Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Kazançların En Güzeli Hangisidir?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 01.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Akika Kurbanı, Zikir Meclislerinin Faziletleri, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kazançların En Güzeli Hangisidir?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 01.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Akika Kurbanı, Zikir Meclislerinin Faziletleri, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fihi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Hamden kesîran tayyiben mübâreken fihi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. es-Salâtü ve's-Selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihîes-Salâtü ve's-Selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü: Fe kâle Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'dü:

Fe kâle Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem:

Amelü'r-racüli bi-yedihî ve küllü bey'in mebrûrin. Amelü'r-racüli bi-yedihî ve küllü bey'in mebrûrin.

Sadaka Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem. Sadaka Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

Peygamberimiz Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem, kendisine; Peygamberimiz Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem, kendisine; "Atyebü'l-kesb nedir?" diye sorulduğu zaman, böyle cevap buyurmuş. "Atyebü'l-kesb nedir?" diye sorulduğu zaman, böyle cevap buyurmuş.

Atyeb ne demek? "En güzel, en hoş, en makbul…" demek. Atyebü'l-kesb. Atyeb ne demek?

"En güzel, en hoş, en makbul…" demek.

Atyebü'l-kesb.

"Kazancın en hoşu, en makbulü, en güzeli, en iyisi hangisidir yâ Resûlullah,"Kazancın en hoşu, en makbulü, en güzeli, en iyisi hangisidir yâ Resûlullah, nasıl bir kazanç tutturalım?" diye sordukları zaman böyle buyurmuş: nasıl bir kazanç tutturalım?" diye sordukları zaman böyle buyurmuş:

Amelü'r-racüli bi-yedihî. "Kişinin eliyle işlediği iş." Bu, sanatkârlığa da delalet eder. Amelü'r-racüli bi-yedihî. "Kişinin eliyle işlediği iş."

Bu, sanatkârlığa da delalet eder.
Sanat eliyle bir demirci, dülger, marangoz veya daha başka bir iş; örme, dikme biçme, Sanat eliyle bir demirci, dülger, marangoz veya daha başka bir iş; örme, dikme biçme, terzilik gibi sanatları da ifade eder.terzilik gibi sanatları da ifade eder. Kazma kürek, bağ budamak de elle yapılıyor, onu ifade eder. Kazma kürek, bağ budamak de elle yapılıyor, onu ifade eder.

Elinin emeği iyidir, helaldir. Elinin emeği iyidir, helaldir. Çünkü ortaya bir gayret koyuyor, bir hüner koyuyor, onun karşılığını alıyor. Çünkü ortaya bir gayret koyuyor, bir hüner koyuyor, onun karşılığını alıyor.

Ve küllü bey'in. "Her alış-veriş mebruktur; bereketlidir, güzeldir." Ve küllü bey'in. "Her alış-veriş mebruktur; bereketlidir, güzeldir."

Veyahut da mebruk kelimesi külli bey'in mebrûkin diye berk kelimesinin sıfatı da olabilir: Veyahut da mebruk kelimesi külli bey'in mebrûkin diye berk kelimesinin sıfatı da olabilir:

"Fitneli fesatlı olmayan mübarek alışveriş, işin içine tartı da ölçüde hile,"Fitneli fesatlı olmayan mübarek alışveriş, işin içine tartı da ölçüde hile, aldatmaca karışmayan…" mânasına da gelebilir. aldatmaca karışmayan…" mânasına da gelebilir.

Demek ki Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem sanatı ve ticareti tavsiye etmiş oluyor.Demek ki Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem sanatı ve ticareti tavsiye etmiş oluyor. Kendisinin de Hatice validemizin ana sermayesini koyduğu bir kervanı çalıştırdığı mâlum.Kendisinin de Hatice validemizin ana sermayesini koyduğu bir kervanı çalıştırdığı mâlum. Şam'a kadar gitti. Diyar-ı Şam'dan çok güzel alışveriş yaparak Şam'a kadar gitti. Diyar-ı Şam'dan çok güzel alışveriş yaparak kervana çok kâr sağlayarak Hatice anamıza çok kazanç kazandırarak döndü. kervana çok kâr sağlayarak Hatice anamıza çok kazanç kazandırarak döndü.

Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz bezzaz, manifaturacıymış. Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz bezzaz, manifaturacıymış. Evliyâullah büyüklerimizin her birisi kendisi bir iş yaparak kazanıpEvliyâullah büyüklerimizin her birisi kendisi bir iş yaparak kazanıp kimseye yük olmadan geçinmeyi esas almışlardır.kimseye yük olmadan geçinmeyi esas almışlardır. Üstümüze kimsenin hakkını geçirmeyelim, diye! Üstümüze kimsenin hakkını geçirmeyelim, diye!

Hatta mesela İbrahim b. Edhem hazretleri gündüz çalışırmış, kazancıyla yiyecek içecek alırmış; Hatta mesela İbrahim b. Edhem hazretleri gündüz çalışırmış, kazancıyla yiyecek içecek alırmış; akşam kaldığı ribata, fukaranın barındığı yere gelirmiş. akşam kaldığı ribata, fukaranın barındığı yere gelirmiş. Orada onlara ziyafet çekermiş. Gündüz çalışır, kazancıyla kazanıp akşam da Orada onlara ziyafet çekermiş. Gündüz çalışır, kazancıyla kazanıp akşam da onlara ziyafette, ikramda bulunurmuş. onlara ziyafette, ikramda bulunurmuş.

Allah hepimize helal kazançlar nasip etsin. Allah hepimize helal kazançlar nasip etsin. Çünkü helal helal kazanç feyzin, sevabın kaynağıdır.Çünkü helal helal kazanç feyzin, sevabın kaynağıdır. Helal kazançla yaşayan insanın işleri rast gider. Helal kazançla yaşayan insanın işleri rast gider. Allah'ın sevgili kulu olur, derecesi yükselir, sevapları kazanır.Allah'ın sevgili kulu olur, derecesi yükselir, sevapları kazanır. Haram kazanç ile beslenen bir insan da mutlaka cehenneme girer.Haram kazanç ile beslenen bir insan da mutlaka cehenneme girer. Çünkü Efendimiz; "Her haram lokmadan haram et hâsıl olur, Çünkü Efendimiz;

"Her haram lokmadan haram et hâsıl olur,
haram ete de cehennem ateşi mutlaka dokunur!" diye buyuruyor. haram ete de cehennem ateşi mutlaka dokunur!" diye buyuruyor.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi, her çeşit haramdan korusun. Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi, her çeşit haramdan korusun.

Ani'l-gülâmi şâtâni mükâfeetâni ve ani'l-câriyeti şâtün. Bir rivayette de; Ani'l-gülâmi şâtâni mükâfeetâni ve ani'l-câriyeti şâtün.

Bir rivayette de;

Ani'l-gülâmi şâtâni mükâfeetâni ve ani'l-câriyeti akîkatün, diye geçmiş. Mânası: Ani'l-gülâmi şâtâni mükâfeetâni ve ani'l-câriyeti akîkatün, diye geçmiş.

Mânası:

Ani'l-gülâmi şâtâni mükâfeetâni. "Doğan çocuk erkek ise erkek çocuğa iki koyun kesilir. Ani'l-gülâmi şâtâni mükâfeetâni. "Doğan çocuk erkek ise erkek çocuğa iki koyun kesilir. Akika kurbanı olarak iki koyun kesilir. Yeterli, kâfi gelen iki koyun kurban edilir." Akika kurbanı olarak iki koyun kesilir. Yeterli, kâfi gelen iki koyun kurban edilir." Ve ani'l-câriyeti şâtün. "Kız çocuğa da bir koyun kurban edilir." Ve ani'l-câriyeti şâtün. "Kız çocuğa da bir koyun kurban edilir."

Bir insanın yeni bir evlâdı doğduğu zaman eğer o evlat erkekse haftası içinde Bir insanın yeni bir evlâdı doğduğu zaman eğer o evlat erkekse haftası içinde şükür olarak ona iki kurban kesilir. şükür olarak ona iki kurban kesilir. "Cehennemden kurtulsun eti etine, kemiği kemiğine, kanı kanına,"Cehennemden kurtulsun eti etine, kemiği kemiğine, kanı kanına, ili iliğine feda olsun; evlat hayırlı olsun…" diye kurban kesilir. ili iliğine feda olsun; evlat hayırlı olsun…" diye kurban kesilir.

