Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Kur’an’ı ve Yakîni Öğrenin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Muharrem 1418 / 06.06.1997
AKRA- Ludvigshafen / Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!..

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!..

Size Almanya'nın Ludwigshafen şehrinden hitap ediyorum.

Size Almanya'nın Ludwigshafen şehrinden hitap ediyorum.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, sohbetimizin ilk hadîs-i şerîfi olan bu rivayette buyuruyor ki;

sohbetimizin ilk hadîs-i şerîfi olan bu rivayette buyuruyor ki;

Teallemu'l-yakîne kemâ teallemu'l-Kur'ân, hattâ ta'rifûhü fe-innî ete'allemuhû.

Teallemu'l-yakîne kemâ teallemu'l-Kur'ân, hattâ ta'rifûhü fe-innî ete'allemuhû.

Sadaka Resûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka Resûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hepimize buyuruyorlar ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hepimize buyuruyorlar ki;

Teallemu'l-yakîn. "Yakîni teallüm ediniz, öğreniniz!" Kemâ teallemu'l-Kur'ân.Teallemu'l-yakîn. "Yakîni teallüm ediniz, öğreniniz!" Kemâ teallemu'l-Kur'ân. "Kur'ân-ı Kerîm'i öğrendiğiniz gibi, yakîni de teallüm ediniz, öğreniniz." "Kur'ân-ı Kerîm'i öğrendiğiniz gibi, yakîni de teallüm ediniz, öğreniniz." Hattâ ta'rifûhü. "Sonunda onu iyice bilecek kadar, bilinceye kadar,Hattâ ta'rifûhü. "Sonunda onu iyice bilecek kadar, bilinceye kadar, iyice anlayıncaya kadar, iyice hazmedinceye kadar...iyice anlayıncaya kadar, iyice hazmedinceye kadar... " Fe-innî eteallemuhû. "Çünkü ben peygamber olduğum halde onu teallüm ediyorum," Fe-innî eteallemuhû. "Çünkü ben peygamber olduğum halde onu teallüm ediyorum, ben de onu öğreniyorum, Ben de onu tam elde etmek için gayret sarf ediyorum."

ben de onu öğreniyorum, Ben de onu tam elde etmek için gayret sarf ediyorum."

Yakîn kelimesini burada izah etmemiz lazım. Çünkü Peygamber Efendimiz, "Yakîni öğrenin!" diyor.Yakîn kelimesini burada izah etmemiz lazım. Çünkü Peygamber Efendimiz, "Yakîni öğrenin!" diyor. Efendimiz'in Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmekle ilgili tavsiyeleri pek çoktur.Efendimiz'in Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmekle ilgili tavsiyeleri pek çoktur. Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek çok sevaplıdır.Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek çok sevaplıdır. "Sizin en hayırlınız Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenenlerdir, öğretenlerdir." "Sizin en hayırlınız Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenenlerdir, öğretenlerdir." diye hepimizin bildiği hadîs-i şerîfler de var.

diye hepimizin bildiği hadîs-i şerîfler de var.

Kur'ân-ı Kerîm başımızın tâcı, elbette onu öğreneceğiz.Kur'ân-ı Kerîm başımızın tâcı, elbette onu öğreneceğiz. Kur'ân-ı Kerîm çok önemli...

"Kur'ân-ı Kerîm'i öğrendiğiniz gibi, onun kadar önem vererek,
Kur'ân-ı Kerîm çok önemli...

"Kur'ân-ı Kerîm'i öğrendiğiniz gibi, onun kadar önem vererek,
yakîni de öğrenin!.. Nihâyet onu iyice hazmedip tam manasıyla bilir bir vaziyete gelinceye kadar yakîni de öğrenin!.. Nihâyet onu iyice hazmedip tam manasıyla bilir bir vaziyete gelinceye kadar öğrenmek hususunda bir koşuşturma, gayret içinde olun,öğrenmek hususunda bir koşuşturma, gayret içinde olun, çalışmalar yapın! Çünkü ben de öğreniyorum." diyor.

çalışmalar yapın! Çünkü ben de öğreniyorum." diyor.

Yakîn kelimesinin telaffuzuna dikkat edin! Bunun î'si uzun... Türkçe'deki uzağın zıttı,Yakîn kelimesinin telaffuzuna dikkat edin! Bunun î'si uzun... Türkçe'deki uzağın zıttı, karşıtı olan "yakın" kelimesine benziyor, ama o değil. Uzun "î" ile olan yakîn kelimesi Arapça,karşıtı olan "yakın" kelimesine benziyor, ama o değil. Uzun "î" ile olan yakîn kelimesi Arapça, "şeksiz, şüphesiz, tereddütsüz, tam mânasıyla, sapasağlam inanmak, inanç" demek. "şeksiz, şüphesiz, tereddütsüz, tam mânasıyla, sapasağlam inanmak, inanç" demek. Böyle tam mânasıyla tereddüt ve şek olmadan,Böyle tam mânasıyla tereddüt ve şek olmadan, aksamadan, iyice inanan kimseye de mûkin, yakîn sahibi insan derler.

aksamadan, iyice inanan kimseye de mûkin, yakîn sahibi insan derler.

"Yakînin üç mertebesi vardır." diye tasavvuf kitaplarında okumuşsunuzdur."Yakînin üç mertebesi vardır." diye tasavvuf kitaplarında okumuşsunuzdur. "İlme'l-yakîn, ayne'l-yakîn, hakka'l-yakîn" diye biliyorsunuzdur. "İlme'l-yakîn, ayne'l-yakîn, hakka'l-yakîn" diye biliyorsunuzdur. Hatta Türkçe'de çok kullanılan bir tâbir var: "Ben o adamı yakînen biliyorum." derler.Hatta Türkçe'de çok kullanılan bir tâbir var: "Ben o adamı yakînen biliyorum." derler. "Şeksiz, şüphesiz bir şekilde biliyorum." mânasına kullanıyoruz. Ama bazen "yakın""Şeksiz, şüphesiz bir şekilde biliyorum." mânasına kullanıyoruz. Ama bazen "yakın" kelimesiyle karıştırılıyor, "yakından tanıyorum." mânasına, yanlış olarak da kullanıyorlar.

kelimesiyle karıştırılıyor, "yakından tanıyorum." mânasına, yanlış olarak da kullanıyorlar.

Yakîn, "sağlam iman" demek. Peygamber Efendimiz, "Kur'ân-ı Kerîm'i öğrendiğiniz gibi sapasağlam,Yakîn, "sağlam iman" demek. Peygamber Efendimiz, "Kur'ân-ı Kerîm'i öğrendiğiniz gibi sapasağlam, şeksiz şüphesiz inanmayı da öğrenin!" buyuruyor. Demek ki öğrenilecek şeyler bazen elle tutulur, şeksiz şüphesiz inanmayı da öğrenin!" buyuruyor. Demek ki öğrenilecek şeyler bazen elle tutulur, gözle görülür, maddî varlıklar, nesneler olur; kalem, defter, masa, taş, ağaç, yaprak... gibi.gözle görülür, maddî varlıklar, nesneler olur; kalem, defter, masa, taş, ağaç, yaprak... gibi. Bunu herkes anlar. Anlamayana da gösterirsin, elinle tutarsın, "İşte bu budur." dersin.Bunu herkes anlar. Anlamayana da gösterirsin, elinle tutarsın, "İşte bu budur." dersin. "Müşahhas, somut, elle tutulur" diyoruz. Böyle şeyleri anlatmak kolaydır. Tabi öğrenmek de kolaydır.

"Müşahhas, somut, elle tutulur" diyoruz. Böyle şeyleri anlatmak kolaydır. Tabi öğrenmek de kolaydır.

Evladım kalem nedir?

Bilmiyorum.

Evladım kalem nedir?

Bilmiyorum.

İşte bak, buna kalem derler.

İşte bak, buna kalem derler.

Evladım defter nedir?

Bilmiyorum.

İşte bak buna defter derler.

Evladım defter nedir?

Bilmiyorum.

İşte bak buna defter derler.

Kitap şudur, ev budur, saray budur, atın küçüğüne tay derler,Kitap şudur, ev budur, saray budur, atın küçüğüne tay derler, ineğin küçüğüne buzağı derler, tavuğun küçüğüne civciv derler.

ineğin küçüğüne buzağı derler, tavuğun küçüğüne civciv derler.

Maddî ve müşahhas, elle tutulur şeyleri böyle öğretebilirsiniz.Maddî ve müşahhas, elle tutulur şeyleri böyle öğretebilirsiniz. Bunların öğrenilmesi, öğretilmesi kolaydır da, bir de mânevî şeyler vardır. Bunların öğrenilmesi, öğretilmesi kolaydır da, bir de mânevî şeyler vardır. Onların da öğrenilmesi lazım.

Onların da öğrenilmesi lazım.

Kur'ân-ı Kerîm, öğrenmemiz gereken bir bilgiler hazinesi, deryâsı… Kur'ân-ı Kerîm'i öğreneceğiz.Kur'ân-ı Kerîm, öğrenmemiz gereken bir bilgiler hazinesi, deryâsı… Kur'ân-ı Kerîm'i öğreneceğiz. Kur'ân-ı Kerîm'i açarız, okuruz. Okumayı öğrenmek var, harflerini öğrenmek var, Kur'ân-ı Kerîm'i açarız, okuruz. Okumayı öğrenmek var, harflerini öğrenmek var, âyetlerinin mânalarını, tefsirlerini öğrenmek var, ahkâmını öğrenmek ve uygulamak var...âyetlerinin mânalarını, tefsirlerini öğrenmek var, ahkâmını öğrenmek ve uygulamak var... Bunların hepsi lazım, çünkü Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın emirleri, şaka değil.Bunların hepsi lazım, çünkü Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın emirleri, şaka değil. Allah, Peygamber Efendimiz'e vahiy indirip, vahiy edip bize buyurmuş, emirlerini bildirmiş.Allah, Peygamber Efendimiz'e vahiy indirip, vahiy edip bize buyurmuş, emirlerini bildirmiş. Biz de Allah'ın kulları olarak O'nun emrettiği şeyleri yapacağız, yasakladığı şeyleri bırakacağız.

Biz de Allah'ın kulları olarak O'nun emrettiği şeyleri yapacağız, yasakladığı şeyleri bırakacağız.

Emrettiği şeyler bizim canımızı sıksa da, bize ağır gelse de,Emrettiği şeyler bizim canımızı sıksa da, bize ağır gelse de, hoşumuza gitmese, keyfimizi kaçırsa da emrettiğini yapmamız lazım!

hoşumuza gitmese, keyfimizi kaçırsa da emrettiğini yapmamız lazım!

İçki içmeyin!

"İyi ama içki çok tatlı, çok zevkli..."

İçki içmeyin!

"İyi ama içki çok tatlı, çok zevkli..."

Çok zevkli gelebilir bazı kimselere ama içki içmeyecek.

Çok zevkli gelebilir bazı kimselere ama içki içmeyecek.

"Çalgı çalmayın, çalgı çaldırmayın, çalgı dinlemeyin!"

"Çalgı çalmayın, çalgı çaldırmayın, çalgı dinlemeyin!"

İyi ama ne kadar keyifli, zevkli, bu mûsikî, bu eğlence, bu rakkâseler,İyi ama ne kadar keyifli, zevkli, bu mûsikî, bu eğlence, bu rakkâseler, bu hânendeler, bu sâzendeler, şarkıcılar, türkücüler, saz şairleri...

bu hânendeler, bu sâzendeler, şarkıcılar, türkücüler, saz şairleri...

