Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Ölüme Hazırlıklı Olalım!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Cemâziye'l-Evvel 1415 / 21.10.1994
AKRA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

Cumanız mübarek olsun. Cumanız mübarek olsun.

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı üzerinize olsun. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı üzerinize olsun.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre uzunca bir hadîs-i şerîfteEnes radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre uzunca bir hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyorlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyorlar ki;

Hadis biraz uzun olduğu için kelimeleri izah ede ede ilerlemeyi düşünüyorum. Hadis biraz uzun olduğu için kelimeleri izah ede ede ilerlemeyi düşünüyorum.

Yâ eyyühe'n-nâs. "Ey insanlar!" Yâ eyyühe'n-nâs. "Ey insanlar!"

Peygamber Efendimiz demek ki bir büyük kalabalığa hitap etmiş.Peygamber Efendimiz demek ki bir büyük kalabalığa hitap etmiş. Bu belki bir hutbe olabilir; büyük bir topluluğa hitap etmiş. Bu belki bir hutbe olabilir; büyük bir topluluğa hitap etmiş.

Ke-enne'l-mevte fîhâ alâ gayrinâ kütibe. Ke-enne'l-mevte fîhâ alâ gayrinâ kütibe.

Peygamber Efendimiz "Ey insanlar" diye hitap ettikten sonra, "Sanki ölüm orada." diyor.Peygamber Efendimiz "Ey insanlar" diye hitap ettikten sonra, "Sanki ölüm orada." diyor. "Orada" dediği dünya hayatı, bu âlem, yaşadığımız hayatı, bu dünyayı kastediyor."Orada" dediği dünya hayatı, bu âlem, yaşadığımız hayatı, bu dünyayı kastediyor. "Sanki orada…" Alâ gayrinâ kütibe. "Ölüm bizden gayrisine yazılmış sanki.""Sanki orada…" Alâ gayrinâ kütibe. "Ölüm bizden gayrisine yazılmış sanki." Sanki biz ölmeyecekmişiz de, bizden gayri bizden başka varlıklara yazılmış;Sanki biz ölmeyecekmişiz de, bizden gayri bizden başka varlıklara yazılmış; sanki bize ölüm hiç gelmeyecekmiş gibi. sanki bize ölüm hiç gelmeyecekmiş gibi.

Ve ke-enne'l-hakka fîhâ alâ ğayrinâ vecebe.Ve ke-enne'l-hakka fîhâ alâ ğayrinâ vecebe. "Sanki dünyada hak bize değil bizden başkasına vacip olmuş." "Sanki dünyada hak bize değil bizden başkasına vacip olmuş."

Sanki bize Allah'ın hiçbir hitabı, hiçbir emri, hiçbir isteği yokmuş gibi. Bu neyi gösteriyor? Sanki bize Allah'ın hiçbir hitabı, hiçbir emri, hiçbir isteği yokmuş gibi.

Bu neyi gösteriyor?

İnsanlar öyle bir davranış içindeler ki;İnsanlar öyle bir davranış içindeler ki; sanki hiç ölmeyecekler, ölümü, âhireti, Hakk'ı düşünmüyorlar.sanki hiç ölmeyecekler, ölümü, âhireti, Hakk'ı düşünmüyorlar. Sanki Hakk'a riayet etmek onların üzerine yazılmamış,Sanki Hakk'a riayet etmek onların üzerine yazılmamış, sanki birtakım kulluk görevleri yokmuş gibi hareket ediyorlar. sanki birtakım kulluk görevleri yokmuş gibi hareket ediyorlar.

Ve ke-ennemâ nüşeyyiu mine'l-mevtâ an kalîlin ileynâ râciûne buyûtuhum ecdâsühüm.Ve ke-ennemâ nüşeyyiu mine'l-mevtâ an kalîlin ileynâ râciûne buyûtuhum ecdâsühüm. "Sanki biz ölülerden ölenleri az sonra bize geri döneceklermiş gibi uğurluyoruz."Sanki biz ölülerden ölenleri az sonra bize geri döneceklermiş gibi uğurluyoruz. Sanki kabirleri evleriymiş de o eve bırakıyormuşuz,Sanki kabirleri evleriymiş de o eve bırakıyormuşuz, onlar sanki biraz sonra döneceklermiş gibi onları teşyî ediyoruz." onlar sanki biraz sonra döneceklermiş gibi onları teşyî ediyoruz."

Teşyî-i cenâze, "cenazeyi kabre götürüp gömmek" demek.Teşyî-i cenâze, "cenazeyi kabre götürüp gömmek" demek. İnsanoğulları olarak genellikle sanki döneceklermiş gibi üzülmüyoruz, İnsanoğulları olarak genellikle sanki döneceklermiş gibi üzülmüyoruz, geri dönmeyeceklerini düşünmüyoruz, ölümden etkilenmiyoruz, ölenden ibret almıyoruz.geri dönmeyeceklerini düşünmüyoruz, ölümden etkilenmiyoruz, ölenden ibret almıyoruz. İnsanların çoğu sanki ölenler biraz sonra döneceklermiş gibi düşünüyor. İnsanların çoğu sanki ölenler biraz sonra döneceklermiş gibi düşünüyor.

Ve ne'külü türâsehüm. "Ve o ölenlerin mallarını yiyoruz." Ve ne'külü türâsehüm. "Ve o ölenlerin mallarını yiyoruz."

Mirasları bize geliyor, biz onların mallarını yiyoruz. Mirasları bize geliyor, biz onların mallarını yiyoruz.

Ke-ennâ muhalledûne min ba'dihim.Ke-ennâ muhalledûne min ba'dihim. "Onlardan sonra sanki biz ebedî dünyada kalacakmışız gibi düşünüyoruz." "Onlardan sonra sanki biz ebedî dünyada kalacakmışız gibi düşünüyoruz."

Halbuki ibret gözüyle olaylara baksak bizim de öleceğimiz ortada,Halbuki ibret gözüyle olaylara baksak bizim de öleceğimiz ortada, bizim de geride bıraktığımız malları bizim mirasçılarımız yiyecekler. Onları o tarzda düşünmüyoruz. bizim de geride bıraktığımız malları bizim mirasçılarımız yiyecekler. Onları o tarzda düşünmüyoruz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz insanlara hitaben böyle söylemiş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz insanlara hitaben böyle söylemiş. İnsanoğlunun genel durumunu tasvir etmiş.İnsanoğlunun genel durumunu tasvir etmiş. Ölümün karşısındaki duygusuzluğunu, âhireti düşünmemesini, haklara,Ölümün karşısındaki duygusuzluğunu, âhireti düşünmemesini, haklara, kulluk vazifelerine riayet mecburiyetinde kendisini hissetmemesini dile getirmiş. kulluk vazifelerine riayet mecburiyetinde kendisini hissetmemesini dile getirmiş. Böyle bir söz; Peygamber Efendimiz bunları böyle söylüyor. Böyle bir söz; Peygamber Efendimiz bunları böyle söylüyor.

Ne mânaya söylüyor? Böyle olmaması lazım. Ne mânaya söylüyor?

Böyle olmaması lazım.

