Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Ölümü Unutmayın!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Ramazan 1416 / 11.02.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Arzın İnsanoğluna Seslenmesi, Yöneticilerin Sorumluluğu, Dünyadaki Her Şey Fâni, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ölümü Unutmayın!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Ramazan 1416 / 11.02.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Arzın İnsanoğluna Seslenmesi, Yöneticilerin Sorumluluğu, Dünyadaki Her Şey Fâni, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Sözlerin en güzeli Allah'ın kelamıdır, beşer kelamının en güzeli deSözlerin en güzeli Allah'ın kelamıdır, beşer kelamının en güzeli de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfleridir.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfleridir. Onun için Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden iftar vaktini de, iftarı evde edecekleri de düşünerekOnun için Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden iftar vaktini de, iftarı evde edecekleri de düşünerek bir miktar okuyarak şu Ramazan'ın güzel vakitlerinden bir bölümünü ilimle,bir miktar okuyarak şu Ramazan'ın güzel vakitlerinden bir bölümünü ilimle, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfleriyle meşgul olarak geçireceğiz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfleriyle meşgul olarak geçireceğiz.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şefaatineAllahu Teâlâ hazretleri cümlemizi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şefaatine nâil eylesin. Firdevs-i Âlâ'da ona komşu eylesin. nâil eylesin. Firdevs-i Âlâ'da ona komşu eylesin.

Okuduğumuz hadîs-i şerîflerin birincisi Râmûzü'l-ehâdîs kitabından 95. sayfanın 10. hadisidir. Okuduğumuz hadîs-i şerîflerin birincisi Râmûzü'l-ehâdîs kitabından 95. sayfanın 10. hadisidir. Sevbaân radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizSevbaân radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuşlar ki: buyurmuşlar ki:

İnne'l-arde le-tünâdî külle yevmin seb'îne merraten. "Şu yeryüzü bir günde 70 defa nidâ eder." İnne'l-arde le-tünâdî külle yevmin seb'îne merraten. "Şu yeryüzü bir günde 70 defa nidâ eder."

Yetmiş defa seslenir, 70 defa bağırır çağırır duyalım diye ama duyacak kulak lazım. Yetmiş defa seslenir, 70 defa bağırır çağırır duyalım diye ama duyacak kulak lazım. Bağırıyormuş da duyan duyuyor duymayan duymuyor. Bağırıyormuş da duyan duyuyor duymayan duymuyor.

Ne dermiş, nasıl bağırırmış çağırırmış, seslenir nida edermiş yeryüzü? Yâ benî âdem. Ne dermiş, nasıl bağırırmış çağırırmış, seslenir nida edermiş yeryüzü?

Yâ benî âdem.
"Ey Hz. Âdem'in evlatları, ey insan nesli, ey insan cinsi, ey insanoğulları..." "Ey Hz. Âdem'in evlatları, ey insan nesli, ey insan cinsi, ey insanoğulları..." Külû mâ şi'tüm ve'ş-teheytüm. "Ne isterseniz yiyin, neyi canınız çekerse yiyin."Külû mâ şi'tüm ve'ş-teheytüm. "Ne isterseniz yiyin, neyi canınız çekerse yiyin." İştahınız neye kabarıyorsa neyi canınız istiyorsa yiyin bakalım, yiyin bakalım! İştahınız neye kabarıyorsa neyi canınız istiyorsa yiyin bakalım, yiyin bakalım!

Fe-vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki..." Le-âkülenne lühûmeküm ve cülûdeküm.Fe-vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki..." Le-âkülenne lühûmeküm ve cülûdeküm. "Ben de sizin etlerinizi, derilerinizi yiyeceğim." "Ben de sizin etlerinizi, derilerinizi yiyeceğim."

Yani kabre konulan insanların etleri, derileri zamanla telef oluyor toprağa karışıyor,Yani kabre konulan insanların etleri, derileri zamanla telef oluyor toprağa karışıyor, toprak yiyor topraklaşıyor. toprak yiyor topraklaşıyor.

Sevbân radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'in hizmetlilerinden, mevlâlarından, kölelerindenSevbân radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'in hizmetlilerinden, mevlâlarından, kölelerinden bir sahabidir, o rivayet etmiş. Bu hadîs-i şerîfte bir büyük ikaz, bir uyarı var: bir sahabidir, o rivayet etmiş.

Bu hadîs-i şerîfte bir büyük ikaz, bir uyarı var:
Bu hayat kimseye bâki değil. Ne kadar yaşasa, insanoğlu ölümlü. Bir gün gelecek hepimiz öleceğiz. Bu hayat kimseye bâki değil. Ne kadar yaşasa, insanoğlu ölümlü. Bir gün gelecek hepimiz öleceğiz. Öldüğümüz zaman da ikinci bir hayata başlamış oluyoruz. Ölüm iki hayatın arasında bir köprü, bir kapı. Öldüğümüz zaman da ikinci bir hayata başlamış oluyoruz. Ölüm iki hayatın arasında bir köprü, bir kapı.

el-Mevtü bâbun li-külli'n-nâsi dâhilühû. el-Mevtü bâbun li-külli'n-nâsi dâhilühû. "Ölüm bir kapıdır herkes o kapıdan geçecek öbür tarafa, çare yok." "Ölüm bir kapıdır herkes o kapıdan geçecek öbür tarafa, çare yok."

Yaşayan ölecek. Yaşayan buraya muvakkat yaşamak için, imtihan için geldi.Yaşayan ölecek. Yaşayan buraya muvakkat yaşamak için, imtihan için geldi. Burası devamlı kalma yeri değil, asıl mekân burası değil.Burası devamlı kalma yeri değil, asıl mekân burası değil. Burası güzergah, geçit yeri; burada insan doğumla bir müddet hayata başlıyor, Burası güzergah, geçit yeri; burada insan doğumla bir müddet hayata başlıyor, ömrünü Allah ne kadar takdir eylemişse yaşıyor, ondan sonra bu sahneden çekilip gidiyor, ömrünü Allah ne kadar takdir eylemişse yaşıyor, ondan sonra bu sahneden çekilip gidiyor, bu yoldan bu konaktan kalkıyor devam ediyor öbür tarafa geçiyor.bu yoldan bu konaktan kalkıyor devam ediyor öbür tarafa geçiyor. Bunu herkes biliyor, kimse inkâr edemez. Hayatta hiç kimsenin inkâr edemediği en büyük hakikat ölüm!Bunu herkes biliyor, kimse inkâr edemez. Hayatta hiç kimsenin inkâr edemediği en büyük hakikat ölüm! Her yaşayan ölecek. Hepimizin başına bu ölüm olayı gelecek. Her yaşayan ölecek. Hepimizin başına bu ölüm olayı gelecek.

Küllü nefsin zâikatü'l-mevti. Bütün nefisler, ruhlar, insanlar, canlar, can sahipleri ölümü tadacak."Küllü nefsin zâikatü'l-mevti. Bütün nefisler, ruhlar, insanlar, canlar, can sahipleri ölümü tadacak." Çare yok. Peki ne olacak? Çare yok, ne yapalım? Çare yok.

Peki ne olacak? Çare yok, ne yapalım?

Bazı insanlar; inançsız, kâfir, müşrik, ateist, Allah'ın varlığını anlayamayan,Bazı insanlar; inançsız, kâfir, müşrik, ateist, Allah'ın varlığını anlayamayan, kabul edemeyen inançsız insanlar diyorlar ki; kabul edemeyen inançsız insanlar diyorlar ki;

"İşte ben buraya gelmişim, nasıl gelmişim bilmem, nasıl nereye gideceğim onu da bilmiyorum, "İşte ben buraya gelmişim, nasıl gelmişim bilmem, nasıl nereye gideceğim onu da bilmiyorum, inanamıyorum. Vur patlasın çal oynasın yaşarım ben burada, günümü gün etmeye bakarım." diyor. inanamıyorum. Vur patlasın çal oynasın yaşarım ben burada, günümü gün etmeye bakarım." diyor. Kurnaz kurnaz böyle kaşını kaldırıyor, zeki zeki etrafına bakıyor, başını sallıyor; Kurnaz kurnaz böyle kaşını kaldırıyor, zeki zeki etrafına bakıyor, başını sallıyor;

"Ben keyfime bakarım, hayattan kâm almaya koşarım, başkası vız gelir."Ben keyfime bakarım, hayattan kâm almaya koşarım, başkası vız gelir. Ne kanun ne din tanırım, ne ahkâm ne günah tanırım, ne hak hukuk tanırım;Ne kanun ne din tanırım, ne ahkâm ne günah tanırım, ne hak hukuk tanırım; kendi menfaatime bakarım, yaşarım. Nasıl olsa buraya gelmişim..."kendi menfaatime bakarım, yaşarım. Nasıl olsa buraya gelmişim..." Bu bir felsefe, bir düşünce, bir hayata bakış tarzı. Bu bir felsefe, bir düşünce, bir hayata bakış tarzı.

