Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Muammer Dolmacı: Bir Alimin Hatırası

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Rebîü'l-Evvel 1410 / 29.10.1989

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ey İman Edenler Allah'tan Korkun, Takva Sahibi Olun, Takvâ Ehlinin Bir Sıfatı da Kızgınlığını Yutabilmesidir, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Muammer Dolmacı: Bir Alimin Hatırası

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Rebîü'l-Evvel 1410 / 29.10.1989

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ey İman Edenler Allah'tan Korkun, Takva Sahibi Olun, Takvâ Ehlinin Bir Sıfatı da Kızgınlığını Yutabilmesidir, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ahmedullâhe Teâlâ Hamden kesîran tayyiben mübâraken fîh. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Ahmedullâhe Teâlâ Hamden kesîran tayyiben mübâraken fîh. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve medeninâ ve Şefîı zünûbenâ Muhammedini'l Mustafâ.Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve medeninâ ve Şefîı zünûbenâ Muhammedini'l Mustafâ. Ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi ihsânin ilâ yevmiddîn. Ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi ihsânin ilâ yevmiddîn.

Aziz ve muhterem misafirlerimiz. Vefakar kardeşlerimiz. Peygamber (sav) hadîs-i şerîflerinde; Aziz ve muhterem misafirlerimiz. Vefakar kardeşlerimiz. Peygamber (sav) hadîs-i şerîflerinde;

el-Ulemâü veresetü'l-enbiyâi buyurmuşlar.el-Ulemâü veresetü'l-enbiyâi buyurmuşlar. İlmiyle amil olan hakiki mü'min-i kâmil alimler Peygamberlerin hakiki varisleridirler.İlmiyle amil olan hakiki mü'min-i kâmil alimler Peygamberlerin hakiki varisleridirler. Alimler şehitlerden de üstündürler. Şehitler cennete bigayri hisâb dahil olur. Alimler şehitlerden de üstündürler. Şehitler cennete bigayri hisâb dahil olur. Alimler cennetin kapısında durdurulur.Alimler cennetin kapısında durdurulur. İstediklerinize şefaat eyleyin, diye kendilerine ruhsat ve müsaade olunur.İstediklerinize şefaat eyleyin, diye kendilerine ruhsat ve müsaade olunur. Bu hadîs-i şerîfin zikrinden sonra; sözü, andığımız kardeşime getirmek istiyorum. Bu hadîs-i şerîfin zikrinden sonra; sözü, andığımız kardeşime getirmek istiyorum.

Muammer Dolmacı kardeşimizi hocamız rahmetullahi aleyhMuammer Dolmacı kardeşimizi hocamız rahmetullahi aleyh Muhammed Zahid Kotku kaddesallahu sırrahul aziz hazretleri çok seviyordu. Muhammed Zahid Kotku kaddesallahu sırrahul aziz hazretleri çok seviyordu. Bir gün İskenderpaşa Camisi'nde avluya bakan odasında otururken,Bir gün İskenderpaşa Camisi'nde avluya bakan odasında otururken, rahmetli Muammer Dolmacı kardeşimizden kendisine bir tebrikname gelmiş. Tek bir sayfa.rahmetli Muammer Dolmacı kardeşimizden kendisine bir tebrikname gelmiş. Tek bir sayfa. Üzerinde altı yedi satır var. Zarfı açıp hocamız okuduktan sonra yüzü ışıl ışıl ışıldadı.Üzerinde altı yedi satır var. Zarfı açıp hocamız okuduktan sonra yüzü ışıl ışıl ışıldadı. Bir tebessüm, bir memnunluk, bir sürur yayıldı simasına.Bir tebessüm, bir memnunluk, bir sürur yayıldı simasına. Çok beğendiği, çok sevindiği anlaşılıyordu. Mektubu bana uzattı.Çok beğendiği, çok sevindiği anlaşılıyordu. Mektubu bana uzattı. "Bak. Mektup nasıl yazılır gör." dedi. Ben de o münasebetle kendi zâtına yazılmış olan mektubu okudum. "Bak. Mektup nasıl yazılır gör." dedi. Ben de o münasebetle kendi zâtına yazılmış olan mektubu okudum.

