Namaz Vakitleri
İstanbul
19 Rebîü'l-Âhir 1446
22 Ekim 2024
İmsak
05:51
Güneş
07:15
Öğle
12:54
İkindi
15:52
Akşam
18:22
Yatsı
19:42
Detaylı Arama

Peygamber Efendimiz ve İslam'ın Genişlemesi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Muharrem 1408 / 29.08.1987
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Peygamber ve Son Peygamber Hz. Muhammed(sav), Hz. Peygamberin(sav) Heraklius'a İslama Davet Mektubu, Ebu Süfyan'ın (ra) Heraklius ile | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamber Efendimiz ve İslam'ın Genişlemesi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Muharrem 1408 / 29.08.1987
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Peygamber ve Son Peygamber Hz. Muhammed(sav), Hz. Peygamberin(sav) Heraklius'a İslama Davet Mektubu, Ebu Süfyan'ın (ra) Heraklius ile | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillahi rabbi'l-âlemîn.

Elhamdülillahi rabbi'l-âlemîn.

Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ-seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne.Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ-seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne. Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihi ve sahbihi ecma'înMuhammedini'l-Mustafâ ve âlihi ve sahbihi ecma'în ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn.

ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd…

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
Emmâ ba'd…

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atünve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle:

Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle:

Selâmun alâ-meni'ttebe'a'l-hüdâ.Selâmun alâ-meni'ttebe'a'l-hüdâ. Emmâ ba'du. Fe innî ed'ûke bi-dâ'iyeti'l-İslâmi eslim teslem yü'tikallâhu ecreke merrateynEmmâ ba'du. Fe innî ed'ûke bi-dâ'iyeti'l-İslâmi eslim teslem yü'tikallâhu ecreke merrateyn fe in tevelleyte fe aleyke isme'l-erisiyyîn fe in tevelleyte fe aleyke isme'l-erisiyyîn ve y â ehle'l-kitâbi te'âlev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beynekümve y â ehle'l-kitâbi te'âlev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beyneküm ellâ na'bude illallâhe ve lâ nüşrike bihî şey'enellâ na'bude illallâhe ve lâ nüşrike bihî şey'en ve lâ yettehize ba'dünâ ba'den erbâben min dûnillâhi fe kûlû'şhedû bi-ennâ müslimûn.

ve lâ yettehize ba'dünâ ba'den erbâben min dûnillâhi fe kûlû'şhedû bi-ennâ müslimûn.

Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah cümlenizden razı olsun.Allah cümlenizden razı olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi dünyada ve âhirette sizlere nasip olsun,Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi dünyada ve âhirette sizlere nasip olsun, Allahu Teâlâ hazretleri iki cihanın hayrını sizlere göstersin, ikram eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri iki cihanın hayrını sizlere göstersin, ikram eylesin. Peygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadisleriniPeygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadislerini öğrenmek, dinlemek, onun sünnetine uymak dinimizin aslı, esasıdır.öğrenmek, dinlemek, onun sünnetine uymak dinimizin aslı, esasıdır. Biz de bu sebepten burada Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyor Biz de bu sebepten burada Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyor ve her hafta bilgimizi bu konuda biraz daha genişletmeye çalışıyoruz.

ve her hafta bilgimizi bu konuda biraz daha genişletmeye çalışıyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunması ve izahına başlamazdan önce,Bu hadîs-i şerîflerin okunması ve izahına başlamazdan önce, Peygamber Efendimiz'e sevgimizin, bağlılığımızın, saygımızın, ümmetliğimizin bir nişanesi olmak üzere Peygamber Efendimiz'e sevgimizin, bağlılığımızın, saygımızın, ümmetliğimizin bir nişanesi olmak üzere ve onun cümle âlinin ve ashabının ve etbaının ve ahbabının ruhlarına hediye olsun diye, ve onun cümle âlinin ve ashabının ve etbaının ve ahbabının ruhlarına hediye olsun diye, ve sair enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullah ve mukarrebînin ruhlarınave sair enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullah ve mukarrebînin ruhlarına ve bilhassa ve Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan hakikî vâris-i Nebî olanve bilhassa ve Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan hakikî vâris-i Nebî olan ulemâ-i muhakkikîn sâdât ve meşâyih-ı turuk-ı aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye,ulemâ-i muhakkikîn sâdât ve meşâyih-ı turuk-ı aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye, bu hadîs-i şerîfleri zapt ve tespit edip nakil ve rivayet eyleyenbu hadîs-i şerîfleri zapt ve tespit edip nakil ve rivayet eyleyen alimlerin, râvilerin ruhlarına hediye olsun diye,alimlerin, râvilerin ruhlarına hediye olsun diye, okuduğumuz kitapları yazanların, içinde ibadet ettiğimiz ibadethaneleri yapanların,okuduğumuz kitapları yazanların, içinde ibadet ettiğimiz ibadethaneleri yapanların, yardımcı olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye,yardımcı olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye, bu beldeleri bizden önce çarpışıp çalışıp Allah yolunda cihat ederekbu beldeleri bizden önce çarpışıp çalışıp Allah yolunda cihat ederek fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerinfethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin düşmanlar saldırdığı zaman müdafaa eden muvahhid askerlerin ruhlarına hediye olsun diyedüşmanlar saldırdığı zaman müdafaa eden muvahhid askerlerin ruhlarına hediye olsun diye ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzereve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere buraya toplanıp gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüşburaya toplanıp gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının da ruhlarına da hediye olsun,bütün sevdiklerinin ve yakınlarının da ruhlarına da hediye olsun, biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım,biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım, huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım diye bir Fâtiha-i Şerîfhuzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım diye bir Fâtiha-i Şerîf okuyalım, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ondan sonra başlayalım, buyurun.

okuyalım, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ondan sonra başlayalım, buyurun.

Bismillâhirrahmânirrahim. Elhamdülillâhirabbilâlemin…

Bismillâhirrahmânirrahim. Elhamdülillâhirabbilâlemin…

Her şeyde hikmet vardır. Kardeşlerimiz bir İngiliz'i misafir getirmişler.Her şeyde hikmet vardır. Kardeşlerimiz bir İngiliz'i misafir getirmişler. O henüz İslâm'a girmemiş, birçok dinleri inceleme arzusundaymış,O henüz İslâm'a girmemiş, birçok dinleri inceleme arzusundaymış, bizimle de konuşmak, sorular sormak üzere gelmiş. bizimle de konuşmak, sorular sormak üzere gelmiş. Hadîs-i şerîf dersinden sayfa öyle bir yere geldi ki sanki o şahsa cevapmış gibi. Hadîs-i şerîf dersinden sayfa öyle bir yere geldi ki sanki o şahsa cevapmış gibi. Bir hadîs-i şerîfi okuyup onun izahından derse gireceğiz, sıra zaten oradaydı.

Bir hadîs-i şerîfi okuyup onun izahından derse gireceğiz, sıra zaten oradaydı.

Peygamber sallallahu aleyhi ve selem muhterem kardeşlerim,Peygamber sallallahu aleyhi ve selem muhterem kardeşlerim, Allah celle celâlüh'ün âlemlere rahmet olarak, lütfundan, kereminden,Allah celle celâlüh'ün âlemlere rahmet olarak, lütfundan, kereminden, insanlar doğru yolu bulsunlar da cehennemde yanmasınlar diye önceden haberci olarak, insanlar doğru yolu bulsunlar da cehennemde yanmasınlar diye önceden haberci olarak, müjdeci ve korkutucu olarak gönderdiği peygamberlerin en sonuncusudur. müjdeci ve korkutucu olarak gönderdiği peygamberlerin en sonuncusudur. Allahu Teâlâ hazretleri insanları yaratıp yaşatırken dünyaya göndermiş Allahu Teâlâ hazretleri insanları yaratıp yaşatırken dünyaya göndermiş ve onlara hayat denilen bir devre nasip etmişken onları kendi başlarına bırakmamıştır.ve onlara hayat denilen bir devre nasip etmişken onları kendi başlarına bırakmamıştır. İnsanların dünya üzerinde yaşamalarını, doğruyu bulmalarını, mutlu olmalarını sağlayacak İnsanların dünya üzerinde yaşamalarını, doğruyu bulmalarını, mutlu olmalarını sağlayacak hususları onlara öğretmiştir.hususları onlara öğretmiştir. Onlara ilerideki tehlikeleri bildirecek haberciler göndermiştir.Onlara ilerideki tehlikeleri bildirecek haberciler göndermiştir. İlk insan ve peygamber Hz. Âdem'den itibaren;

İlk insan ve peygamber Hz. Âdem'den itibaren;

Ve in min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîrün.Ve in min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîrün. "Hiçbir ümmet yoktur ki Allah oraya bir ihtarcı, bir haberci göndermemiş olsun."

"Hiçbir ümmet yoktur ki Allah oraya bir ihtarcı, bir haberci göndermemiş olsun."

Rahmetinden her diyara bir şey göndermiştir Allahu Teâlâ hazretleri.Rahmetinden her diyara bir şey göndermiştir Allahu Teâlâ hazretleri. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir ümmete değil bütün insanlara peygamber gönderilmiştir.bir ümmete değil bütün insanlara peygamber gönderilmiştir. Sadece Araplara değil, Arap'a ve Acem'e ve Türk'e ve Kürt'e ve Çerkez'e ve Abaza'ya veSadece Araplara değil, Arap'a ve Acem'e ve Türk'e ve Kürt'e ve Çerkez'e ve Abaza'ya ve Boşnak'a ve Avrupalıya, Afrikalı'ya, zenciye Kızılderili'ye, sarı benizliye,Boşnak'a ve Avrupalıya, Afrikalı'ya, zenciye Kızılderili'ye, sarı benizliye, soluk benizliye herkese göndermiştir Allah. soluk benizliye herkese göndermiştir Allah. Kıyamete kadar peygamberliğinin devresi devam edecektir. Kıyamete kadar peygamberliğinin devresi devam edecektir. Kendisine indirilmiş olan Kur'ân-ı Kerîm, Kelâm-ı Kadîm, Mushaf-ı Şerîf Kendisine indirilmiş olan Kur'ân-ı Kerîm, Kelâm-ı Kadîm, Mushaf-ı Şerîf Allahu Teâlâ hazretleri tarafından ona vahy edilmiş âyetleri ihtiva ederAllahu Teâlâ hazretleri tarafından ona vahy edilmiş âyetleri ihtiva eder ve bunlar Allahu Teâlâ hazretlerinin dileği ve garantisi ile bozulmadan bugüne kadar gelmiştir.ve bunlar Allahu Teâlâ hazretlerinin dileği ve garantisi ile bozulmadan bugüne kadar gelmiştir. Çünkü;

İnnâ nahnü nezzelne'z-zikre ve innâ lehû le-hâfizûn.
Çünkü;

İnnâ nahnü nezzelne'z-zikre ve innâ lehû le-hâfizûn.
"Kur'ân-ı Kerîm'i hiç şüphe yok ki Biz indirdik, bunda şek şüphe, tereddüt etmeye lüzum yok, "Kur'ân-ı Kerîm'i hiç şüphe yok ki Biz indirdik, bunda şek şüphe, tereddüt etmeye lüzum yok, onu indiren Biz'iz ve onu da kıyamete kadar her türlü tasalluttan,onu indiren Biz'iz ve onu da kıyamete kadar her türlü tasalluttan, tahriften koruyacak olan Biz'iz!" buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri.

tahriften koruyacak olan Biz'iz!" buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri.

Azamet siygasıyla, azametinden dolayı "ben" demiyor, "Biz'iz" diye hitap ederekAzamet siygasıyla, azametinden dolayı "ben" demiyor, "Biz'iz" diye hitap ederek böyle şey yapıyor, buna Arapça'da azâmet sîgası derler.böyle şey yapıyor, buna Arapça'da azâmet sîgası derler. Azametinden, celâlinden, kibriyâsından dolayı buyuruyor ki; Azametinden, celâlinden, kibriyâsından dolayı buyuruyor ki; "Bunu Biz indirdik Biz koruyacağız!"

"Bunu Biz indirdik Biz koruyacağız!"

Allahu Teâlâ hazretleri "Ben indirdim, ben koruyacağım!"Allahu Teâlâ hazretleri "Ben indirdim, ben koruyacağım!" diye garanti vermiş olduğu bir Kur'ân-ı Kerîm'e sahibiz, diye garanti vermiş olduğu bir Kur'ân-ı Kerîm'e sahibiz, hükmü bütün insanlara şamil olduğu için Kur'ân-ı Kerîm'inhükmü bütün insanlara şamil olduğu için Kur'ân-ı Kerîm'in ve Peygamber Efendimiz'in vazifesi bütün insanlara yönelik olduğundan bir beldeye,ve Peygamber Efendimiz'in vazifesi bütün insanlara yönelik olduğundan bir beldeye, bir bölgeye, bir şehre, bir kasabaya, bir küçük zaman parçasına, bir dilime mahsus olmadığından bir bölgeye, bir şehre, bir kasabaya, bir küçük zaman parçasına, bir dilime mahsus olmadığından Peygamber Efendimiz İslâm'ı her tarafa yaymak için kendi zamanında tedbirler almıştır. Peygamber Efendimiz İslâm'ı her tarafa yaymak için kendi zamanında tedbirler almıştır. Kendi zamanında tedbirler almıştır. Kendi zamanında tedbirler almıştır. Öyle peygamberler vardır ki zamanlarının muvakkat olduğunu biliyorlardı ve söylüyorlardı. Öyle peygamberler vardır ki zamanlarının muvakkat olduğunu biliyorlardı ve söylüyorlardı. Mesela Hz. İsa aleyhisselam'a diyorlar ki;

"Sen misin o methedilen, gelecek mübarek şahıs?"

Mesela Hz. İsa aleyhisselam'a diyorlar ki;

"Sen misin o methedilen, gelecek mübarek şahıs?"

"Hayır, ben onun müjdecisiyim, o benden sonra gelecek." diyor.

"Hayır, ben onun müjdecisiyim, o benden sonra gelecek." diyor.

