Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Lebbeyk Allàhümme Lebbeyk

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Cemâziye'l-Âhir 1404 / 04.03.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslümanın Lebbeyk Çekmesi, Kardeşini Ziyaret Etmenin Karşılığı, Musafaha Etmenin Faydası, Üç Çocuğu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Lebbeyk Allàhümme Lebbeyk

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Cemâziye'l-Âhir 1404 / 04.03.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslümanın Lebbeyk Çekmesi, Kardeşini Ziyaret Etmenin Karşılığı, Musafaha Etmenin Faydası, Üç Çocuğu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Mâ min müslimin yülebbî illâ lebbâ men an yemînihi ve'ş-şimâlihi min hacerinMâ min müslimin yülebbî illâ lebbâ men an yemînihi ve'ş-şimâlihi min hacerin ev şecerin ev mederin hattâ tengati'a'l-erdu min hâ hünâ ve hâ hünâ. ev şecerin ev mederin hattâ tengati'a'l-erdu min hâ hünâ ve hâ hünâ.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim, Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim,

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Allahu Teâlâ kıldığınız namazları, yaptığınız duaları kabul eylesin. Allahu Teâlâ kıldığınız namazları, yaptığınız duaları kabul eylesin. İsteklerinizi ihsan eylesin, iki cihan hayrına cümlenizi nâil eylesin. İsteklerinizi ihsan eylesin, iki cihan hayrına cümlenizi nâil eylesin.

Rehberimiz Peygamberimiz Efendimiz, başımızın tacı Muhammed-i MustafâRehberimiz Peygamberimiz Efendimiz, başımızın tacı Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden,sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden, o hadisler bahçesinden bir demet size takdim edeceğiz. o hadisler bahçesinden bir demet size takdim edeceğiz.

Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerininHocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin cem eylemiş olduğu Ramûzü'l-ehâdis isimli hadis kitabından bu hadîs-i şerîflerincem eylemiş olduğu Ramûzü'l-ehâdis isimli hadis kitabından bu hadîs-i şerîflerin okunmasına geçmeden önce evvelen ve hâssetenokunmasına geçmeden önce evvelen ve hâsseten Efendimiz Muhammed-i Mustafâ hazretlerinin ruhu için;Efendimiz Muhammed-i Mustafâ hazretlerinin ruhu için; sonra cümle âl, ashâb, etba' ve ahbabının ruhları için;sonra cümle âl, ashâb, etba' ve ahbabının ruhları için; sâir enbiyâ ve mürselinin ve cümle evliyâullahın ruhları için; sâir enbiyâ ve mürselinin ve cümle evliyâullahın ruhları için; hâsseten Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyyü'l-Murtezâ'dan müteselsilen güzeran eylemiş olanhâsseten Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyyü'l-Murtezâ'dan müteselsilen güzeran eylemiş olan cümle sâdât-ı âliyemizin ve hülefa müridlerinin ruhları için;cümle sâdât-ı âliyemizin ve hülefa müridlerinin ruhları için; bu eseri telif eylemiş olan Gümüşhanevî hocamız Ahmed Ziyâeddîn Efendi'nin ruhu için;bu eseri telif eylemiş olan Gümüşhanevî hocamız Ahmed Ziyâeddîn Efendi'nin ruhu için; onun talebeleri ve hocalarının ruhları için;onun talebeleri ve hocalarının ruhları için; rahle-i tedrîsinde yetiştiğimiz hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî hazretlerinin ruhu için;rahle-i tedrîsinde yetiştiğimiz hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî hazretlerinin ruhu için; bu hadîs-i şerîflerin ve bu kitapların içindeki bilgilerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olanbu hadîs-i şerîflerin ve bu kitapların içindeki bilgilerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan bütün âlimlerin ve râvilerin ruhları için; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeyebütün âlimlerin ve râvilerin ruhları için; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye şu ilim meclisine, ibadethaneye gelmiş olan siz kardeşlerimizin de ahirete intikâl eylemiş olanşu ilim meclisine, ibadethaneye gelmiş olan siz kardeşlerimizin de ahirete intikâl eylemiş olan nine-dede, ana-baba, kardeş-evlât bütün akraba ve yakınlarının ruhları için;nine-dede, ana-baba, kardeş-evlât bütün akraba ve yakınlarının ruhları için; ruhlarının şâd olması için; biz hayatta olan müslümanların da Mevlâmız'ın rızasına uygun ömür sürüpruhlarının şâd olması için; biz hayatta olan müslümanların da Mevlâmız'ın rızasına uygun ömür sürüp O'nun huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olması için;O'nun huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olması için; buyurun bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ondan sonra dersimize başlayalım. buyurun bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ondan sonra dersimize başlayalım.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Muhterem kardeşlerim! Dersimizin başında metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîfMuhterem kardeşlerim!

Dersimizin başında metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîf
telbiyenin sevabı ve tesirleri hakkında. Telbiye ne demek? telbiyenin sevabı ve tesirleri hakkında.

Telbiye ne demek?

Hacca giden, umre yapan kardeşlerim kitaplarda okumuşlardır,Hacca giden, umre yapan kardeşlerim kitaplarda okumuşlardır, oraya gideceğiz diye şevk ile bilgisini arttırmak için orada duymuşlardır, bilirler; oraya gideceğiz diye şevk ile bilgisini arttırmak için orada duymuşlardır, bilirler;

Lebbeyk Allâhümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk,Lebbeyk Allâhümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk, inne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk, lâ şerike lek diyerek inne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk, lâ şerike lek diyerek hacılar oraya doğru farz vazifeyi yapmaya koşturarak gidiyorlar. hacılar oraya doğru farz vazifeyi yapmaya koşturarak gidiyorlar.

Lebbeyk çekmenin mânası "Yâ Rabbi! Mükerreren, tekrar tekrar müekkeden senin emrindeyim.Lebbeyk çekmenin mânası "Yâ Rabbi! Mükerreren, tekrar tekrar müekkeden senin emrindeyim. Senin fermanına buyur, icabet ediyorum, sen 'hacca gelin,Senin fermanına buyur, icabet ediyorum, sen 'hacca gelin, benim beytimi ziyaret eyleyin' buyurmuşsun.benim beytimi ziyaret eyleyin' buyurmuşsun. Baş üstüne yâ Rabbi! Evet emrindeyim, emret buyur." diye Baş üstüne yâ Rabbi! Evet emrindeyim, emret buyur." diye "Tekrar tekrar emrindeyim." mânasına geliyor lebbeyk. "Tekrar tekrar emrindeyim." mânasına geliyor lebbeyk.

Lebbeyke Arapça'da tesniye sigası, yani iki…Lebbeyke Arapça'da tesniye sigası, yani iki… Mesela ebeveyn diyoruz "ana baba" demek, Şemseyn "ay ve güneş" demek,Mesela ebeveyn diyoruz "ana baba" demek, Şemseyn "ay ve güneş" demek, Hasaneyn "Hasan ve Hüseyin" demek. İkili şeye tesniye derler.Hasaneyn "Hasan ve Hüseyin" demek. İkili şeye tesniye derler. Lebbeyke. "Yâ Rabbi, iki kat, iki defa, kat kat emrindeyim, sadece bir defa değilLebbeyke. "Yâ Rabbi, iki kat, iki defa, kat kat emrindeyim, sadece bir defa değil tekrar tekrar emrindeyim." diye bir hürmet sigası, hürmet ifadesi. tekrar tekrar emrindeyim." diye bir hürmet sigası, hürmet ifadesi.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerim'de Ve fi'n-nâsi ye'tüke diye emir eylemiş mi? Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerim'de Ve fi'n-nâsi ye'tüke diye emir eylemiş mi?

"Ey İbrahim sen seslen halka, onlar beytimi hac etmeye, ziyaret etmeye gelsinler." diye emretmiş. "Ey İbrahim sen seslen halka, onlar beytimi hac etmeye, ziyaret etmeye gelsinler." diye emretmiş.

Ve lillahi ala'n-nâsi hıccü'l-beyti menistetâ'a ileyhi sebilen. Ve lillahi ala'n-nâsi hıccü'l-beyti menistetâ'a ileyhi sebilen.

Kimin gücü yeterse, kimin mâli takati, bedenî takati varsa,Kimin gücü yeterse, kimin mâli takati, bedenî takati varsa, yol emniyeti varsa benim bu beytimi ziyaret etsin diye bir borç olarak boynumuza emir olunmuş,yol emniyeti varsa benim bu beytimi ziyaret etsin diye bir borç olarak boynumuza emir olunmuş, vazife olarak gelmiş mi hac vazifesi? İslâm'ın beş emrinden bir emir mi? vazife olarak gelmiş mi hac vazifesi?

İslâm'ın beş emrinden bir emir mi?

Evet emri; ama zahmetli, yollar meşakkatli. Su yok, kumlara bata çıka insan gidiyor.Evet emri; ama zahmetli, yollar meşakkatli. Su yok, kumlara bata çıka insan gidiyor. Hava çok sıcak; mahrumiyetler, sıkıntılar, ızdıraplar, sıkışıklıklar var.Hava çok sıcak; mahrumiyetler, sıkıntılar, ızdıraplar, sıkışıklıklar var. Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var. Malî bir sürü masraflar var. Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var. Malî bir sürü masraflar var.

"Olsun, Rabbim emretmiş, emreylemiş. Peki yâ Rabbi!" Lebbeyke ve sâdeyk. "Olsun, Rabbim emretmiş, emreylemiş. Peki yâ Rabbi!" Lebbeyke ve sâdeyk. Lebbeyke. "Tekrar tekrar emrindeyim. Lebbeyke. "Tekrar tekrar emrindeyim. Sen buyurmuşsun, icabet ediyorum, geliyorum yâ Rabbi!" demek. Sen buyurmuşsun, icabet ediyorum, geliyorum yâ Rabbi!" demek.

Şimdi bunu anladıktan sonra, bak ne kadar kıymetli bir ifadeŞimdi bunu anladıktan sonra, bak ne kadar kıymetli bir ifade "Emrindeyim yâ Rabbi! Sen buyurmuşsun, tamam geliyorum yâ Rabbi!"Emrindeyim yâ Rabbi! Sen buyurmuşsun, tamam geliyorum yâ Rabbi! 'Gel!' buyurmuşsun, geliyorum yâ Rabbi!" 'Gel!' buyurmuşsun, geliyorum yâ Rabbi!"

Müslümanlardan kim böyle lebbeyk allâhümme lebbeyk derse, lebbeyk çekerse; Müslümanlardan kim böyle lebbeyk allâhümme lebbeyk derse, lebbeyk çekerse;

İllâ lebbâ men an yemînihi ve'ş-şimâlihi min hacere ve şerece.İllâ lebbâ men an yemînihi ve'ş-şimâlihi min hacere ve şerece. "Sağında ve solunda taş, ağaç, toprak, çamur ne varsa" "Sağında ve solunda taş, ağaç, toprak, çamur ne varsa" Hattâ tengati'a'l-erdu min hâ hünâ ve hâ hünâ.. "Yer bu taraftan kesilinceye kadar,Hattâ tengati'a'l-erdu min hâ hünâ ve hâ hünâ.. "Yer bu taraftan kesilinceye kadar, müntehasına, sonuna varıncaya kadar o mıntıkada, o tarafta ne kadar taş, ağaç,müntehasına, sonuna varıncaya kadar o mıntıkada, o tarafta ne kadar taş, ağaç, toprak, çamur varsa hepsi lebbeyk çekerler." toprak, çamur varsa hepsi lebbeyk çekerler."

Hepsi lebbeyk çekerler, hepsi o kulun o sözüne karşılık verirler, Hepsi lebbeyk çekerler, hepsi o kulun o sözüne karşılık verirler, hepsi o söze iştirak ederler, hepsi onun lebbeyk demesine şahit olurlar,hepsi o söze iştirak ederler, hepsi onun lebbeyk demesine şahit olurlar, onun o lebbeyk çekmesi böylece kat kat artmış olur ve sevabının haddi nihayeti olmaz.onun o lebbeyk çekmesi böylece kat kat artmış olur ve sevabının haddi nihayeti olmaz. İşte böyle... Allahu Teâlâ hazretleri bizleri her emrine lebbeyk çekenlerden eylesin. İşte böyle...

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri her emrine lebbeyk çekenlerden eylesin.
Haccı da bir, namazı da bir, zekâtı da bir, cihadı da bir… Haccı da bir, namazı da bir, zekâtı da bir, cihadı da bir…

Canı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil. Ne nizâ eyleyelim ol ne senindir ne benim. Canı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil.