Şimdi esef ediyorum, keşke rica etseydim o mektubu yanıma alsaydım diye.Şimdi esef ediyorum, keşke rica etseydim o mektubu yanıma alsaydım diye. Son derece zarif ifadelerle Muammer Dolmacı, hocamıza tebriklerini saygılarını arz ediyorSon derece zarif ifadelerle Muammer Dolmacı, hocamıza tebriklerini saygılarını arz ediyor ve ellerinden öptüğünü söylüyordu. Hocamız rahmetullahi aleyh kendisini gerçekten çok seviyordu.ve ellerinden öptüğünü söylüyordu. Hocamız rahmetullahi aleyh kendisini gerçekten çok seviyordu. Muammer Dolmacı kardeşimizin de benim ortaokul çağlarımdan itibaren,Muammer Dolmacı kardeşimizin de benim ortaokul çağlarımdan itibaren, tekkemizin ihvanını ilk gördüğümüz zamanlardan beri müşahedem,tekkemizin ihvanını ilk gördüğümüz zamanlardan beri müşahedem, tekkemizin dervişlerinin en önde gelen en tatlı en sevimli simalarından olduğu idi. tekkemizin dervişlerinin en önde gelen en tatlı en sevimli simalarından olduğu idi.

Konuşmasa dahi o tatlı simasıyla tebessümüyle tanımayan insanlarıKonuşmasa dahi o tatlı simasıyla tebessümüyle tanımayan insanları bir hassesi vardı üzerinde. bir hassesi vardı üzerinde. Bizler onu gördükçe hem mühendis hem ne kadar edepli hem ne kadar terbiyeli hem ne kadar tatlı diye. Düşünürdük? Gıpta ederdik? Bizler onu gördükçe hem mühendis hem ne kadar edepli hem ne kadar terbiyeli hem ne kadar tatlı diye. Düşünürdük? Gıpta ederdik?



Dine, imana, ahlâka, ulvî duygulara doğru bir iştiyak, bir gayret, bir heves hâsıl olurdu kendisini görmekten.Dine, imana, ahlâka, ulvî duygulara doğru bir iştiyak, bir gayret, bir heves hâsıl olurdu kendisini görmekten. Her şeyi gibi sedası da tatlı idi. Her şeyi gibi sedası da tatlı idi.

Hocamız rahmetullahi aleyh zikir meclislerinin arkasından. Hocamız rahmetullahi aleyh zikir meclislerinin arkasından. Haydi bakalım Muammer, diye işaret buyururdu.Haydi bakalım Muammer, diye işaret buyururdu. Ve Muammer Dolmacı kardeşimiz herhalde dünyanın en güzel ilahileriniVe Muammer Dolmacı kardeşimiz herhalde dünyanın en güzel ilahilerini en tatlı sesiyle en güzel tarzda okurdu. Hepimiz mesrur olurduk. en tatlı sesiyle en güzel tarzda okurdu. Hepimiz mesrur olurduk. Kardeşlerimizin okuduğu aşırlardan sonuncusunda buyuruluyor ki: Kardeşlerimizin okuduğu aşırlardan sonuncusunda buyuruluyor ki:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ey iman edenler Allah'tan korkun. Ey iman edenler Allah'tan korkun. Bu dünyadayken âhirete ne ameller işleyip neler gönderdiğinize bakın. Dikkat edin. Kendinizi kontrol edin. Bu dünyadayken âhirete ne ameller işleyip neler gönderdiğinize bakın. Dikkat edin. Kendinizi kontrol edin.

Vettekullah innallahe habirun bima ta'melun. Takvâ sahibi olun. Allah'tan korkun, sakının.Vettekullah innallahe habirun bima ta'melun. Takvâ sahibi olun. Allah'tan korkun, sakının. Çünkü Allah yaptığınız her ameli görüp hakkıyla bilmektedir. Çünkü Allah yaptığınız her ameli görüp hakkıyla bilmektedir. Allah'ın gördüğünü bilerek kötü ameller işlemekten uzak durun.Allah'ın gördüğünü bilerek kötü ameller işlemekten uzak durun. Âhirette Allah'ın mükâfatlar vereceğini düşünerekÂhirette Allah'ın mükâfatlar vereceğini düşünerek oraya göndereceğiniz amellerin mükâfata layık ameller olmasına ihtimam edin. oraya göndereceğiniz amellerin mükâfata layık ameller olmasına ihtimam edin.