Çünkü Peygamber Efendimiz'in geleceğini her ümmetten fertlere Çünkü Peygamber Efendimiz'in geleceğini her ümmetten fertlere kendi peygamberleri vasıtasıyla Allahu Teâlâ hazretleri bildirmiş,kendi peygamberleri vasıtasıyla Allahu Teâlâ hazretleri bildirmiş, onun devresine sizin soyunuzdan birisi erişirse uysun diye onları bilgi sahibi kılmıştır.onun devresine sizin soyunuzdan birisi erişirse uysun diye onları bilgi sahibi kılmıştır. Hepsi ile ahd ü misak etmiştir çünkü Yahudiliğin yayıldığı bir yere Hepsi ile ahd ü misak etmiştir çünkü Yahudiliğin yayıldığı bir yere orada başka bir din gelmemiş olabilir, yahudiler uzun zaman kalmış olabilirler.orada başka bir din gelmemiş olabilir, yahudiler uzun zaman kalmış olabilirler. Hıristiyanlığın yayıldığı bir yere başka bir din gelmemiş olabilir, uzun zaman kalmış olabilirler.Hıristiyanlığın yayıldığı bir yere başka bir din gelmemiş olabilir, uzun zaman kalmış olabilirler. Öteki ümmetlerin, peygamberlerin ümmetlerinin yaşadığı devrelere Öteki ümmetlerin, peygamberlerin ümmetlerinin yaşadığı devrelere bölgelere başka mesajlar, inançlar gitmemiş olabilir.bölgelere başka mesajlar, inançlar gitmemiş olabilir. Oradaki insanlar bilsinler ki çok mükemmel bir peygamber gelecek,Oradaki insanlar bilsinler ki çok mükemmel bir peygamber gelecek, âhir zaman peygamberi gelecek diye her tarafa bilgi yayılmış. âhir zaman peygamberi gelecek diye her tarafa bilgi yayılmış. Şanı, şerefinin yüceliğinden dolayı…

Şanı, şerefinin yüceliğinden dolayı…

Nitekim İngilizce yazılmış olan, Pakistanlılar tarafından yazılmış olan bir kitapta okumuştum.Nitekim İngilizce yazılmış olan, Pakistanlılar tarafından yazılmış olan bir kitapta okumuştum. Daha başka kitaplarda da benzeri mâlumatı ve belgeleri, bilgileri görmüştüm.Daha başka kitaplarda da benzeri mâlumatı ve belgeleri, bilgileri görmüştüm. O kitapta diyordu ki müellif; Peygamber Efendimiz'in peygamber olarak gönderileceğine dair O kitapta diyordu ki müellif; Peygamber Efendimiz'in peygamber olarak gönderileceğine dair Hindistan'daki dinlerin kitaplarında da bilgi var.Hindistan'daki dinlerin kitaplarında da bilgi var. Çünkü biliyorsunuz Hint kıtası çok büyük bir kıta, çok büyük bir bölge,Çünkü biliyorsunuz Hint kıtası çok büyük bir kıta, çok büyük bir bölge, çok yaygın bir bölge, çok eski devirlere kadar inen, milattan çok öncelere, gerilere giden,çok yaygın bir bölge, çok eski devirlere kadar inen, milattan çok öncelere, gerilere giden, geniş kültürlerin bulunduğu, kaynaştığı bir bölge.geniş kültürlerin bulunduğu, kaynaştığı bir bölge. O Sanskritçe Brahman ve Budist metinlerinde de Peygamber Efendimiz'in geleceğine dair bilgiler var.O Sanskritçe Brahman ve Budist metinlerinde de Peygamber Efendimiz'in geleceğine dair bilgiler var. Hatta işte fotokopileri, işte resimleri, sayfaları, ifadeleri diye Hatta işte fotokopileri, işte resimleri, sayfaları, ifadeleri diye İngilizce'ye tercüme etmiş o kitapların sayfalarını.

İngilizce'ye tercüme etmiş o kitapların sayfalarını.

Ayrıca İranlılar'ın İslâm'dan önceki devrelerde bölgelerini idare etmiş olanAyrıca İranlılar'ın İslâm'dan önceki devrelerde bölgelerini idare etmiş olan Sâsânîler ve Persler ve Metler zamanında çıkmış olan inançlarda daSâsânîler ve Persler ve Metler zamanında çıkmış olan inançlarda da ileride bir peygamber gelecek diye mâlumat var.ileride bir peygamber gelecek diye mâlumat var. İncil'de de ileride bir peygamber gelecek diye mâlumat var.İncil'de de ileride bir peygamber gelecek diye mâlumat var. Tevrat'ta da ileride bir peygamber gelecek diye mâlumat var Tevrat'ta da ileride bir peygamber gelecek diye mâlumat var ve bunlar Kur'ân-ı Kerîm'de de bildirilmiş.

ve bunlar Kur'ân-ı Kerîm'de de bildirilmiş.

Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'in bir âyet-i kerîmesinde Saff sûresinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor kiNitekim Kur'ân-ı Kerîm'in bir âyet-i kerîmesinde Saff sûresinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki Hz. İsa şöyle demiş kavmine, Allah âyet-i kerîme ile bize bildiriyor ki;

Hz. İsa şöyle demiş kavmine, Allah âyet-i kerîme ile bize bildiriyor ki;

Yâ Benî İsrâîle.Yâ Benî İsrâîle. "Ey İsrailoğulları." İnnî resûlullâhi ileyküm."Ey İsrailoğulları." İnnî resûlullâhi ileyküm. "Ben İsa, size Allah'ın gönderdiği bir elçiyim."Ben İsa, size Allah'ın gönderdiği bir elçiyim. " Musaddikan limâ beyne yedeyye mine't-Tevrâti." Musaddikan limâ beyne yedeyye mine't-Tevrâti. "Benden önce Musa aleyhisselam'a indirilmiş olan Tevrat'ı tasdik ediciyim. "Benden önce Musa aleyhisselam'a indirilmiş olan Tevrat'ı tasdik ediciyim. O da hak peygamberdi, o kitap da hak kitaptı, onun içindeki ahkâm da."

Evet, tamam.

O da hak peygamberdi, o kitap da hak kitaptı, onun içindeki ahkâm da."

Evet, tamam.

Ve mübeşşiren bi-resûlin ye'tî min ba'dî ismühû Ahmed.Ve mübeşşiren bi-resûlin ye'tî min ba'dî ismühû Ahmed. "Ve benden sonra gelecek olan "Ve benden sonra gelecek olan ve adı Ahmed diye isimlendirilmiş olan bir peygamberi de size müjdelemekle görevliyim."

ve adı Ahmed diye isimlendirilmiş olan bir peygamberi de size müjdelemekle görevliyim."

Hz. İsa diyor bunu kavmine.Hz. İsa diyor bunu kavmine. Ve mübeşşiren bi-resûlin. "Öyle bir peygamberin geleceğini müjdelemekle vazifeliyim ki…"Ve mübeşşiren bi-resûlin. "Öyle bir peygamberin geleceğini müjdelemekle vazifeliyim ki…" Ye'tî min ba'dî. "Benden sonra gelir o dünyaya." İsmühû Ahmed. Ye'tî min ba'dî. "Benden sonra gelir o dünyaya." İsmühû Ahmed. "İsmi de Ahmed olacak." diye o zamandan bildirmiş.

"İsmi de Ahmed olacak." diye o zamandan bildirmiş.

Fe-lemmâ câehüm bi'l-beyyinâti kâlû hâzâ sihrün mübîn.

Fe-lemmâ câehüm bi'l-beyyinâti kâlû hâzâ sihrün mübîn.

Beyyineleri, âyetleri, delilleri, mucizeleri gösterdiği zamanBeyyineleri, âyetleri, delilleri, mucizeleri gösterdiği zaman Peygamber sallahu aleyhi ve sellem dediler ki bu apâşikâr sihirbazlıktır,Peygamber sallahu aleyhi ve sellem dediler ki bu apâşikâr sihirbazlıktır, olağanüstü şeyler, sihir yapıyor bu adam dediler. olağanüstü şeyler, sihir yapıyor bu adam dediler. " Bilemedikleri için o zamanın müşrikleri, işte böyle bir Peygamber.

" Bilemedikleri için o zamanın müşrikleri, işte böyle bir Peygamber.

Yahudiler bekliyorlar ki Allah'ın methettiği o zât nereden gelecek, nasıl gelecek?Yahudiler bekliyorlar ki Allah'ın methettiği o zât nereden gelecek, nasıl gelecek? Bekliyorlardı. Bekliyorlardı. Hatta Mekke'nin müşriklerine diyorlardı ki bir peygamber gelecek,Hatta Mekke'nin müşriklerine diyorlardı ki bir peygamber gelecek, göreceksiniz, o zaman biz putları nasıl kıracağız.göreceksiniz, o zaman biz putları nasıl kıracağız. Sanıyorlardı ki yahudilerin içinden gelecek,Sanıyorlardı ki yahudilerin içinden gelecek, putları kıracak ama kendi içlerinden gelecek sanıyorlardı,tahmin etmedilerputları kıracak ama kendi içlerinden gelecek sanıyorlardı,tahmin etmediler Arapların içinden, Kureyş'in içinden çıkacağını tahmin etmediler.Arapların içinden, Kureyş'in içinden çıkacağını tahmin etmediler. Daha önce tehdit ediyorlardı, siz şimdi şöyle yapıyorsunuz, böyle yapıyorsunuz bize ama Daha önce tehdit ediyorlardı, siz şimdi şöyle yapıyorsunuz, böyle yapıyorsunuz bize ama bir peygamber gelecek, biz putların hepsini kıracağız, sizin hepinizi sileceğiz yeryüzünden.bir peygamber gelecek, biz putların hepsini kıracağız, sizin hepinizi sileceğiz yeryüzünden. Şirk kalmayacak, diyorlardı. Ama geldikten sonra;

Şirk kalmayacak, diyorlardı. Ama geldikten sonra;

Fe-lemmâ câehüm mâ arefû keferû bihî.Fe-lemmâ câehüm mâ arefû keferû bihî. "O önceden bildikleri, kendilerine bildirilmiş olan şey "O önceden bildikleri, kendilerine bildirilmiş olan şey vukua gelince bu sefer kâfir oldular, inkâr ettiler."

vukua gelince bu sefer kâfir oldular, inkâr ettiler."

İnkâr et!

İnkâr et!

Fe lâ'netullâhi ale'l-kâfirîne.

Fe lâ'netullâhi ale'l-kâfirîne.

İnkâr ederse etsin! Allah'ın lanetine uğrarlar, Allah'a kimse zarar veremez.İnkâr ederse etsin! Allah'ın lanetine uğrarlar, Allah'a kimse zarar veremez. Hâşâ sümme hâşâ Allah'a hiç kimse zarar vermez.Hâşâ sümme hâşâ Allah'a hiç kimse zarar vermez. Bir insan silahını gökyüzüne kaldırsa, bütün silahın şarjörünü gökyüzüne boşaltsa ne olacak? Bir insan silahını gökyüzüne kaldırsa, bütün silahın şarjörünü gökyüzüne boşaltsa ne olacak? Allah'la zıt giden kendisi mahvolur, perişan olur, onlar öyle oldular.Allah'la zıt giden kendisi mahvolur, perişan olur, onlar öyle oldular. İşte Peygamber Efendimiz böyle bir Peygamber, bunu böylece bilesiniz.İşte Peygamber Efendimiz böyle bir Peygamber, bunu böylece bilesiniz. Eski kitaplarda, Hindistan'da, Çin'de, İran'da, Avrupa'da, Amerika'da, Eski kitaplarda, Hindistan'da, Çin'de, İran'da, Avrupa'da, Amerika'da, Afrika'da yayılmış dinlerin mukaddes kitaplarında Peygamber Efendimiz'e ait bilgiler var.

Afrika'da yayılmış dinlerin mukaddes kitaplarında Peygamber Efendimiz'e ait bilgiler var.

Kimisinde ismi belirtiliyor, ismi şu olacak diye.Kimisinde ismi belirtiliyor, ismi şu olacak diye. Nitekim İncillerde de -İncillerin asıl nüshası elimizde yok, tercümeleri var,Nitekim İncillerde de -İncillerin asıl nüshası elimizde yok, tercümeleri var, muhtelif dillere yapılmış tercümeleri var-muhtelif dillere yapılmış tercümeleri var- böyle bir şahıs gelecek diye bilgi var ama onlar diyorlar ki;böyle bir şahıs gelecek diye bilgi var ama onlar diyorlar ki; "O şahıs Cebrail olacak." filan. Yahu şahıs, diyor, melek demiyor ki."O şahıs Cebrail olacak." filan. Yahu şahıs, diyor, melek demiyor ki. Cebrail olsaydı melek gelecek derdi, melek zaten gelir gider, onu söylemez Allahu Teâlâ hazretleri. Cebrail olsaydı melek gelecek derdi, melek zaten gelir gider, onu söylemez Allahu Teâlâ hazretleri. Bu uzun bir bahistir, ispatı yapılmıştır.Bu uzun bir bahistir, ispatı yapılmıştır. İngilizce neşredilmiş kitaplarda, mesela Türkçe'ye de tercüme edildi, İngilizce neşredilmiş kitaplarda, mesela Türkçe'ye de tercüme edildi, Muhammed Deedat diye bir şahsın, Güney Afrika'da Pakistanlı müslüman bir şahsın, Muhammed Deedat diye bir şahsın, Güney Afrika'da Pakistanlı müslüman bir şahsın, oradaki papazlarla yaptığı münazaralaroradaki papazlarla yaptığı münazaralar ve münakaşalar sonunda İngilizce olarak telif ettiği eserler var.ve münakaşalar sonunda İngilizce olarak telif ettiği eserler var. O eserleri Diyanet İşleri Başkanlığı tercüme etmiş,O eserleri Diyanet İşleri Başkanlığı tercüme etmiş, neşredilmiş o kitaplar, var elimizde, o bilgilere umumiyetle halkımız vâkıf.

neşredilmiş o kitaplar, var elimizde, o bilgilere umumiyetle halkımız vâkıf.

Peygamber Efendimiz kendisi de sallahu aleyhi ve sellem kendi devresinde, hatta Mekke devresinde;Peygamber Efendimiz kendisi de sallahu aleyhi ve sellem kendi devresinde, hatta Mekke devresinde; "Sabredin bu din yayılacaktır." dedi. "Sabredin bu din yayılacaktır." dedi. "Bu işkencelerden yılmayın, bu din galip gelecektir." dedi."Bu işkencelerden yılmayın, bu din galip gelecektir." dedi. "Vallahi bu din okyanuslara yayılacak, denizlerin üzerinden kıtalara dağılacak.""Vallahi bu din okyanuslara yayılacak, denizlerin üzerinden kıtalara dağılacak." diye hadislerinde bildirdi -ki biz bu hadislerin bir kısmını buralarda okuduk-.diye hadislerinde bildirdi -ki biz bu hadislerin bir kısmını buralarda okuduk-. Daha en ümit ışıklarının zayıf olduğu devrelerde dahi böyle dediDaha en ümit ışıklarının zayıf olduğu devrelerde dahi böyle dedi Peygamber Efendimiz çünkü kendisine bu bildiriliyor idi,Peygamber Efendimiz çünkü kendisine bu bildiriliyor idi, bunun böyle olacağı kendisinin Peygamber olmak dolayısıyla mâlumuydu.

bunun böyle olacağı kendisinin Peygamber olmak dolayısıyla mâlumuydu.

Peygamber Efendimiz çevresindeki insanlara İslâm'ı tebliğ etti, hıristiyanlara tebliğ etti.Peygamber Efendimiz çevresindeki insanlara İslâm'ı tebliğ etti, hıristiyanlara tebliğ etti. Hıristiyanlar hakkında âyetler indi:

Hıristiyanlar hakkında âyetler indi:

Yâ ehle'l-kitâbi. Yâ ehle'l-kitâbi. "Ey Kur'an'dan önce kendilerine kitap indirilmiş olan kavimler, "Ey Kur'an'dan önce kendilerine kitap indirilmiş olan kavimler, yahudiler, hıristiyanlar, ey kitap ehli olan insanlar."yahudiler, hıristiyanlar, ey kitap ehli olan insanlar." Te'âlev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beyneküm.Te'âlev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beyneküm. "Aramızda müşterek olan söze gelin. "Aramızda müşterek olan söze gelin. " Ellâ na'bude illallâhe. "O söz ki Allah'tan gayriye ibadet etmeyelim."" Ellâ na'bude illallâhe. "O söz ki Allah'tan gayriye ibadet etmeyelim." Ve lâ nüşrike bihî şey'en.Ve lâ nüşrike bihî şey'en. "O'na herhangi bir varlığı, yaratığını şerîk, ortak koşmayalım, müşrikliğe düşmeyelim."O'na herhangi bir varlığı, yaratığını şerîk, ortak koşmayalım, müşrikliğe düşmeyelim. " Ve lâ yettehize ba'dünâ ba'den erbâben min dûnillâhi." Ve lâ yettehize ba'dünâ ba'den erbâben min dûnillâhi. "Allah'ı bırakıp da insanlar birbirlerini put edinmesin, ilâh edinmesin!"

