, bir hubûbat tanesi"Hadi bakalım güçleri yeterse, bir habbe, bir hubûbat tanesi veyahut küçük bir zerre veyahut bir arpa tanesi yaratsınlar?" diyor. veyahut küçük bir zerre veyahut bir arpa tanesi yaratsınlar?" diyor.

Bu hadis kimler için söylenmiş?Bu hadis kimler için söylenmiş? Kim bu Allahu Teâlâ hazretlerinin yaratma sıfatına benzer işe kalkışan? Kim bu Allahu Teâlâ hazretlerinin yaratma sıfatına benzer işe kalkışan?

Bunun manası, yani resim, heykel yapanlar. İslâm'da resim, heykel yapmak makbul değil. Bunun manası, yani resim, heykel yapanlar. İslâm'da resim, heykel yapmak makbul değil.

E hocam İslâmiyet güzel sanatları öldürüyor mu? E hocam İslâmiyet güzel sanatları öldürüyor mu?

İslâmiyette o kadar başka güzel sanatlar var ki illa haramla mı yapacaksın güzel sanatı? İslâmiyette o kadar başka güzel sanatlar var ki illa haramla mı yapacaksın güzel sanatı?

"Dansözlük de bir güzel sanat" diyorlar. "Dansözlük de bir güzel sanat" diyorlar.

Yasak işte! Oryantalist dansmış şuymuş buymuş, çok bedii duygular, bilmem neler...Yasak işte! Oryantalist dansmış şuymuş buymuş, çok bedii duygular, bilmem neler... bir sürü terane, bir sürü yalan dolan, martaval... bir sürü terane, bir sürü yalan dolan, martaval... O heykeli yapıyor ondan sonra tapınmaya yol açıyor,O heykeli yapıyor ondan sonra tapınmaya yol açıyor, onun için İslâm'da bilhassa gölgesi yere düşen tasvir yapmak doğru değil. onun için İslâm'da bilhassa gölgesi yere düşen tasvir yapmak doğru değil.

Le'anallâhü'l-müsavvirîn. "Allah tasvir, heykel yapanlara lânet etmiştir." diye hadîs-i şerîfler var. Le'anallâhü'l-müsavvirîn. "Allah tasvir, heykel yapanlara lânet etmiştir." diye hadîs-i şerîfler var.

"Hadi bakalım Allahu Teâlâ hazretlerinin yaratmasına"Hadi bakalım Allahu Teâlâ hazretlerinin yaratmasına mukabil birşey yaratma yapabileceklerse yapsınlar." diye söylediği cümlelere bakalım. mukabil birşey yaratma yapabileceklerse yapsınlar." diye söylediği cümlelere bakalım.

"Haydi bakalım bir habbe, hubûbat tanesi yaratsınlar." diyor."Haydi bakalım bir habbe, hubûbat tanesi yaratsınlar." diyor. Hakikaten yaratamazlar. Bugün fen ilerlemiş, insanlar koca gemi gibiHakikaten yaratamazlar. Bugün fen ilerlemiş, insanlar koca gemi gibi metal parçalarını uçak diye havalarda uçuruyorlar, bilmem kaç kişilik, tonlarla yük taşıyabiliyorlar. metal parçalarını uçak diye havalarda uçuruyorlar, bilmem kaç kişilik, tonlarla yük taşıyabiliyorlar. O kadar büyük işler yapıyorlar ama bir habbe yaratamazlar çünkü habbenin içinde hayat var. O kadar büyük işler yapıyorlar ama bir habbe yaratamazlar çünkü habbenin içinde hayat var. O küçücük habbeyi dikiyorsun, koca ağaç oluyor, bitki oluyor. O küçücük habbeyi dikiyorsun, koca ağaç oluyor, bitki oluyor. Ondan sonra kendisi gibi kaç tane habbe meydana getiriyor. Ondan sonra kendisi gibi kaç tane habbe meydana getiriyor.

Onu geçiyor, "Hadi bakalım bir zerre yaratsınlar."Onu geçiyor, "Hadi bakalım bir zerre yaratsınlar." Bu teyyareyi, binayı vesaireyi ortada bir malzeme var da ondan yapıyorlar,Bu teyyareyi, binayı vesaireyi ortada bir malzeme var da ondan yapıyorlar, hadi o malzemeyi kendileri yapsın bakalım, bir zerre yapsınlar, mümkün değil!hadi o malzemeyi kendileri yapsın bakalım, bir zerre yapsınlar, mümkün değil! Bir maddenin en küçük parçasını, atomu yapmaları, küçücük birşeyi yapmaları mümkün değil.Bir maddenin en küçük parçasını, atomu yapmaları, küçücük birşeyi yapmaları mümkün değil. Mevcut malzemeyi değiştirip, tuğla oldu mu, insan duvar yapar,Mevcut malzemeyi değiştirip, tuğla oldu mu, insan duvar yapar, üst üste koyarsın harçla, duvar olur ama hiçbir şey yokken yap bakalım duvarı? üst üste koyarsın harçla, duvar olur ama hiçbir şey yokken yap bakalım duvarı?

Çölde kaldın duvar yapacaksın, yap. Yapamazsın, çünkü tuğla olmayınca olmuyor işte. Çölde kaldın duvar yapacaksın, yap.

Yapamazsın, çünkü tuğla olmayınca olmuyor işte.

Onun gibi, "Hadi bakalım zerre yaratsınlar." diyor. Allahu Teâlâ bu zerreyi nasıl yaratmış? Onun gibi, "Hadi bakalım zerre yaratsınlar." diyor.

Allahu Teâlâ bu zerreyi nasıl yaratmış?

