Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Kıyamet Alâmetleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Şa'bân 1406 / 27.04.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ahir Zamanda Olacak Bazı Kötülükler, Çok Sevaplı Bir Hamd , Yöneticinin Öldürülmesi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kıyamet Alâmetleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Şa'bân 1406 / 27.04.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ahir Zamanda Olacak Bazı Kötülükler, Çok Sevaplı Bir Hamd , Yöneticinin Öldürülmesi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Nahmeduhû bi-cemîi mehâmidihî lehü'l-hamdu kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve-li azîmi sultânihî.Nahmeduhû bi-cemîi mehâmidihî lehü'l-hamdu kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve-li azîmi sultânihî. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayri halkihî seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaînVe's-salâtu ve's-selâmu alâ hayri halkihî seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Vellezî nefsî bi-yedihî lâ tekûmu's-sâatu hattâ yazhere'l-fuhşuVellezî nefsî bi-yedihî lâ tekûmu's-sâatu hattâ yazhere'l-fuhşu ve'l-buhlu ve yuhavvene'l-emînu ve yü'temene'l-hâinu ve yehlike'l-vuûlu ve't-tazhere't-tuhûtu.ve'l-buhlu ve yuhavvene'l-emînu ve yü'temene'l-hâinu ve yehlike'l-vuûlu ve't-tazhere't-tuhûtu. Kîle: ve me'l-vuûlu ve't-tuhûtu? Kâle: el-vuûlu vücûhu'n-nâsi Kîle: ve me'l-vuûlu ve't-tuhûtu? Kâle: el-vuûlu vücûhu'n-nâsi ve't-tuhûtu ellezî kânu tahte akdâmihim lâ yu'lemu bihim. ve't-tuhûtu ellezî kânu tahte akdâmihim lâ yu'lemu bihim.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 459. sayfasının başındanbir demet Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 459. sayfasının başından itibaren okumaya devam edeceğiz. itibaren okumaya devam edeceğiz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce, Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce, Peygamber Efendimiz'e sevgimizin, ümmetliğimizin, bağlılığımızın,Peygamber Efendimiz'e sevgimizin, ümmetliğimizin, bağlılığımızın, saygımızın bir nişânesi olmak üzere onun ruhuna hediye olsun diye ve cümle âl'inin, ashâbının,saygımızın bir nişânesi olmak üzere onun ruhuna hediye olsun diye ve cümle âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbabının ve sâir enbiyâ ve mürselînin, cümle sâlihînin, mukarrabînin ruhlarına etbâının, ahbabının ve sâir enbiyâ ve mürselînin, cümle sâlihînin, mukarrabînin ruhlarına ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ervâhına ve hâsseten okuduğumuz eseri telif eylemiş olanervâhına ve hâsseten okuduğumuz eseri telif eylemiş olan Gümüşhaneli Hocamız'ın ruhuna, kendisinden feyz aldığımız Mehmed Zahid Kotku Hocamız'ın ruhunaGümüşhaneli Hocamız'ın ruhuna, kendisinden feyz aldığımız Mehmed Zahid Kotku Hocamız'ın ruhuna hediye olmak üzere; bu beldeleri fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gâzilerin, hediye olmak üzere; bu beldeleri fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gâzilerin, mücahitlerin ruhlarına, bu beldede medfun bulunan enbiyâ ve sahabe ve tâbiînmücahitlerin ruhlarına, bu beldede medfun bulunan enbiyâ ve sahabe ve tâbiîn ve salihlerin ruhlarına hediye olmak üzere; içinde bulunduğumuz caminin yapılmasını sağlamış olanve salihlerin ruhlarına hediye olmak üzere; içinde bulunduğumuz caminin yapılmasını sağlamış olan İskender Paşa'nın ve tamir ettirip bu güzel hâle gelmesine maddeten mânen yardımcı olanların İskender Paşa'nın ve tamir ettirip bu güzel hâle gelmesine maddeten mânen yardımcı olanların cümlesinin kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; cümlesinin kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere nice mesafeler kat edip bu ilim meclisine uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere nice mesafeler kat edip bu ilim meclisine cem' olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin cem' olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; ayrıca biz yaşayan müslümanların da ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; ayrıca biz yaşayan müslümanların da dünya ve âhiret saadetine ermemize vesile olması dileğiyle dünya ve âhiret saadetine ermemize vesile olması dileğiyle bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. Buyurun. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. Buyurun.

Okunması geri kalmış bazı hadîs-i şerîfler var. Okunması geri kalmış bazı hadîs-i şerîfler var.

Vellezi beğasenî bi'l-hakkı lâ tenkadî hâzihi'd-dünyâ hattâ yekaa bihimü'l-hasfuVellezi beğasenî bi'l-hakkı lâ tenkadî hâzihi'd-dünyâ hattâ yekaa bihimü'l-hasfu ve'l-meshu ve'l-kazfu. Kâlu: metâ zâke yâ Nebiyyallah? ve'l-meshu ve'l-kazfu. Kâlu: metâ zâke yâ Nebiyyallah? Kâle: izâ raeytümü'n-nisâe kad rakibne's-sürûce ve kesreti'l-kaynâtü Kâle: izâ raeytümü'n-nisâe kad rakibne's-sürûce ve kesreti'l-kaynâtü ve şühide şehâdâtu'z-zûri ve şüribe'l-hamru lâ yüstahfâ bihîve şühide şehâdâtu'z-zûri ve şüribe'l-hamru lâ yüstahfâ bihî ve şeribe'l-musallûne fî âniyeti ehli'ş-şirki'z-zehebi fe'l-fıddati ve şeribe'l-musallûne fî âniyeti ehli'ş-şirki'z-zehebi fe'l-fıddati ve'stağne'r-ricâlü bi'r-ricâli en-nisâu bi'n-nisâi fe'stedfirû ve'steiddûve'stağne'r-ricâlü bi'r-ricâli en-nisâu bi'n-nisâi fe'stedfirû ve'steiddû ve't-teku'l-kazfe mine's-semâi. ve't-teku'l-kazfe mine's-semâi.

Bu hadîs-i şerîf 458. sayfanın hadîs-i şerîflerinden. Bu hadîs-i şerîf 458. sayfanın hadîs-i şerîflerinden. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Müstedrek'te, Beyhakî'de kaydedilmiş. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Müstedrek'te, Beyhakî'de kaydedilmiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ifadesi şöyle: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ifadesi şöyle:

"Beni hak olarak gönderene andolsun ki..." "Beni hak olarak gönderene andolsun ki..."

"Beni hak peygamber olarak gönderen, ba'seden, insanlara"Beni hak peygamber olarak gönderen, ba'seden, insanlara peygamber olarak gönderen Allah'a and olsun, yemin olsun ki..." peygamber olarak gönderen Allah'a and olsun, yemin olsun ki..."

Lâ tenkadî hâzihi'd-dünyâ. "Bu dünya hayatı sona ermeyecek."Lâ tenkadî hâzihi'd-dünyâ. "Bu dünya hayatı sona ermeyecek." Hattâ yekaa bihimü'l-hasfu ve'l-meshu ve'l-kazfu.Hattâ yekaa bihimü'l-hasfu ve'l-meshu ve'l-kazfu. "Bu insanların başına yere batmak, sûretlerinin tebdil edilmesi "Bu insanların başına yere batmak, sûretlerinin tebdil edilmesi felaketleri gelmeden dünya sona ermeyecek." felaketleri gelmeden dünya sona ermeyecek."

Kâlu: metâ zâke yâ Nebiyyallah? Dediler ki: Kâlu: metâ zâke yâ Nebiyyallah? Dediler ki: "Bu ne zaman olacak? Ümmetin yere batması, sûretlerinin başka hayvan sûretine tebdil olması, "Bu ne zaman olacak? Ümmetin yere batması, sûretlerinin başka hayvan sûretine tebdil olması, başlarına taş yağması ne zaman olacak yâ Resûlallah?" diye sordular. başlarına taş yağması ne zaman olacak yâ Resûlallah?" diye sordular.

Zaman olarak sene söylemedi, Zaman olarak sene söylemedi, "Şu kötülükler olduğu zaman." diye kötülükleri saydı. Saydığı kötülükler şunlar: "Şu kötülükler olduğu zaman." diye kötülükleri saydı.

Saydığı kötülükler şunlar:

Kâle. "Buyurdu ki;" İzâ raeytümü'n-nisâe kad rakibne's-sürûce. Kâle. "Buyurdu ki;"

İzâ raeytümü'n-nisâe kad rakibne's-sürûce.
"Kadınları eyerlerin üstüne binmiş gördüğünüz zaman.""Kadınları eyerlerin üstüne binmiş gördüğünüz zaman." Ve kesreti'l-kaynâtü. "Şarkıcı, muganniye kadınların çoğaldığı zaman."Ve kesreti'l-kaynâtü. "Şarkıcı, muganniye kadınların çoğaldığı zaman." Ve şühide şehâdâtu'z-zûri. "Yalan yere şahitlikler yapıldığı zaman."Ve şühide şehâdâtu'z-zûri. "Yalan yere şahitlikler yapıldığı zaman." Ve şüribe'l-hamru. "İçki içildiği zaman." Lâ yüstahfâ bihî. Ve şüribe'l-hamru. "İçki içildiği zaman." Lâ yüstahfâ bihî. "Çekinilmeden, sakınılmadan şarıl şarıl, şıkır şıkır, şıpır şıpır içkinin içildiği zaman." "Çekinilmeden, sakınılmadan şarıl şarıl, şıkır şıkır, şıpır şıpır içkinin içildiği zaman." Ve şeribe'l-musallûne fî âniyeti ehli'ş-şirki'z-zehebi fe'l-fıddati.Ve şeribe'l-musallûne fî âniyeti ehli'ş-şirki'z-zehebi fe'l-fıddati. "Namaz kılan insanlar bile kâfirlerin, müşriklerin meşrubat kaplarından,"Namaz kılan insanlar bile kâfirlerin, müşriklerin meşrubat kaplarından, yani altın ve gümüş kaplardan içki içtiği zaman..." yani altın ve gümüş kaplardan içki içtiği zaman..."

"Ve erkeklerin erkeklerle işini görüp kadınlara ihtiyaç kalmaması, müstağnî olduğu zaman; "Ve erkeklerin erkeklerle işini görüp kadınlara ihtiyaç kalmaması, müstağnî olduğu zaman; kadınların kadınlarla işini görüp erkeklere ihtiyaç kalmadan ihtiyacını giderdiği zaman. kadınların kadınlarla işini görüp erkeklere ihtiyaç kalmadan ihtiyacını giderdiği zaman. O zaman hakir olmayı, hor olmayı bekleyiniz. O zaman hakir olmayı, hor olmayı bekleyiniz. Allah tarafından bir horluğa uğramayı bekleyiniz." Allah tarafından bir horluğa uğramayı bekleyiniz."

Fe'stedfirû, Fe'stedfirû, yani hakir ve zelil, hor, aşağı olmak. "O zaman hor olmayı bekleyin." yani hakir ve zelil, hor, aşağı olmak.

"O zaman hor olmayı bekleyin."

Ve'steiddû. "Ve başınıza gelecek felaketlere hazırlanın." Ve't-teku'l-kazfe mine's-semâi. Ve'steiddû. "Ve başınıza gelecek felaketlere hazırlanın." Ve't-teku'l-kazfe mine's-semâi. "Ve gökten başınıza taşlar yağmasından sakının." "Bekleyin ki bunlar olacak." "Ve gökten başınıza taşlar yağmasından sakının."

"Bekleyin ki bunlar olacak."

Bunları biraz izah edelim. Kadınların eyerlere binmesi; yani kadınlar çekinmiyorlar, Bunları biraz izah edelim.

Kadınların eyerlere binmesi; yani kadınlar çekinmiyorlar,
sakınmıyorlar, kendi başlarına seyahate çıkmaktan endişeleri yok, bineklere biniyorlar, gidiyorlar.sakınmıyorlar, kendi başlarına seyahate çıkmaktan endişeleri yok, bineklere biniyorlar, gidiyorlar. "Dinin emri şudur, mahremsiz sefer mesafesine gidilmez. Allah'ın emrini tutmam lazım."Dinin emri şudur, mahremsiz sefer mesafesine gidilmez. Allah'ın emrini tutmam lazım. Ehlime, kocama itaat etmem lazım." gibi bir duygu olmadan kendi başına ata binip, Ehlime, kocama itaat etmem lazım." gibi bir duygu olmadan kendi başına ata binip, eyere binip -yerine göre deve de olabilir, bu zamana göre otomobil de olabilir- eyere binip -yerine göre deve de olabilir, bu zamana göre otomobil de olabilir- kendi başına buyruk öyle gezdiği zaman...kendi başına buyruk öyle gezdiği zaman... Mâlum, kadınlar eskiden ata filan pek binmek yerine devenin hevdecinde,Mâlum, kadınlar eskiden ata filan pek binmek yerine devenin hevdecinde, üstüne koydukları mahfede dururlardı. üstüne koydukları mahfede dururlardı. Burada biraz da erkeklere benzeme gibi bir hal var. Burada biraz da erkeklere benzeme gibi bir hal var. "Erkekleşip, erkek gibi erkekvâri atlara bindikleri zaman" gibi bir mâna da olabilir. "Erkekleşip, erkek gibi erkekvâri atlara bindikleri zaman" gibi bir mâna da olabilir.

Kadınların huyu değişecek. Kadınlar İslâmî, bizim anladığımız mânada takvâ ehli, Kadınların huyu değişecek. Kadınlar İslâmî, bizim anladığımız mânada takvâ ehli, beyaz namaz başörtülü, eli tesbihli, ağzı dualı, ciddi, müslüman sâliha hatunlar yerinebeyaz namaz başörtülü, eli tesbihli, ağzı dualı, ciddi, müslüman sâliha hatunlar yerine eyerlere binip, gezme tozma veyahut erkeklere özenip ortaya dökülme durumuna düştüğü zaman... eyerlere binip, gezme tozma veyahut erkeklere özenip ortaya dökülme durumuna düştüğü zaman...

"Bunların şimdi hangileri oldu?" diye, düşüne düşüne yürüyecek olursak:"Bunların şimdi hangileri oldu?" diye, düşüne düşüne yürüyecek olursak: Kadınların huylarının değişmesi, açılması saçılması, Kadınların huylarının değişmesi, açılması saçılması, kendi keyfince yaşaması fazlasıyla tahakkuk etti. kendi keyfince yaşaması fazlasıyla tahakkuk etti. Her bildiklerini istedikleri gibi yapıyorlar. Kimse karışamıyor.Her bildiklerini istedikleri gibi yapıyorlar. Kimse karışamıyor. Hatta genç kız saat 2'de, 3'de eve geldiği zaman annesi soru soramıyor,Hatta genç kız saat 2'de, 3'de eve geldiği zaman annesi soru soramıyor, "Neredesin?" diyemiyor. "Sana ne!" diyor. "Neredesin?" diyemiyor. "Sana ne!" diyor. Bizim kızlar demez de, onun için belki duymamış olabilirsiniz, ben demiş olanları biliyorum. Bizim kızlar demez de, onun için belki duymamış olabilirsiniz, ben demiş olanları biliyorum.

