Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Mükemmel Müslümanlık Nasıl Olur?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Cemâziye'l-Âhir 1419 / 29.09.1998

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hz. Ali’nin (ra) Peygamber Efendimizin Hayatındaki Yeri, Setr-i Avret, Tesettür Neden ?, Salavat-ı Şerifeyi Sürekli Hale Getirmeliyiz, Güzel | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mükemmel Müslümanlık Nasıl Olur?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Cemâziye'l-Âhir 1419 / 29.09.1998

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hz. Ali’nin (ra) Peygamber Efendimizin Hayatındaki Yeri, Setr-i Avret, Tesettür Neden ?, Salavat-ı Şerifeyi Sürekli Hale Getirmeliyiz, Güzel | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Allah razı olsun. Ben size vaaz vermek üzere davet olununca gizlediğim hadis kitabındanAllah razı olsun. Ben size vaaz vermek üzere davet olununca gizlediğim hadis kitabından bir sayfayı birisine açtırdım. Şu kırmızı işareti de oraya koydurdum. bir sayfayı birisine açtırdım. Şu kırmızı işareti de oraya koydurdum.

Kurada bahtınıza çıkan birkaç hadîs-i şerîfi okuyacağım. Kurada bahtınıza çıkan birkaç hadîs-i şerîfi okuyacağım. Eğer karnınız acıkırsa, dinlemekten yorulursanız, canınız eve gitmek istiyorsa,Eğer karnınız acıkırsa, dinlemekten yorulursanız, canınız eve gitmek istiyorsa, hanım daha fazla müsaade vermemişse, o zaman biraz uyur gibi yaparsınız ben anlarım,hanım daha fazla müsaade vermemişse, o zaman biraz uyur gibi yaparsınız ben anlarım, sohbeti kısa keserim. Ama isterseniz yatsıya kadar da konuşabiliriz. Bu size bağlı.sohbeti kısa keserim. Ama isterseniz yatsıya kadar da konuşabiliriz. Bu size bağlı. Başınızı eğmenize, uyumanıza veya uyanık durmanıza bağlı. Başınızı eğmenize, uyumanıza veya uyanık durmanıza bağlı.

Bilmiyorum bu hadîs-i şerîfi duydunuz mu? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Bilmiyorum bu hadîs-i şerîfi duydunuz mu? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hz. Ali Efendimiz'e buyurmuş ki; Hz. Ali Efendimiz'e buyurmuş ki;

Yâ Ali, inne'l-İslâme uryânün libasühü't-takvâ ve riyâşühü'l-hüdâ Yâ Ali, inne'l-İslâme uryânün libasühü't-takvâ ve riyâşühü'l-hüdâ ve zînetühü'l-hayâ ve imâdühü'l-vera' ve melâkühü'l-amelü's-sâlihive zînetühü'l-hayâ ve imâdühü'l-vera' ve melâkühü'l-amelü's-sâlihi ve esâsü'l-İslâmi hubbî ve hubbü ehli beytî. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. ve esâsü'l-İslâmi hubbî ve hubbü ehli beytî.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Bu hadîs-i şerîf -bir tek hadîs-i şerîf ama- çok güzel mânaları, mühim konuları ihtiva ediyor. Bu hadîs-i şerîf -bir tek hadîs-i şerîf ama- çok güzel mânaları, mühim konuları ihtiva ediyor. Zaten Allah'ın Peygamber Efendimiz'e verdiği meziyetlerden birisi güzel söz söylemek; Zaten Allah'ın Peygamber Efendimiz'e verdiği meziyetlerden birisi güzel söz söylemek; derli toplu, çok anlamlı, cevâmiu'l-kelîm çok mânalar taşıyan, çok hikmetli sözler söylemek meziyetidir. derli toplu, çok anlamlı, cevâmiu'l-kelîm çok mânalar taşıyan, çok hikmetli sözler söylemek meziyetidir.

Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e o meziyeti vermiş. Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e o meziyeti vermiş. Daha başka pek çok meziyetler verdiği gibi o meziyeti de vermiştir. Daha başka pek çok meziyetler verdiği gibi o meziyeti de vermiştir. Onun için sözleri zaten az ve özlüdür. Peygamber Efendimiz kısa konuşurdu.Onun için sözleri zaten az ve özlüdür.

Peygamber Efendimiz kısa konuşurdu.
Herkesin anlayabileceği şekilde sözü tane tane söylerdi.Herkesin anlayabileceği şekilde sözü tane tane söylerdi. Bazen de aynı sözü iki üç defa tekrar söylerdi ki insanların iyice hatırında kalsın.Bazen de aynı sözü iki üç defa tekrar söylerdi ki insanların iyice hatırında kalsın. O bakımdan zaten her hadisi güzeldir. Ama bu güzel hadîs-i şerîfin içinde çok hoşuma giden mânalar var. O bakımdan zaten her hadisi güzeldir. Ama bu güzel hadîs-i şerîfin içinde çok hoşuma giden mânalar var.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hz. Ali Efendimiz'e buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hz. Ali Efendimiz'e buyuruyor ki;

Yâ Ali. "Ey Ali!" Ali radıyallahu anhü kerremallahu vecheh kim? Yâ Ali. "Ey Ali!"

Ali radıyallahu anhü kerremallahu vecheh kim?

Bir kere Peygamber Efendimiz'in amcası Ebû Talib'in küçük oğlu. Amcazadesi, yeğeni. Bir kere Peygamber Efendimiz'in amcası Ebû Talib'in küçük oğlu. Amcazadesi, yeğeni. Türkçesi, Peygamber Efendimiz'in yeğeni, bir. Türkçesi, Peygamber Efendimiz'in yeğeni, bir.

Ebû Talib de; hiç kimsenin yardım etmediği zamanda, Ebû Talib de; hiç kimsenin yardım etmediği zamanda, İslâm'ın ilk başlangıç yıllarında Peygamber Efendimiz'i himaye etmiş, korumuş olan bir insan.İslâm'ın ilk başlangıç yıllarında Peygamber Efendimiz'i himaye etmiş, korumuş olan bir insan. Ebû Talib olmasaydı Peygamber Efendimiz'e çoktan çok daha zalimlikler yaparlardı.Ebû Talib olmasaydı Peygamber Efendimiz'e çoktan çok daha zalimlikler yaparlardı. Ebû Talib'ten korktukları için yapamadılar. O öldükten sonra eziyetleri daha da arttırdılar. Ebû Talib'ten korktukları için yapamadılar. O öldükten sonra eziyetleri daha da arttırdılar.

Peygamber Efendimiz'i korudu. Ama imanı yakalayamadı, treni kaçırdı, vapur iskeleden kalktı.Peygamber Efendimiz'i korudu. Ama imanı yakalayamadı, treni kaçırdı, vapur iskeleden kalktı. O da âhirete eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diyemeden göçtü. O da âhirete eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diyemeden göçtü.

Dediler ki; "Yâ Resûlallah! Biz duyduk. Galiba söyledi. Tam ölürken dudakları bir kıpırdadı." Dediler ki;

"Yâ Resûlallah! Biz duyduk. Galiba söyledi. Tam ölürken dudakları bir kıpırdadı."

"Ben duymadım." dedi Peygamber. "Ben duyamadım; yüksek sesle söyleseydi." "Ben duymadım." dedi Peygamber. "Ben duyamadım; yüksek sesle söyleseydi."

Belki demiştir. Belki en son dudak kımıldatması; eşhedü en lâ ilâhe illallah'tı. Temenni ederiz. Belki demiştir. Belki en son dudak kımıldatması; eşhedü en lâ ilâhe illallah'tı. Temenni ederiz.

Peygamber Efendimiz amcasını severdi.Peygamber Efendimiz amcasını severdi. Onun sevdiği bir insanın da cehennemde yanmamasını, onu koruyan bir insanın da Onun sevdiği bir insanın da cehennemde yanmamasını, onu koruyan bir insanın da korunmasını isteriz. Hz. Ali, onun oğlu. korunmasını isteriz. Hz. Ali, onun oğlu.

Ama Ebû Talib'in çocukları çok olduğundan Peygamber Efendimiz ve yine akrabadan bazıları;Ama Ebû Talib'in çocukları çok olduğundan Peygamber Efendimiz ve yine akrabadan bazıları; "Yahu, bu çocukları aramızda paylaşalım. Şunları yanımıza alıverelim, yükü hafiflesin."Yahu, bu çocukları aramızda paylaşalım. Şunları yanımıza alıverelim, yükü hafiflesin. Zorluk çekiyor, ailesini geçindirmekte zorlanıyor." demişler. Zorluk çekiyor, ailesini geçindirmekte zorlanıyor." demişler.

Peygamber Efendimiz Hz. Ali Efendimiz'i çok küçük bir çocukken yanına almış. Peygamber Efendimiz Hz. Ali Efendimiz'i çok küçük bir çocukken yanına almış. Âdeta evlat edinmiş. İslâm'da evlat edinmek yok.Âdeta evlat edinmiş. İslâm'da evlat edinmek yok. Ama sanki evlat edinmiş gibi evine almış.Ama sanki evlat edinmiş gibi evine almış. Sanki Fatıma kızı da Hz. Ali de sanki oğluymuş gibi küçükken beraber büyümüşler.Sanki Fatıma kızı da Hz. Ali de sanki oğluymuş gibi küçükken beraber büyümüşler. Sonra da kızıyla evlendirmiş, damadı olmuş. Sonra da kızıyla evlendirmiş, damadı olmuş.

Hz. Ali Efendimiz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in cennetlik kızı Fatıma anamızı almış. Hz. Ali Efendimiz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in cennetlik kızı Fatıma anamızı almış. Ama bu işler olmadan evvel de çocuk yaşta iken İslâm'a girmiş.Ama bu işler olmadan evvel de çocuk yaşta iken İslâm'a girmiş. Daha Peygamber Efendimiz'e inanan insanlar çok az iken... Daha Peygamber Efendimiz'e inanan insanlar çok az iken...

Çocuklardan ilk müslüman olan kim? Hz. Ali radıyallahu Anh. Çocuklardan ilk müslüman olan kim?

Hz. Ali radıyallahu Anh.
Daha çocukken müslüman oldu ve namaz kıldı. Namazlarını kıldı. Böyle bir mübarek. Daha çocukken müslüman oldu ve namaz kıldı. Namazlarını kıldı. Böyle bir mübarek. Sonradan "Allah'ın arslanı" adını almış; esedullah. Esed ne demek? "Arslan" demek.Sonradan "Allah'ın arslanı" adını almış; esedullah.

Esed ne demek?

"Arslan" demek.
Esedullah, "Allah'ın arslanı" demek. "Allah'ın arslanı" ünvanını almış, neden? Esedullah, "Allah'ın arslanı" demek.

"Allah'ın arslanı" ünvanını almış, neden?

Çok cesurdu, çok kahramandı, çok cengaverdi, çok güzel silah kullanırdı.Çok cesurdu, çok kahramandı, çok cengaverdi, çok güzel silah kullanırdı. Önüne gelen dayanamazdı, hepsini devirirdi. Hayber'i fethetmiştir.Önüne gelen dayanamazdı, hepsini devirirdi.

Hayber'i fethetmiştir.
Hayber'i fethedeceği zaman da nasıl olmuş? Hz. Ali Efendimiz için o da güzel bir hikâye.Hayber'i fethedeceği zaman da nasıl olmuş? Hz. Ali Efendimiz için o da güzel bir hikâye. Anlatmamız gereken bir menkıbe bu: Peygamber Efendimiz Hayber'i kuşattığı zaman demiş ki; Anlatmamız gereken bir menkıbe bu:

Peygamber Efendimiz Hayber'i kuşattığı zaman demiş ki;

"Yarın İslâm'ın sancağını öyle bir insanın eline vereceğim ki Allah onu sever; o da Allah'ı sever. "Yarın İslâm'ın sancağını öyle bir insanın eline vereceğim ki Allah onu sever; o da Allah'ı sever. Yarın bu sancağı böyle bir insana vereceğim. Allah onu sever; o da Allah' ı sever.Yarın bu sancağı böyle bir insana vereceğim. Allah onu sever; o da Allah' ı sever. Allah'ın âşıklısı ve Allah'ın da sevgili kulu. Bu sancağı öyle bir insana vereceğim." Allah'ın âşıklısı ve Allah'ın da sevgili kulu. Bu sancağı öyle bir insana vereceğim."

Sahabe-i kirâm ertesi sabahı zor etti.Sahabe-i kirâm ertesi sabahı zor etti. "Acaba Peygamber Efendimiz sancağı hangimizin eline verecek?" diye hepsi temenni ettiler."Acaba Peygamber Efendimiz sancağı hangimizin eline verecek?" diye hepsi temenni ettiler. "Keşke benim elime verse de Allah'ın sevdiği kul ben olmuş olsam." diye temenni ettiler. "Keşke benim elime verse de Allah'ın sevdiği kul ben olmuş olsam." diye temenni ettiler.

Ertesi gün namazdan sonra Peygamber Efendimiz şöyle baktı, baktı, baktı.Ertesi gün namazdan sonra Peygamber Efendimiz şöyle baktı, baktı, baktı. Herkes "Beni görsün, bana işaret etsin." diye heveslenirken Herkes "Beni görsün, bana işaret etsin." diye heveslenirken Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki; "Ömrümde hiçbir şeyi bu kadar arzu etmemiştim.Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki; "Ömrümde hiçbir şeyi bu kadar arzu etmemiştim. 'Bana verse de Hayber'i ben fethetsem.' diye çok canım çekti." 'Bana verse de Hayber'i ben fethetsem.' diye çok canım çekti."

Peygamber Efendimiz; "Ali nerede?" dedi. Dediler ki; "Yâ Resûlallah! Gözü fena halde ağrıyor.Peygamber Efendimiz; "Ali nerede?" dedi.

Dediler ki;

"Yâ Resûlallah! Gözü fena halde ağrıyor.
Geceleyin çok fena göz ağrısı tuttu. Gözü rahatsız; onun için gelemedi." Geceleyin çok fena göz ağrısı tuttu. Gözü rahatsız; onun için gelemedi."

