Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Mevlid Kandili

Mehmed Zahid KOTKU

11 Rebîü'l-Evvel 1390 / 17.05.1970
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Fakirin Zekâtı, İmanın Üç Alâmeti, Ana baba hakkı, Mü’min Mü’minin Aynası, Müslüman Kanâatkârdır, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mevlid Kandili

Mehmed Zahid KOTKU

11 Rebîü'l-Evvel 1390 / 17.05.1970
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Fakirin Zekâtı, İmanın Üç Alâmeti, Ana baba hakkı, Mü’min Mü’minin Aynası, Müslüman Kanâatkârdır, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyüİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâmuhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Eyyümâ imraetin zevvecehâ veliyyen fe hiye li'l-evveli minhümâEyyümâ imraetin zevvecehâ veliyyen fe hiye li'l-evveli minhümâ ve eyyümâ raculin bâa bey'an min raculeyni fe hüve li'l-evveli minhümâ. ve eyyümâ raculin bâa bey'an min raculeyni fe hüve li'l-evveli minhümâ.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl.

Eyyümâ raculin kesebe mâlen min halâlin fe't'ame nefsehu ve kesâhâ fe men dûnehu min halkillâhiEyyümâ raculin kesebe mâlen min halâlin fe't'ame nefsehu ve kesâhâ fe men dûnehu min halkillâhi fe-innehâ lehû zekâtün... fe-innehâ lehû zekâtün...

Mefhari mevcûdât Muhammed Mustafa râ salavat. Mefhari mevcûdât Muhammed Mustafa râ salavat.

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.

Bugün bu gece mevlid gecemiz.Bugün bu gece mevlid gecemiz. Fakat şurada birkaç hadisi zikredip de Peygamber Efendimiz'in mevzine müteallik nasihatlerde bulunalım. Fakat şurada birkaç hadisi zikredip de Peygamber Efendimiz'in mevzine müteallik nasihatlerde bulunalım.

Eyyümâ raculin. "Herhangi bir adam." Bir kişi, tek. Eyyümâ raculin. "Herhangi bir adam."

Bir kişi, tek.

Kesebe mâlen min halâlin. "Helalden bir para kazandı."Kesebe mâlen min halâlin. "Helalden bir para kazandı." Fe't'ame nefsehu. "Bu kazandığı ile de kendisini yediriyor." Ve kesâhâ. "Giyiyor ve giydiriyor." Fe't'ame nefsehu. "Bu kazandığı ile de kendisini yediriyor." Ve kesâhâ. "Giyiyor ve giydiriyor." Fe-men dûnehu. "Evinde bakması kendisine borç olan insanları da giydiriyor ve onları da giydiriyor."Fe-men dûnehu. "Evinde bakması kendisine borç olan insanları da giydiriyor ve onları da giydiriyor." Min halkillâhi. "Kimlerse." Fe-innehâ lehû zekâtün.Min halkillâhi. "Kimlerse." Fe-innehâ lehû zekâtün. "Bu yemesi, yedirmesi [ve giydirmesi] onun için bir zekattır, tezkiyedir yani temizliktir." "Bu yemesi, yedirmesi [ve giydirmesi] onun için bir zekattır, tezkiyedir yani temizliktir."

Yani zekât verdiği vakitte nasıl sevap kazanıyorsaYani zekât verdiği vakitte nasıl sevap kazanıyorsa bundan da aynı surette sevap kazanır ve kendisi de temizlenmiş olur. Zekâtta da öyledir.bundan da aynı surette sevap kazanır ve kendisi de temizlenmiş olur. Zekâtta da öyledir. Zekât verdikten sonra geri kalan mal temiz olur. Zekât verdikten sonra geri kalan mal temiz olur.

Ve eyyümâ raculin müslimin. "Yine bir müslüman adam."Ve eyyümâ raculin müslimin. "Yine bir müslüman adam." Lem yekûn lehû sadekatün. "Sadaka verecek parası yok, fakir."Lem yekûn lehû sadekatün. "Sadaka verecek parası yok, fakir." Fe'l-yekul fî duâihi. "O adam da duasında desin."Fe'l-yekul fî duâihi. "O adam da duasında desin." Allâhümme salli alâ muhammedin abdike ve rasûlike ve salli ale'l-mü'minîne ve'l-mü'minâtiAllâhümme salli alâ muhammedin abdike ve rasûlike ve salli ale'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-müslimîne ve'l-müslimâti. "Bunu söylesin o adam da." ve'l-müslimîne ve'l-müslimâti. "Bunu söylesin o adam da."

"Madem ki verecek sadakası, parası yok, bu salat selâmı okursa.""Madem ki verecek sadakası, parası yok, bu salat selâmı okursa." Fe-inneha lehû zekâtün. "Bu da ona öteki para verip de nasıl sevap kazanıyorsa Fe-inneha lehû zekâtün. "Bu da ona öteki para verip de nasıl sevap kazanıyorsa bu da bu surette aynı sevabı kazanır." buyurmuşlar. bu da bu surette aynı sevabı kazanır." buyurmuşlar.

İmanın bir alameti vardır. İman altı şeyle oluyor ya, Âmentü billahi... onunla iman oluyor. İmanın bir alameti vardır. İman altı şeyle oluyor ya, Âmentü billahi... onunla iman oluyor.

Bu imanın var olup olmadığını nasıl anlayacağız? Bu içte bir şey, bu adam inandı mı inanmadı mı? Bu imanın var olup olmadığını nasıl anlayacağız?

Bu içte bir şey, bu adam inandı mı inanmadı mı?

"İnandım." diyor ama inanıp inanmadığını nasıl bileceğiz? Alameti yok? "İnandım." diyor ama inanıp inanmadığını nasıl bileceğiz? Alameti yok?

Müslümanlıkta alamet var: Namaz kılarsın, ha demek bu müslüman.Müslümanlıkta alamet var: Namaz kılarsın, ha demek bu müslüman. Oruç tutarsan müslüman ama "Mü'minim." diyor, "İmanım var." [diyor,] nereden anlayacağız Hiçbir şey yok.Oruç tutarsan müslüman ama "Mü'minim." diyor, "İmanım var." [diyor,] nereden anlayacağız Hiçbir şey yok. Bunun üç alameti var. İmanı var mıdır yok mudur onun, üç alameti var onun. Birisi; Bunun üç alameti var. İmanı var mıdır yok mudur onun, üç alameti var onun.

Birisi;

el-İnfâku mine'l-iktâri.el-İnfâku mine'l-iktâri. Burada yok bir şeysi dedi de, insan tabi derece derece, hiçbir şeysi olmayan da var.Burada yok bir şeysi dedi de, insan tabi derece derece, hiçbir şeysi olmayan da var. Başkasının ellerine bakanlar da var mesela. Ama bunun azıcık bir şeysi var. Azıcık bir geliri var. Başkasının ellerine bakanlar da var mesela. Ama bunun azıcık bir şeysi var. Azıcık bir geliri var. O gelirini iktisat edip de biraz bir şeyler artırabilir. Ve bu arttırdığını da infak eder, yarına saklamaz.O gelirini iktisat edip de biraz bir şeyler artırabilir. Ve bu arttırdığını da infak eder, yarına saklamaz. Bu arttırdığını infak eder yarına saklamaz. Bilir ki yarının da Allah'ı var, yarın da o Allah bunu verecektir. Bu arttırdığını infak eder yarına saklamaz. Bilir ki yarının da Allah'ı var, yarın da o Allah bunu verecektir. Onun için saklamaya ihtiyaç görmez. Bugün 10 kuruş kazandı beşini yer beşini de infak eder. Onun için saklamaya ihtiyaç görmez. Bugün 10 kuruş kazandı beşini yer beşini de infak eder.

