Namaz Vakitleri

2 Cemâziye'l-Âhir 1446
03 Aralık 2024
İmsak
06:33
Güneş
08:04
Öğle
12:59
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

Namazdaki Hûşû, Ümmet-i Muhammed Nedir?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Şevvâl 1421 / 05.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Huzurun Ve Teveccühün Yolu, İbadetin İncelikleri, Ümmeti-i Muhammed Nedir?, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Namazdaki Hûşû, Ümmet-i Muhammed Nedir?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Şevvâl 1421 / 05.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Huzurun Ve Teveccühün Yolu, İbadetin İncelikleri, Ümmeti-i Muhammed Nedir?, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübareken fîhi âlâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübareken fîhi âlâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü âlâ seyyidinâ ve senedinâ MuhammedinVe's-salâtü ve's-selâmü âlâ seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahu bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din. Emmâ ba'd: ve âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahu bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din.

Emmâ ba'd:

Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

İnne'l-abde izâ kâme ile's-salâti fe'ltefete, kâle lehu Rabbühü:İnne'l-abde izâ kâme ile's-salâti fe'ltefete, kâle lehu Rabbühü: Ey abdî ene hayrun mimme'ltefette ileyhi, fe-ini'ltefete's-sâniyeteEy abdî ene hayrun mimme'ltefette ileyhi, fe-ini'ltefete's-sâniyete ve's-sâlisete kâle lehu misle zâlike, fe-ini'ltefete'r-râbi'ate a'radallahü teâlâ anhu. ve's-sâlisete kâle lehu misle zâlike, fe-ini'ltefete'r-râbi'ate a'radallahü teâlâ anhu.

Huzeyfe radıyallahu anh'ten Deylemî rivayet etmiş. Huzeyfe radıyallahu anh'ten Deylemî rivayet etmiş. Namaz kılmakla ilgili bir hadîs-i şerîf. Namaza dair bir hadîs-i şerîf.Namaz kılmakla ilgili bir hadîs-i şerîf. Namaza dair bir hadîs-i şerîf. Buyuruyor ki Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz. Buyuruyor ki Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz.

İnne'l-abde. "Kul, hiç şüphe yok ki, muhakkak ki kul."İnne'l-abde. "Kul, hiç şüphe yok ki, muhakkak ki kul." İzâ kâme ile's-salâti. "Namaz kılmaya kalktığı zaman, Cenâb-ı Hakk'ın divanına durduğu,İzâ kâme ile's-salâti. "Namaz kılmaya kalktığı zaman, Cenâb-ı Hakk'ın divanına durduğu, namaz kılmaya başladığı zaman."namaz kılmaya başladığı zaman." Fe'ltefete. "Başka yöne dönerse, aklını ve gözünü başka tarafa çevirirse,Fe'ltefete. "Başka yöne dönerse, aklını ve gözünü başka tarafa çevirirse, aklı başka tarafa giderse; o zaman." Kâle lehu Rabbühü. aklı başka tarafa giderse; o zaman." Kâle lehu Rabbühü. "Mevlası Rabbü'l-âlemîn Allahu Teâlâ hazretleri ona der ki." Ey abdî. " 'Ey benim kulum.' ""Mevlası Rabbü'l-âlemîn Allahu Teâlâ hazretleri ona der ki." Ey abdî. " 'Ey benim kulum.' " Ene hayrun mimme'ltefette ileyhi. " 'Senin bu yöneldiğin şeyden ben daha hayırlıyım.Ene hayrun mimme'ltefette ileyhi. " 'Senin bu yöneldiğin şeyden ben daha hayırlıyım. Benim divanıma gelmişsin, huzuruma durmuşsun; benden gayrıya dönüyorsun. Benim divanıma gelmişsin, huzuruma durmuşsun; benden gayrıya dönüyorsun. Aklını, gözünü başka tarafa kaydırıyorsun.Aklını, gözünü başka tarafa kaydırıyorsun. Olmaz böyle şey.Olmaz böyle şey. Ben dönülecek en hayırlı tarafken sen benim divanımda niye başka tarafa dönüyorsun? Böyle yapma.' der." Ben dönülecek en hayırlı tarafken sen benim divanımda niye başka tarafa dönüyorsun? Böyle yapma.' der."

Fe-ini'ltefete's-sâniyete. "İkinci defa başka yere dönerse, aklını kaydırırsa." Fe-ini'ltefete's-sâniyete. "İkinci defa başka yere dönerse, aklını kaydırırsa." Ve's-sâlisete. "Üçüncü defa aklını, gönlünü, gözünü sağa sola kaydırırsa." Ve's-sâlisete. "Üçüncü defa aklını, gönlünü, gözünü sağa sola kaydırırsa." Kâle lehu misle zâlike. "Allahu Teâlâ hazretleri yine böyle aynı şekilde söyler kuluna. Kâle lehu misle zâlike. "Allahu Teâlâ hazretleri yine böyle aynı şekilde söyler kuluna. 'Ey kulum, ben senin bu döndüğün taraftan daha hayırlıyım. Benim divanımdasın sen.'Ey kulum, ben senin bu döndüğün taraftan daha hayırlıyım. Benim divanımdasın sen. Niye başka tarafa dönüyorsun? Aklını niye başka tarafa kaydırıyorsun? Niye başka tarafa dönüyorsun? Aklını niye başka tarafa kaydırıyorsun? Gözünü niye başka tarafa çeviriyorsun, niye sağa sola bakıyorsun.?Gözünü niye başka tarafa çeviriyorsun, niye sağa sola bakıyorsun.? Namazın içinde doğru düzgün namaz kılsana, bana tam yönelsene.' der." Namazın içinde doğru düzgün namaz kılsana, bana tam yönelsene.' der."

Fe-ini'ltefete'r-râbi'ate. "Dördüncü defa dönünce, o zaman." A'radallahü teâlâ anhu.Fe-ini'ltefete'r-râbi'ate. "Dördüncü defa dönünce, o zaman." A'radallahü teâlâ anhu. "Cenâb-ı Hak Teâlâ o kulundan yüz çevirir. 'Sen madem böyle yapıyorsun, sen namazın şuurunda değilsin."Cenâb-ı Hak Teâlâ o kulundan yüz çevirir. 'Sen madem böyle yapıyorsun, sen namazın şuurunda değilsin. Sen ne yaptığının farkında değilsin.Sen ne yaptığının farkında değilsin. Benim divanıma gelmişsin; başka şeylere bakıyorsun, başka şeylerle meşgul oluyorsun.' der.Benim divanıma gelmişsin; başka şeylere bakıyorsun, başka şeylerle meşgul oluyorsun.' der. Allah ondan yüz çevirir." Halbuki namaz o kadar önemlidir ki, o kadar önemlidir ki…Allah ondan yüz çevirir." Halbuki namaz o kadar önemlidir ki, o kadar önemlidir ki… Bakın namaz kılınca ne oluyor? Bakın namaz kılınca ne oluyor?

İnne'l-abde izâ kâme fi's-salâti.İnne'l-abde izâ kâme fi's-salâti. "Kul namaza kalktığı zaman." Fütihat lehu ebvâbü'l-cenneh. "Cennetin kapıları ona açılır.""Kul namaza kalktığı zaman." Fütihat lehu ebvâbü'l-cenneh. "Cennetin kapıları ona açılır." Yani bu namaz az bir iş değil. Önemsiz bir iş değil. Değersiz bir iş değil.Yani bu namaz az bir iş değil. Önemsiz bir iş değil. Değersiz bir iş değil. Cennetlerin kapıları açılır kula namaza durduğu zaman. Cennetlerin kapıları açılır kula namaza durduğu zaman.

Ve küşifet lehu'l-hucubü beynehu ve beyne Rabbihi. "Kuluyla arasındaki perdeler kalkar."Ve küşifet lehu'l-hucubü beynehu ve beyne Rabbihi. "Kuluyla arasındaki perdeler kalkar." Biliyorsunuz ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Miraca çıktığı zamanBiliyorsunuz ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Miraca çıktığı zaman Sidretü'l-Müntehâ'ya kadar Cebrail aleyhisselam refakat etti.Sidretü'l-Müntehâ'ya kadar Cebrail aleyhisselam refakat etti. Peygamber Efendimiz'in yanında,Peygamber Efendimiz'in yanında, Sidretü'l-Müntehâ'da durdu. [Resûlullah] Dedi ki: "Ya Cebrail niye durdun?"Sidretü'l-Müntehâ'da durdu. [Resûlullah] Dedi ki: "Ya Cebrail niye durdun?" Dedi ki: "Ya Resûlallah ben buradan bir adım daha ileriye geçsem yanarım. Dedi ki: "Ya Resûlallah ben buradan bir adım daha ileriye geçsem yanarım. Benim buradan öteye gitmeye takatim, tahammülüm, yapım müsait değil. Yapamam, gidemem.Benim buradan öteye gitmeye takatim, tahammülüm, yapım müsait değil. Yapamam, gidemem. Bir adım daha atsam yanarım." dedi. Bir adım daha atsam yanarım." dedi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in önüne Refref geldi.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in önüne Refref geldi. Peygamber Efendimiz Refref'e bindi.Peygamber Efendimiz Refref'e bindi. Sidretü'l-Müntehâ'dan da ötelere, Cebrail aleyhisselam'ın gidemediği yerlere gitti. Sidretü'l-Müntehâ'dan da ötelere, Cebrail aleyhisselam'ın gidemediği yerlere gitti.

