Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Kur’an Okumanın Âdâbı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Cemâziye'l-Evvel 1415 / 23.10.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Yatarken Kâfirûn Sûresi’ni Okuyun!,  İman Etmenin Önemi, Nefsin Terbiyesi, Haram Belli, Helâl Belli, Kur’an-ı Kerim’i Hüzünle | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kur’an Okumanın Âdâbı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Cemâziye'l-Evvel 1415 / 23.10.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Yatarken Kâfirûn Sûresi’ni Okuyun!,  İman Etmenin Önemi, Nefsin Terbiyesi, Haram Belli, Helâl Belli, Kur’an-ı Kerim’i Hüzünle | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmânirrahîm. Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillâhi rabbil âlemin. Hamden, kesiran, tayyiben, mübareken fîh.el-Hamdülillâhi rabbil âlemin. Hamden, kesiran, tayyiben, mübareken fîh. Alâ külli hàlin ve fî külli hîn.Alâ külli hàlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ ve üsvetine'l haseneti ve tâc-ı ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ Muhammedini'l Mustafave üsvetine'l haseneti ve tâc-ı ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ Muhammedini'l Mustafa ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-ceza. ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-ceza.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihî ve selleme teslîmen kesîra.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihî ve selleme teslîmen kesîra. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İkra' (kul yâ eyyuhe'l-kâfirûn) 'ınde menâmike fe-innehâ berâetün mine'ş-şirk. İkra' (kul yâ eyyuhe'l-kâfirûn) 'ınde menâmike fe-innehâ berâetün mine'ş-şirk.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Bu hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabımızın 78. sayfasının 12. hadîs-i şerîfiBu hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabımızın 78. sayfasının 12. hadîs-i şerîfi ve devamı olacak Allah'ın izniyle.ve devamı olacak Allah'ın izniyle. Hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Enes radıyallahu anh'ın bize rivayet ettiğine göre buyurmuşlar ki; Enes radıyallahu anh'ın bize rivayet ettiğine göre buyurmuşlar ki;

İkra' (kul yâ eyyuhe'l-kâfirûn) 'ınde menâmike fe-innehâ berâetün mine'ş-şirk. İkra' (kul yâ eyyuhe'l-kâfirûn) 'ınde menâmike fe-innehâ berâetün mine'ş-şirk.

Kul yâ eyyuhe'l-kâfirûn sûresini uyuyacağın zaman, uyumak üzere olduğun, yattığın sırada,Kul yâ eyyuhe'l-kâfirûn sûresini uyuyacağın zaman, uyumak üzere olduğun, yattığın sırada, uyumazdan önce oku. Çünkü o şirkten berî olduğunu gösteren bir alâmettir." uyumazdan önce oku. Çünkü o şirkten berî olduğunu gösteren bir alâmettir." Şirkten insanı uzak eden, temizleyen berî eyleyen bir suredir onun için onu oku buyuruyor. Şirkten insanı uzak eden, temizleyen berî eyleyen bir suredir onun için onu oku buyuruyor.

Kul huvallâhu ehad, kul eûzu bi-rabbi'l-felak, kul eûzu bi-rabbi'n-nâs,Kul huvallâhu ehad, kul eûzu bi-rabbi'l-felak, kul eûzu bi-rabbi'n-nâs, bunlar muavvizât diye adlandırılıyor. Kur'ân-ı Kerîm'in son sayfasının son üç sûresi. bunlar muavvizât diye adlandırılıyor. Kur'ân-ı Kerîm'in son sayfasının son üç sûresi. Kul yâ eyyühe'l-kâfirûn da; "Kâfirlere, ey resûlüm şöyle söyle." Lâ a'budu mâ ta'büdûn.Kul yâ eyyühe'l-kâfirûn da; "Kâfirlere, ey resûlüm şöyle söyle." Lâ a'budu mâ ta'büdûn. 'Ben sizin tapındıklarınıza ibadet eden bir kimse değilim.'" 'Ben sizin tapındıklarınıza ibadet eden bir kimse değilim.'"

"Siz taşlara, ağaçlara, putlara, Lat'a, Menat'a, Uzza'ya, elinizle yaptığınız, çekicinizle,"Siz taşlara, ağaçlara, putlara, Lat'a, Menat'a, Uzza'ya, elinizle yaptığınız, çekicinizle, kamanızla yonttuğunuz putlara tapınıyorsunuz; ben onlara ibadet eden, kamanızla yonttuğunuz putlara tapınıyorsunuz; ben onlara ibadet eden, edecek olan bir kimse değilim." diye bildiren bir sûre olduğu için bu, müşrik olmamayı,edecek olan bir kimse değilim." diye bildiren bir sûre olduğu için bu, müşrik olmamayı, müşriklikten berî olmayı belirten bir sûre olduğundan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizmüşriklikten berî olmayı belirten bir sûre olduğundan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz uykudan evvel bunun böylece okunmasını bu hadîs-i şerîfle bizlere emrediyor. uykudan evvel bunun böylece okunmasını bu hadîs-i şerîfle bizlere emrediyor.

Sonunda da nasıl bitiyor? Bismillahirrahmânirrahîm. Kul yâ eyyühe'l-kâfirûn.Sonunda da nasıl bitiyor?

Bismillahirrahmânirrahîm. Kul yâ eyyühe'l-kâfirûn.
"'Ey kâfirler de' onlara ey resûlüm!" Lâ a'budu mâ ta'büdûn."'Ey kâfirler de' onlara ey resûlüm!" Lâ a'budu mâ ta'büdûn. "Ben sizin tapındığınız putlara, Allah'tan gayri tanrı edindiğiniz şeylere tapınmam, tapınmıyorum.""Ben sizin tapındığınız putlara, Allah'tan gayri tanrı edindiğiniz şeylere tapınmam, tapınmıyorum." Ve lâ entüm a'bidûne mâ a'büd. "Sizin de aklınız başınızda değil, saplanmışsınız şirke, küfre, Ve lâ entüm a'bidûne mâ a'büd. "Sizin de aklınız başınızda değil, saplanmışsınız şirke, küfre, sizin de benim ibadet ettiğim, âlemlerin Rabbi Mevlâ'ya dönüp, gelip de ibadet edecek bir kafanız yok.sizin de benim ibadet ettiğim, âlemlerin Rabbi Mevlâ'ya dönüp, gelip de ibadet edecek bir kafanız yok. Ve lâ ene âbidümmâ mâ a'bedtüm "İleride ben bu yolumu değiştirecek de değilim. Ve lâ ene âbidümmâ mâ a'bedtüm "İleride ben bu yolumu değiştirecek de değilim. Sonuna kadar sizin taptığınız putlarla mücadelemi vereceğim ve sizin tapındığınızSonuna kadar sizin taptığınız putlarla mücadelemi vereceğim ve sizin tapındığınız o putlara boyun eğmeyeceğim." Ve lâ entüm a'bidûne mâ a'bud.o putlara boyun eğmeyeceğim." Ve lâ entüm a'bidûne mâ a'bud. "Siz de bu inadınızla müşrik olarak devam edeceksiniz, bu iş öyle gidecek." [Le-küm dînüküm veliye dîn."Siz de bu inadınızla müşrik olarak devam edeceksiniz, bu iş öyle gidecek." [Le-küm dînüküm veliye dîn. "Sizin dinizin, inancınız size,] benim dinim, inancım bana…" "Sizin dinizin, inancınız size,] benim dinim, inancım bana…"

Tabii "din" kelimesinin Arapça'da bazı ince mânaları var.Tabii "din" kelimesinin Arapça'da bazı ince mânaları var. Bir, bizim bugün din dediğimiz zaman anladığımız; bir inanç sistemi mânası.Bir, bizim bugün din dediğimiz zaman anladığımız; bir inanç sistemi mânası. Bir de, ceza, mukabele veya mükâfat demek, yani insanın yaptığının karşılığı, karşılık demek.Bir de, ceza, mukabele veya mükâfat demek, yani insanın yaptığının karşılığı, karşılık demek. İyilik yapmışsa iyiliğinin karşılığı, kötülük yapmışsa kötülüğün karşılığı demek, o mânaya da geliyor.İyilik yapmışsa iyiliğinin karşılığı, kötülük yapmışsa kötülüğün karşılığı demek, o mânaya da geliyor. Hatta; Mâliki yevmi'd-dîn. demek, "Din gününün sahibi." demek değildir.Hatta;

Mâliki yevmi'd-dîn. demek, "Din gününün sahibi." demek değildir.
Böyle tercüme edilirse okuyanlar yanlış bir mâna çıkartırlar.Böyle tercüme edilirse okuyanlar yanlış bir mâna çıkartırlar. "İnsanların ettiklerinin kendilerine karşılığının verileceği gün" demek."İnsanların ettiklerinin kendilerine karşılığının verileceği gün" demek. Yani kâfire cezasının, mü'mine mükâfatının verileceği, karşılığın verilme günü demek.Yani kâfire cezasının, mü'mine mükâfatının verileceği, karşılığın verilme günü demek. Mâliki yevmi'd-dîn; "Karşılıkların, bu dünyada ettiklerinin insanlara karşılığının verileceği gün." demek.Mâliki yevmi'd-dîn; "Karşılıkların, bu dünyada ettiklerinin insanlara karşılığının verileceği gün." demek. Burada da o mânaya olması mümkündür, muhtemeldir. Yani; Burada da o mânaya olması mümkündür, muhtemeldir. Yani;

Le-küm dînüküm veliye dîn. "Sizin karşılığınız, bu dünyada ettiğiniz küfürden, saptığınız sapıklıklardan,Le-küm dînüküm veliye dîn. "Sizin karşılığınız, bu dünyada ettiğiniz küfürden, saptığınız sapıklıklardan, yanlışlıklardan, yaptığınız yanlışlıklardan dolayı sizin âhirette göreceğiniz karşılık size;yanlışlıklardan, yaptığınız yanlışlıklardan dolayı sizin âhirette göreceğiniz karşılık size; ettiğinizi bulacaksınız, belanızı bulacaksınız, cezanızı çekeceksiniz ve benim mükâfatım,ettiğinizi bulacaksınız, belanızı bulacaksınız, cezanızı çekeceksiniz ve benim mükâfatım, benim karşılığım da bana. Ben de Allah yolunda sebat etmenin, hak, iman üzere,benim karşılığım da bana. Ben de Allah yolunda sebat etmenin, hak, iman üzere, tevhid akidesi üzere olmanın, Allah indinde mükâfatını göreceğim." tevhid akidesi üzere olmanın, Allah indinde mükâfatını göreceğim."

Ben cennete gireceğim, Makâm-ı Mahmûd'a Mevlam beni yüceltecek, oturtacak en yüksek makama;Ben cennete gireceğim, Makâm-ı Mahmûd'a Mevlam beni yüceltecek, oturtacak en yüksek makama; Allah'ın ikramına, ihsanına, lütfuna, nimetlerine, cennetine, cemâline mazhar olacağım, nâil olacağım;Allah'ın ikramına, ihsanına, lütfuna, nimetlerine, cennetine, cemâline mazhar olacağım, nâil olacağım; siz de ettiğinizin cezasını, belasını bulacaksınız denmiş oluyor. siz de ettiğinizin cezasını, belasını bulacaksınız denmiş oluyor.

İşte bu mânaya sûre neyi ifade etmiş oluyor? İşte bu mânaya sûre neyi ifade etmiş oluyor?

"Yâ Rabbi! Ben yatıyorum şu anda yatağıma, ya uykudan uyanırım ya uyanamam; "Yâ Rabbi! Ben yatıyorum şu anda yatağıma, ya uykudan uyanırım ya uyanamam; ya sen benim canımı alırsın, sabaha innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn öldü diye salâ verilir,ya sen benim canımı alırsın, sabaha innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn öldü diye salâ verilir, ya da uykudan uyanırım, dönerim yine bir gün daha yaşarım, devam eder hayatım. ya da uykudan uyanırım, dönerim yine bir gün daha yaşarım, devam eder hayatım. Amma yâ Rabbi! Ben senin yolundayım, ben sana inanmışım, ben seni seviyorum,Amma yâ Rabbi! Ben senin yolundayım, ben sana inanmışım, ben seni seviyorum, ben senin dinine bağlıyım, ben şirkten, küfürden, nifaktan uzak bir kulum. ben senin dinine bağlıyım, ben şirkten, küfürden, nifaktan uzak bir kulum. Sana imanımı arz ediyorum yatarken yâ Rabbi! Sana imanımı arz ediyorum yatarken yâ Rabbi! Bak, ben senin dinine vefalı, sadakatli bir [kimseyim.]" demiş oluyor müslüman bunu okumakla. Bak, ben senin dinine vefalı, sadakatli bir [kimseyim.]" demiş oluyor müslüman bunu okumakla.

Bu hadîs-i şerîften, bugünkü dersten sonra ne olacak? Bu hadîs-i şerîften, bugünkü dersten sonra ne olacak?

Âdetimiz olacak, yatarken inşaallah bunu okuyarak, imanımızı ifade ederek yatacağız. Âdetimiz olacak, yatarken inşaallah bunu okuyarak, imanımızı ifade ederek yatacağız.

Peygamber Efendimiz'in sözü hatırınızdan hiç çıkmasın. Buyurdu ki; Peygamber Efendimiz'in sözü hatırınızdan hiç çıkmasın. Buyurdu ki;

Umirtü en ukâtile'n nâse hattâ yeşhedû en lâ ilâhe illallâhUmirtü en ukâtile'n nâse hattâ yeşhedû en lâ ilâhe illallâh "İnsanlarla, onlar Allah'ın varlığını, birliğini kabul edinceye kadar,"İnsanlarla, onlar Allah'ın varlığını, birliğini kabul edinceye kadar, lâ ilâhe illallâh sözüne gelinceye kadar, eşhedü en lâ ilâhe illallah deyiplâ ilâhe illallâh sözüne gelinceye kadar, eşhedü en lâ ilâhe illallah deyip kelime-i şehâdet getirinceye kadar ve benim de Allah'ın gönderdiği hak peygamber olduğumukelime-i şehâdet getirinceye kadar ve benim de Allah'ın gönderdiği hak peygamber olduğumu tasdik edinceye kadar mücadele etmeye kararlıyım.tasdik edinceye kadar mücadele etmeye kararlıyım. Mücadelemi, savaşımı, uğraşımı devam ettireceğim." demiş bulunuyor Peygamber Efendimiz. Mücadelemi, savaşımı, uğraşımı devam ettireceğim." demiş bulunuyor Peygamber Efendimiz.

