Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Nimet ve Şükür

Mehmed Zahid KOTKU

5 Rebîü'l-Âhir 1391 / 30.05.1971
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

Emmâ ba'dü fe-yâ ibâdallahi ûsîküm ve nefsiye'l-âsiyete ve takvallahi Emmâ ba'dü fe-yâ ibâdallahi ûsîküm ve nefsiye'l-âsiyete ve takvallahi el-Hasedü yüfsidü'l-îmâne kemâ yufsidü's-sabru'l-'asel. el-Hasedü yüfsidü'l-îmâne kemâ yufsidü's-sabru'l-'asel.

ve tâ'atih innellahe me'allezîne't-ttekav vellezîne muhsinenve tâ'atih innellahe me'allezîne't-ttekav vellezîne muhsinen kâlellahu ve tebârake ve teâlâ fi kitâbih. kâlellahu ve tebârake ve teâlâ fi kitâbih.

Ravâhü'd-deylemî an behz b. hakîm an ebîhi. Sadaka Rasûlullah fimâ kâl. Ravâhü'd-deylemî an behz b. hakîm an ebîhi.

Sadaka Rasûlullah fimâ kâl.

Geçen derste de İbn Mâce, Ebû Yâlâ, Enes'ten riayet etttiği hadiste de; Geçen derste de İbn Mâce, Ebû Yâlâ, Enes'ten riayet etttiği hadiste de;

el-Hasedü ye'külü'l-hasenâti kemâ ye'külü'n-nâru'l-hatabe...el-Hasedü ye'külü'l-hasenâti kemâ ye'külü'n-nâru'l-hatabe... "Ateşin odunu yediği gibi haset de iyilikleri, sevapları, hasenatı böylece yer bitirir. "Ateşin odunu yediği gibi haset de iyilikleri, sevapları, hasenatı böylece yer bitirir. Sadaka hataları, günahları söndürür, suyun ateşi söndürdüğü gibi. Sadaka hataları, günahları söndürür, suyun ateşi söndürdüğü gibi. Namaz mü'minin nurudur. Oruç da cehennemden kalkandır, ateşten korur." Namaz mü'minin nurudur. Oruç da cehennemden kalkandır, ateşten korur."

Bugün de; el-Hasedü yüfsidü'l-îmâne... Birisi hasenatı gideriyor, evvelki tabirde. Bugün de;

el-Hasedü yüfsidü'l-îmâne...

Birisi hasenatı gideriyor, evvelki tabirde.
"Bu tabirde de imanı ifsad ediyor." "Bu tabirde de imanı ifsad ediyor."

İmanın ifsadı tabiatıyla daha büyük bir tehlike arz ediyor demektir. İmanın ifsadı tabiatıyla daha büyük bir tehlike arz ediyor demektir.

İmam Gazzâlî hazretleri demiş ki; el-hasedü hüve'l-müfsidü li't-tâ'ât. "Taatları ifsad eden." İmam Gazzâlî hazretleri demiş ki; el-hasedü hüve'l-müfsidü li't-tâ'ât. "Taatları ifsad eden."

İnsan gece gündüz boyuna ibadet eder, taat eder, hayır hasenât yapar, bir çok sevaplar kazanır, İnsan gece gündüz boyuna ibadet eder, taat eder, hayır hasenât yapar, bir çok sevaplar kazanır, kendisinin bir şeyim var zanneder.kendisinin bir şeyim var zanneder. Fakat bu haset onların hepsini ifsad ediyor. el-Bâ'isü ale'l-hatâyât.Fakat bu haset onların hepsini ifsad ediyor. el-Bâ'isü ale'l-hatâyât. "Haset çok büyük bir derttir, yani helak eden çok büyük bir dert.""Haset çok büyük bir derttir, yani helak eden çok büyük bir dert." Ellezi ehleke men übtüliye bihî. "Kim ki bu haset derdine müptela olmuştur o helak olmuştur.Ellezi ehleke men übtüliye bihî. "Kim ki bu haset derdine müptela olmuştur o helak olmuştur. Onun için kurtuluş olmaz." Şu sana yeter ki; İnnellahe emerahû bi'l-isti'âze min şerri'l-hâsidi.Onun için kurtuluş olmaz."

Şu sana yeter ki;

İnnellahe emerahû bi'l-isti'âze min şerri'l-hâsidi.
Kul eûzu bi-rabbi'l-felaki. Min şerri mâ halaka. Ve min şerri ğâsıkin izâ vekabe. Kul eûzu bi-rabbi'l-felaki. Min şerri mâ halaka. Ve min şerri ğâsıkin izâ vekabe. Ve min şerri'n-neffâsâti fi'l-'ukadi. Ve min şerri hâsidin izâ hasede. Ve min şerri'n-neffâsâti fi'l-'ukadi. Ve min şerri hâsidin izâ hasede.

Allahu Teâlâ hâsidlerin hasedinde sığınmayı bize emrediyor.Allahu Teâlâ hâsidlerin hasedinde sığınmayı bize emrediyor. Şeytandan nasıl eûzubillahimineşşeytânirracîm [diyerek] sakınmamız lazım geliyor, Şeytandan nasıl eûzubillahimineşşeytânirracîm [diyerek] sakınmamız lazım geliyor, nasıl Allah'a sığınmamız lazım geliyorsa, hâsidin hasedinden de nasıl Allah'a sığınmamız lazım geliyorsa, hâsidin hasedinden de Allah'a böyle sığınmamızın lazım geldiğini, yani şeytanla hasedin bir olduğunu bize bildiriyor. Allah'a böyle sığınmamızın lazım geldiğini, yani şeytanla hasedin bir olduğunu bize bildiriyor.

Bunlar, bu kötü huylar tabii 60 tane kadar sayılıyor. Haset de bunlardan birisidir;Bunlar, bu kötü huylar tabii 60 tane kadar sayılıyor. Haset de bunlardan birisidir; kibir de bunun yanında, gazab da bunun yanında, şehvet de bunun yanında,kibir de bunun yanında, gazab da bunun yanında, şehvet de bunun yanında, hırs da bunun yanında, tamah da bunun yanında... hırs da bunun yanında, tamah da bunun yanında... 60 tane kadar bunlar böyle [sayılıyor]. 60 tane kadar bunlar böyle [sayılıyor]. Yani kötü huy, hepsi biribirinden de beterdir. Haset böyle olduğu gibi kibir yani iyi bir şey mi? Yani kötü huy, hepsi biribirinden de beterdir.

Haset böyle olduğu gibi kibir yani iyi bir şey mi?

Ucub yani iyi bir şey mi? Hırs iyi bir şey mi? Tamah iyi bir şey mi? Ucub yani iyi bir şey mi?

Hırs iyi bir şey mi?

Tamah iyi bir şey mi?

Hepsi bunlar, bu kötü olmakla beraber nasıl [hased] imanı ifsad ediyorsa diğerleri de böyle. Hepsi bunlar, bu kötü olmakla beraber nasıl [hased] imanı ifsad ediyorsa diğerleri de böyle.

Onun için insan doğuştan da melek de doğmaz. İnsan. Onun için insan doğuştan da melek de doğmaz. İnsan. İnsan olduğumuz için yetişme tarzı insanda ne şekildeyse, bir kere öyle yetişti miydiİnsan olduğumuz için yetişme tarzı insanda ne şekildeyse, bir kere öyle yetişti miydi ondan sonra onu eğebilmek kadar zor bir şey yoktur. ondan sonra onu eğebilmek kadar zor bir şey yoktur. Yetişirken insanın doğru yetişmesi lazım. Doğru yetişemediyse, böyle yamuk yumuk hasetle, Yetişirken insanın doğru yetişmesi lazım. Doğru yetişemediyse, böyle yamuk yumuk hasetle, kibirle, ucubla, ve sair kötü huylarla yetişmiş, kemale gelmiş,kibirle, ucubla, ve sair kötü huylarla yetişmiş, kemale gelmiş, nerdeyse ayağı çukura düşecek artık.nerdeyse ayağı çukura düşecek artık. Ondan sonra aklı başına geliyor, iyi huylu iyi bir insan olayım diyerekten. Ondan sonra aklı başına geliyor, iyi huylu iyi bir insan olayım diyerekten.

E bugün çok okuyoruz biz. Tahsil ilmi bu gün çok, herkes çok yüksek bilgilere sahip. E bugün çok okuyoruz biz. Tahsil ilmi bu gün çok, herkes çok yüksek bilgilere sahip.

Bu bilgiler bize ne fayda veriyor arkadaş? Bilgiyi inkar edemeyiz, bilgiler hepsi iyi şeylerdir Bu bilgiler bize ne fayda veriyor arkadaş?

Bilgiyi inkar edemeyiz, bilgiler hepsi iyi şeylerdir
fakat bir bilgi bizi kötülükten kurtalabiliyor mu? fakat bir bilgi bizi kötülükten kurtalabiliyor mu?

Kötü ahlaktan kurtarabiliyor mu? İyi bir ahlak sahibi yapabiliyor mu? Kötü ahlaktan kurtarabiliyor mu?

İyi bir ahlak sahibi yapabiliyor mu?

Biliyoruz onun kötü olduğunu. Kötü olduğunu da bildiğimiz halde içinde yuvarlanıp da gidiyoruz. Biliyoruz onun kötü olduğunu. Kötü olduğunu da bildiğimiz halde içinde yuvarlanıp da gidiyoruz. Atamıyoruz o kötülüğü üzerimizden, iyisini de alamıyoruz.Atamıyoruz o kötülüğü üzerimizden, iyisini de alamıyoruz. İyisini alamadığımız, kötüsünü de atamadığımız takdirde, demek yetiştiğimiz gibi yetişip İyisini alamadığımız, kötüsünü de atamadığımız takdirde, demek yetiştiğimiz gibi yetişip gidiyoruz öyleyce, nasıl yetiştiysek. gidiyoruz öyleyce, nasıl yetiştiysek.

Şimdi Hazreti Allahu celle ve alâ hepsine birer ilaç da vermiş bize, birer kolaylık da vermiş. Şimdi Hazreti Allahu celle ve alâ hepsine birer ilaç da vermiş bize, birer kolaylık da vermiş. Diyor ki bize; Ve kûnû ma'a's-sâdıkîne. "Ey kullarım! Sizin hepiniz melek değilsiniz,Diyor ki bize;

Ve kûnû ma'a's-sâdıkîne.

"Ey kullarım! Sizin hepiniz melek değilsiniz,
hepinizin kıymeti çeşit çeşittir. Çeşit çeşit kıymete sahipsiniz; iyiniz de var kötünüz de var.hepinizin kıymeti çeşit çeşittir. Çeşit çeşit kıymete sahipsiniz; iyiniz de var kötünüz de var. Binâenaleyh iyilerin iyisi olan sâdıklar var. İyilerin iyisi olan sâdıklar var ki iyi insanlardır onlar,Binâenaleyh iyilerin iyisi olan sâdıklar var. İyilerin iyisi olan sâdıklar var ki iyi insanlardır onlar, indi ilahiyede makbul insanlardır." indi ilahiyede makbul insanlardır."

O makbul insanlar oldukları için bize de diyor ki; "Siz onlarla beraber olunuz. O makbul insanlar oldukları için bize de diyor ki;

"Siz onlarla beraber olunuz.
Onlarla oturup kalkınız, onlarla düşünüz. Onların hareketlerine kendi hareketlerinizi uydurunuz."Onlarla oturup kalkınız, onlarla düşünüz. Onların hareketlerine kendi hareketlerinizi uydurunuz." Siz de bakarsınız, hasediniz de gider, kibiriniz de gider, gadabınız da gider, Siz de bakarsınız, hasediniz de gider, kibiriniz de gider, gadabınız da gider, şöhretiniz de gider, şehvetiniz de gider. şöhretiniz de gider, şehvetiniz de gider. Siz de birgün o sâdık gibi hiç olmazsa ona benzeyen bir insan olursunuz.Siz de birgün o sâdık gibi hiç olmazsa ona benzeyen bir insan olursunuz. Ama bundan uzak kaldığınız takdirde hüdâyı nâbit gibi büyür, hüdâyı nâbit gibi defnolunursunuz.Ama bundan uzak kaldığınız takdirde hüdâyı nâbit gibi büyür, hüdâyı nâbit gibi defnolunursunuz. Kendi kendinize mağrur... Allah muhafaza etsin cümlemizi. Kendi kendinize mağrur...

Allah muhafaza etsin cümlemizi.

Bu sâdıklarla olabilmek... Bir misal şimdi. Bir ateş var, yanıyor. Bu sâdıklarla olabilmek... Bir misal şimdi. Bir ateş var, yanıyor. Bu ateşin yanında durmak, karşıdan bakmak, bir de içine girmek var.Bu ateşin yanında durmak, karşıdan bakmak, bir de içine girmek var. Şimdi bir demirdir ki bilirsiniz soğuktur, serttir. Fakat bu demiri ateşin yanına korsak, Şimdi bir demirdir ki bilirsiniz soğuktur, serttir. Fakat bu demiri ateşin yanına korsak, ateşte yanın da, ateşte var yanında ama fayda etmez, ısınır o kadar. ateşte yanın da, ateşte var yanında ama fayda etmez, ısınır o kadar.

