Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Nimetlerin Sorgusu ve Cihad Etmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Cemâziye'l-Evvel 1406 / 23.01.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dünya Nimetlerinden İlk Sorgu Beden Sağlığıdır, Müslümanda Emanet Kavramı, İslam, Dünyanın Her Tarafına Ulaşmıştır, Vefat Eden | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Nimetlerin Sorgusu ve Cihad Etmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Cemâziye'l-Evvel 1406 / 23.01.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dünya Nimetlerinden İlk Sorgu Beden Sağlığıdır, Müslümanda Emanet Kavramı, İslam, Dünyanın Her Tarafına Ulaşmıştır, Vefat Eden | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihîSeyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emma bâ'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah Emma bâ'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyû seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyû seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr. ve külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İnne evvele mâ yüs'elü anhü'l-abdü yevme'l-kıyâmeti mine'n-naîmi İnne evvele mâ yüs'elü anhü'l-abdü yevme'l-kıyâmeti mine'n-naîmi en yukâle lehû elem nusıhha leke cismeke ve nürvîke mine'l-mâi'l-bârid. en yukâle lehû elem nusıhha leke cismeke ve nürvîke mine'l-mâi'l-bârid.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyaAllahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette üzerinize olsun. ve âhirette üzerinize olsun. Rabbimiz iki cihanda aziz ve bahtiyar ve âfiyet üzere eylesin. Rabbimiz iki cihanda aziz ve bahtiyar ve âfiyet üzere eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 120. sayfasından okumaya devam edeceğiz.Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 120. sayfasından okumaya devam edeceğiz. Bu hadîs-i şerîflerin inşaallah okunması ve izahına geçmeden önceBu hadîs-i şerîflerin inşaallah okunması ve izahına geçmeden önce evvelen ve hâsseten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in evvelen ve hâsseten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine mübarek akşamda bir hediye-i Kur'âniye olsun diye; ruh-i pâkine mübarek akşamda bir hediye-i Kur'âniye olsun diye; onun âl'inin, ashâbının, etbâının ruhlarına;onun âl'inin, ashâbının, etbâının ruhlarına; sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ruhlarına; sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ruhlarına; hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ervâhına; hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ervâhına; eseri telif eylemiş olan [Ahmed Ziyâüddin] Gümüşhanevî Hocamız'ın ruhuna; eseri telif eylemiş olan [Ahmed Ziyâüddin] Gümüşhanevî Hocamız'ın ruhuna; kendisinden feyz aldığımız Mehmet Zahid Kotku Hocamız'ın ruhuna;kendisinden feyz aldığımız Mehmet Zahid Kotku Hocamız'ın ruhuna; bu hadislerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan hadis râvilerinin ve alimlerinbu hadislerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan hadis râvilerinin ve alimlerin ve sâir zevât-ı muhteremin ruhlarına; bu beldeleri fethetmiş olanve sâir zevât-ı muhteremin ruhlarına; bu beldeleri fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına; cümle ashâb-ı hayrât u hasenâtın,fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına; cümle ashâb-ı hayrât u hasenâtın, bilhassa şu caminin yapılmasına ve yaşamasına, ayakta durmasına, canlı kalmasına sebep olan bilhassa şu caminin yapılmasına ve yaşamasına, ayakta durmasına, canlı kalmasına sebep olan kimselere hediye olsun diye; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere gelmiş olankimselere hediye olsun diye; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere gelmiş olan siz kardeşlerimizin ve sâir ihvân-ı dîn-i mübînin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin siz kardeşlerimizin ve sâir ihvân-ı dîn-i mübînin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye;ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; biz yaşayan müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüpbiz yaşayan müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edip şehit sevapları kazanıpPeygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edip şehit sevapları kazanıp huzur-u Rabbi'l-izzete sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diyehuzur-u Rabbi'l-izzete sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyarak başlayalım. bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyarak başlayalım.

Tirmizî'den Ebû Dâvud'dan, İbn Hibban'dan, Müstedrek'ten alınmış;Tirmizî'den Ebû Dâvud'dan, İbn Hibban'dan, Müstedrek'ten alınmış; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf.Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem insanın bu dünyadaki tattığı,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem insanın bu dünyadaki tattığı, gördüğü nimetlerin âhirette bir sorgusu suali olacağını beyan ediyor.gördüğü nimetlerin âhirette bir sorgusu suali olacağını beyan ediyor. Buyurmuş ki; İnne evvele mâ yüs'elü anhü'l-abdü yevme'l-kıyâmeti mine'n-naîmi. Buyurmuş ki;

İnne evvele mâ yüs'elü anhü'l-abdü yevme'l-kıyâmeti mine'n-naîmi.
"Kulun nimetler bâbında kıyamet gününde ilk kendisine sorgu sual açılacak"Kulun nimetler bâbında kıyamet gününde ilk kendisine sorgu sual açılacak olan şeyi şu tarzda olacak." olan şeyi şu tarzda olacak." En yukâle lehû elem nusıhha leke cismeke. "Ey kulum!En yukâle lehû elem nusıhha leke cismeke. "Ey kulum! O dünyada iken biz Azimü'ş-şân senin cismini, bedenini sıhhatli kılmadık mı?" O dünyada iken biz Azimü'ş-şân senin cismini, bedenini sıhhatli kılmadık mı?"

"Dünyadayken biz sana sıhhat vermedik mi ey kulum?" diye o sıhhatten sorgu sorulacak! "Dünyadayken biz sana sıhhat vermedik mi ey kulum?" diye o sıhhatten sorgu sorulacak!

Ve nürvîke mine'l-mâi'l-bârid. Ve nürvîke mine'l-mâi'l-bârid.

Elem nusihha, lem harf-i cerri ile gelmiş nusihha meczum fiil olmuş oluyor.Elem nusihha, lem harf-i cerri ile gelmiş nusihha meczum fiil olmuş oluyor. Eğer nürvike de ona mâtuf ise o da acaba lem lem meczum olur mu diye düşünülebilir.Eğer nürvike de ona mâtuf ise o da acaba lem lem meczum olur mu diye düşünülebilir. Fakat gelmiş. Fakat gelmiş.

Ve nürvîke mine'l-mâi'l-bârid.Ve nürvîke mine'l-mâi'l-bârid. "Soğuk su ikram edip buz gibi onunla kandırdığımız bir hâlde senin vücudunu sıhhatli kılıp da "Soğuk su ikram edip buz gibi onunla kandırdığımız bir hâlde senin vücudunu sıhhatli kılıp da dünyada âfiyet üzere yaşatmadık mı, bu nimeti nasıl inkâr edersin nasıl unutursun?!.." diyedünyada âfiyet üzere yaşatmadık mı, bu nimeti nasıl inkâr edersin nasıl unutursun?!.." diye o nimetten sorgu sual olacak. o nimetten sorgu sual olacak.

Araplar'ın meşhur şairleri vardı. İslâm gelmezden önce onların şiirlerininAraplar'ın meşhur şairleri vardı. İslâm gelmezden önce onların şiirlerinin bir kısmı Kâbe'nin duvarlarına asılmıştır ve Muallakât diye isimlendirilmiştir. bir kısmı Kâbe'nin duvarlarına asılmıştır ve Muallakât diye isimlendirilmiştir. Oraya şiiri asılacak kadar bir şöhret kazanmış meşhur bir şair var; Lebid. Oraya şiiri asılacak kadar bir şöhret kazanmış meşhur bir şair var; Lebid. O eskiden yazdığı bir şiirinde diyor ki; "Allah'tan gayrı her şey bâtıl değil mi?O eskiden yazdığı bir şiirinde diyor ki;

"Allah'tan gayrı her şey bâtıl değil mi?
Gözünüzü açın, dikkat edin! Ne varsa hepsi boştur, hepsi bâtıldır!" Gözünüzü açın, dikkat edin! Ne varsa hepsi boştur, hepsi bâtıldır!"

Ve külle naîmin lâ mahâleke zâilü. "Her bir nimet hiç şüphe yok ki elden gidecek,Ve külle naîmin lâ mahâleke zâilü. "Her bir nimet hiç şüphe yok ki elden gidecek, zail olacak, yok olacak, her şey boş!" demiş oluyor o şair. zail olacak, yok olacak, her şey boş!" demiş oluyor o şair.

Hakikaten insan bu dünyada çok şeyin peşinde koşuyor. Hakikaten insan bu dünyada çok şeyin peşinde koşuyor. Tabii pek çok şey parayla alındığı için en çok paranın peşinde koşuyor.Tabii pek çok şey parayla alındığı için en çok paranın peşinde koşuyor. [Parayı] her şeye döndürmek mümkün: Para olursa otomobil alırsın, gezmeye gidersin, [Parayı] her şeye döndürmek mümkün: Para olursa otomobil alırsın, gezmeye gidersin, yemek yersin, keyif çatarsın, güzel giyinirsin…yemek yersin, keyif çatarsın, güzel giyinirsin… Artık insanlar o parayı kazanmak için ne yapacağını şaşırıyor, aklı başından gidiyor. Artık insanlar o parayı kazanmak için ne yapacağını şaşırıyor, aklı başından gidiyor. Ne haram ne helal gözüne görünmüyor! Ne haram ne helal gözüne görünmüyor!

Bir arkadaşıma sordum: "Senin eski ortağın vardı, ne oldu?" Bir arkadaşıma sordum:

"Senin eski ortağın vardı, ne oldu?"

"Hocam, ayrıldım, artık yanına da gitmiyorum, konuşmuyorum da…" "Hocam, ayrıldım, artık yanına da gitmiyorum, konuşmuyorum da…"

"Niye?" dedim. "Bir acayip oldu. Dünyanın parasını kazandı, çok zengin oldu ama "Niye?" dedim.

"Bir acayip oldu. Dünyanın parasını kazandı, çok zengin oldu ama
hâlâ gözünden hırs gitmedi…" hâlâ gözünden hırs gitmedi…"

Hani fakirler; 'Artık şu kadar param olursa tamam, başka bir şey istemem.' diyecek sanır. Hani fakirler; 'Artık şu kadar param olursa tamam, başka bir şey istemem.' diyecek sanır.

"Zengin ama gözünü daha beter hırs bürüdü."Zengin ama gözünü daha beter hırs bürüdü. Haksız yere bir adam bir iş yapalım diye kendisine senetler vermiş, altını imzalamış,Haksız yere bir adam bir iş yapalım diye kendisine senetler vermiş, altını imzalamış, sonra da o işleri olmamış, onları icraya koyup koyup tahsil ediyor. sonra da o işleri olmamış, onları icraya koyup koyup tahsil ediyor. 'E sen bunun karşılığında bir şey yapmadın, sen bunu ne hakla alırsın!' diyorum, 'E sen bunun karşılığında bir şey yapmadın, sen bunu ne hakla alırsın!' diyorum, hiç aldırdığı yok!" diyor. hiç aldırdığı yok!" diyor.

Bu dünyadaki her nimetten Allahu Teâlâ hazretlerinin sorgu sual edeceğini hiç unutmamak lazım.Bu dünyadaki her nimetten Allahu Teâlâ hazretlerinin sorgu sual edeceğini hiç unutmamak lazım. Sıhhatten sorgu sual olacak, içtiğimiz soğuk sudan sorgu sual olacak, Sıhhatten sorgu sual olacak, içtiğimiz soğuk sudan sorgu sual olacak, yediğimiz lezzetli yemeklerden, meyvelerden sorgu sual olacak. yediğimiz lezzetli yemeklerden, meyvelerden sorgu sual olacak. Allahu Teâlâ hazretlerine bunların şükrünü eda etmemiz icap ediyor. Allahu Teâlâ hazretlerine bunların şükrünü eda etmemiz icap ediyor. Şükran duygusuyla dolu olmamız gerekiyor.Şükran duygusuyla dolu olmamız gerekiyor. Rabbimiz'in bize bu nimetleri verdiğini hiç unutmamamız gerekiyor. Rabbimiz'in bize bu nimetleri verdiğini hiç unutmamamız gerekiyor.

Bir sözü de her zaman söylerim, hoşuma gider: Bir sözü de her zaman söylerim, hoşuma gider: Cüneyd-i Bağdâdî genç bir delikanlı iken; şeyhi ve hocasının meclisinde kalabalık, Cüneyd-i Bağdâdî genç bir delikanlı iken; şeyhi ve hocasının meclisinde kalabalık, ihvan ile beraber oturmuşlar. ihvan ile beraber oturmuşlar. Şeyh Efendi zihinleri çalışsın diye bir soru atmış ortaya, bakalım fikirleri nasıl, onu anlamak için.Şeyh Efendi zihinleri çalışsın diye bir soru atmış ortaya, bakalım fikirleri nasıl, onu anlamak için. Demiş ki; "Şükür nedir, size göre şükür nedir?" Demiş ki;

"Şükür nedir, size göre şükür nedir?"

Hepsine şükrü soruyor. Cüneyd-i Bağdâdî de bir delikanlı, daha çocuk, Hepsine şükrü soruyor. Cüneyd-i Bağdâdî de bir delikanlı, daha çocuk, tabii herhalde tahsil görüyordur ama daha genç. Diyor; tabii herhalde tahsil görüyordur ama daha genç. Diyor;

"Cüneyd, sana göre şükür nedir, söyle bakalım?" "Cüneyd, sana göre şükür nedir, söyle bakalım?"

"Efendim, şükür bana göre Cenâb-ı Hakk'ın nimetlerini yiyip de O'na âsi gelmemektir!" "Efendim, şükür bana göre Cenâb-ı Hakk'ın nimetlerini yiyip de O'na âsi gelmemektir!"

Hocası çok beğenmiş, tarif çok hoşuna gitmiş. Biz yemek yedik mi? Hocası çok beğenmiş, tarif çok hoşuna gitmiş.

Biz yemek yedik mi?

"Çok şükür yâ Rabbi, elhamdülillah…" Hadi, arkasından günaha giderse olur mu? "Çok şükür yâ Rabbi, elhamdülillah…"

Hadi, arkasından günaha giderse olur mu?

Karnın neyle doldu? Allah'ın nimetiyle doldu. Bu yaptığın kabahat ne? Karnın neyle doldu?

Allah'ın nimetiyle doldu.

Bu yaptığın kabahat ne?

Allah'a karşı isyan! O'nun nimetini ye, ondan sonra O'na isyan et; öyle şey mi olur?! Allah'a karşı isyan! O'nun nimetini ye, ondan sonra O'na isyan et; öyle şey mi olur?!

"Asıl şükür Rabbin nimetini yiyip de ona âsi gelmemektir!" diyor. "Asıl şükür Rabbin nimetini yiyip de ona âsi gelmemektir!" diyor.