"Onu bana çağırın" dedi. Hasta iken çadırdan Hz. Ali Efendimiz'i çağırttı."Onu bana çağırın" dedi. Hasta iken çadırdan Hz. Ali Efendimiz'i çağırttı. Mübarek ağzıyla, tükürüğü ile şöyle gözlerini mesh etti. Gözünün ağrısı, sızısı, şikayeti geçti.Mübarek ağzıyla, tükürüğü ile şöyle gözlerini mesh etti. Gözünün ağrısı, sızısı, şikayeti geçti. Sancağı onun eline verdi. Ondan sonra o, Hayber kalesini fethetti.Sancağı onun eline verdi.

Ondan sonra o, Hayber kalesini fethetti.
Kale müstahkem bir kaleydi. Yüksek duvarlıydı. Öyle kolay fethedilecek bir yer değildi ama Kale müstahkem bir kaleydi. Yüksek duvarlıydı. Öyle kolay fethedilecek bir yer değildi ama Hz. Ali Efendimiz Allah'ın arslanı, Allah yardım edince oluyor. Böyle bir mübarek. Aşere-i mübeşşere'den. Hz. Ali Efendimiz Allah'ın arslanı, Allah yardım edince oluyor. Böyle bir mübarek. Aşere-i mübeşşere'den.

el-Aşeretü'l-Mübeşşeretü bi'l-cenneti fi hayâtihim.el-Aşeretü'l-Mübeşşeretü bi'l-cenneti fi hayâtihim. "Hâl-i hayatındayken, hayattayken, daha ölmeden evvel cennetle müjdelenen bazı insanlar var." "Hâl-i hayatındayken, hayattayken, daha ölmeden evvel cennetle müjdelenen bazı insanlar var."

Hz. Ali onlardan birisi. el-Aşeretü'l-Mübeşşeretü. Biz kısaca Aşere-i mübeşşere diyoruz. Hz. Ali onlardan birisi. el-Aşeretü'l-Mübeşşeretü. Biz kısaca Aşere-i mübeşşere diyoruz. On kişi var ki daha bunlar hâl-i hayatında iken -daha ölmemişler- Peygamber Efendimiz tarafından;On kişi var ki daha bunlar hâl-i hayatında iken -daha ölmemişler- Peygamber Efendimiz tarafından; "şu cennetlik, şu cennetlik" diye müjdelenmişlerdir. Siyah levhalara yazılan isimler."şu cennetlik, şu cennetlik" diye müjdelenmişlerdir. Siyah levhalara yazılan isimler. Burada Hz. Hasan Efendimiz'in ismi var. İşte camilerde o Aşere-i mübeşşere'nin ismi yazılı. Burada Hz. Hasan Efendimiz'in ismi var. İşte camilerde o Aşere-i mübeşşere'nin ismi yazılı.

Hz. Ali Efendimiz, Aşere-i mübeşşere'den biri. Peygamber Efendimiz'in damadı, yeğeni, Allah'ın arslanı.Hz. Ali Efendimiz, Aşere-i mübeşşere'den biri. Peygamber Efendimiz'in damadı, yeğeni, Allah'ın arslanı. Cennetle hâl-i hayatında müjdelenmiş, cennetlik bir insan.Cennetle hâl-i hayatında müjdelenmiş, cennetlik bir insan. Kahraman, mücahit, güzel silah kullanan, güzel söz söyleyen bir insan. O rivayet etmiş. Kahraman, mücahit, güzel silah kullanan, güzel söz söyleyen bir insan. O rivayet etmiş.

Hz. Ali Efendimiz'in rivayet ettiği hadîs-i şerîfleri ben niye bu kadar büyütüyorum? Hz. Ali Efendimiz'in rivayet ettiği hadîs-i şerîfleri ben niye bu kadar büyütüyorum?

Şu bakımdan üzerine bastırmayı istiyorum; Şu bakımdan üzerine bastırmayı istiyorum; Hz. Ali Efendimiz'le ilgili rivayetleri özellikle belirtmek istiyorum: Hz. Ali Efendimiz'le ilgili rivayetleri özellikle belirtmek istiyorum:

Hz. Ali'yi sevip de; "Ben aleviyim." diyen insanlar var. Hz. Ali ye bağlı olan insanlar... Hz. Ali'yi sevip de; "Ben aleviyim." diyen insanlar var. Hz. Ali ye bağlı olan insanlar... "Ben aleviyim, Hz. Ali taraftarıyım. Aman yâ Ali!" diyen, Hz. Ali'ye bağlı insanlar var."Ben aleviyim, Hz. Ali taraftarıyım. Aman yâ Ali!" diyen, Hz. Ali'ye bağlı insanlar var. Tamam. Peygamber Efendimiz'in bu mübarek damadı, bu Allah'ın arslanı, bakalım neler söylemiş?Tamam.

Peygamber Efendimiz'in bu mübarek damadı, bu Allah'ın arslanı, bakalım neler söylemiş?
Peygamber Efendimiz'den neler duymuş, neler nakletmiş? Peygamber Efendimiz'den neler duymuş, neler nakletmiş? "Bilsinler de, onlar da Hz. Ali Efendimiz'in yolundan yürüsünler." diye,"Bilsinler de, onlar da Hz. Ali Efendimiz'in yolundan yürüsünler." diye, onun için özellikle bunları da seviyorum. Radyoda, televizyonda konuştuğum zaman da;onun için özellikle bunları da seviyorum.

Radyoda, televizyonda konuştuğum zaman da;
"Bak bu Hz. Ali'nin rivayet ettiği, beğendiği, anlattığı, öğrettiği hadîs-i şerîftir.""Bak bu Hz. Ali'nin rivayet ettiği, beğendiği, anlattığı, öğrettiği hadîs-i şerîftir." diye ayrıca ondan da söylüyorum. Sizler de o maksatla hatırınızda tutup söyleyebilirsiniz.diye ayrıca ondan da söylüyorum.

Sizler de o maksatla hatırınızda tutup söyleyebilirsiniz.
Hz. Ali'yi hepimiz seviyoruz ama bir de "Hz. Ali taraftarıyım." diyen insanlar var. Hz. Ali'yi hepimiz seviyoruz ama bir de "Hz. Ali taraftarıyım." diyen insanlar var. Onlara da ayrıca söylemek uygun olur. Ya Ali! "Ey Ali!" İnne'l-İslâme uryânün.Onlara da ayrıca söylemek uygun olur.

Ya Ali! "Ey Ali!" İnne'l-İslâme uryânün.
"İslâm çırılçıplaktır, üryandır." Üryan kelimesini hepimiz biliyoruz. İslâm üryandır, elbisesizdir."İslâm çırılçıplaktır, üryandır."

Üryan kelimesini hepimiz biliyoruz. İslâm üryandır, elbisesizdir.
Hiç üzerinde elbiseciği yoktur. İslâm çıplaktır. Libâsühü't-takvâ. "İslâm'ın elbisesi takvâdır." Hiç üzerinde elbiseciği yoktur. İslâm çıplaktır.

Libâsühü't-takvâ. "İslâm'ın elbisesi takvâdır."

İslâm, takvâyı giyindi mi güzel olur. Çıplak insan iyi olur mu? Olmaz.İslâm, takvâyı giyindi mi güzel olur.

Çıplak insan iyi olur mu?

Olmaz.
Bir kere insanların farz olan, örtünmesi gereken yerleri var. Öyle hamamdaki gibi giyinmezler.Bir kere insanların farz olan, örtünmesi gereken yerleri var. Öyle hamamdaki gibi giyinmezler. Hamamın çok büyük olmamasını da söylemişler. Belli bir ölçü söylemişler.Hamamın çok büyük olmamasını da söylemişler. Belli bir ölçü söylemişler. Daha geniş ölçüdeki yerde tamamen soyunmayı uygun görmemişler.Daha geniş ölçüdeki yerde tamamen soyunmayı uygun görmemişler. Hatta edepli ecdadımız, peştemal kullanır öyle yıkanırlarmış.Hatta edepli ecdadımız, peştemal kullanır öyle yıkanırlarmış. Kendisi yalnız olduğu halde bile hamamda peştemalle örtünüp peştamal tutup öyle yıkanırmış.Kendisi yalnız olduğu halde bile hamamda peştemalle örtünüp peştamal tutup öyle yıkanırmış. Edebe bak! Kimden korkuyor bunlar? Kimse yok ki. Daracık bir duş yeri. Edebe bak!

Kimden korkuyor bunlar?

Kimse yok ki. Daracık bir duş yeri.

Kimden korkuyor da böyle yapıyorlarmış? Meleklerden utanırlarmış. Kimden korkuyor da böyle yapıyorlarmış?

Meleklerden utanırlarmış.

Evliyâullahtan bir zât, bir velî ne diyor? Evliyâullahtan bir zât, bir velî ne diyor?

"Sen, insanların yanındayken yapmadığın edepsizliği yalnız kalınca yapıyorsun."Sen, insanların yanındayken yapmadığın edepsizliği yalnız kalınca yapıyorsun. Senin meleklere inandığın nerede kaldı. Melekler senin yanında değil mi? Omzunda melek yok mu?" Senin meleklere inandığın nerede kaldı. Melekler senin yanında değil mi? Omzunda melek yok mu?"

Kirâmen Kâtibîn yok mu? Vücudunda üç yüz altmış tane melek vazifeli değil mi?" Kirâmen Kâtibîn yok mu? Vücudunda üç yüz altmış tane melek vazifeli değil mi?"

Gözünü koruyor, kulağını koruyor, ağzını koruyor. Her şeyini koruyan vazifeli melekler var. Gözünü koruyor, kulağını koruyor, ağzını koruyor. Her şeyini koruyan vazifeli melekler var.

Demek ki sen, insanlardan utanıyordun da onlardan utanmıyordun. Demek ki sen, insanlardan utanıyordun da onlardan utanmıyordun. Nerede kaldı senin meleklere inandığın? Âmentü billâhi diyorsun. Ve melâiketihî. Nerede kaldı senin meleklere inandığın?

Âmentü billâhi diyorsun. Ve melâiketihî.
"Meleklerine de inandım." diyorsun. Nerede kaldı meleklere inandığın? İnansan yapmazsın."Meleklerine de inandım." diyorsun. Nerede kaldı meleklere inandığın?

İnansan yapmazsın.
Yalnız kalınca da meleklerden utanmıyorsun. Zaten Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde söylemiş. Yalnız kalınca da meleklerden utanmıyorsun. Zaten Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde söylemiş.

"Bir insan yalnız kaldığı zaman kusur günah işlemesin. "Bir insan yalnız kaldığı zaman kusur günah işlemesin. Yanındaki meleklerinden utansın." diye de buyurmuş. O konuda hadis de var. Yanındaki meleklerinden utansın." diye de buyurmuş. O konuda hadis de var.

Li yestahyî min melâiketihî. "Meleklerinden utansın." diye de hadîs-i şerîfte var. Li yestahyî min melâiketihî. "Meleklerinden utansın." diye de hadîs-i şerîfte var.

Soğan sarımsak yersek rahatsız oluyorlar. Melek bunlar. Misvak varsa hoşlarına gidiyor.Soğan sarımsak yersek rahatsız oluyorlar. Melek bunlar. Misvak varsa hoşlarına gidiyor. Güzel koku sürünürsek hoşlarına gidiyor. Sağdaki melek, soldaki meleğin amiri.Güzel koku sürünürsek hoşlarına gidiyor.

Sağdaki melek, soldaki meleğin amiri.
"Dur" dediği zaman bu yazamıyor. Sağdaki sevapları yazıyor. Soldaki günahları yazıyor."Dur" dediği zaman bu yazamıyor. Sağdaki sevapları yazıyor. Soldaki günahları yazıyor. Sağdaki; "Dur bakalım, belki tevbe eder." diyor. Bunu biraz durduruyor.Sağdaki; "Dur bakalım, belki tevbe eder." diyor. Bunu biraz durduruyor. Biraz durduruyor ama tam durduramıyor. Belli bir zaman sonra tevbe etmezse o zaman yazıyor. Biraz durduruyor ama tam durduramıyor. Belli bir zaman sonra tevbe etmezse o zaman yazıyor. Melekler var. Nerede kaldı senin ona inandığın? Melekler var. Nerede kaldı senin ona inandığın?

Hâsılı bizim terbiyemizde, bizim örfümüzde üryanlık, çıplaklık hoş bir şey değil.Hâsılı bizim terbiyemizde, bizim örfümüzde üryanlık, çıplaklık hoş bir şey değil. Belki Hollanda'da başka türlüdür. Belki onlar fabrikalarda çalıştıktan sonra yıkanırken Belki Hollanda'da başka türlüdür. Belki onlar fabrikalarda çalıştıktan sonra yıkanırken birbirlerine baka baka üryan yıkanıyorlar. Onlara karışmayız. Biz müslümanız. birbirlerine baka baka üryan yıkanıyorlar. Onlara karışmayız. Biz müslümanız.

Müslümanlıkta avret mahallerinin örtülmesi, setr-i avret vardır:Müslümanlıkta avret mahallerinin örtülmesi, setr-i avret vardır: Erkeklerin göbekten dize kadar, Kadınların ise yüzü, eli, ayakları hariç her tarafı örtülecek.Erkeklerin göbekten dize kadar, Kadınların ise yüzü, eli, ayakları hariç her tarafı örtülecek. Kadınların yüz, el, ayak bilekten aşağısı. Her tarafının örtülmesi lazım. Kadınların yüz, el, ayak bilekten aşağısı. Her tarafının örtülmesi lazım. Kadınların daha iyi örtünmesi lazım. Hocam tepeden tırnağa örtünüyor.Kadınların daha iyi örtünmesi lazım.

Hocam tepeden tırnağa örtünüyor.
Ayağına streç pantolon giyiniyor. Yapışık pantolon. Çorap gibi. Çorap pantolon giyiniyor! Ayağına streç pantolon giyiniyor. Yapışık pantolon. Çorap gibi. Çorap pantolon giyiniyor!

Olmaz! Giyinmiş sayılmaz! Peygamber Efendimiz diyor ki; "Âhir zamanda bir takım kadınlar olacak..." Olmaz! Giyinmiş sayılmaz! Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Âhir zamanda bir takım kadınlar olacak..."

