Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Kur’an Okumanın Faziletleri (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

17 Zilka'de 1405 / 04.08.1985

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Birkaç sûre varmış, onları ezberleyenler Efendimiz'in sevgisini kazanıyormuş. Bu sûreler hangileri? Birkaç sûre varmış, onları ezberleyenler Efendimiz'in sevgisini kazanıyormuş. Bu sûreler hangileri?

İze's-semâun fetarat, ize's-semâu'ş-şakkat sûreleri. Onları [okusun.] İze's-semâun fetarat, ize's-semâu'ş-şakkat sûreleri. Onları [okusun.]

Kolonya sürüyoruz, içinde alkol olduğunu söylüyorlar. Bu durumda kolonya sürmek câiz mi? Kolonya sürüyoruz, içinde alkol olduğunu söylüyorlar. Bu durumda kolonya sürmek câiz mi?

Diyanet'e sormuşlar. Onun olabileceğini söylemiş.Diyanet'e sormuşlar. Onun olabileceğini söylemiş. Ama ihtiyaten onu da sürmekten kaçınan takvâ ehli kardeşler de var.Ama ihtiyaten onu da sürmekten kaçınan takvâ ehli kardeşler de var. Tam alkol değil, yani başka bir şey olduğu için, "olur" diye, itimat ettiğimiz,Tam alkol değil, yani başka bir şey olduğu için, "olur" diye, itimat ettiğimiz, fıkıh bilgisine güvendiğimiz kimseler de "Mahzur olmaz." diye söyleyenler var...fıkıh bilgisine güvendiğimiz kimseler de "Mahzur olmaz." diye söyleyenler var... "Atılması ayrı da, atılmadan da kullanılmasında bir mahzur yok." diyenler var. "Atılması ayrı da, atılmadan da kullanılmasında bir mahzur yok." diyenler var.

Ben şahsen çekiniyorum.Ben şahsen çekiniyorum. Kendi üstüme de damlatmamaya gayret ediyorum, sürmemeye de gayret ediyorum. Kendi üstüme de damlatmamaya gayret ediyorum, sürmemeye de gayret ediyorum.

Ama şimdi bizim çekinmemiz ayrıdır, halka kolaylık tarafı varsa onu söylemek gerekir.Ama şimdi bizim çekinmemiz ayrıdır, halka kolaylık tarafı varsa onu söylemek gerekir. Fetva kolaylaştırıcı tarzda verilir. Diyanet'teki şahıslar fetvayı vermişler.Fetva kolaylaştırıcı tarzda verilir. Diyanet'teki şahıslar fetvayı vermişler. Fakat benim ayrıca itimat ettiğim, fıkıh bilgisine iyice güvendiğim kimselere de sorduk,Fakat benim ayrıca itimat ettiğim, fıkıh bilgisine iyice güvendiğim kimselere de sorduk, "Olabilir." dediler. Durum budur. "Olabilir." dediler.

Durum budur.

Birisi bir zâtı rüyada görmüş, kucağında bir çıplak erkek bebek varmış.Birisi bir zâtı rüyada görmüş, kucağında bir çıplak erkek bebek varmış. Ondan sonra kendisini de sakalsız ve genç olarak görmüş. Ondan sonra kendisini de sakalsız ve genç olarak görmüş.

İnsanlar cennete sakalsız, delikanlı suretinde girecekler.İnsanlar cennete sakalsız, delikanlı suretinde girecekler. İnşaallah o gördüğü şahsın cennetlik olduğuna alâmettir.İnşaallah o gördüğü şahsın cennetlik olduğuna alâmettir. O kucağındaki çocuk da belki mübareğin doğarken ölmüş erkek çocukları vardı,O kucağındaki çocuk da belki mübareğin doğarken ölmüş erkek çocukları vardı, onlardan biridir, Allahu a'lem. "Rüya rahmânî midir?" diyor. İnşaallah rahmânîdir. onlardan biridir, Allahu a'lem.

"Rüya rahmânî midir?" diyor.

İnşaallah rahmânîdir.

