Namaz Vakitleri

14 Zilka'de 1445
22 Mayıs 2024
İmsak
03:44
Güneş
05:34
Öğle
13:06
İkindi
17:03
Akşam
20:28
Yatsı
22:10
Detaylı Arama

Müslümanın İhtiyacını Gidermek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Cemâziye'l-Evvel 1419 / 18.09.1998
AKRA- Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Allah'ın rahmeti, bereketi, selamı, her türlü lütfu, ihsanı üzerinize olsun.Allah'ın rahmeti, bereketi, selamı, her türlü lütfu, ihsanı üzerinize olsun. Allahu Teâlâ dünyada, âhirette cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin.

Allahu Teâlâ dünyada, âhirette cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin.

Râmûzu'l-ehâdîs hadis kitabımızdan kur'a ile açılmış sayfadan birinci hadîs-i şerîfi okuyorum.Râmûzu'l-ehâdîs hadis kitabımızdan kur'a ile açılmış sayfadan birinci hadîs-i şerîfi okuyorum. Konular değişik olacak. 180. sayfa çıktı kurada.

Konular değişik olacak. 180. sayfa çıktı kurada.

Eyyumâ raculin kesebe mâlen min halâlin fe-et'ame nefsehû ve kesâhâ fe men dûnehuEyyumâ raculin kesebe mâlen min halâlin fe-et'ame nefsehû ve kesâhâ fe men dûnehu min halkillâhi fe innehâ lehû zekâtün ve eyyumâ raculin müslimin lem yekün lehû sadakatunmin halkillâhi fe innehâ lehû zekâtün ve eyyumâ raculin müslimin lem yekün lehû sadakatun fe'l-yekul fî du'âihî: Allahümme salli alâ muhammedin abdike ve resûlikefe'l-yekul fî du'âihî: Allahümme salli alâ muhammedin abdike ve resûlike ve salli ale'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-müslimîne ve'l-müslimâti fe innehâ lehû zekâtün.

ve salli ale'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-müslimîne ve'l-müslimâti fe innehâ lehû zekâtün.

Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

Eyyumâ raculin. "Herhangi bir adam ki;" kesebe mâlen min halâlin.Eyyumâ raculin. "Herhangi bir adam ki;" kesebe mâlen min halâlin. "Helâlden bir kazanç, bir mal sağladı, kazandı.""Helâlden bir kazanç, bir mal sağladı, kazandı." Fe-et'ame nefsehû ve kesâhâ fe-men dûnehû.Fe-et'ame nefsehû ve kesâhâ fe-men dûnehû. "Hem kendisine yedirdi giydirdi hem de başkalarına ama kendisinin ötesindeki,"Hem kendisine yedirdi giydirdi hem de başkalarına ama kendisinin ötesindeki, gerek bakımıyla mükellef olduğu çoluk çocuğu, anne babası, akrabası, gereksegerek bakımıyla mükellef olduğu çoluk çocuğu, anne babası, akrabası, gerekse ziyafet verdiği eşi dostu, akrabası, sevdikleri, evine misafir gelmiş kimseler…"

ziyafet verdiği eşi dostu, akrabası, sevdikleri, evine misafir gelmiş kimseler…"

Herhangi bir adam ki böyle helâlden mal kazanıp, para kazanıp da kendisi de, -kendisine de yedirip,Herhangi bir adam ki böyle helâlden mal kazanıp, para kazanıp da kendisi de, -kendisine de yedirip, kazandığından giydirdi- ve kendisinin dışındaki insanlara da yedirip giydirdi mi" min halkillâhi.kazandığından giydirdi- ve kendisinin dışındaki insanlara da yedirip giydirdi mi" min halkillâhi. "Allah'ın yarattığı kullarından..."

"Allah'ın yarattığı kullarından..."

Min halkillâhi. "Allah'ın yarattığı mahlukâttan" demek.

Min halkillâhi. "Allah'ın yarattığı mahlukâttan" demek.

Demek ki penceresinin önüne kurumuş ekmekleri ufalasa bile,Demek ki penceresinin önüne kurumuş ekmekleri ufalasa bile, o da Allah'ın mahlukâtından birisine bir şey yedirmiş oluyor; o da Allah'ın mahlukâtı. o da Allah'ın mahlukâtından birisine bir şey yedirmiş oluyor; o da Allah'ın mahlukâtı. Veyahut bahçenin kenarına karıncalara biraz ekmek koysa bile.Veyahut bahçenin kenarına karıncalara biraz ekmek koysa bile. Kendisine ve Allah'ın mahlukâtından bir mahlukâta yedirse, giydirse…Kendisine ve Allah'ın mahlukâtından bir mahlukâta yedirse, giydirse… fe-innehâ lehû zekâtün. "Bu onun için malının temizlenmesi, paklanması vesilesidir, fe-innehâ lehû zekâtün. "Bu onun için malının temizlenmesi, paklanması vesilesidir, bir hayırdır, sadakadır."

bir hayırdır, sadakadır."

Ve eyyumâ raculin müslimin. "Herhangi bir müslüman adam ki" lem yekün lehû sadakatun.Ve eyyumâ raculin müslimin. "Herhangi bir müslüman adam ki" lem yekün lehû sadakatun. "Onun böyle bir sadaka, hayır yapmaya imkânı yok."

"Onun böyle bir sadaka, hayır yapmaya imkânı yok."

Zengin değil; parası, imkânı yok. O ne yapsın?

Zengin değil; parası, imkânı yok. O ne yapsın?

Fe'l-yekul fî du'âihî. "Duasında desin ki:" Allahümme salli alâ muhammedin abdike ve resûlike.Fe'l-yekul fî du'âihî. "Duasında desin ki:" Allahümme salli alâ muhammedin abdike ve resûlike. "Senin kulun ve resûlün olan Muhammed'e yâ Rabbi salât eyle, teveccüh eyle, lütfeyle." "Senin kulun ve resûlün olan Muhammed'e yâ Rabbi salât eyle, teveccüh eyle, lütfeyle." Ve salli ale'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-müslimîne ve'l-müslimâti. Ve salli ale'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-müslimîne ve'l-müslimâti. "Mü'min erkek, mü'min kadın kullarına, müslüman erkek, müslüman kadın kullarına da teveccüh eyle,"Mü'min erkek, mü'min kadın kullarına, müslüman erkek, müslüman kadın kullarına da teveccüh eyle, lütfeyle, rahmeyle." desin duasında.lütfeyle, rahmeyle." desin duasında. Böyle dua etmesi, fe-innehâ lehû zekâtün. "Onun için bir temizlenmedir."

Böyle dua etmesi, fe-innehâ lehû zekâtün. "Onun için bir temizlenmedir."

Buralardaki zekât kelimesi keskin ‘z' ile, "temizlenmek" demek.

Buralardaki zekât kelimesi keskin ‘z' ile, "temizlenmek" demek.

Maldan ayrılan farz miktardaki sadakaya, ayırıyor da fakirlere "Allah bunu bana emretmiş." diye verecek,Maldan ayrılan farz miktardaki sadakaya, ayırıyor da fakirlere "Allah bunu bana emretmiş." diye verecek, ona da zekât deniliyor çünkü o da malı temizliyor. ona da zekât deniliyor çünkü o da malı temizliyor. Zekâtı verilmemiş olan bir mal içine haram karışmış, pis bir mal oluyor.Zekâtı verilmemiş olan bir mal içine haram karışmış, pis bir mal oluyor. Zekâtı, sadakası, fakirlerin hakkı olan, Allah'ın emrettiği miktar ayrılıp fakirlere verilinceZekâtı, sadakası, fakirlerin hakkı olan, Allah'ın emrettiği miktar ayrılıp fakirlere verilince mal temizleniyor. Onun için bu farz olan sadakaya zekât adı verilmiş, malı temizlemiş olduğu için. mal temizleniyor. Onun için bu farz olan sadakaya zekât adı verilmiş, malı temizlemiş olduğu için. Başkasının hakkının içinde kalmamış olduğu, fukarânın hakkı sahibi olan fakirlere dağıtıldığı için.

Başkasının hakkının içinde kalmamış olduğu, fukarânın hakkı sahibi olan fakirlere dağıtıldığı için.

Zekât aslında temizleme demek.

Zekât aslında temizleme demek.

Bir müslüman eğer helâlden bir şey kazanır da kendisi yerse, başkalarına yedirirse,Bir müslüman eğer helâlden bir şey kazanır da kendisi yerse, başkalarına yedirirse, kazancından kendisi giyinir, örtünür, başkalarına da ikram eder örttürürse; kazancından kendisi giyinir, örtünür, başkalarına da ikram eder örttürürse; insanlar olsun, başka mahlûklar olsun Allah'ın halkından herhangi birisine bu kazancından insanlar olsun, başka mahlûklar olsun Allah'ın halkından herhangi birisine bu kazancından yedirme, giydirme gibi hususlarda gene onlara da bir şeyler verirse bu onun için bir zekâttır.

yedirme, giydirme gibi hususlarda gene onlara da bir şeyler verirse bu onun için bir zekâttır.

Ne demek?

Ne demek?

Malının temizlenmesidir. İsterse kendisine zekât farz olmamış olsun.Malının temizlenmesidir. İsterse kendisine zekât farz olmamış olsun. Çünkü insanın zekât verecek durumda olması için malının belli bir miktara ulaşması lazım.Çünkü insanın zekât verecek durumda olması için malının belli bir miktara ulaşması lazım. Koyunlarının, sürü sahibiyse belli miktara ulaşması lazım;Koyunlarının, sürü sahibiyse belli miktara ulaşması lazım; ticaret erbabıysa her malın ne kadar miktara ulaşırsa bir sene geçtikten sonra ticaret erbabıysa her malın ne kadar miktara ulaşırsa bir sene geçtikten sonra zekâtı verilmesi gerekir, diye fıkıh kitaplarında zekât bahsinde yazılmıştır.

zekâtı verilmesi gerekir, diye fıkıh kitaplarında zekât bahsinde yazılmıştır.

Gerek bu yiyen ve yediren, giyen ve giydiren kimse o zekât miktarına sahip olan,Gerek bu yiyen ve yediren, giyen ve giydiren kimse o zekât miktarına sahip olan, dînî bakımdan zengin durumda olan kimse olsun; isterse o miktara ulaşmamış,dînî bakımdan zengin durumda olan kimse olsun; isterse o miktara ulaşmamış, henüz zekât verecek durumda değil, fakir sayılan bir kimse ama o da birilerine yedirmiş, henüz zekât verecek durumda değil, fakir sayılan bir kimse ama o da birilerine yedirmiş, kendisinden başka Allah'ın mahlukâtından birilerine bir şey yedirmiş.kendisinden başka Allah'ın mahlukâtından birilerine bir şey yedirmiş. Atına saman vermiş, kuzusuna yem vermiş, yavrusuna yedirmiş, annesine babasına, akrabasınaAtına saman vermiş, kuzusuna yem vermiş, yavrusuna yedirmiş, annesine babasına, akrabasına fakirâne bir tuz ekmek, basit çorba, bir şey vermiş. İlle farz olan sadaka zekât mânasına değil. fakirâne bir tuz ekmek, basit çorba, bir şey vermiş. İlle farz olan sadaka zekât mânasına değil. Bu hayrı yaptı mı bu onun için bir temizlenmedir. Bu hayrı yaptı mı bu onun için bir temizlenmedir. O insanın malı temizlenir, nurlanır, paklanır, böylece mübarek bir mal olur. O insanın malı temizlenir, nurlanır, paklanır, böylece mübarek bir mal olur. Ama vermese, bu hayrı hasenâtı yapmasa mal temiz olmaz, pis olur.