Kâsiyâtün âriyâtün. Âriyât, "üryanlar" demek, "üryan kadınlar" demek. Kâsiyâtün âriyâtün. Âriyât, "üryanlar" demek, "üryan kadınlar" demek.

"Hem giyinmiş hem çıplak kadınlar." Kâsiyât, "kisveli. Kâsiyâtün âriyatün. "Giyinmiş ama çıplak." "Hem giyinmiş hem çıplak kadınlar."

Kâsiyât, "kisveli.

Kâsiyâtün âriyatün. "Giyinmiş ama çıplak."

Bu nasıl olur? İşte böyle vücuduna yapışık giyinirsen, Bu nasıl olur?

İşte böyle vücuduna yapışık giyinirsen,
her tarafın belli olursa o zaman giyinmiş gibi olmaz.her tarafın belli olursa o zaman giyinmiş gibi olmaz. Ya da şeffaf giyinirsen her tarafın görünürse olmaz. Giyinmek bile örtecek şekilde olacak.Ya da şeffaf giyinirsen her tarafın görünürse olmaz. Giyinmek bile örtecek şekilde olacak. Görünmeyecek şekilde olacak, üryan olmayacak. İslâm tek başına çıplaktır. Görünmeyecek şekilde olacak, üryan olmayacak.

İslâm tek başına çıplaktır.

İnsan; Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû dedi.İnsan; Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû dedi. "Ben müslümanım." dedi. Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî "Ben müslümanım." dedi.

Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî
ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî mina'llâhi Teâlâve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî mina'llâhi Teâlâ ve'l-ba'sü ba'de'l-mevti hakkun eşhedü en lâ ilâhe illallah. ve'l-ba'sü ba'de'l-mevti hakkun eşhedü en lâ ilâhe illallah.

Tamam, sen müslümansın ama senin Müslümanlığın daha çıplak! Tamam, sen müslümansın ama senin Müslümanlığın daha çıplak!

Libasühü't-takvâ. "Bunun elbisesi takvâdır" İyi Müslümanlık takvâ ile olur. Libasühü't-takvâ. "Bunun elbisesi takvâdır"

İyi Müslümanlık takvâ ile olur.

Takvâ ne demek? Takvâ, "korunmak" demek. "Vikâye olunmak" demek.Takvâ ne demek?

Takvâ, "korunmak" demek. "Vikâye olunmak" demek.
Vikâye kökünden bir mastar bu. Vikâye bir mastar, takvâ bir mastar. İkisi de fiilin adı, mastar.Vikâye kökünden bir mastar bu. Vikâye bir mastar, takvâ bir mastar. İkisi de fiilin adı, mastar. Vikâye "korunmak" demek. Ne demek korunmak? "Günahlardan korunmak" demek. Vikâye "korunmak" demek.

Ne demek korunmak?

"Günahlardan korunmak" demek.

Başka ne olabilir? "Cehennem ateşine düşmekten korunmak" demek. Başka ne olabilir?

"Cehennem ateşine düşmekten korunmak" demek.

Ve'tteku'n-nâr. "Cehennemden korunun." demek. Ve'ttekullâh. "Allah'tan korunun." demek. Ve'tteku'n-nâr. "Cehennemden korunun." demek. Ve'ttekullâh. "Allah'tan korunun." demek.

İnsan Allah'tan niye korunacak? Günahı işlerse belasını bulur, cezasını çeker, İnsan Allah'tan niye korunacak?

Günahı işlerse belasını bulur, cezasını çeker,
Allah'ın gazabına uğrar da ondan. Ve'ttekullâh var Kur'ân-ı Kerîm'de;Allah'ın gazabına uğrar da ondan.

Ve'ttekullâh var Kur'ân-ı Kerîm'de;
"Allah'tan sakının, çekinin, korunun." "Allah'tan sakının, çekinin, korunun."

Bakara, 224 Fe'tteku'n-nâre'lletî ve kûdühe'n-nasü ve'l-hıcâreh. Bakara, 224

Fe'tteku'n-nâre'lletî ve kûdühe'n-nasü ve'l-hıcâreh.

"Ateşten sakının." diye geçiyor. Demek ki "sakınmak" diye de geçiyor. "Ateşten sakının." diye geçiyor. Demek ki "sakınmak" diye de geçiyor.

Sakınma olacak. Siz ve biz müslümanlarda, kadın ve erkek müslümanlarda, Sakınma olacak. Siz ve biz müslümanlarda, kadın ve erkek müslümanlarda, bütün iman edenlerde bir sakınma, çekinme duygusu olacak. Yaptığı işi ölçecek, biçecek.bütün iman edenlerde bir sakınma, çekinme duygusu olacak. Yaptığı işi ölçecek, biçecek. "Ben bunu yaparsam Allah kızar mı, kızmaz mı? Gazap eder mi, etmez mi? Memnun olur mu, olmaz mı?"Ben bunu yaparsam Allah kızar mı, kızmaz mı? Gazap eder mi, etmez mi? Memnun olur mu, olmaz mı? Razı gelir mi, razı gelmez mi? Bu işi yaparsam cehenneme düşer miyim,Razı gelir mi, razı gelmez mi? Bu işi yaparsam cehenneme düşer miyim, cayır cayır yanar mıyım yanmaz mıyım?" diye düşünüp sakınmak olacak; öyle yapacak.cayır cayır yanar mıyım yanmaz mıyım?" diye düşünüp sakınmak olacak; öyle yapacak. O duruma düşürecek kötü işlerden sakınmak olacak. İşte İslâm o zaman giyimli olur.O duruma düşürecek kötü işlerden sakınmak olacak.

İşte İslâm o zaman giyimli olur.
O zaman güzel olur. Hepimizin takvâlı olması lazım. O zaman güzel olur. Hepimizin takvâlı olması lazım.

Allahu Teâlâ hazretlerinin Kur'ân-ı Kerim'deki pek çok âyette bize tavsiyesi böyle: Allahu Teâlâ hazretlerinin Kur'ân-ı Kerim'deki pek çok âyette bize tavsiyesi böyle:

"Müttakî olun, takvâ sahibi olun." İtteku'llâh, fe'tteku'llâh, ve'tteku'llâh. "Müttakî olun, takvâ sahibi olun." İtteku'llâh, fe'tteku'llâh, ve'tteku'llâh. Çeşitli şekillerde geliyor, çeşitli âyetler var. Çeşitli şekillerde geliyor, çeşitli âyetler var.

Fe'tteku'n-nâre'lletî ve kûdühe'n-nasü ve'l-hıcâreh. Fe'tteku'n-nâre'lletî ve kûdühe'n-nasü ve'l-hıcâreh. "Yakıtları, içinde yanacak şeyleri, taşlar ve insanlar olan cehennemden kendinizi sakının, koruyun." "Yakıtları, içinde yanacak şeyleri, taşlar ve insanlar olan cehennemden kendinizi sakının, koruyun."

Ve'tteku'llâhe hakka tükâtihî. "Allah'tan hakkıyla korkun."Ve'tteku'llâhe hakka tükâtihî. "Allah'tan hakkıyla korkun." Ve la temûtünne ve entüm müslimûn "Ancak müslüman olarak ölmeyi ayarlayın, ona gayret edin.Ve la temûtünne ve entüm müslimûn "Ancak müslüman olarak ölmeyi ayarlayın, ona gayret edin. Başka bir şekilde ölüp de âhirete berbat gitmeyin. Allah'tan korkun." Başka bir şekilde ölüp de âhirete berbat gitmeyin. Allah'tan korkun."

Ve'tteku'llâh inna'llâhe habîrün bimâ ta'melûn "Allah'tan korkun. Allah yaptıklarınızı biliyor." Ve'tteku'llâh inna'llâhe habîrün bimâ ta'melûn "Allah'tan korkun. Allah yaptıklarınızı biliyor."

Ve'tteku'llâh, ve'tteku'llâh. Çok. Ve riyaşühü'l-hüdâ. "Ve süsü, ziyneti…" Ve'tteku'llâh, ve'tteku'llâh. Çok.

Ve riyaşühü'l-hüdâ. "Ve süsü, ziyneti…"

Riyâş, rîş, "süs, ziynet" demek. İnsanın sırf örtünmekten öteye bir de süslenme arzusu vardır. Riyâş, rîş, "süs, ziynet" demek. İnsanın sırf örtünmekten öteye bir de süslenme arzusu vardır. Süslü, güzel giyinme isteği vardır. Biz bazı şeylerin güzel olmasına dikkat ederiz.Süslü, güzel giyinme isteği vardır. Biz bazı şeylerin güzel olmasına dikkat ederiz. Elbisemiz iyi olduğu zaman hoşumuza gider Berbere gideriz, süsleniriz, tıraş oluruz.Elbisemiz iyi olduğu zaman hoşumuza gider Berbere gideriz, süsleniriz, tıraş oluruz. Kadınlar hulliyyât takarlar, bilezik, küpe, gerdanlık. Bunlar süsler. Kadınlar hulliyyât takarlar, bilezik, küpe, gerdanlık. Bunlar süsler.

Ziyneti hidâyet'tir, hüdâ'dır. Ziyneti hidâyet'tir, hüdâ'dır. "Hidayet yolunda yürümek, yanlış iş yapmamak, Kur'ân-ı Kerim'in yolunda yürümek." "Hidayet yolunda yürümek, yanlış iş yapmamak, Kur'ân-ı Kerim'in yolunda yürümek."

Elif, lâm, mîm. Zâlike'l-kitâbü lâ raybe fîhî. Hüden li'l-müttakîn Elif, lâm, mîm. Zâlike'l-kitâbü lâ raybe fîhî. Hüden li'l-müttakîn

Kur'ân-ı Kerim için hüdâ deniliyor. Hüden li'l-müttakîn. "Müttakîler için hüdâ'dır" deniliyor. Kur'ân-ı Kerim için hüdâ deniliyor. Hüden li'l-müttakîn. "Müttakîler için hüdâ'dır" deniliyor. Yol göstericidir, kılavuzdur, hidayettir. Yol göstericidir, kılavuzdur, hidayettir.

Kur'ân-ı Kerîm öyle olduğuna göre demek ki insan takvâ ehli olacak, Kur'an'a tam uyacak ki Kur'ân-ı Kerîm öyle olduğuna göre demek ki insan takvâ ehli olacak, Kur'an'a tam uyacak ki süsü, ziyneti tam, güzel giyimli bir insan gibi olsun. Üstüne daha kıymetli giymek gibi.süsü, ziyneti tam, güzel giyimli bir insan gibi olsun. Üstüne daha kıymetli giymek gibi. Hani birisi üstüne basit elbiseden, daha güzel elbiseler ya onun gibi. Hani birisi üstüne basit elbiseden, daha güzel elbiseler ya onun gibi.

Ve zînetühü'l-hayâ. İnsanın ilk elbisesi takvâdır. Kıymetli elbisesi, hidayettir. Ve zînetühü'l-hayâ.

İnsanın ilk elbisesi takvâdır. Kıymetli elbisesi, hidayettir.
Daha güzel süsü, ziyneti de hayâdır; utanmak. Daha güzel süsü, ziyneti de hayâdır; utanmak.

Utanmak, hayâ etmek, Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği bir şeydir: Utanmak, hayâ etmek, Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği bir şeydir:

Bir ağabey kardeşini kenara kıstırmış; "Yahu, sen çok utangaçsın. Biraz bu utangaçlığı yırt. Bir ağabey kardeşini kenara kıstırmış; "Yahu, sen çok utangaçsın. Biraz bu utangaçlığı yırt. Biraz çalış, çabala, utanmayı bırak!" diye nasihat ediyormuş. Biraz çalış, çabala, utanmayı bırak!" diye nasihat ediyormuş.

Peygamber Efendimiz ona buyuruyor ki, Da'hü fe-inne'l-hayâe mine'l-îmân. Peygamber Efendimiz ona buyuruyor ki,

Da'hü fe-inne'l-hayâe mine'l-îmân.
"Onu kendi hâline bırak; çünkü utanmak imandandır." Utanma duygusu güzel bir şey."Onu kendi hâline bırak; çünkü utanmak imandandır."

Utanma duygusu güzel bir şey.
Utanmazlık güzel değil. Ama utanmak nasıl olacak? "Namaz kıl oğlum!" Utanmazlık güzel değil.

Ama utanmak nasıl olacak?

"Namaz kıl oğlum!"

"Utanıyorum, kılmam." "Kapan kızım." "Utanıyorum, kılmam."

"Kapan kızım."

"Arkadaşlarımdan utanıyorum, kapanmam." "Arkadaşlarımdan utanıyorum, kapanmam."

Bu utanma değil. Bu laf dinlememe, Allah'ın emrini dinlememe. Bu utanma değil. Bu laf dinlememe, Allah'ın emrini dinlememe.

Utanmak Allah'tan olacak. "Allah'a söz verdim. Sözümde durmazsam olmaz. Utanmak Allah'tan olacak. "Allah'a söz verdim. Sözümde durmazsam olmaz. Ben Kur'an'a inanmışım, Kur'an'a uymazsam olmaz.Ben Kur'an'a inanmışım, Kur'an'a uymazsam olmaz. Ben müslümanım; Müslümanlığın ahkâmına uymazsam olmaz." diye olacak. Ben müslümanım; Müslümanlığın ahkâmına uymazsam olmaz." diye olacak.

Yoksa, "Çekiniyorum işte bilmem, görürlerse ayıp gibi geliyor bana." Yoksa, "Çekiniyorum işte bilmem, görürlerse ayıp gibi geliyor bana."

Olmaz! İnsanlardan değil, Allah'tan utanacak, Kur'an'dan utanacak, meleklerden utanacak. Olmaz! İnsanlardan değil, Allah'tan utanacak, Kur'an'dan utanacak, meleklerden utanacak. Yoksa Allah'ın emrettiği şeyi yapmak da kınayanın kınamasına bakmamak; Yoksa Allah'ın emrettiği şeyi yapmak da kınayanın kınamasına bakmamak;

Ve lâ yehâfûne levmete lâim, "Ayıplayanın ayıplamasına aldırmamak, Ve lâ yehâfûne levmete lâim, "Ayıplayanın ayıplamasına aldırmamak, doğru bildiği işi yapmak" İslâm'ın şiarıdır. Namaz vakti gelmiş, havaalanında başka yer yok.doğru bildiği işi yapmak" İslâm'ın şiarıdır.

