Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Peygamber Sas Efendimiz’in Abdest Alışı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Cemâziye'l-Evvel 1409 / 11.12.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Abdest Alırken Sakalını Hilallerdi, Abdest Alırken Kulaklarını Ovardı, Abdest Alınca İki Rekât Namaz Kılardı, Abdest Alırken | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamber Sas Efendimiz’in Abdest Alışı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Cemâziye'l-Evvel 1409 / 11.12.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Abdest Alırken Sakalını Hilallerdi, Abdest Alırken Kulaklarını Ovardı, Abdest Alınca İki Rekât Namaz Kılardı, Abdest Alırken | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînel-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve şefîi'l-müznibîne Muhammedini'l-Mustafâve şefîi'l-müznibîne Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdki ve'l-vefâ. ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdki ve'l-vefâ.

Emma ba'd: Emma ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbu'l-lâhFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbu'l-lâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle:

et-Tâibü mine'z-zenbi kemen lâ zenbe leh. et-Tâibü mine'z-zenbi kemen lâ zenbe leh.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâle. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâle.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette üzerinize olsun. Allah iki cihanın hayrına, saadetine, selametine nail eylesin. Allah iki cihanın hayrına, saadetine, selametine nail eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den gelenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den gelen haberleri, rivayetleri okumaya devam ediyoruz.haberleri, rivayetleri okumaya devam ediyoruz. Âdet-i seniyyeleri, sîret-i seniyyeleri ve şemâil-i şerîfeleri nasıldır; bu rivayetlerden anlıyoruz.Âdet-i seniyyeleri, sîret-i seniyyeleri ve şemâil-i şerîfeleri nasıldır; bu rivayetlerden anlıyoruz. Bu rivayetleri okuyup Peygamber Efendimiz'in hayatına, talimatına ve âdetlerine ittibâ kesb etmeden,Bu rivayetleri okuyup Peygamber Efendimiz'in hayatına, talimatına ve âdetlerine ittibâ kesb etmeden, bunları okumaya başlamadan önce Peygamber Efendimiz'e sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızınbunları okumaya başlamadan önce Peygamber Efendimiz'e sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın bir nişânesi olmak üzere, rûh-i pâkine hediye edelim diye ve onun âl'inin, ashabının, etbâının,bir nişânesi olmak üzere, rûh-i pâkine hediye edelim diye ve onun âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının ruhlarına hediye olsun diye ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ruhlarınaahbabının ruhlarına hediye olsun diye ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ruhlarına ve bilhassa Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den sonrave bilhassa Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den sonra Ümmet-i Muhammed'in irşadı ile meşgul olmuş, vazifeli, verese-i nebî, ulemâ-i muhakkıkîn,Ümmet-i Muhammed'in irşadı ile meşgul olmuş, vazifeli, verese-i nebî, ulemâ-i muhakkıkîn, meşâyih-i vâsılîn, sâdât-ı turuk-i aliyyemizin ve halifelerinin ruhlarına hediye olsun diye,meşâyih-i vâsılîn, sâdât-ı turuk-i aliyyemizin ve halifelerinin ruhlarına hediye olsun diye, bu beldeleri feth eden Fatih Sultan Mehmed Hân'ın, fatihlerin, şehitlerin, gâzilerin, mücahitlerinbu beldeleri feth eden Fatih Sultan Mehmed Hân'ın, fatihlerin, şehitlerin, gâzilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye, içinde toplanıp ibadet ettiğimiz şu camiyi yaptıran İskender Paşa'nınruhlarına hediye olsun diye, içinde toplanıp ibadet ettiğimiz şu camiyi yaptıran İskender Paşa'nın ve bu camiyi temiz, pâk olarak hizmette tutan, genişletenve bu camiyi temiz, pâk olarak hizmette tutan, genişleten ve şu anda da hizmete devamına vesile olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarınave şu anda da hizmete devamına vesile olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye, uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri, bu rivayetleri dinlemek üzerehediye olsun diye, uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri, bu rivayetleri dinlemek üzere buraya toplanmış bulunan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olanburaya toplanmış bulunan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinizin, yakınlarınızın, dostlarınızın ruhlarına hediye olsun diyebütün sevdiklerinizin, yakınlarınızın, dostlarınızın ruhlarına hediye olsun diye ve biz müslümanlar da, yaşayan insanlar da Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım,ve biz müslümanlar da, yaşayan insanlar da Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım, ömrü gafletle geçirmeyelim, Rabbimizin rızası yolunda, Kur'ân-ı Kerîm yolunda,ömrü gafletle geçirmeyelim, Rabbimizin rızası yolunda, Kur'ân-ı Kerîm yolunda, Peygamber Efendimiz'in izinde sünnet-i seniyyeyi icra ederek yaşayalımPeygamber Efendimiz'in izinde sünnet-i seniyyeyi icra ederek yaşayalım ve neticede Rabbimizin huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım diyeve neticede Rabbimizin huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf'i okuyup öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf'i okuyup öyle başlayalım.

Okuduğumuz rivayetler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis mecmuasının sonunaOkuduğumuz rivayetler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis mecmuasının sonuna Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Hocamız'ın eklemiş olduğu şemâil-i seniyyeye dairGümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Hocamız'ın eklemiş olduğu şemâil-i seniyyeye dair rivayetleri toplayan kısmında 529. sayfadadır. rivayetleri toplayan kısmında 529. sayfadadır.

Sayfa başından itibaren okumaya devam ediyoruz. Sayfa başından itibaren okumaya devam ediyoruz.

Hz. Aişe validemizden Ahmed b. Hanbel'in, Tirmizî'nin; daha başka kaynakların,Hz. Aişe validemizden Ahmed b. Hanbel'in, Tirmizî'nin; daha başka kaynakların, daha başka râvîlerden de çeşitli rivayetler halinde nakil ve rivayet ettiklerine göre: daha başka râvîlerden de çeşitli rivayetler halinde nakil ve rivayet ettiklerine göre:

Kâne izâ tevaddaa hallele lihyetehû bil-mâi.Kâne izâ tevaddaa hallele lihyetehû bil-mâi. "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz abdest alırken"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz abdest alırken suyla sakal-ı şerîfinin, mübarek hilye-i saadetinin arasını karıştırırdı,suyla sakal-ı şerîfinin, mübarek hilye-i saadetinin arasını karıştırırdı, parmaklarını sokarak suyun sakal köklerine varmasına sebep olacak tarzda bir gayret gösterirdi.parmaklarını sokarak suyun sakal köklerine varmasına sebep olacak tarzda bir gayret gösterirdi. Sakallarını hılallerdi." Sakallarını hılallerdi."

Hılallemek hı harfiyle. İki gözlü he ile olursa "hilal" olur. Ayın ince haline diyoruz.Hılallemek hı harfiyle. İki gözlü he ile olursa "hilal" olur. Ayın ince haline diyoruz. Hı harfiyle olursa halel aralık, çatlak mânasına gelen kelime.Hı harfiyle olursa halel aralık, çatlak mânasına gelen kelime. Hılallemek de "bir şeyin arasını, aralığını aralamak" mânasına geliyor. Hılallemek de "bir şeyin arasını, aralığını aralamak" mânasına geliyor.

Mesela parmakların arasını hılallemek lazım.Mesela parmakların arasını hılallemek lazım. El yıkarken parmakların arasını öteki parmaklarla hılalliyoruz. Hılallemek, hı harfiyle.El yıkarken parmakların arasını öteki parmaklarla hılalliyoruz. Hılallemek, hı harfiyle. Elleri kapalı tutsak da yıkasak belki köklere su gitmeyecek. Su gitmezse abdest tamam olmaz.Elleri kapalı tutsak da yıkasak belki köklere su gitmeyecek. Su gitmezse abdest tamam olmaz. Bunu engellemek için böyle hılalliyoruz, Peygamber Efendimiz sakalını da hılallerdi.Bunu engellemek için böyle hılalliyoruz, Peygamber Efendimiz sakalını da hılallerdi. "Sakalın aralıklarına su gitsin, köküne su varsın." diye tedbir alırlardı. "Sakalın aralıklarına su gitsin, köküne su varsın." diye tedbir alırlardı.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

İbadetleri ciddi yapmamız lazım.İbadetleri ciddi yapmamız lazım. İbadetlerin vesileleri olan şeyleri de özene bezene dikkatli yapmamız lazım.İbadetlerin vesileleri olan şeyleri de özene bezene dikkatli yapmamız lazım. Savruk, derme çatma, uydurma yapmamalıyız.Savruk, derme çatma, uydurma yapmamalıyız. Yapmadığımız zaman, savruk yaptığımız zaman, dikkat etmediğimiz zaman,Yapmadığımız zaman, savruk yaptığımız zaman, dikkat etmediğimiz zaman, ibadetin kabul olmama tehlikesine uğrayabiliriz. ibadetin kabul olmama tehlikesine uğrayabiliriz.

Mâlum abdest namazın anahtarıdır. Abdest olmadan namaz olmaz.Mâlum abdest namazın anahtarıdır. Abdest olmadan namaz olmaz. İnsan gelse, camiye girse; ayakta durması, rükûsu, secdesi, selamı vesairesi bütün hareketleri yapsa,İnsan gelse, camiye girse; ayakta durması, rükûsu, secdesi, selamı vesairesi bütün hareketleri yapsa, bütün duaları da okumuş olsa, olur mu? Abdestli olmazsa olmaz.bütün duaları da okumuş olsa, olur mu? Abdestli olmazsa olmaz. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri namaz için abdesti farz ve şart kılmış. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri namaz için abdesti farz ve şart kılmış.

"Benim huzuruma geleceğiniz zaman hadesten ve necasetten temiz, tâhir ve pak olarak geleceksiniz.""Benim huzuruma geleceğiniz zaman hadesten ve necasetten temiz, tâhir ve pak olarak geleceksiniz." buyurmuş. buyurmuş.

Abdestli olmazsa emrine aykırı olur; ondan olmuyor.Abdestli olmazsa emrine aykırı olur; ondan olmuyor. Olmayacağını da Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfleriyle bildiriyor. Abdestin tam olması lazım. Olmayacağını da Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfleriyle bildiriyor. Abdestin tam olması lazım.

"İman meseleleri daha önde gelir, daha mühim meseleler var." diye onlardan bahsederken"İman meseleleri daha önde gelir, daha mühim meseleler var." diye onlardan bahsederken bu gibi meseleleri ilmihallerden bakmaları için kardeşlerimize bırakıyoruz. İlmihali açıp okuyacağız. bu gibi meseleleri ilmihallerden bakmaları için kardeşlerimize bırakıyoruz. İlmihali açıp okuyacağız.

Abdest nasıl alınır, nasıl bozulur? Namaz nasıl kılınır, nasıl bozulur?Abdest nasıl alınır, nasıl bozulur? Namaz nasıl kılınır, nasıl bozulur? Kıraat nasıl olmalıdır, ne olursa bozulur? Oruç nasıl tutulur, orucu neler bozar?Kıraat nasıl olmalıdır, ne olursa bozulur? Oruç nasıl tutulur, orucu neler bozar? Zekât nasıl verilir, kimlere verilir, ne miktarda verilir, ne suretle verilir? Zekât nasıl verilir, kimlere verilir, ne miktarda verilir, ne suretle verilir?

Bunların teferruatı var. Bunları anlatmaya girişmemiz lazım.Bunların teferruatı var. Bunları anlatmaya girişmemiz lazım. Zaman zaman da yapıyoruz ama daha ziyade insanları küfürden imana, gafletten uyanıklığa,Zaman zaman da yapıyoruz ama daha ziyade insanları küfürden imana, gafletten uyanıklığa, tembellikten çalışkanlığa, savruk Müslümanlıktan derli toplu müslüman olmaya,tembellikten çalışkanlığa, savruk Müslümanlıktan derli toplu müslüman olmaya, ibadetsiz tatbikatsız Müslümanlıktan tatbikatlı Müslümanlığa çekmeye çalışıyoruz. ibadetsiz tatbikatsız Müslümanlıktan tatbikatlı Müslümanlığa çekmeye çalışıyoruz.

Dışarıda kardeşlerimiz var; hepsi şehit torunları, hepsi mücahit evlatları.Dışarıda kardeşlerimiz var; hepsi şehit torunları, hepsi mücahit evlatları. Kimisi Romanya'dan, kimisi Bulgaristan'dan, kimisi Yunanistan'dan, kimisi Kafkasya'dan,Kimisi Romanya'dan, kimisi Bulgaristan'dan, kimisi Yunanistan'dan, kimisi Kafkasya'dan, kimisi bilmem hangi adını bilmediğimiz diyarlardan kalkmış gelmişler.kimisi bilmem hangi adını bilmediğimiz diyarlardan kalkmış gelmişler. Bu Anadolu başından sonuna mücahit yatağıdır, arslan yatağıdır.Bu Anadolu başından sonuna mücahit yatağıdır, arslan yatağıdır. Ama Firdevsî'nin Şehnâme'sinde söylediği gibi Ama Firdevsî'nin Şehnâme'sinde söylediği gibi

"Bir zaman arslanların cevelan ettiği yerlerde şimdi topal tilkiler dolaşıyor." "Bir zaman arslanların cevelan ettiği yerlerde şimdi topal tilkiler dolaşıyor."

Nerede o arslanlar? Nerede? Nerede o arslanlar? Nerede?

Bir dış seyahatimde Pakistanlı birisiyle tanıştım. Bir dış seyahatimde Pakistanlı birisiyle tanıştım.

"Benim dedem, sizin dedelerinizin âşıklısıydı, hayranıydı. Onlar için kasideler yazardı." dedi. "Benim dedem, sizin dedelerinizin âşıklısıydı, hayranıydı. Onlar için kasideler yazardı." dedi.

Biz duyarız ki kasideler para almak için padişahlara yazılırmış.Biz duyarız ki kasideler para almak için padişahlara yazılırmış. O mübarek de Osmanlı'yı sevdiğinden, bizim ecdadımızı sevdiğinden onlara kasideler yazarmış. O mübarek de Osmanlı'yı sevdiğinden, bizim ecdadımızı sevdiğinden onlara kasideler yazarmış.

"Biz size hayranız. Siz ne mübarek insanların evlatlarısınız!" diyor. "Biz size hayranız. Siz ne mübarek insanların evlatlarısınız!" diyor.

Libya'da müzeyi gezdik. Yanımızda 42 milletten insan var.Libya'da müzeyi gezdik. Yanımızda 42 milletten insan var. Bizim Türk olduğumuzu anladılar. İki de birde bana geliyorlar; Bizim Türk olduğumuzu anladılar. İki de birde bana geliyorlar;

"Bak bunlar da sizin eseriniz." diyorlar."Bak bunlar da sizin eseriniz." diyorlar. Müzeye kaldırdıkları bütün tarihî mefâhiri bizim dedelerimizden.Müzeye kaldırdıkları bütün tarihî mefâhiri bizim dedelerimizden. Çünkü oralara hâkim olmuşuz, oraları idare etmişiz; Allah rızası için oralara kan vermişiz,Çünkü oralara hâkim olmuşuz, oraları idare etmişiz; Allah rızası için oralara kan vermişiz, oralarda can vermişiz. Helal olsun! oralarda can vermişiz. Helal olsun!

Can veren zarar mı etti, mal veren zarar mı etti? Can veren zarar mı etti, mal veren zarar mı etti?

Cenneti kazandılar. Mal verdiyse Allah daha fazlasını verdi. Can verdiyse Allah cenneti verdi. Cenneti kazandılar. Mal verdiyse Allah daha fazlasını verdi. Can verdiyse Allah cenneti verdi.

Cenneti kazanmak kolay mı? Cenneti kazanmak kolay mı?

Ama onların evlatları! Ama onların evlatları!

"Ah hocam, hiç o bahsi açma." "Ah hocam, hiç o bahsi açma."

Şimdi o arslanların evlatlarının hepsi hasta, ayağa kalkmaya mecalleri yok. Şimdi o arslanların evlatlarının hepsi hasta, ayağa kalkmaya mecalleri yok.

Bir kükreseler neler olacak? Bir kükreseler neler olacak?

Kükremek ne, inilti bile yetecek ama inildeyemiyorlar, sesleri bile çıkmıyor,Kükremek ne, inilti bile yetecek ama inildeyemiyorlar, sesleri bile çıkmıyor, soluk bile alamıyorlar. Arslanların her birisi süt dökmüş kediye döndü. soluk bile alamıyorlar. Arslanların her birisi süt dökmüş kediye döndü.

