Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Kelime-i Tevhid’in Sevabı ve Fazileti

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 14.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Samimi Kalp ile La İlâhe İllallâh Demek, Semâvata Dair, Allah'ı Çokça Zikreyleyin, İhlas İle La İlâhe İllallâh Demek, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kelime-i Tevhid’in Sevabı ve Fazileti

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 14.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Samimi Kalp ile La İlâhe İllallâh Demek, Semâvata Dair, Allah'ı Çokça Zikreyleyin, İhlas İle La İlâhe İllallâh Demek, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Hadis imamı, büyük alim, Tirmîzî'nin Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet ettiğiHadis imamı, büyük alim, Tirmîzî'nin Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet ettiği bu hadîs-i şerîfte dervişlere büyük müjde var.bu hadîs-i şerîfte dervişlere büyük müjde var. Mü'minlere tabii, Lâ ilâhe illallah diyenlere umumî müjde aynı zamanda...Mü'minlere tabii, Lâ ilâhe illallah diyenlere umumî müjde aynı zamanda... Dervişlere kat kat sevindirici haber... Dervişlere kat kat sevindirici haber...

Mâ kâle abdun: Lâ ilâhe illallahu kattu muhlisan.Mâ kâle abdun: Lâ ilâhe illallahu kattu muhlisan. "Bir kul ihlâs ile, samimi kalp ile, tertemiz bir şekilde Lâ ilâhe illallah der demez, dedi mi...""Bir kul ihlâs ile, samimi kalp ile, tertemiz bir şekilde Lâ ilâhe illallah der demez, dedi mi..." İllâ futihat lehû ebvâbu's-semâi. "Semanın kapıları ona açılır." İllâ futihat lehû ebvâbu's-semâi. "Semanın kapıları ona açılır."

"Lâ ilâhe illallah dedi mi yedi kat semanın kapıları ona açılır." "Lâ ilâhe illallah dedi mi yedi kat semanın kapıları ona açılır."

Hattâ yufdiye ile'l-arşi. "Arş-ı Âzam'a ulaşır." "Göğe kadar, Arş'a kadar açılır." Hattâ yufdiye ile'l-arşi. "Arş-ı Âzam'a ulaşır."

"Göğe kadar, Arş'a kadar açılır."

Her zaman söylediğimiz bir şey var. Hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki semanın kapıları vardır.Her zaman söylediğimiz bir şey var. Hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki semanın kapıları vardır. Yani gökyüzü bomboş değil. Hava serbest, kapıları var.Yani gökyüzü bomboş değil. Hava serbest, kapıları var. Birinci semadan ikinci semaya geçişin kapısı var, ikinci semadan üçüncü semaya geçişin kapısı var.Birinci semadan ikinci semaya geçişin kapısı var, ikinci semadan üçüncü semaya geçişin kapısı var. Hava, bomboş, "geçerim"; öyle şey yok. Nasılsa öyle... Türkiye'nin Suriye ile hududu var mı, var.Hava, bomboş, "geçerim"; öyle şey yok. Nasılsa öyle... Türkiye'nin Suriye ile hududu var mı, var. Geniş arazi olsun, kapıları var mı, var. Bir yerinde kapısı var, her yerinden geçilmiyor.Geniş arazi olsun, kapıları var mı, var. Bir yerinde kapısı var, her yerinden geçilmiyor. Geçersen mayın döşemişler, patlıyor veya karşı taraftan ateş ediyorlar veya bu taraftan jandarma kovalıyor...Geçersen mayın döşemişler, patlıyor veya karşı taraftan ateş ediyorlar veya bu taraftan jandarma kovalıyor... Suriye ile kocaman hududu var ama sayılı kapısı var, "Şurada, şurada, şurada..." diye kapıları var. Suriye ile kocaman hududu var ama sayılı kapısı var, "Şurada, şurada, şurada..." diye kapıları var.

Demek ki semanın da belirli yerlerinde öteki semaya geçiş imkânı var.Demek ki semanın da belirli yerlerinde öteki semaya geçiş imkânı var. Ama kapı gibi her yerinden yok. Biz anlayamıyoruz.Ama kapı gibi her yerinden yok. Biz anlayamıyoruz. Semanın hududunu da anlayamıyoruz; nereden başlıyor, nereden bitiyor... Yalnız bir şey biliyoruz ki; Semanın hududunu da anlayamıyoruz; nereden başlıyor, nereden bitiyor... Yalnız bir şey biliyoruz ki;

Ve lekad zeyyenne's-semâe'd-dünyâ bi-mesâbîhâ. Ve lekad zeyyenne's-semâe'd-dünyâ bi-mesâbîhâ.