İstanbul'un lüks semtleri var.İstanbul'un lüks semtleri var. Gençlerin arabalara binip de birbirlerine araba sürüp araba tokuşturdukları, Gençlerin arabalara binip de birbirlerine araba sürüp araba tokuşturdukları, keyiflerinden ne yapacaklarını bilemedikleri, babalarından parayı alıp cebine koyup, keyiflerinden ne yapacaklarını bilemedikleri, babalarından parayı alıp cebine koyup, arabaya atlayıp, kız arkadaşlarını yanlarına alıp sefalar sürdükleri semtler var. arabaya atlayıp, kız arkadaşlarını yanlarına alıp sefalar sürdükleri semtler var. Oralarda kız çocuk blucin pantolonu giyiyor, eteğini dışarı çıkartıyor,Oralarda kız çocuk blucin pantolonu giyiyor, eteğini dışarı çıkartıyor, beline kuşağı sarıyor -şimdi yeni moda- akşam evin annesi; beline kuşağı sarıyor -şimdi yeni moda- akşam evin annesi; "Bu vakte kadar neredeydin?" [diye] kızına soramıyor. "Bu vakte kadar neredeydin?" [diye] kızına soramıyor. "Sana ne! İstediğimi yaparım!" diyor. "Sana ne! İstediğimi yaparım!" diyor.

İslâm terbiyesi kalmadığı için hepsi görülüyor, hepsi var. İslâm terbiyesi kalmadığı için hepsi görülüyor, hepsi var. Hatta annelerine babalarına öyle ağır sözler söyleyenler var, biliyorum. Hatta annelerine babalarına öyle ağır sözler söyleyenler var, biliyorum. Annesine diyor ki; "Sen babamla beraber keyif sürüyorsun da ben niye keyif sürmeyeyim?" diyor. Annesine diyor ki; "Sen babamla beraber keyif sürüyorsun da ben niye keyif sürmeyeyim?" diyor. Böyleleri var. Allah İslâm'dan kopardı mı insanı, hayâ damarı çatladı mı her şey beklenir.Böyleleri var.

Allah İslâm'dan kopardı mı insanı, hayâ damarı çatladı mı her şey beklenir.
Geçenlerde gazetelerde [vardı;] boğaz kesen çetesi [yakalandı.] Geçenlerde gazetelerde [vardı;] boğaz kesen çetesi [yakalandı.] Şoförleri kıstırıyorlar, boğazlarını kesiyorlar. Bir tanesi kurtulmuş ellerinden de demiş ki; Şoförleri kıstırıyorlar, boğazlarını kesiyorlar. Bir tanesi kurtulmuş ellerinden de demiş ki;

"Ya ne param varsa vereyim, kesmeyin beni!" "Hayır!" "Ya ne param varsa vereyim, kesmeyin beni!"

"Hayır!"

"Arabamı vereyim, arabam da sizin olsun, kesmeyin beni!" "Hayır!" "Arabamı vereyim, arabam da sizin olsun, kesmeyin beni!"

"Hayır!"

"Neden kesiyorsunuz?" "Keyif için kesiyoruz." Zevk için, keyif için kesiyor! "Neden kesiyorsunuz?"

"Keyif için kesiyoruz."

Zevk için, keyif için kesiyor!

Neden? Bu gazete hâdiselerini orada merakla okuyup ibretle,Neden?

Bu gazete hâdiselerini orada merakla okuyup ibretle,
dehşetle bakmak mesele değil. İlgililerin bunun sebepleri üzerinde durması lazım.dehşetle bakmak mesele değil. İlgililerin bunun sebepleri üzerinde durması lazım. Bir insan nasıl oluyor da bu kadar canavarlaşıyor? Bunun tahlilinin yapılması lazım.Bir insan nasıl oluyor da bu kadar canavarlaşıyor? Bunun tahlilinin yapılması lazım. Bu adamların ruh hâletinin, hangi duygularla nasıl yetiştiğinin,Bu adamların ruh hâletinin, hangi duygularla nasıl yetiştiğinin, bunların hangi odaklarda yetiştiğinin, hangi tarzda bu noktaya geldiğinin tahlil edilmesi lazım. bunların hangi odaklarda yetiştiğinin, hangi tarzda bu noktaya geldiğinin tahlil edilmesi lazım. O yolun kapanması lazım. O yol kapanmazsa her türlü kötülük olur.O yolun kapanması lazım. O yol kapanmazsa her türlü kötülük olur. Polisi çok uğraştırır, mahkemeyi çok uğraştırır, devletin askerini çok uğraştırır... Polisi çok uğraştırır, mahkemeyi çok uğraştırır, devletin askerini çok uğraştırır...

İnsanı insan olarak kâmil, olgun, edepli, haysiyetli, saygılı, başkasının hakkını çiğnemeyen, İnsanı insan olarak kâmil, olgun, edepli, haysiyetli, saygılı, başkasının hakkını çiğnemeyen, başkasının canını incitmeyen, karınca ezmeyen, çelebi, ârif, kâmil bir insan yapan İslâm'dır. başkasının canını incitmeyen, karınca ezmeyen, çelebi, ârif, kâmil bir insan yapan İslâm'dır. Çocuklarımıza bu İslâmî terbiyeyi vermiyoruz, öğretmiyoruz,Çocuklarımıza bu İslâmî terbiyeyi vermiyoruz, öğretmiyoruz, verenlere çelme takıyoruz, mâni oluyoruz, verenlere çelme takıyoruz, mâni oluyoruz, "Bu yirminci yüzyılda bu gerikafalılık nedir?" diyoruz; "Bu yirminci yüzyılda bu gerikafalılık nedir?" diyoruz; ondan sonra ortaya çıkan şahıslar bunlar işte! 80 tane ev basıp,ondan sonra ortaya çıkan şahıslar bunlar işte! 80 tane ev basıp, 90 tane kadına sarkıntılık eden, şu kadar teyp [çalıp] 700 bilmem kaç senelik hapsi hak eden,90 tane kadına sarkıntılık eden, şu kadar teyp [çalıp] 700 bilmem kaç senelik hapsi hak eden, bilmem kaç tane şoförün boğazını kesip bilmem kaç tanesini öldürüp debilmem kaç tane şoförün boğazını kesip bilmem kaç tanesini öldürüp de birkaç tanesi ellerinden kurtulan, afyon çeken, esrar çeken, içki içen, araba çalan,birkaç tanesi ellerinden kurtulan, afyon çeken, esrar çeken, içki içen, araba çalan, keyif için zevk için hırsızlık yapan bir nesil ortaya çıkıyor. keyif için zevk için hırsızlık yapan bir nesil ortaya çıkıyor.

Neden? Sebebi ne? Her gazete havâdisini, hâdisesini karşınıza [alın;]Neden? Sebebi ne?

Her gazete havâdisini, hâdisesini karşınıza [alın;]
o tipin nasıl o tip hâline geldiğini, hangi şartların beslediğini tespit edin,o tipin nasıl o tip hâline geldiğini, hangi şartların beslediğini tespit edin, o şartları ortadan kaldırmaya çalışın. o şartları ortadan kaldırmaya çalışın. Onları ortadan kaldırmadıktan sonra sivrisinekleri tek tek yakalamakla sivrisinek mücadelesi olmaz.Onları ortadan kaldırmadıktan sonra sivrisinekleri tek tek yakalamakla sivrisinek mücadelesi olmaz. Bataklığı kurutmazsan sivrisinekle mücadele olmaz. Çünkü milyonlarca; daima ürer. Bataklığı kurutmazsan sivrisinekle mücadele olmaz. Çünkü milyonlarca; daima ürer. Bataklıkta, o pis suyun içinde sivrisineklerin üremesine müsaade ettiğin zaman, Bataklıkta, o pis suyun içinde sivrisineklerin üremesine müsaade ettiğin zaman, sivrisinekleri gazete kâğıdını kıvırıp da duvarda çat pat tek tek öldürüp sivrisinekleri gazete kâğıdını kıvırıp da duvarda çat pat tek tek öldürüp kanlı izini duvarda bırakmakla sivrisinek mücadelesi olmaz.kanlı izini duvarda bırakmakla sivrisinek mücadelesi olmaz. Kökünü kurutmak lazım! Kökünü kurutmak lazım!

Bu kökü de biz söylüyoruz: İslâm'dan uzaklaşmak.Bu kökü de biz söylüyoruz: İslâm'dan uzaklaşmak. Bu hadiselerin kökü, İslâm'dan uzaklaşmaktır. İnsanları rüşvete, hırsızlığa, zulme, gadre, Bu hadiselerin kökü, İslâm'dan uzaklaşmaktır. İnsanları rüşvete, hırsızlığa, zulme, gadre, haksızlığa, terbiyesizliğe, edepsizliğe, yüzsüzlüğe sevk eden, İslâm'dan uzak yetişmeleridir. haksızlığa, terbiyesizliğe, edepsizliğe, yüzsüzlüğe sevk eden, İslâm'dan uzak yetişmeleridir.

Bak, müslümanlarda var mı? Elhamdülillah! Aç kalıyor, harama el uzatmıyor. Bak, müslümanlarda var mı?

Elhamdülillah! Aç kalıyor, harama el uzatmıyor.
Komşunun evine gidip bir şey alacağı vereceği zaman kız gibi yüzü kızarıyor. Komşunun evine gidip bir şey alacağı vereceği zaman kız gibi yüzü kızarıyor.

Neden? İslâmî terbiye almış. Neden?

İslâmî terbiye almış.

Hayırlı evlat, hayırlı vatandaş İslâm'a bağlı insanlardan çıkıyor. Hayırlı evlat, hayırlı vatandaş İslâm'a bağlı insanlardan çıkıyor. Bunu anlamak zamanı geldi, geçiyor. Dünya üzerinde binlerce misal var. Bunu anlamak zamanı geldi, geçiyor. Dünya üzerinde binlerce misal var.

Bugün Avrupa feryat ediyor. İsveç'ten, Fransa'dan, şuradan buradan insanlar geliyorlar; Bugün Avrupa feryat ediyor. İsveç'ten, Fransa'dan, şuradan buradan insanlar geliyorlar; "Bizim adamlarımız, parası cebinde, intihar ediyor. Bunun çaresi nedir?""Bizim adamlarımız, parası cebinde, intihar ediyor. Bunun çaresi nedir?" İsveçli bulamıyor. Sosyal adalet var. Çalışmayana dahi maaş veriyorlar. İsveçli bulamıyor. Sosyal adalet var. Çalışmayana dahi maaş veriyorlar. Bu adam niye intihar ediyor? Cinsî özgürlük var. Niye bu kadar cinsî suçlar işleniyor? Bu adam niye intihar ediyor? Cinsî özgürlük var. Niye bu kadar cinsî suçlar işleniyor? Hani, tatmin olduğu zaman olmayacaktı?.. Daha beter oluyor. Hani, tatmin olduğu zaman olmayacaktı?..

Daha beter oluyor.

Bunları görmek lazım. Gördükten sonra da kitaba yazmak lazım.Bunları görmek lazım. Gördükten sonra da kitaba yazmak lazım. Bir hakikati bin defa, 10 bin defa, 100 bin defa tekrara lüzum yok ki!Bir hakikati bin defa, 10 bin defa, 100 bin defa tekrara lüzum yok ki! Kim denenmiş işi tekrar tekrar denemeye kalkarsa onun boynundan pişmanlık,Kim denenmiş işi tekrar tekrar denemeye kalkarsa onun boynundan pişmanlık, nedâmet hiç ayrılmaz, daima pişman olur. nedâmet hiç ayrılmaz, daima pişman olur. Tarih boyunca bu böyle gelmiş, böyle gidiyor, hâdiseleri görüyorsun.Tarih boyunca bu böyle gelmiş, böyle gidiyor, hâdiseleri görüyorsun. Kanunu da çıkarttın ortaya ki... Bu "nefis" denilen azgın nesne verdikçe şımarır.Kanunu da çıkarttın ortaya ki... Bu "nefis" denilen azgın nesne verdikçe şımarır. Bunu engellemek lazım. "Bu nefsi acaba ne yola getirir?" diye bir araştır bakalım. Bunu engellemek lazım. "Bu nefsi acaba ne yola getirir?" diye bir araştır bakalım.

Bu nefsi yola getirme yolu İslâm'da, Kur'an'da, Ramazan'da, oruçta, namazda, Bu nefsi yola getirme yolu İslâm'da, Kur'an'da, Ramazan'da, oruçta, namazda, halvette, zikirde, tesbihte, Allah sevgisinin insanın gönlüne yerleştirilmesinde. halvette, zikirde, tesbihte, Allah sevgisinin insanın gönlüne yerleştirilmesinde.

Bunu idrak et artık, ne diye kaçıp duruyorsun? Niye aklını başına hâlâ toplamıyorsun? Bunu idrak et artık, ne diye kaçıp duruyorsun? Niye aklını başına hâlâ toplamıyorsun? Memleket batsın da ondan sonra mı [aklın başına gelecek?]Memleket batsın da ondan sonra mı [aklın başına gelecek?] Tüy mü dikeceksin üstüne? Sonra; Tüy mü dikeceksin üstüne?

Sonra;

Ve kesüret el-kaynâtu. "Şarkıcılar, muganniyeler çoğalacak." Ne kadar çok...Ve kesüret el-kaynâtu. "Şarkıcılar, muganniyeler çoğalacak."

Ne kadar çok...
Hele geçen gün bir tanesi, gazetede koca bir yarım sayfa, kendisinin resmini çektirmiş,Hele geçen gün bir tanesi, gazetede koca bir yarım sayfa, kendisinin resmini çektirmiş, bacaklarını herhalde kendisini resim çeken gazetecinin neredeyse burnuna dayamış,bacaklarını herhalde kendisini resim çeken gazetecinin neredeyse burnuna dayamış, uzatmış yukarıya doğru... Hani "nalları yıldız sayıyor" derler ya, "bizim eşek sizlere ömür" derler, uzatmış yukarıya doğru... Hani "nalları yıldız sayıyor" derler ya, "bizim eşek sizlere ömür" derler, "bacakları yıldız sayıyor" derler. Onun gibi bacaklarını dikmiş... "bacakları yıldız sayıyor" derler. Onun gibi bacaklarını dikmiş... Küvetin içine girmiş, yıkanırken resmini çektiriyor. Ama su değil, sütün içinde... Küvetin içine girmiş, yıkanırken resmini çektiriyor. Ama su değil, sütün içinde... Sütün içinde banyo yapıyor. Eline de içki almış. İçki de viski, Amerika'nın en pahalı içkisi... Sütün içinde banyo yapıyor. Eline de içki almış. İçki de viski, Amerika'nın en pahalı içkisi... "Süt banyosu yaparken viski yudumlayarak keyfini çıkartıyor." diyor."Süt banyosu yaparken viski yudumlayarak keyfini çıkartıyor." diyor. Bu hâle gelir işte... İslâm olmazsa bu hâle gelir! Bu hâle gelir işte... İslâm olmazsa bu hâle gelir!

Öbür tarafta dokuz çocuklu adamcağız, kendi çocuklarını besleyemeyipÖbür tarafta dokuz çocuklu adamcağız, kendi çocuklarını besleyemeyip onları verem ederken, bakamadığı için kan kusarlarken,onları verem ederken, bakamadığı için kan kusarlarken, kan tükürürlerken beri tarafta böyle oluyor.kan tükürürlerken beri tarafta böyle oluyor. Hem de onlar cemiyetin en makbul insanlarıymış gibi gazetelerde başköşeyi işgal ediyor, Hem de onlar cemiyetin en makbul insanlarıymış gibi gazetelerde başköşeyi işgal ediyor, yarım sayfa, tam sayfa...yarım sayfa, tam sayfa... Eğer parayla bir banka oraya ilan vermek istese 500 bin lira,Eğer parayla bir banka oraya ilan vermek istese 500 bin lira, 1 milyon lira, 2 milyon lira reklam para vermesi lazım gelir.1 milyon lira, 2 milyon lira reklam para vermesi lazım gelir. Bedava reklam... Sanki reklam yapıyorlar, fiyatını biçiyorlar. Bedava reklam... Sanki reklam yapıyorlar, fiyatını biçiyorlar.