Zerre küçücük ama gözle görünmüyor, mikroskopla görünmüyor,Zerre küçücük ama gözle görünmüyor, mikroskopla görünmüyor, ancak artık ilmi usüllerle nasıl seziliyorsa öyle seziliyor, küçüğün küçüğün küçüğü bir zerre.ancak artık ilmi usüllerle nasıl seziliyorsa öyle seziliyor, küçüğün küçüğün küçüğü bir zerre. Fakat Allahu Teâlâ hazretleri o küçük zerreyi yaratmak için nasıl bir usul kullanmışsa,Fakat Allahu Teâlâ hazretleri o küçük zerreyi yaratmak için nasıl bir usul kullanmışsa, insanoğulları o zerreyi değiştirmeye kalktığı zaman öyle büyük bir enerji ortaya çıkıyor kiinsanoğulları o zerreyi değiştirmeye kalktığı zaman öyle büyük bir enerji ortaya çıkıyor ki dağ, taş havalara uçuyor. Yani o küçük zerrenin düzenini bozduğun,dağ, taş havalara uçuyor. Yani o küçük zerrenin düzenini bozduğun, onu başka zerrelerin elektronlarıyla bombardıman ettiği zaman, çekirdek, o küçücük,onu başka zerrelerin elektronlarıyla bombardıman ettiği zaman, çekirdek, o küçücük, gözle görünmesi mümkün olmayan küçük zerre parçalanıverdi mi ortalık karışıyor.gözle görünmesi mümkün olmayan küçük zerre parçalanıverdi mi ortalık karışıyor. Karma karşık oluyor, bakıyorsun bir ada havaya uçmuş. Koca bir dağ târumar olmuş. Karma karşık oluyor, bakıyorsun bir ada havaya uçmuş. Koca bir dağ târumar olmuş. Fizikçiler diyorlar ki; "Bunun içinden bu kadar enerji çıkması için,Fizikçiler diyorlar ki; "Bunun içinden bu kadar enerji çıkması için, o kadar enerji lazım ki, bozulunca o kadarı dışarı çıkıyor."o kadar enerji lazım ki, bozulunca o kadarı dışarı çıkıyor." Bir zerre için Allahu Teâlâ hazretleri, ne kadar enerjiyi zerrenin içine nasıl sığdırmış, subhanallah!Bir zerre için Allahu Teâlâ hazretleri, ne kadar enerjiyi zerrenin içine nasıl sığdırmış, subhanallah! Subhanallah! Subhanallah! Subhanallah! Subhanallah!

Fe-tebârekallâhu ahsenü'l-hâlikîn. Fe-tebârekallâhu ahsenü'l-hâlikîn.

Allahu Teâlâ hazretlerini koca koca kainatları inceleyerek bilmeye ne lüzum var,Allahu Teâlâ hazretlerini koca koca kainatları inceleyerek bilmeye ne lüzum var, O'nun varlığını ispata bir küçük zerre bile kâfi.O'nun varlığını ispata bir küçük zerre bile kâfi. Bir küçük zerreye bak başka bir şeye bakma. Bir yaprak tanesine al, şöyle bak, o yeter. Bir küçük zerreye bak başka bir şeye bakma. Bir yaprak tanesine al, şöyle bak, o yeter.

Varlığın bilime ne hacet küre-i âlem ile, Yeter ispatına halk eylediği bir zerre bile. Varlığın bilime ne hacet küre-i âlem ile,

Yeter ispatına halk eylediği bir zerre bile.

Allahu Teâlâ hazretleri, "Haydi yaratsınlar bakalım!" diyor. Allahu Teâlâ hazretleri, "Haydi yaratsınlar bakalım!" diyor.

Ev li-yahlukû şe'îraten.Ev li-yahlukû şe'îraten. O koyunlara, atlara, öküzlere, ineklere yedirdikleri arpanın bir tanesini hiç sakınmazlar,O koyunlara, atlara, öküzlere, ineklere yedirdikleri arpanın bir tanesini hiç sakınmazlar, önem vermezler, değer vermezler, yere düşse kimse bakmaz, tavuklara saçarlar.önem vermezler, değer vermezler, yere düşse kimse bakmaz, tavuklara saçarlar. "Hadi bakalım o arpa tanesini yaratsınlar!" Allahu Teâlâ bitiriyor, bulmuşsun bedavadan..."Hadi bakalım o arpa tanesini yaratsınlar!" Allahu Teâlâ bitiriyor, bulmuşsun bedavadan... Ondan sonra yiyorsun, yediriyorsun, Allahu Teâlâ hazretlerine isyan ediyorsun. Ondan sonra yiyorsun, yediriyorsun, Allahu Teâlâ hazretlerine isyan ediyorsun. Ey Âdemoğlu! Ne kadar zalimsin, ne kadar yanlış yoldasın! Ey Âdemoğlu! Ne kadar zalimsin, ne kadar yanlış yoldasın!

Niye itaat etmezsin, yolunca gitmezsin, niye ille böyle isyan yolu tutturursun?Niye itaat etmezsin, yolunca gitmezsin, niye ille böyle isyan yolu tutturursun? Kime isyan ediyorsun, eline ne geçecek?" Kime isyan ediyorsun, eline ne geçecek?"

İftihar edenler var,İftihar edenler var, Allah'a âsi olmaktan sanki "iftihar ediyor gibi" böbürlene böbürlene dolaşanlar var. Allah'a âsi olmaktan sanki "iftihar ediyor gibi" böbürlene böbürlene dolaşanlar var.

Kâlellahu teâlâ lâ ye'tibne âdeme en-nezru bi-şey'in lem ekün kad kaddertühû velâkinKâlellahu teâlâ lâ ye'tibne âdeme en-nezru bi-şey'in lem ekün kad kaddertühû velâkin yülkîhi'n-nezrü ile'l-kaderi ve kad kaddertühû lehû estahricu bi-hî mine'l-bahîliyülkîhi'n-nezrü ile'l-kaderi ve kad kaddertühû lehû estahricu bi-hî mine'l-bahîli fe-yu'tînî 'aleyhi mâ lem yekün yü'tînî 'aleyhi min kablü. fe-yu'tînî 'aleyhi mâ lem yekün yü'tînî 'aleyhi min kablü.

