Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Nuh Sûresi Nuh Aleyhisselam ve Kavmi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Recep 1419 / 19.11.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emma ba'd: Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emma ba'd:

Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'inin 29. cüzünde, Nuh sûresinde şöyle buyuruyor: Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'inin 29. cüzünde, Nuh sûresinde şöyle buyuruyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

İnna erselna nûhan ila kavmihi en enzir kavmeke min-kabli en ye'tiyehum azâbün elîmün.İnna erselna nûhan ila kavmihi en enzir kavmeke min-kabli en ye'tiyehum azâbün elîmün. Kale: Yâ kavmi innî leküm nezîrun mübînün.Kale: Yâ kavmi innî leküm nezîrun mübînün. Eni'büdu'l-lahe ve't-tekûhu ve etîûn. Eni'büdu'l-lahe ve't-tekûhu ve etîûn. Yağfir leküm min- zünûbikum ve yuahhirküm ilâ ecelin müsemmen inne ecele'llâhi izâ câe lâYağfir leküm min- zünûbikum ve yuahhirküm ilâ ecelin müsemmen inne ecele'llâhi izâ câe lâ yüahharü lev küntüm ta'lemûn. yüahharü lev küntüm ta'lemûn.

"Ben, alemlerin Rabbi, azîmüşşân, Allahu tebâreke ve teâlâ, "Ben, alemlerin Rabbi, azîmüşşân, Allahu tebâreke ve teâlâ, Nuh aleyhisselam'ı kavmine Peygamber olarak gönderdim."Nuh aleyhisselam'ı kavmine Peygamber olarak gönderdim." En enzir kavmeke. "Kavmini uyar, onları korkut, inzar eyle, diye." En enzir kavmeke. "Kavmini uyar, onları korkut, inzar eyle, diye." -İman etmezlerse başlarına gelecek felaketleri onlara tembih eyle, diye.- -İman etmezlerse başlarına gelecek felaketleri onlara tembih eyle, diye.- Min kabli en ye'tiyehüm azâbün elîm. Min kabli en ye'tiyehüm azâbün elîm. "Başlarına feci, elim bir azap gelmeden evvel onları uyar, inzar eyle, ihtar eyle, ihbar eyle, "Başlarına feci, elim bir azap gelmeden evvel onları uyar, inzar eyle, ihtar eyle, ihbar eyle, haberdar eyle ki imana gelsinler; azaba uğramasınlar." haberdar eyle ki imana gelsinler; azaba uğramasınlar."

Allahu Teâlâ hazretlerinin gönderdiği ulu'l-azm,Allahu Teâlâ hazretlerinin gönderdiği ulu'l-azm, ulu Peygamberlerden birisi Nuh aleyhisselam'dır.ulu Peygamberlerden birisi Nuh aleyhisselam'dır. Bu vazifeyi Peygamber olduktan sonra aldı. Kâle: Yâ kavmi innî leküm nezîrün mubînün.Bu vazifeyi Peygamber olduktan sonra aldı.

Kâle: Yâ kavmi innî leküm nezîrün mubînün.
"-Nuh aleyhisselam- Ben hiç şüphe yok ki size açık bir uyarıcıyım, nezirim. "-Nuh aleyhisselam- Ben hiç şüphe yok ki size açık bir uyarıcıyım, nezirim. İman ederseniz ne âlâ! Etmezseniz ne fena! Başınıza ne felaketler gelebilir, İman ederseniz ne âlâ! Etmezseniz ne fena! Başınıza ne felaketler gelebilir, onları ihtar eden bir haberciyim, Allah'ın gönderdiği vazifeli bir kuluyum,onları ihtar eden bir haberciyim, Allah'ın gönderdiği vazifeli bir kuluyum, Peygamberiyim, dedi." Eni'büdu'llah.Peygamberiyim, dedi." Eni'büdu'llah. "Size inzar ediyorum, ihbar ediyorum, ihtar ediyorum, sizi ikaz ediyorum ki "Size inzar ediyorum, ihbar ediyorum, ihtar ediyorum, sizi ikaz ediyorum ki Allah'a ibadet edin! Kulluğu ona yapın, Allah'tan gayrıya tapınmayın!" Ve't-tekûhu.Allah'a ibadet edin! Kulluğu ona yapın, Allah'tan gayrıya tapınmayın!" Ve't-tekûhu. "Allah'tan sakının, çekinin." Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri azîzü zü'n-tikâm'dır. "Allah'tan sakının, çekinin." Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri azîzü zü'n-tikâm'dır. "İzzet sahibidir, intikam alır." Zalimleri kahreder, kâfirleri cezalandırır, mahveder." "İzzet sahibidir, intikam alır." Zalimleri kahreder, kâfirleri cezalandırır, mahveder." Ve etîûn. "Ve bana itaat eyleyin, -dedi.-" Ve etîûn. "Ve bana itaat eyleyin, -dedi.-"

Çünkü kavmi çeşitli putlara tapıyorlardı. Çünkü kavmi çeşitli putlara tapıyorlardı. Çeşitli isimlerdeki, çeşitli şekillerdeki putlara tapıyorlardı.Çeşitli isimlerdeki, çeşitli şekillerdeki putlara tapıyorlardı. Allahu Teâlâ hazretlerinin en sevmediği, affetmediği, en kızdığı iş, Allahu Teâlâ hazretlerinin en sevmediği, affetmediği, en kızdığı iş, kendisinden gayrıya ibadet edilmesidir.kendisinden gayrıya ibadet edilmesidir. Kendisinin varlığının, birliğinin aklı olan her insan tarafından bilinebilmesi, bulunabilmesi lazım. Kendisinin varlığının, birliğinin aklı olan her insan tarafından bilinebilmesi, bulunabilmesi lazım.

Dağın başında da olsa, ormanda da olsa, bir deniz kazasında sahile çıkmış, Dağın başında da olsa, ormanda da olsa, bir deniz kazasında sahile çıkmış, tek adada yalnız başına yaşayarak büyümüş, hiç kimseden haber almamış bir insan bile olsa, tek adada yalnız başına yaşayarak büyümüş, hiç kimseden haber almamış bir insan bile olsa, Allah'ın varlığını ve bir olduğunu anlamak onun vazifesidir. Allah'ın varlığını ve bir olduğunu anlamak onun vazifesidir. Her insan imana gelmekle mükelleftir.Her insan imana gelmekle mükelleftir. Putlara tapmamalıdır. Puta taparsa Allah affetmez.Putlara tapmamalıdır. Puta taparsa Allah affetmez. Her suçu bağışlayabilir, her günahı affedebilir, her kulu mağfiret edebilir; Her suçu bağışlayabilir, her günahı affedebilir, her kulu mağfiret edebilir; kâfirleri, müşrikleri mağfiret etmez! kâfirleri, müşrikleri mağfiret etmez! Çünkü küfrü, müşrikliği affedilir bir suç değil, tahammül edilir bir suç değil. Çünkü küfrü, müşrikliği affedilir bir suç değil, tahammül edilir bir suç değil.

Yağfir leküm min-zünûbiküm. "Eğer bana itaat ederseniz, Allah'tan korkarsanız,Yağfir leküm min-zünûbiküm. "Eğer bana itaat ederseniz, Allah'tan korkarsanız, takvâ ehli olursanız, Allah'a ibadet ederseniz, Allahu Teâlâ hazretleri sizin geçmiş,takvâ ehli olursanız, Allah'a ibadet ederseniz, Allahu Teâlâ hazretleri sizin geçmiş, şu ana kadar işlemiş olduğunuz günahları bağışlar."şu ana kadar işlemiş olduğunuz günahları bağışlar." Ve yüahhirküm ila ecelin musemmâ. "Sizi belirli bir müddete kadar yaşatır."Ve yüahhirküm ila ecelin musemmâ. "Sizi belirli bir müddete kadar yaşatır." -Dünya üzerinde size yaşam hakkı verir, fırsat verir, ömür verir, imkân verir.--Dünya üzerinde size yaşam hakkı verir, fırsat verir, ömür verir, imkân verir.- İnne ecela'llâhi iza câe lâ yüahher.İnne ecela'llâhi iza câe lâ yüahher. "Ama bu müddet bitti mi, Allah'ın verdiği mühlet bitti mi, zaman bitti mi, hayat bitti mi, "Ama bu müddet bitti mi, Allah'ın verdiği mühlet bitti mi, zaman bitti mi, hayat bitti mi, devir bitti mi, işin sonu geldi mi o tehire uğramaz."devir bitti mi, işin sonu geldi mi o tehire uğramaz." Lev küntüm ta'lemûne. "Keşke bu hakikati bilmiş olsaydınız, anlayabilmiş olsaydınız, dedi." Lev küntüm ta'lemûne. "Keşke bu hakikati bilmiş olsaydınız, anlayabilmiş olsaydınız, dedi."