Selâsetün mine'l-îmâni. "İmanın alameti üçtür." el-İnfâku mine'l-iktâri. "Şu azdan vermek." Selâsetün mine'l-îmâni. "İmanın alameti üçtür." el-İnfâku mine'l-iktâri. "Şu azdan vermek."

Bu insanın Allahu Teâlâ'ya dayancının alametidir.Bu insanın Allahu Teâlâ'ya dayancının alametidir. Allah'a tevekkülü var, inancı var; Rezzaktır, buna inanmış. Yarın mutlaka bana verecek diyor. Allah'a tevekkülü var, inancı var; Rezzaktır, buna inanmış. Yarın mutlaka bana verecek diyor. Bire de 10 vereceğini biliyor. Bire de 10 vereceğini bildiği için arttırıyor da veriyor.Bire de 10 vereceğini biliyor. Bire de 10 vereceğini bildiği için arttırıyor da veriyor. Sonra kardeşlere yardım etmek için bir vazife.Sonra kardeşlere yardım etmek için bir vazife. "Mutlaka kazandığımı yiyeyim de ben semizleneyim yaşayayım rahat edeyim."Mutlaka kazandığımı yiyeyim de ben semizleneyim yaşayayım rahat edeyim. Öteki kardeş ezilsin!" Bu Müslümanlıkta yok. Bu Müslümanlıkta yok! Öteki kardeş ezilsin!" Bu Müslümanlıkta yok. Bu Müslümanlıkta yok!

Onun için bu üçten birisi; el-İnfâku mine'l-iktâri. Kısadır, bellemek lazım.Onun için bu üçten birisi; el-İnfâku mine'l-iktâri.

Kısadır, bellemek lazım.
Üç sözdür ama bütün İslamiyetin imanın kökünü teşkil eder bu.Üç sözdür ama bütün İslamiyetin imanın kökünü teşkil eder bu. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in peygamberliği bundandır ki Ümmî olduğu haldeEfendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in peygamberliği bundandır ki Ümmî olduğu halde gayet böyle dolgun, mânası çok geniş, şumüllü kelimelerle azıcık söyler fakat bitiremezsin manasını. gayet böyle dolgun, mânası çok geniş, şumüllü kelimelerle azıcık söyler fakat bitiremezsin manasını.

el-İnfâku mine'l-iktâri. Alameti oluyor imanın, çünkü dayancı var Allah'a.el-İnfâku mine'l-iktâri.

Alameti oluyor imanın, çünkü dayancı var Allah'a.
Güvenci var, geleceğine kanaati kamilesi var. Buna yakîn diyorlar. Güvenci var, geleceğine kanaati kamilesi var. Buna yakîn diyorlar.

Bizim de var tevekkülümüz ama yakîn derecesine ulaşmamış. Mesela yakîn deyince; Bizim de var tevekkülümüz ama yakîn derecesine ulaşmamış. Mesela yakîn deyince;

Şunu gördüğüm gibi görüyorum, işte budur. Buna yakın diyorlar.Şunu gördüğüm gibi görüyorum, işte budur. Buna yakın diyorlar. Bunu uzaktan tanırsan buna yakın demezler. Yakın, görerek, biliyorum ki Mustafa efendidir. Ha bu yakın.Bunu uzaktan tanırsan buna yakın demezler. Yakın, görerek, biliyorum ki Mustafa efendidir. Ha bu yakın. Demek ki bunun da öyle bir itimadı var ki Allah muhakkak verecektir. Kullarına verecektir.Demek ki bunun da öyle bir itimadı var ki Allah muhakkak verecektir. Kullarına verecektir. Onun için artırıyor veriyor. Bu artırdığımdan sevap alacağım diyor. Mutlaka bütün kazancını kendi yemiyor. Onun için artırıyor veriyor. Bu artırdığımdan sevap alacağım diyor. Mutlaka bütün kazancını kendi yemiyor.

İkincisi; Ve bezlü's-selâmi li'l-âlemi. Bak şu kadar bir kelam. İkincisi;

Ve bezlü's-selâmi li'l-âlemi.

Bak şu kadar bir kelam.

Bezl, vermek, îtâ, ihsan mânasına. Veriş, bezl ediyor. Neyi? Esselam. "Selam veriyor." Bezl, vermek, îtâ, ihsan mânasına. Veriş, bezl ediyor.

Neyi?

Esselam. "Selam veriyor."

Selamın çeşitli manaları var. Selam bir kere es-Selamu Aleyküm. Şu umumi bildiğimiz bir mâna.Selamın çeşitli manaları var. Selam bir kere es-Selamu Aleyküm. Şu umumi bildiğimiz bir mâna. Fakat yerine göre bu manalar değişir.Fakat yerine göre bu manalar değişir. Mesela batan bir insan; gemisi batmış, kendisi batmış, çamura batmış, suda boğulup gidiyor. Mesela batan bir insan; gemisi batmış, kendisi batmış, çamura batmış, suda boğulup gidiyor.

Ona selamün aleyküm dersen olur mu bu? Yanıyor yahut yangın olmuş yanıyor, evi sarmış. Ona selamün aleyküm dersen olur mu bu?

Yanıyor yahut yangın olmuş yanıyor, evi sarmış.

Burada selamün aleykümün mânası var mı yani? Burada selamün aleykümün mânası var mı yani?

Buradaki selamün aleyküm hemen paçaları sıvayıp, suya girip o batanı kurtarmak.Buradaki selamün aleyküm hemen paçaları sıvayıp, suya girip o batanı kurtarmak. O eve bir yerden girip oradaki insanları çekip kurtarmak o yangından. Selamın mânası bu. O eve bir yerden girip oradaki insanları çekip kurtarmak o yangından. Selamın mânası bu. Bu dünya yangınlarından böyle kurtarmak lazım olduğu gibi bir de âhiret yangını var. Bu dünya yangınlarından böyle kurtarmak lazım olduğu gibi bir de âhiret yangını var. İmansızlık âhiret yangınlığının ebedî oluşu var. İmansızlık âhiret yangınlığının ebedî oluşu var. Bir günahları dolayısıyla yanlış var bir de küfür dolayısıyla ebediyen yanış var. E bu hak? Bir günahları dolayısıyla yanlış var bir de küfür dolayısıyla ebediyen yanış var.

E bu hak?

el-Mü'minu ehu'l-müminu. "Kardeşiz." Kardeş kardeşin kötülüğünü ister mi? el-Mü'minu ehu'l-müminu. "Kardeşiz."

Kardeş kardeşin kötülüğünü ister mi?

Kardeşin yanarken bakar da durur musun karşıdan yansın diye? Kardeşin yanarken bakar da durur musun karşıdan yansın diye?

Sen de yanacağını şey yaparsan hemen atılır onu kurtarmaya çalışırsın sen. Sen de yanacağını şey yaparsan hemen atılır onu kurtarmaya çalışırsın sen.

E bu âhiretteki ebedî yanışa karşı nasıl gözünü yumuyor insan, nasıl sesini çıkarmıyor insan? E bu âhiretteki ebedî yanışa karşı nasıl gözünü yumuyor insan, nasıl sesini çıkarmıyor insan?

Nasıl kuzu gibi olmuş? Kuzu gibi demekten yani şuursuz olmuş. Kardeşinin ebedî hayatına göz yumuyor. Nasıl kuzu gibi olmuş?