"Allah'ı bırakıp da insanlar birbirlerini put edinmesin, ilâh edinmesin!"

Hz. İsa'yı çarmıha gerilmiş gösteriyorlar, başı düşmüş, kolları düşmüş, ayakları kıvrılmış.Hz. İsa'yı çarmıha gerilmiş gösteriyorlar, başı düşmüş, kolları düşmüş, ayakları kıvrılmış. Geçiyorlar karşısına tapınıyorlar. Ya bu Allah'ın kulu. Geçiyorlar karşısına tapınıyorlar. Ya bu Allah'ın kulu. İşte senin gibi kolu var, bacağı var, gözü var, kulağı var.

İşte senin gibi kolu var, bacağı var, gözü var, kulağı var.

Kânâ ye'külâni't-ta'âme unzur keyfe nübeyyinü lehümü'l-âyâti sümme unzur ennâ yü'fekûn.Kânâ ye'külâni't-ta'âme unzur keyfe nübeyyinü lehümü'l-âyâti sümme unzur ennâ yü'fekûn. "Yemek yerdi, çarşıda pazarda dolaşırdı senin benim gibi beşer idi." "Yemek yerdi, çarşıda pazarda dolaşırdı senin benim gibi beşer idi." Allah'ın beşer kul olan yaratığını O'na eş, ortak koştular, Allah'ın oğlu dediler -sümme hâşâ-Allah'ın beşer kul olan yaratığını O'na eş, ortak koştular, Allah'ın oğlu dediler -sümme hâşâ- olacak şey değil, insanların şaşkınlıkların haddi nihayeti yok!

olacak şey değil, insanların şaşkınlıkların haddi nihayeti yok!

Peygamber Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem hıristiyanlara bu âyetleri tebliğ etti.Peygamber Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem hıristiyanlara bu âyetleri tebliğ etti. Yahudilere havralarına kadar gitti, ben dedi Tevrat'ta bahsedilen Peygamber'im, bana iman edin, dedi.Yahudilere havralarına kadar gitti, ben dedi Tevrat'ta bahsedilen Peygamber'im, bana iman edin, dedi. Kimisi iman etti kimisi etmedi.Kimisi iman etti kimisi etmedi. İman eden yahudi alimleri var, evet, sen Tevrat'ta bahsedilen peygambersin,İman eden yahudi alimleri var, evet, sen Tevrat'ta bahsedilen peygambersin, kabul ettik diye müslüman olanlar var.

kabul ettik diye müslüman olanlar var.

Mesela yahudi hahamlarından Abdullah b. Selâm radı‎yallahu anh onlardan biridir.Mesela yahudi hahamlarından Abdullah b. Selâm radı‎yallahu anh onlardan biridir. Medine-i Münevvere'ye Peygamber Efendimiz'in geldiğini duyunca, Medine-i Münevvere'ye Peygamber Efendimiz'in geldiğini duyunca, dur bakalım birisi geldi diye söylüyorlar, gidip göreyim şunu demiş.

dur bakalım birisi geldi diye söylüyorlar, gidip göreyim şunu demiş.

Fe-izâ vechuhû leyse bi-vechi kezzâbin.Fe-izâ vechuhû leyse bi-vechi kezzâbin. "Yüzüne bir baktım ki diyor,-kendisi anlatıyor sonradan- "Yüzüne bir baktım ki diyor,-kendisi anlatıyor sonradan- yüzü hiç öyle yalan söyleyecek bir insan yüzü değil, pırıl pırıl, nûrânî." yüzü hiç öyle yalan söyleyecek bir insan yüzü değil, pırıl pırıl, nûrânî." Peygamber Efendimiz'in simasına hayran kalmış, kendisi yahudi, Peygamber Efendimiz'in simasına hayran kalmış, kendisi yahudi, görmek için gidiyor, neyin nesiymiş diye anlamak için gidiyor,görmek için gidiyor, neyin nesiymiş diye anlamak için gidiyor, ondan sonra kendisi Peygamber Efendimiz yahudi havrasına gittiği zaman dedi ki;ondan sonra kendisi Peygamber Efendimiz yahudi havrasına gittiği zaman dedi ki; "Ey yahudi cemaati Tevrat'ta şu âyet var, şu âyet var,"Ey yahudi cemaati Tevrat'ta şu âyet var, şu âyet var, sizin kitabınızda benim Peygamber olarak geleceğim yazılmış,sizin kitabınızda benim Peygamber olarak geleceğim yazılmış, Allah tarafından size bildirilmiştir bu âyetlerde.Allah tarafından size bildirilmiştir bu âyetlerde. Bana iman edin, bana tâbi olun." dedi.Bana iman edin, bana tâbi olun." dedi. Onlar böyle başlarını önlerine eğdiler, cevap vermediler.Onlar böyle başlarını önlerine eğdiler, cevap vermediler. Tebliğini birkaç defa tekrarladı Peygamber Efendimiz, sonra havradan çıktı,Tebliğini birkaç defa tekrarladı Peygamber Efendimiz, sonra havradan çıktı, geri döndü, giderken arkasından bu Abdullah İbn Selâm koşarak geldi, dedi ki;geri döndü, giderken arkasından bu Abdullah İbn Selâm koşarak geldi, dedi ki; "Ya Resûlallah şehadet ederim ki sen Allah'ın hak peygamberisin,"Ya Resûlallah şehadet ederim ki sen Allah'ın hak peygamberisin, elçisisin senin söylediklerin doğrudur.elçisisin senin söylediklerin doğrudur. Bu âyetler, bu cümleler Tevrat'ta vardır, biz gerçekten öyle bir şeyi bekliyorduk. Bu âyetler, bu cümleler Tevrat'ta vardır, biz gerçekten öyle bir şeyi bekliyorduk. Sen Allah'ın hak peygamberisin, bunlar kıskançlıklarından, inatlarından cevap vermediler sana, Sen Allah'ın hak peygamberisin, bunlar kıskançlıklarından, inatlarından cevap vermediler sana, ben onlardan değilim ben sana tâbi oldum." dedi Abdullah İbn Selâm.

ben onlardan değilim ben sana tâbi oldum." dedi Abdullah İbn Selâm.

Hıristiyanlardan müslüman olanlar var.Hıristiyanlardan müslüman olanlar var. Peygamber Efendimiz'e ilk vahiy geldiği zaman az çok eski kitapların bilgisine sahip olanPeygamber Efendimiz'e ilk vahiy geldiği zaman az çok eski kitapların bilgisine sahip olan eski alimlerden, sen ileride peygamber olacaksın, gördüğü rüyalar, şeylerden…eski alimlerden, sen ileride peygamber olacaksın, gördüğü rüyalar, şeylerden… O Cebrail aleyhisselam'ı görmesinden, Hıra hadisesinden dolayı filan…

O Cebrail aleyhisselam'ı görmesinden, Hıra hadisesinden dolayı filan…

"Ah! Senin zamanına keşke ben yetişsem,"Ah! Senin zamanına keşke ben yetişsem, keşke kavmin seni yurdundan çıkartacağı zaman senin yanında sana yardımcı olsam." dedi o şahıs.keşke kavmin seni yurdundan çıkartacağı zaman senin yanında sana yardımcı olsam." dedi o şahıs. Peygamber Efendimiz'in yanındakiler de dediler ki;

Peygamber Efendimiz'in yanındakiler de dediler ki;

"Yahu çıkartacaklar mı? Kavmi bunu Mekke'den çıkartacak mı?"

"Yahu çıkartacaklar mı? Kavmi bunu Mekke'den çıkartacak mı?"

"Evet, çıkartacak." diye söyledi.

Çünkü kitaplarda bunlar yazılıyor.
"Evet, çıkartacak." diye söyledi.

Çünkü kitaplarda bunlar yazılıyor.
Savaş yapacağı, müşriklerle savaşacağı, putları kıracağı o Hint kitaplarında da yazılmış.

Savaş yapacağı, müşriklerle savaşacağı, putları kıracağı o Hint kitaplarında da yazılmış.

Peygamber Efendimiz başkalarına mektuplar da gönderdi.Peygamber Efendimiz başkalarına mektuplar da gönderdi. Eline, basbayağı imza atarak, mektup yazdırarak, elçilerin eline mektup vererek gönderdi.

Eline, basbayağı imza atarak, mektup yazdırarak, elçilerin eline mektup vererek gönderdi.

Nereye gönderdi?

Nereye gönderdi?

Mısır'a gönderdi, İran'a gönderdi. İran'da Sâsânî İmparatorluğu vardı.Mısır'a gönderdi, İran'a gönderdi. İran'da Sâsânî İmparatorluğu vardı. Bizans İmparatoru, o zaman, o Peygamber Efendimiz'in zamanında yaşayan imparator Herakliyus idi,Bizans İmparatoru, o zaman, o Peygamber Efendimiz'in zamanında yaşayan imparator Herakliyus idi, Herakliyus'a gönderdi, elçi gönderdi, kitap, şey gönderdi, daha başka çevredeki meliklere gönderdi. Herakliyus'a gönderdi, elçi gönderdi, kitap, şey gönderdi, daha başka çevredeki meliklere gönderdi. Zamanının Habeş İmparatoru Necâşî Peygamber Efendimiz'e iman getirdi. Zamanının Habeş İmparatoru Necâşî Peygamber Efendimiz'e iman getirdi. İman getirdi ve Peygamber Efendimiz onun vefat ettiği gün, İman getirdi ve Peygamber Efendimiz onun vefat ettiği gün, o Habeşistan'da, Peygamber Efendimiz Suudi Arabistan'ın olduğu mıntıkada, arada dağlar, denizlero Habeşistan'da, Peygamber Efendimiz Suudi Arabistan'ın olduğu mıntıkada, arada dağlar, denizler kilometrelerce, yüzlerce kilometre mesafeler var. kilometrelerce, yüzlerce kilometre mesafeler var. Dedi ki;

"Kardeşiniz Habeş İmparatoru Necâşî vefat etti, ona namaz kılacağız."

Dedi ki;

"Kardeşiniz Habeş İmparatoru Necâşî vefat etti, ona namaz kılacağız."

Oradan gıyabında cenaze namazı kıldı Peygamber Efendimiz, onun mü'min olmasından dolayı.Oradan gıyabında cenaze namazı kıldı Peygamber Efendimiz, onun mü'min olmasından dolayı. O imparator İslâm'ı kabul etti çünkü kendisine sığınan müslümanlarla, Mekke'nin O imparator İslâm'ı kabul etti çünkü kendisine sığınan müslümanlarla, Mekke'nin müşriklerinden gelip bunları bize teslim edin, biz bunları asacağız, müşriklerinden gelip bunları bize teslim edin, biz bunları asacağız, keseceğiz diyen insanların konuşmalarını dinlediği zaman,keseceğiz diyen insanların konuşmalarını dinlediği zaman, bunlar haklı, ben bunları haklı görüyorum diye tâbi olmuştu, müslüman olmuştu.

bunlar haklı, ben bunları haklı görüyorum diye tâbi olmuştu, müslüman olmuştu.

Herakliyus'a da mektup gönderdi, şimdi okuduğum mektup Herakliyus'a gönderilen mektuptur,Herakliyus'a da mektup gönderdi, şimdi okuduğum mektup Herakliyus'a gönderilen mektuptur, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş, hadîs-i şerîf, o da onun buyurduğu şey,Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş, hadîs-i şerîf, o da onun buyurduğu şey, mektuba yazılmış ve Herakliyus'a gönderilmiş.mektuba yazılmış ve Herakliyus'a gönderilmiş. Bu mektuplardan hâlihazırda o zamanki yazısı ile müzelerde elde mevcut olanları var. Bu mektuplardan hâlihazırda o zamanki yazısı ile müzelerde elde mevcut olanları var. Ürdün Müzesi'nde, Mısır Müzesi'nde İstanbul Türk İslâm Eserleri Müzesi'nde...Ürdün Müzesi'nde, Mısır Müzesi'nde İstanbul Türk İslâm Eserleri Müzesi'nde... Bir de Güneydoğu Anadolu'da Ermeni Süryaniler var biliyorsunuz,Bir de Güneydoğu Anadolu'da Ermeni Süryaniler var biliyorsunuz, Ermeni Süryanileri'nin papazlarından birisi Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne gelmiş.Ermeni Süryanileri'nin papazlarından birisi Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne gelmiş. Kendisinin yazdığı bir kitap da bırakmış, bizim de hıristiyan vakıflarımız var, bize, vakıflarımıza Kendisinin yazdığı bir kitap da bırakmış, bizim de hıristiyan vakıflarımız var, bize, vakıflarımıza işte idare etme salahiyeti verin filan gibi konuşmalar için işte idare etme salahiyeti verin filan gibi konuşmalar için Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geldiği zaman, o kitabı da hediye etmiş genel müdüre.

Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geldiği zaman, o kitabı da hediye etmiş genel müdüre.

O genel müdüre hem kendisi şifahen söylemiş hem de ben kitabında sonradan gördüm.O genel müdüre hem kendisi şifahen söylemiş hem de ben kitabında sonradan gördüm. "Bize sizin Peygamberiniz tarafından gönderilmiş mektup var, "Bize sizin Peygamberiniz tarafından gönderilmiş mektup var, biz onu kilisemizin şeyinde saklıyoruz." diyor. biz onu kilisemizin şeyinde saklıyoruz." diyor. Demek ki Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'daki Süryani kiliselerinde,Demek ki Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'daki Süryani kiliselerinde, Ermeni kiliselerinde de Peygamber Efendimiz'in mektubu ulaşmış,Ermeni kiliselerinde de Peygamber Efendimiz'in mektubu ulaşmış, onlar da müslüman olsunlar diye onlara da yazılmış ama onlar hâlâ hıristiyan kalıyorlar,onlar da müslüman olsunlar diye onlara da yazılmış ama onlar hâlâ hıristiyan kalıyorlar, Allah nasip etmemiş demek ki doğru yolu göstermemiş.

Allah nasip etmemiş demek ki doğru yolu göstermemiş.

Şimdi bu Herakliyus'a gönderilen mektup;

Şimdi bu Herakliyus'a gönderilen mektup;

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Peygamber Efendimiz besmele ile başlamış yazdırmaya, sonra ne demiş?

Peygamber Efendimiz besmele ile başlamış yazdırmaya, sonra ne demiş?

Min Muhammedin abdillâhi ve resûlihî ilâ Hirekl azîmi'r-Rûm.

Min Muhammedin abdillâhi ve resûlihî ilâ Hirekl azîmi'r-Rûm.

Başlangıcı şöyle mektubun:

Başlangıcı şöyle mektubun:

"Bu, Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed'den Roma, Doğu Roma İmparatorluğunun"Bu, Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed'den Roma, Doğu Roma İmparatorluğunun ulusu, başkanı Herakl'e yazılmış mektuptur."

ulusu, başkanı Herakl'e yazılmış mektuptur."

Selâmun alâ-meni'ttebe'a'l-hüdâ. "Hidayete ittiba edenlere selam olsun."

Selâmun alâ-meni'ttebe'a'l-hüdâ. "Hidayete ittiba edenlere selam olsun."

