Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Kuldan İstememek, Mâruf, Münker ve Tevbe

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Recep 1413 / 02.01.1993
Danimarka

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İbrahim B. Ethem Rh.a. ve El Emeği, İslam’da Pis Olan Şeylerin Haram Olmasına Örnekler, En Faziletli Cihat, Faiz ve İçki | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kuldan İstememek, Mâruf, Münker ve Tevbe

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Recep 1413 / 02.01.1993
Danimarka

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İbrahim B. Ethem Rh.a. ve El Emeği, İslam’da Pis Olan Şeylerin Haram Olmasına Örnekler, En Faziletli Cihat, Faiz ve İçki | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemînehamdenkesîrantayyibenmübârekenfîhialâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemînehamdenkesîrantayyibenmübârekenfîhialâ külli hâlin ve fî külli hîn. Kemâyenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmisultânih. Kemâyenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmisultânih. es-Salâtüve's-selâmualâseyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîneMuhammedini'l-Mustafâes-Salâtüve's-selâmualâseyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîneMuhammedini'l-Mustafâ ve alââlihî ve sahbihî ve men tebiahûbi-ihsânin ilâyevmi'l-cezâ. ve alââlihî ve sahbihî ve men tebiahûbi-ihsânin ilâyevmi'l-cezâ.

Emmâba'd: Emmâba'd:

Le en ye'hüze ehaduküm hablehû sümme yağdüve ile'l-cebelife ye'tiyebi-huzmeti'l-hatabi-alâzahrihî- fe yebîaheLe en ye'hüze ehaduküm hablehû sümme yağdüve ile'l-cebelife ye'tiyebi-huzmeti'l-hatabi-alâzahrihî- fe yebîahe fe bihâ vechehû hayrün lehû min en yes'ele'n-nâsee'tavhü ev menaûhü. fe bihâ vechehû hayrün lehû min en yes'ele'n-nâsee'tavhü ev menaûhü.

Revâhü'l-buhârîve'l-müslim. Revâhü'l-buhârîve'l-müslim.

Birinci hadîs-i şerîf –herhalde siz işçi olduğunuzdan olsa gerek– hikmetli bir mevzuda karşımıza çıktı.Birinci hadîs-i şerîf –herhalde siz işçi olduğunuzdan olsa gerek– hikmetli bir mevzuda karşımıza çıktı. Çalışmanın kıymeti üzerine bir hadîs-i şerîf. Çalışmanın kıymeti üzerine bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu hadisi, İmam Buhârî ve İmam Müslim'in kitaplarında var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu hadisi, İmam Buhârî ve İmam Müslim'in kitaplarında var. Allah bu her iki büyük alimimize de dinimizin büyük alimlerine de müstesna makamlar ihsan etsin, Allah bu her iki büyük alimimize de dinimizin büyük alimlerine de müstesna makamlar ihsan etsin, bizi de şefaatlerine erdirsin. Hadis ilmi deyince bunlar önderdir. bizi de şefaatlerine erdirsin. Hadis ilmi deyince bunlar önderdir. İmam Buhârî ve İmam Müslim; ikisinin eserinesahihayn, "iki sahih hadis kitabı" denilir. İmam Buhârî ve İmam Müslim; ikisinin eserinesahihayn, "iki sahih hadis kitabı" denilir. Akarsular durur, bunların adı kalite belgesi demektir, garanti belgesi demektir.Akarsular durur, bunların adı kalite belgesi demektir, garanti belgesi demektir. Hadis ilminde bu kadar ileri kimselerdir. Bunlar rivayet etmiş, hem Buhârî'de hem Müslim'de var. Hadis ilminde bu kadar ileri kimselerdir. Bunlar rivayet etmiş, hem Buhârî'de hem Müslim'de var.

Peygamber Efendimiz ne buyurmuş? Peygamber Efendimiz ne buyurmuş?

Sizden birinizin hiçbir işi yoksa bile ipini alması, Sizden birinizin hiçbir işi yoksa bile ipini alması, sonra dağa gitmesi, bir ip miktarı, bir yük sarılacak kadar odun toplaması,sonra dağa gitmesi, bir ip miktarı, bir yük sarılacak kadar odun toplaması, getirip pazarda bu odunu satması… getirip pazarda bu odunu satması…

Dağdaki odun bedava, sadece gidip onu ipine sarıp sırtında getiriyor. Dağdaki odun bedava, sadece gidip onu ipine sarıp sırtında getiriyor. Başka iş bulamamış. Bir büyük mesleği yok. Başka iş bulamamış. Bir büyük mesleği yok. Kazanç kapısı, başka yapabildiği bir işolmasa bile dağdaki odunlar, çalı çırpıbedava.Kazanç kapısı, başka yapabildiği bir işolmasa bile dağdaki odunlar, çalı çırpıbedava. Gidip bunu sırtına alıp iple getirip pazarda satması ve Allah'ın böylece onun yüzünüGidip bunu sırtına alıp iple getirip pazarda satması ve Allah'ın böylece onun yüzünü yıpranmaktan koruması; bundan maksat haysiyetine, onuruna, itibarına zarar gelmemesidir.yıpranmaktan koruması; bundan maksat haysiyetine, onuruna, itibarına zarar gelmemesidir. Çünkü istedi mi dilendi mi "Falanca adam dilenci yahu, dileniyor!.." derler, utanılacak bir durumdur. Çünkü istedi mi dilendi mi "Falanca adam dilenci yahu, dileniyor!.." derler, utanılacak bir durumdur.

Hayrunlehû."Böylece yüzünün ak olması onun için daha hayırlıdır.Hayrunlehû."Böylece yüzünün ak olması onun için daha hayırlıdır. "Min en yes'ele'n-nâse."Diğer insanlardan avuç açıp bir şey istemesinden daha hayırlıdır." "Min en yes'ele'n-nâse."Diğer insanlardan avuç açıp bir şey istemesinden daha hayırlıdır."

Yorulur, odun satar ama dilenmez; bu daha hayırlıdır. Yorulur, odun satar ama dilenmez; bu daha hayırlıdır.

E'tavhü ev menaûhü."Bir şey istediği zaman ister versinler ister vermesinler." E'tavhü ev menaûhü."Bir şey istediği zaman ister versinler ister vermesinler."

"İstedim ama vermediler, günaha girmedim."değil; verselerde vermeselerdemüsavi, "İstedim ama vermediler, günaha girmedim."değil; verselerde vermeselerdemüsavi, istememek daha iyidir. Gidip dağdan odun toplamak, odun satmak, hamallık yapmak, istememek daha iyidir. Gidip dağdan odun toplamak, odun satmak, hamallık yapmak, biz kendimizde ekleyelim;işçilik,rençberlik yapmak, alnının teriyle kazanmak,biz kendimizde ekleyelim;işçilik,rençberlik yapmak, alnının teriyle kazanmak, kimseden bir şey istememek daha kıymetli. İki cihanda insanın yüzü ak olur.kimseden bir şey istememek daha kıymetli. İki cihanda insanın yüzü ak olur. Şerefi, itibarı, maddî mânevî derecesi iyi bir durumda olur. Şerefi, itibarı, maddî mânevî derecesi iyi bir durumda olur.

Sahâbe-i kirâma Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz biat esnasındaSahâbe-i kirâma Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz biat esnasında kendisine itaat sözü verdikleri zaman nasihat edermiş: "Kimseden birşey istemeyeceksiniz!" kendisine itaat sözü verdikleri zaman nasihat edermiş:

"Kimseden birşey istemeyeceksiniz!"

Sahâbe-i kirâmistememeyeo kadar dikkat ederlermiş ki devenin üstüne çıkmışkenSahâbe-i kirâmistememeyeo kadar dikkat ederlermiş ki devenin üstüne çıkmışken kamçısı elinden kaysa yere düşse arkadaşına, "Şu kamçıyı bana alıversen!" demezmiş. kamçısı elinden kaysa yere düşse arkadaşına, "Şu kamçıyı bana alıversen!" demezmiş. Kendi kamçısı yere düştü; deveden tekrar inecek, tekrar deveyi ıhtıracak, Kendi kamçısı yere düştü; deveden tekrar inecek, tekrar deveyi ıhtıracak, tekrar üstüne binecek, büyük bir iştir. İçinizde deveyi herkes görmüştür, belki degörmeyen yoktur. tekrar üstüne binecek, büyük bir iştir.

İçinizde deveyi herkes görmüştür, belki degörmeyen yoktur.

Deveye nasıl binilir?Deve nasıl çöker, deve nasıl kalkar?Pek fazla bilinmeyen bir durumdur.Deveye nasıl binilir?Deve nasıl çöker, deve nasıl kalkar?Pek fazla bilinmeyen bir durumdur. Devenin kalkması zor bir iştir. Önce ön ayaklarıyla çöker. Üstündeki insan, hop öne zıplar. Devenin kalkması zor bir iştir. Önce ön ayaklarıyla çöker. Üstündeki insan, hop öne zıplar. İyi tutunmazsa tepesi üstü gidebilir. Önce ön ayakları üstüne çöker.İyi tutunmazsa tepesi üstü gidebilir. Önce ön ayakları üstüne çöker. Sonra arka tarafa doğru bir oturur. Kendini yine tutmazsa arkaya yıkılabilir, beli kırılabilir.Sonra arka tarafa doğru bir oturur. Kendini yine tutmazsa arkaya yıkılabilir, beli kırılabilir. Ondan sonra tekrar arkaya bir yerleşir. Ondan sonra tekrar arkaya bir yerleşir. Bu üç hareket yapıncaya kadar bilgisi yoksa insan bir kazaya uğrayabilir. Bu üç hareket yapıncaya kadar bilgisi yoksa insan bir kazaya uğrayabilir. Deveyiçökertmek de zordur çöktükten sonra kaldırmak da zordur. Alt tarafı bir kamçı yahu! Deveyiçökertmek de zordur çöktükten sonra kaldırmak da zordur.

Alt tarafı bir kamçı yahu!

Hepimiz; "Ahmet, alıver şu kamçıyı! İki gözüm, hadi, elimden kaydı…" deriz.Hepimiz; "Ahmet, alıver şu kamçıyı! İki gözüm, hadi, elimden kaydı…" deriz. Ama onu bile istemezlermiş, deveyi ıhtırırmış. Kamçısını alırmış, tekrar binermiş. İstemezmiş. Ama onu bile istemezlermiş, deveyi ıhtırırmış. Kamçısını alırmış, tekrar binermiş. İstemezmiş.

Neden? Resûlullah'a öyle ahd ettikleri için! Neden?

Resûlullah'a öyle ahd ettikleri için!

İbrahim b. Edhem hazretleri hatırıma geldi ki padişahmış.İbrahim b. Edhem hazretleri hatırıma geldi ki padişahmış. Padişahlıktan vazgeçmiş, Allah yoluna düşmüş, Allah'ın sevgili kulu olmuş.Padişahlıktan vazgeçmiş, Allah yoluna düşmüş, Allah'ın sevgili kulu olmuş. Yola girmiş, yolun sonunda da mâşaallah Allah, onu rızasına ulaştırmış.Yola girmiş, yolun sonunda da mâşaallah Allah, onu rızasına ulaştırmış. Allah'ın sevdiği kulları arasında namı yürüyor, şanı yürüyor. Allah'ın sevdiği kulları arasında namı yürüyor, şanı yürüyor.

İbrahimb. Edhemhazretleri gündüz çalışırmış. Çalıştığı ile akşam gıda alırmış, yiyecek alırmış. İbrahimb. Edhemhazretleri gündüz çalışırmış. Çalıştığı ile akşam gıda alırmış, yiyecek alırmış. Arkadaşlarıyla kaldığı ribata gelirmiş. Orada yiyecekleri onlara dağıtır yedirirmiş. Arkadaşlarıyla kaldığı ribata gelirmiş. Orada yiyecekleri onlara dağıtır yedirirmiş. Gündüz çalışıyor, akşam da çalıştığı ile kazandığını arkadaşlarına ikram ediyor. Gündüz çalışıyor, akşam da çalıştığı ile kazandığını arkadaşlarına ikram ediyor.

Demek ki güzel olan şey insanın elinin emeğini yemesidir, alnının teriyle kazanmasıdır. Demek ki güzel olan şey insanın elinin emeğini yemesidir, alnının teriyle kazanmasıdır. Kimsenin kimseyi istismar etmeye hakkı yoktur. Kimsenin kimseyi istismar etmeye hakkı yoktur. Kimsenin, kimsenin sırtından geçinmeye kalkışması vicdana ve dine sığan bir durum değildir. Kimsenin, kimsenin sırtından geçinmeye kalkışması vicdana ve dine sığan bir durum değildir. Kimse kimsenin emeğini, parasını ve imkânını sömürmesin. Kimse kimsenin emeğini, parasını ve imkânını sömürmesin. Bilakis kendisi çalışsın, başkasına yük olmasın. Bilakis kendisi çalışsın, başkasına yük olmasın. Kendisi çalıştığının, kazancının, helalinin kendisine verdiği imkânlar ile başkalarına hayır yapsın. Kendisi çalıştığının, kazancının, helalinin kendisine verdiği imkânlar ile başkalarına hayır yapsın.

Birisi şöyle söylüyor ki; aslanlar avlanır,avını yer. Karnı doyduktan sonra çekilir. Birisi şöyle söylüyor ki; aslanlar avlanır,avını yer. Karnı doyduktan sonra çekilir. Ondan sonra çakallar gelir, sırtlanlar gelir, topal tilkiler gelir…Ondan sonra çakallar gelir, sırtlanlar gelir, topal tilkiler gelir… Aslanın artığından kıyıdan köşeden bir şeyler tırtıklamaya, yemeye çalışırlar.Aslanın artığından kıyıdan köşeden bir şeyler tırtıklamaya, yemeye çalışırlar. Onun için helalinden kazanmayı aslanların işine benzetmişler.Onun için helalinden kazanmayı aslanların işine benzetmişler. Ötekileri,onun bunun imkânından faydalanmayı datopal tilkilerin, çakalların işine benzetmişler. Ötekileri,onun bunun imkânından faydalanmayı datopal tilkilerin, çakalların işine benzetmişler.

