Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Âhir 1446
21 Aralık 2024
İmsak
06:46
Güneş
08:19
Öğle
13:07
İkindi
15:25
Akşam
17:46
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

İslam'ın Koruyucu Kaleleri Kur'ân, Mescidler ve Zikrullah

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Zilka'de 1417 / 22.03.1997

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Allah(cc) Mü'minleri Sever, Mü'min Olmayanları Sevmez, Peygamberlerin İmanının Kuvveti, Müslümanın Bilgi Bakımından Kuvvetli Olması | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İslam'ın Koruyucu Kaleleri Kur'ân, Mescidler ve Zikrullah

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Zilka'de 1417 / 22.03.1997

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Allah(cc) Mü'minleri Sever, Mü'min Olmayanları Sevmez, Peygamberlerin İmanının Kuvveti, Müslümanın Bilgi Bakımından Kuvvetli Olması | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîren tayyiben mübâreken fîh. el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîren tayyiben mübâreken fîh. Kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve tâci ruûsinâVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve tâci ruûsinâ menbaı's-sıdkı ve's-sefâ Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihîmenbaı's-sıdkı ve's-sefâ Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn.ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn. Emmâ ba'd: Aziz ve sevgili kardeşlerim! Emmâ ba'd:

Aziz ve sevgili kardeşlerim!

Allah cümlenizden razı olsun. Diyâr-ı gurbette yaşıyorsunuz, çalışıyorsunuz. Allah cümlenizden razı olsun. Diyâr-ı gurbette yaşıyorsunuz, çalışıyorsunuz. Alnınızın teri ile elinizin emeği ile ağır işler yaparak kazanç sağlıyorsunuz. Alnınızın teri ile elinizin emeği ile ağır işler yaparak kazanç sağlıyorsunuz. Sa'yiniz meşkûr, rızkınız temiz, kazancınız helal, bol olsun... Sa'yiniz meşkûr, rızkınız temiz, kazancınız helal, bol olsun...

Bu dünyanın kazancını, parasını, geçimini sağlamak için binlerce kilometre uzaktaki Bu dünyanın kazancını, parasını, geçimini sağlamak için binlerce kilometre uzaktaki diyarlara gelmiş kardeşlerimizsiniz. diyarlara gelmiş kardeşlerimizsiniz. Fakat aslında, bu dünyada her şey fâni...Fakat aslında, bu dünyada her şey fâni... Dünya fâni, dünyanın içindeki bizim peşinde koştuğumuz, seyahat ettiğimiz,Dünya fâni, dünyanın içindeki bizim peşinde koştuğumuz, seyahat ettiğimiz, uğraştığımız şeylerin hepsi fâni... uğraştığımız şeylerin hepsi fâni... Fâni olduğu için değersiz ve bütün uğraşmamıza, ter dökmemize rağmenFâni olduğu için değersiz ve bütün uğraşmamıza, ter dökmemize rağmen elimizde de kalıcı değil. elimizde de kalıcı değil. Çünkü biz burada kalıcı değiliz. Biz buradan kalkıp ahirete göçtüğümüz içinÇünkü biz burada kalıcı değiliz. Biz buradan kalkıp ahirete göçtüğümüz için ne kadar kazansak, biz gidiyoruz, o kalıyor, ayrılıyoruz.ne kadar kazansak, biz gidiyoruz, o kalıyor, ayrılıyoruz. Ya da biz burada iken elimizden ayrılıyor, gidiyor, yine ayrılıyoruz. Ya da biz burada iken elimizden ayrılıyor, gidiyor, yine ayrılıyoruz.

Onun için Süleyman hoca kardeşimizin bahsini ettiği şeyhimiz, Onun için Süleyman hoca kardeşimizin bahsini ettiği şeyhimiz, hocamız Muhammed Zahid Kotku hazretleri ömrünün âhirinde,hocamız Muhammed Zahid Kotku hazretleri ömrünün âhirinde, son günlerinde, son günlerinde, son aylarında demişti ki; son günlerinde, son günlerinde, son aylarında demişti ki;

"Bu dünyada her şey boş... Her şey boş! "Bu dünyada her şey boş... Her şey boş! Mevki, makam, para, pul, servet, köşk... her şey boş. Mevki, makam, para, pul, servet, köşk... her şey boş. Bir tek mühim, önemli şey var, bir tek... O da bu dünyada iken imtihanı kazanıp, Bir tek mühim, önemli şey var, bir tek... O da bu dünyada iken imtihanı kazanıp, Allah'ın sevdiği kul olmak! Herşey boş, bir tek önemli şey var o da Allah'ın sevdiği kul olmak" Allah'ın sevdiği kul olmak! Herşey boş, bir tek önemli şey var o da Allah'ın sevdiği kul olmak"

Allah'ın sevdiği kul olmak da çok önemli amaAllah'ın sevdiği kul olmak da çok önemli ama Allah'ın yardım ettiği, kolaylaştırdığı kimseler için zor da değil. Allah'ın yardım ettiği, kolaylaştırdığı kimseler için zor da değil.

Allah hepimize yardım eylesin. Tevfikini refîk eylesin... Allah hepimize yardım eylesin. Tevfikini refîk eylesin...

Bunun şartlarını müslümanların bilmesi lazım! Bunun şartlarını müslümanların bilmesi lazım!

Allah bir insanı, o insan ne yaparsa sever, ne yaparsa sevmez? Allah bir insanı, o insan ne yaparsa sever, ne yaparsa sevmez? Allah kimleri, niçin, ne sebeple sever, hangi işleri yaparsa sever? Allah kimleri, niçin, ne sebeple sever, hangi işleri yaparsa sever?

Kimleri sevmez, neden sevmez? Bunları çok iyi bilmek lazım! Bunları bilmediği zaman; Kimleri sevmez, neden sevmez?

Bunları çok iyi bilmek lazım! Bunları bilmediği zaman;

Men lem ya'rifi'ş-şerra yaka'u fî-hi.Men lem ya'rifi'ş-şerra yaka'u fî-hi. "Şerri bilmeyen, bilmeden hatayı işler; bilmeden şerri, günahı, kötülüğü yapar.""Şerri bilmeyen, bilmeden hatayı işler; bilmeden şerri, günahı, kötülüğü yapar." Şerri korunmak için bilmek; hayrı uygulamak, yapmak, elde etmek için bilmek lazım. Şerri korunmak için bilmek; hayrı uygulamak, yapmak, elde etmek için bilmek lazım.

Ne hayırlı, ne hayırsız? Nasıl hareket edersek Allah sever,Ne hayırlı, ne hayırsız? Nasıl hareket edersek Allah sever, nasıl hareket edersek Allah sevmez? nasıl hareket edersek Allah sevmez? Her şeyden önce bunu düşünmeliyiz. Her şeyden önce bunu düşünmeliyiz.

Tabii, bu çok mühim bir noktadır, çok mühim bir sözdür, bir gayedir, amaçtır. Tabii, bu çok mühim bir noktadır, çok mühim bir sözdür, bir gayedir, amaçtır. Kısaca, adım adım söylemek gerekirse; Allah mü'minleri sever, mü'min olmayanları sevmez. Kısaca, adım adım söylemek gerekirse; Allah mü'minleri sever, mü'min olmayanları sevmez.

Şu etrafımızdaki yüksek binalar, köprüler, muazzam ticarethaneler,Şu etrafımızdaki yüksek binalar, köprüler, muazzam ticarethaneler, şirketler, paralar, pullar, denizdeki gemiler; bizim memleketimizde olmayıp da,şirketler, paralar, pullar, denizdeki gemiler; bizim memleketimizde olmayıp da, burada görüp hayranlık duyduğumuz her şey...burada görüp hayranlık duyduğumuz her şey... Giyimi kuşamı, arabası, evi, keyfi, rahatı yerinde olan her şey...Giyimi kuşamı, arabası, evi, keyfi, rahatı yerinde olan her şey... Ne olursa olsun, Allah kâfirleri sevmez, mü'minleri sever.Ne olursa olsun, Allah kâfirleri sevmez, mü'minleri sever. Allah'ın sevgisini kazanmak için ilk şart, ilk esas, temel şart, vazgeçilmez şart,Allah'ın sevgisini kazanmak için ilk şart, ilk esas, temel şart, vazgeçilmez şart, onsuz olmayacak olan şart, insanın mü'min olmasıdır. onsuz olmayacak olan şart, insanın mü'min olmasıdır.

Mü'min olmak, bir bakıma çok kolay bir şeydir.Mü'min olmak, bir bakıma çok kolay bir şeydir. Eşhedü en lâ ilâhe illallah, ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh dedin mi,Eşhedü en lâ ilâhe illallah, ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh dedin mi, işte mü'min oldun. işte mü'min oldun. Şu dışarıdaki gayrimüslim dediğimiz böyle diyen bir insan,Şu dışarıdaki gayrimüslim dediğimiz böyle diyen bir insan, Allah'ın sevmediği bir insan böyle der demez mü'min olur ve cenneti hak eder. Allah'ın sevmediği bir insan böyle der demez mü'min olur ve cenneti hak eder.

Men kâle lâ ilâhe illallah muhlisan dehale'l-cennete.Men kâle lâ ilâhe illallah muhlisan dehale'l-cennete. "Kim ihlâsla bu sözü söylerse; 'Allah'tan başka tanrı yoktur. "Kim ihlâsla bu sözü söylerse; 'Allah'tan başka tanrı yoktur. Ben onun varlığını, birliğini, yaradanım olduğunu, âlemlerin Rabbi olduğunu anladım,Ben onun varlığını, birliğini, yaradanım olduğunu, âlemlerin Rabbi olduğunu anladım, inandım, bildim, kabul ettim, idrak ettim.' derse o cennete girer." inandım, bildim, kabul ettim, idrak ettim.' derse o cennete girer."

Bu kadar kolay ama bu insana bir kapı açıyor. Bu kadar kolay ama bu insana bir kapı açıyor. Eşhedü en lâ ilâhe illallah. Tevhid yolunu, kapısını açıyor.Eşhedü en lâ ilâhe illallah. Tevhid yolunu, kapısını açıyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem o mübarek Arafat'ta, hutbesinde dedi ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem o mübarek Arafat'ta, hutbesinde dedi ki;

Efdalü mâ kultü ene ve'n-nebiyyûne min kablî lâ ilâhe illallah.Efdalü mâ kultü ene ve'n-nebiyyûne min kablî lâ ilâhe illallah. "Benim de, benden önce Allah'ın şu dünyaya, insanlara yol göstersin diye"Benim de, benden önce Allah'ın şu dünyaya, insanlara yol göstersin diye gönderdiği bütün peygamberlerin de söylediği sözlerin en kıymetlisi, en mühimi,gönderdiği bütün peygamberlerin de söylediği sözlerin en kıymetlisi, en mühimi, en faziletlisi, en üstünü lâ ilâhe illallah sözüdür.en faziletlisi, en üstünü lâ ilâhe illallah sözüdür. Lâ ilâhe illallah tevhid. Tevhidden ayrılan, tevhide ulaşamamış, tevhidi anlayamamış;Lâ ilâhe illallah tevhid.

Tevhidden ayrılan, tevhide ulaşamamış, tevhidi anlayamamış;
lâ ilâhe illallah, Allah'tan gayri tanrı olmadığını anlayamamış olan herkes mahvolacak, kahrolacak, lâ ilâhe illallah, Allah'tan gayri tanrı olmadığını anlayamamış olan herkes mahvolacak, kahrolacak,

Hasire'd-dünyâ ve'l-âhireh. "Dünyası, âhireti perişan olacak." Hasire'd-dünyâ ve'l-âhireh. "Dünyası, âhireti perişan olacak."

Bir bakıma, Eşhedü en lâ ilâhe illalâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh Bir bakıma, Eşhedü en lâ ilâhe illalâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh dediğin zaman kolayca müslüman oluyorsun amadediğin zaman kolayca müslüman oluyorsun ama bu işin o kadar incelikleri, o kadar dikkat edilecek tarafları var ki...bu işin o kadar incelikleri, o kadar dikkat edilecek tarafları var ki... Bir insanın müşrik olmaması, kazandığı imanı elinden kaybetmemesi,Bir insanın müşrik olmaması, kazandığı imanı elinden kaybetmemesi, mü'min olması için sağlam bir akîdesi olması,mü'min olması için sağlam bir akîdesi olması, Akâid-i İslâmiyyeyi çok sağlam bir şekilde öğrenmesi lazım.Akâid-i İslâmiyyeyi çok sağlam bir şekilde öğrenmesi lazım. Çünkü hem dünyada daha önceden gelmiş geçmiş bozuk akîdeli insanlar varÇünkü hem dünyada daha önceden gelmiş geçmiş bozuk akîdeli insanlar var hem de şimdi yeni yeni türemiş, yeni bozuk akîdeli insanlar var...hem de şimdi yeni yeni türemiş, yeni bozuk akîdeli insanlar var... Gazetelerde, mecmualarda, televizyonlarda o kadar çok laflar söyleniyor ki; Gazetelerde, mecmualarda, televizyonlarda o kadar çok laflar söyleniyor ki; insanlar arasında öyle münakaşalar oluyor ki, öyle abuk sabuk, çarpık, insanlar arasında öyle münakaşalar oluyor ki, öyle abuk sabuk, çarpık, yamuk laflar söyleniyor ki; bu kadar tehlikeli... yamuk laflar söyleniyor ki; bu kadar tehlikeli... İnsanı küfre düşürecek bozuk akîdelerin arasında, insanın, İnsanı küfre düşürecek bozuk akîdelerin arasında, insanın, İslâm akîdesini sağlamca öğrenmediği takdirde,İslâm akîdesini sağlamca öğrenmediği takdirde, bu dalaverecilerin, yalancıların, bu aldatıcıların [arasında imanını muhafazası çok zor.] bu dalaverecilerin, yalancıların, bu aldatıcıların [arasında imanını muhafazası çok zor.]

