Namaz Vakitleri

8 Cemâziye'l-Âhir 1446
09 Aralık 2024
İmsak
06:39
Güneş
08:10
Öğle
13:01
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

Oruç Tutarken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Ramazan 1421 / 01.12.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İftar Ettiği Zaman Su İle İftar Etmesi, Sahuru Terk Etmemesi, Gündüz Uykusunu Terk Etmemesi, Şehvetle Bakması, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Oruç Tutarken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Ramazan 1421 / 01.12.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İftar Ettiği Zaman Su İle İftar Etmesi, Sahuru Terk Etmemesi, Gündüz Uykusunu Terk Etmemesi, Şehvetle Bakması, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Nahmedühû bi cemîi mehâmidihî. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin Nahmedühû bi cemîi mehâmidihî. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ bad. Kemâ reve'd-Deylemiyyü fî Müsnedi'l-firdevsi an Enesin radıyallahu anh. Emmâ bad.

Kemâ reve'd-Deylemiyyü fî Müsnedi'l-firdevsi an Enesin radıyallahu anh.
Fe-kâle fîhi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem. Fe-kâle fîhi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

Erbaun men fealehünne kaviye alâ siyâmih. Erbaun men fealehünne kaviye alâ siyâmih. En yekûne evvelü fitrihî alâ mâ'. Ve lâ yedeu's-sahûr En yekûne evvelü fitrihî alâ mâ'. Ve lâ yedeu's-sahûr ve la yedeu'l-kâile ve en yeşümme şey'en min tîb. ve la yedeu'l-kâile ve en yeşümme şey'en min tîb.

Sadaka Resûlullah fî mâ kal ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kal ev kemâ kâl.

Allah ibadetlerinizi kabul etsin, dualarınız müstecap olsun. Allah ibadetlerinizi kabul etsin, dualarınız müstecap olsun. Dün söz vermiştim. İki hadîs-i şerîfi okumak için kitap getirdim. Dün söz vermiştim. İki hadîs-i şerîfi okumak için kitap getirdim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den Enes radıyallahu anh rivayet eylemiş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den Enes radıyallahu anh rivayet eylemiş. Müsnedü'l-firdevs isimli hadis kitabında, oruçla ilgili bir tavsiye mahiyetinde: Müsnedü'l-firdevs isimli hadis kitabında, oruçla ilgili bir tavsiye mahiyetinde:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Erbaun. "Dört şey var ki." Men fealehünne. "Şu dört şeyi kim yaparsa." Erbaun. "Dört şey var ki." Men fealehünne. "Şu dört şeyi kim yaparsa." Kaviye alâ siyâmihî. "Orucuna kuvvetli olur." Oruç tutmak yönünden zayıf olmaz, kuvvetli olur. Kaviye alâ siyâmihî. "Orucuna kuvvetli olur."

Oruç tutmak yönünden zayıf olmaz, kuvvetli olur.
Orucunu sağlam sağlam tutar, neşeli neşeli tutar. Halsizleşmez. Orucunu sağlam sağlam tutar, neşeli neşeli tutar. Halsizleşmez.

Bir, En yekûne evvelü fitrihî alâ mâ' "İftar ettiği zaman su ile iftar etmesi." Bir,

En yekûne evvelü fitrihî alâ mâ' "İftar ettiği zaman su ile iftar etmesi."

Buzdolabı olmadığı zamanda Arabistan'a mahsus şartları düşünelim. Buzdolabı olmadığı zamanda Arabistan'a mahsus şartları düşünelim. Orada bir bardak su içti, su ile iftar etti, tamam. Çok faydalıdır. Orada bir bardak su içti, su ile iftar etti, tamam. Çok faydalıdır. Su, insanın içini temizler. Bağırsaklarındaki toksinleri, zehirleri sürükleyip götürür.Su, insanın içini temizler. Bağırsaklarındaki toksinleri, zehirleri sürükleyip götürür. Yemek yememekten hâsıl olan oradaki zehirler, yemek artıklarının gaz hâline gelmesi vesaire,Yemek yememekten hâsıl olan oradaki zehirler, yemek artıklarının gaz hâline gelmesi vesaire, onların hepsi sürüp gider, o zaman kuvvet kazanır; bu bir. onların hepsi sürüp gider, o zaman kuvvet kazanır; bu bir.

Suyu tabii içmeli, soğuk içmemeli. Soğuk içerse mide üşür; Suyu tabii içmeli, soğuk içmemeli. Soğuk içerse mide üşür; özellikle orucun arkasından boş mide daha hassastır.özellikle orucun arkasından boş mide daha hassastır. Üşür, hasta olabilir. Soğuk olmamak şartı ile iftarı su ile yapmayı tavsiye ediyor,Üşür, hasta olabilir. Soğuk olmamak şartı ile iftarı su ile yapmayı tavsiye ediyor, dört şeyden bir tanesi, birincisi bu. dört şeyden bir tanesi, birincisi bu.

Suların en güzeli, yeryüzündeki suların en güzeli zemzem suyudur. Suların en güzeli, yeryüzündeki suların en güzeli zemzem suyudur. En sevaplı şey, en hayırlısı, en kıymetlisi zemzem suyudur. En sevaplı şey, en hayırlısı, en kıymetlisi zemzem suyudur. Mümkün olsa insan zemzem suyu ile iftar eder. Mesela umrede ise Mekke'de ise mümkün;Mümkün olsa insan zemzem suyu ile iftar eder.

