Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Ölümü Temenni Etmeyin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Şa'bân 1403 / 05.06.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kimse Ölümü İstemesin!, Tanışmanın Usûlü, Nereye Tâbî Olacağız?, Kardeşliğin Gereği, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ölümü Temenni Etmeyin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Şa'bân 1403 / 05.06.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kimse Ölümü İstemesin!, Tanışmanın Usûlü, Nereye Tâbî Olacağız?, Kardeşliğin Gereği, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'du:

Fa'lamû eyyuhe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullahi
Emmâ ba'du:

Fa'lamû eyyuhe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullahi
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve küllü muhdesetin bid'atün ve küllü bid'atin delâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve küllü muhdesetin bid'atün ve küllü bid'atin delâletün ve külle delâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr.ve külle delâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehu kâl:

Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehu kâl:

Leyse li-ehadin en yetemenne'l-mevte lâ berrun ve lâ fâcirunLeyse li-ehadin en yetemenne'l-mevte lâ berrun ve lâ fâcirun immâ berrun fe-yezdâdu birren ve immâ fâcirun fe-yestağtibu.

immâ berrun fe-yezdâdu birren ve immâ fâcirun fe-yestağtibu.

Sadaka Rasûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka Rasûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, lütfu, keremi cümlenizin üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, lütfu, keremi cümlenizin üzerine olsun. Şurada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininŞurada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet sizlere sunacağız.

mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet sizlere sunacağız.

Leyse li-ehadin en yetemenne'l-mevte. "Hiçbir kimse için ölümü temenni etmek olmaz."

Leyse li-ehadin en yetemenne'l-mevte. "Hiçbir kimse için ölümü temenni etmek olmaz."

Yoktur. Etmesin. Kimse ölümü temenni etmesin, ölümü istemesin.Yoktur. Etmesin. Kimse ölümü temenni etmesin, ölümü istemesin. Hiçbir kimse "Ah öleyim, Allah canımı alsın" filan gibi bir temenni izhar etmesin.Hiçbir kimse "Ah öleyim, Allah canımı alsın" filan gibi bir temenni izhar etmesin. Kimse deyince izah sadedinde buyuruyor ki devâmen;

Kimse deyince izah sadedinde buyuruyor ki devâmen;

Lâ berrun. "İyi kul da temenni etmesin."Lâ berrun. "İyi kul da temenni etmesin." Ve lâ fâcirun. Fısk u fücur içindeki günahkâr, kusurlu kul da temenni etmesin."

Ve lâ fâcirun. Fısk u fücur içindeki günahkâr, kusurlu kul da temenni etmesin."

Ne iyisi ne kötüsü, Efendimiz iki uç tarafı söylüyor kiNe iyisi ne kötüsü, Efendimiz iki uç tarafı söylüyor ki kimsenin temenni etmemesi gerektiği daha iyi anlaşılsın diye. İzahını yapıyor, buyuruyor ki;

kimsenin temenni etmemesi gerektiği daha iyi anlaşılsın diye. İzahını yapıyor, buyuruyor ki;

İmmâ berrun. "İyi kula gelince;" fe-yezdâdu birren. "Yaşar, iyiliği daha artar, sevabı çoğalır."

İmmâ berrun. "İyi kula gelince;" fe-yezdâdu birren. "Yaşar, iyiliği daha artar, sevabı çoğalır."

Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna daha çok sevapla gider,Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna daha çok sevapla gider, daha büyük mükâfatları alacak salih amelleri işleyerek öyle gider.

daha büyük mükâfatları alacak salih amelleri işleyerek öyle gider.

Ne diye istesin?

Ömür sermayemiz değil mi?

Ne diye istesin?

Ömür sermayemiz değil mi?

Sermaye.

Sermayenin çok olması iyi değil mi?

İyidir.

Sermaye.

Sermayenin çok olması iyi değil mi?

İyidir.

O halde çok yaşar, çok kazanır, çok yüksek derece alır.O halde çok yaşar, çok kazanır, çok yüksek derece alır. Allah indinde makbul, daha makbul, daha yüksek bir kul olur.

Allah indinde makbul, daha makbul, daha yüksek bir kul olur.

Ve emme'l-fâciru. "Fısk u fücur içinde günahkâr kimseye gelince;"Ve emme'l-fâciru. "Fısk u fücur içinde günahkâr kimseye gelince;" fe-yestağtibu. "Belki Allah'ın kendisinden razı olmasını sağlar."

fe-yestağtibu. "Belki Allah'ın kendisinden razı olmasını sağlar."

Önünde fırsat var. Her insan için bir fırsat. İstikbal bizim için meçhul.Önünde fırsat var. Her insan için bir fırsat. İstikbal bizim için meçhul. Umulur ki –şu andaki durumu kötü ama- ileride belki iyi olur.Umulur ki –şu andaki durumu kötü ama- ileride belki iyi olur. Belki tevbe eder. Belki Allah'ın rızasına uygun bir iş yapar, düzelir.Belki tevbe eder. Belki Allah'ın rızasına uygun bir iş yapar, düzelir. Şimdiye kadar olan olmuş, mâzi geçti. Mâzi için tevbeden başka yapacak bir şeyimiz yok. Bitti.

Şimdiye kadar olan olmuş, mâzi geçti. Mâzi için tevbeden başka yapacak bir şeyimiz yok. Bitti.

Hatalarımızdan, kusurlarımızdan ibret alırsak, bir daha yapmamak üzere kendi azmimizi bilersek,Hatalarımızdan, kusurlarımızdan ibret alırsak, bir daha yapmamak üzere kendi azmimizi bilersek, kendi kendimize mâziden ders çıkartırsak tamam.kendi kendimize mâziden ders çıkartırsak tamam. İbret alırsak, tevbe edersek; mâzi için yapabileceğimiz budur.İbret alırsak, tevbe edersek; mâzi için yapabileceğimiz budur. Başka elimizden gelmez. Geçti mâzi. Mâzi gitti. Hiçbir kimse bir dakikamızı geri getiremez.Başka elimizden gelmez. Geçti mâzi. Mâzi gitti. Hiçbir kimse bir dakikamızı geri getiremez. Onun boş geçtiğine üzülüyorsan, bundan sonra boş geçirmemeye çalış.Onun boş geçtiğine üzülüyorsan, bundan sonra boş geçirmemeye çalış. Onun günahla geçtiğine kâniysen, bundan sonra sevap işle.Onun günahla geçtiğine kâniysen, bundan sonra sevap işle. Onun gafletle geçtiğine kâniysen, bundan sonra acele et;Onun gafletle geçtiğine kâniysen, bundan sonra acele et; ne zaman ölümün geleceği belli olmaz. Arabaya binersin, evine varamazsın.

ne zaman ölümün geleceği belli olmaz. Arabaya binersin, evine varamazsın.

Allah hayırlı ömür versin.

Ölümü hiç temenni etmiyoruz ama ölüm etrafımızda dolaşıp duruyor.
Allah hayırlı ömür versin.

Ölümü hiç temenni etmiyoruz ama ölüm etrafımızda dolaşıp duruyor.
Ölüm okunu germiş, kalabalığımıza bir ok atıyor; kime isabet ederse alıp gidiyor.Ölüm okunu germiş, kalabalığımıza bir ok atıyor; kime isabet ederse alıp gidiyor. Yunus Emre'nin halk tabiriyle sözü:

Yunus Emre'nin halk tabiriyle sözü:

Halkı bostan edinmiştir,

Dilediğin üzer ölüm.

diyor.
Halkı bostan edinmiştir,

Dilediğin üzer ölüm.

diyor.
"Halkı bostan tarlası gibi edinmiştir, dilediğini kopartır." diyor."Halkı bostan tarlası gibi edinmiştir, dilediğini kopartır." diyor. Üzmek kopartmak demek o devrin dilinde. Dilediğini kopartır.Üzmek kopartmak demek o devrin dilinde. Dilediğini kopartır. Bostan tarlasına gireriz bakarız, hangi karpuz hangi kavun olgunlaşmış, kopartır alır gideriz.

Bostan tarlasına gireriz bakarız, hangi karpuz hangi kavun olgunlaşmış, kopartır alır gideriz.

Halkı bostan edinmiştir,

Dilediğin üzer ölüm.

Halkı bostan edinmiştir,

Dilediğin üzer ölüm.

Umulur ki Allah'ın rızasını kazanır. Madem şu an kötü, ilerisi belki iyi olabilir.Umulur ki Allah'ın rızasını kazanır. Madem şu an kötü, ilerisi belki iyi olabilir. O bakımdan kimse ölümü temenni etmesin. Yani bu hayat imtihanından kaçmak yok.O bakımdan kimse ölümü temenni etmesin. Yani bu hayat imtihanından kaçmak yok. Bu sportmenlikte bir kaide vardır. Sporu yarım bırakmak yok.Bu sportmenlikte bir kaide vardır. Sporu yarım bırakmak yok. Koşuya başladın, sonuncu olacağını anlasan bile koşacaksın. Yarıda bırakmak ayıp, öyle şey yok.Koşuya başladın, sonuncu olacağını anlasan bile koşacaksın. Yarıda bırakmak ayıp, öyle şey yok. Bu meydanı, bu minderi, bu mücadele sahasını bırakmayacaksın.Bu meydanı, bu minderi, bu mücadele sahasını bırakmayacaksın. Çalışacaksın. Hata ettin, umulur ki bundan sonra düzeltirsin.

Çalışacaksın. Hata ettin, umulur ki bundan sonra düzeltirsin.

Ne güzel, ne yapıcı, görüyor musunuz İslâm'ı?Ne güzel, ne yapıcı, görüyor musunuz İslâm'ı? Var mı karamsarlık? Var mı bezginlik? Var mı ümitsizlik?

Var mı karamsarlık? Var mı bezginlik? Var mı ümitsizlik?

Ümitsizlik haram! İçki gibi, kumar gibi, zina gibi ümitsizlik haram!

Ümitsizlik haram! İçki gibi, kumar gibi, zina gibi ümitsizlik haram!

Ümitsizliğe düşemez bir müslüman.

Ne demek?

Ümitsizliğe düşemez bir müslüman.

Ne demek?

Allahu Teâlâ hazretleri bizim Rabbimiz'ken, Ekremü'l-ekremîn'ken, gayb hazineleri elindeyken,Allahu Teâlâ hazretleri bizim Rabbimiz'ken, Ekremü'l-ekremîn'ken, gayb hazineleri elindeyken, dünya ve âhiretin lütfu keremi O'na aitken biz nasıl ümitsizliğe düşeriz?

dünya ve âhiretin lütfu keremi O'na aitken biz nasıl ümitsizliğe düşeriz?

Elbette ümit besleyeceğiz.

Ama zayıf kullarız.
Elbette ümit besleyeceğiz.

Ama zayıf kullarız.
Ümit tarafını fazla gösterirsen, ümit tarafına fazla bel bağlarsa kullar gevşer.Ümit tarafını fazla gösterirsen, ümit tarafına fazla bel bağlarsa kullar gevşer. Keşke gevşemeseler ama gevşer.Keşke gevşemeseler ama gevşer. Gevşedikleri için de, bakarsın bu sefer iyi iş yapmaktan geri dururlar.Gevşedikleri için de, bakarsın bu sefer iyi iş yapmaktan geri dururlar. Onun için İslâm denge dini olduğu için diyor ki:

Onun için İslâm denge dini olduğu için diyor ki:

Ümitsizliğe düşmek haram.

Ümitsizliğe düşmek haram.

Tamam. Ümitsizliğe düşmeyeceksin ama korkusuzluk da yasak.

Tamam. Ümitsizliğe düşmeyeceksin ama korkusuzluk da yasak.

"Allah beni mi atacak cehenneme canım."Allah beni mi atacak cehenneme canım. Bu kadar kötü kul var, onları atıncaya kadar bana sıra gelmez.Bu kadar kötü kul var, onları atıncaya kadar bana sıra gelmez. Ben gene ne de olsa hiç olmazsa şöyleyim böyleyim."

Ben gene ne de olsa hiç olmazsa şöyleyim böyleyim."

Öyle cesurluk da yok.

Öyle cesurluk da yok.

Hatta büyüklerden birisi diyor ki;

Hatta büyüklerden birisi diyor ki;

"Kul korku ile ümit arasında olacak."

"Kul korku ile ümit arasında olacak."

Nasıl olacak?

"İki arslanın arasındaki tilki gibi olacak."

Nasıl olacak?

"İki arslanın arasındaki tilki gibi olacak."

Allah Allah, iki arslanın arasındaki tilki nasıl olur?

Allah Allah, iki arslanın arasındaki tilki nasıl olur?

Tilki arslandan korkar. Arslan da tilkiyi gördü mü heves eder, yemek ister.Tilki arslandan korkar. Arslan da tilkiyi gördü mü heves eder, yemek ister. Zincirle bağlı olmasa bir pençe atıp pençesi içine almak, altına almak, parçalamak, yemek ister.Zincirle bağlı olmasa bir pençe atıp pençesi içine almak, altına almak, parçalamak, yemek ister. Şimdi arslan bu taraftan kükrediği zaman tilki korkacak.

Şimdi arslan bu taraftan kükrediği zaman tilki korkacak.

Nereye kaçsın?

Biraz geri kaçması lazım ama o da bağlı, çok uzağa gidemiyor.
Nereye kaçsın?

Biraz geri kaçması lazım ama o da bağlı, çok uzağa gidemiyor.
Bu tarafa kaçsa bu tarafta da bir başka arslan var. Bu da oradan gürler.Bu tarafa kaçsa bu tarafta da bir başka arslan var. Bu da oradan gürler. Onun da yanına fazla yanaşamaz. O halde tam orta yeri öyle bir bulur ki.Onun da yanına fazla yanaşamaz. O halde tam orta yeri öyle bir bulur ki. Kurnaz tilki orta yeri o kadar güzel bulur ki; ne bu arslana yakın olur, ne bu arslana yakın olur.Kurnaz tilki orta yeri o kadar güzel bulur ki; ne bu arslana yakın olur, ne bu arslana yakın olur. Yakın olsa pençesini uzatır belki dokunur diye tam ikisi arasındaki mesafeyi tam bulur.Yakın olsa pençesini uzatır belki dokunur diye tam ikisi arasındaki mesafeyi tam bulur. Müslüman da öyle olacak.