Bunların bir kısmının maksadı da müslümanı İslâm'dan saptırmak, çıkartmak...Bunların bir kısmının maksadı da müslümanı İslâm'dan saptırmak, çıkartmak... Müslümanın imanına kastediyorlar.Müslümanın imanına kastediyorlar. Müslümanın müslüman olmasından rahatsız olduklarından dolayıMüslümanın müslüman olmasından rahatsız olduklarından dolayı onu İslâm'dan koparmaya çalışıyorlar.onu İslâm'dan koparmaya çalışıyorlar. Müslümanların adedini azaltmaya, müslümanları yeryüzünden yok etmeye çalışıyorlar.Müslümanların adedini azaltmaya, müslümanları yeryüzünden yok etmeye çalışıyorlar. Onun için kurdukları televizyonlarla, çok gelişmiş iletişim araçlarıyla,Onun için kurdukları televizyonlarla, çok gelişmiş iletişim araçlarıyla, okullarla, kolejlerle, tahsillerle, terbiyelerle insanları yoldan çıkartmaya çalışıyorlar. okullarla, kolejlerle, tahsillerle, terbiyelerle insanları yoldan çıkartmaya çalışıyorlar.

Dün akşam bir yerde şöyle bir müzakere açtık, konuştuk.Dün akşam bir yerde şöyle bir müzakere açtık, konuştuk. Bir arkadaşımız, "Üzerinde inceleme yaptığım 300 çocuktan, üç tanesi istediğimiz gibi müslüman oldu." dedi. Bir arkadaşımız, "Üzerinde inceleme yaptığım 300 çocuktan, üç tanesi istediğimiz gibi müslüman oldu." dedi.

"Bu diyarlarda haliniz nicedir? Çalışıyorsunuz, para kazanıyorsunuz ama "Bu diyarlarda haliniz nicedir? Çalışıyorsunuz, para kazanıyorsunuz ama çocuklarınız ne oluyor?çocuklarınız ne oluyor? Burada yaşayan çocukların âkıbeti ne? Vardıkları sonuç ne?" diye sorduğum zamanBurada yaşayan çocukların âkıbeti ne? Vardıkları sonuç ne?" diye sorduğum zaman 300 çocuktan üç tanesi, rakamlara göre yüzde biri istediğimiz gibi oluyor. 300 çocuktan üç tanesi, rakamlara göre yüzde biri istediğimiz gibi oluyor. Ötekilerin hepsi İslâm'a uzak, İslâm'ı bilmeyen,Ötekilerin hepsi İslâm'a uzak, İslâm'ı bilmeyen, İslâm'ı uygulamayan kaybolmuş çocuklar, acıdığımız çocuklar oluyor. İslâm'ı uygulamayan kaybolmuş çocuklar, acıdığımız çocuklar oluyor.

Bir de bunların çocukları olacak... Bir de bunların çocukları olacak... Anası babası camiye giden insanların çocukları böyle olursa; zaten camiye gitmeyen, Anası babası camiye giden insanların çocukları böyle olursa; zaten camiye gitmeyen, anası babası zaten bu işlerden haberdar olmayan,anası babası zaten bu işlerden haberdar olmayan, bu tarakta bezi olmayan insanların öteki çocukları ne olacak? bu tarakta bezi olmayan insanların öteki çocukları ne olacak?

Bir zaman gelecek, onlar belki müslümanlıktan bile başka bir yere gidecekler. Bir zaman gelecek, onlar belki müslümanlıktan bile başka bir yere gidecekler. Allah saklasın... Allah bizi ve kıyamete kadar nesillerimizi İslâm'dan ayırmasın,Allah saklasın...

Allah bizi ve kıyamete kadar nesillerimizi İslâm'dan ayırmasın,
ayaklarını kaydırmasın, sevdiği kul eylesin. ayaklarını kaydırmasın, sevdiği kul eylesin. Allah bizim neslimizden fâsık, fâcir, müşrik, zâlim getirmesin.Allah bizim neslimizden fâsık, fâcir, müşrik, zâlim getirmesin. Evlatlarımızın hepsi âbid, zâhid, alim, fâzıl, sâlih, muslih kullar olsun... Evlatlarımızın hepsi âbid, zâhid, alim, fâzıl, sâlih, muslih kullar olsun...

Şimdi bu büyük bir rakam. 300 kişide üç kişi olunca yüzde biri. Şimdi bu büyük bir rakam. 300 kişide üç kişi olunca yüzde biri. Demek ki bunların hakiki müslüman olması için çok gayret sarfetmemiz lazım.Demek ki bunların hakiki müslüman olması için çok gayret sarfetmemiz lazım. Sessiz sedâsız çoluk çocuğumuz elimizden gidiyor. Sessiz sedâsız çoluk çocuğumuz elimizden gidiyor.

Tamam, İslâm'ı öğrettik, İslâm akîdesini de doğru öğrettik;Tamam, İslâm'ı öğrettik, İslâm akîdesini de doğru öğrettik; "Evladım bak, sapık inançlara düşme! "Evladım bak, sapık inançlara düşme! Temiz, pırıl pırıl, hakiki iman budur." dedik, İslâm'ı öğrettik. Temiz, pırıl pırıl, hakiki iman budur." dedik, İslâm'ı öğrettik.

Başka? Allah kimleri seviyor, biraz hadîs-i şerîflerden [okuyalım.] Başka?

Allah kimleri seviyor, biraz hadîs-i şerîflerden [okuyalım.]
Peygamber sallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

el-mü'minü'l-kaviyyü hayrun ve ehabbü ilallâhi mine'l-mü'mini'd-daîfi ve fî-küllin hayrun.el-mü'minü'l-kaviyyü hayrun ve ehabbü ilallâhi mine'l-mü'mini'd-daîfi ve fî-küllin hayrun. Mü'minlerin hepsi hayırlı, mü'min oldu mu Allah seviyor.Mü'minlerin hepsi hayırlı, mü'min oldu mu Allah seviyor. İhlâsla lâ ilâhe illallah dedi mi cennete girecek ama, hepsi hayırlı ama; İhlâsla lâ ilâhe illallah dedi mi cennete girecek ama, hepsi hayırlı ama;

el-mü'minü'l-kaviyyü. "Kuvvetli, kavi müslüman..."el-mü'minü'l-kaviyyü. "Kuvvetli, kavi müslüman..." Hayrun. "Daha hayırlıdır." Ve ehabbü ilallâhi. "Allah'a daha sevgilidir."Hayrun. "Daha hayırlıdır." Ve ehabbü ilallâhi. "Allah'a daha sevgilidir." "Kuvvetli müslüman zayıf müslümandan hem daha hayırlıdır hem Allah'a daha sevgilidir." "Kuvvetli müslüman zayıf müslümandan hem daha hayırlıdır hem Allah'a daha sevgilidir." Daha hayırlıdır, çünkü kuvvetli olduğu için İslâm'a daha güzel hizmet eder. Daha hayırlıdır, çünkü kuvvetli olduğu için İslâm'a daha güzel hizmet eder. Kuvvetli müslüman İslâm'a daha güzel hizmet eder. Kuvvetli müslüman İslâm'a daha güzel hizmet eder. Daha hayırlı olduğu küçücük bir düşünmekten anlaşılıyor ama ehabbü ilallâh. Daha hayırlı olduğu küçücük bir düşünmekten anlaşılıyor ama ehabbü ilallâh. "Allah'ın daha çok sevdiği kuldur." Allah zayıf müslümandan kuvvetli müslümanı daha çok seviyor. "Allah'ın daha çok sevdiği kuldur." Allah zayıf müslümandan kuvvetli müslümanı daha çok seviyor.

O halde mü'min olduğumuz zaman ikinci bir şeye dikkat etmemiz,O halde mü'min olduğumuz zaman ikinci bir şeye dikkat etmemiz, kuvvetli müslüman olmaya çalışmamız lazım. kuvvetli müslüman olmaya çalışmamız lazım. Bizim kelimelerimizle -hadîs-i şerîfte kavi diye geçiyor- sağlam müslüman olmamız lazım! Bizim kelimelerimizle -hadîs-i şerîfte kavi diye geçiyor- sağlam müslüman olmamız lazım!

Kuvvetli müslüman olmak hangi yönden olur? Kuvvetli müslüman olmak hangi yönden olur?

Birincisi, imanı kuvvetli olur, kimse onu aldatamaz, kimse onun kafasını çelemez,Birincisi, imanı kuvvetli olur, kimse onu aldatamaz, kimse onun kafasını çelemez, kimse onu alıp kötü bir yola çekemez, götüremez, bulaştıramaz... kimse onu alıp kötü bir yola çekemez, götüremez, bulaştıramaz... Tamam, imanı kuvvetli olacak. Bu imanın kuvveti nereden olur? Tamam, imanı kuvvetli olacak.

Bu imanın kuvveti nereden olur?

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

İmanın kuvveti sırf kitaplardan okumaktan olsaydı, bu camiye gelen babalar, İmanın kuvveti sırf kitaplardan okumaktan olsaydı, bu camiye gelen babalar, namazlı niyazlı veliler, anneler çocuklarına bunları öğrettiler. namazlı niyazlı veliler, anneler çocuklarına bunları öğrettiler. Öğrettiler ama sadece bilmek yetmiyor. Öğrettiler ama sadece bilmek yetmiyor.

İmanın kuvvetli olması için, İmanın kuvvetli olması için, size Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bir sözünü hatırlatmak istiyorum. size Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bir sözünü hatırlatmak istiyorum.

Peygamber Efendimiz, Ceddidû imâneküm bi-kavli lâ ilâhe illallah. diyor. Peygamber Efendimiz, Ceddidû imâneküm bi-kavli lâ ilâhe illallah. diyor. "İman da, elbise gibi insanın içinde eskir." "İman da, elbise gibi insanın içinde eskir." Azalan bir ışık, feri sönen bir kandil gibi ışığı azalır. Azalan bir ışık, feri sönen bir kandil gibi ışığı azalır. "İmanınızı lâ ilâhe illallah... lâ ilâhe illallah... diye diye"İmanınızı lâ ilâhe illallah... lâ ilâhe illallah... diye diye kuvvetlendirin!" diyor Peygamber Efendimiz. Bu nedir? kuvvetlendirin!" diyor Peygamber Efendimiz.

Bu nedir?

Hocamız rahmetullahi aleyhi yine yâd edelim... Hocamız rahmetullahi aleyhi yine yâd edelim... Bizim memleketimizde bir küfür fırtınası esti, herkes sarsıldı.Bizim memleketimizde bir küfür fırtınası esti, herkes sarsıldı. Kimisi, imanında devam etmek isteyenler, büyük zararlara uğradılar. Kimisi, imanında devam etmek isteyenler, büyük zararlara uğradılar. Büyük bir kısmı da değişti. Camiler kapatıldı, satıldı, vakıf malları satıldı. Büyük bir kısmı da değişti. Camiler kapatıldı, satıldı, vakıf malları satıldı. Kur'ân-ı Kerîm'ler toplatıldı, gazetelerde dinî yazı yazmak yasaklandı. Kur'ân-ı Kerîm'ler toplatıldı, gazetelerde dinî yazı yazmak yasaklandı. Çeşit çeşit şeyler oldu. Eski devrin mâcerâlarını kitaplardan okumuşsunuzdur, biliyorsunuzdur. Çeşit çeşit şeyler oldu. Eski devrin mâcerâlarını kitaplardan okumuşsunuzdur, biliyorsunuzdur.

Hocamız dedi ki; "Elhamdülillah Allahu Teâlâ hazretleri bizi zikre sarılmak bereketiyle korudu."Hocamız dedi ki; "Elhamdülillah Allahu Teâlâ hazretleri bizi zikre sarılmak bereketiyle korudu." Yani, zikrullah, Allah'ı zikretmek insanı koruyor.Yani, zikrullah, Allah'ı zikretmek insanı koruyor. Çünkü bir insan zikretti mi çok büyük sevap kazanıyor. Çünkü bir insan zikretti mi çok büyük sevap kazanıyor.

