Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Mâide Sûresi 72-75. Âyetleri Hz. İsa A.S. ve Meryem A.S. Validemiz

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

7 Safer 1419 / 02.06.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn kemâ yenbegî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn kemâ yenbegî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirin ve eşrefi'l-mürselînVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirin ve eşrefi'l-mürselîn ve imâmi'l-müttakîn ve şefîi'l-müznibîn senedi'l-âşıkîne's-sâdıkînve imâmi'l-müttakîn ve şefîi'l-müznibîn senedi'l-âşıkîne's-sâdıkîn Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ'. Emmâ ba'd: Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ'.

Emmâ ba'd:

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerine sonsuz hamd ü senâlar olsun ki ilk insandan itibarenAllahu Teâlâ hazretlerine sonsuz hamd ü senâlar olsun ki ilk insandan itibaren insanları irşadsız, bilgisiz, yardımsız, hidâyetsiz bırakmamış. insanları irşadsız, bilgisiz, yardımsız, hidâyetsiz bırakmamış. İlk insan olan Âdem atamızı ilk peygamber yapmış.İlk insan olan Âdem atamızı ilk peygamber yapmış. Daha ilk insandan,Daha ilk insandan, Ebu'l-beşer olan, insanlığın babası olanEbu'l-beşer olan, insanlığın babası olan Âdem aleyhisselam'ı peygamber yapmış.Âdem aleyhisselam'ı peygamber yapmış. O zamandan beri hakkı, doğru inancı insanlara öğretmiş. PeygamberlerO zamandan beri hakkı, doğru inancı insanlara öğretmiş. Peygamberler Yeri göğü yaratan âlemlerin Rabbi Allah'a ibadet edin." diye bildirmiş. Yeri göğü yaratan âlemlerin Rabbi Allah'a ibadet edin." diye bildirmiş.

Fakat insanlar peygamberlere rağmen, Allah'ın peygamberlere indirdiği çeşitli vahiylere,Fakat insanlar peygamberlere rağmen, Allah'ın peygamberlere indirdiği çeşitli vahiylere, suhufa, kütübe, ilâhî kitaplara rağmen peygamberlerin etrafından dağıldıktan sonra suhufa, kütübe, ilâhî kitaplara rağmen peygamberlerin etrafından dağıldıktan sonra veya peygamberlerin yanında ve hayatında maalesef imandan çıkmış, küfre düşmüşler, kâfir olmuşlardır.veya peygamberlerin yanında ve hayatında maalesef imandan çıkmış, küfre düşmüşler, kâfir olmuşlardır. İnsan kâfir olunca da dünyası âhireti mahvolur. Ebediyen cehennemde cayır cayır yanacaklar.İnsan kâfir olunca da dünyası âhireti mahvolur. Ebediyen cehennemde cayır cayır yanacaklar. Türlü türlü azaplarla azap görecekler. Mahvolacaklar.Türlü türlü azaplarla azap görecekler. Mahvolacaklar. Bir yaratık, bir mahluk için en kötü durum bu!Bir yaratık, bir mahluk için en kötü durum bu! Olabilecek en kötü duruma düşüyorlar; Rablerini bilemedikleri ve O'na gereken kulluğu yapamadıkları için. Olabilecek en kötü duruma düşüyorlar; Rablerini bilemedikleri ve O'na gereken kulluğu yapamadıkları için.

Bunlar içinde dünyada nüfusu en kalabalık olanlardan birisi,Bunlar içinde dünyada nüfusu en kalabalık olanlardan birisi, "Biz nasrânîyiz, nasârâyız, Îsevîyiz, hıristiyanız." diyen insanlar. "Biz nasrânîyiz, nasârâyız, Îsevîyiz, hıristiyanız." diyen insanlar. Bu insanların yanlış inançlarını Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de düzeltiyor.Bu insanların yanlış inançlarını Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de düzeltiyor. O inançların doğrusunu insanlara Peygamber Efendimiz'le,O inançların doğrusunu insanlara Peygamber Efendimiz'le, Peygamber Efendimiz'e indirilmiş Kur'ân-ı Kerîm âyetleriyle düzeltiyor.Peygamber Efendimiz'e indirilmiş Kur'ân-ı Kerîm âyetleriyle düzeltiyor. Şaşıranlar doğru yolu bulsunlar, dosdoğru gitsinler diye bildiriyor.Şaşıranlar doğru yolu bulsunlar, dosdoğru gitsinler diye bildiriyor. Hz. Musa'yı, Hz. İsa'yı peygamber gönderen Allahu Teâlâ hazretleri, Hz. Musa'yı, Hz. İsa'yı peygamber gönderen Allahu Teâlâ hazretleri, Hz. Muhammed-i Mustafâ'sıyla -aleyhimü's-salavâtü ve't-teslîmât- onların yaptıkları yanlışları düzeltiyor. Hz. Muhammed-i Mustafâ'sıyla -aleyhimü's-salavâtü ve't-teslîmât- onların yaptıkları yanlışları düzeltiyor.

Kur'ân-ı Kerîm onlar için bir kurtuluş yolu, bir kurtuluş ipi. Kur'ân-ı Kerîm onlar için bir hidâyet kaynağı.Kur'ân-ı Kerîm onlar için bir kurtuluş yolu, bir kurtuluş ipi. Kur'ân-ı Kerîm onlar için bir hidâyet kaynağı. Okusalar kendi dinlerindeki sapıklıktan, şaşkınlıktan, saplantıdan,Okusalar kendi dinlerindeki sapıklıktan, şaşkınlıktan, saplantıdan, dalâletten, küfürden, şirkten kurtulacaklar. dalâletten, küfürden, şirkten kurtulacaklar.

Bu âyetlerden birisi: -Altıncı cüz'e geldik, bugün Safer'in altısı olduğundan.Bu âyetlerden birisi:

-Altıncı cüz'e geldik, bugün Safer'in altısı olduğundan.
121. sayfa derken başka yerlerde 123 olabilir. 72. âyet-i kerîme.- 121. sayfa derken başka yerlerde 123 olabilir. 72. âyet-i kerîme.-

Bismillâhirrahmânirrahîm. Lekad kefere'llezîne kâlû inna'llâhe hüve'l-Mesîhu'bnü Meryem.Bismillâhirrahmânirrahîm.

Lekad kefere'llezîne kâlû inna'llâhe hüve'l-Mesîhu'bnü Meryem.
"Muhakkak ki, kesin olarak, hiç şüphe yok ki"Muhakkak ki, kesin olarak, hiç şüphe yok ki 'Tanrı Meryem'in oğlu Mesih İsa'dır, Mesih'tir.' diyenler kâfir oldular." 'Tanrı Meryem'in oğlu Mesih İsa'dır, Mesih'tir.' diyenler kâfir oldular."

Arapça'da bir şeyin kesinlikle olduğunu belirtmek için mâzî fiilinin önüne kad gelir,Arapça'da bir şeyin kesinlikle olduğunu belirtmek için mâzî fiilinin önüne kad gelir, "kesinlikle böyledir" demek için. Kesinlik bildirir. Kefere, "Kâfir oldu." demek."kesinlikle böyledir" demek için. Kesinlik bildirir. Kefere, "Kâfir oldu." demek. Kad kefere, "Muhakkak kâfir oldu." demek. Kad demek kesinlik bildiriyor. Kad kefere, "Muhakkak kâfir oldu." demek. Kad demek kesinlik bildiriyor.

Bir de bu kad'in başına 'L' gelirse. Lam-ı te'kîd derler, yine vurguyu kuvvetlendirmek için.Bir de bu kad'in başına 'L' gelirse. Lam-ı te'kîd derler, yine vurguyu kuvvetlendirmek için. "Kesinlikle, mukakkak ki kâfir oldular. Bu işin şekki şüphesi yok." demek. "Kesinlikle, mukakkak ki kâfir oldular. Bu işin şekki şüphesi yok." demek.

Lekad kefere. "Kesinlikle, muhakkak ki kâfir oldular." Kimler? Lekad kefere. "Kesinlikle, muhakkak ki kâfir oldular."

Kimler?

Ellezîne kâlû. "Şöyle diyenler." Ellezîne kâlû. "Şöyle diyenler."

Şu kanaate varanlar, şu kanaati taşıyanlar, şu inancı taşıyanlar, şu inanca kâim olanlar: Şu kanaate varanlar, şu kanaati taşıyanlar, şu inancı taşıyanlar, şu inanca kâim olanlar:

İnna'llâhe hüve'l-Mesîhu'bnü Meryem.İnna'llâhe hüve'l-Mesîhu'bnü Meryem. "Hiç şüphe yok ki 'Allah, Meryem'in oğlu Mesih'tir.' diyenler kesinlikle kâfir oldular." "Hiç şüphe yok ki 'Allah, Meryem'in oğlu Mesih'tir.' diyenler kesinlikle kâfir oldular."

el-Mesih sözü, Arapça'da Hz. İsa'nın sıfatıdır. Neden Hz. İsa'ya "Mesih" demişler, o sıfatla anıyorlar? el-Mesih sözü, Arapça'da Hz. İsa'nın sıfatıdır. Neden Hz. İsa'ya "Mesih" demişler, o sıfatla anıyorlar?

Mesela ikinci Sultan Mehmet'in sıfatı nedir? Fatih. Fatih Sultan Mehmet. Mesela ikinci Sultan Mehmet'in sıfatı nedir?

Fatih. Fatih Sultan Mehmet.

Fatih ismi değildir. Doğduğu zaman ona Fatih ismini mi koymuş babası Murat? Fatih ismi değildir. Doğduğu zaman ona Fatih ismini mi koymuş babası Murat?

Hayır. İsmi Muhammed. Ama İstanbul'u fethettiği için. Hangi Muhammed? Fatih Muhammed.Hayır. İsmi Muhammed. Ama İstanbul'u fethettiği için. Hangi Muhammed? Fatih Muhammed. Fatih diye, Fatih sıfatıyla anılıyor. Peygamber Efendimiz'in ismi nedir? Muhammed'dir. Fatih diye, Fatih sıfatıyla anılıyor.

Peygamber Efendimiz'in ismi nedir?

Muhammed'dir.

Peki, Emin nedir? el-Emin, sıfatıdır.Peki, Emin nedir?

el-Emin, sıfatıdır.
Çok emniyetli, çok güvenilir; herkesin itimat ettiği, sevdiği kimse olduğundan. Çok emniyetli, çok güvenilir; herkesin itimat ettiği, sevdiği kimse olduğundan.

Mustafa nedir? Mustafa da sıfatıdır. Allah onu seçmiş. Seçmiş de peygamber etmiş.Mustafa nedir?

Mustafa da sıfatıdır. Allah onu seçmiş. Seçmiş de peygamber etmiş.
Süze süze, temizleye temizleye, ayıklaya ayıklaya; "en hâlis" demek Mustafa. O da sıfat. Süze süze, temizleye temizleye, ayıklaya ayıklaya; "en hâlis" demek Mustafa. O da sıfat.

Mesih de sıfat. Niye? Hz. İsa aleyhisselam mucize olarak alaca illetine -"abras" dediğimiz,Mesih de sıfat. Niye?

