Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Kulluğu Güzel Yapmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Ramazan 1404 / 24.06.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ-seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîneVe's-salâtü ve's-selâmü alâ-seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd. Ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbu'llah Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbu'llah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle:

Men ahsene's-salâte haysü yerâhü'n-nâsü sümme esâehâ haysü Men ahsene's-salâte haysü yerâhü'n-nâsü sümme esâehâ haysü yahlû fe-tilke istihâneten istihâne bihâ rabbeh. yahlû fe-tilke istihâneten istihâne bihâ rabbeh.

Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerindenPeygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktarını Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından "mim" bâbından size açıklamaya çalışacağım. bir miktarını Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından "mim" bâbından size açıklamaya çalışacağım.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve açıklanmasına başlamadan önce Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve açıklanmasına başlamadan önce evvelen ve hasasaten Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruhu içinevvelen ve hasasaten Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruhu için onun âlinin, ashâbının etbâının, ahbâbının ruhları için, onun âlinin, ashâbının etbâının, ahbâbının ruhları için, sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ervâhı içinsâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ervâhı için cümle evliyâullahın, hakka yakın kulların ruhları için;cümle evliyâullahın, hakka yakın kulların ruhları için; hassaten ümmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbileri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-i aliyyemizin ve hulefasının,hassaten ümmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbileri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-i aliyyemizin ve hulefasının, müridlerinin, mühiblerinin, tâbilerinin ruhları için; müridlerinin, mühiblerinin, tâbilerinin ruhları için; okuduğumuz eseri telif eylemiş olan hocamızın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi hazretlerinin ruhu için;okuduğumuz eseri telif eylemiş olan hocamızın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi hazretlerinin ruhu için; onun talebelerinin hocalarının ruhları için; şu okuduğumuz eserin içindeki malumatın,onun talebelerinin hocalarının ruhları için; şu okuduğumuz eserin içindeki malumatın, hadislerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan bütün âlimlerin, râvilerin,hadislerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan bütün âlimlerin, râvilerin, gayretli kulların, himmetli kulların, hatta basılmasına, ciltlenmesine çalışanların ruhları için;gayretli kulların, himmetli kulların, hatta basılmasına, ciltlenmesine çalışanların ruhları için; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere Resülullah sallalahu aleyhi vesellem Efendimiz'e bağlılığından ve muhabbetinden dolayı Resülullah sallalahu aleyhi vesellem Efendimiz'e bağlılığından ve muhabbetinden dolayı şu meclise gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete intikal eylemiş olanşu meclise gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete intikal eylemiş olan bütün yakınlarının, sevdiklerinin, dostlarının, ruhları için; biz hayatta müslümanların da bütün yakınlarının, sevdiklerinin, dostlarının, ruhları için; biz hayatta müslümanların da Mevlâmızın rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmamıza Mevlâmızın rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmamıza vesile olması için; buyurun bir Fâtiha üç İhlâs-ı şerîf okuyup öyle başlayalım. vesile olması için; buyurun bir Fâtiha üç İhlâs-ı şerîf okuyup öyle başlayalım. Mukaddimede metnini okuduğumuz hadîs-i şerîf "riya" dediğimizMukaddimede metnini okuduğumuz hadîs-i şerîf "riya" dediğimiz büyük mânevî hastalıkla ilgili bir hadîs-i şerîftir.büyük mânevî hastalıkla ilgili bir hadîs-i şerîftir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Abdullah b. Mes'ud radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine ve İbn Hibban ve sair kaynaklardaAbdullah b. Mes'ud radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine ve İbn Hibban ve sair kaynaklarda kayıt edildiğine göre şöyle buyurmuşlar: kayıt edildiğine göre şöyle buyurmuşlar:

Men ahsene's-salâte haysü yerâhü'n-nâsü. Men ahsene's-salâte haysü yerâhü'n-nâsü. "O kimse ki kıldığı namazı insanların gördüğü yerde güzel yaparsa." "O kimse ki kıldığı namazı insanların gördüğü yerde güzel yaparsa." Sümme esâehâ haysü yahlû. "O namazı yalnız olduğu zaman kötü kılarsa."Sümme esâehâ haysü yahlû. "O namazı yalnız olduğu zaman kötü kılarsa." Fe tilke istihâneten. "Bu bir hafife almaktır."Fe tilke istihâneten. "Bu bir hafife almaktır." İstihâne bihâ rabbehû. "O kul böyle hareket etmekle Rabbi'ni hafife almıştır." İstihâne bihâ rabbehû. "O kul böyle hareket etmekle Rabbi'ni hafife almıştır."

"Rabbini hafife alma tarzında bir istihânedir." buyurmuş sallallahu aleyhi ve sellem. "Rabbini hafife alma tarzında bir istihânedir." buyurmuş sallallahu aleyhi ve sellem.

Biliyorsunuz bizim dinimizde kuru bilgi fayda vermez. Biliyorsunuz bizim dinimizde kuru bilgi fayda vermez. Ulemamız; "Şeytanın da bilgisi çoktur." der. Hatta cennetteydi, cenneti gördü; Ulemamız; "Şeytanın da bilgisi çoktur." der. Hatta cennetteydi, cenneti gördü; bizim gayb olarak iman ettiğimiz şeyleri o orada gördü. bizim gayb olarak iman ettiğimiz şeyleri o orada gördü. Görmesi de yetmez, bilmesi de yetmez; bildiğine uygun, edepli hareket edecek,Görmesi de yetmez, bilmesi de yetmez; bildiğine uygun, edepli hareket edecek, kulluğunu bilecek öyle hareket edecek; bildiğinin usulüne uygun hareket edecek. kulluğunu bilecek öyle hareket edecek; bildiğinin usulüne uygun hareket edecek. O da yetmez; usûlüne uygun çok güzel tatbik eder de niyeti bozuk olur.O da yetmez; usûlüne uygun çok güzel tatbik eder de niyeti bozuk olur. Şeklen güzel, enfes bir namaz kılıyor, göbeğine kadar sakalı var, çok müstesna giyinmiş, Şeklen güzel, enfes bir namaz kılıyor, göbeğine kadar sakalı var, çok müstesna giyinmiş, cübbesi tertemiz, güzel sarık sarmış, arka tarafından sünnet-i seniyyeye uygun cübbesi tertemiz, güzel sarık sarmış, arka tarafından sünnet-i seniyyeye uygun ucunu uzatmış, misvak kullanıyor; ama maksadı filanca insanı kandırmak.ucunu uzatmış, misvak kullanıyor; ama maksadı filanca insanı kandırmak. Dış şekli istediği kadar güzel olsun, niyet iyi olmayınca kıymeti yok.Dış şekli istediği kadar güzel olsun, niyet iyi olmayınca kıymeti yok. Maksadı Allah'ın rızasını kazanmak amaMaksadı Allah'ın rızasını kazanmak ama biraz da "İnsanlar görsünler, beğensinler." diye bir niyeti var; o da olmaz. biraz da "İnsanlar görsünler, beğensinler." diye bir niyeti var; o da olmaz.

Ortaklık da yok: Ortaklık da yok:

"Hocam, hem Allah'ın rızasını istiyorum hem de insanlar biraz benim cevherimi bilsin;"Hocam, hem Allah'ın rızasını istiyorum hem de insanlar biraz benim cevherimi bilsin; bu kadar ilmim var, bu kadar kemâlim var, biraz da onlar beni alkışlasın,bu kadar ilmim var, bu kadar kemâlim var, biraz da onlar beni alkışlasın, biraz da sevsinler, hürmet etsinler!" biraz da sevsinler, hürmet etsinler!"

Öyle pazarlık da olmaz! Yapılan iş sırf Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmak için olacak. Öyle pazarlık da olmaz! Yapılan iş sırf Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmak için olacak.

Süfyân-ı Sevrî radıyallahu anh müstesna bir insan, büyük evliyâullahtan hatta müstakil mezhep kurmuş.Süfyân-ı Sevrî radıyallahu anh müstesna bir insan, büyük evliyâullahtan hatta müstakil mezhep kurmuş. Tahta çıkınca Harun Reşid çavuşuyla mektup göndermiş: Tahta çıkınca Harun Reşid çavuşuyla mektup göndermiş:

"Sen benim şehzadeliğimden tanıdığım bir kimsesin."Sen benim şehzadeliğimden tanıdığım bir kimsesin. Yanıma gelirdin, bana bilgi öğretirdin, dosttuk, ahbaptık, yabancı yabancı değiliz; birbirimizi biliyoruz.Yanıma gelirdin, bana bilgi öğretirdin, dosttuk, ahbaptık, yabancı yabancı değiliz; birbirimizi biliyoruz. Ben hâlife oldum, herkes beni tebrike geldi; Ben hâlife oldum, herkes beni tebrike geldi; hepsini ihsanlara, bağışlara boğdum. hepsini ihsanlara, bağışlara boğdum. Sen benim eski dostumsun, Bağdat'ı bırakmış, Basra'ya gitmişsin. Sen benim eski dostumsun, Bağdat'ı bırakmış, Basra'ya gitmişsin. Niye gelmiyorsun? Gel sana da vereyim, eski ahbabımsın." demiş.Niye gelmiyorsun? Gel sana da vereyim, eski ahbabımsın." demiş. Sarayın çavuşu Bağdat'a geldiği zaman; üstü sırmalı, atlaslı elbiseli; atından inmiş,Sarayın çavuşu Bağdat'a geldiği zaman; üstü sırmalı, atlaslı elbiseli; atından inmiş, öpüp fermanı başına koymuş ve o anda Süfyân-ı Sevrî radıyallahu anh'a uzatmış.öpüp fermanı başına koymuş ve o anda Süfyân-ı Sevrî radıyallahu anh'a uzatmış. Çavuş "saraydan geliyorum" diye kendisini bir şey zannediyor ama Çavuş "saraydan geliyorum" diye kendisini bir şey zannediyor ama berisi de Allah'tan başka kimseden korkmuyor; onun da o hâli var. berisi de Allah'tan başka kimseden korkmuyor; onun da o hâli var. Talebelerinden birine demiş ki; Talebelerinden birine demiş ki;

"Al şu zalimin beraatını da benim elim değmesin. Oku, ne diyor?" "Al şu zalimin beraatını da benim elim değmesin. Oku, ne diyor?"

