Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Mescidleri Evlerimiz Gibi Yapmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Rebîü'l-Evvel 1421 / 13.06.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Aklı Gönlü Mescide Olanlar Arşın Gölgesinde Gölgelenecekler, Namazın Arkasından Bakara Suresinin Son İki Ayetini Okumak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mescidleri Evlerimiz Gibi Yapmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Rebîü'l-Evvel 1421 / 13.06.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Aklı Gönlü Mescide Olanlar Arşın Gölgesinde Gölgelenecekler, Namazın Arkasından Bakara Suresinin Son İki Ayetini Okumak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemin.el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemin. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn muhammedini'l-mustafâVessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn muhammedini'l-mustafâ ve alâ âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.ve alâ âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü fe-kâle resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; Emmâ ba'dü fe-kâle resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;

el-Eb'adu fe'l-eb'adu mine'l-mescidi a'zamu ecran. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. el-Eb'adu fe'l-eb'adu mine'l-mescidi a'zamu ecran.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'denEbû Hüreyre radıyallahu anh'ın Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet eylediğine göre, Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Hâkim kaydetmişler,rivayet eylediğine göre, Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Hâkim kaydetmişler, daha başka kaynaklarda da var. daha başka kaynaklarda da var.

el-Eb'ad. "Daha uzak olan." Fe'l-eb'ad. "Sonra ondan sonra uzakta olan."el-Eb'ad. "Daha uzak olan." Fe'l-eb'ad. "Sonra ondan sonra uzakta olan." Mine'l-mescidi. "Mescitten uzakta olan, sonra daha uzakta, daha uzakta olan, uzaklaştıkça,Mine'l-mescidi. "Mescitten uzakta olan, sonra daha uzakta, daha uzakta olan, uzaklaştıkça, uzaklık sırasına göre mescide ne kadar uzaktan gelirse ecri, sevabı o kadar çoktur." uzaklık sırasına göre mescide ne kadar uzaktan gelirse ecri, sevabı o kadar çoktur."

Yakından gelenden uzaktan gelen daha çok sevap alır.Yakından gelenden uzaktan gelen daha çok sevap alır. Çünkü daha çok zahmet çekiyor, daha uzun yoldan geliyor, daha çok adım atıyor, daha çok vakit ayırıyor. Çünkü daha çok zahmet çekiyor, daha uzun yoldan geliyor, daha çok adım atıyor, daha çok vakit ayırıyor. Ecri, sevabı daha çok oluyor. Ecri, sevabı daha çok oluyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanında bir kabile,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanında bir kabile, "Yâ Resûlallah! Müsaade buyurun da yurtlarımızı terk edelim, mescide yakın bir yere taşınalım." demişler."Yâ Resûlallah! Müsaade buyurun da yurtlarımızı terk edelim, mescide yakın bir yere taşınalım." demişler. Peygamber Efendimiz de onların uzak yerde kalmalarını tavsiye buyurmuş.Peygamber Efendimiz de onların uzak yerde kalmalarını tavsiye buyurmuş. Orada kalın sevabınız daha çok olur diye buyurmuş. Orada kalın sevabınız daha çok olur diye buyurmuş.

Yani mescide gelmek insanın evde kıldığı namaza göreYani mescide gelmek insanın evde kıldığı namaza göre sevabının 27 kat daha fazla olmasını sağlıyor, eğer mescit ise.sevabının 27 kat daha fazla olmasını sağlıyor, eğer mescit ise. Cuma namazı kılınan büyük cami ise o zaman sevabı 50 kat oluyor. Onun için mescide gelmek lazım.Cuma namazı kılınan büyük cami ise o zaman sevabı 50 kat oluyor. Onun için mescide gelmek lazım. Mescide yakın, komşu olanların, Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Evinde namaz kılması uygun olmaz." Mescide yakın, komşu olanların, Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Evinde namaz kılması uygun olmaz."

Yani ezan okunduğu zaman gelip camide kılması lazım.Yani ezan okunduğu zaman gelip camide kılması lazım. Uzaklık derecesine göre de, ne kadar uzaksa sevabı o kadar çok olur. Uzaklık derecesine göre de, ne kadar uzaksa sevabı o kadar çok olur.

