Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Peygamber Efendimiz’in Ahlâkı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Rebîü'l-Evvel 1411 / 30.09.1990
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın özel gün ve gecelerde yapmış oldukları sohbetlerde yapılacak ibadetler ve sevaplı işler konusunda dinleyicileri bilgilendiriyor. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler okuyup izah ediyor. Gecenin ihyası konusunda tavsiyelerde bulunuyor.

Ümmet-i Muhammed’in Vasıfları, Mûsâ AS ve Kavmi, Ümmî Peygamber’in Ahlâkı, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamber Efendimiz’in Ahlâkı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Rebîü'l-Evvel 1411 / 30.09.1990
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın özel gün ve gecelerde yapmış oldukları sohbetlerde yapılacak ibadetler ve sevaplı işler konusunda dinleyicileri bilgilendiriyor. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler okuyup izah ediyor. Gecenin ihyası konusunda tavsiyelerde bulunuyor.

Ümmet-i Muhammed’in Vasıfları, Mûsâ AS ve Kavmi, Ümmî Peygamber’in Ahlâkı, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesiran tayyiben mübareken fîh.el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesiran tayyiben mübareken fîh. Kemâ yuhibbu rabbi ve yerdâ. Ve yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Kemâ yuhibbu rabbi ve yerdâ. Ve yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîn. Ve şefii'l müznibîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîn. Ve şefii'l müznibîn. Tâcü ruüsüna ve tabîbu gulubuna ve gurreti uyûninâ Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihi Tâcü ruüsüna ve tabîbu gulubuna ve gurreti uyûninâ Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihi ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zefi's-sıdki ve'l-vefâ. Emmâ ba'd: ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zefi's-sıdki ve'l-vefâ.

Emmâ ba'd:

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şu bizim âlemimizi şereflendirdiği gecenin sene-i devriyesi sizler ve bizler için mübarek olsun.şu bizim âlemimizi şereflendirdiği gecenin sene-i devriyesi sizler ve bizler için mübarek olsun. Rabbimiz âlemlere rahmet olarak gönderdiği, kendisine habîbullah sıfatını verdiği,Rabbimiz âlemlere rahmet olarak gönderdiği, kendisine habîbullah sıfatını verdiği, en sevgili kulum dediği Muhammed-i Mustafâ'sının aleyhi efdalu's-salavâtüen sevgili kulum dediği Muhammed-i Mustafâ'sının aleyhi efdalu's-salavâtü ve ekmelü't-tahiyyâtü ve't-teslimâtü şefaatine, iltifatına, ve ekmelü't-tahiyyâtü ve't-teslimâtü şefaatine, iltifatına, teveccühüne cümlenizi cümlemizi nâil eylesin.teveccühüne cümlenizi cümlemizi nâil eylesin. Rüyalarda gül cemalini doya doya müşahede etme nimetine,Rüyalarda gül cemalini doya doya müşahede etme nimetine, devletine, saadetine cümlenizi cümlemizi nâil eylesin. devletine, saadetine cümlenizi cümlemizi nâil eylesin.

Bizi Ümmet-i Muhammed aleyhisselam'dan kılan Allah'a sonsuz hamd ü senâlar ederiz.Bizi Ümmet-i Muhammed aleyhisselam'dan kılan Allah'a sonsuz hamd ü senâlar ederiz. Bu, tarifi mümkün olmayan büyük bir nimettir.Bu, tarifi mümkün olmayan büyük bir nimettir. Değerli hafız Necati kardeşimizin okuduğu aşr-ı şerîfte Allahu Teâlâ hazretleriDeğerli hafız Necati kardeşimizin okuduğu aşr-ı şerîfte Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'den önceki ümmetlerin hepsindenPeygamber Efendimiz'den önceki ümmetlerin hepsinden ve onların başına vazifeli gönderilmiş peygamberlerin hepsinden ahd ü mîsâk aldığını bildiriyor. ve onların başına vazifeli gönderilmiş peygamberlerin hepsinden ahd ü mîsâk aldığını bildiriyor.

"Eğer size bir kitap gönderirsem, hikmet indirirsem,"Eğer size bir kitap gönderirsem, hikmet indirirsem, sonra sizin arkanızdan bu kitabın indirilmesinden bu şeriatın bu hikmetin size bahşedilmesinden sonrasonra sizin arkanızdan bu kitabın indirilmesinden bu şeriatın bu hikmetin size bahşedilmesinden sonra bir peygamber gelirse, sizin kitabınızı tasdik edici size indirilmiş olanları teyit edicibir peygamber gelirse, sizin kitabınızı tasdik edici size indirilmiş olanları teyit edici bir peygamber gelirse, mutlaka ve muhakkak ve muhakkak ona inanın, inanacaksınızbir peygamber gelirse, mutlaka ve muhakkak ve muhakkak ona inanın, inanacaksınız ve mutlaka ve muhakkak ona yardım edeceksiniz." diyeve mutlaka ve muhakkak ona yardım edeceksiniz." diye Allahu Teâlâ hazretleri bütün ümmetlerden, bütün peygamberlerden ahd ü mîsâk almış. Allahu Teâlâ hazretleri bütün ümmetlerden, bütün peygamberlerden ahd ü mîsâk almış.

"Bak size gönderdiğim kitaptan, hikmetten sonra bir peygamber gelirse"Bak size gönderdiğim kitaptan, hikmetten sonra bir peygamber gelirse o peygambere mutlaka inanacaksınız ve mutlaka ona yardımcı olacaksınız." diyeo peygambere mutlaka inanacaksınız ve mutlaka ona yardımcı olacaksınız." diye teyit ve takviyeli mîsak almış ve onlar da; teyit ve takviyeli mîsak almış ve onlar da;

"İkrar ettik yâ Rabbi, kabul ettik yâ Rabbi, şahit ol yâ Rabbi!" dediler. "İkrar ettik yâ Rabbi, kabul ettik yâ Rabbi, şahit ol yâ Rabbi!" dediler.

Böylece bütün insanoğluna Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine iman etmeleri,Böylece bütün insanoğluna Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine iman etmeleri, bütün ümmetlere Peygamber Efendimiz'e tâbi olmaları emredilmiş oldu. bütün ümmetlere Peygamber Efendimiz'e tâbi olmaları emredilmiş oldu.

Neden bütün peygamberlere, hepsine emredildi de yalnız Peygamber Efendimiz'denNeden bütün peygamberlere, hepsine emredildi de yalnız Peygamber Efendimiz'den bir önceki peygambere emredilmedi? bir önceki peygambere emredilmedi? Niye sadece Hz. İsa'ya, onun ümmetine,Niye sadece Hz. İsa'ya, onun ümmetine, "Bak sizin arkanızdan bir peygamber gelecek ona ittiba edin." denmedi de"Bak sizin arkanızdan bir peygamber gelecek ona ittiba edin." denmedi de niçin bütün peygamberlere emredildi? niçin bütün peygamberlere emredildi?

Allahu Teâlâ hazretleri ilm-i ezelîsinde biliyor ki, dünyanın muhtelif yerlerinde,Allahu Teâlâ hazretleri ilm-i ezelîsinde biliyor ki, dünyanın muhtelif yerlerinde, muhtelif inançlarda, muhtelif akidelerde ve dinlerde çeşitli insanlar olacak.muhtelif inançlarda, muhtelif akidelerde ve dinlerde çeşitli insanlar olacak. Hepsi bilsin, hepsi tâbi olsun diye. Çünkü; Hepsi bilsin, hepsi tâbi olsun diye. Çünkü;

Ve mâ ersalnâke illâ kâffeten li'n-nâsi beşîran ve nezîrâ.Ve mâ ersalnâke illâ kâffeten li'n-nâsi beşîran ve nezîrâ. Yani bütün beşeriyete, bütün insanlara peygamber gönderildiği için;Yani bütün beşeriyete, bütün insanlara peygamber gönderildiği için; Amerika'da olabilir, Hindistan'da olabilir, Çin'de olabilir, Japon'da olabilir,Amerika'da olabilir, Hindistan'da olabilir, Çin'de olabilir, Japon'da olabilir, bilmediğimiz Afrika diyarlarında, okyanus diyarlarında olabilir. bilmediğimiz Afrika diyarlarında, okyanus diyarlarında olabilir.

Ve in min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîr. "Allah'ın lütfuyla, rahmetiyle ikazcı, haberci,Ve in min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîr. "Allah'ın lütfuyla, rahmetiyle ikazcı, haberci, beşîr, nezîr peygamber göndermediği hiçbir kavim yok ki!" beşîr, nezîr peygamber göndermediği hiçbir kavim yok ki!"

Allahu Teâlâ hazretleri hepsine doğru yolu gösterecek,Allahu Teâlâ hazretleri hepsine doğru yolu gösterecek, hak yolun öğreticisi peygamberleri, mürselleri her yere gönderdiğini Kur'ân-ı Kerîm'de beyan buyuruyor.hak yolun öğreticisi peygamberleri, mürselleri her yere gönderdiğini Kur'ân-ı Kerîm'de beyan buyuruyor. Hepsine de ahd ü misak alıp verdirtilmiş, söz verdirttirmiş kiHepsine de ahd ü misak alıp verdirtilmiş, söz verdirttirmiş ki o peygamber gelirse ona tâbi olacaksınız.o peygamber gelirse ona tâbi olacaksınız. Çünkü onların hepsi kendi kavmine meb'ûs, kendi kavmine peygamber olarak gönderilmişÇünkü onların hepsi kendi kavmine meb'ûs, kendi kavmine peygamber olarak gönderilmiş ama bizim peygamberimiz beşeriyetin, kâffe-i insan neslinin, insan cinsinin, yeryüzünün peygamberi. ama bizim peygamberimiz beşeriyetin, kâffe-i insan neslinin, insan cinsinin, yeryüzünün peygamberi.

Ve bu [konuda] o kadar çok hadîs-i şerîfler var, o kadar çok âyet-i kerîmeler var kiVe bu [konuda] o kadar çok hadîs-i şerîfler var, o kadar çok âyet-i kerîmeler var ki bizden önceki ümmetlere Allahu Teâlâ hazretleri bizim peygamberimizinbizden önceki ümmetlere Allahu Teâlâ hazretleri bizim peygamberimizin ve bizim ümmetimizin evsâfını kitaplarında bildirmiş.ve bizim ümmetimizin evsâfını kitaplarında bildirmiş. Bu evsâfın bir kısmı, hepinizin bildiği şeylerden başlayacak olursak, mesela Fetih sûresinde; Bu evsâfın bir kısmı, hepinizin bildiği şeylerden başlayacak olursak, mesela Fetih sûresinde;

Ve kefâ billâhi şehîdâ. Allahu Teâlâ hazretleri şahit olarak yeter." Ve kefâ billâhi şehîdâ. Allahu Teâlâ hazretleri şahit olarak yeter."