Bu hadîs-i şerîf nezretmek ile ilgili. Nezretmek ne demek? Bu hadîs-i şerîf nezretmek ile ilgili.

Nezretmek ne demek?

"Şu işim olursa şu kadar şu işi yapacağım, bağışlayacağım." diye bir şeyi vaad etmek demek."Şu işim olursa şu kadar şu işi yapacağım, bağışlayacağım." diye bir şeyi vaad etmek demek. Mesela adam gemiye biner bir fırtına çıkar. Mesela adam gemiye biner bir fırtına çıkar.

"Oo! Fındık kabuğu gibi sallanıyor, ben de medeniyet var sanıyordum."Oo! Fındık kabuğu gibi sallanıyor, ben de medeniyet var sanıyordum. Artık bu medeniyette birşey olmaz diyordum.Artık bu medeniyette birşey olmaz diyordum. Kocaman gemi, bir ucundan öbür ucuna bilmem ne kadar da ancak yürürsün,Kocaman gemi, bir ucundan öbür ucuna bilmem ne kadar da ancak yürürsün, içinde yüzme havuzları var, dokuz katlı, 15 katlı, asansörle iniliyor, çıkılıyor.içinde yüzme havuzları var, dokuz katlı, 15 katlı, asansörle iniliyor, çıkılıyor. Bu koca gemi okyanusta böyle tehlikeye düşer mi? Bu koca gemi okyanusta böyle tehlikeye düşer mi?

Düşer ya. Rüzgar esmeye başladığı zaman, bir burnu dalıp, bir arkası dalmaya başladığı,Düşer ya. Rüzgar esmeye başladığı zaman, bir burnu dalıp, bir arkası dalmaya başladığı, kaburgaları ortada kalıp dalganın çatırdamaya başladığı zaman, "Aman yâ Rabbi!kaburgaları ortada kalıp dalganın çatırdamaya başladığı zaman, "Aman yâ Rabbi! Aman yâ Rabbi" demeye başlarlar, bakarsın herkes halis muhlis müslüman olmuş. Aman yâ Rabbi" demeye başlarlar, bakarsın herkes halis muhlis müslüman olmuş.

De'avullâhe muhlisîne le-hü'd-dîn.De'avullâhe muhlisîne le-hü'd-dîn. "Halis muhlis bir şekilde başlarlar Allahu Teâlâ hazretlerine ibadet etmeye,"Halis muhlis bir şekilde başlarlar Allahu Teâlâ hazretlerine ibadet etmeye, yalvarıp yakarmaya." Lodoslu bir havada Kadıköy vapuruna binin, yalvarıp yakarmaya." Lodoslu bir havada Kadıköy vapuruna binin, o boyalı kadınlar ne kadar dindardır.o boyalı kadınlar ne kadar dindardır. O açık saçık gezen kadınlar, hepsi fatihalar, ihlaslar, dudaklar kıpır kıpır kıpırdanır, herkes dua eder. O açık saçık gezen kadınlar, hepsi fatihalar, ihlaslar, dudaklar kıpır kıpır kıpırdanır, herkes dua eder.

Neden? Can pazarı, ölürse, o şakaya gelmiyor tabii, gemi batıverse dalgaların içinde... Neden?

Can pazarı, ölürse, o şakaya gelmiyor tabii, gemi batıverse dalgaların içinde...

Olmadı mı? İzmit'ten karşı tarafa geçerken fırtına oldu ve 300 - 400 kişi,Olmadı mı?

İzmit'ten karşı tarafa geçerken fırtına oldu ve 300 - 400 kişi,
hem de engin, açık denizde değil, iki sahil arasında Allah'ın takdiri gelince gemi battı gitti. hem de engin, açık denizde değil, iki sahil arasında Allah'ın takdiri gelince gemi battı gitti.

Bizim evin zili bozulmuştu, zili yapmak üzere tornavidayı elime aldım,Bizim evin zili bozulmuştu, zili yapmak üzere tornavidayı elime aldım, havada bir tımbırtı koptu, bir madenî birşey başka birşeye çarptı.havada bir tımbırtı koptu, bir madenî birşey başka birşeye çarptı. Döndüm baktım, Ankara'da, havada bir şeyler uçuşuyor, evlerin üstüne doğru birşey de düştü.Döndüm baktım, Ankara'da, havada bir şeyler uçuşuyor, evlerin üstüne doğru birşey de düştü. Meğer havada iki uçak çarpışmış, -meşhur duymuşsunuzdur-Meğer havada iki uçak çarpışmış, -meşhur duymuşsunuzdur- uçak geldi, Ulus'ta tam Gima'nın üzerine, yanına düştü. Düştüğünü uzaktan gözlerimle gördüm.uçak geldi, Ulus'ta tam Gima'nın üzerine, yanına düştü. Düştüğünü uzaktan gözlerimle gördüm. Bir kara duman, bir alev çıktı, artık gerisini gazetelerden okuduk. Bir kara duman, bir alev çıktı, artık gerisini gazetelerden okuduk.

Neler neler olmuş! Dükkanının içinde alış veriş yaparken,Neler neler olmuş! Dükkanının içinde alış veriş yaparken, hanın üçüncü katında büroda çalışırken, ne çeşit şekillerde ölüm yakalamış...hanın üçüncü katında büroda çalışırken, ne çeşit şekillerde ölüm yakalamış... İnsan hiç düşünür mü hanın üçüncü katında başına bir hal geleceğini!İnsan hiç düşünür mü hanın üçüncü katında başına bir hal geleceğini! Kimisi dükkandaymış, ezan okunmuş, camiye gitmiş, dükkana düşmüş, kurtulmuş.Kimisi dükkandaymış, ezan okunmuş, camiye gitmiş, dükkana düşmüş, kurtulmuş. Kimisi başka yerdeymiş, oraya gelmiş başının üstüne düşmüş.Kimisi başka yerdeymiş, oraya gelmiş başının üstüne düşmüş. Takdir kimi seçmişse, eceli olanı oraya getiriyor, eceli olmayanı ordan uzaklaştırıyor. Takdir kimi seçmişse, eceli olanı oraya getiriyor, eceli olmayanı ordan uzaklaştırıyor.

