Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Kulluğun İncelikleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Muharrem 1415 / 12.06.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cennet ve Cehennemin Sakinleri, Güzel Kulluğun İncelikleri, Köle Azad Etmenin Mükâfâtı, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kulluğun İncelikleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Muharrem 1415 / 12.06.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cennet ve Cehennemin Sakinleri, Güzel Kulluğun İncelikleri, Köle Azad Etmenin Mükâfâtı, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ MuhammedinBismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin
ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn. Emmâ ba'd: ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn.

Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ittala'tü fi'l-cenneti fe-raeytü eksere ehlehâ el-fukarâe ve't-tala'tü fi'n-nâriIttala'tü fi'l-cenneti fe-raeytü eksere ehlehâ el-fukarâe ve't-tala'tü fi'n-nâri fe-raeytü eksere ehlehâ el-ağniyâe ve'n-nisâe. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. fe-raeytü eksere ehlehâ el-ağniyâe ve'n-nisâe.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretleri sizleri ve bizleri iki cihanda bahtiyar eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri sizleri ve bizleri iki cihanda bahtiyar eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini Ramûzü'l-ehâdîs'ten okuyoruz.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini Ramûzü'l-ehâdîs'ten okuyoruz. 73. sayfanın dokuzuncu hadîs-i şerîfi, Abdullah b. Amr b. Âs'dan rivayet olunmuş. 73. sayfanın dokuzuncu hadîs-i şerîfi, Abdullah b. Amr b. Âs'dan rivayet olunmuş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu hadîs-i şerîflerinin okunmasına ve izahına başlamadan önce,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu hadîs-i şerîflerinin okunmasına ve izahına başlamadan önce, evvela ruh-i pâki için, sonra onun âl'inin, ashâbının, ezvâcının, evlâdının, etbâınınevvela ruh-i pâki için, sonra onun âl'inin, ashâbının, ezvâcının, evlâdının, etbâının ve hâsseten sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, Ebû Bekr-i Sıddîkve hâsseten sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Hz. Aliyy-i Mürtezâ'dan Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadarve Hz. Aliyy-i Mürtezâ'dan Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan cümle sâdât-ı meşâyımızın ve onlara bağlı halifelerinin, müridlerinin ruhları için; güzerân eylemiş olan cümle sâdât-ı meşâyımızın ve onlara bağlı halifelerinin, müridlerinin ruhları için; âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerimizin, annelerimizin, babalarımızın, âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerimizin, annelerimizin, babalarımızın, dede ve ninelerimizin, kardeş ve yakın arkadaşlarımızın, akrabımızın, dostlarımızın ruhları için;dede ve ninelerimizin, kardeş ve yakın arkadaşlarımızın, akrabımızın, dostlarımızın ruhları için; şu beldelerde medfun bulunan enbiyâullah, evliyâullah,şu beldelerde medfun bulunan enbiyâullah, evliyâullah, velîler, şehitler, gâziler, salihler,velîler, şehitler, gâziler, salihler, hayır ve hasenât sahibi olan kimselerin ruhları için; uzaktan yakından hayır ve hasenât sahibi olan kimselerin ruhları için; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olanbu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerinin ruhları için; bizim de sıhhat ve âfiyetimiz,bütün müslüman geçmişlerinin ruhları için; bizim de sıhhat ve âfiyetimiz, saadet ve selâmetimiz için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım. saadet ve selâmetimiz için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîflerinde buyuruyorlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîflerinde buyuruyorlar ki;

Ittala'tü fi'l-cenneti. "Cennete bir baktım, muttali oldum..." Ittala'tü fi'l-cenneti. "Cennete bir baktım, muttali oldum..."

"Manzarasına, ahâlisine, Allah nasip eyledi, şöyle bir toptan, tepeden nazar etmek müyesser oldu..." "Manzarasına, ahâlisine, Allah nasip eyledi, şöyle bir toptan, tepeden nazar etmek müyesser oldu..."

Fe-raeytü eksere ehlehâ el-fukarâe. "Gördüm ki cennet ehlinin ekseriyeti,Fe-raeytü eksere ehlehâ el-fukarâe. "Gördüm ki cennet ehlinin ekseriyeti, çoğunluğu dünyada iken fakir olan kimselermiş." çoğunluğu dünyada iken fakir olan kimselermiş."

"Baktım ki cennetteki insanların büyük çoğunluğunun dünyadaki fukarâ kimseler olduğunu gördüm." "Baktım ki cennetteki insanların büyük çoğunluğunun dünyadaki fukarâ kimseler olduğunu gördüm."

Ve't-tala'tü fi'n-nâri. "Cehenneme ıttılâ eyledim.Ve't-tala'tü fi'n-nâri. "Cehenneme ıttılâ eyledim. Böylece şöyle başımı kaldırdım, tepeden kuş bakışı bir baktım, bütün ahâlisini gördüm ki..." Böylece şöyle başımı kaldırdım, tepeden kuş bakışı bir baktım, bütün ahâlisini gördüm ki..."

Allah ona öyle göstermiş, mümkün olmuş. Fe-raeytü eksere ehlehâ el-ağniyâe.Allah ona öyle göstermiş, mümkün olmuş.

Fe-raeytü eksere ehlehâ el-ağniyâe.
"Cehennemin ekseriyetini teşkil eden kimselerin zenginler...""Cehennemin ekseriyetini teşkil eden kimselerin zenginler..." Fakirler değil zenginler.Fakirler değil zenginler. Ve'n-nisâe. "Ve kadınların olduğunu gördüm." Ve'n-nisâe. "Ve kadınların olduğunu gördüm."

Zenginler ve kadınlar cehennemin ekseriyetini teşkil ediyor.Zenginler ve kadınlar cehennemin ekseriyetini teşkil ediyor. Cennetin ekseriyetini de fukarâcıklar teşkil ediyor. Cennetin ekseriyetini de fukarâcıklar teşkil ediyor.

Hadîs-i şerîf Abdullah b. Amr radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Muhterem kardeşlerim! Hadîs-i şerîf Abdullah b. Amr radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Muhterem kardeşlerim!

Beşeriz... Bu sahih, kaynakları kuvvetli hadîs-i şerîfin mânasını bilmeseydik,Beşeriz... Bu sahih, kaynakları kuvvetli hadîs-i şerîfin mânasını bilmeseydik, hatta bildikten sonra bile insanoğlu çare arıyor, zengin olma çaresi arıyor.hatta bildikten sonra bile insanoğlu çare arıyor, zengin olma çaresi arıyor. "Zengin olayım da param çok olsun da rahat edeyim!" diye düşünüyor."Zengin olayım da param çok olsun da rahat edeyim!" diye düşünüyor. Çünkü hakikaten bütün her şey parayla, ateş pahasına...Çünkü hakikaten bütün her şey parayla, ateş pahasına... İnsanın parası olması ihtiyaçlarını karşılamasına vesile oluyor gibi görünüyor.İnsanın parası olması ihtiyaçlarını karşılamasına vesile oluyor gibi görünüyor. Ve onun için insanoğlu var gücüyle "para kazanacağım" diye bir çalışma içinde oluyor.Ve onun için insanoğlu var gücüyle "para kazanacağım" diye bir çalışma içinde oluyor. Hepimizin bir mesleği var, bir kazanç kapısı var, bir uğraşı, bir çalışması var. Hepimizin bir mesleği var, bir kazanç kapısı var, bir uğraşı, bir çalışması var.

Para iyi de, yalnız bu parayı kazanma yolu çok önemli.Para iyi de, yalnız bu parayı kazanma yolu çok önemli. Para insanın dünyadaki birtakım müşküllerini halletmesine yardımcı oluyor da Para insanın dünyadaki birtakım müşküllerini halletmesine yardımcı oluyor da paranın kazanılmasına dikkat edilmezse âhirette başına müşküller, çoraplar örüyor, dertler getiriyor.paranın kazanılmasına dikkat edilmezse âhirette başına müşküller, çoraplar örüyor, dertler getiriyor. Çünkü paranın kazanılmasına haram girdi mi, gözyaşı girdi mi, adaletsizlik girdi mi, hırsızlık,Çünkü paranın kazanılmasına haram girdi mi, gözyaşı girdi mi, adaletsizlik girdi mi, hırsızlık, arsızlık girdi mi, yasaklar, günahlar girdi mi o para kirli oluyor.arsızlık girdi mi, yasaklar, günahlar girdi mi o para kirli oluyor. Kirli para da insana âhirette hayır getirmiyor.Kirli para da insana âhirette hayır getirmiyor. Çünkü hesabı var, Allahu Teâlâ hazretleri herkese soracak ki; Çünkü hesabı var, Allahu Teâlâ hazretleri herkese soracak ki;

"Sen zenginliğini, paranı, varlığını nereden, nasıl sağladın? Ne yolla elle ettin?"Sen zenginliğini, paranı, varlığını nereden, nasıl sağladın? Ne yolla elle ettin? Hırsızlıkla mı, rüşvetle mi, faizle mi, kumarla mı, piyangoyla mı, sigortayla mı,Hırsızlıkla mı, rüşvetle mi, faizle mi, kumarla mı, piyangoyla mı, sigortayla mı, çalışarak mı, aldatarak mı, hırsızlayarak mı, dolandırarak mı?" çalışarak mı, aldatarak mı, hırsızlayarak mı, dolandırarak mı?"

Kazanç şekli gayri meşru olduğu zaman mutlaka cezası var.Kazanç şekli gayri meşru olduğu zaman mutlaka cezası var. Mutlaka haram paradan dolayı insanın cehennemde yanması var.Mutlaka haram paradan dolayı insanın cehennemde yanması var. Haramla beslenen vücudun, haramla beslenen hücrelerin mutlaka cehennemde yanacak. Haramla beslenen vücudun, haramla beslenen hücrelerin mutlaka cehennemde yanacak.

Bir de para helal olabilir. Mesela babasından miras kalmış, helal. Ölüm hak, miras helal.Bir de para helal olabilir. Mesela babasından miras kalmış, helal. Ölüm hak, miras helal. Normal malları satmaktan, şeriate aykırı olmayan güzel bir yolla ticaret yaparak kazanmak olabilir.Normal malları satmaktan, şeriate aykırı olmayan güzel bir yolla ticaret yaparak kazanmak olabilir. Çalışarak, alın teri dökerek kazanmış olabilir. Bazen de helal parası kirlenir.Çalışarak, alın teri dökerek kazanmış olabilir. Bazen de helal parası kirlenir. Mesela kişinin kazancının içinde fakirin hakkı vardır, zekât borcu vardır, fıtır borcu vardır.Mesela kişinin kazancının içinde fakirin hakkı vardır, zekât borcu vardır, fıtır borcu vardır. Bunları vermediği zaman temiz olan paranın içinde fukarânın hakkı kalmış demektir.Bunları vermediği zaman temiz olan paranın içinde fukarânın hakkı kalmış demektir. Kazanırken meşru yoldan kazandı; ama bu paraların insana yüklediği görevler var,Kazanırken meşru yoldan kazandı; ama bu paraların insana yüklediği görevler var, onları yapmadığı için oradan da sorumlu olabilir, iki. onları yapmadığı için oradan da sorumlu olabilir, iki.