Muhammedü'r-resûlullah. "Muhammed Allahu Teâlâ hazretlerinin elçisidir;Muhammedü'r-resûlullah. "Muhammed Allahu Teâlâ hazretlerinin elçisidir; gönderdiği, vazifelendirdiği bir kimsedir." Nasıl bir kimse? gönderdiği, vazifelendirdiği bir kimsedir."

Nasıl bir kimse?

Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn.Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn. "Âlemlere bir rahmet eseri indirdiği bir peygamber; rahmetinin tezahürü, merhametinin icabı.""Âlemlere bir rahmet eseri indirdiği bir peygamber; rahmetinin tezahürü, merhametinin icabı." İnsanlar dalâlette kalırsa hak yolu şaşırırlar da cehenneme giderler yanarlar; İnsanlar dalâlette kalırsa hak yolu şaşırırlar da cehenneme giderler yanarlar; yanmasınlar, hak yolu bulsunlar, doğru yolda yürüsünler, hakka ittibâ etsinler diyeyanmasınlar, hak yolu bulsunlar, doğru yolda yürüsünler, hakka ittibâ etsinler diye Allah'ın beşeriyete rahmetinin müstesna bir tecellisi olarak gönderdiği peygamberdir:Allah'ın beşeriyete rahmetinin müstesna bir tecellisi olarak gönderdiği peygamberdir: Muhammedü'r-resûlullah. Vellezîne me'ahû eşiddâü âle'l-küffâri ruhamâü beynehüm.Muhammedü'r-resûlullah.

Vellezîne me'ahû eşiddâü âle'l-küffâri ruhamâü beynehüm.
"Kendi aralarında şefkatli, sevgili, meveddetli, mahabbetli, dost, fedakâr, vefakâr,"Kendi aralarında şefkatli, sevgili, meveddetli, mahabbetli, dost, fedakâr, vefakâr, cefakâr, yardımsever; kâfirlere karşı da bahadır, kahraman, şiddetli, cesaretli, mücahit insanlar." cefakâr, yardımsever; kâfirlere karşı da bahadır, kahraman, şiddetli, cesaretli, mücahit insanlar."

Kendi aralarında kuzu gibi, kâfirlerin karşısında arslanlar gibi.Kendi aralarında kuzu gibi, kâfirlerin karşısında arslanlar gibi. Onlara karşı şiddetli, kendi aralarında affedici, hoşgörücü, tevazu gösterici,Onlara karşı şiddetli, kendi aralarında affedici, hoşgörücü, tevazu gösterici, haklıysa bile münakaşadan vazgeçici, kalp kırmayıcı, gönül alıcı… haklıysa bile münakaşadan vazgeçici, kalp kırmayıcı, gönül alıcı…

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek torunlarından birisine bir şahıs geliyor diyor ki; mübarek torunlarından birisine bir şahıs geliyor diyor ki;

"Senin bana olan borcun[dan] şu kadar borcunu vermedin." "Verdim, gönderdim." diyor. "Vermedin." "Senin bana olan borcun[dan] şu kadar borcunu vermedin."

"Verdim, gönderdim." diyor.

"Vermedin."

Peki öyleyse, çıkartıyor 20 bin altın, 30 bin altın ne kadarsa miktar tekrar veriyor. Peki al.Peki öyleyse, çıkartıyor 20 bin altın, 30 bin altın ne kadarsa miktar tekrar veriyor. Peki al. Hiç ültimatom yok çıkartıp veriyor. Ondan sonra adam; Hiç ültimatom yok çıkartıp veriyor. Ondan sonra adam;

"Afedersiniz efendim, bir yanlışlık olmuş ben farkına varamamışım,"Afedersiniz efendim, bir yanlışlık olmuş ben farkına varamamışım, vermişsiniz meğerse elime geç geldi."vermişsiniz meğerse elime geç geldi." Veyahut, "Şöyle oldu böyle oldu." [diye] gelip itiraz ediyor, "Paranızı geri alın." [diyor.] Veyahut, "Şöyle oldu böyle oldu." [diye] gelip itiraz ediyor, "Paranızı geri alın." [diyor.]

"Biz verdiğimiz şeyi geri almayız, buyurun sizin olsun." "Biz verdiğimiz şeyi geri almayız, buyurun sizin olsun."

Yani haklı olduğu halde, karşı taraf "hayır vermedin" deyince çıkartıp veriyor;Yani haklı olduğu halde, karşı taraf "hayır vermedin" deyince çıkartıp veriyor; külliyetli, büyük bir miktar. külliyetli, büyük bir miktar. Yani biz bugün kardeşimiz üç dört haftadır bize gelip gidiyor,Yani biz bugün kardeşimiz üç dört haftadır bize gelip gidiyor, o on milyon lira borç para istiyor, farz-ı misal bir sene içinde ödeyeceğim [diyor, borç] o on milyon lira borç para istiyor, farz-ı misal bir sene içinde ödeyeceğim [diyor, borç] verecek bir kimse bulamıyoruz. Ahlâk yani, [o büyüklerin] ahlâkı öyle. verecek bir kimse bulamıyoruz.

Ahlâk yani, [o büyüklerin] ahlâkı öyle.

"Aralarında yumuşak, sevgili, muhabbetli kâfirlere karşı şiddetli." Terâhüm rukke'an süccedâ."Aralarında yumuşak, sevgili, muhabbetli kâfirlere karşı şiddetli."

Terâhüm rukke'an süccedâ.
İbadet ehli, mübarek insanlar. "Onları ya namazda görürsün ya secdede görürsün." İbadet ehli, mübarek insanlar. "Onları ya namazda görürsün ya secdede görürsün."

Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmak için dünya gözlerine görünmüyor.Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmak için dünya gözlerine görünmüyor. Akılları, şuurları, idrakleri hep Rabbinin rızasını kazanmak yolunda, o tarafa doğru, ibadette taatte. Akılları, şuurları, idrakleri hep Rabbinin rızasını kazanmak yolunda, o tarafa doğru, ibadette taatte.

Sîmâhum fî-vücûhihim min eseris-sücûd. "Yüzlerinde o secdeden hâsıl olan nûraniyet var."Sîmâhum fî-vücûhihim min eseris-sücûd. "Yüzlerinde o secdeden hâsıl olan nûraniyet var." Yere secde ede ede alınları nasırlaşmış.Yere secde ede ede alınları nasırlaşmış. Allahu Teâlâ hazretlerine ibâdet ü taatten yüzlerinde imanın pırıltısı, imanın nûraniyeti var.Allahu Teâlâ hazretlerine ibâdet ü taatten yüzlerinde imanın pırıltısı, imanın nûraniyeti var. Görsen, baksan görürsün, yüzlerinde alâmetleri var;Görsen, baksan görürsün, yüzlerinde alâmetleri var; o imandan, o ihlâstan, o takvadan doğan alâmetleri var. o imandan, o ihlâstan, o takvadan doğan alâmetleri var.

Zâlike meselühüm fi't-tevrâti. "İşte Ümmet-i Muhammed Tevrat kitabında böyle anlatılıyor." Zâlike meselühüm fi't-tevrâti. "İşte Ümmet-i Muhammed Tevrat kitabında böyle anlatılıyor."

Ve meselühüm fi'l-incîli. "İncil'de de anlatılıyor, İncil'deki anlatılışı da şöyle:" Ve meselühüm fi'l-incîli. "İncil'de de anlatılıyor, İncil'deki anlatılışı da şöyle:"

Ke-zer'in ehrace şat'ehû. "Yerden böyle salkımı kaldırmış bir filiz gibi,Ke-zer'in ehrace şat'ehû. "Yerden böyle salkımı kaldırmış bir filiz gibi, gittikçe büyüyor, gittikçe kuvvetlendiriyor." gittikçe büyüyor, gittikçe kuvvetlendiriyor." Mahsulümüz maşaallah şey yapıyor diye ekinciler memnun.Mahsulümüz maşaallah şey yapıyor diye ekinciler memnun. "Ondan sonra başaklanıyor, mahsül veriyor, işte böyle." İncil'de de anlatılışı böyle diye zikrediliyor. "Ondan sonra başaklanıyor, mahsül veriyor, işte böyle." İncil'de de anlatılışı böyle diye zikrediliyor.

Bu âyet-i kerîmeden anlıyoruz ki Tevrat'ta da İncil'de de Ümmet-i Muhammed hakkındaBu âyet-i kerîmeden anlıyoruz ki Tevrat'ta da İncil'de de Ümmet-i Muhammed hakkında ve Peygamber Efendimiz hakkında malumatlar var. ve Peygamber Efendimiz hakkında malumatlar var.

Hafız kardeşimizin okuduğu aşırdan biliyoruz ki bütün peygamberlere,Hafız kardeşimizin okuduğu aşırdan biliyoruz ki bütün peygamberlere, hepsine bu ahd ü mîsâk verilmiş, hepsinden ona ittibâ etmesi istenmiş. hepsine bu ahd ü mîsâk verilmiş, hepsinden ona ittibâ etmesi istenmiş.

Musa aleyhisselam'ın kavmi[nin]Musa aleyhisselam'ın kavmi[nin] Musa aleyhisselam'dan talepleri, istekleri oldu. Yetmiş kişi seçti; Musa aleyhisselam'dan talepleri, istekleri oldu. Yetmiş kişi seçti;

Vaktâra mûsâ kavmehû seb'îne racülen li-mîkâtinâ.Vaktâra mûsâ kavmehû seb'îne racülen li-mîkâtinâ. "Kendi kavminden 70 tane seçme insan tayin etti, Rabbi ile mülakât ve Rabbinin meclisine, "Kendi kavminden 70 tane seçme insan tayin etti, Rabbi ile mülakât ve Rabbinin meclisine, huzuruna Tur dağına gitmek üzere." Hatta ayrılanlar iki kişi fazla mı olmuş.huzuruna Tur dağına gitmek üzere." Hatta ayrılanlar iki kişi fazla mı olmuş. Her 12 [kabile]den altı[şar] tane seçilince 72 olmuş. Her 12 [kabile]den altı[şar] tane seçilince 72 olmuş. Gitmeyenlere de gidenler kadar ve onlardan fazla ecir var deyince,Gitmeyenlere de gidenler kadar ve onlardan fazla ecir var deyince, şu bizim Beykoz'daki Yûşâ aleyhisselam, Beykoz'da makamı olan Yûşa aleyhisselam ile bir mübarek,şu bizim Beykoz'daki Yûşâ aleyhisselam, Beykoz'da makamı olan Yûşa aleyhisselam ile bir mübarek, madem biz o fedakârlığı gösterelim diye iki kişi geri kalmışlar. madem biz o fedakârlığı gösterelim diye iki kişi geri kalmışlar.

Muhterem kardeşlerim! Yetmiş kişi oraya gittiği zaman,Muhterem kardeşlerim!