Bizim de en çok dikkat etmemiz gereken husus imanın işte bu noktasıdır.Bizim de en çok dikkat etmemiz gereken husus imanın işte bu noktasıdır. O hakikî imana, tahkîki imana, zaten insanı en sağlam şekilde ulaştıran tasavvuftur, zikir yoludur,O hakikî imana, tahkîki imana, zaten insanı en sağlam şekilde ulaştıran tasavvuftur, zikir yoludur, mârifetullah yoludur, takvâ yoludur, o inançta sapasağlam olacağız. Yani; mârifetullah yoludur, takvâ yoludur, o inançta sapasağlam olacağız. Yani;

Eğer beni öldüreler, Külüm göğe savuralar. dediği gibi Yunus Emre'nin;Eğer beni öldüreler,

Külüm göğe savuralar.

dediği gibi Yunus Emre'nin;
öldürseler, assalar, kesseler, hapsetseler, vursalar, kırsalar, itseler, ne yapsalar, ne diyeceğiz?öldürseler, assalar, kesseler, hapsetseler, vursalar, kırsalar, itseler, ne yapsalar, ne diyeceğiz? Lâ ilâhe illallah diyeceğiz. Bilâl-i Habeşi ne diyordu? Lâ ilâhe illallah diyeceğiz.

Bilâl-i Habeşi ne diyordu?

Köleydi, sahibi zulmediyordu, baskı, işkence yapıyordu, ateş yakıyor dağlıyordu,vesaire... Köleydi, sahibi zulmediyordu, baskı, işkence yapıyordu, ateş yakıyor dağlıyordu,vesaire...

Ne diyordu? Ehad, ehad, ehad!.. Ne diyordu?

Ehad, ehad, ehad!..

Yani, "Dininden dön, bırak şu İslâm'ı!" diyorlardı baskı ederek. O da diyordu ki; Yani, "Dininden dön, bırak şu İslâm'ı!" diyorlardı baskı ederek. O da diyordu ki;

Ehad, ehad, ehad; "Bir tek, Mevlam bir tane, şerîki, nazîri yok, ehad.." diye söylüyordu. Ehad, ehad, ehad; "Bir tek, Mevlam bir tane, şerîki, nazîri yok, ehad.." diye söylüyordu.

Biz de o iman ve o bağlılık ve o vefâ ve o sadâkat üzere olmalıyız.Biz de o iman ve o bağlılık ve o vefâ ve o sadâkat üzere olmalıyız. İmanımızı hiçbir şeye feda, kurban etmemeliyiz. tâviz vermemeliyiz. İmanımızı hiçbir şeye feda, kurban etmemeliyiz. tâviz vermemeliyiz. Allahu Teâlâ hazretlerinin yolundan dönmemeliyiz. Allahu Teâlâ hazretlerinin yolundan dönmemeliyiz.

Allah razı olsun, babam ben Ankara'ya, ilâhiyat fakültesininAllah razı olsun, babam ben Ankara'ya, ilâhiyat fakültesinin asistanı olarak imtihanı kazanıp da gideceğim zaman dedi ki; asistanı olarak imtihanı kazanıp da gideceğim zaman dedi ki;

"Evladım, git, tamam, ilâhiyat fakültesinde başla hocalık vazifesine amma dinine"Evladım, git, tamam, ilâhiyat fakültesinde başla hocalık vazifesine amma dinine bir yerden bir baskı olursa tâviz verme, dön gel, biz sana bakarız. bir yerden bir baskı olursa tâviz verme, dön gel, biz sana bakarız. Yani maaş için, mevki için, makam için, rütbe için, doçent olacağım, profesör olacağım,Yani maaş için, mevki için, makam için, rütbe için, doçent olacağım, profesör olacağım, bilmem ne diye kimseye boyun eğme." dedi. [Boyun] eğmememiz lazım. bilmem ne diye kimseye boyun eğme." dedi.

[Boyun] eğmememiz lazım.
Çünkü rızkı Allah veriyor. Rızkı Ali, Veli, şu daire bu daire vermiyor.Çünkü rızkı Allah veriyor. Rızkı Ali, Veli, şu daire bu daire vermiyor. İlle bir yerde durmak mecburiyeti de yok! İnsanın imanını en iyi yaşayabileceği, İlle bir yerde durmak mecburiyeti de yok! İnsanın imanını en iyi yaşayabileceği, İslâm'ı en iyi uygulayabileceği, dinini selamette tutabileceği, İslâm'ı en iyi uygulayabileceği, dinini selamette tutabileceği, çoluk çocuğunun imanını koruyabileceği yere hicret etmesi de farzdır.çoluk çocuğunun imanını koruyabileceği yere hicret etmesi de farzdır. Baktın ki dünyanın bir yerinde İslâm mümkün olmuyor, mümkün değil;Baktın ki dünyanın bir yerinde İslâm mümkün olmuyor, mümkün değil; namaz kıldırtmıyorlar, oruç tutturtmuyorlar, ibadet ettirtmiyorlar; her şeyi bırakıp, kalkıp gider insan. namaz kıldırtmıyorlar, oruç tutturtmuyorlar, ibadet ettirtmiyorlar; her şeyi bırakıp, kalkıp gider insan.

Nereye gider? İmanını yaşayabileceği yere gider. Sâlimen, ibadetlerini yapabileceği yere gider. Nereye gider?

İmanını yaşayabileceği yere gider. Sâlimen, ibadetlerini yapabileceği yere gider.

Hocam şimdi nereye gidelim? Baba, dede diyarı, benim yurdum, şimdi burada ben ne yapayım? Hocam şimdi nereye gidelim? Baba, dede diyarı, benim yurdum, şimdi burada ben ne yapayım?

Ha, burada da ben imanımı sonuna kadar korurum, çiğnetmem, kimseye yan baktırtmamHa, burada da ben imanımı sonuna kadar korurum, çiğnetmem, kimseye yan baktırtmam ve başıma birtakım püsküllü belaları takmam diyebilmemiz ve haklarımızı koruyabilmemiz lazım. ve başıma birtakım püsküllü belaları takmam diyebilmemiz ve haklarımızı koruyabilmemiz lazım.

Türkiye'de ve dünyada en mazlum ve en mağdur insanlar müslümanlardır.Türkiye'de ve dünyada en mazlum ve en mağdur insanlar müslümanlardır. Ne işçiler, ne fakirler, ne bilmem şurası burası… Dünyanın en mağdur insanları bugün müslümanlardır. Ne işçiler, ne fakirler, ne bilmem şurası burası… Dünyanın en mağdur insanları bugün müslümanlardır.

Neden? Kâfirler Müslümanlığı boğmak istiyorlar. Yurîdûne li-yutfiû nûrallâhi.Neden?

Kâfirler Müslümanlığı boğmak istiyorlar.

Yurîdûne li-yutfiû nûrallâhi.
"Allah'ın nurunu, yaktığı iman nurunu söndürmek istiyor." Onun için müslümana saldırıyorlar."Allah'ın nurunu, yaktığı iman nurunu söndürmek istiyor." Onun için müslümana saldırıyorlar. Müslümana İslâm diyarında bile rahat vermek istemiyorlar.Müslümana İslâm diyarında bile rahat vermek istemiyorlar. Fener Patrikhanesi ayrı bir devlet olmak için oraya buraya gidiyor ve öbür taraf daFener Patrikhanesi ayrı bir devlet olmak için oraya buraya gidiyor ve öbür taraf da onu bir devlet başkanıymış gibi karşılıyor. Ama biz de ne hocaya, ne hacıya, ne diyanete,onu bir devlet başkanıymış gibi karşılıyor. Ama biz de ne hocaya, ne hacıya, ne diyanete, ne Diyanet İşleri başkanlığına, ne Kur'ân-ı Kerîm'e, ne imana böyle bir hürmet gösterilmiyor. ne Diyanet İşleri başkanlığına, ne Kur'ân-ı Kerîm'e, ne imana böyle bir hürmet gösterilmiyor. Onlar bizim memleketimizde azınlık, biz bu memleketin sahibiyiz,Onlar bizim memleketimizde azınlık, biz bu memleketin sahibiyiz, tam aksi olması lazım işlerin; öyle olmuyor! Başörtüsüne müdahale, saldırma, sataşma...tam aksi olması lazım işlerin; öyle olmuyor!

Başörtüsüne müdahale, saldırma, sataşma...
Hastaneye gidiyorsun, başhekim "çıkart başını" diyor.Hastaneye gidiyorsun, başhekim "çıkart başını" diyor. Müslümansın, sakallısın, şalvarlısın, bilmem nesin, mütedeyyinsin, namaz kılıyorsun diyeMüslümansın, sakallısın, şalvarlısın, bilmem nesin, mütedeyyinsin, namaz kılıyorsun diye itilmek, kakılmak isteniyorsun. Öyle bir şey yapmaya kimsenin hakkı yok.itilmek, kakılmak isteniyorsun. Öyle bir şey yapmaya kimsenin hakkı yok. Ve öyle yapıyorlar diye de bizim dinimizi imanımızı bırakacağımız yok! Ve öyle yapıyorlar diye de bizim dinimizi imanımızı bırakacağımız yok!

Biz bu dünyaya bir imtihan vermek için gönderilmişiz, bu imtihanın en can alıcı sorusunun cevabı:Biz bu dünyaya bir imtihan vermek için gönderilmişiz, bu imtihanın en can alıcı sorusunun cevabı: Lâ ilâhe illallah muhammedü'r-resûlullah. Lâ ilâhe illallah muhammedü'r-resûlullah. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhû ve rasûluhû. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhû ve rasûluhû. Hem bunu söyleyeceğiz hem bu kelimeyi yücelteceğiz yükselteceğiz, hor bırakmayacağız,Hem bunu söyleyeceğiz hem bu kelimeyi yücelteceğiz yükselteceğiz, hor bırakmayacağız, ayakaltında bırakmayacağız, lâ ilâhe illallah bayrağını çamura düşürtmeyeceğiz, ayakaltında bırakmayacağız, lâ ilâhe illallah bayrağını çamura düşürtmeyeceğiz, surdan aşağı indirtmeyeceğiz. İndirmemek için çalışacağız; asıl vazifemiz o.surdan aşağı indirtmeyeceğiz. İndirmemek için çalışacağız; asıl vazifemiz o. Dedelerimizin de asıl vazifesi oydu, bizim de asıl vazifemiz o. Dedelerimizin de asıl vazifesi oydu, bizim de asıl vazifemiz o.

Neymiş; doktorluk, mühendislik, veterinerlik, vesaire vesaire...Neymiş; doktorluk, mühendislik, veterinerlik, vesaire vesaire... Hayır, ben her şeyden önce Allah'ın dinine hizmet eden bir hizmetçiyim. Hayır, ben her şeyden önce Allah'ın dinine hizmet eden bir hizmetçiyim. Allah'ın dininin yardımcısı bir Allah'ın kuluyum diyeceğizAllah'ın dininin yardımcısı bir Allah'ın kuluyum diyeceğiz ve öyle ona var gücümüzle ağırlık vereceğiz, çalışacağız. ve öyle ona var gücümüzle ağırlık vereceğiz, çalışacağız. Çocuklarımızı böyle yetiştirmeye gayret edeceğiz. Evimizi buna göre düzenlemeye çalışacağız. Çocuklarımızı böyle yetiştirmeye gayret edeceğiz. Evimizi buna göre düzenlemeye çalışacağız.

Müslüman gençlerin kaldığı yurtları var. Yurtlarında televizyon var;Müslüman gençlerin kaldığı yurtları var. Yurtlarında televizyon var; film seyrederler, futbol seyrederler, program seyrederler. Olmaz! film seyrederler, futbol seyrederler, program seyrederler. Olmaz! Nerede günah var; kaçacağız, kapatacağız. Nerede sevap var; oraya gideceğiz. Nerede günah var; kaçacağız, kapatacağız. Nerede sevap var; oraya gideceğiz. Günah olan bir şeyi bırakacağız. Şeytana da nefsimize de tâviz vermeyeceğiz. Günah olan bir şeyi bırakacağız. Şeytana da nefsimize de tâviz vermeyeceğiz.

En büyük düşmanımız kimmiş? A'dâ aduvvüke nefsüke. Kendi nefsimizmiş. Peygamber Efendimiz bildiriyor. En büyük düşmanımız kimmiş?

A'dâ aduvvüke nefsüke. Kendi nefsimizmiş. Peygamber Efendimiz bildiriyor.

O halde ne yapacağız? Kendi nefsimize tâviz, yüz vermeyeceğiz. "Kalk bakalım, kıl namazı!" O halde ne yapacağız?

Kendi nefsimize tâviz, yüz vermeyeceğiz. "Kalk bakalım, kıl namazı!"

Evrad okumak zor geliyor. Evrad okumak çok sevap.Evrad okumak zor geliyor.

Evrad okumak çok sevap.
Bir hac ve umre sevabı var sabah namazından sonra oturup da işrak vaktine kadar ihyâ ederse vakti. Bir hac ve umre sevabı var sabah namazından sonra oturup da işrak vaktine kadar ihyâ ederse vakti.

"Canım istemiyor, uykum var.." bilmem ne. Ez nefsin başını. "Çal kalb-i nefse seyf-i celâli.""Canım istemiyor, uykum var.." bilmem ne.

Ez nefsin başını. "Çal kalb-i nefse seyf-i celâli."
Lâ ilâhe illallâh kılıcını indir kafasına.Lâ ilâhe illallâh kılıcını indir kafasına. Vur, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah de, müslüman olsun nefsin. Vur, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah de, müslüman olsun nefsin.

Mü'min insanın içinde kâfir nefis, azgın nefis yakışır mı? En mühim işimiz nefsi ıslah etmek.Mü'min insanın içinde kâfir nefis, azgın nefis yakışır mı?