Sobanın demirinin ısındığı gibi ısınır, ama içeri girerse, o kuvvetli ateşin içine girerse Sobanın demirinin ısındığı gibi ısınır, ama içeri girerse, o kuvvetli ateşin içine girerse herhangi bir demir onun halini halleniyor mu? herhangi bir demir onun halini halleniyor mu?

O da kızarıyor mu? Kızarıyor. Yakıyor mu kor ateş gibi? Yakıyor. Yumuşuyor mu? O da kızarıyor mu?

Kızarıyor.

Yakıyor mu kor ateş gibi?

Yakıyor.

Yumuşuyor mu?

Yumuşuyor. Ondan sonra demirci istediği kılığa onu sokuyor.Yumuşuyor. Ondan sonra demirci istediği kılığa onu sokuyor. Çünkü yumuşadı artık, tabiatında yumuşaklık hasıl oldu.Çünkü yumuşadı artık, tabiatında yumuşaklık hasıl oldu. Ama karşıdan bakmakla, ne iyidir demekle olmuyor bu iş. İçine girmek, onun haliyle hallenmek lazım.Ama karşıdan bakmakla, ne iyidir demekle olmuyor bu iş. İçine girmek, onun haliyle hallenmek lazım. Haliyle hallenemedikçe karşıdan onu sevmek, onun yanında, koltuğunun altında durmak para etmez. Haliyle hallenemedikçe karşıdan onu sevmek, onun yanında, koltuğunun altında durmak para etmez. Haliyle hallenmek lazım, onun halini, kendi halini onun haline uydurmak lazım.Haliyle hallenmek lazım, onun halini, kendi halini onun haline uydurmak lazım. Uydurabildiğin takdirde en bahtiyar insan olaraktan gidersin bu dünyadan.Uydurabildiğin takdirde en bahtiyar insan olaraktan gidersin bu dünyadan. Uyduramazsan, Allah'a da çok yalvarmak lazım. Yine Allah fırsat veriyor, Uyduramazsan, Allah'a da çok yalvarmak lazım. Yine Allah fırsat veriyor, "İsteyin benden." [diyor.] "İsteyin benden." [diyor.]

Nasıl? "Yarabbi! Beni iyi insanlarla buluştur ve beni o iyi insanlarla hal et. Nasıl?

"Yarabbi! Beni iyi insanlarla buluştur ve beni o iyi insanlarla hal et.
Hallolayım, içim dışım bir olsun onlar gibi." Hallolayım, içim dışım bir olsun onlar gibi."

Ama sâdıklık da çok zor ha. Sâdıklık da çok zor! Sâdık olabilmek,Ama sâdıklık da çok zor ha. Sâdıklık da çok zor! Sâdık olabilmek, o da insana Allahu Teâlâ'nın bir lütfuna [mazhar olmaya bağlıdır.] o da insana Allahu Teâlâ'nın bir lütfuna [mazhar olmaya bağlıdır.]

Peygamberler nasıl mazhar? Müstesna insanlardır peygamberler,Peygamberler nasıl mazhar?

Müstesna insanlardır peygamberler,
Allahu celle ve âla onları tertemiz öyle yaratmış da göndermiş.Allahu celle ve âla onları tertemiz öyle yaratmış da göndermiş. Sâdıklar da böyledir, yalnız peygamber değillerdir. Sâdıklar da böyledir, yalnız peygamber değillerdir. Peygamber olmamakla beraber onlar da Cenâb-ı Hak tarafından öyle bir lütf u ilahiyePeygamber olmamakla beraber onlar da Cenâb-ı Hak tarafından öyle bir lütf u ilahiye olaraktan aralarımıza serpilmiş insanlar, serpilmiş bahtiyar insanlardır.olaraktan aralarımıza serpilmiş insanlar, serpilmiş bahtiyar insanlardır. Ama fakirdir, ama evi barkı yoktur, ama üstü başı da çok cemiyetin şeysine uymaz.Ama fakirdir, ama evi barkı yoktur, ama üstü başı da çok cemiyetin şeysine uymaz. Uymaz ama sözünde sadâkat, içinde sadâkat, içinde dışında Allah nuru var.Uymaz ama sözünde sadâkat, içinde sadâkat, içinde dışında Allah nuru var. Bu Allah nuru ile içini dışını böyle yakan insanın sadâkati, dilindeki neyse içindeki de odur,Bu Allah nuru ile içini dışını böyle yakan insanın sadâkati, dilindeki neyse içindeki de odur, içindeki neyse dilindeki de odur. Sadâkat içi dışı bir olmak. içindeki neyse dilindeki de odur.

Sadâkat içi dışı bir olmak.
Ama o birlik hakka uygunlukta olması lazım. Mesela gavurlar da bugün doğru söylüyor. Ama o birlik hakka uygunlukta olması lazım. Mesela gavurlar da bugün doğru söylüyor.

O gavurlar da doğru söylüyor diyerekten bu sâdıkların arasına mı sokacağız onları? O gavurlar da doğru söylüyor diyerekten bu sâdıkların arasına mı sokacağız onları?

Hayır. O doğruluğun hakka muvafık olması lazım. Hakka muvafık olmayan doğruluklarHayır. O doğruluğun hakka muvafık olması lazım. Hakka muvafık olmayan doğruluklar şeytanî hareketlerdir, bir fayda etmez. şeytanî hareketlerdir, bir fayda etmez.

Onun için gerek bu haset, bir insan çocukluktan, bazı çocuklarda daha çocukken vardır. Onun için gerek bu haset, bir insan çocukluktan, bazı çocuklarda daha çocukken vardır. Kardeşinin gözüne sokar bu parmağını, öldürmeye çalışır, istemez onu.Kardeşinin gözüne sokar bu parmağını, öldürmeye çalışır, istemez onu. Yaradılış itibariyle cibilliyetinde var, kardeşini sevmiyor, öldürmeye çalışıyor.Yaradılış itibariyle cibilliyetinde var, kardeşini sevmiyor, öldürmeye çalışıyor. Çocuk, bilmeyerek ama... Çocuk, bilmeyerek ama...

İnsanlarda bu haset gibi daha bir çok huylar vardır. İnsanlarda bu haset gibi daha bir çok huylar vardır. Bu haset huyunu insan bilir de ama atması kadar zor şey de yoktur. Bu haset huyunu insan bilir de ama atması kadar zor şey de yoktur. Çok riyazet edeceksin, aç duracaksın, oruç tutacaksın, iyi insanların arasında bulunacaksın,Çok riyazet edeceksin, aç duracaksın, oruç tutacaksın, iyi insanların arasında bulunacaksın, Cenâb-ı Hakk'a yalvaracaksın; "Aman Yarab! Beni de şu iyilerin arasına kabul et. Cenâb-ı Hakk'a yalvaracaksın; "Aman Yarab! Beni de şu iyilerin arasına kabul et. Bu iyilerin halleriyle beni de hallendir!" diyerekten gözlerinden de yaşlar akıtmak suretiyle Bu iyilerin halleriyle beni de hallendir!" diyerekten gözlerinden de yaşlar akıtmak suretiyle candan istediğin takdirde Allahu Teâlâ'nın lütfuna mazhar olursan ne mutlu sana.candan istediğin takdirde Allahu Teâlâ'nın lütfuna mazhar olursan ne mutlu sana. Çünkü çok kötü, baktığın zaman; el-hasedü yüfsidü'l-îmâne diyor. Çünkü çok kötü, baktığın zaman; el-hasedü yüfsidü'l-îmâne diyor.

İman ne kadar kıymetli bir şey? Bu ifsad olduktan sonra, İman ne kadar kıymetli bir şey?

Bu ifsad olduktan sonra,
işe yaramaz bir hale geldikten sonra ne yapacaksın bu insanı, ne fayda olur? işe yaramaz bir hale geldikten sonra ne yapacaksın bu insanı, ne fayda olur?

Yük olur sana, başka bir şey olmaz. Onun için insanlar daima,Yük olur sana, başka bir şey olmaz.

Onun için insanlar daima,
yalnız namaz kılmaz oruç tutmakla kafi gelmiyor.yalnız namaz kılmaz oruç tutmakla kafi gelmiyor. Namazımızı kılmakla, orucumuzu [tutmakla] beraber kötü huyları da bulup üzerimizeden atmak, Namazımızı kılmakla, orucumuzu [tutmakla] beraber kötü huyları da bulup üzerimizeden atmak, iyi huyları bulup onları birer birer, hep birden de olmaz, iyi huyları bulup onları birer birer, hep birden de olmaz, birer birer üzerimize mal etmeye çalışmamız borcumuzdur. birer birer üzerimize mal etmeye çalışmamız borcumuzdur.

Şimdi bakınız; el-Hikmetü aşeratü eczâin tis'atün minhâ fi'l-uzleti ve vâhidün fi's-samti. Şimdi bakınız;

el-Hikmetü aşeratü eczâin tis'atün minhâ fi'l-uzleti ve vâhidün fi's-samti.

Yine Ebû Hureyre'den. Hikmet büyük bir nimettir. İnnâ a'taynâ ke'l-kevsere'dekiYine Ebû Hureyre'den.

Hikmet büyük bir nimettir. İnnâ a'taynâ ke'l-kevsere'deki
Cenâb-ı Hakk'ın vaad ettiği hikmet kime verilirse, men ûtiye fe-kad ûtiye hayran kesîra.Cenâb-ı Hakk'ın vaad ettiği hikmet kime verilirse, men ûtiye fe-kad ûtiye hayran kesîra. "Hikmet kime verilirse ona büyük hikmetler verilmiştir."Hikmet kime verilirse ona büyük hikmetler verilmiştir. Dünyanın da âhiretin de bütün nimetlerine mazhar demektir." Dünyanın da âhiretin de bütün nimetlerine mazhar demektir."

Ama burada diyor ki; "Hikmet 10 tanedir, 10 çeşittir, 10 parça."Ama burada diyor ki;

"Hikmet 10 tanedir, 10 çeşittir, 10 parça."
Tis'atün minhâ fi'l-uzleti. "Bu hikmetin 9'u, 10 tane ya, 9 tanesini ayrılıkta,Tis'atün minhâ fi'l-uzleti. "Bu hikmetin 9'u, 10 tane ya, 9 tanesini ayrılıkta, uzlet halinde bulabilirsin." uzlet halinde bulabilirsin."

Uzlet demek yalnızlık hali. Yalnızlık haliyle, bir yere çekilmiş köşeye, inziva diyorlar ya. Uzlet demek yalnızlık hali. Yalnızlık haliyle, bir yere çekilmiş köşeye, inziva diyorlar ya. Köşeye inzivaya çekilmişsin, Kitabı ilahiyeyi okuyorsun, namazını kılıyorsun,Köşeye inzivaya çekilmişsin, Kitabı ilahiyeyi okuyorsun, namazını kılıyorsun, cemiyetin işlerine karışmıyorsun. İyilerine karışmak borcumuz ama iyisine decemiyetin işlerine karışmıyorsun. İyilerine karışmak borcumuz ama iyisine de şöyle karşıdan gücün yettiği kadar karış ama sen kendi halinden, şöyle karşıdan gücün yettiği kadar karış ama sen kendi halinden, bir kere kendini sen iyilerin arasına sok da iyi bir hale gel, bir kere kendini sen iyilerin arasına sok da iyi bir hale gel, ondan sonra senin bütün halin cemiyete faydalı olur.ondan sonra senin bütün halin cemiyete faydalı olur. Sen, ben cemiyete faydalı olacağım derken kendini de yakarsın cemiyetini de yakarsın.Sen, ben cemiyete faydalı olacağım derken kendini de yakarsın cemiyetini de yakarsın. Hiç bir şey yapamazsın çünkü kendin olmamışsın. Ham bir adam ne fayda verecek cemiyete? Hiç bir şey yapamazsın çünkü kendin olmamışsın.

Ham bir adam ne fayda verecek cemiyete?

Hiçbir fayda etmez. Vereceksin 5 kuruş 10 kuruş bir para, onunla kollarını kabartacaksın, Hiçbir fayda etmez.

Vereceksin 5 kuruş 10 kuruş bir para, onunla kollarını kabartacaksın,
yapacaksın yahut bir iş, onunla kendine mağrur bir hale sokacaksın. yapacaksın yahut bir iş, onunla kendine mağrur bir hale sokacaksın. Şehvetin, şöhretin altında yıkılıp gideceksin. Bu para değil. Onun hikmetin dokuzu uzlette.Şehvetin, şöhretin altında yıkılıp gideceksin.

Bu para değil. Onun hikmetin dokuzu uzlette.
Çekileceksin bir kenara, Allah ile başbaşa kalacaksın. Allah ile, mahlukla değil.Çekileceksin bir kenara, Allah ile başbaşa kalacaksın. Allah ile, mahlukla değil. Mahlukların sahibi Hz. Allah ile başbaşa kal bakalım, birgün kal bakalım yahu.Mahlukların sahibi Hz. Allah ile başbaşa kal bakalım, birgün kal bakalım yahu. Bir gün otur evinde de Allah ile kal bakalım. Bir gün otur evinde de Allah ile kal bakalım.