Yetmiş kişi oraya gittiği zaman,
Tur dağına vardıkları zaman kendilerini bir bulut kaplamış veTur dağına vardıkları zaman kendilerini bir bulut kaplamış ve buzağıya tapmanın cezası olarak Allahu Teâlâ hazretleri suçlularının öldürülmesini emretti. buzağıya tapmanın cezası olarak Allahu Teâlâ hazretleri suçlularının öldürülmesini emretti. Çünkü bir insan imandan sonra küfre düşerse; Hz. Musa'ya inandı ondan sonra buzağıya taptı,Çünkü bir insan imandan sonra küfre düşerse; Hz. Musa'ya inandı ondan sonra buzağıya taptı, imandan sonra küfre düşerse irtidat oluyor o zaman öldürülmesi. imandan sonra küfre düşerse irtidat oluyor o zaman öldürülmesi.

Faktülû enfüseküm. "Nefislerinizi öldürün." Müfessirler çeşitli rivayetler yapmışlar,Faktülû enfüseküm. "Nefislerinizi öldürün." Müfessirler çeşitli rivayetler yapmışlar, yani "Hepiniz kendinizi öldürün." denmiş olamaz, çünkü intihar yok. yani "Hepiniz kendinizi öldürün." denmiş olamaz, çünkü intihar yok. Sonra hepsi birden öyle olmuş olsa ortada muhakkak kavim kalmaz.Sonra hepsi birden öyle olmuş olsa ortada muhakkak kavim kalmaz. Yani, "İçinizden yakın da olsa uzak da olsa kim suçluysa, Yani, "İçinizden yakın da olsa uzak da olsa kim suçluysa, kim irtidat etmişse onun cezasını verin ki Allahu Teâlâ hazretlerikim irtidat etmişse onun cezasını verin ki Allahu Teâlâ hazretleri sizi afv u mağfiret eylesin." demek.sizi afv u mağfiret eylesin." demek. Bazıları da diyorlar ki, Hani, "mânevî bakımdan nefsinizi öldürün." [demektir.]Bazıları da diyorlar ki, Hani, "mânevî bakımdan nefsinizi öldürün." [demektir.] O nefis öldürülmesinden ziyade Allahuâlem suçluların cezalandırılması [anlamını taşıyor.] O nefis öldürülmesinden ziyade Allahuâlem suçluların cezalandırılması [anlamını taşıyor.]

Tabii onlar yine oraya vardıkları halde o makamın âdâbına riayet edemiyorlar.Tabii onlar yine oraya vardıkları halde o makamın âdâbına riayet edemiyorlar. Riayet edemeyince Tur dağında bir zelzele başlıyor ve büyük korku içinde hepsi yerlere düşüyorlar. Riayet edemeyince Tur dağında bir zelzele başlıyor ve büyük korku içinde hepsi yerlere düşüyorlar.

Sabahleyin dikkatimi çekti, sonra bu hadiseyi A'râf sûresinde anlatırken,; Sabahleyin dikkatimi çekti, sonra bu hadiseyi A'râf sûresinde anlatırken,;

Vaktâra mûsâ kavmehû seb'îne racülen li-mîkâtinâ.Vaktâra mûsâ kavmehû seb'îne racülen li-mîkâtinâ. "Bizimle buluşmak üzere Musa kavminden 70 kişiyi seçti.""Bizimle buluşmak üzere Musa kavminden 70 kişiyi seçti." Fe-lemmâ ehazethümü'r-recfetü kâle rabbi lev şi'te ehlektehüm min kablü ve iyyâye.Fe-lemmâ ehazethümü'r-recfetü kâle rabbi lev şi'te ehlektehüm min kablü ve iyyâye. "Zelzele, onların sû-i edeplerinden ve emredilen şeyleri yapmamasından dolayı [dağ]"Zelzele, onların sû-i edeplerinden ve emredilen şeyleri yapmamasından dolayı [dağ] sarsılmaya başlayınca o zaman Musa aleyhisselam boynunu büküp münâcata başlıyor, diyor ki;sarsılmaya başlayınca o zaman Musa aleyhisselam boynunu büküp münâcata başlıyor, diyor ki; 'Yâ Rabbi! Sen dileseydin bizi, kavmim tam o suçu işlediği zamanda, evvelce helâk ederdin.'"'Yâ Rabbi! Sen dileseydin bizi, kavmim tam o suçu işlediği zamanda, evvelce helâk ederdin.'" Yani o buzağıya taptığı sırada mahvederdin. E biz şimdi burada senin huzuruna, senin mikâtına geldik; Yani o buzağıya taptığı sırada mahvederdin. E biz şimdi burada senin huzuruna, senin mikâtına geldik;

E tühlikünâ bi-mâ fe'ale's-süfehâü minnâ. E tühlikünâ bi-mâ fe'ale's-süfehâü minnâ. "İçimizdeki aklı pek ermeyenlerin, edep noksanlığı olanların"İçimizdeki aklı pek ermeyenlerin, edep noksanlığı olanların yaptığı hatalardan dolayı hepimizi helâk mi edeceksin?" "Etme yâ Rabbi!" mânasında. yaptığı hatalardan dolayı hepimizi helâk mi edeceksin?" "Etme yâ Rabbi!" mânasında. "Etme yâ Rabbi! Evvelce daha büyük şuç işlediğimiz halde affettiğin,"Etme yâ Rabbi! Evvelce daha büyük şuç işlediğimiz halde affettiğin, helâk etmediğin gibi şimdi de helâk etme yâ Rabbi." helâk etmediğin gibi şimdi de helâk etme yâ Rabbi."

İn hiye illâ fitnetüke tüdıllü bi-hâ men teşâü ve tehdî men teşâü.İn hiye illâ fitnetüke tüdıllü bi-hâ men teşâü ve tehdî men teşâü. kaderin hükmünü öne sürüyor. kaderin hükmünü öne sürüyor.

Musa aleyhisselam; "Yâ Rabbi! Bu fitne senin yarattığın bir fitne. Musa aleyhisselam; "Yâ Rabbi! Bu fitne senin yarattığın bir fitne. Bununla dilediklerini sapıtıyorsun, dilediklerini doğru yola sevk ediyorsun yâ Rabbi!" diye,Bununla dilediklerini sapıtıyorsun, dilediklerini doğru yola sevk ediyorsun yâ Rabbi!" diye, Ente veliyyünâ. "Sen bizim dostumuzsun, sen bizim velimizsin, sen bizim sahibimizsin."Ente veliyyünâ. "Sen bizim dostumuzsun, sen bizim velimizsin, sen bizim sahibimizsin." Fağfirlenâ. "Bizi afv u mağfiret eyle yâ Rabbi!" diye peygamber kavmi namına,Fağfirlenâ. "Bizi afv u mağfiret eyle yâ Rabbi!" diye peygamber kavmi namına, Musa aleyhisselam, ulu'l-azm peygamber, bakın, ne güzel edeple,Musa aleyhisselam, ulu'l-azm peygamber, bakın, ne güzel edeple, nasıl boynunu büküp münacaat ediyor. Fağfirlenâ. "Yâ Rabbi! Bizleri afv u mağfiret eyle!" nasıl boynunu büküp münacaat ediyor. Fağfirlenâ. "Yâ Rabbi! Bizleri afv u mağfiret eyle!"

Biz de unutmayacağız yani duaların [günahların affına sebep olduğunu unutmayacağız.]Biz de unutmayacağız yani duaların [günahların affına sebep olduğunu unutmayacağız.] Bizim de suçlarımız çok. Bizim de suçlarımız çok. Bizim de yaptığımız suçlardan dolayı yeryüzünün sarsılması gerekse sarsıntısının hiç durmaması lazım.Bizim de yaptığımız suçlardan dolayı yeryüzünün sarsılması gerekse sarsıntısının hiç durmaması lazım. Direklerin, duvarların başımıza yıkılması, çatıların başımıza çökmesi lazım. Allah bizi affetsin. Direklerin, duvarların başımıza yıkılması, çatıların başımıza çökmesi lazım.

Allah bizi affetsin.

Fağfirlenâ. "Yâ Rabbi! Bizleri mağfiret eyle!" Verhamnâ. "Acı bize yâ Rabbi!" Fağfirlenâ. "Yâ Rabbi! Bizleri mağfiret eyle!" Verhamnâ. "Acı bize yâ Rabbi!"

Helâk etme yâ Rabbi, mahvetme!Helâk etme yâ Rabbi, mahvetme! Helak edersen hem cezalı olarak helake uğrayacağız hem de âhiretteHelak edersen hem cezalı olarak helake uğrayacağız hem de âhirette nice nice cezalara mâruz kalacağız, acı bize yâ Rabbi! nice nice cezalara mâruz kalacağız, acı bize yâ Rabbi! Merhamet et, Erhamurrâhimîn'sin yâ Rabbi!" diye rahmetini ileri sürdü. Merhamet et, Erhamurrâhimîn'sin yâ Rabbi!" diye rahmetini ileri sürdü.

Ve ente hayru'l-ğâfirîn. diye dua eyledi. "Sen afv u mağfiret edenlerin en hayırlısısın yâ Rabbi,Ve ente hayru'l-ğâfirîn. diye dua eyledi. "Sen afv u mağfiret edenlerin en hayırlısısın yâ Rabbi, en hayırlı affedicisin yâ Rabbi!" diye niyaz eyleyince, devam etti; en hayırlı affedicisin yâ Rabbi!" diye niyaz eyleyince, devam etti;

Vektüblenâ fî-hâzihi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhirati haseneten.Vektüblenâ fî-hâzihi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhirati haseneten. "Yâ Rabbi! Bize bu dünyada da iyilik yaz, nasip et, ihsan eyle, âhirette de ihsan eyle.""Yâ Rabbi! Bize bu dünyada da iyilik yaz, nasip et, ihsan eyle, âhirette de ihsan eyle." Yani dünyamızı da ıslah eyle âhiretimizi de ıslah eyle. Yani dünyamızı da ıslah eyle âhiretimizi de ıslah eyle.

Bu [dua,] Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr duasıyla daBu [dua,] Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr duasıyla da bize, bizim ümmetimize de tavsiye edilmiş [bir] duadır bu.bize, bizim ümmetimize de tavsiye edilmiş [bir] duadır bu. Hem dünyada iyilik isteriz hem âhirette isteriz. Hem dünyada iyilik isteriz hem âhirette isteriz.