Gemide, [vesairede] bir sıkıntı oldu mu herkes dindarlaşır, başlarlar; Gemide, [vesairede] bir sıkıntı oldu mu herkes dindarlaşır, başlarlar;

"Yâ Rabbi! Eğer buradan sağ salim kurtulursam, nezrim olsun, bir kurban keseceğim,"Yâ Rabbi! Eğer buradan sağ salim kurtulursam, nezrim olsun, bir kurban keseceğim, fukaraya dağıtacağım." fukaraya dağıtacağım."

Ben askerlik yaparken kıtada -adını söylemeyeyim- alay komutanımız -Allah ıslah etsin.Ben askerlik yaparken kıtada -adını söylemeyeyim- alay komutanımız -Allah ıslah etsin. Islah etsin dediğim, içki filan içerdi, namaz filan yoktu.- çağırdı beni; "Asteğmenim!" dedi. Islah etsin dediğim, içki filan içerdi, namaz filan yoktu.- çağırdı beni;

"Asteğmenim!" dedi.

"Buyrun komutanım!" dedim. "Bizim alayda trafik kazaları çoğaldı. Bunun çaresi nedir?" dedi. "Buyrun komutanım!" dedim.

"Bizim alayda trafik kazaları çoğaldı. Bunun çaresi nedir?" dedi.

"Bilmem efendim." dedim. "Bilmem efendim." dedim.

"Diyorlar ki, kurban kesilirse iyi olurmuş, kanına da parmağını banacakmışsın"Diyorlar ki, kurban kesilirse iyi olurmuş, kanına da parmağını banacakmışsın her cipin ön tarafına bir parmak kan sürecekmişsin, o zaman kaza olmazmış." dedi. her cipin ön tarafına bir parmak kan sürecekmişsin, o zaman kaza olmazmış." dedi.

"Efendim öyle bir şey duymadım ben ama kazaları yaptıran Allahu Teâlâ hazretleridir."Efendim öyle bir şey duymadım ben ama kazaları yaptıran Allahu Teâlâ hazretleridir. Eh, mümkündür ki bir kurban kesersin, onu fukaraya dağıtırsın, o fukaranın duası, Eh, mümkündür ki bir kurban kesersin, onu fukaraya dağıtırsın, o fukaranın duası, bereketiyle mümkündür, affeder, belki olmaz." dedim. [Bu sefer;] bereketiyle mümkündür, affeder, belki olmaz." dedim. [Bu sefer;]

"Peki, seni görevlendiriyorum, iki tane kurban al, sakın askere verme,"Peki, seni görevlendiriyorum, iki tane kurban al, sakın askere verme, çünkü askerin arkasında devlet gücü var, parası maaşı, yemesi içmesi garantili, çünkü askerin arkasında devlet gücü var, parası maaşı, yemesi içmesi garantili, kasabadan fukarayı bul, onlara ver." dedi. kasabadan fukarayı bul, onlara ver." dedi.

"Baş üstüne komutanım" dedim gittim, kestirdik. Müftü efendiye gittik,"Baş üstüne komutanım" dedim gittim, kestirdik. Müftü efendiye gittik, buranın en fakir insanları kimlerdir [müftü efendiden öğrenip] etleri dağıttık. Netice de geldik; buranın en fakir insanları kimlerdir [müftü efendiden öğrenip] etleri dağıttık. Netice de geldik;

"Tamam komutanım, görev yapıldı." dedik. Bunlar askerlik çağımızın eski hatıraları. "Tamam komutanım, görev yapıldı." dedik. Bunlar askerlik çağımızın eski hatıraları.

İnsanın böyle bir sıkıntısı olduğu zaman Allahu Teâlâ hazretleri aklına geliyor.İnsanın böyle bir sıkıntısı olduğu zaman Allahu Teâlâ hazretleri aklına geliyor. Böyle zamanlarda; "Vâdim, ahdim olsun ki bu işten kurtulursam şöyle yapacağım, Böyle zamanlarda; "Vâdim, ahdim olsun ki bu işten kurtulursam şöyle yapacağım, böyle yapacağım." diye bir şeyi nezreder. Peygamber Efendimiz'in naklettiğine göre ne diyor; böyle yapacağım." diye bir şeyi nezreder. Peygamber Efendimiz'in naklettiğine göre ne diyor;

Kâlallâhu Teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki..."Kâlallâhu Teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki..." Lâ ye'tibne âdeme en-nezru bi-şey'in lem ekün kad kaddertühû.Lâ ye'tibne âdeme en-nezru bi-şey'in lem ekün kad kaddertühû. "Nezir âdemoğluna benim takdir etmediğim bir şeyi kazandırmaz." "Nezir âdemoğluna benim takdir etmediğim bir şeyi kazandırmaz." Velâkin yülkîhi'n-nezrü ile'l-kaderi. Velâkin yülkîhi'n-nezrü ile'l-kaderi. "Fakat nezir onun takdir ettiği bir şeye yönelmesine sebep olur.""Fakat nezir onun takdir ettiği bir şeye yönelmesine sebep olur." Estahrucu bi-hî mine'l-bahîli.Estahrucu bi-hî mine'l-bahîli. "Böylece ben cimri kuldan hayırı, hayır yapmayı çıkartırım, elinden aldırtırım.""Böylece ben cimri kuldan hayırı, hayır yapmayı çıkartırım, elinden aldırtırım." Fe-yu'tînî 'aleyhi mâ lem yekün ye'tînî 'aleyhi min kablü.Fe-yu'tînî 'aleyhi mâ lem yekün ye'tînî 'aleyhi min kablü. "Sıhhatli durumdayken vermeyeceği şeyi, böylece verdirtirim." diyor. "Sıhhatli durumdayken vermeyeceği şeyi, böylece verdirtirim." diyor.