Allah yolunda masraf etmek ne kadar kıymetli...Allah yolunda masraf etmek ne kadar kıymetli... Zaman zaman herhalde siz de belki Çeçenistan'a, Bosna-Hersek'e yardım ettiniz. Zaman zaman herhalde siz de belki Çeçenistan'a, Bosna-Hersek'e yardım ettiniz. Kendi kendinize, toplu halde, çeşitli şekillerde yardım ettiniz. Kendi kendinize, toplu halde, çeşitli şekillerde yardım ettiniz.

"Allah yolunda yapılan yardımın sevabı bire 700'dür." "Allah yolunda yapılan yardımın sevabı bire 700'dür."

Nafakatüke fî-sebîlillâh bi-seb'imieti dereceh. 700 misli sevaplıdır. Nafakatüke fî-sebîlillâh bi-seb'imieti dereceh. 700 misli sevaplıdır. Çeçenistan'a yardım ettiniz. Bosna-Hersek'e bir ambulans gönderdiniz. Çeçenistan'a yardım ettiniz. Bosna-Hersek'e bir ambulans gönderdiniz. Açlık çekmesinler diye kurbanda koyun gönderdiniz, orada kestirdiniz filan...Açlık çekmesinler diye kurbanda koyun gönderdiniz, orada kestirdiniz filan... Allah yolunda bir hayır yaptınız mı 700 misli. Fakat; Allah yolunda bir hayır yaptınız mı 700 misli. Fakat;

Zikrullâhi teâlâ efdalü indallâhi mine'n-nafakati fî-sebîlillâhi bi-mieti dereceh. Zikrullâhi teâlâ efdalü indallâhi mine'n-nafakati fî-sebîlillâhi bi-mieti dereceh.

"Zikretmek, Allah yolunda para vermekten de 100 kat daha sevap..." "Zikretmek, Allah yolunda para vermekten de 100 kat daha sevap..." Etti yedi yüzün yüz katı, 70 bin... Zikrullahın mükâfatı 70 bin... Etti yedi yüzün yüz katı, 70 bin... Zikrullahın mükâfatı 70 bin...

Eğer bir insan zikrullahı kendi kendine, kalbinden yaparsa, zikr-i kalbî derler.Eğer bir insan zikrullahı kendi kendine, kalbinden yaparsa, zikr-i kalbî derler. Kalbinden zikrederse; dudağı kıpırdamıyor, sesi çıkmıyor, kimse anlamıyor, Kalbinden zikrederse; dudağı kıpırdamıyor, sesi çıkmıyor, kimse anlamıyor, kalbinden Allah... Allah... diyor.kalbinden Allah... Allah... diyor. Kalbinden zikrederse o da âşikâre dudağı ile sesli yaptığı zikirden 70 kat daha sevaplı... Kalbinden zikrederse o da âşikâre dudağı ile sesli yaptığı zikirden 70 kat daha sevaplı... Yetmiş binin yetmiş katı, dört milyon 900 bin eder. Yetmiş binin yetmiş katı, dört milyon 900 bin eder.

İnsan kalbinden şöyle bir Allah dese, bir lâ ilâhe illallah dese,İnsan kalbinden şöyle bir Allah dese, bir lâ ilâhe illallah dese, Allah dört milyon 900 bin defa demiş gibi mükâfatını bol verecek.Allah dört milyon 900 bin defa demiş gibi mükâfatını bol verecek. Şimdi bu dört milyon 900 bin defa olan mükâfat, sevap insana bir geldi mi ihyâ eder... Şimdi bu dört milyon 900 bin defa olan mükâfat, sevap insana bir geldi mi ihyâ eder... Bir daha geldi mi daha ihyâ eder... Bir daha geldi mi daha ihyâ eder... Bir daha geldi mi daha ihyâ eder, daha ihyâ eder insanın içi dışı pırıl pırıl nur olur,Bir daha geldi mi daha ihyâ eder, daha ihyâ eder insanın içi dışı pırıl pırıl nur olur, Allah'ın sevgili kulu olur. Onun için zikrullah imanı koruyan, insanın sağlam müslüman kalmasına, Allah'ın sevgili kulu olur.

Onun için zikrullah imanı koruyan, insanın sağlam müslüman kalmasına,
şeytana uymamasına, günahlara sapmamasına karşı çok kıymetli bir koruyucu, şeytana uymamasına, günahlara sapmamasına karşı çok kıymetli bir koruyucu, çok kıymetli bir destek ve kaynak oluyor. çok kıymetli bir destek ve kaynak oluyor.

Peygamber Efendimiz başka bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki:Peygamber Efendimiz başka bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki: "İnsanoğlunun, müslümanın mânevî düşmanlarına karşı sığınabileceği üç tane kale var: "İnsanoğlunun, müslümanın mânevî düşmanlarına karşı sığınabileceği üç tane kale var:

Birincisi Kur'ân-ı Kerîm. Kur'ân-ı Kerîm kaledir.Birincisi Kur'ân-ı Kerîm. Kur'ân-ı Kerîm kaledir. Kur'ân-ı Kerîm'i okuyan, Kur'ân-ı Kerîm'i ezberleyen, Kur'ân-ı Kerîm'e sarılan,Kur'ân-ı Kerîm'i okuyan, Kur'ân-ı Kerîm'i ezberleyen, Kur'ân-ı Kerîm'e sarılan, Kur'ân-ı Kerîm'i kendisine rehber edinen, bağrına basan, başına tac edinen,Kur'ân-ı Kerîm'i kendisine rehber edinen, bağrına basan, başına tac edinen, kaleye girmiş gibi kötülüklerden kurtulur. kaleye girmiş gibi kötülüklerden kurtulur.

İkincisi mescidler. Almanya'da gezdik, buraya geldik.İkincisi mescidler. Almanya'da gezdik, buraya geldik. Şu mescide bak, dışarıdaki halkın, buranın ahalisinin ibadethanelerine bak!.. Şu mescide bak, dışarıdaki halkın, buranın ahalisinin ibadethanelerine bak!.. Allah'ın sevdiği ibadetin yapıldığı, sevdiği kullarının toplandığı yer ne kadar gariban, Allah'ın sevdiği ibadetin yapıldığı, sevdiği kullarının toplandığı yer ne kadar gariban, öteki yerler -kiliseleri bırakalım, öteki insanların keyif yerlerini düşünelim- öteki yerler -kiliseleri bırakalım, öteki insanların keyif yerlerini düşünelim- ne kadar ışıklı, ne kadar geniş, ne kadar ferah... ne kadar ışıklı, ne kadar geniş, ne kadar ferah...

İkincisi camiler. Siz bu garibanlığa rağmen kalkıp geliyorsunuz. İkincisi camiler. Siz bu garibanlığa rağmen kalkıp geliyorsunuz. Alnınızda boncuk boncuk terler beliriyor, ensenizden terler akıyor ama Alnınızda boncuk boncuk terler beliriyor, ensenizden terler akıyor ama sevap kazanalım diye oturuyorsunuz.sevap kazanalım diye oturuyorsunuz. Tamam, burası da bir kaledir. Buraya sığınan da mânevî bakımdan korunur. Tamam, burası da bir kaledir. Buraya sığınan da mânevî bakımdan korunur.

İyi ama camiyi sırtımızda taşıyamayız! Kur'ân-ı Kerîm de herkesin harcı değil... İyi ama camiyi sırtımızda taşıyamayız! Kur'ân-ı Kerîm de herkesin harcı değil...

Herkesin üçüncü kalesi zikrullah'tır. Zikrullaha sarılan kalenin içine girmiş gibi olur, kurtulur. Herkesin üçüncü kalesi zikrullah'tır. Zikrullaha sarılan kalenin içine girmiş gibi olur, kurtulur. Siz burada şeytanların arasında, mânevî tehlikelerin içinde yaşadığınız için bu çok önemli bir şey...Siz burada şeytanların arasında, mânevî tehlikelerin içinde yaşadığınız için bu çok önemli bir şey... İmanın kuvvetli olması için zikre sarılacaksınız, Kur'an'a sarılacaksınız, camiye sarılacaksınız. İmanın kuvvetli olması için zikre sarılacaksınız, Kur'an'a sarılacaksınız, camiye sarılacaksınız.

Dışarıda camiyi götüremiyorsunuz, peşinizden sürükleyemiyorsunuz;Dışarıda camiyi götüremiyorsunuz, peşinizden sürükleyemiyorsunuz; yanınızda Kur'an ve zikrullah kalıyor.yanınızda Kur'an ve zikrullah kalıyor. Elinizde tesbih, dilinizde zikrullah olursa korunursunuz. Olmazsa, büyük tehlikeler var... Bu bir. Elinizde tesbih, dilinizde zikrullah olursa korunursunuz. Olmazsa, büyük tehlikeler var... Bu bir.

Mü'minin bir kuvveti iman yönündendir. Bu önemli bir kuvvettir. Mü'minin bir kuvveti iman yönündendir. Bu önemli bir kuvvettir. İman yönünden kuvvetli oldu mu, insan Allah'a dayanmış olur. İman yönünden kuvvetli oldu mu, insan Allah'a dayanmış olur. Allah'a dayananın da sırtını kimse yere getiremez, dünyanın en kuvvetli insanı olur.Allah'a dayananın da sırtını kimse yere getiremez, dünyanın en kuvvetli insanı olur. Tek başına bir topluma karşı çıkar ve toplumu yener. Tek başına bir topluma karşı çıkar ve toplumu yener.

Tarihte misâli var, İbrâhim aleyhisselam... Tarihte misâli var, İbrâhim aleyhisselam... Tek başına bir topluma; Nemrut'uyla, ordusuyla, ahâlisiyle bir şehre karşı çıkmış, meydan okumuş.Tek başına bir topluma; Nemrut'uyla, ordusuyla, ahâlisiyle bir şehre karşı çıkmış, meydan okumuş. Sonunda Allah'a dayandığı için, halîlullah, Allah'ın dostu olduğundan, Sonunda Allah'a dayandığı için, halîlullah, Allah'ın dostu olduğundan, Allah yolunda hakkı söylediğinden Allah korumuş, kurtarmış. Allah yolunda hakkı söylediğinden Allah korumuş, kurtarmış. Ötekiler helâk olmuş, o kurtulmuş. Mûsâ aleyhisselam... Ötekiler helâk olmuş, o kurtulmuş.

Mûsâ aleyhisselam...

Yapabilir misiniz siz? Saraya gidip de, "Ben tanrıyım, bana tapının!" diyen, Yapabilir misiniz siz?

Saraya gidip de, "Ben tanrıyım, bana tapının!" diyen,
kendisine tapındıran, azılı, azgın bir herife, Firavun'a hak sözü söyleyebilir misiniz? kendisine tapındıran, azılı, azgın bir herife, Firavun'a hak sözü söyleyebilir misiniz?

Ucunda kellenin gitmesi var, ölüm var... Ucunda kellenin gitmesi var, ölüm var... Millet ne ölümü göze alıyor, ne hapsi göze alıyor, ne rahatın elinden kaçmasını göze alıyor. Millet ne ölümü göze alıyor, ne hapsi göze alıyor, ne rahatın elinden kaçmasını göze alıyor.

Kolay bir şey mi? Şöyle bir düşünün! Kolay bir şey mi?

Şöyle bir düşünün!
Mûsâ aleyhisselam'ın yerine Allah size bu vazifeyi vermiş olsaydı, Mûsâ aleyhisselam'ın yerine Allah size bu vazifeyi vermiş olsaydı, "Git oraya, git o zalime şunları söyle!" [deseydi...] Ne kadar zor, kolay değil..."Git oraya, git o zalime şunları söyle!" [deseydi...] Ne kadar zor, kolay değil... Zaten kolay da olmadı. Mûsâ aleyhisselam'ı öldürmek istediler. Zaten kolay da olmadı. Mûsâ aleyhisselam'ı öldürmek istediler. Sıkıntılar oldu ama Allah yine Firavun'u, ordusunu ve kavmini helâk etti. Sıkıntılar oldu ama Allah yine Firavun'u, ordusunu ve kavmini helâk etti. Musa aleyhisselam'ı ve mü'minleri korudu, kurtardı. Her zaman böyledir. Musa aleyhisselam'ı ve mü'minleri korudu, kurtardı.

Her zaman böyledir.

