Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Mahkemede Adalet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Rebîü'l-Âhir 1416 / 17.09.1995
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah Adil Hakimle Beraberdir, Allah Borçluya Yardım Eder, Allah Tek’tir, Tek’i Sever, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mahkemede Adalet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Rebîü'l-Âhir 1416 / 17.09.1995
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah Adil Hakimle Beraberdir, Allah Borçluya Yardım Eder, Allah Tek’tir, Tek’i Sever, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

El-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn.El-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salat-u ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihîVe's-salat-u ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn. Emma bâ'd: ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn.

Emma bâ'd:

Allah'ın celle celâlüh selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Allah'ın celle celâlüh selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.

Okuyacağımız hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs kitabımızın doksanıncı sayfasınınOkuyacağımız hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs kitabımızın doksanıncı sayfasının sonundaki on altıncı hadîs-i şerîften başlıyor. sonundaki on altıncı hadîs-i şerîften başlıyor.

Bugün okuduğumuz birinci hadîs-i şerîf kadılarla, hâkimlerle, adaleti icrâ etmekle,Bugün okuduğumuz birinci hadîs-i şerîf kadılarla, hâkimlerle, adaleti icrâ etmekle, karar vermekle vazifeli insanlarla ilgili. karar vermekle vazifeli insanlarla ilgili. Beyhâkî ve Hâkim Müstedrek'inde İbn Ebî Evfâ radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Beyhâkî ve Hâkim Müstedrek'inde İbn Ebî Evfâ radıyallahu anh'ten rivayet etmiş.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem buyuruyor ki; Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem buyuruyor ki;

İnna'llâhe mea'l-kâdî. "Allah kadı ile beraberdir; hâkim ile, mahkemede kararı verecek olan,İnna'llâhe mea'l-kâdî. "Allah kadı ile beraberdir; hâkim ile, mahkemede kararı verecek olan, adaleti icrâ edecek olan kadı ile beraberdir." adaleti icrâ edecek olan kadı ile beraberdir."

Seviyor, onun yanında yer alıyor, mükâfâtlandıracak, iyi demek. Seviyor, onun yanında yer alıyor, mükâfâtlandıracak, iyi demek.

Şartı ne? Mâ lem yecür. "Cevr ü cefâ yapmaması" Şartı ne?

Mâ lem yecür. "Cevr ü cefâ yapmaması"

Kadı efendinin hâkim efendinin adaletsizlik, cevr ü cefa ve haksızlık yapmaması şartı ile.Kadı efendinin hâkim efendinin adaletsizlik, cevr ü cefa ve haksızlık yapmaması şartı ile. Allah onunla beraber ama bu şartla beraber. Eğer adalet yapacaksa beraber;Allah onunla beraber ama bu şartla beraber. Eğer adalet yapacaksa beraber; yoksa rüşvet alacaksa, haksız iş yapacaksa, cevr edecekse,yoksa rüşvet alacaksa, haksız iş yapacaksa, cevr edecekse, bir tarafa zulmedecekse o zaman yanında değil. bir tarafa zulmedecekse o zaman yanında değil.

Fe-izâ câre. "Hâkim cevr etti mi, zulm etti mi, haksızlık yaptı mı, hükmünü adaletle vermedi mi."Fe-izâ câre. "Hâkim cevr etti mi, zulm etti mi, haksızlık yaptı mı, hükmünü adaletle vermedi mi." Beria'llâhu minhü. "Allah ondan berî olur, uzaklaşır, onu bırakır, ondan himayesini çeker." Beria'llâhu minhü. "Allah ondan berî olur, uzaklaşır, onu bırakır, ondan himayesini çeker."

Gitti, kadı efendinin Allah ile beraberliği kalmadı, Allah'ın ona sevgisi, yardımı kalmadı. Gitti, kadı efendinin Allah ile beraberliği kalmadı, Allah'ın ona sevgisi, yardımı kalmadı.

Ve elzemehü'ş-şeytân. "Ve onu şeytana, şeytanı ona yapıştırır; o şeytanla beraber olur." Ve elzemehü'ş-şeytân. "Ve onu şeytana, şeytanı ona yapıştırır; o şeytanla beraber olur."

Allah yanından çekilir, şeytan gelir. Allah yanından çekilir, şeytan gelir.

Ne kadar büyük bir değişiklik, ne kadar korkunç bir felaket, ne kadar kötü bir durum! Ne kadar büyük bir değişiklik, ne kadar korkunç bir felaket, ne kadar kötü bir durum!

Şeytan çok çirkin bir mahlûktur, çok çirkin bir sûreti vardır.Şeytan çok çirkin bir mahlûktur, çok çirkin bir sûreti vardır. Çok korkunç, çok tehlikeli, çok kötü niyetli bir mahlûktur.Çok korkunç, çok tehlikeli, çok kötü niyetli bir mahlûktur. İnsanı cehenneme sokmak istiyor, şaşırtmak saptırmak istiyor, Allah'a isyan ettirmek istiyor,İnsanı cehenneme sokmak istiyor, şaşırtmak saptırmak istiyor, Allah'a isyan ettirmek istiyor, yanlış işler yaptırmak istiyor.yanlış işler yaptırmak istiyor. Allah ihtar ediyor; hepinize, hepimize bildiriyor. İnne'ş-şeytâne leküm adüvvün.Allah ihtar ediyor; hepinize, hepimize bildiriyor.

İnne'ş-şeytâne leküm adüvvün.
"Şeytan sizin düşmanınız, size düşmanlık edecek." "Şeytan sizin düşmanınız, size düşmanlık edecek."

"Fırsat kolluyor, etrafınızda dolaşıp duruyor, kurdun kuzuya saldırmak için"Fırsat kolluyor, etrafınızda dolaşıp duruyor, kurdun kuzuya saldırmak için etrafında dolaştığı gibi etrafınızda dolaşıyor, bak üstünüze atlar, sizi yer, etrafında dolaştığı gibi etrafınızda dolaşıyor, bak üstünüze atlar, sizi yer, gırtlağınızı parçalar, mahvolursunuz" diye Allah onun düşman olduğunu bize bildiriyor,gırtlağınızı parçalar, mahvolursunuz" diye Allah onun düşman olduğunu bize bildiriyor, Peygamber Efendimiz ihtar ediyor. Böyle bir düşmandan haberiniz var mı?Peygamber Efendimiz ihtar ediyor.

Böyle bir düşmandan haberiniz var mı?
Böyle bir düşmanla teyakkuz hâliniz var mı?Böyle bir düşmanla teyakkuz hâliniz var mı? Böyle bir düşmana karşı devamlı uyanık olma hâliniz var mı? Böyle bir düşmana karşı devamlı uyanık olma hâliniz var mı?

Düşmanınız olan şeytanın karşısında; "Aman aniden saldırmasın, aman beni tuzağa düşürmesin,Düşmanınız olan şeytanın karşısında; "Aman aniden saldırmasın, aman beni tuzağa düşürmesin, aman beni mahvetmesin!" diye bir pürdikkat bekleyişiniz var mı? "Yok." aman beni mahvetmesin!" diye bir pürdikkat bekleyişiniz var mı?

"Yok."

Böyle bir düşmandan haberiniz var mı? "Yok." Böyle bir düşmandan haberiniz var mı?

"Yok."

Böyle bir düşmanın düşmanlığını hissediyor musunuz? "Yoo, her yaptığım işi keyifli yapıyorum!" Böyle bir düşmanın düşmanlığını hissediyor musunuz?

"Yoo, her yaptığım işi keyifli yapıyorum!"

Zaten şeytan insana günahı keyifli yaptırır, zevkli yaptırır.Zaten şeytan insana günahı keyifli yaptırır, zevkli yaptırır. İçki içene sorsan ne zevkler ne sefalar var, dans edene çengi oynatana sorsanİçki içene sorsan ne zevkler ne sefalar var, dans edene çengi oynatana sorsan aman ne kadar tatlı gazinolar, aman meyhane ne kadar güzel!aman ne kadar tatlı gazinolar, aman meyhane ne kadar güzel! Aman efendim, şairler, şiirler yazmışlar, kasideler döktürmüşler,Aman efendim, şairler, şiirler yazmışlar, kasideler döktürmüşler, şu dilleriyle, şu kalemleriyle ne medihler yapmışlar, ne günahları methetmişler,şu dilleriyle, şu kalemleriyle ne medihler yapmışlar, ne günahları methetmişler, Allah'ın günah dediği şeyleri nasıl methetmişler! Nasıl şiirler, satırlar dizmişler. Neler neler! Allah'ın günah dediği şeyleri nasıl methetmişler! Nasıl şiirler, satırlar dizmişler. Neler neler!

