Namaz Vakitleri

28 Zilhicce 1445
04 Temmuz 2024
İmsak
03:31
Güneş
05:30
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Ölümün Yaşamımızdaki Rolü ve Bize Hatırlattıkları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Âhir 1415 / 18.11.1994

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Enes radıyallahuanh'ten rivayet edildiğine göre uzunca bir Hadîs-i şerîfte Enes radıyallahuanh'ten rivayet edildiğine göre uzunca bir Hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyorlar ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyorlar ki:

- Hadis biraz uzun olduğu için kelimeleri izah ede ede ilerlemeyi düşünüyorum.- - Hadis biraz uzun olduğu için kelimeleri izah ede ede ilerlemeyi düşünüyorum.-

Yaeyyühennas. "Ey insanlar" demek. Yaeyyühennas.

"Ey insanlar" demek.
Demek ki Peygamber Efendimiz büyük bir kalabalığa hitap etmiş. Belki bir hutbe olabilir. Demek ki Peygamber Efendimiz büyük bir kalabalığa hitap etmiş. Belki bir hutbe olabilir.

Keennel mevte fiha alâ gayrinâ kutib. Keennel mevte fiha alâ gayrinâ kutib.

Peygamber Efendimiz "ey insanlar" diye hitap ettikten sonra, Peygamber Efendimiz "ey insanlar" diye hitap ettikten sonra,

"Sanki ölüm orada..." Orada dediği dünya hayatı, yani bu âlemi kastediyor. "Sanki ölüm orada..."

Orada dediği dünya hayatı, yani bu âlemi kastediyor.

ala gayrina kütibe. "Bizden gayrisine yazılmış." ala gayrina kütibe.

"Bizden gayrisine yazılmış."

Sanki biz ölmeyecekmişiz de ölüm bizden başka varlıklara yazılmış. Sanki biz ölmeyecekmişiz de ölüm bizden başka varlıklara yazılmış. Sanki bize ölüm hiç gelmeyecekmiş gibi... Sanki bize ölüm hiç gelmeyecekmiş gibi...

Vekeennel hakka fiha alâ gayrinâ veceb. Vekeennel hakka fiha alâ gayrinâ veceb.

"Sanki dünyada Hakk'a ibadet bize değil bizden başkasına vacip olmuş" "Sanki dünyada Hakk'a ibadet bize değil bizden başkasına vacip olmuş"

Allah'ın bize hiçbir hitabı, emri, isteği yokmuş gibi. Bu neyi gösteriyor? Allah'ın bize hiçbir hitabı, emri, isteği yokmuş gibi.

Bu neyi gösteriyor?

İnsanlar öyle bir davranış içindeler ki sanki hiç ölmeyecekler, İnsanlar öyle bir davranış içindeler ki sanki hiç ölmeyecekler, ölümü, ahireti, Hakk'ı düşünmüyorlar. ölümü, ahireti, Hakk'ı düşünmüyorlar. Sanki Hakk'a riayet etmek onların üzerine yazılmamış,Sanki Hakk'a riayet etmek onların üzerine yazılmamış, bir takım kulluk görevleri yokmuş gibi hareket ediyorlar. bir takım kulluk görevleri yokmuş gibi hareket ediyorlar.

Vekeennema nüşeyyi'u mine'l mevtâ ankalîlin ileynâ râciûn buyûtuhum ecdâsuhum. Vekeennema nüşeyyi'u mine'l mevtâ ankalîlin ileynâ râciûn buyûtuhum ecdâsuhum.

"Sanki biz ölenleri az sonra bize geri döneceklermiş gibi uğurluyoruz."Sanki biz ölenleri az sonra bize geri döneceklermiş gibi uğurluyoruz. Sanki kabirleri evleriymiş de o eve bırakmışız onları,Sanki kabirleri evleriymiş de o eve bırakmışız onları, biraz sonra döneceklermiş gibi teşyi ediyoruz."biraz sonra döneceklermiş gibi teşyi ediyoruz." Teşyi-i cenaze; yani cenazeyi kabre götürüp gömmek demek.Teşyi-i cenaze; yani cenazeyi kabre götürüp gömmek demek. Sanki döneceklermiş gibi, yani üzülmüyoruz, geri gelmeyeceklerini düşünmüyoruz,Sanki döneceklermiş gibi, yani üzülmüyoruz, geri gelmeyeceklerini düşünmüyoruz, ölümden etkilenmiyoruz, ölenden ibret almıyoruz, ölümden etkilenmiyoruz, ölenden ibret almıyoruz, insanların çoğu sanki ölenler biraz sonra döneceklermiş gibi düşünüyor. insanların çoğu sanki ölenler biraz sonra döneceklermiş gibi düşünüyor.

Vene'külü turâsehum. "Ve o ölenlerin mallarını yiyoruz." Vene'külü turâsehum.

"Ve o ölenlerin mallarını yiyoruz."

Mirasları bize geliyor, biz onların mallarını yiyoruz. Mirasları bize geliyor, biz onların mallarını yiyoruz.

Keennâ muhalledûne minba'dihim. Keennâ muhalledûne minba'dihim.

"Onlardan sonra biz sanki ebedî dünyada kalacakmışız gibi düşünüyoruz." "Onlardan sonra biz sanki ebedî dünyada kalacakmışız gibi düşünüyoruz."

Halbuki ibret gözüyle olaylara baksak bizim de öleceğimiz ortada, Halbuki ibret gözüyle olaylara baksak bizim de öleceğimiz ortada, bizim de geride bıraktığımız malları mirasçılarımız yiyecekler.bizim de geride bıraktığımız malları mirasçılarımız yiyecekler. Onları o tarzda düşünmüyoruz. Onları o tarzda düşünmüyoruz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz insanlara hitaben böyle söylemiş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz insanlara hitaben böyle söylemiş. İnsanoğlunun genel durumunu tasvir etmiş. İnsanoğlunun genel durumunu tasvir etmiş. Ölümün karşısındaki duygusuzluğunu, ahireti düşünmemesini, haklara, Ölümün karşısındaki duygusuzluğunu, ahireti düşünmemesini, haklara, kulluk vazifelerine riayet mecburiyetinde kendisini hissetmemesini dile getirmiş.kulluk vazifelerine riayet mecburiyetinde kendisini hissetmemesini dile getirmiş. Bunları böyle söylüyor Peygamber Efendimiz. Ne mânaya söylüyor? Böyle olmaması lazım... Bunları böyle söylüyor Peygamber Efendimiz.

Ne mânaya söylüyor?

Böyle olmaması lazım...

O halde nasıl olması lazım geldiğini düşünerek tekrarlayalım;O halde nasıl olması lazım geldiğini düşünerek tekrarlayalım; ölüm bizim boynumuza yazılmıştır, bizden gayrisine değil, biz de öleceğiz.ölüm bizim boynumuza yazılmıştır, bizden gayrisine değil, biz de öleceğiz. Cenâb-ı Hak bizim boynumuza birtakım emirler yüklemiştir, birtakım haklar vardır,Cenâb-ı Hak bizim boynumuza birtakım emirler yüklemiştir, birtakım haklar vardır, biz kul olarak o hakları yerine getirmekle görevliyiz. biz kul olarak o hakları yerine getirmekle görevliyiz.

