Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Müslümanın Heybeti (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Zilka'de 1413 / 02.05.1993

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ben ders almadan önce de çarşaflıydım. Ders alınca çarşafımı çıkarmadım. Bizim cemaatimiz modern. Bazı kardeşler bunu hor görüyor | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslümanın Heybeti (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Zilka'de 1413 / 02.05.1993

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ben ders almadan önce de çarşaflıydım. Ders alınca çarşafımı çıkarmadım. Bizim cemaatimiz modern. Bazı kardeşler bunu hor görüyor | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Ben ders almadan önce de çarşaflıydım. Ders alınca çarşafımı çıkarmadım.Soru: Ben ders almadan önce de çarşaflıydım. Ders alınca çarşafımı çıkarmadım. Bizim cemaatimiz modern. Bazı kardeşler bunu hor görüyor. Cevap: Hor görmeye lüzum yok.Bizim cemaatimiz modern. Bazı kardeşler bunu hor görüyor.

Cevap: Hor görmeye lüzum yok.
Biz alimlerimizin, fakihlerimizin dediği sözü söylüyoruz. Mühim olan örtünmektir. Biz alimlerimizin, fakihlerimizin dediği sözü söylüyoruz. Mühim olan örtünmektir. Kıyafetin belli bir şekli şey belirtilmiyor. Kıyafetin belli bir şekli şey belirtilmiyor. Bol bir mantoyla örtülebilir, bir çarşafla örtünülebilir, uzun bir şeyle örtülebilir. Şekli tek değil. Bol bir mantoyla örtülebilir, bir çarşafla örtünülebilir, uzun bir şeyle örtülebilir. Şekli tek değil.

"Çarşaf giyene yüz şehit sevabı verilir." Böyle bir şey yok. Örtünmek önemlidir."Çarşaf giyene yüz şehit sevabı verilir."

Böyle bir şey yok. Örtünmek önemlidir.
Çarşaf veyaÇarşaf veya harmani veya bir başka kıyafet ile. Mühim olan örtünmektir; bunu da bildirelim. harmani veya bir başka kıyafet ile. Mühim olan örtünmektir; bunu da bildirelim.

Soru: Biz Anadolu yakasından geliyoruz. Çok kardeşler böyle. Zahmetli ve külfetli oluyor.Soru: Biz Anadolu yakasından geliyoruz. Çok kardeşler böyle. Zahmetli ve külfetli oluyor. Zaman alıyor. Rica ediyoruz, Anadolu yakasında da bir sohbette bulunsanız. Zaman alıyor. Rica ediyoruz, Anadolu yakasında da bir sohbette bulunsanız.

Cevap: Doğulu kardeşlerimizin dediği gibi başım, gözüm üstüne.Cevap: Doğulu kardeşlerimizin dediği gibi başım, gözüm üstüne. Hay hay, yapmak isterim ama ben buraya koşturarak Çemberlitaş'tan geldim. Hay hay, yapmak isterim ama ben buraya koşturarak Çemberlitaş'tan geldim. Taksiye atlayıp apar topar geldim ki cemaati kaçırmayayım, farza yetişeyim. Son rekâtta yetiştim. Taksiye atlayıp apar topar geldim ki cemaati kaçırmayayım, farza yetişeyim. Son rekâtta yetiştim.

Orada iki gündür devam eden Ahmed-i Yesevî toplantısı vardı.Orada iki gündür devam eden Ahmed-i Yesevî toplantısı vardı. Buradaki toplantı, Avrasya yayınları arasında ta Orta Asya'ya neşredildi.Buradaki toplantı, Avrasya yayınları arasında ta Orta Asya'ya neşredildi. Dünyanın bir çok yerinden geldiler. Maksadımız ne? Mürşidlerimize âcizane bir hizmet etmek.Dünyanın bir çok yerinden geldiler.

Maksadımız ne?

Mürşidlerimize âcizane bir hizmet etmek.
Ahmed-i Yesevî bizim hocalarımızdan birisi, tarikatimizden. Onun tanınmasını, sevilmesini sağlamak.Ahmed-i Yesevî bizim hocalarımızdan birisi, tarikatimizden. Onun tanınmasını, sevilmesini sağlamak. Bir de ihvanımıza hizmet etmek. Tabi mühim bir vazife olmuş oluyor. Bir de ihvanımıza hizmet etmek. Tabi mühim bir vazife olmuş oluyor.