Ama vermese, bu hayrı hasenâtı yapmasa mal temiz olmaz, pis olur.

Hatta kazancı tamamen temiz olsa insanın, zekâtını vermeseHatta kazancı tamamen temiz olsa insanın, zekâtını vermese kazancı temiz olduğu halde zekâtı vermediği için malı pislenir. Zekâtını ayıracak. kazancı temiz olduğu halde zekâtı vermediği için malı pislenir. Zekâtını ayıracak. Zengin oldu, Allah'ın emrettiği miktarda zekâtı ayıracak, verecek. O zaman mal temiz olur. Zengin oldu, Allah'ın emrettiği miktarda zekâtı ayıracak, verecek. O zaman mal temiz olur. Sırf temiz kazanmak yetmiyor. İslâm'da kazancının vazifesi olan, dînî görevi olan miktardaSırf temiz kazanmak yetmiyor. İslâm'da kazancının vazifesi olan, dînî görevi olan miktarda fukarâya ve belirli yerlere zekât verilir. Zekât sekiz sınıfa verilir, sekiz cins yere verilir, fukarâya ve belirli yerlere zekât verilir. Zekât sekiz sınıfa verilir, sekiz cins yere verilir, onlara vermediği zaman helâl yollarla kazandığı mal bile pislenir,onlara vermediği zaman helâl yollarla kazandığı mal bile pislenir, içinden fukarânın hakkı ayrılmayıp, verilmeyip kaldığı için pislenir. içinden fukarânın hakkı ayrılmayıp, verilmeyip kaldığı için pislenir. Onun için o çıkartılacak, fukarâya verilecek. Ama ister zengin olsun ister fakir olsun kendisi yediği gibi Onun için o çıkartılacak, fukarâya verilecek. Ama ister zengin olsun ister fakir olsun kendisi yediği gibi başkasına da yediren, başkasını da giydiren insanın da yaptığı bu amel onun malını tertemiz yapar.

başkasına da yediren, başkasını da giydiren insanın da yaptığı bu amel onun malını tertemiz yapar.

Demek ki ister zengin olalım ister olmayalım; ister zekât verecek kadar belli miktara sahip olalımDemek ki ister zengin olalım ister olmayalım; ister zekât verecek kadar belli miktara sahip olalım isterse onun altında olsun; hayır, hasenât yapmalıyız. isterse onun altında olsun; hayır, hasenât yapmalıyız. Karınca kararınca, eskilerin yarım elma gönül alma dedikleri gibi, az da olsa Karınca kararınca, eskilerin yarım elma gönül alma dedikleri gibi, az da olsa sağa sola ikramcı olmalıyız, mükrim olmalıyız, cömert olmalıyız, hayır yapmalıyız.

sağa sola ikramcı olmalıyız, mükrim olmalıyız, cömert olmalıyız, hayır yapmalıyız.

Ankara'da, Özelif camimizde vaaz verirken birisini anlattılar, adresini almadığıma hâlâ çok üzülürüm.Ankara'da, Özelif camimizde vaaz verirken birisini anlattılar, adresini almadığıma hâlâ çok üzülürüm. Gidip de tanışamadığıma hâlâ esef ederim. Postanede memurmuş; Gidip de tanışamadığıma hâlâ esef ederim. Postanede memurmuş; postanede bir memur kardeşin ne kadar maaş aldığı belli. Kira olan bir gecekonduda oturuyormuş.postanede bir memur kardeşin ne kadar maaş aldığı belli. Kira olan bir gecekonduda oturuyormuş. Maaşının da ne kadarının kiraya gittiği üç aşağı beş yukarı bellidir. Maaşının da ne kadarının kiraya gittiği üç aşağı beş yukarı bellidir. Bilmem kaç tane çocuğu varmış, rakamı unuttum, herhalde beş-altı tane.Bilmem kaç tane çocuğu varmış, rakamı unuttum, herhalde beş-altı tane. Bir iki tane de yetime bakıyormuş. Galiba tamamı dokuz kişi. "Gül gibi geçiniyoruz." da diyormuş.Bir iki tane de yetime bakıyormuş. Galiba tamamı dokuz kişi. "Gül gibi geçiniyoruz." da diyormuş. Gözü de tok gönlü de zengin. Zaten kendisi fakir ama başkasına da iyilik yapıyor.

Gözü de tok gönlü de zengin. Zaten kendisi fakir ama başkasına da iyilik yapıyor.

İslâm böyle. Allah'ın mahlukâtına acımak, sevmek, yardımcı olmak…İslâm böyle. Allah'ın mahlukâtına acımak, sevmek, yardımcı olmak… Başta insanlar. İnsanların da kendisine yakın olan akrabası, bakımıyla mükellef olduğu kimseler;Başta insanlar. İnsanların da kendisine yakın olan akrabası, bakımıyla mükellef olduğu kimseler; teyzesi, halası, yeğeni, sonra komşuları, ondan sonra daha başka insanlar.teyzesi, halası, yeğeni, sonra komşuları, ondan sonra daha başka insanlar. Onlara karşı iyiliksever olması Allah tarafından mükâfatlandırılıyor, o kimsenin malı nurlanıyor.

Onlara karşı iyiliksever olması Allah tarafından mükâfatlandırılıyor, o kimsenin malı nurlanıyor.

Allah razı olsun, bizim memleketimizin müslümanları hem kendi beldelerinde hayır yaparlarAllah razı olsun, bizim memleketimizin müslümanları hem kendi beldelerinde hayır yaparlar hem dünyanın her yerindeki müslüman kardeşlerine acırlar, yardım gönderirler. hem dünyanın her yerindeki müslüman kardeşlerine acırlar, yardım gönderirler. Ben hatırlıyorum, gemilerle Somali'ye gıda yardımı gönderildi. Ben hatırlıyorum, gemilerle Somali'ye gıda yardımı gönderildi. Dünyanın neresinde bir mazlum mağdur müslüman varsa; Balkanlar'da, Bosna'da, Kafkasya'da, Dünyanın neresinde bir mazlum mağdur müslüman varsa; Balkanlar'da, Bosna'da, Kafkasya'da, Çeçenistan'da, daha başka yerlerde yardımına koşarlar, hayır hasenât yaparlar, Çeçenistan'da, daha başka yerlerde yardımına koşarlar, hayır hasenât yaparlar, seve seve camilerde "ne verirsen elinle, o gider seninle" seve seve camilerde "ne verirsen elinle, o gider seninle" diye hacı babalar camilerin kapısında para toplarlar, halkımız da hayır hasenâtı yapar.diye hacı babalar camilerin kapısında para toplarlar, halkımız da hayır hasenâtı yapar. Allah hayır yapmaktan geri bırakmasın. Hayrı da isabetli, güzel, doğru yerlere yapmayı nasip etsin.

Allah hayır yapmaktan geri bırakmasın. Hayrı da isabetli, güzel, doğru yerlere yapmayı nasip etsin.

Her hayır işinin istismarcısı, sömürücüsü olabilir. Hayrı bizzat kendisinin yapması en iyidir.Her hayır işinin istismarcısı, sömürücüsü olabilir. Hayrı bizzat kendisinin yapması en iyidir. Göre göre, bizzat kendisi tarafından fakirin eline verilmesi, kişinin hayrını kendisinin vermesiGöre göre, bizzat kendisi tarafından fakirin eline verilmesi, kişinin hayrını kendisinin vermesi en doğru şekildir, benim tecrübelerime göre.en doğru şekildir, benim tecrübelerime göre. Onun için ben bizim İskenderpaşa camiinde vaaz ederken cemaate derdim ki:

Onun için ben bizim İskenderpaşa camiinde vaaz ederken cemaate derdim ki:

"Bak görüyorsunuz, bir dizinizin üstünde sıkışık vaziyette oturuyorsunuz."Bak görüyorsunuz, bir dizinizin üstünde sıkışık vaziyette oturuyorsunuz. Burada yer dar. Şu yandaki küçük evleri satın alın, camiye bağışlayın."

Burada yer dar. Şu yandaki küçük evleri satın alın, camiye bağışlayın."

Allah razı olsun, cemaat birer birer o evleri aldı, camiye bağışladı. Sonra dedik ki:Allah razı olsun, cemaat birer birer o evleri aldı, camiye bağışladı. Sonra dedik ki: Bakın buraları, bu küçük evler işe yaramaz, bunları yıkacağız, camiye katacağız.Bakın buraları, bu küçük evler işe yaramaz, bunları yıkacağız, camiye katacağız. Kimisi demir getirsin, kimisi çimento getirsin, eğer hayrı para olarak verince Kimisi demir getirsin, kimisi çimento getirsin, eğer hayrı para olarak verince çarçur edilebilir diye bir endişeniz varsa tedbirinizi alın, takip edin, o zaman mal olarak getirin.çarçur edilebilir diye bir endişeniz varsa tedbirinizi alın, takip edin, o zaman mal olarak getirin. Hatta iki işçi gönderin, "Bu işçilerin yevmiyesini akşam ben vereceğim, çalışsın." deyin. Hatta iki işçi gönderin, "Bu işçilerin yevmiyesini akşam ben vereceğim, çalışsın." deyin. Nasıl yaparsanız yapın, muhakkak hayır yaptığınız paranın hayra gitmesini sağlayın diye söylerdim.

Nasıl yaparsanız yapın, muhakkak hayır yaptığınız paranın hayra gitmesini sağlayın diye söylerdim.