Ne fazla ümit, ne fazla ümitsizlik.

Müslüman da öyle olacak.

Ne fazla ümit, ne fazla ümitsizlik.

Ümit tarafı galip olacak çünkü Allah Erhamü'r-râhimîn'dir. Ama güvenmeye gelmez.

Ümit tarafı galip olacak çünkü Allah Erhamü'r-râhimîn'dir. Ama güvenmeye gelmez.

Zâlike limen haşiye Rabbehû diyor Beyyine suresinin sonunda.Zâlike limen haşiye Rabbehû diyor Beyyine suresinin sonunda. "O cennetler, o nimetler Rabbinden korkanlar içindir."

"O cennetler, o nimetler Rabbinden korkanlar içindir."

Korkmayıp pervasız gezenler için, böyle tedbirsiz davrananlar için, iş yapmayanlar için değil.Korkmayıp pervasız gezenler için, böyle tedbirsiz davrananlar için, iş yapmayanlar için değil. Korkan için. İman edip de salih amel işleyenler için.Korkan için. İman edip de salih amel işleyenler için. İman edeceksin, imanının eseri görülecek, çalışacaksın.

İman edeceksin, imanının eseri görülecek, çalışacaksın.

"Peki Allah bizim amellerimize muhtaç mı?"

"Peki Allah bizim amellerimize muhtaç mı?"

Hayır, sen muhtaçsın. Allah senin hiçbir şeyine muhtaç değil. Çünkü sen de O'nunsun.Hayır, sen muhtaçsın. Allah senin hiçbir şeyine muhtaç değil. Çünkü sen de O'nunsun. Allah senin hiçbir şeyine muhtaç değil.Allah senin hiçbir şeyine muhtaç değil. Ne sadakana muhtaç, ne zekâtına muhtaç, ne haccına, namazına, orucuna,Ne sadakana muhtaç, ne zekâtına muhtaç, ne haccına, namazına, orucuna, ne ibadet u taatine, hiçbirine muhtaç değil. Sen muhtaçsın. Muhtaç olan sensin.

ne ibadet u taatine, hiçbirine muhtaç değil. Sen muhtaçsın. Muhtaç olan sensin.

Vallahu'l-ganiyyu ve entümü'l-fukarâ.Vallahu'l-ganiyyu ve entümü'l-fukarâ. "Allah ganiyyül anî'l-âlemîn'dir; fakir olan, muhtaç olanlar bizleriz."

"Allah ganiyyül anî'l-âlemîn'dir; fakir olan, muhtaç olanlar bizleriz."

Korkacağız çünkü büyük bir makamın, sonsuz bir gücün, kuvvetin sahibi.

Korkacağız çünkü büyük bir makamın, sonsuz bir gücün, kuvvetin sahibi.

Sen şimdi "Fatih kaymakamından korkmuyorum. Fatih emniyet amirinden kormuyorum.Sen şimdi "Fatih kaymakamından korkmuyorum. Fatih emniyet amirinden kormuyorum. İstanbul Sıkı Yönetim komutanından korkmuyorum.İstanbul Sıkı Yönetim komutanından korkmuyorum. Türkiye reis-i cumhurundan korkmuyorum." diyebilir misin?

Türkiye reis-i cumhurundan korkmuyorum." diyebilir misin?

Diyemezsin. Diyemezsin çünkü denmez, olmaz. Makam sahibidir, olmaz.Diyemezsin. Diyemezsin çünkü denmez, olmaz. Makam sahibidir, olmaz. Allahu Teâlâ hazretleri o makamların sahiplerinin de rabbi.Allahu Teâlâ hazretleri o makamların sahiplerinin de rabbi. Her şeyin rabbi, her şeyin sahibi, hâlıkı.

Her şeyin rabbi, her şeyin sahibi, hâlıkı.

Bilmiyoruz ki. Biz bilmiyoruz; Mevlâ bize nasıl muamele edecek? Bizim için meçhul.Bilmiyoruz ki. Biz bilmiyoruz; Mevlâ bize nasıl muamele edecek? Bizim için meçhul. Bize söylemeye mecbur değil ki. Allahu Teâlâ hazretleri nasıl muamele edecekse edecek, bilmiyoruz.

Bize söylemeye mecbur değil ki. Allahu Teâlâ hazretleri nasıl muamele edecekse edecek, bilmiyoruz.

Günah işledin mi?

Ne kadar çok.. "Çok günah işledim."

Günah işledin mi?

Ne kadar çok.. "Çok günah işledim."

Affedildiğine dair bir kağıt geldi mi öbür taraftan?

Affedildiğine dair bir kağıt geldi mi öbür taraftan?

"Ey kulum, şu kadar günah işlemiştin ama"Ey kulum, şu kadar günah işlemiştin ama şimdi ben seni bağışladım, müsterih ol." diye altı imzalı bir pullu yazı geldi mi?

şimdi ben seni bağışladım, müsterih ol." diye altı imzalı bir pullu yazı geldi mi?

"Öyle bir şey gelmedi. Ama biraz namaz kıldım, ibadet ettim, biraz hayr u hasenât yaptım."

"Öyle bir şey gelmedi. Ama biraz namaz kıldım, ibadet ettim, biraz hayr u hasenât yaptım."

Peki yaptığın o hayr u hasenâtın, namazınPeki yaptığın o hayr u hasenâtın, namazın kabul olduğuna dair bir pullu, imzalı yazı geldi mi öbür taraftan?

kabul olduğuna dair bir pullu, imzalı yazı geldi mi öbür taraftan?

"Ey kulum sen bir namazlar kılmıştın, kabul ettim."Ey kulum sen bir namazlar kılmıştın, kabul ettim. Bir ibadetler yapmıştın, kabul ettim." filan diye bir garantin var mı?

Bir ibadetler yapmıştın, kabul ettim." filan diye bir garantin var mı?

"Hocam doğrusunu istersen onu da bilmiyorum. Kabul edildi mi edilmedi mi ne bileyim?"Hocam doğrusunu istersen onu da bilmiyorum. Kabul edildi mi edilmedi mi ne bileyim? İyi mi yaptım, kötü mü yaptım? Niyetim has mıydı, halis miydi? Yaptığım helalden miydi?İyi mi yaptım, kötü mü yaptım? Niyetim has mıydı, halis miydi? Yaptığım helalden miydi? Bir hayr u hasenât yaptım ama kazandığım helal miydi değil miydi,Bir hayr u hasenât yaptım ama kazandığım helal miydi değil miydi, yerinde miydi değil miydi onu da bilmiyorum."

yerinde miydi değil miydi onu da bilmiyorum."

Peki, günahların mâlum, günahlarını biliyorsun. Hiç şek şüphe yok.Peki, günahların mâlum, günahlarını biliyorsun. Hiç şek şüphe yok. Sevapların, biraz ibadetlerin var ama onun da kabul edildiğini bilmiyorsun.

Sevapların, biraz ibadetlerin var ama onun da kabul edildiğini bilmiyorsun.

Nasıl emin olabilirsin?

Yüksek makamın sahibi.
Nasıl emin olabilirsin?

Yüksek makamın sahibi.
En büyük makamın sahibi Allahu Teâlâ hazretleri. Korkacaksın.En büyük makamın sahibi Allahu Teâlâ hazretleri. Korkacaksın. İçinde bir korku olacak. Öyle olunca insan tedbirli olur, ona göre hareket eder.

İçinde bir korku olacak. Öyle olunca insan tedbirli olur, ona göre hareket eder.

Hoca güzel yüz gösterse talebesine, iltifat eylese; derse çalışır mı?

Hoca güzel yüz gösterse talebesine, iltifat eylese; derse çalışır mı?

Çalışmaz.

Onun için "Cevrü üstaz biki mihri peder." demişler.
Çalışmaz.

Onun için "Cevrü üstaz biki mihri peder." demişler.
"Hocanın cevr ü cefâsı babanın şefkatinden, sevgisinden daha iyidir."

"Hocanın cevr ü cefâsı babanın şefkatinden, sevgisinden daha iyidir."

Kaşını çatar, biraz bağırır çağırır, korkutur; sene sonunda bilgi vermiş olur, geçirir bilgisini.Kaşını çatar, biraz bağırır çağırır, korkutur; sene sonunda bilgi vermiş olur, geçirir bilgisini. İmtihan da lazım. İmtihan da olmalı ki çocuk ondan korkup çalışsın.İmtihan da lazım. İmtihan da olmalı ki çocuk ondan korkup çalışsın. Yoksa evi içinde duran insan babasından anasından korkup da yetişmiyor, çalışmıyor.Yoksa evi içinde duran insan babasından anasından korkup da yetişmiyor, çalışmıyor. Mektebe gidince okuyup çalışıp yetişebiliyor. O imtihanlar olmasa talebeyi oturtamazsın.Mektebe gidince okuyup çalışıp yetişebiliyor. O imtihanlar olmasa talebeyi oturtamazsın. Ya sinemaya gider, ya futbola gider, ya gezmeye gider, ya yüzmeye gider; çalışmaz.Ya sinemaya gider, ya futbola gider, ya gezmeye gider, ya yüzmeye gider; çalışmaz. Korkutursun, bağırırsın çağırırsın, tehlikeler olunca ona göre hareket eder.

Korkutursun, bağırırsın çağırırsın, tehlikeler olunca ona göre hareket eder.

Onun için korku ile ümit arasında olacağız.Onun için korku ile ümit arasında olacağız. Yarışı bırakmak yok. Hayatı biz vermedik ki hayatı biz kendimiz sona erdirelim.

Yarışı bırakmak yok. Hayatı biz vermedik ki hayatı biz kendimiz sona erdirelim.

"Bayezid Kulesi'nden kendimi aşağı atarım kurtulurum, bıktım bu hayattan!"Bayezid Kulesi'nden kendimi aşağı atarım kurtulurum, bıktım bu hayattan! Her tarafı zehir! Eti zehir, balı zehir, bilmem nesi zehir. Bıktım."

Her tarafı zehir! Eti zehir, balı zehir, bilmem nesi zehir. Bıktım."

Öyle şey yok.

Hayat senin mi?

Öyle şey yok.

Hayat senin mi?

Hayat senin mi ki sen onu Bayezid Kulesi'nden atıp Akıntıburnu'ndanHayat senin mi ki sen onu Bayezid Kulesi'nden atıp Akıntıburnu'ndan veyahut Sarayburnu'ndan kendini dalgaya atıp da yok ediyorsun?

veyahut Sarayburnu'ndan kendini dalgaya atıp da yok ediyorsun?

Bu vücut sana emanet. İslâm'ın felsefesindeki güzelliğe bakın! Bu vücut senin değil, sana emanet.

Bu vücut sana emanet. İslâm'ın felsefesindeki güzelliğe bakın! Bu vücut senin değil, sana emanet.

Sana sevdiğin bir arkadaşın bir güzel pırıl pırıl, gıcır gıcır Mercedes verse nasıl kullanırsın?

Sana sevdiğin bir arkadaşın bir güzel pırıl pırıl, gıcır gıcır Mercedes verse nasıl kullanırsın?

Ödün patlar. Gelinceye kadar şakaklarından ter damlar böyle "aman bir yerini çizdirmeyeyim."Ödün patlar. Gelinceye kadar şakaklarından ter damlar böyle "aman bir yerini çizdirmeyeyim." Mahallenin çocuklarına dik dik bakarsın geçerken elini sürmesinler diye, çizmesinler kenarını diye.Mahallenin çocuklarına dik dik bakarsın geçerken elini sürmesinler diye, çizmesinler kenarını diye. Vücut da emanet. Bu vücuda bakacaksın. Bu vücudu uykusuz helak edemezsin.Vücut da emanet. Bu vücuda bakacaksın. Bu vücudu uykusuz helak edemezsin. Gıdasız bırakamazsın. İçkiyle, kumarla, sigarayla telef edemezsin.

Gıdasız bırakamazsın. İçkiyle, kumarla, sigarayla telef edemezsin.

"Efendim bazı büyüklerimiz sigara içmiş."

"Efendim bazı büyüklerimiz sigara içmiş."

Bu sigarayı içtiğin zaman ciğerinin içi, -ben susayım doktorlar söylesin,- zift doluyor.Bu sigarayı içtiğin zaman ciğerinin içi, -ben susayım doktorlar söylesin,- zift doluyor. Her çeşit hastalık bundan oluyor. Senin bunu bozmaya, bu ciğeri işlemez hâle getirmeye hakkın yok.Her çeşit hastalık bundan oluyor. Senin bunu bozmaya, bu ciğeri işlemez hâle getirmeye hakkın yok. Ondan sonra nefes darlığı başlayacak, tıkanmak başlayacak,Ondan sonra nefes darlığı başlayacak, tıkanmak başlayacak, öksürmek başlayacak, aksırmak başlayacak, merdiven çıkamayacaksın.öksürmek başlayacak, aksırmak başlayacak, merdiven çıkamayacaksın. Bu vücut senin değil, bu vücut emanet.

Bu vücut senin değil, bu vücut emanet.

Onun için kendini intihar edemezsin, aşağıya atamazsın.Onun için kendini intihar edemezsin, aşağıya atamazsın. Hayatına son veremezsin çünkü hayatı sen kendin kazanmadın, Allah verdi.Hayatına son veremezsin çünkü hayatı sen kendin kazanmadın, Allah verdi. Bir zaman gelecek alacak.

Ölümü de temenni edemezsin.

Bir zaman gelecek alacak.

Ölümü de temenni edemezsin.

Neden?

İki ihtimal var: İyiysen daha çok iyilik yaparsın, sermayen artar.
Neden?