Hz. İsa aleyhisselam mucize olarak alaca illetine -"abras" dediğimiz,
derisi alaca olup da geçmeyen bir hastalık- tutulan insanlara elini sürdü mü, mesh etti mi geçerdi.derisi alaca olup da geçmeyen bir hastalık- tutulan insanlara elini sürdü mü, mesh etti mi geçerdi. "Bismillâhirrahmânirrahîm. Allah'ın izniyle şifa Allah versin." dediği zaman"Bismillâhirrahmânirrahîm. Allah'ın izniyle şifa Allah versin." dediği zaman mübarek elini sürdüğü insanların o geçmez deri hastalığı geçerdi. mübarek elini sürdüğü insanların o geçmez deri hastalığı geçerdi. Daha başka mucizeleri vardı.Daha başka mucizeleri vardı. O mucizelerinden dolayı, Allah'ın ona verdiği olağanüstü meziyetlerden dolayıO mucizelerinden dolayı, Allah'ın ona verdiği olağanüstü meziyetlerden dolayı mesh edince hastalık geçtiğinden "Mesih" diye isimlendirilmiş. Yani sıfatı. mesh edince hastalık geçtiğinden "Mesih" diye isimlendirilmiş. Yani sıfatı.

Ama "Mesih" deyince başka kimse anlaşılmasın diye zaten arkasından da söylüyor:Ama "Mesih" deyince başka kimse anlaşılmasın diye zaten arkasından da söylüyor: İbnü Meryem. "Meryem'in oğlu." Kesin olarak. Kur'ân-ı Kerîm'de İsa adı kullanılmaz mı? İbnü Meryem. "Meryem'in oğlu." Kesin olarak.

Kur'ân-ı Kerîm'de İsa adı kullanılmaz mı?

Geçer, kullanılır.Geçer, kullanılır. Kur'ân-ı Kerîm'in içinde Allahu Teâlâ hazretleri bize Hz. İsa'yı anlatırkenKur'ân-ı Kerîm'in içinde Allahu Teâlâ hazretleri bize Hz. İsa'yı anlatırken "İsa" da der, bazen "Mesih" de der. "İsa" da der, bazen "Mesih" de der.

Kesinliği, ayrı insan olmadığını belirtmek için de Mesîh ibnü Meryem diyor.Kesinliği, ayrı insan olmadığını belirtmek için de Mesîh ibnü Meryem diyor. İbn kelimesinin başına elif koymuş. İbn kelimesinin başına elif koymuş. Okunuşa bakarsanız, halbuki "İki isim arasında ibn kelimesinin elifi düşer." derler Araplar.Okunuşa bakarsanız, halbuki "İki isim arasında ibn kelimesinin elifi düşer." derler Araplar. Ama o babayla oğul arasında olunca düşer. Ama o babayla oğul arasında olunca düşer. Mesih yani Meryem'in oğlu Mesih.Mesih yani Meryem'in oğlu Mesih. Ondan dolayı burada hep elifli yazılır Kur'ân-ı Kerîm'de; Mesih ibnü Meryem diye. Ondan dolayı burada hep elifli yazılır Kur'ân-ı Kerîm'de; Mesih ibnü Meryem diye.

Meryem aleyhisselam nasıl bir insandı? Doğuşundan mübarek bir insandı.Meryem aleyhisselam nasıl bir insandı?

Doğuşundan mübarek bir insandı.
Annesi onu beklerken, bebek olarak daha dünyaya gelmemişken; Annesi onu beklerken, bebek olarak daha dünyaya gelmemişken; "Şu doğacak yavrumu ben Allah yoluna vakfedeceğim."Şu doğacak yavrumu ben Allah yoluna vakfedeceğim. İbadethanede hep ibadet eden bir kul olsun bu. İbadethanenin hizmetçisi olsun." diye vakfetti, nezretti. İbadethanede hep ibadet eden bir kul olsun bu. İbadethanenin hizmetçisi olsun." diye vakfetti, nezretti.

"Nezretti" diyoruz ya hani; "Şu işim olursa bir koyun keseceğim, arkadaşlara ziyafet çekeceğim." "Nezretti" diyoruz ya hani; "Şu işim olursa bir koyun keseceğim, arkadaşlara ziyafet çekeceğim."

"Şu çocuğum doğarsa ben o çocuğumu ibadethaneye hizmetli olarak vereceğim."Şu çocuğum doğarsa ben o çocuğumu ibadethaneye hizmetli olarak vereceğim. İbadethanede hem ibadet etsin hem de mü'minlere hizmet eylesin.İbadethanede hem ibadet etsin hem de mü'minlere hizmet eylesin. Din adamı olsun." diye nezretti, niyet etti. Din adamı olsun." diye nezretti, niyet etti.

Rabbi innî nezertü leke mâ fî batnî muharraran fe-tekabbel minnî.Rabbi innî nezertü leke mâ fî batnî muharraran fe-tekabbel minnî. 'Yâ Rabbi! Bu niyetimi kabul et.'Yâ Rabbi! Bu niyetimi kabul et. Benim bu nezrimi kabul et." diye de dua etti. Muharrar ne demek? Benim bu nezrimi kabul et." diye de dua etti.

Muharrar ne demek?

"O ibadethaneye tahsis edilmiş, ömrü artık oraya hizmetle geçecek görevli insan" demek. Niyet etti. "O ibadethaneye tahsis edilmiş, ömrü artık oraya hizmetle geçecek görevli insan" demek.

Niyet etti.

Felemmâ vadaathâ kâlet rabbi innî vada'tühâ ünsâ.Felemmâ vadaathâ kâlet rabbi innî vada'tühâ ünsâ. Doğum oldu, bir de baktı ki; "Kız, yâ Rabbi bu!" Vallâhu a'lemü bimâ vadaat.Doğum oldu, bir de baktı ki; "Kız, yâ Rabbi bu!" Vallâhu a'lemü bimâ vadaat. "Allah -daha doğmadan- onun ne olacağını biliyordu." "Allah -daha doğmadan- onun ne olacağını biliyordu."

Annesi bilmiyordu, oğlan sanıyordu.Annesi bilmiyordu, oğlan sanıyordu. Oğlan diye ümit ediyormuş demek ki; çünkü kız doğunca şaşırdı.Oğlan diye ümit ediyormuş demek ki; çünkü kız doğunca şaşırdı. Rabbi innî vada'tühâ ünsâ. "Kız doğdu yâ Rabbi! Ben de vakfetmiştim."Rabbi innî vada'tühâ ünsâ. "Kız doğdu yâ Rabbi! Ben de vakfetmiştim." Allahu Teâlâ hazretleri onun kız olduğunu biliyor. Yine nezri nezirdir.Allahu Teâlâ hazretleri onun kız olduğunu biliyor. Yine nezri nezirdir. O zamana kadar kızın ibadethaneye verilmesi yok ama tamam, sen ver.O zamana kadar kızın ibadethaneye verilmesi yok ama tamam, sen ver. Meryem validemiz ibadethaneye vakıf oldu, nezir oldu, verildi. Orada daima ibadet ederdi. Meryem validemiz ibadethaneye vakıf oldu, nezir oldu, verildi. Orada daima ibadet ederdi.

Zekeriya aleyhisselam annesinin kardeşinin kocasıydı.Zekeriya aleyhisselam annesinin kardeşinin kocasıydı. Zekeriya aleyhisselam da onu yetiştirmekle görevlendirildi. Kura çektiler. Zekeriya aleyhisselam da onu yetiştirmekle görevlendirildi. Kura çektiler.

Ve mâ künte ledeyhim iz yülkûne aklâmehüm eyyühüm yekfülü Meryem. Ve mâ künte ledeyhim iz yülkûne aklâmehüm eyyühüm yekfülü Meryem.

Meryem, "Bu mübarek bebeği kim büyütecek, kim terbiye edecek,Meryem, "Bu mübarek bebeği kim büyütecek, kim terbiye edecek, kim dinî bilgileri ona verecek?" diye kura çektikleri zaman, kura Zekeriya aleyhisselam'a çıktı.kim dinî bilgileri ona verecek?" diye kura çektikleri zaman, kura Zekeriya aleyhisselam'a çıktı. O bakacak. Bakabilecek yakınlarından kaç kişi vardı… O bakacak. Bakabilecek yakınlarından kaç kişi vardı…

Zekeriya aleyhisselam onu öyle terbiye etti.Zekeriya aleyhisselam onu öyle terbiye etti. İbadethanenin bir yerine bir özel oda, özel mekân yaptılar.İbadethanenin bir yerine bir özel oda, özel mekân yaptılar. Meryem validemiz orada hep ibadetle meşgul oldu. Zâhide, sâliha, seyyide bir hanım.Meryem validemiz orada hep ibadetle meşgul oldu. Zâhide, sâliha, seyyide bir hanım. Öyle ibadetle vaktini geçirdi. Bir de kerâmete erdi.Öyle ibadetle vaktini geçirdi.

Bir de kerâmete erdi.
Kadınlardan kerâmete eren kimse, Meryem validemiz. Zekeriya aleyhisselam ne zaman yanına girse; Kadınlardan kerâmete eren kimse, Meryem validemiz. Zekeriya aleyhisselam ne zaman yanına girse;

Küllemâ dehale aleyhâ Zekeriyye'l-mihrâbe vecede indehâ rızkâ. Yanına giderdi.Küllemâ dehale aleyhâ Zekeriyye'l-mihrâbe vecede indehâ rızkâ. Yanına giderdi. Herkesin giremediği bir yer. Kapısının anahtarı Zekeriya aleyhisselam'da. Yemek götürecek.Herkesin giremediği bir yer. Kapısının anahtarı Zekeriya aleyhisselam'da. Yemek götürecek. Açar bakardı. Türlü türlü meyveler, yiyecekler var.Açar bakardı. Türlü türlü meyveler, yiyecekler var. Zekeriya aleyhisselam, kendisi de peygamber. Böyle olduğu halde sormuş: Zekeriya aleyhisselam, kendisi de peygamber. Böyle olduğu halde sormuş:

Kâle yâ Meryemu ennâ leki hâzâ? Ne zaman girse yiyecekleri görüyor, hazır.Kâle yâ Meryemu ennâ leki hâzâ?

Ne zaman girse yiyecekleri görüyor, hazır.
Halbuki kendisinden başka kimsenin getirmesi mümkün değil. Başkasının gelebileceği bir yer değil.Halbuki kendisinden başka kimsenin getirmesi mümkün değil. Başkasının gelebileceği bir yer değil. Demek ki şöyle kule gibi, anahtarlı, kilitli, kapılı bir yer; korunsun diye, başkası [girmesin] diye.Demek ki şöyle kule gibi, anahtarlı, kilitli, kapılı bir yer; korunsun diye, başkası [girmesin] diye. Çünkü kız. Kız olduğundan, gece gündüz orada yatacağından korunsun diye emniyetli bir yer demek ki. Çünkü kız. Kız olduğundan, gece gündüz orada yatacağından korunsun diye emniyetli bir yer demek ki.

"Yâ Meryem, nereden bunlar sana?" "Yâ Meryem, nereden bunlar sana?"

Kâlet hüve min indillâh. "Allah tarafından." İnna'llâhe yerzuku men yeşâu bi-gayri hisâb.Kâlet hüve min indillâh. "Allah tarafından." İnna'llâhe yerzuku men yeşâu bi-gayri hisâb. "Allah dilediği kullarını böyle hesaba sığmaz, akıl almaz şekilde rızıklandırır." "Allah dilediği kullarını böyle hesaba sığmaz, akıl almaz şekilde rızıklandırır."

