Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Kardeşinin Kusurunu Affetmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Safer 1414 / 01.08.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kardeşinin Hatasını Affetmenin Karşılığı, Tasavvuf Nefsi Terbiye Yolu, Komşu Komşunun Yakasına Yapışır, Müslümanların | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kardeşinin Kusurunu Affetmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Safer 1414 / 01.08.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kardeşinin Hatasını Affetmenin Karşılığı, Tasavvuf Nefsi Terbiye Yolu, Komşu Komşunun Yakasına Yapışır, Müslümanların | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâ kâne yevmü'l-kıyâmeti yünâdî münâdin min butnâni'l-arşiİzâ kâne yevmü'l-kıyâmeti yünâdî münâdin min butnâni'l-arşi li-yekum men ala'llâhi ecrühû fe-lâ yekûmu illâ men afâ an zenbi ahîhi. li-yekum men ala'llâhi ecrühû fe-lâ yekûmu illâ men afâ an zenbi ahîhi.

Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve çok muhterem kardeşlerim! Çok aziz ve çok muhterem kardeşlerim!

Allah cümlenizden razı olsun. Dünyanın ve âhiretin hayırlarına, rahmetine cümlenizi nâil eylesin.Allah cümlenizden razı olsun. Dünyanın ve âhiretin hayırlarına, rahmetine cümlenizi nâil eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Habîb-i Edîb'ine komşu eylesin.Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Habîb-i Edîb'ine komşu eylesin. Şu mübarek camiye geldiniz, pazar günü güzel havada pikniği gezmeyi terk edip gelmek,Şu mübarek camiye geldiniz, pazar günü güzel havada pikniği gezmeyi terk edip gelmek, mâşaallah, Allah yolundan ayırmasın, her zaman böyle fedakâr olmayı nasip eylesin. mâşaallah, Allah yolundan ayırmasın, her zaman böyle fedakâr olmayı nasip eylesin.

Bu dersleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini okumak için yapıyoruz.Bu dersleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini okumak için yapıyoruz. Oradan da ümidimiz tefeyyüz eylemek, Resûlullah Efendimiz'in şefaatine nâil olmak,Oradan da ümidimiz tefeyyüz eylemek, Resûlullah Efendimiz'in şefaatine nâil olmak, âhirette Rabbimiz bizi ona komşu eylesin.âhirette Rabbimiz bizi ona komşu eylesin. Dünyada yolundan ayırmasın, âhirette de yanından ayırmasın. Allah hepinizden razı olsun. Dünyada yolundan ayırmasın, âhirette de yanından ayırmasın. Allah hepinizden razı olsun.

Bu hadîs-i şerîflerin okumasına geçmeden önce, Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye,Bu hadîs-i şerîflerin okumasına geçmeden önce, Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye, ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın, Peygamber Efendimiz'in ashâb-ı kirâmınınve sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın, Peygamber Efendimiz'in ashâb-ı kirâmının başta olmak üzere, Peygamber Efendimiz'in mânevî vârisleri sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin,başta olmak üzere, Peygamber Efendimiz'in mânevî vârisleri sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyyü'l-Murtezâ'dan Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyyü'l-Murtezâ'dan Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar cümle silsilelerimizde isimleri yazılı, güzerân eylemiş, silsilelerimize bağlı tarikat kardeşlerimizin,cümle silsilelerimizde isimleri yazılı, güzerân eylemiş, silsilelerimize bağlı tarikat kardeşlerimizin, büyüklerimizin ruhlarına hediye olsun diye; bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet eylemiş olan büyüklerimizin ruhlarına hediye olsun diye; bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet eylemiş olan cümle alimlerin, râvilerin ruhlarına ve hâsseten okuduğumuz kitabı tertip eylemiş olancümle alimlerin, râvilerin ruhlarına ve hâsseten okuduğumuz kitabı tertip eylemiş olan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hocamız'ın ruhuna hediye olsun diye,Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hocamız'ın ruhuna hediye olsun diye, kendisinden feyz aldığımız Muhammed Zâhid-i Bursevî Hocamız'ın ruhuna hâsseten hediye olsun diye;kendisinden feyz aldığımız Muhammed Zâhid-i Bursevî Hocamız'ın ruhuna hâsseten hediye olsun diye; beldemizin medâr-ı iftihârı Yuşâ aleyhisselam'ın, sahâbe-i kirâmın,beldemizin medâr-ı iftihârı Yuşâ aleyhisselam'ın, sahâbe-i kirâmın, Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri ve sâir diğer sahâbe-i kirâmın; Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri ve sâir diğer sahâbe-i kirâmın; cümle evliyâullahın, cümle hayır hasenât sahiplerinin ve bilhassa bu camiyi bina etmiş olan cümle evliyâullahın, cümle hayır hasenât sahiplerinin ve bilhassa bu camiyi bina etmiş olan İskender Paşa'nın ve bu camiyi bugüne kadar hizmette tutmak için zahmet etmiş, masraf etmiş,İskender Paşa'nın ve bu camiyi bugüne kadar hizmette tutmak için zahmet etmiş, masraf etmiş, gayret etmiş olanların ruhları için;gayret etmiş olanların ruhları için; bu camiden güzerân eylemiş olan mübarek din adamlarının, imamların, hatiplerin, müezzinlerin,bu camiden güzerân eylemiş olan mübarek din adamlarının, imamların, hatiplerin, müezzinlerin, kayyımların, vaizlerin, cemaatlerin ruhları için; ve nihayet sağ olan, hayatta bulunankayyımların, vaizlerin, cemaatlerin ruhları için; ve nihayet sağ olan, hayatta bulunan biz ve siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün geçmişlerinin ruhları için;biz ve siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün geçmişlerinin ruhları için; bizlerin de, sağ olanlarımızın da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp bizlerin de, sağ olanlarımızın da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp ömrümüzü hayırlı, verimli, ecirli, sevaplı geçirip Rabbimiz'in huzuruna sevdiği razı olduğu birömrümüzü hayırlı, verimli, ecirli, sevaplı geçirip Rabbimiz'in huzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım,kul olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, o büyüklerimize hediye edelim, öyle başlayalım. Buyurun. o büyüklerimize hediye edelim, öyle başlayalım. Buyurun.

Okuduğumuz hadîs-i şerîfler bu güzel Râmûzü'l-ehâdîs kitabınınOkuduğumuz hadîs-i şerîfler bu güzel Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 59. Sayfasında; sekizinci hadîs-i şerîften başlıyoruz, aşağıya doğru ne kadar okuyabilirsek...59. Sayfasında; sekizinci hadîs-i şerîften başlıyoruz, aşağıya doğru ne kadar okuyabilirsek... Birinci hadîs-i şerîfin metnini demin okuduk. Birinci hadîs-i şerîfin metnini demin okuduk.

İbn Abbas radıyallahu anhümâ rivayet eylemişler ki, Peygamber Efendimiz buyurmuş: İbn Abbas radıyallahu anhümâ rivayet eylemişler ki, Peygamber Efendimiz buyurmuş:

İzâ kâne yevmü'l-kıyâmeti yünâdî münâdin min butnâni'l-arşiİzâ kâne yevmü'l-kıyâmeti yünâdî münâdin min butnâni'l-arşi li-yekum men ala'llâhi ecrühû fe lâ yekûmu illâ men afâ an zenbi ahîhi. li-yekum men ala'llâhi ecrühû fe lâ yekûmu illâ men afâ an zenbi ahîhi.

"Kıyamet günü olduğu zaman..." "Kıyamet günü olduğu zaman..."

Yünâdî münâdin min butnâni'l-arş. "Arş'ın ortalarından doğru bir münâdi seslenir." Yünâdî münâdin min butnâni'l-arş. "Arş'ın ortalarından doğru bir münâdi seslenir."

Bitnân, batın kelimesinin çoğulu diye bildiriliyor.Bitnân, batın kelimesinin çoğulu diye bildiriliyor. Bitnân; bi-dam', el-ba, cem'u batnın bi-ma'ne'l-vasat diyor, yani "ortası" demek. Bitnân; bi-dam', el-ba, cem'u batnın bi-ma'ne'l-vasat diyor, yani "ortası" demek.

Arş'ın ortalarından doğru... Arş-ı Âlâ'dır, Arş-ı Azîm'dir; oradan bir ses mahşer halkına seslenir.Arş'ın ortalarından doğru... Arş-ı Âlâ'dır, Arş-ı Azîm'dir; oradan bir ses mahşer halkına seslenir. Aşağıda kalabalık, cümle halk-ı cihan insanlar toplanmış; oradan bir münâdi seslenir ki; Aşağıda kalabalık, cümle halk-ı cihan insanlar toplanmış; oradan bir münâdi seslenir ki;

Li-yekum men ala'llâhi ecrühû.Li-yekum men ala'llâhi ecrühû. "Sevabı, ecri Allah tarafından verilecek olanlar ayağa kalksın!" denilir. "Sevabı, ecri Allah tarafından verilecek olanlar ayağa kalksın!" denilir.

Bütün sevapları veren Allah, bütün cezaları veren Allah;Bütün sevapları veren Allah, bütün cezaları veren Allah; ama lâ teşbih ve lâ temsil, bazen dünyada bile, mesela çocuk çok çalışkan oluyor daama lâ teşbih ve lâ temsil, bazen dünyada bile, mesela çocuk çok çalışkan oluyor da o zaman diplomasını okulun müdürü veriyor veyahuto zaman diplomasını okulun müdürü veriyor veyahut toplantıya gelmiş bakan veriyor veyahut başkomutan veriyor... Büyük bir şeref bu. toplantıya gelmiş bakan veriyor veyahut başkomutan veriyor... Büyük bir şeref bu.

"Doğrudan doğruya sevabını Allah'ın vereceği kimseler ayağa kalksın!" "Doğrudan doğruya sevabını Allah'ın vereceği kimseler ayağa kalksın!"

Ne kadar büyük bir şeref olduğunu anlayın.Ne kadar büyük bir şeref olduğunu anlayın. Herkes korkudan titreşirken; "Acaba benim hâlim ne olacak?Herkes korkudan titreşirken; "Acaba benim hâlim ne olacak? Acaba hesabı geçecek miyim, kalacak mıyım? Acaba hesabı geçecek miyim, kalacak mıyım? Cennete gidebilecek miyim, yoksa cehenneme düşüp yanacak mıyım?" derken,Cennete gidebilecek miyim, yoksa cehenneme düşüp yanacak mıyım?" derken, "Allah tarafından bizzat taltif edilecek, sevapları verilecek olanlar ayağa kalksın!" deniliyor. "Allah tarafından bizzat taltif edilecek, sevapları verilecek olanlar ayağa kalksın!" deniliyor. Gözünüzü kapayın, durumu tasavvur edin; ne kadar büyük bir şey! Gözünüzü kapayın, durumu tasavvur edin; ne kadar büyük bir şey!

Böyle güzel bir durumu Allah hepimize nasip etsin! Böyle güzel bir durumu Allah hepimize nasip etsin!

Fe lâ yekûmu illâ men afâ an zenbi ahîhi. "O zaman ancak kardeşinin bir hatasıFe lâ yekûmu illâ men afâ an zenbi ahîhi. "O zaman ancak kardeşinin bir hatası ve bir günahından dolayı, hata işlemiş ama affeden kişiler kalkacak, başkası kalkmayacak." ve bir günahından dolayı, hata işlemiş ama affeden kişiler kalkacak, başkası kalkmayacak."

Buradan ne anlıyoruz? Buradan ne anlıyoruz?

Allah'ın doğrudan doğruya taltif edeceği, mükâfat vereceği kimseler; affedici kimseler. Allah'ın doğrudan doğruya taltif edeceği, mükâfat vereceği kimseler; affedici kimseler.

Kimleri affeden kimseler? Kimleri affeden kimseler?

Müslüman kardeşi kendisine bir kusur işlemiş; tamam kusurdur, günahtır, zenb, hata, kabul;Müslüman kardeşi kendisine bir kusur işlemiş; tamam kusurdur, günahtır, zenb, hata, kabul; işte hatası olduğunu anlamasına rağmen o hatayı affediyor. Tamam hatadır ama olsun. işte hatası olduğunu anlamasına rağmen o hatayı affediyor. Tamam hatadır ama olsun.

Bazıları mesela; "Yahu sen benim hakkında böyle düşünmüşsün ama böyle bir şey yok,Bazıları mesela;

"Yahu sen benim hakkında böyle düşünmüşsün ama böyle bir şey yok,
yanlış bu bilgi; benim böyle bir kabahatim yok." der. yanlış bu bilgi; benim böyle bir kabahatim yok." der.

Tabii suçsuz olunca zaten mazeret kabul edilir. Tabii suçsuz olunca zaten mazeret kabul edilir.

Suçlu, kusuru var ama affetmiş. Demek ki böyle kimseler çok kıymetli kimseler.Suçlu, kusuru var ama affetmiş. Demek ki böyle kimseler çok kıymetli kimseler. Onların mükâfatını Allah verecek. Onların mükâfatını Allah verecek.

Allahu Teâlâ hazretleri affedicilere neden bu büyük mükâfatı veriyor? Muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretleri affedicilere neden bu büyük mükâfatı veriyor?

Muhterem kardeşlerim!

Allah'ın hikmetini kullar anlayamaz. Ama gördüğümüz şu ki:Allah'ın hikmetini kullar anlayamaz. Ama gördüğümüz şu ki: Mesela İslâm dininin özelliklerini, güzelliklerini inceleyen bir insan diyor ki;Mesela İslâm dininin özelliklerini, güzelliklerini inceleyen bir insan diyor ki; "İslâm'ın beş ana amacı olduğunu görüyoruz. İmanı, itikadı korumak. Bedeni korumak. "İslâm'ın beş ana amacı olduğunu görüyoruz. İmanı, itikadı korumak. Bedeni korumak. Malı korumak. Nesli korumak..." diye bu beş tane ana amaçların ne olduğunu sayıyor. Malı korumak. Nesli korumak..." diye bu beş tane ana amaçların ne olduğunu sayıyor.

Nereden çıkıyor bu? Âyetleri, hadisleri incelediğin zaman, gruplandırdığın zaman,Nereden çıkıyor bu?

Âyetleri, hadisleri incelediğin zaman, gruplandırdığın zaman,
iz'an ile irfan ile incelediğin zaman ortaya çıkıyor. iz'an ile irfan ile incelediğin zaman ortaya çıkıyor.

Allah celle celâlüh affedenlere neden çok büyük mükâfat veriyor? Allah celle celâlüh affedenlere neden çok büyük mükâfat veriyor?

Müslümanlar birlik olsun diye... Müslümanlar kusuru bile olsa birbirlerini affetsin diye...Müslümanlar birlik olsun diye... Müslümanlar kusuru bile olsa birbirlerini affetsin diye... Dost olsunlar diye... Muhabbet etsinler diye... Parçalanıp bölünmesinler diye...Dost olsunlar diye... Muhabbet etsinler diye... Parçalanıp bölünmesinler diye... Birbirlerine düşmesinler diye...Birbirlerine düşmesinler diye... Saç saça, baş başa, tırnak tırnağa birbirinin gırtlağına sarılmasınlar, Saç saça, baş başa, tırnak tırnağa birbirinin gırtlağına sarılmasınlar, birbirinin gözünü oymasınlar diye... Birbirlerini sevsinler diye... birbirinin gözünü oymasınlar diye... Birbirlerini sevsinler diye...