Açmış, okumuş: "Ya Süfyan! Biz seninle eski ahbabız, niye buraya gelmiyorsun? Açmış, okumuş:

"Ya Süfyan! Biz seninle eski ahbabız, niye buraya gelmiyorsun?
Ben başkalarına çok bağışlarda bulundum, gel sana da vereyim." Ben başkalarına çok bağışlarda bulundum, gel sana da vereyim."

"Çevir arkasını." demiş, mektubun arkasını çevirtmiş; "Çevir arkasını." demiş, mektubun arkasını çevirtmiş;

"Ya Harun! Allah'tan kork, sen beytü'l-mâlin başına bekçi geldin, onları savurmaya gelmedin ki. "Ya Harun! Allah'tan kork, sen beytü'l-mâlin başına bekçi geldin, onları savurmaya gelmedin ki. Müslümanların parasını pulunu öyle sağa sola savurmaya hakkın yok; hangi delile dayanarak onlara harcıyorsun. Müslümanların parasını pulunu öyle sağa sola savurmaya hakkın yok; hangi delile dayanarak onlara harcıyorsun. Öleceğini unutma, takvâya sarıl, dînî vazifelerini yap!" diye Öleceğini unutma, takvâya sarıl, dînî vazifelerini yap!" diye bir sürü ağır ama doğru sözler yazdırmış. bir sürü ağır ama doğru sözler yazdırmış. Çavuşa demiş ki: "Al bunu efendine götür!" Çavuşa demiş ki: "Al bunu efendine götür!" Adam "Allah Allah! Benim halifeme, benim padişahımaAdam "Allah Allah! Benim halifeme, benim padişahıma hiç kimse böyle müdahale edemiyordu." diye şaşırmış, sapsarı kesilmiş. hiç kimse böyle müdahale edemiyordu." diye şaşırmış, sapsarı kesilmiş.

Gitmiş Bağdat'a, mektubu Harun Reşid'e takdim etmiş. Gitmiş Bağdat'a, mektubu Harun Reşid'e takdim etmiş. O da açmış, okumuş, şıpır şıpır gözlerinden yaş dökülmüş,O da açmış, okumuş, şıpır şıpır gözlerinden yaş dökülmüş, "Doğru söylüyor, doğru söylüyor." diye ağlamış."Doğru söylüyor, doğru söylüyor." diye ağlamış. O da insaflıymış ki hak sözü kabul edip ağlamış. O da insaflıymış ki hak sözü kabul edip ağlamış. Bu heybet karşısında o saray çavuşu bakmış ki hayat onun bildiği gibi sırmalı giyinmekle,Bu heybet karşısında o saray çavuşu bakmış ki hayat onun bildiği gibi sırmalı giyinmekle, atlara binmekle, yüksek insanlara hizmet etmekle olan bir şey değil; atlara binmekle, yüksek insanlara hizmet etmekle olan bir şey değil; daha başka bir şey. Vazifesinden istifa etmiş, üstündeki şatafatlı elbiseleri çıkarıp daha başka bir şey. Vazifesinden istifa etmiş, üstündeki şatafatlı elbiseleri çıkarıp basit bir elbise giymiş, Süfyân-ı Sevrî'ye talebe olmuş.basit bir elbise giymiş, Süfyân-ı Sevrî'ye talebe olmuş. O Süfyân-ı Sevrî bir gün evinden dışarı çıkmış.O Süfyân-ı Sevrî bir gün evinden dışarı çıkmış. Asıl bu hikâyeyi anlatacaktım da "Bu Süfyan-ı Sevrî nasıl zât-ı muhteremmiş?" bir tanıtayımAsıl bu hikâyeyi anlatacaktım da "Bu Süfyan-ı Sevrî nasıl zât-ı muhteremmiş?" bir tanıtayım diye bu sözleri söyledim. diye bu sözleri söyledim.

Dalgınlıktan abasını sırtına ters giymiş, yolda "Efendim abayı ters giymişsiniz." demişler. Dalgınlıktan abasını sırtına ters giymiş, yolda "Efendim abayı ters giymişsiniz." demişler. "Ben bu abayı 'üstüm örtünsün' diye Allah rızası için giymiştim. "Ben bu abayı 'üstüm örtünsün' diye Allah rızası için giymiştim. Şimdi Allah rızası için giydiğim şeyi kulların rızası için sırtımdan çıkaramam." demiş.Şimdi Allah rızası için giydiğim şeyi kulların rızası için sırtımdan çıkaramam." demiş. Ters giymiş ama kulların rızasına aldırmamış. Ters giymiş ama kulların rızasına aldırmamış.

Ebû Süleyman ed-Dârânî de meşhur evliyâullahtan bir zât,Ebû Süleyman ed-Dârânî de meşhur evliyâullahtan bir zât, mutasavvıfînden, büyük zâtlardan bir kimse. Bir talebesinin evine gitmiş.mutasavvıfînden, büyük zâtlardan bir kimse. Bir talebesinin evine gitmiş. Adam bayram etmiş, "Büyük alim, faziletli veli evimizi teşrif eyledi, hoş geldi, safa getirdi." diyeAdam bayram etmiş, "Büyük alim, faziletli veli evimizi teşrif eyledi, hoş geldi, safa getirdi." diye deli divâne olmuş, sofra hazırlatmış; deli divâne olmuş, sofra hazırlatmış; "Aman hanım aman! İkinci hacdan getirdiğimiz çok güzel tabak takımları var ya"Aman hanım aman! İkinci hacdan getirdiğimiz çok güzel tabak takımları var ya hocama yemekleri o tabaklara koy da öyle gönder." demiş. hocama yemekleri o tabaklara koy da öyle gönder." demiş.

Hocası; "Riyakâr, senin iki haccın da batıl oldu, ikisi de boşa gitti!Hocası;

"Riyakâr, senin iki haccın da batıl oldu, ikisi de boşa gitti!
Var, yeniden hacceyle." demiş. Neden, ne oldu? Var, yeniden hacceyle." demiş.

Neden, ne oldu?

"Birinci haccımızda getirdiğimiz değil, ikinci haccımızda getirdiğimiz tabaklar var ya "Birinci haccımızda getirdiğimiz değil, ikinci haccımızda getirdiğimiz tabaklar var ya onlara koy." dedi. İki haccını da zikretti, şimdi orada hac söylemenin zamanı mıydı? Değildi. onlara koy." dedi.

İki haccını da zikretti, şimdi orada hac söylemenin zamanı mıydı?

Değildi.

"Şu renkli tabakaları." deseydi, olurdu. "Şu renkli tabakaları." deseydi, olurdu.

"İbadetini söyledi; gösteriş oluyor" diye azarlamış; "İbadetini söyledi; gösteriş oluyor" diye azarlamış;

"İki haccın da battal oldu, git yeniden hacceyle." demiş. "İki haccın da battal oldu, git yeniden hacceyle." demiş.

İşte gösteriş veya gösterişsizlik samimiyet veya samimiyetsizlik hakkında iki küçük fıkra; İşte gösteriş veya gösterişsizlik samimiyet veya samimiyetsizlik hakkında iki küçük fıkra; olmuş hadiselerden iki menkabe. olmuş hadiselerden iki menkabe.

Müslümanların niyeti iyi olacak. Müslümanların niyeti iyi olacak. Her yaptığı iş Allah rızası için olacak, insanların beğenmesi beğenmemesi için olmayacak. Her yaptığı iş Allah rızası için olacak, insanların beğenmesi beğenmemesi için olmayacak.

Mü'minin vasıflarından bir tanesi; Mü'minin vasıflarından bir tanesi;

Ve lâ yehâfûne levmete lâim. "Kınayanın kınamasından korkmaz." Ve lâ yehâfûne levmete lâim. "Kınayanın kınamasından korkmaz."

"Ben müslümanım, Müslümanlığın gereği budur, beğenen beğensin; ben bu işi böyle yaparım." "Ben müslümanım, Müslümanlığın gereği budur, beğenen beğensin; ben bu işi böyle yaparım."

Neden? Çünkü Allah böyle emretti. Neden?

Çünkü Allah böyle emretti.

"Bu vakitlerde de böyle giyilir mi?" Allah böyle emrettiği için giyilir; öyle giyinmek gerekir."Bu vakitlerde de böyle giyilir mi?"

Allah böyle emrettiği için giyilir; öyle giyinmek gerekir.
Öteki türlü yapılmaması lazım. İnsanın bu tür şuura ermesi lazım. Öteki türlü yapılmaması lazım. İnsanın bu tür şuura ermesi lazım.

Geçen gün Güney Afrika'dan Pakistan'a giden kardeşler gelmişler. Geçen gün Güney Afrika'dan Pakistan'a giden kardeşler gelmişler. "Hoş geldiniz kardeşler, konuşun" dedik: "Hoş geldiniz kardeşler, konuşun" dedik:

"Lâ ilâhe illallah sözü bir kelimedir; insanın meslek tahsili gördüğü gibi, tıp tahsil ettiği gibi, "Lâ ilâhe illallah sözü bir kelimedir; insanın meslek tahsili gördüğü gibi, tıp tahsil ettiği gibi, mühendislik tahsil ettiği gibi, marangozluk öğrendiği gibi bu kelimeyi de öğrenmesi gerekir. mühendislik tahsil ettiği gibi, marangozluk öğrendiği gibi bu kelimeyi de öğrenmesi gerekir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz lâ ilâhe illallah dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz lâ ilâhe illallah dedi. Araplar da Arapça'yı biliyorlardı, onlar da derlerdiAraplar da Arapça'yı biliyorlardı, onlar da derlerdi ama yirmi üç senelik Peygamberliği sırasında onu öğretti, onun eğitimini yaptı." dedi. ama yirmi üç senelik Peygamberliği sırasında onu öğretti, onun eğitimini yaptı." dedi.

Hakikaten Müslümanlık böyledir. Hakiki müslüman başkasının beğenmesi için yapmaz, hatta saklar;Hakikaten Müslümanlık böyledir. Hakiki müslüman başkasının beğenmesi için yapmaz, hatta saklar; hayrını hiç kimsenin görmediği yerde verir. hayrını hiç kimsenin görmediği yerde verir. Bir yerde bir para veriyorsun; "hemen isminizi yazalım, baş duvara asalım." Duyduk! Bir yerde bir para veriyorsun; "hemen isminizi yazalım, baş duvara asalım." Duyduk!