Namaz vakti gelmiş, havaalanında başka yer yok.
Eve kadar gidecek olsa namaz kaçacak. Şimdi bu adam ne yapsın? Namazı burada kılsın. Eve kadar gidecek olsa namaz kaçacak.

Şimdi bu adam ne yapsın?

Namazı burada kılsın.

"Utanıyorum, insanlar bana bakacak!" Bakarsa baksın yahu, Allah Allah! "Utanıyorum, insanlar bana bakacak!" Bakarsa baksın yahu, Allah Allah! Çıkarırsın ceketini, koyarsın yere, kıbleyi tayin edersin, Allahu ekber dersin, namazını kılarsın.Çıkarırsın ceketini, koyarsın yere, kıbleyi tayin edersin, Allahu ekber dersin, namazını kılarsın. Cenâb-ı Hakk'tan utanacak. Yoksa kullardan veyahutCenâb-ı Hakk'tan utanacak. Yoksa kullardan veyahut iyi bir şey yaparken başkalarının bakışından utanmak değil. Hayâ bu tarzda olursa güzel. iyi bir şey yaparken başkalarının bakışından utanmak değil. Hayâ bu tarzda olursa güzel.

Ve imâdühü'l-vera'. "Ve bu dinin, İslâm'ın direği, vera'dır. Vera' ne demek? Ve imâdühü'l-vera'. "Ve bu dinin, İslâm'ın direği, vera'dır. Vera' ne demek?

"Şüpheli şeylerden bile kaçınmak, titiz müslüman olmak" demek. Şu yemek helal mi, haram mı? "Şüpheli şeylerden bile kaçınmak, titiz müslüman olmak" demek.

Şu yemek helal mi, haram mı?

Şüpheli, tamam. İhtiyaten ben bunu yemeyeyim. Ya haramsa günaha girerim. Şüpheli, tamam. İhtiyaten ben bunu yemeyeyim. Ya haramsa günaha girerim.

Şunu yapmak doğru mu yanlış mı? "Pek de iyi değil gibi ama pek de bilmiyorum." Şunu yapmak doğru mu yanlış mı?

"Pek de iyi değil gibi ama pek de bilmiyorum."

İhtiyaten bunu yapma. Çünkü böyle haramlara yaklaşan, ayağı kayıp düşüverir. İhtiyaten bunu yapma. Çünkü böyle haramlara yaklaşan, ayağı kayıp düşüverir. En iyisi yaklaşmamak. Vera' "yaklaşmamak" demek, "şüpheliden sakınmak" demek. En iyisi yaklaşmamak. Vera' "yaklaşmamak" demek, "şüpheliden sakınmak" demek.

Peygamber Efendimiz bunu da tavsiye ediyor. Şüphelendiği şeyden uzak durmayı, Peygamber Efendimiz bunu da tavsiye ediyor. Şüphelendiği şeyden uzak durmayı, haramlara yanaşmamayı tavsiye ediyor. Dikkat etmeli. Çünkü bulaşırsa temizlenmesi zor olur. haramlara yanaşmamayı tavsiye ediyor. Dikkat etmeli. Çünkü bulaşırsa temizlenmesi zor olur. Günaha düşerse çıkması zor olur. Günaha düşerse çıkması zor olur.

Ve melâkühü'l-amelü's-sâlihi. "İslâm'ı ayakta tutan şey" demek. Onsuz olmayan şey. Ve melâkühü'l-amelü's-sâlihi.

"İslâm'ı ayakta tutan şey" demek. Onsuz olmayan şey.

Mesela araba ne ile çalışıyor? Arabanın her şeyi var.Mesela araba ne ile çalışıyor?

Arabanın her şeyi var.
Dört tekerleği var, vitesi var, direksiyonu var. Ama çalışmıyor. Neden? Dört tekerleği var, vitesi var, direksiyonu var. Ama çalışmıyor.

Neden?

Aküsü yok da ondan. Akü olmadan çalışmaz. Tamam, aküsünü de koyduk.Aküsü yok da ondan. Akü olmadan çalışmaz. Tamam, aküsünü de koyduk. Yine basıyorum yine çalışmıyor. Benzini yok. Tamam benzin olmazsa yine çalışmaz. Yine basıyorum yine çalışmıyor. Benzini yok. Tamam benzin olmazsa yine çalışmaz. Bir şeyin onsuz olmayacağı şeye melâki derler, illa o olacak da, o iş ondan sonra olacak. Bir şeyin onsuz olmayacağı şeye melâki derler, illa o olacak da, o iş ondan sonra olacak.

İslâm'ın da melâki, onsuz olmayacak olan, o olmadığı zaman olmayan asıl malzemesi nedir? İslâm'ın da melâki, onsuz olmayacak olan, o olmadığı zaman olmayan asıl malzemesi nedir?

el-Amelü's-sâlih. Amel-i sâlih işlemektir. Sâlih ne demek? "İyi" demektir Arapçada. el-Amelü's-sâlih. Amel-i sâlih işlemektir.

Sâlih ne demek?

"İyi" demektir Arapçada.

Amel ne demek? "İş yapmak" demek. İnsanın fiilinin, icraatının iyi olması lazım.Amel ne demek?

"İş yapmak" demek. İnsanın fiilinin, icraatının iyi olması lazım.
İyi icraat yapması lazım. "Ben müslümanım." Nerden belli? İyi icraat yapması lazım.

"Ben müslümanım."

Nerden belli?

Camiye gitmezsin, oruç tutmazsın, namaz kılmazsın, zekât vermezsin… Camiye gitmezsin, oruç tutmazsın, namaz kılmazsın, zekât vermezsin…

"Elhamdülillah benim kalbim temiz, kalbime bak." Ben senin kalbini nereden göreyim?"Elhamdülillah benim kalbim temiz, kalbime bak."

Ben senin kalbini nereden göreyim?
Görmüyorum ama senin kalbinin temiz olmadığı kanaatindeyim.Görmüyorum ama senin kalbinin temiz olmadığı kanaatindeyim. Kalbin temiz olsa Allah'tan korkarsın, ibadetlerini yaparsın. "Benim kalbim temiz!" Kalbin temiz olsa Allah'tan korkarsın, ibadetlerini yaparsın.

"Benim kalbim temiz!"

Bir Arab'ı Eyüp camiine götürdüm. Arabistan'da bir fakültenin dekanı, başkanı geldi. Bir Arab'ı Eyüp camiine götürdüm. Arabistan'da bir fakültenin dekanı, başkanı geldi. Ben de "Misafirdir." diye aldım. "Araptır." diye, "Müslümandır." diye aldım, Ben de "Misafirdir." diye aldım. "Araptır." diye, "Müslümandır." diye aldım, Eyüp Sultan camiine götürdüm. Ebû Eyyüb el-Ensârî radıyallahu anh hazretlerinin Eyüp Sultan camiine götürdüm. Ebû Eyyüb el-Ensârî radıyallahu anh hazretlerinin İstanbul'daki camisine götürdüm. O mübarek zâtın kabrini ziyaret ettik.İstanbul'daki camisine götürdüm. O mübarek zâtın kabrini ziyaret ettik. O sırada baktık on dört, on beş yaşlarında bir kız mini etek giymiş, şişmanca,O sırada baktık on dört, on beş yaşlarında bir kız mini etek giymiş, şişmanca, kısa kollu, japone kollu, açık göğüslü. Bir de küçük çocuk var. Orada da güvercinler var.kısa kollu, japone kollu, açık göğüslü. Bir de küçük çocuk var. Orada da güvercinler var. Oradan oraya uçuyor. Çocuk güvercinleri kovalıyor.Oradan oraya uçuyor. Çocuk güvercinleri kovalıyor. Bu kız da, -kazık gibi, yalı kazığı gibi- koca kız da; "Çocuk düşmesin." diye peşinden koşuyor. Bu kız da, -kazık gibi, yalı kazığı gibi- koca kız da; "Çocuk düşmesin." diye peşinden koşuyor. Eğiliyor, kalkıyor. Yanımda Teknik üniversiteden Arapça bilen bir arkadaş vardı.Eğiliyor, kalkıyor.

Yanımda Teknik üniversiteden Arapça bilen bir arkadaş vardı.
"Kardeşim, bak burası mübarek bir yer. Sahabe mescidinin avlusu. "Kardeşim, bak burası mübarek bir yer. Sahabe mescidinin avlusu. Sonra bu mescidin arkasında kabirde yatan zât, Peygamber Efendimiz'in mihmandarı, büyük zât.Sonra bu mescidin arkasında kabirde yatan zât, Peygamber Efendimiz'in mihmandarı, büyük zât. Buraya böyle açık saçık gelinir mi? İnsan uzun entari giyer, başını örter. Ne bu hal?" dedi. Buraya böyle açık saçık gelinir mi? İnsan uzun entari giyer, başını örter. Ne bu hal?" dedi.

"Siz benim kalbime bakın, benim kalbim temiz!" diyor."Siz benim kalbime bakın, benim kalbim temiz!" diyor. Bunu da öğretmişler millete, önüne gelen bunu söyleyip kendisini böyle savunuyor.Bunu da öğretmişler millete, önüne gelen bunu söyleyip kendisini böyle savunuyor. Allah'ın rızasına uymayan işi yapıyor. Ondan sonra da kalbinin temizliğini iddia ediyor. Allah'ın rızasına uymayan işi yapıyor. Ondan sonra da kalbinin temizliğini iddia ediyor.

Bir âlet bulacağım; şu kalp temizliğini ölçen bir âlet... Başka çaresi yok. Bir âlet bulacağım; şu kalp temizliğini ölçen bir âlet... Başka çaresi yok. Bağlayacağım adamı, -tansiyon cihazından nasıl biliniyor- "Gel bakalım, kalbin temiz mi?" diyeceğim. Bağlayacağım adamı, -tansiyon cihazından nasıl biliniyor- "Gel bakalım, kalbin temiz mi?" diyeceğim.

Röntgen falan var. Ciğerlerini görüyorlar. Röntgen falan var. Ciğerlerini görüyorlar. Biz de öyle bir âlet buluruz. Kalbin temiz mi değil mi anlaşılır. Biz de öyle bir âlet buluruz. Kalbin temiz mi değil mi anlaşılır.

"Kalbim temiz!" diyor. Senin kalbin temizse bu ne biçim temizlik!"Kalbim temiz!" diyor. Senin kalbin temizse bu ne biçim temizlik! Sonra kalbin temiz olur da başkasının kalbi fesat olur. Tesettür neden? Sonra kalbin temiz olur da başkasının kalbi fesat olur.

Tesettür neden?

Kem gözlere, kötülere karşı da korunmak. Kem gözlere, kötülere karşı da korunmak. Soğuktan korunmak, sıcaktan korunmak, böceklerden, haşerattan korunmak,Soğuktan korunmak, sıcaktan korunmak, böceklerden, haşerattan korunmak, kötü gözlerden de korunmak. O da var tabi. Asıl tesettür o; kötülerden korunmak. kötü gözlerden de korunmak. O da var tabi. Asıl tesettür o; kötülerden korunmak.

Onun için senin kalbin istediğin kadar temiz olsun, karşı tarafın kalbi kötü olduğu zaman yine olmaz. Onun için senin kalbin istediğin kadar temiz olsun, karşı tarafın kalbi kötü olduğu zaman yine olmaz.

Demek ki ne olacak? İslâm olunca icraat olacak. İnsanın icraatı imanına uygun, iyi icraat olacak. Demek ki ne olacak?

İslâm olunca icraat olacak. İnsanın icraatı imanına uygun, iyi icraat olacak.

"Tamam, bu adam iyi müslüman." Nereden biliyorsun? "Tamam, bu adam iyi müslüman."

Nereden biliyorsun?

Bildiğim kadarıyla Kur'ân-ı Kerîm'i,Bildiğim kadarıyla Kur'ân-ı Kerîm'i, Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesinin icabını yerine getiriyor.Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesinin icabını yerine getiriyor. Her şeyi güzel güzel yapıyor, yalan söylemiyor, dürüst iş yapıyor.Her şeyi güzel güzel yapıyor, yalan söylemiyor, dürüst iş yapıyor. Arkadaşlığı vefalı, sözüne sâdık, emanete riayetkâr, cami hizmetlerine koşar, Arkadaşlığı vefalı, sözüne sâdık, emanete riayetkâr, cami hizmetlerine koşar, iyilik sever, evine insanları çağırır, misafir eder. Tamam, sayıyor sayıyor... Güzel şeyler. iyilik sever, evine insanları çağırır, misafir eder. Tamam, sayıyor sayıyor... Güzel şeyler.

İslâm'ın vazgeçilmez esaslı parçaları nelerdir? Amel-i sâlih'tir.İslâm'ın vazgeçilmez esaslı parçaları nelerdir?

Amel-i sâlih'tir.
Amel-i sâlih olmadan, ilmi ile âmil olmadan, bildiğini uygulamadan, iyi işler yapmadan olmaz. Amel-i sâlih olmadan, ilmi ile âmil olmadan, bildiğini uygulamadan, iyi işler yapmadan olmaz.

Ve esâsü'l-İslâmi. "İslâm'ın esası, temeli, aslı." Şimdi burasını söylemeyeceğim.Ve esâsü'l-İslâmi. "İslâm'ın esası, temeli, aslı."

Şimdi burasını söylemeyeceğim.
Size bir dakika düşünme vakti vereceğim. İslâm'ın temeli nedir acaba? Size bir dakika düşünme vakti vereceğim. İslâm'ın temeli nedir acaba?

Bunlarını hepsini sayıyor. Bunların hepsi güzel. "İslâm çıplaktır ama bunun asıl libası takvâdır. Bunlarını hepsini sayıyor. Bunların hepsi güzel.

"İslâm çıplaktır ama bunun asıl libası takvâdır.
Daha iyi libası, hidayettir.Daha iyi libası, hidayettir. Süsü hayadır, direği şüpheli şeylerden kaçınmak, şüphelilere yanaşmamaktır.Süsü hayadır, direği şüpheli şeylerden kaçınmak, şüphelilere yanaşmamaktır. Asıl malzemesi amel-i sâlih'tir..." Ve "İslâm'ın temeli" kendi kendinize düşünün bakalım, nedir? Asıl malzemesi amel-i sâlih'tir..."

