Namaz Vakitleri

23 Şa'bân 1446
22 February 2025
İmsak
06:17
Güneş
07:42
Öğle
13:23
İkindi
16:23
Akşam
18:53
Yatsı
20:13
Detaylı Arama

Ölüme Hazırlıklı Olmak (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ruh Çağırılır Mı? Açıklama Yapar Mısınız?, Müslüman Bir Halkın Yanında Yetişmiş Bir Kimsenin İnkâr | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ölüme Hazırlıklı Olmak (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ruh Çağırılır Mı? Açıklama Yapar Mısınız?, Müslüman Bir Halkın Yanında Yetişmiş Bir Kimsenin İnkâr | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ruh çağırılır mı? Açıklama yapar mısınız? Ruh çağırılır mı? Açıklama yapar mısınız?

Bu meseleyi kendim cevaplandırabilirdim de kendim cevaplandırmadanBu meseleyi kendim cevaplandırabilirdim de kendim cevaplandırmadan Hocamız rahmetullahi aleyh Mehmed Zâhid Efendi'ye sormuştum.Hocamız rahmetullahi aleyh Mehmed Zâhid Efendi'ye sormuştum. Edebiyat Fakültesi'nde okuyorken sınıftan arkadaşlarım etrafıma üşüştüler: Edebiyat Fakültesi'nde okuyorken sınıftan arkadaşlarım etrafıma üşüştüler:

"Dün akşam masanın etrafına toplandık, ruh çağırdık…" falan diye"Dün akşam masanın etrafına toplandık, ruh çağırdık…" falan diye yaptıkları ruh çağırma seansından bahsettiler.yaptıkları ruh çağırma seansından bahsettiler. Ben de gittim Hocam'a "Böyle şey olur mu?" dedim. Dedi ki; Ben de gittim Hocam'a "Böyle şey olur mu?" dedim. Dedi ki;

"Olmaz, ruhlar böyle maskaralıklara alet olmaz." "Olmaz, ruhlar böyle maskaralıklara alet olmaz."

"Ama hakikaten daktilonun tuşu diye vuruyor, hakikaten masa ayağa kalkıyor..." vs. "Ama hakikaten daktilonun tuşu diye vuruyor, hakikaten masa ayağa kalkıyor..." vs.

"Onlar cinlerdir." dedi. "Onlar cinlerdir." dedi.

Biliyorsunuz, bir görünen varlıklar var bir de cin taifesi dediğimiz görünmeyen varlıklar var,Biliyorsunuz, bir görünen varlıklar var bir de cin taifesi dediğimiz görünmeyen varlıklar var, bunlar bazı şeyleri yaparlar ama ruh değil! bunlar bazı şeyleri yaparlar ama ruh değil! Bir şey oluyor: "Ey ruh, geldiysen daktilonun A tuşuna bir tane patlat!" Bir şey oluyor:

"Ey ruh, geldiysen daktilonun A tuşuna bir tane patlat!"

Çat, bakıyorsun; "Ruh geldi!" Ruh gelmedi, onu cin yapıyor!Çat, bakıyorsun;

"Ruh geldi!"

Ruh gelmedi, onu cin yapıyor!
İnsan şeytanın maskarası oluyor, ruhlar insanların oyununa alet olmuyorlar. İnsan şeytanın maskarası oluyor, ruhlar insanların oyununa alet olmuyorlar.

Bu, deneylerle tespit edilmiş durumda:Bu, deneylerle tespit edilmiş durumda: Medyum olarak kullanılan şahıs ancak kendi zihnindeki şeyleri veriyor.Medyum olarak kullanılan şahıs ancak kendi zihnindeki şeyleri veriyor. Kendisinin bilgisinin dışındaki veya çevresindeki insanlarınKendisinin bilgisinin dışındaki veya çevresindeki insanların zihninde olan malzemenin dışındaki şeyi veremiyor.zihninde olan malzemenin dışındaki şeyi veremiyor. Oradan anlaşılıyor ki öteki ruhtan bir şey gelmiyor, sadece iş mânevî birtakım şeyler,Oradan anlaşılıyor ki öteki ruhtan bir şey gelmiyor, sadece iş mânevî birtakım şeyler, görünmez birtakım olayların kıyısından köşesinden dokunma tarzında bir şeyler oluyor amagörünmez birtakım olayların kıyısından köşesinden dokunma tarzında bir şeyler oluyor ama gelenin ruh olmadığı anlaşılıyor.gelenin ruh olmadığı anlaşılıyor. Bu gibi birtakım esrarengiz şeyler var. Muhterem kardeşlerim! Bu gibi birtakım esrarengiz şeyler var.