Hakkan aleynâ nünci'l-mü'minîn. Allah mü'minleri korur, kurtarır; Hakkan aleynâ nünci'l-mü'minîn. Allah mü'minleri korur, kurtarır; müslümanlara nusret eder, yardım eder.müslümanlara nusret eder, yardım eder. Kavmi helâk olur, mü'minler kurtulur. Lût kavmi helâk oldu, Lût aleyhisselam kurtuldu. Kavmi helâk olur, mü'minler kurtulur. Lût kavmi helâk oldu, Lût aleyhisselam kurtuldu. Nuh kavmi helâk oldu, puta taptıklarından, putları ilâh edindiklerinden, Nuh kavmi helâk oldu, puta taptıklarından, putları ilâh edindiklerinden, müşrik olduklarından, tüm kavim helâk oldu, Nuh aleyhisselam kurtuldu. müşrik olduklarından, tüm kavim helâk oldu, Nuh aleyhisselam kurtuldu.

Onun için ne yapacağız? Onun için ne yapacağız?

İmanlı olacağız, İmanlı olacağız, imanımızın korunması için Kur'ân-ı Kerîm'e, camiye ve zikrullaha sımsıkı sarılacağız. imanımızın korunması için Kur'ân-ı Kerîm'e, camiye ve zikrullaha sımsıkı sarılacağız.

Bu arada ağzınızın tadı gelsin, keyfiniz artsın diye, Bu arada ağzınızın tadı gelsin, keyfiniz artsın diye, Peygamber sallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini size nakletmek istiyorum.Peygamber sallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini size nakletmek istiyorum. Hadîs-i şerîf nakli bereket olduğundan, sohbetimize rahmet-i ilâhi insin,Hadîs-i şerîf nakli bereket olduğundan, sohbetimize rahmet-i ilâhi insin, feyzimiz çok olsun diye feyzimiz çok olsun diye Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîfi okuyacağım. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîfi okuyacağım.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Ni'me'ş-şefîü'l-Kur'ânü li-sâhibihî yevme'l-kıyâmeti yekûlü yâ Rabbi ekrimhuNi'me'ş-şefîü'l-Kur'ânü li-sâhibihî yevme'l-kıyâmeti yekûlü yâ Rabbi ekrimhu ve yülbesü tâcü'l-kerâmeh sümme yekûlü yâ rabbi zidhüve yülbesü tâcü'l-kerâmeh sümme yekûlü yâ rabbi zidhü fe-yüksâ kisvetü'l-kerâmeh sümme yekûlü yâ Rabbi zidhü irda anhü fe-leyse ba'de rıdallâhi şey'. fe-yüksâ kisvetü'l-kerâmeh sümme yekûlü yâ Rabbi zidhü irda anhü fe-leyse ba'de rıdallâhi şey'.

Sadaka Resûlullah fî-mâ kâle ev kemâ kâle. Sadaka Resûlullah fî-mâ kâle ev kemâ kâle.

"Kur'ân-ı Kerîm sahibi için kıyamet gününde ne kadar güzel bir şefaatçidir!.." "Kur'ân-ı Kerîm sahibi için kıyamet gününde ne kadar güzel bir şefaatçidir!.."

Sahip, Arapça'da iki mânaya gelir. Sahip, Arapça'da iki mânaya gelir. Mesela, bu kitabın sahibi benim, şu deri ceketin sahibi sensin...Mesela, bu kitabın sahibi benim, şu deri ceketin sahibi sensin... Yandaki evin sahibi filanca... Sahip, bir şeye mâlik olan mânasına gelir. Yandaki evin sahibi filanca... Sahip, bir şeye mâlik olan mânasına gelir.

"Kur'ân-ı Kerîm'e sahip olan kimse için Kur'an ne kadar güzel bir şefaatçidir!.." "Kur'ân-ı Kerîm'e sahip olan kimse için Kur'an ne kadar güzel bir şefaatçidir!.."

İnsan Kur'ân-ı Kerîm'e nasıl sahip oluyor? İnsan Kur'ân-ı Kerîm'e nasıl sahip oluyor?

Kur'ân-ı Kerîm'i okuyor, ezberliyor, mânâsını, tefsirini öğreniyor, ahkâmını uyguluyor. Kur'ân-ı Kerîm'i okuyor, ezberliyor, mânâsını, tefsirini öğreniyor, ahkâmını uyguluyor.

Niye Ramazan'da oruç tuttunuz? Kur'ân-ı Kerîm'de ayet var hocam!.. Niye Ramazan'da oruç tuttunuz?

Kur'ân-ı Kerîm'de ayet var hocam!..

Niye zekât verdiniz? Zekât ayetleri için hocam!.. Niye namaz kılıyorsunuz? Niye zekât verdiniz?

Zekât ayetleri için hocam!..

Niye namaz kılıyorsunuz?

Namaz kılın diye Kur'an'da emir var hocam!.. Namaz kılın diye Kur'an'da emir var hocam!..

Kur'ân-ı Kerîm'in böyle sahibi olabilirsiniz. Kur'ân-ı Kerîm'in böyle sahibi olabilirsiniz. Ezberleyerek, öğrenerek, ahkâmını uygulayarak, insan Kur'ân-ı Kerîm'e sahip olur. Ezberleyerek, öğrenerek, ahkâmını uygulayarak, insan Kur'ân-ı Kerîm'e sahip olur.

Sahibin bir mânâsı da, hele Peygamber Efendimiz zamanında sahibin bir manası daha var, Sahibin bir mânâsı da, hele Peygamber Efendimiz zamanında sahibin bir manası daha var, siz de bileceksiniz, arkadaş demek. siz de bileceksiniz, arkadaş demek.

Peygamber Efendimiz'in sohbetinde bulunan kimselere ne deniyordu? Peygamber Efendimiz'in sohbetinde bulunan kimselere ne deniyordu?

Sâhib, sahâbe, ashab, sohbet, arkadaş olmak, musâhabet... Sâhib, sahâbe, ashab, sohbet, arkadaş olmak, musâhabet... "Kur'ân-ı Kerîm arkadaşı için kıyamet gününde ne güzel şefaatçidir!" Bu mânâ da olur."Kur'ân-ı Kerîm arkadaşı için kıyamet gününde ne güzel şefaatçidir!" Bu mânâ da olur. Çünkü insan Kur'an'ı sevdi mi, arkadaş, dost edindi mi, Kur'ân-ı Kerîm en vefalı dosttur... Çünkü insan Kur'an'ı sevdi mi, arkadaş, dost edindi mi, Kur'ân-ı Kerîm en vefalı dosttur...

Yekûlü. "Der ki." Yâ rabbi ekrimhu. "Yâ Rabbi! Şu benim sahibime ikram et!" Yekûlü. "Der ki." Yâ rabbi ekrimhu. "Yâ Rabbi! Şu benim sahibime ikram et!" Yani ya beni okuyan insan ya da arkadaşıma, dostuma "İkram et yâ Rabbi!" der. Yani ya beni okuyan insan ya da arkadaşıma, dostuma "İkram et yâ Rabbi!" der. Şefaat ediyor, senin lehinde Allah'ın huzurunda şefaatte bulunuyor, Şefaat ediyor, senin lehinde Allah'ın huzurunda şefaatte bulunuyor, senin için Allah'tan bir şey istiyor.senin için Allah'tan bir şey istiyor. Kendisi için değil senin için... Yâ rabbi ekrimhu. Kendisi için değil senin için... Yâ rabbi ekrimhu. "Yâ Rabbi! Buna ikramda bulun, hediye ver buna..."Yâ Rabbi! Buna ikramda bulun, hediye ver buna... Bunun gönlünü hoş et yâ Rabbi!" der. Ve yülbesü tâcü'l-kerâmeh.Bunun gönlünü hoş et yâ Rabbi!" der.

Ve yülbesü tâcü'l-kerâmeh.
"Kur'an'ın sahibi olan, Kur'an okuyan ya da Kur'an'la dost olan kimsenin başına cennet tacı, "Kur'an'ın sahibi olan, Kur'an okuyan ya da Kur'an'la dost olan kimsenin başına cennet tacı, kerâmet tacı giydirilir. kerâmet tacı giydirilir. " Öteki insanlarda olmayan bir muhteşem taç." Öteki insanlarda olmayan bir muhteşem taç. Filanca ülkenin hükümdarına veya kraliçesine taç giydiriliyor da, başkası giymiyor.Filanca ülkenin hükümdarına veya kraliçesine taç giydiriliyor da, başkası giymiyor. Taç bu, az bir şey değil. Taç giydirilir. Taç bu, az bir şey değil. Taç giydirilir.

Sümme yekûlü yâ rabbi zidhü. Sümme yekûlü yâ rabbi zidhü. "Sonra der ki: Yâ Rabbi! Buna ikramını arttır, buna daha çok hediye ver!" "Sonra der ki: Yâ Rabbi! Buna ikramını arttır, buna daha çok hediye ver!" Fe-yüksâ kisvetü'l-kerâmeh. Fe-yüksâ kisvetü'l-kerâmeh. "Kur'an'ın dostu, âşığı olan kimsenin üzerine cennet hulleleri, libasları giydirilir." "Kur'an'ın dostu, âşığı olan kimsenin üzerine cennet hulleleri, libasları giydirilir." Sümme yekûlü yâ rabbi zidhü. "Kur'ân-ı Kerîm devam eder: Sümme yekûlü yâ rabbi zidhü. "Kur'ân-ı Kerîm devam eder: Yâ Rabbi! İkramını arttır, daha daha ikram ver yâ Rabbi!" der. Ne istiyor? Yâ Rabbi! İkramını arttır, daha daha ikram ver yâ Rabbi!" der.

Ne istiyor?

İrda anhü. "Şu kulunu sev, şu kulundan razı ol yâ Rabbi!"İrda anhü. "Şu kulunu sev, şu kulundan razı ol yâ Rabbi!" Rızanı ver buna, razı olduğun kullardan eyle bunu..." der. Rızanı ver buna, razı olduğun kullardan eyle bunu..." der. Fe-leyse ba'de rıdallâhi şey'. "Allah bir kuldan razı oldu mu, bundan daha ötede bir şey yoktur." Fe-leyse ba'de rıdallâhi şey'. "Allah bir kuldan razı oldu mu, bundan daha ötede bir şey yoktur."

Arkadaşlar giyilen elbisenin üstüne yazmışlar; Arkadaşlar giyilen elbisenin üstüne yazmışlar; İlâhi ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. Ne demek? "Yâ Rabbi! Benim maksudum, gayem, amacım sensin!" İlâhi ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. Ne demek? "Yâ Rabbi! Benim maksudum, gayem, amacım sensin!" Benim maksudum, gayem para, pul, dünya, mevki, makam, zevk, keyif, mutluluk, ıvır zıvır değil... Benim maksudum, gayem para, pul, dünya, mevki, makam, zevk, keyif, mutluluk, ıvır zıvır değil... İlâhi ente maksûdî. "Benim maksudum, gayem sensin."İlâhi ente maksûdî. "Benim maksudum, gayem sensin." Ve rıdâke matlûbî. "Ben senin rızanı istiyorum."Ve rıdâke matlûbî. "Ben senin rızanı istiyorum." Benim peşinden koştuğum bir tek şey var; o da senin rızan! Benim peşinden koştuğum bir tek şey var; o da senin rızan!

Bak, Hocamız da ne demişti;Bak, Hocamız da ne demişti; "Dünyada her şey boş, mühim olan sadece Allah'ın sevdiği, razı olduğu kul olmak!" "Dünyada her şey boş, mühim olan sadece Allah'ın sevdiği, razı olduğu kul olmak!"

Hem erkek kardeşlere hem de buradan aşağıda konuşmayı dinleyenHem erkek kardeşlere hem de buradan aşağıda konuşmayı dinleyen müslüman hanım kardeşlerime bu diyarda, müslüman hanım kardeşlerime bu diyarda, dünyanın her yeri için geçerli ama özellikle bu diyarda üç şeyi tavsiye ediyorum: dünyanın her yeri için geçerli ama özellikle bu diyarda üç şeyi tavsiye ediyorum:

1. Camiden kopmayın, cami kaledir. Camiye bağlılıktan gafil olmayın, 1. Camiden kopmayın, cami kaledir. Camiye bağlılıktan gafil olmayın, camiye gelmekten uzak durmayın, camiden geri de kalmayın!.. camiye gelmekten uzak durmayın, camiden geri de kalmayın!.. Beş kişi bir yerde oturuyorsa, caminiz yoksa diyelim ki burada değil de, Beş kişi bir yerde oturuyorsa, caminiz yoksa diyelim ki burada değil de, başka bir şehir, daha başka bir kasaba, daha başka bir köy... başka bir şehir, daha başka bir kasaba, daha başka bir köy... Bir yerde beş tane kardeşseniz, beş tane ev varsa... Bir yerde beş tane kardeşseniz, beş tane ev varsa...

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

"Bir yerde beş tane müslüman hanesi oldu mu orada ezan okumak, "Bir yerde beş tane müslüman hanesi oldu mu orada ezan okumak, kamet getirmek lazım, o beş kişinin namazı cemaatle kılması lazım!..kamet getirmek lazım, o beş kişinin namazı cemaatle kılması lazım!.. Eğer böyle yapmazlarsa, şeytan onlara hâkim olur, Eğer böyle yapmazlarsa, şeytan onlara hâkim olur, şeytan orayı istilâ eder, [orası] şeytanın hükmüne girer." şeytan orayı istilâ eder, [orası] şeytanın hükmüne girer."