Tabi mûsikînin, şiirin, sazın iyisi de var, kötüsü de var...Tabi mûsikînin, şiirin, sazın iyisi de var, kötüsü de var... "Yapmayın!" dediği şeyi, eğlence de olsa yapmayacak.

"Yapmayın!" dediği şeyi, eğlence de olsa yapmayacak.

Kumar... Bazı insanlar kumarbaz, kumarı seviyorlar. Kumarhâneler çalışıyor, büyük paralar orada dönüyor.Kumar... Bazı insanlar kumarbaz, kumarı seviyorlar. Kumarhâneler çalışıyor, büyük paralar orada dönüyor. Kimisi kumar oynamaya Avrupa'ya, Amerika'ya; Las Vegas'a, Kimisi kumar oynamaya Avrupa'ya, Amerika'ya; Las Vegas'a, Fransa'nın falanca meşhur şehrine, Lüksemburg'a gidiyor, kumar oynuyor...

Fransa'nın falanca meşhur şehrine, Lüksemburg'a gidiyor, kumar oynuyor...

Zevkli ki bunu para kaybetmek pahasına yapıyor.Zevkli ki bunu para kaybetmek pahasına yapıyor. "Oh, ne heyecan... Şu kadar yutuldum, bu kadar yuttum." diyor, hoşuna gidiyor. "Oh, ne heyecan... Şu kadar yutuldum, bu kadar yuttum." diyor, hoşuna gidiyor. Bunlar Allah'ın hoşuna gitmeyen, Allah'ın sevmediği şeyler.Bunlar Allah'ın hoşuna gitmeyen, Allah'ın sevmediği şeyler. Yasaklamış, senin hoşuna gitse bile yapılmayacak.

Yasaklamış, senin hoşuna gitse bile yapılmayacak.

Allah'ın bazı emrettiği şeyler var, onlar da bazen hoşa gitmeyebilir;

Allah'ın bazı emrettiği şeyler var, onlar da bazen hoşa gitmeyebilir;

"Kalk bakalım, sabah namazını kıl!.. Kalk bakalım, kazancından şu kadarını fakire zekât olarak ver!.."Kalk bakalım, sabah namazını kıl!.. Kalk bakalım, kazancından şu kadarını fakire zekât olarak ver!.. Kalk bakalım, yürü, Allah yolunda cihat edeceksin,Kalk bakalım, yürü, Allah yolunda cihat edeceksin, vatanını kâfire karşı savunacaksın, mazluma yardım edecesin…"

vatanını kâfire karşı savunacaksın, mazluma yardım edecesin…"

Ağır, zor, zahmetli;

Ağır, zor, zahmetli;

"Ben şimdi keyfimi bırakacağım, savaşa, cihada gideceğim olur mu?.."

"Olur!"

"Ben şimdi keyfimi bırakacağım, savaşa, cihada gideceğim olur mu?.."

"Olur!"

Çünkü Allah emrettiyse, hoşuna gitmese de yapacaksın.Çünkü Allah emrettiyse, hoşuna gitmese de yapacaksın. Allah'ın emirlerini, yasaklarını uygulayacaksın. İnsan Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenecek...

Allah'ın emirlerini, yasaklarını uygulayacaksın. İnsan Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenecek...

Bunun gibi insanın demek bir de gözle görünmeyen şeyleri öğrenmesi lazım.Bunun gibi insanın demek bir de gözle görünmeyen şeyleri öğrenmesi lazım. Bu hadîs-i şerîfte ne buyuruyor Peygamber Efendimiz;

Bu hadîs-i şerîfte ne buyuruyor Peygamber Efendimiz;

"Sağlam imanı, tereddütsüz inanmayı, şeksiz şüphesiz iman getirmeyi de insanın öğrenmesi lazım!"

"Sağlam imanı, tereddütsüz inanmayı, şeksiz şüphesiz iman getirmeyi de insanın öğrenmesi lazım!"

Bu, gözle görülen bir şey değildir. Somuttur, mücerrettir.Bu, gözle görülen bir şey değildir. Somuttur, mücerrettir. Elle tutulur değildir. İnsanın bunları da öğrenmesi lazım!..

Elle tutulur değildir. İnsanın bunları da öğrenmesi lazım!..

Mesela tevekkül etmek, işini Allah'a ısmarlamak, Allah'a dayanmak... Bu da Allah'ın emri:

Mesela tevekkül etmek, işini Allah'a ısmarlamak, Allah'a dayanmak... Bu da Allah'ın emri:

Ve tevekkel alellâh. "Allah'a tevekkül et!" diyor. Bunu da öğreneceğiz.

Ve tevekkel alellâh. "Allah'a tevekkül et!" diyor. Bunu da öğreneceğiz.

Tevekkül nasıl bir şeydir? Eni ne kadardır, boyu ne kadardır, kaç kilo gelir?

Tevekkül nasıl bir şeydir? Eni ne kadardır, boyu ne kadardır, kaç kilo gelir?

Bu böyle bir şey değil, tartılmaz, ölçülmez ama bir mânevî kavramdır.Bu böyle bir şey değil, tartılmaz, ölçülmez ama bir mânevî kavramdır. İnsanın tevekkülü, yakîni öğrenmesi lazım!

İnsanın tevekkülü, yakîni öğrenmesi lazım!

Mesela, âyet-i kerîme Peygamber Efendimiz'i methediyor:

Mesela, âyet-i kerîme Peygamber Efendimiz'i methediyor:

Amene'r-rasûlü bimâ ünzile ileyhi min rabbihî ve'l-mü'minûn.Amene'r-rasûlü bimâ ünzile ileyhi min rabbihî ve'l-mü'minûn. "Resûlullah, Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem "Resûlullah, Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Allah'ın kendisine indirmiş olduğu emirlere, âyetlere inandı ve mü'minler de inandılar."

Allah'ın kendisine indirmiş olduğu emirlere, âyetlere inandı ve mü'minler de inandılar."

Önce Peygamber Efendimiz inanıyor. Çünkü kendisinin üzerinde dönen bir olay;Önce Peygamber Efendimiz inanıyor. Çünkü kendisinin üzerinde dönen bir olay; kalbinde, aklında, algılarında, duygularında dönen bir olay.kalbinde, aklında, algılarında, duygularında dönen bir olay. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kesin olarak, tereddüt etmeden inanıyor;Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kesin olarak, tereddüt etmeden inanıyor; Allahu Teâlâ hazretleri de onun o inancını methediyor.

Allahu Teâlâ hazretleri de onun o inancını methediyor.

İlk zaman tereddüt ettiği oldu. Kendisine ilk defa Cebrail aleyhisselam geldiği zaman tereddüt etti.İlk zaman tereddüt ettiği oldu. Kendisine ilk defa Cebrail aleyhisselam geldiği zaman tereddüt etti. Eve geldi, "Beni sarıp sarmalayın, üşüyorum, titriyorum!" dedi. Olayları anlattı;

Eve geldi, "Beni sarıp sarmalayın, üşüyorum, titriyorum!" dedi. Olayları anlattı;

"Acaba ben hastalanıyor muyum? Cebrail'i gördüm, böyle bir şeyler gördüm." diye tereddüt etti.

"Acaba ben hastalanıyor muyum? Cebrail'i gördüm, böyle bir şeyler gördüm." diye tereddüt etti.

O tereddüdü de son derece tabii bir şey, çünkü ilk karşılaştığı şeyde insan bir tereddüt eder,O tereddüdü de son derece tabii bir şey, çünkü ilk karşılaştığı şeyde insan bir tereddüt eder, çeşit çeşit ihtimalleri düşünür. İnsan "Acaba ben rüya mı görüyorum, acaba ben hayal mi görüyorum,çeşit çeşit ihtimalleri düşünür. İnsan "Acaba ben rüya mı görüyorum, acaba ben hayal mi görüyorum, acaba ben sayıklıyor muyum, acaba ben vehme mi düştüm?" der.acaba ben sayıklıyor muyum, acaba ben vehme mi düştüm?" der. Ama sonradan olayların çeşitli yönlerden kuvvetlendiğini görünce, sapasağlam bir şekilde; Ama sonradan olayların çeşitli yönlerden kuvvetlendiğini görünce, sapasağlam bir şekilde; "Tamam, Allah bana melek gönderiyor, "Tamam, Allah bana melek gönderiyor, Allah'ın emirlerini ben bu şekilde alıyorum, bunları tebliğ edeceğim." dedi.

Allah'ın emirlerini ben bu şekilde alıyorum, bunları tebliğ edeceğim." dedi.

Allahu Teâlâ hazretleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in bir kişi, insan,Allahu Teâlâ hazretleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in bir kişi, insan, beşer olarak kendisinin bu husustaki gayretini de methediyor;beşer olarak kendisinin bu husustaki gayretini de methediyor; "Resûlullah en sağlam bir şekilde, en şeksiz bir şekilde inandı." buyuruyor.

"Resûlullah en sağlam bir şekilde, en şeksiz bir şekilde inandı." buyuruyor.

Peygamber Efendimiz bir olay hakkında anlattıktan sonra, bir hadîs-i şerîfinde;

Peygamber Efendimiz bir olay hakkında anlattıktan sonra, bir hadîs-i şerîfinde;

"Ben bu olaya şeksiz inandım, Ebû Bekr-i Sıddîk da inandı." dedi."Ben bu olaya şeksiz inandım, Ebû Bekr-i Sıddîk da inandı." dedi. Ama ashâb-ı kirâmın bazısı o olayın mahiyetini henüz Ebû Bekr-i Sıddîk kadar çabuk kavrayamamışlardı. Ama ashâb-ı kirâmın bazısı o olayın mahiyetini henüz Ebû Bekr-i Sıddîk kadar çabuk kavrayamamışlardı. İlk önce kavramak, derhal inanmak... Tabi bu talim ede ede, taallüm ede ede, yapa yapa olan bir şey.

İlk önce kavramak, derhal inanmak... Tabi bu talim ede ede, taallüm ede ede, yapa yapa olan bir şey.

Tevekkül de yapa yapa olan bir şey. Güzel huyları işlemek, kötü huyları atmak;Tevekkül de yapa yapa olan bir şey. Güzel huyları işlemek, kötü huyları atmak; bu da bir çalışma sonucunda elde edilecek bir şey; onun da öğrenilmesi lazım. bu da bir çalışma sonucunda elde edilecek bir şey; onun da öğrenilmesi lazım. Mesela insanın güzel bir huy olan sabrı öğrenmesi lazım. Ağırbaşlılığı, vakarı, Mesela insanın güzel bir huy olan sabrı öğrenmesi lazım. Ağırbaşlılığı, vakarı, teennîyi öğrenmesi lazım. Mesela kötü bir huy olan aceleciliği bırakması lazım.teennîyi öğrenmesi lazım. Mesela kötü bir huy olan aceleciliği bırakması lazım. Bunlar da öğrenilecek şeyler...

Bunlar da öğrenilecek şeyler...

Tabi maddî şeyleri öğretmek kolay... İşte böyle "Direk gibi uzun olan harfe elif derler.Tabi maddî şeyleri öğretmek kolay... İşte böyle "Direk gibi uzun olan harfe elif derler. " tamam, bu kolay... Ama sabrı öğretmek, öğrenmek," tamam, bu kolay... Ama sabrı öğretmek, öğrenmek, veyahut şükrü öğretmek, veya vefâyı öğretmek; bunlar da lazım!..

veyahut şükrü öğretmek, veya vefâyı öğretmek; bunlar da lazım!..