Ne nizâ eyleyelim ol ne senindir ne benim.

Canımızı istese ne yapacağız? Ne yapalım, canı da bize veren O'dur. Canımızı istese ne yapacağız?

Ne yapalım, canı da bize veren O'dur.
Vermemek olur mu? Bizim değil ki zaten. Buradan her şeyine lebbeyk çekmek dersi çıkıyor değil mi?Vermemek olur mu? Bizim değil ki zaten.

Buradan her şeyine lebbeyk çekmek dersi çıkıyor değil mi?
Allahu Teâlâ hazretlerinin her emrine itaat etmek dersi çıkıyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin her emrine itaat etmek dersi çıkıyor.

Bir zamanlar büyük bir imparatorluğumuz vardı kardeşlerim, eskiden biz böyle fukara, yoksul değildik.Bir zamanlar büyük bir imparatorluğumuz vardı kardeşlerim, eskiden biz böyle fukara, yoksul değildik. Böyle kaşık içi kadar memleket değildik.Böyle kaşık içi kadar memleket değildik. Allah yolunda çarpıştığımız zamanlar, işçi gönderdiğimiz yerlere askerlerimiz giderdi.Allah yolunda çarpıştığımız zamanlar, işçi gönderdiğimiz yerlere askerlerimiz giderdi. Bir zamanlar oralarda bizim fermanlarımız okunurdu.Bir zamanlar oralarda bizim fermanlarımız okunurdu. O petrollerini şimdi Amerikalıların aldıkları, çıkardıkları, bize sattıkları yerler bir zamanlar bizimdi.O petrollerini şimdi Amerikalıların aldıkları, çıkardıkları, bize sattıkları yerler bir zamanlar bizimdi. Oraya vali, idareci gönderirdik. Hutbeler bizim namımıza okunurdu. Oraya vali, idareci gönderirdik. Hutbeler bizim namımıza okunurdu.

Bizim dedelerimizin devletinin düşmanları, bu devleti parça parça eden insanlar;Bizim dedelerimizin devletinin düşmanları, bu devleti parça parça eden insanlar; "Nasıl oluyor da bu devleti yıkamıyoruz? Nedir bunların arasındaki bu muhabbet?" diye incelemişler. "Nasıl oluyor da bu devleti yıkamıyoruz? Nedir bunların arasındaki bu muhabbet?" diye incelemişler.

Sultan buradan cihat ilan etmiş, -Dikkat edin!- Sultan buradaSultan buradan cihat ilan etmiş, -Dikkat edin!- Sultan burada "Düşmanla cihat ilan ediyorum, cihat etmemiz gerekiyor." demiş, dikkatinizi çekiyorum,"Düşmanla cihat ilan ediyorum, cihat etmemiz gerekiyor." demiş, dikkatinizi çekiyorum, Avusturya'dan değil Avustralya'dan, Hint okyanusunun ötesinde Asya'nın güneydoğusundaAvusturya'dan değil Avustralya'dan, Hint okyanusunun ötesinde Asya'nın güneydoğusunda dünyanın yedinci kıtası olan Avustralya'da iki tane müslüman işçi çalışıyormuş,dünyanın yedinci kıtası olan Avustralya'da iki tane müslüman işçi çalışıyormuş, tren idaresinde, çekmişler silahları treni esir almışlar.tren idaresinde, çekmişler silahları treni esir almışlar. İki kişi. Şimdi müzedeymiş onların resimleri, oraya giden arkadaşlar anlatıyorlar. İki kişi.

Şimdi müzedeymiş onların resimleri, oraya giden arkadaşlar anlatıyorlar.
Ne oluyor demişler, herkes şaşırmış. Sonra bakmışlar iki kişi. Ne oluyor demişler, herkes şaşırmış. Sonra bakmışlar iki kişi.

Neticede; "Neden böyle yaptınız?" diye sorulmuş. "Niye yapmayalım? Sultanımız cihat ilan etti." Neticede;

"Neden böyle yaptınız?" diye sorulmuş.

"Niye yapmayalım? Sultanımız cihat ilan etti."
Adamlar bu hali beğenmiş de o mü'min kardeşlerimizin resmini müzeye koymuşlar. Adamlar bu hali beğenmiş de o mü'min kardeşlerimizin resmini müzeye koymuşlar.

"İki kişiyle Avustralya, on milyon km2 karelik koca bir kıtanın fethedilmesi mümkün değil ama "İki kişiyle Avustralya, on milyon km2 karelik koca bir kıtanın fethedilmesi mümkün değil ama ne yapalım sultan cihat ilan etti. Benim dinimin imanımın gereği, sonunu Allah bilir.ne yapalım sultan cihat ilan etti. Benim dinimin imanımın gereği, sonunu Allah bilir. Bana ne, ben kulum, ben emir yaparım, sonunu Allah bilir." diyor. Bana ne, ben kulum, ben emir yaparım, sonunu Allah bilir." diyor.

İşte ah müslümanlar! İşte biz bunu kaybettiğimiz için şimdi böyle fukarayız.İşte ah müslümanlar! İşte biz bunu kaybettiğimiz için şimdi böyle fukarayız. Böyleyiz, ondan böyle başımız her türlü dertten derde, taştan taşa çalıyor. Böyleyiz, ondan böyle başımız her türlü dertten derde, taştan taşa çalıyor.

Allah'a itaat ettin mi Allah her şeyi senin emrine verir. Allah'a itaat ettin mi Allah her şeyi senin emrine verir. Zaten senin emrinde değil mi yerler gökler, elektrikler, sular, hayvanlar, binekler, ağaçlar… Zaten senin emrinde değil mi yerler gökler, elektrikler, sular, hayvanlar, binekler, ağaçlar…

Şeyh Sadi ne kadar güzel söylüyor; Şeyh Sadi ne kadar güzel söylüyor;

Bulut, rüzgâr, ağaç, güneş, yağmur hepsi harıl harıl fabrika gibi çalışıyorlar. Neden? Bulut, rüzgâr, ağaç, güneş, yağmur hepsi harıl harıl fabrika gibi çalışıyorlar.

Neden?

Tâtû nânî bekef ârî ve be gaflet ne hûrî. Tâtû nânî bekef ârî ve be gaflet ne hûrî.

Sen eline bir lokma alasın da gafletle yemeyesin diye. Sen beslenesin diye.Sen eline bir lokma alasın da gafletle yemeyesin diye. Sen beslenesin diye. Güneş çalışıyor, rüzgâr çalışıyor, bulut çalışıyor, yağmur çalışıyor; Güneş çalışıyor, rüzgâr çalışıyor, bulut çalışıyor, yağmur çalışıyor; sen yemeğini yiyesin ama bu yemeği göndereni bilesin diye seni beslemek için çalışıyor.sen yemeğini yiyesin ama bu yemeği göndereni bilesin diye seni beslemek için çalışıyor. Arkasından insafa sığar mı diyor. Hepsi senin emrinde, el pençe divan karşında durmuşlar da,Arkasından insafa sığar mı diyor. Hepsi senin emrinde, el pençe divan karşında durmuşlar da, sen ferman dinleme, sen Allahu Teâlâ hazretlerini dinleme, yakışır mı! sen ferman dinleme, sen Allahu Teâlâ hazretlerini dinleme, yakışır mı!

Şart-ı insâf ne ki tû fermân ne berî. İnsafa sığmaz ki sen söz dinlemeyesin.Şart-ı insâf ne ki tû fermân ne berî. İnsafa sığmaz ki sen söz dinlemeyesin. Hâlık-ı zü'l-Celâl hazretleri hepsini senin emrine vermiş.Hâlık-ı zü'l-Celâl hazretleri hepsini senin emrine vermiş. Şu kâinatın sahibi olan Hâlıkımız, Râzıkımız Allahu Teâlâ hazretleri;Şu kâinatın sahibi olan Hâlıkımız, Râzıkımız Allahu Teâlâ hazretleri; "Ben bu insan neslini mükerrem bir mahlûk kıldım, hepiniz ona hizmet edeceksiniz." demiş. "Ben bu insan neslini mükerrem bir mahlûk kıldım, hepiniz ona hizmet edeceksiniz." demiş.

İnsafa sığar mı sen söz dinlemiyorsun! İnsafa sığar mı sen söz dinlemiyorsun!

Bulut dinliyor, yağmur dinliyor, güneş dinliyor, toprak dinliyor sen söz dinlemiyorsun! Bre insaf! Bulut dinliyor, yağmur dinliyor, güneş dinliyor, toprak dinliyor sen söz dinlemiyorsun! Bre insaf!

Şart-ı insâf ne ki tû fermân ne berî. "İnsafa sığmaz ki sen söz dinlemeyesin." Şart-ı insâf ne ki tû fermân ne berî. "İnsafa sığmaz ki sen söz dinlemeyesin."

İşte nerede olursak lebbeyk, "Buyur yâ Rabbi!" diyeceğiz. İşte nerede olursak lebbeyk, "Buyur yâ Rabbi!" diyeceğiz.

"Hadi gel artık, hayatın bitti bana gel" "Lebbeyk Allah'ım." Allah bize akıl şuur versin. "Hadi gel artık, hayatın bitti bana gel"

"Lebbeyk Allah'ım."

Allah bize akıl şuur versin.

En büyük şeref ne? Allahu Teâlâ hazretlerine kul olmak. Gerisi hep köleliktir.En büyük şeref ne?

Allahu Teâlâ hazretlerine kul olmak. Gerisi hep köleliktir.
Paraya, mevkiye, makama, dünyaya, her şeye kölelik. En büyük şeref insanın Allah'a kul olmasıdır. Paraya, mevkiye, makama, dünyaya, her şeye kölelik. En büyük şeref insanın Allah'a kul olmasıdır.

Allah bizi hür eylesin, hür! Azad ettiği kullardan eylesin. Esir etmesin. Allah bizi hür eylesin, hür! Azad ettiği kullardan eylesin. Esir etmesin.

Toprağa esir oluyorsun, dükkâna esir oluyorsun.Toprağa esir oluyorsun, dükkâna esir oluyorsun. Allah namaz vakti "gel" diyor, "gelemem müşteri var, para pul." Allah namaz vakti "gel" diyor, "gelemem müşteri var, para pul."

Allah bizi hür eylesin. Hürriyet çok güzel şeydir.Allah bizi hür eylesin. Hürriyet çok güzel şeydir. Bizi hür eylesin, O'na kul eylesin, O'na köle olalım; şereflerin en büyüğü. Bizi hür eylesin, O'na kul eylesin, O'na köle olalım; şereflerin en büyüğü.

Böyle lebbeyk demeyi hatırınızdan çıkarmayın. "Buyur yâ Rabbi!Böyle lebbeyk demeyi hatırınızdan çıkarmayın. "Buyur yâ Rabbi! Hem de kat kat buyur, tekrar tekrar buyur." Her emrine, sadece haccına değil, her emrine… Hem de kat kat buyur, tekrar tekrar buyur." Her emrine, sadece haccına değil, her emrine…

Hacca gelince, haccın çok esrarı var. Hac baştan aşağıya imtihandır.Hacca gelince, haccın çok esrarı var. Hac baştan aşağıya imtihandır. Sabır imtihanı, kulluk imtihanı, sıdk u sadâkat imtihanı… Sabır imtihanı, kulluk imtihanı, sıdk u sadâkat imtihanı…

Sen müslümanım mı dedin? Evet yâ Rabbi! Sen müslümanım mı dedin?

Evet yâ Rabbi!

"Benim fermanımı tutmaya mı geldin, hadi bakalım." Baştan aşağıya sabır imtihanıdır."Benim fermanımı tutmaya mı geldin, hadi bakalım." Baştan aşağıya sabır imtihanıdır. O yumuşak döşekler yoktur. Tek müstakil odaların yoktur.O yumuşak döşekler yoktur. Tek müstakil odaların yoktur. Yirmi kişiyi bir odaya tıkarlar, su ararsın bulamazsın,Yirmi kişiyi bir odaya tıkarlar, su ararsın bulamazsın, namaz kılacaksın bir yerde doğru düzgün yer bulamazsın.namaz kılacaksın bir yerde doğru düzgün yer bulamazsın. İstediğin işler tam senin keyfine göre gitmez. İstediğin işler tam senin keyfine göre gitmez.