Allah cümlemize helal lokma nasip etsin! Neden? Allah cümlemize helal lokma nasip etsin!

Neden?

Helal lokma tasavvufunda temelidir de ondan!Tasavvufun temeli helal lokmadır. Helal lokma tasavvufunda temelidir de ondan!Tasavvufun temeli helal lokmadır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri hadîs-i şerîfindebuyuruyor ki; Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri hadîs-i şerîfindebuyuruyor ki;

"Bir insan haram lokma yerse Allah onun farzını, nafilesini kabul etmez. "Bir insan haram lokma yerse Allah onun farzını, nafilesini kabul etmez. Haccını, umresini, zekâtını, sadakasını, orucunu kabul etmez. Haccını, umresini, zekâtını, sadakasını, orucunu kabul etmez. Bir insan bir lokma haram yese kırk sabah ibadeti kabul olmaz." Bir insan bir lokma haram yese kırk sabah ibadeti kabul olmaz."

Muhterem kardeşlerim! Onun için evliyâullahın yolunun başlangıcı helal lokma yemekmiş.Muhterem kardeşlerim!

Onun için evliyâullahın yolunun başlangıcı helal lokma yemekmiş.
Bu yolda muvaffakiyetin,tevfîkât-ı samedâniyeye mazhar olmanın aslı esası budur.Bu yolda muvaffakiyetin,tevfîkât-ı samedâniyeye mazhar olmanın aslı esası budur. Kırk gün az bir zaman değildir. Kırk gün; bir ay on gün demektir.Kırk gün az bir zaman değildir. Kırk gün; bir ay on gün demektir. On gün daha fazlası ile bir ay namaz kılacaksın da ibadetin kabul olmayacak.On gün daha fazlası ile bir ay namaz kılacaksın da ibadetin kabul olmayacak. Bu çok kötü bir durumdur. Onun için helal lokma yemeye,Bu çok kötü bir durumdur. Onun için helal lokma yemeye, helalinden kazanmaya, helali sevmeye, haramı sevmemeye alışmalıyız. helalinden kazanmaya, helali sevmeye, haramı sevmemeye alışmalıyız.

Haramda lezzet olsa bile haramdan uzak durabilmeliyiz. Haramda lezzet olsa bile haramdan uzak durabilmeliyiz. Helalde meşakkat olsa bile sıkıntı olsa bile o meşakkati sevmeliyiz.Helalde meşakkat olsa bile sıkıntı olsa bile o meşakkati sevmeliyiz. Bunu söylemeye lüzum yok belki, zaten işçi olarak çalışıyorsunuz. Bunu söylemeye lüzum yok belki, zaten işçi olarak çalışıyorsunuz. Allah kazançlarınızı helal kazanç eylesin. Allah kazançlarınızı helal kazanç eylesin. İlminizi, feyzinizi ve irfanınızı çok eylesin. Hadîs-i şerîf ders olsun, kulağınıza küpe olsun. İlminizi, feyzinizi ve irfanınızı çok eylesin. Hadîs-i şerîf ders olsun, kulağınıza küpe olsun.

İkinci hadîs-i şerîf: İkinci hadîs-i şerîf:

Le te'murunne bi'l-ma'rûfi veletenhevünneani'l-münkeriLe te'murunne bi'l-ma'rûfi veletenhevünneani'l-münkeri ev le yüsallitannallâhüşerârekümalâhıyârüküm fe yed'ûhıyâruküm fe lâ yüstecâbülehüm. ev le yüsallitannallâhüşerârekümalâhıyârüküm fe yed'ûhıyâruküm fe lâ yüstecâbülehüm.

Hadîs-i şerîf;emr-i mârufnehy-i münker yapmanın ehemmiyeti, yapmamanın vebali ve cezası konusundadır.Hadîs-i şerîf;emr-i mârufnehy-i münker yapmanın ehemmiyeti, yapmamanın vebali ve cezası konusundadır. Bu kelimeleri duymuşsunuzdur, bir daha ben hatırlatayım ki emr-i mâruf demek; Bu kelimeleri duymuşsunuzdur, bir daha ben hatırlatayım ki emr-i mâruf demek; aklın,akl-ıselîmin ve şeriatin,şeriat-ıgarra-i Ahmediye'nindoğru gördüğü, makbul saydığı şeylerdir.aklın,akl-ıselîmin ve şeriatin,şeriat-ıgarra-i Ahmediye'nindoğru gördüğü, makbul saydığı şeylerdir. Mâruf denilen şey budur. Mâruf denilen şey budur.

Mâruf;Türkçe'de,"bilinen"mânasında kullanılıyor.Arapça'da bu mânada değil.Mâruf;Türkçe'de,"bilinen"mânasında kullanılıyor.Arapça'da bu mânada değil. Ruffveya mâruf; aklın ve şeriatın beğendiği, makbul saydığı her şeye mâruf derler. Ruffveya mâruf; aklın ve şeriatın beğendiği, makbul saydığı her şeye mâruf derler.

Türkçe'de, "Falanca adam mâruf bir adamdır."diyoruz. "Meşhur, bilinen"mânasında;o değil.Türkçe'de, "Falanca adam mâruf bir adamdır."diyoruz. "Meşhur, bilinen"mânasında;o değil. Mâruf; akla da uygun dine de uygun, mantıklı, güzel, usulünce olan şeydir. Mâruf; akla da uygun dine de uygun, mantıklı, güzel, usulünce olan şeydir.

Müslümanın vazifesi emr-i mârufyapmaktır. Akla ve şeriata uygun olan şeyleri başkalarına, Müslümanın vazifesi emr-i mârufyapmaktır. Akla ve şeriata uygun olan şeyleri başkalarına, "Yap!" diye götürmektir, söylemektir; yaptırmaya çalışmaktır. "Yap!" diye götürmektir, söylemektir; yaptırmaya çalışmaktır.

Münker; aklın ve şeriatın kabul etmediği, reddettiği, inkâr ettiği, "Olmaz böyle şey, yapmaman lazım."Münker; aklın ve şeriatın kabul etmediği, reddettiği, inkâr ettiği, "Olmaz böyle şey, yapmaman lazım." dediği gayr-i makbul şeylerdir. Cem'imünkerât gelir, "kötü şeyler"demek.dediği gayr-i makbul şeylerdir. Cem'imünkerât gelir, "kötü şeyler"demek. Mü'minin bir vazifesi de münkerâtı, hoş olmayan, aklın ve şeriatın tasvip etmediği irili ufaklı,Mü'minin bir vazifesi de münkerâtı, hoş olmayan, aklın ve şeriatın tasvip etmediği irili ufaklı, küçüklü büyüklü her şeyi –ne olursa olsun– yaptırmamak hususunda gayretli olmaktır.küçüklü büyüklü her şeyi –ne olursa olsun– yaptırmamak hususunda gayretli olmaktır. "Yapma!" demek, yasaklamak,yaptırtmamak. Emr-i mâruf: İyi şeyi yaptırtmak, yapmayı emretmek! "Yapma!" demek, yasaklamak,yaptırtmamak.

Emr-i mâruf: İyi şeyi yaptırtmak, yapmayı emretmek!

Nehy-i münker: Kötü şeyi yaptırmamak, yapılmasına el koymak, mâni olmak! Nehy-i münker: Kötü şeyi yaptırmamak, yapılmasına el koymak, mâni olmak!

Bu iki şeyden anlaşılıyor ki İslâm aktifbir dindir. İslâmpasiflik demek değildir.Bu iki şeyden anlaşılıyor ki İslâm aktifbir dindir. İslâmpasiflik demek değildir. İslâm etliye sütlüye karışmamak değildir. Mesela birisi size dese ki; İslâm etliye sütlüye karışmamak değildir. Mesela birisi size dese ki;

"Bizim mahallemizde çok iyi bir insan var, melek gibi bir adam. Etliye sütlüye karışmaz."Bizim mahallemizde çok iyi bir insan var, melek gibi bir adam. Etliye sütlüye karışmaz. Kimsenin işine karışmaz,gık demez…" Bu adam iyi bir adam mı? Kimsenin işine karışmaz,gık demez…"

Bu adam iyi bir adam mı?

Değil, iyi adam, etliye sütlüye karışır. Neden? Değil, iyi adam, etliye sütlüye karışır.

Neden?

Emr-i mâruf, nehy-i münker yapmak farzdır da ondan!Emr-i mâruf, nehy-i münker yapmak farzdır da ondan! Mü'mininboynuna borçtur da ondan!Emr-i mâruf yapacak: "Şunu şunuyap!" diyecek.Mü'mininboynuna borçtur da ondan!Emr-i mâruf yapacak: "Şunu şunuyap!" diyecek. "Niye yapmıyorsun be adam?" diyecek. "Sen Allah'tan korkmaz mısın?" diyecek."Niye yapmıyorsun be adam?" diyecek. "Sen Allah'tan korkmaz mısın?" diyecek. "Sen âhireteinanmaz mısın?" diyecek. "Sen Allah'ın huzuruna çıkmayacağını mı sanıyorsun?" diyecek."Sen âhireteinanmaz mısın?" diyecek. "Sen Allah'ın huzuruna çıkmayacağını mı sanıyorsun?" diyecek. "Allah'a nasıl hesap verirsin, böyle yaparsan Allah'tan kork!"Allah'a nasıl hesap verirsin, böyle yaparsan Allah'tan kork! Titre, evlatlarına adalet yap, günahtan kesil!.."vs. söyleyecek. Titre, evlatlarına adalet yap, günahtan kesil!.."vs. söyleyecek.

Kötülüğü de yaptırmayacak! "Biz toplanacağız, içki içeceğiz…" Kötülüğü de yaptırmayacak!

"Biz toplanacağız, içki içeceğiz…"

"Ben burada sağ olduktan sonra sana içkiyi koklattırmam bile!"Ben burada sağ olduktan sonra sana içkiyi koklattırmam bile! Canınıza okurum hepinizin! Sofranızı başınıza geçiririm! Canınıza okurum hepinizin! Sofranızı başınıza geçiririm! Erkeksen, göreyim, hadi bakalım bir teşebbüs et!" İşte bu nehy-i münker! Erkeksen, göreyim, hadi bakalım bir teşebbüs et!"

İşte bu nehy-i münker!

"Aman orada o var, aman orada bunu yapmayız, o bir gitsin de ondan sonra…" "Aman orada o var, aman orada bunu yapmayız, o bir gitsin de ondan sonra…"

Eskiden bazı kasabaların uzağındaki yerlere "bekâr deresi" demişler. Bekâr deresi ne demek? Eskiden bazı kasabaların uzağındaki yerlere "bekâr deresi" demişler.

Bekâr deresi ne demek?

Şehrin içinde, kasabanın içinde erkekse bir günahlı bir şey yapsın bakalım, içki içsin bakalım.Şehrin içinde, kasabanın içinde erkekse bir günahlı bir şey yapsın bakalım, içki içsin bakalım. Omüslümanecdad bizim gibi pısırık değildi ki!..Yaptırır mıydı? Omüslümanecdad bizim gibi pısırık değildi ki!..Yaptırır mıydı?

Mesela gidecek, kimsenin görmediği yerde,bekâr deresinde içki içecek, mesela çengi oynatacak…Mesela gidecek, kimsenin görmediği yerde,bekâr deresinde içki içecek, mesela çengi oynatacak… Bekâr deresi demişler. Burada yapamıyor. Neden? Yaptırmazlar. Bekâr deresi demişler.

Burada yapamıyor.

Neden?

Yaptırmazlar.

Gerçek İslâm'ın olduğu yerde günah yaptırtılmaz, sevap da yapılmadan durulmaz.Gerçek İslâm'ın olduğu yerde günah yaptırtılmaz, sevap da yapılmadan durulmaz. Sevabı yapmıyorsa "Yapacaksın!" diye tazyik olur. Sevabı yapmıyorsa "Yapacaksın!" diye tazyik olur.

İsveç'te öğrendim:Amerikalı gitmiş, İran'da birisi ile evlenmiş.İsveç'te öğrendim:Amerikalı gitmiş, İran'da birisi ile evlenmiş. Ondan sonra İranlı kocası ona çadır bürünmeyi zorlamış. Çadır, onlarda "çarşaf" demek.Ondan sonra İranlı kocası ona çadır bürünmeyi zorlamış. Çadır, onlarda "çarşaf" demek. Çarşaf bürünmeye zorlanmış, gelmiş İran'dan kaçmış da roman yazmış da… Çok tanınmış.Çarşaf bürünmeye zorlanmış, gelmiş İran'dan kaçmış da roman yazmış da… Çok tanınmış. Salman Rüştü'nün kitabı gibi tanınmış bir kitabı olmuş: Salman Rüştü'nün kitabı gibi tanınmış bir kitabı olmuş:

"Vay bu müslümanlar ne tazyikli imiş,ne baskıcı imiş…" "Vay bu müslümanlar ne tazyikli imiş,ne baskıcı imiş…"

Ne yapsın, kötülüğe müsaade mi etsin?İslâm kötülüğe müsaade mi etsin? Ne yapsın, kötülüğe müsaade mi etsin?İslâm kötülüğe müsaade mi etsin? Sanki kendileri yasaklamıyorlar mı? Yol boyundaki bu kırmızı ışıklar ne? Sanki kendileri yasaklamıyorlar mı?

Yol boyundaki bu kırmızı ışıklar ne?

Kırmızı ışıkların hepsi "Yasak!" demek. Kırmızı levhalar ne? Kırmızı ışıkların hepsi "Yasak!" demek.

Kırmızı levhalar ne?

Kırmızı levhalarının hepsi "Yasak!"demek. "Sola dönemezsin, sağa dönemezsin…" Kırmızı levhalarının hepsi "Yasak!"demek.

"Sola dönemezsin, sağa dönemezsin…"

"Öf be, bıktım ben! Nedir bu Danimarka yahu! Allah Allah!"Öf be, bıktım ben! Nedir bu Danimarka yahu! Allah Allah! Sağa dönemezsin, sola dönemezsin, buraya giremezsin, buradan çıkamazsın!.." Sağa dönemezsin, sola dönemezsin, buraya giremezsin, buradan çıkamazsın!.."