Fakat dinlemediler, kabul etmediler, inanmadılar, karşı çıktılar,Fakat dinlemediler, kabul etmediler, inanmadılar, karşı çıktılar, putlarını bırakmadılar, alay ettiler, Nuh aleyhisselam'ı inkâr ettiler, tekzib ettiler, üzdüler. putlarını bırakmadılar, alay ettiler, Nuh aleyhisselam'ı inkâr ettiler, tekzib ettiler, üzdüler. Uzun mücadelelerden sonra güzel bir sonuca ulaşamayınca Nuh aleyhisselam elini açtı, dua etti: Uzun mücadelelerden sonra güzel bir sonuca ulaşamayınca Nuh aleyhisselam elini açtı, dua etti:

Kale: "Dedi ki." Rabbi, innî deavtü kavmî leylen ve nehârâ.Kale: "Dedi ki." Rabbi, innî deavtü kavmî leylen ve nehârâ. "Yâ Rabbi! Ben senin emrin üzere, kavmimi gece gündüz hak yola çağırdım, davet ettim.""Yâ Rabbi! Ben senin emrin üzere, kavmimi gece gündüz hak yola çağırdım, davet ettim." Felem yezidhüm duâî illâ firâren.Felem yezidhüm duâî illâ firâren. "Ama benim onları senin yoluna, çağırmam onlara olumlu tesir yapmadı. "Ama benim onları senin yoluna, çağırmam onlara olumlu tesir yapmadı. Firarlarını arttırdı. Firarlarını arttırmaktan başka bir işe yaramadı. Firarlarını arttırdı. Firarlarını arttırmaktan başka bir işe yaramadı. Çağırdıkça geri çektiler, kasıldılar, inat ettiler, firar ettiler, döndüler, kabul etmediler." Çağırdıkça geri çektiler, kasıldılar, inat ettiler, firar ettiler, döndüler, kabul etmediler."

Ve innî küllema deavtühüm li-tağfire lehüm. Ve innî küllema deavtühüm li-tağfire lehüm. "Sen onları bağışlayasın, günahlarını affedesin, günahlardan kurtulalar, "Sen onları bağışlayasın, günahlarını affedesin, günahlardan kurtulalar, yanlış inançlardan kurtulsunlar diye ben onları her çağırdıkça."yanlış inançlardan kurtulsunlar diye ben onları her çağırdıkça." Cealû esâbiahum fî âzânihim.Cealû esâbiahum fî âzânihim. "'Bak işte! Seni dinlemiyoruz!' gibilerden parmaklarını kulaklarına tıkadılar, dinlemediler." "'Bak işte! Seni dinlemiyoruz!' gibilerden parmaklarını kulaklarına tıkadılar, dinlemediler." Ve's-tağşev siyâbehüm ve esarrû ve's-tekberû istikbârâ.Ve's-tağşev siyâbehüm ve esarrû ve's-tekberû istikbârâ. "Elbiselerini sürüdüler, ısrar ettiler. "Elbiselerini sürüdüler, ısrar ettiler. Hakkı kabul etmemekte burun büyüklüğü yaptılar, direttiler, Hakkı kabul etmemekte burun büyüklüğü yaptılar, direttiler, muazzam bir kibirlenmeyle kibirlendiler, kabul etmediler." muazzam bir kibirlenmeyle kibirlendiler, kabul etmediler."

Sümme innî deavtühüm cihârâ. Sümme innî deavtühüm cihârâ. "Ben yine durmadım, yılmadım yâ Rabbi! Onları aşikare çağırdım.""Ben yine durmadım, yılmadım yâ Rabbi! Onları aşikare çağırdım." Sümme innî a'lentü lehüm ve esrertü lehüm isrârâ. Sümme innî a'lentü lehüm ve esrertü lehüm isrârâ. "Cehren onları davet ettiğim gibi bazen de tek tek, aleni olarak bazen de "Cehren onları davet ettiğim gibi bazen de tek tek, aleni olarak bazen de gizli gizli onları çağırdım durdum." gizli gizli onları çağırdım durdum."

Nuh aleyhisselam kavmi arasında dokuz yüz elli sene yaşadı. Nuh aleyhisselam kavmi arasında dokuz yüz elli sene yaşadı. Uzun ömür yaşadı, bizim bildiğimiz mutat mühlet gibi, seksen yıl, yüz yıl yaşamadı. Uzun ömür yaşadı, bizim bildiğimiz mutat mühlet gibi, seksen yıl, yüz yıl yaşamadı. Çok yaşadı. Kavmini doğru yola çekmek için çok uğraştı. Çok yaşadı. Kavmini doğru yola çekmek için çok uğraştı.

Fe-kultü istağfirû rabbeküm innehû kâne ğaffârâ.Fe-kultü istağfirû rabbeküm innehû kâne ğaffârâ. "Ey kavmim! Allah'a tevbe edin! İstiğfar eyleyin! Rabbinize yönelin! "Ey kavmim! Allah'a tevbe edin! İstiğfar eyleyin! Rabbinize yönelin! Ondan afv u mağfiret dileyin. Çünkü O, günahları çok mağfiret edicidir, affedicidir.Ondan afv u mağfiret dileyin. Çünkü O, günahları çok mağfiret edicidir, affedicidir. Ne kadar günah işleseniz Allahu Teâlâ hazretleri yine mağfiret eder, günahlarınızı bağışlar.Ne kadar günah işleseniz Allahu Teâlâ hazretleri yine mağfiret eder, günahlarınızı bağışlar. Siz dönünce, pişman olunca, tevbe edince, hatanızı anlayınca bağışlar.Siz dönünce, pişman olunca, tevbe edince, hatanızı anlayınca bağışlar. Tevbe edin! İstiğfar eyleyin ey kavmim, dedim." Tevbe edin! İstiğfar eyleyin ey kavmim, dedim."

Yürsilu's-semâe aleyküm midrârâ. Yürsilu's-semâe aleyküm midrârâ. "-Böyle tevbe edip yoluna dönerseniz- Allah gökten sizin üzerinize şakır şakır, bereketli yağmurlar yağdırır."-Böyle tevbe edip yoluna dönerseniz- Allah gökten sizin üzerinize şakır şakır, bereketli yağmurlar yağdırır. Ve yümdidküm bi-emvâlin ve benîn. Ve yümdidküm bi-emvâlin ve benîn. "Mallarınızı, davarlarınızı, zenginliğinizi çoluk çocuğunuzu çoğaltır." "Mallarınızı, davarlarınızı, zenginliğinizi çoluk çocuğunuzu çoğaltır." Ve yec'al leküm cennâtin ve yec'al leküm enhârâ. "Sizin için bahçeler halk eder.Ve yec'al leküm cennâtin ve yec'al leküm enhârâ. "Sizin için bahçeler halk eder. Sizi nehirlere sahip kılar." Sizi nehirlere sahip kılar."

Onlara sordum: Mâ leküm lâ tercûne lillâhi vakârâ.Onlara sordum: Mâ leküm lâ tercûne lillâhi vakârâ. "Niçin Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetini ummuyorsunuz?"Niçin Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetini ummuyorsunuz? Allahu Teâlâ hazretlerinin azametini niye idrak etmiyorsunuz?Allahu Teâlâ hazretlerinin azametini niye idrak etmiyorsunuz? Onun büyüklüğünü niye kabul etmiyorsunuz?Onun büyüklüğünü niye kabul etmiyorsunuz? Niye onun azameti, büyüklüğü aklınıza girmiyor, yatmıyor?Niye onun azameti, büyüklüğü aklınıza girmiyor, yatmıyor? Allah'a büyüklüğü niye yakıştıramıyorsunuz?" Allah'a büyüklüğü niye yakıştıramıyorsunuz?"

Çünkü çeşit çeşit putlara tapıyorlar. Hepsine bir makam izafe ediyorlar. Çünkü çeşit çeşit putlara tapıyorlar. Hepsine bir makam izafe ediyorlar. Şu şundan daha büyük, şu daha büyük, bu ana tanrı, bu baba tanrı...Şu şundan daha büyük, şu daha büyük, bu ana tanrı, bu baba tanrı... Saçma sapan inançları var. "Niye Allah'ı layıkıyla takdir etmiyorsunuz?" Saçma sapan inançları var. "Niye Allah'ı layıkıyla takdir etmiyorsunuz?"

Ve kad halekaküm atvârâ. "Ki o sizi türlü türlü merhalelerden geçirerek yaratmıştır." Ve kad halekaküm atvârâ. "Ki o sizi türlü türlü merhalelerden geçirerek yaratmıştır."

Bir küçücük tohum idiniz. Ondan sonra anneniz size hamile kaldı. Bir küçücük tohum idiniz. Ondan sonra anneniz size hamile kaldı. Orada büyüdünüz. Doğdunuz, -çocuktunuz- geliştiniz. Orada büyüdünüz. Doğdunuz, -çocuktunuz- geliştiniz. Sizi böyle tavır tavır, halden hâle büyüterek, geliştirerek yaratmış olan,Sizi böyle tavır tavır, halden hâle büyüterek, geliştirerek yaratmış olan, yeryüzüne insan cinsini yaratan, yerleştiren yeryüzüne insan cinsini yaratan, yerleştiren Allahu Teâlâ hazretlerinin azametini niçin anlamıyorsunuz? Allahu Teâlâ hazretlerinin azametini niçin anlamıyorsunuz?

E lem tera keyfe halaka'llâhu seb'a semâvâtin tıbâkâ. E lem tera keyfe halaka'llâhu seb'a semâvâtin tıbâkâ. "Allahu Teâlâ hazretlerinin şu yedi kat semayı tabaka tabaka nasıl yarattığına"Allahu Teâlâ hazretlerinin şu yedi kat semayı tabaka tabaka nasıl yarattığına bakmıyor musunuz, görmüyor musunuz?"bakmıyor musunuz, görmüyor musunuz?" -Şu göğün azametine bakın! Şu fezanın muhteşemliğine bakın!--Şu göğün azametine bakın! Şu fezanın muhteşemliğine bakın!- Ve ceale'l-kamere fîhinne nâren ve ceale'ş-şemse sirâcen.Ve ceale'l-kamere fîhinne nâren ve ceale'ş-şemse sirâcen. "Allahu Teâlâ hazretleri bu gökyüzünde bu kadar yıldızların arasında kameri"Allahu Teâlâ hazretleri bu gökyüzünde bu kadar yıldızların arasında kameri size bir nur kaynağı, mehtap olarak yaratmış; güneşi bir ışık kaynağı,size bir nur kaynağı, mehtap olarak yaratmış; güneşi bir ışık kaynağı, etrafa ışık saçan bir meşale bir kandil gibi yapmış." etrafa ışık saçan bir meşale bir kandil gibi yapmış."