İki ihtimal var: İyiysen daha çok iyilik yaparsın, sermayen artar.
Ne güzel felsefe! İslâm ne kadar güzel!Ne güzel felsefe! İslâm ne kadar güzel! Ne kadar mükemmel! Müslüman olan insan nasıl insan olması gerekiyor, bakın hadîs-i şerîflere.Ne kadar mükemmel! Müslüman olan insan nasıl insan olması gerekiyor, bakın hadîs-i şerîflere. Hiç ölümü temenni etmeyen bir insanın şöyle kararlılığını düşünün.Hiç ölümü temenni etmeyen bir insanın şöyle kararlılığını düşünün. Ayağını yere basış tarzındaki kuvveti düşünün.Ayağını yere basış tarzındaki kuvveti düşünün. "Günahkârsa da temenni etmesin." diyor."Günahkârsa da temenni etmesin." diyor. Resûlullah Efendimiz onu da düşünüyor. Onu bırakmıyor, o da ümmeti.

Resûlullah Efendimiz onu da düşünüyor. Onu bırakmıyor, o da ümmeti.

Var mı bugün dünya üzerinde yaşayıp da, insan olup da Resûlullah'ın ümmeti olmayan?

Yok.

Var mı bugün dünya üzerinde yaşayıp da, insan olup da Resûlullah'ın ümmeti olmayan?

Yok.

Bizim felsefemize, inancımıza, dinimize, kitaplarımızın bize bildirdiği ahkâma göre insanlar iki gruptur:

Bizim felsefemize, inancımıza, dinimize, kitaplarımızın bize bildirdiği ahkâma göre insanlar iki gruptur:

Bir; İslâm'ı bulmuştur, İslâm'ın güzelliğini anlamıştır, imanın tadını tatmıştır, İslâm'a girmiştir.Bir; İslâm'ı bulmuştur, İslâm'ın güzelliğini anlamıştır, imanın tadını tatmıştır, İslâm'a girmiştir. Bu güzel dairenin içine, bu gülistanın bahçeden içeri giripBu güzel dairenin içine, bu gülistanın bahçeden içeri girip bu gül bahçesine dahil olmuş safa sürmektedir.

bu gül bahçesine dahil olmuş safa sürmektedir.

İkincisi; dışarıdadır ama ola ki gire. Bakarsın girer, o da girer.

İkincisi; dışarıdadır ama ola ki gire. Bakarsın girer, o da girer.

Nereden bilelim girmeyeceğini?

Nereden bilelim girmeyeceğini?

Çağırırız; "Ya gelin dışarıda isin pasın içinde durmayın, çamurda durmayın; burada gül bahçesi var.Çağırırız; "Ya gelin dışarıda isin pasın içinde durmayın, çamurda durmayın; burada gül bahçesi var. Ağaçların üstünde bülbüller ötüyor.Ağaçların üstünde bülbüller ötüyor. Güller mis gibi kokuyor; yaseminler, hanımelleri, filbahriler, fuller her tarafını güzel kokular sarmış.Güller mis gibi kokuyor; yaseminler, hanımelleri, filbahriler, fuller her tarafını güzel kokular sarmış. Neresine baksan bir güzel manzara var, gelin buraya.Neresine baksan bir güzel manzara var, gelin buraya. Orada karanlıkta kalmayın, çamurda kalmayın, çorakta kalmayın diye sesleneceğiz.Orada karanlıkta kalmayın, çamurda kalmayın, çorakta kalmayın diye sesleneceğiz. Onlar da ümmet-i icabet. Muhtemeldir, kendilerinde bilkuvve ihtimal var ki müslüman olalar.Onlar da ümmet-i icabet. Muhtemeldir, kendilerinde bilkuvve ihtimal var ki müslüman olalar. Olursa olurlar.

İki şeye bağlı:

Bir, bizim gayretimize bağlı.

Olursa olurlar.

İki şeye bağlı:

Bir, bizim gayretimize bağlı.

İki, onların gayretine bağlı.İki, onların gayretine bağlı. Biz güzel müslüman olursak, biz İslâm'ı güzel tebliğ edersekBiz güzel müslüman olursak, biz İslâm'ı güzel tebliğ edersek Allahu Teâlâ hazretlerinin yoluna bir güzel kulu daha çekmiş oluruz.Allahu Teâlâ hazretlerinin yoluna bir güzel kulu daha çekmiş oluruz. Bir kulu daha çamurdan çıkartmış oluruz.Bir kulu daha çamurdan çıkartmış oluruz. Ama biz kendimiz adam olamamışsak, adam bize bakar, sanır ki Müslümanlık biziz.Ama biz kendimiz adam olamamışsak, adam bize bakar, sanır ki Müslümanlık biziz. Halbuki biz değiliz ki. Müslümanlık çok daha yüksek bir şey. Biz de ermeye çalışıyoruz.Halbuki biz değiliz ki. Müslümanlık çok daha yüksek bir şey. Biz de ermeye çalışıyoruz. Tırmanıyoruz böyle ama biz de ermeye çalışıyoruz, bizim de kusurlarımız var senin gibi.Tırmanıyoruz böyle ama biz de ermeye çalışıyoruz, bizim de kusurlarımız var senin gibi. Bizim senden farkımız yok. Biz de kusurluyuz ama oraya ermeye çalışıyoruz.Bizim senden farkımız yok. Biz de kusurluyuz ama oraya ermeye çalışıyoruz. Bize bakma, yukarıya bak. Başını kaldır, yukarıya bak.Bize bakma, yukarıya bak. Başını kaldır, yukarıya bak. O numune pırıl pırıl orada; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem nur saçıyor.

O numune pırıl pırıl orada; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem nur saçıyor.

Leyset hâzihî bi-ma'rifetin hattâ tağrif'esmehûLeyset hâzihî bi-ma'rifetin hattâ tağrif'esmehû ve'sme ebîhi ve kabiletehû in marida uttehu ve in mâte itteba'te cenâzetehû.

ve'sme ebîhi ve kabiletehû in marida uttehu ve in mâte itteba'te cenâzetehû.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bizlerin birbirimizi iyi tanımamızı istiyor.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bizlerin birbirimizi iyi tanımamızı istiyor. Bu hadîs-i şerîfinde de o tavsiye var.

Bu hadîs-i şerîfinde de o tavsiye var.

Sen beni tanır mısın?

Sen beni tanır mısın?

"Valla bilmem hocam, adını bilmiyorum."Valla bilmem hocam, adını bilmiyorum. Görüyorum arada, pazar günleri gelirsin şu kürsüye çıkarsın ama bilmem."

Görüyorum arada, pazar günleri gelirsin şu kürsüye çıkarsın ama bilmem."

Ben seni tanır mıyım?

Bilmem.
Ben seni tanır mıyım?

Bilmem.
İşte karşıma gelir oturur bir güleç yüzlü, hoş arkadaş.İşte karşıma gelir oturur bir güleç yüzlü, hoş arkadaş. Ama bilmiyorum işi ne, mesleği ne, nerede oturur, ne yapar?

Olmaz.

Ama bilmiyorum işi ne, mesleği ne, nerede oturur, ne yapar?

Olmaz.

Biz kardeşiz. Hem de nasıl kardeşiz?

Biz kardeşiz. Hem de nasıl kardeşiz?

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar başka bir şey değil, sadece kardeştir."

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar başka bir şey değil, sadece kardeştir."

Başka türlü bir sıfat mümkün değil.Başka türlü bir sıfat mümkün değil. Birbirimizle hasım olamayız, düşman olamayız, mahkemelik olamayız.Birbirimizle hasım olamayız, düşman olamayız, mahkemelik olamayız. Biz birbirimize Allah tarafından kardeş edilmişiz.

Biz birbirimize Allah tarafından kardeş edilmişiz.

İnnemâ edât-ı tahsisi ile geliyor. İnnemâ ile geldi mi dikkat edin.

İnnemâ edât-ı tahsisi ile geliyor. İnnemâ ile geldi mi dikkat edin.

İnneme'l-mü'minûne ihvetün.İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar başka bir şey değildir, ancak ve ancak, sadece ve sadece kardeştir."Müslümanlar başka bir şey değildir, ancak ve ancak, sadece ve sadece kardeştir. Başka şeylerin hepsini reddediyorum." diyor Allahu Teâlâ hazretleri.

Başka şeylerin hepsini reddediyorum." diyor Allahu Teâlâ hazretleri.

Şimdi sen benim kardeşim misin?

Şimdi sen benim kardeşim misin?

Ben senin kardeşinim. Hadi bakalım yapacağın işi ona göre yap.

Ben senin kardeşinim. Hadi bakalım yapacağın işi ona göre yap.

Ayağıma karpuz kabuğu mu koyacaksın, sırtıma hançer mi saplayacaksın,Ayağıma karpuz kabuğu mu koyacaksın, sırtıma hançer mi saplayacaksın, boynuma kement mi takacaksın, göğsüme tabanca mı dayayacaksın? Hadi bakalım ne yapacaksan yap.

boynuma kement mi takacaksın, göğsüme tabanca mı dayayacaksın? Hadi bakalım ne yapacaksan yap.

İnneme'l-mü'minûne ihvetün.

İnneme'l-mü'minûne ihvetün.

Le-in basatte ileyye yedeke li-taktulenî mâ ene bi-bâsıtın yediye ileyke li-aktüleke.Le-in basatte ileyye yedeke li-taktulenî mâ ene bi-bâsıtın yediye ileyke li-aktüleke. "Sen beni öldürmek için bana elini uzatsan ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam." diyor.

"Sen beni öldürmek için bana elini uzatsan ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam." diyor.

Hz. Âdem'in oğlu, öteki kardeşine öyle diyor.Hz. Âdem'in oğlu, öteki kardeşine öyle diyor. "Sen beni öldürmeye elini uzatıyorsun ya, ben elimi sana uzatmam." diyor. O ârif."Sen beni öldürmeye elini uzatıyorsun ya, ben elimi sana uzatmam." diyor. O ârif. O mü'min. Ötekisinin canına elini uzatmaz. Öldürürse de uzatmaz. Kardeş çünkü.

O mü'min. Ötekisinin canına elini uzatmaz. Öldürürse de uzatmaz. Kardeş çünkü.

Bu insanlar arasındaki ihtilafı ben anlayamıyorum.Bu insanlar arasındaki ihtilafı ben anlayamıyorum. Bilmiyorum, bunca yaş yaşadım anlayamadım.Bilmiyorum, bunca yaş yaşadım anlayamadım. Bu insanların arasında temelli bir ihtilaf yoktur. Hatta çok kere aynı şeyi söylerler.Bu insanların arasında temelli bir ihtilaf yoktur. Hatta çok kere aynı şeyi söylerler. Aynı şeyi isterler. Sözleri, kelimeleri farklıdır da çok kere gönülleri birdir.Aynı şeyi isterler. Sözleri, kelimeleri farklıdır da çok kere gönülleri birdir. Ama ihtilaf, ihtilaf, ihtilaf…

Ama ihtilaf, ihtilaf, ihtilaf…

Milletler arasında ihtilaf vardır. Aynı dinin mensupları arasında ihtilaf vardır.Milletler arasında ihtilaf vardır. Aynı dinin mensupları arasında ihtilaf vardır. Dinler arasında ihtilaf vardır. Mezhepler arasında ihtilaf vardır.Dinler arasında ihtilaf vardır. Mezhepler arasında ihtilaf vardır. Şehir arasında ihtilaf vardır. Mahalle arasında, Mahalleli arasında ihtilaf vardır.Şehir arasında ihtilaf vardır. Mahalle arasında, Mahalleli arasında ihtilaf vardır. Evin içinde fertler arasında ihtilaf vardır.

İllallah! İhtilaf, ihtilaf, ihtilaf…

Evin içinde fertler arasında ihtilaf vardır.

İllallah! İhtilaf, ihtilaf, ihtilaf…

Neden?

Hepimizin bir yerden emir almamız lazım.

Neden?

Hepimizin bir yerden emir almamız lazım.

Herkes bir başka yerden emir alırsa o tabur muntazam adımlarla gider mi?

Herkes bir başka yerden emir alırsa o tabur muntazam adımlarla gider mi?

Herkes bir başka kafaya, felsefeye hizmet ediyor.

Herkes bir başka kafaya, felsefeye hizmet ediyor.

"Gelin bu tarafa gidelim" diyor birisi,"Gelin bu tarafa gidelim" diyor birisi, ötekisi "hayır bu tarafa gidelim", ötekisi "hayır bu tarafa."

ötekisi "hayır bu tarafa gidelim", ötekisi "hayır bu tarafa."

"Hayır öyle yapmayalım, böyle yapalım."

"Hayır oturmayalım, kalkalım."

"Hayır öyle yapmayalım, böyle yapalım."

"Hayır oturmayalım, kalkalım."

"Hayır kalkmayalım, oturalım."

Tek bir sözü dinlesene. Tek bir yere tâbi olsana.

"Hayır kalkmayalım, oturalım."

Tek bir sözü dinlesene. Tek bir yere tâbi olsana.

"Hocam nereye tâbi olacağız? Benden üstün var mı?"

Senden üstün Allah var.

"Hocam nereye tâbi olacağız? Benden üstün var mı?"

Senden üstün Allah var.

Kabul ediyor musun?

Var.

Kabul ediyor musun?

Var.

Senden üstün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem var.Senden üstün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem var. Allahu Teâlâ hazretleri çölün içinden bir cevher çıkarmış.Allahu Teâlâ hazretleri çölün içinden bir cevher çıkarmış. Eğer İstanbul'dan çıksaydı, derdin ki "Acaba eski Bizans kitaplarını,Eğer İstanbul'dan çıksaydı, derdin ki "Acaba eski Bizans kitaplarını, Yunan eserlerini okudu da bu kadar yüksek hikmete, bu kadar yüksek düşünceye,Yunan eserlerini okudu da bu kadar yüksek hikmete, bu kadar yüksek düşünceye, bu kadar güzel fikirlere sahip oldu." derdin. O zaman onlara bağlardın.

bu kadar güzel fikirlere sahip oldu." derdin. O zaman onlara bağlardın.

"Eğer okumuş olsaydı, kim bilir Hint felsefesinden mi aldı, Yunan felsefesinden mi aldı,"Eğer okumuş olsaydı, kim bilir Hint felsefesinden mi aldı, Yunan felsefesinden mi aldı, Mısır felsefesinden mi aldı?" derdin.

Mısır felsefesinden mi aldı?" derdin.

Allah ümmî bir insan gönderiyor sana ki kudretini göresin diye.