Sakın Allah'ı unutanlardan olmayın.Sakın Allah'ı unutanlardan olmayın. Allah ceza olarak kendisini, kendisinin menfaatlerini unutturur öyle kimselere. Onlar fasıklardır.Allah ceza olarak kendisini, kendisinin menfaatlerini unutturur öyle kimselere. Onlar fasıklardır. Fasıkların ta kendileridir buyuruluyor. Muammer Dolmacı kardeşimiz zikir erbabından idi.Fasıkların ta kendileridir buyuruluyor. Muammer Dolmacı kardeşimiz zikir erbabından idi. Nisyanın mukabili olan, makbul tarafı olan -nisyan unutmak, zikir anmak, hatırlamak- Nisyanın mukabili olan, makbul tarafı olan -nisyan unutmak, zikir anmak, hatırlamak- ehl-i zikir, ehl-i fikir, ehl-i tefekkür kardeşimiz idi. Allahu Teâlâ hazretleri: ehl-i zikir, ehl-i fikir, ehl-i tefekkür kardeşimiz idi. Allahu Teâlâ hazretleri:

Allah'ı çok zikreden mü'min erkeklere, Allah'ı çok zikreden mü'min hanımefendilere,Allah'ı çok zikreden mü'min erkeklere, Allah'ı çok zikreden mü'min hanımefendilere, mağfiretini bahşeyleyip onlara ecr-i azîm ihsan edeceğini bu âyet-i kerîmesinde ihsas buyuruyor.mağfiretini bahşeyleyip onlara ecr-i azîm ihsan edeceğini bu âyet-i kerîmesinde ihsas buyuruyor. Muammer Dolmacı kardeşimiz de o cümleden Allahu Teâlâ hazretlerinin mağfiretine, rahmetineMuammer Dolmacı kardeşimiz de o cümleden Allahu Teâlâ hazretlerinin mağfiretine, rahmetine rahmetine erenlerden olur. Olsun. Olduğuna kanaatimiz var. Rabbimizin lütfundan öyle diliyoruz. rahmetine erenlerden olur. Olsun. Olduğuna kanaatimiz var. Rabbimizin lütfundan öyle diliyoruz.

Bir başka hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki: Bir başka hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki:

Mü'minler bilirler ki ölüm yok. Ölmek yok. Bu bir rıhlettir, göçmektir. Şu fânî dünyadanMü'minler bilirler ki ölüm yok. Ölmek yok. Bu bir rıhlettir, göçmektir. Şu fânî dünyadan ebedî olan aleme mihnet diyarındanebedî olan aleme mihnet diyarından rahmet alemine göçmektir. O bakımdan şu anma toplantısının belki nice işaretlerden kardeşimizinrahmet alemine göçmektir. O bakımdan şu anma toplantısının belki nice işaretlerden kardeşimizin güzel hâllerinden ve hakkında şehadet eden insanların çokluğundan sezdiğimiz kadarıylagüzel hâllerinden ve hakkında şehadet eden insanların çokluğundan sezdiğimiz kadarıyla muhakkak ki rahmeti Rahmân'a intikal etmiştir. muhakkak ki rahmeti Rahmân'a intikal etmiştir.

Belki bir hüzün toplantısı olmaması, bir sevinç toplantısı olması lazım ki bu kadar insanBelki bir hüzün toplantısı olmaması, bir sevinç toplantısı olması lazım ki bu kadar insan Türkiye'nin her yerinden duyan severek koşmuştur.Türkiye'nin her yerinden duyan severek koşmuştur. Kabri başında ne kadar güzel konuşmalar yapan, ne kadar mübarek insanlar var.Kabri başında ne kadar güzel konuşmalar yapan, ne kadar mübarek insanlar var. Kim bilir ne evliyâlar vardı. Aradan seneler geçiyor. Sevdikleri onun sevgisini unutamıyorlar. Kim bilir ne evliyâlar vardı. Aradan seneler geçiyor. Sevdikleri onun sevgisini unutamıyorlar.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri had'is-i şer'iflerinde buyurmuşlar ki:Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri had'is-i şer'iflerinde buyurmuşlar ki: "Mü'minler bir zât hakkında hüsn-ü şehadette bulunurlarsa,"Mü'minler bir zât hakkında hüsn-ü şehadette bulunurlarsa, ben onun hakkındaki her şeyini bilmeme rağmen kendi bilgilerimi bırakırım.ben onun hakkındaki her şeyini bilmeme rağmen kendi bilgilerimi bırakırım. Kullarımın şehadetini kabul ederim." Kullarımın şehadetini kabul ederim." Demek ki vefat eden insanların arkasından hüsn-ü şehadet edenlerin çokluğu, Demek ki vefat eden insanların arkasından hüsn-ü şehadet edenlerin çokluğu, Rabbimizin o kimseye rahmetini bahşetmesine de vesile oluyor. Rabbimizin o kimseye rahmetini bahşetmesine de vesile oluyor. Nice nice insanların Nice nice insanların gönülden ivazsız, garazsız, maksatsız hakiki bir İslâm kardeşliğinin gerçek tezahürü ile onu sevdiğini biliyoruz.gönülden ivazsız, garazsız, maksatsız hakiki bir İslâm kardeşliğinin gerçek tezahürü ile onu sevdiğini biliyoruz. O hadis yönünden de kendisinin imrenilecek durumda olduğu muhakkak.O hadis yönünden de kendisinin imrenilecek durumda olduğu muhakkak. Bir başka hadîs-i şerîfinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular ki: Bir başka hadîs-i şerîfinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular ki:

Müslüman kendisi tatlıdır. Başkalarıyla hoş geçinir. Başkaları yanına sokulabilir.Müslüman kendisi tatlıdır. Başkalarıyla hoş geçinir. Başkaları yanına sokulabilir. Kendisiyle hoş geçinirler. "Kendisi başkalarına yanaşmayan, başkalarını yanına yanaştırmayan, ülfetsiz,Kendisiyle hoş geçinirler. "Kendisi başkalarına yanaşmayan, başkalarını yanına yanaştırmayan, ülfetsiz, soğuk kimselerde hiçbir hayır yoktur." buyuruyor Peygamber Efendimiz.soğuk kimselerde hiçbir hayır yoktur." buyuruyor Peygamber Efendimiz. Bu hadîs-i şerîfin ışığında rahmetli kardeşimize baktığımız zamanBu hadîs-i şerîfin ışığında rahmetli kardeşimize baktığımız zaman herkesin gönlünü fethetmiş bir kimse olduğunu görüyoruz.herkesin gönlünü fethetmiş bir kimse olduğunu görüyoruz. Hatırlıyorum, siyasî çalışmaları dolayısıyla uzun zamanlar yanında çalıştığı hemşehrisiHatırlıyorum, siyasî çalışmaları dolayısıyla uzun zamanlar yanında çalıştığı hemşehrisi bazı kimselerin, inancı dolayısıyla karşısında olmuştu.bazı kimselerin, inancı dolayısıyla karşısında olmuştu. Ama hiçbir zaman onların ona kırıldığını sanmıyorum. Ama hiçbir zaman onların ona kırıldığını sanmıyorum. Çünkü hem inancına göre yaşamasını bilirdi, yapması gereken şeyi Allah'ın rızasına uygun yapmayı bilirdi.Çünkü hem inancına göre yaşamasını bilirdi, yapması gereken şeyi Allah'ın rızasına uygun yapmayı bilirdi. Hem de muhaliflerinin bile gönlünü hoş etmesini bilirdi. Hem de muhaliflerinin bile gönlünü hoş etmesini bilirdi.

Bayındırlık Bakanlığı'nın merdivenlerinden çıkıyordum. Merhum müsteşar idi.Bayındırlık Bakanlığı'nın merdivenlerinden çıkıyordum. Merhum müsteşar idi. Yukardan aşağıya bir kalabalık iniyordu. Beni tanımazlar. Ben onları tanımam.Yukardan aşağıya bir kalabalık iniyordu. Beni tanımazlar. Ben onları tanımam. Şöyle kalabalığa baktım 10-15 kişi iniyorlar. Bir heyet halinde bakanlığa gelmişler dönüyorlar. Şöyle kalabalığa baktım 10-15 kişi iniyorlar. Bir heyet halinde bakanlığa gelmişler dönüyorlar. Bir tanesi ötekilere dönmüş, yüksek sesle şöyle diyordu. "Aşk olsun.Bir tanesi ötekilere dönmüş, yüksek sesle şöyle diyordu. "Aşk olsun. İşimizi yapmadı ama yine seviyoruz yine memmunuz." Demek ki istedikleri kanuna uygun değildi. İşimizi yapmadı ama yine seviyoruz yine memmunuz." Demek ki istedikleri kanuna uygun değildi.