İyi kul, başı dara gelmeden Allah'a iyi kulluk eden kuldur.İyi kul, başı dara gelmeden Allah'a iyi kulluk eden kuldur. Başı dara geldiği zaman herkes bir çare arar, o mertlerin işi değil. Başı dara geldiği zaman herkes bir çare arar, o mertlerin işi değil. Mertlerin işi, Mertlerin işi, sıkıntıda olmadan da Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini düşünüp ona iyi kulluk etmektir. sıkıntıda olmadan da Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini düşünüp ona iyi kulluk etmektir.

Allah cümlemize yahudi bezirganı mantığı [vermesin.] Allah cümlemize yahudi bezirganı mantığı [vermesin.]

Efendim, şu sıkıntım var şunu vereyim, o sıkıntıdan kurtulayım. Bezirganlık yani. Öyle değil...Efendim, şu sıkıntım var şunu vereyim, o sıkıntıdan kurtulayım. Bezirganlık yani. Öyle değil... Allah'a halis muhlis kulluk yapmayı, Allahu Teâlâ hazretlerine hâlisâne, karşılık beklemeden,Allah'a halis muhlis kulluk yapmayı, Allahu Teâlâ hazretlerine hâlisâne, karşılık beklemeden, bir şeyi yaptırmak için ücret verir gibi değil debir şeyi yaptırmak için ücret verir gibi değil de ona sevgimizden kulluğumuzun gereği olduğu için ibadetleri yapmayı nasip etsin. ona sevgimizden kulluğumuzun gereği olduğu için ibadetleri yapmayı nasip etsin.

Birisine demişler ki; Birisine demişler ki;

"Efendim, biz seni rüyada cehenneme atılacaksın yanacaksın diye görüyoruz." "Efendim, biz seni rüyada cehenneme atılacaksın yanacaksın diye görüyoruz."

"Olsun. Ben cennet, cehennem için amel etmiyorum ki"Olsun. Ben cennet, cehennem için amel etmiyorum ki ben Allah'a kulluk etmekle vazifeliyim, nasıl isterse öyle yapar!" demiş. ben Allah'a kulluk etmekle vazifeliyim, nasıl isterse öyle yapar!" demiş.

Ve in şâe ahyânî ve in şâe etlefâ. "Dilerse beni diriltir, isterse telef eder."Ve in şâe ahyânî ve in şâe etlefâ. "Dilerse beni diriltir, isterse telef eder." Hüküm onun, ferman onun. Ben O'na öyle yapsın böyle yapsın diye kulluk etmiyorum ki, Hüküm onun, ferman onun. Ben O'na öyle yapsın böyle yapsın diye kulluk etmiyorum ki, kulluk etmeyi seviyorum, kulluğun bir borç olduğunu biliyorum ondan yapıyorumkulluk etmeyi seviyorum, kulluğun bir borç olduğunu biliyorum ondan yapıyorum yoksa nasıl isterse öyle yapsın, elbette layıkımdır da ondan cehenneme atıyordur." demiş. yoksa nasıl isterse öyle yapsın, elbette layıkımdır da ondan cehenneme atıyordur." demiş.

Böyle şöylemiş, ertesi gün gelmişler; "Yahu biz seni öyle görüyorduk ama değişti." demişler. Böyle şöylemiş, ertesi gün gelmişler;

"Yahu biz seni öyle görüyorduk ama değişti." demişler.

Değişir tabii! Öyle kulluk er kişilerin kulluğu işte. Değişir tabii! Öyle kulluk er kişilerin kulluğu işte.

Bir de anlatırlar ki ben okumadım kulağımda kalmış;Bir de anlatırlar ki ben okumadım kulağımda kalmış; iki kişi nehirde, kayıkları devrilmiş suya düşmüşler,iki kişi nehirde, kayıkları devrilmiş suya düşmüşler, birisi biraz günahkârca bir kulmuş, öteki de ibadet edermiş.birisi biraz günahkârca bir kulmuş, öteki de ibadet edermiş. Nakledildiğine göre -belki bir hadisten filan alınmıştır- Allahu Teâlâ meleklerine emretmiş ve demiş ki; Nakledildiğine göre -belki bir hadisten filan alınmıştır- Allahu Teâlâ meleklerine emretmiş ve demiş ki;


"O ibadet eden kulun canını alın, o boğulsun öteki günahkâr kul kurtulsun.""O ibadet eden kulun canını alın, o boğulsun öteki günahkâr kul kurtulsun." [Melekler] demişler ki; [Melekler] demişler ki;

"Yâ Rabbi! Bu kul ibadet ederdi, diğerinin günahı vardı niye böyle?" [Allah da;] "Yâ Rabbi! Bu kul ibadet ederdi, diğerinin günahı vardı niye böyle?" [Allah da;]

"O ibadet ederdi ama başı dara gelince ibadet ederdi."O ibadet ederdi ama başı dara gelince ibadet ederdi. Bu da başı dara gelmeden her zaman bana arada sırada yalvarır yakarır,Bu da başı dara gelmeden her zaman bana arada sırada yalvarır yakarır, kusurumu biliyorum der, itiraf eder de düzelmeye azmederdi." [buyurdu] diye böyle naklederler.kusurumu biliyorum der, itiraf eder de düzelmeye azmederdi." [buyurdu] diye böyle naklederler. Sözün [kaynağını] bilmem ama mana doğru. Yani iyi kul, iyi insanSözün [kaynağını] bilmem ama mana doğru. Yani iyi kul, iyi insan Allahu Teâlâ hazretlerine hasbeten hâlisâne, muhlisâne ibadet eden kimsedir. Allahu Teâlâ hazretlerine hasbeten hâlisâne, muhlisâne ibadet eden kimsedir.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiğine göre aleyhisselatü vesselam Efendimiz şöyle buyurmuş; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiğine göre aleyhisselatü vesselam Efendimiz şöyle buyurmuş;

"Kâlellahu te'âlâ izâ tekarrabe ileyye'l-'abdu şibren tekarrabtü ileyhi zirâ'an"Kâlellahu te'âlâ izâ tekarrabe ileyye'l-'abdu şibren tekarrabtü ileyhi zirâ'an ve izâ tekarrabe ileyye zirâ'an tekarrabtü minhü bâ'an ve izâ etânî mâşiyen eteytühû herveleten. ve izâ tekarrabe ileyye zirâ'an tekarrabtü minhü bâ'an ve izâ etânî mâşiyen eteytühû herveleten.