Allah ümmî bir insan gönderiyor sana ki kudretini göresin diye.

Hiçbir şey okumamış!

Hiçbir şey okumamış!

Velâ tehuttuhu bi-yemînike izel-lertâbe'l-mubtilûn.

Velâ tehuttuhu bi-yemînike izel-lertâbe'l-mubtilûn.

Eliyle yazı yazmamış, okumamış bir ümmî şahıs gönderiyor;Eliyle yazı yazmamış, okumamış bir ümmî şahıs gönderiyor; işte kitaplarda sözlerini görüyorsunuz, benden dinliyorsunuz. Onun sözleri.işte kitaplarda sözlerini görüyorsunuz, benden dinliyorsunuz. Onun sözleri. Bu delil sana yetmez mi? 1400 yıl önce ekin bitmez bir çölde yetişmiş bir insan.Bu delil sana yetmez mi? 1400 yıl önce ekin bitmez bir çölde yetişmiş bir insan. Üniversite yok. Yirminci yüzyıl değil. Teknik yok. İlim irfan gelişmemiş.Üniversite yok. Yirminci yüzyıl değil. Teknik yok. İlim irfan gelişmemiş. Kütüphaneler gelişmemiş. Elektronik beyinler çıkmamış.Kütüphaneler gelişmemiş. Elektronik beyinler çıkmamış. Komputerler çıkmamış. Entegre devreler, şunlar bunlar yok.

Komputerler çıkmamış. Entegre devreler, şunlar bunlar yok.

Yetmez mi sana?

Yetmez mi sana?

Dinimiz bizim birbirimizle kardeş olmamızı istiyor. Kardeş etmiş ve böyle diyor.Dinimiz bizim birbirimizle kardeş olmamızı istiyor. Kardeş etmiş ve böyle diyor. "Aksine hareket edersen mesul tutarım." demek, arkasından o var.

"Aksine hareket edersen mesul tutarım." demek, arkasından o var.

Allahu Teâlâ hazretleri "Siz kardeşsiniz, başka bir şey değilsiniz" demişse,Allahu Teâlâ hazretleri "Siz kardeşsiniz, başka bir şey değilsiniz" demişse, ben de ona göre hareket etmemişsem nedir bunun arkası?

ben de ona göre hareket etmemişsem nedir bunun arkası?

Bunun arkası yakama yapışılmak ve hesap sorulmaktır.Bunun arkası yakama yapışılmak ve hesap sorulmaktır. Sen bana kardeşce davranacaksın, ben sana kardeşce davranacağım.Sen bana kardeşce davranacaksın, ben sana kardeşce davranacağım. Hepimiz o çizgiye geleceğiz, mecburuz.

Hepimiz o çizgiye geleceğiz, mecburuz.

Hepimiz bir şeyimizi bırakacağız, fedakârlık edeceğiz.

Neyi bırakacağız?

Hepimiz bir şeyimizi bırakacağız, fedakârlık edeceğiz.

Neyi bırakacağız?

İslâm'a uymayan şeyi bırakacağız, İslâm'da birleşeceğiz.İslâm'a uymayan şeyi bırakacağız, İslâm'da birleşeceğiz. Allah'ın iradesinde birleşeceğiz. Kâinâtı yaratan, şu yıldızları birbirlerine çarptırmadan,Allah'ın iradesinde birleşeceğiz. Kâinâtı yaratan, şu yıldızları birbirlerine çarptırmadan, şu nizamı birbirleriyle çatışmadan bu mükemmellikte götüren,şu nizamı birbirleriyle çatışmadan bu mükemmellikte götüren, bu kâinâtın, bu nizamın sahibi Allah'a tâbi olacağız.bu kâinâtın, bu nizamın sahibi Allah'a tâbi olacağız. O zaman cemiyetimiz de o nizama girecek.

O zaman cemiyetimiz de o nizama girecek.

Nasıl oluyor da saniyesiyle metresiyle hesaplayıp da füzeyi atıp Ay'a yerleştirebiliyorlar.Nasıl oluyor da saniyesiyle metresiyle hesaplayıp da füzeyi atıp Ay'a yerleştirebiliyorlar. Nasıl olduğunu uzun izah etmeyeceğim, bir tek söz söyleyeceğim:Nasıl olduğunu uzun izah etmeyeceğim, bir tek söz söyleyeceğim: O kadar muntazam ki Ay'ın, Dünya'nın hareketleri,O kadar muntazam ki Ay'ın, Dünya'nın hareketleri, o intizama dayanarak bir hesap yapıyorlar, oraya atıyorlar.

o intizama dayanarak bir hesap yapıyorlar, oraya atıyorlar.

Ya muntazam olmasaydı? Sahipsiz şeyde intizam olur mu?

Ya muntazam olmasaydı? Sahipsiz şeyde intizam olur mu?

Yalpalar, zikzak yapar, düşer, kalkar. Şu kâinâtın sahibi var, nizamı var.

Yalpalar, zikzak yapar, düşer, kalkar. Şu kâinâtın sahibi var, nizamı var.

Coğrafya kitaplarında okuyoruz; Dünya Güneş etrafında dönüyor.

Coğrafya kitaplarında okuyoruz; Dünya Güneş etrafında dönüyor.

"Efendim muntazam dönse de daire şeklinde dönse daha iyi değil mi?"

"Efendim muntazam dönse de daire şeklinde dönse daha iyi değil mi?"

O senin aklın. Daire şeklinde olursa her zaman aynı mevsim olur.O senin aklın. Daire şeklinde olursa her zaman aynı mevsim olur. Güneşe bir yaklaşıyorsun, bir uzaklaşıyorsun. Kışın en uzak yerde bulunuyorsun.Güneşe bir yaklaşıyorsun, bir uzaklaşıyorsun. Kışın en uzak yerde bulunuyorsun. Yumurtanın dışı gibi eliptik bir böyle değirmi hareket yapıyor, bir uzaklaşıyor Güneş'ten.Yumurtanın dışı gibi eliptik bir böyle değirmi hareket yapıyor, bir uzaklaşıyor Güneş'ten. Güneş tam orta yerde değil, dairenin ortası gibi değil;Güneş tam orta yerde değil, dairenin ortası gibi değil; biraz köşemsi bir tarafta, elipsin bir odağında. Sen bir uca gidiyorsun, kışın uzaklaşıyorsun.biraz köşemsi bir tarafta, elipsin bir odağında. Sen bir uca gidiyorsun, kışın uzaklaşıyorsun. Havalar soğuyor, havalar çatır çatır soğuyor, mikroplar ölüyor, sular buz tutuyor,Havalar soğuyor, havalar çatır çatır soğuyor, mikroplar ölüyor, sular buz tutuyor, tohumlar toprağın altında kalıyor.tohumlar toprağın altında kalıyor. Yağmurlar yağıyor, karlar dağların tepesinde depo ediliyor, birden erimiyor.

Yağmurlar yağıyor, karlar dağların tepesinde depo ediliyor, birden erimiyor.

Mevsim yavaş yavaş değişiyor. O dağların üstünden o sular şarıl şarıl akmaya başlıyor.Mevsim yavaş yavaş değişiyor. O dağların üstünden o sular şarıl şarıl akmaya başlıyor. Hava ısınıyor, tohumlar yerden başlarını çıkarıyorlar, filizleniyorlar,Hava ısınıyor, tohumlar yerden başlarını çıkarıyorlar, filizleniyorlar, havanın güzelliğinden neşeleniyorlar, yemyeşil yeşeriyorlar.havanın güzelliğinden neşeleniyorlar, yemyeşil yeşeriyorlar. Tepeden tırnağa ağaçlar çiçek açıyor, bakmaya doyamıyorsun.

Tepeden tırnağa ağaçlar çiçek açıyor, bakmaya doyamıyorsun.

Yaptırabilir miydin sen bir ağaca?Yaptırabilir miydin sen bir ağaca? Kaç tane usta tutsaydın yaptırabilir miydin, o ağacı tepeden tırnağa çiçekle süsleyebilir miydin?Kaç tane usta tutsaydın yaptırabilir miydin, o ağacı tepeden tırnağa çiçekle süsleyebilir miydin? Gelinini o kadar süsleyebiliyor musun sen?

Gelinini o kadar süsleyebiliyor musun sen?

Tepeden tırnağa her ağacı süslüyor; kimisi pembe, kimisi beyaz.Tepeden tırnağa her ağacı süslüyor; kimisi pembe, kimisi beyaz. Şeftalinin hâli başka, ayvanın hâli başka, elmanın hâli başka.Şeftalinin hâli başka, ayvanın hâli başka, elmanın hâli başka. Süslüyor, bir güzellik geliyor. Kış soğuk, yaz sıcak, bahar orta mevsim.

Süslüyor, bir güzellik geliyor. Kış soğuk, yaz sıcak, bahar orta mevsim.

Bak, demek ki daire olsaydı bunların hiçbirisi olmayacaktı.

Bak, demek ki daire olsaydı bunların hiçbirisi olmayacaktı.

Sonra duyuyoruz ki Dünya kendi etrafında dönüyormuş.

Sonra duyuyoruz ki Dünya kendi etrafında dönüyormuş.

Dönmeseydi felaketti.

"Dönmese olur mu hocam, yuvarlak şey döner."

Dönmeseydi felaketti.

"Dönmese olur mu hocam, yuvarlak şey döner."

Ay dönmüyor. Yani senin mantığına göre. Öyle mantık yok ya.Ay dönmüyor. Yani senin mantığına göre. Öyle mantık yok ya. İncelersin anlarsın. Öyle mantıkla, kafadan uydurma şeyle olmaz.İncelersin anlarsın. Öyle mantıkla, kafadan uydurma şeyle olmaz. Ay dönmüyor. Ayın bir tarafı bilmem kaç yüz derece sıcak, bir tarafı bilmem kaç yüz derece soğuk.Ay dönmüyor. Ayın bir tarafı bilmem kaç yüz derece sıcak, bir tarafı bilmem kaç yüz derece soğuk. Dönmüyor. Aynı duruyor.

Ya Dünya da dönmeseydi?

Hayat olmazdı.

Dönmüyor. Aynı duruyor.

Ya Dünya da dönmeseydi?

Hayat olmazdı.

"Efendim biz dünyada olmasaydık da bir önceki gezegende olsaydık, bir sonraki gezegende olsaydık."

"Efendim biz dünyada olmasaydık da bir önceki gezegende olsaydık, bir sonraki gezegende olsaydık."

Bir önceki gezegen daha sıcak, yaşamana elverişli değil;Bir önceki gezegen daha sıcak, yaşamana elverişli değil; bir sonraki gezegen daha soğuk, yılları daha uzun.bir sonraki gezegen daha soğuk, yılları daha uzun. O kadara tahammül edemezsin. Ölçmüş Mevlâ.O kadara tahammül edemezsin. Ölçmüş Mevlâ. Dünya dönerken, kendisinin bir ekseni var, dönüyor böyle.Dünya dönerken, kendisinin bir ekseni var, dönüyor böyle. Farzedelim ki bir şişi geçirmişsin yün topuna böyle döndürüyorsun, dönüyor.Farzedelim ki bir şişi geçirmişsin yün topuna böyle döndürüyorsun, dönüyor. O şiş böyle eksen. O eksen böyle dik dönse ya Güneş'in etrafında.O şiş böyle eksen. O eksen böyle dik dönse ya Güneş'in etrafında. Dik dönmüyor, meyilli dönüyor. Meyilli dönünce Adana kebapçısının kebabı gibiDik dönmüyor, meyilli dönüyor. Meyilli dönünce Adana kebapçısının kebabı gibi dünyanın her tarafı, bir tarafı yaz oluyor, öbür tarafı kış oluyor, mevsimler oluyor.dünyanın her tarafı, bir tarafı yaz oluyor, öbür tarafı kış oluyor, mevsimler oluyor. 23 derece o yörüngesinin değişik olmasından ne hayırlar çıkıyor! Hesapsız değil.23 derece o yörüngesinin değişik olmasından ne hayırlar çıkıyor! Hesapsız değil. Hesapsız gibi gördüğün şeyde bile ne hesap var.

Hesapsız gibi gördüğün şeyde bile ne hesap var.

Sonra benim aklımın almadığı bir şey var:Sonra benim aklımın almadığı bir şey var: Biz şimdi fizikte açtık kitabı okuduk lisedeyken;Biz şimdi fizikte açtık kitabı okuduk lisedeyken; her şeyin umumiyetle -bir iki müstesna madde var- katı hâli var, sıvı hâli var, gaz hâli var.her şeyin umumiyetle -bir iki müstesna madde var- katı hâli var, sıvı hâli var, gaz hâli var. Gazı sıkıştırırsan sıvı oluyor. Sıvıyı bilmem şey yaparsan katı oluyor.Gazı sıkıştırırsan sıvı oluyor. Sıvıyı bilmem şey yaparsan katı oluyor. Katıyı ısıtırsan sıvı oluyor. Daha ısıtırsan gaz haline geliyor. Demir bile buhar oluyor.Katıyı ısıtırsan sıvı oluyor. Daha ısıtırsan gaz haline geliyor. Demir bile buhar oluyor. O kadar sıcaklığı verirsen demir bile buhar oluyor.

O kadar sıcaklığı verirsen demir bile buhar oluyor.

Her şeyin katısı sıvısından daha ağır.

Su müstesna.

Her şeyin katısı sıvısından daha ağır.

Su müstesna.

Suyun katısı daha hafif. Buz daha hafif.Suyun katısı daha hafif. Buz daha hafif. Su artı dört derecede, yani sıfırın üstünde dört derecedeyken en ağır halini alıyor.

Su artı dört derecede, yani sıfırın üstünde dört derecedeyken en ağır halini alıyor.

Ne demek yani?

Ne demek yani?

En ağır olunca suyun dibine gidiyor, artı dört dereceki sıcaklıktaki şey alta gidiyor.En ağır olunca suyun dibine gidiyor, artı dört dereceki sıcaklıktaki şey alta gidiyor. Öbür taraf üstte kalıyor. Kış oldu mu suların üstüne Allah buzdan bir elbise giydiriyor,Öbür taraf üstte kalıyor. Kış oldu mu suların üstüne Allah buzdan bir elbise giydiriyor, aşağıda hayat artı dört derece ile devam ediyor.aşağıda hayat artı dört derece ile devam ediyor. Balıklar yaşıyor, canlılar yaşıyor, hayat devam ediyor.

