Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Namaz Kıldıranın Dikkat Etmesi Gerekenler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Rebîü'l-Evvel 1421 / 11.06.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Namaz Kıldıran Kişinin Cemaatteki Dermansız İnsanlara Dikkat Etmesi, Cemaatle Namazın Önemi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Namaz Kıldıranın Dikkat Etmesi Gerekenler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Rebîü'l-Evvel 1421 / 11.06.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Namaz Kıldıran Kişinin Cemaatteki Dermansız İnsanlara Dikkat Etmesi, Cemaatle Namazın Önemi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Vessalâtü vesselâmü âlâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîn. Muhammedini'l MustafâVessalâtü vesselâmü âlâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîn. Muhammedini'l Mustafâ ve alâ âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn.ve alâ âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn. Emmâ ba'dü fe-kâle resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem; Emmâ ba'dü fe-kâle resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem;

İzâ sallâ ehadüküm li'n-nâsi fe'l-yuhiffe fe-inne fîhimü'd-da'îfü ve's-sakîmüİzâ sallâ ehadüküm li'n-nâsi fe'l-yuhiffe fe-inne fîhimü'd-da'îfü ve's-sakîmü ve'l-kebîrü ve izâ sallâ ehadüküm li-nefsihî fe'l-yutavvil mâ şâ'e. ve'l-kebîrü ve izâ sallâ ehadüküm li-nefsihî fe'l-yutavvil mâ şâ'e.

Revâhü'l-buhâriyyu ve müslimü ve ebû dâvûd ve nesei an ebî hüreyre radıyallahu anh. Revâhü'l-buhâriyyu ve müslimü ve ebû dâvûd ve nesei an ebî hüreyre radıyallahu anh.

Namaz kılmakla ilgili bir hadîs-i şerîf. Efendimiz buyuruyor ki; Namaz kılmakla ilgili bir hadîs-i şerîf. Efendimiz buyuruyor ki;

İzâ sallâ ehadüküm li'n-nâsi. "Sizden biriniz insanlara namaz kıldırıyorsa yani imamsa,İzâ sallâ ehadüküm li'n-nâsi. "Sizden biriniz insanlara namaz kıldırıyorsa yani imamsa, öne geçmişse, söz onunsa, namazı istediği gibi kılmak onunsa." öne geçmişse, söz onunsa, namazı istediği gibi kılmak onunsa." Fe'l-yuhiff. "Hafif yapsın, namazı uzatmasın, uzun kılmasın." Fe'l-yuhiff. "Hafif yapsın, namazı uzatmasın, uzun kılmasın." Fe-inne fîhim. "Çünkü bu arkasındaki cemaatin içinde vardır."Fe-inne fîhim. "Çünkü bu arkasındaki cemaatin içinde vardır." ed-Da'îfü. "Zayıf olanı vardır." Ve's-sakîmü. "Hasta olanı vardır." Ve'l-kebîru. "Yaşlı olanı vardır." ed-Da'îfü. "Zayıf olanı vardır." Ve's-sakîmü. "Hasta olanı vardır." Ve'l-kebîru. "Yaşlı olanı vardır."

Dermansız, güçsüz, ayakta durmaya mecali olmayan zayıfı vardır, hastası vardır, yaşlısı vardır.Dermansız, güçsüz, ayakta durmaya mecali olmayan zayıfı vardır, hastası vardır, yaşlısı vardır. Onun için hafifçe kıldırsın, uzun kıldırmasın, dayanılmayacak, tahammül edilmeyecek gibi uzatmasın. Onun için hafifçe kıldırsın, uzun kıldırmasın, dayanılmayacak, tahammül edilmeyecek gibi uzatmasın.

Ve iza sallâ ehadüküm li-nefsihî. "Ama sizden biriniz kendi başına namaz kılıyorsa."Ve iza sallâ ehadüküm li-nefsihî. "Ama sizden biriniz kendi başına namaz kılıyorsa." Fe'l-yutavvil mâ şâ'e. "İstediği kadar uzatsın." Fe'l-yutavvil mâ şâ'e. "İstediği kadar uzatsın."