Mesela umrede ise Mekke'de ise mümkün;
-şimdi tankerlerle Medine'ye de taşıyorlar, Mescid-i Nebevî'de de zemzem suyu var.-şimdi tankerlerle Medine'ye de taşıyorlar, Mescid-i Nebevî'de de zemzem suyu var. - Biz bir kere orada oruç tuttuğumuz zaman günler çok sıcaktı.- Biz bir kere orada oruç tuttuğumuz zaman günler çok sıcaktı. İnsan orucu zor tutuyor. Sıcakta daha zor oluyor. İnsan orucu zor tutuyor. Sıcakta daha zor oluyor.

Akşam ezan okundu; "Herkes orucunu açsın." diye şöyle on dakika bir vakit ayırıyorlar. Akşam ezan okundu; "Herkes orucunu açsın." diye şöyle on dakika bir vakit ayırıyorlar. Ondan sonra akşam namazını kılıyorlar. Müezzinler hemen kamet getirmiyor.Ondan sonra akşam namazını kılıyorlar. Müezzinler hemen kamet getirmiyor. Bzim mahdum büyük bardaklarla su içmeye başladı. Bzim mahdum büyük bardaklarla su içmeye başladı. Bir hurma ile orucunu açtıktan sonra içti, içti... Bir hurma ile orucunu açtıktan sonra içti, içti...

"Baba," dedi, "On üç bardak içmişim." Maşaallah! On üç bardak bayağı bir şey."Baba," dedi, "On üç bardak içmişim."

Maşaallah! On üç bardak bayağı bir şey.
Bir bardak 250 gr. olsa, 200 gr. olsa on üç bardakla bir günlük suyu içmiş oluyor. Bir bardak 250 gr. olsa, 200 gr. olsa on üç bardakla bir günlük suyu içmiş oluyor. Su içmek iyidir; bu bir. İkincisi; Ve lâ yedea's-sahûr.Su içmek iyidir; bu bir.

İkincisi;

Ve lâ yedea's-sahûr.
Burada ve en lâ yedea's-sahur. Burada gizli bir en var. Burada ve en lâ yedea's-sahur. Burada gizli bir en var. "Sahuru terk etmemesi." Sahura kalkmak, müslümanın orucunun alametlerindendir."Sahuru terk etmemesi."

Sahura kalkmak, müslümanın orucunun alametlerindendir.
Eski ümmetlere de Allah orucu emretmiş. Fe inne fi's-sahûri bereketün, buyurmuş.Eski ümmetlere de Allah orucu emretmiş.

Fe inne fi's-sahûri bereketün, buyurmuş.
"Sahura kalkın, sahurda çok hayır ve bereket vardır." "Sahura kalkın, sahurda çok hayır ve bereket vardır."

Onun için az bir şey de yiyecek olsa sahura kalkmayı âdet edinmeli, Onun için az bir şey de yiyecek olsa sahura kalkmayı âdet edinmeli, orucu sahura kalkarak tutmalı. orucu sahura kalkarak tutmalı.

Sahura kalktığı zaman o güzel vakitte yapılacak en güzel işlerden birisi nedir? Sahura kalktığı zaman o güzel vakitte yapılacak en güzel işlerden birisi nedir?

Abdest alıp teheccüd namazı kılmaktır. Abdest alıp teheccüd namazı kılmaktır.

Çünkü; Rek'atâni mine'l-leyli, hayrün mine'd-dünyâ ve mâ fîhâ. Çünkü;

Rek'atâni mine'l-leyli, hayrün mine'd-dünyâ ve mâ fîhâ.
"Geceleyin kılınan iki rekât namaz, dünyadan ve dünyanın içindeki her şeye sahip olmaktan,"Geceleyin kılınan iki rekât namaz, dünyadan ve dünyanın içindeki her şeye sahip olmaktan, dünyanın bütün zenginliklerinden daha kıymetlidir." dünyanın bütün zenginliklerinden daha kıymetlidir."

Onun için sahura kalktığı zaman abdest almalı, iki rekât namaz kılmalı.Onun için sahura kalktığı zaman abdest almalı, iki rekât namaz kılmalı. Gerçi bir müjde olarak söyleyeyim ki yatsı namazından sonra kılınan her namaz,Gerçi bir müjde olarak söyleyeyim ki yatsı namazından sonra kılınan her namaz, teheccüdden sayılıyor, gece namazından sayılır. teheccüdden sayılıyor, gece namazından sayılır.

Bizim bu teravih namazlarımız da yatsının farzından sonra kılınıyor; Bizim bu teravih namazlarımız da yatsının farzından sonra kılınıyor; bunlar da gece namazından sayılır.bunlar da gece namazından sayılır. Teravih namazı kılan kişiler, geceyi ihyâ etmiş oluyor, büyük sevaplar kazanıyor.Teravih namazı kılan kişiler, geceyi ihyâ etmiş oluyor, büyük sevaplar kazanıyor. Allah mahrum etmesin, o sevapları kazananlardan eylesin. Allah mahrum etmesin, o sevapları kazananlardan eylesin.

İkincisi sahura kalkmaktır. İftarı suyla yapmak. İkincisi sahura kalkmaktır. İftarı suyla yapmak. En iyisi zemzem suyu ile o olmazsa hurma ile ondan sonra en iyisi suyla yapmak,En iyisi zemzem suyu ile o olmazsa hurma ile ondan sonra en iyisi suyla yapmak, ikincisi sahur yemeğine kalkmak. ikincisi sahur yemeğine kalkmak.

Bazıları diyor ki; "Ben kuvvetliyim. Sahura kalkmadan da tutabilirim." Bazıları diyor ki;

"Ben kuvvetliyim. Sahura kalkmadan da tutabilirim."