Balıklar yaşıyor, canlılar yaşıyor, hayat devam ediyor.

Eğer buz sudan daha ağır oluverseydi, bütün öteki o maddeler gibiEğer buz sudan daha ağır oluverseydi, bütün öteki o maddeler gibi bu sefer yukarıdan soğuğu görüp de suyun üst tarafı buz tuttu mu buzbu sefer yukarıdan soğuğu görüp de suyun üst tarafı buz tuttu mu buz aşağı gidecekti, dibe oturacaktı. Yukarıdaki gene aşağı oturacaktı, oturacaktı, oturacaktı…aşağı gidecekti, dibe oturacaktı. Yukarıdaki gene aşağı oturacaktı, oturacaktı, oturacaktı… Denizlerin on bin metre derinliğine kadar,Denizlerin on bin metre derinliğine kadar, göllerin ta diplerine kadar bütün sular çatır çatır buz olacaktı.

göllerin ta diplerine kadar bütün sular çatır çatır buz olacaktı.

Balıklar ne oldu?

Sizlere ömür. Hepsi öldü.

Balıklar ne oldu?

Sizlere ömür. Hepsi öldü.

Hücreler?

Hepsi öldü.

Canlılar?

Hepsi öldü.

Hücreler?

Hepsi öldü.

Canlılar?

Hepsi öldü.

Bir dahaki sene sen bekle de Güneş çıksın da üst tarafı ısıtsın.Bir dahaki sene sen bekle de Güneş çıksın da üst tarafı ısıtsın. Güneş üst tarafını ısıtır ama ta on bin metre derinliğe, suya nüfus edemez ki.Güneş üst tarafını ısıtır ama ta on bin metre derinliğe, suya nüfus edemez ki. Bak, bir mevsimlik canı vardı hayatın, giderdi gümbürtüye.Bak, bir mevsimlik canı vardı hayatın, giderdi gümbürtüye. Hiç kimse bir mevsim sonra sağ kalmazdı.Hiç kimse bir mevsim sonra sağ kalmazdı. Gördün mü suyun istisnaî durumunu, artı dört derecede ağır olmasını?

Gördün mü suyun istisnaî durumunu, artı dört derecede ağır olmasını?

Bunu kim bilir?

Alim olanlar bilir.

Bunu kim bilir?

Alim olanlar bilir.

İnnemâ yahşallâhe min ibâdihi'l-ulemâ.

İşte bir innemâ daha geldi.

İnnemâ yahşallâhe min ibâdihi'l-ulemâ.

İşte bir innemâ daha geldi.

İnnemâ. "Ancak." Yahşallah. "Allah'tan korkar." Min ibâdihi'l-ulemâ. "Alim kulları."

İnnemâ. "Ancak." Yahşallah. "Allah'tan korkar." Min ibâdihi'l-ulemâ. "Alim kulları."

Hepsi değil. Min ibâdihi'l-ulemâ. "Bazı alimler korkar."

Hepsi değil. Min ibâdihi'l-ulemâ. "Bazı alimler korkar."

Bazıları da kafa gezdirir. "Ben alimim, bilgiliyim" diye sağa sola çalım satar.Bazıları da kafa gezdirir. "Ben alimim, bilgiliyim" diye sağa sola çalım satar. Ama bazı alimler vardır ki işin esrârını mantık gözüyle, akıl gözüyle bir inceler, zeki insan, anlar.Ama bazı alimler vardır ki işin esrârını mantık gözüyle, akıl gözüyle bir inceler, zeki insan, anlar. "Bu tesadüf olmaz." der, "Böyle şey olur mu?" der. Redderer onu."Bu tesadüf olmaz." der, "Böyle şey olur mu?" der. Redderer onu. Şu kâinâtın sahibine teslim olur.Şu kâinâtın sahibine teslim olur. Parmağını kaldırır kelime-i şehadet getirir, "Allah" der, "Allah bu kâinâtın sahibi" der, teslim olur.Parmağını kaldırır kelime-i şehadet getirir, "Allah" der, "Allah bu kâinâtın sahibi" der, teslim olur. Aklın varsa, ilmin varsa, eğer bir de o alimlikten nasibin varsa, o zümredensen gel sen de.

Aklın varsa, ilmin varsa, eğer bir de o alimlikten nasibin varsa, o zümredensen gel sen de.

"Hocam ben inandım. Bu benim inancım benim subjektif kendi içime ait bir şey mi?"

"Hocam ben inandım. Bu benim inancım benim subjektif kendi içime ait bir şey mi?"

Değil. Öyle şey değil.Değil. Öyle şey değil. İman, ilim, irfan, İslâm, din; subjektif tarafı da var, objektif tarafı da var.

İman, ilim, irfan, İslâm, din; subjektif tarafı da var, objektif tarafı da var.

Gel iman et, bak neler göreceksin.Gel iman et, bak neler göreceksin. Gel bakalım bir iman et, bir teslim ol, Allahu Teâlâ hazretlerinin önünde bir burnunun kibrini kır.Gel bakalım bir iman et, bir teslim ol, Allahu Teâlâ hazretlerinin önünde bir burnunun kibrini kır. Bir tevazu, bir edep haline bürün, huzurunda bir secde et; bak sana neler gösterecek.

Bir tevazu, bir edep haline bürün, huzurunda bir secde et; bak sana neler gösterecek.

Aciz mi Allahu Teâlâ hazretleri?

Allahu Teâlâ hazretleri her insana delil gösteriyor.
Aciz mi Allahu Teâlâ hazretleri?

Allahu Teâlâ hazretleri her insana delil gösteriyor.
1400 yıl önce Kur'an'ı indirdi, artık delile lüzum yok diyebilirdi.1400 yıl önce Kur'an'ı indirdi, artık delile lüzum yok diyebilirdi. Yarın hüccet olsun diye her şahsa ayrı ayrı delil gösteriyor.

Yarın hüccet olsun diye her şahsa ayrı ayrı delil gösteriyor.

"Ey kulum ben sana filanca akşam, filanca gece şu hakikati göstermedim mi?"Ey kulum ben sana filanca akşam, filanca gece şu hakikati göstermedim mi? Filanca kul geldi sana şunu şunu söylemedi mi?"

"Söyledi yâ Rabbi."

Filanca kul geldi sana şunu şunu söylemedi mi?"

"Söyledi yâ Rabbi."

Hadi bakalım, kaç bakalım o zaman nereye kaçacaksın?

Hadi bakalım, kaç bakalım o zaman nereye kaçacaksın?

Hiçbir yere kaçamazsın. Allah her kula, iman etmesi için delil gönderir.Hiçbir yere kaçamazsın. Allah her kula, iman etmesi için delil gönderir. Bunun hiç istisnası yoktur.

Sen de kendi hayatından dene bakalım.

Bunun hiç istisnası yoktur.

Sen de kendi hayatından dene bakalım.

Sana kıyamet gününü göstermedi mi Allahu Teâlâ hazretleri?Sana kıyamet gününü göstermedi mi Allahu Teâlâ hazretleri? Rüyanda görmedin mi? Korkmadın mı?Rüyanda görmedin mi? Korkmadın mı? Kıyametin koptuğunu görüp de "Eyvah, benim halim nice olacak!" diyeKıyametin koptuğunu görüp de "Eyvah, benim halim nice olacak!" diye kan ter içinde yataktan kalkmadın mı?


Çoğu kalkmıştır.
kan ter içinde yataktan kalkmadın mı?


Çoğu kalkmıştır.
Gösteriyor Allah "işte bak böyle olacak, ayağını şimdiden denk al" diye. İşte o şahsî delil.

Gösteriyor Allah "işte bak böyle olacak, ayağını şimdiden denk al" diye. İşte o şahsî delil.

Sen daha edebini takın, neler olur. Allah seni durduğun yerden rızıklandırır.Sen daha edebini takın, neler olur. Allah seni durduğun yerden rızıklandırır. Gözünden perdeyi açar; görünmeyen şeyleri görürsün, bilinmeyen şeyleri bilirsin.Gözünden perdeyi açar; görünmeyen şeyleri görürsün, bilinmeyen şeyleri bilirsin. Allahu Teâlâ hazretleri kâinâtı yarattıktan sonraAllahu Teâlâ hazretleri kâinâtı yarattıktan sonra kâinâttan çekilmiş de seni yalnız bırakmış değil ki. Her an tecellide.

kâinâttan çekilmiş de seni yalnız bırakmış değil ki. Her an tecellide.

Biz kardeş olacağız.

Biz kardeş olacağız.

"Bu kardeşlik değil" diyor, demin metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîfte."Bu kardeşlik değil" diyor, demin metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîfte. İşte "sen benim kardeşimsin, ben senin kardeşinim."

Öyle şey yok.

İşte "sen benim kardeşimsin, ben senin kardeşinim."

Öyle şey yok.

Leyset hâzihî bi-ma'rifetin. "Bu bilişme değildir."

Leyset hâzihî bi-ma'rifetin. "Bu bilişme değildir."

Ya nasıl olacak bilişme?

Tarif ediyor Efendimiz:

Ya nasıl olacak bilişme?

Tarif ediyor Efendimiz:

Hattâ tağrif'esmehû. "İsmini bileceksin."

İsmini bilinceye kadar o bilişme sayılmaz.

Hattâ tağrif'esmehû. "İsmini bileceksin."

İsmini bilinceye kadar o bilişme sayılmaz.

Sonra nesini bileceksin?

Ve'sme ebîhi. "Babasını bileceksin."

Sonra nesini bileceksin?

Ve'sme ebîhi. "Babasını bileceksin."

Araplar'da "filan oğlu filanca" diye geçerdi isim.Araplar'da "filan oğlu filanca" diye geçerdi isim. Ona işaret ama biraz da soyunu sopunu bileceksin demek, kimlerden olduğunu bileceksin.

Ona işaret ama biraz da soyunu sopunu bileceksin demek, kimlerden olduğunu bileceksin.

"Ahmet Efendi ama nereli bilmem, kimlerden bilmem."

Olmaz. Biraz geniş tanıyacaksın.

"Ahmet Efendi ama nereli bilmem, kimlerden bilmem."

Olmaz. Biraz geniş tanıyacaksın.

Ve'sme ebîhi ve kabiletehû. "Kabilesini bileceksin."

Ve'sme ebîhi ve kabiletehû. "Kabilesini bileceksin."

"Efendim Türkiye'de kabile yok."

Şehrini bil, kasabasını bil.

"Efendim Türkiye'de kabile yok."

Şehrini bil, kasabasını bil.

İn marida uttehû.

İn marida uttehû.

Bu tanışmadan, bu ahbaplıktan gayeyi bildirmek için de bizim anlayacağımız dilde kısaca izah ediyor.

Bu tanışmadan, bu ahbaplıktan gayeyi bildirmek için de bizim anlayacağımız dilde kısaca izah ediyor.

Resûlullah Efendimiz kolay anlatacak tarzda çok güzel söylerdi, herkesin anlayacağı gibi konuşurdu.Resûlullah Efendimiz kolay anlatacak tarzda çok güzel söylerdi, herkesin anlayacağı gibi konuşurdu. Çünkü okuma yazma bilen insan parmaklar adedince azdı.Çünkü okuma yazma bilen insan parmaklar adedince azdı. Onlara anlatacak, 1400 yıl sonraki insana da dokunduracak mânayı.

Onlara anlatacak, 1400 yıl sonraki insana da dokunduracak mânayı.

Yapabilir misin sen?

Allahu Teâlâ hazretleri teyit, takviye etmese mümkün mü?

Yapabilir misin sen?

Allahu Teâlâ hazretleri teyit, takviye etmese mümkün mü?

Çölün adamına söylediğin söz burada tuz gibi, yavan ekmek gibi gelir insana.Çölün adamına söylediğin söz burada tuz gibi, yavan ekmek gibi gelir insana. Ama öyle gelmiyor. Lezzetinden tadına doyamıyorsun.

Ama öyle gelmiyor. Lezzetinden tadına doyamıyorsun.

Neden?

Neden?

İlahî kudret ile takviye edilmiş. Resûlullah'ın sözleri lâlettayin söz değil ki.

İlahî kudret ile takviye edilmiş. Resûlullah'ın sözleri lâlettayin söz değil ki.

İn marida uttehû. "Hastalanırsa ziyaret edersin." diyor.

İn marida uttehû. "Hastalanırsa ziyaret edersin." diyor.

Yani kardeşlik kuru kardeşlik değil. İlgi göstereceksin.Yani kardeşlik kuru kardeşlik değil. İlgi göstereceksin. Hastalanırsa gidip ziyaretine; "İhtiyacın var mı? Sen çalışıyordun çalışamaz oldun.Hastalanırsa gidip ziyaretine; "İhtiyacın var mı? Sen çalışıyordun çalışamaz oldun. Yatıyorsun yatakta."

"'Geçmiş olsun kardeşim' dedim, vazifemi yaptım."

Öyle şey yok.

Yatıyorsun yatakta."

"'Geçmiş olsun kardeşim' dedim, vazifemi yaptım."

Öyle şey yok.

"Hocam ziyaret ettim işte 'geçmiş olsun' dedim."

"Hocam ziyaret ettim işte 'geçmiş olsun' dedim."

İyi ama biraz düşünsene. Şekil dini olsaydı adını bilmekle kâfi derdi. Öyle demiyor.

İyi ama biraz düşünsene. Şekil dini olsaydı adını bilmekle kâfi derdi. Öyle demiyor.

"Hastalanırsa ziyaret edersin."Hastalanırsa ziyaret edersin. Ölürse cenazesine gidersin." diyor, "Cenazesinin peşinden gidersin, son vazifeni yaparsın." diyor.

Ölürse cenazesine gidersin." diyor, "Cenazesinin peşinden gidersin, son vazifeni yaparsın." diyor.

Demek ki biz kardeşiz. Kardeşliğimiz sıradan olmayacak. Sen beni bileceksin, ben seni bileceğim.