Kuzu gibi demekten yani şuursuz olmuş. Kardeşinin ebedî hayatına göz yumuyor.

Allah affetsin!... Ve bezlü's-selâmi li'l-âlemi. "Bütün âleme." Allah affetsin!...

Ve bezlü's-selâmi li'l-âlemi. "Bütün âleme."

Yalnız bize değil." Li'l-âlem deyince bütün âleme.Yalnız bize değil." Li'l-âlem deyince bütün âleme. Âlemin içerisinde bitinden, piresinden, mikrobundan tut daÂlemin içerisinde bitinden, piresinden, mikrobundan tut da bilemediğimiz en yüksek mahlukuna kadar hepsi o âlemin içerisinde. bilemediğimiz en yüksek mahlukuna kadar hepsi o âlemin içerisinde.

Şimdi mahlukun faydalısı da var zararlısı da var. Şimdi mahlukun faydalısı da var zararlısı da var.

Ve bezlü's-selâmi li'l-âlemi. Âleme selamet olmak için muzırları katlediyorsun." Ve bezlü's-selâmi li'l-âlemi. Âleme selamet olmak için muzırları katlediyorsun."

Niçin öldürüyorsun biti, niçin öldürüyorsun pireyi, niçin öldürüyorsun mikrobu? Niçin öldürüyorsun biti, niçin öldürüyorsun pireyi, niçin öldürüyorsun mikrobu?

Allah'ın kulu değil mi onlar mahluku değil mi? Zararı var ya, öldürmezsek o bizi öldürecek.Allah'ın kulu değil mi onlar mahluku değil mi?

Zararı var ya, öldürmezsek o bizi öldürecek.
O bizi öldüreceği için biz daha evvel davranıp öldürebilirsek onu öldürürüz biz sağ kalırız.O bizi öldüreceği için biz daha evvel davranıp öldürebilirsek onu öldürürüz biz sağ kalırız. Binâenaleyh "âleme selamet" demek âlemde muzırlara boyun bükmek değildir. Binâenaleyh "âleme selamet" demek âlemde muzırlara boyun bükmek değildir.

Ve bezlü's-selâmi li'l-âlemi. Üçüncü alâmet; Ve bezlü's-selâmi li'l-âlemi.

Üçüncü alâmet;

Ve'l-insâfu min nefsihi. Ve'l-insâfu min nefsihi.

Güzel ahlakları yazıyoruz da, güzel ahlaklar da bugünkü dersimiz insafa denk geldi.Güzel ahlakları yazıyoruz da, güzel ahlaklar da bugünkü dersimiz insafa denk geldi. İnsafa hepimiz biliyoruz, 20 sayfa oldu daha bitiremedik insafı. İnsaf çok geniş bir mânada.İnsafa hepimiz biliyoruz, 20 sayfa oldu daha bitiremedik insafı. İnsaf çok geniş bir mânada. Birbirimize kızınca "İnsafın yok mu be adam?" deriz. İnsaf adalet mânasında.Birbirimize kızınca "İnsafın yok mu be adam?" deriz. İnsaf adalet mânasında. Bütün haklara riayetkâr olmak. Hak iki; bir Allah hakkı var bir de kul hakkı var. Bütün haklara riayetkâr olmak. Hak iki; bir Allah hakkı var bir de kul hakkı var. Gerek Allahu Teâlâ'nın hakkını ki evâmir-i ilahiye ve nevahisidir. Evamiri ilahiye ve yasaklarıdır.Gerek Allahu Teâlâ'nın hakkını ki evâmir-i ilahiye ve nevahisidir. Evamiri ilahiye ve yasaklarıdır. Allah'ın emirleri, yasakları da Allah'ın emridir, emirler de Allah'ın emridir. Allah'ın emirleri, yasakları da Allah'ın emridir, emirler de Allah'ın emridir.

Bunları yapabilmek, bir. İkincisi de beşer hakkıdır. Beşer hakkı babadan başlar.Bunları yapabilmek, bir.

İkincisi de beşer hakkıdır.

Beşer hakkı babadan başlar.
Bir kere aileden başlar. Ailede babamız anamız var başta. Evvela onların haklarına riayetkar olmak.Bir kere aileden başlar. Ailede babamız anamız var başta. Evvela onların haklarına riayetkar olmak. Haklara riayet demek ananın babanın sözünü kırmamak ve onları incitmemekle olur.Haklara riayet demek ananın babanın sözünü kırmamak ve onları incitmemekle olur. Sözlerini kırmamak ve onları incitmemekle olur.Sözlerini kırmamak ve onları incitmemekle olur. Anasını babasını tanımayan, bunların içerisine hocalar da gider yani üstatlar.Anasını babasını tanımayan, bunların içerisine hocalar da gider yani üstatlar. Çünkü ana baba çocuğun dünyaya gelmesine sebep olmuştur. Hocalar da onun ilm ü irfanına sebep olmuştur.Çünkü ana baba çocuğun dünyaya gelmesine sebep olmuştur. Hocalar da onun ilm ü irfanına sebep olmuştur. İlm ü irfan olmasa insanda odun gibi bir mahluk olur. Asıl insanı insan eden ilm ü irfanıdır.İlm ü irfan olmasa insanda odun gibi bir mahluk olur. Asıl insanı insan eden ilm ü irfanıdır. Binâenaleyh kendisine ilm ü irfan telkin edenlere de anasına babasına nasıl hürmet ediyor,Binâenaleyh kendisine ilm ü irfan telkin edenlere de anasına babasına nasıl hürmet ediyor, saygı gösteriyorsa onlara da aynı ve daha fazlası ile saygıyı ve hürmeti göstermesi lazımdır. saygı gösteriyorsa onlara da aynı ve daha fazlası ile saygıyı ve hürmeti göstermesi lazımdır.

O da geniş bir şey... İkinci Ana baba hakkı. Ha şu da var ana baba hakkında. Ana baba hakkı... O da geniş bir şey...

İkinci Ana baba hakkı.

Ha şu da var ana baba hakkında. Ana baba hakkı...

"Ana, kötü adam be. Nasıl dinleyeyim ben onu?" Ve in kâne kâfiran. "O gavur da olsa var hakkı." "Ana, kötü adam be. Nasıl dinleyeyim ben onu?"

Ve in kâne kâfiran. "O gavur da olsa var hakkı."

Annen baban gâvur da olsa, onlar kiliseye gidecek, Annen baban gâvur da olsa, onlar kiliseye gidecek, götürmesin ama kiliseden evine arkana alıp da getireceksin. götürmesin ama kiliseden evine arkana alıp da getireceksin. Anandır babandır, kiliseye götüremezsin ama gitmişse kendisi, getirmesi için getirmek de vazifendir. Anandır babandır, kiliseye götüremezsin ama gitmişse kendisi, getirmesi için getirmek de vazifendir.

Bu bir misal yani. Ana baba hukuk haklarına son derece riayet etmek lazım.Bu bir misal yani. Ana baba hukuk haklarına son derece riayet etmek lazım. İşte o kabahatsiz insan olmuyor ya. Anada babada çok kabahatler buluyoruz. İşte o kabahatsiz insan olmuyor ya. Anada babada çok kabahatler buluyoruz. Fakat o kabahatlerin en büyüğü gavurluk mesela. O gâvur olsalar bile. Fakat o kabahatlerin en büyüğü gavurluk mesela.