İşte bak, kapı pencere kapalı. Mahfuz, korumalı bir yerde. Belki ibadethanenin kule gibi bir yeri.İşte bak, kapı pencere kapalı. Mahfuz, korumalı bir yerde. Belki ibadethanenin kule gibi bir yeri. Tabii biz neresi olduğunu bilemiyoruz. Ben bilemiyorum. Belki kitaplarda yazıyordur.Tabii biz neresi olduğunu bilemiyoruz. Ben bilemiyorum. Belki kitaplarda yazıyordur. Ama herkesin gelemediği kilitli bir yer. Çeşit çeşit yiyecekler… Ama herkesin gelemediği kilitli bir yer. Çeşit çeşit yiyecekler…

Kerâmet ehli bir kadın. Peygamber Efendimiz cennetlik olduğunu bildiriyor.Kerâmet ehli bir kadın. Peygamber Efendimiz cennetlik olduğunu bildiriyor. Hadîs-i şerîflerden de biliyoruz. Hadîs-i şerîflerden de biliyoruz. Evlenmediği halde Allahu Teâlâ hazretleri ona İsa aleyhisselam'ı ihsan etti,Evlenmediği halde Allahu Teâlâ hazretleri ona İsa aleyhisselam'ı ihsan etti, İsa aleyhisselam'ı dünyaya getirdi. Evlenmeden, düğün olmadan bir insanın çocuğu olur mu? İsa aleyhisselam'ı dünyaya getirdi.

Evlenmeden, düğün olmadan bir insanın çocuğu olur mu?

Âdet olarak, dünyada bizim bildiğimiz, alıştığımız usul olarak olmaz. Eşi olması lazım.Âdet olarak, dünyada bizim bildiğimiz, alıştığımız usul olarak olmaz. Eşi olması lazım. Evlenmesi lazım. Nikâh olması lazım. Ondan sonra çocuk doğması lazım. Ama bunun istisnaları var. Evlenmesi lazım. Nikâh olması lazım. Ondan sonra çocuk doğması lazım. Ama bunun istisnaları var.

Birinci istisna nedir? Âdem atamız. Âdem atamızın ne annesi var ne babası var.Birinci istisna nedir?

Âdem atamız. Âdem atamızın ne annesi var ne babası var.
Kendisi beşeriyetin babası, Âdem atamız. Annesi babası yok. Allah Âdem atamızı yarattı.Kendisi beşeriyetin babası, Âdem atamız. Annesi babası yok. Allah Âdem atamızı yarattı. Nasıl yarattıysa annesiz babasız yarattı.Nasıl yarattıysa annesiz babasız yarattı. Daha başka ondan önce insan yokken Âdem aleyhisselam'ı yarattı.Daha başka ondan önce insan yokken Âdem aleyhisselam'ı yarattı. Havva anamızı da Âdem atamızın varlığından yarattı. Nasıl yarattıysa, Allah'ın bileceği bir iş.Havva anamızı da Âdem atamızın varlığından yarattı. Nasıl yarattıysa, Allah'ın bileceği bir iş. Yaratmayı biz nereden bilelim; Allah yarattı. Yaratmayı biz nereden bilelim; Allah yarattı.

Meryem validemiz de İsa aleyhisselam'ı evlenmeden Allah nasip etti, dünyaya getirdi.Meryem validemiz de İsa aleyhisselam'ı evlenmeden Allah nasip etti, dünyaya getirdi. Bu olağanüstü bir durum. Allah'ın bir hikmeti. Ve onun oğlunu da peygamber yaptı. Bu olağanüstü bir durum. Allah'ın bir hikmeti. Ve onun oğlunu da peygamber yaptı.

Ve dünyada bebek iken konuşan üç bebek biliniyor. Din kitaplarında yazılmış.Ve dünyada bebek iken konuşan üç bebek biliniyor. Din kitaplarında yazılmış. Küçükken konuşanlardan birisi İsa aleyhisselam.Küçükken konuşanlardan birisi İsa aleyhisselam. Daha yeni doğmuşken, küçükken, belki kırkı çıkmadan, o ilk günlerde daha; Daha yeni doğmuşken, küçükken, belki kırkı çıkmadan, o ilk günlerde daha;

Kâle: İnnî Abdullah. Ne dedi şaşıranlara, "Bu çocuk nasıl dünyaya geldi?" diyenlere? Kâle: İnnî Abdullah.

Ne dedi şaşıranlara, "Bu çocuk nasıl dünyaya geldi?" diyenlere?

Sordular: "Yâ Meryem, bu çocuk nasıl dünyaya geldi?" Sordular: "Yâ Meryem, bu çocuk nasıl dünyaya geldi?"

Allahu Teâlâ hazretleri "Kimseyle konuşma." demişti ona. Konuşmadı. Eliyle işaret etti. Allahu Teâlâ hazretleri "Kimseyle konuşma." demişti ona. Konuşmadı. Eliyle işaret etti.

Fe-eşâret ileyhi. İsa aleyhisselam'a, bebeğe işaret etti.Fe-eşâret ileyhi. İsa aleyhisselam'a, bebeğe işaret etti. Kucağına getirince çocuğu; "Bu nereden yâ Meryem?" dediler. "Bu nasıl iş böyle?" dediler. Kucağına getirince çocuğu; "Bu nereden yâ Meryem?" dediler.

"Bu nasıl iş böyle?" dediler.

İsa aleyhisselam'ı parmağıyla gösterdi. "Ona bakın, ona sorun." gibilerden. İsa aleyhisselam'ı parmağıyla gösterdi. "Ona bakın, ona sorun." gibilerden.

İsa aleyhisselam da dedi ki; Kâle: innî abdullah. "Ben Allah'ın kuluyum." İsa aleyhisselam da dedi ki;

Kâle: innî abdullah. "Ben Allah'ın kuluyum."

Bak ne diyor? "Ben Allah'ın oğluyum." demiyor. "Ben Allah'ın kuluyum." Bak ne diyor? "Ben Allah'ın oğluyum." demiyor. "Ben Allah'ın kuluyum."

Kâle: innî abdullah. "Ben Allah'ın kuluyum." Kâle: innî abdullah. "Ben Allah'ın kuluyum."

Âtâniye'l-kitâbe vecealenî nebiyyâ. "Rabbim bana ezelden kitap vermeyi takdir buyurmuş.Âtâniye'l-kitâbe vecealenî nebiyyâ. "Rabbim bana ezelden kitap vermeyi takdir buyurmuş. Bana kitap verdi. Ve beni peygamber yaptı." Daha bebek.Bana kitap verdi. Ve beni peygamber yaptı."

Daha bebek.
Bir şey olmadan "yaptı, oldu" diye söylendi mi Arapça'da, "kesinlikle olacak" demek.Bir şey olmadan "yaptı, oldu" diye söylendi mi Arapça'da, "kesinlikle olacak" demek. Yani "Kesinlikle Allah beni peygamber yapacak ve bana kitap verecek." demek oluyor. Yani "Kesinlikle Allah beni peygamber yapacak ve bana kitap verecek." demek oluyor.

Âtânî, "Bana verdi." demek. Ama "kesinlikle verecek" mânasına. Âtânî, "Bana verdi." demek. Ama "kesinlikle verecek" mânasına.

Ve cealenî nebiyyâ. "Beni peygamber yapacak." demek. Daha peygamberlik verilmedi; ama "yapacak" demek. Ve cealenî nebiyyâ. "Beni peygamber yapacak." demek. Daha peygamberlik verilmedi; ama "yapacak" demek.

Mâzî siygası Arapça'da, bir şey kesinse, ileride olması şüphesiz, kesin,Mâzî siygası Arapça'da, bir şey kesinse, ileride olması şüphesiz, kesin, muhakkaksa, o zaman "yaptı, etti" gibi mâzî siygasıyla söylenir. muhakkaksa, o zaman "yaptı, etti" gibi mâzî siygasıyla söylenir.

Mesela "Mü'min cennete girdi, şöyle dedi, böyle dedi…" diye anlatılıyor.Mesela "Mü'min cennete girdi, şöyle dedi, böyle dedi…" diye anlatılıyor. "Cennete girecek, şöyle diyecek, böyle diyecek…" demek o. "Cennete girecek, şöyle diyecek, böyle diyecek…" demek o. Çünkü ileride olacak, daha bir şey yok. İleride olacak şeyi mâzî siygasıyla anlatması neden?Çünkü ileride olacak, daha bir şey yok. İleride olacak şeyi mâzî siygasıyla anlatması neden? Allah'ın Kur'ân-ı Kerîm'de o siygayı kullanması neden? Allah'ın Kur'ân-ı Kerîm'de o siygayı kullanması neden?

Bu işin kesin olduğunu belirtmek için. Kesinlikle böyle olacak. "Olmuş bil." demek. Bu işin kesin olduğunu belirtmek için. Kesinlikle böyle olacak. "Olmuş bil." demek.

Yani demiş oluyor ki İsa aleyhisselam; "Bana kitap verilmiş ve beni peygamber yapmış olarak bilin."Yani demiş oluyor ki İsa aleyhisselam; "Bana kitap verilmiş ve beni peygamber yapmış olarak bilin." Yapmış olarak, olmuş bitmiş gibi, kesin. Yapmış olarak, olmuş bitmiş gibi, kesin.

Tabii büyüdü, peygamber oldu. Allahu Teâlâ hazretleri ona İncil'i vahyetti. Tabii büyüdü, peygamber oldu. Allahu Teâlâ hazretleri ona İncil'i vahyetti.

Kelime olarak İncil'in mânası nedir? İki doktora yapmış çok meşhur bir papaz vardı.Kelime olarak İncil'in mânası nedir?

İki doktora yapmış çok meşhur bir papaz vardı.
O müslüman oldu sonradan. Allah rahmet eylesin. Abdulehad adını aldı. Abdulmesih'ti adı.O müslüman oldu sonradan. Allah rahmet eylesin. Abdulehad adını aldı. Abdulmesih'ti adı. "Mesih'in kulu" idi evvelce. Sonra onun yanlış olduğunu öğrenip müslüman olunca adını değiştirdi."Mesih'in kulu" idi evvelce. Sonra onun yanlış olduğunu öğrenip müslüman olunca adını değiştirdi. Abdulehad, "bir tek olan Allah'ın kulu; iki değil, üç değil" mânasına. O diyor ki; Abdulehad, "bir tek olan Allah'ın kulu; iki değil, üç değil" mânasına. O diyor ki;

"İncil'in mânası, -İncil veya Evangelos. Evangelos da İncil, aynı kelimenin o dildeki şeklidir.-"İncil'in mânası, -İncil veya Evangelos. Evangelos da İncil, aynı kelimenin o dildeki şeklidir.- 'müjde' demektir." Müjde ne olur? Müjde, "olacak bir olayı sevinsin diye birisine söylemek" demek. 'müjde' demektir."

Müjde ne olur?

Müjde, "olacak bir olayı sevinsin diye birisine söylemek" demek.

"Müjde!" "Ne var?" "Annen baban geliyor. Uçağa binmişler, bugün geliyorlar." "Müjde!"

"Ne var?"

"Annen baban geliyor. Uçağa binmişler, bugün geliyorlar."

"Ya, öyle mi? Müjdene karşılık sana bir hediye vereyim. Allah razı olsun, beni sevindirdin." "Ya, öyle mi? Müjdene karşılık sana bir hediye vereyim. Allah razı olsun, beni sevindirdin."

"Hz. İsa neyi müjdeliyordu?" diyor Abdulehad;"Hz. İsa neyi müjdeliyordu?" diyor Abdulehad; İncil'i bilen, iki doktora yapmış, Vatikan'da, İngiltere'de doktora yapmış. İncil'i bilen, iki doktora yapmış, Vatikan'da, İngiltere'de doktora yapmış. Derya gibi bir adam. Kaç tane dil biliyor. Yazdığı kitabında ne diyor? Derya gibi bir adam. Kaç tane dil biliyor. Yazdığı kitabında ne diyor?