Allahu Teâlâ hazretleri en yakın semayı yıldızlarla donattığını beyan ediyor. "Vay! O my God!" Allahu Teâlâ hazretleri en yakın semayı yıldızlarla donattığını beyan ediyor.

"Vay! O my God!"

Bütün bu yıldızların olduğu "sema" dediğimiz varsa o zaman ikinci sema ne kadar uzakta, biliyor musunuz? Bütün bu yıldızların olduğu "sema" dediğimiz varsa o zaman ikinci sema ne kadar uzakta, biliyor musunuz?

Tahayyül edemezsiniz. Tahayyül edemezsiniz.

Bir genel müdür arkadaşımın odasına gitmiştim de orada dünyanın fezadaki yerini bir kağıda işlemişler.Bir genel müdür arkadaşımın odasına gitmiştim de orada dünyanın fezadaki yerini bir kağıda işlemişler. Tabii genel müdürlüğün kartonu olduğu için duvardan çekip alamadım. Tabii genel müdürlüğün kartonu olduğu için duvardan çekip alamadım. Özel yeri olsaydı onu alırdım. Alamadım. "Ya şundan bana sağlasana." dedim, o da; "Olur." dedi.Özel yeri olsaydı onu alırdım. Alamadım. "Ya şundan bana sağlasana." dedim, o da; "Olur." dedi. "Olur" filan dedi ama gelmedi bize. "Olur" filan dedi ama gelmedi bize. Fakat işte dünya güneş sistemi içinde şurada, ondan sonra bilmem... Fakat işte dünya güneş sistemi içinde şurada, ondan sonra bilmem... Dünya fezada o kadar küçük bir yerde ki sırf yedi gezegen ve dünyanınDünya fezada o kadar küçük bir yerde ki sırf yedi gezegen ve dünyanın ve güneşin olduğu mıntıkadan dışarı çıkmak için füzeye binsek 20 bin yılın geçmesi gerekiyormuş.ve güneşin olduğu mıntıkadan dışarı çıkmak için füzeye binsek 20 bin yılın geçmesi gerekiyormuş. 20 bin yıl, bir yıl değil! 20 bin yıl geçmesi gerekiyor.20 bin yıl, bir yıl değil! 20 bin yıl geçmesi gerekiyor. Küre hareket ediyor fezada, 20 bin yıl biz gelecekmişiz deKüre hareket ediyor fezada, 20 bin yıl biz gelecekmişiz de ondan sonra güneş sisteminin dışına başka yıldızların mıntıkasına gelecekmişiz.ondan sonra güneş sisteminin dışına başka yıldızların mıntıkasına gelecekmişiz. Yani fezanın derinliği akıl almaz. Yani fezanın derinliği akıl almaz.

Ve lekad zeyyenne's-semâe'd-dünyâ bi-mesâbîha. "Dünya semasını yıldızlarıyla bezedik." Ve lekad zeyyenne's-semâe'd-dünyâ bi-mesâbîha. "Dünya semasını yıldızlarıyla bezedik."

Birinci sema yıldızlarla bezenmiş ondan sonra yıldızsız başka semalar var.Birinci sema yıldızlarla bezenmiş ondan sonra yıldızsız başka semalar var. Büyüklüğünü tasavvur etmek mümkün değil. Mehtaplı gecede bahçeye çık. Büyüklüğünü tasavvur etmek mümkün değil. Mehtaplı gecede bahçeye çık. Afedersiniz mehtapsız gecede bulutsuz bulutsuz mehtapsız gecede bahçeye çık gökyüzüne bak.Afedersiniz mehtapsız gecede bulutsuz bulutsuz mehtapsız gecede bahçeye çık gökyüzüne bak. Muazzam bir boşluk Allahüekber dersiniz candan. İhlaslı Allahı sevmek.Muazzam bir boşluk Allahüekber dersiniz candan. İhlaslı Allahı sevmek. Allahüekber şu mülkünün azametine büyüklüğüne bak. Bütün bunları geçiyor. Allahüekber şu mülkünün azametine büyüklüğüne bak. Bütün bunları geçiyor. Bütün bu fezayı geçiyor. Yedi kat semanın kapılarında melekler durdurmuyor.Bütün bu fezayı geçiyor. Yedi kat semanın kapılarında melekler durdurmuyor. Engellemiyorlar Lâ ilâhe illallahı arşı azama uzanıyor. Allahu Ekber! Engellemiyorlar Lâ ilâhe illallahı arşı azama uzanıyor.

Allahu Ekber!