"Yâ Rabbi! Sen bizim dünyamızı da ıslah eyle, dinî durumumuzu da ıslah eyle,"Yâ Rabbi! Sen bizim dünyamızı da ıslah eyle, dinî durumumuzu da ıslah eyle, âhiretimizi de ıslah eyle. Bizi her hususta saadete, selamete erdir.âhiretimizi de ıslah eyle. Bizi her hususta saadete, selamete erdir. Dinimizde fitne olmasın, dünyamız perişan olmasın, âhiretimiz mahvolmasın." diye öyle isteyeceğiz. Dinimizde fitne olmasın, dünyamız perişan olmasın, âhiretimiz mahvolmasın." diye öyle isteyeceğiz. O da öyle istedi; İnnâ hüdnâ ileyke. "Biz sana geldik yâ Rabbi,O da öyle istedi;

İnnâ hüdnâ ileyke. "Biz sana geldik yâ Rabbi,
seni bulduk yâ Rabbi, senin Rabbimiz olduğunu anladık yâ Rabbi!" diyeseni bulduk yâ Rabbi, senin Rabbimiz olduğunu anladık yâ Rabbi!" diye münacaat edince bakın nasıl geliyor cevap; münacaat edince bakın nasıl geliyor cevap;

Kâle azâbî usîbu bihî men eşâü ve rahmetî vesi'at külle şey'in.Kâle azâbî usîbu bihî men eşâü ve rahmetî vesi'at külle şey'in. Ve rahmetî diye "vav" [ile] başlayan cümle hal cümlesi olsa mânası şöyle olur Allahuâlem;Ve rahmetî diye "vav" [ile] başlayan cümle hal cümlesi olsa mânası şöyle olur Allahuâlem; "Rahmetim benim cümle varlıkları kaplamış olduğu, her şeyi ihata etmiş olduğu halde,"Rahmetim benim cümle varlıkları kaplamış olduğu, her şeyi ihata etmiş olduğu halde, her şeyi içine alacak kadar geniş ve büyük olduğu halde, azabımı da dilediğim kullarıma isabet ettiririm."her şeyi içine alacak kadar geniş ve büyük olduğu halde, azabımı da dilediğim kullarıma isabet ettiririm." Hak etmiştir, edepsizlik etmiştir; rahmetim engindir ama rahmetime mağrur olup daHak etmiştir, edepsizlik etmiştir; rahmetim engindir ama rahmetime mağrur olup da edepsizliğe sapmasınlar çünkü azabım da vardır, azabımla da tâzip ederim, cezalandırırım. edepsizliğe sapmasınlar çünkü azabım da vardır, azabımla da tâzip ederim, cezalandırırım.

Fe-seektübühâ li'l-lezîne yettekûne ve yü'tûne'z-zekâte vellezîne hüm bi-âyâtinâ yü'minûne. Fe-seektübühâ li'l-lezîne yettekûne ve yü'tûne'z-zekâte vellezîne hüm bi-âyâtinâ yü'minûne.

Benim rahmetime kimler mazhar olur ey Musâ, ey benim peygamberim, ey kelîmim? Benim rahmetime kimler mazhar olur ey Musâ, ey benim peygamberim, ey kelîmim?

Bil ki, Fe-seektübühâ. "Ben rahmetimi kimlere nasip edeceğim?" Li'l-lezîne yettekûne.Bil ki, Fe-seektübühâ. "Ben rahmetimi kimlere nasip edeceğim?" Li'l-lezîne yettekûne. "Sakınıp, çekinip güzel kulluk yapmakta gayretli ve titiz olanlara; "Sakınıp, çekinip güzel kulluk yapmakta gayretli ve titiz olanlara; günahlardan sakınanlara, Rabbinin rızasına aykırı iş yapmaktan kalbi titreyenlere,günahlardan sakınanlara, Rabbinin rızasına aykırı iş yapmaktan kalbi titreyenlere, takvâ ehli olanlara, müttakî olanlara nasip edeceğim rahmeti." Sonra? takvâ ehli olanlara, müttakî olanlara nasip edeceğim rahmeti."

Sonra?

Bu şahsî, ferdî bir vasıftır. Takvâ ehlisin, karıncayı ezmiyorsun, günahlara bulaşmıyorsun. Yetmez!Bu şahsî, ferdî bir vasıftır. Takvâ ehlisin, karıncayı ezmiyorsun, günahlara bulaşmıyorsun. Yetmez! Hemcinsini düşüneceksin, kardeşlerini düşüneceksin. Hemcinsini düşüneceksin, kardeşlerini düşüneceksin.

Ve ye'tûne'z-zekâte. "Zekât verenler."Ve ye'tûne'z-zekâte. "Zekât verenler." Ruhânî bir vasıftan, ahlâkî bir vasıftan içtimâî bir vazifeye... Zekâtını da vereceksin! Ruhânî bir vasıftan, ahlâkî bir vasıftan içtimâî bir vazifeye... Zekâtını da vereceksin!

Peygamber Efendimiz âhirete irtihal edince Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz'e ne dediler? Peygamber Efendimiz âhirete irtihal edince Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz'e ne dediler?

"Yâ Ebâbekir, Yâ emîra'l-mü'minîn!"Yâ Ebâbekir, Yâ emîra'l-mü'minîn! Biz namazları kılacağız, mü'miniz tamam,Biz namazları kılacağız, mü'miniz tamam, Kur'an'a inanıyoruz ama bizden zekâtı isteme, zekâtları vermeyelim." Kur'an'a inanıyoruz ama bizden zekâtı isteme, zekâtları vermeyelim."

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz, ümmetin imanca en kuvvetli olanı ve fıkhı en iyi bileni,Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz, ümmetin imanca en kuvvetli olanı ve fıkhı en iyi bileni, Allah gözünü, gönlünü nurlandırmış dedi ki; Allah gözünü, gönlünü nurlandırmış dedi ki;

"Resûlullah zamanında verdiğiniz zekâttan küçücük bir noksan bile yapsanız alıncaya kadar çarpışırım." "Resûlullah zamanında verdiğiniz zekâttan küçücük bir noksan bile yapsanız alıncaya kadar çarpışırım."

Neden? Zekât da bir vazife!Neden?

Zekât da bir vazife!
Hatta, hatta bir fakirin, yoksulun yoksulluğunun giderilmesi,Hatta, hatta bir fakirin, yoksulun yoksulluğunun giderilmesi, derdinin dindirilmesi ferdî bir vasıftan da önde. derdinin dindirilmesi ferdî bir vasıftan da önde.

Sen 100 rekât namaz kılarsın bin rekât namaz kılarsın, on bin defa,Sen 100 rekât namaz kılarsın bin rekât namaz kılarsın, on bin defa, 70 bin defa Allah dersin vesaire ama etrafına faydan ne? 70 bin defa Allah dersin vesaire ama etrafına faydan ne?

Ümmet-i Muhammed helâk oluyor, senin yardımın ne? İnsanlar çağlayanlar gibi küfre gidiyorlar.Ümmet-i Muhammed helâk oluyor, senin yardımın ne?

İnsanlar çağlayanlar gibi küfre gidiyorlar.
Derin suların yüksek dağlarından, kayalardan şaldur şuldur aşağıya akıp akıp gittiği gibi Derin suların yüksek dağlarından, kayalardan şaldur şuldur aşağıya akıp akıp gittiği gibi nesiller küfre akıp gidiyor.nesiller küfre akıp gidiyor. Küfür deryasını, deryâ-yı zenbi boylayıp gidiyorlar, güldür güldür çamurlu, bulanık, kirli, paslı… Küfür deryasını, deryâ-yı zenbi boylayıp gidiyorlar, güldür güldür çamurlu, bulanık, kirli, paslı…

Senin aklın nerede? Şurada bir tane karıncayı birisi ezse acırsın, kediyi, köpeğe araba vursaSenin aklın nerede?

Şurada bir tane karıncayı birisi ezse acırsın, kediyi, köpeğe araba vursa
acırsın, belediye memurları köpeği zehirlese; "Vah yazık niye yaptılar bunu?.." diyeacırsın, belediye memurları köpeği zehirlese; "Vah yazık niye yaptılar bunu?.." diye onun çırpınması karşısında acırsın da nesiller İslâm'dan gidiyor, kâfir oluyor, imandan çıkıyor. onun çırpınması karşısında acırsın da nesiller İslâm'dan gidiyor, kâfir oluyor, imandan çıkıyor.

Sen nerdesin? Paran nerede, zekâtın nerede? Hizmetin nerede?Sen nerdesin? Paran nerede, zekâtın nerede? Hizmetin nerede? Allah'ın dinine yardımın nerede? Resûlüne, ümmetine hizmetin nerede? Bak ne buyuruyor? Allah'ın dinine yardımın nerede? Resûlüne, ümmetine hizmetin nerede?

Bak ne buyuruyor?

Fe-seektübühâ li'l-lezîne yettekûne. "Takvâ ehli olanlara ben o rahmetimi nasip edeceğim."Fe-seektübühâ li'l-lezîne yettekûne. "Takvâ ehli olanlara ben o rahmetimi nasip edeceğim." Ve yü'tûne'z-zekâte. "Zekâtını verenlere." Öyle kenarda durmak yok.Ve yü'tûne'z-zekâte. "Zekâtını verenlere."

Öyle kenarda durmak yok.
Kesenin ağzını sıkıca kapatmak yok. Paraları çömleğin içine doldurmak yok.Kesenin ağzını sıkıca kapatmak yok. Paraları çömleğin içine doldurmak yok. Falanca yere filanca yere tıkmak yok. İhtiyacının fazlasını, fakirin hakkını vereceksin. Falanca yere filanca yere tıkmak yok. İhtiyacının fazlasını, fakirin hakkını vereceksin.

Vellezîne hüm bi-âyâtinâ yü'minûne. "Bizim âyetlerimize inananlara." [rahmetimi nasip edeceğim.] Vellezîne hüm bi-âyâtinâ yü'minûne. "Bizim âyetlerimize inananlara." [rahmetimi nasip edeceğim.]

Nedir bu âyetler? Bu âyetler Hz. Musa'dan sonra göndereceği peygamberlerdir,Nedir bu âyetler?

Bu âyetler Hz. Musa'dan sonra göndereceği peygamberlerdir,
mucizelerdir, kitaplardır, Peygamber Efendimiz'dir.mucizelerdir, kitaplardır, Peygamber Efendimiz'dir. Ama onu, [Peygamber Efendimiz'i] arkasındaki âyet-i kerîmede daha açık beyan ediyor; Ama onu, [Peygamber Efendimiz'i] arkasındaki âyet-i kerîmede daha açık beyan ediyor;

Ellezîne yettebi'ûne'r-resûle'n-nebiyye'l-ümmiyyellezî yecidûnehûEllezîne yettebi'ûne'r-resûle'n-nebiyye'l-ümmiyyellezî yecidûnehû mektûben indehüm fi't-tevrâti ve'l-incîli. Bir de bu rahmetimi kimlere nasip edeceğim? mektûben indehüm fi't-tevrâti ve'l-incîli.

Bir de bu rahmetimi kimlere nasip edeceğim?