Ref olup ol şaha yetmiş bin hicab Nur-ı tevhid açdı vechinde nikab. Ref olup ol şaha yetmiş bin hicab

Nur-ı tevhid açdı vechinde nikab.

Mevlid sahibi Süleyman Çelebi Türkçe şiirinde Miracı anlatırken böyle söylüyor.Mevlid sahibi Süleyman Çelebi Türkçe şiirinde Miracı anlatırken böyle söylüyor. O şâh-ı rusüle, şâh-ı kevneyne 70 bin hicap var, 70 bin nurdan ve zulmetten perde var. O şâh-ı rusüle, şâh-ı kevneyne 70 bin hicap var, 70 bin nurdan ve zulmetten perde var. Onların hepsi; perdelerin, hicapların [hepsi] -hicap perde demek- Perdeler bir bir kalktı kalktı kalktı.Onların hepsi; perdelerin, hicapların [hepsi] -hicap perde demek- Perdeler bir bir kalktı kalktı kalktı. Cenâb-ı Hakk'ın divanına, huzuruna vardı.Cenâb-ı Hakk'ın divanına, huzuruna vardı. Mevlid sahibi o şiirinde o kadar güzel anlatıyor ki tam hadîs-i şerîfleri tercüme etmiş mübarek.Mevlid sahibi o şiirinde o kadar güzel anlatıyor ki tam hadîs-i şerîfleri tercüme etmiş mübarek. Nur içinde yatsın. Makamı âlâ olsun. Nur içinde yatsın. Makamı âlâ olsun.

Her birinden geçer iken ilerü Emr olundu Yâ Muhammed gel berü Her birinden geçer iken ilerü

Emr olundu Yâ Muhammed gel berü

Her bir perdeyi geçerken, bir ileriye geçerken Cenâb-ı Hak'tan davet tazeleniyor,Her bir perdeyi geçerken, bir ileriye geçerken Cenâb-ı Hak'tan davet tazeleniyor, "ya Muhammed daha yakına gel, daha yakına gel" diye. Sonra; "ya Muhammed daha yakına gel, daha yakına gel" diye. Sonra;

Şeş cihetden ol münezzeh Zülcelal Bî-kem ü keyf ana gösterdi Cemal Şeş cihetden ol münezzeh Zülcelal

Bî-kem ü keyf ana gösterdi Cemal

Şu tarifin güzelliğine bak. Şu sözlerin seçilmesindeki isabete bak.Şu tarifin güzelliğine bak. Şu sözlerin seçilmesindeki isabete bak. Anlatıştaki şeriate uygunluğa bak. Altı cihetten münezzeh olan Allahu Teâlâ hazretleri…Anlatıştaki şeriate uygunluğa bak. Altı cihetten münezzeh olan Allahu Teâlâ hazretleri… Cenâb-ı Hak mekandan münezzehtir. Mekanı o yaratmış.Cenâb-ı Hak mekandan münezzehtir. Mekanı o yaratmış. Zamanı, mekânı yaratan Allahu Teâlâ hazretleri mekandan münezzehtir.Zamanı, mekânı yaratan Allahu Teâlâ hazretleri mekandan münezzehtir. Yani "yerde, gökte, önde, arkada, sağda, solda, şunun önünde, şunun arkasında…" diyemezsin. Yani "yerde, gökte, önde, arkada, sağda, solda, şunun önünde, şunun arkasında…" diyemezsin.

Çünkü Cenâb-ı Hak, Leyse ke-mislihi şey'ün ve hüve's-semî'u'l-basir.Çünkü Cenâb-ı Hak,

Leyse ke-mislihi şey'ün ve hüve's-semî'u'l-basir.
Cenâb-ı Hak bizim bildiğimiz hiçbir şeye benzemez.Cenâb-ı Hak bizim bildiğimiz hiçbir şeye benzemez. Bizim onu anlamamız mümkün değil. Onun için çok güzel söylüyor Süleyman Çelebi. Bizim onu anlamamız mümkün değil. Onun için çok güzel söylüyor Süleyman Çelebi. Çok alim adam. Altı cihetten münezzeh olan Allahu Teâlâ hazretleri. Çok alim adam. Altı cihetten münezzeh olan Allahu Teâlâ hazretleri.

Altı cihet nedir? Herkesin altı ciheti var. Ön, bir. Arka, iki. Sağ, üç. Sol, dört. Yukarı, beş.Altı cihet nedir? Herkesin altı ciheti var. Ön, bir. Arka, iki. Sağ, üç. Sol, dört. Yukarı, beş. Aşağı, altı. Şeş cihet. Altı cihet. Altı cihetten münezzeh olan Allahu Teâlâ hazretleri bî-kem ü keyf.Aşağı, altı. Şeş cihet. Altı cihet. Altı cihetten münezzeh olan Allahu Teâlâ hazretleri bî-kem ü keyf. Bî-kem niceliksiz demek. Keyf; bî-keyf demek, keyfiyetsiz demek yani.Bî-kem niceliksiz demek. Keyf; bî-keyf demek, keyfiyetsiz demek yani. Niteliksiz ve niceliksiz. Ona Cemalini gösterdi. Niteliksiz ve niceliksiz. Ona Cemalini gösterdi. Kelimelerle anlatılmaz. Men lem yüzik lem ya'lem. Tadan bilir, tatmayan bilmez.Kelimelerle anlatılmaz. Men lem yüzik lem ya'lem. Tadan bilir, tatmayan bilmez. Öyle bir tarzda Cenâb-ı Mevla'ya ulaştı. Öyle bir tarzda Cenâb-ı Mevla'ya ulaştı.

Namaz da mü'minin Miracı.Namaz da mü'minin Miracı. Namaza durduğu zaman kul Allahu ekber diye, cennetlerin kapıları açılıyor.Namaza durduğu zaman kul Allahu ekber diye, cennetlerin kapıları açılıyor. Ve Rabbiyle arasındaki perdeler kalkıyor.Ve Rabbiyle arasındaki perdeler kalkıyor. Ve'stakbelethu'l-hûru'l-înü. "Huriler de ona teveccüh ediyorlar."Ve'stakbelethu'l-hûru'l-înü. "Huriler de ona teveccüh ediyorlar." Bu cennetlik mübarek namaza durdu diye teveccüh ediyorlar.Bu cennetlik mübarek namaza durdu diye teveccüh ediyorlar. Cenâb-ı Hak da kuluCenâb-ı Hak da kulu Allahu ekber diye divanına durunca, kuluna nazar ediyor.Allahu ekber diye divanına durunca, kuluna nazar ediyor. Ama kul sağa sola yönelince; aklını, gözünü kaydırınca o zaman,Ama kul sağa sola yönelince; aklını, gözünü kaydırınca o zaman, "ey kulum olmuyor böyle, böyle yapma" deniliyor."ey kulum olmuyor böyle, böyle yapma" deniliyor. Yani dîvân-ı ilâhîye dâhil olmuş, bârgâh-ı samadânîye girmişYani dîvân-ı ilâhîye dâhil olmuş, bârgâh-ı samadânîye girmiş hala aklı başka tarafta, gözü başka tarafta. Gönlü darmadağınık, kalbi başka şeyle meşgul.hala aklı başka tarafta, gözü başka tarafta. Gönlü darmadağınık, kalbi başka şeyle meşgul. O zaman bir ihtar, iki ihtar, üç ihtar; dördüncüde Cenâb-ı Hak yüz çevirir. Yani yüzüne bakmaz.O zaman bir ihtar, iki ihtar, üç ihtar; dördüncüde Cenâb-ı Hak yüz çevirir. Yani yüzüne bakmaz. O zaman namazdan hava alır. O zaman namazdan hava alır.

Yani namazdan, oruçtan, hacdan, zekâttan bazen hiç sevap alamayabiliriz. Kusur işlersek. Yani namazdan, oruçtan, hacdan, zekâttan bazen hiç sevap alamayabiliriz. Kusur işlersek.