Hz. İsa'nın vaazlarının, konuşmalarının, sözlerinin ana konusu, en çok söylediği konu;Hz. İsa'nın vaazlarının, konuşmalarının, sözlerinin ana konusu, en çok söylediği konu; "Benden sonraki peygamber, âhir zaman peygamberi;"Benden sonraki peygamber, âhir zaman peygamberi; onu müjdelemek için ben size geldim." demekti.onu müjdelemek için ben size geldim." demekti. Âhir zaman peygamberini müjdelemek ve kavmini ona inansınlar diye ikaz etmekti, konuşmalarının ana konusu. Âhir zaman peygamberini müjdelemek ve kavmini ona inansınlar diye ikaz etmekti, konuşmalarının ana konusu.

Bu konuda İncil'de de pek çok âyet var.Bu konuda İncil'de de pek çok âyet var. Ama onlar diyorlar ki; "Bu gelecek olan şahıs Cebrail'di…" Yani kıvırttırıyorlar.Ama onlar diyorlar ki; "Bu gelecek olan şahıs Cebrail'di…" Yani kıvırttırıyorlar. Papalık demiş ki; "O âyetlerin bazısını kitaptan çıkartalım." Papalık demiş ki; "O âyetlerin bazısını kitaptan çıkartalım." Papa'nın, İncil'in âyetlerini çıkarma selahiyeti var.Papa'nın, İncil'in âyetlerini çıkarma selahiyeti var. Onaltıncı yüzyılda basılmış, yazılmış bir İncil'i alın; bir de şimdiki İncil'i alın. Bazı âyetler yok! Onaltıncı yüzyılda basılmış, yazılmış bir İncil'i alın; bir de şimdiki İncil'i alın. Bazı âyetler yok!

Niye? Papa hazretleri "Bu çıksın." demiş, çıkartmış. Niye?

Papa hazretleri "Bu çıksın." demiş, çıkartmış.

Allah'ın kelâmını birisi çıkartabilir mi? Öyle saçma şey mi olur?! Allah'ın kelâmını birisi çıkartabilir mi? Öyle saçma şey mi olur?!

Hz. İsa aleyhisselam kendisine inananları, -havârîleri- inananların bir kısmını oraya buraya gönderdi.Hz. İsa aleyhisselam kendisine inananları, -havârîleri- inananların bir kısmını oraya buraya gönderdi. Gönderdiği insanların bir kısmı Antakya'ya geldiler. Muhtelif şehirlere gittiler.Gönderdiği insanların bir kısmı Antakya'ya geldiler. Muhtelif şehirlere gittiler. Gerçekleri anlattılar. Ondan sonra, "Ben henüz vazifeyi tamamlayamadım.Gerçekleri anlattılar. Ondan sonra, "Ben henüz vazifeyi tamamlayamadım. Benden sonra bir peygamber gelecek, o tamamlayacak bu vazifeyi." dedi. Benden sonra bir peygamber gelecek, o tamamlayacak bu vazifeyi." dedi. Ve Allahu Teâlâ hazretleri onun devresini kapattı. Ve Allahu Teâlâ hazretleri onun devresini kapattı.

Onun mucizelerini gördükleri için, mübarek bir insan olduğunu,Onun mucizelerini gördükleri için, mübarek bir insan olduğunu, elini sürdüğü yerde hastalığın geçtiğini, ölülerin dirildiğini gördüklerinden; "Bu insan değil herhalde.elini sürdüğü yerde hastalığın geçtiğini, ölülerin dirildiğini gördüklerinden; "Bu insan değil herhalde. Bu insan suretinde başka bir şey." dediler. "Ne olabilir, ne olabilir? Doğuşu da zaten olağanüstü. Bu insan suretinde başka bir şey." dediler. "Ne olabilir, ne olabilir? Doğuşu da zaten olağanüstü. Babasız doğdu. Bunun babası kim olsa gerek?" Ondan sonra bir "Allah'ın oğludur" çıktı ortaya…Babasız doğdu. Bunun babası kim olsa gerek?" Ondan sonra bir "Allah'ın oğludur" çıktı ortaya… Trinite çıktı ortaya. Yoktu evvelce. Trinity; üçleme.Trinite çıktı ortaya. Yoktu evvelce. Trinity; üçleme. "Hz. İsa Allah'ın oğlu" -hâşâ sümme hâşâ- demek. Kâfirlik."Hz. İsa Allah'ın oğlu" -hâşâ sümme hâşâ- demek. Kâfirlik. Ondan sonra Rûhu'l-Kudüs, Cebrail. Ve asıl baba. "Baba" dedikleri üçü, tanrıymış. Ondan sonra Rûhu'l-Kudüs, Cebrail. Ve asıl baba. "Baba" dedikleri üçü, tanrıymış.

Bunlar sonradan çıktı. Olayları izah etmek için böyle bir izah ortaya attılar. Yoktu.Bunlar sonradan çıktı. Olayları izah etmek için böyle bir izah ortaya attılar. Yoktu. Hz. İsa böyle bir şey demedi. Demediğini Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. Hz. İsa böyle bir şey demedi. Demediğini Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor.

"Sen mi dedin ya İsa, 'Bana tapın.' diye bunlara? 'Anama tapın.' diye?"Sen mi dedin ya İsa, 'Bana tapın.' diye bunlara? 'Anama tapın.' diye? 'Heykelimi yapın da karşısında bunlara tapın.' diye sen mi söyledin?" 'Heykelimi yapın da karşısında bunlara tapın.' diye sen mi söyledin?"

"Söylemedim yâ Rabbi! Desem Sen zaten bilirsin. Demedim."Söylemedim yâ Rabbi! Desem Sen zaten bilirsin. Demedim. Ben bunlara senin emrettiğin şeyleri söyledim yâ Rabbi!" dediğini, diyeceğini Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. Ben bunlara senin emrettiğin şeyleri söyledim yâ Rabbi!" dediğini, diyeceğini Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor.

Meryem validemizin, anamızın; mübarek, sâliha, cennetlikMeryem validemizin, anamızın; mübarek, sâliha, cennetlik "Meryem hatunun oğlu Mesih İsa hiç şüphesiz ki Tanrı'nın ta kendisidir." diyenler kesinlikle kâfir oldular. "Meryem hatunun oğlu Mesih İsa hiç şüphesiz ki Tanrı'nın ta kendisidir." diyenler kesinlikle kâfir oldular.

Neden? Allah'tan gayriye tapınıyor. Allah'ın kuluna tapınıyor.Neden?

Allah'tan gayriye tapınıyor. Allah'ın kuluna tapınıyor.
Kullarına tapınıyor. Kâfir. Dünya, Allah'ı bilmeyen kâfir dolu. Kullarına tapınıyor. Kâfir. Dünya, Allah'ı bilmeyen kâfir dolu.

Ve kâle'l-Mesîhu. Halbuki Mesih ne demişti? Yâ benî İsrâil.Ve kâle'l-Mesîhu. Halbuki Mesih ne demişti? Yâ benî İsrâil. Etrafında yahudiler, benî İsrâil kavmi vardı; Suriye'de ve Filistin'de.Etrafında yahudiler, benî İsrâil kavmi vardı; Suriye'de ve Filistin'de. Onlara peygamber olarak gönderilmişti. "Ey İsrailoğulları!" Onlara peygamber olarak gönderilmişti. "Ey İsrailoğulları!"

U'budu'llâhe rabbî ve rabbeküm.U'budu'llâhe rabbî ve rabbeküm. "Benim de sizin de Rabbiniz olan, Yaradanınız olan, rızkı verip de yaşatan,"Benim de sizin de Rabbiniz olan, Yaradanınız olan, rızkı verip de yaşatan, sizin de benim de Rabbime, Rabbimize ibadet edin ey İsrailoğulları!" demişti. sizin de benim de Rabbime, Rabbimize ibadet edin ey İsrailoğulları!" demişti.

"Bana tapın. Anama tapın." dememişti Hz. İsa."Bana tapın. Anama tapın." dememişti Hz. İsa. "Benim de Rabbim olan, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tapın." demişti. "Benim de Rabbim olan, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tapın." demişti.

İnnehû men yüşrik billâhi fekad harrama'llâhu aleyhi'l-cenneteİnnehû men yüşrik billâhi fekad harrama'llâhu aleyhi'l-cennete ve me'vâhu'n-nâr ve mâ li'z-zâlimîne min ensâr.ve me'vâhu'n-nâr ve mâ li'z-zâlimîne min ensâr. "Hiç şüphe yok ki kim Allah'a şerik, ortak koşarsa, şirke düşerse.""Hiç şüphe yok ki kim Allah'a şerik, ortak koşarsa, şirke düşerse." Fekad harrama'llâhu aleyhi'l-cennete. "Allah ona cenneti haram etmiş demektir." Fekad harrama'llâhu aleyhi'l-cennete. "Allah ona cenneti haram etmiş demektir."

Bak burada harrame, mâzî siygasıyla. "Haram edecek" demek. İleride olacak.Bak burada harrame, mâzî siygasıyla. "Haram edecek" demek. İleride olacak. Şimdi dolaşıyorlar ortalıkta. "Haram edecek" demek mâzî siygasıyla söyleniyor. Şimdi dolaşıyorlar ortalıkta. "Haram edecek" demek mâzî siygasıyla söyleniyor.

"Allah ona cenneti haram edecek." "Allah ona cenneti haram edecek."

Ve me'vâhu'n-nâr. "Onun tıkılacağı yer, kalacak mekânı cehennem, ateş." Ve me'vâhu'n-nâr. "Onun tıkılacağı yer, kalacak mekânı cehennem, ateş."

Kim Allah'a şirk koşarsa ateşlerin içinde olacak. Kim Allah'a şirk koşarsa ateşlerin içinde olacak.

Ve mâ li'z-zâlimîne min ensâr.Ve mâ li'z-zâlimîne min ensâr. "Zalim, kâfir, inançsız, yanlış inançlı olan bu zalimlerin hiçbir yardımcısı da olmayacak." "Zalim, kâfir, inançsız, yanlış inançlı olan bu zalimlerin hiçbir yardımcısı da olmayacak."

Yani kimse onları ateşten kurtaramaz.Yani kimse onları ateşten kurtaramaz. Bu cezanın onlara gelmesinden kimse onları kurtaramaz. Bir yardımcı olmaz.Bu cezanın onlara gelmesinden kimse onları kurtaramaz. Bir yardımcı olmaz. Hz. İsa da; "Yâ Rabbi! Yakma bunları, atma cehenneme!" demeyecek. Hiçbir yardımcıları yok. Hz. İsa da; "Yâ Rabbi! Yakma bunları, atma cehenneme!" demeyecek. Hiçbir yardımcıları yok.

Ve kâle'l-Mesîhu yâ benî İsrâîle'budu'llâhe rabbî ve rabbeküm.Ve kâle'l-Mesîhu yâ benî İsrâîle'budu'llâhe rabbî ve rabbeküm. İnnehû men yüşrik billâhi fekad harrama'llâhu aleyhi'l-cennete İnnehû men yüşrik billâhi fekad harrama'llâhu aleyhi'l-cennete ve me'vâhu'n-nâr ve mâ li'z-zâlimîne min ensâr. ve me'vâhu'n-nâr ve mâ li'z-zâlimîne min ensâr.

Bu sözlerin hepsini birden acaba İsa aleyhisselam mı söyledi? Bu sözlerin hepsini birden acaba İsa aleyhisselam mı söyledi?