Peygamber Efendimiz bir gece namazında bir secde edermiş, bir rekât yarı geceye kadar,Peygamber Efendimiz bir gece namazında bir secde edermiş, bir rekât yarı geceye kadar, yarı geceden sonra da öteki rekât; iki rekâtla bir geceyi geçirirmiş. Çünkü kendi başına. yarı geceden sonra da öteki rekât; iki rekâtla bir geceyi geçirirmiş. Çünkü kendi başına. Ayakları şişinceye kadar namaz kılarmış. Kendi başına, kendisi bilir.Ayakları şişinceye kadar namaz kılarmış. Kendi başına, kendisi bilir. Amma başkasına kıldırdığı zaman onları düşünecek. Çünkü... hatta ihtiyacı olan vardır.Amma başkasına kıldırdığı zaman onları düşünecek. Çünkü... hatta ihtiyacı olan vardır. Yani treni kaçıracaktır, otobüs kaçacaktır, okula gidecektir, mecburiyeti vardır.Yani treni kaçıracaktır, otobüs kaçacaktır, okula gidecektir, mecburiyeti vardır. Hatta daha fazla uzatırsa abdestini tutamayacak olanı vardır. Bunların hepsi mümkün.Hatta daha fazla uzatırsa abdestini tutamayacak olanı vardır. Bunların hepsi mümkün. Cemaat çünkü. O zaman hafif kıldırsın.Cemaat çünkü. O zaman hafif kıldırsın. Kendisi kılacağı zaman, namazı seviyor, istediği kadar uzatsın diyor Efendimiz. Kendisi kılacağı zaman, namazı seviyor, istediği kadar uzatsın diyor Efendimiz.

Demek ki cemaati düşüneceğiz, bıktırmayacağız.Demek ki cemaati düşüneceğiz, bıktırmayacağız. Cemaati bıktırmaya tenfîr-i cemâat derler, cemaati nefret durumuna düşürmek derler.Cemaati bıktırmaya tenfîr-i cemâat derler, cemaati nefret durumuna düşürmek derler. Çok yasaklanmış olan bir şeydir İslâm'da, imamların dikkat etmesi gereken bir husustur. Çok yasaklanmış olan bir şeydir İslâm'da, imamların dikkat etmesi gereken bir husustur. Cemaati kaçırttırmayacak, nefter ettirmeyecek. Ya o adamın arkasında da namaz kılınmaz ya?Cemaati kaçırttırmayacak, nefter ettirmeyecek.

Ya o adamın arkasında da namaz kılınmaz ya?
Mübarek bir kılmaya başladı mı çok uzatıyor, bilmem ne filan.. Mübarek bir kılmaya başladı mı çok uzatıyor, bilmem ne filan..

Böyle şey yapmayacak, hafifçe kıldıracak, tadında bırakacak işi. Böyle şey yapmayacak, hafifçe kıldıracak, tadında bırakacak işi.

Muratpaşa Camii'nin imamı varmış, üç günde hatim indiriyorlarmış veyahut işte böyle sıkışık bir zamanda..Muratpaşa Camii'nin imamı varmış, üç günde hatim indiriyorlarmış veyahut işte böyle sıkışık bir zamanda.. Cemaat içeri girdikten sonra [hoca] trak kapıyı kilitliyormuş içeriden,Cemaat içeri girdikten sonra [hoca] trak kapıyı kilitliyormuş içeriden, anahtarı cebine atıyormuş, geçiyormuş mihraba. anahtarı cebine atıyormuş, geçiyormuş mihraba.

Yahu adam! Ne kilitliyorsun kapıyı? Ya abdesti sıkışırsa? N'apsın yani adam? Kaçmasın. Yahu adam! Ne kilitliyorsun kapıyı? Ya abdesti sıkışırsa? N'apsın yani adam?

Kaçmasın.

Yani kaçarsa kaçsın, bir ihtiyacı var ki ondan çıkıyor, ne oluyorsun… Yani kaçarsa kaçsın, bir ihtiyacı var ki ondan çıkıyor, ne oluyorsun…

İzâ salle'l-abdü fi'l-alâniyeti fe-ahsene ve izâ sallâ fi's-sırrı fe-ahsene kâlellâhu teâlâ ahsene abdî. İzâ salle'l-abdü fi'l-alâniyeti fe-ahsene ve izâ sallâ fi's-sırrı fe-ahsene kâlellâhu teâlâ ahsene abdî.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten bu kısa ikinci hadîs-i şerîf. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten bu kısa ikinci hadîs-i şerîf.