E hadi uyandıralım, tedavi edelim, kurtaralım.E hadi uyandıralım, tedavi edelim, kurtaralım. O arslanların evlatlarına da arslan olmak gerekir, öyle yakışır. Ona uğraşıyoruz.O arslanların evlatlarına da arslan olmak gerekir, öyle yakışır. Ona uğraşıyoruz. Hangi meseleyi konuşacağımızı, neyi anlatacağımızı şaşırıyoruz. Hangi meseleyi konuşacağımızı, neyi anlatacağımızı şaşırıyoruz.

Bazen bize kâğıtlar gönderirler; Bazen bize kâğıtlar gönderirler;

"Hocam şu konuyu da açsanız iyi olur. Saflara dikkat etmiyorlar, şöyle oluyor böyle oluyor." "Hocam şu konuyu da açsanız iyi olur. Saflara dikkat etmiyorlar, şöyle oluyor böyle oluyor."

İyi güzel ama yetmiyor. İyi güzel ama yetmiyor.

Bin cân olaydı kâş men-i dil-şikestede, Bin cân olaydı kâş men-i dil-şikestede,

Ta her biriyle bir kez olaydım fedâ sana. Ta her biriyle bir kez olaydım fedâ sana.

"Keşke bin tane canım olsaydı da her biriyle ayrı bir defa feda olsaydım,"Keşke bin tane canım olsaydı da her biriyle ayrı bir defa feda olsaydım, bin defa feda olsaydım ama bir tanecik canım var." bin defa feda olsaydım ama bir tanecik canım var."

Bir tanecik dilimiz var, elimizde bir fırsatımız var, birini söylüyoruz diğerleri kalıyor.Bir tanecik dilimiz var, elimizde bir fırsatımız var, birini söylüyoruz diğerleri kalıyor. Ama o konular önemsiz değil, hepsi önemli. Ama o konular önemsiz değil, hepsi önemli.

Onun için müslümanın devamlı bir öğretim, çalışma,Onun için müslümanın devamlı bir öğretim, çalışma, kendi bilgisini artırma geliştirme faaliyeti içinde olması lazım.kendi bilgisini artırma geliştirme faaliyeti içinde olması lazım. Biz bu kürsünün yetersiz olduğunu, zaman bakımından yetmediğini bildiğimiz için dergi çıkarıyoruz.Biz bu kürsünün yetersiz olduğunu, zaman bakımından yetmediğini bildiğimiz için dergi çıkarıyoruz. Dört tane dergi çıkarıyoruz kiDört tane dergi çıkarıyoruz ki kadınlar okusun, çocuklar okusun, erkekler okusun; hocalar, alimler, öğretmenler okusun.kadınlar okusun, çocuklar okusun, erkekler okusun; hocalar, alimler, öğretmenler okusun. Fırsat bulsak on tane daha çıkaracağız. Kitaplar çıkarıyoruz. Daha fırsat bulsak neler çıkaracağız? Fırsat bulsak on tane daha çıkaracağız. Kitaplar çıkarıyoruz. Daha fırsat bulsak neler çıkaracağız?

Çünkü buradan okuduklarımız yetmiyor. "Onları da okusunlar, iyi yetişsinler." diye gayret ediyoruz. Çünkü buradan okuduklarımız yetmiyor. "Onları da okusunlar, iyi yetişsinler." diye gayret ediyoruz.

Ârife tarif gerekmez, anlayın. Anlatamadıklarımızı da siz kitaplardan okuyun.Ârife tarif gerekmez, anlayın. Anlatamadıklarımızı da siz kitaplardan okuyun. Her zaman söylediğimiz bir prensibimiz var: Her zaman söylediğimiz bir prensibimiz var:

Her gün aile efradınızla beraber kitap okuduğunuz bir saatiniz olsun.Her gün aile efradınızla beraber kitap okuduğunuz bir saatiniz olsun. Nasıl yemek saati var, saat yedide yemek yeniliyor.Nasıl yemek saati var, saat yedide yemek yeniliyor. Ailenin bütün fertleri toplanırlar, akşam yemeğinde bir araya gelirler.Ailenin bütün fertleri toplanırlar, akşam yemeğinde bir araya gelirler. Gündüz herkes bir yerde oluyor ama çok şükür akşamleyin şu sofranın başında aile fertleri toplanıyor.Gündüz herkes bir yerde oluyor ama çok şükür akşamleyin şu sofranın başında aile fertleri toplanıyor. Bazı ailelerde bu da olmuyor ama umumi durum işte akşamleyin toplanıyor.Bazı ailelerde bu da olmuyor ama umumi durum işte akşamleyin toplanıyor. Veyahut herkes eve yatmaya geliyor. Ev otel değil, yatmadan yatmaya gelmek iyi bir şey değil;Veyahut herkes eve yatmaya geliyor. Ev otel değil, yatmadan yatmaya gelmek iyi bir şey değil; evin bir yuva olması, bir eğitim merkezi olması lazım.evin bir yuva olması, bir eğitim merkezi olması lazım. Çocuklarımıza kendi öz imanımızı, inancımızı, örfümüzü, âdetimizi öğretmemiz lazım. Çocuklarımıza kendi öz imanımızı, inancımızı, örfümüzü, âdetimizi öğretmemiz lazım.

"Evladım öyle yapılmaz." "Evladım öyle yapılmaz."

"Ama Avrupalılar böyle yapıyor." "Ama Avrupalılar böyle yapıyor."

"Evladım Avrupalılar Avrupalı. Onlar Batılı, batacaklar. Sen şarklısın, Doğulusun, doğacaksın."Evladım Avrupalılar Avrupalı. Onlar Batılı, batacaklar. Sen şarklısın, Doğulusun, doğacaksın. Sen öbür âlemde daha nice nice mükâfatlara ereceksin. Sen müslümansın.Sen öbür âlemde daha nice nice mükâfatlara ereceksin. Sen müslümansın. O öyle yapar, sen böyle yaparsın. Onun zevki şöyledir, senin zevkin böyledir. Kültür farkı var." O öyle yapar, sen böyle yaparsın. Onun zevki şöyledir, senin zevkin böyledir. Kültür farkı var."

Bizimkiler yalvarıyor; Bizimkiler yalvarıyor;

"Aman ne olursunuz, bizi Avrupa topluluğuna alın." "Aman ne olursunuz, bizi Avrupa topluluğuna alın."

Onlar da nazlanıyorlar; Onlar da nazlanıyorlar;

"Almayız!" "Almayız!"

Neden? Neden?

"Sizin kültürünüz farklı." "Sizin kültürünüz farklı."

Bak nasıl biliyor. Tilki gibi, domuz gibi biliyor. Farklı olduğunu nasıl biliyor.Bak nasıl biliyor. Tilki gibi, domuz gibi biliyor. Farklı olduğunu nasıl biliyor. "Biz onları müslüman ederiz." diye korkuyor."Biz onları müslüman ederiz." diye korkuyor. Zaten biz biraz toparlansak, şu dışarıda hasta yatan arslanlar biraz sıhhatlenselerZaten biz biraz toparlansak, şu dışarıda hasta yatan arslanlar biraz sıhhatlenseler Avrupa'yı müslüman ederiz, Amerika'yı müslüman ederiz. Avrupa'yı müslüman ederiz, Amerika'yı müslüman ederiz.

Müjdeler olsun ki bir profesör kardeşimiz Amerika'ya gitmiş. Mecmuada da yazdım, hoşuma gitti.Müjdeler olsun ki bir profesör kardeşimiz Amerika'ya gitmiş. Mecmuada da yazdım, hoşuma gitti. Allah nazardan saklasın, inşaallah nazara gelmez. Allah nazardan saklasın, inşaallah nazara gelmez.

"Günde ortalama beş kişi müslüman oluyor." diyor. "Günde ortalama beş kişi müslüman oluyor." diyor.

Kardeşimiz, ihvanımız, dostumuz; konuşmaları güzel, bilgisi güzel, görgüsü güzel, ahlâkı güzel. Kardeşimiz, ihvanımız, dostumuz; konuşmaları güzel, bilgisi güzel, görgüsü güzel, ahlâkı güzel.

Demek ki İslâm hak dini olduğu için Amerikalı geliyormuş soruyormuş. Demek ki İslâm hak dini olduğu için Amerikalı geliyormuş soruyormuş.

"Bu nedir, bu nasıldır, bu nicedir?" "Bu nedir, bu nasıldır, bu nicedir?"

O da cevabı veriyormuş. İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça bilir;O da cevabı veriyormuş. İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça bilir; fıkıh, hadis tefsir bilir; hafız.fıkıh, hadis tefsir bilir; hafız. Böylesini al da pamukların içinde kurdelelerle sararak el üstünde gezdirBöylesini al da pamukların içinde kurdelelerle sararak el üstünde gezdir Böylesi kolay bulunur mu? Ama var.Böylesi kolay bulunur mu? Ama var. Biz müslümanız; bizim üslubumuz, usulümüz, halimiz başka türlüdür. Biz müslümanız; bizim üslubumuz, usulümüz, halimiz başka türlüdür.

Biz kendi örfümüzü âdetimizi öğreteceğimizden ailemizin bir mektep olması lazım. Biz kendi örfümüzü âdetimizi öğreteceğimizden ailemizin bir mektep olması lazım.

"Hocam mektebe gönderiyorum." "Hocam mektebe gönderiyorum."

Tamam ama dışarıda senin kültürüne düşman bilmediğin çok mektepler var;Tamam ama dışarıda senin kültürüne düşman bilmediğin çok mektepler var; gazete mektebi var, mahalle mektebi var, küfür mektebi var, zevk mektebi var, keyif mektebi var,gazete mektebi var, mahalle mektebi var, küfür mektebi var, zevk mektebi var, keyif mektebi var, afyon mektebi var, esrar mektebi var, içki mektebi var.afyon mektebi var, esrar mektebi var, içki mektebi var. Neler neler var, adını bildiğimiz bilmediğimiz nice şeyler var. Neler neler var, adını bildiğimiz bilmediğimiz nice şeyler var.

Sen çocuğu kendi kültürüne göre yetiştiremezsen onlar benzetirler.Sen çocuğu kendi kültürüne göre yetiştiremezsen onlar benzetirler. Çocuğu bir ele aldılar mı şaşırırsın, tanıyamazsın, "Bu benim çocuğum mu?" diye hayret edersin. Çocuğu bir ele aldılar mı şaşırırsın, tanıyamazsın, "Bu benim çocuğum mu?" diye hayret edersin.

"Ah evladım bu sözü sen mi söylüyorsun?" "Ah evladım bu sözü sen mi söylüyorsun?"

"Evet, baba ben söylüyorum." "Evet, baba ben söylüyorum."

"Bu söz babaya söylenir mi?" "Bu söz babaya söylenir mi?"

"Söylenir." "Söylenir."

Başka mektepte okudu. Sen onu kendi mektebinde, öz aile mektebinde okutmadın,Başka mektepte okudu. Sen onu kendi mektebinde, öz aile mektebinde okutmadın, öz terbiyeni veremedin, cihanın hayran kaldığı o güzelim İslâm terbiyesiyle yetiştiremedin,öz terbiyeni veremedin, cihanın hayran kaldığı o güzelim İslâm terbiyesiyle yetiştiremedin, şimdi buyur, ayıkla pirincin taşını. şimdi buyur, ayıkla pirincin taşını.

Hadi al, yaptığını beğendin mi? Hadi al, yaptığını beğendin mi?

Bir çuval inciri berbat ettin. Çocuk elden gitti.Bir çuval inciri berbat ettin. Çocuk elden gitti. Çocuğun adı Ali, Veli, Hasan, Hüseyin, Ahmet, Mehmet amaÇocuğun adı Ali, Veli, Hasan, Hüseyin, Ahmet, Mehmet ama çocuk oldu bir deli, oldu bir Avrupalı, oldu bir Batılı. Ondan sonra ondan hayır bekle. Kız anasına; çocuk oldu bir deli, oldu bir Avrupalı, oldu bir Batılı. Ondan sonra ondan hayır bekle. Kız anasına;

"Ben bu akşam dansa gideceğim. Sen bana karışamazsın." diyor. "Ben bu akşam dansa gideceğim. Sen bana karışamazsın." diyor.

"Kızım niye saat ikide geldin eve?" "Kızım niye saat ikide geldin eve?"

"Sana ne? Ben yetişkin bir kızım. Sana mı soracağım, arkadaşlarımla gezdim." diyor. "Sana ne? Ben yetişkin bir kızım. Sana mı soracağım, arkadaşlarımla gezdim." diyor.

"Kızım olur mu, örfümüz âdetimiz." "Kızım olur mu, örfümüz âdetimiz."

Kız gülüyor; "Yahu, yirminci yüzyılda yaşıyoruz." diyor. Kız gülüyor; "Yahu, yirminci yüzyılda yaşıyoruz." diyor.

Amerika'da birisi müslüman olmuş; kardeşimiz, Amerikalı. Rehberi açmış, Amerika'da birisi müslüman olmuş; kardeşimiz, Amerikalı. Rehberi açmış, İslâm isimlerini arıyor. "Muhammed" ismini açmış, telefon rehberinden bir Muhammed'e telefon etmiş.İslâm isimlerini arıyor. "Muhammed" ismini açmış, telefon rehberinden bir Muhammed'e telefon etmiş. Amerika'da Washington'da veya başka bir şehirde bilmiyorum. Amerika'da Washington'da veya başka bir şehirde bilmiyorum.

"Ben Amerikalıyım, yeni müslüman oldum. İslâmla ilgili konuşmalar yapma ihtiyacındayım."Ben Amerikalıyım, yeni müslüman oldum. İslâmla ilgili konuşmalar yapma ihtiyacındayım. Şöyle bir müslümanla karşı karşıya gelsem, sorular sorsam, cevaplar verse istiyorum." demiş. Şöyle bir müslümanla karşı karşıya gelsem, sorular sorsam, cevaplar verse istiyorum." demiş.

"Kardeşim, hangi devirde yaşıyoruz, yirminci yüzyıldayız!" demiş, çat telefonu kapatmış. "Kardeşim, hangi devirde yaşıyoruz, yirminci yüzyıldayız!" demiş, çat telefonu kapatmış.

Adı Muhammed, adı Ahmet, adı Ali, Veli ama olmuş deli.Adı Muhammed, adı Ahmet, adı Ali, Veli ama olmuş deli. Oraya gitmiş, bir Avrupa delisi olmuş, Amerika delisi olmuş.Oraya gitmiş, bir Avrupa delisi olmuş, Amerika delisi olmuş. Amerikalı'ya yirminci yüzyılda olduğunu hatırlatıyor.Amerikalı'ya yirminci yüzyılda olduğunu hatırlatıyor. O zaten Amerikalı, yirminci yüzyıldan bıkmış da sana geliyor. Bıkmış, illallah demiş; O zaten Amerikalı, yirminci yüzyıldan bıkmış da sana geliyor. Bıkmış, illallah demiş;

"Nedir bu Amerikan ailesi, nedir bu bizim ahlâksızlığımız, nedir bu bizim yaşam tarzımız,"Nedir bu Amerikan ailesi, nedir bu bizim ahlâksızlığımız, nedir bu bizim yaşam tarzımız, nedir bu bizim materyalistliğimiz, nedir bu bizim ruhsuzluğumuz?" demiş,nedir bu bizim materyalistliğimiz, nedir bu bizim ruhsuzluğumuz?" demiş, Amerikalılıktan bıkmış, çıkmış İslâm'a gelmiş. "Allah'ın hak yolu İslâm" diye İslâm'a gelmiş. Amerikalılıktan bıkmış, çıkmış İslâm'a gelmiş. "Allah'ın hak yolu İslâm" diye İslâm'a gelmiş.

Meryem Cemile müslüman oluyor da "Amerika'da durulmaz" diyor, Pakistan'a gidiyor.Meryem Cemile müslüman oluyor da "Amerika'da durulmaz" diyor, Pakistan'a gidiyor. Yahudi kızı müslüman olmuş, Pakistan'a gidiyor. Yahudi kızı müslüman olmuş, Pakistan'a gidiyor.

Pakistan mı daha müreffeh bir ülke, Amerika mı?Pakistan mı daha müreffeh bir ülke, Amerika mı? Hangisi daha konforlu, hangisi daha güzel, hangisi daha rahat? Hangisi daha konforlu, hangisi daha güzel, hangisi daha rahat?