Ve "İslâm'ın temeli" kendi kendinize düşünün bakalım, nedir?

Bir dakika size müsaade. Bilene yüz tane yıldız. Beş tane, on tane değil, yüz tane yıldız. Bir dakika size müsaade. Bilene yüz tane yıldız. Beş tane, on tane değil, yüz tane yıldız. Demin okudum ama Arapçasını bilmediğiniz için, bilenler hariç ötekiler kaçırmıştır.Demin okudum ama Arapçasını bilmediğiniz için, bilenler hariç ötekiler kaçırmıştır. "Hiç tahmin edemezsiniz." diye düşünüyorum. "Hiç tahmin edemezsiniz." diye düşünüyorum.

Acaba İslâm'ın temeli, ta temeli, asıl temeli neymiş? Peygamber Efendimiz ne demiş acaba? Acaba İslâm'ın temeli, ta temeli, asıl temeli neymiş? Peygamber Efendimiz ne demiş acaba?

Şimdi asıl, tam şurada kürsüyü bırakıp aşağıya ineceksin. Kapıdan çıkıp gideceksin.Şimdi asıl, tam şurada kürsüyü bırakıp aşağıya ineceksin. Kapıdan çıkıp gideceksin. Bütün cemaat peşinden koşacak; "Hocam meraktan çatlıyoruz. Temeli ne imiş, ne olursun söyle!" diye.Bütün cemaat peşinden koşacak;

"Hocam meraktan çatlıyoruz. Temeli ne imiş, ne olursun söyle!" diye.
Nazlanacaksın, nazlanacaksın. "Temeli nedir?" diye söylemeyeceksin. Millet merak edecek. Nazlanacaksın, nazlanacaksın. "Temeli nedir?" diye söylemeyeceksin. Millet merak edecek.

Muhterem kardeşlerim! İslâm'ın temeli; Muhterem kardeşlerim!

İslâm'ın temeli;

Hubbî, "Beni sevmektir." diyor, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Hubbî, "Beni sevmektir." diyor, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Resûlullah'ın âşıklısı olmak. Ve hubbü ehl-i beytî. "Beni ve benim aile efradımı sevmektir." Resûlullah'ın âşıklısı olmak.

Ve hubbü ehl-i beytî. "Beni ve benim aile efradımı sevmektir."

Fatımamı sevmektir, Âişemi sevmektir, Haticemi sevmektir... Fatımamı sevmektir, Âişemi sevmektir, Haticemi sevmektir...

Peygamber Efendimiz'in her şeyini seviyoruz. Sakalının, saçının kılını bile seviyoruz; Peygamber Efendimiz'in her şeyini seviyoruz. Sakalının, saçının kılını bile seviyoruz; "Ramazan gelse de ziyaret etsek, yüzümüzü, gözümüzü saçının telinin olduğu şişeye sürsek" "Ramazan gelse de ziyaret etsek, yüzümüzü, gözümüzü saçının telinin olduğu şişeye sürsek" diye salât-u selamlar, el pençe divan durarak, kırk tane bohçayı açarak,diye salât-u selamlar, el pençe divan durarak, kırk tane bohçayı açarak, kılına bile ne kadar sevgi ve saygımız var. Tıraş oldukça sahabe-i Kiram "yadigâr" diye, kılına bile ne kadar sevgi ve saygımız var.

Tıraş oldukça sahabe-i Kiram "yadigâr" diye,
Peygamber Efendimiz'in saçlarını saklamış. Yere düşürmezler mi? Peygamber Efendimiz'in saçlarını saklamış.

Yere düşürmezler mi?

Abdest aldığı zaman ki abdest alma sularını bile muhafaza ederlermiş. Abdest aldığı zaman ki abdest alma sularını bile muhafaza ederlermiş.

Bu dinin temeli ne imiş? Şimdiye kadar hangi hoca söyledi? Duydunuz mu? Bu dinin temeli ne imiş?

Şimdiye kadar hangi hoca söyledi? Duydunuz mu?

Belki bu hadîs-i şerîf olmadığı için başka başka şeyler söylenmiştir.Belki bu hadîs-i şerîf olmadığı için başka başka şeyler söylenmiştir. "Beni sevmek bu dinin temelidir." diyor Peygamber Efendimiz. "Bu dinin temeli beni sevmektir." "Beni sevmek bu dinin temelidir." diyor Peygamber Efendimiz. "Bu dinin temeli beni sevmektir."

Evet, bizim ezanımız da Eşhedü en lâ ilâhe illallah der, eşhedü enne Muhammeden Resûlullah der.Evet, bizim ezanımız da Eşhedü en lâ ilâhe illallah der, eşhedü enne Muhammeden Resûlullah der. Ezanımızda Peygamber Efendimiz'in ismi vardır.Ezanımızda Peygamber Efendimiz'in ismi vardır. Mü'min olmak için kelime-i şehadetimizin birinci cümlesinde lâ ilâhe illallah var, Mü'min olmak için kelime-i şehadetimizin birinci cümlesinde lâ ilâhe illallah var, ikinci cümlesinde Muhammed Resulullah var. Peygamber Efendimiz'i sevmek... ikinci cümlesinde Muhammed Resulullah var.

Peygamber Efendimiz'i sevmek...

İnsanı yaşatan, öldüren, Allah celle celâlühû. İnsanı yaşatan, öldüren, Allah celle celâlühû.

"Canım, hayatım, nefsim elinde olan Allah celle celalühû'ye and olsun, yemin olsun ki; "Canım, hayatım, nefsim elinde olan Allah celle celalühû'ye and olsun, yemin olsun ki;

Lâ yü'minü ehadüküm. "Sizden biriniz hakiki mü'min olmuş olamaz." Lâ yü'minü ehadüküm. "Sizden biriniz hakiki mü'min olmuş olamaz." Hatta ekûne ehabbe ileyhi min vâlidih^ı ve veledihî. –ve'n-nâsi ecmaîn diye rivayetler de var- Hatta ekûne ehabbe ileyhi min vâlidih^ı ve veledihî. –ve'n-nâsi ecmaîn diye rivayetler de var- "Beni babasından da, evladından da daha çok sevmedikçe hakiki müslüman olmaz." "Beni babasından da, evladından da daha çok sevmedikçe hakiki müslüman olmaz."

Muhterem kardeşlerim! Peygamber Efendimiz'i sevmemiz dinin temeli, esası. Muhterem kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz'i sevmemiz dinin temeli, esası.
Ve onun ailesini, efradını, çoluk çocuğunu, zürriyetini sevmek, dinin esası, temeli.Ve onun ailesini, efradını, çoluk çocuğunu, zürriyetini sevmek, dinin esası, temeli. Şimdi burada kendimizi yoklayalım. Ben Anadolu'da çok gezdim.Şimdi burada kendimizi yoklayalım. Ben Anadolu'da çok gezdim. Siz de buralara geldiniz. Bu kadar yaş yaşadınız. Sizin de bilginiz, görgünüz vardır. Siz de buralara geldiniz. Bu kadar yaş yaşadınız. Sizin de bilginiz, görgünüz vardır.

Resûlullah'ı sevmek, Resûlullah'ın muhabbeti gönlünde olmak, Resûlullah'a âşık olmak, Resûlullah'ı sevmek, Resûlullah'ın muhabbeti gönlünde olmak, Resûlullah'a âşık olmak, "Resûlullah" deyince gözleri yaşarmak, "Canım kurban olsun senin yoluna; a"Resûlullah" deyince gözleri yaşarmak, "Canım kurban olsun senin yoluna; a dı güzel, kendi güzel Muhammed." diyebilmek. Yunus'un daha nice güzel ilahileri var: dı güzel, kendi güzel Muhammed." diyebilmek.

Yunus'un daha nice güzel ilahileri var:

Aşkın ile âşıklar, yansın yâ Resûlallah. İçip aşkın şarabın, kansın yâ Resûlallah. gibi ilahiler var. Aşkın ile âşıklar, yansın yâ Resûlallah.

İçip aşkın şarabın, kansın yâ Resûlallah.

gibi ilahiler var.

O Yunus Emre gibi, o Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî gibi, o Eşrefoğlu gibi, O Yunus Emre gibi, o Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî gibi, o Eşrefoğlu gibi, o Hacı Bayram-ı Velî gibi tanıdığımız, bildiğimiz, hürmet ettiğimiz, sevdiğimiz o mübareklerino Hacı Bayram-ı Velî gibi tanıdığımız, bildiğimiz, hürmet ettiğimiz, sevdiğimiz o mübareklerin yazdıkları kitaplar, yazdıkları âşıkâne şiirler, ilahiler, okuduğumuzyazdıkları kitaplar, yazdıkları âşıkâne şiirler, ilahiler, okuduğumuz o sevgi hep Peygamber Efendimiz'i anlatıyor. Mevlid'i okuyoruz. Süleyman Çelebi, Mevlid'i yazmış. o sevgi hep Peygamber Efendimiz'i anlatıyor.

Mevlid'i okuyoruz. Süleyman Çelebi, Mevlid'i yazmış.
Okudukça, güzel güzel dinledikçe gözlerimiz yaşarıyor, ürperiyoruz.Okudukça, güzel güzel dinledikçe gözlerimiz yaşarıyor, ürperiyoruz. Doğum anlatılırken, el pençe divan duruyoruz, ayağa kalkıyoruz. Salât ü selam getiriyoruz. Doğum anlatılırken, el pençe divan duruyoruz, ayağa kalkıyoruz. Salât ü selam getiriyoruz.

Resûlullah'ı böyle candan sevmemiz lazım; dedelerimiz gibi, dedelerimizin yaptığı gibi... Resûlullah'ı böyle candan sevmemiz lazım; dedelerimiz gibi, dedelerimizin yaptığı gibi... Hatta çocuklarımızı da, Resûlullah'ın sevgisiyle, Kur'ân-ı Kerîm'in sevgisiyle,Hatta çocuklarımızı da, Resûlullah'ın sevgisiyle, Kur'ân-ı Kerîm'in sevgisiyle, bu iki sevgiyle beslememiz, yetiştirmemiz, öyle büyütmemiz lazım. bu iki sevgiyle beslememiz, yetiştirmemiz, öyle büyütmemiz lazım.

Çocuk Kur'an'ı sevecek bir, Peygamber Efendimizi sevecek iki. Nasıl yaparsan yap. Çocuk Kur'an'ı sevecek bir, Peygamber Efendimizi sevecek iki. Nasıl yaparsan yap. Hediye mi alırsın, ne siyaset kullanırsan kullan. Çocuk Peygamber-i Zîşânımız'ı sevecek. Hediye mi alırsın, ne siyaset kullanırsan kullan. Çocuk Peygamber-i Zîşânımız'ı sevecek.

Ve siz Peygamber Efendimiz'i seviyorsunuz.Ve siz Peygamber Efendimiz'i seviyorsunuz. "Siz" dediğim, yetişkin insanlar; yaşını başını almış, işinde gücünde, yuva kurmuş,"Siz" dediğim, yetişkin insanlar; yaşını başını almış, işinde gücünde, yuva kurmuş, çoluk çocuğa karışmış insanlar Peygamber Efendimiz'i seviyorsunuz. çoluk çocuğa karışmış insanlar Peygamber Efendimiz'i seviyorsunuz.

Resûlullah'ı sevmenin sonucu nedir, alameti nedir? Ne olacak? "Resûlullah'ı seviyorum." Resûlullah'ı sevmenin sonucu nedir, alameti nedir? Ne olacak?

"Resûlullah'ı seviyorum."

Tamam, kaç defa rüyanda gördün? Aç tavuk rüyasında yem görür. Tamam, kaç defa rüyanda gördün? Aç tavuk rüyasında yem görür. Sen Resûlullah'ı kaç defa rüyanda gördün, söyle bakalım. Sen Resûlullah'ı kaç defa rüyanda gördün, söyle bakalım. Bana söyleme de kendi kendine söyle. Herkesin meziyeti, kusuru kendisine kalsın. Bana söyleme de kendi kendine söyle. Herkesin meziyeti, kusuru kendisine kalsın.

Aç tavuk rüyada yem görür müymüş? Öyle diyor dedelerimiz. Onu bir şey anlatmak için söylüyor.Aç tavuk rüyada yem görür müymüş?

Öyle diyor dedelerimiz. Onu bir şey anlatmak için söylüyor.
Ama ben kendim geceleyin yemek bulamaz da aç yatarsam hakikaten,Ama ben kendim geceleyin yemek bulamaz da aç yatarsam hakikaten, kızartmalar, kebaplar, tatlılar, baklavalar, kaymaklar görüyorum. kızartmalar, kebaplar, tatlılar, baklavalar, kaymaklar görüyorum. Tamam, insan böyle şeyler görüyor. Çünkü canı yemek istiyor, yemek isteyince de,Tamam, insan böyle şeyler görüyor. Çünkü canı yemek istiyor, yemek isteyince de, beynine baskı yapıyor, öyle yemekli şeyler görüyor. Sen Resûlullah'ı kaç defa rüyanda gördün? beynine baskı yapıyor, öyle yemekli şeyler görüyor.

Sen Resûlullah'ı kaç defa rüyanda gördün?

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i seviyorsan, gece gündüz işin onu anmaksa,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i seviyorsan, gece gündüz işin onu anmaksa, -seviyorsan bir kere, öyle olacak.- Resûlullah'ı sevmenin başka ne sonuçları var?-seviyorsan bir kere, öyle olacak.-

Resûlullah'ı sevmenin başka ne sonuçları var?
Resûlullah'ın hayatını öğrendin mi? Resûlullah'ın sünnet-i seniyye'sini, sünnetini biliyor musun? Resûlullah'ın hayatını öğrendin mi? Resûlullah'ın sünnet-i seniyye'sini, sünnetini biliyor musun?