Ona da dikkat etmek lazım. İstismarcısı olur. Koluna ciğer bağlayıp, üstüne bez sarıp da kolum yara,Ona da dikkat etmek lazım. İstismarcısı olur. Koluna ciğer bağlayıp, üstüne bez sarıp da kolum yara, bak kanları dışarı çıkmış diye dilenirken yakalanıyor, sahtekâr olduğu anlaşılıyor.bak kanları dışarı çıkmış diye dilenirken yakalanıyor, sahtekâr olduğu anlaşılıyor. Yine orada burada dilenirken yakalanıyor, bilmem kaç tane apartmanı olduğu anlaşılıyor.Yine orada burada dilenirken yakalanıyor, bilmem kaç tane apartmanı olduğu anlaşılıyor. En iyisi insanın bildiği fakire yardım etmesi, civarındaki akrabasından, köylüsünden, mahallelisindenEn iyisi insanın bildiği fakire yardım etmesi, civarındaki akrabasından, köylüsünden, mahallelisinden bildiği insanlara gönül hoşluğu içinde, ben bunu biliyorum, salih kimsedir,bildiği insanlara gönül hoşluğu içinde, ben bunu biliyorum, salih kimsedir, fakirdir diye doğrudan doğruya onun eline vermek en iyi.fakirdir diye doğrudan doğruya onun eline vermek en iyi. Aracılar işin içine girince bazen yerine ulaşmayabilir diye dikkat etmek lazım.Aracılar işin içine girince bazen yerine ulaşmayabilir diye dikkat etmek lazım. İnsan böyle yedirecek, içirecek.

İnsan böyle yedirecek, içirecek.

Düriş, kazan, ye, yedir, bir gönül ele getir.Düriş, kazan, ye, yedir, bir gönül ele getir. dediği gibi Yunus Emre'miz rahmetullahi aleyh'in; dürişecek, yani koşuşturacak, gayret edecek,dediği gibi Yunus Emre'miz rahmetullahi aleyh'in; dürişecek, yani koşuşturacak, gayret edecek, çalışacak, kazanacak helâlinden, kimseye muhtaç olmayacak, kendisi de yiyecek, o da sevap, çalışacak, kazanacak helâlinden, kimseye muhtaç olmayacak, kendisi de yiyecek, o da sevap, başkalarına yedirecek, o da sevap; malı pırıl pırıl oluyor.başkalarına yedirecek, o da sevap; malı pırıl pırıl oluyor. Eğer bunu yapacak mâlî imkânı yoksa parası yok ki hayır hasenât yapsın, Eğer bunu yapacak mâlî imkânı yoksa parası yok ki hayır hasenât yapsın, gıdası kendisine yetmiyor ki başkasına versin.gıdası kendisine yetmiyor ki başkasına versin. Bunları bulamayan bir insan için Efendimiz dua tavsiye ediyor.

Bunları bulamayan bir insan için Efendimiz dua tavsiye ediyor.

Ne duası tavsiye ediyor?

Ne duası tavsiye ediyor?

Salât u selâm etme duası tavsiye ediyor:

Salât u selâm etme duası tavsiye ediyor:

Allahümme salli alâ muhammedin abdike ve resûlikeAllahümme salli alâ muhammedin abdike ve resûlike ve salli ale'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-müslimîne ve'l-müslimâti.

ve salli ale'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-müslimîne ve'l-müslimâti.

Gayet kolay, hatırda kalacak bir dua. Bunu söylediği zaman fe-innehâ lehû zekâtün.Gayet kolay, hatırda kalacak bir dua. Bunu söylediği zaman fe-innehâ lehû zekâtün. "Bu da o fakirin zekâtıdır" diyor. Onun da içi dışı tertemiz olur; kesesi bereketlenir,"Bu da o fakirin zekâtıdır" diyor. Onun da içi dışı tertemiz olur; kesesi bereketlenir, hanesi bereketlenir, her şeyi temiz olur. "Bu da onun zekâtıdır." diyor.hanesi bereketlenir, her şeyi temiz olur. "Bu da onun zekâtıdır." diyor. Demek ki Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getirmek de fukarânın o mükâfatlara ermesine sebep oluyor.

Demek ki Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getirmek de fukarânın o mükâfatlara ermesine sebep oluyor.

Birisi diyebilir ki içinizden; ben zenginim, hem yediririm, giydiririm, öyle sevap kazanırımBirisi diyebilir ki içinizden; ben zenginim, hem yediririm, giydiririm, öyle sevap kazanırım hem de bu duayı okurum böyle sevap kazanırım. O da artık bir başka güzel şey. hem de bu duayı okurum böyle sevap kazanırım. O da artık bir başka güzel şey. Öyle yaparsa kat kat sevap alır. Zenginler de o zaman bu duayı ezberlesinler.

Öyle yaparsa kat kat sevap alır. Zenginler de o zaman bu duayı ezberlesinler.

Allahümme salli alâ muhammedin abdikeAllahümme salli alâ muhammedin abdike ve resûlike ve salli ale'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-müslimîne ve'l-müslimât.

ve resûlike ve salli ale'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-müslimîne ve'l-müslimât.

Allahümme salli alâ muhammedin demek "Yâ Rabbi, Muhammed'e salât eyle." demek.Allahümme salli alâ muhammedin demek "Yâ Rabbi, Muhammed'e salât eyle." demek. Salât ne demek? Allah'ın Peygamberimiz'e salât etmesi ne demek?Salât ne demek? Allah'ın Peygamberimiz'e salât etmesi ne demek? Biz Peygamberimiz'e salât ettiğimiz zaman ne diyoruz?

Biz Peygamberimiz'e salât ettiğimiz zaman ne diyoruz?

es-Salâtu ve's-selâmu aleyke yâ resûlallâh diyoruz.

es-Salâtu ve's-selâmu aleyke yâ resûlallâh diyoruz.

Ama Allah'ın salâtı ne demek?

Ama Allah'ın salâtı ne demek?

Allah'ın salâtı, rahmeti, lütfu, ihsanı, ikramı, mükâfatlandırması demek.Allah'ın salâtı, rahmeti, lütfu, ihsanı, ikramı, mükâfatlandırması demek. Yâ Rabbi, senin kulun olan, Resûlün olan Muhammed'e salât eyle demek;Yâ Rabbi, senin kulun olan, Resûlün olan Muhammed'e salât eyle demek; yâ Rabbi ona büyük ikramlar ile ikramlarda bulun, mükâfatlandır,yâ Rabbi ona büyük ikramlar ile ikramlarda bulun, mükâfatlandır, büyük ikramlar, büyük hediyeler ver, demek.büyük ikramlar, büyük hediyeler ver, demek. Sonra erkek kadın mü'minlere, erkek kadın müslümanlara da salât u selâm eyle, Sonra erkek kadın mü'minlere, erkek kadın müslümanlara da salât u selâm eyle, onlara da lütfeyle, ihsan eyle, ikram eyle, mükâfatlandır, maddî mânevî nimetleronlara da lütfeyle, ihsan eyle, ikram eyle, mükâfatlandır, maddî mânevî nimetler ver yâ Rabbi, demiş oluyor. Bu dua da onun zekâtıdır.ver yâ Rabbi, demiş oluyor. Bu dua da onun zekâtıdır. Hem cömert olalım hem de gönlümüz herkesin iyiliğini isteyen, hayırla dolu bir gönül olsun.Hem cömert olalım hem de gönlümüz herkesin iyiliğini isteyen, hayırla dolu bir gönül olsun. İçimizde bütün müslümanlara karşı sevgi, saygı olsun.

İçimizde bütün müslümanlara karşı sevgi, saygı olsun.

Peki, müslümanlara sevgi saygı olacak da kâfirlere sevgi saygı olmaz mı?Peki, müslümanlara sevgi saygı olacak da kâfirlere sevgi saygı olmaz mı? Sırf bu tarafa oluyor da o tarafa niye olmuyor?

Sırf bu tarafa oluyor da o tarafa niye olmuyor?

Biz onların da İslâm'a gelmesini istiyoruz.

Biz onların da İslâm'a gelmesini istiyoruz.

Neden?

Neden?

Çünkü kâfir, kâfir olarak kaldığı zaman âhirette cehenneme atılacak, ebediyen yanacak.Çünkü kâfir, kâfir olarak kaldığı zaman âhirette cehenneme atılacak, ebediyen yanacak. Onun iyiliğini istememiz onun müslüman olmasını istemektir.Onun iyiliğini istememiz onun müslüman olmasını istemektir. Ama kâfirken, kâfir olduğu halde, Allah'ın varlığını, birliğini kabul etmediği halde Ama kâfirken, kâfir olduğu halde, Allah'ın varlığını, birliğini kabul etmediği halde ona dua etmek olmaz, istiğfar etmek olmaz.ona dua etmek olmaz, istiğfar etmek olmaz. Kur'ân-ı Kerîm'de peygamber olduğu halde İbrahim aleyhisselam Kur'ân-ı Kerîm'de peygamber olduğu halde İbrahim aleyhisselam "Yâ Rabbi, babamı mağfiret eyle." dedi diye Allahu Teâlâ hazretleri, "Yâ Rabbi, babamı mağfiret eyle." dedi diye Allahu Teâlâ hazretleri, Peygamber Efendimiz'e kâfirlere mağfiret talep etmemesini buyurduktan sonra,Peygamber Efendimiz'e kâfirlere mağfiret talep etmemesini buyurduktan sonra, "İbrahim söz verdiği için öyle dedi." diye onun mazeretli olduğunu beyan ediyor.

"İbrahim söz verdiği için öyle dedi." diye onun mazeretli olduğunu beyan ediyor.

Onlara en güzel dua nedir?

Onlara en güzel dua nedir?

"Yâ Rabbi, sen bunlara hidayet ihsan eyle."

"Yâ Rabbi, sen bunlara hidayet ihsan eyle."

Bazen iyileri oluyor. Bakıyorsun insanî duyguları var. İman nasip etsin Allah, hidayet versin diyorsun.

Bazen iyileri oluyor. Bakıyorsun insanî duyguları var. İman nasip etsin Allah, hidayet versin diyorsun.

Neden?

Neden?

Yanlış yolda yürüyünce o yanlış yolda yürümek yanlış işler yaptırtıyor, sonra cihanı fesada veriyorlar.Yanlış yolda yürüyünce o yanlış yolda yürümek yanlış işler yaptırtıyor, sonra cihanı fesada veriyorlar. Cihanı fesada veriyorlar. İmansız insanların zararları çok büyük oluyor. Allah hidayet versin. Cihanı fesada veriyorlar. İmansız insanların zararları çok büyük oluyor. Allah hidayet versin. Hidayet vermeyecekse, azılı, hidayete layık değilse onların da şerrinden mü'minleri korusun.

Hidayet vermeyecekse, azılı, hidayete layık değilse onların da şerrinden mü'minleri korusun.

Eyyume'mreetün haracet min beytihâ bi-gayri izni zevcihâEyyume'mreetün haracet min beytihâ bi-gayri izni zevcihâ kânet fî sahatillahi hattâ terci'a ilâ beytihâ ev yerdâ anhâ zevcuhâ.

kânet fî sahatillahi hattâ terci'a ilâ beytihâ ev yerdâ anhâ zevcuhâ.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ikinci hadîs-i şerîf.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ikinci hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Eyyume'mreetün.

Eyyume'mreetün.