Böyle insanlar yaşamış, dünya üzerinden gelmiş geçmiş. Böyle insanlar yaşamış, dünya üzerinden gelmiş geçmiş. Bunların hepsinin bir adı var, hangi filozof çıkmış da bu lafları söylemişse her birisi onun adına anılıyor. Bunların hepsinin bir adı var, hangi filozof çıkmış da bu lafları söylemişse her birisi onun adına anılıyor. Kimisi nihilist, kimisi epikürist, kimisi bilmem ne diye böyle isimler anılıyor. Kimisi nihilist, kimisi epikürist, kimisi bilmem ne diye böyle isimler anılıyor. Dünyada çeşit çeşit fikirler var olmuş ve devam ediyor. Eski asırlarda da vardı.Dünyada çeşit çeşit fikirler var olmuş ve devam ediyor.

Eski asırlarda da vardı.
Eski devirlerde inançsızlar vardı, dehriyyûn denilen zümre vardı. Tabiiyyûn denilen insanlar vardı.Eski devirlerde inançsızlar vardı, dehriyyûn denilen zümre vardı. Tabiiyyûn denilen insanlar vardı. Kur'ân-ı Kerîm'de maceraları anlatılan inkarcı kavimler; Ad kavmi, Semud kavmi, Firavun kavmi vardı. Kur'ân-ı Kerîm'de maceraları anlatılan inkarcı kavimler; Ad kavmi, Semud kavmi, Firavun kavmi vardı. Bunların maceralarını da Allahu Teâlâ hazretleri biraz insanlar gözünü açsınlar,Bunların maceralarını da Allahu Teâlâ hazretleri biraz insanlar gözünü açsınlar, kıssadan hisse kapsınlar, akılları başlarına gelsinkıssadan hisse kapsınlar, akılları başlarına gelsin olanları görüp olacakları tahmin ederek kendilerine çekidüzen versinler diye anlatmış. olanları görüp olacakları tahmin ederek kendilerine çekidüzen versinler diye anlatmış.

Firavun gelmiş... İki sene önce Mısır'a gittik gezdik Firavun'un diyarını. Firavun gelmiş... İki sene önce Mısır'a gittik gezdik Firavun'un diyarını. Müzelerini, mezarlarını gezdik, her tarafı gördük. Müzelerini, mezarlarını gezdik, her tarafı gördük. Şimdi ben Kur'ân-ı Kerîm'den Musa aleyhisselâm'la, Firavunla ilgili ayetleri okurkenŞimdi ben Kur'ân-ı Kerîm'den Musa aleyhisselâm'la, Firavunla ilgili ayetleri okurken böyle sanki daha canlı oluyor. Hepsini gördük. Her şeyleri altından yapılmış...böyle sanki daha canlı oluyor. Hepsini gördük. Her şeyleri altından yapılmış... Her şeyi altın, som altından eşyalar, mezarlar, maskeler, müzeleri dolduran gözleri kamaştıran eşyalar... Her şeyi altın, som altından eşyalar, mezarlar, maskeler, müzeleri dolduran gözleri kamaştıran eşyalar...

Hani bunun sahibi? Cehennemde! Sahibi nerede? Cehennemde. Hani bunun sahibi?

Cehennemde!

Sahibi nerede?

Cehennemde.
Eşyaları müzede, sahibi cehennemin dibinde fokur fokur ceza görüyor yanıyor. Eşyaları müzede, sahibi cehennemin dibinde fokur fokur ceza görüyor yanıyor.

Hani Ad kavmi? Yeri bile belli değil! Yeri bile, neresi olduğu bile belli değil,Hani Ad kavmi?

Yeri bile belli değil! Yeri bile, neresi olduğu bile belli değil,
yedi gün sekiz gece öyle bir fırtına esmiş öyle helâk etmiş ki mahvolmuşlar. yedi gün sekiz gece öyle bir fırtına esmiş öyle helâk etmiş ki mahvolmuşlar.

Hani Semud kavmi? Gitmiş. E tarihte mi olmuş bunlar sadece? Hayır.Hani Semud kavmi?

Gitmiş.

E tarihte mi olmuş bunlar sadece?

Hayır.
Zamanımızda bir volkan patlıyor 30 bin kişi lavların arasında kalıyor ölüyor, görüyoruz. Zamanımızda bir volkan patlıyor 30 bin kişi lavların arasında kalıyor ölüyor, görüyoruz. Bir sel felaketi oluyor şu kadar insan ölüyor, görüyoruz.Bir sel felaketi oluyor şu kadar insan ölüyor, görüyoruz. Tabii ölümü inkâr eden insan inkâr etsin ama ölecek. Tabii ölümü inkâr eden insan inkâr etsin ama ölecek.

Mü'min olan insan imanına göre yaşar ama ölecek, herkes ölecek çare yok. Mü'min olan insan imanına göre yaşar ama ölecek, herkes ölecek çare yok. Bu dünya bir imtihan yeri. Buradaki ikameti, buradaki hayatı esnasında gerçekleri anlayıp da Bu dünya bir imtihan yeri. Buradaki ikameti, buradaki hayatı esnasında gerçekleri anlayıp da Allah'a güzel kulluk eden kazanır! Güya zevk alacağım, keyif yapacağım diyen,Allah'a güzel kulluk eden kazanır! Güya zevk alacağım, keyif yapacağım diyen, Allah'ın emirlerini çiğneyen yasaklarına saplanan, dalan, günahları yapan, Allah'ın emirlerini çiğneyen yasaklarına saplanan, dalan, günahları yapan, o da mahvolur, o da âhiretini mahvetti. İki çeşit hareket. o da mahvolur, o da âhiretini mahvetti. İki çeşit hareket.

Birisinin sonucu cehennem.Birisinin sonucu cehennem. Tariflere sığmayacak kadar korkunç azapların, cezaların, belaların;Tariflere sığmayacak kadar korkunç azapların, cezaların, belaların; tariflere sığmayacak kadar uzun süren sıkıntıların, cezaların, azapların çekileceği yer.tariflere sığmayacak kadar uzun süren sıkıntıların, cezaların, azapların çekileceği yer. Öbür taraf cennet. Cennette de tariflere sığmayacak, gözlerin görmediği,Öbür taraf cennet. Cennette de tariflere sığmayacak, gözlerin görmediği, kimsenin hayalinin anlayamayacağı, tahayyül edemeyeceği sonsuz güzellikler. kimsenin hayalinin anlayamayacağı, tahayyül edemeyeceği sonsuz güzellikler.

Cehennemin etrafı, cehennemin yolu zevkli, şehvetli, eğlenceli, şıkırtılı fıkırtılı, davullu zurnalı filan.Cehennemin etrafı, cehennemin yolu zevkli, şehvetli, eğlenceli, şıkırtılı fıkırtılı, davullu zurnalı filan. Cennetin yolu zor! Cennetin yolu zor, cenneti kazanmak için insanın yapması gereken işler ciddi.Cennetin yolu zor! Cennetin yolu zor, cenneti kazanmak için insanın yapması gereken işler ciddi. Hayat ciddi, hayat önemli bir ciddi imtihan. Sonucu çok önemli.Hayat ciddi, hayat önemli bir ciddi imtihan. Sonucu çok önemli. Onun için cenneti kazanmak da kolay değil. "Ben kabul etmiyorum!" Onun için cenneti kazanmak da kolay değil.

"Ben kabul etmiyorum!"

Tamam, kabul etmiyorsan cehenneme kadar yolun, defol! Yıkıl, boynun devrilsin, git! Tamam, kabul etmiyorsan cehenneme kadar yolun, defol! Yıkıl, boynun devrilsin, git! Ne yapalım, kabul etmezsen etme. "Ben kabul ediyorum." Ne yapalım, kabul etmezsen etme.

"Ben kabul ediyorum."

Ha, sen kabul ediyorsan o zaman Kur'ân-ı Kerîm'i oku, Allah'ın elçilerinin sözlerini dinle,Ha, sen kabul ediyorsan o zaman Kur'ân-ı Kerîm'i oku, Allah'ın elçilerinin sözlerini dinle, Allah'ın elçisi âhir zaman Peygamberi Muhammed-i Mustafâ'ya tâbi ol,Allah'ın elçisi âhir zaman Peygamberi Muhammed-i Mustafâ'ya tâbi ol, "Ben senin peygamber olduğunu anladım yâ Resûlallah, emret senin emrindeyim." de,"Ben senin peygamber olduğunu anladım yâ Resûlallah, emret senin emrindeyim." de, Resûlullah'ın ümmeti, Allah'ın iyi kulu ol. Hayatını Allah yolunda geçir. Resûlullah'ın ümmeti, Allah'ın iyi kulu ol. Hayatını Allah yolunda geçir.

"Peki hocam, insan Allah yolunda yaşayınca her gün dünyada azap mı çekecek?" "Peki hocam, insan Allah yolunda yaşayınca her gün dünyada azap mı çekecek?"

Hayır, hayır! Yine mü'min, iyi mü'min olduğu halde, kâmil müslüman olduğu halde Hayır, hayır! Yine mü'min, iyi mü'min olduğu halde, kâmil müslüman olduğu halde insan Allah'ın çok nimetlerine eriyor. Yani ille dünyada mü'mine nimet yok diyeinsan Allah'ın çok nimetlerine eriyor. Yani ille dünyada mü'mine nimet yok diye tamamen de nimetler elinden alınmış değil. İsteyen Allah'ın emrettiği şekilde yaşar.tamamen de nimetler elinden alınmış değil. İsteyen Allah'ın emrettiği şekilde yaşar. Allah'ın yasakladıklarını yapma, emrettiklerini yap. Allah tabii Peygamber Efendimiz'e bildirmiş;Allah'ın yasakladıklarını yapma, emrettiklerini yap. Allah tabii Peygamber Efendimiz'e bildirmiş; netice itibariyle insanın Peygamber Efendimiz'in yolunda gitmesi lazım,netice itibariyle insanın Peygamber Efendimiz'in yolunda gitmesi lazım, Resûlullah Efendimiz'in şeriatine, sözüne, ahkâmına tâbi olması lazım. Resûlullah Efendimiz'in şeriatine, sözüne, ahkâmına tâbi olması lazım.