Allahu Teâlâ hazretleri, gönlü mescidlere bağlı ve aklı fikri mescidlerde olan kimseleriAllahu Teâlâ hazretleri, gönlü mescidlere bağlı ve aklı fikri mescidlerde olan kimseleri Arş-ı Âzam'ın gölgesinde gölgelendirecek.Arş-ı Âzam'ın gölgesinde gölgelendirecek. Arş'ın gölgesinde gölgelenecek bahtiyarları sayarken aralarında onları da zikrediyor. Arş'ın gölgesinde gölgelenecek bahtiyarları sayarken aralarında onları da zikrediyor.

Ve raculün kalbühû mu'allakun bi'l-mescidi izâ harece minhâ hattâ ye'ûde ileyhi.Ve raculün kalbühû mu'allakun bi'l-mescidi izâ harece minhâ hattâ ye'ûde ileyhi. "Mescitten çıktıktan sonra tekrar mescide öteki namaz için gelinceye kadar aklı mescitte olan, "Mescitten çıktıktan sonra tekrar mescide öteki namaz için gelinceye kadar aklı mescitte olan, ah vakit kaçırmayayım, aman vakit gelse de mescide gitsem de namaz kılsam!" diye ah vakit kaçırmayayım, aman vakit gelse de mescide gitsem de namaz kılsam!" diye aklı mescitte olanlar, gönlü mescitte olanlar, mescidi sevenler çok sevap alacaklar,aklı mescitte olanlar, gönlü mescitte olanlar, mescidi sevenler çok sevap alacaklar, Arş'ın gölgesinde gölgelenecekler. Onun için insanların iki şeyi yapması lazım. Arş'ın gölgesinde gölgelenecekler.

Onun için insanların iki şeyi yapması lazım.
Bir, mescidleri evleri gibi yapması lazım, çok gelmesi lazım. Bir, mescidleri evleri gibi yapması lazım, çok gelmesi lazım. İki, evlerini de mescid gibi yapması lazım, nafile namazları evinde kıldıkça evin hayrı, bereketi artar. İki, evlerini de mescid gibi yapması lazım, nafile namazları evinde kıldıkça evin hayrı, bereketi artar.

el-İstînâsü en ted'uve'l-hâdime hattâ yeste'nise ehlü'l-beytillezîne yüsellemü aleyhim. el-İstînâsü en ted'uve'l-hâdime hattâ yeste'nise ehlü'l-beytillezîne yüsellemü aleyhim.

Bu istînâs, "ünsiyet peydah etmek, yani alışmak, ısınmak" demek.Bu istînâs, "ünsiyet peydah etmek, yani alışmak, ısınmak" demek. Kalbinin, gönlünün ısınması, alışması, hazırlanmak mânasına geliyor. Kalbinin, gönlünün ısınması, alışması, hazırlanmak mânasına geliyor.

el-İstînâsü en ted'uve'l-hâdime. "Senin hizmetçiyi çağırmandır." el-İstînâsü en ted'uve'l-hâdime. "Senin hizmetçiyi çağırmandır."

Tabii evlerin hizmetçileri vardır, bir de asıl sahipleri vardır.Tabii evlerin hizmetçileri vardır, bir de asıl sahipleri vardır. Sen hizmetçiyi çağırıp da onunla konuşurken, ona dua ederken filan, oyalanırken; Sen hizmetçiyi çağırıp da onunla konuşurken, ona dua ederken filan, oyalanırken;

Hattâ yeste'nise ehlü'l-beytillezîne yüsellemü aleyhim.Hattâ yeste'nise ehlü'l-beytillezîne yüsellemü aleyhim. "Kendisine esselamu aleyküm denilen evin sahipleri şöyle hazırlığını tamamlayıncaya kadar"Kendisine esselamu aleyküm denilen evin sahipleri şöyle hazırlığını tamamlayıncaya kadar hizmetçi ile meşgul olmaktır." Yani biraz oyalanınca ev halkı da hazırlanır.hizmetçi ile meşgul olmaktır."

Yani biraz oyalanınca ev halkı da hazırlanır.
Çünkü belki kadınlar başını tam örtmemiştir, belki erkek yatıyordur, toparlanacak vesaire filan. Çünkü belki kadınlar başını tam örtmemiştir, belki erkek yatıyordur, toparlanacak vesaire filan.