"Ey İsrailoğulları! Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a tapın."Ey İsrailoğulları! Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a tapın. Kim ki Allah'a şirk koşarsa Allah ona cenneti haram kılar.Kim ki Allah'a şirk koşarsa Allah ona cenneti haram kılar. Onu asla cennete sokmaz. Sokmayacak.Onu asla cennete sokmaz. Sokmayacak. Ve onun barınağı, tıkılacağı, kalacağı mekânı cehennem ateşi olacak.Ve onun barınağı, tıkılacağı, kalacağı mekânı cehennem ateşi olacak. Zalimlerin hiçbir yardımcısı olmayacak." sözlerini Hz. İsa söyledi. Zalimlerin hiçbir yardımcısı olmayacak." sözlerini Hz. İsa söyledi.

Ya da Hz. İsa sadeceYa da Hz. İsa sadece Benim de sizin de Rabbiniz olan Allah'a tapının." dedi.Benim de sizin de Rabbiniz olan Allah'a tapının." dedi. Ondan sonra öteki [sözler] Allah'ın şimdiki Kur'ân-ı Kerîm'deki bildirmesi.Ondan sonra öteki [sözler] Allah'ın şimdiki Kur'ân-ı Kerîm'deki bildirmesi. "Onlar böyle yapmadılar; Allah'a tapmadılar, Hz. İsa'ya taptılar, şirk koştular."Onlar böyle yapmadılar; Allah'a tapmadılar, Hz. İsa'ya taptılar, şirk koştular. Kim şirk koşarsa Allah ona cenneti haram kılar. Mekânı cehennem ateşi olur.Kim şirk koşarsa Allah ona cenneti haram kılar. Mekânı cehennem ateşi olur. Zalimlere hiç kimse de yardım edemez. Bu ceza onların başına gelir." sözü Kur'an'ın vahyi de olabilir. Zalimlere hiç kimse de yardım edemez. Bu ceza onların başına gelir." sözü Kur'an'ın vahyi de olabilir.

Hangisi olduğunu şu anda bilemiyorum.Hangisi olduğunu şu anda bilemiyorum. Ama bunun bilinmesi, çözülmesi için İncil iyice incelenirse ortaya çıkacak ki Hz. İsa bunları da söylemiştir.Ama bunun bilinmesi, çözülmesi için İncil iyice incelenirse ortaya çıkacak ki Hz. İsa bunları da söylemiştir. "Allah'a şirk koşmayın. Beni de yaratan sizi de yaratan Allah'a ibadet edin."Allah'a şirk koşmayın. Beni de yaratan sizi de yaratan Allah'a ibadet edin. Şirk koşarsanız Allah şirk koşana cenneti haram kılar. Cehennem onun mekânı olur.Şirk koşarsanız Allah şirk koşana cenneti haram kılar. Cehennem onun mekânı olur. Zalimlere hiçbir yardımcı bulunmaz." diye Hz. İsa da söylemiştir. Zalimlere hiçbir yardımcı bulunmaz." diye Hz. İsa da söylemiştir.

Her ne olursa olsun, Hz. İsa da söylese ona da vahyeden Allah'tır.Her ne olursa olsun, Hz. İsa da söylese ona da vahyeden Allah'tır. Kesin olarak bir husus şu ki; Allah'tan gayriye tapınan ebediyen cehennemde yanacak. Kesin olarak bir husus şu ki; Allah'tan gayriye tapınan ebediyen cehennemde yanacak. Allah ona cenneti haram kılar. Cennete girmeyecek, kesinlikle! Allah ona cenneti haram kılar. Cennete girmeyecek, kesinlikle!

Şirkin çeşitleri var. Burada onu açıklamamız lazım.Şirkin çeşitleri var. Burada onu açıklamamız lazım. Allah'tan gayriye, Allah'la beraber veya Allah'ı bırakıp Allah'tan gayriye tapıyorsa bir insan…Allah'tan gayriye, Allah'la beraber veya Allah'ı bırakıp Allah'tan gayriye tapıyorsa bir insan… Mesela diyelim ki Budistler Buda heykeline tapıyor.Mesela diyelim ki Budistler Buda heykeline tapıyor. Hıristiyanlar haça tapıyor.Hıristiyanlar haça tapıyor. Başka müşrikler; Araplar Lat'a, Uzza'ya tapıyor.Başka müşrikler; Araplar Lat'a, Uzza'ya tapıyor. Bunlar, bu kavimler bu putlara doğrudan doğruya tapıyorsa…Bunlar, bu kavimler bu putlara doğrudan doğruya tapıyorsa… Kimisi güneşe tapıyor mesela. Japonlar güneşe tapıyor. Kimisi güneşe tapıyor mesela. Japonlar güneşe tapıyor. Eski kavimlerden de aya, güneşe, yıldıza tapanlar olmuş. Eski kavimlerden de aya, güneşe, yıldıza tapanlar olmuş. Kimisi Allah'ı bırakıp doğrudan doğruya Allah'tan gayri bir varlığa tapınıyor. Kimisi Allah'ı bırakıp doğrudan doğruya Allah'tan gayri bir varlığa tapınıyor. Bir kısmı da hem Allah'a hem ona tapınıyor. Bir kısmı da hem Allah'a hem ona tapınıyor. "E niye tapınıyorsun buna?" deyince, "En büyüğü Allah." diyor. Öyleleri de var. "E niye tapınıyorsun buna?" deyince, "En büyüğü Allah." diyor. Öyleleri de var. Mesela Yunanlılar çok tanrıcı bir putperest kâfir kavim. Eski Yunanlılar.Mesela Yunanlılar çok tanrıcı bir putperest kâfir kavim. Eski Yunanlılar. Mısırlılar; pek çok tanrıları var, bir tane değil. Etililer, Asurlular, Sümerliler; çok tanrıları var. Mısırlılar; pek çok tanrıları var, bir tane değil. Etililer, Asurlular, Sümerliler; çok tanrıları var. Bazıları Allah'a da inanıyor ama Allah'la beraber en büyüğü olduğunu,Bazıları Allah'a da inanıyor ama Allah'la beraber en büyüğü olduğunu, "Bunlar da O'nun şusudur busudur…" diye böyle bir kalabalık tapınma düşünüyor. "Bunlar da O'nun şusudur busudur…" diye böyle bir kalabalık tapınma düşünüyor.

Kim şirk koşarsa Allah ona cenneti haram kılar. Onun mekânı cehennem olur. Cayır cayır yanar.Kim şirk koşarsa Allah ona cenneti haram kılar. Onun mekânı cehennem olur. Cayır cayır yanar. Kimse de kurtaramaz. Kurtaracak kimse de yoktur. Bu bir. Kimse de kurtaramaz. Kurtaracak kimse de yoktur. Bu bir.

İkinci âyet-i kerîme yine aynı kelimelerle başlıyor: İkinci âyet-i kerîme yine aynı kelimelerle başlıyor:

Lekad kefere'llezîne kâlû. "Kesinlikle kâfir olmuştur şu kimseler ki."Lekad kefere'llezîne kâlû. "Kesinlikle kâfir olmuştur şu kimseler ki." İnna'llâhe sâlisu selâse. "'Allah üçün üçüncüsüdür' -Trinite; üçleme, teslis.-İnna'llâhe sâlisu selâse. "'Allah üçün üçüncüsüdür' -Trinite; üçleme, teslis.- diyenler de muhakkak ki kâfir olmuşlardır." Neden böyle diyor? diyenler de muhakkak ki kâfir olmuşlardır."

Neden böyle diyor?

Bazıları diyorlar ki; "Hz. İsa Allah'ın oğludur. Bir de onun babası var. Baba Allah var." Bazıları diyorlar ki; "Hz. İsa Allah'ın oğludur. Bir de onun babası var. Baba Allah var."

"Allah baba" diyorlar ya; "Allah baba affeder." Hıristiyan lafı. Allah baba filan olmaz!"Allah baba" diyorlar ya; "Allah baba affeder." Hıristiyan lafı. Allah baba filan olmaz! Öyle laf yok! Böyle külhanbeylerinin arasında yaygınlaşmıştır.Öyle laf yok! Böyle külhanbeylerinin arasında yaygınlaşmıştır. İstanbul'da, Adana'da da var mıdır, başka yerde de… Bu laf yanlış. İstanbul'da, Adana'da da var mıdır, başka yerde de… Bu laf yanlış.

"Baba" diyorlar, "oğul" diyorlar. Ondan sonra, Rûhu'l-kudüs, Cebrail'i de katıyorlar bu işin içine."Baba" diyorlar, "oğul" diyorlar. Ondan sonra, Rûhu'l-kudüs, Cebrail'i de katıyorlar bu işin içine. Ediyor üç. "Allah, tamam canım, Hz. İsa'dan ayrı, öteki Allah'ı da kabul ediyoruz. O baba." Ediyor üç. "Allah, tamam canım, Hz. İsa'dan ayrı, öteki Allah'ı da kabul ediyoruz. O baba."

Öyle "Allah üç tanenin üçüncüsüdür." diyenler de kesinlikle kâfir oldular. Kesinlikle kâfir oldular! Öyle "Allah üç tanenin üçüncüsüdür." diyenler de kesinlikle kâfir oldular. Kesinlikle kâfir oldular! Allah bu âyetinde bildiriyor. Gerçek bu. Allah bu âyetinde bildiriyor. Gerçek bu.

Ve mâ min ilâhin illâ ilâhun vâhid. "Allah'tan başka ilah yok. Ancak bir ilah var.Ve mâ min ilâhin illâ ilâhun vâhid. "Allah'tan başka ilah yok. Ancak bir ilah var. Bir tapınılacak ilah var, başka ilah yok." Ve in lem yentehû ammâ yekûlûn.Bir tapınılacak ilah var, başka ilah yok." Ve in lem yentehû ammâ yekûlûn. "Eğer böyle diyenler. 'Allah üçtür. Üçten biridir.' diyenler bu üçü bırakmazlarsa; "Eğer böyle diyenler. 'Allah üçtür. Üçten biridir.' diyenler bu üçü bırakmazlarsa; bu kâfirliği, bu şirki, bu kendilerini cehenneme götürecek korkunç sözü -Allah'a iftira bu, böyle şey yok!- bu kâfirliği, bu şirki, bu kendilerini cehenneme götürecek korkunç sözü -Allah'a iftira bu, böyle şey yok!- bunu sona erdirmezlerse…" Le-yemessenne'llezîne keferû minhüm azâbun elîm. bunu sona erdirmezlerse…" Le-yemessenne'llezîne keferû minhüm azâbun elîm. "Onların kâfirlerine, kâfir olanlarına, bırakmayanlara, başlarına elîm,"Onların kâfirlerine, kâfir olanlarına, bırakmayanlara, başlarına elîm, çok elem verici bir azap gelecek, o azaba uğrayacaklar!" çok elem verici bir azap gelecek, o azaba uğrayacaklar!"

E fe-lâ yetûbûne ila'llâhi ve yestagfirûnehû.E fe-lâ yetûbûne ila'llâhi ve yestagfirûnehû. "Böyle olduğunu anlayıp da Allah'a yönelseler, tevbe etseler de"Böyle olduğunu anlayıp da Allah'a yönelseler, tevbe etseler de 'Bizi bağışla yâ Rabbi!' diye mağfiret isteseler daha iyi değil miydi? Niye öyle yapmıyorlar?" 'Bizi bağışla yâ Rabbi!' diye mağfiret isteseler daha iyi değil miydi? Niye öyle yapmıyorlar?"

Vallâhu gafûrun rahîm. "Böyle deseler Allah günahlarını mağfiret eder, onları affeder." Vallâhu gafûrun rahîm. "Böyle deseler Allah günahlarını mağfiret eder, onları affeder."