Kimse düşmanının farkında değil. Yahu içinden oyuyor, seni mahvediyor. İçinden yiyor bitiriyor. Kimse düşmanının farkında değil. Yahu içinden oyuyor, seni mahvediyor. İçinden yiyor bitiriyor.

"AİDS mikrobu var." denilen yere gidiyor musun? "AİDS mikrobu var." denilen yere gidiyor musun?

Aslan var, kaplan var, mikrop var, salgın hastalık var, düşman var, tuzak var, PKK var,Aslan var, kaplan var, mikrop var, salgın hastalık var, düşman var, tuzak var, PKK var, anarşist var, tehlike var, bomba olabilir denilen yere gidiyor musun? anarşist var, tehlike var, bomba olabilir denilen yere gidiyor musun?

"Yok, ben aptal mıyım hocam?" E aptal değilsen şeytana karşı da tedbirini al!"Yok, ben aptal mıyım hocam?"

E aptal değilsen şeytana karşı da tedbirini al!
Madem o kadar akıllısın, açıkgözlülüğünü göster, şeytana uyma, şeytana kanma, Allah yolunda yürü,Madem o kadar akıllısın, açıkgözlülüğünü göster, şeytana uyma, şeytana kanma, Allah yolunda yürü, Allah'ın emrini tut, şeytanın vesvesesine kapılma, şeytanın aldatması ile aldanma. Allah'ın emrini tut, şeytanın vesvesesine kapılma, şeytanın aldatması ile aldanma.

"Nereden anlayacağım hocam, ben bunu görmüyorum ki nerede bu?" "Nereden anlayacağım hocam, ben bunu görmüyorum ki nerede bu?"

İçinden sana duygu gelecek, fikir gelecek. "Çaktım" diyor ya hani. Ne çaktı? İçinden sana duygu gelecek, fikir gelecek. "Çaktım" diyor ya hani.

Ne çaktı?

Kafasında şimşek çaktı. "Anladım." diyor.Kafasında şimşek çaktı. "Anladım." diyor. "İçimden öyle geldi, içimden birisi, bir ses bana böyle dedi" diyor. Mesela bak ne diyor? "İçimden öyle geldi, içimden birisi, bir ses bana böyle dedi" diyor.

Mesela bak ne diyor?

Hastanın birisi geliyor, bana şikâyet ediyor: Hastanın birisi geliyor, bana şikâyet ediyor:

"Hocam, içimden bir ses bana boyuna; 'İntihar et, intihar et, intihar et!' diyor." "Hocam, içimden bir ses bana boyuna; 'İntihar et, intihar et, intihar et!' diyor."

İ ntihar iyi bir şey mi? Değil! "İntihar et!" diyor, işi tatlı gösteriyor. İ ntihar iyi bir şey mi?

Değil!

"İntihar et!" diyor, işi tatlı gösteriyor.

"Kendini balkondan aşağı at, intihar et." diyor. Allah Allah, bak şeytana, nasıl dobra dobra söylüyor."Kendini balkondan aşağı at, intihar et." diyor.

Allah Allah, bak şeytana, nasıl dobra dobra söylüyor.
Dobra dobra kandıramazsa dolandırarak kandırır, aldatarak kandırır. Dobra dobra kandıramazsa dolandırarak kandırır, aldatarak kandırır.

Peki ben ne yapacağım? İçinden gelen seslere, vesveselere,Peki ben ne yapacağım?

İçinden gelen seslere, vesveselere,
düşüncelere karşı uyanık olacaksın; şeytandan olabilir. Bu rahmânî mi, Rahman'dan mı;düşüncelere karşı uyanık olacaksın; şeytandan olabilir. Bu rahmânî mi, Rahman'dan mı; şeytânî mi, şeytandan mı geliyor? "Aklıma bir fikir geldi. Ben namazı amuda kalkarak kılacağım!" şeytânî mi, şeytandan mı geliyor?

"Aklıma bir fikir geldi. Ben namazı amuda kalkarak kılacağım!"

"E herkes ayaküstü kılıyor, sen niye böyle tepesi üstü, amud üstü kılmak istiyorsun?" "İçimden öyle geldi." "E herkes ayaküstü kılıyor, sen niye böyle tepesi üstü, amud üstü kılmak istiyorsun?"

"İçimden öyle geldi."

Şeytandan. Şeytandan olduğu nereden belli oluyor? Resûlullah'ın sünnetine aykırı, Kur'an'a aykırı. Şeytandan.

Şeytandan olduğu nereden belli oluyor?

Resûlullah'ın sünnetine aykırı, Kur'an'a aykırı.

"Efendim böyle yaparsam çok iyi olacakmış gibi geliyor." "Efendim böyle yaparsam çok iyi olacakmış gibi geliyor."

İşte şeytan böyle güzel gösterir ambalajlar; öyle yaparsan iyi olacak gibi gelir. İşte şeytan böyle güzel gösterir ambalajlar; öyle yaparsan iyi olacak gibi gelir.

Şeytandan kurtulmanın bir çaresi neymiş? Kur'an'ı iyi öğrenmekmiş, dinimizi iyi öğrenmekmiş.Şeytandan kurtulmanın bir çaresi neymiş?

Kur'an'ı iyi öğrenmekmiş, dinimizi iyi öğrenmekmiş.
Dini iyi öğrenirsen; "bu Kur'an'a aykırı, bu hadise aykırı" dersin, o zaman anlarsın.Dini iyi öğrenirsen; "bu Kur'an'a aykırı, bu hadise aykırı" dersin, o zaman anlarsın. Öyle herkes keyfine göre, ortaya bir din koymaya kalkarsa bu insanlar öküze de tapar,Öyle herkes keyfine göre, ortaya bir din koymaya kalkarsa bu insanlar öküze de tapar, eşeğe de tapar, ata da tapar, ite de tapar, puta da tapar. eşeğe de tapar, ata da tapar, ite de tapar, puta da tapar.

Tapıyor; benim söylediğim kuru bir laf değil. Fiilen tapınıyor.Tapıyor; benim söylediğim kuru bir laf değil. Fiilen tapınıyor. Kimisi puta tapıyor; hem ata, hem ite, hem puta tapıyor, her şeye tapıyor. Kimisi puta tapıyor; hem ata, hem ite, hem puta tapıyor, her şeye tapıyor.

Demek ki içimizden gelen sesler şeytandan olabilir, nefisten olabilir,Demek ki içimizden gelen sesler şeytandan olabilir, nefisten olabilir, tehlike oradan gelebilir aman dikkat, aman! Ölçü nasıl, nereden? tehlike oradan gelebilir aman dikkat, aman!

Ölçü nasıl, nereden?

Ölçü Kur'ân-ı Kerîm'den, şeriatten. İlim öğreneceğiz, hepimiz İslâm'ı öğreneceğiz. Ölçü Kur'ân-ı Kerîm'den, şeriatten.

İlim öğreneceğiz, hepimiz İslâm'ı öğreneceğiz.

"Elhamdülillah ben müslümanım hocam." İyi maşaallah maşaallah,"Elhamdülillah ben müslümanım hocam."

İyi maşaallah maşaallah,
Allah nazardan saklasın, Allah dâim eylesin. Pek güzel, maşaallah evladım da, kardeşim de,Allah nazardan saklasın, Allah dâim eylesin. Pek güzel, maşaallah evladım da, kardeşim de, bacım da veya teyzem de amcam da neyse pek güzel, pek güzel debacım da veya teyzem de amcam da neyse pek güzel, pek güzel de işte bakalım yaptığın doğru mu, eğri mi? Kur'an'ı uygulayacaksın.işte bakalım yaptığın doğru mu, eğri mi?