En mühim işimiz nefsi ıslah etmek.
Onun için İslâmî ekollerin, yolların en doğrusu nefsi ıslah yolu olan tasavvuftur. Onun için İslâmî ekollerin, yolların en doğrusu nefsi ıslah yolu olan tasavvuftur. Önüne gelen tasavvufa sataşıyor.Önüne gelen tasavvufa sataşıyor. Vehhabisi tasavvufa sataşıyor, radikali tasavvufa sataşıyor, bilmem kimi…Vehhabisi tasavvufa sataşıyor, radikali tasavvufa sataşıyor, bilmem kimi… Nedir -bu alıp veremediğiniz İslâm'dan, takvadan, nefis terbiyesinden, tasavvuftan,Nedir -bu alıp veremediğiniz İslâm'dan, takvadan, nefis terbiyesinden, tasavvuftan, güzel ahlâka sahip olmaktan? .. güzel ahlâka sahip olmaktan? ..

Efendim, "Tasavvufsuz insan cennete girermiş ama imansız giremezmiş." Doğru bir söz değil. Efendim, "Tasavvufsuz insan cennete girermiş ama imansız giremezmiş."

Doğru bir söz değil.

Tasavvuf niçin? Nefsi terbiye etmek için. Tasavvuf niçin?

Nefsi terbiye etmek için.

Allah, "Nefsi terbiye eden felah bulacak, nefsi terbiye edemeyen helâk olacak." demiyor mu? Allah, "Nefsi terbiye eden felah bulacak, nefsi terbiye edemeyen helâk olacak." demiyor mu?

Kad efleha men zekkâha ve kad hâbe men dessâhâ.Kad efleha men zekkâha ve kad hâbe men dessâhâ. Buyur, işte senin sözünün yanlışlığına âyet-i kerîmeden delil. Buyur, işte senin sözünün yanlışlığına âyet-i kerîmeden delil.

Nefsi ıslah edeceksin, nefsin müslüman olmayınca olmaz. Bütün âlimler bunu söylemiş. Nefsi ıslah edeceksin, nefsin müslüman olmayınca olmaz. Bütün âlimler bunu söylemiş.

Şişenin içine pisliği, içkiyi koysan, dışını yıkasan şişe temiz olur mu? Olmaz. Şişenin içine pisliği, içkiyi koysan, dışını yıkasan şişe temiz olur mu?

Olmaz.

Bir kuyunun içine bir murdar damlasa suyunu pisletmez mi? Pisletir. Bir kuyunun içine bir murdar damlasa suyunu pisletmez mi?

Pisletir.

Ahlâkı güzelleştireceksin, nefsini müslüman edeceksin, nefsi terbiye edeceksin.Ahlâkı güzelleştireceksin, nefsini müslüman edeceksin, nefsi terbiye edeceksin. Sonra, marifetullaha ermeden olmaz. Tahkîki iman ne demek? Marifetullaha ermek demektir. Sonra, marifetullaha ermeden olmaz.

Tahkîki iman ne demek?

Marifetullaha ermek demektir.

Marifetullaha ermenin yolu nedir? Takvâ yoludur, takvâdır.Marifetullaha ermenin yolu nedir?

Takvâ yoludur, takvâdır.
Hem sen takvâ yolunu reddet, tasavvufu reddet, hem de tahkikî imana ulaşacağım de.Hem sen takvâ yolunu reddet, tasavvufu reddet, hem de tahkikî imana ulaşacağım de. Hava alırsın, hiçbir şey yapamazsın. Sapıtmış olursun. Onun için aklımızı başımıza toplayacağız. Hava alırsın, hiçbir şey yapamazsın. Sapıtmış olursun. Onun için aklımızı başımıza toplayacağız.

Bizim işimiz Allah'ın rızâsını kazanmaktır. Ne güzel söylemişiz, ne güzel baş tacı etmişiz:Bizim işimiz Allah'ın rızâsını kazanmaktır. Ne güzel söylemişiz, ne güzel baş tacı etmişiz: İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî.İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. "Yâ Rabbi! Benim maksudum sensin, ben seni istiyorum yâ Rabbi, rızanı istiyorum yâ Rabbi,"Yâ Rabbi! Benim maksudum sensin, ben seni istiyorum yâ Rabbi, rızanı istiyorum yâ Rabbi, rızanı kazanmak istiyorum." Ne güzel söylemiş Yunus: "İsterse beni öldürsünler, isterse tenimi yaksınlar,rızanı kazanmak istiyorum." Ne güzel söylemiş Yunus: "İsterse beni öldürsünler, isterse tenimi yaksınlar, kül etsinler, kavursunlar, küllerini havada savursunlar, yine ben seni istiyorum." diyor. kül etsinler, kavursunlar, küllerini havada savursunlar, yine ben seni istiyorum." diyor.

Bu yol yanlış yol mu? Kim diyebilir bu yol yanlış yol diye? Ne hakla diyebilir?Bu yol yanlış yol mu? Kim diyebilir bu yol yanlış yol diye? Ne hakla diyebilir? Hele İslâm namına nasıl der? Adam radikal müslümanmış, konferans veriyor, tasavvufa çatıyor. Hele İslâm namına nasıl der?

Adam radikal müslümanmış, konferans veriyor, tasavvufa çatıyor.

Allah akıl fikir versin, Allah ıslah eylesin. Allah akıl fikir versin, Allah ıslah eylesin.

Yani İmam Gazzâliler İslâm'ı anlamamış da bu anlamış. Hadisçiler anlamamış da bu anlamış.Yani İmam Gazzâliler İslâm'ı anlamamış da bu anlamış. Hadisçiler anlamamış da bu anlamış. Sen hadisçilerin tırnağı olamazsın, sen dinini hadisçilerden öğreneceksin. Bak, hadis okuyoruz. Sen hadisçilerin tırnağı olamazsın, sen dinini hadisçilerden öğreneceksin. Bak, hadis okuyoruz. Hadisi, tasavvufu, nefis terbiyesini reddet, ondan sonra müslümanım diye ortada gez dolaş. Hadisi, tasavvufu, nefis terbiyesini reddet, ondan sonra müslümanım diye ortada gez dolaş.

Sayfanın 13. hadîs-i şerîfi. Niye söylüyoruz? Sayfanın 13. hadîs-i şerîfi.

Niye söylüyoruz?

Kaynağına bakın, metnini öğrenin, ezberleyin, hatırınızda kalsın, söyleyin başkasına.Kaynağına bakın, metnini öğrenin, ezberleyin, hatırınızda kalsın, söyleyin başkasına. Dininizi bilin, anlatın, yumuşak yumuşak, tatlı tatlı anlatın, insanları doğru yola çekin. Dininizi bilin, anlatın, yumuşak yumuşak, tatlı tatlı anlatın, insanları doğru yola çekin.

Bu kadar sahabe olsaydı Türkiye'de, ne olurdu Türkiye? Tepeden tırnağa müslüman olurdu. Bu kadar sahabe olsaydı Türkiye'de, ne olurdu Türkiye?

Tepeden tırnağa müslüman olurdu.

İslâm için niye sahabe gibi çalışmıyoruz? Çünkü Müslümanlığımız sahabe Müslümanlığı değil,İslâm için niye sahabe gibi çalışmıyoruz?

Çünkü Müslümanlığımız sahabe Müslümanlığı değil,
zamane Müslümanlığı, tâviz Müslümanlığı; oradan tâviz, buradan tâviz, kıyafetten tâviz,zamane Müslümanlığı, tâviz Müslümanlığı; oradan tâviz, buradan tâviz, kıyafetten tâviz, traştan tâviz, yemekten tâviz, selamlaşmadan tâviz, evde tâviz, traştan tâviz, yemekten tâviz, selamlaşmadan tâviz, evde tâviz, çarşıda tâviz, ticarette tâviz, tâviz, tâviz.. çarşıda tâviz, ticarette tâviz, tâviz, tâviz.. Yani fedakârlık, yani dininden harcama, dininden vazgeçme, küçük küçük küçük…Yani fedakârlık, yani dininden harcama, dininden vazgeçme, küçük küçük küçük… E birikince büyük oluyor, büyük bir tâviz oluyor. Çıkıyor ortaya bir acayip Müslümanlık! E birikince büyük oluyor, büyük bir tâviz oluyor. Çıkıyor ortaya bir acayip Müslümanlık!

Nasıl Müslüman? Fötr şapkalı müslüman, kravatlı müslüman,Nasıl Müslüman?

Fötr şapkalı müslüman, kravatlı müslüman,
bankadan fâiz alıp yiyen müslüman, birayı höpürdetip de yine kendini müslüman sanan müslüman, bankadan fâiz alıp yiyen müslüman, birayı höpürdetip de yine kendini müslüman sanan müslüman, öyle saçma şey mi olur ya! İçki haram, bitti… Cumayı kılmayan müslüman! öyle saçma şey mi olur ya! İçki haram, bitti… Cumayı kılmayan müslüman!

Yâ eyyühellezîne âmenû izâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumu'ati fe-s'av ilâ zikrillah.Yâ eyyühellezîne âmenû izâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumu'ati fe-s'av ilâ zikrillah. Ya bu kadarcık karıncanın kafası kadar bir kafan yok mu, şu kadarcık,Ya bu kadarcık karıncanın kafası kadar bir kafan yok mu, şu kadarcık, bir toplu iğne başı kadar aklın yok mu? Allah emrediyor;bir toplu iğne başı kadar aklın yok mu? Allah emrediyor; "Cuma namazına nidâ olunduğu zaman gel namaza." Niye kılmıyorsun? "Cuma namazına nidâ olunduğu zaman gel namaza."

Niye kılmıyorsun?

Hık da mık da, bilmem ne… Bırak tâvizleri yâ… Çok hoşuma gidiyor.Hık da mık da, bilmem ne…

Bırak tâvizleri yâ…

Çok hoşuma gidiyor.
"Yâ" deyince aklıma geldi de. Eskiden bir adam vardı burada yaşamış;"Yâ" deyince aklıma geldi de. Eskiden bir adam vardı burada yaşamış; on parmağında on tane yüzük, saçları bukleli, yanağı dolgun, bilmem ne...on parmağında on tane yüzük, saçları bukleli, yanağı dolgun, bilmem ne... Ama İslâm'a bağlılığı zayıf. İslâmî inançlarında kusur olan bir kimse.Ama İslâm'a bağlılığı zayıf. İslâmî inançlarında kusur olan bir kimse. Cuma günü konuşma yapıyormuş, öğlen vaktinden ikindi vaktine, Cuma günü konuşma yapıyormuş, öğlen vaktinden ikindi vaktine, ikindi geçiyormuş bilmem nereye, bilmem nereye. E ne oldu namaz? Ne oldu bilmem ne? ikindi geçiyormuş bilmem nereye, bilmem nereye.

E ne oldu namaz? Ne oldu bilmem ne?

"Geçerse geçsin." Öyle şey olur mu? Namaz "geçerse geçsin" olur mu?"Geçerse geçsin."

Öyle şey olur mu? Namaz "geçerse geçsin" olur mu?
Hem vaaz için namaz geçirmek olur mu? Öyle şey, öyle saçma şey mi var! Hem vaaz için namaz geçirmek olur mu? Öyle şey, öyle saçma şey mi var!

Birisi böyle oturmuş vaaza, gözümün önüne geliyor adamcağız. Çok hoşuma gidiyor.Birisi böyle oturmuş vaaza, gözümün önüne geliyor adamcağız. Çok hoşuma gidiyor. Çağırmışlar, demişler ki, işte çok güzel vaaz veriyor bir insan… Muhterem kardeşlerim! Çağırmışlar, demişler ki, işte çok güzel vaaz veriyor bir insan…

Muhterem kardeşlerim!

Vaazın güzel olması da mühim değil. Doğruyu söylemek mühim.Vaazın güzel olması da mühim değil. Doğruyu söylemek mühim. Bazen bir hacı nine sana bir vâizden, bir bilmem kimden çok daha güzel, doğru sözü söyler.Bazen bir hacı nine sana bir vâizden, bir bilmem kimden çok daha güzel, doğru sözü söyler. Bazen bir arkadaşın acı acı, çok daha güzel konuşur. Sen doğru sözü anla, uy. Mühim olan o.Bazen bir arkadaşın acı acı, çok daha güzel konuşur. Sen doğru sözü anla, uy. Mühim olan o. Sözün tatlılığı, edebiyatı mühim değil. Efendimiz edebiyatı sevmemiş.Sözün tatlılığı, edebiyatı mühim değil. Efendimiz edebiyatı sevmemiş. Laf edebiyatı yapanları, edebiyat yapacağım diye lafı uzatanları sevmemiş.Laf edebiyatı yapanları, edebiyat yapacağım diye lafı uzatanları sevmemiş. Efendimiz'in ana şeyi [prensibi] lafı dobra dobra söylemek, açıkça söylemek. Efendimiz'in ana şeyi [prensibi] lafı dobra dobra söylemek, açıkça söylemek.

[Vaaz dinlemeye gelen kişi] bakmış namaz vakti geçiyor, konuşma devam ediyor. Böyle kalabalığın içinde; [Vaaz dinlemeye gelen kişi] bakmış namaz vakti geçiyor, konuşma devam ediyor. Böyle kalabalığın içinde;

"Yahu, namaz vakti geçiyor." demiş. Hemen eteğinden tutmuşlar. "Yahu, namaz vakti geçiyor." demiş. Hemen eteğinden tutmuşlar.

"Sus, otur! Bilmem ne.. Namazın kazası var ama sohbetin kazası yok…" "Sus, otur! Bilmem ne.. Namazın kazası var ama sohbetin kazası yok…"

"Çekilin yâ!" demiş, "Bırak be! Bırak yâ!" demiş, "açıl önümden biraz!" demiş."Çekilin yâ!" demiş, "Bırak be! Bırak yâ!" demiş, "açıl önümden biraz!" demiş. Allahu ekber, durmuş namaza. Öyle hoşuma gidiyor ki.Allahu ekber, durmuş namaza. Öyle hoşuma gidiyor ki. Olur mu öyle, köylü dayı ama kandıramazsın işte. Tamam, öyle lafla edebiyatla kanmaz.Olur mu öyle, köylü dayı ama kandıramazsın işte. Tamam, öyle lafla edebiyatla kanmaz. Namaz farz, namazın vakti geçmeyecek. "Bırak yâ!" demiş, "çekil önümden!" demiş, Namaz farz, namazın vakti geçmeyecek. "Bırak yâ!" demiş, "çekil önümden!" demiş, Allahu ekber, namaza durmuş. Nice laflar söylüyorlar; Allahu ekber, namaza durmuş. Nice laflar söylüyorlar;

"Bizim abdestimiz alındı, bizim namazımız kılındı…" Her koyun kendi bacağından asılacak. "Bizim abdestimiz alındı, bizim namazımız kılındı…"

Her koyun kendi bacağından asılacak.
Hz. Ali'nin, onun bunun namazı kılması mümkün olur mu?Hz. Ali'nin, onun bunun namazı kılması mümkün olur mu? Hz. Ali Efendimiz namazlarını kılmış, onun için bunlar namaz kılmıyorlarmış.Hz. Ali Efendimiz namazlarını kılmış, onun için bunlar namaz kılmıyorlarmış. Niye kılsın senin namazını yâ! Herkesin ibadeti kendisine! Sonra bu kadar milyon, milyar insan,Niye kılsın senin namazını yâ! Herkesin ibadeti kendisine! Sonra bu kadar milyon, milyar insan, hangi namazda onların namazını kılacak Hz. Ali Efendimiz? hangi namazda onların namazını kılacak Hz. Ali Efendimiz?