O gâvur olsalar bile.
Mesela eskiden müslümanlar dönüyordu tabi. Mesela eskiden müslümanlar dönüyordu tabi. Bir gavurken çocuk müslüman oluyor, babası gavurlukta kalıyordu.Bir gavurken çocuk müslüman oluyor, babası gavurlukta kalıyordu. O babası gâvur iken bile, "Babam gavurdur." diyerektenO babası gâvur iken bile, "Babam gavurdur." diyerekten onun hakkına riayet etmemezlik yapmayacak, hakkına riayet edecek. onun hakkına riayet etmemezlik yapmayacak, hakkına riayet edecek.

Sonra karı koca hakkı başlar evde. Ev içine başlar.Sonra karı koca hakkı başlar evde. Ev içine başlar. Ananın babanın hakları, sonra arkadan karı kocanın hakları. Bunlar da çok önemli. Ananın babanın hakları, sonra arkadan karı kocanın hakları. Bunlar da çok önemli. İkisinin de birbirlerine insafla, insafla muamele ederek İkisinin de birbirlerine insafla, insafla muamele ederek hüsn ü imtizac ile yaşamalarını temin etmeye âmirdir dinimiz. hüsn ü imtizac ile yaşamalarını temin etmeye âmirdir dinimiz.

Sonra üçüncü hak çocuklarımızın hakkıdır.Sonra üçüncü hak çocuklarımızın hakkıdır. Ananın babanın hakkı var, karının kocanın hakkı var, bir de çocuklarımızın hakkı var.Ananın babanın hakkı var, karının kocanın hakkı var, bir de çocuklarımızın hakkı var. Çocuklarımıza iyi ad takmak, onları güzel surette yetiştirmek, ilm ü irfanlarına ve dinlerineÇocuklarımıza iyi ad takmak, onları güzel surette yetiştirmek, ilm ü irfanlarına ve dinlerine taalluk eden mesâili diniyelerini ve dünyalarını onları öğretebilmek.taalluk eden mesâili diniyelerini ve dünyalarını onları öğretebilmek. Bunu ihmal ederse, hangi cihetten ihmal ederse, o cihetten mesuldür ana baba. Bunu ihmal ederse, hangi cihetten ihmal ederse, o cihetten mesuldür ana baba.

Bir de, evlat veriyor Cenab-ı Hak. Evlat büyük bir nimettir. Bu büyük nimete bir şükür lazım.Bir de, evlat veriyor Cenab-ı Hak. Evlat büyük bir nimettir. Bu büyük nimete bir şükür lazım. O evladın o şükrü mukabili onu doğduğu günün yedincisine kadar tıraş eder başını,O evladın o şükrü mukabili onu doğduğu günün yedincisine kadar tıraş eder başını, saçının ağırlığınca bir gümüş takdir eder. Onun için bir kurban keser. saçının ağırlığınca bir gümüş takdir eder. Onun için bir kurban keser. O kurbanın etini dağıtır etrafa; "Allah bana böyle bir nimet verdi.O kurbanın etini dağıtır etrafa; "Allah bana böyle bir nimet verdi. Benim adımın benden sonra yaşamasına bu sebep olacak.Benim adımın benden sonra yaşamasına bu sebep olacak. Ben öleceğim tabi ama benim yerime bu evladım kâim olacak. Bu filanın oğludur diyecekler.Ben öleceğim tabi ama benim yerime bu evladım kâim olacak. Bu filanın oğludur diyecekler. Sonra ben öldükten sonra arkama hiç olmazsa belki Pazartesi perşembe günleri belki her gün Sonra ben öldükten sonra arkama hiç olmazsa belki Pazartesi perşembe günleri belki her gün öğrettiğim nispette okuyacak benim ruhuma. Benim vekilim oluyor o adam.öğrettiğim nispette okuyacak benim ruhuma. Benim vekilim oluyor o adam. Benim vekilim olan kimseye Allahu Teâlâ lütfetti bunu." Benim vekilim olan kimseye Allahu Teâlâ lütfetti bunu."

Bunun lütfundan dolayı ona şükren erkek için iki kurbanBunun lütfundan dolayı ona şükren erkek için iki kurban kız için bir kurban kesmesi Resûlullah'ın sünneti seniyesidir demişler. O da ihmal edilmez.kız için bir kurban kesmesi Resûlullah'ın sünneti seniyesidir demişler.

O da ihmal edilmez.
Bu da ana babaya taalluk eden bir haktır. Ama vakitleri olmaz başka.Bu da ana babaya taalluk eden bir haktır. Ama vakitleri olmaz başka. Vakitleri olan kimseler bunu yapmazlarsa yarın ruz-u kıyamette çocuklarının şefaatine nâil olamayacaklar. Vakitleri olan kimseler bunu yapmazlarsa yarın ruz-u kıyamette çocuklarının şefaatine nâil olamayacaklar.

Bir hakları da komşu hakkıdır. Komşuluğun Müslümanlıkta çok mühim bir mevkii vardır.Bir hakları da komşu hakkıdır. Komşuluğun Müslümanlıkta çok mühim bir mevkii vardır. Komşu müslüman da olur gâvur da olur.Komşu müslüman da olur gâvur da olur. Mesela aşağıdaki yahudi mahallelerinde otursak yahut şuradaki ermeni mahallesinde, Mesela aşağıdaki yahudi mahallelerinde otursak yahut şuradaki ermeni mahallesinde, rum mahallesinde otursak, etrafımızda birçok kimseler var ya yahudidir, ya rumdur, ya ermenidir.rum mahallesinde otursak, etrafımızda birçok kimseler var ya yahudidir, ya rumdur, ya ermenidir. Onun da hakkı var. Niçin? Komşu hakkı var. Gâvurdur ama? Ne yapalım. Onun da hakkı var.

Niçin?

Komşu hakkı var.

Gâvurdur ama?

Ne yapalım.
Memleketimizin kanunlarına mutî, onların hakkını biz üzerimize tekeffül etmişiz.Memleketimizin kanunlarına mutî, onların hakkını biz üzerimize tekeffül etmişiz. Sizi biz muhafaza ve müdafaa edeceğiz koruyacağız. Bizi nasıl koruyorlarsa onları da öyle koruyorlar.Sizi biz muhafaza ve müdafaa edeceğiz koruyacağız. Bizi nasıl koruyorlarsa onları da öyle koruyorlar. Binâenaleyh onlar memleketimizin halkından sayılır.Binâenaleyh onlar memleketimizin halkından sayılır. Bize itaat ettikleri müddetçe, biz de onlara komşuluk haklarını Bize itaat ettikleri müddetçe, biz de onlara komşuluk haklarını bize itaat ettikleri müddetçe yapmaya mecburuz. bize itaat ettikleri müddetçe yapmaya mecburuz.

Hatta Hz. İbn Abbas olsa gerek, koyun kesmişler eve tembih etmiş.Hatta Hz. İbn Abbas olsa gerek, koyun kesmişler eve tembih etmiş. Kestiğimiz koyundan -yahudi bir komşusu varmış- yahudi komşunun payını unutmayın demiş. Kestiğimiz koyundan -yahudi bir komşusu varmış- yahudi komşunun payını unutmayın demiş.

Yahudi komşunun payını unutmayın! Gitmiş işine gelmiş, demiş, Yahudi komşunun payını unutmayın!

Gitmiş işine gelmiş, demiş,

"Yahudi komşunun payını verdiniz mi? "Aman!" demişler, "Ne çok duruyorsun bu yahudinin üzerinde böyle?" "Yahudi komşunun payını verdiniz mi?

"Aman!" demişler, "Ne çok duruyorsun bu yahudinin üzerinde böyle?"