Kur'an'ı uygulayacaksın.
Kur'an'ı aç, oku, uygula. Hadîs-i şerîfleri aç, oku, uygula.Kur'an'ı aç, oku, uygula. Hadîs-i şerîfleri aç, oku, uygula. Bunları bize anlatan fıkıh, ilmihal kitaplarını, büyük alimlerin kitaplarını aç, oku, uygula.Bunları bize anlatan fıkıh, ilmihal kitaplarını, büyük alimlerin kitaplarını aç, oku, uygula. Dinini öğrenmek zorundasın. Nasıl millet daha çok hediye veren gazeteyi buluyor,Dinini öğrenmek zorundasın.

Nasıl millet daha çok hediye veren gazeteyi buluyor,
gidiyor onu alıyor. Nasıl malın ucuz ve iyi olan yerini biliyor.gidiyor onu alıyor. Nasıl malın ucuz ve iyi olan yerini biliyor. Nasıl baklavacının en iyi baklava yapanını arayıp buluyor.Nasıl baklavacının en iyi baklava yapanını arayıp buluyor. Ara sokakta hanın üçüncü katında olsa bile nasıl buluyor, keyfine uygun şeyleri nasıl buluyor;Ara sokakta hanın üçüncü katında olsa bile nasıl buluyor, keyfine uygun şeyleri nasıl buluyor; insan âhiretine uygun olan şeyi de arayacak bulacak muhterem kardeşlerim! Şeytana uymayacak. insan âhiretine uygun olan şeyi de arayacak bulacak muhterem kardeşlerim! Şeytana uymayacak.

İnne'ş-şeytâne leküm adüvvün fe't-tehuzûhü adüvvâ. İnne'ş-şeytâne leküm adüvvün fe't-tehuzûhü adüvvâ.

Şeytan insana çok çeşitli suçlar işlettirir, günahlar işlettirir, haramlar işlettirir tamam.Şeytan insana çok çeşitli suçlar işlettirir, günahlar işlettirir, haramlar işlettirir tamam. Bunların karşısında duracağız, yapmayacağız, direteceğiz, âyetlerin emirlerini tutacağız,Bunların karşısında duracağız, yapmayacağız, direteceğiz, âyetlerin emirlerini tutacağız, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindeki tavsiyeleri tutacağız. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindeki tavsiyeleri tutacağız.

Biz burada hadis dersi yapıyoruz, Peygamber Efendimiz'in tavsiyelerini okuyoruz.Biz burada hadis dersi yapıyoruz, Peygamber Efendimiz'in tavsiyelerini okuyoruz. İnşaallah, Allah fırsat versin, bir de haftanın bir gününe âyet dersi koyalım.İnşaallah, Allah fırsat versin, bir de haftanın bir gününe âyet dersi koyalım. Bir camide de inşaallah âyetleri okuyalım.Bir camide de inşaallah âyetleri okuyalım. Bir camide fırsat olsun inşaallah, fıkhın ahkâmını da okuyalım; Bir camide fırsat olsun inşaallah, fıkhın ahkâmını da okuyalım; dinimizin emirleri yasakları nasılmış, öğrenelim. dinimizin emirleri yasakları nasılmış, öğrenelim.

"E hocam, senin keyfin gelecek de tefsirden bir âyet okuyacaksın da, fıkıhtan bir sayfa açacaksın da,"E hocam, senin keyfin gelecek de tefsirden bir âyet okuyacaksın da, fıkıhtan bir sayfa açacaksın da, üç tane ahkâm okuyacaksın da onu mu bekleyeceğim?" Beklersen zarar edersin. Bekleme!üç tane ahkâm okuyacaksın da onu mu bekleyeceğim?"

Beklersen zarar edersin. Bekleme!
Al bir kitap, sen evinde okumaya başla. Çoluk çocuğunu da topla; Al bir kitap, sen evinde okumaya başla. Çoluk çocuğunu da topla;

"Çocuklar, bir saat fıkıh dersi var akşam; var mısınız? Sevap, oturun bakalım."Çocuklar, bir saat fıkıh dersi var akşam; var mısınız? Sevap, oturun bakalım. Hanım sen de otur, bırak bulaşıkları ben yıkayacağım.Hanım sen de otur, bırak bulaşıkları ben yıkayacağım. Söz, ben yıkayacağım, sen bu hadis dersini dinle, bu tefsir dersini, bu fıkıh dersini dinle,Söz, ben yıkayacağım, sen bu hadis dersini dinle, bu tefsir dersini, bu fıkıh dersini dinle, bulaşıklar benden, çamaşır da benden, her şeye razıyım, ne olacak yeter ki sen Allah'ın emrini bil!bulaşıklar benden, çamaşır da benden, her şeye razıyım, ne olacak yeter ki sen Allah'ın emrini bil! Otur bakayım şuraya, ben şimdi senden ev işi istemiyorum, gündüz yapsaydın.Otur bakayım şuraya, ben şimdi senden ev işi istemiyorum, gündüz yapsaydın. Şimdi ilim öğrenme zamanı. Bir saat Kur'an, bir saat hadis." de. Şimdi ilim öğrenme zamanı. Bir saat Kur'an, bir saat hadis." de.

Her gün dinimizi böyle öğrenirsek birikir; o zaman biter. Her gün dinimizi böyle öğrenirsek birikir; o zaman biter.

Burada benim arkadaşlarım vardı, hemşeriler.Burada benim arkadaşlarım vardı, hemşeriler. Akşehirliler, Konyalılar haftada bir toplana toplana Kur'ân-ı Kerîm'i kaç defa bitirdiler. Akşehirliler, Konyalılar haftada bir toplana toplana Kur'ân-ı Kerîm'i kaç defa bitirdiler.

Sen Kur'ân-ı Kerîm'i baştan sona okudun mu hiç? Söyle bakayım. Kendi kendine sor, bana cevap verme. Sen Kur'ân-ı Kerîm'i baştan sona okudun mu hiç? Söyle bakayım. Kendi kendine sor, bana cevap verme.

Kur'ân-ı Kerîm'in mânasını baştan sona okudun mu? Hatim indirdin tamam ama anlamadan indirdin. Kur'ân-ı Kerîm'in mânasını baştan sona okudun mu? Hatim indirdin tamam ama anlamadan indirdin.

Ne mânaya geliyor söyle bakalım? "Burası ağlanacak yeri mi gülünecek yeri mi?" söyle bakalım. Ne mânaya geliyor söyle bakalım? "Burası ağlanacak yeri mi gülünecek yeri mi?" söyle bakalım.

Yevme yefirrü'l-mer'ü min ehîhi ve ümmihî ve ebîhi ve sâhibetihîYevme yefirrü'l-mer'ü min ehîhi ve ümmihî ve ebîhi ve sâhibetihî ve benîhi li-külli'mriin minhüm yevmeizin şe'nün yuğnîhi. ve benîhi li-külli'mriin minhüm yevmeizin şe'nün yuğnîhi.

Hadi bakalım ağlayalım mı, gülelim mi, söyleyin bakalım: Ağlayacağız. Ne diyor? Yevme.Hadi bakalım ağlayalım mı, gülelim mi, söyleyin bakalım:

Ağlayacağız.

Ne diyor?

Yevme.
"O günde, kıyamet gününde." Yefirrü'l mer'ü min ehîhi. "Adam kardeşinden kaçacak." "O günde, kıyamet gününde." Yefirrü'l mer'ü min ehîhi. "Adam kardeşinden kaçacak." Yefirrü. "Firar edecek." "İnsan o günde kardeşinden firar edecek." Yefirrü. "Firar edecek."

"İnsan o günde kardeşinden firar edecek."

Ve ümmihî ve ebîhi. "Anasından, babasından kaçacak." Neden? Ve ümmihî ve ebîhi. "Anasından, babasından kaçacak."

Neden?

"Evlatlık yapmadığı için anası babası davacı olacak, Allah'a şikâyet edecek." diye. "Evlatlık yapmadığı için anası babası davacı olacak, Allah'a şikâyet edecek." diye.