Ölüleri gömüyoruz, onlar bir daha bize gelmeyecekler. Ölüleri gömüyoruz, onlar bir daha bize gelmeyecekler. Onların evleri kabirleri…Onların evleri kabirleri… Biz onların miraslarını yiyoruz, bizim de miraslarımızı başkaları yiyecek,Biz onların miraslarını yiyoruz, bizim de miraslarımızı başkaları yiyecek, biz de ebedî kalacak değiliz. Gidenlerden bu kaideyi anlamamız,biz de ebedî kalacak değiliz. Gidenlerden bu kaideyi anlamamız, bu işlerin bizim de başımıza geleceğini idrak etmemiz, aklımızı başımıza devşirmemiz lazım. bu işlerin bizim de başımıza geleceğini idrak etmemiz, aklımızı başımıza devşirmemiz lazım.

Bu arada Hadîs-i şerîfin ibaresini durdurup Bu arada Hadîs-i şerîfin ibaresini durdurup Hz. Ömer radıyallahuanh'dan biraz bahsetmek istiyorum.Hz. Ömer radıyallahuanh'dan biraz bahsetmek istiyorum. Rivayete göre Emirü'l Mü'minîn Hz. Ömer radıyallahuanh yüzük taşına şu yazıyı yazdırmış: Rivayete göre Emirü'l Mü'minîn Hz. Ömer radıyallahuanh yüzük taşına şu yazıyı yazdırmış:

Kefa bi'lmevti vaizan ya Ömer. "Ya Ömer! Ölüm sana vaiz olarak yeter." Kefa bi'lmevti vaizan ya Ömer.

"Ya Ömer! Ölüm sana vaiz olarak yeter."

Başka birisinin kürsüye çıkıp vaaz etmesine, nasihat etmesine hacet yok, ölüm bir vaizdir. Başka birisinin kürsüye çıkıp vaaz etmesine, nasihat etmesine hacet yok, ölüm bir vaizdir. Sanki kürsüye çıkmış da insanlara vaaz ediyor, gerçekleri hatırlatıyor, ikaz ediyor, ihtar ediyor. Sanki kürsüye çıkmış da insanlara vaaz ediyor, gerçekleri hatırlatıyor, ikaz ediyor, ihtar ediyor.

Yüzüğün taşına bu yazıyı yazmanın sebebi ne? Yüzüğün taşına bu yazıyı yazmanın sebebi ne?

Yüzük o devirde pratik bir amaçla kullanılıyor. Yüzüğün taşına bu yazı yazılıyor.Yüzük o devirde pratik bir amaçla kullanılıyor. Yüzüğün taşına bu yazı yazılıyor. O yüzük, o şahsın parmağına takılmış, onun malı. O yüzük, o şahsın parmağına takılmış, onun malı. Mektuba ve yazdığı yazıların altına mühür olarak da kullanılıyorMektuba ve yazdığı yazıların altına mühür olarak da kullanılıyor -yazdıktan sonra mührünü basmak istediği zaman- -yazdıktan sonra mührünü basmak istediği zaman- mühür başka bir kutuda veya yerde değil, parmağında,mühür başka bir kutuda veya yerde değil, parmağında, parmağını çevirecek yazının üstüne ismiyle beraber basacak. parmağını çevirecek yazının üstüne ismiyle beraber basacak.

"Ya Ömer!" diyor kendisine hitaben, ismiyle beraber bu nasihat de çıkmış oluyor. "Ya Ömer!" diyor kendisine hitaben, ismiyle beraber bu nasihat de çıkmış oluyor.

"Sana vaiz olarak ölüm yeter ya Ömer!" "Sana vaiz olarak ölüm yeter ya Ömer!"

Mektubu gönderdiği, nameyi gönderdiği kimseye de yeter. Mektubu gönderdiği, nameyi gönderdiği kimseye de yeter. O imzayı okurken insan daha çok duygulanır, biz de daha çok duygulanıyoruz. O imzayı okurken insan daha çok duygulanır, biz de daha çok duygulanıyoruz.

Hz. Ömer gibi Aşere-i Mübeşşere'den cennetle müjdelenmiş Hz. Ömer gibi Aşere-i Mübeşşere'den cennetle müjdelenmiş Peygamber Efendimiz'e kız vermiş, onun kayınpederi olmak şerefine yükselmiş, Peygamber Efendimiz'e kız vermiş, onun kayınpederi olmak şerefine yükselmiş, ashabının ileri gelenlerinden, Ümmet-i Muhammed'in başına geçirilmiş mübarek bir zât.ashabının ileri gelenlerinden, Ümmet-i Muhammed'in başına geçirilmiş mübarek bir zât. Kur'an-ı Kerim'de, birçok hususlarda onun rey'i takviye edilmiş amaKur'an-ı Kerim'de, birçok hususlarda onun rey'i takviye edilmiş ama o ölüme böyle bakıyor ve ölümden etkileniyor ve ölümü unutmamak için o ölüme böyle bakıyor ve ölümden etkileniyor ve ölümü unutmamak için yüzüğünün taşına bu yazıyı yazdırmış da mühürlediği yüzüğünün taşına bu yazıyı yazdırmış da mühürlediği her yazıya yüzüğünü bastığı zaman bu hakikati karşısında görüyor. her yazıya yüzüğünü bastığı zaman bu hakikati karşısında görüyor.

Tasavvufta da ölümü düşünmek bunun için büyük bir yer alır. Tasavvufta da ölümü düşünmek bunun için büyük bir yer alır. Ölümü düşünmek bir vazife olarak dervişler tarafından yapılır. Ölümü düşünmek bir vazife olarak dervişler tarafından yapılır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz başka Hadîs-i şerîflerinde; Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz başka Hadîs-i şerîflerinde;

Eksiru zikrel mevti. Diye bize tavsiyelerde bulunmuş. Eksiru zikrel mevti.

Diye bize tavsiyelerde bulunmuş.

"Ölümü çok düşünün." Ölümü unutmayın, öleceğinizi hatırınızdan çıkarmayın. "Ölümü çok düşünün."

Ölümü unutmayın, öleceğinizi hatırınızdan çıkarmayın.
Ölümü unutmamak, insanı çok uyandıran kıymetli bir husustur. Ölümü unutmamak, insanı çok uyandıran kıymetli bir husustur. Çünkü insan öleceğini bilince ona göre davranır, ölmeden evvel yapması gerekenÇünkü insan öleceğini bilince ona göre davranır, ölmeden evvel yapması gereken işleri acele acele, çabuk çabuk vaktinde yapmaya çalışır. işleri acele acele, çabuk çabuk vaktinde yapmaya çalışır. Hayrı tehir etmez, tövbeyi çabuk yapar. Hayrı tehir etmez, tövbeyi çabuk yapar.

Tövbe konusunda da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yine Hadîs-i şerîfi var; Tövbe konusunda da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yine Hadîs-i şerîfi var;

Accilu bittevbeti kable'l mevti "Allah'a dönüşü, tevbe-i nasûhu,Accilu bittevbeti kable'l mevti

"Allah'a dönüşü, tevbe-i nasûhu,
Allah yoluna girişi, gerçek bir dönüşle, ölüm gelmeden evvel çabuk yapınız" diyor. Allah yoluna girişi, gerçek bir dönüşle, ölüm gelmeden evvel çabuk yapınız" diyor.

