Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Müslümanların Kardeşlik İlişkileri ve İyilik Yapmanın Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bir Kulun Bir Hasenesi Kabul Olsa Cennete Girer, Çalışmanın Fazileti, Arşı Ala’da Gölgelenecek 7 Kişi, Günah Rızkı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslümanların Kardeşlik İlişkileri ve İyilik Yapmanın Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bir Kulun Bir Hasenesi Kabul Olsa Cennete Girer, Çalışmanın Fazileti, Arşı Ala’da Gölgelenecek 7 Kişi, Günah Rızkı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillahimineşşeytânirracîm, Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillahimineşşeytânirracîm, Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîne alâ külli hâlin ve fi-külli-hîn.el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîne alâ külli hâlin ve fi-külli-hîn. Hamden kesîran tayyiben mübareken fih. Kemâ yuhibbu ve yerdâ ve yenbeği li-celâli vechihi'l-kerîm.Hamden kesîran tayyiben mübareken fih. Kemâ yuhibbu ve yerdâ ve yenbeği li-celâli vechihi'l-kerîm. es-Salâtu ve'sselâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-Mustafâes-Salâtu ve'sselâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men-tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Emma b'ad; ve âlihî ve sahbihî ve men-tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emma b'ad;

Kâle'n-nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem Kâle'n-nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Efendimiz Muhammed-i Mustâfâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininEfendimiz Muhammed-i Mustâfâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadislerinden bir demet okuyup izah edip, mübarek hadislerinden bir demet okuyup izah edip, vaktimizi Rabbimizin rızasına uygun geçirmeye gayret edeceğiz. vaktimizi Rabbimizin rızasına uygun geçirmeye gayret edeceğiz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına geçmeden önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına geçmeden önce Peygamber Efendimiz'in ruhuna hediye olsun diye,Peygamber Efendimiz'in ruhuna hediye olsun diye, ve onun mübarek âlinin, ashabının, etbâının, ahbâbının ruhlarına ve onun mübarek âlinin, ashabının, etbâının, ahbâbının ruhlarına ve sâdât-ı meşâyıh-ı turuk-u aliyemizin ruhlarına,ve sâdât-ı meşâyıh-ı turuk-u aliyemizin ruhlarına, ve Hz. Âdem atamızdan Peygamber Efendimiz'e kadar vazife görmüş,ve Hz. Âdem atamızdan Peygamber Efendimiz'e kadar vazife görmüş, gelmiş geçmiş cümle enbiyâ ve mürselînin, bütün bu evliyâullahın ruhlarına, gelmiş geçmiş cümle enbiyâ ve mürselînin, bütün bu evliyâullahın ruhlarına, âhirete göçmüş olan analarımızın, babalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin,âhirete göçmüş olan analarımızın, babalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin, yakınlarımızın, dostlarımızın, sevdiklerimizin ruhlarına,yakınlarımızın, dostlarımızın, sevdiklerimizin ruhlarına, bu beldelere gelip buralarda çalışırken ömrünü feda edip bu beldelere gelip buralarda çalışırken ömrünü feda edip buralarda defnolunmuş olan müslüman kardeşlerimizin buralarda defnolunmuş olan müslüman kardeşlerimizin ruhlarına bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım. ruhlarına bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım.

Hadis alimlerinden İmâm-ı Buhari radıyallahu anh rivayet etmiş kiHadis alimlerinden İmâm-ı Buhari radıyallahu anh rivayet etmiş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor:Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor: ...... Tüm müslümanların güzergâhı olan, onların gelip geçtiği yol üzerinden onlara eza verici,Tüm müslümanların güzergâhı olan, onların gelip geçtiği yol üzerinden onlara eza verici, zarar verici bir malzemeyi, çer çöp, diken, taş, toprak, dal ayağına takılır,zarar verici bir malzemeyi, çer çöp, diken, taş, toprak, dal ayağına takılır, bir zarar verir, düşmesine sebep olur, eteğini yırtar vesaire. bir zarar verir, düşmesine sebep olur, eteğini yırtar vesaire.

Kim müslümanların güzergâhı, yolu üzerinde olan bir eza verecek malzemeyi alır daKim müslümanların güzergâhı, yolu üzerinde olan bir eza verecek malzemeyi alır da kenara götürür atarsa, müslümanlara zararı dokunmasın diye kenara götürür atarsa, müslümanlara zararı dokunmasın diye yolu o eza verici malzemeden temizlerse, yolu temizlemiş, açmış olursa, yolu o eza verici malzemeden temizlerse, yolu temizlemiş, açmış olursa, onun bu yaptığı işten dolayı kendisine bir hasene yazılır. onun bu yaptığı işten dolayı kendisine bir hasene yazılır.

Hasene kelime manası olarak "iyilik" demek. Hasen, "güzel" demek. Hasene, iyilik güzellik manasında.Hasene kelime manası olarak "iyilik" demek. Hasen, "güzel" demek. Hasene, iyilik güzellik manasında. Yani güzel bir iyilik yapmış olması dolayısıyla amel defterine böyle bir [hasene] yazılır. Yani güzel bir iyilik yapmış olması dolayısıyla amel defterine böyle bir [hasene] yazılır. "Bu iyi bir iş yaptı" diye. Kur'ân-ı Kerîm'de dünyada da âhirette de hasene istenmesi emrolunmuş. "Bu iyi bir iş yaptı" diye.

Kur'ân-ı Kerîm'de dünyada da âhirette de hasene istenmesi emrolunmuş.

...... "Yâ Rabbi! Bize dünyada da iyilik, güzellik hoşluk ver. Âhirette de iyilik güzellik hoşluk ver."Yâ Rabbi! Bize dünyada da iyilik, güzellik hoşluk ver. Âhirette de iyilik güzellik hoşluk ver. Bizi cehennem ateşinden koru." diye.Bizi cehennem ateşinden koru." diye. Hasene dünya için de âhiret için de istemek bize tavsiye olmuş oluyor bu âyet-i kerîmede.Hasene dünya için de âhiret için de istemek bize tavsiye olmuş oluyor bu âyet-i kerîmede. Hasene böyle bir şey. Hasene böyle bir şey.

Mânevî icraatının yazıldığı defterine yazılır.Mânevî icraatının yazıldığı defterine yazılır. İyilikleri sağ taraftaki meleğin yazdığını biliyoruz kötülükleri sol taraftaki melek yazıyor.İyilikleri sağ taraftaki meleğin yazdığını biliyoruz kötülükleri sol taraftaki melek yazıyor. Sağdaki melek soldakinin ağabeyi. Belki kul tevbe eder diye "Dur bunları yazma diyebiliyor."Sağdaki melek soldakinin ağabeyi. Belki kul tevbe eder diye "Dur bunları yazma diyebiliyor." onu biraz durdurtuyor. Hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Bir müslüman yoldan bir dikeni aldı kenara koydu.onu biraz durdurtuyor. Hadîs-i şerîflerden biliyoruz.

Bir müslüman yoldan bir dikeni aldı kenara koydu.
Bir düşmüş, ortaya yuvarlanmış, aldı kenara koydu.Bir düşmüş, ortaya yuvarlanmış, aldı kenara koydu. Pis bir şeyi, çamurlu bir şeyi aldı, kenara koydu. Yani yolun üzerinde müslümanlara bir iyilik yapıyor. Pis bir şeyi, çamurlu bir şeyi aldı, kenara koydu. Yani yolun üzerinde müslümanlara bir iyilik yapıyor. Yollarından onlara takılacak, zarar verecek bir şeyi yok etmiş, kaldırmış oluyor. Yollarından onlara takılacak, zarar verecek bir şeyi yok etmiş, kaldırmış oluyor. Bu insana hasene yazılır. Bu insana hasene yazılır.

Ondan sonra Efendimiz buyuruyor ki; Ondan sonra Efendimiz buyuruyor ki;

...... Bir kulun bir hasenesi kabul olsa cennete girer. Bir kulun bir hasenesi kabul olsa cennete girer. Tek bir hasenesi kabul olmuş olsa cennete girer o kul.Tek bir hasenesi kabul olmuş olsa cennete girer o kul. Hani "Hor görme garibi!" derler.Hani "Hor görme garibi!" derler. Yapılan bir iyiliği de hor görmemek, küçümsememek lazım.Yapılan bir iyiliği de hor görmemek, küçümsememek lazım. Bazen bir iyilik makbule geçer, tam yerinde, zamanında yapılmış olur, Bazen bir iyilik makbule geçer, tam yerinde, zamanında yapılmış olur, insana cân-ı gönülden "Allah razı olsun" dedirtir. insana cân-ı gönülden "Allah razı olsun" dedirtir. Allah razı oluverirse olur ve böylece cennete girmesine vesile olur. Burada şunu görüyoruz.Allah razı oluverirse olur ve böylece cennete girmesine vesile olur.

Burada şunu görüyoruz.
Müslümanlara her ne suretle olursa olsun iyilik yapmak, onların yararına olmak,Müslümanlara her ne suretle olursa olsun iyilik yapmak, onların yararına olmak, onların yararına çalışmak cennete girmeye sebep oluyor. Hatta yollarda ayağına taş değer.onların yararına çalışmak cennete girmeye sebep oluyor. Hatta yollarda ayağına taş değer. "Adamın gözü var, görür. Taşın kenarından dolaşır." Tamam, üstüne basmaz."Adamın gözü var, görür. Taşın kenarından dolaşır." Tamam, üstüne basmaz. Ama yine yol temiz olsun; onu bile kenara atmak sevap oluyor.Ama yine yol temiz olsun; onu bile kenara atmak sevap oluyor. Müslümanın bir müslümana iyilik yapması, onun iyiliğini istemesi ne kadar önemli!Müslümanın bir müslümana iyilik yapması, onun iyiliğini istemesi ne kadar önemli! Yolundan bir çeri çöpü bile kenara atmak bu kadar önemli oluyor. Yolundan bir çeri çöpü bile kenara atmak bu kadar önemli oluyor.

Bunun ötesinde önümüze ne kadar geniş bir ufuk açılıyor.Bunun ötesinde önümüze ne kadar geniş bir ufuk açılıyor. Müslümanın müslümanı sevmesi lazım, sayması lazım, yardım etmesi lazım, Müslümanın müslümanı sevmesi lazım, sayması lazım, yardım etmesi lazım, zulme uğruyorsa zulümden kurtarması lazım, yardıma ihtiyacı varsa imdadına koşması lazım, zulme uğruyorsa zulümden kurtarması lazım, yardıma ihtiyacı varsa imdadına koşması lazım, birisi ona eza cefa ediyorsa onu kurtarması lazım, aleyhinde konuşmaması lazım,birisi ona eza cefa ediyorsa onu kurtarması lazım, aleyhinde konuşmaması lazım, olmadığı yerlerde birileri aleyhine konuşuyorsa durdurması lazım,olmadığı yerlerde birileri aleyhine konuşuyorsa durdurması lazım, onu müdafaa etmesi lazım, avukatlığını yapması lazım. Bunlardan ne çıkıyor? onu müdafaa etmesi lazım, avukatlığını yapması lazım.