Erkekse iki kurban kesilir, kız ise bir kurban kesilir. Eğer bu yedi gün içinde ki Erkekse iki kurban kesilir, kız ise bir kurban kesilir. Eğer bu yedi gün içinde ki

Akika: "Çocuğun saçları, çocuğun doğumdan sonraki ilk saçları." demektir. Akika: "Çocuğun saçları, çocuğun doğumdan sonraki ilk saçları." demektir. Onlar yedi gün sonra tıraş edilirmiş. Onların ağırlığınca sadaka verilirmiş.Onlar yedi gün sonra tıraş edilirmiş. Onların ağırlığınca sadaka verilirmiş. Ağırlığı ne olacak ama işte bir miktar sadaka verilirmiş.Ağırlığı ne olacak ama işte bir miktar sadaka verilirmiş. Ağırlığı kadar altın, para sadaka verilirmiş. Ağırlığı kadar altın, para sadaka verilirmiş.

Eğer çocuğun akikası kesilmemişse büyüdüğü zaman dahi kesilir. Eğer çocuğun akikası kesilmemişse büyüdüğü zaman dahi kesilir. Eğer insanın, kendisinin akikasinin kesilmediğine tereddüdü varsa; Eğer insanın, kendisinin akikasinin kesilmediğine tereddüdü varsa; "Bizim köylerde bu âdet bilinmiyordu, belki babamız anamız kesmemiştir." diye "Bizim köylerde bu âdet bilinmiyordu, belki babamız anamız kesmemiştir." diye kendisi namına kendi akikasını kesebilir. kendisi namına kendi akikasını kesebilir. Önemli bir kurbandır, önemli vazifedir! Onu yapmak lazım. Önemli bir kurbandır, önemli vazifedir! Onu yapmak lazım.

Erkek çocuk için iki tane, kız çocuk için bir tane! Erkek çocuk için iki tane, kız çocuk için bir tane!

İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün. İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Enes radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuşlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuşlar ki;

"Her hatim tamamlandığı zaman o hatim tamamlandı diye hatmin bereketine "Her hatim tamamlandığı zaman o hatim tamamlandı diye hatmin bereketine Cenâb-ı Hak o hatim indirenin duasını müstecâb eder. Duası müstecâb olur, makbul olur." Cenâb-ı Hak o hatim indirenin duasını müstecâb eder. Duası müstecâb olur, makbul olur."

Kur'ân-ı Kerîm'in hatmi; başından başladı, Fâtiha'dan bitti. Kur'ân-ı Kerîm'in hatmi; başından başladı, Fâtiha'dan bitti.

Onun için bu hadîs-i şerîften dolayı hatim indirecek olan şahıslar Onun için bu hadîs-i şerîften dolayı hatim indirecek olan şahıslar Kur'ân-ı Kerîm'in son sayfasına kadar gelirler. Kur'ân-ı Kerîm'in son sayfasına kadar gelirler. En sonunda Kul hüvallah, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak, Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs vardır.En sonunda Kul hüvallah, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak, Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs vardır. Orada dururlar; "Hatmi ağzı dualı, saçı sakalı ağırmış mübarek insanlarla camide yapalım.Orada dururlar; "Hatmi ağzı dualı, saçı sakalı ağırmış mübarek insanlarla camide yapalım. Tek başına yapmayım da herkesin mübarekliğinden istifade edilsin de daha da iyi olur, Tek başına yapmayım da herkesin mübarekliğinden istifade edilsin de daha da iyi olur, sevap daha çok olur…" diye camiye saklar.sevap daha çok olur…" diye camiye saklar. Camide eûzü besmeleyi çeker: Kul hüvallahü'yü okur, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak, Camide eûzü besmeleyi çeker: Kul hüvallahü'yü okur, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak, Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs'ı okur; hatmi tamamlar. Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs'ı okur; hatmi tamamlar.

Bu son sûreleri okuduktan sonra hepsinin arasında; Bu son sûreleri okuduktan sonra hepsinin arasında; Allahu ekber, Allahu ekber, lâ ilâhe illallâhü vallahu ekber, Allahu ekber veli'l-lâhi'l-hamd denir. Allahu ekber, Allahu ekber, lâ ilâhe illallâhü vallahu ekber, Allahu ekber veli'l-lâhi'l-hamd denir.