Bir hadîs-i şerîf daha var bu konuda. Bir hadîs-i şerîf daha var bu konuda.

el-İstînâsü yetekellemü'r-raculü bi-tesbîhatin ve tekbîratinel-İstînâsü yetekellemü'r-raculü bi-tesbîhatin ve tekbîratin ve tahmîdetin ve yetenahnahu yü'zenü ehle'l-beyti. ve tahmîdetin ve yetenahnahu yü'zenü ehle'l-beyti.

Bu Ebû Eyyûb hazretlerinden rivayet edilmiş Taberânî tarafından ve İbni Mace'de var.Bu Ebû Eyyûb hazretlerinden rivayet edilmiş Taberânî tarafından ve İbni Mace'de var. Herhalde bu Ebû Eyyûb, mümkündür ki Ebû Eyyûb el-Ensarî,Herhalde bu Ebû Eyyûb, mümkündür ki Ebû Eyyûb el-Ensarî, İstanbul'da kabri olan mübarek sahabidir. Diyor ki; İstanbul'da kabri olan mübarek sahabidir. Diyor ki;

"Ev halkına biraz fırsat vermek, hazırlanmak, istînâs denilen şey,"Ev halkına biraz fırsat vermek, hazırlanmak, istînâs denilen şey, kişinin şöyle bir 'sübhanallah' demesidir, 'Allahu ekber' demesidir, "elhamdülillah" demesidir,kişinin şöyle bir 'sübhanallah' demesidir, 'Allahu ekber' demesidir, "elhamdülillah" demesidir, ve 'ıhım ıhım' filan diye böyle sunî olarak, yani kendi varlığını belirtmek için öksürmesidir.ve 'ıhım ıhım' filan diye böyle sunî olarak, yani kendi varlığını belirtmek için öksürmesidir. Böylece." Yü'zenü ehle'l-beyti. Böylece." Yü'zenü ehle'l-beyti. "Ev sahibine kendisini bildiriyor, mühlet vermiş oluyor, ondan sonra girecek içeriye." "Ev sahibine kendisini bildiriyor, mühlet vermiş oluyor, ondan sonra girecek içeriye."

Tabii evlerin eskiden böyle kapıları, pencereleri muhkem değil idi.Tabii evlerin eskiden böyle kapıları, pencereleri muhkem değil idi. Ama öyle olsa bile, bir örtü şöyle atılsa bile, kapının üstüne bir sopa konulsa,Ama öyle olsa bile, bir örtü şöyle atılsa bile, kapının üstüne bir sopa konulsa, bir örtü atılsa bile içeri bakmak ve girmek doğru değildir. bir örtü atılsa bile içeri bakmak ve girmek doğru değildir. "Bakmak da girmek gibidir."diyor Peygamber Efendimiz. "Bakmak da girmek gibidir."diyor Peygamber Efendimiz. Bir insanın, bir evin kapısından içeri bakmasıBir insanın, bir evin kapısından içeri bakması veyahut penceresinden içeriye bakması o eve girmek gibidir.veyahut penceresinden içeriye bakması o eve girmek gibidir. Yani o kadar suçtur, o kadar günahtır. Bakmayacak.Yani o kadar suçtur, o kadar günahtır. Bakmayacak. Perde bile olsa, kilitli bile olmasa, açılabilecek durumda bile olsa girmeyecek. Perde bile olsa, kilitli bile olmasa, açılabilecek durumda bile olsa girmeyecek. İçerdekilerin biraz toparlanması için, hazırlık yapabilmesi için zaman kazandıracak, ikaz edecek.İçerdekilerin biraz toparlanması için, hazırlık yapabilmesi için zaman kazandıracak, ikaz edecek. Bu da işte selam vermektir, hâdimle, hizmetçi ile konuşmaktır, tesbih, tekbir ve tahmid getirmektir,Bu da işte selam vermektir, hâdimle, hizmetçi ile konuşmaktır, tesbih, tekbir ve tahmid getirmektir, öksürmektir; böylece ev sahibine bir şey vermiş olur. öksürmektir; böylece ev sahibine bir şey vermiş olur.