Vallahu enbetekum mine'l-ardı nebâtâ.Vallahu enbetekum mine'l-ardı nebâtâ. "Sizi yerden biter gibi bitirmiş.""Sizi yerden biter gibi bitirmiş." -Topraktan yarattı ama nice tavırlardan geçtikten sonra, -Topraktan yarattı ama nice tavırlardan geçtikten sonra, nice hilkat merhalelerinden sonra yaratmış olan nice hilkat merhalelerinden sonra yaratmış olan Allah'ın bu kudretini görmüyor musunuz?Allah'ın bu kudretini görmüyor musunuz? - Sümme yuîdüküm fîhâ. "Sizi yerden bitiren Allah sonra tekrar sizi yere döndürecek."- Sümme yuîdüküm fîhâ. "Sizi yerden bitiren Allah sonra tekrar sizi yere döndürecek." -Tekrar gömüleceksiniz, toprak olacaksınız.--Tekrar gömüleceksiniz, toprak olacaksınız.- Ve yuhricüküm ihrâcâ. Ve yuhricüküm ihrâcâ.

Ve'l ba'sü ba'de'l-mevti hakkun. "Öldükten sonra dirilmek hak.Ve'l ba'sü ba'de'l-mevti hakkun. "Öldükten sonra dirilmek hak. Oradan yine sizi ba'sü ba'de'l-mevt ile diriltecek.Oradan yine sizi ba'sü ba'de'l-mevt ile diriltecek. Bunları bilin, bunları görün, idrak edin, anlayın!" Bunları bilin, bunları görün, idrak edin, anlayın!"

Vallahu cealelekümü'l arda bisâtân.Vallahu cealelekümü'l arda bisâtân. Allah size yeryüzünü ne güzel bir döşek yapmış, yaymış, bezemiş."Allah size yeryüzünü ne güzel bir döşek yapmış, yaymış, bezemiş." -Halı gibi çimenler, çiçekler, çayırlar, ağaçlar, yeryüzü size bir yaygı gibi.- -Halı gibi çimenler, çiçekler, çayırlar, ağaçlar, yeryüzü size bir yaygı gibi.- Li-teslükû minhâ sübülen ficâcâ. "Onların o üzerinde, yeryüzünde, geniş yollar edinmişsiniz." Li-teslükû minhâ sübülen ficâcâ. "Onların o üzerinde, yeryüzünde, geniş yollar edinmişsiniz."

"Oradan oraya gidiyorsunuz, dolaşıyorsunuz."Oradan oraya gidiyorsunuz, dolaşıyorsunuz. Şu yerden şu yere, bu yerden bu yere, kervanlarla, vasıtalarla....Şu yerden şu yere, bu yerden bu yere, kervanlarla, vasıtalarla.... Bunlardan ibret almıyor musunuz? Çevrenize bakmıyor musunuz? Bunlardan ibret almıyor musunuz? Çevrenize bakmıyor musunuz? Allah'ın nimetlerini görmüyor musunuz? Allah'ın nimetlerini görmüyor musunuz? Allah'ın yarattıklarından varlığını istidlal etmiyor musunuz?Allah'ın yarattıklarından varlığını istidlal etmiyor musunuz? Allah'ın azametini, büyüklüğünü anlamıyor musunuz?" Allah'ın azametini, büyüklüğünü anlamıyor musunuz?"

"Yâ Rabbi! Onlara nice nice böyle şeyler söyledim. "Yâ Rabbi! Onlara nice nice böyle şeyler söyledim. Kavmimi böyle çeşitli, mantıklı, makul sözlerle, senin dinine gelmeye,Kavmimi böyle çeşitli, mantıklı, makul sözlerle, senin dinine gelmeye, senin birliğini kabule çağırdım. senin birliğini kabule çağırdım. Onları küfürden kurtarmak istedim, şirkten çıkarmak istedim; imana getirmek istedim." dedi,Onları küfürden kurtarmak istedim, şirkten çıkarmak istedim; imana getirmek istedim." dedi, hâlini arz etti. hâlini arz etti. Ama onlar dinlemediler, kulaklarını tıkadılar, alay ettiler. Ama onlar dinlemediler, kulaklarını tıkadılar, alay ettiler.

"Elbiselerine büründüler." Ve's-tağşev siyâbehüm."Elbiselerine büründüler." Ve's-tağşev siyâbehüm. Kulaklarını tıkamışlar; bir de demek ki seni görmek de istemiyoruz,Kulaklarını tıkamışlar; bir de demek ki seni görmek de istemiyoruz, diye geniş elbiseleri varsa yüzlerine örtmüşler.diye geniş elbiseleri varsa yüzlerine örtmüşler. İnat ediyorlar, çağırdıkça dinlemiyorlar, dinlemediklerini gösterecek tavırlar sergiliyorlar. İnat ediyorlar, çağırdıkça dinlemiyorlar, dinlemediklerini gösterecek tavırlar sergiliyorlar.

Kale Nûhun. "Sonra Nuh aleyhisselam dedi ki." Rabbi innehüm asavnî.Kale Nûhun. "Sonra Nuh aleyhisselam dedi ki." Rabbi innehüm asavnî. "Yâ Rabbi! Onlar bana itaat etmediler, âsi oldular, isyan ettiler, "Yâ Rabbi! Onlar bana itaat etmediler, âsi oldular, isyan ettiler, benim Peygamberliğimi kabul etmediler, karşı çıktılar." benim Peygamberliğimi kabul etmediler, karşı çıktılar." Vettebeû men lem yezidhü mâlühû ve veledühû illâ hasârâ. Vettebeû men lem yezidhü mâlühû ve veledühû illâ hasârâ. "Malı da çocuğu da kendisine fayda vermeyen, zararını ziyanını arttırmaktan"Malı da çocuğu da kendisine fayda vermeyen, zararını ziyanını arttırmaktan başka bir işe yaramayan kimseye tâbi oldular. başka bir işe yaramayan kimseye tâbi oldular. Onu dinlediler de beni dinlemediler." Onu dinlediler de beni dinlemediler."

Demek ki karşısında malı çok insanlar muhalefet etmişler. Demek ki karşısında malı çok insanlar muhalefet etmişler. Zenginler. Çoluk çocuğu, kavmi, kabilesi, etrafı kalabalık, nüfuzlu kimseler.Zenginler. Çoluk çocuğu, kavmi, kabilesi, etrafı kalabalık, nüfuzlu kimseler. Kabile reisleri vesaire âsi olmuşlar, dinlememişler. Kabile reisleri vesaire âsi olmuşlar, dinlememişler. Halk onları dinlemiş, Nuh aleyhisselam'ı dinlememişler. Halk onları dinlemiş, Nuh aleyhisselam'ı dinlememişler. "Yâ Rabbi! Bana âsi oldular da malı, çocuğu çok olan, ama malının,"Yâ Rabbi! Bana âsi oldular da malı, çocuğu çok olan, ama malının, çocuğunun onlara fayda vermediği, ancak hüsranlarını arttıracak olançocuğunun onlara fayda vermediği, ancak hüsranlarını arttıracak olan dinsiz kimselere tâbi oldular." dinsiz kimselere tâbi oldular." -Her devirde böyle. Her devirde insanoğlunun işi bu.- -Her devirde böyle. Her devirde insanoğlunun işi bu.-

Ve mekerû mekren kübbâren. "Büyük hileler, büyük tuzaklar,Ve mekerû mekren kübbâren. "Büyük hileler, büyük tuzaklar, büyük muhalefetler, büyük kulisler yaptılar, ok dolaplar çevirdiler."büyük muhalefetler, büyük kulisler yaptılar, ok dolaplar çevirdiler." Ve kâlû la tezerunne âliheteküm.Ve kâlû la tezerunne âliheteküm. "Ve ahaliye dediler ki; 'Aman! Sakın ha, eski dinlerinizi, inançlarınızı terk etmeyin, bırakmayın! "Ve ahaliye dediler ki; 'Aman! Sakın ha, eski dinlerinizi, inançlarınızı terk etmeyin, bırakmayın! Putlarınızı terk etmeyin..'"Putlarınızı terk etmeyin..'" Ve la tezerünne vedden ve la suvâan ve la yeğûse ve yeûka ve nasren .Ve la tezerünne vedden ve la suvâan ve la yeğûse ve yeûka ve nasren . "Vedd, Suva', Yeğûs, Ye'uk ve Nesr'i sakın ha bırakmayın!" dediler. –Putlarının adını sayıyorlar.- "Vedd, Suva', Yeğûs, Ye'uk ve Nesr'i sakın ha bırakmayın!" dediler. –Putlarının adını sayıyorlar.-

Dinler tarihinin sayfalarını açsak da bu eski kavimlerin hangi putlara taptıklarını, Dinler tarihinin sayfalarını açsak da bu eski kavimlerin hangi putlara taptıklarını, onların heykellerini görsek. onların heykellerini görsek. Mesela; Etililerin, Sümerliler'in, Asurlular'ın nasıl tanrıları vardı?Mesela; Etililerin, Sümerliler'in, Asurlular'ın nasıl tanrıları vardı? Nasıl heykellerle onları ifade ediyorlardı?Nasıl heykellerle onları ifade ediyorlardı? Memeleri göbeğine doğru sarkmış, koca göbekli bir ana tanrıları var, heykellerde görülüyor.Memeleri göbeğine doğru sarkmış, koca göbekli bir ana tanrıları var, heykellerde görülüyor. Kimisi elinde ışık tutan bir şey, işte bu güneş tanrısı!Kimisi elinde ışık tutan bir şey, işte bu güneş tanrısı! Kimisi kartal şeklinde, kimisi daha başka şekillerde, arslan şeklinde...Kimisi kartal şeklinde, kimisi daha başka şekillerde, arslan şeklinde... Böyle çeşitli tanrıları var. "Aman onları bırakmayın!" dediler. Böyle çeşitli tanrıları var. "Aman onları bırakmayın!" dediler.