Hayır, kuvvetli de olsan sahura kalk; çünkü sahurda çok bereket vardır, hayır vardır. Hayır, kuvvetli de olsan sahura kalk; çünkü sahurda çok bereket vardır, hayır vardır. O hayırları o bereketleri kaçırma. O hayırları o bereketleri kaçırma.

Üçüncüsü; Ve lâ yedea'l-kâilete. Bu da ve en lâ yedea'l-kâilete şeklindedir. Üçüncüsü;

Ve lâ yedea'l-kâilete. Bu da ve en lâ yedea'l-kâilete şeklindedir.
"Kâileyi terk etmemek. Oruçta kâileyi terk etmemek." "Kâileyi terk etmemek. Oruçta kâileyi terk etmemek."

Kâile, kaylûle, nevmü kaylûle demektir. "Gündüz uykusu" demektir.Kâile, kaylûle, nevmü kaylûle demektir. "Gündüz uykusu" demektir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öğle vaktinde kaylûle uykusu uyurdu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öğle vaktinde kaylûle uykusu uyurdu.

İnne'n-nebiyye kad kâle. "Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kaylûle uykusu uyurdu, İnne'n-nebiyye kad kâle. "Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kaylûle uykusu uyurdu, öğle uykusu uyurdu." öğle uykusu uyurdu."

Neden? Çünkü Peygamber Efendimiz teheccüde kalkardı.Neden?

Çünkü Peygamber Efendimiz teheccüde kalkardı.
Teheccüdden sonra sabah namazını kılardı. Sabah namazından sonra mescidde oturupTeheccüdden sonra sabah namazını kılardı. Sabah namazından sonra mescidde oturup işrak vaktine kadar zikirle meşgul olurdu.işrak vaktine kadar zikirle meşgul olurdu. Ondan sonra ziyaret yapılacaksa ziyarete giderdi, cenaze varsa cenazeye giderdi.Ondan sonra ziyaret yapılacaksa ziyarete giderdi, cenaze varsa cenazeye giderdi. Hasta varsa hasta ziyaretine giderdi. Öğleye yakın ne olmuş oluyor? Hasta varsa hasta ziyaretine giderdi.

Öğleye yakın ne olmuş oluyor?

Saatlerce faaliyetlerde bulunmuş oluyor. Yorulurdu. Saatlerce faaliyetlerde bulunmuş oluyor. Yorulurdu. Onun için Peygamber Efendimiz öğle uykusu uyurdu ve öğle uykusu çok faydalı bir uykudur.Onun için Peygamber Efendimiz öğle uykusu uyurdu ve öğle uykusu çok faydalı bir uykudur. Size de tavsiye ederim. Diyebilirsiniz ki ben çalışıyorum. Size de tavsiye ederim. Diyebilirsiniz ki ben çalışıyorum. Tamam, çalışıyorsan bile çalıştığın yerde Ramazan'da nasıl olsa yemek yemiyorsun.Tamam, çalışıyorsan bile çalıştığın yerde Ramazan'da nasıl olsa yemek yemiyorsun. Yemeğe ayırdığın zamanda uzanırsın sandalyede, ayağını masaya koyarsın, Yemeğe ayırdığın zamanda uzanırsın sandalyede, ayağını masaya koyarsın, gözlerini kapatırsın, kaylûle uykusu uyursun. gözlerini kapatırsın, kaylûle uykusu uyursun.

Vücudu kuvvetlendirir, orucu rahat tutmaya yarar; gece ibadetlerini de neşe ile Vücudu kuvvetlendirir, orucu rahat tutmaya yarar; gece ibadetlerini de neşe ile yapmaya sebep olur. yapmaya sebep olur. Kaylûle uykusu uyuyan kimse teheccüdü neşe ile kılar; yatmamış, yorgun olan bir kimse de Kaylûle uykusu uyuyan kimse teheccüdü neşe ile kılar; yatmamış, yorgun olan bir kimse de uyuklaya uyuklaya kılar.uyuklaya uyuklaya kılar. Yanındaki bir dirsek atar; "Horluyorsun, uyuyorsun, dikkat et!" vesaire.Yanındaki bir dirsek atar; "Horluyorsun, uyuyorsun, dikkat et!" vesaire. Çünkü gündüz uyumadı, takâti tükendi, pili bitti. Bitmedi ama azaldı. Çünkü gündüz uyumadı, takâti tükendi, pili bitti. Bitmedi ama azaldı.

Onun için "kâile uykusu" veya "kaylûle uykusu" dediğimiz, kuşluk vakti uykusu,Onun için "kâile uykusu" veya "kaylûle uykusu" dediğimiz, kuşluk vakti uykusu, öğleden biraz evvel bir uyku uyumak iyidir; üç. öğleden biraz evvel bir uyku uyumak iyidir; üç.

Ve en yeşümme şey'en min tîb. "Koku koklamak, güzel koku." Ve en yeşümme şey'en min tîb. "Koku koklamak, güzel koku."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz güzel kokuyu severdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz güzel kokuyu severdi.

Buyuruyor ki; Hubbibe min dünyâküm selâsün. "Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi." Buyuruyor ki;

Hubbibe min dünyâküm selâsün. "Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi."

Üç şeyden bir tanesi güzel kokudur. Üç şeyden bir tanesi güzel kokudur. Çok güzel kokular sürerdi. Kendisi zaten çok güzel kokardı.Çok güzel kokular sürerdi. Kendisi zaten çok güzel kokardı. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in kokusu, bütün kokulardan daha güzeldi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in kokusu, bütün kokulardan daha güzeldi.