Hani bazıları diyorlar ki; Hani bazıları diyorlar ki;

"Yapacağım, başlayacağım; tövbekâr olacağım, içkiyi, kumarı bırakacağım,"Yapacağım, başlayacağım; tövbekâr olacağım, içkiyi, kumarı bırakacağım, sakal bırakacağım, namaza başlayacağım, hacca gideceğim ama sakal bırakacağım, namaza başlayacağım, hacca gideceğim ama şöyle bir emekli olayım da öyle" diyor. şöyle bir emekli olayım da öyle" diyor. Öyle değil, Peygamber Efendimiz emekliliğe bırakmayı uygun görmüyor. Öyle değil, Peygamber Efendimiz emekliliğe bırakmayı uygun görmüyor.

"Accilu tacil ediniz, acele yapınız!" Neden? "Accilu tacil ediniz, acele yapınız!"

Neden?

Ansızın geliverir ölüm. Ne zaman geleceğini de Allah'tan gayri kimse bilmez. Ansızın geliverir ölüm. Ne zaman geleceğini de Allah'tan gayri kimse bilmez. Ölümün kime ne zaman geleceğini bilmiyor. Sırayla da gelmediği muhakkak! Ölümün kime ne zaman geleceğini bilmiyor.

Sırayla da gelmediği muhakkak!

Yaş sırasına göre insanları dizelim, en yaşlılar ölsün, Yaş sırasına göre insanları dizelim, en yaşlılar ölsün, sırayla ötekiler ölsün gibi bir kâide olmuyor. sırayla ötekiler ölsün gibi bir kâide olmuyor. Bazen gençler, yiğitler, pehlivanlar, zenginler, padişahlar, Bazen gençler, yiğitler, pehlivanlar, zenginler, padişahlar, hükümdarlar, devletliler, şevketliler ölüyor, fukaracık, sefalet içinde yaşayan insan,hükümdarlar, devletliler, şevketliler ölüyor, fukaracık, sefalet içinde yaşayan insan, uzun zaman yaşayabiliyor.uzun zaman yaşayabiliyor. Ne zenginlikle alakalı, ne sıhhatle alakalı... Ne zenginlikle alakalı, ne sıhhatle alakalı... Bazen turp gibi sıhhatli bir insan, bir trafik kazasında göçüp gidiveriyor. Bazen turp gibi sıhhatli bir insan, bir trafik kazasında göçüp gidiveriyor.

Eski devirlerde de buna benzer olaylar olmuş. Eski devirlerde de buna benzer olaylar olmuş.

Binaenaleyh ölümün en çok nesinden ibret alacağız? Binaenaleyh ölümün en çok nesinden ibret alacağız?

Ansızın gelivermesinden, hiç beklemediğin bir zamanda apansız gelip deAnsızın gelivermesinden, hiç beklemediğin bir zamanda apansız gelip de yakana Azrail'in yapışıvermesi hususu önemli.yakana Azrail'in yapışıvermesi hususu önemli. Bunun için ölüme hazırlanmak lazım. Bunun için ölüme hazırlanmak lazım.

Ben tasavvuf kitaplarında bakıyorum dervişliği tasavvufu anlatıyorlar… Ben tasavvuf kitaplarında bakıyorum dervişliği tasavvufu anlatıyorlar…

Çok önemli bir konu, çeşitli şekillerde tarifler yapmışlar,Çok önemli bir konu, çeşitli şekillerde tarifler yapmışlar, yüzlerce, binlerce tarifi olduğu söyleniyor.yüzlerce, binlerce tarifi olduğu söyleniyor. Tasavvuf önemli bir konu… Önemli bir noktasına işaret ederek "tasavvuf şudur" filan diyorlar. Tasavvuf önemli bir konu… Önemli bir noktasına işaret ederek "tasavvuf şudur" filan diyorlar. Ben de diyorum ki: "Tasavvuf, insanın ölüme hazırlıklı olmasını sağlayan, Ben de diyorum ki:

"Tasavvuf, insanın ölüme hazırlıklı olmasını sağlayan,
tedbirleri öğreten ilimdir. tedbirleri öğreten ilimdir. Yani insan nasıl ölecekse ona göre tedbirini alarak hazırlıklı gezmeli.Yani insan nasıl ölecekse ona göre tedbirini alarak hazırlıklı gezmeli. Nerede ölüm gelirse; 'dur, biraz daha bekle de şu hazırlıkları yapayım,Nerede ölüm gelirse; 'dur, biraz daha bekle de şu hazırlıkları yapayım, eksikleri tamamlayayım' diyecek bir hali olmamasıdır" diyorum. eksikleri tamamlayayım' diyecek bir hali olmamasıdır" diyorum. Gerçekten de tasavvufta böyle insanın ölüme hazırlanmasına dair çok tedbirler, nasihatler vardır. Gerçekten de tasavvufta böyle insanın ölüme hazırlanmasına dair çok tedbirler, nasihatler vardır.

Ölüm soğuk, tatsız bir şey. Keşke hep böyle tatlı şeylerden bahsetse insanlar. Ölüm soğuk, tatsız bir şey. Keşke hep böyle tatlı şeylerden bahsetse insanlar. Gülden, sümbülden, bahardan, çiçekten, kelebeklerden, güneşli havalardan, Gülden, sümbülden, bahardan, çiçekten, kelebeklerden, güneşli havalardan, manzaralardan, tatlılardan, kebaplardan, kaymaklardan, hep güzel şeylerden bahsetse. manzaralardan, tatlılardan, kebaplardan, kaymaklardan, hep güzel şeylerden bahsetse. Bizim hocamız tatlı tatlı söylerdi; cennetmekân rahmetullahi aleyhBizim hocamız tatlı tatlı söylerdi; cennetmekân rahmetullahi aleyh Mehmed Zahid Kotku Efendimiz hazretleri Mehmed Zahid Kotku Efendimiz hazretleri bir şairin şirini böyle edalı edalı, ağır ağır telaffuz ederdi, söylerdi, derdi ki; bir şairin şirini böyle edalı edalı, ağır ağır telaffuz ederdi, söylerdi, derdi ki;

"Fâni dünya hoştur ama ahret, mevt olmasa." "Fâni dünya hoştur ama ahret, mevt olmasa."

Güzel bu dünya ama ah bir de ölüm olmasa, sonunda ölüm gelmese…Güzel bu dünya ama ah bir de ölüm olmasa, sonunda ölüm gelmese… Ölüm var, o halde fâni dünyanın hoşluğuna aldanmamak, takılmamak gerekiyor.Ölüm var, o halde fâni dünyanın hoşluğuna aldanmamak, takılmamak gerekiyor. Dost acı söyler, düşman güldürür denildiği gibi, ölüm de acı ama Dost acı söyler, düşman güldürür denildiği gibi, ölüm de acı ama insanın ölümü düşünmesi kendisini kurtaracak bir duygu oluyor. insanın ölümü düşünmesi kendisini kurtaracak bir duygu oluyor.