Tanrıları bir tane de değil. Bir sürü puta tapmışlar. Mısırlılar da öyle. Resimleri var. Tanrıları bir tane de değil. Bir sürü puta tapmışlar. Mısırlılar da öyle. Resimleri var. Onların resimlerini gördük. Onların resimlerini gördük. Kimisi köpek başlı, kimisi kartal, horoz başlı, kimisi timsah kafalı...Kimisi köpek başlı, kimisi kartal, horoz başlı, kimisi timsah kafalı... İnsan gibi vücut çizmişler. İnsan gibi vücut çizmişler. Kafa yerinde timsah kafası, kafa yerinde köpek kafası, kafa yerinde horoz kafası... Kafa yerinde timsah kafası, kafa yerinde köpek kafası, kafa yerinde horoz kafası... Sümerliler de öyle, Hititliler de öyle. Sümerliler de öyle, Hititliler de öyle. Çeşit çeşit putları var. Şu ana tanrı, bu ölüm tanrısı, bu bereket tanrısı... Çeşit çeşit putları var. Şu ana tanrı, bu ölüm tanrısı, bu bereket tanrısı... Bir şeyler uydurmuşlar. Şeytan yardım ediyor, destekliyor. Bir şeyler uydurmuşlar. Şeytan yardım ediyor, destekliyor.

Niye bunlara inanıyorlar? Niye kendi elleriyle yaptıkları taşların karşına geçipNiye bunlara inanıyorlar? Niye kendi elleriyle yaptıkları taşların karşına geçip ondan bir şey istiyorlar?ondan bir şey istiyorlar? Akıl almaz! Ama şeytan bir şeyle kandırıyor, dalalete düşürüyor. Akıl almaz! Ama şeytan bir şeyle kandırıyor, dalalete düşürüyor. Kavme; "Sakın ha! Putlarınıza sadakat gösterin, onları terk etmeyin!Kavme; "Sakın ha! Putlarınıza sadakat gösterin, onları terk etmeyin! Sakın ha onları bırakmayın!" dediler. Sakın ha onları bırakmayın!" dediler.

Ve kad edallû kesîran. "Ve halktan çoğunu dalalete düşürdüler, saptırdılar." Ve kad edallû kesîran. "Ve halktan çoğunu dalalete düşürdüler, saptırdılar."

Millet Nuh aleyhisselam'ı dinlemedi.Millet Nuh aleyhisselam'ı dinlemedi. O başkanları, kabile reislerini, malı çok olan zenginleri, etrafı kalabalık avanesi, çetesi, O başkanları, kabile reislerini, malı çok olan zenginleri, etrafı kalabalık avanesi, çetesi, kalabalık kuvvetli, kimseleri dinledi. kalabalık kuvvetli, kimseleri dinledi. Her devirde böyle oluyor. Her devirde böyle oluyor.

Hz. Ömer radıyallahu anh buyururmuş ki; Hz. Ömer radıyallahu anh buyururmuş ki; İla'llâhi eşkü'd-da'fe'l emîni ve hıyânete'l-kavi. İla'llâhi eşkü'd-da'fe'l emîni ve hıyânete'l-kavi. "Emin güvenilir insanın zayıf olmasından, "Emin güvenilir insanın zayıf olmasından, kuvvetli insanın da hain olmasından, hıyanetliğinden Allah'a dertlenirim, şikâyetlenirim." kuvvetli insanın da hain olmasından, hıyanetliğinden Allah'a dertlenirim, şikâyetlenirim."

Çok fena! İyi insan zayıf; kötü şeytan, meret, insan kuvvetli. Çok fena! İyi insan zayıf; kötü şeytan, meret, insan kuvvetli. Birçok toplumlarda böyle. Menfaat ilişkileri dolayısıyla çeteleşiyorlar. Birçok toplumlarda böyle. Menfaat ilişkileri dolayısıyla çeteleşiyorlar. Tarih boyunca böyle. Çeteler büyüyor, beylikleşiyor, devletleşiyor. Tarih boyunca böyle. Çeteler büyüyor, beylikleşiyor, devletleşiyor. Ondan sonra ellerindeki birlikten doğan güce dayalı baskılarla millete istediklerini yaptırıyorlar,Ondan sonra ellerindeki birlikten doğan güce dayalı baskılarla millete istediklerini yaptırıyorlar, doğru söyleyeni de dokuz köyden kovuyorlar, eziyorlar,doğru söyleyeni de dokuz köyden kovuyorlar, eziyorlar, Peygamber de gelse Peygambere de kafa tutuyorlar, karşı çıkıyorlar, dikleniyorlar.Peygamber de gelse Peygambere de kafa tutuyorlar, karşı çıkıyorlar, dikleniyorlar. Hele hele Peygamberlere çok diklenmişler. Hele hele Peygamberlere çok diklenmişler. Çünkü onlar Allah'tan emir aldıkları için, dobra dobra hataları söylüyorlar. Çünkü onlar Allah'tan emir aldıkları için, dobra dobra hataları söylüyorlar.

Sen misin hatayı söyleyen! En çok onlara kızıyorlar, onları yakmak istiyorlar, Sen misin hatayı söyleyen! En çok onlara kızıyorlar, onları yakmak istiyorlar, onları öldürmek istiyorlar, onları cezalandırmak istiyorlar,onları öldürmek istiyorlar, onları cezalandırmak istiyorlar, onların karşısında bir cephe oluşturuyorlar, onlarla alay ediyorlar, onları itham ediyorlar. onların karşısında bir cephe oluşturuyorlar, onlarla alay ediyorlar, onları itham ediyorlar. "Onu cin çarpmış, bu manyak, bu ihtiyar, bu bunak, bu deli, bu şair, bu kahin..." "Onu cin çarpmış, bu manyak, bu ihtiyar, bu bunak, bu deli, bu şair, bu kahin..." Neler söylemişler Peygamberlere! Dinlememişler... Neler söylemişler Peygamberlere! Dinlememişler...

Nuh aleyhisselam bunlardan böyle şikayetleniyor. Nuh aleyhisselam bunlardan böyle şikayetleniyor.

Ve la tezidi'z-zâlimîne illâ dalâlâ.Ve la tezidi'z-zâlimîne illâ dalâlâ. "Yâ Rabbi! Sen de zalimlerin belalarını ver, dalaletlerini daha da arttır. "Yâ Rabbi! Sen de zalimlerin belalarını ver, dalaletlerini daha da arttır. Madem sapıttılar, sapıklıklarını, dalaletlerini arttır, dedi.Madem sapıttılar, sapıklıklarını, dalaletlerini arttır, dedi. " Mimmâ hatîâtihim uğrikû fe-udhılû nâren fe lem yecidû lehüm min dûni'llahi ensârâ." Mimmâ hatîâtihim uğrikû fe-udhılû nâren fe lem yecidû lehüm min dûni'llahi ensârâ. "Nuh aleyhisselam el açıp beddua etti. Allah Peygamberinin bedduasına göre,"Nuh aleyhisselam el açıp beddua etti. Allah Peygamberinin bedduasına göre, halkın Peygamberi kabul etmemesinden, küfürde,halkın Peygamberi kabul etmemesinden, küfürde, şirkte ısrar ve inat etmesinden dolayı azabı gönderdi." şirkte ısrar ve inat etmesinden dolayı azabı gönderdi."

Nuh aleyhisselam kavminin azabı ne? Tufan. Nuh aleyhisselam kavminin azabı ne? Tufan.

Azabı göndermeden önce Azabı göndermeden önce Allahu Teâlâ hazretleri Nuh aleyhisselam'a, "Bir gemi yap." dedi, vahyetti. Allahu Teâlâ hazretleri Nuh aleyhisselam'a, "Bir gemi yap." dedi, vahyetti. Gemi yapmasını buyurdu. Nuh aleyhisselam deniz olmayan yerde gemi inşasına başladı.Gemi yapmasını buyurdu. Nuh aleyhisselam deniz olmayan yerde gemi inşasına başladı. Nuh aleyhisselam gemi yapıyor. Millet iyice, "Tamam, bunun aklı yerinde değilNuh aleyhisselam gemi yapıyor. Millet iyice, "Tamam, bunun aklı yerinde değil Burada geminin ne işi var!" dediler. Burada geminin ne işi var!" dediler.

Millet kendisinin dalaletini anlamıyor; peygamberleri, Allah'ın has kullarını, hatalı sanıyor.Millet kendisinin dalaletini anlamıyor; peygamberleri, Allah'ın has kullarını, hatalı sanıyor. Ve yanından geçerken: "Ne yapıyorsun Nuh? Gemi mi yapıyorsun!" diye dalga geçtiler.Ve yanından geçerken: "Ne yapıyorsun Nuh? Gemi mi yapıyorsun!" diye dalga geçtiler. Sahirû minhü. Nuh aleyhisselam ile alay ettiler. Sahirû minhü. Nuh aleyhisselam ile alay ettiler.