Demek bu şart da olmuş. Demek ki kadınların o hâli de olmuş, bu hâli de olmuş. Demek bu şart da olmuş. Demek ki kadınların o hâli de olmuş, bu hâli de olmuş.

Ve şühide şehâdâti'z-zûr. "Yalan yere şahitlikler yapıldığı zaman." Ve şühide şehâdâti'z-zûr. "Yalan yere şahitlikler yapıldığı zaman."

Yalan yere şahitlik o kadar -hâkim dostlarımız bilirler- yaygınmış kiYalan yere şahitlik o kadar -hâkim dostlarımız bilirler- yaygınmış ki adamlar mahkemenin kapısında dolaşıyorlarmış.adamlar mahkemenin kapısında dolaşıyorlarmış. Yukarıdan birisi aşağı insin; "Yok mu benim için bir şahitlik yapıverecek?" Yukarıdan birisi aşağı insin;

"Yok mu benim için bir şahitlik yapıverecek?"

"Tamam, ben varım." "Kaça?" "500 lira, bin lira, 2 bin lira, 5 bin lira..." "Tamam, ben varım."

"Kaça?"

"500 lira, bin lira, 2 bin lira, 5 bin lira..."

"Hadi gel yukarıya." Hiç tanımadığı [kişiye;] "Tamam, bunu ben böyle gördüm." diye "Hadi gel yukarıya."

Hiç tanımadığı [kişiye;] "Tamam, bunu ben böyle gördüm." diye
şahitlik ediyormuş. şahitlik ediyormuş.

Halbuki şahitlik Allah indinde o kadar veballi, o kadar mesuliyetli, o kadar önemli bir iş ki Halbuki şahitlik Allah indinde o kadar veballi, o kadar mesuliyetli, o kadar önemli bir iş ki yalancı şahit dünyada da âhirette de iflah olmaz.yalancı şahit dünyada da âhirette de iflah olmaz. Hayrını görmez. Ömrünün de hayrını görmez, parasının da hayrını görmez. Hayrını görmez. Ömrünün de hayrını görmez, parasının da hayrını görmez.

İslâm yalancı şahitliğin o kadar şiddetle karşısındadır, kimse yalancı şahitlik yapmamıştır. İslâm yalancı şahitliğin o kadar şiddetle karşısındadır, kimse yalancı şahitlik yapmamıştır. İslâm'da hiç kimse de müşahede etmiş olduğu bir olayda hakkı söyleyip şahitlik etmekten kaçamaz! İslâm'da hiç kimse de müşahede etmiş olduğu bir olayda hakkı söyleyip şahitlik etmekten kaçamaz! Onu da söylemesi lazım. Gördüğü şeyi de "görmedim" diyemez. Onu da söylemesi lazım. Gördüğü şeyi de "görmedim" diyemez.

Şimdi işler değişmiş. Hadi bakalım, bu kadar yalancı şahidin arasında adaleti sen tahakkuk ettir. Şimdi işler değişmiş. Hadi bakalım, bu kadar yalancı şahidin arasında adaleti sen tahakkuk ettir. Adam 20 sene hapis yatıyor, 20 sene sonra dışarı çıkıyor, kendisi dedektiflik yapıyor, Adam 20 sene hapis yatıyor, 20 sene sonra dışarı çıkıyor, kendisi dedektiflik yapıyor, hakiki suçluyu buluyor, getiriyor; tamam, anlaşılıyor ki şu suçluymuş.hakiki suçluyu buluyor, getiriyor; tamam, anlaşılıyor ki şu suçluymuş. Bu adamcağız 20 sene niye yattı? Yalancı şahitlerden, rüşvetlerden... Bu adamcağız 20 sene niye yattı?

Yalancı şahitlerden, rüşvetlerden...

Adalet mekanizmasını dejenere ediyor. Müslümanların hiç yapmadığı bir şey.Adalet mekanizmasını dejenere ediyor. Müslümanların hiç yapmadığı bir şey. Padişah gelse, "Tamam, bu padişahın elinin kesilmesi lazım." diye eskiler hükmetmiş. Padişah gelse, "Tamam, bu padişahın elinin kesilmesi lazım." diye eskiler hükmetmiş.

İstanbul'un ilk kadısı kimdir? Hızır Çelebi'dir. Kabri nerede? İstanbul'un ilk kadısı kimdir?

Hızır Çelebi'dir.

Kabri nerede?

Kimse bilmez. Unkapanı'na giderken yolun sağ tarafında. Kimse bilmez. Unkapanı'na giderken yolun sağ tarafında.

Büyük şahıs... Ona çok büyük âbideler yapmak lazım. Büyük şahıs... Ona çok büyük âbideler yapmak lazım. Fatih Sultan Mehmed'i, İstanbul'u fetheden, büyük, devir açan devir kapayanFatih Sultan Mehmed'i, İstanbul'u fetheden, büyük, devir açan devir kapayan sultanı karşısında muhakeme ediyor ve haksız çıkartıyor! sultanı karşısında muhakeme ediyor ve haksız çıkartıyor! Öyle bir devir gelmiş geçmiş. Fatih Sultan Mehmed Fatih camisininÖyle bir devir gelmiş geçmiş.

Fatih Sultan Mehmed Fatih camisinin
etrafına sekiz tane medrese yapıyor, şart koyuyor, diyor ki; etrafına sekiz tane medrese yapıyor, şart koyuyor, diyor ki;

"Buraya talebe kaydolacakların şu şu şartlara sahip olması lazım." "Buraya talebe kaydolacakların şu şu şartlara sahip olması lazım."

Tabii kendisi vakfettiği için "Peki." deniliyor. Vakfedenin şartı bu. Tabii kendisi vakfettiği için "Peki." deniliyor. Vakfedenin şartı bu.

Sonradan, ilme olan muhabbetinden diyor ki; Sonradan, ilme olan muhabbetinden diyor ki;

"Bana da bir oda verseniz de benim de şurada bir odacığım olsun. "Bana da bir oda verseniz de benim de şurada bir odacığım olsun. Talebe-i ulûmun oturup medrese odasında ders çalıştığı gibi Talebe-i ulûmun oturup medrese odasında ders çalıştığı gibi benim de bir odacığım olsun, ben de medresede bulunsam." benim de bir odacığım olsun, ben de medresede bulunsam."

"Sana oda veremeyiz." diyorlar. "Sana oda veremeyiz." diyorlar.

Ya sekiz tane medreseyi o padişah vermedi mi? Verdi ama şart koştu ya...Ya sekiz tane medreseyi o padişah vermedi mi?

Verdi ama şart koştu ya...
"Sen o şarta sahip olmadığından sana oda veremeyiz." diyorlar. Diyebiliyorlar! "Sen o şarta sahip olmadığından sana oda veremeyiz." diyorlar. Diyebiliyorlar!

Neden? İslâm var, hak sevgisi var, mesuliyet duygusu var,Neden?

İslâm var, hak sevgisi var, mesuliyet duygusu var,
Allah'tan korkmak var, ciddiyet var. Bunu kaybetmişiz.Allah'tan korkmak var, ciddiyet var.

Bunu kaybetmişiz.
Bulamadan böyle perişan olsaydık, "Eskiden beri zaten böyle geldik, böyle gideriz..." deseydik,Bulamadan böyle perişan olsaydık, "Eskiden beri zaten böyle geldik, böyle gideriz..." deseydik, o zaman insanın çok yüreği yanmaz. Bu hâli kaybetmişiz de şu hâle düşmüşüz. o zaman insanın çok yüreği yanmaz. Bu hâli kaybetmişiz de şu hâle düşmüşüz. Adalet dejenere olmuş, kadınlar dejenere olmuş, cemiyet dejenere olmuş...Adalet dejenere olmuş, kadınlar dejenere olmuş, cemiyet dejenere olmuş... Bu iyi hâli nasıl dejenere ettik biz, nasıl kaçırdık elden? Bunun tetkik edilmesi gerekmez mi? Bu iyi hâli nasıl dejenere ettik biz, nasıl kaçırdık elden? Bunun tetkik edilmesi gerekmez mi?

Gerekir. Bunu bulamaz mıyız biz? Bizim cemiyetimizdeki ilim adamları o kadar akılsız mı? Gerekir.

Bunu bulamaz mıyız biz? Bizim cemiyetimizdeki ilim adamları o kadar akılsız mı?

Bilirler, bulurlar. Hatta bulmuş olanlar var, söyleyenler var. Ama bilmiyorum... Bilirler, bulurlar. Hatta bulmuş olanlar var, söyleyenler var. Ama bilmiyorum...

Bir de ben şu noktaya geldim ki: İyilerin yaptırım gücü olması lazım! Bir de ben şu noktaya geldim ki:

İyilerin yaptırım gücü olması lazım!

"Şunu şöyle yapmak iyidir, bunu böyle yapmak kötüdür. Tamam mı, müttefik miyiz?" "Şunu şöyle yapmak iyidir, bunu böyle yapmak kötüdür. Tamam mı, müttefik miyiz?"

"Müttefikiz." "Bu mahallede sokağa çöp dökmek yasaktır. "Müttefikiz."

"Bu mahallede sokağa çöp dökmek yasaktır.
Tamam mı? Doğru değildir, sokak pisleniyor. Sokağı temiz tutacağız." Tamam mı? Doğru değildir, sokak pisleniyor. Sokağı temiz tutacağız."

Tamam, dökenin canına okuyabilmeliyiz. Yani döktürtmemeyi de sağlayabilmeliyiz. Tamam, dökenin canına okuyabilmeliyiz. Yani döktürtmemeyi de sağlayabilmeliyiz. Onu yapamadığımız zaman hakikati bilmek yetmiyor. Hakikat erbâbının hakkı yaptırım gücüOnu yapamadığımız zaman hakikati bilmek yetmiyor. Hakikat erbâbının hakkı yaptırım gücü ve kuvveti de olması lazım. ve kuvveti de olması lazım.

Bu da nasıl olur? Söylersin, takip edersin, peşini bırakmazsın. Bu da nasıl olur?

Söylersin, takip edersin, peşini bırakmazsın.

Bizim bir hâkim dostumuz vardı, -Allah rahmet eylesin, vefat etti, Bizim bir hâkim dostumuz vardı, -Allah rahmet eylesin, vefat etti, mekânı cennet olsun. Temyiz mahkemesi hâkimi oldu.- çok dürüst bir kimseydi, diyordu ki; mekânı cennet olsun. Temyiz mahkemesi hâkimi oldu.- çok dürüst bir kimseydi, diyordu ki;

"Meslek hayatımda çok iftiralara uğradım, çok sıkıntılara uğradım." Neden? "Meslek hayatımda çok iftiralara uğradım, çok sıkıntılara uğradım."

Neden?

Dürüst. Dürüst giderken bir doğru sözü söyleyeceği, Dürüst. Dürüst giderken bir doğru sözü söyleyeceği, hükmü vereceği zaman eğriler insana iftira eder. hükmü vereceği zaman eğriler insana iftira eder.

"Çok iftira ettiler, çok iftiraya uğradım, çok sıkıntıya uğradım. "Çok iftira ettiler, çok iftiraya uğradım, çok sıkıntıya uğradım. Diyar diyar sürüldüm. Hakkârilere, Şemdinlilere sürüldüm.Diyar diyar sürüldüm. Hakkârilere, Şemdinlilere sürüldüm. Çok şükür hâlime, her hâdiseden yüz akıyla çıkmayı Allah bana nasip etti." diyor. Çok şükür hâlime, her hâdiseden yüz akıyla çıkmayı Allah bana nasip etti." diyor.

"Bir prensibim vardı; asla kızıp istifa etmedim. Kızmak yok. "Bir prensibim vardı; asla kızıp istifa etmedim. Kızmak yok. Şemdinli'ye sürdüler, orası da benim memleketimin bir köşesi değil mi?Şemdinli'ye sürdüler, orası da benim memleketimin bir köşesi değil mi? Giderim. Filanca dağın tepesine sürdüler; kuş uçmaz, kervan geçmez,Giderim. Filanca dağın tepesine sürdüler; kuş uçmaz, kervan geçmez, yolsuz, çamurlu, topraklı, taşlı yerlere gittim. yolsuz, çamurlu, topraklı, taşlı yerlere gittim. Ama peşini bırakmadım, çiğnedim, çiğnendim, hakkı ortaya koydum." diyor. Ama peşini bırakmadım, çiğnedim, çiğnendim, hakkı ortaya koydum." diyor.

Müslüman öyle olacak. Müslüman İslâmî yolda yürürken sıkıntı çekebilir, çeker. Müslüman öyle olacak.

Müslüman İslâmî yolda yürürken sıkıntı çekebilir, çeker.
Başta Peygamber Efendimiz çekti, herkes çekecek, herkes çeker.Başta Peygamber Efendimiz çekti, herkes çekecek, herkes çeker. İslâm'dan dolayı insana sıkıntı gelir. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.İslâm'dan dolayı insana sıkıntı gelir. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Tamam, kovsunlar; onlar da onuncu köye gitsinler, onuncu köyü kursunlar. Tamam, kovsunlar; onlar da onuncu köye gitsinler, onuncu köyü kursunlar. Hiç olmazsa dokuz köyün yanında bir tane iyi bir köy olmuş olur. Öyle hareket etmesi lazım. Hiç olmazsa dokuz köyün yanında bir tane iyi bir köy olmuş olur. Öyle hareket etmesi lazım.

Demek ki yalan yere şahitlik de olacak; kıyamet alâmeti. Ne alâmeti? Demek ki yalan yere şahitlik de olacak; kıyamet alâmeti. Ne alâmeti?

Yer yarılıp da insanların yerin dibine geçirilme cezasının başlarına geleceği Yer yarılıp da insanların yerin dibine geçirilme cezasının başlarına geleceği gün bunlar olduktan sonra olacak.gün bunlar olduktan sonra olacak. Hasif, yani yer yarılıp insanların içine girmesi. Ve'l-mesh, sûreti değiştirilipHasif, yani yer yarılıp insanların içine girmesi. Ve'l-mesh, sûreti değiştirilip insan sûretinden çıkıp maymun olması, domuz olması. insan sûretinden çıkıp maymun olması, domuz olması. Bu şartlar olduğu zaman böyle olacak. Kazf, üzerlerine semadan taş yağdırılması.Bu şartlar olduğu zaman böyle olacak. Kazf, üzerlerine semadan taş yağdırılması. Bu hadiselerin oluş şartlarını söylüyoruz. Kadınların eyerlere binip keyif sürüp gezmesi,Bu hadiselerin oluş şartlarını söylüyoruz.

Kadınların eyerlere binip keyif sürüp gezmesi,
erkeklere benzemesi. erkeklere benzemesi. Şarkıcıların, muganniyelerin, keyif ehli insanları eğlendiren orta malı kadınların çoğalması.Şarkıcıların, muganniyelerin, keyif ehli insanları eğlendiren orta malı kadınların çoğalması. Yalan yere şahitlikler yapılması, üç. Yalan yere şahitlikler yapılması, üç.