Ve sâhibetihî ve benîhi. "Karısından kaçacak, çocuklarından kaçacak." Ve sâhibetihî ve benîhi. "Karısından kaçacak, çocuklarından kaçacak."

"Kocalık vazifesini yapmadı, babalık vazifesini yapmadı." diye. O gün ne zor bir gün olacak. "Kocalık vazifesini yapmadı, babalık vazifesini yapmadı." diye.

O gün ne zor bir gün olacak.

Hadi bakalım ağlayacakmış mısın, gülecekmiş misin, gör bakalım. Kimse bir şey bilmiyor.Hadi bakalım ağlayacakmış mısın, gülecekmiş misin, gör bakalım. Kimse bir şey bilmiyor. Hoca nikâh kıyacağı zaman ölüm âyetlerini okuyor, cenazede başka şeyi okuyor. Hoca nikâh kıyacağı zaman ölüm âyetlerini okuyor, cenazede başka şeyi okuyor. Bilmiyor, Arapça bilmiyor, ahkâmı bilmiyor, Kur'an'ı bilmiyor. Olmaz! Bilmiyor, Arapça bilmiyor, ahkâmı bilmiyor, Kur'an'ı bilmiyor.

Olmaz!

Hasan-ı Basrî hazretleri yeminle söylüyor; "Ben Kur'ân-ı Kerîm'in bir harfini bile eksik okumadım." Hasan-ı Basrî hazretleri yeminle söylüyor; "Ben Kur'ân-ı Kerîm'in bir harfini bile eksik okumadım."

Sen bir harfini değil, hiçbirini doğru okumadın, çünkü Kur'ân-ı Kerîm diyor;Sen bir harfini değil, hiçbirini doğru okumadın, çünkü Kur'ân-ı Kerîm diyor; sen vallahi alim de değilsin, hafız da değilsin, kurrâ da değilsin, müttakî de değilsin sen vallahi alim de değilsin, hafız da değilsin, kurrâ da değilsin, müttakî de değilsin çünkü sen Kur'ân-ı Kerîm in bir harfini düşürmek değil, tamamını düşürdün yahu! Neden? çünkü sen Kur'ân-ı Kerîm in bir harfini düşürmek değil, tamamını düşürdün yahu!

Neden?

Kur'an'ı hiç uygulamadın ki faiz yiyorsun, bira içiyorsun, kumar oynuyorsun, harama bakıyorsun,Kur'an'ı hiç uygulamadın ki faiz yiyorsun, bira içiyorsun, kumar oynuyorsun, harama bakıyorsun, evinde televizyon; keyif, zevk, sefa, bolluk, israf, kötülük, tembellik… Hani Kur'an? evinde televizyon; keyif, zevk, sefa, bolluk, israf, kötülük, tembellik…

Hani Kur'an?

Kur'ân-ı Kerîm insanın hareketlerine gelecek, hareketlerine tesir edecek,Kur'ân-ı Kerîm insanın hareketlerine gelecek, hareketlerine tesir edecek, hareketleri Kur'an'a uygun hareketler olacak, icraatı da öyle. hareketleri Kur'an'a uygun hareketler olacak, icraatı da öyle.

Bir, hareketlerine tesir edecek;Bir, hareketlerine tesir edecek; "Bu adamın hareketi Kur'an yolunda, tam Kur'an'a uygun." diyecekler, denilecek, öyle olacak. "Bu adamın hareketi Kur'an yolunda, tam Kur'an'a uygun." diyecekler, denilecek, öyle olacak.

İki, ahlâkına tesir edecek, ahlâkı Kur'an olacak. İki, ahlâkına tesir edecek, ahlâkı Kur'an olacak.

Sen Kur'an ahlâklı mısın, şeytan ahlâklı mısın?Sen Kur'an ahlâklı mısın, şeytan ahlâklı mısın? Bencil misin, kibirli misin, gururlu musun, hasetçi misin, cimri misin, pinti misin? Evet. Bencil misin, kibirli misin, gururlu musun, hasetçi misin, cimri misin, pinti misin?

Evet.

O zaman senin Kur'an'la ilgin yok; Kur'an senin içine girmemiş, Kur'an senin ahlâkını düzeltememiş. O zaman senin Kur'an'la ilgin yok; Kur'an senin içine girmemiş, Kur'an senin ahlâkını düzeltememiş.

Derviş misin? Ne dervişi? Sen kamyonu yolda devirmişsin.Derviş misin?

Ne dervişi?

Sen kamyonu yolda devirmişsin.
Derviş değilsin, kamyonu uçuruma devirmişsin.Derviş değilsin, kamyonu uçuruma devirmişsin. Söz dinlemezsin, nefsini yenmezsin, hocana itaat etmezsin, tespihini çekmezsin… Söz dinlemezsin, nefsini yenmezsin, hocana itaat etmezsin, tespihini çekmezsin…

E ne oldu, nerede kaldı? Evet, bunları hep kendi kendimize soracağız, insaf ile kararı vereceğiz. E ne oldu, nerede kaldı?

Evet, bunları hep kendi kendimize soracağız, insaf ile kararı vereceğiz.

Peygamber Efendimiz Hz. Ali Efendimiz'in evine girerken, bir örtü görmüş, geri dönmüş girmemiş.Peygamber Efendimiz Hz. Ali Efendimiz'in evine girerken, bir örtü görmüş, geri dönmüş girmemiş. Hz. Ali Efendimiz anlamış vaziyeti, peşinden koşmuş. Hz. Ali Efendimiz anlamış vaziyeti, peşinden koşmuş.

"Yâ Resûlallah! Evimize geliyordun, gelecek gibi oldun, geri döndün, bir şeye mi kızdın, ne var?" "Yâ Resûlallah! Evimize geliyordun, gelecek gibi oldun, geri döndün, bir şeye mi kızdın, ne var?"

"O örtü ne?" "İşte küçük bir örtü." "O örtü ne?"

"İşte küçük bir örtü."

"O örtüyü satsaydın da parasını fukaraya tasadduk etseydin ya!" diyor. "O örtüyü satsaydın da parasını fukaraya tasadduk etseydin ya!" diyor.

Bir örtü; dört dirhemlikmiş, çok fazla bir şey değil.Bir örtü; dört dirhemlikmiş, çok fazla bir şey değil. Bir dirheme bir salkım üzüm almışlar, hastaya götürmüşler o zaman. Bir dirheme bir salkım üzüm almışlar, hastaya götürmüşler o zaman. Dört dirhem, dört salkım üzüm; üç, dört kiloluk üzüm parası.Dört dirhem, dört salkım üzüm; üç, dört kiloluk üzüm parası. En kaliteli üzüm, çavuş üzümü, bilmem kokulu üzüm vesaire neyse işte o kadarlık. En kaliteli üzüm, çavuş üzümü, bilmem kokulu üzüm vesaire neyse işte o kadarlık.

Peygamber Efendimiz öyle bir perdeyi görünce geri dönmüş. Peygamber Efendimiz öyle bir perdeyi görünce geri dönmüş.

Bizim hâlimiz ne olacak, bizim işimiz ne olacak? Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim! Bizim hâlimiz ne olacak, bizim işimiz ne olacak?

Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim!

Elimizi vicdanımıza koyacağız. Bak, evet, sen kadı mısın, değilsin. Hâkim misin, değilsin. Elimizi vicdanımıza koyacağız. Bak, evet, sen kadı mısın, değilsin. Hâkim misin, değilsin.

"Hocam, elhamdülillah ben bu hadisten paçayı kurtardım. Çünkü benim mesleğim hâkimlik, kadılık değil." "Hocam, elhamdülillah ben bu hadisten paçayı kurtardım. Çünkü benim mesleğim hâkimlik, kadılık değil."

Sen de doğru hükmedeceksin, kendi hakkında, hanımın hakkında, çoluk çocuğun hakkındaSen de doğru hükmedeceksin, kendi hakkında, hanımın hakkında, çoluk çocuğun hakkında sen de doğru hüküm vereceksin. Kendine de zulüm etmeyeceksin. sen de doğru hüküm vereceksin. Kendine de zulüm etmeyeceksin.