Bu; oruçlunun iftarı, oruçlunun ikramı. Oruçlu size ziyarete geldi. Bu; oruçlunun iftarı, oruçlunun ikramı. Oruçlu size ziyarete geldi.

İkram olarak ne yapacaksınız? Çay olmaz, kahve olmaz, meyve olmaz,İkram olarak ne yapacaksınız?

Çay olmaz, kahve olmaz, meyve olmaz,
kebap olmaz, dürüm olmaz. kebap olmaz, dürüm olmaz.

Oruçlunun ikramı nedir? Güzel kokudur. Güzel koku oruçluya ikramdır.Oruçlunun ikramı nedir?

Güzel kokudur. Güzel koku oruçluya ikramdır.
O sürülebilir ve güzel koku koklamak da orucu güzelce yapmaya sevk ettirir. O sürülebilir ve güzel koku koklamak da orucu güzelce yapmaya sevk ettirir.

Bu hadîs-i şerîfi dünden vaat etmiştim, bunu söyledim. Bu hadîs-i şerîfi dünden vaat etmiştim, bunu söyledim.

"Dört tane şey yaparsanız orucu rahat tutarsınız, dinç ve neşeli olursunuz."Dört tane şey yaparsanız orucu rahat tutarsınız, dinç ve neşeli olursunuz. Birincisi iftarı su ile yapmak, ama ılık suyla yani mideyi üşütmeden; Birincisi iftarı su ile yapmak, ama ılık suyla yani mideyi üşütmeden; ikincisi sahur yapmak, sahuru terk etmemek; üçüncüsü kaylûle uykusu, gündüz birazcık uzanmak, ikincisi sahur yapmak, sahuru terk etmemek; üçüncüsü kaylûle uykusu, gündüz birazcık uzanmak, uyumak -işyerinde bile olsa.- Öğleden biraz önce veya sonra bir ara uzanmak. uyumak -işyerinde bile olsa.- Öğleden biraz önce veya sonra bir ara uzanmak. -İkindiye yakın da olabilir sana özel, olabilir. -İkindiye yakın da olabilir sana özel, olabilir. Her neyse ama biraz uyumak.- Dördüncüsü de güzel koku." Her neyse ama biraz uyumak.- Dördüncüsü de güzel koku."

Beş şeye gelince... Bir de dünden vaat etmiştim ki beş tehlikeyi size anlatacağım. Beş şeye gelince... Bir de dünden vaat etmiştim ki beş tehlikeyi size anlatacağım. Onu da okuyorum: Onu da okuyorum:

Hamsün yuftırne's-sâim ve yünkıdne'l-vüdûe: el-Kezibü ve'l-ğıybetü ve'n-nemîmetü Hamsün yuftırne's-sâim ve yünkıdne'l-vüdûe: el-Kezibü ve'l-ğıybetü ve'n-nemîmetü ve'n-nazaru bi'ş-şehveti ve'l-yemînü'l-kâzibetü. ve'n-nazaru bi'ş-şehveti ve'l-yemînü'l-kâzibetü.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kal. ed-Deylemî fi'l-Müsnedi'l-firdevs. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kal. ed-Deylemî fi'l-Müsnedi'l-firdevs. Revâ an Enesin radıyallahu anh. Revâ an Enesin radıyallahu anh.

Enes radıyallahu anh'ten, Deylemî Müsnedü'l-firdevs'inde rivayet etmiş. Enes radıyallahu anh'ten, Deylemî Müsnedü'l-firdevs'inde rivayet etmiş.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Beş şey; hamsün, yuftırne's-sâim, oruçlunun orucunu bozar. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Beş şey; hamsün, yuftırne's-sâim, oruçlunun orucunu bozar.
Bozardan maksat, sevabını hayırlı bırakmaz. Orucu kıymetsiz bir oruç olur. Bozardan maksat, sevabını hayırlı bırakmaz. Orucu kıymetsiz bir oruç olur.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Rubbe sâimin leyse lehû min siyâmihî ille'l-cûa ve'l-ataş. Rubbe sâimin leyse lehû min siyâmihî ille'l-cûa ve'l-ataş.

Nice oruç tutanlar vardır ki bir sevap kazanmıyor. Nice oruç tutanlar vardır ki bir sevap kazanmıyor. Sadece aç ve susuz kalıyor, bir sevap yok. İşte öyle olur. Sadece aç ve susuz kalıyor, bir sevap yok. İşte öyle olur. Beş şey vardır ki bunları yapan oruçtan hava alır, eli boş kalır, bir sevap kazanamaz; Beş şey vardır ki bunları yapan oruçtan hava alır, eli boş kalır, bir sevap kazanamaz; oruçlu iken bunları yapmamak lazım. oruçlu iken bunları yapmamak lazım.

Çok dikkat etmek lazım ama burada "Oruçlunun sevabını kaçırır." mânasınadır.Çok dikkat etmek lazım ama burada "Oruçlunun sevabını kaçırır." mânasınadır. "Bunları yaptım." diye, "Orucu bozdum." diye yemek yerse"Bunları yaptım." diye, "Orucu bozdum." diye yemek yerse bu sefer altmış bir gün tutması gerekir, kefaret gerekir.bu sefer altmış bir gün tutması gerekir, kefaret gerekir. Ona da dikkat etmesi lazım. Onu da beyan edeyim. Ona da dikkat etmesi lazım. Onu da beyan edeyim.

"Orucun sevabı kaçıyor. Hayrı bereketi kalmıyor." diye bir insan böyle bir şey yapmayacak. "Orucun sevabı kaçıyor. Hayrı bereketi kalmıyor." diye bir insan böyle bir şey yapmayacak.