Rubbe sâimin leyse lehu min sıyâmihi ille'l-cu'u vel ataş.Rubbe sâimin leyse lehu min sıyâmihi ille'l-cu'u vel ataş. " Nice oruç tutan vardır ki akşama sevap kazanamıyor, aç susuz kalıyor o kadar." Nice oruç tutan vardır ki akşama sevap kazanamıyor, aç susuz kalıyor o kadar. " Ve rubbe kâimin leyse lehu min kıyâmihi ille's-seher." Ve rubbe kâimin leyse lehu min kıyâmihi ille's-seher. "Namaz kılıyor ama güzel kılmadığı için kabul olmuyor, ancak uykusuz kalıyor." "Namaz kılıyor ama güzel kılmadığı için kabul olmuyor, ancak uykusuz kalıyor."

La tübdilû sadakâtiküm bi'l-menni ve'l-ezâ. "Sadakalarınızı, zekatlarınızı başa kakarak eziyet vererekLa tübdilû sadakâtiküm bi'l-menni ve'l-ezâ. "Sadakalarınızı, zekatlarınızı başa kakarak eziyet vererek boşa çıkartmayın, iptal etmeyin, bâtıl etmeyin." diye Kur'ân-ı Kerim bildiriyor.boşa çıkartmayın, iptal etmeyin, bâtıl etmeyin." diye Kur'ân-ı Kerim bildiriyor. Demek ki sadakalar, zekatlar da boşa gidebilir usûlüyle verilmeyince. Demek ki sadakalar, zekatlar da boşa gidebilir usûlüyle verilmeyince. Haccı da [öyle]: Fe-lâ rafese velâ füsûka velâ cidâle fi'l-hacci. Haccı da [öyle]:

Fe-lâ rafese velâ füsûka velâ cidâle fi'l-hacci.

Hacda bunlar olmayacak, olduğu zaman sevabı kaçar.Hacda bunlar olmayacak, olduğu zaman sevabı kaçar. Demek ki ibadetlerin yapılmasında incelikler var, zariflikler var, edepler var.Demek ki ibadetlerin yapılmasında incelikler var, zariflikler var, edepler var. Edeplere riayet ederse sevabı alır. Riayet edemezse sevap alamaz. Edeplere riayet ederse sevabı alır. Riayet edemezse sevap alamaz.

Hatta bir namaz kulu Allah'a yaklaştırmıyorsa, yaklaştıracak şekilde kılınmıyorsa o zaman aksi de olur.Hatta bir namaz kulu Allah'a yaklaştırmıyorsa, yaklaştıracak şekilde kılınmıyorsa o zaman aksi de olur. Geri teper, uzaklaştırmaya sebep olur.Geri teper, uzaklaştırmaya sebep olur. Çünkü güzel bir namaz kılmadı, bu sefer Cenâb-ı Hak sevmez kulunu.Çünkü güzel bir namaz kılmadı, bu sefer Cenâb-ı Hak sevmez kulunu. Sevmeyince de kul daha uzağa düşer. Daha da atılır, tardolunur yani, itilir.Sevmeyince de kul daha uzağa düşer. Daha da atılır, tardolunur yani, itilir. Onun için aman abdestlerinizi güzel alın, aman namazlarınızı güzel kılın! Onun için aman abdestlerinizi güzel alın, aman namazlarınızı güzel kılın!

Kahire'ye gittim ben. İhtiyar bir zât, bir caminin imamı. Yaşlı, mübarek bir kimse.Kahire'ye gittim ben. İhtiyar bir zât, bir caminin imamı. Yaşlı, mübarek bir kimse. "Mübarek bir hoca var, onun arkasında namaz kılalım" dediler. "Olur, gidelim" dedim, gittik."Mübarek bir hoca var, onun arkasında namaz kılalım" dediler. "Olur, gidelim" dedim, gittik. Şöyle zarif, ihtiyar bir adamcağız.Şöyle zarif, ihtiyar bir adamcağız. Farza duracağız dedi ki saflarınızı düzgün tutun çünkü safların muntazam olması namazın tamamındandır. Farza duracağız dedi ki saflarınızı düzgün tutun çünkü safların muntazam olması namazın tamamındandır.

Sevvû sufûfeküm fe-inne tesviyetee's-saffi min tamâmi's-salâti. Tamam.Sevvû sufûfeküm fe-inne tesviyetee's-saffi min tamâmi's-salâti.

Tamam.
Sonra arkasına bir söz daha ekledi, "Yönünüzü Kabe'ye çevirdiğiniz gibi kalbinizi de,Sonra arkasına bir söz daha ekledi, "Yönünüzü Kabe'ye çevirdiğiniz gibi kalbinizi de, gönlünüzü de Mevla'ya çevirin." dedi. Yani aklınızı başınıza toplayın. gönlünüzü de Mevla'ya çevirin." dedi. Yani aklınızı başınıza toplayın. Gönlünüzü derleyin toparlayın.Gönlünüzü derleyin toparlayın. Alışverişle, çarşıyla pazarla, ekinle buğdayla, samanla, öküzle, sabanla,Alışverişle, çarşıyla pazarla, ekinle buğdayla, samanla, öküzle, sabanla, yani aklınız dünya işleriyle meşgul olmasın. Böyle söyleyince çok hoşuma gitti.yani aklınız dünya işleriyle meşgul olmasın. Böyle söyleyince çok hoşuma gitti. "Yönünüzü Kabe'ye dönüyorsunuz, kalbinizi de Allah'a döndürün, dikkat edin."Yönünüzü Kabe'ye dönüyorsunuz, kalbinizi de Allah'a döndürün, dikkat edin. Cenâb-ı Hakk'ın divanına giriyorsunuz." dedi.Cenâb-ı Hakk'ın divanına giriyorsunuz." dedi. Ben başka hocadan duymamıştım böyle, namaza dururken böyle bir ihtar.Ben başka hocadan duymamıştım böyle, namaza dururken böyle bir ihtar. Hoşuma gitti o mübarek, ihtiyar imam efendi. Aman namazlarınızı güzel kılın.Hoşuma gitti o mübarek, ihtiyar imam efendi. Aman namazlarınızı güzel kılın. Namaz mü'minin miracıdır, sevabı çoktur. Namaz kılınca günahları da affolur insanın. Namaz mü'minin miracıdır, sevabı çoktur. Namaz kılınca günahları da affolur insanın.

İnne'l-abde'l-müslime izâ tevadda'a fe-etemme vudû'ahu sümme dehale fî salâtihi fe-etemme salâtehu,İnne'l-abde'l-müslime izâ tevadda'a fe-etemme vudû'ahu sümme dehale fî salâtihi fe-etemme salâtehu, harace min salâtihi kemâ yahrucu min batni ümmihi mine'z-zünûbi. harace min salâtihi kemâ yahrucu min batni ümmihi mine'z-zünûbi.

Osman radıyallahu anh'ten İbn Asâkir rivayet etmiş ama hangi Osman? Babasının ismi yok.Osman radıyallahu anh'ten İbn Asâkir rivayet etmiş ama hangi Osman? Babasının ismi yok. Hz. Osman mıdır? Osman b. Affan mıdır? Osman b. Maz'un mudur? Daha başka sahabi…Hz. Osman mıdır? Osman b. Affan mıdır? Osman b. Maz'un mudur? Daha başka sahabi… hangisiyse Allah şefaatine erdirsin. O rivayet etmiş ki Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: hangisiyse Allah şefaatine erdirsin. O rivayet etmiş ki Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

İnne'l-abde'l-müslime. "Müslüman kul, mü'min kul." İzâ tevadda'a. "Abdest aldığı zaman."İnne'l-abde'l-müslime. "Müslüman kul, mü'min kul." İzâ tevadda'a. "Abdest aldığı zaman." Ama, fe-etemme vudû'ahu. "Abdestini tam aldığı zaman, tamamladığı zaman." Ama, fe-etemme vudû'ahu. "Abdestini tam aldığı zaman, tamamladığı zaman."

Abdest nasıl tam alınır? Nasıl yarım alınır? Abdest alanları seyret.Abdest nasıl tam alınır? Nasıl yarım alınır?

Abdest alanları seyret.
Çocukları seyret buyur. Çocukları seyret buyur. Babasın, yaşlısın; buyur çocukların nasıl abdest aldığına git musluğun başında bak. Şap şap şap şap.Babasın, yaşlısın; buyur çocukların nasıl abdest aldığına git musluğun başında bak. Şap şap şap şap. Şup şup şup şup. Gulp gulp. Ondan sonra abdest aldım diyor. Şup şup şup şup. Gulp gulp. Ondan sonra abdest aldım diyor. Yavrum öyle abdest alınmaz. Aldığın zaman her tarafına güzelce suyu şey yapacaksın.Yavrum öyle abdest alınmaz. Aldığın zaman her tarafına güzelce suyu şey yapacaksın. Sakalın varsa sakalın içine suyun gitmesini sağlayacaksın.Sakalın varsa sakalın içine suyun gitmesini sağlayacaksın. Güzelce abdest âzâlarını Güzelce abdest âzâlarını tam yıkayacaksın. "E burası kuru kaldı." Kuru kalınca, abdest âzâsı tam yıkanmayınca olmaz.tam yıkayacaksın. "E burası kuru kaldı." Kuru kalınca, abdest âzâsı tam yıkanmayınca olmaz. Abdesti güzel almıyor. Yahut yüz numaradan çıkıyor. Tuvaletten çıkıyor.Abdesti güzel almıyor.