Ankara'nın yakın köyünde hacı bir teyze varmış, Ankara'nın yakın köyünde hacı bir teyze varmış, köylerinin yanından çok yol geçtiği için arsaları, arazileri kıymetlenmiş, zenginleşmiş.köylerinin yanından çok yol geçtiği için arsaları, arazileri kıymetlenmiş, zenginleşmiş. Bizim de mahallemizde bir cami yapılacak, "gidelim şundan para isteyelim" dedik.Bizim de mahallemizde bir cami yapılacak, "gidelim şundan para isteyelim" dedik. Bir grup hâlinde gittik, hocalarımızdan bir tanesi dedi ki; Bir grup hâlinde gittik, hocalarımızdan bir tanesi dedi ki; "Hacı teyze, hayır yapmak iyidir. "Hacı teyze, hayır yapmak iyidir. Bir kimse camiye yardım ederse, camiyi yaptırırsa Allah da ona cennette köşk ihsan eder. Bir kimse camiye yardım ederse, camiyi yaptırırsa Allah da ona cennette köşk ihsan eder. Hem istersen camiye senin ismini veririz, yazarız." deyince o köylü kadın o vaizi utandırdı: Hem istersen camiye senin ismini veririz, yazarız." deyince o köylü kadın o vaizi utandırdı:

"Aman evladım, benim isim filanla ilgim yok, Allah rızası için veririz! "Aman evladım, benim isim filanla ilgim yok, Allah rızası için veririz! Hiç ismim bilinmesin, kimseler hâlimi bilmesin, namım nişanım olmasın" dedi. Hiç ismim bilinmesin, kimseler hâlimi bilmesin, namım nişanım olmasın" dedi.

Müslümanların işte böyle bir zihniyete sahip olması lazım;Müslümanların işte böyle bir zihniyete sahip olması lazım; Allah için yapacak, kul için yapmayacak. Allah için yapacak, kul için yapmayacak.

Bir insan camide namaz kılıyorken filanca hoca var der, filanca hacı amca bastonludur, Bir insan camide namaz kılıyorken filanca hoca var der, filanca hacı amca bastonludur, kızıverirse bastonu bile indirir, "doğru dürüst kıl, der; aman şurada doğru dürüst kılayım." diyekızıverirse bastonu bile indirir, "doğru dürüst kıl, der; aman şurada doğru dürüst kılayım." diye düşünerek, usulüne uygun namaz kılıyor.düşünerek, usulüne uygun namaz kılıyor. Evde iken ise "Üç dakika sonra televizyon programı başlayacak; Evde iken ise "Üç dakika sonra televizyon programı başlayacak; dört rekatlı namazı üç dakikaya sığdırmam lazım." diyerek, paldır küldür kılıyor. dört rekatlı namazı üç dakikaya sığdırmam lazım." diyerek, paldır küldür kılıyor.

Camide böyle kılmıyordun, orada güzel kılıyordun, burada niye böyle yapıyorsun? Camide böyle kılmıyordun, orada güzel kılıyordun, burada niye böyle yapıyorsun?

Öyle yaparsa ne demek olurmuş? Bu hadîs-i şerîf onu anlatıyor: Öyle yaparsa ne demek olurmuş? Bu hadîs-i şerîf onu anlatıyor:

"Bir insan insanların gördüğü yerde namazı güzel kılar da yalnız olduğu yerde "Bir insan insanların gördüğü yerde namazı güzel kılar da yalnız olduğu yerde namazı kötü kılarsa o, Allah'ı hafife almış olur, Rabbi'ni hafife almış olur." namazı kötü kılarsa o, Allah'ı hafife almış olur, Rabbi'ni hafife almış olur."

İstihâne ne demek? Heyyin görmek, "hafif görmek, hafif bulmak" demek. İstihâne ne demek?

Heyyin görmek, "hafif görmek, hafif bulmak" demek.
İstif'al bâbı, "bir şeyi bir türlü görmek" mânasına geliyor. İstif'al bâbı, "bir şeyi bir türlü görmek" mânasına geliyor.

İstihâne bihâ rabbehû. "Rabbi'ni istihâne etmiş olur, hafife almış olur." İstihâne bihâ rabbehû. "Rabbi'ni istihâne etmiş olur, hafife almış olur."

Neden? Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri bizi her yerde, her halde görüyor, biliyor.Neden?

Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri bizi her yerde, her halde görüyor, biliyor.
Bize bizden yakın, bize şah damarımızdan yakın.Bize bizden yakın, bize şah damarımızdan yakın. Her hâlimiz O'na mâlum, her an O'nun huzurundayız.Her hâlimiz O'na mâlum, her an O'nun huzurundayız. Biz O'nu göremiyorsak da O bizi görüyor.Biz O'nu göremiyorsak da O bizi görüyor. Yaptığımız her şey, hepsi kaydediliyor, hiçbir şey gizli değil. Ne karanlıkta ne aydınlıkta,Yaptığımız her şey, hepsi kaydediliyor, hiçbir şey gizli değil. Ne karanlıkta ne aydınlıkta, ne gecede ne gündüzde; hepsi biliniyor. Onun için insanın böyle dikkat etmesi lazım. ne gecede ne gündüzde; hepsi biliniyor. Onun için insanın böyle dikkat etmesi lazım.

Hatta eskiler bu riya meselesine o kadar dikkat etmişler ki -siz de kabul ettiniz ki Hatta eskiler bu riya meselesine o kadar dikkat etmişler ki -siz de kabul ettiniz ki doğru olmuyor, gösteriş olmuyor-doğru olmuyor, gösteriş olmuyor- insan namazı evinde de güzel kılması lazım,insan namazı evinde de güzel kılması lazım, bazıları da; "Biz ne biçim âdî insanlarız; bazıları da; "Biz ne biçim âdî insanlarız; bir iyilik yaptığımız zaman herkes bilsin isteriz, bir iyilik yaptığımız zaman herkes bilsin isteriz, bir hayır yapmışsak, bir gece tesbih çekmişsek, bir hatim indirmişsek, bir hayır yapmışsak, bir gece tesbih çekmişsek, bir hatim indirmişsek, cami minare yaptırmışsak, plakayı hiç unutmayız, oraya koydururuz. cami minare yaptırmışsak, plakayı hiç unutmayız, oraya koydururuz. Böyle isteriz ama "Bir günahımızı birisi duyacak." diye ödümüz patlar. Böyle isteriz ama "Bir günahımızı birisi duyacak." diye ödümüz patlar. Biz ne biçim adamlarımız! Günahlarımızı da söyleyeceğiz." demişler.Biz ne biçim adamlarımız! Günahlarımızı da söyleyeceğiz." demişler. Aksine beğenilmeyecek şeyi halktan saklamayıp söylemeye başlamışlar. Aksine beğenilmeyecek şeyi halktan saklamayıp söylemeye başlamışlar.

O da bir yol, bir meşrep, ona da kâni olmuş insanlar çıkmış. O da bir yol, bir meşrep, ona da kâni olmuş insanlar çıkmış. "Biz meziyetlerimizi halk bilsin istiyoruz; doğru değil. Hatalarımızı bilsin bakalım. "Biz meziyetlerimizi halk bilsin istiyoruz; doğru değil. Hatalarımızı bilsin bakalım.

Hatalarını söylemişler. Hatalarını söylemişler.

Ama bizim büyüklerimiz demişler ki:Ama bizim büyüklerimiz demişler ki: "Gizlice bir hata işleyip de tevbe edersen Allah seni affeder. "Gizlice bir hata işleyip de tevbe edersen Allah seni affeder. Senin hata ettiğini başkası da görürse sonra;Senin hata ettiğini başkası da görürse sonra; 'Bak herkes hata edebiliyormuş, o zaman ben de ederim.' şeklinde 'Bak herkes hata edebiliyormuş, o zaman ben de ederim.' şeklinde ona da hataya karşı bir laubalilik gelir." diye 'Onu da söylemek doğru değil." demişler. ona da hataya karşı bir laubalilik gelir." diye 'Onu da söylemek doğru değil." demişler. Ama "Riya olmasın." diye bunu da düşünen insanlar çıkmış. Ama "Riya olmasın." diye bunu da düşünen insanlar çıkmış.

Allahu Teâlâ hazretleri her işimizi rızasını düşünerek yapmayı bize öğretsin.Allahu Teâlâ hazretleri her işimizi rızasını düşünerek yapmayı bize öğretsin. Mürâîlikten, gösterişçilikten bizleri korusun; her amelimizi hâlis muhlis eylesin. Mürâîlikten, gösterişçilikten bizleri korusun; her amelimizi hâlis muhlis eylesin.

Men ahsene fîmâ beynehû ve beyne'llâhi Men ahsene fîmâ beynehû ve beyne'llâhi kefâhü'llâhu mâ beynehû ve beyne'n-nâsi ve men aslaha serîretehû kefâhü'llâhu mâ beynehû ve beyne'n-nâsi ve men aslaha serîretehû aslaha'llâhu alâniyetehû ve men amile li-âhiretihî kefâhu'llâhu emre dünyâhu. aslaha'llâhu alâniyetehû ve men amile li-âhiretihî kefâhu'llâhu emre dünyâhu.

Bu hadîs-i şerîfte yukarıdaki hadîs-i şerîfin aksi olan bir durumu anlatıyor. Bu hadîs-i şerîfte yukarıdaki hadîs-i şerîfin aksi olan bir durumu anlatıyor. Abdullah b. Âs'dan rivayet edilmiş, Abdullah b. Âs'dan rivayet edilmiş, Müstedrek'te kaydedilmiş bir hadîs-i şerîf.Müstedrek'te kaydedilmiş bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyurmuşlar: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyurmuşlar:

Men ahsene fîmâ beynehû ve beyne'llâhi. Men ahsene fîmâ beynehû ve beyne'llâhi. "Kendisiyle Allah celle celâlühû arasındaki hususları güzel yapan bir kimseyi." "Kendisiyle Allah celle celâlühû arasındaki hususları güzel yapan bir kimseyi."