Halbuki bizim büyükler senelerce yapmışlar bu işi. Halbuki bizim büyükler senelerce yapmışlar bu işi. Ebû Tâlib-i Mekkî hazretleri 11 veya 12 senedir Mekke dağlarında yalnız başına gezmiştir.Ebû Tâlib-i Mekkî hazretleri 11 veya 12 senedir Mekke dağlarında yalnız başına gezmiştir. Ot yemek suretiyler ta'ayyüş etmiş, bütün vücudu da yeşile boyanmış adamcağızın.Ot yemek suretiyler ta'ayyüş etmiş, bütün vücudu da yeşile boyanmış adamcağızın. Ondan sonra Mekke'ye gelmişte o bir eserini, Kûtü'l-Kulûb'unu yazmış. Ondan sonra Mekke'ye gelmişte o bir eserini, Kûtü'l-Kulûb'unu yazmış.

Onun için hikmet denilen şey ancak uzlet haliyle insanların içine Allah tarafından konulur.Onun için hikmet denilen şey ancak uzlet haliyle insanların içine Allah tarafından konulur. Kendi malın değil o senin. Hiçbir şey kendi malımız olmadığı gibi o hikmet de kendimizin değildir, Kendi malın değil o senin. Hiçbir şey kendi malımız olmadığı gibi o hikmet de kendimizin değildir, Allah verirse olacaktır. Onu da uzlette veriyor. Peygamberimizin sözüyle; Allah verirse olacaktır. Onu da uzlette veriyor. Peygamberimizin sözüyle;

"Dokuz tanesi uzlette." Ve vâhidün. Dikkat et ama. "Dokuz tanesi uzlette." Ve vâhidün. Dikkat et ama. Ve vâhidün. "Birisi de." Fi's-samti. "Sükutta." yahu. Bizim çenemizi kapamanın imkanı yok.Ve vâhidün. "Birisi de." Fi's-samti. "Sükutta." yahu.

Bizim çenemizi kapamanın imkanı yok.
Sabahtan akşama kadar gır gır, gır gır... boyuna muhabbet ediyoruz. Sabahtan akşama kadar gır gır, gır gır... boyuna muhabbet ediyoruz. Bu muhabbeti Allah'a çevirsekte Allah Allah Allah... desek, Bu muhabbeti Allah'a çevirsekte Allah Allah Allah... desek, ne mutlu bize! fakat azıcık Allah dersek, ne mutlu bize! fakat azıcık Allah dersek, "Aman deli oluyoruz yahu. Aklım başımdan gidiyor!" diyerekten veryadı figanlar kopar. "Aman deli oluyoruz yahu. Aklım başımdan gidiyor!" diyerekten veryadı figanlar kopar. Bunaldım, sıkıldım... hiç. Nefis de meydan vermez, şeytan da meydan vermez; Bunaldım, sıkıldım... hiç. Nefis de meydan vermez, şeytan da meydan vermez; "Aman ne yapıyorsun sen? Bu kadar işler var yapılacak."Aman ne yapıyorsun sen? Bu kadar işler var yapılacak. Şimdi onları bırakıp da burada oturdun Allah diyorsun ya, olur mu bu?" der. Şimdi onları bırakıp da burada oturdun Allah diyorsun ya, olur mu bu?" der. Envai çeşit sıkıştırmalarla bizi dışarı atar, cemiyetin içersine, biraz ferahlanalım, rahatlanalım. Envai çeşit sıkıştırmalarla bizi dışarı atar, cemiyetin içersine, biraz ferahlanalım, rahatlanalım.

Ama günahlara gireceğiz? Allah bilir orasını. Ama günahlara gireceğiz?

Allah bilir orasını.

Onun için 9'u, hikmetin 9'u uzlette, bir tanesi de sükutta. Yapabiliyor musun? Onun için 9'u, hikmetin 9'u uzlette, bir tanesi de sükutta.

Yapabiliyor musun?

Olur mu? Olmaz. Bugün yapamayız bu işi. Yapamazsak ne kadar zor bir durumdayız bak. Olur mu?

Olmaz. Bugün yapamayız bu işi.

Yapamazsak ne kadar zor bir durumdayız bak.

Allah kusurlarımızı hep affetsin. Bak şimdi; Allah kusurlarımızı hep affetsin.

Bak şimdi;

el-Halîmü seyyidün fi'd-dünyâ ve seyyidün fi'l-âhirati. el-Halîmü seyyidün fi'd-dünyâ ve seyyidün fi'l-âhirati.

Halîm, hilim. Ahlâk-ı hamîdenin birincisi olan hilimdir. Hilim, yumuşaklık. Halîm, hilim. Ahlâk-ı hamîdenin birincisi olan hilimdir. Hilim, yumuşaklık.

Peygamberimiz peygamberi âhirzaman iken, Allahu Teâlâ'nın desteğine, yardımına,Peygamberimiz peygamberi âhirzaman iken, Allahu Teâlâ'nın desteğine, yardımına, nusratına mazhar olmuşken, Allahu Teâlâ onu tertemiz, bütün kuvvet kudretiylenusratına mazhar olmuşken, Allahu Teâlâ onu tertemiz, bütün kuvvet kudretiyle böyle bize vermişken, o Peygamberi âhirzamanın huyundan birisi de halîm sıfatıydı.böyle bize vermişken, o Peygamberi âhirzamanın huyundan birisi de halîm sıfatıydı. [Onun sıfatı] halîm sıfatıydı biz de ise onun yerine gazap sıfatı var. [Onun sıfatı] halîm sıfatıydı biz de ise onun yerine gazap sıfatı var.

Azıcık birisi karşımıza çıkıp bize karşı bir şeylik yapsın, ne yaparız? Azıcık birisi karşımıza çıkıp bize karşı bir şeylik yapsın, ne yaparız?

Gücümüz varsa gücümüz nispetinde adamın ağzını burnunu dağıtırız. Gücümüz varsa gücümüz nispetinde adamın ağzını burnunu dağıtırız. Gücümüz yoksa o zaman da zelil, boynumuzu eğeriz ama gücümüzün yetmediğinden.Gücümüz yoksa o zaman da zelil, boynumuzu eğeriz ama gücümüzün yetmediğinden. Gücümüz yetse onun ağzını burnunu dağıtırız. Niçin? Gücümüz yetse onun ağzını burnunu dağıtırız.

Niçin?

Halim sıfatının yerine gazap sıfatı var bizde. Gazap ise şeytan sıfatıdır. Halim sıfatının yerine gazap sıfatı var bizde. Gazap ise şeytan sıfatıdır.

Onun için bak şimdi o hasette de iki şey unuttum. Haset ilk günah. Onun için bak şimdi o hasette de iki şey unuttum. Haset ilk günah. Yeryüzünde yapılan ilk günah hasettir. Birisi şeytanın Adem aleyhisselam'a hasedi.Yeryüzünde yapılan ilk günah hasettir. Birisi şeytanın Adem aleyhisselam'a hasedi. Şeytan çekemedi Adem aleyhisselam'ı; "Ben varken Adem ne olacak?Şeytan çekemedi Adem aleyhisselam'ı; "Ben varken Adem ne olacak? Ben buna secde etmem." dedi. İlk. Demek haset bir kere şeytanın sıfatı. Ben buna secde etmem." dedi. İlk. Demek haset bir kere şeytanın sıfatı.

İkincisi de Habil ile Kabil'in meselesi. İlk iki kardeş biribirleriyle öldürmeleri hasedin neticesi.İkincisi de Habil ile Kabil'in meselesi. İlk iki kardeş biribirleriyle öldürmeleri hasedin neticesi. O kadar kötü bir şey. Bu hilim, gücü yettiği halde karşısındakine kabahatine mukabil onu affetmek.O kadar kötü bir şey.

Bu hilim, gücü yettiği halde karşısındakine kabahatine mukabil onu affetmek.
Gücü yetiyor, dövecek, ceza verecek, her şeyi yapabilecek ama özür dilediği vakitte öteki de; Gücü yetiyor, dövecek, ceza verecek, her şeyi yapabilecek ama özür dilediği vakitte öteki de; "Peki, haydi affettim." diyor. Bu affedebilmek hilim sıfatıdır ki"Peki, haydi affettim." diyor.

Bu affedebilmek hilim sıfatıdır ki
Cenâb-ı Vâcibü'l-Vücûd hazretleri de Kur'ân-ı Azîmüşşân'da Peygamberimizi överken; Cenâb-ı Vâcibü'l-Vücûd hazretleri de Kur'ân-ı Azîmüşşân'da Peygamberimizi överken;

Ve lev künte fazzan ğalîza'l-kalbi le'n-faddû min havlik. Ve lev künte fazzan ğalîza'l-kalbi le'n-faddû min havlik. "Ey Habibi zîşânım! Eğer sen sert bir adam olaydın." "Ey Habibi zîşânım! Eğer sen sert bir adam olaydın."

Zannediyorsun ki peygamberim ben. Peygamberliğinle beraber o sertlik, gazap halin sende olsaydı. Zannediyorsun ki peygamberim ben. Peygamberliğinle beraber o sertlik, gazap halin sende olsaydı. Efendimiz gazûb idi, kızdığı vakitte buraları böyle şişerdi. Ama yerine göre, düşmana karşıydı. Efendimiz gazûb idi, kızdığı vakitte buraları böyle şişerdi. Ama yerine göre, düşmana karşıydı.

Onun için Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e Cenâb-ı Hak böyle diyor; Onun için Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e Cenâb-ı Hak böyle diyor;

"Eğer sen fazzan ğalîza'l-kalb olsan, senin etrafından insanlar dağılır, toplanamazlar böyle."Eğer sen fazzan ğalîza'l-kalb olsan, senin etrafından insanlar dağılır, toplanamazlar böyle. Bu toplanmanın yegane sebebi sendeki hilm sıfatıdır." Bu toplanmanın yegane sebebi sendeki hilm sıfatıdır."

Binâenaleyh Mekke-i Mükerreme feth olundu. Binâenaleyh Mekke-i Mükerreme feth olundu. Fetih oldu Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in düşmanlarının hepsi de orada. Fetih oldu Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in düşmanlarının hepsi de orada. Hepsi birer fare deliği aradılar kaçmak için.Hepsi birer fare deliği aradılar kaçmak için. Kimisi kaçışıyorlar, kimisi Mekke'yi terk edip başka diyarlara, kabilelere filan gidecek. Kimisi kaçışıyorlar, kimisi Mekke'yi terk edip başka diyarlara, kabilelere filan gidecek. Duramazsın çünkü Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem zaptetti artık Mekke'yi.Duramazsın çünkü Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem zaptetti artık Mekke'yi. Onların orada barınmasına imkan yok. Geldi birisi dedi ki; Onların orada barınmasına imkan yok. Geldi birisi dedi ki;

"Yâ Resûlallah! Filan filan filan gidiyorlar, memleketi terk ediyorlar."Yâ Resûlallah! Filan filan filan gidiyorlar, memleketi terk ediyorlar. Bunlar için senden şefaat istiyoruz." Peki, dedi affettim. Bunlar için senden şefaat istiyoruz."

Peki, dedi affettim.

Bir af alâmeti ver de yâ Resûlallah, Siz söyleyin bunlara, Resûlullah bunları affetti diyerekten deBir af alâmeti ver de yâ Resûlallah, Siz söyleyin bunlara, Resûlullah bunları affetti diyerekten de dönsünler, gitmesinler memleketten dışarıya. dönsünler, gitmesinler memleketten dışarıya.

Mübarek çıkardı sarığını, "Ver, götür onlara eman alâmeti olaraktan bildir,Mübarek çıkardı sarığını, "Ver, götür onlara eman alâmeti olaraktan bildir, ki ben onları affettim." ki ben onları affettim."

Şimdi onlar, bak bak bak, affolunduğunu anladı geldi Resûlullah'ın huzuruna. Şimdi onlar, bak bak bak, affolunduğunu anladı geldi Resûlullah'ın huzuruna. Resûlullah dedi ki; "İman ediniz." "Yâ Resûlallah!" dedi, "İki ay bana mühlet ver.Resûlullah dedi ki;

"İman ediniz."

"Yâ Resûlallah!" dedi, "İki ay bana mühlet ver.
Ben şimdi iman edemem sana." dedi. Bak şimdi, o kadar küfrüyle beraber kaçıyor, Ben şimdi iman edemem sana." dedi.

Bak şimdi, o kadar küfrüyle beraber kaçıyor,
af olunuyor, şimdi gelmiş Resûlullah'ın huzurunda diyor ki, "İki ay mühlet ver."af olunuyor, şimdi gelmiş Resûlullah'ın huzurunda diyor ki, "İki ay mühlet ver." Dedi ki Efendimiz; Dört ay sana mühlet, dört ay.Dedi ki Efendimiz;

Dört ay sana mühlet, dört ay.
İslâm haktır, hak olan şeyi hiç bir şey kapayamaz ki.İslâm haktır, hak olan şeyi hiç bir şey kapayamaz ki. Binâenaleyh sen dört ay da, dört sene de olsa, ne zaman olursa yine iman edecek,Binâenaleyh sen dört ay da, dört sene de olsa, ne zaman olursa yine iman edecek, müslüman olacaksın. müslüman olacaksın. Binâenaleyh fırsatı kaçırma. Binâenaleyh fırsatı kaçırma.

En nihayet hepsi huzûr-u Resûlullah'a geldi, imanla müşerref oldular elhamdülillah. En nihayet hepsi huzûr-u Resûlullah'a geldi, imanla müşerref oldular elhamdülillah.