Ved-Duhâ'dan aşağıya gelindiği zaman; Ved-Duhâ dâhil, oradan itibaren böyle okunur. Ved-Duhâ'dan aşağıya gelindiği zaman; Ved-Duhâ dâhil, oradan itibaren böyle okunur. Çünkü Peygamber Efendimiz'e Ved-Duhâ sûresi indiği zaman Çünkü Peygamber Efendimiz'e Ved-Duhâ sûresi indiği zaman ashâb-ı kirâm; Allah âhirette Peygamber Efendimiz'e çok mükâfat velecek!" diye duyuncaashâb-ı kirâm; Allah âhirette Peygamber Efendimiz'e çok mükâfat velecek!" diye duyunca "Allahu ekber, Allahu ekber!.." demişlerdir. Heyecanlanmışlar, sevinmişlerdir!"Allahu ekber, Allahu ekber!.." demişlerdir. Heyecanlanmışlar, sevinmişlerdir! Ondan dolayı Ved-Duhâ'dan aşağıya hatim indirilinceye kadar Ondan dolayı Ved-Duhâ'dan aşağıya hatim indirilinceye kadar o sûrelerin arkasından [Allahu ekber… denir]. o sûrelerin arkasından [Allahu ekber… denir].

"Hatim tamam oluyor, makbul dua zamanı geliyor." diye bir heyecan, bir sevinç, bir bereket…"Hatim tamam oluyor, makbul dua zamanı geliyor." diye bir heyecan, bir sevinç, bir bereket… Onun için Allahu ekber Allahu ekber deniliyor. Onun için Allahu ekber Allahu ekber deniliyor.

"Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs'ı bitirdik; unu eledik, eleği duvara astık…" "Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs'ı bitirdik; unu eledik, eleği duvara astık…"

Hayır, öyle değil; iş bitmemiştir. Müslümanın Kur'ân-ı Kerîm'le ilişkisi bitmez. Hayır, öyle değil; iş bitmemiştir. Müslümanın Kur'ân-ı Kerîm'le ilişkisi bitmez. Onun için hemen orayı bitirir bitirmez Kur'ân-ı Kerîm'in başına geçer: Onun için hemen orayı bitirir bitirmez Kur'ân-ı Kerîm'in başına geçer:

"Yâ Rabbi! Ben daha senin kitabına doyamadım, bunu bitirip de bırakacak da değilim." "Yâ Rabbi! Ben daha senin kitabına doyamadım, bunu bitirip de bırakacak da değilim."

Bismillâhirrahmânirrahîm Elhamdülillâhirabbi'l-âlemîn… yeniden başlar.Bismillâhirrahmânirrahîm

Elhamdülillâhirabbi'l-âlemîn… yeniden başlar.
Bir de Bakara sûresinin baş tarafını okuyuverir.Bir de Bakara sûresinin baş tarafını okuyuverir. Baş tarafta Elif-lâm-mîm diye sayfanın sonuna gelince tamam, artık duasını yapar.Baş tarafta Elif-lâm-mîm diye sayfanın sonuna gelince tamam, artık duasını yapar. Kur'ân-ı Kerîm'in sonunu bitirdi, başına bağladı. Kur'ân-ı Kerîm'in sonunu bitirdi, başına bağladı. Hiç kesiklik yapmadı, hemen yeni hatime başlamış oldu. O zaman el açıp dua eder. Hiç kesiklik yapmadı, hemen yeni hatime başlamış oldu. O zaman el açıp dua eder.

Hatim indirildiği için kendi kelamı okundu, hatmolundu diyeHatim indirildiği için kendi kelamı okundu, hatmolundu diye Allahu Teâlâ hazretleri sevindiğinden, duaları makbul ve müstecâb eyler. Allahu Teâlâ hazretleri sevindiğinden, duaları makbul ve müstecâb eyler. Onun için hatim duası yapmak, duada bulunmak, hatim duasına katılmak çok kârlıdır.Onun için hatim duası yapmak, duada bulunmak, hatim duasına katılmak çok kârlıdır. Çünkü Cenâb-ı Hak bir topluluk bir şeye dua ettiği zaman birisininkini kabul edipÇünkü Cenâb-ı Hak bir topluluk bir şeye dua ettiği zaman birisininkini kabul edip ötekisininkini bırakmaz!ötekisininkini bırakmaz! Birisinin hürmetine hepsini kabul eder de birisinin edepsizliğinden hepsini reddetmez! Birisinin hürmetine hepsini kabul eder de birisinin edepsizliğinden hepsini reddetmez! Cenâb-ı Hakk'ın lütfu çoktur! Cenâb-ı Hakk'ın lütfu çoktur!