Ama "Orucun sevabı kaçtı, artık ben tutmayayım." diye yemek yemeye kalkarsa ne olur? Ama "Orucun sevabı kaçtı, artık ben tutmayayım." diye yemek yemeye kalkarsa ne olur?

Bu sefer kefaret gerekir. Daha fena bir durum olur. Bunları yapmamaya dikkat edelim.Bu sefer kefaret gerekir. Daha fena bir durum olur. Bunları yapmamaya dikkat edelim. Ama olursa orucu da yine akşama kadar tamamlayacak. Ama olursa orucu da yine akşama kadar tamamlayacak. Birisi orucunun sevabını yok eder, orucu boşa çıkarır. İkincisi ne yapar? Birisi orucunun sevabını yok eder, orucu boşa çıkarır.

İkincisi ne yapar?

Ve yenkudne'l-vudû'. "Abdestin sevabını da bereketini de götürür." Ve yenkudne'l-vudû'. "Abdestin sevabını da bereketini de götürür."

O abdestle namaz kılıyor, bir hayrını görmez. O abdestle namaz kılıyor, bir hayrını görmez. O abdestin bir kıymeti kalmaz, bereketi kaçar. O abdestin bir kıymeti kalmaz, bereketi kaçar. Aslında abdesti var, daha yüznumaraya gitmedi veyahut abdesti bozacak bir şey olmadı amaAslında abdesti var, daha yüznumaraya gitmedi veyahut abdesti bozacak bir şey olmadı ama bunları yaptığı zaman bereketi kaçar, hayrı kalmaz. bunları yaptığı zaman bereketi kaçar, hayrı kalmaz.

Onun için bunları yapmamaya dikkat etmek lazım. Nedir? el-Kezibü. Onun için bunları yapmamaya dikkat etmek lazım.

Nedir?

el-Kezibü.
Bir tanesi "yalan, yalan söylemek" orucun sevabını kaçırır, abdestin bereketini kaçırır. Bir tanesi "yalan, yalan söylemek" orucun sevabını kaçırır, abdestin bereketini kaçırır. İnsanın namazları, oruçları sevapsız kalır. İnsanın namazları, oruçları sevapsız kalır.

Onun için yalan söylemeyecek; müslüman yalan söylemez. Onun için yalan söylemeyecek; müslüman yalan söylemez.

Peygamber Efendimiz; "Üç yerde yalan söylenebilir." diye buyuruyor.Peygamber Efendimiz; "Üç yerde yalan söylenebilir." diye buyuruyor. Bir, harpte yalan söylenebilir. Çünkü harp hiledir. Düşmanı aldatacak, yenecek. Bir, harpte yalan söylenebilir. Çünkü harp hiledir. Düşmanı aldatacak, yenecek. Harpte düşmana yakalandığı zaman doğruyu söylemez. Hatta düşmanı kandırır. Harpte düşmana yakalandığı zaman doğruyu söylemez. Hatta düşmanı kandırır.

Sahabeden birileri düşmanla karşılaşmaya gitti. Gittikleri zaman sayıları azdı.Sahabeden birileri düşmanla karşılaşmaya gitti. Gittikleri zaman sayıları azdı. Düşmanı kandırmaları gerekiyordu. Müslüman komutanı dedi ki; Düşmanı kandırmaları gerekiyordu. Müslüman komutanı dedi ki; "Hepiniz odun toplayın, hepiniz ayrı ateş yakın. Her bir asker bir ateş yaksın." "Hepiniz odun toplayın, hepiniz ayrı ateş yakın. Her bir asker bir ateş yaksın."

Ovada bir sürü ateş yanınca, düşman uzaktan baktı, bir sürü ateş yanıyor. Ovada bir sürü ateş yanınca, düşman uzaktan baktı, bir sürü ateş yanıyor. "Kim bilir bizimle savaşacak ne kadar çok asker geldi!" diye ödleri patladı. "Kim bilir bizimle savaşacak ne kadar çok asker geldi!" diye ödleri patladı. Aldatmaca yaptılar. Harpte yalan olabilir, bir. İkinci olarak nerede yalan olur? Aldatmaca yaptılar. Harpte yalan olabilir, bir.

İkinci olarak nerede yalan olur?

İki dargının arasını barıştırmak, iki kimseyi dost hâline getirmek için ikisine de gidip konuşup İki dargının arasını barıştırmak, iki kimseyi dost hâline getirmek için ikisine de gidip konuşup arayı düzeltmekte, biraz olmadık laflar da söylese ziyanı yok: arayı düzeltmekte, biraz olmadık laflar da söylese ziyanı yok:

"O seni seviyor, pişman olduğunu söyledi. "O seni seviyor, pişman olduğunu söyledi. Artık barışmak istiyor." Demedi ama o laf öyle söylenebilir. Artık barışmak istiyor."

Demedi ama o laf öyle söylenebilir.
Lafı ayarlayıp onu ona, onu ona yanaştırıp barıştırabilir. Lafı ayarlayıp onu ona, onu ona yanaştırıp barıştırabilir. Arayı ıslah etmek için de bu olabilir; iki. Üçüncüsü, karı-koca arasında,Arayı ıslah etmek için de bu olabilir; iki.

Üçüncüsü, karı-koca arasında,
eşlerin birbirlerine karşı söylediği sözlerde illa gerçek olması şartı yoktur. eşlerin birbirlerine karşı söylediği sözlerde illa gerçek olması şartı yoktur. Gönül alacak, sevecek sözler söyler: "Sen dünyanın en güzel eşisin. Dünyada bir tanesin!" Gönül alacak, sevecek sözler söyler:

"Sen dünyanın en güzel eşisin. Dünyada bir tanesin!"