"O ümmî peygamber o resûle, kendi kitaplarında Tevrat'ta adını,"O ümmî peygamber o resûle, kendi kitaplarında Tevrat'ta adını, evsâfını yazılmış olarak buldukları, bildikleri,evsâfını yazılmış olarak buldukları, bildikleri, -hatta bir başka âyet-i kerîmeye göre evlatlarını bile bildikleri--hatta bir başka âyet-i kerîmeye göre evlatlarını bile bildikleri- o ümmî peygambere tâbi olanlara." [rahmetimi nasip edeceğim.] Tâbi olmayanlara değil. o ümmî peygambere tâbi olanlara." [rahmetimi nasip edeceğim.] Tâbi olmayanlara değil.

"Biz Musa aleyhisselam'ın kavmiyiz, ehl-i kitabız." Hiçbir faydası yok!"Biz Musa aleyhisselam'ın kavmiyiz, ehl-i kitabız."

Hiçbir faydası yok!
Şimdi Musa aleyhisselam'ın devri değil, İsa aleyhisselam'ın devri değil; Şimdi Musa aleyhisselam'ın devri değil, İsa aleyhisselam'ın devri değil; devir Devr-i Muhammed! Muhammed-i Mustafâ'ya herkes tâbi olacak.devir Devr-i Muhammed! Muhammed-i Mustafâ'ya herkes tâbi olacak. Papaz da tabii olacak, haham da tabii olacak, Amerikan reisicumhuru da tâbi olacak,Papaz da tabii olacak, haham da tabii olacak, Amerikan reisicumhuru da tâbi olacak, Fransa reisicumhuru da tâbi olacak… Herkes tâbi olacak. Neden? [Devir,] Devr-i Muhammed devri. Fransa reisicumhuru da tâbi olacak… Herkes tâbi olacak.

Neden?

[Devir,] Devr-i Muhammed devri.

Gümbür gümbür âlem gümbürdüyor haberin yok mu? Hâlâ mı uyuyorsun, "bu ne devri" [bilmiyorsun?] Gümbür gümbür âlem gümbürdüyor haberin yok mu? Hâlâ mı uyuyorsun, "bu ne devri" [bilmiyorsun?]

Mektûben indehüm fi't-tevrâti ve'l-incîl.-i.Mektûben indehüm fi't-tevrâti ve'l-incîl.-i. Kur'ân-ı Kerîm, "O, Tevrat'ta, İncil'de, onların yanındaki kendi kitaplarında yazılı." diyor. Kur'ân-ı Kerîm, "O, Tevrat'ta, İncil'de, onların yanındaki kendi kitaplarında yazılı." diyor.

Bak, daha önceden Allah, kaç asır önceden, Peygamber Efendimiz'i Tevrat'a, Bak, daha önceden Allah, kaç asır önceden, Peygamber Efendimiz'i Tevrat'a, İncil'e yazdığını burada açıkça beyan ediyor. İncil'e yazdığını burada açıkça beyan ediyor.

Çok âyetler var da, bu âyet-i kerîme biraz başka şeyleri de açıkladığı içinÇok âyetler var da, bu âyet-i kerîme biraz başka şeyleri de açıkladığı için cüzü yanıma size bunu okumak üzere getirdim. cüzü yanıma size bunu okumak üzere getirdim.

Muhterem kardeşlerim! [Bu âyet-i kerîme] Peygamber Efendimiz'in ahlâkını anlatıyor. Muhterem kardeşlerim!

[Bu âyet-i kerîme] Peygamber Efendimiz'in ahlâkını anlatıyor.

Peygamber Efendimiz'i anıyoruz seviyoruz. Allahu Teâlâ bizim sevgimizi ziyade etsin. Peygamber Efendimiz'i anıyoruz seviyoruz. Allahu Teâlâ bizim sevgimizi ziyade etsin.

Ama ne yapmamız lazım, yani sevgimizin gereği ne? Seviyoruz da ne oluyor? Ama ne yapmamız lazım, yani sevgimizin gereği ne?

Seviyoruz da ne oluyor?

Birbirimizle kavga etmekten geri duruyor muyuz, haramdan geri çekiliyor muyuz? Birbirimizle kavga etmekten geri duruyor muyuz, haramdan geri çekiliyor muyuz?

Allah'ın yoluna dönüyor muyuz, Allah'ın isteği kul oluyor muyuz? Allah'ın yoluna dönüyor muyuz, Allah'ın isteği kul oluyor muyuz?

Yani nasıl, Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'in nesini sevmiş, nesinden dolayı habîbullah eylemiş;Yani nasıl, Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'in nesini sevmiş, nesinden dolayı habîbullah eylemiş; biz de onu yapalım da biz de habîbullah olalım. biz de onu yapalım da biz de habîbullah olalım. Biz de vâsıl olalım, biz de Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgili kulu olalım. Ne yapmak lazım? Biz de vâsıl olalım, biz de Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgili kulu olalım.

Ne yapmak lazım?

Ye'müruhüm bi'l-ma'rûfi ve yenhâhüm ani'l-münkeri.Ye'müruhüm bi'l-ma'rûfi ve yenhâhüm ani'l-münkeri. [Âyet-i kerîme] Peygamber Efendimiz'in ilk vasfı bu diyor. [O aynı zamanda] nebiyyi'l-ümmî. [Âyet-i kerîme] Peygamber Efendimiz'in ilk vasfı bu diyor. [O aynı zamanda] nebiyyi'l-ümmî.

Ümmî ne demek? Ümmî ne demek?

Ümm Arapça'da "anne" demek. [Ümmî,] "anasından doğduğu hal üzere kalmış olan" mânasına[dır.]Ümm Arapça'da "anne" demek. [Ümmî,] "anasından doğduğu hal üzere kalmış olan" mânasına[dır.] Böyle bir tahsil terbiye görmediği için tahsilsiz,Böyle bir tahsil terbiye görmediği için tahsilsiz, mektep medrese görmemiş bir kimseye ümmî deniyor, bunu biliyoruz.mektep medrese görmemiş bir kimseye ümmî deniyor, bunu biliyoruz. [Mesela,] "Bu adam ümmîdir." [deriz.] [Mesela,] "Bu adam ümmîdir." [deriz.] Ümmî olur ama alim olabilir çünkü ümmîlerin şâhı Peygamber Efendimiz,Ümmî olur ama alim olabilir çünkü ümmîlerin şâhı Peygamber Efendimiz, profesörlerin hepsi [onun] kapısında kul, ayağının türâbı olamaz. profesörlerin hepsi [onun] kapısında kul, ayağının türâbı olamaz.

Bazıları diyorlar ki ümmî kelimesi, "Ümmü'l-Kurâ'ya mensup" demek.Bazıları diyorlar ki ümmî kelimesi, "Ümmü'l-Kurâ'ya mensup" demek. Mekke'nin bir vasfı, Ümmü'l-Kurâ idi.Mekke'nin bir vasfı, Ümmü'l-Kurâ idi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ümmü'l-Kurâ'dan olduğu için Mekkeli, Mekkî demek.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ümmü'l-Kurâ'dan olduğu için Mekkeli, Mekkî demek. Bir de ümmet kelimesinden, "ism-i nisbettir" diyorlar, yani "ümmete nisbî, o ümmete bağlı" mânasına. Bir de ümmet kelimesinden, "ism-i nisbettir" diyorlar, yani "ümmete nisbî, o ümmete bağlı" mânasına.

Ye'müruhüm bi'l-ma'rûfi ve yenhâhüm ani'l-münkeri.Ye'müruhüm bi'l-ma'rûfi ve yenhâhüm ani'l-münkeri. Kur'ân-ı Kerîm, [Peygamber Efendimiz'in] emr-i mâruf nehy-i münker yapma vasfını Kur'ân-ı Kerîm, [Peygamber Efendimiz'in] emr-i mâruf nehy-i münker yapma vasfını ilk başta bize hatırlatıyor. ilk başta bize hatırlatıyor.

Resûlullah Efendimiz'i Allah sevmiş, vasıflarını sayıyor, ilk söylediği vasfı ne? Resûlullah Efendimiz'i Allah sevmiş, vasıflarını sayıyor, ilk söylediği vasfı ne?

"Emr-i mâruf nehy-i münker yapardı.""Emr-i mâruf nehy-i münker yapardı." Yani Peygamber Efendimiz, aklın, şeriatın, mantığın, ilmin, irfanın güzel bulduğu, Yani Peygamber Efendimiz, aklın, şeriatın, mantığın, ilmin, irfanın güzel bulduğu, hoş bulduğu, hoş gördüğü; sevimli, doğru, adalete, hakka uygun dediği şeyi yapar,hoş bulduğu, hoş gördüğü; sevimli, doğru, adalete, hakka uygun dediği şeyi yapar, yaptırır, emreder ve yapılıncaya kadar azm ile çalışırdı. Buradaki, [alnındaki] damarı kabarırdı.yaptırır, emreder ve yapılıncaya kadar azm ile çalışırdı. Buradaki, [alnındaki] damarı kabarırdı. Karşısında bir haksızlık olduğu zaman iki kaşının arasındaki damarı kabarırdı. Karşısında bir haksızlık olduğu zaman iki kaşının arasındaki damarı kabarırdı.

İyi ahlâklı olan insan, iyi ahlâklı olan insan her şeyin karşısındaİyi ahlâklı olan insan, iyi ahlâklı olan insan her şeyin karşısında miskin miskin duran insan demek değil. miskin miskin duran insan demek değil. Zalimin karşısında şahlanacak, mazluma yumuşaklık gösterecek.Zalimin karşısında şahlanacak, mazluma yumuşaklık gösterecek. Sen zalimin karşısında susuyorsun mazlumu tepelemeye çalışıyorsun.Sen zalimin karşısında susuyorsun mazlumu tepelemeye çalışıyorsun. Mazlumu herkes tepeler, haydi bakalım zalime zulmünü söyle!Mazlumu herkes tepeler, haydi bakalım zalime zulmünü söyle! Zalim sultanın karşısında hak sözü söyle. Zalim sultanın karşısında hak sözü söyle.