Hem dünyada yapması gereken işleri çabuk yapar, ihmal etmez. Hem dünyada yapması gereken işleri çabuk yapar, ihmal etmez. Hem kötülüklerden rahatlıkla, çabuklukla kesilir. Hem kötülüklerden rahatlıkla, çabuklukla kesilir. Ölüm birçok kimsenin tövbekâr olmasına sebep oluyor. Ölüm birçok kimsenin tövbekâr olmasına sebep oluyor. Bakıyorsunuz annesi ölmüş, çok sevdiği annesi ölünce bu olay çok tesir ediyor,Bakıyorsunuz annesi ölmüş, çok sevdiği annesi ölünce bu olay çok tesir ediyor, bakıyorsunuz şahıs hemen namaz kılmaya başlamış, annesinin namına hacca gitmiş,bakıyorsunuz şahıs hemen namaz kılmaya başlamış, annesinin namına hacca gitmiş, kendisi için hacca gitmiş, tesbih çekmeye, hayır hasenât yapmaya başlamış. kendisi için hacca gitmiş, tesbih çekmeye, hayır hasenât yapmaya başlamış.

Gördünüz mü? Ölüm birisinin iyi bir insan olma yoluna ayak basmasına sebep oluyor. Gördünüz mü?

Ölüm birisinin iyi bir insan olma yoluna ayak basmasına sebep oluyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hadîs-i şerîfi böyle bir ifade ile başlatmış, sözünü böyle açmış. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hadîs-i şerîfi böyle bir ifade ile başlatmış, sözünü böyle açmış.

Ey insanlar sanki ölüm bizden başkasına yazılmış, bize değil de bizden başkasına yazılmış. Ey insanlar sanki ölüm bizden başkasına yazılmış, bize değil de bizden başkasına yazılmış. Sanki hak bizim boynumuza borç değil, haklaraSanki hak bizim boynumuza borç değil, haklara ve hukuka riayet etmek bizim borcumuz değilmiş gibi yaşıyoruz. ve hukuka riayet etmek bizim borcumuz değilmiş gibi yaşıyoruz. Ölüleri gönderiyoruz ahirete, sanki biraz sonra bize geleceklermiş, kabirleri evleriymiş deÖlüleri gönderiyoruz ahirete, sanki biraz sonra bize geleceklermiş, kabirleri evleriymiş de orada biraz kalıp geleceklermiş gibi etkilenmeden, titremeden, orada biraz kalıp geleceklermiş gibi etkilenmeden, titremeden, ürpermeden bu işi yapıyoruz, ibret almıyoruz. ürpermeden bu işi yapıyoruz, ibret almıyoruz.

Halbuki "Böyle olmamamız lazım" diye ifade ediyor. Halbuki "Böyle olmamamız lazım" diye ifade ediyor.

Onların miraslarını yediğimiz gibi biz de ebedî kalacağımızı sanıyoruz,Onların miraslarını yediğimiz gibi biz de ebedî kalacağımızı sanıyoruz, halbuki bizim de miraslarımızı başkaları yiyecek diye anlatıyor.halbuki bizim de miraslarımızı başkaları yiyecek diye anlatıyor. "Bizim" diye söylüyor. Bu büyüklerin üslubudur. "Bizim" diye söylerler. "Bizim" diye söylüyor.

Bu büyüklerin üslubudur. "Bizim" diye söylerler.

Ama maksat "Ey muhatabım sen anla!" demektir. Ama maksat "Ey muhatabım sen anla!" demektir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, dünyanın ve âhiretin her türlü inceliklerini bilen takvada en üstün, en ileri olan,dünyanın ve âhiretin her türlü inceliklerini bilen takvada en üstün, en ileri olan, Allah'tan en çok korkan, Allah'ı en çok seven, Allah'a en güzel kulluk eden insan. Allah'tan en çok korkan, Allah'ı en çok seven, Allah'a en güzel kulluk eden insan. Elbette o iyi biliyor ama böyle bir üslup güzel, kibar bir üsluptur. Elbette o iyi biliyor ama böyle bir üslup güzel, kibar bir üsluptur.

"Sen ölümü hiç düşünmüyorsun, ölümden hiç ibret almıyorsun, "Sen ölümü hiç düşünmüyorsun, ölümden hiç ibret almıyorsun, sanki o ölen insan geri gelecekmiş gibi düşünüyorsun, sanki o ölen insan geri gelecekmiş gibi düşünüyorsun, ölenin mirasını yiyorsun da senin de mirasını yiyeceklerini düşünmüyorsun" desen, ölenin mirasını yiyorsun da senin de mirasını yiyeceklerini düşünmüyorsun" desen, "sen, sen, sen," diye itham edici konuştuğun zaman, karşı tarafta bir reaksiyon uyanıyor ve kızıyor."sen, sen, sen," diye itham edici konuştuğun zaman, karşı tarafta bir reaksiyon uyanıyor ve kızıyor. "Allah, Allah" diyor bu sefer, sende bir bahane, kusur arıyor, "Allah, Allah" diyor bu sefer, sende bir bahane, kusur arıyor, senin nasihatini kabul etme yoluna geçmiyor da, senin nasihatini kabul etme yoluna geçmiyor da, senin nasihatine karşı bir bahane bulup da, bir kusurunu bulup da onu reddetme tavrına düşüyor. senin nasihatine karşı bir bahane bulup da, bir kusurunu bulup da onu reddetme tavrına düşüyor.

Halbuki "biz böyleyiz işte" deyince, bu da benim gibiymiş bende böyleyim diye düşünüyor. Halbuki "biz böyleyiz işte" deyince, bu da benim gibiymiş bende böyleyim diye düşünüyor. Söyleyen gibiyim ben de diye o zaman insaflı bir yaklaşımla yaklaşıyor,Söyleyen gibiyim ben de diye o zaman insaflı bir yaklaşımla yaklaşıyor, sözü kabul etmesi mümkün oluyor. sözü kabul etmesi mümkün oluyor. Bu üslup da bir üsluptur, nasihat üslubudur. Bu üslup da bir üsluptur, nasihat üslubudur.

Hatipler de Bayram ve Cuma hutbesine çıktıkları zaman ne yaparlar? Hatipler de Bayram ve Cuma hutbesine çıktıkları zaman ne yaparlar?

Bir arada ekseriyetle söylenilen bir söz vardır belki siz de duymuşsunuzdur. Bir arada ekseriyetle söylenilen bir söz vardır belki siz de duymuşsunuzdur.

Usikum venefsiye'l âsiyete bitakvallahi vetaatih. Usikum venefsiye'l âsiyete bitakvallahi vetaatih.

"Size ve kendi âsi nefsime takvayı, Allah'a ibadet ve itaat etmeyi tavsiye ederim" derler. "Size ve kendi âsi nefsime takvayı, Allah'a ibadet ve itaat etmeyi tavsiye ederim" derler.

Cemaat, bunun da nefsi böyle, kendi nefsine nasihat ediyor diyeCemaat, bunun da nefsi böyle, kendi nefsine nasihat ediyor diye pek üzülmüyor, alınmıyor, tabii karşılıyor. pek üzülmüyor, alınmıyor, tabii karşılıyor.

"O öyle olduğu gibi, ben de öyleyim" deyip insaflı düşünüyor, "O öyle olduğu gibi, ben de öyleyim" deyip insaflı düşünüyor, kusurunu, kabahatini kabul etmesi kolay oluyor. kusurunu, kabahatini kabul etmesi kolay oluyor.