Yahu, pek doğru olmadı bu şimdi ama olsun, muhabbet olsun diye böyle olabilir. Yahu, pek doğru olmadı bu şimdi ama olsun, muhabbet olsun diye böyle olabilir. Aile muhabbeti için orada müsaade edilmiş. Aile muhabbeti için orada müsaade edilmiş.

Müslüman başka şeyde yalan söylemez. Müslüman başka şeyde yalan söylemez. Alışverişte yalan söylemez, muamelesinde yalan söylemez.Alışverişte yalan söylemez, muamelesinde yalan söylemez. Şaka bile yapsa şaka bile olsa yalan söylemez.Şaka bile yapsa şaka bile olsa yalan söylemez. "Şaka niyetine seni aldattım." demek İslâm'da yoktur. Şakası bile doğrudur. "Şaka niyetine seni aldattım." demek İslâm'da yoktur. Şakası bile doğrudur.

Peygamber Efendimiz şaka yapardı ama doğru şaka yapardı. Nasıl doğru şaka yapardı_ Peygamber Efendimiz şaka yapardı ama doğru şaka yapardı.

Nasıl doğru şaka yapardı_

Mesela ihtiyar bir kadına, yaşlı ya kadına dedi ki; Mesela ihtiyar bir kadına, yaşlı ya kadına dedi ki;

"Yaşlılar cennete girmeyecek!" Kadın üzülmeye başlayınca; "Yaşlılar cennete girmeyecek!"

Kadın üzülmeye başlayınca;
"Gençleştirecek Allah!" dedi. "Yaşlı, kambur, hastalıklı, öksürüklü, dermansız olmayacak. "Gençleştirecek Allah!" dedi. "Yaşlı, kambur, hastalıklı, öksürüklü, dermansız olmayacak. Aslan gibi olacak, fidan gibi olacak, selvi boylu olacak, gül gibi olacak." Aslan gibi olacak, fidan gibi olacak, selvi boylu olacak, gül gibi olacak."

Birisi yalan. Oruçlu yalan söylemeyecek.Birisi yalan. Oruçlu yalan söylemeyecek. Hem orucun sevabını kaçırır hem de abdestin sevabını kaçırır. Hem orucun sevabını kaçırır hem de abdestin sevabını kaçırır. Namazlarının da hayrı olmaz, oruçlarının da... Yalan söylemeyecek. Doğru olacak, sâdık... Namazlarının da hayrı olmaz, oruçlarının da... Yalan söylemeyecek. Doğru olacak, sâdık...

Ve kûnû maa's-sâdikîn. Allahu Teâlâ hazretleri Tevbe sûresinde ne emrediyor? Ve kûnû maa's-sâdikîn.

Allahu Teâlâ hazretleri Tevbe sûresinde ne emrediyor?

"Sâdık kullarla beraber olun, doğru sözlü kullarla beraber olun." "Sâdık kullarla beraber olun, doğru sözlü kullarla beraber olun."

Bu âyet-i kerîme neden indi? Bazıları Resûlullah'a yalan söylediler: Bu âyet-i kerîme neden indi?

Bazıları Resûlullah'a yalan söylediler:

"Mazeretimiz vardı da savaşa ondan gelemedik!" Yalan! Münafıklar yalan söyledi. "Mazeretimiz vardı da savaşa ondan gelemedik!"

Yalan! Münafıklar yalan söyledi.

Bazıları da dediler ki, "Yâ Resûlallah! Mazeret uydursak uydururuz Bazıları da dediler ki, "Yâ Resûlallah! Mazeret uydursak uydururuz ama ama mazeretimiz yok, suçluyuz, tembellik ettik, savaşa katılamadık." dediler. ama ama mazeretimiz yok, suçluyuz, tembellik ettik, savaşa katılamadık." dediler.

Allah onları affetti. Ve ale's-selâseti'llezîne hullifû. Allah onları affetti.

Ve ale's-selâseti'llezîne hullifû.
"Cihaddan geri kalan o üç kimsenin tevbesini -doğru söyledikleri için- Allah kabul etti." "Cihaddan geri kalan o üç kimsenin tevbesini -doğru söyledikleri için- Allah kabul etti."

Onun için de buyuruyor ki; Yâ eyyühe'llezîne âmenü't-teku'llâhe ve kûnû maa's-sâdikîn. Onun için de buyuruyor ki;

Yâ eyyühe'llezîne âmenü't-teku'llâhe ve kûnû maa's-sâdikîn.
"Sadık kullarla beraber olun. Yalancılarla olmayın, doğru kullarla beraber olun." buyurdu,"Sadık kullarla beraber olun. Yalancılarla olmayın, doğru kullarla beraber olun." buyurdu, Allahu Teâlâ hazretleri. Onun için sâdık kul olacağız. Allahu Teâlâ hazretleri.

Onun için sâdık kul olacağız.

Sâdık ne demek? Sözü özü doğru, sâdık kul olacağız ve sâdıklarla beraber olacağız. Sâdık ne demek?

Sözü özü doğru, sâdık kul olacağız ve sâdıklarla beraber olacağız.
Sâdık kullarla beraber olacağız. Sâdık arkadaşlarımız olacak. Sâdık kullarla beraber olacağız. Sâdık arkadaşlarımız olacak. Yalan dolan, aldatma, ne söylediğine itimat edilir ne hareketine itimat edilir,Yalan dolan, aldatma, ne söylediğine itimat edilir ne hareketine itimat edilir, ne hesabına itimat edilir.ne hesabına itimat edilir. Öyle olmayacak, doğru olacak; bir. Öyle olmayacak, doğru olacak; bir.

