Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Müslümanlar Arasında Muhabbet ve Tesanüdün Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Cemâziye'l-Âhir 1419 / 27.09.1998

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslümanların Birbirini Sevmesi İbadettir, Hizmet Nafile İbadetten Üstün Tutulur, Ümmeti Muhammed’e Karşı Sorumluluğumuz Var, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslümanlar Arasında Muhabbet ve Tesanüdün Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Cemâziye'l-Âhir 1419 / 27.09.1998

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslümanların Birbirini Sevmesi İbadettir, Hizmet Nafile İbadetten Üstün Tutulur, Ümmeti Muhammed’e Karşı Sorumluluğumuz Var, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Allah'a hamdü senâlar olsun. Üzerimizdeki nimetleri sonsuzdur, sayılamayacak kadar çoktur.Allah'a hamdü senâlar olsun. Üzerimizdeki nimetleri sonsuzdur, sayılamayacak kadar çoktur. Cenâb-ı Mevlâ'dan üzerimizdeki nimetlerini daimî kılmasını niyaz ederiz.Cenâb-ı Mevlâ'dan üzerimizdeki nimetlerini daimî kılmasını niyaz ederiz. Hatalarımızdan dolayı Rabbimiz, nimetlerini üzerimizden almasın. Hatalarımızdan dolayı Rabbimiz, nimetlerini üzerimizden almasın. Onun âlemlere rahmet olarak gönderdiği, nümûne-i imtisâlimiz ve üsve-i hasenemiz, Onun âlemlere rahmet olarak gönderdiği, nümûne-i imtisâlimiz ve üsve-i hasenemiz, sevgilisi ve mürselînin eşrefi, Resüllerinin ekrem'i, Muhammed'i Mustafâ'sına sonsuz salât ü selâm,sevgilisi ve mürselînin eşrefi, Resüllerinin ekrem'i, Muhammed'i Mustafâ'sına sonsuz salât ü selâm, tahiyyât-ü ikram, hürmet ve muhabbetlerimizi arz ederiz. tahiyyât-ü ikram, hürmet ve muhabbetlerimizi arz ederiz.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi Peygamber-i Zîşanımız'ın sevdiği, razı olduğu,Allahu Teâlâ hazretleri bizi Peygamber-i Zîşanımız'ın sevdiği, razı olduğu, şefaat ettiği, kabul ettiği ümmetlerinden eylesin. Aziz ve muhterem kardeşlerim! şefaat ettiği, kabul ettiği ümmetlerinden eylesin.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Müslüman bencil değildir. Sırf kendisini düşünmez.Müslüman bencil değildir. Sırf kendisini düşünmez. Ümmet-i Muhammed'i düşünür, diğer müslüman kardeşlerini düşünür.Ümmet-i Muhammed'i düşünür, diğer müslüman kardeşlerini düşünür. Hatta onlar için kendisinin alnının teri ile kazanmış olduğu helal malından büyük paylar ayırır. Hatta onlar için kendisinin alnının teri ile kazanmış olduğu helal malından büyük paylar ayırır. Hayrât ü hasenât yapar. Hayrât ü hasenât yapar. İcabında Ümmet-i Muhammed'in selameti için, Allah'ın rızasını kazanmak İcabında Ümmet-i Muhammed'in selameti için, Allah'ın rızasını kazanmak ve dinin yayılmasına yardım etmek için canını bile verir. Bencil değildir. ve dinin yayılmasına yardım etmek için canını bile verir. Bencil değildir. Başka yüksek duygular ve ülküler ile hareket ederek Rabbinin rızasını kazanmaya çalışır. Başka yüksek duygular ve ülküler ile hareket ederek Rabbinin rızasını kazanmaya çalışır.

Biz de karınca kararınca, karınca miktarınca, küçücük küçücük ölçüler içinde aynı fikirleri taşıyoruz.Biz de karınca kararınca, karınca miktarınca, küçücük küçücük ölçüler içinde aynı fikirleri taşıyoruz. İddialı değiliz. Ama yüreğimiz müslümanların dertlerinden üzülüyor. İddialı değiliz. Ama yüreğimiz müslümanların dertlerinden üzülüyor. Müslümanların iyiliğini istiyoruz. Ümmet-i Muhammed'e hizmet etmek istiyoruz. Müslümanların iyiliğini istiyoruz. Ümmet-i Muhammed'e hizmet etmek istiyoruz. Aczimize, eksikliğimize, kusurumuza rağmen elimizden geldiği kadar hayırlı işler yapmaya çalışıyoruz. Aczimize, eksikliğimize, kusurumuza rağmen elimizden geldiği kadar hayırlı işler yapmaya çalışıyoruz.

Yapmak istediğimiz hayırlı işlerden birisi de böyle eğitim toplantılarıdır.Yapmak istediğimiz hayırlı işlerden birisi de böyle eğitim toplantılarıdır. Bu eğitim toplantılarını dinî niyetle yapıyoruz. "Allah'ın dinine hizmet olsun. Bu eğitim toplantılarını dinî niyetle yapıyoruz. "Allah'ın dinine hizmet olsun. Bunlardan faydalar hâsıl olsun." diye yapıyoruz. "Ümmet-i Muhammed istifade etsin." diye yapıyoruz.Bunlardan faydalar hâsıl olsun." diye yapıyoruz. "Ümmet-i Muhammed istifade etsin." diye yapıyoruz. Ve öyle oluyor. Allah'ın lütf u keremi ile bizim istediğimizin bin katı,Ve öyle oluyor. Allah'ın lütf u keremi ile bizim istediğimizin bin katı, yüz bin katı daha büyük, daha fazla güzel sonuçlara ulaşıyoruz. yüz bin katı daha büyük, daha fazla güzel sonuçlara ulaşıyoruz.

Müslümanların birbirlerini sevmesi ibadet olduğundan, çok kıymetli olduğundan,Müslümanların birbirlerini sevmesi ibadet olduğundan, çok kıymetli olduğundan, kârlı olduğundan, müslümanlar birbirlerini sevdiği zaman Allah da onları sevdiğinden,kârlı olduğundan, müslümanlar birbirlerini sevdiği zaman Allah da onları sevdiğinden, aramızdaki muhabbeti takviye etmeye çalışıyoruz. aramızdaki muhabbeti takviye etmeye çalışıyoruz. Birbirimizi Allah için sevme duygusunu geliştirmeye çalışıyoruz.Birbirimizi Allah için sevme duygusunu geliştirmeye çalışıyoruz. Vesileleri arttırmaya, bağları kuvvetlendirmeye çalışıyoruz. Vesileleri arttırmaya, bağları kuvvetlendirmeye çalışıyoruz.

Hepiniz gözle görmüş, elle tutmuş gibi bilirsiniz kiHepiniz gözle görmüş, elle tutmuş gibi bilirsiniz ki bu toplantılarda aileler birbirlerini daha iyi tanıyorlar.bu toplantılarda aileler birbirlerini daha iyi tanıyorlar. Daha yakınlık hissediyorlar. Kişiler birbirlerinin adını, soyadını daha iyi biliyor. Daha yakınlık hissediyorlar. Kişiler birbirlerinin adını, soyadını daha iyi biliyor. İşini daha yakından takip ediyor.İşini daha yakından takip ediyor. Hangi ülkede bu çeşit toplantıları yaptıysak onun sonunda bir muhabbet hâsıl oluyor. Hangi ülkede bu çeşit toplantıları yaptıysak onun sonunda bir muhabbet hâsıl oluyor.