Bunlardan ne çıkıyor?

Bunlardan müslümanın müslümanı sevmesinin çok önemli olduğu çıkıyor, fevkalade önemli olduğu çıkıyor. Bunlardan müslümanın müslümanı sevmesinin çok önemli olduğu çıkıyor, fevkalade önemli olduğu çıkıyor. "Birbirinizi sevmedikçe cennete giremezsiniz." diye de bir hadîs-i şerîfi söylemiştim."Birbirinizi sevmedikçe cennete giremezsiniz." diye de bir hadîs-i şerîfi söylemiştim. Müslümanın birbirini sevmesini Allah teşvik ediyor. Pirim koymuş teşvik primleri koymuş. Müslümanın birbirini sevmesini Allah teşvik ediyor. Pirim koymuş teşvik primleri koymuş. Sevmesini kolaylaştıracak, dostluğu pekiştirmeye sebep olacak, müslümanların birbirlerine kırılmamalarını, Sevmesini kolaylaştıracak, dostluğu pekiştirmeye sebep olacak, müslümanların birbirlerine kırılmamalarını, üzülmemelerini, darılmamalarını sağlayacak şeylere büyük sevaplar vermiş. üzülmemelerini, darılmamalarını sağlayacak şeylere büyük sevaplar vermiş. Darılmasına sebep olacak şeylere de bir günah yazmış, onu da "yapmayın bunu" diye yasaklamış. Darılmasına sebep olacak şeylere de bir günah yazmış, onu da "yapmayın bunu" diye yasaklamış.

Bu insan oğulları, yani bizler, biz müslümanlar bu hadisleri okumuyoruz galiba, çok yapıyoruz bu şeyleri.Bu insan oğulları, yani bizler, biz müslümanlar bu hadisleri okumuyoruz galiba, çok yapıyoruz bu şeyleri. Müslümanın hatırı hiç yok yanımızda, hiç gönlünü almaya, hadîs-i şerîflerde,Müslümanın hatırı hiç yok yanımızda, hiç gönlünü almaya, hadîs-i şerîflerde, âyet-i kerîmelerde ona karşı takınmamız gereken tavrın ne olduğunu dair teşvikler var,âyet-i kerîmelerde ona karşı takınmamız gereken tavrın ne olduğunu dair teşvikler var, hiç onlara uymayan tavırlar içindeyiz. hiç onlara uymayan tavırlar içindeyiz. Dargınız, küskünüz, konuşmuyoruz, üç günden fazla dargın olmak yasak. Dargınız, küskünüz, konuşmuyoruz, üç günden fazla dargın olmak yasak. Ayrılmaya çalışıyoruz, malını alıyor, gasp ediyor, zulmediyor vesaire. Ayrılmaya çalışıyoruz, malını alıyor, gasp ediyor, zulmediyor vesaire.

Demek ki İslâm içimize girmemiş, demek ki İslâm'ı tam anlayamamışız,Demek ki İslâm içimize girmemiş, demek ki İslâm'ı tam anlayamamışız, demek ki henüz daha İslâm'ın inceliklerini anlayıp da şöyle olgun, ahlâklı, abid, edip,demek ki henüz daha İslâm'ın inceliklerini anlayıp da şöyle olgun, ahlâklı, abid, edip, zarif böyle bir insan haline gelememişiz, ekseriyetle müslümanlar böyle. zarif böyle bir insan haline gelememişiz, ekseriyetle müslümanlar böyle. Bunları yapanlar, bunlardan daha başka, hadîs-i şerîflerde anlatılan şekilde,Bunları yapanlar, bunlardan daha başka, hadîs-i şerîflerde anlatılan şekilde, gereken bütün vazifelerinin şuurunda olanlar var. Öyle Müslümanlar da var.gereken bütün vazifelerinin şuurunda olanlar var. Öyle Müslümanlar da var. Allah bizi sevdiği sıfatlarla tavsif eylesin sevmediği sıfatlardan uzak eylesin. Allah bizi sevdiği sıfatlarla tavsif eylesin sevmediği sıfatlardan uzak eylesin.

Diyelim ki bir kasabada belediye reisi, bir orada okul yeri verecekti, cami yeri verecekti, Diyelim ki bir kasabada belediye reisi, bir orada okul yeri verecekti, cami yeri verecekti, arkadaşlar cami yapacaklardı, tam hazırlık yapıyorlardı.arkadaşlar cami yapacaklardı, tam hazırlık yapıyorlardı. Sonra oralara birileri gitmiş, karıştırmış ortalığı, şimdi cami yapılmamış, cemaat dağıldı. Ne oldu? Ters oldu.Sonra oralara birileri gitmiş, karıştırmış ortalığı, şimdi cami yapılmamış, cemaat dağıldı. Ne oldu? Ters oldu. Hayır yapılacakken hayır engellenmiş, şer yapılmış ve şer devam ediyor. Hayır yapılacakken hayır engellenmiş, şer yapılmış ve şer devam ediyor. Harabe, yazık! Allah o mâni olan, hayrı engelleyen kimselere ömrü boyunca günah yazacak.Harabe, yazık! Allah o mâni olan, hayrı engelleyen kimselere ömrü boyunca günah yazacak. ...... Hayrı men edici insanlar olmak. Bazılarının nasipsizliği de böyle, hayrı men ediyor.Hayrı men edici insanlar olmak. Bazılarının nasipsizliği de böyle, hayrı men ediyor. Bazı insanlar da hayırdan hayra koşar.Bazı insanlar da hayırdan hayra koşar. İtilir, kalkılır, aleyhinde dedikodu yapılır şöyle olur böyle olur ama var gücüyle hayra çalışır.İtilir, kalkılır, aleyhinde dedikodu yapılır şöyle olur böyle olur ama var gücüyle hayra çalışır. Allah bizi hayra çalışanlardan eylesin, hayrı engelleyenlerden olmak bahtsızlığına düşürmesin. Allah bizi hayra çalışanlardan eylesin, hayrı engelleyenlerden olmak bahtsızlığına düşürmesin.

Siz mü'min kardeşlerimizi sevindirecek bir hadîs-i şerîf.Siz mü'min kardeşlerimizi sevindirecek bir hadîs-i şerîf. Siz o niyetle buralara, diyâr-ı gurbetlere çalışma vesaire için geldiniz.Siz o niyetle buralara, diyâr-ı gurbetlere çalışma vesaire için geldiniz. Beden gücüyle sabahtan akşama çalışırsınız, çalışıyorsunuzBeden gücüyle sabahtan akşama çalışırsınız, çalışıyorsunuz ve böyle çalışan kimselerle ilgili bir hadîs-i şerîf. ve böyle çalışan kimselerle ilgili bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Kim eliyle iş yapıp, sanatını icra edip, çalışıp çabalayıp akşama yorgun düşerse. Kim eliyle iş yapıp, sanatını icra edip, çalışıp çabalayıp akşama yorgun düşerse. Sabahtan akşama çalıştı, akşama yorgun, halsiz geldi. Çalıştı çünkü, rızık kazanacağım diye uğraştı, didindi, yoruldu.Sabahtan akşama çalıştı, akşama yorgun, halsiz geldi. Çalıştı çünkü, rızık kazanacağım diye uğraştı, didindi, yoruldu. Emsâ mağfire lehu. Allah'ın mağfiretine ermiş olarak akşamlar. Allah ona mağfiret etti. Neden? Emsâ mağfire lehu. Allah'ın mağfiretine ermiş olarak akşamlar. Allah ona mağfiret etti.

Neden?

Çünkü yük olma arzusunda değil, kendi elinin, emeğinin yolunda.Çünkü yük olma arzusunda değil, kendi elinin, emeğinin yolunda. Çalışıyor, bir şey üretiyor, ortaya bir çalışma koyuyor, insanlığa bir fayda hasıl ediyor bedavacı değil, Çalışıyor, bir şey üretiyor, ortaya bir çalışma koyuyor, insanlığa bir fayda hasıl ediyor bedavacı değil, onun bunun çöplüğünden geçinici değil, alavereci değil, aldatmacı değil, kandırıcı değil, gasp edici değil. onun bunun çöplüğünden geçinici değil, alavereci değil, aldatmacı değil, kandırıcı değil, gasp edici değil. Yoruldu. Olsun. Akşama iyi bir yolda yoruldu. Allah'ın mağfiretine ermiş olarak akşamlar. Yoruldu. Olsun. Akşama iyi bir yolda yoruldu. Allah'ın mağfiretine ermiş olarak akşamlar.

Çalışma ile ilgili birçok hadîs-i şerîfler vardır. Bu münasebetle birkaç tanesini söyleyeyim. Çalışma ile ilgili birçok hadîs-i şerîfler vardır. Bu münasebetle birkaç tanesini söyleyeyim.

el-Kâsibü habîbullâh. el-Kâsibü habîbullâh. Kazanç için çalışıp çabalayan, dükkân açan, veya amelelik yapan veya işçilik yapanKazanç için çalışıp çabalayan, dükkân açan, veya amelelik yapan veya işçilik yapan veya daha başka bir şey yapan kimse… veya daha başka bir şey yapan kimse… El-kâsib, bir şeyle meşgul, kazanç sağlıyor, Habîbullah, Allah'ın sevgili kuluymuş. El-kâsib, bir şeyle meşgul, kazanç sağlıyor, Habîbullah, Allah'ın sevgili kuluymuş. Ne kadar güzel bir sıfat! Habîbullah sıfatı Peygamber Efendimiz'in sıfatı,Ne kadar güzel bir sıfat! Habîbullah sıfatı Peygamber Efendimiz'in sıfatı, Allah'ın sevdiği peygamberi, sevgilisi diyoruz, Habîbullah. El-kâsibu Habîbullah. Allah'ın sevdiği peygamberi, sevgilisi diyoruz, Habîbullah. El-kâsibu Habîbullah. Ticaretle, kazançla meşgul olan insanlar Allah'ın sevgili kulu. Bu neyi gösteriyor? Ticaretle, kazançla meşgul olan insanlar Allah'ın sevgili kulu.

Bu neyi gösteriyor?

Kimseye yük olmamanız, üretici olmanız, bedavacı değil, başkasına yük olmak değil,Kimseye yük olmamanız, üretici olmanız, bedavacı değil, başkasına yük olmak değil, kendisi bir iş yapmak.kendisi bir iş yapmak. Dilenmek; dilenmekle ilgili Efendimiz'in çok hadisi var, sözleri var.Dilenmek; dilenmekle ilgili Efendimiz'in çok hadisi var, sözleri var. "Allah, insanlardan el açıp bir şeyler isteyene rahmetinin kapılarını kapar." diye var."Allah, insanlardan el açıp bir şeyler isteyene rahmetinin kapılarını kapar." diye var. Dilenen bir kimseye: "Git, dağdan odun topla, onu sat, onun kazancıyla geçin. Dilenen bir kimseye: "Git, dağdan odun topla, onu sat, onun kazancıyla geçin. Bu senin için daha hayırlıdır." diye tavsiyesi var. Bu senin için daha hayırlıdır." diye tavsiyesi var.