Hidayete tâbi olanlara selam olsun.

Hidayete tâbi olanlara selam olsun.

Dikkat ederseniz Peygamber Efendimiz selamı boşa harcamıyor,Dikkat ederseniz Peygamber Efendimiz selamı boşa harcamıyor, selam sana ey Herakliyus dememiş, ne demiş? selam sana ey Herakliyus dememiş, ne demiş? Hidayete ittiba edenlere selam olsun demiş,Hidayete ittiba edenlere selam olsun demiş, sen hidayete girersen, Müslümanlığı kabul edersen selama erersin,sen hidayete girersen, Müslümanlığı kabul edersen selama erersin, girmezsen sana bir şey yok demek bu. girmezsen sana bir şey yok demek bu. Tâbi olursan selam sana olsun, neden?

Tâbi olursan selam sana olsun, neden?

İki sebepten, bir, insan müşrik oldu mu Peygamber Efendimiz ona dua etse de,İki sebepten, bir, insan müşrik oldu mu Peygamber Efendimiz ona dua etse de, tevbe istiğfar etse de müşrik olduğu için duası onu kurtarmaz. tevbe istiğfar etse de müşrik olduğu için duası onu kurtarmaz. Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor ki;

Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor ki;

İn testağfir lehüm seb'îne merreten fe len yağfirallâhu lehüm.İn testağfir lehüm seb'îne merreten fe len yağfirallâhu lehüm. "Müşriklere yetmiş defa söz verdim diye bir sebepten dolayı "Müşriklere yetmiş defa söz verdim diye bir sebepten dolayı tevbe istiğfar etsen dahi Allah onlara aff u mağfiret etmeyecek, tevbe istiğfar etsen dahi Allah onlara aff u mağfiret etmeyecek, münafıkları aff u mağfiret etmeyecek'" diye Kur'an'da bildirilmiş, demek ki iman şartı asgarî şart.

münafıkları aff u mağfiret etmeyecek'" diye Kur'an'da bildirilmiş, demek ki iman şartı asgarî şart.

O iman şartı olmadan bir kimseye beri taraftan mü'minler dua etseler,O iman şartı olmadan bir kimseye beri taraftan mü'minler dua etseler, Allah'ın evliyâsı dua etse, peygamberi dua etse iman etmediği için o duadan bir fayda ona gelmezAllah'ın evliyâsı dua etse, peygamberi dua etse iman etmediği için o duadan bir fayda ona gelmez çünkü iman etmedi, Kur'ân-ı Kerîm'den bunu biliyoruz. çünkü iman etmedi, Kur'ân-ı Kerîm'den bunu biliyoruz. Onun için Peygamber Efendimiz ona dua edemezdi,Onun için Peygamber Efendimiz ona dua edemezdi, henüz müslüman olmamış olan bir kimseye sana selam olsun diyemezdi Peygamber Efendimiz, yasak.

henüz müslüman olmamış olan bir kimseye sana selam olsun diyemezdi Peygamber Efendimiz, yasak.

Kendisine yasak edilmiş çünkü dese Allah'ın hak peygamberi,Kendisine yasak edilmiş çünkü dese Allah'ın hak peygamberi, "Yâ Rabbi, yağmur yağdır." dediği zaman bir hafta yağmur yağdı."Yâ Rabbi, yağmur yağdır." dediği zaman bir hafta yağmur yağdı. Peygamber Efendimiz minbere çıkmıştı elini tuttuğu yerde, elini ovuşturduğu yerdePeygamber Efendimiz minbere çıkmıştı elini tuttuğu yerde, elini ovuşturduğu yerde hastalık geçerdi, dua ettiği şey anında olurdu.hastalık geçerdi, dua ettiği şey anında olurdu. Minbere çıktı hutbe îrâd ederken köylünün, bedevinin birisi oradan kalktı dedi ki;

Minbere çıktı hutbe îrâd ederken köylünün, bedevinin birisi oradan kalktı dedi ki;

"Yâ Resûlallah! Otlarımız kurudu, topraklarımız susuzluktan çatladı,"Yâ Resûlallah! Otlarımız kurudu, topraklarımız susuzluktan çatladı, hayvanlarımız ve insanlarımız susuzluktan kırılıyorlar, hayvanlarımız ve insanlarımız susuzluktan kırılıyorlar, ölüyorlar, dua et de Allah yağmur göndersin."

ölüyorlar, dua et de Allah yağmur göndersin."

Hava masmavi idi, diyor rivayet eden râvi, gökyüzü masmaviydi.Hava masmavi idi, diyor rivayet eden râvi, gökyüzü masmaviydi. Hiçbir bulut yoktu bunu böyle dediği zaman diyor. Hiçbir bulut yoktu bunu böyle dediği zaman diyor. Medine'nin kenarındaki bir dağın adını söylüyor, şu anda benim hatırımda değil.Medine'nin kenarındaki bir dağın adını söylüyor, şu anda benim hatırımda değil. O dağın üzerinden bir atlı süvari gibi bir bulut peyda oldu birden diyor. O dağın üzerinden bir atlı süvari gibi bir bulut peyda oldu birden diyor. Hani süvari böyle koştura koştura atını gelir, bir bulut peyda oldu, geldi, hızla geldi diyor. Hani süvari böyle koştura koştura atını gelir, bir bulut peyda oldu, geldi, hızla geldi diyor. Peygamber Efendimiz dua ettikten sonra şakır şakır yağmur yağmaya başladı, diyor.Peygamber Efendimiz dua ettikten sonra şakır şakır yağmur yağmaya başladı, diyor. Bir hafta yağmış kardeşlerim, bir hafta yağmış yağmur.

Bir hafta yağmış kardeşlerim, bir hafta yağmış yağmur.

Bir dahaki hafta o bedevi diyor ki;

Bir dahaki hafta o bedevi diyor ki;

"Yâ Resûlallah! Dua et de bu yağmur dursun, çünkü sel basmaya başladı her tarafı."

"Yâ Resûlallah! Dua et de bu yağmur dursun, çünkü sel basmaya başladı her tarafı."

Peygamber Efendimiz yağmur yağsın dediği için "yâ Rabbi yağdırma" demiyor.Peygamber Efendimiz yağmur yağsın dediği için "yâ Rabbi yağdırma" demiyor. Diyor ki;

Diyor ki;

"Yâ Rabbi! Havâlinâ, çevremize yağdır ya Rabbi,"Yâ Rabbi! Havâlinâ, çevremize yağdır ya Rabbi, üstümüzden öbür taraflara rahmetin yağmasını kaydır."

üstümüzden öbür taraflara rahmetin yağmasını kaydır."

Edep sahibi Peygamber, Allah'ın sevgili kulu, seçkin kulu;

Edep sahibi Peygamber, Allah'ın sevgili kulu, seçkin kulu;

Ve inneke le'alâ hulukin azîm. dediği kulu öyle her sözü şey.

Ve inneke le'alâ hulukin azîm. dediği kulu öyle her sözü şey.

Onun için bir kere selam vermeye salahiyetli olmadığı kimseye bedava dua etmez.Onun için bir kere selam vermeye salahiyetli olmadığı kimseye bedava dua etmez. Sana selam olsun, demez. O sebepten.

Sana selam olsun, demez. O sebepten.

Etse tutar, onu etmediğinden, etmemesi gerektiğinden ne demiş?

Etse tutar, onu etmediğinden, etmemesi gerektiğinden ne demiş?

Selâmun aleyküm dememiş, es-selâmu aleyke yâ Hirakl, dememiş; ne demiş?

Selâmun aleyküm dememiş, es-selâmu aleyke yâ Hirakl, dememiş; ne demiş?

Selâmun alâ-meni'ttebe'a'l-hüdâ.Selâmun alâ-meni'ttebe'a'l-hüdâ. "Allah'ın hidayetine ittiba edenlere, İslâm'a girenlere, "Allah'ın hidayetine ittiba edenlere, İslâm'a girenlere, imanı kabul edenlere, doğru yola gelenlere selam olsun."

imanı kabul edenlere, doğru yola gelenlere selam olsun."

Sen gelirsen sana da olsun, gelmezsen sana bir şey yok demek,Sen gelirsen sana da olsun, gelmezsen sana bir şey yok demek, bu sözün şeyi, böyle bu kadar zarif, bu kadar güzel bir selam.

bu sözün şeyi, böyle bu kadar zarif, bu kadar güzel bir selam.

Emma ba'd; gerekli görevi îfâdan sonra Araplar'ın böyle bir konuşmada söyledikleri sözdür bu.Emma ba'd; gerekli görevi îfâdan sonra Araplar'ın böyle bir konuşmada söyledikleri sözdür bu. Üzerimize düşen vazifeyi edâ ettikten sonra sadede gelelim filan mânasına Üzerimize düşen vazifeyi edâ ettikten sonra sadede gelelim filan mânasına kullanılan bir sözdür, emma ba'd sözü.kullanılan bir sözdür, emma ba'd sözü. Hutbelerde de biliyorsunuz elhamdülillah ve selât ü selâm getirdikten,Hutbelerde de biliyorsunuz elhamdülillah ve selât ü selâm getirdikten, şehadet getirildikten sonra emma ba'du fe yâ ibadallah diye geçiliyor.şehadet getirildikten sonra emma ba'du fe yâ ibadallah diye geçiliyor. Kitaplarda da öyle olur hamdele ve salvele ve duadan sonra emma ba'd diye başlar şey.

Kitaplarda da öyle olur hamdele ve salvele ve duadan sonra emma ba'd diye başlar şey.

Emmâ ba'du. Fe innî ed'ûke bi-dâ'iyeti'l-İslâmi.Emmâ ba'du. Fe innî ed'ûke bi-dâ'iyeti'l-İslâmi. "Ben seni İslâm dinine çağırıyorum." diyor Peygamber Efendimiz.

"Ben seni İslâm dinine çağırıyorum." diyor Peygamber Efendimiz.

"İslâm'a girmeye seni çağırıyorum ey Doğu Roma İmparatoru, Bizans İmparatoru Herakliyus,"İslâm'a girmeye seni çağırıyorum ey Doğu Roma İmparatoru, Bizans İmparatoru Herakliyus, ben seni İslâm'a girmeye çağırıyorum." diyor.

ben seni İslâm'a girmeye çağırıyorum." diyor.

Eslim teslem. "Müslüman ol ki selamet bulasın."

Eslim teslem. "Müslüman ol ki selamet bulasın."

Çünkü dünyada imparator olmak insanı âhirette kurtarmayacak,Çünkü dünyada imparator olmak insanı âhirette kurtarmayacak, zengin olmak, pehlivan olmak, çevresinin geniş olması kurtarmayacak,zengin olmak, pehlivan olmak, çevresinin geniş olması kurtarmayacak, herhangi bir hatıra gelen güç kuvvet, dünyadaki itibar edilen izzet vesilesi herhangi bir hatıra gelen güç kuvvet, dünyadaki itibar edilen izzet vesilesi âhirette hepsi sıfırlanacak, hiçbirinin kıymeti yok âhirette. âhirette hepsi sıfırlanacak, hiçbirinin kıymeti yok âhirette. İmân-ı kâmil ile ve kalb-i selîm ile gelenler mükâfatlara erecekler,İmân-ı kâmil ile ve kalb-i selîm ile gelenler mükâfatlara erecekler, günahla gelenler, küfürle gelenler cezalarını çekecekler, cehennemi boylayacaklar.

günahla gelenler, küfürle gelenler cezalarını çekecekler, cehennemi boylayacaklar.

O bakımdan; eslim. "Müslüman ol."O bakımdan; eslim. "Müslüman ol." Selamet ki selamete eresin, selamet bulasın,Selamet ki selamete eresin, selamet bulasın, hem dünyada selamete erersin hem de âhirette selamete erersin.

hem dünyada selamete erersin hem de âhirette selamete erersin.

Müslüman olursun, hem dünyan mâmur olur hem âhiretin mâmur olur.Müslüman olursun, hem dünyan mâmur olur hem âhiretin mâmur olur. Âhirette ebedî mutluluğa erersin, dedi Peygamber Efendimiz.

Âhirette ebedî mutluluğa erersin, dedi Peygamber Efendimiz.

Müslüman olmak selamete ermek demektir, Allah bizi müslüman etmiş elhamdülillah.Müslüman olmak selamete ermek demektir, Allah bizi müslüman etmiş elhamdülillah. Müslüman yaşatsın, son nefesimizde imandan bizi mahrum etmesin.Müslüman yaşatsın, son nefesimizde imandan bizi mahrum etmesin. İmansız âhirete göçürmesin. İmansız âhirete göçürmesin. Çünkü öyle bir devirde yaşıyoruz kiÇünkü öyle bir devirde yaşıyoruz ki bilhassa bizim devrimiz için hadîs-i şerîflerde bilgi vardır kardeşlerim, çok dikkat etmemiz lazım.bilhassa bizim devrimiz için hadîs-i şerîflerde bilgi vardır kardeşlerim, çok dikkat etmemiz lazım. Öyle bir hâle gelecek ki insanlar, dediği zamandayız Allahu âlem.Öyle bir hâle gelecek ki insanlar, dediği zamandayız Allahu âlem. Sabahleyin mü'min olarak sabahlayacak akşama kâfir olacak.Sabahleyin mü'min olarak sabahlayacak akşama kâfir olacak. Akşamleyin mü'min olarak akşamlamış bir kimse sabaha kâfir olarak kalkacak.

Akşamleyin mü'min olarak akşamlamış bir kimse sabaha kâfir olarak kalkacak.

Neden?

Çünkü sabahleyin kalkar, sabah namazını kılar, gider bir gazete okur
Neden?

Çünkü sabahleyin kalkar, sabah namazını kılar, gider bir gazete okur
işyerinde, küfür tepeden tırnağa, imansızlık ha, vay bilmem ne filan, işyerinde, küfür tepeden tırnağa, imansızlık ha, vay bilmem ne filan, bir yanlış kanaat zihnine saplanır, kalbine saplanır, imandan gider akşama kâfir olur.bir yanlış kanaat zihnine saplanır, kalbine saplanır, imandan gider akşama kâfir olur. Akşamleyin eve gelir akşam namazını kılar, yatsı namazını kılar,Akşamleyin eve gelir akşam namazını kılar, yatsı namazını kılar, açar televizyonun şeyini bir konuşma dinler, bir parça bir film, bir bilmem ne…açar televizyonun şeyini bir konuşma dinler, bir parça bir film, bir bilmem ne… Oradan imanından mahrum olur, hadi kâfir oluverir gider.

Oradan imanından mahrum olur, hadi kâfir oluverir gider.

Allah bizi müslüman etmiş, müslüman yaşatsın,Allah bizi müslüman etmiş, müslüman yaşatsın, müslüman yaşadığımız gibi müslüman olarak ölmeyi,müslüman yaşadığımız gibi müslüman olarak ölmeyi, âhirette de cennetine Cemâli'ne ermeyi nasip eylesin.

âhirette de cennetine Cemâli'ne ermeyi nasip eylesin.

Eslim teslem. "Ey Herakliyus müslüman ol ki selamet bulasın."Eslim teslem. "Ey Herakliyus müslüman ol ki selamet bulasın." Yü'tikallâhu ecreke merrateyn.Yü'tikallâhu ecreke merrateyn. "Allah, sana müslüman ol ki Allah sana ecrini kat kat versin, iki misli versin."