Vesia kürsiyühü's-semâvâti ve'l-arda. Bu yedi kat semadan sonra ne var? Vesia kürsiyühü's-semâvâti ve'l-arda.

Bu yedi kat semadan sonra ne var?

Cenâb-ı Hakk'ın kürsüsü var. Âyetleriyle bildiriliyor.Cenâb-ı Hakk'ın kürsüsü var. Âyetleriyle bildiriliyor. Allah'ın kürsüsü yedi kat semavâtı ve arzı kuşatmıştır. Allah'ın kürsüsü var. Allah'ın kürsüsü yedi kat semavâtı ve arzı kuşatmıştır. Allah'ın kürsüsü var. Arş-ı Âzam yanında kürsü küçücük kalıyor. Fesübhanallah!Arş-ı Âzam yanında kürsü küçücük kalıyor. Fesübhanallah! Yedi kat semâvatı kürsü alıyor, ondan sonra Arş'ın yanında daYedi kat semâvatı kürsü alıyor, ondan sonra Arş'ın yanında da Allah'ın azametinden büyüklüğünü anla ki Arş-ı Âzam deniliyor. Arş-ı Âzam, yani en büyük Arş.Allah'ın azametinden büyüklüğünü anla ki Arş-ı Âzam deniliyor. Arş-ı Âzam, yani en büyük Arş. Arş-ı Âzam'ın yanında bu yedi kat semâvatı kuşatan kürsü azıcık, küçücük bir şey kalıyor.Arş-ı Âzam'ın yanında bu yedi kat semâvatı kuşatan kürsü azıcık, küçücük bir şey kalıyor. Bunları geçiyor, Arş-ı Âzam'a ulaşıyor. Lâ ilâhe illallah. Bunları geçiyor, Arş-ı Âzam'a ulaşıyor.

Lâ ilâhe illallah.

Cenâb-ı Hakk kulunun Lâ ilâhe illallah dedi mi sevdiğinden meleklere engellettirmiyor,Cenâb-ı Hakk kulunun Lâ ilâhe illallah dedi mi sevdiğinden meleklere engellettirmiyor, gümrüklerde taktırmıyor, aylar yıllar geçmiyor...gümrüklerde taktırmıyor, aylar yıllar geçmiyor... Halbuki ışığın falanca yıldızdan bize gelişi için bilmem kaç yüz bin yıl geçiyor.Halbuki ışığın falanca yıldızdan bize gelişi için bilmem kaç yüz bin yıl geçiyor. Bir ışık o kadar hızlı gittiği halde... Bir ışık o kadar hızlı gittiği halde... Demek ki ihlâsla Lâ ilâhe illallah diyenler Allah'ın sevgili kulu olurlar,Demek ki ihlâsla Lâ ilâhe illallah diyenler Allah'ın sevgili kulu olurlar, kazanırlar, kazanırlar, kazanırlar...Onun için "dervişlere büyük müjde" dedim. kazanırlar, kazanırlar, kazanırlar...Onun için "dervişlere büyük müjde" dedim. Çünkü öteki müslümanlar da Lâ ilâhe illallah diyor,Çünkü öteki müslümanlar da Lâ ilâhe illallah diyor, zaten İslâm'a girerken Eşhedü en lâ ilâhe illallah deniliyor.zaten İslâm'a girerken Eşhedü en lâ ilâhe illallah deniliyor. Diyor da Lâ ilâhe illallah'ı çok diyenin sevabı çok oluyor. Diyor da Lâ ilâhe illallah'ı çok diyenin sevabı çok oluyor.

Bir yöreye gittin, üzümleri topluyorsun.Bir yöreye gittin, üzümleri topluyorsun. Bir sepet toplarsan mı para kazanırsın, 10 sepet toplarsan mı daha çok kazanırsın? Bir sepet toplarsan mı para kazanırsın, 10 sepet toplarsan mı daha çok kazanırsın? Yüz sepet toplarsan mı daha çok kazanırsın, bin sepet toplarsan mı? Yüz sepet toplarsan mı daha çok kazanırsın, bin sepet toplarsan mı?

"Hocam bin sepet toplanmaz, yüz sepet de toplanmaz." diyoruz."Hocam bin sepet toplanmaz, yüz sepet de toplanmaz." diyoruz. Ama Lâ ilâhe illallah'ı çok söyleyenin sevabı çok fazla oluyor. Ondan anla. Yani dünyevî işlerden kıyasla. Ama Lâ ilâhe illallah'ı çok söyleyenin sevabı çok fazla oluyor. Ondan anla. Yani dünyevî işlerden kıyasla.