Peki Allah niye emretmiş bunları? Allahu Teâlâ hazretleri Erhamur-râhimîn olduğu için, Peki Allah niye emretmiş bunları?

Allahu Teâlâ hazretleri Erhamur-râhimîn olduğu için,
yani çok merhametli, lütfu çok, rahmeti çok geniş olduğundan kullara da yani çok merhametli, lütfu çok, rahmeti çok geniş olduğundan kullara da hem dünyanın hem âhiretin mutluluğunu sağlamak için bunları emretmiş. hem dünyanın hem âhiretin mutluluğunu sağlamak için bunları emretmiş.

"Kullarım! Dünyayı yaratan benim, âhireti yaratan da benim, sizi de yaratan benim."Kullarım! Dünyayı yaratan benim, âhireti yaratan da benim, sizi de yaratan benim. Bakın bu dünyada şöyle yaşarsanız mutlu olursunuz. Bakın bu dünyada şöyle yaşarsanız mutlu olursunuz. Başınız esen olur, gönlünüz şen olur, gününüz huzurlu olur, vücudunuz sıhhatli olur,Başınız esen olur, gönlünüz şen olur, gününüz huzurlu olur, vücudunuz sıhhatli olur, aileniz mutlu olur, çoluk çocuğunuz itaatli olur, toplumunuz temiz, güzel, hoş, imrenilecek toplum olur.aileniz mutlu olur, çoluk çocuğunuz itaatli olur, toplumunuz temiz, güzel, hoş, imrenilecek toplum olur. Dünya hayatında da rahat edersiniz.Dünya hayatında da rahat edersiniz. Böylece söz tuttuğunuz için âhirette de söz tutmuş olmanın, imtihanı kazanmanın mükâfatı olarakBöylece söz tuttuğunuz için âhirette de söz tutmuş olmanın, imtihanı kazanmanın mükâfatı olarak âhirette de ebedî saadete erersiniz..." Ne güzel! Yani hem bu dünyada hem âhirette saadet var.âhirette de ebedî saadete erersiniz..." Ne güzel! Yani hem bu dünyada hem âhirette saadet var. Mü'min olana iki cihan saadeti var. Yani bu kadar açık iken,Mü'min olana iki cihan saadeti var.

Yani bu kadar açık iken,
İslâm iki cihan saadetini sağlamanın yolu iken, insanlar niye hâlâ İslâm'dan uzak duruyorlar? İslâm iki cihan saadetini sağlamanın yolu iken, insanlar niye hâlâ İslâm'dan uzak duruyorlar?

Tabii her şakînin, her haydutun, her dinsizin imansızın alıp laboratuardaTabii her şakînin, her haydutun, her dinsizin imansızın alıp laboratuarda kafasını kesip kalbini yarıp bakmak lazım ki, hangi kafayla böyle kâfir oluyor bu devirde,kafasını kesip kalbini yarıp bakmak lazım ki, hangi kafayla böyle kâfir oluyor bu devirde, incelemek lazım. Bu bir mikrop, bunun neresinden girmiş, bu kadar bu gerçekleri niye görememiş,incelemek lazım. Bu bir mikrop, bunun neresinden girmiş, bu kadar bu gerçekleri niye görememiş, bu herif niye hırsız olmuş, niye namusuyla yaşamamış,bu herif niye hırsız olmuş, niye namusuyla yaşamamış, bu herif niye haydut olmuş niye namusuyla yaşamamış, bu herif niye zalim olmuş niye adaletiyle olmamış,bu herif niye haydut olmuş niye namusuyla yaşamamış, bu herif niye zalim olmuş niye adaletiyle olmamış, niye merhametsiz olmuş, bunları incelemek lazım. niye merhametsiz olmuş, bunları incelemek lazım. Alacaksın mikroskobun altında derinden derine inceleyeceksin. Ha, neden? Alacaksın mikroskobun altında derinden derine inceleyeceksin.

Ha, neden?

Anası babası belli değil. Varsa anası babası iyi terbiye etmemiş, helal lokma yedirmemiş. Anası babası belli değil. Varsa anası babası iyi terbiye etmemiş, helal lokma yedirmemiş. Ondan sonra İslâmî gerçekler öğretilmemiş. Ondan sonra İslâmî gerçekler öğretilmemiş. İslâmî gerçeklerin insana ilk öğretilme vazifesi babanın annenin üzerindedir.İslâmî gerçeklerin insana ilk öğretilme vazifesi babanın annenin üzerindedir. İlk önce anne baba çoluk çocuğuna öğretecek, en büyük sorumlu anne babadır. İlk önce anne baba çoluk çocuğuna öğretecek, en büyük sorumlu anne babadır. Bir eşkiyanın, bir haydutun, bir hırsızın, bir kâtilin, bir zaliminBir eşkiyanın, bir haydutun, bir hırsızın, bir kâtilin, bir zalimin en başta yakasına yapışılacak yakını babasıdır. Niye bunu böyle yetiştirdin? en başta yakasına yapışılacak yakını babasıdır.

Niye bunu böyle yetiştirdin?

Zaten o da sarhoş, o da esrarkeş baba. Belli, tamam ondan öyle olur. Zaten o da sarhoş, o da esrarkeş baba. Belli, tamam ondan öyle olur.

Veyahut bazen de nasıl oluyor? Veyahut bazen de nasıl oluyor?

Annesi babası iyi de çocuk sapıtmış oluyor. Olur mu? Bu da olur.Annesi babası iyi de çocuk sapıtmış oluyor.

Olur mu?

Bu da olur.
Başka muhite düşüyor, başka kötü arkadaşlar ediniyor, anasını babasını dinlemiyor,Başka muhite düşüyor, başka kötü arkadaşlar ediniyor, anasını babasını dinlemiyor, şeytana, nefsine uyuyor... Şimdi "kalk namaza" diyor, kalkacak ama dışarıda kar yağıyor,şeytana, nefsine uyuyor...

Şimdi "kalk namaza" diyor, kalkacak ama dışarıda kar yağıyor,
hava soğuk yatak sıcak. Haydi kalksın bakalım! Kalkamıyor.hava soğuk yatak sıcak. Haydi kalksın bakalım! Kalkamıyor. "Kıl namazı" diyor, kılacak ama kılamıyor, zor. Müslüman olmak zor, nefsini yenemiyor."Kıl namazı" diyor, kılacak ama kılamıyor, zor. Müslüman olmak zor, nefsini yenemiyor. Küçükken tazyik edersin "yapma etme" filan, yine yaparsa kaşlarını çatarsın te'dip edersin filan.Küçükken tazyik edersin "yapma etme" filan, yine yaparsa kaşlarını çatarsın te'dip edersin filan. Büyüdüğü zaman dinlemez. Ee, dinlemiyorum! Büyüdüğü zaman dinlemez.

Ee, dinlemiyorum!

Biraz daha üstüne vardın mı, büyüdü ya artık, efe oldu anasını babasını dinlemez. Biraz daha üstüne vardın mı, büyüdü ya artık, efe oldu anasını babasını dinlemez. Kimisi anasını babasını döver. O hâle geliyor, iş işten geçiyor. Bazen öyle oluyor. Kimisi anasını babasını döver. O hâle geliyor, iş işten geçiyor. Bazen öyle oluyor.

Birinci sorumlu anne babadır. Ondan sonra ikinci sorumlu toplumdur, çevre[dir!] Birinci sorumlu anne babadır. Ondan sonra ikinci sorumlu toplumdur, çevre[dir!]

İslâm gelmiş, ilk nesil sahabe... İslâm gelmiş, ilk nesil sahabe... Artık kimse, zenginden, kabile reisinden, beldenin eşrafından vesaire...Artık kimse, zenginden, kabile reisinden, beldenin eşrafından vesaire... Ondan sonra ikinci, üçüncü nesil bakıyorsunuz köleler alim olmuş! Ondan sonra ikinci, üçüncü nesil bakıyorsunuz köleler alim olmuş! İslâm tarihini inceleyin, tâbiîni inceleyin, tebe-i tâbiîni inceleyin,İslâm tarihini inceleyin, tâbiîni inceleyin, tebe-i tâbiîni inceleyin, İslâm'ın büyük alimlerinin hayatlarını inceleyin; köle kökenli,İslâm'ın büyük alimlerinin hayatlarını inceleyin; köle kökenli, yani İslâm o kadar güzelleştirmiş ki toplumu, köleler bile efendi oluyor, çok yüksek şahsiyet oluyor.yani İslâm o kadar güzelleştirmiş ki toplumu, köleler bile efendi oluyor, çok yüksek şahsiyet oluyor. Toplum!.. Toplum köleyi bile alim etmiş! Asırlar boyu ismi unutulmayacak büyük alim olmuş. Toplum!.. Toplum köleyi bile alim etmiş! Asırlar boyu ismi unutulmayacak büyük alim olmuş. Dünyada ve âhirette izzetli itibarlı insan hâline getirmiş. İslâm toplumu iyi terbiye etmiş. Dünyada ve âhirette izzetli itibarlı insan hâline getirmiş. İslâm toplumu iyi terbiye etmiş. Kim gelirse gelsin; Rum'dan gelmiş müslüman olmuş, Habeş'den gelmiş müslüman olmuş,Kim gelirse gelsin; Rum'dan gelmiş müslüman olmuş, Habeş'den gelmiş müslüman olmuş, Mısır'dan gelmiş, bilmem oradan buradan, hangi yoldan, hangi yerden, hangi dinden, Mısır'dan gelmiş, bilmem oradan buradan, hangi yoldan, hangi yerden, hangi dinden, hangi kültürden gelirse gelsin müslüman olmuş, iyi müslüman olmuş.hangi kültürden gelirse gelsin müslüman olmuş, iyi müslüman olmuş. Toplum, cemiyet güzel terbiye ediyor. Anası babası yapamazsa toplum yapıyor. Toplum, cemiyet güzel terbiye ediyor. Anası babası yapamazsa toplum yapıyor.

