Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Kıyamet ve Kıyamet Alametleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Rebîü'l-Âhir 1407 / 21.12.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Fasık Kimsenin Arkasında Namaz Kılmak, Kıyamet Alameti: Yağmur Yağar Topraktan Yeşillik Çıkmaz, Kıyamete Alameti: Zaman Bereketsiz Hale | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kıyamet ve Kıyamet Alametleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Rebîü'l-Âhir 1407 / 21.12.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Fasık Kimsenin Arkasında Namaz Kılmak, Kıyamet Alameti: Yağmur Yağar Topraktan Yeşillik Çıkmaz, Kıyamete Alameti: Zaman Bereketsiz Hale | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirinVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirin Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr, el-iyâzü billâh. ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr, el-iyâzü billâh. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Lâ tekûmu's-sâatu hattâ yumtare'n-nâsu mataran âmmen ve lâ tünbitü'l-ardu şey'a. Lâ tekûmu's-sâatu hattâ yumtare'n-nâsu mataran âmmen ve lâ tünbitü'l-ardu şey'a.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn! Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı hem dünya hem âhirette cümlenizin üzerine olsun. hem dünya hem âhirette cümlenizin üzerine olsun.

Metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının Metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 476. sayfasının altıncı hadîs-i şerîfi oluyor.476. sayfasının altıncı hadîs-i şerîfi oluyor. Oradan itibaren, kaldığımız yerden okumaya devam ediyoruz. Oradan itibaren, kaldığımız yerden okumaya devam ediyoruz.

Bu haftaki hadîs-i şerîfler alfabetik sıraya göre kıyametle ilgili hadîs-i şerîfler geldi. Bu haftaki hadîs-i şerîfler alfabetik sıraya göre kıyametle ilgili hadîs-i şerîfler geldi. Hepsi lâ tekûmu's-sâah diye başlıyor. Bu haftaki hadîs-i şerîfler hep kıyamete dair olacak.Hepsi lâ tekûmu's-sâah diye başlıyor. Bu haftaki hadîs-i şerîfler hep kıyamete dair olacak. Belki önümüzdeki hafta da aynı tarzda devam edecek. Belki ondan sonraki hafta da devam edecek. Belki önümüzdeki hafta da aynı tarzda devam edecek. Belki ondan sonraki hafta da devam edecek. Alfabetik sıra öyle geldi. Bu hadis kitabının alfabetik sırayla olmasının bir güzelliği var;Alfabetik sıra öyle geldi.

Bu hadis kitabının alfabetik sırayla olmasının bir güzelliği var;
sıradan ne gelirse onu okuyoruz. Kimseye bir taş atmak, iğnelemek vesaire maksadımız değil;sıradan ne gelirse onu okuyoruz. Kimseye bir taş atmak, iğnelemek vesaire maksadımız değil; kimin nasibine ne gelirse... kimin nasibine ne gelirse... Gittiğimiz yerlerde de kitabı yaşlı bir kimsenin eline veriyorum, Gittiğimiz yerlerde de kitabı yaşlı bir kimsenin eline veriyorum, "Hacı amca, aç şu kitabın bir yerini bakalım, "Hacı amca, aç şu kitabın bir yerini bakalım, Allahu Teâlâ hazretleri karşımıza ne nasihatleri çıkartacak..." diye; bir yer çıkıyor, onu okuyoruz.Allahu Teâlâ hazretleri karşımıza ne nasihatleri çıkartacak..." diye; bir yer çıkıyor, onu okuyoruz. O zaman kimse darılmıyor. Ama biliyorum, birisine bir ders gidiyor.O zaman kimse darılmıyor. Ama biliyorum, birisine bir ders gidiyor. Ötekisine bir taş gidiyor ama benden değil, Allah'ın nasibi, takdiri neyse o oluyor. Ötekisine bir taş gidiyor ama benden değil, Allah'ın nasibi, takdiri neyse o oluyor. Herkes dersini alıyor. Yine böyle bir yerde açtık; "Bak, bu amca açtı, ben de okuyorum." dedim. Herkes dersini alıyor.

Yine böyle bir yerde açtık; "Bak, bu amca açtı, ben de okuyorum." dedim.
Sadece mescitlerin faziletine dair hadîs-i şerîfler geldi.Sadece mescitlerin faziletine dair hadîs-i şerîfler geldi. Ben de dilim döndüğünce mescitlerin ehemmiyetini, faziletini anlattım.Ben de dilim döndüğünce mescitlerin ehemmiyetini, faziletini anlattım. Meğer imamları beğenmeyen, kusurlu gören kardeşlerimiz var[mış.] Meğer imamları beğenmeyen, kusurlu gören kardeşlerimiz var[mış.] Bir fikir ama ben onlara katılmıyorum.Bir fikir ama ben onlara katılmıyorum. Maaş alıyor diye imamları beğenmiyorlar, daha başka bakımlardan beğenmiyorlar, Maaş alıyor diye imamları beğenmiyorlar, daha başka bakımlardan beğenmiyorlar, arkasında namaz kılmıyorlar, evde kılıyorlar.arkasında namaz kılmıyorlar, evde kılıyorlar. Namaz kılmayan insanlar değil, mü'min insanlar da beğenmiyorlar. Namaz kılmayan insanlar değil, mü'min insanlar da beğenmiyorlar. Ben hadîs-i şerîfleri okuduktan sonra, izah ettikten sonra ertesi sabah camiye gitmişler. Ben hadîs-i şerîfleri okuduktan sonra, izah ettikten sonra ertesi sabah camiye gitmişler. Sevindim, elhamdülillah... Çünkü papaza kızıp oruç bozulmaz.Sevindim, elhamdülillah... Çünkü papaza kızıp oruç bozulmaz. Pireye kızıp yorgan yakılmaz. Peygamber Efendimiz ne tavsiye etmiş, o yapılır.Pireye kızıp yorgan yakılmaz. Peygamber Efendimiz ne tavsiye etmiş, o yapılır. Eğer görülen birtakım kusurlar varsa onlar düzeltilir. Eğer görülen birtakım kusurlar varsa onlar düzeltilir.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Fâsık, fâcir veya takvâ ehli her imamın arkasından namaz kılınır." Kılacağız. "Fâsık, fâcir veya takvâ ehli her imamın arkasından namaz kılınır."

Kılacağız.

"Cuma kılın." diye emredilmiş; kılacağız. "Cuma kılınmaz, kılınmamalı." diyorlar; katılmıyoruz. "Cuma kılın." diye emredilmiş; kılacağız.

"Cuma kılınmaz, kılınmamalı." diyorlar; katılmıyoruz.
Çünkü âyet-i kerîme var, mensuh değil, hükmü kaldırılmış değil, iptal edilmiş değil: Çünkü âyet-i kerîme var, mensuh değil, hükmü kaldırılmış değil, iptal edilmiş değil:

Yâ eyyühe'llezîne âmenû izâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumu'ati fes'av ilâ zikrillah diyeYâ eyyühe'llezîne âmenû izâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumu'ati fes'av ilâ zikrillah diye Cuma namazı kılmayı emrediyor. Cuma namazı kılmayı emrediyor.

Neyse, alfabetik sırada olması faydalı oluyor. Neyse, alfabetik sırada olması faydalı oluyor.

Şimdi bu alfabetik sırada kıyamete dair hadîs-i şerîfler geldi. Şimdi bu alfabetik sırada kıyamete dair hadîs-i şerîfler geldi. Kıyametin kopmasından evvel birtakım alâmetler belirecek, birtakım şartlar ortaya çıkacak, Kıyametin kopmasından evvel birtakım alâmetler belirecek, birtakım şartlar ortaya çıkacak, kıyamet ondan sonra kopacak diye Efendimiz'in pek çok hadîs-i şerîfi vardır. kıyamet ondan sonra kopacak diye Efendimiz'in pek çok hadîs-i şerîfi vardır. Bunlar alfabetik sırada aynı kelimelerle başlayanlar alt alta geldiler.Bunlar alfabetik sırada aynı kelimelerle başlayanlar alt alta geldiler. Tesadüfen, tevâfukan alt alta gelmiş oldular. Tesadüfen, tevâfukan alt alta gelmiş oldular.

Yalnız şunu hatırlatmak isterim kardeşlerime, mecmualarda da bazen yazılıyor: Yalnız şunu hatırlatmak isterim kardeşlerime, mecmualarda da bazen yazılıyor:

"Kıyamet koptu kopacak, Mehdi çıktı çıkacak..." diyorlar. "Kıyamet koptu kopacak, Mehdi çıktı çıkacak..." diyorlar.

Çok yaygın. Ve insanlar heyecan duyuyor; işlerini ona göre ayarlıyorlar, Çok yaygın. Ve insanlar heyecan duyuyor; işlerini ona göre ayarlıyorlar, alış verişini ona göre yapıyor veya yapmıyor, yerleşmesini ona göre tanzim ediyor. alış verişini ona göre yapıyor veya yapmıyor, yerleşmesini ona göre tanzim ediyor. Heyecanlı, içimizde yaşayıp duran fikirler bunlar... Heyecanlı, içimizde yaşayıp duran fikirler bunlar...

Muhterem kardeşlerim! Şunu hatırlatmak isterim ki; Muhterem kardeşlerim!

Şunu hatırlatmak isterim ki;
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş:

İzâ mâte'l-insânu fekad kâmet kıyâmetuhû. "İnsan kendisi öldü mü onun kıyameti koptu." İzâ mâte'l-insânu fekad kâmet kıyâmetuhû. "İnsan kendisi öldü mü onun kıyameti koptu."

Onun işi bitti. İnsan öldü mü onun kıyameti kopmuştur; bitti. Onun işi bitti. İnsan öldü mü onun kıyameti kopmuştur; bitti.

"E o zaman kıyamet ne zaman kopacak?" "E o zaman kıyamet ne zaman kopacak?"

Belki bir dakika sonra, belki bir saniye sonra, belki bir gün sonra... Belki bir dakika sonra, belki bir saniye sonra, belki bir gün sonra...

Bana göre, ben öldüm mü artık benden sonra ne olursa olsun, benim kıyametim kopmuş oluyor. Bana göre, ben öldüm mü artık benden sonra ne olursa olsun, benim kıyametim kopmuş oluyor.

Muhterem kardeşlerim! Sözü şuraya getirmek istiyorum; Muhterem kardeşlerim!

Sözü şuraya getirmek istiyorum;
kıyametin kopmasından heyecan duymak lazım. Korkmak lazım, hazırlanmak lazım.kıyametin kopmasından heyecan duymak lazım. Korkmak lazım, hazırlanmak lazım. Ama bu kıyametin zamanını uzak bir zamana atmayın.Ama bu kıyametin zamanını uzak bir zamana atmayın. İnsanın bir an sonra eceli gelmiş de vakti bitmişse, bir an sonra kıyameti kopacak demektir. İnsanın bir an sonra eceli gelmiş de vakti bitmişse, bir an sonra kıyameti kopacak demektir. Daha hazırlıklı olun, öyle uzak, iki sene sonra olacak,Daha hazırlıklı olun, öyle uzak, iki sene sonra olacak, beş sene sonra olacak, çıktı çıkacak diye değil... Yarına çıkacağımızı bilmiyoruz ki! beş sene sonra olacak, çıktı çıkacak diye değil... Yarına çıkacağımızı bilmiyoruz ki!

Râbiatü'l-Adeviyye, meşhur velî hanımlardan kadınlardan,Râbiatü'l-Adeviyye, meşhur velî hanımlardan kadınlardan, tarih kitaplarına geçmiş bir mübarek hatun; sabahleyin kendisine kendi nefsine dermiş ki; tarih kitaplarına geçmiş bir mübarek hatun; sabahleyin kendisine kendi nefsine dermiş ki;

"Ey nefis! Sen bu sabah uyandın ya, bak haberin olsun, bugünün son günün. "Ey nefis! Sen bu sabah uyandın ya, bak haberin olsun, bugünün son günün. Tamam, başka gün yok, bugün öleceksin!" E ölecek insan ne yapar? Tamam, başka gün yok, bugün öleceksin!"

E ölecek insan ne yapar?

Hadi ibadete düşermiş, hadi akşama kadar ibadet ve taat edermiş. Hadi ibadete düşermiş, hadi akşama kadar ibadet ve taat edermiş.

Akşam olunca, güneş battı mı yine nefsine dermiş ki; Akşam olunca, güneş battı mı yine nefsine dermiş ki;

"Ey nefis! Bak gündüz ölmedin, hadi kurtuldun ama bu gece son gecen, sabaha çıkmayacaksın!" "Ey nefis! Bak gündüz ölmedin, hadi kurtuldun ama bu gece son gecen, sabaha çıkmayacaksın!"

Hadi bakalım, sabaha kadar çalışırmış. Meşhur olmuş öyle... Hoşuma gidiyor. Bir kitapta: Hadi bakalım, sabaha kadar çalışırmış.

Meşhur olmuş öyle...

Hoşuma gidiyor. Bir kitapta:

Eline iki tane dirhem -yani para- geçmiş, bir avucuna birisini almış Eline iki tane dirhem -yani para- geçmiş, bir avucuna birisini almış bir avucuna birisini almış, elleri sıkı böyle gidiyor. Hasan-ı Basrî hazretlerinin zamanında yaşamış.bir avucuna birisini almış, elleri sıkı böyle gidiyor. Hasan-ı Basrî hazretlerinin zamanında yaşamış. Hasan-ı Basrî hazretleri de mübarek bir kimse, Allah şefaatlerine nâil etsin. Demiş ki; Hasan-ı Basrî hazretleri de mübarek bir kimse, Allah şefaatlerine nâil etsin. Demiş ki;

"Ey cennet hatunu, yumruklarını sıkmış böyle nereye gidiyorsun?" "Ey cennet hatunu, yumruklarını sıkmış böyle nereye gidiyorsun?"

Yumruklarını sıkmış da bir avucunda bir dirhem var, bir avucunda bir dirhem var, ikisi ayrı, Yumruklarını sıkmış da bir avucunda bir dirhem var, bir avucunda bir dirhem var, ikisi ayrı, bir avucunda birisi bir avucunda birisi, onu bu halde görünce; bir avucunda birisi bir avucunda birisi, onu bu halde görünce;

"Nereye gidiyorsun ey cennet hatunu?" diye ona söz atmış. O da demiş ki; "Nereye gidiyorsun ey cennet hatunu?" diye ona söz atmış.

O da demiş ki;

"Yâ Hasan-ı Basrî, biliyorsun ki bu paralar bir araya geldiler mi fitne düzenlerler,"Yâ Hasan-ı Basrî, biliyorsun ki bu paralar bir araya geldiler mi fitne düzenlerler, fitne planlarlar. Onun için bunları birbirinden ayırıyorum,fitne planlarlar. Onun için bunları birbirinden ayırıyorum, hemen vereceğim ki kurtulayım, fitne yapmasınlar." hemen vereceğim ki kurtulayım, fitne yapmasınlar."

"İnsanları bu paralar birbirine düşürüyor. İnsanları bu paralar fitnelere sokuyor."İnsanları bu paralar birbirine düşürüyor. İnsanları bu paralar fitnelere sokuyor. İnsanları bu para hırsı günahlara sokuyor." demek istiyor. O insanlar öyle insanlarmış... İnsanları bu para hırsı günahlara sokuyor." demek istiyor.