Bütün bunlardan anlaşılır ki; müslüman üretici olacak, tembel olmayacak,Bütün bunlardan anlaşılır ki; müslüman üretici olacak, tembel olmayacak, pasif olmayacak, durgun olmayacak; atılgan olacak. pasif olmayacak, durgun olmayacak; atılgan olacak. Hatta durduğu yerde bile -hani yorgun olabilir, ihtiyar olabilir, Hatta durduğu yerde bile -hani yorgun olabilir, ihtiyar olabilir, emekli olabilir- hiç olmazsa dili çalışsın, kalbi çalışsın. emekli olabilir- hiç olmazsa dili çalışsın, kalbi çalışsın.

Estağfurullah desin, Lâ ilâhe illallah desin, Allah desin, Müslümanlara dua etsin.Estağfurullah desin, Lâ ilâhe illallah desin, Allah desin, Müslümanlara dua etsin. Delin de mi dirayetsiz, dilin de mi yoruluyor!Delin de mi dirayetsiz, dilin de mi yoruluyor! Tefekkür bile ibadet, sükut bile ibadet. Tefekkür bile ibadet, sükut bile ibadet. Oturduğu yerden Allah'ın nimetlerini düşünsün, kudretlerini düşünsün, hikmetlerini düşünsün.Oturduğu yerden Allah'ın nimetlerini düşünsün, kudretlerini düşünsün, hikmetlerini düşünsün. Yine karlı. Ama tembel durmasın.Yine karlı. Ama tembel durmasın. Aman boş durmasın.Aman boş durmasın. Şöyle "hiçbir işe yaramaz davul gibi gümbür gümbür, boş bir durumda olmasın" diyorŞöyle "hiçbir işe yaramaz davul gibi gümbür gümbür, boş bir durumda olmasın" diyor Bütün müslümanların bu tarzda olması lazım, olduğunu anlıyoruz. Bütün müslümanların bu tarzda olması lazım, olduğunu anlıyoruz.

Daha başka bir hadîs-i şerîf: Daha başka bir hadîs-i şerîf:

...... "Doğru sözlü, güvenilir, bir tüccar." Kimseyi aldatmıyor, malı halis, sözü doğru"Doğru sözlü, güvenilir, bir tüccar." Kimseyi aldatmıyor, malı halis, sözü doğru kazanacağım diye aldatmaca yok, sadık sözlü, emniyetli kimse. kazanacağım diye aldatmaca yok, sadık sözlü, emniyetli kimse. ...... Kıyamet gününde "Peygamberlerle, şehitlerle derecesi aynı olacak. Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecek." Kıyamet gününde "Peygamberlerle, şehitlerle derecesi aynı olacak. Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecek."

Evliyâullah menâkıbını yazan kitaplar vardır mesela Tezkiretü'l-Evliyâ.Evliyâullah menâkıbını yazan kitaplar vardır mesela Tezkiretü'l-Evliyâ. Evliyâ kerametini, ahvalini, biyografilerini anlatan bir kitaptır bu. Evliyâ kerametini, ahvalini, biyografilerini anlatan bir kitaptır bu. Burada evliyâullahın isimlerine bakarsanız çoğunluk bir mezhep ismidir. Burada evliyâullahın isimlerine bakarsanız çoğunluk bir mezhep ismidir. Mesela Feridüddin Attar. Attar; ıtır, koku, baharat filan satan demek.Mesela Feridüddin Attar. Attar; ıtır, koku, baharat filan satan demek. Haddad; demirci demek. Bezzaz ne demek? Bez satan, manifaturacı demek.Haddad; demirci demek. Bezzaz ne demek? Bez satan, manifaturacı demek. Her birisi bir elinin emeğiyle çalışmışlar, kazanmışlar. Her birisi bir elinin emeğiyle çalışmışlar, kazanmışlar. Kazanmayı da sevap bildikleri için çalışmışlar yoksa dünyalığa aldırmazlardı. Kazanmayı da sevap bildikleri için çalışmışlar yoksa dünyalığa aldırmazlardı.

Bir tanesinin hayatını okudum: Üç gün bir badem içi ile idare ediyormuş.Bir tanesinin hayatını okudum: Üç gün bir badem içi ile idare ediyormuş. Ne güzel. Oruca küçükten başlamış, vücudu alışmış. Gayet az yiyeceklerle idare ediyorlarmış.Ne güzel. Oruca küçükten başlamış, vücudu alışmış. Gayet az yiyeceklerle idare ediyorlarmış. Yani onlar aldırmazla ama niçin çalışıyorlar?Yani onlar aldırmazla ama niçin çalışıyorlar? Çalışmak da sevap olduğu için çalışıyor, çalışmak gerektiği için çalışıyor. Çalışmak da sevap olduğu için çalışıyor, çalışmak gerektiği için çalışıyor. Böyle elinin emeğiyle, alnının teriyle yaşamak, çalışmak güzel olduğu için.Böyle elinin emeğiyle, alnının teriyle yaşamak, çalışmak güzel olduğu için. Sen kazan, ondan sonra başkalarına da ikram et. Sen kazan, ondan sonra başkalarına da ikram et.

Eskiden hükümet erbabı kimseler aralarında organize olmuşlar,Eskiden hükümet erbabı kimseler aralarında organize olmuşlar, birlikler kurmuşlar, hükümet teşkilatları kurmuşlar. birlikler kurmuşlar, hükümet teşkilatları kurmuşlar. Gündüz çalışırlarmış, akşam kazancını getirirmiş, fukaralara, dervişlere hibe edermiş: "Buyurun, yiyin.Gündüz çalışırlarmış, akşam kazancını getirirmiş, fukaralara, dervişlere hibe edermiş: "Buyurun, yiyin. Ben çalıştım, buyurun, bu benim ikramım olsun" diye. Oturur, yerlermiş.Ben çalıştım, buyurun, bu benim ikramım olsun" diye. Oturur, yerlermiş. Böyle gelen geçeni misafir ederlermiş. Böyle gelen geçeni misafir ederlermiş. "Tanrı misafiridir, gelsin, buyursun, başımızın üzerinde yeri var." diye. "Tanrı misafiridir, gelsin, buyursun, başımızın üzerinde yeri var." diye.

Bu da bizim Anadolu tarihinde, Osmanlı tarihinde, Bağdat tarihinde,Bu da bizim Anadolu tarihinde, Osmanlı tarihinde, Bağdat tarihinde, Abbasi tarihinde hep bunları okuyoruz.Abbasi tarihinde hep bunları okuyoruz. Hatta meşhur Arap seyyahlarından birisi var, diyar diyar dolaşmış.Hatta meşhur Arap seyyahlarından birisi var, diyar diyar dolaşmış. Mısır'ı, İstanbul'u, Anadolu'yu, Kırım'ı, Balkanlar'ı, Kafkasya'yı, Orta Asya'yı gezmiş,Mısır'ı, İstanbul'u, Anadolu'yu, Kırım'ı, Balkanlar'ı, Kafkasya'yı, Orta Asya'yı gezmiş, bir de hatıralarını yazmış ama budan tam yedi yüz, sekiz yüz yıl önce yaşamış bir kimse. bir de hatıralarını yazmış ama budan tam yedi yüz, sekiz yüz yıl önce yaşamış bir kimse.

Anadolu'nun muhtelif yerlerine gelmiş, Denizli'ye gelmiş.Anadolu'nun muhtelif yerlerine gelmiş, Denizli'ye gelmiş. Kendisinin büyük bir atı var, arkasında yükleri var, birkaç hizmetçisi var,Kendisinin büyük bir atı var, arkasında yükleri var, birkaç hizmetçisi var, Denizli kalesinden girmiş. Pala bıyıklı, belinde kılıcı olan bir adam atının üzengisine yapışmış.Denizli kalesinden girmiş. Pala bıyıklı, belinde kılıcı olan bir adam atının üzengisine yapışmış. O adam Türkçe bilmiyor; o da Türk, Arapça bilmiyor.O adam Türkçe bilmiyor; o da Türk, Arapça bilmiyor. Tam o ara bunun atının dizginini tutmuş. Bir başkası gelmiş, o da onunla konuşmaya başlamış.Tam o ara bunun atının dizginini tutmuş. Bir başkası gelmiş, o da onunla konuşmaya başlamış. O da kılıçlı pala bıyıklı filan babayiğit bir adam. Bayağı korkmuş: "Eyvah! Bizim mallar gitti." demiş.O da kılıçlı pala bıyıklı filan babayiğit bir adam. Bayağı korkmuş: "Eyvah! Bizim mallar gitti." demiş. "Bu adamlardan birisi herhalde şimdi beni götürecek." Bayağı endişelenmiş. "Bu adamlardan birisi herhalde şimdi beni götürecek." Bayağı endişelenmiş.

Ama sonra anlamış ki; bir tanesi "gel, bizim dergaha misafir ol" diye onu götürmeye çalışmış.Ama sonra anlamış ki; bir tanesi "gel, bizim dergaha misafir ol" diye onu götürmeye çalışmış. Tam o onu onların dergahına çıkartırken, öteki adam da gelmiş, demiş ki; "Ya ayıp değil mi senin yaptığın?Tam o onu onların dergahına çıkartırken, öteki adam da gelmiş, demiş ki; "Ya ayıp değil mi senin yaptığın? O bölge bizim bölgemiz, bizim dergâh daha yakın.O bölge bizim bölgemiz, bizim dergâh daha yakın. Sen bunu alıyorsun, sizin dergâha, öbür tarafa misafir etmeye gidiyorsun.Sen bunu alıyorsun, sizin dergâha, öbür tarafa misafir etmeye gidiyorsun. Olur mu öyle şey? Bizde misafir etmek lazım. Sen de gel, bu da gelsin. Mıntıka bizim mıntıkamız.Olur mu öyle şey? Bizde misafir etmek lazım. Sen de gel, bu da gelsin. Mıntıka bizim mıntıkamız. Burada misafir edelim." diyor.Burada misafir edelim." diyor. Adam, seyyah bunu böyle hayranlıkla anlatıyor. Muhtelif yerleri gezmiş de bu misafirperverliği anlatıyor. Adam, seyyah bunu böyle hayranlıkla anlatıyor. Muhtelif yerleri gezmiş de bu misafirperverliği anlatıyor.

Mesela İbrahim b. Ethem, padişahlık yapmış, ayrılmış.Mesela İbrahim b. Ethem, padişahlık yapmış, ayrılmış. Ondan sonra tasavvufa girmiş, evliyâullahtan olmuş, meşhur bir zât olmuş.Ondan sonra tasavvufa girmiş, evliyâullahtan olmuş, meşhur bir zât olmuş. Çalışırmış, kazancını getirirmiş kaldığı ribattaki, medresedeki insanlara dağıtırmış.Çalışırmış, kazancını getirirmiş kaldığı ribattaki, medresedeki insanlara dağıtırmış. Akşama kadar çalışırmış, akşam gelirmiş olanlara ikram edermiş.Akşama kadar çalışırmış, akşam gelirmiş olanlara ikram edermiş. Geceleri ibadet edermiş. Geceleri ibadet edermiş.