İmam Ebû Yusuf kuyumcu çırağıymış.İmam Ebû Yusuf kuyumcu çırağıymış. Kuyumcuya gidiyor, çalışıyor, haftalık aylık alıyor, annesine babasına getiriyor.Kuyumcuya gidiyor, çalışıyor, haftalık aylık alıyor, annesine babasına getiriyor. Babası yok, annesine getiriyor. İmâm-ı Âzam bakmış civa gibi bir çocuk, genç, zeki mi zeki. [Sormuş;] Babası yok, annesine getiriyor. İmâm-ı Âzam bakmış civa gibi bir çocuk, genç, zeki mi zeki. [Sormuş;]

"Sen nereye gidiyorsun?" "Kuyumcuya." "Sen kuyumcuya gitme benim derslerime, "Sen nereye gidiyorsun?"

"Kuyumcuya."

"Sen kuyumcuya gitme benim derslerime,
dinî ilimleri öğrenmeye gel, ben sana orada alacağın parayı vereyim." [demiş,] ilme döndürmüş. dinî ilimleri öğrenmeye gel, ben sana orada alacağın parayı vereyim." [demiş,] ilme döndürmüş. Anası gelmiş demiş ki; "Benim çocuğumu mesleğinden etme, kandırma benim çocuğumu!" Anası gelmiş demiş ki;

"Benim çocuğumu mesleğinden etme, kandırma benim çocuğumu!"

"Hanım, sen bilmezsin bu işi, senin oğlun bu yolda gidince sonra"Hanım, sen bilmezsin bu işi, senin oğlun bu yolda gidince sonra fıstıklı falanca tatlıları yiyecek." demiş. fıstıklı falanca tatlıları yiyecek." demiş.

Yani çok itibarlı olacak, hiç kimseye nasip olmayan yiyecekleri yiyecek diye söylemiş.Yani çok itibarlı olacak, hiç kimseye nasip olmayan yiyecekleri yiyecek diye söylemiş. Aradan seneler geçiyor da halifenin huzurunda, Aradan seneler geçiyor da halifenin huzurunda, o herkesin sofrasında olmayan o güzel yemek Ebû Yusuf'un önüne getirilince gülüyor. o herkesin sofrasında olmayan o güzel yemek Ebû Yusuf'un önüne getirilince gülüyor.

"Niye güldün?" diyor ki; "Böyle demişti hocam İmâm-ı Âzam."Niye güldün?" diyor ki;

"Böyle demişti hocam İmâm-ı Âzam.
Bak onun kerâmet şimdi zuhur etti, onu yiyorum." diyor. Bak onun kerâmet şimdi zuhur etti, onu yiyorum." diyor.

Çırağı, esnaf çırağını toplum alim yapıyor! Çırağı, esnaf çırağını toplum alim yapıyor! Anası karşı, "bırak çocuğumu çırak olsun, para kazansın." [diyor] Anası karşı, "bırak çocuğumu çırak olsun, para kazansın." [diyor] ama toplum düzeltiyor, anası karşı olsa bile. İkinci sorumlu toplum, yani çevre diyelim. ama toplum düzeltiyor, anası karşı olsa bile. İkinci sorumlu toplum, yani çevre diyelim.

Üçüncü sorumlu devlet! Üçüncü sorumlu devlet! Bütün suçluların, hapistekilerin, haydutların, kâtillerin, zalimlerin sorumlusu devlettir.Bütün suçluların, hapistekilerin, haydutların, kâtillerin, zalimlerin sorumlusu devlettir. Hepsinin sorumlusu devlettir. Niye? Ne diye idare etmeye geçti başa? Hepsinin sorumlusu devlettir.

Niye?

Ne diye idare etmeye geçti başa?

Onları adam edecekti, onları güzel yetiştirecekti, onları takip edecekti. Onları adam edecekti, onları güzel yetiştirecekti, onları takip edecekti. Edemiyor, edememiş, kötü yetişmiş. Kötü yetişdikten sonra hapse koymak hüner değil. Edemiyor, edememiş, kötü yetişmiş. Kötü yetişdikten sonra hapse koymak hüner değil. Hapse girmeyecek şekilde yetiştirmesi lazım, devletlerin vazifesi bu!Hapse girmeyecek şekilde yetiştirmesi lazım, devletlerin vazifesi bu! Devletin vazifesi milleti eğitmek, güzel eğitmek. Devlet kim? Devletin vazifesi milleti eğitmek, güzel eğitmek.

Devlet kim?

Taş, toprak, bina mı? Yüksek bir bina işte burası devletin bilmem ne dairesi. Taş, toprak, bina mı? Yüksek bir bina işte burası devletin bilmem ne dairesi. Taşta toprakta şey yok, onun içindeki idareciler; müdürler, bakanlar, başkanlar vesaireler...Taşta toprakta şey yok, onun içindeki idareciler; müdürler, bakanlar, başkanlar vesaireler... Devletin çalışması millete hizmete yetmediği zaman devlet kusurlu oluyor Devletin çalışması millete hizmete yetmediği zaman devlet kusurlu oluyor ve sorumluluk ona geliyor. Âhirette de öyle, Allah onlardan soracak.ve sorumluluk ona geliyor.

Âhirette de öyle, Allah onlardan soracak.
Bütün hepsini Allah devletin sorumlularından soracak çünkü yapması lazım.Bütün hepsini Allah devletin sorumlularından soracak çünkü yapması lazım. Her şeyi bırakıp her şeyden önce onu yapması lazım.Her şeyi bırakıp her şeyden önce onu yapması lazım. Vatandaşına mesken bulması lazım, vatandaşına yiyecek sağlaması lazım,Vatandaşına mesken bulması lazım, vatandaşına yiyecek sağlaması lazım, vatandaşının eğitimini güzel yapması lazım, vatandaşını koruması lazım. Hizmet edecek!vatandaşının eğitimini güzel yapması lazım, vatandaşını koruması lazım. Hizmet edecek! Yapmadığı zaman Allah sorar. Yapmadığı zaman Allah sorar.

On kişiden fazla, on ve daha fazla insana reislik başkanlık yapmış On kişiden fazla, on ve daha fazla insana reislik başkanlık yapmış herkes kıyamet gününde elleri esir gibi omzuna bağlanmış olarak getirilecek hesap yerine.herkes kıyamet gününde elleri esir gibi omzuna bağlanmış olarak getirilecek hesap yerine. Elleri bağlı, böyle bağlanmış olarak esir gibi, melekler tarafından itile katıla getirilecek hesap yerine. Elleri bağlı, böyle bağlanmış olarak esir gibi, melekler tarafından itile katıla getirilecek hesap yerine.

Neden? Bu on kişinin başkanıydı, reisti bir yerde, başkandı, Neden?

Bu on kişinin başkanıydı, reisti bir yerde, başkandı,
emirdi, komutandı, müdürdü vesaireydi. On veya daha fazla; 100, bin, on bin, 100 bin, on milyon,emirdi, komutandı, müdürdü vesaireydi. On veya daha fazla; 100, bin, on bin, 100 bin, on milyon, 100 milyon, artık ondan yukarı oldukdan sonra hepsi divân-ı ilâhiye elleri bağlı olarak gelecek,100 milyon, artık ondan yukarı oldukdan sonra hepsi divân-ı ilâhiye elleri bağlı olarak gelecek, sorgu sual sorulacak; "Sen ne vazifesi yapıyordun?" "İşte ben şuydum yâ Rabbi." sorgu sual sorulacak;

"Sen ne vazifesi yapıyordun?"

"İşte ben şuydum yâ Rabbi."

İncelenecek, vazifesini güzel yapmışsa elinden bağları, boynundan ipler çözülecek. İncelenecek, vazifesini güzel yapmışsa elinden bağları, boynundan ipler çözülecek. Güzel yapmışsa vazifeyi, adaletle hizmet etmişse, hüsn ü niyetle çalışmışsa bağları çözülecek.Güzel yapmışsa vazifeyi, adaletle hizmet etmişse, hüsn ü niyetle çalışmışsa bağları çözülecek. Ama hesap yerine bağlı gelecek, maznûn olarak, sanık olarak bağlı gelecek, Ama hesap yerine bağlı gelecek, maznûn olarak, sanık olarak bağlı gelecek, orada beraat ederse çözülecek.orada beraat ederse çözülecek. "Eğer vazifeyi güzel yapmamışsa bağları üzerine bağ bağlanıp cehenneme atılacak." diyor "Eğer vazifeyi güzel yapmamışsa bağları üzerine bağ bağlanıp cehenneme atılacak." diyor Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem] Efendimiz. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem] Efendimiz.