Benim de âcizâne âyet-i kerîmelerden, hadîs-i şerîflerden okuyup da çıkarttığım bir umumî hakikat:Benim de âcizâne âyet-i kerîmelerden, hadîs-i şerîflerden okuyup da çıkarttığım bir umumî hakikat: -tabii büyüklerimiz de bunu kitaplarında mutlaka çıkarmışlardır- -tabii büyüklerimiz de bunu kitaplarında mutlaka çıkarmışlardır-

Allah celle celâlüh müslümanların birlik ve beraberliğine ve muhabbetine sebep olan her şeyeAllah celle celâlüh müslümanların birlik ve beraberliğine ve muhabbetine sebep olan her şeye çok büyük mükâfat veriyor; birlik ve beraberliği ve muhabbeti bozan her şeye de büyük ceza veriyor. çok büyük mükâfat veriyor; birlik ve beraberliği ve muhabbeti bozan her şeye de büyük ceza veriyor.

Demek ki müslümanların birlik ve beraberliği çok önemli. Demek ki müslümanların birlik ve beraberliği çok önemli.

Mesela selam vermek çok sevap.Mesela selam vermek çok sevap. Dilin kemiği yok, es-selâmü aleyküm ve rahmetullah deyiveriyorsun,Dilin kemiği yok, es-selâmü aleyküm ve rahmetullah deyiveriyorsun, hemen on adet, yirmi adet hasene sevap kazanıyorsun. Hediye vermek çok sevap. hemen on adet, yirmi adet hasene sevap kazanıyorsun. Hediye vermek çok sevap. Ziyaret etmek çok sevap. Hasta ziyaret etmek çok sevap. Arkadaşını ziyaret etmek çok sevap. Ziyaret etmek çok sevap. Hasta ziyaret etmek çok sevap. Arkadaşını ziyaret etmek çok sevap. Affetmek çok sevap. Sevmek çok sevap. Affetmek çok sevap. Sevmek çok sevap. Allah celle celâlüh sevenin sevilenle beraber olacağını, ikisinin birden Arş'ın gölgesinde gölgeleneceğini bildiriyor.Allah celle celâlüh sevenin sevilenle beraber olacağını, ikisinin birden Arş'ın gölgesinde gölgeleneceğini bildiriyor. Cennete girdikleri zaman cennette de kendilerine çok büyük köşklerin verileceğini bildiriyor. Cennete girdikleri zaman cennette de kendilerine çok büyük köşklerin verileceğini bildiriyor.

Bütün bunlardan bizden istenen ne? Bütün bunlardan bizden istenen ne?

Birbirinizi sevin. Birbirinize muhabbet edin. Hatanız varsa da affedin. Birbirinizi sevin. Birbirinize muhabbet edin. Hatanız varsa da affedin.

Ne demiş şairler? Yârsız kalmış cihanda, Ayıpsız yâr isteyen. Ne demiş şairler?

Yârsız kalmış cihanda,

Ayıpsız yâr isteyen.

Manzum güzel bir şey söylemiş. Ne demiş? Manzum güzel bir şey söylemiş.

Ne demiş?

Ayıpsız bir dost, yâr isteyen kimse böyle bir kimseyi bulamaz. O zaman hiç ahbâbı olmaz. Ayıpsız bir dost, yâr isteyen kimse böyle bir kimseyi bulamaz. O zaman hiç ahbâbı olmaz.

Neden? Kusursuz insan olmaz. Neden?

Kusursuz insan olmaz.

"Kusursuz kul olmaz." diye hep duymuşuzdur. Duymuşuzdur ama kusuru affetmiyoruz. "Kusursuz kul olmaz." diye hep duymuşuzdur. Duymuşuzdur ama kusuru affetmiyoruz.

Sabahleyin birisiyle görüştüm. "Ben oğlumu evlatlıktan reddettim!" diyor.Sabahleyin birisiyle görüştüm. "Ben oğlumu evlatlıktan reddettim!" diyor. Baktım barut gibi, sert, suyu sert, sert çelik; kıvırsan 'cıv' yapacak hemen...Baktım barut gibi, sert, suyu sert, sert çelik; kıvırsan 'cıv' yapacak hemen... Çok sert. "Ben oğlumu evlatlıktan reddettim!" diyor. Çok sert. "Ben oğlumu evlatlıktan reddettim!" diyor.

Niye? "Kendi bildiğine evlilik yaptı." diyor. Niye?

"Kendi bildiğine evlilik yaptı." diyor.

Tamam, haklısın. Tabii insan anasına babasına sormalı.Tamam, haklısın. Tabii insan anasına babasına sormalı. Annesi babası büyütmüş, hayırlı bir kimse ile evlendirmek ister.Annesi babası büyütmüş, hayırlı bir kimse ile evlendirmek ister. Sorsaydı iyiydi, tamam. Ama dedim ki; Sorsaydı iyiydi, tamam. Ama dedim ki;

"Sen şimdi evlatlıktan reddedince o ana baba rızasını kazanamadığı için helâk olacak." "Sen şimdi evlatlıktan reddedince o ana baba rızasını kazanamadığı için helâk olacak."

"Olsun!" diyor. Yahu helâk olması mı iyi, kurtarmak mı iyi? Affediver. "Olsun!" diyor.

Yahu helâk olması mı iyi, kurtarmak mı iyi?

Affediver.

"Bayramda ziyaretine gelmiyor mu?" diyorum. Ses çıkartmıyor. "Bayramda ziyaretine gelmiyor mu?" diyorum.

Ses çıkartmıyor.

Yahu affet, bağışla, kurtarmaya çalış!Yahu affet, bağışla, kurtarmaya çalış! Kendi evlâdın gözünün önünde zebanîler yakalamış, zinciri boynuna ayağına takmış, Kendi evlâdın gözünün önünde zebanîler yakalamış, zinciri boynuna ayağına takmış, cehenneme doğru sürükleye sürükleye götürürlerken dayanabilir misin? cehenneme doğru sürükleye sürükleye götürürlerken dayanabilir misin?

Dayanamayız. Yaralı görsek dayanamıyoruz.Dayanamayız. Yaralı görsek dayanamıyoruz. İdamlık adam, hak etmiş bile olsa idama götürülürken insan dayanamıyor.İdamlık adam, hak etmiş bile olsa idama götürülürken insan dayanamıyor. Yürek dayanamıyor. Kendi çocuğuna nasıl dayanacak? Merhametli olmak lazım. Affedici olmak lazım. Yürek dayanamıyor. Kendi çocuğuna nasıl dayanacak?

Merhametli olmak lazım. Affedici olmak lazım.

Kusuru bağışlamak kolay değil. Bir hata işlemiş, ömür boyunca onu çeksin mi?Kusuru bağışlamak kolay değil. Bir hata işlemiş, ömür boyunca onu çeksin mi? Hadi affediver, hiç olmazsa bundan sonrasını düzeltmeye çalış. İnsanlar affetmeye yanaşmıyor.Hadi affediver, hiç olmazsa bundan sonrasını düzeltmeye çalış. İnsanlar affetmeye yanaşmıyor. Aracılar giriyor, arayı düzeltmeye çalışıyorlar; hocalar geliyor gidiyor, ona yalvar buna yalvar... Aracılar giriyor, arayı düzeltmeye çalışıyorlar; hocalar geliyor gidiyor, ona yalvar buna yalvar...

Bu hocanın ne menfaati var bu yalvarmadan? Bu hocanın ne menfaati var bu yalvarmadan?

Bir menfaati yok. Allah'tan sevabını bekliyor, ikisini barıştırmaya çalışıyor. Bir menfaati yok. Allah'tan sevabını bekliyor, ikisini barıştırmaya çalışıyor.

Hayır, barışmıyorlar. Tüfekler omuzda, tabancalar belde, bıçaklar kayışın yanında;Hayır, barışmıyorlar. Tüfekler omuzda, tabancalar belde, bıçaklar kayışın yanında; o aile o aileye düşman, yiyecekler birbirlerini... Yiyorlar da... Kırıp geçiriyorlar. o aile o aileye düşman, yiyecekler birbirlerini... Yiyorlar da... Kırıp geçiriyorlar. Bir girişiyorlar kan davasına;Bir girişiyorlar kan davasına; sekiz kişi buradan ölüyor, dokuz kişi öbür taraftan ölüyor, şu kadar yaralı... sekiz kişi buradan ölüyor, dokuz kişi öbür taraftan ölüyor, şu kadar yaralı...

Ne oldu? Kim kâr etti? Ne oldu? Kim kâr etti?

Adıyaman'a gidiyorduk, bir yerden geçiyoruz, dediler ki; "Bu köyde bir alim zât vardı.Adıyaman'a gidiyorduk, bir yerden geçiyoruz, dediler ki;

"Bu köyde bir alim zât vardı.
Şeyh, mübarek bir insan. İki aile arasında da kan davası vardı.Şeyh, mübarek bir insan. İki aile arasında da kan davası vardı. Bu ailelerden birisinin düğünü olacaktı..." Bu ailelerden birisinin düğünü olacaktı..."

"Gelin bu düğün münasebetiyle barışın." demiş. Ona gitmiş yalvarmış, buna gitmiş yalvarmış..."Gelin bu düğün münasebetiyle barışın." demiş. Ona gitmiş yalvarmış, buna gitmiş yalvarmış... İkisi burnundan İspanyol boğası gibi soluyor, burnundan duman çıkıyor. Bir araya yanaştıramamış.İkisi burnundan İspanyol boğası gibi soluyor, burnundan duman çıkıyor. Bir araya yanaştıramamış. Çok nasihat etmiş, dinletememiş. Düğün günü köyden, o kasabadan kalkmış gitmiş. Çok nasihat etmiş, dinletememiş. Düğün günü köyden, o kasabadan kalkmış gitmiş.

Düğün günü ne olacak; bir genç bir gençle evlenecek, mutluluk olacak, şenlik olacak değil mi? Düğün günü ne olacak; bir genç bir gençle evlenecek, mutluluk olacak, şenlik olacak değil mi?

Bir kan davasından bir kavga çıkmış; dört kişi oradan, üç kişi buradan ölmüş! Bir kan davasından bir kavga çıkmış; dört kişi oradan, üç kişi buradan ölmüş!

Ne oldu? Öldürenler hapis, ölenler ve öldürenler cehennemlik!.. Ne oldu?

Öldürenler hapis, ölenler ve öldürenler cehennemlik!..

"Hoca, doğru konuş! Müslüman cehennemlik olur mu?!" "Hoca, doğru konuş! Müslüman cehennemlik olur mu?!"

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem söylüyor: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem söylüyor:

"Bir müslüman bir müslümanın karşısına"Bir müslüman bir müslümanın karşısına silahını çeker de öldürmek kastıyla çıkarsa öldüren de ölen de cehennemdedir!" silahını çeker de öldürmek kastıyla çıkarsa öldüren de ölen de cehennemdedir!"

Diyorlar ki; "Yâ Resûlallah! Öldürenin cehenneme gideceğini aklımız anlıyor;Diyorlar ki;

"Yâ Resûlallah! Öldürenin cehenneme gideceğini aklımız anlıyor;
tamam, öldürdüğü için cehenneme gidecek.tamam, öldürdüğü için cehenneme gidecek. Öldürülen niye; hem öldürüldü, maktul oldu, hem niye cehenneme gidecek?" Öldürülen niye; hem öldürüldü, maktul oldu, hem niye cehenneme gidecek?"

Efendimiz anlatıyor, diyor ki; "Çünkü o da ötekisini öldürmek niyetindeydi." Efendimiz anlatıyor, diyor ki;

"Çünkü o da ötekisini öldürmek niyetindeydi."

Niyeti oydu. Onun da silahı vardı. O da onu öldürmek niyetindeydi.Niyeti oydu. Onun da silahı vardı. O da onu öldürmek niyetindeydi. Ama kurşun öbür taraftan evvel geldi, bu onu öldürdü.Ama kurşun öbür taraftan evvel geldi, bu onu öldürdü. Yoksa bunun da silahı var, o da onu öldürecekti.Yoksa bunun da silahı var, o da onu öldürecekti. Onun da niyeti ötekisini öldürmek olduğu için ölen de öldüren de cehennemde! Onun da niyeti ötekisini öldürmek olduğu için ölen de öldüren de cehennemde!

Şu felakete bakın! Yalnız dünya felaketi değil, âhiret de gidiyor!Şu felakete bakın! Yalnız dünya felaketi değil, âhiret de gidiyor! Çünkü bir müslüman bir müslümanı haksız yere öldürürse ölen de ebediyyen cehennemde kalır. Çünkü bir müslüman bir müslümanı haksız yere öldürürse ölen de ebediyyen cehennemde kalır.

Ve men yaktül mü'minen müteammiden fe-cezâuhû cehennemu hâliden fîhâ.Ve men yaktül mü'minen müteammiden fe-cezâuhû cehennemu hâliden fîhâ. Cezası, ebedî olarak cehennemde kalmaktır. Cezası, ebedî olarak cehennemde kalmaktır.

Bu âyet-i kerîmeyi duyunca insan ürperir! Bu âyet-i kerîmeyi duyunca insan ürperir!

Ama bunlar yapılıyor, neden? Türkiye'de İslâm düşman ilan edildi.Ama bunlar yapılıyor, neden?

Türkiye'de İslâm düşman ilan edildi.
"Gericilik, devrim düşmanlığı" denildi, düşman ilan edildi ve İslâm'ın kökü kazınmak istendi. "Gericilik, devrim düşmanlığı" denildi, düşman ilan edildi ve İslâm'ın kökü kazınmak istendi.

Kazındı mı? Kazındı. Kazındı mı?

Kazındı.

Kazınılan yerlere bu hastalıklar geldi.Kazınılan yerlere bu hastalıklar geldi. Eskiden oranın en büyük hoca efendisi neleri hallediyordu, işler bitiyordu.Eskiden oranın en büyük hoca efendisi neleri hallediyordu, işler bitiyordu. Elini öpüyorlardı, barışıyorlardı, sözünü dinliyorlardı.Elini öpüyorlardı, barışıyorlardı, sözünü dinliyorlardı. "Mübarek adamdır, sözünden çıkılmaz." diyorlardı, el pençe divan duruyorlardı. "Mübarek adamdır, sözünden çıkılmaz." diyorlardı, el pençe divan duruyorlardı.

Sen misin İslâm'ı kazıyan? Tamam, kazıdın. Oralardan İslâm'ı kazıdın, çıkarttın. Ne çıktı altından? Sen misin İslâm'ı kazıyan? Tamam, kazıdın. Oralardan İslâm'ı kazıdın, çıkarttın. Ne çıktı altından?

Çirkef çıktı! İslâm'ı kazıdığın zaman altından çirkef çıktı. Gençler anarşist, yaşlılar haydut... Çirkef çıktı! İslâm'ı kazıdığın zaman altından çirkef çıktı. Gençler anarşist, yaşlılar haydut...

Neden? Allah korkusu insanların gönlünden çıktı mı, o insandan hayır gelmez! Neden?

Allah korkusu insanların gönlünden çıktı mı, o insandan hayır gelmez!

İsterse 40 tane diploma alsın; daha fena!İsterse 40 tane diploma alsın; daha fena! Diplomalı haydut diplomasız hayduttan daha muzırdır! Niye? Diplomalı haydut diplomasız hayduttan daha muzırdır!

Niye?

Diploması var. Şeytan gibi her şeyi biliyor. Tilki gibi, domuz gibi her şeyi biliyor.Diploması var. Şeytan gibi her şeyi biliyor. Tilki gibi, domuz gibi her şeyi biliyor. O daha zararlı. Keşke cahil olsaydı da polisi haklayamasaydı. O daha zararlı. Keşke cahil olsaydı da polisi haklayamasaydı. Ama şimdi polisi de haklıyor, askeri de haklıyor, onu da haklıyor, bunu haklıyor... Neden? Ama şimdi polisi de haklıyor, askeri de haklıyor, onu da haklıyor, bunu haklıyor...