Ve şüribe'l-hamru ve lâ yüstahfâ bihî. "Çekinilmeden, korkulmadan, şişe saklanmadan, Ve şüribe'l-hamru ve lâ yüstahfâ bihî. "Çekinilmeden, korkulmadan, şişe saklanmadan, kadeh saklanmadan, âşikâre, alenî içki içilmesi." kadeh saklanmadan, âşikâre, alenî içki içilmesi."

Peygamber Efendimiz'in zamanına göre o kadar şaşırılacak bir şey ki,Peygamber Efendimiz'in zamanına göre o kadar şaşırılacak bir şey ki, "Allah Allah, olur mu böyle şey?" Şimdi hiç kimse buna şaşmaz."Allah Allah, olur mu böyle şey?" Şimdi hiç kimse buna şaşmaz. Çünkü her yerde alenen yapılıyor, gayet normal. Çünkü her yerde alenen yapılıyor, gayet normal.

"Hocam içilir. Devletin de tekel fabrikaları var. Sen ne karışıyorsun?" "Hocam içilir. Devletin de tekel fabrikaları var. Sen ne karışıyorsun?"

Fabrikası var ama trafik polisi şoförleri muayene ederken sarhoşu yakaladı mı ne yapıyor? Fabrikası var ama trafik polisi şoförleri muayene ederken sarhoşu yakaladı mı ne yapıyor? Cezayı basmıyor mu? Kazaların çoğu sarhoşun [araba kullanmasından] olmuyor mu? Cezayı basmıyor mu? Kazaların çoğu sarhoşun [araba kullanmasından] olmuyor mu?

Geçen gün yine gazetede vardı. İçmişler içmişler de ölçüyü kaçırmışlar, birbirlerine girmişler, Geçen gün yine gazetede vardı. İçmişler içmişler de ölçüyü kaçırmışlar, birbirlerine girmişler, Hilton'da bilmem neyi kutlama günü, içkiyi kaçırmışlar... Hilton'da bilmem neyi kutlama günü, içkiyi kaçırmışlar...

Şişede durduğu gibi durmaz ki... Ben olaylara bakarım, ben Tekel'in reklamcısı değilim ki, Şişede durduğu gibi durmaz ki... Ben olaylara bakarım, ben Tekel'in reklamcısı değilim ki, onu korumakla da vazifeli değilim. Ben hakka bakarım, hakkı söylerim. onu korumakla da vazifeli değilim. Ben hakka bakarım, hakkı söylerim.

İçki içildiği zaman direğe toslayıp, arabayı hurdahaş kendisinin de canını telef ediyor mu? İçki içildiği zaman direğe toslayıp, arabayı hurdahaş kendisinin de canını telef ediyor mu?

Ediyor. İçki içildiği zaman bıçaklar, tabancalar çekilip hırsızlıklar, katiller oluyor mu? Ediyor.

İçki içildiği zaman bıçaklar, tabancalar çekilip hırsızlıklar, katiller oluyor mu?

Oluyor. Ben ona bakarım. İçki içildiği zaman sarhoşun çocuğunda birtakım hastalıklar, Oluyor.

Ben ona bakarım.

İçki içildiği zaman sarhoşun çocuğunda birtakım hastalıklar,
sakatlıklar, şuur gerilikleri, akıl noksanlıkları oluyor mu? Oluyor. sakatlıklar, şuur gerilikleri, akıl noksanlıkları oluyor mu?

Oluyor.

Ben ona bakarım. Çocukcağızı getiriyorlar; kolu bir tarafta, ayağı bir tarafta,Ben ona bakarım.

Çocukcağızı getiriyorlar; kolu bir tarafta, ayağı bir tarafta,
gözü bir tarafta, zekâsı geri... Neden? gözü bir tarafta, zekâsı geri... Neden?

"Babası ayyaştı hocam." Babası ayyaş olan çocuk böyle oluyorsa ben içkiyi medih mi ederim?"Babası ayyaştı hocam."

Babası ayyaş olan çocuk böyle oluyorsa ben içkiyi medih mi ederim?
Edebilir miyim? Vicdanım el verir mi? İçki içmese insanlar ölür mü? Edebilir miyim? Vicdanım el verir mi?

İçki içmese insanlar ölür mü?

Meyve suyu, portakal suyu, elma suyu içsinler. Elmalar sebil, çürüyüp duruyor. Meyve suyu, portakal suyu, elma suyu içsinler. Elmalar sebil, çürüyüp duruyor. Bir elma suyu ne kadar şifalı [içecek.] Bir portakal suyu, kanseri engelliyormuş.Bir elma suyu ne kadar şifalı [içecek.] Bir portakal suyu, kanseri engelliyormuş. Onları içsinler. Hem ucuz. Ötekisi dünyanın parası, berikisi sudan ucuz. Meyve yesinler.Onları içsinler. Hem ucuz. Ötekisi dünyanın parası, berikisi sudan ucuz. Meyve yesinler. Bu kadar helal var. Haramın peşinde ne koşuyorlar? Koşuyor. Bu kadar helal var. Haramın peşinde ne koşuyorlar?

Koşuyor.

Konuştuğumuz zaman da [kötü] oluyoruz... Biz hakkı söyleriz. Konuştuğumuz zaman da [kötü] oluyoruz... Biz hakkı söyleriz. Çünkü neticesi kötüye gidiyor. Hayra gitse de bizim dinimizde Çünkü neticesi kötüye gidiyor. Hayra gitse de bizim dinimizde hayra giden bir şey engellenmiş olsa hayra giden bir şey engellenmiş olsa "Aman şuna bak!" derler, o zaman diyebilirler, demeye hakları var. "Aman şuna bak!" derler, o zaman diyebilirler, demeye hakları var. Dünya bu tarafa gidiyor, bunlar tersine gidiyor. Bunlar çağdışı, bunların çağla ilgisi yok.Dünya bu tarafa gidiyor, bunlar tersine gidiyor. Bunlar çağdışı, bunların çağla ilgisi yok. Biz çağın üstündeyiz, çağ bizim peşimizden geliyor.Biz çağın üstündeyiz, çağ bizim peşimizden geliyor. Çağ bizim peşimizden döndü, dolaştı da şimdi İslâm'ın peşine takıldı. Çağ bizim peşimizden döndü, dolaştı da şimdi İslâm'ın peşine takıldı.

İlim, medeniyet ondokuzuncu yüzyılda burnunu havaya kaldırıyordu. İlim, medeniyet ondokuzuncu yüzyılda burnunu havaya kaldırıyordu. Yirminci yüzyılda biraz aklı başına geldi; döndü, çark etti, 180 derece yolunu döndürdü deYirminci yüzyılda biraz aklı başına geldi; döndü, çark etti, 180 derece yolunu döndürdü de şimdi İslâm'ın peşine takılıyor. Avrupa'da profesörler müslüman oluyor. şimdi İslâm'ın peşine takılıyor. Avrupa'da profesörler müslüman oluyor. Hayal değil! İstanbul'a geliyorlar, konuşuyoruz, beraber sempozyumlara,Hayal değil! İstanbul'a geliyorlar, konuşuyoruz, beraber sempozyumlara, toplantılara katılıyoruz. toplantılara katılıyoruz.

İslâm "Domuz eti kötü." mü demiş, ilimde domuzun kötülüğü ispat ediliyor.İslâm "Domuz eti kötü." mü demiş, ilimde domuzun kötülüğü ispat ediliyor. İslâm içkiye "kötü" mü demiş, içkinin kötülüğü ispat ediliyor, nesli bozduğu ispat ediliyor,İslâm içkiye "kötü" mü demiş, içkinin kötülüğü ispat ediliyor, nesli bozduğu ispat ediliyor, sıhhati bozduğu ispat ediliyor. İslâm sigaraya "mekruh" mu demiş, sıhhati bozduğu ispat ediliyor. İslâm sigaraya "mekruh" mu demiş, sigaranın kötülükleri ortaya çıkıyor. İslâm kadının namuslu olmasının, sigaranın kötülükleri ortaya çıkıyor. İslâm kadının namuslu olmasının, bir erkekle yaşamasının önemini mi vurguluyor, ailenin önemini mi vurguluyor,bir erkekle yaşamasının önemini mi vurguluyor, ailenin önemini mi vurguluyor, onun önemi ortaya çıkmış durumda. onun önemi ortaya çıkmış durumda.

Biz hep Avrupalılar'a 'şak şak' etmiyoruz ki...Biz hep Avrupalılar'a 'şak şak' etmiyoruz ki... Çok zaman Avrupalılar'ın karşısına çıktık. "İlim adamıyız" diyen adamlar birtakım sözler söylerken; Çok zaman Avrupalılar'ın karşısına çıktık. "İlim adamıyız" diyen adamlar birtakım sözler söylerken; "Hayır, öyle değildir, İslâm böyle diyor." dedik. Biz ayak direttik de onlar çark ettiler,"Hayır, öyle değildir, İslâm böyle diyor." dedik. Biz ayak direttik de onlar çark ettiler, bizim peşimize geliyorlar, dikkatinizi çekerim. bizim peşimize geliyorlar, dikkatinizi çekerim. Biz onların peşinden gitmiyoruz. Elhamdülillah! Hak yolda olduğumuz için... Biz onların peşinden gitmiyoruz. Elhamdülillah! Hak yolda olduğumuz için...

Avrupalı bir profesör diyor ki; "Kur'an'ın 1400 yıl önce söylemiş olduğu şeyi Avrupalı bir profesör diyor ki;

"Kur'an'ın 1400 yıl önce söylemiş olduğu şeyi
biz şimdi 1400 yıl sonra öğreniyoruz.biz şimdi 1400 yıl sonra öğreniyoruz. Aklımız yeni başımıza geliyor." Kur'an çağların üstünde. İslâm çağların üstünde... Aklımız yeni başımıza geliyor."

Kur'an çağların üstünde. İslâm çağların üstünde...
Çağlar dönsün, yanlış yolunu bıraksın, İslâm'ın yoluna girsin! Çağlar dönsün, yanlış yolunu bıraksın, İslâm'ın yoluna girsin! Biz kimseye "eyvallah" etmiyoruz, dalkavukluk etmiyoruz. Biz kimseye "eyvallah" etmiyoruz, dalkavukluk etmiyoruz. İlme de şakşakçılık etmiyoruz. Medeniyete de şakşakçılık etmiyoruz.İlme de şakşakçılık etmiyoruz. Medeniyete de şakşakçılık etmiyoruz. Medeniyetin çok şeylerinin medeniyet değil deniyet olduğunu görüyoruz, alçaklık olduğunu görüyoruz. Medeniyetin çok şeylerinin medeniyet değil deniyet olduğunu görüyoruz, alçaklık olduğunu görüyoruz. İlim denilen şeylerin çoğunun ilim değil de hokkabazlık, madrabazlık olduğunu görüyoruz. İlim denilen şeylerin çoğunun ilim değil de hokkabazlık, madrabazlık olduğunu görüyoruz. Yolumuzda sabitiz. Biz kimseye göre hareket etmiyoruz.Yolumuzda sabitiz. Biz kimseye göre hareket etmiyoruz. Biz müslümanız, İslâm yolunda yürüyoruz, hakikati anlayan peşimize takılıyor, geliyor. Biz müslümanız, İslâm yolunda yürüyoruz, hakikati anlayan peşimize takılıyor, geliyor. Anlamayana Allah akıl fikir versin. Nasibi yok demek ki... Anlayan anlıyor. Anlamayana Allah akıl fikir versin. Nasibi yok demek ki... Anlayan anlıyor.

Sonra; Ve şeribe'l-musallûne fî âniyeti ehli'ş-şirki'z-zehebi fe'l-fıddati. Sonra;

Ve şeribe'l-musallûne fî âniyeti ehli'ş-şirki'z-zehebi fe'l-fıddati.
Bir de hayret edilecek bir başka şey: "Namaz kılanlar bile..." diyor Peygamber Efendimiz,Bir de hayret edilecek bir başka şey: "Namaz kılanlar bile..." diyor Peygamber Efendimiz, "şirk ehlinin kaplarından meşrubat içerler.""şirk ehlinin kaplarından meşrubat içerler." Su içerler, şunu içerler bunu içerler... Su içerler, şunu içerler bunu içerler...

Neymiş onların kapları? Altın, gümüş. Altın taslar, gümüş taslar... Neymiş onların kapları?

Altın, gümüş. Altın taslar, gümüş taslar...

Niye onu kötülüyor? Bizde gösteriş yok, bizim dinimiz tevazu dini. Niye onu kötülüyor?

Bizde gösteriş yok, bizim dinimiz tevazu dini.
Avrupalılar bir yalan ortaya attılar, dediler ki; "Din afyondur.Avrupalılar bir yalan ortaya attılar, dediler ki;

"Din afyondur.
Din zengin insanların fakirleri, yoksulları sömürmek için ortaya koyduğu bir düzendir.Din zengin insanların fakirleri, yoksulları sömürmek için ortaya koyduğu bir düzendir. Sömürme vasıtasıdır. Burjuvazinin proletaryayı sömürmek için ortaya attığı Sömürme vasıtasıdır. Burjuvazinin proletaryayı sömürmek için ortaya attığı uydurma bir vasıtadır, düzendir, dolaptır." uydurma bir vasıtadır, düzendir, dolaptır."

Hayır! İslâm müslümanların, yoksulların arasından çıktı. Yoksulların içinden yetişti. Hayır! İslâm müslümanların, yoksulların arasından çıktı. Yoksulların içinden yetişti. Yoksulların feryadını dile getirdi. Zenginlerin kaprislerinin karşısına çıktı.Yoksulların feryadını dile getirdi. Zenginlerin kaprislerinin karşısına çıktı. Bak, bizde altın ve gümüş kaplardan içmek doğru değil. Ne lüzum var?Bak, bizde altın ve gümüş kaplardan içmek doğru değil. Ne lüzum var? Toprak kaptan içerim, öbür çanaktan içerim, cam bardaktan içerim.Toprak kaptan içerim, öbür çanaktan içerim, cam bardaktan içerim. Altın, gümüş öyle fiyaka satmak, keyif yapmak, debdebe, saltanat; İslâm bunun karşısında. Altın, gümüş öyle fiyaka satmak, keyif yapmak, debdebe, saltanat; İslâm bunun karşısında.

"Namaz kılanlar bile sularını ehli şirkin kapları ile, altınla, gümüşle içecekler." diye,"Namaz kılanlar bile sularını ehli şirkin kapları ile, altınla, gümüşle içecekler." diye, Peygamber Efendimiz kıyamet alâmeti, bu cezaların başa gelme alâmeti olarak zikrediyor. Peygamber Efendimiz kıyamet alâmeti, bu cezaların başa gelme alâmeti olarak zikrediyor.

Sonra iş cinsî konulara geliyor; Ve'stağne'r-ricâlü bi'r-ricâli. Sonra iş cinsî konulara geliyor;

Ve'stağne'r-ricâlü bi'r-ricâli.
"Adamlar adamlarla işini görüyor, iktifâ ediyor." Lûtîlik yapıyor, Lut kavminin amelini işliyor."Adamlar adamlarla işini görüyor, iktifâ ediyor." Lûtîlik yapıyor, Lut kavminin amelini işliyor. Ve'n-nisâu bi'n-nisâ. "Kadınlar kadınlarla cinsî ilişkilerini sürdürüyor." Ve'n-nisâu bi'n-nisâ. "Kadınlar kadınlarla cinsî ilişkilerini sürdürüyor."