Kefâhu'llâhu mâ beynehû ve beyne'n-nâs. Kefâhu'llâhu mâ beynehû ve beyne'n-nâs. "Allah kollar da onunla insanlar arasını tekeffül eder, kayırıverir." "Allah kollar da onunla insanlar arasını tekeffül eder, kayırıverir." Ve men aslaha serîretehû. "İçini, gizlisini, bâtınını ıslah ederse."Ve men aslaha serîretehû. "İçini, gizlisini, bâtınını ıslah ederse." Aslaha'llâhu alâniyetehû. "Allah onun zahirini, âşikâr hâlini de ıslah eder." Aslaha'llâhu alâniyetehû. "Allah onun zahirini, âşikâr hâlini de ıslah eder." Ve men amile li-âhiretihî. "Kim âhireti için de çalışırsa."Ve men amile li-âhiretihî. "Kim âhireti için de çalışırsa." Kefâhu'llâhu emre dünyâhü. "Allah onun dünyasına da kifayet eder, Kefâhu'llâhu emre dünyâhü. "Allah onun dünyasına da kifayet eder, dünyasını onarıverir, tanzim eder, dünyalığını nasip eder." dünyasını onarıverir, tanzim eder, dünyalığını nasip eder."

Burada Resûlullah Efendimiz'in dilinden bir İlâhî kanun öğrenmiş oluyoruz. Burada Resûlullah Efendimiz'in dilinden bir İlâhî kanun öğrenmiş oluyoruz. Demek ki insanoğlu esas itibariyle kulluğu güzel yapmaya çalışacak. Demek ki insanoğlu esas itibariyle kulluğu güzel yapmaya çalışacak.

Sen nesin? "Allah'ın kuluyum." Tamam, o halde kulluğunu güzel yap. Sen nesin?

"Allah'ın kuluyum."

Tamam, o halde kulluğunu güzel yap.

"Ama bir sürü iş var hocam. Dükkânım var, ailem var, çoluğum çocuğum var, başım kalabalık, "Ama bir sürü iş var hocam. Dükkânım var, ailem var, çoluğum çocuğum var, başım kalabalık, derdim çok, sen beni bilmiyorsun." derdim çok, sen beni bilmiyorsun."

Sen Allahu Teâlâ hazretleriyle kendi arandaki kulluk vazifeni bil; onu güzel yap. Sen Allahu Teâlâ hazretleriyle kendi arandaki kulluk vazifeni bil; onu güzel yap. Allahu Teâlâ seninle insanlar arasındaki işleri kolaylaştırır.Allahu Teâlâ seninle insanlar arasındaki işleri kolaylaştırır. Sen içini düzelt, Allah senin dışını düzeltir; dışa karşı itibarını artırır. Sen içini düzelt, Allah senin dışını düzeltir; dışa karşı itibarını artırır. Sen âhiretine gayret et, âhiretini imar etmeye, düzenlemeye çalış, Sen âhiretine gayret et, âhiretini imar etmeye, düzenlemeye çalış, âhiretinde cenneti kazanmaya çalış, cehenneme düşmemeye gayret et, ona çırpın; âhiretinde cenneti kazanmaya çalış, cehenneme düşmemeye gayret et, ona çırpın; Allah dünyalığı da verir, merak etme. Allah dünyalığı da verir, merak etme. Bu dinimizde çok önemli bir kaidedir.Bu dinimizde çok önemli bir kaidedir. Hani biz "mühim ibadet" diye, çocuklarımıza ilk önce namazı öğretiyoruz;Hani biz "mühim ibadet" diye, çocuklarımıza ilk önce namazı öğretiyoruz; abdestin alınma şeklini, namazın kılınma şeklini öğretiyoruz. abdestin alınma şeklini, namazın kılınma şeklini öğretiyoruz. "Sakal sünnettir." diye biliyor, "Hacca gitmek lazım." diye biliyor. "Sakal sünnettir." diye biliyor, "Hacca gitmek lazım." diye biliyor. Bunlar hep dıştan görünen şeyler olduğundan biliyor.Bunlar hep dıştan görünen şeyler olduğundan biliyor. Bir de iç âlemin muhteşem, mühim kaideleri var. Bunları bazı kimseler bilmiyor.Bir de iç âlemin muhteşem, mühim kaideleri var. Bunları bazı kimseler bilmiyor. İşin temeli, dinimizin özü olan mühim kaideler… İşin temeli, dinimizin özü olan mühim kaideler… Bu hadîs-i şerîf o mühim kaidelerden biri.Bu hadîs-i şerîf o mühim kaidelerden biri. Hem Allah'a kulluğunu esas alacaksın, onu güzel yapmaya çalışacaksın;Hem Allah'a kulluğunu esas alacaksın, onu güzel yapmaya çalışacaksın; Allah öbür tarafından kayıracak, onaracak, yardım edecek, Allah öbür tarafından kayıracak, onaracak, yardım edecek, nasıl olduğunu anlayamayacaksın, şaşıracaksın. nasıl olduğunu anlayamayacaksın, şaşıracaksın.

Adam çocuğuna nasihat etmiş, çocuk yola gelmiyor. Adam çocuğuna nasihat etmiş, çocuk yola gelmiyor. Babası müslüman, mücahit, evlat havâî. Babası müslüman, mücahit, evlat havâî. Kalkmış babası bu şehirden, öteki şehre İslâm'ı tebliğ etmeye gitmiş.Kalkmış babası bu şehirden, öteki şehre İslâm'ı tebliğ etmeye gitmiş. Sonra şehirden; "Oğlan ıslah oldu." diye haber gelmiş.Sonra şehirden; "Oğlan ıslah oldu." diye haber gelmiş. O Allah'ın yolunda çalışınca Allah evdeki çocuğunu ıslah ediyor. O Allah'ın yolunda çalışınca Allah evdeki çocuğunu ıslah ediyor.

İnsanların kalpleri, zihniyetleri Allahu Teâlâ hazretlerinin elinde değil mi?İnsanların kalpleri, zihniyetleri Allahu Teâlâ hazretlerinin elinde değil mi? Çeviriverir, gönlüne bir yumuşaklık verir. Çeviriverir, gönlüne bir yumuşaklık verir. Hz. Ömer Peygamber Efendimiz'i öldürmek için çıkmamış mıydı?Hz. Ömer Peygamber Efendimiz'i öldürmek için çıkmamış mıydı? O gece yolda yakalasaydı, öldürecekti, Kılıcını kuşandı, hararetli hararetli, O gece yolda yakalasaydı, öldürecekti, Kılıcını kuşandı, hararetli hararetli, hızlı hızlı giderken, gidişindeki acaipliği görünce oradan açılmadı mı, hızlı hızlı giderken, gidişindeki acaipliği görünce oradan açılmadı mı, -söz dışına bile aksetmiş sonunda- o gece müslüman oldu. -söz dışına bile aksetmiş sonunda- o gece müslüman oldu.

Neden müslüman oldu? Esrarı var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem elini açtı da; Neden müslüman oldu?

Esrarı var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem elini açtı da;
"Yâ Rabbi! Şu dini iki Ömer'den biriyle takviye eyle." dedi. "Yâ Rabbi! Şu dini iki Ömer'den biriyle takviye eyle." dedi. Peygamber Efendimiz'in duasına uğradı; yoksa o katı kalp kolay kolay yumuşar mı? Peygamber Efendimiz'in duasına uğradı; yoksa o katı kalp kolay kolay yumuşar mı? Onun için her şey Allahu Teâlâ hazretlerinin elindedir. Onun için her şey Allahu Teâlâ hazretlerinin elindedir.

Evliyâullah bu kaideyi çok iyi bilmişler, kitaplarına yazmışlar. Onlardan bir tanesi de şudur: Evliyâullah bu kaideyi çok iyi bilmişler, kitaplarına yazmışlar. Onlardan bir tanesi de şudur:

Atâullah-ı İskenderî hazretleri, Maarif Klasikleri arasında tercümesi çıkmış olan Atâullah-ı İskenderî hazretleri, Maarif Klasikleri arasında tercümesi çıkmış olan el-Hikemü'l-Atâiyye kitabında bir hikmetli, güzel söz zikretmiş: el-Hikemü'l-Atâiyye kitabında bir hikmetli, güzel söz zikretmiş:

İctihâdüke fî mâ dumine lekeİctihâdüke fî mâ dumine leke ve taksîrüke ammen tulibe minke delîlün ale'l-intimâsi'l-basîreti anke. ve taksîrüke ammen tulibe minke delîlün ale'l-intimâsi'l-basîreti anke.

"Sana tekeffül edilmiş olan rızık vesaire hususlarda koşuşturup durma. "Sana tekeffül edilmiş olan rızık vesaire hususlarda koşuşturup durma. Buna mukabil 'onlara koşuşturacağım' derken kullukta ihmal etmen, Buna mukabil 'onlara koşuşturacağım' derken kullukta ihmal etmen, namazında, ibadetinde, taatinde Allah'a karşı vazifelerinde ihmalkâr olman namazında, ibadetinde, taatinde Allah'a karşı vazifelerinde ihmalkâr olman gözünün kör olduğuna alâmettir." Nereden çıkarmış bunu? Bu hadîs-i şerîflerden. gözünün kör olduğuna alâmettir."

Nereden çıkarmış bunu?

Bu hadîs-i şerîflerden.

Neden? İnsanın asıl vazifesi Allah'a kulluk etmektir, ötekiler sonradan gelir.Neden?

İnsanın asıl vazifesi Allah'a kulluk etmektir, ötekiler sonradan gelir.
Önce kulluk edecek. "Önce ben yaşayacağım." diye çalıp çırpabilir mi? Önce kulluk edecek. "Önce ben yaşayacağım." diye çalıp çırpabilir mi?

Çalıp çırpamaz. Vurup kırabilir mi? Kıramaz. Vurup öldürebilir mi? Çalıp çırpamaz.

Vurup kırabilir mi?

Kıramaz.

Vurup öldürebilir mi?

Öldüremez. Her şey Allahu Teâlâ hazretlerine itaatle başlıyor.Öldüremez.

Her şey Allahu Teâlâ hazretlerine itaatle başlıyor.
Allahu Teâlâ hazretleri bize bu güzel kaideyi de benimsetsin. Allahu Teâlâ hazretleri bize bu güzel kaideyi de benimsetsin. Biz de Allahu Teâlâ hazretleriyle aramızdaki işleri onarmaya, kulluğumuzu güzel yapmaya çalışalım. Biz de Allahu Teâlâ hazretleriyle aramızdaki işleri onarmaya, kulluğumuzu güzel yapmaya çalışalım.

Nedir bu hâlimiz? Ne zaman adam olacağız!Nedir bu hâlimiz? Ne zaman adam olacağız! Yıllar geçti geçiyor, ömür bitiyor, belimiz iki kat oldu, bu Ramazan da geldi geçti. Yıllar geçti geçiyor, ömür bitiyor, belimiz iki kat oldu, bu Ramazan da geldi geçti.