O insanlar öyle insanlarmış...

Ellerine para geçmez değilmiş ama geçen parayı hayra sarf ederlermiş. Ellerine para geçmez değilmiş ama geçen parayı hayra sarf ederlermiş. Bir gece ellerindeki paranın durmasına razı gelmezlermiş, sabaha çıkmadan dağıtırlarmış. Bir gece ellerindeki paranın durmasına razı gelmezlermiş, sabaha çıkmadan dağıtırlarmış.

"E yarın ne olacak?" Yevmün cedîdün rızkun cedîd. "Yeni bir güne yeni bir rızık, ne yapalım;"E yarın ne olacak?"

Yevmün cedîdün rızkun cedîd. "Yeni bir güne yeni bir rızık, ne yapalım;
dün veren Allah yarın vermez mi? Yarın da verir." diye düşünürlermiş. Biz ne yapıyoruz? dün veren Allah yarın vermez mi? Yarın da verir." diye düşünürlermiş.

Biz ne yapıyoruz?

Ne olur ne olmaz, saklıyoruz. Depo ediyoruz, depo ediyoruz, depo ediyoruz; duruyor. Ne olur ne olmaz, saklıyoruz. Depo ediyoruz, depo ediyoruz, depo ediyoruz; duruyor.

Allah yolunda sarf etmeyi bilmek lazım. Allah yolunda sarf etmeyi bilmek lazım.

Muhterem kardeşlerim! Allah hayrı herkese nasip etmiyor. Muhterem kardeşlerim!

Allah hayrı herkese nasip etmiyor.

Hayrın nasip olması mühim bir şeydir. Bu bir ilâhî kanundur, herkes bunu bilmez.Hayrın nasip olması mühim bir şeydir. Bu bir ilâhî kanundur, herkes bunu bilmez. Çünkü zihinlerimiz aksi tarzda çalışıyor, çarklar tersine dönüyor. Çünkü zihinlerimiz aksi tarzda çalışıyor, çarklar tersine dönüyor.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde -çok bayıldım okuduğum zaman- buyurmuş ki; bir hadîs-i şerîfinde -çok bayıldım okuduğum zaman- buyurmuş ki;

Hediyyetullâhi ile'l-mü'mini es-sâilu alâ bbihî.Hediyyetullâhi ile'l-mü'mini es-sâilu alâ bbihî. "Mü'minin kapısında duran dilenci, Allah'ın ona hediyesidir." "Mü'minin kapısında duran dilenci, Allah'ın ona hediyesidir."

Dilenciden hediye olur mu? Peygamber Efendimiz'in söylediğine göre olur. Dilenciden hediye olur mu?

Peygamber Efendimiz'in söylediğine göre olur.

Hayrı yapma imkânı senin kapına gelmiş, sen de çıkartıp "buyur" diyeceksin, sevap kazanacaksın. Hayrı yapma imkânı senin kapına gelmiş, sen de çıkartıp "buyur" diyeceksin, sevap kazanacaksın. "Allah'ın hediyesi, işte kapına hazır göndermiş oluyor, daha ne istiyorsun?" gibi, "Allah'ın hediyesi, işte kapına hazır göndermiş oluyor, daha ne istiyorsun?" gibi, herhalde böyle anlamak lazım.herhalde böyle anlamak lazım. Bir insana Allah hayır yapma imkânı vermişse ne mutlu!Bir insana Allah hayır yapma imkânı vermişse ne mutlu! Hayır yapma imkânı vermemişse ne kadar yazık! Hayır yapma imkânı vermemişse ne kadar yazık!

Sabah namazına kalkıp camiye gelebildin mi? "Gelemedim hocam." Sabah namazına kalkıp camiye gelebildin mi?

"Gelemedim hocam."

Akşam kim bilir ne yaptın da ondan gelemedin. Allah seni huzuruna almamış. Akşam kim bilir ne yaptın da ondan gelemedin. Allah seni huzuruna almamış. Allah Teâlâ hazretleri seni huzuruna kabul etmemiş. Allah Teâlâ hazretleri seni huzuruna kabul etmemiş. "Durmuşsun kapısında, kapıdan içeri kabul olmamışsın" demek o. "Durmuşsun kapısında, kapıdan içeri kabul olmamışsın" demek o. Onun Türkçesi o, açıkça mânası o. "Sabah namazına camiye gelebildim." Onun Türkçesi o, açıkça mânası o.

"Sabah namazına camiye gelebildim."

Ne mutlu maşâallah! Senin bu kadar paran var, bir hayır hasenât yaptın mı? Ne mutlu maşâallah!

Senin bu kadar paran var, bir hayır hasenât yaptın mı?

"Yapmadım." Allah sana nasip etmemiş demek ki... Çünkü Allah'ın paraya ihtiyacı yok. "Yapmadım."

Allah sana nasip etmemiş demek ki... Çünkü Allah'ın paraya ihtiyacı yok.

Var mı? Yok. Parayı O veriyor, yaratan O, her şey O'ndan, zenginliği de veren O.Var mı?

Yok.

Parayı O veriyor, yaratan O, her şey O'ndan, zenginliği de veren O.
Allah'ın ihtiyacı yok. Niye bize sarf etmeyi emrediyor? Allah'ın ihtiyacı yok.

Niye bize sarf etmeyi emrediyor?

İnsan olalım diye, merhametli olalım diye, İnsan olalım diye, merhametli olalım diye, hemcinsimizin derdiyle dertlenelim diye, ilgilenelim diye... hemcinsimizin derdiyle dertlenelim diye, ilgilenelim diye...

Ben geçen gün... Trafikten, yolumuz uzun, sıkışacağız, akşam namazımız kaçacak. Ben geçen gün... Trafikten, yolumuz uzun, sıkışacağız, akşam namazımız kaçacak. Güneş battı, akşamın vakti girdi, devam edersek köprü üstünde malum trafik kilitleniyor...Güneş battı, akşamın vakti girdi, devam edersek köprü üstünde malum trafik kilitleniyor... "Hadi bir araya girelim." dedik, Kadıköy tarafından köprüye doğru gelirken"Hadi bir araya girelim." dedik, Kadıköy tarafından köprüye doğru gelirken bir namaz kılacak yer aramaya başladık. Minare gördük bir tane, "Şuradan sapalım..." Saptık.bir namaz kılacak yer aramaya başladık. Minare gördük bir tane, "Şuradan sapalım..." Saptık. Caminin yanına ulaşmak mümkün değil; çamurdan!Caminin yanına ulaşmak mümkün değil; çamurdan! Yağmur yağdı ya, çamurdan caminin yanına arabayı sokacağım, saplanacak,Yağmur yağdı ya, çamurdan caminin yanına arabayı sokacağım, saplanacak, sonra neyle çekeceğiz, çıkartacağız? Oraya gidemedik. sonra neyle çekeceğiz, çıkartacağız? Oraya gidemedik.

Hadi yol üstünde belki bir başka cami vardır diye biraz daha ileri gittik... Hadi yol üstünde belki bir başka cami vardır diye biraz daha ileri gittik... Hakikaten mahallenin içinde ileriye doğru giderken bir cami daha gözümüze ilişti.Hakikaten mahallenin içinde ileriye doğru giderken bir cami daha gözümüze ilişti. Ona da gidemedik. Onun da yolu yokuş, onun da çamur, onun da seller yollarını [kapatmış].Ona da gidemedik. Onun da yolu yokuş, onun da çamur, onun da seller yollarını [kapatmış]. Ben arabayı oraya çıkartamam. Zaten çıkmaz, kayar. Oraya da giremedik. Ben arabayı oraya çıkartamam. Zaten çıkmaz, kayar. Oraya da giremedik. Nihayet daha içerilere girdik, mahallenin içlerine, baktım bir cami var,Nihayet daha içerilere girdik, mahallenin içlerine, baktım bir cami var, orada hemen indik kaya kaya, arabaya duvara tutunmasak 'cırt' ayağımız kayacak,orada hemen indik kaya kaya, arabaya duvara tutunmasak 'cırt' ayağımız kayacak, 'pat' çamurun içine oturacağız. Her taraf çamur! 'pat' çamurun içine oturacağız. Her taraf çamur!

Namazı kıldık, çıktık; baktım bunlar benim hepsi kardeşim... Hepsi benim kardeşim...Namazı kıldık, çıktık; baktım bunlar benim hepsi kardeşim... Hepsi benim kardeşim... Çamurların içinde... Kimisi çizme giymiş, kimisi çizmesi yok,Çamurların içinde... Kimisi çizme giymiş, kimisi çizmesi yok, cebelleşe cebelleşe evlerine varmak için uğraşıyorlar.cebelleşe cebelleşe evlerine varmak için uğraşıyorlar. Sağ salim evlerine varabilirlerse iki saat çamurdan kurtulmak için temizlik yapmaları lazım, Sağ salim evlerine varabilirlerse iki saat çamurdan kurtulmak için temizlik yapmaları lazım, su varsa... Su yoksa... Ama ben temizlik yapmalarını tavsiye etmem. Neden? su varsa... Su yoksa... Ama ben temizlik yapmalarını tavsiye etmem.

Neden?

E sabahleyin işe giderken yine çamurlanacak. E sabahleyin işe giderken yine çamurlanacak.

Akşam gelirkenki o çamurları temizledin, sabah ne olacak? Yine çamur olacak. Akşam gelirkenki o çamurları temizledin, sabah ne olacak?

Yine çamur olacak.

Ayıp! Çok üzüldüm! Plansızız, programsızız, tembeliz, pisiz, pasaklıyız! Ayıp! Çok üzüldüm!

Plansızız, programsızız, tembeliz, pisiz, pasaklıyız!
Çamura yenilmişiz! Çamura tuşla mağlup!.. Kim? Çamura yenilmişiz! Çamura tuşla mağlup!..

Kim?

Koskoca imparatorluğun merkezi olan, dâru's-sâade, dersaâdet, pâyitaht-ı müslimîn, İstanbul; Koskoca imparatorluğun merkezi olan, dâru's-sâade, dersaâdet, pâyitaht-ı müslimîn, İstanbul; çamura yenilmişiz, tuşla mağlup, çamur bizi yenmiş! çamura yenilmişiz, tuşla mağlup, çamur bizi yenmiş!

Burada mahalle olduğu zaman ilk işi yolunun yapılması lazım. Burada mahalle olduğu zaman ilk işi yolunun yapılması lazım.

Bu insanların çamurdan kurtulması lazım. Zengin olmak şart değil. İçimizde İslâm ruhu sönmüş.,Bu insanların çamurdan kurtulması lazım.

Zengin olmak şart değil. İçimizde İslâm ruhu sönmüş.,
Kandilin yağı kalmamış, fitili bozulmuş; içimizde İslâm'ın ışığı yanmıyor, başka bir şey değil. Kandilin yağı kalmamış, fitili bozulmuş; içimizde İslâm'ın ışığı yanmıyor, başka bir şey değil.

Yoksa bu mahallede kaç tane ev var? Yoksa bu mahallede kaç tane ev var?

Bir, iki, üç, dört, beş. Beş de burada, on. Her birinde üç tane kat; otuz kişi. Bir, iki, üç, dört, beş. Beş de burada, on. Her birinde üç tane kat; otuz kişi.

"Verin bakalım şu kadar para..." "Param yok!" "Verin bakalım şu kadar para..."

"Param yok!"

"İn aşağıya, ırgat olarak çalışacaksın, paran yoksa..." "İn aşağıya, ırgat olarak çalışacaksın, paran yoksa..."

Bir pazar gününde insan o sokağı tanzim eder. Bir pazar gününde insan o sokağı tanzim eder. Herkes kendi sokağını tanzim etti mi şehir sokakları muntazam olur. Herkes kendi sokağını tanzim etti mi şehir sokakları muntazam olur.

O ev girintide, öteki ev çıkıntıda, yol oradan dönüyor buradan batıyor... O ev girintide, öteki ev çıkıntıda, yol oradan dönüyor buradan batıyor... Manevra yapacaksın; şurası batak, öbür tarafı kuyu... Manevra yapacaksın; şurası batak, öbür tarafı kuyu... Bir yerden dönerken arabamın tekerleği [çukura] girdi... Bir yerden dönerken arabamın tekerleği [çukura] girdi...

Olmaz böyle şey! Kanıksamışız, aldırmıyoruz. Vaktimiz mi yok? Çok mu çalışkanız? Hayır. Olmaz böyle şey! Kanıksamışız, aldırmıyoruz.

Vaktimiz mi yok? Çok mu çalışkanız?

Hayır.

"Hocam" diyor oradaki esnaftan birisi, "şurada kahvede akşama kadar oturuyor."Hocam" diyor oradaki esnaftan birisi, "şurada kahvede akşama kadar oturuyor. Çorba içmeye buraya geliyor. 200 liraya çorbayı içiyor, Çorba içmeye buraya geliyor. 200 liraya çorbayı içiyor, ondan sonra kalkıyor tekrar kahvehâneye gidiyor." E ne olacak, sabahtan akşama kadar? ondan sonra kalkıyor tekrar kahvehâneye gidiyor."

E ne olacak, sabahtan akşama kadar?

"Parası yok. Pide yemeye parası yok, çorbayla idare ediyor." "Parası yok. Pide yemeye parası yok, çorbayla idare ediyor."

Yahu kahvede oturacağına Allah rızası için şu yolun çamurunu izale edecek bir çalışma yapın;Yahu kahvede oturacağına Allah rızası için şu yolun çamurunu izale edecek bir çalışma yapın; on kişi, yirmi kişi herkes bir sokağı temizlesin. on kişi, yirmi kişi herkes bir sokağı temizlesin.

İnsanın içinde ruh olsa, birisi bir önüne düşse bu işler hallolur.İnsanın içinde ruh olsa, birisi bir önüne düşse bu işler hallolur. Ruh sönmüş, kardeşlik duygusu kalmamış, kimsenin kimseden haberi yok. Ruh sönmüş, kardeşlik duygusu kalmamış, kimsenin kimseden haberi yok.

Dediler ki; "Hocam sen şimdi burada namaz kılmaya durdun. Dediler ki;

"Hocam sen şimdi burada namaz kılmaya durdun.
12 Eylül'den önce gelseydin burada kurşun vızıltılarından duramazdın, kalamazdın." 12 Eylül'den önce gelseydin burada kurşun vızıltılarından duramazdın, kalamazdın."

Anarşi yuvasıymış... Sevgi kalmayınca... Anarşi yuvasıymış... Sevgi kalmayınca...

Adam çamura girdi mi bu sefer çamursuz yere düşman olur. Adam çamura girdi mi bu sefer çamursuz yere düşman olur. O da doğru; bu sefer çamursuz yere düşman olur. O da doğru; bu sefer çamursuz yere düşman olur.