Muhterem kardeşlerim!

Ben de bir doktor kardeşimizle beraber bir hastanın hipnotizma yoluyla uyutulması meselesine gittim.Ben de bir doktor kardeşimizle beraber bir hastanın hipnotizma yoluyla uyutulması meselesine gittim. Hastayı uyutuyor, hipnotizma ediyor. "Ya uyumadıysa yalansa, yalancıktan uyumuş gibi yapıyorsa…" Hastayı uyutuyor, hipnotizma ediyor.

"Ya uyumadıysa yalansa, yalancıktan uyumuş gibi yapıyorsa…"

Uyuttuktan sonra dişini çekiyorlar, ağrısını duymuyor.Uyuttuktan sonra dişini çekiyorlar, ağrısını duymuyor. "Ben seni şimdi uyutacağım, uyu. "Ben seni şimdi uyutacağım, uyu. Uyuttuktan sonra hiç acı duymayacaksın!" diyor, derin bir şekilde uyutuyor.Uyuttuktan sonra hiç acı duymayacaksın!" diyor, derin bir şekilde uyutuyor. Sonra dişçiye "Buyur, dişini çek!" diyor ki. Sonra dişçiye "Buyur, dişini çek!" diyor ki. Kerpeteni getiriyor, köklüyor, dişi çıkartıyor; bir şey görmüyor, duymuyor. Kerpeteni getiriyor, köklüyor, dişi çıkartıyor; bir şey görmüyor, duymuyor.

Ruh dediğimiz insanın iç âleminin birtakım esrarengiz tarafları var!Ruh dediğimiz insanın iç âleminin birtakım esrarengiz tarafları var! Ama vefat etmiş bir kimsenin ruhu, herkesin davetine gelip deAma vefat etmiş bir kimsenin ruhu, herkesin davetine gelip de o burada gevezelik yapıp da o tarafın sırlarını söylemiyor.o burada gevezelik yapıp da o tarafın sırlarını söylemiyor. Onlar birtakım cinlerin oyunları, tek tük olaylar! Onlar birtakım cinlerin oyunları, tek tük olaylar!

Meydana gelmiş olan olaylar cinlerin işidir, ruhların işi değildir.Meydana gelmiş olan olaylar cinlerin işidir, ruhların işi değildir. Kaldı ki; "Kâfirlerin ruhları hapistir, onlar mahpustur; gezemezler.Kaldı ki; "Kâfirlerin ruhları hapistir, onlar mahpustur; gezemezler. Mü'minlerin vasatlarının ruhları da gezemez,Mü'minlerin vasatlarının ruhları da gezemez, ancak evliyâullahın ruhlarına o serbestlik, salahiyet verilmiştir." diye kitaplardan da biliyorum. ancak evliyâullahın ruhlarına o serbestlik, salahiyet verilmiştir." diye kitaplardan da biliyorum.

O bakımdan evliyâullahtan bir zâtın rüyasına girmek şeklindeO bakımdan evliyâullahtan bir zâtın rüyasına girmek şeklinde veya daha farklı bir şekilde insana bir nasihat vs. de olabilir.veya daha farklı bir şekilde insana bir nasihat vs. de olabilir. Ama o adamların masanın etrafında toplanıp ruh çağırması meselesi olmuyor. Ama o adamların masanın etrafında toplanıp ruh çağırması meselesi olmuyor.

Ayrıca -ismini söylemeyeceğim- bir profesör, yine beraber çalışan bir medyum.Ayrıca -ismini söylemeyeceğim- bir profesör, yine beraber çalışan bir medyum. Benim tanıdığım bir kimse, medyum; aracı olarak bu işi yapan bir kimse, dedim ki; Benim tanıdığım bir kimse, medyum; aracı olarak bu işi yapan bir kimse, dedim ki;

"Yahu bu işin aslı esası var mı?" "Yahu bu işin aslı esası var mı?"

"Hocam hokkabazlıktır. "Hocam hokkabazlıktır. Ben hiçbir ruh çağırma seansına girmedim!" Ben hiçbir ruh çağırma seansına girmedim!"