İkincisi; Ve'l-ğıybetü. "Gıybet" de orucun sevabını götürür, abdestin faziletini de götürür. İkincisi;

Ve'l-ğıybetü. "Gıybet" de orucun sevabını götürür, abdestin faziletini de götürür.

Gıybet eden kimsenin orucu, namazı yine kabul olmaz. Gıybet ne demek? Gıybet eden kimsenin orucu, namazı yine kabul olmaz.

Gıybet ne demek?

"Burada bulunmayan kimsenin aleyhinde konuşmak" demek. Burada kim yok? "Burada bulunmayan kimsenin aleyhinde konuşmak" demek.

Burada kim yok?
Arkadaşlardan kim gelmedi? Filanca arkadaş gelmedi. "Ya o da şöyledir de böyledir de!"Arkadaşlardan kim gelmedi?

Filanca arkadaş gelmedi. "Ya o da şöyledir de böyledir de!"
Burada kusurunu söylüyor, gıybet ediyor. Arkasından, onun aleyhinde konuşuyor. Burada kusurunu söylüyor, gıybet ediyor. Arkasından, onun aleyhinde konuşuyor.

Doğru bir şeyi söylediği zaman arkasından konuşmaya "gıybet" denir. Doğru bir şeyi söylediği zaman arkasından konuşmaya "gıybet" denir.

Arkasından konuştuğu kimsede bu kusur yok da bunu uyduruyorsa ne derler? Arkasından konuştuğu kimsede bu kusur yok da bunu uyduruyorsa ne derler?

"İftira" derler. İftira da günah, doğrusunu söylemek de günah. "İftira" derler. İftira da günah, doğrusunu söylemek de günah. İslâm'da arkadan konuşmak yok. Bunu yaptığı zaman sevabı kaçıyor; iki. İslâm'da arkadan konuşmak yok. Bunu yaptığı zaman sevabı kaçıyor; iki.

Üçüncüsü; Ve'n-nemîmetü. Nemîme ne demek? Üçüncüsü;

Ve'n-nemîmetü.

Nemîme ne demek?

"Birisinin sözünü, arada konuştuğumuz mahrem sözü, gidip ötekine söylemek" demek. "Birisinin sözünü, arada konuştuğumuz mahrem sözü, gidip ötekine söylemek" demek. "Laf taşımak." demek. "Yahu, ben filanca ile konuşuyordum, o sana öyle laflar söyledi ki..."Laf taşımak." demek.

"Yahu, ben filanca ile konuşuyordum, o sana öyle laflar söyledi ki...
Ali senin aleyhinde attı, tuttu!" Hadi, öbür tarafa söyledi! Ali senin aleyhinde attı, tuttu!"

Hadi, öbür tarafa söyledi!
O da; "Vay, ben Ali'yi bir yerde kıstırırsam, yakalarsam görür!" der;O da; "Vay, ben Ali'yi bir yerde kıstırırsam, yakalarsam görür!" der; arada bir düşmanlık olur. arada bir düşmanlık olur.

Laf taşımak İslâm'da yoktur. Aradaki lafı alıp öbür tarafa götürmeye Laf taşımak İslâm'da yoktur. Aradaki lafı alıp öbür tarafa götürmeye "nemmamlık" bunu yapana "nemmam" derler."nemmamlık" bunu yapana "nemmam" derler. "Nemîme" derler, "kovuculuk" derler. "Nemîme" derler, "kovuculuk" derler.

Dördüncüsü; Ve'n-nazaru bi'ş-şehveti. "Şehvetle bakmak" orucunun sevabını götürür,Dördüncüsü;

Ve'n-nazaru bi'ş-şehveti. "Şehvetle bakmak" orucunun sevabını götürür,
abdestin bereketini götürür. Namazda, oruçta hayır kalmaz. abdestin bereketini götürür. Namazda, oruçta hayır kalmaz.

Şehvet ne demek? Cinsel arzu, istek demek. İnsan öyle bir arzu ileŞehvet ne demek?

Cinsel arzu, istek demek. İnsan öyle bir arzu ile
namahreme baktığı zaman, kendisine helal olmayan, eşi olmayan bir kimseye baktığı zaman; namahreme baktığı zaman, kendisine helal olmayan, eşi olmayan bir kimseye baktığı zaman; -sırf baktı daha bir şey yapmadı ama olsun- orucun sevabı kaçar, -sırf baktı daha bir şey yapmadı ama olsun- orucun sevabı kaçar, abdestin bereketi gider, ibadetleri boşa çıkar. abdestin bereketi gider, ibadetleri boşa çıkar.

Onun için gözünü koruyacak. Kul li'l-mü'minîne yeğuddû min ebsârihim ve yahfazû fürûcehüm.Onun için gözünü koruyacak.

Kul li'l-mü'minîne yeğuddû min ebsârihim ve yahfazû fürûcehüm.
"Resûlüm, mü'minlere söyle, gözlerine sahip olsunlar, gözlerini kapatsınlar, "Resûlüm, mü'minlere söyle, gözlerine sahip olsunlar, gözlerini kapatsınlar, harama bakmasınlar. Namuslarını da korusunlar." harama bakmasınlar. Namuslarını da korusunlar."