Dönseler, tevbe etseler; "Yâ Rabbi! Biz yanlış yapmışız." diye… Dönseler, tevbe etseler; "Yâ Rabbi! Biz yanlış yapmışız." diye…

Me'l-Mesîhubnü Meryeme illâ resûl. "Meryem hatunun oğlu Mesih İsa ancak Allah'ın bir elçisiydi."Me'l-Mesîhubnü Meryeme illâ resûl. "Meryem hatunun oğlu Mesih İsa ancak Allah'ın bir elçisiydi." Kad halet min kablihi'r-rusul.Kad halet min kablihi'r-rusul. "O İncil'de de, Tevrat'ta da okurlar ki ondan önce de peygamberler gelmiş geçmişti." "O İncil'de de, Tevrat'ta da okurlar ki ondan önce de peygamberler gelmiş geçmişti."

Niye Hz. Âdem'e "Allah'ın oğlu" demiyorsunuz ey hıristiyanlar?Niye Hz. Âdem'e "Allah'ın oğlu" demiyorsunuz ey hıristiyanlar? Niye İbrahim aleyhisselam'ın da peygamber olduğunu biliyorsunuz, kerâmetlerini de biliyorsunuz,Niye İbrahim aleyhisselam'ın da peygamber olduğunu biliyorsunuz, kerâmetlerini de biliyorsunuz, Nuh aleyhisselam'ın da peygamber olduğunu biliyorsunuz da onlara "Allah'ın oğlu" demiyorsunuzNuh aleyhisselam'ın da peygamber olduğunu biliyorsunuz da onlara "Allah'ın oğlu" demiyorsunuz da gelip tam Hz. İsa peygamberlik yaptığı zamanda gelip tam Hz. İsa peygamberlik yaptığı zaman "Bu Allah'ın oğlu" diyorsunuz? O da geçmiş peygamberlerden bir peygamber."Bu Allah'ın oğlu" diyorsunuz?

O da geçmiş peygamberlerden bir peygamber.
Kendisinden önce bir sürü peygamber geçmiştir. Sizin kitaplarınızda da ismi var. Nuh kim?Kendisinden önce bir sürü peygamber geçmiştir. Sizin kitaplarınızda da ismi var. Nuh kim? Peygamber. Âdem kim? Peygamber. İbrahim kim? Peygamber.Peygamber. Âdem kim? Peygamber. İbrahim kim? Peygamber. Bunların peygamber olduğunu biliyorsunuz da bunun peygamber olduğunu niye anlamıyorsunuz?Bunların peygamber olduğunu biliyorsunuz da bunun peygamber olduğunu niye anlamıyorsunuz? O da bir peygamber işte, onlar gibi. Ve ümmühû sıddîka. "Annesi Meryem de sıddîk bir kadındı." O da bir peygamber işte, onlar gibi.

Ve ümmühû sıddîka. "Annesi Meryem de sıddîk bir kadındı."

Sıddîk ne demek? "Sapasağlam inançlı, Allah'ın varlığını tam tasdik eden evliyâ" demek. Sıddîk ne demek?

"Sapasağlam inançlı, Allah'ın varlığını tam tasdik eden evliyâ" demek.

Ebû Bekr-i Sıddîk. Ebû Bekir niye "sıddîk" sıfatını aldı? İsmi öyle değildi, sıddıklığı sonradan aldı.Ebû Bekr-i Sıddîk. Ebû Bekir niye "sıddîk" sıfatını aldı? İsmi öyle değildi, sıddıklığı sonradan aldı. Başka bir sıfatı da var; atîk sıfatı da var. Sıddıklığı nereden aldı? Başka bir sıfatı da var; atîk sıfatı da var. Sıddıklığı nereden aldı?

Miraç'ta aldı. Miraç hâdisesinde müşrikler koşa koşa geldiler, dediler:Miraç'ta aldı. Miraç hâdisesinde müşrikler koşa koşa geldiler, dediler: "Bak sen bu adamın peşinden gidiyorsun. Bunu seviyorsun. Buna inandın."Bak sen bu adamın peşinden gidiyorsun. Bunu seviyorsun. Buna inandın. Ama bak bu adam sonunda ne dedi? Güya bu gece Kudüs'e gitmiş. Kudüs'ten mirâca çıkmış.Ama bak bu adam sonunda ne dedi? Güya bu gece Kudüs'e gitmiş. Kudüs'ten mirâca çıkmış. Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna varmış.Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna varmış. Allahu Teâlâ hazretleri kendisine iltifat buyurmuş, hitap buyurmuş, emir buyurmuş.Allahu Teâlâ hazretleri kendisine iltifat buyurmuş, hitap buyurmuş, emir buyurmuş. Gördün mü bak, neler söylüyor senin bu arkadaşın?Gördün mü bak, neler söylüyor senin bu arkadaşın? Artık hâlâ mı ona inanacaksın?" deyince, Ebû Bekr-i Sıddîk gayet sakin; Artık hâlâ mı ona inanacaksın?" deyince, Ebû Bekr-i Sıddîk gayet sakin;

"Bu sözleri dedi mi? Kendisinden mi duydunuz, yoksa siz mi atıp tutuyorsunuz?"Bu sözleri dedi mi? Kendisinden mi duydunuz, yoksa siz mi atıp tutuyorsunuz? Yani fitne mi kaynatıyorsunuz? Yoksa ondan mı duydunuz bu sözleri?" Yani fitne mi kaynatıyorsunuz? Yoksa ondan mı duydunuz bu sözleri?"

"Duyduk tabii, kaç kişi şahit var." "Tamam, o söylediyse öyledir!"Duyduk tabii, kaç kişi şahit var."

"Tamam, o söylediyse öyledir!
O Allah'ın hak peygamberidir. Mucizeleri vardır.O Allah'ın hak peygamberidir. Mucizeleri vardır. Daha başka neler neler söylemişse hepsini de tasdik ediyorum!" dedi. Daha başka neler neler söylemişse hepsini de tasdik ediyorum!" dedi.

Oradan Ebû Bekr-i Sıddîk oldu.Oradan Ebû Bekr-i Sıddîk oldu. Yani "imanı sağlam, tasdîkinde hiç tereddüt olmayan, sıdk u sadakati kuvvetli olan" demek. Yani "imanı sağlam, tasdîkinde hiç tereddüt olmayan, sıdk u sadakati kuvvetli olan" demek.

Ümmühû sıddîkâ. Bak burada Meryem validemizin sıfatının sıddıklık olduğunu söylüyor.Ümmühû sıddîkâ. Bak burada Meryem validemizin sıfatının sıddıklık olduğunu söylüyor. Evliyâ idi. Kerâmetleri vardı. Ve kendisi sıddîkaydı, dosdoğruydu.Evliyâ idi. Kerâmetleri vardı. Ve kendisi sıddîkaydı, dosdoğruydu. Özü sözü dosdoğru, pırıl pırıl bir hatundu; Meryem validemiz. Özü sözü dosdoğru, pırıl pırıl bir hatundu; Meryem validemiz.

Onun için çocuğumuza bazen Meryem adını veriyoruz.Onun için çocuğumuza bazen Meryem adını veriyoruz. Türkler müslüman olduğu halde, müslümanlar,Türkler müslüman olduğu halde, müslümanlar, Araplar bazen çocuklarına Meryem adını veriyor, bazen Sıddîka adını veriyor.Araplar bazen çocuklarına Meryem adını veriyor, bazen Sıddîka adını veriyor. Biz Sıddîka'yı "Sıdıka" yapmışız, uzun uzun söyleyemiyoruz.Biz Sıddîka'yı "Sıdıka" yapmışız, uzun uzun söyleyemiyoruz. "Sıdıka hanım teyze geldi. Şöyle oldu, böyle oldu…" Sıddîka. "Sıdıka hanım teyze geldi. Şöyle oldu, böyle oldu…" Sıddîka.

Bir sıfatı da Betûl.Bir sıfatı da Betûl. Betül sıfatı da hem Meryem validemizin sıfatıdır hem de Fâtıma anamızın sıfatıdır.Betül sıfatı da hem Meryem validemizin sıfatıdır hem de Fâtıma anamızın sıfatıdır. "İbadetkâr" demek. "Çok âbid, zâhid" demek. "Allah'a ibadete kendisini vermiş" demek."İbadetkâr" demek. "Çok âbid, zâhid" demek. "Allah'a ibadete kendisini vermiş" demek. "Gece gündüz ibadet eden" demek. "Gece gündüz ibadet eden" demek. Betül ismini de çok seviyorum. Fâtıma anamızın bir sıfatı ne? ez-Zehrâ. Zehrâ ne demek? Betül ismini de çok seviyorum.

Fâtıma anamızın bir sıfatı ne?

ez-Zehrâ.

Zehrâ ne demek?

"Pırıl pırıl nurlu" demek. Ezher kelimesinin müennesi."Pırıl pırıl nurlu" demek. Ezher kelimesinin müennesi. Fâtıma müennes olduğundan, Fâtıma el-Ezher denilmiyor, Fâtıma ez-Zehrâ deniliyor. Fâtıma müennes olduğundan, Fâtıma el-Ezher denilmiyor, Fâtıma ez-Zehrâ deniliyor. "Pırıl pırıl nurlu, nur saçan" demek. "Pırıl pırıl nurlu, nur saçan" demek. Fâtıma ez-Zehra, "Nur saçan Fâtıma" demek.Fâtıma ez-Zehra, "Nur saçan Fâtıma" demek. Meryem'in oğlu İsa peygamberlerden bir peygamberdi, peygamberden başka bir şey değildi.Meryem'in oğlu İsa peygamberlerden bir peygamberdi, peygamberden başka bir şey değildi. Öyle Tanrı'nın oğlu filan değildi.Öyle Tanrı'nın oğlu filan değildi. Kendisinden önce bir sürü peygamberler geçmişti, onlar gibi bir peygamberdi.Kendisinden önce bir sürü peygamberler geçmişti, onlar gibi bir peygamberdi. Annesi de özü sözü doğru, namuslu, bâkire, tertemiz,Annesi de özü sözü doğru, namuslu, bâkire, tertemiz, evliyâ, sıddîka, betûl, ibadet ehli bir cennetlik hatun idi. evliyâ, sıddîka, betûl, ibadet ehli bir cennetlik hatun idi.

İkisi de, kânâ ye'kulâni't-taâm. Kânâ, "ikisi" demek. Kâne, "biri." Kânâ, tesniye siygası.İkisi de, kânâ ye'kulâni't-taâm. Kânâ, "ikisi" demek. Kâne, "biri." Kânâ, tesniye siygası. İki, dual. İngilizcede dual yok, single var, plural var. Tekil var, çoğul var İngilizce'de. İki, dual. İngilizcede dual yok, single var, plural var. Tekil var, çoğul var İngilizce'de. Türkçe'de de öyle. Arapça'da bir de dual var, ikili. They say diyoruz. "Onlar söylüyor." He says.Türkçe'de de öyle. Arapça'da bir de dual var, ikili. They say diyoruz. "Onlar söylüyor." He says. "O söyler." Says diyoruz o zaman. İngilizce'de tekille çoğul farklı. He dersek says diyeceğiz."O söyler." Says diyoruz o zaman. İngilizce'de tekille çoğul farklı. He dersek says diyeceğiz. Tekil siygasını kullanacağız. They dersek çoğul siygasını kullanacağız.Tekil siygasını kullanacağız. They dersek çoğul siygasını kullanacağız. Tekil, çoğul var İngilizce'de. Türkçe'de de. "O geldi." "Onlar geldiler." Tekil, çoğul. Tekil, çoğul var İngilizce'de. Türkçe'de de. "O geldi." "Onlar geldiler." Tekil, çoğul. Arapça'da bir de ikili siyga var. Kânâ. "O ikisi idiler." Arapça'da bir de ikili siyga var. Kânâ. "O ikisi idiler."