Bu çok meşhur bir hadîs-i şerîftir. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki..." diyor Peygamber Efendimiz. Bu çok meşhur bir hadîs-i şerîftir. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki..." diyor Peygamber Efendimiz. İzâ tekarrabe ileyye'l-'abdu şibren. "Kulum bana bir karış yaklaşırsa..."İzâ tekarrabe ileyye'l-'abdu şibren. "Kulum bana bir karış yaklaşırsa..." Tekarrabtü ileyhi zirâ'an. "Ben ona bir arşın yaklaşırım." Yani karış nerede, arşın nerede!Tekarrabtü ileyhi zirâ'an. "Ben ona bir arşın yaklaşırım." Yani karış nerede, arşın nerede! "Kulum bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım." "Kulum bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım." Ve izâ tekarrabe ileyye zirâ'an. "Kulum bana bir arşın yaklaşırsa..."Ve izâ tekarrabe ileyye zirâ'an. "Kulum bana bir arşın yaklaşırsa..." Tekarrabtü minhü bâ'an. "Ben ona bir kulaç yaklaşırım."Tekarrabtü minhü bâ'an. "Ben ona bir kulaç yaklaşırım." "Kulum bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım." Yani daha fazla…"Kulum bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım." Yani daha fazla… Ve izâ etânî mâşiyen. "Bana yürüyerek gelirse." Eteytühû herveleten. "Ben ona koşarak giderim." Ve izâ etânî mâşiyen. "Bana yürüyerek gelirse." Eteytühû herveleten. "Ben ona koşarak giderim."

Allahu Teâlâ hazretleri mekandan münezzeh.Allahu Teâlâ hazretleri mekandan münezzeh. Bilemeyiz, Allahu Teâlâ hazretlerinin zâtını bilmemiz mümkün değil.Bilemeyiz, Allahu Teâlâ hazretlerinin zâtını bilmemiz mümkün değil. Bir insan, bir cahil, "Allahu Teâlâ hazretleri şurdadır." dese,Bir insan, bir cahil, "Allahu Teâlâ hazretleri şurdadır." dese, orada olunca bu tarafta olmaması lazım ama her yerde hâzır ve nâzır olduğu için orada olunca bu tarafta olmaması lazım ama her yerde hâzır ve nâzır olduğu için "şuradadır" diyemeyiz, denmez. Doğrusu öyle dememektir. "şuradadır" diyemeyiz, denmez. Doğrusu öyle dememektir. Mekandan münezzeh ama, "Bana bir karış gelirse ben bir arşın gelirim." diyor, Mekandan münezzeh ama, "Bana bir karış gelirse ben bir arşın gelirim." diyor, sanki iki mekandaki iki cismin birbirine yaklaşması gibi söylüyor. Neden? sanki iki mekandaki iki cismin birbirine yaklaşması gibi söylüyor.

Neden?

Bizim aklımız alsın diye. Biz insanoğulları bilgileri küçüklüğümüzden beriBizim aklımız alsın diye. Biz insanoğulları bilgileri küçüklüğümüzden beri duya duya, göre göre, tuta tuta, yoklaya yoklaya öğrenmişizdir.duya duya, göre göre, tuta tuta, yoklaya yoklaya öğrenmişizdir. Bizim dünyamızdaki şeyler bizim bebekliğimizden beri yoklaya yoklaya bulduğumuz şeylerdir.Bizim dünyamızdaki şeyler bizim bebekliğimizden beri yoklaya yoklaya bulduğumuz şeylerdir. Biz bu yokladığımız şeylerin dışındaki gerçekleri kolay anlayamayız. Nasıl anlayamayız? Biz bu yokladığımız şeylerin dışındaki gerçekleri kolay anlayamayız.

Nasıl anlayamayız?

Mesela anadan doğma bir insan kör olsa, gözü hiç görmedi. Bu kimseye; Mesela anadan doğma bir insan kör olsa, gözü hiç görmedi. Bu kimseye;

"Söyle bakalım, yeşil ile kırmızı arasında ne fark var?" desen anlatamazsın. Nasıl anlatacaksın? "Söyle bakalım, yeşil ile kırmızı arasında ne fark var?" desen anlatamazsın.

Nasıl anlatacaksın?

"Renk" diyeceksin, "renk ne demek?" diyecek; "yeşil" diyeceksin, "yeşil ne?" diyecek;"Renk" diyeceksin, "renk ne demek?" diyecek; "yeşil" diyeceksin, "yeşil ne?" diyecek; "kırmızı" diyeceksin, "kırmızı ne?" diyecek. Anlatabilir misin? Görmeyene anlatamazsın. "kırmızı" diyeceksin, "kırmızı ne?" diyecek.

Anlatabilir misin?

Görmeyene anlatamazsın.

Onun için bilinmeyen şeyleri bilmeyenler kolay anlayamazlar. Onun için bilinmeyen şeyleri bilmeyenler kolay anlayamazlar.

O zaman çare nedir? Benzeterek anlatırsın. O zaman çare nedir?