Bunlar nerede öğretilir, bunların üniversitesi neresi, bunların mekteb-i âlîsi neresi?..

Bunlar nerede öğretilir, bunların üniversitesi neresi, bunların mekteb-i âlîsi neresi?..

Bunların membaı tasavvuf, tekkeler... Tasavvuf bu işi öğretmiş.Bunların membaı tasavvuf, tekkeler... Tasavvuf bu işi öğretmiş. Mevlânâ kaddesallahu sırrahu'l-aziz hazretleri öğretmiş, Hacı Bayrâm-ı Velî hazretleri öğretmiş.Mevlânâ kaddesallahu sırrahu'l-aziz hazretleri öğretmiş, Hacı Bayrâm-ı Velî hazretleri öğretmiş. Rahmetli Yunus Emre öğretmiş, şiirleriyle hâlâ öğretiyor. Rahmetli Yunus Emre öğretmiş, şiirleriyle hâlâ öğretiyor. Zamanındaki insanlara öğretmiş, kendisi de uygulamış.

Zamanındaki insanlara öğretmiş, kendisi de uygulamış.

Şimdi bakın bunlar tarihte kaldı. Deniliyor ki;

Şimdi bakın bunlar tarihte kaldı. Deniliyor ki;

"Bilmem Kastamonu'da filanca şeyhin tekkesi, Yılanlı Dergâhı,"Bilmem Kastamonu'da filanca şeyhin tekkesi, Yılanlı Dergâhı, veyahut İstanbul'daki falanca Kaşgârî Tekkesi, Konya'daki Mevlevî Tekkesi,veyahut İstanbul'daki falanca Kaşgârî Tekkesi, Konya'daki Mevlevî Tekkesi, Hacı Bektaş-ı Velî'nin Kırşehir'deki, Hacı Bektaş-ı Velî'nin Kırşehir'deki, o mâlum kasabadaki, Suluca Karahöyük denilen yerdeki tekkesi gibi... Bunlar tarihte kaldı."

o mâlum kasabadaki, Suluca Karahöyük denilen yerdeki tekkesi gibi... Bunlar tarihte kaldı."

Onlar tarihte kaldı da biz güzel huyları nereden öğreneceğiz,Onlar tarihte kaldı da biz güzel huyları nereden öğreneceğiz, kötü huylardan nasıl kurtulacağız, bunun müessesesi neresi, mektebi neresi?

kötü huylardan nasıl kurtulacağız, bunun müessesesi neresi, mektebi neresi?

Bunun mektebi tasavvuf. Bunun da öğrenilmesi, öğretilmesi lazım!Bunun mektebi tasavvuf. Bunun da öğrenilmesi, öğretilmesi lazım! O halde bunların da çağdaş bir şekilde, yirminci yüzyılın şartlarına uygun, O halde bunların da çağdaş bir şekilde, yirminci yüzyılın şartlarına uygun, kazanılmış tecrübelerin ışığında, canlı bir tarzda öğretilmesi lazım!

kazanılmış tecrübelerin ışığında, canlı bir tarzda öğretilmesi lazım!

Dekanlık filan yapmış Yusuf Ziya Binatlı isimli, meşhur ilim adamı bir büyüğümüz anlatmıştı;

Dekanlık filan yapmış Yusuf Ziya Binatlı isimli, meşhur ilim adamı bir büyüğümüz anlatmıştı;

"Biz gençken, Beyazıt'ta bir arkadaşımızla tanıştığımız zaman, karşılaştığımız zaman,"Biz gençken, Beyazıt'ta bir arkadaşımızla tanıştığımız zaman, karşılaştığımız zaman, ‘Mîrim, hangi dergâha mensupsunuz?' diye sorardık." diye hatıralarını tatlı tatlı anlatmıştı.

‘Mîrim, hangi dergâha mensupsunuz?' diye sorardık." diye hatıralarını tatlı tatlı anlatmıştı.

"Hangi dergâha devam ediyorsunuz, hangi tekkeden feyz alıyorsunuz,"Hangi dergâha devam ediyorsunuz, hangi tekkeden feyz alıyorsunuz, hangi tekkeden edep, ahlâk öğreniyorsunuz, usul erkân öğreniyorsunuz?" diye onları sorarlarmış.hangi tekkeden edep, ahlâk öğreniyorsunuz, usul erkân öğreniyorsunuz?" diye onları sorarlarmış. "Şimdikiler ‘Hangi takımı tutuyorsun, Fenerbahçeli misin, Beşiktaşlı mısın?' diye soruyorlar." diyordu.

"Şimdikiler ‘Hangi takımı tutuyorsun, Fenerbahçeli misin, Beşiktaşlı mısın?' diye soruyorlar." diyordu.

Fenebahçe, Beşiktaş niye teşvik ediliyor; gazetelerde dört sayfa, beş sayfa spor sayfası oluyor.Fenebahçe, Beşiktaş niye teşvik ediliyor; gazetelerde dört sayfa, beş sayfa spor sayfası oluyor. Televizyon haberlerinin arkasından spor haberlerine geçiliyor.

Televizyon haberlerinin arkasından spor haberlerine geçiliyor.

Spor niye teşvik ediliyor?

Spor niye teşvik ediliyor?

İnsanlar, gençler sağlıklı olsunlar diye... Spor insanı ruhen de geliştirir.İnsanlar, gençler sağlıklı olsunlar diye... Spor insanı ruhen de geliştirir. Koşsunlar, temiz hava alsınlar, bedenî kabiliyetleri gelişsin diye yapılıyor.

Koşsunlar, temiz hava alsınlar, bedenî kabiliyetleri gelişsin diye yapılıyor.

Peki, bedenin gelişmesi düşünülüyor da, ruhun gelişmesi nerede olacak?Peki, bedenin gelişmesi düşünülüyor da, ruhun gelişmesi nerede olacak? Ruhun gelişmesi için bir mektep yok mu? Olmalı değil mi, ihtiyaç değil mi?

Ruhun gelişmesi için bir mektep yok mu? Olmalı değil mi, ihtiyaç değil mi?

İşte bunların öğrenilmesi lazım. Peygamber Efendimiz de emir buyuruyor:İşte bunların öğrenilmesi lazım. Peygamber Efendimiz de emir buyuruyor: "Yakîni, şeksiz şüphesiz, tereddütsüz inanmayı elde edin, öğrenin! "Yakîni, şeksiz şüphesiz, tereddütsüz inanmayı elde edin, öğrenin! Buna tam sahip oluncaya kadar, çalışın, çabalayın, yakîn sahibi olun,Buna tam sahip oluncaya kadar, çalışın, çabalayın, yakîn sahibi olun, sapasağlam olsun imanınız. Ben de bunu öğreniyorum." diyor.

sapasağlam olsun imanınız. Ben de bunu öğreniyorum." diyor.

Bu yakîni öğrenmek de yine tekkelerde olur.

Bu yakîni öğrenmek de yine tekkelerde olur.

Tasavvuf insana ne öğretir?

Tasavvuf insana ne öğretir?

Tahkîkî imanı öğretir, hakîkî imanı öğretir, yakîni öğretir, edebi, ahlâkı öğretir,Tahkîkî imanı öğretir, hakîkî imanı öğretir, yakîni öğretir, edebi, ahlâkı öğretir, nefsi terbiye etmeyi öğretir... Bunlar öğrenilmediği zaman, insanlar iyi insan olmaz, nefsi terbiye etmeyi öğretir... Bunlar öğrenilmediği zaman, insanlar iyi insan olmaz, iyi işler yapmaz. Kötü insanlardan iyi işler çıkmaz.

iyi işler yapmaz. Kötü insanlardan iyi işler çıkmaz.

Bir emir bu... Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in hepinize emri.Bir emir bu... Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in hepinize emri. Başınızı iki elinizin arasına alın, derin derin düşünün. "Ben bu yakîni nasıl elde ederim,Başınızı iki elinizin arasına alın, derin derin düşünün. "Ben bu yakîni nasıl elde ederim, nasıl öğrenebilirim? Efendimiz de bunun için çalışmış, çabalamış. Ben de imanımı şeksiz şüphesiz,nasıl öğrenebilirim? Efendimiz de bunun için çalışmış, çabalamış. Ben de imanımı şeksiz şüphesiz, sağlam bir iman haline getirmek için neler yapmalıyım?" diye düşünün!

sağlam bir iman haline getirmek için neler yapmalıyım?" diye düşünün!

Tabi bu bir uzun, ince, çalışması zor olan bir yoldur. Ama sonucu çok tatlı olan bir yoldur.Tabi bu bir uzun, ince, çalışması zor olan bir yoldur. Ama sonucu çok tatlı olan bir yoldur. Tasavvuf bunu, sağlam imana sahip olmayı; zikirle, tasavvufî terbiyeyle, nefis terbiyesiyle, Tasavvuf bunu, sağlam imana sahip olmayı; zikirle, tasavvufî terbiyeyle, nefis terbiyesiyle, dervişe verilen bir takım görevlerin yapıla yapıla uygulanmasıyla sağlamıştır.dervişe verilen bir takım görevlerin yapıla yapıla uygulanmasıyla sağlamıştır. Bu bakımdan toplumumuzda büyük eksiklik var. O eksikliğin acısını her yerde çekiyoruz. Bu bakımdan toplumumuzda büyük eksiklik var. O eksikliğin acısını her yerde çekiyoruz. Siyasette de çekiyoruz, ticarette de çekiyoruz. Toplumun her kesimindeSiyasette de çekiyoruz, ticarette de çekiyoruz. Toplumun her kesiminde güzel huylu olmamanın sıkıntısını çekiyoruz. Çünkü eğitimi yapılmıyor.güzel huylu olmamanın sıkıntısını çekiyoruz. Çünkü eğitimi yapılmıyor. Eğitimi yapılmayan bir şeyin elbette sıkıntısı, yokluğu, çekilir, hissedilir, zararı görülür.

Eğitimi yapılmayan bir şeyin elbette sıkıntısı, yokluğu, çekilir, hissedilir, zararı görülür.

Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerîfte ikinci bir şeyi tavsiye ediyor;Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerîfte ikinci bir şeyi tavsiye ediyor; Ebû Saîd hazretlerinden Deylemî'nin rivayet ettiği hadîs-i şerîf:

Ebû Saîd hazretlerinden Deylemî'nin rivayet ettiği hadîs-i şerîf:

Teallemu'r-remye ve'l-Kur'âne ve hayru sââti'l-mü'mini hîne yezkürullâhe azze ve celle.

Teallemu'r-remye ve'l-Kur'âne ve hayru sââti'l-mü'mini hîne yezkürullâhe azze ve celle.

Bakın küçücük bir cümle veyahut bir satırlık bir hadîs-i şerîf ama deryalar kadar bilgiler var.Bakın küçücük bir cümle veyahut bir satırlık bir hadîs-i şerîf ama deryalar kadar bilgiler var. Saatlerce konuşsak, anlatılacak derin mânası var.Saatlerce konuşsak, anlatılacak derin mânası var. Efendimiz birinci emrinde olduğu gibi bu ikinci emrinde buyuruyor ki;

Efendimiz birinci emrinde olduğu gibi bu ikinci emrinde buyuruyor ki;

Teallemû. "Öğrenin!"