Kânâ ye'kulâni't-taâm. "İkisi yemek yerlerdi." Kânâ ye'kulâni't-taâm. "İkisi yemek yerlerdi."

Unzur keyfe nübeyyinü lehümü'l-âyât.Unzur keyfe nübeyyinü lehümü'l-âyât. "Ey Resûlüm, bak onlara delilleri nasıl getiriyoruz, söylüyoruz, açıklıyoruz." "Ey Resûlüm, bak onlara delilleri nasıl getiriyoruz, söylüyoruz, açıklıyoruz." Sümme'nzur ennâ yu'fekûn.Sümme'nzur ennâ yu'fekûn. "Sonra yine bak, bu delilleri duydukları halde onlar nasıl yine iftiralara tâbi oluyorlar, aldanıyorlar."Sonra yine bak, bu delilleri duydukları halde onlar nasıl yine iftiralara tâbi oluyorlar, aldanıyorlar. Görüyor musun nasıl onlar yine aldanıyorlar, nasıl yalanlara kapılıyorlar." Görüyor musun nasıl onlar yine aldanıyorlar, nasıl yalanlara kapılıyorlar."

Allahu Teâlâ hazretleri "O da öteki peygamberler gibi bir peygamberdi.Allahu Teâlâ hazretleri "O da öteki peygamberler gibi bir peygamberdi. Annesi de ibadet ehli, doğru sözlü, doğru özlü, namuslu, tertemiz, cennetlik bir hatundu." dedi.Annesi de ibadet ehli, doğru sözlü, doğru özlü, namuslu, tertemiz, cennetlik bir hatundu." dedi. "İkisi de yemek yerlerdi." dedi. Burada kesti. "İkisi de yemek yerlerdi." dedi. Burada kesti.

Eğer beşer olmasalar yemek yemez. Beşerin ihtiyacı var. Eğer beşer olmasalar yemek yemez. Beşerin ihtiyacı var. "Karnım acıktı benim. Karnım zil çalıyor ya. Biraz yemek yesem." Neden? "Karnım acıktı benim. Karnım zil çalıyor ya. Biraz yemek yesem."

Neden?

"Dizlerimin dermanı kalmadı ya. Sabahtan beri yemek yemedim. Sekiz saattir, on saattir açım."Dizlerimin dermanı kalmadı ya. Sabahtan beri yemek yemedim. Sekiz saattir, on saattir açım. Aman ne olur biraz bir şeyler yiyeyim. Kuru ekmek de olsa peynire, ekmeğe razıyım." Aman ne olur biraz bir şeyler yiyeyim. Kuru ekmek de olsa peynire, ekmeğe razıyım."

İnsanoğlu yemeye muhtaç. Kânâ ye'kulâni't-taâm. "Her ikisi de yemek yerlerdi." İnsanoğlu yemeye muhtaç.

Kânâ ye'kulâni't-taâm. "Her ikisi de yemek yerlerdi."

Zaten Zekeriya aleyhisselam onun ibadethanesine, mâbetteki kulesine,Zaten Zekeriya aleyhisselam onun ibadethanesine, mâbetteki kulesine, özel yerine girdiği zaman orada yemek bulurdu. Onu yiyordu. özel yerine girdiği zaman orada yemek bulurdu. Onu yiyordu. Kânâ ye'kulâni't-taâm. "İkisi yemek yerdi." Demek ki beşer. Yemek yiyen beşer. Kânâ ye'kulâni't-taâm. "İkisi yemek yerdi." Demek ki beşer. Yemek yiyen beşer.

Tabii yemek yemenin sonucu bir de yüznumaraya gitmek var.Tabii yemek yemenin sonucu bir de yüznumaraya gitmek var. Çünkü yenilenin vücuda faydalısını vücut alıyor, faydasızını [atıyor.] İşler devamlı böyle gidiyor.Çünkü yenilenin vücuda faydalısını vücut alıyor, faydasızını [atıyor.] İşler devamlı böyle gidiyor. Yiyeceğin faydalısını alıyor, fazlası posasını atıyor. Suyunu atıyor. Yeni gıda alıyor.Yiyeceğin faydalısını alıyor, fazlası posasını atıyor. Suyunu atıyor. Yeni gıda alıyor. Fazlasını yine atıyor. Böyle gidiyor bu iş. Yemek yerlerdi. Yemeğe muhtaçtı. Fazlasını yine atıyor. Böyle gidiyor bu iş. Yemek yerlerdi. Yemeğe muhtaçtı. Yemek yemenin sonucu olan şeyler de, görüyorsunuz. Yani beşer demek. Bu bir delil. Yemek yemesi bir delil. Yemek yemenin sonucu olan şeyler de, görüyorsunuz. Yani beşer demek. Bu bir delil. Yemek yemesi bir delil.

"Biz onlara delilleri, âyetleri anlatıyoruz da bak onlar nasıl yan çiziyorlar, nasıl iftiraya kapılıyorlar." "Biz onlara delilleri, âyetleri anlatıyoruz da bak onlar nasıl yan çiziyorlar, nasıl iftiraya kapılıyorlar."

Kul. "Ey Resûlüm, de ki onlara…" Kim bunlar? Kul. "Ey Resûlüm, de ki onlara…"

Kim bunlar?

Bunlar Yemen'den Peygamber Efendimiz'i ziyarete geldiler. Bunlar Yemen'den Peygamber Efendimiz'i ziyarete geldiler.

Hıristiyanlar toplandılar, 70 kişi çanlarıyla, haçlarıyla geldiler.Hıristiyanlar toplandılar, 70 kişi çanlarıyla, haçlarıyla geldiler. Peygamber Efendimiz bunlara hep anlattı. Peygamber Efendimiz bunlara hep anlattı. Bu anlatılan şeyler, bu âyetler Peygamber Efendimiz'e vahyedilince Bu anlatılan şeyler, bu âyetler Peygamber Efendimiz'e vahyedilince bu gelen papazlara, piskoposlara, hıristiyanlara Peygamber Efendimiz anlattı. bu gelen papazlara, piskoposlara, hıristiyanlara Peygamber Efendimiz anlattı.

Kul e ta'budûne min dûnillâhi. "Allah'ı bırakıp da Allah'ın karşısında…"Kul e ta'budûne min dûnillâhi. "Allah'ı bırakıp da Allah'ın karşısında…" Mâ lâ yemliku leküm darran ve lâ nef'â. "Size bir zarar ve fayda veremeyen varlıklara mı tapınıyorsunuz?" Mâ lâ yemliku leküm darran ve lâ nef'â. "Size bir zarar ve fayda veremeyen varlıklara mı tapınıyorsunuz?"

Ne faydası var? Ne yapabiliyor? Hiçbir faydası yok bu putların. Konuşamazlar, kıpırdayamazlar.Ne faydası var? Ne yapabiliyor? Hiçbir faydası yok bu putların. Konuşamazlar, kıpırdayamazlar. Size bir fayda sağlayamazlar, bir zarar veremezler.Size bir fayda sağlayamazlar, bir zarar veremezler. Yeri göğü yaratan, yağmuru yağdıran, güneşi döndüren,Yeri göğü yaratan, yağmuru yağdıran, güneşi döndüren, -daha doğrusu güneşin etrafında dünyayı döndüren- her şeyin sahibi Allah.-daha doğrusu güneşin etrafında dünyayı döndüren- her şeyin sahibi Allah. Onu bırakıp da zararı ve faydası olmayan varlıklara mı tapınıyorsunuz siz? Onu bırakıp da zararı ve faydası olmayan varlıklara mı tapınıyorsunuz siz?

Vallâhu hüve's-semîu'l-alîm. "Allah her şeyi işitendir, çok iyi bilir." Vallâhu hüve's-semîu'l-alîm. "Allah her şeyi işitendir, çok iyi bilir."

Tamamen işitendir. Ve alîm, "her şeyi tamamen bilendir." Tamamen işitendir. Ve alîm, "her şeyi tamamen bilendir."

Siz böyle yapıyorsunuz ya, bu yaptıklarınızın hepsini Allahu Teâlâ hazretleri biliyor.Siz böyle yapıyorsunuz ya, bu yaptıklarınızın hepsini Allahu Teâlâ hazretleri biliyor. Bu şirkinizin, bu küfrünüzün cezasını çekeceksiniz. Bu şirkinizin, bu küfrünüzün cezasını çekeceksiniz.

Bu âyet-i kerîmelerden kesin olarak anlaşılıyor ki,Bu âyet-i kerîmelerden kesin olarak anlaşılıyor ki, maalesef kendisine peygamber gönderilmiş, kitap indirilmiş olan bu kavim hem kâfir olmuştur…maalesef kendisine peygamber gönderilmiş, kitap indirilmiş olan bu kavim hem kâfir olmuştur… Lekad kefere diye "Kesinlikle kâfir oldular." diye buradan anlaşılıyor.Lekad kefere diye "Kesinlikle kâfir oldular." diye buradan anlaşılıyor. Maalesef kendilerine peygamber gönderilmiş bir zümre, büyük büyük kalabalık insan yığınıMaalesef kendilerine peygamber gönderilmiş bir zümre, büyük büyük kalabalık insan yığını maalesef kâfir oldular ve müşrik oldular!maalesef kâfir oldular ve müşrik oldular! Hem kâfir; çünkü Allah'ın varlığını inkâr ettiler, Allah'a ibadeti inkâr ettiler.Hem kâfir; çünkü Allah'ın varlığını inkâr ettiler, Allah'a ibadeti inkâr ettiler. Hem müşrik; Allah'a şerik koştular, "Allah'ın oğlu" dediler. Halbuki Allah oğul edinmemiştir.Hem müşrik; Allah'a şerik koştular, "Allah'ın oğlu" dediler. Halbuki Allah oğul edinmemiştir. Hz. İsa'ya taptılar. Anasını kutsadılar, kutsal saydılar. Cebrail aleyhisselam'ı, meleğiHz. İsa'ya taptılar. Anasını kutsadılar, kutsal saydılar. Cebrail aleyhisselam'ı, meleği üçün biri olarak düşündüler. "Baba Allah", "oğul Allah" dediler. Hâşâ sümme hâşâ!üçün biri olarak düşündüler. "Baba Allah", "oğul Allah" dediler. Hâşâ sümme hâşâ! Sümme hâşâ, sümme hâşâ! Büyük bir iftira ortaya çıkarttılar. Milletin aklını karıştırdılar.Sümme hâşâ, sümme hâşâ! Büyük bir iftira ortaya çıkarttılar. Milletin aklını karıştırdılar. Milyarları saptırdılar! Milyarları cehenneme götürüyorlar!Milyarları saptırdılar! Milyarları cehenneme götürüyorlar! Milyarları kendileriyle beraber cehenneme götürüyorlar! Milyarları kendileriyle beraber cehenneme götürüyorlar!

Korkunç bir olay bu! Milyarlarca insan, Hz. Âdem'in oğlu cehenneme gidecek, cayır cayır yanacak.Korkunç bir olay bu! Milyarlarca insan, Hz. Âdem'in oğlu cehenneme gidecek, cayır cayır yanacak. Ebediyen yanacak. Milyarlarca… Sayılarının çokluğuyla övünüyorlar.Ebediyen yanacak. Milyarlarca… Sayılarının çokluğuyla övünüyorlar. Övündükleri bütün sayılar… Övündükleri bütün sayılar… Eğer tevbe etmezlerse, hakka gelmezlerse, yalnız Allah'a ibadet etmeye dönmezlerse… Korkunç bir olay! Eğer tevbe etmezlerse, hakka gelmezlerse, yalnız Allah'a ibadet etmeye dönmezlerse… Korkunç bir olay!