Emr-i mâruf nehy-i münker, sizin ve bizim boynumuza borç, farzlardan birisi.Emr-i mâruf nehy-i münker, sizin ve bizim boynumuza borç, farzlardan birisi. Namaz, oruç farz, zengine zekât, hac farz. Sıhhatli olmak şartıyla [hacca] kendisi gidecek.Namaz, oruç farz, zengine zekât, hac farz. Sıhhatli olmak şartıyla [hacca] kendisi gidecek. Emr-i mâruf nehy-i münker farz. Emr-i mâruf nehy-i münker farz. Müslümanlar yapacak, siz yapacaksınız; evinizde, çevrenizde yapacaksınız, yakınlarınıza söyleyeceksiniz.Müslümanlar yapacak, siz yapacaksınız; evinizde, çevrenizde yapacaksınız, yakınlarınıza söyleyeceksiniz. Dilinizin döndüğü yerde nerede olursa kalkıp söyleyeceksiniz, hakkı söyleyeceksiniz.Dilinizin döndüğü yerde nerede olursa kalkıp söyleyeceksiniz, hakkı söyleyeceksiniz. Yanlış bir şey olduğu zaman da yaptırtmamaya, engellemeye çalışacaksınız.Yanlış bir şey olduğu zaman da yaptırtmamaya, engellemeye çalışacaksınız. Engelleyeceksiniz; olmaz böyle şey, yapamazsın, yaptırtmam, ben burada oldukça yaptırtmam. Birisi bu. Engelleyeceksiniz; olmaz böyle şey, yapamazsın, yaptırtmam, ben burada oldukça yaptırtmam. Birisi bu.

Ve yühıllü le-hümü't-tayyibâti ve yüharrimü aleyhimü'l-habâise.Ve yühıllü le-hümü't-tayyibâti ve yüharrimü aleyhimü'l-habâise. "O peygamber bu ümmetine kendisinin ba's olunmuş, vazifeli olarak gönderilmiş olduğu ümmete"O peygamber bu ümmetine kendisinin ba's olunmuş, vazifeli olarak gönderilmiş olduğu ümmete ve bütün insanlara, kâffe-i nâsa, bütün dünya ehli insanlarave bütün insanlara, kâffe-i nâsa, bütün dünya ehli insanlara tayyib, güzel, hoş, temiz olan şeyleri helal kılacak." tayyib, güzel, hoş, temiz olan şeyleri helal kılacak." Bunlar helaldir, bunları yiyebileceksiniz diyecek.Bunlar helaldir, bunları yiyebileceksiniz diyecek. Çünkü benî İsrail'e bazı günahlarından dolayı helal olan bazı şeyler yasaklanmıştı;Çünkü benî İsrail'e bazı günahlarından dolayı helal olan bazı şeyler yasaklanmıştı; "yiyemezsiniz, içemezsiniz, cezalısınız" denmişti. Bu ümmete onların cezası kalkacak, devam etmeyecek. "yiyemezsiniz, içemezsiniz, cezalısınız" denmişti. Bu ümmete onların cezası kalkacak, devam etmeyecek.

İyi şeyler helal. Kul uhılle lekümü't-tayyibâtü.İyi şeyler helal.

Kul uhılle lekümü't-tayyibâtü.
"Tayyib, güzel olan şeylerin hepsi genel kâide olarak bizim dinimizde helal kılınmış;"Tayyib, güzel olan şeylerin hepsi genel kâide olarak bizim dinimizde helal kılınmış; günahlarından dolayı benî İsrail'e yasaktı. günahlarından dolayı benî İsrail'e yasaktı. Etin şurasını yiyebilir, burasını yiyemez,Etin şurasını yiyebilir, burasını yiyemez, iç yağı şöyle, dış yağı böyle diye [helal ve haram kısımlara ayrılmıştı.] iç yağı şöyle, dış yağı böyle diye [helal ve haram kısımlara ayrılmıştı.]

Ve yüharrimü aleyhimü'l-habâise.Ve yüharrimü aleyhimü'l-habâise. "Haram, pis, necis olan, sıhhate zararlı olan şeyleri haram kılacak.""Haram, pis, necis olan, sıhhate zararlı olan şeyleri haram kılacak." Bu helaldir bu haramdır diye beyan edecek insanlara öğretecek. Bu helaldir bu haramdır diye beyan edecek insanlara öğretecek.

İçki, daha önceki ümmetlerde içiliyordu, papazların elinden düşmüyordu.İçki, daha önceki ümmetlerde içiliyordu, papazların elinden düşmüyordu. Sarhoş geziyorlar, şaraplı ekmekle çocuklarını vaftiz edişlerinde şeylerinde üstüne şarap saçarak…Sarhoş geziyorlar, şaraplı ekmekle çocuklarını vaftiz edişlerinde şeylerinde üstüne şarap saçarak… Şarap müskirât, şarap içinde organik maddeler olduğu, tahavvül ettiği için pis,Şarap müskirât, şarap içinde organik maddeler olduğu, tahavvül ettiği için pis, mikrop üreyen bir şey, yani haram. Dinimiz buna haramdır diyor. Maddî haram var, mânevî haram var. mikrop üreyen bir şey, yani haram. Dinimiz buna haramdır diyor.

Maddî haram var, mânevî haram var.
Günahlar, gadirler, zulümler, haksızlıklar, faizler, rüşvetler vesaire… Günahlar, gadirler, zulümler, haksızlıklar, faizler, rüşvetler vesaire…

Ve yeda'u anhüm ısrahüm ve'l-eğlâle'l-letî kânet aleyhim.Ve yeda'u anhüm ısrahüm ve'l-eğlâle'l-letî kânet aleyhim. "Daha evvelce ümmetlere yüklenmiş olan birtakım mükellefiyetleri onlardan"Daha evvelce ümmetlere yüklenmiş olan birtakım mükellefiyetleri onlardan -vada'a kaldırmak mânasına gelir- kaldıracak, helal kılacak ve boyunlarına takılmış olan-vada'a kaldırmak mânasına gelir- kaldıracak, helal kılacak ve boyunlarına takılmış olan birtakım bukağıları, bağları, halkaları açacak."birtakım bukağıları, bağları, halkaları açacak." Böylece ümmetler rahatlayacak yani kulların arasında bir genişlik, bir ferahlık olacak. Böylece ümmetler rahatlayacak yani kulların arasında bir genişlik, bir ferahlık olacak.

İşte ey Musa, sen benden böyle bu Tur dağında el açtın boyun büktün münacat ettin ama,İşte ey Musa, sen benden böyle bu Tur dağında el açtın boyun büktün münacat ettin ama, Fellezîne âmenû bihî. "İşte o peygamber geldiği zaman ona iman edenler."Fellezîne âmenû bihî. "İşte o peygamber geldiği zaman ona iman edenler." Ve azzerûhu. "Ona hürmet edip yardımcı olanlar." Ve nasarûhu. Ve azzerûhu. "Ona hürmet edip yardımcı olanlar." Ve nasarûhu. "Hizmetine girip onunla beraber dinin yayılmasına çalışanlar.""Hizmetine girip onunla beraber dinin yayılmasına çalışanlar." Ve't-tebe'u'n-nûrallezî ünzile me'ahû.Ve't-tebe'u'n-nûrallezî ünzile me'ahû. "Onunla beraber bütün insanlığa indirilen o nûra tâbi olanlar, o Kur'an'a, "Onunla beraber bütün insanlığa indirilen o nûra tâbi olanlar, o Kur'an'a, tepeden tırnağa nur olan o Kur'an'a tâbi olanlar." Ülâike hümü'l-müflihûn. "İşte onlar felah bulacaklar." tepeden tırnağa nur olan o Kur'an'a tâbi olanlar." Ülâike hümü'l-müflihûn. "İşte onlar felah bulacaklar."

Şimdi senin istediğin zaman değil. O zaman o peygambere tâbi oldukları zaman;Şimdi senin istediğin zaman değil. O zaman o peygambere tâbi oldukları zaman; emr-i mâruf nehy-i münker yapan, haramları helalleri beyan eden, emr-i mâruf nehy-i münker yapan, haramları helalleri beyan eden, insanlığın omuzundan, boynundan yükleri, halkaları kaldıran peygambere vakti geldiği zamaninsanlığın omuzundan, boynundan yükleri, halkaları kaldıran peygambere vakti geldiği zaman tâbi olunca, yardım edince ve onunla beraber insanlığa indirilmiş olan o nûra,tâbi olunca, yardım edince ve onunla beraber insanlığa indirilmiş olan o nûra, o nur olan Kur'ân-ı Kerîm'e tâbi oldukları takdirde o zaman işte o rahmetimeo nur olan Kur'ân-ı Kerîm'e tâbi oldukları takdirde o zaman işte o rahmetime senin de kavmin mazhar olacak, onlar müflih olacak, felaha ermiş olacaklar. senin de kavmin mazhar olacak, onlar müflih olacak, felaha ermiş olacaklar.

Bunları böyle beyan ettikten sonraBunları böyle beyan ettikten sonra Rabbimiz Teâlâ ve Tebâreke hazretleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e lütfu ile buyuruyor ki; Rabbimiz Teâlâ ve Tebâreke hazretleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e lütfu ile buyuruyor ki;

Kul. "De onlara." Yâ eyyühen-nâsi. "Ey insanlar de hepsine."Kul. "De onlara." Yâ eyyühen-nâsi. "Ey insanlar de hepsine." Peygamberin mü'min, kâfir, etrafındaki bütün insanlara hitap etmesi emredildi.Peygamberin mü'min, kâfir, etrafındaki bütün insanlara hitap etmesi emredildi. İnnî resûlullâhi ileyküm cemî'â. "Ben sizin hepinize Allah'ın gönderdiği peygamberim."İnnî resûlullâhi ileyküm cemî'â. "Ben sizin hepinize Allah'ın gönderdiği peygamberim." Hepinize gönderildim; bir kavme değil, Arap'a, Kureyş'e, Mekke'ye değil ey insanlarHepinize gönderildim; bir kavme değil, Arap'a, Kureyş'e, Mekke'ye değil ey insanlar ben hepinize Allah'ın gönderdiği peygamberim. Ellezî lehû mülkü's-semâvâti ve'l-ardı.ben hepinize Allah'ın gönderdiği peygamberim.

Ellezî lehû mülkü's-semâvâti ve'l-ardı.
"Şu yerlerin göklerin egemenliği, saltanatı, tasarrufu mülkü, idaresi elinde olan "Şu yerlerin göklerin egemenliği, saltanatı, tasarrufu mülkü, idaresi elinde olan o Allah'ın size gönderdiği, hepinize gönderdiği peygamberim."o Allah'ın size gönderdiği, hepinize gönderdiği peygamberim." Lâ ilâhe illâ hüve yuhyî ve yümîtü. "O, ondan gayri ilah yok, dirilten öldüren O."Lâ ilâhe illâ hüve yuhyî ve yümîtü. "O, ondan gayri ilah yok, dirilten öldüren O." Ondan gayri ilah yok. Başka ilahlar edinmeyin, yanlış yollara sapmayın,Ondan gayri ilah yok. Başka ilahlar edinmeyin, yanlış yollara sapmayın, peygamberleri kendinize Allah'ın oğlu diye, bilmem Allah'ın uknumu, sâlisü selâse diyepeygamberleri kendinize Allah'ın oğlu diye, bilmem Allah'ın uknumu, sâlisü selâse diye yanlış itikatlara saplanmayın, âhiretinizi mahvetmeyin.yanlış itikatlara saplanmayın, âhiretinizi mahvetmeyin. Yaşatan, öldüren, insanlara ve tüm mahlûkata hayatı veren, sonra da vadesi yeteninYaşatan, öldüren, insanlara ve tüm mahlûkata hayatı veren, sonra da vadesi yetenin hayatını alan, öldüren O bir tek Allah. Mülkün, yerin göğün mülkünün sahibi olan hayatını alan, öldüren O bir tek Allah. Mülkün, yerin göğün mülkünün sahibi olan Allah tarafından gönderilmiş peygamberi olduğunu söyle onlara. Allah tarafından gönderilmiş peygamberi olduğunu söyle onlara.