Kardeşlerim! O kadar alçak gazeteler var ki bunları reklam ediyorlar! Kardeşlerim!

O kadar alçak gazeteler var ki bunları reklam ediyorlar!
"Filanca kadın filanca kadınla niye kol kola? Niye yanak yanağa?" Altına yazı yazıyor. "Filanca kadın filanca kadınla niye kol kola? Niye yanak yanağa?" Altına yazı yazıyor. Sanki ahâliye; "Bak, böyle bir iş var, sizin de haberiniz olsun, Sanki ahâliye; "Bak, böyle bir iş var, sizin de haberiniz olsun, siz de böyle haltları karıştırın." der gibi sayfalar sayfası reklamlar...siz de böyle haltları karıştırın." der gibi sayfalar sayfası reklamlar... Bir edepsizin bir köşede yaptığı edepsizlik bir vukuattır, polisiye bir hâdisedir. Bir edepsizin bir köşede yaptığı edepsizlik bir vukuattır, polisiye bir hâdisedir.

"Bazı şeylerin şuyûu vukûundan beterdir." diye bir söz var. Ne demek? "Bazı şeylerin şuyûu vukûundan beterdir." diye bir söz var. Ne demek?

O şey şâyi oldu mu öyle mazarratlar ortaya çıkar ki onun yapılmasından daha kötü olur. O şey şâyi oldu mu öyle mazarratlar ortaya çıkar ki onun yapılmasından daha kötü olur.

Şâyi ediyorlar, yani her tarafa yayıyorlar, herkesin aklına o fesadı sokuyorlar, Şâyi ediyorlar, yani her tarafa yayıyorlar, herkesin aklına o fesadı sokuyorlar, yaptırmaya çalışıyorlar. yaptırmaya çalışıyorlar.

Erkek erkekle, kadın kadınla işini görüyor, yani cinsî işini görüyor. Erkek erkekle, kadın kadınla işini görüyor, yani cinsî işini görüyor. Hatta o "medenî" dediğiniz Avrupa'da, İngiltere'de papaz erkeğin erkekle kilisede nikâhını kıydı.Hatta o "medenî" dediğiniz Avrupa'da, İngiltere'de papaz erkeğin erkekle kilisede nikâhını kıydı. Kadınla değil, erkeğin erkekle nikâhını papaz kıydı! Kadınla değil, erkeğin erkekle nikâhını papaz kıydı! Böyle bu kadar da dejenerasyon oldu. Resmen nikâhlandılar!Böyle bu kadar da dejenerasyon oldu. Resmen nikâhlandılar! Adamlar nefsin esiri ve yenilik delisi... Bizim onlardan alacağımız sadece ibret var.Adamlar nefsin esiri ve yenilik delisi...

Bizim onlardan alacağımız sadece ibret var.
Bizim alacağımız ibret olarak onların yaptıkları mülevvesâttan, rezaletten tiksinme var.Bizim alacağımız ibret olarak onların yaptıkları mülevvesâttan, rezaletten tiksinme var. Bizim onlara bir ihtiyacımız yok ki! Bir Bizim onlara bir ihtiyacımız yok ki! Bir ilimde, teknolojide geri kalmışız. ilimde, teknolojide geri kalmışız. Allah bize akıl fikir versin, o sahadaki açığı da kapatalım. Başka bir şeyimiz yok. Allah bize akıl fikir versin, o sahadaki açığı da kapatalım. Başka bir şeyimiz yok.

"İşte böyle olduğu zaman bekleyin." diyor Peygamber Efendimiz;"İşte böyle olduğu zaman bekleyin." diyor Peygamber Efendimiz; "Horluğu, hakareti bekleyin." Yani bunlar olduğu zaman hor olursunuz, "Horluğu, hakareti bekleyin." Yani bunlar olduğu zaman hor olursunuz, zelil olursunuz, hakir olursunuz. zelil olursunuz, hakir olursunuz. Cemiyetin izzeti, şerefi, itibarı, haysiyeti kalmaz.Cemiyetin izzeti, şerefi, itibarı, haysiyeti kalmaz. Sizin de hayatınızın bir tadı, tuzu, şerefi, haysiyeti kalmaz. Sizin de hayatınızın bir tadı, tuzu, şerefi, haysiyeti kalmaz. Alnı açık insanlar olmaktan düşersiniz, horluğa hakarete uğrarsınız. Alnı açık insanlar olmaktan düşersiniz, horluğa hakarete uğrarsınız.

Bence, âcizâne nâçizâne kanaatime göre, İslâm âleminin bugünkü horluğuBence, âcizâne nâçizâne kanaatime göre, İslâm âleminin bugünkü horluğu şu şartların meydana gelmesi dolayısıyla Allah'ın cezasıdır;şu şartların meydana gelmesi dolayısıyla Allah'ın cezasıdır; yoksa Allah müsaade etmese kâfirin müslümana bir zarar vermesi mümkün olur mu? yoksa Allah müsaade etmese kâfirin müslümana bir zarar vermesi mümkün olur mu?

Olmaz! Allah kâfirle tedîb ediyor, terbiye ediyor.Olmaz!

Allah kâfirle tedîb ediyor, terbiye ediyor.
Hak yoldan ayrılan, kitaplarını okumayan, öğrenmeyen, Hak yoldan ayrılan, kitaplarını okumayan, öğrenmeyen, Allah'ın yolunda gitmeyen, Resûlullah'ı tanımayan,Allah'ın yolunda gitmeyen, Resûlullah'ı tanımayan, Resûlullah'ın ahlâkıyla ahlâklanmayan, duygusuz, hissiz, eksikli, Resûlullah'ın ahlâkıyla ahlâklanmayan, duygusuz, hissiz, eksikli, kusurlu müslümanları öyle terbiye ediyor.kusurlu müslümanları öyle terbiye ediyor. Çünkü; "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdîr, tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir." Çünkü; "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdîr, tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir." Sopa atacak bir kimse lazım. Allah sopayı kime attırtıyor? Sopa atacak bir kimse lazım. Allah sopayı kime attırtıyor?

Müşrike attırtıyor, kâfire attırtıyor. O da cezanın en büyüklerinden biri. Müşrike attırtıyor, kâfire attırtıyor. O da cezanın en büyüklerinden biri.

Hiç olmazsa bir müslüman bir müslümanı dövse de gam yemez. Hiç olmazsa bir müslüman bir müslümanı dövse de gam yemez. Dini aşağılık, hor, kafası akidesi bozuk, ciğeri beş para etmez insana Allah cezayı yaptırtıyor. Dini aşağılık, hor, kafası akidesi bozuk, ciğeri beş para etmez insana Allah cezayı yaptırtıyor.

Rabbimiz yolundan ayırmasın. Salih kul olmayı nasip eylesin.Rabbimiz yolundan ayırmasın. Salih kul olmayı nasip eylesin. Salih ameller işlemeyi nasip eylesin. Bu âhir zaman alâmeti, başa cezanın, Salih ameller işlemeyi nasip eylesin. Bu âhir zaman alâmeti, başa cezanın, belanın yağması, taş yağması alâmeti olan hallerden bizleri korusun. belanın yağması, taş yağması alâmeti olan hallerden bizleri korusun. İçimizdeki cahillerin, ahmakların yaptığından dolayı belayı bizim de üzerimize yaymasın. İçimizdeki cahillerin, ahmakların yaptığından dolayı belayı bizim de üzerimize yaymasın.

Ama hadîs-i şerîflerde bu beladan kurtulmanın bir şartı var: Ama hadîs-i şerîflerde bu beladan kurtulmanın bir şartı var: Siz hem yapmayacaksınız hem de yapılmasını engellemek için gayret ve çalışma içinde olacaksınız.Siz hem yapmayacaksınız hem de yapılmasını engellemek için gayret ve çalışma içinde olacaksınız. O çalışma olmazsa ceza müşterek gelir. Çalışacaksınız! Benî İsrail'in ulemâsı,O çalışma olmazsa ceza müşterek gelir. Çalışacaksınız!

Benî İsrail'in ulemâsı,
Benî İsrail'in edepsizleri kötülük yaptığı zaman ilk önce demişler ki; Benî İsrail'in edepsizleri kötülük yaptığı zaman ilk önce demişler ki;

"Yapmayın, bu kötülüktür, günahtır." Ondan sonra dememişler. "Yapmayın, bu kötülüktür, günahtır."

Ondan sonra dememişler.

Onların o kötülükte devam etmesi, onların 'merhaba'sına,Onların o kötülükte devam etmesi, onların 'merhaba'sına, selam vermesine, onlarla sohbet etmesine, düşüp kalkmasına,selam vermesine, onlarla sohbet etmesine, düşüp kalkmasına, alışverişte bulunmasına engel teşkil etmemiş. Allah kalplerini birbirlerine benzetmiş;alışverişte bulunmasına engel teşkil etmemiş. Allah kalplerini birbirlerine benzetmiş; ceza umumî, hepsinin tepesine birden gelmiş. ceza umumî, hepsinin tepesine birden gelmiş.

Çalışacaksınız. Zulme razı olmayacaksınız. Gadre razı olmayacaksınız.Çalışacaksınız. Zulme razı olmayacaksınız. Gadre razı olmayacaksınız. Edepsizliğe razı olmayacaksınız. Müstehcenliğe razı olmayacaksınız. Edepsizliğe razı olmayacaksınız. Müstehcenliğe razı olmayacaksınız. Terbiyesizliğe, namussuzluğa razı olmayacaksınız.Terbiyesizliğe, namussuzluğa razı olmayacaksınız. Hakkı, hayrı, güzeli, iyiyi, temizi, pakı tutup onu hâkim kılmaya çalışacaksınız. Hakkı, hayrı, güzeli, iyiyi, temizi, pakı tutup onu hâkim kılmaya çalışacaksınız.

Fakir olabiliriz. Gecekonduda oturuyor olabiliriz. Kalbimiz pırıl pırıl olacak, evimiz pırıl pırıl olacak.Fakir olabiliriz. Gecekonduda oturuyor olabiliriz. Kalbimiz pırıl pırıl olacak, evimiz pırıl pırıl olacak. Sokağımız eğri büğrü olur; ama temiz olacak, bal döksen yalanacak gibi olacak. Sokağımız eğri büğrü olur; ama temiz olacak, bal döksen yalanacak gibi olacak. Müslümanın [özelliği] budur. Müslümanlıkta gösteriş önemli değil, Müslümanın [özelliği] budur. Müslümanlıkta gösteriş önemli değil, malzemenin altın, gümüş olması makbul değil, hatta merdût.malzemenin altın, gümüş olması makbul değil, hatta merdût. Mühim olan temizliktir. Maddî ve mânevî bakımdan temiz olacağız.Mühim olan temizliktir. Maddî ve mânevî bakımdan temiz olacağız. Her türlü kötülüğün de engellenmesi için çalışacağız, aktif olacağız. Her türlü kötülüğün de engellenmesi için çalışacağız, aktif olacağız.

Bu dünyanın işi bizden sorulur. Biz bu dünyada -tabiri câizse- Allah'ın vazifeliBu dünyanın işi bizden sorulur. Biz bu dünyada -tabiri câizse- Allah'ın vazifeli zabıta memurlarıyız, polisleriyiz.zabıta memurlarıyız, polisleriyiz. Biz hayrı temsil edeceğiz, tutacağız. Ötekiler yapmaz ki...Biz hayrı temsil edeceğiz, tutacağız. Ötekiler yapmaz ki... Yan cebine parayı koyduğu zaman susar. Allah'tan korkmaz.Yan cebine parayı koyduğu zaman susar. Allah'tan korkmaz. Hakkı takip etmeyi, bâtılı engellemeyi biz yaparız. Onun için hepiniz vazifenizi bilin.Hakkı takip etmeyi, bâtılı engellemeyi biz yaparız. Onun için hepiniz vazifenizi bilin. Hepinizi vazifeye davet ederim. Canlı müslüman olun.Hepinizi vazifeye davet ederim. Canlı müslüman olun. Gayretli müslüman olun. Gayretli müslüman olun.

Vellezî nefsî bi-yedihî lekadi'btederehâ aşeretü emlâkin küllühüm harîsun alâ en Vellezî nefsî bi-yedihî lekadi'btederehâ aşeretü emlâkin küllühüm harîsun alâ en yektübehâ fe-mâ derev keyfe yektübûnehâ hattâ refeû ilâ zi'l-izzeti fe-kâle: yektübehâ fe-mâ derev keyfe yektübûnehâ hattâ refeû ilâ zi'l-izzeti fe-kâle: Üktübûhâ kemâ kâle abdî. Üktübûhâ kemâ kâle abdî. Bu hadîs-i şerîf, çok kaynaklarda var. Mesela Ahmed b. Hanbel'de var, İbn Hibbân'da var, Bu hadîs-i şerîf, çok kaynaklarda var. Mesela Ahmed b. Hanbel'de var, İbn Hibbân'da var, Neseî'de var ki bunlarda olması zaten hadisin sağlam olduğununNeseî'de var ki bunlarda olması zaten hadisin sağlam olduğunun bir garantisi gibidir, mûteber kitaplardır. bir garantisi gibidir, mûteber kitaplardır.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Vellezî nefsî bi-yedihî. "Nefsim, canım elinde olan Zât'a yemin olsun ki."Vellezî nefsî bi-yedihî. "Nefsim, canım elinde olan Zât'a yemin olsun ki." Lekadi'btederehâ aşeretü emlâkin. "Bunun peşine on tane melek koştu." Lekadi'btederehâ aşeretü emlâkin. "Bunun peşine on tane melek koştu."

Ne olduğunu sonra söyleyeceğim, biraz merak edin. Ne olduğunu sonra söyleyeceğim, biraz merak edin.

"Bunun peşinden on tane melek koştu." Neyin peşinden koşmuşlar? "Bunun peşinden on tane melek koştu."

Neyin peşinden koşmuşlar?

Söylemiyorum. "Bu işin peşinden on tane melek kalkıştı, koşuştu..." Söylemiyorum.

"Bu işin peşinden on tane melek kalkıştı, koşuştu..."

Küllühüm harîsun alâ en yektübehâ. "Hepsi bunu yazmaya hevesli ve hırslı..." Küllühüm harîsun alâ en yektübehâ. "Hepsi bunu yazmaya hevesli ve hırslı..."

"Aman ben yazayım, aman ben yazayım..." diye kalkıştılar. "Aman ben yazayım, aman ben yazayım..." diye kalkıştılar.

Fe-mâ derev keyfe yektübûnehâ. "Ama nasıl yazacaklarını başaramadılar, bilemediler, Fe-mâ derev keyfe yektübûnehâ. "Ama nasıl yazacaklarını başaramadılar, bilemediler, yazmaktan âciz kaldılar." yazmaktan âciz kaldılar."

Hattâ refeû ilâ zi'l-izzeti. "İzzet sahibi olan Allahu Teâlâ hazretlerine durumu arz ettiler." Hattâ refeû ilâ zi'l-izzeti. "İzzet sahibi olan Allahu Teâlâ hazretlerine durumu arz ettiler."

Dediler ki; "Yâ Rabbi! Ne yapacağımızı bilemedik. Nasıl yazacağız bunu?" Dediler ki;

"Yâ Rabbi! Ne yapacağımızı bilemedik. Nasıl yazacağız bunu?"