İmreetün kelimesinin elifi elif-i vasl olduğundan eyyumâ kelimesiİmreetün kelimesinin elifi elif-i vasl olduğundan eyyumâ kelimesi imreetün kelimesinin mim'ine vuruluyor.

imreetün kelimesinin mim'ine vuruluyor.

Eyyume'mreetün haracet min beytihâ. "Herhangi bir kadın ki evinden dışarı çıktı."

Eyyume'mreetün haracet min beytihâ. "Herhangi bir kadın ki evinden dışarı çıktı."

Nasıl çıktı?

Nasıl çıktı?

Bi-gayri izni zevcihâ. "Kocasının izni olmadan çıktı." Kânet fî sahatillahi.Bi-gayri izni zevcihâ. "Kocasının izni olmadan çıktı." Kânet fî sahatillahi. "Allah'ın kızgınlığı altında, kızgınlığına mâruz, kızgınlığına muhatap, kızgınlığı içinde olur.""Allah'ın kızgınlığı altında, kızgınlığına mâruz, kızgınlığına muhatap, kızgınlığı içinde olur." Hattâ terci'a ilâ beytihâ. "Evine dönünceye kadar" ev yerdâ anhâ zevcuhâ.Hattâ terci'a ilâ beytihâ. "Evine dönünceye kadar" ev yerdâ anhâ zevcuhâ. "Yahut da kocası ondan hoşnut, razı oluncaya kadar, onu affedinceye kadar" "Yahut da kocası ondan hoşnut, razı oluncaya kadar, onu affedinceye kadar" hep Allah'ın gazabına mâruz ve muhatap olur.

hep Allah'ın gazabına mâruz ve muhatap olur.

Hanımlar, efendisinin, kocasının izni olmadan dışarıya çıkmayacaklar. İzin alacaklar. Diyecekler ki;

Hanımlar, efendisinin, kocasının izni olmadan dışarıya çıkmayacaklar. İzin alacaklar. Diyecekler ki;

"Ben bugün filanca komşuya gitmek istiyorum, ben bugün şuraya gitmek istiyorum, müsaade eder misin?"

"Ben bugün filanca komşuya gitmek istiyorum, ben bugün şuraya gitmek istiyorum, müsaade eder misin?"

İznini isteyecek. İzinle gitmeyi Peygamber Efendimiz tavsiye buyuruyor,İznini isteyecek. İzinle gitmeyi Peygamber Efendimiz tavsiye buyuruyor, izinsiz gitmeyi doğru bulmadığını anlıyoruz. izinsiz gitmeyi doğru bulmadığını anlıyoruz. Böyle olursa Allah'ın o kadına gazap edeceğini öğrenmiş oluyoruz bu hadîs-i şerîften.

Böyle olursa Allah'ın o kadına gazap edeceğini öğrenmiş oluyoruz bu hadîs-i şerîften.

Bu, çağdaş hanımları hop oturtur hop kaldırtır.Bu, çağdaş hanımları hop oturtur hop kaldırtır. "Vay biz birisinden izin mi alacağız?" filan derler ama nikâh masasında da nikâh memuru nikâhı kıyarken "Vay biz birisinden izin mi alacağız?" filan derler ama nikâh masasında da nikâh memuru nikâhı kıyarken ailenin reisi beydir diye söylüyor. Nikâh kıyarken de söylüyor. Bu herhangi bir topluluğun kanunudur. ailenin reisi beydir diye söylüyor. Nikâh kıyarken de söylüyor. Bu herhangi bir topluluğun kanunudur. Her toplulukta bir başkan olur. Hatta bir kongre yapılacağı zaman o kongrenin başkanı seçilir. Her toplulukta bir başkan olur. Hatta bir kongre yapılacağı zaman o kongrenin başkanı seçilir. Ailenin de başkanı kocadır, beydir. Hanım ona yardımcıdır.Ailenin de başkanı kocadır, beydir. Hanım ona yardımcıdır. Başkan olmak ötekilere zulmetmek mânasına değil. Herkes herkese saygı gösterecek, hakkını verecek.Başkan olmak ötekilere zulmetmek mânasına değil. Herkes herkese saygı gösterecek, hakkını verecek. Ama son söz bir yerde olur. Salahiyet parçalanırsa, otorite parçalanırsa anarşi olur. Ama son söz bir yerde olur. Salahiyet parçalanırsa, otorite parçalanırsa anarşi olur. Kargaşa olur, karışıklık olur, idaresizlik olur.

Kargaşa olur, karışıklık olur, idaresizlik olur.

Her kafadan bir ses çıkarsa olmaz. Bir kavşakta üç tane, dört tane trafik polisi olursa,Her kafadan bir ses çıkarsa olmaz. Bir kavşakta üç tane, dört tane trafik polisi olursa, her biri bir başka emir verirse o kavşakta arabalar birbirlerine girer. Çarpışırlar, kaza olur.

her biri bir başka emir verirse o kavşakta arabalar birbirlerine girer. Çarpışırlar, kaza olur.

Neden?

Neden?

Bir yerden çıkacak idare işi, söz bir yerden çıkacak.Bir yerden çıkacak idare işi, söz bir yerden çıkacak. Hanım da kendi bildiğine bir yere gider, gelmez, onun korunması erkeğin vazifesi olduğundanHanım da kendi bildiğine bir yere gider, gelmez, onun korunması erkeğin vazifesi olduğundan erkek nereye gittiğini bilecek. O da izin alacak.

erkek nereye gittiğini bilecek. O da izin alacak.

Dinimiz böyle bir kural koymuş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz böyle tavsiye etmiş.Dinimiz böyle bir kural koymuş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz böyle tavsiye etmiş. Kocaya da sorumluluklar yüklemiş. "Sen hanımını koruyacaksın ve hanımın çalışmasa bileKocaya da sorumluluklar yüklemiş. "Sen hanımını koruyacaksın ve hanımın çalışmasa bile gideceksin çalışacaksın, hanımını yedireceksin, giydireceksin, barındıracaksın;gideceksin çalışacaksın, hanımını yedireceksin, giydireceksin, barındıracaksın; onu korumak vazifesini, hizmetini sana veriyoruz." diye erkeği mükellef kılmış.onu korumak vazifesini, hizmetini sana veriyoruz." diye erkeği mükellef kılmış. Geçimden sorumlu olan, evin masraflarını karşılamaktan sorumlu olan erkek oluyor. Geçimden sorumlu olan, evin masraflarını karşılamaktan sorumlu olan erkek oluyor. Dinimiz her şeyi dengelemiş, karşılıklı hakları, salahiyetleri ve sorumlulukları, ödevleri beyan etmiş.

Dinimiz her şeyi dengelemiş, karşılıklı hakları, salahiyetleri ve sorumlulukları, ödevleri beyan etmiş.

Bir müslüman hanım, benim rahmetli annem böyle yapardı, izin alır, izinsiz çıkmamaya gayret eder,Bir müslüman hanım, benim rahmetli annem böyle yapardı, izin alır, izinsiz çıkmamaya gayret eder, Allah'ın gazabına, kahrına mâruz olmasın diye. Bazılarını görünce biz şaşardık. Allah'ın gazabına, kahrına mâruz olmasın diye. Bazılarını görünce biz şaşardık. Tanıdığımız birisi vardı. "Benim hanımın ben işe gittikten sonra nereye gittiğini bilmiyorum." diye Tanıdığımız birisi vardı. "Benim hanımın ben işe gittikten sonra nereye gittiğini bilmiyorum." diye şikâyet ederdi babama, hatırlıyorum.Allah rahmet eylesin.şikâyet ederdi babama, hatırlıyorum.Allah rahmet eylesin. Dinimiz bu hususu böyle bir esasa bağlamış oluyor.

Dinimiz bu hususu böyle bir esasa bağlamış oluyor.

Eyyumâ müslimun yusâfihu ehâhu leyse fî sadri vahidun minhumâ alâ ehîhi hınetünEyyumâ müslimun yusâfihu ehâhu leyse fî sadri vahidun minhumâ alâ ehîhi hınetün lem teferrak eydîhimâ hattâ yağfirallâhu azze ve celle lehumâ lem teferrak eydîhimâ hattâ yağfirallâhu azze ve celle lehumâ mâ medâ min zünûbihimâ ve men nazara ilâ ehîhi nazara meveddetin leyse fî kalbihî mâ medâ min zünûbihimâ ve men nazara ilâ ehîhi nazara meveddetin leyse fî kalbihî ev sadrihî ev kalbihî hınetün lem yerci' ileyhi tarfuhû ev sadrihî ev kalbihî hınetün lem yerci' ileyhi tarfuhû hattâ yağfirallâhu azze ve celle lehumâ mâ medâ min zünûbihimâ.

hattâ yağfirallâhu azze ve celle lehumâ mâ medâ min zünûbihimâ.

İbn Ömer radıyallahu anhumâ'dan rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

İbn Ömer radıyallahu anhumâ'dan rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

Eyyumâ müslimun. "Herhangi bir müslüman" yusâfihu ehâhu.Eyyumâ müslimun. "Herhangi bir müslüman" yusâfihu ehâhu. "Müslüman kardeşi ile musafaha ediyor." Leyse fî sadri vahidun minhumâ."Müslüman kardeşi ile musafaha ediyor." Leyse fî sadri vahidun minhumâ. "Bu musafaha edenle edilen, her ikisinin de, ikisinden birisinin kalbinde" alâ ehîhi hınetün. "Bu musafaha edenle edilen, her ikisinin de, ikisinden birisinin kalbinde" alâ ehîhi hınetün. "Kardeşine, karşısındaki bu arkadaşına, karşı bir kin ve gazap yok."

"Kardeşine, karşısındaki bu arkadaşına, karşı bir kin ve gazap yok."

Sevgi var, bir kötü duygu yok. Sevgi varken, karşısındaki kardeşine karşı bir kin,Sevgi var, bir kötü duygu yok. Sevgi varken, karşısındaki kardeşine karşı bir kin, gazap yokken herhangi bir müslüman öteki müslümanın elini tutar ona musafaha yaparsa…

gazap yokken herhangi bir müslüman öteki müslümanın elini tutar ona musafaha yaparsa…

Musafaha nedir?

Musafaha nedir?

İki elle, tek elle değil.İki elle, tek elle değil. Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği musafaha denilen selamlama şekli şimdiki selamlama şeklinden farklıydı. Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği musafaha denilen selamlama şekli şimdiki selamlama şeklinden farklıydı. İki eliyle karşı taraftakinin iki elini tutacak, beraber iki eller birbirlerine sarılacaklar. İki eliyle karşı taraftakinin iki elini tutacak, beraber iki eller birbirlerine sarılacaklar. Musafaha bu. İki elin birden, tek elin tokalaşması değil, iki elin birbirine sarılması, musafaha.

Musafaha bu. İki elin birden, tek elin tokalaşması değil, iki elin birbirine sarılması, musafaha.