Neden?

Tahsil gördü. Beş diplomalı tahsilli haydut. Buyur, ayıkla pirincin taşını... Tahsil gördü. Beş diplomalı tahsilli haydut. Buyur, ayıkla pirincin taşını...

Muhterem kardeşlerim! Bunu biz söylemiyoruz, sadece biz söylemedik, burada söylemedik;Muhterem kardeşlerim!

Bunu biz söylemiyoruz, sadece biz söylemedik, burada söylemedik;
bu anarşik hadiseler olmadan önce yazılmış, 40 yıl önce, 50 yıl önce benim çocukluğumda okuduğumbu anarşik hadiseler olmadan önce yazılmış, 40 yıl önce, 50 yıl önce benim çocukluğumda okuduğum kitaplarda ve benim okuduğum kitapların yazarlarından önce yaşamış insanlarkitaplarda ve benim okuduğum kitapların yazarlarından önce yaşamış insanlar -açıkça sayfalarını gösterebilirim, paragraflarını okuyabilirim- dediler ki; -açıkça sayfalarını gösterebilirim, paragraflarını okuyabilirim- dediler ki;

"Bu milletin dini ile oynamayın! Bu milleti dininden ayırmaya çalışmayın! Sonra anarşi olur!" "Bu milletin dini ile oynamayın! Bu milleti dininden ayırmaya çalışmayın! Sonra anarşi olur!"

Aynen "anarşi olur" kelimesini kullandılar. O zaman millet anarşiyi bilmiyordu.Aynen "anarşi olur" kelimesini kullandılar. O zaman millet anarşiyi bilmiyordu. O zaman millet jandarmayı gördü mü el pençe divan duruyordu.O zaman millet jandarmayı gördü mü el pençe divan duruyordu. O zaman polisi gördüğü zaman her şey bitiyordu.O zaman polisi gördüğü zaman her şey bitiyordu. Hadi bakalım; sen misin İslâm'la oynayan, ondan sonra bitti! Denge bir bozuldu mu... Hadi bakalım; sen misin İslâm'la oynayan, ondan sonra bitti! Denge bir bozuldu mu...

İşte işin asıl sebebi, asıl katiller kimler? İşte işin asıl sebebi, asıl katiller kimler?

İslâm'la uğraşanlar. Asıl katiller, imanı yok etmeye çalışanlar.İslâm'la uğraşanlar. Asıl katiller, imanı yok etmeye çalışanlar. Asıl katiller, Allah'ın emrine karşı gelenler. Asıl katiller, insanların gönlündenAsıl katiller, Allah'ın emrine karşı gelenler. Asıl katiller, insanların gönlünden âhiret imanını, hesap korkusunu, Allah korkusunu çıkartanlar. İşin aslı bu. âhiret imanını, hesap korkusunu, Allah korkusunu çıkartanlar. İşin aslı bu.

Ama onlar ceza yemiyor, onların kandırmış olduğu şahıslar hapse giriyor, idam ediliyor,Ama onlar ceza yemiyor, onların kandırmış olduğu şahıslar hapse giriyor, idam ediliyor, ölüyor, öldürülüyor, cehennemlik oluyor... Onlar da cehennemlik olacak.ölüyor, öldürülüyor, cehennemlik oluyor... Onlar da cehennemlik olacak. Çünkü sebep olan aynı cezayı çeker. Çünkü sebep olan aynı cezayı çeker.

Ama işte biz bunu millete anlatamadık. Hocalar, sarıklı cüppeli insanlar vatan haini sayıldı.Ama işte biz bunu millete anlatamadık. Hocalar, sarıklı cüppeli insanlar vatan haini sayıldı. Camiler yıkıldı, kapatıldı, açılmadı. Kur'an kursları düşman olarak görüldü.Camiler yıkıldı, kapatıldı, açılmadı. Kur'an kursları düşman olarak görüldü. İmam-Hatip okulları; "Yeter bu kadar, daha fazlası açılmasın!" Yakın zamana kadar... Fren... İmam-Hatip okulları; "Yeter bu kadar, daha fazlası açılmasın!" Yakın zamana kadar... Fren...

Halk yapıyor, parayı halk veriyor; "Ben çocuğumu dindar yetiştirmek istiyorum..." Halk yapıyor, parayı halk veriyor; "Ben çocuğumu dindar yetiştirmek istiyorum..."

Memlekette demokrasi var mı? Güya var. Sözde demokrasi var. Memlekette demokrasi var mı?

Güya var. Sözde demokrasi var.

Herkes istediğine inanmakta serbest mi? Serbest. Herkes istediğine inanmakta serbest mi?

Serbest.

Herkes inancına göre çocuğunu yetiştirmek hakkına sahip mi? Güya sahip. Herkes inancına göre çocuğunu yetiştirmek hakkına sahip mi?

Güya sahip.

Ne oluyor sonra? Gül gibi İmam-Hatip okulu açılıyor; bakan izin vermez, imza atmaz.Ne oluyor sonra?

Gül gibi İmam-Hatip okulu açılıyor; bakan izin vermez, imza atmaz.
Bakan izin verir, reisicumhur izin vermez. O izin verir, gizli falanca kuvvetler izin vermez. Bakan izin verir, reisicumhur izin vermez. O izin verir, gizli falanca kuvvetler izin vermez. Onlar izin verir, Avrupa izin vermez. Yahu biz neyiz? Devletin görevi nedir? Onlar izin verir, Avrupa izin vermez.

Yahu biz neyiz?

Devletin görevi nedir?

Dün akşam bir eski politikacının dış politika üzerine, devlet üzerine yazdığı bir kitabı okudum.Dün akşam bir eski politikacının dış politika üzerine, devlet üzerine yazdığı bir kitabı okudum. Biraz sayfalarını karıştırdım. Biraz sayfalarını karıştırdım.

Devletin vazifesi millete hizmet etmek, milletin yarınını sağlamak, yarına ümitle bakmasını sağlamak;Devletin vazifesi millete hizmet etmek, milletin yarınını sağlamak, yarına ümitle bakmasını sağlamak; mutluluğunu, rahatını, refahını, huzurunu temin etmek.mutluluğunu, rahatını, refahını, huzurunu temin etmek. Devletin görevi millete kan kusturmak, milletin tepesine çıktıktan sonra onu kırbaçlamak değil ki;Devletin görevi millete kan kusturmak, milletin tepesine çıktıktan sonra onu kırbaçlamak değil ki; hizmet etmek! Ama bunlar yapılmadı. Biz söyledikçe... Şöyle oldu, böyle oldu...hizmet etmek!

Ama bunlar yapılmadı. Biz söyledikçe... Şöyle oldu, böyle oldu...
Hâlâ bize çatarlar; hocalara, şeyhlere, tarikatlere, tasavvufa çatarlar. Tasavvuf ne yolu? Hâlâ bize çatarlar; hocalara, şeyhlere, tarikatlere, tasavvufa çatarlar.

Tasavvuf ne yolu?

Tasavvuf, insanları nefisten ve şeytandan kurtarmayı öğreten vicdan terbiyesi, mâneviyat yolu. Tasavvuf, insanları nefisten ve şeytandan kurtarmayı öğreten vicdan terbiyesi, mâneviyat yolu.

Ne çatıyorsun buna? "Bırak insan hür olsun, istediğini yapsın." diyor. Ne yapsın? Ne çatıyorsun buna?

"Bırak insan hür olsun, istediğini yapsın." diyor.

Ne yapsın?

Her türlü rezaleti yapsın. İşte Avrupa'dakiler hür ya!Her türlü rezaleti yapsın. İşte Avrupa'dakiler hür ya! Avrupa'da erkek erkek ile kiliseye gidiyor, nikâhını kıyıyor, muhterem kardeşlerim! Avrupa'da erkek erkek ile kiliseye gidiyor, nikâhını kıyıyor, muhterem kardeşlerim! Erkek erkeği koluna takıyor, papazın karşısına geçiyor; "Biz ikimiz evlenmek istiyoruz." diyor...Erkek erkeği koluna takıyor, papazın karşısına geçiyor; "Biz ikimiz evlenmek istiyoruz." diyor... Erkek erkekle... Papaz da nikâhlarını kıyıyor, muhterem kardeşlerim! Erkek erkekle... Papaz da nikâhlarını kıyıyor, muhterem kardeşlerim!

Çıplaklar kampı kuruyorlar. Kadın, koca, çocuklar, sivil çırılçıplak,Çıplaklar kampı kuruyorlar. Kadın, koca, çocuklar, sivil çırılçıplak, hudutları çevrilmiş kampta sallum sullum çıplak geziyorlar! hudutları çevrilmiş kampta sallum sullum çıplak geziyorlar!

Avrupa bu! Daha hangi rezaletlerini söyleyeyim? Biz neyiz? Avrupa bu! Daha hangi rezaletlerini söyleyeyim?

Biz neyiz?

Biz müslümanız. Biz mü'min insanız. Biz ahlâka inanmışız, hakkâniyete inanmışız.Biz müslümanız. Biz mü'min insanız. Biz ahlâka inanmışız, hakkâniyete inanmışız. Karşımızdakine merhametimiz var. Çalışkanız, kimsenin hakkını yemeyiz. Herkesin iyiliğini isteriz. Karşımızdakine merhametimiz var. Çalışkanız, kimsenin hakkını yemeyiz. Herkesin iyiliğini isteriz.

Rüşveti engelleyemiyoruz. Tabii engelleyemezsin. Ne sandın ya?Rüşveti engelleyemiyoruz.

Tabii engelleyemezsin. Ne sandın ya?
"Rüşvet yasak" demekle rüşvet engellenir mi sanıyordun sen? Rüşveti ne engelliyordu? "Rüşvet yasak" demekle rüşvet engellenir mi sanıyordun sen?

Rüşveti ne engelliyordu?

Rüşveti, memur aç bile olsa "Ben evime haram lokma götürmem!" duygusu engelliyordu. Rüşveti, memur aç bile olsa "Ben evime haram lokma götürmem!" duygusu engelliyordu.

Sen o duyguyu kaldır; al dinsiz memuru, çıkart dindarı; hadi gör bakalım, rüşveti engelle bakalım... Sen o duyguyu kaldır; al dinsiz memuru, çıkart dindarı; hadi gör bakalım, rüşveti engelle bakalım...

Bu sabah takvimi kopardım. Takvim yaprağında yazıyor, tüylerim diken diken oldu! Bu sabah takvimi kopardım. Takvim yaprağında yazıyor, tüylerim diken diken oldu!

Ebû Turâb-ı Nahşebî hazretleri -büyük şeyh- müridleriyle...Ebû Turâb-ı Nahşebî hazretleri -büyük şeyh- müridleriyle... Müridi üç gündür açmış, muhterem kardeşlerim! Kendinizi onun yerine bir koyuverin. Üç gündür aç!Müridi üç gündür açmış, muhterem kardeşlerim! Kendinizi onun yerine bir koyuverin. Üç gündür aç! Sabah, öğlen, akşam biz günde üç öğün yemek yiyoruz, bu öğünlerin arasında da yine acıkıyoruz.Sabah, öğlen, akşam biz günde üç öğün yemek yiyoruz, bu öğünlerin arasında da yine acıkıyoruz. Günde üç öğün yemek yiyoruz da arasında da acıkıyoruz; Günde üç öğün yemek yiyoruz da arasında da acıkıyoruz; leblebi atıyoruz, fıstık yiyoruz, simit yiyoruz, mısır kemiriyoruz, kâğıt helva, keten helva,leblebi atıyoruz, fıstık yiyoruz, simit yiyoruz, mısır kemiriyoruz, kâğıt helva, keten helva, koz helva, şeker, çikolata; boyuna mideye tıkınmakla meşgulüz. Üç gündür açmış. koz helva, şeker, çikolata; boyuna mideye tıkınmakla meşgulüz. Üç gündür açmış.

Vallahi tüylerim diken diken oldu! Bu insanlar başka türlü insanlar! Vallahi tüylerim diken diken oldu! Bu insanlar başka türlü insanlar!

Derviş üç gündür açmış, elini karpuz kabuğuna uzatmış. -Şeyh değil.Derviş üç gündür açmış, elini karpuz kabuğuna uzatmış. -Şeyh değil. Ebû Turâb-ı Nahşebî hazretleri şeyh.- Dervişi üç gün aç, karpuz kabuğuna elini uzatmış;Ebû Turâb-ı Nahşebî hazretleri şeyh.- Dervişi üç gün aç, karpuz kabuğuna elini uzatmış; karpuzun kırmızı içine değil! Kabuğunu keçiler yer, koyunlara keseriz, koyunlar yer.karpuzun kırmızı içine değil! Kabuğunu keçiler yer, koyunlara keseriz, koyunlar yer. Üç gündür aç olduğu için adamcağız, karpuz kabuğuna elini uzatmış. Üç gündür aç olduğu için adamcağız, karpuz kabuğuna elini uzatmış.

Bak nasıl sizi meraklandıra meraklandıra, sonunu söylemiyorum, yavaş yavaş anlatıyorum;Bak nasıl sizi meraklandıra meraklandıra, sonunu söylemiyorum, yavaş yavaş anlatıyorum; mahsustan, çatlayın meraktan diye. Çatlamayın da çok merak edin diye... Muhterem kardeşlerim! mahsustan, çatlayın meraktan diye. Çatlamayın da çok merak edin diye...

Muhterem kardeşlerim!

Üç gün aç kaldıktan sonra karpuza elini uzattığını görüyor, şeyh efendi diyor ki; Üç gün aç kaldıktan sonra karpuza elini uzattığını görüyor, şeyh efendi diyor ki;

"Sen derviş olamazsın. Sen çarşıya pazara git."Sen derviş olamazsın. Sen çarşıya pazara git. Git, sen alış verişine, menfaatine bak. Çarşı pazarda alış veriş yap." Git, sen alış verişine, menfaatine bak. Çarşı pazarda alış veriş yap."

"Sen derviş olamazsın!" diyor. "Sen derviş olamazsın!" diyor.

Üç gün aç kalmış insan; daha dayanacak, karpuz kabuğuna bile elini uzatmayacak! Ne terbiye!.. Üç gün aç kalmış insan; daha dayanacak, karpuz kabuğuna bile elini uzatmayacak! Ne terbiye!..

Neden yapıyorlar bunu? İnsan nefsine hâkim olsun diye. Nefsinin her dediğini yapmasın diye. Neden yapıyorlar bunu?

İnsan nefsine hâkim olsun diye. Nefsinin her dediğini yapmasın diye.

"İçimden geldi, öyle yatım. Canım çekti, öyle yaptım."İçimden geldi, öyle yatım. Canım çekti, öyle yaptım. Çok arzu ettim, ondan çaldım, ondan yedim." Çok arzu ettim, ondan çaldım, ondan yedim."

Bak, üç gün duruyor da karpuz kabuğuna el uzattığı zaman dervişlikten kovuyor.Bak, üç gün duruyor da karpuz kabuğuna el uzattığı zaman dervişlikten kovuyor. "Sen derviş olamazsın! Sen git, çarşıda pazarda tüccar ol."Sen derviş olamazsın! Sen git, çarşıda pazarda tüccar ol. Madem bu kadar menfaatperestsin, bu kadar açlığa dayanamıyorsun..." diyor. Madem bu kadar menfaatperestsin, bu kadar açlığa dayanamıyorsun..." diyor.