Neden böyle yapıyorlar? Kimseye yük olmamak için. Neden böyle yapıyorlar?

Kimseye yük olmamak için.

Ahmed-i Yesevî hazretleri var, evliyâullahtan, Yunus Emre'nin de bağlı olduğu bir yolun büyüklerinden.Ahmed-i Yesevî hazretleri var, evliyâullahtan, Yunus Emre'nin de bağlı olduğu bir yolun büyüklerinden. Ahmed-i Yesevi hazretleri kendi eliyle tahta kaşık yaparmış.Ahmed-i Yesevi hazretleri kendi eliyle tahta kaşık yaparmış. Kaşıklarını demet demet yapınca sararmış, sepete koyarmış, eşeğini dehlermiş, eşek tekkeden kendisi tıkır tıkır gidermiş.Kaşıklarını demet demet yapınca sararmış, sepete koyarmış, eşeğini dehlermiş, eşek tekkeden kendisi tıkır tıkır gidermiş. Ahmed-i Yesevi hazretleri kendisi gitmiyor, eşeği gidermiş.Ahmed-i Yesevi hazretleri kendisi gitmiyor, eşeği gidermiş. Çarşıda şöyle bir dolaşırmış.Çarşıda şöyle bir dolaşırmış. Eşeği durdururlarmış, kaşıklara bakarlarmış.Eşeği durdururlarmış, kaşıklara bakarlarmış. Beğenen beğendiği kaşığı kendisine alırmış, parasını oraya bırakırmış, beğenmeyen kaşığı bırakırmış.Beğenen beğendiği kaşığı kendisine alırmış, parasını oraya bırakırmış, beğenmeyen kaşığı bırakırmış. Geri geldiği zaman ne kadar satılmışsa...Geri geldiği zaman ne kadar satılmışsa... Yani kendisinin gitmesine gerek yok. Yani kendisinin gitmesine gerek yok. Eşeği dolaşıp geldiği zaman ne kadar kaşık satıldıysa onunla geçinirmiş Ahmet Yesevi hazretleri.Eşeği dolaşıp geldiği zaman ne kadar kaşık satıldıysa onunla geçinirmiş Ahmet Yesevi hazretleri. Ama eşek de o dergahın eşeği, demek ki olağanüstü bir eşek.Ama eşek de o dergahın eşeği, demek ki olağanüstü bir eşek. Birisi kaşığı aldı da parayı bırakmadı mı eşek oradan ayrılmazmış. Birisi kaşığı aldı da parayı bırakmadı mı eşek oradan ayrılmazmış.

Böyle menkîbesi var. Menkîbesi bile güzel. Elinin emeği ile kazanıyor.Böyle menkîbesi var. Menkîbesi bile güzel. Elinin emeği ile kazanıyor. Kendisi bir iş yapıyor, onunla geçiniyor. Güzel bir şey. Bu da hatırımızda kalsın.Kendisi bir iş yapıyor, onunla geçiniyor. Güzel bir şey. Bu da hatırımızda kalsın. Çalışmanın güzelliği, kimseye yük olmamanın güzelliği,Çalışmanın güzelliği, kimseye yük olmamanın güzelliği, kendisi çalışıp başkalarına iyilik yapmanın güzelliği buradan da anlaşılsın diye. kendisi çalışıp başkalarına iyilik yapmanın güzelliği buradan da anlaşılsın diye.

Üçüncü hadîs-i şerîf. Üçüncü hadîs-i şerîf.

...... İbn Abbas radıyallahu anhüma'dan Taberânî rivayet etmiş.İbn Abbas radıyallahu anhüma'dan Taberânî rivayet etmiş. Bir kimse bir müslüman kardeşinin üzengisini tutarsa.Bir kimse bir müslüman kardeşinin üzengisini tutarsa. Ondan bir şey ümit ettiğinden değil veya kendisine hürmet edip korktuğundan,Ondan bir şey ümit ettiğinden değil veya kendisine hürmet edip korktuğundan, bir şey umduğundan da değil.bir şey umduğundan da değil. "Karşılığında bana şu kadar para verir, bahşiş verir" dediğinden de değil,"Karşılığında bana şu kadar para verir, bahşiş verir" dediğinden de değil, korktuğundan da değil, sırf Allah rızası için. Kardeşi tam ata binecek, atın iki tarafında sallanıyor.korktuğundan da değil, sırf Allah rızası için.

Kardeşi tam ata binecek, atın iki tarafında sallanıyor.
Ayağını ona koyacak, ondan sonra atın üstüne atlayacak ama üzengi kayar. Ayağını ona koyacak, ondan sonra atın üstüne atlayacak ama üzengi kayar. Kaymasın diye üzengiyi tutuverip ayağını sokmasını sağlamak münasip olur.Kaymasın diye üzengiyi tutuverip ayağını sokmasını sağlamak münasip olur. Ata binecek olan bir kardeşine, bineğe binecek olan bir kardeşine yardım oluyor.Ata binecek olan bir kardeşine, bineğe binecek olan bir kardeşine yardım oluyor. Ve bir Müslüman kardeşinin atının üzengisini bile bir şey ümit etmeden,Ve bir Müslüman kardeşinin atının üzengisini bile bir şey ümit etmeden, bir şeyden korkmadan kim tutuverirse, ğufira lehu, Allah'ın mağfiretine mazhar olur. Neden? bir şeyden korkmadan kim tutuverirse, ğufira lehu, Allah'ın mağfiretine mazhar olur.

Neden?

Müslüman kardeşine iyilik yaptı. Allah küçük iyilikleri nasıl büyük mükâfatlarla mükâfatlandırıyor.Müslüman kardeşine iyilik yaptı. Allah küçük iyilikleri nasıl büyük mükâfatlarla mükâfatlandırıyor. Yoldan ezayı kaldırdığın zaman mağfirete eriyorsun,Yoldan ezayı kaldırdığın zaman mağfirete eriyorsun, kardeşinin üzengisini tutuverdiğin zaman mağfirete eriyorsun.kardeşinin üzengisini tutuverdiğin zaman mağfirete eriyorsun. Bunun gibi biz ne yapabiliriz diye de az çok özetliyor.Bunun gibi biz ne yapabiliriz diye de az çok özetliyor. Kapıyı açıverirsin, ceketini tutuverirsin, elindeki fileleri alıverirsin,Kapıyı açıverirsin, ceketini tutuverirsin, elindeki fileleri alıverirsin, arabasının kapısını açıp da anahtarını arayacak; ben şunları tutuvereyim sen bunu aç dersin.arabasının kapısını açıp da anahtarını arayacak; ben şunları tutuvereyim sen bunu aç dersin. Yani bir yardım.Yani bir yardım. Bu devrin yardımı da buna benzer şeyler olabilir.Bu devrin yardımı da buna benzer şeyler olabilir. Veyahut çocuğu hastalanmıştır, arabası yoktur, benimkini vereyim dersin.Veyahut çocuğu hastalanmıştır, arabası yoktur, benimkini vereyim dersin. Veyahut daha başka bir kimseye yardım ediverirsin.Veyahut daha başka bir kimseye yardım ediverirsin. Bir tamiratına yardım ediverirsin. Arabanın şurası; ben bu işten anlarım, karbüratörü temizleyiveririm, ayarlarım. Bir tamiratına yardım ediverirsin. Arabanın şurası; ben bu işten anlarım, karbüratörü temizleyiveririm, ayarlarım.

İşte bunlar kardeşlik, muhabbet bunlar! Allah bunlara büyük sevaplar veriyor.İşte bunlar kardeşlik, muhabbet bunlar! Allah bunlara büyük sevaplar veriyor. O zamanda "üzengi tutmak" demiş Peygamber Efendimiz,O zamanda "üzengi tutmak" demiş Peygamber Efendimiz, bu zamanda da ona benzer başka şeyleri insan kendisi düşünecek. bu zamanda da ona benzer başka şeyleri insan kendisi düşünecek.

...... Bu hadîs-i şerîfi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş. Manası şöyle: Men enzara mu'siran.Bu hadîs-i şerîfi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş. Manası şöyle: Men enzara mu'siran. Kim eli darda olan bir kimseye, bir borçluya biraz zaman tanırsa, müddeti uzatırsa.Kim eli darda olan bir kimseye, bir borçluya biraz zaman tanırsa, müddeti uzatırsa. Borcunu zamanında ödeyecekti ama ödeyemedi.Borcunu zamanında ödeyecekti ama ödeyemedi. Şimdi adamcağızın eli sıkışmış, borca batmış. Kim ona bir kolaylık gösterirse. Şimdi adamcağızın eli sıkışmış, borca batmış. Kim ona bir kolaylık gösterirse.

Ev vada'a anhü.Ev vada'a anhü. Veyahut baktın çoluk çocuğu yok, adamın bunu ödemesi mümkün değil,Veyahut baktın çoluk çocuğu yok, adamın bunu ödemesi mümkün değil, iyi niyetli ama kazancı az, dağıtmış, bu borcu artık ödeyemeyecek filan.iyi niyetli ama kazancı az, dağıtmış, bu borcu artık ödeyemeyecek filan. "Hadi affettim, bağışladım" deyiverse ya mühleti uzatsa ya da tamamen bağışlayıverse ne olur? "Hadi affettim, bağışladım" deyiverse ya mühleti uzatsa ya da tamamen bağışlayıverse ne olur?

Ezallahullahu fi zıllihi yevme lâ zille illâ zılluhu.Ezallahullahu fi zıllihi yevme lâ zille illâ zılluhu. Mahşer gününde Allah onu Arş-ı Âlâ'sının gölgesinde gölgelendirilir,Mahşer gününde Allah onu Arş-ı Âlâ'sının gölgesinde gölgelendirilir, hiçbir gölgenin olmadığı o günde orada safa sürer, cefadan uzak olur, Allah'ın iltifatına mazhar olur. hiçbir gölgenin olmadığı o günde orada safa sürer, cefadan uzak olur, Allah'ın iltifatına mazhar olur.

Yedi insan var ki Allahu Teâlâ hazretleri onları Arş-ı Âlâ'sının gölgesinde gölgelendirecek.Yedi insan var ki Allahu Teâlâ hazretleri onları Arş-ı Âlâ'sının gölgesinde gölgelendirecek. Ne zaman gölgelendirecek? Kıyamet koptuğu zaman, mahşer günü olduğu zaman, Ne zaman gölgelendirecek? Kıyamet koptuğu zaman, mahşer günü olduğu zaman, güneş insanların tepesine yaklaştırıldığı zaman, insanlar tere battığı zaman, güneş insanların tepesine yaklaştırıldığı zaman, insanlar tere battığı zaman, hesabın korkusu yüreğini ağzına getirdiği zaman, hesabın korkusu yüreğini ağzına getirdiği zaman, kimsenin kimseye bakacak hali olmayacak kadar büyük bir imtihan; mahşer imtihanı… kimsenin kimseye bakacak hali olmayacak kadar büyük bir imtihan; mahşer imtihanı…

O mahşer gününün izdihamında Allah bazı insanları Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelendirecek.O mahşer gününün izdihamında Allah bazı insanları Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelendirecek. Güneşin altında değil, arşın gölgesinde gölgelenecek. Güneşin altında değil, arşın gölgesinde gölgelenecek.