Düşünün, hür olduğunuz bir ülkede iken düşman gelse sizi esir alsa, Düşünün, hür olduğunuz bir ülkede iken düşman gelse sizi esir alsa, ülkeyi istilâ etse ne yaparsınız!..ülkeyi istilâ etse ne yaparsınız!.. Size kötülük yapacak, evinizi, malınızı, paranızı, hürriyetinizi alacak, ezâ cefâ edecek... Size kötülük yapacak, evinizi, malınızı, paranızı, hürriyetinizi alacak, ezâ cefâ edecek...

Şeytan orayı istilâ eder... Demek ki beş tane ev oldu mu,Şeytan orayı istilâ eder... Demek ki beş tane ev oldu mu, bir evin bir odasını mescid yapacaksınız, ezan okuyacaksınız. bir evin bir odasını mescid yapacaksınız, ezan okuyacaksınız. Mutlaka bir caminiz olacak. Camisiz müslüman olmaz. Mutlaka bir caminiz olacak. Camisiz müslüman olmaz. Olur, dağ başında da insan ezan okusa dağbaşı da, tarla da cami olur ama;Olur, dağ başında da insan ezan okusa dağbaşı da, tarla da cami olur ama; devamlı durdu mu, beş hane bir yerde oldu mu camisi olacak.devamlı durdu mu, beş hane bir yerde oldu mu camisi olacak. Onun için camiden kopmayın, camide birleşin, tanışın, konuşun!Onun için camiden kopmayın, camide birleşin, tanışın, konuşun! Allah'ın rızasının kazanıldığı yer burası! Bu bir... Allah'ın rızasının kazanıldığı yer burası! Bu bir...

2. Kur'ân-ı Kerîm'e sarılın! 2. Kur'ân-ı Kerîm'e sarılın! Biz Kur'ân-ı Kerîm'e sarılmak konusunda hepimiz son derece kusurluyuz. Biz Kur'ân-ı Kerîm'e sarılmak konusunda hepimiz son derece kusurluyuz. Camiye gelen müslümanlar dahil hatta hocalar, müftüler, diyanet işleri başkanları dahil...Camiye gelen müslümanlar dahil hatta hocalar, müftüler, diyanet işleri başkanları dahil... Sadece Türkiye'yi de kastetmiyorum, herkes kusurlu... Sadece Türkiye'yi de kastetmiyorum, herkes kusurlu...

Kur'ân-ı Kerîm'in ehli, arkadaşı, dostu oldu mu bir insan ne yapacak? Kur'ân-ı Kerîm'in ehli, arkadaşı, dostu oldu mu bir insan ne yapacak?

Kur'ân-ı Kerîm'i hem okumasını hem anlamını bilecek, mânâsını anlayacak; Kur'ân-ı Kerîm'i hem okumasını hem anlamını bilecek, mânâsını anlayacak; Kur'ân-ı Kerîm'de ne yazdığını bilecek. Kur'ân-ı Kerîm'de ne yazdığını bilecek. Sonra, ne yazdığını biliyor, yapmıyor; o daha büyük felâket... Bildiğini uygulayacak. Sonra, ne yazdığını biliyor, yapmıyor; o daha büyük felâket... Bildiğini uygulayacak.

Kur'ân-ı Kerîm'i bilecek. Sadece kuru kuruya okudu [olmayacak.] Kur'ân-ı Kerîm'i bilecek. Sadece kuru kuruya okudu [olmayacak.]

Ne okudun? -İzâ câe... sûresini okudum. Ne dedin? Ne okudun?

-İzâ câe... sûresini okudum.

Ne dedin?

Bilmem... Ve'd-Duhâ? Bilmem... Ve'l-âdiyâtü dabhan? Bilmem...

Ve'd-Duhâ?

Bilmem...

Ve'l-âdiyâtü dabhan?

Valla onun hiçbir kelimesini anlayamıyorum hocam!.. Valla onun hiçbir kelimesini anlayamıyorum hocam!..

Haa, olmadı. Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın insanlara gönderdiği emirleri yazılı olduğu için, Haa, olmadı. Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın insanlara gönderdiği emirleri yazılı olduğu için, 23 senede Peygamber Efendimiz'e inen âyetlerin meydana getirdiği bir kitap olduğundan, 23 senede Peygamber Efendimiz'e inen âyetlerin meydana getirdiği bir kitap olduğundan, Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmını öğreneceksiniz! Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmını öğreneceksiniz!

Hocamız yok! Hocamız bize bunu anlatacak durumda değil; Hocamız yok! Hocamız bize bunu anlatacak durumda değil; hani hocalar da kusurlu diyorum ya, onun için. Hocamızın çok güzel kıraati var,hani hocalar da kusurlu diyorum ya, onun için. Hocamızın çok güzel kıraati var, çok güzel okuyor ama tefsir hususunda yetkili, yetenekli değil, kâfi gelmiyor... çok güzel okuyor ama tefsir hususunda yetkili, yetenekli değil, kâfi gelmiyor...

O zaman Kur'ân-ı Kerîm'i anlatacak insanı bulacaksınız! O zaman Kur'ân-ı Kerîm'i anlatacak insanı bulacaksınız!

Ne yapıp yapıp Kur'ân-ı Kerîm'i başından sonuna, her ayeti anlayacaksınız. Ne yapıp yapıp Kur'ân-ı Kerîm'i başından sonuna, her ayeti anlayacaksınız. Eskiler onar onar ayetleri okurlarmış, anlarlarmış; siz de öyle yapın! Eskiler onar onar ayetleri okurlarmış, anlarlarmış; siz de öyle yapın! Zor gelir birden; insanın koca Kur'ân-ı Kerîm'i anlaması, öğrenmesi zor gelir.Zor gelir birden; insanın koca Kur'ân-ı Kerîm'i anlaması, öğrenmesi zor gelir. On ayet on ayet, beş ayet beş ayet, her gün her gün, okuya okuya bunu anlayacaksınız.On ayet on ayet, beş ayet beş ayet, her gün her gün, okuya okuya bunu anlayacaksınız. Anladığınızı da uygulayacaksınız. Anladığınızı da uygulayacaksınız.

3. Zikrullaha müdâvim olacaksınız. 3. Zikrullaha müdâvim olacaksınız.

Kuvvetli müslümanı Allah daha çok seviyor. İman bakımından kuvvetli oldu, bir... Kuvvetli müslümanı Allah daha çok seviyor. İman bakımından kuvvetli oldu, bir...

Başka ne bakımından kuvvetli olması düşünülebilir? Bilgi bakımından... Başka ne bakımından kuvvetli olması düşünülebilir?

Bilgi bakımından...

Şimdi bu bulunduğumuz ülkede, bizim gezdiğimiz ülkelerdeki insanlar,Şimdi bu bulunduğumuz ülkede, bizim gezdiğimiz ülkelerdeki insanlar, bilgi bakımından bizden daha ileriye gittiler; bizim memleketlerimize geldiler, bilgi bakımından bizden daha ileriye gittiler; bizim memleketlerimize geldiler, bizlerle savaştılar, bizleri yendiler.bizlerle savaştılar, bizleri yendiler. Devlet-i Âliyye-i Osmâniye'yi parçaladılar. Devlet-i Âliyye-i Osmâniye'yi parçaladılar. İşte Sırplar, Bulgarlar, Yunanlılar çıktı, parça parça elimizden gitti. İşte Sırplar, Bulgarlar, Yunanlılar çıktı, parça parça elimizden gitti.

Neden gitti? Tabii hikmeti, sebebi var; suçlar, ihmaller var ama bilgi eksik... Neden gitti?

Tabii hikmeti, sebebi var; suçlar, ihmaller var ama bilgi eksik...

Bu insanlar ise burdan gemilere bindiler. Gemiciydi bu adamlar... Bu insanlar ise burdan gemilere bindiler. Gemiciydi bu adamlar... Diyarında bulunduğunuz millet, gemici bir milletti. Diyarında bulunduğunuz millet, gemici bir milletti. Buralardan Endonezyalara kadar, Afrikalara kadar gemilerle gittiler. Buralardan Endonezyalara kadar, Afrikalara kadar gemilerle gittiler. Bugün gördüm hâlâ oralardan buraya gelmiş esmer renkli insanlar var. Bugün gördüm hâlâ oralardan buraya gelmiş esmer renkli insanlar var. Dünyayı öğrendiler. Yaptıkları binalardan, kurdukları müesseselerden, Dünyayı öğrendiler. Yaptıkları binalardan, kurdukları müesseselerden, ürettikleri metâlardan biliyoruz ki, bilgileri bizden yüksek... ürettikleri metâlardan biliyoruz ki, bilgileri bizden yüksek...

Biz de buraya geliyoruz, gelmişiz, gelmişsiniz. Biz de buraya geliyoruz, gelmişiz, gelmişsiniz. Şimdi ben kardeşlerime soruyorum; "Nasılsın? Şimdi ben kardeşlerime soruyorum;

"Nasılsın?

İki sene oldu buraya geleli. Ne yapıyorsun?" İki sene oldu buraya geleli.

Ne yapıyorsun?"

"Lisan öğreniyorum, kursa gidiyorum, bilgimi arttırmaya çalışıyorum." "Lisan öğreniyorum, kursa gidiyorum, bilgimi arttırmaya çalışıyorum."

Halbuki bilgi en büyük kuvvetti! Bilgide geri kalmışız... Halbuki bilgi en büyük kuvvetti! Bilgide geri kalmışız...

Biliyor musunuz eskiden,Biliyor musunuz eskiden, bu milletlerden değil, tâ İsveç'tenbu milletlerden değil, tâ İsveç'ten kral oğlunu İspanya'daki İslâm devletine, Endülüs'e talebe gönderiyordu. Bunu biliyor muydunuz?kral oğlunu İspanya'daki İslâm devletine, Endülüs'e talebe gönderiyordu. Bunu biliyor muydunuz? Fransa'dan, İngiltere'den talebeler gidiyordu. Fransa'dan, İngiltere'den talebeler gidiyordu. Yalvarıyorlardı, tabir câizse torpil arıyorlardı.Yalvarıyorlardı, tabir câizse torpil arıyorlardı. İsveç kralı Endülüs hükümdarına mektup yazıyor diyor ki; İsveç kralı Endülüs hükümdarına mektup yazıyor diyor ki;

"Oğlumu size gönderiyorum, lütfen kabul edin! Eti sizin kemiği benim, ne yaparsanız yapın "Oğlumu size gönderiyorum, lütfen kabul edin! Eti sizin kemiği benim, ne yaparsanız yapın bunu iyi yetiştirin!" Neden? İlim Endülüs'teydi, müslümanların elindeydi.bunu iyi yetiştirin!"

Neden?

İlim Endülüs'teydi, müslümanların elindeydi.
Bilgi onlardaydı, bunlar bilmiyorlardı. Müslümanlar daha çok biliyorlardı. Bilgi onlardaydı, bunlar bilmiyorlardı. Müslümanlar daha çok biliyorlardı. Daha çok bildikleri için Endülüs'e kadar gelmişlerdi. İspanya'yı geçmişlerdi, Pireneleri aşmışlardı,Daha çok bildikleri için Endülüs'e kadar gelmişlerdi. İspanya'yı geçmişlerdi, Pireneleri aşmışlardı, Fransa'nın ortasına gelmişlerdi. Şimdi biz bilgi bakımından geri kalmışız.Fransa'nın ortasına gelmişlerdi.

Şimdi biz bilgi bakımından geri kalmışız.
Şimdi aslında bunların İstanbul'a, Türkiye'ye, Ankara'ya gelip bizden bilgi öğrenmesi lazımŞimdi aslında bunların İstanbul'a, Türkiye'ye, Ankara'ya gelip bizden bilgi öğrenmesi lazım gelirken biz buralarda bunlardan bazı hünerleri, bilgileri öğrenmeye çalışıyoruz. gelirken biz buralarda bunlardan bazı hünerleri, bilgileri öğrenmeye çalışıyoruz.

Bilgi en büyük kuvvettir, mânevî bir kuvvettir. Bilgi en büyük kuvvettir, mânevî bir kuvvettir. İnsan bildi mi işin usûlünü, nasıl yapacağını; [karşısındakini yener.] İnsan bildi mi işin usûlünü, nasıl yapacağını; [karşısındakini yener.]