Çamursuz yerin köşklerinin sahipleri biraz da oraya gitsinler. Gidelim. Çamursuz yerin köşklerinin sahipleri biraz da oraya gitsinler. Gidelim. Fatih'te, Kadıköy'de, Moda'da, Kalamış'ta oturan kardeşlerimiz deFatih'te, Kadıköy'de, Moda'da, Kalamış'ta oturan kardeşlerimiz de biraz -ya çok uzak değil bir on kilometre ileride- gidiversin, biraz -ya çok uzak değil bir on kilometre ileride- gidiversin, bir pazar günü o gece kondu tepelerine doğru yürüyüversin. Tebdil-i kıyafet eylesin. bir pazar günü o gece kondu tepelerine doğru yürüyüversin. Tebdil-i kıyafet eylesin. Bir şayak giysin, köylü elbisesi, kasketi giysin, bir dolaşsın.Bir şayak giysin, köylü elbisesi, kasketi giysin, bir dolaşsın. Padişahlar tebdil-i kıyafet yaparlarmış ya, öyle bir tebdil-i kıyafet dolaşsınlar;Padişahlar tebdil-i kıyafet yaparlarmış ya, öyle bir tebdil-i kıyafet dolaşsınlar; bak para verilecek, hayır yapılacak ne yerler var, ne hizmetler var...bak para verilecek, hayır yapılacak ne yerler var, ne hizmetler var... Bir sokağı yapıversin, oranın fukarâsından dua alır. Bir sokağı yapıversin, oranın fukarâsından dua alır.

Ben "Zenginlerimiz hayır yapmıyor." demiyorum; şahitlik ederim ki, Ben "Zenginlerimiz hayır yapmıyor." demiyorum; şahitlik ederim ki, şehadet ederim ki hayır yapmaya hevesli çok zengin var. şehadet ederim ki hayır yapmaya hevesli çok zengin var. Allah razı olsun. Ama nereye yapacağını bilmiyor. Yer bilmiyor. Allah razı olsun. Ama nereye yapacağını bilmiyor. Yer bilmiyor.

Gayet kolay; git bir gecekondu mahallesine, otur bir kahveye, gir bir camiye, biraz etrafına bak; Gayet kolay; git bir gecekondu mahallesine, otur bir kahveye, gir bir camiye, biraz etrafına bak; hemen yapılacak şeyi anlarsın. Ya suyu yoktur, ya yolu yoktur, ya yiyecek [bir şeyi yoktur]... hemen yapılacak şeyi anlarsın. Ya suyu yoktur, ya yolu yoktur, ya yiyecek [bir şeyi yoktur]...

Geçenlerde arkadaşlar gazetede okumuş, ben onu bizzat kendim okuyamadım: Geçenlerde arkadaşlar gazetede okumuş, ben onu bizzat kendim okuyamadım:

Adam iş aramış, aramış, aramış; bulamamış.Adam iş aramış, aramış, aramış; bulamamış. Kaç gündür evde, yedi çocuk mu sekiz çocuk mu, ekmeği suya banıp yiyorlarmış.Kaç gündür evde, yedi çocuk mu sekiz çocuk mu, ekmeği suya banıp yiyorlarmış. Kadın bu sefalete, bu acıya dayanamamış; öbür odada kendisini asmış! Kadın bu sefalete, bu acıya dayanamamış; öbür odada kendisini asmış!

Ya bu tarafta bazı insanların evinde yemekler fazla geliyor, ekşiyor da dökülüyor. Ya bu tarafta bazı insanların evinde yemekler fazla geliyor, ekşiyor da dökülüyor.

Organizasyon yok! Kimsenin kimseden haberi yok! Organizasyon yok! Kimsenin kimseden haberi yok!

Bunlara hayır yapacak insan mı bulunmaz İstanbul'da? Bunlara hayır yapacak insan mı bulunmaz İstanbul'da?

Canımızı veririz. Ah birisi bir bildirse; "Şöyle bir hakiki fakir var." dese canımızı veririz. Canımızı veririz. Ah birisi bir bildirse; "Şöyle bir hakiki fakir var." dese canımızı veririz. Ama organizasyon yok, bağlantı yok, sevgi yok, birbirimize ilgi yok! Ama organizasyon yok, bağlantı yok, sevgi yok, birbirimize ilgi yok!

İçimizde kandilin yağı bitmiş, ondan. Yoksa insan neler yapmaz... İçimizde kandilin yağı bitmiş, ondan. Yoksa insan neler yapmaz...

Avrupalılar bu işleri bir asır, iki asır önce yaptılar.Avrupalılar bu işleri bir asır, iki asır önce yaptılar. Paris'te yerin altı iki katlı, üç katlı diyorlar.Paris'te yerin altı iki katlı, üç katlı diyorlar. Kanalizasyonlar, içinde ayakta yürüyebileceğin kadar mükemmel yapılmış olduğunu söylüyorlar. Kanalizasyonlar, içinde ayakta yürüyebileceğin kadar mükemmel yapılmış olduğunu söylüyorlar. Ben Paris'i görmedim ama Münih'i gördüm, Kassel'i gördüm. Ben Paris'i görmedim ama Münih'i gördüm, Kassel'i gördüm. Kassel diye bir dağ eteğinde bir şehir, Alman şehri. Kassel diye bir dağ eteğinde bir şehir, Alman şehri. Dağın tepesine adam 50 metre mi daha [yüksek mi] Herkül heykeli yapmış;Dağın tepesine adam 50 metre mi daha [yüksek mi] Herkül heykeli yapmış; iki asır kadar önce, belki daha önce... iki asır kadar önce, belki daha önce... Herkül heykeli yapmış, oraya kocaman 50 metre bir dev put, heykel dikmiş.Herkül heykeli yapmış, oraya kocaman 50 metre bir dev put, heykel dikmiş. Ama oradan şehre kadar bir kanal açmış, iki taraflı yol yapmış, kaç kilometre yol... Ama oradan şehre kadar bir kanal açmış, iki taraflı yol yapmış, kaç kilometre yol... Kaç asır önceden adamlar yollarını halletmişler.Kaç asır önceden adamlar yollarını halletmişler. Köy yoluna gittiğin zaman, çiftliğe gittiğin zaman bir asfalt... Köy yoluna gittiğin zaman, çiftliğe gittiğin zaman bir asfalt...

E biz İstanbul'da çamura malup olmuşuz. E biz İstanbul'da çamura malup olmuşuz.

Kahroluyorum, çok üzülüyorum! Müslümanlığa sığmaz! Kahroluyorum, çok üzülüyorum! Müslümanlığa sığmaz!

Çalışsak yaparız, bir hafta içinde yaparız. Doğru söylemiş vezir; Çalışsak yaparız, bir hafta içinde yaparız. Doğru söylemiş vezir;

"Paşa, paşa! Sen bu milleti tanıyamamışsın. "Paşa, paşa! Sen bu milleti tanıyamamışsın. Bu millet dilerse kalyonlarının yelkenlerini atlastan yapar, halatlarını ibrişimden yapar." Bu millet dilerse kalyonlarının yelkenlerini atlastan yapar, halatlarını ibrişimden yapar."

Bu millet öyle millettir ama ruh sönünce ne yapacağını bilmez; kahvede vakit geçirir... Bu millet öyle millettir ama ruh sönünce ne yapacağını bilmez; kahvede vakit geçirir...

Bir zenginden bahsettiler, fabrikası var, zengin, para kazanıyor.Bir zenginden bahsettiler, fabrikası var, zengin, para kazanıyor. Kimsenin parasında gözümüz yok. Kimsenin parasında gözümüz yok. Cumartesi pazar günü uçağa atlıyormuş, Afrika'ya arslan avına gidiyormuş.Cumartesi pazar günü uçağa atlıyormuş, Afrika'ya arslan avına gidiyormuş. Zengin adam; ne yapacak, bizim gibi basit şeylerle vakit geçiremez ki,Zengin adam; ne yapacak, bizim gibi basit şeylerle vakit geçiremez ki, büyük para harcayacak, kendi çapına uygun para harcayacak, öyle eğlenecek. büyük para harcayacak, kendi çapına uygun para harcayacak, öyle eğlenecek. Tüfeğini alıyormuş, Afrika'da arslan avına gidip ondan sonra yine işe geliyormuş. Tüfeğini alıyormuş, Afrika'da arslan avına gidip ondan sonra yine işe geliyormuş.

Kimisi böyle... Kimisi tokluktan yiyor yiyor, -ben de dâhil- göbekleniyor, Kimisi böyle... Kimisi tokluktan yiyor yiyor, -ben de dâhil- göbekleniyor, ondan sonra geğirmeye başlıyor, ondan sonra hazmetmek için "Ne ilacı lazım?" diye ondan sonra geğirmeye başlıyor, ondan sonra hazmetmek için "Ne ilacı lazım?" diye doktor doktor dolaşıyor. Kimisi açlıktan ölüyor, kan kusuyor. İrtibatsızlıktan. doktor doktor dolaşıyor. Kimisi açlıktan ölüyor, kan kusuyor.

İrtibatsızlıktan.

Biz böyle değildik. Bizim dinimiz böyle değil. Biz böyle değildik. Bizim dinimiz böyle değil. Bizim dinimiz birbirimizle kardeş olma dinidir, Bizim dinimiz birbirimizle kardeş olma dinidir, birbirimizle ilgilenmek dinidir, yardım etmek dinidir. Peygamber Efendimiz diyor ki; birbirimizle ilgilenmek dinidir, yardım etmek dinidir.

Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Kardeşin zalim de olsa yardım et, mazlum da olsa yardım et." Diyorlar ki; "Kardeşin zalim de olsa yardım et, mazlum da olsa yardım et."

Diyorlar ki;

"Yâ Resûlallah! Mazlum kardeşe yardım etmeyi [anladık], tamam; zalime yardım etmek nasıl olacak?" "Yâ Resûlallah! Mazlum kardeşe yardım etmeyi [anladık], tamam; zalime yardım etmek nasıl olacak?"

Sizin daha önce anlattığınız hadîs-i şerîflere göre biraz daha acayip gibi demek istiyorlar Sizin daha önce anlattığınız hadîs-i şerîflere göre biraz daha acayip gibi demek istiyorlar

Diyor ki; "Zalimin zulmünü engellersin, o da ona yardımdır." Diyor ki;

"Zalimin zulmünü engellersin, o da ona yardımdır."

Tembeli çalıştıracağız, vazifesini yapmayanı ikaz edeceğiz. Tembeli çalıştıracağız, vazifesini yapmayanı ikaz edeceğiz. Yan gelip yatanı ayağa kaldıracağız, kendimiz öne düşeceğiz. Yan gelip yatanı ayağa kaldıracağız, kendimiz öne düşeceğiz. Peygamber Efendimiz cömertliği tavsiye ederken kendisi kucak kucak dağıtırdı. Peygamber Efendimiz cömertliği tavsiye ederken kendisi kucak kucak dağıtırdı. Kendisi yanına bir şey biriktirmezdi ki... Kendisi bir gün tok iki gün aç gezerdi. Kendisi yanına bir şey biriktirmezdi ki... Kendisi bir gün tok iki gün aç gezerdi. Parasızlıktan değil, dağıttığından, yanında bir şey bulundurmadığından. Parasızlıktan değil, dağıttığından, yanında bir şey bulundurmadığından.

Kendisi numune olacak insanın ki gidip de başkasına "Sen git, şurada çalış." dersen olmaz. Kendisi numune olacak insanın ki gidip de başkasına "Sen git, şurada çalış." dersen olmaz.

Ama benim vaktim olsa... Ben bir meslek seçmişim şahsen, Ama benim vaktim olsa... Ben bir meslek seçmişim şahsen, bizim mesleğimiz ilmiye mesleği; bizim vaktimiz oldu mu kitap okumalıyız, size anlatmalıyız.bizim mesleğimiz ilmiye mesleği; bizim vaktimiz oldu mu kitap okumalıyız, size anlatmalıyız. Ama emin olun benim vaktim olsa ben çizmeyi çekerim, Ama emin olun benim vaktim olsa ben çizmeyi çekerim, o mahallenin yollarından birisini yapmaya oraya giderim!o mahallenin yollarından birisini yapmaya oraya giderim! Buradan da kaç tane gönüllü arkadaş bulurum,Buradan da kaç tane gönüllü arkadaş bulurum, cemaate "Yürü cemaat!" derim, orada o [işi] yaparım. cemaate "Yürü cemaat!" derim, orada o [işi] yaparım.

Öldük mü? Bir çamurumu yenemeyeceğiz? Evelallah... Öldük mü? Bir çamurumu yenemeyeceğiz? Evelallah...

Pakistanlı bir P.T.T. genel müdürü geldi, Hocamız'ın sağlığında, camide sohbet ediyoruz.Pakistanlı bir P.T.T. genel müdürü geldi, Hocamız'ın sağlığında, camide sohbet ediyoruz. Adam dedi ki; "Böyle boş durmayın, çalışın. Köylere gidin..." Adam dedi ki;

"Böyle boş durmayın, çalışın. Köylere gidin..."

"İrşat edin, hakkı söyleyin, milleti uyandırın, öğretin, terbiye verin..." demek istiyor."İrşat edin, hakkı söyleyin, milleti uyandırın, öğretin, terbiye verin..." demek istiyor. Millet bazı şeyleri bilmiyor. Millet bazı şeyleri bilmiyor.

Oradan birisiOradan birisi yanındaki arkadaşına yavaşçacık; "Ya bu mevsimde de hava yağmurlu çamurlu, nasıl gideceğiz?" dedi. yanındaki arkadaşına yavaşçacık;

"Ya bu mevsimde de hava yağmurlu çamurlu, nasıl gideceğiz?" dedi.

"Ne diyor?" dedi. Hemen o; "Bu ne diyor?" "Hiç" filan dedi. "Ne diyor?" dedi.

Hemen o;

"Bu ne diyor?"

"Hiç" filan dedi.

"Ne dediğini söyleyin..." Israr etti. Söylediler, dediler: "Ne dediğini söyleyin..." Israr etti.

Söylediler, dediler:

"'Bu mevsimde yollar çamurludur, yağmur çok yağıyor,"'Bu mevsimde yollar çamurludur, yağmur çok yağıyor, öyle köylere filan pek varılamaz...' gibi söylüyor..." deyince,öyle köylere filan pek varılamaz...' gibi söylüyor..." deyince, adamcağız -Pakistan'dan buraya müslüman kardeşlerini ziyaret etmeye gelmiş, hakkı söylemeye- başını salladı; adamcağız -Pakistan'dan buraya müslüman kardeşlerini ziyaret etmeye gelmiş, hakkı söylemeye- başını salladı;

"Hey hey... Bu çamurdan korkan mücahitler... Hey gidi çamurdan korkan mücahitler hey!" dedi. "Hey hey... Bu çamurdan korkan mücahitler... Hey gidi çamurdan korkan mücahitler hey!" dedi.

Ya çamurdan korkulur mu? Allah hepimize İslâm'ın o güzel aktif ruhunu ihsan eylesin.Ya çamurdan korkulur mu?

Allah hepimize İslâm'ın o güzel aktif ruhunu ihsan eylesin.
İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanlardır. İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanlardır. Ömrümüzü çok hayırlı geçirmeyi nasip eylesin. Ömrümüzü çok hayırlı geçirmeyi nasip eylesin.

Şimdi gelelim hadîs-i şerîfe: Şimdi gelelim hadîs-i şerîfe:

Lâ tekûmu's-sâatu hattâ yumtare'n-nâsu mataran âmmen ve lâ tünbitü'l-ardu şey'a. Lâ tekûmu's-sâatu hattâ yumtare'n-nâsu mataran âmmen ve lâ tünbitü'l-ardu şey'a.