Hepsi nurdan minderlere oturmuş olacak. Manzaralı, ferah…Hepsi nurdan minderlere oturmuş olacak. Manzaralı, ferah… Aşağıdakiler onlara öyle yıldızlara bakar gibi bakacaklar, gıpta edecekler. Aşağıdakiler onlara öyle yıldızlara bakar gibi bakacaklar, gıpta edecekler. Mahşer günü 50 bin yıl sürmüş, aşağıdakiler mahvolmuşlar, perişan olmuşlar.Mahşer günü 50 bin yıl sürmüş, aşağıdakiler mahvolmuşlar, perişan olmuşlar. Onlara bir namaz kılımı kadar kolay gelecek o.Onlara bir namaz kılımı kadar kolay gelecek o. Çünkü Allah'ın ikramında olunca vaktin nasıl geçtiğini anlamayacaklar, sıkıntı da olmayacak. Çünkü Allah'ın ikramında olunca vaktin nasıl geçtiğini anlamayacaklar, sıkıntı da olmayacak.

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerifte o yedi insanı sayıyor. Onları sayıverelim. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerifte o yedi insanı sayıyor. Onları sayıverelim.

Bir; adaletli yönetici, devlet başkanı.Bir; adaletli yönetici, devlet başkanı. Hz. Ömer gibi mesela, Ömer b. Abdülaziz gibi mesela, Hz. Ömer gibi mesela, Ömer b. Abdülaziz gibi mesela, Osmanlı padişahlarından alim, abid, zahid olanlar gibi mesela.Osmanlı padişahlarından alim, abid, zahid olanlar gibi mesela. Adaletli, muttakî, tebasına güzel hizmet vermiş, iyi yönetim göstermiş lider,Adaletli, muttakî, tebasına güzel hizmet vermiş, iyi yönetim göstermiş lider, arşın gölgesinde gölgelenecek diyor. arşın gölgesinde gölgelenecek diyor.

Şâbbün neşe'e fi-'ibâdetillahi te'âlâ.Şâbbün neşe'e fi-'ibâdetillahi te'âlâ. Gençliğinden itibaren Allah yolunda, namazda niyazda olarak yetişmiş olan gençler. Gençliğinden itibaren Allah yolunda, namazda niyazda olarak yetişmiş olan gençler.

Kardeşlerimizde gördüğüm; çocuklarını yanlarına alıyorlar,Kardeşlerimizde gördüğüm; çocuklarını yanlarına alıyorlar, daha çocuk on, on bir, on iki yaşında, camiye getiriyorlar; oturuyor çocuk, maşaallah, namaz kılıyorlar. daha çocuk on, on bir, on iki yaşında, camiye getiriyorlar; oturuyor çocuk, maşaallah, namaz kılıyorlar. Bu 12 yaşında da böyle olacak, 13 yaşında da böyle olacak. 14, 15, 16, 17 kendisi ev bark sahibi oluncaya kadar, Bu 12 yaşında da böyle olacak, 13 yaşında da böyle olacak. 14, 15, 16, 17 kendisi ev bark sahibi oluncaya kadar, haylazlık yapmadan camiye müdavim, namazlı niyazlı, mücahit bir çocuk olacak.haylazlık yapmadan camiye müdavim, namazlı niyazlı, mücahit bir çocuk olacak. Öyle yetiştireceğiz çocukları.Öyle yetiştireceğiz çocukları. Gençliğinden itibaren Allah yolunda yetişen genç de, o da, Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecek. Gençliğinden itibaren Allah yolunda yetişen genç de, o da, Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecek.

Bunun aksi başka durumlar ne olabilir? Bunun aksi başka durumlar ne olabilir?

Gençliğinde vur patlasın çal oynasın; zevkte, sefada, içkide, kumarda, futbolda, barda, pavyonda gezer;Gençliğinde vur patlasın çal oynasın; zevkte, sefada, içkide, kumarda, futbolda, barda, pavyonda gezer; 30 yaş olur, 40 yaş olur, 50 yaş olur, hatasını anlar, tevbe eder, hacca gider, sakal bırakır, iyi insan olur.30 yaş olur, 40 yaş olur, 50 yaş olur, hatasını anlar, tevbe eder, hacca gider, sakal bırakır, iyi insan olur. Allah bütün günahlarını affetsin ama onun hali başka, ihtiyar halinde yaptığı ibadetler başka,Allah bütün günahlarını affetsin ama onun hali başka, ihtiyar halinde yaptığı ibadetler başka, bu genç yaşından itibaren böyle sıfırdan, aşağıdan itibaren hep Allah yolunda yürüyerek, bu genç yaşından itibaren böyle sıfırdan, aşağıdan itibaren hep Allah yolunda yürüyerek, hiç günahlara bulaşmadan, batmadan… O da arşın gölgesinde gölgelenecek. hiç günahlara bulaşmadan, batmadan… O da arşın gölgesinde gölgelenecek.

Sonra, ve racülün kalbuhu mu'allakun fi'l-mescidi. Kalbi mescitte olan, ibadet sever insan. Sonra, ve racülün kalbuhu mu'allakun fi'l-mescidi. Kalbi mescitte olan, ibadet sever insan.

Öğle namazını kılmış.Öğle namazını kılmış. "İkindiye hazırlanayım, biraz erken gideyim, biraz Kur'an okurum, biraz tespih çekerim." Aklı mescitte. "İkindiye hazırlanayım, biraz erken gideyim, biraz Kur'an okurum, biraz tespih çekerim." Aklı mescitte. İkindi namazını kılıyor. "İkindi ile akşam arası mescitte kalmak sevaptır.İkindi namazını kılıyor. "İkindi ile akşam arası mescitte kalmak sevaptır. O vakit çok kıymetlidir. Biraz oturayım, Estağfirullah diyeyim, Ümmet-i Muhammed'e dua edeyim."O vakit çok kıymetlidir. Biraz oturayım, Estağfirullah diyeyim, Ümmet-i Muhammed'e dua edeyim." Akşam yemeğinde: "Hanım, yemeği çabuk hazırlayın.Akşam yemeğinde: "Hanım, yemeği çabuk hazırlayın. Yatsı namazına camiye gitmekten geri kalmayayım.Yatsı namazına camiye gitmekten geri kalmayayım. Çünkü yatsı namazında camiye gitmeyenler münâfık sıfatında oluyorlar, münâfıklar.Çünkü yatsı namazında camiye gitmeyenler münâfık sıfatında oluyorlar, münâfıklar. Aman ben o duruma düşmeyeyim! Hadi hanım, çabuk hazırla yemeği.Aman ben o duruma düşmeyeyim! Hadi hanım, çabuk hazırla yemeği. Bak, yirmi dakika önceden evden çıkmam lazım." Aklı hep mescitte. Bak, yirmi dakika önceden evden çıkmam lazım." Aklı hep mescitte.

Ve racülün kalbuhu mu'allakun fi'l-mescidi. Aklı, gönlü mescitte olan adam.Ve racülün kalbuhu mu'allakun fi'l-mescidi. Aklı, gönlü mescitte olan adam. Mescitten çıktıktan tekrar oraya dönünceye kadar aklı hep mescitte.Mescitten çıktıktan tekrar oraya dönünceye kadar aklı hep mescitte. "Aman namazı kılayım, aman Rabbimin ibadetinden geri kalmayayım, eksik olmayayım" diye"Aman namazı kılayım, aman Rabbimin ibadetinden geri kalmayayım, eksik olmayayım" diye böyle ibadet seven de, o da arşın gölgesinde gölgelenecek.böyle ibadet seven de, o da arşın gölgesinde gölgelenecek. Adaletli idareci, gençliğinden itibaren Müslümanlığa devam etmiş olan kimse,Adaletli idareci, gençliğinden itibaren Müslümanlığa devam etmiş olan kimse, aklı fikri mescitte, ibadette, Allah yolunda olan kimse. aklı fikri mescitte, ibadette, Allah yolunda olan kimse.

Ve racülâni tahâbbâ fi'llah. Birbirlerini Allah rızası için dost edilmiş, arkadaş edinmiş iki kimse.Ve racülâni tahâbbâ fi'llah. Birbirlerini Allah rızası için dost edilmiş, arkadaş edinmiş iki kimse. İcteme'â 'aleyhi ve teferrakâ 'aleyhi.İcteme'â 'aleyhi ve teferrakâ 'aleyhi. Bu muhabbet üzerine bir araya geliyorlar, buluşuyorlar, muhabbetleşiyorlar, sohbet ediyorlar,Bu muhabbet üzerine bir araya geliyorlar, buluşuyorlar, muhabbetleşiyorlar, sohbet ediyorlar, yine bu muhabbetle vedalaşıp musafahalaşıp ayrılıyorlar.yine bu muhabbetle vedalaşıp musafahalaşıp ayrılıyorlar. Tekrar görüşme arzusuyla, mütebessim bir şekilde âhiret kardeşi olup, tarikat kardeşi olmuş,Tekrar görüşme arzusuyla, mütebessim bir şekilde âhiret kardeşi olup, tarikat kardeşi olmuş, birbirini seven ve de muhabbet eden o onu ziyaret ediyor, o onu ziyaret ediyor.birbirini seven ve de muhabbet eden o onu ziyaret ediyor, o onu ziyaret ediyor. Bu da arşın gölgesinde gölgelenecek. Bu da arşın gölgesinde gölgelenecek.

Ve racülün tasaddaka bi-sadakatin fe-ahfâhâ. Bir adam hayır yapıyor, sadaka veriyor. Ve racülün tasaddaka bi-sadakatin fe-ahfâhâ. Bir adam hayır yapıyor, sadaka veriyor.

Gösterişsiz, kimseye hissettirmeden fukaranın cebine koyuverecek. Belli bile etmiyor.Gösterişsiz, kimseye hissettirmeden fukaranın cebine koyuverecek. Belli bile etmiyor. Sağ elinin verdiğini sol eli duymayacak kadar gizli yapıyor bu işi.Sağ elinin verdiğini sol eli duymayacak kadar gizli yapıyor bu işi. Çaktırmadan, sessiz sedasız hayır yapıyor.Çaktırmadan, sessiz sedasız hayır yapıyor. Gösterişle yaptı mı sevabı az olur, gösterişsiz yaptı mı sevabı çok olur.Gösterişle yaptı mı sevabı az olur, gösterişsiz yaptı mı sevabı çok olur. Böyle hayrı Allah rızası için yapan cennete giriyor. Böyle hayrı Allah rızası için yapan cennete giriyor.