"Başka zaman para verseler yatmayacağım yer,"Başka zaman para verseler yatmayacağım yer, iki gün açıkta kaldım, otelde yer ayıracaklardı ayırmamışlar.iki gün açıkta kaldım, otelde yer ayıracaklardı ayırmamışlar. Birisi Allah'ın bir kulu -Allah razı olsun- 'gel hadi şurada yat' dedi, Birisi Allah'ın bir kulu -Allah razı olsun- 'gel hadi şurada yat' dedi, baktım başka zaman üstüne para verseler yatmam orada, yattım, uyudum." diyor. baktım başka zaman üstüne para verseler yatmam orada, yattım, uyudum." diyor.

İmtihan. Allah orada her şeyden kesiyor, insana kendisine kul olmayı öğretiyor. İmtihan. Allah orada her şeyden kesiyor, insana kendisine kul olmayı öğretiyor.

Mâ min müslimin ye'ûdü müslimen ğudveten illâ sallâ aleyhi seb'ûne elfe melekinMâ min müslimin ye'ûdü müslimen ğudveten illâ sallâ aleyhi seb'ûne elfe melekin hatta yümsiye ve in 'âdehû 'aşiyyeten illâ salla aleyhi seb'ûne elfe melekinhatta yümsiye ve in 'âdehû 'aşiyyeten illâ salla aleyhi seb'ûne elfe melekin hatta yusbiha ve kâne lehû harîfun fi'l-cenneti. hatta yusbiha ve kâne lehû harîfun fi'l-cenneti.

Bu hadîs-i şerîf geçtiğimiz hafta olan hadîs-i şerîfler gibi Hz. Ali Efendimiz'den rivayet edilmiş.Bu hadîs-i şerîf geçtiğimiz hafta olan hadîs-i şerîfler gibi Hz. Ali Efendimiz'den rivayet edilmiş. Müslümanın müslümana karşı vazifelerinden birisini bahis konusu etmiş bir hadîs-i şerîf. Müslümanın müslümana karşı vazifelerinden birisini bahis konusu etmiş bir hadîs-i şerîf.

Müslümanın müslümana karşı vazifeleri çok. Çünkü müslüman müslümanın kardeşi. Müslümanın müslümana karşı vazifeleri çok. Çünkü müslüman müslümanın kardeşi. Birbirimizi boğazlıyoruz, yakasını arkasından çekiştiriyoruz,Birbirimizi boğazlıyoruz, yakasını arkasından çekiştiriyoruz, çelme takıyoruz, aleyhimizde konuşuyoruz ya… Biz kardeşiz haberiniz olsun! çelme takıyoruz, aleyhimizde konuşuyoruz ya…

Biz kardeşiz haberiniz olsun!
Müslüman müslümanın kardeşi.Müslüman müslümanın kardeşi. Bizim dinimiz kardeşliğe büyük sevaplar vaat etmiş, büyük mükâfatlar koymuş.Bizim dinimiz kardeşliğe büyük sevaplar vaat etmiş, büyük mükâfatlar koymuş. Biz de inat ediyoruz, "Hayır o sevapları almam, ille günaha gireceğim, sevapları istemiyorum."Biz de inat ediyoruz, "Hayır o sevapları almam, ille günaha gireceğim, sevapları istemiyorum." der gibiyiz; ekseriyetin hali bu. Allah uyanıklık versin. Ne yapalım?! der gibiyiz; ekseriyetin hali bu. Allah uyanıklık versin. Ne yapalım?!

Deliye şifalı bardağı uzatırsın, ilacı, elinin tersiyle bir tane patlatır yere döker. Neden? Deliye şifalı bardağı uzatırsın, ilacı, elinin tersiyle bir tane patlatır yere döker.

Neden?

Aklı yok ki, deli. Kârın zararın nereden geldiğini bilmiyor ki. Aklı yok ki, deli. Kârın zararın nereden geldiğini bilmiyor ki. Şifa, hayat, tatlılık, hoşluk müslümanın müslümanı sevmesinde,Şifa, hayat, tatlılık, hoşluk müslümanın müslümanı sevmesinde, kardeş olmasında ama gel de bakalım kardeş ol. kardeş olmasında ama gel de bakalım kardeş ol.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ne diyor? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ne diyor?

"Hiçbir Müslüman yoktur ki sabahleyin bir müslüman kardeşini ziyaret etsin de"Hiçbir Müslüman yoktur ki sabahleyin bir müslüman kardeşini ziyaret etsin de akşama kadar ona 70 bin melek dua etmesin.akşama kadar ona 70 bin melek dua etmesin. Hiçbir müslüman yoktur ki eğer o kardeşini akşamüstü ziyaret ederseHiçbir müslüman yoktur ki eğer o kardeşini akşamüstü ziyaret ederse 70 bin melek sabaha kadar ona dua eder." O zaman da sabaha kadar. 70 bin melek sabaha kadar ona dua eder." O zaman da sabaha kadar.

Bu ziyaret normal bir ziyaret değil, 'Âde ye'ûdü iyâdetün marîz derler, hasta ziyareti... Bu ziyaret normal bir ziyaret değil, 'Âde ye'ûdü iyâdetün marîz derler, hasta ziyareti...

Müslüman kardeşin hasta olmuş, senin vazifen ne? Müslüman kardeşin hasta olmuş, senin vazifen ne?

Müslüman kardeşini ziyarete gideceksin, hasta olmuş, ya ölür ya kalır.Müslüman kardeşini ziyarete gideceksin, hasta olmuş, ya ölür ya kalır. Sonra teselliye ihtiyacı var. Birisi gelse diye yola bakar.Sonra teselliye ihtiyacı var. Birisi gelse diye yola bakar. Birisi tatlı bir söz söylese diye, morali düzelsin diye ister, bekler.Birisi tatlı bir söz söylese diye, morali düzelsin diye ister, bekler. Onun için ona gitmek lazım. Alnına elini koymak, "Seni iyi gördüm, Allah şifa versin." demek lazım.Onun için ona gitmek lazım. Alnına elini koymak, "Seni iyi gördüm, Allah şifa versin." demek lazım. "Senin duan makbuldür, bana dua eyle, meraklanma senin iniltin tesbihtir, uykun ibadettir." demek lazım."Senin duan makbuldür, bana dua eyle, meraklanma senin iniltin tesbihtir, uykun ibadettir." demek lazım. "Hastalık dolayısıyla yapamadığın ibadetleri merak etme meleklere Allah yazdırtıyor." "Hastalık dolayısıyla yapamadığın ibadetleri merak etme meleklere Allah yazdırtıyor."

"Meleklerim, 'Sağlığında bu ne ibadet yapardı?'" "Meleklerim, 'Sağlığında bu ne ibadet yapardı?'"

"Gece kalkardı yâ Rabbi, tesbih çekerdi, Kur'ân okurdu, hayra koşardı." "Gece kalkardı yâ Rabbi, tesbih çekerdi, Kur'ân okurdu, hayra koşardı."

"Yazın, yapıyormuş gibi yazın!" "Yazın, yapıyormuş gibi yazın!"

"Böyledir meraklanma, bu hastalığın da bir başka faydalı tarafı vardır."Böyledir meraklanma, bu hastalığın da bir başka faydalı tarafı vardır. Bir taraftan ızdırap çekiyorsun ama hadi öbür taraftan da kârın vardır.Bir taraftan ızdırap çekiyorsun ama hadi öbür taraftan da kârın vardır. Eğer bu hastalıktan kalkarsan defter-i âmâlin bembeyaz, hiçbir şey kalmamış olarak,Eğer bu hastalıktan kalkarsan defter-i âmâlin bembeyaz, hiçbir şey kalmamış olarak, günahlar silinmiş olarak kalkacaksın." diye insan teselli edebilir.günahlar silinmiş olarak kalkacaksın." diye insan teselli edebilir. O da müteselli olur, hakikaten tesiri oluyor. Hakikaten de insan böyle bekliyor. O da müteselli olur, hakikaten tesiri oluyor. Hakikaten de insan böyle bekliyor.

Geceleyin bakıyorsun saat ikiye beş var.Geceleyin bakıyorsun saat ikiye beş var. Canın sıkılıyor, herkes gitmiş, hastabakıcılar uyumuş,Canın sıkılıyor, herkes gitmiş, hastabakıcılar uyumuş, öbür arkadaşların uyuyor, sen ızdıraptan uyuyamıyorsun.öbür arkadaşların uyuyor, sen ızdıraptan uyuyamıyorsun. Altında yatak var ama yatağın altındaki karyolanın telleri sırtına batıyor gibi geliyor insana.Altında yatak var ama yatağın altındaki karyolanın telleri sırtına batıyor gibi geliyor insana. O kadar zor, çok bir vakit geçiyor.O kadar zor, çok bir vakit geçiyor. Ne kadar vakit geçti diye bakıyorsun, ikiye üç var iki dakika geçmiş.Ne kadar vakit geçti diye bakıyorsun, ikiye üç var iki dakika geçmiş. Gene bir uğraşıyorsun, didiniyorsun, epeyce bir zaman, bir daha bakıyorsun ikiye bir var.Gene bir uğraşıyorsun, didiniyorsun, epeyce bir zaman, bir daha bakıyorsun ikiye bir var. Sübhanallah, geçmiyor vakit. Sabahleyin hele bir hastabakıcılar filan gelmeye başladı mı artık, Sübhanallah, geçmiyor vakit. Sabahleyin hele bir hastabakıcılar filan gelmeye başladı mı artık, doktor vizitesi zamanı geldi mi bayram gibi oluyor.doktor vizitesi zamanı geldi mi bayram gibi oluyor. İnsan geliyor, yalnızlıktan kurtuluyor, unutuyor, teselli oluyor. İnsan geliyor, yalnızlıktan kurtuluyor, unutuyor, teselli oluyor.

İşte hasta ziyareti. Müslümanın müslümana vazifelerinden birisi bu.İşte hasta ziyareti. Müslümanın müslümana vazifelerinden birisi bu. Hasta olunca ziyaret edecek. Mühim vazifelerden birisi! Hasta olunca ziyaret edecek. Mühim vazifelerden birisi!

Gadve, "sabahleyin, sabah vakti" demek,Gadve, "sabahleyin, sabah vakti" demek, sabahleyin ziyaret ederse akşama kadar 70 bin melek ona dua eder. sabahleyin ziyaret ederse akşama kadar 70 bin melek ona dua eder.

Melekler kimler? Allah'ın günahsız kulları, Allah'ın günah işlemeyen Melekler kimler?

Allah'ın günahsız kulları, Allah'ın günah işlemeyen

Lâ ya'sûnallâhe mâ emerehum ve yef'alûne mâ yu'merûne. Lâ ya'sûnallâhe mâ emerehum ve yef'alûne mâ yu'merûne.

Allah ne emrederse yapan, hiç isyan etmeyen kullarıdırlar.Allah ne emrederse yapan, hiç isyan etmeyen kullarıdırlar. Bizim gibi söz dinlemez kullar değil. Masum kullar. Onlar dua ederler: Bizim gibi söz dinlemez kullar değil. Masum kullar. Onlar dua ederler:

"Yâ Rabbi! Bu kardeşini sevip de ziyaret eden kuluna"Yâ Rabbi! Bu kardeşini sevip de ziyaret eden kuluna şunu ihsan eyle, bunu ihsan eyle, affeyle, mağfiret eyle" diye dua ederler. şunu ihsan eyle, bunu ihsan eyle, affeyle, mağfiret eyle" diye dua ederler.

Akşam ziyaret ederse sabaha kadar melekler dua eder.Akşam ziyaret ederse sabaha kadar melekler dua eder. 70 bin melek! Var buna göre arkadaşlık, ahbaplık et. 70 bin melek! Var buna göre arkadaşlık, ahbaplık et. Buna göre hasta kardeşlerini düşün, ziyaret eyle. Yardım eyle, ilgi göster. Buna göre hasta kardeşlerini düşün, ziyaret eyle. Yardım eyle, ilgi göster.

Mâ min müslimeyni yeltekıyâni fe-yetesâfehâni illâ gufire lehumâ kable en yeteferraka. Mâ min müslimeyni yeltekıyâni fe-yetesâfehâni illâ gufire lehumâ kable en yeteferraka.

Bu hasen hadîs-i şerîf, Bera b. Hazîb radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Bu hasen hadîs-i şerîf, Bera b. Hazîb radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Bu hadîs-i şerîf de yine muhabbetten… -Aranızda ne var? Bir ihtilaf var galiba-Bu hadîs-i şerîf de yine muhabbetten… -Aranızda ne var? Bir ihtilaf var galiba- Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden "Muhabbetinizi arttırın!" diye hep ikazlar geliyor. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden "Muhabbetinizi arttırın!" diye hep ikazlar geliyor.