İşte bazı sünnetleri yapıyoruz. Elhamdülillah, namazdan evvel dört rekât sünnet kılıyoruz,İşte bazı sünnetleri yapıyoruz. Elhamdülillah, namazdan evvel dört rekât sünnet kılıyoruz, sonra iki rekât sünnet kılıyoruz. Tamam, sünnetine uymak sevginin alametlerinden birisi.sonra iki rekât sünnet kılıyoruz. Tamam, sünnetine uymak sevginin alametlerinden birisi. Hayatını, sîretini, sûretini bilmek, okumak ve öğrenmek sevginin alametlerinden birisi. Hayatını, sîretini, sûretini bilmek, okumak ve öğrenmek sevginin alametlerinden birisi.

Bir de ümmetine sevgi ve muhabbet beslemek ve bir de ümmetine hizmet etmek. Bir de ümmetine sevgi ve muhabbet beslemek ve bir de ümmetine hizmet etmek. Ümmet-i Muhammed'e hizmet etmek. Neden ediyorsun? Peygamber Efendimiz'in ümmeti.Ümmet-i Muhammed'e hizmet etmek.

Neden ediyorsun?

Peygamber Efendimiz'in ümmeti.
Ümmet-i Muhammed'i seviyorum. Peygamber Efendimiz'i seviyorum. Ümmet-i Muhammed'i seviyorum. Peygamber Efendimiz'i seviyorum.

Ona hizmet etmek. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salât-ü selâmı çok getirmek.Ona hizmet etmek. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salât-ü selâmı çok getirmek. Bir insan, bir çocuk, çikolatayı çok seviyorsa; "çikolata, çikolata, çikolata" der.Bir insan, bir çocuk, çikolatayı çok seviyorsa; "çikolata, çikolata, çikolata" der. Şekeri çok seviyorsa "şeker" der. Müslüman da Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'iŞekeri çok seviyorsa "şeker" der. Müslüman da Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i çok salât-ü selâm ile yâd edecek. Nasıl olacak? çok salât-ü selâm ile yâd edecek.

Nasıl olacak?

Günde en az yüz defa salavât-ı şerîfe getireceksiniz.Günde en az yüz defa salavât-ı şerîfe getireceksiniz. Bu vaazdan sonra, bu sözlerden sonra, bu hadisi dinledikten sonra elinizde tesbih, Bu vaazdan sonra, bu sözlerden sonra, bu hadisi dinledikten sonra elinizde tesbih, her gün yüz defa Peygamber Efendimiz'e salât-ü selâm getirmek vazifeniz olsun. her gün yüz defa Peygamber Efendimiz'e salât-ü selâm getirmek vazifeniz olsun.

Çünkü bir insan Peygamber Efendimiz'e günde yüz defa salavat getirirseÇünkü bir insan Peygamber Efendimiz'e günde yüz defa salavat getirirse Allah onun yüz tane işini görür, yüz tane hacetini reva eder, ona yüz tane mükâfât verir.Allah onun yüz tane işini görür, yüz tane hacetini reva eder, ona yüz tane mükâfât verir. Otuzu bu dünyaya ait, yetmişi âhirete ait. Dünyası da mamur olur, âhireti de mamur olur. Otuzu bu dünyaya ait, yetmişi âhirete ait. Dünyası da mamur olur, âhireti de mamur olur.

Peygamber Efendimiz'e yüz salavat getireceksiniz, bir. Peygamber Efendimiz'e yüz salavat getireceksiniz, bir.

Peygamber Efendimiz'in sünnetini okuyacaksınız, öğreneceksiniz. Peygamber Efendimiz'in sünnetini okuyacaksınız, öğreneceksiniz. Evinde hangi hadis kitabı varsa git kütüphaneyi karıştır.Evinde hangi hadis kitabı varsa git kütüphaneyi karıştır. Yaldızlı yaldızlı, ciltli ciltli, güzel güzel kitaplar. Yaldızlı yaldızlı, ciltli ciltli, güzel güzel kitaplar.

Hangisi Peygamber Efendimiz'i anlatıyor, hadîs-i şerîflerini anlatıyor. Hangisi Peygamber Efendimiz'i anlatıyor, hadîs-i şerîflerini anlatıyor. Riyâzü-s-sâlihîn, Sahih-i Buhârî, Sahih-i Müslim, İmam Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce. Riyâzü-s-sâlihîn, Sahih-i Buhârî, Sahih-i Müslim, İmam Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce.

Tamam, hangisi varsa en kısasından, en incesinden, en kolayından başla. Tamam, hangisi varsa en kısasından, en incesinden, en kolayından başla. Şu Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini bir oku. Şu Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini bir oku.

Bakalım Peygamber Efendimiz neler söylemiş? Bakalım Peygamber Efendimiz neler söylemiş?

Yüz salavat-ı şerîfe getireceksin. Evindeki hadis kitaplarını bulacaksın.Yüz salavat-ı şerîfe getireceksin. Evindeki hadis kitaplarını bulacaksın. Her gün çoluk çocuğunu da toplayacaksın; Peygamber Efendimiz'in hadislerinden üç tane,Her gün çoluk çocuğunu da toplayacaksın; Peygamber Efendimiz'in hadislerinden üç tane, beş tane, on tane onlara okuyacaksın. Bunun çok faydası var. beş tane, on tane onlara okuyacaksın. Bunun çok faydası var.

Ben, Kennedy'nin hayatını okudum. Ben, Kennedy'nin hayatını okudum. Amerikan reisicumhuruydu da Texas'ta vuruldu öldürüldü ya. John F. Kennedy.Amerikan reisicumhuruydu da Texas'ta vuruldu öldürüldü ya. John F. Kennedy. Adamın nasıl yetiştiğini okudum. Fazilet Mücadelesi diye bir kitap.Adamın nasıl yetiştiğini okudum. Fazilet Mücadelesi diye bir kitap. Bütün Kennedyler okumuş, senatör olmuşlar, bir tanesi başkanlığa kadar yükselmiş. Okudum: Bütün Kennedyler okumuş, senatör olmuşlar, bir tanesi başkanlığa kadar yükselmiş. Okudum:

Her akşam sofrada babasının emrinde masanın etrafında otururlarmış. Her akşam sofrada babasının emrinde masanın etrafında otururlarmış. Babası ile çocuklar, aile meclisi ciddi meseleler konuşurlarmış.Babası ile çocuklar, aile meclisi ciddi meseleler konuşurlarmış. Çocuklarla ciddi meseleler konuşmak çocukları eğitir, çocukları geliştirir. Çocuklarla ciddi meseleler konuşmak çocukları eğitir, çocukları geliştirir.

Çocukları ciddiye alacaksınız. Çocuklara büyük insan muamelesi yapacaksınız ki büyük insan olacaklar.Çocukları ciddiye alacaksınız. Çocuklara büyük insan muamelesi yapacaksınız ki büyük insan olacaklar. Yoksa döverseniz, iterseniz, "sus" derseniz, alay ederseniz, dalga geçerseniz, Yoksa döverseniz, iterseniz, "sus" derseniz, alay ederseniz, dalga geçerseniz, "Şu aldı getirdi, bu götürdü." bilmem ne olmadık şeylerle çocuğunuzu yetiştirirseniz"Şu aldı getirdi, bu götürdü." bilmem ne olmadık şeylerle çocuğunuzu yetiştirirseniz çocuğunuzu mahvedersiniz. Çocuğa ciddi insan muamelesi yapacaksınız.çocuğunuzu mahvedersiniz.

Çocuğa ciddi insan muamelesi yapacaksınız.
Çoluk çocuk, hanım, akşam yemeğinizi yediniz mi? Yediniz. Namazlar bitti mi? Bitti. Çoluk çocuk, hanım, akşam yemeğinizi yediniz mi? Yediniz. Namazlar bitti mi? Bitti. Oturun bakalım. Üç tane, beş tane hadîs-i şerîf okuyacaksınız. Oturun bakalım. Üç tane, beş tane hadîs-i şerîf okuyacaksınız. Sen ne anladın söyle bakayım, sen ne anladın söyle bakayım. Sen ne anladın söyle bakayım, sen ne anladın söyle bakayım.

Dinimizde anlaşılması en kolay olan dini bilgiler hangileridir? Dinimizde anlaşılması en kolay olan dini bilgiler hangileridir?

Hadislerdir, çok kolay anlaşılır. Tefsir zor anlaşılır, fıkıh zor anlaşılır, derin bilgi ister.Hadislerdir, çok kolay anlaşılır. Tefsir zor anlaşılır, fıkıh zor anlaşılır, derin bilgi ister. Düşünmek ister. Herkes onu düşünemez. Çocuğun yaşının üstündedir, herkes anlayamaz. Düşünmek ister. Herkes onu düşünemez. Çocuğun yaşının üstündedir, herkes anlayamaz.

Ama en kolay şey hangisidir? Herkesin anladığı en kolay malzeme hangisidir? Ama en kolay şey hangisidir? Herkesin anladığı en kolay malzeme hangisidir?

Hadîs-i şerîfler. Çünkü Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfleri herkesin anlayabileceği şekilde söylemiştir. Hadîs-i şerîfler. Çünkü Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfleri herkesin anlayabileceği şekilde söylemiştir. Avam da, havas da, bilgili de, cahil de, bedevi de, şehirli de anlayacak gibi çok güzel konuşmuştur,Avam da, havas da, bilgili de, cahil de, bedevi de, şehirli de anlayacak gibi çok güzel konuşmuştur, benzetmeli konuşmuştur. Anlaşılacağı bir şekilde konuşmuştur, akıllarının ereceği şekilde konuşmuştur. benzetmeli konuşmuştur. Anlaşılacağı bir şekilde konuşmuştur, akıllarının ereceği şekilde konuşmuştur. Hadîs-i şerîfleri herkes anlar. Ben kendimden biliyorum.Hadîs-i şerîfleri herkes anlar.

Ben kendimden biliyorum.
Kendim ilkokulda iken babamın dükkânına gittiğim zaman, üst kattaki Sahih-i Buhârî'lerin kara harfli, Kendim ilkokulda iken babamın dükkânına gittiğim zaman, üst kattaki Sahih-i Buhârî'lerin kara harfli, asıl hadis kısımlarını okurdum da izahat kısımlarına aklım ermezdi. asıl hadis kısımlarını okurdum da izahat kısımlarına aklım ermezdi. Kara harfli hadis kısımlarını okurdum. Ama aşağıdaki izahat kısmına gelince,Kara harfli hadis kısımlarını okurdum. Ama aşağıdaki izahat kısmına gelince, ilkokul talebesi bile değilim tabi orasını anlamazdım. Ama beri tarafını okurdum, anlardım.ilkokul talebesi bile değilim tabi orasını anlamazdım. Ama beri tarafını okurdum, anlardım. Çocuk bile anlar. Çocuklarınıza beş tane, on tane hadis okuyacaksınız; Çocuk bile anlar. Çocuklarınıza beş tane, on tane hadis okuyacaksınız; "Mmübarek Peygamberimiz böyle demiş." diyeceksiniz. İki öğrendiğiniz sünnetini tatbik edeceksiniz: "Mmübarek Peygamberimiz böyle demiş." diyeceksiniz.

İki öğrendiğiniz sünnetini tatbik edeceksiniz:

"Yemekten önce elleri yıkamak sünnettir. Besmele ile başlamak sünnettir. "Yemekten önce elleri yıkamak sünnettir. Besmele ile başlamak sünnettir. Yemekten sonra dua etmek sünnettir.Yemekten sonra dua etmek sünnettir. Cuma günü Cuma namazına gelmeden önce bütün vücudunu yıkayıp gusül abdesti almak sünnettir. Cuma günü Cuma namazına gelmeden önce bütün vücudunu yıkayıp gusül abdesti almak sünnettir. Güzel koku sünnettir." Bakın ne kadar güzel şeyler var. "Dişleri misvaklamak sünnettir.Güzel koku sünnettir."

Bakın ne kadar güzel şeyler var. "Dişleri misvaklamak sünnettir.
Tırnakları kesmek sünnettir." Bunlar Farz değil. Bunları Peygamber Efendimiz öğretmiş.Tırnakları kesmek sünnettir."

Bunlar Farz değil. Bunları Peygamber Efendimiz öğretmiş.
Bunların uygulanması lazım. Resûlullah'ı seviyorsanız böyle yaparsınız.Bunların uygulanması lazım. Resûlullah'ı seviyorsanız böyle yaparsınız. Bunları yaparsanız Resûlullah sizi sever. Sonra sizlerde sevgi meydana gelmeye başlar.Bunları yaparsanız Resûlullah sizi sever. Sonra sizlerde sevgi meydana gelmeye başlar. Sünnetine uyarsanız bu işler böyle olur. Siz sünnetine uyarsanız Resûlullah da sizi sevmeye başlar.Sünnetine uyarsanız bu işler böyle olur. Siz sünnetine uyarsanız Resûlullah da sizi sevmeye başlar. Allah sever, Resûlullah sever. Bir de bakarsınız rüyanızda görüverirsiniz. Allah sever, Resûlullah sever. Bir de bakarsınız rüyanızda görüverirsiniz.

"Elhamdülillah, bu gece Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i gördüm." dersiniz. "Elhamdülillah, bu gece Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i gördüm." dersiniz.

Neden oldu, bu bereket nereden geldi? Neden oldu, bu bereket nereden geldi?

Sen Resûlullah Efendimiz'in sünnetini uyguladın da Allah da mükâfât olarak,Sen Resûlullah Efendimiz'in sünnetini uyguladın da Allah da mükâfât olarak, onu sana bu gece nasip etti, rüyanda onu gördün. onu sana bu gece nasip etti, rüyanda onu gördün. Onun için yüz salavât-ı şerîfe vazifeniz olsun. Ben işi sağlama bağlarım.Onun için yüz salavât-ı şerîfe vazifeniz olsun. Ben işi sağlama bağlarım. Böyle hatırda kalacak şekilde konuşur, lafımı bitiririm. Böyle hatırda kalacak şekilde konuşur, lafımı bitiririm.

Bundan sonra her gün vazifeniz, Es'ad hocadan size vazife; yüz salavât-ı şerîfe çekeceksiniz. Bundan sonra her gün vazifeniz, Es'ad hocadan size vazife; yüz salavât-ı şerîfe çekeceksiniz.