Hırka-i şerîfi, sakal-ı şerîfi, Mevlânâ'yı,Hırka-i şerîfi, sakal-ı şerîfi, Mevlânâ'yı, camileri ziyaret etmenin bid'at olduğunu söyleyenler var, doğru mu? camileri ziyaret etmenin bid'at olduğunu söyleyenler var, doğru mu?

Bunlar ziyaret edilebilir ama bunları ziyaret etmek dinin aslıymış, esasıymış, Bunlar ziyaret edilebilir ama bunları ziyaret etmek dinin aslıymış, esasıymış, farzmış, sünnetmiş veyahut mecburiyetmiş gibi bir mecburiyet olmadan farzmış, sünnetmiş veyahut mecburiyetmiş gibi bir mecburiyet olmadan "Peygamber Efendimiz'in bu hırkası mı, sakal-ı şerîfi mi?" diye ona teberrüken yapılabilir. "Peygamber Efendimiz'in bu hırkası mı, sakal-ı şerîfi mi?" diye ona teberrüken yapılabilir. Onda bid'at yok çünkü Peygamber Efendimiz'in zamanında kullandığı suları kapışırlardı,Onda bid'at yok çünkü Peygamber Efendimiz'in zamanında kullandığı suları kapışırlardı, tıraş olurken berberin kestiği [kılları] kapışırlardı.tıraş olurken berberin kestiği [kılları] kapışırlardı. Doğru olmasaydı Peygamber Efendimiz onlara yasak ederdi. Öyle bir şey yoktur.Doğru olmasaydı Peygamber Efendimiz onlara yasak ederdi. Öyle bir şey yoktur. Peygamber Efendimiz'in her şeyi mübarektir, her şeyi güzeldir.Peygamber Efendimiz'in her şeyi mübarektir, her şeyi güzeldir. O sevgiden dolayı onlar bid'at sayılmaz.O sevgiden dolayı onlar bid'at sayılmaz. Ama "Bu farzdır, vazifedir." gibi bir merasim hâline getirmek olmaz. Ama "Bu farzdır, vazifedir." gibi bir merasim hâline getirmek olmaz.

Bilmiyorum aradaki inceliği [anlatabildim mi?] Bilmiyorum aradaki inceliği [anlatabildim mi?]

Mesela kadın, başı yarım yamalak örtülü; "Ben binbir tane cami ziyaret etmeyi nezrettim." diyor. Mesela kadın, başı yarım yamalak örtülü;

"Ben binbir tane cami ziyaret etmeyi nezrettim." diyor.

"Sekiz oldu, dokuz oldu, on bir oldu..." cami cami dolaşıyor. "Sekiz oldu, dokuz oldu, on bir oldu..." cami cami dolaşıyor.

Dinimizde böyle bir merasim, ibadet şekli yok. Kendi kendine böyle şeyler [uyduruyor.] Dinimizde böyle bir merasim, ibadet şekli yok. Kendi kendine böyle şeyler [uyduruyor.]

Öyle olursa olmaz. Öyle olursa olmaz.

Ama Peygamber Efendimiz'in sakal-ı şerîfi, öperiz başımıza koyarız;Ama Peygamber Efendimiz'in sakal-ı şerîfi, öperiz başımıza koyarız; hırka-i şerîfi, öperiz başımıza koyarız. Mevlâna, Allah'ın sevgili kullarından bir büyük alim diye,hırka-i şerîfi, öperiz başımıza koyarız. Mevlâna, Allah'ın sevgili kullarından bir büyük alim diye, hakkında sevgi beslediğimiz bir kimse, kabir ziyareti olur.hakkında sevgi beslediğimiz bir kimse, kabir ziyareti olur. Yani yasak değil, müsade olmuş bir şeydir, olur.Yani yasak değil, müsade olmuş bir şeydir, olur. Camiler; zaten camilere gitti mi insan sevap kazanır, camilere gider. Camiler; zaten camilere gitti mi insan sevap kazanır, camilere gider.