Ama bu seansları tertip edip de kalabalıkları toplayıp da gösteriler yapan insanların bir tanesi;Ama bu seansları tertip edip de kalabalıkları toplayıp da gösteriler yapan insanların bir tanesi; "Bu hokkabazlıktır." dedi. "Bu hokkabazlıktır." dedi.

Müslüman bir halkın yanında yetişmiş bir kimsenin inkâr etmesiyleMüslüman bir halkın yanında yetişmiş bir kimsenin inkâr etmesiyle hıristiyanlar arasında yetişmiş bir kimsenin inkâr etmesi eşit midir? hıristiyanlar arasında yetişmiş bir kimsenin inkâr etmesi eşit midir?

İnkâr, münkirlik, kâfirlik; insanı Allah'ın rahmetinden uzak eder, cehennemlik ederİnkâr, münkirlik, kâfirlik; insanı Allah'ın rahmetinden uzak eder, cehennemlik eder ama cehennemde de azabın derece derece şiddetlisi olduğunu biliyoruz.ama cehennemde de azabın derece derece şiddetlisi olduğunu biliyoruz. Hafif azap, şiddetli azap, daha şiddetli azap; cehennemin en derinindeki Gayya kuyusu filan diyeHafif azap, şiddetli azap, daha şiddetli azap; cehennemin en derinindeki Gayya kuyusu filan diye hadîs-i şerîflerden biliyoruz. hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Bazı kimselerin, kâfirlerin, dünyada yaptıkları hayrât u hasenât sebebiyleBazı kimselerin, kâfirlerin, dünyada yaptıkları hayrât u hasenât sebebiyle cehennemdeki azaplarının hafifletileceğini de hadîs-i şerîflerden biliyoruz. cehennemdeki azaplarının hafifletileceğini de hadîs-i şerîflerden biliyoruz.

Demek ki azapları cehennemde arttırılabilir.Demek ki azapları cehennemde arttırılabilir. Bu çeşit insanların inkârlarının cezası olarak cehennemde çekecekleri azapları da farklıdır.Bu çeşit insanların inkârlarının cezası olarak cehennemde çekecekleri azapları da farklıdır. Ama "Hıristiyanların, kâfirlerin arasındaki bir insanın inkâr etmesiAma "Hıristiyanların, kâfirlerin arasındaki bir insanın inkâr etmesi ile buradaki bir insanın inkâr etmesi arasında fark var mı?" diyeile buradaki bir insanın inkâr etmesi arasında fark var mı?" diye kendimiz düşünür de cevap vermeye çalışacak olursak, kendimiz düşünür de cevap vermeye çalışacak olursak, sanıyorum ki kâfirlerin arasındaki bir münkirin inkâr etmesindensanıyorum ki kâfirlerin arasındaki bir münkirin inkâr etmesinden -tabi o da cehennemlik olacak- orada herhalde o biraz daha hafif azap görür.-tabi o da cehennemlik olacak- orada herhalde o biraz daha hafif azap görür. Çünkü bu taraftaki müslümanların arasında yaşadı, Müslümanlığı gördü,Çünkü bu taraftaki müslümanların arasında yaşadı, Müslümanlığı gördü, tanıdı, imanı duydu; ona iman tebliğ edildi.tanıdı, imanı duydu; ona iman tebliğ edildi. Tebliğ edildiği halde kabul etmediği için,Tebliğ edildiği halde kabul etmediği için, "Müslümanların arasındaki kâfirlerin münkirlerin cezası daha çok olur." diye"Müslümanların arasındaki kâfirlerin münkirlerin cezası daha çok olur." diye şahsen benim hatırıma böyle geliyor. şahsen benim hatırıma böyle geliyor.

Allahu Teâlâ hazretleriAllahu Teâlâ hazretleri cümlemizi; evlatlarımızı, ailelerimizi, zürriyetlerimizi, dostlarımızı ve sevdiklerimizi münkirlikten, şirkten, küfürden hıfz eylesin! cümlemizi; evlatlarımızı, ailelerimizi, zürriyetlerimizi, dostlarımızı ve sevdiklerimizi münkirlikten, şirkten, küfürden hıfz eylesin!

Fâtiha-i şerîfe meâl besmele. Fâtiha-i şerîfe meâl besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2