Günah işleyen ne yapıyor? Günah işleyen ne yapmış oluyor? Günah işleyen ne yapıyor? Günah işleyen ne yapmış oluyor?

Nefsine, kendisine zulmetmiş oluyor. Neden? Bu vücut cehennemde yanacak. Nefsine, kendisine zulmetmiş oluyor.

Neden?

Bu vücut cehennemde yanacak.

Cehennemde yanacağı için günah işleyen ne yapmış oluyor? Cehennemde yanacağı için günah işleyen ne yapmış oluyor?

Nefsine zulmetmiş oluyor. Nefsine zulmedenler günahkârlar. Neden? Nefsine zulmetmiş oluyor. Nefsine zulmedenler günahkârlar.

Neden?

Kendisini cehennemlik ettiği için. O bakımdan hiç zulüm yapmamak için her şeye dikkat etmek lazım. Kendisini cehennemlik ettiği için. O bakımdan hiç zulüm yapmamak için her şeye dikkat etmek lazım.

Evet, adalet... Adalet şahsen de lazım bize, kendi nefsimize karşı haksızlık yapmamak bakımından.Evet, adalet... Adalet şahsen de lazım bize, kendi nefsimize karşı haksızlık yapmamak bakımından. Hakkını vermek, haksızlık yapmamak, ezmemek, her şeyi ölçülü yapmak, şımartmamak. Hakkını vermek, haksızlık yapmamak, ezmemek, her şeyi ölçülü yapmak, şımartmamak.

Ailemize karşı da adaletli olmamız lazım, evlatlarımıza karşı da adaletli olmamız lazım,Ailemize karşı da adaletli olmamız lazım, evlatlarımıza karşı da adaletli olmamız lazım, toplumda da adaletli olmamız lazım, devlet idaresinde de adaletli olmak lazım.toplumda da adaletli olmamız lazım, devlet idaresinde de adaletli olmak lazım. Her şeyde hakkaniyet, adalet esas olması lazım. Her şeyde hakkaniyet, adalet esas olması lazım.

O bakımdan adalet İslâm'ın en önemli emirlerinden birisidir. O bakımdan adalet İslâm'ın en önemli emirlerinden birisidir.

Ve lev alâ enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn.Ve lev alâ enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn. "Eğer adalet yaptığın zaman kendin zarara uğrayacak bile olsan,"Eğer adalet yaptığın zaman kendin zarara uğrayacak bile olsan, hüküm senin kendi aleyhine bile olacak olsa, ana babanın bile aleyhine olacak olsa,hüküm senin kendi aleyhine bile olacak olsa, ana babanın bile aleyhine olacak olsa, akrabalarının bile aleyhine olacak olsa o hükmü vereceksin!" Şu şöyledir! Cart imza, bitti. akrabalarının bile aleyhine olacak olsa o hükmü vereceksin!"

Şu şöyledir! Cart imza, bitti.

"Aleyhinde oldu bu!" "Ne yapalım, adalet, Allah'ın emri bu!" diyecek. "Aleyhinde oldu bu!"

"Ne yapalım, adalet, Allah'ın emri bu!" diyecek.

Kendi aleyhinde, ana babasının akrabasının aleyhinde bile olsa adaletten ayrılmaması gerekiyor.Kendi aleyhinde, ana babasının akrabasının aleyhinde bile olsa adaletten ayrılmaması gerekiyor. Müslümanlık bu. Müslümanlık lafla değil, kolay değil. Zor da değil, kolay da değil. Müslümanlık bu. Müslümanlık lafla değil, kolay değil. Zor da değil, kolay da değil. Biliyorsun ama yapamıyorsun; işte zorluğu burada. Biliyorsun ama yapamıyorsun; işte zorluğu burada.

Kolay, bilmesi kolay; kimsenin hakkını yeme, kul hakkı yeme! Kolay, bilmesi kolay; kimsenin hakkını yeme, kul hakkı yeme!

E yiyorsun, tatlı geliyor, beleşten bedavadan tatlı geliyor, yutuyor millet.E yiyorsun, tatlı geliyor, beleşten bedavadan tatlı geliyor, yutuyor millet. Hani "deveyi hamuduyla yutmak" derler. Deve zaten kocaman bir mahlûk.Hani "deveyi hamuduyla yutmak" derler. Deve zaten kocaman bir mahlûk. Ağızdan sığmaz, kocaman bir mahluk, bir de devenin üstündeki hamudunu bile çıkarmıyor,Ağızdan sığmaz, kocaman bir mahluk, bir de devenin üstündeki hamudunu bile çıkarmıyor, semeri memeri her şeyiyle lop yutuyor. semeri memeri her şeyiyle lop yutuyor. Hiç ayırmadan semerini, kemerini ayırmadan yutuyor; haram, helal demeden yutuyor. Hiç ayırmadan semerini, kemerini ayırmadan yutuyor; haram, helal demeden yutuyor.

Adaletli olacağız, çok dikkat edeceğiz, şaka değil bu, çok mühim bir iş, işin temeli.Adaletli olacağız, çok dikkat edeceğiz, şaka değil bu, çok mühim bir iş, işin temeli. Her işimizde ölçülü, dengeli, adaletli olacağız.Her işimizde ölçülü, dengeli, adaletli olacağız. Terazi elimizde olacak, haktan milim ayrılmayacağız, santim ayrılmayacağız. Terazi elimizde olacak, haktan milim ayrılmayacağız, santim ayrılmayacağız.

İkinci hadîs-i şerîf: İkinci hadîs-i şerîf:

Bu çok mühim bir hadîs-i şerîf. İnsan adaletten ayrıldıysa... Bu çok mühim bir hadîs-i şerîf.

İnsan adaletten ayrıldıysa...

Hâkim ayrılınca Allah yanından çekiliyor, şeytan yapışıyor, şeytan ona yoldaş oluyor. Hâkim ayrılınca Allah yanından çekiliyor, şeytan yapışıyor, şeytan ona yoldaş oluyor.

İnsan da adaletten ayrıldı mı öyle olur, muhterem kardeşlerim! İnsan da adaletten ayrıldı mı öyle olur, muhterem kardeşlerim!

Şeytan insana diş geçirdi mi, yapıştı mı o zaman insan iyiliği sezer, yapmak ister,Şeytan insana diş geçirdi mi, yapıştı mı o zaman insan iyiliği sezer, yapmak ister, yapamaz, yapmak ister yapamaz. yapamaz, yapmak ister yapamaz. Kötülüğü anlar, kötü olduğunu bilir, bırakmak ister bırakamaz, bırakmak ister bırakamaz. Neden? Kötülüğü anlar, kötü olduğunu bilir, bırakmak ister bırakamaz, bırakmak ister bırakamaz.

Neden?

Şeytan bıraktırmıyor. "Ben bunun pençesine düşmüşüm, nasıl kurtulacağım?" Mühim olan o. Şeytan bıraktırmıyor.

"Ben bunun pençesine düşmüşüm, nasıl kurtulacağım?"

Mühim olan o.

Bak Hadîs-i şerifteBak Hadîs-i şerifte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Beş tane ev bir yerde olursa, müslümanlar bir yerde beş ev kurmuşsa;Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Beş tane ev bir yerde olursa, müslümanlar bir yerde beş ev kurmuşsa;
dağda, yaylada, ovada, köyde, sahilde, tenhada, ovada, bayırda, çayırda, kırda, kırsal kesimde,dağda, yaylada, ovada, köyde, sahilde, tenhada, ovada, bayırda, çayırda, kırda, kırsal kesimde, beş tane ev yan yana oldu; -bir iki üç dört beş- ezan okumak, beş tane ev yan yana oldu; -bir iki üç dört beş- ezan okumak, kamet getirmek cemaatle namaz kılmak bunların boynuna vazife olur." kamet getirmek cemaatle namaz kılmak bunların boynuna vazife olur."

Böyle yapmazlarsa; İstahveze aleyhimü'ş-şeytân.Böyle yapmazlarsa;

İstahveze aleyhimü'ş-şeytân.
"Şeytan onlara dişini geçirir, hâkimiyetini kurar, onları hâkimiyeti altına alır." "Şeytan onlara dişini geçirir, hâkimiyetini kurar, onları hâkimiyeti altına alır."