Aynı zamanda da kardeşlerimiz güzel yerler seçiyor.Aynı zamanda da kardeşlerimiz güzel yerler seçiyor. Dinlenmiş oluyoruz, seviniyoruz, mutlu oluyoruz.Dinlenmiş oluyoruz, seviniyoruz, mutlu oluyoruz. Televizyonlarda ilanı verilen, bizden sonra tanındığı için pazar bulan, satılan beş yıldızlı oteller var.Televizyonlarda ilanı verilen, bizden sonra tanındığı için pazar bulan, satılan beş yıldızlı oteller var. Biz toplantı yapmışız. Oradan müslümanlar görmüş, tanımışlar.Biz toplantı yapmışız. Oradan müslümanlar görmüş, tanımışlar. Sonra müslümanlar orayı almış. Sonra müslümanlar orayı almış. Şimdi İslâmî usulle kullanılarak, müslümanların çeşitli faaliyetlerinin mekânı oluyor. Şimdi İslâmî usulle kullanılarak, müslümanların çeşitli faaliyetlerinin mekânı oluyor.

Mesela Akbük'te biz böyle bir toplantı yapmış ve Ak Radyomuzu,Mesela Akbük'te biz böyle bir toplantı yapmış ve Ak Radyomuzu, Ak Televizyonumuzu orada kurmuştuk.Ak Televizyonumuzu orada kurmuştuk. "Oranın hatırası olsun." diye, Akbük'ün ak'ından alarak isimlendirmeyi yapmıştık. "Oranın hatırası olsun." diye, Akbük'ün ak'ından alarak isimlendirmeyi yapmıştık. Bizim bu toplantılarımız başka müslüman kardeşlerimize de örnek oluyor, numune oluyor.Bizim bu toplantılarımız başka müslüman kardeşlerimize de örnek oluyor, numune oluyor. Onlar da bunları kendi çaplarında yapmaya çalışıyorlar.Onlar da bunları kendi çaplarında yapmaya çalışıyorlar. Fakat bizim kadar güzel yapamadıklarını bazı kimselerden duyuyoruz. Fakat bizim kadar güzel yapamadıklarını bazı kimselerden duyuyoruz. Galiba işin ustası bizim kardeşlerimiz oluyor. Daha tatlı, daha güzel yapıyorlar. Galiba işin ustası bizim kardeşlerimiz oluyor. Daha tatlı, daha güzel yapıyorlar.

Bugünkü kapanış konuşmasını yaptığımız toplantımız da böyle kısa fakat başarılı,Bugünkü kapanış konuşmasını yaptığımız toplantımız da böyle kısa fakat başarılı, sevimli ve tatlı toplantılardan birisi oldu. Hepimiz ağzımıza bir parmak bal çalınmış gibi olduk.sevimli ve tatlı toplantılardan birisi oldu. Hepimiz ağzımıza bir parmak bal çalınmış gibi olduk. "Keşke biraz daha bal olsa da biraz daha bal yesek." diye ağzımızı şapırdatıyoruz."Keşke biraz daha bal olsa da biraz daha bal yesek." diye ağzımızı şapırdatıyoruz. Zamanın çok kısa geçmesinden, çok çabuk geçmesinden üzgün gibiyiz.Zamanın çok kısa geçmesinden, çok çabuk geçmesinden üzgün gibiyiz. "Keşke bir hafta olsaydı." diyoruz ve misafirlerimiz kardeşlerimize, "Keşke bir hafta olsaydı." diyoruz ve misafirlerimiz kardeşlerimize, "Bir dahaki sefer bir hafta yapalım." diye tekliflerde bulunmuşlar. "Bir dahaki sefer bir hafta yapalım." diye tekliflerde bulunmuşlar.

Bu fiili teşekkürdür, fiili takdirnamedir.Bu fiili teşekkürdür, fiili takdirnamedir. Çünkü daha geniş miktarda yine yapılmasını istemek mevcudun beğenildiğini gösterir.Çünkü daha geniş miktarda yine yapılmasını istemek mevcudun beğenildiğini gösterir. Ben de kardeşlerimi tebrik ediyorum. Katılanları da tebrik ediyorum.Ben de kardeşlerimi tebrik ediyorum. Katılanları da tebrik ediyorum. Yeri güzel seçmişler, huzurlu bir yer, tatlı bir yer, sevimli bir yer.Yeri güzel seçmişler, huzurlu bir yer, tatlı bir yer, sevimli bir yer. Ve burada çok kıymetli dakikalar geçirdik.Ve burada çok kıymetli dakikalar geçirdik. Dünkü günümüzün çok verimli, çok hayırlı, çok feyizli geçtiğini düşünüyorum.Dünkü günümüzün çok verimli, çok hayırlı, çok feyizli geçtiğini düşünüyorum. Çok sevaplı olduğunu düşünüyorum. Çok sevaplı olduğunu düşünüyorum.

Biliyorsunuz bir kelime-i tevhîd, lâ ilâhe illallah sözü insana ebedî saadeti kazandırıyor.Biliyorsunuz bir kelime-i tevhîd, lâ ilâhe illallah sözü insana ebedî saadeti kazandırıyor. Söz çok önemli bir söz. Lâ ilâhe illallah sözü, cennetin anahtarıdır. Söz çok önemli bir söz. Lâ ilâhe illallah sözü, cennetin anahtarıdır.

Miftâhu'l-cenneh. "Cennetin anahtarı." Miftâhu'r-rahmeh. "Allah'ın rahmetinin anahtarıdır." Miftâhu'l-cenneh. "Cennetin anahtarı."

Miftâhu'r-rahmeh. "Allah'ın rahmetinin anahtarıdır."

Her türlü hayrın başıdır, imanın girişidir, giriş belgesidir.Her türlü hayrın başıdır, imanın girişidir, giriş belgesidir. Bir söz insanı küfürden imana yükseltiyor. İman da cennete ulaştırıyor. Bir söz insanı küfürden imana yükseltiyor. İman da cennete ulaştırıyor.

Onun için söz bizim dinimizde çok önemli bir faaliyettir. Onun için söz bizim dinimizde çok önemli bir faaliyettir.

Ve Peygamber-i Zîşânımız'ın en büyük mucizesi de Kur'ân-ı Kerîm'dir.Ve Peygamber-i Zîşânımız'ın en büyük mucizesi de Kur'ân-ı Kerîm'dir. O da sözlerin en güzeli Allah'ın kelamı, Peygamber Efendimiz'e indirilmiş en güzel sözdür. O da sözlerin en güzeli Allah'ın kelamı, Peygamber Efendimiz'e indirilmiş en güzel sözdür.

Ahsene'l-kelâm'dır, İçindeki bilgiler, Ahsene'l-kasas'tır. Ahsene'l-kelâm'dır,

İçindeki bilgiler, Ahsene'l-kasas'tır.

Bizim için her birisi bir âyettir, bir özel belgedir, bir işarettir. Çok kıymetli cümle ve sözlerdir. Bizim için her birisi bir âyettir, bir özel belgedir, bir işarettir. Çok kıymetli cümle ve sözlerdir.

Şimdi biz de dün ve bu sabah camimizde ve toplantı salonlarımızdaŞimdi biz de dün ve bu sabah camimizde ve toplantı salonlarımızda yaptığımız konuşmaları hatırlayalım. Hatırlamanızı rica ettim dün.yaptığımız konuşmaları hatırlayalım. Hatırlamanızı rica ettim dün. Ve onların mucibince, gereğince icraatımızı düzenleyelim. Hayatımızı onların ışığında düzenleyelim. Ve onların mucibince, gereğince icraatımızı düzenleyelim. Hayatımızı onların ışığında düzenleyelim.