Sonra, seni seviyor, senin namazını kıldı da, kendi çocuklarının sevmiyordu da namazını kılmadı daSonra, seni seviyor, senin namazını kıldı da, kendi çocuklarının sevmiyordu da namazını kılmadı da onun için mi İmam Câfer-i Sâdık Efendimiz namaz kılıyordu,onun için mi İmam Câfer-i Sâdık Efendimiz namaz kılıyordu, Peygamber Efendimiz'in evlatları namaz kılıyordu? Demek ki yolun yanlış.Peygamber Efendimiz'in evlatları namaz kılıyordu? Demek ki yolun yanlış. Yolun yanlışlığını şıp diye anlayacaksın. Nereden anlayacaksın? Yolun yanlışlığını şıp diye anlayacaksın.

Nereden anlayacaksın?

Ha, Kur'an'a uymuyor. Ha, benim [öğrendiğim] şeylere uymuyor.Ha, Kur'an'a uymuyor. Ha, benim [öğrendiğim] şeylere uymuyor. "Çekil yâ!" diyeceksin, öyle şey olur mu? Açık... Efendim, işte bilmem "İslâm'da örtü yok." "Çekil yâ!" diyeceksin, öyle şey olur mu? Açık...

Efendim, işte bilmem "İslâm'da örtü yok."

Çekil yâ! Önümde durma, örtü yokmu! Çekil! Yok efendim, şu helalmiş, bu helalmiş..." Çekil yâ! Önümde durma, örtü yokmu! Çekil!

Yok efendim, şu helalmiş, bu helalmiş..."

Çekil yâ! Yolumda durma yâ, yolumu ne engelliyorsun, cennete giden yoluma niye engel oluyorsun?Çekil yâ! Yolumda durma yâ, yolumu ne engelliyorsun, cennete giden yoluma niye engel oluyorsun? Tekerime niye taş koyuyorsun? Çekil kenara, nereye gidersen devril git. Tekerime niye taş koyuyorsun? Çekil kenara, nereye gidersen devril git.

Allah'ın dini aşikârdır, gizli kapaklı bir şey yok.Allah'ın dini aşikârdır, gizli kapaklı bir şey yok. Hepimiz biliyoruz, Allah'ın dininin bilinmeyen tarafı yok ki, farzlar belli.Hepimiz biliyoruz, Allah'ın dininin bilinmeyen tarafı yok ki, farzlar belli. Peygamber Efendimiz buyuruyor; el-Halâlü beyyinün ve'l-harâmü beyyinün.Peygamber Efendimiz buyuruyor;

el-Halâlü beyyinün ve'l-harâmü beyyinün.
"Haram da belli, helal de belli." Ne var yani! Şüpheliden de kaçacaksın."Haram da belli, helal de belli." Ne var yani! Şüpheliden de kaçacaksın. Güncel bir mesele olur da aklın biraz karıştı da, haram mı helal mi anlayamadı mı, kaç, şüpheliye girme.Güncel bir mesele olur da aklın biraz karıştı da, haram mı helal mi anlayamadı mı, kaç, şüpheliye girme. Ama haram belli, helal belli. Millet haramları yaptırtmaya çalışıyor… Ama haram belli, helal belli. Millet haramları yaptırtmaya çalışıyor…

Namazı bırakmak haram değil mi? Namazı bıraktırıyor. Örtünmek farz değil mi? Farzı bıraktırıyor. Namazı bırakmak haram değil mi?

Namazı bıraktırıyor.

Örtünmek farz değil mi?

Farzı bıraktırıyor.

İçki haram değil mi? İçki içiyor, içeriz diyor. İçki içermiş aşkullah açılsın diye gönlünde..İçki haram değil mi?

İçki içiyor, içeriz diyor. İçki içermiş aşkullah açılsın diye gönlünde..
Bir tek atacak, aşkullah muhabbetullah… Öyle şey olur mu yâ! Çekil yâ, yolumdan çekilin be!Bir tek atacak, aşkullah muhabbetullah…

Öyle şey olur mu yâ! Çekil yâ, yolumdan çekilin be!
Ne biçim adamlarsınız yâ, ne kadar sakat kafanız var! Ne biçim adamlarsınız yâ, ne kadar sakat kafanız var!

Efendim medeniyet, kültür, hoşgörü, moşgörü… Doldur çuvala, at çöplüğe.Efendim medeniyet, kültür, hoşgörü, moşgörü…

Doldur çuvala, at çöplüğe.
Siyah poşete doldur, at. Öyle hoşgörü mü olur? Allah'a isyanla hoşgörü mü olur? Siyah poşete doldur, at. Öyle hoşgörü mü olur? Allah'a isyanla hoşgörü mü olur?

Allah'ın emrini bileceğiz. Biz yeniden din koymaya selahiyetli miyiz?Allah'ın emrini bileceğiz. Biz yeniden din koymaya selahiyetli miyiz? Allah ne emrettiyse onu tatbik edeceğiz; helalleri işleyeceğiz, haramları terk edeceğiz;Allah ne emrettiyse onu tatbik edeceğiz; helalleri işleyeceğiz, haramları terk edeceğiz; farzları tutacağız, Allah'ın yolunca yürüyeceğiz. Bu kadar basit! "E canım, Allah'ın farzları nerede?" farzları tutacağız, Allah'ın yolunca yürüyeceğiz. Bu kadar basit!

"E canım, Allah'ın farzları nerede?"

Oku Kur'ân-ı Kerîm'i, Allah'ın resûlünü, hadîs-i şerifini dinle. Bu kadar basit.Oku Kur'ân-ı Kerîm'i, Allah'ın resûlünü, hadîs-i şerifini dinle. Bu kadar basit. Allah'ın resûlünü kabul etmiyorsan zaten müslüman değilsin.Allah'ın resûlünü kabul etmiyorsan zaten müslüman değilsin. Resûlullah'ı kabul etmiyorsan zaten müslüman değilsin.Resûlullah'ı kabul etmiyorsan zaten müslüman değilsin. Kur'an'ı kabul etmiyorsan, be adam zaten müslüman değilsin.Kur'an'ı kabul etmiyorsan, be adam zaten müslüman değilsin. Evet, sana da verilecek cevabımız var; Kur'an'ın gerçek Allah kelâmı olduğunu sana ispat ederiz biz,Evet, sana da verilecek cevabımız var; Kur'an'ın gerçek Allah kelâmı olduğunu sana ispat ederiz biz, Resûlullah'ın Allah'ın hak resûlü olduğunu sana ispat ederiz. Resûlullah'ın Allah'ın hak resûlü olduğunu sana ispat ederiz. Ama şu anda sen kâfirsin, bu hakikati şu anda anlayabilmiş bir idrakin olmadığı için,Ama şu anda sen kâfirsin, bu hakikati şu anda anlayabilmiş bir idrakin olmadığı için, ister Amerikalı ol, ister Avrupalı ol, ister papaz ol, ister aydın ol, ister devrimbaz ol,ister Amerikalı ol, ister Avrupalı ol, ister papaz ol, ister aydın ol, ister devrimbaz ol, ister düzenbaz ol, ne olursan ol… Yani anlayamamışsın... ister düzenbaz ol, ne olursan ol… Yani anlayamamışsın...

Sayfanın 13. hadisi, dersimizin ikinci hadîs-i şerîfi. Sayfanın 13. hadisi, dersimizin ikinci hadîs-i şerîfi.

İkra'l-kur'âne bi'l fe-innehû nezele bi'l-hazn. İkra'l-kur'âne bi'l fe-innehû nezele bi'l-hazn.

"Kur'ân-ı Kerîm'i hüzünle okuyun çünkü o hüzünle indi." buyuruyor, Peygamber Efendimiz. "Kur'ân-ı Kerîm'i hüzünle okuyun çünkü o hüzünle indi." buyuruyor, Peygamber Efendimiz.

Lâ tefrah innallahe lâ yuhibbu'l-ferihîn. buyuruyor.Lâ tefrah innallahe lâ yuhibbu'l-ferihîn. buyuruyor. Kârun, öyle zengin, parası var, hazineleri var, bilmem neleri var, kavminin karşısına çıkmış,Kârun, öyle zengin, parası var, hazineleri var, bilmem neleri var, kavminin karşısına çıkmış, debdebe, saltanat, zenginlik, ziynet, süs, ihtişam vesaire... Lâ tefrah.debdebe, saltanat, zenginlik, ziynet, süs, ihtişam vesaire... Lâ tefrah. "Öyle bu kadar ferahlanma, Allah böyle ferahlananları sevmez." buyuruyor âyet-i kerîme. "Öyle bu kadar ferahlanma, Allah böyle ferahlananları sevmez." buyuruyor âyet-i kerîme.

Ha, nasıl olacak? Nasıl olacak Yunus söyledi sana. İlahisini dinliyorsun, anlamıyorsun. Ha, nasıl olacak?

Nasıl olacak Yunus söyledi sana. İlahisini dinliyorsun, anlamıyorsun.

"Derviş bağrı baş gerek." Ne demek baş? Yara demek. "Derviş bağrı baş gerek."

Ne demek baş?

Yara demek.

"Derviş bağrı baş gerek." demek ne demek? Dervişin gönlü yaralı, yani mahzun olacak demek."Derviş bağrı baş gerek." demek ne demek?

Dervişin gönlü yaralı, yani mahzun olacak demek.
Hele bu kadar kıkır kıkır gülecek, çok ahım şahım bir halimiz mi var ki gülüyorsun?Hele bu kadar kıkır kıkır gülecek, çok ahım şahım bir halimiz mi var ki gülüyorsun? Sıratı geçtin de mi gülüyorsun be adam, ne var yani.Sıratı geçtin de mi gülüyorsun be adam, ne var yani. Bütün müslümanlar şâd, mesut, bahtiyar da ondan mı gülüyorsun,Bütün müslümanlar şâd, mesut, bahtiyar da ondan mı gülüyorsun, müslümanların kanları akmıyor da, mutlu, bahtiyar da [ondan mı gülüyorsun?]müslümanların kanları akmıyor da, mutlu, bahtiyar da [ondan mı gülüyorsun?] Biraz ağla bakalım. İslamın haline ağla, kendi haline ağla, memleketin haline ağla. Biraz ağla bakalım. İslamın haline ağla, kendi haline ağla, memleketin haline ağla.

Rüşvet, hırsızlık, edepsizlik var, aldatmaca, yalan dolan var, açıklık müstehcenlik,Rüşvet, hırsızlık, edepsizlik var, aldatmaca, yalan dolan var, açıklık müstehcenlik, namussuzluk, namus satmak var, yuva yıkmak var, kumar var… Ağla ya!..namussuzluk, namus satmak var, yuva yıkmak var, kumar var… Ağla ya!.. Bu senin memleketin, başka bir yer değil ki!.. Nerede ecdadının yaşamı, hayatı, takvası, ahlâkı? Bu senin memleketin, başka bir yer değil ki!..

Nerede ecdadının yaşamı, hayatı, takvası, ahlâkı?

Avrupalıyı hayran bırakan... Yani Avrupalılar kitaplarına yazmasalar,Avrupalıyı hayran bırakan... Yani Avrupalılar kitaplarına yazmasalar, ecdadımızın doğru düzgün insanlar olduğunu biz kabul etmeyeceğiz, anlayamayacağız. ecdadımızın doğru düzgün insanlar olduğunu biz kabul etmeyeceğiz, anlayamayacağız. Bak, bir seyyah göndermiş, seyyah hatıralarını yazmış da, eh ondan anlıyorsun ki,Bak, bir seyyah göndermiş, seyyah hatıralarını yazmış da, eh ondan anlıyorsun ki, vay be bizim dedelerimiz meğerse neymiş diyorsun, hay Allah rahmet eylesin diyorsun. Yoksa anlamayacağız. vay be bizim dedelerimiz meğerse neymiş diyorsun, hay Allah rahmet eylesin diyorsun. Yoksa anlamayacağız.

Osmanlılar mı? Aman, aman, aman, aman!.. Bilememişler, yapamamışlar, edememişler... Osmanlılar mı?

Aman, aman, aman, aman!.. Bilememişler, yapamamışlar, edememişler...

Bilememişler, yapamamışlar, edememişler de sen niye hâlâ İstanbul'dasın? Bilememişler, yapamamışlar, edememişler de sen niye hâlâ İstanbul'dasın?

Bak İstanbul'u fethetmiş, daha nereleri fethetmiş de koruyamamışlar koruyamayanlar,Bak İstanbul'u fethetmiş, daha nereleri fethetmiş de koruyamamışlar koruyamayanlar, bozulanlar, İslâm'dan, imandan ayrılanlar, ahlâkı bozulanlar, bozulanlar, İslâm'dan, imandan ayrılanlar, ahlâkı bozulanlar, Allah'ın yoluna hizmet vermeyenler, keyfine zevkine dalanlar eldekileri kaçırttırmış, eldekini koruyamamış. Allah'ın yoluna hizmet vermeyenler, keyfine zevkine dalanlar eldekileri kaçırttırmış, eldekini koruyamamış.