"Ha!" demiş, "Ben Resûlullah'tan işittim. diyerekten bir hadis naklediyor. Komşu hakkı... "Ha!" demiş, "Ben Resûlullah'tan işittim. diyerekten bir hadis naklediyor.

Komşu hakkı...

Ama biz hemcinsiz, hem dindarız, hem memleketliyiz,Ama biz hemcinsiz, hem dindarız, hem memleketliyiz, sağımızdakinden de haberimiz yok solumuzdakinden de haberimiz yok. sağımızdakinden de haberimiz yok solumuzdakinden de haberimiz yok. Sen bizim Müslümanlığımızı bunla kıyasla! Başka tarafa gitme! Sen bizim Müslümanlığımızı bunla kıyasla! Başka tarafa gitme!

Komşu hakkından sonra vatan hakkı gelir. İşte bunlar birbirlerini takip eder gider. Komşu hakkından sonra vatan hakkı gelir. İşte bunlar birbirlerini takip eder gider.

İşte şu üç tane; el-İnfâku mine'l-iktâri ve bezlü's-selâmi li'l-âlemi ve'l-insâfu min nefsihî. İşte şu üç tane;

el-İnfâku mine'l-iktâri ve bezlü's-selâmi li'l-âlemi ve'l-insâfu min nefsihî.

Nefsinden insafa başlayacak. Nefsinden insafa başlayacak.

Ve'l-insâfu min nefsihî çok acı. Çok acı dediğim geniş, insanın insanlık ayarı. Ve'l-insâfu min nefsihî çok acı. Çok acı dediğim geniş, insanın insanlık ayarı.

el-Mü'min mir'âtül-mü'mini. "Mü'min mü'minin aynasıdır." el-Mü'min mir'âtül-mü'mini. "Mü'min mü'minin aynasıdır."

Mü'min mü'minin aynasıdır, mü'min aynaya baktığı vakitte nasıl kendisini görüyor;Mü'min mü'minin aynasıdır, mü'min aynaya baktığı vakitte nasıl kendisini görüyor; eksikleri hataları varsa onları tasfiye ediyor; yüzünde, gözünde karalıklar, eksikleri hataları varsa onları tasfiye ediyor; yüzünde, gözünde karalıklar, bozukluklar esbabın da varsa onları siliyor süpürüyor. Ne sebebiyle? bozukluklar esbabın da varsa onları siliyor süpürüyor.

Ne sebebiyle?

O ayna sebebiyle. Müslüman da müslümanın aynasıdır, kendi hatasını karşısındaki müslümandan görecek. O ayna sebebiyle. Müslüman da müslümanın aynasıdır, kendi hatasını karşısındaki müslümandan görecek.

Şimdi ama diyeceksin ki hepimiz meydandayız ya? Aynadır bu âlem her şeyi Hak ile kâim. Şimdi ama diyeceksin ki hepimiz meydandayız ya?

Aynadır bu âlem her şeyi Hak ile kâim.

Mir'ât-ı Muhammed'den Allah görünür dâim. Mir'ât-ı Muhammed orada nûr-u Muhammed demek. Mir'ât-ı Muhammed'den Allah görünür dâim.

Mir'ât-ı Muhammed orada nûr-u Muhammed demek.

Mir'ât-ı Muhammed, Hz. Peygamberin aynası.Mir'ât-ı Muhammed, Hz. Peygamberin aynası. Biz Resûlullah'ın ümmeti isek, biz Resûlullah'ın ümmeti isek,Biz Resûlullah'ın ümmeti isek, biz Resûlullah'ın ümmeti isek, Resûlullah'tan intikal eden o nur biz de var ise biz de Resûlullah gibi ayna olmalıyız etrafa.Resûlullah'tan intikal eden o nur biz de var ise biz de Resûlullah gibi ayna olmalıyız etrafa. Resûlullah nasıl ayna ise biz de onun gibi ayna olacağız.Resûlullah nasıl ayna ise biz de onun gibi ayna olacağız. Çünkü onun ümmetiyiz, ondan gelen nur ile biz de âleme ayna olmalıyız. Çünkü onun ümmetiyiz, ondan gelen nur ile biz de âleme ayna olmalıyız.

Bu ayna olabilmek için insan yedi kötü huydan uzaklaşması lazım.Bu ayna olabilmek için insan yedi kötü huydan uzaklaşması lazım. Yedi kötü huyun birisi hırs, birisi haset, birisi kin, birisi gadap, birisi mürailik,Yedi kötü huyun birisi hırs, birisi haset, birisi kin, birisi gadap, birisi mürailik, birisi kendini beğenmek, birisi de şehvet. birisi kendini beğenmek, birisi de şehvet. Bu yedi huy insanda mevcut iken o nûr-u Muhammedî insanda yerleşmez.Bu yedi huy insanda mevcut iken o nûr-u Muhammedî insanda yerleşmez. Nûr-u Muhammedî'nin gönüllerde yerleşebilmesi için şu kötü huylardan sıyrılmak lazım. Nûr-u Muhammedî'nin gönüllerde yerleşebilmesi için şu kötü huylardan sıyrılmak lazım.

Allah cümlemizi affetsin. Şimdi bu akşam sözde Mevlid. Allah cümlemizi affetsin.

Şimdi bu akşam sözde Mevlid.

Mevlid gecesinde biz Resûlullah'ı size anlatabilir miyiz? Anlatamayız.Mevlid gecesinde biz Resûlullah'ı size anlatabilir miyiz?

Anlatamayız.
Çünkü görmediğimiz bir insanı anlatmak zor olur. Boyu şöyle, eni böyle, kaşı şöyle, gözü böyle.Çünkü görmediğimiz bir insanı anlatmak zor olur. Boyu şöyle, eni böyle, kaşı şöyle, gözü böyle. Bu bir tariftir ama bu tarifin içerisinde birçok insanlar da sığabilir.Bu bir tariftir ama bu tarifin içerisinde birçok insanlar da sığabilir. Ona benzeyen birçok insanlar da bu tarifin içerisine girebilir. Ona benzeyen birçok insanlar da bu tarifin içerisine girebilir.

Ya Resûlullah'ı diğer insanlardan ayırıp da sırf Resûlullah'ı insanlara tavsif edebilmek onu görmeye bağlı. Ya Resûlullah'ı diğer insanlardan ayırıp da sırf Resûlullah'ı insanlara tavsif edebilmek onu görmeye bağlı.

Mesela hakka'l-yakîn dedikleri yakîn [ne demek?] Mesela hakka'l-yakîn dedikleri yakîn [ne demek?]

Baklavayı sana tarif ederler, şöyle hamurdan bir hamur açılır.Baklavayı sana tarif ederler, şöyle hamurdan bir hamur açılır. Bir kat kat üstüne koyarsın, arasına işte fındık fıstık koyarlar. Bir kat kat üstüne koyarsın, arasına işte fındık fıstık koyarlar. Fırında verirsin kızarttırırsın, tatlıyı da dökersin, şöyle kesersin. Ona da baklava derler. Fırında verirsin kızarttırırsın, tatlıyı da dökersin, şöyle kesersin. Ona da baklava derler.