Üçüncüsü, harcadığı yerlerden dolayı sorumlu olur. Parayı aldı, bir lüks yere gitti, harcadı, geldi.Üçüncüsü, harcadığı yerlerden dolayı sorumlu olur. Parayı aldı, bir lüks yere gitti, harcadı, geldi. Gazetelerden duyuyoruz: Zenginler şimdi falanca yerdeki kumarhaneler biraz kesada,Gazetelerden duyuyoruz: Zenginler şimdi falanca yerdeki kumarhaneler biraz kesada, fesada uğradığından kalkıp Avrupa'nın bilmem hangi kumar memleketine gidiyorlarmış,fesada uğradığından kalkıp Avrupa'nın bilmem hangi kumar memleketine gidiyorlarmış, kumar oynuyorlarmış. Paraları harcayıp yutulup geliyorlarmış.kumar oynuyorlarmış. Paraları harcayıp yutulup geliyorlarmış. Veyahut şatafatlı, lüks, keyif, zevk, eğlence, vur patlasın çal oynasın şeklinde harcıyorlar.Veyahut şatafatlı, lüks, keyif, zevk, eğlence, vur patlasın çal oynasın şeklinde harcıyorlar. Harcama şeklinden dolayı da insan hesaba çekilir. Harcama şeklinden dolayı da insan hesaba çekilir.

Kazancından, kazanma şeklinden, kazandıktan sonra onunla ilgili vazifeleriKazancından, kazanma şeklinden, kazandıktan sonra onunla ilgili vazifeleri yapıp yapmadığından, -üçüncüsü de- harcama yerlerininyapıp yapmadığından, -üçüncüsü de- harcama yerlerinin Allah'ın rızasına uygun olup olmamasından dolayı cezaya çarpılır. Allah'ın rızasına uygun olup olmamasından dolayı cezaya çarpılır.

Cihat için para isteniyor; adam vermiyor.Cihat için para isteniyor; adam vermiyor. Ama çocuğunun sünneti için milyarlar harcıyor, oğlunun düğünü için olmadık masraflar yapıyor,Ama çocuğunun sünneti için milyarlar harcıyor, oğlunun düğünü için olmadık masraflar yapıyor, gelinin gelinliği için akla hayale gelmedik masraflar yapıyor.gelinin gelinliği için akla hayale gelmedik masraflar yapıyor. İşte bunların da hayra vermediği için, şerre harcadığı için vebali olur. İşte bunların da hayra vermediği için, şerre harcadığı için vebali olur.

"Ne olacak, fakirliği mi isteyelim?" "Ne olacak, fakirliği mi isteyelim?"

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Ni'me'l-mâlü's-sâlihu li'r-raculi's-sâlihi. Ni'me'l-mâlü's-sâlihu li'r-raculi's-sâlihi.

"Helal, temiz bir para salih hayılı bir kimseye yakışır. Hem de ne güzel yakışır!" Neden? "Helal, temiz bir para salih hayılı bir kimseye yakışır. Hem de ne güzel yakışır!"

Neden?

Helal paranın eline geçmesi üzerine o şahıs dininin, imanının,Helal paranın eline geçmesi üzerine o şahıs dininin, imanının, takvâsının icâbı olarak o parayı hayra harcar, hayır hasenât yapar. takvâsının icâbı olarak o parayı hayra harcar, hayır hasenât yapar.

Bugün Türkiye'de yapılan işlerin çoğunun kaynağını araştırsak,Bugün Türkiye'de yapılan işlerin çoğunun kaynağını araştırsak, -eski ve yeni- hep insanların hayır sahibi olanlarının kesesinin ağzını açıp da, fedakârlık yapıp da-eski ve yeni- hep insanların hayır sahibi olanlarının kesesinin ağzını açıp da, fedakârlık yapıp da harcadıkları paralardan olduğu görülür. Koskoca Gurebâ Hastanesi, kocaman Terkos gölüharcadıkları paralardan olduğu görülür. Koskoca Gurebâ Hastanesi, kocaman Terkos gölü ve Terkos teşkilâtı, muazzam filanca tesisler, falanca tesisler, falanca valide sultanın,ve Terkos teşkilâtı, muazzam filanca tesisler, falanca tesisler, falanca valide sultanın, filanca paşanın, öteki zenginin, beriki ağanın hayrı oluyor. Büyük ölçüde hayırlar onlara dayanıyor. filanca paşanın, öteki zenginin, beriki ağanın hayrı oluyor. Büyük ölçüde hayırlar onlara dayanıyor.

Binâenaleyh, hayırlı insana hayırlı para iyi, uygun düşer; çünkü onunla hayır yapar.Binâenaleyh, hayırlı insana hayırlı para iyi, uygun düşer; çünkü onunla hayır yapar. Ama tiynetsiz, tabiatsız, bozuk bir insana para geçti mi şımarır. "Sonradan görme" diyoruz.Ama tiynetsiz, tabiatsız, bozuk bir insana para geçti mi şımarır. "Sonradan görme" diyoruz. Edepsizleşir, ne yapacağını şaşırır, kibirlenir, gururlanır, zulme kaçar vesaire...Edepsizleşir, ne yapacağını şaşırır, kibirlenir, gururlanır, zulme kaçar vesaire... O zaman felaket olur. İstatistik yapılsa; genel olarak zenginlik insanı azdırır.O zaman felaket olur.

İstatistik yapılsa; genel olarak zenginlik insanı azdırır.
Mümkün değil. Sen azmazsın, çocuğun azar. Çocuğun azmaz, torunun azar.Mümkün değil. Sen azmazsın, çocuğun azar. Çocuğun azmaz, torunun azar. Bazı insanları kurcalıyorsun; "Niye böyle yapıyorsun? Etme eyleme..."Bazı insanları kurcalıyorsun; "Niye böyle yapıyorsun? Etme eyleme..." Adamla usûlünce konuşursan, kafasını kızdırmazsan, yumuşarsa diyor ki;Adamla usûlünce konuşursan, kafasını kızdırmazsan, yumuşarsa diyor ki; "Benim de babam şöyle idi, dedem böyle idi..."Benim de babam şöyle idi, dedem böyle idi... Biz filanca müftünün sülâlesindenmişiz, filanca yüksek zâtın soyundanmışız..." Biz filanca müftünün sülâlesindenmişiz, filanca yüksek zâtın soyundanmışız..."

Hani senin üzerinde? O sevapları işledi, kazandı; senden ne haber? Sen ne yapıyorsun? Yapmıyor. Hani senin üzerinde? O sevapları işledi, kazandı; senden ne haber? Sen ne yapıyorsun?

Yapmıyor.

Neden? Şaşırıyor. Babasının, dedesinin asaletinden, parasından,Neden?

Şaşırıyor. Babasının, dedesinin asaletinden, parasından,
pulundan evlatlar biraz onu bunu beğenmez oluyorlar. pulundan evlatlar biraz onu bunu beğenmez oluyorlar.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda zenginin birisi otururkenPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda zenginin birisi otururken fakirin birisi gelmiş, yanına oturmuş.fakirin birisi gelmiş, yanına oturmuş. Zengin de biraz toparlanmış, çekilmiş, entarisini çekmiş, cübbesinin ucunu çekmiş.Zengin de biraz toparlanmış, çekilmiş, entarisini çekmiş, cübbesinin ucunu çekmiş. Efendimiz'in rengi atmış, yüzü kızarmış, yüzünde kızgınlık emareleri belirmiş. Zengine demiş ki; Efendimiz'in rengi atmış, yüzü kızarmış, yüzünde kızgınlık emareleri belirmiş. Zengine demiş ki;

"Fakirliğinin sana bulaşmasından mı korktun?"Fakirliğinin sana bulaşmasından mı korktun? Yoksa senin zenginliğinin bir kısmı ona akar gider diye mi korktun?" "Ne oluyor? Yoksa senin zenginliğinin bir kısmı ona akar gider diye mi korktun?"

"Ne oluyor?
Yanına fakirin gelmesinden memnun olmamış gibi bir tavır, ne o? Fakirlik mi bulaşacak diye korktun?Yanına fakirin gelmesinden memnun olmamış gibi bir tavır, ne o? Fakirlik mi bulaşacak diye korktun? Yoksa zenginliğin ona kaçacak diye mi korktun?" Yoksa zenginliğin ona kaçacak diye mi korktun?"

Bakmış ki Peygamber Efendimiz kızgın, adamcağız kendisini toparlamış. Bakmış ki Peygamber Efendimiz kızgın, adamcağız kendisini toparlamış.

"Yâ Resûlallah, zenginlik fena mı?" "Elbet fena." demiş. "Yâ Resûlallah, zenginlik fena mı?"

"Elbet fena." demiş.

"Bu tavırda davranırsan elbette fena." Ne yapacağız? Çare ne? "Bu tavırda davranırsan elbette fena."

Ne yapacağız? Çare ne?

Zenginliğinden ona ikrâm edersin, yardım edersin, seversin. O zaman kıymeti var. Zenginliğinden ona ikrâm edersin, yardım edersin, seversin. O zaman kıymeti var.

Zengin baklava börek yiyor. Yiyeceğinin, içeceğinin fazlasını bidonlara doldurup atıyor.Zengin baklava börek yiyor. Yiyeceğinin, içeceğinin fazlasını bidonlara doldurup atıyor. Fakir şurada bir lokma bulamıyor, bir simit bulursa kıtır kıtır yutkunacağım diye uğraşıyor. Fakir şurada bir lokma bulamıyor, bir simit bulursa kıtır kıtır yutkunacağım diye uğraşıyor. Birisinin derdinden ötekisinin haberi yok. Birisinin derdinden ötekisinin haberi yok. Birisi; "Dün güzel eğlendim, bugün nasıl daha güzel eğlenebilirim?" diye Boğaziçi'nde yer arıyor,Birisi; "Dün güzel eğlendim, bugün nasıl daha güzel eğlenebilirim?" diye Boğaziçi'nde yer arıyor, gazino arıyor. Ötekisi; "Bu akşam çocuklarım yine ağlayarak beni kapıda karşılarlar,gazino arıyor. Ötekisi; "Bu akşam çocuklarım yine ağlayarak beni kapıda karşılarlar, çocuklarıma ne ekmek götüreceğim?" diye, üç bin liralık ekmek alacağım diye çocuklarıma ne ekmek götüreceğim?" diye, üç bin liralık ekmek alacağım diye kuyrukta şu kadar saat bekliyor. Ne olacak? kuyrukta şu kadar saat bekliyor.

Ne olacak?

O zengin o fakire acıyacak, yardım edecek, Allah'ın verdiğinen o tarafa verecek.O zengin o fakire acıyacak, yardım edecek, Allah'ın verdiğinen o tarafa verecek. Vermediği takdirde olmaz. Demek ki zenginliğin umumiyetle insanı azdırma tarafı var.Vermediği takdirde olmaz.

Demek ki zenginliğin umumiyetle insanı azdırma tarafı var.
Fakirlik de, sabrederse Allah'ın merhametini çekip cennette insana derece kazandırabilir.Fakirlik de, sabrederse Allah'ın merhametini çekip cennette insana derece kazandırabilir. Fakir de günaha girebilir; isyan ederse, sabretmezse, terbiyesizlik ederse,Fakir de günaha girebilir; isyan ederse, sabretmezse, terbiyesizlik ederse, karşı gelirse o zaman o da günaha girebilir. karşı gelirse o zaman o da günaha girebilir.