Fe-âminû billâhi ve resûlihi'n-nebiyyi'l-ümmiyillezî. Fe-âminû billâhi ve resûlihi'n-nebiyyi'l-ümmiyillezî. "Madem ki ben Allah'ın gönderdiği elçiyim, o halde siz ey insanlar Allah'a inanın"Madem ki ben Allah'ın gönderdiği elçiyim, o halde siz ey insanlar Allah'a inanın ve onun ümmî peygamberine inanın ki." Ellezî yü'minü billâhi ve kelimâtihî.ve onun ümmî peygamberine inanın ki." Ellezî yü'minü billâhi ve kelimâtihî. "O Allah'a imanda insanlığın önderi oldu, eşsiz bir sağlamlıkla, sapasağlam bir şekilde kulluğunu"O Allah'a imanda insanlığın önderi oldu, eşsiz bir sağlamlıkla, sapasağlam bir şekilde kulluğunu en güzel tarzda edâ eden, Rabbine en kuvvetli imanla bağlanan insan payesi elde ettien güzel tarzda edâ eden, Rabbine en kuvvetli imanla bağlanan insan payesi elde etti ve Allah'ın kendisine indirdiği Kur'ân-ı Kerîm'e, âyetlere en güzel tarzda ittibâ etti."ve Allah'ın kendisine indirdiği Kur'ân-ı Kerîm'e, âyetlere en güzel tarzda ittibâ etti." Ve't-tebi'ûhü le'alleküm tehdedûne. "Ona tâbi olun ki hidayet bulasınız." Ve't-tebi'ûhü le'alleküm tehdedûne. "Ona tâbi olun ki hidayet bulasınız."

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizAziz ve muhterem kardeşlerim!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz
bin 400 küsur sene önce âleme teşrif eyledi.bin 400 küsur sene önce âleme teşrif eyledi. Ondan sonra da 63 yıl vazife gördükten, Allah'ın sevdiği bir şekilde ömür geçirdikten sonra,Ondan sonra da 63 yıl vazife gördükten, Allah'ın sevdiği bir şekilde ömür geçirdikten sonra, boş vakit geçirmeden bütün zamanını Allah'ın dinini yaymakta,boş vakit geçirmeden bütün zamanını Allah'ın dinini yaymakta, her türlü meşakkatleri çekerek çalışmakta geçirdikten sonra âhirete irtihal ediyor. her türlü meşakkatleri çekerek çalışmakta geçirdikten sonra âhirete irtihal ediyor.

Süleyman Çelebi rahmetullâhi aleyh ne kadar güzel anlatıyor.Süleyman Çelebi rahmetullâhi aleyh ne kadar güzel anlatıyor. Allah mekânını cennet eylesin, ne âşık-ı sâdık insanlar imiş. Allah mekânını cennet eylesin, ne âşık-ı sâdık insanlar imiş.

Şimdi bize düşen, Ve mâ muhammedün illâ resûlün. "Muhammed Allah'ın elçisidir."Şimdi bize düşen, Ve mâ muhammedün illâ resûlün. "Muhammed Allah'ın elçisidir." Kad halet min kablihi'r-rusül. "Düşünmez misiniz ki ondan önce de Kad halet min kablihi'r-rusül. "Düşünmez misiniz ki ondan önce de kâinata Allah'ın peygamberleri gelmiş gitmişlerdi, o da gidecek."kâinata Allah'ın peygamberleri gelmiş gitmişlerdi, o da gidecek." E fe-in mâte ev kutile'n-kalebtüm alâ a'kâbiküm. "Eğer o vefat ederse yahut şehit edilirse."E fe-in mâte ev kutile'n-kalebtüm alâ a'kâbiküm. "Eğer o vefat ederse yahut şehit edilirse." Kâfirler müşrikler ordu tutup, hücum edip şehit etseler mesela, Allahu Teâlâ hazretleri Kâfirler müşrikler ordu tutup, hücum edip şehit etseler mesela, Allahu Teâlâ hazretleri korumasa şehit edilse ya da vefat etse, "O zaman topuklarınızda 180 derece dönüp dekorumasa şehit edilse ya da vefat etse, "O zaman topuklarınızda 180 derece dönüp de gerisin geriye küfre, cahiliyete mi döneceksiniz?" gerisin geriye küfre, cahiliyete mi döneceksiniz?"

Ve men yenkalib alâ akıbeyhi fe-len yedurrallâhe şey'en.Ve men yenkalib alâ akıbeyhi fe-len yedurrallâhe şey'en. "Eğer bir insan böyle topuğu üzerinde çark edip dönüp de yolunu değiştirip de"Eğer bir insan böyle topuğu üzerinde çark edip dönüp de yolunu değiştirip de imandan vazgeçer de yanlış yola saparsa onun Allah'a bir zarar vermesi bahis konusu değil." imandan vazgeçer de yanlış yola saparsa onun Allah'a bir zarar vermesi bahis konusu değil."

Cümle cihan halkı, cümle kâinat varlıkları, bütün beşeriyet, bütün semavât ve arzCümle cihan halkı, cümle kâinat varlıkları, bütün beşeriyet, bütün semavât ve arz hepsi Allah'ı kabul etmeseler, inkâr etseler saltanatına bir zerre noksanlık gelmez.hepsi Allah'ı kabul etmeseler, inkâr etseler saltanatına bir zerre noksanlık gelmez. Hepsi kabul etseler saltanatına bir zerre ilave olmaz. Hepsi kabul etseler saltanatına bir zerre ilave olmaz. Onun mülkü saltanatı kulların ibadet etmesinden de küfretmesinden de yücedir,Onun mülkü saltanatı kulların ibadet etmesinden de küfretmesinden de yücedir, müstesnâdır, müstağnîdir, kulların O'na ihtiyacı var. Len yedurrallâhe şey'en. müstesnâdır, müstağnîdir, kulların O'na ihtiyacı var. Len yedurrallâhe şey'en. "Siz Allah'a zarar vermezsiniz, kendinizi mahvedersiniz." Kendinizi mahvedersiniz buyuruluyor. "Siz Allah'a zarar vermezsiniz, kendinizi mahvedersiniz." Kendinizi mahvedersiniz buyuruluyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için bize düşen Resûlullah'ı seviyorsak kiAziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için bize düşen Resûlullah'ı seviyorsak ki
dinin şartı bu, gerçek mü'min olmanın şartı bu, dinin şartı bu, gerçek mü'min olmanın şartı bu, eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhû ve resûlühû.eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhû ve resûlühû. Eşhedü enne muhammeden resûlullâh. Ezanlarla fezâlara ismi ilan edilen, tahiyyatlardaEşhedü enne muhammeden resûlullâh. Ezanlarla fezâlara ismi ilan edilen, tahiyyatlarda günde beş vakit şu kadar kere kendisine dua ettiğimiz o Peygamber-i Zîşân Efendimiz'egünde beş vakit şu kadar kere kendisine dua ettiğimiz o Peygamber-i Zîşân Efendimiz'e hüsn ü ittibâ saadet-i dâreyn ermemizin, iki cihanda bahtiyar olmamızın sebebi bu.hüsn ü ittibâ saadet-i dâreyn ermemizin, iki cihanda bahtiyar olmamızın sebebi bu. Dertlerimizin çaresi de müşkülatımızın çaresi de bu. Dertlerimizin çaresi de müşkülatımızın çaresi de bu.

Cami dolusu insanlar, ülkeler dolusu insanlar bir işe yaramaz, neden? Cami dolusu insanlar, ülkeler dolusu insanlar bir işe yaramaz, neden?

İmanı olmayınca bir işe yaramaz, saman çöpü gibi. Rüzgâr nereden eserse öbür tarafa alır götürür.İmanı olmayınca bir işe yaramaz, saman çöpü gibi. Rüzgâr nereden eserse öbür tarafa alır götürür. Kum tanesi gibi, onu tepeden ordan oraya rüzgar üfüre üfüre taşırKum tanesi gibi, onu tepeden ordan oraya rüzgar üfüre üfüre taşır tepeden hareket eder gider, çünkü iman yok. tepeden hareket eder gider, çünkü iman yok.

Bu Resûlullah'ı tanıyacağız; hayatını, hadîs-i şerîflerini, sîret-i nebiyyesini okuyacağız;Bu Resûlullah'ı tanıyacağız; hayatını, hadîs-i şerîflerini, sîret-i nebiyyesini okuyacağız; salât ü selâmı çok getireceğiz, çok yalvaracağız, salât ü selâmı çok getireceğiz, çok yalvaracağız, sünnet-i seniyyesine en güzel tarzda uymak hususunda çok dikkat edeceğiz, gayet titiz davranacağız.sünnet-i seniyyesine en güzel tarzda uymak hususunda çok dikkat edeceğiz, gayet titiz davranacağız. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i rüyamızda görüp iltifatına erinceye kadar,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i rüyamızda görüp iltifatına erinceye kadar, razı olduğunun işaretini alıncaya kadar rahat etmeyeceğiz, uğraşacağız, didineceğiz. razı olduğunun işaretini alıncaya kadar rahat etmeyeceğiz, uğraşacağız, didineceğiz. Çoluk çocuğunuzu Resûlullah'ın sevgisiyle yetiştirin.Çoluk çocuğunuzu Resûlullah'ın sevgisiyle yetiştirin. Resûlullah deyince çocuğun yüzü gülecek. Resûlullah deyince çocuğun yüzü gülecek. Tebessümler yayılacak, dudaklarında gülücükler meydana gelecek.Tebessümler yayılacak, dudaklarında gülücükler meydana gelecek. Çocuk Peygamber Efendimiz'i bilecek. Çocuk Peygamber Efendimiz'i bilecek. Peygamber Efendimiz'in yaşayışına göre hayatımızı tanzim edeceğiz, ailemizi ona göre kuracağız,Peygamber Efendimiz'in yaşayışına göre hayatımızı tanzim edeceğiz, ailemizi ona göre kuracağız, konuşmamızı ona göre yapacağız, işimizi ona göre tanzim edeceğiz. konuşmamızı ona göre yapacağız, işimizi ona göre tanzim edeceğiz.