Peki bu adamlar aptal mı, deli mi; yaptıkları saçma mı? Hayır, değil muhterem kardeşlerim! Peki bu adamlar aptal mı, deli mi; yaptıkları saçma mı?

Hayır, değil muhterem kardeşlerim!

Adamları doğru anlamak lazım.Adamları doğru anlamak lazım. Bu adamlar insanın içindeki nefsin en büyük düşman olduğunu biliyorlar. Bu adamlar insanın içindeki nefsin en büyük düşman olduğunu biliyorlar.

Zaten Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem de söylüyor.Zaten Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem de söylüyor. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki...Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki... Asdaku'l-kâilîn, söz söyleyenlerin en doğrusu,Asdaku'l-kâilîn, söz söyleyenlerin en doğrusu, Peygamber-i Zîşânımız, Muhammed-i Mustafâmız söylüyor: Peygamber-i Zîşânımız, Muhammed-i Mustafâmız söylüyor:

A'dâ adüvvüke. "Senin en azılı düşmanın." Nefsüke'lletî beyne cenbeyke. "İçindeki nefsin!" A'dâ adüvvüke. "Senin en azılı düşmanın." Nefsüke'lletî beyne cenbeyke. "İçindeki nefsin!"

Yunanlı değil, Sırp değil, Ermeni değil, anarşist değil, şu değil, bu değil;Yunanlı değil, Sırp değil, Ermeni değil, anarşist değil, şu değil, bu değil; senin en büyük düşmanın kendi nefsin! Neden? senin en büyük düşmanın kendi nefsin!

Neden?

Herkesin içindeki nefsi insana günahları işlettiriyor.Herkesin içindeki nefsi insana günahları işlettiriyor. Anarşiste anarşiyi yaptıran, katile öldürmeyi yaptıran, Anarşiste anarşiyi yaptıran, katile öldürmeyi yaptıran, hırsıza hırsızlığı yaptıran, rüşvetçiye rüşveti yedirten... hırsıza hırsızlığı yaptıran, rüşvetçiye rüşveti yedirten...

Belediyeden iş geçiremiyorsun; her şeyin normal, reddediyor. Neden? Para vereceksin. Belediyeden iş geçiremiyorsun; her şeyin normal, reddediyor.

Neden?

Para vereceksin.

Para veriyorsun, az buluyor, pazarlık yapıyor.Para veriyorsun, az buluyor, pazarlık yapıyor. Ruhsat almanın rüşveti maktûen şu kadar milyon,Ruhsat almanın rüşveti maktûen şu kadar milyon, bilmem ne yapmanın [rüşveti] maktûen şu kadar milyon. Bir duvara asmadıkları kaldı! bilmem ne yapmanın [rüşveti] maktûen şu kadar milyon. Bir duvara asmadıkları kaldı!

Devlet malı deniz, yemeyen domuz; ye babam ye!Devlet malı deniz, yemeyen domuz; ye babam ye! Homur homur homur, hoşur hoşur hoşur, foşur foşur foşur...Homur homur homur, hoşur hoşur hoşur, foşur foşur foşur... Bir homurtu sesi geliyor, bir hışırtı, bir ağız şapırtısı geliyor; millet boyuna yiyor. Bir homurtu sesi geliyor, bir hışırtı, bir ağız şapırtısı geliyor; millet boyuna yiyor.

Hazine kimin? Yetimin, dulun, yoksulun, ihtiyarın... Beytülmâl; herkesin hakkı. Hazine kimin?

Yetimin, dulun, yoksulun, ihtiyarın... Beytülmâl; herkesin hakkı.

Birtakım açıkgözler kredidir diye alıyor, bilmem nedir diye alıyor, falancadır diye alıyor...Birtakım açıkgözler kredidir diye alıyor, bilmem nedir diye alıyor, falancadır diye alıyor... 50 tane fabrikası var, 51. fabrikayı da kurmak için yine devleti dolandırıyor.50 tane fabrikası var, 51. fabrikayı da kurmak için yine devleti dolandırıyor. Biliyorum, isim de verebilirim. Oyun yapıyor.Biliyorum, isim de verebilirim. Oyun yapıyor. Özelleştirme olacak, bazı firmalar satılacak diye gözüne kestirdiği firmanın kendi kucağınaÖzelleştirme olacak, bazı firmalar satılacak diye gözüne kestirdiği firmanın kendi kucağına "armut piş ağzıma lap diye düş" gibi ağzına pattadak düşmesi için, "armut piş ağzıma lap diye düş" gibi ağzına pattadak düşmesi için, -zehir zıkkım olasıca- midesine inmesi için oyunlar yapıyor. -zehir zıkkım olasıca- midesine inmesi için oyunlar yapıyor. Müessese kendi hâline bırakılsa kâr edecek; çalıştırılmıyor. Müessese kendi hâline bırakılsa kâr edecek; çalıştırılmıyor. "Çalışmıyor" denilecek, ötekinin, ağzına armut pişmiş olarak düşecek, afedersiniz..."Çalışmıyor" denilecek, ötekinin, ağzına armut pişmiş olarak düşecek, afedersiniz... Milletin malını yiyor, yine de en makbul insan!Milletin malını yiyor, yine de en makbul insan! İtibar görüyor; "Büyük fabrikatör, büyük sanayici, bilmem şu kadar vergi vermiş." İtibar görüyor; "Büyük fabrikatör, büyük sanayici, bilmem şu kadar vergi vermiş."

Kimi aldatıyorsun sen? Kimden aldığını kime veriyorsun? Kimi aldatıyorsun sen? Kimden aldığını kime veriyorsun?

Bütün oyunların iç yüzünü, nasıl döndüğünü biliyoruz... Bütün oyunların iç yüzünü, nasıl döndüğünü biliyoruz...

Şu memlekette İslâm olsa, dürüstlük olsa, iman olsa, Allah korkusu olsaŞu memlekette İslâm olsa, dürüstlük olsa, iman olsa, Allah korkusu olsa bu memleket bir ayda Amerika'dan daha ileri geçer! Bir ayda! bu memleket bir ayda Amerika'dan daha ileri geçer! Bir ayda!

Herkes homur homur yiyor yiyor; batıramıyor! Herkes homur homur yiyor yiyor; batıramıyor!

Osmanlı paşası gelmiş, Paris'te oturmuş. Fransız'ın diplomatı gelmiş, oturmuş.Osmanlı paşası gelmiş, Paris'te oturmuş. Fransız'ın diplomatı gelmiş, oturmuş. Alman'ın diplomatı gelmiş, oturmuş. Herhalde müzakerelerin arasında sohbet ediyorlar.Alman'ın diplomatı gelmiş, oturmuş. Herhalde müzakerelerin arasında sohbet ediyorlar. Herkes kendi milletini, devletini methediyormuş.Herkes kendi milletini, devletini methediyormuş. Herkes; "En kuvvetli devlet benim devletim!" diyormuş.Herkes; "En kuvvetli devlet benim devletim!" diyormuş. İngiltere diyor ki; "Ben kıtalara yayıldım, sömürgelerim var; ben en büyüğüm.İngiltere diyor ki; "Ben kıtalara yayıldım, sömürgelerim var; ben en büyüğüm. " Fransa diyor ki; "Ben de Afrika'da şurayı aldım, burayı aldım, Cezayir vesaire..."" Fransa diyor ki; "Ben de Afrika'da şurayı aldım, burayı aldım, Cezayir vesaire..." Alman öyle, filanca böyle... Herkes kendi devletini methediyormuş... Alman öyle, filanca böyle... Herkes kendi devletini methediyormuş...

Benim hoşuma gidiyor. Bizim paşaya gelmiş, hepsine gayet sakin; Benim hoşuma gidiyor.

Bizim paşaya gelmiş, hepsine gayet sakin;

"Vallahi, 'bizim devletimiz büyük' diye boşuna çırpınmayın, anlatmaya çalışmayın;"Vallahi, 'bizim devletimiz büyük' diye boşuna çırpınmayın, anlatmaya çalışmayın; en büyük Osmanlı devleti!" demiş. "Niye?" demişler. en büyük Osmanlı devleti!" demiş.

"Niye?" demişler.

"Çünkü siz dışarıdan biz içeriden yıkmak için uğraşıyoruz uğraşıyoruz, hâlâ yıkamadık!" demiş. "Çünkü siz dışarıdan biz içeriden yıkmak için uğraşıyoruz uğraşıyoruz, hâlâ yıkamadık!" demiş.

"Siz dışarıdan uğraşıyorsunuz, yedi düvel, her yerden saldırıyorsunuz,"Siz dışarıdan uğraşıyorsunuz, yedi düvel, her yerden saldırıyorsunuz, biz de içeriden yıkmak için uğraşıyoruz; mübarek bir türlü yıkılmıyor, yıkamıyoruz! biz de içeriden yıkmak için uğraşıyoruz; mübarek bir türlü yıkılmıyor, yıkamıyoruz! Demek ki en kuvvetli bizim devlet!" demiş. Gülmüşler ama doğru. Demek ki en kuvvetli bizim devlet!" demiş.

Gülmüşler ama doğru.

Düşman sadece dışarıda değil, içeride de...Düşman sadece dışarıda değil, içeride de... Sadece içerideki insanların dışları değil, içlerindeki nefis, için içinde nefis.Sadece içerideki insanların dışları değil, içlerindeki nefis, için içinde nefis. Bizi yıkan şeytan ve nefis; nefsâniyet ve şeytâniyet. İşin aslı bu! Bizi yıkan şeytan ve nefis; nefsâniyet ve şeytâniyet. İşin aslı bu!

Ben üniversitede profesörüm. Devletin Ankara'sında 27 sene yaşadım.Ben üniversitede profesörüm. Devletin Ankara'sında 27 sene yaşadım. Devlet dairelerini, bakanları, başbakanları, reisicumhurları, hepsini tanıdım.Devlet dairelerini, bakanları, başbakanları, reisicumhurları, hepsini tanıdım. Ahbaplığımız oldu. Biz bunları söylüyoruz da gülüp geçiyorlar. Ahbaplığımız oldu. Biz bunları söylüyoruz da gülüp geçiyorlar.

"Hocam, boş ver. Devir bu devir değil."Hocam, boş ver. Devir bu devir değil. Dünyayı sen mi düzelteceksin? Böyle gelmiş böyle gider..." diyorlar. Dünyayı sen mi düzelteceksin? Böyle gelmiş böyle gider..." diyorlar.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Bu nefis yenilmediği zaman devlet de batıyor,Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bu nefis yenilmediği zaman devlet de batıyor,
millet de batıyor, insan da batıyor, dünya da gidiyor, âhiret de gidiyor.millet de batıyor, insan da batıyor, dünya da gidiyor, âhiret de gidiyor. Ama nefsini yendi mi bir insan, o zaman kendisine zulmedeni de affediyor; Ama nefsini yendi mi bir insan, o zaman kendisine zulmedeni de affediyor; karşısına dövene elsiz sövene dilsiz bir insan çıkıyor, mübarek mi mübarek, aksakallı,karşısına dövene elsiz sövene dilsiz bir insan çıkıyor, mübarek mi mübarek, aksakallı, nur yüzlü, tatlı dilli, güleç yüzlü, cömert, merhametli, misafirperver,nur yüzlü, tatlı dilli, güleç yüzlü, cömert, merhametli, misafirperver, hoş halli, akıllı, fikirli, bilge, alim, fâzıl, kâmil, tatlılar tatlısı insanlar ortaya çıkıyor. hoş halli, akıllı, fikirli, bilge, alim, fâzıl, kâmil, tatlılar tatlısı insanlar ortaya çıkıyor.

Tasavvufun sonucu ne? Yunus Emre. Tasavvufun sonucu ne?

Yunus Emre.

Tasavvufun sonucu ne? Mevlânâ. Tasavvufun sonucu ne?

Mevlânâ.

Tasavvufun sonucu ne? İbrahim Hakkı-i Erzurumî. Tasavvufun sonucu ne?

İbrahim Hakkı-i Erzurumî.

Tasavvufun sonucu ne? Şu büyük, bu büyük... Tasavvufun sonucu ne?

Şu büyük, bu büyük...

Hangisini sevemez insan? Mümkün mü sevmemek? Neden? Hangisini sevemez insan? Mümkün mü sevmemek?

Neden?

Nefis terbiyesi görmüş. Nefsi ıslah olmuş. Nefis terbiyesi görmüş. Nefsi ıslah olmuş.

O kadar padişah, vezir, müdür, bakan, başkan geçmiş; niye millet onları sevmiyor?O kadar padişah, vezir, müdür, bakan, başkan geçmiş; niye millet onları sevmiyor? Niye adını kimse anmıyor? Bir zamanlar Filipinler'in başında Markos vardı; herkes lanet okuyor.Niye adını kimse anmıyor?

Bir zamanlar Filipinler'in başında Markos vardı; herkes lanet okuyor.
Bilmem hangi yerde bilmem hangi diktatör vardı... Hepsi paldır güldür devrildi.Bilmem hangi yerde bilmem hangi diktatör vardı... Hepsi paldır güldür devrildi. Bakıyorsun ki milyarları yemiş, milyarları kaçırmış; herkes lanet okuyor. Bakıyorsun ki milyarları yemiş, milyarları kaçırmış; herkes lanet okuyor.

Aklın mantığın gereği bu değil mi? Aklın mantığın gereği bu değil mi?

Bir eğitim sistemi var ki faziletli, bilgin, tatlı, hoş insan yetiştiriyor;Bir eğitim sistemi var ki faziletli, bilgin, tatlı, hoş insan yetiştiriyor; bir eğitim sistemi var ki devletin başına haydut yetiştiriyor!bir eğitim sistemi var ki devletin başına haydut yetiştiriyor! Devletin ta başına en büyük haydudu yetiştiriyor;Devletin ta başına en büyük haydudu yetiştiriyor; diktatör oluyor, hazineyi alıp başka yere götürüyor, çalıyor çırpıyor... Doymuyor ya!diktatör oluyor, hazineyi alıp başka yere götürüyor, çalıyor çırpıyor... Doymuyor ya! İnsanın midesi bu kadar ama gözü doymuyor. Gözü daha küçük... İnsanın midesi bu kadar ama gözü doymuyor. Gözü daha küçük... Fakat şu gözünün içine dünyayı soksan yine doymuyor! Fakat şu gözünün içine dünyayı soksan yine doymuyor!

Lev kâne li'bni Âdeme vâdiyâni min zeheb le'bteğâ ileyhime's-sâliseh.Lev kâne li'bni Âdeme vâdiyâni min zeheb le'bteğâ ileyhime's-sâliseh. "Âdemoğlunun iki vadi, iki dere yatağı dolusu altını olsa üçüncüyü ister." "Âdemoğlunun iki vadi, iki dere yatağı dolusu altını olsa üçüncüyü ister."

Gözünü toprak dolduruyor, başka bir şey dolduramıyor. Deveyi hamuduyla yutuyor.Gözünü toprak dolduruyor, başka bir şey dolduramıyor. Deveyi hamuduyla yutuyor. Biz hamsinin kılçığını çıkarmadan yutamıyoruz;Biz hamsinin kılçığını çıkarmadan yutamıyoruz; o, deveyi üstündeki semerini bile kaldırmadan hamuduyla kuyruğundan tutup yutuyor;o, deveyi üstündeki semerini bile kaldırmadan hamuduyla kuyruğundan tutup yutuyor; ağzından geçiyor, midesine de oturmuyor, daha da yiyor!.. ağzından geçiyor, midesine de oturmuyor, daha da yiyor!..