Ve kul li'l-mü'minâti. "Mü'minelere de söyle." Yağdudne min ebsârihinne. Ve kul li'l-mü'minâti. "Mü'minelere de söyle." Yağdudne min ebsârihinne. "Onlar da erkeklere bakmasınlar. Ve yahfazne furûcehünne. "Onlar da erkeklere bakmasınlar. Ve yahfazne furûcehünne. "Namuslarını, ırzlarını muhafaza etsinler, korusunlar." "Namuslarını, ırzlarını muhafaza etsinler, korusunlar."

Emir bu. Onun için namahreme bakmak, orucun sevabını kaçırır, abdestin bereketini kaçırır. Emir bu. Onun için namahreme bakmak, orucun sevabını kaçırır, abdestin bereketini kaçırır. Gözümüze sahip olacağız. -Türkiye'de de aşağı değil, başka yerde de aşağı değil, Gözümüze sahip olacağız. -Türkiye'de de aşağı değil, başka yerde de aşağı değil, belki Arabistan'dakiler güzelce örtünüyorlar.belki Arabistan'dakiler güzelce örtünüyorlar. Orada biraz korunma oluyor. İslâmî yaşam daha kuvvetli ama- buralarda kadınlar açılıyorlar. Orada biraz korunma oluyor. İslâmî yaşam daha kuvvetli ama- buralarda kadınlar açılıyorlar.

Eteklerini dizlerinin iki karış yukarısına kadar çekiyorlar. Göğüsleri dekolte oluyor. Eteklerini dizlerinin iki karış yukarısına kadar çekiyorlar. Göğüsleri dekolte oluyor. Kolları olmuyor. Veya göbekleri meydanda oluyor. Askılı giyiyorlar.Kolları olmuyor. Veya göbekleri meydanda oluyor. Askılı giyiyorlar. Sutyen gibi bir şey giyiyorlar.Sutyen gibi bir şey giyiyorlar. Oradan aşağısı, göbek meydanda oluyor vesaire...Oradan aşağısı, göbek meydanda oluyor vesaire... Burada iklim de sıcak olduğundan çıplak geziyorlar.Burada iklim de sıcak olduğundan çıplak geziyorlar. Bakmayacaksın, gözüne sahip olacak. Kadınlar da erkeklere bakmayacak. Bakmayacaksın, gözüne sahip olacak.

Kadınlar da erkeklere bakmayacak.
Bakarsa ibadetlerin sevapları kayboluyor. Sonra... Bakarsa ibadetlerin sevapları kayboluyor.

Sonra...

Ve'l-yemînü'l-kâzibetü. "Yalan yere yemin de orucun sevabını kaçırır.Ve'l-yemînü'l-kâzibetü. "Yalan yere yemin de orucun sevabını kaçırır. Bereketi sevabı kalmaz ve abdestin de bereketini kaçırır. Bereketi sevabı kalmaz ve abdestin de bereketini kaçırır. O abdestle yapılan ibadetler de makbul olmaz." O abdestle yapılan ibadetler de makbul olmaz."

Muhterem kardeşlerim! Tahmin ediyorum ki Muhterem kardeşlerim!

Tahmin ediyorum ki
Peygamber Efendimiz bunları "çok bilinen misaller" diye verdi.Peygamber Efendimiz bunları "çok bilinen misaller" diye verdi. Bu misallerden dolayı herkes bilsin de; "Oruçlular gözüne sahip olsun, eline sahip olsun, Bu misallerden dolayı herkes bilsin de; "Oruçlular gözüne sahip olsun, eline sahip olsun, kulağına sahip olsun, dikkat etsin, iyi müslüman olsunlar." diye bunları misal verdi. kulağına sahip olsun, dikkat etsin, iyi müslüman olsunlar." diye bunları misal verdi.

Bunlara benzer başka kusurları da işlerse insanın orucunun sevabı gider. Bunlara benzer başka kusurları da işlerse insanın orucunun sevabı gider.

Onun için oruçlu olan insan, takvâ ehli olacak ve bu gibi burada belirtilen Onun için oruçlu olan insan, takvâ ehli olacak ve bu gibi burada belirtilen ve buna benzer belirtilmeyen kötülüklerden kendisini koruyacak ki orucun sevabını alsın. ve buna benzer belirtilmeyen kötülüklerden kendisini koruyacak ki orucun sevabını alsın.

Biliyorsunuz orucu makbul olduğu zaman insan çok sevap kazanıyor. Biliyorsunuz orucu makbul olduğu zaman insan çok sevap kazanıyor. O sevapları kaçırmamak için bunlara ve benzer şeylere dikkat etmek gerekiyor, O sevapları kaçırmamak için bunlara ve benzer şeylere dikkat etmek gerekiyor, güzel huylu olmak gerekiyor. güzel huylu olmak gerekiyor.

Aman ibadetlerinizi güzel yapın ve böylece büyük sevaplar kazanın. Aman ibadetlerinizi güzel yapın ve böylece büyük sevaplar kazanın. Allahu Teâlâ hazretleri namazlarınızı, oruçlarınızı, ibadetlerinizi, hayrâtınızı, hasenâtınızı,Allahu Teâlâ hazretleri namazlarınızı, oruçlarınızı, ibadetlerinizi, hayrâtınızı, hasenâtınızı, ikramâtınızı kabul eylesin. ikramâtınızı kabul eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun.

Cenâb-ı Hak cümlenizi büyük mükâfâtlara erdirsin, cenneti ile cemali ile müşerref eylesin. Cenâb-ı Hak cümlenizi büyük mükâfâtlara erdirsin, cenneti ile cemali ile müşerref eylesin.

el-Fâtiha... el-Fâtiha...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2