"Yahu gemiyi ne yapacaksın? Kumda mı yüzdüreceksin, bilmem ne mi?"Yahu gemiyi ne yapacaksın? Kumda mı yüzdüreceksin, bilmem ne mi? Gemi karada!" Böyle şeyler söylediler. Gemi karada!" Böyle şeyler söylediler. Nuh aleyhisselam da; "Siz bugün bizimle dalga geçerseniz,Nuh aleyhisselam da; "Siz bugün bizimle dalga geçerseniz, alay ederseniz biz de bir gün sizin durumunuzla dalga geçeriz, başınıza bela gelir." dedi. alay ederseniz biz de bir gün sizin durumunuzla dalga geçeriz, başınıza bela gelir." dedi. İn tasharû minnâ fe-innâ nasharü minküm kemâ tasharûn. İn tasharû minnâ fe-innâ nasharü minküm kemâ tasharûn. "Siz şimdi bizimle dalga geçtiğiniz gibi biz de o zaman size güleriz."Siz şimdi bizimle dalga geçtiğiniz gibi biz de o zaman size güleriz. Biz de sizi maskaraya alırız, alaya alırız." dedi. Biz de sizi maskaraya alırız, alaya alırız." dedi. Çünkü Nuh aleyhisselam ile alay ediyorlardı. Sonra tufan başladı.Çünkü Nuh aleyhisselam ile alay ediyorlardı.

Sonra tufan başladı.
Nuh aleyhisselam gemisine bindi. Mü'minleri aldı.Nuh aleyhisselam gemisine bindi. Mü'minleri aldı. Allah'ın emrettiği kişileri, varlıkları aldı. Hatta oğlu karşıda.Allah'ın emrettiği kişileri, varlıkları aldı. Hatta oğlu karşıda. "Oğlum gel, gemiye sen de bin!" dedi. Oğlu, "Gelmem!" "Oğlum gel, gemiye sen de bin!" dedi. Oğlu, "Gelmem!" "Yavrum çok yağmur yağacak, etrafı seller götürecek." dedi. "Yavrum çok yağmur yağacak, etrafı seller götürecek." dedi.

Seâvî ilâ cebeli ya'simunî mine'l-mâ'. Seâvî ilâ cebeli ya'simunî mine'l-mâ'. "Çıkarım bir tepenin üstüne, selden korunurum. Tepe beni sellerden korur., dedi.""Çıkarım bir tepenin üstüne, selden korunurum. Tepe beni sellerden korur., dedi." Kale la âsime'l-yevme min emri'llah.Kale la âsime'l-yevme min emri'llah. "Bugün Allah'ın bu cezasından, belasından seni koruyacak bir koruyucu yok. "Bugün Allah'ın bu cezasından, belasından seni koruyacak bir koruyucu yok. Gel oğlum, iman et! Ben senin babanım. Gel buraya!, dedi." "Yok gelmem, dedi." Gel oğlum, iman et! Ben senin babanım. Gel buraya!, dedi." "Yok gelmem, dedi."

Derken seller bir geldi. Nuh aleyhisselam'ın gözü önünde oğluDerken seller bir geldi. Nuh aleyhisselam'ın gözü önünde oğlu sellere kapıldı, boğuldu.sellere kapıldı, boğuldu. Babası boğulduğunu gördü. Yüreği dayanamadı. "Yâ Rabbi! Bu benim evladım. Babası boğulduğunu gördü. Yüreği dayanamadı.

"Yâ Rabbi! Bu benim evladım.
Senin vaadin haktır." dedi. "O senin evladın filan değil!" diye Allahu Teâlâ hazretleri vahyetti.Senin vaadin haktır." dedi. "O senin evladın filan değil!" diye Allahu Teâlâ hazretleri vahyetti. "O kâfir!" dedi. İmanlı olmayınca nesep bağının olmayacağını bildirmiş oldu. "O kâfir!" dedi. İmanlı olmayınca nesep bağının olmayacağını bildirmiş oldu. Oğlu boğuldu gitti. Oğlu bile iman etmemiş! Oğlu boğuldu gitti. Oğlu bile iman etmemiş!

Karısı? Karısı Nuh aleyhisselam için "bunak" dermiş. İman etmemiş. Karısı? Karısı Nuh aleyhisselam için "bunak" dermiş. İman etmemiş. O da kâfirlerden, o da helâk oldu. Kocasının Peygamberliğini anlayamamış bir kadındı.O da kâfirlerden, o da helâk oldu. Kocasının Peygamberliğini anlayamamış bir kadındı. "İhtiyar işte!" Çünkü olağan şeyi yapmıyor. Herkesin alıştığı, görülmekte olan şeyler yapmıyor. "İhtiyar işte!" Çünkü olağan şeyi yapmıyor. Herkesin alıştığı, görülmekte olan şeyler yapmıyor. Başka türlü yapınca herkes de yadırgıyor. Başka türlü yapınca herkes de yadırgıyor.

Mesela; bizim de giyimimizi yadırgarlar, sarığımızı yadırgarlar. Mesela; bizim de giyimimizi yadırgarlar, sarığımızı yadırgarlar. Hatta bizim musafahamızı Türkiye'de yadırgıyorlar.Hatta bizim musafahamızı Türkiye'de yadırgıyorlar. Bizim mahallede, mescitte, namazdan sonra musafaha yapıyoruz.Bizim mahallede, mescitte, namazdan sonra musafaha yapıyoruz. Mahallemizde bir kuyumcu var. "Bırakın şu bid'at işleri!" diyor. Mahallemizde bir kuyumcu var. "Bırakın şu bid'at işleri!" diyor. Musafahaya "bid'at" diyor, yadırgıyor. Musafahaya "bid'at" diyor, yadırgıyor. Sakal bırakıyorsun, sünnet diye bırakıyorsun. Fakültedeki arkadaşların, hocaların diyor ki;Sakal bırakıyorsun, sünnet diye bırakıyorsun. Fakültedeki arkadaşların, hocaların diyor ki; "Nereden çıkardın bu sakalı! Kes şunu! Ne diye sakal bırakıyorsun!" "Nereden çıkardın bu sakalı! Kes şunu! Ne diye sakal bırakıyorsun!"

Kız başını örtüyor. "Bu bir örgüt işi. Bak işte! Hepsi baş örtüyorlar. Kız başını örtüyor. "Bu bir örgüt işi. Bak işte! Hepsi baş örtüyorlar. Demek ki baş örtenler örgütü bu, diyorlar. Demek ki baş örtenler örgütü bu, diyorlar. Binâenaleyh, "Hadi, siyasi takibat! Hadi bakalım polisler koşturun!Binâenaleyh, "Hadi, siyasi takibat! Hadi bakalım polisler koşturun! Kalkanlarınızla saldırın! Coplarınızla vurun! Çünkü bunlar bir örgütün elemanı!Kalkanlarınızla saldırın! Coplarınızla vurun! Çünkü bunlar bir örgütün elemanı! Müslüman, mü'minler örgütünün mensubu!Müslüman, mü'minler örgütünün mensubu! Gizli örgüt kurmaktan vurun copları kafasına!Gizli örgüt kurmaktan vurun copları kafasına! İtekleyin, tıkıştırın, hapse alın, nezarete alın!" Millet yadırgıyor. İtekleyin, tıkıştırın, hapse alın, nezarete alın!" Millet yadırgıyor.

"Selamün aleyküm" diyorsun. Başını kaldırıyor, kindar kindar bakıyor. "Selamün aleyküm" diyorsun. Başını kaldırıyor, kindar kindar bakıyor. "Günaydın. Bırak şu Arab'ın selamını!" diyor. Uzun giyiyorsun."Günaydın. Bırak şu Arab'ın selamını!" diyor. Uzun giyiyorsun. "Nereden çıkardınız böyle uzun giymeyi. Yaz gününde uzun giyinmeye ne lüzum var?" diyor. "Nereden çıkardınız böyle uzun giymeyi. Yaz gününde uzun giyinmeye ne lüzum var?" diyor. Kendisi japone kollu, kısa etekli. "Bu uzun etek de nereden çıktı?" diyor.Kendisi japone kollu, kısa etekli. "Bu uzun etek de nereden çıktı?" diyor. "Allah Allah! Şuna bak, maskara gibi!" diyor, "Öcü gibi" diyor,"Allah Allah! Şuna bak, maskara gibi!" diyor, "Öcü gibi" diyor, "Niye bu başını örtüyor? Niye böyle uzun giyiyor? Niye bol giyiyor?" diyor. "Niye bu başını örtüyor? Niye böyle uzun giyiyor? Niye bol giyiyor?" diyor. Sen niye kısa giyiyorsun? Ben bir mühendis arkadaşa: Sen niye kısa giyiyorsun?

Ben bir mühendis arkadaşa:
"Cam ne harikulade bir madde değil mi? "Cam ne harikulade bir madde değil mi? Hem katı hem de ışık öbür tarafından beri tarafına geçiyor, görünüyor." dedim.Hem katı hem de ışık öbür tarafından beri tarafına geçiyor, görünüyor." dedim. Durdu şöyle mühendis; "Ötekilerin şeffaf olmaması da o kadar şaşılacak bir şey!" dedi.Durdu şöyle mühendis; "Ötekilerin şeffaf olmaması da o kadar şaşılacak bir şey!" dedi. Niye bu şeffaf değil? Cam şeffaf da niye bu şeffaf değil?Niye bu şeffaf değil? Cam şeffaf da niye bu şeffaf değil? Niye bunun arkasını görmüyoruz? Düşündüm; o da doğru. Niye bunun arkasını görmüyoruz? Düşündüm; o da doğru.