On iki adayı koruyamamışız, yendiğimiz Yunanlı'nın karşısında. Öyle saçma şey mi olur?On iki adayı koruyamamışız, yendiğimiz Yunanlı'nın karşısında. Öyle saçma şey mi olur? Bunun hesabı var. On iki ada, bizim köyün karşısında Midilli adası, koca bir vilayet kadar,Bunun hesabı var. On iki ada, bizim köyün karşısında Midilli adası, koca bir vilayet kadar, Yunanistan'ın zeytininin üçte bir mahsulünü veren ada. Yunanistan'ın zeytininin üçte bir mahsulünü veren ada.

Nasıl verdin onu yâ? Nasıl razı oldun verilmesine? Yunanistan'ın değildi ki!..Nasıl verdin onu yâ? Nasıl razı oldun verilmesine?

Yunanistan'ın değildi ki!..
Ağlanacak çok şeyler var... Ha, "Kur'ân-ı Kerîm'i hüzünlü oku." diyor. Kur'ân-ı Kerîm şarkı mı? Ağlanacak çok şeyler var...

Ha, "Kur'ân-ı Kerîm'i hüzünlü oku." diyor.

Kur'ân-ı Kerîm şarkı mı?

Değil. Türkü mü? Değil. Eğlence kaynağı mı? Değil. Ne? Değil.

Türkü mü?

Değil.

Eğlence kaynağı mı?

Değil.

Ne?

Allah'ın emirleri. Ciddi bir şey bu, oyuncak değil. Allah'ın emri.Allah'ın emirleri. Ciddi bir şey bu, oyuncak değil. Allah'ın emri. Bir emrini inkâr edersen ebedî cehennemde yanarsın, mahvolursun, bitersin.Bir emrini inkâr edersen ebedî cehennemde yanarsın, mahvolursun, bitersin. Allah'ın emri bu yâ. Titre biraz! Kıza görücü geliyor da benim kusurumu görecekler diyeAllah'ın emri bu yâ. Titre biraz!

Kıza görücü geliyor da benim kusurumu görecekler diye
kahveyi, tepsiyi getirirken ayağı birbirine dolaşıyor kızcağızın, beğenmeyecekler diye. kahveyi, tepsiyi getirirken ayağı birbirine dolaşıyor kızcağızın, beğenmeyecekler diye.

Ya Allah beğenmezse ne yapacağız? Ya Allah beğenmezse ne yapacağız?

"Ben buyurdum, buyruğumu tutmadın." derse [Allah] ne yapacak bir insan? "Ben buyurdum, buyruğumu tutmadın." derse [Allah] ne yapacak bir insan?

"Ben sana akıl verdim, peygamber gönderdim, kitap indirdim be adam;"Ben sana akıl verdim, peygamber gönderdim, kitap indirdim be adam; niye tutmadın, niye dinlemedin?" derse ne cevap verecek? niye tutmadın, niye dinlemedin?" derse ne cevap verecek?

Düşün bakalım, ağla, çok mu güzel yürüyorsun Allah'ın yolunda?Düşün bakalım, ağla, çok mu güzel yürüyorsun Allah'ın yolunda? Çok mu Allah'ın sevdiği işleri yapıyorsun? Keseni Allah yolunda açtın mı?Çok mu Allah'ın sevdiği işleri yapıyorsun? Keseni Allah yolunda açtın mı? Hayatını Allah yolunda vakfettin mi? Sahabe gibi yaşıyor musun? İbadet ediyor musun? Hayatını Allah yolunda vakfettin mi? Sahabe gibi yaşıyor musun? İbadet ediyor musun? İslâm'a faydan var mı? Müslümanların sırtından mı geçiniyorsun? Bir ölç, biç bakalım. İslâm'a faydan var mı? Müslümanların sırtından mı geçiniyorsun? Bir ölç, biç bakalım.

Kur'ân-ı Kerîm'i anlamaz, Arapça, fıkıh bilmez, dinin esaslarından haberi yok,Kur'ân-ı Kerîm'i anlamaz, Arapça, fıkıh bilmez, dinin esaslarından haberi yok, kerâmeti tasavvufu inkâr eder, sapık mezheplerin fikirlerini savunur, müdafaa eder, kerâmeti tasavvufu inkâr eder, sapık mezheplerin fikirlerini savunur, müdafaa eder, Mutezile'yi bilmem neyi ihyâ etmeye çalışır. Mutezile'yi bilmem neyi ihyâ etmeye çalışır.

Ağla be! Kur'ân-ı Kerîm'i doğru düzgün oku biraz, kork biraz, titre!.. Ağla be! Kur'ân-ı Kerîm'i doğru düzgün oku biraz, kork biraz, titre!..

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisi Kur'ân-ı Kerîm'i tedebbürle okurdu.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisi Kur'ân-ı Kerîm'i tedebbürle okurdu. Kendisine inmiş olduğu halde başkası okurken dinlerken ağlardı Peygamber Efendimiz. Kendisine inmiş olduğu halde başkası okurken dinlerken ağlardı Peygamber Efendimiz.

"Haydi bakalım Kur'ân-ı Kerîm oku." derdi. "Haydi bakalım Kur'ân-ı Kerîm oku." derdi.

"Yâ Resûlallah! Kur'ân-ı Kerîm sana inmişken ben onu sana nasıl okurum?" "Yâ Resûlallah! Kur'ân-ı Kerîm sana inmişken ben onu sana nasıl okurum?"

"Olsun, oku, ben bana indirilmiş de olsa Kur'ân-ı Kerîm'i başkasından dinlemeyi de seviyorum, oku." "Olsun, oku, ben bana indirilmiş de olsa Kur'ân-ı Kerîm'i başkasından dinlemeyi de seviyorum, oku."

Okurdu, ağlardı Peygamber Efendimiz. Gül yanaklarından inci gibi yaşlar dökülürdü. Okurdu, ağlardı Peygamber Efendimiz. Gül yanaklarından inci gibi yaşlar dökülürdü.

Sen hiç ağladın mı Kur'ân-ı Kerîm dinlerken? Hiç ağladın mı? Bir düşün. Sen hiç ağladın mı Kur'ân-ı Kerîm dinlerken? Hiç ağladın mı? Bir düşün.

O zaman ağla, "Ne katı kalpliymişim ben!" diye şimdi ağla. O zaman ağla, "Ne katı kalpliymişim ben!" diye şimdi ağla.

"Vay be, mihrapta hoca efendi Kur'an'ı okurken ben hiç ağlamadım ya, hiç de aklıma gelmedi." "Vay be, mihrapta hoca efendi Kur'an'ı okurken ben hiç ağlamadım ya, hiç de aklıma gelmedi."

Eh, ağla şimdi işte bak, ne kadar katı kalpliymişsin ki imandan kalbin titrememiş de,Eh, ağla şimdi işte bak, ne kadar katı kalpliymişsin ki imandan kalbin titrememiş de, bir gözünden bir yaş damlası bile gelmemiş yâ. Allah korkusundan ağlayan gözebir gözünden bir yaş damlası bile gelmemiş yâ. Allah korkusundan ağlayan göze cehennem ateşi değmeyecek. Daha ağlayamamış. cehennem ateşi değmeyecek. Daha ağlayamamış.

Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacaksın, mahzun mahzun okuyacaksın.Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacaksın, mahzun mahzun okuyacaksın. Şarkı, türkü gibi değil; hüzünlü hüzünlü, kırık kalpli, kırık kalpli okuyacaksın. Şarkı, türkü gibi değil; hüzünlü hüzünlü, kırık kalpli, kırık kalpli okuyacaksın.

Allah kalbi kırıkların, mahzunların yanındadır. "Derviş bağrı baş gerek." Baş ne demek? Allah kalbi kırıkların, mahzunların yanındadır.

"Derviş bağrı baş gerek."

Baş ne demek?

Eski yazıda, eski Türkçe'de "yara" demektir. "Bağrı başlı, gözü yaşlı ne demek? Eski yazıda, eski Türkçe'de "yara" demektir.

"Bağrı başlı, gözü yaşlı ne demek?

Bağrı yaralı, gözü ağlamalı yani ağlamaklı demek. Dervişin bağrı baş gerek.Bağrı yaralı, gözü ağlamalı yani ağlamaklı demek. Dervişin bağrı baş gerek. Biraz mahzun ol, düşün bakalım; Biraz mahzun ol, düşün bakalım;

Mahkeme-i Kübrâ'da halimiz nice olacak, mahşer yerinde durumumuz ne olacak,Mahkeme-i Kübrâ'da halimiz nice olacak, mahşer yerinde durumumuz ne olacak, sırattan nasıl geçecek insanlar, cehenneme düşüp de yanmak olacak mı, olmayacak mı?.. sırattan nasıl geçecek insanlar, cehenneme düşüp de yanmak olacak mı, olmayacak mı?..

Ve in minküm illâ vâridühâ. "Cehennemin bir ucundan girmeyen insan olmayacak." Ve in minküm illâ vâridühâ. "Cehennemin bir ucundan girmeyen insan olmayacak."

Eski evliyâullahtan birisi ağlıyormuş, sararıp soluyormuş. Demişler; "Niye?" Eski evliyâullahtan birisi ağlıyormuş, sararıp soluyormuş. Demişler;

"Niye?"

"Kur'ân-ı Kerîm'de, ve in minküm illâ vâridühâ buyuruyor."Kur'ân-ı Kerîm'de, ve in minküm illâ vâridühâ buyuruyor. "Cehenneme girmeyen hiçbir insan olmayacak." Girecek geçecek oradan."Cehenneme girmeyen hiçbir insan olmayacak." Girecek geçecek oradan. Cehennemin üzerinde çünkü sırat köprüsü. "Herkesin gireceğini söylüyor da, gireceğiz;Cehennemin üzerinde çünkü sırat köprüsü. "Herkesin gireceğini söylüyor da, gireceğiz; acaba çıkacak mıyız, ona üzülüyorum, ona ağlıyorum." demiş. acaba çıkacak mıyız, ona üzülüyorum, ona ağlıyorum." demiş.

İkrau'l-kur'âne me'telefet 'aleyhi kulûbüküm fe-iza'hteleftüm fî-hi fe-kûmû. İkrau'l-kur'âne me'telefet 'aleyhi kulûbüküm fe-iza'hteleftüm fî-hi fe-kûmû.

İkinci, Kur'ân-ı Kerîm'le ilgili başka bir hadîs-i şerîfe geçtik. [Sayfanın] 14. hadîs-i şerîfi. İkinci, Kur'ân-ı Kerîm'le ilgili başka bir hadîs-i şerîfe geçtik. [Sayfanın] 14. hadîs-i şerîfi.

İkrau'l-kur'ân. "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyunuz." Me'telefet 'aleyhi kulûbüküm. İkrau'l-kur'ân. "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyunuz." Me'telefet 'aleyhi kulûbüküm. "Gönülleriniz ona yattığı, ısındığı, onun karşısında eridiği müddetçe okuyunuz." "Gönülleriniz ona yattığı, ısındığı, onun karşısında eridiği müddetçe okuyunuz." O duygular içinde iken okuyunuz. Fe-iza'hteleftüm fî-hi fe-kûmû. O duygular içinde iken okuyunuz. Fe-iza'hteleftüm fî-hi fe-kûmû. "Baktınız bir ihtilaf, gönlün bir takatsizliği, yorgunluğu bahis konusu oldu,"Baktınız bir ihtilaf, gönlün bir takatsizliği, yorgunluğu bahis konusu oldu, o zaman gönlünüz toparlanmış ve gönlünüz Kur'ân-ı Kerîm'e ısınmış,o zaman gönlünüz toparlanmış ve gönlünüz Kur'ân-ı Kerîm'e ısınmış, sıcacık, ılıcık iken okumaya devam edin." Baktınız biraz gevşedi mi, o zaman bırakın sıcacık, ılıcık iken okumaya devam edin." Baktınız biraz gevşedi mi, o zaman bırakın çünkü Kur'ân-ı Kerîm gevşek okunacak kitap değildir. Oyuncak değildir, Allah'ın kelâmıdır.çünkü Kur'ân-ı Kerîm gevşek okunacak kitap değildir. Oyuncak değildir, Allah'ın kelâmıdır. Yani bir mâna bu. Ya da akla gelen öteki mâna şu: Kur'ân-ı Kerîm'i imam okuyor cemaat dinliyor.Yani bir mâna bu.

Ya da akla gelen öteki mâna şu: Kur'ân-ı Kerîm'i imam okuyor cemaat dinliyor.
Peygamber Efendimiz'in zamanını düşünelim; birisi okuyor, ötekiler dinliyorlar, hepsi birden tamam...Peygamber Efendimiz'in zamanını düşünelim; birisi okuyor, ötekiler dinliyorlar, hepsi birden tamam... E müzâkere ediyorlar, şu âyet ne mânaya, bu âyet ne mânaya filan.E müzâkere ediyorlar, şu âyet ne mânaya, bu âyet ne mânaya filan. Tamam, ama ihtilaf başladı mı, acaba şu şöyle mi, bu böyle mi…Tamam, ama ihtilaf başladı mı, acaba şu şöyle mi, bu böyle mi… Haa, şeytan şimdi aklınızı karıştırıp da olmadık bir laf söylettirmesin, kapatın, kalkın.Haa, şeytan şimdi aklınızı karıştırıp da olmadık bir laf söylettirmesin, kapatın, kalkın. O mâna da olabilir. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'i kendi reyiyle tefsir eden cehenneme gider. O mâna da olabilir. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'i kendi reyiyle tefsir eden cehenneme gider. Kendi kafasına göre tefsire gelmez. Kendi kafasına göre tefsire gelmez. Nedir murâd-ı ilahî, onu araştıracaksın, Resûlullah ne buyurmuş, onu araştıracaksın. Nedir murâd-ı ilahî, onu araştıracaksın, Resûlullah ne buyurmuş, onu araştıracaksın.

Âyet-i kerîme var; Ve lâ tulkû bi-eydîküm ile't-tehlükeh.Âyet-i kerîme var;

Ve lâ tulkû bi-eydîküm ile't-tehlükeh.
"Kendinizi, kendi elinizle tehlikeye atmayın." "Kendinizi, kendi elinizle tehlikeye atmayın."