Çünkü bu sözleri, bu işleri iyi bilen insanlar söylediler.Çünkü bu sözleri, bu işleri iyi bilen insanlar söylediler. Kısaca söylemek gerekirse bu konuşmalardan müslüman olduğumuz için,Kısaca söylemek gerekirse bu konuşmalardan müslüman olduğumuz için, ihlaslı müslüman olduğumuz için, Allah'ın rızasını kazanmak isteyen, ihlaslı müslüman olduğumuz için, Allah'ın rızasını kazanmak isteyen,

İlâhi ente maksûdî ve rıdâke matlûbî diyen, hedefi bu olan müslümanlar olduğumuz için,İlâhi ente maksûdî ve rıdâke matlûbî diyen, hedefi bu olan müslümanlar olduğumuz için, görevlerimiz olduğu sonucu çıktı.görevlerimiz olduğu sonucu çıktı. Ümmet-i Muhammed için hizmet etmemiz gerektiği sonucu çıktı.Ümmet-i Muhammed için hizmet etmemiz gerektiği sonucu çıktı. Zaten camiamız şimdiye kadar; "Hizmet olsun." diye birçok müesseseler kurdu.Zaten camiamız şimdiye kadar; "Hizmet olsun." diye birçok müesseseler kurdu. Vakıflar, dernekler, şirketler, yayın teşkilatları, yayın evleri, dergiler, gazeteler, kitaplar neşretti.Vakıflar, dernekler, şirketler, yayın teşkilatları, yayın evleri, dergiler, gazeteler, kitaplar neşretti. "Hizmet olsun." diye yaptık. -Gezdiğim yerlerde kardeşlerimin kütüphanelerinde görüyorum- "Hizmet olsun." diye yaptık.

-Gezdiğim yerlerde kardeşlerimin kütüphanelerinde görüyorum-
arkadaşlarımızın okuduğu eserler oldu, feyiz aldığı eserler oldu.arkadaşlarımızın okuduğu eserler oldu, feyiz aldığı eserler oldu. Elhamdülillah kardeşlerimiz çok yerlerde, çok hayırlı hizmetler yaptılar. Elhamdülillah kardeşlerimiz çok yerlerde, çok hayırlı hizmetler yaptılar.

Demek ki sorumluluğumuz olduğunun bilinci içindeyiz. Müslüman olduğumuz için sorumluyuz.Demek ki sorumluluğumuz olduğunun bilinci içindeyiz.

Müslüman olduğumuz için sorumluyuz.
Vazifelerimiz var, görevlerimiz, ödevlerimiz var. Onları yapmamız lazım. Vazifelerimiz var, görevlerimiz, ödevlerimiz var. Onları yapmamız lazım. Bunun için malımızla, canımızla her türlü imkân ve müktesebatımızla gayret göstereceğiz.Bunun için malımızla, canımızla her türlü imkân ve müktesebatımızla gayret göstereceğiz. Bu konuşmalardan ümit ve beşaretler de çıktı, müjdeler çıktı. Bu konuşmalardan ümit ve beşaretler de çıktı, müjdeler çıktı. Çünkü hadis-i şeriflerle, âyet-i kerîmeler'le izah edildi ki istikbal müslümanlarındır.Çünkü hadis-i şeriflerle, âyet-i kerîmeler'le izah edildi ki istikbal müslümanlarındır. İstikbal İslâm'ındır. Yeryüzünde İslâm'ın girmediği hiçbir ev kalmayacak.İstikbal İslâm'ındır. Yeryüzünde İslâm'ın girmediği hiçbir ev kalmayacak. Hiçbir kulübe kalmayacak. İslâm her tarafa yayılacak. Hiçbir kulübe kalmayacak. İslâm her tarafa yayılacak.

Ne mutlu bu yayılmada şeref payı kazananlara, hissesi olanlara, çalışanlara! Ne mutlu bu yayılmada şeref payı kazananlara, hissesi olanlara, çalışanlara!

Bu müjde içinde öğrendik ki İstanbul'un fetholunduğu gibi inşaallah,Bu müjde içinde öğrendik ki İstanbul'un fetholunduğu gibi inşaallah, küfrün kalesi olarak bilinen, merkezi olarak bilinen başka yerler de fetholunacak. küfrün kalesi olarak bilinen, merkezi olarak bilinen başka yerler de fetholunacak. Ve İslâm azizinin izzeti, zelilinin zilleti ile dünyanın her yerine yayılacak.Ve İslâm azizinin izzeti, zelilinin zilleti ile dünyanın her yerine yayılacak. Peygamber-i Zîşânımız sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem hazretleri kıyamete kadarPeygamber-i Zîşânımız sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem hazretleri kıyamete kadar daima bir grup, bir zümre, bir mübarek taifenin dîn-i mübîn-i İslâm için cihat edeceğini,daima bir grup, bir zümre, bir mübarek taifenin dîn-i mübîn-i İslâm için cihat edeceğini, çarpışacağını, çalışacağını bildirmiş. çarpışacağını, çalışacağını bildirmiş.

Lâ tezâlü't-tâifetün min ümmetî zâhirîne ale'l-hakki hattâ tekûme's-saâh. Lâ tezâlü't-tâifetün min ümmetî zâhirîne ale'l-hakki hattâ tekûme's-saâh.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; kıyamet kopuncaya kadarPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; kıyamet kopuncaya kadar İslâm için çırpınacak, yüreği İslâm için çarpıp, İslâm için çalışmalar yapacak,İslâm için çırpınacak, yüreği İslâm için çarpıp, İslâm için çalışmalar yapacak, çatışmalar yapacak, mücadele verecek yüksek bir zümrenin olduğunu bildirmiş. çatışmalar yapacak, mücadele verecek yüksek bir zümrenin olduğunu bildirmiş.

Cenâb-ı Mevlâmız'ın lütfundan ve O'nun duaları kabul edici mucîbü'd-daavât oluşundanCenâb-ı Mevlâmız'ın lütfundan ve O'nun duaları kabul edici mucîbü'd-daavât oluşundan cesaret alarak temenni ediyoruz ki Allah bizi o zümreden eylesin.cesaret alarak temenni ediyoruz ki Allah bizi o zümreden eylesin. Allah bizi dinine yardım eden, faydası olan, fâideli müslümanlardan eylesin.Allah bizi dinine yardım eden, faydası olan, fâideli müslümanlardan eylesin. Çünkü müslümanların en kıymetlisi başkalarına hayrı, hizmeti ve faydası en çok olandır.Çünkü müslümanların en kıymetlisi başkalarına hayrı, hizmeti ve faydası en çok olandır. Bunu da kesin olarak biliyoruz. Şahsen kendisinin cebini doldurması,Bunu da kesin olarak biliyoruz.

Şahsen kendisinin cebini doldurması,
haram yemeden yaşaması, kendi hâlinde olması, kendi mahallesinde başı önünde camiden eve, haram yemeden yaşaması, kendi hâlinde olması, kendi mahallesinde başı önünde camiden eve, evden camiye gitmesi bir yaşam tarzıdır.evden camiye gitmesi bir yaşam tarzıdır. Hatta dağların arasında bir vadide, iki yamacın arasında oturup Allah'ı zikretmesi de yollardan bir yoldur. Hatta dağların arasında bir vadide, iki yamacın arasında oturup Allah'ı zikretmesi de yollardan bir yoldur.