Demek ki biz kardeşiz. Kardeşliğimiz sıradan olmayacak. Sen beni bileceksin, ben seni bileceğim.

Nasıl bileceğim?

Nasıl bileceğim?

Memleketinle, baba adınla, işinle, gücünle bileceğim. Kardeşimsin çünkü.

Memleketinle, baba adınla, işinle, gücünle bileceğim. Kardeşimsin çünkü.

Bizim Hocamız [Mehmed Zahid Efendi] rahmetullâhi aleyh derdi ki;

Bizim Hocamız [Mehmed Zahid Efendi] rahmetullâhi aleyh derdi ki;

"Bir insanın bir şehirde arkadaşı var da otele gidiyorsa, onlar kardeş arkadaş değildir."

"Bir insanın bir şehirde arkadaşı var da otele gidiyorsa, onlar kardeş arkadaş değildir."

Halbuki şimdi biz "aman zahmet olmasın, nasıl olsa cebimde paralar var." diyoruz.Halbuki şimdi biz "aman zahmet olmasın, nasıl olsa cebimde paralar var." diyoruz. Paramıza güveniyoruz. Kardeşliği çiğniyoruz. "Otelde daha rahat ederim." diyoruz.Paramıza güveniyoruz. Kardeşliği çiğniyoruz. "Otelde daha rahat ederim." diyoruz. Git bakalım o kulübeye de o kardeşinin ne çektiğini biraz gör.Git bakalım o kulübeye de o kardeşinin ne çektiğini biraz gör. Tabii Hilton'da rahat edersin. Stad Hotel'de rahat edersin. Ankara Palas'da hoş olur.Tabii Hilton'da rahat edersin. Stad Hotel'de rahat edersin. Ankara Palas'da hoş olur. Otelinde çarşaflar yeni değişmiştir, bitişiğinde banyo vardır,Otelinde çarşaflar yeni değişmiştir, bitişiğinde banyo vardır, garsonlar güzel papyon kravatla gelirler hizmet ederler.garsonlar güzel papyon kravatla gelirler hizmet ederler. Para var ya ucunda. Ne istersen aldırtırsın, yaptırtırsın. Telefon emrinde, telgraf emrinde.Para var ya ucunda. Ne istersen aldırtırsın, yaptırtırsın. Telefon emrinde, telgraf emrinde. Gel bakalım şu kulübeye biraz tenezzül buyur. Zengin kardeşin yoksa fakir kardeşin var.Gel bakalım şu kulübeye biraz tenezzül buyur. Zengin kardeşin yoksa fakir kardeşin var. Fakirin kulübesine git, biraz da onun sıkıntısını çek bakalım. Biraz da onun derdiyle dertlen.Fakirin kulübesine git, biraz da onun sıkıntısını çek bakalım. Biraz da onun derdiyle dertlen. Tabi biz zenginiz, o tarafa gitmeyiz; onlar fakir, bu tarafa gelmek istese gelemez.Tabi biz zenginiz, o tarafa gitmeyiz; onlar fakir, bu tarafa gelmek istese gelemez. O zaman anarşi başlıyor.

O zaman anarşi başlıyor.

Anarşiyi nasıl önleyeceğiz?

Anarşistlerin hepsini hapse tıkarız, biter.

Anarşiyi nasıl önleyeceğiz?

Anarşistlerin hepsini hapse tıkarız, biter.

Vah zavallı vah! Vah zavallı vah!

Vah zavallı vah! Vah zavallı vah!

Sen böyle mi öğrendin yirminci yüzyılda ilmi irfanı?

Sen böyle mi öğrendin yirminci yüzyılda ilmi irfanı?

Yazıklar olsun sana!

Sen dünyanın bütün insanlarını hapse tık o zaman.
Yazıklar olsun sana!

Sen dünyanın bütün insanlarını hapse tık o zaman.
Hapse tıkmakla iş bitmez ki. Temelinden hallet bakalım. Temelinden hallet bakalım.Hapse tıkmakla iş bitmez ki. Temelinden hallet bakalım. Temelinden hallet bakalım. Bir sevgiyi yerleştir bakalım. O onu sevsin, o onu sevsin.

Yapabilir misin?

Bir sevgiyi yerleştir bakalım. O onu sevsin, o onu sevsin.

Yapabilir misin?

"Hocam o elimden gelmez. Ben kalplere karışmam. Ben kanun adamıyım."

"Hocam o elimden gelmez. Ben kalplere karışmam. Ben kanun adamıyım."

Kalplere karışan var bak. Kalplere hükmeden var.Kalplere karışan var bak. Kalplere hükmeden var. Onun yolunu kapatma. Bu cemiyetin, bu milletin, bu insanların yaşaması bununladır.Onun yolunu kapatma. Bu cemiyetin, bu milletin, bu insanların yaşaması bununladır. Bu bir gıdadır. Sen bu gıdayı engellersen, bu yolu kapatırsan cemiyetler ölür, insanlar ölür.

Bu bir gıdadır. Sen bu gıdayı engellersen, bu yolu kapatırsan cemiyetler ölür, insanlar ölür.

Osmanlı İmparatorluğu'nu parçaladın, ne oldu?

Osmanlı İmparatorluğu'nu parçaladın, ne oldu?

Yerini bir Rusya tuttu, bir Amerika tuttu.Yerini bir Rusya tuttu, bir Amerika tuttu. Uçak fabrikaları, silah fabrikaları çalışsın diye adamları birbirleriyle çarpıştırıyorlar.

Uçak fabrikaları, silah fabrikaları çalışsın diye adamları birbirleriyle çarpıştırıyorlar.

Yapar mıydı deden? Yaptı mı?

Yapar mıydı deden? Yaptı mı?

Yedi asır hakim oldu şuralara, yaptı mı?

Yedi asır hakim oldu şuralara, yaptı mı?

Hizmet etti, alnından ter damladı. "İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir." dedi.Hizmet etti, alnından ter damladı. "İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir." dedi. İnsanlar için yapmadı ki.

İnsanlar için yapmadı ki.

Herkes Osmanlı'ya çatıyor. Sen de çat! Sen de dedene söv bakalım.Herkes Osmanlı'ya çatıyor. Sen de çat! Sen de dedene söv bakalım. Sen de söv. Herkes sövsün. Nasıl olsa kendisi yok. Söv sövebildiğin kadar bakalım.Sen de söv. Herkes sövsün. Nasıl olsa kendisi yok. Söv sövebildiğin kadar bakalım. Hizmet götürdü, insanlık götürdü, medeniyet götürdü. İstismar etmedi.

Hizmet götürdü, insanlık götürdü, medeniyet götürdü. İstismar etmedi.

Bugün Bulgar "vallahi arıyorum" diyor, "onun değerini arıyorum" diyor.Bugün Bulgar "vallahi arıyorum" diyor, "onun değerini arıyorum" diyor. "Evim vardı, barkım vardı. Emniyet içindeydim. Irzım namusum yerli yerindeydi." diyor."Evim vardı, barkım vardı. Emniyet içindeydim. Irzım namusum yerli yerindeydi." diyor. Yaşlı, o devri bilenler bunu söylüyorlar. Ama bilen bilir bilmeyen bilmez.

Yaşlı, o devri bilenler bunu söylüyorlar. Ama bilen bilir bilmeyen bilmez.

Sonra bizim dedelerimiz de hata etmiş olabilir. O da bizim gibi.

Sonra bizim dedelerimiz de hata etmiş olabilir. O da bizim gibi.

Sanki biz hatasız mıyız? Bizim torunlarımız bizim hakkımızda ne diyecek?

Sanki biz hatasız mıyız? Bizim torunlarımız bizim hakkımızda ne diyecek?

Osmanlı çekildi.

Ne oldu?

Osmanlı çekildi.

Ne oldu?

Adamlar birbirlerini kesiyor. Afrika kaynıyor. Asya kaynıyor.Adamlar birbirlerini kesiyor. Afrika kaynıyor. Asya kaynıyor. Orta Asya kaynıyor. Güney Amerika kaynıyor. Orta Amerika kaynıyor.Orta Asya kaynıyor. Güney Amerika kaynıyor. Orta Amerika kaynıyor. Her yerde bir gerilla, her yerde bir cephe, her yerde bir çatışma, her yerde silahlar.

Her yerde bir gerilla, her yerde bir cephe, her yerde bir çatışma, her yerde silahlar.

Nereden geliyor?

Nereden geliyor?

Yüzde yirmi yedisi Amerika'dan, yüzde yirmi dördü Rusya'dan.Yüzde yirmi yedisi Amerika'dan, yüzde yirmi dördü Rusya'dan. Amerika'nın, Rusya'nın silah fabrikaları çalışsın.

Amerika'nın, Rusya'nın silah fabrikaları çalışsın.

Ama bunun attığı kurşun orada bir cana batıyor, bir kanı akıtıyor.

Ama bunun attığı kurşun orada bir cana batıyor, bir kanı akıtıyor.

Varsın akıtsın. Çok para ediyor. Bir uçak şu kadar para. Ne âlâ.

Varsın akıtsın. Çok para ediyor. Bir uçak şu kadar para. Ne âlâ.

Lanet ola ol mâle ki tahsiline ânın,

Ya din ola, ya ırz ola, ya namus ola alet.

Lanet ola ol mâle ki tahsiline ânın,

Ya din ola, ya ırz ola, ya namus ola alet.

Böyle para para mı ya? Bizim dedelerimiz bu paraya para mı demişler? Öyle şey mi olur?

Böyle para para mı ya? Bizim dedelerimiz bu paraya para mı demişler? Öyle şey mi olur?

Sen gül götürebildin mi? Huzur götürebildin mi? Rahat götürebildin mi?

Sen gül götürebildin mi? Huzur götürebildin mi? Rahat götürebildin mi?

Osmanlı çekildi, her yer zulüm içinde.

Osmanlı çekildi, her yer zulüm içinde.

Biz bir süper güç olsaydık böyle mi olurdu? Yapar mıydık?

Yapamazdık. Yapmazdık.

Biz bir süper güç olsaydık böyle mi olurdu? Yapar mıydık?

Yapamazdık. Yapmazdık.

Birbirimizi bileceğiz. İyi bileceğiz.Birbirimizi bileceğiz. İyi bileceğiz. Birbirimize yardım edeceğiz. Bu dünya fâni. Hepsi gelip geçecek.

Birbirimize yardım edeceğiz. Bu dünya fâni. Hepsi gelip geçecek.

Dün Ankara'dan buraya geliyordum arabayla. "İşte şurada arsa alalım." diyorduk.

Dün Ankara'dan buraya geliyordum arabayla. "İşte şurada arsa alalım." diyorduk.

Hocamız sağdı.

Hocamız sağdı.

"Şuradan arsa alalım da şuradan işte şu akademiye devam ederiz,"Şuradan arsa alalım da şuradan işte şu akademiye devam ederiz, hocalık yaparız, burada da sakin sakin otururuz." diyorduk.

hocalık yaparız, burada da sakin sakin otururuz." diyorduk.

İşte göle nâzır, manzarası var, sakin yer diyorduk.İşte göle nâzır, manzarası var, sakin yer diyorduk. Eh şimdi Hocamız gitti, biz de gideceğiz.Eh şimdi Hocamız gitti, biz de gideceğiz. Tam oralara, o manzaralı, göle nâzır tarlalara bakarken, bir de baktım ki önümdeki kamyonun arkasında bir yazı,Tam oralara, o manzaralı, göle nâzır tarlalara bakarken, bir de baktım ki önümdeki kamyonun arkasında bir yazı, "hepsi yalan" yazıyor. Şoför yazmış ama tam benim o düşünceme denk düştü. "Hepsi yalan" diyor.

"hepsi yalan" yazıyor. Şoför yazmış ama tam benim o düşünceme denk düştü. "Hepsi yalan" diyor.

Biz de gideceğiz. Kalacak mıyız? Biz de gideceğiz. Ne götüreceğiz âhirete?

Biz de gideceğiz. Kalacak mıyız? Biz de gideceğiz. Ne götüreceğiz âhirete?

Ne olacak yani? Ne anladık şu hayattan? Ben 45 yıl yaşadım, sen 50 yıl yaşadın, 70 yıl yaşadın.

Ne olacak yani? Ne anladık şu hayattan? Ben 45 yıl yaşadım, sen 50 yıl yaşadın, 70 yıl yaşadın.

Ne anladın şu dünyadan? Ne oldu?

Ne anladın şu dünyadan? Ne oldu?

Birisine bir iyilik yapabilmişsek içimizde o huzur var.Birisine bir iyilik yapabilmişsek içimizde o huzur var. Birisine bir ziyafet çekebilmişsek, cân u gönüldenBirisine bir ziyafet çekebilmişsek, cân u gönülden "Allah senden razı olsun" dedirtebildiysek ne mutlu!

"Allah senden razı olsun" dedirtebildiysek ne mutlu!

Hep gerisi pişmanlık olacak. O nefisler, o çekişmeler, o çatışmalar, o kibirler,Hep gerisi pişmanlık olacak. O nefisler, o çekişmeler, o çatışmalar, o kibirler, o gururlar, o birbirimizle vuruşmalar, kırışmalar, hepsi yarın pişmanlık olacak.

o gururlar, o birbirimizle vuruşmalar, kırışmalar, hepsi yarın pişmanlık olacak.

Bir de zorlanacağız. Bir büyük mahkeme kurulacak, "gel bakalım" diyecekler.

Bir de zorlanacağız. Bir büyük mahkeme kurulacak, "gel bakalım" diyecekler.

Yevme yefirru'l-mer'u min ahîhi ve ümmihî ve ebîhi ve sâhibetihi ve benîhi.Yevme yefirru'l-mer'u min ahîhi ve ümmihî ve ebîhi ve sâhibetihi ve benîhi. "Kişi kardeşinden kaçacak. Anasından babasından kaçacak. Karısından, çoluk çocuğundan kaçacak."

"Kişi kardeşinden kaçacak. Anasından babasından kaçacak. Karısından, çoluk çocuğundan kaçacak."

Öyle bir gün. Sıkışacaksın.