Teallemû. "Öğrenin!"

Birincide "yakîni öğrenin, şeksiz inanmayı öğrenin" demişti, burada yine "öğrenin" diyor.

Birincide "yakîni öğrenin, şeksiz inanmayı öğrenin" demişti, burada yine "öğrenin" diyor.

Neyi öğreneceğiz?..

Neyi öğreneceğiz?..

Teallemu'r-remye ve'l-Kur'ân. "Atıcılığı, silah atıcılığını ve Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenin!"

Teallemu'r-remye ve'l-Kur'ân. "Atıcılığı, silah atıcılığını ve Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenin!"

Bakın birisi Kur'ân-ı Kerîm öğrenmek, âhirete ait bir şey. İnsan Kur'an'ı öğrendi mi âhireti kurtulur.Bakın birisi Kur'ân-ı Kerîm öğrenmek, âhirete ait bir şey. İnsan Kur'an'ı öğrendi mi âhireti kurtulur. Tabi, Kur'ân-ı Kerîm'in içindeki hükümler sadece âhirete ait değil, dünyaya ait hükümler de var.

Tabi, Kur'ân-ı Kerîm'in içindeki hükümler sadece âhirete ait değil, dünyaya ait hükümler de var.

"İman bir inanç işidir, âhiret işidir, bir tarafa koyalım..."

"İman bir inanç işidir, âhiret işidir, bir tarafa koyalım..."

"Hayır, koyamayız."

"Lâiklik var."

"Hayır, koyamayız."

"Lâiklik var."

Lâikliği millet doğru düzgün anlayamıyor. Lâiklik devletin işi; kişi inançlı olur, lâik olmaz.Lâikliği millet doğru düzgün anlayamıyor. Lâiklik devletin işi; kişi inançlı olur, lâik olmaz. Devlet lâik olur, kimsenin inancına karışmaz. Bu devirde, geçtiğimiz aylarda gördünüz, Devlet lâik olur, kimsenin inancına karışmaz. Bu devirde, geçtiğimiz aylarda gördünüz, ‘Ben lâikim!' diyen, ‘Ben devrimciyim!' diyen insanların yaptıkları iş, çatır çatır lâikliği çiğnemek,‘Ben lâikim!' diyen, ‘Ben devrimciyim!' diyen insanların yaptıkları iş, çatır çatır lâikliği çiğnemek, lâikliği tepelemek... Çünkü başkasının inancına müdahale ediyor, onu engellemeye çalışıyor,lâikliği tepelemek... Çünkü başkasının inancına müdahale ediyor, onu engellemeye çalışıyor, onu bastırmaya çalışıyor. Onu kendi keyfine getirmeye çalışıyor. onu bastırmaya çalışıyor. Onu kendi keyfine getirmeye çalışıyor. Onun inancına göre yaşamasına mâni olmaya çalışıyor.Onun inancına göre yaşamasına mâni olmaya çalışıyor. Bu lâiklik değil, lâikliğin tam aksi, bu zorbalık...

Bu lâiklik değil, lâikliğin tam aksi, bu zorbalık...

Lâiklik nedir, devlet lâik olacak ne demek?

Lâiklik nedir, devlet lâik olacak ne demek?

Kimsenin inancına müdahale etmeyecek.

Kimsenin inancına müdahale etmeyecek.

Hocam, kimsenin inancına müdâhale etmeyelim, o da "Benim inancım, falanca adamın kafasını kesmektir."Hocam, kimsenin inancına müdâhale etmeyelim, o da "Benim inancım, falanca adamın kafasını kesmektir." diye eline kılıcı alsın, onun kafasını kessin, olur mu?

diye eline kılıcı alsın, onun kafasını kessin, olur mu?

Bir hürriyet, bir başka hürriyetin başladığı yerde biter, oraya kadardır.Bir hürriyet, bir başka hürriyetin başladığı yerde biter, oraya kadardır. Başkasının hürriyetine kimse müdahale edemez. Devrimci de edemez, başkası da edemez.Başkasının hürriyetine kimse müdahale edemez. Devrimci de edemez, başkası da edemez. Herkesin insan hakları, hürriyetleri vardır. O haklarını, o hürriyetlerini İslâm zaten koruyor,Herkesin insan hakları, hürriyetleri vardır. O haklarını, o hürriyetlerini İslâm zaten koruyor, gidip de birisinin kafasını kesin demiyor. Sınırsız bir hürriyet değil, demek istiyorum.

gidip de birisinin kafasını kesin demiyor. Sınırsız bir hürriyet değil, demek istiyorum.

Din hürriyeti; kişinin inancına göre ibadet edebilmesi, inancını söyleyebilmesi,Din hürriyeti; kişinin inancına göre ibadet edebilmesi, inancını söyleyebilmesi, inancını çoluk çocuğuna öğretebilmesi, inancına göre ticaretini yapabilmesi, inancını çoluk çocuğuna öğretebilmesi, inancına göre ticaretini yapabilmesi, inancına göre giyimini kuşamını belirlemesi, yaşayışını sağlaması...inancına göre giyimini kuşamını belirlemesi, yaşayışını sağlaması... Başkasına zarar vermedikten sonra, bunun rahatça yapılmasını sağlamak lâik devletin görevi.Başkasına zarar vermedikten sonra, bunun rahatça yapılmasını sağlamak lâik devletin görevi. Eğer devlet bir inanca tâbi olur, bir inancı taraf tutar, Eğer devlet bir inanca tâbi olur, bir inancı taraf tutar, öteki inanç sahiplerini bastırırsa lâiklik olmaz, o zaman aksi olur.

öteki inanç sahiplerini bastırırsa lâiklik olmaz, o zaman aksi olur.

O bakımdan, bu günün "lâikim" diyen insanları lâikliği çiğniyorlar,O bakımdan, bu günün "lâikim" diyen insanları lâikliği çiğniyorlar, lâiklik diye diye lâikliği çiğniyorlar. lâiklik diye diye lâikliği çiğniyorlar. Asıl lâiklik; inancı, inanca göre yaşayışı, söylemeyi, çalışmayı, düşünmeyi, istediğini yapmayı serbest bırakmak...Asıl lâiklik; inancı, inanca göre yaşayışı, söylemeyi, çalışmayı, düşünmeyi, istediğini yapmayı serbest bırakmak... Bunu tek taraflı alıp da, öbür tarafa baskı olarak kullanmak din düşmanlığı oluyor.Bunu tek taraflı alıp da, öbür tarafa baskı olarak kullanmak din düşmanlığı oluyor. O da lâikliğin tamamen zıddı oluyor.

O da lâikliğin tamamen zıddı oluyor.

Buraya nereden geldik?

Buraya nereden geldik?

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte "Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenin!" diyor;Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte "Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenin!" diyor; Kur'an'ı öğreneceğiz, tabii uygulayacağız. Çünkü insanın bir şey öğrenmekten amacı, uygulamaktır.Kur'an'ı öğreneceğiz, tabii uygulayacağız. Çünkü insanın bir şey öğrenmekten amacı, uygulamaktır. Kur'ân-ı Kerîm'i de öğreneceksiniz.Kur'ân-ı Kerîm'i de öğreneceksiniz. Allahu Teâlâ hazretleri, "Ey iman edenler, içki içmeyin!" diyecek, sen de gidip içki içeceksin. Allahu Teâlâ hazretleri, "Ey iman edenler, içki içmeyin!" diyecek, sen de gidip içki içeceksin. Bu Allah'ın emrine aykırı... Buna Allah'a isyan derler.Bu Allah'ın emrine aykırı... Buna Allah'a isyan derler. Allah'a isyan, devlete isyan gibi de değildir, insanın dünyası da âhireti de mahvolur. Allah'a isyan, devlete isyan gibi de değildir, insanın dünyası da âhireti de mahvolur. Tabi insan öğrendiğini uygulayacak. Müslüman Kur'an'a göre yaşayacak.

Tabi insan öğrendiğini uygulayacak. Müslüman Kur'an'a göre yaşayacak.

Peygamber Efendimiz Kur'an'ın bilinmesini istiyor. Kur'ân-ı Kerîm'de dünyaya ait işler de var.Peygamber Efendimiz Kur'an'ın bilinmesini istiyor. Kur'ân-ı Kerîm'de dünyaya ait işler de var. "İçki içme, zina etme, hırsızlık yapma, cana kıyma!" gibi. Bunlar büyük günahlar diye sıralamış. "İçki içme, zina etme, hırsızlık yapma, cana kıyma!" gibi. Bunlar büyük günahlar diye sıralamış. Zaten İslâm bunlardan korumak için gayret gösteriyor, emirleri bu...Zaten İslâm bunlardan korumak için gayret gösteriyor, emirleri bu... Ama Kur'ân-ı Kerîm'de âhirete ait emirler de var, bilgiler de var.Ama Kur'ân-ı Kerîm'de âhirete ait emirler de var, bilgiler de var. Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek dinî bir görev... "Bunu öğrenin." diyor.

Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek dinî bir görev... "Bunu öğrenin." diyor.

Ama ondan önce Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde bir söz söylemiş:

Ama ondan önce Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde bir söz söylemiş:

Te'allemu'r-remye ve'l-Kur'âne. Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmekten önce söylediği söz remy...Te'allemu'r-remye ve'l-Kur'âne. Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmekten önce söylediği söz remy... Remy "atmak, silah atmak" demek... "Kur'an ile beraber silah atmayı da öğrenin!" buyuruyor.

Remy "atmak, silah atmak" demek... "Kur'an ile beraber silah atmayı da öğrenin!" buyuruyor.

Herkes Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek ister. Her mü'min Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek ister.Herkes Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek ister. Her mü'min Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek ister. Bu onun ilk vazifesi, Peygamber Efendimiz'in çok tavsiye buyurduğu bir husus ama ondan evvel Bu onun ilk vazifesi, Peygamber Efendimiz'in çok tavsiye buyurduğu bir husus ama ondan evvel "Atıcılığı öğrenin!" diyor. Bu da İslâm'ın hem madde hem mânâ dini olduğunu,"Atıcılığı öğrenin!" diyor. Bu da İslâm'ın hem madde hem mânâ dini olduğunu, hem dünya hem âhiret dini olduğunu gösteren bir güzel misal...

hem dünya hem âhiret dini olduğunu gösteren bir güzel misal...

Peygamber Efendimiz, "Silah atmayı da öğrenin!" diyor.Peygamber Efendimiz, "Silah atmayı da öğrenin!" diyor. Hatta, "Çocuklarınıza öğretin!" diye de başka hadîs-i şerîfler var.Hatta, "Çocuklarınıza öğretin!" diye de başka hadîs-i şerîfler var. Demek ki müslüman silah atmayı da öğrenecek.

Demek ki müslüman silah atmayı da öğrenecek.

Peki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem silah atmayı mü'minlere niye tavsiye buyuruyor?

Peki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem silah atmayı mü'minlere niye tavsiye buyuruyor?

Çünkü cihatta atıcılık önemli bir rol oynar.

Çünkü cihatta atıcılık önemli bir rol oynar.

Peki cihat niçin var olmuş, farz olmuş?Peki cihat niçin var olmuş, farz olmuş? Sulh-u sukûn içinde yaşamak varken insanlar niye cihat ediyorlar?

Sulh-u sukûn içinde yaşamak varken insanlar niye cihat ediyorlar?