O halde nasıl olması lazım geldiğini düşünerek tekrarlayalım: O halde nasıl olması lazım geldiğini düşünerek tekrarlayalım:

Ölüm bizim boynumuza yazılmıştır. Bizden gayrisine değil. Biz de öleceğiz.Ölüm bizim boynumuza yazılmıştır. Bizden gayrisine değil. Biz de öleceğiz. Cenâb-ı Hak bizim boynumuza birtakım emirler yüklemiştir. Birtakım haklar vardır.Cenâb-ı Hak bizim boynumuza birtakım emirler yüklemiştir. Birtakım haklar vardır. Biz kul olarak o hakları yerine getirmekle görevliyiz.Biz kul olarak o hakları yerine getirmekle görevliyiz. Ölüleri gömüyoruz, onlar bir daha bize gelmeyecekler. Onların kabirleri evleri.Ölüleri gömüyoruz, onlar bir daha bize gelmeyecekler. Onların kabirleri evleri. Biz onların miraslarını yiyoruz; bizim de miraslarımızı başkaları yiyecek. Biz onların miraslarını yiyoruz; bizim de miraslarımızı başkaları yiyecek. Biz de ebedî kalacak değiliz.Biz de ebedî kalacak değiliz. Gidenlerden bu kaideyi anlamamız, bu işlerin bizim de başımıza geleceğini idrak etmemiz, Gidenlerden bu kaideyi anlamamız, bu işlerin bizim de başımıza geleceğini idrak etmemiz, aklımızı başımıza devşirmemiz lazım. aklımızı başımıza devşirmemiz lazım.

Bu arada biraz istirahat koyup, hadîs-i şerîfin ibaresini durdurup,Bu arada biraz istirahat koyup, hadîs-i şerîfin ibaresini durdurup, Hz. Ömer radıyallahu anh'ten biraz bahsetmek istiyorum: Hz. Ömer radıyallahu anh'ten biraz bahsetmek istiyorum:

Rivayete göre emîrü'l-mü'minin Hz. Ömer radıyallahu anh yüzük taşına şu yazıyı yazdırmış: Rivayete göre emîrü'l-mü'minin Hz. Ömer radıyallahu anh yüzük taşına şu yazıyı yazdırmış:

Kefâ bi'l-mevti vâizan yâ Ömer. "Ey Ömer! Ölüm sana vaiz olarak yeter." Kefâ bi'l-mevti vâizan yâ Ömer. "Ey Ömer! Ölüm sana vaiz olarak yeter."

Başka birisinin çıkıp kürsüye vaaz etmesine, nasihat etmesine hacet yok; ölüm bir vaizdir.Başka birisinin çıkıp kürsüye vaaz etmesine, nasihat etmesine hacet yok; ölüm bir vaizdir. Sanki kürsüye çıkmış da insanlara vaaz ediyor, gerçekleri hatırlatıyor, ikaz ediyor, ihtar ediyor. Sanki kürsüye çıkmış da insanlara vaaz ediyor, gerçekleri hatırlatıyor, ikaz ediyor, ihtar ediyor.

Yüzüğün taşına bu yazıyı yazmanın sebebi ne? Yüzüğün taşına bu yazıyı yazmanın sebebi ne?

Yüzük o devirde pratik bir amaçla kullanılıyor. Yüzüğün taşına bu yazı yazılıyor.Yüzük o devirde pratik bir amaçla kullanılıyor. Yüzüğün taşına bu yazı yazılıyor. O yüzük o şahsın parmağına takılmış; onun malı…O yüzük o şahsın parmağına takılmış; onun malı… Mektuba ve yazdığı yazıların altına mühür olarak da kullanılıyor.Mektuba ve yazdığı yazıların altına mühür olarak da kullanılıyor. Yazının altına mührünü basmak istediği zaman mühürYazının altına mührünü basmak istediği zaman mühür başka bir kutuda veya bir başka yerde değil, parmağında.başka bir kutuda veya bir başka yerde değil, parmağında. Parmağını çevirecek, yazının üstüne ismiyle beraber basacak, "Yâ Ömer!" diyor kendisine hitaben.Parmağını çevirecek, yazının üstüne ismiyle beraber basacak, "Yâ Ömer!" diyor kendisine hitaben. İsmiyle beraber bu nasihat de çıkmış oluyor. "Sana ölüm vaiz olarak yeter yâ Ömer!" İsmiyle beraber bu nasihat de çıkmış oluyor.

"Sana ölüm vaiz olarak yeter yâ Ömer!"

Mektubu, nâmeyi gönderdiği kimseye de yeter. O imzayı okurken insan daha çok duygulanır.Mektubu, nâmeyi gönderdiği kimseye de yeter. O imzayı okurken insan daha çok duygulanır. Biz de daha çok duygulanıyoruz.Biz de daha çok duygulanıyoruz. Hz. Ömer gibi aşere-i mübeşşereden, cennetle müjdelenmiş Peygamber Efendimiz'e kız vermiş,Hz. Ömer gibi aşere-i mübeşşereden, cennetle müjdelenmiş Peygamber Efendimiz'e kız vermiş, onun kayınpederi olmak şerefine yükselmiş, ashabının ileri gelenlerinden,onun kayınpederi olmak şerefine yükselmiş, ashabının ileri gelenlerinden, Ümmet-i Muhammed'in başına geçirilmiş bir mübarek zât. Ümmet-i Muhammed'in başına geçirilmiş bir mübarek zât.

Kur'ân-ı Kerîm'de birçok hususlarda onun re'yi takviye edilmiş.Kur'ân-ı Kerîm'de birçok hususlarda onun re'yi takviye edilmiş. Ama o ölüme böyle bakıyor ve ölümden böyle etkileniyor ve ölümü unutmamak için yüzüğünün taşına,Ama o ölüme böyle bakıyor ve ölümden böyle etkileniyor ve ölümü unutmamak için yüzüğünün taşına, kaşına, bu yazıyı yazdırmış da mühürlediği her yazıya yüzüğünü bastığı zaman,kaşına, bu yazıyı yazdırmış da mühürlediği her yazıya yüzüğünü bastığı zaman, mühür tarzında kullanılan yüzüğünü bastığı zaman bu hakikati karşısında görüyor. mühür tarzında kullanılan yüzüğünü bastığı zaman bu hakikati karşısında görüyor.

Tasavvufta da ölümü düşünmek onun için büyük bir yer alır.Tasavvufta da ölümü düşünmek onun için büyük bir yer alır. Ölümü düşünmek bir vazife olarak dervişler tarafından yapılır.Ölümü düşünmek bir vazife olarak dervişler tarafından yapılır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz başka hadîs-i şerîflerinde de;Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz başka hadîs-i şerîflerinde de; Eksirû zikre'l-mevti diye tavsiyelerde bulunmuş.Eksirû zikre'l-mevti diye tavsiyelerde bulunmuş. "Ölümü çok düşünün, ölümü unutmayın." Öleceğinizi hatırınızdan çıkarmayın. "Ölümü çok düşünün, ölümü unutmayın." Öleceğinizi hatırınızdan çıkarmayın.

Ölümü unutmamak, insanı çok uyandıran, çok kıymetli bir husustur.Ölümü unutmamak, insanı çok uyandıran, çok kıymetli bir husustur. Çünkü insan öleceğini bilince ona göre davranır. Çünkü insan öleceğini bilince ona göre davranır.

Ölmeden evvel yapması gereken işleri acele acele, çabuk çabuk vaktinde yapmaya çalışır.Ölmeden evvel yapması gereken işleri acele acele, çabuk çabuk vaktinde yapmaya çalışır. Hayrı tehir etmez. Tevbeyi çabuk yapar. Hayrı tehir etmez. Tevbeyi çabuk yapar. Tevbe konusunda da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfi var; Tevbe konusunda da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfi var;

Accilû bi't-tevbeti kable'l-mevti.Accilû bi't-tevbeti kable'l-mevti. "Allah'a dönüşü, tevbe-i nasûhu gerçek bir dönüşle Allah yoluna girişi,"Allah'a dönüşü, tevbe-i nasûhu gerçek bir dönüşle Allah yoluna girişi, ölüm gelmeden evvel, çabuk yapınız." diyor. Bazıları diyorlar ki; ölüm gelmeden evvel, çabuk yapınız." diyor.