Neden sıkışacaksın?

Öyle bir gün. Sıkışacaksın.

Neden sıkışacaksın?

Allahu Teâlâ hazretlerinden bir şey saklayamayacaksın ki.Allahu Teâlâ hazretlerinden bir şey saklayamayacaksın ki. Hiçbir şey saklaman mümkün değil.Hiçbir şey saklaman mümkün değil. O zaman bütün adaletsizlikler, bütün zulümler, bütün haksızlıklar her şeyi bilen ve tam âdil olan,O zaman bütün adaletsizlikler, bütün zulümler, bütün haksızlıklar her şeyi bilen ve tam âdil olan, âdil-i mutlak olan Allahu Teâlâ hazretlerinin mahkemesinde görülecek.âdil-i mutlak olan Allahu Teâlâ hazretlerinin mahkemesinde görülecek. Buradaki mahkemelerde avukata para verirsin,Buradaki mahkemelerde avukata para verirsin, karşı tarafın avukatını da kandırırsın, rüşvet de verirsin.

karşı tarafın avukatını da kandırırsın, rüşvet de verirsin.

O zaman kadı Allahu Teâlâ hazretleri olacak. Suçlular o zaman tir tir titreyecek.O zaman kadı Allahu Teâlâ hazretleri olacak. Suçlular o zaman tir tir titreyecek. Mücrimler amel defterlerinde yazılan her şeyin böyleMücrimler amel defterlerinde yazılan her şeyin böyle detaylı, teferruatlı olduğunu görünce tir tir titreyecekler.

detaylı, teferruatlı olduğunu görünce tir tir titreyecekler.

Allahu Teâlâ bizim kardeş olmamızı istiyor.

Nasıl kardeş olmamızı istiyor?

Allahu Teâlâ bizim kardeş olmamızı istiyor.

Nasıl kardeş olmamızı istiyor?

Kardeşimizin adını bileceğiz, babasının adını bileceğiz,Kardeşimizin adını bileceğiz, babasının adını bileceğiz, kabilesini, soyunu, sopunu, kime mensup olduğunu bileceğiz.kabilesini, soyunu, sopunu, kime mensup olduğunu bileceğiz. Ona karşı ödevlerimizden iki numune hatırlatıyor:

Ona karşı ödevlerimizden iki numune hatırlatıyor:

"Hasta olursa ziyaret edersin." diyor.

"Hasta olursa ziyaret edersin." diyor.

"Ölürse son vazifeni yaparsın, cenazesinin peşinde gidersin." diyor.

"Ölürse son vazifeni yaparsın, cenazesinin peşinde gidersin." diyor.

E ille hasta olmasını mı bekleyeceğim? Bu o demek mi?

E ille hasta olmasını mı bekleyeceğim? Bu o demek mi?

Öyle bir mâna mı anlıyorsun bu hadîs-i şerîften?

Öyle bir mâna mı anlıyorsun bu hadîs-i şerîften?

Sağlığında da zevk u safa ile, şenlikle, esenlikle kardeşlik edeceksin.Sağlığında da zevk u safa ile, şenlikle, esenlikle kardeşlik edeceksin. Sen ona bir şey hediye edeceksin, o sana bir şey hediye edecek.Sen ona bir şey hediye edeceksin, o sana bir şey hediye edecek. Sen onu ziyaret edeceksin, o seni ziyaret edecek. Düğünde bayramda beraber olacaksınız.Sen onu ziyaret edeceksin, o seni ziyaret edecek. Düğünde bayramda beraber olacaksınız. Seyahatte beraber olacaksınız. Gül gülistan olacak ortalık.

Seyahatte beraber olacaksınız. Gül gülistan olacak ortalık.

Bunu bu insanlara parayla yaptıramazsın. Bu parayla olmaz.Bunu bu insanlara parayla yaptıramazsın. Bu parayla olmaz. Ne kadar para döksen olmaz. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Ne kadar para döksen olmaz. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Lev enfakte mâ fi'l-arzi cemîan mâ ellefte beyne kulûbihim ve lâkin-nallâhe ellefe beynehüm.Lev enfakte mâ fi'l-arzi cemîan mâ ellefte beyne kulûbihim ve lâkin-nallâhe ellefe beynehüm. "Ey Resûlüm! Ey habibim! Ey benim âlemlere rahmet olarak gönderdiğim peygamberim!"Ey Resûlüm! Ey habibim! Ey benim âlemlere rahmet olarak gönderdiğim peygamberim! Sen yeryüzünün bütün malını, parasını sarf etmiş olsanSen yeryüzünün bütün malını, parasını sarf etmiş olsan bu insanların gönüllerini bir araya getirip birbiriyle uzlaştıramazdın; Allah uzlaştırdı."

bu insanların gönüllerini bir araya getirip birbiriyle uzlaştıramazdın; Allah uzlaştırdı."

Biz Allah'a kulluğu bırakınca uzlaşma da kalkıyor. Ondan sonra uğraşıyoruz.Biz Allah'a kulluğu bırakınca uzlaşma da kalkıyor. Ondan sonra uğraşıyoruz. Hâlâ hınçla halletmeye çalışıyoruz işi.

Hâlâ hınçla halletmeye çalışıyoruz işi.

Olmaz ki.

Olmaz ki.

İmana gel. Kökünden hallet işi. Bu imana senin de ihtiyacın var, benim de ihtiyacım var.İmana gel. Kökünden hallet işi. Bu imana senin de ihtiyacın var, benim de ihtiyacım var. Amerikalı'nın da ihtiyacı var, Rus'un da ihtiyacı var. Bu imana insanlığın ihtiyacı var.

Amerikalı'nın da ihtiyacı var, Rus'un da ihtiyacı var. Bu imana insanlığın ihtiyacı var.

Ne diye duruyorsun önünde? Ne çırpınıyorsun? Allah'ın iradesine ne karşı geliyorsun?Ne diye duruyorsun önünde? Ne çırpınıyorsun? Allah'ın iradesine ne karşı geliyorsun? Kötü bir şey mi emrediyor? İnsanlar kardeş olursa fena mı olurmuş?Kötü bir şey mi emrediyor? İnsanlar kardeş olursa fena mı olurmuş? Şurada dinlediğin üç tane hadîs-i şerîften hangisini kötü gördün? Nedir çırpınman?

Şurada dinlediğin üç tane hadîs-i şerîften hangisini kötü gördün? Nedir çırpınman?

"Müslümanlık gericilik."

Neresi geri, götser bakalım.
"Müslümanlık gericilik."

Neresi geri, götser bakalım.
Ben bir kere âhireti düşünüyorum, senden çok daha ilerisini düşünüyorum.

Ben bir kere âhireti düşünüyorum, senden çok daha ilerisini düşünüyorum.

Sen benim ilericiliğim kadar ilerici olabilir misin?

Sen benim ilericiliğim kadar ilerici olabilir misin?

Köküm mâzide ama gönlüm istikbalde. Bak hâlet-i ruhiyeme, ruh yapıma bak.Köküm mâzide ama gönlüm istikbalde. Bak hâlet-i ruhiyeme, ruh yapıma bak. Ölümü temenni etmem, korkmam, çekinmem,Ölümü temenni etmem, korkmam, çekinmem, cümle cihan halkı bana düşman olsa ama Allahu Teâlâ hazretleri "şöyle yap" dese yaparım.

cümle cihan halkı bana düşman olsa ama Allahu Teâlâ hazretleri "şöyle yap" dese yaparım.

"Canını alırlar."

Canı Allah alıyor.

"Canını alırlar."

Canı Allah alıyor.

Allahu Teâlâ alıyor canı, sen mi alıyorsun?

Allahu Teâlâ alıyor canı, sen mi alıyorsun?

Vay şaşkın vay!. Sen kendine gücün yeterse; felç olduğun zaman elinden felci kaldır bakalım.Vay şaşkın vay!. Sen kendine gücün yeterse; felç olduğun zaman elinden felci kaldır bakalım. Madem o kadar gücün kuvvetin var. Allah sana bir felç verse, kaldır bakalım!

Madem o kadar gücün kuvvetin var. Allah sana bir felç verse, kaldır bakalım!

Allah sana bir kuvvet vermiş, kulluk yapsın, imtihan diye.Allah sana bir kuvvet vermiş, kulluk yapsın, imtihan diye. İmtihanda kağıda soruların cevaplarını versin diyeİmtihanda kağıda soruların cevaplarını versin diye kabiliyet vermiş, kudret vermiş; zulümde kullanıyorsun onu.

Hakkın var mı?

kabiliyet vermiş, kudret vermiş; zulümde kullanıyorsun onu.

Hakkın var mı?

İmtihan diye serbestsin. Yoksa Allahu Teâlâ hazretleri senin başına taş yağdırır.İmtihan diye serbestsin. Yoksa Allahu Teâlâ hazretleri senin başına taş yağdırır. Hani nerede Lut kavmi?

Kur'ân-ı Kerîm'den misal verelim.

Hani nerede Lut kavmi?

Kur'ân-ı Kerîm'den misal verelim.

"Hocam bilmiyoruz, bir yer varmış, Sodom Gomore denilen şehirler varmış."Hocam bilmiyoruz, bir yer varmış, Sodom Gomore denilen şehirler varmış. Şimdiki Lut Gölü denilen yerde, Ürdün'le İsrail'in oralarda.Şimdiki Lut Gölü denilen yerde, Ürdün'le İsrail'in oralarda. Şimdi gölün kenarı seziliyor ki, işte varmış bir zamanlar ama gölün dibine batmış."

Şimdi gölün kenarı seziliyor ki, işte varmış bir zamanlar ama gölün dibine batmış."

İşte Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri Lut kavminin yaptıkları kötülüklerden,İşte Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri Lut kavminin yaptıkları kötülüklerden, nefse uymalarından, zinalarından, livatalarından dolayı ceza olarak yerin dibine batırdığını söylüyor.nefse uymalarından, zinalarından, livatalarından dolayı ceza olarak yerin dibine batırdığını söylüyor. Âd kavmini, Semud kavmini ceza olarak helak ettiğini söylüyor.

Âd kavmini, Semud kavmini ceza olarak helak ettiğini söylüyor.

Sana gelmez mi sanırsın? Senden korkar mı sanırsın Allahu Teâlâ hazretleri?

Sana gelmez mi sanırsın? Senden korkar mı sanırsın Allahu Teâlâ hazretleri?

Vardır bir hikmeti, bilemeyiz ki.

Biz onun hangi işine akıl erdirebiliriz?

Vardır bir hikmeti, bilemeyiz ki.

Biz onun hangi işine akıl erdirebiliriz?

Bilmeyiz. Nasıl isterse öyle yapar. Seni şaşırtmak için sana ceza vermiyor gibi durur.Bilmeyiz. Nasıl isterse öyle yapar. Seni şaşırtmak için sana ceza vermiyor gibi durur. Şaşır da inadını artır, artır, artır da ta tepeden daha tepetaklak düş diye.

Şaşır da inadını artır, artır, artır da ta tepeden daha tepetaklak düş diye.

Firavun ne yaptı?

Firavun rüya gördü.
Firavun ne yaptı?

Firavun rüya gördü.
Bir rüya üzerine Benî İsrail'in erkek çocuklarının hepsini öldürmeye başladı. Bir rüya üzerine.

Bir rüya üzerine Benî İsrail'in erkek çocuklarının hepsini öldürmeye başladı. Bir rüya üzerine.

Neymiş?

Saltanatını bir başkası devirecekmiş, sarayını yıkacakmış diye.

Neymiş?

Saltanatını bir başkası devirecekmiş, sarayını yıkacakmış diye.

Peki o zavallı, mâsum yavrucuk, kadife gibi teni olan, o cıyak cıyak bağıran,Peki o zavallı, mâsum yavrucuk, kadife gibi teni olan, o cıyak cıyak bağıran, o ağzı süt kokan o yavrucuğu sen nasıl öldürürsün?

o ağzı süt kokan o yavrucuğu sen nasıl öldürürsün?

Zalim, gaddar, firavun! Öldürdü.

Neden?

Zalim, gaddar, firavun! Öldürdü.

Neden?

Sarayı, mülkü devam etsin diye. Sonra ne oldu?

Sarayı, mülkü devam etsin diye. Sonra ne oldu?

Musa aleyhisselam ile karşı karşıya geldikleri zamanMusa aleyhisselam ile karşı karşıya geldikleri zaman Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini söyledi Musa aleyhisselam Firavun'a da, dedi ki;

Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini söyledi Musa aleyhisselam Firavun'a da, dedi ki;

"Ben size benden başka rab bilmiyorum."

"Ben size benden başka rab bilmiyorum."

Bütün ahâli toplanmış, büyük bir meydanda Musa aleyhisselam ile konuşmalarını dinliyor.

Bütün ahâli toplanmış, büyük bir meydanda Musa aleyhisselam ile konuşmalarını dinliyor.

E leyse lî mülkü mısra ve hâzihi'l-enhâru tecrî min tahtî.E leyse lî mülkü mısra ve hâzihi'l-enhâru tecrî min tahtî. "Şu benim altımdan akan nehirler, ırmaklar, Mısır'ın mülkü benim değil mi?"

"Şu benim altımdan akan nehirler, ırmaklar, Mısır'ın mülkü benim değil mi?"

"Ben size benden başka bir rab bilmiyorum, bana tapın." dedi.

"Ben size benden başka bir rab bilmiyorum, bana tapın." dedi.

Kendisine taptırıyor. Bak nasıl istismarcı.

Kendisine taptırıyor. Bak nasıl istismarcı.

Ne oldu?

O zaman başına taş mı yağdı?

Ne oldu?

O zaman başına taş mı yağdı?

O zaman yağmadı. O zaman Allah, Musa ve Harun aleyhisselam'ıO zaman yağmadı. O zaman Allah, Musa ve Harun aleyhisselam'ı şu benim söylediğim sözler gibi sözleri söylemek için gönderdi.

şu benim söylediğim sözler gibi sözleri söylemek için gönderdi.

O zaman o dinledi.

O zaman o dinledi.