Nizama uygun değildi. Hakkaniyete uygun değildi ama yine de onları bu işin olamayacağına o kadarNizama uygun değildi. Hakkaniyete uygun değildi ama yine de onları bu işin olamayacağına o kadar güzel tarzda ikna etmiş ki yanındakiler memnun ayrılmışlar. İşleri yapılmadığı halde.güzel tarzda ikna etmiş ki yanındakiler memnun ayrılmışlar. İşleri yapılmadığı halde. Böyle bir insanı tanımadım, başka bir insan. Karşı taraf reddedildiği zaman daima kırılır. Böyle bir insanı tanımadım, başka bir insan. Karşı taraf reddedildiği zaman daima kırılır. Veyahut reddeden kimse, karşı tarafı kırmadan reddetmesini bu kadar güzel beceremez. Veyahut reddeden kimse, karşı tarafı kırmadan reddetmesini bu kadar güzel beceremez.

Hocamıza bağlılığının bir hatırasını nakletmek istiyorum. Hocamıza bağlılığının bir hatırasını nakletmek istiyorum. Bir zât ile bakanlıktaki çalışmaları sırasında suistimalini, kusurunu, küstahlığını,Bir zât ile bakanlıktaki çalışmaları sırasında suistimalini, kusurunu, küstahlığını, gördüğü için herhalde onu vazifeden almaya karar vermiş. Böylece arası bozulmuş.gördüğü için herhalde onu vazifeden almaya karar vermiş. Böylece arası bozulmuş. Fakat o şahıs da bir ara hocamıza gelip hürmet izhar etmiş el öpmüş bir kimseydi. Fakat o şahıs da bir ara hocamıza gelip hürmet izhar etmiş el öpmüş bir kimseydi. Belki ihvanı olmuştu hocamızın. Sakal bırakmıştı. Gitmiş hocamızla konuşmuş. Belki ihvanı olmuştu hocamızın. Sakal bırakmıştı. Gitmiş hocamızla konuşmuş. Hocamız hepsinin halini bilen bir kimse. Ben Ankara'ya giderken dedi ki: Hocamız hepsinin halini bilen bir kimse. Ben Ankara'ya giderken dedi ki:

"Muammere selam söyle, o zâta o ihraç işlemini yapmasın." Ben de"Muammere selam söyle, o zâta o ihraç işlemini yapmasın." Ben de hocamızın selamını tebliğe gittim, söyledim.hocamızın selamını tebliğe gittim, söyledim. Anlaşılan o küstah zât çok üzmüş merhumu, burasına gelmiş. Çok kızmış olduğu anlaşılıyor.Anlaşılan o küstah zât çok üzmüş merhumu, burasına gelmiş. Çok kızmış olduğu anlaşılıyor. Ben hocamızın selamıyla beraber o zâta dokunmasın, makamından etmesin,Ben hocamızın selamıyla beraber o zâta dokunmasın, makamından etmesin, memuriyetten atmasın diye söyleyince sanki koltuğunda şöyle bir darbe yemiş gibi sallandı.memuriyetten atmasın diye söyleyince sanki koltuğunda şöyle bir darbe yemiş gibi sallandı. Kıpkırmızı kesildi. Ama çok çabuk toparladı kendisini. "Başüstüne. Başüstüne." dedi.Kıpkırmızı kesildi. Ama çok çabuk toparladı kendisini. "Başüstüne. Başüstüne." dedi. "Hiç olmazsa müracaat edeceği yeri biliyor. Affettim." dedi. "Hiç olmazsa müracaat edeceği yeri biliyor. Affettim." dedi.

Âyet-i kerîmedeÂyet-i kerîmede takvâ ehli insanların bir sıfatı da gayzını, kızgınlığını yutabilmek vasfıdır.takvâ ehli insanların bir sıfatı da gayzını, kızgınlığını yutabilmek vasfıdır. O vasfını da, o güzel sıfatını da, o dervişâne sıfatını da orada müşahade ettim.O vasfını da, o güzel sıfatını da, o dervişâne sıfatını da orada müşahade ettim. O kadar asabi bir insanın hocasına bu kadar büyük saygı ile,O kadar asabi bir insanın hocasına bu kadar büyük saygı ile, o kadar çabuk gayzına hakim olup teskin edip kendi kızgınlığını; o kadar çabuk gayzına hakim olup teskin edip kendi kızgınlığını; o kadar sakin bir karar vermesi ve olaydaki en güzel cepheyi görüp yorum yapabilmesi. o kadar sakin bir karar vermesi ve olaydaki en güzel cepheyi görüp yorum yapabilmesi.