"Hocam, çok kızma, trafik için bunlar lazım.Bu yasaklar olmasa trafik birbirine girer."derler, değil mi?"Hocam, çok kızma, trafik için bunlar lazım.Bu yasaklar olmasa trafik birbirine girer."derler, değil mi? Bunlar lazım, derler. İslâm'ın yasakları da böyledir.Bunlar lazım, derler.

İslâm'ın yasakları da böyledir.
Allah'ın bazı şeyleri haram etmesine hamdolsun.Allah'ın bazı şeyleri haram etmesine hamdolsun. İyi ki içkiyi haram etmiş. İyi ki kumarı haram etmiş. Çok şükür yâ Rabbi! İyi ki içkiyi haram etmiş. İyi ki kumarı haram etmiş. Çok şükür yâ Rabbi!

Ve yüharrimüaleyhimü'l-habâis. Hamd olsun ki habis olan, pis olan şeyleri Allah bize haram kılmış.Ve yüharrimüaleyhimü'l-habâis.

Hamd olsun ki habis olan, pis olan şeyleri Allah bize haram kılmış.
Pis olan şeyleri haram kılmışbize, güzel olan şeyleri helal kılmış. Aç mı kalıyoruz açık mı kalıyoruz?Pis olan şeyleri haram kılmışbize, güzel olan şeyleri helal kılmış. Aç mı kalıyoruz açık mı kalıyoruz? Salkım salkım üzümler helal, buyur ye! Allah; "Üzümün suyunu ekşitip de içme!" diyor.Salkım salkım üzümler helal, buyur ye!

Allah; "Üzümün suyunu ekşitip de içme!" diyor.
Taze taze yesene be adam, vitamini içinde, her şeyi var. Ne istiyorsun, derdin ne!Taze taze yesene be adam, vitamini içinde, her şeyi var. Ne istiyorsun, derdin ne! İlla ateşe düşüp cayır cayır yanmak mı istiyorsun?!..İlla ateşe düşüp cayır cayır yanmak mı istiyorsun?!.. Üzüm helal; suyunu sıkıp ekşitip berbat edip mideye, karaciğere zararlı hâle getirmek haram. Üzüm helal; suyunu sıkıp ekşitip berbat edip mideye, karaciğere zararlı hâle getirmek haram. İçtikten sonra bir de aklını da kaybedeceksin! İslâm akla en büyük önemi vermiş. İçtikten sonra bir de aklını da kaybedeceksin!

İslâm akla en büyük önemi vermiş.

Akıl gitti mi ne kaldı? Bir insanın aklını alırsan vücudunun 1.80 boyunda olması,Akıl gitti mi ne kaldı?

Bir insanın aklını alırsan vücudunun 1.80 boyunda olması,
yakışıklı olması fayda eder mi? Zincire bağlarlar insanı!yakışıklı olması fayda eder mi?

Zincire bağlarlar insanı!
İnsanın kıymetiakılladır, insanın kıymeti aklındadır. Aklı götürdüğü için içkiyi de haram kılmış.İnsanın kıymetiakılladır, insanın kıymeti aklındadır. Aklı götürdüğü için içkiyi de haram kılmış. Bedavadan, beleşten kazanç sağladığı için faizi haram kılmış. Daha ne istiyorsun!Bedavadan, beleşten kazanç sağladığı için faizi haram kılmış. Daha ne istiyorsun! Bedavadan, beleşten kazançlar ve zararlar olduğu için kumarı haram kılmış. Bedavadan, beleşten kazançlar ve zararlar olduğu için kumarı haram kılmış. Kazanacaksan helalinden kazan, harcayacaksan isteğinle harca! Kazanacaksan helalinden kazan, harcayacaksan isteğinle harca! İsteğinin dışında harcama diye maceracılığa son vermiş,yasak koymuş; fena mı yapmış? İsteğinin dışında harcama diye maceracılığa son vermiş,yasak koymuş; fena mı yapmış?

Allah'ın her yasağı güzeldir. Rabbimiz neylerse güzel eyler, güzel eylemiştir, her helali güzeldir.Allah'ın her yasağı güzeldir. Rabbimiz neylerse güzel eyler, güzel eylemiştir, her helali güzeldir. Helalleri çoktur, sayılamayacak kadar çoktur. Haramları da birkaç tane bir şeydir. Helalleri çoktur, sayılamayacak kadar çoktur. Haramları da birkaç tane bir şeydir. Bir liste yaparsın, haramları yapmazsın; olur biter. Hayatı böyle yaşarsın! Bir liste yaparsın, haramları yapmazsın; olur biter. Hayatı böyle yaşarsın!

Emr-i mâruf, nehy-i münker her müslümanın vazifesidir. Emr-i mâruf, nehy-i münker her müslümanın vazifesidir.

Bazı şeyler yasaktır, cemiyetimizde de yasaktır. "Efendim müslümanlarşöyle sertmişböyle sertmiş…" Bazı şeyler yasaktır, cemiyetimizde de yasaktır.

"Efendim müslümanlarşöyle sertmişböyle sertmiş…"

Sen benden fazlasını yapıyorsun, sen benden daha fazlasını yapıyorsun!Sen benden fazlasını yapıyorsun, sen benden daha fazlasını yapıyorsun! Şu Sırplar'ın yaptığınıİslâmtarihinde nerede görürsünüz?Haçlılar'ın yaptığı nerede görülmüş?Şu Sırplar'ın yaptığınıİslâmtarihinde nerede görürsünüz?Haçlılar'ın yaptığı nerede görülmüş? Girdikleribütün şehirlerde çocuklarını dâhi öldürüyorlar. Girdikleribütün şehirlerde çocuklarını dâhi öldürüyorlar.

İslâm tarihinde çocuk öldürme yapılmış mıdır? İslâm tarihinde çocuk öldürme yapılmış mıdır?

Kadınlar korunmuştur, çocuklar korunmuştur, rahipler korunmuştur, kiliseler korunmuştur…Kadınlar korunmuştur, çocuklar korunmuştur, rahipler korunmuştur, kiliseler korunmuştur… İşte İslâm, işte küfür!İşte iman, işte dalalet!İşte İslâm, işte küfür!İşte iman, işte dalalet! Tarih meydanda!Emr-i mâruf, nehy-i münker Allah'ın güzel bir emridir.Tarih meydanda!Emr-i mâruf, nehy-i münker Allah'ın güzel bir emridir. Dünyanın sulh vesükûn, huzur ve nizamı için şart olan bir şeydir. Dünyanın sulh vesükûn, huzur ve nizamı için şart olan bir şeydir.

Peygamber Efendimiz diyor ki bunuyapacaksınız! Allah Kur'ân-ı Kerîm'deemrediyor. Peygamber Efendimiz diyor ki bunuyapacaksınız! Allah Kur'ân-ı Kerîm'deemrediyor. Peygamber Efendimiz de bize ihtar ediyor.Hadîs-i şerîf bu: Peygamber Efendimiz de bize ihtar ediyor.Hadîs-i şerîf bu:

Lete'murunnebi'l-ma'rûfive le tenhevünneani'l-münkeri."Ya emr-i mâruf ve nehyi münker yaparsınız…" Lete'murunnebi'l-ma'rûfive le tenhevünneani'l-münkeri."Ya emr-i mâruf ve nehyi münker yaparsınız…"

Çünkü nûn-ıtekîd-i sakîle ile söylüyor.Çünkü nûn-ıtekîd-i sakîle ile söylüyor. Onun mânasının da ne demek olduğunu söyleyeceğim. Onun mânasının da ne demek olduğunu söyleyeceğim.

Ev le yüsallitannallâhüşerâreküm. "Yapmazsanız Allah en şerlilerinizi başımıza musallat kılar,Ev le yüsallitannallâhüşerâreküm. "Yapmazsanız Allah en şerlilerinizi başımıza musallat kılar, en berbat edepsizlerinizi başınıza musallat kılar. Başınız belaya girer."en berbat edepsizlerinizi başınıza musallat kılar. Başınız belaya girer." Fe yed'ûhıyâruküm fe lâ yüstecâbülehüm."İçinizden en hayırlı, mübarek evliyânız bileFe yed'ûhıyâruküm fe lâ yüstecâbülehüm."İçinizden en hayırlı, mübarek evliyânız bile salihleriniz bile dua ederlerde 'Yâ Rabbi! Bu şer defolsun, bu şer kalksın!..' diye salihleriniz bile dua ederlerde 'Yâ Rabbi! Bu şer defolsun, bu şer kalksın!..' diye dua ederler ederler de o dert kalkmaz." dua ederler ederler de o dert kalkmaz."

Çünkü Allah emr-i mârufnehy-i münker yapmayan kavme ceza veriyor. Oradaki evliyâ elini kaldırır: Çünkü Allah emr-i mârufnehy-i münker yapmayan kavme ceza veriyor. Oradaki evliyâ elini kaldırır:

"Yâ Rabbi! Kaldır bu belayı!.." Kalkmaz. Neden? Kavim cezaya müstahak oldu, ceza alacak!"Yâ Rabbi! Kaldır bu belayı!.."

Kalkmaz.

Neden?

Kavim cezaya müstahak oldu, ceza alacak!
Onun için emr-i mârufnehy-i münker yapacağız. Vazifemiz budur.Onun için emr-i mârufnehy-i münker yapacağız.

Vazifemiz budur.
Evimizde emr-i mâruf, nehy-i münker yapacağız. Çevremizde emr-i mâruf, nehy-i münker yapacağız.Evimizde emr-i mâruf, nehy-i münker yapacağız. Çevremizde emr-i mâruf, nehy-i münker yapacağız. Her yerde hakkın, adaletin doğruluğun, güzelliğin ve estetiğin sahibi olacağız.Her yerde hakkın, adaletin doğruluğun, güzelliğin ve estetiğin sahibi olacağız. Şerrin, kötülüğün, haksızlığın ve zulmün düşmanı olacağız. Şerrin, kötülüğün, haksızlığın ve zulmün düşmanı olacağız.

Bir müslüman kadın, yahudi kabilelerinden birine mal satmaya gitmiş.Bir müslüman kadın, yahudi kabilelerinden birine mal satmaya gitmiş. Edepsizler kendi kalelerinin içinde bu kadına takılmaya başlamışlar.Edepsizler kendi kalelerinin içinde bu kadına takılmaya başlamışlar. Birisi köylü kadını lafa tutmuş, konuşurken ötekisi eteğini sırtına iğnelenmiş,Birisi köylü kadını lafa tutmuş, konuşurken ötekisi eteğini sırtına iğnelenmiş, eteğini arka tarafından iğnelemiş. Kadın ayağa kalkınca eteği yukarıya takılı, iğnelieteğini arka tarafından iğnelemiş. Kadın ayağa kalkınca eteği yukarıya takılı, iğneli olduğundan dikenle tutturulmuş olduğundan ayakları görünmüş.olduğundan dikenle tutturulmuş olduğundan ayakları görünmüş. Eteği kalkık olduğundan ayağa kalkınca ayakları görünmüş. Edepsizler gülmüşler, alaya almışlar.Eteği kalkık olduğundan ayağa kalkınca ayakları görünmüş. Edepsizler gülmüşler, alaya almışlar. Maskaralık yapıyorlar. Müslüman kadıncağızın namusu ile oynuyorlar. Kadında imdat istemiş.Maskaralık yapıyorlar. Müslüman kadıncağızın namusu ile oynuyorlar. Kadında imdat istemiş. Kadında "Bir yardıma gelecek yok mu?.." falan diye feryat eylemiş. Kabile hep gayrimüslim, yahudi.Kadında "Bir yardıma gelecek yok mu?.." falan diye feryat eylemiş. Kabile hep gayrimüslim, yahudi. Onların kalesinin içinde ama bir müslüman erkek oradaki o kadının imdadını duymuş, imdadına yetişmiş.Onların kalesinin içinde ama bir müslüman erkek oradaki o kadının imdadını duymuş, imdadına yetişmiş. Tabii mücadelede şehit olmuş! Ama neden şehit oluyor? Tabii mücadelede şehit olmuş!

Ama neden şehit oluyor?

Bir haksızlığı engellemek, bir kadını korumak ve bir imdada yetişmek için! Müslüman böyledir. Bir haksızlığı engellemek, bir kadını korumak ve bir imdada yetişmek için! Müslüman böyledir. Müslüman; zayıfın yanındadır, haklının, doğrunun yanındadır. Eh, ölürse ölür. Müslüman; zayıfın yanındadır, haklının, doğrunun yanındadır. Eh, ölürse ölür. Ne yapalım, kaderde ne varsa alnına Allahnasıl bir yazı yazmışsa öyle olur.Ne yapalım, kaderde ne varsa alnına Allahnasıl bir yazı yazmışsa öyle olur. Onun için;"Emr-i mâruf, nehy-i münker yapacaksınız. Mutlaka ve mutlaka yapacaksınız!" diyor. Onun için;"Emr-i mâruf, nehy-i münker yapacaksınız. Mutlaka ve mutlaka yapacaksınız!" diyor.

"Mutlaka ve mutlaka!"ne demektir? Le te'murunne. Başına le geldi mi,buna lâm-ı tekîd derler. "Mutlaka ve mutlaka!"ne demektir?

Le te'murunne.