Ama hadîs-i şerîfte geçiyor ki; Ama hadîs-i şerîfte geçiyor ki;

Lâ tüşeddu'r-rihâl illâ li-selâseti mesâcid. "Üç mescitten başka bir mescide özel sefer yapılmaz." Lâ tüşeddu'r-rihâl illâ li-selâseti mesâcid. "Üç mescitten başka bir mescide özel sefer yapılmaz."

"Şu mescidi ziyarete gideyim." diye öyle ziyarete bir ibadet çeşnisi vererek gitmek olmaz. "Şu mescidi ziyarete gideyim." diye öyle ziyarete bir ibadet çeşnisi vererek gitmek olmaz.

Bu üç mescide gidilebilir:Bu üç mescide gidilebilir: Mekke'deki Beytullah, Medine'deki Mescid-i Nebî, Kudüs'teki Mescid-i Aksa. Mekke'deki Beytullah, Medine'deki Mescid-i Nebî, Kudüs'teki Mescid-i Aksa.

Buna sefer de yapılabilir, "Kudüs'e gideceğim, Medine'ye gideceğim..." diye yola da çıkılır.Buna sefer de yapılabilir, "Kudüs'e gideceğim, Medine'ye gideceğim..." diye yola da çıkılır. Ama ötekilere çıkmak gerekmez. Ama ötekilere çıkmak gerekmez.

Fakat camidir, tabii namaz kılmaya gideriz, başka sebeple gideriz; gidilebilir. Fakat camidir, tabii namaz kılmaya gideriz, başka sebeple gideriz; gidilebilir.

Bunu dinin bir aslı, esasıymış gibi bir merasim edâsı vererek yaparsa bid'at olur, doğru.Bunu dinin bir aslı, esasıymış gibi bir merasim edâsı vererek yaparsa bid'at olur, doğru. Çünkü dinimizin aslında, esasâtı içinde, kitaplarda böyle bir maddede,Çünkü dinimizin aslında, esasâtı içinde, kitaplarda böyle bir maddede, Cuma namazı, bayram namazı derken böyle bir şey de zikredilmiş değildir.Cuma namazı, bayram namazı derken böyle bir şey de zikredilmiş değildir. Ama bunların normal bir sevgiyle, tabiî bir tarzda ziyaret edilmesi bid'at değildir.Ama bunların normal bir sevgiyle, tabiî bir tarzda ziyaret edilmesi bid'at değildir. Hissiyata bağlı bir şey, zihniyete bağlı bir şey. Hissiyata bağlı bir şey, zihniyete bağlı bir şey.

Adamın birisi, zorla bankaya para yatırtılmış, kendisine baskı yapılmış.Adamın birisi, zorla bankaya para yatırtılmış, kendisine baskı yapılmış. Yani istemeden oldu, yatırmamak için elinden geleni yapmış ama olmuş bir kere.Yani istemeden oldu, yatırmamak için elinden geleni yapmış ama olmuş bir kere. Şimdi bunun faizini ne yapacak?Şimdi bunun faizini ne yapacak? Üzerine geçirmesi mi iyi, alıp fakirlere dağıtması mı iyi, almaması mı iyi? Üzerine geçirmesi mi iyi, alıp fakirlere dağıtması mı iyi, almaması mı iyi?

Alıp, sevap beklemeden hayır yerlerine vermesi gerekir. Alıp, sevap beklemeden hayır yerlerine vermesi gerekir.

Mürid günlük dersini, râbıtaları sabaha karşı yaptıktan sonraMürid günlük dersini, râbıtaları sabaha karşı yaptıktan sonra tesbihlerin bir kısmını o günün başka müsait zamanlarında yapabilir mi? Cevap:tesbihlerin bir kısmını o günün başka müsait zamanlarında yapabilir mi?


Cevap:
Yapar, bir fasıla girdiği zaman kaldığı yerden devam eder. Yapar, bir fasıla girdiği zaman kaldığı yerden devam eder.

Hocasının verdiği dersi yaptıktan sonra hadîs-i şerîflerde tavsiye edilenHocasının verdiği dersi yaptıktan sonra hadîs-i şerîflerde tavsiye edilen bazı dua ve tesbihlerle meşgul olabilir mi? bazı dua ve tesbihlerle meşgul olabilir mi?