Allah bize öyle edepli kul olmayı nasip eylesin. Allah bize öyle edepli kul olmayı nasip eylesin. Nimetin Haktan geldiğini bilip O'na güzel kulluk yapmaya cümlemizi muvaffak eylesin. Nimetin Haktan geldiğini bilip O'na güzel kulluk yapmaya cümlemizi muvaffak eylesin.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde; "Her nimetten sorgu sual olacak!" buyurdu. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde; "Her nimetten sorgu sual olacak!" buyurdu.

el-Hâkümü't-tekâsür sûresinin sonunda âyet-i kerîmede de o beyan edilmiş.el-Hâkümü't-tekâsür sûresinin sonunda âyet-i kerîmede de o beyan edilmiş. Ama; "Allahu Teâlâ hazretleri o sûreyi okuyandan o sorguyu kaldıracak!" diye de hadîs-i şerîf var. Ama; "Allahu Teâlâ hazretleri o sûreyi okuyandan o sorguyu kaldıracak!" diye de hadîs-i şerîf var.

Bismillâhirrahmânirrahîm el-Hâkümü't-tekâsür. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hâkümü't-tekâsür.
Hattâ zürtümü'l-mekâbir. Kellâ sevfe ta'lemûn.Hattâ zürtümü'l-mekâbir. Kellâ sevfe ta'lemûn. Sümme kellâ sevfe ta'lemûn. Kellâ lev ta'lemûne ilme'l-yakîn. Leteravünne'l-cehîm.Sümme kellâ sevfe ta'lemûn. Kellâ lev ta'lemûne ilme'l-yakîn. Leteravünne'l-cehîm. Sümme le teravünnehâ ayne'l-yakîn. Sümme le tüs'elünne yevmeizin ani'n-naîm. Sümme le teravünnehâ ayne'l-yakîn. Sümme le tüs'elünne yevmeizin ani'n-naîm.

Bu sûre-i şerifeyi söylemek, Allahualem, Allah'ın kelamı, büyük, çok kıymetli kelâm… Bu sûre-i şerifeyi söylemek, Allahualem, Allah'ın kelamı, büyük, çok kıymetli kelâm… İnsan onun feyzinden, bereketinden, sevabından büyük ecir kazanıyor.İnsan onun feyzinden, bereketinden, sevabından büyük ecir kazanıyor. Fakat o sûreyi, mânasını da okuduğu zaman insan bilmiş oluyor ki; Fakat o sûreyi, mânasını da okuduğu zaman insan bilmiş oluyor ki;

Her nimet Allah'tandır. Bundan bir sorgu sual olacak, onunla böbürlenmek uygun değil.Her nimet Allah'tandır. Bundan bir sorgu sual olacak, onunla böbürlenmek uygun değil. Mal çokluğuyla böbürlenmek uygun değil. Mal çokluğuyla böbürlenmek uygun değil. Kavim, kabile, akraba, dost, yakınlarının çokluğu ile iftihar edip deKavim, kabile, akraba, dost, yakınlarının çokluğu ile iftihar edip de sağa sola caka satmak hüner değil! sağa sola caka satmak hüner değil!

Allah'a kulluk etmek gerektiğini de o sûreyi okuyan insanın anlayıp, Allah'a kulluk etmek gerektiğini de o sûreyi okuyan insanın anlayıp, idrak edip boynu bükük, mütevazı, nimetlere şükredici,idrak edip boynu bükük, mütevazı, nimetlere şükredici, Rabbine güzel kulluk edici kimse olması [gerekir]. Rabbine güzel kulluk edici kimse olması [gerekir]. Olmaya da herhalde muvaffak olacak ki Allahu Teâlâ hazretleri sorgu sual etmeyecek. Olmaya da herhalde muvaffak olacak ki Allahu Teâlâ hazretleri sorgu sual etmeyecek.

Rabbimiz bizi edepli kul eylesin, ârif, edip, zarif, kâmil kul eylesin. Rabbimiz bizi edepli kul eylesin, ârif, edip, zarif, kâmil kul eylesin.

Kabahati yapıyoruz yapıyoruz, boynumuzu büküyoruz: Kabahati yapıyoruz yapıyoruz, boynumuzu büküyoruz: "Yâ Rabbi! Affet!" diyoruz. "Öyle bir şuur versin ki kusur işlemeyeyim."Yâ Rabbi! Affet!" diyoruz.

"Öyle bir şuur versin ki kusur işlemeyeyim.
O bana bunca nimetleri veriyor iken benim Rabbime böyle edepsizlik yapmam yakışmaz.O bana bunca nimetleri veriyor iken benim Rabbime böyle edepsizlik yapmam yakışmaz. Ayıp olur, çok ayıp olur, yapmayayım!" diye Rabbimizin yolunda edepli, ârif,Ayıp olur, çok ayıp olur, yapmayayım!" diye Rabbimizin yolunda edepli, ârif, zarif kullar olarak ömrümüzü hayırlarla meşgul olarak, cihatlar ederek,zarif kullar olarak ömrümüzü hayırlarla meşgul olarak, cihatlar ederek, dinine yardımcı olarak istediği tarzda geçirmeyi nasip eylesin. dinine yardımcı olarak istediği tarzda geçirmeyi nasip eylesin. Âhiretin cennet nimetlerini de nasip etsin. Âhiretin cennet nimetlerini de nasip etsin.

Bu dünyada çok nimetler var, bahşeylemiş, bu nimetlerin en büyüğü İslâm nimetidir.Bu dünyada çok nimetler var, bahşeylemiş, bu nimetlerin en büyüğü İslâm nimetidir. En büyük nimet İslâm nimetidir. İnsan hasta olabilir, fakir olabilir, çirkin olabilir,En büyük nimet İslâm nimetidir. İnsan hasta olabilir, fakir olabilir, çirkin olabilir, şöyle olabilir böyle olabilir ama mü'min ya; en büyük güzellik odur. şöyle olabilir böyle olabilir ama mü'min ya; en büyük güzellik odur. En büyük nimet, insanın hidayet yolunda olmasıdır. Allah'a çok şükür. En büyük nimet, insanın hidayet yolunda olmasıdır. Allah'a çok şükür.

Elhamdülillah alâ nimeti'l-İslâm, elhamdülillah alâ hidâyeti'r-rahmân,Elhamdülillah alâ nimeti'l-İslâm, elhamdülillah alâ hidâyeti'r-rahmân, elhamdülillah alâ tevfîki'l-îmân. Rabbimiz'in bizi imanımızla hayırlara muvaffak eylemesi,elhamdülillah alâ tevfîki'l-îmân.

Rabbimiz'in bizi imanımızla hayırlara muvaffak eylemesi,
bizi hidayet üzere tutması, müslüman eylemesi çok büyük bir nimet!bizi hidayet üzere tutması, müslüman eylemesi çok büyük bir nimet! Rabbimiz bizi bu nimetle dünyaya getirdi. Anadan babadan, sülaleden müslüman eyledi.Rabbimiz bizi bu nimetle dünyaya getirdi. Anadan babadan, sülaleden müslüman eyledi. Bizi müslüman olarak yaşatıp âhirete göçenlerden eylesin.Bizi müslüman olarak yaşatıp âhirete göçenlerden eylesin. Bizden sonra neslimizi de bu güzel yoldan ayırmasın. Bizden sonra neslimizi de bu güzel yoldan ayırmasın.

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

İnne evvele şey'in yürfeu min hâzihi'l-ümmeti el-emânetü İnne evvele şey'in yürfeu min hâzihi'l-ümmeti el-emânetü ve'l-huşûu hattâ lâ tekâde terâ hâşiâ. ve'l-huşûu hattâ lâ tekâde terâ hâşiâ.

"Bu ümmetten ilk kaldırılacak şey emanet ve huşuudur. Hatta neredeyse bir tek huşû sahibi insan"Bu ümmetten ilk kaldırılacak şey emanet ve huşuudur. Hatta neredeyse bir tek huşû sahibi insan görmez durumda kalacaksın!" diye buyurmuş Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde. görmez durumda kalacaksın!" diye buyurmuş Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde.

"Kaldırılacak" demek, "ümmetin arasından alınacak" demek. "Kaldırılacak" demek, "ümmetin arasından alınacak" demek. O sıfat artık onlardan çekilip alınacak, onlarda bulunmayacak demek. O sıfat artık onlardan çekilip alınacak, onlarda bulunmayacak demek. Mâlum âhir zamanda ümmetin bozulacağı hadîs-i şerîflerde bildirilmiş.Mâlum âhir zamanda ümmetin bozulacağı hadîs-i şerîflerde bildirilmiş. O hadislerde gül gibi tahakkuk ediyor. Günden güne, etrafımızda şaşılacak birçok hadise görüyoruz.O hadislerde gül gibi tahakkuk ediyor. Günden güne, etrafımızda şaşılacak birçok hadise görüyoruz. Ağzımız açık kalıyor ama bakıyoruz Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte söylemiş, aynen söyledikleri.Ağzımız açık kalıyor ama bakıyoruz Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte söylemiş, aynen söyledikleri. Bir kere daha Sadaka Resûlullah diyoruz.Bir kere daha Sadaka Resûlullah diyoruz. Hadiselere bakıyoruz, hadisi okuyoruz, Sadaka Resûlullah diyoruz. Hadiselere bakıyoruz, hadisi okuyoruz, Sadaka Resûlullah diyoruz. Her şeyi bildirmiş. Bu ümmetten emanet de kalkacak. İlk kalkacak şey emanet! Her şeyi bildirmiş. Bu ümmetten emanet de kalkacak. İlk kalkacak şey emanet!

Emanet ne demek? "Emin insan olmak, güvenilir insan olmak" demek. Emanet ne demek?

"Emin insan olmak, güvenilir insan olmak" demek.

Sözü senet, vaadi borç, dediğini yapar, sözünde durur. Sözü senet, vaadi borç, dediğini yapar, sözünde durur. Tamam, isterse kağıdı olsun isterse olmasın, isterse pul yapıştırılmış olsun isterse yapıştırılmasın,Tamam, isterse kağıdı olsun isterse olmasın, isterse pul yapıştırılmış olsun isterse yapıştırılmasın, isterse şahit bulunsun isterse bulunmasın…isterse şahit bulunsun isterse bulunmasın… Allah şahit değil mi?!.. Senin ona borcun yok muydu? Vardı ama kimse bilmiyor! Allah şahit değil mi?!..

Senin ona borcun yok muydu?

Vardı ama kimse bilmiyor!

Kimse bilmeyince inkâr ediyor, olur mu? Geliyor buradan sitelerden, malları mülkleri Kimse bilmeyince inkâr ediyor, olur mu?

Geliyor buradan sitelerden, malları mülkleri
-mülk değil de artık laf gelişi söylüyoruz- alıyor; şu kadar takım, -mülk değil de artık laf gelişi söylüyoruz- alıyor; şu kadar takım, bu kadar takım alıyor, imzaları imzalıyor, memlekete gidiyor.bu kadar takım alıyor, imzaları imzalıyor, memlekete gidiyor. O dükkânı kapatıyor, iflas numarası yapıyor, başka bir dükkân açıyor. O dükkânı kapatıyor, iflas numarası yapıyor, başka bir dükkân açıyor. Adam artık peşinde dolaşsın, buradaki mal sahibi bir sene, iki sene, Adam artık peşinde dolaşsın, buradaki mal sahibi bir sene, iki sene, üç sene, gele gide gele gide, parayı alıyor ama üç seneki pay, üç sene, gele gide gele gide, parayı alıyor ama üç seneki pay, şimdiki paranın üçte biri, kıymeti yok!şimdiki paranın üçte biri, kıymeti yok! Adam bir de; "Ödedim." der. Bir de o giderken gelirken çektiği zahmetler sıkıntılar?.. Adam bir de; "Ödedim." der.

Bir de o giderken gelirken çektiği zahmetler sıkıntılar?..

O bakımdan bu devirde emanetin, güvenilirliğin kalmadığını görüyoruz. O bakımdan bu devirde emanetin, güvenilirliğin kalmadığını görüyoruz. Ama bütün cihan bozulsa cümle cihan halkı bir tarafa gitse müslümanın sarsılmaması lazım. Ama bütün cihan bozulsa cümle cihan halkı bir tarafa gitse müslümanın sarsılmaması lazım.

"Herkes öyle yapıyor ya…" Yaparsa yapsın! Allah bizi doğruluktan ayırmasın! "Herkes öyle yapıyor ya…"

Yaparsa yapsın! Allah bizi doğruluktan ayırmasın!

Bizim rızkımız, bizim kazancımız onun bunun aldatılmasıyla mı oluyor? Bizim rızkımız, bizim kazancımız onun bunun aldatılmasıyla mı oluyor?

Bize rızkı Allah veriyor, aldatmadan da verir. Bize rızkı Allah veriyor, aldatmadan da verir.

[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullahu aleyh; "İnsanın rızk denilen şey boğazından geçendir." derdi.[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullahu aleyh; "İnsanın rızk denilen şey boğazından geçendir." derdi. Rızk denilen şey boğazından geçmedikten sonra para bankada durmuşRızk denilen şey boğazından geçmedikten sonra para bankada durmuş veyahut yiyecek buzdolabında durmuş, kıymeti yok! Allah bir hastalık veriyor,veyahut yiyecek buzdolabında durmuş, kıymeti yok! Allah bir hastalık veriyor, bir şey yiyemiyor veyahut yiyor ama oğlundan çıkıyor, karısından çıkıyor, bir şey yiyemiyor veyahut yiyor ama oğlundan çıkıyor, karısından çıkıyor, arabasından çıkıyor, başka malından çıkıyor; yine bir cezaya uğruyor. Hayrını bereketini görmüyor. arabasından çıkıyor, başka malından çıkıyor; yine bir cezaya uğruyor. Hayrını bereketini görmüyor.

Bir de huşû denilen bir şey var ki kalbin titremesi, ürpermesi!Bir de huşû denilen bir şey var ki kalbin titremesi, ürpermesi! "Aman ben öyle şey yapar mıyım, asla olmaz." diye insanın içinden,"Aman ben öyle şey yapar mıyım, asla olmaz." diye insanın içinden, Allah'ın rızasına uygun olmayan bir şeyi yapmamak istemesi. Allah'ın rızasına uygun olmayan bir şeyi yapmamak istemesi. Kalpteki o huşû duygusu sağlam güzel bir duygudur.Kalpteki o huşû duygusu sağlam güzel bir duygudur. O Allah korkusunun emaresidir. O huşû duygusu kalktığı zamanO Allah korkusunun emaresidir. O huşû duygusu kalktığı zaman insanlar her türlü şeyi yapar duruma geliyorlar. insanlar her türlü şeyi yapar duruma geliyorlar.

Rabbimiz bizi emniyetli kullar eylesin. Huşûlu, haşyetli kullar eylesin, güzel huylarla,Rabbimiz bizi emniyetli kullar eylesin. Huşûlu, haşyetli kullar eylesin, güzel huylarla, sıfatlarla muttasıf eylesin. sıfatlarla muttasıf eylesin. Kötü huylardan berî eylesin. Kötü insanlardan uzak eylesin, kötü insanların şerrinden uzak eylesin. Kötü huylardan berî eylesin. Kötü insanlardan uzak eylesin, kötü insanların şerrinden uzak eylesin.