Bu hadîs-i şerîf Ahmed b. Hanbel'de, İbn Abdilberr'de ve sâir kaynaklarda Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Bu hadîs-i şerîf Ahmed b. Hanbel'de, İbn Abdilberr'de ve sâir kaynaklarda Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Lâ tekûmu's-sâatu. "Kıyamet kopmaz." Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Lâ tekûmu's-sâatu. "Kıyamet kopmaz."

Sâa, "saat" demek ama "hani o saat" demek. "Hani o saat var ya..." Sâa, "saat" demek ama "hani o saat" demek.

"Hani o saat var ya..."

Elif-lam'lı gelmiş. "Hani o saat" dediği ne demek? "Dünyanın bozulma zamanı" demek. Elif-lam'lı gelmiş.

"Hani o saat" dediği ne demek?

"Dünyanın bozulma zamanı" demek.

"O bozulma zamanı gelmez, başa kopmaz, belirmez, ayağa kalkmaz,"O bozulma zamanı gelmez, başa kopmaz, belirmez, ayağa kalkmaz, bir sene insanlara yağmur yağar da topraktan bir filiz, bir şeycik çıkmaz." bir sene insanlara yağmur yağar da topraktan bir filiz, bir şeycik çıkmaz."

Allah Allah... Yağmur yağacak da topraktan yeşillik çıkmayacak. Neden? Allah Allah... Yağmur yağacak da topraktan yeşillik çıkmayacak.

Neden?

Ben hiç tereddüt etmiyorum, içim gayet güzel, hepsini kabul ediyor. Ben hiç tereddüt etmiyorum, içim gayet güzel, hepsini kabul ediyor. İçim hiç itirazsız bu hadîs-i şerîfleri kabul ediyorum. İçim hiç itirazsız bu hadîs-i şerîfleri kabul ediyorum.

Silivri'ye gittik, oradaki bir kardeşimiz dedi ki; Silivri'ye gittik, oradaki bir kardeşimiz dedi ki;

"Bu sene mahsulü iki defa ektiler." "Niye?" dedim. "Bu sene mahsulü iki defa ektiler."

"Niye?" dedim.

"Çernobil radyasyonundan dolayı tohumları bozuldu, bitmedi,"Çernobil radyasyonundan dolayı tohumları bozuldu, bitmedi, onun için ikinci sefer ekmek zorunda kaldılar.onun için ikinci sefer ekmek zorunda kaldılar. Kavunu karpuzu ikinci sefer ektiler." diye söylediler. Kavunu karpuzu ikinci sefer ektiler." diye söylediler.

Bu dünyada bizim bilmediğimiz daha çok belalar var, Allah göstermesin... Bu dünyada bizim bilmediğimiz daha çok belalar var, Allah göstermesin...

Biz şimdi etrafımıza bakıyoruz; Biz şimdi etrafımıza bakıyoruz; şu caminin kubbesi altında bizim başımızın üstünde ne var? Hava var. şu caminin kubbesi altında bizim başımızın üstünde ne var?

Hava var.

Bu havanın içinde neler var? Bildiğin şeyler var, bilmediğin nice şeyler var... Bu havanın içinde neler var?

Bildiğin şeyler var, bilmediğin nice şeyler var...
Şu gaz var, bu gaz var, radyasyon var, dalga var, Şu gaz var, bu gaz var, radyasyon var, dalga var, elektromanyetik dalga var, daha başka şeyler var...elektromanyetik dalga var, daha başka şeyler var... Kimisini ilim keşfetmiş, kimisini keşfedememiş. Biliyoruz ki burada bir sürü dalgalar var.Kimisini ilim keşfetmiş, kimisini keşfedememiş. Biliyoruz ki burada bir sürü dalgalar var. Bu dalgaların bir kısmını biliyoruz, bir kısmını bilemiyoruz. Bu dalgaların bir kısmını biliyoruz, bir kısmını bilemiyoruz. FM dalgası olursa şöyle oluyor, amplitüt modülasyonu olursa şöyle oluyor,FM dalgası olursa şöyle oluyor, amplitüt modülasyonu olursa şöyle oluyor, şu olursa bu oluyor... İlim adamları bir şey söyledi mi "Tamam, eyvallah." diyoruz, kabul ediyoruz.şu olursa bu oluyor... İlim adamları bir şey söyledi mi "Tamam, eyvallah." diyoruz, kabul ediyoruz. Biliyoruz, içinde bir şeyler var.Biliyoruz, içinde bir şeyler var. Dedikleri de çıkıyor; çünkü radyoyu açıyorsun, dinliyorsun vesaire... Dedikleri de çıkıyor; çünkü radyoyu açıyorsun, dinliyorsun vesaire...

Allah'ın cezası, belası çeşitlidir. Kim bilir ne olacak?.. Allah'ın cezası, belası çeşitlidir. Kim bilir ne olacak?..

Bir sene şakır şakır, şakır şakır yağmur yağacak ama yerden ot bitmeyecek, bereket olmayacak. Bir sene şakır şakır, şakır şakır yağmur yağacak ama yerden ot bitmeyecek, bereket olmayacak.

Bugünkü gazetelerde, bakkalda göz gezdirdim: Bugünkü gazetelerde, bakkalda göz gezdirdim: "Düzce'de çocuklar beyni açıkta doğuyor." diye bir şey yazmış. "Düzce'de çocuklar beyni açıkta doğuyor." diye bir şey yazmış. Onu daha tahkik edeceğim neyin nesidir diye ama on çocuk doğmuş, beyinleri meydanda... Onu daha tahkik edeceğim neyin nesidir diye ama on çocuk doğmuş, beyinleri meydanda... Kafaları teşekkül etmemiş mi oluyor, ne oluyorsa... Çok da göz ucuyla bakınca insan...Kafaları teşekkül etmemiş mi oluyor, ne oluyorsa... Çok da göz ucuyla bakınca insan... İyi, tam okuyamadım. Ama düşük çok oluyormuş. İyi, tam okuyamadım. Ama düşük çok oluyormuş.

Bu Çernobil belası Rusların bir [belası]; ne [felaketlere] yol açtı... Bu Çernobil belası Rusların bir [belası]; ne [felaketlere] yol açtı... Bilmediğin ne belalar oldu... Kimisinin saçı dökülüyor, kimisinin şöyle oluyor,Bilmediğin ne belalar oldu... Kimisinin saçı dökülüyor, kimisinin şöyle oluyor, burası böyle oluyor... Belaların çok çeşitleri var. burası böyle oluyor... Belaların çok çeşitleri var.

Allahu Teâlâ hazretlerine güzel kulluk edelim. Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunca yürüyelim. Allahu Teâlâ hazretlerine güzel kulluk edelim. Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunca yürüyelim.

Allah bizi her türlü görünür görünmez beladan hıfz eylesin. Allah bizi her türlü görünür görünmez beladan hıfz eylesin. Dünya ve âhirette âfiyet, saadet ve selamet ihsan eylesin. Dünya ve âhirette âfiyet, saadet ve selamet ihsan eylesin. Allah bize kıyametin koptuğunu göstermesin.Allah bize kıyametin koptuğunu göstermesin. O belaların, o azapların, o işkenceli manzaraların hâlini bize tattırmasın. O belaların, o azapların, o işkenceli manzaraların hâlini bize tattırmasın. Huzur içinde yaşamak nasip eylesin. Has hâlis, samimi müslüman olmayı nasip eylesin. Huzur içinde yaşamak nasip eylesin. Has hâlis, samimi müslüman olmayı nasip eylesin.

Bizim büyüklerimiz -yaşlı insanların ifadesi- öyle derdi: Bizim büyüklerimiz -yaşlı insanların ifadesi- öyle derdi:

"Allahu Teâlâ hazretleri, kullar iyi olduğu zaman gün içinde gün yaratır." derlerdi. "Allahu Teâlâ hazretleri, kullar iyi olduğu zaman gün içinde gün yaratır." derlerdi.

Gün içinde gün yaratır, zamanı Allahu Teâlâ hazretleri nasıl dilerse o tarzda ayarlar. Gün içinde gün yaratır, zamanı Allahu Teâlâ hazretleri nasıl dilerse o tarzda ayarlar.

La yerüddü'l-kadâe ille'd-duâ'. La yerüddü'l-kadâe ille'd-duâ'. "Dua, tazarru niyaz, güzel ibadet Allah'ın hükmünün değişmesine sebep olur." "Dua, tazarru niyaz, güzel ibadet Allah'ın hükmünün değişmesine sebep olur."

İyi kullar olursak Allah bize iyi günler gösterir. İyi kullar olursak Allah bize iyi günler gösterir. Çünkü kıyamet kopacağı zaman iyi kullar kalmayacak. Çünkü kıyamet kopacağı zaman iyi kullar kalmayacak. Kıyamet kötülerin üzerine kopacak, onların başlarına patlayacak. Aşağıda göreceğiz... Kıyamet kötülerin üzerine kopacak, onların başlarına patlayacak. Aşağıda göreceğiz...

Allah bizi ıslah eylesin. Ama nasıl ıslah eylesin? Allah bizi ıslah eylesin.

Ama nasıl ıslah eylesin?

Lütfuyla ıslah eylesin; kahrıyla, sillesiyle, tokadıyla, gazabıyla değil. Lütfuyla ıslah eylesin; kahrıyla, sillesiyle, tokadıyla, gazabıyla değil. Lütfuyla, keremiyle, hakkı göstererek doğru yola irşad eylesin, ıslah eylesin. Lütfuyla, keremiyle, hakkı göstererek doğru yola irşad eylesin, ıslah eylesin.

İkinci hadîs-i şerîf: Lâ tekûmu's-sâatu hattâ lâ yukâle fi'l-ardı: Allah Allah. İkinci hadîs-i şerîf:

Lâ tekûmu's-sâatu hattâ lâ yukâle fi'l-ardı: Allah Allah.

Bu hadîs-i şerîf Tirmizî'de, Müslim'de, Ahmed b. Hanbel'de, İbn Abdilberr'de, İbn Hibbân'da, Bu hadîs-i şerîf Tirmizî'de, Müslim'de, Ahmed b. Hanbel'de, İbn Abdilberr'de, İbn Hibbân'da, Müstedrek'te, Abd b. Hümeyd'de, ve sâir kaynaklarda var.Müstedrek'te, Abd b. Hümeyd'de, ve sâir kaynaklarda var. Enes radıyallahu anh'ten ve İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Enes radıyallahu anh'ten ve İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

"Yeryüzünde 'Allah Allah' diyen insan kalmayıncaya kadar kıyamet kopmaz." "Yeryüzünde 'Allah Allah' diyen insan kalmayıncaya kadar kıyamet kopmaz."

Yeryüzünde "Allah" diyen insan kalmayacak.Yeryüzünde "Allah" diyen insan kalmayacak. Demin dedim ya; iyiler gidecek, kötüler kalacak diye...Demin dedim ya; iyiler gidecek, kötüler kalacak diye... İnançsız, dinsiz insanlar türeyecek; İnançsız, dinsiz insanlar türeyecek; Allah'a inanmayacaklar, Allah'ın gazabı onların başına gelecek.Allah'a inanmayacaklar, Allah'ın gazabı onların başına gelecek. "Allah" diyen insanlar kalmayacak, hepsi ölecekler."Allah" diyen insanlar kalmayacak, hepsi ölecekler. "Bir duman gibi bir şey çıkacak, onları koklayacak, "Bir duman gibi bir şey çıkacak, onları koklayacak, onu teneffüs eden mü'minler ruhlarını teslim edecek..." diye de başka hadîs-i şerîflerde izahat var.onu teneffüs eden mü'minler ruhlarını teslim edecek..." diye de başka hadîs-i şerîflerde izahat var. Ama "Allah Allah" diyenler durdukça dünya da duracak. Ama "Allah Allah" diyenler durdukça dünya da duracak.

O halde biz Allah'ı unutmayalım. Allah'ı zikredelim.O halde biz Allah'ı unutmayalım. Allah'ı zikredelim. Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda olalım, ibadetinde olalım. Hâlisâne kulluk edelim.Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda olalım, ibadetinde olalım. Hâlisâne kulluk edelim. Günahlara dalmayalım. Günahlara heves etmeyelim. Günahlara dalmayalım. Günahlara heves etmeyelim.

Allah'ın günahları -günah yolu- toplasan azdır, kıyıdadır kenardadır. Öteki; Allah'ın günahları -günah yolu- toplasan azdır, kıyıdadır kenardadır. Öteki; arzullâhi vâsia, helaller sevaplar tarafı geniştir. arzullâhi vâsia, helaller sevaplar tarafı geniştir.

E bu kadar geniş tarafta bula bula bu günah tarafına mı yolunu yürüttün? E bu kadar geniş tarafta bula bula bu günah tarafına mı yolunu yürüttün? Oraya mı gidiyorsun? O tarafa gitme, sevaplı yoldan yürü. Oraya mı gidiyorsun?

O tarafa gitme, sevaplı yoldan yürü.

Bir insan hiç günah işlemeden yaşayamaz mı? Çok rahat yaşar. Bir insan hiç günah işlemeden yaşayamaz mı?

Çok rahat yaşar.
Gözünü kapasa cennete dümdüz gider. Neden? Gözünü kapasa cennete dümdüz gider.

Neden?

Sevap tarafı geniştir; günah tarafı, yasaklar tarafı azdır. Sevap tarafı geniştir; günah tarafı, yasaklar tarafı azdır.

İçki içme. İçki içme ama meyve suyu iç, ayran iç, gazoz iç, içinde alkol yoksa şunu bunu iç, İçki içme. İçki içme ama meyve suyu iç, ayran iç, gazoz iç, içinde alkol yoksa şunu bunu iç, meşrubâtın her çeşidinden neyi içmek istersen iç.meşrubâtın her çeşidinden neyi içmek istersen iç. Sadece aklını aldığı için, seni deli divâne yerine düşürdüğü için, seni rezil rüsva ettiği için, Sadece aklını aldığı için, seni deli divâne yerine düşürdüğü için, seni rezil rüsva ettiği için, çamurlara yuvarladığı için, ailenin yuvanın tadını kaçırdığı için,çamurlara yuvarladığı için, ailenin yuvanın tadını kaçırdığı için, sıhhatini bozduğu için Allah yasak etmiş.sıhhatini bozduğu için Allah yasak etmiş. Allahu Teâlâ hazretleri kötü şeyleri yasak etmiş, iyi şeyleri yasak etmiş değil ki...Allahu Teâlâ hazretleri kötü şeyleri yasak etmiş, iyi şeyleri yasak etmiş değil ki... Bu kadar helal gıda var; buyur, âfiyet olsun, ye iç, Allah'a şükret. Bu kadar helal gıda var; buyur, âfiyet olsun, ye iç, Allah'a şükret. Helal yolda yürü, namusunla yaşa... Helal yolda yürü, namusunla yaşa...

Helal kazanç kapıları hepsi kapandı da ille harama gitmek mecburiyeti mi var? Hayır. Helal kazanç kapıları hepsi kapandı da ille harama gitmek mecburiyeti mi var?

Hayır.