Ne sayesinde? E onları tutup kesseydi ne olacaktı? Ne sayesinde?

E onları tutup kesseydi ne olacaktı?

Keserdi ama [kesmedi,] tarih peygamberin bu halini altın kalemlerle yazıyor o zaman. Keserdi ama [kesmedi,] tarih peygamberin bu halini altın kalemlerle yazıyor o zaman.

Hilim büyük bir sıfattır. Rivayet ederler, misafirler gelmiş bir büyüğe. Hilim büyük bir sıfattır.

Rivayet ederler, misafirler gelmiş bir büyüğe.
Bir hizmetkar çorba taşıyor, getirirken nasılsa ayağı takılmış, çorba tasınıBir hizmetkar çorba taşıyor, getirirken nasılsa ayağı takılmış, çorba tasını o evin sahibi olan emirin çocuğunun üzerine düşürmüş, dökmüş. o evin sahibi olan emirin çocuğunun üzerine düşürmüş, dökmüş. O kaynar su körpe çocuğun üstüne düşünce çocuk yanmış ölmüş. O kaynar su körpe çocuğun üstüne düşünce çocuk yanmış ölmüş. Ölünce şimdi, zavallının canı da çekilmiş o hizmetkarın; Eyvah demiş, ben de gittim. Ölünce şimdi, zavallının canı da çekilmiş o hizmetkarın;

Eyvah demiş, ben de gittim.

Efendisi gelmiş, özür dilemiş, affetmiş.Efendisi gelmiş, özür dilemiş, affetmiş. Mukabilinde; vallâhu yuhibbü'l-muhsinîn diyerekten bir sürü de hediyelerleMukabilinde; vallâhu yuhibbü'l-muhsinîn diyerekten bir sürü de hediyelerle onu taltif ederekten yollamış. onu taltif ederekten yollamış.

Hilim sıfatı böyle olur. Hilim sıfatı böyle olur.

Allahu Teâlâ hepimizi affetsin de o hilim sıfatlarıyla [sıfatlanalım.] Allahu Teâlâ hepimizi affetsin de o hilim sıfatlarıyla [sıfatlanalım.]

Hilim sahibi olmak, el-hilmü seyyidü'l-ahlak diyor. Seyyidü'l-ahlak. Hilim sahibi olmak, el-hilmü seyyidü'l-ahlak diyor. Seyyidü'l-ahlak. "O hilim, o yumuşaklık ahlakın seyyidi, başı." Sertlikle olmaz hiç."O hilim, o yumuşaklık ahlakın seyyidi, başı."

Sertlikle olmaz hiç.
Tatlı dil, güler yüz yılanı yuvasından çıkarır derler.Tatlı dil, güler yüz yılanı yuvasından çıkarır derler. Sertlikle sen bana sertlenirsin, ben de sana sertlenirim, ikimizin de arası açılır.Sertlikle sen bana sertlenirsin, ben de sana sertlenirim, ikimizin de arası açılır. Ne sen beni seversin ne ben seni severim, olur cemiyet darmadağın. Ne sen beni seversin ne ben seni severim, olur cemiyet darmadağın.

el-Hamdü ala'n-ni'meti emânün li-zevâlihâ. el-Hamdü ala'n-ni'meti emânün li-zevâlihâ.

Cenaâb-ı Hak bize çeşitli nimetler veriyor elhamdülillah. Hele bu senelerde verdiği nimetlerinCenaâb-ı Hak bize çeşitli nimetler veriyor elhamdülillah. Hele bu senelerde verdiği nimetlerin ne haddi var ne hududu var. ne haddi var ne hududu var. Bizim bu kadar liyakatsızlığımızla beraber, günahlarımızla beraberBizim bu kadar liyakatsızlığımızla beraber, günahlarımızla beraber nimetleri böyle başımızdan taşırıyor. nimetleri böyle başımızdan taşırıyor.

Buna karşı bizimde ne yapmamız lazım? Elhamdülillah diyerekten hiç olmazsa Buna karşı bizimde ne yapmamız lazım?

Elhamdülillah diyerekten hiç olmazsa
bir hamd etmemiz lazımdır ki o zaman o nimetler bizim elimizde durabilsin. bir hamd etmemiz lazımdır ki o zaman o nimetler bizim elimizde durabilsin.

Biz bir yere gittik de, bir köy şeysi, bir arkadaşımızın evine.Biz bir yere gittik de, bir köy şeysi, bir arkadaşımızın evine. Bahçeden meyvalar topladılar getirdiler böyle sinilerle mesela, her çeşit meyveden bol bol var. Bahçeden meyvalar topladılar getirdiler böyle sinilerle mesela, her çeşit meyveden bol bol var. Aramızda bir Avrupa'yı gören bilen bir efendi; "Vallahi dedi, bu, bu nimet saraylarda bulunmaz.Aramızda bir Avrupa'yı gören bilen bir efendi;

"Vallahi dedi, bu, bu nimet saraylarda bulunmaz.
Kafirlerin saraylarında bulunmaz çünkü taneyle alıyor elmayı, armudu, öteyi beriyi.Kafirlerin saraylarında bulunmaz çünkü taneyle alıyor elmayı, armudu, öteyi beriyi. Ona da çok para vermek suretiyle, kim bilir ne kadar zorlukla yiyordur onları." [dedi.] Ona da çok para vermek suretiyle, kim bilir ne kadar zorlukla yiyordur onları." [dedi.]

E biz de elhamdülillah en fakirimizin evinde neler var değil mi? Nimetler var. E biz de elhamdülillah en fakirimizin evinde neler var değil mi?

Nimetler var.

Geçen bir arkadaş yine Avrupa seyahatine giderken, onlar böyle dükkanlardan teker teker alırlarken,Geçen bir arkadaş yine Avrupa seyahatine giderken, onlar böyle dükkanlardan teker teker alırlarken, bizimkiler alışmışlar tabii okka okka almaya, sandıklarıyla almaya. bizimkiler alışmışlar tabii okka okka almaya, sandıklarıyla almaya. Adamlar gözlerini atçılarda bize bakıyorlar,Adamlar gözlerini atçılarda bize bakıyorlar, "Bunlar nasıl adam yahu?" diyerekten. Yani o kafirlerin şeyleri çok ama bizim, "Bunlar nasıl adam yahu?" diyerekten.

Yani o kafirlerin şeyleri çok ama bizim,
Allahu Teâlâ'nın bize verdiği nimetler onlarda yok.Allahu Teâlâ'nın bize verdiği nimetler onlarda yok. Yok. Üzümümüz öyle, meyvalarımız öyle, kavunlarımız karpuzlarımız öyle, sularımız öyle. Yok. Üzümümüz öyle, meyvalarımız öyle, kavunlarımız karpuzlarımız öyle, sularımız öyle. Her şeyimiz öyle elhamdülillah. Onlara karşı bize de düşen;Her şeyimiz öyle elhamdülillah.

Onlara karşı bize de düşen;
"Elhamdülillah Yarabbi sana çok şükür." diye ona hamd etmemizdir, ki o elimizde kalsın. "Elhamdülillah Yarabbi sana çok şükür." diye ona hamd etmemizdir, ki o elimizde kalsın.

Elhamdülillahillezî ce'ale min ümmetî men ümirtü en üsabbira nefsî me'ahüm. Elhamdülillahillezî ce'ale min ümmetî men ümirtü en üsabbira nefsî me'ahüm.

Bak bu ne kadar güzel. Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; Bak bu ne kadar güzel. Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

"Ben o Allah'a hamd ederim ki, hamd o Allah'a mahsustur ki benim ümmetimin arasında "Ben o Allah'a hamd ederim ki, hamd o Allah'a mahsustur ki benim ümmetimin arasında öyle bahtiyarlar insanlar yaratmıştır ki, beni onlarla beraber durmaklığımla emrediyor Allah." öyle bahtiyarlar insanlar yaratmıştır ki, beni onlarla beraber durmaklığımla emrediyor Allah."

Benim onlarla beraber olmamı emrediyor Allahu celle ve âla. Ne sabırlı insanlar var. Benim onlarla beraber olmamı emrediyor Allahu celle ve âla. Ne sabırlı insanlar var. O sabırlılarla beraber olmamı emrediyor. O sabırlılarla beraber olmamı emrediyor.

Vasbir nefseke me'allezine yed'ûne rabbehüm bi'l-ğadâti ve'l-'aşiyyi.Vasbir nefseke me'allezine yed'ûne rabbehüm bi'l-ğadâti ve'l-'aşiyyi. âyet-i kerîmesinde Cenâb-ı Hak, Vasbir. âyet-i kerîmesinde Cenâb-ı Hak, Vasbir. "Onlarla beraber ol!" diyerekten buyurmuş, ki bu âyet-i kerîme nâzil olduğu vakitte; "Onlarla beraber ol!" diyerekten buyurmuş, ki bu âyet-i kerîme nâzil olduğu vakitte;

Fe-harace yeltemisühüm. "'Bunlar kimdir acaba?' diyerekten Fe-harace yeltemisühüm. "'Bunlar kimdir acaba?' diyerekten Efendimiz aramaya başlamış bunları."Efendimiz aramaya başlamış bunları." Allah emretti bana, ben onlarla beraber olacağım. O bahtiyarlar nerededir? diye aramaya başlamış.Allah emretti bana, ben onlarla beraber olacağım. O bahtiyarlar nerededir? diye aramaya başlamış. Fe-vecede kavmen. "Bir kavmi buluyor ki." Yezkürûnellahe.Fe-vecede kavmen. "Bir kavmi buluyor ki." Yezkürûnellahe. "Oturmuşlar bir tarafta, Allah Allah Allah... diye zikrediyorlar." Ama; "Oturmuşlar bir tarafta, Allah Allah Allah... diye zikrediyorlar." Ama;

Minhüm sâiru'r-ra'si ve câfi'l-cildi ve zü's-sevbi'l-vâhidi. Minhüm sâiru'r-ra'si ve câfi'l-cildi ve zü's-sevbi'l-vâhidi. "Esvapları buna göre, üstleri başları ona göre, yani zuafâ tabaka.""Esvapları buna göre, üstleri başları ona göre, yani zuafâ tabaka." Fe-lemmâ raâhüm celese me'ahüm. Fe-lemmâ raâhüm. "Onlara baktı gördü." Fe-lemmâ raâhüm celese me'ahüm. Fe-lemmâ raâhüm. "Onlara baktı gördü." Celese me'ahüm. "Onlarla beraber oturuverdi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ve dedi ki; Celese me'ahüm. "Onlarla beraber oturuverdi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ve dedi ki;

Elhamdülillahillezî ce'ale fî ümmetî men emaraniyellâhu en üsabbira nefsî me'ahüm. Elhamdülillahillezî ce'ale fî ümmetî men emaraniyellâhu en üsabbira nefsî me'ahüm.

Onun için fakiri, fukarayı, zuafâyı sakın hor görme. Bu mülk Allah'ındır.Onun için fakiri, fukarayı, zuafâyı sakın hor görme. Bu mülk Allah'ındır. Seni milyoner yapan, seni büyük ilimlerin sahibi yapan, sana envai çeşit nimetler veren AllahSeni milyoner yapan, seni büyük ilimlerin sahibi yapan, sana envai çeşit nimetler veren Allah onu da öyle yaratmış, o da Allah'ın aynı kuludur sen de Allah'ın aynı kulusun.onu da öyle yaratmış, o da Allah'ın aynı kuludur sen de Allah'ın aynı kulusun. Belki o cennetlik kuludur belki sende de bir şey yoktur. Belki o cennetlik kuludur belki sende de bir şey yoktur.

Onun için hepimiz biribirimizi daima sevip sarışmak ve kaynaşmak,Onun için hepimiz biribirimizi daima sevip sarışmak ve kaynaşmak, biribirlerimizin kusurunu görmemek suretiyle büyük küçük, biribirlerimizin kusurunu görmemek suretiyle büyük küçük, zengin fakir herkes bir Allah'ın kulu olduğumuzu göstermemiz lazım. zengin fakir herkes bir Allah'ın kulu olduğumuzu göstermemiz lazım.

Elhamdülillahillezî yut'ımü ve lâ yut'am. "Allah celle ve âla öyle Allah'tır ki bütün mahlukât,Elhamdülillahillezî yut'ımü ve lâ yut'am. "Allah celle ve âla öyle Allah'tır ki bütün mahlukât, dünya kurulduğundan kıyametine kadar hepsini it'âm eder." dünya kurulduğundan kıyametine kadar hepsini it'âm eder."

Yanlız mahluk biz değiliz ki! Denizin de bu kadar var, dağın da bu kadar var, taşın da bu kadar var.Yanlız mahluk biz değiliz ki! Denizin de bu kadar var, dağın da bu kadar var, taşın da bu kadar var. Envai çeşit, bildiğimiz bilmediğimiz sürülerle mahluku var. Envai çeşit, bildiğimiz bilmediğimiz sürülerle mahluku var.

Bunların hepsini ne yapıyor? Yut'imü. "Herkesin rızkını Allahu Teâlâ veriyor." Bunların hepsini ne yapıyor?

Yut'imü. "Herkesin rızkını Allahu Teâlâ veriyor."