Böyle iki eli tutarak birbirine karşı iki müslüman kalplerinde kin olmadan,Böyle iki eli tutarak birbirine karşı iki müslüman kalplerinde kin olmadan, kızgınlık olmadan musafaha ederlerse, tokalaşırlarsa diyelim anlaşılsın diye,kızgınlık olmadan musafaha ederlerse, tokalaşırlarsa diyelim anlaşılsın diye, ama bu iki elle olan İslâm tokalaşması, İslâmî, tarihî, an'anevî tokalaşma.

ama bu iki elle olan İslâm tokalaşması, İslâmî, tarihî, an'anevî tokalaşma.

Lem teferrak eydîhimâ hattâ yağfirallâhu azze ve celle lehumâ mâ medâ min zünûbihimâ.Lem teferrak eydîhimâ hattâ yağfirallâhu azze ve celle lehumâ mâ medâ min zünûbihimâ. "O zamana kadar gelmiş geçmiş olan günahlarını "O zamana kadar gelmiş geçmiş olan günahlarını Allah afv u mağfiret etmeden elleri birbirlerinden ayrılmaz."

Allah afv u mağfiret etmeden elleri birbirlerinden ayrılmaz."

Lem teteferrak'ın kısaltılmışı bu, iki elleri birbirlerinden ayrılmadanLem teteferrak'ın kısaltılmışı bu, iki elleri birbirlerinden ayrılmadan Allah onları afv u mağfiret eder demek.

Allah onları afv u mağfiret eder demek.

Demek ki bir müslüman bir müslümanla musafahalaştı mı,Demek ki bir müslüman bir müslümanla musafahalaştı mı, iki elini tutup da aşağı yukarı göğüs hizasında iki eli birbirlerine tutup da musafaha ettiler mi, iki elini tutup da aşağı yukarı göğüs hizasında iki eli birbirlerine tutup da musafaha ettiler mi, kalplerinde kötü duygular yok iken, temiz duygularla musafaha ettiler mikalplerinde kötü duygular yok iken, temiz duygularla musafaha ettiler mi daha elleri birbirlerinden çözülmeden, ayrılmadan Allah her ikisinin de geçmiş günahlarınıdaha elleri birbirlerinden çözülmeden, ayrılmadan Allah her ikisinin de geçmiş günahlarını afv u mağfiret eder, buyuruyor Peygamber Efendimiz.afv u mağfiret eder, buyuruyor Peygamber Efendimiz. Ne kadar güzel müslümanın müslümanı iyi duygularla selamlaması, ellerin birbirlerine sarılması,Ne kadar güzel müslümanın müslümanı iyi duygularla selamlaması, ellerin birbirlerine sarılması, musafaha etmek ne kadar güzel bir sonuç meydana getiriyor.

musafaha etmek ne kadar güzel bir sonuç meydana getiriyor.

Ve men nazara ilâ ehîhi nazara meveddetin.Ve men nazara ilâ ehîhi nazara meveddetin. "Kim de bir müslüman kardeşine sevgi nazarıyla bakarsa" leyse fî kalbihî ev sadrihî ev kalbihî hınetün.

"Kim de bir müslüman kardeşine sevgi nazarıyla bakarsa" leyse fî kalbihî ev sadrihî ev kalbihî hınetün.

Buradaki hıne kelimeleri ‘cim'e benzeyen ‘ha' ile, noktasız ‘ha' ile vehane kökünden geliyor,Buradaki hıne kelimeleri ‘cim'e benzeyen ‘ha' ile, noktasız ‘ha' ile vehane kökünden geliyor, hıne; kin demek, kızgınlık demek. Vehane-hıne Mastarda ‘vav' düşüyor.hıne; kin demek, kızgınlık demek. Vehane-hıne Mastarda ‘vav' düşüyor. Kin olmadan, kalbinde, göğsünde yahut kalbinde kin olmadan sevgiyle birisi ötekisine bakarsaKin olmadan, kalbinde, göğsünde yahut kalbinde kin olmadan sevgiyle birisi ötekisine bakarsa gözü ondan ayrılmadan Allah her ikisinin de günahlarını,gözü ondan ayrılmadan Allah her ikisinin de günahlarını, o zamana kadarki günahlarını afv u mağfiret eder.

o zamana kadarki günahlarını afv u mağfiret eder.

Bu neyi gösteriyor?

Bu neyi gösteriyor?

Uzaktan bile baksa; değil eller birbirlerine kavuşup sarılıp da musafaha etmek,Uzaktan bile baksa; değil eller birbirlerine kavuşup sarılıp da musafaha etmek, daha uzaktan bile bir müslüman öteki müslümana uzaktan sevgi nazarıyla baksa,daha uzaktan bile bir müslüman öteki müslümana uzaktan sevgi nazarıyla baksa, o ona severek baksa, o da ona severek baksa; gözünü oradan çevirmedeno ona severek baksa, o da ona severek baksa; gözünü oradan çevirmeden Allahu Teâlâ hazretleri her ikisinin de günahlarını afv u mağfiret ediyor.Allahu Teâlâ hazretleri her ikisinin de günahlarını afv u mağfiret ediyor. Ne kadar kolay, İslâm'da Allah'ın affına, mağfiretine erişmek ne kadar kolaymış.

Ne kadar kolay, İslâm'da Allah'ın affına, mağfiretine erişmek ne kadar kolaymış.

Nasıl olacakmış yalnız?

Nasıl olacakmış yalnız?

Sevgi ile musafaha edecek, sevgi ile bakacak. Kalbinde kin, düşmanlık, kızgınlık, kırgınlık olmadanSevgi ile musafaha edecek, sevgi ile bakacak. Kalbinde kin, düşmanlık, kızgınlık, kırgınlık olmadan sevgiyle bakacak. Öyle olduğu zaman o mükâfata eriyor.

sevgiyle bakacak. Öyle olduğu zaman o mükâfata eriyor.

Kalbinde kızgınlık, kırgınlık, kin, gazap olursa ne olur?

Kalbinde kızgınlık, kırgınlık, kin, gazap olursa ne olur?

Biliyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri birbirlerine kin duyan, kin tutan müslümanlarıBiliyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri birbirlerine kin duyan, kin tutan müslümanları Berat gecesinde, mübarek gecelerde bile Allah bütün günahkârları afv u mağfiret ederken,Berat gecesinde, mübarek gecelerde bile Allah bütün günahkârları afv u mağfiret ederken, melekler "Yâ Rabbi, şu ikisini de affet!" diye huzûr-ı İlâhî'ye götürünce, Allahu Teâlâ hazretleri:melekler "Yâ Rabbi, şu ikisini de affet!" diye huzûr-ı İlâhî'ye götürünce, Allahu Teâlâ hazretleri: "Hayır, onları bırakın, onları listeden hariç tutun, onları afv u mağfiret etmeyeceğim, "Hayır, onları bırakın, onları listeden hariç tutun, onları afv u mağfiret etmeyeceğim, birbirlerine karşı kinleri, kızgınlıkları geçmedikçe…" buyuracak. birbirlerine karşı kinleri, kızgınlıkları geçmedikçe…" buyuracak. Buyuracağını Peygamber Efendimiz başka hadîs-i şerîflerde bildiriyor.Buyuracağını Peygamber Efendimiz başka hadîs-i şerîflerde bildiriyor. Demek ki kızgınlık olursa, kin olursa, şahna olursa, şahna da iç kızgınlığı demek,Demek ki kızgınlık olursa, kin olursa, şahna olursa, şahna da iç kızgınlığı demek, kalplerinde birbirlerine karşı şahna olanları, kızgınlık olanları Allah affetmiyor. kalplerinde birbirlerine karşı şahna olanları, kızgınlık olanları Allah affetmiyor. Müslümanlar birbirlerini sevecek, müslümanlar birbirlerine dargın durmayacak. Müslümanlar birbirlerini sevecek, müslümanlar birbirlerine dargın durmayacak. Üç günden fazla dargın durmak haram!

Üç günden fazla dargın durmak haram!

Keşke bütün insanlar, bütün müslümanlar Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini,Keşke bütün insanlar, bütün müslümanlar Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini bilseler. Bakın üç gün dargın durmak, kızgın bakmak haram,Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini bilseler. Bakın üç gün dargın durmak, kızgın bakmak haram, kalbinde kızgınlık, kırgınlık varken, gazap varken musafaha etmek doğru değil,kalbinde kızgınlık, kırgınlık varken, gazap varken musafaha etmek doğru değil, o zaman afv u mağfiret olunmuyorlar, sevgi varken afv u mağfiret olunuyorlar. o zaman afv u mağfiret olunmuyorlar, sevgi varken afv u mağfiret olunuyorlar. O zaman bütün müslümanlar bunları bilse, öğrense, Allah'ın rahmetine ereyim diye O zaman bütün müslümanlar bunları bilse, öğrense, Allah'ın rahmetine ereyim diye kalbindeki kırgınlığı atacak, bırakacak, kin tutmayacak, kin davası, kan davası yürütmeyecek;kalbindeki kırgınlığı atacak, bırakacak, kin tutmayacak, kin davası, kan davası yürütmeyecek; affedecek, kızgınlığını bırakacak. Allah da o zaman afv u mağfiret edecek. affedecek, kızgınlığını bırakacak. Allah da o zaman afv u mağfiret edecek. Birbirleriyle barışmadıkça, birbirlerini affetmedikçe Allah da onları afv u mağfiret etmiyor.

Birbirleriyle barışmadıkça, birbirlerini affetmedikçe Allah da onları afv u mağfiret etmiyor.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi dinimize döndürsün. Dinimizden çok uzaklaştık.Allahu Teâlâ hazretleri bizi dinimize döndürsün. Dinimizden çok uzaklaştık. Dinimizin ahkâmını bilmez, cahil müslümanlar hâline geldik.Dinimizin ahkâmını bilmez, cahil müslümanlar hâline geldik. Halkımız cahil olduğu için kızgınlıklar, kırgınlıklar, her sabah gazeteyi aldığımız zaman Halkımız cahil olduğu için kızgınlıklar, kırgınlıklar, her sabah gazeteyi aldığımız zaman kanlı bıçaklı kavgalar, ölümler, cinayetler, mahkeme koridorlarında,kanlı bıçaklı kavgalar, ölümler, cinayetler, mahkeme koridorlarında, polis karakollarında çeşit çeşit çirkin, üzücü haberlerle karşılaşıyoruz.

polis karakollarında çeşit çeşit çirkin, üzücü haberlerle karşılaşıyoruz.

Neden?

Neden?