Biz Sapanca'da oturuyoruz, dağların arka tarafları yemyeşildir.Biz Sapanca'da oturuyoruz, dağların arka tarafları yemyeşildir. Amerika'dan bizim mahdum mektup yazıyor; Amerika'dan bizim mahdum mektup yazıyor;

"Sapanca'nın yeşilliği solda sıfır kalır, burası o kadar güzel." diyor. "Sapanca'nın yeşilliği solda sıfır kalır, burası o kadar güzel." diyor.

Görmedim ama duydum, Amerika güzel; yollar, imkânlar, konfor vesaire çok gelişmiş.Görmedim ama duydum, Amerika güzel; yollar, imkânlar, konfor vesaire çok gelişmiş. Güzel ama kadın müslüman olduktan sonra Amerika'yı sevmemiş de Pakistan'a gitmeyi tercih ediyor.Güzel ama kadın müslüman olduktan sonra Amerika'yı sevmemiş de Pakistan'a gitmeyi tercih ediyor. Ezan sesi duyacak, müslümanlar arasında olacak, ibadetini yapabilecek.Ezan sesi duyacak, müslümanlar arasında olacak, ibadetini yapabilecek. Kendisi Amerikalı, müslüman, başörtülü geziyor. İslâm'ın emirlerine uymaya çalışıyor. Kendisi Amerikalı, müslüman, başörtülü geziyor. İslâm'ın emirlerine uymaya çalışıyor.

Neden? Neden?

Üç dört tane gazete yazmış.Üç dört tane gazete yazmış. Bizim Kadın Aile dergisinden kardeşimiz konferans istemiş, gitmiş bir şehirde konferans vermiş. Bizim Kadın Aile dergisinden kardeşimiz konferans istemiş, gitmiş bir şehirde konferans vermiş.

Amerikalı olmak, İngiliz olmak, zengin olmak, üniversite mezunu olmak kurtarmaz. Amerikalı olmak, İngiliz olmak, zengin olmak, üniversite mezunu olmak kurtarmaz.

Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler. Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler.

Yevme lâ yenfauda kalb-i selîm isterler. Yevme lâ yenfauda kalb-i selîm isterler.

"Allahu Teâlâ hazretlerinin divanında temiz bir kalpten, iyi bir imandan,"Allahu Teâlâ hazretlerinin divanında temiz bir kalpten, iyi bir imandan, salih bir amelden başka bir şey fayda etmeyecek." salih bir amelden başka bir şey fayda etmeyecek."

Onu sezmiş, müslüman olmuş, İslâm'a göre yaşıyor, İslâm'ın bütün emirlerini tatbik etmek istiyor. Onu sezmiş, müslüman olmuş, İslâm'a göre yaşıyor, İslâm'ın bütün emirlerini tatbik etmek istiyor.

Kalkmış Türkiye'ye gelmiş, bizden bir kardeşimizle evli.Kalkmış Türkiye'ye gelmiş, bizden bir kardeşimizle evli. Türkiye'ye gelmiş ki müslüman ülkede müslümanlar arasında müslümanca yaşayacak.Türkiye'ye gelmiş ki müslüman ülkede müslümanlar arasında müslümanca yaşayacak. Müslüman kimseler de "konferans ver" diye onu çağırmışlar, gitmiş.Müslüman kimseler de "konferans ver" diye onu çağırmışlar, gitmiş. Dinleyenler müslüman; çarşaflı, mantolu, başörtülü mesture hanımefendiler, Allah razı olsun.Dinleyenler müslüman; çarşaflı, mantolu, başörtülü mesture hanımefendiler, Allah razı olsun. Konuşan aynı tarzda mesture hanımefendi, Allah razı olsun.Konuşan aynı tarzda mesture hanımefendi, Allah razı olsun. Gazeteciler içeri girmek istemişler, alınmayınca da; Gazeteciler içeri girmek istemişler, alınmayınca da;

"Çember sakallı nöbetçiler bizi içeri sokmadı." diye gazetelerinde yazmışlar, kupürü var. "Çember sakallı nöbetçiler bizi içeri sokmadı." diye gazetelerinde yazmışlar, kupürü var.

E almazlar; bizde kadınların yanına erkekler paldır küldür giremez.E almazlar; bizde kadınların yanına erkekler paldır küldür giremez. Kadınlar belki orada mantosunu çıkarmıştır, seni niye içeri alsın?Kadınlar belki orada mantosunu çıkarmıştır, seni niye içeri alsın? Polise şikâyet etmişler, kadın polis gelmiş, yöneticilere demiş ki; Polise şikâyet etmişler, kadın polis gelmiş, yöneticilere demiş ki;

"Bak gazeteciler sizden şikâyetçi oluyor." "Bak gazeteciler sizden şikâyetçi oluyor."

"Efendim, konuşmacı hanımefendi konferansçı resmini çektirmek istemiyor,"Efendim, konuşmacı hanımefendi konferansçı resmini çektirmek istemiyor, ne yapalım, zorla mı çekeceksiniz?" ne yapalım, zorla mı çekeceksiniz?"

Polis de o zaman gazetecileri azarlamış. Polis de o zaman gazetecileri azarlamış.

"Madem memlekette istediğini yapma hürriyeti var, o zaman karışamazsınız." demiş. "Madem memlekette istediğini yapma hürriyeti var, o zaman karışamazsınız." demiş.

Üç gazetede de aynı haber: Üç gazetede de aynı haber:

"Resmini çektirmeyen kadın." "Resmini çektirmeyen kadın."

Çektirmez! İnancı bakımından uygun görmediği için çektirmiyor.Çektirmez! İnancı bakımından uygun görmediği için çektirmiyor. Sen ona anlayış göstersene! Bak Amerika'dan kalkmış, gelmiş. Sen ona anlayış göstersene! Bak Amerika'dan kalkmış, gelmiş.

Ötekiler boy boy resim çektiriyorlar. En müstehcen şekilde soyunuyorlar, tüllere sarılıyorlar;Ötekiler boy boy resim çektiriyorlar. En müstehcen şekilde soyunuyorlar, tüllere sarılıyorlar; "Nasıl en tahrik edici tarzda poz verebiliriz?" diye onu arıyorlar."Nasıl en tahrik edici tarzda poz verebiliriz?" diye onu arıyorlar. Sabahtan akşama, geceden gündüze fotoğrafçıların işiSabahtan akşama, geceden gündüze fotoğrafçıların işi en tahrikkâr ve en tahripkâr resimleri bulmaya çalışmak.en tahrikkâr ve en tahripkâr resimleri bulmaya çalışmak. Fotoğrafları çekiliyor, filanca mecmuanın kapak kızı şu kadar lira para kazanıyor.Fotoğrafları çekiliyor, filanca mecmuanın kapak kızı şu kadar lira para kazanıyor. Kürkler içinde, ipekler içinde. Âhirette de ateşler içinde, cehennemde. Kürkler içinde, ipekler içinde. Âhirette de ateşler içinde, cehennemde.

O onlardan kaçmış, müslümanca yaşamak istiyor, burada da bizimkiler anlayamıyor.O onlardan kaçmış, müslümanca yaşamak istiyor, burada da bizimkiler anlayamıyor. Çünkü bizimkiler uyuyan arslanlardan, uyuyan hastalıklılardan.Çünkü bizimkiler uyuyan arslanlardan, uyuyan hastalıklılardan. Bari sen anla. Amerikalı anlıyor; Amerika'da bir kimse; "Resim çektirmem, aşı olmam, kan aldırmam."Bari sen anla. Amerikalı anlıyor; Amerika'da bir kimse; "Resim çektirmem, aşı olmam, kan aldırmam." dediği zaman "Bir tarikatten misin? Bir inanca mı mensupsun?" diyor.dediği zaman "Bir tarikatten misin? Bir inanca mı mensupsun?" diyor. Yani inancının gereği olarak öyle davranıyorsa anlıyor.Yani inancının gereği olarak öyle davranıyorsa anlıyor. Çünkü Amerika'da çok çeşitli milletler var; "Olur ya, onun da anlayışı böyledir." diye düşünüyor. Çünkü Amerika'da çok çeşitli milletler var; "Olur ya, onun da anlayışı böyledir." diye düşünüyor.

Amerika'da Solteks City tarafında yaşayan Mormonlar var.Amerika'da Solteks City tarafında yaşayan Mormonlar var. Sigara içmezler, içki içmezler. İslâm'dan etkilenmişler. Çok kadınla evlenmek var. Sigara içmezler, içki içmezler. İslâm'dan etkilenmişler. Çok kadınla evlenmek var.

Vay! Bizim devrimciler görmesin, duymasın! Vay! Bizim devrimciler görmesin, duymasın!

Amerika'da Solteks City Mormon cemaati; buyurun gidin, onlarla kavga edin.Amerika'da Solteks City Mormon cemaati; buyurun gidin, onlarla kavga edin. Artık kaç rauntluk kavga edecekseniz; biz de videoya alalım, seyredelim. Artık kaç rauntluk kavga edecekseniz; biz de videoya alalım, seyredelim.

Bizim kendi öz kültürümüzün olduğundan söz açarak işi bu taraflara kadar getirdik. Bizim kendi öz kültürümüzün olduğundan söz açarak işi bu taraflara kadar getirdik.

Bir öz kültürümüz varmış, masal gibi; evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,Bir öz kültürümüz varmış, masal gibi; evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit oynarken eski harman içinde. Bizim bir öz kültürümüz varmış, çok da güzelmiş. cinler cirit oynarken eski harman içinde. Bizim bir öz kültürümüz varmış, çok da güzelmiş.

Kendi kültürümüzü masal anlatır gibi anlatıyoruz. Halbuki biz o kültürün evlatlarıyız. Kendi kültürümüzü masal anlatır gibi anlatıyoruz. Halbuki biz o kültürün evlatlarıyız.

Biz böyle anlatırsak bizim çocuklarımız ne yapar? Biz böyle anlatırsak bizim çocuklarımız ne yapar?

İslâm'dan haberi yok. Kıbrıs'a gidenler;İslâm'dan haberi yok. Kıbrıs'a gidenler; "Müslümanlarla karşılaşıyoruz, adı müslüman ama hiçbir şeyden haberleri yok." diyor."Müslümanlarla karşılaşıyoruz, adı müslüman ama hiçbir şeyden haberleri yok." diyor. Kıbrıslı Müslümanlar, mücahitler Kıbrıs harekâtı olmadan önce, altmışlı yılarda resim çektirmişlerdi;Kıbrıslı Müslümanlar, mücahitler Kıbrıs harekâtı olmadan önce, altmışlı yılarda resim çektirmişlerdi; hiç unutmuyorum. Bir meyhanenin önünde sıra olarak dizilmişler, resim çektirmişler.hiç unutmuyorum. Bir meyhanenin önünde sıra olarak dizilmişler, resim çektirmişler. Kıbrıslı mücahitler; bilmem ne birahanesinin, meyhanesinin önünde.Kıbrıslı mücahitler; bilmem ne birahanesinin, meyhanesinin önünde. Büyük levha var, onun altında mücahit yazıyor.Büyük levha var, onun altında mücahit yazıyor. "Mücahit" demek "Allah yolunda cihat" demek, "haramları işleyen" demek değil ki."Mücahit" demek "Allah yolunda cihat" demek, "haramları işleyen" demek değil ki. Yani çığırından çıkmış. Evet, onlar müslüman çocuklarıydı ama kültürleri gitti, unutuldu.Yani çığırından çıkmış. Evet, onlar müslüman çocuklarıydı ama kültürleri gitti, unutuldu. Onlar unutulunca Yunanlı'dan farkı kalmadı, İngiliz'den farkı kalmadı. Onlar unutulunca Yunanlı'dan farkı kalmadı, İngiliz'den farkı kalmadı.

Bugün Batı Trakya'da mü'min, muvahhid namazında niyazında kardeşlerimiz var.Bugün Batı Trakya'da mü'min, muvahhid namazında niyazında kardeşlerimiz var. Yunanlılar camilerine, ezanlarına, kıyafetlerine bir şey demiyorlar,Yunanlılar camilerine, ezanlarına, kıyafetlerine bir şey demiyorlar, bir söz söylemiyorlar ama okul açmasına, medrese açmasına, dini öğretmesinebir söz söylemiyorlar ama okul açmasına, medrese açmasına, dini öğretmesine her türlü Yunan entrikasıyla, Bizans entrikasıyla, bütün şiddetleriyle karşı çıkıyorlar.her türlü Yunan entrikasıyla, Bizans entrikasıyla, bütün şiddetleriyle karşı çıkıyorlar. Çünkü eğitim bir insanı kazandırır, bir insanı insan yapar. Bir Yunanlı'yı bile alırsa müslüman yapar. Çünkü eğitim bir insanı kazandırır, bir insanı insan yapar. Bir Yunanlı'yı bile alırsa müslüman yapar.

Cat Stevens ismini duymadınız m? Cat Stevens ismini duymadınız m?

Yunanlı, meşhur pop şarkıcısı. Müslüman oldu, Yusuf İslâm adını aldı. Parasını İslâm'a vakfediyor,Yunanlı, meşhur pop şarkıcısı. Müslüman oldu, Yusuf İslâm adını aldı. Parasını İslâm'a vakfediyor, İslâm için çalışıyor, konferanslar veriyor, dünyanın her tarafını dolaşıyor.İslâm için çalışıyor, konferanslar veriyor, dünyanın her tarafını dolaşıyor. Yunanlı idi, Yunan asıllı idi ama müslüman oldu.Yunanlı idi, Yunan asıllı idi ama müslüman oldu. Demek ki eğitim Yunanlı'yı müslüman edebiliyor, Rus'u müslüman edebiliyor,Demek ki eğitim Yunanlı'yı müslüman edebiliyor, Rus'u müslüman edebiliyor, Amerikalı'yı müslüman edebiliyor, İngiliz'i müslüman edebiliyor.Amerikalı'yı müslüman edebiliyor, İngiliz'i müslüman edebiliyor. O zaman din düşmanlarının en büyük hasmı eğitim oluyor. Okul açtırmıyor.O zaman din düşmanlarının en büyük hasmı eğitim oluyor. Okul açtırmıyor. Eğitimin ne kadar önemli olduğunu buradan anlayın. Eğitimin ne kadar önemli olduğunu buradan anlayın.

Eğitim yaparsanız kurtulursunuz, eğitim yapamazsanız çocuklarınızı bile kaybedersiniz.Eğitim yaparsanız kurtulursunuz, eğitim yapamazsanız çocuklarınızı bile kaybedersiniz. Gözünüzün önünde ocağa kütük atar gibi çocuklarınızı cehenneme atarlar, cayır cayır yakarlar.Gözünüzün önünde ocağa kütük atar gibi çocuklarınızı cehenneme atarlar, cayır cayır yakarlar. Dünyada da yanarsınız, âhirette de yanarsınız. Dünyada da yanarsınız, âhirette de yanarsınız.

Onun için evlatlarınızı iyi yetiştirin, her gün evinizde bir eğitim saatiniz olsun.Onun için evlatlarınızı iyi yetiştirin, her gün evinizde bir eğitim saatiniz olsun. O eğitim saatinde bizim mecmuaları okuyun, kitapları okuyun, dinî eserleri okuyun,O eğitim saatinde bizim mecmuaları okuyun, kitapları okuyun, dinî eserleri okuyun, Kur'ân-ı Kerîm okuyun, hadîs-i şerîfleri okuyun, şu konuşmaları kaydedin onları dinleyin;Kur'ân-ı Kerîm okuyun, hadîs-i şerîfleri okuyun, şu konuşmaları kaydedin onları dinleyin; ne yapacaksanız yapın, çocuklarınızı müslüman olarak yetiştirin! ne yapacaksanız yapın, çocuklarınızı müslüman olarak yetiştirin!