Bir kitapta biz zaman okumuştum, denizin dibinden bir kaya çıkmış, bulmuşlar. Bir kitapta biz zaman okumuştum, denizin dibinden bir kaya çıkmış, bulmuşlar. Kaya kocaman bir taş parçası, ne kadarsa, yosun tutmuş üzerinde. Kaya kocaman bir taş parçası, ne kadarsa, yosun tutmuş üzerinde. Adam almış o taşı, ne kadar zaman kullandıysa taş kırılmış birgün. Adam almış o taşı, ne kadar zaman kullandıysa taş kırılmış birgün. Bakmışki o taşın içerisinde kocaman bir kurt. Kocaman bir kurt! Bakmışki o taşın içerisinde kocaman bir kurt. Kocaman bir kurt!

Allaaah, yâ rabbe'l-âlemîn! Allaaah, yâ rabbe'l-âlemîn!

Denizin içersinde, taşın içersinde bu kurtu sen besliyorsun Yârabbi! Denizin içersinde, taşın içersinde bu kurtu sen besliyorsun Yârabbi! Bazı ağaçlarımızın içersinde de çıkıyor ya öyle. Bunların hepsinin rızkını veren yine Allah. Bazı ağaçlarımızın içersinde de çıkıyor ya öyle. Bunların hepsinin rızkını veren yine Allah. Yerleri yarıyorlar, deliyorlar, yerin bilmem kaç metre altından şöyle hayvanYerleri yarıyorlar, deliyorlar, yerin bilmem kaç metre altından şöyle hayvan çıkıyor böyle hayvan çıkıyor. çıkıyor böyle hayvan çıkıyor. Orada da o besleniyor; ne havası var ne güneşi var ne bir şeysi var. Orada da o besleniyor; ne havası var ne güneşi var ne bir şeysi var.

"Onun için bu it'âm eden, kâinattaki varlıkların hepsini it'âm eden Allahu celle ve alâ'dır.""Onun için bu it'âm eden, kâinattaki varlıkların hepsini it'âm eden Allahu celle ve alâ'dır." Ve lâ yut'am. "Kendisinin yemeye içmeye hiçbir ihtiyacı yoktur.Ve lâ yut'am. "Kendisinin yemeye içmeye hiçbir ihtiyacı yoktur. Bunların hepsinden münezzehtir." Ve menne aleynâ fe-hedânâ ve et'amenâ ve sekânâ.Bunların hepsinden münezzehtir."

Ve menne aleynâ fe-hedânâ ve et'amenâ ve sekânâ.
Ve külle belâin hasenin eblânâ.Ve külle belâin hasenin eblânâ. Elhamdülillahi ğayra müvedde'ın rabbî ve lâ mükâfen ve lâ mekfûrin ve lâ müstağnen anhü. Elhamdülillahi ğayra müvedde'ın rabbî ve lâ mükâfen ve lâ mekfûrin ve lâ müstağnen anhü. Elhamdülillahillezî et'amenâ mine't-ta'âmi ve sekânâ mine'ş-şerâbi Elhamdülillahillezî et'amenâ mine't-ta'âmi ve sekânâ mine'ş-şerâbi ve kesânâ mine'l-urâ ve hedânâ mine'd-dalâli ve bassaranâ mine'l-amâve kesânâ mine'l-urâ ve hedânâ mine'd-dalâli ve bassaranâ mine'l-amâ ve faddalenâ alâ kesîrin min halkıhî tafdîlâ. ve faddalenâ alâ kesîrin min halkıhî tafdîlâ. Elhamdülillahi rabbilâlemîn. Bu yemek yedikten sonra yapılan dualardan,Elhamdülillahi rabbilâlemîn.

Bu yemek yedikten sonra yapılan dualardan,
Efendimizin dualarından bir tanesidir. Efendimizin dualarından bir tanesidir.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem yemeğin arkasından böyle dua ediyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem yemeğin arkasından böyle dua ediyor Hz. Allah'a. Bunları hepimizin yapabilmesi ne büyük bir bahtiyarlıktır Hz. Allah'a. Bunları hepimizin yapabilmesi ne büyük bir bahtiyarlıktır ama bunların hepsine bizim becermeye gücümüz yetmiyor. ama bunların hepsine bizim becermeye gücümüz yetmiyor. Hiç olmazsa en kısası; "Elhamdülillahi rabbilâlemin yâ Rabbi!" Hiç olmazsa en kısası; "Elhamdülillahi rabbilâlemin yâ Rabbi!"

Bir insan yemeğe başlarken, "Bunu veren Allah'tır, çok şükür elhamdülillah. Bir insan yemeğe başlarken, "Bunu veren Allah'tır, çok şükür elhamdülillah. Bana da bu yemek kuvvetini vermiştir. Ağzıma tat da vermiştir, sıhhatim de yerindedir.Bana da bu yemek kuvvetini vermiştir. Ağzıma tat da vermiştir, sıhhatim de yerindedir. Bismillahirrahmanirrahim." diyerek başlamak kadar büyük devlet yok.Bismillahirrahmanirrahim." diyerek başlamak kadar büyük devlet yok. Başladıktan sonra karnı da doyar doymaz; "Elhamdülillah sümme elhamdülillah."Başladıktan sonra karnı da doyar doymaz; "Elhamdülillah sümme elhamdülillah." Hiç olmazsa bunu herkes der işte. Uzununu diyemezsen de bu kısasını herkes der. Hiç olmazsa bunu herkes der işte. Uzununu diyemezsen de bu kısasını herkes der.

Bu iki şeyin evveli besmele, âhiri de böyle hamd ile biten yemekler Bu iki şeyin evveli besmele, âhiri de böyle hamd ile biten yemekler insanların vücuduna baştan aşağı şifa olurlar. insanların vücuduna baştan aşağı şifa olurlar. Binâenaleyh başında besmelesi yok, arkasında da yok hamdelesi yoksaBinâenaleyh başında besmelesi yok, arkasında da yok hamdelesi yoksa her gün bal ile baklava ile beslesen onun vücuduna şifa değildir o. her gün bal ile baklava ile beslesen onun vücuduna şifa değildir o.

Ama diyeceksin, Hocaefendi bak gavurcuklara, ne güzel sağlam vücutları var hepsinin.Ama diyeceksin, Hocaefendi bak gavurcuklara, ne güzel sağlam vücutları var hepsinin. Beslemele de bilmezler hamdele de bilmezler -cingenleri de söyleyelim içlerine- ama her şeyleri, Beslemele de bilmezler hamdele de bilmezler -cingenleri de söyleyelim içlerine- ama her şeyleri, sıhhatleri yerlerindedir? sıhhatleri yerlerindedir?

Aziz kardaş! Sağlıklı bu vücudun yaşaması değil sağlık gönlün yaşamasıdır. Aziz kardaş!

Sağlıklı bu vücudun yaşaması değil sağlık gönlün yaşamasıdır.

Gönlü ölen insanın vücudunun yaşamasında ne kıymeti var? Gönlü ölen insanın vücudunun yaşamasında ne kıymeti var?

Hiçbir kıymeti yoktur. İş gönüldedir. Hiçbir kıymeti yoktur. İş gönüldedir.

Gönlün hayatı olmadıktan sonra vücudun hayatı neye yarar? Hayvanda da hayat var. Gönlün hayatı olmadıktan sonra vücudun hayatı neye yarar?

Hayvanda da hayat var.
Biniyorsun üzerine seni istediğin yere götürüyor işte. Onun da hayatı var,Biniyorsun üzerine seni istediğin yere götürüyor işte. Onun da hayatı var, o hayattan başka bir hayata benzemez ki.o hayattan başka bir hayata benzemez ki. Gönül olmadıktan sonra hayatın hiç kıymeti yoktur. Gönül olmadıktan sonra hayatın hiç kıymeti yoktur. İnsanın hayatı gönlüyledir, gönül de Allah iledir. Allah'sız gönül ne işe yarar? İnsanın hayatı gönlüyledir, gönül de Allah iledir.

Allah'sız gönül ne işe yarar?

Onun için; Ve bassaranâ mine'l-amâ. Onun için;

Ve bassaranâ mine'l-amâ.
"Körlükten de bizi Allah kurtarmış, her şeyi gösteriyor bize." "Körlükten de bizi Allah kurtarmış, her şeyi gösteriyor bize."

Ama diyor ki Cenâb-ı Hak Kur'an-ı Kerîm'de; "Öyle insanlar vardır ki gözleri vardır ama göremezler. Ama diyor ki Cenâb-ı Hak Kur'an-ı Kerîm'de; "Öyle insanlar vardır ki gözleri vardır ama göremezler. Kulakları vardır ama işitmezler." Dilleri vardır ama söylemezler. Kulakları vardır ama işitmezler."

Dilleri vardır ama söylemezler.
Gözü kör, kulağı sağır, dili dilsiz adam. Ne kadar? Gözü kör, kulağı sağır, dili dilsiz adam.

Ne kadar?

Her şeyden beter, her şeyden fena bir insandır o ama sûretâ insan. Her şeyden beter, her şeyden fena bir insandır o ama sûretâ insan.

Onun için; Ve bassaranâ mine'l-amâ. "Allahu Teâlâ'ya hamd ederim ki ben,Onun için;

Ve bassaranâ mine'l-amâ. "Allahu Teâlâ'ya hamd ederim ki ben,
bana o körlüğü de vermemiştir." bana o körlüğü de vermemiştir."

Öteki kör, sopasını kaka kaka gider, gözü yoktur, o bahtiyardır.Öteki kör, sopasını kaka kaka gider, gözü yoktur, o bahtiyardır. Bir çok günahlardan mahfuzdurBir çok günahlardan mahfuzdur ve Allahu Teâlâ ona göz vermediği için imanlı gittiği takdirde cennete de onu koyacaktır. ve Allahu Teâlâ ona göz vermediği için imanlı gittiği takdirde cennete de onu koyacaktır. Fakat bizim gözümüz var. Gözümüz olduğu halde hakkı göremiyoruz, hakikati göremiyoruz.Fakat bizim gözümüz var. Gözümüz olduğu halde hakkı göremiyoruz, hakikati göremiyoruz. Şu varlığa bakıp da bu varlığın sahibini bulmakta güçlük çekiyoruz.Şu varlığa bakıp da bu varlığın sahibini bulmakta güçlük çekiyoruz. Ya bu gün o kadar ilim var ki bu günkü ilme eski insanların akılları eremezdi. Ya bu gün o kadar ilim var ki bu günkü ilme eski insanların akılları eremezdi.

Bu günkü bu hava ilmi, gök ilmi ne kadar açılmış, genişlemiştir.Bu günkü bu hava ilmi, gök ilmi ne kadar açılmış, genişlemiştir. Bu tepemizde duran milyonlarca, milyarlarca yıldızların hepsinin az çok ilimleri keşfolunmuştur. Bu tepemizde duran milyonlarca, milyarlarca yıldızların hepsinin az çok ilimleri keşfolunmuştur.

Bunları böyle boşlukta tutan, bunları böyle yaratan, tekvin eden, döndüren, Bunları böyle boşlukta tutan, bunları böyle yaratan, tekvin eden, döndüren, bizi de bu dünyanın içersinde bu hallerle döndüren Hz. Allahu celle ve alâ'nınbizi de bu dünyanın içersinde bu hallerle döndüren Hz. Allahu celle ve alâ'nın kuvvetinden başka hangi kuvveti söyleyebilirsin aziz kardeş? kuvvetinden başka hangi kuvveti söyleyebilirsin aziz kardeş?

Her kuvvet batıldır, ancak Allahu Teâlâ'nın kuvvetidir bunları tutan kuvvet.Her kuvvet batıldır, ancak Allahu Teâlâ'nın kuvvetidir bunları tutan kuvvet. Onun için hamd etmek daima lazım. Onun için hamd etmek daima lazım.

Ve faddalenâ alâ kesîrin min halkıhî tafdîlâ. Ve faddalenâ alâ kesîrin min halkıhî tafdîlâ. "Aynı zamanda da mü'min kullarına bâhusus, diğer mahluklarıyla hiçbir zaman müsavi tutamazsın." "Aynı zamanda da mü'min kullarına bâhusus, diğer mahluklarıyla hiçbir zaman müsavi tutamazsın."

Mahlûku çok Cenâb-ı Hakk'ın fakat iman sahibi tafdil olunmuştur, üstünlüğü vardır. Mahlûku çok Cenâb-ı Hakk'ın fakat iman sahibi tafdil olunmuştur, üstünlüğü vardır. O üstünlüğü dolayısıyla Cenâb-ı Hakk'a yine hamd ederiz ki; "Elhamdülillah yâ Rabbi! O üstünlüğü dolayısıyla Cenâb-ı Hakk'a yine hamd ederiz ki; "Elhamdülillah yâ Rabbi! Bize bir de iman verdin. Hem mü'min yaptın hem imanımızla bize ameller nasip ediyorsun.Bize bir de iman verdin. Hem mü'min yaptın hem imanımızla bize ameller nasip ediyorsun. Nimetlerini de başımızdan aşağı yağdırıyorsun.Nimetlerini de başımızdan aşağı yağdırıyorsun. Elhamdülillah sümme yâ Rabbi elhamdülillah." diyerekten dualar etmek de elbette boynumuzun borcu. Elhamdülillah sümme yâ Rabbi elhamdülillah." diyerekten dualar etmek de elbette boynumuzun borcu.