Bunu dinledik ama bir de baklavacı dükkanından geçerken,Bunu dinledik ama bir de baklavacı dükkanından geçerken, "İşte gördün mü oğlum, hani ben sana geçen söylediydim baklavayı. İşte buna baklava derler." dersin. "İşte gördün mü oğlum, hani ben sana geçen söylediydim baklavayı. İşte buna baklava derler." dersin. Bu ayne'l-yakîn olur, gördü de bildi. Bu ayne'l-yakîn olur, gördü de bildi. Fakat bir de dükkana sokar yedirirsen tadı da damağında kalır daFakat bir de dükkana sokar yedirirsen tadı da damağında kalır da buna hakka'l-yakîn derler ki artık bunu unutmaz o. buna hakka'l-yakîn derler ki artık bunu unutmaz o.

Şimdi Resûlullah'ı bilmek için onu hakka'l-yakîn böyle görmek lazım. Tarifle olmaz.Şimdi Resûlullah'ı bilmek için onu hakka'l-yakîn böyle görmek lazım. Tarifle olmaz. Bu tarifle olan tarifler işte mevlütlerde dinliyoruz senelerden beri. Fakat içimize bir şey işlememiş. Bu tarifle olan tarifler işte mevlütlerde dinliyoruz senelerden beri. Fakat içimize bir şey işlememiş.

Şimdi Resûlullah'ın zamanında birçok insanlar vardı tabi. Bir kısmı inandı bir kısmı da inanmadı.Şimdi Resûlullah'ın zamanında birçok insanlar vardı tabi. Bir kısmı inandı bir kısmı da inanmadı. Ebû Cehil de o inanmayanların içinde. Resûlullah ayna idi de niçin Ebû Cehil o aynadan nasibini alamadı? Ebû Cehil de o inanmayanların içinde.

Resûlullah ayna idi de niçin Ebû Cehil o aynadan nasibini alamadı?

O nurdan nasibini alamadı çünkü Ebû Cehil'in gözü onu görecek kabiliyette değil.O nurdan nasibini alamadı çünkü Ebû Cehil'in gözü onu görecek kabiliyette değil. Hz. Ebubekir de o Allah'ın kulu, o da Resûlullah'ın ümmeti. Dedi ki; Hz. Ebubekir de o Allah'ın kulu, o da Resûlullah'ın ümmeti. Dedi ki;

"Yâ Resûlallah! Teeddüp ediyorum sana." Nedir yâ Ebâbekir? "Yâ Resûlallah! Teeddüp ediyorum sana."

Nedir yâ Ebâbekir?

Ben helaya girdiğim vakitte bile şemâlin benim gözümün önünden kaybolmuyor.Ben helaya girdiğim vakitte bile şemâlin benim gözümün önünden kaybolmuyor. Yani orada sizi böyle tahayyül ettiğime teeddüp ediyorum. Yani orada sizi böyle tahayyül ettiğime teeddüp ediyorum.

Hz. Abbas aynaya bakıyor, aynada Resûlullah'ı görüyor.Hz. Abbas aynaya bakıyor, aynada Resûlullah'ı görüyor. Aynada insan kendisini görecek ya, aynada Resûlullah'ı görüyor. Neden bu? Aynada insan kendisini görecek ya, aynada Resûlullah'ı görüyor.

Neden bu?

Buna fenâ fi'z-zât diyorlar. Resûlullah da fena olmuş, kendisini ortadan atmış çıkarmış.Buna fenâ fi'z-zât diyorlar. Resûlullah da fena olmuş, kendisini ortadan atmış çıkarmış. Resûlullah ile hemhâl, baktığı vakitte de Resûlullah gözünün önünde çıkıyor. Resûlullah ile hemhâl, baktığı vakitte de Resûlullah gözünün önünde çıkıyor.

Allah cümlemizi affetsin de o Resûlullah'a böyle bağlanmak nasip etsin. Allah cümlemizi affetsin de o Resûlullah'a böyle bağlanmak nasip etsin.

Onun için onun ashabı ona öyle bağlıydı da ölüm onlara vız geliyordu.Onun için onun ashabı ona öyle bağlıydı da ölüm onlara vız geliyordu. Sinek kadar gelmiyordu ölümün şeysi. Sinek kadar gelmiyordu ölümün şeysi. Onun için dünyaya Fatih olarak geldiler,Onun için dünyaya Fatih olarak geldiler, ta Cezayirlerden tut Japonya'ya kadar her tarafa Müslümanlığı yayabildiler. ta Cezayirlerden tut Japonya'ya kadar her tarafa Müslümanlığı yayabildiler.

Aziz kardeş! Müslümanlık öyle topla tüfekle yayılmamıştır dünyaya. Aziz kardeş!

Müslümanlık öyle topla tüfekle yayılmamıştır dünyaya.
Bir seyahatnamede okuduğumda, koca Çin'in, koca Çin'in müslümanlığına iki tane ashap sebep oluyor.Bir seyahatnamede okuduğumda, koca Çin'in, koca Çin'in müslümanlığına iki tane ashap sebep oluyor. Koca Çin! Bugün sayısı belirsiz insan. İki tane müslüman gidiyor oraya. Koca Çin! Bugün sayısı belirsiz insan. İki tane müslüman gidiyor oraya. Ticaret sebebiyle gidiyorlar, telkin de değil. Ticaret sebebiyle gidiyorlar, telkin de değil. Fakat onların hâli oradaki insanlara bir numune oluyor, "Ne güzel insanlar bunlar!" diyerektenFakat onların hâli oradaki insanlara bir numune oluyor, "Ne güzel insanlar bunlar!" diyerekten hayran oluyorlar ve müslümanlığa giriveriyorlar. Ama bugünkü müslümandan da [herkes kaçıyor.] hayran oluyorlar ve müslümanlığa giriveriyorlar.

Ama bugünkü müslümandan da [herkes kaçıyor.]

Bir kitap okuyorum şimdi. Kitap sahibi, Afif Abdülfettah Tabbara isminde bir zât.Bir kitap okuyorum şimdi. Kitap sahibi, Afif Abdülfettah Tabbara isminde bir zât. Şam Üniversitesi'nin profesörü adam. O kitapta diyor ki; Şam Üniversitesi'nin profesörü adam. O kitapta diyor ki;

"Sen hıristiyanları İslâm'a davet edeceğin vakitte, bir gâvuru müslümanlığa davet ederken,"Sen hıristiyanları İslâm'a davet edeceğin vakitte, bir gâvuru müslümanlığa davet ederken, 'Yahu gâvurluğu bırak, Şunu Müslümanlık çok iyi bir dindir.'" Methettin filan. Adam da diyor ki; 'Yahu gâvurluğu bırak, Şunu Müslümanlık çok iyi bir dindir.'"

Methettin filan. Adam da diyor ki;

"Ben müslüman olayım ama sana bakacak da,"Ben müslüman olayım ama sana bakacak da, "Müslümanlık eğer bu senin gibi ise ben böyle Müslümanlığı istemem." diyecek."Müslümanlık eğer bu senin gibi ise ben böyle Müslümanlığı istemem." diyecek. Çünkü evvela cahilsin diyor. Cehil ile İslamiyet bir arada barışmaz. Çünkü evvela cahilsin diyor. Cehil ile İslamiyet bir arada barışmaz.

Sonra İslâm'ın bizde ancak adı var bugün. İslâm'ın ancak adı ile yaşıyoruz. Sonra İslâm'ın bizde ancak adı var bugün. İslâm'ın ancak adı ile yaşıyoruz.

İslâmî hallerden hani ehu'l-mü'min? Mü'min mü'minin kardeşi de hangi hangi elimizden tutuyoruz? İslâmî hallerden hani ehu'l-mü'min?

Mü'min mü'minin kardeşi de hangi hangi elimizden tutuyoruz?

Var mı öyle bir elden tutan? Tutuyorsa ne âlâ.Var mı öyle bir elden tutan?