Muhterem kardeşlerim! Onun için hepimiz sorumluyuz. Muhterem kardeşlerim!

Onun için hepimiz sorumluyuz.
Hepimiz çevremizden, mahallemizden, ailemizden, kalabalıklardan sorumluyuz,Hepimiz çevremizden, mahallemizden, ailemizden, kalabalıklardan sorumluyuz, mesleğimizdeki ünvanımızdan sorumluyuz. Hepimizin [sorumlulukları var.] mesleğimizdeki ünvanımızdan sorumluyuz. Hepimizin [sorumlulukları var.] Bu Allah'ın divanı, bu oyuncak değil. Allahu Teâlâ hazretlerinin azabı, cezası, hesabı çok korkunçtur Bu Allah'ın divanı, bu oyuncak değil. Allahu Teâlâ hazretlerinin azabı, cezası, hesabı çok korkunçtur

Şimdi insanlar onu idrak edemiyorlar, idrak edemeyince de ne oluyor? Şimdi insanlar onu idrak edemiyorlar, idrak edemeyince de ne oluyor?

Bu olaylar böyle meydana geliyor. Bu olaylar böyle meydana geliyor. Halbuki kulakları sağır olmasa yeryüzünün kendisine 70 defa günde seslerini duyacak. Halbuki kulakları sağır olmasa yeryüzünün kendisine 70 defa günde seslerini duyacak. Toprak; "Ye istediğini, iştahın ne çekiyorsa tıka basa doldur karnını bakalım, ben de seni yiyeceğim!" deyip duruyor. Toprak;

"Ye istediğini, iştahın ne çekiyorsa tıka basa doldur karnını bakalım, ben de seni yiyeceğim!" deyip duruyor.

O halde ne yapacak? Ölümü, kabri düşünüp kabrini cennet bahçesi yapmaya çalışacak insan. O halde ne yapacak?

Ölümü, kabri düşünüp kabrini cennet bahçesi yapmaya çalışacak insan.

Onun karşılığı ne? Ya, ben öleceğim, hepimiz öleceğiz. Evet nereye gideceğim? Onun karşılığı ne?

Ya, ben öleceğim, hepimiz öleceğiz.

Evet nereye gideceğim?

Kabre gideceğim. Kabir nedir? Kabre gideceğim.

Kabir nedir?

"Ya cehennem çukurlarından bir çukur ya cennet bahçelerinden bir bahçe." "Ya cehennem çukurlarından bir çukur ya cennet bahçelerinden bir bahçe." Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi ve sellem] böyle buyuruyor. Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi ve sellem] böyle buyuruyor. Kabir ya cehennem çukurudur -adamına göre- ya da cennet bahçesidir.Kabir ya cehennem çukurudur -adamına göre- ya da cennet bahçesidir. Adam iyiyse kabri cennet bahçesi olacak. Ravdatun min riyâdi'l-cenneti. Adam iyiyse kabri cennet bahçesi olacak. Ravdatun min riyâdi'l-cenneti. "Cennet bahçelerinden bir bahçe olacak." Safâ daha kabirde başlayacak. Adam kötüyse kabre konulur konulmaz kafasına tokmak vurulacak, kabrin içi ateş dolacak, daha kabre girer girmez. Kabri cehennem çukuru, ateş çukuru olacak, kabirde azap görmeye başlayacak. E ne yapmak lazım? Kabrini cennet bahçesi yapmak için bütün gayretini kullanması, insanın bütün zekasını buna teksif etmesi lazım. Ne yapıyoruz, ne yapıyorlar bizden öncekiler, ölenler ne yapıyorlar? Hırsızlık, arsızlık, yüzsüzlük, çalma çırpma, aldatma, rüşvet... Ne oluyor? Çoğunu yiyemiyor, biriktiriyor biriktiriyor biriktiriyor, vebali kendisinde, yiyemeden ölüyor. Kaç kişi hayat boyu yaşadığını [biriktirdiğini] yiyebilmiş? Herkes ölürken geride miras bırakıyor. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem] Efendimiz'in mirası ne kadar azdı, hiçbir şey bırakmamış, hiçbir şey denilecek kadar az şey bırakmış, zarûri eşyalar! "Cennet bahçelerinden bir bahçe olacak." Safâ daha kabirde başlayacak. Adam kötüyse kabre konulur konulmaz kafasına tokmak vurulacak, kabrin içi ateş dolacak, daha kabre girer girmez. Kabri cehennem çukuru, ateş çukuru olacak, kabirde azap görmeye başlayacak.

E ne yapmak lazım?

Kabrini cennet bahçesi yapmak için bütün gayretini kullanması, insanın bütün zekasını buna teksif etmesi lazım.

Ne yapıyoruz, ne yapıyorlar bizden öncekiler, ölenler ne yapıyorlar?

Hırsızlık, arsızlık, yüzsüzlük, çalma çırpma, aldatma, rüşvet...

Ne oluyor?

Çoğunu yiyemiyor, biriktiriyor biriktiriyor biriktiriyor, vebali kendisinde, yiyemeden ölüyor.

Kaç kişi hayat boyu yaşadığını [biriktirdiğini] yiyebilmiş?

Herkes ölürken geride miras bırakıyor. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem] Efendimiz'in mirası ne kadar azdı, hiçbir şey bırakmamış, hiçbir şey denilecek kadar az şey bırakmış, zarûri eşyalar!

Adam kötüyse kabre konulur konulmaz kafasına tokmak vurulacak,Adam kötüyse kabre konulur konulmaz kafasına tokmak vurulacak, kabrin içi ateş dolacak, daha kabre girer girmez.kabrin içi ateş dolacak, daha kabre girer girmez. Kabri cehennem çukuru, ateş çukuru olacak, kabirde azap görmeye başlayacak. Kabri cehennem çukuru, ateş çukuru olacak, kabirde azap görmeye başlayacak.

E ne yapmak lazım? Kabrini cennet bahçesi yapmak için E ne yapmak lazım?

Kabrini cennet bahçesi yapmak için
bütün gayretini kullanması, insanın bütün zekasını buna teksif etmesi lazım. bütün gayretini kullanması, insanın bütün zekasını buna teksif etmesi lazım.

Ne yapıyoruz, ne yapıyorlar bizden öncekiler, ölenler ne yapıyorlar? Ne yapıyoruz, ne yapıyorlar bizden öncekiler, ölenler ne yapıyorlar?

Hırsızlık, arsızlık, yüzsüzlük, çalma çırpma, aldatma, rüşvet... Ne oluyor? Hırsızlık, arsızlık, yüzsüzlük, çalma çırpma, aldatma, rüşvet...

Ne oluyor?

Çoğunu yiyemiyor, biriktiriyor biriktiriyor biriktiriyor, vebali kendisinde, yiyemeden ölüyor. Çoğunu yiyemiyor, biriktiriyor biriktiriyor biriktiriyor, vebali kendisinde, yiyemeden ölüyor.

Kaç kişi hayat boyu yaşadığını [biriktirdiğini] yiyebilmiş? Herkes ölürken geride miras bırakıyor.Kaç kişi hayat boyu yaşadığını [biriktirdiğini] yiyebilmiş?

Herkes ölürken geride miras bırakıyor.
Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem] Efendimiz'in mirası ne kadar azdı, Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem] Efendimiz'in mirası ne kadar azdı, hiçbir şey bırakmamış, hiçbir şey denilecek kadar az şey bırakmış, zarûri eşyalar! hiçbir şey bırakmamış, hiçbir şey denilecek kadar az şey bırakmış, zarûri eşyalar!

Her gün geleni sarf etmiş, her gün geleni tasadduk etmiş, her gün geleni sabaha çıkartmamış,Her gün geleni sarf etmiş, her gün geleni tasadduk etmiş, her gün geleni sabaha çıkartmamış, akşam geleni sabaha çıkartmamış sabah geleni akşama bırakmamış. akşam geleni sabaha çıkartmamış sabah geleni akşama bırakmamış. Bizim her birimizin evi eşya, mal, mülk doludur, cebimiz para doludur, en fakirim diyen, Bizim her birimizin evi eşya, mal, mülk doludur, cebimiz para doludur, en fakirim diyen, dilenen adamı çevir, üstünü ara, para doludur. dilenen adamı çevir, üstünü ara, para doludur. Yani insanoğlu o kadar hırslı ki yiyeceğinden çok çok çok çok fazlasınıYani insanoğlu o kadar hırslı ki yiyeceğinden çok çok çok çok fazlasını vebaliyle beraber ömür boyu biriktiriyor. Kendisi yemiyor mirasçılarına kalıyor,vebaliyle beraber ömür boyu biriktiriyor. Kendisi yemiyor mirasçılarına kalıyor, mirasçıları da çatır çatır yiyorlar. Vebali ona, safâsı mirasçıların. mirasçıları da çatır çatır yiyorlar. Vebali ona, safâsı mirasçıların.