Eski kitaplarda yazılmış ki adamın birisi zehirli yağmur yağacak, içenler delirecekler diye rüyada görmüş.Eski kitaplarda yazılmış ki adamın birisi zehirli yağmur yağacak, içenler delirecekler diye rüyada görmüş. Birkaç defa görünce aynı rüyayı evine küp almış, su depo etmiş, tedarik etmiş. Birkaç defa görünce aynı rüyayı evine küp almış, su depo etmiş, tedarik etmiş. Hakikaten biraz sonra rüyada gördüğü yağmurlar yağmaya başlamış.Hakikaten biraz sonra rüyada gördüğü yağmurlar yağmaya başlamış. Sulara, çeşmelere, pınarlara her yere o yağmurların zehri karışmış, Sulara, çeşmelere, pınarlara her yere o yağmurların zehri karışmış, içen deli olmuş, içen deli olmuş. içen deli olmuş, içen deli olmuş. Adam da; "Oh iyi ki ben suyumu evin ambarında, mahzeninde depo ettim." diye küpten gider,Adam da; "Oh iyi ki ben suyumu evin ambarında, mahzeninde depo ettim." diye küpten gider, suyu ihtiyatlı ihtiyatlı, az az içermiş. suyu ihtiyatlı ihtiyatlı, az az içermiş.

Kendisi akıllı, ötekilerin hepsi oynatmış, hepsi deli! Kendisi akıllı, ötekilerin hepsi oynatmış, hepsi deli!

Bir gün geçmiş iki gün geçmiş, bir ay geçmiş iki ay geçmiş; Bir gün geçmiş iki gün geçmiş, bir ay geçmiş iki ay geçmiş; çarşıya gidiyor deli, pazara gidiyor deli; o tarafa gidiyor deli, bu tarafa gidiyor deli…çarşıya gidiyor deli, pazara gidiyor deli; o tarafa gidiyor deli, bu tarafa gidiyor deli… Sonunda canına tak demiş. Hikâyenin sonunda o da suyu içmiş, bu sefer isteyerek içmiş.Sonunda canına tak demiş. Hikâyenin sonunda o da suyu içmiş, bu sefer isteyerek içmiş. Bir sürü delinin arasında bir tane akıllı rahat edememiş o da içmiş,Bir sürü delinin arasında bir tane akıllı rahat edememiş o da içmiş, ondan sonra o da delirmiş tamam. Herkes deli, ortalık delilerle dolmuş. ondan sonra o da delirmiş tamam. Herkes deli, ortalık delilerle dolmuş.

Benim aklıma o geliyor: Herkes bozulunca, namuslu insana aptal gözüyle bakıyorlar. Benim aklıma o geliyor: Herkes bozulunca, namuslu insana aptal gözüyle bakıyorlar. Dürüst hareket edene şaşkın gözüyle bakıyorlar. Bir de nasihat ediyorlar:Dürüst hareket edene şaşkın gözüyle bakıyorlar. Bir de nasihat ediyorlar: "Oğlum, bu kadar utangaç olma, biraz yırtık ol…" Öyle şey olur mu? "Oğlum, bu kadar utangaç olma, biraz yırtık ol…"

Öyle şey olur mu?

Dinimizin emirleri, güzellikleri zamana göre değişir mi? Dinimizin emirleri, güzellikleri zamana göre değişir mi?

O devirde güzellik neyse şimdi de o! "Zaman sana uymazsa sen zamana uy!" demiş. O devirde güzellik neyse şimdi de o!

"Zaman sana uymazsa sen zamana uy!" demiş.

Bunu hangisi demiş, kim demiş, sen bu lafı nereden duydun?Bunu hangisi demiş, kim demiş, sen bu lafı nereden duydun? Zaman sana uymazsa sen zamana uy, demişmiş; kim demiş, söyle bakalım, nereden?!.. Zaman sana uymazsa sen zamana uy, demişmiş; kim demiş, söyle bakalım, nereden?!..

Âyet mi yazıyor, hadis mi yazıyor, nereden çıkarttın bunu sen? Âyet mi yazıyor, hadis mi yazıyor, nereden çıkarttın bunu sen?

Onun için bu devirde böyle yapılır, herkes bir yol tutturmuş yapıyor. Onun için bu devirde böyle yapılır, herkes bir yol tutturmuş yapıyor. Gidiyorsun adam, evine varıyorsun, tamam, dindar, sakal bırakmış…Gidiyorsun adam, evine varıyorsun, tamam, dindar, sakal bırakmış… Kızlarına bakıyorsun açık, parmaklarına bakıyorsun, altın yüzükler, Kızlarına bakıyorsun açık, parmaklarına bakıyorsun, altın yüzükler, saatine bakıyorsun altın, işine bakıyorsun acayip! Ne oldu, ne anladım ben bundan?!.. saatine bakıyorsun altın, işine bakıyorsun acayip! Ne oldu, ne anladım ben bundan?!..

Bir şey anlayamadım, tezatlarla dolu bir hayat! Hâlbuki tepeden tırnağa, ailesinden işyerine,Bir şey anlayamadım, tezatlarla dolu bir hayat! Hâlbuki tepeden tırnağa, ailesinden işyerine, gecesinden gündüzüne insanın -işte İslâm, işte İslâm'ın emirleri- ona uygun yaşaması lazım. gecesinden gündüzüne insanın -işte İslâm, işte İslâm'ın emirleri- ona uygun yaşaması lazım. Tezatlı olmaz! Adama; "Hadi şu şekeri ye." diyorsun,Tezatlı olmaz!

Adama; "Hadi şu şekeri ye." diyorsun,
"Ben perhizliyim yemem, şeker hastalığım var." diyor. "Ben perhizliyim yemem, şeker hastalığım var." diyor. Veyahut, "Şu turşuyu ye." diyorsun, "Biber ye…" "Hayır yiyemem." diyor. Veyahut, "Şu turşuyu ye." diyorsun, "Biber ye…" "Hayır yiyemem." diyor. Çay içecek; cebinden kutuyu çıkartıyor, şekeri, özel ilaç şekeri kendisi koyuyor, öyle içiyor. Çay içecek; cebinden kutuyu çıkartıyor, şekeri, özel ilaç şekeri kendisi koyuyor, öyle içiyor.

Neden? "Rahatsızlığım var, içersem olmaz." diyor.Neden?

"Rahatsızlığım var, içersem olmaz." diyor.
Perhizdeyken perhizi bozarsa rahatsızlığı varken, ters şey yerse nasıl bozuluyorsa İslâm'da da Perhizdeyken perhizi bozarsa rahatsızlığı varken, ters şey yerse nasıl bozuluyorsa İslâm'da da tezatların yeri yok! tezatların yeri yok!

Sen müslüman mısın? Müslümanım. Allah'a inanıyor musun? Sen müslüman mısın?

Müslümanım.

Allah'a inanıyor musun?

Amennâ ve saddaknâ. Kur'an'a inanıyor musun? Amennâ ve saddaknâ, elbette başımızın tacıdır. Amennâ ve saddaknâ.

Kur'an'a inanıyor musun?

Amennâ ve saddaknâ, elbette başımızın tacıdır.

Peygamber Efendimiz'e tâbi misin? Elbette. Tepeden tırnağa her şeyinle ona uy! Peygamber Efendimiz'e tâbi misin?

Elbette.

Tepeden tırnağa her şeyinle ona uy!

Yarısında uy yarısında uyma! "Gündüz külahlı, gece silahlı!" diye bir tabir vardır. Yarısında uy yarısında uyma! "Gündüz külahlı, gece silahlı!" diye bir tabir vardır. Gündüz külahlı, gündüz külah giyiyor derviş filan gibi boynu bükük;Gündüz külahlı, gündüz külah giyiyor derviş filan gibi boynu bükük; geceleyin tebdil-i kıyâfet, alıyor eline silahı; harami, mesela yol kesiyor, hırsızlık yapıyor. geceleyin tebdil-i kıyâfet, alıyor eline silahı; harami, mesela yol kesiyor, hırsızlık yapıyor.

Böyle şey olur mu? Her hâliyle her anında her zamanında insan İslâmiyeti yaşayacak çünkü Böyle şey olur mu?

Her hâliyle her anında her zamanında insan İslâmiyeti yaşayacak çünkü
Allahu Teâlâ hazretlerine karşı kulluk borcumuz hiçbir zamanda tatile uğramıyor; Allahu Teâlâ hazretlerine karşı kulluk borcumuz hiçbir zamanda tatile uğramıyor; gecemizde gündüzümüzde, işimizde evimizde devam ediyor. gecemizde gündüzümüzde, işimizde evimizde devam ediyor.

Hadîs-i şerîfte sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyurmuş: Hadîs-i şerîfte sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyurmuş:

İnne evvele katretin takturu min demi'ş-şehîdi yükefferu bihâ zünûbühû İnne evvele katretin takturu min demi'ş-şehîdi yükefferu bihâ zünûbühû ve's-sâniyete yüksâ min huleli'l-îmân ve's-sâlisetü yüzevvecü mine'l-hûri'l-în. ve's-sâniyete yüksâ min huleli'l-îmân ve's-sâlisetü yüzevvecü mine'l-hûri'l-în.

Ebû Ümame el-Bahîrî hazretlerinden Taberânî kaydetmiş.Ebû Ümame el-Bahîrî hazretlerinden Taberânî kaydetmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadîs-i şerîfinde,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadîs-i şerîfinde, şehidi methederek şehidin sevabını anlatarak buyurdu ki; şehidi methederek şehidin sevabını anlatarak buyurdu ki;

İnne evvele katretin takturu min demi'ş-şehîdi yükefferu bihâ zünûbühû. "Şehidin kanından damlayan ilk damla ileİnne evvele katretin takturu min demi'ş-şehîdi yükefferu bihâ zünûbühû. "Şehidin kanından damlayan ilk damla ile şehidin bütün günahları afv u mağfiret olur!" şehidin bütün günahları afv u mağfiret olur!"

Daha ilk damlası yere damlar damlamaz şehidin bütün günahları afv u mağfiret olur. Daha ilk damlası yere damlar damlamaz şehidin bütün günahları afv u mağfiret olur.

Şehit dediğine göre demek ki yaralandığı zamanki değil, şehit düşer düşmez, Şehit dediğine göre demek ki yaralandığı zamanki değil, şehit düşer düşmez, ilk şehit düşer düşmez yere damlayan damlayla bütün günahları bağışlanır. Sonra; ilk şehit düşer düşmez yere damlayan damlayla bütün günahları bağışlanır. Sonra;

Ve's-sâniyete yüksâ min huleli'l-îmân. "Kendisine iman hulleleri giydirilir." Ve's-sâniyete yüksâ min huleli'l-îmân. "Kendisine iman hulleleri giydirilir."

Üstüne o imanından dolayı, Üstüne o imanından dolayı, Allah yolunda canını verdi diye mânevî cennet elbiseleri, hulleler giydirilir.Allah yolunda canını verdi diye mânevî cennet elbiseleri, hulleler giydirilir. Üniforma gibi kıymetli hulleler giydirilir; iman hullesi. Üniforma gibi kıymetli hulleler giydirilir; iman hullesi.

Ve's-sâlisetü yüzevvecü mine'l-hûri'l-în. "Üçüncü damlada hurilerle evlendirilir." Ve's-sâlisetü yüzevvecü mine'l-hûri'l-în. "Üçüncü damlada hurilerle evlendirilir."

O kadar süratle günahları bağışlanır ve giydirilir kuşatılır, düğünü de yapılır da O kadar süratle günahları bağışlanır ve giydirilir kuşatılır, düğünü de yapılır da cennetteki hurilerle evlenir. Üçüncü damlada işi tamam! cennetteki hurilerle evlenir. Üçüncü damlada işi tamam!

Hûr ne demek? Yüzevvecü mine'l-hûru'l-în. Hûr ne demek?

Yüzevvecü mine'l-hûru'l-în.
"Hurilerden bir grup, kendisine nasip ne düşmüşse onlarla evlendirilir, onunla evlendirilir." "Hurilerden bir grup, kendisine nasip ne düşmüşse onlarla evlendirilir, onunla evlendirilir."

Arapça'da ahver kelimesi var. Müennesi havrâu geliyor, havrâu fu'l vezninde cem-i hûr oluyor. Arapça'da ahver kelimesi var. Müennesi havrâu geliyor, havrâu fu'l vezninde cem-i hûr oluyor. A'yen müennesi aynâu cemi în geliyor. Bunlar iki sıfattır. A'yen müennesi aynâu cemi în geliyor. Bunlar iki sıfattır.

Hûr; "gözünün akı gayet ak, karası gayet kara" demek. Hûr; "gözünün akı gayet ak, karası gayet kara" demek.

În ne demek? "Gözü gayet güzel, kirpikleriyle [kaşlarıyla] son derece güzel gözlü" demek.În ne demek?

"Gözü gayet güzel, kirpikleriyle [kaşlarıyla] son derece güzel gözlü" demek.
Gözünün karası kara, akı ak, pırıl pırıl, kirpikleri kıvrık, Gözünün karası kara, akı ak, pırıl pırıl, kirpikleri kıvrık, fevkalade güzel gözlü o cennet eşleriyle evlendirilir. fevkalade güzel gözlü o cennet eşleriyle evlendirilir.

el-hûr, el-în: İkisi de gözün güzelliği ile ilgili iki sıfat oluyor.el-hûr, el-în: İkisi de gözün güzelliği ile ilgili iki sıfat oluyor. Tek olursa bir kişi için olursa aynâu derler. Aynâu: "İri gözlü, güzel, cennet eşi." demek olur.Tek olursa bir kişi için olursa aynâu derler.

Aynâu: "İri gözlü, güzel, cennet eşi." demek olur.
Çoğuluna da havrau derler. Ahver, havrâu, hûr geliyor. Muhterem kardeşlerim! Çoğuluna da havrau derler. Ahver, havrâu, hûr geliyor.

Muhterem kardeşlerim!

Bu din bu diyarlara geldiği gibi İspanyalar'a kadar gitti, Bu din bu diyarlara geldiği gibi İspanyalar'a kadar gitti, Orta Asyalar'a kadar gitti, Fransa'nın içlerine kadar girdi.Orta Asyalar'a kadar gitti, Fransa'nın içlerine kadar girdi. Sicilya, Malta adası alındı, Balkanlar'da Viyana'ya kadar gitti,Sicilya, Malta adası alındı, Balkanlar'da Viyana'ya kadar gitti, Rusya'dan ta Moskovalar'a kadar Ural Dağları'na kadar gitti. Rusya'dan ta Moskovalar'a kadar Ural Dağları'na kadar gitti.

Sekizinci asırda İngiltere Kralı'nın bir tanesinin parası bulundu ki üzerinde kendi imzası Sekizinci asırda İngiltere Kralı'nın bir tanesinin parası bulundu ki üzerinde kendi imzası ve Lâ ilâhe illallah Muhammedü'r-Resûlullah yazısı var.ve Lâ ilâhe illallah Muhammedü'r-Resûlullah yazısı var. Bizim mecmuamızda da resmini bastık. İngiltere Kralı da müslüman olmuş,Bizim mecmuamızda da resmini bastık. İngiltere Kralı da müslüman olmuş, İspanya da, Fransa da, İngiltere Krallığı da Müslümanlığı kabul etmiş! İspanya da, Fransa da, İngiltere Krallığı da Müslümanlığı kabul etmiş!