Sahâbe-i kirâm zamanında dahi mânayı tam anlamayanlar çıkmış.Sahâbe-i kirâm zamanında dahi mânayı tam anlamayanlar çıkmış. Bu İstanbul'u muhasaraya gelmiş olan sahabe ordusunda, Emevî ordusunda sahabeler de vardı…Bu İstanbul'u muhasaraya gelmiş olan sahabe ordusunda, Emevî ordusunda sahabeler de vardı… [Onlardan birisi de] Halid b. Zeyd Efendimiz, yani burada gömüldü, işte kabri var. [Onlardan birisi de] Halid b. Zeyd Efendimiz, yani burada gömüldü, işte kabri var. Bir tanesi çekmiş kılıcı, bir dalmış kâfirlerin arasına; Bir tanesi çekmiş kılıcı, bir dalmış kâfirlerin arasına;

"Yâ Allah!" Şangur şungur, paldır küldür… Arkadakiler demişler ki; "Yâ Allah!" Şangur şungur, paldır küldür… Arkadakiler demişler ki;

"Bak, Kur'ân-ı Kerîm'de Allah, 'Kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın.' buyuruyor,"Bak, Kur'ân-ı Kerîm'de Allah, 'Kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın.' buyuruyor, bu kendisini tehlikeye attı, yanlış iş yapıyor." bu kendisini tehlikeye attı, yanlış iş yapıyor."

Hemen Ebû Eyyûb el-Ensarî, Hâlid b. Zeyd Efendimiz kalkmış; Hemen Ebû Eyyûb el-Ensarî, Hâlid b. Zeyd Efendimiz kalkmış;

"Ey cemaat, ey insanlar! Bu âyetten yanlış mâna çıkartıyorsunuz."Ey cemaat, ey insanlar! Bu âyetten yanlış mâna çıkartıyorsunuz. Biz bunu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz zamanında böyle anlamıyorduk. Biz bunu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz zamanında böyle anlamıyorduk. Bizim Resûlullah zamanında anladığımız mana; 'Parayı depo etmeyin Allah yolunda sarf edin, Bizim Resûlullah zamanında anladığımız mana; 'Parayı depo etmeyin Allah yolunda sarf edin, sarf etmezseniz kendinizi tehlikeye atmış olursunuz. sarf etmezseniz kendinizi tehlikeye atmış olursunuz. Allah yolunda infakta bulunmadığınız için cezaya uğrarsınız mânasındadır bu." demiş.Allah yolunda infakta bulunmadığınız için cezaya uğrarsınız mânasındadır bu." demiş. Bak, ne kadar farklı. Eh, harpte düşmana saldırmak, kendisini tehlikeye atmaksaBak, ne kadar farklı.

Eh, harpte düşmana saldırmak, kendisini tehlikeye atmaksa
ve Allah "böyle yapmayın" diyorsa, o zaman hiç savaş yapamaz müslümanlar.ve Allah "böyle yapmayın" diyorsa, o zaman hiç savaş yapamaz müslümanlar. Elbette gözü pek olacak, elbette kılıcını çekecek, elbette arslanlar gibi saldıracak,Elbette gözü pek olacak, elbette kılıcını çekecek, elbette arslanlar gibi saldıracak, elbette dinin, imanın, ırzın, namusun, müslümanların aleyhine kast etmiş olan insanlarıelbette dinin, imanın, ırzın, namusun, müslümanların aleyhine kast etmiş olan insanları bertaraf edecek, savunacak, memleketini elbette koruyacak. Yani o tehlikeye atmak değil. bertaraf edecek, savunacak, memleketini elbette koruyacak. Yani o tehlikeye atmak değil.

Demek ki mânayı Resûlullah'ın anladığı gibi, gerçek ehl-i Kur'ân'ın anladığı şekilde öğrenmek lazım.Demek ki mânayı Resûlullah'ın anladığı gibi, gerçek ehl-i Kur'ân'ın anladığı şekilde öğrenmek lazım. Öyle kendi bildiğine herkes bir laf söylemeye kalktı mı, öyle bir toplantıdan hayır da gelmez. Öyle kendi bildiğine herkes bir laf söylemeye kalktı mı, öyle bir toplantıdan hayır da gelmez.

Bizim gençlerden filan öyle tipler çıkmıştı Ankara'da, biz bulunduğumuz sırada,Bizim gençlerden filan öyle tipler çıkmıştı Ankara'da, biz bulunduğumuz sırada, mealciler deniliyordu onlara, mealciler. Ne yapacaklar? mealciler deniliyordu onlara, mealciler.

Ne yapacaklar?

Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacaklar beyler, ondan sonra kendileri meali üzerinde düşünecekler,Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacaklar beyler, ondan sonra kendileri meali üzerinde düşünecekler, öteki âyetlerden bununla ilgili var mıdır, bilmem ne mi filan diye akıl yürütecekler, öteki âyetlerden bununla ilgili var mıdır, bilmem ne mi filan diye akıl yürütecekler, tefsire filan bakmayacaklar. Neden? tefsire filan bakmayacaklar.

Neden?

Müfessirler tesir edermiş beylere, ufuklarını daraltırmış. Ne oldu sonra? Müfessirler tesir edermiş beylere, ufuklarını daraltırmış.

Ne oldu sonra?

Bir kısmı namazı filan bıraktı. Öyle kendi kendine Kur'ân-ı Kerîm deryasına dalar mı insan? Bir kısmı namazı filan bıraktı.

Öyle kendi kendine Kur'ân-ı Kerîm deryasına dalar mı insan?

"Ben yüzme biliyorum." Yâ yüzme bilsen on dakika, yirmi dakika yüzersin,"Ben yüzme biliyorum."

Yâ yüzme bilsen on dakika, yirmi dakika yüzersin,
yarım saat yüzersin, bir saat yüzersin. yarım saat yüzersin, bir saat yüzersin.

Ummanın orta yerine atsalar seni, kıyıya çıkabilecek misin bakalım? Ummanın orta yerine atsalar seni, kıyıya çıkabilecek misin bakalım?

Boğulursun, yüzersin yüzersin, takatin kesilir, boğulursun. Boğulursun, yüzersin yüzersin, takatin kesilir, boğulursun.

Ummanların ummanı Kur'ân-ı Kerîm. Ne oluyorsun? Mealle [Kur'an'ı anlayacak...]Ummanların ummanı Kur'ân-ı Kerîm. Ne oluyorsun?

Mealle [Kur'an'ı anlayacak...]
Müfessirlere de "eyvallah" etmiyor, onları da dışlıyor, onları da eliyle itiyor. O zaman sapıtır insan. Müfessirlere de "eyvallah" etmiyor, onları da dışlıyor, onları da eliyle itiyor. O zaman sapıtır insan.

Büyüklerin, üstatların kadrini, kıymetini bilecek küçükler. Büyüklerin, üstatların kadrini, kıymetini bilecek küçükler.

Yâ bu adam ömrünü vermiş.Yâ bu adam ömrünü vermiş. Kolay mı ömrü vermek, bir konuda mütehassıs olmak, usta olmak kolay mı? Çırak, kalfa, usta... Kolay mı ömrü vermek, bir konuda mütehassıs olmak, usta olmak kolay mı? Çırak, kalfa, usta...

Kolay mı usta olmak? Dün bir arkadaş anlattı, çok hoşuma gitti:Kolay mı usta olmak?

Dün bir arkadaş anlattı, çok hoşuma gitti:
Fransa'dan Türkiye'ye çok büyük usta bir mimar gelecekmiş.Fransa'dan Türkiye'ye çok büyük usta bir mimar gelecekmiş. Bizim Türkiye'den de bir mimar, o da meşhur, kıymetli bir mimar, kardeşimize demişler ki; Bizim Türkiye'den de bir mimar, o da meşhur, kıymetli bir mimar, kardeşimize demişler ki;

"Bu adamı ancak sen ağırlayabilirsin ha! Sen bunu karşıla havaalanında, meşgul ol, bu kıymetli misafir." "Bu adamı ancak sen ağırlayabilirsin ha! Sen bunu karşıla havaalanında, meşgul ol, bu kıymetli misafir."

Herif dünya çapında meşhur bir mimar, çok büyük, Fransızların en büyük mimarlarından birisiymiş. Herif dünya çapında meşhur bir mimar, çok büyük, Fransızların en büyük mimarlarından birisiymiş.

Adam gelmiş havaalanında, hoş geldin bilmem ne,Adam gelmiş havaalanında, hoş geldin bilmem ne, Demiş ki Fransız; "Bak, ben işi gücü çok olan bir adamım, konferansı vereceğim,Demiş ki Fransız;

"Bak, ben işi gücü çok olan bir adamım, konferansı vereceğim,
-konferans için gelmiş buraya- ondan sonra üç saatlik vaktim var, sonra kalkıp gideceğim. -konferans için gelmiş buraya- ondan sonra üç saatlik vaktim var, sonra kalkıp gideceğim. Üç saatte bana Türk mimarisiyle ilgili nereyi göstereceksen, gösterirsen işte gösterirsin. Tamam mı?" Üç saatte bana Türk mimarisiyle ilgili nereyi göstereceksen, gösterirsen işte gösterirsin. Tamam mı?"

Ne yapsın! Bu ev sahibi. "Olur" demiş. Ne yapsın! Bu ev sahibi. "Olur" demiş.

Konferans bittikten sonra bizim mimar almış bunu Sultanahmed Camii'ne götürmüş.Konferans bittikten sonra bizim mimar almış bunu Sultanahmed Camii'ne götürmüş. Sultanahmed Camii'nin içine girmiş, kapısından adımını atmış adam, diz çökmüş.Sultanahmed Camii'nin içine girmiş, kapısından adımını atmış adam, diz çökmüş. Çökmüş, ayakta durmamış, diz çökmüş, trans hâline geçmiş. Yani vecd, kendinden geçme hali. Çökmüş, ayakta durmamış, diz çökmüş, trans hâline geçmiş. Yani vecd, kendinden geçme hali. On dakika durmuş, on beş dakika durmuş. Bizim arkadaş demiş ki; İşte "Mösyö..." bilmem ne. On dakika durmuş, on beş dakika durmuş. Bizim arkadaş demiş ki;

İşte "Mösyö..." bilmem ne.

"Sus." On beş dakika daha geçmiş, yine öyle trans halinde. "Mösyö..." "Dur." "Sus."

On beş dakika daha geçmiş, yine öyle trans halinde.

"Mösyö..."

"Dur."

On beş dakika daha geçmiş, 45 dakika böyle. Adam gaşyolmuş, mest olmuş, vecd içinde,On beş dakika daha geçmiş, 45 dakika böyle. Adam gaşyolmuş, mest olmuş, vecd içinde, diz üzere Sultanahmed Camii'nin girişinde, kubbenin altında böyle mimari şahesere bakıyor, mest olmuş. diz üzere Sultanahmed Camii'nin girişinde, kubbenin altında böyle mimari şahesere bakıyor, mest olmuş. Kırk beş dakika sonra bir daha; "Mösyö..." filan deyince; Kırk beş dakika sonra bir daha;

"Mösyö..." filan deyince;

"Bana bak! İşin varsa sen git. Ben burada havalananına gidinceye kadar kalıyorum." demiş. "Bana bak! İşin varsa sen git. Ben burada havalananına gidinceye kadar kalıyorum." demiş.

Haa! Ustalık bak! Kolay mı? Ama mücevherin kıymetini kim bilir? Kuyumcu bilir.Haa! Ustalık bak! Kolay mı?

Ama mücevherin kıymetini kim bilir?

Kuyumcu bilir.
Sokaktaki çocuk bilmez, köylü dayı bilmez. Bu cam mıdır, kırmızı yakut mudur?Sokaktaki çocuk bilmez, köylü dayı bilmez.

Bu cam mıdır, kırmızı yakut mudur?
Bu elmas mıdır, uyduruk bir şey midir? Kim bilir onu? Bu elmas mıdır, uyduruk bir şey midir?

Kim bilir onu?

Bu altın suyuna batırma, boyama, uyduruk bir şey midir, hakiki altın mıdır? Kim bilir bunu? Bu altın suyuna batırma, boyama, uyduruk bir şey midir, hakiki altın mıdır?

Kim bilir bunu?

Mücevherci bilir. Onun için üstatları inkâr eden çırak adam olmaz.Mücevherci bilir.

Onun için üstatları inkâr eden çırak adam olmaz.
Üstatlara hizmet etmeyen, onların yanında yetişmeyen çırak adam olmaz. Üstadın kıymetini bilmek lazım. Üstatlara hizmet etmeyen, onların yanında yetişmeyen çırak adam olmaz. Üstadın kıymetini bilmek lazım.

Herif azıcık mürekkep yaladı, mürekkep bile yalamak yok şimdi,Herif azıcık mürekkep yaladı, mürekkep bile yalamak yok şimdi, biraz böyle sayfalara gözünü gezdirdi; İmâm-ı Âzam'ı beğenmiyor. "İmâm-ı Âzam da kimmiş?" biraz böyle sayfalara gözünü gezdirdi; İmâm-ı Âzam'ı beğenmiyor.

"İmâm-ı Âzam da kimmiş?"

Kim olacak, mezhebimizin imamı. Dört hak mezhebin bir tanesinin sahibi.Kim olacak, mezhebimizin imamı. Dört hak mezhebin bir tanesinin sahibi. Asırlar boyu milyarlarca müslümanın mezhebine bağlandığı büyük fakih. Daha ne istiyorsun? Asırlar boyu milyarlarca müslümanın mezhebine bağlandığı büyük fakih.

Daha ne istiyorsun?

Halen dünya üzerindeki müslümanların en büyük çoğunluğunun tâbi olduğu insan. Halen dünya üzerindeki müslümanların en büyük çoğunluğunun tâbi olduğu insan.

Utanmıyor musun sen küçük görmeye? Haddini bil yâ, ne oluyorsun! İmâm-ı Maturidî'yi beğenmez.Utanmıyor musun sen küçük görmeye?

Haddini bil yâ, ne oluyorsun!

İmâm-ı Maturidî'yi beğenmez.
Ehlisünneti beğenmez. Kendisi mezhep çıkartacak. İmal edecek. Bekle ki imal etsin, çıksın. Ehlisünneti beğenmez. Kendisi mezhep çıkartacak. İmal edecek. Bekle ki imal etsin, çıksın.

Evet, bundan sonraki hadîs-i şerîf, [sayfanın] on beşinci hadîs-i şerîfi. Evet, bundan sonraki hadîs-i şerîf, [sayfanın] on beşinci hadîs-i şerîfi.