Tutuyorsa ne âlâ.
Fakat bugün işte halimiz meydanda söylemeye de lüzum yok. Şahide ispata da lüzum yok. Fakat bugün işte halimiz meydanda söylemeye de lüzum yok. Şahide ispata da lüzum yok.

Allah affetsin. Hakikati İslamiyeyi de bizim içimize yerleştirsin. Allah affetsin. Hakikati İslamiyeyi de bizim içimize yerleştirsin.

Ve'l-insâfu min nefsihî de diyor ki; Ve'l-insâfu min nefsihî de diyor ki;

El-mü'minü ye'külü fî mi'an vâhidin ve'l-kâfiru ye'külü fî seb'ati em'âin. Ne acayiptir bak! El-mü'minü ye'külü fî mi'an vâhidin ve'l-kâfiru ye'külü fî seb'ati em'âin.

Ne acayiptir bak!

Bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; "Mü'min bir midesi ile, bir bağırsağı ile yerler." Bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

"Mü'min bir midesi ile, bir bağırsağı ile yerler."

Halbuki hepimizde insanların birdir.Halbuki hepimizde insanların birdir. Bağırsağımız da aynıdır midemiz de aynıdır Fakat bunda nükte var. Mü'min biri ile yer gâvur yedisi ile yer.Bağırsağımız da aynıdır midemiz de aynıdır Fakat bunda nükte var. Mü'min biri ile yer gâvur yedisi ile yer. Yani mü'min kanaatkardır, ancak Allah'a taat edebilecek derecede yer. Şehvetinin esiri değildir.Yani mü'min kanaatkardır, ancak Allah'a taat edebilecek derecede yer. Şehvetinin esiri değildir. Çeşitli yemekler ile sofrasına süsleyip de müslüman kardeşi de öte tarafta unutuvermez.Çeşitli yemekler ile sofrasına süsleyip de müslüman kardeşi de öte tarafta unutuvermez. O gâvurlara mahsustur.O gâvurlara mahsustur. Muntantan, müdebdeb sofralar kurup da zevk ü sefa ile saatlerceMuntantan, müdebdeb sofralar kurup da zevk ü sefa ile saatlerce sofralarının başında karınlarını doyurmaya çalışırlar. sofralarının başında karınlarını doyurmaya çalışırlar. Yedikçe yemeleri artar, içtikçe içmelerini artırırlar. O müslümana yakışmaz. Yedikçe yemeleri artar, içtikçe içmelerini artırırlar. O müslümana yakışmaz. Müslüman nefsini körleyecek, Allah'a ibadet edecek kuvveti buldu muydu bismillah ile yerMüslüman nefsini körleyecek, Allah'a ibadet edecek kuvveti buldu muydu bismillah ile yer o bismillahın bereketiyle az ile karnı doyar. Bismillah ile böyle salât ü selamlarla bereketlenir yemek. o bismillahın bereketiyle az ile karnı doyar. Bismillah ile böyle salât ü selamlarla bereketlenir yemek.

Hatta şöyle bir hikaye de dedemden dinlemiştim vaktiyle. Hatta şöyle bir hikaye de dedemden dinlemiştim vaktiyle.

Nuh aleyhisselam gemiyi yapıyormuş da, işte bir ağaç lazım olmuş. Demiş; Nuh aleyhisselam gemiyi yapıyormuş da, işte bir ağaç lazım olmuş. Demiş;

"Bir ağaç lazım bana. Getir de senin karnını doyurayım." "Bir ağaç lazım bana. Getir de senin karnını doyurayım."

Ama oraya ufacık bir tencere koymuş Nuh aleyhisselam. O tencerenin içerisinde bir parça bir şey var. Demiş; Ama oraya ufacık bir tencere koymuş Nuh aleyhisselam. O tencerenin içerisinde bir parça bir şey var. Demiş;

"Bununla mı?" Evet. "Bu benim dişimin kovuğunda bile kalmaz." demiş. "Bununla mı?"

Evet.

"Bu benim dişimin kovuğunda bile kalmaz." demiş.

Kocaman adam! Bir oturuşta bir koyun yiyen, kuzu yiyen adamlar var ya. Onun gibi bir adam. Kocaman adam! Bir oturuşta bir koyun yiyen, kuzu yiyen adamlar var ya. Onun gibi bir adam.

Şimdi öyle bir tarhana çorbası ile karnı doyar mı? Ta uzak bir yerden de yük getirecek. Şimdi öyle bir tarhana çorbası ile karnı doyar mı?

Ta uzak bir yerden de yük getirecek.

"Canım sen hele getir de!" demiş, "Ben senin karnını doyururum. Sen karışma öteye." "Canım sen hele getir de!" demiş, "Ben senin karnını doyururum. Sen karışma öteye."

Gitmiş adam işte onu zorlana zorlana getirmiş. Bakmış ki yine o çorbacık önüne koyulmuş.Gitmiş adam işte onu zorlana zorlana getirmiş. Bakmış ki yine o çorbacık önüne koyulmuş. Fakat yedikçe bitmiyor, yedikçe bitmiyor, adamın karnı doymuş. Çorbada kalmış... Fakat yedikçe bitmiyor, yedikçe bitmiyor, adamın karnı doymuş. Çorbada kalmış...

Peygamber Efendimiz'in mucizesinde de olmadı mı? Hendek Muharebesi oluyor. Peygamber Efendimiz'in mucizesinde de olmadı mı?

Hendek Muharebesi oluyor.
Hendek muharebesinde 300 tane ashab var. Hendek muharebesinde 300 tane ashab var. Yani Hendek Muharebesi demek düşman külliyetli miktarda geliyor.Yani Hendek Muharebesi demek düşman külliyetli miktarda geliyor. Düşmana karşı mukavemet zayıf, yapamayacaklar.Düşmana karşı mukavemet zayıf, yapamayacaklar. Selman-ı Farisî hazretleri telkin etti, memleketin etrafına hendekler, Selman-ı Farisî hazretleri telkin etti, memleketin etrafına hendekler, işte bu surların dışındaki hendekler gibi hendekler kazıp düşmanın içeriye girmesine işte bu surların dışındaki hendekler gibi hendekler kazıp düşmanın içeriye girmesine mani olacak setler yani yapıyorlar, çalışıyorlar. Düşman da gelmekte tabi, yol kısa.mani olacak setler yani yapıyorlar, çalışıyorlar. Düşman da gelmekte tabi, yol kısa. Tabi 10 günlük yol ama geliyorlar, yaklaşıyorlar. Bir an evvel bitmesi lazım. Tabi 10 günlük yol ama geliyorlar, yaklaşıyorlar. Bir an evvel bitmesi lazım.

Gece gündüz ayrılmıyorlar oradan. Aç! Bizim ki gibi böyle ambarlarda ekmekler, yemekler de yok.Gece gündüz ayrılmıyorlar oradan. Aç! Bizim ki gibi böyle ambarlarda ekmekler, yemekler de yok. İşte herkes yanında ne götürdü ise götürmüş, yemişler bitmiş. İşte herkes yanında ne götürdü ise götürmüş, yemişler bitmiş. Şimdi karınları aç olaraktan vazifeyi de bırakmıyorlar ama, çalışıyorlar orada. Şimdi karınları aç olaraktan vazifeyi de bırakmıyorlar ama, çalışıyorlar orada.