Ama daha güzel olan yol, diğer müslümanlara faydalı olacak çalışmaları yapmaktır. Hizmet ehli olmaktır. Ama daha güzel olan yol, diğer müslümanlara faydalı olacak çalışmaları yapmaktır. Hizmet ehli olmaktır.

Onun için bütün tasavvuf yollarında, bütün tarikatlerde, bütün irfan üsluplarında,Onun için bütün tasavvuf yollarında, bütün tarikatlerde, bütün irfan üsluplarında, meşreplerinde hizmet, tarikatın en büyük, en başta gelen ve en önde gelen umdesi olmuştur. meşreplerinde hizmet, tarikatın en büyük, en başta gelen ve en önde gelen umdesi olmuştur.

Bizim tarikatlerimizin de en önde gelen umdesi, esası, temeli, kuralı hizmet etmektir.Bizim tarikatlerimizin de en önde gelen umdesi, esası, temeli, kuralı hizmet etmektir. Hizmet, nafile ibadetten bile önde tutulur. Hizmet, nafile ibadetten bile önde tutulur.

"Eğer hizmete muhtaç bir insan varsa onun hizmetine koşulur." der, bizim büyüklerimiz. "Eğer hizmete muhtaç bir insan varsa onun hizmetine koşulur." der, bizim büyüklerimiz.

Onun için bu toplantılarda hizmet şuurumuzun kuvvetlenmiş olduğunu düşünüyorum.Onun için bu toplantılarda hizmet şuurumuzun kuvvetlenmiş olduğunu düşünüyorum. Allah yolunda hizmet etmek aşkının geliştiğini ve Allah yolunda hizmet için malımızı,Allah yolunda hizmet etmek aşkının geliştiğini ve Allah yolunda hizmet için malımızı, canımızı vermeye azmettiğimizi veyahut azmetmemiz gerektiğini vurgulamak istiyorum. canımızı vermeye azmettiğimizi veyahut azmetmemiz gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi hizmetlere, hayırlı hizmetlere muvaffak eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi hizmetlere, hayırlı hizmetlere muvaffak eylesin. Yaptığımız hizmetleri de makbul eylesin. Çünkü yapılan şeyler bazen kabul olmaz. Yaptığımız hizmetleri de makbul eylesin. Çünkü yapılan şeyler bazen kabul olmaz.

Rubbe sâimin leyse lehû min siyâmihî ille'l-cûu ve'l-ataş.Rubbe sâimin leyse lehû min siyâmihî ille'l-cûu ve'l-ataş. "Nice oruç tutan vardır; akşama oruçtan kârı yoktur. Aç susuz kalmaktan ibarettir. "Nice oruç tutan vardır; akşama oruçtan kârı yoktur. Aç susuz kalmaktan ibarettir. Eline başka bir şey geçmemiştir. Eline başka bir şey geçmemiştir. Demek ki oruç yetmiyor.Demek ki oruç yetmiyor. Geceleyin kalkan nice insan vardır, eline bir şey geçmemiştir.Geceleyin kalkan nice insan vardır, eline bir şey geçmemiştir. Sadece uykusuz kalmıştır. Uykusuzluğu tercih etmiştir, yorulmuştur." Neden? Sadece uykusuz kalmıştır. Uykusuzluğu tercih etmiştir, yorulmuştur."

Neden?

İbadeti makbul olmadığı için.İbadeti makbul olmadığı için. İbadetlerin makbul olmama sebeplerini öğrenmek her akıllı müslümanın birinci işi olmalıdır.İbadetlerin makbul olmama sebeplerini öğrenmek her akıllı müslümanın birinci işi olmalıdır. Çünkü ibadetleri öğreniyoruz. Ama ibadetlerin ne zaman, Çünkü ibadetleri öğreniyoruz. Ama ibadetlerin ne zaman, ne sebeplerle makbul olmadığını öğrenmezsek boşuna çalışmış, akıntıya kürek çekmiş oluruz.ne sebeplerle makbul olmadığını öğrenmezsek boşuna çalışmış, akıntıya kürek çekmiş oluruz. Arabanın motorunu vitesle hareket teşkilatına nakletmeden gaza basmış gibi oluruz.Arabanın motorunu vitesle hareket teşkilatına nakletmeden gaza basmış gibi oluruz. Bangır bangır bağırırız, motoru car car öttürürüz. Ama yerimizde sayarız. Çünkü vites takılmamıştır. Bangır bangır bağırırız, motoru car car öttürürüz. Ama yerimizde sayarız. Çünkü vites takılmamıştır.

Onun için amellerin Allah tarafından kabul edilme şartlarını ve sebeplerini öğrenmeliOnun için amellerin Allah tarafından kabul edilme şartlarını ve sebeplerini öğrenmeli ve onları daima göz önünde bulundurmalıyız. Bunu öğreten ilim dalı tasavvuftur.ve onları daima göz önünde bulundurmalıyız. Bunu öğreten ilim dalı tasavvuftur. Fıkhü'l-Bâtın'dır. Batınî yönünü, amellerini, ibadetlerini anlatan ilim dalı, "tasavvuf, fıkhu'l-bâtın. Fıkhü'l-Bâtın'dır. Batınî yönünü, amellerini, ibadetlerini anlatan ilim dalı, "tasavvuf, fıkhu'l-bâtın.

Bunları öğrenmezseniz namazlarınız, oruçlarınız, zikirleriniz, ibadetleriniz belki bir ihlassızlıkla,Bunları öğrenmezseniz namazlarınız, oruçlarınız, zikirleriniz, ibadetleriniz belki bir ihlassızlıkla, belki bir gösterişle, belki bir ucupla kendinizi beğenmeyle,belki bir gösterişle, belki bir ucupla kendinizi beğenmeyle, belki daha başka bir başa kakma, eza verme gibi sebeple, belki kul hakkıyla, belki daha başka bir başa kakma, eza verme gibi sebeple, belki kul hakkıyla, hebâen mensûra havaya savrulan tozlar gibi boşuna çalışma olabilir. hebâen mensûra havaya savrulan tozlar gibi boşuna çalışma olabilir.

Allahu Teâlâ hazretleri bizim ibadetlerimizdeki eksiklerimizi, noksanlarımızı affetsin,Allahu Teâlâ hazretleri bizim ibadetlerimizdeki eksiklerimizi, noksanlarımızı affetsin, kusurumuzu bağışlasın, noksanımızı çoğa saysın, tamamlasın, ibadetlerimizi kabul eylesin. kusurumuzu bağışlasın, noksanımızı çoğa saysın, tamamlasın, ibadetlerimizi kabul eylesin.

İbadetlerinizde mağrur olmayın! Çünkü kabul olup olmadığını bilmiyoruz.İbadetlerinizde mağrur olmayın! Çünkü kabul olup olmadığını bilmiyoruz. Neler yaptıysak, her sene hacca gittiysek bile kabul olup olmadığını bilmediğimiz için,Neler yaptıysak, her sene hacca gittiysek bile kabul olup olmadığını bilmediğimiz için, bir müjde olmadığı için, bir işaret olmadığı için, bir müjde olmadığı için, bir işaret olmadığı için, "Kabul ettim kulum korkma, mahzun olma." denmediği için;"Kabul ettim kulum korkma, mahzun olma." denmediği için; "Acaba Rabbim benim ibadetimi kabul etti mi?" diye daima hazer üzere, korku üzere, ihtiyat üzere olmalıyız."Acaba Rabbim benim ibadetimi kabul etti mi?" diye daima hazer üzere, korku üzere, ihtiyat üzere olmalıyız. Tevazuu elden bırakmamalı, boynumuzu bükmeli, gözümüzden yaşlar akıtmalıyız. Derviş olmalıyız. Tevazuu elden bırakmamalı, boynumuzu bükmeli, gözümüzden yaşlar akıtmalıyız. Derviş olmalıyız.