Fe-kâle. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki;" Üktübûhâ kemâ kâle abdî. Fe-kâle. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki;"

Üktübûhâ kemâ kâle abdî.
"Kulum nasıl dediyse siz öylece yazıverin, hesabına karışmayın."Kulum nasıl dediyse siz öylece yazıverin, hesabına karışmayın. Onun sevabını, hesabını vermek bana ait." dedi. Onun sevabını, hesabını vermek bana ait." dedi.

Bu nedir? Kulun birisi demiş ki; Bu nedir?

Kulun birisi demiş ki;

el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi kemâ yuhibbu rabbunâ en yuhmede ve yenbeğî lehû. kemâ yuhibbu rabbunâ en yuhmede ve yenbeğî lehû.

Allah'ın kullarından bir kul bu sözü söyleyince öyle büyük sevap hâsıl olmuş ki Allah'ın kullarından bir kul bu sözü söyleyince öyle büyük sevap hâsıl olmuş ki on tane melek yazmaya koşuşmuşlar, hepsi yazıp, sevabı tespit edip deftere işlemek için gayretli; on tane melek yazmaya koşuşmuşlar, hepsi yazıp, sevabı tespit edip deftere işlemek için gayretli; ama becerememişler, altından kalkamamışlar. ama becerememişler, altından kalkamamışlar. Bu cümlenin sevabını nasıl yazacaklarını becerememişler,Bu cümlenin sevabını nasıl yazacaklarını becerememişler, Allahu Teâlâ hazretlerine arz etmişler; "Yâ Rabbi! Kulun bir söz söyledi kiAllahu Teâlâ hazretlerine arz etmişler; "Yâ Rabbi! Kulun bir söz söyledi ki biz bunu nasıl yazacağımızı, ne sevap vereceğimizi bilemedik, âciz kaldık.biz bunu nasıl yazacağımızı, ne sevap vereceğimizi bilemedik, âciz kaldık. Bunun sevabını yazmaya tâkatimiz yetmedi." deyince Allahu Teâlâ hazretleri buyurmuş ki; Bunun sevabını yazmaya tâkatimiz yetmedi." deyince Allahu Teâlâ hazretleri buyurmuş ki;

"Siz, kulum nasıl dediyse 'böyle dedi' diye yazın, sevabını ben kendim vereceğim." "Siz, kulum nasıl dediyse 'böyle dedi' diye yazın, sevabını ben kendim vereceğim."

Bu cümleleri ezberleyelim. Allah Hocamız'dan razı olsun, şefaatlerine nâil eylesin.Bu cümleleri ezberleyelim.

Allah Hocamız'dan razı olsun, şefaatlerine nâil eylesin.
Cümle hocalarımızın kabirleri pürnûr olsun.Cümle hocalarımızın kabirleri pürnûr olsun. Hocalarımız bize bu hadîs-i şerîflerden duaları topladılar, Evrad kitabı meydana getirdiler. Hocalarımız bize bu hadîs-i şerîflerden duaları topladılar, Evrad kitabı meydana getirdiler. Her sabah bunları, bu sevaplı [duaları] okuyoruz elhamdülillah.Her sabah bunları, bu sevaplı [duaları] okuyoruz elhamdülillah. Hadislerden alınmış. Bu cümleyi mesela hep okuyoruz.Hadislerden alınmış. Bu cümleyi mesela hep okuyoruz. Hiç olmazsa haftanın bir gününde denk geliyor, okuyoruz. Hiç olmazsa haftanın bir gününde denk geliyor, okuyoruz.

Gelelim bu güzel cümlenin mânasını kısaca söylemeye: Gelelim bu güzel cümlenin mânasını kısaca söylemeye:

el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. "Allah'a çok, temiz, pak, mübarek bir hamd ile hamd olsun." "Allah'a çok, temiz, pak, mübarek bir hamd ile hamd olsun."

"Sayıca çok, temiz pak ve mübarek bir hamd ile hamd olsun." "Sayıca çok, temiz pak ve mübarek bir hamd ile hamd olsun."

el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. Kemâ yuhibbu rabbunâ en yuhmede ve yenbeğî leh.Kemâ yuhibbu rabbunâ en yuhmede ve yenbeğî leh. "Rabbimiz nasıl kendisine hamd edilmesini istiyorsa o tarzda hamd olsun. "Rabbimiz nasıl kendisine hamd edilmesini istiyorsa o tarzda hamd olsun. Ve O'nun şânına nasıl hamd etmek gerekiyorsa o tarzda bir hamd olsun." Ve O'nun şânına nasıl hamd etmek gerekiyorsa o tarzda bir hamd olsun."

"O'nun şanına layık bir hamd ile hamd olsun. "O'nun şanına layık bir hamd ile hamd olsun. Kendisi nasıl bir hamd etmekten hoşlanıyorsa o tarzda hamd olsun. Kendisi nasıl bir hamd etmekten hoşlanıyorsa o tarzda hamd olsun. Temiz, pak, çok, mübarek bir hamd ile Rabbimiz'e hamd ederiz." demiş. Temiz, pak, çok, mübarek bir hamd ile Rabbimiz'e hamd ederiz." demiş. O zât ne güzel kelimeler, cümleler kullanmış. O zât ne güzel kelimeler, cümleler kullanmış. Onun üzerine melekler nasıl sevap yazacaklarına âciz kalmışlar. Onun üzerine melekler nasıl sevap yazacaklarına âciz kalmışlar.

O halde bundan ne çıkıyor? Bu hamdi biz de ezberleyelim. O halde bundan ne çıkıyor?

Bu hamdi biz de ezberleyelim.
Defterimizin bir yerine yazalım, bu hamdi biz de söyleyelim.Defterimizin bir yerine yazalım, bu hamdi biz de söyleyelim. Biz de on tane meleği âciz bırakalım. Biz de biraz melekleri yoralım. Biz de on tane meleği âciz bırakalım. Biz de biraz melekleri yoralım.

el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh kemâ yuhibbu rabbuna en yuhmede ve yenbeğî leh. kemâ yuhibbu rabbuna en yuhmede ve yenbeğî leh.

Bir sözden neler hâsıl oluyor... Rabbimiz'in keremine bakın ki... Bir sözden neler hâsıl oluyor... Rabbimiz'in keremine bakın ki...

Hayvanı ipinden tutarsın, o da diretir, ters tarafa gitmeye çalışır. Hayvanı ipinden tutarsın, o da diretir, ters tarafa gitmeye çalışır. Ya oraya gidersen aşağıya yuvarlanacaksın; oraya gitme, buraya gel... Ya oraya gidersen aşağıya yuvarlanacaksın; oraya gitme, buraya gel...

el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh kemâ yuhibbu rabbunâ en yuhmede ve yenbeğî leh. fîh kemâ yuhibbu rabbunâ en yuhmede ve yenbeğî leh.

İnşaallah hatırınızda kalsın. İnşaallah hatırınızda kalsın.

Vellezî nefsî bi-yedihî lâ tekûmu's-sâatu hattâ taktulû imâmeküm Vellezî nefsî bi-yedihî lâ tekûmu's-sâatu hattâ taktulû imâmeküm ve tectelidû bi-esyâfiküm ve yerise dünyâküm şirârüküm. ve tectelidû bi-esyâfiküm ve yerise dünyâküm şirârüküm.

Huzeyfe hazretlerinden. Tirmizî'nin "hasen hadis" dediği,Huzeyfe hazretlerinden. Tirmizî'nin "hasen hadis" dediği, Ahmed b. Hanbel'de, Neseî'de, Tahavî'de ve Ziya-i Makdisî'nin kitabında olan Ahmed b. Hanbel'de, Neseî'de, Tahavî'de ve Ziya-i Makdisî'nin kitabında olan bir hadîs-i şerîf. bir hadîs-i şerîf. Sağlam hadîs-i şerîf. Efendimiz buyurmuş ki: Vellezî nefsî bi-yedihî.Sağlam hadîs-i şerîf.

Efendimiz buyurmuş ki:

Vellezî nefsî bi-yedihî.
"Canım, nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki." Lâ tekûmu's-sâatu. "Canım, nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki." Lâ tekûmu's-sâatu. "Kıyamet kopmaz." Hattâ taktulû imâmeküm. "Siz başkanınızı, imamınızı öldürmedikçe." "Kıyamet kopmaz." Hattâ taktulû imâmeküm. "Siz başkanınızı, imamınızı öldürmedikçe."

"Müslümanların başındaki [imamını] öldürmedikçe kıyamet kopmaz." "Müslümanların başındaki [imamını] öldürmedikçe kıyamet kopmaz."

Ve tectelidû bi-esyâfiküm. "Kılıçlarınızla birbirlerinize vuruşmadıkça,Ve tectelidû bi-esyâfiküm. "Kılıçlarınızla birbirlerinize vuruşmadıkça, kılıçlarınızı birbirinize çekip de birbirlerinizle savaşmadıkça..." kılıçlarınızı birbirinize çekip de birbirlerinizle savaşmadıkça..."

"Allah'ın başınıza diktiği, vazifeli, sizin idareciniz, imamınızı öldürmedikçe kıyamet kopmaz." "Allah'ın başınıza diktiği, vazifeli, sizin idareciniz, imamınızı öldürmedikçe kıyamet kopmaz."

Bir şartı daha var: Ve yerise dünyâküm şirârüküm. Bir şartı daha var: Ve yerise dünyâküm şirârüküm. "Dünyanıza en şerlileriniz hâkim olmadıkça, vâris olmadıkça kıyamet kopmaz." "Dünyanıza en şerlileriniz hâkim olmadıkça, vâris olmadıkça kıyamet kopmaz."

Demek ki kıyamet alâmetlerinden birisi has, hâlis, sevgili, müslümanların başı, Demek ki kıyamet alâmetlerinden birisi has, hâlis, sevgili, müslümanların başı, başbuğu olan kimsenin öldürülmesi. başbuğu olan kimsenin öldürülmesi.

Kim tarafından? Müslümanlar tarafından. İmam, cami imamı değil; imâmu'l-ümme.Kim tarafından?

Müslümanlar tarafından.

İmam, cami imamı değil; imâmu'l-ümme.
Ümmetin imamını müslümanların öldürmesi. Neden? Ümmetin imamını müslümanların öldürmesi.

Neden?

Müslümanlık kalmamış da ondan. Ortada Müslümanlık kalmamış, insaf kalmamış, Müslümanlık kalmamış da ondan. Ortada Müslümanlık kalmamış, insaf kalmamış, dinin hükmünü bilmiyorlar; kendilerinin itaatle emrolundukları,dinin hükmünü bilmiyorlar; kendilerinin itaatle emrolundukları, itaat etmeleri boyunlarının borcu olan büyüklerini öldürüyorlar. itaat etmeleri boyunlarının borcu olan büyüklerini öldürüyorlar.

Sonra, kılıçlarıyla birbirlerinin karşısına geçip vuruşuyorlar. Sonra, kılıçlarıyla birbirlerinin karşısına geçip vuruşuyorlar. Müslüman müslümanı kırıp öldürüyor. Sonra, dünyanıza şerlileriniz hâkim oluyor.Müslüman müslümanı kırıp öldürüyor. Sonra, dünyanıza şerlileriniz hâkim oluyor. İyiler hâkim olurken, adaletli, dindar, insaflı, hayırlı insanlar idare edip dururken, İyiler hâkim olurken, adaletli, dindar, insaflı, hayırlı insanlar idare edip dururken, onlar devrilince başa şerliler, alçaklar, pespayeler geçiyor, onlar idare ediyor. onlar devrilince başa şerliler, alçaklar, pespayeler geçiyor, onlar idare ediyor.

Bu değişiklikler olmadıkça kıyamet kopmaz. İmamınızı öldürmedikçe,Bu değişiklikler olmadıkça kıyamet kopmaz. İmamınızı öldürmedikçe, silahlarınızla birbirinizle çatışmadıkça, dünyanıza şerliler hâkim olmadıkça kıyamet kopmaz. silahlarınızla birbirinizle çatışmadıkça, dünyanıza şerliler hâkim olmadıkça kıyamet kopmaz.

Acaba bu işler oldu mu? Cevabını siz kendiniz arayın, bulun. Acaba bu işler oldu mu?

Cevabını siz kendiniz arayın, bulun.

Şimdi 459. dokuzuncu sayfanın ilk hadisine geldik.Şimdi 459. dokuzuncu sayfanın ilk hadisine geldik. Orada kaldık sanarak ben bu hadisin metnini okumuştum. Orada kaldık sanarak ben bu hadisin metnini okumuştum. Bu hadîs-i şerîfi tekrar okumaya lüzum yok. Mânasına geçelim. Bu hadîs-i şerîfi tekrar okumaya lüzum yok. Mânasına geçelim.

Râvisi Ebû Hüreyre radıyallahu anh. Hadîs-i şerîf Müstedrek'te kayıtlı. Râvisi Ebû Hüreyre radıyallahu anh. Hadîs-i şerîf Müstedrek'te kayıtlı.

Vellezî nefsî bi-yedihî. "Canım, nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki." Vellezî nefsî bi-yedihî. "Canım, nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki." Lâ tekûmu's-sâatu. "Kıyamet kopmaz." Hattâ yazhere'l-fuhşu.Lâ tekûmu's-sâatu. "Kıyamet kopmaz." Hattâ yazhere'l-fuhşu. "Fuhşiyat, kötülükler zâhir olmadıkça kıyamet kopmaz." "Fuhşiyat, kötülükler zâhir olmadıkça kıyamet kopmaz."

Başka ne zâhir olmadıkça? Ve'l-buhlu. "Cimrilik." Başka ne zâhir olmadıkça?

Ve'l-buhlu. "Cimrilik."

"Cimrilik ve kötülükler ortaya çıkmadıkça kıyamet kopmaz." "Cimrilik ve kötülükler ortaya çıkmadıkça kıyamet kopmaz."

Kur'ân-ı Kerîm'e başladık, Fâtiha'yı bitirdik, Elif lâm mîm'e geldik. Kur'ân-ı Kerîm'e başladık, Fâtiha'yı bitirdik, Elif lâm mîm'e geldik. Hemen daha Kur'ân-ı Kerîm'in ilk başında: Bismillâhirrahmânirrahîm. Hemen daha Kur'ân-ı Kerîm'in ilk başında:

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elif lâm mîm. Zâlike'l-kitâbu lâ raybe fîhi hüden li'l-müttâkin.Elif lâm mîm. Zâlike'l-kitâbu lâ raybe fîhi hüden li'l-müttâkin. Ellezîne yu'minûne bi'l-ğaybi ve yukîmûne's-salâte ve mimmâ razaknâhüm yünfikûn. Ellezîne yu'minûne bi'l-ğaybi ve yukîmûne's-salâte ve mimmâ razaknâhüm yünfikûn.

Takvâ ehli insanların sıfatlarını sayıyor. Bir; yu'minûne bi'l-ğaybi.Takvâ ehli insanların sıfatlarını sayıyor. Bir; yu'minûne bi'l-ğaybi. "Gaybe inanırlar." Cennete, cehenneme, hesaba, mizana inanıyorlar. "Gaybe inanırlar." Cennete, cehenneme, hesaba, mizana inanıyorlar.

Neden? Muhbir-i Sâdık haber vermiş. Neden?

Muhbir-i Sâdık haber vermiş.
Mucizelerini gördükleri Resûl-i Emin haber vermiş. İnanırlar. Mucizelerini gördükleri Resûl-i Emin haber vermiş. İnanırlar.