Elhamdülillahi rabbil'âlemin seb'u âyâtin. Elhamdülillahi rabbil'âlemin seb'u âyâtin.

Şimdi ilk namazımızın başında okuduğumuz bir Elham sûresi var ki Cenâb-ı Hak bize diyor ki; Şimdi ilk namazımızın başında okuduğumuz bir Elham sûresi var ki Cenâb-ı Hak bize diyor ki;

"Siz benim huzuruma geldiğiniz vakitte ne diyeceğinizi bilemezseniz, "Siz benim huzuruma geldiğiniz vakitte ne diyeceğinizi bilemezseniz, ben size öğreteyim de siz de öyle deyin." ben size öğreteyim de siz de öyle deyin."

Nasıl? İşte evvela Bismillahirrahmanirrahim.Nasıl?

İşte evvela Bismillahirrahmanirrahim.
Elhamdülillahi rabbil'âlemîn diye okuyoruz sûreyi hamdi. Bu sûreyi hamdi okurken hiç olmazsaElhamdülillahi rabbil'âlemîn diye okuyoruz sûreyi hamdi. Bu sûreyi hamdi okurken hiç olmazsa Cenâb-ı Hakk'a bir hamd ediyoruz.Cenâb-ı Hakk'a bir hamd ediyoruz. İşte bu Elhamdülillahi rabbil'âlemin sûresi, seb'u âyâtin. "Yedi ayetten ibaret." İhdâhünne.İşte bu Elhamdülillahi rabbil'âlemin sûresi, seb'u âyâtin. "Yedi ayetten ibaret." İhdâhünne. "Bunlardan birisi." Bismillahirrahmanirrahim."Bunlardan birisi." Bismillahirrahmanirrahim. Bismillahirrahmanirrahim İmam Şafiî'nin kavline göre hamdin içersinden sayılmıştır. Bismillahirrahmanirrahim İmam Şafiî'nin kavline göre hamdin içersinden sayılmıştır.

Ve hiye's-seb'u'l-mesânî ve'l-kur'âni'l-azîm ve hiye ümmü'l-kur'âni ve hiye fâtihatü'l-kitâbi. Ve hiye's-seb'u'l-mesânî ve'l-kur'âni'l-azîm ve hiye ümmü'l-kur'âni ve hiye fâtihatü'l-kitâbi.

Bütün Kur'an 6000 küsur âyet, hepsi Elham'ın içersindedir.Bütün Kur'an 6000 küsur âyet, hepsi Elham'ın içersindedir. Hepsi Elham'ın içersinde, Elham'ı bir insan tamamiyle anladı mıydı Kur'anı anlamış demektir. Hepsi Elham'ın içersinde, Elham'ı bir insan tamamiyle anladı mıydı Kur'anı anlamış demektir. Elham'ın hülasası Bismillah'tadır. Bismillah'ın hülasası Bismillah'ın b'sindedir. Elham'ın hülasası Bismillah'tadır. Bismillah'ın hülasası Bismillah'ın b'sindedir. Yani kulun kendisini yaradan Allah'a bağlanmasıdır.Yani kulun kendisini yaradan Allah'a bağlanmasıdır. Kul kendisini Allah'a bağladı mı ümmü'l-kitaptır işte. Her şey ona sunulur, verilir. Kul kendisini Allah'a bağladı mı ümmü'l-kitaptır işte. Her şey ona sunulur, verilir.

Elhamdülillahillezî ahzâke yâ adüvvallâhi hâzâ kâne fir'avne hâzihi'l-ümmeti ya'nî ebâ cehlin. Elhamdülillahillezî ahzâke yâ adüvvallâhi hâzâ kâne fir'avne hâzihi'l-ümmeti ya'nî ebâ cehlin.

Şimdi bak aziz kardaş! Bu sâdıklar olduğu gibi, Şimdi bak aziz kardaş!

Bu sâdıklar olduğu gibi,
Allah'ın ve kûnû ma'a's-sâdıkîn dediği Allahu Teâlâ bize, Allah'ın ve kûnû ma'a's-sâdıkîn dediği Allahu Teâlâ bize, "İyi kullarımla olunuz." dediği gibi Allahu Teâlâ'nın bedbaht kulları da var."İyi kullarımla olunuz." dediği gibi Allahu Teâlâ'nın bedbaht kulları da var. Bu Ebâ Cehiller gibi, Şeddatlar gibi, Nemrutlar gibi de kulları vardır ki bunlar adüvvullahtır,Bu Ebâ Cehiller gibi, Şeddatlar gibi, Nemrutlar gibi de kulları vardır ki bunlar adüvvullahtır, Allah'ın düşmanıdır bunlar. Bu Allah'ın düşmanlarından da o şeytandan korunduğumuz gibi,Allah'ın düşmanıdır bunlar. Bu Allah'ın düşmanlarından da o şeytandan korunduğumuz gibi, hâsidlerden korunduğumuz gibi korunmakla mükellefiz.hâsidlerden korunduğumuz gibi korunmakla mükellefiz. "Yâ Rabbi! Bunların şerrinden bizi muhafaza et!" diyerekten sığınacağız Allah'a. "Yâ Rabbi! Bunların şerrinden bizi muhafaza et!" diyerekten sığınacağız Allah'a.

Şimdi bu Ebu Cehil geldi Bedir [savaşında] topladı Mekke'nin,Şimdi bu Ebu Cehil geldi Bedir [savaşında] topladı Mekke'nin, Kureyş'in dinsizlerini, Resûlullah'ı, İslâmiyeti yok etmek gayesiyle,Kureyş'in dinsizlerini, Resûlullah'ı, İslâmiyeti yok etmek gayesiyle, "Kaldıracağız İslâm'ı ortadan." diyerekten geliyor. "Kaldıracağız İslâm'ı ortadan." diyerekten geliyor.

Allah'ın yaktığı ateşi söndürebilecek acaba bir kuvvet olur mu? Allah'ın yaktığı ateşi söndürebilecek acaba bir kuvvet olur mu?

Ama bu kadar budala bunlar. Bu kuvveti Allah yakmış. Ama bu kadar budala bunlar. Bu kuvveti Allah yakmış. Allah'ın yaktığı bir ışığı kimsenin söndürmeye gücü yetmez.Allah'ın yaktığı bir ışığı kimsenin söndürmeye gücü yetmez. Söndürmeye çalışanın dudakları yanar, kendisi yanar. Bu adüvvullah da geldi.Söndürmeye çalışanın dudakları yanar, kendisi yanar.

Bu adüvvullah da geldi.
Geldi ama Bedir'de bunların çoğunun kellesi koparıldı. Müslümanların kuvveti az ama Geldi ama Bedir'de bunların çoğunun kellesi koparıldı. Müslümanların kuvveti az ama Allah'ın verdiği kudret ve nusratla ve meleklerin de yardımıyla bunlar münhezim oldular, kaçtılar. Allah'ın verdiği kudret ve nusratla ve meleklerin de yardımıyla bunlar münhezim oldular, kaçtılar.

Ölülerin arasını dolaşıyorlar. İbn Mesud da ufak daha. Ölülerin arasını dolaşıyorlar. İbn Mesud da ufak daha. Bulmuş, görmüş Ebu Cehil'i, tutmuş kafasını da kesmiş, taşıyamıyor da.Bulmuş, görmüş Ebu Cehil'i, tutmuş kafasını da kesmiş, taşıyamıyor da. Sürükleye sürükleye getirmiş; "Yâ Resûlallah! İşte bu kelle, Ebu Cehl'in kellesi."Sürükleye sürükleye getirmiş;

"Yâ Resûlallah! İşte bu kelle, Ebu Cehl'in kellesi."
İşte o zaman demiş ki Cenâb-ı Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem; İşte o zaman demiş ki Cenâb-ı Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem;

Elhamdülillahillezî ahzâke yâ adüvvallâhi. "Belanı buldun işte ey Allah'ın düşmanı!" Elhamdülillahillezî ahzâke yâ adüvvallâhi. "Belanı buldun işte ey Allah'ın düşmanı!"

Belanı buldun işte! Belanı buldun, horluk, hakirlik, her şey senin üzerine. Belanı buldun işte! Belanı buldun, horluk, hakirlik, her şey senin üzerine.

Hâzâ kâne fir'avne hâzihi'l-ümmeti. Bu ümmetin firavunudur bu. Hâzâ kâne fir'avne hâzihi'l-ümmeti. Bu ümmetin firavunudur bu. Hz. Musa'nın firavunu vardı. Her Peygamberin bir firavunu var. Hz. Musa'nın firavunu vardı. Her Peygamberin bir firavunu var. Her devirde, o firavunlar her devirde de vardır. Kıyamete kadar da kökü kesilmez bunların. Her devirde, o firavunlar her devirde de vardır. Kıyamete kadar da kökü kesilmez bunların.

Yani bu Firavun, Ebu Cehil kesildi de, öldü de kurtulduk mu? Yani bu Firavun, Ebu Cehil kesildi de, öldü de kurtulduk mu?

Yoo, onun zürriyeti kıyamete kadar gelecek. Yoo, onun zürriyeti kıyamete kadar gelecek.

Sâdıkların zürriyeti, peygamberlerin zürriyetleri nasıl bâki ise bu firavunların zürriyetleri de Sâdıkların zürriyeti, peygamberlerin zürriyetleri nasıl bâki ise bu firavunların zürriyetleri de böyle bâki.böyle bâki. Bize düşen [sâdıklarla beraber olmaktır.] Niçin Allah yok etmiyor bunları? Bize düşen [sâdıklarla beraber olmaktır.]

Niçin Allah yok etmiyor bunları?

Ha, onlar yok olursa biz selamette kalırız mücahede kesilir. Ha, onlar yok olursa biz selamette kalırız mücahede kesilir. Biz selamette kalırız mücahede edecek kimse bulunmaz karşımızda.Biz selamette kalırız mücahede edecek kimse bulunmaz karşımızda. Halbuki mücahedenin önünü kesmenin imkanı yok, kıyamete kadar mücahede de bâki.Halbuki mücahedenin önünü kesmenin imkanı yok, kıyamete kadar mücahede de bâki. Mücahede nispetinde sevap olacak ve mücahede nispetinde insanlar dünyada terfi edecekler. Mücahede nispetinde sevap olacak ve mücahede nispetinde insanlar dünyada terfi edecekler. Mücahede olmazsa terakkilerin hiç biri de olmaz, herkes olduğu yerde uyur. Mücahede olmazsa terakkilerin hiç biri de olmaz, herkes olduğu yerde uyur.

Onun için bize düşen [Allah yolunda mücahede etmektir.] Onun için bize düşen [Allah yolunda mücahede etmektir.]

Yalnız Allah onların şerrine düşürmesin. Yalnız Allah onların şerrine düşürmesin.

Yine bakın bir tane daha; Elhamdülillahillezî ce'ale fî ümmetî misleke. Yine bakın bir tane daha;

Elhamdülillahillezî ce'ale fî ümmetî misleke.
"Allah'a hamd ederim ki senin mislini Cenâb-ı Hak bu ümmetin içersinde yarattı." diyor. "Allah'a hamd ederim ki senin mislini Cenâb-ı Hak bu ümmetin içersinde yarattı." diyor.

"Ümmetimin içersinde senin gibi adam kıldı." diyor. Kimin için diyor bunu? "Ümmetimin içersinde senin gibi adam kıldı." diyor.

Kimin için diyor bunu?

Kâlehû li-sâlimin mevlâ ebî huzeyfe. "Ebû Huzeyfe'nin kölesi olan Salim'e diyor." Kâlehû li-sâlimin mevlâ ebî huzeyfe. "Ebû Huzeyfe'nin kölesi olan Salim'e diyor."

Salim Fârisli, Arap değil. Acemistanlı. Acemistanlı ama İslâm'a hâdim. İslam'ı kabul etmiş, Salim Fârisli, Arap değil. Acemistanlı. Acemistanlı ama İslâm'a hâdim. İslam'ı kabul etmiş, İslâm'a yardımcı, Cenâb-ı Peygamber onunla övünüyor;İslâm'a yardımcı, Cenâb-ı Peygamber onunla övünüyor; "Çok şükür Allah'a hamd ederim ki böyle senin gibi bir müslümanı ümmetimin içinde kıldı." diyor. "Çok şükür Allah'a hamd ederim ki böyle senin gibi bir müslümanı ümmetimin içinde kıldı." diyor.

Yani hangi milletten olursa olsun Allah'ın sevdiği bir kul oldu mu bahtiyardır. Yani hangi milletten olursa olsun Allah'ın sevdiği bir kul oldu mu bahtiyardır.

Şimdi bir tanesini daha okuyayım. Şimdi bir tanesini daha okuyayım.

Elhamdülillahillezî kesânî mâ üvârî bihî avratî ve etecemmelü bihî fî hayâtî.... Elhamdülillahillezî kesânî mâ üvârî bihî avratî ve etecemmelü bihî fî hayâtî....