Yahut yüz numaradan çıkıyor. Tuvaletten çıkıyor.
Hemen orada abdest alıyor. Ama yüz numarada işi tamamlamamış.Hemen orada abdest alıyor. Ama yüz numarada işi tamamlamamış. Yani küçük abdestini tam almamış. Tam bozmamış yani. Yani küçük abdestini tam almamış. Tam bozmamış yani. Abdest alıp yürürken Abdest alıp yürürken kalıntı olan idrar çıkıyor dışarıya. Tenha bir yere baksa görecek, ıslandı iç çamaşırı. kalıntı olan idrar çıkıyor dışarıya. Tenha bir yere baksa görecek, ıslandı iç çamaşırı. Abdesti yok. Olmaz.Abdesti yok. Olmaz. İstibrâ denilen bir şey var. Yani hiç kalmayacak. Kalmamasına dikkat edecek.İstibrâ denilen bir şey var. Yani hiç kalmayacak. Kalmamasına dikkat edecek. Tedbirini alacak; kurulayacak, yıkayacak filan.Tedbirini alacak; kurulayacak, yıkayacak filan. Bunları öğretmek lazım. Sonra abdesti sakin sakin alacak. Hızlı hızlı abdest olmaz.Bunları öğretmek lazım.

Sonra abdesti sakin sakin alacak. Hızlı hızlı abdest olmaz.
Hızlı hızlı namaz olmaz.Hızlı hızlı namaz olmaz. Allahu ekber semi'allahü limen hamideh Rabbenâ leke'l-hamd Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber.Allahu ekber semi'allahü limen hamideh Rabbenâ leke'l-hamd Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber. es-Selamu aleyküm ve rahmetullah, es-selamu aleyküm ve rahmetullah… es-Selamu aleyküm ve rahmetullah, es-selamu aleyküm ve rahmetullah…

Nereye gideceksin? Ne oldu yani kalabalıktan, bu gürültüden, bu hızlı yapıştan kim kâr etti? Şeytan.Nereye gideceksin? Ne oldu yani kalabalıktan, bu gürültüden, bu hızlı yapıştan kim kâr etti? Şeytan. Kim gülüyor sana? Şeytan gülüyor. Ne acele ediyorsun? Kim gülüyor sana? Şeytan gülüyor. Ne acele ediyorsun? Cenâb-ı Hakk'ın divanında ne kadar durursan sevabın o kadar çok olur.Cenâb-ı Hakk'ın divanında ne kadar durursan sevabın o kadar çok olur. Şöyle bir güzelce, sakin sakin kılsana namazını. Böyle yapmayınca olmuyor.Şöyle bir güzelce, sakin sakin kılsana namazını. Böyle yapmayınca olmuyor. Abdesti tam almayınca olmuyor. Namazı tam kılmayınca olmuyor. Abdesti tam almayınca olmuyor. Namazı tam kılmayınca olmuyor.

Ama tam abdest alsa, tam namaz kılsa ne oluyor? Tam, hakkını vererek. Ağır ağır.Ama tam abdest alsa, tam namaz kılsa ne oluyor? Tam, hakkını vererek. Ağır ağır. Ağır başlı, vakur, efendi efendi, sakin sakin, asaletli asaletli namazı kılsa. Ağır başlı, vakur, efendi efendi, sakin sakin, asaletli asaletli namazı kılsa. Güzel güzel, sözünü söyleyerek. Fâtiha ne demek? Kulhüv'allah ne demek?Güzel güzel, sözünü söyleyerek.

Fâtiha ne demek? Kulhüv'allah ne demek?
Surelerin manasını bilerek. Allahu ekber ne demek? Semi'allahü limen hamideh.Surelerin manasını bilerek. Allahu ekber ne demek? Semi'allahü limen hamideh. "Allah kim hamd ederse onun hamdini işitir.""Allah kim hamd ederse onun hamdini işitir." Ben hamdettim, demek Cenâb-ı Hak işitiyor. Sübhâne Rabbiye'l-azim, sübhâne Rabbiye'l-a'lâ ne demek?Ben hamdettim, demek Cenâb-ı Hak işitiyor. Sübhâne Rabbiye'l-azim, sübhâne Rabbiye'l-a'lâ ne demek? et-Tahiyyât ne demek? Bunların mânasını merak edecek. "Hocam ben merak etmedim."et-Tahiyyât ne demek? Bunların mânasını merak edecek. "Hocam ben merak etmedim." Kaç yaşındasın? "50-60-70..." 60-70 yıl geçmiş, bunların manasını bilmiyor. Kaç yaşındasın? "50-60-70..." 60-70 yıl geçmiş, bunların manasını bilmiyor.

Bizim tüccar arkadaşlardan bir tanesi camisinde inceleme yapmış, bilim adamı gibi.Bizim tüccar arkadaşlardan bir tanesi camisinde inceleme yapmış, bilim adamı gibi. Kapının önünde durmuş. Zengin kendisi. Fabrikası filan var. Demir-çelik fabrikası var. Hatırlı adam.Kapının önünde durmuş. Zengin kendisi. Fabrikası filan var. Demir-çelik fabrikası var. Hatırlı adam. Nazı geçiyor. Kapının önünde durmuş. Çıkana "Ya hacım Sübhân'allâh ne demek?" demiş.Nazı geçiyor. Kapının önünde durmuş. Çıkana "Ya hacım Sübhân'allâh ne demek?" demiş. "Sübhân'allâh'ın mânasını cami cemaatinin üçte biri bilmiyor hocam." diyor."Sübhân'allâh'ın mânasını cami cemaatinin üçte biri bilmiyor hocam." diyor. Sübhân'allâh ne demek? Valla bilmem. Sübhân'allâh diyoruz ama mânası ne demek? Bilmiyor. Sübhân'allâh ne demek? Valla bilmem. Sübhân'allâh diyoruz ama mânası ne demek? Bilmiyor.

Allahu ekber'i daha iyi biliyorlar. Allah en büyük demek. Onu biliyor.Allahu ekber'i daha iyi biliyorlar. Allah en büyük demek. Onu biliyor. Elhamdülillah'ı da biraz biliyorlar. Yemekten, şuradan buradan elhamdülillah denildiği için.Elhamdülillah'ı da biraz biliyorlar. Yemekten, şuradan buradan elhamdülillah denildiği için. "Sübhân'allâh'ı bilmiyorlar hocam. Aman şunun bir izahını yap da ben bastırayım dağıtayım camiye." diyor."Sübhân'allâh'ı bilmiyorlar hocam. Aman şunun bir izahını yap da ben bastırayım dağıtayım camiye." diyor. Bilmiyor. Belki şu anda sizin içinizde de bazıları bilmiyor sübhân'allâh ne demek. Merak da etmiyor. Bilmiyor. Belki şu anda sizin içinizde de bazıları bilmiyor sübhân'allâh ne demek. Merak da etmiyor. Fâtiha ne demek? Sureler ne demek? Namaz ne demek?Fâtiha ne demek? Sureler ne demek? Namaz ne demek? Allahu ekber ne demek? Niye elimizi bağlıyoruz? Bunların anlamı ne? Niye bu işleri yapıyoruz? Allahu ekber ne demek? Niye elimizi bağlıyoruz? Bunların anlamı ne? Niye bu işleri yapıyoruz? Bunların hepsini derin derin düşünecek ve Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna girdiğini bilecek.Bunların hepsini derin derin düşünecek ve Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna girdiğini bilecek. Anlamını bilerek namazı kılacak. Böyle kılarsa. Abdesti tam aldı.Anlamını bilerek namazı kılacak.

Böyle kılarsa. Abdesti tam aldı.
Namazını tam kıldı. Harace min salâtihi. "Namazından çıkıyor şimdi."Namazını tam kıldı. Harace min salâtihi. "Namazından çıkıyor şimdi." es-Selamu aleyküm ve rahmetullah. es-Selamu aleyküm ve rahmetullah. Namazından çıkıyor. es-Selamu aleyküm ve rahmetullah. es-Selamu aleyküm ve rahmetullah. Namazından çıkıyor.