Hadîs-i şerîflerde okuyunca onları yapabilir. Hadîs-i şerîflerde okuyunca onları yapabilir.

Yalnız bu terbiye işinde bir usûl, erkân vardır.Yalnız bu terbiye işinde bir usûl, erkân vardır. Hocası ona bir seyr ü sülûk takip ettirdiği için o vazifeler neyse onları yapıp,Hocası ona bir seyr ü sülûk takip ettirdiği için o vazifeler neyse onları yapıp, ne az ne fazla, tam denileni yapmak suretiyle gitmesi gerekir.ne az ne fazla, tam denileni yapmak suretiyle gitmesi gerekir. Böyle normal günlerde olur daBöyle normal günlerde olur da halvete girdiği zaman ne deniliyorsa o kadarını o tarzda yapması uygun olur. halvete girdiği zaman ne deniliyorsa o kadarını o tarzda yapması uygun olur.

Bu hadisteki [tesbihleri de] devam ettirmek suretiyle yapabilir. Bu hadisteki [tesbihleri de] devam ettirmek suretiyle yapabilir.

Yerin iki-üç kat altında çalışıyorum. Namaz odamız var, ezan sesi gelmiyor.Yerin iki-üç kat altında çalışıyorum. Namaz odamız var, ezan sesi gelmiyor. Namazı da cemaatle kılamıyoruz. Namazı da cemaatle kılamıyoruz.

Ezan da okuyacak kamet de getirecek.Ezan da okuyacak kamet de getirecek. Ezan duyulmayan yerde ezan da okunur, ezan duyulan yerde sadece kamet olabilir. Ezan duyulmayan yerde ezan da okunur, ezan duyulan yerde sadece kamet olabilir.

Bir müslümanın evinde ilk önce bulunması gereken dinî eserler hangileridir? Bir müslümanın evinde ilk önce bulunması gereken dinî eserler hangileridir?

Güzel, anlayabileceği bir tefsir kitabı bulunması şart.Güzel, anlayabileceği bir tefsir kitabı bulunması şart. Dilini anlayabileceği, mânasını takip edebileceği,Dilini anlayabileceği, mânasını takip edebileceği, akıcı bir [dille] yazılmış bir tefsir kitabı bulunması şart.akıcı bir [dille] yazılmış bir tefsir kitabı bulunması şart. Çünkü Allah'ın kelâmını öğrenmesi mecburî. Çünkü Allah'ın kelâmını öğrenmesi mecburî.

Ondan sonra Buhârî'nin şerhi olan şu 12 ciltlik veyahut Riyâzu's-sâlihîn üç ciltlikOndan sonra Buhârî'nin şerhi olan şu 12 ciltlik veyahut Riyâzu's-sâlihîn üç ciltlik veyahut Bülûğu'l-merâm, Selâmet Yolları dört ciltlik gibi,veyahut Bülûğu'l-merâm, Selâmet Yolları dört ciltlik gibi, bizim fıkhî bahislerimizi de anlatan bir hadis kitabı bulunması uygun olur. bizim fıkhî bahislerimizi de anlatan bir hadis kitabı bulunması uygun olur.

Bir ilmihâl kitabı bulunması uygun olur.Bir ilmihâl kitabı bulunması uygun olur. Mesela Fikri Yavuz'un açıklamalı ilmihâli, İslâm Fıkhı ve Hukuku diye bir kitabı var,Mesela Fikri Yavuz'un açıklamalı ilmihâli, İslâm Fıkhı ve Hukuku diye bir kitabı var, bütün bahisleri ihtiva ediyor, güzel, biraz da anlaşılır bir dille yazılmış.bütün bahisleri ihtiva ediyor, güzel, biraz da anlaşılır bir dille yazılmış. Böyle bir eser olabilir. Ahmed Hamdi Aksekili'nin daha sade, basit yazılmış bir kitabı var,Böyle bir eser olabilir. Ahmed Hamdi Aksekili'nin daha sade, basit yazılmış bir kitabı var, çok baskıları yapılmış. Bilgisi azsa ondan başlayabilir, ondan sonra ötekisini okur,çok baskıları yapılmış. Bilgisi azsa ondan başlayabilir, ondan sonra ötekisini okur, ondan sonra o Selâmet Yolları isimli kitaba geçer. Bunları öğrenmesi lazım. ondan sonra o Selâmet Yolları isimli kitaba geçer.