Ve yukîmûne's-salâte. "Namazlarını ikâme ederler, idâme ettirirler, devamlı kılarlar." Ve yukîmûne's-salâte. "Namazlarını ikâme ederler, idâme ettirirler, devamlı kılarlar." Bir kılıp, bir yanar bir döner, bir bırakır tarzda değil, namazın üzerinde devamlı, Bir kılıp, bir yanar bir döner, bir bırakır tarzda değil, namazın üzerinde devamlı, müdâvim olurlar ve dosdoğru kılarlar. müdâvim olurlar ve dosdoğru kılarlar.

Üçüncüsü; ve mimmâ razaknâhüm yünfikûn.Üçüncüsü; ve mimmâ razaknâhüm yünfikûn. "Bizim onlara bahşettiğimiz rızıklardan, nimetlerden başkalarına infak ederler." "Bizim onlara bahşettiğimiz rızıklardan, nimetlerden başkalarına infak ederler."

Allahu Teâlâ hazretleri derhal üçüncü adımda -iman, namaz, infak-Allahu Teâlâ hazretleri derhal üçüncü adımda -iman, namaz, infak- hemen arkasından kesenin ağzını açmayı daha kitabımızın başında bize emir buyuruyor. hemen arkasından kesenin ağzını açmayı daha kitabımızın başında bize emir buyuruyor. Hem de buyuruyor ki; ve mimmâ razaknâhüm. Hem de buyuruyor ki; ve mimmâ razaknâhüm. "Bizim onlara nimet ve rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.""Bizim onlara nimet ve rızık olarak verdiklerimizden infak ederler." Bu mal senin değil ki, bunu sana Allah verdi ve senin ondanBu mal senin değil ki, bunu sana Allah verdi ve senin ondan Allah'ın kullarına dağıtmanı istiyor. İslâm böyle.Allah'ın kullarına dağıtmanı istiyor.

İslâm böyle.
Allah'ın emirlerinden birisi namazsa hemen arkasından zekât geliyor. Allah'ın emirlerinden birisi namazsa hemen arkasından zekât geliyor. Zekât, mâlî ibadet. Çünkü her şey parayla oluyor. Zekât, mâlî ibadet. Çünkü her şey parayla oluyor.

Allah hepinizden razı olsun, burada çıkıp konuştukça, Allah hepinizden razı olsun, burada çıkıp konuştukça, benim derdimi size açtıkça siz de derdime deva oldunuz;benim derdimi size açtıkça siz de derdime deva oldunuz; şu camimizin her tarafını yaptık. Şimdi gezerken hoşuma gidiyor, size dua ediyorum.şu camimizin her tarafını yaptık. Şimdi gezerken hoşuma gidiyor, size dua ediyorum. Arka taraflar koca koca salonlar oldu, yeşil yeşil halılarla döşendi. Arka taraflar koca koca salonlar oldu, yeşil yeşil halılarla döşendi. Cemaatler, kadınlar orada diz çöküyorlar, vaazları dinliyorlar; erkeklerin almayanları gidiyor,Cemaatler, kadınlar orada diz çöküyorlar, vaazları dinliyorlar; erkeklerin almayanları gidiyor, orada [namaz kılıyor.] orada [namaz kılıyor.] Yerin dibini üç kat deldik, yerin altına kadar deldik, salonlar yaptık. Yerin dibini üç kat deldik, yerin altına kadar deldik, salonlar yaptık. Ramazan'da yemekler yenilecek inşaallah. Yukarıya inmeli çıkmalı asansörler yaptık, Ramazan'da yemekler yenilecek inşaallah. Yukarıya inmeli çıkmalı asansörler yaptık, aşağıdan yemekler yukarıya çıksın diye... aşağıdan yemekler yukarıya çıksın diye...

Nasıl oldu bunlar? Kim bilir kaç milyon gitti, hesabını bilmem.Nasıl oldu bunlar?

Kim bilir kaç milyon gitti, hesabını bilmem.
Paraya ben dokunmuyorum, yapılıyor. Nasıl oluyor? Paraya ben dokunmuyorum, yapılıyor.

Nasıl oluyor?

Sizlerin yardımıyla oluyor. Neticede ne oluyor; sizin cebinizden para çıktı, siz aldandınız mı? Sizlerin yardımıyla oluyor.

Neticede ne oluyor; sizin cebinizden para çıktı, siz aldandınız mı?

Hayır, burada bu hayır yapıldığı müddetçe sizin defterinize sevap yazılacak, dünya durdukça... Hayır, burada bu hayır yapıldığı müddetçe sizin defterinize sevap yazılacak, dünya durdukça... Dua edin ki dursun. Yarın kıyamet kopsa hayrınız kısa olur. Dua edin ki dursun. Yarın kıyamet kopsa hayrınız kısa olur. Dua edin ki dünya durdukça sevap yazılacak. Dua edin ki dünya durdukça sevap yazılacak.

Şu caminin yan tarafı, dut ağacı vardı, dutlar olurdu, yere dökülürdü, Şu caminin yan tarafı, dut ağacı vardı, dutlar olurdu, yere dökülürdü, kara kara, koca koca sinekler onları yemeye gelir; burası bir sineklik idi.kara kara, koca koca sinekler onları yemeye gelir; burası bir sineklik idi. Yan tarafında da kümes vardı, kümeste de tavuklar kokardı. Yan tarafında da kümes vardı, kümeste de tavuklar kokardı. Biz o dut ağacını kestik. Herhalde dut ağacı memnun olmuştur. Biz o dut ağacını kestik. Herhalde dut ağacı memnun olmuştur. O kümesleri kaldırdık, döşedik. Şu andaki, şu kubbenin altındaki yerin bir buçuk iki misli yer, O kümesleri kaldırdık, döşedik. Şu andaki, şu kubbenin altındaki yerin bir buçuk iki misli yer, namaz kılınan yer olarak oraya katıldı. namaz kılınan yer olarak oraya katıldı.

Neyle oldu? Sizin paranızla oldu. Siz yaptınız, Allah razı olsun, eseriniz. Neyle oldu?

Sizin paranızla oldu. Siz yaptınız, Allah razı olsun, eseriniz.
Üstü kubbeli, altı yeşil halılı güzel bir ibadethane oldu. Üstü kubbeli, altı yeşil halılı güzel bir ibadethane oldu.

Herkes şimdi cami yapamıyor ki, bir caminin yapılmasına yardımcı oluyor. Herkes şimdi cami yapamıyor ki, bir caminin yapılmasına yardımcı oluyor.

Daha büyük hayırlar yapacağız inşaallah. Şimdi bir yerde bir cami yapıyoruz ki Daha büyük hayırlar yapacağız inşaallah. Şimdi bir yerde bir cami yapıyoruz ki bu caminin dört katı, beş katı... 18 dönüm yerimiz var.bu caminin dört katı, beş katı... 18 dönüm yerimiz var. Bir başka yerde bir eğitim sitesi yapıyoruz ki kaç kişi oradan okuyup yetişecek inşaallah. Bir başka yerde bir eğitim sitesi yapıyoruz ki kaç kişi oradan okuyup yetişecek inşaallah.

Neyle oluyor? Parayla oluyor. Yani iş dönüyor dolaşıyor, hani "gözü kör olsun" mu Neyle oluyor?

Parayla oluyor. Yani iş dönüyor dolaşıyor, hani "gözü kör olsun" mu
derler ne derler -gözü filan yok ama tabir- her şey parayla oluyor. derler ne derler -gözü filan yok ama tabir- her şey parayla oluyor. Hayır yapmak şekli olmasa bu işler yürümez. Parayla oluyor. Hayır yapmak şekli olmasa bu işler yürümez. Parayla oluyor.

Peygamber Efendimiz zamanında da öyle miydi? Peygamber Efendimiz zamanında da öyle miydi?

Evet, Peygamber Efendimiz'in zamanında da işler parayla dönüyordu. Evet, Peygamber Efendimiz'in zamanında da işler parayla dönüyordu. Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerinin müslüman olduğu zaman 90 bin altın lirası vardı. Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerinin müslüman olduğu zaman 90 bin altın lirası vardı. Hepsini İslâm'a verdi. Osmân-ı Zinnûreyn hazretleri hatırlı ağa zenginlerden idi.Hepsini İslâm'a verdi. Osmân-ı Zinnûreyn hazretleri hatırlı ağa zenginlerden idi. 100 deve yük taşıyabilecek kadar sermayesi olan kimseydi. 100 deve yük taşıyabilecek kadar sermayesi olan kimseydi. 100 deveyi taşıdığı yüklerle, metalarla, mallarla beraber kestirip etlerini de100 deveyi taşıdığı yüklerle, metalarla, mallarla beraber kestirip etlerini de mallarını da fukarâya dağıtacak kadar cömert, zengin insanlardı. mallarını da fukarâya dağıtacak kadar cömert, zengin insanlardı. O zenginler hepsi paralarını İslâm'a verdiler,O zenginler hepsi paralarını İslâm'a verdiler, paralar İslâm'ın hizmetine girdi, ondan sonra İslâm dünyanın her tarafına yayıldı. paralar İslâm'ın hizmetine girdi, ondan sonra İslâm dünyanın her tarafına yayıldı. O paralar verilmeseydi [olmazdı.] Efendimiz Ebû Bekr-i Sıddık Efendimiz'e;O paralar verilmeseydi [olmazdı.]

Efendimiz Ebû Bekr-i Sıddık Efendimiz'e;
"Beni en yalnız kaldığım zamanda destekledi, mâlî bakımdan bütün kesesini"Beni en yalnız kaldığım zamanda destekledi, mâlî bakımdan bütün kesesini İslâm'ın hizmetine tahsis etti, kendi kızlarından bir tanesini bana yardımcı,İslâm'ın hizmetine tahsis etti, kendi kızlarından bir tanesini bana yardımcı, hayat arkadaşı olarak verdi." diye, dua ediyor. hayat arkadaşı olarak verdi." diye, dua ediyor.

Parasız iş olmaz. Her şey parayla döner. Parasız iş olmaz. Her şey parayla döner.

Yalnız, paranızın kontrolünü yapmanız lazım. Verdiğiniz para nereye gidiyor?Yalnız, paranızın kontrolünü yapmanız lazım. Verdiğiniz para nereye gidiyor? Yerine mi gidiyor, çarçur mu oluyor? Eser ortaya çıkıyor mu? Bazı kimseler sebeplenip, Yerine mi gidiyor, çarçur mu oluyor? Eser ortaya çıkıyor mu? Bazı kimseler sebeplenip, fındığın içindeki kurt gibi şişmanlayıp haramla semiriyor mu? fındığın içindeki kurt gibi şişmanlayıp haramla semiriyor mu?

Onu takip etmesi lazım. Hayır yapan insan hayrı verecek, arkasından da Onu takip etmesi lazım.

Hayır yapan insan hayrı verecek, arkasından da
"Benim hayrım nereye gitti?" diye takip edecek. "Benim hayrım nereye gitti?" diye takip edecek.

Para işlerinin çok tehlikesi vardır. Para işine girişti mi insan; parayı sever, Para işlerinin çok tehlikesi vardır. Para işine girişti mi insan; parayı sever, gevşer, yiyip içebilir. Haram yiyebilir. gevşer, yiyip içebilir. Haram yiyebilir. Onun için, parayı veren kimse sağlam verecek ve takip edecek.Onun için, parayı veren kimse sağlam verecek ve takip edecek. "Şu benim verdiğim para ne oldu?" diye soracak. Günah değil, hakkı."Şu benim verdiğim para ne oldu?" diye soracak. Günah değil, hakkı. Öyle yapması lazım ki kimse haksızlık yapamasın, hayır paraları çarçur olmasın. Öyle yapması lazım ki kimse haksızlık yapamasın, hayır paraları çarçur olmasın. Hayır paralarının hayra gitmesini sağlamak lazım. Şimdi bunu niye söyledik? Hayır paralarının hayra gitmesini sağlamak lazım.

Şimdi bunu niye söyledik?

Hadîs-i şerîfte diyor ki; "Cimrilik ve fuhşiyât zâhir olmadıkça kıyamet kopmaz." Hadîs-i şerîfte diyor ki;

"Cimrilik ve fuhşiyât zâhir olmadıkça kıyamet kopmaz."

Eski müslümanlar paralarını verdiler, para az geldiği zaman canlarını verdiler,Eski müslümanlar paralarını verdiler, para az geldiği zaman canlarını verdiler, İslâm dünyanın her tarafına yayıldı. Okyanuslar tuttu İslâm'ı. Afrika deyip geçti,İslâm dünyanın her tarafına yayıldı. Okyanuslar tuttu İslâm'ı. Afrika deyip geçti, İslâm orduları Atlas okyanusuna dayandı, öbür tarafa geçemediler. İslâm orduları Atlas okyanusuna dayandı, öbür tarafa geçemediler. Daha ilk yıllarda hemen Azerbaycan'a ulaştı, Hazar denizi kıyılarına ulaştı, Daha ilk yıllarda hemen Azerbaycan'a ulaştı, Hazar denizi kıyılarına ulaştı, Karadeniz'e ulaştı. Müslüman askerler hemen Ege kıyılarına kadar geldi.Karadeniz'e ulaştı. Müslüman askerler hemen Ege kıyılarına kadar geldi. Anadolu'dan geçtiler, gemilere bindiler, hemen İstanbul'u muhasaraya başladılar.Anadolu'dan geçtiler, gemilere bindiler, hemen İstanbul'u muhasaraya başladılar. Yani o zamanki imkânlarıyla ulaşabilecekleri her yere ulaştılar.Yani o zamanki imkânlarıyla ulaşabilecekleri her yere ulaştılar. Güneydoğu Asya'ya ulaştılar, Hint kıtasına ulaştılar, Çin'e ulaştılar, her tarafa dağıldılar.Güneydoğu Asya'ya ulaştılar, Hint kıtasına ulaştılar, Çin'e ulaştılar, her tarafa dağıldılar. Paralarını verdiler, yetmedi; canlarını verdiler. Seve seve verdiler. Paralarını verdiler, yetmedi; canlarını verdiler. Seve seve verdiler. Allahu Teâlâ hazretleri de kat kat fazlasını verdi. Dünyanın her tarafı müslümanların oldu. Allahu Teâlâ hazretleri de kat kat fazlasını verdi. Dünyanın her tarafı müslümanların oldu.

Sonra cimrilik başlayınca, elsıkılığı başlayınca İslâm geriledi. Sonra cimrilik başlayınca, elsıkılığı başlayınca İslâm geriledi. Dünyaya meyil başlayınca, para sevgisi, mal sevgisi başlayınca İslâm geriledi. Dünyaya meyil başlayınca, para sevgisi, mal sevgisi başlayınca İslâm geriledi.

Öyle olmaz. Allah yolunda vereceksin. Öyle olmaz. Allah yolunda vereceksin.

Len tenâlü'l-birre hattâ tünfikû mimmâ tuhibbûn. Len tenâlü'l-birre hattâ tünfikû mimmâ tuhibbûn. "Sevdiklerini Allah yolunda sarf etmedikçe birr ü takvâya ulaşamazsınız." "Sevdiklerini Allah yolunda sarf etmedikçe birr ü takvâya ulaşamazsınız."