Nasıl çıkar biliyor musunuz?Nasıl çıkar biliyor musunuz? Bak Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne buyuruyor:Bak Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne buyuruyor: Kemâ yahrucu min batni ümmihi. "Annesinin karnından doğduğu zaman çocuğun günahı var mı?Kemâ yahrucu min batni ümmihi. "Annesinin karnından doğduğu zaman çocuğun günahı var mı? Yok, daha yavru. Daha bir kabahat işlemedi, bir şeyi yok.Yok, daha yavru. Daha bir kabahat işlemedi, bir şeyi yok. Sorumluluğu yok zaten, daha büluğ çağına bile gelmedi bebe[k].Sorumluluğu yok zaten, daha büluğ çağına bile gelmedi bebe[k]. Masum bu. Hiç bir kabahatı günahı yok." Mine'z-zünûbi. "Günahlardan." Masum bu. Hiç bir kabahatı günahı yok." Mine'z-zünûbi. "Günahlardan."

Harace min salâtihi kemâ yahrucu min batni ümmihi.Harace min salâtihi kemâ yahrucu min batni ümmihi. "Annesinin karnından doğduğu zamanki günkü gibi günahlardan sıyrılır çıkar." Ne güzel. "Annesinin karnından doğduğu zamanki günkü gibi günahlardan sıyrılır çıkar." Ne güzel. Güzel ama güzel abdest alana, güzel namaz kılana. Güzel ama güzel abdest alana, güzel namaz kılana.

Benim bir komşum vardı. Namaz kılarken kenardan seyrettim. Fatihâ'yı okurkenBenim bir komşum vardı. Namaz kılarken kenardan seyrettim. Fatihâ'yı okurken şıpır şıpır çeşme gözlerinden yaş akıyor. Eğildiği zaman ağlıyor. Secdede ağlıyor.şıpır şıpır çeşme gözlerinden yaş akıyor. Eğildiği zaman ağlıyor. Secdede ağlıyor. Secde ettiği yer ıslanıyor. Tahiyyatta ağlıyor. Titriyor.Secde ettiği yer ıslanıyor. Tahiyyatta ağlıyor. Titriyor. es-Selamu aleyküm ve rahmetullah derken,es-Selamu aleyküm ve rahmetullah derken, es-Selamu aleyküm ve rahmetullah derken öyle bir zevkle, öyle bir aşk ilees-Selamu aleyküm ve rahmetullah derken öyle bir zevkle, öyle bir aşk ile öyle gözyaşıyla kılıyor ki uzaktan seyrettim. öyle gözyaşıyla kılıyor ki uzaktan seyrettim. Keşke videoya alsaydım. Ama öldü adam.Keşke videoya alsaydım. Ama öldü adam. Nur içinde yatsın, kabri cennet bahçesi olsun, ruhu şâd olsun. Öyle aşk ile kılıyor. Nur içinde yatsın, kabri cennet bahçesi olsun, ruhu şâd olsun. Öyle aşk ile kılıyor.

Kimisi öyle yapmıyor. Kimisi, çoğu hatta namazı hızlı kılıyor. Düşünmeden kılıyor.Kimisi öyle yapmıyor. Kimisi, çoğu hatta namazı hızlı kılıyor. Düşünmeden kılıyor. Ondan sonra gidiyor, kahvenin köşesindeOndan sonra gidiyor, kahvenin köşesinde vakit geçmiyor. Saate bakıyor. Vakit öldürmek için uğraşıyor. Bre şaşkın. Bre insafsız.vakit geçmiyor. Saate bakıyor. Vakit öldürmek için uğraşıyor. Bre şaşkın. Bre insafsız. Sen niye namazdan acele ettin de geldin buraya?Sen niye namazdan acele ettin de geldin buraya? Doğru düzgün namaz kılsaydın ya hakkını vererek. Doğru düzgün namaz kılsaydın ya hakkını vererek. Tamamlasaydın ya namazı, rükûsunu secdesini. Anlamını düşünseydin ya.Tamamlasaydın ya namazı, rükûsunu secdesini. Anlamını düşünseydin ya. Hiç bir şey anlamasa insan Allahu ekber deyince "haa ben Allah'ın huzurunda duruyorum."[der.] Hiç bir şey anlamasa insan Allahu ekber deyince "haa ben Allah'ın huzurunda duruyorum."[der.] Eli bağlı, bundan sonra başı yerde. Hiç olmazsa hareketlerden bir şey sezer insan. Eli bağlı, bundan sonra başı yerde. Hiç olmazsa hareketlerden bir şey sezer insan.

Sonra eğiliyorsun. "Ya ben eğilmezdim ya, ben eğilecek adam değildim.Sonra eğiliyorsun. "Ya ben eğilmezdim ya, ben eğilecek adam değildim. Kimsenin önünde eğilmem ben. Paraya puya aldırmam." Ama Allah'ın huzurunda eğiliyor. Kimsenin önünde eğilmem ben. Paraya puya aldırmam." Ama Allah'ın huzurunda eğiliyor.

O rükû olmasa dünyada eğilmez başlar. Ne diyor Mehmet Akif?O rükû olmasa dünyada eğilmez başlar.

Ne diyor Mehmet Akif?
O Müslümanın o başı dünyada eğilmez kimseye. Rükû olmasa eğilmez. Rükûda eğilir.O Müslümanın o başı dünyada eğilmez kimseye. Rükû olmasa eğilmez. Rükûda eğilir. Rükûda eğiliyor. Secdeye varıyor bir de. Şu şerefli alnını toprağa koyuyor.Rükûda eğiliyor. Secdeye varıyor bir de. Şu şerefli alnını toprağa koyuyor. Halıya koyuyor, yere koyuyor yani. Ne saygı. Ne saygı, Cenâb-ı Hakk'a ne kadar hürmet. Halıya koyuyor, yere koyuyor yani. Ne saygı. Ne saygı, Cenâb-ı Hakk'a ne kadar hürmet. Ne kadar iclâl. Ne kadar güzel. Yani Arapça bilmese insan, hareketlerden anlar.Ne kadar iclâl. Ne kadar güzel.

Yani Arapça bilmese insan, hareketlerden anlar.
Hareketlerden işin güzelliğini anlar. El pençe divan duruştan, rükûyaHareketlerden işin güzelliğini anlar. El pençe divan duruştan, rükûya secdeye varıştan, başı eğişten. "Allah Allah bu adam çok pehlivandı, dünya şampiyonuydu bu.secdeye varıştan, başı eğişten. "Allah Allah bu adam çok pehlivandı, dünya şampiyonuydu bu. Bileğini üç tane adam kıvıramaz bunun. Şunun namazdaki hâline bak.Bileğini üç tane adam kıvıramaz bunun. Şunun namazdaki hâline bak. Nasıl böyle hürmetkâr duruyor." İnsan oradan duygulanır. Duygulandı mı yeter zaten. Duygulanma güzeldir. Nasıl böyle hürmetkâr duruyor." İnsan oradan duygulanır. Duygulandı mı yeter zaten. Duygulanma güzeldir.

Ama duygulanmazsa, o zaman fena. Yani kafasını karıştırmazsa, kafasınıAma duygulanmazsa, o zaman fena. Yani kafasını karıştırmazsa, kafasını gönlünü çalıştırmazsa, aklını başka yerlere dağıtırsa, "Yahu hanım bize ne demişti ya?gönlünü çalıştırmazsa, aklını başka yerlere dağıtırsa, "Yahu hanım bize ne demişti ya? Tüh, sabahleyin çıkarken bir şey al demişti. Dur bakayım neydi o? Tüh, sabahleyin çıkarken bir şey al demişti. Dur bakayım neydi o? Sübhaneke'llahümme ve bi-hamdik. Acaba hanım ne demişti?Sübhaneke'llahümme ve bi-hamdik. Acaba hanım ne demişti? Ve tebareke'smük ve teâlâ ceddük. Et miydi, kıyma mıydı bilmem ne miydi…"Ve tebareke'smük ve teâlâ ceddük. Et miydi, kıyma mıydı bilmem ne miydi…" Hem namaz kılıyor hem karısının siparişini düşünüyor. Hem alacağını vereceğini düşünüyor.Hem namaz kılıyor hem karısının siparişini düşünüyor. Hem alacağını vereceğini düşünüyor. Düşünmüyor mu? Herkes buna benzer şeyler düşünüyor.Düşünmüyor mu? Herkes buna benzer şeyler düşünüyor. Namaza durunca hücum ediyor şeytan. Fikirleri gönderiyor. Hücum ediyor fikirler. Namaza durunca hücum ediyor şeytan. Fikirleri gönderiyor. Hücum ediyor fikirler.