Huzeyfe radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine göre Efendimiz buyuruyor ki; Huzeyfe radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine göre Efendimiz buyuruyor ki;

İkrau'l-kur'âne bi-luhûni'l-'arabi ve asvâtihâ ve iyyâküm ve luhûne ehli'l-fıski ve ehli'l-kitâbeyni İkrau'l-kur'âne bi-luhûni'l-'arabi ve asvâtihâ ve iyyâküm ve luhûne ehli'l-fıski ve ehli'l-kitâbeyni ve seyecîü kavmün min ba'dî yürecci'ûne'l-kur'âne tercî'a'l-ğınâi ve'r-rahbâniyetive seyecîü kavmün min ba'dî yürecci'ûne'l-kur'âne tercî'a'l-ğınâi ve'r-rahbâniyeti ve'n-nevhi lâ yücâvizü hanâcirahüm meftûnetün kulûbühüm ve kulûbüllezîne yu'cibühüm şe'nühüm. ve'n-nevhi lâ yücâvizü hanâcirahüm meftûnetün kulûbühüm ve kulûbüllezîne yu'cibühüm şe'nühüm.

Kur'ân-ı Kerîm'le ile ilgili bağlantılarımız çok zayıf muhterem kardeşlerim. Kur'ân-ı Kerîm'le ile ilgili bağlantılarımız çok zayıf muhterem kardeşlerim. Ben bir kardeş olarak size bunu söylüyorum. Kur'ân-ı Kerîm'le bağlantılarımızı kuvvetlendirmeliyiz. Ben bir kardeş olarak size bunu söylüyorum. Kur'ân-ı Kerîm'le bağlantılarımızı kuvvetlendirmeliyiz. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; "Kur'ân-ı Kerîm'i Arap'ın edâsı ve şivesi üzere okuyun.Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

"Kur'ân-ı Kerîm'i Arap'ın edâsı ve şivesi üzere okuyun.
Arap'ın telaffuzuyla, sesiyle, edâsı ve okuyuşuyla okuyun. Arap'ın telaffuzuyla, sesiyle, edâsı ve okuyuşuyla okuyun. Sakın ha ehl-i fıskın ve ehl-i kitâbeynin okuyuşuyla okumayın." Sakın ha ehl-i fıskın ve ehl-i kitâbeynin okuyuşuyla okumayın."

Ehl-i kitâbeyn, yani nasranîler ve yahudiler demektir.Ehl-i kitâbeyn, yani nasranîler ve yahudiler demektir. Yahudilerin kendi Tevratlarını, papazların, ehl-i kitabın, hıristiyanlarınYahudilerin kendi Tevratlarını, papazların, ehl-i kitabın, hıristiyanların kendi İncillerini okuyuş tarzı gibi okumayın. kendi İncillerini okuyuş tarzı gibi okumayın. Ehl-i fıskın şarkı, türkü, gazel okuduğu gibi de okumayın Kur'ân-ı Kerîm'i. Nasıl okuyun? Ehl-i fıskın şarkı, türkü, gazel okuduğu gibi de okumayın Kur'ân-ı Kerîm'i.

Nasıl okuyun?

"Arap'ın edasıyla ve telaffuz şekliyle okuyun." Ve seyecîü kavmün min ba'dî."Arap'ın edasıyla ve telaffuz şekliyle okuyun." Ve seyecîü kavmün min ba'dî. "Benden sonra öyle bir kavim, insan gurubu, birtakım insanlar gelecek ki." "Benden sonra öyle bir kavim, insan gurubu, birtakım insanlar gelecek ki." Yürecci'ûne'l-kur'âne tercîe'l-ğınâi. "Şarkı söyler gibi Kur'an okuyacaklar." Yürecci'ûne'l-kur'âne tercîe'l-ğınâi. "Şarkı söyler gibi Kur'an okuyacaklar." Ve'r-rahbâniye. "Rahiplerin kendi kitaplarını okudukları gibi okuyacaklar." Ve'r-rahbâniye. "Rahiplerin kendi kitaplarını okudukları gibi okuyacaklar."

Ben bir kere radyoyu karıştırırken, onların böyle bir okuyuşuna tesadüf ettim,Ben bir kere radyoyu karıştırırken, onların böyle bir okuyuşuna tesadüf ettim, öyle monoton, öyle şey ki... Efendimiz öyle okumayın diyor. Okuyuşları o kadar şey [monoton] ki... öyle monoton, öyle şey ki... Efendimiz öyle okumayın diyor. Okuyuşları o kadar şey [monoton] ki...

Ve'n-nevhi. Bir de ölülerin öldüğü zaman feryatçıları var ya, cenazenin yanına giden;Ve'n-nevhi. Bir de ölülerin öldüğü zaman feryatçıları var ya, cenazenin yanına giden; "Ah, sen ne güzeldin, kömür gözlüydün, arslan gibiydin, kaplan gibiydin, levent gibiydin,"Ah, sen ne güzeldin, kömür gözlüydün, arslan gibiydin, kaplan gibiydin, levent gibiydin, şöyle iyiydin, böyle iyiydin, deniz gibi cömerttin, bulut gibi yağardın, güneş gibi parlardın vesaire..."şöyle iyiydin, böyle iyiydin, deniz gibi cömerttin, bulut gibi yağardın, güneş gibi parlardın vesaire..." Ah, yakalar part yırtılıyor, yüzler tırnaklanıyor, kanlar akıtılıyor bilmem ne. Bayılmalar, ayılmalar...Ah, yakalar part yırtılıyor, yüzler tırnaklanıyor, kanlar akıtılıyor bilmem ne. Bayılmalar, ayılmalar... Bayılmıyor hakikaten. Ama vazifesi bayılıyormuş gibi ağıtçılık, ağıt düzenlemek,Bayılmıyor hakikaten. Ama vazifesi bayılıyormuş gibi ağıtçılık, ağıt düzenlemek, düzmek olduğu için öyle yapıyor. "Öyle de olmayacak." "Ağıtçıların ağıtı gibi olmayacak. düzmek olduğu için öyle yapıyor. "Öyle de olmayacak."

"Ağıtçıların ağıtı gibi olmayacak.
Hıristiyanların İncillerini okuduğu gibi olmayacak. Eski ehl-i fısk-ı fücurun şarkı,Hıristiyanların İncillerini okuduğu gibi olmayacak. Eski ehl-i fısk-ı fücurun şarkı, türkü, gazel okuduğu gibi olmayacak." Nasıl olacak? türkü, gazel okuduğu gibi olmayacak."

Nasıl olacak?

Ağır başlı, ciddi olacak, hüzünlü bir okuyuşla, Arap'ın edasıyla ve ciddiyetle okunacak Kur'ân-ı Kerîm.Ağır başlı, ciddi olacak, hüzünlü bir okuyuşla, Arap'ın edasıyla ve ciddiyetle okunacak Kur'ân-ı Kerîm. Bunun belli bir anâne ile gelmiş olan güzel bir şekli vardır. Bunun belli bir anâne ile gelmiş olan güzel bir şekli vardır.

Burada hafız Haydar Hoca Efendi, cennetmekân, rahmetli, hocamız onu severdi de,Burada hafız Haydar Hoca Efendi, cennetmekân, rahmetli, hocamız onu severdi de, "geç mihraba" derdi, okurdu. Hafız, Trabzonlu Haydar Efendi, rahmetli, şöyle bir otururdu "geç mihraba" derdi, okurdu. Hafız, Trabzonlu Haydar Efendi, rahmetli, şöyle bir otururdu mihrapta heykel gibi; ne başını ne gözünü ne kaşını kıpırdatırdı.mihrapta heykel gibi; ne başını ne gözünü ne kaşını kıpırdatırdı. Böyle sanki çelikten dökülmüş bir heykel gibi dururdu. Kur'ân-ı Kerîm'e bir eûzu besmele çekerdi;Böyle sanki çelikten dökülmüş bir heykel gibi dururdu. Kur'ân-ı Kerîm'e bir eûzu besmele çekerdi; ciddi, ne şarkıya benziyor, ne türküye benziyor. Harfleri harika, harflerin telaffuzu harika. ciddi, ne şarkıya benziyor, ne türküye benziyor. Harfleri harika, harflerin telaffuzu harika. Bir Kur'ân-ı Kerîm okurdu. Bir Kur'ân-ı Kerîm okurdu. Kim vardı başka? Kim vardı başka?

Karaköy'de Yerebatan Camii'nde Ali Hoca okurdu. Rahmetli Ali Hoca.Karaköy'de Yerebatan Camii'nde Ali Hoca okurdu. Rahmetli Ali Hoca. Nasıl okurlardı, nasıl ciddi okurlardı. Kur'ân-ı Kerîm'in bir ciddiyeti vardır. Nasıl okurlardı, nasıl ciddi okurlardı. Kur'ân-ı Kerîm'in bir ciddiyeti vardır.

Ali Haydar Hoca, hiç unutmuyorum, bir gün namazı kıldırdı, dışarı çıkıyoruz, müezzine dedi ki;Ali Haydar Hoca, hiç unutmuyorum, bir gün namazı kıldırdı, dışarı çıkıyoruz, müezzine dedi ki; "Niye" dedi, kaşlarını çattı; unutamıyorum yani, "Niye" dedi, kaşlarını çattı; unutamıyorum yani, "Niye.." dedi... Ve lem yekun lehû küfüven ehad'de lehû'yü kısaca geçecek,"Niye.." dedi...

Ve lem yekun lehû küfüven ehad'de lehû'yü kısaca geçecek,
ve lem yekün lehûûûûûûû... küfüven ehad. O kadar uzatacak bir şey yok orada. ve lem yekün lehûûûûûûû... küfüven ehad. O kadar uzatacak bir şey yok orada.

"Niye bu kadar uzattın?" dedi. O da; "Niye bu kadar uzattın?" dedi. O da;

"Hocam hık da mık da.." biraz böyle ezilerek büzülerek tebessümle. "Hocam hık da mık da.." biraz böyle ezilerek büzülerek tebessümle.

"Bana bak" dedi, "Sana bir tokat aşk ederim!" dedi. Şaşırdı, ben de şaşırdım."Bana bak" dedi, "Sana bir tokat aşk ederim!" dedi.

Şaşırdı, ben de şaşırdım.
Yani hocaya bak, yani lehû'yu uzattı diye dövecek, çocuğu ayağının altına alacak. Ciddiyeti var bu işin. Yani hocaya bak, yani lehû'yu uzattı diye dövecek, çocuğu ayağının altına alacak. Ciddiyeti var bu işin.

Rahmetli Hüseyin Efendi, imam, birisi bir âyeti üç defa okudu; Rahmetli Hüseyin Efendi, imam, birisi bir âyeti üç defa okudu;

Selâmün kavlen mi'r-rabbi'r-rahîm. Selâmün kavlen mi'r-rabbi'r-rahîm. Selâmün kavlen mi'r-rabbi'r-rahîm. Selâmün kavlen mi'r-rabbi'r-rahîm. Selâmün kavlen mi'r-rabbi'r-rahîm. Selâmün kavlen mi'r-rabbi'r-rahîm.

Niye onu üç defa okuyorsun da ötekileri tek okuyorsun? Niye onu üç defa okuyorsun da ötekileri tek okuyorsun?

Gitti yakasına yapıştı. Terletti onu, uzuuun nasihat etti ona. Neden? Ehl-i Kur'ân...Gitti yakasına yapıştı. Terletti onu, uzuuun nasihat etti ona.

Neden?

Ehl-i Kur'ân...
Ehl-i Kur'ân Kur'ân-ı Kerîm'in ciddiyetine sahip insanlardır. Oyuncak değil bu, Allah'ın kelamı. Ehl-i Kur'ân Kur'ân-ı Kerîm'in ciddiyetine sahip insanlardır. Oyuncak değil bu, Allah'ın kelamı. Böyle sallanılmaz, baş oynatılmaz, kaş göz…Böyle sallanılmaz, baş oynatılmaz, kaş göz… Her şeyde bir ciddiyet var, böyle gayet güzel bir tarzda olması lazım diye büyükler öyleydi.Her şeyde bir ciddiyet var, böyle gayet güzel bir tarzda olması lazım diye büyükler öyleydi. Yani yetiştiğiniz, yetiştiğimiz üstatlardan gördüğümüz…Yani yetiştiğiniz, yetiştiğimiz üstatlardan gördüğümüz… İnsan Kur'ân-ı Kerîm'in heybetini onların ciddiyetinden sezinlerdi, anlardı, ağlardı.İnsan Kur'ân-ı Kerîm'in heybetini onların ciddiyetinden sezinlerdi, anlardı, ağlardı. Bilen bilmeyen, Abdurrahman Hoca Efendi bir aşır okuduğu zaman Beyazıt'ta, ağlardı. Bilen bilmeyen, Abdurrahman Hoca Efendi bir aşır okuduğu zaman Beyazıt'ta, ağlardı. Ben biliyorum, gözlerimle görürdüm; hüngür hüngür ağlarlardı. Okuyan öyle okuyunca dinleyen de ağlar. Ben biliyorum, gözlerimle görürdüm; hüngür hüngür ağlarlardı. Okuyan öyle okuyunca dinleyen de ağlar.

"Benden sonra birtakım insanlar Kur'ân-ı Kerîm'i türkü şarkı okur gibi, rahiplerin İncil okuduğu gibi, "Benden sonra birtakım insanlar Kur'ân-ı Kerîm'i türkü şarkı okur gibi, rahiplerin İncil okuduğu gibi, ağıtçıların ağıt düzdükleri gibi okuyacaklar." Lâ yücâvizu hanâcirahüm. ağıtçıların ağıt düzdükleri gibi okuyacaklar." Lâ yücâvizu hanâcirahüm. "Kur'ân-ı Kerîm onların hançerelerinden, boğazlarından aşağı inmemiştir.""Kur'ân-ı Kerîm onların hançerelerinden, boğazlarından aşağı inmemiştir." Gönüllerinde, içlerinde değildir. Gırtlaktadır, gırtlaktan aşağı inmemiştir, Gönüllerinde, içlerinde değildir. Gırtlaktadır, gırtlaktan aşağı inmemiştir, daha aşağı gitmemiştir Kur'ân-ı Kerîm. Meftûnetün kulûbühüm. "Kalpleri fitnelidir." daha aşağı gitmemiştir Kur'ân-ı Kerîm.