Bunları öğrenmesi lazım.

Sonra tasavvufu, ahlâkı öğreten kitaplardan bulunması uygun olur ki mânevî [eğitimini] sağlasın. Sonra tasavvufu, ahlâkı öğreten kitaplardan bulunması uygun olur ki mânevî [eğitimini] sağlasın.

Ondan sonra artık ihtiyacına göre, merakına göre çeşit çeşit kitaplar [bulundurabilir.] Ondan sonra artık ihtiyacına göre, merakına göre çeşit çeşit kitaplar [bulundurabilir.]

Bunlar itikadını öğrenebileceği, İslâm inançlarını öğreneceği bir güzel kitap...Bunlar itikadını öğrenebileceği, İslâm inançlarını öğreneceği bir güzel kitap... Mesela İslâm diye iki ciltlik bir eser var, Said Havva yazmış, oldukça güzel anlatmış,Mesela İslâm diye iki ciltlik bir eser var, Said Havva yazmış, oldukça güzel anlatmış, ben beğendim, ifadesi de güzel, İkbal Yayınları arasından. ben beğendim, ifadesi de güzel, İkbal Yayınları arasından. Mesela ben onu arkadaşların anlayabileceğini sanıyorum.Mesela ben onu arkadaşların anlayabileceğini sanıyorum. Onu okusunlar, öteki saydığım kitapları okusunlar. Onu okusunlar, öteki saydığım kitapları okusunlar.

İnsan "Abdestim var mı, yok mu?" diye şüphe ederse ve bu devamlı oluyorsa ne yapar? İnsan "Abdestim var mı, yok mu?" diye şüphe ederse ve bu devamlı oluyorsa ne yapar?

Aldırmaz. Abdesti aldıktan sonra kaçırdığını bilmiyorsa,Aldırmaz. Abdesti aldıktan sonra kaçırdığını bilmiyorsa, kaçırdığında şüphe ediyorsa abdesti vardır, namazı kılar, korkmaz.kaçırdığında şüphe ediyorsa abdesti vardır, namazı kılar, korkmaz. Abdesti bozduğunu biliyor da "Ondan sonra almış mıydım, almamış mıydım?"Abdesti bozduğunu biliyor da "Ondan sonra almış mıydım, almamış mıydım?" diye orada tereddüdü varsa o zaman yoktur. Yani neyi garantili biliyorsa o esastır.diye orada tereddüdü varsa o zaman yoktur. Yani neyi garantili biliyorsa o esastır. Onun arkasından "Oldu mu, olmadı mı?" diye şüphe ettiği şeye itibar olunmaz. Onun arkasından "Oldu mu, olmadı mı?" diye şüphe ettiği şeye itibar olunmaz.

"Acaba abdestim var mı, yok mu? Aldıydım ama kaçtı mıydı, kaçmadı mıydı?" "Acaba abdestim var mı, yok mu? Aldıydım ama kaçtı mıydı, kaçmadı mıydı?"

Kaçtığını katî biliyor musun? "Yok, bilmiyorum, tereddütlüyüm, kıpırdar gibi oldu..." Kaçtığını katî biliyor musun?

"Yok, bilmiyorum, tereddütlüyüm, kıpırdar gibi oldu..."

Sesi yok, kokusu yok, bir emare yok; "Kaçtı gibi geldi..." Olmaz. Sesi yok, kokusu yok, bir emare yok;

"Kaçtı gibi geldi..."

Olmaz.

"Gibi geldi"yse bozulmaz. "Gibi geldi"yse abdestin var, namazını kıl, hiç korkma. "Gibi geldi"yse bozulmaz. "Gibi geldi"yse abdestin var, namazını kıl, hiç korkma.