Bazıları diyorlar ki;

"Yapacağım, başlayacağım, tevbekâr olacağım, içkiyi bırakacağım, kumarı bırakacağım, "Yapacağım, başlayacağım, tevbekâr olacağım, içkiyi bırakacağım, kumarı bırakacağım, sakal bırakacağım, namaza başlayacağım, hacca gideceğim ama şöyle bir emekli olayım da öyle." sakal bırakacağım, namaza başlayacağım, hacca gideceğim ama şöyle bir emekli olayım da öyle."

Öyle değil. Peygamber Efendimiz emekliliğe bırakmayı uygun görmüyor.Öyle değil. Peygamber Efendimiz emekliliğe bırakmayı uygun görmüyor. Accilû. "Ta'cil ediniz, acele yapınız." Neden? Ansızın geliverir ölüm.Accilû. "Ta'cil ediniz, acele yapınız."

Neden?

Ansızın geliverir ölüm.
Ne zaman geleceğini de Allah'tan gayrı kimse bilmez. Ölümün kime ne zaman geleceğini bilmiyor.Ne zaman geleceğini de Allah'tan gayrı kimse bilmez. Ölümün kime ne zaman geleceğini bilmiyor. Sırayla da gelmediği muhakkak. Sırayla da gelmediği muhakkak. Yaş sırasına göre insanları dizelim, en yaşlılar ölsün, sırayla ötekiler ölsün gibi bir kaide olmuyor.Yaş sırasına göre insanları dizelim, en yaşlılar ölsün, sırayla ötekiler ölsün gibi bir kaide olmuyor. Bazen gençler ölüyor, bazen yiğitler, pehlivanlar ölüyor.Bazen gençler ölüyor, bazen yiğitler, pehlivanlar ölüyor. Bazen zenginler ölüyor, bazen padişahlar, hükümdarlar, devletliler, şevketliler ölüyor.Bazen zenginler ölüyor, bazen padişahlar, hükümdarlar, devletliler, şevketliler ölüyor. Fukarâcık, sefalet içinde yaşayan insan uzun zaman yaşayabiliyor. Ne zenginlikle ne sıhhatle alakalı.Fukarâcık, sefalet içinde yaşayan insan uzun zaman yaşayabiliyor. Ne zenginlikle ne sıhhatle alakalı. Bazen turp gibi sıhhatli bir insan trafik kazasında göçüp gidiveriyor.Bazen turp gibi sıhhatli bir insan trafik kazasında göçüp gidiveriyor. Âhir, eski devirlerde de buna benzer olaylar olmuş. Âhir, eski devirlerde de buna benzer olaylar olmuş.

Binaenaleyh, ölümün en çok nesinden ibret alacağız? Ansızın gelivermesinden.Binaenaleyh, ölümün en çok nesinden ibret alacağız?

Ansızın gelivermesinden.
Hiç beklemediğin bir anda ansızın gelip de yakana Azrail'in yapışıvermesi hususu önemli.Hiç beklemediğin bir anda ansızın gelip de yakana Azrail'in yapışıvermesi hususu önemli. Bunun için ölüme hazırlanmak lazım. Ben tasavvuf kitaplarında bakıyorum. Bunun için ölüme hazırlanmak lazım. Ben tasavvuf kitaplarında bakıyorum. Dervişliği, tasavvufu, çok önemli bir konu, çeşitli şekillerde tarifler yapmışlar.Dervişliği, tasavvufu, çok önemli bir konu, çeşitli şekillerde tarifler yapmışlar. Yüzlerce binlerce tarifi olduğu söyleniyor. Tasavvuf önemli bir konu.Yüzlerce binlerce tarifi olduğu söyleniyor. Tasavvuf önemli bir konu. Önemli bir noktasına işaret ederek, bastırarak, vurgulayarak, "Tasavvuf şudur." diyorlar. Önemli bir noktasına işaret ederek, bastırarak, vurgulayarak, "Tasavvuf şudur." diyorlar. Ben de diyorum ki; "Tasavvuf, insanın ölüme hazırlıklı olmasını sağlayan, tedbirleri öğreten ilim." Ben de diyorum ki;

"Tasavvuf, insanın ölüme hazırlıklı olmasını sağlayan, tedbirleri öğreten ilim."

İnsan nasıl ölecekse, ona göre tedbirini alarak hazırlıklı gezmeli.İnsan nasıl ölecekse, ona göre tedbirini alarak hazırlıklı gezmeli. Hemen nerede ölüm gelirse, "Dur biraz daha bekle de şu hazırlıkları yapayım, Hemen nerede ölüm gelirse, "Dur biraz daha bekle de şu hazırlıkları yapayım, eksiklikleri tamamlayayım diyecek bir hâli olmamasıdır." diyorum. eksiklikleri tamamlayayım diyecek bir hâli olmamasıdır." diyorum.

Gerçekten de tasavvufta insanın ölüme hazırlanmasına dair çok tedbirler, nasihatler vardır, mevcuttur. Gerçekten de tasavvufta insanın ölüme hazırlanmasına dair çok tedbirler, nasihatler vardır, mevcuttur.

Ölüm soğuk bir şey, tatsız bir şey. Keşke insanlar hep böyle tatlı şeylerden bahsetse.Ölüm soğuk bir şey, tatsız bir şey. Keşke insanlar hep böyle tatlı şeylerden bahsetse. Gülden, sümbülden, bahardan, çiçekten, kelebeklerden, güneşli havalardan, manzaralardan;Gülden, sümbülden, bahardan, çiçekten, kelebeklerden, güneşli havalardan, manzaralardan; tatlılardan, kebaplardan, kaymaklardan… Hep güzel şeylerden bahsetse… tatlılardan, kebaplardan, kaymaklardan… Hep güzel şeylerden bahsetse…

İyi güzel ama bizim hocamız cennet-mekân rahmetullahi aleyhİyi güzel ama bizim hocamız cennet-mekân rahmetullahi aleyh Mehmed Zahid Kotku Efendimiz hazretleri söylerdi…Mehmed Zahid Kotku Efendimiz hazretleri söylerdi… Bir şairin şiirini edalı edalı, ağır ağır telaffuz ederdi. Derdi ki; Bir şairin şiirini edalı edalı, ağır ağır telaffuz ederdi. Derdi ki;

Fâni dünya hoştur amma âkıbet mevt olmasa. Fâni dünya hoştur amma âkıbet mevt olmasa.

Güzel bu dünya ama ah bir de ölüm olmasa, sonunda ölüm gelmese. Ölüm var.Güzel bu dünya ama ah bir de ölüm olmasa, sonunda ölüm gelmese. Ölüm var. O halde, fâni dünyanın hoşluğuna aldanmamak gerekiyor. Kapılıp takılmamak gerekiyor. O halde, fâni dünyanın hoşluğuna aldanmamak gerekiyor. Kapılıp takılmamak gerekiyor.

"Dost acı söyler; düşman güldürür." denildiği gibi, ölüm de acı ama"Dost acı söyler; düşman güldürür." denildiği gibi, ölüm de acı ama insanın ölümü düşünmesi kendisini kurtaracak bir duygu oluyor.insanın ölümü düşünmesi kendisini kurtaracak bir duygu oluyor. Hem dünyada yapması gereken işleri çabuk yapar;Hem dünyada yapması gereken işleri çabuk yapar; ihmal etmez, hem kötülüklerden rahatlıkla, çabuklukla kesilir. ihmal etmez, hem kötülüklerden rahatlıkla, çabuklukla kesilir. Ölüm birçok kimsenin tevbekâr olmasına sebep oluyor.Ölüm birçok kimsenin tevbekâr olmasına sebep oluyor. Bakıyorsunuz annesi ölmüş, bu olay çok sevdiği annesi ölünce çok tesir ediyor.Bakıyorsunuz annesi ölmüş, bu olay çok sevdiği annesi ölünce çok tesir ediyor. Bakıyorsunuz şahıs namaza başlamış, namaz kılmaya başlamış.Bakıyorsunuz şahıs namaza başlamış, namaz kılmaya başlamış. Hacca gitmiş, annesinin namına hacca gitmiş, kendisi hacca gitmiş. Hacca gitmiş, annesinin namına hacca gitmiş, kendisi hacca gitmiş. Tesbih çekmeye başlamış, hayır hasenât yapmaya başlamış. Tesbih çekmeye başlamış, hayır hasenât yapmaya başlamış.