Ve racülün da'athü imra'etün zâtü cemâlin ve mansıbın fe-kâl: İnnî ehâfullahe.Ve racülün da'athü imra'etün zâtü cemâlin ve mansıbın fe-kâl: İnnî ehâfullahe. Güzel bir kadın ama ahlâkı kötü, aklı etrafta, mevkii, makamı, güzelliği yerinde.Güzel bir kadın ama ahlâkı kötü, aklı etrafta, mevkii, makamı, güzelliği yerinde. Bir adam çağırıyor, kötü bir şey için çağırıyor.Bir adam çağırıyor, kötü bir şey için çağırıyor. O da diyor ki; Ehâfullah; Ben Allah'tan korkarım. Hiç yanaşmıyor.O da diyor ki; Ehâfullah; Ben Allah'tan korkarım. Hiç yanaşmıyor. Ama niye yapmıyor? Allah'tan korktuğu için. Ama niye yapmıyor? Allah'tan korktuğu için.

Bir insan böyle bir durumla karşılaşabilir mi? Karşılaşır.Bir insan böyle bir durumla karşılaşabilir mi?

Karşılaşır.
Şeytanlar insanların etrafında dolaşır durur.Şeytanlar insanların etrafında dolaşır durur. Yusuf aleyhisselam'ın başına nasıl öyle olaylar geldiyse iyi insanlar da etrafımızda böyle teşvikler olur.Yusuf aleyhisselam'ın başına nasıl öyle olaylar geldiyse iyi insanlar da etrafımızda böyle teşvikler olur. O halde hiç yanaşmayacağız. Ve lâ takrabü'z-zinâ. "Zinaya yanaşmayın!"O halde hiç yanaşmayacağız. Ve lâ takrabü'z-zinâ. "Zinaya yanaşmayın!" Gözüyle bakmayacak, ayağıyla gitmeyecek korunacak. Allah korusun.Gözüyle bakmayacak, ayağıyla gitmeyecek korunacak. Allah korusun. Böyle bir insan da, bu fedakârlık yapan insan da arşın gölgesinde gölgelenecek.Böyle bir insan da, bu fedakârlık yapan insan da arşın gölgesinde gölgelenecek. Namusunu koruyor, önüne fırsatlar, flört fırsatları, zina fırsatları çıksa bile "hayır" diyor, yapmıyor,Namusunu koruyor, önüne fırsatlar, flört fırsatları, zina fırsatları çıksa bile "hayır" diyor, yapmıyor, "Allah'tan korkarım" diyor, namusuyla yaşıyor. "Allah'tan korkarım" diyor, namusuyla yaşıyor.

Ve racülün zekerallahe hâliyen fe-fâdat 'aynâhu. Bir de tenhada zikrullahla meşgul olan bir kul.Ve racülün zekerallahe hâliyen fe-fâdat 'aynâhu. Bir de tenhada zikrullahla meşgul olan bir kul. Eline tespihi almış, Allah Allah Allah derken dayanamıyor, başlıyor gözünden şıpır şıpır yaşlar akıyor.Eline tespihi almış, Allah Allah Allah derken dayanamıyor, başlıyor gözünden şıpır şıpır yaşlar akıyor. Gözleri doluyor. Neden?Gözleri doluyor. Neden? Allah sevgisinden, takvadan, haşyetullahtan, havfullahtan, muhabbetullahtan, Allah sevgisinden.Allah sevgisinden, takvadan, haşyetullahtan, havfullahtan, muhabbetullahtan, Allah sevgisinden. Yüreği hassas, gözlerinden yaşlar akıyor. Bu da arşın gölgesinde gölgelenecek diyor. Yüreği hassas, gözlerinden yaşlar akıyor. Bu da arşın gölgesinde gölgelenecek diyor.

Bu hadîs-i şerîfte ne diyor?Bu hadîs-i şerîfte ne diyor? Bir komşusuna veyahut zavallının hali vakti çok kötü, çoluk çocuğu perişan, evi perişan.Bir komşusuna veyahut zavallının hali vakti çok kötü, çoluk çocuğu perişan, evi perişan. "Hadi ben senin bana borcunu affettim, sildim." dediğinde"Hadi ben senin bana borcunu affettim, sildim." dediğinde Allah onu hiç başka gölgenin olmadığı o günde arşın gölgesinde gölgelendirir diyor. Allah onu hiç başka gölgenin olmadığı o günde arşın gölgesinde gölgelendirir diyor.

Başka vasıftaki insanlar da arşın gölgesinde gölgelenecekler olabilir.Başka vasıftaki insanlar da arşın gölgesinde gölgelenecekler olabilir. Allahu Teâlâ hazretleri bizi mahşer gününün sıkıntılarına düşürmesin muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretleri bizi mahşer gününün sıkıntılarına düşürmesin muhterem kardeşlerim!

Güneşin altında sıkışıklığı düşünün, izdihamı düşünün.Güneşin altında sıkışıklığı düşünün, izdihamı düşünün. İnsanlar birbirlerine yapışmış, güneş tepelerine gelmiş.İnsanlar birbirlerine yapışmış, güneş tepelerine gelmiş. Beyinleri güneşten kaynıyor, terler aşağıya kadar ıslatmış, terler kimisinin kimisinin beline kadar çıkmış,Beyinleri güneşten kaynıyor, terler aşağıya kadar ıslatmış, terler kimisinin kimisinin beline kadar çıkmış, kimisinin boğazına kadar, kimisinin ağzına kadar, kulağına kadar. Hadîs-i şerîflerde anlatılıyor. kimisinin boğazına kadar, kimisinin ağzına kadar, kulağına kadar. Hadîs-i şerîflerde anlatılıyor. Böyle sıcak, izdiham, korku içinde o mahşeri kalabalığın içinde durmak mı iyi,Böyle sıcak, izdiham, korku içinde o mahşeri kalabalığın içinde durmak mı iyi, arşın gölgesinde gölgelenmek mi iyi? arşın gölgesinde gölgelenmek mi iyi?

Onun için Allah bizi lütfuyla ıslah eylesin, günahlardan korusun, sevaplı işleri işlemeye muvaffak eylesin.Onun için Allah bizi lütfuyla ıslah eylesin, günahlardan korusun, sevaplı işleri işlemeye muvaffak eylesin. Şu sayılan güzel vasıfları topluca yapmayı nasip eylesin.Şu sayılan güzel vasıfları topluca yapmayı nasip eylesin. O sıfatlardan bir tanesine bile sahip ise arşın gölgesinde gölgelenir. Allah bizi onlardan eylesin. O sıfatlardan bir tanesine bile sahip ise arşın gölgesinde gölgelenir. Allah bizi onlardan eylesin.

Hem zikrullahtan gözlerimiz yaşardığı için arşın gölgesinde gölgelendirsinHem zikrullahtan gözlerimiz yaşardığı için arşın gölgesinde gölgelendirsin hem birbirimize ahbap, arkadaş olduğumuz için arşın gölgesinde gölgelendirsin,hem birbirimize ahbap, arkadaş olduğumuz için arşın gölgesinde gölgelendirsin, hem çocuklarımız camiye müdavim olduğundan gölgelendirsinhem çocuklarımız camiye müdavim olduğundan gölgelendirsin hem hep böyle aklımız camide olduğu için gölgelendirsin.hem hep böyle aklımız camide olduğu için gölgelendirsin. Hem namusumuzu iyi koruduğumuz için gölgelendirsin hem sadakayı, hayrı, hasenatı Hem namusumuzu iyi koruduğumuz için gölgelendirsin hem sadakayı, hayrı, hasenatı sessizce sedasızca, kimseye belli etmeden, Allah rızası için, riyasız yapan o sevabı kazanmayı nasip eylesin. sessizce sedasızca, kimseye belli etmeden, Allah rızası için, riyasız yapan o sevabı kazanmayı nasip eylesin.

Hem kimseye yük olmadan yaşayıp, böylece doğru sözlü, doğru özlü kimseler olmayı nasip etsin.Hem kimseye yük olmadan yaşayıp, böylece doğru sözlü, doğru özlü kimseler olmayı nasip etsin. Hem böyle borçlu, harçlı müslüman kardeşlerimize çeşitli iyilikler yapmayı nasip etsin. Hem böyle borçlu, harçlı müslüman kardeşlerimize çeşitli iyilikler yapmayı nasip etsin.

Allah bize imkanlar, fırsatlar ihsan etsin; haramların ve günahların her çeşidinden Rabbimiz bizi uzak eylesin.Allah bize imkanlar, fırsatlar ihsan etsin; haramların ve günahların her çeşidinden Rabbimiz bizi uzak eylesin. Kazancımızın fazlalarıyla hayrât-u hasenât yapıp hem bu dünyada yaşarkenKazancımızın fazlalarıyla hayrât-u hasenât yapıp hem bu dünyada yaşarken sevap kazanmayı hem de öldükten sonra da defterimiz kapanmıyor,sevap kazanmayı hem de öldükten sonra da defterimiz kapanmıyor, melekler boyuna bizim yaptığımız hayırların sevapları yazıp duruyorlar kıyamete kadar.melekler boyuna bizim yaptığımız hayırların sevapları yazıp duruyorlar kıyamete kadar. Allah cümlemizi öldükten sonra da sevap kazananlardan eylesin. Allah cümlemizi öldükten sonra da sevap kazananlardan eylesin.

Mübarek ravisi Hz. Ali Efendimiz, onun rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfle konuşmamızı bitireceğizMübarek ravisi Hz. Ali Efendimiz, onun rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfle konuşmamızı bitireceğiz ama burada biraz fazla söz söylemek gerekebilir. ama burada biraz fazla söz söylemek gerekebilir.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den anlatıyor.Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den anlatıyor. Hz. Ali, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den duymuş, o rivayet ediyor. Hz. Ali, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den duymuş, o rivayet ediyor.

Men en'amallâhu aleyhi ni'meten fe'lyahmedillâh.Men en'amallâhu aleyhi ni'meten fe'lyahmedillâh. Kendisine Allah tarafından bir nimet ikram olunca Allah'a şükretsin, hamdetsin, Elhamdülillah desin,Kendisine Allah tarafından bir nimet ikram olunca Allah'a şükretsin, hamdetsin, Elhamdülillah desin, "yâ Rabbi çok şükür", Elhamdülillah."yâ Rabbi çok şükür", Elhamdülillah. Araba verdin, Elhamdülillah, ev verdin, Elhamdülillah, evlat verdin,Araba verdin, Elhamdülillah, ev verdin, Elhamdülillah, evlat verdin, Elhamdülillah, nice muhtaç olunacak nimet verdin, Elhamdülillah Elhamdülillah, nice muhtaç olunacak nimet verdin, Elhamdülillah sıhhat verdin, Elhamdülillah Elhamdülillah Elhamdülillah. Ve ne yapacak? sıhhat verdin, Elhamdülillah Elhamdülillah Elhamdülillah. Ve ne yapacak?