Afrika'nın tarihi karanlık,Afrika'nın tarihi karanlık, Avrupalılar oralarda çok tahribat yapmışlar. İslâm'ın ta ikinci, üçüncü asırdan itibarenAvrupalılar oralarda çok tahribat yapmışlar. İslâm'ın ta ikinci, üçüncü asırdan itibaren Afrika'nın tahmin edilmeyecek kadar uzak bölgelerine kadar girdiği biliyoruz.Afrika'nın tahmin edilmeyecek kadar uzak bölgelerine kadar girdiği biliyoruz. Bu Amerikalılar hep bizim müslüman köylerini yağmalayıp yağmalayıp zencileri oradan alıp Bu Amerikalılar hep bizim müslüman köylerini yağmalayıp yağmalayıp zencileri oradan alıp götürdüler ama bizim haberimiz olmadı, onlara yardım edemedik!götürdüler ama bizim haberimiz olmadı, onlara yardım edemedik! Onlar Amerikan çiftliklerinde esir olarak çalıştılar. Şimdi zenci oldular,Onlar Amerikan çiftliklerinde esir olarak çalıştılar. Şimdi zenci oldular, o müslümanların çocuklarını hristiyan da yaptılar.o müslümanların çocuklarını hristiyan da yaptılar. Şimdi Amerikalı gördük mü zenci olarak biz de karşımızda öyle görüyoruz. Şimdi Amerikalı gördük mü zenci olarak biz de karşımızda öyle görüyoruz.

Bu İslâm her tarafa dağıldı. Nasıl dağıldı? Fedakârlıkla dağıldı. Bu İslâm her tarafa dağıldı.

Nasıl dağıldı?

Fedakârlıkla dağıldı.
Kefenlerini aldılar boyunlarına doladılar veya başlarına sarık diye sardılar, Kefenlerini aldılar boyunlarına doladılar veya başlarına sarık diye sardılar, uçlarını sarkıttılar melek kıyafeti gibi.uçlarını sarkıttılar melek kıyafeti gibi. Silahlarını aldılar, "Yâ Allah!" diye yola çıktılar, zikrederek Allah yolunda gittiler. Silahlarını aldılar, "Yâ Allah!" diye yola çıktılar, zikrederek Allah yolunda gittiler. Gittikleri yerde dediler ki; "Müslüman ol, hak din budur! Bâtıl dini bırakın, putu bırakın, Gittikleri yerde dediler ki; "Müslüman ol, hak din budur! Bâtıl dini bırakın, putu bırakın, Allah'a kulluk edin, birbirinize zulüm etmeyin, birbirinizi istismar etmeyin,Allah'a kulluk edin, birbirinize zulüm etmeyin, birbirinizi istismar etmeyin, Allah'ın ahkâmına tâbi olun!" Olanı; "Peki." dediler, geçtiler, orası müslüman diyarı oldu. Allah'ın ahkâmına tâbi olun!"

Olanı; "Peki." dediler, geçtiler, orası müslüman diyarı oldu.
Olmayanı, İslâm'a gelinceye kadar zorladılar, çarpıştılar İslâm'ı [yaydılar].Olmayanı, İslâm'a gelinceye kadar zorladılar, çarpıştılar İslâm'ı [yaydılar]. Peygamber Efendimiz; "Ben, siz müslüman oluncaya Allah'ın emrine gelinceye kadarPeygamber Efendimiz; "Ben, siz müslüman oluncaya Allah'ın emrine gelinceye kadar gelmeyenlerle mücadele etmekle, cihat etmekle, mukâtele etmekle emrolundum!" buyurmuştur. gelmeyenlerle mücadele etmekle, cihat etmekle, mukâtele etmekle emrolundum!" buyurmuştur.

Âhir zamanda Ümmet-i Muhammed cihattan ayrıldığı zamanÂhir zamanda Ümmet-i Muhammed cihattan ayrıldığı zaman alınlarına, sırtlarına, kendilerine zillet yapıştı.alınlarına, sırtlarına, kendilerine zillet yapıştı. Bu cihat kıyamete kadar baki iken bazıları rahata düştüklerinden, bazıları da korkudan, Bu cihat kıyamete kadar baki iken bazıları rahata düştüklerinden, bazıları da korkudan, bazıları da başka hesaplardan cihadı bıraktıkları için cihadı bırakana Allah'ın yardımı yok!bazıları da başka hesaplardan cihadı bıraktıkları için cihadı bırakana Allah'ın yardımı yok! Cihadı bıraktı mı yardım kesiliyor, ondan sonra zillet başlıyor. Cihadı bıraktı mı yardım kesiliyor, ondan sonra zillet başlıyor.

Ölüm korkusundan cihadı bırakan insanın, ölümden kurtulması diye de bir şey yok!Ölüm korkusundan cihadı bırakan insanın, ölümden kurtulması diye de bir şey yok! Ölümden korkmayıp cihada giren kimsenin de ölüvermesi diye bir şey yok! Ölümden korkmayıp cihada giren kimsenin de ölüvermesi diye bir şey yok!

Her zaman söylüyorum: Hâlid b. Velid! Kabri Suriye'de bir şehirdedir, Her zaman söylüyorum:

Hâlid b. Velid! Kabri Suriye'de bir şehirdedir,
oraya meydana bir abide koymuşlar, kocaman bir abidenin üstüne yazı yazmışlar: oraya meydana bir abide koymuşlar, kocaman bir abidenin üstüne yazı yazmışlar: "Şu benim vücudumda kılıç darbesi veya ok saplantısı veya mızrak yarası olmayan "Şu benim vücudumda kılıç darbesi veya ok saplantısı veya mızrak yarası olmayan bir karış sağlam yer bulamazsın. bir karış sağlam yer bulamazsın. Vücudumun her tarafı -harplere girmişim çıkmışım, gazalar eylemişim- delik deşiktir." Vücudumun her tarafı -harplere girmişim çıkmışım, gazalar eylemişim- delik deşiktir."

Ve hâene emûtu alâ firâşi. "İşte görüyorsunuz, şimdi yatağımda ölüyorum." diyor. Ve hâene emûtu alâ firâşi. "İşte görüyorsunuz, şimdi yatağımda ölüyorum." diyor. Hâlid b. Velid o kadar harbe girmiş. Lekad şehidtü miete zahfin. Hâlid b. Velid o kadar harbe girmiş.

Lekad şehidtü miete zahfin.
"100 tane savaşa girdim çıktım, her tarafım delik deşik oldu;"100 tane savaşa girdim çıktım, her tarafım delik deşik oldu; işte görüyorsunuz yine yatağımda ölüyorum." işte görüyorsunuz yine yatağımda ölüyorum." Fe lâ na'met a'yünü'l-cühelâ. "Korkakların gözleri açılsın, [korkaklar] uyumasın,Fe lâ na'met a'yünü'l-cühelâ. "Korkakların gözleri açılsın, [korkaklar] uyumasın, bu hakikate dikkat etsinler!" demiş. bu hakikate dikkat etsinler!" demiş.

Bir de sahabeden bir kimse diyor ki; Bir de sahabeden bir kimse diyor ki;

"Yâ Resûlallah! Uzat elini, sana bey'at edeyim, sana tâbi olayım, emrin başımın üstündedir,"Yâ Resûlallah! Uzat elini, sana bey'at edeyim, sana tâbi olayım, emrin başımın üstündedir, yalnız ne üzerine bey'at edeceğim?" yalnız ne üzerine bey'at edeceğim?"

"Şöyle şöyle, şöyle şöyle…" Peygamber Efendimiz şartlarını söylüyor."Şöyle şöyle, şöyle şöyle…" Peygamber Efendimiz şartlarını söylüyor. Diyor ki; "Hepsi başımın üstünde, pekâlâ ama ben korkak bir insanım,Diyor ki;

"Hepsi başımın üstünde, pekâlâ ama ben korkak bir insanım,
bir şu cihat dediğiniz şeyi yapamam." diyor.bir şu cihat dediğiniz şeyi yapamam." diyor. Peygamber Efendimiz cihat emrini de söylemiş. Dobra dobra söylüyor: Peygamber Efendimiz cihat emrini de söylemiş. Dobra dobra söylüyor:

"Korkağın biriyim, cihada gidemem, benden bunu affet." "Korkağın biriyim, cihada gidemem, benden bunu affet."

Çünkü samimi insan, samimi olunca açıkça söylüyor. Çünkü samimi insan, samimi olunca açıkça söylüyor.

"Korkağım yâ Resûlallah, eğer mümkünse benden bu cihadı affet."Korkağım yâ Resûlallah, eğer mümkünse benden bu cihadı affet. Bir de şu zekâtı benden affet." diyor. "Benden zekâtı isteme çünkü işte şu kadarcık malım var,Bir de şu zekâtı benden affet." diyor. "Benden zekâtı isteme çünkü işte şu kadarcık malım var, onu da aileme, çoluk çocuğuma verebiliyorum." filan deyinceonu da aileme, çoluk çocuğuma verebiliyorum." filan deyince Efendimiz onun elini tutmuş da sarsmış; Efendimiz onun elini tutmuş da sarsmış; "Ya peki, o zaman cennete nasıl girilir, ya peki o zaman cennete nasıl girilir?!.." diye "Ya peki, o zaman cennete nasıl girilir, ya peki o zaman cennete nasıl girilir?!.." diye birkaç defa söylemiş. birkaç defa söylemiş.

Öyle şey olur mu, Allah'ın emirlerinin bazısına var bazısına yok! Öyle olmaz! Öyle şey olur mu, Allah'ın emirlerinin bazısına var bazısına yok! Öyle olmaz! Tabii Efendimiz öyle diyecek değil! "Ya cennete nasıl girilir?!.." diyeTabii Efendimiz öyle diyecek değil! "Ya cennete nasıl girilir?!.." diye birkaç defa öyle söyleyince bakmış ki hata yaptı,birkaç defa öyle söyleyince bakmış ki hata yaptı, "Peki yâ Resûlallah, her şartına razıyım, sana bey'at ettim." diye"Peki yâ Resûlallah, her şartına razıyım, sana bey'at ettim." diye eline sarılmış, öyle bey'at eylemiş. eline sarılmış, öyle bey'at eylemiş.

Cihat edeceğiz. Ne yapalım hocam? Cihadın çok çeşitleri var:Cihat edeceğiz.

Ne yapalım hocam?

Cihadın çok çeşitleri var:
Bir çeşidi fikren, kalemle, kültürle yapılan cihat; bir çeşidi insanın kendi nefsiyle yapılan cihat; Bir çeşidi fikren, kalemle, kültürle yapılan cihat; bir çeşidi insanın kendi nefsiyle yapılan cihat; bir çeşidi düşmanların en azılılarından birisi olan şeytanla yapılan cihat… bir çeşidi düşmanların en azılılarından birisi olan şeytanla yapılan cihat…

Cihat sözünü iyi bilmek lazım: Cihat sözünü iyi bilmek lazım: Karşılıklı savaşmak, katlleşmek, birbirlerini öldürmek mânasına geliyorsa;Karşılıklı savaşmak, katlleşmek, birbirlerini öldürmek mânasına geliyorsa; câhede yücâhidü mücâheden ve cihâden sözü decâhede yücâhidü mücâheden ve cihâden sözü de iki cehdeden tarafın birbirlerine uğraşması, cehd sarfedişmesi demek. iki cehdeden tarafın birbirlerine uğraşması, cehd sarfedişmesi demek.

Biz kiminle cehd sarf ediyoruz? Düşman geliyor, İslâm'ı ezmeye çalışıyor.Biz kiminle cehd sarf ediyoruz?

Düşman geliyor, İslâm'ı ezmeye çalışıyor.
Müslüman kalkıyor İslâm'ı ezdirmemeye, korumaya çalışıyor, bir böyle cehd edişme var,Müslüman kalkıyor İslâm'ı ezdirmemeye, korumaya çalışıyor, bir böyle cehd edişme var, karşılıklı ter döküp uğraşma var.karşılıklı ter döküp uğraşma var. Onun için kim düşmansa ona karşı müslümanın hamiyyet-i diniyesi ile Onun için kim düşmansa ona karşı müslümanın hamiyyet-i diniyesi ile -dinine karşı olan sevgisinden, bağlılığından dolayı- çalışması lazım.-dinine karşı olan sevgisinden, bağlılığından dolayı- çalışması lazım. Çalışınca da bazen uyku gider, bazen içinde ışıl ışıl ben Allah yolunda şehit olsam diyeÇalışınca da bazen uyku gider, bazen içinde ışıl ışıl ben Allah yolunda şehit olsam diye şehit olma arzusu yanacak! şehit olma arzusu yanacak!

Yakın çevremizin siyasî hadiselerini gazetelerde hep okuyoruz: Yakın çevremizin siyasî hadiselerini gazetelerde hep okuyoruz: Amerika, "Libya'ya şöyle yapacağım, böyle yapacağım…" diyor. Amerika, "Libya'ya şöyle yapacağım, böyle yapacağım…" diyor. Bize de; "Sen de bu ambargoya katıl!" filan demiş, gazeteden okuyoruz. Bize de; "Sen de bu ambargoya katıl!" filan demiş, gazeteden okuyoruz. Libya'da da herkes ayağa kalkmış: Libya'da da herkes ayağa kalkmış: "Geleceği varsa göreceği var, biz de cihat ederiz, komandolar, asarız keseriz…""Geleceği varsa göreceği var, biz de cihat ederiz, komandolar, asarız keseriz…" Onlar da öyle, o da kendi halkını tahrik ediyor, Onlar da öyle, o da kendi halkını tahrik ediyor, kendi çocuğuna bile intihar komandosu olmanın usullerini, mecburî ders olarak öğretiyor. kendi çocuğuna bile intihar komandosu olmanın usullerini, mecburî ders olarak öğretiyor.

Gözümüzün önünde bir tiyatro dönüyor ama Allah işin aslını hayır etsin. İsrail diyor ki;Gözümüzün önünde bir tiyatro dönüyor ama Allah işin aslını hayır etsin. İsrail diyor ki; "Libya, Tunus gibi değil!" Tunus'u gitti bombaladı, "Libya, Tunus gibi değil!" Tunus'u gitti bombaladı, oradaki toplantıda bilmem kaç kişinin ölmesine sebep oldu. O zaman kimse gık demedi.oradaki toplantıda bilmem kaç kişinin ölmesine sebep oldu. O zaman kimse gık demedi. Ama iki tane şahıs bir Viyana'da, bir Roma'da iki bomba patlattılar daAma iki tane şahıs bir Viyana'da, bir Roma'da iki bomba patlattılar da şu kadar insan ölünce neredeyse harbe kadar yanaştı, şu kadar insan ölünce neredeyse harbe kadar yanaştı, Orta Doğu'da harp olacak gibi oldu.Orta Doğu'da harp olacak gibi oldu. Şimdi yapsa yapacak ama; "Libya'ya yapamayız çünkü onun elinde her çeşit silah var." diyor. Şimdi yapsa yapacak ama; "Libya'ya yapamayız çünkü onun elinde her çeşit silah var." diyor. Güzel oluyor, insan hazırlıklı oldu mu güzel oluyor. Büyükler ne güzel söylemişler; Güzel oluyor, insan hazırlıklı oldu mu güzel oluyor. Büyükler ne güzel söylemişler;

Hâzır ol cenge eğer ister isen sulh u salâh Hâzır ol cenge eğer ister isen sulh u salâh

"Eğer sulh istersen rahatlık istersen cenge hazır ol, düşmanının ödü patlasın!" "Eğer sulh istersen rahatlık istersen cenge hazır ol, düşmanının ödü patlasın!"