Ramazan'ın mehtabı hilâle döndü; onun da beli iki kat kıvrıldı.Ramazan'ın mehtabı hilâle döndü; onun da beli iki kat kıvrıldı. Sağ olursak bir dahaki hafta geleceğiz. Onu da bilmiyıoruz. Bir dahaki haftaya çıkacağız diye garantimiz de yok.Sağ olursak bir dahaki hafta geleceğiz. Onu da bilmiyıoruz. Bir dahaki haftaya çıkacağız diye garantimiz de yok. Böyle Ramazanlar gelip geçer; "Acaba bir dahaki Ramazan'a ulaşacak mıyız,Böyle Ramazanlar gelip geçer; "Acaba bir dahaki Ramazan'a ulaşacak mıyız, biz ne zaman adam olacağız?" diye oturup ağlayalım. biz ne zaman adam olacağız?" diye oturup ağlayalım. Kendimizi biraz düzenlemeye çalışalım. Kendimizi biraz düzenlemeye çalışalım.

"Nedir benim bu edepsizliğim? Ben nasıl Allahu Teâlâ hazretlerinin kuluyum? "Nedir benim bu edepsizliğim? Ben nasıl Allahu Teâlâ hazretlerinin kuluyum? Sabah akşam ihsanına mazharım; sıhhatteyim, afiyetteyim, lütf u keremi ile perverdeyim.Sabah akşam ihsanına mazharım; sıhhatteyim, afiyetteyim, lütf u keremi ile perverdeyim. Her türlü hayrı ihsan ediyor, benim hatalarımdan, günahlarımdan dolayı rızkımı kesmiyor,Her türlü hayrı ihsan ediyor, benim hatalarımdan, günahlarımdan dolayı rızkımı kesmiyor, ben de edepsizliğe devam ediyorum. ben de edepsizliğe devam ediyorum. Benim ne biçim hâlim var?" diye oturup insanın kendisine ağlaması lazım. Benim ne biçim hâlim var?" diye oturup insanın kendisine ağlaması lazım.

Sonra âhireti hedef almak lazım. Bir insan âhireti hedef aldı mı Allahu Teâlâ hazretleri Sonra âhireti hedef almak lazım. Bir insan âhireti hedef aldı mı Allahu Teâlâ hazretleri onun dünyasını da onarır. Bir kaide var da ona dayanarak bunu söylüyorum. er-Rızku ale'llâh. onun dünyasını da onarır. Bir kaide var da ona dayanarak bunu söylüyorum. er-Rızku ale'llâh. Her dükkânda vardır, içki şişelerinin yanında bile görürsünüz. Her dükkânda vardır, içki şişelerinin yanında bile görürsünüz.

er-Rızku ale'llâh ne demekmiş veyahut Arapça'yı bilmez "Allah'ın dediği olur." der. er-Rızku ale'llâh ne demekmiş veyahut Arapça'yı bilmez "Allah'ın dediği olur." der. Bir kere "Allah'ın dediği olur." denmez;Bir kere "Allah'ın dediği olur." denmez; "Allahu Teâlâ hazretlerinin buyurduğu olur, dilediği olur." denir. "Allahu Teâlâ hazretlerinin buyurduğu olur, dilediği olur." denir.

"Dediği" ne demek? "Onun dediği dedik" der gibi kaba bir ifade. "Allah'ın dediği olur." yazıyorlar,"Dediği" ne demek? "Onun dediği dedik" der gibi kaba bir ifade. "Allah'ın dediği olur." yazıyorlar, er-Rızku ale'llâh yazıyorlar; "Rızkı Allah verir." diyorlar. er-Rızku ale'llâh yazıyorlar; "Rızkı Allah verir." diyorlar. Ondan sonra içki şişesi satarak kazanmaya çalışıyor. Ondan sonra içki şişesi satarak kazanmaya çalışıyor. "Ne yapalım bu olmasa geçimim olmuyor." diyor filan, madem insana rızkı Allah veriyor"Ne yapalım bu olmasa geçimim olmuyor." diyor filan, madem insana rızkı Allah veriyor ne diye harama sapıyorsun? Sıkı dursana, biraz Allah'a tevekkül et. ne diye harama sapıyorsun? Sıkı dursana, biraz Allah'a tevekkül et.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de emrediyor: Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de emrediyor:

Ve ale'llâhi fe-tevekkelû. "Allah'a tevekkül edin!" diye emrediyor, tavsiye değil, emrediyor. Ve ale'llâhi fe-tevekkelû. "Allah'a tevekkül edin!" diye emrediyor, tavsiye değil, emrediyor.

Ve men yetevekkel ale'llâhi fe-hüve hasbühû. diye vaadi de var. Ve men yetevekkel ale'llâhi fe-hüve hasbühû. diye vaadi de var.

Hiç tevekkül etmiyoruz, hiç Allah'a dayandığımız yok.Hiç tevekkül etmiyoruz, hiç Allah'a dayandığımız yok. Hep böyle "Haramdan helâlden nereden gelirse gelsin." diyoruz; sanki kendi gayretimizle biz çalışmazsak rızık bize gelmezmiş gibi… Hep böyle "Haramdan helâlden nereden gelirse gelsin." diyoruz; sanki kendi gayretimizle biz çalışmazsak rızık bize gelmezmiş gibi…

O Pakistanlı arkadaş diyor ki; O Pakistanlı arkadaş diyor ki;

"Allah bizim yaşamımız için gerekli olan her şeyi bedava vermiştir." "Allah bizim yaşamımız için gerekli olan her şeyi bedava vermiştir."

Havaya para veriyor musunuz? Havaya para veriyor musunuz?

Her nefeste hava çekiyoruz, veriyoruz. Her nefeste hava çekiyoruz, veriyoruz.

Paralı mı? Değil. Hava parasız geliyor. Paralı mı? Değil.

Hava parasız geliyor.

Su paralı mı? Her yerde bol; yaz gününde yağdırıyor, kış gününde yağdırıyor, Su paralı mı?

Her yerde bol; yaz gününde yağdırıyor, kış gününde yağdırıyor,
dağların tepelerine yağdırıyor, denizden bulutlara taşıttırıyor, rüzgârlara üflettiriyor.dağların tepelerine yağdırıyor, denizden bulutlara taşıttırıyor, rüzgârlara üflettiriyor. Yukarıdakilerin ihtiyacını, suyunu, gıdasını da veriyor. Yukarıdakilerin ihtiyacını, suyunu, gıdasını da veriyor. Yeryüzü gıdalarla dolu.Yeryüzü gıdalarla dolu. İnsana askerlikte öğretiyorlar; bizim komandoları alıyor, göle atıyorlarmış.İnsana askerlikte öğretiyorlar; bizim komandoları alıyor, göle atıyorlarmış. Dışarıya çıkıyor. Yanında kumanya yok, para pul yok. "Düşman arazisine çıksa ne yapacak?Dışarıya çıkıyor. Yanında kumanya yok, para pul yok. "Düşman arazisine çıksa ne yapacak? Alışsın." Otlardan, yemişlerden, ağaç kabuklarından ne bulursa yiyip yaşar. Alışsın." Otlardan, yemişlerden, ağaç kabuklarından ne bulursa yiyip yaşar. Koyunlar nasıl yaşıyorsa sen de yaşarsın; her şey var, Koyunlar nasıl yaşıyorsa sen de yaşarsın; her şey var, Allah bizim yaşamımız için gerekli her şeyi vermiş.Allah bizim yaşamımız için gerekli her şeyi vermiş. Allah bizden kulluk istiyor. Allah bizden kulluk istiyor. Çok doğru.Çok doğru. Sanki biz yaşamımız için gerekli olan şeyleri çalışıp da mı elde etmişiz? Sanki biz yaşamımız için gerekli olan şeyleri çalışıp da mı elde etmişiz?

Hayır. O hâlde kulluğunu bilsene. "Biraz fazla kazanacağım." diye neden harama sapıyorsun?Hayır. O hâlde kulluğunu bilsene. "Biraz fazla kazanacağım." diye neden harama sapıyorsun? Helâlinden iste, helâlinden isteyenler de kazanıyorlar. Helâlinden iste, helâlinden isteyenler de kazanıyorlar. Hadîs-i şerîfte bildirildiğine göre bu dünyanın rızkı, imkânı insana Hadîs-i şerîfte bildirildiğine göre bu dünyanın rızkı, imkânı insana gölgesi, arkasından burnu sürte sürte, sadık köpeği, kuzusu gibi gelir.gölgesi, arkasından burnu sürte sürte, sadık köpeği, kuzusu gibi gelir. Allah yolunda yürürse insan, dünyası onun peşinden sadık kuzusu gibi gelir, Allah yolunda yürürse insan, dünyası onun peşinden sadık kuzusu gibi gelir, mecburen gelir. Neden? mecburen gelir.

Neden?

Yazmıştık ya; er-Rızku ale'llâh, herkes biliyor ya, işte rızk Allah'ındır. Yazmıştık ya; er-Rızku ale'llâh, herkes biliyor ya, işte rızk Allah'ındır. Mecburen gelecek, sen istemesen de gelir, ağzını kapasan da zorla iki kişi gelir, Mecburen gelecek, sen istemesen de gelir, ağzını kapasan da zorla iki kişi gelir, çeneni açarlar, ağzına balı yağı akıtırlar.çeneni açarlar, ağzına balı yağı akıtırlar. Hikâyesi var ama uzun "vaaz hep hikâyeyle geçecek" diye söylemiyorum.Hikâyesi var ama uzun "vaaz hep hikâyeyle geçecek" diye söylemiyorum. Onun için müslüman tevekkül etmesini öğrense,Onun için müslüman tevekkül etmesini öğrense, iyi Müslümanlığı öğrense o zaman her şey düzelecek. iyi Müslümanlığı öğrense o zaman her şey düzelecek.

"Ben harama sapmam, helâlden istiyorum." de, bak nasıl gelir. "Ben harama sapmam, helâlden istiyorum." de, bak nasıl gelir. Bu da ikinci mühim kaide oldu.Bu da ikinci mühim kaide oldu. İki esaslı kaide öğrendik, bunları iyi akılda tutun; dinimizin özü. İki esaslı kaide öğrendik, bunları iyi akılda tutun; dinimizin özü.