Gördünüz mü; ölüm birisinin iyi bir insan olma yoluna ayak basmasına sebep oluyor. Gördünüz mü; ölüm birisinin iyi bir insan olma yoluna ayak basmasına sebep oluyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hadîs-i şerîfiPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hadîs-i şerîfi böyle bir ifade ile başlatmış, sözünü böyle açmış; böyle bir ifade ile başlatmış, sözünü böyle açmış;

"Ey insanlar! Sanki ölüm bizden başkasına yazılmış; bize değil de bizden başkasına yazılmış."Ey insanlar! Sanki ölüm bizden başkasına yazılmış; bize değil de bizden başkasına yazılmış. Sanki hak bizim boynumuza borç değil.Sanki hak bizim boynumuza borç değil. Haklara hukuka riayet etmek, yapmak, eda eylemek bizim borcumuz değilmiş gibi yaşıyoruz.Haklara hukuka riayet etmek, yapmak, eda eylemek bizim borcumuz değilmiş gibi yaşıyoruz. Ölüleri âhirete gönderiyoruz, sanki biraz sonra bize geleceklermiş kabirleri evleriymiş deÖlüleri âhirete gönderiyoruz, sanki biraz sonra bize geleceklermiş kabirleri evleriymiş de orada biraz kalıp geleceklermiş gibi; etkilenmeden, titremeden,orada biraz kalıp geleceklermiş gibi; etkilenmeden, titremeden, ürpermeden bu işi yapıyoruz, ibret almıyoruz. Halbuki böyle olmamamız lazım." diye ifade ediyor. ürpermeden bu işi yapıyoruz, ibret almıyoruz. Halbuki böyle olmamamız lazım." diye ifade ediyor. "Onların miraslarını yediğimiz gibi biz de ebedî kalacağımızı sanıyoruz."Onların miraslarını yediğimiz gibi biz de ebedî kalacağımızı sanıyoruz. Halbuki bizim de miraslarımızı başkaları yiyecek." diye anlatıyor. Halbuki bizim de miraslarımızı başkaları yiyecek." diye anlatıyor.

"Bizim" diye söylüyor. Bu büyüklerin üslûbudur. "Bizim" diye söylerler."Bizim" diye söylüyor. Bu büyüklerin üslûbudur. "Bizim" diye söylerler. Ama maksat, "Sen anla ey muhatabım!" demektir. Ama maksat, "Sen anla ey muhatabım!" demektir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, dünyanın âhiretin her türlü inceliklerini bilen takvâdaPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, dünyanın âhiretin her türlü inceliklerini bilen takvâda en üstün, en ileri olan, Allah'tan en çok korkan, en üstün, en ileri olan, Allah'tan en çok korkan, Allah'ı en çok seven, Allah'a en güzel kulluk eden insan.Allah'ı en çok seven, Allah'a en güzel kulluk eden insan. Elbette o iyi biliyor ama böyle bir üslûp güzel, kibar bir üslûptur. Elbette o iyi biliyor ama böyle bir üslûp güzel, kibar bir üslûptur.

"Sen ölümü hiç düşünmüyorsun, sen hiç ölümden ibret almıyorsun"Sen ölümü hiç düşünmüyorsun, sen hiç ölümden ibret almıyorsun sanki o ölen insan geri gelecekmiş gibi düşünüyorsun. sanki o ölen insan geri gelecekmiş gibi düşünüyorsun. Ölenin mirasını yiyorsun da senin de mirasını yiyeceklerini düşünmüyorsun" desem,Ölenin mirasını yiyorsun da senin de mirasını yiyeceklerini düşünmüyorsun" desem, "Sen, sen, sen" diye ithamkâr konuştuğun zaman karşı tarafta bir reaksiyon uyanıyor"Sen, sen, sen" diye ithamkâr konuştuğun zaman karşı tarafta bir reaksiyon uyanıyor ve adam ha bire kızıyor "Allah, Allah" diyor. Bu sefer bahane arıyor, sende bir kusur arıyor. ve adam ha bire kızıyor "Allah, Allah" diyor. Bu sefer bahane arıyor, sende bir kusur arıyor. Bu sefer senin nasihatini kabul etme yoluna geçmiyor da, senin nasihatine karşı bir bahane bulup, Bu sefer senin nasihatini kabul etme yoluna geçmiyor da, senin nasihatine karşı bir bahane bulup, bir kusur bulup onu reddetme tavrına düşüyor.bir kusur bulup onu reddetme tavrına düşüyor. Hâlbuki, "Biz böyleyiz işte" deyince, "Bu da benim gibiymiş" deyince,Hâlbuki, "Biz böyleyiz işte" deyince, "Bu da benim gibiymiş" deyince, "Ha, ben de böyleyim." diye düşünüyor. "Ha, ben de böyleyim." diye düşünüyor.

"Söyleyen gibiyim ben de…" diye o zaman insaflı bir yaklaşımla yaklaşıyor."Söyleyen gibiyim ben de…" diye o zaman insaflı bir yaklaşımla yaklaşıyor. O zaman sözü kabul etmesi mümkün oluyor. Bu üslûp da bir üslûptur. Nasihat üslûbudur. O zaman sözü kabul etmesi mümkün oluyor.

Bu üslûp da bir üslûptur. Nasihat üslûbudur.

Hatipler de Cuma günleri hutbeye çıktıkları zaman; bayram, cuma hutbesine çıktıkları zaman ne yaparlar? Hatipler de Cuma günleri hutbeye çıktıkları zaman; bayram, cuma hutbesine çıktıkları zaman ne yaparlar?

Bir arada ekseriyetle söylenilen bir söz vardır. Bir arada ekseriyetle söylenilen bir söz vardır.

Ûsîküm ve nefsiye'l-âsiyete bi takvallâhi ve't-tâatih.Ûsîküm ve nefsiye'l-âsiyete bi takvallâhi ve't-tâatih. "Size ve kendi âsî nefsime takvâyı ve Allah'a itaat, ibadet etmeyi tavsiye ederim." derler. "Size ve kendi âsî nefsime takvâyı ve Allah'a itaat, ibadet etmeyi tavsiye ederim." derler.

"Bu da âsî nefsiymiş, bunun da nefsi böyle."Bu da âsî nefsiymiş, bunun da nefsi böyle. Kendi nefsine nasihat ediyor." diye cemaat orada pek üzülmüyor, alınmıyor, tabii karşılıyor.Kendi nefsine nasihat ediyor." diye cemaat orada pek üzülmüyor, alınmıyor, tabii karşılıyor. O öyle olduğu gibi ben de öyleyim deyip insaflı düşünüyor; kusurunu kabahatini kabul etmesi kolay oluyor.O öyle olduğu gibi ben de öyleyim deyip insaflı düşünüyor; kusurunu kabahatini kabul etmesi kolay oluyor. Efendimiz'in söyleyiş tarzından ibret almamız lâzım. Efendimiz'in söyleyiş tarzından ibret almamız lâzım. Yoksa Peygamber Efendimiz'in bu anlattığı durum kendisinin durumu değil. Yoksa Peygamber Efendimiz'in bu anlattığı durum kendisinin durumu değil.