Esas itibariyle, hayırlı mübarek müslüman bir fakir mi iyi, hayırlı mübarek müslüman bir zengin mi iyi? Esas itibariyle, hayırlı mübarek müslüman bir fakir mi iyi, hayırlı mübarek müslüman bir zengin mi iyi?

Müslüman zengin iyi. Neden? Müslüman zengin iyi.

Neden?

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Sizin kuvvetli olanınız, kuvvetli müslüman zayıf müslümandan Allah'a daha sevgilidir"Sizin kuvvetli olanınız, kuvvetli müslüman zayıf müslümandan Allah'a daha sevgilidir ve daha faziletlidir. Hepsi hayırlıdır ama Allah onu daha çok sever." ve daha faziletlidir. Hepsi hayırlıdır ama Allah onu daha çok sever."

Çünkü kuvvet İslâm için kullanılır, oradan çeşitli faydalar hâsıl olur.Çünkü kuvvet İslâm için kullanılır, oradan çeşitli faydalar hâsıl olur. Kuvvetin bir çeşidi de mâlî kuvvettir. Elbette böyle bir şeyi kazanmaya gayret edeceğiz. Kuvvetin bir çeşidi de mâlî kuvvettir. Elbette böyle bir şeyi kazanmaya gayret edeceğiz.

Ama "İlle kazanacağız!" diye uğraşmayacağız, "Helalinden kazanacağız." diye uğraşacağız.Ama "İlle kazanacağız!" diye uğraşmayacağız, "Helalinden kazanacağız." diye uğraşacağız. Aman helal olsun, haram olmasın. Aman helal olsun, haram olmasın.

Bugün Türkiye'de haram yoldan bir günde milyoner, milyarder olanlar var.Bugün Türkiye'de haram yoldan bir günde milyoner, milyarder olanlar var. Memleket bir vurgun ülkesi hâline geldi... Memleket bir vurgun ülkesi hâline geldi... Repolarla, faizlerle, devleti batırmak pahasına sahtekârlıklarla, onun bunun parasının çalıp çırpıp,Repolarla, faizlerle, devleti batırmak pahasına sahtekârlıklarla, onun bunun parasının çalıp çırpıp, çantasını eline alıp, uçağa atlayıp falanca yere kaçarak milyarlar toplayıp vurup gidenler olabiliyor.çantasını eline alıp, uçağa atlayıp falanca yere kaçarak milyarlar toplayıp vurup gidenler olabiliyor. Öyle bir şey... Evet, bir günde zengin oluyor.Öyle bir şey... Evet, bir günde zengin oluyor. Zengin oluyor ama haram yoldan kazandığı için âhiretini mahvediyor. Zengin oluyor ama haram yoldan kazandığı için âhiretini mahvediyor.

Müslümanlar olarak biz ne yapacağız? Ne aldanacağız, ne aldatacağız.Müslümanlar olarak biz ne yapacağız?

Ne aldanacağız, ne aldatacağız.
Ne sen aldan, ne aldat. Aldanmayacaksın da aldatmayacaksın da. Ne sen aldan, ne aldat. Aldanmayacaksın da aldatmayacaksın da.

Ben kardeşlerim aldanmasın diye de çok üzülüyorum, yazılar yazıyorum, çiziyorum;Ben kardeşlerim aldanmasın diye de çok üzülüyorum, yazılar yazıyorum, çiziyorum; "Aman şöyle yapmayın, böyle yapmayın. Şöyle zarara uğramayın, böyle zarara uğramayın.""Aman şöyle yapmayın, böyle yapmayın. Şöyle zarara uğramayın, böyle zarara uğramayın." Kardeşlerimizin aldanmasını da istemiyorum, yani elindeki parayı kaptırmasını da istemiyorum.Kardeşlerimizin aldanmasını da istemiyorum, yani elindeki parayı kaptırmasını da istemiyorum. Ama "daha fazla para kazanacağım" diye Allah harama sapmasını da istemiyor. Helal olacak.Ama "daha fazla para kazanacağım" diye Allah harama sapmasını da istemiyor. Helal olacak. Müslüman gayri meşru yoldan kazanmayacak. Müslüman gayri meşru yoldan kazanmayacak.

Bir böyle, buna dikkat etmediği için zenginler cehenneme çok giriyormuş.Bir böyle, buna dikkat etmediği için zenginler cehenneme çok giriyormuş. Bir de; ve'n-nisâ', kadınlar çok giriyormuş. Bir de; ve'n-nisâ', kadınlar çok giriyormuş.

Tabii kadınların dindarları var.Mübarek hacı teyzelerimiz var;Tabii kadınların dindarları var.Mübarek hacı teyzelerimiz var; başörtülü, eli tesbihli, ağzı dualı, namuslu, başkalarına İslâm'ı öğreten,başörtülü, eli tesbihli, ağzı dualı, namuslu, başkalarına İslâm'ı öğreten, Kur'an öğreten başımızın tâcı teyzelerimiz, kızlarımız, bacılarımız var;Kur'an öğreten başımızın tâcı teyzelerimiz, kızlarımız, bacılarımız var; mücahide, gayretli, güzel şeyler yapıyorlar. Ama ekseriyete bakacak olursak;mücahide, gayretli, güzel şeyler yapıyorlar. Ama ekseriyete bakacak olursak; sokakta erkek olduğun halde başını kaldırıp sen etrafa bakamıyorsun.sokakta erkek olduğun halde başını kaldırıp sen etrafa bakamıyorsun. Sen kız gibi başını eğmişsin. Etrafa baksan günah, giyim günah, kuşam günah,Sen kız gibi başını eğmişsin. Etrafa baksan günah, giyim günah, kuşam günah, tavır günah, hareket, her şey... İmtihan, bir sıkıntı...tavır günah, hareket, her şey... İmtihan, bir sıkıntı... Kadınların da ekseriyetle yaptıkları yanlış olduğundan cehennemin çoğunluğunuKadınların da ekseriyetle yaptıkları yanlış olduğundan cehennemin çoğunluğunu zenginlerle beraber onlar teşkil ediyor. Neden? zenginlerle beraber onlar teşkil ediyor.

Neden?

Namusunu korumuyor, kapanmıyor, örtünmüyor, söz dinlemiyor, sabretmiyor vs. vs...Namusunu korumuyor, kapanmıyor, örtünmüyor, söz dinlemiyor, sabretmiyor vs. vs... Oralardan zarara uğruyor. Biz şimdi kendimize bakalım, kendimiz ne yapacağımızı düşünelim. Oralardan zarara uğruyor.

Biz şimdi kendimize bakalım, kendimiz ne yapacağımızı düşünelim.

Ne yapacağız? Ne yapacağız?

"İlle zenginlik istiyorum!" diye hırs gösterip haramlı, veballi, günahlı işlere bulaşmayacağız."İlle zenginlik istiyorum!" diye hırs gösterip haramlı, veballi, günahlı işlere bulaşmayacağız. Büyük bir titizlikle kazancımızın helal olmasına dikkat edeceğiz.Büyük bir titizlikle kazancımızın helal olmasına dikkat edeceğiz. Aldanmamaya ve aldatmamaya gayret edeceğiz. Helalinden kazanacağız. Bu bir. Aldanmamaya ve aldatmamaya gayret edeceğiz. Helalinden kazanacağız. Bu bir.

Eğer zengin isek, Allah bizi mal vererek imtihan ediyorsa;Eğer zengin isek, Allah bizi mal vererek imtihan ediyorsa; "Bakalım bu kulum zengin olursa nasıl kulluk yapacak?" diye..."Bakalım bu kulum zengin olursa nasıl kulluk yapacak?" diye... Kimisini zenginlikten, kimisini fakirlikten imtihan eder.Kimisini zenginlikten, kimisini fakirlikten imtihan eder. Allah bize para, mal vermişse onun gereği olan yardımı, hayrı, hasenâtı yapacağız.Allah bize para, mal vermişse onun gereği olan yardımı, hayrı, hasenâtı yapacağız. İslâm'ın ve müslümanların faydasına, Allah'ın rızasını kazanacak yola parayı harcayacağız.İslâm'ın ve müslümanların faydasına, Allah'ın rızasını kazanacak yola parayı harcayacağız. Hanımlarımıza, çocuklarımıza dikkat edeceğiz;Hanımlarımıza, çocuklarımıza dikkat edeceğiz; "Aman! Bakın, ekseriyetle kadınlar cehenneme gidiyorlarmış."Aman! Bakın, ekseriyetle kadınlar cehenneme gidiyorlarmış. Siz öyle cehenneme gidenlerden olmamaya dikkat edin! Aman örtünüze dikkat edin! Siz öyle cehenneme gidenlerden olmamaya dikkat edin! Aman örtünüze dikkat edin! Aman namusunuza dikkat edin!" diye onlara nasihat edeceğiz. Aman namusunuza dikkat edin!" diye onlara nasihat edeceğiz.

Tabii kadınların ekseriyetle İslâm'dan uzak yetişmesinin bir sebebi;Tabii kadınların ekseriyetle İslâm'dan uzak yetişmesinin bir sebebi; onların dinî bilgilerini kazanma imkânlarının az olmasıdır.onların dinî bilgilerini kazanma imkânlarının az olmasıdır. Erkek camiye gelir, Cuma hutbesi dinler, pazar vaazı dinler, hocaların yanında bulunabilir vesaire...Erkek camiye gelir, Cuma hutbesi dinler, pazar vaazı dinler, hocaların yanında bulunabilir vesaire... Kadın bir kere çocuğunu bırakıp evden çıkamıyor. Kadın bir kere çocuğunu bırakıp evden çıkamıyor. Çocuğuna bakmaktan, ev işlerini hazırlamaktan, "akşama yemek yetiştireceğim" derkenÇocuğuna bakmaktan, ev işlerini hazırlamaktan, "akşama yemek yetiştireceğim" derken bir de bakıyor, akşam oluvermiş.bir de bakıyor, akşam oluvermiş. Tesbihini çekemiyor, Kur'ân-ı Kerîm'ini okuyamıyor, kitap okuyup da ilmini irfânını ilerletemiyor.Tesbihini çekemiyor, Kur'ân-ı Kerîm'ini okuyamıyor, kitap okuyup da ilmini irfânını ilerletemiyor. Onun için, dinî bilgi bakımından cahil kalıyor.Onun için, dinî bilgi bakımından cahil kalıyor. Cahil kadının çocuğu da cahil oluyor, onun kızı da daha cahil oluyor.Cahil kadının çocuğu da cahil oluyor, onun kızı da daha cahil oluyor. Böylece görüyoruz ki kadınlarımızın İslâmî bakımından bilgide dezavantajlı bir durumu var.Böylece görüyoruz ki kadınlarımızın İslâmî bakımından bilgide dezavantajlı bir durumu var. Onların İslâmî bilgileri doğru düzgün kazanmaları için tedbirler alacağız. Onların İslâmî bilgileri doğru düzgün kazanmaları için tedbirler alacağız.