"Evladım bizim usulümüz öyle değildir, böyledir. Biz şöyle giyinmeyiz, böyle giyiniriz."Evladım bizim usulümüz öyle değildir, böyledir. Biz şöyle giyinmeyiz, böyle giyiniriz. Biz öyle yemeyiz, böyle yeriz. Biz öyle kazanmayız, böyle kazanırız. Biz harama el uzatmayız.Biz öyle yemeyiz, böyle yeriz. Biz öyle kazanmayız, böyle kazanırız. Biz harama el uzatmayız. Kazancın çok olması bizim için önemli değil. Biz ötekiler gibi harama balıklama atlayamayız.Kazancın çok olması bizim için önemli değil. Biz ötekiler gibi harama balıklama atlayamayız. Haram oldu mu ayağımızla tekme vururuz, sırtımızı döneriz.Haram oldu mu ayağımızla tekme vururuz, sırtımızı döneriz. Helal lokma ararız, rıza ararız, kullara iyilik etmeyi düşünürüz." diye kendi kültürümüzü anlatalım.Helal lokma ararız, rıza ararız, kullara iyilik etmeyi düşünürüz." diye kendi kültürümüzü anlatalım. Kendi halimizden de "işte bu müslüman" diye belli olsun. Kendi halimizden de "işte bu müslüman" diye belli olsun.

Şimdi bizim Türkiye'de yarım yamalak bir Müslümanlık var, kuvvetli değil.Şimdi bizim Türkiye'de yarım yamalak bir Müslümanlık var, kuvvetli değil. Kendi hâlimiz kendimize mâlum. Biz birbirimizi biliyoruz. Camideki insanların bile hâli ortada.Kendi hâlimiz kendimize mâlum. Biz birbirimizi biliyoruz. Camideki insanların bile hâli ortada. Avrupalı 320 milyon insan. Biz de 55 milyon insanız.Avrupalı 320 milyon insan. Biz de 55 milyon insanız. Yani onların yüzde on beşi kadarız, altı-yedi kişide bir kişiyiz. Ama bizden korkuyor.Yani onların yüzde on beşi kadarız, altı-yedi kişide bir kişiyiz. Ama bizden korkuyor. Ya bizim hepimiz, topumuz has müslüman olsak yedi kişiye bir kişi düşüyoruz.Ya bizim hepimiz, topumuz has müslüman olsak yedi kişiye bir kişi düşüyoruz. Ama yine de bizden korkuyor, bizim içimizdeki şuurlu müslümanlardan korkuyor. Ama yine de bizden korkuyor, bizim içimizdeki şuurlu müslümanlardan korkuyor.

"Bu müslümanlar bizi de müslüman eder." diye düşünüyor. "Bu müslümanlar bizi de müslüman eder." diye düşünüyor.

"Ya müslüman ederse!" Ne olur? "Ya müslüman ederse!" Ne olur?

Cennete girersiniz, ne korkuyorsunuz?Cennete girersiniz, ne korkuyorsunuz? Cennetten bucak bucak kaçıyor, şeytanın maskarası olmuş;Cennetten bucak bucak kaçıyor, şeytanın maskarası olmuş; müstehcenlik, haram, kumar, eğlence ve zevk peşinde. Köpeğini kucağına alıyor, geziyor;müstehcenlik, haram, kumar, eğlence ve zevk peşinde. Köpeğini kucağına alıyor, geziyor; şaşkınlık! Ömrü böyle geçiyor.şaşkınlık! Ömrü böyle geçiyor. "Biz oraya hakkı götüreceğiz, hakkı söyleyeceğiz." diye korkuyor, istemiyor. "Biz oraya hakkı götüreceğiz, hakkı söyleyeceğiz." diye korkuyor, istemiyor.

Onlar istemiyor diye vaz mı geçelim? Onlar istemiyor diye vaz mı geçelim?

Biz Allah ne emrediyorsa onu yapacağız. Allah'ın emirlerini öğreneceğiz, tatbik edeceğiz.Biz Allah ne emrediyorsa onu yapacağız. Allah'ın emirlerini öğreneceğiz, tatbik edeceğiz. Allah'ın emrinin küçüğü büyüğü olmaz. Allah'ın emirlerinin sıralaması olmaz. Hepsi Allah'ın emridir.Allah'ın emrinin küçüğü büyüğü olmaz. Allah'ın emirlerinin sıralaması olmaz. Hepsi Allah'ın emridir. Hepsi başımızın tâcıdır. Namazın en ince meselesi, kabul olması için gerekli en kritik meselesiHepsi başımızın tâcıdır. Namazın en ince meselesi, kabul olması için gerekli en kritik meselesi önemli olduğu kadar abdestin meselesi de mühimdir. Yüzünü yıkıyorsun, sakalın var.önemli olduğu kadar abdestin meselesi de mühimdir. Yüzünü yıkıyorsun, sakalın var. İyi sakalı bırakmışsın, sünnete uygun sakalın var.İyi sakalı bırakmışsın, sünnete uygun sakalın var. Köküne su gitmezse abdestin olmaz, abdestin olmayınca namazın olmaz,Köküne su gitmezse abdestin olmaz, abdestin olmayınca namazın olmaz, namazın olmayınca feyzin bereketin olmaz, borçlu olursun âhirette zarara uğrarsın.namazın olmayınca feyzin bereketin olmaz, borçlu olursun âhirette zarara uğrarsın. Peygamber Efendimiz onun için sakalını yıkarken eline su alır, sakalını hılallerdi.Peygamber Efendimiz onun için sakalını yıkarken eline su alır, sakalını hılallerdi. Hılallemeyi öğrendik. Hılallemeyi öğrendik.

Ne demek? Ne demek?

"Arasına su girsin, diplerine su girsin." diye parmaklarıyla sakalının aralarını karıştırmak. "Arasına su girsin, diplerine su girsin." diye parmaklarıyla sakalının aralarını karıştırmak.

İkinci hadîs-i şerîf de aynı konuyla ilgili: İkinci hadîs-i şerîf de aynı konuyla ilgili:

Kâne izâ tevaddaa ehaze keffen min mâin fe-edhalehû tahte hankihiKâne izâ tevaddaa ehaze keffen min mâin fe-edhalehû tahte hankihi fe-hallele bihî lihyetehû ve kâle hâkezâ emeranî rabbî. fe-hallele bihî lihyetehû ve kâle hâkezâ emeranî rabbî.

Bu rivayet de Enes radıyallahu anh'ten geliyor Ebû Dâvud'da ve Müstedrek'de var. Bu rivayet de Enes radıyallahu anh'ten geliyor Ebû Dâvud'da ve Müstedrek'de var.

"Peygamber Efendimiz abdest aldığı zaman sudan bir avuç alırdı."Peygamber Efendimiz abdest aldığı zaman sudan bir avuç alırdı. Onu çenesinin altına götürürdü ve bununla sakalını hılallerdi." Onu çenesinin altına götürürdü ve bununla sakalını hılallerdi."

Yani suyun sakalının köklerine, aralarına girmesini garantileyecek böyle bir şey yapardı. Yani suyun sakalının köklerine, aralarına girmesini garantileyecek böyle bir şey yapardı.

"Ve buyururdu ki: Hâkezâ emeranî rabbî. ‘Rabbim bana böyle yapmamı emretti.'" "Ve buyururdu ki: Hâkezâ emeranî rabbî. ‘Rabbim bana böyle yapmamı emretti.'"

Bir insan abdest alsa, sakız yapışmış olsa altına su gitmezse abdesti olmaz.Bir insan abdest alsa, sakız yapışmış olsa altına su gitmezse abdesti olmaz. Şaldır şuldur, şapır şupur abdest alıyorlar, gözünün şurasına su gitmiyor; olmaz!Şaldır şuldur, şapır şupur abdest alıyorlar, gözünün şurasına su gitmiyor; olmaz! Yüzünün her tarafı yıkanmıyor; olmaz! Elinin her tarafı yıkanmıyor; olmaz! Yüzünün her tarafı yıkanmıyor; olmaz! Elinin her tarafı yıkanmıyor; olmaz!

Geçen hafta "Elini yıkardı, şuradan şöyle dirseğini döndürürdü." diye hadîs-i şerîf geçti.Geçen hafta "Elini yıkardı, şuradan şöyle dirseğini döndürürdü." diye hadîs-i şerîf geçti. Dirsek çok defa kuru kalır. Dirsek çok defa kuru kalır.

"Evladım abdest aldın mı?" "Evladım abdest aldın mı?"

"Aldım baba." "Aldım baba."

"Gel bakalım, şimdi kontrol var. Döndür bakalım kolunu." "Gel bakalım, şimdi kontrol var. Döndür bakalım kolunu."

Daha elini havluya silmedi. Daha elini havluya silmedi.

"Bak şu dirseğine su ulaşmamış, gitmemiş." "Bak şu dirseğine su ulaşmamış, gitmemiş."

Halbuki dirsekten iki parmak üstüne kadar yıkanacak ki abdest tamam olsun.Halbuki dirsekten iki parmak üstüne kadar yıkanacak ki abdest tamam olsun. Abdest tamam olacak ki namaz tamam olsun. Namaza abdestsiz gelirse emekleri boşa gider.Abdest tamam olacak ki namaz tamam olsun. Namaza abdestsiz gelirse emekleri boşa gider. Onun için bu gibi şeylere dikkat edelim. Bu bir ana mesele değildir ama ana meseleye bağlanıyor. Onun için bu gibi şeylere dikkat edelim. Bu bir ana mesele değildir ama ana meseleye bağlanıyor.

Namazın kabul olmazsa halin ne olacak? Namazın kabul olmazsa halin ne olacak?

Abdestin tam olmayınca sonuç kötü oluyor. Abdestin tam olmayınca sonuç kötü oluyor.

Kâne izâ tevaddaa arake âridayhi ba'de'l-arki sümme şebbeke lihyetehû bi-esâbiihî min tahtihâ.Kâne izâ tevaddaa arake âridayhi ba'de'l-arki sümme şebbeke lihyetehû bi-esâbiihî min tahtihâ. "Peygamber Efendimiz abdest aldığı zaman kulaklarını ovarlardı"Peygamber Efendimiz abdest aldığı zaman kulaklarını ovarlardı ve parmaklarıyla sakallarını aşağıdan hılallerlerdi." ve parmaklarıyla sakallarını aşağıdan hılallerlerdi."

Bu da aynı şey; aşağıdan sakallarını hılallerlerdi.Bu da aynı şey; aşağıdan sakallarını hılallerlerdi. Demek ki "Su iyice her tarafına ulaşsın, ulaşmamış yeri kalmasın." diyeDemek ki "Su iyice her tarafına ulaşsın, ulaşmamış yeri kalmasın." diye kulaklarının ön tarafını, yanakları tarafını ovuştururlardı.kulaklarının ön tarafını, yanakları tarafını ovuştururlardı. Kulakların ön tarafında da sakal var, yanağın arka tarafında da sakal var.Kulakların ön tarafında da sakal var, yanağın arka tarafında da sakal var. Efendimiz, bu sakalların altına suyun ulaşmasına gayret ederlerdi. Yaptığı şeyi güzel yaparlardı.Efendimiz, bu sakalların altına suyun ulaşmasına gayret ederlerdi. Yaptığı şeyi güzel yaparlardı. Müslümanlara da her yaptığı şeyi güzel yapmasını emretmiştir.Müslümanlara da her yaptığı şeyi güzel yapmasını emretmiştir. Biz de inşaallah her işimizi özene bezene yapalım, bir sanat eseri yapar gibi yapalım,Biz de inşaallah her işimizi özene bezene yapalım, bir sanat eseri yapar gibi yapalım, dikkatli yapalım, eksik yapmayalım. dikkatli yapalım, eksik yapmayalım.

Abdest aldın mı? Abdest aldın mı?

"Aldım." "Aldım."

Almadın ki! Almadın ki!

Pakistan'ın meşhur millî şairi İkbal; İkbal-i Lahurî, Lahor'lu İkbal.Pakistan'ın meşhur millî şairi İkbal; İkbal-i Lahurî, Lahor'lu İkbal. Kur'an okurken babası gelir, ona sorarmış: Kur'an okurken babası gelir, ona sorarmış:

"Evladım! Kur'an mı okuyorsun?" "Evladım! Kur'an mı okuyorsun?"

Bu bana çok tesir etti, birkaç defa da size söyledim. Bu bana çok tesir etti, birkaç defa da size söyledim.

"Kur'an okuduğum halde babam gelirdi ‘Evladım! Kur'an okuyor musun?' diye sorardı." diyor. "Kur'an okuduğum halde babam gelirdi ‘Evladım! Kur'an okuyor musun?' diye sorardı." diyor.

Ne demek istiyor? Ne demek istiyor?

"Okuduğun Kur'an'a aklını iyice ver, mânasını derin derin düşün, anlaya anlaya oku." demek istiyor. "Okuduğun Kur'an'a aklını iyice ver, mânasını derin derin düşün, anlaya anlaya oku." demek istiyor.

Peygamber Efendimiz azap âyetleri geldiği zaman dururdu, Allah'ın azabından Allah'a sığınırdı. Peygamber Efendimiz azap âyetleri geldiği zaman dururdu, Allah'ın azabından Allah'a sığınırdı. Müjde âyetleri geldiği zaman dururdu, o müjdeli şeyleri temenni ederdi.Müjde âyetleri geldiği zaman dururdu, o müjdeli şeyleri temenni ederdi. Yani her âyetin mânasını düşüne düşüne öyle okurdu. Büyüklerden birisine; Yani her âyetin mânasını düşüne düşüne öyle okurdu. Büyüklerden birisine;

"Kur'an'ı nasıl okuyorsun?" demişler. "Kur'an'ı nasıl okuyorsun?" demişler.

"Eskiden şu kadar zamanda şu kadar hatim indirirdim." "Eskiden şu kadar zamanda şu kadar hatim indirirdim."

Demek ki hızlı hızlı, pervane gibi dönüp duruyormuş. Demek ki hızlı hızlı, pervane gibi dönüp duruyormuş.

"Şimdi bir Kur'an okumaya başladım; şu kadar sene geçti hala başındayım." diyor. "Şimdi bir Kur'an okumaya başladım; şu kadar sene geçti hala başındayım." diyor.

Bu okuyuş derinlemesine bir okuyuş, ötekisi hızlı bir okuyuş. Bu okuyuş derinlemesine bir okuyuş, ötekisi hızlı bir okuyuş.

Onun için yaptığımız her şeyi güzel yapmaya dikkat edelim.Onun için yaptığımız her şeyi güzel yapmaya dikkat edelim. Namazı güzel kılmaya, duayı güzel yapmaya, tesbihi güzel çekmeye, kazancımızı güzel kazanmaya,Namazı güzel kılmaya, duayı güzel yapmaya, tesbihi güzel çekmeye, kazancımızı güzel kazanmaya, sözümüzü güzel söylemeye dikkat edelim.sözümüzü güzel söylemeye dikkat edelim. Hepimizde bir güzellik duygusu olsun, estetik zevk olsun, zevk-i selîm olsun,Hepimizde bir güzellik duygusu olsun, estetik zevk olsun, zevk-i selîm olsun, hiss-i selîm olsun, kalb-i selîm olsun. Yaptığımız işe; "İşte müslüman böyle yapar." denilsin. hiss-i selîm olsun, kalb-i selîm olsun. Yaptığımız işe; "İşte müslüman böyle yapar." denilsin.

Nasreddin Hoca hedefe bir ok atmış sağ taraftan gitmiş. Nasreddin Hoca hedefe bir ok atmış sağ taraftan gitmiş.

"İşte bizim mahalledeki asker başı, çavuş böyle atar." demiş. "İşte bizim mahalledeki asker başı, çavuş böyle atar." demiş.

Ondan sonra bir daha nişan almış, bir daha bırakmış oku, bu sefer de sol taraftan gitmiş. Ondan sonra bir daha nişan almış, bir daha bırakmış oku, bu sefer de sol taraftan gitmiş.

"İşte yüzbaşı da böyle atar." demiş. "İşte yüzbaşı da böyle atar." demiş.

Yine nişan almış, bir daha atmış oku, bu sefer hedefe tam vurmuş; Yine nişan almış, bir daha atmış oku, bu sefer hedefe tam vurmuş;

"İşte ben de böyle atarım." demiş. "İşte ben de böyle atarım." demiş.

"İşte müslüman da böyle yapar." diyebilelim. Müslüman yaptığı işi böyle yapar;"İşte müslüman da böyle yapar." diyebilelim. Müslüman yaptığı işi böyle yapar; kazancı, jesti, konuşması, hareketi böyle güzel olur. kazancı, jesti, konuşması, hareketi böyle güzel olur.

Her şeyimiz güzel olsun. Her şeyimiz güzel olsun.