Ölümü hiç hatırından çıkartmayan, âhireti daima düşünen, Allah'ı daima anan, daima niyaz hâlinde olan;Ölümü hiç hatırından çıkartmayan, âhireti daima düşünen, Allah'ı daima anan, daima niyaz hâlinde olan; her hâli dua, her hâli, her ânı, her nefesi ibadet olan zikir olan, çok yüksek bir yaşam tarzı yaşamış.her hâli dua, her hâli, her ânı, her nefesi ibadet olan zikir olan, çok yüksek bir yaşam tarzı yaşamış. Bizim için çok ibret halleri var. İbret alacağımız örnek insan. Bizim için çok ibret halleri var. İbret alacağımız örnek insan. Onun için daima "Sünnet-i seniyyeye sımsıkı sarılmak önemlidir." diyoruz.Onun için daima "Sünnet-i seniyyeye sımsıkı sarılmak önemlidir." diyoruz. Her sözümüzde, vaazımızda bunu açıkça beyan ediyoruz.Her sözümüzde, vaazımızda bunu açıkça beyan ediyoruz. Ama Peygamber Efendimiz ne kadar mütevazı bir üslûp ile tatlı bir tarzda nasihatini yapıyor. Ama Peygamber Efendimiz ne kadar mütevazı bir üslûp ile tatlı bir tarzda nasihatini yapıyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in diğer dualarına baktığımız zaman,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in diğer dualarına baktığımız zaman, yaşam tarzına baktığımız zaman; hiç öyle, "Ben insanların en yükseğiyim. Makâm-ı Mahmud'un sahibiyim.yaşam tarzına baktığımız zaman; hiç öyle, "Ben insanların en yükseğiyim. Makâm-ı Mahmud'un sahibiyim. Allah bana dünyada âhirette en yüksek insan olma şerefinin verdi.Allah bana dünyada âhirette en yüksek insan olma şerefinin verdi. Peygamberler kulların en üstünleri. Ben de peygamberlerin seyyidiyim. Peygamberler kulların en üstünleri. Ben de peygamberlerin seyyidiyim. Evvelîn ve âhirînin efendisiyim." deyip de, öyle bir tavır takınmamış. Evvelîn ve âhirînin efendisiyim." deyip de, öyle bir tavır takınmamış.

Kul gibi kulluğunun idraki içinde miskinlerle fakirlerle haşir neşir olarak,Kul gibi kulluğunun idraki içinde miskinlerle fakirlerle haşir neşir olarak, çocukların gönlünü yapacak tatlı sözler söyleyerek çok mütevazı bir hayat yaşamış. çocukların gönlünü yapacak tatlı sözler söyleyerek çok mütevazı bir hayat yaşamış. Çok mütevazı güzel ahlâklı bir davranış sergilemiş. Bizim için çok büyük bir ibret. Çok mütevazı güzel ahlâklı bir davranış sergilemiş. Bizim için çok büyük bir ibret.

Bu tarzda düşünmeliyiz biz de, bu sözlerden etkilenmeliyiz.Bu tarzda düşünmeliyiz biz de, bu sözlerden etkilenmeliyiz. Ölümü hiç unutmamalıyız ve ölüme hazırlanmalıyız.Ölümü hiç unutmamalıyız ve ölüme hazırlanmalıyız. Yapacağımız hayırları erken yapmalıyız ve tevbemizi çabuk yapmalıyız. Kötülüklerden hemen kesilmeliyiz. Yapacağımız hayırları erken yapmalıyız ve tevbemizi çabuk yapmalıyız. Kötülüklerden hemen kesilmeliyiz.

İnsanoğlu kötülük, kusur, kabahat, günah yapar mı? İnsanoğlu kötülük, kusur, kabahat, günah yapar mı?

Yapabilir, yapıyor, şaşırıyor, ayağı kayıyor. Bir ânı öteki ânına uymuyor.Yapabilir, yapıyor, şaşırıyor, ayağı kayıyor. Bir ânı öteki ânına uymuyor. Gündüz iyi arkadaşlarla iyi; geceleyin fena, kötü arkadaşla kötü olabiliyor ama sonra da pişman oluyor. Gündüz iyi arkadaşlarla iyi; geceleyin fena, kötü arkadaşla kötü olabiliyor ama sonra da pişman oluyor.

"Hay Allah, ben o arkadaşın yanına niye gittim. Ben o günahı niye işledim."Hay Allah, ben o arkadaşın yanına niye gittim. Ben o günahı niye işledim. Keşke yapmasaydım. Ayıp oldu, günah oldu, yazık oldu, vah vah diyor." Keşke yapmasaydım. Ayıp oldu, günah oldu, yazık oldu, vah vah diyor."

Zaten, biliyor musunuz eski Türkçemizde de "yazık" sözü de "günah" demek.Zaten, biliyor musunuz eski Türkçemizde de "yazık" sözü de "günah" demek. Yazıklı; günahlı demek. Şimdiki dilimizde oradan başka bir mânaya kaymış. Yazıklı; günahlı demek. Şimdiki dilimizde oradan başka bir mânaya kaymış.

"Falanca insana yazık oldu." ne demek? Günah işledi. "Yazık bu senin yaptığın." ne demek? "Falanca insana yazık oldu." ne demek?

Günah işledi.

"Yazık bu senin yaptığın." ne demek?

Günah demek oluyor. Eski Türkçe'de böyle, ondördüncü onbeşinci yüzyıldaGünah demek oluyor. Eski Türkçe'de böyle, ondördüncü onbeşinci yüzyılda "yazık" kelimesi "günah" mânasına kullanılmış. "yazık" kelimesi "günah" mânasına kullanılmış.

Bunların arkasından Peygamber Efendimiz'in söylediği başka sözler hemen geliyor. Diyor ki; Bunların arkasından Peygamber Efendimiz'in söylediği başka sözler hemen geliyor. Diyor ki;

Fe-tûbâ li-men şeğalehû aybuhû an aybi ğayrihî. Kelime olarak ilk önce açıklayalım. Fe-tûbâ li-men şeğalehû aybuhû an aybi ğayrihî.

Kelime olarak ilk önce açıklayalım.

Tûbâ; atyeb kelimesinin müennesidir. Feminen şeklidir. Tûbâ "en güzel, en hoş" demek.Tûbâ; atyeb kelimesinin müennesidir. Feminen şeklidir. Tûbâ "en güzel, en hoş" demek. Tûbâ ne kadar hoş mânasına bir tabir olarak Arap dilinde kullanılıyor. Tûbâ ne kadar hoş mânasına bir tabir olarak Arap dilinde kullanılıyor.

Bir de Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri var; "Tûbâ, cennette bir ağaç,Bir de Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri var; "Tûbâ, cennette bir ağaç, Tûbâ ağacı diye bir ağaç var; onun adıdır." diye buyurmuş.Tûbâ ağacı diye bir ağaç var; onun adıdır." diye buyurmuş. O da en güzel, en hoş olduğundan, cennetin her şeyi hoş, O da en güzel, en hoş olduğundan, cennetin her şeyi hoş, Tûbâ ağacı da en hoş bir ağaç olduğundan o kelimeyle isimlendirilmiş olmalı. Tûbâ ağacı da en hoş bir ağaç olduğundan o kelimeyle isimlendirilmiş olmalı.