Ben şahsen böyle düşündüğüm için, şu camiye geldiğim zamanBen şahsen böyle düşündüğüm için, şu camiye geldiğim zaman Hocamız cennetmekândan sonra vazife bize gelince ilk önce düşündüm;Hocamız cennetmekândan sonra vazife bize gelince ilk önce düşündüm; bu kadınların vaaz dinlemesi lazım, nereden dinleyecekler?bu kadınların vaaz dinlemesi lazım, nereden dinleyecekler? Erkekler kısmı var, kadınlar kısmı yok. Hadi onu yapalım...Erkekler kısmı var, kadınlar kısmı yok. Hadi onu yapalım... Kadın Amasya'dan, Tokat'tan, Erzurum'dan tekkeyi ziyaret etmeye geliyor;Kadın Amasya'dan, Tokat'tan, Erzurum'dan tekkeyi ziyaret etmeye geliyor; abdest alacak, nerede alacak? Yüznumarada bir kadınlar kısmı yok. abdest alacak, nerede alacak? Yüznumarada bir kadınlar kısmı yok. Kadınların abdest alma yeri yok. Büyük camilerde de böyle...Kadınların abdest alma yeri yok. Büyük camilerde de böyle... Eskilerde acayip bir şey; kadınlar kısmı düzenli değil ve abdest alma yerleri düzenli değil. Eskilerde acayip bir şey; kadınlar kısmı düzenli değil ve abdest alma yerleri düzenli değil.

Kadınlara yapılan eğitim eksik kalıyor. Hadi, eğitimi nasıl sağlayabiliriz? Kadınlara yapılan eğitim eksik kalıyor. Hadi, eğitimi nasıl sağlayabiliriz?

Radyoyla sağlarız; radyo kuruyoruz. Dergiyle sağlarız; dergi kuruyoruz.Radyoyla sağlarız; radyo kuruyoruz. Dergiyle sağlarız; dergi kuruyoruz. Dernekle sağlarız; dernek kuruyoruz. Kadınlar birbirlerine, bilenler bilmeyenlere öğretsin. Dernekle sağlarız; dernek kuruyoruz. Kadınlar birbirlerine, bilenler bilmeyenlere öğretsin.

Türkiye'nin -şu anda rakamını bilemeyeceğim- kaç yerinde kadın aile derneklerimiz var,Türkiye'nin -şu anda rakamını bilemeyeceğim- kaç yerinde kadın aile derneklerimiz var, Kadın Aile dergimiz var, kaç yerinde radyo yayınlarımız var. Kadın Aile dergimiz var, kaç yerinde radyo yayınlarımız var. Allah razı olsun, kadın o yayınları dinliyor. Mutfakta dinliyor, işini yaparken dinliyor, öğreniyor.Allah razı olsun, kadın o yayınları dinliyor. Mutfakta dinliyor, işini yaparken dinliyor, öğreniyor. Tiryaki olmuşlar, çevirmişler orayı, devamlı dinliyorlar. Tiryaki olmuşlar, çevirmişler orayı, devamlı dinliyorlar. Şoför kardeş de dinliyor, evde kadın da dinliyor; bir eğitim alıyor. Şoför kardeş de dinliyor, evde kadın da dinliyor; bir eğitim alıyor.

Buna benzer çalışmaları yapacağız ki kendi hanımlarımızı, annelerimizi, kızlarımızıBuna benzer çalışmaları yapacağız ki kendi hanımlarımızı, annelerimizi, kızlarımızı cehenneme düşen kadınların arasına düşmekten kurtaralım, yanlış yola sapmalarına mâni olalım diyecehenneme düşen kadınların arasına düşmekten kurtaralım, yanlış yola sapmalarına mâni olalım diye muazzam bir çalışma göstermemiz lazım. Bu da çok önemli bir şey. muazzam bir çalışma göstermemiz lazım. Bu da çok önemli bir şey.

Benim üzüldüğüm noktalardan bir tanesi; kadın hamile oluyor, doğum yapacak,Benim üzüldüğüm noktalardan bir tanesi; kadın hamile oluyor, doğum yapacak, İslâmî şekilde erkeklere görünmeden doğum yapmasını sağlamak lazım. İslâmî şekilde erkeklere görünmeden doğum yapmasını sağlamak lazım. Bir kadın doğum hastanesi kurduk, temelini attık. Yenibosna'da... İnşaallah faaliyete geçecek.Bir kadın doğum hastanesi kurduk, temelini attık. Yenibosna'da... İnşaallah faaliyete geçecek. Ama her şey parayla oluyor. İçine ameliyathane kurulacak, para istiyor. Ama her şey parayla oluyor. İçine ameliyathane kurulacak, para istiyor. Avrupa'dan şu cihaz gelecek, ultrason gelecek, muazzam paralar, milyarlar yutulup yutulup gidiyor.Avrupa'dan şu cihaz gelecek, ultrason gelecek, muazzam paralar, milyarlar yutulup yutulup gidiyor. Şimdi durduk. Hayır yapacağız.Şimdi durduk. Hayır yapacağız. Kadın hastanesi olacak, kadınlarımız orada hanım doktorlara [görünecek] diye... Kadın hastanesi olacak, kadınlarımız orada hanım doktorlara [görünecek] diye...

Nerede hayır varsa onları yapmaya çalışalım, inşaallah destekleyelim. Nerede hayır varsa onları yapmaya çalışalım, inşaallah destekleyelim.

Allah bizi ve ailelerimizi, çocuklarımızı, eşlerimizi, kızlarımızı, oğullarımızı cehennemden korusun.Allah bizi ve ailelerimizi, çocuklarımızı, eşlerimizi, kızlarımızı, oğullarımızı cehennemden korusun. Cehenneme düşmeyenlerden eylesin. Bi-gayri hisâb cennetine girenlerden eylesin. Cehenneme düşmeyenlerden eylesin. Bi-gayri hisâb cennetine girenlerden eylesin.

Parayı görünce azmayalım.Parayı görünce azmayalım. Parayı görünce "Bu parayla benim neler yapmam gerekiyordu?" diye önce onu düşünelim.Parayı görünce "Bu parayla benim neler yapmam gerekiyordu?" diye önce onu düşünelim. Paranın fazlalığını boş yere israf etmeyelim. "Bu paranın fazlalığıyla İslâm'a,Paranın fazlalığını boş yere israf etmeyelim. "Bu paranın fazlalığıyla İslâm'a, müslümanlara faydalı hangi müessesede nasıl bir hayırlı iş yaparım?" diye onu düşünelim,müslümanlara faydalı hangi müessesede nasıl bir hayırlı iş yaparım?" diye onu düşünelim, muhterem kardeşim! Para biriktirmek, depo etmek, "Oh param şu kadar oldu, bu kadar oldu..."muhterem kardeşim!

Para biriktirmek, depo etmek, "Oh param şu kadar oldu, bu kadar oldu..."
Ne kendisi yiyor, ne de parasının başkasına faydası oluyor. Ne kendisi yiyor, ne de parasının başkasına faydası oluyor. Bunun çok aleyhinde ağır âyet-i kerîme vardır. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Bunun çok aleyhinde ağır âyet-i kerîme vardır. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Vellezîne yeknizûne'z-zehebe ve'l-fiddate.Bismillâhirrahmânirrahîm.

Vellezîne yeknizûne'z-zehebe ve'l-fiddate.
"Altını, gümüşü sepette, kutuda, sandıkta depolayıp...""Altını, gümüşü sepette, kutuda, sandıkta depolayıp..." Ve lâ yünfikûnehâ fî sebîlillâhi. "Allah yoluna harcamayan insanlar var ya..."Ve lâ yünfikûnehâ fî sebîlillâhi. "Allah yoluna harcamayan insanlar var ya..." Fe-beşşirhüm bi-azâbin elîm. "Onların feci bir azaba uğrayacaklarını söyleyerek ikaz et, ey Resûlüm!" Fe-beşşirhüm bi-azâbin elîm. "Onların feci bir azaba uğrayacaklarını söyleyerek ikaz et, ey Resûlüm!"

"'Bu hayırları sarf etmediğiniz için başınıza öyle bir felaket gelecek ki!' diye"'Bu hayırları sarf etmediğiniz için başınıza öyle bir felaket gelecek ki!' diye onları ikaz et!" diyor, âyet-i kerîme. onları ikaz et!" diyor, âyet-i kerîme.

Yevme yuhmâ aleyhâ fî nâri cehenneme. Yevme yuhmâ aleyhâ fî nâri cehenneme. "Biriktirilen paralar altınlar, gümüşler kızdırılacakmış." Fe-tükvâ bihâ cibâhühüm."Biriktirilen paralar altınlar, gümüşler kızdırılacakmış." Fe-tükvâ bihâ cibâhühüm. "Alınlarına yapıştırılıp dağlanacakmış." Ve cünûbühüm. "Yanları, vücutları, muhtelif yerlerine..." "Alınlarına yapıştırılıp dağlanacakmış." Ve cünûbühüm. "Yanları, vücutları, muhtelif yerlerine..."

"Ve denilecekmiş ki kendilerine..." İstikbalde olacak bir şey olduğu için "miş" diyorum."Ve denilecekmiş ki kendilerine..."

İstikbalde olacak bir şey olduğu için "miş" diyorum.
Kur'an bildirdiği için böyle olacağı kesin. "Isıtılacak, kıpkırmızı hâle getirilecek;Kur'an bildirdiği için böyle olacağı kesin. "Isıtılacak, kıpkırmızı hâle getirilecek; yüzleri, elleri, karınları, sırtları dağlanacak. Sonra kendilerine denilecek ki; yüzleri, elleri, karınları, sırtları dağlanacak. Sonra kendilerine denilecek ki;

Hâzâ mâ keneztüm li-enfüsiküm. "İşte bunlar kendi keyfiniz için, 'keyfim yerine gelsin' diye,Hâzâ mâ keneztüm li-enfüsiküm. "İşte bunlar kendi keyfiniz için, 'keyfim yerine gelsin' diye, 'zengin olayım' diye biriktirdiğiniz paralardı!.."'zengin olayım' diye biriktirdiğiniz paralardı!.." Fe-zûkû mâ küntüm teknizûn. "İşte biriktirdiğiniz paralar, ne kadar tatlıymış,Fe-zûkû mâ küntüm teknizûn. "İşte biriktirdiğiniz paralar, ne kadar tatlıymış, tadın bakın azabını!" diye kinâyeli sözlerle cehennemde azap olacakları bildiriliyor. tadın bakın azabını!" diye kinâyeli sözlerle cehennemde azap olacakları bildiriliyor.

Allahu Teâlâ hazretleri hayır ve hasenâtı yerli yerince Allah'ın rızasına uygun olanAllahu Teâlâ hazretleri hayır ve hasenâtı yerli yerince Allah'ın rızasına uygun olan müslümanlardan olmayı cümlemize nasip eylesin. müslümanlardan olmayı cümlemize nasip eylesin.

Onuncu hadîs-i şerîf: U'budi'llâhe ve lâ tüşrik bihî şey'en va'mel lillâhi ke-enneke terâhuOnuncu hadîs-i şerîf:

U'budi'llâhe ve lâ tüşrik bihî şey'en va'mel lillâhi ke-enneke terâhu
va'dud nefseke fi'l-mevtâ ve'zküri'llâhe inde külli hacerin ve külli şecerinva'dud nefseke fi'l-mevtâ ve'zküri'llâhe inde külli hacerin ve külli şecerin ve izâ amilte seyyieten fa'mel bi-cenbihâ haseneten:ve izâ amilte seyyieten fa'mel bi-cenbihâ haseneten: es-sırre bi's-sırri ve'l-alâniyete bi'l-alâniyeti. Elâ uhbiruke bi-emleke bi'n-nâsi min zâlike?es-sırre bi's-sırri ve'l-alâniyete bi'l-alâniyeti. Elâ uhbiruke bi-emleke bi'n-nâsi min zâlike? -Ve eşâre ilâ lisânihî- Ve hel yekübbü'n-nâse alâ menâhirihim fi'n-nâri illâ hâzâ? -Ve eşâre ilâ lisânihî- Ve hel yekübbü'n-nâse alâ menâhirihim fi'n-nâri illâ hâzâ?