Onun için, insanın insan olması lazım. İnsanın insan olması için evvela müslüman olması lazım.Onun için, insanın insan olması lazım. İnsanın insan olması için evvela müslüman olması lazım. Müslüman olmadı mı, işte İngiltere başbakanı, işte Fransız reisicumhuru,Müslüman olmadı mı, işte İngiltere başbakanı, işte Fransız reisicumhuru, işte Alman bilmem nesi, işte Sırp başkanı, işte Amerikalı, işte bilmem ne...işte Alman bilmem nesi, işte Sırp başkanı, işte Amerikalı, işte bilmem ne... Kimisi homoseksüel, kimisi boynuzlu, çatal çatal geyik gibi, kimisi bilmem ne... Neden? Kimisi homoseksüel, kimisi boynuzlu, çatal çatal geyik gibi, kimisi bilmem ne...

Neden?

İnsan müslüman olmazsa, İslâm'a girmezse insan bile olamaz; hayvanlardan daha sapık olur. -İnsan müslüman olmazsa, İslâm'a girmezse insan bile olamaz; hayvanlardan daha sapık olur.

-
Ülâike ke'l-en'âmi bel hüm edal. "Daha sapık olur." Ülâike ke'l-en'âmi bel hüm edal. "Daha sapık olur."

Homoseksüel. Sen artist diye beğeniyorsun;Homoseksüel. Sen artist diye beğeniyorsun; "Aman ne yakışıklı adam, bıyıklara bak, saçlara bak, kıyafete bak...""Aman ne yakışıklı adam, bıyıklara bak, saçlara bak, kıyafete bak..." Moda meydana getiriyor, hayranlık uyandırıyor.Moda meydana getiriyor, hayranlık uyandırıyor. Herif bakıyorsun AIDS'ten ölüyor; homoseksüelmiş de AIDS olmuş, geberip gidiyor, geberesice... Herif bakıyorsun AIDS'ten ölüyor; homoseksüelmiş de AIDS olmuş, geberip gidiyor, geberesice...

Neden? İnsan müslüman olmadı mı insan olmaz ki!Neden?

İnsan müslüman olmadı mı insan olmaz ki!
İnsan olmanın ilk şartı müslüman olmak. Müslüman oldu, ondan sonra ne olacak? İnsan olmanın ilk şartı müslüman olmak.

Müslüman oldu, ondan sonra ne olacak?

Nefsini ıslah etmeyince yine tam insan olamaz. Nefsini ıslah edecek.Nefsini ıslah etmeyince yine tam insan olamaz. Nefsini ıslah edecek. İnsanın içinde bir şeytan var, bir nefis var; bu ıslah olmayınca olmuyor! İnsanın içinde bir şeytan var, bir nefis var; bu ıslah olmayınca olmuyor!

Onu ıslah ettiğin zaman, bir de Allah'ın emrine uyduğun zaman, Kur'an'ın yoluna girdiğin zaman,Onu ıslah ettiğin zaman, bir de Allah'ın emrine uyduğun zaman, Kur'an'ın yoluna girdiğin zaman, o zaman kurtuluyor. İnsanlık o zaman kurtulacak. o zaman kurtuluyor. İnsanlık o zaman kurtulacak.

Olacak bu, bir zaman sonra bu da olacak. Allah bunu da yeryüzüne gösterecek.Olacak bu, bir zaman sonra bu da olacak. Allah bunu da yeryüzüne gösterecek. Cümle cihan halkı İslâm'a girecekler. Bir zaman gelecek, bu olacak. Cümle cihan halkı İslâm'a girecekler. Bir zaman gelecek, bu olacak.

Yakında olsun. Yakın zamanda Allah bize göstersin. Yakında olsun. Yakın zamanda Allah bize göstersin.

Hepsi müslüman olacak. Roma da müslüman olacak. Neye dayanarak söyleniyorsun? Hepsi müslüman olacak. Roma da müslüman olacak.

Neye dayanarak söyleniyorsun?

Ben kehaneti sevmem. İstikbalden haber vermeyi hiç sevmiyorum.Ben kehaneti sevmem. İstikbalden haber vermeyi hiç sevmiyorum. Hiç sevmiyorum ama hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bildiriyor: Hiç sevmiyorum ama hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bildiriyor:

“Müslümanlar Kostantiniyye'yi fethedecekler." “Müslümanlar Kostantiniyye'yi fethedecekler."

Fethettiler. İşte bak, biz Kostantiniyye'deyiz. İslâmbol'da.Fethettiler. İşte bak, biz Kostantiniyye'deyiz. İslâmbol'da. Konstantinapolis, yani Kostantin'in şehri. Kostantin'in şehri değil; İslâmpolis, yani İslâmpol.Konstantinapolis, yani Kostantin'in şehri. Kostantin'in şehri değil; İslâmpolis, yani İslâmpol. İslâmpol, “İslâm şehri" demek. Şimdi İslâm şehrindeyiz. Fatih öyle yapmış; İslâmpol, “İslâm şehri" demek. Şimdi İslâm şehrindeyiz. Fatih öyle yapmış;

“Ne demek Konstantinopol, İslâmpol burası!" demiş. “Ne demek Konstantinopol, İslâmpol burası!" demiş.

İslâmbol olmuş. Sonra İstanbul yapmışız.İslâmbol olmuş. Sonra İstanbul yapmışız. Bozmuşuz; çünkü öbür taraf bozulmasını istiyor, asıl mânasını millet bilmesin istiyor. Bozmuşuz; çünkü öbür taraf bozulmasını istiyor, asıl mânasını millet bilmesin istiyor.

Fatih ne yaptı? Ayasofya'yı cami yaptı. Mabet ona dua ediyor.Fatih ne yaptı?

Ayasofya'yı cami yaptı. Mabet ona dua ediyor.
Benim içimde şirk koşuluyordu, Allah'ın peygamberine tapılıyordu,Benim içimde şirk koşuluyordu, Allah'ın peygamberine tapılıyordu, Allah'ın gazabı geliyordu, sen cami yaptın diye dua ediyor.Allah'ın gazabı geliyordu, sen cami yaptın diye dua ediyor. Ayasofya'yı cami yaptı, Allahu ekber diye dört köşesine minare dikipAyasofya'yı cami yaptı, Allahu ekber diye dört köşesine minare dikip Allah'ın en büyük olduğunu cihana, semalara haykırdı. Konstantinopol'u İslâmpol yaptı. Allah'ın en büyük olduğunu cihana, semalara haykırdı. Konstantinopol'u İslâmpol yaptı.

Ama İslâmpol'ün “İslâm şehri" mânasına olduğunu millet unuttu, halk unuttu;Ama İslâmpol'ün “İslâm şehri" mânasına olduğunu millet unuttu, halk unuttu; İslâm'ı unuttu, gâvurlaştı! İslâm'ı unuttu, gâvurlaştı!

Şu kadar mayo, deniz kenarında kadın erkek karmankarış... İslâm'da var mı? Yok. Şu kadar mayo, deniz kenarında kadın erkek karmankarış... İslâm'da var mı?

Yok.

Rüşvet var mı? Yok. Yalan var mı? Yok. Öldürmek var mı? Yok. Rüşvet var mı?

Yok.

Yalan var mı?

Yok.

Öldürmek var mı?

Yok.

Hepsi var şimdi!.. Demek ki İslâm yok. Hepsi var şimdi!.. Demek ki İslâm yok.

İslâm'ı unuttular. Ahâli İslâm'ı unuttu. Açıkça da söyleyenler var; İslâm'ı unuttular. Ahâli İslâm'ı unuttu. Açıkça da söyleyenler var;

“Müslümanlık neymiş, onun devri geçmiş!" diyenler var, şimdi açıkça bunu söyleyenler var. “Müslümanlık neymiş, onun devri geçmiş!" diyenler var, şimdi açıkça bunu söyleyenler var.

“Geç geç hoca, biz onların boşluğunu anladık." diyenler var. “Geç geç hoca, biz onların boşluğunu anladık." diyenler var.

“Yiyip içip yan gelip yatacaksın, hayattan kâm almaya bakacaksın; boğazda mı,“Yiyip içip yan gelip yatacaksın, hayattan kâm almaya bakacaksın; boğazda mı, Çamlıca'da mı, en sefalı yer neresiyse orada keyfine bak!" gibi bir mantığa büründüler. Çamlıca'da mı, en sefalı yer neresiyse orada keyfine bak!" gibi bir mantığa büründüler.

Bizim dedelerimiz böyle değildi. İslâm böyle değildi. Onun için dünya kötüye gidiyor. Bizim dedelerimiz böyle değildi. İslâm böyle değildi. Onun için dünya kötüye gidiyor.

Bu değişecek. İslâm hâkim olacak. Evet, ölecekler, kırılacaklar, çok ızdırap olacak...Bu değişecek. İslâm hâkim olacak. Evet, ölecekler, kırılacaklar, çok ızdırap olacak... “Her hanede öldürülmenin, katledilmenin acısı duyulacak." diyor; “Her hanede öldürülmenin, katledilmenin acısı duyulacak." diyor; âhir zamanda herc olacak, katil olacak, öldürülme olacak, insanlar kırılacaklar.âhir zamanda herc olacak, katil olacak, öldürülme olacak, insanlar kırılacaklar. Şu insanoğulları, Âdemoğulları kırılacaklar kırılacaklar, birbirlerini yiyecekler yiyecekler; Şu insanoğulları, Âdemoğulları kırılacaklar kırılacaklar, birbirlerini yiyecekler yiyecekler; ama sonunda İslâm gelecek, yeryüzüne İslâm hâkim olacak. ama sonunda İslâm gelecek, yeryüzüne İslâm hâkim olacak.

Fakat ben sizin nâmınıza da, kendi nâmıma da neye üzülüyorum? Fakat ben sizin nâmınıza da, kendi nâmıma da neye üzülüyorum?

İzâ mâte'l-insânu fekad kâmet kıyâmetühû. “İnsan öldü mü kıyameti kopmuş demektir. İş biter." İzâ mâte'l-insânu fekad kâmet kıyâmetühû. “İnsan öldü mü kıyameti kopmuş demektir. İş biter."

Ölmeden Allah gözümüze İslâm'ın güzel günlerini göstersin.Ölmeden Allah gözümüze İslâm'ın güzel günlerini göstersin. Onun için çalışmayı Allah bize nasip etsin. Onun için çalışmayı Allah bize nasip etsin.

Dokuzuncu hadîs-i şerîf. Birinci olarak sekizi okuduk. Dokuzuncu hadîs-i şerîf. Birinci olarak sekizi okuduk.

Kardeşlerimizi affedeceğiz.Kardeşlerimizi affedeceğiz. Affedemiyor; baba evlâdı affedemiyor, kardeş kardeşi affedemiyor, komşu komşuyu affedemiyor. Affedemiyor; baba evlâdı affedemiyor, kardeş kardeşi affedemiyor, komşu komşuyu affedemiyor.

Ne yapacağız? Nefsimizi yeneceğiz, affedeceğiz. Başka çaresi yok!Ne yapacağız?

Nefsimizi yeneceğiz, affedeceğiz. Başka çaresi yok!
Nefsin bir şey söylüyor; sen nefsinin söylediğinin aksini yapacaksın. İşin kurnazlık tarafı bu. Nefsin bir şey söylüyor; sen nefsinin söylediğinin aksini yapacaksın. İşin kurnazlık tarafı bu.

Arkadaşla konuşuyoruz. "Dış politikayı nasıl değerlendiriyorsun?" diyorum. Arkadaşla konuşuyoruz.

"Dış politikayı nasıl değerlendiriyorsun?" diyorum.

"Çok basit, filanca gazetenin yazdıklarına bakıyorum, onun tam tersini düşünüyorum."Çok basit, filanca gazetenin yazdıklarına bakıyorum, onun tam tersini düşünüyorum. Madem o gazete öyle yazıyor, o halde şöyledir." Madem o gazete öyle yazıyor, o halde şöyledir."

"Amerika'nın yaptığına bakıyorum, onun tam tersini düşünüyorum..." gibi böyle şeyler söylüyorlar. "Amerika'nın yaptığına bakıyorum, onun tam tersini düşünüyorum..." gibi böyle şeyler söylüyorlar.

Bizim de yapacağımız; nefis ne söylüyorsa onun aksini yapmak.Bizim de yapacağımız; nefis ne söylüyorsa onun aksini yapmak. "Yat aşağı, uyu!" diyor; o zaman demek ki kalkacaksın, abdest alıp namaz kılacaksın."Yat aşağı, uyu!" diyor; o zaman demek ki kalkacaksın, abdest alıp namaz kılacaksın. "Otur şurada yemeğini ye, keyfine bak!" diyor; demek ki oturmayacaksın, yemeyeceksin. "Otur şurada yemeğini ye, keyfine bak!" diyor; demek ki oturmayacaksın, yemeyeceksin. "Boş ver, şimdi İskenderpaşa camiine gidip de hadis dinlenilir mi? Bak boğazda burada..."Boş ver, şimdi İskenderpaşa camiine gidip de hadis dinlenilir mi? Bak boğazda burada... Emirgan'da mı olur artık, Sarıyer'de mi olur, bilmem ki, oraların da artık tadı kalmadı,Emirgan'da mı olur artık, Sarıyer'de mi olur, bilmem ki, oraların da artık tadı kalmadı, Kumburgaz mı olur, Selimpaşa mı olur..." Kumburgaz mı olur, Selimpaşa mı olur..."

Tekirdağ'ına kadar bütün sahiller ev dolu.Tekirdağ'ına kadar bütün sahiller ev dolu. Dağların başlarına bile siteleri yapmışlar;Dağların başlarına bile siteleri yapmışlar; siteler mısır koçanının üstünde mısırların birbirine yapıştığı gibi yapışık evler. siteler mısır koçanının üstünde mısırların birbirine yapıştığı gibi yapışık evler.

Neymiş? Tatil yeriymiş. Yahu ben burada nefes alamam ki, bunun neresi tatil?! Neymiş?

Tatil yeriymiş.

Yahu ben burada nefes alamam ki, bunun neresi tatil?!

"Hocam, bildiğin gibi değil iş. Bunlar buradan kalkarlar, denize giderler, denizde yüzerler."Hocam, bildiğin gibi değil iş. Bunlar buradan kalkarlar, denize giderler, denizde yüzerler. Göz zinası olur, el zinası olur, dil zinası olur, her türlü mel'anet olur.Göz zinası olur, el zinası olur, dil zinası olur, her türlü mel'anet olur. Akşam oldu mu, mehtap çıktı mı ellerine defleri, dümbelekleri alırlar,Akşam oldu mu, mehtap çıktı mı ellerine defleri, dümbelekleri alırlar, o evlerin ortasında ayı oynatır gibi birbirlerini oynatırlar; çalarlar, çırparlar, yerler, içerler...o evlerin ortasında ayı oynatır gibi birbirlerini oynatırlar; çalarlar, çırparlar, yerler, içerler... Bir ayrı sefası var ki oranın, sorma gitsin, bilemezsin!" Bir ayrı sefası var ki oranın, sorma gitsin, bilemezsin!"

Ben biliyorum. Simasına baktın mı biliniyor.Ben biliyorum. Simasına baktın mı biliniyor. Giyimine, simasına baktın mı onun ne kadar büyük felaket olduğunu biliyor.Giyimine, simasına baktın mı onun ne kadar büyük felaket olduğunu biliyor. İnsanlar orada evlatlarını kaybediyor, kızlarını kaybediyor.İnsanlar orada evlatlarını kaybediyor, kızlarını kaybediyor. Ama farkında değiller. Sonradan diz dövecekler. Ama farkında değiller. Sonradan diz dövecekler.