Tanıdığımız bir hacı efendi var, deniz kenarında 20-30 dönüm bir arazisi varmış, apar topar satmış. Tanıdığımız bir hacı efendi var, deniz kenarında 20-30 dönüm bir arazisi varmış, apar topar satmış.

"Sattım." diyor. "Niye sattın?" diyoruz, gülüyor diyor ki; "Sattım." diyor.

"Niye sattın?" diyoruz, gülüyor diyor ki;

"Ben kalp hastasıyım, öleceğim. "Ben kalp hastasıyım, öleceğim. Ben öleceğim, torunlar, çocuklar gelecek deniz kenarında Ben öleceğim, torunlar, çocuklar gelecek deniz kenarında açık saçık mayo ile şeyle denize girecek, benim malımdan benden miras kalan maldanaçık saçık mayo ile şeyle denize girecek, benim malımdan benden miras kalan maldan günah işleyecekler ben kabirde azap çekeceğim." günah işleyecekler ben kabirde azap çekeceğim."

Alelacele deniz kenarındaki [arazisini] satmış.Alelacele deniz kenarındaki [arazisini] satmış. Oturacaksa içeride, günah olmayan [yerde] otursun... Yani çoluk çocuğunu korumaya çalışıyor. Oturacaksa içeride, günah olmayan [yerde] otursun... Yani çoluk çocuğunu korumaya çalışıyor.

Hepimiz, hepimiz aklımızı başımıza toplamalıyız. Hepimiz, hepimiz aklımızı başımıza toplamalıyız. Kabrimizi cennet bahçesi yapmanın çaresine bakmalıyız. Kabrimizi cennet bahçesi yapmanın çaresine bakmalıyız.

İnsanın kabrinin cennet bahçesi olması için ne lazım? İnsanın kabrinin cennet bahçesi olması için ne lazım?

İnsanın mü'min olması lazım, imanı, İslâm'ı öğrenmesi, İslâm'ı yaşaması lazım. İnsanın mü'min olması lazım, imanı, İslâm'ı öğrenmesi, İslâm'ı yaşaması lazım. Haramlardan ve günahlardan kaçınması lazım. Yap listesini haramların.Haramlardan ve günahlardan kaçınması lazım. Yap listesini haramların. İçki haram, içme. Domuz eti haram, yeme. Faiz haram, yeme. Haramların listesini yap, yeme. İçki haram, içme. Domuz eti haram, yeme. Faiz haram, yeme. Haramların listesini yap, yeme.

Helaller o kadar çok ki niye ille haramlara geliyorsun? Yanaşıp yanaşıp yanaşıp da niye haramı yiyorsun, bu kadar nimeti geçiyorsun? Elmayı, armutu, ekmeği geçiyor, eti sütü geçiyor, bilmem neyi geçiyor, illa haram yiyecek! Ya be adam senin aklın yok mu, deli misin sen? Bu kadar helalleri yürü yürü, atla atla atla atla atla, gel cup harama dal. Akıl mı bu? Değil ama düşünmüyor. Haramları yemeyeceksin, bir liste yapacaksın, bunlar haram! Çoluk çocuğun da bilsin, hem de ilkokulda bilsin! Hem de âkil ve bâliğ olmadan önce bilsin! "Neden hocam böyle o kadar erken başlattırdın şimdi sofuluğa bizim çocukları?" Âkil bâliğ olmak ne demek? Sorumluluğun başlaması, sevabın günahın yazılmaya başlaması demek. Çocuk ondan evvel günahı bilecek ki günah işlemesin. Sen öğretmezsen sorumlu olursun. "Evladım aman hırsızlık yapma, evladım çok günah. Bak komşunun bahçesinden erik bile çalma. Bir tanecik erikleri, senin olmayan şeyi yeme, elini uzatma. Aman evladım şu günahtır, harama bakma. Kimsenin kalbini kırma, kimseye zulüm etme, kimseye şöyle yapma böyle yapma..." Bunların hep listesini yapacaksın öğreteceksin. Hanım öğrenecek, çoluk çocuk öğrenecek, sen de dikkat edeceksin. Helaller o kadar çok ki niye ille haramlara geliyorsun?

Yanaşıp yanaşıp yanaşıp da niye haramı yiyorsun, bu kadar nimeti geçiyorsun?

Elmayı, armutu, ekmeği geçiyor, eti sütü geçiyor, bilmem neyi geçiyor, illa haram yiyecek!

Ya be adam senin aklın yok mu, deli misin sen?

Bu kadar helalleri yürü yürü, atla atla atla atla atla, gel cup harama dal.

Akıl mı bu?

Değil ama düşünmüyor. Haramları yemeyeceksin, bir liste yapacaksın, bunlar haram! Çoluk çocuğun da bilsin, hem de ilkokulda bilsin! Hem de âkil ve bâliğ olmadan önce bilsin!

"Neden hocam böyle o kadar erken başlattırdın şimdi sofuluğa bizim çocukları?"

Âkil bâliğ olmak ne demek?

Sorumluluğun başlaması, sevabın günahın yazılmaya başlaması demek. Çocuk ondan evvel günahı bilecek ki günah işlemesin. Sen öğretmezsen sorumlu olursun. "Evladım aman hırsızlık yapma, evladım çok günah. Bak komşunun bahçesinden erik bile çalma. Bir tanecik erikleri, senin olmayan şeyi yeme, elini uzatma. Aman evladım şu günahtır, harama bakma. Kimsenin kalbini kırma, kimseye zulüm etme, kimseye şöyle yapma böyle yapma..." Bunların hep listesini yapacaksın öğreteceksin. Hanım öğrenecek, çoluk çocuk öğrenecek, sen de dikkat edeceksin.

Yanaşıp yanaşıp yanaşıp da niye haramı yiyorsun, bu kadar nimeti geçiyorsun? Yanaşıp yanaşıp yanaşıp da niye haramı yiyorsun, bu kadar nimeti geçiyorsun?

Elmayı, armutu, ekmeği geçiyor, eti sütü geçiyor, bilmem neyi geçiyor, illa haram yiyecek! Elmayı, armutu, ekmeği geçiyor, eti sütü geçiyor, bilmem neyi geçiyor, illa haram yiyecek!

Ya be adam senin aklın yok mu, deli misin sen? Ya be adam senin aklın yok mu, deli misin sen?

Bu kadar helalleri yürü yürü, atla atla atla atla atla, gel cup harama dal. Akıl mı bu? Bu kadar helalleri yürü yürü, atla atla atla atla atla, gel cup harama dal.

Akıl mı bu?

Değil ama düşünmüyor. Haramları yemeyeceksin, bir liste yapacaksın, bunlar haram! Değil ama düşünmüyor. Haramları yemeyeceksin, bir liste yapacaksın, bunlar haram! Çoluk çocuğun da bilsin, hem de ilkokulda bilsin! Hem de âkil ve bâliğ olmadan önce bilsin! Çoluk çocuğun da bilsin, hem de ilkokulda bilsin! Hem de âkil ve bâliğ olmadan önce bilsin!

"Neden hocam böyle o kadar erken başlattırdın şimdi sofuluğa bizim çocukları?" "Neden hocam böyle o kadar erken başlattırdın şimdi sofuluğa bizim çocukları?"

Âkil bâliğ olmak ne demek? Âkil bâliğ olmak ne demek?

Sorumluluğun başlaması, sevabın günahın yazılmaya başlaması demek.Sorumluluğun başlaması, sevabın günahın yazılmaya başlaması demek. Çocuk ondan evvel günahı bilecek ki günah işlemesin. Sen öğretmezsen sorumlu olursun. Çocuk ondan evvel günahı bilecek ki günah işlemesin. Sen öğretmezsen sorumlu olursun. "Evladım aman hırsızlık yapma, evladım çok günah. Bak komşunun bahçesinden erik bile çalma."Evladım aman hırsızlık yapma, evladım çok günah. Bak komşunun bahçesinden erik bile çalma. Bir tanecik erikleri, senin olmayan şeyi yeme, elini uzatma.Bir tanecik erikleri, senin olmayan şeyi yeme, elini uzatma. Aman evladım şu günahtır, harama bakma. Aman evladım şu günahtır, harama bakma. Mübah saha o kadar geniş ki günahlara girmeye hiç lüzum yok. Mübah saha o kadar geniş ki günahlara girmeye hiç lüzum yok.

Sevaplı işleri yapacak, günahlardan kaçınacak.Sevaplı işleri yapacak, günahlardan kaçınacak. Haramları liste yapacak yemeyecek, helalleri yiyecek, helalinden yemeye çalışacak.Haramları liste yapacak yemeyecek, helalleri yiyecek, helalinden yemeye çalışacak. Allah'ın emirlerinin listesini yapacak, Allah'ın emirlerinin listesini yapacak, Allah benden neler istiyormuş listesini yapacak onları uygulayacak. Allah benden neler istiyormuş listesini yapacak onları uygulayacak.

Allah neleri istemiyor? Şunları şunları yapmamızı istemiyor, onlardan kaçınacak. Allah neleri istemiyor?

Şunları şunları yapmamızı istemiyor, onlardan kaçınacak.
Böyle yaparsa kabri cennet bahçesi olur. Kabrinde âmâl-i sâlihasını yoldaş olarak bulur; Böyle yaparsa kabri cennet bahçesi olur. Kabrinde âmâl-i sâlihasını yoldaş olarak bulur; namazı, orucu, haccı, zekâtı, sadakası kabirde insana yoldaş olacak ve Kur'ân-ı Kerîm nur olacak.namazı, orucu, haccı, zekâtı, sadakası kabirde insana yoldaş olacak ve Kur'ân-ı Kerîm nur olacak. Kabri pürnur olacak, cennet bahçesi olacak. Kabri pürnur olacak, cennet bahçesi olacak.