Haram yolu azdır. Ama şeytan insanın önüne olta gibi atar.Haram yolu azdır. Ama şeytan insanın önüne olta gibi atar. Balığın önüne bizim yemi sarıp da denize attığımız gibiBalığın önüne bizim yemi sarıp da denize attığımız gibi şeytan insanın önüne haramı tatlandırarak atar; yuttun mu gittin!şeytan insanın önüne haramı tatlandırarak atar; yuttun mu gittin! O haramı yuttun mu artık şeytanın tuzağına düşersin.O haramı yuttun mu artık şeytanın tuzağına düşersin. Onun için direteceksin, diretmeyi öğreneceksin. Diretmeyi öğreneceksin, ne demek bu? Onun için direteceksin, diretmeyi öğreneceksin.

Diretmeyi öğreneceksin, ne demek bu?

Nefsine hâkim olmayı öğreneceksin. "Nefis ne demek hocam?" Nefsine hâkim olmayı öğreneceksin.

"Nefis ne demek hocam?"

"Nefis" denilen şey, insanın kendi içindeki mânevî varlığı, kendisi. "Nefis" denilen şey, insanın kendi içindeki mânevî varlığı, kendisi. Kendine hâkim olmayı öğreneceksin. Kendine hâkim olmayı öğreneceksin. İçinden gelen her lafa "eyvallah" demeyeceksin, kontrolden geçireceksin.İçinden gelen her lafa "eyvallah" demeyeceksin, kontrolden geçireceksin. İçin bir şey diyor, sen de yapıyorsun. İçin bir şey diyor, hemen yapıyorsun, olur mu?İçin bir şey diyor, sen de yapıyorsun. İçin bir şey diyor, hemen yapıyorsun, olur mu? İyi şey söyler, kötü şey söyler... İyisini yapacaksın, kötüsünü yapmayacaksın.İyi şey söyler, kötü şey söyler... İyisini yapacaksın, kötüsünü yapmayacaksın. Bazen iyi şeye hiç yanaşmaz, hiç istemez. "Yahu kalk şu işi yap!" Bazen iyi şeye hiç yanaşmaz, hiç istemez.

"Yahu kalk şu işi yap!"

"Iı, canım hiç istemiyor!" İşte istemeye istemeye onu yapacaksın."Iı, canım hiç istemiyor!"

İşte istemeye istemeye onu yapacaksın.
İyi şey ise, o "istemiyor" dedi diye inadına yapacaksın!İyi şey ise, o "istemiyor" dedi diye inadına yapacaksın! Nefsinin inadına gitmeyi öğrenemezsen iyi müslüman olamazsın. Nefsinin inadına gitmeyi öğrenemezsen iyi müslüman olamazsın.

Nefsine, şu nefs-i emmâreye inadına gitmeyi öğreneceksin. Nefsine, şu nefs-i emmâreye inadına gitmeyi öğreneceksin. Çünkü nefsi emmare iyi şeyi istemez, kötü şeyi ister. "Kalk, gezelim.Çünkü nefsi emmare iyi şeyi istemez, kötü şeyi ister. "Kalk, gezelim. Gel, eğlenelim. Kalk, şu haltı yiyelim, şu naneyi yiyelim..." Böyle der.Gel, eğlenelim. Kalk, şu haltı yiyelim, şu naneyi yiyelim..." Böyle der. İyi şeylere gelince de; "Yok, istemem!" der.İyi şeylere gelince de; "Yok, istemem!" der. Hastalanır, binbir tane mazeret uydurur, sızıldanır, acındırır.Hastalanır, binbir tane mazeret uydurur, sızıldanır, acındırır. Ona hiç yüz vermeyeceksin. Ona merhamet yaramaz.Ona hiç yüz vermeyeceksin. Ona merhamet yaramaz. Aklına danışacaksın, iradenle yürüyeceksin. Bunun çeşitli yolu, çeşitli tabirleri var.Aklına danışacaksın, iradenle yürüyeceksin.

Bunun çeşitli yolu, çeşitli tabirleri var.
Avrupalı diyor ki; "İradene hâkim ol." Biz diyoruz ki; "Nefsine hâkim ol." Avrupalı diyor ki;

"İradene hâkim ol."

Biz diyoruz ki;

"Nefsine hâkim ol."

Çünkü insanın içinde nefis denilen bir varlık var, bu terbiye olmazsa kötülükleri emreder;Çünkü insanın içinde nefis denilen bir varlık var, bu terbiye olmazsa kötülükleri emreder; terbiye olursa ıslahı mümkündür. Düzeltirsin, terbiye edersin, adam olur, iyilikleri ister. terbiye olursa ıslahı mümkündür. Düzeltirsin, terbiye edersin, adam olur, iyilikleri ister. Oturtursun; "Yok, ben oturmayayım, çalışayım biraz." der.Oturtursun; "Yok, ben oturmayayım, çalışayım biraz." der. "Yahu yeter, yoruldun!" dersin; "Yo, benim hayırlara koşmam lazım, bu ömür fânî." der, "Yahu yeter, yoruldun!" dersin; "Yo, benim hayırlara koşmam lazım, bu ömür fânî." der, "Şuradaki kardeşlerim muhtaç." der. Bu nefis ıslah olursa, müslüman olursa,"Şuradaki kardeşlerim muhtaç." der. Bu nefis ıslah olursa, müslüman olursa, İslâm'a gelirse, akla teslim olursa o zaman insan çok hayırlara erer. İslâm'a gelirse, akla teslim olursa o zaman insan çok hayırlara erer. Onun terbiye edilmesi lazım. Onun terbiye edilmesi lazım.

Muhterem kardeşlerim! İslâm bunu terbiyle ediyor. İslâm'ın içinde bu var.Muhterem kardeşlerim!

İslâm bunu terbiyle ediyor. İslâm'ın içinde bu var.
İslâm'ın içinde nefsi terbiye etme ilmine "tasavvuf ilmi" derler.İslâm'ın içinde nefsi terbiye etme ilmine "tasavvuf ilmi" derler. Tasavvuf ilmine karşı çıkma. "Vay! Dervişlik, tekke, 'hu' diyor!.." değil;Tasavvuf ilmine karşı çıkma. "Vay! Dervişlik, tekke, 'hu' diyor!.." değil; bu iradenin terbiyesinin başka yolu yoktur! bu iradenin terbiyesinin başka yolu yoktur! Bu irade terbiye olmadığı zaman insanlar arslan kaplan gibi, canavar gibi kesilir;Bu irade terbiye olmadığı zaman insanlar arslan kaplan gibi, canavar gibi kesilir; ne yapar yapar, ille millete, çevresine, herkese zarar verir.ne yapar yapar, ille millete, çevresine, herkese zarar verir. İlle haramı yer, ille haksızlığı yapar, ille rüşveti [yer]. İlle haramı yer, ille haksızlığı yapar, ille rüşveti [yer]. Bunun mutlaka terbiye olması lazım. Bunun mutlaka terbiye olması lazım. Bu başka yerde böyle terbiye olmaz. Bu başka yerde böyle terbiye olmaz. Bunun terbiye yeri, usûlü asırlardan beri dinimizin kaynaklarında belirtilmiş ve tatbik edilmektedir.Bunun terbiye yeri, usûlü asırlardan beri dinimizin kaynaklarında belirtilmiş ve tatbik edilmektedir. Onun için ona itiraz etmemek lazım. "Efendim bazıları da miskinleşmiş de..." Onun için ona itiraz etmemek lazım.

"Efendim bazıları da miskinleşmiş de..."

Canım tek tük yanlış misaller koca bir zümreyi [karalamamalı]. Canım tek tük yanlış misaller koca bir zümreyi [karalamamalı].

İzmir'de bir öğretmen, arkadaşının cebinden çantasından paraları çalmış. İzmir'de bir öğretmen, arkadaşının cebinden çantasından paraları çalmış. Öteki kadın öğretmenle hırsızlık yapmışlar. Şimdi bütün öğretmenleri boyayalım mı? Öteki kadın öğretmenle hırsızlık yapmışlar. Şimdi bütün öğretmenleri boyayalım mı?

Askerin bir tanesi ordudan cephaneyi almış, dışarıya satmış.Askerin bir tanesi ordudan cephaneyi almış, dışarıya satmış. E divân-ı harbe verilmiş, muhakeme edilmiş, ihraç edilmiştir.E divân-ı harbe verilmiş, muhakeme edilmiş, ihraç edilmiştir. Bütün orduyu kötüleyelim mi? Memurun bir tanesi vazifesini suistimal etmiş, rüşvet yemiş.Bütün orduyu kötüleyelim mi?

Memurun bir tanesi vazifesini suistimal etmiş, rüşvet yemiş.
Bütün memurları kötüleyelim mi? İşin aslı, doğrusu, memlekete ordu lazım mı değil mi? Lazım. Bütün memurları kötüleyelim mi?

İşin aslı, doğrusu, memlekete ordu lazım mı değil mi?

Lazım.

Öğretmen lazım mı değil mi? Lazım. Şu lazım değil mi? Lazım. Öğretmen lazım mı değil mi?

Lazım.

Şu lazım değil mi?

Lazım.

İnsanın nefsinin terbiye edilmesi lazım mı? Lazım. İnsanın nefsinin terbiye edilmesi lazım mı?

Lazım.
Tamam, senin itiraz ettiğin taraflara düşmemek şartıyla bu işin de lüzumunu sen kabul et,Tamam, senin itiraz ettiğin taraflara düşmemek şartıyla bu işin de lüzumunu sen kabul et, şu nefsi terbiye etmeye çalış. Seneler geçiyor, insan adam olmuyor.şu nefsi terbiye etmeye çalış.

Seneler geçiyor, insan adam olmuyor.
Eski tamam eski tas, hiç değişmiyor. Yine dalına bastın mı çocuktan beter olur.Eski tamam eski tas, hiç değişmiyor. Yine dalına bastın mı çocuktan beter olur. Yine biraz üstüne vardın mı delirir, zıvanadan çıkar. Olmaz! Yine biraz üstüne vardın mı delirir, zıvanadan çıkar. Olmaz! Hani terbiye olacaktık? Hani insân-ı kâmil olacaktık?Hani terbiye olacaktık? Hani insân-ı kâmil olacaktık? Hani güzel huylarla huylanacaktık? Hani faydalı insan haline gelecektik? Hani güzel huylarla huylanacaktık? Hani faydalı insan haline gelecektik?

Biz hiç terbiye kabul etmeyecek miyiz? Düzelmemiz lazım. Bu yolda yürümemiz lazım. Biz hiç terbiye kabul etmeyecek miyiz?

Düzelmemiz lazım. Bu yolda yürümemiz lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri hakkı görmeyi nasip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri hakkı görmeyi nasip eylesin.

"Efendim filanca yerde şöyle yapıyorlarmış da böyle yapıyorlarmış..." "Efendim filanca yerde şöyle yapıyorlarmış da böyle yapıyorlarmış..."

Canım öyle yapan yanlış yolda, tamam, onu yapma; doğrusunu bul, doğrusunu yap! Canım öyle yapan yanlış yolda, tamam, onu yapma; doğrusunu bul, doğrusunu yap!

Lâ tekûmu's-sâatu hattâ yetakârebe'z-zemânu fe-tekûne's-senetu ke'ş-şehri Lâ tekûmu's-sâatu hattâ yetakârebe'z-zemânu fe-tekûne's-senetu ke'ş-şehri ve'ş-şehru ke'l-cumuati ve tekûne'l-cumuatu ke'l-yevmi ve'ş-şehru ke'l-cumuati ve tekûne'l-cumuatu ke'l-yevmi ve yekûne'l-yevmu ke's-sâati ve tekûne's-sâatu ke'd-darimeti bi'n-nâri. ve yekûne'l-yevmu ke's-sâati ve tekûne's-sâatu ke'd-darimeti bi'n-nâri.

Tirmizî'de ve Ahmed b. Hanbel'de yine Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.Tirmizî'de ve Ahmed b. Hanbel'de yine Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Tirmizî hadîsun ğarîbun diye tavsif eylemiş. Tirmizî hadîsun ğarîbun diye tavsif eylemiş.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki... Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki... Bu mânayı başka hadisler destekliyor. Diyor ki; Bu mânayı başka hadisler destekliyor. Diyor ki;

"Kıyamet kopmaz, zaman yaklaşmadıkça, sıkışmadıkça, azalmadıkça, bereketsizleşmedikçe." "Kıyamet kopmaz, zaman yaklaşmadıkça, sıkışmadıkça, azalmadıkça, bereketsizleşmedikçe."

Zamanın bereketi kalmayacak. Nasıl olacak? Zamanın bereketi kalmayacak.

Nasıl olacak?

Fe-tekûne's-senetu ke'ş-şehri. "Bir sene bir ay gibi oluverecek." 'Pırt' geçiverecek. Fe-tekûne's-senetu ke'ş-şehri. "Bir sene bir ay gibi oluverecek."

'Pırt' geçiverecek.

"Ve bir ay, bir cumadan öteki cumaya kadar, bir hafta gibi oluverecek. "Ve bir ay, bir cumadan öteki cumaya kadar, bir hafta gibi oluverecek. Bir hafta, bir gün gibi oluverecek. Bir gün, bir saat gibi oluverecek.Bir hafta, bir gün gibi oluverecek. Bir gün, bir saat gibi oluverecek. Bir saat, ateşin içinde insanın bir yanıklık çekivermesi gibi olacak, iç yanıklığı gibi oluverecek." Bir saat, ateşin içinde insanın bir yanıklık çekivermesi gibi olacak, iç yanıklığı gibi oluverecek."

Yani bir nefeslik, çabucak geçiveren bir şey olacak. Zamanın bereketi kalmayacak. Yani bir nefeslik, çabucak geçiveren bir şey olacak. Zamanın bereketi kalmayacak.

Tabii bu nasıl bir şeydir? Bunun hakikati nedir? Tabii bu nasıl bir şeydir? Bunun hakikati nedir?

Allahu a'lem; "zaman" dediğimiz şeyin ölçüsü;Allahu a'lem; "zaman" dediğimiz şeyin ölçüsü; ayın, güneşin, dünyanın hareketlerine bağlanmıştır, değil mi? ayın, güneşin, dünyanın hareketlerine bağlanmıştır, değil mi? "Bir sene" dediğimiz şey, dünyanın güneş etrafında bir dönüşüdür."Bir sene" dediğimiz şey, dünyanın güneş etrafında bir dönüşüdür. "Bir ay" dediğimiz şey, bunun 12'de 1'idir; veyahut İslâmî takvimde,"Bir ay" dediğimiz şey, bunun 12'de 1'idir; veyahut İslâmî takvimde, Arabî aylara göre ayın bir hilâl hâlinden tekrar ikinci hilâl hâlinde Arabî aylara göre ayın bir hilâl hâlinden tekrar ikinci hilâl hâlinde -akşam vakti- görünmesine kadar geçen zamandır. -akşam vakti- görünmesine kadar geçen zamandır. Bu 12 [ay] 354 [gün] eder.Bu 12 [ay] 354 [gün] eder. Bir gün, dünyanın kendi mihveri ekseni etrafında bir tam dönüş yapması kadar geçen zamandır. Bir gün, dünyanın kendi mihveri ekseni etrafında bir tam dönüş yapması kadar geçen zamandır.

Peki, bu dönüşlerin hızları değişiverirse ne olur? O zaman değişir, hepsi altüst olur. Peki, bu dönüşlerin hızları değişiverirse ne olur?

O zaman değişir, hepsi altüst olur.