Efendimiz'in söyleyiş tarzından ibret almamız lazım,Efendimiz'in söyleyiş tarzından ibret almamız lazım, yoksa Peygamber Efendimiz'in bu anlattığı durum,yoksa Peygamber Efendimiz'in bu anlattığı durum, kendisinin durumu değil. kendisinin durumu değil. Ölümü hiç hatırından çıkartmayan, ahireti daima düşünen,Ölümü hiç hatırından çıkartmayan, ahireti daima düşünen, Allah'ı daima anan, daima niyaz halinde olan, her hali dua,Allah'ı daima anan, daima niyaz halinde olan, her hali dua, her anı, her nefesi ibadet ve zikir olan, çok yüksek bir yaşam tarzı ile yaşamış.her anı, her nefesi ibadet ve zikir olan, çok yüksek bir yaşam tarzı ile yaşamış. Bizim için çok ibret halleri var, ibret alacağımız örnek insan. Bizim için çok ibret halleri var, ibret alacağımız örnek insan.

Onun için daima sünnet-i seniyyeye sımsıkı sarılmak önemlidir diyoruz. Onun için daima sünnet-i seniyyeye sımsıkı sarılmak önemlidir diyoruz. Her sözümüzde, vaazımızda bunu açıkça beyan ediyoruz ama Her sözümüzde, vaazımızda bunu açıkça beyan ediyoruz ama Peygamber Efendimiz ne kadar mütevazı bir üslup ile tatlı bir tarzda nasihatini yapıyor. Peygamber Efendimiz ne kadar mütevazı bir üslup ile tatlı bir tarzda nasihatini yapıyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in diğer dualarına ve yaşam tarzına baktığımız zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in diğer dualarına ve yaşam tarzına baktığımız zaman "Ben insanların en yükseğiyim, Makâm-ı Mahmûd'un sahibiyim. "Ben insanların en yükseğiyim, Makâm-ı Mahmûd'un sahibiyim. Allah bana dünyada ve âhirette en yüksek insan olma şerefini verdi,Allah bana dünyada ve âhirette en yüksek insan olma şerefini verdi, peygamberlerin, kulların en üstünü benim, peygamberlerin seyyidiyim, peygamberlerin, kulların en üstünü benim, peygamberlerin seyyidiyim, evvelin ve ahirinin efendisiyim…" deyip de bir tavır takınmamış.evvelin ve ahirinin efendisiyim…" deyip de bir tavır takınmamış. Kul gibi, kulluğunun idraki içinde miskinlerle, fakirlerle haşır neşir olarak çocukların Kul gibi, kulluğunun idraki içinde miskinlerle, fakirlerle haşır neşir olarak çocukların gönlünü yapacak tatlı sözler söyleyerek çok mütevazı bir hayat yaşamış. gönlünü yapacak tatlı sözler söyleyerek çok mütevazı bir hayat yaşamış. Çok mütevazı ve güzel ahlaklı bir davranış sergilemiş, bizim için çok büyük ibret. Çok mütevazı ve güzel ahlaklı bir davranış sergilemiş, bizim için çok büyük ibret.

Biz de bu tarzda düşünmeliyiz, bu sözlerden etkilenmeliyiz. Biz de bu tarzda düşünmeliyiz, bu sözlerden etkilenmeliyiz. Ölümü hiç unutmamalıyız ve ölüme hazırlanmalıyız. Ölümü hiç unutmamalıyız ve ölüme hazırlanmalıyız. Yapacağımız hayırları erken, tövbemizi çabuk yapmalıyız. Yapacağımız hayırları erken, tövbemizi çabuk yapmalıyız. Kötülüklerden hemen kesilmeliyiz. Kötülüklerden hemen kesilmeliyiz.

İnsanoğlu kötülük, kusur, kabahat, günah yapar mı? Yapabilir. Yapıyor. İnsanoğlu kötülük, kusur, kabahat, günah yapar mı?

Yapabilir.

Yapıyor.

Şaşırıyor, ayağı kayıyor, bir anı öteki anına uymuyor.Şaşırıyor, ayağı kayıyor, bir anı öteki anına uymuyor. Gündüz iyi arkadaşlarla iyi, geceleyin fena, kötü arkadaşlarla kötü olabiliyor amaGündüz iyi arkadaşlarla iyi, geceleyin fena, kötü arkadaşlarla kötü olabiliyor ama sonra da pişman oluyor. sonra da pişman oluyor.

"Hay Allah, ben o arkadaşın yanına niye gittim, o günahı niye işledim, keşke yapmasaydım, "Hay Allah, ben o arkadaşın yanına niye gittim, o günahı niye işledim, keşke yapmasaydım, ayıp oldu, günah oldu, yazık oldu vah vah!" diyor. ayıp oldu, günah oldu, yazık oldu vah vah!" diyor.

Eski Türkçe'mizde "yazık" sözü de "günah" demek, biliyor musunuz? Eski Türkçe'mizde "yazık" sözü de "günah" demek, biliyor musunuz?

Şimdiki dilimizde başka bir mânaya kaymış. Şimdiki dilimizde başka bir mânaya kaymış.

"Falanca insana yazık oldu" ne demek? "Falanca insana yazık oldu" ne demek?

Eski Türkçe'de, " yazık falancaya, günah işledi " demek oluyor. Eski Türkçe'de, " yazık falancaya, günah işledi " demek oluyor.

On dördüncü, on beşinci yüzyılda "yazık" kelimesi "günah" mânasına kullanılmış. On dördüncü, on beşinci yüzyılda "yazık" kelimesi "günah" mânasına kullanılmış.

Peygamber Efendimiz'in başka söylediği sözler bunların arkasından hemen geliyor. Peygamber Efendimiz'in başka söylediği sözler bunların arkasından hemen geliyor.

Diyor ki: Fetuba li-men şagalehu aybuhu an aybi gayrihi. Diyor ki:

Fetuba li-men şagalehu aybuhu an aybi gayrihi.

Tuba kelime olarak -ilk önce açıklayalım- atyep kelimesinin müennesidir yani feminin şeklidir. Tuba kelime olarak -ilk önce açıklayalım- atyep kelimesinin müennesidir yani feminin şeklidir. Tuba, en güzel, en hoş demek. Tuba, en güzel, en hoş demek. Tuba, Arap dilinde ne kadar hoş mânasına gelen bir tabir olarak kullanılıyor.Tuba, Arap dilinde ne kadar hoş mânasına gelen bir tabir olarak kullanılıyor. Bir de Efendimiz'in Hadîs-i şerîfleri var. Tuba, cennette bir ağaç… Bir de Efendimiz'in Hadîs-i şerîfleri var. Tuba, cennette bir ağaç…

"Tuba ağacı diye bir ağaç var, onun adıdır" buyurmuş. "Tuba ağacı diye bir ağaç var, onun adıdır" buyurmuş.

O da en güzel, en hoş olduğundan, cennetin her şeyi hoş. O da en güzel, en hoş olduğundan, cennetin her şeyi hoş. Tuba ağacı da en hoş ağaç olduğundan, o kelimeyle isimlendirilmiş olmalı. Tuba ağacı da en hoş ağaç olduğundan, o kelimeyle isimlendirilmiş olmalı.

Fetuba. Binaenaleyh ne mutlu li-men şegalehu aybuhu anaybi gayri min aybi gayrihi Fetuba.

Binaenaleyh ne mutlu

li-men şegalehu aybuhu anaybi gayri min aybi gayrihi

buyurmuş. Yani, buyurmuş. Yani, "Ne mutlu o kimseye ki kendisinin ayıbı, başkasının ayıbıyla uğraşmasından kendisini alıkoyuyor,"Ne mutlu o kimseye ki kendisinin ayıbı, başkasının ayıbıyla uğraşmasından kendisini alıkoyuyor, meşgul ediyor." meşgul ediyor."