İşte öyle bir durum olursa, şeytan insanı avucuna alırsa, pençeyi takarsa,İşte öyle bir durum olursa, şeytan insanı avucuna alırsa, pençeyi takarsa, halkayı burnuna geçirirse insanı oynatır. O zaman kurtulmak istersin, kurtulamazsın. halkayı burnuna geçirirse insanı oynatır. O zaman kurtulmak istersin, kurtulamazsın.

Ayı, ayıcının elinden kurtulmak istemiyor mu? İstiyor ama kurtulamıyor. Ayı, ayıcının elinden kurtulmak istemiyor mu?

İstiyor ama kurtulamıyor.

Ayı, ayıcıyı yenebilir mi? Karşı karşıya gelseler, ah ayının burnundaki o halka olmasaAyı, ayıcıyı yenebilir mi?

Karşı karşıya gelseler, ah ayının burnundaki o halka olmasa
o zaman çingeneyi aşağı devirecek, yenecek; daha kuvvetli amao zaman çingeneyi aşağı devirecek, yenecek; daha kuvvetli ama çingene burnunu çektiği zaman halka burnunu acıtınca "ay ay" diyor, "vay vay" diyor,çingene burnunu çektiği zaman halka burnunu acıtınca "ay ay" diyor, "vay vay" diyor, bağırıyor, bir şey yapamıyor. "Kalk." deyince kalkıyor, "Otur." deyince oturuyor;bağırıyor, bir şey yapamıyor. "Kalk." deyince kalkıyor, "Otur." deyince oturuyor; ayıyı tefe koyup oynatıyor. Şeytan da insana hâkim oldu mu insan kendisini kurtaramaz. ayıyı tefe koyup oynatıyor.

Şeytan da insana hâkim oldu mu insan kendisini kurtaramaz.

Ne yapacak? Şeytanın hâkimiyetine düşmeyecek. Ne yapacak?

Şeytanın hâkimiyetine düşmeyecek.

Bak biz onun için derviş olanlara, yeni ders alanlara ne diyoruz? Abdestli gezin.Bak biz onun için derviş olanlara, yeni ders alanlara ne diyoruz?

Abdestli gezin.
Abdestli gezdi mi şeytan yanına sokulamıyor. Şeytan yanına sokulamayınca insan hayrı kolay yapar.Abdestli gezdi mi şeytan yanına sokulamıyor. Şeytan yanına sokulamayınca insan hayrı kolay yapar. Şeytan yanına sokuldu da pençeyi taktı mı şeytandan yakasını kurtarmak zor olur. Şeytan yanına sokuldu da pençeyi taktı mı şeytandan yakasını kurtarmak zor olur.

Sinek örümceğin eline geçmişse kurtulur mu? Yakalandı, zor olur. Sinek örümceğin eline geçmişse kurtulur mu?

Yakalandı, zor olur.

Koyun kuzunun eline geçti mi kurtulması zor olur.Koyun kuzunun eline geçti mi kurtulması zor olur. Avcı gelecek tüfeği patlatacak, kafasına vuracak, kurttan kurtaracak neyse... Avcı gelecek tüfeği patlatacak, kafasına vuracak, kurttan kurtaracak neyse...

Avcı nerede, çoban nerede, kurtuluş nerede; kolay değil. Avcı nerede, çoban nerede, kurtuluş nerede; kolay değil.

O bakımdan şeytana kapılmamak için abdestli gezeceğiz. Bu noktalara dikkat edeceğiz: O bakımdan şeytana kapılmamak için abdestli gezeceğiz. Bu noktalara dikkat edeceğiz:

Bak adaletten ayrılınca da şeytan insana yapışıyor. Bak adaletten ayrılınca da şeytan insana yapışıyor.

"Bir de o sebepten yapışıyormuş; hay Allah ben onu bilmiyordum!" "Bir de o sebepten yapışıyormuş; hay Allah ben onu bilmiyordum!"

Demek ki "Şeytan yapışmasın." diye adaletli olacağız. Demek ki "Şeytan yapışmasın." diye adaletli olacağız.

Namaz kılmayınca da, bir yerde cemaatle namaz kılmayınca da şeytan yapışıyormuş,Namaz kılmayınca da, bir yerde cemaatle namaz kılmayınca da şeytan yapışıyormuş, hâkimiyetini kuruyormuş. Demek ki beş aile bir araya geldi mi bir cemaatle namaz kılma yeri yapacaklar, hâkimiyetini kuruyormuş.

Demek ki beş aile bir araya geldi mi bir cemaatle namaz kılma yeri yapacaklar,
cemaat olacaklar, ezan okuyacaklar, şeytan kaçacak. Kamet getirecekler, şeytan kaçacak, sokulamayacak. cemaat olacaklar, ezan okuyacaklar, şeytan kaçacak. Kamet getirecekler, şeytan kaçacak, sokulamayacak.

Abdestli olacak, zikirli olacak, adaletli olacak, Allah'a sığınacak. Abdestli olacak, zikirli olacak, adaletli olacak, Allah'a sığınacak.

"Aman yâ Rabbi!" diyecek, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm diyecek. Ne demek? "Aman yâ Rabbi!" diyecek, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm diyecek.

Ne demek?

"Racîm şeytanın şerrinden Allah'a sığınıyorum." demek."Racîm şeytanın şerrinden Allah'a sığınıyorum." demek. "Taşlanmış, kovulmuş, Allah'ın rahmetinden tart edilmiş olan"Taşlanmış, kovulmuş, Allah'ın rahmetinden tart edilmiş olan bu melun şeytanın şerrinden Allah'a sığınıyorum." demek. bu melun şeytanın şerrinden Allah'a sığınıyorum." demek.

"Allah'a sığınıyorum." diyecek; "Yâ Rabbi! Beni koru." demek. "Sığınıyorum" ne demek? "Allah'a sığınıyorum." diyecek; "Yâ Rabbi! Beni koru." demek.

"Sığınıyorum" ne demek?

"Yâ Rabbi! Sana geliyorum, sana sığınıyorum, sen beni bu mahlûktan koru, bu çok korkunç mahlûk."Yâ Rabbi! Sana geliyorum, sana sığınıyorum, sen beni bu mahlûktan koru, bu çok korkunç mahlûk. Aman yâ Rabbi! Beni yiyecek, aman, senin yanına geldim, sana sığındım." diyecek, Allah'a sığınacak. Aman yâ Rabbi! Beni yiyecek, aman, senin yanına geldim, sana sığındım." diyecek, Allah'a sığınacak.

Bir insan Allah'a sığındı mı, Allah'a iyi kul oldu mu şeytan o zaman da tesir edemez. Bir insan Allah'a sığındı mı, Allah'a iyi kul oldu mu şeytan o zaman da tesir edemez.

İnnehû leyse lehû sultânun ale'llezîne âmenû ve alâ Rabbihim yetevekkelûn.İnnehû leyse lehû sultânun ale'llezîne âmenû ve alâ Rabbihim yetevekkelûn. "İman edip de Allah'a tevekkül edenlere de şeytanın tesiri olamıyor." "İman edip de Allah'a tevekkül edenlere de şeytanın tesiri olamıyor."

İman edeceğiz, Allah'a sımsıkı bağlanacağız, tevekkül edeceğiz. İman edeceğiz, Allah'a sımsıkı bağlanacağız, tevekkül edeceğiz.

"Rabbim bana yardım eder. Sana sığındım yâ Rabbi!" diyeceğiz. "Rabbim bana yardım eder. Sana sığındım yâ Rabbi!" diyeceğiz.

Bismillah diye evden çıkacak. Bismillâhirrahmânirrahîm diye evden çıkacak: Bismillah diye evden çıkacak. Bismillâhirrahmânirrahîm diye evden çıkacak:

"Yâ Rabbi! Beni günahlardan koru." diyecek; çarşıya pazara girerken, zikrederek girecek,"Yâ Rabbi! Beni günahlardan koru." diyecek; çarşıya pazara girerken, zikrederek girecek, "Beni şeytandan koru." diyecek, harama bakmayacak, günahı işlemeyecek,"Beni şeytandan koru." diyecek, harama bakmayacak, günahı işlemeyecek, haram lokma yemeyecek, korunacak. Yoksa kolay değil. Düşman atlamaya hazır. İkinci hadîs-i şerîf: haram lokma yemeyecek, korunacak. Yoksa kolay değil. Düşman atlamaya hazır.