"Aferin. Müracaat edeceği yeri hiç olmazsa bilmiş." diye cevabı çok takdirimi kazanmıştı."Aferin. Müracaat edeceği yeri hiç olmazsa bilmiş." diye cevabı çok takdirimi kazanmıştı. Bendenizin vazifeye başladığım sıralarda çeşitli üzüntülerim, sıkıntılarım olmuştu. Bendenizin vazifeye başladığım sıralarda çeşitli üzüntülerim, sıkıntılarım olmuştu. O sıkıntılar içinde, sayılı birkaç kişinin içinde, hiç tereddüt ve sıkıntı göstermeden en yakın yardımı,O sıkıntılar içinde, sayılı birkaç kişinin içinde, hiç tereddüt ve sıkıntı göstermeden en yakın yardımı, desteği bize sağlayan kardeşlerimizden biri Muammer Dolmacı'ydı. desteği bize sağlayan kardeşlerimizden biri Muammer Dolmacı'ydı.

Çok hoşnut ve razıyım. Vefatına sebep olan kazanın olduğu geceden bir gün önce bizde idi.Çok hoşnut ve razıyım. Vefatına sebep olan kazanın olduğu geceden bir gün önce bizde idi. "Ankara'ya gidiyorum. Bir emriniz var mı?" diye tevâzuan böyle sormuştu."Ankara'ya gidiyorum. Bir emriniz var mı?" diye tevâzuan böyle sormuştu. Ben de bazı müşkül meselelerimi kardeşâne kendisine açmıştım. Ben de bazı müşkül meselelerimi kardeşâne kendisine açmıştım. O müşkül işlerde onların halline koşmak için Ankara'ya gidiyordu. Vazife başında gidiyordu. O müşkül işlerde onların halline koşmak için Ankara'ya gidiyordu. Vazife başında gidiyordu.

Bir şeyi düşünüyorum. Bizim onun hakkında sevinmemiz lazım.Bir şeyi düşünüyorum. Bizim onun hakkında sevinmemiz lazım. Geride kalanlar ağlayacaksa kendilerine ağlasınlar.Geride kalanlar ağlayacaksa kendilerine ağlasınlar. Yakınlarına sabr-ı cemil ve böylece ecr-i cezîl kazanmalarını temenni ederim.Yakınlarına sabr-ı cemil ve böylece ecr-i cezîl kazanmalarını temenni ederim. Geride bıraktıkları kıymetli yavrularımız, evlatlarına, babalarınaGeride bıraktıkları kıymetli yavrularımız, evlatlarına, babalarına en güzel evlatlık vazifelerini yapma şeklini söylemek istiyorum. en güzel evlatlık vazifelerini yapma şeklini söylemek istiyorum.

Bir insan vefat ettiği zaman amel defteri kapanır. Üç kişi müstesna.Bir insan vefat ettiği zaman amel defteri kapanır. Üç kişi müstesna. Üç şeyi yapmış kimse, üç şeyin sahibi müstesnadır.Üç şeyi yapmış kimse, üç şeyin sahibi müstesnadır. Arkasından faydalanılan bir ilim, bir kitap, bir talebe bırakan kişi. Alim. Onun defteri kapanmaz.Arkasından faydalanılan bir ilim, bir kitap, bir talebe bırakan kişi. Alim. Onun defteri kapanmaz. Mesela İmam Gazâlî. 1111 senesinde vefat etmiş. 1989 defter-i âmâli kapanmadı.Mesela İmam Gazâlî. 1111 senesinde vefat etmiş. 1989 defter-i âmâli kapanmadı. Sevaplar yazılmaya devam ediyor. Çünkü herkesin evinde İmam Gazâlî'nin eserleri var. Sevaplar yazılmaya devam ediyor. Çünkü herkesin evinde İmam Gazâlî'nin eserleri var.