Kendi ayıbıyla meşgul oluyor, ne mutlu böyle bir kimseye! Kendi ayıbıyla meşgul oluyor, ne mutlu böyle bir kimseye!

Kendisinin kusuru, ayıbı var mı diye düşünüyor, başkasının ayıbına nazar etmiyor, Kendisinin kusuru, ayıbı var mı diye düşünüyor, başkasının ayıbına nazar etmiyor, onunla meşgul olmuyor. onunla meşgul olmuyor.

Peygamber Efendimiz "Ne mutlu böyle yapan kimseye!" diye buyurmuş. Peygamber Efendimiz "Ne mutlu böyle yapan kimseye!" diye buyurmuş.

Fetuba diyerek ilk cümlelere de bağlamış. Fetuba diyerek ilk cümlelere de bağlamış.

"Ey insanlar sanki ölüm bize yazılmamış, sanki boynumuzda"Ey insanlar sanki ölüm bize yazılmamış, sanki boynumuzda Allah'ın emrettiği bir takım haklar yokmuş, sanki haklara riayet etmek bize vacip değilmiş gibiAllah'ın emrettiği bir takım haklar yokmuş, sanki haklara riayet etmek bize vacip değilmiş gibi ölüleri gönderiyoruz, sanki biraz sonra geri geleceklermiş gibi, hiç ürpermeden, korkmadan,ölüleri gönderiyoruz, sanki biraz sonra geri geleceklermiş gibi, hiç ürpermeden, korkmadan, onların miraslarını yiyoruz.onların miraslarını yiyoruz. Sanki biz ebedî kalacakmışız gibi sanıyoruz." Böyle değil! Öleceğiz. Sanki biz ebedî kalacakmışız gibi sanıyoruz."

Böyle değil!

Öleceğiz.

Fetuba li-men şegulehu aybuhu li-men min aybi gayrihi Fetuba li-men şegulehu aybuhu li-men min aybi gayrihi

"Ne mutlu kendi ayıbıyla meşgul olana, başkasının ayıbıyla meşgul olmayana!" "Ne mutlu kendi ayıbıyla meşgul olana, başkasının ayıbıyla meşgul olmayana!"

O halde Peygamber Efendimiz, ölümden korkan, ölümü düşünen bir müslümanın güzel bir duygusuna işaret ediyor. O halde Peygamber Efendimiz, ölümden korkan, ölümü düşünen bir müslümanın güzel bir duygusuna işaret ediyor.

"Ne mutlu kendi ayıbıyla meşgul olup o meşgul olması, "Ne mutlu kendi ayıbıyla meşgul olup o meşgul olması, başkasının ayıbıyla meşgul olmasını engelleyen kişiye!" diyor. başkasının ayıbıyla meşgul olmasını engelleyen kişiye!" diyor.

Tabii ki insan bir işle meşgul olurken öteki işi yapamaz. Tabii ki insan bir işle meşgul olurken öteki işi yapamaz. Bir işi düşünürken öteki işi düşünemez. Hepsini düşünmeye kalktı mı kafası karışır, Bir işi düşünürken öteki işi düşünemez. Hepsini düşünmeye kalktı mı kafası karışır, tane tane ve bir bir düşünürse, her işi güzel düşünür.tane tane ve bir bir düşünürse, her işi güzel düşünür. Kendi ayıbını düşünürken, o düşünmesi, başkasının ayıbını düşünmekten alıkoyuyor. Kendi ayıbını düşünürken, o düşünmesi, başkasının ayıbını düşünmekten alıkoyuyor. Demek ki nefsimizi meşgul edeceğiz. Neyle meşgul edeceğiz? Demek ki nefsimizi meşgul edeceğiz.

Neyle meşgul edeceğiz?

Kendi ayıbımızı düşünmekle... Kendi ayıbımızı düşünmekle...

Önce kendi ayıbımızı düşünelim, onu düzeltmeye çalışalım çünkü kendimizden biz sorumluyuz. Önce kendi ayıbımızı düşünelim, onu düzeltmeye çalışalım çünkü kendimizden biz sorumluyuz.

Başkası? Sorumluluk ona ait, ne diye onun sorumluluğuna ait işi düşünüyoruz da, Başkası?

Sorumluluk ona ait, ne diye onun sorumluluğuna ait işi düşünüyoruz da,
kendimizi düşünmüyoruz. kendimizi düşünmüyoruz.

Bizi gelip de başkası mı düzeltecek? Kendimiz düzelteceğiz. Bizi gelip de başkası mı düzeltecek?

Kendimiz düzelteceğiz.

O halde ilk önce kendi işimizi kendimizin halletmesi gerekiyor, O halde ilk önce kendi işimizi kendimizin halletmesi gerekiyor, başkasından bir şey gelmeyeceğine göre, iyi insan olacaksak, başkasından bir şey gelmeyeceğine göre, iyi insan olacaksak, kendi ayıbımızı kendimiz düzeltip ondan kendimiz vazgeçeceğiz. kendi ayıbımızı kendimiz düzeltip ondan kendimiz vazgeçeceğiz.

Binaenaleyh kendimizi, kusurlarımızı, ayıplarımızı düşünmeliyiz. Binaenaleyh kendimizi, kusurlarımızı, ayıplarımızı düşünmeliyiz.

Sormalıyız, dinlemeliyiz çevreyi, bize neler diyorlar? Tenkitler hangi konularda geliyor? Sormalıyız, dinlemeliyiz çevreyi, bize neler diyorlar?

Tenkitler hangi konularda geliyor?

Biz bir yerde oturup sohbet ettikten sonra kalkıp gidince arkamızdan neler diyorlar? Biz bir yerde oturup sohbet ettikten sonra kalkıp gidince arkamızdan neler diyorlar?

Düşmanlarımız neler diyor? Dostlar insanın ayıbını söylemez. Düşmanlarımız neler diyor?

Dostlar insanın ayıbını söylemez.
Sorarsın, o zaman bile söylemez. Sorarsın, o zaman bile söylemez. Sever, seven insan gözüyle baktığı için kusurunu görmez,Sever, seven insan gözüyle baktığı için kusurunu görmez, kusurunu görse de hüsn-i tevilde bulunur. kusurunu görse de hüsn-i tevilde bulunur.

Hüsn-i tevil ne demek? İyi bir yorumla yorumlar demek. Hüsn-i tevil ne demek?

İyi bir yorumla yorumlar demek.

Herhalde şu sebepten yapmıştır, der.Herhalde şu sebepten yapmıştır, der. Sana itimat eder, onu kusur olarak görmez ama düşman, ayıp olmayan,Sana itimat eder, onu kusur olarak görmez ama düşman, ayıp olmayan, kusur olmayan şeyi bile kusur gibi görür, bağırır, çağırır, haksız yere tenkit eder. kusur olmayan şeyi bile kusur gibi görür, bağırır, çağırır, haksız yere tenkit eder. Bunların misallerini çok görüyoruz, o bakımdan düşmanların sözleri de çok önemli. Bunların misallerini çok görüyoruz, o bakımdan düşmanların sözleri de çok önemli.