Muaz b. Cebel radıyallahu anh'ten sahih bir hadîs-i şerîfi okudum.Muaz b. Cebel radıyallahu anh'ten sahih bir hadîs-i şerîfi okudum. Taberânî, İbn Hibbân ve diğer kaynaklarda var.Taberânî, İbn Hibbân ve diğer kaynaklarda var. "Ricâli, râvileri güvenilir insanlardır." diye kaynaklar bildiriyor. Bu hadisi iyice dinleyelim. "Ricâli, râvileri güvenilir insanlardır." diye kaynaklar bildiriyor. Bu hadisi iyice dinleyelim.

Peygamber Efendimiz muhatabına -Muaz hazretleri râvi olduğuna görePeygamber Efendimiz muhatabına -Muaz hazretleri râvi olduğuna göre bizzat ona söylemiş olsa gerek- buyuruyor ki; bizzat ona söylemiş olsa gerek- buyuruyor ki;

U'budi'llâhe ve lâ tüşrik bihî şey'en. "Allah'a kulluk et, Allah'tan başkasını O'na şerik koşma." U'budi'llâhe ve lâ tüşrik bihî şey'en. "Allah'a kulluk et, Allah'tan başkasını O'na şerik koşma."

"Allah'tan gayriyi Allah'a şerik koşma. Sadece Allah'a ibadet et. Müşrik olma, kâfir olma, şirk yapma." "Allah'tan gayriyi Allah'a şerik koşma. Sadece Allah'a ibadet et. Müşrik olma, kâfir olma, şirk yapma."

Sırf Allah'a ibadet etmek çok önemli bir mevzu aslında; insanın üzerinde geniş geniş düşünmesiSırf Allah'a ibadet etmek çok önemli bir mevzu aslında; insanın üzerinde geniş geniş düşünmesi ve hareketlerini ona göre tanzim etmesi lazım. Bazıları Allah'a inanıyor da şirk koşuyor. ve hareketlerini ona göre tanzim etmesi lazım. Bazıları Allah'a inanıyor da şirk koşuyor.

İllâ ve hüm müşrikûn.İllâ ve hüm müşrikûn. Allah'a şirk koşarak inançlarında şirk olduğu halde,Allah'a şirk koşarak inançlarında şirk olduğu halde, inançları sakat olduğu halde öyle oluyorlar. Şirkin olmaması lazım. inançları sakat olduğu halde öyle oluyorlar. Şirkin olmaması lazım.

Müslüman hâlis, sâfi, muhlisûne lehü'd-dîn, sırf Allah'a ibadet edecek, sırf Allah'tan isteyen,Müslüman hâlis, sâfi, muhlisûne lehü'd-dîn, sırf Allah'a ibadet edecek, sırf Allah'tan isteyen, Allah'a ibadet eden, Allah'tan bekleyen bir insan hâline gelecek. Bu bir eğitim meselesidir.Allah'a ibadet eden, Allah'tan bekleyen bir insan hâline gelecek. Bu bir eğitim meselesidir. Elhamdülillah tasavvuf yolunda şirkin gizlisinden, âşikâresinden sakınma hususunda bilgiler öğretiliyor. Elhamdülillah tasavvuf yolunda şirkin gizlisinden, âşikâresinden sakınma hususunda bilgiler öğretiliyor.

Va'mel lillâhi ke-enneke terâhu.Va'mel lillâhi ke-enneke terâhu. "Allah'a karşı vazifelerini, ibadetlerini yaparken Allah'ı görüyormuş gibi öyle hâlisâne yap." "Allah'a karşı vazifelerini, ibadetlerini yaparken Allah'ı görüyormuş gibi öyle hâlisâne yap."

"Yaptığın ameli, ibadeti, Allah'ı görüyormuşsun gibi yap."Yaptığın ameli, ibadeti, Allah'ı görüyormuşsun gibi yap. Sen O'nu göremezsin ama sanki Allah'ı görüyormuşsun gibi;Sen O'nu göremezsin ama sanki Allah'ı görüyormuşsun gibi; namaz kılarken Allahu ekber deyince O'nun karşında olduğunu bilerek,namaz kılarken Allahu ekber deyince O'nun karşında olduğunu bilerek, söz söylerken senin söylediğini görüyor ve duyuyor diyerek, iş yaparken yaptığın işi yaptığını görüyor,söz söylerken senin söylediğini görüyor ve duyuyor diyerek, iş yaparken yaptığın işi yaptığını görüyor, kalbinden geçeni biliyor, niyetini biliyor diyerek, Allah'ı görüyormuş gibikalbinden geçeni biliyor, niyetini biliyor diyerek, Allah'ı görüyormuş gibi amelini, ibadetini ona göre yap." diye emrediyor. amelini, ibadetini ona göre yap." diye emrediyor.

Va'dud nefseke fi'l-mevtâ. "Kendini ölüler arasında say." Va'dud nefseke fi'l-mevtâ. "Kendini ölüler arasında say."

İnsanın kendisini ölüler arasında sayması ne demek? İnsanın kendisini ölüler arasında sayması ne demek?

Öleceksin. Ne kadar yaşasan, ok yaya konmuş, yay gerilmiş... Yunus Emre öyle diyor.Öleceksin. Ne kadar yaşasan, ok yaya konmuş, yay gerilmiş... Yunus Emre öyle diyor. Sen bu yayı attın, farz et, gerilmiş, artık bıraktığın zaman gidecek... Ömrümüz de böyle.Sen bu yayı attın, farz et, gerilmiş, artık bıraktığın zaman gidecek... Ömrümüz de böyle. Herkes ölecek, gelen göçecek. Çare yok. Herkes ölecek, gelen göçecek. Çare yok.

İnsanın o günü, o ölümü, o ölümden sonraki halleri unutmaması lazım.İnsanın o günü, o ölümü, o ölümden sonraki halleri unutmaması lazım. "Mezarlıkta benim hâlim ne olacak acaba? Ölülerin arasına ben de yatırıldığım zaman,"Mezarlıkta benim hâlim ne olacak acaba? Ölülerin arasına ben de yatırıldığım zaman, benim de kabrim onların arasına yerleştiği zaman acaba hâlim ne olacak?" diye bir farz et bakalım.benim de kabrim onların arasına yerleştiği zaman acaba hâlim ne olacak?" diye bir farz et bakalım. İstikbaldeki o durumunun ne olacağını bir düşün.İstikbaldeki o durumunun ne olacağını bir düşün. Etrafında seninle beraber gülüp oynarken şu anda bu dünyada olmayan, yaşamayan kimler vardı,Etrafında seninle beraber gülüp oynarken şu anda bu dünyada olmayan, yaşamayan kimler vardı, kimler geldi geçti, göz önüne geçir...kimler geldi geçti, göz önüne geçir... Sınıf arkadaşlarından, mahalle arkadaşlarından, kardeşlerinden, komşularından, küçüklerden, büyüklerden...Sınıf arkadaşlarından, mahalle arkadaşlarından, kardeşlerinden, komşularından, küçüklerden, büyüklerden... Bir gün kendine de geleceğini düşünerek kendini ölmüş bil, ölüler arasında say. Bir gün kendine de geleceğini düşünerek kendini ölmüş bil, ölüler arasında say.

Muhterem kardeşlerim! Bizim tasavvuf büyüklerimizin çok güzel bir hâli var.Muhterem kardeşlerim!

Bizim tasavvuf büyüklerimizin çok güzel bir hâli var.
Şimdi bir başka insan bu hadisi okusa ne yapar, bilmem. Ama bizim büyüklerimiz ne yapmışlar? Şimdi bir başka insan bu hadisi okusa ne yapar, bilmem. Ama bizim büyüklerimiz ne yapmışlar?

"Başüstüne, ben bunu nasıl yaparım?" diye düşünmüşler. "Kendini ölüler arasında say." Nasıl sayacak? "Başüstüne, ben bunu nasıl yaparım?" diye düşünmüşler.

"Kendini ölüler arasında say."

Nasıl sayacak?

Zikre oturduğu zaman rabıta-ı mevt yapacak.Zikre oturduğu zaman rabıta-ı mevt yapacak. Gözünü kapatacak, nasıl öldüğünü göz önüne getirecek, nasıl yıkandığını,Gözünü kapatacak, nasıl öldüğünü göz önüne getirecek, nasıl yıkandığını, nasıl kabre konulduğunu, nasıl kabirde sorgu sual olduğunu vesaire... nasıl kabre konulduğunu, nasıl kabirde sorgu sual olduğunu vesaire...

İşte bak, fiilen hadîs-i şerîfi hemen uyguluyor.İşte bak, fiilen hadîs-i şerîfi hemen uyguluyor. İlmi bilip de ilmin gereği olan ameli yapmamak çok büyük vebaldir. Biliyor, yapmıyor.İlmi bilip de ilmin gereği olan ameli yapmamak çok büyük vebaldir. Biliyor, yapmıyor. Onun için, bizim büyüklerimiz bildiğini uygulamaya önem vermişler. Onun için, bizim büyüklerimiz bildiğini uygulamaya önem vermişler.

Kur'an'ı on âyet on âyet veya aşir aşir, bölüm bölüm okurlarmış;Kur'an'ı on âyet on âyet veya aşir aşir, bölüm bölüm okurlarmış; o bölümü uygularlarmış, iyice hazmettikten sonra öteki bölüme geçerlermiş. o bölümü uygularlarmış, iyice hazmettikten sonra öteki bölüme geçerlermiş.

Biz nasıl okuyoruz? Bismillâhirrahmânirrahîm... 20 sayfa okudun, ne anladın? Biz nasıl okuyoruz?

Bismillâhirrahmânirrahîm...

20 sayfa okudun, ne anladın?

Zaten Arapça bilmiyor ki, ne anlayacak? Hiçbir şey anlamıyor. Arapça öğreneceksin! Zaten Arapça bilmiyor ki, ne anlayacak?

Hiçbir şey anlamıyor.

Arapça öğreneceksin!

Kemal Edip bey vardı, Allah rahmet eylesin, mü'min bir insandı, din eğitimi genel müdürlüğü de yapmıştı.Kemal Edip bey vardı, Allah rahmet eylesin, mü'min bir insandı, din eğitimi genel müdürlüğü de yapmıştı. Şairliği, edipliği var.Şairliği, edipliği var. Adı zaten Kemal Edip Kürkçüoğlu idi. "Kur'ân-ı Kerîm Arapça değil, Rabca'dır." diyordu. Adı zaten Kemal Edip Kürkçüoğlu idi.

"Kur'ân-ı Kerîm Arapça değil, Rabca'dır." diyordu.