Bir düzene alışmışız. O düzenin dışındaki başka şeyi yadırgıyoruz. Bir düzene alışmışız. O düzenin dışındaki başka şeyi yadırgıyoruz. Mesela Romalılar'ın bir sayısal sistemi var. Mesela Romalılar'ın bir sayısal sistemi var. Bir; bir çizgi (I). İki; iki çizgi (II). Üç; üç çizgi (III). Dört; bir çizgi,Bir; bir çizgi (I). İki; iki çizgi (II). Üç; üç çizgi (III). Dört; bir çizgi, bir 'V' (IV). Beş; bir 'V'. Altı; 'V', sonra bir çizgi (VI).bir 'V' (IV). Beş; bir 'V'. Altı; 'V', sonra bir çizgi (VI). Yedi; 'V' sonra iki çizgi (VII). Sekiz; 'V' [sonra] üç çizgi (VIII). Yedi; 'V' sonra iki çizgi (VII). Sekiz; 'V' [sonra] üç çizgi (VIII). Dokuz; bir çizgi bir 'X' (IX). On; 'X'. On bir; bir 'X' bir çizgi (XI)... Dokuz; bir çizgi bir 'X' (IX). On; 'X'. On bir; bir 'X' bir çizgi (XI)...

Kaçlı sistem bu? Bir çizgi 'I' var, bir 'V' var bir 'X' var; öyle gidiyor. Kaçlı sistem bu? Bir çizgi 'I' var, bir 'V' var bir 'X' var; öyle gidiyor. Beşli gibi bir sistem. Bunda ne hesap yapılır ne toplama yapılır ne çıkarma yapılırBeşli gibi bir sistem. Bunda ne hesap yapılır ne toplama yapılır ne çıkarma yapılır ne ilim gider.ne ilim gider. Roma rakamları. Roma rakamları.

Arapların ondalık sistemi; 1,2,3,4,5,6,7,8,9,0; 11,12,13,14,15,16,17,19,0. Arapların ondalık sistemi; 1,2,3,4,5,6,7,8,9,0; 11,12,13,14,15,16,17,19,0. İki... Ondalık sistem; ilmi alıp götüren bir sistem. İki... Ondalık sistem; ilmi alıp götüren bir sistem. Çok güzel bir sistem! Toplarsın, çıkarırsın, çarparsın, bölersin, hesap yaparsın… Çok güzel bir sistem! Toplarsın, çıkarırsın, çarparsın, bölersin, hesap yaparsın… Romen rakamlarıyla mümkün değil!Romen rakamlarıyla mümkün değil! Bir 1900 bilmem kaç yazacaksın, bir satır harf! Karma karışık bir şey! Bir 1900 bilmem kaç yazacaksın, bir satır harf! Karma karışık bir şey!

Daha kolay sayısal sistemler de buldular. Daha kolay sayısal sistemler de buldular. –1-2, 1-2, 1-2– Bilgisayarın sayısal sistemi '1-2 1-2' dir; ondalık değildir. –1-2, 1-2, 1-2– Bilgisayarın sayısal sistemi '1-2 1-2' dir; ondalık değildir. 1-2 1-2; şu var mı yok mu, var mı yok mu, var mı yok mu...1-2 1-2; şu var mı yok mu, var mı yok mu, var mı yok mu... Yokları eliyor, varlar kalıyor. O varların içinde bir başka vasıf ortaya koyuyor. Yokları eliyor, varlar kalıyor. O varların içinde bir başka vasıf ortaya koyuyor. O vasıfta olmayanları eliyor. Varları seçiyor.O vasıfta olmayanları eliyor. Varları seçiyor. O iki elemede, üç elemede hemen aradığını buluyor. O da bir düzen. O iki elemede, üç elemede hemen aradığını buluyor. O da bir düzen.

Nuh aleyhisselam'ın hâlini, hayatını yadırgadılar. Nuh aleyhisselam'ın hâlini, hayatını yadırgadılar. Karısı bile yadırgadı, kabul etmedi, oğlu bile mü'min olmadı! Karısı bile yadırgadı, kabul etmedi, oğlu bile mü'min olmadı!

Mimma hatîâtihim uğrikû. "İşte bu küfürlerinden, hatalı davranışlarından,Mimma hatîâtihim uğrikû. "İşte bu küfürlerinden, hatalı davranışlarından, yanlış tercihlerinden dolayı tufana gark olundular."yanlış tercihlerinden dolayı tufana gark olundular." Nuh aleyhisselam'ın kâfir kavmi -gemiye binenler hariç, Nuh aleyhisselam'ın kâfir kavmi -gemiye binenler hariç, Allah'ın korudukları hariç- hepsi tufana gark oldular. Allah'ın korudukları hariç- hepsi tufana gark oldular. O mıntıkalar, o diyarlar, yeryüzü tufana gark oldu.O mıntıkalar, o diyarlar, yeryüzü tufana gark oldu. Sonradan kazılardan anlaşılıyor ki sekiz dokuz metre kalınlığında sel milleri çökmüş. Sonradan kazılardan anlaşılıyor ki sekiz dokuz metre kalınlığında sel milleri çökmüş. Ne muazzam! Ne muazzam sel olmuş, tufan olmuş Görülmemiş bir şey! Ne muazzam! Ne muazzam sel olmuş, tufan olmuş Görülmemiş bir şey!

Yanlış tercihlerinden dolayı tufana gark oldular. Yanlış tercihlerinden dolayı tufana gark oldular. Kâfirliklerinden dolayı cezalandırılmak için sellerde boğuldular. Kâfirliklerinden dolayı cezalandırılmak için sellerde boğuldular. Yetmedi. Fe-udhılü'n-nâren. "Cehenneme de tıkıldılar."Yetmedi. Fe-udhılü'n-nâren. "Cehenneme de tıkıldılar." -Ölür ölmez tıkılmışlardır, azapları başlamışlardır.--Ölür ölmez tıkılmışlardır, azapları başlamışlardır.- Fe lem yecidû lehüm min-dûnillâhi ensârâ. Fe lem yecidû lehüm min-dûnillâhi ensârâ. "Ve Allah'a karşı, Allah'ın bu kahrını, "Ve Allah'a karşı, Allah'ın bu kahrını, gazabını kendilerinden engelleyecek hiçbir yardımcı da bulamadılar."gazabını kendilerinden engelleyecek hiçbir yardımcı da bulamadılar." -Tapındıkları putlar fayda vermedi. Tanrıları yardıma gelmedi.-Tapındıkları putlar fayda vermedi. Tanrıları yardıma gelmedi. Âhirette hiç yardımcı bulamadılar. Cehenneme tıkıldılar, azaba uğradılar.- Âhirette hiç yardımcı bulamadılar. Cehenneme tıkıldılar, azaba uğradılar.-

Ve kâle Nûhun: Rabbi lâ tezer ale'l-ardı mine'l-kâfirîne deyyârâ. "Ve kâle Nûhun: Rabbi lâ tezer ale'l-ardı mine'l-kâfirîne deyyârâ. " -Nuh aleyhisselam bedduasının devamında dedi ki--Nuh aleyhisselam bedduasının devamında dedi ki- Yâ Rabbi! Yeryüzünde kâfirlerden hiçbir sakin insan, bir evde yerleşmiş kişi bırakma! Kâfirlerin hepsini yok et."Yâ Rabbi! Yeryüzünde kâfirlerden hiçbir sakin insan, bir evde yerleşmiş kişi bırakma! Kâfirlerin hepsini yok et." İnneke in tezerhüm yudillû ıbâdeke. İnneke in tezerhüm yudillû ıbâdeke. "Çünkü onları, sağ bırakırsan onlar kullarını yine saptırırlar."Çünkü onları, sağ bırakırsan onlar kullarını yine saptırırlar. Hepsini –onları, o kâfirleri, o azılıları, saptırıcıları– kahret!Hepsini –onları, o kâfirleri, o azılıları, saptırıcıları– kahret! Çünkü sağ kalırlarsa yine kâfirliklerine devam ederler.Çünkü sağ kalırlarsa yine kâfirliklerine devam ederler. Kullarını dalalete düşürürler, saptırırlar." Kullarını dalalete düşürürler, saptırırlar." Ve la yelidû illâ fâciren keffârâ.Ve la yelidû illâ fâciren keffârâ. "Ancak fısk-ı fücur işleyen, kâfir, küfürde çok inatçı evlatlar yetiştirirler."Ancak fısk-ı fücur işleyen, kâfir, küfürde çok inatçı evlatlar yetiştirirler. Öylelerini doğururlar. Çocuklarını öyle yetiştirirler." Öylelerini doğururlar. Çocuklarını öyle yetiştirirler." -Onları kahret! Yeryüzünde onları bırakma!-Onları kahret! Yeryüzünde onları bırakma! Hiçbir evin içinde öyle kâfir barındırma, onları evleriyle beraber yok et, dedi.- Hiçbir evin içinde öyle kâfir barındırma, onları evleriyle beraber yok et, dedi.-

Rabbi'ğ-firlî. "Yâ Rabbi! Beni mağfiret eyle." Ve li vâlideyye. Rabbi'ğ-firlî. "Yâ Rabbi! Beni mağfiret eyle." Ve li vâlideyye. "Ana babamı mağfiret eyle.""Ana babamı mağfiret eyle." Ve limen-dehale beytiye mü'minen.Ve limen-dehale beytiye mü'minen. "Ve evime mü'min olarak girenleri." Ve li'l-mü'minîne ve'l-mü'minât. "Ve evime mü'min olarak girenleri." Ve li'l-mü'minîne ve'l-mü'minât. "İman etmiş erkekleri, iman etmiş kadınları mağfiret eyle, dedi.""İman etmiş erkekleri, iman etmiş kadınları mağfiret eyle, dedi." -Kendisi, ümmeti ve mü'minler için mağfiret talep etti.--Kendisi, ümmeti ve mü'minler için mağfiret talep etti.- Ve la tezidi'z-zâlimîne illâ tebârâ. "Zalimlerin de helakini, felaketini arttır." Ve la tezidi'z-zâlimîne illâ tebârâ. "Zalimlerin de helakini, felaketini arttır."