Düşmanı kızdırmalı, konuşturmalı, saydığı döktüğü şeyleri banda, teybe almalı, not etmeli. Düşmanı kızdırmalı, konuşturmalı, saydığı döktüğü şeyleri banda, teybe almalı, not etmeli. Bunların hangisi bende hakikaten kusur olarak mevcut diye düzeltmeli.Bunların hangisi bende hakikaten kusur olarak mevcut diye düzeltmeli. Bu da bir yol. Düşmanın tenkitlerini dinlemek de önemli.Bu da bir yol. Düşmanın tenkitlerini dinlemek de önemli. Haksızsa, haksızlık etmiş, iyi düşünmemiş, işin şu tarafını bilmiyor deriz geçeriz amaHaksızsa, haksızlık etmiş, iyi düşünmemiş, işin şu tarafını bilmiyor deriz geçeriz ama haklıysa, gerçekten bende bu kusur var o halde bundan vazgeçeyim der. haklıysa, gerçekten bende bu kusur var o halde bundan vazgeçeyim der.

Yine Hz. Ömer'e geldi söz. Yine Hz. Ömer'e geldi söz.

Hz. Ömer radıyallahuanh sahabenin itimat ettiği, sevdiği arkadaşı olan bazılarına sorarmış, Hz. Ömer radıyallahuanh sahabenin itimat ettiği, sevdiği arkadaşı olan bazılarına sorarmış,

Söyle bakayım, benim ayıbım nedir? Söyle bakayım, benim ayıbım nedir?

Ben Emirü'l Mü'minîn'lik, halifelik yapıyorum, halk benim aleyhimde neler konuşuyor, Ben Emirü'l Mü'minîn'lik, halifelik yapıyorum, halk benim aleyhimde neler konuşuyor, benim ne kusurum var? benim ne kusurum var?

Diye sorarmış. Diye sorarmış.

Selmân-ı Farisî'ye, Ebû'd Derdâ radıyallahuanhuma gibi doğru sözlü,Selmân-ı Farisî'ye, Ebû'd Derdâ radıyallahuanhuma gibi doğru sözlü, dobra dobra söyleyen kimselere, sahabelere sorarmış. dobra dobra söyleyen kimselere, sahabelere sorarmış.

Hatta şikâyet ediyorlar, diyorlar ki, Hatta şikâyet ediyorlar, diyorlar ki,

"Zaman o kadar bozuldu ki, bu devirde insana bir ayıbını söyleyen bir arkadaş da kalmadı.""Zaman o kadar bozuldu ki, bu devirde insana bir ayıbını söyleyen bir arkadaş da kalmadı." Demek ki doğru arkadaş, insana samimiyetle hatasını söyler, düzeltsin diye. Demek ki doğru arkadaş, insana samimiyetle hatasını söyler, düzeltsin diye.

"Kardeşim ben sende şöyle bir kusur görüyorum, yahu bunu yapmasan daha iyi olacak,"Kardeşim ben sende şöyle bir kusur görüyorum, yahu bunu yapmasan daha iyi olacak, ben seni sevdiğim için, kusuruma bakma bunu söylemeden duramadım" der. ben seni sevdiğim için, kusuruma bakma bunu söylemeden duramadım" der.

Böyle diyen insan kalmadı mı? Demek ki yakın arkadaşlık, samimiyet yok. Böyle diyen insan kalmadı mı?

Demek ki yakın arkadaşlık, samimiyet yok.
Kimse kimsenin ayıbını gidip de söylemiyor diye eskiler şikâyet etmiş. Kimse kimsenin ayıbını gidip de söylemiyor diye eskiler şikâyet etmiş. Etrafında kendilerine ayıplarını söyleyecek dost insanlar aramışlar. Etrafında kendilerine ayıplarını söyleyecek dost insanlar aramışlar.

Nakıs, iç âlemi gelişmemiş, duyguları olgunlaşmamış, bilgeleşmemiş,Nakıs, iç âlemi gelişmemiş, duyguları olgunlaşmamış, bilgeleşmemiş, hakîmleşmemiş insanlar da ayıbının söylenmesine kızarlar. hakîmleşmemiş insanlar da ayıbının söylenmesine kızarlar. Ayıp söyleyen kimseyi kovarlar. Ayıp söyleyen kimseyi kovarlar. Birtakım yöneticiler etrafında doğru söyleyen insanları barındırmazlar. Birtakım yöneticiler etrafında doğru söyleyen insanları barındırmazlar. Bu yanlıştır, çok yanlıştır. Hem kendileri için, hem devletin işleri bakımından yanlıştır. Bu yanlıştır, çok yanlıştır. Hem kendileri için, hem devletin işleri bakımından yanlıştır. Çünkü o doğruyu söyleyenler kovulunca etrafta dalkavuklar toplanır, Çünkü o doğruyu söyleyenler kovulunca etrafta dalkavuklar toplanır, işler çok yanlış noktaya gider. işler çok yanlış noktaya gider.

İnsan kendi ayıbıyla meşgul olacak ve kendi ayıplarını bulmaya, İnsan kendi ayıbıyla meşgul olacak ve kendi ayıplarını bulmaya, sonra o ayıplarını düzeltmeye, yok etmeye çalışacak.sonra o ayıplarını düzeltmeye, yok etmeye çalışacak. O ayıpların yerine güzel şeyleri, faziletleri, huyları, davranışları, hareketleri,O ayıpların yerine güzel şeyleri, faziletleri, huyları, davranışları, hareketleri, meziyetleri elde etmeye gayret edecek. meziyetleri elde etmeye gayret edecek.

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri böyle bir gayret içinde olan uyanık müslümanlardan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizleri böyle bir gayret içinde olan uyanık müslümanlardan eylesin. Ölümün geleceği haktır, ölüme hazırlanmamız lazım.Ölümün geleceği haktır, ölüme hazırlanmamız lazım. Elimizde hayatımız, büyük bir nimet ve fırsattır. Yaşıyoruz! Elimizde hayatımız, büyük bir nimet ve fırsattır.

Yaşıyoruz!

Çok büyük bir nimet! Çok büyük bir devlet! Yaşıyoruz elhamdülillah! Güzel bir şey… Çok büyük bir nimet!

Çok büyük bir devlet!

Yaşıyoruz elhamdülillah!

Güzel bir şey…

Neden güzel? Çünkü yaşayarak cenneti kazanabilir,Neden güzel?

Çünkü yaşayarak cenneti kazanabilir,
güzel ameller işleyerek âhiretteki mertebemizi artırabiliriz.güzel ameller işleyerek âhiretteki mertebemizi artırabiliriz. Öldükten sonra bu işler biter, sadaka-i câriyesi olanlar hariç insanın ameli kesilir, Öldükten sonra bu işler biter, sadaka-i câriyesi olanlar hariç insanın ameli kesilir, defteri dürülür, kapatılır. defteri dürülür, kapatılır.