Dervişlik büyük bir efsanedir. Büyük bir kahramanlıktır, olağanüstü bir iştir.Dervişlik büyük bir efsanedir. Büyük bir kahramanlıktır, olağanüstü bir iştir. Elbette biz o yoldayız ama onu yapan insanlar mesela büyüklerimizden bir tanesi sabrı, Elbette biz o yoldayız ama onu yapan insanlar mesela büyüklerimizden bir tanesi sabrı, tahammülü anlatırken o sırada ayağını akrep sokmuş.tahammülü anlatırken o sırada ayağını akrep sokmuş. Oturduğu yerden akrep gelmiş ayağını vız vız vız sokuyor. Oturduğu yerden akrep gelmiş ayağını vız vız vız sokuyor. Hiç akrep sokulanınız oldu mu bilmiyorum. Hiç akrep sokulanınız oldu mu bilmiyorum. İnsanın azası ustura ile kesiliyor, doğranıyor gibi o kadar acır. O kadar fena halde acır.İnsanın azası ustura ile kesiliyor, doğranıyor gibi o kadar acır. O kadar fena halde acır. İnsanı ciyak ciyak bağırtır. O mübarek hiç ses çıkarmamış. İnsanı ciyak ciyak bağırtır. O mübarek hiç ses çıkarmamış.

Demişler ki; "Efendim, akrep sokuyor, ayağınızda akrep var. Ses çıkarmıyorsunuz." Demişler ki;

"Efendim, akrep sokuyor, ayağınızda akrep var. Ses çıkarmıyorsunuz."

Demiş ki; "Sabırdan bahsederken, sabırsızlık göstermekten, Allah'tan utandım." demiş. Demiş ki;

"Sabırdan bahsederken, sabırsızlık göstermekten, Allah'tan utandım." demiş.

Dervişlik bu, tasavvuf bu, güzel ahlâk bu… Hâtem-i Esâmlar, Bişr-i Hafîler, İbrahim-i Edhemler.Dervişlik bu, tasavvuf bu, güzel ahlâk bu…

Hâtem-i Esâmlar, Bişr-i Hafîler, İbrahim-i Edhemler.
Bunlar büyük şahsiyetler, efsanevi kahramanlar. Biz onların yolundayız.Bunlar büyük şahsiyetler, efsanevi kahramanlar. Biz onların yolundayız. Allah'ın sevgili kullarının yolundayız. Sevgililerin sevgilisi Muhammed Mustafâ'nın yolundayız.Allah'ın sevgili kullarının yolundayız. Sevgililerin sevgilisi Muhammed Mustafâ'nın yolundayız. Peygamber Efendimiz öyle yaşadı. Sabahlara kadar ayakları şişerek ibadet etti. Yine de; Peygamber Efendimiz öyle yaşadı. Sabahlara kadar ayakları şişerek ibadet etti. Yine de;

Sübhâneke mâ abednâke hakka ibâdetike buyurdu. "Sana hakkıyla ibadet edemedim yâ Rabbi!" diye buyurdu. Sübhâneke mâ abednâke hakka ibâdetike buyurdu. "Sana hakkıyla ibadet edemedim yâ Rabbi!" diye buyurdu.

Onun için tevazuu hiçbir zaman elden bırakmayalım. Haddimizi bilelim.Onun için tevazuu hiçbir zaman elden bırakmayalım. Haddimizi bilelim. "Ben Allah yolunda hizmet ediyorum, cihat ediyorum, gayret ediyorum, ibadet ediyorum." gibi"Ben Allah yolunda hizmet ediyorum, cihat ediyorum, gayret ediyorum, ibadet ediyorum." gibi bir duyguyla şeytan ve nefis bizleri aldatmasın. bir duyguyla şeytan ve nefis bizleri aldatmasın.

Yine konuşmalardan anlaşıldı ki müslümanlar dünya üzerinde çeşitli sıkıntılara mâruz bulunuyorlar Yine konuşmalardan anlaşıldı ki müslümanlar dünya üzerinde çeşitli sıkıntılara mâruz bulunuyorlar ve bizim kendi ülkemizde de bu sıkıntılar büyük ölçüde devam ediyor. ve bizim kendi ülkemizde de bu sıkıntılar büyük ölçüde devam ediyor. Gazetelerden, radyolardan, televizyonlardan okuyoruz, seyrediyoruz ve biliyoruz. Gazetelerden, radyolardan, televizyonlardan okuyoruz, seyrediyoruz ve biliyoruz. Sıkıntılar var. Konuşmalardan anladık ki bu sıkıntılar olacak. Sıkıntılar var. Konuşmalardan anladık ki bu sıkıntılar olacak. Bunlar cilve-i rabbânî. Kaderin cilvesi bunlar, Allah'ın imtihanı. Bunlar cilve-i rabbânî. Kaderin cilvesi bunlar, Allah'ın imtihanı.

E hasiben nâsu en yutrakû en yekûlû âmennâ ve hum lâ yuftenûn. E hasiben nâsu en yutrakû en yekûlû âmennâ ve hum lâ yuftenûn.

"İnsanlar; 'İman ettik.' deyince rahat mı kalacaklarını sandılar?"İnsanlar; 'İman ettik.' deyince rahat mı kalacaklarını sandılar? İmtihanlara tâbi tutulmayacaklarını mı sandılar? " İmtihanlara tâbi tutulmayacaklarını mı sandılar? "

Daha önceki ümmetler nasıl imtihanlara tâbi oldular, sıkıntılar çektilerseDaha önceki ümmetler nasıl imtihanlara tâbi oldular, sıkıntılar çektilerse her çağın insanı da o imtihanlara, ona benzer imtihanlara tâbi olacaklar. her çağın insanı da o imtihanlara, ona benzer imtihanlara tâbi olacaklar. O halde ızdırap çeken, sıkıntı çeken, başörtüsünden dolayı mağdur edilen,O halde ızdırap çeken, sıkıntı çeken, başörtüsünden dolayı mağdur edilen, sakalından dolayı işinden atılan, Müslümanlığından dolayı ordudan çıkarılan,sakalından dolayı işinden atılan, Müslümanlığından dolayı ordudan çıkarılan, daha başka sebeplerle sanki İslâm suçmuş gibi, ibadet suçmuş gibi, daha başka sebeplerle sanki İslâm suçmuş gibi, ibadet suçmuş gibi, müslüman olmak kabahatmiş gibi cezalandırılan kardeşlerime bu, büyük bir tesellidir. müslüman olmak kabahatmiş gibi cezalandırılan kardeşlerime bu, büyük bir tesellidir.

Mahzun olmasınlar, üzülmesinler ki bu bir imtihandır.Mahzun olmasınlar, üzülmesinler ki bu bir imtihandır. Bu imtihan karşısındaki davranışı üzerine Allah onu mükâfâtlandıracak. Bu imtihan karşısındaki davranışı üzerine Allah onu mükâfâtlandıracak. Onun sabrını değerlendirecek. Veyahut "Bakalım meşakkat çekince,Onun sabrını değerlendirecek. Veyahut "Bakalım meşakkat çekince, zorluk görünce benim kullarım vefalı mı değil mi?zorluk görünce benim kullarım vefalı mı değil mi? Bakalım yolumdan dönecekler mi dönmeyecekler mi?" diye Allah hepimizi imtihan ediyor. Bakalım yolumdan dönecekler mi dönmeyecekler mi?" diye Allah hepimizi imtihan ediyor.