Tamam cihat etmeyelim kabul, biz sulhu seviyoruz.

Tamam cihat etmeyelim kabul, biz sulhu seviyoruz.

Ve's-sulhu hayrun. "Sulh, anlaşma, barışma daha iyidir."

Ve's-sulhu hayrun. "Sulh, anlaşma, barışma daha iyidir."

Daimâ selâmet, sukûnet, kimseyi üzmemek, incitmemek esastır.

Daimâ selâmet, sukûnet, kimseyi üzmemek, incitmemek esastır.

Peki, ya düşman saldırırsa ne yapacaksın?

Peki, ya düşman saldırırsa ne yapacaksın?

Senin ülkene düşman saldırdı. Niye askerlik var, niye Millî Savunma Bakanlığı var,Senin ülkene düşman saldırdı. Niye askerlik var, niye Millî Savunma Bakanlığı var, niye ordumuz var, niye tarih boyunca hep olmuş?..niye ordumuz var, niye tarih boyunca hep olmuş?.. Niye her milletin iç âsayişini sağlamak için âsayiş kuvvetleri olmuş,Niye her milletin iç âsayişini sağlamak için âsayiş kuvvetleri olmuş, dış emniyetini sağlamak için ordusu olmuş?..

dış emniyetini sağlamak için ordusu olmuş?..

Bir tabiî ihtiyaç olduğu için...

Bir tabiî ihtiyaç olduğu için...

Hatta canlılar âlemine baktığımız zaman, onların bile kendilerini savunacakHatta canlılar âlemine baktığımız zaman, onların bile kendilerini savunacak cihazlarla cihazlandıklarını görüyoruz.cihazlarla cihazlandıklarını görüyoruz. Her hayvanın yaşadığı ortamda kendi hayatını koruması ve kendisini savunması içinHer hayvanın yaşadığı ortamda kendi hayatını koruması ve kendisini savunması için Allah ona birtakım silahlar vermiş. Kimisine pençe vermiş, kimisine iğne vermiş,Allah ona birtakım silahlar vermiş. Kimisine pençe vermiş, kimisine iğne vermiş, kimisine boynuz vermiş, kimisine diş vermiş, kimisine kanat vermiş, kimisine zehir vermiş...kimisine boynuz vermiş, kimisine diş vermiş, kimisine kanat vermiş, kimisine zehir vermiş... Bunların her birisi kendisini savunmak için birer silah... Demek ki yaşamak için Bunların her birisi kendisini savunmak için birer silah... Demek ki yaşamak için hayatını savunmak ihtiyacı olduğundan, bu olacak. Onun için cihadı kimse kötüleyemez.

hayatını savunmak ihtiyacı olduğundan, bu olacak. Onun için cihadı kimse kötüleyemez.

Avrupalılar Müslümanlığı cihat dolayısıyla kötülüyorlar, "İslâm'da cihat var." diyorlar.

Avrupalılar Müslümanlığı cihat dolayısıyla kötülüyorlar, "İslâm'da cihat var." diyorlar.

Pekiyi İslâm'da cihat var da, Hıristiyanlık'ta yok mu?

Pekiyi İslâm'da cihat var da, Hıristiyanlık'ta yok mu?

Niye Haçlılar haçlı seferlerini yaptılar?

Onlarda da var.

Niye Haçlılar haçlı seferlerini yaptılar?

Onlarda da var.

İslâm ülkelerinde ordu var da, Batı ülkelerinde ordu yok mu, Çin'de ordu yok mu,İslâm ülkelerinde ordu var da, Batı ülkelerinde ordu yok mu, Çin'de ordu yok mu, Amerika'da, İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da ordu yok mu?..

Amerika'da, İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da ordu yok mu?..

Hepsinde var. Hatta onlar bu orduları cihan harplerini çıkartmakla,Hepsinde var. Hatta onlar bu orduları cihan harplerini çıkartmakla, cihanı birbirine katmakla kullandılar. Demek ki onların hepsi birer kötüleme, karalama.cihanı birbirine katmakla kullandılar. Demek ki onların hepsi birer kötüleme, karalama. Kendisi de yaptığı halde karşı tarafı kötülüyor.

Kendisi de yaptığı halde karşı tarafı kötülüyor.

Cihat lazım!

Neden?

Cihat lazım!

Neden?

Yaşamak için; hayatımızı, yurdumuzu, kendimizi savunmamız için...Yaşamak için; hayatımızı, yurdumuzu, kendimizi savunmamız için... Cihat için de cihada hazırlanmak gerekiyor.Cihat için de cihada hazırlanmak gerekiyor. Onun için de cihadın her türlü alet ve edevâtını hazırlamakla beraber,Onun için de cihadın her türlü alet ve edevâtını hazırlamakla beraber, o alet ve edevâtın kullanılmasını da öğrenin diye, o alet ve edevâtın kullanılmasını da öğrenin diye, Efendimiz Kur'ân-ı Kerîm'in öğrenilmesinden önce onu koymuş: Efendimiz Kur'ân-ı Kerîm'in öğrenilmesinden önce onu koymuş: Teallemu'r-remye ve'l-Kur'ân "Atıcılığı öğrenin ve Kur'an'ı öğrenin!" buyurmuş. Önce atıcılığı söylemiş.Teallemu'r-remye ve'l-Kur'ân "Atıcılığı öğrenin ve Kur'an'ı öğrenin!" buyurmuş. Önce atıcılığı söylemiş. Çünkü hürriyet olmayınca, düşman geldiği zaman, düşman saldırınca, Çünkü hürriyet olmayınca, düşman geldiği zaman, düşman saldırınca, insanın Kur'an okuması da mümkün olmuyor.

insanın Kur'an okuması da mümkün olmuyor.

Az önce televizyonda seyrettik, İsrail'deki zavallı silahsız Filistinliler'in, nasıl pürsilah,Az önce televizyonda seyrettik, İsrail'deki zavallı silahsız Filistinliler'in, nasıl pürsilah, tepeden tırnağa mücehhez, tam teçhizatlı İsrail askerleri tarafından kurşunlanıp,tepeden tırnağa mücehhez, tam teçhizatlı İsrail askerleri tarafından kurşunlanıp, öldürülüp yerlerde nasıl vahşice sürüklendiğini gördük. Birisi tamamen silahsız, ötekisi pürsilah,öldürülüp yerlerde nasıl vahşice sürüklendiğini gördük. Birisi tamamen silahsız, ötekisi pürsilah, tepeden tırnağa müsellah; zulmediyor, haksızlık ediyor, hakaret ediyor. tepeden tırnağa müsellah; zulmediyor, haksızlık ediyor, hakaret ediyor. Peygamber Efendimiz aleyhinde sözler söylemiş, saldırmış, hürriyetleri tehdit ediyor.Peygamber Efendimiz aleyhinde sözler söylemiş, saldırmış, hürriyetleri tehdit ediyor. Ülkeyi gasbetmiş, istilâ etmiş, işgal etmiş...

Ülkeyi gasbetmiş, istilâ etmiş, işgal etmiş...

Tabi bu atıcılık öğrenilecek, bu şart. Buna herkesin memnun ve müteşekkir olması lazım.Tabi bu atıcılık öğrenilecek, bu şart. Buna herkesin memnun ve müteşekkir olması lazım. Tabi atıcılığı öğrenecek, neyi atacağız meselesi geliyor. Tabi atıcılığı öğrenecek, neyi atacağız meselesi geliyor. İsrail'de zavallı çocuklar taş atıyorlar veya ellerinde şişeler varsa İsrail'de zavallı çocuklar taş atıyorlar veya ellerinde şişeler varsa içine biraz yakıt koyabilmişlerse onu atıyorlar. Ama öbür taraf çok daha güçlü silahlarla saldırıyor.

içine biraz yakıt koyabilmişlerse onu atıyorlar. Ama öbür taraf çok daha güçlü silahlarla saldırıyor.

Ne atacağız?

Ne atacağız?

Düşmanın silahı kadar silah edinmediği zaman bir müslüman, esaret altına düşüyor.

Düşmanın silahı kadar silah edinmediği zaman bir müslüman, esaret altına düşüyor.

Ermeniler saldırdılar, Azeriler'in topraklarını istila ettiler.Ermeniler saldırdılar, Azeriler'in topraklarını istila ettiler. Ruslar saldırdılar, Çeçenler'in ülkesini mahvettiler.Ruslar saldırdılar, Çeçenler'in ülkesini mahvettiler. Sırplar saldırdılar, Boşnaklar'ın arazilerini, evlerini, ülkelerinin büyük bir kısmını elde ettiler,Sırplar saldırdılar, Boşnaklar'ın arazilerini, evlerini, ülkelerinin büyük bir kısmını elde ettiler, katliamlar yaptılar, onları oralardan çıkardılar. Saraybosna'nın arazisi büyük miktarda kayba uğradı, katliamlar yaptılar, onları oralardan çıkardılar. Saraybosna'nın arazisi büyük miktarda kayba uğradı, Sırplar'ın eline geçti. Demek ki atacağız, atıcılığı öğreneceğiz, iyi silahlar yapmayı da öğreneceğiz.Sırplar'ın eline geçti. Demek ki atacağız, atıcılığı öğreneceğiz, iyi silahlar yapmayı da öğreneceğiz. Silahın en iyisini yapmazsan, caydırıcı silahları yapamazsan, Silahın en iyisini yapmazsan, caydırıcı silahları yapamazsan, o zaman senin taş atmakla olan kahramanlığın sonuç vermiyor, zâlim zulmünü devam ettiriyor.

o zaman senin taş atmakla olan kahramanlığın sonuç vermiyor, zâlim zulmünü devam ettiriyor.

Demek ki atışı öğrenirken, hem nişan alıp vurmayı öğrenmek,Demek ki atışı öğrenirken, hem nişan alıp vurmayı öğrenmek, hem de atılacak şey nelerse onların yapılmasını da öğrenmek herhalde bahis konusu oluyor. hem de atılacak şey nelerse onların yapılmasını da öğrenmek herhalde bahis konusu oluyor. Silah sanayii oluyor, silah sanayiinde en ileri usullerin, teknolojinin öğrenilmesi, Silah sanayii oluyor, silah sanayiinde en ileri usullerin, teknolojinin öğrenilmesi, yenilerinin bulunması söz konusu oluyor.

yenilerinin bulunması söz konusu oluyor.

Biz yenilerini de buluruz. Ben her zaman sohbetlerimde arkadaşlarıma söylerim:

Biz yenilerini de buluruz. Ben her zaman sohbetlerimde arkadaşlarıma söylerim:

"Boş durmayın, bir şeyler icât edin, bulun!..""Boş durmayın, bir şeyler icât edin, bulun!.." İnsan aklını kullandı mı, durduğu yerden bir şeyler bulur. İnsan aklını kullandı mı, durduğu yerden bir şeyler bulur. Ben de kendime göre oturduğum yerden bir şeyler icât ediyorum, ortaya koyuyorum, Ben de kendime göre oturduğum yerden bir şeyler icât ediyorum, ortaya koyuyorum, arkadaşlara gösteriyorum. Çok basit bir şey olabilir ama hakikaten hoşa gidiyor.arkadaşlara gösteriyorum. Çok basit bir şey olabilir ama hakikaten hoşa gidiyor. Mesela, bir evin yapımında bir usul bulmak, pencerede bir usul bulmak,Mesela, bir evin yapımında bir usul bulmak, pencerede bir usul bulmak, daha başka bir şey... İnsanın aklını çalıştırması lazım!

daha başka bir şey... İnsanın aklını çalıştırması lazım!