Başına le geldi mi,buna lâm-ı tekîd derler.
"Mutlakayapacaksınız ha!" demek. Te'murun deseydi normal bir siyga olurdu. "Mutlakayapacaksınız ha!" demek. Te'murun deseydi normal bir siyga olurdu. Te'murunne deyince tekîdile söylenmiş oluyor:"Mutlaka ve mutlaka, hemen yapacaksınız!Te'murunne deyince tekîdile söylenmiş oluyor:"Mutlaka ve mutlaka, hemen yapacaksınız! "Emr-i mâruf,siyga olarak bu demek. Efendimiz;"Fırsat olursaemr-i mâruf yapıverincanım…" demiyor."Emr-i mâruf,siyga olarak bu demek. Efendimiz;"Fırsat olursaemr-i mâruf yapıverincanım…" demiyor. "Mutlaka yapacaksınız ha!"diyor, kesin ifadeyle söylüyor."Mutlaka yapacaksınız ha!"diyor, kesin ifadeyle söylüyor. "Evladım, git bakkaldan şunu al, bunu al..." gibi bir emir değil. "Evladım, git bakkaldan şunu al, bunu al..." gibi bir emir değil. "Ne yaparsan yap, ne pahasına olursa olsun şunu yap!" mânasına geliyor. "Ne yaparsan yap, ne pahasına olursa olsun şunu yap!" mânasına geliyor. Her yerde emr-i mâruf yapacağız,Ümmet-i Muhammed yapacak. Hem de icabında nehy-imünker yapacak. Her yerde emr-i mâruf yapacağız,Ümmet-i Muhammed yapacak. Hem de icabında nehy-imünker yapacak.

"Peki! Polis öyle derse böyle olursa çocuk böyle derse, "Peki! Polis öyle derse böyle olursa çocuk böyle derse, müdür şöyle derse veya bakan şöyle derse veyahut şuysa buysa..." müdür şöyle derse veya bakan şöyle derse veyahut şuysa buysa..."

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Efdalü'l-cihâdikelimetü hakkin inde sultânincâiri.Efdalü'l-cihâdikelimetü hakkin inde sultânincâiri. "Cihadın en üstünü, zalim hükümdarın karşısında hak sözü söylemektir." "Cihadın en üstünü, zalim hükümdarın karşısında hak sözü söylemektir."

Nedenzalim hükümdarın karşısında söylemektir? Orada kesin ölüm var, besbelli! Nedenzalim hükümdarın karşısında söylemektir?

Orada kesin ölüm var, besbelli!

Sultânuncâir:Cevr ücefâ edici hükümdar; söz elinde, sulta elinde, tasallut gücü elinde;Sultânuncâir:Cevr ücefâ edici hükümdar; söz elinde, sulta elinde, tasallut gücü elinde; polis, asker hepsi elinde; avenesi kuvvetli… Ona hakkı söylemek! polis, asker hepsi elinde; avenesi kuvvetli… Ona hakkı söylemek!

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri kaddesallahu sırrahûiçin bizden bir konferans istediler. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri kaddesallahu sırrahûiçin bizden bir konferans istediler. Bir, gün tertiplemişler. Biz de gittik, bir konuşma yaptık. O münasebetle biraz kitapları karıştırdık.Bir, gün tertiplemişler. Biz de gittik, bir konuşma yaptık. O münasebetle biraz kitapları karıştırdık. O zamanın hükümdarı, komutanlarla yanına Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'yi ziyarete geliyor. O zamanın hükümdarı, komutanlarla yanına Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'yi ziyarete geliyor.

"Hani hümanist, güleç yüzlü; 'Kim olursan ol, bize gel!' demiş…" "Hani hümanist, güleç yüzlü; 'Kim olursan ol, bize gel!' demiş…"

Millet Mevlânâ'ya nasıl tanıyor? Hümanist, hoşgörü sahibi diye başka türlü tanıyor. Millet Mevlânâ'ya nasıl tanıyor?

Hümanist, hoşgörü sahibi diye başka türlü tanıyor.

Mevlânâ'nın ne yaptığına bakın: Hükümdar,yanında komutanlarla geliyor. Kapıyı açmıyor! Mevlânâ'nın ne yaptığına bakın:

Hükümdar,yanında komutanlarla geliyor. Kapıyı açmıyor!

Neden açmıyor? Neden açmıyor?

Kapısına ziyaretçi geliyor.Kapısına ziyaretçi geliyor. Hükümdar, Mevlânâ'nın ziyaretine geliyor.Mevlânâ bir din adamıdır.Hükümdar, Mevlânâ'nın ziyaretine geliyor.Mevlânâ bir din adamıdır. Hükümdar, ziyaretine geliyor;hükümdara kapısını açmıyor.Hükümdar, ziyaretine geliyor;hükümdara kapısını açmıyor. Başka bir zaman birkaç kese para göndermiş.Başka bir zaman birkaç kese para göndermiş. İşte o devrin hükümdarının âdetleri,böyle büyük zatlara para verirlerkiİşte o devrin hükümdarının âdetleri,böyle büyük zatlara para verirlerki yanlarına fakir fukara gelir,tekke vardır, aş pişer… yanlarına fakir fukara gelir,tekke vardır, aş pişer… Onlara yardım etsin diye yardımı,zekâtı onlar vasıtasıyla dağıtmak için öyle paraları verir.Onlara yardım etsin diye yardımı,zekâtı onlar vasıtasıyla dağıtmak için öyle paraları verir. Veyahut onu sever, "Nereye harcarsa harcasın benden iyi harcar." diye düşünür, ona verir. Veyahut onu sever, "Nereye harcarsa harcasın benden iyi harcar." diye düşünür, ona verir.

Altın dolu keseleri hendeğe attırmış. Almamış, hendeğe attırmış. Neden? Altın dolu keseleri hendeğe attırmış. Almamış, hendeğe attırmış.

Neden?

Zalimin parası da haramdır. Hayrından da hayır gelmez verdiği paradan da hayır gelmez. Zalimin parası da haramdır. Hayrından da hayır gelmez verdiği paradan da hayır gelmez.

Hani Köroğlu zenginleri soyarmış, fakirlere verirmiş. Hani Köroğlu zenginleri soyarmış, fakirlere verirmiş.

Muhterem kardeşlerim! Böyle hayır olmaz! Onlar hikâye, onlar edebiyat kitaplarında hikâye! Muhterem kardeşlerim!

Böyle hayır olmaz! Onlar hikâye, onlar edebiyat kitaplarında hikâye!

Haramdan hayır olur mu? Olmaz, haram paradan hayır olmaz. Haramdan hayır olur mu?

Olmaz, haram paradan hayır olmaz.
Zengini soyacaksın, fakire vereceksin. Sen kim oluyorsun yahu! Zengini soyacaksın, fakire vereceksin. Sen kim oluyorsun yahu! Öyle şey olur mu? Zenginin yolunu kes, tembihle,"Zekâtını ver." de ama hakkın olmayan şeyi alamazsın.Öyle şey olur mu? Zenginin yolunu kes, tembihle,"Zekâtını ver." de ama hakkın olmayan şeyi alamazsın. Aldıktan sonra da öbür tarafa versen hayrı olmaz. Haramdan hayır olmaz. Onun için parayı atıyor. Aldıktan sonra da öbür tarafa versen hayrı olmaz. Haramdan hayır olmaz. Onun için parayı atıyor.

Bir başka zaman gelmiş, yanında komutanlar falan yok. Bir başka zaman gelmiş, yanında komutanlar falan yok. İçeri girmiş, nasılsa herhalde bir kişi olduğundan anlaşılmadı da mı girdi.İçeri girmiş, nasılsa herhalde bir kişi olduğundan anlaşılmadı da mı girdi. Artık formül nasıl bulunmuş bilmiyorum. İçeri girmiş. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî onunla hiç konuşmamış.Artık formül nasıl bulunmuş bilmiyorum. İçeri girmiş. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî onunla hiç konuşmamış. Eve itibarlı bir misafir geldi mi insan ne yapacağını şaşırır. Konuşmamış, hiç konuşmamış.Eve itibarlı bir misafir geldi mi insan ne yapacağını şaşırır. Konuşmamış, hiç konuşmamış. Hükümdar durmuş durmuş; "Hocam, efendim, üstadım! Bana nasihat eyle!" demiş. Diyor ki; Hükümdar durmuş durmuş;

"Hocam, efendim, üstadım! Bana nasihat eyle!" demiş. Diyor ki;

"Ben sana ne nasihati edeyim. Seni Rahman padişah yapmış."Ben sana ne nasihati edeyim. Seni Rahman padişah yapmış. Sen Rahman'a kulluk edeceğine şeytana kulluk ediyorsun. Sen Rahman'a kulluk edeceğine şeytana kulluk ediyorsun. Seni Rahman padişah yapmış, şeytana kulluk ediyorsun. Seni Allah çoban yapmış." Seni Rahman padişah yapmış, şeytana kulluk ediyorsun. Seni Allah çoban yapmış."

Küllükümrâin ve küllükümmes'ûlün an raiyyetihî. Küllükümrâin ve küllükümmes'ûlün an raiyyetihî.

"Hepiniz çobansınız, hepiniz sürünüzden mesûlsünüz."hadîs-i şerîfine uygun söz söylüyor. "Hepiniz çobansınız, hepiniz sürünüzden mesûlsünüz."hadîs-i şerîfine uygun söz söylüyor.

"Seni Allah tebaaya çoban yapmış, seni Allah çoban yapmış."Seni Allah tebaaya çoban yapmış, seni Allah çoban yapmış. Sen tebaayı, kuzuları parçalıyorsun. Kendin parçalıyorsun. Sen tebaayı, kuzuları parçalıyorsun. Kendin parçalıyorsun. Kurttan koruyacakken sen tebaayı kendin parçalıyorsun. Ben sana ne söyleyeyim!" demiş.Kurttan koruyacakken sen tebaayı kendin parçalıyorsun. Ben sana ne söyleyeyim!" demiş. Daha birkaç güzel söz söylemiş ama padişah, Selçuklu hükümdarı hüngür hüngür ağlamış gitmiş. Daha birkaç güzel söz söylemiş ama padişah, Selçuklu hükümdarı hüngür hüngür ağlamış gitmiş.

Niye böyle yaptı? Hani hümanistti, hani yumuşaktı?.. Niye böyle yaptı? Hani hümanistti, hani yumuşaktı?..

Onlar dini iyi bilen insanlar. Nerede kime yumuşaklık yapacaklarını bilirler.Onlar dini iyi bilen insanlar. Nerede kime yumuşaklık yapacaklarını bilirler. Ona olazım, o sopa lazım. O sözü başka kimse söyleyemez, onu başkası ağlatamaz.Ona olazım, o sopa lazım. O sözü başka kimse söyleyemez, onu başkası ağlatamaz. Etrafında güldürecek insan,şaklaban dalkavukluk eden insan çok olur da ona öyle zehir gibi lafı Etrafında güldürecek insan,şaklaban dalkavukluk eden insan çok olur da ona öyle zehir gibi lafı ancak Mevlânâ söyler. Herkes söyleyemez.Ona onu söylüyor.ancak Mevlânâ söyler. Herkes söyleyemez.Ona onu söylüyor. Ama gider öbür tarafta bir fukaranın gönlünü alır. Ama gider öbür tarafta bir fukaranın gönlünü alır.

Hoşuma gidiyor: Bir günkenarda oturuyormuş.Hoşuma gidiyor:

Bir günkenarda oturuyormuş.
Şems-i Tebrîzî hazretleri de yanında. Kalabalık,cemaat var. Birileri gelmiş, demişler ki; Şems-i Tebrîzî hazretleri de yanında. Kalabalık,cemaat var. Birileri gelmiş, demişler ki;

"Efendim, siz burada vaaz ediyorsunuz, nasihat ediyorsunuz. Tasavvufu anlatıyorsunuz."Efendim, siz burada vaaz ediyorsunuz, nasihat ediyorsunuz. Tasavvufu anlatıyorsunuz. Cenâb-ı Hakk'ın yolunu gösteriyorsunuz. Burada ilim irfan var, feyz var.Cenâb-ı Hakk'ın yolunu gösteriyorsunuz. Burada ilim irfan var, feyz var. Bizim beldelerimizde biz böyle şeylerden mahrumuz.Bizim beldelerimizde biz böyle şeylerden mahrumuz. Müsaade etseniz, tayin etseniz de bir şeyhi de bizim o tarafa gönderseniz.Müsaade etseniz, tayin etseniz de bir şeyhi de bizim o tarafa gönderseniz. Oraya da böyle ilim irfan gelse…" Mevlânâ hazretlerindenşeyh istemişler.Oraya da böyle ilim irfan gelse…"

Mevlânâ hazretlerindenşeyh istemişler.
Şems-i Tebrîzî'ye bakmış, sonra ihvanına bakmış. İki kimseye işaret etmiş: Şems-i Tebrîzî'ye bakmış, sonra ihvanına bakmış. İki kimseye işaret etmiş:

"Sen kalk, sen kalk; bu adamlarla beraber gidin!" "Sen kalk, sen kalk; bu adamlarla beraber gidin!"

Sözü hoşuma gidiyor. Bunu iyi öğrenin, bu çok önemli! Onlar çıkmış gitmiş. Şems-i Tebrîzî'yedönmüş: Sözü hoşuma gidiyor. Bunu iyi öğrenin, bu çok önemli!

Onlar çıkmış gitmiş. Şems-i Tebrîzî'yedönmüş:

"Hocam, iyi ki adam şeyh istedi. İyi ki şeyh istedi, ya derviş isteseydi…"Hocam, iyi ki adam şeyh istedi. İyi ki şeyh istedi, ya derviş isteseydi… O zaman ya sen gidecektin ya ben; iyi ki şeyh istedi."demiş. O zaman ya sen gidecektin ya ben; iyi ki şeyh istedi."demiş.

Şeyh çok!.. Ama var mı derviş, var mı mütevazı, var mı hizmet ehli, var mı mahviyet sahibi?Şeyh çok!.. Ama var mı derviş, var mı mütevazı, var mı hizmet ehli, var mı mahviyet sahibi? Fenâfillaha ermiş,bekâbillahı bulmuşvar mı?.. Fenâfillaha ermiş,bekâbillahı bulmuşvar mı?..

Zalim sultanın karşısında öyle, öbür tarafta böyle! Boynu bükük, mütevazı; yerine göre! Zalim sultanın karşısında öyle, öbür tarafta böyle! Boynu bükük, mütevazı; yerine göre!

"Hakîm" ne demek? Her şeyi hikmetli yapan, yerli yerince yapan demek."Hakîm" ne demek?