O bakımdan hayat, çok büyük bir fırsattır. O bakımdan hayat, çok büyük bir fırsattır. Ölüm de haktır, birden gelebilir, ölüme hazırlanalım.Ölüm de haktır, birden gelebilir, ölüme hazırlanalım. Hayatın kıymetini bilelim, bir saniyemizi bile boş geçirmeyelim, faziletleri elde etmeye çalışalım,Hayatın kıymetini bilelim, bir saniyemizi bile boş geçirmeyelim, faziletleri elde etmeye çalışalım, nakısalardan, kötü şeylerden de kendimizi sıyırmaya, temizlemeye, kurtarmaya çalışalım.nakısalardan, kötü şeylerden de kendimizi sıyırmaya, temizlemeye, kurtarmaya çalışalım. Devamlı bir gayret içinde olalım, iki günümüz bir olmasın.Devamlı bir gayret içinde olalım, iki günümüz bir olmasın. İkinci günümüz, birinci günümüzden biraz daha ileri, biraz daha yüksek olsun ve sonunda kaymak,İkinci günümüz, birinci günümüzden biraz daha ileri, biraz daha yüksek olsun ve sonunda kaymak, bal, şeker, lokum gibi tatlı, hoş insanlar, müslümanlar olarak yaşayalım. bal, şeker, lokum gibi tatlı, hoş insanlar, müslümanlar olarak yaşayalım. Herkes bizden hayır görsün, hayır elde etsin.Herkes bizden hayır görsün, hayır elde etsin. Arkamızda hayır bırakalım, bir gün gelip bizim de vefatımız olacak. Arkamızda hayır bırakalım, bir gün gelip bizim de vefatımız olacak.

Mevlânâ hazretleri şeb-i arûs buyurmuş, vefat gecesini böyle anmış, yani düğün gecem. Mevlânâ hazretleri şeb-i arûs buyurmuş, vefat gecesini böyle anmış, yani düğün gecem.

Niçin düğün, bayram? Çünkü Allah'a kavuşmaya gidiyor. Niçin düğün, bayram?

Çünkü Allah'a kavuşmaya gidiyor.

Geçen gün gazetede gördüm, bir vefat ilanı, çok değişik bir ilan, Geçen gün gazetede gördüm, bir vefat ilanı, çok değişik bir ilan, sevinçli bir haber veriyormuş gibi bir başlık atarak âhirete göç ettiğini beyan etmiş. sevinçli bir haber veriyormuş gibi bir başlık atarak âhirete göç ettiğini beyan etmiş.

Neden? Çünkü âhirette insan cennete gidecekse, bu ölüm çok tatlı bir şey. Neden?

Çünkü âhirette insan cennete gidecekse, bu ölüm çok tatlı bir şey.
İnsanın cennete gitmesi için, hayatın devam etmesi bir mâni oluyor.İnsanın cennete gitmesi için, hayatın devam etmesi bir mâni oluyor. O bittiği zaman, âhirette cennetlik ise insan, iyi bir tarafa gittiğinden düğün, bayram oluyor.O bittiği zaman, âhirette cennetlik ise insan, iyi bir tarafa gittiğinden düğün, bayram oluyor. Ölümü düğün, bayram olan kimse olmayı, Allah hepimize nasip etsin. Ölümü düğün, bayram olan kimse olmayı, Allah hepimize nasip etsin.

Bir Arap şairinin, Türkçe'ye de tercüme edilmiş bir şiiri var, zaman zaman söylerim; Bir Arap şairinin, Türkçe'ye de tercüme edilmiş bir şiiri var, zaman zaman söylerim;

"Yâdında mı, doğduğun zamanlar? Sen ağlar idin gülerdi âlem, "Yâdında mı, doğduğun zamanlar?

Sen ağlar idin gülerdi âlem,

Bir öyle ömür geçir ki olsun mevtin sana hande, halka matem." Bir öyle ömür geçir ki

olsun mevtin sana hande, halka matem."

Diyor şair. Arapça bir şiirin tercümesidir bu. Diyor şair.

Arapça bir şiirin tercümesidir bu.

Yani diyor ki; "Hatırlıyor musun sen doğduğun zaman nasıldın?" Yani diyor ki;

"Hatırlıyor musun sen doğduğun zaman nasıldın?"

Hatırlamaz tabi nasıl doğduğunu bebek. Sen ağlar idin ama gülerdi âlem, sen ciyak ciyak bağırırdın,Hatırlamaz tabi nasıl doğduğunu bebek. Sen ağlar idin ama gülerdi âlem, sen ciyak ciyak bağırırdın, belki acı çektiğin için değil ama doğduğunda bebek ağlar. belki acı çektiğin için değil ama doğduğunda bebek ağlar. Ağlaması doğuşunun bir işareti olur.Ağlaması doğuşunun bir işareti olur. Dışarıda bekleyen babası, "tamam bizim çocuk dünyaya geldi" diye viyak viyak bağırmadan anlar.Dışarıda bekleyen babası, "tamam bizim çocuk dünyaya geldi" diye viyak viyak bağırmadan anlar. Sen ağlardın, gülerdi âlem, senin ağlamana kimse aldırmaz, herkes güler. Sen ağlardın, gülerdi âlem, senin ağlamana kimse aldırmaz, herkes güler.

Neden? Bir çocuğumuz oldu diye sevinir. Ama bu güzel sahneyi göz önüne seriyor şair, Neden?

Bir çocuğumuz oldu diye sevinir.

Ama bu güzel sahneyi göz önüne seriyor şair,

"Yâdında mı, doğduğun zamanlar? Sen ağlar idin gülerdi âlem," "Yâdında mı, doğduğun zamanlar?

Sen ağlar idin gülerdi âlem,"

Herkes, bütün âlem halkı gülerdi. " Bir öyle ömür geçir ki Herkes, bütün âlem halkı gülerdi.

" Bir öyle ömür geçir ki

olsun mevtin sana hande, halka matem." olsun mevtin sana hande, halka matem."

Ömrünü öyle güzel bir tarzda geçir ki ölümün senin için bir gülücük, bir tebessüm olsun. Ömrünü öyle güzel bir tarzda geçir ki ölümün senin için bir gülücük, bir tebessüm olsun. Gülerek böyle ahirete gidiş sağlayacak ömür geçir, halk matem etsin.Gülerek böyle ahirete gidiş sağlayacak ömür geçir, halk matem etsin. Ah bir kâmil, güzel, olgun, bilge, fazileti yüksek insan, hayır hasenât sahibi, Ah bir kâmil, güzel, olgun, bilge, fazileti yüksek insan, hayır hasenât sahibi, büyük zât ahirete göçtü diye onlar ağlasın.büyük zât ahirete göçtü diye onlar ağlasın. Sen dünyaya gelirken ağlıyordun başkaları gülüyordu, sen ahirete göçerken,Sen dünyaya gelirken ağlıyordun başkaları gülüyordu, sen ahirete göçerken, sen gül, arkandan, senden ayrı düşenler ağlasın diyor, çok hoşuma giden bir şiirdir. sen gül, arkandan, senden ayrı düşenler ağlasın diyor, çok hoşuma giden bir şiirdir. Mânada çok hoş bir mânadır. Mânada çok hoş bir mânadır.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi ahirete gözümüzden perdeler kaldırılıp da Allahu Teâlâ hazretleri bizi ahirete gözümüzden perdeler kaldırılıp da cennetteki makamlarımızı görüp de güle güle gidenlerden eylesin.cennetteki makamlarımızı görüp de güle güle gidenlerden eylesin. Cennetiyle cemaliyle bizleri, sizleri ve sevdiklerinizi,Cennetiyle cemaliyle bizleri, sizleri ve sevdiklerinizi, yani etrafınızda anneniz, babanız, evlatlarınız, akrabanız, dostlarınızla beraberyani etrafınızda anneniz, babanız, evlatlarınız, akrabanız, dostlarınızla beraber cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin.

es-Selamu aleyküm verahmetullahi veberekatuhu. es-Selamu aleyküm verahmetullahi veberekatuhu.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2