Benim de hatırıma gelir ki işi biraz daha sağ sol vs. bir taraftan biraz daha azıtacak olsalar, Benim de hatırıma gelir ki işi biraz daha sağ sol vs. bir taraftan biraz daha azıtacak olsalar, biz de buradayız diye bir şey yapmak hatırıma geliyor, bir de hatırlatmak! biz de buradayız diye bir şey yapmak hatırıma geliyor, bir de hatırlatmak! müslüman hak yolda ölmeyi canına minnet bilir, devlet bilir. müslüman hak yolda ölmeyi canına minnet bilir, devlet bilir.

Kıbrıs hadisesi çıktığı zaman bizim Gaziantep taraflarından kardeşlerimizden bir tanesiKıbrıs hadisesi çıktığı zaman bizim Gaziantep taraflarından kardeşlerimizden bir tanesi ailesine mektup yazmış. ailesine mektup yazmış. Diyor ki; "Benim akranımın arasında böyle imkâna kavuşan çok az bahtiyar vardır.Diyor ki;

"Benim akranımın arasında böyle imkâna kavuşan çok az bahtiyar vardır.
Çünkü askere giderler, harp yoktur bir şey yoktur, vazifeyi yaparlar dönerler. Çünkü askere giderler, harp yoktur bir şey yoktur, vazifeyi yaparlar dönerler. Çok şükür ki ben akranlarımdan pek çok kimseye nasip olmayan bir şeye nâil oldum,Çok şükür ki ben akranlarımdan pek çok kimseye nasip olmayan bir şeye nâil oldum, şehit olmaya gidiyorum." şehit olmaya gidiyorum."

Asker, yedek subay, Kıbrıs'a giderken ailesine böyle mektup yazmış: Asker, yedek subay, Kıbrıs'a giderken ailesine böyle mektup yazmış:

"Pek çok kimseye nasip olmayan bir şey bana nasip oldu, şehit olmaya gidiyorum,"Pek çok kimseye nasip olmayan bir şey bana nasip oldu, şehit olmaya gidiyorum, hakkınızı helal edin, çocuklarıma iyi bakın…" hakkınızı helal edin, çocuklarıma iyi bakın…"

Vasiyetlerini, tavsiyelerini yapmış, [savaşa] gidiyor. Vasiyetlerini, tavsiyelerini yapmış, [savaşa] gidiyor. Müslüman böyledir. Onun için bu müslümanlardan, Müslüman böyledir. Onun için bu müslümanlardan, bu kâfircikler ne kadar korksa o kadar iyidir.bu kâfircikler ne kadar korksa o kadar iyidir. Ödleri patlasın çünkü sessiz durur, sessiz durur ama sonra ne yapacağı belli olmaz!Ödleri patlasın çünkü sessiz durur, sessiz durur ama sonra ne yapacağı belli olmaz! Yanardağ gibi bir patladığı zaman ne yapacağı belli olmaz! Yanardağ gibi bir patladığı zaman ne yapacağı belli olmaz!

Muhterem kardeşlerim! Bir de Libya'nın hadisesi, Tunus'un hadisesi bizlere ders olsun kiMuhterem kardeşlerim!

Bir de Libya'nın hadisesi, Tunus'un hadisesi bizlere ders olsun ki
zayıfı herkes tepeler. Herkes kendisinin dişine göre oldu mu karşısındaki insan gelir omuz vurur,zayıfı herkes tepeler. Herkes kendisinin dişine göre oldu mu karşısındaki insan gelir omuz vurur, çatar, yakasını tutar, sarsar, yere yatırır, herkes çatar! çatar, yakasını tutar, sarsar, yere yatırır, herkes çatar!

Amerika'da komandolar var, bizim askerlerimizle Kore'de bir arada oldular daAmerika'da komandolar var, bizim askerlerimizle Kore'de bir arada oldular da Kızıl Çin'le çarpıştılar.Kızıl Çin'le çarpıştılar. Hava soğukmuş, bizim Ankara'nın soğuğu gibi şiddetli soğuk!Hava soğukmuş, bizim Ankara'nın soğuğu gibi şiddetli soğuk! Bizim Mehmetçikler'den bir tanesi o bol Amerikan parkalarını filan giymiş,Bizim Mehmetçikler'den bir tanesi o bol Amerikan parkalarını filan giymiş, soğuktan kulaklarını kaldırmış, büzülmüş gidiyor. soğuktan kulaklarını kaldırmış, büzülmüş gidiyor. Orada da birkaç tane domuz eti yiye yiye şişmiş Amerikalı komando var.Orada da birkaç tane domuz eti yiye yiye şişmiş Amerikalı komando var. Ne yapacaklarını şaşırıyorlar, içki içiyorlar; herifler azgın.Ne yapacaklarını şaşırıyorlar, içki içiyorlar; herifler azgın. Ondan sonra zavallı bizimki de üşüyor. "Gel." filan demişler, kedinin fareyle oynadığı gibi.Ondan sonra zavallı bizimki de üşüyor. "Gel." filan demişler, kedinin fareyle oynadığı gibi. El ense çekip oyun oynayacaklar, şakalaşıyorlar. El ense çekip oyun oynayacaklar, şakalaşıyorlar.

Hepsi asker, delikanlı. O da; "Gidin işinize." filan demiş nasıl dediyse, hangi dille dediyse. Hepsi asker, delikanlı. O da; "Gidin işinize." filan demiş nasıl dediyse, hangi dille dediyse. Ötekiler yine biraz daha el çekmek ense çekmek filan -el ense çekmek diyorlar-Ötekiler yine biraz daha el çekmek ense çekmek filan -el ense çekmek diyorlar- bir şeyler filan yapmaya kalkışınca, bizimkisi bir doğrulmuş bunlara bir girişmiş, pat küt,bir şeyler filan yapmaya kalkışınca, bizimkisi bir doğrulmuş bunlara bir girişmiş, pat küt, ikisini birden yere devirmiş. Meğer köyünün başpehlivanıymış. ikisini birden yere devirmiş. Meğer köyünün başpehlivanıymış. Amerikalı onu öyle görünce, bir şeye benzetemedi galiba. Hazırlıklı olmak iyidir. Amerikalı onu öyle görünce, bir şeye benzetemedi galiba. Hazırlıklı olmak iyidir.

Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

el-Mü'minü'l-kaviyyü hayrün ve ehabbü ilallâhi mine'l-mü'mini'l-daîfi ve fî küllin hayrün. el-Mü'minü'l-kaviyyü hayrün ve ehabbü ilallâhi mine'l-mü'mini'l-daîfi ve fî küllin hayrün.

Çok mühim bir hadîs-i şerîftir, benim zihnime iyi yer etmiş hadîs-i şerîflerden biridir.Çok mühim bir hadîs-i şerîftir, benim zihnime iyi yer etmiş hadîs-i şerîflerden biridir. Bize bir mühim gerçeği ifade ediyor: Bize bir mühim gerçeği ifade ediyor:

"Kuvvetli müslüman zayıf müslümandan Allah indinde hem daha hayırlıdır hem daha sevimlidir, "Kuvvetli müslüman zayıf müslümandan Allah indinde hem daha hayırlıdır hem daha sevimlidir, ama hepsinde hayır vardır!" Müslümanın hepsi hayırlıdırama hepsinde hayır vardır!"

Müslümanın hepsi hayırlıdır
ama kuvvetli müslüman zayıf müslümandan ama kuvvetli müslüman zayıf müslümandan Allah'a hem daha hayırlıdır hem daha sevgilidir. O hâlde nasıl olacağız? Allah'a hem daha hayırlıdır hem daha sevgilidir.

O hâlde nasıl olacağız?

Belimiz bükük olmayacak, benzimiz sararmış, pazımız ince olmayacak; Belimiz bükük olmayacak, benzimiz sararmış, pazımız ince olmayacak; gücümüz kuvvetimiz yerinde olacak. gücümüz kuvvetimiz yerinde olacak.

Bir pazının kuvvetiyle de iş bitmediği için aklımız da yerinde olacak,Bir pazının kuvvetiyle de iş bitmediği için aklımız da yerinde olacak, ilme irfana da çalışacağız, öğreneceğiz. Amerikalı bir şey bulursa biz iki şey bulacağız!ilme irfana da çalışacağız, öğreneceğiz. Amerikalı bir şey bulursa biz iki şey bulacağız! O bir âlet yaparsa biz üç âlet, beş âlet yapacağız. Rusya şöyle yaparsa biz böyle yapacağız… O bir âlet yaparsa biz üç âlet, beş âlet yapacağız. Rusya şöyle yaparsa biz böyle yapacağız… Hepsiyle bizim hesabımız var. Bulgaristan'la hesabımız var, Yunanistan'la hesabımız var… Hepsiyle bizim hesabımız var. Bulgaristan'la hesabımız var, Yunanistan'la hesabımız var…

Duracak, uyuyacak, yatacak zamanımız değil ki! Rusya'yla hesabımız var, çok alacaklarımız var.Duracak, uyuyacak, yatacak zamanımız değil ki! Rusya'yla hesabımız var, çok alacaklarımız var. Hesap soracağız, bunun için kuvvetli olmamız lazım. Hesap soracağız, bunun için kuvvetli olmamız lazım. İlmen kuvvetli olmamız lazım, bedenen sıhhatli olmamız lazım! İlmen kuvvetli olmamız lazım, bedenen sıhhatli olmamız lazım!

Sigarayı içiyor, kendisini eğlencede, zevkte, sefada çürütüyor. Sigarayı içiyor, kendisini eğlencede, zevkte, sefada çürütüyor. Kahvehanelerin önünden geçiyoruz; briç, bezik, bilardo salonu… Kahvehanelerin önünden geçiyoruz; briç, bezik, bilardo salonu… İçerisine bakıyorum, içerisi görünmüyor, toz, duman, sigara… İçerisine bakıyorum, içerisi görünmüyor, toz, duman, sigara… Orada insan çürür; kumar oynar, kötü arkadaşlar edinir, kötü yollara düşer. Onu istiyorlar: Orada insan çürür; kumar oynar, kötü arkadaşlar edinir, kötü yollara düşer. Onu istiyorlar:

"Ah şu müslümanlar bir çürüse bir pestilleri çıksa bir işe yaramaz hâle gelseler…" diye "Ah şu müslümanlar bir çürüse bir pestilleri çıksa bir işe yaramaz hâle gelseler…" diye düşmanlarımız gözümüzün içine bakıp duruyor. düşmanlarımız gözümüzün içine bakıp duruyor.

"Ne zaman bir yere yıkılacak bunlar?!.." Yıkılsak tilki gibi gelecek."Ne zaman bir yere yıkılacak bunlar?!.."

Yıkılsak tilki gibi gelecek.
Kendisi yıkmaya gücü yetmiyor ama yıkılırsak yemeye gelir.Kendisi yıkmaya gücü yetmiyor ama yıkılırsak yemeye gelir. Kendimizden düşersek akbaba gibi veyahut bir hayvan,Kendimizden düşersek akbaba gibi veyahut bir hayvan, -akbabalar, çölde giden bir insan adım atarken artık susuzluktan sendelemeye başlıyor- -akbabalar, çölde giden bir insan adım atarken artık susuzluktan sendelemeye başlıyor- insan veya canlı başka birisi, üstünde dolaşmaya başlarlar. insan veya canlı başka birisi, üstünde dolaşmaya başlarlar.

"Bu az sonra düşecek!" Düştüğü zaman, gagalamaya gelir."Bu az sonra düşecek!"

Düştüğü zaman, gagalamaya gelir.
Canlıyken gelmiyor, yere düştüğü zaman gelir. Canlıyken gelmiyor, yere düştüğü zaman gelir. Onun için Allah'ın izniyle yere düşmeyeceğiz. Allah'a dayanacağız,Onun için Allah'ın izniyle yere düşmeyeceğiz. Allah'a dayanacağız, sa'ye sarılacağız, hikmete ram olacağız, ilmi irfanı öğreneceğiz. sa'ye sarılacağız, hikmete ram olacağız, ilmi irfanı öğreneceğiz. Hem bedenen sıhhatli olacağız hem aklen kuvvetli olacağız Hem bedenen sıhhatli olacağız hem aklen kuvvetli olacağız hem de şu düşmana karşı hazırlıklı olacağız. hem de şu düşmana karşı hazırlıklı olacağız. Silahımız olacak, gücümüz, kuvvetimiz olacak, korkacaklar. Silahımız olacak, gücümüz, kuvvetimiz olacak, korkacaklar.

İsrail harita yapmış Türkiye'nin yarıdan fazlası İsrail'in haritası içinde! İsrail harita yapmış Türkiye'nin yarıdan fazlası İsrail'in haritası içinde!

Olur mu? Demek ki fırsatı bulsa yapacak, fırsatı bulsa burayı alacak. Olur mu?

Demek ki fırsatı bulsa yapacak, fırsatı bulsa burayı alacak.
Rusya'nın eskiden beri arzusu biliyoruz ki boğazları almak. Rusya'nın eskiden beri arzusu biliyoruz ki boğazları almak. İsrail haritasına dikkat ettim -boğazlar bir yere bırakılmış demek ki İsrail haritasına dikkat ettim -boğazlar bir yere bırakılmış demek ki - orayı da alırsam bütün dünya devletleri bana kızar diye orayı ayrı bir çizgi,- orayı da alırsam bütün dünya devletleri bana kızar diye orayı ayrı bir çizgi, şöyle eğri çizgi çekmiş. şöyle eğri çizgi çekmiş.

Şimdi insana bu gibi zamanda hazırlanmak mantıklı gelmez. "Hoca da nereden tutturdu?" filan Şimdi insana bu gibi zamanda hazırlanmak mantıklı gelmez. "Hoca da nereden tutturdu?" filan der insan ama bu işler oluverir.der insan ama bu işler oluverir. Olmaması için kuvvetli olmak lazım, hazırlıklı, muhabbetli, uyanık olmak, tedbirli olmak lazım… Olmaması için kuvvetli olmak lazım, hazırlıklı, muhabbetli, uyanık olmak, tedbirli olmak lazım…

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadisleri ortada, âyetler ortada; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadisleri ortada, âyetler ortada;

Ve eiddû lehüm mestata'tüm min kuvve. Ve eiddû lehüm mestata'tüm min kuvve. "Gücünüz yettiğince düşmanlara karşı silah hazırlayın, teşkilat yapın, uğraşın didinin!" "Gücünüz yettiğince düşmanlara karşı silah hazırlayın, teşkilat yapın, uğraşın didinin!"