İnanmayabilir. İnsanoğlunun içinde şüphe denilen bir kurt vardır, kemirir insanı.İnanmayabilir. İnsanoğlunun içinde şüphe denilen bir kurt vardır, kemirir insanı. İnanmayabilir. İnanmayanlar için mucize gösterdi. Mucizeleri gördüler.İnanmayabilir. İnanmayanlar için mucize gösterdi. Mucizeleri gördüler. O zamanın sihirbazlarıyla münazara, münakaşa, mübahese, müsabaka, yarış yapıldı.O zamanın sihirbazlarıyla münazara, münakaşa, mübahese, müsabaka, yarış yapıldı. Sihirbazlar birtakım şeyler hazırladılar, yaptılar.Sihirbazlar birtakım şeyler hazırladılar, yaptılar. Musa aleyhisselam şaşırdı kaldı. Korktu kendi kendine.

Musa aleyhisselam şaşırdı kaldı. Korktu kendi kendine.

"Allah Allah, bu kadar göz boyayıcılık, bu kadar hünerler karşısında ben ne yapacağım?" dedi.

"Allah Allah, bu kadar göz boyayıcılık, bu kadar hünerler karşısında ben ne yapacağım?" dedi.

Ve evcese minhüm hîfeten. "Musa aleyhisselam korktu içinden."

Ve evcese minhüm hîfeten. "Musa aleyhisselam korktu içinden."

Âyet-i kerîmede böyle diyor.Âyet-i kerîmede böyle diyor. Sonra Allahu Teâlâ hazretleri;

"At elindeki âsâyı ya Musa!" dedi.

Sonra Allahu Teâlâ hazretleri;

"At elindeki âsâyı ya Musa!" dedi.

Bütün o sihir yaptıkları şeyin hepsini o elindeki âsâ iptal etti, hepsini yuttu.

Bütün o sihir yaptıkları şeyin hepsini o elindeki âsâ iptal etti, hepsini yuttu.

O zaman sihirbazlar anladılar, baktılar ki bu iş beşer işi değil, bir müstesna şey.

O zaman sihirbazlar anladılar, baktılar ki bu iş beşer işi değil, bir müstesna şey.

Ve ulkiye's-seharetü sâcidîn.

Ve ulkiye's-seharetü sâcidîn.

Bütün o sihirbazlar, Firavun'a gelip de "Eğer biz galip gelirsek bize mükâfat var mı?" deyip deBütün o sihirbazlar, Firavun'a gelip de "Eğer biz galip gelirsek bize mükâfat var mı?" deyip de Firavun'un tarafını tutanların hepsi o zaman Musa aleyhisselam'ın huzurunda secde ettiler.Firavun'un tarafını tutanların hepsi o zaman Musa aleyhisselam'ın huzurunda secde ettiler. Dediler ki

Kâlû âmennâ bi-Rabbi'l-âlemîne, Rabbi Mûsâ ve Hârûn.
Dediler ki

Kâlû âmennâ bi-Rabbi'l-âlemîne, Rabbi Mûsâ ve Hârûn.
"Âlemlerin Rabbi olan Allah'a inandık, "Âlemlerin Rabbi olan Allah'a inandık, Musa'nın ve Harun'un Rabbi olan, onları peygamber gönderen Allah'a inandık."

Musa'nın ve Harun'un Rabbi olan, onları peygamber gönderen Allah'a inandık."

Firavun kızdı. Dedi ki;

"Ben izin vermeden siz nasıl iman edersiniz?"

Firavun kızdı. Dedi ki;

"Ben izin vermeden siz nasıl iman edersiniz?"

Sen kalplere, vicdanlara, akıllara da mı hakim olursun?

Sen kalplere, vicdanlara, akıllara da mı hakim olursun?

Delilleri gördü, iman etti işte. "Keserim" dedi, hem de nasıl keserim dedi?

Delilleri gördü, iman etti işte. "Keserim" dedi, hem de nasıl keserim dedi?

Le-usallibenneküm fî cüzûi'n-nahli. "Hurma ağaçlarına hepinizi asarım.Le-usallibenneküm fî cüzûi'n-nahli. "Hurma ağaçlarına hepinizi asarım. Böyle elinizi ayağınızı çaprazlama keserim." dedi.

Böyle elinizi ayağınızı çaprazlama keserim." dedi.

Sağ elinizi kesersem sol ayağınızı keserim, sol ayağınızı kesersem sağ elinizi keserim. Çaprazlama.

Sağ elinizi kesersem sol ayağınızı keserim, sol ayağınızı kesersem sağ elinizi keserim. Çaprazlama.

"Sonra da hurma ağaçlarına asarım sizi."

"Sonra da hurma ağaçlarına asarım sizi."

Dediler ki;

Lâ dayra innâ ilâ Rabbinâ mungalibûn.
Dediler ki;

Lâ dayra innâ ilâ Rabbinâ mungalibûn.
"Sen ne yaparsan yap, biz senden korkmuyoruz, biz Mevlâmız'a döneceğiz." dediler.

"Sen ne yaparsan yap, biz senden korkmuyoruz, biz Mevlâmız'a döneceğiz." dediler.

İman geldi mi böyle.

İman geldi mi böyle.

Fa'kdı mâ ente kâdin.Fa'kdı mâ ente kâdin. "Neye hükmedersen hükmet, bizi ilgilendirmiyor, biz gerçeği gördük." dediler.

"Neye hükmedersen hükmet, bizi ilgilendirmiyor, biz gerçeği gördük." dediler.

O zaman da yola gelmedi. Ondan sonra daha seneler geçti.O zaman da yola gelmedi. Ondan sonra daha seneler geçti. Bak Allahu Teâlâ hazretleri ne kadar halim, ne kadar hilim sahibi. Biz olsak kızarız, hemen ezeriz.Bak Allahu Teâlâ hazretleri ne kadar halim, ne kadar hilim sahibi. Biz olsak kızarız, hemen ezeriz. Sivrisineğin üstüne patlatır gibi patlatırız. Ne kadar halim.Sivrisineğin üstüne patlatır gibi patlatırız. Ne kadar halim. Gene, belki yola gelir diye seneler geçti.

Gene, belki yola gelir diye seneler geçti.

Allahu Teâlâ hazretleri Musa aleyhisselam'ın kavmine kıtlık verdi. Dediler ki;

Allahu Teâlâ hazretleri Musa aleyhisselam'ın kavmine kıtlık verdi. Dediler ki;

"Ya Musa, bu senden oluyor. Sen dua et şu kıtlık geçsin, inanacağız."

"Ya Musa, bu senden oluyor. Sen dua et şu kıtlık geçsin, inanacağız."

Kıtlık da geçti.

Dua etti Musa aleyhisselam. O istedikleri de oldu, öteki istedikleri de oldu.
Kıtlık da geçti.

Dua etti Musa aleyhisselam. O istedikleri de oldu, öteki istedikleri de oldu.
Gene yola gelmediler, gene yola gelmediler, gene yola gelmediler.

Gene yola gelmediler, gene yola gelmediler, gene yola gelmediler.

Sonra ne oldu?

Sonra ne oldu?

Sonra Allahu Teâlâ hazretleri artık kahrıyla tecelli etti, Firavun'u ve ordusunu denizde boğdu.

Sonra Allahu Teâlâ hazretleri artık kahrıyla tecelli etti, Firavun'u ve ordusunu denizde boğdu.

Nasıl boğdu?

Nasıl boğdu?

Mazlumları, mâsumları, mü'minleri katletmek için peşinden at sürüp giderken boğdu.Mazlumları, mâsumları, mü'minleri katletmek için peşinden at sürüp giderken boğdu. Suç üzere, ceza üzere boğdu. Ama gene ibretli bir şey var ki tam boğulurken Firavun dedi ki;

Suç üzere, ceza üzere boğdu. Ama gene ibretli bir şey var ki tam boğulurken Firavun dedi ki;

Lâ ilâhe ille'llezî âmenet bihî Benû İsrâile ve ene mine'l-müslimîn.Lâ ilâhe ille'llezî âmenet bihî Benû İsrâile ve ene mine'l-müslimîn. "Benî İsrail'in inandığı Allah'tan başka ilâh olmadığını ben de kabul ettim,"Benî İsrail'in inandığı Allah'tan başka ilâh olmadığını ben de kabul ettim, ben de müslümanlardanım." dedi.

ben de müslümanlardanım." dedi.

Firavunluk etme, sonunda oraya varacak iş. Ben çok dinsizler biliyorum.Firavunluk etme, sonunda oraya varacak iş. Ben çok dinsizler biliyorum. Çok dinsizlerin de hayatını okudum.Çok dinsizlerin de hayatını okudum. Firavunluk etme, bak Firavun bile sonunda "ben de müslümanlardanım" diyor.Firavunluk etme, bak Firavun bile sonunda "ben de müslümanlardanım" diyor. Çünkü ölüm korkusu geldi mi, insan hayata menfaat gözü ile değil de iz'an ile,Çünkü ölüm korkusu geldi mi, insan hayata menfaat gözü ile değil de iz'an ile, irfan ile baktığı zaman gerçeği görür. Görmemesi mümkün değil.irfan ile baktığı zaman gerçeği görür. Görmemesi mümkün değil. Allah'tan başka ilâh yok. Bu kâinâtın bir tek sahibi var: Allah celle celâlüh.

Allah'tan başka ilâh yok. Bu kâinâtın bir tek sahibi var: Allah celle celâlüh.

Şimdi iman et, ne diye inat ediyorsun?

Şimdi iman et, ne diye inat ediyorsun?

Niye iş işten geçtikten sonra, kendini perişan ettikten sonra, niye öyle olsun?

Niye iş işten geçtikten sonra, kendini perişan ettikten sonra, niye öyle olsun?

Bak ne kadar merhametli Mevlâ, ondan taş yağdırmıyor. İsterse yağdırır. Bak ne kadar merhametli Mevlâ, ondan taş yağdırmıyor. İsterse yağdırır. Affediyor, affediyor, affediyor.Affediyor, affediyor, affediyor. Senin cürmün böyle bir kan çıbanı gibi baş verip de adam akıllı irin toplayınca o zaman patlatıyor.Senin cürmün böyle bir kan çıbanı gibi baş verip de adam akıllı irin toplayınca o zaman patlatıyor. İflah olmaz hâle gelince, o zaman cezayı sen yapıyorsun kendine.İflah olmaz hâle gelince, o zaman cezayı sen yapıyorsun kendine. Allahu Teâlâ hazretleri kullarına zulmetmiyor.

Allahu Teâlâ hazretleri kullarına zulmetmiyor.

Vemâ ene bi-zallâmin lil-abîd.

Ve lâkinne'n-nâse enfüsehüm yazlimûn.

Vemâ ene bi-zallâmin lil-abîd.

Ve lâkinne'n-nâse enfüsehüm yazlimûn.

Pekçok âyet-i kerîme var. Kullar kendilerine zulmediyorlar. Allahu Teâlâ zalim değildir.

Pekçok âyet-i kerîme var. Kullar kendilerine zulmediyorlar. Allahu Teâlâ zalim değildir.

Adını bileceksin. Baba adını bileceksin. Kabilesini bileceksin.Adını bileceksin. Baba adını bileceksin. Kabilesini bileceksin. Hoş arkadaşlık edeceksin. Hastalanırsa ziyaret edeceksin.Hoş arkadaşlık edeceksin. Hastalanırsa ziyaret edeceksin. Ölünce son vazifeni yapacaksın. Arkadaşlığı kesip koparmayacaksın.Ölünce son vazifeni yapacaksın. Arkadaşlığı kesip koparmayacaksın. Gördüğün bir kusurdan dolayı darılmayacaksın. Olmaz öyle şey.Gördüğün bir kusurdan dolayı darılmayacaksın. Olmaz öyle şey. Arkadaşlık bir kere teessüs etti mi kopmaz.Arkadaşlık bir kere teessüs etti mi kopmaz. Allah yolunda arkadaşlık bir kere teessüs etti mi kopmaz.

Allah yolunda arkadaşlık bir kere teessüs etti mi kopmaz.

"Neden kopmaz hocam? Yolu bozmuşsa, günahlı insan olmuşsa, yanlış yola gitmeye başlamışsa?"

"Neden kopmaz hocam? Yolu bozmuşsa, günahlı insan olmuşsa, yanlış yola gitmeye başlamışsa?"

O zaman daha iyi ya işte, tut elinden kurtar.O zaman daha iyi ya işte, tut elinden kurtar. Cehenneme gidiyor. Yanlış yola gidiyor. Helak olacak.

Cehenneme gidiyor. Yanlış yola gidiyor. Helak olacak.

Sen şimdi o dostunun yanlış yola gitmesine razı mısın?

Sen şimdi o dostunun yanlış yola gitmesine razı mısın?

Yalvar yakar, elinden tut, anlat, izah et. Akıl için yol bir.Yalvar yakar, elinden tut, anlat, izah et. Akıl için yol bir. Sonunda gelir düzelir. Doğru yola girmesi için çalış.

Sonunda gelir düzelir. Doğru yola girmesi için çalış.

Allahu Teâlâ hazretleri gönlümüze yumuşaklık versin, feyiz versin.Allahu Teâlâ hazretleri gönlümüze yumuşaklık versin, feyiz versin. Gözümüzün üstünden gaflet perdesini kaldırsın.

Gözümüzün üstünden gaflet perdesini kaldırsın.

Aklına güvenme. Dünyada hiç akılsızım diyen insan yok. Deliler bile deliliğini kabul etmez.Aklına güvenme. Dünyada hiç akılsızım diyen insan yok. Deliler bile deliliğini kabul etmez. Kimisi kendisini dâhi sanır. Kimisi profesör sanır. Kimisi peygamber sanır. Kimisi mehdi sanır.Kimisi kendisini dâhi sanır. Kimisi profesör sanır. Kimisi peygamber sanır. Kimisi mehdi sanır. Aklına güvenme. Şu kâinatın sahibi Allah'a iltica et.Aklına güvenme. Şu kâinatın sahibi Allah'a iltica et. O'na teslim oldun mu O sana yardım eder, elinden tutar.

O'na teslim oldun mu O sana yardım eder, elinden tutar.

Fatiha-ı şerife mea'l-Besmele.

Fatiha-ı şerife mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2