"Kul herkesle beraber namaz kıldığı zaman,"Kul herkesle beraber namaz kıldığı zaman, alâniye görünen bir şekilde namaz kıldığı zaman namazı güzel kılarsa." alâniye görünen bir şekilde namaz kıldığı zaman namazı güzel kılarsa."

Aferin önüne bakıyor, tâdil-i erkân ile kılıyor, ağır ağır tadını çıkartarak kılıyor. Tamam. Aferin önüne bakıyor, tâdil-i erkân ile kılıyor, ağır ağır tadını çıkartarak kılıyor. Tamam.

Ve sallâ fi's-sırrı. "Hiç kimsenin görmediği, tek başına olduğu zaman kıldığı zamanda."Ve sallâ fi's-sırrı. "Hiç kimsenin görmediği, tek başına olduğu zaman kıldığı zamanda." Fe-ahsene. "O zaman da güzel yaparsa." Kâlellâhu teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki." Fe-ahsene. "O zaman da güzel yaparsa." Kâlellâhu teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki." Ahsene abdî. "Aferin kuluma, güzel yaptı." Ahsene abdî. "Aferin kuluma, güzel yaptı."

Amma, burada söylemiyor amma insanlarla beraber kıldığı zaman özene bezene güzel kılar daAmma, burada söylemiyor amma insanlarla beraber kıldığı zaman özene bezene güzel kılar da evde kıldığı zaman, "İki takla bir bakla yâ rabbi sen beni günahtan sakla!"evde kıldığı zaman, "İki takla bir bakla yâ rabbi sen beni günahtan sakla!" Paldır küldür, paldır küldür tavuğun yerden yem toplayışı gibi [hızlı hızlı]; semi'allahu li-men hamideh..Paldır küldür, paldır küldür tavuğun yerden yem toplayışı gibi [hızlı hızlı]; semi'allahu li-men hamideh.. Rabbenâ ve leke'l-hamd.. Allahu ekber.. Allahu ekber..Rabbenâ ve leke'l-hamd.. Allahu ekber.. Allahu ekber.. Allahu ekber, allahu akber allahu ekber allahu ekber..Allahu ekber, allahu akber allahu ekber allahu ekber.. esselamu aleyküm ve rahmetullah esselamu aleyküm ve rahmetullah.. Uuup!esselamu aleyküm ve rahmetullah esselamu aleyküm ve rahmetullah.. Uuup! Pabucunun bir tanesi orada kalıyor, bir tanesi orada kalıyor, fırt gidiyor. Pabucunun bir tanesi orada kalıyor, bir tanesi orada kalıyor, fırt gidiyor.

O zaman yani güzel kılmıyorsa riyadır, riyakârlıktır.O zaman yani güzel kılmıyorsa riyadır, riyakârlıktır. Yalnız olduğu zaman güzel yapmıyorsa, insanların yanında güzel yapıyorsa bu kötü bir durumdurYalnız olduğu zaman güzel yapmıyorsa, insanların yanında güzel yapıyorsa bu kötü bir durumdur çünkü insanlardan korkuyor, özeniyor da rabbiyle kaldığı zaman rabbinden korkmuyor,çünkü insanlardan korkuyor, özeniyor da rabbiyle kaldığı zaman rabbinden korkmuyor, utanmıyor da özenmiyor. O iyi olmaz. utanmıyor da özenmiyor. O iyi olmaz. Ama hem aşikâre kıldığı zaman cemaatle, halkın arasında, güzel yapar hem yalnız kaldığı zamanAma hem aşikâre kıldığı zaman cemaatle, halkın arasında, güzel yapar hem yalnız kaldığı zaman kimse görmedik yerde de güzel namazını kılarsa aferini alır.kimse görmedik yerde de güzel namazını kılarsa aferini alır. Kulum güzel yaptı, aferin diye Cenâb-ı Hak takdir eder, sever, mükafatlandırır tabii.Kulum güzel yaptı, aferin diye Cenâb-ı Hak takdir eder, sever, mükafatlandırır tabii. Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini kazanmak çok güzel. Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini kazanmak çok güzel.