İkinci hadîs-i şerîf:

İnna'llâhe mea'dâini hattâ yakdiye deynehû mâ lem yekün deynehû fîmâ yekrehu'llâh. İnna'llâhe mea'dâini hattâ yakdiye deynehû mâ lem yekün deynehû fîmâ yekrehu'llâh.

Buhârî, Dârimî, Taberânî ve Beyhâkî gibi diğer kaynaklar Abdullah b. Cafer radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. Buhârî, Dârimî, Taberânî ve Beyhâkî gibi diğer kaynaklar Abdullah b. Cafer radıyallahu anh'ten rivayet etmişler.

Peygamber Efendimiz diyor ki; İnna'llâhe mea'd-dâini.Peygamber Efendimiz diyor ki;

İnna'llâhe mea'd-dâini.
"Allah deyni olan, borcu olan kimseyle, borçluyla beraberdir. Allah borçlanmış adamla beraberdir." "Allah deyni olan, borcu olan kimseyle, borçluyla beraberdir. Allah borçlanmış adamla beraberdir."

Ne zaman? Hattâ yakdiye deynehû. "Borcunu ödeyinceye kadar Allah borçlunun yanındadır."Ne zaman?

Hattâ yakdiye deynehû. "Borcunu ödeyinceye kadar Allah borçlunun yanındadır."
Mâ lem yekün deynehû fîmâ yekrehu'llâh. "Borcu, Allah'ın sevmediği konuda olmayacak." Mâ lem yekün deynehû fîmâ yekrehu'llâh. "Borcu, Allah'ın sevmediği konuda olmayacak."

Adam; "Kumar oynayacağım." diye arkadaşından borç almış. Öyle borçlunun yanında değil. Adam; "Kumar oynayacağım." diye arkadaşından borç almış.

Öyle borçlunun yanında değil.

"Felekten bir gün çalacağım, eğleneceğim, gezeceğim tozacağım, yılbaşı yapacağım." diye"Felekten bir gün çalacağım, eğleneceğim, gezeceğim tozacağım, yılbaşı yapacağım." diye arkadaşından borç almış. Öyle günah konusunda değil, Allah'ın sevmediği konuda değil. arkadaşından borç almış.

Öyle günah konusunda değil, Allah'ın sevmediği konuda değil.

Allah'ın razı olacağı bir konuda borçlanmış;Allah'ın razı olacağı bir konuda borçlanmış; "Ev yapacağım, çocuğumu evlendireceğim, param yetmedi, çok sıkıştım, yardım eder misin?" demiş,"Ev yapacağım, çocuğumu evlendireceğim, param yetmedi, çok sıkıştım, yardım eder misin?" demiş, ödemek niyetiyle borçlanmış. "Yok etmek" maksadıyla değil,ödemek niyetiyle borçlanmış.

"Yok etmek" maksadıyla değil,
"Alırım da bunu parmağımda oynatırım, vermem."Alırım da bunu parmağımda oynatırım, vermem. Üç sene, beş sene geciktiririm." niyetiyle değil, ödemek niyetiyle borçlanmış. Üç sene, beş sene geciktiririm." niyetiyle değil, ödemek niyetiyle borçlanmış.

Şimdi öyle kötü insanlar var ki borcu alıyor, alırken yalvara yalvara alıyor,Şimdi öyle kötü insanlar var ki borcu alıyor, alırken yalvara yalvara alıyor, verirken yalvarta yalvarta vermiyor. Yalvarttırıyor, vermiyor. verirken yalvarta yalvarta vermiyor. Yalvarttırıyor, vermiyor.

Ya, adamın parası bu, kepaze! Senin paran değil. Yalvara yalvara istedin.Ya, adamın parası bu, kepaze! Senin paran değil. Yalvara yalvara istedin. Bir sene, iki sene, üç sene geçiyor; hâlâ vermiyor. Tabi o fena. Bir sene, iki sene, üç sene geçiyor; hâlâ vermiyor. Tabi o fena.

Allah, iyi niyetli bir borçlunun yanındadır. Hem ödemesine yardımcı olur hem de ona acır, rahmet eder.Allah, iyi niyetli bir borçlunun yanındadır. Hem ödemesine yardımcı olur hem de ona acır, rahmet eder. Bütün mesele iyi niyetli olmasına bağlı olmuş oluyor. Bütün mesele iyi niyetli olmasına bağlı olmuş oluyor.

"Borcunu ödeyinceye kadar Allah ona yardım eder." demek. "Borcunu ödeyinceye kadar Allah ona yardım eder." demek.

Gayret verir, işini rast getirir, önüne borcunu ödeyecek fırsatlar çıkarır,Gayret verir, işini rast getirir, önüne borcunu ödeyecek fırsatlar çıkarır, o da borcunu ödemek niyetinde olduğundan çalışır, çabalar, o da borcunu ödemek niyetinde olduğundan çalışır, çabalar, oh tamam biriktirir, getirir, alacaklısına verir. "Yahu, daha müddeti dolmadan bitirdin." oh tamam biriktirir, getirir, alacaklısına verir.

"Yahu, daha müddeti dolmadan bitirdin."

"Elhamdülillah, elime fırsat geçti, ödedim." "Elhamdülillah, elime fırsat geçti, ödedim."

Kimisi; "borcu tehir edince enflasyondan değer düşecek,Kimisi; "borcu tehir edince enflasyondan değer düşecek, ne kadar geciktirirse o kadar iyi" diye geciktiriyor. Şeytanlık! Herkes işin kolayını bulmuş.ne kadar geciktirirse o kadar iyi" diye geciktiriyor.

Şeytanlık! Herkes işin kolayını bulmuş.
Tabi sen kâr ediyor gibisin, borcu veren de zarar ediyor gibi ama aslında sen bu işte çok zarar ediyorsun.Tabi sen kâr ediyor gibisin, borcu veren de zarar ediyor gibi ama aslında sen bu işte çok zarar ediyorsun. Allah her şeyi biliyor, niyetini de biliyor. Onun için borç almamaya çalış ama mecbur olduysan,Allah her şeyi biliyor, niyetini de biliyor.

Onun için borç almamaya çalış ama mecbur olduysan,
aldıysan ödemeye çalış. Eline geçince borçlunun katık yemesi bile câiz değil.aldıysan ödemeye çalış. Eline geçince borçlunun katık yemesi bile câiz değil. Borcunu bir an önce öde; dondurmayı, baklavayı kaymağı ondan sonra yersin.Borcunu bir an önce öde; dondurmayı, baklavayı kaymağı ondan sonra yersin. Evvela şu borcunu bir öde bakalım. Evvela şu borcunu bir öde bakalım.

Adam araba alıyor, ev alıyor, şunu yapıyor bunu yapıyor; alacaklısı oradan bakıyor: Adam araba alıyor, ev alıyor, şunu yapıyor bunu yapıyor; alacaklısı oradan bakıyor:

"Bizim borçlu getirecek de benim paramı bana verecek." Adam her şeyi yapıyor. "Bizim borçlu getirecek de benim paramı bana verecek."

Adam her şeyi yapıyor.

Biz dergileri basıyoruz, Anadolu'ya gönderiyoruz. Satıyor, abone yapıyor.Biz dergileri basıyoruz, Anadolu'ya gönderiyoruz. Satıyor, abone yapıyor. Biz onlarla kâğıt alacağız, dergiyi yine basacağız, İslâm'a hizmet yapacağız; parasını vermiyor. Biz onlarla kâğıt alacağız, dergiyi yine basacağız, İslâm'a hizmet yapacağız; parasını vermiyor.

Bu sefer abone olan şahıs bize; "Ben parasını verdim, dergilerim niye gelmedi?" diyor. Bu sefer abone olan şahıs bize;

"Ben parasını verdim, dergilerim niye gelmedi?" diyor.