Meşakkatlere mâruz kalsa da Yunus Emre'nin dediği gibi; Eğer beni öldüreler. Külüm göğe savuralar. Meşakkatlere mâruz kalsa da Yunus Emre'nin dediği gibi;

Eğer beni öldüreler.

Külüm göğe savuralar.

Toprağım anda çağıra. Bana seni gerek seni. Toprağım anda çağıra.

Bana seni gerek seni.

Demek ki yakalasalar, toz etseler, kül etseler, külü havada savursalar İslâm'dan dönmeyecek. Demek ki yakalasalar, toz etseler, kül etseler, külü havada savursalar İslâm'dan dönmeyecek.

Müslüman olarak; "Ben seni istiyorum yâ Rabbi!" demek lazım. Müslüman olarak; "Ben seni istiyorum yâ Rabbi!" demek lazım.

İlâhi ente maksûdî. "Benim maksudum sensin Allah'ım.İlâhi ente maksûdî. "Benim maksudum sensin Allah'ım. Ben seni istiyorum, senin yolunda ne gelirse gelsin böbürlenmiyorum, küstahlaşmıyorum, Ben seni istiyorum, senin yolunda ne gelirse gelsin böbürlenmiyorum, küstahlaşmıyorum, övünmüyorum, palavra atmıyorum, yüksek perdeden konuşmuyorum,övünmüyorum, palavra atmıyorum, yüksek perdeden konuşmuyorum, yapamayacağım işleri söylemiş durumda olmak istemiyorum; ben seni tercih ediyorum yâ Rabbi!yapamayacağım işleri söylemiş durumda olmak istemiyorum; ben seni tercih ediyorum yâ Rabbi! Ben senin yolunu tercih ediyorum yâ Rabbi!" demek lazım. O halde meşakkatler bizi yıldırmayacak.Ben senin yolunu tercih ediyorum yâ Rabbi!" demek lazım.

O halde meşakkatler bizi yıldırmayacak.
Kardeşlerimizi yıldırmamalı. Ve çalışma şevkimizi, azmimizi artıracak birer kuvvet ve güç kaynağı olmalı. Kardeşlerimizi yıldırmamalı. Ve çalışma şevkimizi, azmimizi artıracak birer kuvvet ve güç kaynağı olmalı.

Demek ki az çalışmışız da kendi ülkemizde, kendi vatandaşlarımızdan İslâm'a düşman insanlar türemiş.Demek ki az çalışmışız da kendi ülkemizde, kendi vatandaşlarımızdan İslâm'a düşman insanlar türemiş. Demek ki kusur bizimmiş. Demek ki biz Allah'ın dinine hizmeti güzel yapamamışız daDemek ki kusur bizimmiş. Demek ki biz Allah'ın dinine hizmeti güzel yapamamışız da Allah'ın dini güzel olmasına rağmen, güzelliğini anlamayan insanlar türemiş.Allah'ın dini güzel olmasına rağmen, güzelliğini anlamayan insanlar türemiş. Ya da Allah'ın dinini, büyüklerimizin emanetini, ecdadımızın yadigârını basiretle kollayamamışız kiYa da Allah'ın dinini, büyüklerimizin emanetini, ecdadımızın yadigârını basiretle kollayamamışız ki evimizin içinde, köşe başlarını zalimler tutmuş, hainler ele geçirmiş. evimizin içinde, köşe başlarını zalimler tutmuş, hainler ele geçirmiş.

Demek gafletteymişiz ki kendi yurdumuzda kendi müesseselerimizi elden kaçırmışız.Demek gafletteymişiz ki kendi yurdumuzda kendi müesseselerimizi elden kaçırmışız. O halde cezayı hak etmişiz; kusur bizde. Demek ki Cenâb-ı Hak bizleri cezalandırıyor.O halde cezayı hak etmişiz; kusur bizde. Demek ki Cenâb-ı Hak bizleri cezalandırıyor. Belki Boşnakları cezalandırıyor, Arnavutları cezalandırıyor, Çeçenleri cezalandırıyor. Belki Boşnakları cezalandırıyor, Arnavutları cezalandırıyor, Çeçenleri cezalandırıyor.

"Belki dereceleri artsın." diye bunlar başlarına geliyor."Belki dereceleri artsın." diye bunlar başlarına geliyor. Belki yaptığı suçtan dolayı "ceza çeksin" diye oluyor. İkisi de mümkün.Belki yaptığı suçtan dolayı "ceza çeksin" diye oluyor. İkisi de mümkün. Belki ikisi birden aynı anda adamına göre olabilir. Bazen ceza olur. Belki ikisi birden aynı anda adamına göre olabilir.

Bazen ceza olur.
Bazen en büyük belalar enbiyâullaha, evliyâullaha, Bazen en büyük belalar enbiyâullaha, evliyâullaha, sonra dereceleri üzere iyi kullara geldiğine göre bu da iyi kul olduğundan,sonra dereceleri üzere iyi kullara geldiğine göre bu da iyi kul olduğundan, "imtihan olsun, derecesi artsın" diye olur. "imtihan olsun, derecesi artsın" diye olur.

Onu bilmiyoruz ama kusurumuzdan dolayı da -insan bir kusur kabahat işleyinceOnu bilmiyoruz ama kusurumuzdan dolayı da -insan bir kusur kabahat işleyince bir ihmalde bulununca başına ceza geldiğinden- bir ihmalde bulununca başına ceza geldiğinden- ben bunların bizim hatalarımız sonunda geldiğini düşünüyorum.ben bunların bizim hatalarımız sonunda geldiğini düşünüyorum. Kusurlarımızdan dolayı başımıza geldiğini düşünüyorum. Çünkü anlattılar: Kusurlarımızdan dolayı başımıza geldiğini düşünüyorum.

Çünkü anlattılar:

Boşnaklardan birisi; "Hanımı başını örtüyor." diyeBoşnaklardan birisi; "Hanımı başını örtüyor." diye başörtüsünü yakalayıp çekip hanımına hakaret edermiş. başörtüsünü yakalayıp çekip hanımına hakaret edermiş. "Bırak bu çağ dışı düşünceleri!" gibi sözlerle hanımına çatarmış."Bırak bu çağ dışı düşünceleri!" gibi sözlerle hanımına çatarmış. Sırplar kendisine saldırdığı zaman neden sonra yanlış yolda olduğunu anlamış; Sırplar kendisine saldırdığı zaman neden sonra yanlış yolda olduğunu anlamış; tekrar yeniden müslüman olmuş. tekrar yeniden müslüman olmuş.

Çeçenlerden duydum ki cenazeleri olduğu zaman kaldıracak adamları yok.Çeçenlerden duydum ki cenazeleri olduğu zaman kaldıracak adamları yok. Nasıl dua edecekler, nasıl namaz kılacaklar bilmiyorlar. Nasıl dua edecekler, nasıl namaz kılacaklar bilmiyorlar. Sadece geleneksel olarak;Sadece geleneksel olarak; müslüman evlâdı oldukları için babadan dededen duydukları güzel "İslâm" diye bir şey var. müslüman evlâdı oldukları için babadan dededen duydukları güzel "İslâm" diye bir şey var.