Buradaki "Evime mü'min olarak girenler"den maksat; Buradaki "Evime mü'min olarak girenler"den maksat; "İbadethanesine, inşa ettiği mescide girenler" ya da"İbadethanesine, inşa ettiği mescide girenler" ya da "yaptığı gemiye girenler" diye de tefsirler var. "yaptığı gemiye girenler" diye de tefsirler var.

Allahu Teâlâ hazretleri Nuh aleyhisselam'ı ve gemisine binenleri kurtardı, tufan bitti, Allahu Teâlâ hazretleri Nuh aleyhisselam'ı ve gemisine binenleri kurtardı, tufan bitti, o gemi Cudi dağına oturdu.o gemi Cudi dağına oturdu. Oradan indiler. Dünya üzerinde Nuh aleyhisselam'ın Oradan indiler. Dünya üzerinde Nuh aleyhisselam'ın o gemisinden inen mü'minler tekrar çoğaldılar, yayıldılar. o gemisinden inen mü'minler tekrar çoğaldılar, yayıldılar. Böylece Âdem aleyhisselam'dan sonra Nuh aleyhisselam,Böylece Âdem aleyhisselam'dan sonra Nuh aleyhisselam, insanlık tufana gark olduktan sonra yeniden, adeta insanlığın ikinci bir babası gibi oldu. insanlık tufana gark olduktan sonra yeniden, adeta insanlığın ikinci bir babası gibi oldu. Onun için ikinci ebü'l-beşer gibi bir isimle de anılır.Onun için ikinci ebü'l-beşer gibi bir isimle de anılır. Nesiller ondan sonra yeniden üredi.Nesiller ondan sonra yeniden üredi. Ama yeniden yeni üreyen nesillerin de imandan sapanları, şaşıranları, mü'min olanları,Ama yeniden yeni üreyen nesillerin de imandan sapanları, şaşıranları, mü'min olanları, kâfir olanları oldu.kâfir olanları oldu. İş tekerrür edip duruyor. Allah Peygamber gönderiyor; inananlar inanıyor, İş tekerrür edip duruyor.

Allah Peygamber gönderiyor; inananlar inanıyor,
inanmayanlar cezalanıyor, helâk oluyor. inanmayanlar cezalanıyor, helâk oluyor. Allah Peygamber gönderiyor; inananlar oluyor, inanmayanlar oluyor, kâfirler helâk oluyor...Allah Peygamber gönderiyor; inananlar oluyor, inanmayanlar oluyor, kâfirler helâk oluyor... Devam edip durdu bu iş. Peygamber Efendimiz'in zamanına geldi. Devam edip durdu bu iş. Peygamber Efendimiz'in zamanına geldi.

Kur'ân-ı Kerîm'de bunları mesel olarak anlatılması neden?Kur'ân-ı Kerîm'de bunları mesel olarak anlatılması neden? "Ey insanlar! İbret alın! Tarihte böyle olmuş."Ey insanlar! İbret alın! Tarihte böyle olmuş. Size de böyle olur. Peygamberlere karşı gelmeyin! Peygamberin emrini tutun! Size de böyle olur. Peygamberlere karşı gelmeyin! Peygamberin emrini tutun! Allah'a imana gelin, hak dine girin! Girmezseniz işte eski kavimlerin başlarına gelenler!" diye,Allah'a imana gelin, hak dine girin! Girmezseniz işte eski kavimlerin başlarına gelenler!" diye, ibret alınsın diye bunlar zikrediliyor. ibret alınsın diye bunlar zikrediliyor.

Mehmet Âkif –merhum– diyor ki; "Tarihten insan ibret alırmış. Mehmet Âkif –merhum– diyor ki; "Tarihten insan ibret alırmış. Ne masal şey! Yüz bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi? Bunca bunca ibretlik kıssalar, Ne masal şey! Yüz bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi? Bunca bunca ibretlik kıssalar, olaylar anlatıldı, anlatıldı da kıssadan hisse çıkaran, olaydan ibret alan birisi mi çıktı?olaylar anlatıldı, anlatıldı da kıssadan hisse çıkaran, olaydan ibret alan birisi mi çıktı? Tarihten ibret alınırmış... Nerede? Amma masal şey! Kimse ibret almıyor! Tarihten ibret alınırmış... Nerede? Amma masal şey! Kimse ibret almıyor!

"Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar." Tarih tekerrürdür, tekrar edip durur."Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar." Tarih tekerrürdür, tekrar edip durur. Aynı olaylar, aynı minval üzere, aynı tarzda…Aynı olaylar, aynı minval üzere, aynı tarzda… "Biz bu filmi daha önceden görmüştük." dedikleri gibi devam edip duruyor."Biz bu filmi daha önceden görmüştük." dedikleri gibi devam edip duruyor. "Tarih tekerrürdür." diyorlar. İbret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi? "Tarih tekerrürdür." diyorlar. İbret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi? Hata anlaşılsaydı, yapılmasaydı hatasız olurdu, tekerrür etmezdi. Hata anlaşılsaydı, yapılmasaydı hatasız olurdu, tekerrür etmezdi. Tarih tekerrür ediyorsa demek ki insanlar ibret almıyor! Tarih tekerrür ediyorsa demek ki insanlar ibret almıyor!

"İnsan tarihten ibret alırmış, ne masal şey!" diyor. "İnsan tarihten ibret alırmış, ne masal şey!" diyor. Anlatıyorsun, anlatıyorsun, anlatıyorsun...Anlatıyorsun, anlatıyorsun, anlatıyorsun... Arapların bir atasözü vardır. Kellim kellim. Kellim demek "kelâm söyle, konuş, konuş..."Arapların bir atasözü vardır. Kellim kellim. Kellim demek "kelâm söyle, konuş, konuş..." Kellim kellim la yenfa'. "Konuş, konuş, fayda vermez." Kellim kellim la yenfa'. "Konuş, konuş, fayda vermez."

Babası oğlunu karşısına almış. "Evladım uslu dur!Babası oğlunu karşısına almış. "Evladım uslu dur! Yaramazlık yapma, haylazlık yapma, edepsizlik yapma, içki içme, kumar oynama..." Yaramazlık yapma, haylazlık yapma, edepsizlik yapma, içki içme, kumar oynama..." Nasihat ediyor. "Yahu baba, senin sakalın konuşurken öyle bir acayip oynuyor ki..." diyor.Nasihat ediyor. "Yahu baba, senin sakalın konuşurken öyle bir acayip oynuyor ki..." diyor. Sakalının oynayışına takmış kafayı, sözlerinin mânası hiç kulağına girmiyor.Sakalının oynayışına takmış kafayı, sözlerinin mânası hiç kulağına girmiyor. Bir kulağından giriyor, ötekisinden çıkıyor.Bir kulağından giriyor, ötekisinden çıkıyor. "Senin sakalın keçi sakalı gibi oynuyor." demiş. İbret almıyor. "Senin sakalın keçi sakalı gibi oynuyor." demiş. İbret almıyor.

Neden ibret almıyor? Sözler niye tesir etmiyor? Kur'ân-ı Kerîm hidayetken, Neden ibret almıyor? Sözler niye tesir etmiyor? Kur'ân-ı Kerîm hidayetken, Peygamber Efendimiz Allah'ın hak Resûlü iken insanlar niye ibret almıyor? Peygamber Efendimiz Allah'ın hak Resûlü iken insanlar niye ibret almıyor?

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Hidayet Allah'ın çok büyük nimeti! Herkese vermiyor. Hidayet Allah'ın çok büyük nimeti! Herkese vermiyor. Var mı bir diyeceğin! Vermiyor. Edepsize vermiyor.Var mı bir diyeceğin! Vermiyor. Edepsize vermiyor. "Seni terbiyesiz, küstah, edepsiz, kâfir, zındık, melun, mendebur! "Seni terbiyesiz, küstah, edepsiz, kâfir, zındık, melun, mendebur! Vermiyorum sana hidayeti!" diyor. Vermiyorum sana hidayeti!" diyor. Peygamber anlatıyor, anlatıyor ötekisi gözyaşlarıyla imana geliyor; o gelmiyor. Peygamber anlatıyor, anlatıyor ötekisi gözyaşlarıyla imana geliyor; o gelmiyor.

Neden? Allah onun yolunu kesti, engelledi.Neden? Allah onun yolunu kesti, engelledi. Edepsizliğinden dolayı iman cevherini, mücevherini, hidayet güneşini ona vermiyor. Edepsizliğinden dolayı iman cevherini, mücevherini, hidayet güneşini ona vermiyor. Hidayet nimetini vermiyor. Çünkü hidayet nimetini verdi mi cennete girecek. Hidayet nimetini vermiyor. Çünkü hidayet nimetini verdi mi cennete girecek. Hidayet üzere olan nereye girecek? Cennete girecek. Hidayet üzere olan nereye girecek? Cennete girecek.