"İki müslüman yoktur ki birbirleriyle karşılaşsınlar ve birbirleriyle musafaha etsinler de"İki müslüman yoktur ki birbirleriyle karşılaşsınlar ve birbirleriyle musafaha etsinler de muhakkak Allah daha birbirlerinden ayrılmadan onların günahlarını afv u mağfiret eder." muhakkak Allah daha birbirlerinden ayrılmadan onların günahlarını afv u mağfiret eder."

Ankara'da bizim bir mahalle camimiz var.Ankara'da bizim bir mahalle camimiz var. Namaz kılıyoruz, namaz kıldıktan sonra da müslüman müslümanı seviyor, "Nasılsın?" diyerek elini sıkıyor. Namaz kılıyoruz, namaz kıldıktan sonra da müslüman müslümanı seviyor, "Nasılsın?" diyerek elini sıkıyor.

Bazısı da alışmamış; göstermemişler ki, görmemiş daha önce. Muhit, kültür, şartlar değişti, haberi yok.Bazısı da alışmamış; göstermemişler ki, görmemiş daha önce. Muhit, kültür, şartlar değişti, haberi yok. Şimdi böyle el sıksa, tokalaşılsa anlayacak, onu her yerde görüyor, yapıştı mı el sallıyor,Şimdi böyle el sıksa, tokalaşılsa anlayacak, onu her yerde görüyor, yapıştı mı el sallıyor, onu biliyor ama [musafaha] edince bunu anlamıyor,onu biliyor ama [musafaha] edince bunu anlamıyor, "Canım yok böyle şey, yapmayın, nedir bu?" diye isyan ediyor. "Canım yok böyle şey, yapmayın, nedir bu?" diye isyan ediyor. Yapmayalım ama gel de işte şu hadîs-i şerîfe baksana, can dayanmıyor ki… Yapmayalım ama gel de işte şu hadîs-i şerîfe baksana, can dayanmıyor ki…

"İki müslüman karşı karşıya gelir de birbirleriyle musafaha ederse"İki müslüman karşı karşıya gelir de birbirleriyle musafaha ederse daha birbirlerinden ayrılmadan günahları affolur." daha birbirlerinden ayrılmadan günahları affolur."

Şöyle elleri yukarıdan tutmak suretiyle, buna musafaha denilir.Şöyle elleri yukarıdan tutmak suretiyle, buna musafaha denilir. Birbirleriyle muhabbetlerini izhar ediyorlar.Birbirleriyle muhabbetlerini izhar ediyorlar. Birbirlerinden kaçmıyor, firar etmiyor, birbirlerine kızmıyorlar da sevgi izhar ediyorlar.Birbirlerinden kaçmıyor, firar etmiyor, birbirlerine kızmıyorlar da sevgi izhar ediyorlar. Allah ondan afv u mağfiret ediyor. İşte bu da neyin misalidir? Allah ondan afv u mağfiret ediyor.

İşte bu da neyin misalidir?

Müslümanın müslümanı sevmesinin mükâfatlı olduğunu söyledim ya, demek kendimden söylememişim.Müslümanın müslümanı sevmesinin mükâfatlı olduğunu söyledim ya, demek kendimden söylememişim. Allahu Teâlâ hazretleri ne istiyor? Allahu Teâlâ hazretleri ne istiyor?

Allahu Teâlâ hazretleri lütfuyla, keremiyle bizi ikaz ve irşat ederekAllahu Teâlâ hazretleri lütfuyla, keremiyle bizi ikaz ve irşat ederek bizim birbirimize kardeş olmamızı istiyor. Kardeş etmiş de riayet etmemizi istiyor. bizim birbirimize kardeş olmamızı istiyor. Kardeş etmiş de riayet etmemizi istiyor.

İnnema'l-müminîne ihvetün. İnnema'l-müminîne ihvetün.

"Sen benim kardeşimsin, ben senin kardeşinim." Kardeşiz de bu kardeşliğe riayet etmemizi istiyor. "Sen benim kardeşimsin, ben senin kardeşinim." Kardeşiz de bu kardeşliğe riayet etmemizi istiyor.

Herkes çocuğuna bir şey yaptırmak istediği zaman ne der? Herkes çocuğuna bir şey yaptırmak istediği zaman ne der?

"Evladım bugün dersine çalışırsan sana sene sonunda bisiklet alacağım.""Evladım bugün dersine çalışırsan sana sene sonunda bisiklet alacağım." Veyahut "Çocuğum şu vazifelerini yaparsan kocaman bir çikolata var sana."Veyahut "Çocuğum şu vazifelerini yaparsan kocaman bir çikolata var sana." Veyahut "Uslu durursan elma şekeri alacağım, horoz şekeri alacağım." Veyahut "Uslu durursan elma şekeri alacağım, horoz şekeri alacağım."

Karşılığında bir mükâfat var.Karşılığında bir mükâfat var. Sen de kardeşini seversen Allahu Teâlâ hazretleri "günahları affetme mükâfatı var" diyor. Sen de kardeşini seversen Allahu Teâlâ hazretleri "günahları affetme mükâfatı var" diyor.

Eğer çok şuurlu, akıllı kimseler olsak Allahu Teâlâ hazretlerineEğer çok şuurlu, akıllı kimseler olsak Allahu Teâlâ hazretlerine "Buyur yâ Rabbi! Emrindeyim, fermanındayım" diyeceğiz,"Buyur yâ Rabbi! Emrindeyim, fermanındayım" diyeceğiz, mükâfat bile aramayacağız ama böyle mükâfatlar da vermiş. mükâfat bile aramayacağız ama böyle mükâfatlar da vermiş.

Biliyorsunuz Basra'da Rabiâ-i Adeviyye diye bir sâliha hatun yaşamış. Biliyorsunuz Basra'da Rabiâ-i Adeviyye diye bir sâliha hatun yaşamış.

"Yâ Rabbi! Eğer ben senin cennetine gireyim diye sana ibadet ediyorsam beni sokma cennetine."Yâ Rabbi! Eğer ben senin cennetine gireyim diye sana ibadet ediyorsam beni sokma cennetine. Eğer cehennemde 'Yanarım, aman ibadet edeyim de cehennemde yanmaktan kurtulayım' diyeEğer cehennemde 'Yanarım, aman ibadet edeyim de cehennemde yanmaktan kurtulayım' diye ibadet ediyorsam yak beni. Cehennemde otlara, ateşlere yak. ibadet ediyorsam yak beni. Cehennemde otlara, ateşlere yak. Ama sırf sana, senin rızan için ibadet ediyor seni sevdiğimden sana kulluk ediyorsamAma sırf sana, senin rızan için ibadet ediyor seni sevdiğimden sana kulluk ediyorsam beni sevdiğime kavuştur." diye dua edermiş. beni sevdiğime kavuştur." diye dua edermiş.

O da bir duygu işte, o da bir kadınmış ama var mı onun gibi öyle er kişi,O da bir duygu işte, o da bir kadınmış ama var mı onun gibi öyle er kişi, merdane düşünen kaç kişi var bilmiyoruz.merdane düşünen kaç kişi var bilmiyoruz. Allah işte mükâfat da veriyor, mükâfatı da var, kimisi mükâfata da bakmıyor. Allah işte mükâfat da veriyor, mükâfatı da var, kimisi mükâfata da bakmıyor.

Vekeltü ile'l-mahbûbi emrî küllehu. "İşlerimin hepsini sevgilime havale eyledim." Vekeltü ile'l-mahbûbi emrî küllehu. "İşlerimin hepsini sevgilime havale eyledim."

Fe in şâe ahyânî ve in şâe etlefa "Dilerse beni yaşatır, dilerse beni telef eder." Fe in şâe ahyânî ve in şâe etlefa "Dilerse beni yaşatır, dilerse beni telef eder."

Şair; "Ne yaparsa yapsın işlerimi sevdiğime havale ettim." diyor.Şair;

"Ne yaparsa yapsın işlerimi sevdiğime havale ettim." diyor.
Tabii o da yüksek bir seviye. Tabii o da yüksek bir seviye. Bu makama rıza ve teslimiyet makamı derlermiş, bazı insanların makamı bu imiş. Bu makama rıza ve teslimiyet makamı derlermiş, bazı insanların makamı bu imiş.

Gelse celâlinden cefâ yahut cemâlinden vefâ, Gelse celâlinden cefâ yahut cemâlinden vefâ,

İkisi de câna sefâ, lütfun da hoş, kahrın da hoş. İkisi de câna sefâ, lütfun da hoş, kahrın da hoş.

Eğer senin celâlinden cefâ gelse takdîr-i ilâhî hoş; Eğer senin celâlinden cefâ gelse takdîr-i ilâhî hoş; eğer senin cemâlinden vefâ gelse güzelliklere, hoşluklara, nimetlere erdirsen o da hoş. eğer senin cemâlinden vefâ gelse güzelliklere, hoşluklara, nimetlere erdirsen o da hoş. İkisi de câna sefâ. Bazıları "Lütfun da hoş, kahrın da hoş" diyebilmiş.İkisi de câna sefâ.

Bazıları "Lütfun da hoş, kahrın da hoş" diyebilmiş.
Kimisi de azıcık sıkıntıyı gördü mü basıyor feryadı; Kimisi de azıcık sıkıntıyı gördü mü basıyor feryadı;

"Yâ Rab! Bunu da mı benim başıma getirecektin." Bu takdirler insanoğulları için."Yâ Rab! Bunu da mı benim başıma getirecektin." Bu takdirler insanoğulları için. Hayat imtihan, hepsi olur. Hasta da olursun, işin de ters gider, kayıp da edersin, kazanırsın da.Hayat imtihan, hepsi olur. Hasta da olursun, işin de ters gider, kayıp da edersin, kazanırsın da. Sen Allah'a iyi kulluk etmeye bak. Sen Allah'a iyi kulluk etmeye bak! Sen Allah'a iyi kulluk etmeye bak. Sen Allah'a iyi kulluk etmeye bak!

Eski zamanda Şeyh Efendi'nin birisi varmış. Kâmil, olgun bir insandır. Eski zamanda Şeyh Efendi'nin birisi varmış. Kâmil, olgun bir insandır. Ama hiç kimse bilmezmiş onun kâmil olduğunu. Bir tane de müridi varmış.Ama hiç kimse bilmezmiş onun kâmil olduğunu. Bir tane de müridi varmış. Şeyh Efendi imammış, müridi müezzin.Şeyh Efendi imammış, müridi müezzin. Kenar bir mahallede bulunan camisi de bomboşmuş, kimse gelmiyormuş. Kenar bir mahallede bulunan camisi de bomboşmuş, kimse gelmiyormuş. Allah'ın bir velî kulu ama kimse bilmiyor ki… Şöhret denilen afete bulaşmamış.Allah'ın bir velî kulu ama kimse bilmiyor ki… Şöhret denilen afete bulaşmamış. Bir gün müezzin şeyhiyle oturmuş, tesbih çekmiş ve "Efendim, başka hocaların, şeyhlerinBir gün müezzin şeyhiyle oturmuş, tesbih çekmiş ve "Efendim, başka hocaların, şeyhlerin dergâhlarına, tekkelerine, gelen giden kalabalık oluyor, bizde hiç kimse yok.dergâhlarına, tekkelerine, gelen giden kalabalık oluyor, bizde hiç kimse yok. Halbuki biraz sizin kadr ü kıymetinizi bilseler ya" diye söyleyinceHalbuki biraz sizin kadr ü kıymetinizi bilseler ya" diye söyleyince Şeyh Efendi şöyle bir dikkatli bakmış; "Olur be evladım, o da olur." demiş.Şeyh Efendi şöyle bir dikkatli bakmış; "Olur be evladım, o da olur." demiş. Camiden çıkmış, sokakta mahallenin çocukları bir gürültü, bir patırtı, ağlaşıyorlar. Camiden çıkmış, sokakta mahallenin çocukları bir gürültü, bir patırtı, ağlaşıyorlar.

"Ne oldu çocuklar?" demiş. Bir tanesi gözlerinden yaşları silerek; "Ne oldu çocuklar?" demiş. Bir tanesi gözlerinden yaşları silerek;

"Hocam, ben serçe yakalamıştım. Hasan elimden almak istedi ben vermemek istedim."Hocam, ben serçe yakalamıştım. Hasan elimden almak istedi ben vermemek istedim. O başından tuttu, ben gövdesinden tuttum, çekiştirirken hayvancağızın kafasını koparttık, O başından tuttu, ben gövdesinden tuttum, çekiştirirken hayvancağızın kafasını koparttık, serçemi öldürdük, ondan ağlıyorum." "Getir bakalım başını" demiş. Getirmişler. serçemi öldürdük, ondan ağlıyorum."