Evet, "Atıcılığı öğrenin, atılacak şeylerin en güzelini yapmayı öğrenin!Evet, "Atıcılığı öğrenin, atılacak şeylerin en güzelini yapmayı öğrenin! En üstün silahları yapmayı, onları en iyi kullanmayı öğrenin! Kur'ân-ı Kerîm'i de öğrenin!"En üstün silahları yapmayı, onları en iyi kullanmayı öğrenin! Kur'ân-ı Kerîm'i de öğrenin!" diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem emrediyor. Devam ediyor hadîs-i şerîf, burada durmuyor.

diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem emrediyor. Devam ediyor hadîs-i şerîf, burada durmuyor.

Buradan tabi bir şeyi çok büyük takdirle gözlüyoruz, hayran kalıyoruz.Buradan tabi bir şeyi çok büyük takdirle gözlüyoruz, hayran kalıyoruz. Peygamber Efendimiz hem bize âhiret hem de dünyada sağlam bir dünya adamı olmayı emrediyor.Peygamber Efendimiz hem bize âhiret hem de dünyada sağlam bir dünya adamı olmayı emrediyor. Pısırık, ezilen, horlanan, zelil, âciz, nâçiz insanlar olmamamızı, gayretli olmamızı tavsiye ediyor.Pısırık, ezilen, horlanan, zelil, âciz, nâçiz insanlar olmamamızı, gayretli olmamızı tavsiye ediyor. İslâm dini insanın hem dinini hem dünyasını kurtarıyor. Hem dinine hem dünyasına hitap ediyor, İslâm dini insanın hem dinini hem dünyasını kurtarıyor. Hem dinine hem dünyasına hitap ediyor, hem âhiretine hitap ediyor. Bu çok önemli bir husus... hem âhiretine hitap ediyor. Bu çok önemli bir husus... Her yönünden mükemmel, eksiksiz bir din olduğunu müşahede ediyoruz, hayran kalıyoruz.

Her yönünden mükemmel, eksiksiz bir din olduğunu müşahede ediyoruz, hayran kalıyoruz.

Sonra öteki cümle önemli... Tabi ben onu da bastıra bastıra size okumaktan zevk duyuyorum.

Sonra öteki cümle önemli... Tabi ben onu da bastıra bastıra size okumaktan zevk duyuyorum.

Ve hayru sââti'l-mü'mini hîne yezkürullâhe azze ve celle.Ve hayru sââti'l-mü'mini hîne yezkürullâhe azze ve celle. "Mü'minin geçirdiği saatlerin en hayırlısı, yaşayarak sarf ettiği saatlerin en hayırlısı,"Mü'minin geçirdiği saatlerin en hayırlısı, yaşayarak sarf ettiği saatlerin en hayırlısı, Allah'ı zikrettiği zamanlardır." diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

Allah'ı zikrettiği zamanlardır." diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

Sen, şimdi ey beni dinleyen aziz ve sevgili kardeşim!

Sen, şimdi ey beni dinleyen aziz ve sevgili kardeşim!

Tamam, namazı kılıyorsun; kılmıyorsan kıl! Çünkü Allah'ın en büyük emirlerinden birisi namaz kılmak...Tamam, namazı kılıyorsun; kılmıyorsan kıl! Çünkü Allah'ın en büyük emirlerinden birisi namaz kılmak... Orucu tutuyorsundur. Ramazan bizim ülkemizde tatlı oluyor, elhamdülillah camiler şenleniyor. Orucu tutuyorsundur. Ramazan bizim ülkemizde tatlı oluyor, elhamdülillah camiler şenleniyor. Zekâtını veriyorsun, tamam. Namaz, oruç, zekât... Hacca da paran varsa gittin veya gitmeyi istiyorsun,Zekâtını veriyorsun, tamam. Namaz, oruç, zekât... Hacca da paran varsa gittin veya gitmeyi istiyorsun, "Emekli olursam gideceğim, parayı biriktirdiğim zaman gideceğim!" diyorsun.

"Emekli olursam gideceğim, parayı biriktirdiğim zaman gideceğim!" diyorsun.

Peki, Allah'ı zikirle durumun nasıl?

Peki, Allah'ı zikirle durumun nasıl?

Ve hayru sââti'l-mü'mini hîne yezkurullâhe azze ve celle.Ve hayru sââti'l-mü'mini hîne yezkurullâhe azze ve celle. "Mü'minin saatlerinin en hayırlısı aziz ve celil olan Allah'ı zikrettiği zamandır." buyruluyor.

"Mü'minin saatlerinin en hayırlısı aziz ve celil olan Allah'ı zikrettiği zamandır." buyruluyor.

Demek ki en sevgili ibadet, en kıymetli ibadet, en önemli ibadet Allah'ı zikretmektir.

Demek ki en sevgili ibadet, en kıymetli ibadet, en önemli ibadet Allah'ı zikretmektir.

Şimdi sen kendi kendine sor:

Şimdi sen kendi kendine sor:

"Acep sen Allah'ı zikrediyor musun, Allah'ı zikretmeyi biliyor musun?.."

"Acep sen Allah'ı zikrediyor musun, Allah'ı zikretmeyi biliyor musun?.."

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bu kadar hararetle işaret buyurduğuResûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bu kadar hararetle işaret buyurduğu bu sahada, bu konuda durumun nasıl, çalışman nasıl?

bu sahada, bu konuda durumun nasıl, çalışman nasıl?

Diyeceksin ki; hayal ediyorum, tahmin ediyorum, bazıları şöyle diyecek olabilir:

Diyeceksin ki; hayal ediyorum, tahmin ediyorum, bazıları şöyle diyecek olabilir:

"Hocam, elhamdülillah ben müslümanım!"

"Hocam, elhamdülillah ben müslümanım!"

Tamam, Allah İslâm'ını mübarek eylesin, Müslümanlığın sana hayırlı olsun...

Tamam, Allah İslâm'ını mübarek eylesin, Müslümanlığın sana hayırlı olsun...

"Namazımı kılarım, orucumu tutarım."

"Namazımı kılarım, orucumu tutarım."

Tamam, iyi ama Peygamber Efendimiz burada Allah'ı zikretmeyi hararetle tavsiye etmiş.

Tamam, iyi ama Peygamber Efendimiz burada Allah'ı zikretmeyi hararetle tavsiye etmiş.

"Hocam bu zikir meselesi biraz tarikatlerin işi, biraz dervişlerin işi diye,"Hocam bu zikir meselesi biraz tarikatlerin işi, biraz dervişlerin işi diye, biraz da gazeteler buna ateş püskürdükleri için, Ramazan'da da aleyhine bir sürü çalışmalar,biraz da gazeteler buna ateş püskürdükleri için, Ramazan'da da aleyhine bir sürü çalışmalar, programlar olduğundan, yerden yere çalındığından, tasavvuf, zikir vesaire, programlar olduğundan, yerden yere çalındığından, tasavvuf, zikir vesaire, ben de bunu biraz kötü bir şey sanıyordum. Zikir deyince benim biraz ben de bunu biraz kötü bir şey sanıyordum. Zikir deyince benim biraz kaşıntılarım, alerjilerim başlıyor, saçlarım diken diken olmaya başlıyor."

kaşıntılarım, alerjilerim başlıyor, saçlarım diken diken olmaya başlıyor."

Artık işte bak, kendinin hangi noktada olduğunu gör!

Artık işte bak, kendinin hangi noktada olduğunu gör!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Allah'ı zikretmeyi tavsiye buyuruyorPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Allah'ı zikretmeyi tavsiye buyuruyor ve Allah'ı zikretmekle geçirilen dakikaların, zamanların,ve Allah'ı zikretmekle geçirilen dakikaların, zamanların, harcanan vakitlerin en hayırlı vakitler olduğunu söylüyor.

harcanan vakitlerin en hayırlı vakitler olduğunu söylüyor.

İnsan gününü, zamanını nasıl geçirir?

İnsan gününü, zamanını nasıl geçirir?

Şöyle bir düşünün, çağdaş insanları düşünelim;

Şöyle bir düşünün, çağdaş insanları düşünelim;

Bazıları çok iyi eğitim görmüş, kolejlerde okumuş, Amerika'ya gitmiş, gelmiş...Bazıları çok iyi eğitim görmüş, kolejlerde okumuş, Amerika'ya gitmiş, gelmiş... Sabahın erken saatinde eşofmanını giyer, o lüks semtte,Sabahın erken saatinde eşofmanını giyer, o lüks semtte, çınarların altında, deniz kenarında veya rıhtımda koşar.

çınarların altında, deniz kenarında veya rıhtımda koşar.

Neden?

Neden?

Çağdaş insanlar spor yapar, onun için eşofmanını giymek, spor yapmak lazım!Çağdaş insanlar spor yapar, onun için eşofmanını giymek, spor yapmak lazım! Hanım da yapıyor, hanım da eşofmanını giyiyor,Hanım da yapıyor, hanım da eşofmanını giyiyor, bay-bayan yan yana dıgıdık dıgıdık idman yapıyorlar, koşturuyorlar. Bu çağdaşlık...

bay-bayan yan yana dıgıdık dıgıdık idman yapıyorlar, koşturuyorlar. Bu çağdaşlık...

Geliyor bir duş alıyor. Duş almak da çağdaş bir şey...Geliyor bir duş alıyor. Duş almak da çağdaş bir şey... Biz gusül alıyoruz, biz gerici oluyoruz, o duş alıyor, o ilerici oluyor.

Biz gusül alıyoruz, biz gerici oluyoruz, o duş alıyor, o ilerici oluyor.

Sonra ne yapıyor?

Sonra ne yapıyor?

Dişlerini fırçalıyor. Tamam. Aynanın karşısına geçiyorlar ikisiDişlerini fırçalıyor. Tamam. Aynanın karşısına geçiyorlar ikisi fışır fışır, fışır fışır dişler fırçalanıyor. Biz de yaparız bunu, biz misvak kullanırız,fışır fışır, fışır fışır dişler fırçalanıyor. Biz de yaparız bunu, biz misvak kullanırız, dişlerimizi her zaman misvaklarız. Tabi diş fırçası da kullanırız, o da caiz.dişlerimizi her zaman misvaklarız. Tabi diş fırçası da kullanırız, o da caiz. O olmadığı zaman ağzı çalkalamak veya parmakla dahi dişleri temizlemek, o da faydalı...O olmadığı zaman ağzı çalkalamak veya parmakla dahi dişleri temizlemek, o da faydalı... Diş temizliğine dinimiz önem veriyor. Tamam, böyle yapar.

Diş temizliğine dinimiz önem veriyor. Tamam, böyle yapar.

Sonra ne yapar?

Sonra ne yapar?

Kahvaltı eder, ondan sonra kalkar işine gider.

Kahvaltı eder, ondan sonra kalkar işine gider.

"Çalışmak kutsaldır, vazife mukaddestir..."

"Çalışmak kutsaldır, vazife mukaddestir..."

Vazife mukaddestir ama mukaddes bir vazife öteki mukaddes vazifeyi engellemez.Vazife mukaddestir ama mukaddes bir vazife öteki mukaddes vazifeyi engellemez. Bazıları, "Vazife mukaddestir, camiye gitmek yok!" diyor. Bazıları, "Vazife mukaddestir, camiye gitmek yok!" diyor. Camiye gitmek de mukaddestir, namaz kılmak da mukaddestir.