Cennetine sokmuyor. Vizeyi verip de oraya sokmuyor işte. Cennetine sokmuyor. Vizeyi verip de oraya sokmuyor işte. Vermiyor. "Sen terbiyesizsin, sen küstahsın, layık değilsin!" diye vermiyor, ondan. Vermiyor. "Sen terbiyesizsin, sen küstahsın, layık değilsin!" diye vermiyor, ondan. Söylüyorsun, söylüyorsun... "Haklısın ama şuram inanmıyor!" diyor. Söylüyorsun, söylüyorsun... "Haklısın ama şuram inanmıyor!" diyor. "Çok doğru söylüyorsun yeğenim!" demiş."Çok doğru söylüyorsun yeğenim!" demiş. Kendisine nasihat eden hakim yeğenine –başhakim– Kendisine nasihat eden hakim yeğenine –başhakim– "Ben de istiyorum ama şuram bir türlü inanmıyor!" demiş. "Ben de istiyorum ama şuram bir türlü inanmıyor!" demiş.

İnanmaz tabi! Kalbin taşlaştı, katılaştı. Allah açmıyor. İnanmaz tabi! Kalbin taşlaştı, katılaştı. Allah açmıyor. İnsanın gönlünü İslâm'a açan, gönlüne ferahlık veren,İnsanın gönlünü İslâm'a açan, gönlüne ferahlık veren, kalbine nur veren Allah! Allah'a güzel kulluk etmek lazım. kalbine nur veren Allah! Allah'a güzel kulluk etmek lazım. Allah'a karşı edepsizlik eden mahrum kalır. Edep, kazandırır; edepsizlik mahrum kılar. Allah'a karşı edepsizlik eden mahrum kalır. Edep, kazandırır; edepsizlik mahrum kılar.

Almanın birisi -fabrika müdürü– kendi işçilerinden birisine, zar zor bir izin vermiş. Almanın birisi -fabrika müdürü– kendi işçilerinden birisine, zar zor bir izin vermiş.

"Ben ağustos ayında izin istiyorum." "Ben ağustos ayında izin istiyorum." "Olmaz! Tam sana çok ihtiyacımız olduğu zamanda izin veremem.""Olmaz! Tam sana çok ihtiyacımız olduğu zamanda izin veremem." "O vakitte izin almak zorundayım!" "İki ay sonra git. "O vakitte izin almak zorundayım!" "İki ay sonra git. Şu imalatımız bitsin, siparişleri verelim." "Yok, illa o zamanda gitmek lazım." Şu imalatımız bitsin, siparişleri verelim." "Yok, illa o zamanda gitmek lazım." "Vermiyorum!" "Vermesen de yine gideceğim. İstifa edeceğim." "Vermiyorum!" "Vermesen de yine gideceğim. İstifa edeceğim." "Ama istifa edersen haklarından mahrum olursun!" "Mahrum olsam da gideceğim!" "Ama istifa edersen haklarından mahrum olursun!" "Mahrum olsam da gideceğim!"

"Nedir bu inadın? Niye illa o vakitte gitmek istiyorsun? Sebep ne söyle bakayım, ne var?" "Nedir bu inadın? Niye illa o vakitte gitmek istiyorsun? Sebep ne söyle bakayım, ne var?" "Ben müslümanım. Hac mevsimi o zamanda. O vakit geçti mi hac yapılmaz. "Ben müslümanım. Hac mevsimi o zamanda. O vakit geçti mi hac yapılmaz. İlla o tarihte gitmem lazım." "İbadet, yani hac. Pekala, o zaman müsaade ediyorum." İlla o tarihte gitmem lazım." "İbadet, yani hac. Pekala, o zaman müsaade ediyorum."

O zaman razı olmuş. Adam hazırlanmış.O zaman razı olmuş. Adam hazırlanmış. Patron da kendisine anlayış gösterdi, izni istediği tarihte, hacca gidebilecek gibi, verdi.Patron da kendisine anlayış gösterdi, izni istediği tarihte, hacca gidebilecek gibi, verdi. Tam ayrılırken "Çok teşekkür ederim. Tam ayrılırken "Çok teşekkür ederim. Allah'a ısmarladık. Auf wiedersehen, Almanlar öyle diyor. Allah'a ısmarladık. Auf wiedersehen, Almanlar öyle diyor. Danke schön, auf wiedersehen, "Çok teşekkür ederim. Allah'a ısmarladık." demek. Danke schön, auf wiedersehen, "Çok teşekkür ederim. Allah'a ısmarladık." demek. See you again gibi. "Peki güle güle git.See you again gibi. "Peki güle güle git. Muhammed'e benden selam söyle." demiş. Muhammed'e benden selam söyle." demiş.

Bu hacca gitmiş, vazifelerini yapmış. Medine-yi Münevvere'ye gelmiş,Bu hacca gitmiş, vazifelerini yapmış. Medine-yi Münevvere'ye gelmiş, Peygamber Efendimiz'in türbesini ziyaret etmiş. Peygamber Efendimiz'in türbesini ziyaret etmiş. Türbenin önünde durmuş, gözlerini kapatmış, salât ü selâm getirmiş. Türbenin önünde durmuş, gözlerini kapatmış, salât ü selâm getirmiş. Fabrika müdürünün selam gönderdiği aklına gelmiş. Fabrika müdürünün selam gönderdiği aklına gelmiş. Demiş ki; "Yâ Resûlallah! Kâfirin selamını tebliğ etmek doğru mudur değil midir bilmiyorum amaDemiş ki; "Yâ Resûlallah! Kâfirin selamını tebliğ etmek doğru mudur değil midir bilmiyorum ama bizim fabrikanın müdürü sana selam söyledi. bizim fabrikanın müdürü sana selam söyledi. Ben de selam mühimdir, tebliğ etmek lazımdır diye arzu ediyorum." diye, duasında,Ben de selam mühimdir, tebliğ etmek lazımdır diye arzu ediyorum." diye, duasında, Hans'ın selamını Peygamber Efendimiz'e tebliğ etmiş. Hans'ın selamını Peygamber Efendimiz'e tebliğ etmiş.

Kendisiyle Türkiye'de görüştük. "Hocam vallahi daha Türkiye'deyken, Almanya'ya gitmeden, Kendisiyle Türkiye'de görüştük. "Hocam vallahi daha Türkiye'deyken, Almanya'ya gitmeden, Hans'ın müslüman olduğu haberi geldi." diyor. Hans'ın müslüman olduğu haberi geldi." diyor. "Daha hacdan dönemedim, Almanya'ya varamadım, Hans Müslüman olmuş!" diyor. "Daha hacdan dönemedim, Almanya'ya varamadım, Hans Müslüman olmuş!" diyor.

Neden? Edepten. Muhammed'e selam gönderdiği için. Terbiyeli, nezaketli... Neden? Edepten. Muhammed'e selam gönderdiği için. Terbiyeli, nezaketli... "Madem hacca gidiyorsun, peki, Muhammed'e benden selam götür." "Madem hacca gidiyorsun, peki, Muhammed'e benden selam götür." Allah onun kalbine bir nur veriyor, rüyada görüyor. Allah onun kalbine bir nur veriyor, rüyada görüyor. Ne oluyorsa oluyor gidince soracak "Ne oldu da öyle oldu?"Ne oluyorsa oluyor gidince soracak "Ne oldu da öyle oldu?" Bir zevk veriyor, bir şevk veriyor, bir aşk veriyor, bir nur veriyor, bir ışık veriyor... Bir zevk veriyor, bir şevk veriyor, bir aşk veriyor, bir nur veriyor, bir ışık veriyor... O zaman imana geliyor. Burada bizim arkadaşlardan Avustralyalı olup daO zaman imana geliyor.

Burada bizim arkadaşlardan Avustralyalı olup da
müslüman olan var. müslüman olan var. "Nasıl Müslüman oldun?" diye sordum ben."Nasıl Müslüman oldun?" diye sordum ben. Rüyasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i görmüş, müslüman olmuş.Rüyasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i görmüş, müslüman olmuş. Efendimiz söylemiş. Var bir edepli sebebi; edepli davranışı,Efendimiz söylemiş. Var bir edepli sebebi; edepli davranışı, nazik bir davranışı var, Allah nasip ediyor.nazik bir davranışı var, Allah nasip ediyor. Edepsizi de dindar anne babadan doğsa da dinden kovuyor.Edepsizi de dindar anne babadan doğsa da dinden kovuyor. Kâfir oluyor. Esrarkeş, afyonkeş, ayyaş, sarhoş, dinsiz oluyor. O duruma getiriyor.Kâfir oluyor. Esrarkeş, afyonkeş, ayyaş, sarhoş, dinsiz oluyor. O duruma getiriyor. Edep... Terbiye... Mühim olan bu. Allah bizi kulluk edebini güzel yapanlardan eylesin.Edep... Terbiye... Mühim olan bu.

Allah bizi kulluk edebini güzel yapanlardan eylesin.
Edepsizliğe düşürmesin. Edepsizliğe düşürmesin. İmandan sonra küfre ayağımızı kaydırmasın, yolunda dâim eylesin, kulluğuna muvaffak eylesin, İmandan sonra küfre ayağımızı kaydırmasın, yolunda dâim eylesin, kulluğuna muvaffak eylesin, ibadetine müdavim eylesin. ibadetine müdavim eylesin. Tevfîkini refîk eylesin.Tevfîkini refîk eylesin. Ömrümüzü rızasına uygun geçirip huzuruna sevdiği kul olarak varmamızı nasip eylesin. Ömrümüzü rızasına uygun geçirip huzuruna sevdiği kul olarak varmamızı nasip eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2