Şimdi elhamdülillah güzel güzel giyiniyoruz, güzel güzel süsleniyoruz.Şimdi elhamdülillah güzel güzel giyiniyoruz, güzel güzel süsleniyoruz. Bu da Cenâb-ı Hakk'ın bir nimetidir, bir lütfudur, bunu herkes bulamıyor. Bu da Cenâb-ı Hakk'ın bir nimetidir, bir lütfudur, bunu herkes bulamıyor.

Hele evvelki zamanlarda biliyorsunuz ki fakirlik ne kadar üzerimizde çoktu, Hele evvelki zamanlarda biliyorsunuz ki fakirlik ne kadar üzerimizde çoktu, böyle süslü insanlar, temiz insanlar, giyinmiş insanları bulmak pek nadirattan idi.böyle süslü insanlar, temiz insanlar, giyinmiş insanları bulmak pek nadirattan idi. Yokluk var, bulamıyor herkes, yapamıyor. Hatta bir yerde dinlemiştim,Yokluk var, bulamıyor herkes, yapamıyor. Hatta bir yerde dinlemiştim, bir düğün olduğu vakitte düğün elbisesi elden ele beş on delikanlıda gezermiş böyle,bir düğün olduğu vakitte düğün elbisesi elden ele beş on delikanlıda gezermiş böyle, ondan alır ona verirlermiş, ondan alır ona verirlermiş.ondan alır ona verirlermiş, ondan alır ona verirlermiş. Düğün esvabı olan güveylik esvabı alacak kudretleri yok. Düğün esvabı olan güveylik esvabı alacak kudretleri yok. O kudretleri olmadığından dolayı ödünç alıyor, 5-10 kuruş veriyor yahut hediyeden veriliyor.O kudretleri olmadığından dolayı ödünç alıyor, 5-10 kuruş veriyor yahut hediyeden veriliyor. O esvapla emaneten güvey oluyor adam. O esvapla emaneten güvey oluyor adam. Kızda öyle, gelinlik esvaplarını emanet alıyor. Böyle bir zaruret halindenKızda öyle, gelinlik esvaplarını emanet alıyor. Böyle bir zaruret halinden Cenâb-ı Hak şimdi bugün şimdi bir feraha çıkarmış, bol nimetlere kavuşturmuş.Cenâb-ı Hak şimdi bugün şimdi bir feraha çıkarmış, bol nimetlere kavuşturmuş. Hepimizin birkaç kat elbiselerimiz var efendiler. Şimdi diyor ki; Hepimizin birkaç kat elbiselerimiz var efendiler.

Şimdi diyor ki;

Kesânî mâ üvârî bihî avratî. "Bununla biz avretlerimizi örtebiliyoruz. Kesânî mâ üvârî bihî avratî. "Bununla biz avretlerimizi örtebiliyoruz. Vücutlarımızı soğuktan sıcaktan koruyabiliyoruz." Ve etecemmelü bihî fî hayâtî. Vücutlarımızı soğuktan sıcaktan koruyabiliyoruz." Ve etecemmelü bihî fî hayâtî. Sonra bu hayatımız içersinde de herkesin cemiyeti arasında bir mevkiimiz oluyor. Sonra bu hayatımız içersinde de herkesin cemiyeti arasında bir mevkiimiz oluyor. Öyle kirli pisli yırtık pırtık olsa, dehri de olsa,Öyle kirli pisli yırtık pırtık olsa, dehri de olsa, Nasreddin Hoca'nın dediği gibi, itibar kürküme demiş, başka yok.Nasreddin Hoca'nın dediği gibi, itibar kürküme demiş, başka yok. İtibar şimdi bugün kalıba, kıyafete. Kalıbın, kıyafetin bozuksa,İtibar şimdi bugün kalıba, kıyafete. Kalıbın, kıyafetin bozuksa, cemiyet arasında ne kadar bilginde olsa, bilmem neyin de olsa kıymetin olmaz vesselam. cemiyet arasında ne kadar bilginde olsa, bilmem neyin de olsa kıymetin olmaz vesselam.

Vellezî be'asenî bi'l-hakkı. Cenâb-ı Peygamber yemin ediyor; Vellezî be'asenî bi'l-hakkı. Cenâb-ı Peygamber yemin ediyor; "Hak üzerine beni ba's eden Allah'a kasem ederim ki.""Hak üzerine beni ba's eden Allah'a kasem ederim ki." Mâ min abdin müslimin kesâhullahu azze ve celle siyâben cüdüden.Mâ min abdin müslimin kesâhullahu azze ve celle siyâben cüdüden. "Allah ona verdi güzel bir esvap, yeni. Aldı yeni bir esvap,"Allah ona verdi güzel bir esvap, yeni. Aldı yeni bir esvap, hazır aldı yahut kumaştan yaptırdı yeni bir elbise."hazır aldı yahut kumaştan yaptırdı yeni bir elbise." Fe-'amide ilâ semilin min ahlâkı siyâbihî. "O çıkardığı esvap, yahut evde daha başkaFe-'amide ilâ semilin min ahlâkı siyâbihî. "O çıkardığı esvap, yahut evde daha başka esvaplar var eski esvapları, o yenisini alınca bu eski esvaplarını tuttu aldı."esvaplar var eski esvapları, o yenisini alınca bu eski esvaplarını tuttu aldı." Fe-kesâu abden müslimen miskînen. "Olmayan, esvabı olmayan bir müslüman miskine,Fe-kesâu abden müslimen miskînen. "Olmayan, esvabı olmayan bir müslüman miskine, 'Al kardeşim bunları sen giy dedi. 'Al kardeşim bunları sen giy dedi. Ben yenisini aldım, bu eskisini de sana veriyorum, buyur.' dedi."Ben yenisini aldım, bu eskisini de sana veriyorum, buyur.' dedi." Lâ yüksûhü illâ lillahi. "Bunu da Allah için yapıyor." İllâ kâne fî hırzillahi ve fî civârillahi. Lâ yüksûhü illâ lillahi. "Bunu da Allah için yapıyor."

İllâ kâne fî hırzillahi ve fî civârillahi.

Eskisini veren böyle olursa yenisini verenin hali ne olacak bilmem? Eskisini veren böyle olursa yenisini verenin hali ne olacak bilmem?

"Eskisini verdiğinden dolayı o adam Allahu Teâlâ'nın hıfz u himayesinde, civarında, ona yakın." "Eskisini verdiğinden dolayı o adam Allahu Teâlâ'nın hıfz u himayesinde, civarında, ona yakın." Ve fî damnillahi. "Allahu Teâlâ'nın himayesinde." Ma kâne aleyhi minhâ silkün.Ve fî damnillahi. "Allahu Teâlâ'nın himayesinde." Ma kâne aleyhi minhâ silkün. "O verdiği esvaptan onun üzerinde bir parça bulunduğu müddetçe o adam"O verdiği esvaptan onun üzerinde bir parça bulunduğu müddetçe o adam Allahu Teâlâ'nın hıfz u himayesinde." Allahu Teâlâ'nın hıfz u himayesinde."

Eskisini verdi yenisini vermedi. Yenisini vermedi ama o eskisini de Allah için verdi.Eskisini verdi yenisini vermedi. Yenisini vermedi ama o eskisini de Allah için verdi. O böyle olunca, yenisini verirsen, bir fakiri bir miskini giydirirsen, kimbilirO böyle olunca, yenisini verirsen, bir fakiri bir miskini giydirirsen, kimbilir ne kadar büyük himayeyi ilahiyeye mazhar olacaksın?!.. ne kadar büyük himayeyi ilahiyeye mazhar olacaksın?!..

Hayyen ve meyyiten. "Hem hayatında hem de öldükten sonra." Hayyen ve meyyiten. "Hem hayatında hem de öldükten sonra."

Mesela kefenlik veriyor. Yok, kefen olacak bir şeysi yok, ona bir kefenlik veriveriyor. Mesela kefenlik veriyor. Yok, kefen olacak bir şeysi yok, ona bir kefenlik veriveriyor.

Ölüsüne de dirisine de. Allah cümlemizin kusurunu affetsin. Ölüsüne de dirisine de.

Allah cümlemizin kusurunu affetsin.
Tevkifatı samadaniyesine mazhar eylesin. İyi kullarının arasına bizleri de kabul eylesin.Tevkifatı samadaniyesine mazhar eylesin. İyi kullarının arasına bizleri de kabul eylesin. Ve iyi kullarıyla beraber haşr olmak devlet şerefine cümleVe iyi kullarıyla beraber haşr olmak devlet şerefine cümle ümmet-i Muhammed'i bizleri de nasibi müyesser eylesin. ümmet-i Muhammed'i bizleri de nasibi müyesser eylesin.

Bunun için sana sıdktan bir tanecik daha söyleyeyim. Bunun için sana sıdktan bir tanecik daha söyleyeyim. Sıdk hepimizin bildiği doğruluktur ama bu öyle senin benim bildiğim gibi bir doğruluk değil.Sıdk hepimizin bildiği doğruluktur ama bu öyle senin benim bildiğim gibi bir doğruluk değil. O doğruluk öyle bir doğruluk ki Allah'a karşı içiyle dışı bir. O doğruluk öyle bir doğruluk ki Allah'a karşı içiyle dışı bir. Allah'a karşı yani bugün ölüyor, ölürken bütün amellerini ortaya döküyorlar, Allah'a karşı yani bugün ölüyor, ölürken bütün amellerini ortaya döküyorlar, utandıracak bir hali olmuyor ortada. Her hali Allah'ın rızasına muvafık olarak yaşamış hayatını. utandıracak bir hali olmuyor ortada. Her hali Allah'ın rızasına muvafık olarak yaşamış hayatını. Hayatını Allahu Teâlâ'nın rızasına muvafık tarzda yaşamış sâdık bir insan. Hayatını Allahu Teâlâ'nın rızasına muvafık tarzda yaşamış sâdık bir insan.

Bilmem geçen söylemiştim ama tekrar da iyilik vardır. Bilmem geçen söylemiştim ama tekrar da iyilik vardır.

Bunun, bu sadâkat denilen şey nasıldır? diye bir adam düşünmüş. Bunun, bu sadâkat denilen şey nasıldır? diye bir adam düşünmüş. Bu kadar buna çok paye verdiler ama bu sadâkat bu doğruluk nedir acaba? demiş. Bu kadar buna çok paye verdiler ama bu sadâkat bu doğruluk nedir acaba? demiş. Bir büyük zât varmış o zaman, gideyim şu zâta sorayım da demiş, Bir büyük zât varmış o zaman, gideyim şu zâta sorayım da demiş,

"Nedir bu, üzerinde duruyorlar bu sadâkat diye diye?" Sadâkat işte hepimizin bildiği sadâkat. "Nedir bu, üzerinde duruyorlar bu sadâkat diye diye?"

Sadâkat işte hepimizin bildiği sadâkat.

Gitmiş. İki tarifi var, birisinde o efendinin evinde, odasında bir yılancık varmış. Gitmiş. İki tarifi var, birisinde o efendinin evinde, odasında bir yılancık varmış. Ya efendinin haberi var ondan ya yok. Tabii evler böyle bizimkiler gibi muntazam değil ya.Ya efendinin haberi var ondan ya yok. Tabii evler böyle bizimkiler gibi muntazam değil ya. Çitten mitten örülmüş şeyler, bir yerden bir yılan girmiş içeri çöreklenmiş oturuyor,Çitten mitten örülmüş şeyler, bir yerden bir yılan girmiş içeri çöreklenmiş oturuyor, o da bir köşede. o da bir köşede.

Giren adam korkmuş şimdi yılanı görünce. Giren adam korkmuş şimdi yılanı görünce. Korkunca, efendi lütfetmiş demiş, gel evlat gel, ne korkuyorsun? İki sözü var;Korkunca, efendi lütfetmiş demiş, gel evlat gel, ne korkuyorsun? İki sözü var; "İmanı kamil olmaz, hakikate imana erişemez o insan ki Allah'tan başkasından korkuyor." demiş. "İmanı kamil olmaz, hakikate imana erişemez o insan ki Allah'tan başkasından korkuyor." demiş. Allah'tan başkasından korkan insan imanın hakikatine ulaşamaz. Allah'tan başkasından korkan insan imanın hakikatine ulaşamaz. Lâ yeblû hakîkate'l-îmâni buyurmuş. İkincisi; Gel demiş, oturmuş. Lâ yeblû hakîkate'l-îmâni buyurmuş.

İkincisi;

Gel demiş, oturmuş.

Nedir derdin? "Efendim ben senden sadâkat denilen,Nedir derdin?

"Efendim ben senden sadâkat denilen,
sıdk denilen şu doğruluğu öğrenmeye geldim." demiş. sıdk denilen şu doğruluğu öğrenmeye geldim." demiş.

Artık ne dediyse o nasıl bir yerse, orada bir demircinin körüğü işliyor, Artık ne dediyse o nasıl bir yerse, orada bir demircinin körüğü işliyor, içine demirlerini koymuş kızdırıyor. içine demirlerini koymuş kızdırıyor. Ya yanlarında bir yerdeydi, gitmiş ateşin içersinden o kızarmış demiri almış avucunda tutuyor; Ya yanlarında bir yerdeydi, gitmiş ateşin içersinden o kızarmış demiri almış avucunda tutuyor; "Sadâkat buna derler oğlum." diyor. Hiç alakası yok tabii. "Sadâkat buna derler oğlum." diyor. Hiç alakası yok tabii. Kızgın demiri avucunda tutuyor, "Sadakat oğlum buna derler." diyor. Kızgın demiri avucunda tutuyor, "Sadakat oğlum buna derler." diyor.