Men ahsene minküm en-yetekelleme bi'l-arabiyyeti Men ahsene minküm en-yetekelleme bi'l-arabiyyeti fe-lâ-yetekellemenne bi'l-fârisiyyeti fe-innehû yûrisü'n-nifâk. fe-lâ-yetekellemenne bi'l-fârisiyyeti fe-innehû yûrisü'n-nifâk.

Bu hadîs-i şerîf Abdullah b. Amr radıyallahu anh'ten Müstedrek'te rivayet olunmuş. Bu hadîs-i şerîf Abdullah b. Amr radıyallahu anh'ten Müstedrek'te rivayet olunmuş. "Daha sahih olan rivayet Abdullah İbn Ömerü'bnü'l-Hattâb'ındır." diye geçiyor… "Daha sahih olan rivayet Abdullah İbn Ömerü'bnü'l-Hattâb'ındır." diye geçiyor…

Onlar bu sahanın mütehassısı… Onlar bu sahanın mütehassısı…

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadisinde şöyle buyuruyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadisinde şöyle buyuruyor:

"Kim güzel Arapça konuşmayı becerirse." "Kim güzel Arapça konuşmayı becerirse."

Men ahsene. "Kim güzel yaparsa." En-yetekelleme. "Konuşmayı." Men ahsene. "Kim güzel yaparsa." En-yetekelleme. "Konuşmayı." Bi'l-arabiyyeti. "Arapça'yı." Fe lâ-yetekellemenne. "Sakın ha konuşmasın."Bi'l-arabiyyeti. "Arapça'yı." Fe lâ-yetekellemenne. "Sakın ha konuşmasın." Bi'l-fârisiyyeti. "Farsça'yla konuşmasın." Bi'l-fârisiyyeti. "Farsça'yla konuşmasın." Fe-innehû yûrisü'n-nifâk. "Çünkü o nifak meydana getirir." Fe-innehû yûrisü'n-nifâk. "Çünkü o nifak meydana getirir."

Burada "Farsça" geçiyor.Burada "Farsça" geçiyor. O devirde Araplar vardı; Arapların çevresinde en yakın yer, İranlıların diyarıydı; O devirde Araplar vardı; Arapların çevresinde en yakın yer, İranlıların diyarıydı; İran'la temasları kuvvetliydi.İran'la temasları kuvvetliydi. Yemen İran'ın hudutları içindeydi, Arabistan İran'ın hudutları içindeydi.Yemen İran'ın hudutları içindeydi, Arabistan İran'ın hudutları içindeydi. O zaman "Pers İmparatorluğu" vardı, oralar İran'ın eyaletiydi. O zaman "Pers İmparatorluğu" vardı, oralar İran'ın eyaletiydi. Onlar Farsça'yı bilirlerdi, Peygamber Efendimiz birkaç Farsça kelime kullanmış.Onlar Farsça'yı bilirlerdi, Peygamber Efendimiz birkaç Farsça kelime kullanmış. Mesela üzüm yerken dû dû demiş, "iki iki" demektir, demek ki bazı kelimeleri biliyor. Mesela üzüm yerken dû dû demiş, "iki iki" demektir, demek ki bazı kelimeleri biliyor.

Bazı kitaplarda kaydediliyor ki Peygamberimiz'in sağlığında ashâb-ı kirâmın Bazı kitaplarda kaydediliyor ki Peygamberimiz'in sağlığında ashâb-ı kirâmın arasına İran'dan doktor gelmiş.arasına İran'dan doktor gelmiş. Beklemiş beklemiş, aylar gelmiş geçmiş, bir kişi gelip müracaat etmemiş.Beklemiş beklemiş, aylar gelmiş geçmiş, bir kişi gelip müracaat etmemiş. Peygamber Efendimiz'in devri.Peygamber Efendimiz'in devri. İmanların kavî olduğu devir. İmanların kavî olduğu devir. Allahu Teâlâ hazretleri kendisine hâlisâne dua eden kulu mahrum bırakır mı?Allahu Teâlâ hazretleri kendisine hâlisâne dua eden kulu mahrum bırakır mı? Deva ondan, şifa ondan, dert ondan; hepsi ondan olduğu içinDeva ondan, şifa ondan, dert ondan; hepsi ondan olduğu için hiç kimse ona müracaat etmemiş; az yemişler, harama sapmamışlar. İhtiyaç olmamış. hiç kimse ona müracaat etmemiş; az yemişler, harama sapmamışlar. İhtiyaç olmamış. Demek ki İran'la ilgileri var; onun için hadîs-i şerîflerde "Fârisiye" demiş. Demek ki İran'la ilgileri var; onun için hadîs-i şerîflerde "Fârisiye" demiş.

"Kim güzel Arapça konuşmaya kâdir ise böyle iken Farsça konuşmasın." diye, "Kim güzel Arapça konuşmaya kâdir ise böyle iken Farsça konuşmasın." diye, nûn-i te'kîd-i sakîle kullanmış. Fe lâ-yetekellemenne: "Sakın ha konuşmasın." demek.nûn-i te'kîd-i sakîle kullanmış.

Fe lâ-yetekellemenne: "Sakın ha konuşmasın." demek.
Çünkü münâfıklık meydana getirir. Çünkü münâfıklık meydana getirir.

Burada "Farsça" deniyor ama başka dilleri de bunlara eklemek mümkündür. Burada "Farsça" deniyor ama başka dilleri de bunlara eklemek mümkündür. Buradan; "Bir müslüman Arapça'yı öğrenecek." diye bir mâna çıkıyor. Buradan; "Bir müslüman Arapça'yı öğrenecek." diye bir mâna çıkıyor. Arapça'yı bilmesi uygun olur; mümkünse onunla konuşması uygun olur.Arapça'yı bilmesi uygun olur; mümkünse onunla konuşması uygun olur. Bazı modern aileler var; Avrupa'da, Amerika'da okumuş babası, annesi İngiltere'de okumuş, Bazı modern aileler var; Avrupa'da, Amerika'da okumuş babası, annesi İngiltere'de okumuş, gelmiş, evlenmişler, çocukları büyümüş, evde hiç Türkçe konuşmuyorlar. Neden? gelmiş, evlenmişler, çocukları büyümüş, evde hiç Türkçe konuşmuyorlar.

Neden?

"Çocukları hep İngilizce konuşma duya duya İngiliz lisanını öğrensin. Neden? İngilizce geçerli bir dil; "Çocukları hep İngilizce konuşma duya duya İngiliz lisanını öğrensin. Neden? İngilizce geçerli bir dil; İş arasa iş bulur. Her yerde ilanı görmüyor musun?İş arasa iş bulur. Her yerde ilanı görmüyor musun? İngilizce bilenler tercih edilir." diye evde sadece İngilizce konuşuyorlarmış.İngilizce bilenler tercih edilir." diye evde sadece İngilizce konuşuyorlarmış. Hiç kimse kızmıyor.Hiç kimse kızmıyor. Ama "Müslüman olmak dolayısıyla herkes evinde Arapça konuşsun, Ama "Müslüman olmak dolayısıyla herkes evinde Arapça konuşsun, çocuğu Arapça öğrensin." desek millet ayağa kalkar. çocuğu Arapça öğrensin." desek millet ayağa kalkar. Oysa o zaman dinini öğrenecek, hadisi öğrenecek, imam efendi âyet-i kerîmeyi okuduğu zamanOysa o zaman dinini öğrenecek, hadisi öğrenecek, imam efendi âyet-i kerîmeyi okuduğu zaman oturduğu yerden hüngür hüngür ağlayacak. oturduğu yerden hüngür hüngür ağlayacak.

Beyazıt camiinde Abdurrahman hoca seneler önce bir güzel aşır okuyor. Beyazıt camiinde Abdurrahman hoca seneler önce bir güzel aşır okuyor. Afrika'dan gelmiş, kıvırcık, zenci, simsiyah, katran gibi derisi var amaAfrika'dan gelmiş, kıvırcık, zenci, simsiyah, katran gibi derisi var ama Kur'ân-ı Kerîm güzel, kıraati de güzel; hocaefendi de güzel okuyor. Nasıl ağlıyor? Kur'ân-ı Kerîm güzel, kıraati de güzel; hocaefendi de güzel okuyor. Nasıl ağlıyor? Gözünden inci dökülüverir gibi dökülüyor. Gözünden inci dökülüverir gibi dökülüyor.

Neden benim gözümden değil de o zencinin gözünden dökülüyor? Neden benim gözümden değil de o zencinin gözünden dökülüyor?

Çünkü Arapça biliyor, mânasına vâkıf. O âyet-i kerîmenin mânası karşısında dayanamıyor. Çünkü Arapça biliyor, mânasına vâkıf. O âyet-i kerîmenin mânası karşısında dayanamıyor. Sabahleyin camimizde Evrâd-ı Şerîf'i okuyoruz, millet dinliyor; Sabahleyin camimizde Evrâd-ı Şerîf'i okuyoruz, millet dinliyor; bir tanesi bastı feryadı "Allah!" diye.bir tanesi bastı feryadı "Allah!" diye. Öyle bir cümle geldi ki dayanamadı; bilen dayanamaz.Öyle bir cümle geldi ki dayanamadı; bilen dayanamaz. Cahile sözümüz yok. İşte öyle olacak, imanı kavî olacak, her şeyi öğrenecek, bilecek. Cahile sözümüz yok. İşte öyle olacak, imanı kavî olacak, her şeyi öğrenecek, bilecek.

Onun için Arapça'yı hepimizin güzel konuşması lazım; bu hadîs-i şerîften çıkan ders o.Onun için Arapça'yı hepimizin güzel konuşması lazım; bu hadîs-i şerîften çıkan ders o. Arapça'yı öğrenelim.Arapça'yı öğrenelim. Rabbimiz'in bize hitabı olan Kur'ân-ı Kerîm ki "Ramazan'da indi." diyeRabbimiz'in bize hitabı olan Kur'ân-ı Kerîm ki "Ramazan'da indi." diye bakın hep mukabeleler okuyoruz. İnsanın gözleri yaşarıyor. bakın hep mukabeleler okuyoruz. İnsanın gözleri yaşarıyor. Genç çocukları ezberletmeye azmetmişler.Genç çocukları ezberletmeye azmetmişler. Geçmiş karşımıza billur gibi; sanki pınardan sular akar gibi şırıl şırıl Kur'ân-ı Kerîm okuyorlar. Geçmiş karşımıza billur gibi; sanki pınardan sular akar gibi şırıl şırıl Kur'ân-ı Kerîm okuyorlar.