Benzeterek anlatırsın.

Allahu Teâlâ hazretleri de Kur'an-ı Kerim'de ve [Peygamber Efendimiz] hadîs-i şerîflerdeAllahu Teâlâ hazretleri de Kur'an-ı Kerim'de ve [Peygamber Efendimiz] hadîs-i şerîflerde bize meseleleri anlatmak için böyle buyuruyor. Mesela diyor ki; bize meseleleri anlatmak için böyle buyuruyor. Mesela diyor ki;

"Ey iman edenler! Ben size hayırlı bir ticaret tavsiye edeyim mi? "Ey iman edenler! Ben size hayırlı bir ticaret tavsiye edeyim mi?

Ne ticareti? Hangi mal alınacak hangi mal satılacak? Öyle [Alınacak, satılacak] mal değil. Ne ticareti? Hangi mal alınacak hangi mal satılacak?

Öyle [Alınacak, satılacak] mal değil.

Tü'minine billâhi ve resûlihi. "Allah'a ve Resûlallah'a inanırsınız." Tü'minine billâhi ve resûlihi. "Allah'a ve Resûlallah'a inanırsınız."

Ve tücâhidûne fî-sebîlillâhi bi-emvâliküm ve enfüsikum.Ve tücâhidûne fî-sebîlillâhi bi-emvâliküm ve enfüsikum. "Malınızla, canınızla Allah yolunda cihat edersiniz." "Malınızla, canınızla Allah yolunda cihat edersiniz."

Zâliküm hayrun le-küm in küntüm ta'lemûn. Ticareti söylüyor...Zâliküm hayrun le-küm in küntüm ta'lemûn. Ticareti söylüyor... Yani iman edeceksin, malla canla cihat edeceksin,Yani iman edeceksin, malla canla cihat edeceksin, onun mukabilinde Allahu Teâlâ hazretleri razı olacak, hoşnut olacak cennetini verecek.onun mukabilinde Allahu Teâlâ hazretleri razı olacak, hoşnut olacak cennetini verecek. Sanki bu işi bir ticarete benzetiyor. Sanki bu işi bir ticarete benzetiyor. Sanki para veriyorsun mal alıyorsun, başka mal veriyorsun başka mal alıyorsun gibiSanki para veriyorsun mal alıyorsun, başka mal veriyorsun başka mal alıyorsun gibi ticaretle anlatıyor. Çünkü Arap tüccar...ticaretle anlatıyor. Çünkü Arap tüccar... Yemen'den kervanlarla malları alıyor, Şam'da satıyor.Yemen'den kervanlarla malları alıyor, Şam'da satıyor. Şam'dan alıyor, Yemen'de satıyor, ona alışmış, onunla anlatıyor. Şam'dan alıyor, Yemen'de satıyor, ona alışmış, onunla anlatıyor.

Burada da bizim bildiğimiz şeylerle anlatıyor.Burada da bizim bildiğimiz şeylerle anlatıyor. Bir karış deyince herkes bilir, herkesin eli gözünün önüne gelir;Bir karış deyince herkes bilir, herkesin eli gözünün önüne gelir; arşın deyince herkes bilir, kumaşı ölçtüğü uzunluk ölçüsü diye. Kulaç deyince herkes bilir...arşın deyince herkes bilir, kumaşı ölçtüğü uzunluk ölçüsü diye. Kulaç deyince herkes bilir... Buradan çıkan mâna, "Kul bana biraz yaklaşma gayreti gösterirse,Buradan çıkan mâna, "Kul bana biraz yaklaşma gayreti gösterirse, bana iyi kulluk etmeye yönelirse, tevbe ederse,bana iyi kulluk etmeye yönelirse, tevbe ederse, iyiliğe yönelirse ben ona çok daha fazla lütfederim. iyiliğe yönelirse ben ona çok daha fazla lütfederim. O az bir şey yapar, ben ona fazla fazla lütfumu, keremimi, rahmetimi, ihsan ederim, saçarım." demek. O az bir şey yapar, ben ona fazla fazla lütfumu, keremimi, rahmetimi, ihsan ederim, saçarım." demek.

"O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarım, koşarak gelirim."O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarım, koşarak gelirim. O bana kavuşmak, benim rızamı elde etmek için, ufacık bir gayret, bir kıpırdama gösterirse,O bana kavuşmak, benim rızamı elde etmek için, ufacık bir gayret, bir kıpırdama gösterirse, ben onun fazlasıyla ona lütuf kapılarımı açarım da umduğunu fazlasıyla ona ihsan ederim.ben onun fazlasıyla ona lütuf kapılarımı açarım da umduğunu fazlasıyla ona ihsan ederim. Demin ki hadîs-i şerîfte de geçmedi mi, bire on, bire 700 veriyordu. Keremi öyle...Demin ki hadîs-i şerîfte de geçmedi mi, bire on, bire 700 veriyordu. Keremi öyle... Onun için şâirin birisi demiş ki; "Allah sevabı için paha, bedel istemiyor, bahane istiyor,Onun için şâirin birisi demiş ki; "Allah sevabı için paha, bedel istemiyor, bahane istiyor, sen bir bahane bulunca lütfunu bol bol ihsan ediyor. sen bir bahane bulunca lütfunu bol bol ihsan ediyor.

Onun için bize düşen bu gafleti bir tarafa bırakıp Allahu Teâlâ hazretlerine yönelip,Onun için bize düşen bu gafleti bir tarafa bırakıp Allahu Teâlâ hazretlerine yönelip, itikadımızı tam bağlayıp, hüsn ü zannımızı yöneltip Allahu Teâlâ hazretlerininitikadımızı tam bağlayıp, hüsn ü zannımızı yöneltip Allahu Teâlâ hazretlerinin lütfuna muntazar olmaktır, Allahu Teâlâ hazretleri böyle yapan kullarına, lütfuna muntazar olmaktır, Allahu Teâlâ hazretleri böyle yapan kullarına, onların gayretleriyle kıyas edilmeyecek kat kat fazla lütuflarını ihsan edecek. onların gayretleriyle kıyas edilmeyecek kat kat fazla lütuflarını ihsan edecek.