Ötekiler bir defa, iki defa Lâ ilâhe illallah diyor, ondan sonra kahveye gidiyor,Ötekiler bir defa, iki defa Lâ ilâhe illallah diyor, ondan sonra kahveye gidiyor, akşama kadar boşuna bu nefesler tükeniyor. Bu aldığımız nefesler sayılı...akşama kadar boşuna bu nefesler tükeniyor. Bu aldığımız nefesler sayılı... "Şu kadar nefes alacak insan" diye ömrü tayin edilmiş."Şu kadar nefes alacak insan" diye ömrü tayin edilmiş. Nefesler kahvede geçiyor, eğlencede geçiyor, fıkrada geçiyor, şarkıda türküde geçiyor.Nefesler kahvede geçiyor, eğlencede geçiyor, fıkrada geçiyor, şarkıda türküde geçiyor. Lâ ilâhe illallah demiyor. Çalışan adam çalışırken, işçi badanayı yaparken, Lâ ilâhe illallah demiyor. Çalışan adam çalışırken, işçi badanayı yaparken, Lâ ilâhe illallah dese der, diyebilir;Lâ ilâhe illallah dese der, diyebilir; ama türkü tutturuyor, ıslık çalıyor. Şoför giderken Lâ ilâhe illallah dese der; ama öyle yapmıyor.ama türkü tutturuyor, ıslık çalıyor. Şoför giderken Lâ ilâhe illallah dese der; ama öyle yapmıyor. İnsan, emekli memur; sabahleyin kalkıyor, tıraşını oluyor. Türkiye'de sakal filan bırakmaz,İnsan, emekli memur; sabahleyin kalkıyor, tıraşını oluyor. Türkiye'de sakal filan bırakmaz, Ondan sonra emekli memur akşama kadar dolaşıyor, geliyor.Ondan sonra emekli memur akşama kadar dolaşıyor, geliyor. "Akşam ne yaptın?" diye sorsan, omuzlarını kaldıracak; hiçbir şey. "Akşam ne yaptın?" diye sorsan, omuzlarını kaldıracak; hiçbir şey.

Biz de çoğumuz öyle yapıyoruz. Ömürlerimizi zâyi ediyoruz, yani harcıyoruz, boşuna harcıyoruz.Biz de çoğumuz öyle yapıyoruz. Ömürlerimizi zâyi ediyoruz, yani harcıyoruz, boşuna harcıyoruz. Musluk açık kalmış, mutfakta [akıyor.]Musluk açık kalmış, mutfakta [akıyor.] Hanım unutmuş musluğu, biz de kalkmışız, gezmeye gitmişiz; Hanım unutmuş musluğu, biz de kalkmışız, gezmeye gitmişiz; eve dönmüşüz, musluk bütün kuvvetiyle o kadar zaman akmış. İçimiz gider. eve dönmüşüz, musluk bütün kuvvetiyle o kadar zaman akmış. İçimiz gider. Ne olacak, o nihayet su... Şurada baraj var, gökten Allah yağmuru şakır şakır indiriyor;Ne olacak, o nihayet su... Şurada baraj var, gökten Allah yağmuru şakır şakır indiriyor; ama ömür gitti mi bir daha gelmiyor. ama ömür gitti mi bir daha gelmiyor. Bir saniye bile gitsin, bir daha telefi etmek, tamir etmek, bulmak mümkün değil. Bir saniye bile gitsin, bir daha telefi etmek, tamir etmek, bulmak mümkün değil. Ömür gitti gidiyor, bir nefes gitti mi uçuyor. Boşuna vakit geçirenler kaybediyor.Ömür gitti gidiyor, bir nefes gitti mi uçuyor. Boşuna vakit geçirenler kaybediyor. Vaktini değerlendirip Lâ ilâhe illallah diyenler sevapları kazanıyor. Vaktini değerlendirip Lâ ilâhe illallah diyenler sevapları kazanıyor.

Onun için, önce dervişlere büyük müjde bu, ondan sonra "Onların da sevabı var." diyeOnun için, önce dervişlere büyük müjde bu, ondan sonra "Onların da sevabı var." diye müslümanlara müjde diyoruz; çünkü onlar da Lâ ilâhe illallah diyorlar, ama az diyorlar. müslümanlara müjde diyoruz; çünkü onlar da Lâ ilâhe illallah diyorlar, ama az diyorlar. Halbuki Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bize buyuruyor ki; Halbuki Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bize buyuruyor ki;

Üzkürullâhe zikran kesîrâ. Zikran kesîrâ ne demek? "Allah'ı çok zikreyleyin, zikriyle zikreyleyin..." Üzkürullâhe zikran kesîrâ.

Zikran kesîrâ ne demek?