"Peki hocam, her hoca gelip de bize yüz tane salavat eklerse bizim hâlimiz nice olur?" "Peki hocam, her hoca gelip de bize yüz tane salavat eklerse bizim hâlimiz nice olur?" der insan içinden, şeytan boş durmaz, bir şey der. Bunu ben demiyorum, muhterem kardeşlerim! der insan içinden, şeytan boş durmaz, bir şey der.

Bunu ben demiyorum, muhterem kardeşlerim!

Sakın yanlış anlamayın. Ben kim oluyorum ki dinde bir şey ilave edeyim, Sakın yanlış anlamayın. Ben kim oluyorum ki dinde bir şey ilave edeyim, bir şey çıkarayım, bir şey ekleyeyim. Söylemem zaten.bir şey çıkarayım, bir şey ekleyeyim. Söylemem zaten. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisi söylüyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisi söylüyor.

"Allah; yüz tane salavât-ı şerîfe getirenin yüz tane işini görür."Allah; yüz tane salavât-ı şerîfe getirenin yüz tane işini görür. Otuz tanesi bu dünyaya ait, yetmiş tanesi âhirete ait. Söyleyin." diyor. Otuz tanesi bu dünyaya ait, yetmiş tanesi âhirete ait. Söyleyin." diyor.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor ki;

İnna'llâhe ve melâiketehû yusallûne ale'n-nebiyy, yâ eyyühe'llezîne âmenû İnna'llâhe ve melâiketehû yusallûne ale'n-nebiyy, yâ eyyühe'llezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ. Ahzâb, 3356 sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ. Ahzâb, 3356

Allah celle celalühû'de, melekleri de, Resûlullah'a salât ü selâm getirirler, salât-ü selâm ederler. Allah celle celalühû'de, melekleri de, Resûlullah'a salât ü selâm getirirler, salât-ü selâm ederler. Ey iman edenler! Siz de Resûlallah'a salât ü selâm ediniz diyor. Kim? Ey iman edenler! Siz de Resûlallah'a salât ü selâm ediniz diyor.

Kim?

Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri. Ben mi söylemişim şimdi? Ben söylememişim. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri.

Ben mi söylemişim şimdi?

Ben söylememişim.
Allah Kur'an'da söylemiş. Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm getirmek Allah'ın emri. Allah Kur'an'da söylemiş. Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm getirmek Allah'ın emri.

Yüz tane rakamı nereden çıkıyor? Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi. Yüz tane rakamı nereden çıkıyor?

Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi.
"Bana yüz salât ü selâm getirin" diyor. Ben ne oluyorum? Ben rivayet eden. "Bana yüz salât ü selâm getirin" diyor.

Ben ne oluyorum?

Ben rivayet eden.

Burada benim kârım ne? Sen bunu yaparsan sevabı sen alacaksın, mükafât senin. Burada benim kârım ne? Sen bunu yaparsan sevabı sen alacaksın, mükafât senin. Burada benim kârım ne? Ben de Resûlullah'ın tavsiyesini size duyurmuş oluyorum. Burada benim kârım ne?

Ben de Resûlullah'ın tavsiyesini size duyurmuş oluyorum.
Benim kârım da o. Yüz salavât-ı şerîfe getireceksiniz. Benim kârım da o. Yüz salavât-ı şerîfe getireceksiniz. Peygamber Efendimiz'in hayatını okuyacaksınız, öğreneceksiniz. Ne sıkıntılar çekmiş.Peygamber Efendimiz'in hayatını okuyacaksınız, öğreneceksiniz. Ne sıkıntılar çekmiş. Hepsinden ibret alacaksınız. Hiç yılmamış, dönmemiş. Hepsinden ibret alacaksınız. Hiç yılmamış, dönmemiş.

"Bir elime ay, bir elime güneşi verseniz bu davadan vazgeçmem." demiş. Teklif etmişler: "Bir elime ay, bir elime güneşi verseniz bu davadan vazgeçmem." demiş.

Teklif etmişler:

"İslâm'ı anlatmaktan, insanları İslâm'a çekmekten vazgeç. Bizim dinimize dokunma, "İslâm'ı anlatmaktan, insanları İslâm'a çekmekten vazgeç. Bizim dinimize dokunma, bizim düzenimize dokunma, bizim düzenimizi bozma, bizim putlarımıza ağır sözler söyleme!"bizim düzenimize dokunma, bizim düzenimizi bozma, bizim putlarımıza ağır sözler söyleme!" diye pazarlığa oturmuşlar. diye pazarlığa oturmuşlar.

"Ne istiyorsun sen? Neden yapıyorsun bunu? Para istiyorsan istediğin kadar para verelim."Ne istiyorsun sen? Neden yapıyorsun bunu? Para istiyorsan istediğin kadar para verelim. İstersen seni en soylu, en güzel, en asaletli ailenin kızlarından biri ile evlendirelim.İstersen seni en soylu, en güzel, en asaletli ailenin kızlarından biri ile evlendirelim. Onlardan verelim, evlen. Mal mülk sahibi ol, ev bark sahibi ol,Onlardan verelim, evlen. Mal mülk sahibi ol, ev bark sahibi ol, istersen sana yönetim verelim, başkanlık verelim; sen yönetici ol." istersen sana yönetim verelim, başkanlık verelim; sen yönetici ol."

Diyor ki; "Bir elime ay'ı, kameri -yapamazlar ya- bir elime güneşi verseniz Diyor ki; "Bir elime ay'ı, kameri -yapamazlar ya- bir elime güneşi verseniz ben bu davadan vazgeçmem!" diyor. Neden? Allah onu Peygamber seçti. ben bu davadan vazgeçmem!" diyor.

Neden?

Allah onu Peygamber seçti.
O tebligatını yapacak. O bu işi menfaat için yapmadı. Allah rızası için yaptı.O tebligatını yapacak. O bu işi menfaat için yapmadı. Allah rızası için yaptı. Hatta hayatı tehlikeye girdi. Hatta öldürmeye kast ettiler deHatta hayatı tehlikeye girdi. Hatta öldürmeye kast ettiler de Mekke'yi bırakıp Medine'ye hicret etmek zorunda kaldı. Mekke'yi bırakıp Medine'ye hicret etmek zorunda kaldı. Peygamber Efendimiz'in bu sebatını öğreneceksiniz.Peygamber Efendimiz'in bu sebatını öğreneceksiniz. Öğreneceksiniz de İslâm'a nasıl sarılmak gerektiğini oradan çıkaracaksınız. Öğreneceksiniz de İslâm'a nasıl sarılmak gerektiğini oradan çıkaracaksınız.

"Peygamber Efendimiz o kadar sıkıntı çekmiş, İslâm'dan ayrılmamış, ben niye ayrılayım,"Peygamber Efendimiz o kadar sıkıntı çekmiş, İslâm'dan ayrılmamış, ben niye ayrılayım, niye Cuma namazımı bırakayım, niye İslâm'ın emirlerini öğrenmeyeyim, öğretmeyeyim, niye Cuma namazımı bırakayım, niye İslâm'ın emirlerini öğrenmeyeyim, öğretmeyeyim, niye camiye gitmeyeyim? Olur mu hiç öyle şey!" diyeceksiniz. niye camiye gitmeyeyim? Olur mu hiç öyle şey!" diyeceksiniz.

Hayatını öğrendiğiniz zaman güç alacaksınız. Kafirlerin neler söylediğini öğreneceksiniz, Hayatını öğrendiğiniz zaman güç alacaksınız. Kafirlerin neler söylediğini öğreneceksiniz, onlara Peygamber Efendimiz'in ne cevap verdiğini öğreneceksiniz vesaire vesaire. onlara Peygamber Efendimiz'in ne cevap verdiğini öğreneceksiniz vesaire vesaire. Hayatını, sîretini, ahlâkını öğreneceksiniz. Peygamber Efendimiz'in ahlâkı çok yüksekti. Hayatını, sîretini, ahlâkını öğreneceksiniz.

Peygamber Efendimiz'in ahlâkı çok yüksekti.

Ve inneke lealâ hulukin azîm. "Sen muazzam bir ahlâk üzeresin" buyuruluyor. Ve inneke lealâ hulukin azîm. "Sen muazzam bir ahlâk üzeresin" buyuruluyor.

Kane hulukuhü'l-Kur'ânü. "Ahlâkı Kur'ân-ı Kerîm'de vardır." Kane hulukuhü'l-Kur'ânü. "Ahlâkı Kur'ân-ı Kerîm'de vardır."

Resûlullah'ın güzel huyları nerede yazılı? Resûlullah'ın güzel huyları nerede yazılı?

Kur'ân-ı Kerîm'de yazılı. Kur'ân-ı Kerîm'i okursanız orada cömertliğini de öğrenirsiniz, Kur'ân-ı Kerîm'de yazılı. Kur'ân-ı Kerîm'i okursanız orada cömertliğini de öğrenirsiniz, dürüstlüğünü de öğrenirsiniz, kahramanlığını da öğrenirsiniz, dürüstlüğünü de öğrenirsiniz, kahramanlığını da öğrenirsiniz, vefalılığını da öğrenirsiniz, hepsi çıkar ortaya. vefalılığını da öğrenirsiniz, hepsi çıkar ortaya.

Hayatını öğrendikten sonra Resûlullah'ın huylarını alacaksınız.Hayatını öğrendikten sonra Resûlullah'ın huylarını alacaksınız. Sünnetine uyacaksınız, sünnetini öğreneceksiniz, çoluk çocuğunuza da öğreteceksiniz. Sünnetine uyacaksınız, sünnetini öğreneceksiniz, çoluk çocuğunuza da öğreteceksiniz.

Kennedy, büyükbaba Kennedy çocuklarını nasıl her akşam sofrada eğitmiş deKennedy, büyükbaba Kennedy çocuklarını nasıl her akşam sofrada eğitmiş de senatör, başkan yapmışsa, siz de çocuklarınıza her akşam Kur'an'ı, hadisi öğretin de onları evliyâ yapın.senatör, başkan yapmışsa, siz de çocuklarınıza her akşam Kur'an'ı, hadisi öğretin de onları evliyâ yapın. Sizin çocuğunuz da evliyâ olsun. Evliyâ babası olun. Kur'an ehli olsun. Öyle yetiştirin çocuğunuzu.Sizin çocuğunuz da evliyâ olsun. Evliyâ babası olun.

Kur'an ehli olsun. Öyle yetiştirin çocuğunuzu.
Çocuklarınıza Kur'ân-ı Kerîm'i öğreteceksiniz Hadîs-i şerîfleri öğreteceksiniz, Çocuklarınıza Kur'ân-ı Kerîm'i öğreteceksiniz Hadîs-i şerîfleri öğreteceksiniz, bir de Ümmet-i Muhammed'e hizmet edeceksiniz. Bir hizmet yapmışsınız, bir cami kurmuşsunuz.bir de Ümmet-i Muhammed'e hizmet edeceksiniz. Bir hizmet yapmışsınız, bir cami kurmuşsunuz. -Siz buradan gidersiniz, kesin dönüş yaparsınız.--Siz buradan gidersiniz, kesin dönüş yaparsınız.- Bu cami burada kaldıkça buraya para verenler sevap kazanır. Bir hayır, tamam. Bu cami burada kaldıkça buraya para verenler sevap kazanır. Bir hayır, tamam.

Çeşit çeşit hayırlar vardır. Bosna'daki kardeşlerimize yardım ettik, Çeşit çeşit hayırlar vardır. Bosna'daki kardeşlerimize yardım ettik, Somali'deki kardeşlerimize yardım ettik, Çeçenistan'daki kardeşlerimize yardım ettik. Somali'deki kardeşlerimize yardım ettik, Çeçenistan'daki kardeşlerimize yardım ettik. Zekât paralarımızı gönderdik. Kurbanlarımızın paralarını verdik;Zekât paralarımızı gönderdik. Kurbanlarımızın paralarını verdik; "Oralarda kesilsin, zavallılar et yiyemiyorlarmış, yesinler." dedik."Oralarda kesilsin, zavallılar et yiyemiyorlarmış, yesinler." dedik. Tamam, bunların hepsi güzel şeyler. Ümmete acıyoruz.Tamam, bunların hepsi güzel şeyler.

Ümmete acıyoruz.
Ümmet-i Muhammed'in fakirlerine acıyoruz, yardım ediyoruz.Ümmet-i Muhammed'in fakirlerine acıyoruz, yardım ediyoruz. Ümmeti kollayacağız, Ümmet-i Muhammed'e acıyacağız, Ümmet-i Muhammed'e rahmedeceğiz,Ümmeti kollayacağız, Ümmet-i Muhammed'e acıyacağız, Ümmet-i Muhammed'e rahmedeceğiz, merhamet edeceğiz, yardım edeceğiz. Çünkü komşusu açken, tok yatan iyi müslüman değildir.merhamet edeceğiz, yardım edeceğiz. Çünkü komşusu açken, tok yatan iyi müslüman değildir. Çalışma yapacağız aziz ve muhterem kardeşlerim! Çalışma yapacağız aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri gönlümüze Peygamber Efendimiz'in aşkını, sevgisini, muhabbetini yerleştirsin.Allahu Teâlâ hazretleri gönlümüze Peygamber Efendimiz'in aşkını, sevgisini, muhabbetini yerleştirsin. Resûlullah'ına da bizi sevdirsin. Bizi Resûlullah'ın sevdiği ümmetlerden olmaya muvaffak eylesin.Resûlullah'ına da bizi sevdirsin. Bizi Resûlullah'ın sevdiği ümmetlerden olmaya muvaffak eylesin. Peygamber Efendimiz'in hayatını, sîretini, sünnet-i seniyyesini, hadîs-i şerîflerini öğrenmemiziPeygamber Efendimiz'in hayatını, sîretini, sünnet-i seniyyesini, hadîs-i şerîflerini öğrenmemizi ve onu hayatta uygulamamızı; çocuklarımızı, hanımlarımızı Resûlullah sevgisiyle, ve onu hayatta uygulamamızı; çocuklarımızı, hanımlarımızı Resûlullah sevgisiyle, Kur'an sevgisiyle yetiştirmemizi nasip etsin. Kur'an sevgisiyle yetiştirmemizi nasip etsin. Kazancımızın fazlasıyla, zenginliğimizle, cömertliğimizle, hayırlarımızla, sadakamızla, Kazancımızın fazlasıyla, zenginliğimizle, cömertliğimizle, hayırlarımızla, sadakamızla, hasenâtımızla Ümmet-i Muhammed'e faydalı olmamızı nasip etsin. hasenâtımızla Ümmet-i Muhammed'e faydalı olmamızı nasip etsin.