"Etrafımda bir sürü kâfir var. Allah bizi mü'min yapmış." en büyük nimet, Elhamdülillah."Etrafımda bir sürü kâfir var. Allah bizi mü'min yapmış." en büyük nimet, Elhamdülillah. Nimetlerin en büyüğü! Falanca adam hasta, hastanede yatıyor.Nimetlerin en büyüğü! Falanca adam hasta, hastanede yatıyor. Elhamdülillah Allah sıhhat vermiş bizlere. Elhamdülillah Allah sıhhat vermiş bizlere. Böyle nimetleri düşündükçe hamd edeceksiniz, şükredeceksiniz Efendimiz böyle tavsiye ediyor. Böyle nimetleri düşündükçe hamd edeceksiniz, şükredeceksiniz Efendimiz böyle tavsiye ediyor.

Şüküredince, hamdedince ne olur? Şüküredince, hamdedince ne olur?

Şükür ve hamd nimetin artmasını sağlar, çoğalmasını sağlar.Şükür ve hamd nimetin artmasını sağlar, çoğalmasını sağlar. Şükrettikçe artar, daha fazla olur, arttıkça artar. Şükrettikçe artar, daha fazla olur, arttıkça artar.

Nimetin kadri bilinmezse, küfrân-ı nîmette bulunulursa ceza ne olur? Nimet elden alınır. Nimetin kadri bilinmezse, küfrân-ı nîmette bulunulursa ceza ne olur?

Nimet elden alınır.

Bir kere bizim kardeşlerle konuşuyoruz. "mahsulü nasıl?" dedim. "Hocam hiç yok" dedi.Bir kere bizim kardeşlerle konuşuyoruz. "mahsulü nasıl?" dedim. "Hocam hiç yok" dedi. "Hiç mi yok? Allah Allah!" dedim. "Ama biz kusurumuzu, neden olduğunu biliyoruz." dedi."Hiç mi yok? Allah Allah!" dedim. "Ama biz kusurumuzu, neden olduğunu biliyoruz." dedi. "Niye?" dedim. "Evvelki sene zeytin bir bol oldu, bir bol bol oldu." dedi."Niye?" dedim. "Evvelki sene zeytin bir bol oldu, bir bol bol oldu." dedi. Dallar bile yere eğilmiş, toplamaktan aciz kalmışlar. "Ya amma çok oldu be! Dallar bile yere eğilmiş, toplamaktan aciz kalmışlar. "Ya amma çok oldu be! Amma yorulduk ya!" bilmem ne filan bir sürü eleştirici söz söylemişler. Amma yorulduk ya!" bilmem ne filan bir sürü eleştirici söz söylemişler. Kepaze! Allah vergisi; hamd etsene, şükretsene.Kepaze! Allah vergisi; hamd etsene, şükretsene. Taşımaktan, toplamaktan yorulunca dır dır etmişler. Taşımaktan, toplamaktan yorulunca dır dır etmişler. Yere yatacaksın ağızına mı gelecek! Armut piş, ağzıma düş. Armut ağacının altına yat, arza bak ve armut düşsün.Yere yatacaksın ağızına mı gelecek! Armut piş, ağzıma düş. Armut ağacının altına yat, arza bak ve armut düşsün. Öyle mi istiyorsun? Tabi öyle söyleyince diyor ki:Öyle mi istiyorsun? Tabi öyle söyleyince diyor ki: "Biz bir edepsizlik ettik." diyor ahali olarak. Bize bunu söyleyen arkadaş yapmamıştır"Biz bir edepsizlik ettik." diyor ahali olarak.

Bize bunu söyleyen arkadaş yapmamıştır
ama ahali olarak böyle "herkes ileri geri söylendi" diyor.ama ahali olarak böyle "herkes ileri geri söylendi" diyor. Niye bu yıl bu kadar bol oldu, az olsaydı da taneleri iri olsaydı daha iyi değil miydi?Niye bu yıl bu kadar bol oldu, az olsaydı da taneleri iri olsaydı daha iyi değil miydi? Küçük taneli olduğuna laf söylemişler, bol olduğuna laf söylemişler, dalların kırıldığına söylenmişler,Küçük taneli olduğuna laf söylemişler, bol olduğuna laf söylemişler, dalların kırıldığına söylenmişler, topladıklarını, yorulduklarına söylenmişler.topladıklarını, yorulduklarına söylenmişler. Kaç sene böyle kıtlık olmuş, vermemiş Allah. Allah'ın cezası olarak. Kaç sene böyle kıtlık olmuş, vermemiş Allah. Allah'ın cezası olarak.

Hamd edilirse, şükredilirse nimet artar. Hamd edilirse, şükredilirse nimet artar.

Mutlaka arttırırım, diyor Allah.Mutlaka arttırırım, diyor Allah. Küfrân-ı nimette bulunursa nimet azalır. Hamd ile şükür arasında fark vardır. Küfrân-ı nimette bulunursa nimet azalır.

Hamd ile şükür arasında fark vardır.
Elhamdülillahi ala külli hal.Elhamdülillahi ala külli hal. Hasta da olsan Elhamdülillah, fakir de olsan Elhamdülillah, sıkıntıda da olsan Elhamdülillah, her halde Allah'a hamdedilir. Hasta da olsan Elhamdülillah, fakir de olsan Elhamdülillah, sıkıntıda da olsan Elhamdülillah, her halde Allah'a hamdedilir. Nimet olursa şüküredilir. Çok şükür yâ Rabbi!Nimet olursa şüküredilir. Çok şükür yâ Rabbi! Nimete şükredilir, nimet olmayan öteki türlü olaylara, durumlara ve sıfatlara hamd edilir.Nimete şükredilir, nimet olmayan öteki türlü olaylara, durumlara ve sıfatlara hamd edilir. Kendisine Allah tarafından bir nimet ihsan olunmuş bir kimse Allah'a hamd etsin, şükretsin. Kendisine Allah tarafından bir nimet ihsan olunmuş bir kimse Allah'a hamd etsin, şükretsin.

"Ya nerede kaldı? Allah herkesin rızkını gönderirmiş, rızk yazılıymış, taksim olunmuşmuş,"Ya nerede kaldı? Allah herkesin rızkını gönderirmiş, rızk yazılıymış, taksim olunmuşmuş, hocalar öyle diyorlar. Nerede kaldı bizim rızık? Gelmedi açız, sıkıntıdayız, yoksuluz."hocalar öyle diyorlar. Nerede kaldı bizim rızık? Gelmedi açız, sıkıntıdayız, yoksuluz." Rızkın kendisinde gelmesinde gecikme olduğunu söyleyen kabahati kendisinde arasın.Rızkın kendisinde gelmesinde gecikme olduğunu söyleyen kabahati kendisinde arasın. Yestağfirillah, Allah'a tevbe ve istiğfar eylesin. Neden? Yestağfirillah, Allah'a tevbe ve istiğfar eylesin.

Neden?

Günah rızkı azaltır, rızkı keser.Günah rızkı azaltır, rızkı keser. Bir kusur işledi, bir günah işledi, harama baktı, haram yedi, gıybet etti, kötü bir söz söyledi, rızık kesildi.Bir kusur işledi, bir günah işledi, harama baktı, haram yedi, gıybet etti, kötü bir söz söyledi, rızık kesildi. "Ya hani Allah rızkı insanın anasının karnında yazardı, nerede benim rızkım?""Ya hani Allah rızkı insanın anasının karnında yazardı, nerede benim rızkım?" Senin rızkın geliyordu, durdurdun sen. Geliyordu, yoldaydı, sen durdurdun.Senin rızkın geliyordu, durdurdun sen. Geliyordu, yoldaydı, sen durdurdun. Sen bir kusur işledin, Allah ceza olarak vermedi, verecekken "durun" dedi. Sen bir kusur işledin, Allah ceza olarak vermedi, verecekken "durun" dedi.

Bazı evliyaullah, sahabeden bazı kimseler demişler ki; "Biz ibadet ediyoruz bazen.Bazı evliyaullah, sahabeden bazı kimseler demişler ki; "Biz ibadet ediyoruz bazen. Yağmuru şunun arazisine yağdır, şunun arazisine yağdırma, şuraya yağdır, şuraya yağdırma." diye söylüyoruzYağmuru şunun arazisine yağdır, şunun arazisine yağdırma, şuraya yağdır, şuraya yağdırma." diye söylüyoruz hakikaten baktık, oraya çatır çatır yağıyor, öbür tarafa yağmıyor.hakikaten baktık, oraya çatır çatır yağıyor, öbür tarafa yağmıyor. Allah rahmeti de rızkı da bolluğu da kul güzel kulluk ettiğinde gönderiyor;Allah rahmeti de rızkı da bolluğu da kul güzel kulluk ettiğinde gönderiyor; kul günah işleyince, zina çoğalınca, günah çoğalınca, imansızlık artınca o zaman rızık kesiliyor.kul günah işleyince, zina çoğalınca, günah çoğalınca, imansızlık artınca o zaman rızık kesiliyor. Aksilikler çok oluyor, musibetler çok oluyor. Aksilikler çok oluyor, musibetler çok oluyor.

Onun için rızkım biraz gecikti kanaatine geldiysen,Onun için rızkım biraz gecikti kanaatine geldiysen, "Bizim tepede bir boşluk var, evde bir bereketsizlik var." O zaman tevbe ve istiğfar edeceğiz. "Bizim tepede bir boşluk var, evde bir bereketsizlik var." O zaman tevbe ve istiğfar edeceğiz. "Çocuklar toplanın bakalım. "Çocuklar toplanın bakalım. Hanginiz ne hata ettiniz bilmiyoruz ama gelin bir araya, tevbe ve istiğfar edelim. Hanginiz ne hata ettiniz bilmiyoruz ama gelin bir araya, tevbe ve istiğfar edelim. Hadi bakalım cuma günü herkes bir gusül abdesti alsın. Ondan sonra iki rekât namaz kılsın.Hadi bakalım cuma günü herkes bir gusül abdesti alsın. Ondan sonra iki rekât namaz kılsın. Ondan sonra herkes biraz Kur'an okusun, tespih çekin, 100 defa Estağfurullah deyin. Bakarsın açılır. Neden? Ondan sonra herkes biraz Kur'an okusun, tespih çekin, 100 defa Estağfurullah deyin. Bakarsın açılır.

Neden?

Çünkü günah yazılmış olan rızkı keser. Allah ceza olarak yazılmış olan rızkı keser.Çünkü günah yazılmış olan rızkı keser. Allah ceza olarak yazılmış olan rızkı keser. Onun için rızkın geciktiği kanaatine düşen bir kimse hemen Allah'a tevbe ve istiğfar eylesin. Onun için rızkın geciktiği kanaatine düşen bir kimse hemen Allah'a tevbe ve istiğfar eylesin.

Üçüncüsü; bir meseleye üzülürse bir insan Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah desin. Üçüncüsü; bir meseleye üzülürse bir insan Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah desin.