"Getir bakalım başını" demiş.

Getirmişler.

"Bismillâhirrahmânirrahîm" diyerek tükürüklemiş,"Bismillâhirrahmânirrahîm" diyerek tükürüklemiş, kopmuş serçenin başını gövdesine yapıştırmış; serçe uçmuş gitmiş. kopmuş serçenin başını gövdesine yapıştırmış; serçe uçmuş gitmiş.

Keramet, olağanüstü, olmayacak bir işi göstermiş öyle.Keramet, olağanüstü, olmayacak bir işi göstermiş öyle. Tabi çocukların gözleri fal taşı gibi açılmış, ağlamayı unutmuşlar, herkes bir tarafa koşuşmuş.Tabi çocukların gözleri fal taşı gibi açılmış, ağlamayı unutmuşlar, herkes bir tarafa koşuşmuş. Herkes anasına, babasına hoca dedenin yaptığını gördün mü, duydun mu! Ne yaptı? Herkes anasına, babasına hoca dedenin yaptığını gördün mü, duydun mu! Ne yaptı? Ölmüş serçenin kopmuş kafasını yapıştırdığını, uçurduğunu anlatmış, bu yayılmış.Ölmüş serçenin kopmuş kafasını yapıştırdığını, uçurduğunu anlatmış, bu yayılmış. Ondan sonra cami ağzına kadar dolmaya başlamış. Ondan sonra cami ağzına kadar dolmaya başlamış.

"Filanca camide kâmil bir kimse varmış, kimse kadr ü kıymetini bilmiyormuş. "Filanca camide kâmil bir kimse varmış, kimse kadr ü kıymetini bilmiyormuş. Aman gidelim duasını alalım." diyerek herkes koşmuş.Aman gidelim duasını alalım." diyerek herkes koşmuş. Cumaları, bayramları, geceleri, gündüzleri cami böyle kalabalık oluyor.Cumaları, bayramları, geceleri, gündüzleri cami böyle kalabalık oluyor. Fakat hizmet de müezzin efendiye düşüyormuş. Fakat hizmet de müezzin efendiye düşüyormuş. Hoş geldin, beş gittin, pabuçları değiştirecek, şeker ikram edecek, havlu, peşkir tutacak vesaire yapacak.Hoş geldin, beş gittin, pabuçları değiştirecek, şeker ikram edecek, havlu, peşkir tutacak vesaire yapacak. Uyku uyuyamaz, dinlenemez, rahat edemez, hocasının yanına oturamaz,Uyku uyuyamaz, dinlenemez, rahat edemez, hocasının yanına oturamaz, yüzünü göremez olmuş, sohbetinden faydalanamaz bir hâle gelmiş. yüzünü göremez olmuş, sohbetinden faydalanamaz bir hâle gelmiş.

Bir gün, geceleyin bir tenhada yan yana kalınca; Bir gün, geceleyin bir tenhada yan yana kalınca;

"Hocam galiba ben hata işledim, eskiden o sakin sakin günler meğer ne güzelmiş,"Hocam galiba ben hata işledim, eskiden o sakin sakin günler meğer ne güzelmiş, baş başaydık sizinle, şimdi oturamıyorum, kalkamıyorum, sizi duyamıyorum, dinleyemiyorum." demiş. baş başaydık sizinle, şimdi oturamıyorum, kalkamıyorum, sizi duyamıyorum, dinleyemiyorum." demiş.

"O da olur evladım. O da olur inşaallah." demiş. "O da olur evladım. O da olur inşaallah." demiş.

Bir Cuma günü koyun bağırsağını şişirmiş, koymuş cübbesinin altına.Bir Cuma günü koyun bağırsağını şişirmiş, koymuş cübbesinin altına. Hutbe okuyacak minbere doğru yürürken, koltuğunu sıktırı sıktırıvermiş bir ses çıksın diye.Hutbe okuyacak minbere doğru yürürken, koltuğunu sıktırı sıktırıvermiş bir ses çıksın diye. Tabi herkes birbirine bakmış, Hoca abdestini kaçırıyor ama farkında değil, ihtiyar filan diye. Tabi herkes birbirine bakmış, Hoca abdestini kaçırıyor ama farkında değil, ihtiyar filan diye.

Bir tanesi ötekisine demiş ki: Bir tanesi ötekisine demiş ki:

"Şimdi bu abdestsiz hutbe okuyacak neyse ne, dinleriz ama namaza geçecek,"Şimdi bu abdestsiz hutbe okuyacak neyse ne, dinleriz ama namaza geçecek, abdestsiz kıldırdığı zaman cumamız olmaz, kalk öbür camiye yetişelim."abdestsiz kıldırdığı zaman cumamız olmaz, kalk öbür camiye yetişelim." Birer ikişer kaçan kaçana. Birkaç kişi kalmış, cami tenhalaşmış, herkes gitmiş.Birer ikişer kaçan kaçana. Birkaç kişi kalmış, cami tenhalaşmış, herkes gitmiş. Ondan sonra da şehirde yayılmış; Ondan sonra da şehirde yayılmış;

"Filanca caminin hocası kâmil imiş ama ihtiyarlamış zavallıcık, abdestini bile tutamıyor,"Filanca caminin hocası kâmil imiş ama ihtiyarlamış zavallıcık, abdestini bile tutamıyor, kaçırdığının da farkında değil." diye. kaçırdığının da farkında değil." diye.

Ondan sonra cami tenhalaşmış yine. İmam ile müezzin eskisi gibi baş başa kalmışlar; Ondan sonra cami tenhalaşmış yine. İmam ile müezzin eskisi gibi baş başa kalmışlar;

"Hocam yine eskisi gibi baş başa kaldık." demiş. "Hocam yine eskisi gibi baş başa kaldık." demiş.

"Evladım sen ne aldırıyorsun o kalabalıklara. Bir tükürükle gelen bir üfürükle gider."Evladım sen ne aldırıyorsun o kalabalıklara. Bir tükürükle gelen bir üfürükle gider. Sen Allah'a kulluk etmeye bak" demiş. "Sen Allah'a iyi kulluk etmeğe bak." Sen Allah'a kulluk etmeye bak" demiş.

"Sen Allah'a iyi kulluk etmeğe bak."

Allah bizi bu şuura erdirsin, yolundan ayırmasın. Gerisi hep laftır. Allah bizi bu şuura erdirsin, yolundan ayırmasın. Gerisi hep laftır.

Mâ min müslimeyni yemûtu lehumâ min evlâdihimâ lem yeblugu'l-hinseMâ min müslimeyni yemûtu lehumâ min evlâdihimâ lem yeblugu'l-hinse illâ kânû le-humâ hısnen hasînen mine'n-nâr. illâ kânû le-humâ hısnen hasînen mine'n-nâr. Ve in kânâ isneyn? Kâlû ve in kâne vahiden?Ve in kânâ isneyn? Kâlû ve in kâne vahiden? Ve in kâne vâhiden velâkin innemâ zâlike 'inde's-sadmeti'l-ûlâ. Ve in kâne vâhiden velâkin innemâ zâlike 'inde's-sadmeti'l-ûlâ.

Mâ min müslimeyni yemûtu lehumâ min evlâdihimâ lem yeblugu'l-hinse… Mâ min müslimeyni yemûtu lehumâ min evlâdihimâ lem yeblugu'l-hinse…

Kardeşlerim! Bu hadîs-i şerîf de çocukları ölen kimselerle ilgili.Kardeşlerim!

Bu hadîs-i şerîf de çocukları ölen kimselerle ilgili.
Bakalım Peygamber Efendimiz çocukları ölen kimseler hakkında ne buyurmuş. Bakalım Peygamber Efendimiz çocukları ölen kimseler hakkında ne buyurmuş.

Buyuruyor ki sevgili Peygamberimiz Efendimiz, Allah şefaatlerine nâil eylesin: Buyuruyor ki sevgili Peygamberimiz Efendimiz, Allah şefaatlerine nâil eylesin:

"İki müslüman yoktur ki onların henüz büluğa ermemiş olan üç tane evlâdı ölsün de"İki müslüman yoktur ki onların henüz büluğa ermemiş olan üç tane evlâdı ölsün de onların ölümleri ona cehennemden bir kuvvetli kale teşkil etmesin.onların ölümleri ona cehennemden bir kuvvetli kale teşkil etmesin. Cehenneme karşı surlu, kuvvetli bir kale teşkil etmesin." Bunun üzerine demişler ki: Cehenneme karşı surlu, kuvvetli bir kale teşkil etmesin."

Bunun üzerine demişler ki:

"Yâ Resûlallah! Eğer iki tane olursa, iki tanesi ölmüşse evlatlarından?" Buyurmuş ki: "Yâ Resûlallah! Eğer iki tane olursa, iki tanesi ölmüşse evlatlarından?" Buyurmuş ki:

Ve in kâne isneteyn; "İki tane de olsa." Gene bir başkası demiş ki: Ve in kâne isneteyn; "İki tane de olsa." Gene bir başkası demiş ki:

"Bir tane çocuğu ölürse yâ Resûlallah?" Buyurmuş ki: "Bir tane çocuğu ölürse yâ Resûlallah?" Buyurmuş ki:

"Bir tane çocuğu bile ölse. Fakat bu felaketin ilk gelip çattığı zamandır." Şimdi izah edelim: "Bir tane çocuğu bile ölse. Fakat bu felaketin ilk gelip çattığı zamandır."

Şimdi izah edelim:

Bir insan evleniyor, çocuk çocuğu oluyor,Bir insan evleniyor, çocuk çocuğu oluyor, bu çocuklar bazen yaşıyor bazen ölüyor. Çocukları veren Allah, alan Allah… bu çocuklar bazen yaşıyor bazen ölüyor. Çocukları veren Allah, alan Allah…

Vallahu yuhyî ve yumît. "Bizi de öldüren Allah, yaşatan Allah." Her şey Allahu Teâlâ hazretlerinden.Vallahu yuhyî ve yumît.

"Bizi de öldüren Allah, yaşatan Allah." Her şey Allahu Teâlâ hazretlerinden.
Peygamber Efendimiz, doğan çocuklarından henüz büluğa ermeden üç çocuğu ölürse.Peygamber Efendimiz, doğan çocuklarından henüz büluğa ermeden üç çocuğu ölürse. Tabi neden büluğa ermeden diyor? Tabi neden büluğa ermeden diyor?

Henüz daha büluğa ermemişken, ana baba kucağındayken, evindeyken, ocaktaykenHenüz daha büluğa ermemişken, ana baba kucağındayken, evindeyken, ocaktayken onların sevgisi ile onların ciğerleri, gönülleri doluyken,onların sevgisi ile onların ciğerleri, gönülleri doluyken, üç tane çocuğu ölürse bunlar ona cehenneme karşı bir kuvvetli, muhkem kale olur. üç tane çocuğu ölürse bunlar ona cehenneme karşı bir kuvvetli, muhkem kale olur.

Bu ne demek? Bu, "çocukların acısı dolayısıyla Allah onu cehenneme sokmaz" demek. Bu ne demek?

Bu, "çocukların acısı dolayısıyla Allah onu cehenneme sokmaz" demek.
Cehennemden âzat olmasına vesile olur. Hatta o ölen çocuklar da mahşer halkına su dağıtacak.Cehennemden âzat olmasına vesile olur. Hatta o ölen çocuklar da mahşer halkına su dağıtacak. Sebil, su dağıtacaklar, o müslüman küçük çocuklar. Bunun üzerine birisi sormuş, demiş ki: Sebil, su dağıtacaklar, o müslüman küçük çocuklar. Bunun üzerine birisi sormuş, demiş ki:

"Yâ Resûlallah! Eğer iki çocuğu ölmüşse ne olacak? "Yâ Resûlallah! Eğer iki çocuğu ölmüşse ne olacak?

Üç çocuğu ölünce cehennemden âzat olmasına bir kuvvetli kale oluyor. İki çocuk ölürse ne olacak?" Üç çocuğu ölünce cehennemden âzat olmasına bir kuvvetli kale oluyor. İki çocuk ölürse ne olacak?"