İslâm unutulduğu için, Allah'ın emirlerine uyulmadığı için,İslâm unutulduğu için, Allah'ın emirlerine uyulmadığı için, Allah'ın Resûlü'nün, Peygamber Efendimiz'in tavsiyeleri tutulmadığı için, Allah'ın Resûlü'nün, Peygamber Efendimiz'in tavsiyeleri tutulmadığı için, Allah'ın dininden başka yollar arandığı için, Allah'ın ahkâmından ayrı,Allah'ın dininden başka yollar arandığı için, Allah'ın ahkâmından ayrı, tavsiyelerinden, ahlâkından, âdâbından ayrı yollar benimsendiği için; cahil, gafil, kâfir insanlarıntavsiyelerinden, ahlâkından, âdâbından ayrı yollar benimsendiği için; cahil, gafil, kâfir insanların hiç beğenilmeyecek, taklit edilmeyecek insanların özenilip beğenilip taklit edilmesinden oluyor.

hiç beğenilmeyecek, taklit edilmeyecek insanların özenilip beğenilip taklit edilmesinden oluyor.

Allah'ın en sevmediği insanlar makbul, onlar beğeniliyor, taklit ediliyor;Allah'ın en sevmediği insanlar makbul, onlar beğeniliyor, taklit ediliyor; Allah'ın en sevdiği insanlar unutulmuş, Allah'ın emirleri, Peygamber Efendimiz'in tavsiyeleri unutulmuş.Allah'ın en sevdiği insanlar unutulmuş, Allah'ın emirleri, Peygamber Efendimiz'in tavsiyeleri unutulmuş. Müslümanlar bile unutmuş ki müslümanlar bile birbirleriyle kavga, harp darp içinde.Müslümanlar bile unutmuş ki müslümanlar bile birbirleriyle kavga, harp darp içinde. Taliban, Şah Mesud'a saldırıyor, Özbek general Dostum falancaya şöyle oluyor;Taliban, Şah Mesud'a saldırıyor, Özbek general Dostum falancaya şöyle oluyor; Hindistan Pakistan'a şöyle yapmış; İran hududa asker yığmış, Cezayir Fasla kavgalı,Hindistan Pakistan'a şöyle yapmış; İran hududa asker yığmış, Cezayir Fasla kavgalı, Mısır Libya'yla dargın, Sudan Mısır ile sıkıntılı vesaire vesaire.Mısır Libya'yla dargın, Sudan Mısır ile sıkıntılı vesaire vesaire. Hep böyle bunların hepsi, hem Türkiye içinde hem Türkiye dışında, Hep böyle bunların hepsi, hem Türkiye içinde hem Türkiye dışında, bütün dünyanın her yerinde, âlem-i İslâm'da bu hataları görüyoruz.

bütün dünyanın her yerinde, âlem-i İslâm'da bu hataları görüyoruz.

Vazifemiz Allah'ın Resûlü'nün emirlerini insanlara duyurmak.Vazifemiz Allah'ın Resûlü'nün emirlerini insanlara duyurmak. Bu kinleri, düşmanlıkları, yanlışlıkları bırakması lazım. Bu kinleri, düşmanlıkları, yanlışlıkları bırakması lazım. İslâm'dan uzaklaşanlar, İslâm'ın güzelliklerini bilmeyenler, İslâm'dan başka yol tutturanlar, İslâm'dan uzaklaşanlar, İslâm'ın güzelliklerini bilmeyenler, İslâm'dan başka yol tutturanlar, başka hayat tarzları seçenler, "Ölünce bana cenaze namazı kılmayın." diyenler,başka hayat tarzları seçenler, "Ölünce bana cenaze namazı kılmayın." diyenler, dini, imanı bir tarafa bırakanlar, hem kendilerine hem topluma sonuç itibariyle çok zararlar veriyorlar,dini, imanı bir tarafa bırakanlar, hem kendilerine hem topluma sonuç itibariyle çok zararlar veriyorlar, toplumları yanlış yola sevk ediyorlar, çok günahlar işliyorlar.toplumları yanlış yola sevk ediyorlar, çok günahlar işliyorlar. Sonunda pişman oluyorlar ama iş işten geçiyor. Hayatın bir imtihan olduğunu bilmeyen insanlarSonunda pişman oluyorlar ama iş işten geçiyor. Hayatın bir imtihan olduğunu bilmeyen insanlar Azrail aleyhisselam karşılarına dikildiği zaman hepsi pişman oluyor,Azrail aleyhisselam karşılarına dikildiği zaman hepsi pişman oluyor, hayatta yaptıklarından pişman oluyor. Firavun bile pişman olmuş ama en son andakihayatta yaptıklarından pişman oluyor. Firavun bile pişman olmuş ama en son andaki "Ben de inandım, ben de Musa aleyhisselam'ın inandığı Allah'a iman ettim,"Ben de inandım, ben de Musa aleyhisselam'ın inandığı Allah'a iman ettim, Benî İsrâil'in inandığı Rabbü'l-âlemîn'i ben de kabul ediyorum, ben de onun kuluyum,Benî İsrâil'in inandığı Rabbü'l-âlemîn'i ben de kabul ediyorum, ben de onun kuluyum, tanrılık davası etmeyeceğim." demiş oluyor ama en son nefeste artık onun bir faydası olmuyor. tanrılık davası etmeyeceğim." demiş oluyor ama en son nefeste artık onun bir faydası olmuyor. Allah nevm-i gafletten, gaflet uykusundan, cahillikten hemen kurtarsın.

Allah nevm-i gafletten, gaflet uykusundan, cahillikten hemen kurtarsın.

Bize, hepimize ne düşüyor?

Bize, hepimize ne düşüyor?

Bildiğimiz bu güzel şeyleri bütün insanlara anlatmamız lazım. Çok insanlar bunları bilmiyor.Bildiğimiz bu güzel şeyleri bütün insanlara anlatmamız lazım. Çok insanlar bunları bilmiyor. Bilmediği için de yanlışlıkta devam ediyorlar. Başka yolları güzel sanıyorlar,Bilmediği için de yanlışlıkta devam ediyorlar. Başka yolları güzel sanıyorlar, başka fikirleri, ideolojileri benimsiyorlar. İslâm ülkesinde müslüman evlatları bakıyorsunuz komünist,başka fikirleri, ideolojileri benimsiyorlar. İslâm ülkesinde müslüman evlatları bakıyorsunuz komünist, bakıyorsunuz hippi olmuş, bakıyorsunuz ayyaş, esrarkeş,bakıyorsunuz hippi olmuş, bakıyorsunuz ayyaş, esrarkeş, afyon ticaretiyle kesesini doldurmaya bakıyor. Allah sorumlulara da basiret ihsan etsin.afyon ticaretiyle kesesini doldurmaya bakıyor. Allah sorumlulara da basiret ihsan etsin. Ebeveynlere de, terbiyeyle sorumlu her kişiye, aile reislerinden öğretmenlere, Ebeveynlere de, terbiyeyle sorumlu her kişiye, aile reislerinden öğretmenlere, öğretmenlerden daha yüksek yöneticilere kadar hepsini gafletten uyandırsın, öğretmenlerden daha yüksek yöneticilere kadar hepsini gafletten uyandırsın, Allah'ın emirlerini tutmaya yöneltsin.

Allah'ın emirlerini tutmaya yöneltsin.

Biz böyle dua ettik, arkasından da hemen bu konuda bir hadîs-i şerîf karşımıza çıktı,Biz böyle dua ettik, arkasından da hemen bu konuda bir hadîs-i şerîf karşımıza çıktı, bakın Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

bakın Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Eyyumâ râ'ini'ster'â ra'iyyeten fe-lem yehuthâ bi'l-emâneti ve'n-nasîhatiEyyumâ râ'ini'ster'â ra'iyyeten fe-lem yehuthâ bi'l-emâneti ve'n-nasîhati dâkat aleyhâ rahmetullâhi'lletî vesi'at külle şeyin.

dâkat aleyhâ rahmetullâhi'lletî vesi'at külle şeyin.

Eyyumâ râ'in.

Râ'iyyün demekti ama ‘y'si düştü.

"Herhangi bir çoban ki…"

Eyyumâ râ'in.

Râ'iyyün demekti ama ‘y'si düştü.

"Herhangi bir çoban ki…"

Buradaki çobandan maksat toplumu sevk eden, yöneten idareci demek.Buradaki çobandan maksat toplumu sevk eden, yöneten idareci demek. Peygamber Efendimiz bir meşhur hadîs-i şerîfinde "Hepiniz, sürünüzden mesulsünüz."Peygamber Efendimiz bir meşhur hadîs-i şerîfinde "Hepiniz, sürünüzden mesulsünüz." demişti ya, bu da onun gibi. Her bir çoban, her bir yönetici ki ister'â ra'iyyeten.demişti ya, bu da onun gibi. Her bir çoban, her bir yönetici ki ister'â ra'iyyeten. "Bir sürüyü güdüyor, bir cemaati idare ediyor." Bir cemaati idare eden her idareci, "Bir sürüyü güdüyor, bir cemaati idare ediyor." Bir cemaati idare eden her idareci, idare ediyor da fe-lem yehuthâ bi'l-emâneti ve'n-nasîhati. idare ediyor da fe-lem yehuthâ bi'l-emâneti ve'n-nasîhati. "Onları emanet ile, nasihat ile tehlikelerden korumuyorsa…"

"Onları emanet ile, nasihat ile tehlikelerden korumuyorsa…"

Emanet ne demek?

Emanet ne demek?

Emin insan olmak, emniyetli, güvenilir olmak demek.Emin insan olmak, emniyetli, güvenilir olmak demek. Güvenilir değilse, hain ise, emanetin zıttı hıyanettir, hain ise...

Güvenilir değilse, hain ise, emanetin zıttı hıyanettir, hain ise...

Nasihat de ne demek?

Nasihat de ne demek?

Samimiyet, iyiliğini istemek demek. Halkının, yönettiği insanların iyiliğini istemiyorsa,Samimiyet, iyiliğini istemek demek. Halkının, yönettiği insanların iyiliğini istemiyorsa, hain ise ve iyiliğini istemiyorsa, emniyetli değilse ve açık kalpli, temiz kalpli, iyi niyetli değilse;

hain ise ve iyiliğini istemiyorsa, emniyetli değilse ve açık kalpli, temiz kalpli, iyi niyetli değilse;

Dâkat aleyhâ rahmetullâhilletî vesi'at külle şeyin. "Allah'ın rahmeti ona dar olur,Dâkat aleyhâ rahmetullâhilletî vesi'at külle şeyin. "Allah'ın rahmeti ona dar olur, her şeyi kuşatan Allah'ın rahmeti, o kadar geniş ki her şeyi kuşatıyor.her şeyi kuşatan Allah'ın rahmeti, o kadar geniş ki her şeyi kuşatıyor. Her şeyi kuşatan Allah'ın rahmeti onlara dar olur."

Her şeyi kuşatan Allah'ın rahmeti onlara dar olur."

Ne demek?

Ne demek?