Bu hareketler belli bir ölçüde gidiyor da biz her şeyi eşit kabul ediyoruz.Bu hareketler belli bir ölçüde gidiyor da biz her şeyi eşit kabul ediyoruz. Dünyaya "deh" deyiverse Allahu Teâlâ hazretleri, hızlansa, veya dönüşü yavaşlasa,Dünyaya "deh" deyiverse Allahu Teâlâ hazretleri, hızlansa, veya dönüşü yavaşlasa, veya güneşe göre dünyanın duruş şekli değişse kiveya güneşe göre dünyanın duruş şekli değişse ki zaten gök hadiselerinde büyük değişiklikler olacağı kıyamet [alâmeti olarak] biliniyor;zaten gök hadiselerinde büyük değişiklikler olacağı kıyamet [alâmeti olarak] biliniyor; yıldızlar dökülecek, şöyle olacak, böyle olacak diye...yıldızlar dökülecek, şöyle olacak, böyle olacak diye... Demek bu düzen bozulduğundan bu zaman birimleri hakiki hâliyle de kısalacak olabilir.Demek bu düzen bozulduğundan bu zaman birimleri hakiki hâliyle de kısalacak olabilir. Yani o zaman dünya güneşin etrafında bir senede dönmek tarzında değil de Yani o zaman dünya güneşin etrafında bir senede dönmek tarzında değil de 'fırt' diye bir ayda dönecek, çabuk dönecek olabilir. Bu ne demektir? 'fırt' diye bir ayda dönecek, çabuk dönecek olabilir.

Bu ne demektir?

Dünyanın güneşe yaklaşması demektir. Dünyanın güneşe yaklaşması demektir. Eğer böyleyse mâna, o zaman bugünkü yörünge dediğimiz gezdiği yerdenEğer böyleyse mâna, o zaman bugünkü yörünge dediğimiz gezdiği yerden güneşe daha yakın bir yere kayması, güneşe doğru gitmesi demektir.güneşe daha yakın bir yere kayması, güneşe doğru gitmesi demektir. Güneş de zaten atomların patladığı, enerjinin fışkırdığı,Güneş de zaten atomların patladığı, enerjinin fışkırdığı, alevlerin dünyanın bilmem kaç misli boylarında yükseldiği bir yer.alevlerin dünyanın bilmem kaç misli boylarında yükseldiği bir yer. Oraya yaklaştı mı zaten dünya bitti... Oraya yaklaştı mı zaten dünya bitti... Güneşin çekiminin mevcut dengeyi bozup daGüneşin çekiminin mevcut dengeyi bozup da dünyayı kendisine çekmeye başladığı zaman zaten dev lokmayı yutmaya hazırlanıyor demektir.dünyayı kendisine çekmeye başladığı zaman zaten dev lokmayı yutmaya hazırlanıyor demektir. Dünya güneşe doğru gidiyor demek, yandı demek. Dünya güneşe doğru gidiyor demek, yandı demek. Zaten şimdiki nizamdan şöyle birazcık bir kaysa mevsimler altüst olur. Zaten şimdiki nizamdan şöyle birazcık bir kaysa mevsimler altüst olur. Yazın sıcaktan her taraf kavrulur, kışın soğuktan her taraf çatır çatır donar.Yazın sıcaktan her taraf kavrulur, kışın soğuktan her taraf çatır çatır donar. Allah öyle bir nizam koymuş ki karış karış, santim santim;Allah öyle bir nizam koymuş ki karış karış, santim santim; santimini değiştirsen bozulacak bir nizam, öyle ayarlı, öyle güzel, öyle mükemmel, öyle hikmetli...santimini değiştirsen bozulacak bir nizam, öyle ayarlı, öyle güzel, öyle mükemmel, öyle hikmetli... Bundan dolayı zaman kısalacak olabilir. Bundan dolayı zaman kısalacak olabilir.

Bir de mânevî bir kısalma [olabilir]. Sene 365 gündür, bir gün 24 saattir; Bir de mânevî bir kısalma [olabilir]. Sene 365 gündür, bir gün 24 saattir; bu normal bugünkü birime göre aynıdır da değişmeceli mânada öyle hızlı geçecek ki ömür,bu normal bugünkü birime göre aynıdır da değişmeceli mânada öyle hızlı geçecek ki ömür, öyle bir telaş içinde geçecek ki... "Nasıl geçtiğini anlayamadım... öyle bir telaş içinde geçecek ki... "Nasıl geçtiğini anlayamadım... Benim ömrüm rüzgâr gibi geçti." diyor. Sen de aynı seneleri yaşadın,Benim ömrüm rüzgâr gibi geçti." diyor. Sen de aynı seneleri yaşadın, ben de aynı seneleri [yaşadım.] Ne demek bu "rüzgâr gibi geçti"? ben de aynı seneleri [yaşadım.] Ne demek bu "rüzgâr gibi geçti"?

"Anlayamadım ki; bir esti geçti, bir de baktım saçım ağarmış, sakalım ağarmış, "Anlayamadım ki; bir esti geçti, bir de baktım saçım ağarmış, sakalım ağarmış, filanca yaşa gelmişim, belim bükülmüş, dizim sızlıyor, ağrıyor... filanca yaşa gelmişim, belim bükülmüş, dizim sızlıyor, ağrıyor... Ben bu hayattan bir şey anlayamadım; Ben bu hayattan bir şey anlayamadım; ne tadını anladım ne de nasıl geçtiğini anladım; ömür bitiverdi." ne tadını anladım ne de nasıl geçtiğini anladım; ömür bitiverdi."

Mecâzen insan ömrünün tadını çıkartamadan, bereketini alamadan, Mecâzen insan ömrünün tadını çıkartamadan, bereketini alamadan, salih ameller işleyemeden bir hır gür telaş içinde ömrü bitiverir, böyle de olabilir. salih ameller işleyemeden bir hır gür telaş içinde ömrü bitiverir, böyle de olabilir. Mânevi bir mâna, bu tarzda da olabilir.Mânevi bir mâna, bu tarzda da olabilir. Hakikaten, şimdiki zamana, bugünkü yaşayışımıza bakılırsa;Hakikaten, şimdiki zamana, bugünkü yaşayışımıza bakılırsa; gerçekten insanlar akşamı nasıl ettiğini anlayamıyorlar, bir telaş içinde ne olduğu bilinmiyor. gerçekten insanlar akşamı nasıl ettiğini anlayamıyorlar, bir telaş içinde ne olduğu bilinmiyor.

İmam Suyûtî rahmetullahi aleyh hazretleri, meşhur alim, büyüklü küçüklü 500 küsur eser yazmış.İmam Suyûtî rahmetullahi aleyh hazretleri, meşhur alim, büyüklü küçüklü 500 küsur eser yazmış. Tefsirden tarih kitabına, fıkıh kitabına varıncaya kadar,Tefsirden tarih kitabına, fıkıh kitabına varıncaya kadar, en büyük hadis kitabını yazmaya varıncaya kadar,en büyük hadis kitabını yazmaya varıncaya kadar, şu bizim okuduğumuz bu hadis kitabına da kaynaklık etmiş olanşu bizim okuduğumuz bu hadis kitabına da kaynaklık etmiş olan kitapları yazıncaya kadar büyüklü küçüklü o kadar çok eser yazmış ki... kitapları yazıncaya kadar büyüklü küçüklü o kadar çok eser yazmış ki... Hayatını inceleyen alimler diyorlar ki; Hayatını inceleyen alimler diyorlar ki;

"Bu adamcağız 50 küsur yaş yaşamış."Bu adamcağız 50 küsur yaş yaşamış. Biz 50 yaşına geldik, daha bir baltaya sap olamadık, ortada bir hayrımız yok.Biz 50 yaşına geldik, daha bir baltaya sap olamadık, ortada bir hayrımız yok. Bu kadar eseri bu adamcağız eline kalemi almış olsa, hiç yorulmadan cızır cızır, cızır cızır,Bu kadar eseri bu adamcağız eline kalemi almış olsa, hiç yorulmadan cızır cızır, cızır cızır, elektronik [daktilo] gibi yazmış olsa bile bu kadar sayfayı acaba nasıl doldurdu, elektronik [daktilo] gibi yazmış olsa bile bu kadar sayfayı acaba nasıl doldurdu, bu ömre nasıl sığdırdı?!" diye şaşıyorlar. bu ömre nasıl sığdırdı?!" diye şaşıyorlar.

Yani "Bu 50 yaşta bu kadar işi nasıl yapmış?!" diye hayret ediyorlar. Yani "Bu 50 yaşta bu kadar işi nasıl yapmış?!" diye hayret ediyorlar.

Allah bereket verdi mi öyle olur. Allah bereket verdi mi öyle olur.

İmam Gazzâlî de öyle; 50 yaş kadar yaşamış ama asırlar boyu tesiri devam eden kitaplar yazmış, İmam Gazzâlî de öyle; 50 yaş kadar yaşamış ama asırlar boyu tesiri devam eden kitaplar yazmış, koca koca eserler yazmış. koca koca eserler yazmış.

İslâm alimleri böyle. Allah ömürlerine İslâmî yaşayıştan dolayı, İslâm alimleri böyle. Allah ömürlerine İslâmî yaşayıştan dolayı, Allah'ın emirlerine itaatten dolayı bir hayır ve bereket veriyor,Allah'ın emirlerine itaatten dolayı bir hayır ve bereket veriyor, bir verimlilik ihsan ediyor; her şeyi bol oluyor.bir verimlilik ihsan ediyor; her şeyi bol oluyor. Evet 50 yıl yaşamış ama 200 yıl yaşayan insandan daha çok işler yapabiliyor. Evet 50 yıl yaşamış ama 200 yıl yaşayan insandan daha çok işler yapabiliyor. Ötekisi 70 yaş yaşamış ama bir baltaya sap olmamış, bir hayır yapmamış, arkasında bir eseri yok. Ötekisi 70 yaş yaşamış ama bir baltaya sap olmamış, bir hayır yapmamış, arkasında bir eseri yok.

Bizim üniversitedeki profesörlerden bazıları vardı, itikâdı bozuktu; ben acırdım, kızardım; Bizim üniversitedeki profesörlerden bazıları vardı, itikâdı bozuktu; ben acırdım, kızardım; bir baltaya sap olmadı, arkasından bir hayırlı halef yetiştirip bırakmadı, hayırlı bir insan bırakmadı. bir baltaya sap olmadı, arkasından bir hayırlı halef yetiştirip bırakmadı, hayırlı bir insan bırakmadı. Hiç olmazsa yeri boş kalmayacak gibi bile [olmadı...] Hiç olmazsa yeri boş kalmayacak gibi bile [olmadı...]

Hayırlı insanlar çok şeyler yapıyorlar. Hayırlı insanlar çok şeyler yapıyorlar. Belki bu âhir zamanda insanlar hayırsızlaşacağı içinBelki bu âhir zamanda insanlar hayırsızlaşacağı için Allah zaman bereketini alacak, zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacaklar. Allah zaman bereketini alacak, zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacaklar.

Adama soruyorsun: "Ne kadar maaş alıyorsun?" Adama soruyorsun:

"Ne kadar maaş alıyorsun?"

"350 bin lira maaş alıyorum." diyor. Bu kadar para bitmez yahu harcamakla... "350 bin lira maaş alıyorum." diyor.

Bu kadar para bitmez yahu harcamakla...

"Ne bitmemesi! Buraya bu kadar borcum var, buraya bu kadar borcum var."Ne bitmemesi! Buraya bu kadar borcum var, buraya bu kadar borcum var. Üstelik hanım da çalışıyor, çocuk da çalışıyor..." diyor. Üstelik hanım da çalışıyor, çocuk da çalışıyor..." diyor.

Allah Allah, öbür tarafta öbür adama soruyorsun: "Kaç para alıyorsun?" Allah Allah, öbür tarafta öbür adama soruyorsun:

"Kaç para alıyorsun?"

"45 bin lira alıyorum." "Ev kendinin mi?" "Yo, gecekonduda kiradayım." diyor. "45 bin lira alıyorum."

"Ev kendinin mi?"

"Yo, gecekonduda kiradayım." diyor.

Kendi çocuklarına bakıyor. Bir de arkadaşı ölmüş de Kendi çocuklarına bakıyor. Bir de arkadaşı ölmüş de onun iki tane çocuğuna yetimine de bakıyor. Bilmem kime de hayır yapıyor... onun iki tane çocuğuna yetimine de bakıyor. Bilmem kime de hayır yapıyor...

Rakamları belki farklı söyledim ama Ankara'da böyle duydum. Rakamları belki farklı söyledim ama Ankara'da böyle duydum.

Birisi o zaman duyduğuma göre 10 bin küsur lira para alıyormuş; Birisi o zaman duyduğuma göre 10 bin küsur lira para alıyormuş; hem kendi ailesine bakıyor, hem kirada, hem de başkalarına bakıyor,hem kendi ailesine bakıyor, hem kirada, hem de başkalarına bakıyor, hem de başka yere de yardım ediyor.hem de başka yere de yardım ediyor. Bu kerâmet, yani Allah'ın onun parasına bereket vermesi. Bu kerâmet, yani Allah'ın onun parasına bereket vermesi.

Ötekisi de yüz binlerce para alıyor; daha maaş günüÖtekisi de yüz binlerce para alıyor; daha maaş günü "Akşamüstü yanımda şu kadar para kaldı." diyor. Ya bu sabah maaşı almadın mı?"Akşamüstü yanımda şu kadar para kaldı." diyor. Ya bu sabah maaşı almadın mı? Oraya taksite vermiş, buraya bilmem nereye vermiş; bereketi yok. Oraya taksite vermiş, buraya bilmem nereye vermiş; bereketi yok.

Paranın bereketi olmadığı gibi ömrün de bereketi olmayabilir. Paranın bereketi olmadığı gibi ömrün de bereketi olmayabilir.

Allah bizim kesemize bereket versin. Ömrümüze bereket versin.Allah bizim kesemize bereket versin. Ömrümüze bereket versin. Salih amellerimize hayır ve bereket ihsan eylesin. Bu durumlara düşürmesin. Salih amellerimize hayır ve bereket ihsan eylesin. Bu durumlara düşürmesin.

Lâ tekûmu's-sâatu illâ vetâifetün min ümmetî zâhirûne ale'n-nâsi Lâ tekûmu's-sâatu illâ vetâifetün min ümmetî zâhirûne ale'n-nâsi lâ yubâlûne men hazelehüm ve lâ men nasarahüm. lâ yubâlûne men hazelehüm ve lâ men nasarahüm.

Bu yeni bir hadîs-i şerîf. Kaynağı İbn Mâce. Muâviye radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.Bu yeni bir hadîs-i şerîf. Kaynağı İbn Mâce. Muâviye radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Ve Ömer radıyallahu anh'ten de buna benzer bir hadîs-i şerîf Müstedrek'te rivayet olunmuş. Ve Ömer radıyallahu anh'ten de buna benzer bir hadîs-i şerîf Müstedrek'te rivayet olunmuş.

Bu Muâviye radıyallahu anh, o sahâbe olan Bu Muâviye radıyallahu anh, o sahâbe olan Emevî devletinin başındaki olan mıdır, aynı isimde başka bir şahıs mıdır?Emevî devletinin başındaki olan mıdır, aynı isimde başka bir şahıs mıdır? Şerhte bir izah yok. "Muâviye" diyor. Radıyallahu anh, sahabe, ondan rivayet edilmiş. Şerhte bir izah yok. "Muâviye" diyor. Radıyallahu anh, sahabe, ondan rivayet edilmiş.