Allah uyanıklık nasip etsin. Allah uyanıklık nasip etsin.

İzâ kâne yevmü'l-kıyâmeti. "Kıyamet günü olduğu zaman."İzâ kâne yevmü'l-kıyâmeti. "Kıyamet günü olduğu zaman." Teallaka'l-câru bi'l-câri. "Komşu komşuya yapışır." Teallaka'l-câru bi'l-câri. "Komşu komşuya yapışır." Fe-yekûlu. "Ve der ki;" Yâ Rabbi sel hâzâ fîmeh ağlaka bâbehû dûnî ve meneanî taâmehû. Fe-yekûlu. "Ve der ki;" Yâ Rabbi sel hâzâ fîmeh ağlaka bâbehû dûnî ve meneanî taâmehû.

Enes radıyallahu anh'ten. Enes radıyallahu anh'ten.

Kıyamet günü oldu mu komşu komşuya -yakasına- yapışır.Kıyamet günü oldu mu komşu komşuya -yakasına- yapışır. Ondan sonra der ki; "Yâ Rabbi! Sor bu komşuma ki; niye benim yüzüme kapısını kapattı, Ondan sonra der ki; "Yâ Rabbi! Sor bu komşuma ki; niye benim yüzüme kapısını kapattı, sofrasına beni kabul etmedi?'" sofrasına beni kabul etmedi?'"

"Sor buna yâ Rabbi! Niye kapısını yüzüme kapattı da sofrasına beni almadı?" der. "Sor buna yâ Rabbi! Niye kapısını yüzüme kapattı da sofrasına beni almadı?" der.

Komşunun komşu üzerinde hakkı var. Ne hakkı var? Her türlü hakkı var.Komşunun komşu üzerinde hakkı var.

Ne hakkı var?

Her türlü hakkı var.
Komşu komşuya yardımcı olacak, pişirdiği aştan verecek, eza vermeyecek, cefa vermeyecek... Komşu komşuya yardımcı olacak, pişirdiği aştan verecek, eza vermeyecek, cefa vermeyecek...

Şimdi biz 20 katlı, 30 katlı binalar yapıyoruz ya; gökdelen, skyscraper, "göğü tırmalayan" diyorlar,Şimdi biz 20 katlı, 30 katlı binalar yapıyoruz ya; gökdelen, skyscraper, "göğü tırmalayan" diyorlar, tırmık tırmık göğü tırmalıyor bu binalar... tırmık tırmık göğü tırmalıyor bu binalar...

Peygamber Efendimiz diyor ki; "Binanızı yükseltip komşunuzun havasını engellemeyin." Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Binanızı yükseltip komşunuzun havasını engellemeyin."

Sen binayı iki katlı yaptın mı onun önüne duvar çekilmiş olacak, komşuya esinti gelmeyecek.Sen binayı iki katlı yaptın mı onun önüne duvar çekilmiş olacak, komşuya esinti gelmeyecek. Peygamber Efendimiz onu bile düşünüyor. "Binanızı yükseltip komşunuzun havasını engellemeyin." Peygamber Efendimiz onu bile düşünüyor. "Binanızı yükseltip komşunuzun havasını engellemeyin."

Komşunun havasını engellemeyeceksin, gürültü yapmayacaksın, çer çöp atmayacaksın.Komşunun havasını engellemeyeceksin, gürültü yapmayacaksın, çer çöp atmayacaksın. Yediğin, pişirdiğin yemeğin kokusu etrafa dağıldı; bir tabak oraya götüreceksin, vereceksin.Yediğin, pişirdiğin yemeğin kokusu etrafa dağıldı; bir tabak oraya götüreceksin, vereceksin. Kendisiyle iyi geçineceksin, ezasına cefasına tahammül edeceksin.Kendisiyle iyi geçineceksin, ezasına cefasına tahammül edeceksin. Karısının kızının namusuna yan bakmayacaksın. Bir sürü vazifeler var. Karısının kızının namusuna yan bakmayacaksın. Bir sürü vazifeler var. Bunlar yapılmadı mı, hepsinin de cezası var. Bunlar yapılmadı mı, hepsinin de cezası var.

Adamın kapısı kendi kapısı değil mi? Kendi kapısı. Adamın kapısı kendi kapısı değil mi?

Kendi kapısı.

Sofra kendi sofrası değil mi? Kendi sofrası. Sofra kendi sofrası değil mi?

Kendi sofrası.

Ama demek ki komşunun hakkı var ki yarın rûz-ı mahşerde komşu onu yakalıyor,Ama demek ki komşunun hakkı var ki yarın rûz-ı mahşerde komşu onu yakalıyor, Allah'ın huzuruna sürüklüyor; "Sor yâ Rabbi buna, niye bana kapısını kapattı?" Allah'ın huzuruna sürüklüyor; "Sor yâ Rabbi buna, niye bana kapısını kapattı?"

Kapı onun kapısı. "Niye beni sofrasına almadı?" Sofra onun sofrası. Kapı onun kapısı.

"Niye beni sofrasına almadı?"

Sofra onun sofrası.

Ama demek ki komşunun hakkı varmış. Bu hadîs-i şerîften onu anlıyoruz. Ama demek ki komşunun hakkı varmış. Bu hadîs-i şerîften onu anlıyoruz.

Ben bir eve gidiyorum. Mesela Ankara'da filanca arkadaşım beni çağırıyor.Ben bir eve gidiyorum. Mesela Ankara'da filanca arkadaşım beni çağırıyor. Seyranbağları, bilmem ne sokak, filanca apartman. Gidiyorum; 30 tane zil var.Seyranbağları, bilmem ne sokak, filanca apartman. Gidiyorum; 30 tane zil var. Girişten yukarıya bilmem kaç kat, aşağıya bilmem kaç kat,Girişten yukarıya bilmem kaç kat, aşağıya bilmem kaç kat, her katta bilmem kaç daire, bir sürü zil var. Zillerin üstüne de millet ismini yazmıyor.her katta bilmem kaç daire, bir sürü zil var. Zillerin üstüne de millet ismini yazmıyor. Neden yapılmış bilmem... Zillerin yanında bir şeyler var, onlar neden yapılmış, hiç bilemedim; Neden yapılmış bilmem... Zillerin yanında bir şeyler var, onlar neden yapılmış, hiç bilemedim; profesör oldum, anlayamadım. profesör oldum, anlayamadım. O zilin basılan yerinin yanında uzun bir şey var; niye uzun yapmışlar, anlayamıyorum.O zilin basılan yerinin yanında uzun bir şey var; niye uzun yapmışlar, anlayamıyorum. Arıyorsun, tarıyorsun; isim yok! Acaba bu apartman mıydı, değil miydi?Arıyorsun, tarıyorsun; isim yok! Acaba bu apartman mıydı, değil miydi? Yanlış zile basmayalım... Kapı kapalı, olmadık bir zile bassan, niye biz onu rahatsız edelim? Yanlış zile basmayalım... Kapı kapalı, olmadık bir zile bassan, niye biz onu rahatsız edelim? İsim yok. Millet ismini yazmıyor, orada olduğunu saklıyor demek ki... Veyahut neyse, ihmal mi?.. İsim yok. Millet ismini yazmıyor, orada olduğunu saklıyor demek ki... Veyahut neyse, ihmal mi?..

İhmal etmeyin... Bir işi, bir eşyayı yerli yerince kullanın.İhmal etmeyin... Bir işi, bir eşyayı yerli yerince kullanın. Ya zili öyle uzun zil almayın, yanına isim koyacak yer olmasın, sadece buton düğmesi olsun, Ya zili öyle uzun zil almayın, yanına isim koyacak yer olmasın, sadece buton düğmesi olsun, başka bir şey olmasın; ya da yanında bir isim yeri varsa lütfen oraya isim koyun. başka bir şey olmasın; ya da yanında bir isim yeri varsa lütfen oraya isim koyun.

Biz namaz kılarız, bazı arkadaşlar seccadeyi yan yayarlar. Ben diyorum ki; Biz namaz kılarız, bazı arkadaşlar seccadeyi yan yayarlar. Ben diyorum ki;

"Bu seccade yan yayılmak için yapılmamış. İşte mihrap tarafı, işte ayak tarafı. Bunu böyle yayın." "Bu seccade yan yayılmak için yapılmamış. İşte mihrap tarafı, işte ayak tarafı. Bunu böyle yayın."

Her eşyayı asıl maksadına uygun kullanmayı öğrenelim. Her eşyayı asıl maksadına uygun kullanmayı öğrenelim.

Orada bir isim yeri var mı? Güzelce isminizi yazın, mübarekler...Orada bir isim yeri var mı? Güzelce isminizi yazın, mübarekler... Kartınızın isim kısmını kesin, oraya yazın, çini mürekkebiyle; herkes bilsin, tamam bu bunun evi... Kartınızın isim kısmını kesin, oraya yazın, çini mürekkebiyle; herkes bilsin, tamam bu bunun evi...

Zile basıyorsun; Ali'nin zilinden Veli çıkıyor, Veli'nin zilinden deli çıkıyor. Hoppala...Zile basıyorsun; Ali'nin zilinden Veli çıkıyor, Veli'nin zilinden deli çıkıyor. Hoppala... Bunlar niye böyle karıştırdı? Valla böyle yapmışlar da şöyle olmuş da böyle olmuş... Bunlar niye böyle karıştırdı? Valla böyle yapmışlar da şöyle olmuş da böyle olmuş...

Gelen geçene soruyorsun: Gelen geçene soruyorsun:

"Ya bu apartmanda şöyle bir zât-ı muhterem var mı, adı Mehmet oğlu Ali... Var mı?" "Ya bu apartmanda şöyle bir zât-ı muhterem var mı, adı Mehmet oğlu Ali... Var mı?"

"Bilmem." diyor. "Siz burada oturmuyor musunuz?" "Oturuyorum ama bilmem." diyor. "Bilmem." diyor.

"Siz burada oturmuyor musunuz?"

"Oturuyorum ama bilmem." diyor.

Neden? Komşuluk yok da ondan. Niye komşuluk yok? İslâm yok da ondan... Neden?

Komşuluk yok da ondan.

Niye komşuluk yok?

İslâm yok da ondan...

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Cebrail aleyhisselam bana geldi gitti, geldi gitti, geldi gitti;"Cebrail aleyhisselam bana geldi gitti, geldi gitti, geldi gitti; komşuya iyi davranmayı o kadar çok tavsiye etti ki, komşuya iyi davranmayı o kadar çok tavsiye etti ki, -Cebrail Allah'tan emir getiriyor, Allah'ın vahyini getiren melek- o kadar çok komşuya riayet etmeyi,-Cebrail Allah'tan emir getiriyor, Allah'ın vahyini getiren melek- o kadar çok komşuya riayet etmeyi, hüsnü muamele etmeyi o kadar tavsiye etti ki Allah galiba komşuyu komşuya mirasçı edecek sandım." hüsnü muamele etmeyi o kadar tavsiye etti ki Allah galiba komşuyu komşuya mirasçı edecek sandım."

Zanentü enna'llâhe se-yüverrisuhû. "Komşuyu komşuya mirasçı yapacak sandım." diyor. Zanentü enna'llâhe se-yüverrisuhû. "Komşuyu komşuya mirasçı yapacak sandım." diyor.

O kadar önemli! Şimdi komşu komşuyu bilmiyor; ölüyor, cenazesine gitmiyor;O kadar önemli!

Şimdi komşu komşuyu bilmiyor; ölüyor, cenazesine gitmiyor;
hasta oluyor, ziyaretine gitmiyor; derdi varsa ilgilenmiyor. Acayip bir dünya! hasta oluyor, ziyaretine gitmiyor; derdi varsa ilgilenmiyor. Acayip bir dünya!

Neden? İslâm olmadığı için her şey acayip olur. Neden?

İslâm olmadığı için her şey acayip olur.

İslâm'ın olmadığı yerde acayiplikler acayip değildir, normaldir.İslâm'ın olmadığı yerde acayiplikler acayip değildir, normaldir. İslâm'ın olduğu yerde zaten acayiplik olmaz. Ama o nerede? İslâm'ın olduğu yerde zaten acayiplik olmaz. Ama o nerede?

O da yok işte... Eskiden varmış. Kitaplarda var.O da yok işte... Eskiden varmış. Kitaplarda var. Hadis kitaplarında var, tefsir kitaplarında var, tasavvuf kitaplarında var. Ama gerçekte yok. Hadis kitaplarında var, tefsir kitaplarında var, tasavvuf kitaplarında var. Ama gerçekte yok.

Neden? "Dervişim" diyen insanların bile, şu camiye gelen giden insanların bile tavırlarına, Neden?

"Dervişim" diyen insanların bile, şu camiye gelen giden insanların bile tavırlarına,
davranışlarına, sözlerine, işlerine bakıyorum; dervişlik nerede, hakiki dervişlik nerede?!.. davranışlarına, sözlerine, işlerine bakıyorum; dervişlik nerede, hakiki dervişlik nerede?!..

Bak, üç gün aç durduktan sonra karpuz kabuğuna elini uzattı diye,Bak, üç gün aç durduktan sonra karpuz kabuğuna elini uzattı diye, "Sen git ticaretle meşgul ol, ya sen dervişlik filan yapamazsın, nefsine hâkim olamıyorsun."Sen git ticaretle meşgul ol, ya sen dervişlik filan yapamazsın, nefsine hâkim olamıyorsun. Üç günden sonra cıvıyorsun, karpuz kabuğuna el uzatıyorsun." diyor.Üç günden sonra cıvıyorsun, karpuz kabuğuna el uzatıyorsun." diyor. Şimdi buyurun bakalım, kendinizi bu terazide ölçün! Şimdi buyurun bakalım, kendinizi bu terazide ölçün!

Kale gibi sağlam olacak. Derviş kale gibi sağlam ahlâklı olacak. Allah'ın emrini tutacak.Kale gibi sağlam olacak. Derviş kale gibi sağlam ahlâklı olacak. Allah'ın emrini tutacak. Allah'ın emrine uygun hareket edecek. Allah'ın emrine aykırı hiçbir şey yapmayacak.Allah'ın emrine uygun hareket edecek. Allah'ın emrine aykırı hiçbir şey yapmayacak. Öldürseler yapmayacak! Öldürmeye götürseler;Öldürseler yapmayacak! Öldürmeye götürseler; "Eh ne yapalım, hayatımız demek ki burada bitiyormuş." demişler. "Eh ne yapalım, hayatımız demek ki burada bitiyormuş." demişler. Yalan söylememişler, dosdoğru, dobra dobra söylemişler. Yalan söylememişler, dosdoğru, dobra dobra söylemişler.

Eşkiyâ yolunu kesmiş, üstünü aramış, bulamamış. Giderken diyor ki; "Şuramda altın var." Eşkiyâ yolunu kesmiş, üstünü aramış, bulamamış. Giderken diyor ki;

"Şuramda altın var."

Adam geliyor bakıyor, hakikaten orada altın var. "Ben görmedim, ne diye çağırdın?" Adam geliyor bakıyor, hakikaten orada altın var.

"Ben görmedim, ne diye çağırdın?"

"Bana hocam, büyüklerim nasihat etti ki; 'Hiçbir yerde yalan söyleme.' Onun için yalan söylemedim."Bana hocam, büyüklerim nasihat etti ki; 'Hiçbir yerde yalan söyleme.' Onun için yalan söylemedim. İşte burada altın var. Madem eşkiyâsın, madem 'Altın var mı?' diye sordun; var işte, al!" İşte burada altın var. Madem eşkiyâsın, madem 'Altın var mı?' diye sordun; var işte, al!"