Cahil kalmışlar. Cahil kaldıkları için de Allah cezalandırıyor.Cahil kalmışlar. Cahil kaldıkları için de Allah cezalandırıyor. İslâm'a uygun olmayan işler yaptılar. Belki düğünleri İslâm'a uygun değil.İslâm'a uygun olmayan işler yaptılar. Belki düğünleri İslâm'a uygun değil. Nikâhları İslâm'a uygun değil. Çocukları müslüman çocuğu gibi yetiştirilmiş değil.Nikâhları İslâm'a uygun değil. Çocukları müslüman çocuğu gibi yetiştirilmiş değil. Allah'ın kendilerinden istediği gayreti göstermedikleri için olabilir. Allah'ın kendilerinden istediği gayreti göstermedikleri için olabilir.

Ama bütün bunların sonucu her ne olursa olsun, günahkârlar tevbe ederse Allah tevbelerini kabul eder.Ama bütün bunların sonucu her ne olursa olsun, günahkârlar tevbe ederse Allah tevbelerini kabul eder. Hatasından döneni, hatasını anlayanı Allah sever. Doğru yola iletir, tevfîkini refîk eder. Hatasından döneni, hatasını anlayanı Allah sever. Doğru yola iletir, tevfîkini refîk eder.

Biz hatalarımıza tevbe ediyoruz. "Eğer bunlar; iyi kullar olduğu halde kardeşlerimize imtihan içinBiz hatalarımıza tevbe ediyoruz. "Eğer bunlar; iyi kullar olduğu halde kardeşlerimize imtihan için geldiyse onlar sıkı dursunlar.geldiyse onlar sıkı dursunlar. Eğer ceza olarak başlarına geldiyse hatalarını düşünsünler, düzeltsinler.Eğer ceza olarak başlarına geldiyse hatalarını düşünsünler, düzeltsinler. Allah'ın dinine daha sıkı bağlansınlar." diye düşünüyorum. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah'ın dinine daha sıkı bağlansınlar." diye düşünüyorum.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bir insanın tek başına kaldıracağı yük bellidir. Bir çuval kaldırabilir.Bir insanın tek başına kaldıracağı yük bellidir. Bir çuval kaldırabilir. Ama daha büyük bir yük olduğu zaman yanındaki arkadaşına seslenir;Ama daha büyük bir yük olduğu zaman yanındaki arkadaşına seslenir; "Kardeşim, şunun bir ucundan tutuver, bir el atıver de şunu şuraya, arabanın içine, "Kardeşim, şunun bir ucundan tutuver, bir el atıver de şunu şuraya, arabanın içine, kamyona yükleyelim. Yardım et de koyuverelim." der. kamyona yükleyelim. Yardım et de koyuverelim." der.

Kendisinin taşıyamayacağı bir yük olduğu zaman yardım ister. Biz de öyleyiz.Kendisinin taşıyamayacağı bir yük olduğu zaman yardım ister. Biz de öyleyiz. Biz müslümanlar da tek başımıza bir şey yapamayız. Biz müslümanlar da tek başımıza bir şey yapamayız. Tek başımıza yapacağımız şey, çok büyük bir yekün tutmaz. Az bir şeydir. Tek başımıza yapacağımız şey, çok büyük bir yekün tutmaz. Az bir şeydir.

Ama birbirimizden yardım istersek, "El atıver kardeşim, yardım ediver kardeşim,Ama birbirimizden yardım istersek, "El atıver kardeşim, yardım ediver kardeşim, tutuver kardeşim de şu yükü kaldıralım şu tarafa devirelim." diyetutuver kardeşim de şu yükü kaldıralım şu tarafa devirelim." diye yardımlaşırsak büyük işler başarılabilir. yardımlaşırsak büyük işler başarılabilir.

Ve zaten Allahu Teâlâ hazretleri birlik beraberliği ve cemaati seviyor.Ve zaten Allahu Teâlâ hazretleri birlik beraberliği ve cemaati seviyor. Bir olmayı seviyor, yardımlaşmayı seviyor.Bir olmayı seviyor, yardımlaşmayı seviyor. Müslümanın müslümana yardım etmesini, destek olmasını seviyor.Müslümanın müslümana yardım etmesini, destek olmasını seviyor. Ve işlerin topluluk hâlinde, cemaatle yapılmasını seviyor. Ve işlerin topluluk hâlinde, cemaatle yapılmasını seviyor.

Onun için cemaate, uhuvvete, kardeşliğe, birliğe beraberliğe,Onun için cemaate, uhuvvete, kardeşliğe, birliğe beraberliğe, birlikte Allah'ın dinine hizmet etmeye çok dikkat etmemiz lazım, çok önem vermemiz lazım.birlikte Allah'ın dinine hizmet etmeye çok dikkat etmemiz lazım, çok önem vermemiz lazım. Birlik ve beraberlik rahmettir, tefrika ve ayrılık gayrılık azaptır. Birlik ve beraberlik rahmettir, tefrika ve ayrılık gayrılık azaptır. Bunu bilmemiz lazım, Allah'ın bir azabıdır. Ayrılık çıkarmamamız lazım.Bunu bilmemiz lazım, Allah'ın bir azabıdır. Ayrılık çıkarmamamız lazım. Ayrı baş çekmememiz lazım. Birlik ve beraberlik içinde çalışmalar yapmamız lazım. Ayrı baş çekmememiz lazım. Birlik ve beraberlik içinde çalışmalar yapmamız lazım.

Konuşmalardan bunlar çıktı. Böyle güzel sonuçlara ulaştık.Konuşmalardan bunlar çıktı. Böyle güzel sonuçlara ulaştık. Yazıları okuduğunuz zaman ana fikri iyi takip ettiğiniz zaman güzel şeyler anlayacaksınızYazıları okuduğunuz zaman ana fikri iyi takip ettiğiniz zaman güzel şeyler anlayacaksınız ve inşaallah hayatınıza uygulayacaksınız. Kişisel olarak iyi müslüman olmaya gayret edin.ve inşaallah hayatınıza uygulayacaksınız.

Kişisel olarak iyi müslüman olmaya gayret edin.
Ama tek başınıza iyi müslüman olmaktan öteye, müslümanlara faydalı olmak için,Ama tek başınıza iyi müslüman olmaktan öteye, müslümanlara faydalı olmak için, başkalarına yardımcı olmak için, ıslah edicimuslih müslüman olmak için de gayret edin. başkalarına yardımcı olmak için, ıslah edicimuslih müslüman olmak için de gayret edin.

"Ümmet-i Muhammed'e karşı benim sorumluluğum, vazifelerim vardır." diye düşünün."Ümmet-i Muhammed'e karşı benim sorumluluğum, vazifelerim vardır." diye düşünün. Ve onları yapmaya çalışın. Tek başınıza az iş yapabileceğinizden,Ve onları yapmaya çalışın.

Tek başınıza az iş yapabileceğinizden,
birlik ve beraberliğe önem verin, toplanın, dernek teşkil edin, derilin.birlik ve beraberliğe önem verin, toplanın, dernek teşkil edin, derilin. Derilmek; "toplanmak, bir araya gelmek" demektir. Dernek de zaten ondan çıkıyor. Derilmek; "toplanmak, bir araya gelmek" demektir. Dernek de zaten ondan çıkıyor.

Topluca çalışırsanız, toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez. Topluca çalışırsanız, toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez. Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

Yürekler toplu vurmalı. Muhabbet olmalı, el ele olmalı. Yürekler toplu vurmalı. Muhabbet olmalı, el ele olmalı.