Yoksa kişi sevdiğine tâbi olur, tâbi olmazsa sevgisi noksan demek.Yoksa kişi sevdiğine tâbi olur, tâbi olmazsa sevgisi noksan demek. Tâbi olmazsa yol kapalı demektir, çıkmaz yola girmiş demektir. Tâbi olmazsa yol kapalı demektir, çıkmaz yola girmiş demektir.

Kul in küntüm tuhibbûnellâhe fe't-tebiûni yuhbibkümullâhü.Kul in küntüm tuhibbûnellâhe fe't-tebiûni yuhbibkümullâhü. Allah'ın sevgisine, rızasına ulaşmak imkânsız demektir; çıkmaz yol.Allah'ın sevgisine, rızasına ulaşmak imkânsız demektir; çıkmaz yol. Şöyle yapacağım, böyle yapacağım bilmem ne bilmem ne…Şöyle yapacağım, böyle yapacağım bilmem ne bilmem ne… Ne yaparsan yap, Resûlullah'ın yolundan gayri yolların hepsi çıkmaz yoldur,Ne yaparsan yap, Resûlullah'ın yolundan gayri yolların hepsi çıkmaz yoldur, bu badireden çıkışın bir tek yolu var: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e tâbi olmak;bu badireden çıkışın bir tek yolu var: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e tâbi olmak; Resûlullah'a hüsn ü ittibâ ile tâbi olmak, insanların dalalet düştüğü, sapıttığı, şaşırdığı,Resûlullah'a hüsn ü ittibâ ile tâbi olmak, insanların dalalet düştüğü, sapıttığı, şaşırdığı, dünyaya daldığı şu zamanda Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ etmek. dünyaya daldığı şu zamanda Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ etmek.

İmam Gazzâlî'den Allah razı olsun, rahmetullâhi aleyh, rahimallâhu, rahmeten vâsi'a.İmam Gazzâlî'den Allah razı olsun, rahmetullâhi aleyh, rahimallâhu, rahmeten vâsi'a. İhyâu ulûmiddîn diye koca bir kitap yazmış, "Din ilimlerini yeniden ihyâ etmek," İhyâu ulûmiddîn diye koca bir kitap yazmış, "Din ilimlerini yeniden ihyâ etmek," yeniden diriltmek babında bir kitap yazmış. yeniden diriltmek babında bir kitap yazmış. Yani yeni bir gözle, dinamik, güzel, canlı bir anlayışla tekrar eğiliyor, Yani yeni bir gözle, dinamik, güzel, canlı bir anlayışla tekrar eğiliyor, meseleleri şöyle kalp gözüyle mütalaa ediyor;meseleleri şöyle kalp gözüyle mütalaa ediyor; ihlasla, imanla nasıl müslüman olunur meseleleri tekrar yazıyor.ihlasla, imanla nasıl müslüman olunur meseleleri tekrar yazıyor. Statik, durulmuş, bozulmuş olmaktan kurtaracak ihyâ hareketi. Statik, durulmuş, bozulmuş olmaktan kurtaracak ihyâ hareketi.

İşte biz de kendimizi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'eİşte biz de kendimizi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e en güzel tarzda uydurmak suretiyle diriltebiliriz, cemiyetimizi de cemaatimizi de öyle ihyâ edebiliriz.en güzel tarzda uydurmak suretiyle diriltebiliriz, cemiyetimizi de cemaatimizi de öyle ihyâ edebiliriz. Başarılar da muvaffakiyet de öyle olur. Dünya saadeti de onunla olur âhiret saadeti de öyle olur. Başarılar da muvaffakiyet de öyle olur. Dünya saadeti de onunla olur âhiret saadeti de öyle olur.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininAllahu Teâlâ hazretleri bizi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılanlardan eylesin.sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılanlardan eylesin. Bizi onun sünnetini bu asırda ihyâ eden zümre etsin.Bizi onun sünnetini bu asırda ihyâ eden zümre etsin. Çünkü Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlere 100 şehit sevabı verilecek; Çünkü Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlere 100 şehit sevabı verilecek; her bir sünnete 100 şehit, 100 şehit, 100 şehit sevabı verilecek. her bir sünnete 100 şehit, 100 şehit, 100 şehit sevabı verilecek. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Kim beni severse benim sünnetime uyarPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Kim beni severse benim sünnetime uyar ve beni sevmiş olduğu öylece belli olur ben de onu severim. ve beni sevmiş olduğu öylece belli olur ben de onu severim. Kim benim sünnetimi ihyâ ederse cennette benimle beraber olur." buyuruyor. Kim benim sünnetimi ihyâ ederse cennette benimle beraber olur." buyuruyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Firdevs-i Âlâ'da komşusu olmak istiyorsakPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Firdevs-i Âlâ'da komşusu olmak istiyorsak ahlâkımızı, sözümüzü, her şeyimizi Efendimiz'e tıpkı aynen uydurmaya çalışacağız.ahlâkımızı, sözümüzü, her şeyimizi Efendimiz'e tıpkı aynen uydurmaya çalışacağız. Efendimiz konuşurken şöyle yapardı, sol başparmağınıEfendimiz konuşurken şöyle yapardı, sol başparmağını sağ eline vururmuş ben de bundan sonra öyle yapacağım. Neden? sağ eline vururmuş ben de bundan sonra öyle yapacağım.

Neden?

[Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz] böyle yaparmış da ondan.[Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz] böyle yaparmış da ondan. Konuşurken arada böyle yaparmış, şemâilinde öyle okudum, Konuşurken arada böyle yaparmış, şemâilinde öyle okudum, sol elinin baş parmağını buraya vururmuş. Vardır bir sebebi, olmasa da onun yaptığı gibi yapacağım,sol elinin baş parmağını buraya vururmuş. Vardır bir sebebi, olmasa da onun yaptığı gibi yapacağım, öyle yaptığı için öyle yapacağım.öyle yaptığı için öyle yapacağım. Şuraya bastıysa oraya basacağım, şunda kızdıysa o zaman kızacağım; Şuraya bastıysa oraya basacağım, şunda kızdıysa o zaman kızacağım; şunda sevindi, hoş karşıladı, beğendiyse onu da beğeneceğim. "Kabak yemeği sevmiyorum." şunda sevindi, hoş karşıladı, beğendiyse onu da beğeneceğim.

"Kabak yemeği sevmiyorum."

Resûlullah Efendimiz severmiş, seveceğiz! Nefsimize kabağı sevmeyi öğreteceğiz!Resûlullah Efendimiz severmiş, seveceğiz! Nefsimize kabağı sevmeyi öğreteceğiz! Nefsimize kabağı sevmeyi öğretemezsek yuh olsun, yazıklar olsun!Nefsimize kabağı sevmeyi öğretemezsek yuh olsun, yazıklar olsun! Dikkat edeceğiz; sabahtan akşama, geceden gündüze…Dikkat edeceğiz; sabahtan akşama, geceden gündüze… Ama okuyacağız, okuyacağız Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i. Bakın bir âyet okudum size.Ama okuyacağız, okuyacağız Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i.

Bakın bir âyet okudum size.
Sabahlara kadar Peygamber Efendimiz'in şânından, kemâlatından bahseden yüzlerce âyet [okuyabiliriz.]Sabahlara kadar Peygamber Efendimiz'in şânından, kemâlatından bahseden yüzlerce âyet [okuyabiliriz.] Allahu Teâlâ hazretleri, Efendimiz hakkında kendi Esmâ-yı Hüsnâ'sını ikram ediyor: Allahu Teâlâ hazretleri, Efendimiz hakkında kendi Esmâ-yı Hüsnâ'sını ikram ediyor:

Le-kad câeküm rasûlün min enfüsiküm azîzün aleyhi mâ anittum Le-kad câeküm rasûlün min enfüsiküm azîzün aleyhi mâ anittum harîsun aleyküm bi'l-mü'minîne raûfu'r-rahîm. harîsun aleyküm bi'l-mü'minîne raûfu'r-rahîm.

Raûf ve rahîm, bunlar kullara verilen sıfat değil. [Allah] Peygamber Efendimiz'e öyle diyor. Raûf ve rahîm, bunlar kullara verilen sıfat değil. [Allah] Peygamber Efendimiz'e öyle diyor.

Le-'amruke. diye ömrüne yemin ediyor; "And olsun senin ömrüne ki ey Resûlüm!" diyeLe-'amruke. diye ömrüne yemin ediyor; "And olsun senin ömrüne ki ey Resûlüm!" diye Peygamber Efendimiz'in başına, ömrüne yemin ediyor Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Azîm'de.Peygamber Efendimiz'in başına, ömrüne yemin ediyor Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Azîm'de. Öyle bir peygamberin ümmetiyiz. Hâlâ tanıyamamışsan, hâlâ yolunda gidemiyorsan, Öyle bir peygamberin ümmetiyiz. Hâlâ tanıyamamışsan, hâlâ yolunda gidemiyorsan, hâlâ çırpınıyorsan, hâlâ onun bunun, başka şeyin peşindeysen, onun izinde bunun izinde, olmaz… hâlâ çırpınıyorsan, hâlâ onun bunun, başka şeyin peşindeysen, onun izinde bunun izinde, olmaz…

Allahu Teâlâ hazretleri bizi şu gecenin berekâtıyla, coşan rahmetiyle Resûl-i Edîbi'neAllahu Teâlâ hazretleri bizi şu gecenin berekâtıyla, coşan rahmetiyle Resûl-i Edîbi'ne en güzel tarzda uyanlardan eylesin. Bidatlardan, hurafelerden, kötü huylardan,en güzel tarzda uyanlardan eylesin. Bidatlardan, hurafelerden, kötü huylardan, edepsizliklerden bizi sıyırsın. Rahmet-i deryâsıyla şakır şakır yuyup yıkayıp pak eylesin, edepsizliklerden bizi sıyırsın. Rahmet-i deryâsıyla şakır şakır yuyup yıkayıp pak eylesin, bu gecenin sabahına pırıl pırıl nûranî kullar olarak çıkartsın, bu gecenin sabahına pırıl pırıl nûranî kullar olarak çıkartsın, sevdiği ümmetler olarak ömrümüzün sonuna kadarsevdiği ümmetler olarak ömrümüzün sonuna kadar Ümmet-i Muhammed için en güzel tarzda çalışmayı nasip eylesin.Ümmet-i Muhammed için en güzel tarzda çalışmayı nasip eylesin. "Gel ümmetim ben senden razıyım." diye Efendimiz'in iltifat ettiği insanlar olmayı nasip eylesin,"Gel ümmetim ben senden razıyım." diye Efendimiz'in iltifat ettiği insanlar olmayı nasip eylesin, Firdevs-i Âlâ'da kendisine hemcivâr eylesin, komşu eylesin.Firdevs-i Âlâ'da kendisine hemcivâr eylesin, komşu eylesin. İki cihanda saadetine nâil olmayı nasip eylesin. İki cihanda saadetine nâil olmayı nasip eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2