Şimdi birisi bir zarf göndermiş, buraya koymuş. Ben de "İçinde bir soru mu var?" diye açtım,Şimdi birisi bir zarf göndermiş, buraya koymuş. Ben de "İçinde bir soru mu var?" diye açtım, içinden 5 bin lira para çıktı. içinden 5 bin lira para çıktı. Diyor ki; "İşte 5 bin lira da camiye küçük bir yardımda bulunabiliyorum." diyor. Diyor ki; "İşte 5 bin lira da camiye küçük bir yardımda bulunabiliyorum." diyor. Koymuş, namazdan sonra götürüp vereceğiz. İnşaallah siz de [yaparsınız.] Koymuş, namazdan sonra götürüp vereceğiz. İnşaallah siz de [yaparsınız.] Böyle böyle oluyor... İsimsiz kahramanlar... Böyle böyle oluyor... İsimsiz kahramanlar... Kimisi getiriyor bileziğini veriyor, yüzüğünü veriyor. Bileziğini getiren oldu.Kimisi getiriyor bileziğini veriyor, yüzüğünü veriyor. Bileziğini getiren oldu. "Anamdan kalma beşibiryerdem var." dedi birisi, getirdi onu verdi. "Anamdan kalma beşibiryerdem var." dedi birisi, getirdi onu verdi. Herhalde 250 bin lira filan tutmuş. Böyle veriyorlar. Ben de hemen ehline götürüp veriyorum. Herhalde 250 bin lira filan tutmuş. Böyle veriyorlar. Ben de hemen ehline götürüp veriyorum.

Yerini bulsun diye gayret ediyorum. Siz de takip edin.Yerini bulsun diye gayret ediyorum.

Siz de takip edin.
Siz de isterseniz para vermeyin, malzeme verin. Yani ille öyle [para] şartı yok.Siz de isterseniz para vermeyin, malzeme verin. Yani ille öyle [para] şartı yok. Ama kesenin ağzı açılacak. Çünkü cimrilik ve kötülük yayıldığı zaman kıyamet kopuyor. Ama kesenin ağzı açılacak. Çünkü cimrilik ve kötülük yayıldığı zaman kıyamet kopuyor. Cömert olacağız. Ve yuhavvene'l-emînu ve yü'temene'l-hâinu. Cömert olacağız.

Ve yuhavvene'l-emînu ve yü'temene'l-hâinu.
Kıyamet kopmasının alâmetlerinden iki tanesi daha karşımıza geldi:Kıyamet kopmasının alâmetlerinden iki tanesi daha karşımıza geldi: Yuhavvene'l-emîn. "Emniyetli kimseye hain damgası vuruluyor." Yuhavvene'l-emîn. "Emniyetli kimseye hain damgası vuruluyor."

Alçak, hain, vatan haini... Ve yü'temene'l-hâin. "Asıl hain kimseye de itimat olunuyor." Alçak, hain, vatan haini...

Ve yü'temene'l-hâin. "Asıl hain kimseye de itimat olunuyor."

İş tersine dönmüş, ayaklar baş olmuş. Asıl emniyetli kimse vatan haini muamelesi görüyor, İş tersine dönmüş, ayaklar baş olmuş. Asıl emniyetli kimse vatan haini muamelesi görüyor, hain muamelesi görüyor; hain olan kimseye itimat olunuyor. hain muamelesi görüyor; hain olan kimseye itimat olunuyor.

Yühleke'l-vuûl. -Meçhul siygasıyla harekelenmiş, mâlum siygasıyla da olabilir.-Yühleke'l-vuûl. -Meçhul siygasıyla harekelenmiş, mâlum siygasıyla da olabilir.- Ve't-tazhere't-tuhûtu. "Vuûl helâk olunca ve tuhût ortaya çıkınca kıyamet kopacak." Ve't-tazhere't-tuhûtu. "Vuûl helâk olunca ve tuhût ortaya çıkınca kıyamet kopacak."

Bilmedikleri iki kelime... "Vuûl ortaya çıkınca, tuhût ortaya çıkınca" ne demek bu? Bilmedikleri iki kelime...

"Vuûl ortaya çıkınca, tuhût ortaya çıkınca" ne demek bu?

Sordular. Kîle: ve me'l-vuûlu ve't-tuhûtu? "Yâ Resûlallah, vuûl ne demek, tuhût ne demek?" Sordular. Kîle: ve me'l-vuûlu ve't-tuhûtu? "Yâ Resûlallah, vuûl ne demek, tuhût ne demek?"

Vuûl helâk olduğu zaman, tuhût ortaya çıktığı zaman kıyamet kopacakmış. Neymiş bunlar? Vuûl helâk olduğu zaman, tuhût ortaya çıktığı zaman kıyamet kopacakmış. Neymiş bunlar?

Kâle. "Efendimiz buyurdu ki;" el-Vuûl vücûhu'n-nâsi. Kâle. "Efendimiz buyurdu ki;"

el-Vuûl vücûhu'n-nâsi.
"Vuûl, insanların seçkinleri, asil kimseler." Asaletli, eşraftan olan kimseler."Vuûl, insanların seçkinleri, asil kimseler."

Asaletli, eşraftan olan kimseler.
Onlar helâk olacak. Terbiyesi, görgüsü, duygusu, bilgisi, edebi, vicdanı yerinde, insaflı, vicdanlı,Onlar helâk olacak. Terbiyesi, görgüsü, duygusu, bilgisi, edebi, vicdanı yerinde, insaflı, vicdanlı, tam asil, ağa, münevver, kültürlü, hakiki müslüman, takvâ ehli...tam asil, ağa, münevver, kültürlü, hakiki müslüman, takvâ ehli... Onlar helâk olacak. Ve't-tuhûtu ellezîne kânu tahte akdâmihim. Onlar helâk olacak.

Ve't-tuhûtu ellezîne kânu tahte akdâmihim.
"Tuhût da o asillerin ayakları altında olan kimseler." Taht, "alt" demek. Tuhût; alttakiler. "Tuhût da o asillerin ayakları altında olan kimseler."

Taht, "alt" demek. Tuhût; alttakiler.

Yani onların ayakları altında olan kimseler, o ayaktakımı, onun bilmem hangi işini yapardı filan...Yani onların ayakları altında olan kimseler, o ayaktakımı, onun bilmem hangi işini yapardı filan... Hadi isyan ettiler, başa geçtiler, idareyi devirdiler, onlar aldılar gibi...Hadi isyan ettiler, başa geçtiler, idareyi devirdiler, onlar aldılar gibi... Tulumbacı takımı, ayaktakımı... İşte öyle olduğu zaman... Tulumbacı takımı, ayaktakımı... İşte öyle olduğu zaman...

Lâ yu'lemu bihim. "Hiç adı sanı bilinmeyen, soysuz sopsuz,Lâ yu'lemu bihim. "Hiç adı sanı bilinmeyen, soysuz sopsuz, ne olduğu belli olmayan kimseler başa geçtiği zaman." buyurdu. ne olduğu belli olmayan kimseler başa geçtiği zaman." buyurdu.

Bunların mefhumlarını, aksini düşünerek şimdi başına dönüp söyleyecek olursak; Bunların mefhumlarını, aksini düşünerek şimdi başına dönüp söyleyecek olursak; demek ki iyilik yaparsak ve cömert olursak dünyanın hâli iyi olacak. demek ki iyilik yaparsak ve cömert olursak dünyanın hâli iyi olacak. Cimrilik yapıp fuhşiyâtı yaymak yerine iyilik sahibi olursak ve cömert olursak,Cimrilik yapıp fuhşiyâtı yaymak yerine iyilik sahibi olursak ve cömert olursak, hayırlara paraları verirsek hayırlar gelişecek. hayırlara paraları verirsek hayırlar gelişecek. Emin kimseler emniyetli işlerin başına getirilirse, hain kimselerin hıyaneti engellenirse, Emin kimseler emniyetli işlerin başına getirilirse, hain kimselerin hıyaneti engellenirse, onlar saf dışı bırakılırsa işler iyi gidecek.onlar saf dışı bırakılırsa işler iyi gidecek. Demek ki her işi ehline vermeliyiz. Demek ki her işi ehline vermeliyiz.

İnna'llâhe ye'muruküm en tü'eddü'l-emânâti ilâ ehlihâ.İnna'llâhe ye'muruküm en tü'eddü'l-emânâti ilâ ehlihâ. Kur'ân-ı Kerîm'in emridir: "Emanetleri, vazifeleri, işleri kim ehilse ona verin." Kur'ân-ı Kerîm'in emridir: "Emanetleri, vazifeleri, işleri kim ehilse ona verin."

Senin sevdiğin, senin akraban, senin yakının, damadın, amcazâden... Senin sevdiğin, senin akraban, senin yakının, damadın, amcazâden...

Hayır! Ehil kim, ehil olana vereceksin. Hayır! Ehil kim, ehil olana vereceksin.

Hz. Ali Efendimiz Peygamber Efendimiz'e geldi, dedi ki; Hz. Ali Efendimiz Peygamber Efendimiz'e geldi, dedi ki;

"Yâ Resûlallah, Kâbe-i Müşerrefe'yi ben bundan sonra açayım kapatayım,"Yâ Resûlallah, Kâbe-i Müşerrefe'yi ben bundan sonra açayım kapatayım, anahtarını bana ver. anahtarını bana ver. Mekke'yi fethettik ya, anahtarı ben de olsun." Mekke'yi fethettik ya, anahtarı ben de olsun."

Peygamber Efendimiz Kâbe'nin anahtarını eskiden beri tutan ailede ibkâ etti. Peygamber Efendimiz Kâbe'nin anahtarını eskiden beri tutan ailede ibkâ etti. O vazifeyi ibkâ etti.O vazifeyi ibkâ etti. Halbuki girmişlerdi, Mekke'yi fethetmişlerdi, ne isteseydi yapardı.Halbuki girmişlerdi, Mekke'yi fethetmişlerdi, ne isteseydi yapardı. İsteyen de kendi damadı, müslümanların ilklerinden Hz. Ali Efendimiz.İsteyen de kendi damadı, müslümanların ilklerinden Hz. Ali Efendimiz. Hatta şöyle yapmış: Hz. Ali Efendimiz; "Ver Kâbe'nin anahtarını!" demiş. Hatta şöyle yapmış: Hz. Ali Efendimiz; "Ver Kâbe'nin anahtarını!" demiş. Kılıçla, okla, atla, deveyle girdiler, Mekke'yi fethettiler. Kılıçla, okla, atla, deveyle girdiler, Mekke'yi fethettiler. Birkaç edepsiz karşı koymak istedi. Onlar haklandı, ötekiler hepsi evlerine kaçtılar.Birkaç edepsiz karşı koymak istedi. Onlar haklandı, ötekiler hepsi evlerine kaçtılar. Peygamber Efendimiz Kâbe-i Müşerrefe'ye girecek, namaz kılacak. Peygamber Efendimiz Kâbe-i Müşerrefe'ye girecek, namaz kılacak.

Kimde anahtarı? Filanca aileden falanca şahısta. Kimde anahtarı?

Filanca aileden falanca şahısta.

Hz. Ali Efendimiz gitti, "Anahtarı ver." dedi. Mekke'yi fethettiler, Hz. Ali Efendimiz gitti, "Anahtarı ver." dedi. Mekke'yi fethettiler, Kâbe'yi Peygamber Efendimiz'e açacak. Adam "Vermem!" demesin mi? Kâbe'yi Peygamber Efendimiz'e açacak. Adam "Vermem!" demesin mi? "Tevbe... Ölür müsün, öldürür müsün?" derler ya..."Tevbe... Ölür müsün, öldürür müsün?" derler ya... Sen kimsin; zaten ben fethetmişim, sen benim esirim durumundasın. "Vermem!" ne demek? Sen kimsin; zaten ben fethetmişim, sen benim esirim durumundasın. "Vermem!" ne demek?

Hz. Ali Efendimiz babayiğit, "Ver bakalım şunu!" dedi, çekti aldı.Hz. Ali Efendimiz babayiğit, "Ver bakalım şunu!" dedi, çekti aldı. Kâbe'nin anahtarını tazyikle aldı, açtı kapıyı, Efendimiz namaz kıldı. Kâbe'nin anahtarını tazyikle aldı, açtı kapıyı, Efendimiz namaz kıldı.

Gökten Peygamber Efendimiz'e vahiy indi. Allahu Teâlâ hazretleri;Gökten Peygamber Efendimiz'e vahiy indi. Allahu Teâlâ hazretleri; "Emanetleri ehline veriniz." buyuruyor, diye."Emanetleri ehline veriniz." buyuruyor, diye. Peygamber Efendimiz Hz. Ali Efendimiz'e dedi ki; "Git o şahsa bu anahtarı tekrar ver." Peygamber Efendimiz Hz. Ali Efendimiz'e dedi ki;

"Git o şahsa bu anahtarı tekrar ver."

İslâm bu işte! Hakiki Müslümanlık, görüyorsunuz... Sahneler nasıl? İslâm bu işte! Hakiki Müslümanlık, görüyorsunuz... Sahneler nasıl?

Altından sahneler... Altın, pırlanta, elmas... Sahneler öyle dünyada başka yerde emsâli görülmez... Altından sahneler... Altın, pırlanta, elmas... Sahneler öyle dünyada başka yerde emsâli görülmez...

Demek ki işleri emniyetli, hakiki ehli olan kimselere vereceğiz, işin düzgün gitmesi için.Demek ki işleri emniyetli, hakiki ehli olan kimselere vereceğiz, işin düzgün gitmesi için. Ve asaletli, kültürlü, bilgili kimseler başta olacak, ayaktakımlarına fırsat verilmeyecek. Ve asaletli, kültürlü, bilgili kimseler başta olacak, ayaktakımlarına fırsat verilmeyecek.

Neden? İzâ kâne'l-ğurâbu delîle kavmin le-ye'tîhim ile'l-ardı'l-ciyâfi. Neden?

İzâ kâne'l-ğurâbu delîle kavmin le-ye'tîhim ile'l-ardı'l-ciyâfi.

Şair böyle söylüyor: "Bir kavmin kılavuzu karga olursa onu cîfenin başına götürür." Şair böyle söylüyor: "Bir kavmin kılavuzu karga olursa onu cîfenin başına götürür."

Uçar uçar, karganın yediği leş olduğundan, kavmini de sürükler oraya götürür. Uçar uçar, karganın yediği leş olduğundan, kavmini de sürükler oraya götürür.

Asil kimse olacak. Rezil kimse oldu mu, o rezaletten başka bir şey bilmez ki. Asil kimse olacak. Rezil kimse oldu mu, o rezaletten başka bir şey bilmez ki.

Demek ki böyle yapacağız. Bu tarzda hareket edersek sulh u sükûn, güzel hal devam eder. Demek ki böyle yapacağız. Bu tarzda hareket edersek sulh u sükûn, güzel hal devam eder.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi has müslüman etsin. İslâm'ın inceliklerini iyi anlamak nasip etsin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi has müslüman etsin. İslâm'ın inceliklerini iyi anlamak nasip etsin. Taklit Müslümanlıktan, yani folklor malzemesi gibi müslüman olmaktan bizi korusun. Taklit Müslümanlıktan, yani folklor malzemesi gibi müslüman olmaktan bizi korusun. Dinde fakih eylesin. Hakkı hak olarak görüp tâbi olmayı nasip eylesin. Dinde fakih eylesin. Hakkı hak olarak görüp tâbi olmayı nasip eylesin. Bâtılı bâtıl görüp ondan korunmayı nasip eylesin. Bâtılı bâtıl görüp ondan korunmayı nasip eylesin. Emr-i mâruf nehy-i münker yapmayı nasip eylesin. Yolunda dâim zikrinde kâim eylesin. Emr-i mâruf nehy-i münker yapmayı nasip eylesin. Yolunda dâim zikrinde kâim eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2