Derginin parası gelmedi. Senin abone olduğunu ben nereden bileyim.Derginin parası gelmedi. Senin abone olduğunu ben nereden bileyim. İşte abone parasını falancaya verdim, açıyorsun buluyorsun; İşte abone parasını falancaya verdim, açıyorsun buluyorsun;

"Abone, parasını sana vermiş. Sen bana verecektin, ben de ona dergi gönderecektim." "Abone, parasını sana vermiş. Sen bana verecektin, ben de ona dergi gönderecektim."

"Hocam, kusura bakma işte ev aldım da araba aldım da…" "Hocam, kusura bakma işte ev aldım da araba aldım da…"

"E kerata, bu para sana öyle yapasın diye mi verildi, senin paran mı?"E kerata, bu para sana öyle yapasın diye mi verildi, senin paran mı? Sen onu sahibine versene; herkesin işi var, gücü var." Sen onu sahibine versene; herkesin işi var, gücü var."

Biz burada "Hizmet yapacağız." diye canımız burnumuza geliyor.Biz burada "Hizmet yapacağız." diye canımız burnumuza geliyor. Böyle cebir oluyor, zulüm oluyor; bunları yapmamak lazım. Böyle cebir oluyor, zulüm oluyor; bunları yapmamak lazım.

Evet, üçüncü hadîs-i şerîf: İnna'llâhe Teâlâ vitrün yuhibbü'l-vitre fe-evtirû yâ ehle'l-Kur'ân. Evet, üçüncü hadîs-i şerîf:

İnna'llâhe Teâlâ vitrün yuhibbü'l-vitre fe-evtirû yâ ehle'l-Kur'ân.

Bu İbn Mesud'tan. Tirmizî "hasen hadis" diye rivayet etmiş.Bu İbn Mesud'tan. Tirmizî "hasen hadis" diye rivayet etmiş. Daha başka kaynaklarda da var, Ebû Hüreyre'den de rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Daha başka kaynaklarda da var, Ebû Hüreyre'den de rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

İnna'llâhe vitrün. "Allah tektir." Vitir, "tek" demek. Allah tektir, birdir. İnna'llâhe vitrün. "Allah tektir."

Vitir, "tek" demek. Allah tektir, birdir.

Yuhibbü'l-vitr. "Teki de sever." Onun için biz mesela tek rakamlara daha çok değer veriyoruz. Yuhibbü'l-vitr. "Teki de sever."

Onun için biz mesela tek rakamlara daha çok değer veriyoruz.

Mesela üç defa "Sübhânallah" diyoruz. Elimizi, ağzımızı yıkarken suyu üç defa veriyoruz.Mesela üç defa "Sübhânallah" diyoruz. Elimizi, ağzımızı yıkarken suyu üç defa veriyoruz. Bundan dolayı tek rakamına riayet etmeye çalışıyoruz. Allah tektir, teki sever. Vardır bir hikmeti. Bundan dolayı tek rakamına riayet etmeye çalışıyoruz. Allah tektir, teki sever. Vardır bir hikmeti.

Birisi, evliyâullahtan, büyüklerimizden bir tanesine çiçek getirmiş, bakmış çift;Birisi, evliyâullahtan, büyüklerimizden bir tanesine çiçek getirmiş, bakmış çift; altı tane veya dört tane. "Evladım," demiş; "Bunu bir tane daha az yapsaydınaltı tane veya dört tane.

"Evladım," demiş; "Bunu bir tane daha az yapsaydın
veya bir tane daha fazla yapsaydın, tek olsaydı da hadise uygun olsaydı." veya bir tane daha fazla yapsaydın, tek olsaydı da hadise uygun olsaydı."

Çünkü bizim büyüklerimiz dervişlerinin tam Peygamber Efendimiz'in yolunda yürümesini istemişler,Çünkü bizim büyüklerimiz dervişlerinin tam Peygamber Efendimiz'in yolunda yürümesini istemişler, her şeylerini sünnetine uydurmalarını istemişler. Sakal, bıyık, kılık kıyafet, kazanç, harcama,her şeylerini sünnetine uydurmalarını istemişler. Sakal, bıyık, kılık kıyafet, kazanç, harcama, tasadduk, yaşam, her şeyin sünnet uygun olmasını istemişler. tasadduk, yaşam, her şeyin sünnet uygun olmasını istemişler.

Öyle olması lazım; söz, sohbet, arkadaşlık, ahbaplık, karılık, kocalık, babalık, evlatlık…Öyle olması lazım; söz, sohbet, arkadaşlık, ahbaplık, karılık, kocalık, babalık, evlatlık… Her şeyin Allah'ın rızasına uygun olması lazım. "Allah tektir, teki sever." Her şeyin Allah'ın rızasına uygun olması lazım.

"Allah tektir, teki sever."

Bir de tek bir şey daha var, "vitir namazı." Tek, o da üç tane, bir iki üç.Bir de tek bir şey daha var, "vitir namazı."

Tek, o da üç tane, bir iki üç.
Hiç onun gibi üç rekâtlı bir namaz yok. Hepsi çift çift gidiyor, vitir tek. Hiç onun gibi üç rekâtlı bir namaz yok. Hepsi çift çift gidiyor, vitir tek.

Allah vitir namazını sever; o da tek bir namaz, enteresan bir namaz,Allah vitir namazını sever; o da tek bir namaz, enteresan bir namaz, Efendimiz de vitir namazı kılmayı çok tavsiye etmiş. Efendimiz de vitir namazı kılmayı çok tavsiye etmiş.

Eskiden yatsı kılınırmış, saatler geçermiş, gece tam yatacağı zaman vitir kılarlarmış,Eskiden yatsı kılınırmış, saatler geçermiş, gece tam yatacağı zaman vitir kılarlarmış, gecenin sonuna doğru kılarlarmış; hatta biraz yatıp dinlenip kalkıp öyle kılarlarmış.gecenin sonuna doğru kılarlarmış; hatta biraz yatıp dinlenip kalkıp öyle kılarlarmış. Sonra birkaç kimse yatıp uyanamayıp da kaçırınca, "Kaçırmayalım." diye yatsıdan sonra hemen kılıvermişler. Sonra birkaç kimse yatıp uyanamayıp da kaçırınca, "Kaçırmayalım." diye yatsıdan sonra hemen kılıvermişler.

Aslında şöyle tam yatacağı zamanda vitir namazını kılıp öyle yatmak lazım. Onun için; Aslında şöyle tam yatacağı zamanda vitir namazını kılıp öyle yatmak lazım.

Onun için;

Fe-evterû yâ ehle'l-Kur'ân. "Ey Kur'an ehli müslümanlar! Siz de vitir kılın." diyeFe-evterû yâ ehle'l-Kur'ân. "Ey Kur'an ehli müslümanlar! Siz de vitir kılın." diye vitir namazını tavsiye ediyor. Allahuâlem bu hadîs-i şerîf'in bir mânası da o. vitir namazını tavsiye ediyor.

Allahuâlem bu hadîs-i şerîf'in bir mânası da o.

"Allah teki sever, o tek rekât olan vitir namazını da çok sever."Allah teki sever, o tek rekât olan vitir namazını da çok sever. Ey Kur'an ehli, ey Kur'an'ı seven müslümanlar! O vitir namazını kaçırmayın, kılın" diyor. Ey Kur'an ehli, ey Kur'an'ı seven müslümanlar! O vitir namazını kaçırmayın, kılın" diyor.

Onun için Efendimiz çok tavsiye ettiğinden "Vitir namazı" vacib olmuş.Onun için Efendimiz çok tavsiye ettiğinden "Vitir namazı" vacib olmuş. Sünnet değil, bizim mezhebimize göre vacib. Vitr-i vâcib, farza yakın. Onun için kılıyoruz.Sünnet değil, bizim mezhebimize göre vacib.

Vitr-i vâcib, farza yakın. Onun için kılıyoruz.
Elhamdülillah yatsının arkasından kılıveriyoruz. İşte o namazı mutlaka kılmak lazım; Allah seviyor. Elhamdülillah yatsının arkasından kılıveriyoruz. İşte o namazı mutlaka kılmak lazım; Allah seviyor.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2