Meftûnetün kulûbühüm. "Kalpleri fitnelidir."
Gayri ciddi Kur'an okuyanların, öyle okuyanların. Ve kulûbüllezîne yu'cibühüm şe'nehüm.Gayri ciddi Kur'an okuyanların, öyle okuyanların. Ve kulûbüllezîne yu'cibühüm şe'nehüm. "Onların okuyuşunu beğenenlerin gönülleri de fitnelidir." "Onların okuyuşunu beğenenlerin gönülleri de fitnelidir." Onların kalpleri de onları beğenenlerin kalpleri de fitnelidir. Onların kalpleri de onları beğenenlerin kalpleri de fitnelidir.

Onun için Suud'da alimallah müezzini azlediverirler. Hoşuma gidiyor o şeyleri;Onun için Suud'da alimallah müezzini azlediverirler. Hoşuma gidiyor o şeyleri; fazla musikiye, edâya, sadâya kaçtı mı imamı, müezzini fırt ayağını kaydırıverirler Suud'da. Neden? fazla musikiye, edâya, sadâya kaçtı mı imamı, müezzini fırt ayağını kaydırıverirler Suud'da.

Neden?

Biliyorlar, yani bu şarkı değil, ciddi olması lazım diye biliyorlar. Biliyorlar, yani bu şarkı değil, ciddi olması lazım diye biliyorlar.

İkrau'l-kur'âneİkrau'l-kur'âne vebkû fe-in lem tebkû fe-tebâkev leyse minnâ men lem yeteğanne bi'l-kur'âni. vebkû fe-in lem tebkû fe-tebâkev leyse minnâ men lem yeteğanne bi'l-kur'âni.

Sa'd b. Ebî Vakkas radıyallahu anh Efendimiz rivayet etmiş, Aşere-i Mübeşşere'den bu mübarek.Sa'd b. Ebî Vakkas radıyallahu anh Efendimiz rivayet etmiş, Aşere-i Mübeşşere'den bu mübarek. Saîd diye böyle on kişi var ya cennetle müjdelenmiş. Sa'd b. Ebî Vakkas Efendimiz'den rivayet olunmuş. Saîd diye böyle on kişi var ya cennetle müjdelenmiş. Sa'd b. Ebî Vakkas Efendimiz'den rivayet olunmuş.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki; Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

İkrau'l kur'ân. "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun." Vebkû. "Okurken de ağlayın."İkrau'l kur'ân. "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun." Vebkû. "Okurken de ağlayın." Fe-in lem tebkû. "Eğer ağlayamıyorsanız." Fe-tebâkev. "Ağlıyormuş gibi yapın."Fe-in lem tebkû. "Eğer ağlayamıyorsanız." Fe-tebâkev. "Ağlıyormuş gibi yapın." Ağlayamıyorsanız, ağlamıyorsanız bile ağlıyormuş gibi yapın.Ağlayamıyorsanız, ağlamıyorsanız bile ağlıyormuş gibi yapın. Yani hüzünlü okuyun, mahzun okuyun. Leyse minnâ men lem yeteğanne bi'l-kur'ân.Yani hüzünlü okuyun, mahzun okuyun. Leyse minnâ men lem yeteğanne bi'l-kur'ân. "Bizden değildir Kur'ân'ı şarkı gibi okuyanlar." Kur'ân-ı Kerîm'le ilgili birkaç hadîs-i şerîf daha var."Bizden değildir Kur'ân'ı şarkı gibi okuyanlar."

Kur'ân-ı Kerîm'le ilgili birkaç hadîs-i şerîf daha var.
Onları da bitirelim de Kur'ân-ı Kerîm hakkında sağlam [bilgilerimiz] olsun. Onları da bitirelim de Kur'ân-ı Kerîm hakkında sağlam [bilgilerimiz] olsun.

İkrau'l-kur'âne va'melû bi-hî İkrau'l-kur'âne va'melû bi-hî ve lâ tecfû 'anhu ve lâ tağlû fî-hi ve lâ te'külü bi-hî ve lâ testeksiru bi-hî. ve lâ tecfû 'anhu ve lâ tağlû fî-hi ve lâ te'külü bi-hî ve lâ testeksiru bi-hî.

Ahmed b. Hanbel ve diğer kaynaklardan rivayet edilmiş. Ahmed b. Hanbel ve diğer kaynaklardan rivayet edilmiş.

"Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun, okuyun ama." Va'melû bi-hî."Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun, okuyun ama." Va'melû bi-hî. "Okuduğunuzla da amel edin, Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına da uyun." "Okuduğunuzla da amel edin, Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına da uyun."

Okuyorsunuz, tamam, bir hatim indirdim. Hayatının hatimle ne ilgisi var be adam, be kadın!Okuyorsunuz, tamam, bir hatim indirdim. Hayatının hatimle ne ilgisi var be adam, be kadın! Saçın açık, başın açık, eteğin açık, yırtmaçlı, boyalı, edâlı… Senin Kur'an hatmiyle ne ilişkin var? Saçın açık, başın açık, eteğin açık, yırtmaçlı, boyalı, edâlı…

Senin Kur'an hatmiyle ne ilişkin var?

"Hocam hafızları topladım, hatim indirttim." Ama ne diyor? "Hocam hafızları topladım, hatim indirttim."

Ama ne diyor?

İkrau'l- kur'âne va'melû bi-hî. "İçindekiyle amel edeceksin, ne dediyse yapacaksın. "Örtün!" İkrau'l- kur'âne va'melû bi-hî. "İçindekiyle amel edeceksin, ne dediyse yapacaksın.

"Örtün!"

Örtüneceksin. "Ziynetlerini sakla!" Saklayacaksın. "Namusunu koru!" Koruyacaksın. Örtüneceksin.

"Ziynetlerini sakla!"

Saklayacaksın.

"Namusunu koru!"

Koruyacaksın.

"Yalan söyleme!" Söylemeyeceksin. "İçki içme!" İçmeyeceksin. "Haram yeme!" Yemeyeceksin. "Yalan söyleme!"

Söylemeyeceksin.

"İçki içme!"

İçmeyeceksin.

"Haram yeme!"

Yemeyeceksin.

"Gıybet etme!" Etmeyeceksin. Gıybet? Var, hepimizde var. Allah bizi ıslah etsin. "Gıybet etme!"

Etmeyeceksin.

Gıybet?

Var, hepimizde var.

Allah bizi ıslah etsin.

Gıybet var mı? Var. Yalan var mı? Gıybet var mı?

Var.

Yalan var mı?

Kuyruklusu, edâlısı, sadâlısı, açığı, gizlisi, her çeşit, hepimizde var mı? Var. Kuyruklusu, edâlısı, sadâlısı, açığı, gizlisi, her çeşit, hepimizde var mı?

Var.

Telefon çaldığı zaman "Evde kimse yok." diyor. Çocuğa diyor ki; "'Evde kimse yok' de." Telefon çaldığı zaman "Evde kimse yok." diyor. Çocuğa diyor ki;

"'Evde kimse yok' de."

"Yalan olur." "Olsun, de." Malı satacağı zaman diyor ki; "Valla idare etmez!" "Yalan olur."

"Olsun, de."

Malı satacağı zaman diyor ki;

"Valla idare etmez!"

Ne idare etmez yâ. Sen deniz kenarında yalı almak istediğinden böyle fazla fiyat söylüyorsun.Ne idare etmez yâ. Sen deniz kenarında yalı almak istediğinden böyle fazla fiyat söylüyorsun. Bal gibi idare eder. Valla idare etmezmiş. Yalan. "Maliyeti bundan daha fazla!" Yalan. Bal gibi idare eder.

Valla idare etmezmiş.

Yalan.

"Maliyeti bundan daha fazla!"

Yalan.

Bir sürü yalana millet alışmış. Ticaretin, geçimin, hayatın, devrimbazlığın, hoş yaşamanın,Bir sürü yalana millet alışmış. Ticaretin, geçimin, hayatın, devrimbazlığın, hoş yaşamanın, başının rahat etmesinin şartı sayıyor. Dobra dobra doğru söyle de bakalım başının rahat etmesinin şartı sayıyor. Dobra dobra doğru söyle de bakalım dokuz köyden kovsunlar, anlayalım senin Müslümanlığını. Bir kovul bakalım. Bir yerde biraz bir şey gör. dokuz köyden kovsunlar, anlayalım senin Müslümanlığını. Bir kovul bakalım. Bir yerde biraz bir şey gör.

Va'melû bi-hî. "İçindekilerle amel edeceksin." Ve lâ tecfû 'anhu.Va'melû bi-hî. "İçindekilerle amel edeceksin." Ve lâ tecfû 'anhu. "Ona karşı kalbiniz katılaşmasın, hissizleşmeyin." Duygulu olun, sevin Kur'ân-ı Kerîm'i, bağrınıza basın."Ona karşı kalbiniz katılaşmasın, hissizleşmeyin." Duygulu olun, sevin Kur'ân-ı Kerîm'i, bağrınıza basın. Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına, emrine, nehyine âşık olun. Ve lâ tağlû fî-hi. Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına, emrine, nehyine âşık olun.

Ve lâ tağlû fî-hi.
"İçindeki ahkâmdan bazıları konusunda abuk sabuk sözler söyleyip taşmayın, sapmayın.""İçindeki ahkâmdan bazıları konusunda abuk sabuk sözler söyleyip taşmayın, sapmayın." Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmı incedir. Öyle şu şöyledir, bu böyledir, bilmem ne filan… Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmı incedir. Öyle şu şöyledir, bu böyledir, bilmem ne filan… Birçok kimse çok hatalı şeyler söylüyorlar. Öyle yapmayın. Birçok kimse çok hatalı şeyler söylüyorlar. Öyle yapmayın.

Ve lâ te'külü bi-hî. "Onunla geçiminizi, yiyiminizi sağlamayın."Ve lâ te'külü bi-hî. "Onunla geçiminizi, yiyiminizi sağlamayın." Ve lâ testeksirû bi-hî. "Onunla mal çoğaltmaya kalkışmayın." Kur'ân'ı geçim vasıtası yapmayın yani. Ve lâ testeksirû bi-hî. "Onunla mal çoğaltmaya kalkışmayın." Kur'ân'ı geçim vasıtası yapmayın yani.

Yâ!.. Falanca hafız, filanca mevlithan, filanca gazelhan, filanca bilmem ne… Yâ!.. Falanca hafız, filanca mevlithan, filanca gazelhan, filanca bilmem ne…

"Hatim, 500 bine olur mu?" "Vallahi idare etmez." "Hatim, 500 bine olur mu?"

"Vallahi idare etmez."

"Yedi yüz elli bin olsun, bilmem ne... Bir milyon mesela..." Olur mu? "Olmaz…" "Yedi yüz elli bin olsun, bilmem ne... Bir milyon mesela..."

Olur mu?

"Olmaz…"

Ve sonuncu, Kur'ân-ı Kerîm'le ilgili hadislerin en arkasındaki. Ve sonuncu, Kur'ân-ı Kerîm'le ilgili hadislerin en arkasındaki.

İkrau'l-kur'âne 'alâ seb'ati ahrufin fe-eyyemâ kara'tüm esabtümİkrau'l-kur'âne 'alâ seb'ati ahrufin fe-eyyemâ kara'tüm esabtüm ve lâ tümârû fî-hi fe-inne'l-mirâe fî-hi küfrün. ve lâ tümârû fî-hi fe-inne'l-mirâe fî-hi küfrün.

"Kur'ân-ı Kerîm'i yedi şive üzere okuyabilirsiniz." Kıraatin rivâyetleri, okunuş şekilleri, usulleri vardır."Kur'ân-ı Kerîm'i yedi şive üzere okuyabilirsiniz." Kıraatin rivâyetleri, okunuş şekilleri, usulleri vardır. Sonra kelimelerin çeşitli Arap kabilelerine göre telaffuz şekilleri vardır. Tamam.Sonra kelimelerin çeşitli Arap kabilelerine göre telaffuz şekilleri vardır. Tamam. Bunları onlara göre okuyabilirsiniz. "Bu yedi edâ, şive üzere okuyabilirsiniz, okuyun." Bunları onlara göre okuyabilirsiniz. "Bu yedi edâ, şive üzere okuyabilirsiniz, okuyun."

Fe eyyema kara'tüm esabtüm.Fe eyyema kara'tüm esabtüm. "Hangisini okursanız, hangi edâ, üslup, tecvit üzere okursanız olur.""Hangisini okursanız, hangi edâ, üslup, tecvit üzere okursanız olur." Ve lâ tümârû fî-hi. "Kur'ân-ı Kerîm'in içindeki konularla, konularda münakaşaya girişmeyin"Ve lâ tümârû fî-hi. "Kur'ân-ı Kerîm'in içindeki konularla, konularda münakaşaya girişmeyin" Âyetin îzahında münakaşaya girişmeyin. Fe-inne'l-mirâe fî-hi küfrün.Âyetin îzahında münakaşaya girişmeyin. Fe-inne'l-mirâe fî-hi küfrün. "Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri üzerindeki münakaşalar küfür olur, küfre götürür insanı." "Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri üzerindeki münakaşalar küfür olur, küfre götürür insanı."

Ya isabet etmezsen? İsabet edersen ettin, edemezsen nedir? Küfürdür.Ya isabet etmezsen? İsabet edersen ettin, edemezsen nedir?

Küfürdür.
Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'i, Allah'ın kelamını yanlış söylemiş oluyorsun. Münakaşaya hiç gelmez. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'i, Allah'ın kelamını yanlış söylemiş oluyorsun. Münakaşaya hiç gelmez.

"İnceleyelim." dersin, "Soralım büyüklere." dersin, çekiliverirsin. Münakaşa etmeyeceksin. "İnceleyelim." dersin, "Soralım büyüklere." dersin, çekiliverirsin. Münakaşa etmeyeceksin.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi Kur'an âşığı eylesin. Kur'an ehli eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi Kur'an âşığı eylesin. Kur'an ehli eylesin. Kur'ân'la amel eden insan eylesin. Kur'ân'la amel eden insan eylesin. Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmını hayatında baş tacı edip uygulayan insan eylesin. Sevdiği kul eylesin.Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmını hayatında baş tacı edip uygulayan insan eylesin. Sevdiği kul eylesin. Peygamber Efendimiz'e has ümmet eylesin. Peygamber Efendimiz'e has ümmet eylesin. Cümlemizi rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmaya muvaffak eylesin.Cümlemizi rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmaya muvaffak eylesin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2