"Allah, sana müslüman ol ki Allah sana ecrini kat kat versin, iki misli versin."

İki misli vermesi nedir?

İki misli vermesi nedir?

Herakliyus müslüman olsaydı o zaman ona ecir niye iki misli verilecek?

Herakliyus müslüman olsaydı o zaman ona ecir niye iki misli verilecek?

İzah ediyor Peygamber Efendimiz ileride. Söyleyeceğim.

İzah ediyor Peygamber Efendimiz ileride. Söyleyeceğim.

Fe-in tevelleyte fe aleyke isme'l-erisiyyîn.Fe-in tevelleyte fe aleyke isme'l-erisiyyîn. "Eğer sırtını dönersen, benim bu davetime icabet etmezsen,"Eğer sırtını dönersen, benim bu davetime icabet etmezsen, benim bu teklifimi kabul etmezsen ey Herakliyus,benim bu teklifimi kabul etmezsen ey Herakliyus, eğer benim müslüman ol çağrıma uymazsan o zaman."

eğer benim müslüman ol çağrıma uymazsan o zaman."

Ne olur?

Ne olur?

Fe-in tevelleyte.Fe-in tevelleyte. "Sırtını çevirip dönüp de vazgeçersen, gidersen, geri gidersen, müslüman olmazsan"Sırtını çevirip dönüp de vazgeçersen, gidersen, geri gidersen, müslüman olmazsan o zaman senin üzerine sana tâbi olan tebaanın günahları da yüklenir çünkü onlar sana tâbi." o zaman senin üzerine sana tâbi olan tebaanın günahları da yüklenir çünkü onlar sana tâbi." Erisiyyîn. Yani fellâhîn demekmiş, tebaa kastediliyor.

Erisiyyîn. Yani fellâhîn demekmiş, tebaa kastediliyor.

"Ey Herakliyus sen müslüman ol Allah ecrini iki kat verir, versin,"Ey Herakliyus sen müslüman ol Allah ecrini iki kat verir, versin, öyle olmaz da sırt çevirir de geri gidersen o zaman sana tebaanın da vebali yüklenir." buyurdu.

öyle olmaz da sırt çevirir de geri gidersen o zaman sana tebaanın da vebali yüklenir." buyurdu.

İşte müslüman kardeşlerim, muhterem kardeşlerimİşte müslüman kardeşlerim, muhterem kardeşlerim her başkanın, her reisin, her hükümdarın, her güç kuvvet sahibinin,her başkanın, her reisin, her hükümdarın, her güç kuvvet sahibinin, her emrinde insanlar olan, tebaalar olan, gruplar olan kimsenin sorumluluğu budur. her emrinde insanlar olan, tebaalar olan, gruplar olan kimsenin sorumluluğu budur. Eğer iyi başkanlık yaparsaEğer iyi başkanlık yaparsa gerideki, arkasındaki, maiyetindeki insanların da sevapları kendisinin sevabına eklenir.gerideki, arkasındaki, maiyetindeki insanların da sevapları kendisinin sevabına eklenir. Onun için mü'minlerin emîrinin, başkanının ecri kat kat fazla olur.Onun için mü'minlerin emîrinin, başkanının ecri kat kat fazla olur. Eğer kötü idarecilik yaparsa kendisinin kötülüklerine, günahlarına -tebaasını daEğer kötü idarecilik yaparsa kendisinin kötülüklerine, günahlarına -tebaasını da kötü idare ettiği için- onların kötülüklerinin veballeri de gelir, yüklenir, perişan olur.

kötü idare ettiği için- onların kötülüklerinin veballeri de gelir, yüklenir, perişan olur.

"Rûz-ı mahşerde her başkan, her idareci, her böyle sivrilmiş kişi, maiyetinde insan olanlar,"Rûz-ı mahşerde her başkan, her idareci, her böyle sivrilmiş kişi, maiyetinde insan olanlar, elleri boynuna böyle bağlanmış, esir gibi gelecekler." diyor Peygamber Efendimiz.

elleri boynuna böyle bağlanmış, esir gibi gelecekler." diyor Peygamber Efendimiz.

Okuduk, geçtiğimiz haftaların hadislerinde okuduk,Okuduk, geçtiğimiz haftaların hadislerinde okuduk, elleri boynuna esir alınmış böyle bazı kimseler getiriliyordu ya, görüyorsunuz elleri boynuna esir alınmış böyle bazı kimseler getiriliyordu ya, görüyorsunuz boyunlarına böyle elleri bağlanmış, esir olarak getirilecek, bir şiddetli hesaba çekilecekler,boyunlarına böyle elleri bağlanmış, esir olarak getirilecek, bir şiddetli hesaba çekilecekler, hesapları müspet olursa kurtulacaklar, hesapları menfî olursahesapları müspet olursa kurtulacaklar, hesapları menfî olursa hem kendi veballeri hem de kendi tebaalarının, maiyetlerindekilerin veballeri eklenecek.

hem kendi veballeri hem de kendi tebaalarının, maiyetlerindekilerin veballeri eklenecek.

Burada bir en kötü hükümdarlardan birisinin misalini vereyim muhterem kardeşlerim;Burada bir en kötü hükümdarlardan birisinin misalini vereyim muhterem kardeşlerim; Hindistan'da Ekber Şah diye birisi, Moğol İmparatorlarından birisi İslâm'ı değiştirmişHindistan'da Ekber Şah diye birisi, Moğol İmparatorlarından birisi İslâm'ı değiştirmiş ve Dîn-i İlâhî diye yeni bir din ortaya atmaya kalkmış,ve Dîn-i İlâhî diye yeni bir din ortaya atmaya kalkmış, bin yıl tamam oldu İslâm'ın hükmü bitti,bin yıl tamam oldu İslâm'ın hükmü bitti, yeni bir din kuruyorum ben diye, yeni bir din kurmaya kalkmış.yeni bir din kuruyorum ben diye, yeni bir din kurmaya kalkmış. Namazı yasaklamış, orucu yasaklamış, haccı yasaklamış, tesettürü yasaklamış. Namazı yasaklamış, orucu yasaklamış, haccı yasaklamış, tesettürü yasaklamış. İneğin kesilmesini yasaklamış, neden? Çünkü Hintliler ineğe tapıyorlar. İneğin kesilmesini yasaklamış, neden? Çünkü Hintliler ineğe tapıyorlar. Şimdi o şahsın vebalinin büyüklüğünü düşünün.Şimdi o şahsın vebalinin büyüklüğünü düşünün. Ama kim çıkmış onun devrinde İmâm-ı Rabbânî çıkmış, dikilmiş karşısına.Ama kim çıkmış onun devrinde İmâm-ı Rabbânî çıkmış, dikilmiş karşısına. O, İslâm'ı orada böyle İslâm'dan vazgeçilip başka bir din kurulduğu sıradaO, İslâm'ı orada böyle İslâm'dan vazgeçilip başka bir din kurulduğu sırada onun için İmâm-ı Rabbânî oluyor.onun için İmâm-ı Rabbânî oluyor. Onun için büyük şahıs oluyor, Allah şefaatlerine erdirsin.

Onun için büyük şahıs oluyor, Allah şefaatlerine erdirsin.

Şimdi bu şahıs, Herakliyus müslüman olsaydı ecri iki kat olacaktı, neden?

Şimdi bu şahıs, Herakliyus müslüman olsaydı ecri iki kat olacaktı, neden?

Kendisinin Müslümanlığı, yaptığı ibadetler taatlerden bir sevap alacaktı,Kendisinin Müslümanlığı, yaptığı ibadetler taatlerden bir sevap alacaktı, bir de kendisi müslüman oldu diye tebaası da uyacaktı, bir de kendisi müslüman oldu diye tebaası da uyacaktı, kendisinin arkasından gelen insanların topunun sevapları da ona eklenecekti.kendisinin arkasından gelen insanların topunun sevapları da ona eklenecekti. O fırsatı kaçırdı bu şahıs, kaçırdığını sonra tarih kitaplarından biliyoruz,O fırsatı kaçırdı bu şahıs, kaçırdığını sonra tarih kitaplarından biliyoruz, hadisi tamamlayayım ondan sonra onu anlatacağım.

hadisi tamamlayayım ondan sonra onu anlatacağım.

Arkasından, Peygamber Efendimiz mektubun arkasına âyet-i kerîme eklemiş,Arkasından, Peygamber Efendimiz mektubun arkasına âyet-i kerîme eklemiş, bu Kur'ân-ı Kerîm'den bir âyet-i kerîmedir buyuruyor ki -yazmış arkasına-;

bu Kur'ân-ı Kerîm'den bir âyet-i kerîmedir buyuruyor ki -yazmış arkasına-;

Ve yâ ehle'l-kitâbi. "Ey Ehl-i Kitab." Te'âlev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beyneküm.Ve yâ ehle'l-kitâbi. "Ey Ehl-i Kitab." Te'âlev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beyneküm. "Sizinle aramızda müşterek olan söze, itikada, inanca gelin." "Sizinle aramızda müşterek olan söze, itikada, inanca gelin." Ellâ na'bude illallâhe. "Allah'tan gayriye ibadet etmemek." Ellâ na'bude illallâhe. "Allah'tan gayriye ibadet etmemek." Ve lâ nüşrike bihî şey'en. "O'na hiçbir şeyi ortak, şerîk koşmamak." Ve lâ nüşrike bihî şey'en. "O'na hiçbir şeyi ortak, şerîk koşmamak." Ve lâ yettehize ba'dünâ ba'den erbâben min dûnillâhi. Ve lâ yettehize ba'dünâ ba'den erbâben min dûnillâhi. "Allah'ı bırakıp da insanlar olarak birbirimizi putlaştırıp, ilah etmemek,"Allah'ı bırakıp da insanlar olarak birbirimizi putlaştırıp, ilah etmemek, rab edinmemek, kelimesi üzerine, vahdet inancı üzerine, rab edinmemek, kelimesi üzerine, vahdet inancı üzerine, Allah'ın varlığını ve birliğini kabul etmek esası üzerine gelin,Allah'ın varlığını ve birliğini kabul etmek esası üzerine gelin, birleşelim." diyor Peygamber Efendimiz muhterem kardeşlerim.birleşelim." diyor Peygamber Efendimiz muhterem kardeşlerim. Hz. İsa'da Allah'ın varlığına birliğine çağırdı ama hıristiyanlar bozdular,Hz. İsa'da Allah'ın varlığına birliğine çağırdı ama hıristiyanlar bozdular, üçlemeyi onlar sonradan çıkardılar, teslisi.üçlemeyi onlar sonradan çıkardılar, teslisi. Musa aleyhisselam da Allah'ın birliğine çağırdı, bütün peygamberler Allah'ın birliğine çağırdı.Musa aleyhisselam da Allah'ın birliğine çağırdı, bütün peygamberler Allah'ın birliğine çağırdı. Hz. İsa'nın Allah'ın birliğine çağırdığına Kur'ân-ı Kerîm'de delil var,Hz. İsa'nın Allah'ın birliğine çağırdığına Kur'ân-ı Kerîm'de delil var, âyet-i kerîme var, âyet-i kerîmede bildiriliyor ki;

âyet-i kerîme var, âyet-i kerîmede bildiriliyor ki;

"Rûz-ı mahşerde Allahu Teâlâ hazretleri diyecek k, buyuracak ki"Rûz-ı mahşerde Allahu Teâlâ hazretleri diyecek k, buyuracak ki 'Ya İsa, ey İsa, benim peygamberim, kulum, ey İsa.'"

'Ya İsa, ey İsa, benim peygamberim, kulum, ey İsa.'"

E ente kulte li'n-nâsi'ttehizûnî ve ümmiye ilâheyni min dûnillâhi.E ente kulte li'n-nâsi'ttehizûnî ve ümmiye ilâheyni min dûnillâhi. "Sen mi söyledin insanlara Allah'ı bırakıp da Allah'tan gayri beni ve ananı put edinin, "Sen mi söyledin insanlara Allah'ı bırakıp da Allah'tan gayri beni ve ananı put edinin, ilah edinin, diye insanlara sen mi söyledin ya İsa?" diyecek Allahu Teâlâ hazretleri.

ilah edinin, diye insanlara sen mi söyledin ya İsa?" diyecek Allahu Teâlâ hazretleri.

Çünkü Meryem'e, Hz. İsa'ya tapınıyorlar ya, şimdi ilah edinmişler ya,Çünkü Meryem'e, Hz. İsa'ya tapınıyorlar ya, şimdi ilah edinmişler ya, ne diyorlar, İsa rab diyorlar, İsa rab diyorlar hıristiyanlar.ne diyorlar, İsa rab diyorlar, İsa rab diyorlar hıristiyanlar. Hz. İsa'yı rab edinmişler -hâşâ sümme hâşâ-Hz. İsa'yı rab edinmişler -hâşâ sümme hâşâ- sen böyle dedin mi ya İsa bunlara, diye Kur'ân-ı Kerîm'de soracağını bildiriyor.sen böyle dedin mi ya İsa bunlara, diye Kur'ân-ı Kerîm'de soracağını bildiriyor. Hz. İsa'nın cevabı böyle, insanın içinde böyle bir sevgi doğuyor, yumuşak, gayet edepli,Hz. İsa'nın cevabı böyle, insanın içinde böyle bir sevgi doğuyor, yumuşak, gayet edepli, Rabbi'nin sorusuna cevap -çünkü oyuncak değil Rabbi soruyor- diyor ki;

Rabbi'nin sorusuna cevap -çünkü oyuncak değil Rabbi soruyor- diyor ki;

Mâ kultü lehüm illâ mâ emertenî bihî.Mâ kultü lehüm illâ mâ emertenî bihî. "Senin bana emrettiğinden başka bir şey ben onlara demedim ya Rabbi, "Senin bana emrettiğinden başka bir şey ben onlara demedim ya Rabbi, sen bana ne emretmişsen onu söyledim, ondan gayri bir şey söylemedim ya Rabbi."

sen bana ne emretmişsen onu söyledim, ondan gayri bir şey söylemedim ya Rabbi."

Allah'tan gayriye tapınmayın, dedim,Allah'tan gayriye tapınmayın, dedim, Allah'ın varlığını, birliğini, senin varlığını, birliğini söyledim ya Rabbi diye,Allah'ın varlığını, birliğini, senin varlığını, birliğini söyledim ya Rabbi diye, Hz. İsa, seni tesbih ederim, tenzih ederim, Hz. İsa, seni tesbih ederim, tenzih ederim, sana noksan sıfatlar yaraştırıp yakıştırıp eklerler, söylerler,sana noksan sıfatlar yaraştırıp yakıştırıp eklerler, söylerler, senin şanına layık olmayan şekilde seni tanırlar, inanırlar.senin şanına layık olmayan şekilde seni tanırlar, inanırlar. Bu insanların şirklerinden, küfürlerinden seni tesbih ve tenzih ederimBu insanların şirklerinden, küfürlerinden seni tesbih ve tenzih ederim ya Rabbi, diye cevap verdi Hz. İsa aleyhisselam.ya Rabbi, diye cevap verdi Hz. İsa aleyhisselam. İşte onlar da yine yanlış yolda gidiyorlar, arkasında diyor ki âyet-i kerîmenin;

İşte onlar da yine yanlış yolda gidiyorlar, arkasında diyor ki âyet-i kerîmenin;

Fe-in tevellev.Fe-in tevellev. "Ey mü'minler siz böyle deyin hıristiyanlara, eğer onlar döner giderlerse, kabul etmezlerse,"Ey mü'minler siz böyle deyin hıristiyanlara, eğer onlar döner giderlerse, kabul etmezlerse, sırt çevirirlerse bu davetinizi kabul etmezlerse onlara deyin ki."sırt çevirirlerse bu davetinizi kabul etmezlerse onlara deyin ki." Fe-kûlû'şhedû bi-ennâ müslimûn.Fe-kûlû'şhedû bi-ennâ müslimûn. "Bak siz dönüp gidiyorsunuz ya, bak şahit olun, biz bunları size söyledik,"Bak siz dönüp gidiyorsunuz ya, bak şahit olun, biz bunları size söyledik, biz müslümanız siz ne halt ederseniz edin, ne cehenneme giderseniz gidin kibiz müslümanız siz ne halt ederseniz edin, ne cehenneme giderseniz gidin ki biz işte müslümanız deyin." diye Kur'ân-ı Kerîm bize bildiriyor.

biz işte müslümanız deyin." diye Kur'ân-ı Kerîm bize bildiriyor.