Hatta hacda kurban bayramı günü; Mina'ya, Müzdelife'ye gelince Hatta hacda kurban bayramı günü; Mina'ya, Müzdelife'ye gelince Allahu Teâlâ hazretleri herkesin affını emredermiş! Melekler derlermiş ki; Allahu Teâlâ hazretleri herkesin affını emredermiş! Melekler derlermiş ki;

"Yâ Rabbi! 'Herkesin…' buyurdun ama bunların arasında deveciler var,"Yâ Rabbi! 'Herkesin…' buyurdun ama bunların arasında deveciler var, hacıya devesini kiralamış. hacıya devesini kiralamış. Hacı, vazifesini yaparken deveci orada duruyor. Sonra ondan parasını alacak,Hacı, vazifesini yaparken deveci orada duruyor. Sonra ondan parasını alacak, devesini alacak, gidecek kabilesine. devesini alacak, gidecek kabilesine. Deveci de var, bu adam hac da yapmadı. Deveci, haccı yapan kimse de değil!.." Deveci de var, bu adam hac da yapmadı. Deveci, haccı yapan kimse de değil!.."

"Olsun, onları da affedin, mağfiret edin!" diye Allahu Teâlâ hazretleri onları da affettirirmiş."Olsun, onları da affedin, mağfiret edin!" diye Allahu Teâlâ hazretleri onları da affettirirmiş. Devecileri, iş icabı gelenleri dahi affettirirmiş. Devecileri, iş icabı gelenleri dahi affettirirmiş.

Zikir meclisine katılanları da afv u mağfiret edermiş. Zikir meclisine katılanları da afv u mağfiret edermiş.

"Yâ Rabbi! Onların içinde oraya tesadüfen gelmiş, geçerken uğramış"Yâ Rabbi! Onların içinde oraya tesadüfen gelmiş, geçerken uğramış veya bir iş sebebiyle orada bulunan kimseler de var…" deyinceveya bir iş sebebiyle orada bulunan kimseler de var…" deyince Cenâb-ı Hak Teâlâ onlara buyururmuş ki; Hümü'l-kavmü lâ yeşkâ bihim celîsühüm. Cenâb-ı Hak Teâlâ onlara buyururmuş ki;

Hümü'l-kavmü lâ yeşkâ bihim celîsühüm.

"O zikredenler öyle mübarek insanlardır ki onların yanında olan insanlar da mahrum kalmaz, "O zikredenler öyle mübarek insanlardır ki onların yanında olan insanlar da mahrum kalmaz, onlar da onlardan sayılır!" Dışardan birisi geldi: onlar da onlardan sayılır!"

Dışardan birisi geldi:
"Ali Efendi seni arıyor, kahvede seni bekliyor." diye geldi, haber verdi. O anda oturuyor… "Ali Efendi seni arıyor, kahvede seni bekliyor." diye geldi, haber verdi. O anda oturuyor…

O da mağfiret olunmuş! İyilerle olmanın böyle bir faydası vardır, O da mağfiret olunmuş!

İyilerle olmanın böyle bir faydası vardır,
kötülerle olmanın da çok zararları vardır. kötülerle olmanın da çok zararları vardır.

Allah bizi hep iyilerle beraber eylesin, iyilerden eylesin. Allah bizi hep iyilerle beraber eylesin, iyilerden eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.

Allahu teâla hazretleri İslâm'ı kıymetini bilip müslümanca yaşamayı bize nasip etsin,Allahu teâla hazretleri İslâm'ı kıymetini bilip müslümanca yaşamayı bize nasip etsin, rızasını kazanmayı nasip etsin, cennetiyle cemâliyle cümlemizi müşerref eylesin. rızasını kazanmayı nasip etsin, cennetiyle cemâliyle cümlemizi müşerref eylesin.

el-Fâtiha! el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2