"Kıyamet kopmaz, ümmetimden bir taifenin, bir grubun, "Kıyamet kopmaz, ümmetimden bir taifenin, bir grubun, has ümmetimin insanlara galip hâkim olması tahakkuk etmedikçe..." has ümmetimin insanlara galip hâkim olması tahakkuk etmedikçe..."

Yani has müslümanlardan bir grup bütün insanların tepesinde onlara hâkim olacak. Yani has müslümanlardan bir grup bütün insanların tepesinde onlara hâkim olacak. Onların o hâkimiyeti tahakkuk etmedikçe kıyamet kopmaz, ille o olacak, çare yok. Onların o hâkimiyeti tahakkuk etmedikçe kıyamet kopmaz, ille o olacak, çare yok.

Lâ yubâlûne. "Onlar aldırmazlar." Men hazelehüm. Lâ yubâlûne. "Onlar aldırmazlar." Men hazelehüm. "Kendilerine yardımı terk edenlere, -ortada cascavlak bırakıverenlere-"Kendilerine yardımı terk edenlere, -ortada cascavlak bırakıverenlere- yardım etmeyenlere aldırmazlar." Ve lâ men nasarahüm. "Yardım edenlere de aldırmazlar." yardım etmeyenlere aldırmazlar."

Ve lâ men nasarahüm. "Yardım edenlere de aldırmazlar."

Başka insanlar onlara gelsin, yardım etsin veya yardım etmesin aldırmazlar.Başka insanlar onlara gelsin, yardım etsin veya yardım etmesin aldırmazlar. Allah ehli insanlar çalışırlar. İnsanlara hâkim olacaklar. İstikbal kimin? Allah ehli insanlar çalışırlar. İnsanlara hâkim olacaklar.

İstikbal kimin?

İstikbal İslâm'ın. O bakımdan korkmayın. İstikbal İslâm'ın. O bakımdan korkmayın. Allahu Teâlâ hazretleri bizi İslâm'la şereflendirdi ya, çok şükür;Allahu Teâlâ hazretleri bizi İslâm'la şereflendirdi ya, çok şükür; elhamdülillah alâ ni'meti'l-İslâm ve tevfîki'l-imân ve hidâyeti'r-rahmân. elhamdülillah alâ ni'meti'l-İslâm ve tevfîki'l-imân ve hidâyeti'r-rahmân. Bizim sırtımızı kimse yere getiremez. E saldırırlar? Bizim sırtımızı kimse yere getiremez.

E saldırırlar?

Ya saldırsın... Bütün cihan halkı toplansın, saldırsın;Ya saldırsın... Bütün cihan halkı toplansın, saldırsın; çarpışırım, ölürsem şehit olurum, sırtım yere gelmez ki, âlâ-yı illiyyîn'e çıkarım.çarpışırım, ölürsem şehit olurum, sırtım yere gelmez ki, âlâ-yı illiyyîn'e çıkarım. Sağ kalırsam, yenersem, zaten kazanmışım, muzaffer insan olurum,Sağ kalırsam, yenersem, zaten kazanmışım, muzaffer insan olurum, göğsümü gere gere şerefimle dolaşırım. göğsümü gere gere şerefimle dolaşırım.

Müslümanın sırtını kimse yere getiremez.Müslümanın sırtını kimse yere getiremez. Ne Amerika getirir, ne Rusya getirir, ne Bulgaristan getirir,Ne Amerika getirir, ne Rusya getirir, ne Bulgaristan getirir, ne Yunanistan getirir, ne bilmem ne belası... ne Yunanistan getirir, ne bilmem ne belası...

"Kimi yamyam kimi bilmem ne bela" dediği gibi Mehmet Akif'in,"Kimi yamyam kimi bilmem ne bela" dediği gibi Mehmet Akif'in, hiç kimsenin bize bir zararı olamaz. Biz müslüman olduk mu kimse bize zarar veremez. hiç kimsenin bize bir zararı olamaz. Biz müslüman olduk mu kimse bize zarar veremez.

Sonra, Allah bir insanı korumayı murad etti mi,Sonra, Allah bir insanı korumayı murad etti mi, "Ben şu kulumu koruyacağım."; cümle cihan halkı bir araya gelseler, ona zarar veremezler. "Ben şu kulumu koruyacağım."; cümle cihan halkı bir araya gelseler, ona zarar veremezler. Bu böyledir. Hz. İbrahim misaldir.Bu böyledir. Hz. İbrahim misaldir. Cümle cihan, cümle şehir halkı o zaman hepsi toplandılar, Hz. İbrahim'i yakamadılar. Cümle cihan, cümle şehir halkı o zaman hepsi toplandılar, Hz. İbrahim'i yakamadılar. Ateşe atacaklar, yakacaklar; göreyim seni, yaksın bakalım! Yakmadı.Ateşe atacaklar, yakacaklar; göreyim seni, yaksın bakalım! Yakmadı. Firavun ordusuyla Musa aleyhisselam'ın peşine düştü,Firavun ordusuyla Musa aleyhisselam'ın peşine düştü, yakalayacak, cezalandıracak, mümkün mü?yakalayacak, cezalandıracak, mümkün mü? Yapamadı; kendisi boğuldu gitti. Kendisi tam boğulacağı sırada;Yapamadı; kendisi boğuldu gitti. Kendisi tam boğulacağı sırada; "Ben de benî İsrail'in inandığı, Musa aleyhisselam'ın inandığı Allah'a inandım." dedi,"Ben de benî İsrail'in inandığı, Musa aleyhisselam'ın inandığı Allah'a inandım." dedi, o en sonunda dize geldi... o en sonunda dize geldi... Onun için, Allah bir insanı korudu mu bir şey olmaz. Onun için, Allah bir insanı korudu mu bir şey olmaz.

İstiklal harbine, cihan harbine katılmış, madalyası olan bir muhterem zâtı ziyarete gitmiştik.İstiklal harbine, cihan harbine katılmış, madalyası olan bir muhterem zâtı ziyarete gitmiştik. Allah rahmet eylesin. Dedi ki; Allah rahmet eylesin. Dedi ki;

"Çocuklar, Allah insanı öldürmezse insan ölmüyor. "Çocuklar, Allah insanı öldürmezse insan ölmüyor. Ben askerî kıtalar, birlikler arasında muhabere subayıydım.Ben askerî kıtalar, birlikler arasında muhabere subayıydım. Çantamı, haberi koyardım, ata atlardım, o birlikten o birliğe giderken Çantamı, haberi koyardım, ata atlardım, o birlikten o birliğe giderken düşmanların mermileri 'cıv cıv vız vız' sağımdan solumdan geçerdi; bak, hâlâ sağım!" düşmanların mermileri 'cıv cıv vız vız' sağımdan solumdan geçerdi; bak, hâlâ sağım!"

Suriye'de Halid b. Velid hazretlerinin türbesinin olduğu yerde camisi vardı Suriye'de Halid b. Velid hazretlerinin türbesinin olduğu yerde camisi vardı oraya da bir âbide dikmişler.oraya da bir âbide dikmişler. Büyük kumandan, çok zafer kazanmış kimse. Büyük kumandan, çok zafer kazanmış kimse.

O âbidede -Arapça olarak- yazmış: O âbidede -Arapça olarak- yazmış:

"Şu benim vücudumda bir ok saplanmadık veya bir kılıç izi bulunmayan"Şu benim vücudumda bir ok saplanmadık veya bir kılıç izi bulunmayan veya bir mızrak yarası olmayan bir karış yer bulamazsın." diyor, Halid b. Velid. veya bir mızrak yarası olmayan bir karış yer bulamazsın." diyor, Halid b. Velid.

Bacağını açsan yara izleri var, göğsünü açsan yara izleri var, Bacağını açsan yara izleri var, göğsünü açsan yara izleri var, ensesine baksan yara izleri var, koluna... ensesine baksan yara izleri var, koluna...

Bir karış sâlim bir yer yok, her tarafında ille bir yara izi [var]. Bir karış sâlim bir yer yok, her tarafında ille bir yara izi [var].

Ve hâ ene emûtu alâ firâşî diyor; "İşte görüyorsunuz, yine yatağımda ölüyorum!" diyor. Ve hâ ene emûtu alâ firâşî diyor; "İşte görüyorsunuz, yine yatağımda ölüyorum!" diyor.

O kadar harbe çıkmış, yüzlerce muharebeye girmiş çıkmış, Bizanslılar'ın karşısına gitmiş,O kadar harbe çıkmış, yüzlerce muharebeye girmiş çıkmış, Bizanslılar'ın karşısına gitmiş, falancalara gitmiş, falancalara gitmiş, o kadar harbe darbe girmiş çıkmış;falancalara gitmiş, falancalara gitmiş, o kadar harbe darbe girmiş çıkmış; ve hâ ene emûtu alâ firâşî "Görüyorsunuz, işte yatağımda ölüyorum." diyor. ve hâ ene emûtu alâ firâşî "Görüyorsunuz, işte yatağımda ölüyorum." diyor.

Felâ nâmet a'yunü'l-cübenâ'. "Korkakların gözleri uyumasın." diyor. Felâ nâmet a'yunü'l-cübenâ'. "Korkakların gözleri uyumasın." diyor.

Demek istiyor ki; "Korkaklar, korkmayın; Allah öldürmezse öldürmez." Demek istiyor ki; "Korkaklar, korkmayın; Allah öldürmezse öldürmez."

Bu ölüm bir defa olacak, bu da beni çok rahatlattırıyor, onun için size de söylüyorum. Bu ölüm bir defa olacak, bu da beni çok rahatlattırıyor, onun için size de söylüyorum.

Kaç defa öleceğiz? Bir defa öleceğiz. Kaç defa öleceğiz?

Bir defa öleceğiz.

Zamanı geldiği zaman Allah verdiği ömrü geri almayacak.Zamanı geldiği zaman Allah verdiği ömrü geri almayacak. "Şu kuluma şu kadar ömür verdim.", o emri geri almayacak. Bir defa öleceğiz."Şu kuluma şu kadar ömür verdim.", o emri geri almayacak. Bir defa öleceğiz. O halde bizi öldürmeye götürdükleri zaman o vakit gelmediyse öldüremezler.O halde bizi öldürmeye götürdükleri zaman o vakit gelmediyse öldüremezler. Öldürmemizin vakti geldiği zaman, canımızı teslim etme zamanımız geldiği zaman daÖldürmemizin vakti geldiği zaman, canımızı teslim etme zamanımız geldiği zaman da onu kimse geri bırakamaz. Ne doktorlar, ne ameliyatlar, ne ilaçlar, onu kimse geri bırakamaz. Ne doktorlar, ne ameliyatlar, ne ilaçlar, ne Amerika, ne İsviçre, ne Fransa, ne İngiltere geri bırakamaz. ne Amerika, ne İsviçre, ne Fransa, ne İngiltere geri bırakamaz.

Onun için biraz yere sağlam basalım, merdâne basalım. Onun için biraz yere sağlam basalım, merdâne basalım. Er gibi, kimseden korkmayalım. Vazifelerimizi bilelim. Korkacağımız ne? Er gibi, kimseden korkmayalım. Vazifelerimizi bilelim.

Korkacağımız ne?

Allah'a karşı kulluk vazifelerimizi iyi yapamıyorsak korkalım. "Yapamadım. Allah'a karşı kulluk vazifelerimizi iyi yapamıyorsak korkalım. "Yapamadım. Yine bugün her şeyi karıştırdım yâ Rabbi!Yine bugün her şeyi karıştırdım yâ Rabbi! Yine güzel kulluk edemedim." Ağla ağlayabildiğin kadar...Yine güzel kulluk edemedim." Ağla ağlayabildiğin kadar... O zaman, o gün Allah'a güzel kulluk yapamadıysan akşam[dan] sabaha kadar ağla. O zaman, o gün Allah'a güzel kulluk yapamadıysan akşam[dan] sabaha kadar ağla.

Allah'a güzel kulluk yapabilirsek bize kimse zarar veremez. Allah'a güzel kulluk yapabilirsek bize kimse zarar veremez. Onun için Allah yolunda merdâne [yürüyelim]; dünya biraz yiğit görsün.Onun için Allah yolunda merdâne [yürüyelim]; dünya biraz yiğit görsün. Her taraf korkaklarla doldu, biraz da yiğitlerin olduğunu anlasınlar; millet kahramanların, Her taraf korkaklarla doldu, biraz da yiğitlerin olduğunu anlasınlar; millet kahramanların, yiğitlerin olduğunu bilsin. "Bizi kimse korkutamaz!" diye,yiğitlerin olduğunu bilsin. "Bizi kimse korkutamaz!" diye, merdâne dolaşan insanlar olduğunu bilsinler biraz. Diğer hadîs-i şerîf: merdâne dolaşan insanlar olduğunu bilsinler biraz.

Diğer hadîs-i şerîf:

Lâ tekûmu's-sâatu hattâ yahsure'l-furâtu an cebelin min zehebin yaktetilu Lâ tekûmu's-sâatu hattâ yahsure'l-furâtu an cebelin min zehebin yaktetilu aleyhi'n-nâsu fe-yaktetilu tis'atu a'şârihim. aleyhi'n-nâsu fe-yaktetilu tis'atu a'şârihim.

Bu hadîs-i şerîf... Bu hadîs-i şerîf...

Hattâ yahsure'l-furâtu an cebelin min zehebin.Hattâ yahsure'l-furâtu an cebelin min zehebin. "Fırat nehri altından, zehebden, gümüşe benzer o kıymetli madenden"Fırat nehri altından, zehebden, gümüşe benzer o kıymetli madenden bir dağı ortaya çıkartmadıkça kıyamet kopmaz." bir dağı ortaya çıkartmadıkça kıyamet kopmaz."

Fırat nehrinde bir altından dağ meydana çıkacak;Fırat nehrinde bir altından dağ meydana çıkacak; o meydana çıkmadıkça kıyamet kopmaz. o meydana çıkmadıkça kıyamet kopmaz.

O dağ meydana çıkacak ama ne olacak? Yaktetilu aleyhi'n-nâsu.O dağ meydana çıkacak ama ne olacak?

Yaktetilu aleyhi'n-nâsu.
Altın kıymetli maden ya, insanlar onun üzerinde mücadele edecekler, savaşacaklar. Altın kıymetli maden ya, insanlar onun üzerinde mücadele edecekler, savaşacaklar. "Bu benim, bu benim! Sen alacaksın, ben alacağım!" Altın hırsı var ya, çarpışacaklar. "Bu benim, bu benim! Sen alacaksın, ben alacağım!" Altın hırsı var ya, çarpışacaklar.

E ne olacak? Fe-yaktetilu. Kenarda, herhalde bir de başka rivayeti de olduğu anlaşılıyor;E ne olacak?

Fe-yaktetilu. Kenarda, herhalde bir de başka rivayeti de olduğu anlaşılıyor;
fe yerine hattâ şeklinde de varmış. Bir rivayette de hattâ yaktetilu diye geçiyormuş. fe yerine hattâ şeklinde de varmış. Bir rivayette de hattâ yaktetilu diye geçiyormuş.