Üçüncü hadîs-i şerîf: el-Âyetâni min âhiri sûrati'l-bakarati men karaehümâ fi leyletin kefetâhu. Üçüncü hadîs-i şerîf:

el-Âyetâni min âhiri sûrati'l-bakarati men karaehümâ fi leyletin kefetâhu.

Ahmed b. Hanbel, İmam Buhârî, Müslim ve İbn Mâce,Ahmed b. Hanbel, İmam Buhârî, Müslim ve İbn Mâce, Ebû Mes'ud el-Bedrî'den radıyallahu anh rivayet etmiş, Ebû Mes'ud el-Bedrî'den radıyallahu anh rivayet etmiş, Bedir harbine iştirak eden Ebû Mes'ud isimli mübarek zattan rivayet etmiş. Bedir harbine iştirak eden Ebû Mes'ud isimli mübarek zattan rivayet etmiş.

el-Âyetâni min âhiri sûrati'l-bakarati. "Bakara sûresinin sonundaki iki âyet-i kerîme." el-Âyetâni min âhiri sûrati'l-bakarati. "Bakara sûresinin sonundaki iki âyet-i kerîme."

Bunlar hangileridir? Âmenerresûlü ve devamı olan âyettir. Bunlar hangileridir?

Âmenerresûlü ve devamı olan âyettir.

Men karaehümâ. "Kim bu iki âyeti okursa." Fî leyletin. "Bir gecede..." Men karaehümâ. "Kim bu iki âyeti okursa." Fî leyletin. "Bir gecede..."

Onun için biz namazın arkasından bunu Efendimiz tavsiye etti diye okuyoruz. Onun için biz namazın arkasından bunu Efendimiz tavsiye etti diye okuyoruz.

"Kim bu âmenerresûlü..."Kim bu âmenerresûlü... lâ yükellifullâhu nefsen illâ vüs'ahâ... diye başlayan âyetleri okursa bir gecede."lâ yükellifullâhu nefsen illâ vüs'ahâ... diye başlayan âyetleri okursa bir gecede." Kefetâhü. "Bu iki âyet ona sevap kazanmış olmak bakımından, korunmak bakımından, Kefetâhü. "Bu iki âyet ona sevap kazanmış olmak bakımından, korunmak bakımından, mükâfaat almak bakımından yeter de artar bile, kâfi gelir." mükâfaat almak bakımından yeter de artar bile, kâfi gelir."

Onun için yatsı namazından sonra bu iki âyeti okuyoruz çünkü Efendimiz böyle işaret buyurmuş. Onun için yatsı namazından sonra bu iki âyeti okuyoruz çünkü Efendimiz böyle işaret buyurmuş.

Akşam namazından sonra ve sabah namazından sonra da hüvallâhüllezî,Akşam namazından sonra ve sabah namazından sonra da hüvallâhüllezî, Sûre-i Haşr'ın sonundaki üç âyeti okuyoruz. Bu da hadîs-i şerîfte vardır.Sûre-i Haşr'ın sonundaki üç âyeti okuyoruz. Bu da hadîs-i şerîfte vardır. Sabah ve akşam namazından sonra üç defa eûzûbillâhissemî'il-alîmi mineşşeytanirracîm dedikten sonra Sabah ve akşam namazından sonra üç defa eûzûbillâhissemî'il-alîmi mineşşeytanirracîm dedikten sonra bismillahirrahmânirrahîm diye okursa ne oluyordu, hatırladın mı? Geçenlerde geçmişti derslerde? bismillahirrahmânirrahîm diye okursa ne oluyordu, hatırladın mı? Geçenlerde geçmişti derslerde?

Yetmiş bin melek ona tevbe ve istiğfar eder.Yetmiş bin melek ona tevbe ve istiğfar eder. Sabah okuyunca akşama kadar, akşam okuyunca sabaha kadar.Sabah okuyunca akşama kadar, akşam okuyunca sabaha kadar. Böylece insan her türlü tehlikelerden korunur, her türlü hayırlara nâil olur. Böylece insan her türlü tehlikelerden korunur, her türlü hayırlara nâil olur.

Cenâb-ı Hakk Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kullarından eylesin, sevdiği amellere muvaffak eylesin,Cenâb-ı Hakk Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kullarından eylesin, sevdiği amellere muvaffak eylesin, cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. el-Fâtiha. cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2