Bir hadîs-i şerîf daha okuyup öyle bitireceğim. Bir hadîs-i şerîf daha okuyup öyle bitireceğim.

Muaz b. Cebel'den hasen ve sahih bir hadîs-i şerîf. Muaz b. Cebel'den hasen ve sahih bir hadîs-i şerîf.

Kâlallahu azze ve celle. Resûlallah Efendimiz, "Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki..." diyor.Kâlallahu azze ve celle. Resûlallah Efendimiz, "Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki..." diyor. El-mütehâbbûne fî-celâlî. "Birbirleriyle dostluk edenler, El-mütehâbbûne fî-celâlî. "Birbirleriyle dostluk edenler, birbirlerini sevenler, birbirleriyle ahbaplık kuranlar, muhabbetleşenler…" Niçin? birbirlerini sevenler, birbirleriyle ahbaplık kuranlar, muhabbetleşenler…"

Niçin?

Fî-celâlî. "Bana olan hürmetlerinden, saygılarından dolayı."Fî-celâlî. "Bana olan hürmetlerinden, saygılarından dolayı." Allahu Teâlâ hazretlerinin hatırı için, ona olan imanlarından, saygılarından dolayıAllahu Teâlâ hazretlerinin hatırı için, ona olan imanlarından, saygılarından dolayı birbirini seven kullar… Yani Yunus Emre diyor ya;birbirini seven kullar… Yani Yunus Emre diyor ya; "yaradılanı hoş gör yaradandan ötürü!""yaradılanı hoş gör yaradandan ötürü!" Yaradanın hatırı için, yaradandan ötürü birbirini seven kimseler...Yaradanın hatırı için, yaradandan ötürü birbirini seven kimseler... Âhiret kardeşliği eden biribirini Allah için seven kimseler demek... Dünya menfaati için değil. Âhiret kardeşliği eden biribirini Allah için seven kimseler demek... Dünya menfaati için değil.

Le-hüm menâbiru min-nûr. "Onların mahşer yerinde nurdan mimberleri olacak."Le-hüm menâbiru min-nûr. "Onların mahşer yerinde nurdan mimberleri olacak." Yağbituhümü'n-nebiyyûne ve'ş-şühedâü. "Peygamberler ve şehitler bile onlara gıpta edecekler."Yağbituhümü'n-nebiyyûne ve'ş-şühedâü. "Peygamberler ve şehitler bile onlara gıpta edecekler." Dikkat edin peygamberler ve şehitler bile! Dikkat edin peygamberler ve şehitler bile!

Peygamberler Allah'ın en seçkin kulları, şehitler de Allahu Teâlâ hazretlerinin hesapPeygamberler Allah'ın en seçkin kulları, şehitler de Allahu Teâlâ hazretlerinin hesap görmeden, sormadan cennetine dahil edeceği,görmeden, sormadan cennetine dahil edeceği, haklarında çok büyük müjdeler vermiş olduğu sevgili kulları, onlar gıpta edecekler.haklarında çok büyük müjdeler vermiş olduğu sevgili kulları, onlar gıpta edecekler. O birbirini Allah için seven kimseler o nurdan mimberlerin üstünde oturmuşlarO birbirini Allah için seven kimseler o nurdan mimberlerin üstünde oturmuşlar özel ikram görüyorlar... Başka insanlar mahşerin dehşeti içinde sıkıntılarda iken,özel ikram görüyorlar... Başka insanlar mahşerin dehşeti içinde sıkıntılarda iken, onlar nurdan minberlerde yüzleri, elbiseleri, oturdukları yer nur, pırıl pırıl,onlar nurdan minberlerde yüzleri, elbiseleri, oturdukları yer nur, pırıl pırıl, şehitler ve peygamberler bile gıpta edecek bir durumda olacak. Bu nedir? şehitler ve peygamberler bile gıpta edecek bir durumda olacak.

Bu nedir?

İnsanların birbirlerini Allah için sevmesinin mukabili.İnsanların birbirlerini Allah için sevmesinin mukabili. Dünya menfaati için değil, para alacağım, nüfusundan istifade edeceğim diye değil, Dünya menfaati için değil, para alacağım, nüfusundan istifade edeceğim diye değil, Allah rızası için... Ben onu seviyorum. Neden seviyorsun? Allah rızası için...

Ben onu seviyorum.

Neden seviyorsun?

Allah için seviyorum, Yaradandan ötürü seviyorum. Allah için seviyorum, Yaradandan ötürü seviyorum.

İşte bunu sağlamak lazım. Madem peygamberler ve şehitler bile gıpta ediyorumuş,İşte bunu sağlamak lazım. Madem peygamberler ve şehitler bile gıpta ediyorumuş, haydi bakalım arayıp tarayıp bir hafta sonra gelin.haydi bakalım arayıp tarayıp bir hafta sonra gelin. Allah için biribirini sevmek Allah için ahbablık etmek, el-mütehâbbûne fî-celâlî nasıl oluyorsaAllah için biribirini sevmek Allah için ahbablık etmek, el-mütehâbbûne fî-celâlî nasıl oluyorsa bunu buldunuz mu tamam, iş bitmiş oluyor. bunu buldunuz mu tamam, iş bitmiş oluyor.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi nevm ü gafletten ikaz eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi nevm ü gafletten ikaz eylesin. Sevdiği razı olduğu bir ömür, sevdiği razı olduğuSevdiği razı olduğu bir ömür, sevdiği razı olduğu mesut bahtiyar kullar olarak kendisine kavuşmayı cümlemize nasip eylesin. mesut bahtiyar kullar olarak kendisine kavuşmayı cümlemize nasip eylesin.

Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2