Tabii anlayabilirsen anla. Mülk Allah'ındır.Tabii anlayabilirsen anla. Mülk Allah'ındır. Bütün mevcûdât, ne varsa içinde, bil bilme hepsi Allah'ın. Tasarruf? Bütün mevcûdât, ne varsa içinde, bil bilme hepsi Allah'ın.

Tasarruf?

Yine Allah'ın, Cenâb-ı Allah'ın. İbrahim aleyhisselam'ı biliyor muyuz? Yine Allah'ın, Cenâb-ı Allah'ın.

İbrahim aleyhisselam'ı biliyor muyuz?

Onu Nemrut ateşe attı mı? Attı. Ne kadar ateş? Kocaman bir ateş. Onu Nemrut ateşe attı mı?

Attı.

Ne kadar ateş?

Kocaman bir ateş.

O ateş, o kocaman ateş İbrahim aleyhisselam'ı yaktı mı? O ateş, o kocaman ateş İbrahim aleyhisselam'ı yaktı mı?

Yakması lazım ya, hiç yakamadı. Hiç yakamadı, gülistanlık oldu orası.Yakması lazım ya, hiç yakamadı. Hiç yakamadı, gülistanlık oldu orası. "Ve biz ateşe dedik ki." Berden ve selâmen alâ ibrahim. "Ve biz ateşe dedik ki." Berden ve selâmen alâ ibrahim. "İbrahim'e katiyen dokunma ey ateş! Ona selamette bırak." "İbrahim'e katiyen dokunma ey ateş! Ona selamette bırak."

Eğer İbrahim'e dokunma demeseydik ateşte yakıcılık hakkı, yakıcılık kudreti kalkıverirdi ortadan.Eğer İbrahim'e dokunma demeseydik ateşte yakıcılık hakkı, yakıcılık kudreti kalkıverirdi ortadan. Ama İbrahim'e dediğimiz için yalnız İbrahim'e elleşemez oldu ateş. Ama İbrahim'e dediğimiz için yalnız İbrahim'e elleşemez oldu ateş.

Demek ki o koca ateş Allahu Teâlâ'nın tasarrufundan dışarıya çıkamıyor. Demek ki o koca ateş Allahu Teâlâ'nın tasarrufundan dışarıya çıkamıyor. Elleşemedi. Bunu uzatmaya lüzum yok hepinizin bildiği bir şey. Elleşemedi. Bunu uzatmaya lüzum yok hepinizin bildiği bir şey.

İşte bu ikisini hatırıma getiremedim. Bunu da istikamet bahsinde yazıyor. İşte bu ikisini hatırıma getiremedim. Bunu da istikamet bahsinde yazıyor.

İki arkadaş birisinin adı Süleyman birisinin adı Ahmed. İki arkadaş birisinin adı Süleyman birisinin adı Ahmed. İki arkadaş biribirleriyle mukavele yapmışlar, biribirinin sözünü katiyen reddetmeyecekler. İki arkadaş biribirleriyle mukavele yapmışlar, biribirinin sözünü katiyen reddetmeyecekler. Biribirinin sözlerini reddetmeyeceklerine biribirlerine söz vermişler. Biribirinin sözlerini reddetmeyeceklerine biribirlerine söz vermişler. Çünkü kardeşlikte muvâfakat şarttır. Kardeşlikte kardeşine muvâfakat şarttır. Çünkü kardeşlikte muvâfakat şarttır. Kardeşlikte kardeşine muvâfakat şarttır. Yok benim dediğim olsun dersen olmaz o iş. E ben senden çok biliyorum canım,Yok benim dediğim olsun dersen olmaz o iş.

E ben senden çok biliyorum canım,
benim görüşüm de çok ,bilgim de çok, param da çok.benim görüşüm de çok ,bilgim de çok, param da çok. Senin bana uyman lazım. Olma öyle iş. Kardeş biribirine uyacak, o sana sen de ona. Senin bana uyman lazım.

Olma öyle iş.

Kardeş biribirine uyacak, o sana sen de ona.

Bunlar böyle sözleşmişler. Demiş, fırını yak Ahmed. Yakmış Ahmed fırını. Bunlar böyle sözleşmişler. Demiş, fırını yak Ahmed.

Yakmış Ahmed fırını.

O da ders mi okutuyordu yahut sohbette miydi her ne haldeyse gelmiş demiş; O da ders mi okutuyordu yahut sohbette miydi her ne haldeyse gelmiş demiş;

Efendi fırın hazırlandı, yandı. O onu duymamış. Birkaç dakika sonra; Efendi fırın hazırlandı, yandı.

O onu duymamış.

Birkaç dakika sonra;

Efendi demiş, fırını yak dedindi yaktım. Yine duymamış, yahut duymak istememiş, neyse o da. Efendi demiş, fırını yak dedindi yaktım.

Yine duymamış, yahut duymak istememiş, neyse o da.

Üçüncü de tekrar biraz daha şiddetlice yahut; Üçüncü de tekrar biraz daha şiddetlice yahut;

Efendi demiş, hani fırını yak dediydin ya yaktım, hazır fırın işte. Ne diyeceksen de. Efendi demiş, hani fırını yak dediydin ya yaktım, hazır fırın işte. Ne diyeceksen de.

Gir içine git de demiş. Kızmış gazabına gelmiş, git içine gir. Gir içine git de demiş.

Kızmış gazabına gelmiş, git içine gir.

E söz de verdi, gitmiş fırının içersine girmiş. E söz de verdi, gitmiş fırının içersine girmiş. Sözünü kırmayacak ya. Bir müddet sonra efendi kendine gelmiş; Sözünü kırmayacak ya.

Bir müddet sonra efendi kendine gelmiş;

Aa demiş, Ahmed fırına girdi, gidin bakın demiş çabuk. Aa demiş, Ahmed fırına girdi, gidin bakın demiş çabuk.

Bakmışlar ki Ahmed içerde oturup duruyor. Bakmışlar ki Ahmed içerde oturup duruyor.

Niçin? Sadâkat böyledir! Allah'ın tasarrufundadır her şey! Niçin?

Sadâkat böyledir! Allah'ın tasarrufundadır her şey!
Allah dedi mi, sadâkatten yer de gök de inler arkadaş! Allah dedi mi, sadâkatten yer de gök de inler arkadaş!

Şimdi ateşi elinde tutuyor, kızarmış demir; "Sadâkat buna derler evlat." diyor. Şimdi ateşi elinde tutuyor, kızarmış demir; "Sadâkat buna derler evlat." diyor.

Allah Allah... Niçin? Demek ki sen sâdık olursan bütün eşya, Allah Allah...

Niçin?

Demek ki sen sâdık olursan bütün eşya,
Hakk'ın tasarrufunda olan bütün eşya sana itaat eder.Hakk'ın tasarrufunda olan bütün eşya sana itaat eder. Bütün eşya sana itaat eder, işte bu ateşin bana itaat ettiği gibi. Gör işte! Bütün eşya sana itaat eder, işte bu ateşin bana itaat ettiği gibi. Gör işte!

Biliyorsunuz ya, Musa aleyhisselam Mısır'dan Kıptileri topladı geliyor şeyden. Biliyorsunuz ya, Musa aleyhisselam Mısır'dan Kıptileri topladı geliyor şeyden. Firavun da arkasından kovalıyor. Derken Şap Denizi galiba, Kızıldeniz, oradan geçerek.Firavun da arkasından kovalıyor. Derken Şap Denizi galiba, Kızıldeniz, oradan geçerek. Koca deniz, gemiler yok bir şey yok o zaman. Rap diye durdu deniz, açıldı, yarıldı böyle. Koca deniz, gemiler yok bir şey yok o zaman. Rap diye durdu deniz, açıldı, yarıldı böyle. Musa aleyhisselam yallah öteki başa. Firavun da arkasında şimdi, tutacak onu. Musa aleyhisselam yallah öteki başa. Firavun da arkasında şimdi, tutacak onu.

Haydi diyorlar. Firavun biliyor başına geleceğini. Gitmek istemiyor bir türlü. Haydi diyorlar.

Firavun biliyor başına geleceğini. Gitmek istemiyor bir türlü.

Neyse iş oldu, olan oldu, Firavun da avanesiyle o suyun içinde boğuldu gitti, Musa kurtuldu. Neyse iş oldu, olan oldu, Firavun da avanesiyle o suyun içinde boğuldu gitti, Musa kurtuldu. Askeriyle beraber Musa aleyhisselam kurtuldu, Askeriyle beraber Musa aleyhisselam kurtuldu, Firavun da askeriyle beraber kahroldu gitti. Firavun da askeriyle beraber kahroldu gitti.

İsmail aleyhisselam'ın hikayesini yine hepiniz pek iyi biliyorsunuz.İsmail aleyhisselam'ın hikayesini yine hepiniz pek iyi biliyorsunuz. Kurban vâizleri kurban bayramında mükemmel söylerler.Kurban vâizleri kurban bayramında mükemmel söylerler. İsmail aleyhisselam'ın şeytanı [taşladığı yere] hacılar da gidiyorlar o şeytan yerine, İsmail aleyhisselam'ın şeytanı [taşladığı yere] hacılar da gidiyorlar o şeytan yerine, şeytanları orada güzelce taşlıyoruz. şeytanları orada güzelce taşlıyoruz. Aslında İsmail aleyhisselam'ı kurban olmaya götürülen yer. Aslında İsmail aleyhisselam'ı kurban olmaya götürülen yer.

Orada bir de gözümüzle görmek için Allah haccı vacip kılmış. Orada bir de gözümüzle görmek için Allah haccı vacip kılmış. Gidiyoruz orada görüyoruz ki; Haa demek ki İsmail aleyhisselam burada kesiliyordu hah. Gidiyoruz orada görüyoruz ki; Haa demek ki İsmail aleyhisselam burada kesiliyordu hah. Babası onu burada kesiyordu da o bıçak bunu kesemedi yani.Babası onu burada kesiyordu da o bıçak bunu kesemedi yani. Sen bıçağın kesemediğini orada gör işte. Taşa vurdu taş bölündü, bıçak kesmiyor eti; Sen bıçağın kesemediğini orada gör işte. Taşa vurdu taş bölündü, bıçak kesmiyor eti;

"Nasıl keserim ey İbrahim! Allah bana kesme diyor." diyor. "Nasıl keserim ey İbrahim! Allah bana kesme diyor." diyor.

Allah'ın kesme dediği bir şeyi ben nasıl keserim? Ama bunlar bize hikaye gibi gelmesin kardeşim.Allah'ın kesme dediği bir şeyi ben nasıl keserim?

Ama bunlar bize hikaye gibi gelmesin kardeşim.
Bunların hepsinin kendine göre dili var, Bunların hepsinin kendine göre dili var, hepsinin kendine göre kulağı var ama bizim kulaklar da tıkalı, gözler de kapalı. hepsinin kendine göre kulağı var ama bizim kulaklar da tıkalı, gözler de kapalı.

Onun için bunlar bize; "Aah, amma da yaptın Hocaefendi!" dedirttirebilir deOnun için bunlar bize; "Aah, amma da yaptın Hocaefendi!" dedirttirebilir de içimizden ama [bu düşünce] imanımıza zarar verebilir. içimizden ama [bu düşünce] imanımıza zarar verebilir.

Allah kusurumuzu affetsin. Allah kusurumuzu affetsin.

Yani bunları böyle sayıyorum ki bunlar hepimizin bildiği olan vakıalardır. Yani bunları böyle sayıyorum ki bunlar hepimizin bildiği olan vakıalardır.

Demek ki Cenâb-ı Hak bu ateşe de yakma o adamın elini diyor. Demek ki Cenâb-ı Hak bu ateşe de yakma o adamın elini diyor.

Niçin? Sebebi? O adam sâdık bir adam, Allah'ın sevdiği bir adam. Niçin?

Sebebi?

O adam sâdık bir adam, Allah'ın sevdiği bir adam.
Allah sevmiş, sevdiğini böyle korur; "Ben böyle korurum sevdiğimi ey kul!" diyor.Allah sevmiş, sevdiğini böyle korur; "Ben böyle korurum sevdiğimi ey kul!" diyor. Sende benim sevilen kullarımın arasına gir, seni de böyle yakmam.Sende benim sevilen kullarımın arasına gir, seni de böyle yakmam. Binâenaleyh o Ebu Cehil, adüvvullah olan Ebu Cehil'den olursak,Binâenaleyh o Ebu Cehil, adüvvullah olan Ebu Cehil'den olursak, Ebu Cehil'len beraber cehennemde yanarsın. Ebu Cehil'len beraber cehennemde yanarsın. Allahın sevgilisi peygamberle, sevgililerle olursan onlarla beraber cennette yaşarsın. Allahın sevgilisi peygamberle, sevgililerle olursan onlarla beraber cennette yaşarsın.

Allah cümlemizi affetsin. Düşmanlarından muhafaza etsin. Allah cümlemizi affetsin. Düşmanlarından muhafaza etsin. Sevgililerle beraber de haşreylesin. Sevgililerle beraber de haşreylesin.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2