"Allah'ı çok zikreyleyin, zikriyle zikreyleyin..."

Allah, Lâ ilâhe illallah, hadi yallah... Öyle değil. Allah, Allah... Lâ ilâhe illallah, Lâ ilâhe illallah...Allah, Lâ ilâhe illallah, hadi yallah... Öyle değil. Allah, Allah... Lâ ilâhe illallah, Lâ ilâhe illallah... Şeyhlerimiz bize talim ettiriyorlar, ne diyorlar? Bir nefes al.Şeyhlerimiz bize talim ettiriyorlar, ne diyorlar?

Bir nefes al.
Hayalinde de tasavvur ederek Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah... de. Hayalinde de tasavvur ederek Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah... de. Bir nefeste Hu, bırak. "21'e kadar çıkar bu zikri." diyor. Bir nefeste Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah...Bir nefeste Hu, bırak. "21'e kadar çıkar bu zikri." diyor. Bir nefeste Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah... 21 tane yapabilecek. Yapabiliyor. Yapılıyor. Bunu niye öğretiyor? 21 tane yapabilecek. Yapabiliyor. Yapılıyor. Bunu niye öğretiyor?

Hem kazancı çok olsun diye, hem de sessiz dil dudak kıpırdamadan nefesi alıp daHem kazancı çok olsun diye, hem de sessiz dil dudak kıpırdamadan nefesi alıp da içinden zikretmeye alıştırmak, kuvvetlendirmek için yapıyor. Hem de bu âhir ömre talim. içinden zikretmeye alıştırmak, kuvvetlendirmek için yapıyor. Hem de bu âhir ömre talim. Son nefeste iman ile göçelim, eşhedü en lâ ilâhe illallah deyip göçelim. Son nefeste iman ile göçelim, eşhedü en lâ ilâhe illallah deyip göçelim. Ama sen öyle kahvelerde lak lak lak diye ömür geçirirsen son nefesinde de lak lak diye göçersin.Ama sen öyle kahvelerde lak lak lak diye ömür geçirirsen son nefesinde de lak lak diye göçersin. Bu böyle, nasıl yaşarsa öyle göçer insan... Islıkla, şarkıyla... Bir de ıslıkla uğurlama çıktı şimdi.Bu böyle, nasıl yaşarsa öyle göçer insan...

Islıkla, şarkıyla... Bir de ıslıkla uğurlama çıktı şimdi.
Cenazeyi ıslıkla, şarkıyla, alkışla, şakır şakır öyle uğurluyorlar.Cenazeyi ıslıkla, şarkıyla, alkışla, şakır şakır öyle uğurluyorlar. Bir tanesi -Cenk Koray- "Beni öyle uğurlamayın." demiş. O bile hoşlanmamış bu işten. Bir tanesi -Cenk Koray- "Beni öyle uğurlamayın." demiş. O bile hoşlanmamış bu işten.

İkinci hadîs-i şerîf. Yineİkinci hadîs-i şerîf. Yine Lâ ilâhe illallahcılara müjde... Hû'culara... Hû'cu Hû diyor. "Hû'cu" deyince "O" Allah demek.Lâ ilâhe illallahcılara müjde... Hû'culara... Hû'cu Hû diyor. "Hû'cu" deyince "O" Allah demek. "O" demek, Hû, Allah'ın isimlerinden biri. Hu. Evet. Aynı zamanda "o" demek; ama "Allah" demek. "O" demek, Hû, Allah'ın isimlerinden biri. Hu. Evet. Aynı zamanda "o" demek; ama "Allah" demek. Sonra gayet bak kolay çıkıyor. Hû. En kolay söylenen söz nedir? Hû'dur.Sonra gayet bak kolay çıkıyor. Hû.

En kolay söylenen söz nedir?

Hû'dur.
Nefes Hu alıp verirken hasta bile ağrısı sızısı çok; hu hu hu...Nefes Hu alıp verirken hasta bile ağrısı sızısı çok; hu hu hu... Çok kolay yani, bundan daha kolay bir söylenecek laf yok. Çok kolay yani, bundan daha kolay bir söylenecek laf yok.

"Hû'cular", "gericiler" deyince millet sanıyor ki böyle kendilerini yiyecek birileri geliyor."Hû'cular", "gericiler" deyince millet sanıyor ki böyle kendilerini yiyecek birileri geliyor. Birileri var sanıyor.Birileri var sanıyor. Korkuyorlar, gazeteciler ondan sonra onların böyle zikrederken hareketlerini gösteriyorlar,Korkuyorlar, gazeteciler ondan sonra onların böyle zikrederken hareketlerini gösteriyorlar, halk nefret etsin diye. halk nefret etsin diye.