"İki çocuk da ölse yine aynı durum hâsıl olur, aynı sevap olur. "İki çocuk da ölse yine aynı durum hâsıl olur, aynı sevap olur. Cehennemden kurtulmasına sebep olur." Bir başkası da demiş ki: "Peki bir çocuğu ölürse ne olacak?" Cehennemden kurtulmasına sebep olur." Bir başkası da demiş ki: "Peki bir çocuğu ölürse ne olacak?"

"Bir çocuğu da ölmüşse aynı durum olur, cehennemden âzat olmasına, "Bir çocuğu da ölmüşse aynı durum olur, cehennemden âzat olmasına, cehennemden korunmasına kuvvetli bir kale teşkil eder." demiş. cehennemden korunmasına kuvvetli bir kale teşkil eder." demiş.

Yalnız arkasından ekliyor, o söze çok dikkat edin; Yalnız arkasından ekliyor, o söze çok dikkat edin;

Ve lâkin innemâ zâlike 'inde's-sadmeti'l-ûlâ. "Bu darbenin ilk geldiği zamanda olacak."Ve lâkin innemâ zâlike 'inde's-sadmeti'l-ûlâ. "Bu darbenin ilk geldiği zamanda olacak." Sademe "çarpma" demek. O felaketin gelip de insana ilk çarptığı zamanda sabır olacak. Sademe "çarpma" demek. O felaketin gelip de insana ilk çarptığı zamanda sabır olacak.

Sabredecek ama ne zaman? Sabredecek ama ne zaman?

Aradan beş sene geçmiş, insan zaten çocuğun acısına alışıyor; o zaman değil. Aradan beş sene geçmiş, insan zaten çocuğun acısına alışıyor; o zaman değil.

İlk felaketin olduğu zamanda nasıl durdun sen?İlk felaketin olduğu zamanda nasıl durdun sen? Metin durdun mu, boyun büktün de dilini tuttun mu, itiraz eylemedenMetin durdun mu, boyun büktün de dilini tuttun mu, itiraz eylemeden böyle feryâd u figânı basmadan; "Başıma bunu da mı getirecektin yâ Rabbi?"böyle feryâd u figânı basmadan; "Başıma bunu da mı getirecektin yâ Rabbi?" gibi edepsizce sözler söylemeden "Ne yapalım Mevlâdan geldi." diye sabredebildin mi? gibi edepsizce sözler söylemeden "Ne yapalım Mevlâdan geldi." diye sabredebildin mi?

"İlk anda, ilk sadmede sabredebildinsen o zaman bir çocukta bile Allah o ecri verir." diyor. "İlk anda, ilk sadmede sabredebildinsen o zaman bir çocukta bile Allah o ecri verir." diyor.

Demek ki kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretleri bu dünya hayatında alır, verir,Demek ki kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri bu dünya hayatında alır, verir,
yükseltir, alçaltır, zengin eder, fakir eder. Hepimiz kendi hayatımızda çeşitli halleri görmüşüzdür. yükseltir, alçaltır, zengin eder, fakir eder. Hepimiz kendi hayatımızda çeşitli halleri görmüşüzdür. İşimiz iyi giderken kötü gider, iflas ederiz. İflas etmişken kazanırız, zengin oluruz.İşimiz iyi giderken kötü gider, iflas ederiz. İflas etmişken kazanırız, zengin oluruz. Sıhhatli iken zayıf düşeriz. Üç kişiye beş kişiye güç yetirirken,Sıhhatli iken zayıf düşeriz. Üç kişiye beş kişiye güç yetirirken, bileğimizi kimse bükemezken sonra çoluk çocuğun maskarası olur bir zamanın kabadayıları.bileğimizi kimse bükemezken sonra çoluk çocuğun maskarası olur bir zamanın kabadayıları. Bir "heyt" dediği zaman mahallenin öbür tarafından sokaklara kaçışırken insanlar,Bir "heyt" dediği zaman mahallenin öbür tarafından sokaklara kaçışırken insanlar, ihtiyarladığı zaman küçük çocuklar alay etmeye başlar. İnsan ne hallere düşer. ihtiyarladığı zaman küçük çocuklar alay etmeye başlar. İnsan ne hallere düşer. Düşmez kalkmaz bir Allah'tır. Çeşit çeşit şeyler gelir insanların başına. Ne yapacağız? Düşmez kalkmaz bir Allah'tır. Çeşit çeşit şeyler gelir insanların başına.

Ne yapacağız?

Eğer felaket gelirse aman ilk başta dişinizi sıkın, Allah'tan geldi bir imtihan. Eğer felaket gelirse aman ilk başta dişinizi sıkın, Allah'tan geldi bir imtihan. Bu imtihanı başarıyla atlatırsanız, her felaketin karşısında bir mükâfat var.Bu imtihanı başarıyla atlatırsanız, her felaketin karşısında bir mükâfat var. Allahu Teâlâ hazretleri sevap ile mükâfat ile onu telafi ediyor, tatlandırıyor.Allahu Teâlâ hazretleri sevap ile mükâfat ile onu telafi ediyor, tatlandırıyor. Her isyanda da bir günah var. Nimet gelirse şükredin, nimetin gereğine göre Allah'a isyan etmeyin.Her isyanda da bir günah var. Nimet gelirse şükredin, nimetin gereğine göre Allah'a isyan etmeyin. Hiç yakışır mı Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini yiyip de O'na âsi olmak. Hiç yakışır mı Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini yiyip de O'na âsi olmak.

Geçen gün çok korktum, çok utandım, çok üzüldüm, sırtım terledi gibi… Geçen gün çok korktum, çok utandım, çok üzüldüm, sırtım terledi gibi…

Çok hatırlı, çok itibarlı bir kimse bayağı yüksek mevkiden bir kimse: Çok hatırlı, çok itibarlı bir kimse bayağı yüksek mevkiden bir kimse:

"Sizin konuşmalarınızı Sultan Ahmet Camiî'nde satıyorlarmış, aldım" dedi. Yüreğim cız etti."Sizin konuşmalarınızı Sultan Ahmet Camiî'nde satıyorlarmış, aldım" dedi. Yüreğim cız etti. Sırtımdan şöyle bir ürperme geldi.Sırtımdan şöyle bir ürperme geldi. Utandım, sizin karşınızda kim bilir neler söyledim ileri geri; utandım.Utandım, sizin karşınızda kim bilir neler söyledim ileri geri; utandım. Sonradan bir de öteki tarafını düşündüm işin. Sonradan bir de öteki tarafını düşündüm işin. Kendi kendime; "Hey cahil sen burada insanlardan utanıyorsun,Kendi kendime;

"Hey cahil sen burada insanlardan utanıyorsun,
'Allâmu'l-guyûb olan Allahu Teâlâ hazretleri her söylediğini bilmiyor mu? 'Allâmu'l-guyûb olan Allahu Teâlâ hazretleri her söylediğini bilmiyor mu? O'nun huzurunda halimiz ne olacak?" O'nun huzurunda halimiz ne olacak?"

Allahu Teâlâ hazretleri yardım etsin, Allah kusurlarımızı affeylesin.Allahu Teâlâ hazretleri yardım etsin, Allah kusurlarımızı affeylesin. Her ne kadar böyle hatamız, suçumuz, sürçmemiz, yanlış sözümüz, Her ne kadar böyle hatamız, suçumuz, sürçmemiz, yanlış sözümüz, hilâf-ı hakîkat beyanımız varsa Mevlamız yüzümüzün karasını yüzümüze vurmasın.hilâf-ı hakîkat beyanımız varsa Mevlamız yüzümüzün karasını yüzümüze vurmasın. Settâr ismi hürmetine setreylesin. Gaffâr ismi hürmetine mağfiret eylesin.Settâr ismi hürmetine setreylesin. Gaffâr ismi hürmetine mağfiret eylesin. Afüv ismi hürmetine affeylesin. Bizi rahmetine mazhar eylesin. Dünyada, ahirete rezil rüsva etmesin. Afüv ismi hürmetine affeylesin. Bizi rahmetine mazhar eylesin. Dünyada, ahirete rezil rüsva etmesin.

Demek ki sabredeceğiz. Sabredersek sabrın sevabı çoktur. Sabrın sonu selamettir. Bilmez misiniz ki; Demek ki sabredeceğiz. Sabredersek sabrın sevabı çoktur. Sabrın sonu selamettir. Bilmez misiniz ki;

İnnallahe me'a's-sâbirin. deniliyor. Ne demek? İnnallahe me'a's-sâbirin. deniliyor.

Ne demek?

"Allah sabredenlerle beraberdir." demek. Peki, yüreğinde bir şey hoplamadı mı? "Allah sabredenlerle beraberdir." demek. Peki, yüreğinde bir şey hoplamadı mı?

Allah sabredenlerle beraber ne demek? Allah sabredenlerle beraber ne demek?

Seviyor. Senin yanında, sabredenle beraber, yan yana, senin yanında,Seviyor. Senin yanında, sabredenle beraber, yan yana, senin yanında, senin tarafında yer alıyor. Hoşlanmaz mı insan? Bayram edeceği gelir.senin tarafında yer alıyor. Hoşlanmaz mı insan?

Bayram edeceği gelir.
Yerinde duramaz. Kitaplarda okudum; "Öyle güzel bir şey duymuş da,Yerinde duramaz. Kitaplarda okudum; "Öyle güzel bir şey duymuş da, kalkmış yerinde duramamış dönmeye başlamış." diye delil getiriyorlar sema'a delildir diye. kalkmış yerinde duramamış dönmeye başlamış." diye delil getiriyorlar sema'a delildir diye.

Bu hadîs-i şerîfin başka rivayetini eklemiş hocamız arkasına. Bu hadîs-i şerîfin başka rivayetini eklemiş hocamız arkasına.

Mâ min müslimeyni yemutu lehumâ selasetün mine'l-velediMâ min müslimeyni yemutu lehumâ selasetün mine'l-veledi lem yeblugu illâ edhalehümâ el-cennete bi-fadlı rahmetihî iyyâhum. lem yeblugu illâ edhalehümâ el-cennete bi-fadlı rahmetihî iyyâhum.

Bu hadîs-i şerîfte de ibare birazcık değişiyor. Şöyle dikkat ediverin; Bu hadîs-i şerîfte de ibare birazcık değişiyor. Şöyle dikkat ediverin;

Hiç iki müslüman yoktur ki -ikiden maksat karı koca- "Hiçbir iki karı koca yoktur kiHiç iki müslüman yoktur ki -ikiden maksat karı koca- "Hiçbir iki karı koca yoktur ki onların üç tane henüz büluğa ermemiş çocuğu ölsün de Allah onları muhakkak cennetine sokar." onların üç tane henüz büluğa ermemiş çocuğu ölsün de Allah onları muhakkak cennetine sokar."

Neden sokar? Burada izah ediyor: Neden sokar?

Burada izah ediyor:

Bi-fadlı rahmetihî iyyâhum.Bi-fadlı rahmetihî iyyâhum. "O çocuklara Allah'ın rahmetinden dolayı küçük yaşta hayatlarını aldı diye, "O çocuklara Allah'ın rahmetinden dolayı küçük yaşta hayatlarını aldı diye, o rahmetten dolayı veyahut bir başka açıklamaya göre o rahmetten dolayı veyahut bir başka açıklamaya göre o ana babanın o çocuklara olan sevgi ve şefkatinden, bağlılığından kopup gidiyor ya yüreğinden… o ana babanın o çocuklara olan sevgi ve şefkatinden, bağlılığından kopup gidiyor ya yüreğinden…

Bizim İslâm kültüründe, çocuk nedir? Bizim İslâm kültüründe, çocuk nedir?

Semerâti'l-fuâd. "Çocuk gönlün meyvesidir."Semerâti'l-fuâd. "Çocuk gönlün meyvesidir." O çocuk Gönül meyvesidir, gönül ağacının tatlı bir meyvesidir. O çocuk Gönül meyvesidir, gönül ağacının tatlı bir meyvesidir.

Allahu Teâlâ hazretleri bir başka hadîs-i şerîfte buyurmuş ki: Allahu Teâlâ hazretleri bir başka hadîs-i şerîfte buyurmuş ki:

"Ey meleklerim benim kulumun çocuğunun canını mı aldınız?" "Ey meleklerim benim kulumun çocuğunun canını mı aldınız?"

Vazifeli melekler çocuğun canını aldı ya. "Evet yâ Rabbi! Emir buyurdun canını aldık." Vazifeli melekler çocuğun canını aldı ya.

"Evet yâ Rabbi! Emir buyurdun canını aldık."