Elhamdülillah biz de müslümanız.

Elhamdülillah biz de müslümanız.

Biz Allah'ın varlığını, birliğini biliyoruz.Biz Allah'ın varlığını, birliğini biliyoruz. Şimdi sorarım size kardeşlerim, senin bu boya, bu posa, bu akla, bu fikre, bu güce,Şimdi sorarım size kardeşlerim, senin bu boya, bu posa, bu akla, bu fikre, bu güce, bu kuvvete, bu ele, bu ayağa, bu göze, bu kulağa, bu imkânlara,bu kuvvete, bu ele, bu ayağa, bu göze, bu kulağa, bu imkânlara, bu akla bu fikre sahip olmanda senin bir payın var mı?bu akla bu fikre sahip olmanda senin bir payın var mı? Yok, bilmiyorum, ben yapmadım.Yok, bilmiyorum, ben yapmadım. Ben yapmadım, ben bilmiyorum, kendimi böyle gördüm, benim haberim yok, bilirim yapmış olsam.Ben yapmadım, ben bilmiyorum, kendimi böyle gördüm, benim haberim yok, bilirim yapmış olsam. Bilirim, akşam yediğim yemeği biliyorum, yarın ne yapacağımı planlıyorum, Bilirim, akşam yediğim yemeği biliyorum, yarın ne yapacağımı planlıyorum, beni ben yapmadım, ben yapmadım.beni ben yapmadım, ben yapmadım. Ha sen yapmadıysan seni yapan Allah, seni yapan, yaratan Allah işte...Ha sen yapmadıysan seni yapan Allah, seni yapan, yaratan Allah işte... Ama ben annemden babamdan doğmuşum.

Ama ben annemden babamdan doğmuşum.

Anneni babanı kim yarattı?

Anneni babanı kim yarattı?

Şimdi kısa bir kaçamak cevap verebilirler,Şimdi kısa bir kaçamak cevap verebilirler, canım ben annemden babamdan doğmuşum, annem babam evlenmişler ben doğmuşum. canım ben annemden babamdan doğmuşum, annem babam evlenmişler ben doğmuşum. Anneni babanı kim yarattı? Dedem, dedemle nenemden doğmuşlar.Anneni babanı kim yarattı? Dedem, dedemle nenemden doğmuşlar. Onları kim yarattı? Bu böyle gider, sonunda o adam köşeye sıkışır.Onları kim yarattı? Bu böyle gider, sonunda o adam köşeye sıkışır. Şimdi ben bu camide birisine kızıp da kovaladığım zaman kaçar ama nereye kadar?Şimdi ben bu camide birisine kızıp da kovaladığım zaman kaçar ama nereye kadar? Kaçar, duvara kadar kaçar, duvardan sonra sıkışır, o adam da sıkışır sonunda, Kaçar, duvara kadar kaçar, duvardan sonra sıkışır, o adam da sıkışır sonunda, biz madem kendimiz kendimizi yaratmamışız, o halde yaratılmışız, biz madem kendimiz kendimizi yaratmamışız, o halde yaratılmışız, Yaratanımız'ı bilelim, Allahu Teâlâ hazretleri bizi yaratmış, bunu bilelim.Yaratanımız'ı bilelim, Allahu Teâlâ hazretleri bizi yaratmış, bunu bilelim. Bilmek yetmiyor, kendisini bu aşikâr bir şey, akıl, mantık bunu gerektiriyor, Bilmek yetmiyor, kendisini bu aşikâr bir şey, akıl, mantık bunu gerektiriyor, ben kendim yapmadım o halde beni birisi yapmış, yaratmış, çatmış çatıştırmış,ben kendim yapmadım o halde beni birisi yapmış, yaratmış, çatmış çatıştırmış, kaşımı, gözümü, kulağımı ne mükemmel tarzda, her şeyim mükemmel, hafızam var, kaşımı, gözümü, kulağımı ne mükemmel tarzda, her şeyim mükemmel, hafızam var, eskileri hatırlayabiliyorum, aklım var ileriye dönük planlar yapabiliyorum,eskileri hatırlayabiliyorum, aklım var ileriye dönük planlar yapabiliyorum, gücüm var kuvvetim var, elhamdülillah.

gücüm var kuvvetim var, elhamdülillah.

Bir de adama soracak soru yağmuru var elimizde.Bir de adama soracak soru yağmuru var elimizde. Böyle bir münkiri bombardımana tutarız, ayakta kalması mümkün değil. Böyle bir münkiri bombardımana tutarız, ayakta kalması mümkün değil. Sen doğdun kepaze, bir karıştın veya iki karıştın, yirmi iki yirmi iki daha kırk dört,Sen doğdun kepaze, bir karıştın veya iki karıştın, yirmi iki yirmi iki daha kırk dört, kırk beş santim boyun vardı, bu kadar bile yoktur, kimisi otuz santimdir,kırk beş santim boyun vardı, bu kadar bile yoktur, kimisi otuz santimdir, şöyle bacağından tutar ebe kaldırır havaya, otuz-otuz beş santim, kırk-kırk beş santim, şöyle bacağından tutar ebe kaldırır havaya, otuz-otuz beş santim, kırk-kırk beş santim, üç-üç buçuk kilo, dört kilo nihayet… üç-üç buçuk kilo, dört kilo nihayet… Tosun gibi maşaallah, altı kilo bir bebek, yemesini bilmez, içmesini bilmez, Tosun gibi maşaallah, altı kilo bir bebek, yemesini bilmez, içmesini bilmez, yürümesini bilmez, hiçbir şeyi bilmez.

yürümesini bilmez, hiçbir şeyi bilmez.

Bir âciz, bîçare mahlûk, o halde kaldı mı mahvolur gider.Bir âciz, bîçare mahlûk, o halde kaldı mı mahvolur gider. Annesi babası bakıyor da ondan öyle oluyor,Annesi babası bakıyor da ondan öyle oluyor, ya peki hasta olduğu zaman doktor doktor dolaşıyorsun da bazen iyi olmuyor da ölüyor, ya peki hasta olduğu zaman doktor doktor dolaşıyorsun da bazen iyi olmuyor da ölüyor, annesi babası ne kadar istiyorlar, ah bir tanecik evladımız,annesi babası ne kadar istiyorlar, ah bir tanecik evladımız, ah bir kurtulsa, diye çırpınıyorlar ama ölüyor.ah bir kurtulsa, diye çırpınıyorlar ama ölüyor. Demek ki yaşatmak da annesinin babasının elinde değil, bizim de öyle.Demek ki yaşatmak da annesinin babasının elinde değil, bizim de öyle. Demek ki yaratan başka, yaşatan başka, düzenleyen, planlayan başka, Demek ki yaratan başka, yaşatan başka, düzenleyen, planlayan başka, annemiz babamızdan doğmuşuz ama annemiz babamız bizim kaşımızı gözümüzü çizmemişler ki.annemiz babamızdan doğmuşuz ama annemiz babamız bizim kaşımızı gözümüzü çizmemişler ki. Boyumuzu posumuzu tanzim etmemişler ki.Boyumuzu posumuzu tanzim etmemişler ki. İşte öyle bir kânûn-ı İlâhî, evlenmek suretiyle insan doğuyor. İşte öyle bir kânûn-ı İlâhî, evlenmek suretiyle insan doğuyor. Ama nasıl doğacağından haberleri yok, bazen sakat doğuyor, Ama nasıl doğacağından haberleri yok, bazen sakat doğuyor, hiç isterler miydi sakat doğmasını ama sakat doğdu.hiç isterler miydi sakat doğmasını ama sakat doğdu. Bazen yanıp yakılıp ah bir erkek çocuğumuz olsa diyorlar,Bazen yanıp yakılıp ah bir erkek çocuğumuz olsa diyorlar, birinci çocuk kız oluyor, ikinci çocuk kız oluyor, üçüncü çocuk kız oluyor, dördüncü çocuk birinci çocuk kız oluyor, ikinci çocuk kız oluyor, üçüncü çocuk kız oluyor, dördüncü çocuk ya Rabbi oğlan ver, vermiyor. ya Rabbi oğlan ver, vermiyor. Elinde bir şey yok çünkü annenin babanın da elinde bir şey yok.Elinde bir şey yok çünkü annenin babanın da elinde bir şey yok. Aklı olan insan bunu aşikâr olarak görür ve bilir.

Aklı olan insan bunu aşikâr olarak görür ve bilir.

Yaratmak elinde değil, cinsiyetini tayin etmek elinde değil,Yaratmak elinde değil, cinsiyetini tayin etmek elinde değil, yaşatmak elinde değil, büyütmek elinde değil, çok zengin bir ailenin çocuğu vardı,yaşatmak elinde değil, büyütmek elinde değil, çok zengin bir ailenin çocuğu vardı, zengin köşkleri var Erenköy'de, bilmem nerde, parası anasının babasının akıyor oluk gibi. zengin köşkleri var Erenköy'de, bilmem nerde, parası anasının babasının akıyor oluk gibi. Münevver insan, zengin insanlar, dünyanın bütün imkânları şey, bodur.Münevver insan, zengin insanlar, dünyanın bütün imkânları şey, bodur. Şu kadarcık, küçücük bir çocuk, enine büyüyor, boyuna büyümüyor.Şu kadarcık, küçücük bir çocuk, enine büyüyor, boyuna büyümüyor. Besliyorlar, besle babam besle, vitaminler şeyler boyuna büyümüyor.Besliyorlar, besle babam besle, vitaminler şeyler boyuna büyümüyor. Hadi büyüt bakalım, büyüt bakalım, büyütemiyorsun, onun için insan aczini bilipHadi büyüt bakalım, büyüt bakalım, büyütemiyorsun, onun için insan aczini bilip Kâdir-i Mutlak'a teslim olmalı, mahlûk olduğunu bilip Hâlik-ı Azîm'e teslim olmalı,Kâdir-i Mutlak'a teslim olmalı, mahlûk olduğunu bilip Hâlik-ı Azîm'e teslim olmalı, hayatının, ölümünün elinde olmadığını biliphayatının, ölümünün elinde olmadığını bilip Muhyî ve Mümît olan Allahu Teâlâ hazretlerine insan teslim olmalı.Muhyî ve Mümît olan Allahu Teâlâ hazretlerine insan teslim olmalı. Bilmiyor, teslim olmuyor, cehenneme kadar yolun var.Bilmiyor, teslim olmuyor, cehenneme kadar yolun var. Akıl var çünkü mantık var, şu kâinatın mesela alimler incelemiş.Akıl var çünkü mantık var, şu kâinatın mesela alimler incelemiş. Einstein [Aynştayn] yahudi alimi, büyük alim, astrolog, fizikçi, Nobel ödülleri filan almış adam. Einstein [Aynştayn] yahudi alimi, büyük alim, astrolog, fizikçi, Nobel ödülleri filan almış adam. "Allah'a inanır mısın diyorlar.""Allah'a inanır mısın diyorlar." Tilki gibi yahudi adam, kapı kapı dolaşıp Yahudiliğe iane toplamış Amerika'da. Tilki gibi yahudi adam, kapı kapı dolaşıp Yahudiliğe iane toplamış Amerika'da. Sen Allah'a inanıyor musun diyorlar fizikçi olarak?Sen Allah'a inanıyor musun diyorlar fizikçi olarak? Diyor ki kâinatın yıldızlar âleminde, galaksilerde, güneşlerde, güneş sistemlerinde,Diyor ki kâinatın yıldızlar âleminde, galaksilerde, güneşlerde, güneş sistemlerinde, yıldız sistemlerinde öyle mükemmel bir ahenk var ki atom âleminde öyle muhteşem bir ahenk var kiyıldız sistemlerinde öyle mükemmel bir ahenk var ki atom âleminde öyle muhteşem bir ahenk var ki bu kendi kendine olamaz. bu kendi kendine olamaz. Matematiksel bir düzenleme var, tesadüfle izah edilmeyecek bir intizam var,Matematiksel bir düzenleme var, tesadüfle izah edilmeyecek bir intizam var, katsayılar kusursuz geliyor, katsayıların, matematik formüllerinde katsayılarınkatsayılar kusursuz geliyor, katsayıların, matematik formüllerinde katsayıların kusursuz olmasından bile delil çıkartıyor adam. kusursuz olmasından bile delil çıkartıyor adam. Düzen var, intizam var, işte bu küçük kâinattaki mikro kozmos dediği atom âlemindekiDüzen var, intizam var, işte bu küçük kâinattaki mikro kozmos dediği atom âlemindeki ve büyük kâinattaki makro kozmos dediği uzay âlemindeki düzenin sahibine ben inanıyorum diyor. ve büyük kâinattaki makro kozmos dediği uzay âlemindeki düzenin sahibine ben inanıyorum diyor. İnanç buysa, diyor, ben inananların başındayım.

İnanç buysa, diyor, ben inananların başındayım.

Mecbur, aklı başında olan insanın tabiat bilgini olsun, tabip olsun, astronom olsun,Mecbur, aklı başında olan insanın tabiat bilgini olsun, tabip olsun, astronom olsun, fizikçi olsun, kimyacı olsun inanmaması aptallığındandır.fizikçi olsun, kimyacı olsun inanmaması aptallığındandır. Bazı insan okuduğu ilmin felsefesini yapamaz, derinliğine dalamaz ondandır. Bazı insan okuduğu ilmin felsefesini yapamaz, derinliğine dalamaz ondandır. Adam münkir, hocam doktor bir tanıdığım var münkir. Adam münkir, hocam doktor bir tanıdığım var münkir. Felsefesini yapmıyor tıbbın, insan vücudunu incelemiyor, şu gözün harikalarını görmüyor, Felsefesini yapmıyor tıbbın, insan vücudunu incelemiyor, şu gözün harikalarını görmüyor, şu beynin harikalarını görmüyor,şu beynin harikalarını görmüyor, şu kasların, şu sinir sisteminin harikalarını görmüyor, ondan inanmıyor.şu kasların, şu sinir sisteminin harikalarını görmüyor, ondan inanmıyor. Felsefesini yapmaya vakti olmuyor ki adam kumarda, içkide, pokerde, zinâda… Felsefesini yapmaya vakti olmuyor ki adam kumarda, içkide, pokerde, zinâda… Vakti öyle geçiyor, düşünmeye vakit bulmuyor,Vakti öyle geçiyor, düşünmeye vakit bulmuyor, doktorluk diploması almasından faydalanarak etrafa çalım satıyor, yoksa kafası çalıştığından değil.doktorluk diploması almasından faydalanarak etrafa çalım satıyor, yoksa kafası çalıştığından değil. Felsefesini yaptığından değil. Her işin erbabı var. Felsefesini yaptığından değil. Her işin erbabı var. Öteki felsefesini yapan Einstein [Aynştayn], hem fiziği Öteki felsefesini yapan Einstein [Aynştayn], hem fiziği hem astronomiyi inceliyor hem de felsefesini yapıyor işin,hem astronomiyi inceliyor hem de felsefesini yapıyor işin, adamlar derin alim oldu mu genişletiyor bilgisini, sebeplerini araştırıyor.

adamlar derin alim oldu mu genişletiyor bilgisini, sebeplerini araştırıyor.