Ben küçük bir çocuktum. Bizim köyde koca babayiğit, Ben küçük bir çocuktum. Bizim köyde koca babayiğit, burma bıyıklı birisi bana bir şey yaptı.burma bıyıklı birisi bana bir şey yaptı. Ben de öğrendiğim bir ters çelme takma usulünü bir uyguladım; pat yere yıkıldı. Ben de öğrendiğim bir ters çelme takma usulünü bir uyguladım; pat yere yıkıldı. Fırt, kaçtım tabii... O benim üçüm kadar, ben onun dizine kadar geliyorum. Fırt, kaçtım tabii... O benim üçüm kadar, ben onun dizine kadar geliyorum. Bir tane daha benim gibi bir adam koysalar, göğsüne kadar gelecek.Bir tane daha benim gibi bir adam koysalar, göğsüne kadar gelecek. Bir tane daha koysalar, üç tane ben ancak onun gibi olur. Bir tane daha koysalar, üç tane ben ancak onun gibi olur. Ama o köylü olduğundan, bu [çelmenin] nasıl olduğunu bilmiyor;Ama o köylü olduğundan, bu [çelmenin] nasıl olduğunu bilmiyor; bir [oyun] yaptım, attım. İnsan işin usulünü bildi mi yeniyor.bir [oyun] yaptım, attım. İnsan işin usulünü bildi mi yeniyor. Bilgi kuvvettir. Onun için İslâmî bakımdan, Bilgi kuvvettir.

Onun için İslâmî bakımdan,
Allah'ın rızasını kazanmak için kuvvetli müslüman olacağız ya, bilgiye var gücünüzle çalışacaksınız.Allah'ın rızasını kazanmak için kuvvetli müslüman olacağız ya, bilgiye var gücünüzle çalışacaksınız. Çocuklarınıza aşk vereceksiniz, şevk vereceksiniz.Çocuklarınıza aşk vereceksiniz, şevk vereceksiniz. "Aman evlâdım çalış; biz müslümanız, bizim çok bilgili olmamız lazım!"Aman evlâdım çalış; biz müslümanız, bizim çok bilgili olmamız lazım! Sınıfta birinci olman lazım!" diyeceksiniz. Sınıfta birinci olman lazım!" diyeceksiniz.

Ben karneyi babama götürürdüm zaman; böyle bakardı,Ben karneyi babama götürürdüm zaman; böyle bakardı, "Bu niye sekiz, bu niye dokuz, niye on değil?" diye kaşlarını çatar bana kızardı..."Bu niye sekiz, bu niye dokuz, niye on değil?" diye kaşlarını çatar bana kızardı... Siz de öyle yetiştireceksiniz, bilgi bakımından kuvvetli olacağız. Siz de öyle yetiştireceksiniz, bilgi bakımından kuvvetli olacağız.

Sonra, başka hangi yönden kuvvetli olur insanlar? Sonra, başka hangi yönden kuvvetli olur insanlar?

Birbirleriyle birlik ve beraberlik içinde olurlarsa kuvvetli olurlar. Birbirleriyle birlik ve beraberlik içinde olurlarsa kuvvetli olurlar. Bak boğazın bir yakasından öbür yakasına köprü yaptılar; buralarda da öyle köprüler çok... Bak boğazın bir yakasından öbür yakasına köprü yaptılar; buralarda da öyle köprüler çok... Kamyonlar, otomobiller, otobüsler, tırlar geçiyor. Nasıl yapılmış bu köprü? Kamyonlar, otomobiller, otobüsler, tırlar geçiyor.

Nasıl yapılmış bu köprü?

İki taraftaki iki direğin üstünden, o direkten bu direğe bir çelik tel götürüyorlar.İki taraftaki iki direğin üstünden, o direkten bu direğe bir çelik tel götürüyorlar. İnce bir çelik tel... Ondan sonra onun üstünden örerek bir kat daha bu tarafa getiriyorlar. İnce bir çelik tel... Ondan sonra onun üstünden örerek bir kat daha bu tarafa getiriyorlar. Tekrar o tarafa, tekrar bu tarafa...Tekrar o tarafa, tekrar bu tarafa... Çelikten bir halat ördüler bir tarafına, öbür tarafına da bir halat ördüler.Çelikten bir halat ördüler bir tarafına, öbür tarafına da bir halat ördüler. Yolu bu çelik halata muhtelif yerlerinden dikey olarak bağladılar, orası köprü oldu...Yolu bu çelik halata muhtelif yerlerinden dikey olarak bağladılar, orası köprü oldu... Üstünden yüzlerce araç geçiyor [bir şey olmuyor.] Üstünden yüzlerce araç geçiyor [bir şey olmuyor.]

Küçücük çelik teller birbirleriyle birleşti de büyük bir kuvvet oldu. Küçücük çelik teller birbirleriyle birleşti de büyük bir kuvvet oldu. Onun için müslümanların birlik ve beraberliği çok önemlidir. Onun için müslümanların birlik ve beraberliği çok önemlidir.

İnsanın evinde kıldığı namaz bir sevap, camide kıldığı namaz yirmi yedi kat sevap,İnsanın evinde kıldığı namaz bir sevap, camide kıldığı namaz yirmi yedi kat sevap, cuma namazı kılınan camide kıldığı namaz 50 misli sevap kazandırıyor. cuma namazı kılınan camide kıldığı namaz 50 misli sevap kazandırıyor.

Neden? Birlik önemli olduğundan, cemaatle namaz kılmak daha sevap olduğundan... Neden?

Birlik önemli olduğundan, cemaatle namaz kılmak daha sevap olduğundan...

Bu bakımdan ilgisiz, ayrı, kenarda kalmayacaksınız; birlik beraberlik içinde olacaksınız. Bu bakımdan ilgisiz, ayrı, kenarda kalmayacaksınız; birlik beraberlik içinde olacaksınız.

Ve men şezze, şezze fi'n-nâr.Ve men şezze, şezze fi'n-nâr. "Kim ayrılık yaparsa, tek başına kalırsa, erir gider." "Kim ayrılık yaparsa, tek başına kalırsa, erir gider." İmanı da dünyası da âhireti de gider, cehenneme düşer. İmanı da dünyası da âhireti de gider, cehenneme düşer.

Onun için bir başka bir hadîs-i şerîf daha var; Onun için bir başka bir hadîs-i şerîf daha var;

Men kessera sevâde kavmin fe-hüve minhüm. Men kessera sevâde kavmin fe-hüve minhüm. "Kim bir topluluğun sayısını arttırıyorsa, onlardan sayılır.""Kim bir topluluğun sayısını arttırıyorsa, onlardan sayılır." Camiye geliyorsa, camideki kalabalığa bir kişi daha katıyorsa; onlardan sayılır.Camiye geliyorsa, camideki kalabalığa bir kişi daha katıyorsa; onlardan sayılır. Camiye gelmiyor da, filancaların arasında duruyorsa; onlardan sayılır. Camiye gelmiyor da, filancaların arasında duruyorsa; onlardan sayılır. Onların amelini işlemese bile onlarla beraber haşrolunur, onların ameliyle hesabı görülür, Onların amelini işlemese bile onlarla beraber haşrolunur, onların ameliyle hesabı görülür, âhirette onların aldığı cezaya uğratılır. âhirette onların aldığı cezaya uğratılır.

Onun için, hangi zümrenin arasında olduğunuza dikkat edin!Onun için, hangi zümrenin arasında olduğunuza dikkat edin! Kötü zümrenin arasında olmayın, mutlaka birlik ve beraberlik içinde iyi bir yerde olmaya çalışın! Kötü zümrenin arasında olmayın, mutlaka birlik ve beraberlik içinde iyi bir yerde olmaya çalışın!

Birlik ve beraberlik kuvvet olduğu için, Birlik ve beraberlik kuvvet olduğu için, İslâm'da birlik ve beraberlik çok önemli olduğundan, İslâm'da birlik ve beraberlik çok önemli olduğundan, kavî müslüman olmak için buna da husûsî olarak dikkat etmeniz lazım! kavî müslüman olmak için buna da husûsî olarak dikkat etmeniz lazım!

Tabii, bunun dışında iktisâden kuvvetli olmak var. Tabii, bunun dışında iktisâden kuvvetli olmak var. Zaten onun için elinizden geldiği kadar çalışıyorsunuz. Zaten onun için elinizden geldiği kadar çalışıyorsunuz. Daha başka yönlerden, siyâsî yönden kuvvetli olmak var; bizim hiç yapamadığımız bir şey...Daha başka yönlerden, siyâsî yönden kuvvetli olmak var; bizim hiç yapamadığımız bir şey... Parça parça darmadağın olduğumuzdan, siyasî bir güç olarak dünyada kendimizi gösteremiyoruz.Parça parça darmadağın olduğumuzdan, siyasî bir güç olarak dünyada kendimizi gösteremiyoruz. İslâm ülkeleri birleşip de istediğini yaptıramıyor;İslâm ülkeleri birleşip de istediğini yaptıramıyor; İslâm ülkelerinin içindeki müslümanlar birleşip de, ülkenin içinde istediğini yaptıramıyor. İslâm ülkelerinin içindeki müslümanlar birleşip de, ülkenin içinde istediğini yaptıramıyor.

Neden? Birlik ve beraberlik olmadıklarından, siyâsî bir güç teşkil edemiyorlar. Neden?

Birlik ve beraberlik olmadıklarından, siyâsî bir güç teşkil edemiyorlar.

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri her yönden kuvvetli müslüman eylesin... Allahu Teâlâ hazretleri bizleri her yönden kuvvetli müslüman eylesin...

Bir hadîs-i şerîf daha okuyarak, sözümü bitirmek istiyorum.Bir hadîs-i şerîf daha okuyarak, sözümü bitirmek istiyorum. Daha fazla uzatmak uygun olmayabilir ama bu bilgiler yeter.Daha fazla uzatmak uygun olmayabilir ama bu bilgiler yeter. Peygamber Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Men câe yevme'l-kıyâmeti bi-hamsin lem yusadde vechühû ani'l-cenneti Men câe yevme'l-kıyâmeti bi-hamsin lem yusadde vechühû ani'l-cenneti en-nushu lillahi ve li-dînihî ve li-kitâbihî ve li-resûlihî ve li-cemâ'ti'l-müslimîne.en-nushu lillahi ve li-dînihî ve li-kitâbihî ve li-resûlihî ve li-cemâ'ti'l-müslimîne. "Kıyamet gününde şu beş şeyi sağlamış olarak mahşer yerine gelen bir insanın "Kıyamet gününde şu beş şeyi sağlamış olarak mahşer yerine gelen bir insanın yüzü cennetten döndürülmez, cennete gitmekten engellenmez;yüzü cennetten döndürülmez, cennete gitmekten engellenmez; o kimse cennete gider." Çünkü bazı insanlar döndürülecekler. o kimse cennete gider."

Çünkü bazı insanlar döndürülecekler.
Bazı insanlar, Peygamber sallahu aleyhi ve sellem Efendimiz havz-ı kevserin başında dururken Bazı insanlar, Peygamber sallahu aleyhi ve sellem Efendimiz havz-ı kevserin başında dururken Peygamber Efendimiz'e doğru gidecekler, [ama döndürülecekler.]Peygamber Efendimiz'e doğru gidecekler, [ama döndürülecekler.] Peygamber Efendimiz'in tanıdığı kimseler. Peygamber Efendimiz'in tanıdığı kimseler.

Peygamber Efendimiz asrında olmayan kimseleri tanır mı? Peygamber Efendimiz asrında olmayan kimseleri tanır mı?

Tanır. Peygamber sallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Tanır. Peygamber sallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, kendisine salât ü selâm getiren kimsenin salât ü selâmını melekler kendisine bildirince; kendisine salât ü selâm getiren kimsenin salât ü selâmını melekler kendisine bildirince; o salât ü selâm getiren insanın ismini, baba adını, memleketini, her şeyini bilir, tanır. o salât ü selâm getiren insanın ismini, baba adını, memleketini, her şeyini bilir, tanır. Peygamber Efendimiz, zamanındaki ashabını da tanır, ötekileri de Allah'ın bildirmesiyle tanır. Peygamber Efendimiz, zamanındaki ashabını da tanır, ötekileri de Allah'ın bildirmesiyle tanır.

Havz-ı Kevser'e doğru gelirken bazı insanlar engellenecek; Havz-ı Kevser'e doğru gelirken bazı insanlar engellenecek;

"Sen oraya gidemezsin!" denilecek, engellenecek, döndürülecek, cehenneme atılacak. "Sen oraya gidemezsin!" denilecek, engellenecek, döndürülecek, cehenneme atılacak. Peygamber Efendimiz diyecek ki; "Yâ Rabbi! Bunlar müslümandı, benim ümmetimdendi...Peygamber Efendimiz diyecek ki;

"Yâ Rabbi! Bunlar müslümandı, benim ümmetimdendi...
Veyahut benim zamanımda şöyle idi böyle idi..." Allahu Teâlâ hazretleri diyecek ki; Veyahut benim zamanımda şöyle idi böyle idi..." Allahu Teâlâ hazretleri diyecek ki;

"Onlar neler yaptılar neler! Ne suçlar işlediler!" "Onlar neler yaptılar neler! Ne suçlar işlediler!"