Diğer bir kimse, faydalanılan bir hayır müessesesi bırakanın defteri amali kapanmaz.Diğer bir kimse, faydalanılan bir hayır müessesesi bırakanın defteri amali kapanmaz. Kuyu açmış, çeşme yaptırmış, köprü yaptırmış, bina yaptırmış, cami yaptırmış, hayır yaptırmış, hasenât yaptırmış.Kuyu açmış, çeşme yaptırmış, köprü yaptırmış, bina yaptırmış, cami yaptırmış, hayır yaptırmış, hasenât yaptırmış. İstifade ediliyor. Ağaç dikmiş faydalanılıyor.İstifade ediliyor. Ağaç dikmiş faydalanılıyor. Bunun sahibinin defteri bu hayırlar devam ettiği müddetçe sadaka-i câriyesi, Bunun sahibinin defteri bu hayırlar devam ettiği müddetçe sadaka-i câriyesi, sadakası cereyan ettiği müddetçe, faydalandığı devam ettiği müddetçe sevap almaya devam eder. sadakası cereyan ettiği müddetçe, faydalandığı devam ettiği müddetçe sevap almaya devam eder. Defter-i âmâli kapanmaz. Kardeşimizin bu bakımdan da bahtı çok açıktır.Defter-i âmâli kapanmaz.

Kardeşimizin bu bakımdan da bahtı çok açıktır.
Bizim Hakyol Vakfı'nın ve diğer hayır işlerimizin en başta gelenBizim Hakyol Vakfı'nın ve diğer hayır işlerimizin en başta gelen destekçisi ve malî yardım edicisiydi. Onun vefatından sonra bizim hayır işlerimiz bir hayli tezelzüle uğramıştı.destekçisi ve malî yardım edicisiydi. Onun vefatından sonra bizim hayır işlerimiz bir hayli tezelzüle uğramıştı. Onun ne kadar büyük destek olduğunun alâmeti idi o.Onun ne kadar büyük destek olduğunun alâmeti idi o. Dün Antalya'da Hakyol Vakfı'mızın şubeler toplantısını yaptık. Kardeşlerimize çok çok teşekkür ederim.Dün Antalya'da Hakyol Vakfı'mızın şubeler toplantısını yaptık. Kardeşlerimize çok çok teşekkür ederim. Allah'a hamd ü senâlar olsun. Şükürler olsun.Allah'a hamd ü senâlar olsun. Şükürler olsun. Öyle geniş, öyle güzel hizmetler hâline gelmiş ki muhakkak ki o hizmetlerdeÖyle geniş, öyle güzel hizmetler hâline gelmiş ki muhakkak ki o hizmetlerde Muammer Dolmacı kardeşimizin de hissesi sadaka-i câriyesi var. Ve sevabı devam ediyor. Muammer Dolmacı kardeşimizin de hissesi sadaka-i câriyesi var. Ve sevabı devam ediyor.

Üçüncüsü, arkasından kendisine dua eden salih bir evlat bırakan kimsenin defter-i âmâli kapanmaz.Üçüncüsü, arkasından kendisine dua eden salih bir evlat bırakan kimsenin defter-i âmâli kapanmaz. Onun için evlatlarına salih kimseler olmalarını,Onun için evlatlarına salih kimseler olmalarını, babalarına en büyük hizmet evlatlık vazifesi olduğunu, hatırlatmak istiyorum.babalarına en büyük hizmet evlatlık vazifesi olduğunu, hatırlatmak istiyorum. Zaten kendilerini salih biliyorum ama başka dinleyenlere de örnek ve ibret olsun diye söylüyorum.Zaten kendilerini salih biliyorum ama başka dinleyenlere de örnek ve ibret olsun diye söylüyorum. Bir evladın babasına anasına yapacağı en güzel hizmet kendisinin salih bir kimse olmasıdır.Bir evladın babasına anasına yapacağı en güzel hizmet kendisinin salih bir kimse olmasıdır. Erkekse namazında niyazında ibadetinde taatinde hayrında hasenâtında.Erkekse namazında niyazında ibadetinde taatinde hayrında hasenâtında. Hanımsa mesture, mütesettire, takvâ ehli, âbide, Hanımsa mesture, mütesettire, takvâ ehli, âbide, bir kimse olmasıdır. bir kimse olmasıdır.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize rızasına uygun ömür sürmeyi nasip eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize rızasına uygun ömür sürmeyi nasip eylesin. Cümlemize hüsn-i hâtimeler nasip eylesin.Cümlemize hüsn-i hâtimeler nasip eylesin. Cümlemize Rabbimizin lütfuna erip; cennetiyle, cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin. Cümlemize Rabbimizin lütfuna erip; cennetiyle, cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2