Korksunlar! Peygamber Efendimiz'in şöhretinden, adından ödleri patlardı. Korksunlar!

Peygamber Efendimiz'in şöhretinden, adından ödleri patlardı.
Bir aylık mesafedeki düşman korkardı. Nusirtu bi'r-ru'bi mesîrete şehrin. Bir aylık mesafedeki düşman korkardı.

Nusirtu bi'r-ru'bi mesîrete şehrin.
"Bir aylık mesafeden düşmanıma benim heybetim, "Bir aylık mesafeden düşmanıma benim heybetim, korkum tesir ederdi de onu tir tir titretirdi!" diye korkum tesir ederdi de onu tir tir titretirdi!" diye Peygamber Efendimiz'in hadisinde zikredilmiştir. Peygamber Efendimiz'in hadisinde zikredilmiştir. Eğer sen Hz. Peygamber'e has ümmet olursan sana da öyle olur. Eğer sen Hz. Peygamber'e has ümmet olursan sana da öyle olur. Senin de hasmının senden bir aylık mesafeden ödü patlar!Senin de hasmının senden bir aylık mesafeden ödü patlar! Yolunca gitmezsen tabii olmaz. Uğraştın, didindin öldün! Yolunca gitmezsen tabii olmaz.

Uğraştın, didindin öldün!
Ölürsen üçüncü damlada cennetteki gelinlerle güvey olacaksın daha ne istiyorsun?Ölürsen üçüncü damlada cennetteki gelinlerle güvey olacaksın daha ne istiyorsun? Üçüncü damla da cennete gideceksin! Kalırsan zaten gazi oldun. Üçüncü damla da cennete gideceksin! Kalırsan zaten gazi oldun. Düşmanı def ettin, gelirsin, göğsünü madalyalarla doldururlar.Düşmanı def ettin, gelirsin, göğsünü madalyalarla doldururlar. Madalya değildir bizim [amacımız] ama şerefle gezersin, vazifeni yapmış bir insansın.Madalya değildir bizim [amacımız] ama şerefle gezersin, vazifeni yapmış bir insansın. Ölürsen şehit olursun kalırsan gazi olursun. Ne tarafından baksan kârdasın. Ölürsen şehit olursun kalırsan gazi olursun. Ne tarafından baksan kârdasın.

İnne evvele tuhfeti'l-mü'mini en yuğfera li-men harece fî cenâzetihî. İnne evvele tuhfeti'l-mü'mini en yuğfera li-men harece fî cenâzetihî.

İnne evvele tuhfeti'l-mü'mini en yuğfera li-men harece fî cenâzetihî. İnne evvele tuhfeti'l-mü'mini en yuğfera li-men harece fî cenâzetihî. "Âhirete göçen mü'minin ilk hediyesi onun cenazesine katılanların mağfiret olmasıdır." "Âhirete göçen mü'minin ilk hediyesi onun cenazesine katılanların mağfiret olmasıdır."

Allah'ın sevgili kulu, iyi müslüman, iyi mü'min, tam mü'min; ikram edecek,Allah'ın sevgili kulu, iyi müslüman, iyi mü'min, tam mü'min; ikram edecek, hediyeler verecek, gönlünü hoş edecek. hediyeler verecek, gönlünü hoş edecek.

O mü'minin ilk ikramı, Allahu Teâlâ hazretlerinin ona ilk hediyesi onun cenazesine O mü'minin ilk ikramı, Allahu Teâlâ hazretlerinin ona ilk hediyesi onun cenazesine katılanların mağfiret olmasıdır.katılanların mağfiret olmasıdır. Mü'min ise mü'min-i kâmil ise mü'min-i kamilin cenazesine katılanınMü'min ise mü'min-i kâmil ise mü'min-i kamilin cenazesine katılanın afv u mağfiret olacağına bu hadîs-i şerîf işaret.afv u mağfiret olacağına bu hadîs-i şerîf işaret. Onun hayrına, bereketine, o zatın Allah indindeki hürmeti, sevgisi, Onun hayrına, bereketine, o zatın Allah indindeki hürmeti, sevgisi, mertebesinin yüksekliği dolayısıyla onun cenazesine katılan insanlar afv u mağfiret olacak! mertebesinin yüksekliği dolayısıyla onun cenazesine katılan insanlar afv u mağfiret olacak!

Onun için [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullahi aleyh'i hatırladım.Onun için [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullahi aleyh'i hatırladım. Perşembe günü âhirete irtihal etti, cuma günü defnedilecek.Perşembe günü âhirete irtihal etti, cuma günü defnedilecek. Haber veremedik, şehrin o mıntıkasında bilmem nerelerden caddelerden trafik durdu. Haber veremedik, şehrin o mıntıkasında bilmem nerelerden caddelerden trafik durdu. Cenaze namazını kılan insanlar ta nerelere kadar yayıldılar,Cenaze namazını kılan insanlar ta nerelere kadar yayıldılar, Süleymaniye Camii nerede Esnaf Hastanesi nerede?!.. Süleymaniye Camii nerede Esnaf Hastanesi nerede?!.. Belediye Sarayı'nın kavşağından itibaren her taraf [doldu]! Belediye Sarayı'nın kavşağından itibaren her taraf [doldu]!

Buradan bir şey daha çıkıyor: Mü'minlik ne kadar güzel şey ki Buradan bir şey daha çıkıyor: Mü'minlik ne kadar güzel şey ki kendisinin cenazesine gelenlere bile Allah onun hürmetine ne ikramlarda bulunuyor. kendisinin cenazesine gelenlere bile Allah onun hürmetine ne ikramlarda bulunuyor. Biz de etrafımızda kardeşlerimizden vefat edenlerin cenazesine koşuşacağız.Biz de etrafımızda kardeşlerimizden vefat edenlerin cenazesine koşuşacağız. Bu da onu gösteriyor ki cenazeye hizmet etmek, gitmek, namazını kılmak -eğer kimse yapmamışsa- Bu da onu gösteriyor ki cenazeye hizmet etmek, gitmek, namazını kılmak -eğer kimse yapmamışsa- yıkanıp kefenlenmesi, hazırlanması, namazının kılınması ondan sonra defnedilmesi,yıkanıp kefenlenmesi, hazırlanması, namazının kılınması ondan sonra defnedilmesi, bunlar bizim bütün müslümanların üzerine vazifedir. bunlar bizim bütün müslümanların üzerine vazifedir. Ölen ölür, bunlar kalanlara vazifedir. Bunları yapmaya koşuşacağız, sevabı çoktur. Ölen ölür, bunlar kalanlara vazifedir. Bunları yapmaya koşuşacağız, sevabı çoktur.

İnne evvele kerâmeti'l-mü'mini alellâhi Teâlâ en yuğfera li-müşeyyiihî. İnne evvele kerâmeti'l-mü'mini alellâhi Teâlâ en yuğfera li-müşeyyiihî.

Peygamber Efendimiz buyurdu ki; Peygamber Efendimiz buyurdu ki; "Mü'minin ilk ikramı, mü'mine yapılan ilk ikram "Mü'minin ilk ikramı, mü'mine yapılan ilk ikram Allah üzerine gerekli olan,Allah üzerine gerekli olan, Allah'ın o mü'mine yaptığı ilk ikramı, kendisini teşyi edenlerin afv u mağfiret edilmesidir." Allah'ın o mü'mine yaptığı ilk ikramı, kendisini teşyi edenlerin afv u mağfiret edilmesidir."

Teşyi etmek diye söyledi: Teşyi etmek diye söyledi: Alıyor, kabristana götürüyor, kabrine uğurluyor.Alıyor, kabristana götürüyor, kabrine uğurluyor. Teşyi etmek, "uğurlamak" demek, âhirete uğurlayıcıları. Teşyi etmek, "uğurlamak" demek, âhirete uğurlayıcıları.

İnne büdelâe ümmeti lem yedhulü'l-cennete bi-kesreti savmin İnne büdelâe ümmeti lem yedhulü'l-cennete bi-kesreti savmin ve lâ salâtin velâkin dehalûhâ bi-rahmetillâhi ve selâmeti's-sudûri ve lâ salâtin velâkin dehalûhâ bi-rahmetillâhi ve selâmeti's-sudûri ve sehâveti'l-enfüsi ve'r-rahmeti li-cemi'i'l-müslimîn. ve sehâveti'l-enfüsi ve'r-rahmeti li-cemi'i'l-müslimîn.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Benim ümmetimin ebdalları, velileri, evliyâsı, yüksek evliyâsı cennete "Benim ümmetimin ebdalları, velileri, evliyâsı, yüksek evliyâsı cennete çok namaz kılıp çok oruç tutuğundan girmediler. çok namaz kılıp çok oruç tutuğundan girmediler. Cenneti kazanmaları çok namaz kılmaları çok oruç tutmalarından değil!" Cenneti kazanmaları çok namaz kılmaları çok oruç tutmalarından değil!"

Neden dolayı? Velâkin dehalu bi-rahmetillâhi. "Herkes Allah'ın rahmetiyle giriyor." Neden dolayı?

Velâkin dehalu bi-rahmetillâhi. "Herkes Allah'ın rahmetiyle giriyor."

Allah'ın rahmeti olmasa biz cennetin parasını ödeyemeyiz.Allah'ın rahmeti olmasa biz cennetin parasını ödeyemeyiz. Mümkün değil cennetin parasını ödemek değil, bir ömür boyu çalışıyoruz daMümkün değil cennetin parasını ödemek değil, bir ömür boyu çalışıyoruz da şu fâni dünyada bir ev sahibi olamıyoruz.şu fâni dünyada bir ev sahibi olamıyoruz. Kirada, oradan oraya, oradan oraya, göçebe hayatı yaşıyoruz.Kirada, oradan oraya, oradan oraya, göçebe hayatı yaşıyoruz. O kadar her gün de çalıştığımız hâlde! O kadar her gün de çalıştığımız hâlde!

Cennetin parasını nereden öderiz? Cennetin parasını nereden öderiz?

Tabii insan Allah'ın rahmetiyle girecek. Ama arkasından kula yönelik sıfatlar diyor: Tabii insan Allah'ın rahmetiyle girecek. Ama arkasından kula yönelik sıfatlar diyor:

Ve selâmeti's-sudûri Ve selâmeti's-sudûri ve sehâveti'l-enfüsi ve'r-rahmeti li-cemi'i'l-müslimîn. "Gönüllerinin selameti ile, nefislerinin cömertliği ileve sehâveti'l-enfüsi ve'r-rahmeti li-cemi'i'l-müslimîn. "Gönüllerinin selameti ile, nefislerinin cömertliği ile ve bütün müslümanlara merhametleri, sevgileri, acımaları, şefkatleri dolayısıyla girerler." ve bütün müslümanlara merhametleri, sevgileri, acımaları, şefkatleri dolayısıyla girerler."

Üç sıfat saydı: "Göğüslerinin selameti, nefislerinin cömertliği, Üç sıfat saydı: "Göğüslerinin selameti, nefislerinin cömertliği, bütün müslümanlara karşı merhameti." bütün müslümanlara karşı merhameti."

Selâmet-i sadr, sehâvet-i nefs ve merhamet; üç sıfat. Selâmet-i sadr, sehâvet-i nefs ve merhamet; üç sıfat.

Kelimeleri izah edeyim: Büdelâ bedil ve bedel kelimelerinin cem'i olduğu söylenir. Kelimeleri izah edeyim:

Büdelâ bedil ve bedel kelimelerinin cem'i olduğu söylenir.
"Ümmetin yüksek rütbeli velileri, sevgili kulları, "Ümmetin yüksek rütbeli velileri, sevgili kulları, Allah'ın evliyâsı, erenler" dediğimiz kimselerdir ki bunların sayıları hakkında Allah'ın evliyâsı, erenler" dediğimiz kimselerdir ki bunların sayıları hakkında çeşitli hadîs-i şerîflerde çeşitli ibareler vardır. çeşitli hadîs-i şerîflerde çeşitli ibareler vardır. Bunların yerlerinin neresi olduğu, nerede toplandıkları, miktarlarının ne olduğu,Bunların yerlerinin neresi olduğu, nerede toplandıkları, miktarlarının ne olduğu, birisi vefat edince, yerlerinin nasıl dolduğuna dair hadîs-i şerîflerde ifadeler var. birisi vefat edince, yerlerinin nasıl dolduğuna dair hadîs-i şerîflerde ifadeler var. Bunlar erenler, evliyâlar dediğimiz kimseler olmuş oluyor.Bunlar erenler, evliyâlar dediğimiz kimseler olmuş oluyor. Bunlar tabii yüksek evliyâ, cennete girecekler cennete girecek.Bunlar tabii yüksek evliyâ, cennete girecekler cennete girecek. Bunlar çok oruç tutmaktan ve namaz kılmaktan girmeyecekler! Bunlar çok oruç tutmaktan ve namaz kılmaktan girmeyecekler!

Kardeşlerim! Demek ki insanın içi, ahlâkı güzel olmayınca kıldığı namazların, Kardeşlerim!

Demek ki insanın içi, ahlâkı güzel olmayınca kıldığı namazların,
tuttuğu oruçların sevabı sönük oluyor, cılız oluyor, onlar yeterli olmuyor.tuttuğu oruçların sevabı sönük oluyor, cılız oluyor, onlar yeterli olmuyor. Bizim arabanın aküsü zayıfladı, sabahları basıp da motoru çalıştırmıyor.Bizim arabanın aküsü zayıfladı, sabahları basıp da motoru çalıştırmıyor. Akü var, anahtarı çevirdiğin zaman cereyan da var ama yeterli olmayınca olmuyor. Akü var, anahtarı çevirdiğin zaman cereyan da var ama yeterli olmayınca olmuyor. Kuvvetli olması lazım, kuvvetli olmadığı zaman işe yaramıyor. Kuvvetli olması lazım, kuvvetli olmadığı zaman işe yaramıyor. Bir adam gönlü pak, temiz değilse eğer ahlâkı güzel değilse cömertliği yoksa acıması,Bir adam gönlü pak, temiz değilse eğer ahlâkı güzel değilse cömertliği yoksa acıması, şefkati, merhameti yoksa huyları kötüyse o zaman onun namazı da kendine benziyor. şefkati, merhameti yoksa huyları kötüyse o zaman onun namazı da kendine benziyor. Namaz güzel bir şey, oruç güzel bir şey ama adamda iş yok! Namaz güzel bir şey, oruç güzel bir şey ama adamda iş yok!

Adamda iş olmayınca kötü demirden iyi kılıç yapılır mı? Adamda iş olmayınca kötü demirden iyi kılıç yapılır mı?

Şeyh Sâdî öyle diyor: Şemşîri nîk ziâhenibed kuned kesi. Şeyh Sâdî öyle diyor:

Şemşîri nîk ziâhenibed kuned kesi.