Sonra Cuma namazı olur. Hiç görmediğimiz hatip hutbeye çıkar, cemaat uyuklamaya başlar.Sonra Cuma namazı olur. Hiç görmediğimiz hatip hutbeye çıkar, cemaat uyuklamaya başlar. Sen geceleyin uyku uyumadın mı? Uyuyacak yer bulamadın mı? Uyuyacak zaman bulamadın mı?Sen geceleyin uyku uyumadın mı? Uyuyacak yer bulamadın mı? Uyuyacak zaman bulamadın mı? Şeytan uyutuyor. Tam hatip hutbeye çıkıyor. Dinlemek farz. Hutbeyi dinlemek farz.Şeytan uyutuyor. Tam hatip hutbeye çıkıyor. Dinlemek farz. Hutbeyi dinlemek farz. Konuşmak bile yok. Yanındaki duran insana, konuşan insana "sus konuşma günah" demek bile yok.Konuşmak bile yok. Yanındaki duran insana, konuşan insana "sus konuşma günah" demek bile yok. O da. Fekat leğâ. O da lağv etmiş olur, onun da namazı gider. Sevabı gider. O da. Fekat leğâ. O da lağv etmiş olur, onun da namazı gider. Sevabı gider.

Konuşmayacak, dinlemesi lazım; daha yukarıya çıkarken müezzinKonuşmayacak, dinlemesi lazım; daha yukarıya çıkarken müezzin bu birden horlamaya başlıyor. Yanındaki bakıyor. Bir dirsek çakıyor buna. Bir uyanıyor. "Ne var ya?"bu birden horlamaya başlıyor. Yanındaki bakıyor. Bir dirsek çakıyor buna. Bir uyanıyor. "Ne var ya?" E uyuyorsun. Horladın bile. Cemaate karşı ayıp olacak.E uyuyorsun. Horladın bile. Cemaate karşı ayıp olacak. Cemaate ayıp olmuyor Allah'a karşı günah oluyor. Doğru olmuyor, yanlış oluyor.Cemaate ayıp olmuyor Allah'a karşı günah oluyor. Doğru olmuyor, yanlış oluyor. Uyuyacaksan uyu. Ama buraya gel, geldiğin zamanda uyanık ol, hutbeyi dinle.Uyuyacaksan uyu. Ama buraya gel, geldiğin zamanda uyanık ol, hutbeyi dinle. Hutbeyi dinlemek lazım. Hutbe önemli. Hutbe Allah'ın emrini… Tabii imam da uyutmamalı.Hutbeyi dinlemek lazım. Hutbe önemli. Hutbe Allah'ın emrini… Tabii imam da uyutmamalı. O da imamın görevi, hatibin görevi. BizimO da imamın görevi, hatibin görevi.

Bizim
Mehmed Zahid Hocaefendimiz rahmetullahi aleyh bir hutbe okurdu, ödümüz patlardı.Mehmed Zahid Hocaefendimiz rahmetullahi aleyh bir hutbe okurdu, ödümüz patlardı. Korkardık. Öyle bağırırdı ki, yani sanki minberden inerde döver ha. Böyle korkardık biz.Korkardık. Öyle bağırırdı ki, yani sanki minberden inerde döver ha. Böyle korkardık biz. Öyle celalli hutbe okurdu. Halim selim insan. Lokum gibi, çok tatlı insan. Sair zamanÖyle celalli hutbe okurdu. Halim selim insan. Lokum gibi, çok tatlı insan. Sair zaman çok tatlı konuşur. Ağzı yok, dili yok. Sessiz, mütebessim bir insan. çok tatlı konuşur. Ağzı yok, dili yok. Sessiz, mütebessim bir insan.

Ama hutbeye çıktığı zaman kükreyen aslan gibiydi.Ama hutbeye çıktığı zaman kükreyen aslan gibiydi. Başımızı kaldırmaya korkardık, yüzüne bakmaya.Başımızı kaldırmaya korkardık, yüzüne bakmaya. Hem de öyle konuşurdu ki, öyle güzel şeyler anlatırdı ki ağlardı cemaat. Ağlardı. Hem de öyle konuşurdu ki, öyle güzel şeyler anlatırdı ki ağlardı cemaat. Ağlardı. Ahlar vahlar, öyle ağlardı. Tabii hoca da öyle anlatacak ki cemaat uyumasın. Ahlar vahlar, öyle ağlardı. Tabii hoca da öyle anlatacak ki cemaat uyumasın. Yani cemaati uyutmamak biraz da hocanın. Yani cemaati uyutmamak biraz da hocanın.

"Ey cemaat-i Müslimîn! Bugünkü hutbemiz orman haftası hakkındadır.""Ey cemaat-i Müslimîn! Bugünkü hutbemiz orman haftası hakkındadır." Sen Orman Genel Müdürlüğü'nün tebliğ memuru musun? Senin başka işin yok mu?Sen Orman Genel Müdürlüğü'nün tebliğ memuru musun? Senin başka işin yok mu? Çiçek aşısının faydaları hakkında hutbe. Sen başkasının yardakçısı mısın?Çiçek aşısının faydaları hakkında hutbe. Sen başkasının yardakçısı mısın? Sağlık ocağının memuru musun sen? Sen İslâm'dan, riyâdan,Sağlık ocağının memuru musun sen? Sen İslâm'dan, riyâdan, günahtan bahsetsene. Yapılan cemaatin hatalarını anlatsana.günahtan bahsetsene. Yapılan cemaatin hatalarını anlatsana. Onlar sana senin dinini anlatıyorlar mı sağlık ocağında? Onlar sana senin dinini anlatıyorlar mı sağlık ocağında? Orman Müdürlüğü'nde dinden bahsediyorlar mı? Orman Müdürlüğü'nde dinden bahsediyorlar mı?

Ha bir de diyor, bugün uluslararası anneler günü, annenize hediye alın. Höt.Ha bir de diyor, bugün uluslararası anneler günü, annenize hediye alın. Höt. Her zaman alırım, yılın her günü alırım bugün almam! Neden? Her zaman alırım, yılın her günü alırım bugün almam! Neden?

Hâlifû'l-Yehûd ve'n-Nasârâ. Yahudilere Hıristiyanlara muhalefet etmem lazım benim.Hâlifû'l-Yehûd ve'n-Nasârâ. Yahudilere Hıristiyanlara muhalefet etmem lazım benim. Onlar bugün alıyorlar mı annelerine hediye, anneciğim kusura bakma,Onlar bugün alıyorlar mı annelerine hediye, anneciğim kusura bakma, ben bugün sana hediye almam. Niye?ben bugün sana hediye almam. Niye? Bugün ötekilerin günü. Ben Yahudilere benzemem. Ben Hıristiyanlara benzemem.Bugün ötekilerin günü.

Ben Yahudilere benzemem. Ben Hıristiyanlara benzemem.
Ben Elhamdülillah Müslümanım. Elhamdülillah Müslümanım. Benim her şeyim İslâm damgasını taşır.Ben Elhamdülillah Müslümanım. Elhamdülillah Müslümanım. Benim her şeyim İslâm damgasını taşır. İhlas damgasını taşır. Ben ihlaslı Müslümanım. Ben Kur'ân-ı Kerime uyarım.İhlas damgasını taşır. Ben ihlaslı Müslümanım. Ben Kur'ân-ı Kerime uyarım. Peygamber Efendimiz'in sünnetinden giderim. Peygamber Efendimiz söylemiş mi? Yaparım.Peygamber Efendimiz'in sünnetinden giderim. Peygamber Efendimiz söylemiş mi? Yaparım. Başkasının söylediğine aldırmam. Bak ne diyor Kur'ân-ı Kerimde Allahu Teâlâ hazretleri?Başkasının söylediğine aldırmam. Bak ne diyor Kur'ân-ı Kerimde Allahu Teâlâ hazretleri? Çok beni etkiliyor bu âyet-i kerîme. Her âyet-i kerîmenin ayrı etkisi var.Çok beni etkiliyor bu âyet-i kerîme. Her âyet-i kerîmenin ayrı etkisi var. Bu da ayrı etkiliyor.- Bismilahirrahmanirrahim. Bu da ayrı etkiliyor.- Bismilahirrahmanirrahim.

İzâ câeke'l-münâfikûne. "Resûlüm sana o münafıklar geldikleri zaman." Kâlû. "Dediler ki."İzâ câeke'l-münâfikûne. "Resûlüm sana o münafıklar geldikleri zaman." Kâlû. "Dediler ki." Neşhedü inneke le-Resûlullah. "Şehadet ederiz ki sen Allah'ın Resulüsün dediler."Neşhedü inneke le-Resûlullah. "Şehadet ederiz ki sen Allah'ın Resulüsün dediler." Hem de bir de te'kidli. "Muhakkak ki sen Allah'ın Resulüsün dediler." Bak münafıklar ne demiş?Hem de bir de te'kidli. "Muhakkak ki sen Allah'ın Resulüsün dediler." Bak münafıklar ne demiş? "Ya Resulallah, şehadet ederiz ki sen Allah'ın gönderdiği Resulüsün." demiş."Ya Resulallah, şehadet ederiz ki sen Allah'ın gönderdiği Resulüsün." demiş. Doğru söylememiş mi münafıklar?Doğru söylememiş mi münafıklar? Geldikleri zaman doğru söylemişler. Geldikleri zaman doğru söylemişler.