Burada fe-tûbâ. "Ne mutlu..." Fe-tûbâ li-men şeğalehû aybuhû an aybi ğayrihî.Burada fe-tûbâ. "Ne mutlu..." Fe-tûbâ li-men şeğalehû aybuhû an aybi ğayrihî. "Ne mutlu o kimseye ki kendisinin ayıbı,"Ne mutlu o kimseye ki kendisinin ayıbı, onun başkasının ayıbıyla uğraşmasından onu alıkoyuyor, meşgul ediyor." Buyurmuş onun başkasının ayıbıyla uğraşmasından onu alıkoyuyor, meşgul ediyor." Buyurmuş

Peygamber Efendimiz "Kendi ayıbıyla meşgul oluyor, ne mutlu böyle kimseye.Peygamber Efendimiz "Kendi ayıbıyla meşgul oluyor, ne mutlu böyle kimseye. Kendisinin kusuru, ayıbı var mı onu düşünüyor;Kendisinin kusuru, ayıbı var mı onu düşünüyor; başkasının ayıbına nazar etmiyor; onunla meşgul olmuyor. Ne mutlu böyle yapan kimseye!" diye buyurmuş. başkasının ayıbına nazar etmiyor; onunla meşgul olmuyor. Ne mutlu böyle yapan kimseye!" diye buyurmuş.

Fe-tûbâ diyerek ilk cümlelere de bağlamış; Fe-tûbâ diyerek ilk cümlelere de bağlamış;

"Ey insanlar! Sanki ölüm bize yazılmamış, sanki boynumuza Allah'ın emrettiği birtakım haklar yokmuş;"Ey insanlar! Sanki ölüm bize yazılmamış, sanki boynumuza Allah'ın emrettiği birtakım haklar yokmuş; sanki haklara riayet etmek bize vacip değilmiş gibi ölüleri gönderiyoruz.sanki haklara riayet etmek bize vacip değilmiş gibi ölüleri gönderiyoruz. Sanki biraz sonra geri geleceklermiş gibi hiç ürpermeden korkmadan onların miraslarını yiyoruz,Sanki biraz sonra geri geleceklermiş gibi hiç ürpermeden korkmadan onların miraslarını yiyoruz, sanki biz ebedî kalacakmışız gibi sanıyoruz. Böyle değil; öleceğiz…" sanki biz ebedî kalacakmışız gibi sanıyoruz. Böyle değil; öleceğiz…"

Fe-tûbâ li-men şeğalehû aybuhû an aybi ğayrihî.Fe-tûbâ li-men şeğalehû aybuhû an aybi ğayrihî. "Ne mutlu kendi ayıbıyla meşgul olan başkasının ayıbıyla meşgul olmayan..." "Ne mutlu kendi ayıbıyla meşgul olan başkasının ayıbıyla meşgul olmayan..."

O halde Peygamber Efendimiz ölümden korkan, ölümü düşünen bir müslümanınO halde Peygamber Efendimiz ölümden korkan, ölümü düşünen bir müslümanın güzel bir duygusuna işaret ediyor. "Ne mutlu kendisinin ayıbıyla meşgul olupgüzel bir duygusuna işaret ediyor. "Ne mutlu kendisinin ayıbıyla meşgul olup o meşgul olması başkasının ayıbıyla meşgul olmasını engelleyen kişiye!" diyor. o meşgul olması başkasının ayıbıyla meşgul olmasını engelleyen kişiye!" diyor.

Bir insan bir şey yaparken öteki işi yapamaz. Bir şey düşünürken öteki işi düşünemez.Bir insan bir şey yaparken öteki işi yapamaz. Bir şey düşünürken öteki işi düşünemez. Hepsini düşünmeye kalktı mı kafası karışır. Tane tane, bir bir düşünürse her işi güzel düşünür.Hepsini düşünmeye kalktı mı kafası karışır. Tane tane, bir bir düşünürse her işi güzel düşünür. Kendi ayıbını düşünürken, o düşünmesi başkasının ayıbını düşünmekten kendisini alıkoyuyor. Kendi ayıbını düşünürken, o düşünmesi başkasının ayıbını düşünmekten kendisini alıkoyuyor.

Demek ki nefsimizi meşgul edeceğiz. Neyle meşgul edeceğiz? Kendi ayıbımızı düşünmekle.Demek ki nefsimizi meşgul edeceğiz.

Neyle meşgul edeceğiz?

Kendi ayıbımızı düşünmekle.
Önce kendi ayıbımızı düşünelim; onu düzeltmeye çalışalım. Çünkü kendimizden biz sorumluyuz. Önce kendi ayıbımızı düşünelim; onu düzeltmeye çalışalım. Çünkü kendimizden biz sorumluyuz.

Başkası..? Sorumluluk ona ait.Başkası..?

Sorumluluk ona ait.
Ne diye onun sorumluluğuna ait işi düşünüyoruz da kendimizi düşünmüyoruz. Ne diye onun sorumluluğuna ait işi düşünüyoruz da kendimizi düşünmüyoruz.

Bizi gelip de başkası mı düzeltecek? Kendimiz düzelteceğiz. Bizi gelip de başkası mı düzeltecek?

Kendimiz düzelteceğiz.

O halde ilk önce kendi işimizi kendimizin halletmesi gerekiyor.O halde ilk önce kendi işimizi kendimizin halletmesi gerekiyor. Başkasından bir şey gelmeyeceğine göre, iyi insan olacaksak Başkasından bir şey gelmeyeceğine göre, iyi insan olacaksak kendi ayıbımızı kendimiz düzeltip ondan kendimiz vazgeçeceğiz. kendi ayıbımızı kendimiz düzeltip ondan kendimiz vazgeçeceğiz. Binaenaleyh kendimizi düşünmeliyiz. Kusurlarımızı, ayıplarımızı düşünmeliyiz. Binaenaleyh kendimizi düşünmeliyiz. Kusurlarımızı, ayıplarımızı düşünmeliyiz. Sormalıyız, dinlemeliyiz çevreyi… Bize neler diyorlar? Tenkitler hangi konularda geliyor? Sormalıyız, dinlemeliyiz çevreyi…

Bize neler diyorlar?

Tenkitler hangi konularda geliyor?

Biz bir yerde oturup sohbet ettikten sonra kalkıp gidince arkamızdan neler diyorlar? Biz bir yerde oturup sohbet ettikten sonra kalkıp gidince arkamızdan neler diyorlar?

Düşmanlarımız neler diyor? Dostlar söylemezler. Dostlar insanın ayıbını söylemezler.Düşmanlarımız neler diyor?

Dostlar söylemezler.

Dostlar insanın ayıbını söylemezler.
Sorarsın o zaman da söylemez. Sever, seven insan gözüyle baktığı için kusurunu görmez.Sorarsın o zaman da söylemez. Sever, seven insan gözüyle baktığı için kusurunu görmez. Kusurunu görse hüsn-ü te'vilde bulunur; Hüsn-ü te'vil ne demek? Kusurunu görse hüsn-ü te'vilde bulunur;

Hüsn-ü te'vil ne demek?

İyi bir yorumla yorumlar.İyi bir yorumla yorumlar. "Herhalde şu sebepten yapmıştır." der, sana itimat eder; onu kusur olarak görmez."Herhalde şu sebepten yapmıştır." der, sana itimat eder; onu kusur olarak görmez. Ama düşman ayıp olmayan, kusur olmayan şeyi bile kusur gibi görür.Ama düşman ayıp olmayan, kusur olmayan şeyi bile kusur gibi görür. Bağırır, çağırır, tenkit eder. Haksız yere tenkit eder tabi. Bunların misallerini çok görüyoruz.Bağırır, çağırır, tenkit eder. Haksız yere tenkit eder tabi.