Allah'ın kelâmı; her müslüman onu öğrenecek. Arapça bilmiyorsan tefsirine bak.Allah'ın kelâmı; her müslüman onu öğrenecek. Arapça bilmiyorsan tefsirine bak. İnsan anası babası, sevdiği insan yoksa resmine bakıyor. İnsan anası babası, sevdiği insan yoksa resmine bakıyor. En iyisi karşı karşıya gelmek, görüşmek de... Arapça bilmiyorsan tefsirine bak.En iyisi karşı karşıya gelmek, görüşmek de... Arapça bilmiyorsan tefsirine bak. Alimlerin yakasına yapış. Bu kadar cemaat gitse bir alime; Alimlerin yakasına yapış. Bu kadar cemaat gitse bir alime; "Ya vebal altında kalırsın, biz Allah'ın kelâmını bilmiyoruz, bize öğret." derse alim kaçar mı, kaçabilir mi?"Ya vebal altında kalırsın, biz Allah'ın kelâmını bilmiyoruz, bize öğret." derse alim kaçar mı, kaçabilir mi? Bu kadar kalabalıktan nereye kaçar?Bu kadar kalabalıktan nereye kaçar? Kaçamaz. Kaçamaz.

İsteyen yok, istekli yok!Burada tefsir dersi koyuyoruz.İsteyen yok, istekli yok!Burada tefsir dersi koyuyoruz. Önce 50 kişi, sonra 40 kişi, sonra 30 kişi, sonra 20 kişi,Önce 50 kişi, sonra 40 kişi, sonra 30 kişi, sonra 20 kişi, sonra 10 kişi, sonra bir kişi, sonra sıfır kişi... Olmuyor. Öğrenecek. sonra 10 kişi, sonra bir kişi, sonra sıfır kişi... Olmuyor.

Öğrenecek.

Niye zevk almıyorlar? Duyduğunu tatbik etse zevk alır. Duyduğunu uygulayacak. Niye zevk almıyorlar?

Duyduğunu tatbik etse zevk alır. Duyduğunu uygulayacak.

Burada da ne diyor? "Kendini ölüler arasında say." Burada da ne diyor?

"Kendini ölüler arasında say."

Ölüler arasında saymayı yapacak. Rabıta-ı mevt yapacak. Ölüler arasında saymayı yapacak. Rabıta-ı mevt yapacak.

Gördün mü? Var mı şu ukalâ takımından, İslâm'a çatan, tasavvufa çatanlardan ölümü düşünen? Gördün mü? Var mı şu ukalâ takımından, İslâm'a çatan, tasavvufa çatanlardan ölümü düşünen?

Televizyonlarda nasıl ukalâlık ediyorlar... Bak bizimkiler tasavvufun faaliyetinin içine koymuş.Televizyonlarda nasıl ukalâlık ediyorlar...

Bak bizimkiler tasavvufun faaliyetinin içine koymuş.
Her gün bizim kardeşlerimizin hepsi rabıta-ı mevt yapıyor, bu hadîs-i şerîfi uyguluyor;Her gün bizim kardeşlerimizin hepsi rabıta-ı mevt yapıyor, bu hadîs-i şerîfi uyguluyor; öleceğini düşünüyor, teneşir tahtasına nasıl yatırılacağını, yıkanacağını, kefenleneceğini,öleceğini düşünüyor, teneşir tahtasına nasıl yatırılacağını, yıkanacağını, kefenleneceğini, evden nasıl çıkarılacağını, musalla taşına nasıl konulacağını,evden nasıl çıkarılacağını, musalla taşına nasıl konulacağını, imamın "Bunu nasıl bilirsiniz?" diye sorduğunu, "Hakkınızı helal edin." dediğini, hepsini biliyor.imamın "Bunu nasıl bilirsiniz?" diye sorduğunu, "Hakkınızı helal edin." dediğini, hepsini biliyor. Hepsini her gün tekrarlıyor benim kardeşim. Senin var mı öyle bir şeyin? Hepsini her gün tekrarlıyor benim kardeşim.

Senin var mı öyle bir şeyin?

Ukalâ ukalâ yukarıdan konuşuyor! Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde sonra ne buyurmuş? Ukalâ ukalâ yukarıdan konuşuyor!

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde sonra ne buyurmuş?

"Allah'a ibadet et, O'na şirk koşma. Sanki Allah'ı görüyormuş gibi O'na ibadetini candan yap."Allah'a ibadet et, O'na şirk koşma. Sanki Allah'ı görüyormuş gibi O'na ibadetini candan yap. Kendini ölüler arasında farz et, say." Kendini ölüler arasında farz et, say."

Ve'zküri'llâhe inde külli hacerin ve külli şecerin. "Her taşın, her ağacın yanına gelince Allah'ı zikret." Ve'zküri'llâhe inde külli hacerin ve külli şecerin. "Her taşın, her ağacın yanına gelince Allah'ı zikret."

Allahu âlem, burada mâna "her zaman" demek.Allahu âlem, burada mâna "her zaman" demek. İnsan her zaman bir taşın yanına geliyor, bir ağacın yanına geliyor;İnsan her zaman bir taşın yanına geliyor, bir ağacın yanına geliyor; insanın karşısına ya taş gelir, ya ağaç gelir. "Her zaman" demek. Mesela adama diyorsun ki; insanın karşısına ya taş gelir, ya ağaç gelir. "Her zaman" demek. Mesela adama diyorsun ki;

"Sabah akşam seni düşünüyorum." Bu ne demek? "Sabah akşam seni düşünüyorum."

Bu ne demek?

"Sabahleyin birazcık düşünüyorsun, kesiyorsun; akşamleyin biraz düşünüyorsun, kesiyorsun." mu demek? "Sabahleyin birazcık düşünüyorsun, kesiyorsun; akşamleyin biraz düşünüyorsun, kesiyorsun." mu demek?

Hayır. Sabah akşam dediği zaman, demek ki gece gündüz hep düşünüyor, hiç hatırından çıkmıyormuş. Hayır. Sabah akşam dediği zaman, demek ki gece gündüz hep düşünüyor, hiç hatırından çıkmıyormuş.

"Sabah akşam bu işin çaresini nasıl buluruz diye düşünüyorum." diyor mesela... Ne demek bu? "Sabah akşam bu işin çaresini nasıl buluruz diye düşünüyorum." diyor mesela... Ne demek bu?

"Tamamen" demek. Burada "Her ağacın, her taşın yanında Allah'ı zikret." ne demek? "Tamamen" demek.

Burada "Her ağacın, her taşın yanında Allah'ı zikret." ne demek?

"Çok zikret." demek. Kur'ân-ı Kerîm'de de var. Yâ eyyühe'llezîne âmenü'zküru'llâhe zikren kesîrâ. "Çok zikret." demek.

Kur'ân-ı Kerîm'de de var.

Yâ eyyühe'llezîne âmenü'zküru'llâhe zikren kesîrâ.

Ve lâ yezkürûna'llâhe illâ kalîlâ. "Münafıklar az zikreder." diyor. Ve lâ yezkürûna'llâhe illâ kalîlâ. "Münafıklar az zikreder." diyor.

"Zikretmezler" demiyor, "Az zikrederler." diyor. Hiç zikretmeyenin durumu ne kadar fena!"Zikretmezler" demiyor, "Az zikrederler." diyor.

Hiç zikretmeyenin durumu ne kadar fena!
Münafık bile hiç olmazsa az zikrediyor. Bir de hiç zikretmeyen var!Münafık bile hiç olmazsa az zikrediyor. Bir de hiç zikretmeyen var! Bir de ondan da aşağıda alçağın alçağı, zikri inkâr eden var! Zikri ancak kâfir inkâr eyledi. Bir de ondan da aşağıda alçağın alçağı, zikri inkâr eden var! Zikri ancak kâfir inkâr eyledi.

Zikir inkâr edilir mi? Zikir var. Ama bucak bucak kaçıyor ve inkâr ediyor, karşı geliyor. Zikir inkâr edilir mi?

Zikir var. Ama bucak bucak kaçıyor ve inkâr ediyor, karşı geliyor.

"Olur mu böyle şey!" "Hû diyenler..." "Olur mu böyle şey!"

"Hû diyenler..."

Hû derken "Allah" kastediliyor. Hû derken "Allah" kastediliyor.

Huva'llâhü'llezî lâ ilâhe illâ hû. Hû diyor veya Allah diyor.Huva'llâhü'llezî lâ ilâhe illâ hû.

Hû diyor veya Allah diyor.
Kâdirî tarikatinde Hû diyor da, Nakşî tarikatinde Allah diyor. Allah'ı zikretmek ayıplanır mı? Kâdirî tarikatinde Hû diyor da, Nakşî tarikatinde Allah diyor.

Allah'ı zikretmek ayıplanır mı?

"Adamın elinde tesbih var!" Ne olmuş? Tesbihle sayıyı sayıyor."Adamın elinde tesbih var!"

Ne olmuş?

Tesbihle sayıyı sayıyor.
Bin defa mı oldu, 500 mü oldu, 70 bin mi oldu, onu anlamaya çalışıyor. "Başında da sarık var!" Bin defa mı oldu, 500 mü oldu, 70 bin mi oldu, onu anlamaya çalışıyor.

"Başında da sarık var!"

Ne olmuş, sarık Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi. "Büyük gerici!" O senden çok ilerici!Ne olmuş, sarık Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi.

"Büyük gerici!"

O senden çok ilerici!
O cenneti düşünüyor, istikbali düşünüyor.O cenneti düşünüyor, istikbali düşünüyor. Sen istikbaline gözünü kapatmışsın, hiç düşünmüyorsun be adam!Sen istikbaline gözünü kapatmışsın, hiç düşünmüyorsun be adam! Hiç Allah'tan korkmuyor musun? Bir gün Allah'ın huzuruna çıkmayacak mısın?Hiç Allah'tan korkmuyor musun? Bir gün Allah'ın huzuruna çıkmayacak mısın? Allah sana "Niye âyetleri inkâr ettin?" demeyecek mi? Allah sana "Niye âyetleri inkâr ettin?" demeyecek mi? "Niye dinime karşı geldin, aykırı aykırı gittin, yamuk yamuk işler yaptın?" demeyecek mi? "Niye dinime karşı geldin, aykırı aykırı gittin, yamuk yamuk işler yaptın?" demeyecek mi?

Düşünsene! Sen düşünmüyorsun. Sen aptalsın! Sen gericisin! Düşünsene! Sen düşünmüyorsun. Sen aptalsın! Sen gericisin!

O ilerici; hem istikbalini düşünüyor, hem kabri düşünüyor, hem âhireti düşünüyor,O ilerici; hem istikbalini düşünüyor, hem kabri düşünüyor, hem âhireti düşünüyor, cenneti düşünüyor, mahkeme-i kübrâyı düşünüyor! O senden çok ileri... cenneti düşünüyor, mahkeme-i kübrâyı düşünüyor! O senden çok ileri...