Fe-yaktetilu veyahut yuktetelu tis'atu a'şârihim. Fe-yaktetilu veyahut yuktetelu tis'atu a'şârihim. "Ondan dokuzu ölecek. Ondan dokuzu ölünceye kadar..." "Ondan dokuzu ölecek. Ondan dokuzu ölünceye kadar..."

Evet, bir başka rivayette de yuktelu diye de geçiyormuş, Evet, bir başka rivayette de yuktelu diye de geçiyormuş, "öldürülecek, katledilecek" diye geçiyormuş. İnsanların onda dokuzu ölecek. "öldürülecek, katledilecek" diye geçiyormuş.

İnsanların onda dokuzu ölecek.

Bu kıyamete ait bir hadisedir. Bizim bu barajları yapan arkadaşlar vardı, Bu kıyamete ait bir hadisedir. Bizim bu barajları yapan arkadaşlar vardı, mühendis arkadaşlar, profesör arkadaşlar vardı.mühendis arkadaşlar, profesör arkadaşlar vardı. Bu barajlar, hani Keban barajı, Karakaya barajı, adlarını unuttuğum bir sürü barajlar... Bu barajlar, hani Keban barajı, Karakaya barajı, adlarını unuttuğum bir sürü barajlar...

Tabii biz bu barajları yaptıkça ne oluyor? Tabii biz bu barajları yaptıkça ne oluyor?

Suları biz biriktiriyoruz, topluyoruz, aşağı taraftaki sular azalıyor. Suları biz biriktiriyoruz, topluyoruz, aşağı taraftaki sular azalıyor. Biz hem Suriye'nin istifade edeceği hem Irak'ın istifade edeceğiBiz hem Suriye'nin istifade edeceği hem Irak'ın istifade edeceği suları azaltıyoruz; çünkü biz topluyoruz.suları azaltıyoruz; çünkü biz topluyoruz. Nehrin önüne 200 küsur metre yüksekliğinde duvar örüyoruz.Nehrin önüne 200 küsur metre yüksekliğinde duvar örüyoruz. 200 küsur metre ne demek, söylemesi dile kolay...200 küsur metre ne demek, söylemesi dile kolay... Şu gördüğünüz o Beyazıt kulesi 85 metre.Şu gördüğünüz o Beyazıt kulesi 85 metre. 3 kere 8, 24. 3 tane Beyazıt kulesi kadar yüksekliğinde vadiye duvar yapmışız ki nehri tutsun diye.3 kere 8, 24. 3 tane Beyazıt kulesi kadar yüksekliğinde vadiye duvar yapmışız ki nehri tutsun diye. Siz onun arkasında birikecek suyu düşünün...Siz onun arkasında birikecek suyu düşünün... Keban [barajı] haritada görünen koca göl oldu.Keban [barajı] haritada görünen koca göl oldu. Yani orada ne kadar büyük su birikti... E peki burada su birikince ne olacak? Yani orada ne kadar büyük su birikti...

E peki burada su birikince ne olacak?

Bizim şey diyordu ki böyle hadisleri okumuş olan bir mühendis kardeşimiz diyordu ki; Bizim şey diyordu ki böyle hadisleri okumuş olan bir mühendis kardeşimiz diyordu ki;

"Galiba biz Fırat'ın meydana çıkartacağı altın dağının ortaya çıkmasına hazırlıyoruz." "Galiba biz Fırat'ın meydana çıkartacağı altın dağının ortaya çıkmasına hazırlıyoruz."

Çünkü suyu kesince nehrin yatağında bu sefer altında olan şey belli olacak.Çünkü suyu kesince nehrin yatağında bu sefer altında olan şey belli olacak. Ya bu hakikaten altındır, bilmiyoruz, ileride bu hadiselerle karşılaşanlar görecekler;Ya bu hakikaten altındır, bilmiyoruz, ileride bu hadiselerle karşılaşanlar görecekler; ya da altın gibi kıymetli bir şeydir. ya da altın gibi kıymetli bir şeydir.

Mesela barajlar yapıyorlar, barajlardan elektrik hâsıl oluyor.Mesela barajlar yapıyorlar, barajlardan elektrik hâsıl oluyor. Elektrik de her şeyde kullanılıyor. Ona "beyaz kömür" diyorlar. Elektrik de her şeyde kullanılıyor. Ona "beyaz kömür" diyorlar. Kömürün beyazı olur mu? Kömür kapkara olur. "Beyaz kömür" ne demek?Kömürün beyazı olur mu? Kömür kapkara olur. "Beyaz kömür" ne demek? Yani elektrik enerjisine "beyaz kömür" diye ad koymuşlar.Yani elektrik enerjisine "beyaz kömür" diye ad koymuşlar. "Filanca memleket beyaz kömürü şu kadar istishâl ediyor.""Filanca memleket beyaz kömürü şu kadar istishâl ediyor." Beyaz kömür yok, ak pak kömür yok; elektrik enerjisi... Beyaz kömür yok, ak pak kömür yok; elektrik enerjisi...

Belki buradaki altın dağından maksat da acaba mânevî başka değerli bir şey mi?Belki buradaki altın dağından maksat da acaba mânevî başka değerli bir şey mi? Veyahut petrol mü? Orta Doğu'da bu kavgalar neden kopuyor? Veyahut petrol mü?

Orta Doğu'da bu kavgalar neden kopuyor?

Muhterem kardeşlerim! Belki bazı kimseler teferruatından bu işi anlamaz. Muhterem kardeşlerim!

Belki bazı kimseler teferruatından bu işi anlamaz.
İstatistiklerden istifade eden birinci sınıf mütehassıs kardeşlerim söylediler ki; İstatistiklerden istifade eden birinci sınıf mütehassıs kardeşlerim söylediler ki; Rusya'da mevcut petrol rezervi, yerin altındakileri 'hup' diyeRusya'da mevcut petrol rezervi, yerin altındakileri 'hup' diye yukarı çektikleri zaman elde edecekleri petrol -Rusya'nın neresinde çıkıyorsa,yukarı çektikleri zaman elde edecekleri petrol -Rusya'nın neresinde çıkıyorsa, Kafkasya'da Kırım'da, şurada burada- bütün petrol rezervi yedi senelikmiş!Kafkasya'da Kırım'da, şurada burada- bütün petrol rezervi yedi senelikmiş! Yedi sene sonra adamların petrolleri bitiyor. Yedi sene sonra adamların petrolleri bitiyor. Amerika'daki de sekiz veya dokuz seneymiş.Amerika'daki de sekiz veya dokuz seneymiş. Yani ikisi de on seneden aşağı.Yani ikisi de on seneden aşağı. Belki rakamlarda, söyleyende bir hata olabilir, benim nakletmemde [bir hata] olabilir ama Belki rakamlarda, söyleyende bir hata olabilir, benim nakletmemde [bir hata] olabilir ama on seneden bir az zaman kalmış; petrolleri bitiyor.on seneden bir az zaman kalmış; petrolleri bitiyor. Amerika'nın da bitiyor, Rusya'nın da bitiyor. Amerika'nın da bitiyor, Rusya'nın da bitiyor. Buna mukabil, Orta Doğu'da Kuveyt'te 90 yıllık petrol varmış.Buna mukabil, Orta Doğu'da Kuveyt'te 90 yıllık petrol varmış. Suudi Arabistan'da 50-60 yıllık petrol varmış. Suudi Arabistan'da 50-60 yıllık petrol varmış.

Kavga petrolün başında kopuyor, haberiniz olsun, bilesiniz. Kavga petrolün başında kopuyor, haberiniz olsun, bilesiniz.

Adamlar petrolsüz kalmamak için dolap çeviriyorlar, düzen tanzim ediyorlar,Adamlar petrolsüz kalmamak için dolap çeviriyorlar, düzen tanzim ediyorlar, halkları birbirine düşürüyorlar. Yıllar yılı, asırlar asrı komşu olarak yaşamış,halkları birbirine düşürüyorlar. Yıllar yılı, asırlar asrı komşu olarak yaşamış, birbirine dost olan insanları birbirleriyle savaştırıyorlar. birbirine dost olan insanları birbirleriyle savaştırıyorlar.

Birisinin silahı kalmadığı zaman ona silah satıyor. Birisinin silahı kalmadığı zaman ona silah satıyor. O biraz ileri gittiği zaman bu tarafa silah satıyor.O biraz ileri gittiği zaman bu tarafa silah satıyor. O arada "Bak, bu sana fazla tehdit yapıyor, ben seninle bir anlaşma yapayım, O arada "Bak, bu sana fazla tehdit yapıyor, ben seninle bir anlaşma yapayım, senin memleketinde bana üst ver, uçaklarıma yer ver, askerlerime imkân tanı; senin memleketinde bana üst ver, uçaklarıma yer ver, askerlerime imkân tanı; yoksa karışmam, bak bu ilerliyor." diye onu kışkırtıyor, onun memleketine yerleşiyor, çörekleniyor,yoksa karışmam, bak bu ilerliyor." diye onu kışkırtıyor, onun memleketine yerleşiyor, çörekleniyor, yılanın kıvrım kıvrım kıvrım kıvrım çöreklendiği gibi...yılanın kıvrım kıvrım kıvrım kıvrım çöreklendiği gibi... Ondan sonra öbür tarafa yardım ediyor. Bu tarafa silah verdiği zaman öbür tarafı da satalitlerden,Ondan sonra öbür tarafa yardım ediyor. Bu tarafa silah verdiği zaman öbür tarafı da satalitlerden, uzay araçlarından o karış karış takip ediyor.uzay araçlarından o karış karış takip ediyor. Asker nereden nereye gitmiş, nereye top yerleştirmişler, yukarıdan fotoğraflarla bunlar alınıyor.Asker nereden nereye gitmiş, nereye top yerleştirmişler, yukarıdan fotoğraflarla bunlar alınıyor. Hatta nerede ne var, yol, asker vs... Hatta nerede ne var, yol, asker vs...

Hatta Türkiye'nin hangi tarlalarında kaç dekar buğday var, kaç dekar arpa var, Hatta Türkiye'nin hangi tarlalarında kaç dekar buğday var, kaç dekar arpa var, ne kadar tütün ekmişler, gizli yerlerde haşhaş ekimi var mı yok mu; adamlar yukarıdan gözlüyor. ne kadar tütün ekmişler, gizli yerlerde haşhaş ekimi var mı yok mu; adamlar yukarıdan gözlüyor.

Bana renkli haritalarını gösterdiler. Satıyorlardı.Bana renkli haritalarını gösterdiler. Satıyorlardı. Adam bir paftasını 4 bin dolara satıyor.Adam bir paftasını 4 bin dolara satıyor. Suudi Arabistan'ın şurasında şu maden var; fotoğrafta madenine göre rengi başka görünüyor.Suudi Arabistan'ın şurasında şu maden var; fotoğrafta madenine göre rengi başka görünüyor. Türkiye'nin şurasında şu var... Türkiye'nin şurasında şu var...

Adamlar ileri gitmiş; biz yatarken, biz çamura mağlup olurken Adamlar ileri gitmiş; biz yatarken, biz çamura mağlup olurken adamlar havaya çıkmışlar, fezaya çıkmışlar. adamlar havaya çıkmışlar, fezaya çıkmışlar.

Şimdi onlar bu petrolün kaynaklarına sahip olmak için Lübnan'da kavga,Şimdi onlar bu petrolün kaynaklarına sahip olmak için Lübnan'da kavga, Irak'ta kavga, Suriye'de kavga; milletleri birbirine düşürüyorlar. Neden? Irak'ta kavga, Suriye'de kavga; milletleri birbirine düşürüyorlar.

Neden?

İman yok, kardeşlik yok, insan sevgisi yok. Medeniyetin hepsi lafta! İman yok, kardeşlik yok, insan sevgisi yok. Medeniyetin hepsi lafta! Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar. Hepsi lafta!Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar. Hepsi lafta! Kendilerinin rahat etmesi için, keyiflerinin [yerine gelmesi] için buradaki bütün insanlar ölebilir;Kendilerinin rahat etmesi için, keyiflerinin [yerine gelmesi] için buradaki bütün insanlar ölebilir; onlar için hiç vicdanları sızlamaz. Medeniyet, hepsi lafta! onlar için hiç vicdanları sızlamaz. Medeniyet, hepsi lafta!

Hakiki medeniyet İslâm'da... Adam müslüman olmamışsa,Hakiki medeniyet İslâm'da... Adam müslüman olmamışsa, Allah'tan korkmamışsa, âhiret endişesi yoksa, âhirete ait inancı yoksaAllah'tan korkmamışsa, âhiret endişesi yoksa, âhirete ait inancı yoksa onun Rusya'daki kızıl kâfirden bir farkı yok; o da Amerika'daki kızıl kâfir,onun Rusya'daki kızıl kâfirden bir farkı yok; o da Amerika'daki kızıl kâfir, Avrupa'daki kızıl kâfir veyahut falanca yerdeki kızıl kâfir, fark etmez. Avrupa'daki kızıl kâfir veyahut falanca yerdeki kızıl kâfir, fark etmez. İnsan ya mü'mindir ya kâfirdir. el-Küfrü milletün vâhide.İnsan ya mü'mindir ya kâfirdir. el-Küfrü milletün vâhide. "Kâfirler tek bir, yekpâre millettir." Mü'minler de tek bir ümmettir, öyledir. "Kâfirler tek bir, yekpâre millettir." Mü'minler de tek bir ümmettir, öyledir. Bu iş böyle. Ya insanın insafı vardır, Bu iş böyle. Ya insanın insafı vardır, Allah'tan korkar, haksızlık etmez; ya da insafı yoktur,Allah'tan korkar, haksızlık etmez; ya da insafı yoktur, herkesin canına okur, yapacağı her türlü kötülüğü yapar. herkesin canına okur, yapacağı her türlü kötülüğü yapar.

Allah bizi şerlilerin şerrinden korusun. Allah bizi şerlilerin şerrinden korusun.

Fe-lâ udvâne illâ ale'z-zâlimîn. Fe-lâ udvâne illâ ale'z-zâlimîn.

Müslüman herkesi sevecek ama zalimi sevmeyecek, zalime düşmanlık edecek,Müslüman herkesi sevecek ama zalimi sevmeyecek, zalime düşmanlık edecek, zulme fırsat vermeyecek, zulme destek olmayacak, zulme yardımcı olmayacak. zulme fırsat vermeyecek, zulme destek olmayacak, zulme yardımcı olmayacak. Hiçbir yerde hiçbir şekilde zulme yardımcı olmayın, haktan ayrılmayın. Hiçbir yerde hiçbir şekilde zulme yardımcı olmayın, haktan ayrılmayın. Cenâb-ı Hakk'ın yolu güzel yoldur, dünya ve âhiretin hayırlı yoludur. Cenâb-ı Hakk'ın yolu güzel yoldur, dünya ve âhiretin hayırlı yoludur.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi o hayırlı yolda, o nurlu yolda dâim eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi o hayırlı yolda, o nurlu yolda dâim eylesin. Şerlere alet ve vesile eylemesin. Şerlere alet ve vesile eylemesin.

Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve resûlihi'l-müctebâ Muhammedini'l-Mustafâ. Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve resûlihi'l-müctebâ Muhammedini'l-Mustafâ.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2