Allah onlara rahmeylemez, rahmet etmez, onları mükâfatlandırmaz, cezalandırır demek.Allah onlara rahmeylemez, rahmet etmez, onları mükâfatlandırmaz, cezalandırır demek. Bu konuda başka hadîs-i şerîfler de var. Aynı mânada ama başka kelimelerle, onu da okuyuverelim.

Bu konuda başka hadîs-i şerîfler de var. Aynı mânada ama başka kelimelerle, onu da okuyuverelim.

Eyyu'memrüün veliye min emri'l-müslimîne şey'enEyyu'memrüün veliye min emri'l-müslimîne şey'en lem yehuthum bi-mâ yehûtu bihî nefsuhû lem yerih râihate'l-cenneti.

lem yehuthum bi-mâ yehûtu bihî nefsuhû lem yerih râihate'l-cenneti.

İbn Abbas radıyallahu anhumâ'dan bu ikinci rivayet.

İbn Abbas radıyallahu anhumâ'dan bu ikinci rivayet.

Herhangi bir adam ki müslümanların işlerinden bir işin başına gelmiş.Herhangi bir adam ki müslümanların işlerinden bir işin başına gelmiş. Devletin yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir görevde görev almış,Devletin yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir görevde görev almış, ya onun başına getirilmiş ya da kendi gelmiş, görev almış.

ya onun başına getirilmiş ya da kendi gelmiş, görev almış.

Vulliye olursa tayin olunmuş demek olur, veliye olursa kendisi başına gelmiş demek olur.

Vulliye olursa tayin olunmuş demek olur, veliye olursa kendisi başına gelmiş demek olur.

Başına gelmişse veyahut tayin olunmuş, müslümanların bir görevinin başına getirilmişse;

Başına gelmişse veyahut tayin olunmuş, müslümanların bir görevinin başına getirilmişse;

Lem yehuthum. "Ve onları korumuyorsa" bi-mâ yehûtu bihî nefsuhû . -Lem yehuthum. "Ve onları korumuyorsa" bi-mâ yehûtu bihî nefsuhû . - Burada bitişik yazmış ama ayrı olacak- "Kendi canını koruduğu gibi onları koruyup kollamıyorsa…"

Burada bitişik yazmış ama ayrı olacak- "Kendi canını koruduğu gibi onları koruyup kollamıyorsa…"

Cemaati, toplumu, başına geçtiği zümreyi, müslümanları kendisi gibi koruyup kollamıyorsa, korumuyorsa;

Cemaati, toplumu, başına geçtiği zümreyi, müslümanları kendisi gibi koruyup kollamıyorsa, korumuyorsa;

Lem yerih râihate'l-cenneti. "Cennetin kokusunu bile koklayamaz."

Lem yerih râihate'l-cenneti. "Cennetin kokusunu bile koklayamaz."

Cennetin kokusu cennetin surlarının dışına da taşar, 500 yıllık mesafeden, uzaktan bile duyulur.

Cennetin kokusu cennetin surlarının dışına da taşar, 500 yıllık mesafeden, uzaktan bile duyulur.

Cennetin kokusunu bile duymamak ne demek?

Cennetin kokusunu bile duymamak ne demek?

Cennetin yanına bile yanaşamaz demek. Girmek şöyle dursun,Cennetin yanına bile yanaşamaz demek. Girmek şöyle dursun, kokusunu duyacak kadar bir mesafeye bile gelemez, cehenneme atılıp cayır cayır yanar demek.kokusunu duyacak kadar bir mesafeye bile gelemez, cehenneme atılıp cayır cayır yanar demek. Demek ki toplum görevlerine gelen insanların Allah'tan korkması ve topluma yararlı, Demek ki toplum görevlerine gelen insanların Allah'tan korkması ve topluma yararlı, kendisini düşünür gibi topluma yararlı işler yapması çok önemli.kendisini düşünür gibi topluma yararlı işler yapması çok önemli. Aksi takdirde Allah'ın rahmetine eremez ve cennetin kokusunu koklayamaz, Aksi takdirde Allah'ın rahmetine eremez ve cennetin kokusunu koklayamaz, diye bu hadîs-i şerîflerden anlıyoruz.

diye bu hadîs-i şerîflerden anlıyoruz.

Allahu Teâlâ hazretleri bütün müslüman ülkelerdeki bütün yöneticilere müslümanları sevmeyi,Allahu Teâlâ hazretleri bütün müslüman ülkelerdeki bütün yöneticilere müslümanları sevmeyi, müslümanları kollamayı, tebaanın haklarına riayet etmeyi, müslümanları kollamayı, tebaanın haklarına riayet etmeyi, kendisini düşündüğü gibi onları düşünmeyi nasip etsin, öyle hayırlı idareciler nasip etsin;kendisini düşündüğü gibi onları düşünmeyi nasip etsin, öyle hayırlı idareciler nasip etsin; hayırsız, şerli, rüşvetçi, hırsız, hain, zalim olanları da hayırsız, şerli, rüşvetçi, hırsız, hain, zalim olanları da müslümanların başından yakın zamanda def eylesin.

müslümanların başından yakın zamanda def eylesin.

Eyyumâ müslimun kesâ müslimen sevbenEyyumâ müslimun kesâ müslimen sevben kâne fî hifzıllâhi mâ bakiyet aleyhi minhu ruk'atün.

kâne fî hifzıllâhi mâ bakiyet aleyhi minhu ruk'atün.

Bu da Enes radıyallahu anh'ten sohbetimizin sonuncu hadîs-i şerîfi.

Bu da Enes radıyallahu anh'ten sohbetimizin sonuncu hadîs-i şerîfi.

Yüz sekseninci sayfanın sonuna yaklaştık.

Yüz sekseninci sayfanın sonuna yaklaştık.

"Herhangi bir müslüman ki diğer bir müslümana bir elbise ikram edip giydirdi."

"Herhangi bir müslüman ki diğer bir müslümana bir elbise ikram edip giydirdi."

Baktı ki çıplak, baktı ki fakir; bir palto alıverdi, bir gömlek alıverdi, bir elbise giydirdi.Baktı ki çıplak, baktı ki fakir; bir palto alıverdi, bir gömlek alıverdi, bir elbise giydirdi. Çocuk veya büyük, yaşlı veya genç, kadın veya erkek. Ona bir elbise giydirdiyse;

Çocuk veya büyük, yaşlı veya genç, kadın veya erkek. Ona bir elbise giydirdiyse;

Kâne fî hifzıllâhi. "Allah'ın hıfz u himayesi içinde olur, Allah onu hıfz eder, himaye eder, korur."

Kâne fî hifzıllâhi. "Allah'ın hıfz u himayesi içinde olur, Allah onu hıfz eder, himaye eder, korur."

Kimi?

Kimi?

Bu elbiseyi giydiren, o hediye eden hayırsever kişiyi.

Bu elbiseyi giydiren, o hediye eden hayırsever kişiyi.

Mâ bakiyet aleyhi minhu ruk'atün.

Ruk'a elbise parçası demek.

Mâ bakiyet aleyhi minhu ruk'atün.

Ruk'a elbise parçası demek.

"Elbisenin o adamın, o kişinin üzerinde bir parçası kalıncaya kadar."

"Elbisenin o adamın, o kişinin üzerinde bir parçası kalıncaya kadar."

Elbise eskidi, aradan aylar, yıllar geçti, o elbisenin bir parçası da yeni bir elbisesinin yaması oldu,Elbise eskidi, aradan aylar, yıllar geçti, o elbisenin bir parçası da yeni bir elbisesinin yaması oldu, adamın üstünde sadece bir parçası var, o hayırsever adamın verdiği ilk elbisedenadamın üstünde sadece bir parçası var, o hayırsever adamın verdiği ilk elbiseden sadece bir yama parçası bile olsa onun üzerinde bir elbise parçası olduğu müddetçe sadece bir yama parçası bile olsa onun üzerinde bir elbise parçası olduğu müddetçe o ikram eden kimse Allah'ın koruması altında olur.

o ikram eden kimse Allah'ın koruması altında olur.

Allah'ın koruması altında olan insan ne olur?

Allah'ın koruması altında olan insan ne olur?

Bir; şeytan onun yanına sokulamaz, günahlardan uzak durur.

Bir; şeytan onun yanına sokulamaz, günahlardan uzak durur.

İki; ona afetler, musibetler, felaketler gelmez.İki; ona afetler, musibetler, felaketler gelmez. Arabası kaza yapmaz, evi yanmaz, işyerine hırsız girmez, Arabası kaza yapmaz, evi yanmaz, işyerine hırsız girmez, sıhhati mikroplardan, hastalıklardan esen olur, uzak olur. sıhhati mikroplardan, hastalıklardan esen olur, uzak olur. Allah hıfz ettiği müddetçe her çeşit tehlikeden korunur, her türlü hayırlara erer, bahtiyar olur.

Allah hıfz ettiği müddetçe her çeşit tehlikeden korunur, her türlü hayırlara erer, bahtiyar olur.

Düşünün bir insanı, böyle bir tanınmış insanın dostu, düşmanı oluyor diye korumaları oluyor,Düşünün bir insanı, böyle bir tanınmış insanın dostu, düşmanı oluyor diye korumaları oluyor, dış ülkelerde de bodyguard diyorlar, koruyucuları oluyor zenginlerin, büyük adamların filan. dış ülkelerde de bodyguard diyorlar, koruyucuları oluyor zenginlerin, büyük adamların filan. Koruyorlar onu; etrafa bakıyorlar, o konuşurken dört bir yanını sarıyorlar, toplumu gözlüyorlar,Koruyorlar onu; etrafa bakıyorlar, o konuşurken dört bir yanını sarıyorlar, toplumu gözlüyorlar, bir yerden bir suikast olmasın, bir tüfek doğrulmasın gibi koruyorlar. bir yerden bir suikast olmasın, bir tüfek doğrulmasın gibi koruyorlar. Koruyucuları var, korumaları var deniliyor. Beşeri beşer koruyor. Ama korunan kimse de aciz.

Koruyucuları var, korumaları var deniliyor. Beşeri beşer koruyor. Ama korunan kimse de aciz.

Ben hatırlıyorum, Manukyan'ın bir koruyucu polisi vardı, şoförü vardı, onu evine getirdi,Ben hatırlıyorum, Manukyan'ın bir koruyucu polisi vardı, şoförü vardı, onu evine getirdi, o sırada doğalgaz patladı, adamlar cayır cayır yandı. o sırada doğalgaz patladı, adamlar cayır cayır yandı. Gazetelerde okuduk, televizyonlarda o sahneleri gördük. Gazetelerde okuduk, televizyonlarda o sahneleri gördük. Hâkimleri de muhakeme edecek Ahkemü'l-hâkimîn, Allahu Teâlâ var, koruyanları da koruyan,Hâkimleri de muhakeme edecek Ahkemü'l-hâkimîn, Allahu Teâlâ var, koruyanları da koruyan, koruyucuları da koruyan asıl Allah; korursa korur, korumazsa onların koruması da fayda etmez.

koruyucuları da koruyan asıl Allah; korursa korur, korumazsa onların koruması da fayda etmez.