Peki, tamam, git bir de barda, pavyondaki deli zıpırların zıplayışını çek.Peki, tamam, git bir de barda, pavyondaki deli zıpırların zıplayışını çek. Onlar daha mı az zıplıyorlar, dans edenler? Çılgınca...Onlar daha mı az zıplıyorlar, dans edenler? Çılgınca... Meşhur bir şarkıcı geliyor, stadyumlar doluyor, yer yerinden oynuyor. Meşhur bir şarkıcı geliyor, stadyumlar doluyor, yer yerinden oynuyor. Hoplama, zıplama, barlarda danslar, bilmem neler, her tarafı oynuyor. Hoplama, zıplama, barlarda danslar, bilmem neler, her tarafı oynuyor. Sen kimin yârisin yavrum, her tarafın oynak. Her tarafı oynuyor. Her tarafı oynuyor. Dansmış bunun adı!Sen kimin yârisin yavrum, her tarafın oynak. Her tarafı oynuyor. Her tarafı oynuyor. Dansmış bunun adı! Onlara bir şey yok. Ama müslümanlar Lâ ilâhe illallah dedi diye televizyona çekiyorlar,Onlara bir şey yok. Ama müslümanlar Lâ ilâhe illallah dedi diye televizyona çekiyorlar, ondan sonra "Ne korkunç bu adamlar, sizi yer!" diye korkutuyorlar. ondan sonra "Ne korkunç bu adamlar, sizi yer!" diye korkutuyorlar.

Rahmetli Şeyh Şamil hazretlerini yakalayabilmişler, esir olmuş.Rahmetli Şeyh Şamil hazretlerini yakalayabilmişler, esir olmuş. Rusya'da almışlar, balolara, toplantılara filan götürüyorlar.Rusya'da almışlar, balolara, toplantılara filan götürüyorlar. E ne yapsın, müslüman adam, onların [işlerini] sevmiyor; esnemiş.E ne yapsın, müslüman adam, onların [işlerini] sevmiyor; esnemiş. Belki de mahsustan esnedi; "Uykum geldi, bırakın beni" gibilerden... Belki de mahsustan esnedi; "Uykum geldi, bırakın beni" gibilerden... Bir tanesi oradan bir şey söylemiş. Zeki tabii, uyanık müslüman. "Ne dedi?" "Yok efendim..." Bir tanesi oradan bir şey söylemiş. Zeki tabii, uyanık müslüman.

"Ne dedi?"

"Yok efendim..."

"Ne dedi? Söyleyin, tercüme edin." "'Ağzını açınca bizi yiyecek.' dedi." "Ne dedi? Söyleyin, tercüme edin."

"'Ağzını açınca bizi yiyecek.' dedi."

"Söyleyin ona, korkmasın, müslüman domuz eti yemez." demiş. "Söyleyin ona, korkmasın, müslüman domuz eti yemez." demiş.

Mübarek hem mücahit,Mübarek hem mücahit, hem zeki tabii imanın verdiği bir uyanıklık var yani. hem zeki tabii imanın verdiği bir uyanıklık var yani.

İkinci hadîs-i şerîf: Mâ kâle abdun: Lâ ilâhe illallahu muhlisan illâ saidetİkinci hadîs-i şerîf:

Mâ kâle abdun: Lâ ilâhe illallahu muhlisan illâ saidet
lâ yerüddühâ hicâbun fe-izâ vâsalet ila'llâhi teâlâ nazara'llâhu ilâ kâilihâ lâ yerüddühâ hicâbun fe-izâ vâsalet ila'llâhi teâlâ nazara'llâhu ilâ kâilihâ ve hakkun ala'llâhi ella yanzure ilâ muvahhidin illâ rahimehû. ve hakkun ala'llâhi ella yanzure ilâ muvahhidin illâ rahimehû.

Bu hadisten hepinizden müjdemi isterim! Bu hadisten hepinizden müjdemi isterim!

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ınPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın bize rivayet ettiğine göre, Hatîb-i Bağdâdî kaydetmiş, diyor ki; bize rivayet ettiğine göre, Hatîb-i Bağdâdî kaydetmiş, diyor ki;

Mâ kâle abdun: Lâ ilâhe illallahu muhlisan. "Bir kul ihlâs ile Lâ ilâhe illallahMâ kâle abdun: Lâ ilâhe illallahu muhlisan. "Bir kul ihlâs ile Lâ ilâhe illallah der demez..." İllâ saidet. "O Lâ ilâhe illallah semalara yükselir." der demez..." İllâ saidet. "O Lâ ilâhe illallah semalara yükselir."