İslâm, "lâ ilâhe illallah" demekle bitmiyor. Öyle olursa çıplaktır. Takvâ sahibi olacağız.İslâm, "lâ ilâhe illallah" demekle bitmiyor. Öyle olursa çıplaktır. Takvâ sahibi olacağız. Hidayet yolunda yürüyeceğiz. Hayâ sahibi olacağız. Şüpheliden kaçınacağız.Hidayet yolunda yürüyeceğiz. Hayâ sahibi olacağız. Şüpheliden kaçınacağız. Salih ameller işleyeceğiz ve Resûlullah'a âşık olacağız, Resûlallah'ı seveceğiz. Salih ameller işleyeceğiz ve Resûlullah'a âşık olacağız, Resûlallah'ı seveceğiz. Böylece İslâmımız tam olacak. Müslümanlığımız mükemmel Müslümanlık olacak. Böylece İslâmımız tam olacak. Müslümanlığımız mükemmel Müslümanlık olacak.

Allahu Teâlâ hazretleri şu söylediğimiz şeyleri anlamamızı,Allahu Teâlâ hazretleri şu söylediğimiz şeyleri anlamamızı, söylediklerimizi ve anladıklarımızı da uygulamamızı hepimize nasip eylesin.söylediklerimizi ve anladıklarımızı da uygulamamızı hepimize nasip eylesin. Böylece ömrümüzü rızasına uygun geçirip huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmamızı,Böylece ömrümüzü rızasına uygun geçirip huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmamızı, cenneti ile cemali ile müşerref olmamızı, hatta Peygamber-i Zîşân'ına Firdevs-i Âlâ'da cenneti ile cemali ile müşerref olmamızı, hatta Peygamber-i Zîşân'ına Firdevs-i Âlâ'da komşu düşmemizi nasip eylesin. komşu düşmemizi nasip eylesin.

Dualarımızı ism-i azam'ın hürmetine, Nebiyy-i Ekrem'in hürmetine kabul eylesin.Dualarımızı ism-i azam'ın hürmetine, Nebiyy-i Ekrem'in hürmetine kabul eylesin. Bizleri ve evlatlarımızı şu diyarlarda, imandan, İslâm'dan uzaklaştırmasın.Bizleri ve evlatlarımızı şu diyarlarda, imandan, İslâm'dan uzaklaştırmasın. Kıyamete kadar nesillerimizi, zürriyetlerimizi hep kendisinin sevdiği, Kıyamete kadar nesillerimizi, zürriyetlerimizi hep kendisinin sevdiği, razı olduğu mü'min-i kâmil kullarından eylesin. razı olduğu mü'min-i kâmil kullarından eylesin.

Uzun ömürle, sıhhatle, afiyetle, hastalıktan, dertten, beladan, salim olarak yaşayıp Uzun ömürle, sıhhatle, afiyetle, hastalıktan, dertten, beladan, salim olarak yaşayıp son nefeste, buyrun beraber diyelim: Eşhedü en lâ ilâhe illallahson nefeste, buyrun beraber diyelim:

Eşhedü en lâ ilâhe illallah
ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diye diye,ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diye diye, gözümüzden perdeler kaldırılıp da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i göre göregözümüzden perdeler kaldırılıp da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i göre göre şu can emanetini teslim edip, huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varıp, şu can emanetini teslim edip, huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varıp, cehennemden âzat olup, cennete girip, cennet nimetleri ile mütena'im olmayıcehennemden âzat olup, cennete girip, cennet nimetleri ile mütena'im olmayı Allah cümlemize nasip eylesin. Allah cümlemize nasip eylesin.

"Resûlullah'ı göre göre ölmek" deyince bir şeyi söyleyip onunla kapatayım sözümü: "Resûlullah'ı göre göre ölmek" deyince bir şeyi söyleyip onunla kapatayım sözümü:

Bizim fakültenin sekreteri vardı. Fakültenin müdürü, idarecisi.Bizim fakültenin sekreteri vardı. Fakültenin müdürü, idarecisi. Okullarda müdür oluyor, fakültelerde "sekreter" deniliyor.Okullarda müdür oluyor, fakültelerde "sekreter" deniliyor. Dekan ilmi işlere bakıyor, sekreter idari işlere bakıyor. "Bir çeşit müdür" demek. O anlatmıştı: Dekan ilmi işlere bakıyor, sekreter idari işlere bakıyor. "Bir çeşit müdür" demek. O anlatmıştı:

Kendi memleketinde bir iyi adam varmış, mübarek bir adam. Hastalanmış ve hastalığı ilerlemiş. Kendi memleketinde bir iyi adam varmış, mübarek bir adam. Hastalanmış ve hastalığı ilerlemiş. Kendinden geçmiş. Koma diyorlar ya şimdi, eskiden ne derlerdi koma hâline? Kendinden geçmiş. Koma diyorlar ya şimdi, eskiden ne derlerdi koma hâline?

"Kendinden geçme, bayılma hâli." Sekerât-ı mevt, ölümün sekerâtı."Kendinden geçme, bayılma hâli." Sekerât-ı mevt, ölümün sekerâtı. O halde iken başında bekliyorlar, söz söylüyorlar, cevap vermiyor, zor nefes alıyor,O halde iken başında bekliyorlar, söz söylüyorlar, cevap vermiyor, zor nefes alıyor, alnından boncuk boncuk terler çıkıyor. Kendinde değil. alnından boncuk boncuk terler çıkıyor. Kendinde değil.

Böyle dururken, etrafındakiler de ölümünü beklerken, birden bir toparlanmış,Böyle dururken, etrafındakiler de ölümünü beklerken, birden bir toparlanmış, yattığı yerden bir doğrulmuş. "Zahmet buyurdunuz yâ Resûlallah!" demiş.yattığı yerden bir doğrulmuş. "Zahmet buyurdunuz yâ Resûlallah!" demiş. Ondan sonra eşhedü en lâ ilâhe illallah Ondan sonra eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû demiş, ruhunu teslim etmiş. ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû demiş, ruhunu teslim etmiş.

Ne olmuş? Niye, "Zahmet buyurdunuz yâ Resûlallah!" demiş. Ne olmuş? Niye, "Zahmet buyurdunuz yâ Resûlallah!" demiş.

Resûlullah ziyaretine gelmiş. O da utanıyor. Resûlullah ziyaretine gelmiş. O da utanıyor. "Niye zahmet ettiniz, buraya kadar geldiniz, yâ Resûlallah!" diyor. Ruhunu öyle teslim ediyor."Niye zahmet ettiniz, buraya kadar geldiniz, yâ Resûlallah!" diyor. Ruhunu öyle teslim ediyor. Bir ölüm bu. Bakın, muhterem kardeşlerim! Bir başka ölüm…Bir ölüm bu.

Bakın, muhterem kardeşlerim!

Bir başka ölüm…
Bizim caminin cemaatinden, bir ayağı hastalandı da kesildi, topal kaldı. Bizim caminin cemaatinden, bir ayağı hastalandı da kesildi, topal kaldı. Son yıllarda topal yaşadı, bir ihvânımız, kardeşimiz vardı. Ölüyor. Karısı da bir evliyâ kadın.Son yıllarda topal yaşadı, bir ihvânımız, kardeşimiz vardı. Ölüyor. Karısı da bir evliyâ kadın. Hocamız'ın (Mehmed Zahid Kotku) evine gelirdi. Kapıyı çalmaz, beklerdi. Hocamız'ın (Mehmed Zahid Kotku) evine gelirdi. Kapıyı çalmaz, beklerdi. Ancak kapı açılırsa öyle girerdi veya bir başkası gelir çalarsa. Ancak kapı açılırsa öyle girerdi veya bir başkası gelir çalarsa.

"Kapıyı çalarsam belki Hocamız (Mehmed Zahid Kotku) kalkacak, kapıyı açmak zahmeti olacak." diye "Kapıyı çalarsam belki Hocamız (Mehmed Zahid Kotku) kalkacak, kapıyı açmak zahmeti olacak." diye kapıda beklerdi. Mübarek bir kadındı. Adam ölecek, topal ihvânımız ölecek.kapıda beklerdi. Mübarek bir kadındı.

Adam ölecek, topal ihvânımız ölecek.
"Hı hı hı" diye derin nefes alıyormuş. Yüzünden ter fışkırıyormuş. Karısı acımış. "Hı hı hı" diye derin nefes alıyormuş. Yüzünden ter fışkırıyormuş. Karısı acımış. Hayatı beraber geçirdiler. Hayatı beraber geçirdiler.

"Bu bizim efendi ne sıkıntı çekiyor, ölürken kim bilir ne acılar çekiyor." diye,"Bu bizim efendi ne sıkıntı çekiyor, ölürken kim bilir ne acılar çekiyor." diye, bir taraftan bezle alnından terleri siliyormuş, bir taraftan da acıyarak diyormuş ki; bir taraftan bezle alnından terleri siliyormuş, bir taraftan da acıyarak diyormuş ki; "Efendi, çok mu zahmet çekiyorsun, çok mu acı çekiyorsun?" Ne demiş o mübarek? "Efendi, çok mu zahmet çekiyorsun, çok mu acı çekiyorsun?"

Ne demiş o mübarek?

"Ne zahmet çekmesi hanım!" demiş. "Hocamız'la (Mehmed Zahid Kotku) Arafat'a çıkıyoruz. "Ne zahmet çekmesi hanım!" demiş. "Hocamız'la (Mehmed Zahid Kotku) Arafat'a çıkıyoruz. 'Tek ayağımla yetişeceğim.' diye böyle nefes nefese kalıyorum, ondan zorlanıyorum." demiş. 'Tek ayağımla yetişeceğim.' diye böyle nefes nefese kalıyorum, ondan zorlanıyorum." demiş. Ondan sonra ruhunu teslim etmiş. Bak Allah nasıl gösteriyor. Ölümün sıkıntısı var.Ondan sonra ruhunu teslim etmiş. Bak Allah nasıl gösteriyor.

Ölümün sıkıntısı var.
Sıkıntısı var ama bak Allah, Arafat'a çıkışın zahmeti gibi gösteriyor.Sıkıntısı var ama bak Allah, Arafat'a çıkışın zahmeti gibi gösteriyor. O sıkıntıyı tek ayağı ile Hocamız'a yetişecek gibi gösteriyor. O sıkıntıyı tek ayağı ile Hocamız'a yetişecek gibi gösteriyor. Memnun memnun ruhunu teslim ettiriyor. Görüyor musun Allah'ın işini? Memnun memnun ruhunu teslim ettiriyor. Görüyor musun Allah'ın işini?

Bizim "manifaturacı Musa efendi" diye kınalı sakallı bir amcamız vardı, babamın arkadaşı. Bizim "manifaturacı Musa efendi" diye kınalı sakallı bir amcamız vardı, babamın arkadaşı. Çok güzel yüzlü, çok güzel halli bir kimse idi. O da kendinden geçmiş, ölmek üzere.Çok güzel yüzlü, çok güzel halli bir kimse idi. O da kendinden geçmiş, ölmek üzere. Etrafında Yâsîn sûresini okuyorlar. Gözleri kapalıymış.Etrafında Yâsîn sûresini okuyorlar. Gözleri kapalıymış. Konuşamıyormuş ama Yâsîn sûresini yanlış okurlarsa düzeltiyormuş.Konuşamıyormuş ama Yâsîn sûresini yanlış okurlarsa düzeltiyormuş. Âyette bir yanlış yer olduğu zaman düzeltiyormuş. Demek ki takip ediyor.Âyette bir yanlış yer olduğu zaman düzeltiyormuş.

Demek ki takip ediyor.
Sonra birden şöyle bir gülümsemiş. Ama kendinde değil. Bir gülümsemiş.Sonra birden şöyle bir gülümsemiş. Ama kendinde değil. Bir gülümsemiş. Yüzüne çok güzel bir şey yayılmış. "Ne oldu, niye güldün?" demişler? Yüzüne çok güzel bir şey yayılmış.

"Ne oldu, niye güldün?" demişler?

"'Hoş geldin!' dediler de ondan." demiş. "Cennete hoş geldin!" dediler de ondan demiş. "'Hoş geldin!' dediler de ondan." demiş. "Cennete hoş geldin!" dediler de ondan demiş. Ruhunu teslim etmiş. Muhterem kardeşlerim! Bu dünyada bir hayat sürüyoruz. Ruhunu teslim etmiş.

Muhterem kardeşlerim!

Bu dünyada bir hayat sürüyoruz.
Siz bir hayat sürüyorsunuz. Hepimiz bir hayat sürüyoruz. Bir şeyler yapıyoruz.Siz bir hayat sürüyorsunuz. Hepimiz bir hayat sürüyoruz. Bir şeyler yapıyoruz. İnsanları aldatabiliriz. Kendimizi de aldatabiliriz. Ama Allah aldanmaz. İnsanları aldatabiliriz. Kendimizi de aldatabiliriz. Ama Allah aldanmaz. Öyle bir ömür sürmeli ki güzel ölmeli insan. Öyle güzel yaşamalı ki, güzel bir şekilde ölmeli. Öyle bir ömür sürmeli ki güzel ölmeli insan. Öyle güzel yaşamalı ki, güzel bir şekilde ölmeli.

Allah bize hayırlı, uzun ömürle yaşamayı nasip etsin. Allah bize hayırlı, uzun ömürle yaşamayı nasip etsin. Güzel bir ölümle âhirete göçmeye nasip etsin. Cenneti ile cemali ile müşerref eylesin.Güzel bir ölümle âhirete göçmeye nasip etsin. Cenneti ile cemali ile müşerref eylesin. Hesabı ona göre yapmak lazım. Allah'ın seveceği kul olmak esasına göre çalışmak lazım. Hesabı ona göre yapmak lazım. Allah'ın seveceği kul olmak esasına göre çalışmak lazım.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2