Camiye gitmek de mukaddestir, namaz kılmak da mukaddestir.

Vazife mukaddesmiş... Nereden çıkarttın, her vazife mukaddes değil! Kötü vazife yapıyorsan,Vazife mukaddesmiş... Nereden çıkarttın, her vazife mukaddes değil! Kötü vazife yapıyorsan, günah olan bir işte çalışıyorsan, o zaman bu mukaddes bir vazife olmuyor, mülevves bir vazife oluyor.

günah olan bir işte çalışıyorsan, o zaman bu mukaddes bir vazife olmuyor, mülevves bir vazife oluyor.

Ondan sonra, bir güzel iş öteki güzel işi yapmayı engellemez.

Ondan sonra, bir güzel iş öteki güzel işi yapmayı engellemez.

"Ben dişlerimi fırçaladım, binâenaleyh ayaklarım pis pis kokabilir." diyemezsin.

"Ben dişlerimi fırçaladım, binâenaleyh ayaklarım pis pis kokabilir." diyemezsin.

Ayaklarını da yıkayacaksın, her şey güzel olacak.Ayaklarını da yıkayacaksın, her şey güzel olacak. "Elbisem kirli olabilir, vücudumu yıkadım." diyemezsin, her şey güzel olacak.

"Elbisem kirli olabilir, vücudumu yıkadım." diyemezsin, her şey güzel olacak.

Çalışıyor, çalıştıktan sonra geliyor, arkadaşlarına gidiyor, kahveye gidiyor, bilardo oynuyor.Çalışıyor, çalıştıktan sonra geliyor, arkadaşlarına gidiyor, kahveye gidiyor, bilardo oynuyor. Daha çağdaş, daha ilerici olanlar kulübe gidiyorlar, vakit geçiriyorlar... Gece oluyor, yatıyorlar.Daha çağdaş, daha ilerici olanlar kulübe gidiyorlar, vakit geçiriyorlar... Gece oluyor, yatıyorlar. Bu insanın 24 saatini şöyle bir inceleyin, herkes kendisinin saatlerini incelesin!..

Bu insanın 24 saatini şöyle bir inceleyin, herkes kendisinin saatlerini incelesin!..

İnsanın saatleri geçiyor, 24 saati geçiyor; bu saatler nereye gidiyor, ne kadarı hayra gidiyor?..

İnsanın saatleri geçiyor, 24 saati geçiyor; bu saatler nereye gidiyor, ne kadarı hayra gidiyor?..

"Tamam hocam, ben senin anlattığın gibi değil de, daha güzel şeylerle vakit geçiriyorum ama"Tamam hocam, ben senin anlattığın gibi değil de, daha güzel şeylerle vakit geçiriyorum ama sevabı kaçmasın diye söylemek istemiyorum. Sevaplı işler yapıyorum."

sevabı kaçmasın diye söylemek istemiyorum. Sevaplı işler yapıyorum."

Ne yapıyorsun?

Ne yapıyorsun?

İşte bir fakire gidiyorum, yardım ediyorum, yoksulların imdadına koşuyorum.İşte bir fakire gidiyorum, yardım ediyorum, yoksulların imdadına koşuyorum. Millî bir vazife yapıyorum veyahut içtimaî birtakım hizmetlere koşturuyorum.

Millî bir vazife yapıyorum veyahut içtimaî birtakım hizmetlere koşturuyorum.

Tamam, vazifeler güzel olabilir amaTamam, vazifeler güzel olabilir ama "Bu güzel saatlerin, güzel işlere harcanan saatlerin en güzeli Allah'ı zikretmeye harcanan saatlerdir.""Bu güzel saatlerin, güzel işlere harcanan saatlerin en güzeli Allah'ı zikretmeye harcanan saatlerdir." diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Böylece Peygamber Efendimiz'in zikretmeyi de tavsiye ettiğini sizlere söylemiş oldum.

Böylece Peygamber Efendimiz'in zikretmeyi de tavsiye ettiğini sizlere söylemiş oldum.

Allah'ı zikretmek nasıl olur, ne suretle olur, nasıl olursa güzel olur,Allah'ı zikretmek nasıl olur, ne suretle olur, nasıl olursa güzel olur, zikrin mânası nedir, çeşitleri nedir?

zikrin mânası nedir, çeşitleri nedir?

Bu da tasavvufun işidir. Görüyorsunuz tasavvuf, siz ne kadar istemeseniz de karşınıza çıkıyor,Bu da tasavvufun işidir. Görüyorsunuz tasavvuf, siz ne kadar istemeseniz de karşınıza çıkıyor, sizin için son derece önemli bir iş olarak görünüyor. Eğer dindarsanız, eğer Kur'an'a inanıyorsanız,sizin için son derece önemli bir iş olarak görünüyor. Eğer dindarsanız, eğer Kur'an'a inanıyorsanız, hadîs-i şerîfe inanıyorsanız, eğer müslümansanız, bakıyorsunuzhadîs-i şerîfe inanıyorsanız, eğer müslümansanız, bakıyorsunuz her noktada İslâm'a en güzel hizmet eden müessese tasavvuf müessesesiymiş.

her noktada İslâm'a en güzel hizmet eden müessese tasavvuf müessesesiymiş.

Üç tane hadîs-i şerîfi böylece sizlere nakletmiş oldum.

Üç tane hadîs-i şerîfi böylece sizlere nakletmiş oldum.

Bugünkü dördüncü hadîs-i şerîf oluyor, Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerîfinde buyuruyorlar ki;

Bugünkü dördüncü hadîs-i şerîf oluyor, Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerîfinde buyuruyorlar ki;

Teallemû min ensâbiküm mâ tesılûne bihî erhâmeküm sümme'ntehuTeallemû min ensâbiküm mâ tesılûne bihî erhâmeküm sümme'ntehu ve teallemû mine'l-arabiyyeti mâ tu'ribûne bihî kitâballâhi sümme'ntehû ve teallemû mine'l-arabiyyeti mâ tu'ribûne bihî kitâballâhi sümme'ntehû ve teallemû mine'n-nucûmi mâ tehtedûne bihî fî zulumâti'l-berri ve'l-bahri sümme'ntehû.

ve teallemû mine'n-nucûmi mâ tehtedûne bihî fî zulumâti'l-berri ve'l-bahri sümme'ntehû.

Bu, Peygamber Efendimiz'in zamanına sizi götürecek olan bir hadîs-i şerîf.Bu, Peygamber Efendimiz'in zamanına sizi götürecek olan bir hadîs-i şerîf. Herhalde size oradan bir perde açmak, bir sahne göstermek tatlı gelecektir.Herhalde size oradan bir perde açmak, bir sahne göstermek tatlı gelecektir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Nesep ilminizi öğrenin!"

"Nesep ilminizi öğrenin!"

Araplar'ın ilm-i ensâbı vardı. Soylarını soplarını çok iyi takip ederlerdi.Araplar'ın ilm-i ensâbı vardı. Soylarını soplarını çok iyi takip ederlerdi. Birbirlerinin, kendilerinin soylarını çok iyi bilirlerdi.Birbirlerinin, kendilerinin soylarını çok iyi bilirlerdi. Bir Arap kaç göbek geriye kadar dedesini sayardı.Bir Arap kaç göbek geriye kadar dedesini sayardı. "Ben falanca oğlu, filanca oğlu, filanca oğlu, filanca oğlu, filanca oğlu, falanca oğlu, "Ben falanca oğlu, filanca oğlu, filanca oğlu, filanca oğlu, filanca oğlu, falanca oğlu, filanca oğlu, filanca oğlu filancayım." diye ne kadar geriye doğru sayabiliyorsa o kadar övünürdü. filanca oğlu, filanca oğlu filancayım." diye ne kadar geriye doğru sayabiliyorsa o kadar övünürdü. Ortaya çıktığı zaman "Benim dedemin dedesinin dedesi şöyle adammış, böyle adammış." diye böbürlenirdi.

Ortaya çıktığı zaman "Benim dedemin dedesinin dedesi şöyle adammış, böyle adammış." diye böbürlenirdi.

Peygamber Efendimiz zamanında, bu ensab ilmini en iyi bilenlerden birisi dePeygamber Efendimiz zamanında, bu ensab ilmini en iyi bilenlerden birisi de Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh imiş; Allah şefaatine erdirsin... Herkeste ilm-i ensâba rağbet var,Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh imiş; Allah şefaatine erdirsin... Herkeste ilm-i ensâba rağbet var, herkes soyunu sopunu öğrenmek istiyor. Tabii "Ben falancalardanım." diye övünüyor.

herkes soyunu sopunu öğrenmek istiyor. Tabii "Ben falancalardanım." diye övünüyor.

Peygamber Efendimiz diyor ki;

Peygamber Efendimiz diyor ki;

Teallemû min ensâbiküm. "Soylarınızı, neseplerinizi öğrenin!"

Teallemû min ensâbiküm. "Soylarınızı, neseplerinizi öğrenin!"

Ne kadar, ne miktar?

Ne kadar, ne miktar?

Mâ tesilûne bihî erhâmeküm. "Akrabalarınızı tanıyıp onları ziyaret etmeniz,Mâ tesilûne bihî erhâmeküm. "Akrabalarınızı tanıyıp onları ziyaret etmeniz, onları kayırmanız, kollamanız, sıla-i rahim yapmanız için. Yoksa böbürlenmek için değil..."

onları kayırmanız, kollamanız, sıla-i rahim yapmanız için. Yoksa böbürlenmek için değil..."

"Falanca da benim amcazâdemmiş; gideyim, garibanı bir ziyaret edeyim."Falanca da benim amcazâdemmiş; gideyim, garibanı bir ziyaret edeyim. Çok fakirmiş, çok düşkünmüş, yardımcı olayım.' demek için."

Çok fakirmiş, çok düşkünmüş, yardımcı olayım.' demek için."

Peygamber Efendimiz övünmeyi uygun görmediğini, aksine bu bilgiyiPeygamber Efendimiz övünmeyi uygun görmediğini, aksine bu bilgiyi insanî hizmetlerin îfâsı için kullanmak gerektiğini işaret buyurmuş oluyor.

insanî hizmetlerin îfâsı için kullanmak gerektiğini işaret buyurmuş oluyor.

Biz de soyumuzu sopumuzu bilelim, öğrenelim, akrabamızı tanıyalım.

Biz de soyumuzu sopumuzu bilelim, öğrenelim, akrabamızı tanıyalım.

Sonra ne yapacağız?

Sonra ne yapacağız?

Onları ziyaret edeceğiz, onlarla ilgileneceğiz, sıla-i rahim yapacağız.Onları ziyaret edeceğiz, onlarla ilgileneceğiz, sıla-i rahim yapacağız. Şaşıranları doğru yola çekmeye çalışacağız, hasta olanlara ilaç götüreceğiz,Şaşıranları doğru yola çekmeye çalışacağız, hasta olanlara ilaç götüreceğiz, yoksul olanlara yardımda bulunacağız, her türlü insanî, dinî görevleri yapmaya çalışacağız. yoksul olanlara yardımda bulunacağız, her türlü insanî, dinî görevleri yapmaya çalışacağız. Bu bir... Etrafındakilere tavsiye buyurmuş, ilm-i ensâba fazla dalıp da birbirinizle çatışma, çekişme, Bu bir... Etrafındakilere tavsiye buyurmuş, ilm-i ensâba fazla dalıp da birbirinizle çatışma, çekişme, böbürlenme, karşılıklı havalı havalı konuşma, hava atma gibi şeyler yapmayın demek.

böbürlenme, karşılıklı havalı havalı konuşma, hava atma gibi şeyler yapmayın demek.