Adam çarpılıyor; "Allah Allah, bu ne huy!.."Adam çarpılıyor; "Allah Allah, bu ne huy!.." Dürüstlük karşısında ıslah oluyor, tevbekâr oluyor. Böyle imişler. Dürüstlük karşısında ıslah oluyor, tevbekâr oluyor.

Böyle imişler.

Her zaman anlatıyorum: Daha eski devirlere gitmeyelim.Her zaman anlatıyorum: Daha eski devirlere gitmeyelim. Şu anda yaşayan bir kardeşimizin babası, dükkâna gelmiş, Şu anda yaşayan bir kardeşimizin babası, dükkâna gelmiş, bakmış ki dükkânda masanın, tezgâhın üstünde bir sürü kâğıtlar... bakmış ki dükkânda masanın, tezgâhın üstünde bir sürü kâğıtlar...

"Bunlar ne evlâdım?" demiş. "Baba bunlar senet." "Bunlar ne evlâdım?" demiş.

"Baba bunlar senet."

"Tüh tüh tüh, vah vah vah! İşimiz senede mi kaldı evlâdım?" demiş. "Tüh tüh tüh, vah vah vah! İşimiz senede mi kaldı evlâdım?" demiş.

Yahu eskiden söz senetti, birisi birisine borcu varsa yazmaya lüzum yoktu;Yahu eskiden söz senetti, birisi birisine borcu varsa yazmaya lüzum yoktu; "Tamam, borcum borç." derdi, getirirdi. "Şimdi alacak-borç senetle mi oluyor?" "Tamam, borcum borç." derdi, getirirdi.

"Şimdi alacak-borç senetle mi oluyor?"

Senetle bile olmuyor hacı dede, senetle bile olmuyor!Senetle bile olmuyor hacı dede, senetle bile olmuyor! Senedi alıyorsun, vermiyor, protesto oluyor. Senedi alıyorsun, vermiyor, protesto oluyor. Malını alıp kaçıp gidiyor, yiyor, semiriyor, göbeği büyüyor; ama parasını vermiyor. Malını alıp kaçıp gidiyor, yiyor, semiriyor, göbeği büyüyor; ama parasını vermiyor.

Hacılarımız için bir firmadan bilet almıştık, 'trak' parasını ödemiştik, biletleri almıştık.Hacılarımız için bir firmadan bilet almıştık, 'trak' parasını ödemiştik, biletleri almıştık. Suud hükümeti ona Cidde havaalanına inme müsaadesi vermişti, iptal etmiş;Suud hükümeti ona Cidde havaalanına inme müsaadesi vermişti, iptal etmiş; onun uçakları Cidde havaalanına inemediği için hacılarımız onunla gidemeyecek.onun uçakları Cidde havaalanına inemediği için hacılarımız onunla gidemeyecek. Biz de hacılara söz vermişiz, hacıları götürmemiz lazım. Biz de hacılara söz vermişiz, hacıları götürmemiz lazım. Biletleri var ama o firma Cidde'ye inemiyor. Ne yapmak lazım? Biletleri var ama o firma Cidde'ye inemiyor. Ne yapmak lazım?

Söz namustur. Biz gece yarısında arkadaşların telefonlarını açarak,Söz namustur. Biz gece yarısında arkadaşların telefonlarını açarak, kimde ne kadar para varsa, onu gönder bunu gönder, onu gönder bunu gönder, para bulduk; kimde ne kadar para varsa, onu gönder bunu gönder, onu gönder bunu gönder, para bulduk; 4,5 milyar lira para, o kadar hacının biletlerini ikinci defa Suud firmasından aldık...4,5 milyar lira para, o kadar hacının biletlerini ikinci defa Suud firmasından aldık... Hâlâ eski firma bize 'trak' diye peşin ödediğimiz biletlerin parasını vermiyor. Hâlâ verecek... Hâlâ eski firma bize 'trak' diye peşin ödediğimiz biletlerin parasını vermiyor. Hâlâ verecek...

Böyle adalet mi olur? Böyle adalet mi olur?

Ben tıkır tıkır parasını daha uçağa binmeden vermişim,Ben tıkır tıkır parasını daha uçağa binmeden vermişim, sonra iş olmamış, hâlâ o bana parayı verecek...sonra iş olmamış, hâlâ o bana parayı verecek... Çünkü bir gün gecikti mi, kendisinin bilmem kaç milyon lira faiz kârı var.Çünkü bir gün gecikti mi, kendisinin bilmem kaç milyon lira faiz kârı var. Ne kadar geç öderse o kadar zıkkımlanacak. Vermiyor! Ben burada öleyim, kalayım...Ne kadar geç öderse o kadar zıkkımlanacak. Vermiyor! Ben burada öleyim, kalayım... Olsun, ben namusumu kurtardım ya, hacıyı burada bırakmadım ya, götürdüm ya...Olsun, ben namusumu kurtardım ya, hacıyı burada bırakmadım ya, götürdüm ya... O ondan ne tırtıklarsa onu kâr sayıyor. Böyle adalet mi olur? Böyle iş mi olur?! O ondan ne tırtıklarsa onu kâr sayıyor.

Böyle adalet mi olur? Böyle iş mi olur?!

Ben gidip mahkemeye söylediğim zaman; "Ben buna bilet parası vermiştim, beni uçurmadı.Ben gidip mahkemeye söylediğim zaman; "Ben buna bilet parası vermiştim, beni uçurmadı. Kabahat da benim değil, firması uçuramadı. Paramı istiyorum." dediğim zaman,Kabahat da benim değil, firması uçuramadı. Paramı istiyorum." dediğim zaman, ertesi gün 'trak' almam lazım. Hac oldu, hac bitti,ertesi gün 'trak' almam lazım. Hac oldu, hac bitti, hâlâ adam bana paramı verecek; beni borç içinde inim inim inletiyor!hâlâ adam bana paramı verecek; beni borç içinde inim inim inletiyor! Hayır yapacaktım, talebelere yardım edecektim, şöyle yapacaktım, böyle yapacaktım,Hayır yapacaktım, talebelere yardım edecektim, şöyle yapacaktım, böyle yapacaktım, vakfımızın hizmetlerini görecektik... Hâlâ para gelecek de ben yapacağım... vakfımızın hizmetlerini görecektik... Hâlâ para gelecek de ben yapacağım...

Böyle bir ülke, böyle bir adalet, böyle bir sistem, böyle bir ekonomi,Böyle bir ülke, böyle bir adalet, böyle bir sistem, böyle bir ekonomi, böyle bir kâr anlayışı, böyle bir iş anlayışı!.. böyle bir kâr anlayışı, böyle bir iş anlayışı!..

Biz burada kürsüde oturuyoruz ama merak etmeyin, sizin neler çektiğiniz biliyoruz.Biz burada kürsüde oturuyoruz ama merak etmeyin, sizin neler çektiğiniz biliyoruz. Ticarette, dükkânda ne mel'anetlerin döndüğünü, hepsini biliyoruz! Ticarette, dükkânda ne mel'anetlerin döndüğünü, hepsini biliyoruz!

İzâ kâne yevmü'l-kıyâmeti daraba'llâhu alâ hâzihi'l-ümmeti sürâdika min zümürridin ahdaraİzâ kâne yevmü'l-kıyâmeti daraba'llâhu alâ hâzihi'l-ümmeti sürâdika min zümürridin ahdara sümme nâdâ münâdin min kıbeli'llâhi yâ ümmete Muhammedin inna'llâhe kad afâ anküm sümme nâdâ münâdin min kıbeli'llâhi yâ ümmete Muhammedin inna'llâhe kad afâ anküm fe'l-ya'fu ba'düküm an ba'din. Elâ fe-helümmû ile'l-hisâbi. fe'l-ya'fu ba'düküm an ba'din. Elâ fe-helümmû ile'l-hisâbi.

Üçüncü hadîs-i şerîf Ebû Ümâme hazretlerinden. Üçüncü hadîs-i şerîf Ebû Ümâme hazretlerinden.

Üç tane okuyabildik, galiba burada kalacak. Bu kadarla kalma durumuna geldik, lafı uzattık. Üç tane okuyabildik, galiba burada kalacak. Bu kadarla kalma durumuna geldik, lafı uzattık.

Üçüncü hadîs-i şerîfte buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; Üçüncü hadîs-i şerîfte buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

İzâ kâne yevmü'l-kıyâmeti. "Kıyamet günü gelip çattığı zaman..." İzâ kâne yevmü'l-kıyâmeti. "Kıyamet günü gelip çattığı zaman..."

İnsanlar öldüler, dirildiler, mahşer yerinde toplandılar. Kıyamet gününde... İnsanlar öldüler, dirildiler, mahşer yerinde toplandılar. Kıyamet gününde...

Daraba'llâhu alâ hâzihi'l-ümmeti sürâdika min zümürridin ahdara.Daraba'llâhu alâ hâzihi'l-ümmeti sürâdika min zümürridin ahdara. "Bu ümmetin üzerine Allah yeşil zümrütten kubbeler bina eder." Neden? "Bu ümmetin üzerine Allah yeşil zümrütten kubbeler bina eder."

Neden?

Güneşin alnında millet de ondan... Güneş yaklaşacak, ter içinde kalacaklar.Güneşin alnında millet de ondan... Güneş yaklaşacak, ter içinde kalacaklar. Ter 70 arşın yerin içine işleyecek. Ter 70 arşın yerin içine işleyecek. Kimisinin dizine kadar, kimisinin göğsüne kadar, kimisinin ağzının, kulağının hizasına kadarKimisinin dizine kadar, kimisinin göğsüne kadar, kimisinin ağzının, kulağının hizasına kadar cambur cumbur ter olacak. Korkudan millet ter dökecek.cambur cumbur ter olacak. Korkudan millet ter dökecek. Güneş tepesinde beyinleri kaynayacak.Güneş tepesinde beyinleri kaynayacak. Sadaka verenler, zekâtını verenler kurtulacak; onlar gölge edecek. Ötekiler güneşin alnında... Sadaka verenler, zekâtını verenler kurtulacak; onlar gölge edecek. Ötekiler güneşin alnında...

Ama Allah bu ümmetin iyilerine kıyamet günü olduğu zaman üzerlerine yeşil zümrüttenAma Allah bu ümmetin iyilerine kıyamet günü olduğu zaman üzerlerine yeşil zümrütten çadırlar kurdurur. Yeşil zümrütle süslü...çadırlar kurdurur. Yeşil zümrütle süslü... Zümrütten belki, bez değil de zümrütten oyulmuş çadırlar, kubbeler üzerlerine bina ettirir. Zümrütten belki, bez değil de zümrütten oyulmuş çadırlar, kubbeler üzerlerine bina ettirir.

Sümme nâdâ münâdin min kıbeli'llâhi. "Allah tarafından bir münâdi nida eder, seslenir..." Sümme nâdâ münâdin min kıbeli'llâhi. "Allah tarafından bir münâdi nida eder, seslenir..."

Nasıl seslenir? Yâ ümmete Muhammedin.Nasıl seslenir?

Yâ ümmete Muhammedin.
"Ey Muhammed'in ümmeti, ey benim peygamberim Muhammed-i Mustafâmın yoluna girmiş, "Ey Muhammed'in ümmeti, ey benim peygamberim Muhammed-i Mustafâmın yoluna girmiş, ona iman etmiş olan ümmeti, ey Ümmet-i Muhammed!" ona iman etmiş olan ümmeti, ey Ümmet-i Muhammed!"

İnna'llâhe kad afâ anküm. "Allah sizi affeyledi!" "Müjdeler olsun, Allah sizi affeyledi!" İnna'llâhe kad afâ anküm. "Allah sizi affeyledi!"

"Müjdeler olsun, Allah sizi affeyledi!"

Fe'l-ya'fu ba'düküm an ba'din. "Siz de birbirinizi affedin." Fe'l-ya'fu ba'düküm an ba'din. "Siz de birbirinizi affedin."

"Allah sizi affeyledi, siz de aranızdaki kul haklarını birbirinize bağışlayın."Allah sizi affeyledi, siz de aranızdaki kul haklarını birbirinize bağışlayın. Siz de birbirinizi affedin." Siz de birbirinizi affedin."

Elâ fe-helümmû ile'l-hisâbi. "Böyle yapın da ondan sonra hesaba gelin." Elâ fe-helümmû ile'l-hisâbi. "Böyle yapın da ondan sonra hesaba gelin."

Çünkü birbirlerinden davacı olup Allah'ın huzuruna gelince;Çünkü birbirlerinden davacı olup Allah'ın huzuruna gelince; "Yâ Rabbi! Bunda benim hakkım var, al bu hakkımı!" diyecek. "Yâ Rabbi! Bunda benim hakkım var, al bu hakkımı!" diyecek. O zaman hesap başka türlü olacak. Birbirinizi affedin de hesaba öyle gelin, işler kolay olsun.O zaman hesap başka türlü olacak. Birbirinizi affedin de hesaba öyle gelin, işler kolay olsun. Birbirinizle muhasama, muhakeme olmadan kolay olsun diye. Birbirinizle muhasama, muhakeme olmadan kolay olsun diye.

Bakın bugün karşımıza iki tane affetmekle ilgili hadîs-i şerîf geldi. Bakın bugün karşımıza iki tane affetmekle ilgili hadîs-i şerîf geldi.

Birbirimizi affedelim. Kusurlarımızı affedelim. Hatasına, günahına rağmen bağışlayalım.Birbirimizi affedelim. Kusurlarımızı affedelim. Hatasına, günahına rağmen bağışlayalım. Şu Ümmet-i Muhammed'in kardeşliğini cümle cihan halkı görsün. Şu Ümmet-i Muhammed'in kardeşliğini cümle cihan halkı görsün.

Suriyeli Türkiyeli'ye düşman; "Vay bizden Hatay'ı aldı!" diye. Yahu sen Suriye'yi bizden aldın!Suriyeli Türkiyeli'ye düşman; "Vay bizden Hatay'ı aldı!" diye. Yahu sen Suriye'yi bizden aldın! "Ben senden Hatay'ı aldım" ne demek; Şam'a da ben vali gönderiyordum. Hep beraberdik. "Ben senden Hatay'ı aldım" ne demek; Şam'a da ben vali gönderiyordum. Hep beraberdik. Kimsenin kimseden bir şey aldığı verdiği yok. Kimsenin kimseden bir şey aldığı verdiği yok. Hatay ahâlisi bu tarafa iltihak etmek istedi, iyi ki iltihak etti, daha rahat. Hatay ahâlisi bu tarafa iltihak etmek istedi, iyi ki iltihak etti, daha rahat. Şimdi o tarafta olsa inim inim inleyecekti. Şimdi o tarafta olsa inim inim inleyecekti.

Irak bilmem kimle düşman; Mısır Libya ile hasım, filanca falanca ile kanlı bıçaklı vesaire... Irak bilmem kimle düşman; Mısır Libya ile hasım, filanca falanca ile kanlı bıçaklı vesaire...

Bu, düşmanın istediği bir şey ve düşmanın körüklediği bir durum.Bu, düşmanın istediği bir şey ve düşmanın körüklediği bir durum. Düşman bunu yapmak için çareler, fitne fesat da buluyor ve o yapıyor. Düşman bunu yapmak için çareler, fitne fesat da buluyor ve o yapıyor.

Belki Suriye'deki has müslümanlar yönetimde olsa böyle yapmazlar.Belki Suriye'deki has müslümanlar yönetimde olsa böyle yapmazlar. Kamplarında anarşistleri beslemezler. Ama kabahat yine Türkiye'nin!... Kamplarında anarşistleri beslemezler. Ama kabahat yine Türkiye'nin!...