İzâ sallâ ehadüküm fî rahilihî sümme edrake'l-imâmeİzâ sallâ ehadüküm fî rahilihî sümme edrake'l-imâme ve lem yüsalli fe'l-yüsalli me'ahû fe-innehâ lehû nâfiletün. ve lem yüsalli fe'l-yüsalli me'ahû fe-innehâ lehû nâfiletün.

"Sizden biriniz kervanda, yolda gelirken namazı kıldı da sonra kasabaya geldiği zaman"Sizden biriniz kervanda, yolda gelirken namazı kıldı da sonra kasabaya geldiği zaman baktı ki orada cemaatle namaz kılınıyor, yetişti imama,baktı ki orada cemaatle namaz kılınıyor, yetişti imama, cemaatle namaz kılmaya, ama kılmıştı yolda, ona da uysun." O imama da Allahu ekber desin uysun.cemaatle namaz kılmaya, ama kılmıştı yolda, ona da uysun." O imama da Allahu ekber desin uysun. Sümme edrake'l imâme ve lem yusalli. "Namaz kılmamışken yetişmişse."Sümme edrake'l imâme ve lem yusalli. "Namaz kılmamışken yetişmişse." Bu ve lem yusalli'nin fâili imam. "İmam daha namaz kılmamışken camiye yetişmişse, imama yetişmişse." Bu ve lem yusalli'nin fâili imam. "İmam daha namaz kılmamışken camiye yetişmişse, imama yetişmişse." Fe'l-yusalli me'ahû. "Onunla beraber de kılıversin." N'olcak fazla mal daha iyi olur, göz çıkarmaz ki.Fe'l-yusalli me'ahû. "Onunla beraber de kılıversin." N'olcak fazla mal daha iyi olur, göz çıkarmaz ki. Fe-innehâ lehû nâfiletün. "Çünkü bu iki tane kıldı ama aynı namazı o onun için nafiledir." Fe-innehâ lehû nâfiletün. "Çünkü bu iki tane kıldı ama aynı namazı o onun için nafiledir."

Bir de bizim arkadaşlardan birinin, İngiltere'deyken beraber okudukları bir arkadaşı varmış,Bir de bizim arkadaşlardan birinin, İngiltere'deyken beraber okudukları bir arkadaşı varmış, Malezya'da rektör olmuş adam dönünce; orada tahsil gördü, Malezya'da rektör olmuş. Malezya'da rektör olmuş adam dönünce; orada tahsil gördü, Malezya'da rektör olmuş. Bizim bu arkadaş da, daha doğrusu benim talebe de, o da Malezya'ya bir vesile ile gitmişti.Bizim bu arkadaş da, daha doğrusu benim talebe de, o da Malezya'ya bir vesile ile gitmişti. Arkadaşının ziyaretine gitmiş, rektör tabii, hatırlı bir arkadaşı. Oo..Arkadaşının ziyaretine gitmiş, rektör tabii, hatırlı bir arkadaşı. Oo.. Hoş geldin Mehmedim, n'aber, iyi misin, hoş musun şapur şupur filan.. Hoş geldin Mehmedim, n'aber, iyi misin, hoş musun şapur şupur filan.. Ezan okunmuş camiye gitmişler, namazı kılmışlar. Ezan okunmuş camiye gitmişler, namazı kılmışlar. Ondan sonra biraz daha geçmiş zaman, bir cemaat daha gelmiş, rektör yine gitmiş kılmış.Ondan sonra biraz daha geçmiş zaman, bir cemaat daha gelmiş, rektör yine gitmiş kılmış. Ondan sonra bir daha bir cemaat gelmiş, rektör bir daha kılmış. Ondan sonra bir daha bir cemaat gelmiş, rektör bir daha kılmış.

"Yahu ne oluyor?" demiş arkadaşına, samimiyeti var.. "Yahu ne oluyor?" demiş arkadaşına, samimiyeti var..