Bizim gönlümüz ne oluyor? Biz bu yaşa geldik "Ne olacak hâlimiz?" demiyoruz, Bizim gönlümüz ne oluyor?

Biz bu yaşa geldik "Ne olacak hâlimiz?" demiyoruz,
bu Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek istemiyoruz. bu Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek istemiyoruz. Öğrendin; niye mânasını öğrenmek istemezsin? Öğrendin; niye mânasını öğrenmek istemezsin?

O bakımdan bu dili öğreneceğiz, bu dili öğrenseniz O bakımdan bu dili öğreneceğiz, bu dili öğrenseniz Afrika'dan Endonezya'ya kadar derdinizi anlatırsınız. Afrika'dan Endonezya'ya kadar derdinizi anlatırsınız. Afrika, Asya kıtalarında sözünüz geçer, lafınız dinlenir, derdinizi anlatabilirsiniz.Afrika, Asya kıtalarında sözünüz geçer, lafınız dinlenir, derdinizi anlatabilirsiniz. Hiçbir şey olmazsa bakın Yahudiler Filistin'i aldılar, ölmüş bir dil olan İbranice'yi Hiçbir şey olmazsa bakın Yahudiler Filistin'i aldılar, ölmüş bir dil olan İbranice'yi orada ihya ettiler; ölü olan dili konuşan dil hâline getirdiler, dirilttiler, şimdi konuşuyorlar.orada ihya ettiler; ölü olan dili konuşan dil hâline getirdiler, dirilttiler, şimdi konuşuyorlar. İnada bak, ibret al! İnada bak, ibret al!

Men ahsene fîmâ bakiye ğufire lehû mâ madâ ve men esâ'e fîmâ bakiye uhize bimâ madâ ve bimâ bakiye. Men ahsene fîmâ bakiye ğufire lehû mâ madâ ve men esâ'e fîmâ bakiye uhize bimâ madâ ve bimâ bakiye.

Bu hadîs-i şerîf Ebû Zer radıyallahu anh tarafından rivayet edilmiş olup Bu hadîs-i şerîf Ebû Zer radıyallahu anh tarafından rivayet edilmiş olup Ahmed b. Hanbel'de, Buhârî'de, Müslim'de, daha birçok kaynaklarda geçmektedir.Ahmed b. Hanbel'de, Buhârî'de, Müslim'de, daha birçok kaynaklarda geçmektedir. İbn-i Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş. İbn-i Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir insanın müslüman olmadan önceki hâliyle müslüman olduktan sonraki bir insanın müslüman olmadan önceki hâliyle müslüman olduktan sonraki hâli hakkında bize bilgi vermiş: hâli hakkında bize bilgi vermiş:

"Kim geriye kalan ömründe güzel yaşarsa ömrünü güzel geçirirse evvelki işlediği günahları affolunur."Kim geriye kalan ömründe güzel yaşarsa ömrünü güzel geçirirse evvelki işlediği günahları affolunur. Kim geriye kalan ömrünü kötü sürdürürseKim geriye kalan ömrünü kötü sürdürürse hem o kötü sürdüğü ömrü için hem de evvelki için hesaba çekilir." hem o kötü sürdüğü ömrü için hem de evvelki için hesaba çekilir."

Bu kimin hakkında? Bu kimin hakkında?

Bir insan müslüman değildi; parmağını kaldırdı, kelime-i şehâdet getirdi, müslüman oldu amaBir insan müslüman değildi; parmağını kaldırdı, kelime-i şehâdet getirdi, müslüman oldu ama evvelden neler yapmıştı? İçki içmişti, kumar oynamıştı,evvelden neler yapmıştı? İçki içmişti, kumar oynamıştı, adam dövmüştü vesaire müslüman olduktan sonra adam dövmüştü vesaire müslüman olduktan sonra güzel hareket ederse Allah eski yaptıklarını affeder. Kötü hareket ederse eskisini de sorar.güzel hareket ederse Allah eski yaptıklarını affeder. Kötü hareket ederse eskisini de sorar. Zaten fıkıhta bir umumî kaide var; "İslâm daha önceyi siler." Kefarettir. Zaten fıkıhta bir umumî kaide var; "İslâm daha önceyi siler." Kefarettir. "Kâfir kelime-i şehâdet getirip müslüman olduktan sonra "Kâfir kelime-i şehâdet getirip müslüman olduktan sonra evvelki işlediği suçların hepsi gider." diye kaide var. evvelki işlediği suçların hepsi gider." diye kaide var.

Bu hadîs-i şerîf biraz daha müjdeli. Bu hadîs-i şerîf biraz daha müjdeli. Bir insan biraz daha gafilce ömür sürdükten sonra aklı başına gelir, tevbekâr olur;Bir insan biraz daha gafilce ömür sürdükten sonra aklı başına gelir, tevbekâr olur; ondan sonraki ömrünü güzel geçirirse -bizde de yok muondan sonraki ömrünü güzel geçirirse -bizde de yok mu kendimizi, akrabalarımızı bir düşünelim, evvelki hayatlarını bir düşünsünler, ne hatalar etmişlerdir, bundan sonra güzel ol, kendimizi, akrabalarımızı bir düşünelim, evvelki hayatlarını bir düşünsünler, ne hatalar etmişlerdir, bundan sonra güzel ol, iyi Müslümanlık etmeye çalış- o zaman Allahu Teâlâ hazretleri eskileri affeder. iyi Müslümanlık etmeye çalış- o zaman Allahu Teâlâ hazretleri eskileri affeder. "Bundan sonra eski hamam, eski tas usulü devam ederse eski silinmez, devam eder; "Bundan sonra eski hamam, eski tas usulü devam ederse eski silinmez, devam eder; onun da cezasını vereceksin, onun da cezasına çarptırılacaksın." demektir. onun da cezasını vereceksin, onun da cezasına çarptırılacaksın." demektir.

Men ahyâ'l-leyâliye'l-erba'aMen ahyâ'l-leyâliye'l-erba'a vecebet lehû'l-cennetü leylete'l-arûbeti ve leylete arafete ve leylete'n-nahri ve leylete'l-fıtri. vecebet lehû'l-cennetü leylete'l-arûbeti ve leylete arafete ve leylete'n-nahri ve leylete'l-fıtri.

Sadaka resûlullâh. Sadaka resûlullâh.

İbnü'n-Neccâr kitabına kaydetmiş. Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş: İbnü'n-Neccâr kitabına kaydetmiş. Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş:

"Kim şu dört geceyi ihya ederse cennet ona vacip olur." "Kim şu dört geceyi ihya ederse cennet ona vacip olur."

Dört geceyi ihya etmek ne demek? Dört geceyi ihya etmek ne demek?

O gecelerde ibadet etmek, Kur'an okumak, namaz kılmak, O gecelerde ibadet etmek, Kur'an okumak, namaz kılmak, tesbih çekmek suretiyle hayırlı işler yapmak; ihya böyle olur. tesbih çekmek suretiyle hayırlı işler yapmak; ihya böyle olur.

Bu dört gece hangileridir? Leylete'l-arûbeti. Arûbe gecesini duymamışsınızdır.Bu dört gece hangileridir?

Leylete'l-arûbeti. Arûbe gecesini duymamışsınızdır.
Bu, "cuma gecesi" demek. Araplar "Cuma" olmadan evvel bugüne arûbe derlerdi;Bu, "cuma gecesi" demek. Araplar "Cuma" olmadan evvel bugüne arûbe derlerdi; İslâm geldi, her şey değişti. İslâm geldi, her şey değişti. Peygamber Efendimiz'in gittiği şehrin adı "Yesrib" imiş, Peygamber Efendimiz'in gittiği şehrin adı "Yesrib" imiş, Peygamber Efendimiz değiştirdi, "Medine" oldu. İslâm değiştiriyor. Peygamber Efendimiz değiştirdi, "Medine" oldu. İslâm değiştiriyor.

Cuma namazı kılındığı, bir araya toplanıldığı için o günün adına tesir etti;Cuma namazı kılındığı, bir araya toplanıldığı için o günün adına tesir etti; o gün haftanın "cuma günü" oldu. o gün haftanın "cuma günü" oldu.

Dînî takvimde akşam ezanıyla birlikte yeni bir gün başlar.Dînî takvimde akşam ezanıyla birlikte yeni bir gün başlar. Sabahla başlamaz, akşamla başlar.Sabahla başlamaz, akşamla başlar. Onun için Şevval'in hilâlini görünce "ertesi gün bayram olacak" diye o akşam teravih kılmayacağız. Onun için Şevval'in hilâlini görünce "ertesi gün bayram olacak" diye o akşam teravih kılmayacağız.

Gökyüzüne bakacağız; orada hilâli görüverdik mi bayram yapacağız.Gökyüzüne bakacağız; orada hilâli görüverdik mi bayram yapacağız. Çünkü yeni ayın geldiğine alâmettir. Artık o akşam teravih kılmayacağız; görmezsek kılacağız.Çünkü yeni ayın geldiğine alâmettir. Artık o akşam teravih kılmayacağız; görmezsek kılacağız. Ramazan'ın başında da öyleydi, hilâli gözledik, gözledik,Ramazan'ın başında da öyleydi, hilâli gözledik, gözledik, gördüğümüz gün hemen teravihi kıldık. Ertesi gün orucumuzu tuttuk.gördüğümüz gün hemen teravihi kıldık. Ertesi gün orucumuzu tuttuk. Şer'î takvimde akşamdan başlıyor. Şer'î takvimde akşamdan başlıyor. Onun için cuma gününü ihya etmek isteyen kimse ne zamandan ihyaya başlayacak.Onun için cuma gününü ihya etmek isteyen kimse ne zamandan ihyaya başlayacak. Perşembe günü akşam namazından gece başlıyor. O zamandan itibaren ihyaya başlayacak. Perşembe günü akşam namazından gece başlıyor. O zamandan itibaren ihyaya başlayacak.

İkinci gece hangisidir? Leylete'l-arefeti. "Arefe gecesidir." İkinci gece hangisidir?

Leylete'l-arefeti. "Arefe gecesidir."

O ne zaman olur? O ne zaman olur?