Hatta Allah her şeye kâdir, her şeyi insanoğlunun anlayacağı, zevk alacağı şekle getiriyor,Hatta Allah her şeye kâdir, her şeyi insanoğlunun anlayacağı, zevk alacağı şekle getiriyor, sevapları bile Allah insan sûretine sokacak. sevapları bile Allah insan sûretine sokacak. Adam kabre girdiği zaman bakacak ki soğuk bir yer. Eyvah!Adam kabre girdiği zaman bakacak ki soğuk bir yer. Eyvah! Daracık, karanlık, soğuk bir yer ama korkuyorken, yalnızken, ben burada ne yapacağım derkenDaracık, karanlık, soğuk bir yer ama korkuyorken, yalnızken, ben burada ne yapacağım derken güleç yüzlü, sevimli, çok tatlı bir insan görecek, diyecek ki ona; güleç yüzlü, sevimli, çok tatlı bir insan görecek, diyecek ki ona;

"Ya, seni çok sevdim, burada korkup duruyordum, kabirde şimdi yalnızım diye"Ya, seni çok sevdim, burada korkup duruyordum, kabirde şimdi yalnızım diye ürperme geliyordu içime, seni görünce sana canım ısındı, sen çok iyi bir kimseye benziyorsun.ürperme geliyordu içime, seni görünce sana canım ısındı, sen çok iyi bir kimseye benziyorsun. Kimsin ya, tam burada korktuğum sırada yanıma geliverdin?" Diyecekmiş ki; Kimsin ya, tam burada korktuğum sırada yanıma geliverdin?" Diyecekmiş ki;

"Ben senin okuduğun Tebâreke sûresiyim!" "Ben senin okuduğun Tebâreke sûresiyim!"

Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi ve sellem] bildiriyor. "Sen kimsin?" diye soruyor; Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi ve sellem] bildiriyor.

"Sen kimsin?" diye soruyor;

"Ben Tebâreke sûresiyim" diyor. Tebâreke sûresinin sevabını Allah "Ben Tebâreke sûresiyim" diyor.

Tebâreke sûresinin sevabını Allah
ölünün anlayacağı şekilde karşısında tecessüm ettiriyor, her şeye kâdir değil mi? ölünün anlayacağı şekilde karşısında tecessüm ettiriyor, her şeye kâdir değil mi?

Ruhu gelse, sevabı doğrudan doğruya gelse anlamayacak. Ruhu gelse, sevabı doğrudan doğruya gelse anlamayacak. Havadaki birçok şeyi anlamıyoruz, bak yerin seslendiğini anlamıyoruz, Havadaki birçok şeyi anlamıyoruz, bak yerin seslendiğini anlamıyoruz, duymuyor kulaklarımız, gözümüz görmüyor. Ama melekleri de görmüyoruz değil mi? duymuyor kulaklarımız, gözümüz görmüyor.

Ama melekleri de görmüyoruz değil mi?

Melekleri de görmüyoruz ama bazılarına melekleri Allah gösteriyor,Melekleri de görmüyoruz ama bazılarına melekleri Allah gösteriyor, Peygamber Efendimiz'den sonra sahabe-i kirâm görüyormuşlar.Peygamber Efendimiz'den sonra sahabe-i kirâm görüyormuşlar. Mesela İbrahim aleyhisselâm'a, Lut aleyhisselâm'ın kavmine insan sûretindeMesela İbrahim aleyhisselâm'a, Lut aleyhisselâm'ın kavmine insan sûretinde yakışıklı delikanlı şekilde melekler gelmiş, Lut kavmi hemen koşmuş, yakışıklı delikanlı şekilde melekler gelmiş, Lut kavmi hemen koşmuş, "vay buraya yakışıklılar geldi!" filan diye koşmuşlar. Halbuki melek. Yani bazen görünebiliyor. "vay buraya yakışıklılar geldi!" filan diye koşmuşlar. Halbuki melek. Yani bazen görünebiliyor. Yani Allah isterse her şeye insanların göreceği bir şekil veriyor, bazen de o şekli vermiyor. Yani Allah isterse her şeye insanların göreceği bir şekil veriyor, bazen de o şekli vermiyor.

Melekler var mı? Var. Senin yanında benim yanımda var mı? Var. Melekler var mı?

Var.

Senin yanında benim yanımda var mı?

Var.

E kötü insanın yanında da var mı? Kötü insanın yanında da var;E kötü insanın yanında da var mı?

Kötü insanın yanında da var;
yazacak ya, kötülüklerini yazacak melek var, azaları koruyan melek var. E niye görmüyoruz? yazacak ya, kötülüklerini yazacak melek var, azaları koruyan melek var.

E niye görmüyoruz?

Adam ol da gör! Adam ol, gözünü aç gör, gönül gözünü aç iyi müslüman ol gör. Adam ol da gör! Adam ol, gözünü aç gör, gönül gözünü aç iyi müslüman ol gör. Olursan görürsün, olamazsan göremezsin. Olursan görürsün, olamazsan göremezsin.

Muhterem kardeşlerim! Onun için oturup bu işi düşüneceğiz. Muhterem kardeşlerim!

Onun için oturup bu işi düşüneceğiz.
Hani bir insanın işi bozulduğu zaman ne yapıyor? Hani bir insanın işi bozulduğu zaman ne yapıyor?

Çare düşünüyor, eyvah benim iş zarara gitmeye başladı, çare düşünüyor. Çare düşünüyor, eyvah benim iş zarara gitmeye başladı, çare düşünüyor.

Hastalandığı zaman ne yapıyor? Doktora gidiyor, çare düşünüyor. Hastalandığı zaman ne yapıyor?

Doktora gidiyor, çare düşünüyor.
Yani iş ciddiye bindi mi çare düşünüyor, mütehassısı arıyor filan.Yani iş ciddiye bindi mi çare düşünüyor, mütehassısı arıyor filan. Ha, en mühim iş kabri cennet bahçesi yapmaktır, Ha, en mühim iş kabri cennet bahçesi yapmaktır, Allah'ın sevgili kulu olmaktır, gerisinin hepsi boştur! Allah'ın sevgili kulu olmaktır, gerisinin hepsi boştur!

Dünya, dünyadaki her şey boş. Ne olacak yani!.. Hani bu dünya benim diyenler? Dünya, dünyadaki her şey boş. Ne olacak yani!..

Hani bu dünya benim diyenler?
Hani bu muhitler benim diyenler ne oldu, nerede? Hiç birisi kalmadı.Hani bu muhitler benim diyenler ne oldu, nerede?

Hiç birisi kalmadı.
Hepsi, hepsi gitti. Mal da yalan mülk de yalan. Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi? Hepsi, hepsi gitti. Mal da yalan mülk de yalan.

Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?
Bu bahçe, bu tarla, bu bağ, bu zeytinlik kimden kaldı? Dedemden. Bu bahçe, bu tarla, bu bağ, bu zeytinlik kimden kaldı?

Dedemden.

Dedene kimden kaldı? Dedesinden. Ona kimden kaldı? Filancadan. Dedene kimden kaldı?

Dedesinden.

Ona kimden kaldı?

Filancadan.

Ona kimden kaldı? Hititlilerden Asurlulardan.. Ooh oh, tarihin derinliklerinden her kimden... Ona kimden kaldı?

Hititlilerden Asurlulardan.. Ooh oh, tarihin derinliklerinden her kimden...

Hani nerede onlar? Gittiler. Sen de gideceksin. Hani nerede onlar?

Gittiler.

Sen de gideceksin.

Mal sahibi mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi? Mal sahibi mülk sahibi,

Hani bunun ilk sahibi?

Mal da yalan mülk de yalan, Var biraz da sen oyalan. Mal da yalan mülk de yalan,

Var biraz da sen oyalan.

Haydi ötekiler kandılar aldandılar, var git sen de biraz oyalan,Haydi ötekiler kandılar aldandılar, var git sen de biraz oyalan, sen de aldan, sen de öldüğün zaman saçını başını yolarsın; sen de aldan, sen de öldüğün zaman saçını başını yolarsın;

"Vay be, hay Allah, hoca da söylemişti bana, tüh, Ramazan'da vaazda camide de dinlemiştim..." "Vay be, hay Allah, hoca da söylemişti bana, tüh, Ramazan'da vaazda camide de dinlemiştim..."

Geçmiş ola. Aziz ve muhterem kardeşlerim! İnsan sözden anlayacak, tedbirini ona göre alacak, Geçmiş ola.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

İnsan sözden anlayacak, tedbirini ona göre alacak,
yoksa kabri cehennem çukuru oldu mu, tamam öldü mü insan işi bitti,yoksa kabri cehennem çukuru oldu mu, tamam öldü mü insan işi bitti, öldükten sonra artık vaziyeti düzeltmesi imkansız gibi oluyor. öldükten sonra artık vaziyeti düzeltmesi imkansız gibi oluyor.