Bunların misallerini çok görüyoruz.
O bakımdan düşmanların sözleri çok önemli.O bakımdan düşmanların sözleri çok önemli. Düşmanı kızdırmalı, konuşturtmalı; saydığı, döktüğü şeyleri banta almalı, teybe almalı, not etmeli.Düşmanı kızdırmalı, konuşturtmalı; saydığı, döktüğü şeyleri banta almalı, teybe almalı, not etmeli. "Bunların hangisi bende hakikaten kusur olarak mevcut?" diye düzeltmeli. "Bunların hangisi bende hakikaten kusur olarak mevcut?" diye düzeltmeli.

Bu da bir yol… Düşmanın tenkitlerini dinlemek de önemli. Bu da bir yol… Düşmanın tenkitlerini dinlemek de önemli.

Haksızsa haksızlık etmiş. İyi düşünmemiş. "İşin şu tarafını bilmiyor." der, geçeriz.Haksızsa haksızlık etmiş. İyi düşünmemiş. "İşin şu tarafını bilmiyor." der, geçeriz. Ama haklıysa, "Gerçekten bende bu kusur olarak var, o halde bundan vazgeçeyim." der. Ama haklıysa, "Gerçekten bende bu kusur olarak var, o halde bundan vazgeçeyim." der.

Yine Hz. Ömer'e geldi söz; Yine Hz. Ömer'e geldi söz;

Hz. Ömer radıyallahu anh, sahabenin itimat ettiği, sevdiği arkadaşı olan bazılarına sorarmış: Hz. Ömer radıyallahu anh, sahabenin itimat ettiği, sevdiği arkadaşı olan bazılarına sorarmış:

"Söyle bakalım benim ayıbım nedir? Ben emîrü'l-mü'minînlik yapıyorum, halifelik yapıyorum,"Söyle bakalım benim ayıbım nedir? Ben emîrü'l-mü'minînlik yapıyorum, halifelik yapıyorum, halk benim aleyhimde neler konuşuyor, benim ne kusurum var?" diye sorarmış. halk benim aleyhimde neler konuşuyor, benim ne kusurum var?" diye sorarmış.

Selmân-ı Fârisî'ye, Ebu'd-Derdâ radıyallahu anhum'a...Selmân-ı Fârisî'ye, Ebu'd-Derdâ radıyallahu anhum'a... Bu gibi sahabeye, doğru sözlü, dobra dobra söyleyen kimselere sorarmış.Bu gibi sahabeye, doğru sözlü, dobra dobra söyleyen kimselere sorarmış. Hatta şikayet ediyorlar, diyorlar ki; Hatta şikayet ediyorlar, diyorlar ki;

"Bu devirde zaman o kadar bozuldu ki insana bir ayıbını söyleyen bir arkadaş da kalmadı." "Bu devirde zaman o kadar bozuldu ki insana bir ayıbını söyleyen bir arkadaş da kalmadı."

Demek ki doğru arkadaş düzeltsin diye insana samimiyetle hatasını söyler. Demek ki doğru arkadaş düzeltsin diye insana samimiyetle hatasını söyler.

"Kardeşim ben sende şöyle bir kusur görüyorum. Bunu yapmasan daha iyi olacak."Kardeşim ben sende şöyle bir kusur görüyorum. Bunu yapmasan daha iyi olacak. Ben seni sevdiğim için kusuruma bakma söylemeden duramadım." der. Ben seni sevdiğim için kusuruma bakma söylemeden duramadım." der.

Böyle diyen insan kalmadı mı? Demek ki yakın arkadaşlık, samimiyet yok.Böyle diyen insan kalmadı mı?

Demek ki yakın arkadaşlık, samimiyet yok.
Eskiler "Kimse kimsenin ayıbını gidip de söylemiyor." diye şikayet etmiş.Eskiler "Kimse kimsenin ayıbını gidip de söylemiyor." diye şikayet etmiş. Etrafında kendilerine ayıplarını söyleyecek dost insanlar aramışlar.Etrafında kendilerine ayıplarını söyleyecek dost insanlar aramışlar. Nâkıs insanlardan, iç âlemi gelişmemiş, duyguları olgunlaşmamış, bilgeleşmemiş,Nâkıs insanlardan, iç âlemi gelişmemiş, duyguları olgunlaşmamış, bilgeleşmemiş, hakimleşmemiş insanlar da ayıbının söylenmesine kızarlar. Ayıp söyleyen kimseyi kovarlar.hakimleşmemiş insanlar da ayıbının söylenmesine kızarlar. Ayıp söyleyen kimseyi kovarlar. Bir takım yöneticiler, etrafında doğru söyleyen insanı barındırmazlar. Bu yanlıştır. Çok yanlıştır.Bir takım yöneticiler, etrafında doğru söyleyen insanı barındırmazlar. Bu yanlıştır. Çok yanlıştır. Hem kendileri için yanlıştır hem devletin işleri bakımından yanlıştır.Hem kendileri için yanlıştır hem devletin işleri bakımından yanlıştır. Çünkü o doğruyu söyleyenler kovulunca etrafta dalkavuklar toplanır. İşler çok yanlış noktaya gider. Çünkü o doğruyu söyleyenler kovulunca etrafta dalkavuklar toplanır. İşler çok yanlış noktaya gider.

İnsan kendi ayıbıyla meşgul olacak ve kendi ayıplarını bulmaya çalışacak.İnsan kendi ayıbıyla meşgul olacak ve kendi ayıplarını bulmaya çalışacak. Sonra o ayıplarını düzeltmeye, yok etmeye çalışacak. Sonra o ayıplarını düzeltmeye, yok etmeye çalışacak. O ayıpların yerine güzel şeyleri, faziletleri, güzel huyları, davranışları, O ayıpların yerine güzel şeyleri, faziletleri, güzel huyları, davranışları, hareketleri, meziyetleri elde etmeye gayret edecek. hareketleri, meziyetleri elde etmeye gayret edecek.

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri böyle bir gayret içinde olan uyanık müslümanlardan eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizleri böyle bir gayret içinde olan uyanık müslümanlardan eylesin. Ölümün geleceği haktır, ölüme hazırlanmamız lazım. Elimizde hayatımız büyük bir nimet ve fırsattır. Ölümün geleceği haktır, ölüme hazırlanmamız lazım. Elimizde hayatımız büyük bir nimet ve fırsattır.

Yaşıyoruz; çok büyük bir nimet, çok büyük bir devlet, çok büyük bir iş.Yaşıyoruz; çok büyük bir nimet, çok büyük bir devlet, çok büyük bir iş. Elhamdülillah yaşıyoruz güzel bir şey. Neden güzel? Elhamdülillah yaşıyoruz güzel bir şey.

Neden güzel?

Çünkü yaşayarak, cenneti kazanacak güzel ameller işleyerek,Çünkü yaşayarak, cenneti kazanacak güzel ameller işleyerek, âhiretteki sevabımızı, mertebemizi arttırabiliriz. Öldükten sonra bu işler biter. âhiretteki sevabımızı, mertebemizi arttırabiliriz. Öldükten sonra bu işler biter. Sadaka-i câriyesi olanlar hariç insanın ameli kesilir, defteri dürülür, kapatılır.Sadaka-i câriyesi olanlar hariç insanın ameli kesilir, defteri dürülür, kapatılır. O bakımdan hayat çok büyük bir fırsattır.O bakımdan hayat çok büyük bir fırsattır. Ölüm de haktır; gelebilir, birden gelebilir, bir an sonra gelebilir.Ölüm de haktır; gelebilir, birden gelebilir, bir an sonra gelebilir. Ölüme hazırlanalım, hayatın kıymetini bilelim. Bir saniyemizi bile boş geçirmeyelim.Ölüme hazırlanalım, hayatın kıymetini bilelim. Bir saniyemizi bile boş geçirmeyelim. Faziletleri elde etmeye çalışalım.Faziletleri elde etmeye çalışalım. Nakîselerden, kötü şeylerden de kendimizi sıyırmaya, temizlemeye, kurtarmaya çalışalım.Nakîselerden, kötü şeylerden de kendimizi sıyırmaya, temizlemeye, kurtarmaya çalışalım. Devamlı bir gayret içinde olalım. İki günümüz bir olmasın.Devamlı bir gayret içinde olalım. İki günümüz bir olmasın. İkinci günümüz birinci günümüzden biraz daha ileri, biraz daha yüksek olsun.İkinci günümüz birinci günümüzden biraz daha ileri, biraz daha yüksek olsun. Sonunda kaymak, bal, şeker, lokum gibi diyelim, böyle tatlı, hoş insanlar müslümanlar olarak yaşayalım.Sonunda kaymak, bal, şeker, lokum gibi diyelim, böyle tatlı, hoş insanlar müslümanlar olarak yaşayalım. O hâle gelerek yaşayalım. Herkes bizden hayır görsün, hayır elde etsin. Arkamızda hayır bırakalım. O hâle gelerek yaşayalım. Herkes bizden hayır görsün, hayır elde etsin. Arkamızda hayır bırakalım.