Mâlum Kurban bayramında, hacılar hacca giderler. Mâlum Kurban bayramında, hacılar hacca giderler. Zilhicce'nin sekizinde Mina'ya gelirler, dokuzunda Arafat'a çıkarlar ama Zilhicce'nin sekizinde Mina'ya gelirler, dokuzunda Arafat'a çıkarlar ama o gün bayram değil, bayramdan bir gün öncedir.o gün bayram değil, bayramdan bir gün öncedir. O Arafat'a çıktıkları güne yevmü arefe denir. O Arafat'a çıktıkları güne yevmü arefe denir. "Arefe günü" çok önemli bir gündür, çok önemli bir gecedir; o zaman oruçlu olmak,"Arefe günü" çok önemli bir gündür, çok önemli bir gecedir; o zaman oruçlu olmak, o zaman ibadet etmek, o geceyi ihya etmek çok kıymetlidir. o zaman ibadet etmek, o geceyi ihya etmek çok kıymetlidir. Hacılar orada zaten ibadet içinde olacaklar.Hacılar orada zaten ibadet içinde olacaklar. Orada tozlara, topraklara sarılmış baş açık, yalın ayak Mevlâ'nın kulluğunda olacaklar. Orada tozlara, topraklara sarılmış baş açık, yalın ayak Mevlâ'nın kulluğunda olacaklar. Onlar için bir şey değil de siz, burada olanlar için önemli. Onlar için bir şey değil de siz, burada olanlar için önemli.

Üçüncüsü leylete'n-nahri. "Kurban kesme günü." Nahr devenin can damarını keserlermiş, Üçüncüsü leylete'n-nahri. "Kurban kesme günü." Nahr devenin can damarını keserlermiş, damarı akınca ona nahr deniyor.damarı akınca ona nahr deniyor. Aslında "Deve kurbanı" demek, esas kesmeye Araplar zebh derler.Aslında "Deve kurbanı" demek, esas kesmeye Araplar zebh derler. Burada nahr "devenin can damarını kesmek suretiyle kurban etmek" kelimesinden alınmış. Burada nahr "devenin can damarını kesmek suretiyle kurban etmek" kelimesinden alınmış.

Yevmü'n-nahr ne demek? "Kurban bayramının birinci günü" demek. Yevmü'n-nahr ne demek?

"Kurban bayramının birinci günü" demek.
Hem arefe günü hem bayramın birinci günü çok önemli. Hem arefe günü hem bayramın birinci günü çok önemli.

Ve leyletü'l-fıtr. "Fıtır gecesi" ne demek? Ve leyletü'l-fıtr.

"Fıtır gecesi" ne demek?

"Ramazan bayramının gecesi" demek. Madem bu hadisi duyduk, Ramazan gecesine dikkat edelim, "Ramazan bayramının gecesi" demek. Madem bu hadisi duyduk, Ramazan gecesine dikkat edelim, o geceyi ihya edelim; o geceyi ibadetle, taatle geçirelim.o geceyi ihya edelim; o geceyi ibadetle, taatle geçirelim. Takvim doğru tutarsa hilâlin doğru denk gelirse son oruç tutacağım günün ne zaman olduğunu biliriz.Takvim doğru tutarsa hilâlin doğru denk gelirse son oruç tutacağım günün ne zaman olduğunu biliriz. Bir gece önceyi ihyâ ederiz; bir. İkincisi; sonraki gün bayram olacak.Bir gece önceyi ihyâ ederiz; bir.

İkincisi; sonraki gün bayram olacak.
O zaman ikinci geceyi de ihya edeceğiz; "Pratik olarak aklınızda kalsın." diye söylüyorum. O zaman ikinci geceyi de ihya edeceğiz; "Pratik olarak aklınızda kalsın." diye söylüyorum. Şu hadîs-i şerîfte duyduğumuz şeyi tasdik etmek istiyorsak bu geceleri ihya edeceğiz.Şu hadîs-i şerîfte duyduğumuz şeyi tasdik etmek istiyorsak bu geceleri ihya edeceğiz. Ondan sonra da Kurban bayramı gelince;Ondan sonra da Kurban bayramı gelince; bir Arefe günü bir de ondan sonraki günü de ihya etmemiz lazım. bir Arefe günü bir de ondan sonraki günü de ihya etmemiz lazım.

"Kim şu dört geceyi ihya ederse cennet ona vacip olur." "Kim şu dört geceyi ihya ederse cennet ona vacip olur."

Bunu kaçırmayın. Hadi iş pratiğe döküldi madem size bir şey daha söyleyeyim: Bunu kaçırmayın. Hadi iş pratiğe döküldi madem size bir şey daha söyleyeyim:

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde şöyle buyurmuş: Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde şöyle buyurmuş:

"Bazısına yedi yüz kat sevap verilir; "Bazısına yedi yüz kat sevap verilir; yedi yüz kat sevap verilenlerden birisi ana babaya birisi cihada harcanan paradır.yedi yüz kat sevap verilenlerden birisi ana babaya birisi cihada harcanan paradır. Cihada para harcadın mı Allah yedi yüz misli verir.Cihada para harcadın mı Allah yedi yüz misli verir. Birisi ana babasına sarf ettiğidir, Allah ona yedi yüz misli verir.Birisi ana babasına sarf ettiğidir, Allah ona yedi yüz misli verir. Terlik, mendil, pabuç, gömlek, çorap aldın, güzel koku ikram ettin,Terlik, mendil, pabuç, gömlek, çorap aldın, güzel koku ikram ettin, ananı babanı sevindirecek bir şey yaptın. Annene entari, başörtü, çanta aldın… ananı babanı sevindirecek bir şey yaptın. Annene entari, başörtü, çanta aldın… Neyse, böyle sevindirerek hediye almanın karşılığı yedi yüz mislidir.Neyse, böyle sevindirerek hediye almanın karşılığı yedi yüz mislidir. Ailesine, kendi evine yaptığı hayır yedi yüz mislidir.Ailesine, kendi evine yaptığı hayır yedi yüz mislidir. Ondan sonra Ramazan bayramında kurban keserse yedi yüz misli. Ondan sonra Ramazan bayramında kurban keserse yedi yüz misli. Kurban bayramında kesecek ya Ramazan bayramında da keserse o da yedi yüz misli sevaptır." Kurban bayramında kesecek ya Ramazan bayramında da keserse o da yedi yüz misli sevaptır."

Onun için durumu müsait olan Ramazan bayramında da kurban kessin. Onun için durumu müsait olan Ramazan bayramında da kurban kessin.

Herkes kebabı yer, külbastıyı yer; gelen misafirlere de göğsünü gere gereHerkes kebabı yer, külbastıyı yer; gelen misafirlere de göğsünü gere gere "Otur ya, yemeğimiz var." dersin; muhabbet, dostluk, ahbaplık olur. "Otur ya, yemeğimiz var." dersin; muhabbet, dostluk, ahbaplık olur. Alırsın bir budunu filanca aileye verirsin, ötekini öbür tarafa verirsin. Alırsın bir budunu filanca aileye verirsin, ötekini öbür tarafa verirsin. Bu da tavsiye edilecek bir ibadettir; hatırınızdan çıkartmayın. Bu da tavsiye edilecek bir ibadettir; hatırınızdan çıkartmayın.

Zaman doldu ama çok mühim hadîs-i şerîfler geçti. Zaman doldu ama çok mühim hadîs-i şerîfler geçti. Aman amelinizde riya olmamasına dikkat edin, gizli hâlinizde de Allah'a güzel ibadet edin,Aman amelinizde riya olmamasına dikkat edin, gizli hâlinizde de Allah'a güzel ibadet edin, insanlar arasında iyi olup da diğer tarafta beter olmasın. insanlar arasında iyi olup da diğer tarafta beter olmasın. Allahu Teâlâ hazretlerine kulluğunuzu iyi yapın,Allahu Teâlâ hazretlerine kulluğunuzu iyi yapın, Allah sizin insanlarla durumunuzu düzeltir; Allah sizin insanlarla durumunuzu düzeltir; kiracıyla ihtilafın kalkar, işin düzelir, şu böyle olur, bu böyle olur; kiracıyla ihtilafın kalkar, işin düzelir, şu böyle olur, bu böyle olur; amcazâdenle, kayınbiraderinle aran düzelir vesaire. amcazâdenle, kayınbiraderinle aran düzelir vesaire. Âhireti tercih edersen dünyanı verir. Bu hususları hatırımızdan çıkarmayacağız. Âhireti tercih edersen dünyanı verir. Bu hususları hatırımızdan çıkarmayacağız. Arapça öğrenmeye gayret edeceğiz, Arapça öğrenmeye gayret edeceğiz, dinimizin dilini; Kur'ân-ı Kerîm'imizin dilini öğrenelim. dinimizin dilini; Kur'ân-ı Kerîm'imizin dilini öğrenelim.

En sonuncusu ne idi? Dört gecenin ihyasıydı. En sonuncusu ne idi?

Dört gecenin ihyasıydı.
Biraz iyi takip edin, sıkı durun, güzel ibadet edin, yalvarın, yakarın, gözyaşı dökün deBiraz iyi takip edin, sıkı durun, güzel ibadet edin, yalvarın, yakarın, gözyaşı dökün de Allah afv u mağfiret eylesin, cennetini Cemâli'ni nasip eylesin. Allah afv u mağfiret eylesin, cennetini Cemâli'ni nasip eylesin.

Allah bütün mü'min kardeşlerimizi muvaffak eylesin. Allah bütün mü'min kardeşlerimizi muvaffak eylesin.

Ramazan mübarek ay; keşke bütün sene Ramazan olsa... Ramazan mübarek ay; keşke bütün sene Ramazan olsa... Allah bütün Ramazan'lara cümlemizi sıhhatle, afiyetle erdirsin.Allah bütün Ramazan'lara cümlemizi sıhhatle, afiyetle erdirsin. Allah cümlenizden razı olsun;Allah cümlenizden razı olsun; ibadetlerinizi, hatimlerinizi, kelime-i tevhîdlerinizi, zikirlerinizi, fikirlerinizi kabul etsin. ibadetlerinizi, hatimlerinizi, kelime-i tevhîdlerinizi, zikirlerinizi, fikirlerinizi kabul etsin. Yolunda daim, zikrinde kâim eylesin.Yolunda daim, zikrinde kâim eylesin. Ramazan'daki melek gibi hallerimizi Ramazan'dan sonra da kaybetmemeyi cümlemize nasip eylesin. Ramazan'daki melek gibi hallerimizi Ramazan'dan sonra da kaybetmemeyi cümlemize nasip eylesin.

Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2