Her şeyi hikmetli yapan, yerli yerince yapan demek.
Hükümdara dalkavukluk yap, burada mazlumun başında aslan kesil, kaplan kesil, bağır çağır!Hükümdara dalkavukluk yap, burada mazlumun başında aslan kesil, kaplan kesil, bağır çağır! Dışarıda pısırık pısırık yaşa; eve gelince karını döv, duvarlara kanını sıçrattır!..Dışarıda pısırık pısırık yaşa; eve gelince karını döv, duvarlara kanını sıçrattır!.. Bu erkeklik mi, erkeksen gidip mahallenin kabadayısına çatsana! Hadi bakalım.Bu erkeklik mi, erkeksen gidip mahallenin kabadayısına çatsana! Hadi bakalım. Buldun kadıncağızı; judo bilmez,karate bilmez, yumruk bilmez… Patakla bakalım patakla… Buldun kadıncağızı; judo bilmez,karate bilmez, yumruk bilmez… Patakla bakalım patakla…

Yarın bunun hesabı yok mu?Yarın Allah mazlumun âhını zalimden almayacak mı? Yarın bunun hesabı yok mu?Yarın Allah mazlumun âhını zalimden almayacak mı?

"Hoca" deyince yakasını bırakacak mı, "baba" deyince yakasını bırakacak mı? Bırakmayacak! "Hoca" deyince yakasını bırakacak mı, "baba" deyince yakasını bırakacak mı?

Bırakmayacak!

Yevmeyefirrü'l-mer'üminehîhive ümmihî ve ebîhiYevmeyefirrü'l-mer'üminehîhive ümmihî ve ebîhi ve sâhibetihîve benîhi li-küllimri'inminhüyevmeizin şe'nünyuğnîhi. ve sâhibetihîve benîhi li-küllimri'inminhüyevmeizin şe'nünyuğnîhi.

Bu âyet-i kerîmeler insanı tir tir titretir! Bu âyet-i kerîmeler insanı tir tir titretir!

"Öyle bir gün ki o günde kişi kardeşinden kaçacak!" "Öyle bir gün ki o günde kişi kardeşinden kaçacak!" Yefirrü'l-mer'üminehîhi."Kardeşinden firar edecek, kaçacak." Nereye kaçacak? Yefirrü'l-mer'üminehîhi."Kardeşinden firar edecek, kaçacak."


Nereye kaçacak?

Bir yere kaçamaz ama kaçmaya çalışacak. 1.Yefirrü'l-mer'ü minehîhi."Kardeşinden kaçacak." Bir yere kaçamaz ama kaçmaya çalışacak.

1.Yefirrü'l-mer'ü minehîhi."Kardeşinden kaçacak."

2.Ve ümmihî ve ebîhi."Anasından kaçacak, evlatlık yapmadı ki, babasından kaçacak." 2.Ve ümmihî ve ebîhi."Anasından kaçacak, evlatlık yapmadı ki, babasından kaçacak."

"Anam davacı olur şimdi benden!"diye! Çünküoradaanalık-evlatlık falan kalmayacak."Anam davacı olur şimdi benden!"diye! Çünküoradaanalık-evlatlık falan kalmayacak. "Anam davacı olur, evlatlık yapmadım,üzdüm. Sözünü dinlemedim…" diye anasından kaçacak."Anam davacı olur, evlatlık yapmadım,üzdüm. Sözünü dinlemedim…" diye anasından kaçacak. Babasının sözünü dinlemedi. Babasına hizmet etmedi diye babasından kaçacak. Babasının sözünü dinlemedi. Babasına hizmet etmedi diye babasından kaçacak.

3.Ve sâhibetihîve benîhi."Karısından kaçacak." 3.Ve sâhibetihîve benîhi."Karısından kaçacak."

Dünyada döver ama âhirette dövmek yok. O zaman hesabını verecek.Dünyada döver ama âhirette dövmek yok. O zaman hesabını verecek. Evladından kaçacak:"Eyvah benim oğlan benden şimdi hak isterse… Evladından kaçacak:"Eyvah benim oğlan benden şimdi hak isterse… 'Babam beni Allah yolunda yetiştirmedi. Babam bana İslâm'ı öğretmedi.'Babam beni Allah yolunda yetiştirmedi. Babam bana İslâm'ı öğretmedi. Ben onun için öyle âsi mücrim oldum… Yâ Rabbi! Babamdan davacıyım!' derse…" diye kaçacak.Ben onun için öyle âsi mücrim oldum… Yâ Rabbi! Babamdan davacıyım!' derse…" diye kaçacak. Evladından kaçmaya çalışacak. Öyle bir gün! Evladından kaçmaya çalışacak. Öyle bir gün!

Onun için "Emr-i mâruf yapacaksınız,Onun için "Emr-i mâruf yapacaksınız, nehy-i münkeryapacaksınız. Hakkı tutacaksınız, bâtılın karşısına çıkacaksınız." diyor.nehy-i münkeryapacaksınız. Hakkı tutacaksınız, bâtılın karşısına çıkacaksınız." diyor. Peygamber Efendimiz, biz müslümanlara.Peygamber Efendimiz, biz müslümanlara. Nerede olursa olsun Türkiye'de veya başka bir yerde,Nerede olursa olsun Türkiye'de veya başka bir yerde, Bosna'da veya Kafkasya'da, Arabistan'da veya Mısır'da, Somali'de… Bosna'da veya Kafkasya'da, Arabistan'da veya Mısır'da, Somali'de…

Vallahi utanıyorum,Somali'ye işi düzeltmek için Amerikan askerinin çıkmasına utanıyorum!Vallahi utanıyorum,Somali'ye işi düzeltmek için Amerikan askerinin çıkmasına utanıyorum! Somali %99 müslüman olan bir ülke! Bir milyar müslüman ümmet,Somali %99 müslüman olan bir ülke! Bir milyar müslüman ümmet, Somali'nin derdini hâlledememiş de Amerika asker çıkartıyor. Yazıklar olsun! Somali'nin derdini hâlledememiş de Amerika asker çıkartıyor. Yazıklar olsun!

Nedir bu Ümmet-i Muhammed'inseviyesizliği, nedir bu ilgisizliği, nedir bu gayretsizliği?Nedir bu Ümmet-i Muhammed'inseviyesizliği, nedir bu ilgisizliği, nedir bu gayretsizliği? Evimizde ekmek mi yok Somali'deki kardeşlerimizi beslemeye?Evimizde ekmek mi yok Somali'deki kardeşlerimizi beslemeye? Somali'deki intizamsızlığı düzeltmek için müslümanların nüfusu mu kâfi değil?Somali'deki intizamsızlığı düzeltmek için müslümanların nüfusu mu kâfi değil? Oraya bir ordu götürmeye, göndermeye güçleri mi yetmez? Müslümanlığı şöyle tutmuşuz.Oraya bir ordu götürmeye, göndermeye güçleri mi yetmez? Müslümanlığı şöyle tutmuşuz. Bir şeyi ucundan tutarsın ya…Sarılmamışız ki!Bir şeyi ucundan tutarsın ya…Sarılmamışız ki! Peygamber Efendimiz; "İslâm'a azı dişlerinizle ısırarak sarılın!" diyor.Peygamber Efendimiz; "İslâm'a azı dişlerinizle ısırarak sarılın!" diyor. Bir insan bir şeyi bırakmak istemedi mi nasıl hırsla [sarılırsa]İslâm'a sarılacak. Sımsıkı sarılacak. Bir insan bir şeyi bırakmak istemedi mi nasıl hırsla [sarılırsa]İslâm'a sarılacak. Sımsıkı sarılacak.

"Bırakmam, vazgeçmem!" Böyle [ucundan] İslâm tutulur mu? "Kaparsa kapsın…" "Bırakmam, vazgeçmem!"

Böyle [ucundan] İslâm tutulur mu?

"Kaparsa kapsın…"

Mendil kapmaca mı oynuyorsun, kim kaparsa kapsın? Böyle [ucundan] İslâm tutulur mu? Mendil kapmaca mı oynuyorsun, kim kaparsa kapsın?

Böyle [ucundan] İslâm tutulur mu?

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Leanallâhü âkile'r-ribâ ve mûkilehû ve şâhidehû ve kâtibehû ve hüm fîhi sevâün. Leanallâhü âkile'r-ribâ ve mûkilehû ve şâhidehû ve kâtibehû ve hüm fîhi sevâün.

Müslim rivayet etmiş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemhazretleri buyurmuş ki; Müslim rivayet etmiş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemhazretleri buyurmuş ki;

Leanallâhüâkile'r-ribâ."Faiz yiyene Allah lanet etti." Leanallâhüâkile'r-ribâ."Faiz yiyene Allah lanet etti."

"Lanet eder." demek. İşin vukuunun,garantisinden dolayı Araplar mâzî siygasıyla söyler."Lanet eder." demek. İşin vukuunun,garantisinden dolayı Araplar mâzî siygasıyla söyler. "Lanet etti."demek, "Mutlaka lanet edecek." demek. Lanet etti, diyor."Lanet etti."demek, "Mutlaka lanet edecek." demek. Lanet etti, diyor. Hem bu, Allah indinde mâzî-istikbal olmadığındandır. Allah'ın zamanı,mekânı yaratmasından dolayıdır.Hem bu, Allah indinde mâzî-istikbal olmadığındandır. Allah'ın zamanı,mekânı yaratmasından dolayıdır. Hem de vukuunun kesinliğinden dolayıdır,derler. "Böyle oldu."demek. Hem de vukuunun kesinliğinden dolayıdır,derler. "Böyle oldu."demek.

"Mutlaka öyle olacak: Allah faiz yiyene lanet edecek." "Mutlaka öyle olacak: Allah faiz yiyene lanet edecek."

Ve mûkilehû."Yedirene de lanet edecek." Faizi alıp yiyen de yediren de,faiz alanda verende! Ve mûkilehû."Yedirene de lanet edecek."

Faizi alıp yiyen de yediren de,faiz alanda verende!

Ve şâhidehû. Ve şâhidehû.

Parayı verdi, diye alma-verme işleminde eskiden iki şahit bulunurmuş. Noter yok, iki şahit. Parayı verdi, diye alma-verme işleminde eskiden iki şahit bulunurmuş. Noter yok, iki şahit.

"Onlara lanet edecek, onlar da lanetlik." "Onlara lanet edecek, onlar da lanetlik."

Ve kâtibehû."İşleri, kalemi eline alıp yazana, yazıya geçiren kâtibe de lanet edecek."Ve kâtibehû."İşleri, kalemi eline alıp yazana, yazıya geçiren kâtibe de lanet edecek." Ve hüm fîhi sevâün."Bu faiz işlerinde bunların hepsi beraberdir." Ve hüm fîhi sevâün."Bu faiz işlerinde bunların hepsi beraberdir."

İki şahit, yiyen, veren ve kâtip; beş kişi, hepsi eşittir.İki şahit, yiyen, veren ve kâtip; beş kişi, hepsi eşittir. Ha faizi verdin ha faiz aldın, ha şahitlik ettin ha kâtiplik ettin; fark etmiyor. Ha faizi verdin ha faiz aldın, ha şahitlik ettin ha kâtiplik ettin; fark etmiyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Burada İslâm'ın bir büyük özelliği ortaya çıkıyor: İslâm, kötü şeyleri yasaklamıştır.Burada İslâm'ın bir büyük özelliği ortaya çıkıyor: İslâm, kötü şeyleri yasaklamıştır. Kötü şeylerin vuku bulmasına her ne türlü destek ve yardım sağlanıyorsa onları da yasaklamıştır.Kötü şeylerin vuku bulmasına her ne türlü destek ve yardım sağlanıyorsa onları da yasaklamıştır. Mesela içki yasaktır.İçki içmek yasaktır, vermek de yasaktır. Mesela içki yasaktır.İçki içmek yasaktır, vermek de yasaktır.

"Ben içmiyorum, dokunuyor.Doktor'İçme!'dedi. Karaciğerimde siroz var. Sen iç." Olmaz. "Ben içmiyorum, dokunuyor.Doktor'İçme!'dedi. Karaciğerimde siroz var. Sen iç."

Olmaz.

Hâmilehû."Taşıyan da günahtadır." Sıkan da günahtadır. Üzümü sıktı. Hâmilehû."Taşıyan da günahtadır."

Sıkan da günahtadır. Üzümü sıktı.

"Ben içmiyorum; sadece sıkıyorum. Bunu fıçıya dolduruyorum." "Ben içmiyorum; sadece sıkıyorum. Bunu fıçıya dolduruyorum."

Sıkanda günahtadır; satan da günahtadır sattıranda günahtadır.Sıkanda günahtadır; satan da günahtadır sattıranda günahtadır. Alan da günahtadır verende günahtadır. Her şeyi günahtadır. Neden? Alan da günahtadır verende günahtadır. Her şeyi günahtadır.

Neden?

İçkiyi Allah istemiyor da ondan, faizi Allah istemiyor da ondan!Kâtibine, şahidine bile [lanet ediyor].İçkiyi Allah istemiyor da ondan, faizi Allah istemiyor da ondan!Kâtibine, şahidine bile [lanet ediyor]. Bir kötü işe aracı dahi olmayacaksın. Kötü işi yapmak değil de bu işin yapımında bir zincirdeBir kötü işe aracı dahi olmayacaksın. Kötü işi yapmak değil de bu işin yapımında bir zincirde entegrasyon çizgisinde, bir noktada bile olmayacaksın. Dışında, kötülüğün dışında olacaksın. entegrasyon çizgisinde, bir noktada bile olmayacaksın. Dışında, kötülüğün dışında olacaksın.

Neden? Herkes helal kazanacak. Kimse kimseyi istismar etmeyecek.Neden?

Herkes helal kazanacak. Kimse kimseyi istismar etmeyecek.
Kimse kimsenin haksız malını yemeyecek ki İslâm böyle eylemiş. Kimse kimsenin haksız malını yemeyecek ki İslâm böyle eylemiş.