Bak, geçen gün gazetede okudum. Utangaçlık neden oluyor, diye incelemişler adamlar.Bak, geçen gün gazetede okudum. Utangaçlık neden oluyor, diye incelemişler adamlar. Utangaç, bazı insan böyle mahcup, utanıyor neden incelemişler, incelemişler,Utangaç, bazı insan böyle mahcup, utanıyor neden incelemişler, incelemişler, irsiyetten gelebileceğini de tespit etmişler. irsiyetten gelebileceğini de tespit etmişler. Her şey bir inceleme mevzuu, incelediği zaman insan gerçekleri bulur.

Her şey bir inceleme mevzuu, incelediği zaman insan gerçekleri bulur.

İşte böyle Peygamber Efendimiz bütün çevredeki hükümdarlara mektup gönderdiği gibiİşte böyle Peygamber Efendimiz bütün çevredeki hükümdarlara mektup gönderdiği gibi Herakliyus'a da mektup gönderdi, kimden bu rivayet, bu hadisin rivayeti?

Herakliyus'a da mektup gönderdi, kimden bu rivayet, bu hadisin rivayeti?

Revâhu'l-Buhâriyyu ve Müslimun an Ebî Süfyâne radıyallahu anh.

Revâhu'l-Buhâriyyu ve Müslimun an Ebî Süfyâne radıyallahu anh.

Bu hadîs-i şerîfi Ebû Süfyan rivayet etti,Bu hadîs-i şerîfi Ebû Süfyan rivayet etti, Buhârî'nin ve Müslim'in sahih kitaplarında var, hadîs-i şerîf sahih.Buhârî'nin ve Müslim'in sahih kitaplarında var, hadîs-i şerîf sahih. Ebû Süfyan Herakliyus'un bu mektubunu burada anlatmış ya, bize rivayet etmiş,Ebû Süfyan Herakliyus'un bu mektubunu burada anlatmış ya, bize rivayet etmiş, Peygamber Efendimiz'in böyle mektup yazdığını rivayet etmiş ya, Peygamber Efendimiz'in böyle mektup yazdığını rivayet etmiş ya, kendisi Buhârî'deki izahata göre anlatıyor ki kendisi Buhârî'deki izahata göre anlatıyor ki henüz daha Peygamber Efendimiz'le mücadele ederken Mekke'de müşrik ikenhenüz daha Peygamber Efendimiz'le mücadele ederken Mekke'de müşrik iken ve Peygamber Efendimiz'le savaşırken…ve Peygamber Efendimiz'le savaşırken… Biliyorsunuz Ebû Süfyan Mekke-i Mükerreme'nin fethine kadar Biliyorsunuz Ebû Süfyan Mekke-i Mükerreme'nin fethine kadar Uhud harbinde, Bedir harbinde Kureyş'in başkanı olarak mücadele etti Peygamber Efendimiz'le.Uhud harbinde, Bedir harbinde Kureyş'in başkanı olarak mücadele etti Peygamber Efendimiz'le. Mekke'nin fethinde müslüman oldu, müslüman oldu onun için rad‎ıyallahu anh diyoruz amaMekke'nin fethinde müslüman oldu, müslüman oldu onun için rad‎ıyallahu anh diyoruz ama daha önce müşrik idi.daha önce müşrik idi. Peygamber Efendimiz'le uğraşanlardan birisiydi,

Peygamber Efendimiz'le uğraşanlardan birisiydi,

Peygamber Efendimiz'e inanmadığı zamanda,Peygamber Efendimiz'e inanmadığı zamanda, henüz mü'min olmadığı zamanda Şam'a bir ticarî ziyarete gidiyor, bir sebeple Şam'a gidiyor.henüz mü'min olmadığı zamanda Şam'a bir ticarî ziyarete gidiyor, bir sebeple Şam'a gidiyor. O sırada Bizans İmparatoru da ordusu ile böyle Suriye taraflarına gelmiş, Şam'da O sırada Bizans İmparatoru da ordusu ile böyle Suriye taraflarına gelmiş, Şam'da bulunuyormuş, Dımaşk şehrinde bulunuyormuşbulunuyormuş, Dımaşk şehrinde bulunuyormuş ve Hicaz'dan bir peygamber çıktı haberi kendisine geliyor.ve Hicaz'dan bir peygamber çıktı haberi kendisine geliyor. Herakliyus'a Hicaz'dan bir Peygamber çıktı haberi kendisine geliyorHerakliyus'a Hicaz'dan bir Peygamber çıktı haberi kendisine geliyor ve bu peygamberin nasıl bir kimse olduğunu anlamak istiyor.ve bu peygamberin nasıl bir kimse olduğunu anlamak istiyor. Haber toplamak istiyor, ordusunu toplamış, savaş olacak, nitekim müslümanlarla Bizanslılar arasında Haber toplamak istiyor, ordusunu toplamış, savaş olacak, nitekim müslümanlarla Bizanslılar arasında Tebük çevresinde savaşlar oldu o devirde.Tebük çevresinde savaşlar oldu o devirde. Bilgi toplamak için diyor ki o belde ahalisinden birisini tutun getirin bana.Bilgi toplamak için diyor ki o belde ahalisinden birisini tutun getirin bana. Bulup getiriyorlar Ebû Süfyan'ı, Mekkeli adam, ticaret için gelmiş oraya,Bulup getiriyorlar Ebû Süfyan'ı, Mekkeli adam, ticaret için gelmiş oraya, Ebû Süfyan'ı Herakliyus'un karşısına getiriyorlar.

Ebû Süfyan'ı Herakliyus'un karşısına getiriyorlar.

Herakliyus'e anlatıyor ama kendisi henüz inanmış değil, Herakliyus soru soruyor diyor ki;

Herakliyus'e anlatıyor ama kendisi henüz inanmış değil, Herakliyus soru soruyor diyor ki;

"Bu şahıs sizin kavminizin eşrafından mı yoksa"Bu şahıs sizin kavminizin eşrafından mı yoksa kenar mahallelerden böyle soysuz, soyu sopu belli olmayan kimse mi?"

kenar mahallelerden böyle soysuz, soyu sopu belli olmayan kimse mi?"

"Hayır bizim soylu bir ailemizden, diyor, onu söylemek zorunda, aksini söyleyemez çünkü"Hayır bizim soylu bir ailemizden, diyor, onu söylemek zorunda, aksini söyleyemez çünkü başkalarına da soracak hükümdar, yalan söylemesi mümkün değil."

başkalarına da soracak hükümdar, yalan söylemesi mümkün değil."

"Peki, onun ahlâkı böyle daha önceden hani aranızda yaşamış,"Peki, onun ahlâkı böyle daha önceden hani aranızda yaşamış, böyle aldatmacası, bilmem yalancılığı, sahtekârlığı vesairesi…"

böyle aldatmacası, bilmem yalancılığı, sahtekârlığı vesairesi…"

"Hayır, dürüst insandı Muhammed el-Emîn diye tanınır, güvenilir insan diye tanınır.""Hayır, dürüst insandı Muhammed el-Emîn diye tanınır, güvenilir insan diye tanınır." filan diye çeşitli soruları soruyor, soruyor, soruyor, soruyor...

filan diye çeşitli soruları soruyor, soruyor, soruyor, soruyor...

Çeşitli bilgileri aldıktan sonra bu mektup da geliyor kendisine, Herakliyus'a,Çeşitli bilgileri aldıktan sonra bu mektup da geliyor kendisine, Herakliyus'a, o zaman Herakliyus diyor ki bunlar gösteriyor ki o şahıs peygamberdir. o zaman Herakliyus diyor ki bunlar gösteriyor ki o şahıs peygamberdir. Bize eski kitaplarda anlatılan peygamberdir bu şahıs, hak peygamberdir, Bize eski kitaplarda anlatılan peygamberdir bu şahıs, hak peygamberdir, ben de ona iman etmeyi uygun görüyorum, diyor.ben de ona iman etmeyi uygun görüyorum, diyor. Fakat bunu böyle bir toplantı yerinde, hükümdarın etrafında adamları, saray erkânı, Fakat bunu böyle bir toplantı yerinde, hükümdarın etrafında adamları, saray erkânı, komutanlar vesaire filan hepsinin olduğu kalabalık bir yerde böyle bu münazara, konuşmalar,komutanlar vesaire filan hepsinin olduğu kalabalık bir yerde böyle bu münazara, konuşmalar, bu mektubun gelmesi, okunması, tercümesi böyle cereyan etmiş... bu mektubun gelmesi, okunması, tercümesi böyle cereyan etmiş... Ebû Süfyan da orada mektubu getiren de orada.Ebû Süfyan da orada mektubu getiren de orada. Şimdi bu böyle cereyan edip de o böyle İslâm'a meyledinceŞimdi bu böyle cereyan edip de o böyle İslâm'a meyledince bir gulgule kopuyor salonda, olur mu, nasıl olur, bilmem ne filan artıkbir gulgule kopuyor salonda, olur mu, nasıl olur, bilmem ne filan artık neler dedilerse o hükümdarın etrafındaki o kalabalık... neler dedilerse o hükümdarın etrafındaki o kalabalık... Büyük bir hoşnutsuzluk, homurtu meydana gelinceBüyük bir hoşnutsuzluk, homurtu meydana gelince Herakliyus yüz seksen derece çark ediyor, tam yüz geri dönüyor ve;

Herakliyus yüz seksen derece çark ediyor, tam yüz geri dönüyor ve;

"Ben sizin dininize bağlılığınızı denemek için sizi imtihan ettim, mahsustan söyledim." diyor"Ben sizin dininize bağlılığınızı denemek için sizi imtihan ettim, mahsustan söyledim." diyor hıristiyanlara, ben size mahsustan söyledim, diyor. hıristiyanlara, ben size mahsustan söyledim, diyor. İş böyle kapanıyor.

İş böyle kapanıyor.

Demek ki muhterem kardeşlerim, Herakliyus şahsen bu işin doğruluğunu kavramışDemek ki muhterem kardeşlerim, Herakliyus şahsen bu işin doğruluğunu kavramış fakat imparatorluk elden gitmesin diye, çevresindeki insanlar kendisine karşı çıkmasınlar,fakat imparatorluk elden gitmesin diye, çevresindeki insanlar kendisine karşı çıkmasınlar, kendisi ile bir mücadele kopmasın diye bu işi geçiştirmiş bir kimse olarak görünüyor. kendisi ile bir mücadele kopmasın diye bu işi geçiştirmiş bir kimse olarak görünüyor. Habeş İmparatoru gibi Müslümanlığı kabul etmemiş.

Habeş İmparatoru gibi Müslümanlığı kabul etmemiş.

Buradan başka bir hadîs-i şerîfe geçmeden İran'a gönderdiğini ne oldu diye onu da kısaca söyleyelim,Buradan başka bir hadîs-i şerîfe geçmeden İran'a gönderdiğini ne oldu diye onu da kısaca söyleyelim, İran'a da bir elçi gönderdi Peygamber Efendimiz.İran'a da bir elçi gönderdi Peygamber Efendimiz. İran'ın başında Sâsânî hükümdarı vardı.İran'ın başında Sâsânî hükümdarı vardı. O Sâsânî hükümdarına elçi gitti, buna benzer bir mektup, bu mealde bir mektubu ona okudu, O Sâsânî hükümdarına elçi gitti, buna benzer bir mektup, bu mealde bir mektubu ona okudu, İran hükümdarı çok mütekebbir bir kimseydi, Peygamber Efendimiz'in mektubunu cart cart yırttı, İran hükümdarı çok mütekebbir bir kimseydi, Peygamber Efendimiz'in mektubunu cart cart yırttı, parçaladı ve elçisini de öldürdü.parçaladı ve elçisini de öldürdü. Vay benim idarem altındaki bir ülkeden o zaman Yemeni filan İranlılar istila etmişler,Vay benim idarem altındaki bir ülkeden o zaman Yemeni filan İranlılar istila etmişler, Arabistan'a hâkim durumdalar. Sâsânîler oralara hâkim olmuşlar, Arabistan'a hâkim durumdalar. Sâsânîler oralara hâkim olmuşlar, Suriye'de Bizanslılarla hudut durumdalar, Irak filan da onların elinde, Suriye de hudut durumdalarSuriye'de Bizanslılarla hudut durumdalar, Irak filan da onların elinde, Suriye de hudut durumdalar ve Peygamber Efendimiz'in gönderdiği sahabeden olan mektubu getiren şahsı da orada öldürtüyor, ve Peygamber Efendimiz'in gönderdiği sahabeden olan mektubu getiren şahsı da orada öldürtüyor, halbuki elçiye bir zeval yoktur.halbuki elçiye bir zeval yoktur. O da bir mektup yazsın, cevabını şey yapsın, elçiyi de öldürtüyor.

O da bir mektup yazsın, cevabını şey yapsın, elçiyi de öldürtüyor.

Peygamber Efendimiz Hicaz'dan Medine-i Münevvere'den diyor ki;

Peygamber Efendimiz Hicaz'dan Medine-i Münevvere'den diyor ki;

"Mektubumu parçaladı, Allah da onun mülkünü parça parça parçalasın."Mektubumu parçaladı, Allah da onun mülkünü parça parça parçalasın. Elçimi öldürdü onu da Allah böyle cezasını versin." diye dua edince az bir zaman geçmeden Elçimi öldürdü onu da Allah böyle cezasını versin." diye dua edince az bir zaman geçmeden ülkesi parça parça parçalanıyor Sâsânî İmparatorununülkesi parça parça parçalanıyor Sâsânî İmparatorunun ve kendisi oğlu tarafından bıçaklanıp öldürülüyor. ve kendisi oğlu tarafından bıçaklanıp öldürülüyor. O da kâfirin cezası, Allahu Teâlâ hazretleri durumuna göre muamele, O da kâfirin cezası, Allahu Teâlâ hazretleri durumuna göre muamele, Bizans İmparatoru münafıklık yapmış bir kabul etmiş,Bizans İmparatoru münafıklık yapmış bir kabul etmiş, bir adım atmış, bir geri çekilmiş onun durumu öyle.bir adım atmış, bir geri çekilmiş onun durumu öyle. Ötekisi şiddetli kâfirlik yapmış, domuz gibi mektubu yırtmış, adam akıllı şeylik yapmış, Ötekisi şiddetli kâfirlik yapmış, domuz gibi mektubu yırtmış, adam akıllı şeylik yapmış, ona ceza onun yaptığı iş cinsinden geliyor.

ona ceza onun yaptığı iş cinsinden geliyor.

Necâşî;

"Vallahi bu söylenenler doğru." diyor.

Necâşî;

"Vallahi bu söylenenler doğru." diyor.

"Ben de Hz. İsa hakkında bundan başka bir kanaate sahip değilim." diyor.