Mânası ne demek? "Her bir kuvvet Allah'ın emrinde. Allah neylerse güzel eyler.Mânası ne demek?

"Her bir kuvvet Allah'ın emrinde. Allah neylerse güzel eyler.
İsterse yapar, istemezse yapmaz. Yaptırmak da onun elinde yaptırmamak da onun elinde. İsterse yapar, istemezse yapmaz. Yaptırmak da onun elinde yaptırmamak da onun elinde. Her şey ona bağlı." diye ona teslimiyet duygusunu ifade eder, müsterih olur.Her şey ona bağlı." diye ona teslimiyet duygusunu ifade eder, müsterih olur. "Her şey her kuvvet senin elinde yâ Rabbi! Sana tevekkül ettim. Sen bana kâfisin. Senden isterim."Her şey her kuvvet senin elinde yâ Rabbi! Sana tevekkül ettim. Sen bana kâfisin. Senden isterim. Ancak sana ibadet ederim." duygusunun ifadesini bu Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah. Ancak sana ibadet ederim." duygusunun ifadesini bu Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah.

Böyle diyen bir insanın gamı, kederi, üzüntüsü dağılır.Böyle diyen bir insanın gamı, kederi, üzüntüsü dağılır. Ne kadar gamlı, kederli olsa 100 defa bunu dedin mi dağılır. 99 derde devadır, en aşağısı üç sıkıntıdır.Ne kadar gamlı, kederli olsa 100 defa bunu dedin mi dağılır. 99 derde devadır, en aşağısı üç sıkıntıdır. Hocam içim sıkılıyor, tarif edemediğim bir sıkıntı var.Hocam içim sıkılıyor, tarif edemediğim bir sıkıntı var. Al eline tespihi, 100 defa Lâ havle ve lâ kuvvete illa billahil aliyyil azîm de.Al eline tespihi, 100 defa Lâ havle ve lâ kuvvete illa billahil aliyyil azîm de. 1000 defa Lâ havle ve lâ kuvvete illa billahil aliyyil azîm de.1000 defa Lâ havle ve lâ kuvvete illa billahil aliyyil azîm de. Hem maddî bakımdan kâr edeceksin hem mânevî bakımdan hem dünyada kâr edeceksin hem âhirette. Hem maddî bakımdan kâr edeceksin hem mânevî bakımdan hem dünyada kâr edeceksin hem âhirette.

Çünkü Lâ havle ve lâ kuvvete illa billahil aliyyil azîm öyle bir sözdür ki hani sihirli diyorlar ya.Çünkü Lâ havle ve lâ kuvvete illa billahil aliyyil azîm öyle bir sözdür ki hani sihirli diyorlar ya. İslâm'da sihir diye bir şey yok da. Yani kuvvetli, tesirli bir söz.İslâm'da sihir diye bir şey yok da. Yani kuvvetli, tesirli bir söz. Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah dediğin zaman tesiri oluyor. Estağfirullah deyince tesiri oluyor. Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah dediğin zaman tesiri oluyor. Estağfirullah deyince tesiri oluyor. Lâ ilâhe illallah deyince tesiri oluyor. Bu sözlerin tefsirleri var, icraatları var, yaptıkları işler var. Lâ ilâhe illallah deyince tesiri oluyor. Bu sözlerin tefsirleri var, icraatları var, yaptıkları işler var.

Nasıl olur bu? "Açıl susam açıl!" deyince kapılar açılmış ya masalda, öyle bir şey.Nasıl olur bu?

"Açıl susam açıl!" deyince kapılar açılmış ya masalda, öyle bir şey.
Lâ ilâhe illallah dersin, Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah dersin, Estağfirullah dersin. Lâ ilâhe illallah dersin, Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah dersin, Estağfirullah dersin. Allah'a sunduğun gayretinle, Allah'ın sevdiği işi yaptın mı her şeye kâdir olan AllahAllah'a sunduğun gayretinle, Allah'ın sevdiği işi yaptın mı her şeye kâdir olan Allah senin gönlünü hoş edecek şeyleri nasip eder. senin gönlünü hoş edecek şeyleri nasip eder. Dağdan gelir, bayırdan gelir, Hint'ten gelir, Yemen'den gelir, seni sevindirir.Dağdan gelir, bayırdan gelir, Hint'ten gelir, Yemen'den gelir, seni sevindirir. Onun için Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah sözünü hem çok çok söylemek lazımOnun için Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah sözünü hem çok çok söylemek lazım hem de bu sözün manasını hazmetmek lazım. hem de bu sözün manasını hazmetmek lazım.

Dedim ki; müslümanların çoğu daha Fâtiha'nın manasını hazmetmiş değil.Dedim ki; müslümanların çoğu daha Fâtiha'nın manasını hazmetmiş değil. Yutmuş ama kursağında kalmış, tıkanmış burada.Yutmuş ama kursağında kalmış, tıkanmış burada. Fâtiha'yı yutmuş, midesine inmemiş adamın, hazmedememiş. Neden? Fâtiha'yı yutmuş, midesine inmemiş adamın, hazmedememiş.

Neden?

İyyâke na'büdü ve iyyâke neste'in diyor, ondan haber yok.İyyâke na'büdü ve iyyâke neste'in diyor, ondan haber yok. Mâliki yevmi'd-dîn diyor, ondan haberi yok.Mâliki yevmi'd-dîn diyor, ondan haberi yok. "Beni sevdiğin kulların yoluna götür yâ Rabbi!" diyor, "Sapıtmışların yoluna götürme yâ Rabbi!" diyor,"Beni sevdiğin kulların yoluna götür yâ Rabbi!" diyor, "Sapıtmışların yoluna götürme yâ Rabbi!" diyor, "Gazaba uğramışların yoluna götürme yâ Rabbi!" diyor; onların hiç o taraflarda bezi yok. "Gazaba uğramışların yoluna götürme yâ Rabbi!" diyor; onların hiç o taraflarda bezi yok. Sapıtmışların yolunda, gazaba uğramışların yolunda. Onları takip ediyor, onlar gibi yaşıyor.Sapıtmışların yolunda, gazaba uğramışların yolunda. Onları takip ediyor, onlar gibi yaşıyor. Noel kutluyor, içki içiyor, kumar oynuyor, açık geziyor. Noel kutluyor, içki içiyor, kumar oynuyor, açık geziyor. Hanımı açık, kendisi açık, günahtan sakınmaz vesaire. İşte o zaman o Fâtiha'nın manasını hazmedememiş. Hanımı açık, kendisi açık, günahtan sakınmaz vesaire. İşte o zaman o Fâtiha'nın manasını hazmedememiş.

Allahu Teâlâ hazretleri her yaptığı işi doğru yapan, sözünü, özünü anlayan, özünü hazmedenAllahu Teâlâ hazretleri her yaptığı işi doğru yapan, sözünü, özünü anlayan, özünü hazmeden ve o hazmettiğine göre İslâm'ı güzel yaşayan, edibâne, ârifâne, hâlisâne, kamilâne olanve o hazmettiğine göre İslâm'ı güzel yaşayan, edibâne, ârifâne, hâlisâne, kamilâne olan kullardan olmayı Allah cümlenize cümlemize nasip ve müyesser eylesin. kullardan olmayı Allah cümlenize cümlemize nasip ve müyesser eylesin.

Bir daha özetleyelim: Kendisine bir nimet ikram edilen Allah'a hamd etsin.Bir daha özetleyelim: Kendisine bir nimet ikram edilen Allah'a hamd etsin. Rızkı gecikince tevbe ve istiğfar eylesin. Rızkı gecikince tevbe ve istiğfar eylesin. Kim üzülüyorsa o Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah demeye devam etsin. Mânevî reçete. Ne reçetesi? Kim üzülüyorsa o Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah demeye devam etsin. Mânevî reçete. Ne reçetesi?

Hem rızkın, nimetin devamı ve artması vesilesi.Hem rızkın, nimetin devamı ve artması vesilesi. Bu ilacı içersen ne olur? Doktor bey, bu ilaçları içince ne olacak?Bu ilacı içersen ne olur? Doktor bey, bu ilaçları içince ne olacak? Nimetleri artacak bir.Nimetleri artacak bir. Rızık kesilmeyecek, rızkın gelecek ikincisi. Gamın, kederin, elemin izale olacak. Rızık kesilmeyecek, rızkın gelecek ikincisi. Gamın, kederin, elemin izale olacak.

Ferah, sürur, sevinç duyacaksın. İçin serinleyecek. Böyle yaparsan mânevi bir huzur ve lezzet duyacaksın.Ferah, sürur, sevinç duyacaksın. İçin serinleyecek. Böyle yaparsan mânevi bir huzur ve lezzet duyacaksın. Allah Teâlâ hazretleri bizi Habîb-i Edîb'ine komşu eylesin.Allah Teâlâ hazretleri bizi Habîb-i Edîb'ine komşu eylesin. Kendisinin sevdiği ve razı olduğu kul eylesin.Kendisinin sevdiği ve razı olduğu kul eylesin. Ümmetin bozulduğu, fesada uğradığı zamanda Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini,Ümmetin bozulduğu, fesada uğradığı zamanda Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini, Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini ihyâ eyleyip yüzlerce şehit sevabı kazanmayı nasip eylesin.Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini ihyâ eyleyip yüzlerce şehit sevabı kazanmayı nasip eylesin. Dünyada bahtiyar, mesut olarak yaşamayı nasip eylesin. Îmân-ı kâmil ile göçmeyi nasip eylesin.Dünyada bahtiyar, mesut olarak yaşamayı nasip eylesin. Îmân-ı kâmil ile göçmeyi nasip eylesin. Kabri cennet bahçesi olanlardan eylesin.Kabri cennet bahçesi olanlardan eylesin. Kabirden kalktığımızda mahşer gününde sıkıntılara, dertlere bulaştırmasın.Kabirden kalktığımızda mahşer gününde sıkıntılara, dertlere bulaştırmasın. Arş-ı Âlâ'sının gölgesinde gölgelendirsin.Arş-ı Âlâ'sının gölgesinde gölgelendirsin. Hadîs-i şerîflerini okuduğumuz, nasihatlerini dinlediğimiz Efendimiz ile beraber, Hadîs-i şerîflerini okuduğumuz, nasihatlerini dinlediğimiz Efendimiz ile beraber, Firdevs-i Âlâ'ya bi-gayri-hisâb girmeyi nasip eylesin. Cemaliyle ferahnâk eylesin. Firdevs-i Âlâ'ya bi-gayri-hisâb girmeyi nasip eylesin. Cemaliyle ferahnâk eylesin.

Bi-hürmeti esmâ'ihi'l-hüsnâ ve bi-hürmeti habîbihi'l-müctebâBi-hürmeti esmâ'ihi'l-hüsnâ ve bi-hürmeti habîbihi'l-müctebâ Muhammedini'l-Mustafâ ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha... Muhammedini'l-Mustafâ ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2