Bu hadîs-i şerîf tevbe hakkındadır.Bu hadîs-i şerîf tevbe hakkındadır. Şiddetli hadislerden müjdeli hadislere doğru gidiyor,dur bakalım, hayırlısı inşaallah. Şiddetli hadislerden müjdeli hadislere doğru gidiyor,dur bakalım, hayırlısı inşaallah.

İnşallah bütün hepimizin sonu hayır olur. İnşallah bütün hepimizin sonu hayır olur.

Bu hadîs-i şerîfte de Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Lallâhüefrehu. Bu hadîs-i şerîfte de Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Lallâhüefrehu.

Le Allah, Lafza-i Celâl'inin başına lâm-ı tekît olarak gelmiş. Lallâhüefrehu, lâm-ı tekîtle: Le Allah, Lafza-i Celâl'inin başına lâm-ı tekît olarak gelmiş. Lallâhüefrehu, lâm-ı tekîtle:

Lallâhüefrehu."Muhakkak ki Allah çok daha fazla sevinir, ferahlık duyar, Allah ferahlık duyar.Lallâhüefrehu."Muhakkak ki Allah çok daha fazla sevinir, ferahlık duyar, Allah ferahlık duyar. Muhakkak ki çok ferahlık duyar." Neden? Muhakkak ki çok ferahlık duyar."

Neden?

Bi-tevbetiehadiküm. "Tevbe eden kulununtevbesinden Allah çok ferahlık duyar." Bi-tevbetiehadiküm. "Tevbe eden kulununtevbesinden Allah çok ferahlık duyar."

Kul tevbe ediyor:"Yaptım yâ Rabbi,biliyorum hatamı ama Affet Allah'ım, tevbe ediyorum.Kul tevbe ediyor:"Yaptım yâ Rabbi,biliyorum hatamı ama Affet Allah'ım, tevbe ediyorum. Bir daha yapmamaya niyet ettim…"Bir daha yapmamaya niyet ettim…" Tevbeeden kulun tevbesinden Allah çok ferahlık duyar. Tevbeeden kulun tevbesinden Allah çok ferahlık duyar. Ne kadar çok duyar anlayalım diye Peygamber Efendimiz misal vererek söylemiş: Ne kadar çok duyar anlayalım diye Peygamber Efendimiz misal vererek söylemiş:

"Susuz kalmış bir adamın su bulduğu zamanki sevincinden fazladır." "Susuz kalmış bir adamın su bulduğu zamanki sevincinden fazladır."

Susuz kalmış, dermanı kesilmiş, ölme durumuna gelmiş. Su kaynağını görüyor.Susuz kalmış, dermanı kesilmiş, ölme durumuna gelmiş. Su kaynağını görüyor. Billur gibi suyu lıklık içiyor; "Oh yâ Rabbi, çok şükür ölümden kurtuldum!" diyor.Billur gibi suyu lıklık içiyor; "Oh yâ Rabbi, çok şükür ölümden kurtuldum!" diyor. Susuz bir insanın su bulduğu zaman duyduğu ferahlık, sevinç var ya,Susuz bir insanın su bulduğu zaman duyduğu ferahlık, sevinç var ya, Allah; kulunun tevbesinden, susuzluktan ölecek olan insanınAllah; kulunun tevbesinden, susuzluktan ölecek olan insanın suyu bulunmasındaki sevincinden çok daha fazla sevinç duyar. suyu bulunmasındaki sevincinden çok daha fazla sevinç duyar.

Misal hatırınızda kalsın. Misal hatırınızda kalsın.

"Karı-kocanın çoluğu çocuğu olmuyor,birden bir çocuğu oluveriyor." "Karı-kocanın çoluğu çocuğu olmuyor,birden bir çocuğu oluveriyor."

Nasıl seviniyorlar, nasıl ferahlık duyarlar!Nasıl seviniyorlar, nasıl ferahlık duyarlar! Allah kulunun tevbesinden bundan çok daha fazla ferahlık duyar, sevinir. Allah kulunun tevbesinden bundan çok daha fazla ferahlık duyar, sevinir.

Mâlum bazı insanlara Allah para veriyor, evlat vermiyor.Mâlum bazı insanlara Allah para veriyor, evlat vermiyor. Bazılarına da evlat veriyor, para vermiyor. Bazılarına da evlat veriyor, para vermiyor. Hikmet, Allahu Teâlâ hazretlerinin hikmetinden sual olunmaz. Hikmet, Allahu Teâlâ hazretlerinin hikmetinden sual olunmaz. Kimisi erkek çocuk istiyor, kız çocuk veriyor. Beş tane altı tane kız çocuk veriyor. Kimisi erkek çocuk istiyor, kız çocuk veriyor. Beş tane altı tane kız çocuk veriyor. Kimisi kız çocuk istiyor, vermiyor; erkek veriyor. AllahuTeâlâ hazretlerinin hikmeti! Kimisi kız çocuk istiyor, vermiyor; erkek veriyor. AllahuTeâlâ hazretlerinin hikmeti!

Ama doktora gidiyor, hocaya gidiyor: "Aman falanca hocanın nefesi kuvvetli imiş.Ama doktora gidiyor, hocaya gidiyor: "Aman falanca hocanın nefesi kuvvetli imiş. Aman falanca hoca muska yazsın, bize dua etsin, aman şöyle olsun, aman böyle olsun…" Aman falanca hoca muska yazsın, bize dua etsin, aman şöyle olsun, aman böyle olsun…" Sonunda bakıyorsun, kırk beş yaşında, elli yaşında, elli iki yaşında; Sonunda bakıyorsun, kırk beş yaşında, elli yaşında, elli iki yaşında; "Ay! Bizim hanım hamile!.. Allah, bizim çocuk oldu…" Birden yaşlı hâli ile bir evlat veriyor. "Ay! Bizim hanım hamile!.. Allah, bizim çocuk oldu…" Birden yaşlı hâli ile bir evlat veriyor.

Adam ne yapar? Adam deli olur, divane olur.Adam ne yapar?

Adam deli olur, divane olur.
Âhir ömründe böyle bir çocuğa falan kavuştu, kısır deniliyor. Âhir ömründe böyle bir çocuğa falan kavuştu, kısır deniliyor. Doktorlar "Sizin çocuğunuz olmaz." derken bir çocuk sahibi oluyor, nasıl seviniyor!Doktorlar "Sizin çocuğunuz olmaz." derken bir çocuk sahibi oluyor, nasıl seviniyor! O sevinçle kıyas ettirtiyor. İnsanların sevindiği bazı misaller verelim. O sevinçle kıyas ettirtiyor. İnsanların sevindiği bazı misaller verelim.

"Adam çölde yolunu kaybetmiş. Sonra kabilesini veya kervanınıbulmuş." "Adam çölde yolunu kaybetmiş. Sonra kabilesini veya kervanınıbulmuş."

Bir insançölde yol kaybetti mi ne olur, kervanı kaybetti mi ne olur? Bir insançölde yol kaybetti mi ne olur, kervanı kaybetti mi ne olur?

Yiyecek içecek kervanda, yol uzak. Gece çöl tehlikeli, gündüz güneş tehlikeli.Yiyecek içecek kervanda, yol uzak. Gece çöl tehlikeli, gündüz güneş tehlikeli. Üç adım, beş adım attı mı dermanı kesilir. Kumlara ayakların batar. Üç adım, beş adım attı mı dermanı kesilir. Kumlara ayakların batar. Çölde bir insanyalnız kaldı mı,çatının altında oturmaya benzemez. O,ölüm demektir. Çölde bir insanyalnız kaldı mı,çatının altında oturmaya benzemez. O,ölüm demektir. Kayboldu, bulamazsa ölür. Ama buluyor, tamam, kurtuluyor. İşte onun gibi ferahlar. Kayboldu, bulamazsa ölür. Ama buluyor, tamam, kurtuluyor. İşte onun gibi ferahlar.

Muhterem kardeşlerim! Bütün bunlardan bizim anlayacağımız şu ki;Muhterem kardeşlerim!

Bütün bunlardan bizim anlayacağımız şu ki;
Allahtevbe etmeyi seviyor. Kulun hatasını anlamasını, hatasından dönmesini seviyor. Allahtevbe etmeyi seviyor. Kulun hatasını anlamasını, hatasından dönmesini seviyor.

Tevbe; Arapça "dönmek" demek. Kul yanlış yoldandönüyor da zatenonun için "tevbe" deniliyor.Tevbe; Arapça "dönmek" demek. Kul yanlış yoldandönüyor da zatenonun için "tevbe" deniliyor. Kulun dönmesine, yanlış yolu bırakıp hak yola gelmesine tevbe deniliyor. Kulun dönmesine, yanlış yolu bırakıp hak yola gelmesine tevbe deniliyor. Allah böyle bir kulun dönmesinden çok ferahlık duyar. Neden? Allah böyle bir kulun dönmesinden çok ferahlık duyar.

Neden?

Allah kullarına zulmetmiyor. Allah kullarına doğru yolu göstermiş.Allah kullarına zulmetmiyor. Allah kullarına doğru yolu göstermiş. Acıdığı içinâlemlere rahmet olan peygamberler indirmiş. Acıdığı içinâlemlere rahmet olan peygamberler indirmiş.

Ve mâerselnâke illârahmetenli'l-âlemîn.Ve mâerselnâke illârahmetenli'l-âlemîn. "Habîb'im! Seni Âlemlere rahmet olarak indirdik, başka bir şey için değil!" "Habîb'im! Seni Âlemlere rahmet olarak indirdik, başka bir şey için değil!"

"Rahmet" ne demek? Acımak demek. Acıdığı için!"Rahmet" ne demek?

Acımak demek. Acıdığı için!
Bunlar hidayet bulmazlarsa kâfir yaşayıp kâfir ölürlerse cehennemde cayır cayır yanacaklar.Bunlar hidayet bulmazlarsa kâfir yaşayıp kâfir ölürlerse cehennemde cayır cayır yanacaklar. Yanmasınlar diye acıdığından haber göndermiş, elçi göndermiş. Yanmasınlar diye acıdığından haber göndermiş, elçi göndermiş. Resûl göndermiş,nebî göndermiş, kitap göndermiş.Resûl göndermiş,nebî göndermiş, kitap göndermiş. Hatta şahıslara özel mesaj gönderiyor. Rüya görüyorsun, aklına fikir geliyor. O fikir neden geliyor? Hatta şahıslara özel mesaj gönderiyor. Rüya görüyorsun, aklına fikir geliyor. O fikir neden geliyor?

"Yahu ben de pek iyi işler yapmıyorum. Yolumu bir düzeltsem…" "Yahu ben de pek iyi işler yapmıyorum. Yolumu bir düzeltsem…"

İçinden Rahmanî bir mesaj geldi. İçinden Rahmanî bir mesaj geldi.

Allah kulun dönmesinden,tevbe etmesinden sever. Ama bu tevbe; Allah kulun dönmesinden,tevbe etmesinden sever. Ama bu tevbe;

Fe men tâbeilallâhitevbetennasûhâ."Kim Allah'a samimi bir dönüşle dönerse…" Fe men tâbeilallâhitevbetennasûhâ."Kim Allah'a samimi bir dönüşle dönerse…"

"Tamam hocam, senin bu sözlerinden çok etkilendim."Tamam hocam, senin bu sözlerinden çok etkilendim. Ben mâzîmi sana anlatmayayım, çok şöyleydim böyleydim ama tamam.Ben mâzîmi sana anlatmayayım, çok şöyleydim böyleydim ama tamam. Bu akşam tevbe ediyorum, samimi bir tevbe ile tevbe ediyorum. Bu akşam tevbe ediyorum, samimi bir tevbe ile tevbe ediyorum. Bundan sonra ne namazımı bırakacağım ne ibadetimi bırakacağım ne günaha dalacağım.Bundan sonra ne namazımı bırakacağım ne ibadetimi bırakacağım ne günaha dalacağım. Cenâb-ı Hakk'ın yolunda yürüyeceğim." Cenâb-ı Hakk'ın yolunda yürüyeceğim."

Böyle hâlis bir kararla, samimi bir tevbeyle kim tevbe ederseBöyle hâlis bir kararla, samimi bir tevbeyle kim tevbe ederse buna tevbe-i nasûh derler, "samimi tevbe" demek. buna tevbe-i nasûh derler, "samimi tevbe" demek.

"Allah onun günahlarını hem affeder hem de hatalarını ve günahlarını unutturur." "Allah onun günahlarını hem affeder hem de hatalarını ve günahlarını unutturur."

Kimlere unutturur? Yazan iki meleğe unutturur. Kimlere unutturur?

Yazan iki meleğe unutturur.

Kirâmen kâtibîne ya'lemûne mâtef'alûne. Kirâmen kâtibîne ya'lemûne mâtef'alûne.

Sevapları sağdaki melek yazıyor. Günahları soldaki melek yazıyor. Sevapları sağdaki melek yazıyor. Günahları soldaki melek yazıyor.

Mâ yelfizumin kavlin illâ ledeyhi rakîbünatîdü. Mâ yelfizumin kavlin illâ ledeyhi rakîbünatîdü.

Mâlihâzâ'l-kitâbi lâ yuğâdirusağîraten ve kebîraten illâ ahsâhâ. Mâlihâzâ'l-kitâbi lâ yuğâdirusağîraten ve kebîraten illâ ahsâhâ.

Bunlar Allah'ın meleklere sevapları günahları yazdırdığını gösteren âyetlerdir. Bunlar Allah'ın meleklere sevapları günahları yazdırdığını gösteren âyetlerdir.

İnnâkünnânestensihumâküntümta'melûne. "Biz sizin işlediklerinizi istinsah ediyoruz." İnnâkünnânestensihumâküntümta'melûne. "Biz sizin işlediklerinizi istinsah ediyoruz."

Ne demek? Teybe alıyoruz, yazıyoruz demek. Allah, meleklerine sevapları günahlarıyazdırıyor.Ne demek?

Teybe alıyoruz, yazıyoruz demek. Allah, meleklerine sevapları günahlarıyazdırıyor.
Bu meleklere eski günahları unutturur. Defterlerinden siler. Bu meleklere eski günahları unutturur. Defterlerinden siler. Meleklere unutturur. Band temizlendi video band silindi. Meleklere unutturur. Band temizlendi video band silindi.