"Kim yapabilir kötü demirden iyi kılıcı?" "Kim yapabilir kötü demirden iyi kılıcı?"

Malzeme iyi olacak ki iyi kılıç olsun, halis, has çelik olsun. Malzeme iyi olacak ki iyi kılıç olsun, halis, has çelik olsun. Demir kötü olunca olmaz, malzeme temiz olacak.Demir kötü olunca olmaz, malzeme temiz olacak. Onun için huyu iyi olmayan insanların demek ki ibadetleri de iyi olmuyor.Onun için huyu iyi olmayan insanların demek ki ibadetleri de iyi olmuyor. Anlaşılıyor ki insanın huylarını düzeltmesi lazım. Anlaşılıyor ki insanın huylarını düzeltmesi lazım. Bu huylar düzelmeyince, ahlâkı kemalata ermeyinceBu huylar düzelmeyince, ahlâkı kemalata ermeyince insanın yaptığı işler zayıf kalıyor, yetersiz kalıyor.insanın yaptığı işler zayıf kalıyor, yetersiz kalıyor. Zaten onları eğri büğrü yapıyor, güzel olmuyor, bir şeye benzemiyor.Zaten onları eğri büğrü yapıyor, güzel olmuyor, bir şeye benzemiyor. Hani bazen insan bir yemek yer yiyemez, bir kaşık alır bırakır. Hani bazen insan bir yemek yer yiyemez, bir kaşık alır bırakır.

Acıktığın zaman yemek yenmez mi? "Yenir ama hocam yemeği öyle berbat yapmış kiAcıktığın zaman yemek yenmez mi?

"Yenir ama hocam yemeği öyle berbat yapmış ki
yenecek gibi değil, ne tadı var ne tuzu var…" yenecek gibi değil, ne tadı var ne tuzu var…"

Bazen insan bir kumaş alıyor, bazen bir çorap alıyor; kalitesiz oldu mu beğenilmiyor. Bazen insan bir kumaş alıyor, bazen bir çorap alıyor; kalitesiz oldu mu beğenilmiyor. Bazen sudan bir yudum alıyor: "Aman aman istemem, git götür!" Bazen sudan bir yudum alıyor:

"Aman aman istemem, git götür!"

Neden? "Su acı hocam, tuzlu, tadı güzel değil." filan diye içilmiyor. Neden?

"Su acı hocam, tuzlu, tadı güzel değil." filan diye içilmiyor.

Huyumuz güzel olacak. Huy güzelliği fevkalade önemlidir.Huyumuz güzel olacak. Huy güzelliği fevkalade önemlidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdu: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdu:

"Ben güzel ahlâkı tamamlamak için peygamber gönderildim!" "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için peygamber gönderildim!"

Bizim bu tarikat, tasavvuf diye duyduğumuz şeyler; Bizim bu tarikat, tasavvuf diye duyduğumuz şeyler; Yunus Emreler, Mevlânâlar, İsmail Hakkılar, İbrahim Hakkılar, Eşref-i Rûmîler… Yunus Emreler, Mevlânâlar, İsmail Hakkılar, İbrahim Hakkılar, Eşref-i Rûmîler… rahmetullahi aleyhim ecmaîn kaddesallahu esrârahüm, bunların yaptıkları iş nedir? rahmetullahi aleyhim ecmaîn kaddesallahu esrârahüm, bunların yaptıkları iş nedir?

Bu hadîs-i şerîfleri duydukları için ahlâklarını düzeltmeye gayret etmişler. Bu hadîs-i şerîfleri duydukları için ahlâklarını düzeltmeye gayret etmişler. Bazı ukala takımı da çıkıyor, âyet bilmez, hadis bilmez!.. Tahsilin ne? Bazı ukala takımı da çıkıyor, âyet bilmez, hadis bilmez!..

Tahsilin ne?

Sorma hiç! Tasavvufa yalan yanlış çatar, evliyâya çatar, tarikate çatar.Sorma hiç!

Tasavvufa yalan yanlış çatar, evliyâya çatar, tarikate çatar.
Çatıyorsun ama sen işin aslını bilmiyorsun ki!.. "Hadis biliyor musun? Bilmezsin. Çatıyorsun ama sen işin aslını bilmiyorsun ki!..

"Hadis biliyor musun?

Bilmezsin.

"Âyet bilir misin?" Bilmezsin. "Arapça okudun mu?" Okumadım. "Âyet bilir misin?"

Bilmezsin.

"Arapça okudun mu?"

Okumadım.

Ukala adam, ne karışıyorsun?!.. Ukala adam, ne karışıyorsun?!.. Bırak, bilenlerin işine burnunu sokma, onların hepsi alim insanlardı; büyük alimler, büyük şeyhler. Bırak, bilenlerin işine burnunu sokma, onların hepsi alim insanlardı; büyük alimler, büyük şeyhler.

Bizim Osmanlı alimlerine bakıyorum, hepsi ehl-i tarîk,Bizim Osmanlı alimlerine bakıyorum, hepsi ehl-i tarîk, onların hepsi şaşkındı da sen mi akıllısın?!..onların hepsi şaşkındı da sen mi akıllısın?!.. O itirazcılara Öyle demek lazım.O itirazcılara Öyle demek lazım. Osmanlılar'ın Ebû Suudlar'ı, İbn Kemaller'i, Müstakimzâdeler'i yenisi, eskisi…Osmanlılar'ın Ebû Suudlar'ı, İbn Kemaller'i, Müstakimzâdeler'i yenisi, eskisi… Bunların hepsi İslâm'ı bilmiyorlardı da akıllım, bu dünyada sadece sen mi akıllısın?!.. Bunların hepsi İslâm'ı bilmiyorlardı da akıllım, bu dünyada sadece sen mi akıllısın?!..

Her şeye itiraz ediyor: "Kerâmet yoktur!" diyor. Kerâmet vardır, Her şeye itiraz ediyor: "Kerâmet yoktur!" diyor. Kerâmet vardır, Kur'an'da vardır hadiste vardır, ümmette vardır, eskiden vardır hâlihazırda vardır! Kur'an'da vardır hadiste vardır, ümmette vardır, eskiden vardır hâlihazırda vardır!

Sen ne hakla inkâr ediyorsun? "Görmedim." Sen ne hakla inkâr ediyorsun?

"Görmedim."

Kör olduktan sonra kör görmez! Sonra kötü adamlarla gezersen kötü adamlardan Kör olduktan sonra kör görmez! Sonra kötü adamlarla gezersen kötü adamlardan kerâmet görmezsin, rezalet görürsün. kerâmet görmezsin, rezalet görürsün. İyi adamların yanına yanaş, edebi öğren, diz çök, adam ol; İyi adamların yanına yanaş, edebi öğren, diz çök, adam ol; Allah sana da verir, sana da gösterir! Olmayan şeyler değil ama hâsılı böyle oluyor. Allah sana da verir, sana da gösterir! Olmayan şeyler değil ama hâsılı böyle oluyor.

Demek ki huyumuz güzel olacak! Bu sözden sakın; Demek ki huyumuz güzel olacak! Bu sözden sakın; "Namaz kıymetli değil, oruç kıymetli değil!" diye anlamayın."Namaz kıymetli değil, oruç kıymetli değil!" diye anlamayın. Huy güzel olmayınca adam namazı da güzel kılmıyor, kıymeti olmuyor!Huy güzel olmayınca adam namazı da güzel kılmıyor, kıymeti olmuyor! Huy güzel olmayınca orucu da güzel tutmuyor, kıymeti olmuyor. Hadislerde delilimiz var.Huy güzel olmayınca orucu da güzel tutmuyor, kıymeti olmuyor. Hadislerde delilimiz var. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Bir insan malayani konuşmayı kesmezsePeygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Bir insan malayani konuşmayı kesmezse
-lambur lumbur konuşuyor, sözüne dikkat etmiyor- onun o orucunun sevabı gider." -lambur lumbur konuşuyor, sözüne dikkat etmiyor- onun o orucunun sevabı gider."

"Bazen bir insan oruç tutar, akşama sadece aç kalmaktan başka eline bir şey geçmez. "Bazen bir insan oruç tutar, akşama sadece aç kalmaktan başka eline bir şey geçmez. Gıybet etmiştir, dedikodu etmiştir, kalp kırmıştır…" diyor. Gıybet etmiştir, dedikodu etmiştir, kalp kırmıştır…" diyor.

Demek ki huy kötü oldu mu sevaplar gidiyor.Demek ki huy kötü oldu mu sevaplar gidiyor. Sonra; "İki insan kapıdan girer, şurada namaz kılar. Sonra;

"İki insan kapıdan girer, şurada namaz kılar.
Birisi bin sevap alır, birisi bir sevap alır gider.Birisi bin sevap alır, birisi bir sevap alır gider. Aynı namazı kıldılar, birisi az alır birisi çok alır; çünkü birisi huşû-u kalp ileAynı namazı kıldılar, birisi az alır birisi çok alır; çünkü birisi huşû-u kalp ile Allahu Ekber dediği zaman Rabbinin huzurunda olduğunu bilerek edepli bir namaz kılar, Allahu Ekber dediği zaman Rabbinin huzurunda olduğunu bilerek edepli bir namaz kılar, âdablara uygun bir namaz kılar, sevapları alır götürür. âdablara uygun bir namaz kılar, sevapları alır götürür. Ötekisi de aklı bakkal hesabında, yarın yapacağı işlerde, namazın rekâtlarından haberi yok, Ötekisi de aklı bakkal hesabında, yarın yapacağı işlerde, namazın rekâtlarından haberi yok, şeytanın vesvesesine takılmış. şeytanın vesvesesine takılmış. Bu namaza benzemedi. Hızlı hızlı kılar, paldır küldür, paldır küldür… Bu namaza benzemedi. Hızlı hızlı kılar, paldır küldür, paldır küldür…

Peygamber Efendimiz öyle kimselere hızlı hızlı kılınca diyor ki; Peygamber Efendimiz öyle kimselere hızlı hızlı kılınca diyor ki;

"Kalk, sen yeniden namaz kıl; çünkü sen namaz kılmadın!" "Kalk, sen yeniden namaz kıl; çünkü sen namaz kılmadın!"

Demek ki tâdiline riayet edecek, şuurunu toplayacak, Demek ki tâdiline riayet edecek, şuurunu toplayacak, Rabbinin huzurunda olduğunu bilecek. Kimisi abdestli sanıyor, abdestli değil.Rabbinin huzurunda olduğunu bilecek. Kimisi abdestli sanıyor, abdestli değil. Yüznumaraya giriyor çıkıyor, şır şır abdest alıyor, geliyor. Yüznumaraya giriyor çıkıyor, şır şır abdest alıyor, geliyor. Yolda gelirken senin abdestin kaçtı, çünkü yüznumarada beklemedi, abdest aldım sanıyor.Yolda gelirken senin abdestin kaçtı, çünkü yüznumarada beklemedi, abdest aldım sanıyor. Daha o abdest aldığı yerden kalkarken abdesti kaçıyor, farkında değil!Daha o abdest aldığı yerden kalkarken abdesti kaçıyor, farkında değil! Baksa donuna ıslandığını görecek! Abdestinden istibra edecek, abdestini usulüyle alacak, Baksa donuna ıslandığını görecek! Abdestinden istibra edecek, abdestini usulüyle alacak, namaza huşû ile gelecek, şuur ile namaza duracak. namaza huşû ile gelecek, şuur ile namaza duracak. Çok incelikleri var, tabii insan kitaplardan okur. Çok incelikleri var, tabii insan kitaplardan okur.

"Namaz kıymetli değil!" demek değil, "Adam kıymetli olmayınca güzel yapmıyor!" demek. "Namaz kıymetli değil!" demek değil, "Adam kıymetli olmayınca güzel yapmıyor!" demek.

Bu mübarekler cennete nasıl girmişler? Bu mübarekler cennete nasıl girmişler?

Allah'ın rahmeti ile girmişler, amennâ ve saddaknâ.Allah'ın rahmeti ile girmişler, amennâ ve saddaknâ. Herkes, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz dâhil,Herkes, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz dâhil, herkes cennete Allah'ın rahmeti sayesinde girecek. herkes cennete Allah'ın rahmeti sayesinde girecek. Yoksa hak edip de girmek mümkün değil! Hak ederek cennetin bir oturduğumuz Yoksa hak edip de girmek mümkün değil! Hak ederek cennetin bir oturduğumuz -Allah nasip ederse oturacağımız- tahtının altınına, gümüşüne,-Allah nasip ederse oturacağımız- tahtının altınına, gümüşüne, elmasına para yetiremeyiz. elmasına para yetiremeyiz. Köşkleri olacak, 70 bin odası olacak, her odada hurisi olacak… Köşkleri olacak, 70 bin odası olacak, her odada hurisi olacak… Orada akıl almaz gözler görmedik, kulaklar işitmedik, hayallere sığmayan,Orada akıl almaz gözler görmedik, kulaklar işitmedik, hayallere sığmayan, gönüllere gelmemiş nimetler olacak. gönüllere gelmemiş nimetler olacak.

Karşısında hürmet ettiği bir kimseyi görecek, karşısındakinin üstünde çok güzel elbiseler var.Karşısında hürmet ettiği bir kimseyi görecek, karşısındakinin üstünde çok güzel elbiseler var. Kendisinin elbiseleri o kadar güzel değil, cennette içine böyle bir korku gelince; Kendisinin elbiseleri o kadar güzel değil, cennette içine böyle bir korku gelince;

"Eyvah benim elbiselerim biraz daha düşük…" "Eyvah benim elbiselerim biraz daha düşük…"

Daha onu öyle konuşurken hop üstündeki elbiseler değişecek, Daha onu öyle konuşurken hop üstündeki elbiseler değişecek, ondan daha âlâ elbiseler üzerinde olacak. ondan daha âlâ elbiseler üzerinde olacak.

Neden? Peygamber Efendimiz diyor ki; Neden?

Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Cennette mahzun olmak yok!" Onun elbisesi benden daha iyi diye mahzun olmak "Cennette mahzun olmak yok!" Onun elbisesi benden daha iyi diye mahzun olmak yok da ondan! yok da ondan! Herkes Allah'ın verdiği şeyden hoşnut ve razı olacak. Herkes Allah'ın verdiği şeyden hoşnut ve razı olacak. Orada hiç kimseye kendisinden daha çok verildiğini sanmayacak. Orada hiç kimseye kendisinden daha çok verildiğini sanmayacak. Herkes Allah'ın rahmetiyle girecek, bunu anladık. Herkes Allah'ın rahmetiyle girecek, bunu anladık.

Bize düşen güzel sıfatlara gelelim: 1. Selâmeti's- sudûri. Bize düşen güzel sıfatlara gelelim:

1. Selâmeti's- sudûri.
"İnsanın gönlünün, göğsünün selamette olması." "İnsanın gönlünün, göğsünün selamette olması."

Sadr, -sudûr sadrın cem'i, çoğulu. "Bu adamlar göğüslerinin selametiyle girecek." diyor. Sadr, -sudûr sadrın cem'i, çoğulu. "Bu adamlar göğüslerinin selametiyle girecek." diyor.