"Ama yüznumaraya gitmiştim hocam, hatırlıyorum, ondan sonra şadırvanın başına geldim,"Ama yüznumaraya gitmiştim hocam, hatırlıyorum, ondan sonra şadırvanın başına geldim, bir arkadaş beni lafa tuttu, acaba ondan sonra abdest aldım mıydı, almadım mıydı?" bir arkadaş beni lafa tuttu, acaba ondan sonra abdest aldım mıydı, almadım mıydı?"

Bozduğunu iyi biliyorsun, ondan sonra aldığını iyi bilmiyorsun; o zaman abdestin yok. Bozduğunu iyi biliyorsun, ondan sonra aldığını iyi bilmiyorsun; o zaman abdestin yok.

Katî bildiğin ilk şey esastır.Katî bildiğin ilk şey esastır. Şüpheli bildiğin "Acaba öyle mi ki, böyle mi ki?" diye [tereddüt ettiğin] şeye itibar etmeyeceksin. Şüpheli bildiğin "Acaba öyle mi ki, böyle mi ki?" diye [tereddüt ettiğin] şeye itibar etmeyeceksin.

Bu şeytanın hepimize tatbik ettiği oyunlardan biridir, çok yapar. Gelir, insana musallat olur. Bu şeytanın hepimize tatbik ettiği oyunlardan biridir, çok yapar. Gelir, insana musallat olur.

Peygamber Efendimiz'in miracı rûhen mi, ceseden mi oldu? Peygamber Efendimiz'in miracı rûhen mi, ceseden mi oldu?

Ruh mea'l-cesed oldu. Bizim ulemâmızın [görüşü] odur.Ruh mea'l-cesed oldu. Bizim ulemâmızın [görüşü] odur. Rüyada rûhen gidip geldi değil, bedeniyle de ruhuyla da gitti geldi. Rüyada rûhen gidip geldi değil, bedeniyle de ruhuyla da gitti geldi.

Olur mu? Olur. Allah her şeye kâdir. Olur mu?

Olur. Allah her şeye kâdir.

Hocam rüşvet vermeden binamızın inşaatını tamamlayamıyoruz.Hocam rüşvet vermeden binamızın inşaatını tamamlayamıyoruz. Babam vermek istiyor, ben karşı çıkıyorum. Bu durumda rüşvet verilir mi?Babam vermek istiyor, ben karşı çıkıyorum. Bu durumda rüşvet verilir mi? Ben babama karşı nasıl davranmalıyım? Ben babama karşı nasıl davranmalıyım?

Buyurun, içtimaî bir dert... Bina tamamlanılmıyor. Ölür müsün öldürür müsün?Buyurun, içtimaî bir dert... Bina tamamlanılmıyor. Ölür müsün öldürür müsün? Rüşvet haram, bina da tamamlanmıyor. Ne yapsan olmuyor, "İlle o parayı vereceksin." diyor.Rüşvet haram, bina da tamamlanmıyor. Ne yapsan olmuyor, "İlle o parayı vereceksin." diyor. Rüşvetin verilmemesi esas. Rüşvetin verilmemesi esas.

Allah'tan yardım istemeli; vermemeli be!.. Bina yarım kalsın; harama girmemeli! Allah'tan yardım istemeli; vermemeli be!.. Bina yarım kalsın; harama girmemeli!

"Şu insafsıza insaf ver yâ Rabbi! Benden rüşvet istemesin de şu işi bitirsin,"Şu insafsıza insaf ver yâ Rabbi! Benden rüşvet istemesin de şu işi bitirsin, sebebini halk et yâ Rabbi!" diye Allah'a yalvarmalı. sebebini halk et yâ Rabbi!" diye Allah'a yalvarmalı.

Allah kendisine tevekkül edenleri sever. Allah kendisine tevekkül edenleri sever.

Bir deneyin bakalım, tevekkülün ne güzel şey olduğunu görün. Haram para vermeyin. Fâtiha... Bir deneyin bakalım, tevekkülün ne güzel şey olduğunu görün. Haram para vermeyin.

Fâtiha...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2