"İnsanınâzâlarına da unutturur." Gözüne, kulağına, aklına, fikrine, eline, ayağına unutturur. "İnsanınâzâlarına da unutturur."

Gözüne, kulağına, aklına, fikrine, eline, ayağına unutturur.

Neden? İnsanınâzâlarınıAllah yarın rûz-i kıyâmette konuşturacak. Aleyhinde şahitlik edecek: Neden?

İnsanınâzâlarınıAllah yarın rûz-i kıyâmette konuşturacak. Aleyhinde şahitlik edecek:

"Yâ Rabbi, evet benim sahibim beni günahta kullandı. Bu eli ile içkiyi içti."Yâ Rabbi, evet benim sahibim beni günahta kullandı. Bu eli ile içkiyi içti. Bu ayağı ile meyhaneye vardı. Şu eli ile hırsızlığı yaptı. Şu harama baktı. Bu ayağı ile meyhaneye vardı. Şu eli ile hırsızlığı yaptı. Şu harama baktı. Bu ağzı ile yalan şahitliği söyledi…" diye dili dudağı, gözü kulağı,âzâsı aleyhine şehadet edecek.Bu ağzı ile yalan şahitliği söyledi…" diye dili dudağı, gözü kulağı,âzâsı aleyhine şehadet edecek. Vallahi de billahi de edecek. Âyet-i kerîmede böyle bildiriyor. Edecek! Vallahi de billahi de edecek. Âyet-i kerîmede böyle bildiriyor. Edecek!

Yâsînsûresinde de var başkasûrelerde de var.Yâsînsûresinde de var başkasûrelerde de var. Ama tevbe-i nasûh ile tevbe ederse Allah âzâlarına da unutturur. Ama tevbe-i nasûh ile tevbe ederse Allah âzâlarına da unutturur. O zaman insan,âzâlarına; Lime şehidtümaleynâ.O zaman insan,âzâlarına;

Lime şehidtümaleynâ.
"Yahu sen benim vücudumun bir parçasısın, niye benim aleyhimde şahitlik ettin?" diyecek. "Yahu sen benim vücudumun bir parçasısın, niye benim aleyhimde şahitlik ettin?" diyecek.

Ne yapsın! "Her şeyi konuşturmaya kâdir olan Allah bize 'Konuş!' dedi, konuşturttu.Ne yapsın!

"Her şeyi konuşturmaya kâdir olan Allah bize 'Konuş!' dedi, konuşturttu.
Susmamız mümkün mü, söylememek mümkün mü? Saklamak mümkün mü?Ondan söyledik." diyecekler. Susmamız mümkün mü, söylememek mümkün mü? Saklamak mümkün mü?Ondan söyledik." diyecekler.

İşte böyle, tevbe-i nasûh edelim. Kâtiplerine unutturuyor,âzâlarına unutturuyor. İşte böyle, tevbe-i nasûh edelim. Kâtiplerine unutturuyor,âzâlarına unutturuyor.

Mekânları unutturuyor. Yeryüzündeki o günahın işleniş mekânları da şahitlik edecek.Mekânları unutturuyor.

Yeryüzündeki o günahın işleniş mekânları da şahitlik edecek.
Şu mekân, şu mescit yarın rûz-ı mahşerde;Şu mekân, şu mescit yarın rûz-ı mahşerde; "Yâ Rabbi! 2 Ocak'ta Camii'nde falanca kimse vardı." diye şahitlik edecek."Yâ Rabbi! 2 Ocak'ta Camii'nde falanca kimse vardı." diye şahitlik edecek. Mekânlarda şahitlik edecek. Onun için iyi şeye de şahitlik edecek kötü şeye de şahitlik edecek. Mekânlarda şahitlik edecek. Onun için iyi şeye de şahitlik edecek kötü şeye de şahitlik edecek.

Enteresan! İnsan âyetleri, hadisleri okudukça çok şeyler öğreniyor.Enteresan! İnsan âyetleri, hadisleri okudukça çok şeyler öğreniyor. Kabirde birisi ile karşılaşacakmış. Bakacakmış ki güzel, hoş görünüşlü,sevimli, nuranî bir insan. Kabirde birisi ile karşılaşacakmış. Bakacakmış ki güzel, hoş görünüşlü,sevimli, nuranî bir insan. Kabrin içi, kara toprağın altı, korkunç bir yer, mezarlık, kabristan. Kabrin içi, kara toprağın altı, korkunç bir yer, mezarlık, kabristan. Korkup titreyip dururken tenhada "Eyvah!.." derken ürperip dururken güzel bir insan görecekmiş. Korkup titreyip dururken tenhada "Eyvah!.." derken ürperip dururken güzel bir insan görecekmiş.

"Hay Allah, Allah senden razı olsun. Mübarek, sen kimsin? Neyin nesisin?"Hay Allah, Allah senden razı olsun. Mübarek, sen kimsin? Neyin nesisin? Allah seni bana burada gönderdi, yalnızlığımda Allah seni bana burada gönderdi, yalnızlığımda karşımabana arkadaşlık edecek bir şey çıkartmış oldu. Sen kimsin?" karşımabana arkadaşlık edecek bir şey çıkartmış oldu. Sen kimsin?"

Diyecekmiş ki; "Hani dünyadayken okuduğun Tebârekesûresi var ya…" Diyecekmiş ki; "Hani dünyadayken okuduğun Tebârekesûresi var ya…"

Tebârekeellezîbi-yedihi'l-mülkü ve hüve alâkülli şey'inkadîr.Ellezîhalaka'l-mevte ve'l-hayâte… Tebârekeellezîbi-yedihi'l-mülkü ve hüve alâkülli şey'inkadîr.Ellezîhalaka'l-mevte ve'l-hayâte…

"İşte o Tebârekesûresiyim." diyecek. Görüyor musunuz? Hadîs-i şerîften ne anlıyoruz? "İşte o Tebârekesûresiyim." diyecek. Görüyor musunuz?

Hadîs-i şerîften ne anlıyoruz?

Allah Tebârekesûresinebir form veriyor, kazandırıyor.Allah Tebârekesûresinebir form veriyor, kazandırıyor. Ölünün anlayacağı bir form veriyor. Her şeye kâdir ya Allah, nasıl yapıyorsa! Ölünün anlayacağı bir form veriyor. Her şeye kâdir ya Allah, nasıl yapıyorsa!

Ve hüve bi-külli halkın alîm."Her çeşit yaratmaya kâdir." Ve hüve bi-külli halkın alîm."Her çeşit yaratmaya kâdir."

Tebârekesûresinimushaf olarak yaratmaya kâdir!Tebârekesûresinimushaf olarak yaratmaya kâdir! Kelime, titreşimler, ses dalgaları olarak kulağınıza gelen ses olarak Kelime, titreşimler, ses dalgaları olarak kulağınıza gelen ses olarak yaratmaya kâdir de ona bir insan formu vermekten aciz mi? yaratmaya kâdir de ona bir insan formu vermekten aciz mi?

Ve hüve bi külli halkın âlim. Her yaratmayı biliyor. Ve hüve bi külli halkın âlim.

Her yaratmayı biliyor.

İnsan suretinde bir şey karşına çıkacak: "Ben senin okuduğun Tebârekesûresiyim." İnsan suretinde bir şey karşına çıkacak: "Ben senin okuduğun Tebârekesûresiyim."

Allah'ın kudretine bak! Kur'ansûresine şekil vermeye kâdir. Allah'ın kudretine bak! Kur'ansûresine şekil vermeye kâdir.

[Kabirde] insanın ibadetleri kendine yoldaş olacak. Anlayacağı şekilde yoldaş olacak.[Kabirde] insanın ibadetleri kendine yoldaş olacak. Anlayacağı şekilde yoldaş olacak. Biz insanız, biz bundan anlarız. İnsan olup da yanımıza gelirse ahbaplık ederiz. Biz insanız, biz bundan anlarız. İnsan olup da yanımıza gelirse ahbaplık ederiz.

"Aman da hoş geldin, nasılsın, nerelisin? Adın ne, soyadın ne, mesleğin ne?.." "Aman da hoş geldin, nasılsın, nerelisin? Adın ne, soyadın ne, mesleğin ne?.."

Biz bundan anlarız. Allah bizim anladığımız şekilde, bizim seveceğimiz bir şekilde yapacak.Biz bundan anlarız. Allah bizim anladığımız şekilde, bizim seveceğimiz bir şekilde yapacak. Yerler aleyhte şahitlik eder, lehte şahitlik eder.Yerler aleyhte şahitlik eder, lehte şahitlik eder. Güzel yerlere gidersen güzel şahit olur, kötü yere gidersem kötü.Güzel yerlere gidersen güzel şahit olur, kötü yere gidersem kötü. Mesela meyhanenin taşları misal olarakdiyecek ki; Mesela meyhanenin taşları misal olarakdiyecek ki;

"Evet, geldi. Hem de kandil gecesinde geldi, burada içtiyâ Rabbi, ben de gördüm." "Evet, geldi. Hem de kandil gecesinde geldi, burada içtiyâ Rabbi, ben de gördüm."

Onun için Allah bize bir günahtan dönme imkânı ihsan etmiştir, bunatevbe denir.Onun için Allah bize bir günahtan dönme imkânı ihsan etmiştir, bunatevbe denir. Tevbenin kapısı kıyamet günü kapanacaktır, âhir zamanda kapanacaktır.Tevbenin kapısı kıyamet günü kapanacaktır, âhir zamanda kapanacaktır. Tevbe kapısı kapandı mı artıktevbe etmek fayda vermeyecek. Tevbe kapısı kapandı mı artıktevbe etmek fayda vermeyecek. Tevbe kapısı kapanmadan tevbe etmek lazım. Bir de; Tevbe kapısı kapanmadan tevbe etmek lazım. Bir de;

Accilûbi't-tevbetikable'l-mevt. Ölüm gelmeden evvel tevbe etmek lazım.Accilûbi't-tevbetikable'l-mevt.

Ölüm gelmeden evvel tevbe etmek lazım.
Bir insan öldü mü onun kıyameti kopmuş demektir. Onun işibitti. Defteri dürüldü.Bir insan öldü mü onun kıyameti kopmuş demektir. Onun işibitti. Defteri dürüldü. Öldü mü kıyametin koptu demektir. Öldü mü kıyametin koptu demektir. Kendi özel kıyameti kopmadan veya genel kıyametin alametleri gelmeden,Kendi özel kıyameti kopmadan veya genel kıyametin alametleri gelmeden, güneş batıdan doğmadan, tevbe kapısı kapanmadan tevbe etmek lazım.güneş batıdan doğmadan, tevbe kapısı kapanmadan tevbe etmek lazım. "Tevbeyâ Rabbi!.." demek lazım. "Hata ettim yâ Rabbi, ömrümü boş yere geçirdim. "Tevbeyâ Rabbi!.." demek lazım. "Hata ettim yâ Rabbi, ömrümü boş yere geçirdim. Yanlış yaşadım yâ Rabbi, hatamı anladım. Yanlış yaşadım yâ Rabbi, hatamı anladım. Benim her yaptığımı sen de biliyorsun, ben de hatırlıyorumyâ Rabbi, affet!.." diye ağlamamız lazım.Benim her yaptığımı sen de biliyorsun, ben de hatırlıyorumyâ Rabbi, affet!.." diye ağlamamız lazım. Dua etmemiz,tevbe etmemiz lazım. Bundan sonra da Allah'ın yolunda yürümeye çalışmamız lazım. Dua etmemiz,tevbe etmemiz lazım. Bundan sonra da Allah'ın yolunda yürümeye çalışmamız lazım.

Bu hadîs-i şerîfte size bir müjde ki eğer içinizde günahkârlar varsa tevbe-i nasûhile tevbe edin! Bu hadîs-i şerîfte size bir müjde ki eğer içinizde günahkârlar varsa tevbe-i nasûhile tevbe edin!

"Ben öyle bir affederim ki defterden de silinir"Ben öyle bir affederim ki defterden de silinir meleklerde unutur âzâlar da unutur mekânlarda unutur,pırıl pırıl olur; tertemiz olursun!" meleklerde unutur âzâlar da unutur mekânlarda unutur,pırıl pırıl olur; tertemiz olursun!"

Allah bu fırsatı kaçırttırmasın. Hepinizedetevbeyi,tevbe-i nasûh nasip eylesin. Allah bu fırsatı kaçırttırmasın. Hepinizedetevbeyi,tevbe-i nasûh nasip eylesin.

Hadîs-i şerîf: Hadîs-i şerîf:

Le kadbârekallâhü li-racülin fî hacetin eksera'd-duâe fî hâe'tiyehâ ev müni'ahâ. Le kadbârekallâhü li-racülin fî hacetin eksera'd-duâe fî hâe'tiyehâ ev müni'ahâ.

Sübhânallah! Hakikaten müjdeyi verdi. Gözünüz aydın olsun ki müjdeyle bitti. Sübhânallah! Hakikaten müjdeyi verdi. Gözünüz aydın olsun ki müjdeyle bitti.

Peygamber Efendimiz; "AllahuTeâlâ hazretleri bir kimsenin bir ihtiyacı içinPeygamber Efendimiz; "AllahuTeâlâ hazretleri bir kimsenin bir ihtiyacı için yaptığı duayı çok yapmasından dolayı ona mübareklik ihsan eder." diyor. yaptığı duayı çok yapmasından dolayı ona mübareklik ihsan eder." diyor.

Le kad bârekallâhü li-racülin fî hacetin eksera'd-duâe fî hâe'tiyehâ ev müni'ahâ. Le kad bârekallâhü li-racülin fî hacetin eksera'd-duâe fî hâe'tiyehâ ev müni'ahâ.