Bazı insanlar böyle [Havz-ı Kevser'e] gitmek isterken, yüzü döndürülecek ve gidemeyecek. Bazı insanlar böyle [Havz-ı Kevser'e] gitmek isterken, yüzü döndürülecek ve gidemeyecek.

Şu beş şeyi sağlayan insanların yüzü cennetten döndürülmeyecek, Şu beş şeyi sağlayan insanların yüzü cennetten döndürülmeyecek, cennete gidecekler, yani cennetlik olacaklar. cennete gidecekler, yani cennetlik olacaklar. Bunu sağlamamız lazım. Bunu sağlamamız lazım.

1. en-Nushu lillâh. "Allah'a karşı içten ve samimi duygular besleyen insan..." 1. en-Nushu lillâh. "Allah'a karşı içten ve samimi duygular besleyen insan..."

Şimdi hepimiz Allah'a inanmışız, Allah'ı seveceğiz, Allah'a bağlanacağız.Şimdi hepimiz Allah'a inanmışız, Allah'ı seveceğiz, Allah'a bağlanacağız. Çok samimi, içten müslüman olacağız. "Rabbim bana şunu emretti, benim bunu yapmam lazım!Çok samimi, içten müslüman olacağız. "Rabbim bana şunu emretti, benim bunu yapmam lazım! Rabbim bunu bana yasakladı, bunu benim yapmam katiyyen mümkün değil..." Rabbim bunu bana yasakladı, bunu benim yapmam katiyyen mümkün değil..." Allah'a karşı böyle bir samimi, içten, senli benli, candan kul olacağız. Allah'a karşı böyle bir samimi, içten, senli benli, candan kul olacağız.

Bu da zikirle olur. Bu sevgi, bu güzel durum durup dururken olmaz, zikr ede ede olur. Bu da zikirle olur. Bu sevgi, bu güzel durum durup dururken olmaz, zikr ede ede olur. Zikredince âşık olur insan... Yunus Emre gibi, Mevlânâ gibi, Eşrefoğlu Rûmî gibi, Zikredince âşık olur insan... Yunus Emre gibi, Mevlânâ gibi, Eşrefoğlu Rûmî gibi, İbrâhim Hakkı Erzurûmî gibi olur. Zikirden muhabbetullah hâsıl olur, ondan sonra itaat hâsıl olur. İbrâhim Hakkı Erzurûmî gibi olur. Zikirden muhabbetullah hâsıl olur, ondan sonra itaat hâsıl olur.

2. Ve li-dînihî. "Allah'ın dinine karşı içten sevgi besleyip samimi olacağız."2. Ve li-dînihî. "Allah'ın dinine karşı içten sevgi besleyip samimi olacağız." İslâm'ın her hükmünü seveceğiz ve İslâm'ı öğreneceğiz, ahkâmını uygulayacağız. İslâm'ın her hükmünü seveceğiz ve İslâm'ı öğreneceğiz, ahkâmını uygulayacağız.

3. Ve li-kitâbihî. "Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerîm'i seveceğiz, 3. Ve li-kitâbihî. "Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerîm'i seveceğiz, ona karşı samimi olacağız, içten olacağız ve ahkâmını uygulayacağız." ona karşı samimi olacağız, içten olacağız ve ahkâmını uygulayacağız."

4. Ve li-rasûlihî. "Resûlünü seveceğiz, bağlanacağız ve Resûlünün emrettiği şeyleri yapacağız, 4. Ve li-rasûlihî. "Resûlünü seveceğiz, bağlanacağız ve Resûlünün emrettiği şeyleri yapacağız, yasakladığı şeylerden kaçacağız." yasakladığı şeylerden kaçacağız."

Bu nedir? Sünnet-i seniyyeyi öğrenmek ve uygulamaktır. Bu nedir?

Sünnet-i seniyyeyi öğrenmek ve uygulamaktır.

Sen niye sakal bıraktın? Peygamber Efendimiz öyle buyurmuş da ondan... Sen niye sakal bıraktın?

Peygamber Efendimiz öyle buyurmuş da ondan...
"Bıyıkları kısaltın, sakalı uzatın!" buyurmuş. Sen niye şu dört rekâtı kıldın? "Bıyıkları kısaltın, sakalı uzatın!" buyurmuş.

Sen niye şu dört rekâtı kıldın?

Peygamber Efendimiz, bu namazdan önce bu dört rekâtı kılarmış da ondan... Peygamber Efendimiz, bu namazdan önce bu dört rekâtı kılarmış da ondan...

Sen niye şöyle yaptın, böyle yaptın? Peygamber Efendimiz'in sünneti böyle de ondan... Sen niye şöyle yaptın, böyle yaptın?

Peygamber Efendimiz'in sünneti böyle de ondan...

Resûlullah'ı, sünnetini seveceğiz, ona içten bağlı olacağız. Resûlullah'ı, sünnetini seveceğiz, ona içten bağlı olacağız.

5. Ve li-cemâati'l-müslimîn. 5. Ve li-cemâati'l-müslimîn. "Bir de müslümanların topunu müslümandır diye seveceğiz ve onların iyiliği için çalışacağız." "Bir de müslümanların topunu müslümandır diye seveceğiz ve onların iyiliği için çalışacağız."

Müslümanlar bugün yardıma çok muhtaç durumda... Müslümanlar bugün yardıma çok muhtaç durumda... Kimisi cahil olduğundan, bilgilendirme yönünden yardımcı olmak lazım; kimisi fakir,Kimisi cahil olduğundan, bilgilendirme yönünden yardımcı olmak lazım; kimisi fakir, aç açık, mazlum, mağdur olduğundan maddeten yardımcı olmak lazım!.. aç açık, mazlum, mağdur olduğundan maddeten yardımcı olmak lazım!.. Hepimizin ateş parçası gibi olması, çalışması lazım! Hepimizin ateş parçası gibi olması, çalışması lazım!

Şimdi Allah'ın dinine sarılmak, müslüman cemaatine hizmet etmek üç kademede oluyor: Şimdi Allah'ın dinine sarılmak, müslüman cemaatine hizmet etmek üç kademede oluyor:

1. İnsan sağlıklı iken, zamanı müsaitken, keyfi yerinde iken... 1. İnsan sağlıklı iken, zamanı müsaitken, keyfi yerinde iken...

Bugün mesela "Allah için, müslümanlar için, dinimin yayılması, gelişmesi, müslüman kardeşlerimin saadetiBugün mesela "Allah için, müslümanlar için, dinimin yayılması, gelişmesi, müslüman kardeşlerimin saadeti selâmeti için ne yapabilirim?" diye düşünürsünüz, taşınırsınız, araştırırsınız, yaparsınız.selâmeti için ne yapabilirim?" diye düşünürsünüz, taşınırsınız, araştırırsınız, yaparsınız. Sağlıklı, afiyetli, huzurlu bir şekilde... Eviniz barkınız var, işiniz maaşınız var....Sağlıklı, afiyetli, huzurlu bir şekilde... Eviniz barkınız var, işiniz maaşınız var.... Hiç olmazsa cumartesi pazar gelirsiniz, çalışırsınız;Hiç olmazsa cumartesi pazar gelirsiniz, çalışırsınız; hiç olmazsa işten sonraki saatlerde gider çalışırsınız. hiç olmazsa işten sonraki saatlerde gider çalışırsınız. İşte böyle şiş de, kebap da yanmadan rahat bir şekilde İslâm'a hizmet edersiniz. İşte böyle şiş de, kebap da yanmadan rahat bir şekilde İslâm'a hizmet edersiniz.

2. Bu hizmetler yapılmazsa, böyle rahat bir şekilde, şiş kebap yanmadan, 2. Bu hizmetler yapılmazsa, böyle rahat bir şekilde, şiş kebap yanmadan, insan tehlikeye düşmeden yapılmazsa; insan tehlikeye düşmeden yapılmazsa; Allah vazifelerini yapmayan müslümanları sıkıştırır.Allah vazifelerini yapmayan müslümanları sıkıştırır. O zaman mecburen çalışmak gerekir ve çok masraf etmek gerekir. O zaman mecburen çalışmak gerekir ve çok masraf etmek gerekir. İnsanların malını vermesi lazım gelir... İnsanların malını vermesi lazım gelir...

Ötekisi ilk merhalede zekâtını verecekti, hayrını hasenâtını yapacaktı, yetecekti.Ötekisi ilk merhalede zekâtını verecekti, hayrını hasenâtını yapacaktı, yetecekti. Fakat zekâtı verilmeyen mallar, yapılmayan hizmetler birikince, bu sefer malın tümü gitmeye başlar.Fakat zekâtı verilmeyen mallar, yapılmayan hizmetler birikince, bu sefer malın tümü gitmeye başlar. Gitmesi gerekir, daha büyük masraflar yapmak gerekir, çünkü delik büyür... Gitmesi gerekir, daha büyük masraflar yapmak gerekir, çünkü delik büyür...

3. O hususta da çalışmadığı zaman, bu sefer sıra cana gelir... 3. O hususta da çalışmadığı zaman, bu sefer sıra cana gelir... Allahu Teâlâ hazretleri öyle belâlar musallat eder ki,Allahu Teâlâ hazretleri öyle belâlar musallat eder ki, o zaman tüm malımı vereyim deseniz de yetmez artık...o zaman tüm malımı vereyim deseniz de yetmez artık... Bunu ancak kan temizler diyorlar ya biribirlerine şaka olarak...Bunu ancak kan temizler diyorlar ya biribirlerine şaka olarak... O noktaya gelir o zaman Allah böyle harp darp gibi bir şey çıkarttırır; O noktaya gelir o zaman Allah böyle harp darp gibi bir şey çıkarttırır; bu tembellik yapan, malını vermeyen insanların bu sefer canı da sıkıntıya girer. bu tembellik yapan, malını vermeyen insanların bu sefer canı da sıkıntıya girer.

Dün akşam bir şey söyledi kardeşlerim, rahmetli bir kardeşimiz söylemiş; düşündüm, üzüldüm. Dün akşam bir şey söyledi kardeşlerim, rahmetli bir kardeşimiz söylemiş; düşündüm, üzüldüm. Bizim İstiklâl harbi yaptığımız sırada, Balkanlardaki, Bizim İstiklâl harbi yaptığımız sırada, Balkanlardaki, Bulgaristan'daki, Yugoslavya'daki kardeşlerimize çok malî imkanlar [verilmiş,] güleç yüzlü,Bulgaristan'daki, Yugoslavya'daki kardeşlerimize çok malî imkanlar [verilmiş,] güleç yüzlü, tatlı muameleler yapılmış ki, "Anadolu'ya yardım etmesinler, otursunlar oturdukları yerde!" diye...tatlı muameleler yapılmış ki, "Anadolu'ya yardım etmesinler, otursunlar oturdukları yerde!" diye... Onlar da oturmuşlar.Onlar da oturmuşlar. Ondan sonra, "Şimdi başlarına sıkıntı ondan geldi.Ondan sonra, "Şimdi başlarına sıkıntı ondan geldi. İşin hikmeti budur." diyor. O arkadaşın düşüncesi... İşin hikmeti budur." diyor. O arkadaşın düşüncesi...

Afganistan'da eskiden durum çok iyi idi, Afganistan şeriatla idare ediliyordu...Afganistan'da eskiden durum çok iyi idi, Afganistan şeriatla idare ediliyordu... Müslümanlar vazifelerini, ictimâî vazifelerini, eğitim vazifelerini yapmadılar.Müslümanlar vazifelerini, ictimâî vazifelerini, eğitim vazifelerini yapmadılar. Çocukları Rusya'ya gitti, eğitim gördü, komünist oldu.Çocukları Rusya'ya gitti, eğitim gördü, komünist oldu. Ondan sonra, hükümeti de idareyi de devirdi, Rusların hakimiyetini de getirdi.Ondan sonra, hükümeti de idareyi de devirdi, Rusların hakimiyetini de getirdi. Kolay yapılacak iş yapılmayınca belâ büyüyor.Kolay yapılacak iş yapılmayınca belâ büyüyor. Arkasından belâ büyüdüğü zaman da,Arkasından belâ büyüdüğü zaman da, "Aaa! Belâ büyüdü çare arayayım." dediğin zaman da çare kâr etmiyor, bu sefer harp darp çıkıyor. "Aaa! Belâ büyüdü çare arayayım." dediğin zaman da çare kâr etmiyor, bu sefer harp darp çıkıyor.

Verilmeyen mallar bombalandı, evler yıkıldı, tarlalar harâp oldu, mallar da canlar da gitti. Verilmeyen mallar bombalandı, evler yıkıldı, tarlalar harâp oldu, mallar da canlar da gitti.

Onun için müslümanların rahattayken, huzurdayken, feragat ve ferağ halinde iken, Onun için müslümanların rahattayken, huzurdayken, feragat ve ferağ halinde iken, serbestken, vazifelerini düşünüp akıllı akıllı yapması lazım muhterem kardeşlerim! serbestken, vazifelerini düşünüp akıllı akıllı yapması lazım muhterem kardeşlerim! Bu benim hayat tecrübem, kesin görüşüm bu... Bu benim hayat tecrübem, kesin görüşüm bu...