Göğsün selameti nedir? Göğsün içinde karşısındakilere karşı kin, adavet, buğz, Göğsün selameti nedir?

Göğsün içinde karşısındakilere karşı kin, adavet, buğz,
düşmanlık, intikam, haset vs. gibi şeyler olmayacak.düşmanlık, intikam, haset vs. gibi şeyler olmayacak. O göğüs salim olacak. Kapalı bir kutu, ne olduğu bilinmiyor. O göğüs salim olacak. Kapalı bir kutu, ne olduğu bilinmiyor. Bunun içinde karşısındaki müslüman kardeşine düşmanlık,Bunun içinde karşısındaki müslüman kardeşine düşmanlık, kin, adavet, haset varsa, yüzü gülüyorkin, adavet, haset varsa, yüzü gülüyor ama içinden fokur fokur kaynıyorsa bu göğsün kıymeti yok. ama içinden fokur fokur kaynıyorsa bu göğsün kıymeti yok. Bu gönül salim olacak, müslüman kardeşine iyi şey temenni edecek, iyiliğini isteyecek.Bu gönül salim olacak, müslüman kardeşine iyi şey temenni edecek, iyiliğini isteyecek. İçi dışı pak olacak, tertemiz olacak, bunun içinde kir bulunmayacak. İçi dışı pak olacak, tertemiz olacak, bunun içinde kir bulunmayacak.

Gönlün temizliği en mühim işlerden biridir. Gönlün temizliği en mühim işlerden biridir. Tasavvufla temizlenir, zikirle temizlenir, insafla, terbiyeyle temizlenir, Tasavvufla temizlenir, zikirle temizlenir, insafla, terbiyeyle temizlenir, insan bu şeylerden kurtulur. insan bu şeylerden kurtulur. Kurtulamazsa o kötü huylar dolayısıyla ölür gider, çok da zarara uğrar,Kurtulamazsa o kötü huylar dolayısıyla ölür gider, çok da zarara uğrar, bunlardan kurtulamazsa olmaz. bunlardan kurtulamazsa olmaz. Büyüklerden bir tanesi diyor ki; "Bir şişenin içine murdar bir şeyi koysalarBüyüklerden bir tanesi diyor ki;

"Bir şişenin içine murdar bir şeyi koysalar
ağzını sımsıkı kapatsalar deniz kenarına, derya kenarına götürseler, ağzını sımsıkı kapatsalar deniz kenarına, derya kenarına götürseler, on yıl dışını ovsalar [temizlenmiş olur mu?]" on yıl dışını ovsalar [temizlenmiş olur mu?]"

Olmaz, içinde murdar var! Hatta; "İçki koysun!" diyor, o öyle demiş. Olmaz, içinde murdar var! Hatta;

"İçki koysun!" diyor, o öyle demiş.

Bazıları içiyor ya o murdardır. "O içkiyi içine doldursalar, içine kapatsalar, Bazıları içiyor ya o murdardır.

"O içkiyi içine doldursalar, içine kapatsalar,
götürseler derenin kenarında on yıl yıkasalar…" götürseler derenin kenarında on yıl yıkasalar…"

Ne yapıyorsun, dışını yıkıyorsun! Dışını yıkıyorsun ama içinde murdarlık aynen kalıyor! Ne yapıyorsun, dışını yıkıyorsun! Dışını yıkıyorsun ama içinde murdarlık aynen kalıyor! İşte o evliyaullah büyükler buna benzetmiş.İşte o evliyaullah büyükler buna benzetmiş. İnsanın içinde kötü duygular olduğu müddetçe dışarıdan abdest alıyor şişenin dışını yıkıyor. İnsanın içinde kötü duygular olduğu müddetçe dışarıdan abdest alıyor şişenin dışını yıkıyor. İçini de yıka bakalım, içini de yıka da o kötülükler gitsin. İçini de yıka bakalım, içini de yıka da o kötülükler gitsin.

Allah cümlemize selâmet-i sadr nasip etsin. Allah cümlemize selâmet-i sadr nasip etsin.

2. Sehâvet- i nefs, Sehâveti'l-enfûs. Enfüs, "nefisler" demek, "nefsin cömertliği". 2. Sehâvet- i nefs, Sehâveti'l-enfûs. Enfüs, "nefisler" demek, "nefsin cömertliği".

Nefsin cömertliği nedir? İnsanın parası olur veya olmaz ama insanın gönlü cömert olur. Nefsin cömertliği nedir?

İnsanın parası olur veya olmaz ama insanın gönlü cömert olur.
Parası varsa kardeşine acır, kesenin ağzını açar hediye verir, ikramda bulunur, borç verir. Parası varsa kardeşine acır, kesenin ağzını açar hediye verir, ikramda bulunur, borç verir. Parası yoksa hizmetine koşar. Kendisini hizmete arz eder: "Emret, emrindeyim,Parası yoksa hizmetine koşar. Kendisini hizmete arz eder: "Emret, emrindeyim, buyur ne istersen yapayım." filan der, yardımına koşar, buyur ne istersen yapayım." filan der, yardımına koşar, hastalanınca başucunda bulunur, hastanede gece yanında nöbet tutar, işine koşturuverir.hastalanınca başucunda bulunur, hastanede gece yanında nöbet tutar, işine koşturuverir. İşte bu gönül cömertliği… İşte bu gönül cömertliği…

Cömertliği üçe ayırmışlar: Birisi mal cömertliği, birisi ten cömertliği, birisi can cömertliği. Cömertliği üçe ayırmışlar: Birisi mal cömertliği, birisi ten cömertliği, birisi can cömertliği.

Mal cömertliği: Parası var, veriyor, Allah kabul etsin. Mal cömertliği: Parası var, veriyor, Allah kabul etsin.

Ten cömertliği: Gücü kuvveti yerinde, hizmete koşuyor, bedeniyle hizmet ediyorTen cömertliği: Gücü kuvveti yerinde, hizmete koşuyor, bedeniyle hizmet ediyor bu da ten cömertliği. bu da ten cömertliği.

Can cömertliği: İçinden, adamın içi her bakımdan cömert, her türlü varlığıyla Can cömertliği: İçinden, adamın içi her bakımdan cömert, her türlü varlığıyla hizmete koşuyor icabında canını veriyor. hizmete koşuyor icabında canını veriyor.

Mesela şehit nedir? Şehit can cömerdidir. Çünkü Allah yolunda canını veriyor. Mesela şehit nedir?

Şehit can cömerdidir. Çünkü Allah yolunda canını veriyor.
Şairin sözü çok hoşuma gidiyor, ne maksatla söyledi bilmiyoruz tabiî ki şair öldü gitti,Şairin sözü çok hoşuma gidiyor, ne maksatla söyledi bilmiyoruz tabiî ki şair öldü gitti, hatırımızda şiiri kalmış: hatırımızda şiiri kalmış:

Cânı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil Cânı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil

Ne nizâ eyleyelim ol ne senindir ne benim Ne nizâ eyleyelim ol ne senindir ne benim

"Canı sevgili istemiş ey gönül, vermemek olmaz."Canı sevgili istemiş ey gönül, vermemek olmaz. Ne çekişip duruyoruz, birbirimizle kavga edip duruyoruz; bu can ne senindir, ne benim!" diyor. Ne çekişip duruyoruz, birbirimizle kavga edip duruyoruz; bu can ne senindir, ne benim!" diyor.

Tabii can Rabbimiz'in bize emaneti.Tabii can Rabbimiz'in bize emaneti. Can cömertliği: "Yâ Rabbi! Senin yolunda canımı da veriyorum." diyor, savaşa giriyor. Can cömertliği: "Yâ Rabbi! Senin yolunda canımı da veriyorum." diyor, savaşa giriyor.

Peygamber Efendimiz zamanında sahabeden birisi kendisini kusurlu kabahatli hissediyor, gidip; Peygamber Efendimiz zamanında sahabeden birisi kendisini kusurlu kabahatli hissediyor, gidip;

"Yâ Resûlallah, ben şimdi bu savaşa girsem "Yâ Resûlallah, ben şimdi bu savaşa girsem Allah yolunda cihat etsem bana da cennet var mı?" Peygamber Efendimiz; "Var." dedi.Allah yolunda cihat etsem bana da cennet var mı?" Peygamber Efendimiz;

"Var." dedi.
O kendisi; "Bana da var mı?" diye soruyor. "Var" dedi. O kendisi; "Bana da var mı?" diye soruyor.

"Var" dedi.

"Dur, şu hurmalarımı yiyeyim de öyleyse savaşa gireyim." dedi. "Dur, şu hurmalarımı yiyeyim de öyleyse savaşa gireyim." dedi.

Eline torbasından hurma almış, birkaç hurma yerken sonra ne düşündüyse dedi ki; Eline torbasından hurma almış, birkaç hurma yerken sonra ne düşündüyse dedi ki;

"Bu hurmaları bitirinceye kadar çok zaman geçecek, sabredemeyeceğim." "Bu hurmaları bitirinceye kadar çok zaman geçecek, sabredemeyeceğim."

Hurmaları savurdu attı; Yâ Allah! Savaşa girdi. Hurmaları savurdu attı; Yâ Allah! Savaşa girdi.

"Şehit oldu, cennetlik oldu." Efendimiz öyle buyurdu. "Şehit oldu, cennetlik oldu." Efendimiz öyle buyurdu.

Hurmaları bitirinceye kadar zaman çok, uzun, diyor. Hurmaları bitirinceye kadar zaman çok, uzun, diyor. Tahammülü kalmadı, cennete girmek için hasretliğini çekecek hâli kalmadı, yâ Allah dedi, girdi. Tahammülü kalmadı, cennete girmek için hasretliğini çekecek hâli kalmadı, yâ Allah dedi, girdi.

Can cömertliği huyu insanı cennete götürür. Can cömertliği huyu insanı cennete götürür. Pintilik, nekeslik huyu da insanı cehenneme götürür.Pintilik, nekeslik huyu da insanı cehenneme götürür. Pintilenir pintilenir, cimrilenir cimrilenir, zekâtını bile vermez, hadi cehennemde yanar. Pintilenir pintilenir, cimrilenir cimrilenir, zekâtını bile vermez, hadi cehennemde yanar.

Cömertlik güzeldir! Peygamber Efendimiz'in yeminini her zaman söylüyorum: Cömertlik güzeldir!

Peygamber Efendimiz'in yeminini her zaman söylüyorum:
"Vallahi zekâttan, sadakadan, verilen o hayırlardan mal azalmaz!" diyor. "Vallahi zekâttan, sadakadan, verilen o hayırlardan mal azalmaz!" diyor. Peygamber Efendimiz yeminle söylüyor; "Vallahi azalmaz!" diyor. Peygamber Efendimiz yeminle söylüyor; "Vallahi azalmaz!" diyor.

"Ama hocam kesesinden çıkacak…" "Ama hocam kesesinden çıkacak…"

Çıkar ama öbür taraftan Allah başkasını gönderir, korkma! Korkma, bu çark döner. Çıkar ama öbür taraftan Allah başkasını gönderir, korkma! Korkma, bu çark döner. Bizim -Allah rahmet eylesin- Hacı Bayram [Camii'nin] imamı kesesini açar gösterirdi: Bizim -Allah rahmet eylesin- Hacı Bayram [Camii'nin] imamı kesesini açar gösterirdi:

"Şu kesenin içinde para hiç durmaz, hiç de eksik kalmaz!" derdi. "Şu kesenin içinde para hiç durmaz, hiç de eksik kalmaz!" derdi. Hiç durmaz, hep harcanır; hiç de eksik kalmaz. Demek ki cömertlik! Hiç durmaz, hep harcanır; hiç de eksik kalmaz.

Demek ki cömertlik!

Cömertliğin her çeşidine sahip olacağız. Cömert olacağız, nekes olmayacağız, Cömertliğin her çeşidine sahip olacağız. Cömert olacağız, nekes olmayacağız, pinti, cimri olmayacağız. Bu dünyada ver be, ne olacak! pinti, cimri olmayacağız.

Bu dünyada ver be, ne olacak!
caminin kapısında hayır alırken öyle diyorlar ya:caminin kapısında hayır alırken öyle diyorlar ya: "Ne verirsen elinle, o gider seninle!" "Ne verirsen elinle, o gider seninle!"

Nazım Hikmet diye bir şair vardı. Diyor ki; Nazım Hikmet diye bir şair vardı. Diyor ki;

"[Yarısı burdaysa kalbimin] yarısı Çin'dedir, doktor."[Yarısı burdaysa kalbimin] yarısı Çin'dedir, doktor. Sarınehre doğru akan ordunun içindedir!" diyor. Lafa bak! Sarınehre doğru akan ordunun içindedir!" diyor. Lafa bak!

"Benim gönlüm ne şuradadır, ne buradadır, bilmem nereye akan ordunun içindedir." "Benim gönlüm ne şuradadır, ne buradadır, bilmem nereye akan ordunun içindedir."

Kızıl Ordu Çin'e komünizm götürmeye gidiyor; "Onun içindedir benim gönlüm." diyor. Kızıl Ordu Çin'e komünizm götürmeye gidiyor; "Onun içindedir benim gönlüm." diyor.

Adam Türkiye'de ama gönlü öbür tarafa komünizmi götürecek orduyla beraber,Adam Türkiye'de ama gönlü öbür tarafa komünizmi götürecek orduyla beraber, komünist, o arzuda. komünist, o arzuda. "Onun içindedir gönlüm." diyor. O ordunun yaptığı zulümlere buradan bedavadan katılıyor. "Onun içindedir gönlüm." diyor. O ordunun yaptığı zulümlere buradan bedavadan katılıyor. Günahına ortak oluyor çünkü bir kavmin bir ameline razı olan aynı vebali yüklenir. Günahına ortak oluyor çünkü bir kavmin bir ameline razı olan aynı vebali yüklenir.

Ama bizim ibret almamız lazım ki öyle tanımadığı zalimler ordusunaAma bizim ibret almamız lazım ki öyle tanımadığı zalimler ordusuna "Benim gönlüm onun içinde!" diyor da biz mazlumlara niye;"Benim gönlüm onun içinde!" diyor da biz mazlumlara niye; "Bizim gönlümüz onun içindedir!" demiyoruz? "Bizim gönlümüz onun içindedir!" demiyoruz? Niye mazlumlara arka çıkmıyoruz? Niye kardeşlerimizi koruyup kollamıyoruz?!.. Niye mazlumlara arka çıkmıyoruz? Niye kardeşlerimizi koruyup kollamıyoruz?!.. Akıl almaz! Akıl almaz!

Allahu Teâlâ hazretleri bize insaf versin,Allahu Teâlâ hazretleri bize insaf versin, İslâm'ın özünü anlamak ve içten, candan yaşamak nasip eylesin. İslâm'ın özünü anlamak ve içten, candan yaşamak nasip eylesin.

Fâtiha-yı Şerîfe mea'l-Besmele-i Şerîfe. Fâtiha-yı Şerîfe mea'l-Besmele-i Şerîfe.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2