"Aman yâ Rabbi! Şu öyle olsun yâ Rabbi, şu şöyle olsun yâ Rabbi…" "Aman yâ Rabbi! Şu öyle olsun yâ Rabbi, şu şöyle olsun yâ Rabbi…"

Israr, duada ısrar! Dua etmekte ısrar, terbiyesizlik değildir.Israr, duada ısrar! Dua etmekte ısrar, terbiyesizlik değildir. Yanlış düşünmeyin. Duada ısrar makbuldür. Duada ısrar ediniz. Yanlış düşünmeyin. Duada ısrar makbuldür. Duada ısrar ediniz. Peygamber Efendimiz bazen dua ederken elini kaldırmış. Üstündeki örtüsü yere düşmüş. Peygamber Efendimiz bazen dua ederken elini kaldırmış. Üstündeki örtüsü yere düşmüş. Israrla, Allah'ın duaya karşılık vereceğini düşünerek candan ve inanarak dua etmek lazım. Israrla, Allah'ın duaya karşılık vereceğini düşünerek candan ve inanarak dua etmek lazım.

A'tâhâ ev meneahâ."Allah ister verir ister vermez." Ama bereketini ihsan eyler. A'tâhâ ev meneahâ."Allah ister verir ister vermez."

Ama bereketini ihsan eyler.

Muhterem kardeşlerim! Bu ne demek, onu da kısaca izah edivereyim: Muhterem kardeşlerim!

Bu ne demek, onu da kısaca izah edivereyim:

Bir kul Allah'tan bir şey ister. Diyelim ki benim boğazım ağrıyor.Bir kul Allah'tan bir şey ister. Diyelim ki benim boğazım ağrıyor. Mesela ben aspirine riayet ediyorum. Anlaşılsın diye misal olarak veriyorum.Mesela ben aspirine riayet ediyorum. Anlaşılsın diye misal olarak veriyorum. Şimdi ben aspirin alsam benim midemde gastrit var. Onikiparmağımda ülser var.Şimdi ben aspirin alsam benim midemde gastrit var. Onikiparmağımda ülser var. Allah şifa versin. Şimdi bu aspirin mideyi deler, kanama yaptırır. Allah şifa versin. Şimdi bu aspirin mideyi deler, kanama yaptırır.

Allah, ben aspirin istiyorum diye bana iyilik etmek istiyorsa duamı kabul etmek istiyorsaAllah, ben aspirin istiyorum diye bana iyilik etmek istiyorsa duamı kabul etmek istiyorsa aspirini mi verir yoksa mideme zarar vermeyecek daha güzel bir ilaç mı verir? aspirini mi verir yoksa mideme zarar vermeyecek daha güzel bir ilaç mı verir?

Aspirin vermezse duam kabul olmadı mı diyeceğim? Aspirin vermezse duam kabul olmadı mı diyeceğim?

Allah, sevdiğinden,bazen istediğini aynen verir bazen istediğinden âlâsını verir.Allah, sevdiğinden,bazen istediğini aynen verir bazen istediğinden âlâsını verir. İstediğinden âlâsını vermesi tabiidaha iyidir.İnsanonu anlamalı ve sevildiğini bilmeli.İstediğinden âlâsını vermesi tabiidaha iyidir.İnsanonu anlamalı ve sevildiğini bilmeli. Benim istediğim aynen olmadı diye üzülmemeli. Benim istediğim aynen olmadı diye üzülmemeli.

Bazen de âhirette verir. Neden? Bazen de âhirette verir.

Neden?

Mesela [MehmedZahidKotku] Hocamız rahmetullahi aleyh, cennetmekân hastalandı. Dua ettik: Mesela [MehmedZahidKotku] Hocamız rahmetullahi aleyh, cennetmekân hastalandı. Dua ettik:

"Allah'ım![MehmedZahidKotku] Hocamız'aşifa ver. Biz ölelim, o yaşasın…" "Allah'ım![MehmedZahidKotku] Hocamız'aşifa ver. Biz ölelim, o yaşasın…"

Sanki Allah ona da hayatvermeye bize de hayat vermeye kâdir değil mi? Sanki Allah ona da hayatvermeye bize de hayat vermeye kâdir değil mi?

Öyle kimseler çıktı ki;"Yâ Rabbi benim canımdan, hayatımdan al;Öyle kimseler çıktı ki;"Yâ Rabbi benim canımdan, hayatımdan al; [MehmedZahidKotku]Hocamız'a ver, o daha çok yaşasın…"[diye dua etti.] [MehmedZahidKotku]Hocamız'a ver, o daha çok yaşasın…"[diye dua etti.]

İyi ama onun kaderi o. O kadar yaşayacak, ölecek. Ne kadar dua etsen de onun eceli değişmeyecek. İyi ama onun kaderi o. O kadar yaşayacak, ölecek. Ne kadar dua etsen de onun eceli değişmeyecek.

"O zaman benim duam ne olacak, havaya mı gitti?" "O zaman benim duam ne olacak, havaya mı gitti?"

Hayır. Abdülkâdir-iGeylânî hazretleri buyuruyor ki; Hayır. Abdülkâdir-iGeylânî hazretleri buyuruyor ki;

"Kul, rûz-imahşerde, hesap zamanında kendisine defteri verildiği zaman;"Kul, rûz-imahşerde, hesap zamanında kendisine defteri verildiği zaman; 'Al, dünyada işlediğin şeyler buraya yazılmıştı, gör.' denildiği zaman…" Herkese verilecek.'Al, dünyada işlediğin şeyler buraya yazılmıştı, gör.' denildiği zaman…"

Herkese verilecek.
Kimisine sağından verilecek kimisine solundan, kimisine arkasından verilecek… Verildi. Kimisine sağından verilecek kimisine solundan, kimisine arkasından verilecek… Verildi. Bakacakmış ki bazı sevaplar var, nereden kazandığını hatırlamıyor. Diyecekmiş ki; Bakacakmış ki bazı sevaplar var, nereden kazandığını hatırlamıyor. Diyecekmiş ki;

"Yâ Rabbi! Burada bazı sevaplar var, ben onu nereden kazandığımı bilmiyorum." "Yâ Rabbi! Burada bazı sevaplar var, ben onu nereden kazandığımı bilmiyorum."

Tabii yazıldığından memnun. Yanlışlık mı oldu, nereden kazandı? Tabii yazıldığından memnun.

Yanlışlık mı oldu, nereden kazandı?

"Ben bunu nereden kazandığımıbilmiyorumyâ Rabbi!"Ben bunu nereden kazandığımıbilmiyorumyâ Rabbi! Sebebi nedir, buraya bu sevabın yazılmasının sebebi ne ola acaba?" Sebebi nedir, buraya bu sevabın yazılmasının sebebi ne ola acaba?"

Diyecekmiş ki; "Ey kulum! Bunlar senin dünyada yaptığın duaların mükâfatıdır.Diyecekmiş ki;

"Ey kulum! Bunlar senin dünyada yaptığın duaların mükâfatıdır.
Orada istediğin şeyi benim kaderime uygun olmadığından tespit ettiğim mukadderâtıma Orada istediğin şeyi benim kaderime uygun olmadığından tespit ettiğim mukadderâtıma uygun olmadığından istediğini vermedim ama burada sana bu sevabı verdim." uygun olmadığından istediğini vermedim ama burada sana bu sevabı verdim."

Kul çok sevinecekmiş, diyecekmiş ki; "Keşke dünyadaki o fâni dualarımın kabul olması yerine,Kul çok sevinecekmiş, diyecekmiş ki; "Keşke dünyadaki o fâni dualarımın kabul olması yerine, cennet önemli, keşke böyle olsaymış, keşke hep mükâfatı âhirette kalsaymış…" cennet önemli, keşke böyle olsaymış, keşke hep mükâfatı âhirette kalsaymış…"

Beş hadîs-i şerîf; hadîs-i şerîflerin ikisi sopalı başladı: Beş hadîs-i şerîf; hadîs-i şerîflerin ikisi sopalı başladı: "Ya emr-i mâruf, nehy-i münker yaparsınız ya edebiniz ile çalışır helal para kazanırsınız…"Ya emr-i mâruf, nehy-i münker yaparsınız ya edebiniz ile çalışır helal para kazanırsınız… Faiz yemeyin!.."vs. diye tehditle başladı.Faiz yemeyin!.."vs. diye tehditle başladı. Ondan sonrahadislerimiz sırasıyla;"Tevbe ederseniz affolacak." demeye geldi. Ondan sonrahadislerimiz sırasıyla;"Tevbe ederseniz affolacak." demeye geldi.

Sırayla okudum, hiç atlamadım. Hikmete bak. Sırayla okudum, hiç atlamadım. Hikmete bak. Biz besmele ile başladık ya, ne anlamlı çıkıyor, ne güzel mânalı çıkıyor.Biz besmele ile başladık ya, ne anlamlı çıkıyor, ne güzel mânalı çıkıyor. En sonunda da;"Duanızı kabul ederiz, dua edin, duada ısrar edin! En sonunda da;"Duanızı kabul ederiz, dua edin, duada ısrar edin! Duanın kabul olduğunu anlasanız da istediğiniz verilse de verilmese de sonu iyidir." diye müjde çıktı. Duanın kabul olduğunu anlasanız da istediğiniz verilse de verilmese de sonu iyidir." diye müjde çıktı.

Hadi mübarek olsun. Gözünüz aydın olsun. Allahu Teâlâ hazretleri sizi iki cihanda aziz eylesin.Hadi mübarek olsun. Gözünüz aydın olsun.

Allahu Teâlâ hazretleri sizi iki cihanda aziz eylesin.
Allah, Efendimiz hürmetine bizim geçmiş günahlarımızı affetsin.Allah, Efendimiz hürmetine bizim geçmiş günahlarımızı affetsin. Bizi bundan sonra haramlara günahlara bulaştırmasın.Bizi bundan sonra haramlara günahlara bulaştırmasın. Alnının teri ile helalinden kazanıp helalinden yiyipAlnının teri ile helalinden kazanıp helalinden yiyip makbul ibadetler yapıp ömrünü rızasına uygun geçirmeye bizleri muvaffak eylesin.makbul ibadetler yapıp ömrünü rızasına uygun geçirmeye bizleri muvaffak eylesin. Huzuruna yüzümüz ak, alnımız açık varalım. Rahmetine erelim, cennetine girelim, cemâlini görelim inşaallah. Huzuruna yüzümüz ak, alnımız açık varalım. Rahmetine erelim, cennetine girelim, cemâlini görelim inşaallah. Rabbimiz duamızı reddetmesin. Muhterem kardeşlerim! Rabbimiz duamızı reddetmesin.

Muhterem kardeşlerim!

Bizim Hocamız MehmedZahidKotkuhazretleri Konya'ya gitmişti.Bizim Hocamız MehmedZahidKotkuhazretleri Konya'ya gitmişti. Yüksek İslâm Esntitüsü'nün yanındaki büyük cami, kubbeli, kocaman, binlerce kişi alan cami. Yüksek İslâm Esntitüsü'nün yanındaki büyük cami, kubbeli, kocaman, binlerce kişi alan cami. Oradaenstitü talebelerine benim size verdiğim gibi vaaz verdi. Ondan sonra da dedi ki; Oradaenstitü talebelerine benim size verdiğim gibi vaaz verdi. Ondan sonra da dedi ki;

"Her ziyaret için gittiği yere bir hediye götürür. Ben de sizin âcizi naçiz bir kardeşinizim. "Her ziyaret için gittiği yere bir hediye götürür. Ben de sizin âcizi naçiz bir kardeşinizim. Onun için benim de size hediyem bazı tesbihler olsun…" Onun için benim de size hediyem bazı tesbihler olsun…"

Ben de [MehmedZahidKotku] Hocamız'ın yaptığı gibi yapıyorum.Ben de [MehmedZahidKotku] Hocamız'ın yaptığı gibi yapıyorum. Hepinize ayrı ayrı bir hediye vermeye gücüm yetmez ama Hepinize ayrı ayrı bir hediye vermeye gücüm yetmez ama her gün 100 defa estağfirullah çekmek, bizim salahiyetimizvardır, bizden size bir hatıra olsun: her gün 100 defa estağfirullah çekmek, bizim salahiyetimizvardır, bizden size bir hatıra olsun:

100 defa Estağfirullah çekin! 100 defa Estağfirullah çekin!

100 defa Lâ ilâhe illallah çekin! 100 defa Lâ ilâhe illallah çekin!

1000 defa AllahAllah diye Lafza-i Celâlçekin!1000 defa AllahAllah diye Lafza-i Celâlçekin! Arada her 100 defasında İlâhîentemaksûdîve rızâkematlûbî,Arada her 100 defasında İlâhîentemaksûdîve rızâkematlûbî, "Yâ Rabbi! benim muradım,maksadum sensin. Ben Senin rızanı istiyorum." demeyi de unutmayın! "Yâ Rabbi! benim muradım,maksadum sensin. Ben Senin rızanı istiyorum." demeyi de unutmayın!

Her gün100 defa salavât-ı şerîfe getirin! Her gün100 defa salavât-ı şerîfe getirin!

100 defa da Kul hüvallâhu ehad sûresini okuyun! 100 defa da Kul hüvallâhu ehad sûresini okuyun!

Bunlarhadîs-i şerîflerde olan Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği zikirlerdir. Bunlarhadîs-i şerîflerde olan Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği zikirlerdir.

Bu zikirler bizden size hediye ve yadigâr olsun.Bu zikirler bizden size hediye ve yadigâr olsun. "Bu ne biçim hediye, hani cebimize ne girdi?.." falan demeyin. "Bu ne biçim hediye, hani cebimize ne girdi?.." falan demeyin. Mânevî bakımdan bunların büyük faydaları vardır, büyük sevaplara erersiniz. Mânevî bakımdan bunların büyük faydaları vardır, büyük sevaplara erersiniz.

AllahuTeâlâhazretleri cümlemizi rahmetine erdirsin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. AllahuTeâlâhazretleri cümlemizi rahmetine erdirsin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin.

Bi-hürmeti habîbiMuhammedini'l-Mustafâsallallahu aleyhi ve âlihî vesellemeteslîmankesîrâ.Bi-hürmeti habîbiMuhammedini'l-Mustafâsallallahu aleyhi ve âlihî vesellemeteslîmankesîrâ. Ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha! Ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2