Dünya başına yığılsa bir insanın, korumaya kalksa, Allah onu helak edecekse helak eder;Dünya başına yığılsa bir insanın, korumaya kalksa, Allah onu helak edecekse helak eder; dünya başına toplansa bir insanın, bir başka insanın, Allah da onu korumayı murat etsedünya başına toplansa bir insanın, bir başka insanın, Allah da onu korumayı murat etse Allah onu korur, ona bir zarar gelmez. İbrahim aleyhisselam'a Nemrut kavminin zarar vermediği gibi olur,Allah onu korur, ona bir zarar gelmez. İbrahim aleyhisselam'a Nemrut kavminin zarar vermediği gibi olur, ateşe atsalar ateş bile yakmaz. Onun için Allah'ın hıfz u himayesinde olmak çok güzel.

ateşe atsalar ateş bile yakmaz. Onun için Allah'ın hıfz u himayesinde olmak çok güzel.

Nasıl olacakmış?

Nasıl olacakmış?

Bu hadîs-i şerîften anladığımız kadarıyla: Bir fakire bir elbise giydirirsenBu hadîs-i şerîften anladığımız kadarıyla: Bir fakire bir elbise giydirirsen o elbise onun üstünde durduğu müddetçe hediye eden kimse Allah'ın hıfz u himayesinde olacakmış.

o elbise onun üstünde durduğu müddetçe hediye eden kimse Allah'ın hıfz u himayesinde olacakmış.

Hadîs-i şerîfler bitti, kendi görüşlerimi size sunmak istiyorum.Hadîs-i şerîfler bitti, kendi görüşlerimi size sunmak istiyorum. O zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanı:O zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanı: Bolluk yok, refah yok, alet edevat, imkân yok, memleket susuz,Bolluk yok, refah yok, alet edevat, imkân yok, memleket susuz, gıdanın bir yerden bir yere nakil imkânları olmadığından zaman zaman kıtlık, açlık,gıdanın bir yerden bir yere nakil imkânları olmadığından zaman zaman kıtlık, açlık, büyük sıkıntılar oluyor. Giyecek bulamıyorlar. Evde bir tane giyim oluyor, büyük sıkıntılar oluyor. Giyecek bulamıyorlar. Evde bir tane giyim oluyor, adam giyimi giyip camiye geliyor, Peygamber Efendimiz'in arkasında namaz kılıyor,adam giyimi giyip camiye geliyor, Peygamber Efendimiz'in arkasında namaz kılıyor, ondan sonra koşturup gidiyor, giyimi hanımına veriyor o da örtünüp o da evinde namaz kılıyor.ondan sonra koşturup gidiyor, giyimi hanımına veriyor o da örtünüp o da evinde namaz kılıyor. Bu kadar yoksulluk var. Mahrumiyet devresinde Peygamber Efendimiz o mahrumiyetlerinBu kadar yoksulluk var. Mahrumiyet devresinde Peygamber Efendimiz o mahrumiyetlerin zenginler tarafından karşılanması için bu tavsiyeleri yapmış. Medine-i Münevvere'ye ilk geldiği zamanzenginler tarafından karşılanması için bu tavsiyeleri yapmış. Medine-i Münevvere'ye ilk geldiği zaman ilk tavsiyesi "Birbirinize yemek yedirin, tanıdığınız tanımadığınıza selam verin." diye ilk tavsiyesi "Birbirinize yemek yedirin, tanıdığınız tanımadığınıza selam verin." diye muhabbeti ve yardımlaşmayı tavsiye etmiş.

muhabbeti ve yardımlaşmayı tavsiye etmiş.

Bakıyorum herkesin, en fakirin evi dahi sanki yine o sahâbe-i kirâmın evlerine bakılacak olursaBakıyorum herkesin, en fakirin evi dahi sanki yine o sahâbe-i kirâmın evlerine bakılacak olursa zengin evi gibi. Ülkemiz de elhamdülillah nisbeten dünyanın güzel bir yeri.zengin evi gibi. Ülkemiz de elhamdülillah nisbeten dünyanın güzel bir yeri. Yağmur yağar zaman gelir, suları vardır, Afrika gibi çöl değildir. Yağmur yağar zaman gelir, suları vardır, Afrika gibi çöl değildir. Bir taraftan öbür tarafa nimetler vardır, topraktan otlar biter, yenilecek otlar toplanırsa pişirilir,Bir taraftan öbür tarafa nimetler vardır, topraktan otlar biter, yenilecek otlar toplanırsa pişirilir, çiğ olarak yenilse bile insana fayda eder. Ama ot bitmeyen, ağaç bitmeyen çölleri düşünün, çiğ olarak yenilse bile insana fayda eder. Ama ot bitmeyen, ağaç bitmeyen çölleri düşünün, oradaki insanların mahrumiyetlerini düşünün.oradaki insanların mahrumiyetlerini düşünün. Esas olarak Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem müslümanın müslümana acımasını,Esas olarak Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem müslümanın müslümana acımasını, yardım etmesini, ihtiyacı neyse onu karşılamasını tavsiye buyuruyor.

yardım etmesini, ihtiyacı neyse onu karşılamasını tavsiye buyuruyor.

Ben de diyorum ki; bugün zaten gardırobunda 15 tane elbise olan bir insanaBen de diyorum ki; bugün zaten gardırobunda 15 tane elbise olan bir insana sen bir elbise götürdüğün zaman senin elbiseni belki beğenmez, sen bir elbise götürdüğün zaman senin elbiseni belki beğenmez, "Ben olsaydım çarşıdan bunun daha iyisini alırdım." der, senin elbisene burun kıvırarak bakar, beğenmez."Ben olsaydım çarşıdan bunun daha iyisini alırdım." der, senin elbisene burun kıvırarak bakar, beğenmez. Bu devirde, asıl ana fikri unutmayalım, müslüman müslümanı düşünecek, acıyacak, Bu devirde, asıl ana fikri unutmayalım, müslüman müslümanı düşünecek, acıyacak, sevecek ve onun ihtiyacını karşılamaya çalışacak.sevecek ve onun ihtiyacını karşılamaya çalışacak. Bu devrin ihtiyacı neyse müslümanın o yöndeki ihtiyacını karşılamaya da dikkat edelim. Bu devrin ihtiyacı neyse müslümanın o yöndeki ihtiyacını karşılamaya da dikkat edelim. Bir müslüman bir müslümanın elini tutar sevgiyle musafaha ederse günahları affoluyor,Bir müslüman bir müslümanın elini tutar sevgiyle musafaha ederse günahları affoluyor, sevgiyle bakarsa günahları affoluyor, bir elbise giydirirse böyle oluyor.

sevgiyle bakarsa günahları affoluyor, bir elbise giydirirse böyle oluyor.

Ama bugün ne oluyor?

Ama bugün ne oluyor?

Müslümanlar dünyanın her yerinde öldürülüyor. Kitle hâlinde öldürülüyor.Müslümanlar dünyanın her yerinde öldürülüyor. Kitle hâlinde öldürülüyor. Müslümanlara soykırım yapılıyor. Müslümanlara soykırım yapılıyor. "Sizi bu ülkelerde yaşatmayacağız." diye yaşadıkları ülkelere saldırılıyor."Sizi bu ülkelerde yaşatmayacağız." diye yaşadıkları ülkelere saldırılıyor. Evleri bombalara mâruz kalıyor. Köyleri yıkılıyor, yakılıyor. Kadınlar, çocuklar dağlara düşüyorlar.Evleri bombalara mâruz kalıyor. Köyleri yıkılıyor, yakılıyor. Kadınlar, çocuklar dağlara düşüyorlar. Bunların karşısında bir müslüman duygusuz, ilgisiz kalırsa, yardım etmezse çok vebal olur.

Bunların karşısında bir müslüman duygusuz, ilgisiz kalırsa, yardım etmezse çok vebal olur.

Bu devrin ihtiyacını düşünüp, bu devirdeki müslümanların sıkıntılarını tespit edipBu devrin ihtiyacını düşünüp, bu devirdeki müslümanların sıkıntılarını tespit edip o sıkıntıların giderilmesi hususunda her çeşit yardımı yapmak lazım.

o sıkıntıların giderilmesi hususunda her çeşit yardımı yapmak lazım.

Bu yardım bazen bir oy olur, bazen bir parmak kaldırmak olur,Bu yardım bazen bir oy olur, bazen bir parmak kaldırmak olur, bazen bir çift doğru ama acı bir söz olur, bir nasihat olur, bazen bir gösteri olur. bazen bir çift doğru ama acı bir söz olur, bir nasihat olur, bazen bir gösteri olur. Her şeye nasılsa devrin, çağın icabı, yardımın şekli nasılsa her türlü yardıma koşmak lazım,Her şeye nasılsa devrin, çağın icabı, yardımın şekli nasılsa her türlü yardıma koşmak lazım, müslümanları kollamak lazım. Zalimleri engellemek lazım. müslümanları kollamak lazım. Zalimleri engellemek lazım. Mazlumun yanında yer almak lazım ki Allah'ın rahmetine erilsin, iki cihan saadetine erişilsin.

Mazlumun yanında yer almak lazım ki Allah'ın rahmetine erilsin, iki cihan saadetine erişilsin.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi İslâm'ı anlayan, iyi anlayan, iyi öğrenen, iyi uygulayan,Allahu Teâlâ hazretleri bizi İslâm'ı anlayan, iyi anlayan, iyi öğrenen, iyi uygulayan, çağın icabına göre yapması gereken görevleri bilip yapan şuurlu, uyanık müslümanlardan eylesin. çağın icabına göre yapması gereken görevleri bilip yapan şuurlu, uyanık müslümanlardan eylesin. Allah'ın sevdiği kul olmayı hepimize nasip eylesin.Allah'ın sevdiği kul olmayı hepimize nasip eylesin. Hepimizi cennetiyle Cemâli'yle müşerref olacak güzel ömür geçirmeye, temiz, pâk,Hepimizi cennetiyle Cemâli'yle müşerref olacak güzel ömür geçirmeye, temiz, pâk, hayırlarla hizmetlerle dolu bir ömür geçirmeye muvaffak eylesin. hayırlarla hizmetlerle dolu bir ömür geçirmeye muvaffak eylesin. Huzuruna yüzlerimiz ak, alınlarımız açık, sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım.Huzuruna yüzlerimiz ak, alınlarımız açık, sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım. Cennetiyle Cemâli'yle Mevlâmız bizi taltif eylesin,Cennetiyle Cemâli'yle Mevlâmız bizi taltif eylesin, Habîb-i Edîbi'ne komşu eylesin, rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin.

Habîb-i Edîbi'ne komşu eylesin, rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2