"Ben kılmazsam bunlara şey olmaz, yani bunlara takviye oluyor, olsun demiş,"Ben kılmazsam bunlara şey olmaz, yani bunlara takviye oluyor, olsun demiş, ben Allah rızası için kılıyorum, çocuklar görsünler ki yani üniversitenin rektörü namaz kılıyor,ben Allah rızası için kılıyorum, çocuklar görsünler ki yani üniversitenin rektörü namaz kılıyor, profesör namaz kılıyor, şeyleri yerine gelsin diye yapıyorum." demiş. Yani oy almak için değil. profesör namaz kılıyor, şeyleri yerine gelsin diye yapıyorum." demiş. Yani oy almak için değil. Allah rızası için şey yapıyor, talebeler ısınsın, sevsin diye yapıyor. Allah rızası için şey yapıyor, talebeler ısınsın, sevsin diye yapıyor.

İzâ salleti'l-mer'etü hamsehâ ve sâmet şehrahâ ve hafizet fercehâİzâ salleti'l-mer'etü hamsehâ ve sâmet şehrahâ ve hafizet fercehâ ve etâ'at zevcehâ kîle lehâ udhili'l-cennete min eyyi ebvâbi'l-cenneti şi'ti. ve etâ'at zevcehâ kîle lehâ udhili'l-cennete min eyyi ebvâbi'l-cenneti şi'ti.

Enes radıyallahu anh'ten müjdeli bir hadis ama hanımlara. Dört oldu. N'apalım fazlası iyi. Enes radıyallahu anh'ten müjdeli bir hadis ama hanımlara. Dört oldu. N'apalım fazlası iyi.

İzâ salleti'l-mer'etü hamsehâ. "Hatun, kadın beş vakit namazını kılarsa." İzâ salleti'l-mer'etü hamsehâ. "Hatun, kadın beş vakit namazını kılarsa."

Kılıyor, maşaallah, senin hatun benim hatun beş vakit namazı kılıyor, tamam, güzel. Beş vakti kılarsa. Kılıyor, maşaallah, senin hatun benim hatun beş vakit namazı kılıyor, tamam, güzel. Beş vakti kılarsa.

Ve sâmet şehrahâ. "Ramazan gelince de Ramazan ayını da orucunu tutuyor." Aferim, iki.Ve sâmet şehrahâ. "Ramazan gelince de Ramazan ayını da orucunu tutuyor." Aferim, iki. Ve hafizet fercehâ. "Namusunu da koruyor. Kocasına itaatli, bağlı, namusunu da korursa."Ve hafizet fercehâ. "Namusunu da koruyor. Kocasına itaatli, bağlı, namusunu da korursa." Ve etâ'at zevcehâ. "Zevcesine de, kocasına da dikbaşlılık yapmıyor." Ve etâ'at zevcehâ. "Zevcesine de, kocasına da dikbaşlılık yapmıyor."

Söz dinliyor, itaat ediyor, tamam efendi diyor, itaatli bir hatun. Masal gibi bir şey ya bu! Söz dinliyor, itaat ediyor, tamam efendi diyor, itaatli bir hatun. Masal gibi bir şey ya bu!

"Ondan sonra Allahu Teâlâ hazretleri ona buyurur ki." Kîle lehâ. "Ona denilir ki.""Ondan sonra Allahu Teâlâ hazretleri ona buyurur ki." Kîle lehâ. "Ona denilir ki." Yani belki bir melek söylüyor ama Allah dedirtiyor. Udhili'l-cennete. "Ey hatun cennete gir!"Yani belki bir melek söylüyor ama Allah dedirtiyor. Udhili'l-cennete. "Ey hatun cennete gir!" Min eyyi ebvâbi'l-cenneti şi'ti. "Cennetin hangi kapısından istersen gir, hepsi serbest denilir." Min eyyi ebvâbi'l-cenneti şi'ti. "Cennetin hangi kapısından istersen gir, hepsi serbest denilir."

Kolay. Koley ya zor değil! Beş vakit namaz kılacak, Ramazan orucunu tutacak,Kolay. Koley ya zor değil! Beş vakit namaz kılacak, Ramazan orucunu tutacak, namusunu koruyacak, kocasına itaat edecek. Hanımların işi kolay, cennete girmek çok kolay, itaat ederse. namusunu koruyacak, kocasına itaat edecek. Hanımların işi kolay, cennete girmek çok kolay, itaat ederse.