Ama Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki: V'allahu ya'lemu inneke le-Resûluh.Ama Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki: V'allahu ya'lemu inneke le-Resûluh. "Hiç şüphe yok Allah biliyor ki sen O'nun elçisisin.""Hiç şüphe yok Allah biliyor ki sen O'nun elçisisin." Elbet doğru ama, V'allahu yeşhedü inne'l-münâfikîne le-kâzibûn. Elbet doğru ama, V'allahu yeşhedü inne'l-münâfikîne le-kâzibûn. "Allah şehadet eder ki münafıklar yalancılardır." Neden? İnanarak söylemiyorlar."Allah şehadet eder ki münafıklar yalancılardır."

Neden? İnanarak söylemiyorlar.
İnanarak söylemedi mi şehadetlerine bile Allah yalan diyor. Söz doğru. Ama söyleyiş yalan.İnanarak söylemedi mi şehadetlerine bile Allah yalan diyor. Söz doğru. Ama söyleyiş yalan. İnanarak söylemiyor. V'allahu yeşhedü inne'l-münâfikîne le-kâzibûn.İnanarak söylemiyor. V'allahu yeşhedü inne'l-münâfikîne le-kâzibûn. Onların şehadet ettiği gibi Cenâb-ı HakOnların şehadet ettiği gibi Cenâb-ı Hak alay ediyor onlarla. İstihzâ ediyor. V'allahu yeşhedü inne'l-münâfikîne le-kâzibûn.alay ediyor onlarla. İstihzâ ediyor. V'allahu yeşhedü inne'l-münâfikîne le-kâzibûn. "Allah da şehadet eder ki münafıklar ta yalancıların kendileridir." "Allah da şehadet eder ki münafıklar ta yalancıların kendileridir."

Onun için "Ben," diyecek Müslüman, "ben Kur'an'ın yolundan giderim.Onun için "Ben," diyecek Müslüman, "ben Kur'an'ın yolundan giderim. Ben Resûlullah'ın sünnetini tutarım. Bid'atları yapmam. Gayrimüslimlerin âdetlerini yapmam."Ben Resûlullah'ın sünnetini tutarım. Bid'atları yapmam. Gayrimüslimlerin âdetlerini yapmam." "Amma mektepte Noel Babayı kutlama törenleri yapıyorlar." Bana ne. Noel Babadan bana ne."Amma mektepte Noel Babayı kutlama törenleri yapıyorlar." Bana ne. Noel Babadan bana ne. Noel Baba kim? "Efendim işte herkes evine bir tane çam almış.Noel Baba kim? "Efendim işte herkes evine bir tane çam almış. Yuvarlak yuvarlak toplarla süslemiş. Işıklarla süslemiş.Yuvarlak yuvarlak toplarla süslemiş. Işıklarla süslemiş. Evine bir çam, uyduruk çam, süslemiş. Bizim çocuk da istiyor."Evine bir çam, uyduruk çam, süslemiş. Bizim çocuk da istiyor." Öyle saçma şey yok. Bizim dinimizde öyle şey yok.Öyle saçma şey yok.

Bizim dinimizde öyle şey yok.
Ben sana yeri geldiği zaman daha güzel oyuncaklar yaparım. Daha güzel şeyler yaparım. Ben sana yeri geldiği zaman daha güzel oyuncaklar yaparım. Daha güzel şeyler yaparım.

Gavur âdetlerini, gayrimüslim âdetlerini uygulamak bizde yoktur. Gavur âdetlerini, gayrimüslim âdetlerini uygulamak bizde yoktur.

"Efendim oyun, ne olacak işte, eğlence." Hayır. İslâmî oyun varsa oynarım ben."Efendim oyun, ne olacak işte, eğlence." Hayır. İslâmî oyun varsa oynarım ben. İslâm tarihinde bir şey varsa yaparım. Bizim Müslümanların öyleleri var ki Mevlid'e bile kızıyor.İslâm tarihinde bir şey varsa yaparım. Bizim Müslümanların öyleleri var ki Mevlid'e bile kızıyor. Mevlid merasimlerine bile kızıyor, bid'at diye. Ona bile atıyor tutuyor.Mevlid merasimlerine bile kızıyor, bid'at diye. Ona bile atıyor tutuyor. Sen nasıl Noel Babaya, bilmem neye, çam ağacına, bilmem Hıristiyan âdetlerine göre kutlamaya kalkıyorsun? Sen nasıl Noel Babaya, bilmem neye, çam ağacına, bilmem Hıristiyan âdetlerine göre kutlamaya kalkıyorsun?

Bu sene Suudi Arabistan yeni yılı çok havai fişeklerle ve sairelerle kutlamış. Ne yeni yılı?Bu sene Suudi Arabistan yeni yılı çok havai fişeklerle ve sairelerle kutlamış. Ne yeni yılı? Benim yeni yılım bir muharremde. Ocakta mocakta, ne ocağı?Benim yeni yılım bir muharremde. Ocakta mocakta, ne ocağı? Ne kânunuevveli, ne kânunusânîsi. Benim yılbaşım muharrem. Geleneksel yılbaşım.Ne kânunuevveli, ne kânunusânîsi. Benim yılbaşım muharrem. Geleneksel yılbaşım. Zilhicce biter, bir muharrem âmun cedîd. Yeni yıl. Ben onlara benzemem, benim takvimim ayrı.Zilhicce biter, bir muharrem âmun cedîd. Yeni yıl. Ben onlara benzemem, benim takvimim ayrı. Benim takvimim ayrı. Ayım ayrı. Her şeyim ayrı. Ben onları taklit etmem. Benim takvimim ayrı. Ayım ayrı. Her şeyim ayrı. Ben onları taklit etmem.

Suudi Arabistan bile o kadar göbeğine kadar sakallı. OradaSuudi Arabistan bile o kadar göbeğine kadar sakallı. Orada emr-i ma'rûfçular var böyleemr-i ma'rûfçular var böyle eteğin bile uzun olmasına razı olmuyor. Bacakları kıllı kıllı görünüyor böyle.eteğin bile uzun olmasına razı olmuyor. Bacakları kıllı kıllı görünüyor böyle. Böyle geziyorlar. Emr-i ma'rûfçu. Her şeyi böyle, ayakları birbirlerin açıyorlar değdiriyorlar filan.Böyle geziyorlar. Emr-i ma'rûfçu. Her şeyi böyle, ayakları birbirlerin açıyorlar değdiriyorlar filan. O kadar titizler. E ne oldu? Nerden çıktı bu yeni yıl? O kadar titizler. E ne oldu? Nerden çıktı bu yeni yıl?

Camilere, birinci safa koltuk yapmışlar. Gittin mi, hacda gördün mü?Camilere, birinci safa koltuk yapmışlar. Gittin mi, hacda gördün mü? Arkasını böyle dayıyor Suud'un hacı babaları. Suudlu hacı babalar.Arkasını böyle dayıyor Suud'un hacı babaları. Suudlu hacı babalar. Ön safta böyle arkaya dayama şeyleri var Ahmet gördün mü? Hacda. Suud Camilerinde.Ön safta böyle arkaya dayama şeyleri var Ahmet gördün mü? Hacda. Suud Camilerinde. Bu ne ya? Millete boyuna çatıyorsunuz bid'at filan diye. Bu ne ya? Millete boyuna çatıyorsunuz bid'at filan diye.

Peygamber Efendimiz'in zamanında var mıydı böyle birinci saftaPeygamber Efendimiz'in zamanında var mıydı böyle birinci safta arka dayamaca şeyi? Ulemanın ihtiyarı oraya dayanacak diye, eşrâf-ı âyânı dayanacak diye ön safaarka dayamaca şeyi? Ulemanın ihtiyarı oraya dayanacak diye, eşrâf-ı âyânı dayanacak diye ön safa set yapmışlar. Herkes deset yapmışlar. Herkes de üstünden atlayamıyor. Oraya kodamanlar geliyor.üstünden atlayamıyor. Oraya kodamanlar geliyor. Semirikler. Onlar orada duruyor filan. Acayip bir şey çıkartmışlar. Yok öyle şey. Semirikler. Onlar orada duruyor filan. Acayip bir şey çıkartmışlar. Yok öyle şey.