"Ben de Hz. İsa hakkında bundan başka bir kanaate sahip değilim." diyor.

Mekke'nin müşrikleri, Habeş İmparatoru'naMekke'nin müşrikleri, Habeş İmparatoru'na oraya hicret eden müslümanları kötü göstermek için diyorlar ki; oraya hicret eden müslümanları kötü göstermek için diyorlar ki; "Ey hükümdar bunlar sizin dininize karşıdır, bunlar sizin dininize ağır sözler söylerler." diyor. "Ey hükümdar bunlar sizin dininize karşıdır, bunlar sizin dininize ağır sözler söylerler." diyor. "Hz. Meryem onun annesidir, masum bir bakiredir diye söyler." diyorlar. "Hz. Meryem onun annesidir, masum bir bakiredir diye söyler." diyorlar. Onları böyle dinledikten sonra Hz. Tayyar hazretleri ile olmuş münazara -Onları böyle dinledikten sonra Hz. Tayyar hazretleri ile olmuş münazara - o Mekke'nin müşriklerinin elçisi ile müslümanların oradaki başkanlarıo Mekke'nin müşriklerinin elçisi ile müslümanların oradaki başkanları karşılıklı, hükümdarın karşısında konuşmuşlar-karşılıklı, hükümdarın karşısında konuşmuşlar- o müslümanların dediklerini dinledikten sonra diyor ki;

o müslümanların dediklerini dinledikten sonra diyor ki;

"Ben de Hz. İsa hakkında bundan başka doğru kanaat bilmiyorum." diyor.

"Ben de Hz. İsa hakkında bundan başka doğru kanaat bilmiyorum." diyor.

"İşin doğrusu budur, bu doğrudur." diyor ve o mü'minleri gelip teslim alıp da"İşin doğrusu budur, bu doğrudur." diyor ve o mü'minleri gelip teslim alıp da Mekke'ye götürüp işkence ile öldürmek isteyen müşriklere vermiyor o hükümdar.

Mekke'ye götürüp işkence ile öldürmek isteyen müşriklere vermiyor o hükümdar.

Hem mertlik yapıyor, hem onların haklı olduğunu itiraf ediyor, hem de İslâm'ı kabul ediyor.Hem mertlik yapıyor, hem onların haklı olduğunu itiraf ediyor, hem de İslâm'ı kabul ediyor. Ona Peygamber Efendimiz cenaze namazı kıldı, dua etti.Ona Peygamber Efendimiz cenaze namazı kıldı, dua etti. Onun mükâfatı öyle, bak kaç çeşit insan, birisi inandı, Peygamber Efendimiz'in duasına mazhar oldu,Onun mükâfatı öyle, bak kaç çeşit insan, birisi inandı, Peygamber Efendimiz'in duasına mazhar oldu, cenneti kazandı, ötekisi kalben inandı, kalben inandıcenneti kazandı, ötekisi kalben inandı, kalben inandı ama inancının gereğini yapamadı, münafık durumuna düştü.ama inancının gereğini yapamadı, münafık durumuna düştü. Münafık durumuna düştü, orada ölüm pahasına da olsa, hükümdarlık elden gitme pahasına da olsaMünafık durumuna düştü, orada ölüm pahasına da olsa, hükümdarlık elden gitme pahasına da olsa hak dindir bu diyecekti, onun ben kölesiyim, diyecekti, ben inandım diyecekti, hak dindir bu diyecekti, onun ben kölesiyim, diyecekti, ben inandım diyecekti, siz inanmıyorsanız inanmayın, defolun gidin diyecekti veyahut ikna etmeye çalışacaktısiz inanmıyorsanız inanmayın, defolun gidin diyecekti veyahut ikna etmeye çalışacaktı veyahut onlar onu öldürseler bile, öldürün korkmuyorum diyecekti…veyahut onlar onu öldürseler bile, öldürün korkmuyorum diyecekti… Çünkü Firavun'un tehdidine Musa aleyhisselam'ın mucizelerini gören Mısırlı sihirbazlar ne dediler?

Çünkü Firavun'un tehdidine Musa aleyhisselam'ın mucizelerini gören Mısırlı sihirbazlar ne dediler?

Fakdı mâ ente kâdin innemâ takdî hâzihi'l-hayâte'd-dünyâ.Fakdı mâ ente kâdin innemâ takdî hâzihi'l-hayâte'd-dünyâ. "Ne hükmedersen et, öldürürsen öldür, bacaklarımızı kesersen kes,"Ne hükmedersen et, öldürürsen öldür, bacaklarımızı kesersen kes, kollarımızı kopartırsan kopart korkmayız!kollarımızı kopartırsan kopart korkmayız! Sen burada hükmedersin, biz Allah'ın huzuruna gideceğiz orada mükâfata ermeye talibiz,Sen burada hükmedersin, biz Allah'ın huzuruna gideceğiz orada mükâfata ermeye talibiz, senin tehdidinden korkmuyoruz!" diyebildiler Firavun'a senin tehdidinden korkmuyoruz!" diyebildiler Firavun'a o adamlar, -Firavun gibi azılı, ben tanrıyım diye kendisine insanların taptırtan bir azılı herife-o adamlar, -Firavun gibi azılı, ben tanrıyım diye kendisine insanların taptırtan bir azılı herife- böyle mertçe konuşabildiler de Herakliyus kendi tebaasındanböyle mertçe konuşabildiler de Herakliyus kendi tebaasından komutanlara bu doğru dindir deyip doğruyu söyleyemedi.komutanlara bu doğru dindir deyip doğruyu söyleyemedi. Ondan ceza görecek, kalben inanması yetmeyecek, ondan ceza görecek,Ondan ceza görecek, kalben inanması yetmeyecek, ondan ceza görecek, ötekisi adam akıllı aşırı zıpırlık, edepsizlik yaptığından mülkü parçalandı, müslümanların eline geçti tahtı, ötekisi adam akıllı aşırı zıpırlık, edepsizlik yaptığından mülkü parçalandı, müslümanların eline geçti tahtı, tacı eline geçti müslümanların, hazîne-i hümâyûnu eline geçti tacı eline geçti müslümanların, hazîne-i hümâyûnu eline geçti ve çocuğu tarafından öldürüldü.ve çocuğu tarafından öldürüldü. O da öyle…

O da öyle…

Allahu Teâlâ hazretleri her işi hikmetle yapar muhterem kardeşlerim,Allahu Teâlâ hazretleri her işi hikmetle yapar muhterem kardeşlerim, O'nun hikmetlerini görüp de O'na güzel kulluk etmeye Rabbimiz cümlemize nasip etsin.

O'nun hikmetlerini görüp de O'na güzel kulluk etmeye Rabbimiz cümlemize nasip etsin.

Bu hadîs-i şerîften çıkan ders çoktur, her cümlesinden binlerce dersler,Bu hadîs-i şerîften çıkan ders çoktur, her cümlesinden binlerce dersler, hikmetler çıkar muhterem kardeşlerim.

hikmetler çıkar muhterem kardeşlerim.

Nasıl Peygamber Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem kendisinin yaşadığı devirdekiNasıl Peygamber Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem kendisinin yaşadığı devirdeki büyük güçlüklere, ulaşım ve haberleşme imkânsızlıklarına rağmen büyük güçlüklere, ulaşım ve haberleşme imkânsızlıklarına rağmen İslâm'ı Mısır'a, Habeşistan'a, Sâsânî'ye, İran'a, Irak'a, Bahreyn'e, Umman'a yaymışsa,İslâm'ı Mısır'a, Habeşistan'a, Sâsânî'ye, İran'a, Irak'a, Bahreyn'e, Umman'a yaymışsa, nasıl tebliğ etmişse bizim de asıl vazifemiz, hepimizin, yalnız, başında sarığı olan hocaların değil, nasıl tebliğ etmişse bizim de asıl vazifemiz, hepimizin, yalnız, başında sarığı olan hocaların değil, kürsüde vaaz eden, camide namaz kıldıran hocanın değil, bütün müslümanların kürsüde vaaz eden, camide namaz kıldıran hocanın değil, bütün müslümanların asıl vazifesi Peygamberimiz'in bu işini devam ettirmek…

asıl vazifesi Peygamberimiz'in bu işini devam ettirmek…

"Hocam, ben mühendisim."

Hayır sen buraya mühendis olarak gelmedin.
"Hocam, ben mühendisim."

Hayır sen buraya mühendis olarak gelmedin.
Sen buraya Allah'a güzel kulluk etmek için imtihan için geldin.Sen buraya Allah'a güzel kulluk etmek için imtihan için geldin. Mühendisliğin yan bir iştir, o beni ilgilendirmez. Sen Allah'ın dinine yardım edeceksin.

Mühendisliğin yan bir iştir, o beni ilgilendirmez. Sen Allah'ın dinine yardım edeceksin.

"Hocam, ben doktorum.2

"Hocam, ben doktorum.2

Ben onu bilmem, arada fırsat bulursan hastaları da tedavi et,Ben onu bilmem, arada fırsat bulursan hastaları da tedavi et, asıl işin Allah'ın işine hizmet etmek.

asıl işin Allah'ın işine hizmet etmek.

"Hocam, ben öğretmenim, ben askerim, ben memurum, ben âmirim,"Hocam, ben öğretmenim, ben askerim, ben memurum, ben âmirim, çiftçiyim, köylüyüm, şehirliyim…"

çiftçiyim, köylüyüm, şehirliyim…"

Ne olursan ol. Asıl vazifen Allah'ın dinini öğrenmek, öğretmek, yaymak,Ne olursan ol. Asıl vazifen Allah'ın dinini öğrenmek, öğretmek, yaymak, Allah'ın dinine hizmet etmektir, ötekisi bir geçim vasıtasıdır, olsa da olur olmasa da,Allah'ın dinine hizmet etmektir, ötekisi bir geçim vasıtasıdır, olsa da olur olmasa da, memur olsan ne olacak, olmasan ne olacak, çiftçi olsan ne olacak,memur olsan ne olacak, olmasan ne olacak, çiftçi olsan ne olacak, olmasan ne olacak, doktor olsan ne olacak!

olmasan ne olacak, doktor olsan ne olacak!

Doktor olmayanlar ölüyor mu?

Doktor olmayanlar ölüyor mu?

Hiçbirisi önemli değil. Önemli olan imandır, hükümdar olmak da önemli değil.Hiçbirisi önemli değil. Önemli olan imandır, hükümdar olmak da önemli değil. Herakliyus hükümdar oldu da ne oldu? Hüsrev Perviz hükümdar oldu da ne oldu?Herakliyus hükümdar oldu da ne oldu? Hüsrev Perviz hükümdar oldu da ne oldu? İran'ın Sâsânî İmparatoru ne oldu? Hepsi geldi geçti.

İran'ın Sâsânî İmparatoru ne oldu? Hepsi geldi geçti.

Bûm-i nevbet mî zened der kal'a-ı Efrâsiyâb.

Perde-dârî mî küned der tâk-ı Kisrâ ankebût

Bûm-i nevbet mî zened der kal'a-ı Efrâsiyâb.

Perde-dârî mî küned der tâk-ı Kisrâ ankebût

"Efrâsiyab'ın sarayında baykuşlar ötüyor,"Efrâsiyab'ın sarayında baykuşlar ötüyor, Bizans Kayseri'nin mâlikânesinde örümcekler perdedarlıklar yapıyor."

Ne demek?

Bizans Kayseri'nin mâlikânesinde örümcekler perdedarlıklar yapıyor."

Ne demek?

Hepsi yıkılıyor, hepsi harabe oluyor, baykuşlar ötüyor, örümcekler yuva yapıyor.Hepsi yıkılıyor, hepsi harabe oluyor, baykuşlar ötüyor, örümcekler yuva yapıyor. Dünya saltanatı kimseye kalmıyor, hayat kimseye kalmıyor, hepimiz öleceğiz.Dünya saltanatı kimseye kalmıyor, hayat kimseye kalmıyor, hepimiz öleceğiz. Bir gün gelecek hepimiz öleceğiz. Bir gün gelecek hepimiz öleceğiz. Ben doktordum ya Rabbi bana cennetten iyi bir köşe ver,Ben doktordum ya Rabbi bana cennetten iyi bir köşe ver, ben mühendistim ya Rabbi bana cennette şöyle mevkiimle mütenasip bir yer ver.ben mühendistim ya Rabbi bana cennette şöyle mevkiimle mütenasip bir yer ver. Bakanlık yaptım, memurluk yaptım, müdürlük yaptım, müsteşarlık yaptım.Bakanlık yaptım, memurluk yaptım, müdürlük yaptım, müsteşarlık yaptım. Dünyada altımda makam arabaları vardı, emrimde insanlar vardı.Dünyada altımda makam arabaları vardı, emrimde insanlar vardı. Onun için dünyadaki gibi güzel bir mevkii ver diyecek durumu yok kimsenin.

Onun için dünyadaki gibi güzel bir mevkii ver diyecek durumu yok kimsenin.

Herkes in küllü nefsin;

İllâ âti'r-Rahmâni abden.
Herkes in küllü nefsin;

İllâ âti'r-Rahmâni abden.
"Herkes kul olarak gidecek oraya, herkes soyunmuş olarak gidecek." "Herkes kul olarak gidecek oraya, herkes soyunmuş olarak gidecek." Guryen, "böyle çırılçıplak" gidecek, anasından doğduğu gibi gidecek,Guryen, "böyle çırılçıplak" gidecek, anasından doğduğu gibi gidecek, üstünde ne rütbe bulunacak, ne başında taç bulunacak, ne sırma bulunacak, üstünde ne rütbe bulunacak, ne başında taç bulunacak, ne sırma bulunacak, ne apolet bulunacak, herkes Rabbi'nin huzuruna öyle varacaklar;

ne apolet bulunacak, herkes Rabbi'nin huzuruna öyle varacaklar;

İllâ men etâllâhe bi-kalbin selîmin.İllâ men etâllâhe bi-kalbin selîmin. "Ancak Allahu Teâlâ hazretlerine selim bir kalp ile gidenler, "Ancak Allahu Teâlâ hazretlerine selim bir kalp ile gidenler, imân-ı kâmil ile gidenler kâr edecekler."

imân-ı kâmil ile gidenler kâr edecekler."

Buranın köleleri âhirette bey olabilir.Buranın köleleri âhirette bey olabilir. Buranın fakirleri âhirette zengin olabilir, buranın düşkünleri âhirette mevki makam, Buranın fakirleri âhirette zengin olabilir, buranın düşkünleri âhirette mevki makam, rütbe mertebe sahibi olabilir, buranın çok yüksek mevkilerinde olan insanlar darütbe mertebe sahibi olabilir, buranın çok yüksek mevkilerinde olan insanlar da âhirette kölelerine muhtaç duruma düşebilir, kölelerine el açacak,âhirette kölelerine muhtaç duruma düşebilir, kölelerine el açacak, avuç açacak, yalvaracak duruma gelebilir.

avuç açacak, yalvaracak duruma gelebilir.

Allah dünyanın bu dünyanın hakikî çevresini görüp de Allah dünyanın bu dünyanın hakikî çevresini görüp de Allah'a güzel kulluk etmeyi cümlemize nasip eylesin.

Allah'a güzel kulluk etmeyi cümlemize nasip eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-i sûreti'l-Fâtiha.

Bi-hürmeti esrâr-i sûreti'l-Fâtiha.

Bismillâhirrahmânirrahim.

Bismillâhirrahmânirrahim.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2