Başkaları her bakımdan bizi tenkit ediyor. Bir kusur gördü mü onu büyütüyor.Başkaları her bakımdan bizi tenkit ediyor. Bir kusur gördü mü onu büyütüyor. Gazeteler, mecmualar, düşmanlar küçük bir şeyi ters ve yanlış göstermeye çalışıyor.Gazeteler, mecmualar, düşmanlar küçük bir şeyi ters ve yanlış göstermeye çalışıyor. Onun için hareketlerimize dikkat etmeliyiz.Onun için hareketlerimize dikkat etmeliyiz. Bir umumî vasıtada bir yaşlı kimseye yer vermemiz, bir güzel konuşmamız; bunlar puan toplattırır. Bir umumî vasıtada bir yaşlı kimseye yer vermemiz, bir güzel konuşmamız; bunlar puan toplattırır.

Bir insanın bizim yüzümüzden İslâm'dan soğumasına meydan vermeyelim. Çünkü kimisi aptal oluyor; Bir insanın bizim yüzümüzden İslâm'dan soğumasına meydan vermeyelim. Çünkü kimisi aptal oluyor;

"Bu müslüman mı? Bu müslümansa ben müslüman değilim." "Bu müslüman mı? Bu müslümansa ben müslüman değilim."

Öyle denir mi? Öyle denir mi?

"Allah onu ıslah etsin!" de. "Allah onu ıslah etsin!" de.

"Bu müslümansa ben müslüman değilim" ne demek? "Bu müslümansa ben müslüman değilim" ne demek?

İnsan imandan çıkar gider. O da müslüman işte besbelli ama kusurlu müslüman.İnsan imandan çıkar gider. O da müslüman işte besbelli ama kusurlu müslüman. Onun için başkasını böyle dinden imandan çıkartacak,Onun için başkasını böyle dinden imandan çıkartacak, şirazeden zıvanadan çıkaracak durumlar meydana getirmeyelim. şirazeden zıvanadan çıkaracak durumlar meydana getirmeyelim.

Kâne izâ tevaddaa sallâ rek'ateyni sümme harace ile's-salâh. Kâne izâ tevaddaa sallâ rek'ateyni sümme harace ile's-salâh.

Hz. Âişe radıyallahu anhâ'dan İbn Mâce rahmetullahi aleyh rivayet etmiş. Hz. Âişe radıyallahu anhâ'dan İbn Mâce rahmetullahi aleyh rivayet etmiş.

"Peygamber Efendimiz abdest aldığı zaman iki rekât abdest namazı kılardı, ondan sonra namaza çıkardı." "Peygamber Efendimiz abdest aldığı zaman iki rekât abdest namazı kılardı, ondan sonra namaza çıkardı."

Abdest aldıktan sonra abdest almasına binaen, taze abdestle iki rekât namaz kılardı.Abdest aldıktan sonra abdest almasına binaen, taze abdestle iki rekât namaz kılardı. Yani o sabahın, öğlenin, ikindinin, akşamın, yatsının sünneti olarak değil amaYani o sabahın, öğlenin, ikindinin, akşamın, yatsının sünneti olarak değil ama abdest aldığı zaman iki rekât namaz kılardı. Biz de öyle yapalım, inşaallah. abdest aldığı zaman iki rekât namaz kılardı. Biz de öyle yapalım, inşaallah.

Ve beşinci hadîs-i şerîf: Ve beşinci hadîs-i şerîf:

Kâne izâ tevaddaa deleke esâbia ricleyhi bi-hınsırihî.Kâne izâ tevaddaa deleke esâbia ricleyhi bi-hınsırihî. "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz abdest aldığı zaman,"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz abdest aldığı zaman, ayaklarını yıkadığı zaman küçük parmağı ile parmaklarının arasını ovuştururdu." ayaklarını yıkadığı zaman küçük parmağı ile parmaklarının arasını ovuştururdu."

O da aynı sebepten. Parmakların arasına su girmez.O da aynı sebepten. Parmakların arasına su girmez. Ayak parmakları el parmakları gibi kolay da açılmıyor, açılması biraz daha zor oluyor.Ayak parmakları el parmakları gibi kolay da açılmıyor, açılması biraz daha zor oluyor. Sol elin küçük parmağı ile ayak parmaklarının aralarına abdest suyunun ulaşmasınıSol elin küçük parmağı ile ayak parmaklarının aralarına abdest suyunun ulaşmasını ve oraların da yıkanmasını sağlamak gerekir. Peygamber Efendimiz öyle yapardı;ve oraların da yıkanmasını sağlamak gerekir. Peygamber Efendimiz öyle yapardı; ayaklarının aralarını, parmak aralarını küçük parmağı ile ovuşturarak suyu oraya ulaştırırdı.ayaklarının aralarını, parmak aralarını küçük parmağı ile ovuşturarak suyu oraya ulaştırırdı. Buna da çok dikkat edelim. Buna da çok dikkat edelim.

Niye sol eliyle yapıyor? Niye sol eliyle yapıyor?

Çünkü ne de olsa ayaktır; yürünüyor, terliyor, kokuyor vesaire.Çünkü ne de olsa ayaktır; yürünüyor, terliyor, kokuyor vesaire. Sağ elle yemek yeniliyor. Onun için sol elle yapılması daha uygun oluyor.Sağ elle yemek yeniliyor. Onun için sol elle yapılması daha uygun oluyor. Bazı temizliklerde de sol el kullanılıyor.Bazı temizliklerde de sol el kullanılıyor. Onun için bu parmak aralarının temizliğinde de sol elin küçük parmağını kullanalım. Onun için bu parmak aralarının temizliğinde de sol elin küçük parmağını kullanalım.

Kâne izâ tevaddaa mesaha vechehû bi-tarafi sevbihî.Kâne izâ tevaddaa mesaha vechehû bi-tarafi sevbihî. "Peygamber Efendimiz abdest aldığı zaman yüzünü elbisesinin bir tarafı ile kuruladıkları olurdu." "Peygamber Efendimiz abdest aldığı zaman yüzünü elbisesinin bir tarafı ile kuruladıkları olurdu."

Suudi Arabistan; sıcak ülke, imkânlar daha az.Suudi Arabistan; sıcak ülke, imkânlar daha az. Biz şimdi havlularımızı iki gün kullandık mı koktu diyeBiz şimdi havlularımızı iki gün kullandık mı koktu diye hemen yıkarız, değiştiririz, yenisini kullanırız.hemen yıkarız, değiştiririz, yenisini kullanırız. Peygamber Efendimiz'in abdestten sonra elbisesinin bir tarafı ile kurulandığı olurdu. Peygamber Efendimiz'in abdestten sonra elbisesinin bir tarafı ile kurulandığı olurdu.

Yedinci hadîs-i şerîf: Yedinci hadîs-i şerîf:

Kâne izâ telâ (gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn) kâle "âmîn"Kâne izâ telâ (gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn) kâle "âmîn" hattâ yesmea men yelîhi mine's-saffi'l-evveli. hattâ yesmea men yelîhi mine's-saffi'l-evveli.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

"Peygamber Efendimiz Fâtiha'nın sonundaki gayri'l-mağdûbî aleyhim ve le'd-dâllîn kısmı"Peygamber Efendimiz Fâtiha'nın sonundaki gayri'l-mağdûbî aleyhim ve le'd-dâllîn kısmı okuyunca birinci safta kendisine yakın olan insanların duyabileceği şekilde "âmin" derdi." okuyunca birinci safta kendisine yakın olan insanların duyabileceği şekilde "âmin" derdi."

Kendi duasının arkasından "âmin" derdi. Birinci saftan duyulacak gibi, çok fazla değil. Kendi duasının arkasından "âmin" derdi. Birinci saftan duyulacak gibi, çok fazla değil.

Bizde de böyle hafifçe, sessizce "âmin" denilir.Bizde de böyle hafifçe, sessizce "âmin" denilir. Araplar kendi mezheplerine göre, imam Fâtiha'yı okudu muAraplar kendi mezheplerine göre, imam Fâtiha'yı okudu mu cemaat olarak topluca ve sesli "âmin" çekiyorlar. Onların uygulaması öylecemaat olarak topluca ve sesli "âmin" çekiyorlar. Onların uygulaması öyle ama bizim bu rivayette gördüğümüz şekil, bizim mezhebimize uygun.ama bizim bu rivayette gördüğümüz şekil, bizim mezhebimize uygun. Peygamber Efendimiz ön saftaki insanların sezebileceği, duyabileceği şekilde o duaya "âmin" derdi. Peygamber Efendimiz ön saftaki insanların sezebileceği, duyabileceği şekilde o duaya "âmin" derdi.

O dua nedir? O dua nedir?

İhdina's-sırâta'l-müstakîm. "Yâ Rabbi! Biz mü'min kullarını sırât-ı müstakîme sevket.İhdina's-sırâta'l-müstakîm. "Yâ Rabbi! Biz mü'min kullarını sırât-ı müstakîme sevket. Sırât-ı müstakîme hidayet eyle, doğru yola ilet."Sırât-ı müstakîme hidayet eyle, doğru yola ilet." Sırâta'l-lezîne enamte aleyhim. "Bizi kendisine in'amda, ihsanda, ikramda, lütufta bulunduğun,Sırâta'l-lezîne enamte aleyhim. "Bizi kendisine in'amda, ihsanda, ikramda, lütufta bulunduğun, sevdiğin kullarının yoluna dâhil et."sevdiğin kullarının yoluna dâhil et." Gayri'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn.Gayri'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn. "Kendilerine gazap edilmiş veya sapıtmış olan insanların yoluna bizi sokma yâ Rabbi!" "Kendilerine gazap edilmiş veya sapıtmış olan insanların yoluna bizi sokma yâ Rabbi!"

Dua böyle. Ondan sonra "âmin" diyoruz. Dua böyle. Ondan sonra "âmin" diyoruz.

Allah'tan ne istiyoruz? Allah'tan ne istiyoruz?

"Sevdiği kulların yolunda gitmeyi istiyoruz; sevmediği, kendisinin gazap ettiği"Sevdiği kulların yolunda gitmeyi istiyoruz; sevmediği, kendisinin gazap ettiği veyahut kendileri doğru yoldan çıkmış, sapıtmış, ayrılmış gitmiş olan insanların yolunu istemiyoruz."veyahut kendileri doğru yoldan çıkmış, sapıtmış, ayrılmış gitmiş olan insanların yolunu istemiyoruz." diye de tasvir ediyoruz. diye de tasvir ediyoruz.

Gazap edilmiş kavim hangisi? Gazap edilmiş kavim hangisi?

Allah bütün müşriklere, münafıklara, kâfirlere gazap eder amaAllah bütün müşriklere, münafıklara, kâfirlere gazap eder ama özellikle gazap edilmiş kavim yahudi kavmi. özellikle gazap edilmiş kavim yahudi kavmi.

Peygamberlerini öldürdüler, Peygamberimiz'e karşı çıktılar, Allah'ın emirlerini tutmadılar,Peygamberlerini öldürdüler, Peygamberimiz'e karşı çıktılar, Allah'ın emirlerini tutmadılar, Tevrat ile amel etmediler, ibadetlerden geri durdular, alimleri bilgilerine göre hareket etmedi,Tevrat ile amel etmediler, ibadetlerden geri durdular, alimleri bilgilerine göre hareket etmedi, ötekiler alimlerinin sözünü dinlemedi, tarihen meşhur çok büyük zulümler, taşkınlıklar yaptılar,ötekiler alimlerinin sözünü dinlemedi, tarihen meşhur çok büyük zulümler, taşkınlıklar yaptılar, Allah'ın gazabına lanetine uğradılar. Allah'ın gazabına lanetine uğradılar.

Dalalete düşmüş olan fırka hangisi? Dalalete düşmüş olan fırka hangisi?

Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfine göre onun numunesi de hıristiyanlar. Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfine göre onun numunesi de hıristiyanlar.

Hak dinde idiler, İsa aleyhisselam hak peygamber idi, İncil hak kitap idi.Hak dinde idiler, İsa aleyhisselam hak peygamber idi, İncil hak kitap idi. Kendilerine indi fakat onlar İncil'i bozdular, muhafaza edemediler. Sonra akidelerini bozdular.Kendilerine indi fakat onlar İncil'i bozdular, muhafaza edemediler. Sonra akidelerini bozdular. Allah'ın peygamberine, Hz. İsa'ya "Allah'ın oğlu" demeye kalktılar.Allah'ın peygamberine, Hz. İsa'ya "Allah'ın oğlu" demeye kalktılar. Böylece yoldan saptılar, dalalete düştüler.Böylece yoldan saptılar, dalalete düştüler. Allah'a oğul isnâd ettiler, şirk koştular, kâfir oldular, müşrik oldular. Allah'a oğul isnâd ettiler, şirk koştular, kâfir oldular, müşrik oldular.

Lekad kefere'l-lezîne kâlû inna'l-lâhe sâlisü selâseh. Lekad kefere'l-lezîne kâlû inna'l-lâhe sâlisü selâseh.

İnna'l-lâhe hüve'l-mesîhü'bnü Meryem. "Allah, Meryem'in oğlu İsa'dır.' diyenler" İnna'l-lâhe hüve'l-mesîhü'bnü Meryem. "Allah, Meryem'in oğlu İsa'dır.' diyenler" "‘Allah üçten biridir' diyenler muhakkak ki kâfir olmuştur.""‘Allah üçten biridir' diyenler muhakkak ki kâfir olmuştur." hak yoldayken, hak dindeyken, hak izdeyken, hak peygamber gelmişken,hak yoldayken, hak dindeyken, hak izdeyken, hak peygamber gelmişken, hak kitap inmişken küfre düştüler küfre saptılar, onun için dâllin zümresinden oldular. hak kitap inmişken küfre düştüler küfre saptılar, onun için dâllin zümresinden oldular.

Dâllîn sadece onlar mıdır? Dâllîn sadece onlar mıdır?

Dalalete düşmüş başka insanlar da vardır. Allah saklasın;Dalalete düşmüş başka insanlar da vardır. Allah saklasın; müslüman anadan babadan doğup da dalalete düşmüş olanlar da var.müslüman anadan babadan doğup da dalalete düşmüş olanlar da var. Bugün bile var, görüyoruz. Allah saklasın! Bugün bile var, görüyoruz. Allah saklasın!

Neden, Allah saklasın; neden, Allah'a sığınmak lazım? Neden, Allah saklasın; neden, Allah'a sığınmak lazım?

Çünkü hiç belli olmaz; ayıplamaya da gelmez, kınamaya da gelmez.Çünkü hiç belli olmaz; ayıplamaya da gelmez, kınamaya da gelmez. Dua etmek lazım ve çok korkmak lazım. Allah'a sığınmak, Allah'tan korumasını istemek lazım.Dua etmek lazım ve çok korkmak lazım. Allah'a sığınmak, Allah'tan korumasını istemek lazım. Çünkü bir kul bir edepsizlik yapar, Allah onu cezalandırır.Çünkü bir kul bir edepsizlik yapar, Allah onu cezalandırır. Bir edepsizlik yapar, ağzından bir söz çıkar, dinden imandan çıkar gider.Bir edepsizlik yapar, ağzından bir söz çıkar, dinden imandan çıkar gider. Onun için Allah'a çok sığınmalıyız; Onun için Allah'a çok sığınmalıyız;

"Yâ Rabbi! Her lütuf senden olduğu gibi şu İslâm lütfu da, iman lütfu da sendendir;"Yâ Rabbi! Her lütuf senden olduğu gibi şu İslâm lütfu da, iman lütfu da sendendir; beni bu güzel lütfundan ayırma, beni bu imandan mahrum etme.beni bu güzel lütfundan ayırma, beni bu imandan mahrum etme. Müslüman yaşattığın gibi müslüman olarak da ruhumu teslim etmeyi nasip et yâ Rabbi!"Müslüman yaşattığın gibi müslüman olarak da ruhumu teslim etmeyi nasip et yâ Rabbi!" diye dua etmemiz lazım. diye dua etmemiz lazım.

Fâtiha sûresinde zaten hep ihdina's-sırâta'l-müstakîm diye dua ediyoruz.Fâtiha sûresinde zaten hep ihdina's-sırâta'l-müstakîm diye dua ediyoruz. Ama bunu şuurlu söylemeliyiz. Bu endişenin içimizde canlı olması lazım. Müslümanlar olarak;Ama bunu şuurlu söylemeliyiz. Bu endişenin içimizde canlı olması lazım. Müslümanlar olarak; "Ne yaparsam Allah bana gazap eder? Acaba ne yaparsam sapıtmış olurum?"Ne yaparsam Allah bana gazap eder? Acaba ne yaparsam sapıtmış olurum? Yaptığım işlerin hangisi doğrudur?" diye bir endişe ve titizlik içinde olmalı,Yaptığım işlerin hangisi doğrudur?" diye bir endişe ve titizlik içinde olmalı, günahlardan sakınmalı, sevaplı işlere koşturmalıyız. günahlardan sakınmalı, sevaplı işlere koşturmalıyız.