Rahattayken rahat rahat yapabilecekleri hizmetleri ihmal ederlerse ceza büyür; Rahattayken rahat rahat yapabilecekleri hizmetleri ihmal ederlerse ceza büyür; o zaman üç-beş kuruş vererek olacak işler, daha büyük gayretlerle tüm mallarını verseler düzelmez. o zaman üç-beş kuruş vererek olacak işler, daha büyük gayretlerle tüm mallarını verseler düzelmez. Daha da büyür, canlarını vermeleri gerekir. Daha da büyür, canlarını vermeleri gerekir.

Onun için, şimdi size soruyorum; Onun için, şimdi size soruyorum;

Burada çocuklarınızı yetiştirecek anaokulu, okullar, kolejler kurdunuz mu?Burada çocuklarınızı yetiştirecek anaokulu, okullar, kolejler kurdunuz mu? Bu 300 çocuktan üç tanesinin kurtulması büyük bir felaket işareti...Bu 300 çocuktan üç tanesinin kurtulması büyük bir felaket işareti... Bunları kurtaracak çalışmalar yaptınız mı? Yapmadınız. Kim yapacak? Bunları kurtaracak çalışmalar yaptınız mı?

Yapmadınız.

Kim yapacak?

Bilmem, işte birisi ortaya dökülsün, yapsın; ben tek başıma yapamam. Bilmem, işte birisi ortaya dökülsün, yapsın; ben tek başıma yapamam.

Onu bunu bilmem, belâ umumi gelir. Onu bunu bilmem, belâ umumi gelir. Baş başa, kafa kafaya vereceksiniz, bu işlerin çaresini düşüneceksiniz. Baş başa, kafa kafaya vereceksiniz, bu işlerin çaresini düşüneceksiniz.

Ne olacak? Biraz masraf yapacaksınız, okul, cami kuracaksınız, gayret edeceksiniz. Ne olacak?

Biraz masraf yapacaksınız, okul, cami kuracaksınız, gayret edeceksiniz.
Neticede çocuklarınız hayırlı evlat yetişecek. Neticede çocuklarınız hayırlı evlat yetişecek. Bunu yapmazsanız, kazandığınız paralar da evler de gidecek!.. Bunu yapmazsanız, kazandığınız paralar da evler de gidecek!.. Onu da yapmazsanız, o zaman canlara gelecek iş... Onu da yapmazsanız, o zaman canlara gelecek iş...

O bakımdan İslâm için ne yapmak gerektiğini düşünün taşının, sorun, araştırın, toplanın, birleşin,O bakımdan İslâm için ne yapmak gerektiğini düşünün taşının, sorun, araştırın, toplanın, birleşin, bu işleri yapın, aziz ve sevgili kardeşlerim!.. bu işleri yapın, aziz ve sevgili kardeşlerim!..

Sözü burada, bu önemli [konuda] bitirmek istiyorum.Sözü burada, bu önemli [konuda] bitirmek istiyorum. Ama sorulan sorular da benim konuşmamla ilgili... Ama sorulan sorular da benim konuşmamla ilgili...

Basın-yayında, -medya diyorlar.Basın-yayında, -medya diyorlar. Biz mümkün olduğu kadar yabancı kelime kullanmıyoruz. Biz mümkün olduğu kadar yabancı kelime kullanmıyoruz. Medya kelimesine de sinirleniyorum, midye gibi tatsız birşey.Medya kelimesine de sinirleniyorum, midye gibi tatsız birşey. Midemi bulandırıyor...- tasavvuf ve tarikatlar aleyhine çeşitli haberler çıkıyor.Midemi bulandırıyor...- tasavvuf ve tarikatlar aleyhine çeşitli haberler çıkıyor. Bizim hareket tarzımız nasıl olmalı? Muhterem kardeşlerim!Bizim hareket tarzımız nasıl olmalı?

Muhterem kardeşlerim!
Her yerde hareket tarzınız, hak bildiğiniz şeyi savunmak olacak...Her yerde hareket tarzınız, hak bildiğiniz şeyi savunmak olacak... Çok kolay, Hak bildiğiniz şeyi her yerde söyleyeceksiniz. Çok kolay, Hak bildiğiniz şeyi her yerde söyleyeceksiniz.

Canım, benim burada söylememden ne olur? Canım, benim burada söylememden ne olur?

Tamam, sen şuna söylersin, o ona söyler. Tamam, sen şuna söylersin, o ona söyler. Bir günde 10-20 kişiye söylersin. Sonra, "Efkâr-ı umûmiye bu işe kızıyor." derler,Bir günde 10-20 kişiye söylersin. Sonra, "Efkâr-ı umûmiye bu işe kızıyor." derler, kendilerini ona göre ayarlarlar.kendilerini ona göre ayarlarlar. "Neme lazım" dersen, [karışmazsan,] o zaman, "Tamam, müslümanlar gık demiyor." derler. "Neme lazım" dersen, [karışmazsan,] o zaman, "Tamam, müslümanlar gık demiyor." derler.

Hasan Sağlam diye bir paşa vardı, Milli Eğitim Bakanı oldu. Hasan Sağlam diye bir paşa vardı, Milli Eğitim Bakanı oldu. İki tane Hasan Sağlam vardı, hâlâ var. İki tane Hasan Sağlam vardı, hâlâ var. Bir tanesi mütedeyyin idi, İslâmî vakıfların birisinde vazife aldı, bir tanesi de Bir tanesi mütedeyyin idi, İslâmî vakıfların birisinde vazife aldı, bir tanesi de Milli Eğitim Bakanlığı'nda idi. "İmam-hatip okullarında başörtüler açılacak!" diye emir vermiş.Milli Eğitim Bakanlığı'nda idi.

"İmam-hatip okullarında başörtüler açılacak!" diye emir vermiş.
Masada beklemiş. Hiç kimse, "Yahu, bizim kızımızın başını niye açtırıyorsun, açtırma!" diyeMasada beklemiş. Hiç kimse, "Yahu, bizim kızımızın başını niye açtırıyorsun, açtırma!" diye bir telefon, konuşma, mektup, telgraf vesaire... bir müracaat yapmamış. bir telefon, konuşma, mektup, telgraf vesaire... bir müracaat yapmamış.

Ondan sonra ne demiş? Ondan sonra ne demiş?

"Bak, demedim mi ben size, Türk halkı aydındır. "Bak, demedim mi ben size, Türk halkı aydındır. Başörtüsünü açın dedim, hiç reaksiyon olmadı." Başörtüsünü açın dedim, hiç reaksiyon olmadı."

Bak, susunca nasıl yorumluyorlar! En ilkel ve en kolay tedbir, Bak, susunca nasıl yorumluyorlar! En ilkel ve en kolay tedbir, doğru bildiğin şeyi söylemektir. Yanlış bildiğin şeyin yanlış olduğunu söylemektir. doğru bildiğin şeyi söylemektir. Yanlış bildiğin şeyin yanlış olduğunu söylemektir. Yanlışı yapana, "Sen bunu yanlış yapıyorsun, bu işin doğrusu budur." demektir.Yanlışı yapana, "Sen bunu yanlış yapıyorsun, bu işin doğrusu budur." demektir. Bu cesareti göstereceksiniz. Bu cesareti göstereceksiniz. Ondan sonra da, "Bizim hareket tarzımız nasıl olmalı?" diye şimdi soruyor. Ondan sonra da, "Bizim hareket tarzımız nasıl olmalı?" diye şimdi soruyor. Şimdiye bunun cevabının bilinmesi ve yapılması lazımdı. Şimdiye bunun cevabının bilinmesi ve yapılması lazımdı. Geç kalınmış... Bu işler Ramazan'da oldu. Ramazan, Şevval bitti, Zilkade'nin yarısı geçti.Geç kalınmış... Bu işler Ramazan'da oldu. Ramazan, Şevval bitti, Zilkade'nin yarısı geçti. Siz o zaman bombardumana tutacaktınız. Bunları yapanların canın okuyacaktınız.Siz o zaman bombardumana tutacaktınız. Bunları yapanların canın okuyacaktınız. Siz söyleyecektiniz. Diyecektiniz ki, Siz söyleyecektiniz. Diyecektiniz ki,

Mesele sizin düşündüğüniz gibi değil. Şu da var bu da var, şöyledir böyledir diyecektiniz. Mesele sizin düşündüğüniz gibi değil. Şu da var bu da var, şöyledir böyledir diyecektiniz.

Aile arasında iki kişi namaz kılabilir mi? Aile arasında iki kişi namaz kılabilir mi?

Kılabilir. Çocuklarımızı burada en iyi şekilde yetiştirebilmemiz için tavsiyeleriniz nelerdir? Kılabilir.

Çocuklarımızı burada en iyi şekilde yetiştirebilmemiz için tavsiyeleriniz nelerdir?

Çocukların kendisine Allah korkusunu, Çocukların kendisine Allah korkusunu, Kur'an ve Resûlullah sevgisini küçükten aşılayacaksınız, öğreteceksiniz.Kur'an ve Resûlullah sevgisini küçükten aşılayacaksınız, öğreteceksiniz. Böyle düğüm düğüm, ilmik ilmik, sanatkârın halı ördüğü gibi;Böyle düğüm düğüm, ilmik ilmik, sanatkârın halı ördüğü gibi; gergef işleyen gelinin ince ince iğneyi batıra çıkara güzel bir nakış yaptığı gibi, gergef işleyen gelinin ince ince iğneyi batıra çıkara güzel bir nakış yaptığı gibi, çocuğunuzun kafasını gergefle nakış işler gibi küçükten Resûlullah'ı,çocuğunuzun kafasını gergefle nakış işler gibi küçükten Resûlullah'ı, Kur'an'ı, dini sevecek şekilde yetiştireceksiniz.Kur'an'ı, dini sevecek şekilde yetiştireceksiniz. Masraf edeceksiniz, gayret edeceksiniz, hediye alacaksınız; çocuk öyle yetişecek. Masraf edeceksiniz, gayret edeceksiniz, hediye alacaksınız; çocuk öyle yetişecek.

Peygamber Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem diyor ki; Peygamber Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

"Çocuklarınızı Kur'ân-ı Kerîm ve Resûlullah sevgisiyle yetiştirin!" "Çocuklarınızı Kur'ân-ı Kerîm ve Resûlullah sevgisiyle yetiştirin!"

Onu ihmal ederseniz; çikolata alır, hiç ilgilenmez, akşam geç gelir sabah erken gider de, Onu ihmal ederseniz; çikolata alır, hiç ilgilenmez, akşam geç gelir sabah erken gider de, çocuğu kendi halinde tarlanın kenarında biten ot gibi yetiştirirseniz; çocuğu kendi halinde tarlanın kenarında biten ot gibi yetiştirirseniz; o zaman çocuk başkalarının terbiyesini alır, başka yola gider.o zaman çocuk başkalarının terbiyesini alır, başka yola gider. Ben benim çocuğumu yetiştireceğim diye düşüneceksiniz, çare arayacaksınız, masraf edeceksiniz;Ben benim çocuğumu yetiştireceğim diye düşüneceksiniz, çare arayacaksınız, masraf edeceksiniz; hoca yoksa hoca ithal edeceksiniz. hoca yoksa hoca ithal edeceksiniz. Fenerbahçe Brezilya'dan, Yugoslavya'dan oyuncu ithal ediyor, antrenör, yetiştirici ithal ediyor.Fenerbahçe Brezilya'dan, Yugoslavya'dan oyuncu ithal ediyor, antrenör, yetiştirici ithal ediyor. Biz de dinimizi kurtarmak için ne yapmamız gerekiyorsa, onu yapacağız. Biz de dinimizi kurtarmak için ne yapmamız gerekiyorsa, onu yapacağız.

Aziz ve sevgili kardeşlerim! Hasılı, şimdi rahat zamanınızda iken İslâm için çalışın, Aziz ve sevgili kardeşlerim!

Hasılı, şimdi rahat zamanınızda iken İslâm için çalışın,
rahatız diye rehâvete düşmeyin, gevşemeyin,rahatız diye rehâvete düşmeyin, gevşemeyin, sonra tehlike büyür! sonra tehlike büyür! Sonra çocuklarınız da elden gider, kendiniz de elden gidersiniz, kendinizi de kaybedersiniz. Sonra çocuklarınız da elden gider, kendiniz de elden gidersiniz, kendinizi de kaybedersiniz. Çok çalışacaksınız! Sıkışma yok diye gevşek durmayın! Çok çalışacaksınız! Sıkışma yok diye gevşek durmayın! Kendi kendinizi imanınızla sıkıştırın, çalışın! Kendi kendinizi imanınızla sıkıştırın, çalışın!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2