"Benim kulumun gönlünün meyvesini mi koparıp aldınız." "Evet yâ Rabbi!" "Benim kulumun gönlünün meyvesini mi koparıp aldınız."

"Evet yâ Rabbi!"

Mâzâ kâle abdi. "Kulum ne dedi?" Hamideke ve's-terce'a. "Yâ Rabbi!Mâzâ kâle abdi. "Kulum ne dedi?"

Hamideke ve's-terce'a. "Yâ Rabbi!
Sana hamdetti, "Allah'a hamdolsun, her halimize hamdolsun, O veriyor, O alıyor" Sana hamdetti, "Allah'a hamdolsun, her halimize hamdolsun, O veriyor, O alıyor"

İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. "Biz zaten Allah'ın kullarıyız, hepimiz O'na döndürüleceğiz,İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. "Biz zaten Allah'ın kullarıyız, hepimiz O'na döndürüleceğiz, biz O'nun mülküyüz, O'nun malıyız ne olacak." dedi, rıza gösterdi. biz O'nun mülküyüz, O'nun malıyız ne olacak." dedi, rıza gösterdi.

"Ona cennette bir ev yapın, bir saray yapın, o sarayın adını da 'Hamd sarayı' yazın." buyuruyor."Ona cennette bir ev yapın, bir saray yapın, o sarayın adını da 'Hamd sarayı' yazın." buyuruyor. Hamd sarayı. Neden? Kul Allah'a, o başına gelen felaketten dolayı hamdetti diye. İşte böyle. Hamd sarayı.

Neden?

Kul Allah'a, o başına gelen felaketten dolayı hamdetti diye. İşte böyle.

Cennet nasıl kazanılıyormuş? Felaketlere sabretmek; hayırlara, nimetlere şükretmek;Cennet nasıl kazanılıyormuş?

Felaketlere sabretmek; hayırlara, nimetlere şükretmek;
kulları, mahlûkatı sevmek, işte böyle güzel şeylerle kazanılıyormuş. kulları, mahlûkatı sevmek, işte böyle güzel şeylerle kazanılıyormuş.

Sabır güzel huyların başıdır. Şükür güzel huyların bir başkasıdır.Sabır güzel huyların başıdır. Şükür güzel huyların bir başkasıdır. Sevgi güzel huyların en güzellerinden, en hoşlarından, en tatlılarından biridir. Sevgi güzel huyların en güzellerinden, en hoşlarından, en tatlılarından biridir. En az bildiğimiz şey. Nerede öğreteceğiz bilmiyorum. Hangi mektepte, nasıl öğreteceğiz? En az bildiğimiz şey. Nerede öğreteceğiz bilmiyorum.

Hangi mektepte, nasıl öğreteceğiz?

Bunun alfabesi nedir, doktorası nedir, profesörlüğü nedir? anlayamadım.Bunun alfabesi nedir, doktorası nedir, profesörlüğü nedir? anlayamadım. Söylemekle de olmuyor galiba. Bir şeyler yapmamız gerekiyor, ne yapacaksak… Söylemekle de olmuyor galiba. Bir şeyler yapmamız gerekiyor, ne yapacaksak…

Sevmeyi öğretmemiz gerekiyor. Söylüyoruz, söylüyoruz kızmayı öğreniyor millet.Sevmeyi öğretmemiz gerekiyor. Söylüyoruz, söylüyoruz kızmayı öğreniyor millet. Sevmeyi öğrenemiyor bir türlü. Kızmaya gelince, yumruklaşmaya, kavgaya gelince var.Sevmeyi öğrenemiyor bir türlü. Kızmaya gelince, yumruklaşmaya, kavgaya gelince var. Darılmaya, küsmeye gelince var. "Benim nefsim de öyle.Darılmaya, küsmeye gelince var. "Benim nefsim de öyle. Benim de canım hemen kızıverdi mi, sıkılıverdi mi küsüyorum, defterden siliyorum." filan.Benim de canım hemen kızıverdi mi, sıkılıverdi mi küsüyorum, defterden siliyorum." filan. Ama sevmeye geldi mi zor bir şey galiba. Tabi güzel şeyi sever de herkes,Ama sevmeye geldi mi zor bir şey galiba. Tabi güzel şeyi sever de herkes, biraz kötünün de güzel tarafını görüp onubiraz kötünün de güzel tarafını görüp onu kötülükleri yanındaki o güzel şeylerinden dolayı sevebilmek, o yüksek bir şey. kötülükleri yanındaki o güzel şeylerinden dolayı sevebilmek, o yüksek bir şey.

Müslümanın müslümana karşı birazcık safça davranması, anlamıyormuş gibi görünmesi iyi oluyor.Müslümanın müslümana karşı birazcık safça davranması, anlamıyormuş gibi görünmesi iyi oluyor. Anlasa da anlamazlığa vurdurması tatlı oluyor. Müslümanın huylarından biridir. Anlasa da anlamazlığa vurdurması tatlı oluyor. Müslümanın huylarından biridir.

Bunun altında yine bu vefat eden çocuklar ile ilgili bir hadîs-i şerîf daha var. Bunun altında yine bu vefat eden çocuklar ile ilgili bir hadîs-i şerîf daha var.

Hocamız neden üç tane hadisi peş peşe eklemiş? Hocamız neden üç tane hadisi peş peşe eklemiş?

"Bakın tereddüt etmeyin, bu bir tek senedle gelen hadis değildir, başka başka yollardan gelmiştir;"Bakın tereddüt etmeyin, bu bir tek senedle gelen hadis değildir, başka başka yollardan gelmiştir; sözüm sıhhatlidir, sağlamdır. Aklınızı başınıza devşirin, bu mühim hâdisede ekseri insanlar sözüm sıhhatlidir, sağlamdır. Aklınızı başınıza devşirin, bu mühim hâdisede ekseri insanlar feryadı basar, saçını başını yolar, yakayı paçayı yırtar; öyle yapmayın." demek istiyor hocamız.feryadı basar, saçını başını yolar, yakayı paçayı yırtar; öyle yapmayın." demek istiyor hocamız. Üç tanesini peş peşe getiriyor ki hatırında iyi kalsın diye.Üç tanesini peş peşe getiriyor ki hatırında iyi kalsın diye. Madem öyle demiş biz de üçünü de okuyalım. Peygamber Efendimiz ne buyurmuş: Madem öyle demiş biz de üçünü de okuyalım. Peygamber Efendimiz ne buyurmuş:

Mâ min imreeyni müslimeyni heleke beynehümâ veledâni ev selâsetünMâ min imreeyni müslimeyni heleke beynehümâ veledâni ev selâsetün fahtesebâ ve saberâ fe-yerayâni'n-nâra ebeden. fahtesebâ ve saberâ fe-yerayâni'n-nâra ebeden.

"İki müslüman kişi yoktur ki onların iki tane veyahut üç tane çocuğu vefat etsin de onlar…""İki müslüman kişi yoktur ki onların iki tane veyahut üç tane çocuğu vefat etsin de onlar…" fahtesebâ. "Sevabını Allah'tan bekleyerek sabretsinler de fahtesebâ. "Sevabını Allah'tan bekleyerek sabretsinler de ondan sonra cehennem azabı görsünler. Mümkün değil!" Asla görmezler. ondan sonra cehennem azabı görsünler. Mümkün değil!" Asla görmezler.

İhtisaba ne demek? "Sevabını Allah'tan bekleyerek bir işi yapmak" demektir. İhtisaba ne demek?

"Sevabını Allah'tan bekleyerek bir işi yapmak" demektir.

Mesela bir hadîs-i şerîfte geçiyor: Men yuğtesele yevme'l-cumu'ati îmânen v'ehtisâben… Mesela bir hadîs-i şerîfte geçiyor:

Men yuğtesele yevme'l-cumu'ati îmânen v'ehtisâben…

"Kim Cuma günü Allah'a imanından dolayı ve sevabını Allah'tan bekleyerek"Kim Cuma günü Allah'a imanından dolayı ve sevabını Allah'tan bekleyerek gusül abdesti alırsa on günlük günahı affolunur" diye bildiriliyor. Onun gibi... gusül abdesti alırsa on günlük günahı affolunur" diye bildiriliyor. Onun gibi...

"Kim iki müslüman kişi ki onların iki veyahut üç çocuğu vefat etsin de"Kim iki müslüman kişi ki onların iki veyahut üç çocuğu vefat etsin de onlar da sevabını Allah'tan bekleyerek sabretsinleronlar da sevabını Allah'tan bekleyerek sabretsinler ondan sonra cehennem ateşi görsünler, mümkün değil." ondan sonra cehennem ateşi görsünler, mümkün değil."

Feyerayâni'n-naru ebeden. "Mümkün değil görmeleri! Sabrederlerse Cehennem ateşi görmezler." Feyerayâni'n-naru ebeden. "Mümkün değil görmeleri! Sabrederlerse Cehennem ateşi görmezler."

Allah bizi hayırlı evlatlara sahip eylesin. Evlatlarımızı yaşayan evlatlar, hayırlı evlatlar eylesin.Allah bizi hayırlı evlatlara sahip eylesin. Evlatlarımızı yaşayan evlatlar, hayırlı evlatlar eylesin. Boylu poslu, endamlı, sıhhatli, akıllı uslu olsunlar. İyi yetişsinler, iyi müslüman olsunlar.Boylu poslu, endamlı, sıhhatli, akıllı uslu olsunlar. İyi yetişsinler, iyi müslüman olsunlar. Allah bizim nesillerimizden fasık, fâcir, kâfir, zalim, müşrik, münafık getirmesin.Allah bizim nesillerimizden fasık, fâcir, kâfir, zalim, müşrik, münafık getirmesin. Has, halis, böyle hâzâ müslüman, salih kimseler olsunlar evlatlarımız inşaallah. Has, halis, böyle hâzâ müslüman, salih kimseler olsunlar evlatlarımız inşaallah.

Ama takdîr-i ilâhi, Allah ne dilerse öyle işler, hikmetinden sual olunmaz.Ama takdîr-i ilâhi, Allah ne dilerse öyle işler, hikmetinden sual olunmaz. Eğer çocuklarımızdan ölüveren olursa sabredelim,Eğer çocuklarımızdan ölüveren olursa sabredelim, onun sabrının karşısında cehennemden azatlık var, cenneti kazanmak var.onun sabrının karşısında cehennemden azatlık var, cenneti kazanmak var. Ama ilk darbede Allah rızası için sabrederse. Ama ilk darbede Allah rızası için sabrederse.

Mâ min melikin yesılü rahimehu ve zevî karâbetihîMâ min melikin yesılü rahimehu ve zevî karâbetihî ve ya'dilu alâ ra'iyyetihî illâ şedde'llâhu lehû mülkehuve ya'dilu alâ ra'iyyetihî illâ şedde'llâhu lehû mülkehu ve eczele lehû sevâbehû ve ekrame meâbehû ve haffefe hisâbehû. ve eczele lehû sevâbehû ve ekrame meâbehû ve haffefe hisâbehû.

Bu da Hz. Ali Efendimiz'den rivayet olunmuş olan bir hadîs-i şerîf. Bu da Hz. Ali Efendimiz'den rivayet olunmuş olan bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu sefer hükümdar hakkında bir hadîs-i şerîf söylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu sefer hükümdar hakkında bir hadîs-i şerîf söylemiş.

Hükümdar ne demek? Hüküm sahibi; ferman onun, söz hakkı onun. Hükümdar ne demek?

Hüküm sahibi; ferman onun, söz hakkı onun.
Etrafına asker, adam toplanmış, başkan o, reis o, onun sözü dinleniyor, ne derse yapılıyor.Etrafına asker, adam toplanmış, başkan o, reis o, onun sözü dinleniyor, ne derse yapılıyor. Böyle bir kimse nasıl hareket ederse durumu ne olur, onu anlatıyor. Böyle bir kimse nasıl hareket ederse durumu ne olur, onu anlatıyor.

Peygamber Efendimiz nasıl buyurmuş? Şimdi diyeceksiniz ki: "Hocam bu hadisi atla istersen.Peygamber Efendimiz nasıl buyurmuş?

Şimdi diyeceksiniz ki:

"Hocam bu hadisi atla istersen.
Bu devirde hükümdar yok." Öyle değil.Bu devirde hükümdar yok."

Öyle değil.
Bir o konudaki Peygamber Efendimiz'in sözünü duymuş oluruz. Bir o konudaki Peygamber Efendimiz'in sözünü duymuş oluruz. Sonra bir de şu var; hepimiz bir hükümdar değil miyiz? Sonra bir de şu var; hepimiz bir hükümdar değil miyiz?