Saidet, "yükselir" demek. Saad eder.Saidet, "yükselir" demek. Saad eder. Bu Suudi Arabistan'dan değil, o "su" ile bu "sad" ile suud "yükselmek" demek. Bu Suudi Arabistan'dan değil, o "su" ile bu "sad" ile suud "yükselmek" demek.

Lâ ilâhe illallah der demez suud eder. Bu mübarek söz, kelime yükselir. Lâ ilâhe illallah der demez suud eder. Bu mübarek söz, kelime yükselir.

Lâ yerüddühâ hicâbun. "Göklerde hiçbir şey onu engellemez." "Hiçbir perde perdelemez, önünü tutmaz, gider." Lâ yerüddühâ hicâbun. "Göklerde hiçbir şey onu engellemez."

"Hiçbir perde perdelemez, önünü tutmaz, gider."

Fe-izâ vâsalet ila'llâhi teâlâ. "Cenâb-ı Hakk'ın divanına vasıl olunca..." Fe-izâ vâsalet ila'llâhi teâlâ. "Cenâb-ı Hakk'ın divanına vasıl olunca..."

"Lâ ilâhe illallah sözü dergâh-ı izzetine vâsıl olunca..." "Lâ ilâhe illallah sözü dergâh-ı izzetine vâsıl olunca..."

Nazara'llâhu ilâ kâilihâ. "Cenâb-ı Hak Teâlâ onu söyleyene nazar eder." Nazara'llâhu ilâ kâilihâ. "Cenâb-ı Hak Teâlâ onu söyleyene nazar eder."

Lâ ilâhe illallah diyene Allahu Teâlâ hazretleri nazar eyler. Lâ ilâhe illallah diyene Allahu Teâlâ hazretleri nazar eyler.

Ve diyor ki Peygamber Efendimiz; Ve diyor ki Peygamber Efendimiz;

Ve hakkun ala'llâhi. "Allah'ın üzerine haktır ki, mutlaka muhakkaktır ki şöyle yapar;"Ve hakkun ala'llâhi. "Allah'ın üzerine haktır ki, mutlaka muhakkaktır ki şöyle yapar;" Ellâ yanzure ilâ muvahhidin. Ellâ yanzure ilâ muvahhidin. Allah'ı bir bilen bir muvahhid kula Allah nazar etti mi..."Allah'ı bir bilen bir muvahhid kula Allah nazar etti mi..." İllâ rahimehû. "Rahmetine erdirir, vâsıl eder. Ona rahmeder." İllâ rahimehû. "Rahmetine erdirir, vâsıl eder. Ona rahmeder."

Onun için, biz doğru yoldayız, muhterem kardeşlerim!Onun için, biz doğru yoldayız, muhterem kardeşlerim! Allah'a hamd ü senâlar olsun, biz doğru yoldayız.Allah'a hamd ü senâlar olsun, biz doğru yoldayız. Zikri inkâr edenler çok yanlış yolda, hatta küfre kadar giderler.Zikri inkâr edenler çok yanlış yolda, hatta küfre kadar giderler. Alay edenler, inkâr edenler yanlış yolda. Bizim yolumuz doğru. Alay edenler, inkâr edenler yanlış yolda. Bizim yolumuz doğru.

Cenâb-ı Hak Teâlâ hazretleri bizi ömrümüz boyunca zikrullahtan,Cenâb-ı Hak Teâlâ hazretleri bizi ömrümüz boyunca zikrullahtan, tevhidden, Lâ ilâhe illallah'dan ayırmasın. Son nefeste de o imanıyla öyle göçmeyi nasip eylesin. tevhidden, Lâ ilâhe illallah'dan ayırmasın. Son nefeste de o imanıyla öyle göçmeyi nasip eylesin.

Üçüncü hadîs-i şerîf... Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bir dua öğretecek.Üçüncü hadîs-i şerîf... Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bir dua öğretecek. Bunu ezberleyin, çok mühim. Babam bana yazmıştı kendi el yazısıyla; "Evlâdım, bununla dua et." diye.Bunu ezberleyin, çok mühim. Babam bana yazmıştı kendi el yazısıyla; "Evlâdım, bununla dua et." diye. Allah selamet versin, ömrünü uzun etsin. Çok önemli bir duadır bu, dikkat edin. Allah selamet versin, ömrünü uzun etsin. Çok önemli bir duadır bu, dikkat edin.

Hz. Ali Efendimiz'den. Mâ kale abdun: Allâhümme rabbe's-semâvâti's-seb'i ve rabbe'l-arşi'l-azîmHz. Ali Efendimiz'den.