Onun için biz bu çeşit aile toplantılarında bir güzel âdeti de uyguluyoruz.Onun için biz bu çeşit aile toplantılarında bir güzel âdeti de uyguluyoruz. Toplantıya katılan kardeşlerimizin isimlerini yazıyoruz. Kura çekiyoruz.Toplantıya katılan kardeşlerimizin isimlerini yazıyoruz. Kura çekiyoruz. Herkes o toplantıdan birbirinin kardeşi olarak çıkıyor. O toplantıda kardeşlik tesis ediyoruz. Herkes o toplantıdan birbirinin kardeşi olarak çıkıyor. O toplantıda kardeşlik tesis ediyoruz.

Bu, Peygamber Efendimiz'in Medine-i münevvere'ye hicret eden Muhacirîn ileBu, Peygamber Efendimiz'in Medine-i münevvere'ye hicret eden Muhacirîn ile Medine-i Münevvere'nin yerlisi, onlara bağırlarını açan, Medine-i Münevvere'nin yerlisi, onlara bağırlarını açan, onları misafir eden Ensar'ı arasında yapılan muâhat, kardeşliğin bir uygulaması oluyor. onları misafir eden Ensar'ı arasında yapılan muâhat, kardeşliğin bir uygulaması oluyor.

Onun için ben yöneticilerden bu işi yapmalarını, hazırlık yapmalarını rica etmiştim.Onun için ben yöneticilerden bu işi yapmalarını, hazırlık yapmalarını rica etmiştim. Bu kurayı çekeriz. Hazırlamışlar.Bu kurayı çekeriz. Hazırlamışlar. Birkaç tane isimleri olmayan olursa sonradan geldiği için onları da ekleriz. Birkaç tane isimleri olmayan olursa sonradan geldiği için onları da ekleriz. Bir şeyler yaparız inşaallah. Böyle bir kardeşlik çalışmasının da yapılmasını istiyorum. Bir şeyler yaparız inşaallah. Böyle bir kardeşlik çalışmasının da yapılmasını istiyorum.

Üçüncü bir şey; biz her toplantımızın sonunda, aile eğitim toplantılarımızın sonunda bir amaç gösteriyoruz.Üçüncü bir şey; biz her toplantımızın sonunda, aile eğitim toplantılarımızın sonunda bir amaç gösteriyoruz. Elle tutulan, anlaşılabilir, gözle görülebilen, kabul edilebilir bir amaç. Elle tutulan, anlaşılabilir, gözle görülebilen, kabul edilebilir bir amaç.

Mesela Akbük'te toplantımızda dedik ki; "Müslümanların radyosu olmalı, televizyonu olmalı." Mesela Akbük'te toplantımızda dedik ki;

"Müslümanların radyosu olmalı, televizyonu olmalı."

Onun üzerine bir çalışma başlattık. O toplantıda dokuz yüz küsur kardeş vardı.Onun üzerine bir çalışma başlattık. O toplantıda dokuz yüz küsur kardeş vardı. Küçük çocuklar bile getirdiler, bir şeyler verdiler. Ve Ak televizyonu, Ak radyoyu orada kurduk.Küçük çocuklar bile getirdiler, bir şeyler verdiler. Ve Ak televizyonu, Ak radyoyu orada kurduk. Akbük'te kurduk. Böyle bir çalışma oldu.Akbük'te kurduk. Böyle bir çalışma oldu. Ben de bu toplantıdan böyle bir sonuç çıkmasını temenni ediyorum. Ben de bu toplantıdan böyle bir sonuç çıkmasını temenni ediyorum.

İsveç'ten bir kardeşimiz bana, ben böyle şeyleri düşünürken, bilmiyordum, bir bilgi getirdi.İsveç'ten bir kardeşimiz bana, ben böyle şeyleri düşünürken, bilmiyordum, bir bilgi getirdi. Şöyle bir elli iki dönüm, orman içinde, Stockholm'ün kuzeybatısında bir yerde bir mülk göstermişler. Şöyle bir elli iki dönüm, orman içinde, Stockholm'ün kuzeybatısında bir yerde bir mülk göstermişler. -Arkadaşımız oranın yönetimiyle, siyasi partilerle ilgisi olan,-Arkadaşımız oranın yönetimiyle, siyasi partilerle ilgisi olan, Türkiye'den oraya birisi gittiği zaman hemen arayıp buldukları,Türkiye'den oraya birisi gittiği zaman hemen arayıp buldukları, ondan yardım istedikleri iyi bir kardeşimiz.ondan yardım istedikleri iyi bir kardeşimiz. - Bu böyle orman içinde, beş altı tane tesis binası olan, belirli ormanı olan yeşillik güzel bir yer. - Bu böyle orman içinde, beş altı tane tesis binası olan, belirli ormanı olan yeşillik güzel bir yer.

Burada elli dört tane unite yani bir ailenin müstakilen oturabileceği birim var.Burada elli dört tane unite yani bir ailenin müstakilen oturabileceği birim var. İki odalı, mutfaklı, bonyolu birim. Böylece elli dört daire var. Toplam iki yüz yetmiş beş yatak var.İki odalı, mutfaklı, bonyolu birim. Böylece elli dört daire var. Toplam iki yüz yetmiş beş yatak var. Ben yanlış mı duydum "beş bin altı yüz mü, elli altı bin mi?" diye duymuştum. Ben yanlış mı duydum "beş bin altı yüz mü, elli altı bin mi?" diye duymuştum.

Beş bin altı yüz metre kare binaların toplam alanı. Seksen iki dönüm alanı var. Güzel bir alan.Beş bin altı yüz metre kare binaların toplam alanı. Seksen iki dönüm alanı var. Güzel bir alan. Biliyorsunuz bizim henüz kendi camiamıza mahsus bir toplantı yerimiz yok Avrupa'da.Biliyorsunuz bizim henüz kendi camiamıza mahsus bir toplantı yerimiz yok Avrupa'da. Geçen sene çalışmalar yapmıştık. Güzel sonuçlar aldık. İngiltere'de bir mülk aldık. Geçen sene çalışmalar yapmıştık. Güzel sonuçlar aldık. İngiltere'de bir mülk aldık. Almanya'da bir mülk aldık. Çalışmalar yapıyoruz. Almanya'da bir mülk aldık. Çalışmalar yapıyoruz.

Fakat arkadaşımızın bize getirdiği bu mülk kaçırılacak bir şey değil.Fakat arkadaşımızın bize getirdiği bu mülk kaçırılacak bir şey değil. Bir kaç müşteri daha var. Arkadaşımızın siyasi nüfuzu dolayısıyla öncelik bize ait.Bir kaç müşteri daha var. Arkadaşımızın siyasi nüfuzu dolayısıyla öncelik bize ait. "Bu seksen iki dönümlük araziyi camiamız namına kazanalım." diye düşünüyorum. "Bu seksen iki dönümlük araziyi camiamız namına kazanalım." diye düşünüyorum. Arkadaşımız Şöyle bir şey teklif etti: Herkes bir daire satın alır. Daire kendisinin olur.Arkadaşımız Şöyle bir şey teklif etti:

Herkes bir daire satın alır. Daire kendisinin olur.
"Hani verdiğim para nereye gitti?" demez."Hani verdiğim para nereye gitti?" demez. İstediği zaman gider, orada tatilini geçirir veya kar yağdığı zaman da kayak yapmak için gider. İstediği zaman gider, orada tatilini geçirir veya kar yağdığı zaman da kayak yapmak için gider. Tatil yapmak için gider, oturur. Anahtarı kendisinde olur. Böyle güzel bir yer. Tatil yapmak için gider, oturur. Anahtarı kendisinde olur. Böyle güzel bir yer.

Diyorum ki bu toplantının hatırası olarak bunun alınmasına karar verelim. Diyorum ki bu toplantının hatırası olarak bunun alınmasına karar verelim.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2