Bazen bir yere konferansa gidiyoruz. Eskişehir'miş Bursa'ymışBazen bir yere konferansa gidiyoruz. Eskişehir'miş Bursa'ymış Antalya'ymış Ankara'ymış vesaireymiş. Bakıyorsunuz bakan geliyor.Antalya'ymış Ankara'ymış vesaireymiş. Bakıyorsunuz bakan geliyor. Bakıyorsunuz yurtdışından birisi geliyor.Bakıyorsunuz yurtdışından birisi geliyor. Bakıyorsunuz elçilikten birisi geliyor, faydalı şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bakıyorsunuz elçilikten birisi geliyor, faydalı şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Şimdi bunları niye anlatıyorum? Allah riyaya yazmasın. Yapılanların sevabını kaçırtmasın.Şimdi bunları niye anlatıyorum?

Allah riyaya yazmasın. Yapılanların sevabını kaçırtmasın.
Bunları söylememizin sebebi başka. Allah'ın lütfuna muhtacız, boynumuz kıldan incedir.Bunları söylememizin sebebi başka. Allah'ın lütfuna muhtacız, boynumuz kıldan incedir. Allah kusurlarımızı affetsin. Vakitlerimiz yetmiyor. Buraya bile nefes nefese koşuyoruz.Allah kusurlarımızı affetsin.

Vakitlerimiz yetmiyor. Buraya bile nefes nefese koşuyoruz.
Tabi vaktimiz yetse de Üsküdar tarafında da bir vaaz versek. Her ilde bir vaaz versek.Tabi vaktimiz yetse de Üsküdar tarafında da bir vaaz versek. Her ilde bir vaaz versek. Eskiden yapıyorduk. Adapazarı'nda, Ankara'da, Bursa'da, Antalya'da, İzmir'de. Eskiden yapıyorduk. Adapazarı'nda, Ankara'da, Bursa'da, Antalya'da, İzmir'de.

Bir oraya bir oraya; ne uçak parası yetiyor, ne insanın tâkati yetiyor,Bir oraya bir oraya; ne uçak parası yetiyor, ne insanın tâkati yetiyor, ne de bu vücut iklim değişikliğine dayanıyor. Vücudumuz şaşırıyor.ne de bu vücut iklim değişikliğine dayanıyor. Vücudumuz şaşırıyor. Sıcak yerden soğuk yere geliyor. Soğuktan sıcağa gidiyor. Bakıyorsun dengesi bozulmuş. Sıcak yerden soğuk yere geliyor. Soğuktan sıcağa gidiyor. Bakıyorsun dengesi bozulmuş. Terleyecek mi, donacak mı, ısınacak mı? Vücudumuz ne yapacağını şaşırıyor. Terleyecek mi, donacak mı, ısınacak mı? Vücudumuz ne yapacağını şaşırıyor. Bir acayip duruma düşüyoruz. Benim için de dua edin. Duaya çok ihtiyacımız var. Bir acayip duruma düşüyoruz. Benim için de dua edin. Duaya çok ihtiyacımız var.

Allah biliyor böyle şeyler yapmayı, sizlerle beraber olmayı seviyorum.Allah biliyor böyle şeyler yapmayı, sizlerle beraber olmayı seviyorum. Ama geçen gün şurada farz namazını kıldık, bir kardeşimiz yakama yapıştı; Ama geçen gün şurada farz namazını kıldık, bir kardeşimiz yakama yapıştı;

"Hocam, ben senden davacıyım." dedi. "Davacı ol, ne yapalım?"Hocam, ben senden davacıyım." dedi.

"Davacı ol, ne yapalım?
Bizim suçumuz çoktur." dedim. Neymiş? "Kuyruklu yıldız gibi arada sırada burada görünüyorsun.Bizim suçumuz çoktur." dedim.

Neymiş?

"Kuyruklu yıldız gibi arada sırada burada görünüyorsun.
Bir geliyorsun, bir gidiyorsun." diyor. Ben de dedim ki; "Şimdi falanca yerden geliyorum.Bir geliyorsun, bir gidiyorsun." diyor.

Ben de dedim ki;

"Şimdi falanca yerden geliyorum.
Bursa Uludağ'da üç dört gün devam eden çok mühim bir toplantı vardı. Oradan geldim.Bursa Uludağ'da üç dört gün devam eden çok mühim bir toplantı vardı. Oradan geldim. Orada da yüzlerce insan toplanıyor, mühim şeyler oluyor. Sonra bazıları kitap halinde basılıyor.Orada da yüzlerce insan toplanıyor, mühim şeyler oluyor. Sonra bazıları kitap halinde basılıyor. Bu şartlar altında gitmesek olmuyor." Bu şartlar altında gitmesek olmuyor."