Kişi gönlünün sultanı, ne isterse öyle yapıyor. Evde istediğini yapmıyor musun? Kişi gönlünün sultanı, ne isterse öyle yapıyor. Evde istediğini yapmıyor musun?

"Ben bu evin efendisiyim." diyorsun ne istersen öyle yapıyorsun. "Ben bu evin efendisiyim." diyorsun ne istersen öyle yapıyorsun.

Senin tebaan yok mu, çoluk çocuğun, hanımın vesaire? [Hükümdarlık] buna girer. Senin tebaan yok mu, çoluk çocuğun, hanımın vesaire?

[Hükümdarlık] buna girer.
Buradan ibret alırsın, ona faydası olur, onun için o gözle dinleyelim. Buradan ibret alırsın, ona faydası olur, onun için o gözle dinleyelim. Ne buyurmuş Peygamber Efendimiz? Mâ min melikin; "Hiçbir hükümdar yoktur ki." Ne buyurmuş Peygamber Efendimiz?

Mâ min melikin; "Hiçbir hükümdar yoktur ki."

Melik, mülk sahibi, mülk elinde olan, egemenlik elinde olan hiçbir kimse yoktur ki. Melik, mülk sahibi, mülk elinde olan, egemenlik elinde olan hiçbir kimse yoktur ki. Bu hükümdar da demek olabilir, kaymakam da demek olur,Bu hükümdar da demek olabilir, kaymakam da demek olur, başka misal de demek olabilir belki, müdür de demek olabilir. başka misal de demek olabilir belki, müdür de demek olabilir.

Melik, "Mülk, egemenlik elinde olan kimse" demektir. Hiçbir böyle melik yoktur ki; Melik, "Mülk, egemenlik elinde olan kimse" demektir. Hiçbir böyle melik yoktur ki;

Yesılü rahimehu. "Akrabasına ilgiyi sürdürüyor."Yesılü rahimehu. "Akrabasına ilgiyi sürdürüyor." Ben hükümdar oldum diye alakayı kesmemiş, Ben hükümdar oldum diye alakayı kesmemiş, Sıla-i rahim ediyor, akraba ile gidip gelmeyi, alakaları devam ettiriyor. Sıla-i rahim ediyor, akraba ile gidip gelmeyi, alakaları devam ettiriyor. Tabi gidip gelmek işin bir cephesidir. Aslında ikinci cephesi yardım etmek. Tabi gidip gelmek işin bir cephesidir. Aslında ikinci cephesi yardım etmek.

Allah selamet versin, uzun ömür versin, sıhhat versin Ali Yakup Hoca anlattı: Allah selamet versin, uzun ömür versin, sıhhat versin Ali Yakup Hoca anlattı:

Zengin ama eli biraz sıkı olan birisi gelmiş Bağdat'ta, sormuş:Zengin ama eli biraz sıkı olan birisi gelmiş Bağdat'ta, sormuş: "Hocam ben zikr-i hafî mi yapayım, zikr-i cehrî mi yapayım, nasıl zikredeyim?" diye."Hocam ben zikr-i hafî mi yapayım, zikr-i cehrî mi yapayım, nasıl zikredeyim?" diye. Çok zenginmiş, biraz da eli sıkıymış. "Sen zikri böyle yapacaksın…Çok zenginmiş, biraz da eli sıkıymış.

"Sen zikri böyle yapacaksın…
Para vereceksin, senin zikrin bu şekilde olacak." demiş. Para vereceksin, senin zikrin bu şekilde olacak." demiş.

Akrabayı ziyaretten maksat hiç olmazsa küsme, darılma, git nasılsın diye halini hatırını sor ama bAkrabayı ziyaretten maksat hiç olmazsa küsme, darılma, git nasılsın diye halini hatırını sor ama b iraz da hediye götür, para ver, yardım eyle, sıkıntısını gider, ilgilen. Sıla-i rahim etmek öyle.iraz da hediye götür, para ver, yardım eyle, sıkıntısını gider, ilgilen. Sıla-i rahim etmek öyle. Hükümdar da yakınları ile ilgiyi devam ettirecek,Hükümdar da yakınları ile ilgiyi devam ettirecek, onlara böyle bağışlarda bulunacak, ilgisini sürdürecek, bir. onlara böyle bağışlarda bulunacak, ilgisini sürdürecek, bir.

İkincisi; Ve zevî karâbetihî. "Akrabasına, kendisinin koyu kabilesine ve akrabasınaİkincisi;

Ve zevî karâbetihî. "Akrabasına, kendisinin koyu kabilesine ve akrabasına
böyle yakınlık gösterir, alakayı koparmaz, yardım ederse." Sonra; böyle yakınlık gösterir, alakayı koparmaz, yardım ederse." Sonra;

Ve ya'dilu alâ ra'iyyetihî. "Tebasına adalet ederse."Ve ya'dilu alâ ra'iyyetihî. "Tebasına adalet ederse." adaletle hareket ederse, adil olursa, teraziyle, ölçüyle hareket ederse;adaletle hareket ederse, adil olursa, teraziyle, ölçüyle hareket ederse; birisine meyledip ötekisini ihmal etmezse, aralarında adaletle muamele ederek hükmederse. birisine meyledip ötekisini ihmal etmezse, aralarında adaletle muamele ederek hükmederse.

İllaâ şedda'llâhu lehû mülkehu. "Böyle yaptığı zaman hiçbir hükümdar yoktur ki böyle yapmaz,İllaâ şedda'llâhu lehû mülkehu. "Böyle yaptığı zaman hiçbir hükümdar yoktur ki böyle yapmaz, Allah onun mülkünü kuvvetlendirir." İfade tarzı böyledir. Arapça'da böyle ifadeler vardır.Allah onun mülkünü kuvvetlendirir." İfade tarzı böyledir.

Arapça'da böyle ifadeler vardır.
Mesela bizim meşhur kelime-i tevhîdimiz de öyle değil midir? La ilâhe ne demek? Mesela bizim meşhur kelime-i tevhîdimiz de öyle değil midir? La ilâhe ne demek?

"Hiçbir ilah yoktur. Savurup atıyoruz hepsini." İllallah "Ancak Allah vardır." "Hiçbir ilah yoktur. Savurup atıyoruz hepsini." İllallah "Ancak Allah vardır."

La ilahe illallah, La ilahe illallah onun gibi. La ilahe illallah, La ilahe illallah onun gibi. Hiçbir hükümdar yoktur ki böyle böyle yapsın, Allah muhakkak onun mülkünü kuvvetlendirir. Hiçbir hükümdar yoktur ki böyle böyle yapsın, Allah muhakkak onun mülkünü kuvvetlendirir.

Biz bunu Türkçe'ye tercüme ederken nasıl söyleriz.Biz bunu Türkçe'ye tercüme ederken nasıl söyleriz. "Herhangi bir hükümdar ki sıla-i rahim yapar, akrabası ile ilgiyi sürdürür,"Herhangi bir hükümdar ki sıla-i rahim yapar, akrabası ile ilgiyi sürdürür, onlara yardımlarını devam ettirir ve aralarında tebasına adaletle hükmeder,onlara yardımlarını devam ettirir ve aralarında tebasına adaletle hükmeder, adalet icrâ ederse, Allah onun mülkünü kuvvetlendirir." diye söyleriz. adalet icrâ ederse, Allah onun mülkünü kuvvetlendirir." diye söyleriz. Bizim cümle tarzımız, Arap'ın cümle tarzından farklı. Onu da öğrenelim ona göre. Bizim cümle tarzımız, Arap'ın cümle tarzından farklı. Onu da öğrenelim ona göre.

Demek ki Allah onun mülkünü kuvvetlendiriyor. Hükümdarlığı devam ediyor. Demek ki Allah onun mülkünü kuvvetlendiriyor. Hükümdarlığı devam ediyor. Ve temeli sağlamlaşıyor. Onun için denmiştir ki: El-adlü esâsü'l-mülk. Ve temeli sağlamlaşıyor. Onun için denmiştir ki:

El-adlü esâsü'l-mülk.

Egemenliğin temeli nedir? Adalettir.Egemenliğin temeli nedir?

Adalettir.
Adaletle hükmedersen Allah mülkünü sağlamlaştırıyor, teşkil ediyor, kuvvetlendiriyor.Adaletle hükmedersen Allah mülkünü sağlamlaştırıyor, teşkil ediyor, kuvvetlendiriyor. Kuvvetlendiren, zayıflatan kim? Gücü kuvveti veren kim? Galip eden, mağlup eden kim? Kuvvetlendiren, zayıflatan kim? Gücü kuvveti veren kim? Galip eden, mağlup eden kim?

Allah. Allah kuvvetlendiriyor, böyle yapana, adalet edene. Onun için el-adlü esasü'l-mülk deniyor. Allah. Allah kuvvetlendiriyor, böyle yapana, adalet edene. Onun için el-adlü esasü'l-mülk deniyor.

Bir devlet neden yıkılır? Adalet oldu mu yıkılmaz. Adaletsizlikten yıkılır. Bir devlet neden yıkılır?

Adalet oldu mu yıkılmaz. Adaletsizlikten yıkılır.

Komünist ülkeler, komünist ihtilalleri neden oluyor? Komünist ülkeler, komünist ihtilalleri neden oluyor?

Zengin başını almış gidiyor, fakirin ızdırabı ile ilgilenmiyor,Zengin başını almış gidiyor, fakirin ızdırabı ile ilgilenmiyor, mülk eşit dağıtılmıyor, emeğin hakkı verilmiyor vesaire.mülk eşit dağıtılmıyor, emeğin hakkı verilmiyor vesaire. Ondan sonra isyan çıkıyor Mülk paldır küldür yıkılıp gidiyor. Devletler adaletsizlikten yıkılır.Ondan sonra isyan çıkıyor Mülk paldır küldür yıkılıp gidiyor. Devletler adaletsizlikten yıkılır. Adalet olduğu zaman ilerler. Adalet olduğu zaman ilerler.

Sonra ve ezzelehu sevabehu; "Allah onun sevabını arttırır, cezil eder, Sonra ve ezzelehu sevabehu; "Allah onun sevabını arttırır, cezil eder, bol eder, bol sevap verir." Ve ekreme meâbehu; "Ve onun gideceği yerini kerim, güzel yer yapar." bol eder, bol sevap verir." Ve ekreme meâbehu; "Ve onun gideceği yerini kerim, güzel yer yapar."

Biz nereye gideceğiz? Âhirette inşaallah, Allah'ın lütfu keremiyle, cennete. Biz nereye gideceğiz?

Âhirette inşaallah, Allah'ın lütfu keremiyle, cennete.
Veyahut kâfirler cehenneme gidecek. Âhiretteki yerini güzel yapar. Veyahut kâfirler cehenneme gidecek. Âhiretteki yerini güzel yapar.

Ve haffefe hesâbuhû; "Hesabını da kolay yapar." Ve haffefe hesâbuhû; "Hesabını da kolay yapar." "Hadi geç sen adaletle hükmetmiştin." diye mizanın başında terletmez, geçirir. "Hadi geç sen adaletle hükmetmiştin." diye mizanın başında terletmez, geçirir.

"Demek ki bu hükümdarlar hakkındaymış ama bana da biraz uyar. "Demek ki bu hükümdarlar hakkındaymış ama bana da biraz uyar. Eğer ben de çoluk çocuğum arasında hükmederken adaletle hükmedersem,Eğer ben de çoluk çocuğum arasında hükmederken adaletle hükmedersem, ilgiyi koparmazsam, akrabalarıma bağlantımı devam ettirirsem ailem sağlam bir aile olur,ilgiyi koparmazsam, akrabalarıma bağlantımı devam ettirirsem ailem sağlam bir aile olur, Allah bana çok sevap verir, yerimi cennet eder, hesabımı kolay görür."Allah bana çok sevap verir, yerimi cennet eder, hesabımı kolay görür." diyebiliriz benzetme yoluyla… Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi adaletli kimseler eylesin.diyebiliriz benzetme yoluyla…

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi adaletli kimseler eylesin.
Adaletten ayırmasın, yolundan ayırmasın, rızasından ayırmasın. Adaletten ayırmasın, yolundan ayırmasın, rızasından ayırmasın.

Fâtiha-i şerife mea'l-Besmele-i şerîfe. Fâtiha-i şerife mea'l-Besmele-i şerîfe.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2