Hz. Ömer radıyallahu anh, Bilâl-i Habeşî köleydi, onu huzuruna almış.Hz. Ömer radıyallahu anh, Bilâl-i Habeşî köleydi, onu huzuruna almış. Süheyb-i Rûmî, sanatkâr bir köleydi, [onu] huzuruna almış.Süheyb-i Rûmî, sanatkâr bir köleydi, [onu] huzuruna almış. Halbuki Kureyş'in eski başkanı Ebû Süfyan gelmiş, falanca filanca eşrâfı gelmiş,Halbuki Kureyş'in eski başkanı Ebû Süfyan gelmiş, falanca filanca eşrâfı gelmiş, onları kapıda bekletiyormuş. Emirü'l-mü'minîn olduğu zaman... "Siz bekleyin." Öteki köleleri almış.onları kapıda bekletiyormuş. Emirü'l-mü'minîn olduğu zaman... "Siz bekleyin." Öteki köleleri almış. O Kureyş'in reislerinden birisi diyor ki; O Kureyş'in reislerinden birisi diyor ki;

"Ömrümde böyle gün görmedim! Kureyş'in en soyluları, asilleri, eşrâfı..." "Ömrümde böyle gün görmedim! Kureyş'in en soyluları, asilleri, eşrâfı..."

Tabii onlar da müslüman oldular. Müslüman olduktan sonraki bir hal...Tabii onlar da müslüman oldular. Müslüman olduktan sonraki bir hal... Hz. Ömer'in halifeliği zamanı. İşler bitti, inatlar kesildi, müşrikler de müslüman oldu.Hz. Ömer'in halifeliği zamanı. İşler bitti, inatlar kesildi, müşrikler de müslüman oldu. Ama huzuruna geldiği zaman -esmer, fukarâcık, eski köle- Bilâl-i Habeşî radıyallahu anh'ı,Ama huzuruna geldiği zaman -esmer, fukarâcık, eski köle- Bilâl-i Habeşî radıyallahu anh'ı, Süheyb-i Rûmî'yi almış da Kureyş'in uluları, eşrâfı dışarıda bekleşiyorlar. Süheyb-i Rûmî'yi almış da Kureyş'in uluları, eşrâfı dışarıda bekleşiyorlar.

"Böyle acayip gün görmedim; bizi almıyor da bizim kölelerimizi öne alıyor." deyince"Böyle acayip gün görmedim; bizi almıyor da bizim kölelerimizi öne alıyor." deyince -Tabii onlar da müslüman oldular.- içlerinden bir tanesi kalkmış, demiş ki; -Tabii onlar da müslüman oldular.- içlerinden bir tanesi kalkmış, demiş ki;

"Ey kavmim, ey arkadaşlarım!"Ey kavmim, ey arkadaşlarım! Siz onu -Hz. Ömer'i- levmetmeyin, kınamayın, kendinizi kınayın, kabahat kendinizde.Siz onu -Hz. Ömer'i- levmetmeyin, kınamayın, kendinizi kınayın, kabahat kendinizde. Çünkü Allah'ın emri hepimize eşit zamanda eşit fırsat olarak geldi.Çünkü Allah'ın emri hepimize eşit zamanda eşit fırsat olarak geldi. Onlar Allah'ın emrine uydular, biz uymadık.Onlar Allah'ın emrine uydular, biz uymadık. Allah kendisinin yoluna çağırınca onlar koşturup hızla gittiler; biz tembellendik, geride kaldık,Allah kendisinin yoluna çağırınca onlar koşturup hızla gittiler; biz tembellendik, geride kaldık, neden sonra, Mekke'nin fethinden sonra müslüman olduk.neden sonra, Mekke'nin fethinden sonra müslüman olduk. Onlar evvelden müslüman oldular da hicret ettiler, cihat ettiler.Onlar evvelden müslüman oldular da hicret ettiler, cihat ettiler. Bizim onların derecesine yükselmemiz mümkün değil, fırsatı kaçırdık ey kavmim!Bizim onların derecesine yükselmemiz mümkün değil, fırsatı kaçırdık ey kavmim! Ancak bir çare aklıma geliyor: Dünyada kaçırdık, bizim artık onlara yetişmemiz mümkün değil.Ancak bir çare aklıma geliyor: Dünyada kaçırdık, bizim artık onlara yetişmemiz mümkün değil. Kalkalım, hudut boylarına gidelim, cihada girişelim, Allah yolunda çarpışalım, şehit olalım.Kalkalım, hudut boylarına gidelim, cihada girişelim, Allah yolunda çarpışalım, şehit olalım. Belki âhirette eşit olabiliriz. Dünyada kaçırdık fırsatı, belki âhirette eşit olabiliriz." Belki âhirette eşit olabiliriz. Dünyada kaçırdık fırsatı, belki âhirette eşit olabiliriz."

Hakikaten Kureyş'in en soylusundan bir tanesi ailesini, eşini dostunu hepsini topluyor,Hakikaten Kureyş'in en soylusundan bir tanesi ailesini, eşini dostunu hepsini topluyor, Şam tarafına doğru cihat etmeye yola çıkıyor.Şam tarafına doğru cihat etmeye yola çıkıyor. Mekke-i Mükerreme'de kimse kalmamış; büyük bir heyecan, büyük bir üzüntü...Mekke-i Mükerreme'de kimse kalmamış; büyük bir heyecan, büyük bir üzüntü... Onu Mekke'nin yolcu uğurlanılan yerine kadar uğurlamışlar. Çok güzel konuşurmuş. Demiş ki; Onu Mekke'nin yolcu uğurlanılan yerine kadar uğurlamışlar. Çok güzel konuşurmuş. Demiş ki;

"Ey kavmim! Benim buradan hicret etmem, -bu iki olay ayrı zamanlarda oluyor ama birbirine ekli-"Ey kavmim! Benim buradan hicret etmem, -bu iki olay ayrı zamanlarda oluyor ama birbirine ekli- sizi sevmememden veya size olan sevgimin azalmasından değil.sizi sevmememden veya size olan sevgimin azalmasından değil. Veya bu diyar iyi değil de daha güzel diyarlar var da ben o tarafa doğru gidiyorum;Veya bu diyar iyi değil de daha güzel diyarlar var da ben o tarafa doğru gidiyorum; böyle bir duygudan dolayı değil. Allah yolunda cihat etmek lazım.böyle bir duygudan dolayı değil. Allah yolunda cihat etmek lazım. İslâm geldi, biz hatalı hareket ettik, bu hatamızı tamir etmemiz lazım!" diye yola çıkmış,İslâm geldi, biz hatalı hareket ettik, bu hatamızı tamir etmemiz lazım!" diye yola çıkmış, kendisini uğurlamışlar. Ailesinin hepsi oralarda gitmiş, şehit olmuş.kendisini uğurlamışlar. Ailesinin hepsi oralarda gitmiş, şehit olmuş. Sadece onun oğlu dönmüş, bir de öteki ailenin sadece bir kız torunu dönmüş. Sadece onun oğlu dönmüş, bir de öteki ailenin sadece bir kız torunu dönmüş.

Hz. Ömer ikisini evlendirmiş. "Bir garibanı öteki garibanla evlendirin." diye ikisini evlendirmiş deHz. Ömer ikisini evlendirmiş. "Bir garibanı öteki garibanla evlendirin." diye ikisini evlendirmiş de onlardan hayırlı nice nice evlatlar dünyaya gelmiş. Aziz ve muhterem kardeşlerim! onlardan hayırlı nice nice evlatlar dünyaya gelmiş.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerini çok zikredeceğiz; Kur'an'ın emri. Kur'an'la uğraşılmaz.Allahu Teâlâ hazretlerini çok zikredeceğiz; Kur'an'ın emri. Kur'an'la uğraşılmaz. Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına karşı çıkan iflah olmaz. Aklını başını toplasın! Ukalâlık etmesin!Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına karşı çıkan iflah olmaz. Aklını başını toplasın! Ukalâlık etmesin! Yarım kuş aklıyla büyük alimlerin, müçtehitlerin doğru dediği şeyleri yanlış saymaya kalkmasın.Yarım kuş aklıyla büyük alimlerin, müçtehitlerin doğru dediği şeyleri yanlış saymaya kalkmasın. O büyük müçtehitlerin bilgisinin bir derya olduğunu düşünürsek,O büyük müçtehitlerin bilgisinin bir derya olduğunu düşünürsek, bunun bilgisi dikiş yüksüğünü doldurmaz. Onların irfânı bir okyanus ise bununki bir kepçe bile etmez. bunun bilgisi dikiş yüksüğünü doldurmaz. Onların irfânı bir okyanus ise bununki bir kepçe bile etmez. Ukalâlık etmesin! Aklını başına toplasın! Allah'ın dinini doğru öğrensin! Ukalâlık etmesin! Aklını başına toplasın! Allah'ın dinini doğru öğrensin!

İncelerlerse kendisi de anlar. Bak, ne diyor Peygamber Efendimiz sahih hadîs-i şerîfte: İncelerlerse kendisi de anlar. Bak, ne diyor Peygamber Efendimiz sahih hadîs-i şerîfte:

"Her ağacın, her taşın yanında Allah'ı zikret." Yapıyor musun? "Her ağacın, her taşın yanında Allah'ı zikret."

Yapıyor musun?

Gel buraya, ukalâ... Her taşın yanında, her ağacın yanında Allah'ı zikrediyor musun? Etmiyorsun.Gel buraya, ukalâ... Her taşın yanında, her ağacın yanında Allah'ı zikrediyor musun?

Etmiyorsun.
Etmediğini biliyorum. Çünkü derviş değilsin. Çünkü tasavvuf erbâbı değilsin.Etmediğini biliyorum. Çünkü derviş değilsin. Çünkü tasavvuf erbâbı değilsin. Çünkü tasavvufa karşısın. Hatta radyodan, kürsüden verip veriştiriyorsun; "Bunun aslı yoktur!" Çünkü tasavvufa karşısın. Hatta radyodan, kürsüden verip veriştiriyorsun; "Bunun aslı yoktur!"

"Kim demiş 'saçının bir telini göstermeyecek' diye?! Hangi ukalâ demiş?! " "Kim demiş 'saçının bir telini göstermeyecek' diye?! Hangi ukalâ demiş?! "

Öyle laf söylenir mi! Müslüman kadın tabii ki saçının telini bile göstermeyecek!Öyle laf söylenir mi! Müslüman kadın tabii ki saçının telini bile göstermeyecek! Elbette saçın örtülmesi, ziynetin saklanması Allah'ın emri.Elbette saçın örtülmesi, ziynetin saklanması Allah'ın emri. Umumî emir saçın örtülmesi olunca cüz'ünü çıkartmak elbette olmaz.Umumî emir saçın örtülmesi olunca cüz'ünü çıkartmak elbette olmaz. Umumun tahtında müstetirdir. "Saçını ört." deyince "Azıcığını gösterebilirim." mânası çıkar mı? Umumun tahtında müstetirdir. "Saçını ört." deyince "Azıcığını gösterebilirim." mânası çıkar mı?

Elbette telini bile göstermeyecek. "Nereden çıkmış bu?" Elbette telini bile göstermeyecek.

"Nereden çıkmış bu?"

Nereden çıkacak; akıldan, ferasetten, içtihattan, ilimden, irfandan çıkmış. Ukalâ! Herkes haddini bilsin! Nereden çıkacak; akıldan, ferasetten, içtihattan, ilimden, irfandan çıkmış. Ukalâ! Herkes haddini bilsin!

Allah'ın ahkâmını doğru düzgün öğrenmek lazım. Zikir yapacak. Sonra? Allah'ın ahkâmını doğru düzgün öğrenmek lazım.

Zikir yapacak. Sonra?