Efendimiz Kur'an okurken "Azap âyetleri gelince Allah'a sığınırdı,Efendimiz Kur'an okurken "Azap âyetleri gelince Allah'a sığınırdı, müjde âyetleri gelince Allah'tan isterdi." demiştik. müjde âyetleri gelince Allah'tan isterdi." demiştik.

İşte bu, onun bir misali oldu.İşte bu, onun bir misali oldu. Fatiha'yı okuyor, bir dua geliyor, hemen arkasından "âmin" diyor.Fatiha'yı okuyor, bir dua geliyor, hemen arkasından "âmin" diyor. Hz. Ali Efendimiz, Hz. Ali Efendimiz,

Sebbihi'sme rabbike'l-a'lâ ellezî halaka fe-sevvâ âyet-i kerîmelerini okuyunca Sübhanallah dermiş.Sebbihi'sme rabbike'l-a'lâ ellezî halaka fe-sevvâ âyet-i kerîmelerini okuyunca Sübhanallah dermiş. Orada sebbih "tesbih eyle" diye geçtiği için hemen anında tesbih edermiş.Orada sebbih "tesbih eyle" diye geçtiği için hemen anında tesbih edermiş. Mübarekler emri hemen tutuyorlar, hemen uyguluyorlar Mübarekler emri hemen tutuyorlar, hemen uyguluyorlar

Biz de okuyoruz okuyoruz, tutmuyoruz. Hafızlar güzel okudu, hatmi indirdin, Kur'an'ı ezberledin.Biz de okuyoruz okuyoruz, tutmuyoruz. Hafızlar güzel okudu, hatmi indirdin, Kur'an'ı ezberledin. Ezberledin ama uygulamıyorsun. Hatmettin ama uygulamıyorsun. Dinliyorsun ama anlamıyorsun.Ezberledin ama uygulamıyorsun. Hatmettin ama uygulamıyorsun. Dinliyorsun ama anlamıyorsun. Anlasan da tatbik etmiyorsun. Anlasan da tatbik etmiyorsun.

Sekizinci hadîs-i şerîf: Sekizinci hadîs-i şerîf:

Kâne izâ cae'ş-şitâü dehale'l-beyte leylete'l-cmüati.Kâne izâ cae'ş-şitâü dehale'l-beyte leylete'l-cmüati. Ve iza câe's-sayfü harace leylete'l-cümüati.Ve iza câe's-sayfü harace leylete'l-cümüati. Ve iza lebise sevben cedîlen hamida'l-lâhe ve sallâ rek'ateyni ve-kese'l-halık.Ve iza lebise sevben cedîlen hamida'l-lâhe ve sallâ rek'ateyni ve-kese'l-halık. "Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kış geldiği zaman"Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kış geldiği zaman evin içindeki kışlık kısma cuma günü geçerlerdi." evin içindeki kışlık kısma cuma günü geçerlerdi."

Tabi burada çeşitli ihtimaller var. O evler bizim evlerimiz gibi değil.Tabi burada çeşitli ihtimaller var. O evler bizim evlerimiz gibi değil. Yatak odası, sofa, antre, hol, mutfak, banyo, tuvalet, oturma odası, misafir odası. Yatak odası, sofa, antre, hol, mutfak, banyo, tuvalet, oturma odası, misafir odası.

Nerede o bolluk? O zaman yok ki. O zaman dört tane duvar olup da üstü gölgeli oldu mu ev oluyor.Nerede o bolluk? O zaman yok ki. O zaman dört tane duvar olup da üstü gölgeli oldu mu ev oluyor. Hatta biliyoruz ki evler hurma dallarıyla yapıldığı için duvarları bakılsaHatta biliyoruz ki evler hurma dallarıyla yapıldığı için duvarları bakılsa içerisi görülecek gibi oluyordu. Çamur sıvıyorlardı ki dallardan iç tarafı görünmesin. içerisi görülecek gibi oluyordu. Çamur sıvıyorlardı ki dallardan iç tarafı görünmesin.

Nerede bizdeki o lüks, konfor ve rahat yaşam? Nerede bizdeki o lüks, konfor ve rahat yaşam?

Peygamber Efendimiz'in hücre-i saadeti, hane-i saadeti de öyle bir kapalı mekân. Peygamber Efendimiz'in hücre-i saadeti, hane-i saadeti de öyle bir kapalı mekân. Kış geldi, soğuk oldu. Kış geldi, soğuk oldu.

Medine-i Münevvere soğuk olmaz mı? Medine-i Münevvere soğuk olmaz mı?

Soğuk olduğu zaman bayağı soğuk olur, insan tir tir titrer.Soğuk olduğu zaman bayağı soğuk olur, insan tir tir titrer. Hasta olursunuz; öksürüğünüz, boğazınızın hırıltısı 15 gün geçmez Antibiyotikler alırsınız,Hasta olursunuz; öksürüğünüz, boğazınızın hırıltısı 15 gün geçmez Antibiyotikler alırsınız, zor atlatırsınız. Soğuk olduğundan hac boyunca, umre boyunca hasta gezebilirsiniz.zor atlatırsınız. Soğuk olduğundan hac boyunca, umre boyunca hasta gezebilirsiniz. Bu mevsimde soğumaya başlar.Bu mevsimde soğumaya başlar. Bu rivayette; "Peygamber Efendimiz, kış geldiği zaman kışlığa geçerdi." diyor. Bu rivayette;

"Peygamber Efendimiz, kış geldiği zaman kışlığa geçerdi." diyor.

Bu kışlık nedir? Bu kışlık nedir?

Allahuâlem daha sıcak olduğundan evin içinde özel, ayrıca bir çadır kuruyordu.Allahuâlem daha sıcak olduğundan evin içinde özel, ayrıca bir çadır kuruyordu. Örtülü kapalı bir mekânın içinde ayrıca bir de çadır olunca katmerli bir koruma olur.Örtülü kapalı bir mekânın içinde ayrıca bir de çadır olunca katmerli bir koruma olur. Küçük bir yerin ısıtılması da daha kolaydır. Küçük bir yerin ısıtılması da daha kolaydır.

Mesela burayı ısıtamıyoruz. Şuraya bir tane soba koymuşlar,Mesela burayı ısıtamıyoruz. Şuraya bir tane soba koymuşlar, bir tane soba da araya koymuşlar ama onlar nazar boncuğu, dostlar alışverişte görsün misali.bir tane soba da araya koymuşlar ama onlar nazar boncuğu, dostlar alışverişte görsün misali. Uzaktan bakıp gözle ısınmaca.Uzaktan bakıp gözle ısınmaca. Lokantanın vitrininde yemekleri görüp de doymak ne kadar mümkünse şurada bir tane soba,Lokantanın vitrininde yemekleri görüp de doymak ne kadar mümkünse şurada bir tane soba, orada bir tane sobayla ısınmak da o kadar mümkün. orada bir tane sobayla ısınmak da o kadar mümkün.

Likit gazla çalışan iki tane sobayla bu koca mekân ısınır mı? Likit gazla çalışan iki tane sobayla bu koca mekân ısınır mı?

Isınmaz, mümkün değil. Buranın ısınması için kaloriferleri çatır çatır çalıştırmak lazım.Isınmaz, mümkün değil. Buranın ısınması için kaloriferleri çatır çatır çalıştırmak lazım. Küçük mekân olsa şurada kapalı bir müezzin mahfili olsa,Küçük mekân olsa şurada kapalı bir müezzin mahfili olsa, müezzin oraya bir elektrik sobası koydu mu sıcacık olur. müezzin oraya bir elektrik sobası koydu mu sıcacık olur.

Koca demir ticarethanesi oluyor. Mesela dükkân 300 metrekare, büyük bir hangar.Koca demir ticarethanesi oluyor. Mesela dükkân 300 metrekare, büyük bir hangar. Bakıyorsun patron kenarda bir yazıhane yapmış, orası ısınıyor. Öbür tarafı ısıtamaz.Bakıyorsun patron kenarda bir yazıhane yapmış, orası ısınıyor. Öbür tarafı ısıtamaz. Oraya bir elektrik sobası koydu mu sıcacık oluyor.Oraya bir elektrik sobası koydu mu sıcacık oluyor. Kapıyı açtın mı; "Aman çabuk kapat, dışarının soğuğu gelmesin." deniliyor.Kapıyı açtın mı; "Aman çabuk kapat, dışarının soğuğu gelmesin." deniliyor. Ben öyle anlıyorum, galiba öyle. Ben öyle anlıyorum, galiba öyle.

"Peygamber Efendimiz kış geldi mi kışlık hazır kısma cuma gecesi girerdi"Peygamber Efendimiz kış geldi mi kışlık hazır kısma cuma gecesi girerdi ve yaz geldiği zaman da oradan cuma gecesi çıkardı." ve yaz geldiği zaman da oradan cuma gecesi çıkardı."

Değişikliği o zaman yapıyor. Değişikliği o zaman yapıyor.

Cuma haftanın sonudur, başlangıcıdır, değişmesidir,Cuma haftanın sonudur, başlangıcıdır, değişmesidir, bir mevsimin kapanması bir zaman parçasının yenisinin başlamasıdır. bir mevsimin kapanması bir zaman parçasının yenisinin başlamasıdır.

Peygamber Efendimiz'in bildirdiğine göre kulların amelleri perşembe günü Peygamber Efendimiz'in bildirdiğine göre kulların amelleri perşembe günü Allahu Teâlâ hazretlerinin dergâhına arz olunuyor.Allahu Teâlâ hazretlerinin dergâhına arz olunuyor. Haftalık ameller pazartesi perşembe yazılıyor.Haftalık ameller pazartesi perşembe yazılıyor. Cuma günü de eski geçmişine, dedelerine babalarına arz ediliyor. Cuma günü yeni bir gün başlıyor.Cuma günü de eski geçmişine, dedelerine babalarına arz ediliyor. Cuma günü yeni bir gün başlıyor. Cuma müslümanın bayramı oluyor, yeni bir günü oluyor.Cuma müslümanın bayramı oluyor, yeni bir günü oluyor. Onun için yeni bir hayat sürme tarzına cuma gününde geçilmiş oluyor. Onun için yeni bir hayat sürme tarzına cuma gününde geçilmiş oluyor.

Biz de cumalara önem vermeliyiz. Cuma namazlarına dikkat etmeliyiz.Biz de cumalara önem vermeliyiz. Cuma namazlarına dikkat etmeliyiz. Cuma guslüne, temizliğine dikkat etmeliyiz. Cuma gecesinin sabahının bereketine dikkat etmeliyiz.Cuma guslüne, temizliğine dikkat etmeliyiz. Cuma gecesinin sabahının bereketine dikkat etmeliyiz. Her güne dikkat etmemiz gerektiği gibiHer güne dikkat etmemiz gerektiği gibi günlerin efendisi olan cumaya ayrıca bir özel ihtimam göstermek lazım geliyor. Efendimiz öyle yapardı; günlerin efendisi olan cumaya ayrıca bir özel ihtimam göstermek lazım geliyor. Efendimiz öyle yapardı;

"Kışlığa cuma gecesinde girerdi, yaz olduğu zaman da oradan cuma gecesinde çıkardı." "Kışlığa cuma gecesinde girerdi, yaz olduğu zaman da oradan cuma gecesinde çıkardı."

Ve izâ lebise sevben cedîden. "Ve yeni bir elbise giydiği zaman:"Ve izâ lebise sevben cedîden. "Ve yeni bir elbise giydiği zaman:" "Hamida'l-lâh, Allah'a hamd ü senâ ederdi." "Hamida'l-lâh, Allah'a hamd ü senâ ederdi."

"Bana bu elbiseyi giydiren, nasip eden Allah'a hamd ü senâlar olsun" diye yeni elbise için hamd ederdi. "Bana bu elbiseyi giydiren, nasip eden Allah'a hamd ü senâlar olsun" diye yeni elbise için hamd ederdi.

Sonra ne yapardı? Sonra ne yapardı?

Bunu okumasam çoğunuz tahmin edemezsiniz.Bunu okumasam çoğunuz tahmin edemezsiniz. Yeni elbiseyi giydi, Allah'a hamd etti. Sonra ne yapardı? Bilmece. Yeni elbiseyi giydi, Allah'a hamd etti. Sonra ne yapardı? Bilmece.

"Sonra eski kullanmakta olduğu elbiseyi başkasına giydirirdi." "Sonra eski kullanmakta olduğu elbiseyi başkasına giydirirdi."

"Bana yenisi geldi, al bu da sana hatıra olsun, yadigâr olsun, sen ihtiyacını gör." diye ona giydirirdi. "Bana yenisi geldi, al bu da sana hatıra olsun, yadigâr olsun, sen ihtiyacını gör." diye ona giydirirdi.

Bizim kaç çeşit elbisemiz vardır, kaç çeşit kazağımız vardır, kaç çeşit gömleğimiz vardır?Bizim kaç çeşit elbisemiz vardır, kaç çeşit kazağımız vardır, kaç çeşit gömleğimiz vardır? En fakirimizin bile. Fakirimizin zenginimizin kaç tane gömleği vardır, iç çamaşırı vardır,En fakirimizin bile. Fakirimizin zenginimizin kaç tane gömleği vardır, iç çamaşırı vardır, paltosu vardır, ceketi vardır? Mavi renklisi vardır, kahve renklisi vardır, pabuçları, çizmesi vardır.paltosu vardır, ceketi vardır? Mavi renklisi vardır, kahve renklisi vardır, pabuçları, çizmesi vardır. Yani biz bolluktayız, fakirimiz bile bollukta. Yani biz bolluktayız, fakirimiz bile bollukta.

O zaman öyle değildi. Peygamber Efendimiz'in ashabından Ka'b b. Mâlik var. O zaman öyle değildi. Peygamber Efendimiz'in ashabından Ka'b b. Mâlik var.

Ve ale's-selâseti'l-lezîne hullifû. Ve ale's-selâseti'l-lezîne hullifû.

Seferden geri kaldığı için cezaya çarptırılan, tevbe edip de 50 gün sonra tevbesi kabul olanSeferden geri kaldığı için cezaya çarptırılan, tevbe edip de 50 gün sonra tevbesi kabul olan Ka'b b. Mâlik'e tevbesinin kabul olduğu, Allah tarafından affedildiği âyetle bildirilinceKa'b b. Mâlik'e tevbesinin kabul olduğu, Allah tarafından affedildiği âyetle bildirilince müjde için bir tanesi koşuyor, gidiyor. Uzak bir mahallede, oraya doğru koşuyor. müjde için bir tanesi koşuyor, gidiyor. Uzak bir mahallede, oraya doğru koşuyor.

"Yâ Malik! Müjdeler olsun, yâ Malik! Müjdeler olsun, affolundun.""Yâ Malik! Müjdeler olsun, yâ Malik! Müjdeler olsun, affolundun." diye müjde ederek gidince o da üzerindeki elbiseyi çıkarmış, ona giydirmiş.diye müjde ederek gidince o da üzerindeki elbiseyi çıkarmış, ona giydirmiş. İki parça elbiseyi haberi getirene müjdelik olarak hediye etmiş. İki parça elbiseyi haberi getirene müjdelik olarak hediye etmiş.

"Allah'a hamd olsun ki başka elbisem yoktu. Ödünç bir elbise aldım, onu giydim,"Allah'a hamd olsun ki başka elbisem yoktu. Ödünç bir elbise aldım, onu giydim, Peygamber Efendimiz'in yanına öyle gittim." diyor. Peygamber Efendimiz'in yanına öyle gittim." diyor.

Biz şimdi çok bolluktayız; bir elimiz yağda, bir elimiz balda.Biz şimdi çok bolluktayız; bir elimiz yağda, bir elimiz balda. Yağdaki elini çıkart yala, baldaki elini çıkart yala, karnın doyar.Yağdaki elini çıkart yala, baldaki elini çıkart yala, karnın doyar. Oturduğun yerden kıpırdamaya, kaşını kaldırmaya lüzum yok.Oturduğun yerden kıpırdamaya, kaşını kaldırmaya lüzum yok. İstersen gözünü bile açma, karnın doyar. Bolluk içindeyiz, yağıyor. İstersen gözünü bile açma, karnın doyar. Bolluk içindeyiz, yağıyor.