Ve teallemû mine'l-arabiyyeti, mâ tu'ribûne bihî kitâballah.Ve teallemû mine'l-arabiyyeti, mâ tu'ribûne bihî kitâballah. "Arapça'nın dil bilgisi, lisan kâidelerini, kelime, lügat bilgilerini iyice öğrenin."

"Arapça'nın dil bilgisi, lisan kâidelerini, kelime, lügat bilgilerini iyice öğrenin."

Ama ne için?

Ama ne için?

"Bununla Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğunuz zaman iyice anlamanıza yardımcı olacak miktarda öğrenin…" "Bununla Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğunuz zaman iyice anlamanıza yardımcı olacak miktarda öğrenin…" Sümme'ntehû. "Sonra işi fazla aşırı götürmeyin!"

Sümme'ntehû. "Sonra işi fazla aşırı götürmeyin!"

Bu ne demek?

Bu ne demek?

Arapça'yı öğreneceğim derken, "Şiirleri öğreneceğim, şarkıları öğreneceğim, türküleri öğreneceğim,Arapça'yı öğreneceğim derken, "Şiirleri öğreneceğim, şarkıları öğreneceğim, türküleri öğreneceğim, o eski cahiliye devrinin aşk maceralarını anlatan kasidelerini ezberleyeceğim..." demeyin!

o eski cahiliye devrinin aşk maceralarını anlatan kasidelerini ezberleyeceğim..." demeyin!

Peygamber Efendimiz, "İnsanın böyle günah dolu şiirleri ezberleyip hafızasına,Peygamber Efendimiz, "İnsanın böyle günah dolu şiirleri ezberleyip hafızasına, göğsüne doldurmasından, karnının irinde dolması daha hayırlıdır." diyor.göğsüne doldurmasından, karnının irinde dolması daha hayırlıdır." diyor. Her şeyin faydalısını öğrenmesi, faydasızını bırakması lazım. Her şeyin faydalısını öğrenmesi, faydasızını bırakması lazım. Şiirin de faydalısını öğrenmesi lazım, faydasızını bırakması lazım.

Şiirin de faydalısını öğrenmesi lazım, faydasızını bırakması lazım.

Araplar şiiri öğrenirlerdi. "Arapça bilgimi kuvvetlendiriyorum." diye şiirden kuvvet alırlardı.Araplar şiiri öğrenirlerdi. "Arapça bilgimi kuvvetlendiriyorum." diye şiirden kuvvet alırlardı. Onlar eski cahiliye devrinin şairlerinin günah, içki mâcerâlarını anlatan şiirlerini de öğrenirlerdi.

Onlar eski cahiliye devrinin şairlerinin günah, içki mâcerâlarını anlatan şiirlerini de öğrenirlerdi.

Mesela ben hatırlıyorum, şairin birisi kendisini methetmek, övünmek bâbında diyor ki:

Mesela ben hatırlıyorum, şairin birisi kendisini methetmek, övünmek bâbında diyor ki:

"Ooo, ben öyle sefalar sürmüşümdür, geçmiş zamanlarda öyle paralar harcamışımdır ki,"Ooo, ben öyle sefalar sürmüşümdür, geçmiş zamanlarda öyle paralar harcamışımdır ki, içki satan meyhane çadırının bayrağını yukarıya çektirmişimdir."

içki satan meyhane çadırının bayrağını yukarıya çektirmişimdir."

Eskiden, o devirlerde, oralarda çadırlar kurulurmuş, küplerle, tulumlarla şarap satılırmış.Eskiden, o devirlerde, oralarda çadırlar kurulurmuş, küplerle, tulumlarla şarap satılırmış. Parası olan gelip o şarabı alırmış, sarhoş olurmuş. Ama içkisi bittiği zaman,Parası olan gelip o şarabı alırmış, sarhoş olurmuş. Ama içkisi bittiği zaman, adam yukarıya bayrak çekermiş. "Artık gelmeyin, içkim bitti!" mânasına, uzaktan görsünler diye...adam yukarıya bayrak çekermiş. "Artık gelmeyin, içkim bitti!" mânasına, uzaktan görsünler diye... Şair, "Ben nice meyhane çadırının şarabını tüketmişim, bayrak çektirmişim." diye övünüyor.Şair, "Ben nice meyhane çadırının şarabını tüketmişim, bayrak çektirmişim." diye övünüyor. Küplerle şarap içtiğini, tulumlarla şarap içtiğini medih yollu söylüyor.

Küplerle şarap içtiğini, tulumlarla şarap içtiğini medih yollu söylüyor.

Bunların kıymeti yok. Güzel şeyler öğrenilecek.Bunların kıymeti yok. Güzel şeyler öğrenilecek. "Kur'an'ı anlamanıza yardımcı olacak kadar Arapça öğrenin, ondan sonra öteki günah tarafına girmeyin!"

"Kur'an'ı anlamanıza yardımcı olacak kadar Arapça öğrenin, ondan sonra öteki günah tarafına girmeyin!"

diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Sonra, yine devam buyuruyor:

Sonra, yine devam buyuruyor:

Ve teallemû mine'n-nucûmi mâ tehtedûne bihî fî zulumâti'l-berri ve'l-bahr. "Yıldızları da öğrenin!"

Ve teallemû mine'n-nucûmi mâ tehtedûne bihî fî zulumâti'l-berri ve'l-bahr. "Yıldızları da öğrenin!"

Yıldız ilmine, gökyüzünü, yıldızları anlatan ilimlere ilm-i nücûm derlerdi.

Yıldız ilmine, gökyüzünü, yıldızları anlatan ilimlere ilm-i nücûm derlerdi.

Bunun ne kadarını öğrenin?

Bunun ne kadarını öğrenin?

"Karanlıkta çölde giderken yönünüzü bulmaya yardım edecek kadarını..."Karanlıkta çölde giderken yönünüzü bulmaya yardım edecek kadarını... Denizde giderken yahut çölde, karada giderken, ‘Haa, şu yıldız şu tarafta,Denizde giderken yahut çölde, karada giderken, ‘Haa, şu yıldız şu tarafta, demek ki Kuzey taraf şurası, demek ki Güney burası, ben şu tarafa gideceğim.' diye demek ki Kuzey taraf şurası, demek ki Güney burası, ben şu tarafa gideceğim.' diye yönünüzü tayin edecek kadar öğrenin…" Sümme'ntehû. "Sonra gerisini karıştırmayın, kurcalamayın!"

yönünüzü tayin edecek kadar öğrenin…" Sümme'ntehû. "Sonra gerisini karıştırmayın, kurcalamayın!"

Neden?

Neden?

Eskiden Araplar yıldızlardan medet umarlardı.Eskiden Araplar yıldızlardan medet umarlardı. Yağmur yağdığı zaman, "Falanca yıldıza kurban kestik de ondan yağdı, bu yağmur filanca yıldızdandır,Yağmur yağdığı zaman, "Falanca yıldıza kurban kestik de ondan yağdı, bu yağmur filanca yıldızdandır, onun hürmetinedir." gibi abuk sabuk, inanca aykırı, küfrü mucib laflar söylerlerdi. onun hürmetinedir." gibi abuk sabuk, inanca aykırı, küfrü mucib laflar söylerlerdi. O, "yıldız falı gibi, saçma ilimlere dalmamak şartıyla, faydalı olanları öğrenin." demiş oluyor.

O, "yıldız falı gibi, saçma ilimlere dalmamak şartıyla, faydalı olanları öğrenin." demiş oluyor.

Bu hadîs-i şerîflerden anlıyoruz ki her ilmin insana faydalı olan tarafını,Bu hadîs-i şerîflerden anlıyoruz ki her ilmin insana faydalı olan tarafını, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tavsiye buyuruyor,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tavsiye buyuruyor, zararlı olan tarafına dalmaktan men ediyor.zararlı olan tarafına dalmaktan men ediyor. "Soy sop ilmini öğrenin de akrabalarınızı tanıyıp insanî vazife yapın!"Soy sop ilmini öğrenin de akrabalarınızı tanıyıp insanî vazife yapın! Arapça öğrenin, ama işi zevzekliğe, günaha daldırmadan, Kur'an'ı iyi anlamak için kullanın! İlm-i nücûmu, Arapça öğrenin, ama işi zevzekliğe, günaha daldırmadan, Kur'an'ı iyi anlamak için kullanın! İlm-i nücûmu, yıldız ilmini öğrenin ama işinize yarayacak, yönünüzü tayin edecek şekilde kullanın;yıldız ilmini öğrenin ama işinize yarayacak, yönünüzü tayin edecek şekilde kullanın; sonra günah olan, haram olan, efsane olan, safsata olan tarafa dalmayın!" diye sonra günah olan, haram olan, efsane olan, safsata olan tarafa dalmayın!" diye ilmî olmayan taraflarını yasaklıyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

ilmî olmayan taraflarını yasaklıyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize her ilmin hayırlısını öğrenmeyiAllahu Teâlâ hazretleri cümlemize her ilmin hayırlısını öğrenmeyi ve öğrendiğimizi uygulamayı nasip etsin. Maddî şeyleri öğrendiğimiz gibi mânevî kavramları da, ve öğrendiğimizi uygulamayı nasip etsin. Maddî şeyleri öğrendiğimiz gibi mânevî kavramları da, güzel huyları da, edebi, erkânı, usulü de öğrenmemizi nasip etsin.güzel huyları da, edebi, erkânı, usulü de öğrenmemizi nasip etsin. İmanımızı kuvvetli eylesin, ahlâkımızı güzel eylesin.

İmanımızı kuvvetli eylesin, ahlâkımızı güzel eylesin.

Bir de; hem mânen kuvvetli olmamızı, hem de maddî yönden, maddeten kuvvetli olmamızı nasip eylesin.Bir de; hem mânen kuvvetli olmamızı, hem de maddî yönden, maddeten kuvvetli olmamızı nasip eylesin. Kimsenin önünde bizi Allah mağlup ve mahcup düşürmesin, hor, zelil eylemesin; Kimsenin önünde bizi Allah mağlup ve mahcup düşürmesin, hor, zelil eylemesin; daima Mansur, müeyyed, muzaffer ve galip eylesin. daima Mansur, müeyyed, muzaffer ve galip eylesin. Kendisini zikreden, zamanının bir kısmını, gününün bazı güzel, mutlu saatleriniKendisini zikreden, zamanının bir kısmını, gününün bazı güzel, mutlu saatlerini Allahu Teâlâ hazretlerini bilmek, onu zikretmek, mârifetullah, muhabbetullahAllahu Teâlâ hazretlerini bilmek, onu zikretmek, mârifetullah, muhabbetullah ve ibadetullaha sarf etmeyi nasip eylesin.ve ibadetullaha sarf etmeyi nasip eylesin. Hem dünyamızı hem âhiretimizi mutlu eylesin. Cennetiyle cemâliyle cümlemizi müşerref eylesin.

Hem dünyamızı hem âhiretimizi mutlu eylesin. Cennetiyle cemâliyle cümlemizi müşerref eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!..

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!..

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2