Ve izâ amilte seyyieten fa'mel bi-cenbihâ haseneten.Ve izâ amilte seyyieten fa'mel bi-cenbihâ haseneten. "Nefsine, şeytana uyup, hata edip bir günah işlemişsen ey muhatabım!" diyor"Nefsine, şeytana uyup, hata edip bir günah işlemişsen ey muhatabım!" diyor Efendimiz, insanları tabiî olarak görüyor. İnsanoğlu şaşırabilir, hata da işler, ayağı kayar.Efendimiz, insanları tabiî olarak görüyor.

İnsanoğlu şaşırabilir, hata da işler, ayağı kayar.
Bir günah işledin, bir hata işleyiverdin. Ne olacak şimdi? "Eyvah! Tüh! Bir günah işledi!" Bir günah işledin, bir hata işleyiverdin. Ne olacak şimdi?

"Eyvah! Tüh! Bir günah işledi!"

Ne yapacak? Peygamber Efendimiz diyor ki; Ne yapacak?

Peygamber Efendimiz diyor ki;

Fa'mel bi-cenbihâ haseneten. "Hemen arkasından bir iyilik yap, o onu siler." Fa'mel bi-cenbihâ haseneten. "Hemen arkasından bir iyilik yap, o onu siler."

"Kazâra bir kötülük yapmışsan hemen arkasından bir iyilik yap." "Kazâra bir kötülük yapmışsan hemen arkasından bir iyilik yap."

es-Sırre bi's-sırri. "Gizli bir kötülük yapmışsan gizli bir iyilik yap ki silinsin." Ve'l-alâniyete bi'l-alâniyeti.es-Sırre bi's-sırri. "Gizli bir kötülük yapmışsan gizli bir iyilik yap ki silinsin." Ve'l-alâniyete bi'l-alâniyeti. "Âşikâre bir günah işlemişsen âşikâre bir iyilik yap." "Âşikâre bir günah işlemişsen âşikâre bir iyilik yap."

Stockholm'da televizyon yayını oluyor, iki tane müslüman kadını oturtmuşlar.Stockholm'da televizyon yayını oluyor, iki tane müslüman kadını oturtmuşlar. Birisi Danimarkalı müslüman, birisi Finlandiyalı müslüman. Örtünmüşler, mantoları vesaire...Birisi Danimarkalı müslüman, birisi Finlandiyalı müslüman. Örtünmüşler, mantoları vesaire... Ne sorurlarsa gayet âlimâne cevap veriyorlar. Gayet güzel cevap veriyorlar.Ne sorurlarsa gayet âlimâne cevap veriyorlar. Gayet güzel cevap veriyorlar. Spiker, elinde mikrofon, dinleyicilerin arasından tayyörlü, dalgalı saçlı, -ondülasyon permanant diyorlar,Spiker, elinde mikrofon, dinleyicilerin arasından tayyörlü, dalgalı saçlı, -ondülasyon permanant diyorlar, altı ay, yıkansa bile saçlarının kıvrımı bozulmuyor- yakışıklı giyinmiş bir bayanın yanına gitti, dedi ki; altı ay, yıkansa bile saçlarının kıvrımı bozulmuyor- yakışıklı giyinmiş bir bayanın yanına gitti, dedi ki;

"Sizin de müslüman olduğunuzu isminizden anlıyorum."Sizin de müslüman olduğunuzu isminizden anlıyorum. Bakın siz -Rusya müslümanlarından Finlandiya'ya gelmiş- Bakın siz -Rusya müslümanlarından Finlandiya'ya gelmiş- müslüman kökenli olduğunuz halde tayyör giyinmişsiniz, açık giyinmişsiniz, başınızı açmışsınız.müslüman kökenli olduğunuz halde tayyör giyinmişsiniz, açık giyinmişsiniz, başınızı açmışsınız. Halbuki bu bizim kızlar Danimarka'da olduğu halde, hıristiyan kökenli bir ülkede doğduğuHalbuki bu bizim kızlar Danimarka'da olduğu halde, hıristiyan kökenli bir ülkede doğduğu yetiştiği halde bunlar örtünmüşler, eldiven giymişler, hiçbir yerlerini göstermiyorlar.yetiştiği halde bunlar örtünmüşler, eldiven giymişler, hiçbir yerlerini göstermiyorlar. Ne dersiniz bu duruma?" diye sordu. Kız erkek gibi mert bir cevap verdi: Ne dersiniz bu duruma?" diye sordu.

Kız erkek gibi mert bir cevap verdi:

"Kusur benimdir, onların yaptığı doğrudur. Onların yaptığı Allah'ın emrine uygundur."Kusur benimdir, onların yaptığı doğrudur. Onların yaptığı Allah'ın emrine uygundur. Kusur benimdir. Benim de öyle olmam lazım. Kabahatli olan benim." dedi. Kusur benimdir. Benim de öyle olmam lazım. Kabahatli olan benim." dedi.

İnsan haddini bilmeli, doğruyu bilmeli; yapamıyorsa yapamadığını itiraf etmeli.İnsan haddini bilmeli, doğruyu bilmeli; yapamıyorsa yapamadığını itiraf etmeli. Âşikarâne günah işleyen âşikarâne bir iyilik yapacak ki tesiri [olsun.]Âşikarâne günah işleyen âşikarâne bir iyilik yapacak ki tesiri [olsun.] Öyle günahı âşikâre işleyip gizlide iyilik yapmak yetmiyor demek ki...Öyle günahı âşikâre işleyip gizlide iyilik yapmak yetmiyor demek ki... Onu da âşikâre yapacak ki herkes bilsin, görsün. Elâ uhbiruke bi-emleki'n-nâsi min zâlike? Onu da âşikâre yapacak ki herkes bilsin, görsün.

Elâ uhbiruke bi-emleki'n-nâsi min zâlike?

Bir de Efendimiz dilini göstererek, tutarak buyurmuş ki; "Buna en çok hâkim olanı size bildireyim mi?" Bir de Efendimiz dilini göstererek, tutarak buyurmuş ki;

"Buna en çok hâkim olanı size bildireyim mi?"

Bir de şöyle bir rivayet var: bi-emleke bi'n-nâsi.Bir de şöyle bir rivayet var: bi-emleke bi'n-nâsi. "İnsanlara en çok tesir eden şeyi size göstereyim mi?" demiş, dili göstermiş. "İnsanlara en çok tesir eden şeyi size göstereyim mi?" demiş, dili göstermiş.

Dil insanların istikbaliyle oynuyor, en önemli şey. Dil insanı mahvediyor.Dil insanların istikbaliyle oynuyor, en önemli şey. Dil insanı mahvediyor. Dil insanı cehenneme düşürüyor. Dil insanı hapse sokuyor. Dil insanı günaha sokuyor. Dil insanı cehenneme düşürüyor. Dil insanı hapse sokuyor. Dil insanı günaha sokuyor.

Ve hel yekübbü'n-nâse alâ menâhirihim fi'n-nâri illâ hâzâ?Ve hel yekübbü'n-nâse alâ menâhirihim fi'n-nâri illâ hâzâ? "İnsanları yüzükoyun cehenneme paldır küldür düşüren bundan başkası mı?" diye dilini göstermiş. "İnsanları yüzükoyun cehenneme paldır küldür düşüren bundan başkası mı?" diye dilini göstermiş.

Muhterem kardeşlerim! Dil çok önemli.Muhterem kardeşlerim!

Dil çok önemli.
İnsanın dokuz defa yutkunup, ölçüp biçip öyle konuşması lazım. İnsanın dokuz defa yutkunup, ölçüp biçip öyle konuşması lazım. Lambur lumbur konuşmaması lazım. İleri geri konuşmaması lazım.Lambur lumbur konuşmaması lazım. İleri geri konuşmaması lazım. Yalan, gıybet, dolan, hatalı iş vesaire yapmaması lazım. Yalan, gıybet, dolan, hatalı iş vesaire yapmaması lazım.

İslâm'da diline sahip olmak çok önemlidir. Sükut ibadettir.İslâm'da diline sahip olmak çok önemlidir. Sükut ibadettir. Millet namazın ibadet olduğunu biliyor, tefekkürün ibadet olduğunu bilmiyor.Millet namazın ibadet olduğunu biliyor, tefekkürün ibadet olduğunu bilmiyor. Tefekkür en kıymetli ibadet! Zikrin ibadet olduğunu biliyor, sükûtun da ibadet olduğunu bilmesi lazım.Tefekkür en kıymetli ibadet! Zikrin ibadet olduğunu biliyor, sükûtun da ibadet olduğunu bilmesi lazım. Sükut da ibadettir. Yerli yerinde, susması gereken yerde susmasını biliyorsa sükut ibadettir.Sükut da ibadettir. Yerli yerinde, susması gereken yerde susmasını biliyorsa sükut ibadettir. Efendimiz bunu birçok hadîs-i şerîflerinde bildirmiş.Efendimiz bunu birçok hadîs-i şerîflerinde bildirmiş. Aman lüzumsuz konuşmaktansa sükut çok daha iyidir, dilinize sahip olun,Aman lüzumsuz konuşmaktansa sükut çok daha iyidir, dilinize sahip olun, diliniz sizi cehenneme yüzükoyun düşürmesin, cehenneme atmasın! diliniz sizi cehenneme yüzükoyun düşürmesin, cehenneme atmasın!

A'tikû anhu rakabeten yu'tiki'llâhu bi-külli udvin minhâ udven minhu mine'n-nâri. A'tikû anhu rakabeten yu'tiki'llâhu bi-külli udvin minhâ udven minhu mine'n-nâri.

Peygamber Efendimiz'e sormuşlar: "Bizim arkadaşlarımızdan birisi bir adam öldürdü, pişman oldu.Peygamber Efendimiz'e sormuşlar:

"Bizim arkadaşlarımızdan birisi bir adam öldürdü, pişman oldu.
Ne yapacak? 'Bir müslümanı kasten öldüren ebedî olarak cehennemde yanar.' diyeNe yapacak? 'Bir müslümanı kasten öldüren ebedî olarak cehennemde yanar.' diye âyet-i kerîmede bildiriyor. Ne yapması lazım?" Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; âyet-i kerîmede bildiriyor. Ne yapması lazım?"

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Bir köle âzat etsin. O kölenin her âzâsı onun her âzâsının cehennemden kurtulmasına sebep olur." "Bir köle âzat etsin. O kölenin her âzâsı onun her âzâsının cehennemden kurtulmasına sebep olur."

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu son hadîs-i şerîfte köle âzat etmesini tavsiye eymeiş oluyor. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu son hadîs-i şerîfte köle âzat etmesini tavsiye eymeiş oluyor.

Bizim burada köle âzat etme gibi bir imkân şu anda mevcut değil. Bizim burada köle âzat etme gibi bir imkân şu anda mevcut değil.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi rızası yolundan ayırmasın. Rızasına aykırı işler yaptırmasın.Allahu Teâlâ hazretleri bizi rızası yolundan ayırmasın. Rızasına aykırı işler yaptırmasın. Dini tam öğrenip onu tam uygulamayı nasip eylesin. İki cihanda bahtiyar eylesin.Dini tam öğrenip onu tam uygulamayı nasip eylesin. İki cihanda bahtiyar eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Fatiha-ı şerîfe mea'l-Besmele. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.

Fatiha-ı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2