İhvanımızdan Mehmet Efendi isminde bir amcamız vardı, şimdi vefat etti, mekânı cennet olsun; o anlatıyor: İhvanımızdan Mehmet Efendi isminde bir amcamız vardı, şimdi vefat etti, mekânı cennet olsun; o anlatıyor:

"Ruslar Erzurum taraflarını istila ettiği zaman evimizden beldemizden akrabalarla,"Ruslar Erzurum taraflarını istila ettiği zaman evimizden beldemizden akrabalarla, Gümüşhane'den 30 kişi olarak çıktık. Yolda öle öle, telef ola ola üç kişi kaldık.Gümüşhane'den 30 kişi olarak çıktık. Yolda öle öle, telef ola ola üç kişi kaldık. Yiyecek bulamadık; koyunlar gibi, davarlar gibi ot otladık." diyor. Yiyecek bulamadık; koyunlar gibi, davarlar gibi ot otladık." diyor.

"Ben bütün otların tadını bilirim. Hani şu dikenli ve kırıldığı zaman sütü çıkan,"Ben bütün otların tadını bilirim. Hani şu dikenli ve kırıldığı zaman sütü çıkan, acı olan ve zehirli sanılan otlar var ya onlar zehirli değil, ben yedim, ölmedim.acı olan ve zehirli sanılan otlar var ya onlar zehirli değil, ben yedim, ölmedim. O otları yemekten ağzımız yara olurdu." diyor.O otları yemekten ağzımız yara olurdu." diyor. Ocak nerede ateş nerede, tuz nerede, tat nerede, ekmek nerede ama ot var, çok şükür.Ocak nerede ateş nerede, tuz nerede, tat nerede, ekmek nerede ama ot var, çok şükür. Çölde olsa ot da olmayacak, çok şükür ot var. Burada insan ot bile yese yaşar.Çölde olsa ot da olmayacak, çok şükür ot var. Burada insan ot bile yese yaşar. Bazen kadınları görüyorsunuz, eteğini almış, parkın çayırlarında veya kır bayır yerlerdeBazen kadınları görüyorsunuz, eteğini almış, parkın çayırlarında veya kır bayır yerlerde elinde bıçak kökleyip kökleyip bazı otları topluyor,elinde bıçak kökleyip kökleyip bazı otları topluyor, belli ki akşama bir ot yemeği yapacak, onu yiyecekler. Çok şükür ot var da onu yiyoruz. belli ki akşama bir ot yemeği yapacak, onu yiyecekler. Çok şükür ot var da onu yiyoruz.

Öyle kıtlıklardan öyle darlıklardan geçmişler o mübarekler, öyle imtihan olmuşlar.Öyle kıtlıklardan öyle darlıklardan geçmişler o mübarekler, öyle imtihan olmuşlar. Biz de bolluktan. Her şeyimiz var, yine de halimizi beğenmeyiz,Biz de bolluktan. Her şeyimiz var, yine de halimizi beğenmeyiz, yine de şikâyet ederiz, yine de Allah'a şükretmeyiz. Çok kimseler şükretmiyor. yine de şikâyet ederiz, yine de Allah'a şükretmeyiz. Çok kimseler şükretmiyor.

Ve kalîlün min ibâdiyeş-şekûr. "Çok az kulum verdiğim nimetlerin kadrini bilip de güzelce şükreder.Ve kalîlün min ibâdiyeş-şekûr. "Çok az kulum verdiğim nimetlerin kadrini bilip de güzelce şükreder. Şükretmesini bilmezler." diye Kur'ân-ı Kerîm'de geçer. Şükretmesini bilmezler." diye Kur'ân-ı Kerîm'de geçer.

Biz yeni bir elbisemiz olduğu zaman eskisini ne yaparız? Biz yeni bir elbisemiz olduğu zaman eskisini ne yaparız?

Eskisi de durur. Çok eskimişse atarız. Eskisi de durur. Çok eskimişse atarız.

Kime vereceksin? Kime vereceksin?

Eski elbise kullanan çok az kimse kaldı. Ama belki biriktirsen de köye göndersen,Eski elbise kullanan çok az kimse kaldı. Ama belki biriktirsen de köye göndersen, belki onu giyebilecek insanlar olabilir.belki onu giyebilecek insanlar olabilir. Güzelce temizlenip ütülenip paketlense belki bazı İslâm ülkelerine, Afrika'ya gidebilir. Güzelce temizlenip ütülenip paketlense belki bazı İslâm ülkelerine, Afrika'ya gidebilir.

Avrupa'dan biliyorum; Almanya'da kilise; "Eski elbiselerinizi toplayınız." diye bir kampanya açıyor.Avrupa'dan biliyorum; Almanya'da kilise; "Eski elbiselerinizi toplayınız." diye bir kampanya açıyor. Çamaşır makinesinde güzelce yıkıyorlar, ütülüyorlar, kiliseye teslim ediyorlar;Çamaşır makinesinde güzelce yıkıyorlar, ütülüyorlar, kiliseye teslim ediyorlar; o da onları tasnif ediyor, paketliyor, fakir ülkelere Afrika'ya gönderiyor.o da onları tasnif ediyor, paketliyor, fakir ülkelere Afrika'ya gönderiyor. Orada bir eylem yapmış oluyor, bir gönül almış oluyor.Orada bir eylem yapmış oluyor, bir gönül almış oluyor. Avrupalı'nın beğenmediği, attığı o elbiseler öbür taraf için bayramlık gibi oluyor.Avrupalı'nın beğenmediği, attığı o elbiseler öbür taraf için bayramlık gibi oluyor. Çünkü kıtlık var, mahrumiyet bölgesi, öyle bir şeye bayılıyorlar. Çünkü kıtlık var, mahrumiyet bölgesi, öyle bir şeye bayılıyorlar.

Kara yoluyla Hicaz'dan dönüyorduk.Kara yoluyla Hicaz'dan dönüyorduk. Suriye'de, Hama'da bizim hacı efendiler bir faaliyet, bir telaş içindeler.Suriye'de, Hama'da bizim hacı efendiler bir faaliyet, bir telaş içindeler. Suriye'de kullanılmış elbise alıyorlar. Hacıların otobüslerinin durduğu yere tüccar getirmiş, yığmış.Suriye'de kullanılmış elbise alıyorlar. Hacıların otobüslerinin durduğu yere tüccar getirmiş, yığmış. Paltolar, giysiler. Hacı efendi giyiyor, bakıyor. Kullanılmış elbise, kim bilir nereden geldi,Paltolar, giysiler. Hacı efendi giyiyor, bakıyor. Kullanılmış elbise, kim bilir nereden geldi, Avrupa'dan mı geldi? Nasıl olduysa öyle; "yağma Hasan'ın böreği" deyip alıyorlardı.Avrupa'dan mı geldi? Nasıl olduysa öyle; "yağma Hasan'ın böreği" deyip alıyorlardı. Demek ki kullanılmış elbise de alınıyor. Demek ki kullanılmış elbise de alınıyor.

Madem biz de bu rivayeti okuduk, Peygamber Efendimiz gibi yapmak istiyorsakMadem biz de bu rivayeti okuduk, Peygamber Efendimiz gibi yapmak istiyorsak elimizdeki kullanılmış şeyleri münasip yerlere vermeye çalışalım.elimizdeki kullanılmış şeyleri münasip yerlere vermeye çalışalım. Kullanmadığımız fazlaları fakirlere, dullara, yoksullara, öksüzlere verebiliriz.Kullanmadığımız fazlaları fakirlere, dullara, yoksullara, öksüzlere verebiliriz. Bildiğiniz yerlere verirseniz daha güzel olur.Bildiğiniz yerlere verirseniz daha güzel olur. Fakir semtlere giderseniz, oranın imamına sorarsanız gerçek ihtiyaç sahiplerini bulabilirsiniz. Fakir semtlere giderseniz, oranın imamına sorarsanız gerçek ihtiyaç sahiplerini bulabilirsiniz.

Onlar nasıl kiliseye veriyorlarsa; "Hocam, şunun içinde üç tane kazak var,Onlar nasıl kiliseye veriyorlarsa;

"Hocam, şunun içinde üç tane kazak var,
bizim çocuklara küçük gelen üç tane entari var. Bizim dedemizden kalma üç tane takım var. bizim çocuklara küçük gelen üç tane entari var. Bizim dedemizden kalma üç tane takım var. Al bunları buradaki münasip kimselere ver." denilebilir. Al bunları buradaki münasip kimselere ver." denilebilir.

Bazen küçük kaldığı için giyilmiyor. İnsan çok seviyor amaBazen küçük kaldığı için giyilmiyor. İnsan çok seviyor ama yıkandığı için küçülmüş olduğu için giyemiyor. Böyle şeyler de olabiliyor. yıkandığı için küçülmüş olduğu için giyemiyor. Böyle şeyler de olabiliyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Bu gibi hususlarda bir şeyi de hiç unutmayın: Bu gibi hususlarda bir şeyi de hiç unutmayın:

Len tenâlü'l-birra hattâ tünfikû mimmâ tühibbûn.Len tenâlü'l-birra hattâ tünfikû mimmâ tühibbûn. "Sevdiğiniz, beğendiğiniz şeylerden infak etmeye alışmadıkça hakiki takvâ ehli,"Sevdiğiniz, beğendiğiniz şeylerden infak etmeye alışmadıkça hakiki takvâ ehli, birr ü takvâ ve ihsan sahibi bir insan seviyesine ulaşamazsınız." birr ü takvâ ve ihsan sahibi bir insan seviyesine ulaşamazsınız."

Sevdiğini vereceksin, sevip dururken vereceksin ki salahın, ıslahın, kemalin belli olsun.Sevdiğini vereceksin, sevip dururken vereceksin ki salahın, ıslahın, kemalin belli olsun. Müslüman Allah yolunda sevdiğini vermeyi de öğrenmeli. Müslüman Allah yolunda sevdiğini vermeyi de öğrenmeli.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi cömert kullarından eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi cömert kullarından eylesin. Çünkü cömertlik insanı cennete götürür, Allah'ın iltifatına nail ettirir. Çünkü cömertlik insanı cennete götürür, Allah'ın iltifatına nail ettirir.

Dokuzuncu hadîs-i şerîfi de okuyalım: Dokuzuncu hadîs-i şerîfi de okuyalım:

Kâne izâ câehü'l-Cibrîlü fe-karaa bismillâhirrahmânirrahîm alime ennehâ sûretün. Kâne izâ câehü'l-Cibrîlü fe-karaa bismillâhirrahmânirrahîm alime ennehâ sûretün.

"İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre"İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz'e Cebrail aleyhisselam geldiği zamanPeygamber Efendimiz'e Cebrail aleyhisselam geldiği zaman bismillâhirrahmânirrahîm diye başlarsa o zaman Efendimiz anlarmış kibismillâhirrahmânirrahîm diye başlarsa o zaman Efendimiz anlarmış ki kendisine vahiyle müstakil bir sûre iniyor." kendisine vahiyle müstakil bir sûre iniyor."

Sûrelerin başında bismillâhirrahmânirrahîm bulunuyor.Sûrelerin başında bismillâhirrahmânirrahîm bulunuyor. Fâtiha'nın başında var, Bakara sûresinin başında var, İhlâs sûresinin ve her sûrenin başında var.Fâtiha'nın başında var, Bakara sûresinin başında var, İhlâs sûresinin ve her sûrenin başında var. Bunlar sûrenin birinci âyeti değildir ama sûreleri fasl etmek için konulmuştur. Bunlar sûrenin birinci âyeti değildir ama sûreleri fasl etmek için konulmuştur.

İnnehû min Süleymâne ve innehû bismillâhirahmânirahîm âyet-i kerîmesindeİnnehû min Süleymâne ve innehû bismillâhirahmânirahîm âyet-i kerîmesinde ibare Kur'ânî ibare olarak bulunduğundan Kur'an ibaresidir.ibare Kur'ânî ibare olarak bulunduğundan Kur'an ibaresidir. Ama sûrelerin başındaki besmeleler sûrenin kendi âyeti değildir. Ama sûrelerin başındaki besmeleler sûrenin kendi âyeti değildir.

Fâtiha'nın ilk hanesi hangisidir? Fâtiha'nın ilk hanesi hangisidir?

el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn'dir. Yani bismillâhirrahmânirrahîm değildir.el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn'dir. Yani bismillâhirrahmânirrahîm değildir. el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn birinci âyettir, er-Rahmâni'r-rahîm ikinci âyettir.el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn birinci âyettir, er-Rahmâni'r-rahîm ikinci âyettir. Bazıları "Bu sûrelerin başındaki besmeleler de onun ilk âyetidir." demişlerdir.Bazıları "Bu sûrelerin başındaki besmeleler de onun ilk âyetidir." demişlerdir. Bizim alimlerimiz o kanaatte değildir;Bizim alimlerimiz o kanaatte değildir; "Onlar, sûrelerin sûre olduğunu belirtmek için gelmiştir." diyorlar. "Onlar, sûrelerin sûre olduğunu belirtmek için gelmiştir." diyorlar.

"Peygamber Efendimiz'e Cebrail aleyhisselam gelip de bismillâhirrahmânirrahîm dediği zaman"Peygamber Efendimiz'e Cebrail aleyhisselam gelip de bismillâhirrahmânirrahîm dediği zaman anlarmış ki sûre nazil olacak." anlarmış ki sûre nazil olacak."

Bu da bizim alimlerimizin fikrini kuvvetlendiren bir rivayet oluyor. Bu da bizim alimlerimizin fikrini kuvvetlendiren bir rivayet oluyor.

Kâne izâ câehû mâlün lem yübeyyithü ve lem yükayyilhü. Kâne izâ câehû mâlün lem yübeyyithü ve lem yükayyilhü.

Bu da Hatîb-i Bağdâdî'de, Beyhakî'de Hasen'den rivayet edilmiş olan bir rivayet. Bu da Hatîb-i Bağdâdî'de, Beyhakî'de Hasen'den rivayet edilmiş olan bir rivayet.

"Peygamber Efendimiz'e bir mal geldiği zaman;"Peygamber Efendimiz'e bir mal geldiği zaman; bir hayır malzemesi, eşyası geldiği zaman onu yanında geceletmezdi.bir hayır malzemesi, eşyası geldiği zaman onu yanında geceletmezdi. Gündüz gelmişse geceye kalmadan dağıtır bitirirdi.Gündüz gelmişse geceye kalmadan dağıtır bitirirdi. Sabah gelmişse öğleye bırakmadan, gündüzse akşama bırakmadan hemen dağıtırdı." Sabah gelmişse öğleye bırakmadan, gündüzse akşama bırakmadan hemen dağıtırdı."

Kaylüle, "öğleden evvel biraz uyumak, istirahat etmek" demek.Kaylüle, "öğleden evvel biraz uyumak, istirahat etmek" demek. Peygamber Efendimiz'in sünnetidir; dinç kalmak için tavsiye edilir, kafa dinlemek için uygundur.Peygamber Efendimiz'in sünnetidir; dinç kalmak için tavsiye edilir, kafa dinlemek için uygundur. Çünkü müslüman, ötekiler gibi hor hor uyuyup da güneş doğduktan sonra dokuzda, onda kalkmaz.Çünkü müslüman, ötekiler gibi hor hor uyuyup da güneş doğduktan sonra dokuzda, onda kalkmaz. Teheccüd vaktinde kalkar, sabah namazını kılar, öğlenin vakti geldiği zaman günün yarısını almış olur,Teheccüd vaktinde kalkar, sabah namazını kılar, öğlenin vakti geldiği zaman günün yarısını almış olur, o vakitte bir kaylüle uykusu vardır. o vakitte bir kaylüle uykusu vardır.

Lem yükayyilhü. "Kaylüle vaktine bırakmazdı." O kadar acele ederdi.Lem yükayyilhü. "Kaylüle vaktine bırakmazdı." O kadar acele ederdi. "Akşamlatmak değil öğlenletmezdi bile." gibi bir mâna veya "İkindiye bırakmazdı." gibi bir mâna oluyor."Akşamlatmak değil öğlenletmezdi bile." gibi bir mâna veya "İkindiye bırakmazdı." gibi bir mâna oluyor. Sabah gelse sabah bitirirdi, öğleden sonra gelse hemen gece olmadan bitirirdi.Sabah gelse sabah bitirirdi, öğleden sonra gelse hemen gece olmadan bitirirdi. Ne kadar çok gelirse gelsin. Ne kadar çok gelirse gelsin.