Bir gün gelip bizim de vefatımız olacak.Bir gün gelip bizim de vefatımız olacak. Mevlânâ hazretleri şeb-i arûs buyurmuş, vefat gecesini böyle anmış. Düğün gecem… Mevlânâ hazretleri şeb-i arûs buyurmuş, vefat gecesini böyle anmış. Düğün gecem…

Niçin düğün bayram? Çünkü Allah'a kavuşmaya gidiyor diye. Niçin düğün bayram?

Çünkü Allah'a kavuşmaya gidiyor diye.

Geçen gün gazetede gördüm bir vefat ilanı çok değişik bir ilan.Geçen gün gazetede gördüm bir vefat ilanı çok değişik bir ilan. Sevinçli bir haber veriyormuş gibi bir başlık atarak âhirete göç ettiğini beyan etmiş. Neden? Sevinçli bir haber veriyormuş gibi bir başlık atarak âhirete göç ettiğini beyan etmiş.

Neden?

Çünkü âhirette insan cennete gidecekse bu ölüm çok tatlı bir şey.Çünkü âhirette insan cennete gidecekse bu ölüm çok tatlı bir şey. Cennete götürmek için hayatın devam etmesi bir mâni oluyor.Cennete götürmek için hayatın devam etmesi bir mâni oluyor. O bittiği zaman âhirette insan cennetlik ise iyi bir tarafa gittiğinden düğün bayram oluyor. O bittiği zaman âhirette insan cennetlik ise iyi bir tarafa gittiğinden düğün bayram oluyor.

İşte böyle, ölümü düğün bayram olan kimse olmayı Allah hepimize nasip eylesin. İşte böyle, ölümü düğün bayram olan kimse olmayı Allah hepimize nasip eylesin.

Bir Arap şairin Türkçe'ye de terceme edilmiş bir şiiri var; zaman zaman ben onu söylerim; Bir Arap şairin Türkçe'ye de terceme edilmiş bir şiiri var; zaman zaman ben onu söylerim;

Yâdında mı doğduğun zamanlar? Sen ağlar idin gülerdi âlem Yâdında mı doğduğun zamanlar?

Sen ağlar idin gülerdi âlem

Bir öyle ömür geçir ki olsun, Mevtin sana hande, halka mâtem. Bir öyle ömür geçir ki olsun,

Mevtin sana hande, halka mâtem.

Diyor şair. Arapça bir şiirin tercemesidir. Diyor ki; Diyor şair. Arapça bir şiirin tercemesidir. Diyor ki;

"Hatırlar mısın sen doğduğun zaman nasıldın?" Hatırlamaz tabi, bebek nasıl doğduğunu ama; "Hatırlar mısın sen doğduğun zaman nasıldın?"

Hatırlamaz tabi, bebek nasıl doğduğunu ama;

"Sen ağlar idin gülerdi âlem." Doğumun o şeyinden dolayı sen cıyak cıyak bağırırdın."Sen ağlar idin gülerdi âlem."

Doğumun o şeyinden dolayı sen cıyak cıyak bağırırdın.
Belki acı çektiğin için de değil ama doğumda bebek ağlar. Ağlaması doğuşunun bir işareti olur.Belki acı çektiğin için de değil ama doğumda bebek ağlar. Ağlaması doğuşunun bir işareti olur. Dışarıda bekleyen babası; "Tamam, bizim çocuk dünyaya geldi." diye vıyak vıyak bağırmadan anlar.Dışarıda bekleyen babası; "Tamam, bizim çocuk dünyaya geldi." diye vıyak vıyak bağırmadan anlar. Tamam sen ağlardın gülerdi âlem. Senin ağlamana kimse aldırmaz; herkes güler. Neden? Tamam sen ağlardın gülerdi âlem. Senin ağlamana kimse aldırmaz; herkes güler.

Neden?

"Bir çocuğumuz oldu." diye sevinir. "Bir çocuğumuz oldu." diye sevinir.

Bu güzel. Şair bir bu sahneyi göz önüne seriyor. Bu güzel. Şair bir bu sahneyi göz önüne seriyor.

Yâdında mı doğduğun zamanlar? Sen ağlar idin gülerdi âlem. Yâdında mı doğduğun zamanlar?

Sen ağlar idin gülerdi âlem.

Herkes gülerdi, bütün âlem halkı gülerdi.Herkes gülerdi, bütün âlem halkı gülerdi. Bir öyle ömür geçir ki olsun, Mevtin sana hande halka mâtem. Bir öyle ömür geçir ki olsun,

Mevtin sana hande halka mâtem.

Ömrünü öyle güzel bir tarzda geçir ki ölümün senin için bir gülücük olsun, bir tebessüm olsun,Ömrünü öyle güzel bir tarzda geçir ki ölümün senin için bir gülücük olsun, bir tebessüm olsun, böyle gülerek bir âhirete gidiş sağlayacak ömür geçir. Halk mâtem etsin; böyle gülerek bir âhirete gidiş sağlayacak ömür geçir. Halk mâtem etsin;

"Ah böyle bir kâmil, böyle bir güzel, böyle bir olgun bilge, böyle bir faziletli yüksek insan."Ah böyle bir kâmil, böyle bir güzel, böyle bir olgun bilge, böyle bir faziletli yüksek insan. Böyle bir hayır hasenât sahibi, büyük zât âhirete göçtü." diye onlar ağlasın.Böyle bir hayır hasenât sahibi, büyük zât âhirete göçtü." diye onlar ağlasın. "Sen dünyaya gelirken ağlıyordun başkaları gülüyordu;"Sen dünyaya gelirken ağlıyordun başkaları gülüyordu; sen âhirete göçerken sen gül arkandan senden ayrı düşenler ağlasın." diyor. sen âhirete göçerken sen gül arkandan senden ayrı düşenler ağlasın." diyor.

Çok hoşuma giden bir şiirdir. Mâna da çok hoş bir mânadır. Çok hoşuma giden bir şiirdir. Mâna da çok hoş bir mânadır.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi âhirete gözümüzden perdeler kaldırılıpAllahu Teâlâ hazretleri bizi âhirete gözümüzden perdeler kaldırılıp cennetteki makamımızı görüp de güle güle gidenlerden eylesin.cennetteki makamımızı görüp de güle güle gidenlerden eylesin. Cennetiyle cemaliyle bizleri, sizleri ve sevdiklerinizi etrafınızda anneniz, babanız, evlatlarınız,Cennetiyle cemaliyle bizleri, sizleri ve sevdiklerinizi etrafınızda anneniz, babanız, evlatlarınız, akrabanız, dostlarınızla beraber cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.akrabanız, dostlarınızla beraber cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh... es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2