Bu sefer diyorlar ki; "Hocam, üç sene oldu bizim ilimize gelmediniz." diyorlar. Bu sefer diyorlar ki; "Hocam, üç sene oldu bizim ilimize gelmediniz." diyorlar.

Ben kalkıyorum Erzurum'a gidiyorum, Adana'ya gidiyorum, Van'a gidiyorum, Trabzon'a gidiyorum. Ben kalkıyorum Erzurum'a gidiyorum, Adana'ya gidiyorum, Van'a gidiyorum, Trabzon'a gidiyorum.

Ne yapalım? Üsküdar'daki kardeşlerimiz de buraya gelirlerse sevap olur.Ne yapalım? Üsküdar'daki kardeşlerimiz de buraya gelirlerse sevap olur. Burada haftada bir. Keşke her hafta yapabilsem de, yeter ki haftada bir yapabilsem. Burada haftada bir. Keşke her hafta yapabilsem de, yeter ki haftada bir yapabilsem.

Olduğum zaman yapıyorum. Mesela dün akşam Eyüp'te, İlksav Vakfında idik.Olduğum zaman yapıyorum. Mesela dün akşam Eyüp'te, İlksav Vakfında idik. Orada Tabakâtü's-sûfiyye'yi okuyoruz. Pazar günü burada hadis okuyoruz. Orada Tabakâtü's-sûfiyye'yi okuyoruz. Pazar günü burada hadis okuyoruz.

Aslında bu Pazar bir de talebelere dersimiz olması lazımdı; toplantı dolayısıyla onu yapamadık.Aslında bu Pazar bir de talebelere dersimiz olması lazımdı; toplantı dolayısıyla onu yapamadık. Kadınlar vaaz istiyorlar, çok hakları var. Aslında kadınlara bir vaaz vermemiz lazım. Kadınlar vaaz istiyorlar, çok hakları var. Aslında kadınlara bir vaaz vermemiz lazım.

Bunun en güzel, en kestirme yolu, çocuklarınızı hoca yetiştirirsiniz.Bunun en güzel, en kestirme yolu, çocuklarınızı hoca yetiştirirsiniz. Güzelce gönderirsiniz, biz de yetiştiririz. El birliğiyle herkes çalışır. Güzel şeyler olur. Güzelce gönderirsiniz, biz de yetiştiririz. El birliğiyle herkes çalışır. Güzel şeyler olur.

Yardımlaşarak, işi genişleterek götürmek lazım.Yardımlaşarak, işi genişleterek götürmek lazım. Şimdi bu Ahmed-i Yesevî hazretlerinin toplantısında bir şey zihnime saplandı kiŞimdi bu Ahmed-i Yesevî hazretlerinin toplantısında bir şey zihnime saplandı ki Ahmed-i Yesevî hazretleri Horasan'dan Horasan erlerini, Anadolu'ya Hindistan'a İran'aAhmed-i Yesevî hazretleri Horasan'dan Horasan erlerini, Anadolu'ya Hindistan'a İran'a Balkanlar'a göndermiş ki oranın insanlarını irşad etsinler. Hadi bakalım, yallah!Balkanlar'a göndermiş ki oranın insanlarını irşad etsinler. Hadi bakalım, yallah! Herkesi bir tarafa salmış: "Hadi bakalım İslâmı yay." Herkesi bir tarafa salmış:

"Hadi bakalım İslâmı yay."

Kimisini Sibirya'ya göndermiş, kimisini Mançurya'ya göndermiş, kimisini Tibet'e göndermiş.Kimisini Sibirya'ya göndermiş, kimisini Mançurya'ya göndermiş, kimisini Tibet'e göndermiş. Dağları aşırtıp Hindistan'a göndermiş. İran'a, Türkiye'ye göndermiş. Onbinlerce kilometre yol.Dağları aşırtıp Hindistan'a göndermiş. İran'a, Türkiye'ye göndermiş. Onbinlerce kilometre yol. Şimdi biraz da siz çalışın. O Ahmed-i Yesevî dervişleri çalışmışlar.Şimdi biraz da siz çalışın.

O Ahmed-i Yesevî dervişleri çalışmışlar.
Anadolu'yu müslüman eden onlar. Horasan erenleri, evliyâsı gelmişler. Hadi bakalım şimdi sıra sizde. Anadolu'yu müslüman eden onlar. Horasan erenleri, evliyâsı gelmişler. Hadi bakalım şimdi sıra sizde.

Allah hepimize gayret versin. El birliğiyle çalışalım. Allah hepinizden razı olsun. Allah hepimize gayret versin. El birliğiyle çalışalım.

Allah hepinizden razı olsun.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2