Onun için hayatınızın kıymetini, hayatın kıymetini, ömrünüzün ne kadar aziz olduğunu bilin.Onun için hayatınızın kıymetini, hayatın kıymetini, ömrünüzün ne kadar aziz olduğunu bilin. Saniyelerinizin bile sayılı, kıymetli olduğunu bilin sıkı, ciddi düşünün, tedbirinizi alın. Saniyelerinizin bile sayılı, kıymetli olduğunu bilin sıkı, ciddi düşünün, tedbirinizi alın. Zarardan kurtulmanın çaresine bakın, cehenneme düşmemek için çare arayın. Zarardan kurtulmanın çaresine bakın, cehenneme düşmemek için çare arayın. Cenneti elden kaçırmamak için gayrete gelin.Cenneti elden kaçırmamak için gayrete gelin. Kabrinizi cennet bahçesi yapmak için koşuşturun, çalışın.Kabrinizi cennet bahçesi yapmak için koşuşturun, çalışın. İşin aslı bu, gerisi hepsi boş, hepsi fâni! İşin aslı bu, gerisi hepsi boş, hepsi fâni!

Hiç bir şey kalmıyor, padişahlar bile gidiyor.Hiç bir şey kalmıyor, padişahlar bile gidiyor. Nerde o Osmanlı padişahları varmış buralarda! Kanûnîler, Yavuz Selimler nerede? Nerde o Osmanlı padişahları varmış buralarda! Kanûnîler, Yavuz Selimler nerede? Hani koca kavuklu sadrazamlar, hani şeyhülislâmlar, hani imparatorlar? Hani koca kavuklu sadrazamlar, hani şeyhülislâmlar, hani imparatorlar?

Hepsi gidiyor işte! Onun için Allahu Teâlâ hazretleri şu mübarek günlerde oruçluyuz, Hepsi gidiyor işte!

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri şu mübarek günlerde oruçluyuz,
şeytanlar bağlanmış, gökte göğün kapıları açılmış, cennet bezenmiş durumda;şeytanlar bağlanmış, gökte göğün kapıları açılmış, cennet bezenmiş durumda; fırsat, imkân var, düşünmek ve doğruyu anlamak imkânı var, anladığını yapıvermek lazım!fırsat, imkân var, düşünmek ve doğruyu anlamak imkânı var, anladığını yapıvermek lazım! Anladığını yapıvermek lazım! "Anladım anladım hocam. Tamam tamam hocam.Anladığını yapıvermek lazım!

"Anladım anladım hocam. Tamam tamam hocam.
Çok doğru söylüyorsun hocam, ağzına sağlık hocam." Ne oluyor yani? "Doğru söylüyorsun." Çok doğru söylüyorsun hocam, ağzına sağlık hocam."

Ne oluyor yani? "Doğru söylüyorsun."
dediğin için teşekkür ederim, ne yapıyorsun? dediğin için teşekkür ederim, ne yapıyorsun?

Yine ben sigaraya devam edeyim, yine eski işlerime, yine eski günahlarıma devam edeyim. Yine ben sigaraya devam edeyim, yine eski işlerime, yine eski günahlarıma devam edeyim.

Anlamamışsın sen. "Anladım hocam, Türkçe konuşuyorsun anladım." Anlamamışsın!.. Anlamamışsın sen.

"Anladım hocam, Türkçe konuşuyorsun anladım."

Anlamamışsın!..
Anlasaydın kesilecektin, kötülükleri bırakacaktın vazgeçecektin.Anlasaydın kesilecektin, kötülükleri bırakacaktın vazgeçecektin. Madem ki vazgeçmedin, anlamamışsın. "Anladım da hocam sonra döneceğim." Madem ki vazgeçmedin, anlamamışsın.

"Anladım da hocam sonra döneceğim."

Senedin mi var? Ahid mi yaptın Allahu Teâlâ hazretleriyle, mukavelen mi var? Senedin mi var? Ahid mi yaptın Allahu Teâlâ hazretleriyle, mukavelen mi var? Kaç sene yaşayacağına dair garantin mi var? Kaç sene yaşayacağına dair garantin mi var?

Bilmiyor musun, şu benim şu vaaz verdiğim kürsüde berat gecesindeBilmiyor musun, şu benim şu vaaz verdiğim kürsüde berat gecesinde Selçuk Eraydın böyle vaaz verdi, evine gidemedi. Yolda kaza oldu vefat etti.Selçuk Eraydın böyle vaaz verdi, evine gidemedi. Yolda kaza oldu vefat etti. Oruç tutmuş gündüz, akşam kandil gecesi, geldi burada vaaz verdi,Oruç tutmuş gündüz, akşam kandil gecesi, geldi burada vaaz verdi, yolda kaza oldu evine gidemedi, ertesi gün [kabirdeydi.]yolda kaza oldu evine gidemedi, ertesi gün [kabirdeydi.] Bir gece evvel burada vaaz veren kardeşimiz bir gece sonra kabirdeydi, bir gece sonra!Bir gece evvel burada vaaz veren kardeşimiz bir gece sonra kabirdeydi, bir gece sonra! Bu gün buradaydı yarın kabirdeydi! Gömülmüştü, o vakitte kabirdeydi.Bu gün buradaydı yarın kabirdeydi! Gömülmüştü, o vakitte kabirdeydi. İnnâ lillâh ve innâ illeyhi râciûn. Yetmez mi bu, ibret olarak insana yetmez mi? İnnâ lillâh ve innâ illeyhi râciûn.

Yetmez mi bu, ibret olarak insana yetmez mi?

Niye tehir ediyor? Tehir etmeye Arapça'da tesvif derler.Niye tehir ediyor?

Tehir etmeye Arapça'da tesvif derler.
"İlerde yapacağım, tamam hocam anladım, haklısın kabul ediyorum, itirazımız yok ilerde yapacağım." "İlerde yapacağım, tamam hocam anladım, haklısın kabul ediyorum, itirazımız yok ilerde yapacağım." İşte bu tesvifdir. Niye ilerde yapacağım diyor? İşte bu tesvifdir.

Niye ilerde yapacağım diyor?

Tûl-u emeli var da ondan! Sanıyor ki uzun daha yaşayacak, ümit ediyor, ümidi uzun. Tûl-u emeli var da ondan! Sanıyor ki uzun daha yaşayacak, ümit ediyor, ümidi uzun.

Var mı içinizde biraz sonra öleceğini düşünen, ben dahil? Ben bile düşünmüyorum.Var mı içinizde biraz sonra öleceğini düşünen, ben dahil?

Ben bile düşünmüyorum.
İftarda şunu yaparız da bilmem ne yaparız da vesaire, [düşünen] hiç yok! Allah ıslah etsin cümlemizi. İftarda şunu yaparız da bilmem ne yaparız da vesaire, [düşünen] hiç yok!

Allah ıslah etsin cümlemizi.

Yani yakında öleceğini düşünen yok, herkes biraz daha yaşarım diye düşünüyor, Yani yakında öleceğini düşünen yok, herkes biraz daha yaşarım diye düşünüyor, tûl-u emeli var. Tûl-u emelden dolayı ilerde yaparım diyor. tûl-u emeli var. Tûl-u emelden dolayı ilerde yaparım diyor.

Halbuki tûl-u emeli olmasa, yani ya yaşamazsam, galiba yaşamayacağım,Halbuki tûl-u emeli olmasa, yani ya yaşamazsam, galiba yaşamayacağım, en iyisi hemen anında yapayım der, hayrı hemen yapar. Tûl-u emel bizi mahvediyor! en iyisi hemen anında yapayım der, hayrı hemen yapar. Tûl-u emel bizi mahvediyor!

İyi insanları, yani vaazı anlayan, hakikati gören insanı ne mahvediyor? İyi insanları, yani vaazı anlayan, hakikati gören insanı ne mahvediyor?

Tûl-u emel duygusu. "Daha yaşarım. İlerde yapacağım."Tûl-u emel duygusu. "Daha yaşarım. İlerde yapacağım." Tesvif. Tesvif, sevfe ef'alü keza. "İlerde şöyle yapacağım." Tesvif. Tesvif, sevfe ef'alü keza. "İlerde şöyle yapacağım."

Ne zaman yapacaksın? ".Cağım, yapacağım yapacağım." O zamana çıkacak mısın? Ne zaman yapacaksın?

".Cağım, yapacağım yapacağım."

O zamana çıkacak mısın?

"E çıkarım herhalde." Tûl-u emeli var, çıkacağını sanıyor. "E çıkarım herhalde."

Tûl-u emeli var, çıkacağını sanıyor.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi hayırları anında hemen yapanlardan eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi hayırları anında hemen yapanlardan eylesin. Günahlardan hemen kesilenlerden eylesin. Günaha devam ettirmesin.Günahlardan hemen kesilenlerden eylesin. Günaha devam ettirmesin. Günahın günah olduğunu anladığı anda onu kesip bırakmayı nasip etsin. Günahın günah olduğunu anladığı anda onu kesip bırakmayı nasip etsin. Sevabın sevap olduğunu anladığı anda sevaplı işleri yapmayaSevabın sevap olduğunu anladığı anda sevaplı işleri yapmaya Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi muvaffak eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi muvaffak eylesin. Şu güzel günler hürmetine, şu mübarek Ramazan hürmetine, şu güzel ibadetler hürmetine... Şu güzel günler hürmetine, şu mübarek Ramazan hürmetine, şu güzel ibadetler hürmetine...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2