Tabii itaat itaat diye, hanımlar beylerine itaat etsin deniliyor da,Tabii itaat itaat diye, hanımlar beylerine itaat etsin deniliyor da, bunun sebebi beylerin daha dindar olmasındandır.bunun sebebi beylerin daha dindar olmasındandır. Yani hanımının da dindarlığını korumak, âhiretini kollamakla görevli olmasındandır.Yani hanımının da dindarlığını korumak, âhiretini kollamakla görevli olmasındandır. Yoksa öyle zevcler, öyle kocalar var ki illallah!..Yoksa öyle zevcler, öyle kocalar var ki illallah!.. Hanım mübarek, hatun evliyâ, uçacak nerdeyse, gördüğü rüyaları filan anlatsam ağzınız açık kalır,Hanım mübarek, hatun evliyâ, uçacak nerdeyse, gördüğü rüyaları filan anlatsam ağzınız açık kalır, hayran kalırsınız; kocası haydut, çete, içkici, ayyaş, sarhoş...hayran kalırsınız; kocası haydut, çete, içkici, ayyaş, sarhoş... Kadıncağız, "N'apalım, bu benim kaderimmiş, Allah ıslah etsin!" diyor. Kadıncağız, "N'apalım, bu benim kaderimmiş, Allah ıslah etsin!" diyor.

Tabii koca iyi olmazsa çok zor.Tabii koca iyi olmazsa çok zor. Yani herhangi bir kimse, koca olsun baba olsun, hoca olsun patron olsun, Yani herhangi bir kimse, koca olsun baba olsun, hoca olsun patron olsun, komutan olsun vesaire herhangi bir kimse Allah'ın yasak kıldığı bir şeyi kullara emredemez, komutan olsun vesaire herhangi bir kimse Allah'ın yasak kıldığı bir şeyi kullara emredemez, Allah'ın emrettiği bir şeyi de yasaklayamaz, hakkı yoktur. Allah'ın emrettiği bir şeyi de yasaklayamaz, hakkı yoktur. Allah'ın emrine aykırı emir, yasağına aykırı yasak, söz olmaz. Allah'ın emrine aykırı emir, yasağına aykırı yasak, söz olmaz. Yani etâ'at zevcehâ demek "kocası müslümansa kocasına itaat edecek" demek.Yani etâ'at zevcehâ demek "kocası müslümansa kocasına itaat edecek" demek. Ama bu devirde aksini çok duyuyoruz çok! Ama bu devirde aksini çok duyuyoruz çok!

Çok evlatlar var, babası anası beş para etmez, evlat beş vakit namazlı.Çok evlatlar var, babası anası beş para etmez, evlat beş vakit namazlı. Hocam diyor benim annem babam, dua buyurun Allah ıslah etsin diyor. Hocam diyor benim annem babam, dua buyurun Allah ıslah etsin diyor. Namaz kılmazlar, açık saçıktır, namaz kılanları sevmezler, İslâm'ı sevmezler... Allahu ekber!..Namaz kılmazlar, açık saçıktır, namaz kılanları sevmezler, İslâm'ı sevmezler... Allahu ekber!.. Öyle anneden babadan bir evlat gelmiş evliyâ. Nasip!.. Öyle anneden babadan bir evlat gelmiş evliyâ. Nasip!..

Yuhricü'l-hayye mine'l-meyyiti ve yuhricü'l-meyyite mine'l-hayy. Yuhricü'l-hayye mine'l-meyyiti ve yuhricü'l-meyyite mine'l-hayy.

Ölüden diri çıkartıyor, kara topraktan canlı bitkiler büyüttürüyor,Ölüden diri çıkartıyor, kara topraktan canlı bitkiler büyüttürüyor, dirileri de öldürüyor Cenâb-ı Hak. Sübhanallah!.. dirileri de öldürüyor Cenâb-ı Hak. Sübhanallah!..

Allah bizi yolunda dâim eylesin, ibadetine müdâvim eylesin, sevdiği kul eylesin,Allah bizi yolunda dâim eylesin, ibadetine müdâvim eylesin, sevdiği kul eylesin, sevdiği işleri yapmayı nasip eylesin, müslüman yaşatıp huzuruna mü'min-i kâmil olarak varıp,sevdiği işleri yapmayı nasip eylesin, müslüman yaşatıp huzuruna mü'min-i kâmil olarak varıp, rıdvân-ı ekberine erip, cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin. rıdvân-ı ekberine erip, cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2