Mâ kale abdun: Allâhümme rabbe's-semâvâti's-seb'i ve rabbe'l-arşi'l-azîm
ikfinî külle mühimmin min haysü şi'te ve min eyne şi'te. İllâ ezheba'llâhu teâlâ hemmehû. ikfinî külle mühimmin min haysü şi'te ve min eyne şi'te. İllâ ezheba'llâhu teâlâ hemmehû.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

"Bir kul Allâhümme rabbe's-semâvâti's-seb'i ve rabbe'l-arşi'l-azîm derse..." Ne demek bu? "Bir kul Allâhümme rabbe's-semâvâti's-seb'i ve rabbe'l-arşi'l-azîm derse..."

Ne demek bu?

Rabbe's-semâvâti's-seb'i. "Yedi kat semanın Rabbi..."Rabbe's-semâvâti's-seb'i. "Yedi kat semanın Rabbi..." Ve rabbe'l-arşi'l-azîm. "Arş-ı Azîm'in rabbi, ey Allahım!" derse bir kul... Ve rabbe'l-arşi'l-azîm. "Arş-ı Azîm'in rabbi, ey Allahım!" derse bir kul...

"Ey Allahım!" dedikten sonra ne diyecek? İkfinî külle mühimmin."Ey Allahım!" dedikten sonra ne diyecek?

İkfinî külle mühimmin.
"Beni meşgul eden, beni tasalandıran, benim için endişe kaynağı olan her işimde tam bana yardım eyle,"Beni meşgul eden, beni tasalandıran, benim için endişe kaynağı olan her işimde tam bana yardım eyle, işimi gör, kifâyet eyle. Benim işime, sıkıntıma çare ihsan eyle.işimi gör, kifâyet eyle. Benim işime, sıkıntıma çare ihsan eyle. O gamımı, kederimi, üzüntümü, tasamı izale eyle." O gamımı, kederimi, üzüntümü, tasamı izale eyle."

Min haysü şi'te. "Nereden istersen, ne zaman istersen, ne şekilde istersen,Min haysü şi'te. "Nereden istersen, ne zaman istersen, ne şekilde istersen, ne tarzda istersen hallet işimi de nasıl halledersen hallet." ne tarzda istersen hallet işimi de nasıl halledersen hallet."

Min eyne şi'te. "Nereden halledersen, ne zaman istersen,Min eyne şi'te. "Nereden halledersen, ne zaman istersen, ne yolla istersen yâ Rabbi, benim tasamı hallet, benim hacetimi gör." ne yolla istersen yâ Rabbi, benim tasamı hallet, benim hacetimi gör."

"Benim işimi rast getir. Bana yardım eyle. Beni bu tasadan kurtar. Bu tasamı karşıla."Benim işimi rast getir. Bana yardım eyle. Beni bu tasadan kurtar. Bu tasamı karşıla. Üzüntümü gider, istediğimi ver." diye böyle dua ederse... Üzüntümü gider, istediğimi ver." diye böyle dua ederse...

İllâ ezheba'llâhu teâlâ.İllâ ezheba'llâhu teâlâ. "Böyle dua ederse böyle dua edenin Allah tasasını, üzüntüsünü izale eder, giderir." Onu kurtarır. "Böyle dua ederse böyle dua edenin Allah tasasını, üzüntüsünü izale eder, giderir." Onu kurtarır.

Nasıl dua edeceğiz? Allâhümme rabbe's-semâvâti's-seb'i ve rabbe'l-arşi'l-azîmNasıl dua edeceğiz?

Allâhümme rabbe's-semâvâti's-seb'i ve rabbe'l-arşi'l-azîm
ikfinî külle mühimmin min haysü şi'te ve min eyne şi'te. ikfinî külle mühimmin min haysü şi'te ve min eyne şi'te.

Yazayım ben bunu, dağıtayım. Sayfa 377. Dördüncü hadîs-i şerîf. Yazayım ben bunu, dağıtayım. Sayfa 377. Dördüncü hadîs-i şerîf.

Allahu Teâlâ hazretleri bizim de tasalarımızı, üzüntülerimizi, kederlerimizi,Allahu Teâlâ hazretleri bizim de tasalarımızı, üzüntülerimizi, kederlerimizi, sıkıntılarımızı böylece dua edelim, izale edesin. İki cihanda tasasız, gamsız, bahtiyar eylesin.sıkıntılarımızı böylece dua edelim, izale edesin. İki cihanda tasasız, gamsız, bahtiyar eylesin. Cennetiyle cemâliyle cümlemizi müşerref eylesin. el-Fâtiha! Cennetiyle cemâliyle cümlemizi müşerref eylesin.

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2