Sırası geldikçe hep söylüyorum, şimdi de söyleyeceğim: Sırası geldikçe hep söylüyorum, şimdi de söyleyeceğim:

Suriye'de İhvânü'l-müslimîn isyan etti, ayağa kalktılar.Suriye'de İhvânü'l-müslimîn isyan etti, ayağa kalktılar. Hafız Esed rejimine karşı Halep'i, Hama'yı, Humus'u elde ettiler, Şam'a kadar geldiler.Hafız Esed rejimine karşı Halep'i, Hama'yı, Humus'u elde ettiler, Şam'a kadar geldiler. Galip oluyorlardı. Türkiye onları destekleseydi Hafız Esed rejimi gidecekti. Bozuk rejim... Galip oluyorlardı. Türkiye onları destekleseydi Hafız Esed rejimi gidecekti. Bozuk rejim... O gidecekti, o zaman Suriye'de Ehli Sünnet ve'l-Cemaat'ten dindar insanlar, O gidecekti, o zaman Suriye'de Ehli Sünnet ve'l-Cemaat'ten dindar insanlar, iyi insanlar hükümet kuracaktı. Bizim Türkiye istemedi. iyi insanlar hükümet kuracaktı. Bizim Türkiye istemedi. Güneyinde şeriate bağlı müslüman bir devlet olacak, ister mi? İstemedi, açıkça istemedi. Güneyinde şeriate bağlı müslüman bir devlet olacak, ister mi? İstemedi, açıkça istemedi.

Dediler ki; "Biz sizden silah istemiyoruz." Dediler ki;

"Biz sizden silah istemiyoruz."

Adamlar Türkiye'ye geldiler. "Yaralılarımız var, ilaç verin. Parasıyla verin..." Adamlar Türkiye'ye geldiler.

"Yaralılarımız var, ilaç verin. Parasıyla verin..."

Ne ilaç yardımı, ne tıbbî yardım, ne mâlî yardım, ne askerî yardım, ne siyâsî yardım;Ne ilaç yardımı, ne tıbbî yardım, ne mâlî yardım, ne askerî yardım, ne siyâsî yardım; hiçbir şey yapmadılar. hiçbir şey yapmadılar.

Suriye'deki rejim müslümanları tepeledi mi? Tepeledi. Suriye'deki rejim müslümanları tepeledi mi?

Tepeledi.

Hapishanelere doldurdu mu? Doldurdu. Hapishanelere doldurdu mu?

Doldurdu.

Hapishanelerde makineli tüfeklerle taradı mı? Taradı. Hapishanelerde makineli tüfeklerle taradı mı?

Taradı.

Hama'da, Humus'ta camileri bombaladı mı? Bombaladı. Yıktı mı? Yıktı. Hama'da, Humus'ta camileri bombaladı mı?

Bombaladı.

Yıktı mı?

Yıktı.

Müslümanları iyice tepeledi mi? Tepeledi. Müslümanları iyice tepeledi mi?

Tepeledi.

Başa bir Rus taraftarı idare geçti mi? Geçti. Ne yaptı? Başa bir Rus taraftarı idare geçti mi?

Geçti.

Ne yaptı?

İlk işi Rusya ile gitti anlaşma yapmak oldu.İlk işi Rusya ile gitti anlaşma yapmak oldu. "Eğer birisi bana saldırınca seninle müttefik olacağız." "Eğer birisi bana saldırınca seninle müttefik olacağız."

Yani Türkiye saldırdı mı Rusya harbe girecek. O zaman artık Suriye'ye dokunamaz oldun. Yani Türkiye saldırdı mı Rusya harbe girecek. O zaman artık Suriye'ye dokunamaz oldun.

Ondan sonra başladı düşmanlığa... Su meselesinden kavga, bilmem ne meselesinden kavga... Ondan sonra başladı düşmanlığa... Su meselesinden kavga, bilmem ne meselesinden kavga...

Hani biz komşuyduk? Hani aynı ahâliydik? Hani yüzyıllarca beraber idare olmuştuk? Hani biz komşuyduk? Hani aynı ahâliydik? Hani yüzyıllarca beraber idare olmuştuk?

Böyle yapıyor. Kuvvetli de bir ordusu var; İsrail'e karşı kullanmaz, bize karşı kullanır. Böyle yapıyor.

Kuvvetli de bir ordusu var; İsrail'e karşı kullanmaz, bize karşı kullanır.

Şimdi bir harp olsa... Mesela geçen seneden beri söyleniyor;Şimdi bir harp olsa... Mesela geçen seneden beri söyleniyor; "Ağustos'ta Balkanlar'da harp olabilir." diye Amerika'nın Stratejik Araştırmalar enstitüsü söylüyor."Ağustos'ta Balkanlar'da harp olabilir." diye Amerika'nın Stratejik Araştırmalar enstitüsü söylüyor. Biz de dergilerimizde yazdık çizdik; "Bunlar niye böyle söylüyorlar, gözünüzü açın, dikkat edin. Biz de dergilerimizde yazdık çizdik; "Bunlar niye böyle söylüyorlar, gözünüzü açın, dikkat edin. Bunlar harp istiyorlar, hazırlıklı olun." dedik. Pattadak harp olur... Bunlar harp istiyorlar, hazırlıklı olun." dedik. Pattadak harp olur...

Eskiden kazma kürekle Yunanlı'yı kovmuşuz ama şimdi kazma küreği nereye savuracaksın?Eskiden kazma kürekle Yunanlı'yı kovmuşuz ama şimdi kazma küreği nereye savuracaksın? Adam gözüne görünmüyor ki! Dağın arkasından bir füze geliyor;Adam gözüne görünmüyor ki! Dağın arkasından bir füze geliyor; nereden geldiğini bile anlamıyorsun, otelin başına geçiyor.nereden geldiğini bile anlamıyorsun, otelin başına geçiyor. Bir cıvıltı, bir hışırtı, bir patlama; nereden geldiğini bile anlamıyorsun.Bir cıvıltı, bir hışırtı, bir patlama; nereden geldiğini bile anlamıyorsun. Devir değişti. Gözünü açacaksın. Devir değişti. Gözünü açacaksın.

Orada Müslümanlığın gelişmesini istemediler, şimdi Allah Suriye'den çektiriyor.Orada Müslümanlığın gelişmesini istemediler, şimdi Allah Suriye'den çektiriyor. Çok çekiyoruz, gazetelerde okuyoruz. Çok sıkıntı çekiyoruz. Çok çekiyoruz, gazetelerde okuyoruz. Çok sıkıntı çekiyoruz.

Çeker. Çünkü Allah insanın yaptığı hatayı bu dünyada da çektirtir, bu dünyada da yanına komaz.Çeker. Çünkü Allah insanın yaptığı hatayı bu dünyada da çektirtir, bu dünyada da yanına komaz. Sen misin İslâm'a düşman olan? Sen misin engelleyen? Sen misin basiretli olmayan?.. Sen misin İslâm'a düşman olan? Sen misin engelleyen? Sen misin basiretli olmayan?..

Dün akşam okuduğum kitapta o politikacı -dış işleri bakanlığı yapmıştı- diyor ki; Dün akşam okuduğum kitapta o politikacı -dış işleri bakanlığı yapmıştı- diyor ki;

"Devlet idare etmek, ileriyi görmek sanatıdır." "Devlet idare etmek, ileriyi görmek sanatıdır."

Sen misin ileriyi görmeyen? Başına ne çoraplar öreceğini görmeyen? Buyur bakalım... Sen misin ileriyi görmeyen? Başına ne çoraplar öreceğini görmeyen?

Buyur bakalım...

Sen misin komşularla dost olmayan? Şimdi Yunanlı mı seninle dost olacak?Sen misin komşularla dost olmayan? Şimdi Yunanlı mı seninle dost olacak? Ermeni mi seninle dost olacak? Kim dost olabilirdi, sana destek olabilirdi? Suriye ve Irak. Ermeni mi seninle dost olacak? Kim dost olabilirdi, sana destek olabilirdi?

Suriye ve Irak.

Niye sen onunla dost olmadın, vaziyeti idare etmedin? Niye sen onunla dost olmadın, vaziyeti idare etmedin?

"Efendim onlar bize hık yaptılar, fık yaptılar, şöyle oldu da böyle oldu..." "Efendim onlar bize hık yaptılar, fık yaptılar, şöyle oldu da böyle oldu..."

E niye sen yapmadın? Aynı şeyi sen yapsaydın... E niye sen yapmadın? Aynı şeyi sen yapsaydın...

Ben Suriye'den biliyorum, hudutların öbür tarafında da Türk var, Türkçe konuşan köyler var.Ben Suriye'den biliyorum, hudutların öbür tarafında da Türk var, Türkçe konuşan köyler var. Oranın müslümanlarını tanıyorum; dindar, iyi insanlar. Bize gelirlerdi...Oranın müslümanlarını tanıyorum; dindar, iyi insanlar. Bize gelirlerdi... Şimdi hapiste. İyi, dürüst, temiz insanlardı. Biliyoruz hepsini... Şimdi hapiste. İyi, dürüst, temiz insanlardı. Biliyoruz hepsini...

Bunların hepsi politik hatalardır, acısı sonra çıkıyor.Bunların hepsi politik hatalardır, acısı sonra çıkıyor. Daha şu anda da nice nice politik hatalar oluyor, sonra çıkacak.Daha şu anda da nice nice politik hatalar oluyor, sonra çıkacak. Dinlemezse, Allah'ın emrine uygun hareket etmezse tabii Allah ceza veriyor. Dinlemezse, Allah'ın emrine uygun hareket etmezse tabii Allah ceza veriyor.

Mesela benim kendi başıma geldi; borç almam lazım geldi, kimden alayım?Mesela benim kendi başıma geldi; borç almam lazım geldi, kimden alayım? "Kimseden istemeyeyim." dedim, gittim emekli sandığımdan, maaşımın ikisi kadar veriyorlar."Kimseden istemeyeyim." dedim, gittim emekli sandığımdan, maaşımın ikisi kadar veriyorlar. Borcu aldım. Ama demek ki iyi değilmiş. Allah beni aldığım borç kadar bir yerden zarara uğrattı.Borcu aldım. Ama demek ki iyi değilmiş. Allah beni aldığım borç kadar bir yerden zarara uğrattı. Tabi ben onu yine ödeyeceğim ama razı gelmedi. Bir yerden alırsın, öbür taraftan çıkar.Tabi ben onu yine ödeyeceğim ama razı gelmedi. Bir yerden alırsın, öbür taraftan çıkar. Adam buradan rüşvet alır, öbür taraftan çocuğu sakat doğar. Amaerika'lara gider düzeltemez.Adam buradan rüşvet alır, öbür taraftan çocuğu sakat doğar. Amaerika'lara gider düzeltemez. Allah sana onu ceza olarak verdi. Senin o haramdan kazandığın paraları burada harcattıracak,Allah sana onu ceza olarak verdi. Senin o haramdan kazandığın paraları burada harcattıracak, senin yüzünü güldürtmeyecek. Paran olacak ama yüzün gülmeyecek, kalbin yaralı olacak. Neden?senin yüzünü güldürtmeyecek. Paran olacak ama yüzün gülmeyecek, kalbin yaralı olacak. Neden? Haram yedin de ondan. Anlayamadın mı hala kaz kafalı. Çocuğun ondan sakat, ondan hayırsız, ondan anarşist.Haram yedin de ondan. Anlayamadın mı hala kaz kafalı. Çocuğun ondan sakat, ondan hayırsız, ondan anarşist. Karın ondan şöyle, yuvan ondan mutsuz. Anlamadın mı! Anlayamaz.Karın ondan şöyle, yuvan ondan mutsuz. Anlamadın mı! Anlayamaz. "Ne ilgisi var." der. Anlayamazsan çekersin. "Ne ilgisi var." der. Anlayamazsan çekersin. Allahu Teâla hazretleri; "Önce birbirinize haklarınızı helal edin, hesaba öyle gelin, kolay olsun." diyor.Allahu Teâla hazretleri; "Önce birbirinize haklarınızı helal edin, hesaba öyle gelin, kolay olsun." diyor. Allahu Teâla hazretleri bazı kullarını hesapsız cennete sokacakmış.Allahu Teâla hazretleri bazı kullarını hesapsız cennete sokacakmış. Peygamber Efendimiz demiş ki; "Benim ümmetimden 70 bin kişi hesapsız cennete girecek."Peygamber Efendimiz demiş ki; "Benim ümmetimden 70 bin kişi hesapsız cennete girecek." Allah Peygamber Efendimiz'e böyle müjdelemiş. O da demiş ki: "Ya Rabbi 70 bin az, daha çok olsun."Allah Peygamber Efendimiz'e böyle müjdelemiş. O da demiş ki: "Ya Rabbi 70 bin az, daha çok olsun." Allah her birisine 70 bin kişi bağışlamış.Allah her birisine 70 bin kişi bağışlamış. 70 bin kere 70 bin cennete hesapsız girecek.70 bin kere 70 bin cennete hesapsız girecek. Cennete hesapsız girmek dinleyen sahabenin hoşuna gitmiş. Sahabeden birisi kalkmış demiş ki:Cennete hesapsız girmek dinleyen sahabenin hoşuna gitmiş. Sahabeden birisi kalkmış demiş ki: "Ya Resûlallah, dua et benden onlardan olayım.""Ya Resûlallah, dua et benden onlardan olayım." Peygamber Efendimiz; "Sen onlardansın." buyurmuş. Bir başkası da kalkmış:Peygamber Efendimiz; "Sen onlardansın." buyurmuş. Bir başkası da kalkmış: "Bana da dua et, ben de onlardan olayım.""Bana da dua et, ben de onlardan olayım." Peygamber Efendimiz "O ilk kalkan Ukkâşe senden önce davrandı." demiş, kesmiş.Peygamber Efendimiz "O ilk kalkan Ukkâşe senden önce davrandı." demiş, kesmiş. Kitaplar diyorlar ki: "O ikinci kalkan münafıklardandı."Kitaplar diyorlar ki: "O ikinci kalkan münafıklardandı." Efendimiz'in adabı ne kadar güzel. Reddedişi bile ne kadar güzel. Efendimiz'in adabı ne kadar güzel. Reddedişi bile ne kadar güzel. Başka bir şey demiyor. "Sen münafıksın, sen giremeyeceksin." demiyor.Başka bir şey demiyor. "Sen münafıksın, sen giremeyeceksin." demiyor. "Ukkâşe senden evvel davrandı" diyor, bitiyor."Ukkâşe senden evvel davrandı" diyor, bitiyor. Edep öğrenin edep! Erkân, usûl, yol öğrenin!Edep öğrenin edep! Erkân, usûl, yol öğrenin! Allah bizi Resûlullah'ın güzel edepleriyle müeddep eylesin. Sünnet-i seniyyesine sarılanlardan eylesin.Allah bizi Resûlullah'ın güzel edepleriyle müeddep eylesin. Sünnet-i seniyyesine sarılanlardan eylesin. Ümmetine hüsn-i hizmet ile hizmet edenlerden eylesin. Rızasını kazananlardan eylesin. Ümmetine hüsn-i hizmet ile hizmet edenlerden eylesin. Rızasını kazananlardan eylesin. Ahirette komşuluğuna erenlerden eylesin. Ahirette komşuluğuna erenlerden eylesin.

Fâtiha-i şerîfe meâl besmele. Fâtiha-i şerîfe meâl besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2