Peygamber Efendimiz'in zamanında olan şey amennâ ve saddaknâ. Uyarım.Peygamber Efendimiz'in zamanında olan şey amennâ ve saddaknâ. Uyarım. Ama Peygamber Efendimiz'in yapmadığı şeye razı olmam. Ama Peygamber Efendimiz'in yapmadığı şeye razı olmam.

Ebû Eyyub el-Ensârî hazretleri İstanbul'da türbesi olan, mücahit sahabi.Ebû Eyyub el-Ensârî hazretleri İstanbul'da türbesi olan, mücahit sahabi. Mihmandâr-ı Peygamberî. Evinde Peygamber Efendimiz'i misafir eden Mihmandâr-ı Peygamberî. Evinde Peygamber Efendimiz'i misafir eden Ebû Eyyub Halid b.Zeyd el-Ensârî hazretleri radıyallahu anh Abdullah b. Ömer'in düğününe çağırıldı.Ebû Eyyub Halid b.Zeyd el-Ensârî hazretleri radıyallahu anh Abdullah b. Ömer'in düğününe çağırıldı. Abdullah b. Ömer evleniyor radıyallahu anhümâ. Düğününe çağırıldı.Abdullah b. Ömer evleniyor radıyallahu anhümâ. Düğününe çağırıldı. Duvara bez asmışlar kumaş. Evin duvarına kumaş asmışlar. Duvara bez asmışlar kumaş. Evin duvarına kumaş asmışlar.

Hz. Ömer'in oğlu, abâdile-i erba'adan biri. Fakih sahabi. Duvara örtü asmışlar, düğün evine.Hz. Ömer'in oğlu, abâdile-i erba'adan biri. Fakih sahabi. Duvara örtü asmışlar, düğün evine. Duvara kumaş asmışlar. Ebû Eyyub el-Ensârî hazretleri "Bu ne?" dedi.Duvara kumaş asmışlar. Ebû Eyyub el-Ensârî hazretleri "Bu ne?" dedi. "İşte, duvarı süslemek için kumaş astık." dedi. "Ben burada durmam. "İşte, duvarı süslemek için kumaş astık." dedi. "Ben burada durmam. Peygamber Efendimiz'in zamanında böyle duvara kumaş asmak yoktu.Peygamber Efendimiz'in zamanında böyle duvara kumaş asmak yoktu. Bid'at bu, bid'at olan yerde ben durmam." dedi. "Ya etme eyleme. Kaldıralım kumaşı." Yok dedi.Bid'at bu, bid'at olan yerde ben durmam." dedi. "Ya etme eyleme. Kaldıralım kumaşı." Yok dedi. Bid'at işlenmiş yerde ben durmam, dedi; kalktı, düğünü terk etti gitti.Bid'at işlenmiş yerde ben durmam, dedi; kalktı, düğünü terk etti gitti. Onlar bu kadar titiz davranmışlar, din öyle korunmuş. Onlar bu kadar titiz davranmışlar, din öyle korunmuş.

Sen şimdi nasıl Noel Babayı bilmem yılbaşı çamını evine getirirsin?Sen şimdi nasıl Noel Babayı bilmem yılbaşı çamını evine getirirsin? Sen nasıl bid'atları işlersin? Sen nasıl gayrimüslimleri taklit edersin? Sen nasıl bid'atları işlersin? Sen nasıl gayrimüslimleri taklit edersin? Allahu Teâlâ hazretleri buna razı gelir mi? Biz onlara doğru yolu göstereceğiz. Doğruyu öğreteceğiz biz. Allahu Teâlâ hazretleri buna razı gelir mi? Biz onlara doğru yolu göstereceğiz. Doğruyu öğreteceğiz biz.

Ümmet-i Muhammed nedir? Ümmet-i Muhammed nedir?

Küntüm hayra ümmetin uhricet li'n-nâs. İnsanlar için ortaya konulmuş bir hayırlı ümmetiz biz.Küntüm hayra ümmetin uhricet li'n-nâs. İnsanlar için ortaya konulmuş bir hayırlı ümmetiz biz. Bizim görevimiz insanlara yol göstermek. Görevimiz var.Bizim görevimiz insanlara yol göstermek. Görevimiz var. Herkes şimdi dalmış dünyaya, âhireti unutmuş. İslâm'ın kendisine yüklediği görevi de unutmuş.Herkes şimdi dalmış dünyaya, âhireti unutmuş. İslâm'ın kendisine yüklediği görevi de unutmuş. Asıl görevini yapmıyor. Hepimiz bir işe dalmışız. Yan gelip yatıyoruz. Saatleri günleri geçiriyoruz. Asıl görevini yapmıyor. Hepimiz bir işe dalmışız. Yan gelip yatıyoruz. Saatleri günleri geçiriyoruz.

Sahâbe-i kirâm böyle yaşamadı. Sahâbe-i kirâm görevlerini yaptılar.Sahâbe-i kirâm böyle yaşamadı. Sahâbe-i kirâm görevlerini yaptılar. Peygamber Efendimiz böyle yaşamadı.Peygamber Efendimiz böyle yaşamadı. Peygamber Efendimiz civardaki devletlere bile mektup yazdı, elçiler gönderdi.Peygamber Efendimiz civardaki devletlere bile mektup yazdı, elçiler gönderdi. Mısır hükümdarı mukavkısa, Habeş hükümdarına, Bahreyn emirine,Mısır hükümdarı mukavkısa, Habeş hükümdarına, Bahreyn emirine, Sasani melikine, Bizans melikine; hepsine elçi gönderdi. Mektup yazdı. Sasani melikine, Bizans melikine; hepsine elçi gönderdi. Mektup yazdı.

Min Muhammedin Resûlillahi ilâ Herakli azîmü'r-Rum.Min Muhammedin Resûlillahi ilâ Herakli azîmü'r-Rum. Selâmun alâ men ittebe'a'l-hüdâ, emmâ ba'd: Fe-innî ed'ûke bi-di'âyeti'l-İslâm.Selâmun alâ men ittebe'a'l-hüdâ, emmâ ba'd: Fe-innî ed'ûke bi-di'âyeti'l-İslâm. Eslim teslem yü'tike'llahu ecrake merrateyn. Böyle mektup yazdı. Tebliğ etti.Eslim teslem yü'tike'llahu ecrake merrateyn.

Böyle mektup yazdı. Tebliğ etti.
Vazifesini yaptı. Biz de İslâm'ı yaşayacağız. Kendimiz hayatımızda uygulayacağız. Vazifesini yaptı. Biz de İslâm'ı yaşayacağız. Kendimiz hayatımızda uygulayacağız. Giyimimizden kuşamımızdan, her şeyimizden buram buram İslâm görünecek.Giyimimizden kuşamımızdan, her şeyimizden buram buram İslâm görünecek. Tertemiz İslâm görünecek. İslâm'ı yaşayacağız. Bir de öğreteceğiz.Tertemiz İslâm görünecek. İslâm'ı yaşayacağız. Bir de öğreteceğiz. Hem kendimiz salih insan olacağız. Hem de başkalarını ıslaha çalışacağız. Hem kendimiz salih insan olacağız. Hem de başkalarını ıslaha çalışacağız.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

Bede'e'l-İslâmü garîben ve se-ye'ûdü kemâ bede'e fe-tûbâ li'l-gurabâ.Bede'e'l-İslâmü garîben ve se-ye'ûdü kemâ bede'e fe-tûbâ li'l-gurabâ. Kîle: Ya Resûlallah, ve meni'l-gurabâ. Kâle: Ellezîne yuslihûne izâ fesede'n-nâs. Kîle: Ya Resûlallah, ve meni'l-gurabâ. Kâle: Ellezîne yuslihûne izâ fesede'n-nâs.

Müslümanlar ne yapacak? İnsanların bozdukları toplumu, örfü, âdeti, inancı düzeltecek. Vazifesi var.Müslümanlar ne yapacak? İnsanların bozdukları toplumu, örfü, âdeti, inancı düzeltecek. Vazifesi var. Vazifemiz o. Allahu Teâlâ hazretleri Müslümanlığı tam anlayıp tam uygulamayı nasip etsin.Vazifemiz o.

Allahu Teâlâ hazretleri Müslümanlığı tam anlayıp tam uygulamayı nasip etsin.
Yardım etsin. Tevfikini refik etsin. Hepimizi sevdiği kullarından eylesin.Yardım etsin. Tevfikini refik etsin. Hepimizi sevdiği kullarından eylesin. Sevdiği işleri yapmaya muvaffak eylesin. Sevdiği işleri yapmaya muvaffak eylesin. Huzuruna sevdiği kul olarak varıp cennetiyle Cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin. Huzuruna sevdiği kul olarak varıp cennetiyle Cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2