Câbir denilen zât acıdı. Evde bir keçiceğizi varmış.Câbir denilen zât acıdı. Evde bir keçiceğizi varmış. Demiş hanımına, "Keçiyi keselim de, biraz da işte arpa mı varmış ne varmış, Demiş hanımına, "Keçiyi keselim de, biraz da işte arpa mı varmış ne varmış, ondan da bir pilav yap da Resûlullah'ı çağıralım. Hiç olmazsa Resûlullah'ın karnını doyuralım bari." demiş. ondan da bir pilav yap da Resûlullah'ı çağıralım. Hiç olmazsa Resûlullah'ın karnını doyuralım bari." demiş.

Eh demiş hanımı, yapalım. Hazırlamışlar, yapmışlardı yemekleri; Eh demiş hanımı, yapalım.

Hazırlamışlar, yapmışlardı yemekleri;

"Buyurun yâ Resûlallah!" demiş, "Evladınız bir parçacık çorba yaptı size." "Buyurun yâ Resûlallah!" demiş, "Evladınız bir parçacık çorba yaptı size."

E Resûlullah yalnız gider mi hiç? "Buyurun ya cemaat!" demiş ashâbına. E Resûlullah yalnız gider mi hiç?

"Buyurun ya cemaat!" demiş ashâbına.
Hepsi birden Resûlullah'ın arkasına takılmışlar gelmişler. Zaten Câbir'in evi ufacık bir ev. Diyor ki şahitler; Hepsi birden Resûlullah'ın arkasına takılmışlar gelmişler. Zaten Câbir'in evi ufacık bir ev. Diyor ki şahitler;

"Evin böyle yaylanıp açıldığını gördük. Bu evin yaylanıp da açıldığını hissettik. "Evin böyle yaylanıp açıldığını gördük. Bu evin yaylanıp da açıldığını hissettik.

Resûlullah demiş ki; "Ben gelmeyince sofralara kimse elleşmesin." Resûlullah demiş ki;

"Ben gelmeyince sofralara kimse elleşmesin."

Mübarek elini açmış, sahanlara koymuş kepçelerle, o grup yemiş gitmiş,Mübarek elini açmış, sahanlara koymuş kepçelerle, o grup yemiş gitmiş, öteki grup gelmiş yemiş, öteki grup gelmiş yemiş, öteki grup gelmiş 300 doymuş. öteki grup gelmiş yemiş, öteki grup gelmiş yemiş, öteki grup gelmiş 300 doymuş.

"Kalanı da." demiş, "komşularına ver." Artmış, "Komşularına ver, kalanını da sen ye!" demiş. E ne bu? "Kalanı da." demiş, "komşularına ver."

Artmış, "Komşularına ver, kalanını da sen ye!" demiş.

E ne bu?

Buna diyorlar bereket. Bu bereket, Tebâkellezî'deki bâreke'nin adı.Buna diyorlar bereket. Bu bereket, Tebâkellezî'deki bâreke'nin adı. Allahümme bârik alâ Muhammedin ve âli Muhammedin'deki kemâ bârekteki bârekler, mübareklikler buradan gelir. Allahümme bârik alâ Muhammedin ve âli Muhammedin'deki kemâ bârekteki bârekler, mübareklikler buradan gelir.

Allah bir şeye mübareklik yaptı mıydı, bereket verdi miydi o bitmez. Beşi de bitmez onu da bitmez.Allah bir şeye mübareklik yaptı mıydı, bereket verdi miydi o bitmez. Beşi de bitmez onu da bitmez. Bereket vermedi mi bini de az gelir 10 bini de, 100 bini de az gelir. Bereket vermedi mi bini de az gelir 10 bini de, 100 bini de az gelir.

Allah hepimizi affetsin de o güzel peygamberin yolunda yürüyebilmek nasip etsin. Allah hepimizi affetsin de o güzel peygamberin yolunda yürüyebilmek nasip etsin.

Şimdi o Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e ne için insanlar böyle sarıldı? Şimdi o Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e ne için insanlar böyle sarıldı?

Nesine bayıldılar Resûlü Ekrem'in? Resûlü Ekrem de para yok.Nesine bayıldılar Resûlü Ekrem'in?

Resûlü Ekrem de para yok.
Para öyle dağıtıyor değildi. Böyle çok bir parası yoktu. Ekseriyetle aç durur, karıncağızına taş bağlar.Para öyle dağıtıyor değildi. Böyle çok bir parası yoktu. Ekseriyetle aç durur, karıncağızına taş bağlar. Yattığı yer işte gayet basit; bir hasır üzerinde. Yatağı da yoktu altında. Yattığı yer işte gayet basit; bir hasır üzerinde. Yatağı da yoktu altında. Yatağı da yok hasırın üzerinde yatardı. Bu olmamazlıktan değil, istemezdi. Yokluktan değildi yani.Yatağı da yok hasırın üzerinde yatardı. Bu olmamazlıktan değil, istemezdi. Yokluktan değildi yani. İstemezdi, dünyaya tenezzül etmezdi. İstemezdi, dünyaya tenezzül etmezdi.

Onun için şimdi o insanlara parayı verirsen çok toplanır insanların etrafında. Para dağıttın mı uuu..Onun için şimdi o insanlara parayı verirsen çok toplanır insanların etrafında. Para dağıttın mı uuu.. koca İstanbul'u doyuramazsın, hepsi gelir başına. Ama Resûlullah öyle para vermiyordu. koca İstanbul'u doyuramazsın, hepsi gelir başına. Ama Resûlullah öyle para vermiyordu.

Para vermediği halde neden toplandılar Resûlullah'ın etrafına? Para vermediği halde neden toplandılar Resûlullah'ın etrafına?

İşte Allah insanlara bir şuur da vermiş az çok.İşte Allah insanlara bir şuur da vermiş az çok. Batılla Hakk'ı ayırt edebilen nur sahipleri Hakk'ı orada gördüler.Batılla Hakk'ı ayırt edebilen nur sahipleri Hakk'ı orada gördüler. Burada Hak var dediler, batılı bıraktılar Hakk'a döndüler, Resûlullah'ın eteğine yapıştılar. Burada Hak var dediler, batılı bıraktılar Hakk'a döndüler, Resûlullah'ın eteğine yapıştılar.

Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'de de mucizeler görülüyor.Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'de de mucizeler görülüyor. Mucizelerin görülmesi de onun hak peygamber olduğunun şahidi oluyor.Mucizelerin görülmesi de onun hak peygamber olduğunun şahidi oluyor. Ondan dolayı insanlar da artık hiç düşünmeden tereddütsüz onun dinine girmekte hiç korku çekmiyor. Ondan dolayı insanlar da artık hiç düşünmeden tereddütsüz onun dinine girmekte hiç korku çekmiyor.

Mesela mucizelerden bir tanesini söyleyeyim. Mesela mucizelerden bir tanesini söyleyeyim.

Bizim Trabzon'daki evler gibi dağınık evler.Bizim Trabzon'daki evler gibi dağınık evler. Köylerdeki evler nasıl dağınık, biri orada, biri orada, biri orada...Köylerdeki evler nasıl dağınık, biri orada, biri orada, biri orada... O zaman da evler böyle imiş. Herkes bir tarafta bir ev yapmış. O zaman da evler böyle imiş. Herkes bir tarafta bir ev yapmış.

Ashab-ı kiramdan birisi oradaki evden gelmiş, Resûlullah'ın gece sohbetinde bulunmuş.Ashab-ı kiramdan birisi oradaki evden gelmiş, Resûlullah'ın gece sohbetinde bulunmuş. Sohbet gece vakti... Lillâhil-Fâtiha. Sohbet gece vakti...

Lillâhil-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2