Onlara acıyoruz. Onları doğru yola çekmeye çalışmak lazım. Yalnız zor. Çok zor.Onlara acıyoruz. Onları doğru yola çekmeye çalışmak lazım. Yalnız zor. Çok zor. Çünkü çok kuvvetli teşkilatlandılar. Çok zenginlediler. Çünkü çok kuvvetli teşkilatlandılar. Çok zenginlediler. Bütün ihtiyar hıristiyanlar mallarını götürüp kiliseye verdiğinden muazzam gelirleri var.Bütün ihtiyar hıristiyanlar mallarını götürüp kiliseye verdiğinden muazzam gelirleri var. Hükümetleri indirip bindirecek güce yükseldiler. Uluslararası siyaset meydanında iş yapıyorlar.Hükümetleri indirip bindirecek güce yükseldiler. Uluslararası siyaset meydanında iş yapıyorlar. Uluslararası ticarette dünyanın en zengin şirketlerini kurdular.Uluslararası ticarette dünyanın en zengin şirketlerini kurdular. Adamlara diyorlar ki; "Kullanmadığınız gazeteleri bize verin." Kağıt hurdası… Adamlara diyorlar ki; "Kullanmadığınız gazeteleri bize verin." Kağıt hurdası… "Şişeleri şuraya atın." Almanya'da böyle şeyler var. Her yere koydular."Şişeleri şuraya atın." Almanya'da böyle şeyler var. Her yere koydular. Bunları Türkiye'de toplayıp bununla geçimini sağlayan fukarâ var. Bunların hepsi kiliseye gidiyor. Bunları Türkiye'de toplayıp bununla geçimini sağlayan fukarâ var. Bunların hepsi kiliseye gidiyor.

İnsanların maaşlarından yüzde yedi kilise vergisi kesiyorlar.İnsanların maaşlarından yüzde yedi kilise vergisi kesiyorlar. Daha maaş alınırken adam farkına varmadan maaşı eksik alıyor. Paralar kiliseye gidiyor.Daha maaş alınırken adam farkına varmadan maaşı eksik alıyor. Paralar kiliseye gidiyor. "Benim maaşımdan kiliseye vergi kesmeyin." demek lazım. "Ben kiliseyle ilişkili değilim." demek lazım. "Benim maaşımdan kiliseye vergi kesmeyin." demek lazım. "Ben kiliseyle ilişkili değilim." demek lazım.

Muazzam paralarla ihtilal yapıyorlar. İsyan çıkartıyorlar. Hükümet deviriyorlar.Muazzam paralarla ihtilal yapıyorlar. İsyan çıkartıyorlar. Hükümet deviriyorlar. Şirket kuruyorlar. Teşkilat yetiştiriyorlar. Kadınları rahibe yapıyorlar.Şirket kuruyorlar. Teşkilat yetiştiriyorlar. Kadınları rahibe yapıyorlar. Erkekleri papaz yapıyorlar. Kutuplara gönderiyorlar. Afrika'ya gönderiyorlar.Erkekleri papaz yapıyorlar. Kutuplara gönderiyorlar. Afrika'ya gönderiyorlar. Para var. Maaş var. Büyük imkânlar var. Büyük destekler var. Para var. Maaş var. Büyük imkânlar var. Büyük destekler var.

Herkese "Hıristiyan olun. İsa'ya tapın." diye yalan yanlış şeyleri öğretip duruyorlar.Herkese "Hıristiyan olun. İsa'ya tapın." diye yalan yanlış şeyleri öğretip duruyorlar. Korkunç bir facia! Korkunç bir şey! Bunların karşısında hakkı söylemek lazım. Hak için çalışmak lazım. Korkunç bir facia! Korkunç bir şey! Bunların karşısında hakkı söylemek lazım. Hak için çalışmak lazım.

Bir de ibret almak lazım ki kendisine peygamber gönderilmiş,Bir de ibret almak lazım ki kendisine peygamber gönderilmiş, kitap indirilmiş de insanlar yine nasıl oynatabiliyor! Nasıl itikadı bozabiliyor!kitap indirilmiş de insanlar yine nasıl oynatabiliyor! Nasıl itikadı bozabiliyor! Nasıl raydan çıkabiliyor! Nasıl peygamberlerinin söylemediği şeyleri söylemiş gibi düşünüyorlar! Nasıl raydan çıkabiliyor! Nasıl peygamberlerinin söylemediği şeyleri söylemiş gibi düşünüyorlar! Nasıl âyetleri çıkartıyorlar, nasıl âyetleri inkâr ediyorlar!Nasıl âyetleri çıkartıyorlar, nasıl âyetleri inkâr ediyorlar! Nasıl Allah'ın gönderdiği öteki peygamberi ve kitabı düşman belleyip Nasıl Allah'ın gönderdiği öteki peygamberi ve kitabı düşman belleyip Allah'la, peygamberiyle, Kur'an'ıyla, kitabıyla çarpışıyorlar! Büyük imtihan… Allah'la, peygamberiyle, Kur'an'ıyla, kitabıyla çarpışıyorlar!

Büyük imtihan…

Ben Allah'a çok hamd ediyorum; "Yâ Rabbi, beni müslüman anneden babadan Ben Allah'a çok hamd ediyorum; "Yâ Rabbi, beni müslüman anneden babadan müslüman bir diyarda dünyaya getirdin. İslâmî bir tahsil yapmayı nasip ettin.müslüman bir diyarda dünyaya getirdin. İslâmî bir tahsil yapmayı nasip ettin. İlâhiyat fakültesinde hoca eyledin, profesör eyledin de ben bunları biliyorum. İlâhiyat fakültesinde hoca eyledin, profesör eyledin de ben bunları biliyorum. Arapça biliyorum, okuyorum. Anlıyorum, anlatıyorum.Arapça biliyorum, okuyorum. Anlıyorum, anlatıyorum. Ama başka insanlar ne yapsın ya, bu kadar tahsili yok ki. Ama başka insanlar ne yapsın ya, bu kadar tahsili yok ki. Benim gibi kaç kişi üniversite profesörü oldu? Kaç tane insan yüksek tahsil yaptı? Benim gibi kaç kişi üniversite profesörü oldu? Kaç tane insan yüksek tahsil yaptı? Endonezya'da, Afrika'da, Kongo'da, Amazonlar'da, Brezilya'da, Kutuplar'da, Asya'da,Endonezya'da, Afrika'da, Kongo'da, Amazonlar'da, Brezilya'da, Kutuplar'da, Asya'da, Japonya'da, Çin'de kaç kişi bu gerçekleri biliyor? Bilmiyor ki. Duymuyor. Duymadığı şeyi bilmiyor. Japonya'da, Çin'de kaç kişi bu gerçekleri biliyor? Bilmiyor ki. Duymuyor. Duymadığı şeyi bilmiyor.

Bir de diyorlar ki; "Uzaya, aya adam gönderen Amerikalılar'ın dinine girin."Bir de diyorlar ki; "Uzaya, aya adam gönderen Amerikalılar'ın dinine girin." Bir de böyle hıristiyan ülkelerin teknik yönden ileri gitmesinin parsasını kendileri toplamak istiyorlar. Bir de böyle hıristiyan ülkelerin teknik yönden ileri gitmesinin parsasını kendileri toplamak istiyorlar. "Uzaya giden Amerikalılar'ın dinine girin." Peki Amerikalılar ileri ama Güney Amerika'ya bak."Uzaya giden Amerikalılar'ın dinine girin." Peki Amerikalılar ileri ama Güney Amerika'ya bak. Dünyanın sefil sefil milletleri… Peru, Şili; aç, fakir, köylü, işçi, ihtilaller olan ülkeler…Dünyanın sefil sefil milletleri… Peru, Şili; aç, fakir, köylü, işçi, ihtilaller olan ülkeler… Tüm hıristiyan ülkeleri zengin mi? Sizin zenginliğinizin sebepleri başka. İşte Afrika'daki Habeşistan.Tüm hıristiyan ülkeleri zengin mi? Sizin zenginliğinizin sebepleri başka. İşte Afrika'daki Habeşistan. Ta eskiden beri hıristiyan. İşte Mısır'ın Kıptîleri, Mısır hıristiyanları. Ta eskiden beri hıristiyan. İşte Mısır'ın Kıptîleri, Mısır hıristiyanları. Nasıl yutturuyorlar, nasıl kandırıyorlar… Tabii aletler, edevât var.Nasıl yutturuyorlar, nasıl kandırıyorlar…

Tabii aletler, edevât var.
Mesela adam Almanya'dan, İsveç'ten, İsviçre'den kalkıyor, Afrika'ya gidiyor.Mesela adam Almanya'dan, İsveç'ten, İsviçre'den kalkıyor, Afrika'ya gidiyor. Ormanda hastane kuruyor. Yerlilere bedava ilaç dağıtıyor, bakıyor. Ormanda hastane kuruyor. Yerlilere bedava ilaç dağıtıyor, bakıyor. Ondan sonra da hıristiyan yapıyor. Onlar da bu adamı dünyaya meşhur ediyorlar. Ondan sonra da hıristiyan yapıyor. Onlar da bu adamı dünyaya meşhur ediyorlar. "Bu adam din için çalıştı. Hıristiyanlığı Afrika'da yaydı. Ne fedakâr adam. "Bu adam din için çalıştı. Hıristiyanlığı Afrika'da yaydı. Ne fedakâr adam. Ormanda mahrumiyetle yaşıyor. Ne kahraman adam.Ormanda mahrumiyetle yaşıyor. Ne kahraman adam. Bak ne kadar misyonerlik faaliyetlerini fedakârca yapıyor!" diyorlar. Bak ne kadar misyonerlik faaliyetlerini fedakârca yapıyor!" diyorlar.

Böyle bir şaşırtmaca, aldatmaca; bâtılı allayıp pullayıp yutturmaca,Böyle bir şaşırtmaca, aldatmaca; bâtılı allayıp pullayıp yutturmaca, hakkı da örtüp gizlemece, saklamaca devam ediyor. Kıyamete kadar. hakkı da örtüp gizlemece, saklamaca devam ediyor. Kıyamete kadar. Sonra bunların hepsinin hesabı Mahkeme-i Kübrâ'da görülecek.Sonra bunların hepsinin hesabı Mahkeme-i Kübrâ'da görülecek. Ama burada işte bu küfür, bu şirk, bu inat, Allah'ın sevmediği bu iş devam ediyor. Ama burada işte bu küfür, bu şirk, bu inat, Allah'ın sevmediği bu iş devam ediyor.

"Ey akıl sahipleri, ibret alın!" diyorum. Bu işler böyle oluyor. "Ey akıl sahipleri, ibret alın!" diyorum. Bu işler böyle oluyor.

Bu durumda ne yapacağız?Bu durumda ne yapacağız? Böyle stadyumun numaralı tribününde maçı seyreden insanlar gibi seyir mi edeceğiz biz? Böyle stadyumun numaralı tribününde maçı seyreden insanlar gibi seyir mi edeceğiz biz?

Öyle şey yok! Sen Allah'ın dininin, hak yolun mensubusun! Öyle şey yok! Sen Allah'ın dininin, hak yolun mensubusun!

Allah bizi öylelerinden eylesin. Rızasını kazananlardan eylesin.Allah bizi öylelerinden eylesin. Rızasını kazananlardan eylesin. Cennetiyle cemâliyle hepimizi, sevdiklerimizle beraber, ailelerimizle müşerref eylesin. Cennetiyle cemâliyle hepimizi, sevdiklerimizle beraber, ailelerimizle müşerref eylesin.

el-Fâtiha! el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2