Bir keresinde önüne, bir sofra üstüne yığma yığdılar, altın yığdılar.Bir keresinde önüne, bir sofra üstüne yığma yığdılar, altın yığdılar. Avuç avuç dağıttı dağıttı, verdi verdi, bitirdi. Yani "şunu biraz saklayalım,Avuç avuç dağıttı dağıttı, verdi verdi, bitirdi. Yani "şunu biraz saklayalım, şu şöyle olsun, bu böyle olsun" hesabı yapmıyor.şu şöyle olsun, bu böyle olsun" hesabı yapmıyor. Yevmün cedîd rızkun cedîd. "Yeni bir gün Allah yeni rızık verir." diye depo etmeden, saklamadanYevmün cedîd rızkun cedîd. "Yeni bir gün Allah yeni rızık verir." diye depo etmeden, saklamadan ihtiyaç sahiplerine hemen intikal ettirirdi. ihtiyaç sahiplerine hemen intikal ettirirdi.

Şimdi bizim elimizde nice imkânlar vardır.Şimdi bizim elimizde nice imkânlar vardır. Mesela biz bir topluluğuz, bir ihvan grubuyuz, kardeşler grubuyuz, elhamdülillah.Mesela biz bir topluluğuz, bir ihvan grubuyuz, kardeşler grubuyuz, elhamdülillah. Türkiye'nin her yerinde, Türkiye'nin dışında Almanya'da Avusturalya'da, Suudi Arabistan'daTürkiye'nin her yerinde, Türkiye'nin dışında Almanya'da Avusturalya'da, Suudi Arabistan'da her yerde kardeşlerimiz var. Büyük bir topluluğuz, meşhur, tanınmış bir topluluğuz;her yerde kardeşlerimiz var. Büyük bir topluluğuz, meşhur, tanınmış bir topluluğuz; fakirimiz var, zenginimiz var.fakirimiz var, zenginimiz var. Bizim bir vakfımızın aylık masrafı, hayırlara ayırdığı bütçe 40 bin liradır.Bizim bir vakfımızın aylık masrafı, hayırlara ayırdığı bütçe 40 bin liradır. Bu bir seneye milyarları geçer. Bu bir seneye milyarları geçer.

Bunlar kime gidiyor? Bunlar kime gidiyor?

Fakir öğrenciye, dula, yetime ve diğer ihtiyaç sahiplerine gidiyor.Fakir öğrenciye, dula, yetime ve diğer ihtiyaç sahiplerine gidiyor. Binaenaleyh, bunların beslenmesi, desteklenmesi, yapılması, yürütülmesi lazım kiBinaenaleyh, bunların beslenmesi, desteklenmesi, yapılması, yürütülmesi lazım ki zenginin hayrı fakire ulaşsın, fakir yoksulluk çekmesin,zenginin hayrı fakire ulaşsın, fakir yoksulluk çekmesin, zengin de hayrını yapmaktan geri kalmasın.zengin de hayrını yapmaktan geri kalmasın. Evlerimiz lüzumsuz, fazla eşya ile doludur. Fazla halı, fazla elbise, fazla yiyecek doludur;Evlerimiz lüzumsuz, fazla eşya ile doludur. Fazla halı, fazla elbise, fazla yiyecek doludur; her şeyimiz depo edilmiştir ve öyle bekler. İhtiyat paramız vardır; öyle bekler. her şeyimiz depo edilmiştir ve öyle bekler. İhtiyat paramız vardır; öyle bekler.

Peygamber Efendimiz'in âdet-i seniyyesi neymiş? Peygamber Efendimiz'in âdet-i seniyyesi neymiş?

Kendisine bir şey geldi mi gündüz gelse geceletmez,Kendisine bir şey geldi mi gündüz gelse geceletmez, gece gelse gündüzletmez hemen dağıtırmış, hayrı çabuk yaparmış. gece gelse gündüzletmez hemen dağıtırmış, hayrı çabuk yaparmış.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Biz de hayırları çabuk yapalım. Bu ömür geçer, biter. Biz de hayırları çabuk yapalım. Bu ömür geçer, biter.

Bir bitmeyecek zevk verirken beste, Bir bitmeyecek zevk verirken beste,

Bir tel kopar, ahenk ebediyyen kesilir. Bir tel kopar, ahenk ebediyyen kesilir.

Tel kopar, biter iş. Sabahleyin güle oynaya kalkar insan, akşama; Tel kopar, biter iş. Sabahleyin güle oynaya kalkar insan, akşama;

İnnâ li'l-lâh ve innâ ileyhi râciûn. İnnâ li'l-lâh ve innâ ileyhi râciûn.

"Hay Allah! Çok gençti, yanakları da kırmızıydı, sıhhatli görünüyordu…" "Hay Allah! Çok gençti, yanakları da kırmızıydı, sıhhatli görünüyordu…"

İnnâ li'l-lâh ve innâ ileyhi râciûn. Öldü gitti.İnnâ li'l-lâh ve innâ ileyhi râciûn. Öldü gitti. Hepiniz ölmeden evvel hayrı yapmakta acele edin. Ölürken; Hepiniz ölmeden evvel hayrı yapmakta acele edin. Ölürken;

"Vasiyet bırakıyorum, vasiyetimde yazdım; mirasımdan üçte birini hayra versinler.""Vasiyet bırakıyorum, vasiyetimde yazdım; mirasımdan üçte birini hayra versinler." dedin ama ya yaparlar ya yapmazlar. Sen hayrı kendin hayatında yap, çalıştığını da gör.dedin ama ya yaparlar ya yapmazlar. Sen hayrı kendin hayatında yap, çalıştığını da gör. Cami yapacaksan caminin içinde ezan okunup namaz kılındığını gör. Kendin de namaz kıl.Cami yapacaksan caminin içinde ezan okunup namaz kılındığını gör. Kendin de namaz kıl. Çeşme yaptıracaksan musluğundan şarıl şarıl suyun aktığını ve içtiğini gör.Çeşme yaptıracaksan musluğundan şarıl şarıl suyun aktığını ve içtiğini gör. Köprü yaptıracaksan hayatta iken yaptır ve üstünden geç. Köprü yaptıracaksan hayatta iken yaptır ve üstünden geç.

Hepiniz şehirde yaşıyorsunuz. İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden biridir.Hepiniz şehirde yaşıyorsunuz. İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden biridir. Burada çok nimetler var, çok nimete sahibiz.Burada çok nimetler var, çok nimete sahibiz. Biz Anadolu'yu geziyoruz; bu nimetlere Anadolu'nun her yerinde, herkes sahip değil.Biz Anadolu'yu geziyoruz; bu nimetlere Anadolu'nun her yerinde, herkes sahip değil. Sonra İslâmî bakımdan da İstanbul güzeldir.Sonra İslâmî bakımdan da İstanbul güzeldir. Burada ilim vardır, vaaz vardır; mektep, kitap ve imkân vardır. Burada her şey güzel olur, kolay olur.Burada ilim vardır, vaaz vardır; mektep, kitap ve imkân vardır. Burada her şey güzel olur, kolay olur. Siz bu imkânlara sahipsiniz.Siz bu imkânlara sahipsiniz. Bir de kendi memleketinizi düşünün;Bir de kendi memleketinizi düşünün; Erzincan'dan, Bitlis'ten, Erzurum'dan, Malatya'dan, Konya'dan gelmişsiniz.Erzincan'dan, Bitlis'ten, Erzurum'dan, Malatya'dan, Konya'dan gelmişsiniz. Kendi doğduğunuz köyü düşünün. Bu havada ve bu imkânda değildir.Kendi doğduğunuz köyü düşünün. Bu havada ve bu imkânda değildir. Sizin bilginiz, görgünüz ve tecrübenizde değildir. İslâmî bakımdan da bu kadar şuurlu değildir.Sizin bilginiz, görgünüz ve tecrübenizde değildir. İslâmî bakımdan da bu kadar şuurlu değildir. Hatta akrabalarınız da bu kadar şuurlu değildir. Hatta akrabalarınız da bu kadar şuurlu değildir.

Onun için bir kampanya başlatalım: Herkes köyüne İslâmî hizmeti götürsün.Onun için bir kampanya başlatalım: Herkes köyüne İslâmî hizmeti götürsün. Köyüne bu şehrin güzel İslâmî cihat havasını, güzel şuurunu aşılasın. Köyde bir kitaplık kurulsun.Köyüne bu şehrin güzel İslâmî cihat havasını, güzel şuurunu aşılasın. Köyde bir kitaplık kurulsun. Allah rızası için vakti müsait olan bir kardeş vazifelendirilsin.Allah rızası için vakti müsait olan bir kardeş vazifelendirilsin. Kahvehanelerde domino tavla oynayacaklarına veya televizyon seyredeceklerine orada kitap okusunlar.Kahvehanelerde domino tavla oynayacaklarına veya televizyon seyredeceklerine orada kitap okusunlar. Kış geceleri uzundur, saatler sürer. Orada bir kitabı bir arkadaş alsın okusun,Kış geceleri uzundur, saatler sürer. Orada bir kitabı bir arkadaş alsın okusun, ötekiler de sedirlere otursunlar, dinlesinler.ötekiler de sedirlere otursunlar, dinlesinler. Eski Anadolu'da bütün kış geceleri ilimle geçermişEski Anadolu'da bütün kış geceleri ilimle geçermiş ve hepsi ârif kimseler, bilgili kimseler olurlarmış.ve hepsi ârif kimseler, bilgili kimseler olurlarmış. Şimdi televizyon seyretmekten, maç takip etmekten, şarkı türkü dinlemektenŞimdi televizyon seyretmekten, maç takip etmekten, şarkı türkü dinlemekten hayırlı bir şey öğrenmeye vakitleri olmuyor. Köyünüze bir hizmet götürmeyi planlayın. hayırlı bir şey öğrenmeye vakitleri olmuyor. Köyünüze bir hizmet götürmeyi planlayın.

Bir arkadaşımız bizi Adapazarı'nda kendi köyüne çağırdı, gittik.Bir arkadaşımız bizi Adapazarı'nda kendi köyüne çağırdı, gittik. Caminin bitişiğinde çok güzel bir Kur'an kursu binası yapmışlar.Caminin bitişiğinde çok güzel bir Kur'an kursu binası yapmışlar. Zengin; hem kuyumcu hem beyaz eşya dükkânı var. "Varlıklıyım, rahat ediyorum." diyeZengin; hem kuyumcu hem beyaz eşya dükkânı var. "Varlıklıyım, rahat ediyorum." diye zevke dalıp köyünü unutmamış; hoşuma gitti. "Köyüme hizmet borcum var." diye düşünmüş,zevke dalıp köyünü unutmamış; hoşuma gitti. "Köyüme hizmet borcum var." diye düşünmüş, köyüne bir Kur'an kursu yaptırmış, kaliteli kıymetli bir hoca bulmuşköyüne bir Kur'an kursu yaptırmış, kaliteli kıymetli bir hoca bulmuş ve "Daha ne hizmetler yapabiliriz?" diye bizi çağırıyor, soruyor. ve "Daha ne hizmetler yapabiliriz?" diye bizi çağırıyor, soruyor.

Sizin de köyünüze karşı borcunuz var, siz de o taraflara hizmeti yayın;Sizin de köyünüze karşı borcunuz var, siz de o taraflara hizmeti yayın; kütüphane kurun, kurs inşa ettirin. kütüphane kurun, kurs inşa ettirin.

Devlet Planlama Teşkilatı'nın beş yıllık kalkınma planları vardır.Devlet Planlama Teşkilatı'nın beş yıllık kalkınma planları vardır. Biz üniversitedeyken bazı kereler onlarda görevli olarak çalıştık.Biz üniversitedeyken bazı kereler onlarda görevli olarak çalıştık. Milletvekillerinden, bakanlardan hala bu kafada olanlar var, biliyorum. Milletvekillerinden, bakanlardan hala bu kafada olanlar var, biliyorum.

"İmam-Hatip Okullarının fazla açılmasına lüzum yok."İmam-Hatip Okullarının fazla açılmasına lüzum yok. 400 tane İmam Hatip Okulu var, şu kadar mezunu var. Bu öğrencileri teknik eğitime kaydıralım.400 tane İmam Hatip Okulu var, şu kadar mezunu var. Bu öğrencileri teknik eğitime kaydıralım. Orada daha çok ihtiyaç var." derler. Orada daha çok ihtiyaç var." derler.

Din öğretmeni diyor ki; Din öğretmeni diyor ki;

"Hoca bulamıyoruz. Müftüye gidip yalvarıyoruz, ‘yok.' diyor." "Hoca bulamıyoruz. Müftüye gidip yalvarıyoruz, ‘yok.' diyor."

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Birçok insan işsiz gezerken, kendisine iş bulamazken din sahasında eleman sıkıntısı var, ihtiyaç var. Birçok insan işsiz gezerken, kendisine iş bulamazken din sahasında eleman sıkıntısı var, ihtiyaç var.

Bir köyde bir hoca, dini öğreten bir insan olmasın mı? Bir köyde bir hoca, dini öğreten bir insan olmasın mı?

İhtiyaç var; şu kadar bin köyümüz var, onların şu kadar mahallesi var,İhtiyaç var; şu kadar bin köyümüz var, onların şu kadar mahallesi var, dolayısıyla bu kadar da ihtiyaç var.dolayısıyla bu kadar da ihtiyaç var. Buradan da müsterih oldum, anladım ki İmam-Hatip Okulları; Devlet Planlama Teşkilatı'nınBuradan da müsterih oldum, anladım ki İmam-Hatip Okulları; Devlet Planlama Teşkilatı'nın bazı kitaplarında yazdığı gibi, bazılarının kasten yaydığı gibi hiç de ihtiyaç fazlası değil.bazı kitaplarında yazdığı gibi, bazılarının kasten yaydığı gibi hiç de ihtiyaç fazlası değil. İhtiyaç var. Anadolu, imam-hatip sıkıntısından susuzluktan çatlamış toprak gibi olmuş.İhtiyaç var. Anadolu, imam-hatip sıkıntısından susuzluktan çatlamış toprak gibi olmuş. Anadolu'nun dışı da öyle. Anadolu'nun dışındaki birçok ülkeden de bize müracaat ediyorlar.Anadolu'nun dışı da öyle. Anadolu'nun dışındaki birçok ülkeden de bize müracaat ediyorlar. Tanınmış bir kimse olduğum için; Tanınmış bir kimse olduğum için;

"Aman hocam! Bize bilgili, görgülü, tecrübeli bir hoca gönderin." diye rica ediyorlar. "Aman hocam! Bize bilgili, görgülü, tecrübeli bir hoca gönderin." diye rica ediyorlar.

Onun için elbirliği ile beraberce bu hayırları yapmaya çalışalım.Onun için elbirliği ile beraberce bu hayırları yapmaya çalışalım. Allah hepimizi hayır hasenât sahibi eylesin.Allah hepimizi hayır hasenât sahibi eylesin. Öldükten sonra da defterine sevaplar gelen insanlar olalım.Öldükten sonra da defterine sevaplar gelen insanlar olalım. Dünya hayatı geldi gidiyor. "Sakalımız ağardı; belimiz ağrıyor, dizimiz ağrıyor."Dünya hayatı geldi gidiyor. "Sakalımız ağardı; belimiz ağrıyor, dizimiz ağrıyor." derken bir gün de öleceğiz. derken bir gün de öleceğiz.

Şurada bize namaz kıldıran Hüseyin hocamız vefat etti.Şurada bize namaz kıldıran Hüseyin hocamız vefat etti. Bu akşam yemeği varmış da bizi de çağırdılar. Bir varmış bir yokmuş.Bu akşam yemeği varmış da bizi de çağırdılar. Bir varmış bir yokmuş. İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn.

Yarın, öbür gün de; Yarın, öbür gün de;

"Bir Es'ad Hoca vardı, kürsüden böyle söylerdi, Allah rahmet eylesin.""Bir Es'ad Hoca vardı, kürsüden böyle söylerdi, Allah rahmet eylesin." derseniz Allah sizden razı olsun, Allah size de rahmet eylesin. derseniz Allah sizden razı olsun, Allah size de rahmet eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2